v
BUÛÜN6INCI SAVFADA\


Sene 32 — No. 11358 — Fiatl: her verde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 25 Mayıs 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yaza İşlerini fiilen İdare eden C. Bildik - Aksam Matbaası
Siyasetsahasında

neler oluyor?
Türkiyede seçimler yapılırken dünyada ehemmiyetli siyasî gelişmeler oluyordu. Memleketi tek başına yaşar farzederek dikkatimizi yalnız kendi işlerimiz üzerinde toplamak doğru olamıyaca-; ğı için gözlerimizi biraz da etrafa çevirmek faydasız değildir.
Bu ayın ortalarına doğru Londrada iki toplantı oldu. Amerika, İngiltere, Fransa Dişleri Bakanları kendi aralarında buluşup konuştuktan sonra Atlantik Paktına dahil on iki devletin Dışişleri Bakanları konferans halinde birleştiler.
Bu toplantılarda çeşitli konuların ele alındığını gelen haberlerden öğrendik. Bunların hepsi tek dâva ü-zerinde birleşiyor: Komünist İlerleyişini durdurmak, Av-rupanın müdafaasını sağlamak.
Komünist baskısı, türlü şekiller altında her memlekette kendini şiddetle hissettirmekte, fakat bu aralık ağırlık merkezini bilhassa Asyaya götürmüş bulunmaktadır. Koskoca Çin komünistlerin eline geçtikten sonra bütün Asya ülkesi tehlikeye girmiştir. Çin Hin-' distanmda iki taraflı savaş devam ediyor. Fransa, kendisi için ağır bir yük olmaya başlıvan bu savaşta Amerikadan yardım istemektedir. Çin Hindistanı da komünistlerin eline geçerse durum büsbütün güçleşecektir. Batı Avrupa devletlerinin yıllardır devam eden emperyalist siyasetleri ve sömürgecilik sistemleri Asya milletlerinde komünist tahriklerine elverişli bir saha hazırlamış--* tır. Avrupadaki komünist partileri de bunu istismar etmekte, Amerika efkârı bu çeşit müdahalelerden hoş-lanmamaktadır. Fakat komünist istilâsının Çinden, Hindiçinî'den. Hindistana ve Endonezya'ya kadar iler-liyerek Pasifiği tehlikeye düşürmesi endişesi karşısında silâh ve kredi yardımında bulunmaya karar vermiştir.
Londra konferansı. Ko-minform'un ve «soğuk harb» adı verilen bugünkü sinir ve propaganda harbinin neticelerini önliyecek İktisadî tedbirler üzerinde durmakla beraber bilhassa, muhtemel bir Sovyet tecavüzüne karşı Batı Avrupanın müdafaası işiyle meşgul olmuştur.
Bir yıl önce imzalanmış o-lan Atlantik Paktının gayesi Batı Avrupada, Amerikanın yardımiyle müşterek bir müdafaa sistemi kurmaktı. Her müdafaanın temeli kuv-/ vettir. Amerika, bir tecavüz
halinde. Kongrenin o anda vereceği karara bağlı yardam hususunda mânevi bir taahhüde girişmiş olmakla beraber. Batı Avrupa müdafaa sisteminin her şeyden önce Batı devletlerinin kendi aralarında kuracakları ordulara dayanması lâzım geldiğine inanıyordu. İktisadî yardım bu memleketleri kalkındıracak, Amerika silâh verecek ve Batı devletleri 30 - 40 tümenlik bir kuvvet hazır Uyacaklardı.
Amerikanın ekonomik yardımı devam ediyor, Batı devletleri bu yüzden ekonomik kalkınmalarını tamamlamış gibidirler, silâh yardımı da başlamıştır, fakat bir sene geçtiği halde Batı Av-rupada hiçbir kuvvet teşkil edilmemiş, hattâ milli müdafaaya ehemmiyet verildiğini gösterir hiçbir hareket ve gayret başlamamıştır.
Londra konferansının asıl gayesi, Batı Avrupa devletlerinin millî müdafaa gayretlerini hızlandıracak tedbirleri aramaktı. Çünkü, kendilerinden en fazla iş beklenen devletler bile, milli müdafaa hazırlığına girişmekte gevşek davranıyorlar, bu ise Amerika efkârında kötü tesirler yapıyordu. Yeni orduların pahalıya malolduğunu, ekonomik kalkınma zararına millî müdafaa masraflarına girişile-miyeceğini, silâh vermenin kâfi olmadığını ileri süren bir kısım Batı Avrupa efkâr n, her şeyi Amerikadan bekliyor, Amerika ile Sovyet Rusya arasında çıkacak bir harbde Avrupanın tarafsız kalması fikri yayılıyor, hattâ Amerika yardıma gelmediği takdirde Batı Avrupa devletlerinin bütün kuvvetlerinin Sovyet ordularını durduramıyacağı, şu halde müdafaa masraflarının beyhude olacağı gibi bozguncu düşünceler ciddî çevrelerde yer alıyordu.
Atlantik Paktının bir yıllık tecrübesi ve ilk hazırlık devresi beklenen neticeleri vermediği içindir ki toplu ve esaslı bir konuşmaya lüzum görülmüştür.
Londra konuşmalarında tehlike anlaşılmış, daha hızlı yürünmesi lüzumu kabul edilmiş ve bazı müspet kararlara varılmıştır.
Bunlardan bilhassa mühimdir:
Batı devletleri, her ağır yük altında kalmamak için millî müdafaa masraflarını birleştirecekler ve 32 tümenlik bir ordu vücuda getireceklerdir. Atlantik Necmeddin SADAK (Arkası sabife 2 sütun 1 de)
ikisi
biri
Bütiin adlî kanunlar gözden geçirilecek

Af kanunu tasarısı ayrı bir komisyonda görüşülecek
Ankara 25 (Akşam) — Adalet Bakanlığında. Bakanlık İleri gelenleri İle Yargılayın bazı başkan ve üyelerinin katıldığı bir komisyon kurulmuştur. Adalet Bakanı Halil özyörük’iin başkanlık edeceği komisyon başta hâkimler kânunu olmak üzere bütün adli kanunlar üzerinde etraflı bir şekilde incelemeler yapacak ve adli cihaza verilecek yeni veçheye ait hükümleri ihtiva eden kanun tasarılarını hazırlayacaktır.
M kanunu üzerinde ihzari mahiyette çalışmalara başlanmıştı. Hükümet programında belirtilecek esaslara göre verilecek direktif çerçevesi dahilinde
Bütçede ilk hamlede 200-300 milyon lira tasarruf yapılacak
Memur kadroları daraltılacak, fuzuli servisler lâğvedilecek
Devlet hizmetine emekli memur alınım yacak, aile geçimi üzerinde olmayan kadınların çalışmalarına son verilecek
Ankara 25 (Arkadaşımız Cemaleddin Bildik bildiriyor) — Salâhiyeti! kaynaklardan edindiğim malûma-mata göre yeni Demokrat hükümet memur kadrolarını daraltmak kararındadır. Bütçede yapılması zararı görülen tasarrufun bir maddesini teşkil eden bu karara, pazartesi günü Büyük millet meclisinde okunacak hükümet programında da yer verilmiştir.
Öğrendiğime göre memur kadrosunun daraltılmasına tekaüde sevkedileceklerin bu muamelelerinin derhal intaç edilmesile baş-lanacaktır. Mütekait memurlar işlerinden çıkarılacaklar ve bir daha hizmetin,e emekli alınmıyacaktır.
Bu arada Devlet
sunda çalışan kan kocalardan ailenin geçimi üzerinde rol oynamayıp sadece giyimini, süsünü ve gezmesini temin maksadile vazife alınış kadınların çalışmalarına nihayet verilecektir. Şayet bu gibi kadınların çalıştıkları servis ve masalardan bazılarını mutlaka muhafaza etmek icap ediyorsa yerlerine açıkta gezen işsiz gençler tâyin edilecektir.
Devlet memur
Bununla beraber Devlet dairelerinde fuzuli addedilen servisler o kısımlarda çalışanların kadın erkek olmâ’nnna. bakılmaksıu» lâğvedilecek ve bu suretle işlerin bir takım lüzumsuz formalitelerle sürüncemede kalmasına sön verilecektir. Bu cümleden olup da işle-
kadro -
Bakanlıkları kaldırılacak
Tekel maddelerinde bandrol usulünün kabulünü ileri sürenler var Ankara 24 — Kuvvetle söylendiğine göre Gümrük ve Tekel Bakanlığı kaldırılacak, gümrük işleri bir umum müdürlük halinde Mâliyeye bağlanacaktır. Tekel çok mahdut bir kadro ile müdürlük şeklinde idare edilecektir.
Tütün, kahve, çay. kibrit, ispirtolu İçkiler gibi tekel maddelerinde bandrol usulünün kabulünü ileri sürenler de vardır. Bunlar bandrol He gelirin çok fazla varidat temin edeceğini İleri sürüyorlar.
Marshall yardımı
Ankara 24 — Yeni kabinenin Marshall yardım plânı tatbikatını şimdilik Dışişleri Bakanlığına bağlanacak olan bir teşekkül İle tedvir etmesi ve bu işde hükümetimizi temsllen Amerikalılara karşı muhatap olmak üzere Devlet Bakanlığı genel sekreteri ve dışişleri bakanlığı
iktisat ve ticaret dairesi umum ı vazifelendirilmesi kararloşmış-müdürü Fatln Rüştü Zorlunun | Cır.
Teke! Bakanı Tevfik İleri
asıl af kanunu hazırlanacaktır. Af kanunu tasarısı. Adalet Bakanlığında kurulan ayrı bir komisyonda görüşülecekti-, Komisyon sekizinci Büyük Millet Meclisinin son içtimamda Adalet komisyonuna havale edilen tasarıyı da yeniden gözden geçirecektir.
Halil özyörük'ün mllletvekiil seçilmesinden sonra münhal kalan Yargıtay başkanlığı İçin Adalet Bakanı Hali) ögzyörük . bazı namzedler seçecek ve bu : İsimleri Bakanlar Kuruluna toplantı yapılmıştır. Sağlık Ba-blldlrccektlr. Eti arada münhal kanı doktor Nihat Reşat Belger' bulunan bir yargıtay dâire boş- İn başkanlık ettiği bu toplantıya katılığı ve sekiz yargıtay öye- muhalif parti doktor milletve-Uğlne de tâyinler yapılacaktır, .killeri de işLırak etmişlerdir.
Sağlık işleri için mühim bir topLntı
C.H.P. lî milletvekilleri toplantıyı terket-mek istediler, Prof. Nihat Reşat Belger sinirli havayı dağıttı
Ankara. 25 (Akşam) — Dün Büyük Millet Meclisinde hekim milletvekillerinin İştirakiyle bir
Toplantıda memleketin sağlık işleri toplu bir halde gözden gaçlrllmlş, aksayan taraflarını tesblt etmek için mütalâalar münakaşa edilmiştir. Hararetli tartışmalara sebep olan bazı fikirler İleri sürülmüştür.
(Arluuu sahile 2; sütun 5 te)
Askerlik hizmeti iki yıla inecek
MilE Savunma Bakanlığında dün, Cumhurbaşkanının da istirakile, mühim bir toplantı yapıldı
rinden çıkarılacaklara, ser-bes hayatta geçimlerini temin edebilecek bir iş tutabilmeleri için bir defaya mahsus olmak üzere tazminat verilmesi, ilânihaye fuzuli maaş ödeme mecburiyeti altında kalmaktan dalın ehven görülmekledir.
Bütçede tasarrufa evvelâ Celâl Bayar'ın, Ri.vascti-cumhur tahsisatının indirilmesi ile ön ayak olacağı sağlam kaynaklardan öğrenilmiştir. Gerek memur kadrolarının daraltılması vc gerek Cumhnıbaşkanlığı tahsisatının ilk hamlede 300 milyon sağlanacağı tadır. Bunları diğer tasarruf tedbirleri takip edecek-
indirilmesi ile bütçede 300 -lira tasarruf hesaplanmak-
Atatürk'ün ebedî medfeni
Nâşın Çankaya’da defni ihtimalinden bahsediliyor
Celâl Baynr, Cumhurbaşkanı seçilirken ve yemin ettikten sonra Mecelisten çıkarken İstiklâl marşını dinliyor
Son Posta gazetesi Atatürk ün nâşının Çankaya ya nakledilerek orada defni düşünüldüğünü yazıyor. Son Posta diyor ki:
«Bilindiği gibi Atatürk, vefatından evvel böyle bir arzu izhar etmişti. Bu vaziyet karşısında İnşa halinde bulunan vc oldukça mühim bir çok masraflara malolan Anıt-Kabir için bir tahsis şekli bulunacaktır.
Yeni Cumhurbaşkanı Celâl Bayar'ın nerede ikamet e-deceği meselesine gelince; hâlâ Ankarada, Yenlşehlrde İşgal ettiği aprtıman katı ihtiyacı karşılamaktan uzaktır. Bu sebeple; Bay ara alt olup elyevm Japon sefaretine kiralanmış olan binanın kiracılarından tahliye edilmesi rica olunacak ve bu arzu yerine getirildiği takdirde Ba-yar kendine alt olan bu evde oturacaktır.»
Aııkaradan bildirildiğine göre Cumhurbaşkanı Celâl Dayar dün Başbakan .Adnan Menderes’le birlikte Millî Savunma Bakanlığına gitmiş, burada yapılan bîr toplantıya başkanlık etmiştir. Millî Savunma Bakanı, Genelkurmay Birinci ve İkinci Başkaıılariyle, Kara, Hava vc Deniz Müsteşarlarının da hazır bulunduğu bu içtimada, Millî Savunma bütçesinde ne ölçüde bir tasarruf yapılabileceği meselesi gözden geçirilmiştir. A-lınnıası düşünülen tedbirler arasında askerlik müddetinin 2 seneye indirilmesi meselesi de vardır.
Vergilerin azaltılması
Ankara 25 (Akşam) — Yeni Kabinenin pazartesi günü Meclise sunacağı hükümet programı üzerinde çalışmalara devanı olunmaktadır. Diğer taraftan her Bakan ayrı ayrı kendi Bakanlığı içinde hummalı bir çatışma faaliyetine gi-
rkşmiştir. Bakanların kendi Bakanlıklarında yaptıkları çalışmalarda bilhassa birinci plânda tuttukları mesele bütçede ne gibi tasar-fıılar sağlanabilecektir.
Maliye Bakanlığı vergilerin azaltılması mevzuunu şimdiden ele almıştır, Bıı arada en mühim kararın Milli Savunma Bakanlığında yapılan incelemelerden sonra verileceği beklenmektedir.
Maliye. Bakanlığında yapılan toplantıya da Merkez bankası umum müdürü Sadi Bekler iştirak etmiş bütçenin bütün fasıllarının yeniden gözden geçirilmesi kararlaşmış tır.
Bütçe üzerinde herhangi bir değişiklik yapmak imkânı olmamakla beraber, bir çok tasarrufların sağlanması düşünülmektedir.
İFelek’e 2nci mektup
I Yazan: A. Adnan-Adıvar I
I Bugün 3 üncii sahifede |
1________________________>
ARADA BİR
hâilse
Beşiktaşın
2 nci maçı
Geceleyin yapılan maçta 1-1 berabere kaldı
Fail River (Massachusetts) 25 (AP) — Türklyenln Beşiktaş futbol takımı dün gece burada, ışıklar altında yapılan bir maçta Ne w England ile 1-1 berabere kalmıştır.
Fail Riverln New England takımı ile yapmış olduğu bu maçın bilhassa birinci devresinde Beşiktaş çok hâkini bir* oyun oynamış, fakat müdafaayı mağlûp edememiştir.
Her İki takım da gollerini I-klnct yanda atmışlardır. Beşik -taşın golü Recep tarafından kaydedilmiştir.
Mücadele bitti, seçimler yapıldı, Meclis toplandı, hükümet kuruldu. Geçen günlerin heyecanından sıyrılıp sükûnetle arkaya baktığımız zaman yaşadığımız hâdisenin azametini daha iyi kav-rıyabiliyoruz.
Seçmenlerden yüzde doksan nispetinin iştirak ettiği, gizli oy ve açık sayma esasına dayanan bir seçim yapıldı. çeyrek asırdır iş başında bulunan parti kaybetti, muhalefet büyük bir çoklukla kazandı, ve Cumhuriyet tarihinde ilk defa görülen bu toptan değişme, her demokrat memlekete nasib olmı-yan şekilde, medeni, terbiyeli bir cemiyet içinde, kavgasız, gürültüsüz cereyan etti.
Bizce ehemmiyetli olan nokta seçimlerin neticesi değildir. C. İL Partisi, seçimde âdeta hezimete uğradı. Demokrat Partisi belki de ummadığı zafere erişti. İki partinin emeli de memlekete hizmet etmektir. Bu hizmet yolunu hangi partinin daha iyi bulacağını tecrübe, gösterecektir. Hâdisenin e-hemmiyeti, Türkiyede böyle bir tecrübeye ilk defa imkân hâsıl olmasındadır.
Cumhuriyet tarihinde bu tecrübeye birkaç defa giri-
şilmişti. Her defasında akamete uğradı. Çünkü memlekete o devirde hâkim olanların tesamüh ve tahammül kabiliyetleri yoktu.
Yakın tarihimizde, biraz daha geriye, gene «Hürriyet» rejiminin cari olduğu günlere gidersek bugün sessiz sa-dasız yapılan bu devir ve teslim muamelesinin ne demek olduğunu daha iyi anlarız. Kimse kimseyi, hiçbir parti karşısındakini — eski devirlerdeki klişe kelime ve sıfatlarla — itham etmedi. Seçimler tam bir emniyet, sükûnet içinde geçtikten sonra, yeni Meclisin açılış merasimi, Cumhurbaşkanı seçimi, tebrikler hep karşılıklı terbiye vc saygı edası içinde geçti. Uzaktan dahi seziliyordu ki bu mücadeleye her iki taraf dikkat etmiştir. Memleketin hiçbir tarafında — bir tek istisna ile — coşkunluk olmadı. Herkes vazifesini yaptı, işine gücüne baktı.
Seçimlerin neticesinden ziyade bu hâdise mühimdir, Türk milletinin şerefinedir.
Dört yıl sonra, gene böyle bir seçim yapabilirsek, neticesi ne olursa olsun, kim kazanırsa kazansın, demokrasi rejimi memlekette yerleşmiş demektir. — Halkçı
Sabite 3
A K 3 A M
25 Mayıs 195Q
Başbakanın Associated
Press’e mühim beyanatı
SabahGazeteleriNe Diyor?,
“Millî savunmamızla ekonomik refahımız geniş ölçüde Amerikan yardımına bağlı
Ankara 24 (AP> — Türklyenin yeni Cumhurbaşkanı Celâl Ba-yarın yakında Birleşik Amerika-yı ziyaret edebileceğine dair haberler mevcutsa da bunların doğruluğunu tahkik mümkün o-iamam ıştır. Başkan Bayarın kendisine, meşguliyeti dolayı-slylc mülâki olunamamıştır. Yeni Demokrat Parti hükümetinin ■İleri goien sözcüleriyle Ankara-daki Amerikan kaynaklan da bu konuda herhangi bir yorumda bulunmak istememişlerdir. Ancak muhakkak olan bir cihet. böyle bir ziyaretin en ö-nenıll çevreler arasında konuşulduğudur.
Sorumlu şahsiyetler, bu yoldaki bir ziyaretin muhtemel o-Jarnk Türkiye bütçe&lndekl açığı kapatmağa kâfl miktarda borç alma, ekonomik ve sosyal terakkiyle ilgili geniş ölçüde artan masrafları karşılama meseleleriyle alâkalı olabileceğini söylemişlerdir. Bundan sonra Türkiye Marshall plânından şimdi elde ettiğinden fazla yardım hissesi İslemektedir. Ziyaretiyle İlgili yegâne kati cihet Washlngtondan şimdiye kadar bu yolda bir davet vuku bulmadığıdır.
Demeçlerinin doğrudan doğruya nakledilmesini ve adlarının açıklanmasına müsaade etmeyen Türk sözcüleri, böyle bir ziyaretin, buna şayet lüzum varsa ve hür ve açık seçimlerin 25 yıllık lktidan değiştirdiği böy le bir anda iki devlet arasındaki dostane münasebetleri büsbütün pçrçlnllyeceğini söylemişlerdir
Diğer taraftan yeni Başbakan Adnan Menderes tarafından Associated Press'e verilen özel mülakatta, Türklyenin nazik ekonomik durumunu halle yardım İçin Marshall plânına olan ihtiyacı belirtilmiştir.
Menderes ezcümle şunları be-ya netmiştir: «Yeni kabinemizin karşılaştığı ilk ve cn önemli mesele Marshall yardım plânı parasını en verimli tarzda kullanmaktır.
«Bununla ilgili diğer bir mesele de daha fazla yardım elde etmenin yolunu bulmaktır. Memleketimiz büyük müşküller içinde olup, mümkün olduğu kadar fazla ve seri yardıma muhtacız.»
14 mayıs seçimlerinde Demokratların kazandıkları büyük zaferde en büyük rolü, Türkiyenin
bulunmaktadır,,
Bayarın Amerikayı ziyareti
Amerikan mahfillerinde haber yok
mâruz bulunduğu ekonomik sıkıntı oynamıştır.
Menderes, memleketin maruz bulunduğu bu ekonomik sıkıntıyı derhal gidermenin elzem olduğunu ve bu meselede Marshall plânının muazzam bir rol oynadığını söylemiş ve şunları İlâve etmiştir:
«Milli savunm amızfa ekonomik refahımız geniş ölçüde bu yardıma bağlı bulunmaktadır.» Başbakan, milli ekonominin temelini teşkil eden mahsul ve mamul flütlerinin düşmeğe bavlıyacağını söylemişse de. İç piyasaya ucuzluk getirecek bu hareketin ne zaman başlıyabilece-ği hakkında şimdilik bir tahminde bulunanı lyacağını belirtmiştir.
Burada yeni Menderes kabinesinin sadece geçici bir kabine olabileceğine dair muhtelif rivayet ve tahminler dolaşmaktaydı. Menderes bunları kesin olarak yalanlamış, kabine mensuplarının İhtimamla seçildiğini vc hükümetin iş başında kalacağını söylemiştir.
Menderes, Marshall plânını koordine etmek için Başbakan Yardımcısı ve Devlet Bakanı tâyin edilmediğini belirtmiş ve son derecede önemli olan bu koordinasyon İşini daha sonra şahsen İdare edebileceği hissini u-yamhrmıştır.
Başlarken
Naıllr Narli CVMnVRİYF.Tte (Başlarken) başlıklı makalesinde diyor ki.
Halk Partisi muhalefeti, yeni iktidara karşı ağırbaşlı ve efen-rice davranmağa karar vermiş görünüyor.
Halkımız çirkin dilden, ağız dolusu boş sözlerden hoşlanmıyor; realiteye dayanan müspet tenkidin dışında, basil demagoji oyunlarına rağbet etmiyor. İ4 mayıs zaferiyle kavuştuğumuz yeni şartlar halkımızın bu duygusunu daha da kuvvetlendirmeğe yarayacaktır. Kötü İş gören, sözünü tutmıyan, vaidleri-nl yerine getirmeyen bir hükümeti millet sırası geldiği zaman devirmek İktidarını ele geçirdikten sonra, artık kin ve husumet ifade eden sözlere, yazılara ne lüzum var? Gazete sa-hlfelerlnde yalancıktan birbirini boğazlamağa çalışan profesyonel siyaset pehlivanları yarın gene ortaya çıkarsa, bunlar halkın sırtından parsa toplayamı-yacaklarını bilme tidirler.
Bundan böyle millet iş istiyor, müspet tenkid istiyor. Karşılaşacağı güçlüklerin büyüklüğü hepimizce malûm olmakla beraber, yeni hükümet bu bakımdan uygun şartlar altında hayata atılmaktadır. Üç günde her şeyin düzellvereceğlnl kimse bekleyemez, Muvafık ve muhalif bulun iyi niyetli vatandaşlar yeni iktidara elinden gelen yardımı bir vazife bilmektedir. Teşvikler, Irşâdlar ve tenkidler hep onun başarısı uğruna göze alınacaktır. Adnan Menderese ve arkdaşlarına en samimi temennilerimizi sunarız.

