AKŞAM
t
r KÜÇÜK
İLÂNLARI
t BUGÜN &INCI SAYFADA
AKŞAM
Sene 32 — No. 11296 — Fiatl: her yerde 10 kuruştur.
CUMA 24 Mart 1950
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yaza islerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Stokholm Dünya Greko - Romen blrlncilIklerindeB fiç enstantane: Sağda Ali ösdemlr rakibini tuşa getiriyor, ortada: Açılış töreninde güreşçilerimi» geçiyorlar, solda: Hattı Kaya Mısırlı Basanı sorioyor
Greko - Romende 2 puan farkla dünya İkincisi olduk
Bize yegâne şampiyonluğu 87 kiloda Muharrem Candaş kazandırdı
Ali Yücel, Celâl Atik, Ali özdemir dünya İkincisi,
Tevlik Yüce ve Adil Candemlr cihan üçüncüsii oldular
Güreşçilerimiz, Stok hol m d* gazetemizi okuyorlar
Stokholm 24 — Dünya Greko Romen şampiyonası dün gece Btokholm'da Erlfc'.hollen'dc sona ermiştir.
Neticede İsveçliler 4 birincilik, 1 ikincilik, 1 üçüncülük ve 15 puanla birinci; Türkiye 1 birindik. 4 ikincilik, 2 üçüncülük ve 13 puanla ikinci; Macaristan 1 birincilik, 2 ikincilik. 1 üçüncülük ve 8' puanla üçüncü; Mısır 1 birincinle, 2 üçüncülük ve 5 pu anla dördüncü: Fmlândlya 1 birincilik ve 3 puanla beşinci olmuşlardır.
Derece alan güreşçilerimiz şunlardır:
87 kiloda Muharrem Candaş birinci, 52 kilo da Ali Yücel, 57 kilo da Halil Kasa, 73 kiloda Celâl Atik. 78 kiloda AH özdedir ikinci; 67 kiloda Tevfik Yüce, ağırda Adil candemlr ü-çiincii olmuşlardır.
Mnsnmıitalardan sonra merasim yapumış. şampiyon olan güreşçilerin mensup oldukları mllleiln marşları çalınmıştır. Türk milli marşı İki defa çalınmıştır. Biri Muharrem Candaş. diğeri de Türklyenln umumi puan tasnifindeki ikinciliğimiz İçin çalınan milli marşımızı Brlkshollen'de toplanan Türk-ler seslerinin bütün kuvvetiyle okumuşlardır.
Ali Yücel şampiyonluğu nasıl kaçırdı
Stokholm 23 (A.A.1 — İsveç «İnek slkleti (52 kilo) Johans-Bon bugün Türk AU Yüceli özel bir güreş gösterisi neticesinde yenerek bu sıkletin dünya şampiyonu olmuştur.
Hamdullah Suphi Tanrıöver, Kâzım Taşkent Manisadan namzet gösteriliyor
87 kiloda dünya şampiyona Muharrem Candaş
Birine! devrede İyi güreşen AU Yücel, 12 İnci dakikaya doğ ru rakibinin kafa kol nareke-tiyle üstünlüğünü birden kaybetmiştir. Filhakika Ali Yücel birinci devrede bütün gücünü kullanarak faik bir oyun çıkarmıştır. Ali Yücel birinci dakikada rakibini kündeye alarak köprü kurmuş ve 3 dakika müd detle Johanssonun sırtını mindere yapıştırmaya çalışmıştır. Bu esnada seyirciler Johans-sonun kurtulması için cesaret verici sözler sarfetmlştir. Jo-
(Arkası sahile 2; sucun 6 d»)
Dışişleri Bakanımız
Bugün Romada İtalya ile dostluk paktı imzalıyor
Dışişleri Bakam Necmeddln Sadak beraberinde Dışişleri Bakanlığı birinci daire umum müdürü Bülent üşakhgil ve hususî kalem müdürü Necdet Kent olduğu halde dün saat 17 de bir Skandtnav uçağı İle Romaya hareket etmiştir.
Dışişleri Bakanı hareketinden evvel kendisi İle görüşen gaze-laşmasının ana hatları hakkında sordukları suallere cevaben, andlaşmanın dostluk, sulh ve adli uzlaşma ile iki meruki;-.., arasındaki İhtilâfların halli e-sasiarına dayandığını söylemiştir.
(Arkası sabite 2; sütün 7 de)
■ irCJ.VÜRJLJ
Ucuzluğun rengi yoktur
Peyklerden ithal edilen mallar ucuzmuş. Sanayicilerimiz. Çekoslovakya, Polonya ve Macaristan gibi memleketlerden ucuz ve hol gelen ithalât karşısında, katiyen rekabet edmiyecekleri-ni anlamışlar, bunu damping sayıyorlarmış. 19 memleket arasında yakında başlayacak olan serbest ticareti. peyklerin baltalamak gayesini taşıdıklarını iddia ediyorlarmış. Serbest ticaret (Arkası sahife 2: sütun 7 de)
D. Parti listesinde
müstakil namzetler
(İktibas hakkı mahfuzdur)
Kâzım Taşkent
hazırlamakla meşguldürler Bu hususta şimdiden kati bir şey söylemek mümkün olmamakla beraber seçim listelerinde daha ziyade tanınmış ve kuvvetli .. . „ _
şahsiyetlere yer verileceği an-, laşlınyordum.
laşılmaktûdır. | Bu kararla parmağımı sile
Haber verildiğine göre De- bastım; açılan kapıda beyaz mokrat Parti kendi listesinde ceketli bir erkek hizmetçi İle
Hamdullah Suphi Tanrıöver
Büyük Millet Meclisi bugünkü toplantısında seçimin yenilenmesine karar verecektir. Evvelce de yazdığımız gibi bu kararı mütaakıp 14 Mayıs Pazar günü yeni seçim yapılacaktır.
Bir müddettenberl Daşlayan hazırlıklara son günler zarfında hız verilmişti. Muhtelif par- ______ _ __________ _____ .
tiler gösterecekleri namzetleri (Arkan saidfe 1; şutun s te) | karşıya İdim;
İsmet İnönü dün Polatlıda mühim bir nutuk söyledi Cumhurbaşkanı, Anayasanın tâdili ile ikinci bir Meclis teşkili lüzumunu ileri sürdü ve muhalefetin şiddet politikasını tenkid etti
Ankara 23 (A.A.) — Cumhur-, bah trenle Polatlıya gitmişler ve( evvel meydanda bir nutuk söy-başkanımız İnönü orta okulun orada toplu bulunan vatandaşI İçmişlerdir. İnönü bu nutkunda açılması münasebetiyle bu sa-1 lanna mektebin açılmasından 1 [Arkası sahife 2 sütun 3 de]
Siyaset adamlarımızın hususî hayatları: 4 Kız mektebi önünde tepine tepineağlıyanbirçocuk I
Nihat Erim anlatıyor:
Bu salon, bu yemek odası .. Vezir konağı bu, öyle mi?... Kayınpeder apartımanında kiracılık — Hafız Haticeden Amme dersi aldıktan ve Kurana geçtikten sonra Nihat Erim, niçin kız mektebine verilmek istenmişti? — Merasim alayını . erkek mektebinin yoluna döndüren çocuğun hâtıraları...
Günlerden pazar... Saat 17... Her halde, dedim, Başbakan Yardımcısı Nihat Erlm’l bugün., şu saatte evinde bulabilirim...
Telefon rehberini açarak adresini öğrendim: Sağlık sokak Okutman apartımanı, No 8...
Beş dakika sonra, apartmanın merdivenlerini çıkarken bulamamak ihtimalini de düşünüyor, bulamazsam bir başka Bakanın evine gitmeği karar-
Bayan Kâmile Erim kendisine çok benzeyen oğlu Işık, Başbakan yardımcısı Nihat kendisinin tıpkısı kızı Işıl ile
— Kimi arıyorsunuz efendim?
— Nihat Erim Bey burada oturmuyor mu?
— Burada oturuyor efendim
— Şimdi kendisi evde midir?
— Evdeler etendim. Şükrü Saraçoğlunun evinde de erkek hizmetçi gördüğüm İçin Ankarada siyaset adamlarımızın mı erkek hizmetçi aldıklarını, yoksa başkentte erkek hizmetçilerin kadınlardan daha fazla nıı itimada şa/an görüldüklerini düşünürken karşımdaki beyaz ceketliye:
— O halde, dedim, lütfen kendisine şu karlımı götürünüz
Aradan bir dakika geçti geçmedi. Nihat Erimle karşı karşıya İdim.
— Buyurunuz, diyordu!
Kendisini giyinmiş halde gördüğümden*.
— Bir kahvenizi İçmeğe gelmiştim amma, dedim, tahmin ederim kİ gezmeğe çıkacaksınız, Zararı yok, başka bir gün rahatsız ederim.
— Hayır! dedi. Hiçbir yere çıkacak değilim. Buyurun ..
Ben içeriye girerken yanımda fotoğrafçımızı da elinde makinesiyle görünce, hayretini glzllyemedl:
(Arkası 3 lineti sahifede)
Sahile 2
İri tlIlU'ü lüüG
Bir şefkatli kadının hâtırasını taziz etmek için
Hastabakıcılığın bânisi Florence Nightingale’in ts-tanbula gelişinin yüzüncü yıldönümü 1954 yılına tesadüf etmektedir. Bu iyi kalblî Ingiliz kadını OsmanlI - Rus harbinde çıkan tifüs hastalığına tutulanları tedavi etmek ürere İngittereden İslanbula gelmiş. Kenriig zenginmiş, gürelmiş. Karun Namı Duru hocamızın dün Son Posta'da yazdığı gibi, Üskiidarda Selimiye kışlasının b>r köşesinde kurduğu hastanede Türklerle müttefik olarak harb eden yaralı askerleri, tifoya, tifüse yakalanan herkesi, cins, millet farkı gözetmeksizin tedavi etmeğe, yaralarını sarmağa girişmiş. Türk kızlarından ilk hastabakıcılarını o yetiştirmiş. Böylelikle bizde de hastabakıcılığın temelini o atmış. Gösterdiği gayretle Tiirklerin kalbinde derin şefkat hâtıraları bırakmış. İngilizler de bu kadını en müşfik kadın olarak başlarında taşımışlar. Dünyanın her tarafındaki hastabakıcılar Flöreme Niçhttngale’e büyük bir muhabbetle bağılıdırlar ve onu mesleklerinin tacı bilerek hâtırasını daima taziz ederler. Kendisi de bir hastabakıcı olan şefkatli kadınlarımızdan Fahrünnisa Seden 1954 yılında Istan bulda ıNiglıtingale» adına bir hastabakıcı okulu kurulması fikrini geçenlerde ortaya atmıştı- Bu fikir derhal iyi kabul gördü. Şehrimizdeki İngiliz ve A-merikalılann da iştirakiyle bir komite kuruldu vc konuşmalar sırasında bütün dünyadaki milyonlarca hastabakıcıdan birer dolar istenerek İstanbulda bir Nigh-tıngale hastanesi vc hastabakıcı okulu kurulmasına yardım etmelerinin temini kararlaştırıldı.
Bu hastane şüphesiz bir kadirbilirlik âbidesi olacaktır. Nightingale'in yardımına koşmakla iftihar ettiği her türlü hasta, düşkün insan bu hastaneden şifa alacak ve sağlık ordumuza bu okuldan yeni yeni hastabakıcılar katılacaktır. Müteşebbis heyete muvaffakiyetler temenni ederiz. Şevket RADO
ismet Inöniiniin nutku
Greko - Romende Dünya İkincisi olduk
Taksimde kanlı bir aşk faciası
Bir dökmeci, sevgilisini tabanca ile öldürdü, kendisi de kaçmak isterken düşerek öldü
Dün Taksimde kanlı bir aşk (adası cereyan etmiş, genç ve güzel bir kadınla genç bir erkek biri tabaner. kurşunile, dikeri de başının taşlarda par-çalanmasile can vermişlerdir» Bu kanlı hâdisenin tam tafsilâtı şöyledir:
Galntada dökmecilik yapan ve Sinemkoyde oturan Sokrat Pelridis adındaki genç, kocasın dan boşanarak dul kalmış olan Elenl Mavramakis adında genç bir kadınla tanışmış ve münasebet tesis etmiştir. Eleniyi gittikçe fazla sevmeğe başlayan Sokrat, onanla evlenmeği düşünürken, Elen i Sokrat ile münasebatını yavaş yavaş kesmiştir.
Sokrat. dün saat on ikiden sonra Eleninin oturduğu Güneş apartımanmı uzaktan tarassut altına almış ve bir aralık Eleninin apartmandan çıktığım görmüş ve hissettirmeden onu takip etmiştir. Ele-ni Valdeçeşmeslnde 19 numaralı RüsLünyan apartamınında oturan ahbabı Marinin dairesine girmiştir. Sokrat da mer-
divenleri süratle çıkarak dördüncü kata gelmiş ve Eleniye yetişerek onunla beraber içeriye dahil olmuştur. Sokrat tasarladığı kanlı plânı tatbik için güler yüz göstermiş ve Mart, misafirlerine kahve yapmak üzere mutfak kısmına geçtiği sırada paltosunun cebinden birdenbire bir tabanca çıkararak Eleninin vücuduna gelişi güzel ateş etmeğe başlamış ve tabancasındaki altı kurşunu da Eleniye boşalttıktan sonra dairenin kapısını içeriden kilitlemiş ve kaçmak için yan oda penceresi yanından aşağı inen demir su oluklarına tutunup kayarak aşağı İnmek istemiş ve kolunun kuvveti kesilince aşağı düşüp söz söyliyemiyecek bir derecede yaralanmıştır.
Facia, az sonra şüyu bulmuş, zabıta memurları vaka yerine gelmişler, henüz yaşam kata olan Eleni ile koma halinde bulunan Sokratı Beyoğlu hastanesine kaldırmışlarsa da İkisi de kısa bir müddet sonra ölmüşlerdir. — R. T.
Diyanet işleri reisinin temsil ödeneği
Ankara 23 — Diyanet işleri balkanına 250 Ura temsil ödeneği verilmesine dair kanun teklifi ile başkanlığın teşkilât kanununda değişiklikler yapılması hakkındakl tasan Meclisin bugünkü toplantısında ivedilikle konuşulan kanunlar arasındadır.
Kemal özçoban Diyanet işleri başkanlığının emri altında olduklarını bildikleri halde maalesef bazı müftülerin işi partici Lige döktüklerini söyledi. Nihat Erim böyle bir şeyin varit olamayacağına işaretle her vaizin halka İyi geçim, dirlik düzenlik nasihatinde bulunabileceğini anlattı.
Neticede tasan kabul edildi.
Amele arasında kavga
Beşik taşta Kum iskelesinde kum çıkarmakta olan Dursun çavuşun postasında çalışan Haydar, Rıza. Ali Şen isimlerinde üç işçi ile, Halil çavuşun postasında çalışan Beyti. Süleyman. Ethem vc Güzel adlarında dört amele kum çıkarma meselesinden kavga etmişler ve hepsi birbirlerini kürek ve sopalarla yaralamışlardır.
Hâdise yerine yetişen zabıta memurları kavgacıları yatıştırmış, tedavi altına aldırmıştır. Bunlardan Rızanın yaralan tehlikeli görülmektedir.
Uçan daireler
Konyada yeniden görülmüş
Konya 23 (Akşam) — Uçan dairelerden biri saat sekizde pazar yerinde görülmüştür- Görenlerin ifadesine göre tunç renginde olan daire çok yükseklerde btr müddet göründükten sonra süratle bulutlar arasında kaybolmuştur.
Portekizde
Lizbon 23 (AA.)— Son zamanlarda görülmekte olan uçan dairenin Colnbru yakınlarındaki bir köy üzerinde, birisi dün diğeri de evvelki gün olmak üzere iki uçuş yaptığı bildirilmiştir. Uçuşların ikisi de güney istikametinde olmuştur
Sabıkalı bir hırsız kolundan yaralanarak yakalandı
Dün gece yarısından sonra Su adiye de Bağdat caddesinde Cemal Koyoşa ait 401 numaralı eve sabıkalı hırsızlardan Zülfünün girdiğini gören bekçi Muhsin kendisini yakalamak İsteyince, hırsız:
— Gelme seni öldürürüm! demiş, bekçi de korkutmak için silâh atmıştır. Hâdise yerine koşan polisler silâh İstimaline mecbur kalıp Zülfuyü kolundan yaraUyoraJc yakalamışlardır.
(Baş tarafı 1 inci sahifede) Ankara milletvekilliğine adaylığım koyacağı İçin seçmenlere önümüzdeki devrede üzerinde çalışacağı mevzuları söylemiştir.
lnonünun beyanata büyük alâka uyandırmış ve büyük samimiyet tezahürlerine vesile vermiştir.
Bundan sonra İnönü orta o-fcula gelmiş, açılış merasiminde bulunmuş, sonra topçu okulunu ziyaret etmiştir.
İnönûnûn seçmenlerine söylediği nutkun metni şudur:
Aziz vatandaşlarım;
Yeni seçimlerde milletvekiliniz olmak için adaylığımı yeniden koyacağım. Geçen dört «ene zarfında benim başlıca uğraştığım mesele, vatandaşlar arazında dirlik düzenliği korumak vc Türklyenln dış emniyeti üzerinde selâmet yolunu bulmasına çalışmak olmuştur. Bu memlekette şimdiye kadar misali görülmemiş olan uzun bir hürriyet rejimi içinde, muhtelif kanaatte vatandaş]arın, siyasi faaliyetlerini emniyet İçin de bulundurmağa çalıştık. Gücümüzün yettiği kadar, sert münakaşaların zararsız geçmesini, siyasî çevrelerimizin birbirine tahammül göstermelerini hem kendi nefsimizde, hem siyasi teşekküller arasında tesise uğraştık. Başlıca vazife, iktidara düşüyordu. Halk Partisi ve hükümetleri, muhalefet cereyanlarının istedikleri içinde haklı ve haksız İddiaları birbirinden ayırmağa dikkatli olarak çalışmağa mecbur idiler. Haksız iddiaların tesirlerine ve tahriklerine karşı memleketin nizamını, vatandaşların mal ve can emniyetini temin edecekler di Haklı iddialara karşı hiçbir sabit fikre ve yersiz bir izzeti nefis kaygısına kendilerini kap-tırmıyarak, fcabeden tedbirleri bulmağa çalışacaklardı. Muhalefette bulunan siyasî partilerin emniyet İçinde çalışmaları için son derece tahammüllü olmak razım geliyordu. 1946 da mevcut olan fevkalâde tedbirlerden bugün eser kalmamış, ve birçok defa hakikaten endişe verecek tahrikler vuku bulmuş olduğu halde, normal mahkemelerle memleketin nizamı korunmuştur. Bu netice, içine girdiğimiz dekmokratik rejimin m'ihim bir tekâmül. merhalesidir. Bu merhalede vatandaşlarımızın sağduyusu. geniş bir hürriyet rejiminin faydalarını takdir ederken. onu bilmlyerek ve bilerek yersiz kullananların geçirecekleri zararlara karşı, memleketi kurtarmıştır. Taşkın iftira ve sövme politlkacılalan İtibardan düşmüştür. Bu yolda devam etmek Istyenler hâlâ görünüyor. Fakat, vatandaşlarımızın bunlara iltifat etmlyecekler! âşıkâr bir surette farkedllmektedir. önümüzdeki devre-
de çalışmamızın ana istikameti
önümüzdeki devrede çalışmamızın ana istikameti, memlekette demokratik rejimin yeni ve feyizli inkişafını temine hizmet ve gayret yolu olacaktır. Yeni çalışma mevzuunu baş bca İki temelde görüyorum: Birisi, anayasamızın demokratik hayatın icaplarına göre değiştirilmesidir. Mevcut anayasamız, bu memlekete, büyük hizmetler ve ilerlemeler sağlamıştır, fakat, kanaatimce, devrini İkmal etmiştir, ve demokratik icapları karşılıyacak yeni hükümlerin ve teşkilâtın lüzumu vardır. Büyük Millet Meclisi tarafından İnce ince düşünülerek meydana getirilecek anayasa maddeleri üzerinde, hiçbir tahminde bulunamam- Tamamlyle şahsi olan fikirlerime göre. Büyük meseleleri şöyle görürüm: Milletvekillerinden mürekkep bir meclisten başka, İkinci bir meclis olacaktır. Bu iki meclisin bir arada halledecekleri me seleler olduğu gibi, her birinin ayrıca iştigal edecekleri vazifeleri bulunacaktır. Devlet reisiyle meclisler arasındaki münase betler vc umumi olarak devlet reisinin vazife ve salâhiyetleri, esaslı bir tetkik mevzuu olacaktır. Bu meselelerin nasıl halledileceğini bugün kimse söy Uytmez. Fakat, meselelerin sağlam bir garp demokrasisinin temel prensiplerine göre tanzim olunması için bütün gayretimle çalışacağım. Bugünkü anayasamızın büyük kuvveti, memleketin bir harb zamanında muh taç olacağı fevkalâde tedbirleri
süratle alabilmesidir. Yeni anayasada bu İhtiyacın gözden kaçın amnm mg çalışmak Lcabo-der. Bugünkü anayasanın zayıf tarafı, seçim neticesinde büyük çokluğa alacak bir siyasi partinin, anayasa dahil olduğu hal de, bütün kanunları bir hafta içinde değiştirmeğe muktedir olmasıdır. Yeni anayasadaki I-klncl meclisin, başlıca, anayasanın. İstikrarını temin etmesi ve her kanun anayasaya uygun olarak çıkmasını ayrıca va zlfe olarak üzerine alması düşünülebilir. Garp usulü demokrasi prensiplerine uygun olarak vücuda getirilecek yeni anayasanın, siyasi bayatımıza istikrar ve emniyetli bir İstikbal getireceğine şüphe yoktuT.
öteki temel mevzu
Önümüzdeki dört sene zarfında uğraşacağımız öteki temel mevzu, siyasi bünyemize anz olan mühim hasthğın vatandaşlar tarafından tedavişne çalışmaklar. Bu hastalık, içinde yaşadığımız şiddet politikasıdır, şiddet politikası, bugün iktidarda olmıyan siyasi partilerin usulleriyle, bir kaide olarak yer leşmiş tir. Bu usullerin tarihten gelen kökleri vardır Zaten bizde yalnız bizde değil, bu topraklarda, yüzlerce ve yüzlerce senedenberi demokratik rejimin teessüs edememesinin başlıca iki sebebi, iktidarda bulunanın sabır ve tahammül gösterememesi ve iktidarda olmıyanın şiddet yoluna sapmasıdır.
