I Sene 32 — No. 11237 — Fiatt: her verde 10 kuruştur.
SALI 24 Ocak 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı islerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Almanya’nın vaziyeti endişe uyandırıyor
Amerikan askerî valisi hükûmetile görüşmek üzere Vaşingtona gitti
Alman Başbakan yardımcısı ve Adalet Bakanı ikini dünya harbinden Almanyanın mesul olmadığını iddia ettiler
manya arasında ihtilâfa meydan verilmemelidir. Esasen Batı Almanya Barbakanı Ade-nauer, Fransa ile anlaşmaya taraftar bulunuyor.»
Londra 24 (R) — Sarre meselesi bazı endişeler uyandırmaktadır. Burasının İktisadî bakımdan Fransaya bağlı olmakla beraber, siyasî bakımdan Almanyaya bağlı olması lâzımdır. Mamafih bu havzanın vaziyetini barış antlaşması halledecektir.
Diğer taraftan. Alman Başbakan Yardımcısı İle Adalet Bakanının sözler! endişe vermiştir. Bunlar İkinci Dünya Harbinden Almanyanın mesul olmadığını söylemişlerdir. Fransız yüksek komiseri Poncet, bunu Alman Başbakanı nezdlndc resmen protesto etmiştir.
Nevyork 24 (R) — Almanya-daki Amerikan askeri valisi General Mac Loy, Almanyadan kVaşlngtona gelmiş ve dün gece Başkan Trıunan'ı ziyaret ederek. Dışişleri Bakanı Acheson hazır bulunduğu halde şifahen rapor vermiştir- General bundan sonra basın konferansında demiştir ki:
«Amerikaya sırf istişare mak-sadiyle geldim Almanyada harb zamanı idaresine son vermek 1-çin henüz verilmiş karar yoktur. Almanlar işbirliğine daha büyük arzu gösterinelye kadar İşgal gevşetllmiyecektlr. Almanyada nazlllğln canlanması ihtimalini dalma göz önünde bulundurmalıyız Gerçi Alman halkının çoğunluğu buna müte-. mayii görünmüyor. Fakat tedbirli bulunmak lâzımdır.
Almanyada Amerikan askeri valisi Gl. Mac Ley
Diğer tarattan Sarre meselesinden dolayı Fransa ile AJ-
Seçim kanunu
Yiiksek seçim malike-rresi etrafında münakaşa
Belediye gelirleri
Petrol ve benzinden istihlâk resmi alınması teklifi
“Mahkeme,, ismi “Kurul,,a çevrilerek hükümetin teklifi kabul edildi
Ankara 23 — Yeni Seçim kanunu maddelerinin müzakeresi bugün komisyonda yedi saat »kadar sürdü. Yüksek bir seçim mahkemesi ihdasına dair olan » 112 nel madde üzerinde geçen bu münakaşa, böyle bir mahkemeye son kararın bırakılmasının mahzurlu olduğunu ve tu-tanaklarm kabul veya reddi için son sözün Büyük Millet Meclisine bırakılmasının doğru alacağı hakkında lıükûmet tasarısı üzerinde yapıldı.
Müzakere açılınca ilk söz alan Başbakan Yardımcısı Nihat Erim. İzahlarda dulundu ve yük-
sek mahkemenin yapılacak İtirazları eleyerek Meclisin işini kolaylaştıracak v» bir eleman vaziyetinde olacağını anlattı.
Gümüşhane Milletvekili Ahmet Kemal Varınca: «Yüksek seçim mahkemesi kati karar veremez, İlim heyetinin yaptığı bir gaftır. Milletvekillerinin tutanakları ancak Meclis komisyonlarında konuşulabilir» dedi.
Nuri özsan; İlim heyetinin, yüksek seçim mahkemesini ana yasaya aykırı görmediğini söyle yerek: «Büyük otoritelerden te-(Arkası sahile 2 sütun 7 de)
Ankara 24 (Akşamı — Giresun Milletvekili İsmail Sabuncunun. belediye gelirleri kanununun 30 uncu maddesinin değiştirilmesi hakkındakl teklifi, önümüzdeki günler İçinde Mecliste görüşülmeğe başlanacaktır. Bu tasarıya göre, belediye sınırlan içinde satılan petrolün kilosundan 1. benzin ve miiş-taklarlyle mazotun kilosundan 2 kuruşu geçmemek üzere Belediye Meclislerince tanzim edilecek tarife üzerinden İstihlâk resmi alınacaktır. Transit olarak geçirilecek akar yakıtlardan bu resim alınmıyacaktır Tanm makinelerinde kullanılacağı tarım memurlarınca kabul edilen akar yakıt dahi bu re simden istisna edilecektir.
Cumhur Başkanlığı filârmonik orkestrasının sekizinci konseri
ile sayın eşi, konserden sonra Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak, refikası ve konsere iştirak eden Muhiddin Sadak'ia beraber
Ankara (Akşam) — Cumhurbaşkanlığı Filârmonik Orkestrası S ncl konserini bugün vermiştir.
Şehrimizde misafir bulunan İstanbul Konseıvatuvar koru1
şefi Muhlddln Sadak da bu konsere iştlrâk etmiştir.
Sadak Edouard Lalo'nun viyolonsel konçertosunu orkestranın refakatiyle çalmış ve halk tarafından şiddetle alkışlan-
mıştır.
Konserde bulunan Cumhurbaşkanı da konseri müteakip sanatkârı kabul etmiş: «Bize fevkalâde bir müzik dinlettirdiniz... Teşekkür ederiz» diyerek İltifatta bulunmuşlardır.
Dünkü tipi esnasında Sirkeciden bir görünüş
Dışişleri Bakanı
Avrupa Birliği Bakanlar konseyine iştirak etmek üzere Parise gidecek
Ankara 21 (Akşam) — Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak şubatın birinci günü Paris'te toplanacak Avrupa birliği Bakanlar konseyi toplantısına iştlrâk etmek inere ocak ayuuu otuzuncu günü yola çıkacaktır. Bakanların bu defaki toplantısında 19 memleket arasında ticaretin serbes bırakılması konusunun da bahis mecmu edileceği, konuşulacak mcnular-dan diğerinin de Marshall plânından faydalanan memleketler arası yeni bir tediye sisteminin esaslarının tesbltl hazırlanacağı tahmin edilmektedir.
Kredi Enstitüsü
İmar ve Kalkınma Bankası 9 milyon dolar verecek
Ankara 24 'Akşam) — Milletlerarası imar ve Kalkınma Bankası umumî heyeti memleketimizde tetkikler yapmış olan Mr. Masson vc Barker’ln raporları üzerine Türklyede bir «Kredi enstitüsü» kurulması için 9 milyon dolar kredi vermeyi kabul etmiştir. Bu 9 milyona Türs bankaları da (25> milyon liralık bir sermaye İlâve edecekler, böyleee enstitünün nüve sermayesi teşekkül edecektir.
Banka umumi heyeti limanlar, silolar ve baraj İçin kredi talebimiz hakkındakl tetkiklerine devam etmektedir.
Dün Devlet Bakanı Cemil Salt Barlasın başkanlığında tiraj haklarımızın kullanılış seyri üzerinde öğleye kadar süren bir toplantı yapılmıştır. Öğleden sonra toplan tiye Mr. Russel Door da iştlrâk etmiştir. Bilindiği gibi. 1950 - 1951 yardım faslı programına hususî teşebbüs içirt bir buçuk milyon dolar konmuştur. Bu paranın mey-va, konserve fabrikası ve soğuk hava depolarlyle seramik sanayii tesislerine tahsis edileceği kararlaşmış gibidir.
Tipi durdu, hava bir parça yumuşadı
Dün vapur seferleri intizamsız yapıldı yabancı memleketlerden Yeşilköye gelmesi beklenen uçaklar gelemedi
Dün bütün gün tipi halinde devam eden kar gece durdu. Hava bir parça yumuşadı. Dün yağan karın kalınlığı 30 santime yakındı. Kar gece de devanı etmiş olsaydı bugün şehir İçinde gidiş geliş çok güçleşecekti, Karın durması üzerine her tarafta bir temizlik hareketi başlamıştır, İşlek yollarda karlar kaldırılıyor.
Dünkü tipi bilhassa denizde ve havada tesirini gösterdi, Şehir hatlarında vapur seferleri intizamsız olarak yapıldı. Bandırma postası haerket edemedi. Dün gelmesi beklenen İngiliz yolcu uçağı Atknada kalarak hareket edemedi. Pan Amerikan uçağı da Yeşilköye uğramadan şamdan doğruca Brükscle gitti.
Kar yüzünden bir çok yollar kapanmıştır. Silivri ve Çatalca ile köyle arasındaki yollar bu cümledendir. Bu sabah termometre sıfır derece 'dİ. Hava yumuşadığından yolların açılması bekleniyor.
Belediye, şiddetli kış üzerine fıkaraya 60 bin kilo kömür dağıtmaya karar vermiştir. Aile başına 15 - 20 kilo kömür dağıtılacaktır.
Yurtta vaziyet
Yurdun her tarafında kar fırtınaları ve şiddetli soğuklar hüküm sürüyor. Termometre
sıfırın altında Balıkesirde 2, tz-mlrde 4, Merzifonda 7, Eskişe-hlrde 9, Erzurum. Afyon, Kon-yada 10, Ankarada 21 derecedir.
Bursa havalisine çok kar yağmış, birçok yollar kapanmıştır. Derelidere köyünde seller dere üzerindeki köprüyü götürmüş, bir çocuk suya düşmüştür. Çocuk boğulmak üzere İken öğretmeni tarafından kurtarılmıştır.
Karın kalınlığı Karakösede Sivas ve Karsta 45 Vozgatta 30, Mardlnde 28. Rlzcde 25. Bolu da 21. Kastamonu da 20. Çorumda 18. Zonguldakta 11 Ankara, Erzincan ve Erzurumda 10. Kon-yada 6, Eskişehir, Edlrnede 5 santimetredir.
Suriye ve Ürdünde
Londra 24 (R) — Alınan haberlere göre Yakın Doğuda şiddetli soğuklar ve kar fırtınaları hüküm sürüyor, Türklyeden başka Stırlyede de soğuk şiddetlidir. Binlerce Arap mülteci çadırlarda titreşip dıııuyor. Haleb halkı bunlara yardım etmektedir.
Ürdünde de kar bazı yolları kapattı. Edlmburg dükü He Aka beye gitmesi mukarrer olan Kırat Abdullah bu seyahatten vaz geçmiştir.
ı;
II
îkinci umumî harb-den sonra yazılmış fevkalâde güzel bir İngiliz romanı:
SFENKS UYKUDA
Aşk ve macera ile örülmüş bu roman, J. D. Carr’ln kaleminden çıkmış ve (Vâ-NÛ) tarafından tercüme edilmiştir.
Pek yakında AKŞAM sütunlarında okuyacaksınız.
Tedbirin faydası varmış
Bu satırlar neşredlldiği sırada İstanbul’da kar do-layısile vaziyetin ne hal alacağını kestirmek mümkün değildir. Fakat şu var ki:
Mevsimin ilk karı heniiz çiseler çiselemez, şehrin umumi hayatı felce uğramış gibiydi. Köprünün üzerinde ve büyük meydanlarda in cin top oynuyordu. Dünkiı gün ise, karın bir karışı geçmesine, kuşbaşı bol bol yağmasına rağmen^ vaziyet hiç de öyle değildi. Nakü vasıtası bulunabiliyor; vatandaş, şehrin bir noktasından öbür noktasına gidebiliyordu. Bulanık suda balık av-larcasına kışta alâkalı Fiat ler dc yokuş yukarı alabildiğine çıkamamışlardı.
Bu neticeyi, yeni Valinin, ilk karda aldığı şiddetli tedbirlere medyunuz. Kırdar'ın hakkını Kırdar’a, Gökay’ın hakkını, Gökay’a vermeli.

Karadenizde tipiden vapurlar çıkamıyor
Şehrimizde üç günden beri devam eden şiddetli kar tipisi yüzünden birçok hizmetler aksamaktadır. Tramvay ve otomobillerle otobüsler normal çalışmaya gayret etmekle beraber büyük bir ihtiyatla İşlemektedirler.
Dün şehir hatları vapurları tipiye rağmen düzgün çâüşmış-Iardır, P. T- T servisi de düzgün çalışmış, yalnız Btıdapeşte-Belgrat telefon hattı ânza göstermiş, İstanbul - Ankara telefon görüşmelerinin de İkinci kanalı aksamıştır. Yurdun diğer bölgeleriyle telefon ve telgraf görüşmeleri şimdilik normaldir.
Karadenizde yıldız poyraz fırtınası şiddetli olmamakla beraber tipi yüzünden seferler aksamaktadır. Dün Boğazdan çıkış olmamış, ancak «Nurfan» «Nâzım» ve «Anadolu» şilepleri kömür yüklyle gelmişlerdir.
Bunlardan «Nurfan» şilebi E. T- T. idaresine on günlük kömür getirmiştir İdarenin ayrıca dokuz günlük daha kömür stoku rnevcud olup her hangi bir kömür sıkıntısı bahis mevzuu değildir.
Bu sıcağa kar mı dayanır?
SEÜlifc 2
A * A M
£ K33
Balığı tutan - Balığı satan
Sabah Gazetelerime Diyor?
At
Balıkçılara acıyalım Bu karb, bu rüzgârlı, soğuğun iliklere zehir gibi işlediği bu kış sabahlarında onlar Boğaz suları üzerinde balığa çıkmaktadırlar. Sabahın altısında onları sandallarile Kandillinin önünde, bir taraftan akıntıya dayanarak, bir taraftan tipiye göğüs gererek balık tutarken görüyorum. Görmediklerim de o saatlerde dalyanlarda veya açıklardadır. Bir dostumun pek doğru otarak- söylediği gibi "Bu a-damlann sermayeleri sadece hayatlarıdır. Onu yiyerek geçiniyorlar.»»
Ve ben ilâve ettim: «Sonra da biz balık pahalı diye şikâyet eder dururuz. Taze balık yemek isteyenlerden kap kist o saatlerde, o şartlar altında balık tutmaya çıkabilir? Kaça şatsalar hakları!■>
Balıkçılıkla meşgul olan dostum »haklarıdır ama halk da balığın pahalılığından pek yerinde olarak şikâyet ediyor, dedi. Pazar günü saat öğleden sonra dörde kadar 150 bin kilo hamsi tutuldu. Müstahsil bu hamsileri toptan olarak kilosu on kuruştan vermiştir. Pazartesi günü şehrin muh^M yerlerinde hamsinin kilosu 40, 50, 60 ve 100 kuruşa satılıyordu. En büyük zahmeti omuzlarında taşıyan müstahsil hamsinin kilosundan on kuruş almış, tutulan balığı sadece şehirde dolaştırmak zahmetine katlanan perakendeci kiloda 30 kuruş kâra razı olmamıştır.Mesele burada!«
Zaten hangi istihsal mevzuunda mesele buraya dayanmıyor ki?
Şevket RADO
Koalisyon
Nadir Nadl CUMHURİYET* te bu başlıklı makalesinde diyor ki:
Vatandaşa güven sağlayıcı seçimler yapmak dâvasiyie baş başa kaldığımız bu sırada bir karma hükümet kurmak tasavvurunu ceffel kalem reddetmekten sakınıyoruz. Yalnız seçim haftalarına münhasır kalmak şartlyle böyle bir hükümet bizde kurulabilir ve belki faydalı da olabilir.
Fakat, gerçekleşmek İçin bu imkânın da kendi Bine mahsus şartları vardır. Bir defa seçim kanunu beklendiği gibi iyi bir şekilde Meclisten çıkmalıdır. Sonra İki taraf da önümüzdeki seçimleri iyi niyetle karşıl amali, her türlü antidemokratik teşebbüslerden samimi olarak uzak durmalıdır. Nihayet gene her iki taraf birbirine az çok İtimat etmeli, bir masa etrafında bazı mevzuları beraberce ele alabileceklerini önceden kabul-lenmelldlrler.
Bu şartlar altında bir karma hükümetle seçimlere girmekten
yurdumuz ve demokrasimiz hesabına fayda umabiliriz.

Demokrasi örnekleri meydanda amma...
YEN SABAH bu başlıklı makalesinde îngllteredeki seçim hacılığından bahsettikten sonra diyor ki:
Bir bu hale bakın, bir de tizdeki manzarayı düşünün... Henüz bir muhalefet lideri radyo da bir kelime bile telâffuz edememiştir. Bakanların. Başbakanların, Halk Partili her şahsın en ufak bir sözü, en ufak bir hareketi günlerce Ankara radyosunda tekrarlanır durur. Fakat CelftJ Bay&rııı veya Hikmet Bayunm on dakikalık konuşmasından vebadan kaçar gibi çekinilir. Yirmi beş yıldır hen gün 24 saat fasılasız propaganda yapanlar halk üzerindeki nüfuzlarından ne kadar az emin otmak lâzımdır ki rakiplerinin on dakikacık bir konuşmasına bite tahammül edemiyorlar. Umumi efkârın on dakika içinde, derhal altüst olacağına inanıyorlar.
En ilerisinden vaz seçtik. Hiç olmazsa Polon yada radyoda gösterilen gösterilsin; ona da lâzım...
ın uhalcfet» müsamaha razı olmak

