J
Y a r ı n----------
Kiiciik ilânlar
______________________.
AKŞAM
5

Sene 32 — No. 11239 — Fiat!: her çerde 10 kuruştur.
PERŞEMBE 26 Ocak 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yan işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam Matbaası.
Umumî af ilân edileceği haberleri doğru değil
C. H. Partisi meclis grupunda mahdut bir af hakkında cereyan var
Yeni basın kanunu ile birlikte basın suçlarının affı için bir teklif yapılması muhtemel
Ankara 26 (Akşam) — Son ■ • “ 1
günlerde milletvekilleri seçimle-
Finden evvel umumi af üân edl-
leceğine dair bazı söylentiler J» ■ • ~ ortaya atılmaktadır. Bu söylen- . |f tilerden bir ‘•. -mma g(>.•• yalnu "
siyasi suçlardan mahkum olmuş 4ElKV u
veya heniiz haklarında takibat *1 t|
açılm:, kim.-. .r'■ d1 "Çektir ■ BM TbBşJ |H |B |> ||
Diğer bir kısım söylentiye göre g^gıjlg.^ ıM 8|| •-‘••VSi ■ j ||fî
de bazı âdi suçlardan mahkûm W*
olan fakat cezalarının muayyen (fiW *********
bir kısmını çekmiş olanlar da ——. ğfc' İ
affedilecektir. ® H ■ VŞ . TH
Btı iki esas üzerinde Adalet Bakanlığınca bir tasan hazırlandığı yolunda dolaşan haberlerin sıhhatini öğrenmek üzere dün salâhlyt-dl bazı zevatla görüştüm. Bunlar, hükümetin bu yolda şimdilik her hangi biri teşebbüse geçmediğini, esasen' hükümet, umumi affı lcab ettiren bir vaziyetin görülmediğini İfade ettiler ve;
İstanbul
Cezaevi
«— Fakat Meclis isterse bu yolda milletvekillerinin yapacağı teklif! müzakere ve kabul e-debtllrj. dediler.
Reşat Aydınlı’nın plâkları bugün dinlenecek
Dinleme işinde R. Aydınlı, avukatları ve müdahil avukatları bulunacak
Reşat Aydınlı ve avukatı mahkeme huzurunda
Ankara 26 (Akşamı — Reşat Aydınlı dâvasını germekte olan Ankara birinci asliye ceza hâkiminin, pazartesi günkü duruşmada verdiği karar mucibince. bugün h&kJrtı Halil Ccv-
herloğlu Radyo evine giderek, malüm plâkları dlnliyecektir.
Bu dinleme işinde, ceza evinden getirilecek olan Reşat Aydınlı ite avukatları ve mü dahil avukatları da bulunacaktır.
Son 50 sene içinde hayatımıza en çok tesir etmiş 20 Türk şahsiyeti kimlerdir?
ı Yirminci Asrın ilk yarısında müspet cepheden hayatımızı en çok değiştiren ve tarihimizin istikametini tebdil eden 20 Türkü tesbite karar verdik.
Arkadaşımız Sadeddin Gokçepınar'm bu maksatla hazırladığı ankete okuyucularımız da iştirak edebilecelıterdir. Tanınmış şahsiyetlerin fikirleriyle birlikte imkân nispetinde okuyucularımızın gönderecekleri cevapları da neşredeceğiz.
Dışişleri Bakanı
Ankara’dan geldi, Paris’e gidiyor
Paris t e toplanacak Avrupa İktisadi İşbirliği Bakanlar Konseyine İştirak etmek üzere dün Ankaradan ayrılan. Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak, yanında kalemi mahpus müdürü Necdet Kent olduğu halde bu sabah şehrimize gelmiştir.
Hava müsait olduğu ve tayyare hareket ettiği takdirde Necmeddin Sadak, bugün u-çakla Paris’e gidecektir.
Diğer taraftan aynı mevzu etrafında görüştüğüm bazı Halk Partili milletvekilleri. Parti Meclis Grupunda seçLmlerden evvel cüzi bir af yapılması için kuvvetli bir cerşyanm mevcurt olduğunu söylediler. Bu zevatın İfadeleme göre, partinin yüksek kademelerinde bulunan bazı şahsiyetler de cereyanı desteklemektedirler. Fakat bu cereyan henüz bir teşebbüs haline geçmiş değildir.
Bütçe müzakereleri sırasında aynı mevzu üzerinde Adalet Bakanına tevcih edilecek sualler neticesinde hükümetin noktal nazarı öğrenildikten sonra teşebbüse geçilmesi kuvvetli bir ihtimal dahilindedir.
Hindistan
Cumhuriyeti
Bu sabah yeni bir Cumhuriyet doğdu
Yeni Delhi 2fl (R) — Bu sabah Hindistan’da Cumhuriyet İlân edilecek. Cumhurbaşkanı and İçecektir. Her taraf donanmıştır. Büyük şenlikler yapılacaktır.
Londra 26 (R) — Gazeteler, Hindistan’da Cumhuriyet İlân edilmesine rağmen bu memleketin el'an İngiliz milletler camiasında ve İngiliz dostu olarak kaldığını yazıyorlar.
[Hindistan'ın anayasası hakkında yeni Cumhurbaşkanının I bir makalesi beşinci sahlfcmia-uedrr.j
Oene Halk Partisi yüksek kademelerinden sızan bazı haberlere göre, Adalet Baknalığmca hazırlanmak la olan yeni Bas.u Kanunu İle beraber yakında Meclise yalnız basın suçlarının affı İçin bir teklif gelecektir. Bu teklifin hükümet tarafından yapılması muhtemledlr. Mevzu İle alftkab olanların söylediklerine göre, gerek Halk Partili mllltveklllerinden. gerekse — hafif bir ihtimal İle — hükümet tarafından getirilecek at teklifinde bazı gazetelerin yazdığı gibi, bütçede tasaruf yapmak mülâhazası asla yer almayacaktır. Siyasi hayatımızda dört seneden beri katedllen ileri merhalenin yeni seçimlerle de yeni bir safhaya girmiş olacağı mucip sebep olarak gösterilecektir.
Sovyetler Çin
Gizli iki anlaşma imzalandı
Vaşlngton 25 (AA.) — Dışişleri Bakanlığından bildirildiğine göre, Rusya İle Komünist Çin arasında gizil iki anlaşma İmzalanmıştır Bu anlaşmalarla Rusyaya Mançuryada özel haklar verilmektedir.
Dışişleri Bakanlığı, Ache3on‘-ıın son beyanatını takviye eder mahiyette tafsilâtlı bir vesika yayınlamıştır.
Bu vesikaya göre, Sovyetler en büyük Çin sanayi merkezine el koymuşlardır. Sovyetler Dış Mogollstana girmişlerdir.
Devlet Bakanı
Valiyi ziyaret etti
Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas dün Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddin Keırtra Gökay'ı makamında ziyaret iniştir.
et-
Seçim tasarısını görüşen komisyon dün 50 madde kabul etli
Ankara 25 = Demokrat Parti Başkanı Celâl Bay ar, Fuat Köprülü. Refik Koral tan, Adnan Menderes'le birlikte İzml-re hareket etmiştir. Cumartesi günü yapılacak 11 kongresinde hazır bulunacaklar. Celâl Dayar bir nutuk söyliyccektir.
Celâl Bayar Esklşehlrden geçerken kısa bir konuşma yapmış, Adnan Menderes de: «Türk milletinin bilmesi Kızımdır ti reylerimizi kaptırmayacağız. Biz güler -yüzle, bayram havası İçinde seçimlere girmek istiyoruz» demiştir.
Ankara 25 — Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı vekili Hilmi Uran Munlsa’ya
On seneden beri görülmemiş soğuklar
Yurdun her tarafında şiddetli kar fırtınaları hüküm sürüyor. Ankarada Çubuk barajı dondu
Kardan bir çok yollar kapandı. Bazı köylerde evler kar altında kaldı
Kara kış devam ediyor. 24 saat duran tipi dûn öğleden sonra tekrar başladı. Fakat gece i kar kesildi, yerini şiddetli bir don aldı. BU sabah her taraf, kaskatı, sokaklarda yürümek güçlü. Termometre sıfırın al-tındaü derecedir Hava el'an kapalıdır. Oldukça sert bir kara yel esiyor, vakit vakit kar ser-plştiriyor-
Fethlye havalisi müstesna, yurdun her tarafında şiddetli soğuklar, kar fırtınları hüküm sürmektedir. Karın kalınlığı bazı yerlerde yarım metreden yukarıdır. Diyarbakır gibi Güney illerde bile ? santim kar vardır sıfırın altında 26 derecedir. Diğer bazı sıcaklıklar şudur: İz- ■ mirde sıfır, Adanada sıfırın altında 3, Kûinhyada 5, Kayseri-dc 9, Erzurumda 22 derece.