İktidarda olarak, bize düşen vazifeyi yapmağa çalıştık. İktidarda olmıyan partilerin şiddet usullerini değiştirmek, bizim elimizde değildir. Bu tekâmülü onlar tem’n edeceklerdir. İçinde bulunduğumuz şiddet politikası, şimdiden siyasi bünyemizi esaslı meselelerde mefluç bırakmıştır.
Vahlm bir hâdise olarak söyllye ylm ki, uğradığıma felâketler bile, siyasi partileri İdare edenle ri birleşmeye aevkedemlyor. su baskım gibi bir tabiat felâketi, muhtelif vatandaşları, partili partisiz ayırt etmeksizin felâkete götürüyor ve bu vatandaşların evvelâ w 1 41 Undan Çekilip çıkarılmaları gibi İlk bir mecburiyet bile, şiddet politikacılarını insafa getiremiyor. Bunun en yakın misalini Esklşehlrde bir dalıa gördüm.
Aziz vatandaşlarım,
Siyasî bünyemizden şiddet usullerinin kalkıp, feyizli demokratik usullerin yerleşmesi, birinci derecede, seçmenlerin e-Lindedlr. Yani seçimde büyük vatandaş kütlesi riyari bünyemizde şiddet usulünü terviç edip etmiycccğinl gösterecektir. Şiddet usullerinin siyasi bünyemizden kalkması, siyasi par merimizin içindeki tekâmüle bağlıdır. Bugün memleket o merhale ye yükselmiştir kİ, şiddet usulü taraftan olan politikacılar, ken di partileri Jclnde mücadeleye maruzdurlar. İktidarda olmıyan siyasi partiler içinde, diğer partilere hiç bir hüsnüniyet atfet-miyen şiddet usullerinin terke -dilmesini istlyen mühim kütleler vardır. Ama banlar, henüz kendi partilerini idare edecek mevkilere gelmemişlerdir. Mem leke tin siyasi hayatındaki hayırlı tekâmül, siyasî partiler İçinde vukubulacak gelişmelere büyük mikyasta bağlıdır Bu tekâmüle de, yeni seçimde, vatandaş kütleleri istikamet verecektir.
Aziz vatandaşlarım, önümüzdeki dört sene zarfında siyasi hayatimizin dirlik düzenlik İçLnde kalması için, iç politikanın temel tedbirleri olarak düşündüklerim bunlardır. Takdir sîzindir.
Af kanunu etrafındaki tartışmalar
Savcılık aftan sitifade edecek mahkûmları tesbit için dört komisyon kurdu
Ankara 23 — Büyük Millet Meclisinde gece saat yirmi ikide af kanunu tasarısının müzakeresine geçilmiştir.
Söz alan milletvekilleri affın aldığı yeni şeklin memnuniyet verici olduğunu fakat affa başlangıç olarak kabul edilen 29 ekim 1948 tarihi üzerinde münakaşalarda bulundular.
Fahrettl Altay ile Ahmet Tahtakıhç af tarihinin «bugün» olmasını teklif ettiler.
İbrahim Arvâs, doktor Aziz Uras, doktor Kâmil İdil, Sinan Tekelioğlu komünistlerin aftan istifade ettirilmemesini Heri sür diiler.
Feridun Fikri Düşünsel, 1948 den buyana bir buçuk sene geçtiğini söyliyerek:
— «Mademki af yapılacaktı, aklımız nerede idi? dedi.
Fuat Hulûri Demicelli de aynı nokta üzerinde durdu, bu arada kürsüye gelen Ekrem Uran, siya si suçların, komünistlerin affına akıl erdiremediğini âdi suçların affı İçin had olarak gösterilen üç senenin çok olduğunu. bunun bir seneye indirilmesinin doğru olacağını söyledi. Salamon Adato, Ekrem Urana cevap verdi ve af tasarısını müdafaa etti.
Mulaakıben komisyon sözcüsü Abdurrahman Konuk, konıls yonun nokta! nazarını izah etti ve afta siyasi suçların ele alınmasının bütün hukuk adamlarının kanaatlerine dayandığını, affın başlangıç tarihinin de muvafık olduğunu anlattı. Bu sırada: «Bu bir rezalettir» sözleri duyuldu. Cevdet Kerim İn-cedayı müdahale ederek bu söz lerin doğru olamıyacağını söyledi komisyon reisi Hakkı Karagülle kürsüye gelerek, aftan istifade edenlerin yüzde ellisinin altı ay içinde tekrar suç Işllyerek ceza evine döndüklerini anlattı ve: «İslerseniz tasarıyı geri alın!» dedi-
Bu sırada saat yirmi dört olmuştu yann (bugün) müzakerelere devam edilmek üzere oturuma son verildi.
Af kanununu tatbik için savcılığın tedbirleri
Şehrimiz Cumhuriyet savcı-
lığı af kanunu ahkâmını süratle tatbik etmek İçin İstanbul Cezaevinde beş, Üskü darda Paşakapısı Cezaevinde 2, Top-taşı Cezaevinde 2. İmralı Cezaevinde de dört savcı yardımcısını memur etmiştir.
Savcı yardımcıları mahkûmların ilâmlarım tetkik ederek kanun ahkâmını tatbik edeceklerdir.
D. Parti
(Baş tararı 1 inci sahifede) müstakil olarak namzet göstermek üzere, tanınmış şahsiyetlere müracaatlarda bulunarak muvafakatlerini almaktadır. Bu arada hâlen İstanbul milletvekili olan Hamdullah Suphi Tan-növer'le Yapı ve Kredi Bankası İdare Meclisi Başkanı Kâzım Taşkente de müracaat edilmiş, her ikisi de Manisadan Demokrat. Parti listesinde müstakil olarak namzet gösterilmelerine muvafakat etmişlerdir.
Hamdullah Suphi Tanrıövere bu haberin doğru olup olmadığını sorduk «Doğrudur, yazabilirsiniz» dedi. Kâzım Taşkent de haberi teyfd etti.
Diğer taraftan sayın Halide Edib Adıvar'ın da Demokrat Parti listesinde îzmlrden müstakil namzet gösterileceği söylenmektedir.
MEVLOT
Sevgili aile büyüğümüz eski gazetecilerden ve Belediye mü-rakipler inden,
NAİL GÜREL "in
aziz ruhuna İthaf edilmek üzere ölümünün kırkıncı gününe müsadif 26 mart 950 pazar günü öğle namazını müteakip Teşvikiye camiinde Mevlidhan Hafız Mecit, Zeki. Bigalı Mehmet ve Eyubi Ali Rıza idaresindeki tevşlh heyeti tarafından okunacak olan mevlidi şerife akraba, dost vc arzu eden dindaşlarımızın teşrifleri rica olunur.
Ablası: Heclle Gürel
Yeğenleri namına: Saip Gürel
(Baş tarafı 1 ine! sahifede) hansson ayağa kalkmaya muvaffak olmuş İse de Yücel tekrar bel sarmasiyle hasınım altına almış, fakat Johanason bu •eter de kurtulmaya mu vat fak olmuştur. Yücel boylece birinci devrede ve hattâ ikinci devrede dc tam mânisiyle üstün güreşirken rakibi tarafından ansızın kafa kola alınmış ve tuşa getirilmiştir.
Bu sikletin kuvvetli favorisi olarak Stokholma gelen Ali Yücel maçtan sonra soyunma odasında hüngür hüngür ağlamış ve demiştir M:
«Evet, rakibimin köprüsünü kırmak İçin daha fazla kuvvetle Pastırmalıydım. Güreşi bu yüzden kaybettiğimi biliyorum. Fakat önümüzdeki yıl He İrin -idde yapılacak serbest güreş şampiyonası ve olimpiyat karşılaşmalarında intikamımı alacağım.»
Hakem heyeti tarafından son yapılan puvantaja göre 52 kiloda güreşçilerin sırası değiştirilerek Ali Yücel ikinciliğe yükselmiş ve Mısırlı Abdülhamld üçüncülüğe düşmüştür.
Halil Kaya, Lombardı’yi yenerek Dünya İkincisi oldu
Stokholm 23 (A. A) — (özel muhabirimizden):
Horoz sikle t (57 kilo) Türk güreşçisi Halil Kaya bugün İ-taîyan Pietro Lombardiyi 2-1 yenerek İkinciliği kazanmıştır.
Güreşin birinci devresi hareketsiz geçmiş ve 7 İnci dakikada Lombardı ters bel sarması yapmışsa da Kaya bundan kurtulabilmiştir. 8 inci dakikada Kayayı kündeye almaya çalışırken Lombardinin burnu sa-kanlanmış, fakat bunun kazaen olması dolayısile Türk gü-reşçlcl ihtar almamıştır. Biraz sonra Kaya kol kapmaya teşebbüs etmiş, fakat Lombardı hazmını köprüye getirmiştir. Müteakip dakikalarda Halil Kaya. İtalyan rakibini güç bir duruma getirmişse de Lombardi minderin dışına kaçmak sure-tlle kurtulmuştur.
3 üncü devre başlarken Lombardı, uygunsuz güreşi dolayı-sile ihtar almıştır. Final karşılaşmalarında aldığı bu üçüncü ihtar Lombareliye ikinciliği kay bettirmlşür.
Tevfik Yücenin yenildiği iki karşılaşma Stokholm 23 (AA.) — Özel muhabirimizden): Greko - Romen şampiyonluk müsabakalarının 67 kilodaki karşılaşmalarında Tevfik Yüce ile Macar Gal. arasındaki maç şu şekilde cereyan etmiştir:
Yüce üstün güreşerek rakibini saltaya almış ve kündeye getirmiştir. Karşılaşmanın 4 üncü dakikasında her İki güreşçi de pasif güreştikleri İçin birer ihtar almışlardır. İkinci devrede kur'a neticesinde Gal üstte güreşmiş ve derhal ters sarma takmıştır. Mütaakıben Yüce Macar güreşçisinin ayağım tuttuğu için bir ihtar almıştır.
Teşebbüsü elinde bulunduran Gal, 7 dakika 25 saniyede Yüceyi tuşa getirmiştir.
Stokholm 23 — Dizinin tehlikeli surette sakatlanmasına rağmen İsveçli hafif sıklet (67 kilo Frelj İttifakla Tvefik Yüceyi mağlup etmiştir. TevfLk Yüce güreşin ilk anlarında kafa kol kapmış fakat Frelj bu tehlikeli durumdan kurtulmasını bilmiştir. İkinci devrede de Yüce aynı oyunu tatbik etmiş fakat bir netice elde edememiştir. Frelj üçüncü devrede Yüce'yl altına almış fakat sırtını yere yapıştıramamıştır.
Tevfik Yüce, bu güreş neticesinde üçüncü olmuştur.
Celâl Atik 73 kilonun Dünya İkincisi Stokholm 23 — 73 kiloda 31-manainan (Finlandiya), Celâl Atik (Türkiye) 1 ittifakla mağlûp etmiştir. Celal Atik bu mağlûbiyet üzerine Dünya ikinciliğini kazanmıştır
Dünya şampiyonu Muharrem Candaşın büyük başarısı
Stokholm 23 (AA.) — 87 kiloda Anderson Ue bugün yaptığı güreşte Muharrem Canda?, İlk dakikadan itibaren rakibim bel sarmasüe yakalamıştır. İlk devrede ikiye bir vaziyetinde bulunan Candaş, ikinci devrede de üstünlüğü muhafaza etmiştir.
Candaş. güreş başladıktan 6 dakika 30 saniye sonra burgusunu takmış ve 7 İnci dakikada Anderson'un sırtını mindere yapıştırmıştır.
Candaş, Türk seyircileri tarafından şiddetle alkışlanmıştır. Güreşleri seyreden hemen bütün vatandaşları kendisini ayrı ayrı öpmüşlerdir.
İlk defa Greko - Romen güreşi dünya şampiyonuluğunu kazanan Muharrem Candaş, zaferini mütaakıp şunları .«öylem iştir:
«Anderson'in sağ omuzundan sakatlanmasından sonra bu neticeyi elde etmem tabii sayılır. Anderson omuzundan sakatlanmamış olsaydı muh: kak ki inatçı bir rakiple, kar laşacaktım. Mamafih bu şa piyonluğu kazanacağıma k. idim. Netekim bütün gücü bu yolda sarf ettim. Bu neti yi elde ettiğimden dolayı me hunum. Vatagdaşhınmın kazandığımı öğrenince m? nun olacaklarını tahmin .e yorum.
Candaş, bundan böyle öt müzdeki yıl Dünya serbes ş reş şampiyonluk müsabaka nna ve 1952 olimpiyatları katılmak üzere Helsinki'yi defa ziyaret edecektir. Dünya Greko - Ro men şampiyonasın umumî tasnifi
Stokholm 23 (AA.) — 4 gi denberi devam eden dür Greko - Romen güreş birin İlklerinin umumi neticeleri şc ledlr:
52 kilo:
1 — Johannson (tsveç)
2 — Ali Yücel (Türk)
3 — Abdülhamld (Mısır)
57 kilo:
1 — Haşan (Mısır)
2 _ Haiti Kaya (Türk'
3 — Lombardi (İtalya) 62 kilo:
1 — An der be rg (İsveç)
2 — Taha (Lübnan)
3 — Kandil (Mısır)
67 Mlo:
1 .— Gal (Macar)
2 — Freij (İsveç)
3 — Tevfik Yüce ıTürk)
73 kilo:
1 — Simanainnen (Finlandi-
ya)
2 — Celâl Atik (Türk)
3 — Anderson (İsveç)
79 kilo:
1 — Groenberg (tsvzç)
2 — Ali Özdemir (Türk)
3 — Nemet (Macar) 87 kilos
1 — Muharrem Candaş
(Türk)
2 — Kovacz (Macar)
3 _ Anderson (Norveç) Ağır:
1 — Antonnson (İsveç)
2 — Bobls (Macar)
3 — Adil Candemir (Türk)
■'L-, J ........... . , - •£. ı ı
Dışişleri Bakanı (Raş tarafı 1 inci sahifede) Türkiye - İtalya Costulk pakU bugün saat I9.3C da İtalyan Dışişleri Bakanlığında imza edilecektir.
Akşam Kont Starta, Necmcd-din Sadak şerefine büyük bir ziyafet verecektir.
Türkiye Dışişleri Bakanı, cumartesi sabahı Cumhurbaşkanı Lııigl Einaudl tarafından, az sonra da Roma Belediyesi tarafından kabul edilecektir.
Pazar günü, Türkfyenln Roma Büyükelçisinin, şerefine vereceği öğle yemeğinde bulunacak ve akşam üzeri Rvma'dan Paris’e hareket edecektir.
DİKKATLER
(Baş tarafı 1 inci sahifede > rejiminin başlamasivlc birlikte, bu dampinge karşı tertibat alınacakmış.
Fakat şöyle yakın maziyi bir düşünelim. Yakın mazide de, Anglo-Ameri kan mallarına kıyasla, Orta Avrupa ithalâtı zaten elverişli değil miydi? Hali hatırda ve istikbalde yine böyle olmasını, kendi çıkarlarına yoranlara ne dereceye kadar inanabiliriz? Yerli sanayiimiz, dünyanın herhangi bir yerindeki ucuzlukla, hattâ müstakbel Japon dampingleriyle boy ölçüşecek bir jimnastiğe alışmalıdır.
Siyasetin rengi olur. evet. Fakat, iktisadın ucuzluk nimetini, «Tüh kızıl!» diye te-pemeyiz.
Ucuzluk nereden teşri! buyurursa, sefa geldi!
24 Mart 1950
ALBAM
Sahile 3
Semavî işaretler
Abdiilh.-ık Hâmid'm şu beytini hatlılarsınız:
Dehşetli olurdu o tenezzül Merrlh iniyor gibi semadan
[Merrill iniyormuş. înı-yomıuş bre şahin aman!..
Gazetelerde telgrafları siz de benim gibi dehşetle okumuşsunuzdur. iMerrihin, üstelik harb remzi olduğunu akıldan çıkarmayarak haberi ürperti ile, bir kere de beraber okuyalım.
Anadolu Ajansı New-York-tan bildiriyor:
İMerrih seyyaresi arza, 10 yıldanberi görülmemiş bir yaklaşma kaydetmektedir. Bilindiği gibi, Merrib, zaman zaman, bu gibi ziyaretlerde bulunur. Bakır renkli seyyare, bu son ziyaretinde, arza 40 milyon mil yaklaşacaktır ki, bu mesafe, astronomik anlamda bir taş atımı mesafesi kadar kısadır. Astronomlar, seyyarenin 23 Mart perşembe günü, tam güneşle karşı karşıya geleceğini ve küremizin, her iki seyyarenin tam ortasına düşeceğini söylemektedirler.
Müneccimliğe, devrimizde ehemmiyet vermez, olduk. Eğer biz de. dedelerimiz, gibi, kendi hayatımızı ayarlamak üzere, yıldızlara bakarak, onlardan emir ve işaretler çıkarsaydtk, elbette kendimizi toplamamız, -'•klımızı basımıza devşirmemiz icap ederdi.
AJı işte, tecrübeli Asûrî â-Limleri. kıyametin e’i kulağında olduğunu haber veriyorlar Onlara nazaran kıyamet, 6 Nisan 1950 de kopacakmış. Şunun şurasında kac gün kaldı?
Nasreddin Hoca, kıyameti. «Küçük kıyamet - Büyük kıyamet» di ve ikiye ayırır; karısının ölümünü küçük kıyamet, kendi ölümünü büviik kıyamet sayarmış. Telâkkiye bağlı. Sulh etmemekte öyle bir inat ve te merrüt: silâh yarışında ve atom, hidrojen manevrasında övle bir İsrar ve taannüt var ki, en nikbin insanlar bile. »Olmaya ki bu bahar kızılca kıyamet kopa» dîye soğuk terler döküyorlar.
Hele şu Anadolu Ajansına bak a lun. Ayni telgrafın içinde reybı ve müstehzi ne diyor:
«... Fakat bilginler, bunun. ucan dairelerin yeniden meydana çıkması için, bir sebep teşkil etmiyeceği kanaatini izhar etmektedirler.
Gelgeldim, ayni haberin altında başka bir serlevha: Yeni ucan daireler.
Metni okuyoruz: Meksika ile İtalyada yeni uçan dai-ler görüldüğü bildirilmek tedîr. Bir kaç günlük gaybubetten sonra meşhur ucan daireler, dün tekrar memleketin güneyinde gözükmüşlerdir. Burada halk. 100 deri fazla ucan dairenin geçtiğini tesbit etmiştir. Haberlere göre, gök, müthiş süratle hareket eden gümüş renkli dairelerle kamilen kapanmıştı. Bunlar, iki saat sonra, kuzey batı istikâmetinde kaybolmuştur Haberle rin tasrih ettiğine göre, manzara dürt) tinsüz olarak tamamivle gözükmekteydi. Binaenaleyh, müşterek bir psikoz bahis mevzuu -Jamaz.
Bir de fenerlisi: Memphis ile Tesas’ta Houston orasında «Chicago and Southern Airlines , kumpanyasının bir uçağını idare etmekte olan pilot yüzbaşı Jack Adams, Arkansas eyaletinde Stutt-gart şehri civarında fener-leıle mücehhez bir uçan daire görmüştür.
Kıyamet alâmetlerini bil diren Asuri papazları, fikirleri karıştırıyor diye Surive-de tevkif edilmiş. Onlar kendi medeniyetlerinin bil-gilcrine dayanarak tabiatın söylediği bazı hakikatleri i-şîtiu bize nakletmişler. Ve tıpkı Galile've yapılan muameleye mâruz kalmışlardır. Asûrileri zindanda tasavvur ediyorum: Her şeye rağmen geliyor! — diye kafalarını sallanıaktalar .
Bizim medeniyetimiz, heyhat. semaların dilinden anlamıyor!
Halbuki işte Merrill. koşa koşa vak’T^mts. haykırıyor:
— Geliyorum ha!
(Vâ-Nû)
Yangın yerleri
Bitişik 9 bin ev yapılabilecek
Şehrin İman ve mesken buhranını kısmen bertaraf etmesi bakımından mühim olduğu ka-1 dar 500 üncü fetih yılına hazırlanmak bakımından da mühim olan yeni bir mesele ele a-1 inmiştir.
Bu mesele, yangın yerlerinin imandır. Belediyenin yaptırdığı tetkiklere göre şehrimizin muhtelif semtlerinde geniş sahalı 14 yangın yeri vardır. Bu sahaların yollan henüz açamadığı için arsalar ve yaptırılacak evlerin sayılan kati olarak bilin memektedlr. Bu vaziyet sebebl-le de arsa sahipleri arsalarının yerlerini kati olarak tesbit edemediklerinden tasarrufa da imkân bulamamaktadırlar.
Yapılan tetkiklere göre bu sahalarda ceman 62 kilometrelik yol inşa etmek İcap ediyor. Ve 14 yangın yerinde tahminen 9 bine yakın bitişik nizamda ev İnşa edilebilecektir.
Yangın yerlerinin İmârı hakkında nazırlanan plânlara göre İnşası icap eden 62 kilometrelik yoldan 30 kllu met resi mevcuttur. Diğerleri de yapıldığı takdirde adalar ve arsalar meydana çıkacak ve arsa sahipleri mülklerine tasarruf e-debileceklerdir.
Belediye, bu yollarla birlikte su. elektrik ve havagazı borularını yaptırmağa karar vernik)-1 tir. Bu suretle hem yangın yerlerinin çirkin manzarası ortadan kalkacak, hem buralara mesken İnşasına başlanmak suretiyle şehrin imarına hizmet edileceği gibi mesken buhranı da kısmen önlenmiş olacaktır
Belediye, alâkalı dairelere bu sahalardaki yollarla bunların bordlirlerinin ve diğer mecraların inşası için lüzumlu keşiflerin yapılmasını bildirmiştir icap eden tahsisat ya istikraz edilecek yahut ga önümüzdeki senelere alt belediye bütçelerinden ödenmek üzere sari taahhütlere girişilecektir,
-------------------------
Oltı yucu mektupları
■
ı Kadıköy ünde
Osman Ağa camii
Kadıköy çarşısının ortasındaki Osman Ağa camii o civarın belli başlı ve tanınmış bir camisi olduğundan sık sık tamir edlUr. içerisi ve dışarısı çok temiz tutulur. Bu kadar merakla bakılan caminin, iç kapısının üzerindeki kitabe beyaz badana ile sımsıkı Örtülüdür. Bu tarihi kitabeyi artık bu fena durumdan kurlarsak daha İyi ederiz.