Koalisyon kabinesine doğru
Hİ'RRÎYET bu baş^Uı maka-Icsinde diyor 1(İ:
Koalisyon kabinelerinin en büyük faydaları, seçimlerde emniyeti sağlamaktır. Eğer Şemsettin Günaltay hükümet! kendisinden beklenen fedakârlığı yaparak kabinesine Demokratlardan bir kaç Vek'I alacak olursa. seçimler dolRVislyle vâki olacak gürültüleri ve şikâyetleri önlemiş olacaktır.
Memleket meseleleri mevzuu-bahis olunca, sandalye endişesini bertaraf etmeliyiz. Böyle bir fedakarlığı Şemsettin Oün-altay'dan ve arkadaşlarından bekliyoruz. Seçimlerin selâmeti ve demokratik rejimin icapları neyi emrediyorsa, ona boyun eğmesini bilmeliyiz. Medeni dünyanın ortasında başka şartlar dahilinde yaşamamıza imkân yoktur.
Dışişleri bakanı dün mecliste demeçte bulundu
Ankara 23 — Cumhuriyetin onuncu yıldönümünde getirilmiş olan hâtıralar hakkında Cevdet Kerim încedayfnın sözlü sorusuna Mecliste Başbakan adına Dışişleri Bakam Necmed-din Sadak cevap verdi ve bu hâtıraların Anıl-kabrin temeline konmak suretiyle gözden kaybolacağı düşünülerek, hükümetin, bu hâtıraları kabrin inşaatı bittikten sonra ayr( bir yerde muhafaza etmeyi derpiş edeceğini söyledi ve hâtıralar dolayıaiyle «Kıbrıs* m da adı geçtiğini ilâve ederek şöyle dedi:
üniversite İktisat Fakültesine bağlı olarak kurulan Türk Maliye Enstitüsü dün yeni İnşa olunan İktisat Fakültesi konferans salonunda yapılan bir törenle açılmıştır. Törende Üniversite Rektörü ile dekanlar ve profesörlerle öğrenciler ve diğer davetliler hazır bulunmuşlardır.
Evvelâ Maliye Enstitüsü mü-dÜTÛ Prof- Neıımark söz alarak açılış törenine gelenlere teşekkür etmiş ve Maliye Enstitüsünün ne maksatla kurulduğunu ve maliye ‘iminin önemini anlatarak ezcümle demiştir ki:
(— Devlet bütçesinin tanzimine yardım etmek Maliye Enstitüsünün vazifeleri arasındadır. Aynı zamanda maliye tatbl-kat"ilarma vergi sistemleri arasında en Âdil ve rasyonel olanı tevriye ederek ve ilmi araştır ma!af yaparak konferanstan ve neşriyatı yle maliyecilere yol göstermek de bu cümledendir Enstitümüz, maliye İlminin Türkiyede gelişmesine de çalışacağı gibi, muntazam olarak vergi istatistikleri de hazırlıyor ak milletlerarası maliye enstitüslyle işbirliği yapmak fikrindedir Aynı zamanda önümüzdeki sene maliye tatbikatçıları İçin hususî dersler ve seminerler de açmak tasavvu-rundayız.»
Prof. Neumark’tan sonra Defterdar Mehmet İzm en bir konuşma yaparak, yeni Gelir vergisi reformunu icab ettiren sebepler üzerinde durmuş ve bu maksatla kabul edilen dört yeni kanunu İzah etmiştir.
Bundan sonra maliye doçenti Orhan Dikmen de yeni enstitünün ve mâliyenin ehemmiyetini belirten bir konuşma yapmıştır.
iki hırtız coculc hapse mahkûm oldu
Bundan bir müddet evvel Vali ve Belediye Kelsi Prof. Fahred-din Kerim Gökay’jn Göztepcde-ki köşkünün bahçesindeki bahçıvan kulübesi üzerinde bulunan saç ve kurşun levhaları çalıp götürürken yakalanan Kemal ve Erol adlarında 14 ve 14 yaşlarındaki çocuklar Kadıköy savcılığınca Kadıköy ceza mahkemesine verilmişler ve burada mevkufep yapılan muhakemeleri diin neticelenmiştir.
Hâkim Sıtkı Komitan Kemalin 7, Erolün 10 gün müddetle hapislerine karar vermiş, mahkûmiyet müddetlerini mevkuf olarak geçirdiklerinden tahliye olunmuşlardır.
Reşat Aydınlmm dünkü duruşması
Ankara 23 — Meclise gelen blrkanun Uyarısına göre, milli mefahirimiz ve sanat eserlerimizi Türk DesUlerinc dalıa yakından tanıtmak vc antika ma hiyetinde bir çok eserleri ha- makta olan duruşmasına birinci rap olmaktan kurtarmak ve —----------------------------------
tarihi şahıslara ve t-skl eserlerimize karşı yakın alâkamızı tebarüz ettirmek için evvelce kapatılan türbelerden Türk büyüklerine alt olanlarla sanat değeri bulunanların Millî Eğitim Bakanlığınca ziyarete açılabilecektir.
Tasarı yakında müzakere e-dllecektir.
Millî emniyet teşkilâtının kanunî durumu ilgililerden sorulacak, plâklar perşembe günü dinlenecek
Ankara 33 — Denizli Milletvekili Reşat Aydınımın »suikast iftirası.* suçundan dolayı yapıl-
Denizyolları
Ulaştırma Bakanı Mecliste izahat verdi
Ankara 73 — Denizyollarımızın durumuna dair milletvekillerinden Hakkı Gediğin sözlü sorusuna, buğünkü Mecliste Ulaştırma Bakanı Kemal Satır cevap verdi. Birleşik Amerikada gemi mübayaasiyle vazifeli heyet hakkında yapılan muamelenin hâlen adalete intikal etmiş bultınduğunu,maUye müfettişlerinin Amerik aya kadar giderek yaptıkları tabiri kat raporunun savcılığa verildiğini; söyledi. Ve teknisyenlerden aldığı malûmata dayanarak teknik bazı izahat verdl-
8öz alan Hakkı Gedik. 360 bin gros tonu bulan bugünkü deniz ticaret filomuzun 205 bin tonunun devlet Denizyollarına, 155 bin tonunun da armatörlere alt bulunduğunu aöyiiyerek, müfrit devletçilik baskısı altında dahi takdire şayan lıamleler gösteren hususi teşebbüse, denizlerde serbestçe teneffüs ve taazzuv imkânları verilmesi zarureti mevcud olduğunu anlattı ve bu arada 7 milyon 685 bin liraya satın alman altı geminin tamiri için 35 milyon lira sarfe-dildiğinl de sözlerine ilâve etti.
Tekrar röz alan Ulaştırma Bakanı, armatörler İçin, dış seferlerde hiçbir takyit konulmamış olduğunu. İç seferlerde de takyidatın kaldırılması derpiş edilerek bir kanun tasarısı hazırlandığını söyledi. Gemilerin mübaaya. tâmir, tâdil ve yurda getirilmelerinde, hakikaten gecikmeler olduğunu beyan etmekle berabsr, buna aebeb olan dedikoduların bugün dahi aynı tazelikle kulakları tırmalamakta olduğundan da şikâyet etti.
Perşembe günü güreşler yapılamıyor ocak perşembe günü Eskişehir - İzmir karması ile Ankara - İstanbul karması aracın da yapılacağı bildirilen güreş müsabakaları, güreşçilerin izin vasiyeti müsait olmaması yü- uııuneeyt:
«ünden yapüamıyacaktır. I yakalanmış olan, mistin uziaş-Biger taraftan havanın mu-itarma komisyonu Türkiye de-halefcli yüzünden Fransız gü-jlegesl Hüseyin Cahit Yalçın reşçileri dün hareket edememiş bugün tehlikeyi atlatmış glbl-îerdir. I dir.
Yalçın tehlikeyi atlattı
Cenevre 23 (AA. )— Birkaç giin evvel İki taraflı zatürreeye
ferdir.
asliye ceza mahkemesinde devam edildi. Reşat Aydınlı İle Başbakan arasındaki muhavereyi tesbit eden malûm plâkların mahkemede dinlenebilip dlnlenemlyccegi hakkında mahkemece Radyoevi müdürlüğlyle Milli Emniyet Başkanlığına yazılan tezkerelere gelen cvap okundu. Bunlarda, bu plâkların ancak Radyoevindeİd sabit makinelerle dinlenebileceği blldi-Tİmekteydi.
Müteakiben söz alan sanık vekili Emin Akyüz. suikast ihbarının yapılmış olduğu İddia edilen Milli Emniyet Başkanlığının resmi bir makam olamıyacağını beyan ederek, bunun böyle olup oimaçhğmm tesbltinl istedi.
8öz alan savcı. Milli Emniyet Hîzmetleri Başkanlığının vazifelerini tâyin eden, teşkilât kadrolarını gösteren bir kanun mevcud olmadığını, yalnız Başbakanlık teşkilât kadrosunda Milli Emniyet teşkilâtı gösterilmekte bulunduğunu anlattı.
Reşat Aydınlı, mahkemenin plâkları dinlemekten kaçındığını, hâkimin, karar vereceği sırada savcının da İçeride bulunmasından bir İstişare havası ls-tişmam ettiklerini söyledi.
Savcı; bu seklideki sözlerin de iftira olduğunu söyliyerek mahkemeyi savcılıkta istişare keyfiyetinden tenzih ettiğini belirtti.
Bundan sonra şahit olarak dinlenmesi mukarrer bulunan Milli Emniyet Başkanı Naci Perker salona alındı. Naci olanlar ı anlatarak. Aydınlıyı yanma kabul etiği zaman; «Memleketi felâkete götürmesi muhtemel bir endişe ile mahmulüm» diye söze başladığını, kendisinden, bunun ne olduğunu sorunca; Millet Partisi mebuslarının iki toplantı yaptıklarını, birinci toplantıda, General 8adık Aldo-ğan, Osman Bol akbaşı ve Fuat Amanın. İnönüniln kendilerini bertaraf etmeden, kendilerinin İnönüyfl bertaraf edeceklerini söylediklerini, bunun üzerine Aydınlının, büyük bir devlet ■damı ve memlekete hizmet etmiş olan înönünün bertaraf e-d 11 meşin İn fena bir şey olduğunu söylediğini, fimi Heyetteki toplantıdan sonra Ama ve Bö-liikbaşının General Badik Atdo-ğanın evine davetli olduklarını, kendisinin de davetli olduğunu, fakat karısının hastalığını bahane ederek gitmediğini, yemekten sonra gelmesi İçin yapılan ısrarlar karşısında Aldofta-nın evine gittiğini, kendisine, Inöniiyü imha etmekten vazgeçildiğini, şimdi Boyarı bertaraf edeceği», dediklerini söyledi.
Ve bilâhare keyfiyeti Başbakana bildirdiğini, Başbakanın | da bir gün kendi makamına ge-
I
olunca da, gençleıımiz, beyhude yere heyecana Kapılıyorlar. Lüzumsuz yere yoruluyorlar >
Necmeddin Sadak bu vesile He. bilhassa dış münasebetlerimizi alâkadar ed-.n meselelerdeki nümayişlerin her «aman faydalı olmadığını, bilâkis hazan devlete çok zararlı olduğu nu kaydetti. Gençlerimizin asil heyecanlarını takdir etmekle beraber, nürfıaylşlırrln her zaman gençlerin vakar ve asalet çerçevesi İçinde kalmadığını, zira kalabalığa karışan türlü tahrik unsularının, TürkiyeninLL f betlerim bozacak te-Q zahürler yaptıkların., bu ba-fi kundan bu gibi nümayişlerin,^ devletin yüksek mentantlfrine.| zarar vermesi ihtimali daima O galip olduğunu anlatarak beya-nalına şu tavsiye Ue son verdi: Q «Şuurlu vatansever gençleri--— mizin bu gibi nümayişlerden fc_ mümkün olduğu kadar sakın- (D malarını, bu kürsüden rica et- > meği bir vazife sayarım.»
Bu İzahattan sonra tekrar söz Q) alan Cevdet Kerim tncedayr,^ Kibrisin bir tarihçesini yaptıktan sonra. ingiJtercnln günün Q ■ ■ ■ ■ tu adadan müstağni
lerek Reşat Aydınlıyı bizzat dinlediğini, ve bu muhaverenin de plağa alındığını anlattı.
Bu sırada söz alan müdahil avukatlarından Nureddln Ar-dıçoğlu, yapılan iftiranın İki cepheli olduğunu, biri Celâl Ba-yardan Kâzım Özalp vasıtasiy-le Cumhurbaşkanına, diğeri de Reşat Aydınlatan Milli Emniyet Başkanlığına olduğunu soyliye-rek: «Biz burada iki maznun istiyoruz» J«il. Ve Başbakan Şemseddln Günaltay. Kâzım Özalp, Celâl Bayar, Şahin Lâ-çin, Ahmet Tahtakılıç. Ahmet İhsan Gürsoy, Cihat Baban ve Dr. Tahsin Tula’nm şahit olarak dinlenmelerini İstedi.
Savcı, müdahil vekillerinin mahkemede politik hislerle hareket ettiklerini, dinlenmelerini istedikleri »ahitlerin dinlenmesine lüzum olmadığı mütalâasında bulunduğunu beyan etti-
Müteakiben hâkim Çelil Cev-herioğlu, Milli Emniyet teşkilâtının kanuni durumunun ne mahiyette olduğunun İlgililerden sorulmasına, komplo İşiyle alâkalı dosyanın mahkemeye gönderilmesi İçin savcılığa tezkere yazılmasına, rhevzııubahis plâkların Radyoevinde sabit bir makinede dinlenmesi lâzım geldiğinden, bu plâkların perşembe günü orada dinlenmesine, Reşat Aydınımın da cezaevinden radyoevlne getirilerek hazır bulundurulmasına. MIHI Emniyetten Mazhar Ergin, Necmeddin Aydınlı, Rüştü Oklar. Abdullah Topçuoğlu, Rüştü Topalın şahit olarak dinlenmelerine, Aydınlı-nın tahliye isteğinin reddine karar vererek duruşmayı lâtll: etti.
Jandarma
polis birleşecek
Tasarı Meclise verildi
Dün akşam, bir İngiliz uçağı |FlnlkenJn 50 kilometre güneyinde denize düşmüştür. Pilot kazadan az evvel SOS çekmiş ve imdat İstemiştir. Bunun ii-zerlne Ankaradan ve Adanadan kaldırılan İki uçak kazanın vuku bulduğu bölge üzerinde araştırma yapmışsa da hiç bir netice elde edememiştir.
Vaziyetten derhal haberdar edilen Antalya valisi elde mevcut bütün deniz vasıtalarile araştırmalara iştirak etmiştir-Kazaya uğrayan uçağın bir yolcu uçağı olup olmadığı anlaşılamamıştır. Fakat Roma, Atina ile Kıbns ve Beyrut arasında uçan tayyarelerin takip ettikleri normal yol bu olduğun dan kazaya uğrayan tayyerenin bir yolcu uçağı olması ihtimali varit görülmektedir,
Yeşilköyde dünkü uçak kazası
Pilot Orhanın İdaresinde tamirden dün kalkan Dv. Hv. Yollan yolcu uçağı, Yeşilköyde İniş yaparken, platin kayması neticesinde tarlaya sol kanadı üzerine düşmüştür.I e] sanayi ve madenlere alt ka-
c— Bu hususta bir kaç söz söylemek ve bilhassa Kıbrıs münasebetiyle yapılan nümayişlere kısaca temas etmek İsterim. Kıbns meselesi dly(: bir mesele yoktur. Bunu havil saman evvel gazetecilere de açıkça söylemiştim. çünkü Kıbrıs bugün, ingüterenln hâkimiyeti ve İdaresi altındadır w» İngiltarenln Kıbrısr başka bir devlete devretmek niyetinde veya temayülünde olmadığı hakkında kanaatimiz tamdır. K»brurta yapılan hareketler ne olursa olsun __
vc bunları yaptıranlar kim o- I birinde bu adadan müstağni 1 tıraş olsun, İngiltere hükümeti ı kalırsa adayı teslim edeceği mal Kıbrıs adasını, başka bir dev- sahibini elbette bileceğini deJS lete devTctmlyecektlr. Bu böyle I anlattı. C0
-------------------------------------- 2
işletmeler Bakanlı-0
ğı teşkilât kanunu
Bütçe encümeninde dün hararetli münakaşalar oldu
Ankara 23 — Bütçe komisyonu öğleden evvel ve sonraki ı toplantılarında İşletmeler Bakanlığı teşkilâtı kanuna He meşgul olmuştur.
öğleden evvelki toplantıda devirt iktisadi teşekküllerinin bir İşletme Bakanlığına bağlı olmasındaki fayda ve mahzurları üzerinde durulmuştur.
Ahmet Tahtukıliç ortaya sürülen düşüncelerin Bakanlığın 1 kurulmastriı halletmeğe kâfi gel mlyeceğinl 1leri sürmüştür, saplanmış ve. İşletmeler Bakanlığına husu-" - • el sanayi ve madenlere alt ka-
Bu sırada uçakta bulunan 13 nunl yetkilerin de veriUp veril-yolcu heyecan geçirmiştir. Yol- mlyeceğl üzerinde münakaşa-culara bir şey olmamıştır.
Ankara 23 — Finike civarında denize düşen İngiliz uçağının Malta hava yollarına ait olduğu Ve İçinde yolcular bulunduğu anlaşılmıştır. Araştırmalar devam ediyor.
Zincir takmıyan motorlu vasıtalar
Şiddetle yağan kara rağmen tekerleklerine zincir takmıyan bir kısım motorlu vasıtalar ve bu arada otobüslerle taksiler şehrin bûytık yokuşlarını çıkamadıkları İçin hem seyrüsefere mani olmakta hem de müşterilerini güç vaziyete düşürmektedirler.
Evvelki gece bir kısım belediye otobüsleri de zincir tAk-madıklanndan Şişhane ve Dolma bahçe yokuşlarını çıkamamışlardır.
Belediye, bu hali gözün Önde tutarak hem kendi teşkilâtına, hem de 6 ncı şube müdürlüğüne tamimler göndererek - zincir takmayan motorlu va-«itaların seyrüseferine müsaade edilmemesini bildirmiş ve aykırı hareket edenlerin cezalandırılmasını istemiştir.
Bursa 23 (A.A.) — Jandarma genel komutanı ile Emniyet genel müdürü bugün Karacabey üzerinden Balıkcsirc hareket etmişlerdir.
Hareketlerinden evvel Jandar ma genel komutanı verdiği demeçte bir müddettenberl yurd içinde tetkik seyahatine çıkmış , kâri AZ m&ddplprîn bulunduğunu ve doğu illerimizi maddelerin
tamamen dolaştığını söylemiş. Jandarma ile polis teşkilâtının birleşlp blrleştlrllmlyeceği sualine cevap veren komutan bunun bir kanun mevzuu olduğunu ve halen bu meselenin bir tasan halinde Meclise verilmiş Olduğunu bildirmiştir.
Bakkallar
lar olmuş, neticede hususi sana yİ ve hususi maden İşletmelerinin bugün olduğu gibi. Ekonomi Bak an kışına bağlı kalınası yerinde görülmüştür.
Bu Bakanlığın devlet İşletmeler Bakanlığı adını alması üzerinde de müzakereler cereyan etmiştir.
satışından imtina ediyorlar
Başta Tekel bayileri olmak üzere bir çok bakkalın, yıllık mubayaat miktarını azaltmak I maksadlle sigara, ekmek, şeker gibi kân az alan maddeleri sat-|T* TiMr*»1 maktan vazgeçtikleri görülmek- Anılan çimento tedlr. Bunlar gelir vergisinden'---
kurtulmak İçin bu maddeleri I_____!
satmamaktadırlar. Tekel idare-1 sinin gittikçe azalan sigara sa- TOrs’tom tış yerleri yerine yenilerini aç- st«rlin tırmak «orunda kalacağı anla- «uiçe şılmaktadır. I
ŞİBKET HİSSO-EB»
w-
9510
S 1«
15 —
Maddelere geçildikten sonra, İşletmeler Bakanlıftuıa devredilecek iktisadi teşekküllerin neler olacağı ve nasıl devredileceği üzerinde konuşmalar otmuş Ve 4951 sayılı kanunla Başbakana, devlet dairelerinin nereye bağlı olacaklarını tâyin yolunda tanıdığı yetkinin yalnız kabine kuruluşunda mı. yok sa her lüzum görüldükçe mi, tatbik olunacağı usun boylu tartışmalara yol açmıştır.
Nihayet bu devir işlerinin kendi kanunlarına göre yapılacağı şekli kabul edilmiş, komisyon saat 19 da toplantısın* son vermiştir.
Yarın teşkilât kanunu maddeleri görüşülecek, undan sonra işletmeler Bakanlığı bütçesine geçilecektir.
Seçimkanunu
(Baş tarafı 1 inci Mhifedel
8AMAFLARDA ALTIM
şekkül etmiş olan bu heyetin ittifakla kabul ettiği prensipl sayın Nihat Erim, anayasaya muhaliftir diye nasıl reddeder?» demiş ve seçim muhakemesinin kanundan çıkarılma»uun mahzurlarını anlaUnifür.
Yüksek seçim mahkemesine muhalif alan Nazım Poroy da. Meclisin. Jüri olduğunu, kendi azasım seçmekte rerbes bulunduğunu, ne kanunla, ne de Arayı umumiye ile mukayyet bulunmadığını beyan eylemiştir.
Bu arada söz alan Nihat Erim:
«— Şimdi müsaade buyuru-luru şu şeklide prensipl oya koyalım ve kabul edelim. «Mazbatalar hakkında son karar Meclisin olmak ürtıe bunları tetkik edecek bir yüksek seçim kurulu tesis prensipl kabul edilmiştir» diyelim.
«zıo
811
Sözleriyle. (mahkeme» isminin «kurul» a tebdilini teklif etmiş ve Nihat Erimin hükümet adına yaptığı bu teklif kabul edilmiştir.
Diğer maddelerin müzakerelerine yarın 'bugün) de devam edilecek t ir.