Yeni devrin icapları
Ahmet Emin Yalman VATAN* da diyor ki;
Artık dunun dedlokdularlyle meşgul olmakta memleket hesabına fayda değil, zarar vardır.
Seçimin neticeleri bakımından hariçte partilerin değil, bütün olgun milletimizin birden propagandasını yapmak hayırlı bir şey olur. Böyle bir necip manzara, elde ettiğimiz milletlerarası itibarı bir kat daha kuvvetlendirir.
Şimdi İki parti liderlerinin yapmaları lâzım gelen İŞ. elbirliği yle gerçekleştirilmesine çalışılacak milli gayeler üzerinde İttifak etmektir. Böyle hayırlı bir İşbirliği, fikir ayrılığı olan noktalarda münakaşalara vc mücadelelere devam edilmesine mâni değildir. Şu kadar var kİ müşterek gayelerdeki ittifakın ifade edilmesi ve belirtilmesi, hem mücadelelerin acılığını hafifletir .hem de ortalığı bulandırmak isteyenlerin gayretlerini akamete uğratır.
•A
Serapsız demokrasi
HÜRRİYET, bu başlıklı yazısında diyor U:
İstiyoruz kİ. bundan sonra Meclisin intihap edeceği Reisicumhurumuz, kendisini geçmiş devirlerin bir varisi gibi değil, milletin sinesinden kopmuş bir vatandaş olarak tanısın. İstiyoruz kİ, fakir Türkiye Cumhuriyetinin reisi, arlık sarayların sakini olmaktan kurtulsun.
Dolmabahçe sarayını geçmiş deyilerin sembolü olan müze haline getirdiğimiz gün, demokrasi yolunda bir adım daha almış olacağız. Türk milleti vereceği beş on kuruşla bu müzeyi İbretle ziyaret etmeli Ve seneler-denberl ödediği milyonların nereye ve nasıl kullanıldığını gözleriyle görmelidir.
İktidar mevkiini yeni İşgal eden Demokrat Partinin başaracağı yüzlerce iş arasında, zannediyoruz kİ, Saraylarımızın müzeler arasına katılması işi, en başta gelenidir. Yeni İktidar partisi bunu anladığı gün, vazifesini hakklyle kavramış olacak ve muvaffakiyetinin İlk a-dırnrnı alacaktır.
Yeni Meclis, yeni hükümet, yeni iş, ve yeni kanunlar llabib Edib - Törehan, YENİ İSTANBlIL'da, Tanzimat tanberi çıkarılan kanunlardan bahisle bunların, hattâ hukukçu geçinenlerimizin bile içinden kolay kolay çıkamıyscaklan bir durum yarattığını söylüyor ve diyor ki:
Bu hal halk He hükümet mekanizması arasında olan İyi münasebetleri dalma fanaya ve korkuya kalbeden bir şeydir. Çünkü çok defa iyi anlamadığı veya tefsir edemediği bir madde yüzünden hükümet kapısında işlerini takip edenlerin karşılaştıktan engeller ancak uzun müşkülât ve gayretlerden sonra ortadan kaldırıl (»biliyor. Bu hallere nihayet vermek için tutulması gereken başlıca bir yol vardır, O da yeni kanunlar ve nizamlar vazetmek İçin acele etmektense mevcut olanların yetkili makamlarca bir tasnife tâbi tutulması ve hukuk âleminde mevcut olduğu iddia olunan vuzuhsuzluk ve kifayetsizliğin önüne geçilmesidir.
Her halde kanunların mevcudiyeti ile işin halledildiğini zan-netmekliğln doğru olmadığını hâdiseler ispat etmiştir. Bir kanun çok defa hattâ zamanın hakiki ihtiyaçlarına kifayet etmese bile onu tatbik ve tefsir edenlerin elinde çok güzel bir şekil alır ve kifayetsizliğini kimseye hissettirmez. Bu vaziyete göre biz Meclisin bir çok yeni kanunlar ve projeler yapmazdan evvel şimdiye kadar mevcut olanların iyi tatbik edilmesine nlgehban olmasını çok ümit ve temenni ederiz. Ancak bu sayededir ki, kanunun azamet ve ehemmiyeti ortaya çıkacak ve vatandaşın hak mefhumuna olan emniyet ve İtimadı artacaktır.
Fuat Köprülü
Paris’e gidiyor
İsmet İnönü
İstanbul a gelerek bir müddet burada kalacak
dokuzlar konferansının toplantısında Türkiye namına bulunacak
Dışişleri Bakanı muhtelif meseleler hakkında mühim demeçte bulundu
burada büdirll-înönû-
Nihat Erimle mülakat
Halh partisi iktidarı neden kaybetti? Muhalefetin yolu ne olacak?
Milliyet muharriri Bedii Faik let Reisinin bu münakaşalara Ankarada Nihat Erlm'lc görüş- mevzu olmamasına bilhassa dik
muştur. Nihat Erim muharririn suallerine şu cevaplan vermiştir:
— Halk Partisinin lktidan kaybedişi sîzce ne gibi sebeplere dayanmaktadır?
_ Halk Partisinin lktidan kaybetmesi mevzuunda bugün İçin belki bin tane sebep bulunabilir. Fakat bence bütün bu bin sebebin üzerinde bir «blnbl-rinci» vardır kİ hepsinin üzerindedir. Ve kâffeslnl nefsinde toplamaktadır; Değişiklik arzusu!
14 mayıs seçimlerindeki neticeyi sağhyan en büyük âmil İşte bu olmuştur. Tıpkı 1832 İngiltere sin de olduğu gibi. İnglltere-de de 1832 de yeni bir seçim kanunu tanzim edilerek daha geniş bir kütleye reye İştirak İmkânı verilmiş ve seçim sonunda mevcut İktidar değiştirilmişti. Bence birim son seçimi bir plebisit olarak saymak daha doğrudur. İktidarın değişmesini Is-tlyenler ve lstemiyenler olarak vatandaş İki istikamete şevke-dllmlştir. Değişiklik arzusunda olanlar bir milyonluk bir ekseriyetle bu neticeyi sağlamışlardır.
— önümüzdeki dört senelik devrede Halk Partisi muhalefet mevzuunda ne şekil bir hattı hareket takip edecektir?
— 1946 dan bu yana blzler icraatı kötüleyen doktrinlerden ve ana dâvalardan ziyade küçük meseleleri parmağına dolayan, bahaneler İcadına çalışan bir muhalefetten müşteki bulunduğumuz İçin bu tarz muhalefete katiyen düşmlyeeeğiz. Biz ancak programımıza aykırı gördüğümüz icraatı tcnkld edeceğiz, hiç bir zaman şahıslara hücum et-miyeceğiz. Doktrinler üzerinde münakaşaya gireceğiz. Biz. Dev-
kat edeceğiz. Devlet’ Reisliği makamı bizim için iktidarda bulunduğumuz günlerdeki kantlar siyasi mülâhazlar üzerindedir .
— Yeni iktidara sizce bu sene İçin ne kadar muvaffakiyet şansı konulabilir?
— Bence Demokrat Parti fazla vâdetûılştir. Sanırım kİ İktidara. geçeceklerin! onlar da tahmin etmiyorlardı. Ve sırf bizi müşkül vaziyete ' sokmak düşüncesiyle aşın vâltlerde bulundular. Bu vaziyeti aleyhlerine bir faktör olarak kabul edebiliriz. Celâl Bayann parti başkanlığını bırakması da bence Demokrat Partiyi zâfa uğratacaktır.
Bugünkü Meclisteki ekseriyet katiyen mütecanis değildir çok zıt fikirler taşıyan muhtelif elemanları- birleştirmek, bir mesele etrafında analize etrtıCk çök güçtür. «Halt- Partisi hâsıl yapıyordu?» derseniz, bizde Inö-niinün büyük nüfuzu vîirdı Halbuki Celâl Bayardan sonra onlarda böyle bir nüfuz tesis edecek eleman mevcut değildir.
Kaldı kİ Bayann dahi partisi üzerinde İnönü kadar nüfuza sahip olması imkânsızdır. Vaziyet böyle olunca, Demokrat Partinin çok müşkül nteVkJde olduğunu kabul etmek İCAp eder.
Bu arada matbuatın takip e-dcceği hattı hareketi de hesaplamak lâzımdır. Demokrat Partiye angaje olmuş gazeteler bir müddet herhalde lktidan tutacaklardır. Fakat tahakkuk et-mlyen vâltlerle vatandaş gayr* memnun bir hale girer girmez tenkide başlıyacaklatdır. O hal de mesele bitmiştir. Matbuat da kaybettikten sonra artık ik ttdar İçin muvaffakiyet ümit leri suya düşmüş tfemHctir.

Siyaset sahasında ne’er oluyor ?
(Baştarafı 1 inci sahifede) konseyinin başına bîr Amerikalı seçilecektir. Amerika, milli müdafaa için fedakârlığa girişmek zaruretini, Batı devletlerine anlatmışa ve işi eline almışa benziyor.
İkinci mühim karar, Batı Almanyanın daha kısa zamanda daha müstakil bir hale gelmesi ve Batı Avrupa camiasına katılmasıdır. Av-ruparnn ekonomik bakımdan Al manyası?, yaşıyamıya-eağj iki sene evvel anlaşılmış ve Almanya, Avrupa ekonomik iş birliği teşkilâtına kabul edilmişti. Şimdi, Batı Avrupa müdafaasının da Alman yasız olamıyacağı anlaşılmaya başlamıştır ki bu da bir kazançtır.
Sovyet Rusya, her sahada kesin bir plânla adım adım ilerlerken Batı dünyasının darmadağınık hali, en belli-başlı meselelerde bile aralarında tam anlaşma olmaması. önceden çizilmiş müşterek bir siyaset plânına sahih olmamaları hüzün verici idî. Harbin sonunda başlıyan bu keşmekeş yüzünden dünya bu hale düştü. Umalım ki Londra konferansı Batı âlemini hem siyasî, hem askeri hakîki tek müdafaa ve emniyet cephesi kurması bakımından ilk ciddî adım olacaktır. Sulha varmanın çaresi ancak budur. Batı dünyası, birçok facialardan sonra bunu anlamaya başlamıştır sanıyoruz.
Necmcddin SADAK
Avcıltğa ait vasıta ve malzemenin satış şartlan tesbit edildi
Ankara 24 — Marshall yardımı gereğince Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından getirilecek her türlü su mahsulleri, avcılığa ve sanayie ait vasıta ve malzemenin satış ve tcvzilng dair yönetmelik son şeklini alarak yürürlüğe girmiştir.
Buna göre vasıta ve malzemelerin satışı peşin veya kredi olmak üzere M şekilde yapılacaktır,
Kredi İle yapıldığı takdirde taksit süresi en çok on yıl olacaktır. Kredi olarak verilen vasıtaların bedelinin yüzde onu peşin olarak, geri kalanı on müsavi taksitle alınacaktır. Taksitlerin vâdesinde ödenmesi mecburi olup hiç bir suretle tecil edllmiyecektlr.
C.H.P. nin seçimde 2 milyon lira harcadığı efsanesi Ankara 24 — Bugünkü «Kud-del> gazetesi seçimlerde Halk Partisi hükümetinin iki milyon liralık tahsisatı mestureyi bitirdiğine dair bir haber neşret-m İştir.
Bu huşunla malûmatına müracaat ettiğimiz eski Başbakan Şemseddln Günaltay verilen bu haberin kötü bir isnattan İbaret olduğunu, tamamen hllâfı hakikat bulunduğunu, gazetenin yazdık j bu haberin küJliyen a-sılsiz ve yalan olduğunu beyan etmiştir.
Ankara 24 — Partste toplanacak olan «Ondokuzlar Konferansı» nın bu seferki toplantısına Türkiye namına. Dışişleri Bakanı profesör Fuat Köprülü de iştirak edecektir.
Fuat Köprülü önümüzdeki pazartesi günü İstanbula giderek oradan ertesi gün yola çı-cak, Brüksel e, oradan da Parise geçecek bakana kalemi mahsus müdürü Necdet Kent de refakat edecektir.
Yeni Dışişleri Bakanı Ankara Palasta yeril ve yabancı gazetecilerle bir arada bir hasbıhal yapmıştır.
Bu görüşmesini bir bakan sı-fatlyle değil, ancak eski bir meslekdaş nfatiyie yaptığını söyliyen profesör Fuat Köprülü;
c— Ben eski ekolden gelme bir hariciyeci değilim. Hocalıktan geldim. D. Partideki çalışmalarımız da böyle oldu. İlle günden son güne kadar her düşündüğümü açıkça söyledim, tç politikada bunun hiçbir zararını görmedim. Namuslu olmak, dürüst olmak en İyi siyasettir o dedi ve sözlerine şunları ilâve etti:
(— Dış siyasette de kartlan açık oynamak taraftarıyım. Meterling devrinde, hattâ İkinci cihan harbi devrinde de değiliz. Bugün bence dünyanın yeni şartlarına uymak ve yeni dünyayı kurabilmek İçin yeni konsepslyonlara ihtiyaç vardır. Gizli söylemek, maskelemek gülünçtür.»
Bir ecnebi gazetecinin Türk -Sovyet münasebatı hakkındakl sualini profesör Köprülü şöyle cevaplandırdı:
(— Vaziyet malûm. Bir Türkiye tasavvur edebilir misiniz ki Rusya hakkında herhangi fena bir niyeti olsun. Türkiye en küçük komşusuna dahi müsavat hissi duyan bir devlettir, yal-nıı komşularımızla değil, dün-
ya İle iyi geçinmek İstiyoruz, Fakat iyi geçinmek bir taraflı olmaz. Meselâ siz benimle dost olmak istemezseniz benim tek taraflı arzum ne ifade eder?»
Bu arada büyük, küçük, İleri, geri bütün milletlerin müsavi haklarla birleştiği birlik olmazsa dünyanın üçüncü bir harbe girebileceğini söyliyen Köprülü şunları da ilâve etti:
(— Hürriyet İnsanların tabii ihtiyacıdır, tnsan hürriyetini hiçe sayan rejimlerin hayat hakkı olduğuna inanmıyorum. İnsan haklarını hiçe sayan İdeolojilerin yaşıyacağma inanmıyorum. Diyeceksiniz ki fazla I-deallstsln. İtiraf ederim. Fakat hakiki realizm İdealizmin üzerine dayanır.»
Dışişleri Bakam Fuat Köprülü sözlerini bitirirken dış siyasette bir değişiklik bahis mevzuu olmadığını ve Atatürkün; «Yurtta sulh, cihanda sulh» prenslplne daima sâdık kalınacağını da beyan elti.
Akdeniz paktı hakkındakl bir suale de şöyle cevap verdi:
(— Yakın.şark menfaati bütün dünya sulhuniln menfaatidir. Bunu korumak İçin ne lâzımsa hepsini düşüneceğiz.»
Profesör Köprülü, hariciye memurları arasında bir değişiklik olup olmıyacağı hakıknda bir Amerikalı gazetecinin sualine cevap olarak:
*— Personel meselesi üzerinde henüz hiçbir şey düşünmüş değilim. İçeride veya dışar-da çalışalnar İçin gözetilecek cihet, sadece ehliyet meselesidir. Bizim İçin şahsî kadro bahis konusu otamaz. Bütün memurlar inrufsızdırlar, jBHdtce vazifesini iyi yapan veya başaramıyan vardır. Herhangi bir hükümet tebeddülünde memur kadrosunda tebeddiilât mevzuubahis olmamalıdır.» demiştir.
Muhalefet lideri İsmet İnö-niînün önümüzdeki günlerde İstanbul» geleceği ve bir müddet kalacağı inektedir. Bu sebeple,
nün Maçkada. Taşlık mevkiinde inşa ettirilmekte olan evin bir haftaya kadar bitirilmesine çalışılmaktadır.
Ankara 24 — Son , CUJ*. kazansaydı İsmet İnönü kendisinin Cumhurbaşkanı ol-mıyacağım söylemişti. Öğrenildiğine göre bu takdirde eski Başbakan Prof. Şemseddln Günallay Cumhurbaşkanı olacaktı.
seçimi
İki kişi birbirini yaraladı
Haliç Fenerinde oturan Şaban ile Cebrail, aralarındaki ailevi bir meseleden dolayı dargın bulunmaktadırlar. Cebrail dün gece bir hayli İçki İçtikten sonra Şabanın evine gitmiş ve kendisini sokağa çağırarak aralarındaki eski mevzuu tazeleyip kavgaya tutuşmuştur.
Bu sırada Cebrail, bıçağını çekerek Şabanı kalbinin altından ve muhtelif yerlerinden ı yaralamış, Şaban da eline ge-Içirdiğl kalın bir demirle Ceb-ralli başından ehemmiyetli şe-* kilde yaralamıştır. Her İki yaralı Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır.
Resmî otomobiller
Ankara 24 — Resmi otomobillerin adedi asgariye indirilmektedir. Büyük Millet' Meclisine ait İ araba bire, Cumhurbaşkanlığına. ait 18 otomobil üçe İndirilmiştir. Bütün Bakanlıklarla resmi dairelerde bu suretle tasarruf yapılacaktır.
Ankara 24 — Meclis Başkanlık divanı bugün Korallayın riyasetinde toplanmıştır. Millî sarayların eşya ve diğer malzemelerde binalarının her türlü tehlikeye karşı sigorta yapılması veya başka bir yolla bunların korunması kararlaş-mıştır.
Sağlık işleri
(Baştarafı 1 inci sahifede)
Bu arada doktor Sanl Yaver 27 yıllık sağlık İşlerini acı bir lisanla tcnkld etmiş, fakat bu tcnkldlerinde aşırı bir lisan kullandığı için toplantıda sinirli bir havanın belirmesine sebep Olmuştur.
Halk Partisi doktor mllletve-fctlleıi. 27 senedenberi sağlık sahasında yapdan bir çok İşlerin' Sanl Yaver tarafından İnkârı üzerine toplantının gayesinin ortadan kalktığını ileri sürerek toplantıyı terketmek istemişlerdir.
Sağlık Bakanı Prof. Nihat Reşat Belğcr, münakaşaların yapıcı7 olmasî ifizinf ildiğini söy-liyerek sinirli havayı dağıtmıştır. Kbmisycm önümüzdeki gönlerde tekrar toplanacaktır. Bu toplantıda beliren fikirler Sağlık Bakanlığının çalışmalarında nazarı itibara alınacakla.
BORSA
İ«l»nhul Boraaıınu» 14/5/1950 Halleri
ÇEKLE*
K.pinı.
Lonar» 1 Sterlin ısı
New York 100 Dolar JS2-
Paris 100 Fransır F. 000
Slekholm 100 İsveç Kr. Z1.40
Cenevre 100 İsviçre t 64 Û?
AmesterOam 100 Florin 3 60-10
Brüksel 100 Belçika r. 3 80
Llsbon 100 Eskudca ■ T390
ESHAM VE TAHVİLAT % ! FAİZLİ Y. VİLLEB
Sivas ■ Erzurum 1 MJ5
Sivas • Erzurum 3-1 21.67
19-11 Demiryolu l 21SO
i»ıı Demiryolu II 21 40
1911 Demiryolu LU 2250
Milli Müdafaa 21-
Milli MUdATaD 11 21J»
Milli Muun/oa Ot 2I3S
atım Müdafaa ıv 21.70
% • FAİZLİ TA1IVİLLEP
Kalkınma i 100.70
Kal kının» □ JOO.CO
Kalkınma m 100 70
»lı istikrazı ı 100 30
IHb ısıl kron £1 100 65
iimi Demiryolu KI.LKI
LIH9 istikrazı L 083»
% 4,5 FAİZLİ TAHVtLLEB
l!H9 tahvili 99.10
» FAİZLİ TAHVlLLEl»
1933 Ergani 22.-
I93H tkramiyeU 91—
Muu Müdafaa It —
Demiryolu ıv Ofi.ftS
Demiryolu v 99.00
31HKE7 HİSSELERİ
Merkez Bankam 121-
lg Bankam 30-
T Ticaret Bankam 5.—
aralan Cünentn , . • ı 13Z5
8J| RflAfLAHD A ALTIN
, SalMİiu
Gulden 30.15
Türk lirası 31 50
Sterlin 41 —
Reşat 32 «1
KUloe
Cumhurbaşkanı ve Başbakanın teşekkürleri
Ankara 24 (AAl — Cumhurbaşkanlığından tebliğ edilmiştir:
« Cumhurbaşkanlığın a seçilmiş olmam veslleslle her taraftan tebrik telgraf ve mektuptan alıyorum. Her biri için yürekten teşekkür. edçr ayn ayrı cevap venpek..imkânsızlığı karşısında muhterem imza sahiplerinin beni mazur görmelerini rica ederim.»
Ankara 24 (AA,) -r,,, Başbakan Adnan Menderes Anadolu ajansına aşağıdaki mektubu göndermiştir:
■ Almakta olduğum resmi ve hususî tebrik telgraf. ^n?ktup ve kartlarına ayn ayrı cevap vereceğim tabiî olmakla beraber arada vukuu muhtemel teahhuru düşünerek gösterdikleri nezaket ve hakkımdaki iyi dileklerden dolayı bütün, rıife-ka ve dostlanma şimdiden teşekkürlerimin İblâğına tavassutunuzu rica ederim.»
İran millî futbol takımı geliyor
Biri Milli ve diğeri temsili olmak üzere 28 ve 31 Mayıs günleri iki maç yapmak üzere İran Milli futbol takımı bilgim öğleden sonra tayyare ile şehrimize gelecektir.
Misafirlerimizin Yeşilköy hava alanında merasimle karşılanmaları İçin Beden Terbiyesi İstanbul bölgesi başkanlığı, hususî bir program hazırlûiniştır.
MEVLÜD
Eşim ve sevğüf babaniız M. SAİD SiUUM'ın ölümünün şenel devrlyeslrie tesadüf eden 25 mayıs 950 perşembe günü öğle namaiım müteakip Beyoğlu Ağacamiirîüe yapılacak mevlide dost ve Akrabalarımızla arzu eden dlıi kardeşlerimizin teşriflerini rica c-derlz.
Eşi ve çocukla?! adına Hediye Mckkl Said Estn
-----T A K V 1 M-_
Sı ban 8 — Hrelr 30 1 1
tırnak Ca. Ğû(« İkindi Ak, njt.»ı»f
E. 6.50 ».06 4,->3v 8.41 İZ,00 ,'l.Mİ V. 3,27 5,34 13,11 |?,pp 20,23 22.23
Telefonlarımı/ BnsmuhArrıı fflSOS Yon isleri 31)7hs — laaı» HMD
MUaui Arl'11 jj
|AKŞAMqfeAK Ş AMg|
Fakir hastalara yardım bu mudur?
Bay Nizameddin isimli beş nüfus reisi bir vatandaş bize şahsan müracaat ederek suntan söyledi:
— Ailemden bir fert hastadır. Bizim vaziyetimizdeki insanlara içtimai yardım yapılıyor. Biz de bir doktora gönderildik. Bedava atacağımız ilâcın reçetesini mütehassıs hekim bize verdi. Bakırköy Cevizlik muhtarlığından aldığımız 3 Mayıs tarihli yoksulluk kâğıdıyle. bu İçtimaî yardım tesisinin gösterdiği eczaneye baş vurdum. Eczacı: «Olamaz. Bu yazılan Avrupa ilâcıdır. Biz bu şekildeki hastalara bedava Avrupa ilâcı veremeyiz. Yerli ilâç yazsın.» dedi. Hastamız, çaresiz, bekliyor. Ne düşünürsünüz?
Şunları düşünürüz:
1 — Bu şekilde vazifelendirilmiş bir doktor, hangi ilâcı vereceğini elbet bilmelidir. Eğer muadili yerli ilâç varsa, yalnız bu fakir hastaya değil, umumiyetle hastalara onu vermeli.
2 — Muadil yerli ilâç düşük evsafta ise, zenginlere verilemezse, yalnız fakirlere mahsus olarak kalmamalı; bütün vatandaşların kullanabileceği bir ilâç evsafını arzetmeden satışa çıkarılmamalı.
3 — İçtimai yardım, bu yürekler acısı halden kurtulmalı.
Umumî hizmet işleri fena yürüyor
Her idare değişikliğinde bu fikirleri ileri sürüyoruz. Bu seferki daha esaslı bir değişikliktir. Maruzatımızın faydası olur.
Halk hizmetlerini yapan hemen bütün müesseseler iyi işlemiyor. Meselâ, vapurlar. bozuk kanapelerle haftalarca işliyor. Halbuki insan kendi evinde bile bir başına bu kadarcık tamiri tek başına yapabilir. Birkaç çivi çakmak işi.
Meselâ iskelelerde, istasyonlarda bir sigara, bir gazoz. bir sandviç alacak köşkler yoktur.
Meselâ, umumi telefon tesisleri berbattır.
Meselâ, yeni yapılan yollar bozulmuştur; mesul aranmamaktadır.
Meselâ.,. Bu meselâlar çoktur; umumî hizmetlerin her hangi bir faslı araştırılırsa, hepsinde türlü türlüsünü bulmak kabil.
— Memurlukta içtimai garanti iyidir amma, bareme dayanan bir zihniyet de gayrete mâni... - deniyor.
Onun için, şahsan alâkadarlar da, oradaki değişikliğin ucu kend'lerine dokunmasın endişesiyle biraz gav-rete gelmeli, şu umumi hizmetlerini iyi yürütmeii.
Ne şiş yansın, ne kebap...
Demokrasinin uyandırdığı rekabetten de. bari millet faydalansın!
(Vâ - Nû)
Umumî meclis
1 Haziran perşembe günü toplantılarına başlıyor
Umumi Meclis 1 haziran per-
şembe giinü saat 15 ten itibaren haziran devresi toplantılarına bağlıyacaktır. İlk toplantının gündemi hazırlanmış ve davetiyelerle birlikte Meclis üyelerine gönderfllmiştlr.
Hazırlanan gündemde perşembe günü başkanlık divanı ihtisas komlsyonlariyle Daimî komisyon üyelerinden bir yıllık seçim müddeti sona eren 4 üyenin yerine yenilerinin seçilmesi, saymanlıklardan gönderilen raporlar, Zlncirlikuyu mezarlığında ailelere satılacak mezar yerlerinin bedelleri, Fener nahiyesi Sallhpaşa caddesinde u-muml pazar kurulması, Tophanedeki Kılıç Ali paşa medresesinin Çocuk Esirgeme Kuromuna tahsisi, mesken İşlerinin belediyenin mecburi İşleri arasına alınması hakkındakl tekliflerle ucuz meskenlerin inşası ve satılması hakkında hazırlanan talimatnamenin ve belediye İle üniversitenin müştereken İdare ettiği hastanelerin müşterek İdaresine ait anlaşma taslağının tetkiki ve mezbahada kurulması kararlaştırılan teştlt-hanenln İnşası hakkında teklif vardır.
Paris ticaret ataşemizin gönderdiği rapor
Felek’e ikinci mektup
Garip bir fikir — Hangimiz haklı? — İmtihan, akincî — Alice-nabane bir teklif — Churchill nasıl konuşuyor — Susmamak gerek — Nisbî seçim— Belediye seçimleri— Neticeyi tahmin etmek güçtür — Paul Valery’nin sözü — Şehir şehirlilerindir
Sizi rastgetirlp görseydim böyle mektup yazmağa hacet kalmıyacaktı; fakat rast-getiremedim ve bu satırları karaladım, Salı günü Cum-huriyet’teki Garip bir fikir başlıklı fıkranızı okurken ben de tereddüde düştüm: acaba haklı mısınız, yoksa Vatan gazetesinin başmuharriri bey mi haklıdır? diye düşündüm. Mesele hukuk meselesi olsaydı ihtisasınız itibaıiyle derhal size hak verecektim. Fakat buyurduğunuz gibi müstesna ve garip bir vaziyet karşısındayız. Bu vaziyet asla hukuki bir mesele değil, sadece poLitika sahnesinde oynanan oyunlardan biridir. O halde bu meselede hukuk-ı esasiye ihtisasından ziyade politika sahnesinde geçen imtihanlarda akıncı olanlarla okuyanları birbirinden ayıracak ve sekiz milyon seçmene mutlaka seçmeleri lâzım olan namzetleri gösterecek kuvvette gazetecilik ihtisası arandığını düşünerek karar veremedim.
Şimdi düşünüyorum: Daha Meclis teşekkül etmeden ve çift çift yerlerden seçilmiş yüksek sınıftan milletvekilleri bir daireyi intihap ederse diğerini boş bırakacağından bu boş yerler için ara seçimlerde Demokrat Partinin siyaset meydanını Halk Partisi pehlivan-lanna bırakacına dair yaptığı âlicenabâne teklif doğru da olsa yanlış da olsa herhalde mevsimsizdir. Vakıa böyle muvazaalı siyaset tarihte görülmemiş şeyler değilse de kahir bir ekseriyetle iktidar partisini deviren bir partinin hemen ertesi gün böyle on üç yeri mu-
Yazan: A. ADNAN-AD1VAR
Seçim ücretleri
MM
Türedi tipler
Meyva, sebze pek bol
Toptan fiatleri, perakende satışlara aksettirilmiyor
Bu sene meyva ve sebze boldur. Bu bolluk toptan Hallerin hayli düğmesine sebeb olmuştur. Fakat bu ucuzluk perakende fl-atlere tamamlyle aksettirilme? inekledir.
Hâlde orta kalitede kirazın toplan kilosu 15 - 17 kuruşa muamele gördüğü halde, perakende 60 kuruştan aşağı satılmamaktadır.
Çilek Hatlerl de öyledir. Bu sene de çilek boldur. Edlrneden getirilen Osmanlı çilekleri perakende olarak 60 - 80 kuruştur. Frenk çileği daha ucuzdur.
Diğer taraftan kabak, taze fasulye gibi mevsim sebzeleri hâlde toptan olarak çok ucuzdur. Fakat perakende Ilatlcr aynı şekilde ucuz değildir.
Evvelki gün hâle giden Vali, toptan flatlerl tesblt etttrmfş ve kaymakamlıklara tamimler göndererek, perakende flatlerln bu esaslara göre kontrol edilmesini istemiştir.
Kuru sebzelerimizin Fransız piyasasındaki durumlarına dair Paris ticaret ataşeliğimizden gelen bir rapor ilgili çevrelerde önemle karşılanmıştır. Bu raporda ezcümle şöyle denilmektedir:
«Harbden evvel Fransa, Türkiye kuru sebzeleri için mühim bir müstehlik kütlesi teşkil ediyordu. O zamandan beri dünya kuru sebze İstihsal ımn ta kal a- „—. —— v jy*- -
nnda büyük değişiklikler olmuş halif partiye terkedeceğiz, ve bu meyanda Fransa, kendi yeril istihsalini mühim miktarda arttırarak kuru sebze alıcısı bir memleket olmaktan kurtulmağa meyletmiştir. Dünya kuru sebze piyasalarını İyi tanıyan Fransız tüccarlarının ifadelerine göre, mallarımız kalite itibariyle rakip mallar muvacehesinde tutunacak durumda değildir. İklimimiz her türlü kuru sebze istihsaline müsaittir, kültür sistemlerimizi yenilemek retkle kalitemizi inkişaf menıiz zaruridir.
Harbden evvel müstahsil ol-| mıyım Portekiz müstemlekesi ı Angola bugün büyük fasulye, müstahsili memleketlerden ol-' muştur. Gerek kalite ve gerek fiat itibarile halen en iyi du-î romdadır. Angola menşeli beyaz fasulyeler Fransaya 31, Türkiye menşeliler ise 36 franga teklif edilmektedirler. Ay-lorca evvel Marsilyaya gelmiş vaziyetlerin bizde de aynını ve müşteri bulamamtş olan görmek ve hemen taklit et-Türk fasulyeleri bozulup dalız bir zamanlar kimseyi fazla zarar etmemek İçin kilo-1 taklit etmeden yaşamış mil-su 25 franktan satılmıştır. I fettan ize yakışmaz diyeceksi-
Türkiye fasulyelerinin ya-, hizdİr.
bancı piyasalarda müşteri bul- Sakın yazınızda söylediği-ması İçin daha ziyade mli$teh-j niz gibi size «Sana söz düşük memleketlerin İstediği kail- mez. sen seçimde kaybet-mecbıır-! miş mağlûp bir namzetsin» diyeceklerini tahmin etme-küçjk yiniz. Evvelâ şunu iyice bi-
diye bir civanmerdlîk gösterişi yapması sevinç alâmeti veyahut eski bîr tâbirle (ze-kât-i zafer» telâkki Olunur diye düşünecek bir ince ruh ve zekâ anlayışı olmak gerekti. Henüz zekât kabul edecek vaziyete düştüğünü zannetmediğim Halk Partisinin de bu teklifi bu suretle telâkki edip etmiyeceğini kestiremezsem de benim fikrimin o parti saflan arasın-
ettir-! da dolaşan fikirlerden biri olduğunu zannedebilirim.
Şimdi size de bana da ce. . vap verecekler bulunur ve I derler ki böyle bir vaziyet 1 falan sene, falan memlekc-tin şu ve bu partileri ara,’ smda olmuştur. Fakat Öyle L umarım ki siz de bu cevaplara karşı benimle beraber, falan veya filân yerdeki