Ankara’da
Ankara 2G — Ankarada şiddetli soğuklar devam ediyor. Bu yüzden ilkmekteplerden sonra ortaokullar da tatil edilmiştir Termometre sıfırın altında 24 derece kadar İnmiştir- Dün öğle , vakti sıfırın altında 12 derece İdi.
Çubuk barajı donmuştur. Fa-kan donan, üst kısımdır. Bu sebeple şehre su verilebilmektedir Soğuğun şiddetinden pencerelerin camlan kalın bir buz tabakasiyle örtülü bulunuyor. Kaloriferli binalarda bile pencereler buzla kaplıdır. Bu kadar şiddetli soğuk uzun yıllardan beri görülmemişti. Soğuktan bir çok su boruları patlamıştır.
3 metre kar
Ankara 36 — Doğu illerinde kar fırtınaıan hüküm sürüyor-Bozı köylerde karm yüksekliği 3 metreyi bulmuş, köy evleri kar altında kalmıştır. Birçok yollar kapalıdır.
Verilen malûmata göre, on seneden beri bu kadar şiddetli soğuk görülmemişti. Geçen sene kış nzun sürmekle beraber soğuk bu derece şiddetli değildi.
hareket etmiştir, Hilmi Uran Celâl Bayar İle aynı trende seyahat etmektedir.
Seçim komisyonunda
Ankara 25 — Seçim kanun tasarısını müzakere eden komisyon çalışmalarına devam ediyor. Komisyondan çekilen. Demokrat Partili milletvekilleri müzakereye bugiin de İştirak cLmemlrlerdlr. İhtilâfın, sebebi hükümetin yüksek seçim mahkemesini yalnız tahkik vazlfe-slle mükellef tutmak islemesidir. bu yüzden mahkeme kelimesi yerine kurulu kelimesi konmuştur. Demokratlar buna itiraz ediyorlar, j
Komisyon dün 50 maddeyi clkme Ue limanımıza golaılaJer-görüşmüş ve kabul etmiştir, jdlr.
Geciken seferler
Çanakkale 25 (AA.) — Üç ı günden beri kuru soğukla tipi devam etmektedir. Isı sıfırın altında fl ya düşmüştür.
İstanbul dan Çanakkale postasını yapmak üzere hareket e-l den Saadet vapuru 15, tskende-ı rundan istanbula gitmekte olan | Erzurum vapuru da 24 saat ge-l ,11—r. ıı-
"Bağdat,, araba vapuruna çevrildi
Şubat sonunda, Kadtköy-Sirkeci arasında işlemeğe başlıyacak — 4 yem araba vapuru yaptırılacak
Bağdat
Şehir hatları İşletmesi tarafından Kadıköyde yapılması kararlaştırılan araba vapuru iskelesi inşaatı sona ermiş ve bu İskele işletmeye hazır bir İmle girmiştir. Ancak Kadıköy-Sirkecl ve Kadıköy-Kabataş araba vapuru seferlerine başlamadan önce, İşletme tarafından hazırlanan navlun tarifelerinin Ulaştırma Bakanlığı tarafından tasdiki İcap etmektedir. Bu tarifeler Bakanlığa yollanmış olup tasdikten çıkın alan beklenmektedir.
Bundan başka İdarenin elinde bugün fazla sayıda araba vapuru yoktur. Bu vaziyette, yeni açılan bir servis için diğer servislerin araba vapurlarını çekmek gibi bir vaziyet tahaddûs edeceğini gören işletme. hiç değilse şimdilik Kndıköy-Slrkeel arasında sefer yapacak bir araba vapuru teminine karar vermiştir. Bu maksatla, yetmiş yaşında bulunan emekli «Bağdat* vapuru Halice alınmış ve idarenin fabrikasında esaslı bir değişikliğe
vapuru tâbi tutularak araba vapuru haline sokulmuştur, şimdi 3-4 gündenberl «Bağdat* vapurunun seyir tecrübeleri yapılmaktadır. Vapurun bugüne kadar yapılan tecrübeleri yüzda yetmiş beş nlsbetjnde verimli olmuştur. «Bağdat» araba vapuru olarak hizmet görecektir. Verilen malûmata göre Kadıköy araba vapuru servisi Şubat ayı sonunda işletmeye açılmış olacaktır.
Diğer taraftan şehir hatlan işletmesi, araba vapuru saçıntısına da kati bir çare bulmak için ilgili çevreler nezdlnde teşebbüse geçmiştir. Netice itibariyle Marşal yardımı tahsisatından dört araba vapuru alınması kararlaşın ilmiş ve bu iş beynelmilel eksiltmeye konulmuştur Eksiltmeye 25 e yatan ecnebi firma İştirak etmiş olup 50 gün zarfında bunlardan cevap gelecektir. En uygun teklifi yapan firma İşi üstüne alacak ve dört araba vapuru bir sene zarfımla limanımıza teslim edilecektir.
Yeni tefrikamız
Pazartesi başlıyor
SFENKS UYKUDA!
Yazan: J. D. Carr
Aşk ve macera İngiliz romanını
Tercüme eden: (Vâ - Nü) dolu olan bu yeni pek beğeneceksiniz
Sahife 2
A T. $ - î
2u Ou«ik iujû

Karda İstanbullu
Istanhulda kar uzun raman yerde kalmadığı için olacak, kartı îstanbula karşı tedbir hemen hemen yok gibidir. Belediyenin birkaç kar temizleme makinesi olduğunu zannetmiyorum. Olsaydı ne iş yaptıklarını görürdük. Bizim yaptığımız şudur; Kar bastırınca çöpçüler evlerden çöp toplamak işini bir tarafa bırakarak büyük caddelerdeki karlan yol kenarına kümelendirirler. Halk arka sokakları çöplük haline getiredururken lodos imdada yetişir. Sokaklar cıvık olur. Çöpçüler de otomobiller çiğneyip eritsin diye kar kümelerini bu sefer caddelere yayarlar. Sonunda lodos meseleyi halleder ama bu arada İstanbullu için sokakta yürümek bir azap haline gelmiştir. Üç beş gün nc paça kalır, ne pantolon, hattâ nc de üst baş!
Karlı günlerde alınacak tedbir elbette ki tramvayların. otomobillerin gidip gelmesini temin etmekten ibaret değildir. Meselâ insanlar m tepeden tırnağa çamura bulannıalaımı önliyecek tedbîrlerin de bu arada bir yeri olsa gerektir. Karlı çamur deryası halindeki caddelerden otomobillerin kuru günlerin süratiyle geçmelerini yasak eden bir belediye emri olmadığı içiıı, İstiklâl raddesi üzerinde, kaldırımdan yür metre yürüyen adam şapkasına kadar çamurlanıyor. Bir insanı bu hale getiren şoförün yaptığı suç sayılmıyacaksa kar kümelerinin caddelerin kenarında durmasını tercih ederiz. Hiç olmazsa bir müddet bizi çamurdan onlar korur.
Şevket RADO
Sabah Gazeteleri Ne Diyor ?
Yaz boz tahtası
CUMHURİYET'te Nadir Nadi bu başlıklı makalesinde kendilerine birer Milletvekilliği vadedildiği halde öniimüi-deki seçimlerde aday gösterll-UyeceMerini sezînliyen bazı zevatın par 1 ilerinden istifa ettiklerinden bahisle diyor ki:
Aday göstermedi bahanesiyle partisine küsen ve istifa edip karşı tarafa geçen bir kimse, bu hareketiyle her şeyden önce fikir ve ülkü bakımından kendi zayıf durumunu ilân etmiş sayılır. Gerçek halk İdarelerinde böyle tiplere rastianmanıaiii veya pek az rastlanması bu gibilerin politika ajanında hayat hakkı ta-nmmamasındandır. Sırt şahsi kaygılarla partisini bırakan bir adam ne öteki partilerden, ne de halktan yüzbulur. Ne kadar nüfuzlu ve kodaman tanınırsa tanınsın fikirleri gibi onun seçim kabiliyeti de sıfırdır.
Diye sormuyor Tersine, bu gibi hareketler karşı tarafı zayıflatmak ve kendini kuvvetlendirmek için bir nevi reklâm vesilesi yapılmak isteniyor. «Demokrat Partiden şu kadar üye toptan Halk Partisine katıldı». yahut «Halk Partisinden | bu kadar İnsan Demokratlara geçti» tarzında haoerlcri gazetelerde gördükçe hâdisenin bu içtimai mahiyetin! düşünüyor ve yarınımız hesabına doğrusu acı duyuyoruz. Hayır, gerçek Mr halk İdaresi kurmaya niyetimiz varsa bu gibi kötü çığırlara yurdumuzda İmkân vermemeliyiz. Fakat bir sistem olabilmek için demokrasi kend! ahlâkına muhtaçtır.