Muhiti- Gök
Muallimler cemiyetinin Eskişehir öğretmenlerine yardımları
Dün toplanan Muallimler cemiyeti idare heyeti, Eskişehir de evlerini kaybeden ve perişan durumda bulunan yirmi öğrtmene acele yardım işini görüşmüştür. Neticede, içtimai yardım sandığından derhal 300 liralık bir yardımın yapılmasına, Muallimler Birliği Mecmuasının . gelirinden de bir miktar ayrılmasına karar verilmiştir.
Ayrıca Prof. Hilmi Ziya Ülkenin başkanlığındaki bir komite felâket gören meslektaşlar yararına bir konser tertibi 11e meşgul olmaktadır. Bundan başka, cemiyet reis vekili Mû-nlf Kemal’in idaresindeki bir komite İstanbul öğretmenlerinden eşya ve para yardımı teminine başlamıştır.. H*>r iki komite önümüzdeki hafta toplanarak yardım işine hız vermeği konuşacaktır.
Vali yarın Ankara -
dan dönüyor
Pazar günü Ankaraya giden Vah ve Belediye Başkanı profesör Fahreddln Kerim Oökay yarın sabah şehrimize dönecektir.
Öğrendiğimize göre vali An-karada, şehrimizde kurulması kararlaştırılan ucuz evler hakkında alâkalılarla yaptığı temaslardan dönmekteki.
Bu arada şehrimizde yeni sağlık müesseselerl açılması İçin bazı İmkânlar da sağlandığı 1-lâve ediliyor.
Siyaset adamlarımızın hususî hayatları: 4
Kız mektebi önünde tepine tepine ağlıyan bir çocuk!
Baş tarafı 1 İnci sahifede)
— Hayrola!... Mesleki bir ziyaret galiba?...
— Biraz da öyle...
Bu âni ziyaretimi hiç de ya-dırgamıyan Başbakan Yardımcısı. salonda yer gösterirken, tatil gününde kendisini rahatsız ettiğimden dolayı özür diliyor ve maksadımın evde bir röportaj yapmak olduğunu anlatıyordum.
Komşu memleketten bir misafirin hayreti!
Girdiğimiz kat, küçük bir daire idi... Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı denince Nihat Erim'I, birkaç salonu, çalışma odası, kütüphanesiyle geniş bir apar t iman katında bulacağımı sanıyordum. Karşılıklı oturduğumuz koltuklarda konuşmayı da bu mevzudan açmıştık. Aklımdan geçenleri glzliyeme-dim ve kendisini nasıl bir apartman katında bulacağımı tahmin ettiğimi hulâsaten anlatıverdim :
«— öyle mİ? dedi. Yalnız siz değil, bunu herkes böyle tahmin ediyor. Lüks bir nayat... Hizmetçiler, uşaklar... Sn nadide mobllye ue döşenmiş salonlar vesaire... Hayatımızı böyle yakından gören herkes âdeta inkisarı hayale uğruyor!.. Size bu mevzu İle alâkalı garip bir hikâyecik nakledeyim: Bir gün Türk İyenin komşularından bir misafir ziyaretime gelmişti. Oturduğumuz bu daireyi görünce hayretini glzliyemiyerek: «Salonunuz bu, şurada da yemek yersiniz, öyle mi? Demek bir Vezir evi burası..» dedi ve hemen de ilâve etti: «Şimdi anladım kl Türkiye adam olacak, biz olamıyacağız!...»
Meğer komşu memleketten gelen bu misafir de Türkiyede Bakanların kendi memleketlerindeki devlet adamları gibi büyük, mükellef, konforlu binalarda Oturduklarını suııyor-muş! Ona bu apa ritim anda kira ile oturduğumuzu da söyleyince ziyaretçi büsbütün hayrete düşmüştü.
Kiralık anartıman
Prof. Nihat Erlm’e sormaktan kendimi menedemedim:
— Demek bu opartıman ken-
Nihat Erim'in Kandırada mektebe başladığı zaman alınan bir resmi
Az sonra iki kardeş geliyorlar. El sıkıp «Gün aydın!» diyorlar. Kız olan Işıl'ın. babasının. Işığın da annesinin yakınında yer aldıktan gözümden kaçmıyor ve bana güzel bir görüş imkânı sağlıyorlar. Kız tıpkı babasının, erkek de annesinin tam benzeri...
Nihat Erim kimdir?
Konuşmamızı Nihat Erim'in hayatına tevcih etmek tnaksa-dlyle öğrenmek istiyorum:
— Kocaeli Milletvekili seçildiğinizi biliyorum. Fakat kimin oğlu ve kaç kardeş olduğunuzu bilmiyorum. Vaktinizi almış olmazsam. anlatmanızı rica edecektim.
«— Hay hay. diyor, anlatayım. Kandırada tüccardan Ra-if’in oğluyum. Ben de 1912 de Kandırada doğmuşum. Tâ dedemin dedesinden başlıyan a-ilem. Kandıranın Akçakoca tarafından fethi zamanında Ka-rabıyıklar köyüne gelerek yerleşmiş. O zaman orası oir oba
Amme ve Kuran dersinden «onra
_ Mektebe nasıl başladınız?
«— Bu biraz enteresancadır. Yedi yaşında mektebe başladım amma, mektebe başlamamdan çok evvel bir hâfız hanımdan ders alırdım.»
— İsmini hatırhyamaz mısınız?
c— Hatırlarım tabii... Hatice Molla idi.»
— Ne dersi alırdınız?
c— Amme'den başladım, sonra Kuran'a geçtim.»
— Hâfız da oldunuz mu?
«— Hayır! Hâfız Halice hanımdan ders alan yalnız ben değildim. Âdeta bir mahalle mektebi halinde İdi onun evi; başka çocuklar da gelirlerdi. Hepimiz onun önünde minderlere diz çökerek oturur ve dersimizi öyle okurduk... Sonra beni — ki henüz yedi yaşımı bitirmemiştim — resmî İptidai! mektebine vermek İstediler. Al atlas üzerine sırma İle işlenmiş cüz kesemi omuzuma astım* İçinde de Kuranı Kerim İle o zamanın «ellfbe» si, bir defter ve bir kalem vardı.»
— Taş tahta, sünger yok mu idi?
t— Pek hatırlamıyorum. Fakat hatırladığım ve şimdi de aklıma geldikçe güldüğüm bir şey var kl, o da bir akrabamın kucağında merasimle ve İlâhilerle mektebe gölürülüşümdür.»
— O zaman âdetti, dedim, böyle merasimle ve İlâhilerle mektebe başlatılmıyan çocuklara Allah zihin açıklığı vermezmiş!
Gülerek:
«— Siz de mi öyle başladınız?» diye sordu.
— Evet, öyle başladım. Hattâ mektebin kapısı önünde bir horoz kurban edildiğini de hatırlarım.
«— Ben kurban kesildiğini pek hatırlamıyorum amma ge-
Yalancı
Muhbir
Yalan yangın haberi veren müşahede altına alındı
Son zamanlarda meçhul bir şahıs itfaiyeyi aldatmak mak-sadlyie telefonla asılsız yangın haberleri vermekte idi- Yangın haberini alır almaz vaka mahalline hareket eden itfaiye gruplarının aldatıldıklarını anlayarak dönmeleri beş altı kere vuku bulmuştur. İtfaiye Müdürlüğü. Emniyet Müdürlüğüne bir tezkere yazarak itfaiyeyi aldatan şahsın yakalanmasın: istemiş, aksi halde verilen, her yangın haberinin şüphe ile kar şılânmasına yol açılacağını blt-dlrmlştl. Emniyet Müdürlüğü, yaptırdığı tetkikler neticesinde itfaiye müdürlüğüne edilen telefonların umumî telefonlardan yapıldığını tesbit etmiş ve muhtelif mm takaları kontrole başlamıştı.
Nihayet itfaiyeye yangın haberi veren bir adam Yeni Postanedeki telefon odalarından birinde yakalanmış ve müşahede altına alınmak üzere adli tıbba sevkedllmlştlr.
Mardlros İsminde bir şahıs olduğu anlaşılan yalancı muhbir, alınan İfadesinde İtfaiyeye bundan evvel de telefonla yangın haberleri verdiğini, itfaiyenin süratle geçişini seyretmekten büyük bir zevk duyduğunu, yaptığı İşin doğru olmadığını bildiği halde elinde olmayarak bunları yaptığını bildirmiştir
Tıbbı adlideki müşahede neticesinde de bu adamın aptal olduğu anlaşılmış ve kefaletle tahliye edilmiştir. Hakkında kanuni takibata devanı ediliyor.
RADYO
dlnizln de değil, kira İle oturuyorsunuz öyle mi?
«— Tabii kira İle...»
Bu sırada salona bir bayan girmişti- Ayağa kalktık. Nihat Erim:
e— Refikam Kâmile* dedi. İşte bu aparlımnn da...»
— Refikanız hanımefendinin öyle mİ?
_ Hayır! Onun da detil... A-partıman refikamın babasının, yani kayınpederimin malıdır. Biz de kiracısı...
Bayan Kâmile Erim:
(— Mamafih, dedi, yakında bizim de diğer Bakanlar gibi kendimize ait bir evimiz olacak,.. Kooperatife âza olduk Maltepede Bahçellevler civarında taksitle bir ev yapılıyor. Bedelini 20 senede ödeyeceğiz.»
— Uğurlu kademli olsun. Mamafih bu apartıman pederinizin malı olduğundan, kiracılıktan yana pek sıkıntıya düş-memlşsinlzdlr.
«— Ne gibi?...»
— Öyle ya... Kirayı bir İki gün geciktirirseniz mal sahibi suyunuzu kesmek gibi sinirlendirici tedbirlere baş vurmaz «Evimden çıkın!» diye siz! rahatsız etmez. Ne de oba babalı izdir.
Her ikisi de gülerek:
«— öylece! dediler. Fazat...» Nihat Erim sözü tamamladı: (— ... Fakat kiramızı her ay muntazaman veriyoruz...»
Bayan Kâmile Erim ve çocukları
Bayan Kâmile Erlm'e soruyorum:
— Pederiniz kimdir?
(— Eski fizyoloji profesörü Hüseyin Sabri Okutman’dır. Şimdi mütekait, Antalyada seı-bes doktor olarak çalışıyor-»
— Çocuklarınız?
«— Bir! erkek, diğeri kız iki çocuğumuz var.»
Nihat Erim, bu sırada kahvelerimizi getiren hizmetçiye:
«— Söyle Işık'la I||l*a da gelsinler!» diyor,
I?ıl Erim, arkadaşımızla konuşurken
İSTANBUL RADYOSD
Öğle ve aksam progranUarı
12.57 Açılı» ve programlar, 13,00 Haberler.
13.15 Şarkı ve lÜrkUler «PL».
13J0 Ccjılli hatif müzik «Pl.».
13. W Şarkı ve ’OrlrOler. Okuyanı LÛMl Güneri Çalımlar. Sadi Isılay. İzzeti din ökte. Yorjo Bacanoa.
14.30 Scrbcs anot.
IMS Hafif vıfaler «PİJ.
15.00 Programlar ve kapanış.
11.57 Açılı» ve programlar.
18.M Dana mUsifil «Pl.»
18.39 Rlehard Tnuber ve Jean Kiepu-ra'dan (arkılır «PL».
18.45 Karadeniz türküleri. Okuyan ve çalan. Haıan Söneri.
10,00 Haberler.
19.15 Hafif ara mûzıŞ- «Pl.».
imiş. Sonra dedemin dedesi Kandı raya yarım saat mesafede olan o köyden çıkarak Kandı-raya gelmiş ve yerleşmiş. Ben Kandırada, mektebe başladım ve dokuz yaşma kadar da Kan-dırada kaldım.»
— Kaç kardeşsiniz?
(— tkisl erkek, ikisi kadın dört kardeşiz. En büyükleri benim. Diğer erkek kardeşim Vedat, babam gibi ticaretle iştigal eder- Saide ve Mukaddes adlarındaki kardeşlerim de. Vedat da evlidirler.»
Anlatıldığına göre Vedat E-rlnıln ilkokulun ikinci sınıfına giden Ateş adında bir oğlu, bunun küçüğü Nil adında da bir kızı vardır ve îstanbulda Kos-kadaülnçkök apartımanının bir numaralı dairesinde oturmaktadır.
Nihat Elmin çocuklarının adı Işık ve Işıl... Biraderi Vedat E-rimln oğlunun adı da Ateş... Bu aile ışığa ve ateşe ne kadar meraklı— öğreniyorum kl biraderinin oğluna Ateş adım da Nihat Erim koymuş ve şayet kızlan olursa yine buna yakın bir isim konmasını da söylemlş. Fakat biraderi Vedat Erim kızı dünyaya gelince bir evde iki yakıcı şey olamaz demiş, kızına ateşi söndürücü bir isim arayarak Nil‘1 bulmuş,,.
ne bu mevzuda bir tuhaflığ* katiyen unutamıyorum. O gün beni böyle İlâhilerle alıp gittiler ve bir kız mektebinin önünde durdular. Babamdan beni kız mektebine mİ vereceğini sordum, «Evet!» demez mi? Neden kız mektebine verilmek İsteniyorum acaba? Bu, öyle gücüme gitti kl başladım ağlamağa... Hem de tepine tepine ağlıyor, İlle d? erkek mektebine verilmemi istiyordum-.. Baktılar ki olacak gibi değil, döndüler ve erkek mektebinin yolunu tuttular. İşte, yedi yaşımı henüz doldurmadan kız mektebinin eşiğinde kopardığım feryatla böylecc erkek mektebinde okumağa başladım.»
— Niçin doğrudan doğruya erkek mektebine vermediler de evvelâ kız mektebine vermek istediler acaba?
«— Bilmem amma, her halde bu, kız mektebinde çocukların daha hoş tutulması gibi bir zihniyetin galebe çalmasından I-lert geliyordu...»
Kandıra'da İptida! mektepte okumağa başlıyan ou küçiik çocuğun tahsil hayatında geçirdiği enteresan safhaları ve' politika hayatına nasıl atıldığını da bir dahaki yazıda bulacaksınız.
Cemalcddin BİLDİK
«cnronl orKestruı
20.00 Santurla «a= «»erleri. Çalan: Hüsnü I üıüner
2Ö.15 Gelir vlrglıl saati
20.30 Dinleyici Latekleri (Türk mdzi-B».
21.00 lstanbulda fıkır ve tana! hareketleri. Konuşan: Şevket Rndo.
31.10 Hafif sıra rnllaijl «Pl,».
21.15 Fazıl neyell »onserL 22.00 Konserin «Pl »
22.30 Dana mili İti «Pl ».
22.45 Haber, er
23.00 Dana mürijl «Pl.»
23.30 Procramlır ve kapanı»
ANKARA RADVOSÜ öğle ve aksam nmeramlan
)2.M Açılı» ve progrrm.
I3S0 M. S. ayan ve Şarkılar,
13.00 Haberin,
13.15 Salon nUUlUerl «PL».
I3J» Öğle Cni. leşi.
13.45 Tango. Rumba. Konsa ve Sambadır «Pl,»
14,00 Ak>jm program». hava raporu ve kapa ruj.
17.58 Açılı» ve program.
18. » M. S. ayan ve İncesaz (Suzidil
faal».
18.30 Konuşma (GalUc hakkında! Fethi Yücel.
18.45 Hafif »atkılar «Pl.».
19. » M. S. ayan ve Haberler.
19.15 Geçmişte Bugün
19J0 Tarihi Türk milliği 3>.» Mtl.dk «PL»
20.15 Radyo Gucle«l.
20. » Serbes Mat. SUS Mtalk: «PL».
21. W Konuşma ıTilrklye'de Mnnhall
pUnı).
21.15 Müzik: I, 2, 3 ve 4 viyolonsel konseri. Çalanlar Antonfo Sal-derelli. Mesul Cemil. Nejat Tekb-ı». Kaya ösUn. Piyanoda: Mithat Fenrn»n
32.00 Konuşma; B. M M. aaatL
22.15 Dans müziği «PL»
22.45 M, S. ayan ve Haberler. 2100 Program ve kapanı».
Yarın sabahki pıognse»
7.» M. S. ayan.
1.31 HafLf müzik «PL».
7.45 Haberler ve nara raporu.
8,00 Türküler «Pl ».
8.15 Fitim yıldırtan söylüyor «Pl.r. 025 Günün programı
8.30 Müzik «PL».
9.00 Kapanı^.
Müz’iç tufeyliler
Şehirde dilencilerin top» lanması için yeniden faaliyete geçilmiş. Zaman zaman ele alınan bu iş geçenlerde Şehir Meclisinde de müzakere mevzuu oldu, dilencilere karşı şiddetli mücadele açılması istenildi.
Dilenciler Isatnbul halkının da, zabıtanın da baş gailesidir. Arasıra sıkı bir gayretle işe girişilir, dilenciler toplanır, fakat birkaç gün sonra gene aynı şahıslar sokaklarda Karşımıza dikilirler.
Gazeteler, bu defa yakalanan dilencilerin muvakkat bîr kampta toplanarak geldikleri yere gönderileceklerini bildiriyorlar. Pekâlâ, toplansınlar, gönderilsinler amma bu tedbirler mücadelede pek müessir olamıyor. Zabıta bir sürü işlerinin arasında bir de dilencilerle uğraşıyor, sokaklarda kovalamaca oynar gibi ta-kib edip birer birer yakalıyor. toplandıktan yerde kendilerine ekmek temin e-diliyor ve Belediye tarafından yol masrafları ödenerek geldikleri yerlere gönderiliyorlar. Fakat bu emekler masraflar boşa gidiyor, sevkedilen dilenciler tekrar dönüp İstanbul sokaklarına dağılıyorlar. Bunların dönüşünü önlemek mümkün olamıyor.
Bir de şehir halkına daimi surette musallat olan yerli dilenciler var. Dilenmeyi kendilerine meslek e-dinen bu tufeyliler, halkın merhamet hislerini tahrik için hatıra gelmedik hilelere baş vurarak sokaklarda gelip geçenin yolunu kesiyorlar. hallerini acındıra-mayınca arkasına takılıp iz’âç yöliyle para koparmağa çalışıyorlar. Sun’î körler, yapmacık topallar. kirli bezlerle başlarını, boyunlarını. kollarını sararak gös boyayan yalancı yaralılar, her gün; «Hastaneden yeni çıktım .• nakaratiyle avuç a-çan düzenbazlar...
Hele o, kucaklan kundaklı Kıpti kadınları! Müriç, hem sulu miiziç şevler. Kaldırımın ortasına dikilip yolu kapar, pis bezlere sarih iğrenç kokulu kundağı yolcunun burnuna kadar u-zatır. omuzunu dürter, yanına takılıp kolunu, eteğini çeker. Sirkeci. Postahane va Mısırçarşısı civarının gediklisi birkaç Kıpti kadını vardır. Senelerden beri kti-caklarında bebek kundakla-riyle dolaşırlar; «Şu masuma bir sadaka ver» diyerek musallat olurlar. O masumlar hiç büyümüyorlar mı, yoksa bu kadınlar senede birkaç defa çocuk mu doğuruyorlar? Bu işe akıl erdireni edim.
Dışarıdan gelenleri muvakkat bir zaman için dahi olsa geriye gönderiyoruz amma bu yerli tufeylileri ne yapalım? Yakalanıp sulh mahkemelerine verilirler, bîr hafta müddetle boğazı tokluğuna belediye hizmetlerinde çalışma cezasına mahkûm olurlar. Bu ceza nasıl tatbik edilir, mahkûm dilenciler belediyenin hangi hizmetlerinde çalıştırılırlar? Bu ciheti bilmiyoruz, ancak ertesi gün sokakta yine ayni şahıslarla karşılaşıyoruz.
Hakikaten fakir, muhtaç vatandaşlara yardım etmek bir cemiyet, insanlık, vicdan borcudur. Fakat dilenciliği meslek edinen tufeylilere para vermek, onları teşvik, tahrik etmektir.
Cemal Refik
Profesör Halit Şazi ihtifali yarın yapılıyor
Diş tababeti okulunun kurucusu Profesör Halit şozl merhumun 27 ncl ölüm yıldönB-mü dolayısLle kabrinde bir tören yapılacaktır.
25.3.Î95Û Cumartesi günü saat 11,30 da Beyazıt Dls Hekimliği okulu Halit Şazl dersane-sinde toplanarak edinilecek naJcll vasıtalarile merhumun Ejnjp Sultandaki kabrine gidileceği ve saat birde kabirde törene başlanacağı haber alınmıştır. Bütün diş hekimlerinin bu törene İştirak edecekleri muhakkak olduğundan törenin bu defa çok kalabalık ola-■ cağı tahmin edilmektedir.
Sahile 4
Uçan daireler yeniden görülmüş
___— - .. .____
Milletlerin Garip Adetler i
Haşan Kaptan ve sanatı
Gizli bir silâh mı? Başka âlemden gelenler mi? Hayalden ibaret mi?
Bir uçan daire
harem hayatı yaşarlardı
Kadın- - erkek, gelin • kaynana münasebetleri — Evlenme, ve tedfin merasimi — Hindista’nın kuzeyinde yaşıyan kabileler
Yazan: SABRI BERKEL
Son günler zarfında uçan dairelerden sık sık bahsediliyor. Bir gün Güney Amer İkada bir gün Asyada, bir gün Avru-panın bir memleketi üzerinde uçan daireler görüldüğü bildir iliyor. Batta memleketimizde bile bu daireleri gördüğünü iddia edenler vardır.