bir terkip yapıp işletin nasıl gideceğini tahmin etmek ve bu arada kabinenin teşekkül surtini tenkid etmek usuldendir diye yazılar okuyacağız. Bilmem siz ne düşünüyorsunuz, eğer leh veya aleyhte el ile tutulacak deliller olmadıkça bu cins yazıların dişe dokunur bir faydası yoktur. Yapılacak şey yazı yazmak iştirasını bir müddet sonraya tâlik ederek beklemektir. Yoksa şimdilik söylenecek sözler falan zat mevkiini doldurdu falan zat dolduramadı gibi âmiyane ve kullanıla kullanıla yıpranmış sözlerden ibaret kalır.
Fıkranızda bu münasebet le yakında yapılacak belediye meclislerinin de Büyük Millet Meclisi gibi azim bir ekseriyetle hükümet partisinden çıkacağını ve hattâ bazı yerlerde tek partili mec lis olacağını tahmin ettiğinizi söyliyerek nisbî seçim tarzına gitmek lâzım olduğunu ifade ediyorsunuz. Aziz Burhan bey. şimdi şu kökten değişmeden bir müddet için vazgeçelim de belediye intihaplarının bir an evvel yapılarak şehirlerimize tek partiden kurtulmak fırsatını verelim. Fakat şehirler eğer başka parti ve fakat yine tek parti şeklini tercih ederlerse diyeceğimiz yoktur. Çünkü demokraside köylüler nasıl efendimiz ise şehirliler de bir dereceye kadar ağa-mızdırlar. Ancak, mesele şehirlere serbest bir seçim fırsatını vermektedir. Ben belediye seçimlerine, hele büyük sçimlerden evvel mutlaka yapılmasına cok ehemmiyet verirdim. Diğer taraftan her iki parti nezdinde de teşebbüste bulunmuştum. Halk Partisi bunu düşündü ve bana mühim bir şahsiyetin ağziyle büyük seçimlerden evvel belediye seçimine gitmek doğru olsa bile bu defa bunu yapmıyacakları-ru söylemişlerdi. O zaman muhalefet mevkiinde bulunan Demokrat Parti ise sözlerimle ve makalelerimle mü dafaa ettiğim bu fikri alelusul kabul ettiyse de bu hususta kendi tâbirleriyle bir türlü bir «hamle» yapmağa teşebbüs etmediler. Sonradan düşündüm ki. bu onların tarafından da akılâne bir hareket olmuştur. Onlar da seçimin bu muazzam neticesini değil,kuvvetli bir muhalefet du rumunu dahi katiyetle, yaki-nen bilmedikleri için vaziyeti belediye seçimleriyle tecrübe meydanına koymak istemediler zannediyorum. Azizim Burhan bev, vakinen bilmiyorlardı dedim de hatırıma geldi bilmem gördünüz mü, Fransızların büyük şairi Paul Valery henüz basıl-
mamış yazılarından birindeki bir pasajda yakinen bilmekten ve bu bilgiden emin olmaktan bahsederken şu sözleri yazıyor:
«Adamın biri bîr şeyi yakinen bildiğinden emindi, o adamı ne yapacaklarını kim seler bilemiyordu. Onu sıra ile hapse koydular, kürsüye çıkardılar, tahta oturttular, tımarhaneye koydular ve nihayet öldürmek istediler, diğerleri de ondan geniş nis-bette bîr döl almağı düşündüler. Nihayet bütün bu türlü türlü şekillere istihaleden usanan adamcağız hiçbir şeyi yakinen bildiğine emin olmadığını söyleyince onıı rahat bıraktılar. Bu rahatlıktan istifade eden o adam bir ahlâk kitabı yazdı. Bu kitap bütün dünyanın en mühim kitaplarından biri oldu, çünkü herkes o kitaptan bahsediyor ve ondan is-tişhad ediyordu, fakat kimse onu okumamıştı.»
İşte vakinen bilmekten esasen korkarım ve korka korka yazar ve söylerim. Şim di bu güzel parçadan haddinden daha ziyade korkmağa başladım. Onun için belediye seçimlerinin de ne olacağını bilemem. Fakat bil memek istememek demek değildir. İsterim ki serbest belediyeler gelsin ve tıpkı hâkimevet nasıl milletin ise şehirler de şehirlilerin olsun. Bugünlük bu kadar, sağ- olunuz azizim Burhan bey.
A. Adnan ADIVAR
İzmir limanının bîr aylık ihracat ve ithalâtı
Şehrimize gelen malûmata göre NLsan ayı zarfında İzmir limanından yabancı ülkelere ceman 15 milyon 780 bin kiloluk 15 milyon 390 bin Hra kıymetinde mal sevkedltnılştir. Halbuki 1949 yılı Nisan ayında aynı limandan 27 milyon 210 bin kiloluk 37 milyon lira kıymetinde mal ihraç edilmiştir. Yine bu yılın nisan ayında İzmir limanına yapılan ithalât 17 milyon 917 bin kiloluk 4 milyon 621 milyon lira kıymetinde maldır.
Yine tamirden gelen malûmata göre 195o yılının İlk Üç ayı içinde İzmir limanına ceman 569 gemi girmiştir. Bu gemilerin 401 tanesi Türk. 53 tanesi İtalyan, 20 tanesi İngiliz, 16 tanesi İsveç ve 15 tanesi de Yunan bandıralıdır.
Bevin hastaneye giriyor
Londra 24 (AP1 _ İngiliz Dış İşleri Bakanlığından bildirildiğine gîre. Dış İşleri Bakanı Er-nest Bevin gelecek hafta İçinde yeni bir ameliyat geçirmek ve istirahat etmek için yeniden hastaneye yatacaktır.
Sandık başında vazife görenler ücretlerini istiyorlar
Seçim İşlerinde çalışanlara ücret verilmesi icab etmektedir. Seçim Kanununun 166 ncı maddesinde seçim masrafları umumi bütçeden ödenir, denilmektedir, Şehrimizdeki bin küsur seçim sandığında sandık kurulu âzası olarak bulunan parti mensuplarına ücretleri henüz ödenmemiştir. Alâkalılar bu zatlara, ücretlerinin kendi partneri tarafından tediye edileceğini bildirmişlerdir. Bu partilere müracaat edilmiştir. Partiler de ücretlerin seçim kurullarınca ödeneceğini söylemektedirler.
Dün seçim sandıklarında vazife alan parti mensubu sandık üyeleri ellerinde İstidalarla işi tamamlanarak dağılmış olan seçim kurulunun önünde toplanmışlardır.
Bu zatlara göre, tutan otuzar lira olan ücretlerinin seçim kurulu tarafından ödenmesi İcab etmektedir. Mesele henüz münakaşalı bir safhadadır.
Birleşmiş milletler verem tekâmül kursu
Birleşmiş milletler sağlık teşkilâtının şehrimizde Yakuı-şark memleketleri için veremle mücadele doktorlarını yetiştirmek maksndlle bir kurs açtıjıro yazmıştık.
Kurs hararetle devam etmektedir. Birleşmiş milletler sağlık teşkilâtı şehrimizdeki kursta çalışmak üzere Cenevredcn radyoloji mütehassısı doktor, Ashwln'l tstanbula göndermiştir. Dün şehrimize gelen mütehassıs derslerine başlamıştır. Bu mütehassıs şehrimizdeki kurs da dört ay kalacak ve müteakiben ayni mevzuda çalışmak üzere HlndLstana gidecektir. Bu doktor İS gün evveline kadar Mısırda verem mücadele teşkilâtında vazifeli bulunuyordu.
RADYO
İSTANBUL RADYOSU
öitle ve akşam programlan
12,57 Açılış ve progrimlar.
13,00 Haberler.
13.15 Dans mUtıtl «FL».
13.45 Şarkı ve tUrkülcr.
14.20 Ev kadını - Yemek ««İtleri.
14.30 Şarkı ve türküler «Fİ,»,
14,50 Terrl Stewens'den caz şarkıları «PL».
15, W Programlar ve kapanı}.
17,$T AçıllS ve programlar,
ia.00 Dana müziği «PL».
18.30 Operalardan aryalar «PL».
18.45 Santurla aaz eserleri.
19,00 Haberler
19.15 İstanbul haberleri.
19.20 Piyano soloları
ın.40 Hafif »ra ınüılAl «PL».
19.45 şarkı ve türküler.
20.15 Dans müziği «PL».
20.30 Gelir vergisi İzahları.
20,4$ Çeşitli hafif müzik «Pl.»-
21.00 Küçük orkestradan melodiler. 2120 Fasıl heyeti konseri.
22,00 Konserin «Pl.»
22.25 Dan» müziği «PL».
22.15 Haberler.
23.00 Dans müziği «Pl.».
23.30 Programlar ve kap ant».
ANKARA RADYOSU
öğle ve akşam programlar.
te mal yetiştirmeğe dur
Mercimeklerimiz de . . „
taretidir. Harbden sonra müş-f liniz ki kaybeden siz değil, kül »‘sent olan müstehlik İri partinizdir ve ortada aldan-taneii mercimekleri tutmaktadır.
Bakla piyasasında Türkiye fiat itibarile son zamanlarda dünya fiat seviyesine İnmiş bulunmakladır. Teklif edilen Hut, kilotıs 22,5 frank olmakla beraber, İhtiyaç olmadığı için alıcı bulunamamaktadır.
İKRAMİYELİ AİLE CÜZDANI
3 Haziran ikramiyeleri
Prof. Franz Heske
Hamburg üniversitesi ordinaryüs profesörlerinden ve ormancılık araştırma müessesesi direktörü Dr. Franz Heske üç yıllık bir mukavele ile İstanbul üniversitesi orman fakültesi amenajman sahası İçin getirilmiştir.
Dünya ormancılık âleminin tanınmış simalarından olan ve orman politikası İle amenuj-man sahasında biiyuk eserleri ve araştırmaları bulunan ordinaryüs profesör Franz Heske orman fakültesindeki sine başlamıştır.
vazifn-
inak diye bir şey yoktur. Hattâ aldanılmış olsa bile ne çıkar? Eğer ömründe bir meselenin akıbetini evvelden bilmekte aldanan herkes bir daha söz söylemiyecekse azîm bir susacaklar kütlesinin başında dünyanın meşhur siyasetçisi Mr. Churchill’ln harbî kazandıktan sonra ilk intihabı kaybedince dut yemiş bülbül gibi susması lâzım gelmez miydi? Halbuki durmadan söyledi, cilt cilt kitap, maka, le yazdı, diyar diyar dolaştı, ı binaenaleyh siz de söyliye-. çeksiniz, kaybeden listelere girmiş diğer arkadaşlarınızda soyliyeceklerdir Zaten , siyaset ve gazetecilik ancak , ve ancak söz meydanı değil midir?
Yeni bir hükümet kuruldu, o hükümetin âdâsının teker teker kıymetlerinden bahsettikten sonra umumi
1 yazlık EV
(Göztepede)
30.000
lira değerinde
Ayrıca
Her 100 müşterimizden birine
100 lira para ikramiyesi
Kura numara adetleri cüzdan sahiplerine dağıtılmıştır. Arzu eden müşterilerimiz, cüzdanlarını aldıkları şubelerden kura numaralarını öğrenebilirler.
YAPI ve KREDİ BANKASI
la.SS Açılış ve program
1.2.30 M S oyarı ve Şarkılar.
13.00 Haberler.
13.15 Radyo senfoni orkestran.
13.30 Öğle Gazetesi
13.45 Radyo salon orkestrasının de-
1100 Akjom programı, hava raporu ve kapanı».
17.88 Açılış ve program.
18.00 M S. ay Ari ve incesaz I Mâlı ur faslı).
18.45 Polkalar «PL».
19.00 M. S. ayarı ve Haberler.
10,15- Geçmişte bugün.
19.20 Yurtlan Sesler.
19.45 Radyo İle İngilizce.
20,00 Çigan havalan «PL».
20.15 Radyo Gazetesi,
29.30 Serbes saat.
20J5 Tamburla saz eserleri.
20.50 Oyun havaları.
21.00 Vneszo Gazetesi,
21.15 Dans müziği «PL».
21.45 Sağlık Postası.
22,00 Müzikseverin saati, ,
22.45 M. s, ayan ve Haberi».'
23.00 Program ve kapanış.
Yarın sabahki program
7.28 Açılış ve program
7.30 M. S. ayart.
7.31 Hafif Uvertürler «PL».
7,45 Haberler.
8,00 Saz eserleri «PL».
8.15 tO dakika keman «Pl.».
8,25 Günün programı ve hava raporu.
8.30 Hafif müzik •1'1.7,
9.00 Kapanı».
Vaktiyle İstanbulda bir «afililer» güruhu vardı. Yumurta ökçeli kundura, geniş paçalı pantolon; ceket omuza atılmış, yar teptili (püskül tarafı içeriye çökmüş) vapur dumanı renginde C.ys sol kaş üstüne yıkılmış, koltuklar kabarık, adımlar cakalı, bakışlar öfkeli. Her hal ve tavrı ile; «Var mı bize yan bakan?» diye meydan okur, kavga çıkarmağa bahane arar, çatmak için leblebiden nem kapar.
Nesli münkariz olan bazı mahlûklar gibi, haylice zamandır o afililer güruhunun son döküntüleri de ortadan kayboldu.
Bilmem farkında mısınız, 14 Mayıs seçimlerinden sonra İstanbulda yeni bir tip peyda oldu. Giyim bakımın-|_L dan değil, fakat tavır vef**) edalariyle eski afilileri ha-fi (ırlatan bir zümre. Sokak-^^ larda, nakil vasıtalarında ve, umumi toplantı yerlerinde O bu türedi afili taslaklarına — raslıyorum. açık başlıların q alınlannda perçemler kelep-— Ienmiş, kasket giyenlerinki sol kulak üstüne çarpılmış. G) Koltuklar kabarık, yürüyüş > akıntı çağanozundan fark- Q su. Dik bakışlarında bir a-cayıp ifade var: «Ben çok iş-^ ler yaptım, daha birçok işler yapmağa da kaadirim. Sen çekil, ben geçeyim. Sen kalk, ben oturayım. Sen sus, ben"O söyliyeyim» diyen bir eda. js
■ (0
Vapurda ikinci mevki bı- q leti ile birinci mevkiin kana- l-pesine yan gelip bacak ba-O cak üstüne atıyor. Kontrolör mevki farkın» isteyince sırıtkan bir yılışıklıkla «r» leri şeddelendirip kelimeleri lâstik gibi söndürerek cevap veriyor:
— Boş ver be abi, Demokrasi var.
Yüksek sesle çirkin çirkin konuşuyor, kalabalık a-rasmda el, kol işaretleriyle etraftakileri izac ediyor, direk gibi dikilip geçidi tıkıyor. Münasebetsizliğini ihtara kalkışsanız tehditkâr bakışlarla tepeden tırnağa kadar süzdükten sonra yanın-kine göz kırpıyor:
— Hâlâ koyduğum yerde otluyor enayi. Demokrasiden haberi yok.
Delika ninnin zu’münce demokrasi, kendisine ve kendisi gibilere cemiyet nizamlarının. muaşeret edeplerinin üstünde imtiyazlar bahşeden bir kuvvet!
Adedi çok olmamakla beraber, içtimai nizama aykırı hareketleriyle sırıtıp göze batan bu türedi tipler, kötü propagandanın eserleridir. Politika adamlarının gayelerini. maksatlarını anla-maksızin, duyduklarından kendi kafalarına göre mânalar çıkararak kıyıda köşede halk arasına sokulup dar görüşlü. basit düşünceli kimselerin heyecanını yan-îstikanıetlere tahrik eden propaganda gayretkeşleri tiplerin türemesine sebeb oldular.
Mamafih, üzülecek bir şey yok. Bunlar, kökleşmekte olan demokrasinin ııfak tefek sarsıntılarıdır, zamanla sükûnet bulması tabiîdir.
Cemal Refik
«Resimli Tarih Mecmuası» tıtn altıncı sayısı yarın çıkıyor.
Mecmuanın çıkış vakitleri ay başlarına alınmıştır.
Bu sayı lle verilecek «Tarih Kılavuzu» ilâvemizi LsteyinlJL Parasızdır.
Posta kutusu 18. İstanbul
İSKİT YAYINEVİ
25 Mayıs 1950
A K 3 A M
Sahile •»
Yeni Bakanlar
Dış, Ulaştırma, Tarım, Bayındırlık işletmeler, Ekonomi Bakanlarının hal tercümeleri
Evvel zaman içinde..
Boğaziçi hâtıraları
Ankara 23 (AA.) — Yen! Icral rum Bayındırlık Mühcndlali-vekllterl heyetinde vazife alan ğinde. 1938-1942 yıllarında Ça-
Bakanların hal tercümeleri:
Dışişleri Bakanı ve İstanbul milletvekili profesör Fuat Köprülü, 1890 da İstanbulda doğmuştur.
Yeni Dışişleri Bakanının memuriyet hayatı. 1927 de sekiz ay kadar süren Maarif Vekâleti müsteşarlığından İbarettir denilebilir. Bunun dışında hayatı Darülfünun vc daha sonra üniversite ve yüksek okullarda öğretim. ilmi ve fikri sahada olduğu gibi tarihi araştirmalar vc çalışmalarla geçmiştir.
Çok genç denecek bir yaşta edebiyat ögrelmenlifd ile girdiği tedris hayatında henüz yirmi uç yaşında iken, 1913 te DurulfunuJi edebiyat tarihi müderrisliğine getirilmek suretiyle ilim hayatımızın ileri kademelerinden birine yükseltilmiş ve o tarihten itibaren de bir kaç fakülte reisliğine seçilmiştir.
Fuat Köprülü girmiş olduğu bu yüksek tedris ve ilim hayatının muhtelif kademelerinde ve kollarında daimi verimli ve çok değerli araştırmalariyle kısa bir zamanda Türk ilim hayatında olduğu kadar yabancı memleketi er üniversiteleri, ilim akademileri ve cemiyetlerinin takdir ve ilgisini çekmiştir. Kendisine Paris, Hayılel-berg ve Atina üniversiteleri fahri doktorluğu tevcih edilmiş olan Fuat Köprülü. muhtelif yabancı ilim akademileriyle, cemiyetler ve enstitülerinin de muhabir azasıdır.
Fuat Köprülü muhtelif tarih-: terde toplanmış olan Türkiyat, dinler tarihi ve müsteşrikler kongrelerindeki tebliğleri. Türkiyat sahasındaki devamlı araştırmaları ve neşriyatı ile şahsiyetini bilhassa temayız ettiren hususi bir şöhret Kaza nmıştır.
1942 de milletvekilliği ile profesörlüğün bir arada buluudu-rulamıyacağı hakkında alınan bir karar üzerine profesöri’iğü tercih arzusunu gösteren Fuat Köprülü, bu isteği tasvip edilmediğinden 1943 yılında profesörlükten emekliye ayrılmış ve bugüne kadar devamlı t Millet Meclisindeki teşrii yatına devam etmiştir.
Yeni Dışişleri Bakanı Köprülü, bilindiği gibi 1949 tc Halk rartisi Meclis Grupuna »erilen ve Tiirkiyenin demokratik gelişmesinde daima hususî önemini muhafaza edecek olan takriri İmzalayan şahsiyetlerden biridir. O tarihten itibaren de Celâl Bayar'ın başkanlığında kurulan Demokrat Partinin teessüs ve gelişmesinde birinci plânda bir rol ifa etmiştir.
Ulaştırma Bakanı
Ulaştırma Bakanı ve Samsun milletvekili Tevfik îleri. Bize vilâyeti Pazar kazasının Hemşin nahiyesi Gumne köyünde doğnıuştu.r 1328 .1o-
ğumludıır. 1933 te İstanbul Yüksek Mühendis mektebinden (Teknik üniversiteden» mezun olmuştur.
Talebeliğinde Milli Türk Talebe Birliği Reisliğini yapmıştır. 1933-1938 yıllarında Erztı-
Müdürlü-yıllarında Müdürlü-
utarak l na-
Fuat
n ak kale Bayındırlık günde, 1942-1945 Samsun Bayındırlık günde ve 1948-1950 yıllarında merkezi Samsunda olan yollar 1 inci bölge müdürlüğü vazifelerinde bulunmuştur. Evli ve üç çocuğu vardır.
Tarım Bakanı
Tarım Bakanı ve Çanakkale milletvekili Nihat lyrlboz 1309 senesinde Selânikle doğmuştur. Halkalı Ziraat mektebi âlisinden 1330 senesinde mezun olmuş ve bilâhare Almanya'da üç buçuk sent entomoloji vc bitki sağlığını koruma konunu üzerinde ihtisas ve staj yapmıştır.
Orta ziraat mektepleri muallimliklerinde, seyyar ziraat memurluklarında. muhtelif vilâyetlerde ziraat müdürlüklerinde bulunmuş, halkalı ziraat mektebi âlisinde, yüksek baytar ve orman mekteplerinde muallimlik yaparak mesleğe yüzlerce eleman yetiştirmiştir. Ziraat müzesini ilk defa memleketimizde kendisi kurmuş ve uzun seneler bu müze müdürlüğünü yapmıştır. Birinci cihan harbinde yedek subay olarak askerliğini yapmış ve milli mücadeleye de gönüLlü olarak iştirak etmiştir.
Ziraat umum müdürlüğü mütehassıs müşavirliği vazifesinde bulunmuş ve Ege bölgesi ziraat mücadele istasyonu müdürü iken dokuzuncu devre Büyük Millet Meclisine Çanakkale milletvekili olarak girmiş ve bu kerre Tarım Bakanı tayin edilmiştir.
Bayındırlık Bakanı
Bayındırlık Bakanı ve Bolu milletvekili Korgeneral Faıırl Belen. 1892 de Bolu'da doğmuştur. Harb okulu ve Harb Akademisi mezunudur.
Balkan, birinci cihan harble-rine ve İstiklâl savaşına İştirak etmiş. Genelkurmay dairelerinde. kıtalarda, harb akademisi öğretmenliklerinde, memleketimizi ttmsllen hariçte müşavir ve murahhas heyetleri başkanı olarak vazifeler almış, general olarak muhtelif tuman ve kolordu komutanlıklarında bulunmuştur. Ayrıca askeri harb tarihine ait muhtelif eserleri vardır.
Yedi yıldan beri Korgeneraldir.
İşletmeler Bakanı
İşletmeler Bakanı ve Ankara milletvekili Prof. Dr. Muhlis Ete. 1904 yılında latanbulda doğmuştur. Alman yada Lelpzlg ve Berlin üniversitelerinde re âli ticaret mekteplerinde 1928 yılında yüksek tahsilini İkmal etmiş ve 1929 da doktora tezini vererek iktisat doktoru unvanını almıştır.
Almanyada tahsiline devam ettiği sıralarda bir sene Berlin Türk Ticaret Odası umumi kâtip vekilliğini de yapmış olan Muhlis Ete yurda dönmesini müteakip 1930 yılında İstanbul hukuk fakültesi iktisat ve'carçt, banka ve borsa adlı telif maliye grupu müderris muavini eserlerini, buhranın c olmuş ve bilâhare İstanbul hu-' Balkan iktisadiyatı, ( kuk ve İktisat fakültelerinde ilminin tekâmül tarihi,
Mustafa Çağlar
«Sağ olup da babam beni görseydi ne derdi acaba?» — Sabık güreşçi »es sanatkârı — «Milyoner de olsam mesleğimden vazgeçme m»
Değerli ses sanatkârı Mustafa Konuşan: SADEDDÎN GÖKÇF.PINAR
Çağlar mikrofonun başına geç- ( -----------....................
ti. Boğazın m daha serbest olması İçin yakasını genişletir gibi bir hareket yaptı. Gözü saatte. Bir kaç dakika sonra sıra onun. Heyecanlı görünüyor.
— Mikrofon başında her zaman heyecanlanır mısınız? diye sordum. Güldü:
— Evet. Her zaman. Mlkr^fe fondan insanı belki bir milyon kişi dinler. Fakat söylemeğe başladım mı geçer.
Mikrofon açıldı. Değerli spiker Tarık Gürcan söylenecek şarkı ve türkülerin programını okudu. Bunlardan bazı mısralar da ilâve etti. Bir Rumeli türküsü şöyle boşlıyordu: Her gelincik uzaklardan bi damla kan görünür, Gazâ yeri zannedersin toprağını taşını.
Merhum Rıza Tevfik bu iki mısra ile Rumellyi n₺ güzel anlatmıştır.
Hayatı ve yetişmesi
Programı sona eren Mustafa Çağlarla büyük salonun hasır koltuklarına oturduk. Hayatını şöyle anlattı:
_ Midillinin Kapya köyünde doğdum. Babnm rençperdi. 40 yaşındayım ve evliyim. Beş yaşında bir kızım var. Adı Ülfet. Annemin İsmin) koydum.
Cumhuriyetin ilânı senesinde mübadil olarak Ayvalıkta İskân edildik. Türk Ocağında musiki kolunu kurarak çalışıyorduk. O sıralarda 17-18 yaşlarında İdim. Bir İki yıl sonra da asker olarak Balıkeslre gittim, Ail Hikmet paşanın maiyetindeki musiki cemiyetine alındım. Oradaki
nün. takil doçentlik. mülkiye mektebi istatistik öğretmenliğinde. İstanbul yüksek ticaret ve iktisat okulu para, kambiyo ve borsa dersleri öğretmenliğinde bulunmuştur.
1939 yılında Başbakanlık umun.i murakabe heyeti üyeliğine tayin edilmiş ve bu vazifesine devam etmekle beraber 1940 yılında Siyasal Bilgiler okulu tedris heyeti arasında da yer alarak bu okulda evvelâ İşletme ekonomisi ve bilâhare umumi iktisat profesörlüğü yapmıştır.
Uırtumi murakabe heyeti üyesi ve Siyasal Bilgiler okulu umumi iktisat profesörü iken son seçimlerde Ankara Milletvekili olan Muhlis Ete'nln İktisadi sahada bir çok neşriyatı mevcuttur. Bu arada 8 yıldan-beri başyazarı olarak neşretmekte bulunduğu Türk ekonomisi mecmuasını, münakalât, işletme ekonomisi dersleri, sergi ve panayır işletmek!, II-
Boğaziçi teşrifatı — Ecnebilerin hayatı — Boğazda saz âlemleri — Sazı dinleyenler
Her halda mahfuzdur
Semih Mümtaz S.
üstadlardan - kİ birisi de kain pederimdtr - musiki öğrenmeğe başladım. Oradan DûTÜti-âlim musiki heyetine gönderildim. Burada çalışırken ilk İstanbul radyosunda da okuyordum.
938 de Mesut Cemil bey Ankara radyosuna çağırdı. Orada 8 sene kaldım ve imtihanlarla A kategorisine, bir müddet sonra da muallim muavinliğine terfi ettim.
Maaşım kâfi gelmemeğe başlamıştı. İstanbuidan da cazip teklifler alıyordum. Bu sebeplerle 948 danberl tstan buldayım. Vaziyetimden memnunum.
— Bir saz çalar mısınız? Besteleriniz var mı?
— Biraz tanbur çalarım. Bir iki bestem var, fakat tecrübe mahiyetindedir.
yet ekonomisi ve ekonomi bll-gisi adlı tercüme kitaplarını zikretmek mümkündür. Bunlardan ayn olarak Tıirkiyede devlet işletmeciliği, TilrklyedC el dokuma sanayiinin kooperatifle ştlrilmesl, köy bölgelerinde kurulacak sanayi meler, Türidyede mesken litikası, Cumhuriyetten
para politikası konularındaki elüdlerinl de ayn ayrı broşürler halinde neşreylemiş bulunmaktadır.
lşl-ît-
po-
sonra
Ekonomi Bakanı
Kimleri beğeniyor?
— Ses sanatkârlarından kimleri beğenirsiniz?
— Bu sahada yalnız Münir Nureddln beyi tanının, o kadar.
— Bestekârlardan?
— Klâsik Türk musikisi bestekârlarının hepsini severim. Yeniler arasında da beğendiklerim var. Müsaade ediniz de onlara karşı bestedlğm hürmet ve sevgi içimde kalsın.
— Söylediğiniz şarkılardan hangilerini seversiniz?
— Pek çok sevdiğim şarkı vardır. Bu sebeple İstanbul radyosu açılahdanberl bir okuduğumu bir daha okum uyorum. Daha bir sene müddetle de hep yeni şarkı okuyacağım.
— Musikiden başka İşle meşgul oiur musunuz?
— Hayır, Bazı kimseler bu sanatı hakir görürler. Fakat ben mesleğimden memnunum. Bir kaç milyon liram olsa dahi mesleğimi yine terketmem ve aynı şevkte bu seter amatör olarak çalışırım.
— Ses sanatkârı olmasaydınız ne olurdunuz?
— Bunu hiç düşünmedim. Fakat köyümde musikişinas olacağım hiç aklıma gelmezdi. Hâdiseler beni bu İşe sürükledi. Babam çok mutaassıptı. Evde şarkı söylemeğe kalksam beni paylardı. Sağ olup da bugünkü halimi görseydi ne derdi acaba? diye düşünüyorum. Bununla beraber bizde ses irsidir. Hem ana hem de baba tarafımdan güzel sesliler vardır.
— tlerisi için ne düşünüyorsunuz?
— Hiçbir şey düşünmüyorum. Kazancımdan memnunum. filimden geldiği kadar birkaç kuruş biriktirmeğe çalışıyorum. Muvaffak olursam ne âlâ. Musikişinasların sonu malûmdur. Bakalım bizimki ne olacak?
Kazancı ve merakları
— Ne kadar kazanırsınız?
— Giın olur 40 para kazanamayız. Gün olur 0-7 yüz lira kazanırım. Belli olmaz.
— Çocuğunuzun sesi mİ?
— Gırtlak teşekkülü
benziyor. Sesi olacağını tahmin ederim. Fakat kız çocuğu olduğu İçin musikiye İntisabım İstemem. Nasıl ki babam da beni İse m ezdi. Gücüm yettiği kadar onu okutmak ve bir ev kadını olarak yetiştirmek İstiyorum. Hiç değilse liseyi veya koleji okusun.
— Boş zamanlarınızı nasıl geçirirsiniz?
— Sabahlan bir İki gazete okurum ve mesleğimle uğraşının. Öğleden sonraları çocuğumla çıkar, güzel manzaralı yerlerde dolaşırız. îşlm olmadığı gece lü olmanın icaplandtr.
güzel
bana
dönü mü, ekonomi ,, cemi-
Ekonomi ve Ticaret Bakanı ve İzmir milletvekili Zühtii Ve-libeşe, 1892 de îzmirde doğmuştur. 1911 de Selânik hukuk mektebinden mezun olmuştur. 1913 te Hariciye Nezareti hukuk müşavir muavinliğine tayin edilmiş, bilâhare milli mücadelede Şark cephesi nezdln-de hariciye irtibat memurluğa vazifesinde bulunmuştur. 1923 ten beri de evvelâ îzmirde, sonra Ankara'da avukatlık etmiş ve bu seçimde îzmlrden milletvekili içilerek Bakanlığa getirilmiştir.
Telrika No.: 53
— Sevgilim bu projelerden vaz geç. Benim de bazı düşüncelerim var
Donatella gülerek:
— Pekâlâ. Şu halde kendimi serbest bulundururum.
Marzlo, Paolamn tembihine uyarak kıza bir şey söylemeden aynldt. Donateilada Paolaya bir şey açmadı.
öğleden sonra Don* te ilayı stüdyodan telefonla andılar ve bir İki güne kadar yeni bir piyes göndereceklerini, başrolün kendisine verilmesine karar verildiğini blldirdlier
Bıı haber üzerine Donatall.ı buhranlar geçirdi. Telefonu kapadıktan sonra ağladı. Artık onu îahatsız etmemelerini, filimden bahsetmemelerini İstiyordu. Çünkü sinema onun için arlık yoktu.
Paola, Donatellayı teskine çalıştı. sinemaya mukabil daha lyl bir hayata kavuşacağını söyledi Muhatabının halindeki bu değişiklikten Donatella biraz hayret etti.
Paola. sözüne devamla:
— Sana her hususta yardım,j
edebileceğimi vadetmlştlm. fakat sen istemiyorsun. Ne olursa olsun seni candan seven bir arkadaşın, şu nasihatini yabana atma, can kulağiyle dinle. Mar-zloya karşı olan husumetimi pekâlâ biliyorsun, Onun İçin vereceğim nasihatin ne kadar oblekUI olduğunu anlayabilirsin. Onunla evlen sevgilim, Seni her hangi birinden daha fazla mesut edecektir. Çok düşünme, evlen. Bunu, İçim sızlayarak sana teklif ediyorum, çünkü evlenince seni kaybedeceğim Hayatta benim İçin bundan büyük bir keder olamaz. Fakat bu esnada vicdanım yalnız seni düşünmemi emrediyor. Senin iyiliğin için söylüyorum. Sonra pişman olursun.
Donatella tekrar yatağa gir* dİ. derin derin içini çekti. Kendisini mânen ve maddeten pek ağırlaşmış buluyordu. O şaşaalı devresi ne kadar da kısa sürmüştü!
Paola sesini çıkarmadan yani başında yattı, düşünmeğe baş-|ladı. Evet, İyi yapmıştı. Marzlo, Donatidlanın elinde bir kukla Iiril, ne istese yapacaktı. Halbu-|ki utekl otoriter, müstebitin
İl
Boğaziçi bilmem nedense bir teşrifata lâbldl. Meselâ çamlıca ye Yakacık ve emsali köyler gibi — seHemehiisze-lâm — değildi. Bilmem kl naşü arzedeyim. kendine mahsus bir edası ve şivesi vardı. Geçenlerde bir yazıda arzettlğlm gibi gerçe yalıların da sayısız hesapsız misafiri vardı. Samimi hanegileri vardı. Fakat arzet-llm ya! Hususî bir edası vardı. Sebep de belki şu idi: İdrak ettiğim zamanlarda Boğaziçi yalılarında ve evlerinde sadrazamlar, nâzır paşalar, Bâbıâlldcn beyefendiler ve efendiler; ecnebilere mensup bütün sefaretler; İstanbulda yerleşmiş frenkler: Mısır hanedanı ve zenginleri; ve bütiin bunların aileleri; OsmanlI hanedanından sultanlar ve damat paşalar: sık sık îs-tanbula gelen misafirler prensler hattâ hükümdarımsı prensler gibi zatlar otururlardı, çu halde ister İstemez aralarında bir teşrifat olurduMütekabll ziyaretler olurdu. Evvelce sayfiyesine gelmiş olanlar sonra gelenlere gider hoş geldiniz derlerdi. Onlar da gelir iadel ziyaret e-derlerdl.
Ecnebiler aralarında yLne mon den bir hayat yaşarlardı, Bir-birleriyle konuşur. Istlmbotla-rlyle dolaşırlardı. Piknikler (kır âlemi) yaparlardı. Sefaret knyıklariyle Göksu deresini doldururlar, Boğaziçi mehtap âlemlerine iştirak ederler, şarkılarımızı çok severler, taksimlerimizi. gazellerimizi duya duya dinlerlerdi. Hele gazele gazal gazal der dururlardı...
ikinci Sultan Abdülhaml-dln zamanında idi. Yalnız sadrazamlar Boğazlçine gelmez-ı terdi ve pek son vakitte İdi Şeyhülislâm Cemaleddin efendi hünkârın İhsan ettiği bir sahll-hanede Kuruçeşmede İkamet ederdi yazlan.
1907
Senesi yazında İdi. Büyüka-dnda oturuyordum. Fakat anam babam kardeşlerim yani evim Bebekte İdiler. Şu halde Bâbıâ-lidekl vazifemden intihazı fırsat ettikçe Bebekte Büyü kaçla arasında hemen hemen mekik do-kurdum. Bunu söylemekle bir ukalâlık ediyorum zannetmeyiniz. Zira o yaşlarımda da vazifeme bağlı olduğumu arzet-
mek İçin böyle söyledim. Bunu da söylemeliyim, çok da gezerdim. Çünkü hususi nakil vasıtalarımdan istifade ederdim. Her neyse... Bir gece Adadan kalktım, misafirlerimle beraber Boğaza geldim. Zira damadı hnz reti şehrtyari Oazl Osman Paşazade Nureddln paşanın sazı vardı. Zamanında da Ortaköy-dekl sarayda cemaate yetiştim. Hep beraber denize serildik. Nureddln paşanın saz âlemleri pek mükemmel, çok da kalabalık olurdu. Bütün Boğaziçi halkı sazın peşine takılırdı. Ve gariptir sessiz bir kalabalık olurdu. Yalnız «Peşafeşl emvaç> yani dalgaların fışırtıları kulakları okşardı. Bir çok sefaret kayıklarlyle gelenler de etrafı sarardı. Hıışû İle sazımızı dinlerler, hattâ bâde nûş olurlardı.
Olurlardı ama sarhoş olmazlar. nâralar atmazlardı. Bugün gözümün önünde imiş gibi söylüyorum. hakikaten samimi bir huşû He sazı dinlerlerdi.
Onların bu hallerini gördükçe de bu sütunlarda bir kaç defa İsmi geçen yâveran hazretl şehrlyarlden ve bahriye zabitlerinden Cavlt bey muttasıl ve mükerrer mükerrer mükerrer «Hani ecnebiler bizim sazı anlamazlarmış? O haltı kim etmiş?... Gelsinler de bu â-leml görsünler* decdl. Vft mutadı veçhile piş piş diyerek kolumu dürtmekten vazgeçmezdi. Allah rahmet eyliye. Bugün sağ olsaydı yine aynı şeyi söyliye-cekti galiba Cavit bey
S. Al. S.
Köye giden gelin
Kıvrak, akıcı üslûbu, örnek İstanbul türkçesiyle yıllan’an-berî muhtelif gazete ve mecmualarda güzel hikâyelerini, fıkralarını okuduğumuz Bakım çalapala'nın ilk romanı «Köye giden gelini kitap halinde çıkmıştır.
Tamamen yerli olan, ve her birimizden bir parça taşıyın bu güzel roman, kapak, tertip, baskı ve cild bakımından da memleketimizde görmeği arzuladığımız bir nefasettedir. Türkiye yayınevi tarafından dağıtılan bu eseri okuyucularımıza tavsiye ederiz. Karon clldli 272 sahile 300 kuruştur.