[AKŞAMSAK ŞAMg]
Reis kamçısı
Fiyakalı bir balıkçı, tablasına iri iri hamsileri doldurmuş: hir gün şu sembolik haykırşıla inalının reklamını yapıyordu:
— Rayis kamçısı...
Sordum:
— Reis kamçısı mı?
Omuzunu kaldırdı; ra-conlu şekilde kolunu ve elini uzatıp tablayı gösterdi;
— Benzemiyor mu, be a-bey?

Kırk sekiz saattir bütiin tablalar reis kamçısı dolu. Ne hamsi furyası mübarek! Evvelki gün. bir dostlar toplantısına, şehrimizin büyük balık ihracatçılarından bir »at gelmiş; âdeta «müjde!» dercesine:
— Senelcrdenberi görülmedik derecede hamsi tutuldu. Tuzlanmakla bitmiyor. Kilosu da 10 kuruşa demişti.
İnşallah, hiitün balıkçılar kazanmıştanım Fakır tıkara bul bol ver. hele ihracat olursa, lıütiiıl millet de onlar gibi kazandı demektir.
Müslümanlıkta, Kurban bayramının niçin fevkalâde bir bayram olduğunu biz Şarklılar nek âlâ biliriz, öy-« le köylerimiz, öyle evlerimiz vardır ki, buralarda, kurbandan kurbana et yenir.. Mukaddes kitaplarda da mucize niye, Beni Jsraıle. çölde kudret helvası yağdığı yazılıdır. Bövle bir hâdise, kar asırda bir kere kavimle-ri kurtarmış? Balık mucizesi ise, İstanbullu İLkarayı sabır i yu i (ve diğer sahillerimiz halkını} şu yaşadığımız netameli yıllar içinde, kaç kere, kac kere kurtardı. Kursaklara leziz gıdalar gitti. Betlere benizlere kan geldi.
Beşeriyetin düşmanlar: sınırlarımıza istilâ ordularını dayamışlarken ve ihtikâr pazarında iç düşman menafii hasisei hususiyesi nam ve hesabına har vurup harman savururken bir iktisat muhasarasının nâçar-lığı içinde çırpman halkımıza. Boğazın sularını yararak balık orduları fevç fevç imdada geldi.
Bu, Türk milleti lehine, kurbandan da, kudret helvasından da çok iltimaslı bir mucizedir.

Tabiatın harikulade lût-funu seyretmek üzere, dünkü pazartesi günü, sekiz sular ındia avın en civcivli merkezlerinden biri olan Salacak kıyılarına indim. Yunan vakanüvisleri, Dara ordusunun kalabalığını tasvir için, «her nefer birer ok atınca gökyüzü kaplanıvcr-di.ı> demişler. Fransızların meşhur mübalâğacısı da. rakibi Meşhedi ile şöyle bir mübahaseye girişmiş:
Fransız — Bizim körfezde o kadar çok balık olur ki, kovayı daldırır, dolu çıkarırız.
Meşhedi — Hele o bir şey mi? Özümüzün Hezer deryasında o geder çok balık olar kim, biz bir gova su almak isteyende balıkları iki yana iteriz, Govayı öyle daldırırız.
Denizin üzerinde ben diyeyim üç vüz, siz deyin beş yüz; büyüklü küçüklü o kadar çok balıkçı teknesi vardı. Ve bunlar, ha daldırıyorlar. ha daldırıyorlar, türlü âletle.i,' öyle çok balık tutuya rlardı ki, hilâfsız, su *. kesimleri tehlikeli bir derinliğe inmişti. İskelenin burnundan sarktık; hamsiler kum gibi ayaklarımızın dibinde kaynaşıyor. Bir çocuk, yanımızdan geçen sıvırya dolu bir sandalın kürekçisine. heyecanla:
— Kepçeni daldır, bak bak geçiyorlar... - dedi.
Balıkçı. ayaklarını bile kımıldatacak yer bulamıyordu: sandalı öylece hamsiyle dolu. Baktı, başım salladı; ve kepçeye davranmadı.
Biz de saatimize bir göz attık. Bif çeyrek, yirmi dakika vapur geç kalmış. Üsküdarlılardan biri:
— Hamsi akınından yol açamamıştır - deyince, ak-lınıı üleş lıed mm sözleri geldi.

Vapurumuzla beraber do-
Ticaret ve Sanayi Odası
Sanayi Odası kurmak isteyenlere verilen cevap
Ticaret ve Sanayi Odalarına yeni bir şekil vermek ve bu od ulan müstakil bir hüviyete kavuşturmak maksadıyla hazırlanan kanun tasarısı Büyük Millet Meclisine sevkedllmeden önce Ticaret Komisyonunda müzakere edilirken bir kısım sanayiciler ayrı bir sanayi odası kurulması teklifini ortaya at-mallar ve bu teklif sanayiciler çevresinde müsbet bir tesir yaratmıştı. Bu meseleyle Uglll olarak geçen hafta Ankaraya temaslar yapmıya giden Ticaret ve Sanayi Odası heyetiyle sanayi birliği heyeti şehrimize dönmüşlerdir. Ancak sanayi birliğini yani ayn bir sanayi odası fikrini müdafaa ve temsil eden heyet üyelerinin Ankara temasları hakkında basına yanlış malûmat verdikleri veya bu malûmatın ilgililere yanlış aksettiği anlaşılmaktadır. Zira bu çevrelerin iddialarına göre yetkili çevreler ayrı bir sanayi odası kurulması fikrini kabul ve tasanda buna göre tâdilât yapmayı taahhüt etmişlerdir. Hal-bukl bizim yetkili çevrelerden aldığımız malûmata göre va-ı ziyet şudur: Ankaraya giden' heyetlere verilen cevaba göre bir yerde ayrı bir sanayi odası açmak İçin o yerde bulunan sanayicilerin yüzde altmışının imzalarını İhtiva eden bir dilekçeyle resmi makamlara müracaat etmek lâzımdır. Ticaret ve Sanayi Odası kurmak için de bu şart lüzumludur. Fakat böyle bir şart, esasen mevcut duruma herhangi bir yenilik İlâve etmemektedir. Çünkü hilen meri olan Ticaret ve Sanayi Odaları Kanununda da bu şart vardır. Şu halde yeni kanun çıktıktan sonra bilfarz îstan-bulda ayn bir sanayi odası kurulması İçin çalışan bir kısım sanayiciler bu İsteklerini gerçekleştirmeye çalışırlarsa. İstanbul da mevcut iki bine yakın sanayicinin yüzde altmışına tekabül eden 120o ünün imzalarını muhtevi bir dilekçe tanzim etmeleri İcap edecektir. Halbuki İstanbulda mevcut sa-anylcllerln hemen hepsi bugün İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlıdırlar. Ayn sanayi odası kurmak İsteyenlerin, İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasına kayıtlı olan bu sanayicilere hem ktndl fikirlerin! kabul ettirmeleri, hem de bunlan kurulacak ayn bir sanayi odasının vücut ve hayat bulabilmesi için lüzumlu maddi fedakârlıklara sürüklemeleri lâzım gelecektir. Bugünkü şekliyle dahi İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasından şikâyetçi olmayan, yarınki şekliyleyse bu odayı büsbütün benimseyecek olan sanayicilerin böyle garip bir teklife yanaşmıyacaklan da ilk nazarda anlaşılmaktadır.
Et, kömür fiatleri
Kontrola rağmen yükseliyor
Et fiatleri 280 kuruşa fırlamıştır. Bazı semtlerde ise koyun eti 3Oo kuruştan satılmağa başlamıştır.
Mangal kömürü İse perakende olarak 25 kuruşadır. Karın yağmasını fırsat bilerek halktan fazla para almağa kalkan esnafın cezalarındınlmasını belediye, kaymakamlıklara ve murakıplara tamimle ve direktiflerle bildirmekte ise de bu emrin müessir olamadığı et ve kömür flatlerlnin süratle yükselmesinden belli olmaktadır.
Belediyenin elinde oldukça Şiddetli müeyyideler vardır, în-. safsız satıcılara bunların tat-I blkile sebepsiz yere pahalılık ı yaratanların cezalandırılması icabetmektedir.
lu kaykılar geliyorlar, geliyorlardı. Köprüye çıkınca, Bahkpazarına doğru saptım, Fiatleri merak ediyordum. Dükkânlarda, etiketlerin, saat dokuz raddelerinde 100 kuruş rakamını dahi, hamsilerin üzerinde ibret levhası gibi direttiklerini gördüm.