Uçan daireler ilk deıa 1947 senesinde görüldü. 7 Ocak 1948 de Birleşik Amerlkada Kentucky hükümetinin Knoz hava meydanı üzerinde bu daireler daha vazıh suretle görüldü Tayyareci Manleü derhal uçağına atlıyarak yükseldi, esrarı daireyi 35 dakika kadar takip etti. Fakat bundan sonra tayyareciden hiç bir haber alınamadı. Tayyarenin çok yükseklerde infilâk ederek tamamen parçalandığı anlaşıldı.
İlk zamanlar uçan daireler Rusların gizli silâhı zannedildi. Fakat çok geçmeden bunun doğru olmadığı anlaşıldı. Bu kadar süratli vc bu derece yüksekten uçan bir silâhın insan icadı olmadığına karar verildi.
üçan dairelerin havai bir hâdiseden ibaret olduğunu iddia edenler oldu. Fakat bunun da doğru olmadığı anlaşıldı Dairelerin görüldüğü sırada havada hiç bir gayri tabiilik göze çarpmamı.'tır.
Uçan daireler insanlar tarafından yapılmış değildir, havai bir hâdise de yoktur O halde nedir’... Bu suale şu cevap verildi: Bu daireler başka bir seyyareden, galip bir ihtimal Ue Mcrihten geliyor... Bu İddiada bulunanlara göre uçan dairelerin içinde bir takım cüce mahluklar vardır. Bunların ellerindeki âletler, müthiş kuvvetli dürbünlerle yer yüzündeki petrol, altın, uranyum gibi kıymetli madenleri araştırıyorlar mis.
Böyle bir tez ortaya sürülünce bir çok rivayetler ortaya çıktı. Bu rivayetlere bakılırsa Merih’te bizden ileri medeniyet varmış, uçan daireler 25 bin1
metre yükseklikte uçuyoriar-mış...
Bu rivayetler de mantıki görülmemektedir. Merih'ti e belki daha ileri medenlyt, daha akıllı mahlûklar vardır. Fakat yer yüzündeki insanların elln-de de kuvvetli âletler bulunmaktadır. Bunlar v&sıtaslle bilhassa radar clhazlarile havadaki harekâtı takip etmek mümkündür. Halbuki böyle bir şey göre çarpmamışlar.
Bu vaziyet karşısında: «Ortada uçan daire filân yoktur. . Bütün mesele, «galatı niyet* *ngiz den yani bir şey yokken goril-yorum zannetmekten ibarettir* diyenler olmuştur. Fakat bir çokları bu tefsiri kabul etmemektedir. Son zamanlarda Güney kutbu havalisinde seyahat yapan bir şili heyeti bu havalide bir kaç çok büyük uçan daire gördüğünü, bunların büyük bir süratle uçtuklarını ve i daireler çizerek gözden kaybol-duklarmı söylemiştir.
Diğer taraftan Amerikalı de-nizcilüs mütehassıslarından Binbaşı Laughlitı de meçhul kimseler tarafından kullanılan büyük uçan daireler ve başka taraftan sevk ve idare edilen küçük uçan daireler gördüğünü iddia etmektedir. Binbaşı, Anıerîkada V 2 cihazlarının tecrübe edildiği yarı çöl hava-İlde bir kaç defa uçan daire , gördüğünü iddia etmektedir. Hattâ bunların uçuşunu bünle bir kaç defa takip m.iş...
İddia edildiğine göre daireler bizim uçaklarımıza , nisbetle en az yüz sene ileri imiş. Bu sebepledir ki bunların başka bir seyyareden geldiği tahmin ediliyormuş.
Bu arada bilinmeyen mühim bir keşiften bahsedenler de vardır. Hattâ bu keşfin Ame-rikada olduğu da ileri sürülüyor. Her halde uçan dairelerin esrarı halledilmemiştir. Ortada muhakkak olan bir şey varsa vakit vakit uçan daireler ' görenlerin bulunduğudur.
11 indis tanda kaduıın vaziyeti bir zamanlar çok aşağı Hintli, kadını çok düşük bir mahlûk olarak sayar, bir çocuğunun doğumunda, bir çok küfürler savurulmaslle tezahür ederdi Eskiden kız çocuklar bir çok fırsatlarda öldürülürdü. Eski Hindistanlı kadın hayatının bir çok vakitlerini zem an a denilen harem dairesinde geçirirdi. Bu mahalden ancak e-vln erkeğinin miisaadesUe ve bu da çarşaflar İçinde veyahut kapalı ve örtülü nakliye vası-talarlle kabil olurdu.
İdi.
kız
Hami BEKEM
dür-et-
uçan
-------NECMİ RIZA —
Mevsim sonu Konserini 3 Nisan pazartesi saat 21 de
MELEK Sönemasmölaı
Sinema Müdüriyetinden :
Sinemamız israfından tertiplenen sanatkârın ve kendi idaresindeki korosunun iştirak edeceği bu konserin biletleri yalnız MELEK SİNEMASI gişelerinde satılmaktadır
Samsun Valiliğinden:
Cins!
Beherinin
Muhammen Azami Asgari Bedeli Miktar Miktar Kuruş Kilo Kilo
Miktardan Muhammen Geçici Bedeli Teminatı Lira Lira Kr.
Koyun eti ıao 16000
Sığır eti 13Q 8000
Koyun ciğeri 75 200
Sadeyağ «erimiş* 720 2700
13000 27000.— 2025 —
5000 10400.— 780 —
100 ISO.— 11.25
2000 19440.— 1458.—
4274.25
1 — Memleket ve Zühreviye hastahanelerinir. 1850 yılı ihtiyaçları İçin alınacak yııkanda muhammen bedeli, asamı ve asgari Balları ile geçici teminatları yazılı koyun ve sığır eQ ile ciğer ve erimiş yağ eksiltmeye konulmuştur.
2 — il daimi komisyonunda kapalı zarf usulü ile ihalesi 28/Mart/1950 tarihine rasthyan Salı günü saat 15 de yapılacaktır.
3 — Şartnameler daimi komisyon kaleminde olup istekliler latU günlerinden maadâ günlerde görebilirler.
4 — Eksiltmeye girecekler ticaret odası vesikası ve geçici
teminat makbuzlarını havi 2490 sayılı kanunun tarifleri dairesinde hazırlı yar akları teklif zarflarını ihale günü saat 15 şe kadar daimi komisyon başkanlığına makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır. Posta ile gönderildiği takdirde vukubulacak gecikmeler kabul edilme*. 13210)
Bugüa bunlar kalkmıştır. Fakat tahsil görmemiş olanlarda kadın erkeğin tamamen esiri gibidir ve aynen kaynanasına tâbidir. Gelin, ayrı bir eve yerleşmez, kocasının ebeveyninin evine gider, erkeğin ana babası oğullarına evlerinde bir kaç oda tahsis ederler, bu itibarla kaynana gelinin son derece hürmet ve körcesine bir itaat bekler. Aynı şekilde gelin kocasına karşı da muti olması şarttır. Kadının mevkii kocasına bir erkek çocuğu doğurmakla yükselir.
H indis tanda bir kaç kadınla evlenmek âdeti vardı. Umumiyet itibarile ilk evlenilen kadın erkeğin meşru karısı sayılır ve bu kadından doğan çocuklar meşru addolunurlardı. Mamafih bu bir kaç kadınla evlenmek müsaadesinden pek az istifade edilirdi. Yalnız, ilk karısından çocukları olmıyan erkekler, ikinci bir kadınla evlenmeği isterlerdi. Tabii bu da mali vaziyeti müsait tarafından ancak Bırahmanlarda mali bozuk olanlar, mali vaziyetlerini düzeltmek gayeslle zengin ailelerin kızlarile evlenir ve hattâ daha aşağı sınıflardan varlıklı kadınlar alarak bu imkânlardan fazlasile istifade ederlerdi. Hindlstanda evlenmede olduğu gibi boşanma dahi çok kolaydı. Çünkü erkek karısına karşı boşanma sebeplerini bildirmeğe mecbur tutulmaz, karısından bıkan bir erkek, karısını haremliğin dört] duvarı etrafında dolaştırır ve, kadına onu artık sevmediğini söyler, bu suretle kadın boşanmış sayılırdı.
ol anlar kabildi, vaziyeti
Tedfin merasimi
Hintlilerde, din, mezhep, sınıf, kabilelerin miktar vc vaziyetlerine göre tedfin merasimi 1 de ayn ayrıdır. Hindlstanda ölülerin yakıldığı söylenmekte İse de, bu her yerde ve her tabakada usulden değildir. Mese-’ lâ herhangi âdi bir Hintli ölürse, cenaze derhal evden çıkarılır. Ev derhal yeniden badana yapılır ve cenaze köyün dışında bir tabuta konur, ka-, bilse bir nehir kenarı bu iş için tercih olunur.
Cenaze burada nehirde derhal yıkanır. Cenaze beline yeni bir bez bağlanarak kefene konur ve bir odun yığınının üzerine konur, ölenin en yakın tanllukatından bir kimse sakalı ve başı tamamen traş olmuş bir şekilde elinde uzun bir meşale ile bu odun yığınını ateşler ve beş defa bu odun yığınının etrafında dolaşır ve her defasında elindeki yanan uzun meşaleyi ölünün dudaklarına sürer, ateş tamamen sönmeden evvel cenazedeki hazır tından herkes ateşe beşer odun parçası daha atarlar ve mütrıakıben herkes ateşin sön-dürülmeslne yardım ederler. Cenazenin yanmıyan parçalan mevcut İse derhal nelıire atılır, ve bunu mütaakıben de cenazenin yandığı yeı yıkanır ve temizlenir. Bu suretle fin merasimi hitam hazırun nehrin diğer halline giderek suya yıkanırlar, cenazenin yere takdis olmuş bir lı dikilir.
Ertesi günü vefat edenin en yakın, cenazenin yakıldığı yere bir miktar süt serper ve evinin bahçesinde bir ağacın dalma alfanda ufak bir deliği bulunan kap içine süt koyarak asar. Bu süt damlar ve bu süt kabını asan ağacın etrafında üç defa dolaşır, bunıı mütaa-kıben cenazede hazır bulunan, lara da bir yemek ziyafeti ve-ı rillr, ve cenazenin yakıldığı ■ günden İtibaren on gün müddetle evden cenazenin yakıldığı mahalle kadar yol üzerinde
ted-bulunca, bir ma-glrer ve yakıldığı nevi ça-
her gece lâmbalar yakılır. Mıitankıp günlerde de muhtelif merasimler daha vardır. Bu merasimlerin son gününde dul kalan kadın ise matım elbl-I sesi giyer, yüksek sınıflarda matem elbisesi beyaz. diğer I sınıflarda renkler değişiktir. Benares ve büyük şehirlerde muayyen kudsi ölüleri yakmak İçin mihraplar vardır. Hintlilerde ölüler gömüldüğü takdirde. cenaze oturur vaziyetle, yüzü Kuzeye doğru çevrilmiş olarak gömülür ve cenazenin eline bir nevi cenaze ekmeği verilir.
MüslümanJarda tedfin merasimi, bütün dünyadaki Islâm âdet ve usullerine göre yapılmaktadır.
Kuzeyde yaşıyanlar
Hlndlstanm Kuzeyinde ve Doğusunda muhtelif göçebe hayatı yaşıyan kabileler vardır, bunlar Güneydeki Dravida far gibidirler. Bu kabileler zamanla benliklerini kaybetmişler ve melezleşmişler, meskûn bir halk tabakası haline gelmişlerdir, Bu kabileler dilleri İtibarile İki grupa ayrılmaktadırlar. Birinci grupa dahil olan kabileler Doğuda yaşamakta ve ikinci grupa dahil olanlar ise Ganges nehrinin m cm bamda. dağlık arazide bulunmaktadırlar. Bu halk tabakalarının dışarıdan Hindlstana göç ettikleri tamamen belli olmaktadır. Simaları pek yeknasak değildir. Kültür bakımından dahi daha pek iptidaidirler. Giyinişleri pek az çocuklar ta-| nıamen çıplak, kadınlar bir kalçalarını örten bez ile erkekler bellerine sardıkları bir kuşağın bir ucunu öne ve bir ucunu arkaya sarkıtarak vücutlarını örterler. Bazı kadınlar Patua denilen yapraklardan marnûl bir eteklik taşırlar.
Bu insanların kulübeleri p£k iptidaîdir. Hayat şartlan dahi aynıdır. 1910 senesine kadar hâlâ daha taş devrinde yaşı-yan insanlardı. Bunlar göçebe hayatı yaşamakta idiler, ve son senelerde iskân Bu insanlar meselâ geçmek için bir sal kayık yerine, ehli ve yabani hayvan postlarından yaptıkları tulumları kullanırlardı.
1947 yılının kış ayları- Pari-j sin sanat mahallesi Mont -Pamasse'ln mütevazı bir ote-ı linin ikinci katında küçük bir odada kaptan ailesi oturmaktadır. İşte ben bu aileyi burada tanıdım. Ailenin yemek, yatak, misafir odası, atölye, sözün kısası hepsi dar. ışıksız merdivenli otelin ucuz odalarından biri idi Aile reisi baba kaptan küçük odanın kapı dibine yakın bir yerine sehpasını kurar, genişlik ve ferahlık içinde imiş gibi mesut, o gün müzelerden edindiği bilgi ve tecrübeleri tekrarlar, muhakkak bir netice almak İçin üzülüp dururdu. Ana kaptan o gün kü yemek derdi ile meşguldür; bakkaldan Tikeslz asil alkol alınacağını, fırından fazla ekmek almak İçin küçük Basanı göndermek daha münasip olacağım düşünmek, bitip tükenmeyen ihtiyaçları sağlamak da ona düşerdi. Bu güç şartlar içinde, kota evlât ve sanat sevgisinin verdiği anlayış enerjisi ile bütün İşlerin o derece kolaylıkla yapıhverdiğinl görmek bana ayrıca bir zevk verirdi. İşte ben Basanı bu hava içinde tanıdım.
O zaman beş yaşında olan bu sevimli, çok hareketli çocukta, yaşından beklenmiycn bir olgunluk hissedilirdi Bu daracık odada tesadüfen boş bir köşe bulunca sessiz sedasız ı oraya çekilir. Bu anda çolak vücudunun hareketleri, çocukluğunun tabii yaramazlıkları birdenbire diner, yerde dizlerinin üstünde bir sûru kâğıdın üzerine eğilmiş bir halde mütemadiyen desen çizip dururdu. Zevk aldığı şeylerden biri de aramıza karışıp, sessizce bizim sanat münakaşalarımızı dinlemek. # meydanı boş bulduğu zamanlarda da bizi| sual yağmuruna tutnoıktı. Galeri ve müzeleri gezişlerimizde Hasanm aramızda bulunmadığı’ zamanlan pek hatırlamıyo- ' rum; bu onun resim yapmak-1 tan sonra en müptelâsı olduğu zevki idi. O da bizim kadar meşhur sanatkârları tanıyordu. Müzeleri gezişi erim izde ikinci derecedeki eserlere eheınmiyt vermeden bizi elimizden çekiştirerek en güzel eserlere doğru sürükler «bak amca!* İşte Vangaugh, işte Cezanne, bu Picasso diye sevinç içinde çırpınırdı.
Bir gün birbirimize şiir okurken, oturduğu köşeden Hasarım birdenbire Yahya Kemal'in «Bahçelerden uzak» şiirini oku-yuvermcslnl hiç unutamam. Beni hayrette bırakmıştı.
27 3/1950 PAZARTESİ akşamından itibaren şehrimizin İki büyük Sinemasında birden
ATLAS ve MELEK’te
Metro Goldwyn Mayer Şirketinin en büyük, en muazzam RENKLİ FİLMİ OLAN
AŞK ADASI
Gösterilecektir. (On an islanıl uilh you)
Artistler: ESTHER HLLİAMS — PETEK LAWFORD — RİC4KDO MONT AL BAN — JİMMY Dl'RANTE — CYD ('HARİSSE ve
X A V 1 E R GUJ.tT Orkestrası
Yerlerinizi şimdiden ayırtıma.
Tapulama işleri için memur alınacak
Tapu ve Kadastro G nel Müdürlüğünden:
1 — Ankara mrekez ve ilçelerine bağlı köylerde tapulama İşlerinde çalıştırılmak üzere kadastro teknisiyeni ve yardımcısı alınacaktır.
Teknisyenlerin yüksek bir mektepten veya liseden ve yardımcılarının da orta okuldan mezun olmaları ve askerliklerini yapmış bulunmaları şarttır. Hukuk mezunları İmtihansız alınacak ve diğer istekliler müsabakaya tabi tutulacaktır.
2 — Teknisyenlere köylerde çalışıldığı günlerde barem kanununa göre alabilecekleri maaşlarına ilâveten 4,5 lira ve yardımcılara 3 er lira yevmiye İle ayrıca elbise ve ayakkabı da verilecektir.
3 — Lise vc ortaokul mezunlan 3, hukuk mezunları bir aylık kursa tabi tutulacaklardır,
4 — Müsabaka sınavı Ankarada Genel Müdürlükte İstanbul ve Izmlrde Grup Tapu Sicil Müdürlüklerinde 25'3 1950 tarihinde yapılacaktır
5 — İsteklilerin dilekçe ve tahsil belgeleriyle ve memu-
rin kanunun dördüncü maddesinde yazalı sair vesikalarla birlikte Ankarada Genel Müdürlüğe, İstanbul ve tzmlrde Grup Tapu Sicil Müdürlüklerine müracaattan. (3345)
İler birbiri yarımda ahuunudan I durabiliyor ve birbirlerine daha İyi görünme imkânı sağlıyorlar.
Basan'in resimlerinin mevzuları her muvaffak olmuş eserdeki gibi, görülen bir hadiseyi tahlil ettikten sonra meydana getirmek anlayışiyle yapılmıştır. Haşan bu mevzuları bulmak için blzler gibi güçlük çekmez. Ona bir hikâye anlatmak ve odanın ortasında bulunan bir halı, pencereden gördüğü bir satıcı, velhasıl etrafı kâfi gelir. Çünkü bunlara bakmasını, her kula nasip ol-mıyan sanatkârca (plâstik) bir görüşle mevzuunu sezmesini bilen, sonra gördüklerini mutlaka başkalarına anlatmak zevkini taşıyna bir yaradılışa sahiptir. O yaşadığı müddetçe bu basit konulan muazzam eserler halinde dokuyacaktır.
Sergideki eserlerin her biri tam bir mükemmeliyet İçindedir. Çünkü bunları yaratan küçük sanatkâr kudretli bir insandır. O yaşının Ten töresi,
Grev'su ve Plkasso'audur. Sanat eserlerinin sonsuz bir anlayış zevki ve heyecanlyle meydana geldiğini biliyoruz. Bu hassalar sanatkârda yaradılış ve İçinde bulunduğu devrin tesirleriyle şekillenir. Haşanın resimlerinde yalnız bir devrin tesir vc neticeleri değil, resim diınyasjnın en olgun devirlerinin zevki var. Meselâ: eserlerinin bir kısmı (halk sonatı) zevkini, bir kısmı müzeleri, bir kısmı da bugünün en büyük ressamlarını hatırlatıyor. Resimleri plâstik malzeme bakımından çok zengin. Kalın ve füzenle yapılan resimleri hareketli, valörlü. hassas ve tam bir slyah-bcyaz zevki İla meydana getirilmiş. Tabiata büyük dikkat ve arzu He bakılmış re , bunun neticesi olan çizgi valörler ortaya çıkmıştır.
| selâ (Elma pazarı.) kompozisyonundaki 6 Nisan figürünün yıız kısımlarına bakılacak olursa; bütün bunların başka başka insan yüzleri olduğa ve cok karakter taşıdıkları görülür. (Halbuki çocuklar insan yüzlerini muayyen bir şekil ile daima tekrarlar.) Resimlerdeki şekiller çok vazıhtır; mânâsız defornıasyoniar, veya uydurmalar. yahut da taklit yoluyla varılan, zevksiz tabiat un-surlart değildirler. Bunun sebebi sanatkârın tekrarlandırılmış olmıyan bir başka değil - çünkü o zaman resimleri birbirine çok benzeyecek-kendisine has bir görüş sahip ol
bir
ve
Me-
da öğretilmiş, kendisinin anlayışa
edildiler.
sulardan Bü jtüçng sanatkârı
y gündelik hayatta, miizelere götürmek bol bol resim yaptırmakla tatmin etmek çok kolaydı. Fakat bu cardı, olgun bir kısan kadar hassas çocuğu uyku zamanı yatağına yatırmak bir mesele olurdu. Yattığı zaman bile sormak ve öğrenmek istediği bir çok meseleleri vardı. Halâ konuşmayı seviyor. Zira; konuşmak Haşanda bir dışa taşma vasıtası oluyor. Bazen yaramazlaşır ve poposuna yediği bir iki küçük tokatçık ona bir kaç dakika içinde bir uyku ilâcı gibi tesir ederdi.
Sonra altın başlı çocuk melekleri bile kıskandıracak kadar sakin bir uykuya dalar. Ûzun bir ayrılıktan sonra Haşanı ve eserlerini gördüm. Onu büyümüş, gözleri gene zekâ dolu, düşündüğünü emniyetle anlatan olgun bir insan gibi buldum. İki yıJhk çalışmasının mahuslü olan ve ancak bir kısmı teşhir edilebilen bu sergi yıllarca bu İşle uğraşanları muhakkak kİ büyük hayretler içinde bıraktı. Üç kısma ayırabileceğimiz bu sergi: desen yani (siyah-beyaz) pastel, gıvaş ve yağlı boya ile yapılan resimlerden mürekkeptir. Kabiliyet ve netice bakımından ayni kıymeti taşıyan bu resimler, ancak mevzu olarak birbirinden ayrılabiliyorlar. Yoksa ekseri sanatkârlarda olduğu gibi eserin bir kısım kalitesi diğer kısımlarından daha hafif ya üsLün değil. Zaten bu serginin en muvaffak tarafı da teknik unsurların yani Reali-zasyon, Jbdâ, renk. form ve .kompozisyon kudretlerinin mû-j l—, ----^.r tek
Afiş sanatı müsabakası
Ankara 22 (A.A.) — Güzel Sanatlar Umum müdürü Necil Kâzım Akses'in bildirdiğine göre, afiş sanatı müsabakasının birincisi bir haftalık Paris seyahatiyle mükâfatlan dır nacaktır. Bilindiği gibi müracaat tarihi 30 nisanda bitmektedir.