İstanbul Beşinci İcra Memurluğundan: 949/2620
Hacizli ve 400 lira değerli Muntlas markalı motorlu , dikiş (makinesi ve 300 Hra değerli 36 adet gömlek ve 50 lira değerli û beyaz gömtek Galatada Okçu Musa caddesinde 1/70 numaralı dükkânda 6/0/950 sah günü saat 12 den 13 e Radar açık arttırma İle satılacaktır.
O gün verilecek bedel muhammen kıymetin % 75 nl bul-
dost ve ahbaplarla buluşur, konuşuruz. Sigara ve içki İçmem. Sinemaya pek seyrek giderim. Tiyatroyu severim. Kadıköyde Mühürdarda oturuyoruz. Bu semti çok severim. Zaten istan-bulun neresi güzel değildir?
— Sporu sever misiniz?
— Sporun her şubesini çok severim. Esasen ben de vaktiyle hem güreştim, hem futbol oynadım, hem ala bindim. Bugün artık bunlarla meşgul o lanıı yo-. maaşa ikinci arttırması 9/6/950 rom. Yalnız Moda Deniz Külü-'cuma günü aynı yerde ve aynı böne âza olduğumdan yaz sa- saatte yapılacaktır.
bahları denize çıkıyorum, kürek İsteklilerin mahallinde hazır çekiyorum. Bunlar da Kadıköy- bulunacak memuruna müracâatları ilân olunur. (101381
r