Neredesin reis kamçısı? (Vâ - NÛ)
Lübnan mektupları Lübnanın dış ve iç durumu, Meclise yapılan bir teklif
Muhalif mebuslar,kendileri de dahil, herkesin mal beyanına tâbi tutulmasını istiyorlar
Lübnanı ziyaret eden Edib Şlşaklı (sağdan itibaren Edib Şişaklı, Lübnan Savunma Bakanı Metil Arslan, Edib Şişaklı’rjı en sıkı iş arkadaşları albay
Aıiı Abdülkcrim vc Şevket Şuknyr
Beyrut (Hususi muhabirimizden) — Birleşik Amerika devletinin dünyanın dört bir köşesinde mevcut elçilik ve konsolosluklarından ziyade elçilik ve konsolosluklara malik olan küçük Lübnan, ocak ayının ikinci haftasında birçok İç ve dış siyaset faaliyetlerine sahne oldu-Akdcnlzln cüssesi küçük, fakat özü büyük bu köşesi, sık sık ve sıraslyle, Amerikan ve İngiliz devletlerinin hlmayetkârane okşayışlarına mazhar oluyor ve bununla övünüyor-
İşte bu hatta da Akdeniz birinci İngiliz kruvazör donanması komutanı amiral Louls Moun-batten'in forsunu hâmil Llver-pool zırhlısı Beyrut limanını resmen ziyaret etti. «Bu güzel memleketi ilk defa ziyaret ediyorum; çok memnunum» sözleriyle duygularını ifade eden, Hlndlstanın artık tarihe karışan Kıraliık nabl ve ıBourma Kontu) unvanının hâmili amiral, başta Cumhurbaşkanı olduğu halde. Lübnanın devletlerarası protokol mucibince ziyareti lcab eden makamlarını ziyaret ettikten maada karşılıklı ziyafetler verildi ve dostluk gösterileri yapıldı.
Mısırda Nahoş Paşanın iktidarı eline almış olması, Arap Birliği devletlerinde muhtelif tesirler hasıl etti Lübnan, siyasetini dalma on ağır basan gru-po muvazi yürütmekte olduğundan, bu defa da Kil kıyılarında husule gelen bu önemli değişiklik gelişimine ve diğer Arap devletlerinin hareket hatlarının katileşmesine intizar etmektedir.
Suriye İle mevcut İktisadi ve ticari münasebetler, hiç de ar-ru edlldiğ ikadar samimi değildir. Suriyî, evvelce mevcut Lübnan bakımından halen yürürlükte olan anlaşmayı bozmuş ve kendi İaşesi için dışarıdan buğday almağa mecbur olan Lübnanı buğday ihracını menetmiştlr. Bu iki kardeş cumhuriyet arada mevcut gümrük birliği anlaşmasına uygun olarak gümrük vuıldatının vC gümrük memuriyetlerinin paylaşılmasında. tıbbi müstahzarlar, ecnebi menşeli ma-mûl yünlü ve pamuklular gibi emtianın Lübnan-dan Suriyeye, eskiden olduğu gibi .kayıtsız İthalinde. Lübnan ve Suriyeye giriş vizelerinin karşılıklı olarak tanınmasında, iki devlet paralarının arasındaki ve Lübnan lehindeki farkın teshilinde veya büsbütün kaldırılmasında bir türlü anlaşamamaktadıriar; bu İse her İki memeketln alışverişini matlup hareket ve gelişmeden mahrum etmektedir.
Yarbay Şieaklı Beyrut’ta
Suriyede sun darbenin kahramanı yarbay Adib Şlsaklı. on gün* evvel darbe arkadaşları iki subayı da yanma alarak Mısıra ve Suudi Arablstona bir
ziyaret yapmış idi; Şama avdetinden bir hafta sonra yanında yine aynı arkadaşları olduğu halde (Beyrut) a geldi. Doğruca Lübnan ordu komutanı general Şehab'ın dairesine uğradılar ve beraberce Milli Savunma Bakanı Emir Mecit Arslanı. Başba-I kanı ziyaret ettikten sonra Cum hurbaşkanlığı defterine İmzalarını attılar. Macera ve sergüzeştlerden uzak yaşamak isteyen Lübnan hükümeti komşu subayların bu ziyaretine siyasi bir mâna verilmemek için her türlü sıkı tedbirleri aldı ve bu adı geçen resmî makam sahiplerinden maada hiç kimse Ue gö rüşmemelerine çok dikkat etti; Suriyede günün kahramanı olan bu subaylar hükümet konağında ve öğleyin yemeğinde Norm an d y otelinde şereflerine verilen ziyafet esnasında, gazetecilerin değli, mebusların dahi kendilerde görüşmelerine müsaade edilmedi.
Başbakan Riyad Sulh, gazetecilere yaptığı beyanatta bu ziyaretin snf bir dostluk ve komşuluk ziyareti olduğunu kati bir İfade ile ve şüpheye mahal bırakmayacak bir tarzda açıkladı.
İç siyaset
Dış siyaset alanında bu olaylar kaydedilirken iç siyaset sahasında da bir çok hareketler oldu; Muhalefet, hükümete karşı hücumlarında devam ve iddiasına göre hile ve fesat Ue meydana gelmiş olan Millet Meclisinin feshinde ve yeni demokratik - lilk seçim yasasının yapılmasında ısrar ediyor. (Bu hükümet, meşru değildir: Lübnanı temsil etmiyor.» diye Arap Birliğinin son Kahire kongresine telgraf çeken liderlerinden Kâmil ŞAMUN, Bağdadı Suriyede Sami Hlnnavl'nln hükmü yürürken ziyaret etmiş İdi. Zevcesi tnglllz olan bu lider, şimdi de (Londra) ya hareket etmiştir. Muhalif basının İddialarına göre bu ziyaret siyasi mahiyettedir: ve hükümet bu faal, cevvel siyasi hazmının hareketlerini kontrol İçin umum emniyet müdürünü başka bir etiket atımda (Londra) ya göndermeğe karar vermiş bulunmaktadır
Asayişin matlup bir halde olmadığı da her renge mensup gazeteler tarafından hemen her gün bir çok hırsızlık, yankesicilik. yol kesme vakaları misal gösterilerek. İddia edilmektedir. Bu meyanda bin kü-sûr metre yükseklikte olan ıHERMELı dağlık mmtakasın-da sakin DANDAŞlcırın durumları başlıca misal olarak öne sürülmektedir. Topu topu üç yüz elli mevcutlu olan bu dağlılar etraf köylere yaptıkları silâhlı akınlar esnasında İçlerinde polis ve jandarma da bulunan bir cok adamlar öldürmüş ve yaralamışlar ve yüz binlerce liralık mal gasbetmlş-lerdlr. Tevkifleri için adliyeder. çıkarılan müzekkereler bir tür-
lü İcra edilememektedir Hükümet bu kabile aleyhine askeri bir sefer tertip etmek niyetinde olduğunu ve Suriyeye kaçmamaları İçin Şam hükûmetlle mutabık kaldığını İlân ettikten sonra bu Asi mıntakanın mebusu olan Millet Meclisi Başkanı araya girmiş ve bir hafta içinde dört defa bu kabile büyüklerle ve hasseten şefleri Mustafa TAAN DANDAŞİ ile görüşmüştür. Neticede hükümet tevkifleri hakkında müzekkere kesilmiş olan başlardan üçünün cürümlerini affettiğinden onlar da yine İkinci ve yakın bir af vâdlle sanıklardan beşinin teslimine muvafakat eylemişlerdir. Hak ve kanun hâkimiyetin! İsteyen mahfille’' tablatlle bu garip hal şeklinden memnun olmamışlar ve hükümetin hukuku ibadı ve hukuku umumiyeyi af salâhiyetine malik olmadığı tezini İleriye sürmüşlerdir.
Yine muhalif mebuslar en yüksek Devlet makamından en aşağı memura kadar, mebuslar da dahil, herkesin mal beyanına tâbi tutulmasını istemekte ve bu İşe dair Meclis Başkanlığına, liderlerinden sosyalist Kemal Cambulat eliyle, bir proje vermişlerdir- Bu projeye göre tahkikat asıl şu aşağıdaki İşler hakkında yapılmalıdır:
1 — ithalât lisansları ve döviz müsaadeleri.
3 — (Filistin) için toplandığı iddia olunmuş olan yardım paralarının sarf ve istihlâk şekil.
3 — Amerikadan arta kalan ordu levazım, teçhizat ve silâhlarının satm alınması.
4 — KHALDE uçak meydanının istimlâk işleri.
5 — «Yoksullara bir kuruş» adı altında toplanan paralar.
fl — Harb kazançlarından a-lınuı vergilerin hesaplan.
Maronltlerln (yerli Hristlyan katollk) şefi PÎYER CEMAYEL, Lübnanın hail hazır feci ve müstebldane durumundan birinci derecede mesul tuttuğu Başbakana hitaben yayınladığı bir mektupta şöyle diyor:
«Siz her vakit sokak adamlarına, halk kitlelerine dayandığınızı ve anların bir çoğunluk teşkil ettiklerini ileriye sürüyorsunuz. Biz bu iddianızı reddediyoruz- Siz belki bizi tahrik ederek sokağa indirmek sonra da elinizdeki resmi salâhiyete güvenerek hükümet kuvvetle-rlle çarpıştırmak ve ezdirmek ve bizi âsi menzilesine düşürmek sevdasındasınız. Biz bu tuzağa düşmlyecek kadar akıllıyız. Haltaıi çoğunluğunun sizin tarafta olmadığını ispat için yegâne çare, yeni ve hür bir seçim kanuniyle yeni seçimlere gitmektir. Siz buna cesaret e-demlyorsunuz. Edemezsiniz. Hür rlyet ve istiklâllerine âşık olduklarını tarih boyunca İspat etmiş olan Lübnanın hakiki evlâtlan (yani Maronttler) bir ecnebi İşgal ve İstilâ tehlikesi (Arkası 1 od sahifede)
Nöbetçi eczaneler
Sağlık müdürlüğü yeni kararlar verdi
Geceleri nöbetçi olan eczaha-nelerln kolaylıkla bulunmadığı hakkında bazı şikâyetler vaki olmaktadır. Bu hali gözönünde tutan Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürlüğü, nöbetçi eczahaneler hakkında yeni bazı kararlar vermiş ve alâkalılara bildirmiştir.
Bu yeni ve yerinde olan kararlara göre eczacılar demeği, her, gün bir sabah, bir de akşam gazetcslle nöbetçi olan ec-hanelerin listesini ilân ettireceği gtbi ayrıca yine her gün nöbetçi olan eczahanelerin telefon numaralarını telefon idaresi istihbaratına bildirecektir. Bu surette lüzumu halinde isteyen gazetelerden, İsteyenler de telefon İdaresinin (01) numarasından semtindeki nöbetçi ecza haneyi öğrenebilecektir. Ayrıca eczahanelerin kapısındaki ışıklı dolaba da yine nöbetçi olan ecz abonen in ismi yazılacaktır. Bu yeni kararın tatbikine bu hafta İçinde başlanacaktır.
Mühim ilâçlar ucuza mal olacak
Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı hayati mahiyette olan mühim ilâçların ithali İçin 90 bin dolar tutarında döviz temin etmiştir. Bu para ile evvelâ verem tedavisinde kullanılan ilâçlarla diğer mühim olanlar getirtilecektir.
Bakanlığın bu bttsustaki tebliğini Sağlık Müdürlüğü firmalara bildirmiş, firmalar da siparişlerini vermeğe başlamışlardır.
Şimdiye kadar şehrimize gelen İlâçların mühim kısmı takas Ue ithal edildiğinden pahalıya mal olmakta idi. Dolarla İthalin maliyeti daha ucuz olduğundan bir ay içinde gelmeğe başlayacak mühim ilâçların flatlerinde yüzde 30-40 arasında bir ucuzluk olacağı tahmin ediliyor.
RADYO
İSTANBUL ftADYOSD
Ögl» va Ak««m Pıoçnmu
us? Açını ve pr(nra>nUr.
13 .ÖO Haberler.
13.15 Kıryık jarkı ve türküler (Pl.l
13.30 Karttık halı! müzik
13ŞO Şarkı ve tOrlrOlef Okuyan: Rikkat Uyanık. Çalanlar: Hakkı Derman. Şerit İçil. Saiâhad-din Pınar,
1IJO Ev kadını «salı,
14.40 Dam mtal(l İPİ > 13.00 Procrımlar ve kapanı».
17.57 Aftlıt Ve programlar.
n.oo D>m mantı (PL) -
10.30 Sadi Yaver Ataman memleket havaları se» vc m tophılutu konseri.
l®,00 Haberler.
19.15 Hatıl ara mürteı (PL».
13.30 Radyo senfoni erkestram kon-»eri.
30.00 Memleket tüıka.-erl. Yahya Bey otlu taraHmLuı
30.15 Şan soloları (P)_)
».30 Müak bilmccvlcrl.
30.45 Anadolu koy havalarından lıahtı örnekler
51.15 Fasıl heyeti kon «en «İsfahan. 23,00 Oda mütigı (Pl.ı.
23.35 Dan» mürit) (Pil-
23.45 Haberler.
33,00 Dam müzlti (Pl.ı.
23.15 Hafif ster mOilJI (PL).
33.30 Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSU
ÖOIs va aksam programı
1320 Açılış ve program.
12.30 Şarkılar
13,00 Haberler.
13.15 3 Piyano Ue melodiler (PL).
13.30 öçle Gazetesi.
13.15 Dört güreller »AylUyor (Fİ.). 14,00 Aktam protranu. hava raporu
ve kapan ıj.
10,00 M. S. ayarı.
la.OO.Karısık şarkılar
10.30 Radyo salon orkaslam,
19.00 M. S. ayan ve Haberler.
19.15 Geçmişle Bu «un
19.30 Yurtlan Sesler.
30.00 Hafif şarkılar (Pl.l
».15 Radyo Gaıetesl.
».30 incesaı (Şchııac fasla).
31.00 Temsil
31.45 Serbea Saat
33,00 Konuşma.
22.15 San soloları.
23.45 M, S. ayan ve Haberler.
23.00 Kapanış.
YARIM SABAHKİ PROGRAM
1.3Ö M. S. ayarı.
7,31 FUrry Horllck orkestrası (PL).
7,45 Haberler ve hava raporu.
9.00 Zeybekler (PL).
8,15 10 dııklka keman (PL).
MS camin protratnı
8.30 Hafit parçalar IFİJ.
S.oo Kapantf.
I TURAL
I^KSÜRJfiÜJtEŞER
İSTANBULHAYATI
Mağdur olan öğretmenler
Ortaokul öğretmeni bir okuyucumdan aldığım mektupta şöyle deniliyor:
(31 aralık 1948 tarihinde yürürlüğe giren 5242 sayılı İntibak kanunu ile ilkokul öğretmenleri mağduriyetten kurtarıldılar Fakat aynı kanunun bükümleri içine girdikleri halde orta tedrisatta çalışan ve ilkokullardaki meslektaşlanyle aynı maaş kademelerini takib ederek onlarla müsavi durumda bulunan bizler bu kanundan istifade edemedik.
Bizimle aynı senede muallim mektebinden mezun olup hâlen ilk tedrisat kadrosunda vazife gören arkadaşlar 5242 sayılı kanunun verdiği hak gereğince asil maaşları elli liraya çıkarıldı-11 ğı gibi bir buçuk sene de kı-Q dem hakkı kazandılar. Hal-Zp buki biz vaktiyle ilk tedrı-^j sat kadrosundan orta ted-*^ risat kadrosuna geçirildiği-'^ miz için bugün kırk Ura asil maşla çalışıyoruz ve bir bu- C çuk yıllık kıdem hakkını da.2 kaybetmiş bulunuyoruz. (D Va2ifeve başladığımız zamandan beri geçen yirmi iki > buçuk sene zarfında liselerde ve muallim mektebinde q ders okutup mezun ettiğimiz t_ öğlenciler hile ilkokul öğ-*^ retmenliğinde 5242 sayılı *** kanundan istifade ederek,^ bizim tabi bulunduğumuz "O muajTren terfi müddetlerini (D beklemeden ve o dereceleri geçirmeden terfi ettiler.
Bu terfi kanunundan bizim faydalan di n İmam amı- U zm sebebini anlıyamadık.u
Bu garabetin sebebini biz de anlıyamadık. Memleket kültürünün temelini kuran ilkokul öğretmenlerinin terfihini hepimiz candan dileriz. Mümkün olsa da maaştan hakikî refah derecesine çıkarılsa. Bu meyanda, onlarla müsavi durumda bulunan meslektaşlarının haklarını da gözetmek zaruridir.
İlk tedrisattan orta tedrisat kadrosuna geçmek bir öğretmenin sadece şahsî ar-zusiyle mümkün bîr iş değildir. Elbette bu geçiş, liyakat ve vazifede muvaffakiyet gibi bir takım şartlarla elde edilen bir imtiyazdır, binaenaleyh bir nevi terlidir. «Terfi» kelimesinin lügat mânası «yükseltmek» olduğuna göre, >lk öğretim kadrosundan orta tedrisat kadrosuna geçen kimsenin bu yükselişten manen olduğu gibi maddeten de faydalanması tabiidir.
MilletvekilJerimizden birinin bu hususta bir kanuu teklifi hazırladığını gazetelerde okuduk. Ancak, bu teklifte, 5342 sayılı kanundan faydalanmak için ilk öğretim kadrosunda on bey seneden fazla çalışmış olmak şartının ileri sürüldüğünü de gazete yazdı. Bu şart konulduğu takdirde hâlen orta tedrisat kadrosunda vazife gören öğretmenlerin istifadeleri gene imkân sahasına giremiyecektir. Sayın milletvekilimizin teklifinde bu ciheti ehemmiyetle göz önünde bulundurmasını ve Büyük Meclisin, ilk tedrisat kadrosundan orta tedrisat kadrosuna geçmiş olan öğretmenlerin mağduriyetlerinin devamına meydan vermemesini temenni ederiz.
Cemal Refik
Çocuk esirgeme balosu
Haber aldığımıza göre Çocuk Esirgeme Demeği tarafından tertip edilen yemekli balo 4 Şubat Cumartesi akşamı Taksim Belediye Gazinosunda verilecektir.
EkscrlyeU.nl şehrimizin güzide ailelerine mbnsup hanımların teşkU ettiği bir komite hafta-lardanberi bu balonun mükemmel olmasını temin İçin çalışmaktadır.
İstanbul halkının ve bilhassa zenginlerin kendilerine çok kibar ve eğlenceli bir gece sağlayacak olan bu hayır İşine iştirak hususunda her sene gösterdikleri alâkayı bu defa da gösterecekleri şüphesizdir.
Yarın matinelerden itibaren
[ ‘Gazeteler, Gazeteciler
HhnıedEmiD,Abdiilhaınjdj
Milletlerin Garip Adetleri
İPEK sinemasında
toplananlar — Garip bir koku — Abülha-mide verilen jurnali ar — Padişahın telâşı, tahkikat yapılıyor —- Birer maaş verilmesi için irade
1900 senesi..- Ahmet Emiş Yalman henüz 11, 12 yaşlarında bir çocuktur, ağırbaşlıdır. Diğer çocuklar gibi o da koşar, atlar (Ahini t Emin kıza boyuna rağmen yaman koşuculardandı) fakat daha, ziyade okumaktan nrvfc alır. Simit* daima birin-eldir. Mektep kitaptan dışında seyahatnamelere bayılır. Juies Verne'in bütün eserlerini âdeta ezberlemiştir.
Bu fazla çalışma ve okuma yüzünden hastalanmıştı. Aralara bir takınla hisseder, sanki rahatça nefes alamazdı Babası rahmeti! Osman Tevfik bey hoş sohbet. ahbabı çok bir sattı: tanımadığı doktor yoktu. Oğlunu İstanbul'un belli başlı Imîtun doktorlarına muayene ettirdi. Bunların teşhisi şu noktada biri eşiyordu. «Çocuğun esaslı bir rahatsızlığı yoktur. Bahsedilen ânzaJar fazla zihin yorgunluğunun neticesidir. Çok] okumayacak, açık havada geze-j cek, sıkıntı duyduğu zaman kolonya koklayacak, yarım fin-' can rüya dört beş damla ko-Jonya damlatarak bıınu içe-tek.»
Bu tavsiyeler üzerine Ahmet Emin pantolonunun cebinde, «amanın en iyi kolonyası olau Atkinson kolonyasından bir şişe taşımağa başladı.
Osman Terfik bey İdare! Mahsurda (şimdiki Denizyolları idaresi) mümeyyizdi Alime t Emin her akşam gidip babasını alır, birlikte çıkarlar, sandalla bir gezinti yaparlardı. İdarel Mahsusa, Galatada şimdi Bebek tramvaylarının durdukları yerin arkasındaki sokakta büyük bir binada idi. Burası daima müthiş kalabalıktı ‘ ‘
pur, batı, lan ele _ _ kalan maaşlarından hiç olmazsa birinin verdirilmesini temin etmek isterlerdi. Şikâyetlerinde pek haklı olan bu denizciler sert konuşmaktan, hattâ tehditten çekinmezlerdi. Bunun İçin muhasebeci bucak bucak saklanır, bazan saklanacak yer bulamayınca, arka kapıdan çıkıp giderdi.
Garip bir koku!
Ahmet Emin bir gün babasını almak üzere daireye geldiği zaman tuvalete gitmek ihtiyacını duydu .Burai!a küçük bir dikkatsizlik yüzünden cebindeki kolonya şişesi düşüp kırıldı. Helalardan gelen herkesin alıştığı keskin amonyak kokusu yerine onunla karışan büsbütün başka, garip blr koku etrafa yayıldı. Koridorlarda toplananlar bunınlariyle geniş nefesler alıyor «Ne var, ne oluyor?» der gibi birbirlerinin yüzlerine bakıyorlardı.
Maaşlarını alamayan va-kaptanlan, mûrette-merdivenlerf, korldor-d oldurur, muhasebeciyi
geçirerek, tedahülde
Çinde doğum, çocukların tahsili ve imtihan usulü
Çocuğun müstakbel mesleği nasıl kararlaştırılır? Kızlara ev işi ve muaşeret âdabı dersi
/" Çeviren: '
| Hami BEKEM
Çinde bir çocuk dünyaya gelir gelmez, göbek şeridi kesildikten sonra çocuğun göbeği üstünde zeytinyağına batırılmış bir kâğıt parçası yakılır, bu
suretle hami olan sıcaklık nev- geçidi merasimi yapılır. Odanın zadın midesine tesir eder ve ortasına kurulmuş olan bir kapı çocuğa yaşama kabiliyetini ve- çerçevesinden, çocuk lınzırunun rir denilir. Doğumdan sonra, iştirakiyle ve zil gürültüleri ile loğusanın yattığı odada kırmızı geçirilir ve bu esnada çocuğa mumlar yakılır ve haziran, lo- yiyecekler ve kâğıt paralar ve ğusaya ve ocuğa hoş şeyler saire hediye edilir.
anlatırlar, çünkü yeni doğanın | Çoctlk bir yaşına bastığında, dünya,- galdltlnda hoş hikâye idcn hedlyel„ „erUlr ve bu-ve olayları ışllmasl ve «ratan nunla „rM,„ utan merasim korkmama» İhamdır. Lojma'yu|>lhr Bu „cı!,.lmdp kQ;:d|u kısa, hin» urun, bir müddet mumtar yakmaktan sonra, al-İçin tamla sayılama Hiç bir er- |tnin ata,knal„ „,lh„b, kek ve halta hiç bir yabancı da Mr Opalde biv lc„ri Wr doğum odasına giremez ve ta- kilap ,e mücevherat konulur, Susanrn yanına yaklaşanım. çocut b„ eJyann) ortasına o.
Evdeki doğum haberini ver- tbrtu!l,r Te aU1kat sdl!lr. Çocu-nıek için evin sokak kapısına (.u„ Bolüne ve eline l.eneisl ca-blr kilitle bir Inrmızı kipi ü- 2||, „„„ ç„„Cun
grinde bir oğlan veya toz ço- müstakbel mesleği tesbll olumlunun mevzuuablhs evde nur çocuklar onuncu yaştan, dünyaya geldlgl İlân olunur, tamamlayınca bu merasim ye-Bıraun üzerine kimse eve gir- nlli„, yapüır j„karda u,ah meçe cesaret edemez, çocupul 01una„ 5,.kUde 5„uS meslek doğumunu müteakip, derhal takvime bakar, gününün ve saatinin müsait Çocukların elbiseleri olup olmadığını anlar. Öğle vakti bir oğlan çocuğu dünyaya gelirse, yalnız çok yaşamakla kalmayacak, hayatla da mühim bir mevki sahibi olacak denilmektedir.
Öğle vaktinde doûğn kız çocuklar çok yaşamazlar, fakat gece yarısı doğanlar ise hayatta kalırlarsa dahi, talihsiz olur, fakat oğlan çocukları sevinç ve refah içinde lar denir.
Süt adı
Doğumun üçüncü günü nev-
| Saraya jurnallar
I Koridorlarda, merdivenlerde maaş derdiyle toplananların a-j I rasmda daima sarayın bir kaç adamı, bir kaç jurnalci bulunurdu. Bunlar denizcilerin konuştuklarını dinlerler, her hareketlerini tarassut ederlerdi.
Ortaya garip bir koku yayılması bunları telâşa düşürdü. Kokunun geldiği yer araştırıldı, içeride kırılmış şişe parçaları görüldü. Jurnalcılar hemen faaliyete geçtiler. Saraya «İdarel Mahsusanın helalarından birinden garip bir kokunun intişar ettiği, burası araştırılınca içeride şişe parçalan bulunduğu, bu parçaların bir bombanın eczasından olması muhtemel bulunduğu» yolunda Jurnallar götürüldü.
Abülhamid’in telâşı
Abdulhamit jurnallan okuyunca dehşetli telâşa düştü, derhal bir heyetin giderek tah-[zada ilk İsmi verilir. Buna da klkat yapmasını irade etti. Bi- «Süt adı» denilir. Bu isimde ço-nanın o kısmı kordon altına ' *
alındı.
Heyet gelip tahkikat yapar yapmaz İş anlaşıldı, kırılan şeyin bir Atkinson kolonya şişesi olduğu meydana çıktı. Tahkikatın neticesi, merak ve endişe İçinde bekleyen, Abdûlhamide. bildirildi. Padişah geniş bir nefes aldı. Fakat aynı zamanda, maaş derdiyle sizi ananları memnun etmek İçin, bunlara alacaklarına mahsuben birer maaş verilmesini irade etti_______________________ .... -------
retle denizciler, Ahmet Emin’ln yapılır, bu ziyafete ailenin bü-bllmeyerek yaptığı bir hareket (tün dostları ve taallûkatı hedl-netleesinde, sıkıntılarını hafif- ' ’
letmek İmkânını buldular.
Enis Tahsin TİL
babası doğum
daima yaşar-
cuğun doğumu anında vukıı bu -| lan her hangi bir vok.-ı veyahut hava durumu mânasına izafe' ten İsim alır. Meselâ doğum esnasında çok yağmur yağıyorsa. çocuğa »Çok yağmur- ismi I verilir. Çocuk mektebe başlayınca mektep adı kendi-ine ve-• rilır ve hattâ bu isim dahi üeri-, de yine değişir, fakat kızlar fru-ı tün hayatine a süt adı ile İktifa ederler. Çocuğun doğumunun .„_____j yirmi sekizinci günü doğum
Bu su-! evinde muhteşem bir merasim
MCAMMER KARACA OPERET Maksimde
Saat 20,30 da
SIZtN SOKAK
£6
J Matineler! Cumar
tesi pazar 15 te
yeterle gelllrer Bu merasim esnasında yeni doğan çocuğun anası alkışlar arasında çocuğu babasına verir ve babası da haziran önünde çocuğun kendisinin olduğunu beyan eder.
Çocuğun hemen başı tıraş olunur. Yalnız şakaklarında İki püskül saç bırakılır. Çocuğu ıkötü ruhların tesirinden ftzadc kılmak üzere çocuk için ölüm
Beyaz perdede milyonlarca insanı güldüren, ağlatan, heyecandan heyecana sürükleyen büyük blr artistin son eseri..
YILMAZ REİS
Türkçe sözlü: Başlıca yaratanları: «ALLACEBBEBT RtCRARD CONTE — MARJORİE MAİN
* ■ I
Sayılı kahramanların en şereflisi, Yeni Dünyanın tek yaratıcım KrİBtof Kolomb’un hayatından alınan Film Perşembe akşamı
LALE - ELHAMRA’da
RENKLİ.
KRıSTOF KOLÛMB
«Christopber Cotombu»
PREDEBİC MABC — KATIUJEEN RYAN’ıu
Tarih boyunca şanlı blr zafer olan Film harikası.
kapısına büyük harflerle İsmi ve imtihanda aldığı derece büyük ve altın yaldızlı İşaretlerle yazılır ve bu suretle gayet güzel bir şekilde gençliğin çalışması takdir ve tebrik olunur, ve ayni zamanda Çin sokaklarının ölü haline bir canlılık gelir. Son zamanlarda Çlnde Avrupa pedagoji usulleri de yer almağa başlamıştır.
Ve hatta çocuklara da bir dereceye kadar tahsil imkânları verilmektedir. Kız çocuklara bilhassa okuma ve yazma dersi verilir ve bilhassa kızlara el İşleri öğretilir. Kız çocuklara okuma ve yazma dersi almağa imkân verilmeden evvel, kızlara erkekleri nasıl selâmlayacakları, nasıl erkeklerin önünde eğilmeleri lâzım geldiği ve
kında ders verilirdi
Ev işi ve muaşeret âdabı
Güney Çiııde kızlar ev işi ve Çin adabı muaşeretini öğren, mek üzere yatılı kız okullarına dahi verilirler.
i çinde kaduı gayet aşağı bir ' mevkide sayılır. Bu hattâ bir ailede doğum vakasında bile tezahür eder, nitekim bir kız çocuğunun doğumu Çin ailesinde sevinçle karşılanmaz ve hattâ talihsizlik alâmeti diye kabul olunur. Bir ailede erkek çocuğunun dünyaya gelmemesi o aile için çok büyük şansızlık alâmeti denir. Meselâ Bu -Liang - Ho senatosunun generali, gayet munis bir erkekti. Fakat karısı ona dokuz kız çocuğunu birbiri arkasına dünyaya getirince kİ, diğer Çin erkekleri bu evliliğe daha evvel son verirlerdi, kendisine ikinci ' bir zevce aldı, yalnız oğlan çocuklar sülâleyi temadi ettirirler kaidesine nazaran, bir oğlan çocuğu istiyordu, ve ikinci zevcesinden hakikaten bir oğlu dünyaya geldi, fakat bu çocuk ta sakat olarak dünyaya geldiğinden öldü.
ı Bu şanssızlık, bir Çinliyi kısır-
ı Çocukların elbiseleri tamamen Çin rahiplerinin kisveleri gibi-dit. bu meyanda çocuk elbisesi üstüne bir çok muskalar, dini ı resimler ve koruyucu llfthla-' rın resimleri ve bunıı mümasil eşyalar asılır, çocuğun anası kotu ruhlardan çocuğunu korumak için her türlü bu gibi imkânlara başvurur ve hattâ ruhları şaşırtmak için bazan kız çocuklar, oğlan çocuğu veyahut oğlan çocuklar;, kız çocuğu kıyafetinde gezerler, ço-cılklar yedi yaşında mektebe başlarlar, bunlar çtn lisanının binlerce İşaretlerden ibaret olan okuma ve yazmayı öğre-, nirler ve hattâ Çin klâsik edebiyatı dersleri da daha llk-okulda tedrise başlanır. Mektup yazmağı. resmi talimat ve ı kontratları yazmağa ve oku-mağn başladıkları andan 111-baren yüksek tahsile başlaya- ( bilirler, tahü olarak rtatai ya- hta'yeyahMMdıtan'S’deto’ zdar vo 5!lr yazmaja da kabl- Bmdwı ç„.Llmg.H0
Uyeilerl olmasına d.kkat edilir. açü„cil blr ltcrbb,ye ,NeMbl
1 Tahsil hitam bulduktan son- tu_ Iakst ktndM d,, p
ra renttar İmtihana tabidirler, dürt yasma basnışfa. »akat kon-1 bu ımuhana bilaistisna herkes dlstoln k,dM Wr ,n. girebilir, yalnız berberler ile.
• artistler imtihan hakkını haiz’........ (Arkası 1 nel salıifede)
değillerdir. Bu imtihan usulü '' " " "*
ı bir iki bin senelik kuyudat ve ı talimat dahilinde yapılır. Blr ı çok mıntakalarda gençler imtihanı verdikten sonra, çok kurdeialarla süslü kisveler t giyerler ve bu suretle bilûmum i akraba ve dostlarını ziyaret ı eder ve imtihanı verdiklerini
• bildirir Ve tebrik toplarlar. I imtihan veren gencin evinin
bu bir
Itianbul Bcladlreıı Ş»bb rivihotv
Bu akşam Saat 20.30 da
DRAM KISMI
TEBEŞİR DAİRESİ
Yazan: Klabund
Tiirkçesi: M. Basir
Pazartesi »kjanıurı Dram Kumrnc* Salı akşamlan Korce u Kuuunda lemsi) velettir
S
YARIN AKSAM
M E L (=- K
SİNEMASINDA
ZORLU
Amerikada: Komedi filimler arasında blrLnctlik mükâfatını karanan hakiki şaheser.
MİSAFİR
(Sİtting Prctty}
En ince nükteleri fle... NefLs ve dayanılmaz derecede güldürücü sahnelerle Amerika aile hayatını gösteren r.efts ve eşsiz Süper film. Sizi 2 saat kahkahalarla güldürecek
Baş Rollerde :
ROBERT YOÜNG — CLİFTON WEBB ve
M A U R E E N O'nARA
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından
Bankamızın Etüd re Dış Muameleler Servisleri İhtiyacı İçin müsabaka imtihanı ile İngilizce veya Fransızca dillerinden birini iyi bilen memur veya raportör alınacaktır. İmtihana iştirak için asketiiğlnl yapmış bulunmak ve kırk yaşından yukarı olmamak lâzımdır. Bankamız tarafından ewelce açılmış bulunan lisan imtihanlarına girip kazanamamış olanlar bu İmtihana katılamazlar.
Yazılı imtihan günleri aşağıda gösterilmiştir:
20 Şubat Pazartesi saat 14 te İngilizce
21 „ Salı w 14 te Fransızca
22 „ çarşamba w 14 te Türkçe kompozisyon.
Yazılı İmtihanda kazananlar ayrıca sözlü İmtihana tabi tutulacaklardır.
Yazılı imtihanlar Ankara ve İstanbul'da, sözlü İmtihan Ankarada yapılacaktır.
Kazananlara imtihandaki muvaffakiyetleri, tecrübe ve kabiliyetleri ^özününde tutularak ücret veya barem aylığı verilecektir,
İsteklilerin 15 Şubat 1950 tarihine kadar Ankarada Umum Müdürlük Personel servisine, İstanbul ve İzmir'de Şube Mü-d ür Diklerin e müracaatları. (837)
Açık arttırma suretiyle arsalar satılacaktır
Yaiora Belediyesinden:
1 — satılacak arsalar Yalovada çarşıya 100, denize ve plaja 50 metre mesafede, Kaplıca yola üzerinde, denize, dereye nazır, meyva ve ç-lçek bahçeleri arasında en mutena manzarayı haiz olan 18 parça arsa ayrı ayrı, nısfı peşin ve diğer nısfı aylara müsavi taksim edilmek suretiyle iki sene taksitle 2490 sayılı kanun gereğince açık arttırma sureliyle sulılacakt ır.
2 — Bu işe ait şartname ve yapacakları bina tipi plânı belediyemizde her gün görülebilir.
3 — İhale 28/Şubat/1950 Salı günü saat 14 de Belediye Encümeni huzurunda yapılacaktır.
4 — Muvakkat teminat beher parselin muhammen kıymetinin % 7,S dur Arsalar 18 parsel olup her parselin tahmini metre nıurabbaı flatı 150, 200. 250 kuruştur. Gaye Yalovayı güzelleştirmek ve büyültmek amacına matuf bulunduğundan flatlar çok ucuz olarak tesbit edilmiştir. Parseller 450, 550, 750 metremurabboıdırlar.
5 — Arttırmaya girecekler ihaleden iki saat evvel talip olacakları arsanın tahmin flatı üzerinden % 7.5 pey akçelerini belediye veznesine yatırmaları lâzımdır.
8 — İhaleyi yapıp yapmamakta komisyon selahiyeUldir.
(730>