Müsabakanın neticesi 20 mayısta ilân edilecektir. Birinsiye Paris seyahatinden ba;ka 500 lira verilecektir. İkinci mükâfat 300, üçüncü mükâfat da 200 liradır.
Müsabaka. İktisadi İşbirliği idaresinde çalışanlar hariç olmak üzere bûlyn Türk vatandaşlarına açıktır. Eserler yağlı boya, sulu boya, kara kalem ve diğer usullerle, mukavva ve kâğıt üzerine 55x75 boyunda yapılmış olmalıdır.
Müsabıklar istedikleri kadar. . .
eserle iştirak etmekte, İsini ve-(*avl oluşudur. Sergiye bir ya rumuz kullanmakla serbes- bakışla bunu görmek müm-tlrler. ] tündür. Bunun içindir ki eser-
ve-
lerdi
ve seziş kabiliyetine masıdır.
Hasan babasından mik dediğimiz yanlış sim anlayışı almış değildir - ki bizim hocalarımızdan kaptığımız. maalesef bu İdi. O. baba kaptandan yalnız bir takım renk ve çizgilerle beyaz tuvaller üzerine bir şeyler yapıldığını görmüş' ve hadise kendisi için en iyi tedris şekli olmuştur. işte bu pek basit tedris şekli küçük kaptana
bol miktarda bağışladığı metleri ortaya dökmesine sile olmuştur. Haşanın en yük talihi de çok fedakâr babası ve anası oluşudur.
Bu zengin ruhlu, çok kabiliyetli ve kudretli yaradılıştan kısa 2amanda sanat dünyasında hadiseler beklemek pek yerinde olur.
Hasancığun. gazan mübarek olsun 1
akadebi r re-
tabiatın kıy-ve-bü-bir
R
U1«M>UJ B«l«0y»*> 9«U> TVrur
Bu akşam .
Saat 20J0 da
ORAM Kİ »Mİ KATİL >
Yazan: Rıchartf Voss 1 Tür kç eşi: Cemal Rıfat
KOMEDİ KISMİ HANIMLAR TERZİHANESİ Yazan: Georges Feyda j
TûrkçeBi: Mahmur Yeaart
PMJUUa «Icjaıııun üraj> K,a(n,r.a« Salı akşamları Kome-u KMtnınd» İcmali ToKlıır
MUAMMER KARACA OPERET,
Maksimde
Saat 20,30 d»
Osman Bikes Matineler' Cuuıvr tesı puzaı 13 te
Turizm Konuları:
Lüzumlu teşkilât
Turistik şehirlerimizdeki Belediyelerde turizm şubeleri ihdas edilmesine ihtiyaç vardır
Yazan: Hüsnü Sadık DÜRUKAL
3000 sene evvelki
îç ve dış turizm İşlerinin gelişmesine yarayacak tedbirleri tesbit etmek üzere, geçen aralık ayı İçinde Ankarada toplantıya çağırılan turizm danışma kurulu taralından, turistik bnısusiyet ve cazibeleri bulunan İstanbul Ankara, İzmir. Bursa, Konya, Bolu ve Antakya gibi şehirlerimizin tuıislik yer olarak sayılmasına karar verilmişti. Bu şehirlerden istanbulda zaten, belediyece ihdas edilmiş bir turizm şubesi mecvut olup 1932 denbcrl, turizm işlerin deki verimli çalışmalarına devam etmektedir. Bununla beraber, turizm danışma kurulunun başkanlığına seçilmiş oian -değerli ve dinamik Vah ve Belediye başkanantz sayın doktor Fâh-, reddin Kerim Gökaym şahidi olduğumuz turizm işlerin e gösterdiği yakın alâka, dolayısiyle İsabetli kararlan ve direktif le-riyle bu şubenin şehrimize da-Ita faydah faaliyetler göstere-cefcine kanaatimiz vardır.
FaküL, diöer turcstik şehirlerimizdeki belediyeler şimdiye kadar turizm işlerine icabeden alâkayı göstermek Ve bu hususla faaliyete hesiamak fırsat ve imkânını kuHanâbilecekle-rini zannetmiyoruz.. Halbuki, danışma kurulunca tesbit edilen turizm programı tetkik e-dilecek olursa turistik şehirlerimiz belediyelerine de turizm işlerinde mühim hizmetler ve vazifeler yükletlldiği anlaşılır Bilhassa, memlekette turizm İşlerinin inlrtyıij jrtp hükümetin turizmi teşvik devlet tu-irzm işletmeleri teşkili ve turistik yollar yapılması gibi bazı ciddi teşebbüslere giriştiği şu sırada, bu belediyelerimizin de kendilerine düşen vazifelerle yakından alâkalanmaları teabe-deceğine şüphe yoktur.
Turistik şehirlerimiz belediyelerinin bu sahadaki çalışmalarına bir başlangıç teşkil etmek üzere, birer turizm şubesi ihdas etmek süreriyle arlık harekete geçmeleri zamanı geldiğine ehemmiyetle işaret etmek isteriz
Belediyelerce kurulacak turizm şubelerinin, evvelâ, belediye sınırlan içindeki tarihi ve mimnri kıymeti haU eski eserler ve âbideler hakkında turistlere doğru malûmat verebilecek vasıflarda ve aynı, zamanda yabancı dillere vâkıf tercüman lan seçmek ve bunlara ehliyet vesikası verip tescil ede-
rek çalışmalarını kontrol altında bulundurmak işiyle vazifelendirilmesi lâzım gelir. Bundan başka, bu turizm şubelerine. resmi misafirlerin gezintilerini sağlamak muhtelif dillerde şehre alt turistik rehber ve broşürler yayınlamak turistik şehir haritası ve resimli afişler hazırlamak, eğer belediye hudutları dahilinde seyahat acentalan mevcut ise bunlarla temasta bulunarak icabında müşküllerini gidermek için teşebbûlerde bulunmak işleri de verilebilir. Ayrıca eski ve tarihi eserlerle şehirde mevcut turistik tesisler ve muhtelif miiasseselere dair esaslı malûmat toplamak, turistlerin grup halinde veya münferiden şehir gezintilerinde, müzeleri ve âbideleri ziyaretlerinde, nakil vasıtaları tedarikinde veya gümrük ve polis formalitelerindeki lüzumlu kolay Lklarm temin edilmesine çalışmak gibi İşler de belediye turinn şubelerinin vazifeleri arasında yer alabilir.
Diğer taraftan, şehirlerin her türlü turistik ihtiyaçlarını tes-bft ederek bunluna teinin edilmesine çalışmak v( şehrin turistik faaliyetlerine dair muntazam istatistikler tutmakla beraber, otel, gazino, ve eğlence yerleri gibi tesislerden çarşı ve pazardan ve şoförlerden turistlerin memnun kalmalarını ve ziyaret ettikleri şehirlerden her bakımdan lvl intibalarla ayrılmalarını sağlayacak tedbirlerin alınması gibi çeşitli işlerle de bu şubelerin alâkalan-dmiması çok muvafık olur.
Esaslı noktalarından bir kısmına temas ettiğimiz turistik faaliyetlere girişmek maks&diyle olacak ki, Ankara belediyesinin son zamanlarda teşkilâtı arasında bir turizm şubesi bulundurmak İhtiyacını duyduğunu ve bu hususta gereken hazırlıklara basadığını memnuniyetle öğrenmiş bulunuyoruz.
Pek yakın bir gelecekte diğer turistik şehirlerimizdeki belediyelerin ve bu meyanda bilhassa. çok zengin ve kıymetli turistik eserlere ve tarihi âbidelere malik odan tamir ve Bursa belediyelerinin bir an evvel harekete geçerek hükümetin ehemmiyetle ele aldığına inandığımız turizm dâvasına karşı lüzumlu alâkayı göstermekte daha ziyade gccslanlyeceklerinl tahmin ve ümit ediyoruz.
mşanja^
Kabri s’da bir çok eski eşerler bulundu
Paris 23 (Nafen) — Meşhur Fransız nrkeoğlaruıdan M, Claude SchaeHer güzel sunalar akademisinde Kıbrıs adasında en san yapılmış olan arkeolojik araştırmalar hakkında şu izahata vermiştir:
*Bu arkeolojik araştırmalar deniz .sahillerinde oturmakta olan hall-ın yaşayış tarzları lıakkındR çok faydalı malûmatın elde rdilmesine vesile olmuştur, 3 senedenberi devam eden kazılar sayesinde bundan 3.000 sene evvel yaşamış olan insanların hayat durumları hakkında yeni malûmat elde edflmiştri.
Bu araştırmalar neticesinde, Isa'dan 2.000 sene evvel adanın baş şehrine ait bir çok emareler elde edilmekle beraber bilhassa Alâsla sarayının bütün plânlan meydana çıkarılmıştır. Bunlardan ayrı olarak ta 4 ölülerin muhafaza edildiği mağara bulunmuştur.
Bu mağaralarda ayni zamanda altınla işlemeli kol bilezikleri. kıymetli elmaslarla tezyin edilmiş bronz ve mermer vazolar, ve bir çok daha kıymet biçilmez nadide eşyalar da bulunmuştur. Diğer bir metilende İse bir çok batanlara alt ölülerin kemikleri meydana çıkmıştır.
M. Schaeffefe göre, bulunan kemikler adanın Flllpinler tarafından İşgali zam anın dan-dır. M. Sehaeffer şimdiye kadar Mısırlıların Fttiplnierl barbar diye tav&lf etmelerinin yanlış olduğunu; bilâkis ilerlemiş bir medeniyete sahip bulunduklarını bu hafriyat İspat etmektedir.
Zaten İncildeki fUlpfnlerden bahis etmekte olan ayetlerinde de fillpinlerln medeni olduklarına İşaret edilmekte idi. bu keşliler dc bunu İspat etmektedir.
p-Jİ^aoa^:
Amerikada yetiştirilen yeni koyunlar
SOtl an m n n l.ırda. Birleşik Amerikada yetiştirilen bir koyun cinsi gerek yün ve gerekse et bakımından tam manasilc tatmin edici neticelerin alınmasına önayak olmuştur. Montadale İsmi verilen bu yeni cins koyunlar son zamanlarda Şlkagoda açılan ve 1L500 hay-, vanın teşlılr edildiği milletlerarası kasaplık hayvan sergisinde gösterilmiştir. Sergiyi ziyaret edenlerin sayısı 500.000 I aşmıştır.
Montadale koyunu 17 senelik bir çalışmadan sonra Chevlot ile Amerikalılar tararından geliştirilen Columbia cinsi arasında melez usulü dahilinde elde edilmiştir, ilk bakışta her ne kadar bLr Cheviot cinsine benzemekte İse de Montadale bu cins koy unlardan daha ağırdır, küçük bir başı ve beyaz bir yüzü vardır ve gözlerinin üzerine yün düşmemekledir.
Montadale k oyunların m vasati olarak 5,4 İlâ 5,84 kilo ağırlığında, az fire veren uzun saplı yünleri vardır. Montadale koytmlarında vücut buruşuklukları olmadığı için yünleri kırpmak hususunda hiç bir müşkülâtla karşılaşılmamaktadır.
Vasati olarak Montadale cinsinden koyunlar 4 1/2 aylık iken 38,25 kilo ağırlığında üstün kalitede bir koyun olmaktadır. Bu dururu, koyunun sıcak havalar boşgostermeden bir an evvel satılmasını sağlamaktadır. 12 aylık olunca, koyunun
ağırlığı 56.25 kiloyu bulmakta-
dır.
Montadale cinsinden olan
koyanlardan büyük bir kısmı
üretme maksatlarında kulla-
nalmış tır. Şimdi Connecticut, Tezas, Wiscoıısin, Montajı a ve diğer cenup eyaletlerindeki çiftlikler bu cins koyunları yetiştirmektedir.
^|denîzcİLİk|^-
Dünya İkincisi Ingiliz donanması
Ingiliz bahriyesi, modern denizaltı-iara ve atom harbine karşı yeni müdafaa vasıtaları araştırmaktadır
İngiliz Pelican firkateyninin İstanbul limanını ziyareti mü-
tonluk, 4 tanesi 18.000 tonluk. 3 tanesi 14,000 tonluk;
3 tane 8800 tonluk uçaksavar kruvazör.
8 uçaksavar büyük muhrip.
Bu gemiler, tasarruf maksa-diyle ağır ağır yapılmaktadırlar. 1049 da İngiliz filosuna hiçbir büyük gemi ntihak etmemiştir; yalnız 1600 tonluk 2
Son günlerde Frangının Batı sahillerinde hüküm sûren fırtınalar yüzünden Ouessant açıklarındaki Jument adlı fenere günlerce yanaşmak kabil olamamıştır. Bu yüzden fenerdeki bekçiler yiyeccksiz kalmışlar ve siyah bayrak çekerek güç durumlarını anlatmışlardır Bunun üzerine bekçilere güçlükle yiyecek yetiştirilmiştir. Yukarıda bir kaya üzerinde yapılmış olan fener görülü yor.
Garip bir müsabaka!
En iyi uluyan köpeğe mükâfat veriliyor!
Nevyork 23 JNafen) — Nev-york şehrinde şimdiye kadar tesadüf edilmemiş tarzda köpekler arasında yapılmış olan müsabakanın birincisine 3.750 İngiliz lirası mükâfat verilmiştir. Bu birincilik mükâfatını Tenesse eyaletinin Nashville şehrinde bulunan bir köpek kazanmıştır.
Müsabakanın esas şartı köpekler İçin hususi alarak hazırlanmış olan yemekler kendilerine gösterildiği zaman ulumalarının şeklini tesbit idi.
Bu ulumaların jüri taralından sempatik bulunması şart idi
Köpekler 25 defa kendilerine gösterilen yemekler önünde ulumak mecburiyetinde İdiler. Birinciliği kazanan köpek mühim bir şahıs imiş gibi Nevyorkhın en mükellef oturmak hakkını kazandığı gibi ayni zamanda da mümtaz şahsiyetlerin yanında resmi çekilmiş ve hattâ televlzion programında da halka gösterilmiştir. Bu müsabakayı kazanmış olan köpek gayet iyi terbiye edilmiş bir tazı cinsin dendir.
Pul sergisi
Dünyanın en nadir pulları teşhir edilecek
Londra 23 (Nafenj — Mayıs ayı İçinde Londrada uluslararası bir pul koleksiyonu sergici açılacaktır. Bu koleksiyonlar arasında İngiliz kiralına ait 120 sayfalık gayet kıymetli pullar da gösterilecektir. Bu pullar 1.000.000 İngiliz lirasına sigorta edilmiş t Lr. Tahmin edildiğine göre kıymetleri 2500.000 Ingiliz liralık 500.000 muhtelif pul hu sergide görülecektir.
Ingiliz kıralı tarafından sergide gösterilmek üzere gönderilecek pullar arasında 1849 senesine ait mavi Mauritlus pulu da bulunacaktır, Bu pul dûnyanm en nadir puludur.
İngiliz Scotland Yard polis teşkilâtına mensup polis memurları bu pullan her tlırlü hırsızlığa karşı himaye vazi-I fesini deruhte etmişlerdir.
Mandragora Officinarum
Adem otu
21 nıart 950 tarih!' nüshamızda Süleynıonlycdekl Nebatat EnsLltüsûne ait reporiajda lmsl geçen ve kökü resimde görüldüğü üzere insan vücuduna benzeyen bu acayip nebat hakkında bLr çok okuyucularunız meraka düşerek bizden telefonla ve mektupla daha etraflı malûmat Istemşilcrdir, Enstitüden edindiğimiz malûmatı veriyoruz:
Lisanımızda «Adem otu» ismi verilen bu nebat, tütün, patlı-caK. domates gibi Badincaniye fasLIesindendir Çök eski devirlerde bilinen bir bitkidir. Buna Mandragora ismini veren İpok-rat olmuştur. Eski Y (inancada bu kelime «hayvanlara zararlı» nıânasinadır Filhakika zehirli evsafı haizdir.
Çok eski tıbbi bir nebattır. Tababette bir çok ilâçların terkibine girmektedir Eskiden munebbih olarak kullanılmakta idi.
Mandragora uzun ömürlü nebattandır. Yapraklan rozet halindedir, yani sapsızdır. Şubat, martta çiçeklenir. Çiçekleri hatif mora yakm bir renktedir. Mart sonlarına doğru teşekkül eden meyyallin haziranda kemale erer. Meyvass fındık cesametinde, yumurtaya müşabihli:.
Sülcymantyedekt Nebatat En-titûsünün bahçesinde mevcuttur. Sillfkeden köklü olarak getirilerek bahçeye dikilmiş ve bol miktarda tabum alınmıştır.
Şimdi tayyare tutmasına karşı kullanılan ilâç bu nebattan istihsal edilmiştir.
nasebetiyle Amerikan donanmasından sonra, dünyanın 1-klnci, fakat gene çok kudretli bfr deniz kuvveti olan İngiliz donanmasının 1949 dakl faaliyeti ve 1950 başındaki vaziyeti hakkında okuyucularımızı aydınlatmak İstiyoruz.
İngiltere, deniz kuvvetleri ba-' firkateyn İle gene ayni tonaj-kımından birinciliği Amer İkaya da 2 hidrograf gemi hizmete girmiştir.
1949 da tezgâhtaki gemilerden en ziyade 32,000 tonluk Eagle ağır uçak gemisinin İkmaline gayret edilmiştir. Denize indirilmiş olan D sınıfı İkJ büyük muhribin bitirilmesine çalışılmıştır. 32,600 tonluk bir ağır uçak gemisi İle 18,000 tonlek bir hafif uçak gemisi henüz kızaktadır. 14,000 tonluk uçak gemilerinin hayli İlerlemiş olan İnşaatı mali sebeplerle durdurulmuştur.
8,800 tonluk 3 uçaksavar kruvazörün de İnşaatı tatil edilmişse de bunlara konulacak yeni model loplar üzerinde çalışılmakta ve tecrübeler yapılmaktadır.
İngiliz Bahriyesi, müstakbel donanmanın nasıl gemilerden mürekkeb olması lâzım geleceğini tâyine yanyacak fenni tecrübeler sahasında büyük gayretler sarfetmektedlr. Yeni silâhların tecrübesi için eski ağır kruvazörlerden biri tâdil ve teçhiz edilmektedir.
I
K.UJ1U I LUUl UUIULUJ^I CUIIC1 UUIJ* bırakmış olmakla beraber, bir ada devleti olduğunu ve deniz aşın bir imparatorluğa sahip bulunduğunu unutmıyarak modern gemilerden mürekkep kuvveti! br donanmayı, harbe hazır bir halde tutmaktadır. İngliizler. Almanya, Japonya ve İtalya gibi tklncl Dünya Harbinde çarpıştıkları denizci devletlerden ikisinin, donanma da dahil olmak üzere askeri kuvvetlerden tamamiyle mahrum bulunduğunu. İtalyanın harb-den küçük bir deniz kuvvetiyle çıktığını, Sovyet Rusyanın İse, bütün gayretlerine ve ganimetlerine rağmen, denizde korkulacak bir devlet olmadığım bildikleri halde, gene donanmalarına ehemmiyet vermekle tam denizci milletlere yaraşan bir askeri siyaset takfb ediyorlar. İngiliz Bahriyesi de, Amerikan Bahriyesi gibi, modern dcnlzal-tllara ve Atom bombasına karşı koyacak silâhlan, müdafaa tedbirlerini ve çarelerini aramaktadır. Tasarruf maksadiyle eski gemilerin pek çoğu kadro harici edilmiş, sadece en yeni gemiler muhafaza olunmuştur.
İngiliz donanmasının esas teşkilâtı
İngiliz donanması 1950 başında, aşağı yukarı şu vaziyette bulunuordu:
|
o Zırhlı: Ağır uçak gemisi: Hafif uçak gemisi: Refakat u-çak gemisi; Kruvazör: Muhrip: Refakat gemisi: Denizaltı:
iniyorsa da mevcut gemilerinden bazılarını süratle yenlleş-
tîrmeğe devam ediyor.
Modernleştirme hususundaki en büyük gayret, uçak gemileriyle küçük su üstü gemileri ve denizaltı gemileri için şarfe-dflmektedLr. 23.000 tonluk İnde noitable ağır uçak gemisi modern bir hale konulmuş üzere büyük tâdllât görmektedir. Bn tadilât bittikten sonra gemiye yeni tepkili uçaklar verilecektir.
Denizaltılar da tâdil edilmekte ve bunların en yenileri Şnorkel denilen nefes borusıyle teçhiz edilmektedir. Geçenlerde Bahriye Nazırının söyıediği.ıe göre, denizaltılara yeni tahrik vasıtaları konulmak üzere, tecrübeler yapılmaktadır.
İngiliz donanmasındaki u-çaklar da. daha yüksek vasıfta yeni tip motörlü uçaklarla değiştirilmekte olup bu yu içinde uçak gemilerine son sistem tepkili av uçakları verilecektir Geçen senelerde sipariş edilmiş o-lan tepkili uçakların seri halinde imaline başlanmıştır
Modern denzialtdara karşı
Ingiliz amiralliği, modern ve süratli denlzaltılara karşı müdafaa tertipleri almak meselesine de büyük ehemmiyet vermektedir. Yeni refakat gemilerinin kızağa konulmasına tati-zaren. bir tecrübe mahiyetinde olmak üzere, 1700 tonluk iki muhrip, tâdil edilerek süratli firkateyn haline konııunakta-dır Büyük tâdllâta uğrayacak olan bu muhriplerin bütün silâhları çıkarılarak yerlerine de-nizaltılara karşı yeni silâhlar konulacaktır. Bu yeni silâhlar hakkında sıkı bir ketumiyet muhafaza ediliyor. Bu iki tecrübe muhribi en az 32 mu süratli firkateynler olacaklardır.
Pelican firkateyni
Limanımızın misafiri olan Pelican firkateyni 1200 fondur. Çift lisktirludur. Sürati 19.25 mildir. Dört tarette 8 iane 102 ilk topla 7 tane 40 lık ve 20 ilk uçaksavar top taşır. Bomba-atarlar ve su bombası havanla -n İte de mücehhezdir. Sarnıçları 270 ton mazot alır ve bununla 13 mil seyretmez şartiy-le 4000 mil katedeblllr Barış zamanı müretebatı 18B kişidir. 1939 da hizmete girmiş olup son harbde bir Alman denlzaltısı batırmıştır.
