AKŞAM
" KÜÇÜK İLÂNLARI
BUGÜN 6İNCİ SAYFAM
AKŞAM
SABAH POSTASI
AKŞAM'ııı
Küçük Mâ/ilaıu en veırömlJ en ucus vasıtadur
Sene 33 — No. 11572 — Ftatı her yerde 10 kuruştun
PAZARTESİ 25 Aralık 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak —. Yazı işlerini fiilen idare eden: C. Bildik — Akşam Matbaası
116 Çin tümeni arz dairesini
aştı
Mac Arthur karargâhının tebliği Büyük taarruz belirmek üzere..
Güney Kore başkenti Seoul’ün bütün siviller tarafından derhal tahliyesi ilân edildi
Mançurya ve Kuzey Kore ağır teçhizat deposu haline geldi
{orgeneral Şahap Gürler dün Tcşllköydc kendisini
uğurlnyajılar arasında
Tokyo 24 (Apı — General du askerleri tarafından yakala-Mac Arthur’iin karargâhından nan bir çinll esir, Çinlilerin üs-ı bildirildiğine göre sekizinci or- tün kuvvetlerle 38 İnci arz dal-'
Bugünkü şartlar altında daha iyi bir bütçe yapmak mümkün müdür?
ı----------------------------------------------
Demokrat Parti, haksız tenkidlerinin ve parlak, imkânsız .vaitlerinin cezasını çekiyor. Fakat bugünkü muhalefet, memleket dâvalarında o eski, kötü tenkid yolunu tutmamalıdır.
Necmeddin SADAK__________________
l_.
Bu devrin Devlet hizmetleri arasında en ğü-çü bütçe yapmaktır. Bu güçlük yeni delildir. Kaç yıldır Maliye Bakanları ateşten gömlek içinde yaşarlar. kaç yıldır Devlet, gelirler ve giderler bakımından bir çıkmaz içindedir, ipin iki ucu-nıl bir araya getirmek, denk^ veya düzgün denen bir bütçe yapmak, geliri gidere uydurmak için Maliye Bakanlarından marifet, hattâ hokkabazlık beklenir.
Bugünkü şartlara göre i-yi bütçe yapmak imkânsızdır. 1951 bütçesi bundan dolayı kötüdür. Bu yüzden hükümeti sorumlu tutmak insafsızlık olur, Türkiyede bütçenin hazırlanmasında â-mü olan başlıca şartlar, bilhassa bunlara hâkim olan siyasî zihniyet ve parti endişeleri var kaldıkça iyi bir bütçe yapılamaz. 1951 bütçesinin belki, daha bilgili insanlar tarafından biraz daha iyisi, pek az daha kötüsü hazırlanabilirdi. Fakat iktidara hangi parti gelirse gelsin, hükümette ve Mâliyede kim bulunursa bulunsun çok dalıa iyi bir bütçe yapamazdı.
1951 bütçesini istenildiği gibi yapamadığından dolayı bugünkü hükümet mesul değildir. Bugün iş başında bulunanların suçu — evvelce de belirttiğimiz gibi — muhalefette bulundukları sırada, ya memleket ahvalini hiç bilmedikleri için, yahut bildikler halde doğruyu söylemedikleri için tenkid vazifesinde daima demagojiyi tercih ederek halka, imkânsız şeyleri «Biz yaparız» diyerek vâdetmis olmalarındandır. Eski hükümetler, muhalefetin şiddetli hücumları karşısında hakikatten ekseriya uzak kalmağa mecbur olmuşlar, seçim kaygu-suyla bazan cesaretli hareket edememişler, Demokrat Parti hükümeti ise eski ten-kidlerinj, ‘ parlak vaitlerinl gözönünde tutarak, »sıkılıp büzülerek, hakikate yanaşmak cesaretini - bugün 'de göstereırıemiş, bocalayıp dur. muş, perişan bir- bütçe ile Meclisin karsısına çıkmıştır.
Başka türlü bir bütçe nasıl olsun, ki.Devletin Mâliyesi iki prensip arasında sıkışıp kalmıştır Bu esaslardan biri sudur: Bütçenin yarısı maaşlara, varisi Milli Müdafaaya gider. Bunlara, türlü
Marşal yardımı -----■ r
İngıltereden kesilen kısmın Türkiye-ye verilmesi için teşebbüsler yapılıyor
Devlet Bakanı Parise gidecek
resini geçtiklerini itiraf etmiştir. Esirin ilâve ettiğine göre çok sayıda Çinli kuvvetler hâlen 38 inci arz dairesinin Lkl mil güneyinde ve Seoul’ün takriben kuzey batısında bulunan Kae-song’a varmışlardır. Esir, taarruz eden Çinlilerin sayısı hakkında sorulan suale cevaben bu birliklerin 116 tümenden İbaret olduğunu bildirmiştir.
Büyük Kızıl Çin taarruzu belirmek üzere
Tokyo 24 (A_A.) (Reuter) — General Mac Arthur genel karargâhından bugün bildirildiğine göre, son 24 saat İçinde ileri bölgelerde düşman kuvyet ve malzeme yığılışı ile birlikte komünist taarruzunun pellrmek-te. olduğu hususunda leyi d edici haberler gelmiştin;, ............
Çinlilerle kuzey Kümelilerin kuzey doğuda gitgide artan bir
(Devamı ikinci sahifede)
Trumanın Noel mesajı
Sahsp Gürler Koreye gitti
Kore’de bulunan tugayımızı teftişe gidecek olan Genelkurmay Tefriş Kurulu Başkanı Kor general Şahap Gürler, dün sabah 7,30 da .bir Panamerlkan u-çağı İle Tokyo'ya müt-evecolhen Yeşilköy hava alanından ayrılmıştır.
(Devamı ikinci sahifede)
Ankara 24 (ANKA' — Maliye Bakanının bütçe açığının bir kısmının Marahall yardımından temin edilecek dolarlarla kapatılacağı ha Irkındaki sözlerinden sonra, bıı yardımın Arttırılacağına dair yeni bâzı söylentiler
■o
0 ro
P
U
çıkmıştır.
Buna göre Devlet Bakanı Fevzi Lûtfl Karaosmanoğlu önümüzdeki ay Parise giderek bu mevzuda Marshall Plânı İdare-
Yegâne çare ahlâka ve mânevi kıymetlere inananların ınanmıyanlara karşı birleşmesidir
Kansas City 24 (A.A.) (United Press) — Kansas Clly’de şerefine verilen ziyafette söa alan Başkan Truman uzun bir hitabede bulunarak demiştir kİ:
«— Halihazırda mevcut buh-
(Deyaniı İkinci sahifede)
cileriyle müzakerelere glrişecek-(Deva mı ikinci sahifede)
Dün geceki güreşler
Başkan Truman
Dün geceki güreşlerden bir enstantane: Ahmet Şenol raklklblnl tuşa getirirken
haklı sebeplerden dolayı dokunulmaz. İkinci esas: Yeni gelir kaynağı yoktur, bu bütçe bu milletin bünyesine; göre cok ağırdır.
(Arkası 3 üııcii sahifede)
Güreşlerden beşini tuşla, ikisini ittifakla k azandık. 62 kilo güreşini de tuşla kaybet tik.
13333333
Fahrî reklâm
İstanbul sokaklarında, seyyar satıcılar geçen sene 10 kuruşa satılan büyüklükteki mandalina ve portakalları arabalarla 5 kuruşa satarlarken yarı mizahi haykırıyorlar:
— Köylüleri korumak için almız... Portakal satan köylüler tstanbula kundura ile geldiler, çarıkla döndüler... Köylüler iflâs etti: 5 kuruşa biı tane!
Bu yarı mizahi satışı, ciddiyetle. düşünceyle dikkate almalıyız. Hakikaten, turunçgiller müstahsilini İni Ucuzluk yüzünden müşkül durumda bira kmayahın. Yoksa, diğer malların nispetsiz pahalılığı karşısında mesleklerine hevesle devam ed e miyeceklcr, önümüzdeki yıllar bize bol mandalina, bol portakal, hol altın top. yetişti remiy eteklerdir.
Sıhhî faydalarını ila düşünerek çok miktarda turunç-gil sarf edin iz. Suyunu da sıkıp içiniz. Âdeti olmayanlara, iktisadımızın hayrına, portakal yemek âdetini telkin ediniz.
Amerikan
takımının bütün I Spor ve Sergi Sarayına çok az tahminlerin hilâfına kuvvetli seyirci gelmişti. Kısa geçen me-olinaması yüzünden dun gece
(Devamı ikinci sahifede)