500 üncü yıl için hazırlıklar

bu-
olmasa, bu kanaatleri kati vc değişmez bir halde vicdanlarına yerleşmemiş bulunsa, dört küsur yıldır en İlet! demokrasi diye haykırdıkları halde
gün bulundukları noktada kalabilirler mi İdi?
Halbuki Türkiyemlz. çok büyük inkişaflara namzettir. Yeter ki millet, şenini rahatça ve emniyetle işittirsin. îç ve dış itibarımızın, birdenbire, ne kadar artacağı, serbest bir seçimin meydana getireceği bir Meclis ve hükümetin kuıulmn-sııidan sonra anlaşılacaktır. Fakat Halk Partililer İçin maalesef, o hükümet' ve çoğunluk kendi lerlninki olmıyacaktır. Bunu bildikleri İçin haydi sipere...
Kurulan komisyon 18 mi'yon liralık tahsisat istiyor
Motörde
yangın
Bir motor kısmen yandı
Aile limanına bağlı 30 tonluk Rum Bayraktar ın sahip olduğu Kızıllı Btman motoru dün Zey-tinbumundan çimento yükledikten sonra Haydarpaşa mendireği önünde demirlemiş, saat 12.1 de tayfalardan bir pinimüs lâmbasiyle r.ıutörü ısıtıp çalıştırmak isterken mazotlar parlamış, motör dairesi, kaptan köşkü ahşap kısımlar yandıktan sonra yetişen deniz itfaiyesi tararından ateş baslınlmıştır.
i
Mesken kiraları
Ankara 25 — Geçici kdmU-yon Milli Korunma Kanununun kiralar* ait 3 0 uncu maddesinde bazı tadiller yapılmasına a’t Arif Çubukçunun teklifinin konuşulmasını bitirmiştir.
Komisyon- bilhassa memuriyetlerini başka yerlere nakledenlerin kira ile oturdukları yerlerin kira bedellerinin, yakın akrabaları oturmadığı takdirde. serbes bırakılmasını kabul etmiştir. Belediye hudutları içinde başka meskeni olan kiracının oturduğu meskeni kanunun neşrinden ancak altı ay sonra tahliye etmesi kabul olunmuştur.
Maden
havzası
Tesisat için bir Amerikan şirketile anlaşma oldu
Pittsburg 25 (AJ4.) — Türk hükümeti, Karadeniz bölgesinde yapılacak maden ve demiryolu tesislerinin proje ve inşaat İşlerine nezaret etmek üzere, «Koppera Company ine» şirketiyle anlaşmıştır.
Mukavele. Etibank’ın İdare ettiği Ereğli kömürler işletmesi İle Keppers şirketi arasında İmzalanmıştır.
Zonguldak bölgesinde yapılacak olan bu tesisler 50 milyon dolara raalolacaktır. İnşaat malzemesi ve makineler Amerika, Türkiye ve diğer bazı Avrupa memleketlerinden satın alınacaktır.
Ekmekler, hayat pahalılı ğı, bankalardaki mevduat

Mısır seçimlerinden alınacak ders
HÜRRİYET bo başlıklı makalesinde diyor ki:
Bazıları seçimlerde filân veya falan partinin kazanacağını söylüyorlar. Demokrat ve serbest seçim yapan bir memlekette kazanacak tarafı evvelden tâyin etmek kabU değildir. Seçim günü geldiği zaman sandık başına giderek vatandaş kimi arzu ederse memleketin mukadderat* onun eline geçecektir. Yalnız emniyetle reylerimizi kullanacağımıza emin olmalıyız ve Mısır’da olduğu gibi rey sındıklarından ancak hakiki reylerimtain çıka-
yârdım Utcnlhnednl, ecnebi t-lün müesseseteriyte iştMrlIıti'yapılması fikrini ileri sürmüştür.
Komisyonun hazırladığı p. , -ram. 7 kısma ayrılmıştır. Bu 7 kısım için teklif edilen paı-lann miktarı reyledir: Reslorasyonlara 5,020,000 lira İmar işlerine 5,900.006 » timi araştırmalara €95,000 » Sanat eserlenne 4,500,000 > Kongre ve sergilere 310,000 » Propaganda için 300.000 » Merasim işlerine 500.000 » Yekûn 18,131,000 >
Komisyonun fikrince bu para sağlandığı takdirde 500 üncü fetih yılı, bu biiyük Türk zaferinin şerefine lâyLk bir suretle kutlandıktan zaşkar Istan bul d a umumi hizmete yarıyacak birçok binalar barabîden kurtarılarak hâzineye milyonlar dr Perinde gayrimenkul İntikal ede çektir- Memlekette sanat tın re ketleri bakımından yeni
Ankara 25 — tstanbulun fethinin 500 uncu yıldönümünü kutlama işlerini İdare etmek üzere kurulan Bakanlıklar ve kurullar arası daimi komisyon bir rapor hazırlamış ve fetih yıldönümüne çok kısa zaman kaldığını nazarı dikkate alarak. 1950 yılı içinde muhtelif Bakanlıklar ve kurullar faaliyete geçmedikleri takdirde, tahsisat bulunsa dahi, hazırlanan programdaki birçok işlerin başanlamıyaca-nı raporunda belirtmiştir.
Bundan başka daim! komisyon, devlet ve belediye bütçelerinden yapılacak yardımlardan başka gelir kaynaklan bulunması lâzım geldiği kanaatindedir.
Bu gelir kaynaklan olarak da komisyon. Tekel maddelerine, yalnız Istan bula mahsus olmak üzere nakil vasıtalarına, bu ve havagaa ücretlerine zam yapıl -masını, piyango tertip edilmesi nl, milli ve mali müesseselerden hamle yapılacaktır.
Altın kaçırma dâvası
Tarım Bakanı Mecliste izahat verdi
Lâhey elçiliği künyesinin muhakemesine başlanıyor
Balıkçılar akının geçtiğini söylüyorlar, uskumru arıyorlar

Ekonomi ve Ticaret Bakanı sözlü soruya cevap verdi
Ankara 25 — Fransa İle İsviçre arasında altın kaçırırken yakalanan Lâhey elçiliği Icuri-yesi Orhan Kavur Ankara’ya getirilmiş ve ağır ceza mahkemesinde ilk sorgusu yapılmıştır. Kendisine isnat edilen suç altın kaçakçılığı, sahte kuriye mektubu tanzim etmek, sahte elçilik mühürü kullanmaktır.
Orhan Kavur hakikatin yakında aydınlanacağını, yalnız kelepçe üe getirilmesine üzüldüğünü söylemiştir. Muhakemesine önümüzdeki günlerde başlanacaktır.
Son günlerde çok hamsi t ıkması üzerine, balıkçılar dün ve bugün de büyük bir faaliyetle çalışmışla rcLr. Boğazın üst taraflarında dun balık yok gibiydi. Bugün de Kızkulesi açıklarına toplanan binlerce balıkçı, hamsi araklarsa da, alanın artık geçtiği anlaşılmıştır.
Bu sabah, ağlardan hemen hemen hiç hamsi çtknpjuıdu. Balıkçıların ümidi daha ziyade uskumrudaydı. '
Ankara 26 — Büyük Millet MecLUi bütçe komisyonunun bugünkü toplantısında Tarım Bakanlığı bütçesinin müzakeresine başlanül Tarım politikamız hakkında izahat veren Bakan Cavit UraL 1950 yılı programında Anıerikadan 12 milyon dolarlık, tiraj haklari-)e de Avrupadan 1,5 nıllyon dolarlık malzeme ve makine getirileceğini anlatmış, 1950 -1952 yıllarında bedeli mukabilinde, muhtaç Avrupa memleketlerine hubübut yardımında
sındaki açığın azaldığını belirti. ’ - '
Sanat mekteplerinde ekmekçilik
Soru sahibi, ekmeklerin bozuk çıkarılması ha Irkındaki sualine verilen cevabı tatmin edici bul m ad l Bakan tekrar kürsüye gelerek fırınların ip- 4luvuuuw Jtuuuuu
Udai olup pişiricilerin el hû- ' McnacaJmnzL söylemidir, nerleri ile işi yaptıklarını, ar- 1 tık fırıncılığın bir endüstri haline geldiğini, Milli Eğitim Bakanından rica edip sanat mekteplerinde bir ekmekçilik şubesi açılmasını temin ettiğini söyledi.