Tefrika No: ^3
c— Bir şey yapmadı. Ağabeyin ölünce o da benim için yok oldu.»
Ve, Nazlı, kendine de soruyordu:
•— Cemilden bu derece nefretime sebep Osman Omerli... Fakta, yengemden nefretimin sebebi nedir?»
Ve bu sualine tatmin edici bir cevap bulamıyordu. Gün oluyor kİ, yengesiyle karşılaşmaktan çekinerek bahçeye bile çıkmıyor. Uykuya varmış gibi evinin perdelerini indiriyor: sokak kapısını kilitliyor, siniyor. Ekseriya geceleri, o da sırf hizmetçilere karşı blr gösteriş diye, «Bunlara da ne oldu böyle?» demesinle! diye aynı sofranın başında toplanıyorlar Bir lokanta masasında tesadüfen bir araya gelmiş, birbirlerinin dilinden anlamaz üç ayrı ırktan seyyah gibi, bir birleriyle tek kelime konuşmaksı-nn yemeklerini yiyorlar. Bilhassa bu toplantı sıralarında Nazlının, kendislnder bir sır saklandığına dair şüpheleri, kanaat halini alıyor. Lokmalar
boğazında diziliyor: ve muammayı çözmesine yarıyacak hiç bir ihtimal aklına gelmediğinden âdeta maddi blr ıstırap vererek beyni boşalıyor, başı ağırlaşıyor ve etrafındaki her şeyi, bir dürbünün tersiyle bakıyormuş gibi, uzaklaşmış görüyor.
Hülâsa İki aydır blr kâbus İçinde yaşamaktadır. Ağabey-slııln ölümü bir kâbus, yengesi bir kâbus, Cemil blr kâbus ve hattâ hattâ. Osman Ömerli İle karşılaşmak, ona itirafta, bulunmak düşüncesi blr kâbus...
Sigarasanı tablaya bastırdı. Gözlerinden yine yaşlar boşa-nıvererek yastıklara kapandı, hıçkırdı, hıçkırdı. Derken, gebeliğini öğrenellberl çektiği azapların ve odadan odaya gezinerek tükettiği gece saatlerinin yorgunluğu birdenbire üzerine çökerek tepesi takla bir kuyuya sarkıtıJıyornıuş hissiyle ruyasız bir uykuya daldı.
Saatlerin ardından satler geçti. Nazlı tekrar gözlerini açtığı zaman hava kararıyordu. Her uyanış, hayata yeniden hır doğuştur. Artık. Osman Ömerli ile karşılaşmağı bir
[SRCEVE DI5İ
--yAZA/i? fy/HAL UM/MCArAU -
AŞK VE MACERA ROMANI
kâbus saymıyor Aksine olarak yüreğinde, ona karşı hasret duygusu yer etmiş. Onu gor-miyeil, her halde blr ayı geçti. Nazlının çözemediği muammalardan biri de, ağabeysin in ö-iümiinden sonra Osman Omerlinin değişmesi... Her şey gibi, herkes gibi o da değişti. Acılarına İştirak conlyecek kadar hodbinleşti, resmileşti, münzevileştl. Bu ik! ay zarfında kapılarını ancak iki kere çaldı. Gayet soğuktu, haşindi ve kibirliydi. Mecbur olduğu için bu ziyaretleri yapıyormuş intibaını veriyordu. Çernille, harb ilân etmiş iki devletin mümessilleri gibi, birbirlerinin ellerini dahi sıkmaksızın selâmlaştılar... Bu soğukluk, neden? Niçin?
Yine, «Neden» lere, «Niçin >-
lere saplanıp asıl büyük derdini, ille çare bulunması gereken derdini unutacak mı?... «Ölüm evlâdır, değildir.» fsslt dairesi içinde yine bir kırk sekiz saat yahut kırk sekiz saatler tükete-mez. Tüketmemen... Bütün tereddütlere, şüphelere, korkulara bir son vermeli...
Gözleri, tavandan sarkan Bohem avizede, düşünüyor: Niçin hep kara fikirlere saplanır da bir de madalyanın ters tarafını çevirmek aklına gelmez? Osman Ömerli, merhametlidir. Osman Ömerli lirik Fransız şairleri kadar hislidir Osman Ömerli, ömrünü ıstırapları tedaviye vermiştir. Onun derdine de bir deva bulmaması mümkün mü?... Ona. «Var. düşündüğün kör kuyudan kendin kurtulmana baü.» diyebilir
mi?... Osman Ömerli kİ, tam sekiz yıldır, (orr« dediği zamanlar masalların kahramanı «Of Lâlâ» gibi onu karşısında buldu. Aynı acıya beraber ağladılar, aynı sevince beraber güldüler ... Ve. «Blr hayat boyunca beraber» e hazırlandılar...
Dudaklannda tatlı bir tebessüm belirdi. Yine alâimlse-ma gibi renkli, fakat alâimise-ma gibi irileşmesi muhal hayal tefrikasının cazibesine kendini kaptırarak yavaşça ya-Itaktan kalktı; odasını toplamağa koyuldu.
Derken, birdenbire, ânl blr karara varmışçasına canlandı. Gardroba yaklaştı; elbiseleri arasından matemli durumuna en fazla uygun bulduğu siyah yünlü bir elbise ile. siyah blr manto seçik Acele ile soyundu,
acele ile giyindi. Saçlarını alımdan blr taç gibi başına topladı. Siyah kadife şapkasını üzerine oturttu. Dudaklarını hafifçe boyadıysa da. matemde olduğunu hatırlayıp doktorun tenkldedecefiinl düşünerek ruju kremle temizledi. Nihayet boyasız da kendini beğendi. Hayır, cami de yerinde duruyor, mihrabı d₺, Azıcık zayıflamış, rengi azıcık solmuş bundan ibaret... Ve belki bu hali iie daha güzelleşmiş... O sıhhatten ışıldayan maddi genç kız yüzüne, bu saz benizli romantik kadın çehresi elbette tercih edilir.
Hayalini seyrettiği sırada âdeta keyiflenerek çift rönarı-nı da omuzlarından aşırdı.
Güzelliği muhakkak kİ kendi rivayeti degU. Akaju çerçeveli aynaya çizilen portresi, klâsik bir ressamın, bütün ilhamını harcayarak loş bir müze galerisine hediye ettiği bir güzellik ilfthesüıln portresine benziyor. Bundan dolan da yirmi iki yaşının İcabı mağrur ve cazibesinden emin olmağa hakkı var.
Evden ayrıldığı zaman gayet
nikbindi. Fakat, vesaitten inerek vesaite bindiği sıralarda sanki bütün şehrin azabını yüreğinde topladı. Ve her basamakta nefsine itimadının bir parçasını bırakarak muayenehanenin merdivenlerini çıktı. Parmağını, ateşe deği yormuş hissiyle zile götürdü.
Kapıyı, doktorun sağ eli saydığı Alman hastabakıcı açtı.
Bir doktor muayenehanesi isterse ferah blr manzaraya alabildiğine açık alabildiğine aydınlık olsun, yine de kasvetlidir. Livrell uşaklara benzi-yen abus ve mağrur maroken koltuklar ve kanepeler ürkütücüdür. Kulianılmıyan her eşya kadar can sıkıcı yaldızlı ve kabartmalı kitaplar:, tabı nıü-esseselcriyle sahar dükkânları arasında uğrak vazifesini gören camekânlı kütüphaneleri, insana ancak hüzün verir. Ya hele, duvarları süsleyen o hâtıralar... O sınıfça çıkartılmış kim ldiğü seçümez fotoğraf İler; yaldızlı çerçevelere gömülmüş diploma’aı. ekâbirın hastane ziyaretleri*-den enstantaneler... Sönra •> ücret ta-
(Arkası vur*
=|DENIZCiLiK^
Batan Ingiliz deniz-altısı münasebetile
Milletlerarası
baro konseyi
Avukat Süreyya Ağaoğlu’nun demeci
gördüklerim, duyduklarım
Kıymetli deniz subaylarımızdan Vedat Doranın hazırladığı projenin gerçekleştir ilmesi çok lüzumlu ve faydalıdır
1939 da batan denizaltılar
1939 da batan Theti*
Bu gemilerden bir tanesi Thells, inşası ikmal edildikten sonra, tecrübeleri yapılırken 1939 haziranının İlk gününde batmış ve içinde gemiyi yapan tezgâhların en İyi denlzaltıcı, mühendisleri ve teknisyenleri de bulunduğu halde yüze yakın insan boğulmuş. yalnız 2 kişi kurtulabilmişti. Bu satırların muharriri o tarihle tngHterede bulunuyordu ve baş tarafı çamura saplanan gemlnhı mürettebatını kurtarmaktan ümit kesildiği bir günde. Portland deniz üssünde yatan denlzaltılan gezmlgtl. O gün Tbetls mürettebatı İçin matem tutan Ingiliz harb gemilerinin hepsi bayraklarını yarıya kadar İndirmiş bulunuyorlardı.
Thells bir kaç ay sonra yüzdürülmüş ve bu temin uğursuz geldiğine hükmedilerek gemiye Thunderbolt adı verilmişti. Bu tip İngiliz denlualtılan su üstünde 1090. su altında 1575 tonluk gemilerdi İngiliz bahriyelinde «karakol denizaltılar» denilen bu gemilerin su üstü süratleri 15.2-5 mil, ru altı süratleri de 9 mildi. Bir tane 102 İlk top. 2 tane makineli tüfek ve 10 tane 533 lük kovan taşıyorlardı- Mürettepleri W kişi İdi.
Thetig neden batmıştı ?
Thells yüzdürüldükten sonra, neden battığı tetkik edilerek şu neticeye varılmıştı: Gemi dalmış bulunduğu sırada torpido kovanlarından birinin dış kapağı açık iken bunun farkına varılamamış ve kovanın iç kapağı açılınca sular İçeriye dolmağa başlamıştır. Mürettebat çok kuvvetli su tazyik) karşısında kapağı kapayanınmışlar! yalnız bu kovanın bulunduğu bölmenin kapısı kapatılmış: fakat böylece dolan sular, geminin baş tarafım ağırlaştırdığından tekne, provası dibe doğru eğilerek çamura saplanmıştır Kıç taralı suyun yüzüne çıktığı zaman mürettebattan İki kişi kendilerini dışarı atmışlar. diğerleri de onları takibe hazırlanırken su başlamış ve su dalgası gemiyi tamamlle örttüğü gibi baş tarafını da çamura daha çok gömmüştür. Bu yüzden gemi, imdada koşan römorkörlerin bütün gayretine rağmen. günlerce çamurdan kurtarılıp yüzdürülememlş ve mürettebat havasızlıktan bulmuşlardır
O zaman denizaltı mütehassislan. İngiliz denlz<ılarında-kl kovanların bir mahzurunu keşfetmişlerdir kİ o do Alman denlznltıları kovanların iç kapaklarında olduğu gibi, bir musluk bulunmaması İdi Alman gemilerinde kozanın İç kapağı açılmadan bu musluk açılıyor ve kovanın dış kapağının açık olup olmadığı bu m us-
lngilizlerin yeni T tipi denizaltılar»
Harb içinde yapılarak 1943 -46 yıllan arasında hizmete giren yeni T Upt denizaltı gemileri de, harbden önce yapılanların aşağı yakan aynıdırlar
1 tane 102 İlk lop. 1 tane 20 ilk uçaksavar top, ve 3 tane de uçaksavar makineli tüfek İle mücehhezdirler. Bazılarının taşıdıkları 10 kovandan baştaki
2 tanesi, teknenin dışındadır Fransız yıllığına göre en çoğuna 11 kovan konulmuş ve bu suretle kıçtaki kovanların sayısı üçe çıkarılmıştır. Bu gemiler 17 torpido alırlar. 90 metre derinliğe kadar tehlikesizce da-labllen bu yeni gemilerin, bazı safra sarnıçlarına, akaryakıt doldurulmak suretlle, denizde kalma müddetleri çoğaltılmıştır. Aldıkları komanya ve akaryakıt İle 42 gün üslerine dön meden denizde kalabilirler- Bu gemilerden 7 tanesi de harbde batmış ve 4-5 tanesi Hollanda-ya satılmış veya ödünç olarak verilmiştir.
Harb bittiği zaman henüz kızakta bulunan 5 geminin İnşasından vazgeçilmiştir. 3 tanesinin de 1949 da 102 İlk topları çıkarılmıştır Bir tanesi de yepyeni bir sekle sokulmuştur. Batan Trueulent de listeden çıkarılınca bunlardan İngiliz donanmasında 24 gemi kalmıştır. Bu gemilerin mOretteplerl îngiilz yıllığına güre 59, Fransız yıllığına güre de 7 subay ve 57 erbaş ve er olmak üzere 84 kişidir.
1949 - 50 JngUlz harb gemileri yıllığı bu yeni T tipi gemilerde 9 veya 11 tane kovan bulunduğunu. 5 kovanın tekne dışında olduğunu, bunlardan 5 tanesinin ihtiyat filoya alındığım ve 20 tanesinin dc muvazzaf filoda bulunduğunu yazıyor.
Yazımısın baş tarafımla Thc-tfs adlı denizaltının 1939 haziranında battığını yazmıştık- O yıl Amerikanın Sçuaius adlı denizaltı» da 23 mayısta sığ suda batmış ve mürettebatı yeni bir cihaz vasıtaeile kurtan-labllmlştl. Fransızların Phöniı adlı denizaltını. 15 haziranda Hindi çini sularında kaynayıp gitmiş mürettebatı kurtarılamamıştı.
23 mayıs >le 15 haziran arasında uç büyük denizci devlete ait üç büyük denizaltının birbiri peşi sırası kaza neticesinde batması, denizaltıcılık âleminde teessür ve heyecan uyandırmış, batan denizaltıiarın mürettebatını kurtarmak İçin bazı tedbirler düşünülmüştü.
İkinci dünya harbi İçinde, Atılay denizaltımız da 17 temmuz 1H2 de Çanakkale Boğazı ağzına muharip devletler tarafından dökülmüş mayniara çarparak 90 kulaç suda batmış, kahraman mürettebatı kurtarılamamıştı.
Londra 23 (Nafen) — Ingll-tereyl ziyaret etmekte olan Türkiycnln İleri gelen kadın avukatlarından Süreyya Ağa-oğlu Nafen muhabiri ile yaptığı bir konuşma esnasında: «Milletlerarası Baro Konseyin İsmi altında bir teşekkülün kurulması ihtimalinden bahsetmiştir. Türklycnin de bu teşekkül içinde mühim bir rol oynıyaca-gı belirtilmiştir. Süreyya Ağa-oğlu. milletler arası baro konseyinin her milletten olan avu-kaltarm aralarındaki meseleleri halledebileceğini ve bu bakımdan çok faydalı olacağını kaydetmiştir.»
Hususi bir İşi takip üzere Londrayo. gelmiş Türk kadın avukatının bu seyahati burada büyük bir ilgi uyandırmıştır. Bu liginin uyanmasına başlıca sebep olan İn-gllterede az sayıda kadın avukat bulunmasıdır. Süreyya Ag*-oğlu Nafen muhabirine şöyle demiştir: «Memleketimde bir
çok kadınların hakim vaalle-
■ sini görmekte olduklarını söyle-1 diğira vakit bir çok İngiilzler ı şaşırdılar. Türk kadın avukat; lan hukuk sahasının muhtelif branşların a dağılmışlar ve her tarafta gayet ly| neticeler elde : etmişlerdir. Diğer taraftan l Türkiyede hakimlik İçin kadını 1ar ile erkekler arasında hiç bir fark gözetilmemektedir.»
Süreyya Ağaoğlu. «boynelml-. lel baro konseyimin toplanma : tarihi kararlnştmldıgı takdirde . yeniden LondrSya döneceğini ı söylemiştir. Türk kadın avukatı . memleketine dönmeden
bir
Kasap, kadın müşterileri karşısında kızara bozara cevap veriyor; “Dişisi lezzetli olduğundan kilosu 3 liradır
trfr gerüntm
evvel müddet Partete kalacaktır.
Kanserin tedavisi
Amerikada bir doktor bir ilâç bulmuş
Vedat Dora’nın
projesi
Denlzaltıların hiç olmazsa sığ sularda batanlarının mürette -batını kurtarmak için alınan tedbirlerin ekseriya netice vermediği görülüyor. Bizim denizaltı gemilerimizden, Allah göstermesin, kasa neticesinde batanlar olursa mürctteplcrtnl kurtarmak İçin, İngiliz ve bilhassa Amerikan bahriyelerinde kullanılan cihazların tedariki yerinde olur. Atılayı çıkarmak için kıymetli deniz subaylarımızdan Vedat Dora’ın bir projesi vardı. Bu proje, başka batık gemileri, hiç olmazsa par-çalıyarak çıkarmak İçin kullanılabilecek vasıta ve tedbirleri de ihtiva ediyordu- Bu münasebetle yarım milyon liraya mal olacağı hesaplanan bu projenin gerçekleştirilmesi çok faydalı olacağını hatırlatmak İsterim, tkl yıl önce Amerikaya da gönderilerek orada dalgıçlık ve batık gemi yüzdürme işlerindeki İhtisasını bir kat daha arttırmış olan bu değerli subayımızın projesi kabul edilirse denizden çıkanları k gemi parçalan, motor vesaire malzeme İle bu 500 bin Ura ödenmiş olacağı gibi, mühim bir kurtarma birliği de kurulmuş olur.
FUadeifty» 23 (AX> — Kanser metinde araştırmalar yapan doktor Hugh Creech. kanserli fareleri «Poiysacctıariles» diye oillnen şekerle tedavi etmeye muvaffak olduğunu bildirmiştir. Doktor, bu şekerin insanların tedavisinde de muvaffa kiyetil bir şekilde denendiğini sözlerine ilâve etmiştir. Bununla beraber doktor Creech, insanlarda görülen kanseri bu şekerle tedavi etmenin henüz mümkün olmadığını yalmz bazı tümörlerin bu vasıta ile karnen yokedlldiğini ve »Foly-saccharldes»ierin bu hassası üzerinde çalışmalara devam etmek üzere kâfi derecede bilgi toplandığını söylemiştir.
Endonezyada bir hâdise
Jakarta 23 (AA.) — Savunma Bakanlığından bildirildiğine göre, eski Hollanda ordusu subaylarından yüzbaşı Wester-Ilng'ln komutasında bulunan 000 kadar İyi silâhlanmış şahıs Bandung şehrine hücnm etmiştir. İlk haberlerde bunlar azanında HollandalI ordu kaçaklarının da bulunduğu ilâve edilmektedir. Hollanda gene) karargâhı Endonezya ordu kuv-vetleriie işbirliği ederek mukabil harekete geçmeyi
zeşUay cemiyetinin senelik kongresinde bulunmuş olanlardan bir grup.
Bir kaç gün evvel gazetemizde çıkan bir yazısında Cafer Fahri Dikmen, memleketimizde et sarfiyatının günden _M“* arttığını kaydettikten şöyle demekle idi:
.Bizim et ihtiyacıma en çok koyun, keçi »e VM1’ sığalar* bağlıdır. Bir miktar d* kümes hayvanlan vardır. Fakat bu son senelerde kümes hayvanlarına ara olan bulaşık hayvan haz-I ahkian. her sene verdikleri binlerce telefat yüzünden et 01-lıyacımız artmaktadır. Halbuki Avrupa ve Amerikada en Ç(* et İhtiyacını temin eden kümes hayvanlan ve ollhassa hindidir Memleketimiz hindi yetiştirmeğe çak elverişli olduğa halde günden güne hindi sarfiyatı azalmaktadır. Sebebi, hindi ett-
Arkadaşunn, yamamı, bir çak Avrupa şehirlerinde olduğu gibi □ İade de hindinin kilo He satıl-masmı tavsiye ederek bitirmektedir.
Hindi ka*abı
Halbuki bizde hindinin kilo ile satılmasına, İktnei dünya harbi şuralarında, Aksaray pazarı İçindeki «r tek dükkânda başlanmıştır ve burada «Kân kilo Ue hindi satılmaktadır. Kendisi He konuştuğum meşkûr dükkân sahibi hindi kasabının söylediğine göre, günde 6-10 hindi sarf edilmektedir. Bu dükkânların adedi çoğulsa, muhakkak ki baa Avrupa şehirlerinde olduğu gibi, bizde de hindi sarfiyatı arlar, böylelikle hindi yetiştiriciliği revaç bulur ve et sarfiyatımızın bir kısmını iündl ile gidermek İmkân dahiline girer.
Kendisi He konuşmak üzere, Aksaray pazarı içindeki hindiciye giderken ayni yol üstünde bindi eti almağa giden kadınlara tesadüf ediyordum, AraJa-nnda bulunan bir ahbaptan - kİ Beyoğlunda oturur - öğrenmek istedim.
— Tâ Beyoğlundan, buraya kadar hindi eti almak için mİ geüyorsunuz?
Mail durumlarının fevkalâde iyi olduğunu bildiğim bu aile kadını şayanı dikkat bir noktaya temas etti:
■— Ne yapalım? dedi. Bir hindi dört beş kilo geliyor ve 8-9 liradan aşağıya da alınamıyor. Bir ben. bir kocam, bir çocuk, bir hizmetçi.., Dört kişi için koskocaman bir hindi almak akıl kân İş değH... Bunan için canıma hindi yemek İstedikçe buraya kadar gelir, bir buçuk kilo kadar hindi alır dönerim.»
Mail vaziyetleri tıkırında olan bir aile böyle düşünürse orta halli veya et ihtiyaçlarını temine çalışan dar bütçeli aHeler mi bir bütün hindi satın alırlar? Bizde hindi sarfiyatının azlığına, kilolarının ağırlığı nlsbetinde satış bedellerinin fazlalığının sebep olduğu açıkça aniaşLİmnktadır.
Hindi eti kaça satılıyor?
Birlikte konuşa konuşa d İğimiz hindi kasabında, ___ nlu kadın müşteri ile karşılaştım. Müşterilerden bir bayan, çengellerde asılı duran btr hindiyi işaretle:
— Şu hindinin, diyor, huyun tarafım bana keşiniz!
güno sonra
1 ka-boyun Isteni-
Hindi kesildikleri sonra da büyük babamın bir merakı vardı. Kursağı delmeden, zedelemeden çıkarır, su doldurup boşaltarak içini yıkar, bîr kaç mısır tanesi atarak şişirir, ağzını bağlar. Ye büyük b’r Dalon gibi duvara asardı. Kurudukta sonra da bunu sallar. ("İndeki mısır taneleriyle trampe' çaldırırdı! Oayet iyi hatırlarım, ceviz yutturulan hindi kesildiği vakit sap san yağ tabakaları içinde çıkar, lezzeti de levkalâ-de olurdu.
Dükkandan ayrılırken kasaptan, günde kaç hindi sarfetti-gtol öğrenmek istedim. 8-10 hindi sattığını söyledi. Tanesi 3-9 liradan aşağıya olmadığına göre bugün B-10 hindi satmak kolay iş değildir. Fakat parçalanarak kilo ile satıldığı takdirde bu ir »dar hindi sarf etmek İşten bile değil... Bu İtibarla hindinin kilo İle satılmasının çoğalması şayanı tavsiyedir
Cemaleddlu Bil DİK
Çikolata ihracatı
81r-beş
Butlu parça neden almadı?
Beyoftlundan gelen kadın müşteri, bir dişi hindinin göğüs kısmından iki kiloluk btr parça kestirerek giderken,
— Neden butlu bir parça almadınız? dedim.
— Yapacağım yemeğe göğüs kısmı daha uygun düşer dc onun için! cevabını verdi ve çerkes tavuğu yapacağını söy-11yerek Llûve etti:
— Yarın akşam yemeğe davetlimiz var. Bununla çerkes rek memleketten çikolata ihracı tavuğu yapacağım... Bir çerkes tavuğu pişireceğim diye koskocaman hindi alacak değilim y*. işte bu parça İle hem çerkes tavuğu yaparım, hem de suyundan bir pilâv...
Bir müşteri dükkândan çıkarken, yaşlıca bir bayan:
— Hey gidi günler hey! dedi ve pahalılığın hayat şartlarını değiştirdiğini söyllyerek İlâve etti:
— Bir zamanlar konağımızın avlusunda beş altı hindi besler, ceviz yutturmadan da kesmezdik. Şimdi İse, doğru dürüst yem yedikleri bUe şüpheli otan hindileri, hem de kilo İle satın alıyoruz...
Ceviz yutturmak
Ceviz deyince hatırladım. Çocukluğumda büyük babam da hindiye meraklı idi ve keseceği hindiyi 40 gün evvelden cevizle beslemeğe başlardı. Bir kaç defa ufak boyda ceviz satın alır, bunları her gün hindiye yuttur urdu. Şöyle kİ, birinci günü 1, ikinci günü 2, üçüncü günü3, yirminci günü 20 ve nihayet kırkıncı günü 40 ceviz.,. Büyük babamın karşısına geçer, seyrederdim. Cevizi suya batırır, hindinin gagasını açar arasına kor, şahadet parmağı İle Heri doğru İter ve sonra gırtlağını avucu İle savazhya-rak cevizi midesine indirirdi 40 cevizi yutan hindinin kursağına elimizle dokunduğumuz vakit şakır şakır C"vlz sesleri gelirdi. Hltıdl bunu o kadar çabuk eritirdi kİ şayanı hayret!-. İki glin sonra kesilen bu hindinin kursağında ceviz ka-| buğu bile bulunamazdı!» |
Amillere ucuz şeker ithali için izin verildi
İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasının yerU sanayie mühim bir hizmeti dün piyasaya yayıl-mtş ve bu haber ilgili çevrelerde memnunluk uyandırırı ıştır. Bilindiği gibi bir kısım yeril çikolata fabrikatörleri bundan bir müddet önce Ticaret ve Ekonomi Bakanlığına müracaat ede-
için İzin istemişler. Bakanlık da İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasının bu husustaki fikrini sormuştur. Oda, bu soruya verdiği cevapta, çikolata İhracının çok faydalı olacağını, ancak bugünkü şeker nalı yanında ihraç edilecek yerli çikolatalar îlatiertnin de yüksek kalacağını belirtmiş, bu İtibarla maliyeti ve flatı düşürmek İçin hükümetin şekerden aldığı vergiyi çikolata İhracında iade etmesi, veya bu sanayicilere hariçten ucuz şeker ithaline izin vermesi lüzumuna İşaret etmişti
Dün bu hususta Bakanlıkları gelen bir yazıya göre çikolata, fabrikatörlerinin hariçten muvakkat kabul suretiyle ucuz şeker İthal etmelerine ve burada imâl etlikleri yeril çikolataları da anlaşmamız olan memleketlere anlaşma hükümleri dahilinde, anlaşmamız olmayan memleketlere dc serbest döviz, dolar, İsviçre frangı veya sterlinle ihraç etmelerine İzin verilmiştir.
Haber, piyasada memnunluk uyandırmıştır.
Tarabya Rum Metro-polidi sekteden öldü
Tarabya Rum Melropolldl Yuvaklm, evvelki gün kaib sektesinden ölmüştür. Müteveffa, şimdiki Patrik Aıhenegoras namzet gösterilmeden Runı Pat rikllğinin en kuvvetti namzedi addediliyordu. Patrikhane mahfillerinde kuvvetli bir nüfuza sahipti. Cenazesi yarınki Çarşamba günü sabahı Tarabya-dakl Rum kilisesinden, kaldırılacaktır.