Eczane tahdidatı kalkıyor
Hazırlanan tasarı Meclise veriliyor
Ankara 24 (Akşami — Eczane açma tahdidini kaldırmak maksadiyle Sağlık Ba-.(Devamı ikinci sahifede)
İlkokul öğretmenleri profesör olabilecek -------------7 ------------- Kurslarda ve imtihanlarda başarı gösterenler orta ve lise hocası ve nihayet Üniversite profesörlüğüne kadar yükselebilecekler
ihdası İçin çalışmaktadır. Büyük öğretmen kütlesi içinde bilhassa ilkokul ögretmenle-(Devamı ikinci sahifede)
V_______________________
Ankara 24 (Akşamı — Millî Eğitini Bakanlığı öğretmenlerin terfii hususunda yepyeni biri zihniyete dayanan bir sistem1
Avrupa ordusu daha çabuk kurulacak
1952 de beheri 3 Rus tümenine muadil 50 tümnelik bir kuvvet meydana gelmiş olacak
Londra 24 (Nafen) — Atlantik Paktı memleketlerinin temsilcilerinin Brükselde yapmış oldukları toplantılar neticesi o-larak Amerikan askeri makamları kuzey Atlantik Paktına dahil memleketlerin askerî kudretlerinin muhtemel bir Rus hücumunu 1952 senesinde durdurabilecek vaziyete gelebileceğini belirtmektedirler.
Washlngtondan gelen haberlerden ilk tasarlanan proğramıa bir hayli .öne alındığı anlaşılmaktadır. Hazırlanacak olan askeri kudretin Almanya dahil Kuzey Atlantik paktına dahil memleketlerle beraber 40 ilâ 50 tümen olacağı da açıklanmıştır. Her tümen en sön sistem silâhlarla teçhiz edilmiş olacak ve er adedi ILlbarlyle de 3 Rus tümenine muadil bulunacaktır.
iesöktas Admirayı 2 - 0 yendi]
Diinkü Adtnlr» - Beşiktn maçında BeşlktaşUn Şevketin bir hücumu (Maçın tafsilâtı 2 nci sahifed»!
Bu yılın Noel baban
Sahlfe 2
SÖZÜN GELİŞİ
Yeraltı yolu
Hiçbir devirde İstanbul, seyrüsefer bakmandan bu kadar sıkıntılı bîr duruma düşmemiştir. Nakil vartalarının artmasîyle daha da sıkışacağı besbellidir. Halbuki buna bir çare bulmak için esaslı tedbirler düşünüldüğünü gösteren deliller yoktur. Arka sokaklardan bir kaçının Arnavut kaldırımından parkeye çevrilmesi, Karakiiy meydanında otomobillerin sokaklara dağıtılması. tramvayların hazan durdurulup hazan yürütülmesi oha olsa jstanbulun seyrüsefer bakımından düştüğü çıkmazı ve ne yapılacağının bilinmediğini gösterir.
T Diinkü gazetelerde İsmini açıklamayan bir mimarın Taksim ile Eminönü arasında yeraltı treni yapmak ar-şusunda olduğunu bildiren bir haber vardı. Bir mimar veya mühendis kendi başına böyle bir şeyi nasıl yapar? (j ayrı mesele. Fakat zaman zaman ortaya atılan bu muzu zannederim lstanbulun seyrüsefer sıkıntısını u-nın zaman için giderecek en esaslı çaredir. Yollarımızda, bilhassa Karaköyle Taksim arasında nakil vasıtaları o kadar sıkışık durumdadır ve yolculara bile pek çok yerlerde yürümek imkânı o kadar kalmamıştır ki ya nakil vasıtalarından yahut yolculardan bir kısmını yeraltı yolundan geçirmek zarurî olmuştur.
İstanbul sokaklarından artık nakil vasıtaları geçemez olduğuna göre yeraltı treni meseleyi halletmez; yeraltı yolundan, nakil vasıtalarının geçeceği bir tünele ihtiyaç vardır. Bunu yapmanın çaresini aramalı.
Yeraltı yolundan geçecek nakil vasıtalarından para almak imkânı mevcut olduğuna göre bir istikrazı ödemek kolaydır. Belediyemiz böyle bir istikrazla İstanbul»! feraha kavuşturmayı düşünüyor mu?
Şevket RADO
A AŞfl M___________
Beşiktaş dün Admira takımını 2-0 yendi
Oyun, sonlarına doğru çok sertleşti, iki oyuncu sakatlandı Galatasaray - Ordu muhteliti 2-2 berabere kaldılar
ık L
Kasım Gülek Iskenderunda
C. H. P. Genel Sekreteri Halkevinde hararetli bir konuşma yaptı
İskenderun 24 (Akşam) — Kasım Gülek buğun saat 12,30 da Ad anadan şehrimize gelmiş, Halkevinde yüzlerce partili huzurunda sık, sık alkışlarla kesilen bir konuşma yaptıktan sonra yemeği kulüpte yemiştir. D hududu olan Ezinti e yüzden fazla otomobilin yığdığı partililer kitlesi coşkun tezahüratta bulunmuştur.
Kasım Gülek'ln otomobili ve onu takibeden 60 a yakın otomobil İskenderujıa girdiği zaman caddeler ve parti binasına giden bulvar halk ile dolu İdi. Kasım Gülek HalkevJndeki hasbıhalinde iktidarın yerine gelirlimlyecek valilerde bulunduğunu. demokrasinin kötü kullanılmasından haztr edilmesini, iktidarın varın kendilerine utanç venniyecek tarzda muamelelerde bulunması lüzumu İle partisinin milli birliğe verdiği pJıemmiyet! belirtmiş ve; «Hesap vermeğe dalma â-madeyiz, iıesatamız açık, alırımız ak ve hiç bir şeyden korkumuz yoktur» demiştir
Kalya ile Yugoslavya arasında bir anlaşma
_Roma 24 (Radyo) — İtalya He Yugoslavya arasında bugün bir anlaşma imza edilmiştir. Bu anlaşmaya göre; İtalya hükümeti derhal Yugoslavyaya kalkınması için İşgal masraflarını ödeyecektir, Bu anlaşmanın Yu-gostavyanm İtalya İle İleride yapacağı anlaşmaların bir başlangıcı olduğu söylenmektedir.
Teknik üniversitelilerin Kore birliğine mesajı
Teknik Üniversite Talebe Birliğinin yıllık kongresi kararlyle Kore savaş birliğimize aşağıdaki mesaj gönderilmiştir;
Sayın General Tahsin Yazacı
Kore Türk savaş birliği komutanı «Tek vücut, tek kalb ve tek ruh halinde sîzlere hitap ederken süngünüzün yazdığı destanı I-rade hususunda kalemimizin aczini beyandan gurur duyuyor ve haykırıyoruz: Ne mutlu o semalara kİ, Türk bayrağı dalgalanıyor, ne mutlu o topraklara kİ, Türk kanı İle sulanmıştır.
Aziz şehitlerimizin mânevi huzurunda, hûşu ile eğilirken, şahsınızda kahraman birliğimizi saygı ile selâmlarız.»
Gecekondu yapanlara ağirceza
Mesken buhranı kanun tasarısı Meclise verildi
Ankara 24 (Akşam) — Mesken buhranını önlemek maksa-diyle hükümet tarafından hazırlanan kanun tasarısı Meclise verilmiştir.
Bu tasarıya göre belediye hu- [diği dutları dahilinde belediye veya özel İdareye ait arsalar ucuz fi-atle halka satılacaktır, (
31 İnci dakikada Galatasaray takımında bir değişiklik oldu. Muhtar çıktı, yerine İlhan girdi. Ordu muhtelitinin hâkimiyet tesis ettiği son dakikalarda Erolun çektiği şüte Naci ıska geçti ve top direğe çarparak Galatasaray kalesinin ağlarına takıldı ve Ordu muhtelit! de bu suretle beraberliğe ulaştı.
Galatasaray - Ordu muhtelit! maçı da bu netice ile 2 - 2 berabere sona erdi.
Düzcede dünkü maç
Düzce 24 (Akşam) — Düzce Spor kulübünün davetlisi olarak şehrimize gelen Bolu Gençlik kulübü bugün Düzce Sporla bir karşılaşma yapmış ve
Düzce Spor kulübü maçı 2-1 kazanmıştır.
Bir Avusturya takımı lzmir.de dört maç yapacak
İzmir 24 (T, H. fi.) — Av.us-türyan m F- C. W (en takımı 5,.6, 12, 13 ocak tarihlerinde, şehrimize gelerek Göztepe. Al tay, Karşıyaka ve İzmlrSpor takım-lariyle dört maç .yapacaktır.
İzmir lig maçları
İzmir 24 (THA.) — Bugün şehrimiz Hg maçlarına Alsancak stadında devam edilmiş, İzmir Spor Altın Orrlu İle, Göztepe Altoyla yenişem lyerek 1-1 berabere kalmışlardır.
Dün geceki güreşler
Bu arsalara İnşa edilecek evler için kredi yardımı yapılacağı gibi gerek hariçten getirtilecek. gerekse dahilde İmal edilecek inşaat; malzemesnide tenzilât imkânları sağlanacaktır.
Tasan gecekondu inşasını önlemek için ağır cezai müeyyideleri de İhtiva etmektedLr.
Ankara çarşısında bir hâdise
Ankara 24 (ANKA) Bugün Ankara çarşısında bir hâdise olmuştur: Kemal İsminde bir kahve garsonu, muhtelif meyhanelerde bir hayli İçtikten sonra İtfaiye meydanına gelmiş. burada gelen geçene sataşmağa başlamış bu-. Biraz sonra bıçağını la çeken garson: (Var mı bana yan bakan) diye bağırarak, etrafa saldırmağa başlamış, elinde bıçağı hükümet caddesine kadar gitmiş, burada zabıta memurları tarafından yakalanmıştır.
Yalova vapurunda bir hasta öldü
Yalova 24 (Akşam) — Tedavi İçin Borsadan gelerek İstanbu-la gitmek üzere bugün şehrimizden vapura binen Haşan Sevim adında bir hasta vapurda ölmüştür. Cenaze vapurdan çıkarılmıştır.
Yu çoslavyada emlâki olanlar
şehrimizde teşekkül eden «Yugoslavyada emlâk* bulunan vatandaşların haklarını koruma demeğio dün Eminönü Halke-vlnde bir toplantı yapmış ve Yugoslavyaya gönderilecek İki temsilci seçmiştir.
PARASIZ
30 zirai ık cumartesi akşamına kadar zengin ŞEN ŞAPKA çeşit- ' feri arasından hediyelik satın alan müşterilere mağaza tarafından piyasadan para İle satın 1 alamıyacagmız. 1951 yılı hâtıra-] sı hoş bir hediye verildiğini Venlrnml 4«
Mevlûdu Şerif
Girit Hanya Eşrafından Rahmetli Mustafa Tevflk Alyot'un vefatının 3 üncü yılma tesadüf eden 26/12/ 950 Salı günü öğle namazını miitaakıp aziz Ruhu İçin Bcyoğlund a Ağaca-mllnde Mevlûdu Şerif o-kutturulacağından Akraba ve dostlarla arzu eden Dindaşların teşrifleri rica olunur.
Eşi ye Çocukları
Avusturya İlginin tanınmış kulüplerinden Admira dlin ikinci maçını İnönü stadında Be-şiktaşla yapmıştır. Mehmet Re-şadın hakemliğinde yapılan bu karşılaşmayı İki tokun şu kadrolarla oynadılar:
ADMİRA: Alex — Gerhardt, Vemberg — Soldaties, Döller, Schüiler — Cejka, Habltal, fUchter, Hansh, Slclner.
BEŞİKTAŞ: Mehmet — Kemal, Vedll — Çaçl, Ali İhsan, Nusret — Süleyman, Recep, Kâmil Şevket, cihat.
Oyuna Admiralılar başladılar, İlk anlar Beşiktaşlıların üstünlüğü altında geçtikten sonra yavaş yavaş Admlrahlar a-çddılar. Her iki rakip de muhakkak birer gol fırsata kaçırdıktan sonra, 22 nci dakikada Beşiktaş sol açığı Cihat çıktı, yerine Faruk girdi.
Beşiktaşlılar rakiplerinden daha 'yi oynamalarının semeresini 32 nel dakikada Kâmilin çok güzel bir şütüyle elde ederek ilk gollerini kazandılar. Bu sırada AvusturyalI sağ açık çıkarak yerine Höfer gizdi. Bu golden bir dakika sonra AvusturyalIlar Habltsl’ln şütü İle beraberliğe ulaşırken Mehme din fevkalâde bir kurtarışı ile bu şereften mahrum kaldılar. Devre de böylece 1 - C Beşlkta-şın üstünlüğü De bitti.
İkinci devrede Admiralılar aynı kadro İle: buna mukabil Beşiktaşlılar Kâmilin yerine bu maçtan evvel yapılar, Galatasaray - Ordu muhteliti karşılaşmasında yer almış olan Fahreddini koymuşlardı.
Admiralılar mağlûbiyetin ver-hızla Beşiktaş müdafaası-
nı İlk ânlarda adamakıh yıldırdı! arsa da hücum hatlarının şanssızlığından netice atamıyorlardı.
20 İnci dakikada yorgun lan Fahreddin takımdan çıkarılarak yeytae tekrar Kâmil alındı.
BeşiktaşlJar AvusturyalIların bir şey. yapamadığını görünce tekrar hücumu geçtiler. Bu suretle karşılıklı akınlar arasında oynanan maçın gittikçe sertleştiği görülüyordu. Nitekim 26 ncı dakikada Admira sağ beki Gerhart sakatlanarak çıktı. Yerine yedek bir oyuncu girdi. İkJ dakika sonra da Beşiktaşlı Kân dİ sakatlanarak saha içinde tedavi edildi. Maçın son 15 dakikasında bu sertlik büsbütün arttı.
Oyunun bitmesine 10 saniye kala Şevketin sürüp çektiği şütle Beşiktaşlılar ikinci gollerini de temin eltiler.
Oyun da böylecc Beşlktaşın 2-0 galibiyeti İle sona erdi.
Galatasaray - Ordu muhteliti
Dün İnönü stadında Beşiktaş Admira maçından evvel Galatasaray - Ordu takımı karşılaşması yapıldı.
İki takım sahaya şu kadro ile çıktılar:
Galatasaday: Turgay — Naci, Necml — Musa, Muzaffer, özcan — Muhtar, Hikmet, Reha, Recep, Rober.
Ordu muhteliti: Remzi — Rıdvan, Mehmet — Mustafa, Necdet, Eşref — Erol, Refik, Vasıf, Fahreddln. Salim
Oyuna GalatasaraylIlar başladılar. İlk itamdan İtibaren oyunda hâkimiyet tesis eden san - kırmızdılar bu üstünlüklerinin semeresini 21 inci dakikada Hebanın sürüp çektiği sütle elde ederek ilk kolü kazandılar.
Zaman zaman Ordu muhtelitinin yaptığı ânî hücumlar GalatasaraylIlar İçin dalma tehlikeli oluyordu.
İkine! devreye GalatasaraylIlar aynı takımla, Ordu muhtelit! de santrfora Bahiri alarak başladılar. Daha ziyade Ordu muhtelitinin üstünlüğü altında geçen İlk 15 dakikadan sonra GalatasaraylIlar açıldılar.
18 İnci dakikada Recep sil-düp çektiği sıkı bir sütle takımına ikinci golü kazandırdı,
22 nel dakikada bu sefer âni bir Ordu muhLellt! hücumunda Bahir güzel bir şütle takımına İlk golü remin etti. Oyun, üstüste olan ini gollerden sonra ve karşılıklı hücumlarla he-ivrennh bir «ekil aldı
(Baş tarafı birinci sahifede) raslmden sonra Amerikan takı-mJyle temsilî olarak yapılan serbest güreş karşılaşmalarında şu neticeler elde edilmiştir:
J. Hurrîson - A. Yücel
İlk güreşi 52 kiloda John Har-rison (Amerika) İle Ali Yücel (Türk) Kâmilin hakemliğinde yaptılar, Ali Yücel İlk andan 1-llbaren bastırdığı Amerikalı rakibini tek kle İle 2,36 dakikada tuşta yendi.
W. Romanowski - S. Karman
İkinci güreşi 57 kiloda Walter Romanowskl (Amerika) 11e Süha Karman (Türk) Yusuf Aslanın hakemliğinde yaptılar. Güreş başlar başlamaz b!r kafa kol ile rakibini altına alan Süha rekor denüebllen bir zamanda, 30 saniyede rakibini tuşla yendi.
L. Lange - A- Doğan
Üçüncü güreşi 62 kiloda Lo-wcll Lange (Amerika) İle Ahmet Doğan (Türk) Ahmedin hakemliğinde yaptılar. Amerikalının üstünlüğü altında geçen güreşin 1446 neı dakikasında Ahmet Doğan tuşla mağlûp oldu. Bu suretle Amerikalı güreşçiler İlk galibiyetlerini tuşla kazanmış oldular.
K. Young - T. Şahin
Dördüncü güreşi 67 kiloda Keith Young (Amerika) İle Tev-fik Şahin (Türk) Alpın hakemliğinde yaptılar. Tevflk Şahin Amerika takımının bu en yaşlı güreşçisini hemen altına alarak güzel bLr sarma İle 2,15 dakikada tuşta yendi.
W. Nelson - A. Şenol
Beşinci güreşi 73 kiloda Wllllam
116 Çin tümeni
(Baş tarafı birinci sahifede)
sayıda îahşit edilmekte ve Man-çuryanın da eskisi gibi ağır teçhizata mahsus bir malzeme deposu halini almış olduğuna dair deliller vardır.
Tebliğde geçen üç hafta içinde kuzey Korede komünist tank ve ağır topçu kuvvetlerinin sayılarının gittikçe kabarmakta olduğu görülmektedir.
Seoul sivillerden tahliye ediliyor
Londra 24 (Radyo) — Bugün Tokyadan alınan haberlere göre Güney Kon? Reisicumhuru Syngman Rhcc. Mac Arthur'un tavsiyesile Seoul şehrinin derhal siviller tarafından boşaltılmasını IsUyen bir tebliğ Hasretmiştir. Aynı tebliğde Reisicumhur boşaltılacak otan şehri son ferdine kadar müdafaa etmesi İçin polis kuvvetlerine emir vermiştir.
Kızıllarla çarpışmalar
Tokyo 24 (AP) — Üstün sayıdaki komünist Çin kuvvetleri pazar günü 38 inci arz dairesini geçerek Seoul'e doğru ilerlemeğe başlamışlardır.
■Amerikan sekizinci ordusuna mensup bazı birlikler Seoul'ün 29 mil kuzeyinde Komgpo’do Çinli birliklerle bir saat kadar çarpıştıktan sonra geri çekilmiştir.
General Mac Arthur'ün karargâhından bildirildiğine göre komünist Çinliler hâlen Yoncbon Seoul yolu üzerinde hücuma geçmek İçin tertibat aimakta-
[ Nelson (Amerika) ile Ahmet Şenol (Türk) Kâmilin hakemliğinde yaptılar Her iki pehlivanın teknik oluşları güreşin heyecanlı geçmesine sebep oluyordu. Ahmedin bir salıtosunu köprü He atlatan Amerikalı hemen akabinde rakibini az kalsın bir kafa kol ile tuşa getiriyordu. Bereket versin Ahmet daha atik davranarak döndü ve tehlikeden kurtuldu Ahmet nihayet güzel bir kafa kol İle 12,46 dakikada Amerikalıyı tuşla yendi.
W. Smith - A. özdemir Altıncı güreşi 79 kiloda Wll-llam Smith (Amerika) İle Ali özdemir (Tıb-k) Veflğin hakemliğinde yaptılar. 15 dakikalık güreşin sonunda Ali özde-mlr hakemlerin ittifakı ile galip, ^ân ejüldi
L. Heint.s - B. Can Yedinci güreşi 87 kiloda Louls lleints (Amerika) ile Bektaş Can (Türk) Ahmedin hakemliğinde yaptılar. Bektaş Can künde ile Amerikalıyı 2,10 dakikada tuşla yendi.
C. Abell - İ. Alan
Sekizinci güreşi ağır sıklette Cari Abell (Amerika) ile irfan Atan (Türk) Mustafamn hakemliğinde yaptılar. İrfan iki defa Amerikalıyı köprüye getirdikten. sonra 15 dakikalık güreşin sonunda hakemlerin Ittirakı ile galip ilân edildi.
Bu suretle dün gece yapılan I güreşlerde Tür» temsilî takımı Amerika temsilî takımına ser-bes güreşte 7-1 galibiyet temin etmiş oldu.
Halûk SAN
ilkokul öğretmenleri
(Baş tarafı birinci sahifede)
rlni ziyadesiyle alâkalandıran bu çalışmalar sonunda hazırlanacak tasarı İle şahsi çalışmalara değer verilerek, liyakati sâ-blt olan İlkokul öğretmenleri 1-cabında Üniversite profesörlüğüne kadar yükselebileceklerdir. çaıIşmalar hakkında verilen malûmata göre imtihanla liyakati sabit olan öğretmenler senenin muayyen zamanlarında kurslara tâbi tutulacaklar, kursları da başan ile bitirirlerse or-ta ve lise öğretmenlik kademe-' lerlne yükselebileceklerdir. Yine ayrı bir İmtihan İle Üniversite öğretim ailesi İçine de katılabileceklerdir.
Diğer taraftan Bakanlık yeni bir merkez teşkilât kanunu hazırlamaktadır. Merkezden başlayarak vazife sahiplerinin salâhiyetleri bu tasan ile yeniden İhtiyaca göre tesblt edilecektir. Bu arada talim terbiye dairesine müstakil ve muhtar bb şahsiyet verilecektir.
Okulların tedrisat sistemi bu muhtar müessese tarafından tesblt edilecektir.
Koreye uçak postası ihdası düşünülüyor Ankara 24 IT.H.A) — Milli Savunma Bakanlığınca kurulan Kore Bürosu bu defa görülen lüzum üzerine genişletilmiştir.
Memleketimizden Japonyaya mekıup ve küçük paketlerin nakil için uçak postası sefC-rlCTİ. İhdası düşünülmektedir
Yalova kaplıcaları
20 - 30 sene müddetle bir yabancı şirkete veriliyor *
Yalova 24 (Akşam) — Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanı Ekrem Hayrl Üstündağ şehrimize gelmiş ve belediyede halk ile hasbıhalde bulunmuştur. Bakan, kaplıcaların bugün daha ziyade bir eğlence ve sefahet yeri haline gelmiş olduğunu, bu I İtibarla kaplıcaların ıslahı İçin yeni bütçeye 350 bin Hra tahsisat konulduğunu. ıslahtan sonra kaplıcaların işletilmesinin 20 - 30 sene müddetle bir yabancı şirkete verilmesinin mukarrer olduğunu söylemiştir. Bakan, yarın Bursa yoliyle Karacabey havalisine gidecektir.
Eczane tahdidi kalkıyor
(Baş tarafı birinci sahifede) kanlığında yapılan incelemeler S0H3 ermiş gibidir.
Bu husustaki tasarı yakın bîr zaman içinde Meclise getirilecektir.
Eczane açmağa dair olan ' kanunda tadilât yapan bu tasan kabul edilirse eczacılar diğer serbest meslek mensuplan gibi istedikleri yerde j eczane açıp icrayı saııat edebileceklerdir.
Bununla beraber yeni tasan eczacılık yapabilme şartlarına staj müddetlerinin u-zatrfması gibi bazı yeni kayıtları da ilâve edecektir.
Marşal yardımı
(Baş tarafı birinci sahifede) tir. Bakanın bir tütüncüler heyeti İle Avrupaya gideceği yolunda çıkan haberlerin bundan galat olduğu anlaşılmaktadır. Bu göçüşmelerin, Marshall yardımının tnglltereye alt kısmının kesilmesi doiayıslyle lehimizde bir arttırmağa saik olması İhtimallerini kuvvetlendireceği söylenmektedir. Bu takdirde, yine tahminlere göre. Türklye-ye yapılan yardım miktarı bizim paramızla 300 - 350 milyon Türk lirasını bulacak ve bütçe açığı da bu yardımın tahsis e-dlleceği sahalardaki rakamların açıklara münakalesi suretiyle kapatılmış olacaktır. Bu İş için Ankarada bazı gayri, resmî temasların yapıldığı da söylenmektedir.
Zabıtaya karşı koyan dört sarhoş yakalandı
Hilmi, Ahmet, Yaşar ve Nuri odlarında dört arkadaş dün gece Taksimde Kristal gazinosunda fazla sarhoş olmuşlar ve gürültü ettikleri İçin zabıtaca gazinodan çıkarılmışlardır. Fakat sarhoşlar bir müddet sonra tekrar gazinoya gelerek gürültüye devaın etmeğe başlayınca zabıta memurları bunları gene dışarı çıkarmak istemişlerdir. Sarhoşlar bunu din-îemiyerek zabıta memurlarına karşı koymuşlar, hakarette bulunmuşlar ve yakalanmışlardır.
Bunlardan biri kaçmış, fakat Talimhanede koşarken gören mahalle bekçisi tarafından arkasından havaya silâh atılmak suretiyle yakalanmıştır. Suçlular bu sabah adliyeye verileceklerdir.
Vietman Fransa ile de anlaştı
Londra 24 (Radyo) — Bugün Vietnam hükümet! ile Fransa arasında bir anlaşma İmza edilmiştir. Anlaşma, Fransız temsilcisi Le Touneau tarafından imzalanmıştır, imzalama merasiminde Bao-Dal ve General Taşslgny de Lattre da hazır bulunmuşlardır. Bu anlaşmaya göre Fransız hükümeti Vietnama her türlü .yardımda bulunmayı vâdetmektecllr.
Geçenlerde Amerika ile askeri ve iktisadi malzeme, anlaşması yapmış olan hükümetin Fransa ile de aynı şekilde bir anlaşma yoluna girmek istediği ayrıca bildirilmektedir.
Trumanın mesajı
(Baş tarafı 1 inci sahilcdej
ranlı vaziyet dünyada İlk defa olarak vukubulmuştur. Hak ve ahlâk prensiplerine İnanan milletler şeref ve dürüstlükten mahrum olanların teşkil ettiği tehdide karşı koymaktadırlar.
Bu şeref ve dürüstlük eksikliğinin kendi siyasî sistem İm Izfl girmemesi için âzam! dlkkal sarfetm eliyiz. Zira bu. çok tehlikeli bir şeydir .
. -Halihazırda, komünistlerle a-r am izci a. mevc m t. vazJy ati tahlil e LLlğjmlz, saman, şunu söyliyebi-liriz ki, dünya tarihinde İki büyük devlet aşla bu şekilde karşı karşıya gelmiş değildir. Gazetecilerden memleketimizdeki siyasî vaziyeti anlamalarını istiyorum. Bugün bahis mevzuu olan dünya vaziyetidir.
Dünyada mevcut bütün mânevi ve ahlâki kuvvetleri seferber etmeğe çalıştım. Bütün dünya milletlerinden birbirlerini böğazlıyarak değil, bilâkis işbirliği yaparak yaşayabileceklerini ve dünyada İffet, ahlâk ve şerefin mevcut olabileceğini anlamalarını istiyorum. Bu yolda epeyce ilerlemiş bulunuyoruz
Amerikan milleti, yaptıklarımızın mânasını İdrak etmektedir. Halihazırda meveut vaziyetin içinden çikılabilmesl için yegâne çare, ahlâk sistemine, mânevi kıymetlere, hak ve adalet prensiplerine İnanan İnsanların bunlara İnanmayanlara karşı birleşmeleridir.
Başkan Truman Noel ağacını aydınlattığı sırada neşrettiği mesajda da şöyle demiştir:
(— Bugüne kadar hayatımız boyunca asla bu derece vahamet taşıyan bir Noel geçirmiş değiliz.
Binlerce evlâdımız Korede, soğuk ve korkunç harb meydanlarında çarpışmaktadır. Fakat evde veya harbde. nerede olursak olalım Allahın sevgi ve kudreti bize dalma erişebilir. Hepimiz dua etmeliyiz. Doğruluk ve adaletin neticesi otan barış İçin dua etmeliyiz.
1950 yılının son pazarında, imanın tazelenmesi İçin hususi dini âyinler yapılacaktır. Bu müşterek dâva uğrunda hepinizi harekete geçmeğe, vicdani inancımız ne olursa olsun hepinizi bu yok girmeğe davet ediyorum.
Komünizmin istibdadına kar* şı girişilen bu mücadelede hepimiz birleşmiş bulunuyoruz Komünizm Allahsızdır.
Halbuki demokrasi muhtelif İnançların birleşmesinden husule gelmiş, bir küldür, yani, kendine, komşusuna ve Allahına İnanmaktır.
Demokrasinin en kuvvetli silâhı tüfek, tank, veya bomba değildir: Allahın himayesi altında insanların kardeşlik duygularına ve insanlık şerefine olan İnancıdır.
Şahap Gürler
(baş tarafı birinci sahifede)
Şahap Gürler'e hava binbaşısı Cevdet Zeybek İle, tugayımızın talim ve terbiyesiyle meşgul, olan bLr Amerikalı albay refakat etmektedir.
Kendisini uğurlamağa gelenler arasında İstanbul Komutanı Korgeneral Nazmi Ataç. Kur-maybaşkanı Tümgeneral Vedat, İstanbul Merkez Komutanı Albay Reşit Erkmen, yüksek rütbeli subaylar ve ailesi erkânı vardı.
D. Parti genel idare kurulu toplandı
Ankara 24 (THA.) — Demokrat Parti genel idare kurulu bugün Başbakan Adnan Menderesin başkanlığında saat 17 den 21 e kadar Parti merkezinde toplanmış ve Parti İşlerini görüşmüştür.
İzmir Manifaturacılar heyetinin temasları
Ankara 24 (T. H. A.) — Mesleklerini alâkadar eden işler hakkında temasta bulunmak ü-zere İzmir Manifaturacılar Bir-llğince gönderilen heyet alâkadar Bakanlıklarla müteaddit temaslarda bulunmuştur. Ayrıca Cumhurbaşkanımız tarafından. da kabul olunan heyet temaslarından memnun olarak E-ge ekspresiyle tzmlre hareket etmiştir.