Ankara 25 —* Seyhan Milletvekili Ahmet Remzi Yüreglrin, bozuk çıkarılan ekmeklerle hayat pahalılığı, yabancı memleketlerden ithal edilen buğday, çiftçiye ve inşaat sah iple-rine alâkalı bankalarca kredi
İzmir’e gelen îngiliz açılmaması ve bankalardaki halk mevduatına dair sözlü sorusuna Meclisin bugünkü îç-limaında Ekonomi ve Ticaret Bakanı Vedat Dicleli tarafından cevap verildi.
Ekmek mevzuuna temas eden Bakan, tek tip ekmeğin geniş ölçüde tasarruf sağladığını. fakat durumun martta yeniden gözden geçirileceğini, ekmeklerin kalite itibariyle daha iyi çıkması için 750 gramlık somunların piyasaya çıkarılması hususunda mutabakat hasıl olduğunu söyledi.
Hayat pahalılığına gelince; Vedat Dicleli, bazı maddelerin fıatlerinde hissedilir derecede bir inme kaydedildiğini, pek az maddelerde de yükselmeler olduğunu İzah etti
Bundan sonra Un mevzuuna geçen Bakan, şimdiye kadar yabancı memleketlerden siparişe bağlanan, geçen ve gelmekte olan 318000 ton buğday satın alındığını, 120 bin tonun Kanadadan getirildiğini, hepsine 10 milyon 453 bin dolar verileceğini, bu paranın da, normal ticarî dövizlerle kapatılacağını, Marshal! yardımından da 148 bin ton buğday sağlandığını, memlekette buğday tiatlnin düşmekte olduğunu anlattı.
Yüregirin diğer suallerine cevaben de Vedat Dicleli, Ziraat Bankasının 1949 yılında, çiftçiye zirai kredi olarak 85 milyon lira verdiğini, önümüzdeki ay içinde Bankanın 10 milyon liralık birinci tertip tahvil karacağını söyledi.
kruvazörü
İzmir 25 (A.A.t — Dost ve ı müttefik tng üter enin Akdeniz donanmasına mensup Euryalus kruvazörü bugün saat 8,45 te Umanımıza gelmiştir.
de
İstanbul emniyet kadrosu
Jandarma umum kumandanı korgeneral Nuri Berköcle birlikte Bursa ve civarında tetkik seyahatinde o ulunan emniyet umum müdürü Gafur Soylu'nun daveti üzerine geçen cuma günü Bursaya giden emniyet müdürü Cemal Göktün dün akşam şehrimize dönmüştür.
Cemal Göktan, İstanbul emniyet kadrosunda yapılmakta ve yapılacak olan geniş ıslahat üzeirnde emniyet umum müdürü ile görüşme yapmıştır.
Hikmet Bayur’un dünkü konferansı ■üniversite Talebe Birliğinin tertib ettiği konferans serisinden biri, dün saat 17 de Millet Partisi Başkanı Hikmet Bayur tarafından, «Tûrklyenin dünkü ve bugünkü dünya politikasındaki rolü» mevzuunda verilmiştir. •
Dünkü konferansı Millet Partisi erkiniyle kalabalık bir gençlik kütlesi takib etmiştir.
I
Bütçenin müzakeresine yarın' bugün) de devam edilecektir.
Et fıatleri
Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahreddln Kerim Gökay dün saat 17 de Belediyede İstanbul celepleri temsilcilerde bir toplantı yaparak et flütlerinin yükselmemesi için alınan tedbirler hakkında kendilerde görüşmüştür. Toplantıya Belediye Reis muavini Celâl İzgi ile iktisat müdürü de iştirak etmiştir.
İlâç ithali için döviz temin edildi
Ankara 25 — Sağlık Bakanlığı mühim ve zaruri ilâçların İthali İçin 90 bin liralık döviz temin etmiştir.
Bir kuruşluk tazminat dâvası
Bestakâr Osman Nihat tarafından İstanbul Radyo müdürü aleyhine açılan 1 kuruşluk tazminat dâvasına Asliye 1 inci hukukta dün de devam edilmiş ve sanatkâr Müzeyyen Senar Işıl şahit olarak dinlenmiştir. Müzeyyen şahadetinde Osman Nihadın eserlerini radyoda evvelce okuduğunu ve sonra bunların programdan kaldırıldığını, ihtilâf hâdisesini arkadaşlarından duyduğunu ve hattâ bu hâdiseye şahld olan Hamiyet Tü-eeses’ln bir bestekâra karşı yapılan bu hareketten dolayı Radyo müdürüne sitem ettiğini de işittiğini söylemiştir Duruşma diğer şahitlerin celbine kalmıştır.
Ödenek dâvası
Ankara Î5 — Eskişehir Milletvekili Ahmet Oğuzun D. P Başkanı celal Bayar aleyhine ödeneklerden dolayı açtığı dâvanın dünkü oturumunda Ba-yann avukatı mıı ekk İlinin paranın kendisine değil, parti adına şahsına emaneten teslim e-dildiğl hususunda yemin edeceğini bildirmiştir. Mahkeme bu isteği kabul etmiş ve duruşma Sayarın yemin etmesi için başka bir güne bırakılmıştır.
Başöğretmenlerin makam ödenekleri
Ankara 25 — Trabzon milletvekili Mustafa Reşit Tarak-çıoglıı’nun, maarif teşkilâtına dair kanunun 13 üncü maddesinin değiştirilmesine dair kanun teklin Büyük Millet Meclisinin bugünkü toplantısında müzakere ve kabul olundu. Buna göre, İlkokul başöğretmenlerinin makam ödenekleri 1Q -(0 lira arasında arttırılmıştır. Buna dair kanun 1 marttan itibaren yürürlüğe girecektir.
Yeni üç sahil feneri
Denizyolları İdaresi niyet İşleri arasında üç sahil feneri İhdasına karar vermiştir. Bunlardan biri Fethiye koyu içine, diğeri Fethiye limanının dış burnuna, diğeri de Sunprop mevkllndekl kayalıklara konacak ve bu üç yeni fener Şubat ayı başında faaliyete geçecektir.
kıyı em-yeniden
BORSA
Ç t I L«B
745
Çl-
Güney sahillerimizde kaybolan uçak Londra 25 (A.A.) — LPS: Bey* ruttan gelmekte olan bir İngiliz uçağının Tûrklyenin güney sahilleri yakınlarında kaybolduğuna dair Türk iyeden alman haberlerle İlgili olarak. Lon-drada «Britich Eııropean Alr-. . . . ways> İngiliz kumpanyası ve
anlaşma mucibince baraj, mas- İngiliz hava şirketlerine men-«-'sup hiçbir uçağın eksik almadığı öğrenilmiştir.
Diğer taraftan Ingiliz sivil havacılık bakanlığı da hiçbir Ingiliz uçağının kaybolmadığı ve CIGaloz işaretli her hangi bir İngiliz uçağının mevend olmadığını tebliğ etmiştir.
Demir çelik satışları
Ankara 2(3 (Akşam — Su-merbank Demir ve Çelik fabrikalar» müessesesı demir satışları hakkında son flat indirmelerinden başka bu defa da yeni bazı kararlar a'niştir. Mu-esseseden defaten muayyen miktarda mal alanlara aldıkları mal tutarına göre muayyen nispetlerde yüzde 50 kadar toptancı tenzilâtı yapılması ve şimdiye kadar tatbik edilen kredili satışlar esaslarında müş teri lehinde değişiklikler kabul edilmiştir.
Aynca sanayicilerin kullandıkları mamuller için de bir sistem düşünülmüştür. Bu kararların toptancıya olduğu gibi gibi alıcı müstehlike de akset-tlrilmesi hususuna azami dikkat edilecektir.
Serderabat barajı
Ankara 25 — Türkiye - Sovyet sınırlarında, Araş nehri üzerindeki Serderâbat barajından şimdiki halde yalnız Rus topraklarına su verildiği malumdur. Vaktiyle yapılan bir
Yunanistan hayvan satın alıyor
İskenderun 26 (Akşam) — Markos çiftçileri tarafından tahrip edilen hayvan yetiştirici köylerde hayvancılığı tekrar ihya için Yunan hükümeti çift ve damızlık hayvan seçmek fi-zere memleketimize iki hayvan mütehassısı göndermiştir.