U.IMOD wmn aimmıunm.

«Dünyanın en sihirli sansın dilberi» diye tanınan Lana Tur-ner aslında sarışın deşil, saçlan açık kestane rengindedir.
Tyrone Pover de aslında mavi gözlü bir sarışındır.
Rita Hayaorth, saçlan alın kıanıım alır: çünkü alnı son derece dar ve gasıktır.
Ann Sheridan çırılçıplak yatar. Yalnız ellerinin güzelliği 1* çin içi vazelinll eldiven giyer.
Hedy Lamar’ın vücudu aslında baston gibi son derece ince ve dümdüzdür. Onun için elbiselerinin içine yastıktan kalçalar koymak mecburiyetinde ka-lu.
Vlctor Mature Holü v ut'un en güzel vücutlu erkeğidir. Mütehassıslar onun vücudunda ve adale teşekküiatmda hiçbir kusur bulamıyorlar.
Cary Grantla Burt Lancaster artist olmazdan evvel cambazdılar.
Jeunifer Jones İle yeni kocası meşhur rejisör Davld O. Shlezvlck arasında 17 yaş farkı var.
* Meşhur Küba güzeli Rita Conde Columbia stüdyolarında Margaret Sulllvan, Wendell Corey ve Viveca Llnafors İle birlikte «Artık kederli şarkı İstemem» adlı bir film çevirecektir. «Mlss Cuba« adı İle tamlan Rita Conde bu filimde bir falcı kadını canlandıracaktır. Filmin rejisörü Rudy Mate’dlr.
Evliler balayı seyahatine ancak şimdi çıkabildiler
John Garfleld İle Robcrta evlendiklerinden ancak 12 sene sonra balayı seyahatine çıkabilmişlerdir Evliler İlk seyahatlerinden son derece memnun olmuşlar ve bundan sonra filim işlerinden ayrılabildtkleri zaman zarfında, bütün dünyayı görünceye kadar her sene başka bir yere gitmeğe karar vermişlerdir. Evliler şimdi Japonyaya gitmek kararındadırlar,
★ .Toan Carlfleld ve Robert Cumming’ln çevirdikleri «The Petty Clrl* adlı büyük danslı filmin provalarına başlanmıştır. Filimde Amerikanın en güzel kızı olduğu kabul edilen -18 fi güran vardır. Bunlar 210 figüran arasından seçilmiştir. Filim renklidir.
■A Columbia stüdyolarında çevrilmekte olan New-York’u altüst eden hâdise» adlı filmin başrollerini Charles Korvin ile Evelyu Keyes oynayacaktır. Mlss Keyes’ln kocası rolünde gözükecek olan Korvin. İllimde bir mücevherat hırsızını tan-landırac aktır.
Yeni bir yıldız
Lana Turner
Yeni bir yıldız: Gene Kelley
Hollivut.ta yeni parlyan yıldızlardan biri de Gene Kelley'dir. Bu artist fevkalâde müKcmmel dansetme ktedir. Yukarıda sWords and Music» filminden bir sahnede görülüyor.
TAfchTŞM
AİUmi VMVTMAK f€İN HOIVRNOOP'MM UZMHAffl.