25 Aralık 1950
AKSAM
Bahlfe 3
AKŞAMDAN= == AKŞAMA
«Münevver işsizliği»
Yılbaşı tarifeleri
İkinci ve üçüncü sınıf eğlence yerlerinde tarife değişmiyecek
Türkiye İktisat Mecmuasında profesör Hazım Atıf Kuyucak’m yazdığı «Münevver işsizliği» makalesi dikkatimi çekti. Zira, bu mevzu iki adımda bir, kendini hissettiriyor; önümüze, bütün vahametiyle dikilip duruyor.
Profesör, münevver işsizliğinin sebeplerini «radıktan sonra şöyle diyor:
«— Münevver IşMİaliğinin, herhangi memlekette ohıraa olsun tesiri huzursuzluk istikametinde ve müterakim olur. Muhtelif telkinlere müsait ve kötümser görüşlü aile fertlerinin aile içindekiler üzerinde menfi tesirler yaratacağı şüphesizdir. Nihayet bir taraftan iktisadi kalkınmaya çalışırken diğer taraftan bu kalkınmada mühim rol oynayabilecek kol ve kafa kuvvetini âdeta tecrit etmek de yerinde değildir.»
Hazım Atıf Kuyucak. münevver işsizliğine başlıca iki sebep olarak şunları gösteriyor;
1 — Tahsil, hayatın icaplarına göre değildir. Gençlerin sadece umumi kültürlerini yükseltmek gayesiyle kurulmuş olan ilk. orta ve lise mekteplerinin iktisadi havat için gerekli malûmatı verdiklerini ve buralarda yetişenlerin iktisadi mücadelede hayatlarını kazanmak imkânına malik olduklarını otobüsü. Amavutköyde 5883 nu-iddia edemeyiz. Teknik ted-,maralı taksi ile birdenbire kar-risat istikametinde son se-' şılaşmış, otobüs şoförü, çarpış-ııelerde vapılan hareket bir maya mâni olmak üzere direk-Çok gençleri bu sahaya çek-'slyonu kırınca, yol kenarındaki mis olmakla beraber henüz teknik okullardan ve hattâ ziraat okullarından mezun olanlardan bir çoğu hayat adamı değil, masa memuru olmuşlardır.
2 — Münevver işsizliğinin mühim bir sebebi de yetişen gençlerin büyük şehirler dışına çıkmak istememeleridir. Bu mânii gidermek üzere. büyük şehirler dışında münevverlere «asgari rahat temiıı» edebilmeli.
İkisi de doğrudur.
Üçüncü bir sebebi de ben ileri süreyim:
Mevcut bütün şartlarımız, çok memur yetişmesini teşvik ediyor. Yalnız mekteplerin tipi değil; memurluk kanun ve nizamları da öyle. Evet; Şükrü Saraçoğlu'nun. Recep Peker'in. müstakbel Gelir vergisinin derece derece kayırmalarına rağmen, bizde memur, hâlâ müreffeh olmaktan çok uzaktır. Fakat Türk milletinin memuruna topyekun verdiği para, diğer milletlerin milli gelirleriyle, millî bütçeleriyle kıyaslanırsa. hic de devede pire kulağı sayılamaz. Hele Barem Kanunu, yaslanmağa müsait bir kanundur. Öyle bir kanuna dayanıp tekaütlüğünü, dulunu, yetimini sağlama bağlamak; elli beş yaşına varınca ikramiyeciği-ni almak şar tiyi e bence serbest meslek sahipleri dükkânlarını, yazıhanelerini kapatmağa, memurluğun mütevazı savılan geliriyle yetinmeğe razıdır. Dünden razıdır. Yarın da razı olacaktır. Ve işte, bu haller, insanlarımızın memurluğa heveslenmelerine sebebiyet veriyor.
Meşhur hikâyeyi bilirsiniz:
— Sîzdeki memurların zekâsı bizimkilerden düşük, ey Amerikalı! — demişler.
— Çünkü bizde zekiler memur olmazlar! — diye, Amerikan teşebbüs cihanının insanı cevap vermiş.
Bizde de, zeki insanlar memurluğun şartlarına heveslenmesinler diye bir u-
Rakı ile baş yıkama efsanesinin içyüzü...
Hâle müdür
tâyin edildi
Yeni müdür, sebze ve mey-valarda yüzde 30 indirme yapılabileceğini söylüyor
İSTANBUL = =s= HAYATI
Borçlanan memurlar
Yılbaşı gecesinde fevkalâde olarak eğlence tertip eden lüks ve birinci sınıf lokanta ve gazinolar Belediyeye müracaat ederek tarife almak İstediklerin! bildirmişlerdir.
Belediye bu müracaata uyarak tarifeleri hazırlamağa başlamıştır. Yapılan hazırlıklara göre lüks lokanta ve gazinolarda yemek 850. birinci sınıflarda SCO kuruş olacaktır.
İkinci ve üçüncü sınıf müesseseler, eğlence de tertip etseler normal tarifelerini tatbik edeceklerdir.
Zehra Bilil ve Sabite Tur ne diyoriaı ?
.................. «V
3500 er lira aldıkları iddia edilen Zehra Bilir 2500, Sabite
1 Tur da 1800 lira aldıklarını ve o geceki baloda sonuna kadar î kaldıkları halde rakı ile ha* yıkayanlara Taslamadıklarını söy-
İtiyorlar - İki sanatkârın kömür isçilerine bir fedakârlıkları V-
Kadın berberlerine izin verilmedi
Kadın saçları tuvaletleri derneği, Belediyeye müracaat ederek yılbaşı dolayıslle gelecek pazar günü dükkânlarının açılmasına müsaade İstemişlerdi. Buna mukabil erkek berberleri bu talebin yersizliğini iddia etmişlerdir.
Belediye, ortada da fevkalâde bir hal bulunmadığından kadın , berberlerinin pazar günü çalış, malarına İzin vermemiştir.
Otobüs ve otomobil kazaları
1 Şoför Ahmet Çevlk'ln idare, sindeki 3631 numaralı Boğaziçi a coo-ı ....
kuru kahveci Abra hamın dükkânı köşesine çarparak hasara uğratmıştır.
Şoför Sadeddin Tunçer'in I-daresindeki 1676 numaralı taksi de Alemdar caddesinde 15 yaşında Ragıp İsminde bir çocuğa çarparak yaralamış, yaralı çocuk Esnaf Hastanesinde tedavi altına alınmıştır.
Zehirlenmeler
Tophanede Karabaş mahallesinde Dereboyu sokağında oturan 16 yaşında Fatma İsminde bir kız tentürdiyot İçerek zehirlenmiş, Beyoğlu Hastanesine kaldırılmıştır.
Kumkapıda Kadirgada Liman caddesinde 31 numarada oturan Halil Boz da yediği yemekten zehirlenmiş, bu da tedavi altına alınmıştır.
Zehra Bilil
aynen İktibas ediyor, bilhassa rakı He bas yıkanıp yıkanmadığı noktası üzerinde duruyorum. Bir röportaj muharriri İçin bundan daha cazip mevzu olur mtı?
A nkaradan gazetelere 1 * bildirildiğine göre. Emekli Sandığından borç para almak üzere müracaat eden memurların sayısı kırk bine çıkmış.
Memleketimizde. ordu mensupları ve ücretliler do dahil olmak üzere memur adedi İki yüz elli biıı kadardır. Bu yekûndan, yüksek maaşlıları, geçimine destek olacak başka geliri bulunanları ve karı - koca çalışarak maişet yükünü paylaşanları çıkarırsak, ortalama olarak memur kütlesinin beşte birinden fazlası Emekli Sandığından borç para bekliyor, yani geçinebilmek için borçlanmağa mecbur kalıyor demektir.
Bir zamanlar memlekette, geçim seviyesi bakımından «orta tabaka» diye bir sınıf vardı, bıı zümrenin ekseriyetini memurlar ve serbest mesleklerde ücretle çalışan sabit gelirli vatandaşlar teşkil ediyordu. Bunlar, muayyen kazançlarına göre masraflarını ayarlarlar, aile bütçelerini denkleştirirler, borçlanmadan ve zarurî ihtiyaçlar karşısında mahrumiyete katlanmaksızııı, orta seviyede bir geçim düzeni kurarlardı.
Bugün piyasa vaziyeti * istikrarsız ki. en miihreın ihtiyaç maddelerî-mvura- nin fiatlerindeki oynaklık ve atlarla mütemadi yükseliş karşısın-mahallerine. dükkânlara ,ja maaşlı, ücretli memur ve
Evvelce bir müddet vazifesinden alınmış olan Hâl müdürü Ali Yaverin emekliye ayrılma muamelesi ikmal edilmiş ve kendisine tebligat yapılmıştır. Bu şekilde epey müddettir m tin hal bulunan Hâl müdürlü güne evvelce burada müdür muavini' bulunan Feyzi Gerclk tâyin e-dilmlştlr, •-/••'•j. '
Feyrt Gerclk. HMln bugünkü vaziyeti hakkında kendisiyle ■ görüşen bir arkadaşımıza şun- ! lan söylemiştir:
Hâlin bugünkü durumunun her bakımdan yüze gülecek bir mahiyet iktisab etmediği muhakkaktır. Hayat ucuzluğunun prensip ittihaz edildiği malûmdur. Devletin bu arzusu, memlekette günlük piyasa fiat-İcrinln açıldığı müesseselerde iç? girişilmesi ve fiatlerln tesblti liretiyle husule gelir.
Ekmek, su ve etten sonra zaruri ihtiyaç maddesi sebze ve bilhassa meyvadır Memleketin istihsal 'mıntakalanndan meb-zulen gelen ve bol kaloriyi İhtiva eden meyvayi. flat yüksekliği dolayıslyle. orta haili aileler sofralarına her gün koyamamaktadırlar. Sebebi de bu maddelerin anormal ilâve edilen kâr badeliyle satın _______w_
alınması mecburiyetinde kalın- Radar masıdır. Hâlde piyasa fiati tes-' pit edilmeden, mallar fûtura-lanınadan arabalar ve a..»,..
i pazar r -------------------------- .
taşınan sebzelerin, Hat civarına müstahdemlerle sabit gelirli ve yakınına ınotör ve kayık- serbes meslek erbabının kakırla getirilen meyvaiar, gelişi rançlariyle masraflarını a-güzel fiatlerle satışlarının ya- • ‘............
pılması hem Belediyeyi hem de
t halkı Izrar etmektedir.
Bilumum sebze ve meyvalar-dan maliyet fiatindç bir rol oynayacak derecede alınan Hâl rüsumunun Hâl masrafını karşılayamadığı söyleniyor. Bu. işin iyi organize edilememesinden doğmakladır. Hâl mudur muavinliğinde bulunduğum 934-935 senelerindeki daha aşağı rüsum tarifesine rağmen. Hâl gelir İstatistiklerinin tetkikinde, HM masrafını kar?'lama kin beraber Belediyeye de bir hayli varidat-sağlanmış olduğu görülür. Netice itlbarlle şunu böylece bLll-ıim ki alınacak basit tedbirlerle bugünkü sebze ve meyva flatlerl asgari yüzde otuz bir indirme sağlayabilir. Bu suretle hem halk, hem de gelir bakımından Belediye müstefit olur.»
Evvelâ ses Biliri bularak milletvekilinin gazetelerde kan ve yukarıya aynen aklığım sözlerini okuttum.
— Anlatın bakalım hanım! O gece giz çle imişsiniz Rakı ile baş yıkayanları her halde görmüssûnüzdür.
.— Bunca senedir içkili gazinolarda. balolardan bazılarında konser veririm. Hic kimsenin rakı ile baş yıkadığına rasla-madım Zonguldaktaki ziyafetle d», başından sonuna kadar orada İdim, böyle bir şey görmedim ■ »
— Peki! Ya S500 lira aldığınıza ne dersiniz?
Rakam bir hayli mübalâğalıdır. Ben oraya dört saz arkadaşımla birlikle gittim. Günlerden cumartesi idi. O akşam anıeleye konser verdik. Pazar günü de ameleler ve aileleri içi.ı tertip edilen matinede konser verdim. Rakı İle baş yıkandığı iddia olunan ziyafet, pazar akşamı tertip edilen balo Jdi. Çok nezih oldu vn daha evvel de söylediğim gibi başından sonuna kadar bulunduğum bu baloda rakı lie baş yıkayanlar bulunduğunu görmedim. Hem rakı ne kadar bol olursa olsun, içmek dururken onunla baş yıkayacaklar bulunduğuna asla ihtimal vermem. Gelelim 3500 Hra alıp almadığıma. Kendini ve dört saz arkadaşım İçin 2500 lira aldım. Bu para makbuzla ödendiği için kayden de sabittir. Yol masraflarımızın da bu paraya dahil olduğu düşünülürse üç konser için dört arkadaşımla beraber verilen 2500 liranın çok olmadığı anlaşılır Esasen bu kadar az parayı biz, sırf güneşten ve havadan mahrum yeraltı işçisine karşı bir fedakârlığa katlanmış elmamızı ispat etmiş olmak için kabul ettik.»
■o (D ro
2 O
Millet vekil İnin gazetede çıkan . sözlerini dikkatle okuduktan. sonra:
350q lira mı? Katiyen doğru değil... Ben saz arkadaşım klârnet Salih Orak tie beraber gittim. Üç konser için, ikimize verilen para da 3500 değil, sadece i8ûû kiradır ve bu pataya yol masrafımız da dahildir •
Bu konuşmamız esnasında yanımızda bulunan sanatkar Salih Orak da Sabite Tur’un sözlerini teyit ediyor ve diyor ki:
«— İşle SablLc hanım da biliyor. Biz oraya sırf sendika işçilerine karşı hissemize düşen bir fedakârlıkta bulunmak emeliyle gittik, Böyle bir şey düşünmeseydlk 3 konser için yol paramız da dahil, iki kişi için 1800 lirayı kabul eder miydik?..»
— Rakı ile baş yıkama İddiasına ne dersiniz?
o— Böyle bir şey görmedik. Ameleye verdiğimiz konser de pazar matinesi de, o akşamtd balo da. çok nezih bir hava İçinde cereyan etmiştir. Rakı ile baş yıkayanlara ise, sabaha kadar orada bulunduğumuz halde, asla raslamadık.»
Rakı ile baş yıkamanın hikâyesi işte bundan iburettlr.
Cemalcddin BİLDİK
Büyük Millet Meclisinin 8 aralık cuma günkü oturumunda, Ereğli kömür İşçileri sendikasında muhtelif yıllarda yapılan suiistimal hâdisesi hakkında Zonguldak milletvekillerinden Fuat Başol’ur. takririne Haşan Polatkan cevap 3u cevaptan sonra söz takrir sahibi dedi kİ:
ıı— 1949 senesinde Çalışma Bakanı şemseddin Sirer, İçişleri Bakanı Emin Erisirgil, milletvekili Ali Rıza Arı Zongul-dafta geldiler. Nutuklar çekildi. Memleketin her y erite d t bulu-nnn sendikaların Cumhuriyet Halk Partisinin emrinde olduğu nu ve C.H.P.nln işçilere müzahir bulunduğunu izah ettiler. Bu nutuklardan sonra Cumhuriyet Halk Partisinin gazinosunda verilen ziyafette Sabite Tur ve I Zehra Bilir hanımlara üç bin beş yüzer lira verilmek suretlle sabahlara kadar-içtiler ve Türk işçisinin 15,000 lirasını o akşam çarçur ettiler. Ve yine o çece gözlerimle gördüm, orada bulunanlar da şahittirler, rakı bolluğundan, meze bolluğundan ı oraya gelen davetli Cumhuriyet Halk Partililer başlarını rakı ile yıkadılar.n
Takrir sahibi millLl vekilinin bu sözlerini, Meclis toplantısı haberlerini veren gazetelerden
verdi, alan

Bir çocuk kaynar su ile haşlanarak öldü
Şişil tramvay deposu arkasında 25 numarada oturan İsmal-lln 3 yaşındaki oğlu Raslm Tekin. üç gün evvel vücuduna dökülen kaynar su İle haşlanmış ve babası tarafından zabıtaya haber Verilmeden Etfal Hastanesine yatırılmıştır.
Çocuk dün hastanede ölünce, idare, savcılığa haber vermiş, ayrıca zabıta da lâzım gelen soruşturmaya girişmiştir.
Bir de Sabite Tur'a soralım. — Ya, siz ne dersiniz Sabite hanım?
Bir
Bugünkü şartlar altında daha iyi bir bütçe yapmak mümkün müdür?
Fazla keyifle rezalet çıkaranlar Şehreminlnde oturan
Gökçe ve Aksaraydu
Lû t fi oturan Hamdı isimlerle de ikL kişi fazla keyif bir halde rezalet çıkardıklarından zabıtaca yakalanmışlar ve dün adhyeye verilmiş lerdlr.
Bundan başka Beyoglunda kadınlara sarkıntılık yapan A-gop İsminde biri de yakalanmış, Beyoğlu adıiyesine verilerek tevkif edilmiştir
Müsaadesiz içki »atanlar hakkında takibat Beşlktttşta Köy i çln de Mlhal, Ortaköyde Muallim Naci cadde-
mumî vaziyet yaratmalı ka.|slnde Besini adlarındaki içkili . ■ ■ - InkAUhn ftAhltıler! o&ır allrnllıı
naatindeyim.
Halbuki manzara öyle değildir. Bizde mevcut bütün memur yetiştirme cihazı, memurluğu teşvik kanun ve kaideleri devletçilik devrinde yapılmıştı. Şimdi devletçilik turfa oldu. Müessesele-ri körleştiriliyor, kapatılıyor, haraç mezat satılacak. Buna rağmen Hâlâ devletçilik nizamına has o külfetli, te-kellüflii memur kadrosu, memurluk şartları sapasağlam durmakta. Daha bile gelişmekte ..
Münevver işsizliğini öııle-
lokanta sahipleri ağır alkollü içki satmağa müsaadeleri olmadığı halde sattıkları zabıtaca görülmüş ve haklarında kanuni muameleye girişilmiştir.
mek için, memurluğu, münevverlerin serbest mesleklere tercih etmeyecekleri bir cemiyet muvazenesi kurmalı. Serbest meslekler ve istihsal meslekleri, münevverleri daha fazla cezbetmeli: Yalnız geliri ile değil; içtimai emniyeti ile de... Asıl püf nokta bu olsa gerektir.
(Vâ-Nû)
(Bas tarafı birinci sahifede)
Bu iki temel esas mahfuz kalmak şartiyle, bütçede sıkı tasarruftan bahsedilir, memlekette Devletin ümran hareketlerine girişmesi, yollar ve su işleri yapması, mektepler açması beklenir. Sonra da bütçenin denk olması istenir.
Bugünkü şartlar içinde buna maddeten imkân yoktur. Bütçede tasarrufun bir derecesi vardır ki o çoktan yapılmıştır. En son tasarrufu. daha doğrusu tasarruf kırıntılarını da yeni hükümet yaptı, miktarı meydanda, zararı daha sonra meydana çıkacak.
Bütçede ciddi tasarruf ancak bir şekilde yapılabilir: On yılda tam iki misline çıkmış olan memur sayısını yarı yarıya indirmek On yıl-d.. bes milyar ödediğimiz millî müdafaa masraflarını yan yarıya kısmak... Bunlar yapılamaz. Bir cok sebepleri vardır Bunlar yapılmadıkça da bu gelirle bu Devlet başka türlü idare edilemez.
î$ bununla da kalmayacaktır. Bugün beğenmediğimiz bu bütçe yarınki ihtiyaçlara yetmeyecektir. Dünya ahvali kötüye gitmektedir. Bu kötülük, memleketin müdafaa tedbirlerinden
başlayarak, fiatlerin artmasına. stok İhtiyaçlarına, işlerin durmasına kadar, bir cok sebeplerle, hem varidatı azaltacak, hem Devlet masraflarını çoğaltacaktır.
Demokrat Parti muhalefeti ve iktidarı buna da in anmamış, yahut inanmaz görünmüştür Dünya ahvali kötüye doğru gidiyor denildiği zaman — daha düne kadar — bunun halkı ürkütmek için bir manevra olduğu. vehim mahsulü olduğu. dünyanın bilâkis İyiye doğru gittiği bugünkü rical tarafından söylenirdi.
Demokrat Parti muhalefeti ve binnetice bugünkü iktidarı, hakikatleri görmedi. Yahut halka hakikati söylemedi. Bilâkis cok daha İyinin mümkün olduğuna, kendisi Is başına geçince vergilerin hafifleyeceğine, bütçede vüz milyonlarca tasarruf yapılabileceğine, havaim ucuzlayacağına, memleketin kısa zamanda ümran ve refaha kavuşacağına halkı inandırdı. Bunun içindir ki simdi kendisi de çıkmaza girmiştir.
Fakat bu çıkmazdan kurtulmak lâzımdır. Demokrat Parti muhalefetinin vaktiyle tutmuş olduğu kötü yolu, bugünkü muhalefetin bırakması. medenî memleketlerde olduğu gibi hareket etmesi ’
beklenir. Memlekete hakikatleri söylemek gerektir. Devlet vergi almasa da bu memleketin idare edilebileceği, hattâ Devletin halka üstelik paı-a dağıtması bile mümkün olduğu tarzındaki âmiyâne propagandalar cok zararlı olmuştur. Bilâkis, milletten yeni fedakârlıklar istenecek günlerin peleblle-ceğini, iktidarın ve muhalefetin, elbirliğiyle anlatması lâzımdır. Hükümetlerin, bazı tılsımlı kararlarla milletin geçim ve refah seviyesini derhal yükseltebileceği yolundaki aldatıcı propagandalar yerine, ancak, daha fazla, çok daha fazla çalışmak. daha cok İstihsal etmek suretiyle refaha kavuşmak mümkün olduğunu, başka milletlerin hep böyle yaptıklarına, dünyanın hiç bir yerinde hükümetlerden mucize ve keramet beklenmediğine. Demokrat Parti hükümetinin — geçmişteki parlak valilerine rağmen — mucize yarat amıvacağma halkımızı, hep birlikte inandırmamız gerektir. Tâ ki ö-nümüzdekl müşkül günlerde, hükümet, eski imkânsız taahhi ilerine bağlı kalmak zarurî olduğu zehabına kapılmasın, sadece avutucu tedbirlerle uğraşmasın, cesaretle hareket edebilsin.
Necmeddin SADAK
Yeşil sarık!
imam hakkında kanunî takibata girişildi
Aksarayda Muratpaşa camisi imamı Şemseddln Kirmanoğiu, hiçbir ruhsatı olmadığı halde, başına yeşil sarık ve boz renk bir külah giyerek sokaklarda dolaşırken zabıta memurları tarafından yakalanmış ve hakkında kanuni muameleye girişilmiştir.
İradei seniyeler
Berlin sefaret müsteşarı Elem bey sıfat ve memuriyeti asliyesine ilâveten hariciye müsteşarlığına, Atina sefareti üçüncü kâtibi lâyık Mukbll bey Stokhoim sefareti ikinci kâtipliğine, taahhü-dat murakıplarından maliye müfettişi İrfan Rıza bey Maliye Nezareti müsteşarlığına, Hüdavendigâr defterdin Kâzım bey azlolunarak yerine İstanbul defterdarı sabıkı Nâzım bey tâyin kılınmışlardır.
2 5/Kânun ue v ve V1920
yari ayıp denk bir aile bütçesi tanzim ve tatbik etmelerine imkân yoktur.
Harb villan içinde hükümet, havat şartlarının ağırlaşmasını göz önüne alarak gûya memurların geçim yükünü hafifletmek maksa-diyle maaşlara bir miktar zam yaptı. Böyle bir zam tedbîrinin gayeyi tahakkuk ettirebilmesi için hükümetin evvelâ iç piyasada istikrar temin etmesi lâzımdı. Bu yapılamadığı içindir ki, maaşların arttırılması memurların maişet yükünün hafiflemesine medar olamadı, sür atle yükselen pivasa. maaş zammı farklarını kat kat aştı ve bu arada kazandan artmayan diğer sabit gelirli vatandaşların maişet ıstıra-zı kat kat arttı.
Bu defa Emekli Sandığından memurlara bore para vermek de maişet ıstırabının tehvinine matuf bir tedbirdir. Fakat mevcut havat şartlan içinde bu tedbîrin de memurlara temin edeceği fayda geçici ve pek cüzîdir. Memur, bore olarak aldığı para ile miibrem ihtiyaçlarından bir kısmını muvakkat bir zaman için temin edebilecekse de, varın muayyen taksitlerle bu borcunu ödemeğe başlayınca, zaten geçimine elvermiven kazancından bir miktar daha eksilecek ve bu yüzden maişet sıkıntısı biraz daha artacaktır.
Bugünkü hayat şartları geçim seviyesi bakımından orta sınıfı kaldırdı, bir müreffeh. bîr de mustarip sınıf meydana getirdi. Hükümetten beklenen en mühim iş. piyasada İstikrar temin ederek orta sınıfı tekrar meydana çıkarmaktır.
Cemal REFİK
Araba İle seyyar kömür satıcılığı yapan Kasımpaşalı Hüseyin. İsminde biri, Beşlktaşta Mustafa İsminde bir şahsa 42 kiloluk bir kömür çuvalını 52 kilo olarak gösterip sattığından, yakalanmış ve hakkında evrak tanzim edilerek mahkemeye verilmiştir. _____________