Bu mütehassıslar, Hatay böl-An. pelerinden satın aldıktan 360 ı Çift hayvanı deniz yollyle Yu-
Cumhurbaşkanı Kırıkkale heyetini kabul etti
Ankara 25 — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bugün Çankaya'da Kırıkkale Belediye başkanı Ali Akyürek, Belediye Başkan muavini Ömer i ____
genel meclis Kırıkkale üyesi ____ JUUJıe »u-
Mustafa Keskin, Mehmet Er- nanlatana sevketmlşlcrdir. Mü-bü), Aslan Deliceden müteşek- tehaanslar hayvan mfibsjsuv kil bir heyeti kabul etmiştir. sına devam etmektedirler
Bankalardaki mevduat
Vedat Dlclcl, yan resmi bankalardaki tasarruf mevduatında. 3 ay evvel bir azalma görüldüğünü, bunun da gelir vergisinin tatbi kamdaki tereddütlerden ileri geldiğini, fakat hâlen vaziyet tavazzuh ettiğinden, tasarruf mevduatının arttığını, beş büyük bankadaki tasarruf mevduatının 31/12/1947 de 31 milyon 765 bin, 1948 de 298 milyon 400 bin, IMS da da 308 milyon 300 bin lira olduğunu söyledi. Bakan bu arada ihraç malla rımi7nn sataş seyrinde bir artış kaydedildiğini vb 1949 senesinin, lh-racatımızdj bir rekor teşkil . ettiğini, İhraca t'a HhaKH ara-
rafın yansı tarafımızdan ö-dennıek üzere R uslar tarafında inşa edilmişti. Muhtelif sebeplerden ve nihayet araya harb girmesinden dolayı Rus-' lann istediği bir milyon ruble ödenememiş ve harb senelerinde borcun koyun verilerek kapatılman şeklindeki teklifi de yerine getirmek mümkün görülmemiştir. son. defa Ruslar, beher rubleyi bir dalardan hesap ettiklerinden nu talep fahiş görülmüştü. Dışişleri Bakanlığı bugünlerde Sovyetle-re yeni bir müracaatla bulunacaktır. Dışişleri Bakanlığında Maliye ve Bayındırlık Bakanlığı temsüdlerlnlıı iştirakiyle kurulmuş olan bir komisyon bu teklife esas teşkil eden hazırlıkları tamamlamıştır.
Sovyetlerle mâkul bir meblâğ üzerinde anlaşmaya varıldığı takdirde ba hususta Meclise bir kanun teklif edilerek ödenek uluıacak ve Hafim fitaUAi mevsimden İtibaren ha raj Han yan yarıya faydalanma mümkün olacaktır.
, Hatay tütün piyasası . İskenderun 28 (Akşam) — . Tütün, piyasası dün saat 10 da . şehrimiz Tekel tütün amba-. nnda açıldı. Piyasa âzami 183 . asgari 90 kuruş arasında değişmektedir. Akşama kadar 20 . ekici tarafından 9234 kilo tû-■ tün satılmıştır. Bu fiatlerden ı ekicilerden büyük bir kısmı . memnun olmamışlardır. Fiat düşüklüğü^, bakım şartlarının , geçen yıllara nispetle normal i gitmemiş olmasından ileri gel, inektedir.
Öğrendiğime göre Tömbeki piyasa*! bu hafta İçinde açıla-çaktır. Bu »ene 19 ton tömbeki mevcut olduğu an! aşılmak Lavda.
zışo
30,40 gg
22.15 aj» 90.50 2i e 21.90 221$
% • FAİZLİ TABVÎLLEB
Kalkınma 1 9820
K.-ıikınms H m-
Kalkuuna LTJ sı K.
M8 istikran 1 S7A5
!M8 UUkrtKl D 97 85
19-U Demiryolu 97.—
1*19 İstikrazı L 99—
% 5 FAİZLİ TAHVİLLER
1933 Ere.ini nv,
1038 İJcrnmJyell __
Milli Müdafaa ».75
Demiryolu IV 102,50
Demiryolu v 97 —
% 4J FAİZLİ TAHVİLLER
0-19 tahvili 97.S5
Kadın meselesinden cinayet
Dün gece yarısı Taksimde Yenişehirde Sari ide rede bir kahveden çıkıp evin® gitmekte olan Zeki Ulıığ. yolda, evvelce bir kadın meselesinden aralan açık bulunan ArUle karşılaşmış ve keyif bir halde olan iki şahıs aynı mevzu üzerinde münakaşaya tutuşmuşlardır.
Bu münakaşa sırasında taşıdığı tabancayı çeken Arif. Zekiye ateş ederek kasığından ve karnından yaralamış, silâh sesine yetişen zabıta memurları tarafından yaralı hastaneye kaldırılmış. Arif de tabanca sile birlikte yakalanmıştır.
JLRADOLO DEMİRYOLU GHUPD
Taiıvüler 1-2 1OT —
Hisse (enetlerl % W M —
MOncssU senet 68~
şmiCET HlSSDLERİ
Mm-İr»t Pörk.rı Lj Bankası —» 1 T. Tlcareı BanMs Aralan Çimento 128.— 85,10 3.— 16—
SARRAFLARDA ALTIN
Suıfia»
Gulden «0,90
TClık Uran 42.30
Sterlin 54.MI
K0.lt» e,a«
Re«M «4.GV
Izettin Çağapaı-’ın mahkûmiyeti
Konya 25 — Samsun Valizi İzzeti din Çağaparm Kunya valiliği sırasında Özel İdare haltta) müdürü Murat Âli Gülleni sınıf ve derecesi a-ağı bir memuriyete naklen (âyin ettirdiğinden dolayı aleytdne şehrimiz asliye hukuk mahkemesinde açılan tazminat dâvası tzzeddin çağa-pann mahkûmiyetiyle neticelenmiştir. Yargıtayça onaylanan hüküm gereğince, vali mahkeme masrafiyle birlikte 2330 lirayı davacıya ödemek sureliyle bugün infaz edilnıijiir.
[AKŞAMaifrAKŞAM?]
Hem «inkilâpçılık», hem de «istikrar»,..
Pahalılıkla mücadele
— GalatasaraylI üniversitelilerin bir mektubu üzerine —
Kumkapıda bir toplanb yapıldı
Atatürk'e hayranlığımız, pek çok noktalardandır; bilhassa «inkılâpçılık» umdesini bize malettiğindendir. Eskiler, ' ‘* ’
Fransızlar güreş takımımız için ne diyorlar?
Eminönü kaymakamı Cevdet Barın, Kumkapı naiılye müdü-„ rü Zihni, şehir meclisi âza-
Eskıler, »mahzı hikmet* i: zindan Ycita Ragıp önen, kendi asırlarının teiâkkile-jKuutkapı mahallât İhtiyar herine göre aramışlar. Biz de : keza kendi asrımıza göre, hikmet ve felsefenin püf ' noktasını arıyacak olursak, iannımca «inkılâpçılık. ta 1 bulacağız.
Bilinmiş sözleri tekrarlamağa hacet var mı? Şu ka- 1 darını söyliyeyim ki. «atom • bombası» nı. «atom enerjisi» : ni en yeni sanıyorduk. Bir- ' denbire, fen «idrojen bom- • bası» ne sıçradı' Harb devrinde olduğu gibi, sulh dev-zindede bu keşifler birbirini • takib ediyor. Yalnız mıha-nikte, fizikte, kimyada, tıp- 1 ta değil, — bütün bunlara ayak uydurmak zaruretinde 1 olarak — siyaset, İktisat, ce- J ariyet, içtimai teşkilât, içti- * mai adalet işlerinde de bir j takun yenilikler, tekâmüller 1 ve inkılâplar olduğunu ilik- ! lerimize, insiyakımıza da yediremezsek, Yirminci As- ■ rın ikinci varışında — en az ( kötü ihtimalle — başkaları- ( nın güdümüne tabi oluruz.
İnkılâpçılığı benimsemezsek, öbür beş ok da elden gider.
Onun için, asrın mahn hikmeti diye. inkılâpçı felsefeyi en mühim saymalıyız. Yalnız teknik sahada mütemadi inkılâplar olduğunu 1 bizzarure kabul edip de. cemiyet sahasında muhafazakâr. hattâ mürteciane bir ruhi hâlete kapılmak maa-za İlah tır.
«Gördüğümüz sevgiye çok müteşekkiriz. Neticelerin su götürecek tarafı yok. Bal gibi yenildik. Dünyanın en iyi güreşçilerde karşılaşıp ders aldık»

Bunu böylece dil ile ikrar, kalb ile tasdik ettikten sonra. gelelim istikrar bahsine.
İstikrar istiyoruz; istikrar!
Yeni seçimleri kim kazanacak? Bu devletin, bu milletin ve her türlü müessese-1 eri m izin idaresini eline kim alacak? Namzetler kimlerdir? Seçim propagandalarını yaparlarken, bize istikrar vadetsinler. Oylarımın bunda samimî olduklarını bildiklerimize vereceğiz. İstikrar cilan istiyoruz.