Joy Lansing
Amerikanın genç yıldızlarından Joy Lansing zekâsı kadar çehre ve vücut güzelliğiyle de meşhurdur. Yukarıda artist son çevirdiği filimden bir sahnede görülüyor.
Ufak tefek sarışın June Ha-ver bir zamanlar Hollivut’un en neşeli kızıydı- Arkadaşları kendisine «Ateş Böceği» İsmini takmışlardı.
June birçok erkeklerle gezip tozuyor; fakat en ziyade ağır başlı diş tabibi John Duzlk’le samimî görünüyordu. Dr. Duzik Junc’u deli gibi seviyordu. Ateş Böceğl'nln bu lyl kalbi! olgun erkekle evlenmesini herkes temenni ediyordu
Derken bir gün Hollivuta June’un ilk göz ağrılarından, bir çocukluk sevgilisi çıkageldi. Bu sevgili meşhur trompetçi Jimmy Zlta idi. Tecrübesiz ve sıcak kalbli Ateş Böceği Jimmy'yi görünce içinde yanan heyecanı hakiki aşk sındı .ve Jimmy İle beraber Hoıllvut’tan kaçtı- İki genç gizilce evlendiler.
Fakat Jimmy kaba ve anlayışsız bir gençti. İzdivaçları ancak iki ay sürdü. Bütün gayretlerine rağmen, geçlnemiyen karı koca nihayet boşandılar.
Tabii bu ömürsüz İzdivaç şen ve uçan June Haver için büyük bir darbe ve hayal sukutu oldu. Genç dul bir rahibe gibi, günlerce evine kapandı. B-lr daha cemiyet İçine çıkamıyacağı-nı sanıyordu.
Fakat Dr. Duzik. bu acı günlerde. hakiki bir âşık sıfatlyle June’un imdadına yetişti. Kederini unutturmak İçin onu avuttu ve eski neşeli Ateş Böceği zamanla gülmesini ve sevmesini öğrendi.
Fakat bundan sonra İkinci bir mâni çıktı. Dr. Duzik de. June da katollktlr Evlenmek İçin kiliseden İzin almaları lâzımdır işte iki sevgili kiliseden evlenme izni beklerken June’un başına İkinci bir felâket geldi.
Ufak bir ameliyat geçiren Dr. Duzik’ln «hemoflllyak» olduğu anlaşıldı. Yani ameliyattan sonra doktorun kanını durdurmak mümkün olamadı. June tam altı hatta hastane ile stüdyo arasında koşup didinmekten iğne İpliğe döndü. Fakat altı hafta sonra nişanlısını kaybetti.
Birbiri arkasına gelen iki acıdan sonra June Haver o kadar durgunlaştı kİ, stüdyosu ve ailesi sıhhatinden endişe etmeğe başladılar Talihsiz Ateş Böceği şimdi Holllvut'tan uzaklaşmış bulunuyor Bir müddet filim çevirmeden dinlenecek.
★ Maria Montez ile kocası Jean Plerre Anmont boşanmağa karar vermişlerken bir hafta sonra bu fikirden vaz geçtiler. Şimdi her iki artist de birbirlerini her zamankinden daha fazla sevdiklerini söylüyorlar.
Yemlik Craln S
Hollywood’un genç yıldızlarından Jeanne Crain’e «Yemlik Craln» adı verilmiştir Buna sebep artistin İki arkadaşı tarafından yemlik olarak kullanılmasıdır. Jeanne, birlikte film çevirdiği bu İki erkek arkadaşı ile gezerken para vermek lâzım gelince erkeklerin keseye davranmalarına Iczn.iş: «Kendi paramı kendim vereceğim» demiştir.
Bunun üzerine beraber gezdiği iki erkek artistten Bili Lun-digam şöyle bir teklifte bulunmuştur: «Çift mİ tek mİ oyr.ı-yalim, kim kaybederse üçümüzün de masrafını o çeksin!»

Genç yıldız bunu kabui etmiş ve beş gün sıra ile hep kendisi kaybederek günde 18 - 2(J dolar ödemiş. Bili bundan sonra genç yıldıza kendisine oyun oynadıklarım anlatmış Ve sarfetlğl parayı Ödemiştir. Fakat şimdi artistin adı «Yemlik Craln* olmuştur.
*■ çevrilmekte olan «Artık kederli şarkı istemem» filminde bütün artistler filim boyunca 153 muhtelif elbise değiştireceklerdir. Bu filmin kostüm bakımından şimdiye kadar çevrilen /ilimlerin en zengini olacağı söyleniyor.
Birkaç sene evvel Hollivut'ta «Damgalı Kadınlar» adil bir filim çevrilmişti. Bu filmin tekrar çevrileceği haber veriliyor. Yukanda ilk filmi çeviren tanınmış artistlerden Lola Laııe, Mayo Methot, Bette Davis, İsabetle Hoveil, Rosalınd Marquîs görülüyor.
24 Ocak 1950
AKSAM
S-'fihlfp 7
Mahkeme Korirtorların da
Karının karnı doyunca ayranı kabardı!
Kelepçeli bileklerini kaldırdı, yumruklarının tersiyle çapaklı gözlerini ovuşturarak homurdandı:
— Kafam cok berbat. Bir şişe fiatoz olsa da soğuk soğuk çeksem.
— Hararet mi bastı, ah-, bap?
Yutkundu, geğirdi, Rene yumrıık tersiyle dudaklarını paçavra gibi ovuşturdu:
— içerim yanıyor, bey kardeşim. Kafamın içi de katran kazanı gibi kaynıyor.
— Rahatsızsın demek?
— Dün akşamdan beri hiç rahatım yok. Karakolda uykumu da alamadım. Susuzluktan kavruluyorum.
— içecek su bulamadın mı?
Yüzünü ekşitti:
____ Böyle zamanlarda su içilmez, bey kardeşini. Gazoz olsa işe yatar amma suyun zararı vardır.
— Doktor mu yasak etti?
— Yapma be kaıdeşim. Doktor ne karışır böyle şeylere? Bu dünyada her adam kendi kendisinin doktoru olmalıdır. Bir insan İçtiği şeyin zagonunu bilmeli. Her içkinin kendine göre numaralan vardır. Bak, meselâ rakıdan hararet basınca istediğin kadar su iç, dokunmaz. Amma velâJdn, şarap öyle değildir. Ölüsü kandilliyi fazla kaçırırsan iş fenadır. Şarabın sarhoşluğu geçtikten sonra cehennem ateşi gibi hararet basar. O zaman. sabretmek lâzım. Bir bardak su içtin mİ, yeniden sarhoş olursun.
— Sen içkilerin mütehassısı olmuşsun, ahbap.
Gururla omuzlanın kaldırdı:
— Sayenizde anlarız bu işlerden, bey kardeşim. Kırk yıldır içiyorum bu zıkkımı. Ara sıra şarap marap içerim amma rakıdan g ayrısın a kulak asma. İçeceksen rakı iç. Şarabın sarhoşluğu da, ayıldıktan sonra harareti de fenadır. İşte, benim halimi görüyorsun ya. Kamımın i-çerisi fınn gibi yanıyor, kafam da fini fini dönüyor.
— Dün akşam şarabı fazla kaçırdın galiba.
Bacak bacak üstüne atıp göğüs geçirdi:
— Oldu bir şeyler, bey kardeşim.
— Eğlenti yaptınız galiba?
— O taralını hlc sorma, bey ahi. İçkinin kendine mahsus numaralan vardır, dedim ya. Niyet edince keyfinden de içer, sıkıntıdan da içer insan. Hele öfkeli zamanlarımda bir defa ağzım kızdı mı, ölçüyü şaşırırım, patlayıncıya kadar içerim. Dün akşam da kendimden geçmiştim.
— Sıkıntıdan içtin öyle mi?
— Avrat meselesi başka şeye benzer mi. bey kardeşim?
— İçtikten sonra kadın yüzünden arkadaşlarınla kavga mı ettin yoksa?
Kalın kıllı gür kaşları çatıldı
_ O lâfı kabul etmem, bey kardeşim. Ölüsü kandilliyi hastaneye yolladım amma ne de olsa gene nikâhımın altındadır. Nikâhlı avradı arkadaşların karşısına çıkarıp da âlem yapan enayilerden değilini ben. Ahbaplarla eğleneceğim zaman yalnız başıma giderim. Dün gece de öyle yaptım amma sonradan evde içtiğim iki bardak şarap başıma dokundu. Söyledim ya, öficeli zamanlarımda fazla içerim.
— Neye öfkelendin? Yenge hanımın hastalığına mı üzüldün?
— Alay mı geçiyorsun, bey kardeşim?
— Ne münasebet? Alay e-decek ne var bunda?
— Karımın hastalığım nereden çıkarıyorsun?
— Hastaneye gönderdim, diye kendin söyledin ya.
— Orası öyle. Karıyı hastaneye yolladım amma hastalıktan değil ki. Az kaldı kuyruğu titretiyordu ölüsü kandilli. Bir defa kafam kızdı mı, kanyı manya gözüm görmez benim. Kalçasına iki bıçak attım, boyunun ölçüsünü aldı.
—Karını vurdun, öyle mi?
Omuz silkti:
— Ondan bana hayır yok, bey kardeşim. Bir defa karının gözü evden dışarıya kaydı mı. bırak kuyruğunu. Yüz vermeğe gelmez onlara.
Çatık kaşla derin bir ah çekti:
— Gel geJeüın, her saman böyle olmuyor bu İşler. Bazı defa insanın yüreği yuf-kalaşıyor. Zaten kandan yana talihim yoktur benîm. Talihli olsaydım adam gibi bir karıya düşerdim de sonunda başım derde girmezdi. Kodeste halim ne olacak bakalım.
— Karınla aranız mı a-çıldı?
— Orasını soma. Altı ay nikâhsız oturduk, ondan sonra nikâhımızı kıydırdık. İki sene de nikâhımın altında oturduktan sonra kamun ayranı kabardı. Ben e-ve bakmıyor mit 71: m. dışarıda başka kanlarla düşüp talkıyormuşum, nikâhlı kanma hlyanetlik ediyormu-şum. Sen olsan içerlemez misin, bey abi? Her zaman; (Ulan, geçmişi tenekelil Erkek dediğin dışarıda ne isterse yapar, kan milleti buna karışmaz. Sen evin içinde olup bitenlere bak. Ben dışarıdan bir avradın koluna girer de eve getirirsem o zaman sana hıyanetlik etmiş olurum. Bugüne bugün yediriyorum, İçiriyorum, giydirip kuşandı rıyorum, fazla daha ne istersin? Benim dışarıdaki işlerime karışıp da kafamı kızdırma» diye her aman nasihat geçiyorum amma kan meram anlamıynr ki. Dün gece de meyhaneden döndüm, kanda bir surat. Onu görünce içerledim, biraz öfkem yatjş-
Lübnan
............
mektupları
(Baş tarafı 5 ne i sabifede)
karşısında sokağa inerler. Ancak o vakit ellerinde silâh olarak ortaya atılırlar.»
Bir dâva
Bu son günlerde adllyede işçilerden müîrit cereyanlara kapılmış olanlan harekete getiren bir dâva görülmüştür: Komünist olduğunu ve komünist olmakla iftihar ettiğini mahkeme hıızuranda yüksek sesle bağıran »e vaktlle mürettiplik yapan Mustafa ALARÎS ile yine mevkuf bazı avukatların tahliyesi için Beyrut tc Şam sokaklarında bir kaç yüz komünist İşçi tarafından nümayişler yapılmıştır-
Muhakeme görülurken bunları müdafaa eden ve komünist olan avukatları şöyle konuşmuş] ardır:
«Sava. müekklllerimİEİ resmen tanınma m»g bir partiye intisap etmiş olmak, umumî asayişi bozman ve hükümet kuvvetlerine karşı gelmiş olmakla suçlandırmaktadır. Biz 1944 yılında bir komünist kongresi aktetmlş İdik. Cumhurbaşkanı, bize 9 ocak 1944 tarihli bir tebrik telgrafı çekmiş idi. Dışişleri Bakanı, partimizin İstiklâl uğrundaki mücahedeslnl resmen tebcil etmiş idi, Fransa ile tahliye İşlerini konuşmak için Patiste toplanmış olan muhtelit Fransız - Lübnan kongresine sın diyerek dolaptan şişeyi çıkarıp iki bardak şarap daha çektim. O sırada geçmişi t ene keli kan açtı ağzını, yumdu gözünü. ( Arzuhal yazdırdım, yarın malike meye verip senden boşanacağım. Beni bir sürü erkek istiyor. Senden ayrıldıktan sonra gönlüm hangisini çekerse onunla evleneceğim» demez mi! Bu lâflar efkârıma fena dokundu: «Ulan, ben seni öbür dünyaya gönderirim de başka erkeğe bırakmam» diyerek bıçağa a-sıldığım gibi iki zımba attım karıya.
Mübaşir çağırdı, ahlar, oflar çekerek kalkıp kelepçeli bileklerini jandarmaya tirattı.
Ce. Re.
bugiın somk mevkiinde olan bit arkadaşımız resmen iştirak ettirilmiş idi- Fransadan kurtulmak için 945 yılında yapılan kıyamda yalnız (Trablus> civarındaki çarpışmalarda partimizden 40 kşl Fransız tanklarının aLeşi altında şehit düştü. Mtiekkllterimiz resmen tanm-
Milletlerin garip adetleri (Baş tarafı 4 üncü sahifede) san olduğu da herkesçe malumdu, bundan dolayı blüte-rcddût Yen ailesinin en küçük kızma talip oldu ve en nihayet bu süt gibi kız bu generale bir oğlan çocuğu doğurdu. Ve İsmini de Tepe diye koydular ve bu çocuk Çin tarihinde taca
manuş bir partiye mensup ol-
makla suçlan dınlamazlar.» kavuşamamış kral diye anıl
Moskorayı bağlı dünya İşçi- maktadır.
ler Birliğinin Faristeki merkezi Yakın Doğu komünistlerinin bu cüretkâr liderlerini müdafaa İçin meşhur Fransız komünist avukatlarından birisini Bcy-
Erkek çocukUra ehemmiyet
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
lauş: J. D. Can Tercüme eden: (Vâ-NÛ)
Tefrika No« _______
Doktor Fell, kati bir sesle:
— Canım efendim .mesele halledilmiş değildir, — diye reddetti.
— Fakat...
Fell, kükredi:
— Hepiniz oturunuz bakalım.
Sonra, piposunu hızlı hızlı çekti. Dumanlarj şayurdu. Piponun ağızlığını kemirerek meclisle bulunanların hepsine ayn ayrı baktı- Ancak bundan sonra konuşmağa başladı:
— MâUnazeJ ve baylar! Dun öğleden sonra size bir telmihte bu 1 il»)(1 um, Bu mevzuu aydınlatmak üzerv, elimizde bir şan» kaldığını söyledim, hatırlarsınız? işte şimdi itiraf ediyorum ki, o şans pek kuvvetli değildi. Halbuki, bütün tahminlerin fevkinde olarak muvaffakiyet elde ettim. Bundan dolayı bah-
tiyarım.
Bir tun sustu. Sonra süratle devam etti:
— AJec Forbes'ln nasıl katledildiğini şimdi artık biliyorum.
By sözleri uzun bjr aûkût. ölüm sükûtu takibetti. Bol bol savrulan tutun dumanlar arasından geçen güneş, odada bir mavi bulut hasıl ediyordu.
Avukat, sordu:
— Katil mi edilmiş?
— Tabii değil mi ya?
— Aksini söylersem bent affedin. Fakat...
Doktor Peü. dedi ki:
— Bay Duneonî Siz, Alcc' Forbeshı katledildiğini bütün samimiyetinizle biliyorsunuz. Çok rica ederim, içiniz dışınız bir olsun. Angus CompbeH’Jn de intihar ettiğini biliyorsunuz değil mi?
Avukat, etrafına dehşetle bakındı.
Doktor Fell. onu tatmin etti:
— Endişeye mahal yok. Şimdilik başbaşayız. Biri tâdz etmemelerini temin ettim. Tamam iylc serbest konuşabilirdiniz.
Duncun, hiddetle cevap yerdi :
— Benim ne serbest, ne de başka türlü konuşmağa niyetim yok. Acaba, berJ, bu sözleri söylemek için mi buraya davet ettiniz, onu merak cdl-yarum? Eğer böyieyse cidden cüret!
Doktor Fell, derin derin İçini çekti:
— S12C yapacağım teklif, a-caba fazla cürekârane mi görünecek?
— Teklif mİ?
— Hattâ İsterseniz pazarlık. ,
— Azizini doktor, sizinle benim aramda pazarlık bahir mevzuu olamaz. Bu i.yln hal vc fariedlldiğlnl kendiniz söylediniz. Polis de aynı fikirdedir. Bu sabah, savcı, Mac İntyre ile münakaşa ettik.
— Âlâ! Pazarlığın esasını do kuunep o teşkil ediyor zatin.
Sayın İstanbul halkına
İstanbul Vali De Belediye Başkanlığından:
Kar şiddetle yağıyor, daha da devam edebilir. Her vatandaş, evinin, apartmnamın, dtikknmın önünü kar birikmeden, don yapmadan evvel temlzliyerek kaldırım kenarına kadar götürmelidir.
Belediye temizlik vesaiti ancak sizin biriktirdiğiniz karları toplayıp nakledebilir.
Yolda rahat yürüyebilmeniz belediye İle etele vererek çalışmanızla mümkün olabilir.
Bacalara, sobalara, mangallara çok dikkat edilmesi de ayrıca ehemmiyetle halkımızın nazarı dikkatine aızoiunur.
şehirli şuuruna bihakkın sahip olan hemşerilerimlz için cezai müeyyideleri bir dakika bile düşünmek istemediğimizi işaret etmeyi de lüzumsuz görüyoruz. ' (891)
ruta göndermek istemiş ise de hükümet bu talebi reddetmiştir.
Bu muhakemenin baş rolünde mevki alan mevkuf komünist lideri Mustafa Alaris İse:
Hükümeti istibdat ile, a mele sınılma kaışj düşmanlıkla itham ettikten «mim bugün takip edilen İçtimai siyasetin lnstftı haklan cemiyeti hükümlerine ve memleketin hakîki menfaatinin icafcetüğl hükümlere mugayir olduğunu beş saat kadar süren ve komünist partisinin tam bir programını şerh eden bir müdafaada bulundu. Mahkeme sanıklardan başında Mustafa Atarla olarak üçünü bir sene, İkisin! altışar ay. onunu üç aya mahkûm etti. Komünist liderlerinden ve nazariyatı Alimlerinden Mi kol a ŞAWİ firar halinde olduğundan aleyhindeki üç yıllık hapis cezası gıyaben verilmiş oldu.
Ecza tarifesi
Lübnan Sıhhiye Bakanı ilâç fi-atierinde. insaf nedir bilmeyen ve bunları bir düriye arttıran ecraeslara hlr hat tarifesi vermiş ve bunun tatbikinde ısrar etmiştir, Eczacı] ar kârlaruu tahdit eden bu kararı kabul etmemişler ve protesto makamında grev İlin etmişlerdir. Bu hafta liy eczane müstesna, bütün Beyrut eczaneleri kapılarını kapatmış bıılıınmnktadjriar ı Soğuklar bir çok memleketleri kasıp kavururken tatlı bir gûıu'şle ısınan Lüboanın bu şirin payitahtı İşte bu İç ve dış meselelerle çalkandı, durdu.
Kahir ÇEÇEN
Yukarıdaki olay Çinde oğlan çocuklarına verilen kıymeti tam manasiyle tebarüz ettirmektedir, bu da Çlnlilsrin, atalar ruhlarına, erkek çocuk dünyaya getirilmesi suretiyle, azizlik gösterildiği kanaatindan ileri gelmekledir. Herçün atalara hürmet edecek ve İcabsdecek hürmeti gösterecek. ailede bir erkek çocuğun,mevzu t olmaması bir ailevi felâket telâkki olunur. Bundna mada oğlan çocuğu Çin ailesinde bir destek olarak kabul olunur, evlendikten sonra da erkek çocuğu ana, babasının evinde kaldığ'adua ana vc babasına yardımı dokunur. Buna İlâveten evin oğlu edebiyat âleminde mevki sahibi olur ve İyi bir mevki sahibi olursa, atalarını şereflendirir. Bir kız çocuğu ise evlenin.ee ye kadar aileye bir yük olarak addolunur, ve ana bahasına yardımı dokunmaz, çünkü evlenince kocasının evine göç eder.
Çinliler çok genç evlenirler, hattâ herkes daha yirmi yaşına basmadan evlenir, on altı yaşında erkek çocukların on dört yaşındaki kızlarla evlenmeleri dahi fevkalâdeden, değildir. Nişanlanmalar hattâ daha ufak yaşta olur. Çinlilerde evlenme, aşka vc sevgiye dayanmaz, kız Çocukların hiç bir şeye ve söze hakları olmadığından, evlenmeler sırf ailelerin arzu ve isteklerine bağlıdır.
Erkek çocuğu olan aileler, oğullarını evlendirmek, istedikleri kızı gayet ucuz bir flütle vc hattâ ana babası tarafından iaşesi müşkülâtla temin olunan kırlar bllâbedel verilir. Çinde genç kızın, kayınbaba ve anasının evine naklederek kocasllc orada yaşaması ve beraber çalışması zaruridir.
Avukat, bu son cümleyi işitince, artık soğukkanlılığını tamamen kaybetti Bu âşlkâr-dı. Buna rağmen İradesine sahip olup şöyle cevap verdi:
— Benden ne istediğinizi lütfen söylemek nezaketini gösterir misiniz? Fakat her şeyden evvel de şunu öğrenmek istiyorum: Alec Foıbeş’in katledildiği neticesine rasıl vardınız?
— Kulübenin karartma şekline bakarak... İlk İp ucunu ele geçirdiğimi sizden saklamıya-cagun. Bir tahta değnek üzerine lesijtt edilmiş katranlı kâğıt. Tasavvur edilsin... Bu perde, kulübenin karartian penceresi önüne konulmak gerekti. Fakat orada drumuyordu. Pencere, geceleyin karartılmak geretki. Aks! takdirde, possti korunma mahalli bekçileri. fenerin ışığını farkcünişı olurlardı. Halbuki, lâmba yanmıştı. Gayet muayycn bir sebepten dolayı, lâmbayı söndürmek, karartma kâğıdını pencerenin ününden kaldırmak iktiza etmişti. Bu niçin böyle olmuş? İşte, püf noktası bu sualin cevabında... Acaba kaa-
ı LU, feneri niçin yanar variyette ve pencereyi neden karartma perdesi İle bırakıp kulübeden çıkmamış? Bunun biricik mâkul cevabı, kastilin dışarı sıvışmak için, perdeyi kaldırmak mecbuFiyetlrda olduğudur. Ancak, dışarı çıktıktan sonra, yerine tekrar koyacak. Eğer, bu nokta! nazarı kabul edecek olursak, diğer hâdiseler birbirini takiben kolaylıkla izah edilir. Peki efendim, acaba, kaatil, pencerenin parmaklıkları arasından dışarı sümilebl-llr miydi? Hayır, İmkânsız!...
Avukat, ayağa k&lktı:
— Çok müteessirim, fakat bu saçma sapan nutku dinleyecek vaktim yok. Beni korkutuyor, mantığım» İrkiltiyorsunuz, Sırf şu düşünce İle ki, Forbes...
Doktor Fell, büyük bir dostluk ifadesiyle sordu:
— Azizim, efendim! Benim Heri aürdüğüm pazarlık teklifini olsun dinlemek lütufkârlığında bulunmayacak mısın us? Peşin haber veriyorum ki, bu pazarlık lomamiyk- slzuı Ichl-n İzedir.
(Arkası var)
İstanbul Genel Meclisi üyelerine
İstanbul Vali ve Belediye Başkanlığından:
İstanbul Genel Meclisi şubat toplantılarının İlkini 1/2/950 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 15 de yapacaktır. Gündem aşağıda yazılıdır. Sayın üyelerin o gün muayyen saatte Genel Meclis salonunu teşriften rica olunur.
Gündem:
Teklifler;
1 — 1950 yılı Birleşik İdare bütçesi vc mülhak bütçeler,
2 — Kartal İlçesi mes’ul saymanlığının 1647 yıl» idare hesabı hakkında Daimi Komisyon raporu,
3 — Sarıyer İlçesi meş'ul saymanlığının. 1947 yılı idare hesabı hakkında Daimi Komisyon raporu.
4 — Bakırköy İlçesi mes’ul saymanlığının 1947 yılı idare hesabı hakkında Daimi Komisyon raporu.
5 — Adalar İlçesi mes'ul saymanlığının 1947 yılı idare hesabı hakkında Daimî Komisyon raporu,
6 — Karaağaç Kurumlannın 1940 - 1947 yıllan ayniyat, kesin ve İdare hesabı hakkında Daimi Komisyon raporu,
7 — Sultanahmette Mimar Mehmet ağa sokağında Çarşamba günteri kurulmakta olan pazarın pazartesi ve cuma günleri de kurulması hakkında teklif.
8 — Kadıköyün 21/2/1948 tarihli ve 131 sayılı kararla kabul edilen imar plânındaki İnşaat sahalarına tesadüf eden kısmın tadili hakkında teklif,
9 — Kartal İlçesine bağls Kurt Köyü ile Kocar linin Gebze İlçesine tabi Orhaneli Köyü hudutlarının tesblti hakkında teklif,
10 — Beyoğlu İlçesindeki Kâğıthane ve Allbey Köyleri hudutlarının tesblti hakkında teklif,
11 — Fatlhde Fener Bucağındaki Kâtip Muslahattin Ca-pıil ve medfenln bulunduğu yerin Hamamı Muhittin mahallesinden çıkınlar ak Kât ip Mnslahattin mahallesine bağlanması hakkında teklif,
12 — Eyüpde Rami Bucağına bağlı Topçular mahallesine tabi Maltepe mevkiinin Sapmacılar adı İte bir köy haline konması hakkında teklif,
13 — Senelik sıhhî mayen elerini yaptırmayan kara ve deniz nakil vasıtalarını sevk ve idare eden sürücü, şoför, kaplan ve reislerden nakdi ceza alınması hakkında teklif,
14 — Yc-niköy eski dnlrel Belediyesi Müdürü Nazif Seçkin aleyhine açılan dâva ve alacak kayıtlarının terkini Genel Meclisçe evvelce kabul edilmiş olduğundan bu kararın aynı mahkeme tarafından aynı bükümle mahkum edilmiş bulunan Şahin Akıncı'ya da şamil olııp olmadığının tavzihi hakkında teklif.
15 — Belediyeye yer bedelinden borçlu Remziye ile Kösüm. kira DCdelinden barçlu Hakkı. Nuri. Remzi. Nazmi ve kefile Nefise, fazla ödenmiş maaşdan borçlu olan Ahmet Sadettin Tansever. ayni yardımdan fazlal mehtızu olan Remzi Yıldırım, Salih Dranirel, Cemal Kaya, ruhsatsız tuğa! naklettiği İçin cezalı harç resminden borçlu Emin Kâhya, kaçak nakledilirken yakalanan üç koyunun yem bedelinden borçlu çoban Mestan, zimmetine para geçiren taluUdar Remzi ve muhtelif sebeplerle Belediyeye borçlu Mehdi ve Ali aleyhlerine açılan dâva ve cem'an 6704 lira 18 kuıuş alacak kayıtlarının terkini hakkında ayr» ayrı on beş evrak üzerine yapılan terkin teklifleri,
16 _ imar Limited Şirketinin feshi hakkındakl takrir üzerine bu şirketten alman blânço vaziyeti hakkındaki malûmata havi olan ve bu hususta teşkil edilen müşterek komisyona tevdii lâzım gelen evrak.
Makam tarafından teahat:
17 — lmra tatbikat plânla inin alâkalı İlçelere gönderilip gönderilmemesi ve imâr piârliiri yapılırken tatbik edilecekleri zamanın da tesblti mevzuu üzerinde makam tarafından izahat.
Tutanaklar:
18 — Esbabı kanuniye vc zaruriye dolayıslle tahakkuktan terkini icabetten muhtelif ilçeler saymanlıklarına ait cem’an 056.472 lira 93 kuruşa ait 33 parça evrak hakkında kavanln komisyonu tutanağı,
19 — Süt kuzularının kesilmemesi hakkında üyeden Sait Keşler tarafından verilen takrİT üzerine kurulan komisyonu mahsus tutanağı,
20 — Florya plajlarının «uihen tahliyesi hakkında geçici
komisyon tutanağı. (892»
İstanbul Belediyesinden:
Mezarlıklar Müdürlüğü; Ayasofya camii karşısındaki Belediye Sağlık İşleri Müdürlüğü binasının üçüncü katına nakletmlştir. Telefon No. su (20103) dür.
Cenazesini Belediyeye kaldırtmak İsteyenler merkezden başka Fatih Kaymakamlık binası arkasında bulunan cenaze kaldırma istasyon Şefliğine, ve Anadolu yakasınla Kadıköy Hûl binası atlındaki Cenaze İstasyon memurluğuna müracaat edebilirler.
Fatih, istasyonunun telefon No. su (20797), Kadıköy İstasyonunun da (60588) dlr.
Mevcut tarifeye göre Belediyece kaldırılan cenazelerin merasimine verilen otobüs ve taksiler cenazenin bulunduğu evden namazın kıhnncağı camiye ve camiden mezarlığa kadar götürülüp defni müteakip cemaat dönüşte İstanbul semtinde Eminöııüne, Beyoğlu cihetinde Karaköytiııe, Anadolu yakasında da Üsküdar veya Kadıköy İskelelerine kadar götürmek üzere tutulmaktadır.
Alâkalılara en. hüzünlü günlerinde her türlü kolaylık ve çabukluğu göstermekte vazifeli bulunan cenaze kaldırma me-murlarlle mezarcılar hakkındaki şikâyetlerin Mezarlıklar Müdürlüğüne bildınlnıesi rica olunur. (835)