15 yaşında bir kız kaçırıldı
Fatihte Darüşşalaka caddesinde 40 numarada oturan Yaşar dün zabıtaya müracaat ederek 15 yaşındaki kızı Şükranın Mustafa İsminde biri tarafından kaçırıldığını iddia etmiştir. Zabıta, bıı İddia üzerine mev-»mi bahis Mustafayı aramakta-
=§'■ Çetitişt
500000
Sabite ■»
AKSAM
25 Aralık. 1950
Şehir Tiyatrosu Dram kısmında
Şafakta gelen kadın
CasusSar Merkezi ISTANBUİ
Evvel zaman içinde..
ölmemiş, kocası Martcn'l terke-dip başka bir adama kaçmıştır. Fakat şimdi nadim olarak eve dönüyor. Burada ölümle karşılaşıyor. Uzun bir miiltâlemeden sonra ölümün korkunç olmadığı kanaatine varıyor ve bu fani dünyayı sükûnetle terkediyor.
■ Mevzuu niçin anlatmağa kal-
Belki şiire karşı olan zııafını-dandır: belki kefiye perisiyle ara sıra vukubıdnn ve kimsenin duymadığı ve duymıyâcağı miî-kûlem rln tesirindondlr, belki de za T.üı dünyamızın maddiyat v.:- çirkinliğe doğru her gün biraz daha süratle İleıloneslildendir... «Şafakta gelen kadir.. ı kemali zevkle dinledim, kıştjğımı bilmiyorum. Zira. yu-seyreltim. karıda söylediğim gibi, bu eser-
Eu piyes bir şaheser midir? .'de her şeyden, hattâ mevzudan Hayır?.. Fevkalâde bir tarzda'fazla şiire ehemmiyet verllmiş-temsil edilmiş midir?.. Hayır’.. I tir. Mütercimler. Cahit Irgad Hayır, fakab bu eserde öyle bir ile Mahmut Türkman bunu pek şlirlyet vardır ki akislerini kal-j güzel anlamışlar, hattâ diyebi-■ • * ' , jjpim m lüzumundan fazla an-
lamışlar. Zira esere, lüzumundan fazla vecize tarzında sözler scrplştirmişlerdir. Mamafih lisanları güzel ve akıcıdır.
Mussetnin «Geceler» inden mülhem bu şairane eseri sahneye koymak kolay değildi. Bu ağır yükü üzerine alan Hâdl Hün'ü hemen tebrik etmek İsterim. Bilhassa ışıklara lâzım olan ehemmiyeti vermesi, Hâ-dinln hüsnüniyet ve sanatkâra-ne titizliğinin en büyiik delilidir, Ne yazık kİ bu titizlik, bu hüsnüniyet her zaman mesut : neticeler vermemiştir. Meselâ şöminenin içinde kâh hızlanarak, kâh yavaşlayarak dönüp ı ışığın oynaklığını temin eden vantilatörün tesiri çok zaman seyircilerin gözlerini rahatsız ( etmiştir.
Diğer taraftan, dekor güzel I olmakla beraber kâfi derecede : Ispanyol değildi. O derecede kİ ı ilk perde Skandfnavyalı (Perl Gynt) havası İçinde cereyan': etti diyebileceğim.
Her nedense Şehir Tiyatro- 1 sunda kıyafetlere fazla ehem- ı miyet verilmez. Bu hususta şikâyette bulunduğunuz takdirde ı sİ2e mazeret olarak bütçenin ı darlığından bahsederler. Belki : haklıdırlar. O halde metinde ı ufak tadilât yapmak lâzım ge- ( liyor. Buna da misal olarak şu- ı nu zikredeyim Büyük baba, genç Adelaya giymekte olduğu ] elbiseyi göstererek der ki: «Bu ( kadifelerin üzerindeki işlemeleri o yapmıştı!...» Halbuki genç kısın elbisesinde bir san- ; timetrellk bile kadife yoktu. Buna mukabil büyük babanın ceketi İspanyol ihtiyarlarının l değlt de Pariste Montmartrell sanatkârların giydikleri siyah « kadife ceketlerden biriydi. Evet, ( bunlar teferruat kabilinden u- i fak tefek şeylerdLr. Fakat ti- 1 yatro bu ufak tefek şeylerin bir 1 araya gelmesiyle vücut bulur. r Anne rolünü Neciâ Serte! çok iyi, ve zaman zaman duyarak c oynadı. Fakat niçin kendılnj bu ı kadar yaşlatmıştı? Evvelâ üç s tane küçük yaşta çocuğu var. t Saniyen büyük babanın ya ki- ( zı, ya gelinidir. Halbıdcl Neclâ bize büyük babanın karısı gibi göründü.
Büyük baba rolünde Hâdi Hiin çok güzel bir şahsı yarattı. Mamafih bu rolü umumiyetle daha büyiik bir sükûnet içerl-(Arkası 6 ncı sahitcdc)
Amerikan gizli ajanı
North’un casusluk
tezi BlTMfrfrliifcliIraîîEF
L_J Muhtar beye dair
Binbaşı Hugh maceraları
kazan: Van Wvck Mason
Çeviren: Nihal Karamağarah
Onun, gecesi gündüz, gündüzü gece idi, taşkını mizaçlı olmakla beraber, fakirlere sevgisi vardı
blmizin en derin köşelerinde duyuyoruz. Temenni ederim kİ ■Şafakta gelen kadın» ın her seyircisi bu şllrlyct aksini kalbinde duysun.
İspanyada bir köyiii ailesi. Yaşlı bir büyük baba ve bir anne: bir İhtiyar dadı, üç tane küçiik çocuk,, bir damat... Herkes yeis İçerisinde. Evde ağır pir matem havası var. İhtiyar büyük babanın beyaz saçlı başı öne doğru eğilmiş, damadın çenesi kilitlenmiş, dadının boynu bükülmüş, çocukların sesi kesilmiş, yaşlı annenin yarası tazelenmiş!.. Bugün, daha doğrusu bu akşam, evin gençliği, neşesi olan büyük kız Anjelik'in ölümünün yıldönümüdür. An-jelik, evlendikten bir kaç gün sonra ortadan kaybolmuştur. Nehrin kenarında bulunan şalı, genç kadının kendini sulara attığı kanaatini uyandırmıştır. Nehirde bir çok araştırma yapılmış ise de ceset bulunamamıştır. Fakat yapılan bütün a-ra.ştırmalara Anjelik’in kocası ve evin damadı Marten iştirak etmemiştir. Cfinkü n biliyordu kİ...
Bıı hüzünlü matem yıldönümü gecesi eve beklenmedik bir misafir geliyor. Bu misafir bir kadındır. Siyah elbiseli, güzel bir kadın. Bu kadın ölümün kendisidir. Buraya vazifesini görmeğe gelmiştir. Fakat evdeki çocukların oyunlarına kapılarak vazifesini unutuyor, hattâ bir aralık uykuya bile dalıyor... Uyandığı zaman, vakit ve saat geçmiştir. Artık almağa geldiği evin damadı genç Marten’i götüremlyecektir. Bu eve ancak ayın yedinci defa tem olduğu zaman gelecektir... ölümün gitmesiyle eve başka t> r genç ve güzel kız getiriliyor, ismi Adela olan bu kız hayatı lemsi! etmektedir. Bu kız evde misafir ediliyor. Çok geçmeden de evde bir çok hayırlı derişiklikler görülüyor. Anjelik’in öiümiyle evin hüzünlü havan yavaş yavaş kayboluyor, n yeniden doğuyor; ebediyen yzralı ana kalbinde bile...
Herkes, Adelâ’nın cana can ke'nn tesiri altındadır, bilhassa Marten. Marten bu g:nç kızı seviyor, onunla evlenmeğe ha-zardır; ancak...
Bütün ev halkının St. Jean gecesini tesit etmek için köy meydanına gittiği sırada içeri Anjelik girer. Bu gene kadın I
Yarın akşam saat 18 de
Konservatuar Türk Musikisi Konseri ZAVlL FASLI
Şehir Komedi Tiyatrosunda
r'— ---------
Tefrikanın hülâsası:
Aysel, Antalyadan, üvey babasiylr annesinin evinden kararak İstanbula gelmiştir. Maksadı, îstanbulda çalışarak hayatını kazanmaktır. Abla gibi bhdiği Feride-nin evine gitmiştir, İki çocuk anası olan bn genç kadına dertlerini anlatıyor.
— 3 —
cede vaziyeti anlatabilecek miyim? Annemle evlendiği vakit, ben ancak on İki yaşındaydım. Ve ben, koskocaman kız olduğum zaman, üvey babam otu-tuna henüz basmıştı... Bu yaşta. pek çok erkeğin del! fişeklikten çıkmadığı sence de meçhul almasa gerektir.
— Kapah konuşuyorsun. Vâ-rih bir fikir edinemedim... Ü-vey baban annenle evlendiği sırada senin hayatta mevcudiyetini biliyordu... Ve annenle de bi. çok seferler konuştuk: *Lût-fl bey. Aysel’e lıaklki babalık, e-
diyor!» demişti... Öyle değil miydi?.
Aysel, menfi mânada bir İşaret yaptı:
ı — Annem mİ?. Onun gözlerini perde bürümüştür... Onun gözleri, etraftaki hâdiseleri İyi göremez... Annem, kendinden «pey genç olan ve tapınıreasına sevdiği bir erkeğe vardığı için bahtiyardı... Sekiz yaş genç bir kocanın ne olduğunu tasavvur edersin. Hayatta aradığı, umduğu vaziyetlerin en âlâsına e-rişmlştl. Umulmadık saadetinin şaşkınlığı, coşkunluğu içindeydi.
— Annenin hayattaki kırıtkanlığı, erkekçlllği de pek uzun siiniii, darılma gücenme ama, hakikat de bu... Sen de benim kardeşlmsin. Düşüncemi yanında söylemekte mahzur görmüyorum.
Aysel, yine de, annesinin müdafaasına girişti:
— Pek de öyle olduğunu zannetmiyorum... Bu halleri, belki de, felekten intikam almak ka-bUlndendl... Zavallı babacığı-
mın şahsiyetin! bilirsin. Anne-j me yaşattığı hayat, hayat de-
— Walewski yİ yakalamağa geldim. Sîzlerin sağ ve salim hududu geçebıl-.'ccğinizden emin değildim... Walewsldnin de mutlaka yakalanması lâzım geldiğini biliyordum.
Eric sordu:
— Hududu siz nasıl geçtiniz?
— Tipiden- istifade ederek geçtik... Tıpkı sizin geçtiğiniz gibi...
Eric:
— Pekâlâ. — dedi — Bayan Jingles Lawson na.-i oldu da size katıldı?
Hugh bir an. Jlngles’Ie otelde, arasında geçen sahr.eye dair müteveffa Stephen Petrle'nin gevezelik edip etmediğini akimdan geçirdi. Petrfe, o geceki maceraya dair acaba Erlc'e rapor vermiş miydi?
— Jingles'! yanıma alışımın sebebi Bulgarca bilmesidir. Zira, ben biliniyorum Bana bu hususta çok yardımı dokunur diye hesaplamıştım.. Kendisine itimat edebilirsiniz. Ben her hususta kefilim . İştanbula dönüşümüzde de Jingies'in bize çok faydası dokunacaktır.
| Brccon’Un tesdikîe başını 'salladığını görerek içi rahatladı.
Asıl ismi Ben Gramcnt olan vatan haini Brecon cevap verdi:
— Kabul... Fakat, arlık size de Türkiyeye dönmek eınrl verileceğinden şüphe ederim... Bizim için çok kıymetli bir uzuvsunuz... Şu işte bir muvaffak olalım, sizi Moskovaya götüreceğim.
— Demek kİ nihayet aldığım parayı hak ettiğimi siz de tasdik ediyorsunuz?
Erle hararetle:
— Hattâ fazlasını hak ediyorsunuz. — dedi.
Hugh, sordu:
— Kuzum, P.'alewsKİ'yi bulabildiniz mİ?
Eirc'de bir tereddüt... Şoförün yanında uyuklarcasma bir sessizlik içinde büzülmüş oturan Jingles'e yan gözle baktı. Ve nihayet kararını vererek farkında olmaksızın Hugh'e müthiş darbeyi indirdi:
— Evet. . Dün gece tevkif e-dildi... eGoıgol ile nenim buraya gelmemizden cam İki saat sonra— İstintak safhası da başladı.
Hugh. oturduğu yerde ter döküyor.
— Georgel ne hâlde?
— Ayak parmaklarının kaçı dondu, o kadar.
Eric’ten öğrendikleri Hugh’8 biraz huzur verdi. Nihayet o hoşhı suratlı Eşme Murfec'nin bundan böyle hiç kimseye zararı dokunamıyacak. Esme, Hugh’un samimiyetim yüzde yüz itimat etmemek kararında olduğunu bir çok hrsfitlarda da belli etmişti.
Otomobil, karşılıklı eski evlerin çatıştığı dar bit sokağa" saptı.
Walewskl tankında fazla mü-tecessls görünmemek için Hugh sual soramıyor, fakat içi İçini yiyor. Acaba, zavallıya tahammülünün fevkinde işkence mİ yaptılar? Acaba Wa!ewskl. mukavemet edenıiyerek o hayati kıymeti haiz lüimi teslim etti mi?
; Eric ansızın önüne Gvftru iğll-dİ.
— Jingles y-Jldaş, siz Rus gizli teşkilâtı merkezine götürülmenizi talep ettiniz mİ? — diye sordu.
— Demek. polis âmiri İle o ahmak Rus ajanı size böyle söylediler?
Eric çenesini uğuşturdıı:
— İşle ou Küçük memulların işgüzarlığı yon mu, b'.ze hayli pahalıya mal oluyor Keşke karakoldayken size sorsa vdım... Sizi muayeneden geçirmek salâhiyetini nasıl olup da kendinde bulmuş.
Genç kız, öfkeyle:
— Küstahlık yaptı, — dedi.
Eric Brecon, devam elti:
— Çare yok, herifi temizlemeli ki. yetişmekte olan diğerlerine de ders olsun. Çizmeden yukarı çıkmamak ’.âzuıı geldiğini öğrensinler.
Hugh, başındaki yara bere izlerini göstererek:
— Bakın, mukabil teşkilâtın adamlarının marifeti. — dedi. — Kafama öyle bir vuruş vurdular kİ kendimden geçtim,
— Hapisten kaçmtığa nasıl muvaffak oldunuz?
— Muayene etmemiz Phoebus Sktmlıırİs'İn eşyalarını getiren adamı hâtıriudm mı?
— Evet hatırladım,
— Katmama o yardım etti: Eric Brecon rehinden defterini çıkararak not altlı:
— İşte böyle iyi adamlar da var. — dedi. — Takdire değer doğrusu... Nihayet gelebildin, azizim. Burası rizim. Şarktaki
bir
ICin

S,
Yeni SES Tiyatrosu
26 Aralık Sah akşamından itibaren
ALTIN KIZ
(NtNA P.OZA.ı
Operet 3 perde - 7 Tablo
Eser: HARBACH — ROMBERG
Türkçesi: NECLA DERSAN

küçük, kırmızı rvlmizdir.
Otomobil, mıdıkem görünüşlü kemerli bir demir kapının ö-nünde durmuştu
Mülehakkim kvrne seslerini İşiten bir asker, küçük bir kapıdan göründü: otomobile bir göz altıktan sonra tekrar kay-1 bolarak rauazeam kemPrii kapıyı açtı. Hugh, içeri girerken burasının belâh bir yer olduğunu düşündü.
bir sigara uzatıp
bu berbat kıyafetle lüzum kalmadı.
İler hakkı mahfuzdur
Semih Mümtaz S.
ir uykusuz gece bana Şeyhülislâm Cemal e-fendinln oğlu Muhtar beyi hatırlattı. Çünkü o her gece uykusuzdu. Şafak sökmeden bir türlü gözünü kapamazdı. Hattâ sabahın saat sekiz dokuzuna kadar da otururdu. Sonra yalar sekiz saat sonra kalkar hemen öğle (!) Yemeğini yer, sokağa çıkar, eve geç döner, akşam yemeğini de tablatlyle geç yereli. Bu âdet zannederim ona validesinden geçmişti ve çocukluğunu sahalılara kadar o-turmakla geçirmişti. Şu halde onup gecesi gündüz, gündüzü gece İdi. Misafirperverliğine bir sebep de belki buydu. Arkadaşlarını davet eder, toplar, onları geç vakitlere kadar eğlendirmek İçin ne mümkünsa yapar, sabahı bulmak ve buldurmak için de elinden ne gelirse yapardı. Münakaşalar çıkarır, mutlaka dinletmek ister,
göz olduğu arkadaşlarile yani bizlerle pek başa çıkamazsa bir oyun İcat eder. Celâl Sahiri ve oyun severlerden, diğerleri bununla meşgul eder. Hülâsa dostlarına uykusuzluk çektirmek pahasına gündüzü çekerdi. Yanlış ârzettlm. Eilâkls gecenin uzamasını arzu ederdi.
yüz
Erle Brecon İngilizce İzahat veriyor:
— Arkadaşları takdim edl-yim: Binbaşı Hugh North, bayan Jingles Lavson.
Oymalı, muhteşem yazı masasının başında oturan kumral sakallı, azametli adam:
— Pekâlâ! Pekâlâ I — diye mırıldandı.
Eric Brecon ou sefer de misafirlerine döndü: masa başındaki adamı takdim etil:
— Kavaklı Komiseri Alexei Brusov.
Ve, Alexei'nlıı kalktığı iskemleye yerleşti.
Komiser, nazik bir tavırla ziyaretçilere hitap etti:
— Epey zamandır yemek yememiş alacağınızı tahmin ediyorum. doğru mu? Pekâlâ, şimdi çaresine bakarız.
Bulgarin masası başında oturuş şeklinden Erle Brecon'un buarada hayli sözü geçen bir yoldaş olduğu anlaşılıyordu. Georgei'nln maiyetinde çalışmasına rağmen, parti teşkilâtı İçinde esaslı bir mevk' işgal ettiği aşikârdı.
Jinglcs’e yaktı:
— Artık gezmenize
— dedi. — Burjuva kadınlarından arta kalan muhteşem bir elbise dolabımız vardır İçinden beğenin beğendiğinizi, giyinin... Zira, o şatafatı, elbiseler. Rus kadınlarının işine yaramaz.
Hugh:
— öyle anlıyorum ki, siz partinin yüksek rütbeli şahsiyetleri zevknlze hizmet etmesini bili-yorsunz. — diye lambri İle kaplı duvarlarda bakışlarını dolaştır- ; dil,
Bu kütüphane odası cidden ı pek güzeldi. Fevkalâde Fransız eşyaları, tablolar, bilhassa Gau- ; gln'ln bir şaheseri dikkati çekiyordu. Nefis seccadeler, koyu yeşil maroken kaplı oturaklı, rahat koltuklar oday. zenginleştiriyordu.
Eriç, kızıl bıyıklarına parmaklarının ucuyla nizam vererek:
— BUâsebep mahrumiyetlere katlanmağa no lüzum var?
— dedi. — Bu bina bir şarap tüccarına aiddı. Şansanız yardım etti, herifi karaborsacılık yaparken yakaladık. I Gülümsedi) «izlere belki garip gelir,' binbaşım ve kayar. Jingles, Sovyet demokıasisinde, mesull-: yetil mevkiler işgal etmenin mükâfatı da o nispette büyük-I tür.
Fatihte yanan konakta. Ku-ruçeşmedekl satılan yalı ve korudaki köşklerde ve nihayet İkamet etmekle olduğu Kurtuluştaki apartmanda benim Muhtarım bu minval üzere yaşardı. En şımarık olacağı tahmin olunan zaman İçinde bile Muhtar bllâ İhtiyar arka-daşlarile çocuk kalmasını, resmi ^rızaların ve izafetlerin her mânada küçük adamlara verdiği gurur ve tekebbürden çok[ uzakta kalmasını bilmişti, İyi bir arkadaştı... Dertliydi de!! Fakat onun derdi canan değildi. Sadece vatandı. Memleketini çok severdi ve onu politika yeliyle rencide edenlere (tuhaf tuhaf kelimeleri vardı) söverdi.
ikinci Sultan Abdüîhamit zamanında Şeyhülislâm olan ba-basiyle de çekiştiğini bilirim. Gerçi hilkaten eğzaite yani taşkındı. Normalin üstünde hareketler yapardı. Lâkin tah-
t™
SÜMER