Üniversitedeki GalatasaraylIlardan uzun bir mektup aldım. Ezcümle deniyor ki:
yelleri, ayrıca halk mümessil lerlnden mürekkep bir grup evvelki gece Kumkapıda bir toplantı yaparak pahalılıkla mücadele hususunda almaca* tedbirler üzerinde ayrı ayn durulmuş, bundan başka semt dilekleri konuşulmuştur. Bu mada Kumkapı İle Yonikapı arasında deniz kenarın.:» açık bir şekilde akan lâğımlarla mahalle aralarında tehlikeli bir faaliyet halinde oulunan fabrikaların kötii durumlarından şikâyet edilmiş, kaymakam bun ların halledileceğini bildirmiştir.
Gene bu konuşmalar sırasında bekçilere verilen aylıkların azlığı İleri sürülerek bunlaıın arttırılması temenni edilmiş, şehir meclisi âzasından Yekta Rağıp da bu sene cadde ve sokakların tamirine hız verileceğini müjdelemiştir. Toplantı gece yansına kadar devam etmiş, bu toplantıların ayda bir defa yapılması karariyle öa-ğümmtşhr.
Karaya otu
ran vapur
Empıre State Amerikan vapuru yüzdürüldü
Seçenlerde Ameri tadan buğday yüküyle limanımıza gelen «Em pire State, şilebi 14 Ocak tarihinde Derince önünde karaya oturmuş ve o zamandan-berl kurtarılmasına çalışılıyordu, Dün bu hususta aldığımız malûmata göre gemi nl-1 hayet evvelki gece uzun çalışmalar sonunda yüzdürülebll-mlştir.
r
Kari Mektupları
Kumkapıda iki sokağın hali
Fransız güreş takımı
Galatasaray mezunu ûnlver-site öğrencilerine yabancı dil-1 den muaf hakkı verilmekte ldU j Fakat yabancı diller müdürlü-günün 949 tarihli yeni talimatnamesine göre böyle blı şey tanınmamaktadır. Bu mektep mezunları da diğer llselUtr gibi1 ya İmtihan harcı vererek bir muafiyet İmtihanı ptçirmeye veya kurslara devam etmeye mecbur tutulmak te irilmektedir.
Kimyadan, felsefeye kadar ekseri dersleri Fransızca okumuş ve 9 uncu sınıfta da İngilizce veya ai’nancadan birini de yardımcı bir lisan olarak almış ve i’ie bitirme imtihanlarım da bu lisanlarla vermişken GalatasaraylIlar neden bugün bir muafiyet İmtihanın a sokulmak arzu ediliyor? Acaba bu mektep mezunu öğrenciler llMİerlnl bitirmekle Usan bildiklerini İspat etmemişler midir?
Kumkapı tren İstasyonu civarındaki «Fındıkkıranı-ve «Hlsarçeşmr. sokatuan bundan bir müddet evvel tâmlre başlanmış, fakat her nedense yarıda bırakılmıştır. Bu yüzden bu sokaklar. hâlen yarım metre kadar yükseklikte bir çamur deryası halindedir. Alâkalıların bu yolu bir an evvel gözden geçirmeleri İstenmektedir
Yozgat şilebi Telâviv limanında Geçen hafta Amerlkadan yurda dönüşte Telâviv limanına yük çıkarmak İçin uğrayan: »Yozgat» şilebi fırtına yüzün-1 den dört gündenberl bu Limandan ayrılamamış ve 2100 ton maldan şimdiye kadar ancak 700 tonunu boşnltûbllmlş-tlr, Gemi işini bitirince Umanımıza gelecektir.
Bu gibi bahis değişmelerle, , sonra, zaııırî tashihlerle . mütemadiyen taciz edüiyo- ' ruz. Usullerimizde mantık . ve istikrar istiyoruz.

İstikrar istemek: «Bugün öyleyken, varın lüzumsuz yere birdenbire başka türlü olmamasını istemek» demektir. Tekniğin, yahut İktisadî, içtimai (vesaire) yeni icatların, yeni icapların kati zaruretleri olmaksızın, hayatımızın beyhude yere alt üst edilmemesi demektir, insanlarımızın bütün hesapları allak bullak edilmi ycceklır, demektir. Yani ka rakuşî inkılâplara, anarşilere, monarşilere paydos. İnkılâpların zarurilerine — uzun uzun ivice düşünüp, hesaplayıp, milletçe, bir daha dönülmemek şartiyle karar
Konservatuvar Türk musikisi konseri Konservatuvar tarafından verilmekte olan konserlerden altıncı Türk musikisi konseri önümüzdeki 31 Ocuk Salı günü saat 13 de Şehir Komedi Tiyatrosunda verilecek ve bu konserde Hicaz faslı icra edilecektir.
Dünyanın en tanınmış polis Romanı Muharriri Üstat EDGAR WALLACE'ın en son ve en, çok beğenilen eseri
HAıNLER GEÇİDİ
ÇIKTI
Karton kapak ve temiz bir baskı ile fiyatı 125 kuruş. ® Köprü Kemal Kitabeti ■■
verdikten sonra — kapılar açık ...
İnkılâpçılıkla istikrar etliği böylece barıştırmak, bağdaştırmak, yan yana yaşatmak lâzım.
(Vâ - NÛ)
Şehrimizde Lkl Greko-Romen karşılaşması yapan Fransız güreşçileri burada büyük bir İlgi uyandırdılar. Spor ve Sergi Sarayı cumartesi ve pazar günleri şiddetli kar tipisine rağmen hıncahınç doldu. Biletler ayazda karaborsaya sürüldü. Halk, Fransızları sevgiyle alkışladı. Güreşçilerimiz de rakiplerini müsabakadan sonra kucaklayıp sempatilerini gösterdiler. Hakikaten Fran-sızlar, her lkl müsabakada da yenilmiş olmalarına rağmen umumi efkârda çok İyi bir tesir bıraktılar. Esasen onlar da bu İşin farkındalar. Kafile başkam M. Leroy:
— Türk güreş federasyonunun ve Türk halkının bize gösterdikleri yakınlığa ve sevgiye çok müteşekkiriz, dedi.
Konak otelinin 129 numaralı odasında, Fransız güreşçileri ve idarecileriyle konuşuyoruz. Herkes hazır. Yalnız. 52 kilonun Dorö’si yandaki odada öğle uykusuna yatmış. Fransızlar temiz giyinmişler, gülümsüyorlar.
Kafile muhasebecisi ne diyor?
Kafilenin muhasebecisi M. Louls La üren t:
— Neticelerin su götürecek tarafı yok, dedi. Güzel oyunlar, yaman güreşçiler gördük. Bal gibi yenildik. İşin bahane veya mazeret tarafına kaçmak ayıp olur. Biz katiyen müteessir değiliz. Üstelik her bakımdan müteşekkiriz. Mükemmel bir seyahat yaptık. Çok İyi hüsnü kabul ve ilgi gürdük. Dünyanın en İyi güreşçileriyle karşılaşıp ders aldık. Bunların hepsi de İyi şeyler.
— Son zamanlarda kaç maç yaptınız?
— sekiz gün içinde dört maç yaptık. İkisi İtalyanlarla, ikisi de Türklerle. Hayli yorulduk. Hele son gece /inkara takımına karşı çok yorgun çıktık. Amma bunu mağlûbiyetimize mazeret olsun diye değil, sualinize cevap olarak söylüyorum.
— Peki. Greko-Romende sizin en iyi güreş takımınız bu mudur?
— Ne münâsebet? Bu gördüğünüz bir Paris takımıdır, içlerinde yalnız 52 kilonun BLelle‘1 Bordeaux4udur. 52 ve 57 kilolar İçin çok kuvvetli lkl güreşçimiz, ağır sıklet için de iyi bir kaç elemanlarımız var. 52 ve 57 kilonun bahsettiğim Lkl kuvvetli güreşçisi. «Cotfyot» kardeşler adındaki ikizlerdir.
— İkiz mİ?
— Evet. Fransanın bu sıkI letierdekl bu İki şampiyonu ikiz kardeştirler. Sonra gördüğünüz takımdaki 62 kilonun Biell^'lyle 87 kilonun Davldo-vlcl'sl de henüz pek yeni çocuklardır. Tabii zamanla pişecekler.
Antrenör ve hakem M. Guilbert’in mütalâası
Fransız antrenör ve hakemi M. Auguste Gullbert'e döndüm?
— Bizim lkl takımı nasıl
buldunuz?
— Tllrkler teknik bilgileri ve kuvvetleri itibariyle Oreko -Romendc dahi bugün dünyanın herhangi bir takımıyla karşılaşabilirler. Her iki takımınız da çok iyi. Fakat Ankara takımı daha bilgili ve daha kuvvetli göründü bana.