A. I». ».
Mide içinde büyüyen ağaç!
Paris 23 (Nafenl — Frinsanın Monccau-dcs-Mines şehrinde Buisson isminde bir şahsın midesinde yapılmış olan bir ameliyatta midesinde bir hurma ağacı dalı bulunmuştur.
Tahmin1 edildiğine göre M. Bulsson bir hurır.a çekirdeğini yutmuş ve bu çekirdek de midesinde yapışmış olarak: kalmıştır. İnkişaf eden çekirdekten 15 santimetre boyunda bir dal büyümüştür. Ac 12tıraplar içinde kıvranan M. Huisson bu
İngiltere, kızak veya tezgâh- hayret uyandıran ameliyat şalakı gemilerini İnşada acele cl- yeslnde kurtulmuştur.
nvonııınııriBimıııntnıınn’i
M odern leştiril en gemiler
109
filoda, hiçbir zırhlı
Yekun:
Muvazzaf bulunmaması dikkate değer. Bu 394 gemiden başka çok sayıda yardımcı gemi de vardır kİ onlardan bahse lüzum görmüyoruz Ayrıca Kanada, Avustralya, Güney Afrika, Yeni Zelanda. Hindistan, Pakistan dominyonlarının filoları da epey bLr kuvvet teşkil etmektedir.
İngiliz donanmasının kuruluşu
İngiliz donanması üç ana filoya ayrılmıştır:
1 — Ana vatan filosu:
Bu filoda şu gemiler vardır: 1 ağır uçak gemisi, 2 hafif uçak gemisi, 3 kruvnzör, 16 muhrip.
2 — Akdeniz filosu:
1 Hafif uçak gemisi, 4 kruvazör, 12 muhrip, 6 - s denizaltı 8 refakat gemisi.
3 — Uzak Doğu filosu:
1 Hatif uçak gemisi, 3 kruvazör, 6 muhrip, 6 refakat gemisi.
Bu üç ana tifodan başka, muhtelif limanlara bağa deniz kuvvetleri de vardır ki bunlar umumiyetle 1 kruvazör. 2-4 refakat gemisinden ve yardımcı gemilerden müteşekkildir. Muvazzaf filodaki 30 denlzaltıdan Akdeniz filosunda buiunmlyan-lar. İngiltere üçlerindedir.
Yeni inşaat
İngilterenln yeni yapmakta olduğu gemiler .'unlardır:
8 Uçak gemisi; 2 tanesi 32,600
İngiliz - Fransız donanmalarının Akdeniz manevraları: İki Fransız kruvazörü açık denizde.
Kü (M
ESSOKEl
us
KlZtLAY HEMŞİRE OKULU MEZUNUYUM — Evlerde Ifine yaparım, hastaneler» husu.il Imrtabakıcı olarak giderim. Akşamda Saniye Tckba» rUmuruna yazılması. 5M —
BİR muhasip — Fransızca ve İngilizce muhaberat da yapabilir. Bütün gün VCya günün muayyen Saatleri içinde I» arıyor Akşamda V.Ş. ye.
611 — 1
MECİDİYEKÖYÜNDE — T-------1
yoLunda mottirlü olarak ucuz tıatle acele devren -.atılık marangoz dükkânı. Kasımpaşa Pazar yerinde zerza-vatcl İbrahim'e müracaat «13 —1
EMPRİME ÜZERİNDE KİMYA-
GER — Boyacı njOhondls ış aramakladır Müracaat: P K 450 . 590 —1
PARAYA İHTİYACI OLANLARA — Gayri menkul kargılık gösterilmek üzere para verilmektedir. İhtiyacı olanların 40864 telefon vasıtasıyla müracaatları. ıM -a
SATILIK EV — Bahçe İçinde boş teslim. Moda Mühürdar İzzet sokak No. B İçindekilere müracaat.
W0 —3
UCUZ — Gündelikle evlerde veya terzi yanında çalışacak usta bayan, terzi Utiyenlerln «mavutköytinde Lütliye sokak No. 5 e müracaatları.
608 — 2
13033353
HİSSEDAR ARANIYOR - İşlemekle alan bir imalâthaneye 5000 lir» koyucuk »Ct-le bir hâaedar aranıyor. Akşam'da (A.A.l rllmuzrna. 357 — t
İskenderun ortaokulu
Okulda canlı bir faaliyet var, iyi neticeler almıyor
I ACELE SATILIK RADYO — RCA tipi 0 Ulınbalı ac kullanılmış otomatik pikabı İle beraber (12 plâk çalarI. Seyahat dolayıslta acele satılıkta. Taliplerin Bcyottu Fjmalbnp Çatık-kaş sokak 14 No. da Sabahat Ergüle müracaatları. 502 —
SATILIK OTOMOBİLLER — 058
lüks Plymouth takıl az ve temiz kullanılmış. Hususi Mercedes taksiye de elverişli iyi vaziyette. Galata Rıhtım caddeal No. 41.
MECMUALARDA IŞ ARIYORUM — ' Evvelce sekreterlik yaıftım. Resim ve sinema oilgim kuvvetlidir. Hususi bir müeszesede kâtiplik de olabilir. Akşamda (Sekreteri rümuzuna yazılmam. 60» —
DİKKAT — İpotek isleyenlere tavassut eder. Emlûk. arazi alım satımı Ue vekâlet islerini kabın eden herkesin ıtimadııu kazanmış olan Şuhu let Emlak Zarif Özalp Beyoğlu Bil-yükparmakkapı kSjcbası No. 4. Telefon: 42380 606—9
Solda çocuk kitapları bayiliğinin reklâmı hasırlanıyor, sağda 3 a şubesinden iki öğrenci bahçe parmaklığını tamir ediyor
İs-
İskenderun (Akşamı kenderun orta okulu, milli eğitim hayatı ve faaliyetinin başlıca merkezlerinden bLrl olmakta devam ediyor.
Milli Eğitim Bakanlıguun. Öğrencinin bütün kabiliyetlerini uyandırmak ve çeliştirmek 1-çlıi açtığı yeni ve nurlu yolda İskenderun orta okulunun önde giden orta okullar sınıfında bulunduğunu tereddütsüz kaydedebiliriz.
öğretmenine göte her sınıf, bir cemiyet tlarak ele alınmıştır. Her sınıfta milli eğitim, e-kononıl. güzelleştirme. tarım, adalet. sağlık ve sosyal yardım, spor ve güzel sanatlar kolları — öğrencilerin kendi aralarından | spor (0lu canlı cir gelişim 1-seçtikleri üyelerle — tevekkül cIndedlr. Tarım kolunun ettirilmiştir. Ayrıca, büyük ce- yelleri de kayda değer. B mlyet olarak kabul edüen oku- ___________ ,____
lun üst kolları, sınıf kollarının' da getirdiği gibi, tavuk yetlştlr-blrer üye vermesile vücuda ge-' tirilmiştir.
Nizamlı ve yararlı okumayı geliştirmek ve öğrencileri mu-| zır yayınlardan korumak İçin , milli eğitim kolu çocuk neşriyattın önemle ele almış ve tebliğler dergisinin tavsiye ettiği eserleri getirterek yapmaya başlamıştır. (İB> ve (2 B) öğrencileri birleşerek bu işi muvaffakiyetle yürütmektedirler.
Ekonomi kolu da başarılı bir yol üstündedir. Bu kol. bazı sınıfları kesekâğıdı ve mendil yapmayı öğreten, oyuncakçılık ve abajörcülüğu sınıflara getirmiştir. Ayrıca bu kol, tarım kollarının kendi bahçelerinde yetiştirdikleri mansulleri satmak suretile öğrencile’-de, ticari zihniyeti ve zevki de teşkil ettirmektedir.
Okulun kültür ve edebiyat ko lu, çarşamba günleri öğleden sonra konferanslar ve münazaralar tertiplemekte, okulun hat talik gazetesini çıkarmakta ve küçük temsiller hazırlamaktadır.
Okul . aile birliğinin mesaisi de takdire değer bir çaptadır. Bu teşekkül, yeni bir faaliyete daha girerek her sınıfa birer kitaplık yaptırmış ve bu kitaplıkları öğrencilerin idaresine vermiştir.
— Okulun genel kitaplığı m da gördük, öğrenciyi lüzumlu her bilgi İle teçhiz edebilecek evsafta ve zenllkt? olan bu kitaplıkta, modem kitaplıklarda görülen bir tasnif ve terribe şahit olduk. Olculun İngilizce öğ-
I l
t!
{•eb® ve çiçek hahçeleb
daktilo — İyi Frann
HIZMETÇt ARANIYOR - F!
lüracaat
BOĞAZDA
I mek 3uretile hayvancılıkla da meşgul olmaktadır
| Çocuklara kendi kendilerini İdare İlkti o kadar kuvvetle aşılanmış ve onlar da kendi ken dilerini o kadar muvaffakiyetle İdareye alışmışlardır kİ. Sınıf mümessilleri sınıflarını hazırlayıp derslerini Dirilendiren dairelerde kendi başlarına tetkikler yapabilmektedirler.
MEMUR ARANIYOR — 200 lira net maaşla D ir tek memura ihtiyaç vardır (30001 lira nakden teminat verilmesi »arttır, kefalet kabul edilmez. Tahsilatta % 10 prim, sabahları saat 9-12 arası blrkeci Yalı Köşkü cad. No. 76 han. kat i. No. 2. inşaat Bil. tosuna müracaat. 51J8 —
KDÇÜKYALIDA — Asfalt üzelrn-dc. istasyonun hemen Örtünde İki daireli altında dört dükkânı bulunan, çamlıkh köşk satılıktır. Müracaat: Altındaki bııy İsa'ya 509
SATILIK İKİ KATLI YENİ BİNA — Bahçe, tarata. elektrik, suyu mevcut. Ticaret lisesine yakındır. Müracaat: Sultanahmet Akbıyık Fenerli Kapı sokak No. 60. 510
Okul öğrencileri, toplu halde ve öğretmenlerinin uygun gördükleri fllimlere görütülmekte-dlr. Okul öğretmenleri, Öğrencileri fena flllmlerln ve okul dışındaki hayatın muzır tesirlerinden korumak için onları, tatil zamanlarında da okula çek meyi düşünmüş ve bu maksatla beden terbiyesi öğretmeni, cumartesi ve pazar günleri ve diğer günlerde ders zamanlarından hariç ve muayyen saatlerde okulda eociiklann oyun faaliyetini İdareye başlamıştır.
Yukarıda İskenderun orta okulunun yeni müfredat programını göğüs kabartıcı başarılarla uygulamakta olduğunu, eserlerin ruhuna bizzat girerek, belirtmeğe çalıştık. Ortaokulun çalışkan ve genç idarecilerini, feragatkâr öğretmenlerini takdir ve tebrik ederiz
I
MEKTUPLARINIZI ALDLBINİZı Gazetem» ıaare«BJ adres olan» «östermu olan kamerimizden
e---------------------
Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
Yazan; J. D Carr l _I efrika
dolayı dehşete Kapılması, ona göre vaziyetler takınması gayet normaldir. Bunda hayreti mucip bir cihet yok. değil mı?... Varsa söyleyiniz, rica ederim.
Doktor Fell, meydan okurcasına hızlı hızlı soludu; sjııra, doktor Shepto'na gayet sakin bir sesle dedi ki-
— Doktarcuğuml... Sizin hekim olmak sıfatıyla bu vaziyet karşısında takındığınız tavrı münakaşa etmez bana düşmez. Fakat, vaziyetten oayan Ceıla' yı niçin haberdar etmediniz?
Doktor Bhepton, ihtiyar ve yorgun olmakla beraber, çenesinin biçiminde nâlâ İradeti bel U oluyordu.' Başını saliıyar-k:
— Anlamıyor musunuz ki... Bir korkumuz vardı... O korku da. .
— ... O korku da- ■ Aynı hastalığın Cella’da bulunnıasıydl.
KALA BALIKSIZ BİR Aİ1E YANINDA — Yemek vc ortalık isi yapacak erkek veya kadın işçi aranıyor. Mecidiyeköy Ortaklar Cad. No. S e müracaat. 628 —
ACELE SATILIK ARSA — Cihangir Pürtelâj sokağında 109 metre kare müracaat. Arnavulköy Beyaz gül cadde. Numara (4 Tuhafiyeci Tcvtik Oıbay'a. 560
3- AUM-SVHM(EW)|
SATILIK TAKSİ — 638 modeli
Kırycstcr marna taksi satılıktır. Fatih Atpazart. Doğruluk Garajında Tevflk Erdenin müracaat,
485 - 1
SATILIK KAPALI IEEP OTOMOBİLİ — Radyolu, kaloriferli. çok aı kullanılmıştır. Galata Veli Alemdar han 4/2. Tel: 41449 - 46323.
»
SATILIK — 70 liraya hiç kullanılmamış Almanca Ltngı.aphone lisan plâkları Akşamda M R Y, yazılması. 572 —
SPOR VEYA KAPALI — Hususide İyi kullanılmış otomobil aı onıyor. Pejln. Akşam fazclesi O. G.
578 - i
BOŞ TESLİM YEDİ ODALI EV — Lâlcli’nin kibar muhitinde tramvaya, denize nazır, çift miıitâk, çift tuvalet. çift banyoluk. mu-ımbalı 10 200 Hra ipotekli iki aileye müsait aport ı-mana lalıvill kolay. Azimet dolayı-siyle ehven satılıktır Müracaat Lâleli Ordu caddesi 230 No. Suad Yeglh'e.
603 — 3
DEVREN SATILIK — Cihangirde Alman hastahanesL civarında Obn sokak No. 3/1 deki Tuhafiye dükkânı azimet dolayı»! He acele »anlıktır. MUraeaat: Aynı adrese 617 — 1
BOSTANCIDA — istasyona iki dakika İç Erenköy caddesinde 27 No. lı bir buçuk ubnllm bahçe İçinde İkişer üçer odalı dört ov loptan, ayrı ayrı da »atılabilir, için dekine müracaat, 616 — 2
KİRALIK YAZIHANELER VE DE-
PO — Bir iki tlç dört altı odalı içice Silindiril vişne çürüğü otomatik açı- 300 m2. Bir salon Galata Veli lir tente» temiz kullanılmış saat an ' Alemdar hanında kahveciye müra-dokuzdan sonra 82341 e telefon cdl- ' ca»L 606 — 29
lebllir. 5M — z-----------------------------------------
FORD SPOR SATİRİKTİR — Sekle
I---------------------------------I ACELE SATILIK AFARTIMAN —
| ASTRAGAN KÜRK manto - Gü- Tarabya İstanbul caddesinde asfalt zel vc Avrupndan yem gelmiştir, üzerinde ko-cbajında 2 katlı garajlı Müsait flalle satılncaktır Müracaat: ve bahçeli apartıman acele satılıktır.
j Terzi Ahmet. Galata. Haraççı Sok. Müracaat, Öğleye kadar Tel 42851. Seldnlk han No. îl Cîı- — i 604—2
ACELE SATILIK ARSALAR — Ba-
ruhstl ve Çimentolar hazır Galata Veli Aelmdur han kal 3, No. 6. 612 — 3
ZONCULDAKTA — Meşrutiyet ma-haildi. Hoaiepc. No 1U2-1M. «v arazi-
■lylc çalılıktır. MUraeaat Hava Kuru-munda bay Celâl Ertem korlmmlne Zonguldaıc. 0W — 1
SATILIK APARTIMAN - Konforlu. manzaralı. V»aile yakın, bir katı b(>S İki Katlı aparlıına.v Kurtuluş 3I" nemkby Eıgrct Etendi sokak 1B0 No. ikinci kata mUrocaut. 807 — 1
KİRALIK İMALÂTHANE. DEPO. YAZIHANE — Yesüdlrekte Suttan Mektebi sokanında (Cumhuriyet gazetesi yan sokniıi yeni Ijijo edilmekle olan 10 No. lı binada 250 metrekarelik »atan halinde het We ve bU-hasu tutun l*l«me*e elverişli iki kat kiralıktır. Kiracının İhtiyacına röre tadım yapılabilir Telefon. 21817 Saat 9 - 1». «ıs — 4
DEVREM KİRALIK MUAYENEHANE — Dkotrorlara. dİKUere. hattâ avukatlara clverlolL Beglktas. tramvay e«dde»l Stlşlen Berber Oltu No «1 Mtlracut: 14 * 16 ya kadar. 556
gümüş suyu — Park oteli civarında dört kala İtin nlınnuj deniz görUr arsa satılıktır. MUraeaat L4İCİI Ordu C. 248 Emlâke 1 Fundaya Tel: 23953. 583 — I
LALELİ — So8ana(ada üç ıia »ıu katlı çift daireli ve kaloriferli irallı deniz görür apartımanlar aatıhkttr. Ldleit Emlrtkçl Fundaya Tel: 33953. 584 — l
LALELİDE — Üç «OK ve be çer odalı katlar kiralıktır. Mürcaat Lâteli Ordu C. 240 Emlikçi Fundaya Tel; 23953. 585 - 1
LALELİ — Ve muhtelif nemtlerde inşaata elverişli kOçllk ve bUyük çapla arsalar satılıktır, Müracıot Lâleli Ordu C. 240 Binlikçi Fundaya Te): 23953. 506 - 1
TALEBE YURDUNA ELVERİŞLİ BİR APAHTIMAN KİRALIKTIR — Müracaat Lâleli Ordu C. 240 Enılâkçi Fundaya Tel: 23953. 587 - t
LALELİDE — BM teslim müstakil kâgtr beş odalı evler satılıktır. Müracaat Lâleli Ordu C. 240 Tel 23953. 588 - 1
PİYASA YERİNDE - Her işe elverişli dükkfln devren satılıktır. Müracaat: Ticaret Borum sokak No. 11 Bahçekanı. 592 — 1
ARSASI DAHİL 2. 3. 4 ODALI EVLER — 2500. 3500, 5000 lirası peşin mütebakisi taksitli İstanbul Dlvanyolu caddesi 138/2. Telefon 29603. S64 - 1
SATILIK — Piyasanın iyi yerinde ayda 850 lira İrattı 5 katlı bina 80,000 liraya. Tedıyaüa kolaylık. Engin Em-Iflk - Çırsıkapı Lekeciler Gcnçer han No. 40. 591 - tt
SATILIK HANE — Tarlabaşt Toprak Kule soluıiında 8 odalı ve dük-k.ln!ı olan bu ev acele satılıktır, Flatı uygundur. Müracant: Karamustafa Pasa sokak 08/3 Küçük ban - Galata. 582 - 1
MÖBLELİ KİRALIK DAİRE — Cihangirde büyük Miatta denize nezaretli, möbleli, kaloriferli. sıcak sulu bir Ap. devren kiralıktır. Müracaat Tel: 44535 Mehmet Tansel. 581 - ı
nama, otelcilerin dikkat NAZARINA — Piyasanın en parlak bir yerinde KUçllkpazar caddesi Na. 70 fırın ve üstünde bej odulı kâgir bina satılıktır. 14 - 17 arası Bahçc-kapt 1 inci Vakıf han 34. Telefon: 29552. 579 — 1
KİRALIK KÖŞK - BakırkiJyde
Yenlmahallcde İstanbul caddslndc 184/3 numaralı geni« bahçe İçinde konforlu lenUe yakın iki oda bir hol ıiel mutlak hamam ve helfidan Iha-
ret köşk yazlık veya senelik kiralıktır. Aynı bahçe içinde İSI,2 No. ya müracaat. 6000 1
Tajocaftı I FABRİKATÖRLERE — Satılık ı> futu ^1! |lnn, Tahtokale Telefon BoiftnU- ( dürlüfiU caddesinde büyük BHûıyl» altında nükMntart, Qç katlı han »a* bitletir. Telefon: Gündüzleri 26974. akşamları 83174 546-3
I UCUZ VE TEMİNATLI EV YAP, 7UİZ4AK İÇİN — İstanbul Dlvanyolu caddesinde 13ff numarada Seri Evler İnşaat Bürosuna uğramak kâildLf. Te-diyatta Kolaylık 1 eleten 29603.
563
BÜYÜK BİR FIRSAT — CüıaııKirde. Clhuııglr caddesinde fevkalâde nezareti oulunnn ve çok mükemmel bir yapı olan betona; me 60 No lı G tiner Apt- tzalel juyu yolu ile İstanbul 2 nci icra memurluğunun 950/KM0 numaralı dosyasllc 7 nisan 950 cuma günü saat 14 te satılacak.