(Arkası var)
AŞK ve MACERA ROMANI — Nakleden: Ali MARMARA
glldl. Babam ilim adamıydı. A-ralarında yaş farkı da olduğu İçin, annemi, gençliğinde boğmuştu... Ölümü üzerine...
Feride:
— Zavallı babacığın... Çok muhterem bir zattı... — dedi.
— A... Elbet orası öyle... Annem şayet onun muhitinde alabildiğine açılamadaysa kabahat babamın değildi... Babam, bir 1-deale bağlıydı. Karısının ihtiyaçlarım farkedemlyordu. Mütemadiyen kitaplariyle meşguldü. Etrafını unuturdu. Ev halkı, ona, lüzumsuz teferruat hissini vermekteydi.
Bu sefer de, Feride misafirinin babasını methetti:
— Demir bey amcam, tanıdığım insanların en mükemmeli idi... Vallahi melekti..
Genç kızın dudaklarında silik bir tebessüm hasıl oldu:
— Babamı çok severdim. O-ntın hakkında böyle bir his beslediğin için de sana karşı minnettarım. Fakat babam, âlim bir insanin bütün evsafına sahipti. Malumdur ki, âlim kimseler, umumiyetle zevcelerini mesut edemezler. Kitapları, lâboratuvarlan ortasında benliklerini kaybederler Kadınlarının ve çocuklarının saadetini dç kaybederler. Rahmetli babanı da, kfığırtiarı kitapları dizerine başını bir kere eğince bir daha bi2e bakmazdı... Ancak ilme hizmet etti; bize değil.
Fer ideyi, bu tafsilât düşündürdü:
— Belki... Sen, kendi aile hayatınızı benden daha iyi bilirsin elbette... Ben o tarafları hiç düşünmemiştim. Demir bey amcamı, hep o anlı şanlı, şöhretli haliyle güzlerimde canlan-
dırırım... ,
Misafir, İçini çekti:
— Allah rahmet eylesin, ben de onun şan. şeref ve şöhreti, ile iftihar ederim.. Annem de etmişti... Fakat anneciğim, onunla mesut olamadı .. Babaıu, onu ihmal etti, bir köşede bıtaktı. Genç ve güzel bir kadının uğrayabileceği tehlikeleri aklına getiremezdi... Tabiatin ve cemiyetin o kadar incelikler) üzerinde düşündüğü halde, en yakınındaki hâdiseleri göremezdi— Annem de inadına güzeldir: daha doğrusu güzeldi: biliyorsun. Benim giıü değil...
— Haydi, tevazu gösterme... Sen de çok güzelsin, Aysel...
— Teşekkür ederim... Hülâsa babam, annemi Ihma) ede ede. sonradan bildiğimiz haline soktu... İnsanlar ekseriya kendi felâketlerine kendileri sebep o-
teşşuurunda şuur He tulanper-verliğinden başka türlüsü görülemezdi. Ve İşle bunlardan dolayı idi ki evinde ve arkadaşları veya misafirleri lie hem be-zin olurken, hem sohbet o-lurken demek istiyorum! Daima memleketin gidişinden, dünya ahvalinden bahisler açar, hattâ feveran ettiği anlarda hududu aşarak ecnebi siyasilere mektuplar yazar! Onları âdetu azarlardı.
Vefatına tekaüdüm eden seneler zarfında da belki torbalar dolduracak kadar uzun u-zun arizalarda pek sevdig İsmet paşasına (kendi tâbiridir bu): içini dökerdi.
Hattâ bir gün odasına girdiğim zaman onu torbalarla kâğıtlar içinde gördüğüm zaman ne yapıyorsun. Altlığım cevabında İsmet paşaya mektup yazıyorum demesiyle; «Aman Muhtarım sen ve İsmet paşa (Allah her ikinize uzun ömürler versin) daha yüz sene yaşamalısına ki bu mektupların sonunu getirebllsenizs- cevabını vermiştim. Kızmıştı ve senin aklın ermez, buna vazife derler. Anladın mı cümlesiyle beni azarlamıştı, şimdi sağ olsaydı: kini bilir daha neler yazardı... Ve ben demedim mi? Dediklerim hep oldu derdi. Bunda şüphe yok. buna bendeniz de şahadet ederim: dediklerinden bir çoğu oldu... .Fakat bu vftdl-lerde çok didindiği için kendini yedi ve nispeten genç yaşında ve dinç İken âziml danbeka oldu.., Onda bir de tıkara iptl-lâsı vardı. Bir aralık kendisi sıkıntıda iken, borç ederdi; vermekte olduğu aylıkları kesmez. fıkarasını bıkes bırakmazdı. Hak rahmet eyleye.
EffiEEED
Iıtanbul Beledi»»m Ş'Hb Tiyatrom
•Suat îMlı da Komedi kısmı ÇİITE KERAMET
Trirtan Bernard
Telef.se. 43134
■ Yarın akşam
ve Pang.ıltı TAN Sinemalarında ■
E YFEL
KULESî’nin

Bütün kabareleri, barları, bulvarları, lüks, eğlenceli ve maceralı hayatiyle PARİS'İ tasvir eden ve GEORGES SİMENON'un c-şhur Tonıannından sinemaya alınan
ESRARI
Renklı, Muazzam. Hissi ve Müthiş Bir Süper Film
Baş Rollerde: CHARLES LAÜGHTON,— PATRİCİA ROC —
FRANCHOT TONE
lurlar. Annemin ikinci izdivacına gelince... Bana: «Artık beni abla diye çağır da aramazdaki fark dikkati çekmesin!» teklifinin garabeti ile muvazenesizliğe başladı. Eski nesi! kadınları a-rasmda İstanbulda da böyle garabete rastlanırınış. şimdi burada böyle şeyler artık yok galiba... Fakat bizim orada, annemden böyle teklif aldım. İster istemez gülünç olduk. Ona arasıra, yân şaka, yarı ciddi derken, sonra, onun zoruyla daima «abla» demeğe başladım Yeni kocasının ortaya çıkması üzerine, anneciğimin hayatı büsbütün değişmişti. Kendini kaybetti. Bütiin dikkatini ecza-ciye teksif etti. Artık beni düşünemez oldu.
— İtiraf etmeli kİ, Liman hanımefendi genç de dururdu. Katiyen yaşını göstermezdi. Hakikatte senin ablan gibiydi.
— İşte bu sebepledir ki. evde, onun muhitinde bulunuşum bile, genç kocasının nazarında itibârını bozuyordu. İlk devrede, pek küçük olduğumdan, annemin yaşını belli etmiyordum. Fakat boyum uzadıkça, genç kız
haline geldikçe vaziyet değişti. Sustu.
Bir an tereddüt geçirdikten sonra ilâve elti:
— Şuna dikkat etmeni istiyorum. ablacıgım: Annem beni sevmiyordu, benimle alâkadar olmuyordu diye şikayette bulunmuyorum. Lâkin eenç kocalı, yaşlanmış bir kadının yanında, gelinlik çağına ulaşmış bir üvey kız, naşı! bir engeldir, tasavvur edemezsin.
Feride:
— Doğru soluyorsun? — dedi’, ve vaktiyle kendisinin böyle bir müşahedede bulunmamasına şaştı. — Eczacıdan duğatı erkek kardeşin anneni fevkalâde sevindirmişti. Genç kocasını bu çocukla kendine bağlayacağını düşünüp zavallı anneciğin pek sevinmişti.
— Evet. Muradın doğuşu, evimize büyük bir saadet gltirdl. Küçük kardeşim, annemi, genç kadınlar sırasına koymuş oluyordu, Benim on dört yaşını bitirdiğimi unutmuştu anneciğim... Evin bütün İşlerini elimden geldiği kadar ben yapmağa, yediğim ekmeği hak etmeğe (Arkası var)

fi
İh
y
İskenderun Belediyesinin 1951 de tahakkuk ettireceği isler
I Günde 50 bin ekmek çıkaracak bir elektrikli fırın — Kanalizasyon — Şehre su getirilmesi — Perakendeciler hali — Taksitle ev — Futbol sahası ve kulüp binası — Plaj — Farklar — Asri mezarlık
İskenderun 24 (Akşam) Şehrimizde yeni yeni fabrikalar kurulmakta ve sınai hareketler bir gelişme yoluna girmiş bu- g İmim ak l adır. Bunun la Hatay, memleketimizin başlıca pamıık mıntıkaları katılmış ve bu mevzuda haklı bLr şöhret kazanmıştır. Hatay pamuklan, müstesna vasıfları itibariyle, dış memle-ketlerce Adana pamuğundan daha çok rağbet görmektedir. Yeni tesis edilen büyük çapta çırçır fabrikaları hummalı bir faaliyet içindedir.
Turistik yönden de ehemmiyetli olan Hatay için İskenderun. İlk merhaledir.
Bu bakımdan da çalışmalar göze çarpacak dereo.de ilerlemiştir. Yeni belediye başkanı Şemseddin Mursaloğlu ve başkan muavini Tevfik Nikisarlı-oğlu, İskenderun belediyeciliğini geliştirmek için bütün gayretlerini teksif etmiş bulunuyorlar.
Fiat murakabesini de lâyık olduğu önemle ele almak İçin şiddetli tedbirler aluımaktadır. Büyük bir itfaiye garajının inşasını, itfaiye teşkilâtını modern vasıtalarla teçhiz ve kifayet derecesini arttırmak İçin gerekli teşebbüslere girişilmiştir.
beraber
arasına da
İskendcrunda Atatürk Bulvarı
Pek yakında müstakil bir balıkhane açılacağı gibi, belediyenin soğuk hava, deposu da ıslâh edilerek faaliyete geçirilecektir.
Belediyenin 951 de gerçek sahasına intikal ettireceği hayati
mevauları şöylece sıralayabiliriz:
1 — Günde 50 bin ekmek çıkaracak elektrikli fınr..
2 — Şehrin ana kanalizasyonunun inşaatı.
3 — Sakıt suyunun şehre getirilmesi.
4 — Pazar yerine perakendeciler ve toptancılar İçin asgari 4û dükkanlı iki kaptık hal İnşası.
5 — Eski şehir plânı He tasdik edilmeyen yeni şehir plânının telifinden çıkacak üçüncü bir şehir plânı gereğince, halka tevzi edilen arsalar üzerinde, ev yaptırmak takatinde olmayan vatandaşlara, kabul edilecek plânlar dahilinde evler yaptırmak ve bu evleri maliyet fiatı üzerinden ve taksitlere bağlıyarak vatandaşlara satmak.
6 — Atatürk bulvarına muvazi olarak yapılmasına bir yıl önce başlanmış bulunan İkinci bulvarı ikmal ve burasını yeşil
Pamuk jiaileri yüzünden
Tüccardan bazıları iflâs vaziyetinde!
Bu tüccarların kimler oldukları anlaşılmış ise de isimlerinin şimdilik gizli tutulması faydalı görülüyor
Mersin 24 (Akşam) — Pamuk üstlerinin görülmemiş derecede artması Adanada taahhütlerde bulunan bazı tüccarları büyük zararlara sürüklemiştir. Bunların taahhütleri 200 kuruşa kadardı. Bir kaç firma anlaşmaya sadık kalarak, taahhütleri yerine getirmişlerdir. Bu tüccarlar, hâlen iflâs durumunda bulunmaktadırlar. Bunların kimler olduğu an!a§>lnıış bulunmakla beraber şimdilik i-
fay-
Sebze ve
meyvafiatleri
Yılbaşı dolayısiyle fiatler biraz yükseldi
Bu sene memleketimizde meyva ve sebze İstihsali tahminlerin üstünde bir parlaklık kaydetmiştir. Şehrimize de bol miktarda meyva gelmektedir. İlgililerden aldığımız malûmata göre bilhassa elma, portakal ve mandalina bu sene çok boldur. Yılbaşı eğlencelerinin yaklaşması ve istihlâkin artması do-layısile biraz hareketi) olan piyasanın. yılbaşını miitaakıp Hat düşmesi şeklinde bir seyir göstereceği anlaşılmak tadır.
Hâlden aldığımız rakamlara göre, en İyi Kastamonu elması 75 - 00 kuruştan, tek ektsra tâbir edilen Kastamonu elması, 35 - 45 kuruştan, Niğde ve Bor elması 50 - 55 kuruştan, Niğde siTa malı 15 - 30 kuruştan, Sapanca elması 22 - 45 kuruştan muamele görmüştür.
Portakal flatleri ise, Finike birinci mal, 120-175 portakallık sandıklar 11-13 liradan, 300-260 portakallık sandıklar 8-11 liradan. Dörtyol birinci mal 100 lük sandıklar 3,5-4 liradan. Alanya birinci mal 120-200 lük sandıklar 7-11 liradan muamele görmüştür. İlgililer bu selle portakal müstahsilinin zarar etmesinin muhtemel bulunduğunu, istihsalin çok olduğunu söylemektedirler. Bu arada verilen malûmata göre. ambaJâj ve nakliye masrafı duşurülebildiğl takdirde, fiatlar çok daha ucuzlayacaktır. Zira 8-11 liraya satılan 200 - 260 portakallık bir sandığın anbalaiı nakliye masrafı 411 kuruş yani satış bedelinin yarısı kadar tutmaktadır.
Sebze Hallerine gelince, dün
bir gezi haline getirmek. Üzerinde oteller ve bankalar bulunan birinci bulvarı da seyrüsefere açmak.
7 — Bir futbol sahası yapmak ve bu sah arım civarına da spor kulüplerine tahsis edilmek üzere. bir kulüpler binası İnşa etmek.
8 — Sahilin en uygun yerinde sıhhî şartlan haİ2 ikinci bir pîâj ve gazino kurmak.
9 — Paç mevkllndekl bahçeleri parkİBr haline getirerek halkın lstlrahatlne arzetmek.
10 — Pmarbnşına giden ana caddeyi asfaltlamak.
11 _ Şehre en az jarun s.at Hi,„o prp£a lkhana a.,3
ve eehrta domda a ,n 18_,8 pa„CBr Re.
bir merarlrk tad, eUbdk. ,8.K h
guuku mezarlık «■s.yjubun bir' „a-mde sdrmû,tûr. şaheseridir.)
Belediye, şehri kalkındırmak için hükümetle temam geçmiş, devletten iki milyon liralık ve1 uzun vâdeil bir İstikraz vaadini de almıştır.
r
10 lira rüşvet!
Çorlu tapu sicil muhafızlığı muavini tevkif edildi
r
BÜYÜK TARİHİ ROMAN
ZAFERDEN
Horasanlı Ebu Müslim
ZAFERE!

V-----------
Tefrika No. 3
Kahramanlık ve Aşk Destanı
Yazan: Muharrem Zeki KORGUNAL
Nasır ibni Seyyar, karşısında Abdullahı görünce küplere bindi ve «Aliye lanet okun diye haykırdı. Abdullah: «Lanet olsun sana köpek!» diye mukabele edince müthiş bir boğuşma başladı
fir-
simlerinin gizil tutulması dalı görülmektedir.
Taahhütlerde bulunan malardan yine bazıları, anlaş-
mayı yerine getirmem işlerdir. Ancak şurası da kayda değer ki, taahhüdü yerine getirmeyi bir şeref meselesi kabul edenler daha ziyade sermayesi az olan tüccarlardır. Diğerlerinin ise, en tanınmış ve geiılç ser- -m ay eli firmalar olduğu tesbit edilmiştir.
Çorlu 24 (Akşam) — İlçemizde oturan ve arabacılık yapan Rıfat Karacan’m avlusunun yanında bir arsayı keşfe memur edilen tapu sicil muhafızlığı muavini Nuri Çağlayan, arabacı. Rıfat Knracftn'dan 10 lira rüşvet aklığı iddlasiyle suç üstü mahkemesine verilmiştir.
Yapılan ilk duruşmasını mütaakıp lapu sicil muhafızlığı muavini Nuri Çağlayan tevkif edilmiştir.