— En çok hangi güreşçilerimizi beğendiniz?
— 52 kiloda Fehmi Büyuk-mutlu, yine 52 kiloda Halit Ba-lamir, 67 kiloda Mehmet Oktav ve 73 kiloda AH Özdemlr. 57 kiloda Nosuh Akarla 79 kiloda , Celâl Atiği saymak lüzumunu
hissetmiyorum. Çünkü onları dünyada tanımıyan kalmadı.
ı — Ya antrenör Nuri Hoca İçin ne dersiniz?
— Nuri, fevkalâde, mukayese kabul etmiyecek bir hocadır. Ben kendim de antrenörj olduğum için bunu Lyl anlıyorum. Nuri Hoca, güreşçilerle konuşmasını, onları çalıştırmasını mükemmel biliyor. ' Bundan başka. karşısına ilk defa olarak gelen bir güreşçi-! nln kabiliyet ve bilgi derecesi 'hakkında son derece kısa bir zaman zarfında o kadar kati /e doğru bir hükme varıyor kİ, İnsan bu adamın bilgisi karşısında hayretler İçinde kalıyor. Nuri Hoca Pariste çok a? kaldı. Fakat biz ondan adamakıllı faydalandık. Bir çok yenilikler Öğrendik. Tahmlnimce Türk güreşçilerinin bugün ulaştıkları şanlı derecelerde de Nurl-ntn büyük hissesi vardır.
— Peki, iki gece içinde gördüğünüz İstanbul ve Ankara takanlarından bir tek’ Oreko -Romen takımı çıkartacak olsanız nasıl bir teşkil yapardınız?
— Yapacağım tasnif, her gü-reşçlnln Greko-Romen bilgisi ve kuvveti hakkında bir kere-cik müşahedeye dayanan bir İntiba eseri olacaktır. Mamafih şöyle bir takım kurardım: 52 kllö: Fehmi Büyüknıutlu. 57 kilo: Kenan Olcay. 62 kilo: Halli Kaya. 67 kilo- Mehmet Oktav. 73 kilo: Ali özdemlr. 79 kilo; Celâl Atik. 87 kilo: Adil Candemlr. Ağır sıklet: Muharrem Candaş.
Avrupa birincilikleri
— Mart ayında Stokholmda yapılacak Avrupa Greko-Ro-men müsabakalarında Türk takımının nasıl bir derece alacağını tahmin ediyorsunuz?
— Muhakkak kİ takım ve fert olarak en lyl derecelerden birini alacaksınız. Fert olarak bir kaç birincilik alacağınızı tahmin ediyorum.
— Ya Fransız takımı?
— Biz bir veya iki sıklette derece alabiliriz.
— Müsabakalara tam takımla mı katılacaksınız?
— Hayır. 87 kilo ve ağır sıklette Iştlrûk etmiyeccğlz. Yatıl atlı kişilik bir takım götüreceğiz.
— Burada bir ay staja kalacak dört güreşçinizi nasıl hazırlayacaksınız?
— Blelle. Verdalne, Chesne-aud ve Davldovlci, İstanbulda kalacaklar. Blelle'ln 62 kiloyu muhafaza edip etmiyeceğl henüz belli değil. Fakat verdalne 67 kilodan 82 ye inecek. Eğer Blelle de bir sıklet inmezse o zaman 62 kilonun bu iki güreşçisinden birini seçeceğiz. Chesneaud’nun 73 kilodan 67 ye düşerek Verdalnc’dcn boşalan yeri doldurması muhtemeldir. O zaman 73 kiloya başka birisini bulacağız. Davldovlci de 87 kilodan 78 kiloya düşecek, bugün 79 kiloda bulunan 34 yaşındaki Brunaud Stokhol-ma gltmlyecektlr.
— Fransada kaç güreş idubü var?
— 70.
Fransız güreşçileri ne diyorlar?
Bu sefer, antrenörle konuşmamızı dinleyen Fransız güreşçilerine döndüm:
l — Şimdi sîzlere soruyorum: , Cumartesi vç pazar geceleri karşılaştığınız Türk güreşçileri
I hakkında ne düşünüyorsunuz?
52 kilonun güreşçisi Dorö hâlâ uyuyordu. 57 kilonun Bmnettlnl'si konuştu:
| — tik gece Kenan Olcay bli-gili ve güzel güreşti. İkinci gece Nasuh Akar daha güzel ve sıkı bir güreş çıkardı. Tuştan zor
' kurtuldum.
I 62 kiloda Blelle:
| — hk gece Halil Kayanın karşısında çok şaşırdım. Çünkü hayatımda bu kadar kuvvetli güreşçi görmemiştim. İkinci gece bir parça kendimi ı topar Uyarak Ahmet Bulut karşısında daha rahat güreştim. Ancak her ikisi de mükemmel I güreşçiler. Burada kalacağım bir ay içinde çok şeyler öğreneceğimi tahmin ediyorum.
67 kiloda Verdalne:
— tik gecenin Mehmet Oktavı, Tevflk Yüceden daha üstün bir güreşçi. Beni öyle yordu kİ ertesi akşam TevfLk Yüce karşısında saçma bir güreş çıkardım ve üstte olduğum halde aynı oyunla iie kere alta düştüm.
73 kiloda Chesnceud:
— tik gece yendiğim Yahya Kalkan kuvvetli, iyi ve tehlikeli nir güreşçi. Fakat o gece şartlarım ve şansım müsaitti, ikinci gece yenildiğim Ali öz-demlrse yaman bir güreşçi,
79 kiloda Brunaud:
ı — tik gecenin Haydar Zaferi kuvvetli fakat tekniği nla-beten zayıf bir güreşçi. Halbuki İkinci gece güreştiğim Celâl Atlkln ne adam olduğunu anlatmaya lüzum var mı? Pariste Nuri Hocadan iki oyun öğrenmiştim. Onlar sayesinde Celâle bir parça dayandım. Üçüncü bir oyun tatbik etti. Yenillverdlm. Amma böylece bir oyun daha öğrenmiş oldum.
37 kiloda Davldovlci:
— tik geçe Rızık. Demir iyi güreşti. Fakat İkinci gecenin Adil Candemlri çok daha kuvvetli ve bu işi bilen bir pehlivan.
Ağırda Gantzer:
— tik gecenin Sabrl Demlr-ayı İyi güreşti. Amma ikinci gecenin Muharrem Candaşma öyle güzel yenildim kİ...
Bunun üzerine kafile başkanı M. Leroy'ya döndüm:
— Türk güreşçilerini Parlse davet etmiyor musunuz?
Güldü:
— Hem de nasıl, dedi. Ben, federasyon başkanınız Vehbi Emreden. Türk takımının Stokholm dönüşü Farlse uğrayıp birkaç maç yapmasını rica ettim. Vehbi bey de o zaman takımın çok yorgun olacağını söyledi. Mamafih biz ümidimizi kesmiş değiliz. Başka bir tarihe de razıyız.
Anlaşılan Fransızlar bizim takımın Parlse kadar uzanmasını hakikaten arzu ediyorlar. Böyle bir fırsatı kaçıracak mıyız? Unutmayalım ki Pariste yapılacak temaslar, bizim için bulunmaz bir propaganda vesilesi olacaktır.
Şahap BAJLCIOÖLU
Üniversiteye kayıt ve kabul
Şubatta yeni öğrenci kabulüne başlanacak
Üniversitenin muhtelif fakültelerinde yeni sömestr usulü öğretim ve İmtihan tâlhnaidameleri bütün hükümleriyle yürürlüğe girmiştir. Bu sebeple sömestr tatiline tesadüf eden şubat ayında muhtelif fakültelere yeniden öğrenci kaydedileceği gibi, her dersin imtihanları da yapılacaktır
Üniversite Rektörlüğü, yalnız Fen Fakültesine alınacak yeni talebe rayısın! tesblt etmiştir. Fen. Hukuk. Edebiyat. İktisat ve Orman Fakültelerine yeni öğrenci kaydı 1 şubatta bavlıyacak, 15 şubatta sona e-recekllr. Şubatta Fen Fakültesinin tıp dalma 63, kimya mühendisliğine 10, eczacıya 6 öğrenci alınacaktır. Diğer fakültelere alınacak yeni öğrenci sayısı tnhdid inmemiştir.
Üniversiteye yazılmak Istlyen Öğrencilerin, olgunluk ve İlse bitirme diplomalarlyle hüviyet cüzdanı örneğini, oturduğu yeri gösteren İkamet kâğıdını, bulaşıcı bir hastalıkla maltu olmadıklarına dair raporu ve 15 Lira İmmatrikülâsyon harcım Üniversite veznesine yatırdıklarına dair olan makbuzu bir dilekçeye bağlıyarak Rektörlüğe müracaat etmeleri lâzımdır.