TEKNtK EMLÂK — Yaplıracaâınır inşaatın proje ve rlinlarırıt. salın alacağınız arr-a ve emlâkin tmnr durumlarını mutalıamslarlyle ücretsiz kabul eder. Tel: 43289 61» —
TEKNİK EMLÂK — Her hangi tamirat. tadlifit vc İnşaatınızın kesiflerini mutahasııa mlmarlarlle ücreti rrıüesseseınıre ait olarak kabul eder. Tel: 43Î60. 020 —
TEKNİK EMLÂK - MUNNeeemlt-den mülk wtın atacakların «»yatarını yeni atacakları binalarına kendi kam-yonlarile nakleder. İstiklâl cad. 354/11. Tel: 4320». «1 —
ıTEKNİK EMLAKTEN — % 10 iratlı muhtelit aemtierdelU ap artım anlar la sayltyellk ucuz villâlar köşkler küçük büyük çapta arsalar acele »altlıktır. Tel: 43209 6X> —
TEKNİK EMLÂKTEN _ Üniversiteye yakın 40 -Alalı sıhhat yurdu talebe yurdu otel olmağa elverişli bina yolculuk yüzünden acele satılıktır, Tel: 43269 . 623 —
TEKNİK EMLÂKTEN — Yenim»-hüllede «Bakırköy» Hatboyu bahçeli tam konforlu iki katlı geniş apartl-rnan 20 sene vade Ue satılıktır. Tel: 43269, (124 —
SATILIK EV ARANIYOR — Nakil vasıtalarına uzak olmamak bir dönüm kadar bahçesi ve ıorl nezaretiyle kumpanya tuyu buldrıan bir ev veya köşk tazım. Dört bej odalı olacak. Akşamda E.İ.M. rümuzuna. 825 — 5
HER KESEYE ELVERİŞLİ KÂBGİR İKİ BİNA SATILIKTIR — Fatihte Yavuz Selim zaddesindedir. Almak ve görmek istiyenler Fatih Malta tartılında No. 24 bar FahreJcUn Plyaleye müracaat. 618 — 2
TRANSICZA VEYA ALMANCA — □ersi mukabilinde bayan için oda aranmaktadır. Akyam'da Oda rümuzu-na. 829 — l
DEVREN SATILIK BAKKALİYE — Askerliğim dolnytılyle Kumknpıda İşlek cadde ürerinde tsier vaziyette acele aatılıktır. MÜr.-.caat: Sirkeci Hamidlye caddesinde İstanbul Berber salonuna. 575 — 1
SATILIK KÖŞK — Hakikat gözle görülür. On tOnürn arazi köşk vc »hırlar. Amerikan bezi pahasına satılıktır. Tren İstasyonlarına on bes. gilndc mütekabil kırk otobüs uğrayan durağa bir dakika mesafededir, ı Göztepe tramvay duracında arabacı ı Mustafa ve Nail'e müracaat. 541-1
MAÇKADA — Tcsvlkijenln Kuyu-lubostan sokağında » metre yüzlü. tcvkaUde deniz görür, dört kata müsaadeli arsa maktuan 22000 liraya satılıktır. Telefon »428 «02 — t
ŞİLE OTOBÜSLERİ DURAĞINDA — Her bûyle müsait bakkaliye devren satılıktır. Üsküdar SeimanpMc caddesi No. 16/1. Aynı dükkâna müracaat. 596 — I
KÂCİR EV — Altında bir dükkânla acele satılıktır. Cihangir Susam sokak No. 39. Müracaat: Kaplaıçarjı Kalpakçı! rabaiji No 46 S22
PANGALTT — Baysungur sokak dört buçuk - Dokuz M cephe 22 M. derinlikte İki arsa. Şişlide lskender-oglu sokakla 400 lira Irotlı üç kat bir katı boj apartunan acele satılıktır. Galata Boslo.- han No. i Cemale müracaat. 570 —2
ANKARADA — Yeni Meclis binası yanında Arağı Ayrancıda iki dönüm arazi üzerinde kârgtr iki katlı, yedi odalı, su. elektriği mevcut 39 No. lı hane satılıktır Müracaat: is-tanblu Kadıköy Recoızade soluk No. 18 de Necati Yakar a. 569 - t
TEKNİK ÜNİVERSİTE MEZUNUYUM — Ette, Enstitü talebelerine matematik fizik. Almanca dersleri veriyorum. Ortalıöy. Kabala» Erkek lisesinde muallim muavini Kemal'e müracaat. 621 — s
ORTAK ARANIYOR — On bin Hra sermayeli ortak aranmaktadır icap ederse devir de yapılır. Mürcaal: Mıaır çarşısı No 51 Mıutal
□ urık yeri
FRANSIZCA
vermekte-
İNGİLİZCE lise lal ebeler ile yeni öğrenmek isteyenlere euull ve uygun ftatle İngilizce ders verilir. Alc^am’da «Uygun» remzine.
Lamartfn Cad deyi d de ki
PAZAR GÜNKÜ SATIŞI Önümüzdeki Pazar günü Taksimde Lamarlin caddesinde 42 No. 11 Efln apartmanının 4 numaralı dairesinde mevcut ve Bayan Nuriye Gözen'e alt yepyeni ve hakikaten şahane, modern eşyanın, kıymetli halıların, kristal ve bronz avizelerin, bakara sürahi ve salrenin müzayedesine alt mufassal ilâm yarınki nüshamızda behemehal okuyunuz.
Tercüme eden: (Vâ - Nû) No. ss J
değil mi? Hakikati öğrenmekle onun da hastalığı patlar verir diye üzülüyordunuz.
— Evet, hakikat bu merkezde...
Holden, mırıldandı:
— Sükûnunu muhafaza et, Cella!
— Fakat, Morg->t Marsh'ın ö-lumünden sonra da aynı tahminlerin devam etmesi İçin sebep var mıydı?
— Sebep daima vardı,
— Mesele o değil. Ben, Celia-nın bu nevj bir sir.ır hastalığına yakalanmış olduğuna dair bir delile sahip olup olmadıkınızı soruyorum?
— öyle bir delilimiz yoktu O ana kadar...
— O ana kador ki, genç &z hayaletler görmeğe başladı, değil mi? — diye doktor Fell, .'.urdu.
— Tamamiyle öylel
Doktor Fell, hafifçe yutkundu. Sonra Hold*n’e döndü:
— Mahut çarşamba akşamını hatırlarsınız? Regens parktaki eve ilk defa gelişinizi?
— Evet... Niçin sordunuz?
— Çünkü ben sizi taklbediyor dum.
— Beni takip mi ediyordunuz?
— Müsaadenizle İzah edeyim. Bu İşin az çok farkında olduğumdan, (mezarı mürürlemiş-Um ya?) PolLs, bana, Celia'nın İki gün evvel göndermiş olduğu mektubu okuttu. Bu mektupta, Margofun ölümü ile alâkalı bir çok enteresan noktalara temas ediliyordu. Keza Cella. Büyük Galeride cereyan ettiğini ileri sürdüğü kavgalara da temas e-dlyordu. Biz. elbette bir hayal görünme vakasıyla karşı karşıya bulunduğumuzu düşünebilirdik. Bu da, Celia’nın şahadetindeki ehemmiyeti ortadan kaldırabilirdi. Mamafih, Celia’nın aklı başında bir insan olduğunu tasavvur etmemiz de mümkündü. Her İki İhtimali dikkate a'a* rak, şu durumu bi» aydınlatayım, dedim. İşte bu sebepledir
ki. bazı sualler sormak maksadı yle. o akşam, G1 oucester Gaf# istikametinde yürüdüm. Ve o zaman sizi gördüm. Holden. Size dair hiç malûmatım yoktu. Fakat, sizin de, benimle aynı maksadı taklbettığlnlzl anlamakta güçlük çekmedim Binaenaleyh bıraktım, harekete geçesiniz. Ben de sizi takipte bulundum. Benim yerime siz konuştunuz. Başlangıçtanoerl sizi göz hapsinde tuttum. Terasa çıkan küçük merdiveni kullandınız. Ca-mekân kapılarından birine yaklaşıp içeri göz attınız. DorLa Locke'm haykırışı kulağıma çalındı... Bütün bunlar o derece' garibime gitti ki, terasa ben de çıktım. Orada karanlık bir noktaya sığınarak bütün o müessif hikâyeyi dinledim. Kim olduğunuz hakkında fikir edindim. Thorley Marsh'ın, size, ortadan silinmeniz hakkında teklifte bulunduğunu da duydum. İşte o esnada holün kapısı açıldı. Cella DevereıiK İçeri girdi.
Doktor Fell. Holden’le gözgö-ze gelmek istedi:
— Siz o sıralaıda ölmüş sa- . yıldığınızı hatırlıyorsunuz la-bil?... işte karşınızda bir genç ]
kız vardı. Sahici bir hortlakla karşılaşmış bulunuyordu. Sizin hayatta bulunduğunuzu asla aklından geçirmiyordu. Diğer cihetten, oda iyice aydınlanmamıştı. Faflf bir ışık yüzünüzü flu bir halde bulunduruyordu. Sorarım size: Cella,slzin hortlak olduğunuzu bir an bile aklından geçirdi mi?... Hayır.
«Beyaz elbisesiyle onu hâlâ kapının önünde dururken görüyor gibiyim. Hisler zekâya hitabetti. Zekâ kalbe hitabetti. Ve genç kız. derhal anladı. Size dedi ki: «Sizi bir hususi vazife ile gönderdiler » Bu kadar anlayışlı bir kız, anormal olamazdı.
Holden, şu dekor Fell'ln hançeresinden bu derece tatlı bir ses çıkabileceğini asla aklından geçirmezdi.
Doktor Fell İse Cella’ya bakmadı; Locke’a ve Shepfon'a döndü:
— Görüyorsunuz ya, benim nazarımda lsbat işi oldu bitti. Eğer bu genç kız, isteriye yakalanmış bulunsaydı asla bu netice olmazdı. Ber. nasıl kıraUçe Victorya değilsem, bu ku a ı İsterik değildir. Bu geçirdiği İmtihan, iddiamı Lsp.ı'.a kâfi değil
mİ? Onu itham nereden çık -yor?
Doktor Shepton. haykırdı:
— İtham mı? . Yani, bu sözünüzle benim. Cella’ya bü fenalık gelmesini istediğimi mİ söylüyorsunuz?
— Hayır, böyle bir şeyi aklınızdan geçirmeyin Fakat artık bu esrarengiz, vaziyetlere, bu dalaverelere nihayet vermenin zamanı gelmiştir. İşte bütün bu durumlar, zavallı kızı deliye döndürdü. Ve yalan söylemeğe mecbur etti.
— Hangi esrardan? Hangi dalaverelerden bahsediyorsunuz?
— Margot'un haı-tlığıııı telmih ediyorum. Hepiniz el birliği ettiniz, bu hastalığı itina lie sakladınız. Ve netice genç kadının mahvı oldu Lâkin bütün bu hâdiseleri şimdilik, bir tarafa bırakalım da çarşamba akşamına dönelim. Hülâsası şu kİ, benim merakım uyanmıştı. Gözetlemeğe devam ettim. Sizi w-kibettim, Sir Donald Hoiden! Hatırlarsınız ki bir an oldu, Thorley Marsh terasta bir gürültü duyduğunu zannetti. O gürültüyü çıkaran bendini. üeL-
ki de parkta, beyvlâ gibi bir gölgeyi seçmişsinlzdir? Sizi takip eden o gölge de bendim Her ne hal ise. çocuklara mahsus kısımdaki bahçe parmaklığının arkasında saklı duruyordum. Celia’nın anlattığı hikâyenin oir kelimesini kaçırmadım. Margot'un isterik bir insan olduğunu, başlangıcından-beri keşfettiğime göre, bütün bu hâdiseleri kendi kendime kolaylıkla izah edebiliyordum. Hiç bir ince nokta gözümden akçmıyordu.
«ölümünden bir sene evvel, Margot Marsh, değişmişti. Oa-yet mesut bir hail iardı. Gözleri pırıldıyordu. Ruhu gülüyor ve şarkılar söyleyip geziyordu. Oö-zünden bir şey kaçmayan kıa kardeşi, şaka yollu: (8en âşüf" sm galiba?» demişti
«Bu isterik kadın, umulmanık bir talihe ermişti. Ona haııgi bir tip lâzımsa, o tipte bir erkeğe kavuşmuştu Son derecede âşık olmuştu. Haftalığının dış ârazı ortadan kalktı Bu gibi vaziyetlerde hep uöyledir. Maalesef, kurtulacak yerde mahvolmağa doğru gidiyordu.
(Arkası var)
24 Mart 1950
AKSAM
Sahile 7
HER AKŞAM BİR HİKÂYE
Mahkeme Koridorlarında
Piyer: 45 yaşında. Marta: 40 yaşında. [Piyer. ev salonunda Marta ile konuşuyor.]
Piyer - Ben stel daima seviyor, fakat söylem.rge cesaret edemiyordum.
Marta — Beni sevdiğini anlamıştım, Fakat ben evlenmek İstemiyordum.
Piyer — İsterseniz, kalbimi ve ismimi hâlâ size vermeğe hazırım Marta!
Marta —* Hayır dostum, biz artık ihtiyarlığın eşiğinde bulunuyoruz.
piyer — Böyle söylemeyiniz Marla! Hayatınızda bir çok hissi maceralar geçirmiş olduğunuzu tahmin ediyorum. Güzeldiniz, hâlâ da o güzelliği nıuhî-laztı ediyorsunuz
Marta — Ben. mi maceralar geçirmişim?' Hayır, hayır... Ben çok -müşkülpesenddİm. mağrur ve garip tntyfutll_ i(hm. Hattâ kibir ve gururum yüzünden kaib-, siz olduğumu sanırlardı. Benîm do bir idenlinf plduğunu bilmiyorlardı. Bütün tanıdığını erkekler bana o kadar bayağı ve can sıkıcı görünııyorltırdı ki...
Piyer — Hayalinizde yaşattığınız erkek tipine hayalınızda rastladınız mı?
Marta — Bvet, rastladım.
Piyer — O erkeği dünyanın hangi taralında buldunuz?
Marta — Beni dinleyiniz! Hayatımın biricik aşk macerasını sana şnbtlr.ığnn: Günün birinde Cezayir'e gidiyordum. Sık sık seyahat c!-L>£im için denize alışkındım Deniz beni tutmuyordu. Cezayir e giderken muüıış bir fırtınaya tutulduk. Butun yolcular. Kabinelerine çekilmişlerdi. Yalnız ben güvertede bir şezlonga uzanmıştım. Gökyüzü ile deniz arasında bir bulut içinde bulunduğumu sanıyordum. Derken müthiş bir dalga, güverteyi yaladı, ben! sürükleyerek dalgaların içine attı,
Piyer — Nasıl kurtuldunuz, sizi kim kurlardı'5
Marta — Dcnur bir el, beni dalgaların arasındın çekip kur-tnrnıasaydı muhat:rak boğulacaktım. Yolculardan biri, beni kurtarmak için denize atlamış ve beni azgın dalgaların arasından .ekip kurtarmıştı.
Ke ndim e geleli çim zaman karşımda, bana gülümseyen uzun, boylu ve yakışıklı bir erkek gördüm, Tatil bir sesle bana: «Çok cesursunuz, oöyıe müthiş bir fırtınada güvertede bulunmamalı idînİfl» dec(i,
Piyer — Hakkı da vardı ya...
Marta — Adama: «Mösyö hayatımı sîze borçluyum. Minnettarlığımı nasıl izhar edeceğimi bilmiyorum» diye teşekkür ettim. Halâskârım »Ben yalnı? vazifemi yaptım. Başka türlü hareket edemezdim Sizi kurtarabildiğimden dolayı cidden sevinç duyuyorum Hayat, sizin İçin tatlıdır madmazcl! Halbuki benim için...» diye cevap verdi. Bu sözleri söylerken birdenbire ciddileşti. Tebessümü dudaklarından silindi, çehresine bir hüzün ve melal çöktü. Bir az sustuktan sonra: «Elbisenizi
değiştirmeğe gidiniz Sonra islerseniz. salona gelip beni bulunuz» diye ilâve etti.
Piyer — 81ı de ç!(l‘p onu buldunuz?
Marta — Eve», gittim. Salon boştu, Karşı karşıya oturduk-Bir şey söylemiş olmak için fırtınanın azamet ve mehabetinden bahsetmeğe başladım. Halaskarım: «Evet liri inada bir azamet vardır. Dalgaların orkestrasından bu kadar hoşlandığınıza göre Eminim ki müziği de çok seversiniz. Salonda btr piyano var. madmazcl! Lütfen çalar mısınız?» dedi.
Piyer — Onun bu arzunu da yaptınız hal
Marta — Evet, bütün kalbimle çaldım.
Piyer — Ya sonra?
Marta — Sonra o», gece yarısından sonra saat İkiye kadar salonda başbaşa kaldık. Ne u-nutuLmaz geçe îdi., Uzun konuştuk. Fikirlerimiz birbirine uyuyordu. Bu kadar kibirli ve egoist plan ben. hayatımda ilk defa gen dimi muti ve memnun hissediyordum.
Piyer - Galiba onu sevmiştiniz?
Marta — Ah .. Bilemiyorum. Ya, o adamla beraber yaşamak, veyahut ölmek istiyordum.
Piyer — Ne mesul fani Yarabbi!
Matta — Biraz .sabrediniz de ne kadar mesut olduğunu anlayacaksınız. Kabinelerimize gitmek için aya^a kalktığımız za-
İman, geminin şiddetli bir sarsıntısı bizi birbirimizin kucağına attı. O, beni himaye etmek istiyormuş gibi kucakladı, dudakların], d odaklar ima yaklaştırdı. Kollarının arasından kurtulmağa hiç teşebbüs etmedim. Fakat o, beni öpmeden bırakıp kaçtı. Bu şekilde ayrıldık.
Piyer — Ya ertesi gün ne yaptınız?
Marta — Ertesi gün mü? Uyku beni bastırdığı için geç u-yandım. Giyinip güverteye çıktığım zaman gemide, hllâfı mutat bir telâş gördüm. Tayfalar bana, bir adam denize düştü, dediler.
Piyer — Sakın seni kurtaran adam olmasın?
Marta — Evet, o İdi. Azgın dalgalanıl arasında çalkalanıp dururken onu uzaktan tanıdım. Derhal sandalları denize indir-öiier ve ornr kurtarmağa gittiler. Halbuki, o. kendisine yardım «namesini reddediyor ve tahlisiye sandallarından uzaklaşıyordu. Boğulmak İsliyordu. Nihayet emeline de nali oldu.
Piyer — Mûthfş bir şey doğrusu! Fakat niçin böyle yaptı?
Marta — Ben kendimi 2apte-demiyordum. Ayaklarımın titrediğini hissettim ve güvertenin üzerine yıkıldım. Kaptan yanıma gelerek: «Ma-fmazel ona a-ramayınız, O bir kaaUldi, ölmek istedi ve öldü. Biz onu Cezayire götürüyorduk, İyi bir ailedendi. Kefaletle onn e«n‘ içinde serbest bırakmıştık» diye izahat verdi.
Bu hâdisenin benim lçtn ne ağır bir darbe olduğunu tahmin edebilirsiniz ? Halâskârmıdaki hüzün ve kederin ve beni öpmek istememesinin sebebini anlamıştım, ölümden kurtardığı masum kızın temiz dudaklarına dudaklarını dokundurmak istememişti. O 'günden beri hiç bir erkek sevmedim ve hiç btr erkeğe inanamadım. Daha samimi olmak için hayatımı kurtarmış, kalbimde aşkı uyandırmış ve kaa'.ll olduğu halde bana karşı bu kadar centilmence davranmış o-lan ba genci unutamadım. Sevmek İslemememin, kimseyi se-vemememin İşte sebebi budur. Bir ölünün hâtıraslyle yaşıyorum.
Çeviren: A. HİLÂLİ
Gel bakalım enayi pilakisi!
Adalar Sulh Mahkemesi Başkâtipliğinden: 949/67
Dlmitrl Emanuelldls ve İhsan Zirh üzerinde müşterek bulunan Büyükada Kumsal caddesi ve Pervane sokağında ada 4?, parsel 24.25 sayılı iki arsanın taksimi Utabil olmadığından şu-yuunun izalesine dair mahkemece verilen karar mucibince İcra ve iflâs kanunu hükümlerine göre açık arttırmaya konulmuştur.
24 sayılı arsa: Büyükada, Kumsal caddesi üzerindedir. Saha-sı 150 metre karedir. Muhammen kıymeti 4500 liradır.
25 sayılı arsa: Büyükada Pervane sokağındadır. Sahası 278,5 metre karedir. Muhammen kıymeti 5570 liradır. Üzerinde harap ev vardır.
Birinci arttırma 14 Nisan 1950 cuma günü saat 14 ten İS ya kadar Adalar Sulh Hukuk Yargıçlığı kaleminde yapılacaktır. Muhammen kıymetlerinin %75 İni bulursa müşteriye ihale o-lıınur. Bulmazsa en çok arttıranın taahhüdü baki kalmak üzere on gün daha uzatılıp I-klnci arttırma 4/5/950 perşembe günü ayni mahal ve saatte İcra olunacak ve en çok arttırana ihalei katiyesi yapılacaktır.
1 — Arsalar ayn ayrı satılacaktır.
2 — Arttırmaya iştirak edenlerin muhammen kıymetlerinin %7.5 nisbetlnde pey akçesi vermeleri veya milli bir bankanın teminat mektubunu ibraz etmeleri lâzımdır.
3 — Arttırma bedeli peşindir Memur salâhiyeti dahilinde kanuni mehil verebilir.
4 — Satış bedelli müşteri tarafından pjüddeti kınıınlyesî zarfında ödenmediği takdlrdu ihale fesholunur. Gayrimcn-kulier yeniden arttırmaya konarak en çok arttırana ihale o-lunur. Aradaki fark, zarar ve ziyan hükme hacet kalmaksızın müşteiden tahsil olunur.
5 — İhale tarihine kadar vergi borçlan hissedarlara ait olup tâviz bedeli, tellâllye, İhale pu-müşteriden tahsil olunur.
6 — tpotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların ve irtifak hakkı sahiplerinin bu hak-1
Biz yaklaşırken maznun bacak bacak üstüne atıp gülümsiyerek:
— Buyurun, bey abller, dedi. Sizin de mi dâvanız var? Hâkim beyin karşısına çıkmak zor iştir ha. Ağzını iyice ayarlamaz da, dilinin ucundan ileri geri lâflar kaçırırsan yandığın gündür. Cezayı bindiriverirler adama. Orada konuşurken lâfları birer birer tartarak söylemek lâzım.
— Senin bu işlerde tecrüben var galiba.
Sırıttı:
— Eh. sayenizde biz de mahkemelere gire çıka şeyler öğrendik.
— Birkaç defa girip tın demek?
— Ne yaparsın, beyefendi abi? Kaza da, belâ da insan-lar içindir. Aslına bakarsan, insan bu dünyada her şeyi görmeli, öğrenmelidir. Sen hic mahpushaneye girdin mi?
— Çok şükür, şimdiye kadar girmedim.
— Gördün mü ya? Girmediğin için mahpushanenin nasıl bir yer olduğunu bilmezsin tabiî. Allah kimseyi oralara düşürmesin amma , bir defa girip görmek faydalıdır. İnsan kendi gözleriyle görmeden hiçbir şey öğrenemez.
— Sen öğrenmek için mi girdin hapishaneye?
Yılışarak göz kırptı:
— Çocuk musun .bey abi? Öğrenmek için kalkıp da kodese girecek enaiylerden miyim ben? Kazaya uğradım da üç defa girdim oraya. Amma velâkin. mahkemelerin de, mahpushanelerin de gidişatım adamakıllı öğrendim, hâkim beyin karşısında lâf etmenin ustası oldum.
— Hâkim beyin karşısına bu sefer niçin çıkıyorsun bakalım?