Adana 24 (Akşam) — Adana-da göze çarpan tarihi eserlerden ikinci derecede kıymeti haiz olanı saat kulesidir. Bu saatin inşa edilmesine iki kişi sebep olmuş. Birisi, zamanın âlimlerinden Hacı Bekir Sırrı, öteki de Adana Valisi Abidin Paşa.
Saatin temeli 40 metre derinlikte ve tam bir senede atılıyor, Bu kırk metrelik temelin faydaları sonra görülmüş, en şiddetli zelzeleler bile saat kulesine zarar vermemiştir.
Kulenin yerden yüksekliği 28 metredir. Bu kısım da bir senede yapılmıştır. Kenarları dörder metre olup 16 metre kare arsa üzerinde yükselir. Duvarların kalınlığı 50 cm. dir. Dıştan dört köşe gözükürse de içi yuvarlaktır ve yukarıya çıkan 112 basamaklı merdiven, minarelerde olduğu gibi döne döne yükselir. 1299 da inşası biten kulenin tepesinde dört büyü': saat vardır. O tarihte bu saatlerin makinesi Fransadaıı getirtilmiş. Fransızların Adanayı işgal ı,-t-tlklerl günlerde, Ernınniler bu makineyi tahrip elmişler Kurtuluştan şonra Almanyudan yeni bir makine alınıp kuleye takılmış.
Bu vetmlşllk kule, lıftlen Ada-ııa'hnın en kıymetli varlığıdır. Çünkü şehrin kenar mahallesinde oturanlar bile yattıkları yerden saatin kaç olduğunu btı kuledeki büyük çan sayesinde anlarlar, şehrin en uzak köşesinden vakti, dakikasına kadar görürler. _________________
Altın yağıyor
Karacabey 24 f Akşam > —
Köylünün hasretle beklediği yağmur yağmakla ve «altın yağıyor» diye vasıflaııdınimakta-dır.
Bir kız kuyuya düştü
Konya 22 (Akşam) — Cihan-beyllnln Zıvarık bucağına bağlı Koçaş köyünde Memlş adında bir köylü, su çekmek isterken
Fransanın en güzel atletini yapılan müsabakada yukarıda resmini gördüğünüz Duran ton birincilimi kazanmıştır._____________
yanında bulunan 10 yaşlarında seçmek için Parlstc
Dürdane ismladekı kızı, çıkrığın boşalmasiyle birdenbire kuyuya düşmüştür. Kızcağız, kırk metre derinliğindeki kuyudan bir mucize kabilinden sığ olarak çıkarılmıştır.
Müftünün paltosunu çalan hırsız
Çorlu 24 (Akşam) — Adapa-zarlı Nııhsan adında biri, burada Fatih camisinde müftü Eyüp Arın'ın oda penceresini açarak asılı duran çalmıştır.
Nuhsan. paltoyu satarken emniyet
tarafından suç üstü yakalanmıştır. Adllyeye verilen hırsız, ilk sorgusunu mütaakıp tevkif edilmiştir.
Kalp gümüş lira sürerken yakalandı
Kât nı isminde biri. Galalarla Kasaplar sokağında ekmek bayi ilğı yapan Basan isminde birine kalp bir gümüş lira sürerken yakalanmış, zamtaca lâzım gelen soruşturmaya girişilmiştir.
pal iosıınu
lEtasyondn memurları
3 yankesici tevkif edildi
Ömer. Muharrem ve Dilber isimlerinde iiç yankesici, zabıta tarafından adllyeye verilmiş ve sorgularını müıaakıb tevkif o-iunarıık cezaevine gönderilmiştir.
Abdurrahman. annesine yapılan bu hakarete tahammül edemedi. Küçücük yumruklarını sıktı. Öfkesinden gözleri kan çanağına dönen Yahudinln üzerine yürüdü. Fakat beş yaşındaki bir çocuk, dağ gibi bir adama ne yapabilirdi. Neticede o da bir kaç tokat yiyerek sokağa fırlatıldı.
Şimdi, Yahudi İçin yapılacak şu idi: Cariyeslnln cezasını vermek...
Fakat ona ne ceza verebilirdi? Kapısından kovsa, yahut döğe döğe ağzını, burnunu dağıtma. her tarafını çürütse, vücudunu al kanlara boyasa, hıncının yansını bile olamazdı Onu muhakkak öldürmesi lâzımdı.
Emine, Yahudinln fikrinden geçenleri anlamış gibi ürpertil Kedi çevikliği İle bir direğe tırmanarak dama çıktı. Eline geçirdiği büyük bir taşı arkasına sakladı. Kendisini yakalamak İçin aynı direkten dama çıkmakta olan efendisinin kafasına bütün kuvvetiyle fırlattı.
Yahudi, tepetaklak, aşağı yuvarlandı. Bir çift söz bile söylemeğe muktedir olamatîan geberip gitti.
Emine, efendisinin öldüğüne tamamen kanaat getirince, aşağı indi. Sandıkta, sepette ne kadar para ve mücevherat varsa hepsini alıp bir heybeye doldurdu. Ahırdaki atlardan birisine binip kaçlı. Gidiş, hâlâ o gidiş...
İKİ YIL ÖNCE
İki sene evveldi. Mcrv emirl Nasr İbni Seyyar, çok mühim bir haber almıştı. Ona, en gözde adamlarından biri olan Abdul-lahtn Hazretl AH taraftarları iie blrleşerek Emevi'lcr aleyhinde çalışmakta olduğunu bildirmişlerdi.
Nasr jbnl Seyyar, öfkesinden kuduruyor ve karşısındakilere:
— Ne duruyorsunuz? Gidip yakalayın o haini! diye bağırıyordu.
Fakat buna lüzum kalmadı. O sırada kapı açıldı. İçeriye kırk, kırkbeş yaşlarında uzun boylu, siyah sakallı, geniş omuzlu bir adam girdi. Bu. Naşr ibni Scyyarln küplere binmesi-, ne sebep olan Abdullahtı.
Nasr ibni Seyyar, hemen yerinden fırladı. Arslanla boğuşmağa hazırlanan bir kaplan gibi pençelerini açarak gürledi:'
— Demek sen; benim duşnıa-nınısın. ha?.. Demek sen. bizim, aleyhimizde çatışıyorsun, ha?..' Demek sen, bir TürûbFsin, ha?..î Söyle Abdullah, yalar, mı bun-; lor?. Ya inkâr, yahut, İtiraf et suçunu!.. i
Abdullah, zerre kadar kork- , öğrendi, mndı. şaşılacak kadar labll bir sesle cevap verdi:
— Farkında değilini... Belki bir İftiraya ıığramışımciır.
— KLm iflira edebilir sana?
— Beni çekemeyenler.
Huzurda bulunanlar, kİ Eme-vi düşmanı olduğunu onlar haber vermişlerdi, hep bir ağızdan bağırdılar:
— İflira etmiyoruz! Söylediklerimiz doğrudur. Bu adam, bizim aleyhimizde çalışıyor!
Nasr ibni Seyyar:
— İşte, dedi. Yüzüne söylüyorlar!
Abdullah güldü:
— Yalaııeılıklarlyle kazanan bu adamların hakkımdakl hezeyanlarına i-nanmakla çok küçülmüş ola-! çaksın, Ben, tuttuğum yoldan dönecek bir insan değilim, hattâ ölümle karşılaşmanı bile...
Abdullah, doğru söylüyordu. O, gerçekten böyle bir adamdı.) Fakat Nasr İbni Seyyar, bu cevaptaki İnceliği kavrayamadı. Abdullah'ın »Ben, beraber tut-I tuğlunuz yoldan dönecek bir
—----------------
Diinkü tefrikamızın hülâsası
Mcrv şehrinin kı nar mahallelerinden birinde oturan Kelime adında kör ve fakir bir kadınla bes yaşındaki oğlu Abduı rahmana memleketin "»on derece zengin Yahuditerindcn Samoel Cühudıııı, genç, güzel vc merhametli cariye*! Emine yardım etmekledir Bir gün Samoel jokakta dolaşan küçük Abdurrahmanın sırtındaki gömlek kumaşının kendisine alt olduğunu görünce ustalıklı bir sorgu ite çocuğun ağzından Emine namında bir cariyenln kendilerine yardım ettiğini öğreniyor, Bundan şüpheye düşen Samoel, çocukla beraber. annesinin oturduğu kulübeye giderek orada kendine ait bir sütü eşya görünce cariyesinİD hırsızlık ettiğine kanaat getiriyor, Kelimeyi bundan sonra müreffeh yaşatacağı vadiyle alıp kendi evine götürüyor ve maskeyi yüzünden ataı ak falFr kadını hırpalıyor, cariye Emine de efendisinden korkarak kaçıyor.
Bilsem bile
yapacaksınız
takdirde ona
Adanada plaj
. | Adana 21 (Akşam) —
. mevsiminde AdanalIların bıı ihtiyaçlarını karşılamak üzere Karalaş, modern plaj haline getirilecektir. Bu maksatla Ka-rataşla büyük bir gazino ve o-’ tel İnşası için alâkalılar faaliyete geçmişlerdir. Bugünlerde otel ve gazinonun inşasına baş-,miiştür. Savcılık tahkikata el ■ Janacaktır. ^oymuştur.
P’;5J
İspirto içen bir adam ölü bulundu
Muhitte ispirto içmesi ile tanınmış bulunan Ali isminde biri Unkapanj camii avlusunda yan ölü bir halde bnlüunıuş. derhal Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmışsa da az soıırp. orda öl-
beni, evde çocuğum ağlar!
— Gebersin çocuğun! Kocanı söyle!
— Bilmiyorum! söylemem!
— Neden?
— Ona fenalık da ondan!
— Söylemediğin
yapacağımız fenalığın daha büyüğünü sana yapamaz mıyız?
— İçinizde Allah korkusu olmadıktan sonra her fenalığı yaparsınız.
— Buna razı olur musun?
— Kocamın hayatını kurtarmak İçin hiç bir fedakârlıktan çekinmem.
— Ya?..
— Evet!..
Yusuf Ibnl Haccac, fena halde kızmıştı Öfkesinden yumruklarını sıkıyor, dişlerini gıcırdatıyor, olduğu yerde beygir gidi tepinip duruyordu:
— Söyle diyorum sana!
— Söylemem'
— Demek ki biliyorsun!
— Evet, biliyorum, lâkin söylemem! Çünkü onun hayatına kastedeceksiniz
Yusuf ibni Haceac, kadını söyletmenin İmkânı olmadığına kanaat getirmişti. Adamlarına buyurdu:
— Bağlayın şunu!
Kendini korumaktan âciz za-' vallı bir kuzuya saldıran bir sürü aç kurt gibi. Kelime nin ü-zerine altı, yedj fcişt birden fitildi. Esed'ln dünya güzellerinden güzel, çınar boylu ince belli, kara kaşlı, kara gözlü, baygın, bakışlı karısın: ellerinden. ayaklarından bağladılar.
Yusuf Ibnl Haceac ikine! emrini verdi:
— Mahzene I
Bu emir de yerine getirildi.
Zalim Yusuf, knd:r.ı bağlatıp mahzene gönderdikten sonrû büyük zafer kozanmış mağrur bîr kumandan tavrı lakındı. ' Göğsünü şişire şişire, koltuklarım kabart* kabarta gidip yerine oturdu.
Adamlar, ger! dönmüşlerdi. -Yusuf, onlara sordu;
I — Esed’ln karısını ele geçirdik. Ona bir ceza vermek lâzım... Nasıl bir ceza verelim ki ömrünün sonuna kadar çeksin bunu?-1 Her ağızdan bir ses çıkmağa başladı:
( — Saçlarını keselim
— Götürüp esir »pazarında satalım.
yanında gece; _ Elinden çocuğunu alıp göz-
1,1 vwı, ™m>. ler| önünd. 6İaa»«ilm_
ı — Bir zâniye haline getirelim.
I — Yüzünde ve ^ucudundı yaralar açarak bütün güzelliğini mahvedelim.
içir*] _ zina ederken yakuitınriığı-ıher tarafa adamlar, hediyeler _ SQyiiperek sokaklarda gezdl-yoliadı.
Yusuf ibni Haccac adında bir şerir, bu işi şiddetle takibe başladı. Fakat iki arkadaşın izini bile bulamadı. Nihayet huzuruna Esed'in karısını getirtti. Ona:
— Kocan nerede? diye
■dıı.
Bu kadın, Kelline idi:
— Bilmiyorum, diye cevap verdi, çıkıp gittiği günden beri bir haber alamadım. Ben de merak edip duruyorum.
Yusuf Ibnl Haccac. İnanmadı.
Sıkıştırmağa başladı:
— Yalan söylüyorsun. Kocanın nerede olduğunu pekâlâ bilirsin!
— Bilmiyorum! ' — Biliyorsun!
— Bilsem söylerim.
— Zaten söyleyeceksin!
kat ben. güzellikle söylemeni istiyorum:
— On defa şöyliyeeek değilim ya, bilmiyorum, işte!
— Hayır, biliyorsun!
—(»---„ u„ mutlaka nıeklup falan gönder-
imsin değilini» demek istediğini iniştir, boş yere saklaıııal zannederek geniş bir nefes aldı. Fakat şüpheden tamamiyle kurtulûmayıp:
— O halde, beni temin dedi.
Abdullah, sordu:
— Nasıl temin edeyim?
— Aliye lanet oku!
Teklif müthişti. Mutlaka lanet okumak lâzımdı. Abdullah,
blr-üst-
Nasr Ibn) Seyyar’ın yüzüne bakarak haykırdı:
— Lanet olsun!
Nasr Ibnl Seyyar, geri geri çekilmeğe başladı:
— Kime?
— Sana!
— Bana mı?
— Evet sana mei'un!
— Kopeki
Birbirinin üzerine ikisi den alildi. Aralarında altlı
lıi zorlu bir boğuşma başladı. Jurnalcılar, bu boğuşmaya seyir*-1 kalamazlardı. Onlar da Abdullahın üstüne çullandılar.
Abdullah, hepsinin hakkından gelemedi. Kaçıp kurtulmağa da vakit bulamadı, Elleri arkadan bağlanmış olarak sİ- | y.nset meydanına gönderildi. ' iki saat sonra, dar ağacında uzun boylu, geniş omuzlu ve siyah sakallı bir adam sallamıyordu. Bu, zalimin îulmüne I boyun eğmeyen, iistün kuvvet
karşısında pes demiyen. öl-| ■' meyi yalvarmağa tercih eden
, ıııcy* ----- -------
! Abdullah ti.
■| Abdullahın j--—=-•
iı gündüz çalışan iki yiğit vardı. . Birinin adı Esed, diğerinin ismi , Suid idi. Bunlar, halkı, zalim ve kanlı Enıevi saltanatı aleyhinde . ayaklanmağa kışkırtıyorlardı j Nasr İbni Seyyar, bunu da ", Yakalanmaları

sor-
karşı
şöhret benim
Fa-

eti
Sana
— Göndermedi!
— İmkânı yok!
— Madem ki kocamı İsliyorsunuz, niçin arayıp bulmuyorsunuz?
— Kimbilir ne cehenneme gitmiştir? Bulabilseydik, sana sormazdık.
— Ben de sizin gibi nereye git'iğini bilmiyorum. Bırakın |
ll| y İlil,1. UMCJ L J t.'-fcU*
'relim ve halk tarafından taşa tutturalım.
Yusuf Ibnl Haceac, bunların hiç birini beğenmedi:
— Bence, dedi bir İnsanın en kıymetli şeyi gözleridir. Mil çekmek suretly’e cüzlerini kör edersek, ömrünün sonuna kadar ışık yüzü göremez. Ebedi bir zulmet içinde bocalayıp du-1 rur.
Bu teklif nakışlarla kabul edildi.
Elleri, ayaklan bağlı olarak mahzene atılan Kelime, mutlaka bir cezaya çarptırılacağını biliyordu. Flatlil bu ceza, ölüm cezası olabilirdi Kocasını ete vermemek uğrunda ölmeğe hazırdı. Fakat o zaınar. henüz üç yaşında bulunan ciğerparesini, biricik yavrusu Abdurrahman’ı kimlere bırakacak onun yetim kalmasına nasıl razı olacaktı?
Kelime İçin yapılacak İki fedakârlık vardı Ya kocasını ele verip oğlunu baba öksüzü yapmak: yahut oğlunun anadan yetim kalmasına razı olup kocasının hayatını kur tamın k...
Ağlaya’ağlava kiokırmızı kesilen yaşlı gözlerin* kaldırıp tavana dikti, ff'u Taıırfya yalvardı:
— Allahını! Oğlumu kurtar! Kocamı kurta,' Ben' kurtar!
Tam bu sıraılı mahzenin kapısı ağır ağır gıcır gıcır açıldı.
(Arkası var>