SaTitfe 8
AKSAM
24 Ocak 1950
Haydarpasıthların Aile Yemeği — Haydarpaşa Llaeslndec Yetinenler Cemiyeti. 3 (LncU «AUe Yemeği* nl ■ Şubat 1950 cuma gün? saat 20 de Park - Otel Mlonlnrındn tertlbetmlj-tir. Bu Keçeye bütün bocalar ve melunlar aileleriyle birlikte Ijtlrak etmektedirler, Gecenin gürel geçmesi tein Cemiyet hazırlıklarını İkmal et-msitir
+ Kızılay Derneği Beyoğlu ilçe gubesinden — Kıyn bütün şiddetlin devam etliği bugünlerde sefalet ve İstırap içinde bulunan fakir yürdda»-larınıır.ı yardım gayesile htanbul Vali ve Belediye başkanı sayın Ord. Prof Dr. Fnlıreddln Kerim Gökay'ın yüksek himayelerinde 25 şubat 950 cumartesi günü akjamı saat 10 dan. itibaren Bcyofilu Konak oteli sal unla-nr-.’a tertibolunan kışlık balonun davetiyeleri şubemizde. Konak otelinde, Llon mağazasında satılmaktadır Balo, zengin büfen ve progıam-
YENİ YAYINA
SEÇME YAZILAR
Birinci ve ikinci ciltleri bundan Önce yayımlanmış olan Yunan kübiklerinden Luklanasün «Seçme Yanlar» inin bu defa üçüncü cildi çıkmıştır. Nurullah Ataç tarafından dilimize çcvıllvn «Seçme Yazıior» m birinci cildi 90, İktnll elidi 150, bu defa yayımlanan üçüncü cildi 160 kuruş tlotle, Milli Eğitim Bakanlığı yayıncvlcrlylc bililin kitapçılarda satılmaktadır.
SÖNMÜŞ HAYALLEH
Milli EJitlm Bakanlığı yayımlan arasında, Fransız kMlfldcrtaln 173 incisi olarak yayımlanan «Sönmüş Hayaller I*, büyük Fransız yalarlarından Balzac'ın eseridir. Dilimize Yazar Nabt Nnyfr laraCıuaan çevrilmiştir, Milli Eğitim Bakan!* yaymevle-riyle bütün kitapçılarda 160 kuruş U-atla satılmakladır.
DÜNYA NİMETİ
Kunt Ifamsun'un en güzel eserlerinden biri plan «Dünya Nimeti. Behçet Nccatlgil tararından dilimize çevrilmiştir. Milli Ef'tzm Bakanlı* yayımlan artısında, i-kfcndlnav klâsiklerinin B İncisi olarak neşredilen «Dünya Nimeti I* Milli ES Ilım Bakanlı* yayınevkrlyie bütün kitapçılarda. 260 kuru; flBtle saUlmakta-"dır.
Herkesin evinde ve seyahate çıkacak olanlarda her geyden evvel bir »ise
MAZON
M e y v 3 Tuzu bulunmalıdır. Güç HAZIMLARI kolaylaştırır.
KABI ZLIÛ1
defeder, mide
ŞİŞKİNLİK ve yanmalarını giderir, ağıldaki tatsızlığı ve fena kokuyu izale eder.
IİOROS maıkostne dikkat.
KIŞ AYLARINDA
KİNİNLİ
GRİPİN
almayı ihmal etmeyiniz.
Dört saat ara ile günde 3 kaşe Alınabilir.
Taklitlerinden sakınınız. Her yerde pullu kutularını ısrarla isteyiniz.
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Zayi — Tokat nüfus memurluğundan aldığım ve İçinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1329 doğumlu
Manuk oğlu Ohannes Malhas Kocam usta! apaşa Kuru sebil S. NO, 13
Karışık Bakır talaşı satılacak
Derlet Demiryolları Haydarpaşa Satmalma komisyonundan
1—50 ton karışık bakır talaşı kapalı zarf usulile‘satılacaktır.
2 — Muhammen bedeli 35000 Ura olup muvakkat teminatı 2625 liradır.
3 — Şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Arttırma 3 Şubat 1950 cuma günü saat 11 de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satmalma komslyo-nunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi veyahut muayyen olan saatten evvel ele geçecek tarzda iadeli teahhütlü olarak posta ' gönderilmesi. (580)
Eski ve Yeni Öksürük, Bronşit
Çocuk öksürükleri İçin
Pektoral Tan
I Ş mı ır ta fe
çıkmıştır. Şayanı tavsiyedir.
İle
Uzun seneler iptidaî madde noksanlığı dolayısile yapıla mıy an
Bu kere eczanelere tevzie başlanmıştır.
DASDA DENİZDE
HER YEROE
ç
Aç Kalmaz işinden Olmazsın
Tavuk ve et suyu ile mamûl bir aded
APAMARKA
Hububat komprlmesile 24 saatlik kalorinizi temin edersiniz. Büyiik Bakkaliye marazalarında vardır.
22020 metre er kumaşı için teklif isteme ilânı
Etibank İstanbul Şubesinden t
Bu husustaki şartname 25/1/950 akşamına kadar Satmalına servisimizden temin edilebilir. (708)
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü İlânları
1 — İstlnye fabrikası sahası içinde bulunan ve halen hurdalık olarak kullanılan eski Turhanpaşa yalısı ■arsasının önündeki rıhtım İle bu rıhtımın Fuat paşa yalısının dış duvarına kadar olan kısmında 10 metre derinliğindeki saha balık ağı çekmek için arttırma sureliyle kiraya verilecektir.
2 — Arttırma 31/1/1050 Salı günü saat 15 de Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Senelik muhammen kira bedeli 240 lira ve geçici güvenmesi de 36 liradır.
4 — İsteklilerin, arttırmadan önce komisyondan alacakları bir yazı İle güvenme paralarını idare veznesine yatırmaları ve belirli tarihte komisyonda bulunmaları.
5 — Bu İşe ait şartname her gün Alım Satım Komisyonunda görülebilir. (889)
Deniz nakil vasıtası için teklif isteme ilânı Sümerbank Alım ve Satım Müessesesi müdürlüüğnden:
1 — Gemlik Suuklpek ve Viskoz Mamulleri Sanayi Müessesesi İçin Marmara havzasında çalışacak ve 60 ton asit sülfrlk taşıyacak kabiliyette tanklı ve dizel motorlu deniz nakil vasıtası için flat tekütı alınacaktır.
2 — Fenni şartnamesi her gün müessesemizden temin edilebilir.
3 — Tekliflernl 26 Şubat 1950 günü akşamına kadar mü-, essesemlze verilmesi lâzımdır.
4 — Evvelce alınmış olan teklifler ihtiyaca uygun bulunmadığından nazarı itlbare alınmıyacaktır. (569»I
Türkiye Umnmî Mümessili:
’SANTL SANAYİ V! A TİCARET TA.O
RIHTIM CADDESİ 4yÇAWy^Gâ LATA-İSTANBUL
• —TEL: 42907- _____
İstanbul üniversitesi iktisat fakültesi Dekanlığından
1 — 1-2 Semestrede olup da bütün derslerin imtihanlarını başardıkları halde yalnız bir dersten ilişiği kalanlar ile 7-3 Semestrede bulunan öğrencilerin İmtihanları l/Şubat/1950 Çarşamba gününden itibaren yapılacaktır.
2 — İmtihana girecek öğrencilerin 30-'0cak-1950 Pazartesi akşamına kadar Fakülteden alacakları beyan kâ&ıtlarlle girecekleri imtihanları bildirmeleri ve aynı tarihe kadar imtihan harçlarını yatırmış bulunmaları lâzımdır.
3 — imtihan programına alt hususlar Fakültede ilân edilecektir.
4 — Bu tarihten sonraki müracaatların kabul edllmlyeceği
ilgililere ilân olunur. (890)
Belediye Başkanlığından:
Belediyemiz teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı Zabıta ve Muamele Memurlukları suıavma kabul için Konulan baş vurma süresi 21/1/950 tarihinden 26 1/950 tarihine (tadar uzatılmıştır. Sınav evvelce İlân edildiği üzere 28/1/950 gÜnÜndedlT.
Keyfiyet İlân ulunur, (846)

Comments (0)