— Onu ne sen sor, ne de ben söyliyeyim. Durup dururken başıma bir Delâ çıktı, şişledim enayiyi.
— Adam yaraladın demek?
— Bazı defa böyle şeyler de oluyor, bey kardeşim. Hani; «Akacak kan damarda durmaz» derler ya, inan bu lâkırdıya. Serseri Beki-rin de akacak kanı varmış, geldi bana musallat oldıl. I
— Neden kavga ettiniz? ;
Başını eğip boynunu u-zattı:
— Vur bakalım, bey abi!
— Ne vurayım?
— Boynumu uzatıyorum, görmüoyr musun? Enseme bir tokat vur. diyorum.
— Dururken ne diye senin ensene tokat vurayım?
Boynunu biraz daha u-zattı:
— Vur be yahu! seversen vur.
— Ne münasebet .ahbap? Ben buraya adam dövmek için gelmedim ki.
— Amma da nazlandın, bey kardeşim. Korkma, yapıştır tokadı. Vur da bak, ağzımı açıp da bir şey diyecek miyim?
— Ne ben vururum, ne de sen bir şey dersin.
— Yaşa, beyefendi abi! Belli ki sen de adam îaı rafısın. Gö2ümün içine bakın-, ca benim nasıl adam olduğumu anladın. Enseme vur, eğer ağzımı açar da: «Ne vuruyorsun?» diyerek bir lâf edersem namussuzum. İstersen denemesi bedava. İşte ensem. Çok şükür senin' de elin kotun tutuyor. Salla! tokadı.
— Anladık, ahbap. Tokat yemeğe alışmışsın şen.
.................
(arını hususulyie masraf ve faize dair olan İddialarını ilân tarihinden itibaren on Deş gün zarfında vesaiki! e bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde satış be-( delinin paylaşmasından hariç j kalırlar ,
7 — Daha fazla malûmat almak utiycnlerin 4 Nisan 1950 tarihinden İtibaren herkc.sİn' görebilmesi İçin açık bulundurulacak arttırma şartnamesiyle 949/67 sayılı dosyadaki vesa- ‘ İki görebilecekleri İlân olunur.
8943 !
bir
çık-
Doğrulup kaşlarını
(lirdi:
— Yoook. onu soyliyemez-sin, bey kardeşim.
— Tokatlanmayı kendin istiyorsun, ya.
— İstiyorum amma ben şaka üzerine lâf ediyorum. Bana sahiden tokat vuracak adamın alnını karışlarım. Amma velâkin, el şakasına hiç kızmam. Şaka ile kafamı kessen de önüme bırak-san, ağzımı açıp bir çif lâf söylemem. Gel gelelim, dil şakasına hiç yüzüm yoktur. Lâfa çok içerlerim,
— Dil şakasından mı dövüştünüz?
— Anlatayım da bak, haksız mıyım? Dün akşam üstü kahveye girdim. Ortadaki masatla birkaç arkadaşla beraber Suhı Bekir de o-turuyordu. Ben yanlarına varınca; «Gel bakalım, enayi plâkisi» dedi. Aklı sıra şaka ediyor amma, ben dil şakasından hazzetmem, dedim ya. Bekir benim bu huyumu bilmese yüreğim yanmaz. «Enayi plâkisi sensin ulan! Ağzını topla, lâfını geriye al» dedim. Bekir sululuğa başladı. «Şaka ediyorum. serseri. Lâfımı neden geriye alacakmışım?» dedi «Sululuğu bırak, ulan. Bilirsin ki ben dil şakasına içerlerim. Söylediğin lâfı geriye al, yoksa fena olur» dedim «Almıyorum geriye. Ne olacakmış bakalım? enayi plâ-kisisin işte» demez mi! Sen ol da sustalıya el atma bakalım. İki zımba vurdum serseriye.
Mahkemeye girdi... Çıkarken suratı pek asıktı. Hâkim beyin karşısında lâf e-derken ustalığını göstere memiş galiba!
Dinini
kal-
Bulgar uçağındaki hâdise
BulgaristandaU komünist tazylkından kaçmak İçin, seyahat etmekte olduklan Bulgar uçağında makinist Nedeiko he pilot Boris GancfT öldürdükten sonra Yeşil köy e Utiea eden altı erkekle bir kadının Udnci ağır ceza mahkemesinde 1949 senesinde yapılan muhakemeleri sonunda savcılık, sanıkladâ» bir kısmının «Öldürmek» suçly-le cezalandırılmalarını letemlş, mahkeme heyeti İse, Ceza Ka-, nunıınun 6 ve 9 uncu maddeleri delâletine göre, hâdiseyi siyası suçlardan addederek, sanıklar hakkında takibat yapila-mıyacağu» karar vermiş ve serbes bırakmıştı.
Savcılık bu karan temyiz etmiş, dosyayı tetkik eden Temyiz Birinci Ceza dairesi, mahkemenin kararını Bozmuştu. Mahkeme, tekrar duruşmayı açmış, eski kararında ısrar e-dince. savcılık bu hükmü bir defa daha temyiz etmiş. Bu sefer. dosya, Temyl2 umumi heyetince tetkik edilerek mahkemenin karan yerinde görülmüş ve tasdik edilmiştir.
Temyiz Başsavcılığı, bunun üzerine, «tashihi karar» İsteğiyle yeniden Temyiz umumi heyetine müracaat etmiş: bunun üzerine yeniden letkikat yapan umumi heyet. Başsavcının bu talebini reddetmiştir. Dosya, dün İstanbul adliyeslne iade olunmuştur. Bu şeklide Bulgar uçağında işlenen cinayet sanıklan hakkında takibat yapılamıyacağı hususundaki mahkeme karan kesbi katiyet etmiş bulunmaktadır.
Halk bankası kurulacak
Ankara 22 — Halk Sandıklan hakkın daki kanunun bazı hükümlerinin değiştirilmesi hakkında bir lâyiha han r lan -iniştir. Bu lâyihaya göre, merkezi AnkaralIn olmak üzere on milyon liraya kadar sermayeli Halk Bankası namile bir anonim şirket teşkil etmeğe Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı' salâhiyetti olacaktır. Banka, * memleket içinde şube ve a-
Ce. Re. janslar açabilecektir.
Elektrik Tesisatı yaptırılacak
İLLER BANKASINDAN :
1 — Tokat Hine bağlı Taşova kasabası elektrik santralına tesis edilmek üzere 30 - 35 beygirlik İki adet dizel grubu satın alınacak ve alçak tevettür şehir .şebekesi yaptırılacaktır.
2 — işin keşif bedeli 81.981,13 Uradır.
3 - Geçici teminat 5.345.— liradır.
4 — Kapalı tekil t zarftan, Zl/Nbtan/1950 Cuma ığünü saat de Bankama Satmalına Komisyonu tarafından açılacaktır.
5 — Zarflar makbuz mukabilinde en geç 26/Nlsan/195O
Perşembe günü saat 17 ye kadar bankamıza teslim edilmelidir.
6 — Postada vaki gecikmeler nazarı itibar? alınmayacak-
16
tır.
7 — Bu İşe alt şartname (5,—i Ura mukabilinde Bankamız Muhasebe Müdürlüğünden teinin edilebilir.
8 — Bu İşe ait bilcümle Devlet vc Belediye vergi ve resimleri, Noter ve harç masrafları ve bunların zamları işi alana ait olacaktır.
9 — Tesisat bedeline mahsuben. Banka garanti mektubu mukabilinde avans verilmez.
10 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (2700)'
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Temizlik işler 1 için alınacak iki adet vidan] otomobili kapalı zari usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
3 — Muhammen bedeli (60.000) liradır.
3 — Teminatı (4500) liradır.
4 — Teminat belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartnamesi her gün Belediye Tutanak ve Muamelat) Müdürlüğü kaleminde görülebilir,
6 — İhalesi 5/4/1960 Çarşamba günü saat 16 da Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — İsteklilerin 2490 sayılı kanununun 32 nel maddesi
gereğince hozırlıyacaklan teklif mektuplarını belli günde saat 15 c kadar makbuz karşılığında komisyon başkanlığına vermeleri ve ihalede hazır bulunmaları lâzımdır. (3132)
Kastamonu C. Savcılığından
1 — Kastamonu Merkez Ceza ve TevkLf evinin 1950 - 1951 yılı ekmek itiyacı 14/3/950 gününden İtibaren 20 gün müddetle ve kapalı zarf usullyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — 1951 yılı şubat ayı sonuna kadar cezaevinin ihtiyacı olan ekmek halka verilmesL kabul edilen undan yapılmış beheri 750 gram olmak üzere tahminen (109500) adetten ibarettir.
3 — Belediye rayici üzerinden ve mütehavvil Hat esasına göre İhale edilecektir.
4 — İhale 3^4/950 pazartesi günü, saat 16 da Kastamonu C. Savcılığı makamında toplanacak komisyon tarafından, yapılacaktır.
5 — Muhammen bedel (32850) lira olup muvakkat teminat (2463) lira 75 kuruştur.
0 — İsteklilerin teminat ve teklif mektuplarile birlikte ihale saatinden bir saat evveline kadar bizzat veya taahhütlü mektupla komisyon başkanlığına müracaatları lâzımdır.
7 — şartnameyi görmek isteyenlerin İhale gününe1 kadar her zaman çalışma gön ve saatlernlde ceza evi müdürlüğüne müracaatla görebilecekleri Ufin olunur. (3208)
Bar ka Komerçiyale Italyana’nın
İstanbul Şube Merkezi, İstanbul ve Beyoğlu Büroları ve İzmir
31 Aralık
194S tarihinde Bilançosudur
Şubesi
AKTİF
PASİF
Kasa ve Merkez Bankası Kanuni karşılıklar kasası Bankalar
Senedat Cüzdanı
Esham ve Tahvilât Cüzdanı Borçlu Cari Hesaplar Muhtelif Borçlular
Sabit Kıymetler:
Gayri menkuller TL. 9G.OOO,— amortisman > 5.760 —
(Gayri menkuller sigorta bedeli TL. 300.000.—) Menkuller TL 32.476.55
amortisman ■ 11.900.98
Sair Aktifler
Nâzım ncsaplar:
TL.
2.168.685,11
4.212.054,32
4.036.202,96
4.449.270,96
387.687,50
11.00U.243,14
8.642,57
Türkiye’ye tahsis edilmiş sermaye
İhtiyat Akçeleri:
İleride vukuu muhtemel zarar karşılığı (Bankalar kanunu Madde 31) TL.
Kanuni ihtiyatlar >
Fevkalâde İhtiyatlar >
124.684.76
98.886,38
324 150,68
TL.
»
20.575.57
110.815,57
TL. 27 381.177.25
TL.
17.607.109,56
1^06.006—
Taahhütlerimiz
Mevduat ve Cari Hesaplar: Tasarruf mevduatı
Diğer mevduat
»
472.714,36
Nâzım Hesaplar:
Kefaletlerimiz
Diğer nâzım hesaplar
TL. 4.131.274,66
11.767.078.88
Tediye Emirleri Muhtelif Alacaklılar Sair Pasifler
Bilanço Senesi Kân
383.768.38
* 2 201.041,22
854.791,41
502.786,52
20.898.353,54
TL. 27.361.177,25
Ti. 1685 180,64
» 15J22.92S.92 TL. 17.607.109,56
Banka Komerçiyale Italyana’nın
İstanbul Şube Merkezi, İstanbul ve Beyoğlu Büroları ve İzmir 31 Aralık
1949 tarihinde Kâr ve Zarar Hesabı
Şubesi
ZİMMET
MATLUP
Personel masrafları
Vergi ve harçlar
Sair masraflar
Verilen faiz ve komisyonlar Amortismanlar:
Gayri menkuller
Menkuller
Kanuni ihtiyatlar
Bilanço Senesi Kârı
TL.
1 920 —
4.174.40
TL.
47.721,82
502.786.52
TL. 2.662ı 331.12
Alman faiz ve komisyonlar
Esham ve Tahvilât Cüzdanı gelirleri
Banka hizmetleri mukabilinde alınan ücret ve komisyonlar Kambiyo Kârı -Muhtelif Kârlar
1.576.663,60
284.213,92
684.402.88
L10.060.72
Safflfe 5
AKSAM
M Mart 1950
RADYOLİN
Diş ve Ağız sağlığını koruyan antiseptik en mükemmel bir Diş Macunudır —.
GÖZLERİNİZİ
î
BASINCA (i. J/213 "juftlor spört,. krome. {iıgîll. Tl. 41
2 SJ2I "Siondord,,
yanar dûı krome. mot. Tl. 32
3. W/213 **Whiriwind„
(ruıgoro karşı tiperli)
. kroma (İıgili. İL (2.50
BIRAKINCA 1 4 *'Queen Anne,. mo*a ma-
'lelı gjmv» koplomolı. TL.85'
söner ,*v muhıelii boy »e şekilde kroma veya lake modeller*
i
fiirkiyeMiimesstlı: Eli Burlgve Ortakları - Galata,İstanbul
Türkiye Kızılay Derneği
Genel Merkezinden :
Kapalı zarf usuilyle çeşitli cins ve ambalajda 10350 kilo kinin emlâhı satın alınacaktır. Geçici teminatı kırk bin liradır. Şartnamesi İle sözleşme tasarısı Genel Merkezde Monopol servisinden ve Istanbulda Kızılay hanında Kızılay Deposundan parasız verilir.
Tekliflerin 20 Nisan akşamına kadar Genel Merkezde bu-iundurulması lâzımdır.
Sayın Doktorlara
TRİNİTRİNE CAFEİNE Dubois PANCREPATİN Laleuf
GÜ1GOZ Siitü ve Maması
Satışa arzedildiglnl saygı ile arzederiz.
TAKSİM Eczanesi
İstanbul Hububat, Bakliyat ve Yağlı Tohumlar İhracatçıları Birliği Umumî Kâtipliğinden: Genel Kurul Toplantısı Hakkında:
23 Mart 1950 Peışembe günü yapılması gereken yıllık Genel Kurul toplantısı çokluk nisabı sağlanmadığından Birlik statüsünün 15 İnci maddesi gereğince 30 Mart 1950 Perşembe gününe bırakılmıştır.
Sayın birlik üyelerinin, o gün saat 14,30 da Ömer Ablt Han üçüncü katta birlikler toplantı salonunda hazır bulunmaları rica olunur. (3651)
Dev et Orman işletmesi Alanya Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin Gündoğmuş bölgesinin kilise önü subaşı orman içi istif yerinde mevcut 2236 adede denk 205.660 m3. sedir kerestesi üç parti halinde 7/3/950 tarihinden İtibaren 22 gün müddetle açık arttırma suretlle satışa konmuştur.
2 — Açık arttırma 29/3/950 tarihine müsadif çarşamba günü saat 15 de Gündoğmuş orman bölge şefUği binasında toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Beher metreküp sedir kerestesinin tahmini bedeli 130 Ura olup her parti için % 7,5 hesabile geçici teminat alınır.
3 — Bu İşe alt şartname Ankara orman genel müdürlüğünde ve İstanbul, Ankara, Mersin. Antalya, Manavgat ve Finike orman İşletme müdürlüklerinde görülebilir.
4— İsteklilerin belli gün ve saatte müsblt evrak ve ilk temlnatlarile komisyona müracaatları. (3068) ı
Basın - Yayın ve Turizm
Genel Müdürlüğünden:
Genel müdürlüğümüz Ankara Radyosunun Etimesgut’ta bulunan 100 kilovattık kısa dalgalı verici radyo İstasyonuna mes'ul teknik şeflik vazifesini yapmak üzere 550 lira ücretle bir Jeneratör uzmanı alınacaktır.
Taliplerin dilekçelerine bağlıyacakları aal tercümesiyle Genel Müıidrlüğumüzc müracaatları. (3100)
Devlet Orman işletmesi Adapazarı Müdürlüğünden
Miktarı M. Bedel Teminatı
Bölgesi istif yeri Cinsi Adet M3.D3. Lira K. Lira K.
Akyazı Dedeler alt* Köknar Tomruk 157 103 370 55 00 427 00
» a » ► » 98 63 145 55 00 281 00
> ■ a • » 24 18 220 55 00 66 00
1 — işletmemizin Akyazı bölgesinin Dedeler altı İstif yerinde mevcut yukarıda cins ve
miktarı yazılı köknar tomruğu üç parti halinde acık arttırmaya çıkarılmıştır
2 — Açık arttırma 5/4/1950 çarşamba günü saat 15 de Akyazı bölge şefliği binasında toplanacak komslyon önünde yapılacaktır.
3 — Buna ait şartname Orman Genel Müdürlüğünde; Ankara merkez, İstanbul, İzmit işletme müdürlüğünde, Adapazarı merkez, Akyazı bölge şefliğinde ve İşletme müdürlüğünde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatte evrakı müsbitclerlle birlikte komisyona müracaattan
ilân olunur. (3317>
Paris modasına göre
SAÇLAR
Tûrk.yed» ilk d»fa oloıok. tsmer viya saflarımla (I) daha derin o killer verebilmek Ifin huıvıl bir landa İhlar edllmly loyonı hoyrat bir mihlah-zor ı oda, D«. Ro|a'nın mavi ronkdelti Bri-yaalinidir. Şritilmı) rtflna İle Amerikadan İthal »dilen ender bulumır bir yağdan mürekkep î yeni onurdan ımöl edilon Roja. 24 i» al zorunda ıodarrnaı beılar hüuılr muhafaza »der, SÜıellepirir. lollı. yu-mu|ak ve parrldoyon bir >ekll verir. (Hvruıf vopOfiZatSr» hleylnlz). Sarifuı (2|
Kehribar renginde Ro|a kv İtanı nt.
DROJA
BRİYANTİNİ
SUADİYEDE
Fuat Ihsan 2oğumevij
9-13 arası Suadlye şaş- I kmbakkal, Acun sokak.
Zayi — Pasomu kaybettLm. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Beyoğlu Erkek ortaokulu 1-A sınıfından 1148 numaralı
MeUn Balkuv
SfNENtN fM BUYlfK
İzmir Belediye Başkanlığından:
1 — Temizlik İşleri teşkilâtının bir senelik ihtiyacı olan 70 bin kilo benzin 3500 kilo makine yağı, 500 kilo mazot, 250 kilo valvalln ve 350 kilo gres yağı kapalı zarflı eksiltme suretlle alınacaktır Muhammen bedeli 41262.40 lira ve geçici teminatı 3100 İkadır, işin ihalesi 27-'3/1950 pazartesi günü saat 15 dedir. İsteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazıriıyacakiarı teklif mektuplarını ihale günü en geç saat 14 e kadar encümen başkanlığına vermeleri lüzumu yayınlanır.
2 — Belediyemize ait Kahramanlar - Kültür mahallesin-
de 1930 ve 1118 adalardan müfrez 26131.5 metre kareden İbaret arsalar üzerinde içinde bina inşa ve ikmal etmek kaydlle kapalı zarflı arttırmaya konulmuştur. İhalesi 27/3/950 pazartesi günüdür Muhammen bedeli 54482.45 lira ve geçici teminatı 3975 liradır, isteklilerin 2490 sayılı kanunun tarifatı dairesinde hazırlıyacaklan teklif mektuplarını ihale günü ihalesLnln yapılacağı saat 15 den bir saat evveline kadar encümen başkanlığına vermeleri. (3037)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından:
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası idare Meclisi, Hissedarlar Genel Kurulunu 27 Nisan 1950 perşembe günü saat 14,30 da Ankara'da Bankanın Merkez cinasında aielâde olarak toplantıya davet eder. Hissedarların gönderilen davet vara-kalarlylo birlikte toplantı saatinde Bankada bulunmalarını rica eyler.
TOPLANTI GÜNDEMİ;
1 — Bankanın 1949 yılı İdare Meclisi ve Denetleme Komisyonu raporlarının okunması, BUânçonun ve Kir ve Zarar hesabının onanması; kârın teklif gereğnlce dağıtılması ve kanunen İlgili olanların ibrası,
2 —
a) İdare Meclisince B ve C sınıfı hissedarları mümessilliğine seçilen bir ayeninonanması,
b) İdare Meclisince D sınıfı hissedarları mümessilliğine seçilen bir üyenin onaması,
3 — Süreleri tıten Denetçiler yerine:
a) B ve C sınıfı hissedarları tarafından bir üye seçilmesi,
b) D sınıfı hissedarları tarafından bir üye seçilmesi.
c) Sene İçinde Denetleme Kurulunca B ve C simli hissedarları Denetçiliğine seçilen bir denetçinin onanması. (3338)
DÜZLÜK Taşıyanlara
Emgen müessesesi, 4 delikli Glassant ile yeni çerçeve çeşitlerini takdim ederken, Hatlarının piyasa İle mukayesesini bilhassa rica eder. Reçeteler büyük bir dikkatle fennin en son icaplarına göre hazırlanır DİKKAT: Maruf Eczacı
Salih Necati, müessesesinin asta Berrakla alâkası olmadığı m görülen lüzum üzerine açıklar.
Emgen: Beyoğlu. İst. Caddesi Lâle sineması üst sırası No 67
ittihat değirmencilik Türk Anonim Şirketinden
Şirketimizin Ortaklar Genel Kurulunda 1949 yılı kârı olarak hisse senetlerimizin 10 numaralı kuponları mukabilinde 15. — lira ve yine 10 numaralı müessls hisse senetleri kuponları mukabilinde 8.47,50 kuruş verilmesi karara bağlanmış olduğundan 1 Nisan 1950 gününden İtibaren şirketimiz veznesi ile OsmanlI ve Banka Komerçlyale İtalyana bankalarının Galata gişelerinde tediyat yapılacağı ilân olunur.
Tarım Bakanlığından:
Toprak İşleri Genel Müdürlüğü teşkilâtı İçin on adet kamyonet satın alınacaktır.
Kamyonetler Ankara veya İstanbulda teslim olunabilir.
Teslim ve Tesellüm şartlarına alt malûmat Ankarada Toprak İşleri Genel Müdürlüğünden, Istanbuida Ziraat Müdürlüğünden alınabilir
Tekliflerin en geç 10 Nisan 950 tarihine kadar bu dairelere yapılması lâz.mdır. (3616)
Almak, Satmak, Bulmak için
En ycug v(e @n emmin vaisotaıdDiF
Comments (0)