Sahlfe S
AKŞAM
25 Aralık 1950
SATILIK KÖŞK — Fendikte Tajlı-t>*yır mevkiinde denize naz» be» oje kitir konforlu ve müstakil İki bölük bir köjk. Bos olarak 7 dönüm aıazlsl ve zeytinleri II* atole Milliktir. MUra caat: Pendik'te bakkal Nflınt Ömıan (sı — a
SATILIK — ıstanbulda caddede beli faaliyette cifte hamam. Üsküdar Fa-jallmnnında deniz kıyısında ve mın-raralı arsalar ucuz fiatte aatılıktır, Sisli HalAskâreazt caddesi Kutlu •-partunanı 318 Daire s e her gün ıo - 10 aras> müracaat.
PARAYA İHTİYACI OLANLARAI — Kıymetli emltk üzerine 23 bin llıaya kadar birinci derecede ipotek verilecektir. Ciddi taliplerin Bay o 61u posta kutusu 3317 ye mOracatiarı.
YÜKSEK TİCARET MEZUNU T(0-■ÜBELİ MUHASİBİM -devamlı veya muayyen ------
dtHvrlartet
— Yarım idn ta günlİids tl-
₺1U-
ZER4W CKflIlt MAft Tl renklerce idam met* h»r tûı'10 kgrfalas vsrfis tyia te anyor. yâ
c.!ı»«bılır. Ahfsms»
tuna.
MUHASEBECİ js ARIYOR — Bon-
pabılccek bir ihtiyaç vardır.
Culıstıfı yerlerden aldığı bonservisleriyle birlikte na« 10 1? aracında
11318 e telefon edilmesi. 429 —
SATILIK FRAK — Parhte maruf bir Ingiliz torzı evinde diktirilmiş 88 baden son model yeni blı halde. Kadıköy Mühürdar Rlupa»a sokak No. 2ö. daire 1 (• mür.-ıedt. 499 _________ 1
OKUYUNUZ - İpotek .İsteyenlere tavassut eder Emlâk, arazı alım aslımı ile vokali-, iylerinl kabul eden herkesin itimadını kazımmış olan Suhulet Emlak Znrlf Özalp Beyoğlu Büyük Parmakkapı kbfebaşı No, 4 Telefon 42J9Ü. 422 — JT
- ı
3 AI.IM S\TfWE$YA)|
HEDİYELERİNİZ İÇİN BULUNMAZ FIBSAT — Viyana mamulâv çift pırlanta yüzük, pırianHb saat, yakutlu pırlanta y'jzök İle bllerlk. pırlantalı İnci yürük, pu-lantah altın kadm tabakası satılıyor 8-10,9 arasında 80166 Tele tona. 313
BAYAN ARANIYOR — Yalnız bir bayın ev islerini tedvir edecek vt seyahatlerinde nrkadnşlıl: edecek, kibar ve ev İdaresine vâlcıt bir bayan aranıyor. Akşamda (K.I.- > rilmuzuna yazılması. 417 — 2
Dİ» SEFERLERDE ÇALIŞMIŞ TECRÜBELİ BİR SÜVARİ KAPTANA İHTİYAÇ VARDIR — Müracaat saat 10 - 12 aralında L351B e telefon edilmesi. 430 —
SATILIK TAKSİ — Bey yüz lirası peşin mütebakisi taksitle bin liraya: tamamı peşin olursa 800 lirayadır. Arsa İle de dfiljltnllr, Müıaeaat: Kadıköy itfaiyesinde »olör Necmeddln'e.
443 - 1
KELEPİR SATILIK ÇAMAŞIR. BU-LAŞK MAKİNESİ — Meşhur Tlıor marka otomatik olarak vıkar kurutur Tel. 87025 391
U MODEL DOÇ MARKALI SANDAL YALI OTO ACELE SATILIKTIR — Müıcaat: Saat 10 dan 17 ye kadar Elmadağ Diıli-pdcre caddesi No. 38/1 Sevk! Panıî. 307 - ı
DIŞ SEFERLE R( ESNASINDA — Geminin telsizini İdare edebilecek tecrübeli ve İngilizce bitir bir telsiz memurum ihtiyaç vardT- Mal 10 - 12 arasında 21318 e telefon edilmezi,
428 —
AVRUPA MAlI — Stil yemek, yatak, salon, yazı odası takımları 18.0011 kllomı-lrcl yapıma bakımlı hususi Hiiman otomobili, frak, smokin, palto. arsa ve köşk satılıktır. Her cumartesi. pazar Erenköy Hamam aokak No. 02. 430 — I
SATILIK — Azimet dolay isiyle mükemmel bir Avrupa piyanosu ve güzel kadın kürk mantosu acele salılık-tır. Telefon 32813 aaai ıo dan s e kadar. 431 — 4
LİSEDEN MEZUNUM - Bir» Fransızca blllyurVm. TaülnhMg bit glrkette bir senelik çalıpna tecrübem /ar. Huıuıt müessese terde I» arıyo-flını «R. Ulıısuva» müracaat.
437 —
SATILIK TAKSİ — Hâlen takside çalışmakta be, yeril lâstik yedek a-kümülâtörlle azimet dol ayniyle satılıktır. Müracaat ner giln Fatih Malta; Malta Garajına. 344 —1
tlSatUTCB MÜ fERCİM — Muhi-Mcatra palıstnif Tthkeaai İyi. fT*R-nms MİM. daktilo yasan bayan te Sıyor, Aksun da «E» rtlmurune.
*30 — 1
KÜcfcÇEKMZCEDE - SolUlCfu fRIUOÖ* R.«nı EeKin'lıı •» v» ar»-larıaın lakMlte aıtteina devam olun-■miüıtadır Talafon 27İI4 *• mahallin. fattrkt*at. «M — 4
«yVgjK — itaiif«ii viııa riorya M&4 datUnd» IOÖ0 rai afaçlı İki kat pal Mu(lr bol autu. MUrnraal: Tal.-«4.: U«I7. 424 - 1
EKVEN BATIŞI AH — Nl- vamaa St|U havalılarında dente man-aaralı dolyua tratlı konforlu '.parti-manlar araalarım nı förmcnlr menfa-allarlnltdandlr. BeyOllü Mte ııokk* 28 Talafon 48131. 311
ŞtŞLİNİM HAVADAR va EN GÜZEL YERİNDE - Dört dalıell apnrtı-mantn İki d.lra»l dörder oda iki dairesi d» beser oda tam konfor Ta-aarruf kanunıını uy(un olarak kat kat aatılıktır. UŞM ya tndracjat, 845 -a
ACELE DEVRLN SATILIK DÜX-KÂJf — İşlek telefonlu kiran ar kırtasiye dükkânı «rimel dolayıalyle müsait ftalla devredilecektir. Müracaat Nlfantajı Çınar caddeal Ji/2 412
KİRALIK ODALAR — Yazıhane aMlye. Imaiauıar.e ve terzilere her
türlü ticari 15lere yarar, İcabında bir katta on oda boı »crlrir Adres :Çar-sıkapt laken de tboŞazı Karedeniz İtan No. 18 Telefon: 3311S3, 368- 1
KİRALIK HAN ODALARI - Çnrşt-kapt BUyeeller caddesi yeni Emek handa kiralık kaloriferli ve kalorifersiz yazıhane. imaUthane atelye ve depo ya müsait adalar uycun şartlarla kiraya verllmekteı'lr. Talipte tın sahibine 14-17 arasındu mllrKiıalları
KİRALIK APARTIMAN DAİERE-LERİ — Taksim lolltnhanr bası Tar-labsjı Cad. 28 Müracaat her gün 2 den 5 e «adar. 3U3
XADIKOYDE ACELE SATILIK — Geni» üçer odalı İki mUstsklI kadı altında dükkânlı ncznrcUl merkezi yerde, su eleklrte lıava^ac.l mevcut MuvakkJthan. caddesi 17 - 79 No. lı bina «».M0e liraya Katlır bostur. Al-Undaki dükkan, müracaat. 4fllt - I
DİKKAT — Müsait fıatle satılık komple Dlstatibi muayenehanesi. Failli - Kız’a»ı caddı.1 Eje Ap. birinci kat. Her gün Otley: kadar, Telefon: 20338. 307
KİRALIK YAZıHANELER — Galamda Hacı Veli Aicmdaı hanında a-ıan»«r /e kaloriferli mul.telif adette yazıhaneler Kiralıktır. Telefon (3528, 416 - ®
KİRALIK ODA — Aile yanında mobilyalı ve banyolu btr odo kiraya verilecektir Adres' Matbaacı Osman bey sokak. Be'/pazarı aparltmant kat: 1. Pangaltı - Osmaııbty «18 —
SALATADA DtVREN KİRALIK MAÖAZA — En t;lek caddelerden birinde, müteaddit katil güze) bir ma-8aza devren kiralıktır. Teksim civarında bir mağaza İle mübadele edilebilir Müracaat p.rsta kıılusu lî$9, 419 _ l
AYASPAŞADA SATILIK APARtl man — Kaloriferli, 5 daire, betonarme. varidatı senene 11 hm lira Müracaat: Taksim Ankara Pazarı üstündeki gazinoda sahibine saat 2 - 5 a-420 - ı
CİHANGİRİN EN İYİ VERİNDE -Denize bâktm cephe 10 derinlik 23 iki yüz metre murabba imarla alA-Iraıt olmayan arsa satılıktır. Taliplerin 42396 ya telefon etmeJeri. 423 — 4
KİRALIK MODERN YAZIHANE — 1 oda. helâ, lüks yazıhnnr mobilyası Fluorescent Ural-alariylc klinik ve atelye'ye elverişlidir, Tepebajı Gül Apartımanı No. ita Telefon. 20474. 421 — 3
GALAT AD A IKİ VEYA ÛC ODALI BİR YAZIHANEYE İHTİYAÇ VARDIR — Deniz gören tercih edilir. Müracaat: Saat 10 - 12 arastuda 2131». 427 —
ŞİŞLİ — Tramvay durafiına bir dakika dört katlı apartuuan» ruhsatnamen alınım» allı cephe, yirmi |kl derinlik gürel irlr arsa li.OOÛ liraya aatılıktır. 42396 sahibine rrüracaat. «24 — 4
İşlek — Şekerci, hel'tecı, börekti. lokanta, mezeci, tütüncü, kahvesi. bakkaliye, tuhatlyed düklcanj devretmek kârlı «ine »ermeyeli ortak İsteyenler istanbu' posta kutusu 143 adresine yara ular 423 —
SATILIK VEYA KİRALIK BÜYÜK DEPO — Fındıklıda Kalafat sokağında 16 - 18 - 13/1 - 20 - 32 No. lu deniz kenarında kısmen kapalı büyük depo satılık veya kiralıktır 449 — 1
HEYBELIADANIN - Denize çok yakın kibar muhitinde çamlık 719 metrekare nisa 10.900 liraya saldıktır Ankara caddesinde No S(‘ üst katla s»llm'e milracat. Tlefon: 22244. 440 — 1
ANKARA CADDESİNDE — 50 numaralı binanın 7Z metrekarelik bahçesine İki katli ardiye binası — kiralamak üzere — yapmak isteyenlerin aynı binada âailm'e müracaatları. Telefon: 22244. -İM — 1
AKSARAY CADDESİNDE - 7 metre yütnı m metrekarelik arat satılıktır, isteyenler Kızılı opı ak Tah-takpprü cartdssi 23 numarada Ahmet Danısan'a müracaat ve adreslerini bildirmeleri. 441 — i
SATILIK BtNA — Bayojlu Galata-»srsyda tramvay caddesinde altında dükkanı bulunan dört kattı bir bina acele satılıktır. Her tün 12 ye kadar kWlt telefona mürseaat 430—1
ÇOK UCUZ FAKAT ACELE —
1i)l. Haydarla 3-4 c____
•kİ ev be» II 000 Slrkec Liman Han alı kulluda 11 Haşana. 390 — 3
KUZGUNCUKTA — Bo» tealim
ACELI SATILIK — 3ayo|lunda iyi bir mevkide her ije ellveTlşIl altı dükkln Usul ev. uygun flatle arala satılıktır. Uücacaat. Aİthamem Rumeli han patamı No. s Tel.' 43TT3.
441 - 3
SATILIK ARAZİ — Göztepe. Kadıköy va Çamlıca semtlerine veaaitsh 80 dakika vesaitli bec «tekitte mesafede ıo dbnilm Itcjar gajet mUııbit arazi aatılıktır. Taliplerin Kuruçsme tramvay raddesi No. 77 drıılr kısmında Rifat Çetln'e
DEVREN BİR DÜKKAH ARANIYOR — Cilala Necatlbey-cad. Beşiktaş tramvay istasyonu civarında. Sa-ialt: Acele Bry6t>u 21» P. kutuatıtıa bi İpli Jlıyı esi 4ts —
EKSuunmas
PROJE - İnıaat y«_f>tıtiıcşkltra İler lürlll ins««ı ve mh»>f piçinkini madır ed«(-e*ınlz »Uta /»pıjoııu! Çem-berllteı karşın Us. 1/S İm nal Emllk, 41C — 2
Parça satıcısı memur aranıyor
P. T. T. işletme Genel Müdürlüğünden:
1 — îdare İhtiyaç İçin sekiz adet karoserdi kamj.on kapalı zarf usullle eksiltmeye çıkarılmıştır,
2 — Knmyonlarır ambar teslimi muhammen bedeli 76.800 lira geçici teminatı ise 5990 lira olup, eksiltmesi 5/;/I95l cuma günü saa», 16 da nnkaradaP, T. T. Genel Müdürlüğü Posta Dairesi Başkanlığında müteşekkil Satın alma komisyonunda yapılacaktır.
3 — İstekliler geçici teminat makbuzu veya banka ternlnat mektubu ile şartnamenin 4 üncü maddesinde yaz.!: kanun! vesaik ve teKİİft muhtevi kapalı zarflarını o gün saat 15 e kadar mezkûr komisvon Başkanlığına vereceklerdir.
Postada vaki gecikme kabul olunmaz.
4 — Şartnameler Ankarada P. T. T. İşletme Gene) Müdür-
lüğü Emlâk ve Levazım Müdürlüğünden ve tstanbulda Yeni Valde Hanındaki P T T. Umumi Depo Muhasipliğinden parasız olarak verilecektir. (17351)
Italyanın en büyük fidanlığı
Maı t i no Bianchi
Dünyanın her tarafına fidan ihraç eder. Orman, Enva i Çam. Gül ve Siis fidanları.
Arzu edenlere hemen katalog gönderilir kabul olunur. Muhabere: İtalyanca. Fransızca,
MARTİNO BtANCHİ
FİSTOİA (İtalya)
Tiyatro
(Baştarafi 4 lincü sahifede) sinde oynamasını arzu ederdi gönül... Büyük baba ancak ölümün karşısında heyecanlanma-lıydı. O ölüm kİ masum küçük çocuklar tarafından sevimli bir misafir, bir dost, bir oyun arkadaşı gibi karşılanıyor. Müellif, daha doğrusu şairin de fikri bu İdi, zannederim. Mamafih hem eserin baş rolünü hem de piyesi sahneye koyma mesuliyetini yüklenmiş olan Hâdl, İlk temsil akşamının telâşı geçtikten sonra bu rolü mükemmelen oynayacaktır. Bundan «minim.
Altın rengi saçlarla çerçevelenmiş soluk çehresüe. uzun siyah elbisesiyle Perihan Çakıl cidden çok güBeldl... Bir peri kadar, varsın bu peri bir ölüm prlsl olsun... Rolü biraz daha İnşanl teeanürle oynarsa çok daha büyük muvaffakiyet kazanacak. Bu ölüm perisi güzel olduğu kadar da beşerî olmalıdır. Kendisine acımalıyız. O. fanilerin hayatına son verirken haz duymuyor, bilâkis!.. Bu acı azlfeyl üzüntüler çekerek ifa tiiyor. s S ize bir tebessüm ve bir saatlik uyku borçluyum!» demesi ona karşı şefkat ve âdeta merhamet uyandırmıyor mu bizde?...
Hayatı temsil eden Adelada Jean Mahfi Ay rai bir hayat , baharı kadar güzeldi. Fakat nl-'çlh bu pek kıymetli sanatkârda [ mükâlemenin temposunu ağıı-, laştırmaga meyil var? Bundan , vazgeçerse kaç senedenberi Şehir Tiyatrosunda bos kalan dngenuCr. fMarun: kız) mümessili yeri bihakkın işgal edilmiş olacaktır.
Suavi Tedü bize Marten'ln gizli ıstırabını, yeni bir sevgi karşısında kalbinin giriştiği mücadeleyi hissettirirken yakışıklı, ateşli bir delikanlı göster-mekten.gerl kalmadı. Tebrikler.
Küçük roller de pı-k cüz el oynandı. Bunların başında ihtiyar Telva'yı mükemmelen canlandıran Şükriye Barınanı zikretmek lâzımdır.
Ufak bir noktaya daha temas etmeden ge-çemlyeceğirn. Piyeslerin İçinde çalınan müzik parçaların İntihabında daha dikkatli d av ran ılın ası lâzım geliyor fikrindeyim. Çünkü bu müzikler eserin umumi havasını ya-'ratır. Gerçi «Şafakta gelen ka-' din» da bir kaç Ispanyol havası, bir iki «flamenco» duyduk amma bunların arasında Tchal-«owskyden de bir parça dinledik. Bu parça da İspanyadan ne kadar uzaktı!...
Ekrem Reşid REY
ÇAMAŞIR MAKİNELERİ
ve sipariş tnglllzfce.
RADYOLU Muruı
ElEkTRIk SUFUKGELKllI sUtMECl, HİlozvEKOican caootSİ, Ha, 45-İSTANBUL ^şk^n4rn»roMtalbmJaTcL2ll^
TAKSİTLE
maâazasındcı
İstanbul Verem Savaşı Derneği Başkanlığından:
Versmln sirayeti, veremden korunma, iki veremlinin sıhhate kavuşmalarına dair filmler 20/12/950 ve 2/1/951 salı günleri saat 15 den 16,30 a kadar İstanbul Üniversitesi Talebe Birliği, Beyazıt Marmara lokalinde gösterileceğinden ;ayın halkımızın bundan faydalanmaları rica olunur. Giriş serbesttir.
Pulzometre alınacak
Devlet Demiryolları Merkez 9 uncu Satmalına Komisyonundan:
1 — 25 adet pulzonıetrenln satın alınması kapalı zarf u-sullyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Pulzometrelerln muhammen bedeli 46250,— ve muvakkat teminatı da 3468.75 Uradır.
3 — Şartnameler 225 kuruş mukabilinde Ankara Merkez ve Haydarpaşa veznelerinde satılmaktadır.
4 — Eksiltme Ankarada îdare binasında Malzeme Daire-
sinde toplanan Merkez 9 uncu Satınalma Komisyonunca 11,1. 1951 perşembe günü saat 15 te yapılacağından, İsteklilerin teklifleriyle kanunun tâyin ettiği vesikalarını aynı günde nihayet saat 14 e kadar makbuz mukabilinde adı geçen komisyon başkanlığına vermeleri ve muayyen vakitten önce ele geçecek tarzda İadeli taahhütlü olarak posta İle göndermeleri lâzımdır. (17612)
/
> / Jıulıpııc
Pudrasının 8 yeni rengi arasından birini yalnız bir defa tecrübe ediniz
Yüzünüzün olacağı şaşırtıcı sevimlilikten ve orzedeceği tera-vetten hayrette kalacaksınız. Bu pudra aynı zamanda cilde bir pul yaprağı kadar nazik bir güzellik temin eder. Hususî bir birletme usulü ve yeni bir teknik sayesinde inceliği ve sabiı kalma kabiliyeti fevkalâdedir. Her kadın tipine uygun gelmeli için 8 renk inceden __,_v
inceye tetkik edilmiştir LOUIS PHIUPPE pud-resi zevkli kad büyük bir
Oaıma L0U1S PHILIPPE pudra»*
ACİLE — Fa- ltllk kag|, 5 aaa> fliokiut. »u. bU-ocııiı y»nyanajçeU Görmek için İçindeki bekçiye, >r S.iraıın H-ın I . . . _ . _ .
Vitamin C, ve
IKörmsmek İçin Çarsıkapı Gencer han
No. 14 e. 45S — 1
kininli
Quına Cedon "e'M'
İnşaat eksiltme ilânı
Etibank Genel Müdürlüğünden
1 — Sanyar Elektrik Santrali İçin Nallıhan kasabasına takriben 25 Km, mesafede ve Sanyar köyü civarında yeni kurulacak site mahallinde yapılacak 18 çift lojman binası 11 s Bekâr pansiyonu. Revir ve Ekonoma binaları İnşaatı kapalı zarf u-•ullyle vahit fiat esası ii2«rlnden 24.12.1950 tarihinden itibaren eksiltmeye konmuştur,
2 — Bu işin muhammen kesif tutan 952,540.87 lira olt* muvakkat teminat miktarı 41,851.63 liradır.
J — Eksiltme dosyası, Ankarada Etibank Oenal Miid'Jdüğünden. îstanbulda Etibank Şubesinden (50,—) lir* mukabilinde temin edilebilir.
4 — Eksiltme 24.1.1951 tarihine rastlayan çarşamba günü saat US) te Etibank Genel Müdürlük merkez binasında toplanacak olan eksiltme komisyonunca yapılacaktır.
5 _ Eksiltmeye gireceklerin bu gibi İşleri yapmış ve muvaffakiyetle ikmal etmiş olmaları ve bu hususu tevsik eden belgeleriyle birlikte yaptıkları İşlere ve firmanın teşkilâtına ali eksiltme şartnamesinin 8 inci maddesinde İstenen malûmatı en geç eksiltme gününden on gün evvel Etibank Oenel Müdürlüğüne vermiş olmaları şarttır. Bu iadhe kadar İşbu belge va malûmatı Etibank Genel Müdürlüğüne vermemiş veya eksiltme dosyası almamış olanlara bu eksiltmeye İştirak İçin ehliyet vesikası verip vermemekte banka muhtardır. İsteklilerin eksiltme şartnamesinde yazılı olduğu tarzda mahalline gidip görmeleri şarttır.
6 — isteklilerin yukarıda yazılı belgeleri ve eksiltme şartnamesinde zikredilen vesikaları ile birlikte tekliflerini eksiltme tarihi olan 34.1.1951 çarşamba günü saat (14,30ı a kadar Etibank Genel Müdürlüğü İnşaat Şubesine vermiş veya göndermiş olmaları lâzımdır. Postada vukuu melhuz gecikmeler yüzünden İstekli bir hak taleb edemez.
7 — Etibank, ehliyet vesikası verip vermemekte ve ihaleyi
yapıp yapmamakta veya İhaleyi dilediğine yapmakta serbesttir. (17860)
Tekel Gene! Müdürlüğü ilânları
Satın alma komisyonu Başkanlığından
1 — Mevcut şartname, keşif vesaire evrakı mucibince Kabataş Genel müdürlük binası zemin katı Batı cephesinde yapılacak kütüphane ve müskirat müzesi işi pazarlıkla eksiltmeye konmuştur.
2 — Pazarlık 6/3/951 cumartesi günü saat 10 da Kabataı genel müdürlük satınalma komisyonunda yapılacaktır.
3 — Muhammen bedel 5914.55 lira olup muvakkat teminatı 443,60 liradır.
4 — şartname, keşif hülâsası, mukavele projesi, kroki gün sözü geçen komisyonda görülebilir.
5 — İsteklilerin muvakkat teminat makbuzları vesair ka-
nuni vesalklle birlikte belirli gün ve saatte adı geçen komisyona müracaatları İlân olunur. • (17683)

Friedmann tipi enjektör ve yedekleri alınacak
Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünden:
Teklif verme suretiyle Friedmann tipi enjektör ve yedekler! satın alınacaktır.
Bu işe alt tekliflerin 26.1.1951 günü saat 14 e kadar Ankarada İdare merkezinde Malzeme Dairesi Başkanlığına verilmiş olması lâzımdır.
Şartnameler 250 kuruş bedelle Ankarada Merkez. Istan-bulda Haydarpaşa veznelerinde satılmaktadır. (177711
Açık eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık müdürlüğünden:
1 — Haydarpaşa Numune hastanesi su tesisatı onanını açıl eksiltmeye çıkarılmıştır. Keşif bedeli (25000) liradır.
Eksiltme: 11/1/951 tarihinde perşembe günü saat (15) te İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tara-ı fmdan yapılacaktır.
E — Bu işe alt evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme. Bayındırlık işleri genel, hususî ve fenni şartnameleri, proje, keşif hülâsasiyle buna müteferrl diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye İştirak etmek İçin taliplerin 1875 liralık muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz İbraz etmesi ve 950 yılında Ticaret Odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olmasL. Eksiltme gününden tatil günleri hariç ixç gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması v» yukarıda İkinci maddede yazılan evrakı görüp, eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması şarttır. 17453
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Pensilin alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komi** yonundai):
1 — 39200 şişe 200,000 ve 9f)00 şişe 500,000 ünitelik Penicilin G. Sodlum kapalı zarf usul-yle satın alınacaktır,
2 — Muhammen bedeli 28föû lira olup muvakkat teminatı 2145 liradır.
3 — Şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 8 Ocak 1951 Pazartesi günü saat 11 de Haydarpaşa Gar Binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma Komisyonunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o gün saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi veyahut muayyen olan saatten evvel ele geeçcek tarzda İadeli taahhüttü olarak posta İle gönderilmesi. (17488)
Teklif isteme ilânı
Sümerbank alım ve satım müessesesinden
Merinos ve Defterdar yünlü sanayii müessssemlzln ihtiyacı için 130 ton perin a yağı alınacaktır. Evsaf şartnameleri alım servisimizin VI mel kısmından alınabilir. Bu işe İştirak (çln müessesemiz veznesine.
TL. 5000 htş bin lira teminat yatırılması ve tekliflerin kapalı zarfla î'l/DSl akşamına kadar verilmesi lâzımdıt. (178091
her mevsimde SOC.UK ALGINLIĞI NEZLE ve GRİP’ten korur-
25 Aralık 1950
AKSAM
Sahlfe 7
1
Eski Zamanın t MERAKLI
VAKALARII
y HER AKŞAM i BİR HİKÂYE
f İntikamdan feragat J
Mahkeme Koridorlarında
RADYO
Ks>n)^©cuı Peruğun dağa kaldırılışı
Yazan: Scrmed Muhtar ALUS
Çizen: Salih ERİMEZ
İKİ GÜNLÜK HÜLÂSA
ANTOCU Peruz, tutkunlan arasında Yıldız tüfekçilerinden birinin aftosudur. Tüfekçi, bu yosma uğuruna elinde avucunda ne varsa harca-
maktan çekinmiyor. Fakat genç kadın bu arada tiyatronun gedikli müşterilerinden Şevki isminde tığ gibi bir delikanlıya da gönüllüdür. Gizli gizli buluşmaktan da geri kalmıyorlar. Ayrıca Peruz'a belâ otlan dört tane de Tersaneli mütemadiyen onun peş inde.
Peruıdatı yüz bulmağa, onu yola getirmeğe muvaffak olamayan belâlılar fena halde içericmektedir. Genç kadını arzuiannu rînı etmek için kuvvete dayanan bir cnırivakiye baş vurmaktan başka çore yok. Bir gece yansı ellerinde bıçak.
Dilber kantrcıı yine sedye ile evine döner ve sevgilise de yam sıra yürürken, ansızın saldıran bıçkınlar, sedye taşıyanları ve rııvalh âşık efendiyi bir tikelce pataklayıp yosmayı da bir kupa arabasına atıyorlar.
Başlarına geleni yana yakıla karakolda komisere anlatan â;ılc, Pcruı'ıın kurtarılması için yalvarıp yakarıyor.,.
kupanın içinde, biri arabacının
gecenin sess»» karanlıkları İçinde Kâğıthane sırtlarım boyluyorlar!...
(Arkası var)