»ZİMKİ GİBİ BİR ASK
M V »UNsıvcİMitPfvafiı/* cırm/ttiuıiMlusAH '
biri İdi. Onun önünde Donatalla Urll tiril titrerdi. Bunları aklın dangeçlrdl.
Ertesi sabah Donatcllaya bir sepet dolusu mavi Orehlde geldi.. Bunların arasında lam orlada menekşe renginde bir orşlde ve buna güm üş kurdelâ ile bağlı bir küçük kutu vardı.
Donatella bu zarif Ve müstesna çiçekler karşısında naep-iı ut kal inişti, Paola ise bir an evvel paketin açılmasını bekliyordu. Vişne çürüğü kadife İçinde fevaklâdc zarif yakut ve elmas İle işlemeli modern stllae bir yüzük vardı.
Donatella bakmakla doy sımıyordu, o kadar güzeldi.
Paola:
— Harikulâde, detil, zannederim, talihinden şikâyetçi olamazsın.
— Znivati Marzlo.
— Simdi de ona acıma. Senin gibi güzel bir kadına malik olmak onun için de bir talih eseridir.
— Hiç bir zaman ruhuma, kalbime sahip oiamıyacak.
— Onu alâkadar eden bunlar mıdır, zannediyorsun?
— Belki Paola .
— Hayır Donatella, erkekler hakkında fazla hayallere kapılma. Senden istediği şeylerin bir çoğunu vereceksin, onlar ona yeter. Bana inan.
Donatella, gizilce ağlıyordu. Yumuşaklıktan. zaaf ly etten,
garip bir haleti ruhlyeden uyandı. Paolaya:
— Kuzum Paola, onu bana çağırıver. Henüz otelde bulacaksın. Çağır ve hemen buraya gelmesini tarafımdan rica et.
— Pek âlâ.
Telefona koşan Paolaya baktı.
— Çok iyi kalblisin Paola.
— Sahi mi?
— Evet zannettiğimden fazla.
— Buna memnun oldum,,. AUo, . Allo... Evet. Sinyor Mar-zlo. 112 numaralı oda. Orası Flora oteli değil mİ? Evet, Mar-zio... Allo seh misin? Ben Paola. Burada fazla sevinçten ölen bir! var. Seni hemen görmek İstiyor- - Pek âlû, dikkat et sen de yolda acele acele yürüyeyim diye kendini öldürmeI On dakika teehhürle gelsen daha lyl edersin. Fakat mutlaka gelmelisin.
Te3efonu kapadı.
— îşte uçup geliyor. Tuvaletine yardım edeyim mi? Hangi elbiseni giyeceksin.
— Böyle kalacağım.
— Böyle ropdöşambrle?
Ne ehemmiyeti var gibi bir Jest yaptı: Paola dikketle süzdü:
— Evet, evet hakkın var. Böyle de çok güzelsin. Daha tabiisin. Sana perestiş edecek.
Hakikaten geldiği zaman Do-natcllânuı önüne diz çöktü vc yüzüğü işaret ederek:
— Nişan yüzüğüm, dedi, nasıl beğendin mi sevgilim? -
Donatella başını okşadı.
— Benim İçin fazla güzel, dedi. .
— Senin İçin hiç bir şey fazla gürel değildir. Noel baskında dûn sana ne söylemek istediğimi biliyorsun değil mi? Noelde evleniriz. Zannederim daha güzel ve daha şairane olur.
Donatellâ, yüreğinde bir soğukluk hissetti. Bununla beraber yLne kolunu Marzlo'nun boynuna doladı ve başını göğsüne dayadı.
— Böyle çabuk mu Marzlo?
— Bilirsin ki «o kadar çabuk* değildir, belki de çok geç tir.
Donatellâ kollarını Maratonun boynundan çekti ve dik-
katle yüzüne baktı. Maızio gür bir sesle:
»DonateUâ, dedi, sen bir çocuk bekliyorsun değil mi? Bir çok şeylerden anladım. Anlamak için yüzüne bakmak yeter. Zaten o gecedenbeı-1 bu düşünce, bir endişe bir nedamet gölgesi gibi beni takip etti.
Donatellâ sükûnetle ağlamağa başladı. Göz yaşları ellerine damlıyordu. Marzlo bu elleri okşattı:
— Canım, Donatellâ neye ağlıyorsun? Evlenmemizi neden talihin ve mukadderatın bir emri gibi telâkki etmek İstemiyorsun? Seninle vakit kaybetmeden evlenmek lstlyeceğiınl bilirsin. Bir de şunu hemencecik soyliyeylm: Ben, karılarını evlerinde hapseden kıskanç SicilyalI kocalardan değilim Ara sıra bir filim çevirmek teklifinde kalırsan, rot almaktan seni menetmem Bilâkis lftihur duyarım, gururlanırım.
— Evet amma Marzlo, ö muhitin ne olduğunu bilirsin Bir şey koparmak İstenirse, hep o muhitin İçinde kalmak lâzımdır. (Arkası var)

[ GÜNÜN MEVZULARI ] Yeni hükümetin İktisadî mesleği
Beşiktaş takımı
Türk haberler bürosu başkanının evinde bir toplantı yaptı
İsrail röportajları
TELÂViV
Şehirde ilk gece — Nasrettin Hoca Telâvivde
İktidardaki değişikliğin sebep ▼e neticeleri hakkında bir çok bakınıl ardan mutalAa yürütülebilir. BU mevzuun tahlilini, felsefesi ol salahiyetli kalemlere bırakıp ancak bir tek noktayı hatırlatmak İsteriz.
Gerek fert, gerek cemiyet hayatında uğranılan hezimetlerin bir çok sebepleri arasında kendi hatalarımızın hissesini. büyük hissesini ön plâna almak enerjik, derslerden mütenebblb olmak kabiliyetinde olan İnsanların şanıdır. Hele siyasi hayatta başarıların şerefini kendine alıp muvaftakiyetsUllklerin mesuliyetini muhite, daha Uerl giderek, millete atfetmek iptidaîliğin ta kendisidir.
Temenni ve ümit ederiz kİ son seçimlerde tam bir hezimete uğrayan, bütün kusurlarına rağmen, tarihimizde şerefli İzler bırakacak, millete büyük hizmetler İfa etmiş olan ve A-tatürkün kurduğu Halk Partisi sukutunun sebeplerini objektif bir zihniyet İle araştıracak ve yeni memleket hizmetlerine hazırlanacaktır.
Eskiden beri yazdığımız gibi, hiçbir teşekkül hakiki kıymetlere yer vermeden yaşıyamaz Bizce cemiyetler hayatının bu esas düsturu bir çok defalar unutulmuş ve kıymet ölçüsünün yerine bazı Asya! düşünceler İkame edilmiştir.
Zamanımızda bir tek fert, en büyük dâhi de olsa, bir milletin, bir cemiyetin işlerini tedvir edemez. Bizim en çok anlaşmağa, alışmağa muhtaç olduğumuz takım, ekip halinde çalışmak zaruretidir. Bu tarz mesaide şefin rolü büyük olmakla beraber takıma dahil her bir uzvunun da vazifesinin ehil olması şarttır.
Başka bir partiye dayanarak kurulan yeni hükümet takım şartlarına uyacak mıdır? Bunun böyle olmasını ve vazife tevzll-nln geçmişteki hizmetlerin bir mükâfatı değil, fakat hizmet kabiliyetinin kıymet ve ehliyetin tabii ve zaruri neticesi telâkki edilmesini samimiyetle dileriz.
Partinin kurulşunda ve inkişafındaki hizmet devlet cihazı içinde vazife tevziine esas olur ise en büyük hataya düşülmüş ve millete hizmet imkânları asgari hadde indirilmiş olur.
Hakiki ve olgun demokratlık siyasi Intisablara bakmadan bütün kıymetlerden faydalanmağı âmirdir. Bilhassa milletimiz hiçbir kıymeti İhmal ve İsraf etmemek mecburiyetindedir.
Devlet cihazı içinde mevcut kıymetli unsurların yerlerinde bırakılması, hele iktisadi teşekküllerin başında bulunanlarda değişiklik yapılacak İse, liyakat ölçüsünden başka bir düşünceye yer verilmemesi âkilline bir idarenin bir nevi A' sidir.
Yeni Başvekil Adnan Menderes, muhalefetteki ciddiliği va samimiyeti ve medenî cesareti İle olgun bir devlet adamı İntibaını vermiştir. Bu defa iş başında da aynı olgunluğu göstereceğini ümit ederiz.
Bizim merakla beklediğimiz yeni hükümetin İktisadi programı. daha doğrusu Demokrat Partinin iktisadi doktrinidir.
Zamanımızda partlieri birbirinden ayıran bilhassa iktisadi hayatı görüşleridir. Cumhuriyet Hak Partisinin iktisadi devletçilik doktrini esasındaki sarahate. hattâ liberalizm ile devletçiliğin bir çok meziyetlerini telif ve levhld etmesine rağmen tatbikatta bazı sultefehhümler, memnuniyetsizlikler yaratmıştır Belki bazı iş muhitlerinin düşen partiye karşı cephe almalarının esas âmili bu suitefeh-hümler olmuştur.
VAkıa son Halk Partisi hükümeti bu mevzuda tam bir vuzuha varmak üzere idi. Fakat hâdiseler iyi niyetlerin bütün semerelerinin toplanmasına imkân vermedi
Şimdi yeni hükümet iktisadi doktrinini ve programını açık olarak ifade etmek mecburiyetindedir. Müphem ve her tarafa çekllebilen formüller milleti tatmin etmez. Yen) Başbakandan elâstiki ifadeler değil, fakat sa-
rih fikirler beklemek, bu genç devlet adamının zekâ ve seciye hususiyetlerini bllenlerce, yerinde olur.
Tin utmamak lâzımdır İd Demokrat Partinin iktisadi poüti-tikada hususi teşebbüse azami inkişaf imkânım veren ve bir dereceye kadar liberalizme yakın olan bir İktisadi doktrine taraftar olduğu umumi efkârca kabul edilmektedir.
Bu zan ve kanaati sarsıcı bir siyaset, sarih olmasa bile, zımni bazı taahhütlere aykın sayılabilir vc yeni İktidar partisi 1-çln yakın bir hezimetin başlangıcı olur.
Devletçiliğin, yeni iktidar partisine göre, mahiyeti ve hudut-
linin azsa yeni partinin esas vazifelerinden biri yerine getirilmemiş ve bir çok muhitlerde yaratılmış olan ümit ve iyimserlik havası değişmiş, bozulmuş olur.
Biz doktrini ve programı sabırsızlıkla beklemekteyiz ve bunlar hakkındakl nâçiz düşüncelerimizi, eskldenberi âdetimiz olduğu veçhile objektif istikamette yürütmeğe çalışacağız.
Memleket menfaatlerine uyan tedbirleri, kimden gelirse gelsin, ancak takdir ve şükran İle karşılamayı her medeni İnsana düşen en iptidai bir vazife sayacağız. En büyük ümit ve temennimiz sütunumuzda bilhassa müspet ve takdir kâr mütalâalara yer vermektir.
Cevat NİZAMİ
lan ne olacaktır? Bu esas dâvaya karşı sarih bir vaziyet a-
Amerikan sermayesi ve Türkiye
Amerikan Ticaret Bakanı Savvyer’in demeci
Nevyork 24 (AP) — Birleşik Amerika Ticaret Bakanı Charles Sawyer, dün, Başkan Tru-man’ın kâfi derecede gelişmemiş bölgelere iktisadi yardım yapılmasını derpiş eden dördüncü nokta programının muvaffak olması için, bunun, hususi sermayeler tarafından finanse edilmesi icab ettiğini belirtmiştir.
Bakan. »Birleşik Amerikanın hiç bir arazi arzusu olmadığını ve hiç bir devletin dahilî işlerine müdahale etmek istemediğini bir defa daha tekrar etmek son derecede ehemmiyetlidir» diye İlâve etmiştir.
Kongre tarafından tasdik dümlş ve 35 milyon dolarlık bir tashlsat İle de teçhiz edilmiş bu iunan bu program gereğince, Amerika, kâfi derecede gelişmemiş memleketlere yardım yapacak ve bu gibi yerlere Amerikan sermayesinin gitmesi temin edilecektir.
Sawyer, »dış yatırımları cesaretlendirecek en mühim plânlardan bir tanesi» Törkl-yenln 7 Nisanda İlân etmiş olduğu Sanayi Kalkınma Bankasıdır, demiştir.
Bakan, Tür ki yede, on dokuz
iş grup unun biri eşerek milletlerarası bankanın tavsiyeleri çerçevesinde, «Türkiyenin iktisadiyatını tevazün ettirmek için, uzun vadeli hususî sermaye yatırımlarını teşvik» için bir banka kurmuş olduklarını İzah etmiştir. Türk hükümeti, % « kân garanti etmiş olduğu gibi, banka da % 12 den fazla kâr tstemlyeceğlnl belirtmiştir, diyen Sawyer, »bu bankanın kuruluşu, hususi sermaye, hükümetler, Birleşmiş Milletler arasında gayretlerini mütecanis bir hale koymak ve hususi sermayenin daha verimli bir hale gelmesini temin İçin takib edilmesi icab eden yol hakkında çok güzel ve faydalı bir misal vermiştir, Banka, müstakar bir Türk ticaret ve İktisadının gelişmesini temin için ikrazlara istikamet verecek mütehassıslar istihdam edecektir.
Amerikalıları alâkadar eden cihet. Bankanın, yabancı memleketten sermaye yatırımlarında bulunmak isteyenlere kolaylık göstermesidir. Banka aynı zamanda geniş bir istihbarat servisi sayesinde her türlü referans ve malûmatı da ve-ıfjcektlr» sözleriyle izahatını tamamlamıştır.
Nevyork 24 (AP) — Beşiktaş futbol takımı henüz Ameri kaya alınmamıştır ve buranın küçük sahalarına ve umumi havasına alıştıktan sonra oyununu daha mütekâmil bir şekle sokacağını ümit etmektedir.
Oyuncular Nevyork Türk haberler bürosunun başkam Nuri Eren'in bir apartmanın en üst katanda etrafı geniş tara çalı dairesinde, Nevyorktaki Türk kolonisi efradı ile birlikte, Amerika ihtisaslarını münakaşa etmektedirler.
Bu kabulde. Türkiye genel konsolosu Fikret Belbez, Türki-yenln birleşmiş milletler delegasyonu ve İleri gelen Türk ve Amerikan iş adamları da hazır bulunmuşlardır.
Nevyorkun akşam üstü yapılan toplantılarının aksine burada limonatadan başka içki içilmemiş ve Türklerin «Aslan sütü» diye isimlendirdikleri sert içkilerinin matemi de tutulmamıştır.
Takım maneceri Sadri Os-oğlu, «ilk oyunumuzda takım bütün tekniğini gösterememiştir. Geri kalan altı maçta daha güzel bir oyun çıkaracağına eminim» demiştir.
Üsuğlu, «takımın gelirken uçakta Amerikan yemekleri yediğini ve bunu beğendiğini» belirtmiş, fakat «buraya varır varmaz hep Yunan lokantalarına gidip alıştıkları şekilde yemek yiyorlar» diye ilâve etmiştir.
Kafile başkanı, «takımın Amerikaya gelmiş olan ilk Türk futbolcuları oldukları İçin formlarını muhafaza etmelerine ve bu şekilde iyi bir tesir bırakmalarına çok ehemmiyet* verdiğini de İlâve etmiştir.
Oyuncular; kendileri memleketten uzakta iken vuku bulmuş olan hükümet değişikliğinden memnun görünmektedirler.
Bir tanesi «sadece vaidlerini yerine getirmelerini istiyoruz» demiş, diğerleri de memnııni-yetle tasdik etmişlerdir.
Sporcular, iki memleket arasında spor temaslarının yakınlık doğuracağına işaret etmişler ve başkan «bir gün bir Amerikan takımını Türklyede göreceğimizi ümit ediyoruz» demiştir.
Truman’ın bir nutku
«Amerika Rusyaya teslim olmayacak» dedi
Gazino kapısında kesilen bilet — Yalınayak dans eden çiftler — Türkıyeden giden kokmuş balık
Telâ vl ve bir akşam vakti vardık. Saat sekizdi. Karanlık basmış, evlerde ve sokaklarda ışıklar yanmıştı. Otomobilimiz» otobüs, kamyon vc diğer otomobillerle dolu caddelerden, geçti. Giden ve gelen İnsanlar kalabalığı, renk renk ve çeşit çeşit kripton lâmbaları ve öll-glyle ışıklandırılmış vitrinler...
TclâviYde adım başında bir otel görüyorsunuz. Hepsi de gayet şık ve büyük binalar. Fakat o gece ve ondan sonraki geceler, biz, otellerde yatacak oda bulamadık. Bunun da iki sebebi var. Bir kere Telâviv turistik bir merkez olduğu İçin senenin her mevsiminde buraya bir hayU turist geliyor. Sonra o günlerde Telâvlride Siyonist kongresi varmış. Bu İtibarla beyhude yere otel aramaktan vazgeçip bir ailenin yanına pansiyoner olarak girdik. Dört kişiydik. Mehmet Ali ve Handan Harmankaya çifti, Sami Inzelbefg ve fakir bendeniz.
Lisan meselesi
Oturduğumuz apartman tı, Almanyadan gelme bir
hudL ailesi tarafından tutuluyordu. Hepsi de çok kibar İnsanlar amma biz İbranice bilmiyoruz, onlar da Türkçe .. Biz Fransızca ve İngilizce bilmek iddiasındayım onlarsa Almanca biliyorlar. Netice itibariyle Alman cad a karar kıldık. İçimizden yalnız Sami İnsel-Almancayı anlıyor re on Ho-
kaya-
bir görünüş
Türkıyeden gelen balıklar
Vaşlngton 24 (AP) — Başkan Trurnan dûn. Beyaz Sarayın bahçesinde bir demir sıranın üstüne çıkmış ve irticalen söylediği bir nutukta. Amerikanın, Sovyet Rusyaya teslim olması ihtimalini şiddetle reddetmiştir.
Başkan, bu teslim arzusunun, Los Angeles’den gelmiş olan İmzasız bir kart postalda ifade edildiğini ve bunda, «bayatımızı kaybetmektense, hürriyetimizi kaybetmek evlâdır» ibaresinin yazılı olduğunu söylemiştir.
Başkan, senelik vatandaşlar konferansı için bürosunun karşısında toplanmış olan 515 vatandaşına hjtab etmek için sıranın üstüne çıkmış ve İngil-tereden ayrılmak için harbedd-dlği sırada bana »ya hürriyeti ya ölümü verin» diyen meşiıur Amerikalı Patrick Henryye atfen »bu adam onun tam aksi düşünüyor» demiştir.
Yukarıdaki resimde AğabânTn oğlu. Ali Han’ın küçük kardeşi Sadri Han dansederken görülüyor. 8ağdakl kız inim direktörünün kızı Matmazel Paula de Cavalgnac'dır. Sadrinln bu kızla seviştiği, nişanlanacakları söylenmişti. Sadri bu haberi yalanlamış: »Matmazel de Cavolgnac kız kardeşim gibidir. Birlikte büyüdük. Aramızda ahbaplıktan başka btr şey yoktur. Esasen henüz evlenecek yaşta değilim» dvmlşüz. Sadri 17, genç kız 15 yaşındadır.
Napoli’de operada bir vaka
Roma 24- (Nafen) — Napoli -de bir operada Skarlettl'nln eserlerini söylemekte olan bir soprano yanlışlar yapmaya boşlayınca halk arasında İtirazlar yükselmiş ve bu arada bir kaç kişi bir araya gelerek soprano'nun söylemekte güçlük çektiği şarkıyı okumaya başlamışlardır. Polis derhal harekete getirilmiş ve seyirciler arasında çıkan bu »sopranolar» derhal tevkif edilmişler»»»
• berg konuşuyor, bense bundan yıl önce lisede, Nasrettin canın tercüme edilmiş bir hi-kâyesinl ezberlemek suretiyle atlatabildiğim Almancayı burada tazelemek zorunda bulunuyorum. Bizim kumpanya tu-ou bildiği için ev sakinlerine benim Almancayı su gibi ko-. nuştuğumu ve repertuarı bir hikâye ile açacağımı söylediler. Altı yaşındaki çocuktan, doksan yaşındaki ak sakallı dc-deye kadar millet başımıza , toplandı. Ben de kemali ciddiyetle ve ezbere okuduğumu hiç belli etmeden Nasrettin Hocanın mahut hikâyesini bir çırpıda çıkardım.
Hikâye pek beğenildi. Etraftan takdir nidaları yükseldi, sonra da herkes bana, kimbillr neye dair bir sürü şey sormaya başladı. Müsaadenizle ondan sonrasını anlatmıyayım, perdelik vodvildir.
İlk gece
Telâvivde ilk gece yemeği •Semadar» adındaki gazinoda yedik. Bu gazino sahilde. Önünde meşhur Telâviv plajı, kıyı boyunca göz alabildiğine uzanıyor. Deniz sakin, öylesine sakin ki tek bir dalga kıpırdaması yok. Gök bulutsuz, mehtap pırıl pırıl. Yaprak kımıldamıyor. Şehrin bu semtinde yollar da ıssız. Kıyıdaki gazinolarda oturan insanlar günün yorgunluğunu çıkararak eğleniyorlar. Telâviv güzel gecelerinden birini daha yaşıyor.
Hayarkon caddesinin 73 numaralı binası olan «Se maçlar» gazinosunun kapısında bir genç kız masaya oturmuş bilet kesiyor. Yanımızdaki İsrailli dosta merak edip sorduk.
•— Burada caz, rövü buluımn ve dansedilen gazinolara girerken bilet kesilir. Bu biletin bedeli, gazinonun kalitteslue göre değişir, dedi.
_ Bizim gittiğimiz gazino. Tel-âviv’ln en lüks müesseselerln-den bîriymiş. Girerken adam başına 346 mil. yan) Türk parasıyla 2S0-290 kuruş verdik. Bu bedele mukabil yalnız gazinoya giriş hakkını kazanıyorsunuz. içeride yapacağınız her türlü masraf bunun dışındadır. Bu 345 milin 173 mili mü-esseseye kalıyor. 7q mili şehir vergisi, ıoo mili hükümet vergisi, 2 mili de «Keren Kaye-met» vergisi olarak ödeniyor. Adı geçen «Keren Kayemet» İsrail'de hususi bir fonmuş. Bu fon, «İyon İzm hareketinin başında tesis edilmiş. Burada toplanan parayla arazi satın alınıyor ve banlar milli topraklar orasına girip katiyen sa-ülamıyormuş. Bu topraklarda
Gazinonun İçi göz alıcı. Balonun ortasında, 50-60 santimetre yükseklikte bir dans pisti, var. Buraya ufak bir merdivenden çıkılıyor. Pistin bir köşesinde de caz çalıyor. Cazın arkasında, binanın ait katına inen bir merdiven var ki artistlerin soyunma odalarına gidiyor. Salonun sağ ve solundaki İki duvar boyunca da Amerikan ban var. Geri kalan yerler masalarla kaplı. Her masada kadınlı, erkekli gruplar veya bir çift oturuyor. Burada da kıyafete kimse ehemmiyet vermiyor. Erkekler, Hayfada gördüğümüz gibi toprak rengi bir gömlekle bir pantolon, kadınlar da sade elbiseler giymişler. Gülüp, eğlenip, dans-ediyorlar. Caz mükemmel çalı- j yor. Çiftlerin bir kısmı düz stilde, bir kısmı da Amerikan stilinde dansedlyorlar. Hele aralarında esmer bir delikanlı ile genç bir kız öylesine numaralar yapıyorlar kİ, bir ha-yalanıp uçmadıkları kalıyor.
Caz, birkaç dakika ara ver- ( dikten sonra tekrar başladı. . çiftler piste çıkıyorlar. Birden- ' bire hayret ettim: Kavalyesine J sarılmış sarışın bir genç kız j yalın ayak dansediyordu. Bizimkilerle bakıştık. Onlar (la , hayretteler. Derken delikanlı , durdu. Önce ayakkabılarını, ' sonra çoraplarını çıkartarak o j da yalın ayak dansetmeye baş- , ladı. Bunu gören diğer çiftler * de onları taklit edince pistte çorapla dahi
Garson, Tiirklyeden geldiğimizi öğrenince gülümsedi:
— Öyleyse size balık getireyim. Zaten tsrailde balık yoktur. Türkıyeden ithal ediyoruz. Yine kendi malınızı yemiş olacaksınız, dedi.
Biraz sonra sözii edilen balıklar geldi. Çatalıma bir parçasını takıp ağzıma attım. Gollerim döndü. Anlatılamıyacık kadar tatsız ve feci surette kokan bir et parçasıydı bu. Arkadaşlara baktım. Onlar da aynı vaziyette kıvranıyorlar, çaresizlik içinde lokmayı yuttuk. Fakat bittabi balığın geri kısım tabakta kaldı.

koca danseden bir kişi kalmadı. Oh... ne âlâ memleket...
Sonradan öğrendik ki Tür-kiyeden Israile sevkedilen bütün balıklar böyleymiş. İsrailliler gıda maddesi olarak Tür-klyeden gidecek her şeyi ısrarla istedikleri için olacak, tizim balık ihracatçıları dayanıyorlar kokmuş balıkları. O güıı-denberî balık tacirlerimiz hakkında hiç de İyi şeyler düşünmüyorum.
İşin bu tatsız tarafı bir yana bırakılırsa gazinoda güzel bir akşam geçirdik. Dirri Ftozıta adındaki esmer bir genç kıtın oynadığı arap dansı, ortalığı alkış ve ıslığa boğdu. Arkalıdan cidden fevkalâde bir apaş dansı seyrettik. Bu dansı, ikisi erkek, biri kadın üç artist oynadılar ve tam altı kere alkışlarla sahneye çağınldılar.
Gece dönüşte otomobille şehrin bir kısmını gezdik. Saat sabahın biri. Yollarda kimseler yok. Her yer ıssız. Telâviv ny-kuya yatmış. Yarın herkes 5.30 - 6 da kalkıp işbaşı yapacak.
Biz de Benyahuda caddesindeki pansiyonumuza yollandım.
Şahap BALCJOÖLÜ
Büyük Millet Meclisinin açılış gününe ait bir resim Adnan Menderes kürsüde yemin etlerken (Başkanlık yerinde en yaşlı âza Hüseyin Cahit kalçın görünmektedir.)
S^hlfe 6
AKSAM
25 Mayıs 1950
ODAİ
MahkemeKoridorlarında
Sayfiyeye giderken
Evlerde yapılması lâzım gelen şeyler
Sayfiye mevsimi yaklaşıyor. Mektepler tatil olunca ve havalar ısınınca pek çok kimseler köylere dağılacaklardır.
Sayfiyeye giderken evde yapılacak bir çok iş vardır. Buza kimseler evin pencerelerini kapatıp, kâğıtlamayı [eşyalar güneşten muhafaza edildiği içini kârı görürler. Avdette evi güvelerin yaptıkları zararlarla kara böceklerle, karıncalarla dolu bulmamak için, her yeri ve her eşyayı ayrı ayrı gözden ve elden geçirmek İcap eder.
İptida halıları petrollu besle sUmeli, D. T. T. tozu serptikten sonra gazete kâğıtlarına sararak kaldırmalı. Kanape ve koltukların tozunu fırçalaınalı aralarına D D’ T. tozu senJtnfi-11 ve ayrı ayn yaygıların üzerlerine geçirmeli. Eğer örtüleri yoksa odanın ortasına toplayarak üzerlerine büyük bir yahut iki örtü ile örtmeli. Lâmba ve tabloların tozu alındıktan sonra gazetelerle sarılmalı. Biblolar kâğıtlara sarılıp ortadan kaldırılmalı. Evde piyano varsa içindeki çuhaların iı-. zerine naftalin. D. D. T. serp-' meli, piyanoyu da büyük bir , Örtü ile örtmeli. Sobalar temiz-1 lendikten sonra kaldırılmalı. I
Penceredeki tül perdeleri indirip yıkatmalı. yahut temiz* lenmeğe vermeli, avdetle bunlar temiz olmalıdır.
Mutfakta ve kllrrde yiyeceğe dair hiç bir şey [ekmek kınn-tısı, şeker döküntüsü, yağ damlası) kalmamalıdır. Her taraf sodalı sularla yıkandıktan sonra kurulamak, öylece kapanmalıdır.
Yatakların şilteler ve yastıkları evde kalacaksa, katlanıp yalaklar üz.rlne /ayılan " ör’.ü üzerine bırakılır, sonra piiyûk yalak bağları İle karyolaların iizeri Örtülür.
Elbise dolaplarında kalacak kışlıklar fırçalanır ceplerine naftalin konulur torbalara yerleştirilir ve yerlerine s»..... Dolabın her tarafına D. D. T. konarak dolap kapıları sıkı sıkı kapatılır.
Su ve havagazı -
açık kalmaması İçin muayene binezon giyilmektedir, edilip elden seçmeli eleülHS Mtıvl *>'»“ ” ■>"
I4nm»l«nnm y.nerak kalma-/“h »E*» «İZS1U het CİI“ ku‘
Patiste toplanan berberler^ nihayet bu yaz saçların ne kadar kısa kesileceğini tespit et-m işlerdir. Resimde görülen modeller kabul edilen şeklilerdir:, | 1 — Kısa kesilen saçlar en-'
sede hafif rulo şeklinde durıı-' yor.
2 — En fazla beğenilen şeklin arkadan ve yandan görünüşü. Saçlar gevşek ondüle e-dllerek kısa kesilmiştir.
ilkbahar modası
En çok giyilen elbiaeer
kadar kısa kesilecek?
3 — Ense erkek saçı gibi payet kısa kesilmiştir. Yandan yanak üzerine saçların ucu
Zarif bir döpiyes
Çilekli tart
2&o gram un, 100 gram tere-yağ, bir yumurta, bir bardak süt, bir tutam tuz. on kesme şeker, bir tatlı kaşığı baklng povder almalı. Süt içerisinde şekerleri crltmell. Unu bir kap içerisine koymalı, ufak parçalara taksim edilmiş tereyağını İlâve ederek un İle yağı halletmeli. sonra sütü yumurtayı tuzu ve baklngi katmalı, hamur kabın hiç bir tarafına yapışmayıncaya kadar yoğur-malı, o zaman hamuru merdane ile açmalı ve yağlanmış küçük tepsLye (kenarlarını örtecek surette) yaymalı, ve kızgın fırında yarım saat kadar plşlrmdi.
Tart pişince soğumağa bırakmalı. tepsiden alarak İçerisine hafifçe kayısı marmelâdı sürdükten sonra İri kokulu çilekleri yanyana dizerek tama-mile doldurmak ve nihayet bir kaç çilek ezerek karıştırılan koyu şeker şurubunu çileklerin üzerine gezdirmell. Şurup çilekleri ıslatman, fakat taşnıa-malıdır.
Sanki babadan kalma köşküne yerleşiyor!
Mantosun un yakalariyle yelpazelenerek telâşlı telâşlı geldi, önümüze dikildi:
— Hâşâ, sümme hâşâ; şikâyet gibi olmasın amma şu mayış ayı canıma tak dedi. Güneş yüzüne hasret kaldık, a evlâdım.
— Evet amma sen çok hararetli görünüyorsun teyze hanım. Baksana durmadan yelpazeleniyorsun. Ter basıyor galiba.
— Orası öyle. Sahiden hararet basıyor. Velâkin, gamından mı, deminden mi, diye sarsana. Benimkisi hararet değil, sıkıntı. Üzerime fenalıklar geliyor, düşündükçe düşüp bayılacak gibi oluyorupı.
— Havanın kapalı olma-|
Tayör İçerisine ekseriyetle hiç kolsuz japone biçimi bluz-ı ve»- 'ar giyiliyor, bunlar pikeden dantelden, fistodan yapılıyor, | Dantel, elbise olarak da çok .'kullanılmaktadır. İnce dantellerden bütün plise elbise ya-musluklari pılmakta ve altına tatta kom-
r»:rs dikkat etmeli, nllmret'”1» modmlır Bunlardan »M .'ve elbise yapılıyor.
Patisle en fazla beğenilen ve giyilen elbise lâcivert '-•ı-ganza etek üzerine beyaz pikeden kruaze bir yelekten ibarettir. Etek kloştur. Yelek de kol-1 süzdür.
kâğıtlanmış pencerelerin storları indirilmelidir.
Yağlı şişeleri nasıl temizlemeli?
Yağlı şişeleri temizlemek için İçerilerine sıcak kahve telvesi akıtarak İyice çalkamalı ve sıcak suyla yıkamalı. İlk defa tamamiyie temizlenmezse, mellyeyl tekrarlamalı.
Kanape, koltuk kumaşlarını nasıl temizlemeli?
Ayni miktar İspirto, eter, terementiden İbaret bir mahl'ıl İle kanape kolluk kumaşları silinirse kolayca temizlenir. En nazik renkli kumaşlar bile Cbıi flfcc oynalmaiı Bir iki dakika mahlül lle> müteessir olmuku-içinde tıpa açılır. 'zın temiz olur.
a-
Sıkışan mantar tıpası
Şişenin mantar tıpası sıkışmış ise ve açılmıyorsa bir peçeteyi kaynar sıcak suya bastırıp şişenin ağzına sarıp Ma-
Boyun tutulmasına karşı ilâç ila
ı Terleyip rüzgâra maruz karı bu w—uz.iiih»„ İmmca en çok boyun tutulma-
Renkü krokodllden ba- , „ - . ,,,,
ısından şikayet edilir. Bunu 'kolayca geçirtmek İçin, her evde bulunmast lazım olan şu basit ilâcı kullanmalı:
Aynı miktar zeytinyağı İle taştırarak bir şi-1 şe içerisinde saklamak. Boyun ağrıdığı vakit bu İlâçla friksiyon yapmalı üzerine ipek mendil baglamahdır.
kjvrılmıştır.
çantalar ve ayakkabıların son şekillerini gösteriyoruz:
4
lon şeklinde çanta.
5 — Portföy biçiminde podö-sıiet çanta işlemeli gümüş ıc-ka ile kapanmaktadır.
6 — Bavul şeklinde plastik
, terementiyi kar. ranta.
7 — Beyaz ajurlu naylon He süslenmiş beyaz ayakkabı.
Keten elbiseler
Renkli ketenleri nasıl yıkamalı!
Kızgın ütü ile sararan çamaşırlar
Kızgın ütü ile sararan çamaşırın üzerine hemen soğuk su serpip tuz yayılır ve giir.zşe serilirse leke çabucak zaLİ o-Itır,
Bu sene keten elbiseler çok • giyiliyor, bunları yıkamak ve i ütülemek pek kolay İş değildir.
Renkli ketenler umumiyetle! Kumral saçların ılık sabunlu su içerisine atıl- rengini nasıl açmalı? mış bir avuç tuz eritildikten sonra yıkanır. Bunları suda ıslatıp bırakmak caiz değlloir. Hemen yıkamalı, hafit sirkeli itlik su ile. nihayet sade ılık su De çalkalama!!. Gölgeye aşmalı, daha nemli İken altından ütülemelldlr. I,
Müşküllere cevap
m
çiçekli emprime ketenlerin yıkanmasından evvel bir numune üzerinde etmeli. Eğer boyalar karışmıyorsa soğuk su İle içe-1 rislııe (bir litreye bir komposto kaşığı amonyak hesap ede-, rek) yıkamalı duruladıktan sonra gölgeye aşmalı ve tersinden ütü temelidir.
küçük
tecrûos birbirine
Unutmayınız ki
dizlerimin sızısı?
— Vah vah! O da mı var?
— Ne zannettin ya? Kadıköy tramvaylarında İnsan nasıl oturur, söyle bakalım.
— Basbayağı oturur.
— Haydi oradan, cahil. Hiç mİ binmedin tramvaya? İç kapısından girince karşılıklı iki kanapede yan üstü oturulduğunu bilmiyor musun?
— Evet, hatırladım.
— Hımmm... Şimdi bir de şu karşıdaki adama bşk. Amma iyi dikkat et. Görüyorsun ya, yusyuvarlak, tos-’tombalak bir şey. Desturun, şarap fıçısına benziyor. Kantara vursan en aşağı 150 okka gelmez mi?
_________________r______ r — Okkasını bilmem anısından mı sıkılıyorsun, ha-' ma hakikaten çok şişman, mm teyze?____| — Haaa, şimdi onu kaldır
— Onu hiç sorma. Sıkıntı da benim üzerime bindir ba-lâfı olunca kafamın içerisi karışıyor. Benim derdim eî-vermiyormuş gibi havanın kasveti de üzerine tüy dikiyor.
— Allah şifalar versin teyze hanım. Hastalıktan mı şikâyetçisin?
— Cenabı Hak cümleyi muhafaza buyursun hastalıklardan. Benimki öyle dert değil. Başıma gelenlerden haberin yok galiba.
— Duymadım. Geçmiş olsun. Başına...
— Dur, zihnimi karıştırma da beni dinle. Evvelâ hesap et bakalım, on birer kuruştan dokuz yumurta ne eder?.
— Bu iş çok karışık teyze hanım.
Bizim kasketli delikanlı sağ elinin parmak boğumlarını sayarak uzunca bir zihnî hesap ameliyesinden sonra neticeyi bildirdi:
— On bir kuruştan dokuz yumurta doksan dokuz kuruş ediyor galiba.
I Taksim Kumral : Kumral saçların rengini açmak İçin alman papatyasından istifade ( edebilirsiniz. Alman bİ2İm lı papatya değildir. -------------— .
bulunur. Saçlarınızı yıkadıktanj I sonra iyice çalkayıp temteleyi-| 'niz. EYvelden iki hamam tası şu içine bir avuç papatya atı-'on kuruşluk da sabun kovanız ve bir hamam tası kalınca-'çaksın. Elti mi vüz on? S’.I ya kadar kaynatınız, bir tül- kaynatmak için ateş parası bentten süzerek içerisine bir da caba. Şimdi anladın ya limon suyu ilâve ediniz. hesabın ne olduğunu?
Bu su ılıkken temiz yıkanmış' — Kusura bakma, teyze saclarınızın üzerine dökünüz.' hanım. Dokuz yumurtaya oğuşturunuz ve. sabunlar, kaynar sular kâ-
ince plyedopul yününden ya-1 pıîan bu döpiyes, çok zariftir | ve İcabında içine bluz giyilerek Sevimli olmak biraz da clldl-tayör vazifesini dc görmekte-„nizin inceliği lle kabildir.
•dlr | KREM PERTEV
BİR SEVGİLİ UĞRUNA
Aşk ve macera romanı
Yazan: Carter Dıckson Tercüme eden: Vâ - Nû
Tefrika NO. ™ _
tehlikeye maruz kaldığını düşünmeksizin, yedi saat mesaiden sonra, siirall bir ameliyat yapıyormuş. O sırada öldü.
Talihin ne kadar garip bir cilvesi: Rita ile Suliivan'ın intihar etmediklerini ispat İçin, bunca emek sarfettikten sonra, ona nazaran daha ne kadar dağdağalı bir hayat içine girmiş Olmak.
Lâkin, yine bu adam bahtiyarmış kİ. harb yüzünden araştırmalarını nihayete erdireme-(11; ve kaatiiln kendi oğlu doktor Tom olduğunu keşfedemedi. Ancak, 1041 senesinin şubatında soğuk ve rutubetli bir akşam üzeri. Exmoor havalisindeki Riddfarm'da bulunan atölyemde iken hakikati keşfettim; ve bizi bu kadar yakından tehdit eden hâdisenin kunhune var-
dım.
Molly. temmuzdanberl benimle evlenmiş bulunuyordu. Yerde bacaklarını kavuşturmuş, alaca halının üstünde oturuyordu. Kocaman tuğla şömineyi yakmıştı. Bu şömine o kadar büyüktü kİ, içine minimini bir o-tomobll sığdırılabUlrdl. Açık renk ve neşeli bir ışık etrafa yayılıyor, dışarının, perdelere sis yüzünden aksedemeyen alaca karanlığının hüzününü gideriyordu. Karımın karşısında pipomu İçip duruyordum. Londra’dan bize misafir gelen Sir Stanley de, kanapeye oturmuş, bacaklarını ısıtıyordu.
Molly, haykırdı:
— Tom!... İmkânı yok.
— Demek doktor Luke'nln İzahatı doğru İmiş — dine sordum.
8. M. doktor Luke'un el yazılarım kucağında tutuyordu. Sa-hlfeleri bize gösterdi. İnce bir yazı ile doldurulmuş yapraklan karıştırdım.
— Evet. — diye cevap verdi. — Doktor Luke. ancak kaatllin şalıslyellnde aldanmış. Doktor, safiyetle, zaten bir yerde itiraf ediyor: İnsan bazan hakikate pek yaklaşırmış da hakikati yine görmezmiş. Bunu Alec hakkında söylüyor. Fakat, doktorun kendi oğlu hakkında bu mesele daha fazla varld.
«Oğluna dair neler yazdığını biraz okuyunuz. Oğlundan pek fazla bahsetmiyor oma. hemen hemen her sahlfede onun gölgesi var. Onun şahsiyeti hakkında yine de bir fikir edlne-blllrlz.
«Gerçi, doktor Tom, bu vaka İçinde dağınık bir rol oynuyor. Fakat, babası, yine de sık sık bahsediyor. Tom, tabloda bir zemin teşkil ediyor.
«Babası, evlâdım İyi tanımamaktadır. Tom. ilk belirdiği sırada, evden çıkmağa hazırlan-maktadır; ve aşklarından bahseden ahmaklara yıldırımlar saçıyor. Sondan evvelki kısım-
kayım.
- - Ne söylüyorsun, teyze hanım? Koskoca adamı senin sırtına nasıl bindireyim?
— Sırtıma değil, kucağıma koyacaksın. Ondan sonra söyle bakalım, o gudubetin altında yumurta durur mu?
— Anlı yamadım ki. hanım teyze. Yumurtaların üstünde adamı kuluçkaya mı yatın yorsun?
Asabileşti:
— Zevzeklik etmesene. oğlum. Bir de kuluçkayı nereden çıkardın başıma? Tramvaya nasıl bindiğimi biliyorsun. Girince i e taraftaki kanapeyi boş buldum, köşe; ye yan üstü oturdum. Yani yüzüm karşı pencereye bakıyor. Kese kâğıdiyle yumurtaları da kucağıma koydum. O sırada şu herif de yanında birkaç çocukla içeriye girdi, oturacak yer aramağa başladı. Aman, görsen, tu, ™,„, Ka„„a. , «erine bir telâ, bir telâ». Ço-
— Tamaam. Sütçüye bir «w “rm'b'r
ttr» verdim, o da bana dokuz'3, >“?«■ ^ndıs, de ml fi-yumurta ile beraber kırkı para geriye verdi.
— Yumurtayı sütçüden a-lıyorsun demek?
— Ne yapayım evlâdım9 Kızcağız ölüm tehlikeleri geçirdi, hastalıktan yeni kalktı. Sizden ivi olmasın, annesi çok eski ahbabımdır Kızın kuvvetlenmesi için doktorlar «her sabah iki tane ta.?e vumurtanm sarısını iç-.