Adriyen, yürürken başını yukarı kaldırarak. cadde boyunca ı sıralanmış olan gri renkli yük-|sek evlere bakıyor ve- kırlara. |yeşilliklere alışmış (-lon sabık I, nişanlısı Lirizm bu kasvetli duvarların uraksında nesil yaşadığına hayret ediyordu.
I Delikanlı. Lulzln yeşil vadi ve yamaçları, sık ormanları bira-|kıp da- buraya niçin geldiğini biliyordu. Genç tiradın artık kendisini görmek istemiyor, fa-’kat öfkesinden ve İntikamından
Korkuyordu. Lsi$n ki-cası da kendisinden tiıtir blttıj ordu.
Adriyen yeıi-ıı tiıyin etmek
IÇin durakladı.Cadde nlhayeLsla gibi göriinüyoL’du, Luizın evinin sağdaki üçüncü caddede bulunduğunu kendhlne söylemişlerdi. Beş senelik ıstırap, hasret ve hicran şimdi kendisini oraya sürüklemişti. Almany&daki esir kampında geçirdiği ıstırap ve sefalet dolu hayatı esnasında İLuizden başka bir şey düşünmemişti, Daima sevimli çehresi, ince ve zarif bovu, sıtak ve tatlı bakışları gözlerinin önünde can İsınıyordu. Buselerlnlr tadı, damağında kalmıştı. Dikenli teller arkasında mevkuf ytışadığı sı- . ralarda bütün bu nimetlerin elinden uçup gittiğini düşündükçe çileden çikıyoruu.
| Esaretten döndüğü zaman e-jvinl harap, pencerelerini kapalı, .avlusunu da yabani utlarla bü-rünmiîş bulmuştu. Komşu kadınlardan biri, kendisi gittikten az bir müddet sonra annesiyle I babasının ölmüş bul unu tıklarını | haber verdi.
| Adriyen. ıssız evinlr kapısını 'açıp da içeri girince, masanın I kenarına çekilerek hıçkırıklara j boğuldu. Beş senelik esaret ha-' yatından sonra İlk defa gözyaşı i döküyordu. Esir kampında hiç bir suıman böyle bir zaaf eseri göstermemiş, erkeklik gururu, buna mâni olmuştu.
Delikanlı, yine eski İşlerine başladı. Fakııt yeis ve teessür yakasını bırakmıyordu. Tarlalarda çift sürerken Lulzin sesini, şakrak kahkahalarım işitir gibi olduğu için onu tekrar gör-'nıek arzusuna mukavemet ede-jmedi. Sonra içinde başka bir arzu uyandı. Bidayette, bu arzuyu nefretle reddetti. Sonra içinde dal budak salmasına razı oldu. Mademki Luhân kocası ıWaren InsanJurın adaletinden yakasını kurtarmıştı, cezasını , kendisi vermek lâzımdı.. Bu mü-caaut da ölümılı-n başka bir şey olamazdı.
Köprüyü havaya uçuracağı .esnada Warcnin ihbarlyle Al-jmanlorın kendisini tc5klf ettik-Jlerinl biliyordu. İşte bu İntikam [gayesini gerçekleştirmek mak-sadlyle Üçüncü caddede yürüyordu. O sırada evinden çıkan komşulardan birine:
— Mösyö ve madam Waren acaba nerede oturuyorlar? Lütfen bana söyler misinle? diye sordu.
— Şu karşıkl tıpartımanın beşinci katında.
Merdivenleri çıkıp da o katın pis ve murdar kapısı önüne geldiği zaman duraklayarak kulak kabarttı, İçeriden hiç bir ses. şada gelmiyordu
Cebinde bulunan tabancanın kabzasını eliyle okşadıktan sonra zili çaldı.
İçeriden bir kadın sesi:
— Kim o? diye sordu.
— Benim. Seni görmeğe dlm Luiz, ccınhını vi rdi.
Kapı açılıp dır eşikten ..... girince hayretindim bir adım geriledi. Çehresi pûrsümüş, gözleri yuvalarımın İçine çekilmiş, sırtına yırtık ve kiril bir rob glymşi olan bu kadın, u çok sevdiği Luiz mİ İdi?
Kadın titrek bit sesle:
— içeri girin!.;! diye kekeledi. Adriyen, karanlık bu dehlizden geçerek Lıuz He beraber, yemek odasına girdi.
— Ne «adar eok değişmişsin Luiz! Caddeden geçerken seni Rörmek arzusuna dayanamadım da kapını çaldım, dedi.
Genç kadın, korkusunu güçlükle yenerek cevap verdi:
— Sen hiç değişmen'Işslıı Adriyen I
— Bu kadar yılılan sonra tekrar görüşmemiz, sana garip gelmiyor mu?
— Seni daima düşünüyordum Adrlen! Bilirsin ya sen gidince yapayalnız ve kimsesiz kalmıştım. Waren de (ı zamanlar dehşet salıyordu.
| — İşte ben de bunun için ko-
can Wareni görmece gi’ldlm. nerede o?
I — İçindedir. Saat beşe doğru I dönecek!
I
Adriyen:
— Müsaade ederseniz, onu burada bekleyeyim, diyerek bir sandalyeye oturdu. Kalbinde büyük bir boşluk hissediyor, LuLzi çoktan kaybetmiş olduğunu anlıyordu.
Kıskançlığı sönmüş olmakla beraber, intikam almak arzusu, İçinde dipdiri yaşıyordu. Luiz, kollarını kavuşturmuş, gözlerini yere elikmiş. karşısında ayakta duruyor ve eski hâtıraların şevkiyle heyecanlı.görünüyordu.
İlk olarak Adriyen oradaki sessizliği bozdu.
— Luiz, köyüne hasret çekmiyor musun? diye sordu.
— Evet, arasıra özlüyorum. Fakat şimdi artık alışmağa başladım. Köyden ne haber?
— Ben esaretten döndüğüm İçin herşeyi yeni görüyorum. Ben de senin gibi alışmağa başladım.
Adriyen, merdivende ayak sesleri işittiği İçin sustu ve elini cebindeki tabancasının kabzasına götürürken içinden: »İçeri girer girmez, derhal üzerine ateş edeceğim* diye düşündü. Fakat ayak sesleri, kapıda kesilmeye-rek yukarı çıkmağa devam etti.
Adriyen tekrar sordu:
— Bu ev, sana hapishane gibi görünmüyor mu Bu yüksek du varlar bana esir kampındaki dikenli telleri hatırlatıyor. Burada bir gün bil» yaşamaktansa ölmeği tercih "ederim.
Genç kadın:
— İnsan, zamanla her şeye alışır, kendisini İşe verince u-nutur, gider... dedi.
— Ne iş yapıyorsun Luiz?
— Ev İşlerini görürüm, yemek pişiririm, çamaşır yıkarım. Hava İyi olursa pazar günleri kırlara gezmeğe gideriz,
Adriyen, genç katlını dinledikçe hiddeti kabarıyordu. Birdenbire bitişik odada İşittiği bir tıkırtı şüphelerini uyandırdı. Acaba Luiz onu
ve kendisinin çıkıp gitmesine üıtizaren kocasını bitişik odada mı saklamıştı?
Adriyen, oda kapısı açılırken tabancasını çekmeğe yeltendi. Fakat küçük ulr çocuğun sesi duyuldu;
—Anne, ben eok İyi uyudum, kendim de uyandım, dedi.
Luiz. gülümseyerek çocuğa hitap e til :
— Babanı bekleyen amcaya bunsuvar desene yavrum!
Adriyen odaya giren çocuğu elinden tuttu. İçinde anlayamadığı bir şefkat ve merhamet hissi uyandı. Sevdiği kadının çocuğu, karşısında duruyor ve intikam plânını tatbik edemiye-ceğini anlıyordu. Ayağa kalktı, cüzdanından çıkardığı bir kâğıt parçasınj zarfa koyduktan sonra:
— Arlık fazla beklcyemiycce-glm Luiz! Kocan gelince kendisine bu zarfı ver, diyerek ayağa kalktı, çocuğu öperek çıkıp gitti.
Waren evine gelip de zarfı a-çınca:
— Zarfın İçinden boş bir kâğıt çıktı, diyerek bir hayret nidası kopardı.
Luiz:
— Garip şey doğrusu! Halbuki Anrierlyen seni bekliyordu. Çocuğu görünce bu kâğıdı zarfa koyarak bıraktıktan sonra çıkıp Bitti.
Waren, bu beyaz kâğıdın mânasını anladı. A.driyp|; bu beyaz i kâğıtla intikam almaktan vaz İçeri KeÇinl9 oWu®unu kendisine bll-arhnJdLrtnek ,sl,y°rdu. Fakat bunu karısına sezdirmemek İçin:
— Ben mânâsım anladım Luiz! Zavallı Adriyen, esaretten şuuru bozulmuş olarak döndü, dedi ve geniş bir nefes aldı.
Çeviren: A. HİLÂLİ
aldatırı;
eei-
Asacaksa assın, kesecekse kessin!
İSTANBUL RADYOSU Öğle ve akşam programları 12.57 13 00 13.15.
1.1.15
Baş örtüsünün düğümünü I sakız gibi yıkayıp astığım sıkıştırdı, mantosunun göğ- yatak çarşafım, yastık kılı-sünü ilikledi, mahkeme ka- fim berbad olmuş. Kahpe lemfnin kapı aralığından 1- karı pencereden bizim tara-çerlye bir göz attıktan sonra fa bulaşık sularım serpmiş, döndü, bizim kasketli delikanlıyı baştan aşağı süzdü:
— Sana bir şey soracağım amma.
— Buyur, valide hanım.
Sor da söyliyeyim.
— Burası neresi?
— Asliye hukuk mahkemeleri.
— Dur, aslını neslim karıştırma. Yani burası mahkeme öyle mi?
— Evet valide hanım. Hukuk mahkemesi.
— Tamaaaam... Ben de hakkımı, hukukumu İstemeğe geldim zaten. Şey... Ne diyecektim?... Haa, cezayı hangi hâkim kesecek acaba?
. — Kimin cezası kesilecek?
— Aptal gibi konuşmasa-na. oğlum. Kime kesilir ceza? Hak da benim, hukuk da benim. Cezayı o-kahpeye kesecekler tabii. Ben bir defa hâkim beye her şeyi naklede yim de o ne yaparsa yapsın. İsterse boynuna yağlı sicimi geçirip dar ağacına çeksin, isterse kafasını kesLirip denize attırsın. O tarafına karışmam ben. Hükümetin kolu uzundur. Hâkimler kara kitaba bakarlar, fetvayı verirler. Onların bir dedikleri iki olmaz. Benim rahmetli büyük babam, kadı imiş de ondan biliyorum.
— Kafasını kestireceğin kahpe kim, hanım teyze?
Gözlerini devire devire başını salladı:
— Hininim.., Onun ne mal olduğunu ben bilirim. Öyle kahpedir, öyle kahpedir kİ. şuracıkta seni kırk defa suya götürür de susuz getirir. Kör şeytan bile başa1 çıkamaz onunla. Git. komşulara sor da anlatsınlar sana. Dünyanın ne kadar e-depsizliği varsa hepsi onun kafasının içindedir. Yer yüzünde fenalık ortadan kalksa o kahpe karı yeniden meydana çıkarır.
— O kadın kim, teyze hanım? Senin komşun mu?
— Olmaz olaydı. Bitişiğimizdeki evde oturur. Geçen sene taşındı oraya. Karı a-yağını attığı günden beri bizim mahalle kurtlandı. Kırk yıllık komşuları birbirine kattı kahpe.
— Sana ne fenalık yaptı?
— Hangi birini anlatayım, evlâdım? Bizim bahçeyi çöplük yaptı. Ne kadar yemek artığı varsa pencereden bizim bahçeye atıyor. Haydi bakalım, mahallede ne kadar kedi varsa oraya toplanıyorlar. Desturun, kâfir oğlu kâfirlerin azgınlık zamanı. Mırnav mırnav, gtr-nav gırnav, sabahlara kadar kıyameti koparıyorlar, gözü me uvku girmiyor. O karı gelmeden evvel benim bahçemden kus uçmaz, kervan geçmezdi.
— Kediler için kızdın kadına öyle mi?
— Yok oğlıını, yok. Kediye, köpeğe kulak asmıyorum. Bu sefer yaptığını bilgen hırsından çatlarsın. Beni ziyana sokup küplere bindirmek için elinden geleni geriye bırakmıyor sürtük. Dün sabah erkenden kalktım, kazanı kaynattım, desturun. çamaşır yıkadım. Temizliğe merakım çoktur. Başkalarına güvenemem. çamaşırımı kendi elceğizim-le yıkarım. Leğenden çıkarıp sıktıktan sonra bir defa da burnuma yaklaştırıp gü-zeeelce koklarım. Mis gibi i sabun kokuyorsa ne âlâ!
■ Yoksa tekrar leğene doldururum, bir ağız, daha vıka-
[nm. Dün sabah da sakız gibi bembeyaz çamaşırlarımı
■ leğenden çıkarıp güzelce sıktım, bahçedeki iplere asıp mandalladım. Ondan sonra efendime sövliyeyim, ikindiye doğru bahçeye çıktığım zaman ne görsem beğenirsin?
— Çamaşırları çalmışlar1 mı? -f
— Yooook, kim çalacak çamaşırı. Çalınmamış amm~
hepsini berbad etmiş. Bu ı hali görünce az kaldı ki bah cenin ortasına şakkadak düşüp bayılayım. Biraz söylendim amma karının umurunda değil. Öyle bir utanmaz, arlanmaz kahpe kî, yüzüne tükürsen çişe yafeı^Or zan-' neder. Bizim üst tarafımız-, daki Hacer hanıma gittim, dert yandım; «Ne duruyorsun, a kardeş? Mahkemeye git de şikâyet et, cezasını kessinler® dedi. Ben de kalkıp buralara geldim. Burayı nasıl buldun, diye sorsana. Geçen sene ahbaplardan birinin kızının yaş büyütme muhakemesi vardı da beni şahitliğe getirmişlerdi. Yollar o zamandan aklımda kalmış.
— Sen yanlış gelmişsin, hanım teyze.
— Neden yanhş oluyormuş ayol? Biraz evvel, burası mahkemedir diyen şen değil miydin?
— Burası mahkeme amma, hukuk mahkemesi. Burada ceza kesmezler. Ceza mahkemeleri Büyük Postane binaşındadır. Oraya gitmen lâzım. Ceza kestirmek için de mahkemeye böyle şikâyet edilmez. Evvelâ karakola git, derdini orada anlat, on-iar evrak yazarlar...
Sözü kesti:
— Bu ne kadar dolambaç- ■ lı Iş, ayol? Makeme kapılarında dolaş, ondan sonra e- : fendim, bir de kalk karakol- ■ lara git, evraklar yazdır. A- : maaan, bunlarla uğraşmcı-ya kadar oturur da çamşıri bir daha yıkarım.
Diye söylenerek gitti.
Ce. Re.
Ayılı; ve proframtor.
Hn herler.
IPUlf ?j(Jt motifli Pl.
Okuyan: Aflınp Kr-racân-
p.ınsrçjfclijt W.
ve Şarkılar Pl.
Açlı s pâl,proEramk.r
Ga^opt^'in kurtulu.u-mıltıaıe b«U|yI^tjlİrnu’m|i 've UlrkUJcr.
...ıjieyçu konrerı «Muhay.
1010
10.00 Haberler
10.15 Kıta fitihlr haberleri
1940 GenveC».; ve arkaüaîiarınd.-.n dnırı mtlilflı
Aksırt-toı.'eri Pl.
20.15 -Radyo gaıeiesi.-
■2040 «Şarkılar. Okuyan: Afife Edil» oğlu.
21.00 Hflffa BötI köiiUımâaı.
zı ıo M’odamc liutterüy cpci7>^*ndah müzik Fİ.
21.30 Spor nrrabmnllerl.
21.45 Mdallt LmjJ heyetkrlndtn*. üskUdor Musiki cemiyeti.
22.10 San soldan.
22.30 Sevilmiş keman loloları Fİ.
22.45 Haberler.
23.00 Programlar ve Dans müziği P).
2330 Kapanış.
ANKARA RADYOSU
Öğle ve akşam programlar!
11.15 . 11.15 Aıker 11811:
Akademi
inşaatı
Birinci kısmın inşası mayısa kadar bitirilecek
Akademinin yanan yerde yeniden İnşası için hükümetçe varılan kararın tatbikine geçilmiş ve ilk parti olarak 520 bin liralık tahsisat Akademi müdürlüğü emrine gönderilmiştir. Yanan binanın İskeletinden faydalanılmak suretlle inşa e-dllecek olan yeni binanın projesi, Akademi mimari şubesi hocaları tarafından hazırlanmış bulunduğu için inşaatın birinci kısmı İhaleye çıkarılmıştır. İhale 3 ocak pazartesi günii yapılacaktır.
Bu münasebetle kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza Akademi müdürü Prof. Zeki Faik İzer şu izahatı vermiştir:
«— İhalesi 8 ocakta yapılacak olan birinci kısmı Lnşaat mayısa kadar bitmiş olacak ve binanın çatısı kapatılacaktır. Bundan sonra İkinci parti tahsisatla binanın doğrama ve dahili tefriş kısmına da başlıyabl-ilrsek. gelecek sene tedrisata yeni binada bavlıyabileceğiz. Yıldızdaki mimarî şubesi de. o takdirde bu binaya nakledecektir. Hazırlanan projeye göre yeni bina 3 kat olacak, içerisinde geniş teşhir salonları'da bulunacaktır.»
12.15 Mmieketteıı selâm.
1230 Bir dlflh tırıcadaşımu konuşu-yor.
12.10 Pozla Ktrtıuu.
12.43 Saz «erleri.
13.00 Höbrler.
13-15 Havai ıaCuWcr. PL
1330 öğle gazetesi.
13.45 Hafif sarkıtın Pl.
14.00 Hava raporu, oktum programı ve kapanış
17 58 Açılı; ve program.
18 00 M. S. ayarı ve Dans parçalan
Pl.
ip 30 Kitap «ml
18 45 Sinema orguyla melediler Fİ.
19.00 M. S. ayarı ve Haberler, 1915 Tarihten bir yaprak
1020 Şarkılar. Okuyan: Melih a t Fars
18.45 Tarihi Türk müziği.
20.15 Radyo gazeten.
2040 Radyo senfoni orkcıtrası.
21.15 Kanujma: R,ıtlyo jnftasr.
2140 Şarkılar. Okuyan: Ferllısn SC-zeri.
23,00 KonUSnıa.
22d 5 Dans müzlflı Pl
2245 M. S. ayart ve Haberler.
23.00 Program ve kapanı*.
Yarın «ebabkl program
748 Açılış ve program
7.20 M S. ayan.
141 Bando müzikleri Pl.
7.45 Hainle r.
8.00 Şarkılar - Türküler Pl.
845 Günün programı.
840 Hafif orkestra eserleri Fİ-
0.00 Kapanış

BULMAC
Sftldnn safla: 1 — Mevsim mcyvnla-rından. 2 — YİJz yıl rûrmûj. 3 -Zahirenin »nmahdan unMıfı yeı. ı — Lice daldan bahçe duvar: • Kamer, B — Kopalı olmayan ceriha. 6 — Bir erkek- ‘«mi - Basından at çitsin. 7 — KUfral el - HaklkMın ynrıdan fazlası, S — TCJZ1 bir «ıkek adı » Kırmızı .en*. 9 — A? ocı - Kola. 10 — Parçakıinal:
Yukarıdan aşnıiıyo: 1 — Kırmak.
2 — Ozmanın bası ■ Ytlrch Icrahla’JCl.
3 — OcnD: k en,madaki banko - GbU tutulan. 4 — Tiril ön degli - Müt-tccir. 5 — Teıal İngiliz arsın: - Bir mir, fi — Kimyevi, " — Cezire - Ter« kürlerdir. 8 — Lenfatiklik
GEÇEN BULMACANIN BALLI
Soldan »Un: i — YOriusa», z — Ayı, Sıfla. 3 — Belenmek, -1 — Artı». V». S - Kadı. S - Ce N«s». 7 — İm. Tıra. 8 - MflUnmlnr. !■ — Afnafle. Zaı 10 — Liriklik. (
Balya kapak tahtası satışı
Maliye Bakanlığından
Beşiktaş'la Devlet Kâğıt Deposunda toplanmış olan muhtelif ebatta takriben 10.000 adet balya kapak tahtası açık arttırma İle satılacaktır, isteklilerin 600 lira geçici teminat ile 4 ocak 1951 Perşembe günü saat 14 te mezkûr depoda hazır bulunmalara (17831)
Teknik Okulu Müdürlüğünden
Okulumuzun Makine ve Elektrik şubeleri laboratuarlarında çalışmak ve meslek derslerine yardım etmek üzere 5 Yüksek Makine mühendis!, 1 Yüksek Elektrik mühendisi. 1 de Üniversite (Fen Fakültesi Fizik - Matematik şubesi) hıezunu asistan alınacaktır.
isteklilerin İzahat almak üzere 10/1'1951 tarihine kadar Yıldız’da Teknik Okulu Müdürlüğüne müracaaıloriu 1755?
25 Aralık 1950
Saatların Harikasıdır
Bir TISSOT saatim bütün imalât safhalarında
duklarının sebebini anlardınız. Bir TISSOT
saatin makinasının milimetrenin binde biri
miknatis tesirine karşı bir teçhizat ilâve eder-
edersiniz.
Tesisi ıgjj
2 lûılfl tasarıul saplanabilif.
VE DOLGUN PARA IKRAMIYELERI
BANKASI
GÖZ HEKİMİ
hediye tasavvur edilmez olduğunu siz de kabul
’°'IUNCA
& fi ,
OMEGA Cenevre (İsviçre) de saatçilik endüstrisi İsviçre şirketinin mamulatı TİSSOT
takip edebilseydiniz dünyanın beş kıfasında-
En Son Modelleri Türkiyenin En Maruf Saatcdarında Bulacaksınız.
ki saatçılarının niçin bu derecede hayran ol-
şeniz, bir TISSOT saatından daha güzel bir
tenvirat
derecesinde işlenmesine; kırılmaz bir cam, ve
P(jn Amerikan uçaklarıyla New Voık'o gidij-dönüy bile-ı ücretlerinde yopobileeeğiniı loıarrutlorı bir kt'f- çölden geçiriniz
1 Nisan 1951 ianhınden evvel gidip geldiğini! takdirde % 18 e kadar faydalanabilirsiniz.
I Ocak ile 16 Morl 1951 orasında gidecek olursanız tasarruf niıbeii 8.'n 27 ye kadar yükselebilir Dönü) biletleri, 15 gun için muteberdir
Süratli Constellal'ton tipi Clipper ufaklan Münih vevo Brüksel ve Londra yolıvle dapıu N«« York’o sete' yopsı tohutıa Consıellatıorı Cüppe' uçoklorıyle doğru Frook-turl a uçulobili! -Fronklu'i «eya
1800 sen«Url
7. civarında PAVV
, bir bilin""’'"*
kullanmak $u
' ,lk
...X, pırtık “V* J“
kU«ı"'""aku’e UmbJS' ku aâk
-
T(JN(İS',AW'
I
edilmtk«aı'-
YEN! 8! R PARTİ DANA
6ELMtŞT/R
r'Afi.JtffR/CM UfOKUf
OUNrANiN EH TECRÜBELİ HAVAYOLU»
1951
EN LÜZUMLU VE
EN MAKBUL
HEDİYE:




Comments (0)