nl dönüyor Bos yerler var amma beğenmiyor zahir. Zannedersin ki babadan kalma köşküne yerleşiyor herif. Ne ise. uzatmayalım, herif tramvayın içinde fırıl fırıl dolaştıktan sonra gelip de o koskoca gövdesiyle paaat diye benim kucağıma otu’-maz mı! Neve uâTadığı-mı bilemedim: «Avol. ne o-lu‘tfor?ı> diyerek canımın acı-sivie sırtının ortasına bir Ayağa «Ne vuruyorsun. hanım? Senin burada oturduğunun farkına varamadım. tramvay sarsılınca kazara kucağına ilişiverdim. Ne dive kvıvorsun"’» diyerek bir de beni azarlamağa kalkmaz mı' Kucağımdaki yumurtaların halini görmeliydin. Hepsi kırıldı. üstüm başım berbad oldu. Havdi bakalım, o hırsla sen ol da herifin üzerine a-I tılma! Kırık yumurtaları a-,s.1 vuçlayıp herifin suratına
siniz Alman papayım'sin- demişler. Dün zivarete
kırlardan toplattığımız niyet etmiştim Övle yerlere maıraım.
. ««. Eczanelerde' eü boş gidemem. . |
— Peki, öyıe olsun.
— Acele etme. Dahası var. Dokuz yumurtanın üzerine

saçlarınızın üzerine
Saçlarınızı _ . ___________ ________ _______
mümkünse tarayarak güneşte ' nşmca benim de zihnim bu-1 kurutunuz. ‘ '
tararken
suyu ile ıslatınız ve beş dakika güneşte durunuz.
Papatya suyuna limon suyu karıştırmak bikarbonat karıştırmaktan dalıa faydalıdır.
Her sabah saçınızı kaynamış papatya1
on
landı.
— Suyu karıştırma oğ- . . .
lum. Kavnar su parasmı he- ««»mamla «emt»r verim-saba kovmuyorum dedim ya. Yüz on kuruşu unutma.
— Peki., onu ezberledim.
— Ya karnımın ağrısiyle
den fırladım...
Mahkeme açıldı, şişman adamla konuşamadık.
Ce. Re.
da da. altı İnsan kuvvetiyle çalışmakta ve bu sebeple babası-suıın endişeye düşürmektedir. Sinirleri berbat, perişan... Fakat. babası, onun bu halini çok çalışmasına atfediyor.
«Güçlü kuvvetli bir erkek o-lan ve beraber yaşadığı oğlunun Rİta'yı delice bir ihtirasla sevdiğini ve bu ihtirasın cinayet halini alabileceğini, baba aklından geçirmemektedir. Hakikatte İse, genç doktor, Rita İle âşığının kaçtıklarını öğrenin ce. çıldırma derecelerine varıyor ve onları öldürüyor.
S. M. elinin tersiyle müsveddelere vura vura devam etti:
— Bu hâdise, bir zincir halindedir. Her bir safhası öyle bir inkişaf gösteriyor ki, neticede bir trajediye varacağı belliydi. Her birimiz, bunu, kendi aUele-rlmizde cereyan etti farzedelim. Bigler de doktor Luke'den daha fazla bir selâmetle düşünebilecek değildik.
çıtırdıyan kütüklerden turun cu bir ışık yayılıyordu.
Molly, titredi:
— Peki, Tom'dan şüphelenmek nasıl aklınıza geldi? — diye sordu:
— Ah evlâdım, salı günü öğleden sonradan itibaren doktor Tom’un yegâne sanık haline gel diğlnl farketmediniz mi? Bu vaziyeti göze batıyordu. (Buna döndü.) Peki siz oğlum, siz de bunu tahmin etmediniz ml?
— Ben ml? Ben, böyle şeyler den pek uzakta bulunuyorum doğrusu.
Molly. Israr etti:
— Peki, sizin böyle bir düşünceye sürüklenmenize sebep ne oldu?
Ş, M. gözlüğünün üzerinden baktı:
— Tasavvur ediniz kİ, siz, istemeksizin bu fikri bana verdiniz.
— Naşı] yani?
— Şöyle, efendim. Pazartesi günü, Craft, doktor Luke, ve ben sizin evden dönüyorduk. Craft, size dair ne düşündüğümü bana birdenbire sordu. Ben de, sizin hoşuma gittiğinizi söyledim.
— Lutufkârsmız, efendim. Teşekkür ederim.
— ... Fakat, umumiyetle genç bayanlara karşı itimatsızlık duy duğumu, bunlar, eğer erkeklerle ilgilenmediklerini söylerler-
se. itimatsızlığımın büsbütün arttığını haber verdim. Kadınların bu şekildeki ifadeleri, a-lâkalarını gizlemek için hiledir.
Molly, üzerinde oturduğu kırmızı halı kadar kızardı:
— Aman efendim, bu ne sözler! — dedi.
Ben, karıma dostça bir nazarla bakmaktan kendimi alamadım. Molly de. dizlerime sarılarak bana sığındı. Yalnız olmadığımızı unuttum, onu öpüverdim.
S. M:
— Yahu, karşımda utanmıyor musunuz? — diye haykırdı. — Slzlnklsi düpedüz ahlâksızlık. Zaten zavallı Tom’un başına gelen felâketler de böyle baş lam işti.
Molly:
— Çok teessüf ettim. — dedi. — Aynı hareketi bir daha tekrarlamayız. Hikâyenizle! devam edin, rica ederim.
— işte böyle, efendim. Benim ayağımın başparmağını tedavi edeıı ve kadınlardan hiç hoşlan madiğini söyleyen doktor Tom’-u düşündüm durdum. Çektiği nutukları dinlerseniz, İnsan tuzak, kurduğunu da anlarsınız.
Daha doğrusu kadınlara... İnat çı bekâr olarak yaratılmış bulunan bu genç doktor, bu nutuklarla kadınları ağlarına düşürüyordu; ve erkeklerin de dikkatini üzerinden uzaklaştırıyordu. Bu hail, bana pek şüphen göründü. Çünkü, nihayet o. Hitanın da resmi doktoruydu. Mademkl doktor Luke, pasaport hususunda yardım etmemiş, bu yardımı başka birinin yapması İcabederdi. 22 Mayısta bayan Rita. fevkalâde üzüntülüydü. Acaba niçin? Ve doktor Luke, ona, oğlunu sağlık vermişti. İşte bu şekilde bir fikir tekemmül ediyor.
Molly:
— Aman yarabbl! — diye hay kırdı.
— Evet, efendim. Bu suretle tablonun bütün teferruatı yavaş yavaş belirmeğe başladı.
S. M. bir an sustu; çehresinde bir dalgınlık hâsıl oldu. Zaten bu dalgın haller, onda çok-tanberl dikkati çekmekteydi. Mânasına nüfuz edilemez kelimeler mırıldandı. Cebinden bir zarf ve bir küçük kurşun kalem çıkararak yazmağa başladı:
(Arkası var)
25 Mayıs 1950
AKSAM
Sanifp 7
«BADASINDA âl
Arnavutköy ilkokulu
Seyyar sinemada seyredilen cambazhane filmi — Çocukların kararı
Beşinci sınıf baş öğretmenleriyle beraber
Öğrencilerden başka bir grup
Bir müteşebbis zat, seyyar rtnema makinesiyle İlkokulları dolaşarak öğrencilere eğlenceli çocıık filim feri göstermektedir.
Seyyar sinema bu hafta Arnavutköy İlkokulunda oynadı. Gösterilen uç filimden çocuklun en ziyade alâkadar edeni Cambazhane isimli olanı idi. Baştan sona kadar öğrencilerin heyecanlı çığlıkları arasında devanı eden filim üzerinde sinemadan sonra konuşma oldu, hülâsası yapıldı ve esas fikri üzerinde münakaşa edildi. O-kullanndarilk defa sinema oynadığı için beşinci sınıf öğrencilerinden Keriman Savaş arkadaşlarının sevincini anlattı ve okulun değerli baş öğretmeni Doğan Aytaç’a teşekkür etti.
Beşinci sınıftan Coşkun Çimen ve Osman Drama, dördüncü sınıftan Günay Uçan, filimi şöyle hülâsa ettiler:
— Daha küçük yaşta iken sporu ve beden hareketlerini seven çocuk yüzmede okulunun birincisi oldu. Sonra mektepler arasındaki yanşta da gene birinci oldu. Başka bir müsabakada gözü karardığı ve başı döndüğü için suya iyi atiıya-madı ve birinciliği kaybetti, ikinci geddi. Fakat bundan yılmadı, Çalışmasına devam etti. Arkadaşlarının alaylarına kızmadı. Sonunda, yapılan yüzme yarışlarında birinciliği tekrar elde etti.
Bir gün evlerinin civarına bir seyyar cambazhane geldi. Çadırlar kuruldu. Bu çocuk cambazhanedeki hayvanları ve cambazları yakından görmek İstedi. Bir arkadaş! yle çadırların yanında gezerken içlerinde beliren merakı yenemiyerek çadırlardan birinin eteğini kaldırarak içeri girdiler. Orada iki genç cambaz ip üzerinde çalışıyorlar ve türlü tehlikeli oyunlar oynuyorlardı. Yüzücü çocuk da ip üzerinde yürümeği denemek istedi Çıktı. Düşerse bir yerine bir şey olmasın diye onu bağladılar. Çocuk İpin üzerinde yürürken düştü. Belindeki ip onu kurtardı. Fakat bundan yılmadı, tecrübelerine devam'et 1.1 ve ip üzerinde yürümeği de öğrendi. Ayrıca diğer cambazların 5’apöğı numaraları da yapmağa baîjfadı.
Spnfcıi ve becerikli bir çoçuk oldufrtjhhjn hdngi ijc' ğlr^e muvaffak ‘oluyordu. Carribaz-hanfrtîf ’-dofaşmağa başladılar. Bilmiyerı.’k arBİanlarm ve fillerin çadırlarına girdiler. Hayvanlar çocukla arkadaşını par-
çalamak İstediler. Fakat onların açıkgözlüğü sayesinde bir şey yapamadılar. Canabazhane-dekiler onları yakalamak için çok uğraştılar, fakat tutamadılar. Cambazhanenin temsili esnasında asıl cambaz hastalandığı için onun yerine çocuk çıktı. Çok güze) şeyler gösterdi. Seyirciler onu çok alkışladılar.
öğrencilere:
— Pekâlâ bu filimden ne netice çıkarabiliriz? diye sordum. Yeşim Somay, Nigin Bayraktar-oğlu, Nakl Ateş, Güler Bilgin, Güngör Güldercn ve Atili Or-
taçdağ dediler M:
— Sporla uğraşanlar becerikli, kuvvetli ve korkusuz olurlar. Filimdeki çocuk da sporcu olduğu için uğradığı güçlüklerden yılmadı. Okul müsabakalarında yüzme birincisi oldu. Cambazhanede başına gelenle onu korkutmadı. Orada da hangi İşe başldı ise başardı.
Diğer öğrenciler arkadaşlarının fikrine iştirak ettiler. E-sasen pek sevdikleri spor ve jimnastiğe bundan osnra daha fazla bağlanacaklarını anlattılar.
İLAN
M.S.B. Kara Kuvveleri Komutanlığından ‘1 — 1950 - 1951 öğrenim yılı İçin aşağıda isimleri ve bulundukları yerler yazılı olan As. Okullara öğrenci alınmasına 25 Mayıs 950 den İtibaren başlanacaktır. Bu müracaatlara As. Liselerle Muzika meslek ve Gd. Erb. Hzl. Orta okulları İçin 15 Eylûl’de, As. Orta okul için 1 Eylülde ve Musiki Gd. Erb. Hzl. Orta okulu için de 20 Ağustos 950 de son verilecektir.
2 — Okulların muhtelif sınıflarını (Musiki Gd. Erb. Hzl. Orta okulun yalnız 1. sınıfına) Milli Eğitim Bakanlığı LJse ve orta okullarına denk sınıflardan diplomalı veya tastiknameli öğrenci alınacaktır.
3 — Alınacaklarını Türk vatandaşı plmparı, yapılacak muayenede sağlam çıkmaları ve kayıt kabul şartlarını taşımaları lâzımdır.
4 — öğrenimi bırakanlar, bulundukları sınıfların imtihanlarında başarı gösteremiyenler okullara alınmayacaktır. (Gd. Hzl. Orta okullarına iki yıl öğrenimi bırakanlar alınabilir) Yaşlarını tashih ettirenlerin tashihden evvelki yaşlan esas tutulur. Bütünlemeye kalanlar kendi okullarında bu imtihanlar! basan ile verdikleri takdirde alınabilirler. As. Orta okula bütünlemeye kalmış olanlar alınmazlar.
5 — Bu şartlan taşıyan İstekliler bulundukları yerlerin As. ş. lerine ve aynı zamanda girecekleri okulların müdürlüklerine birer dilekçe ile baş vuracaklar ve okula gönderecekleri dilekçelerine nüfus kâğıdı örneklerde 3 adet vesika fotoğrafı ekliyeceklerdir.
Okulların bulundukları yerlerde İstekliler doğruca okul müdürlüklerine müracaat ederler. (6606)
Okullar:
İstanbul’da: Kuleli ve Maltepe As. liseleri.
Bursa 'da: Bursa As. lisesi.
Konya'da: As. orta okul
Ankara'da: Muzika Meslek ve Musiki Gd. Erb. Hzl. orta okulu.
Merzifon’da: I ve n. Gd. Erb. Hzl. Orta okulları.
Devlet Hava Yolları Genel Müdürlüğünden:
İstanbul — Ankara — Beyrut — Kahire hattı 29/571950 pâzi’.rl.egj gününden İtibaren İşletmeye açılacaktır,
Bu hat seterini yapacak uçaklar her hafta pazartesi günleri- saat 10.25 de İstanbul'dan Ankara, Beyrut yollle Kahl-re'ye gidecek, salı günleri Kahire’ den malini]! saaUa saat 8,00 de kaflcaruk aynı yoldan İstanbul'a döneceklerdir.
İdare yurd dışı hatlarda bir çok yenilikler ve kolaylıklar yapmaktadır. Daha fazla bilgi için Bilet Satış Büroları ile Actnialar sayın yolcuların emrindedir (6886)
Ah şu kıskançlık^
Lena: Sevimli, inatçı ve kıskanç bir genç kadın:
Artur: Kısmen dazlak, egoist, ve son derece kıskanç 40 yaşında bir erkek:
jüli: Apartıman kapıcısı.
(Lena ile Arturun yatak odasında. Leua, sokağa çıkmak 1-çln giyinmiş, oda kapısının eşiğinde durarak ökçesini sinirli sinirli, yere vuruyor. Artur seyrek saçlarını taramakla meşgul.)
Lena (asabi asabi) — Göveği girseydln bu kadar süslenmeyecek tin.
Aj-tur — Sana benzedim. Ten ecre yuvarlandı kapağını buldu. Bütün esansları sürüştürdüğünü unuttun mu karıcığım?
Lena (hırsla) — Ne mübalâğacı ve müfteri adamsın sen! Ben Fujerden başka bir şey sürmedim. Fakat dediğin gibi sürüp takıştırsam da mazurum. Çünkü ben kadınım. Halbuki sen yakanı, kravatım takmak başındaki bir kaç Wh taramak 1-çln bir saattir uğraşıyorsun. Bari saçın olsa canım yanmazdı.
Artur — Başımda nasıl saç olsun ki evlendiğimiz günden beri çekip koparıyorsun.
Lena — Kılları çekip koparmak. insanı dazlak etmiyor ki. Bilâkis saçlarını kuvvetlenendir.
Artur — Nereye gideceğiz? Tiyatroya gitsek daha iyi.
Lena — Tiyatroya mı? Asla.. Sinemaya gideceğiz.
Artur — Seni sinemaya gö-t türüp Tyron Povrelr görünce içinden âh çekmene tahammül edemem. En İyisi tiyatroya gider bir revü seyrederiz.
Lena — Ne dedin bakayım? Tiyatroya mı gideceğiz? Yağma yok dostum. Seni tiyatroya götürüp artistlerin baldırlarını gördükçe, ağzının sularının akmasına dayanamam.
Artur —• O halde Sinemaya gideriz meleğim. Sen üzülme..
(Kan koca) evden çıkarlar)
Lena — Beni nereye götürû-ı yorsun?
Artıir — Bex rinemamna’
, Lena — Hayır o sinemaya gitmem, Eden sinemasına gideriz. Orada güzel bir filim gösteriliyor,
Artur (alaylı) — Tyron Po-wer mİ oynuyor?
Lena — Hayır Lana Tumer.
Arlur (memnun) — O halde Edene gideriz.
Lena (Kıskançlıktan sarararak) — Bu da ne? Lana Turnemden bu kadar hoşlandığını biliniyordum.
Artur sahte bir komplimanla) — Sana benziyor da ondan karıcığım.
Lena — Bu yolanları bırak. Ben abdal değilim. Edene değil, Elize sinemasına gideceğlz.
Artur — Pek âlâ... Darılma karıcığım,
(Sinema kişesinin önü tıklım tıklım dolu. Artur. bilet almak için genç ve güze) üç kadın araşma sokulmağa mecbur oluyor)
Lena (kocasına hırsla bakarak) — Meğer senin bu sinemaya gelmek istemenin sebebi var mış... Kalabalık arasına karışıp genç kadınlara sürtünmek!
(Kan koca, kalabalık arasında sinema salonuna girer. Artur iki boş koltuk görünce karısını kolundan çekerek o koltukları işgal ederleri
Artur (mağrurane) — Gördün mü muvaffakiyetimi? Bu kalabalık arasında oturacak 1-ki koltuk buldum.
Lena (etrafına bakınarak) — Bravo sana! Demek bunun için beni bu sinemaya getirdin?
Artur — Karıcığım, ne demek
istediğini anlıyamıyonım.
Lena — Bırak şu masum tavrı! Kör gözlerini aç da İki üç sıra öndeki birinct koltuğa bak! Gördün mü onu?
Arttır (şaşkın şaşkın) — Kimi göreyim yahu?
Lena — Anna'yı! İlk maşukam. Bu matineye onun geleceğini bilmiyor mu İdin sanki?
Artur — Fakat ben buraya değil Rex sinemasına gitmek is tedim.
Lena — Ne yalancısın seni Ben Rex’e gitmek istedim de sen beni bu sinemaya getirmek için başımın etini yedin. Haydi kalk gidelim. Yoksa o şırfıntıya hücum eder, saçını yolar, yüzünü tırmık içinde bırakırım vallahi!
(Artur hayretler İçinde) — Lena beni çüdırtacaksın!
Lena — Kalk diyorum sana eve dönelim! Yoksa şimdi feryadı basarım!
Artur önde, karısı arkada sinemadan çıkarlar Bu kadar çabuk sinemadan döndüklerini gören kapıcı Jüli hayretle sorar)
Kapıcı Jüli — Bu kadar ça-muk mu döndünüz?
Artur — Filmi beğenmedik de ondan.
Jüli (Lenaya) — Madam, siz çıkar çıkmaz bir çocuk sizin 1-çin şu mektubu getirdi.
Arttır (çılgın gibi) — Kimden bu mektup? Ver bakayım onu bana,
(Mektubu kapıcının elinden kaparak zarfı açıp okur ve karışma hitabeden.
Arkadaşın Rita seni çaya davet ediyor.
Lena — Beni değil, seni çağırıyor Artur! Ona yiyecek gözlerle baktığının farkına varmadım mı sanıyorsun?
Artur — Yoksa, sen mİ, erkek kardeşini görmek için kendini davet ettirdin? Hitanın kardeşine baygın baygın nasıl baktığını görmedim mİ zannediyorsun?
Lena — Böyle masallara ben inanmam!
öRöppıtâ J®)JV mektubu yırtarak) — Hitanın çayına git-miyeceksin anladın mı?
(O sırada apartımanın üst katında çığlıklar duyulur)
Lena (kapıcıya sorar) — Bu sesler, nereden geliyor.
Kapıcı Jüli — Üçüncü katta oturan karı koca kavga ediyorlar. İlk defa mı kavgalarını işitiyorsunuz? Bu, günde iki üç defa oluyor.
Lena — Niçin kavga ediyorlar?
Kapıcı Jüli ■— Birbirini kıskanıyorlar da...
Lena (kocasına dönerek) — Ah şu kıskançlık ne feci şey değil mİ kocacığım! Allaha şükür kf biz birbirimizi kıskanmıyoruz.
______Çeviren: A. II11 Alj
Zayi — Senbenııva Providans kız orta okulundan aldığım tramvay pasomu kaybetLlm. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü kalmamıştır. 6/A da _______________Gûlbin Başaran
Zayi — Yapı ve Kredi Bankası A. ş. İstanbul şubesinden aldığımız 19/3/948 tarihli ve 023181 sayılı >Dövte alış fişte zayi olmuştur. Yeniden muamelesine başlanacağından hükmü yoktur.
Yakın Doğu Acente A. Ş.
Zayi — Arnavutköy nüfus memurluğundan aldığım ve İçinde askerlik muamelelerim yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1341 doğumlu
Abdullah oğlu Şükrü Balıkçı
Saç dolap satın alınacaktır
î. E. T, T. işletmelerinden
1 — Muhammen bedeli 12.800.— lira olan muhtelif boyda 44 adet saç dolap pazarlık suretiyle satın alınacaktır.
2 — Bu İşe alt şartnameler Levazımdan parasız tedarik edilebilir.
3 — İsteklilerin 960— liralık geçici temlnatlarlyle birlikte
29.5.950 pazartesi günü saat 10 da Metro Han 4 üncü katında toplanacak arttırma eksiltme komisyonunda hazır bulunmaları, (6682)
İstanbul Sular idaresinden
Levent mahallesinde (142,24 M. uzunluğunda olmak üzere Q 400 m/m İlk boru hendeği açılması ve borular konduktan sonra kapatılması İşi kapalı mektup usulü Ue eksiltmeye konmuştur.
şartnamesi bedeli mukabilinde idareden temin edilebilir. İsteklilerin teklif bedellerinin % 7.5 ğu nlsbetlnde yatıracakları teminat makbuzlariyle, şartnamesi dairesinde hazırlıya-caklan teklif mektuplarını en geç 29/5/950 pazartesi günü saat 11 e kadar idare muamelât .şefliğine vermeleri, (6920)
Pazarlıkla menkul ır.al satışı
İstanbul Defterdarlığından:
Muhammen bedeli Teminatı
Lira K. Lira K.
811 36 45 86 Beşiktaş Akaretlerdeki Maliye deposunda bulunan (11706 250* kilo gram hurda saç, pik ve muhtelif demir. (Dosya No. 555—250)
133 no 9 98 Aynılerde bulunan (3616) kilo Yııirda saç ve demir. (555—161)
81 52 6 12 Aynı yerde bulunan (1709.250) kUo gram hurda saç ve demir. (555—161/9.)
103 26 7 75 Aynı yerde bulunan (1781.250) kilo gram hurda saç, demir, sarı ve pik. (555-161/8)
125 00 9 38 Defterdarlık binasında bulunan 7000 adet ufak parke tahtası ile 4000 çift delLer kabı. (516—845)
400 00 30 00 Yeçiiköycie Ziraat Okulunda bulunan 1931 model Fort marka A—3379262 motor sayılı kamyonet (553—1040)
50 00 3 75 7 sayılı Jandarma Er okulunda bulunan (25) araba gübre. (553—856)
Yukarıda yazdı menkul mallar 5/0/950 pazartesi günü saat
15 de Milli Emlâk Müdürlüğündeki komisyonda pazarlıkla ay-
rj ayn satılacaktır.
İsteklilerin nihayet saat 15 e kadar yatıracakları teminat makbuzları ve nüfus cüzdanlarile birlikte satış günü komik* yona, fazla bilgi için de sözü geçen Müdürlüğe başvurmaları. (Teminatlar önceden de yatırılabilir). (6917)
Diyarbakır Bayındırlık Müdürlüğünden
1 __ Diyarbakır merkezinde yaptırılacak 29997 lira 31 ku-
ruş bedeli keşlfll Poliklllnikblnası İkmali kapalı zarf usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Proje ve keşif dosyası Diyarbakır Bayındırlık Müdürlüğünde görülebilir.
3 — İhale 5/6/950 Pazartesi günü saat onda özel Saymanlık binasında Bayındırlık Müdürlüğü odasında yapılacaktır.
4 — Eksiltmeye girebilmek İçin:
2249 lira 80 kuruşluk geçici teminat ve bu işi yapabileceklerine dair eksiltme tarihinden en az üç gün evvel Diyarbakır valiliğine müracaatla yeterlik belgesi ve 95o yılı Ticaret odası vesikası İbraz edeceklerdir.
5 — Taliplerin tekli! mektuplarını İhale tarihi olan
5/6/950 günü ihale saatinden bir saat evveline kadar makbuz karşılığında komisyona vermeleri. (6287)
Kapalı eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünden:
1 — Haydarpaşa numune hâsta hânerinde yapılacak bu tesisatı kapalı zarf usulilc eksiltmece çıkarılmıştır.
Keşif bedeli (39917) Uradır.
Eksiltme 12.6.950 tarihinde pazartesi günü saat 15 de İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu işe ait evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, Bayındır lık İşleri genel, hususî ve fenni şartnameleri, proje keşif hû-tâsasile buna müteferrl diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye İştirak etmek İçin taliplerin (2993) lira 78 kuruşluk muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz İbraz etmesi ve 1)950) yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hanı!) olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması ve yukarıda ikinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair imzalaması ve buna ait 2490 sayılı kanun mucibince hazırlayacağı teklif zarflanın 12.6.950 pazartesi günü saat 14 de kadar İstanbul Bayındırlık Müdürlüğüne verilmesi lâzımdır. (64581
Selimiye Askerlik Dairesi Başkanlığından
1076 sayılı Yedek Subay kanurtuna tevfikan askeri mükellefiyet dahilinde bulunan bilumum Yedek Subay ve askerî memurların 1950 yoklamaları l/Haziran/1950 de başlamak. 30/Temmuz/1950 de bitmek üzere bu İki aylık zamanda yapılacaktır. Bu süre nzatılmıyacıktır, ilgililerin kayıtlı bulundukları Askerlik şubelerine bizzat, yaziie ve yurt dışında bulunanların da T. C. mümessillerine müracaatları ilân olunur.
(6870 — 2360)
1 - 2 ve 7 - 8 Sömestr öğrencilerimize
Hukuk Fakültesi Dekanlığından:
1 _ l/VI/1950 tarihinde başlayıp 30/VI/1950 tarihinde biteceği evvelce ilân olunan (Medenî Hukuk) aynı haklar imtihanı görülen lüzum üzerine sözlü mahiyette yazılı olarak, yapılacaktır.
2 — Bu dersin bütün İmtihanları 1ZV1/1950 perşembe günü saat 8.30 da başlamış bulunacaktır.
3 — 1/VI/1Ü5O tarihinde başlayıp 30/VL/1950 tarihinde
biteceği evvelce İlân olunan ) - 2 sömestr iktisat İmtihanı da görülen lüzum üzerine sözlü mahiyette yazılı olarak 5/VI/1950 pazartesi günü sabah saat 830 da yapılacaktır. (6830)
İstanbul Sular idaresinden:
İdare ihtiyacı İçin muhtelif cins, ebad ve miktarda buşakle ve aksonu döktürülccektlr.
Şartnamesi ve resimleri beden mukabilinde İdare veznesinden alınabilir. İsteklilerin teklif bedellerinin % 7.5u nispetinde yatıracakları teminat makbnzîâriyle yazılı olarak yapacakları ilk tekliflerini en geç 31.54)50 çarşamba günü saat 15 te komisyona vermeleri. (6640)
İstanbul Sular idaresinden
idarece DÖrtyolda yaptırılacak 2500 metre küpllik trapez hafriyatı metre küpü 240 kuruştan talibi uhdesindedir. Dört günde bitirilmesi gereken bu işi daha ucuz Matla yapmak ls-tiyenlerta % 7,5 temlnatlariyle birlikte kapalı mektupla tekliflerini 29/5/950 pazartesi günü saat 12 ye kadar İdare merkezinde muamelât dairesine vermeleri. (6742)
r hife 8
AKSAM
25 Mayıs 1950
MAZON
M e y v a Tuzu KABIZLIK, HAZIMSIZLIK.
MİDE EKSİLİK ve yonmalarına karşı tozla veya içkili bir yemekten sonra hissedilen ağrılara ve şişkinliklere karşı zararsız ve faydalıdır.
HOltOS markasına dikkat.
BU ÇEKİLİŞE 9.G.I95O AKŞAMINA KADAR EN AZ 100 LİRA YATIRANLAR DAHİL OLURLAR
SATILIK BOŞ TESLİM
Bomotıllde tramvaya İki dakika mesafede Efe sokağında her türlü konfu-ru haiz 6 odali ev ufak bohçesiie acele satılıktır. 84064 numaraya 8 dan 17 ye kadar telefonla mû-■mbbm façoat. bbezs]
yeniden gelmeğe başlamıştır. 5 beygirden 60 beygire kadar ilk parti gümrüğe gelmiştir. Daha büyük takatteki motör-ler kısa zamanda teslim edilir. Satış Yeri:
Veysel Sait Akbaşoğlu Kardeşler
Galata, Kürkçü kapı. Yelkenciler caddesi 165
Galata: Tünel caddesi 68
Telefon: 42273 Telgraf: Üçler - Galata
Beyoğlu Halkevi dispanserinde yoksul hastaların muayene ve tedavi günleri
Doktor:
D». Ahmet Tıyylp CİD11U Dr. Haydar tamailı Guprolı
Er. Hayli» Nahmlyaa D». Cni. N. İamot GörcU Dr. Salih Behlç Türnın Dr. Nuri Ballar
Dr. Hail Yaaa Dr. SovU Akar
Dr. Hayrı Ömer Cim eloğlu Dr. Savll Akar
-U.M Dr. Naeaıl Belg«r -14.30 Dr. A1U Tay kurt
Dr. YoJrup Çolobl
SökölAkSİm
ADEDİ TABİİ MÜSHİLDİR. ÇOCUKLARA YARIM VERİLİR. Tesirli, lezzetLİ. lâtif müshil ve müleyyln çikolatadır. Çocuklar seve seve yerler. 8 tanelik kutusu 30 kuruştur. Toptan satış teri: Yafet Ecsa Deposu - Kadıköy
Boş teneke ve sabunluk “şop stok,, satılacaktır.
Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Böge Müdürlüğünden
1 — Bir kerre kullanılmış 30.000 adet boş teneke İle yağ İmalâtından artan 40 ton Şop - Stok açık arttırma suretiyle satılacaktır.
2 — Boş tenekeler 10,000 İlk partiler halinde, Şop Stok İse 10 tonluk partiler halinde satılacaktır.
3 — Gerek teneke ve gerekse Şop - Stok numuneleri Bölgemiz malzeme servisinde görülebilir.
4 — Beher 10,000 lik teneke partisinin geçici teminatı 375 liradır.
5 — Beher 10 tonluk Şopslok partisinin geçici teminatı 260 liradır.
6 — Arttırma 26,5.050 Guma günü saat 14 dc Ofis binasında tnpiaiıacak hususi komisyonönünde yapılacaktır.
7 — Bu İşe alt şartlaşma Malzeme ’ Servisinde ’ görülebilir.
8 — İeteklilerln teminatları İle belirli gün ve saatte komisyona baş vurmaları lâzımdır.
9 — Ofis ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.
PANHZWI>
0T0IMSİI SANAyiiHPf SİYÜH YIKİLİk! 4 fise Ben/Nie 320 KiıoMeme
NHARD
Otomobilleri en zarit. en dayanıklı, en ucuz ve en ekonomik arabalardır.
SafeüDak
APARTIMAN
5 küçük daire Havagazı, elektrik, banyo, kalorifer vardır.
Yüzde 10 getirir. jr Taksim, Sıraselvller Alman hastanesi karşısı Hocazade il sokak 3._____
__ KHVEN FİATLB
I^Sahlık Otomobil
Opel markalı, 2 kapılı spor, radyolu İşler vaziyette Müracaat: Varil Ça'.l tamirhanesi. Bomonü Abide! Hürriyet No. 113.
»EVREN SAT/LEK
TERZİHANE
Beyofelunun en işlek yerinde her türlü konforu haiz telefonlu, malzemesiyle beraber devren satılıktır, Görmek Istlyenler 85368 numaralı telefona ■■■■■ müracatian.
M. S. B. îst. Sa. Al. Ko. Baş. 1 Numaralı Komisyon İlânları
1) Aşağıda yazılı gün ve saatlerde hizalarındaki yiyecek maddeleri pazarlıkla Harbiye M. s. B. 1. No. satın almak Kom. da satın alınacaktır
2) Muhammen bedelleri ve kesin teminatları yazılı olan işbu maddelerin şartnameleri ber gün komisyonda görülür
Cinsi Miktarı Muhammen bedeHKesln teminatı İhale günü saati
Çubuk makarna Fiyonk makarna Kuskus Arpa şehriye iiii • s • s 3050 lira) 3050 » ) 3050 lira) 3050 > 1 915 lira 015 Hra 29/5/1950 15.3ü 20/5/1950 16.00 6755 - 2333

Aşağıda cins ve miktarları İle ihale gün ve saatleri yazılı iki rln' ';'”cek açık eksiltme İle Harbiye No. 1. Komslyon Bşk, da satın alınacaktır. Muhar>)|k, .1 ve geçici temi-
natları hizalarında gösterilmiştir. Her iki cins bir İstekliye ıllale edebileceği gibi ayrı ayrı da ihale edilebilecektir. Şartnameleri her gün komisyonda göruıur.
Cinsi Miktarı Tutarı G.Teminatı İhale günü Saati
Toplamı
Çocuk nenimi dnktoı
Ahmet Akkoyunlu
lakstır) • Talim hane Palas. Telefon: «2«27
Yeşil mercimek 8000 Kg.
Nohut 15000 »
3956 lira 4395 > 300 lir& 330 • 26/5/1950 11.00 26/5/1950 11.00
8351 > 630 » (6206 — 2230) ★
Harbiye M. S. B. Sat. AL Eom, Başk. dan:
Miktarı az olduğundan ihtiyaç sahiplerinin Şirketimiz Merkezine ve Acentelikle-
rimize şimdiden'müracaat etmeleri rica
GENEL SATIŞ MERKEZİ
«TiTAŞ» Ticaret Türk A.$.
İstanbul — Bahçekapı «Ticaret Bankası Hanı» 1 nel kat Telefon: 24736
ADANA SATIŞ MAĞAZAMIZ Abidin Pxş> Cad. No. 59
ANKARA BÜROMUZ
Ulus meydanı Koçak Han
Telefon: 12735
ACENTELERİMİZ
İZMİR SÜPfft ERKİN ve Şsi. Komaudit Şirketi Cumhuriyet cad No. 88
ESKİŞEHİR ÖMER GÜRGENCİ Sivrihisar Cad. No. 74 KONYA MEHMET KARAÇ İG AN Keresteciler Sok. No. 42 - 4L
1 — Ceman 2000 adet 200 - 220 litrelik nebati yağ koymağa mahsus siyah boyalı saç bidon kapalı zarf usullle mevcut numunesine göre 5 Haziran 950 günü saat 15,30 da Harbiye M. S. B. İst. 1. No. Şat,Al. Kom. da satın alınacaktır. Muhammen tutarı 82,000 liradır. Geçici teminatı 5350 liradır.
2 — İşbu miktar bidon toptan bir İstekliye İhale edilebileceği gibi beş yüzerlik partiler halinde ayrı ayrı isteklilere de ihale edilebilir. Her beş yüz partinin geçici teminatı 1540 liradır.
3 — İsteklilerin belli günde ihale saatinden bir saat evveline kadar teklif mektuplarını komisyona vermeleri Şartname ve numune her gün komisyonda görülür. (6315 — 2251 t
*
1 — Kapalı 2ari usulü İle 4000 çuval undan ekmek imali ihalesi Harbiye No. 1. St. Al. Ko. da 5/6/1950 günü saat 11.30 da yaplacaktır,
2 — Muhammen bedeli 21000 lira olup geçici teminatı 1575 liradır.
3 — Şartnamesi her gün komisyonda görülür.
4 — İsteklilerin belli gün ve saatten bir saat evveline ka-
dar teklif mektuplarım ve kanuni belgelerini adı geçen komisyona tevdi etmeleri. (2242 — 62561

1) 41000 adet marul 26/5/1950 günü saat 15 de Harbiye M. S. B. 1. No. St. Al. Ko. da pazarlıkla satın alınacaktır. Muhammen tutarı 4100 lira olup kesin teminatı 615 liradır.
2> İşbu miktar maruf toptan bir istekliye ihale edilebileceği gibi 20000; 18000 ve 3000 adet marul ayrı ayrı İsteklilere de ihale edilebilir. Şartnamesi her gün komisyonda görülür.
(6878 — 2350)

1 — Pazarlıkla 75 ton buğdaydan bulgur imal ettirilecektir. Talimin edilen bulgur imaliye ücreti 4875 lira, kesin teminatı 732 liradır.
2 — Pazarlığı 29 Mayıs 950 günü saat 10.30 da Harbiye M. S. B. İst. 1. No. Sat. Al. Koın. da yapılacaktır. İstekliler fabrikalarının durumlarının müsait olup olmadıklarını pazarlık gününden, en az 2 gün evvel İst. Lv. Â. Muayene Hey'etinden alacakları muvafık raporu İle pazarlığa iştirak edeceklerdir. Şartnamesi her gün komisyonda görülür. (6877 — 2351)
*
1) 100 ton fırın odunu Harbiye M. S. B. 1 No.lu Satın Alma Ko. da 31/5/1950 günü saat 11.30 da pazarlıkla satın alınacaktır.
2) Muhammen tutarı 5000 lira, kesin teminatı 750 lir* olup şartnamesi her gün komisyonda görülür. (693L-23J7)

lı 3420 kilo taze bezelye İle 20.000 adet enginar Harbiye M. S. B. 1 No. St, Al. Ko, d» 20/5/1950 günü saat 15.30 da pazarlıkla satın almacaktır
2) Muhammen tutan 3446 lira 75 kuruş, kesin teminatı 517,5 liradır. Şartnamesi her gün komisyonda görülür.
(6933-2379)

1) 200 ton linyit kömürü Harbiye M. S. B. 1. No. Sat. Al. Ko. da 31.5.1950 günü saat 11 de pazarltkla satın alınacaktır.
2) Muhammen tutan 7200 Ura olup kesin teminatı 1080 liradır.
3) Kömürlerin kalorisi Gutal formülüne göre 4000 den az
olnuyacaktLr. Şartname ve evsafı her gün komisyonda görülür (6932 - 2378)
Teklif isteme ilânı
Sütrıerbank Alım ve Satım müessesesinden;
Evvelce gazetelerle ilân «dinlen Beykoz Deri, ve Kundura Sanayii Müessesemlzln sade yağı ihalesi İşi görülen lüzum üzelrrie 20/5/950 tarihine kadar uzatılmıştır.
Evsaf ve mübûyaa şeraiti müessesemiz sipariş Servisinden öğrenilebilir. Bu işe iştirak için müessesemiz veznesine Tl. 1000.— Hra teminat yatırılması ve tekliflerin kapak zarfla verilmesi lâzımdır.
Müessesemiz ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir. (6406)
Mahkeme, tapu, icra «e noter ilânları
Bedelleri nusus! şahıslar tarafından ödenen ! mahkeme, icra. t.apu ve ' noter İlânları gibi resini İlanlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya «AKŞam» idaresi taratın-dan kabul edllmektedh
Harici elbise yaptırılacak
İstanbul Ziraat Okulu Müdürlüğünden
1 — İstanbul Ziraat Okulu öğrencileri İçin 100 takim (ye-leksiz) harici elbise dikim İşi eksiltme İle yaptırılacaktır.
2 — Eksiltme 27.5.1950 cumartesi günü saat 10 dçı Yüksek Okullar Saymanlığında yapılacaktır. Şartname mezkûr saymanlıkta her gün görülebilir.
3 — İsteklilerin gerekli belgelerle blıİlkte belli gün ve saatte komisyona gelmeleri. (6278)

Comments (0)