Tıp, kimya mühendisliği ve eczacı dallarına yazılmak istl-yenlerin olgunluk İmtihan derecelerinin lyl ve pek Lyl olması lâzımdır. Orta dereceliler bu kısımlara kabul edllmlyecekler-dlr.
Yabancı dil imtihanları
Üniversite yabancı dil imtihanları 1 şubatta başlıyacak Ve1 7 şubata kadar devam edecektir.
7 şubattan İtibaren ayın sonuna kadar da fakültelerin asıl derslerinin İmtihanları olacaktır.
RADYO
İSTANBUL RAPYOSÜ
ÖŞİ4 V* Aklkm Pıogrunı
12.57 Acılı* ve programlar. 13.00 Haberler.
13.15 Karıgık şarkı ve türküler (Pl.).
13.30 Dana müılfi (Pl.)
11.50 Şarkı ve (llrkülrt. Okuyan: Rıiat Bay bar*. Çalanlar: Hakkı Derman, Şerif İçli, SaUhad-dln Pınar.
14.30 "Ev kadını konupnai- - «SOI Çocukunun beslenmesi ve bakımı» Hazırlayan: MeUhal Akko-yuniu.
14.40 Bflyflk orkaetT» eterleri (Pl.). 15,00 Programlar ve kapatıl*.
17,87 Açılış ve programlar, 18.00 Dans ■nUzigl (Fİ .)
1850 General Kâzım Karabekir hakkında konuşma.
18.30 Karıgık hellf millik (PL).
18.40 Saz eserleri «Kemençeyle». Çalan Kemal Niyazı Seyhun.
19,00 Haberler.
19.15 Hafit orkestralardan melodiler Ol.).
İBZS Piyano aoloları. Çalan: Valstın Mazlum.
19.45 Şarkı ve türküler. Okuyan: Necini Rıza Ahııkan. Çalanlar: Şa li Ifilay. tucddin ökle. Cemal Cümbüş
2U.1S Temeli.
21.15 Faul heyeti konseri «Setâh faal».
12.00 Küçük orkestradan melodiler. 2220 Dans mUzlgl (Pl.)
25.45 Haberler.
23.00 Dan* mütlgl İPİ >.
23,13 ÇcşllU hattr gere müziği (Pl,).
23.JÛ Programlar ve kapanış.
ANKARA RADYOSU ÖŞta ve aksam Drogremı
13,28 Açılı} ve program
12.30 M. S. ayarı: Şarkılar ve 1Ür-küler, .
13.00 HabcTler.
13.15 Radyo salon orkestran.
13.30 öğle Gaıctcrt. .
13.45 Radyo raton arkoitrasuıın devamı.
14,00 Akfun programı, hava raporu ve kapanış.
1?,5« Açılış ve program
18,00 M. S. ayan ve incesaz (Ussak faştı).
18.45 Piyano ile car parçaları (PL). 19.00 M S ayan ve haberler.
19.15 Geçmiçte Bugün.
19.20 Yurttan Sesler.
19,4} viriüor-iar (PL).
29.15 Radyo Gazetesi.
20,10 Serbes Saat.
20,35 Tamburla sa.z eserleri CM. Ce-mU).
20.50 Halk türküleri.
51,00 Konuşma (Hindıslan Cumhuriyetinin ilânı münasebetiyle).
21.15 Hint müziği (Pl »
21.» Dans mütlgı (PL).
31.45 Sağlık SuU.
22,00 Müzikseverin Saati
22.45 M. 3. ayarı ve Haberler. 23.00 Program ve kapan**.
YARIN SABAHKİ PROGRAM
7,jo M. s. ay sn.
731 Hatif müzik (Pl.)
7,45 Haberler ve hava raporu.
8,99 Türküler (PL).
8.15 Filim müzikleri İPİ.),
8.25 Günün programı
8,30 Çejllll mUılk (PL).
9,W Kapantı.
Gazete havadislerin den birçoğunu an Uy ama z hale geldik. Remizlerle ifade edilen isimlerin içinden çıkmak imkânsızlaştı. Vaktiyle bir tek (Cuhuriyet Halk Partisi) ismi vardı ve aynen yazılırdı. Tek partiden çok partiye geçip de birbirinin ardı sıra Demokrat Parti, Millet Partisi. Milli Kalkınma Partisi vesaire gibi yeni yeni parti isimleri peyda olunca remiz modası başladı C. H. P., D. P., M.P., M. K. P. derken modanın sirayet sahası genişledi, diğer resmi ve hususi müesseseler, cemiyetler, ticarethaneler, imalâthaneler, bilmem ne haneler remiz usulünü benimsediler. Her gün gazeteleri a-çjyorum. Şehir haberlerinin içinde yan yana dizilmiş bir sürü harfler ve noktalar dolu.
«(M. T. B .C. D.) kongresi», «(E. L. K. P.) hakkında hazırlanan rapor», 3(T.T.R. Ç. F.) Genel Müdürü şehrimize geldi» ((A. C. D. E.) nin dünkü toplantısında hararetli tartışmalar oldu», «(K. K. M. S. G.) Kurumu-nun cay ziyafeti», «(ü. İ. Ö. J. H.) Derneğinin bir yıllık faaliyeti» ve ilh...
Bu remizlerden birçoğu ya ecnebi lisanlardan alınarak veyahut öz Türkçe diye uydurularak dilimize sokul* muş kelimelerin baş harfleri olduğu için anlaşılamıyor. Altlarına birer de lügatçe koymak lâzım.
Harf ve nokta remizlerin* den maada yeni kelime modası da alabildiğine genişliyor. Dilimizden Arapça, Farsça kelimeleri atalım, yerlerine öz Türkçelerini koyalım diyoruz, fakat bunda da ifrata, züppece gayretkeşliğe kapılıyoruz. Arapça-yu Farsçavı tasfiye ederken gayretkeşlik telâşiyle ölçüyü şaşırıyoruz, Türkçe kelimeleri de kaldırıp yerlerine yabancı lâkırdılar tıkıyoruz. Nutuklar, beyanlar, makaleler İngilizce, Fransızca kelimelerle gûya süsleniyor, fakat Türkç elikten çıkıyor, değme Türkün anhyamıya-cağı bir acayip şekil alıyor. Bilen de. bilmîyen de ağızdan kapma, kulaktan dolma yabancı kelimeleri rasgele kullanıyor.
Son zamanlarda dilimize bir de «Tekstil» lâfı yapıştı. Her gün ezetelerde okuyoruz: «Tekstil sanayii», Teksti] işçileri». »Tekstilden ayn-lanlarm sendikası».
Nereden çıktı, kim getirip dilimize musallat etti bu çetrefil Frenk lâfını? Bunun Arapçası «mensucat» tır, öz Türkçesi de «dokuma, dokumacılık» tır. Dilimize yerleşmiş, kökleşmiş olmasına rağmen haydi «mensucat» ı Arapça diye atalım. Fakat «dokuma, dokumacılık» kelimelerini Tür-kiyenin hiçbir tarafında an-lamıvan, bilmiyen, kullan-nuyan bir tek Türk mevcut değildir. Şu saf. temİ2. ös beöz Türkçe kelimeyi bırakıp da tekstil lâfını gevelemeğe yeltenmek züppece gayretkeşlik değil de nedir? Lâubaliliği bırakalım, dilimize biraz saygı gösterelim.
Cemal Refik
Et^iatleri
Et müdahale satışları bu yıl yapıl mıyacak
Geçen sene bu aylarda et flütleri gene yükselmişti. O samanlar Tlcatet Ofisi müdahale satışları yaparak fiatlerln fazla artmamasına çalışmıştı.
Bil âhara Ticaret Bakanlı», büyük şehirlerde et tanzim satışları İşini Toprak Mahsulleri Ofisine vermişti.
Et fiatleri yükseldiği bugünlerde Toprak Mehsullerl Ofisinin müdahala satışlarına başlayıp başlamıyıicağıru tetkik ettik, Ofisten bu sene müdahale satışlarının yapılmıyacağuu öğrendik.
"TURALj
ÖKSÜRJGtHEŞERİ


MÜZİK
Milletlerin Garip Adetleri
Piyanist Wilhelm Kempff Beethoven resitali
Büyük Alman piyanisti Wil-bcim Kempff 1 bu yıl gene aramızda bulduk. Geç ensene İstanbul Şehir orkestrası eşliğiyle verdiği konserlerde Beethoven'in piyano konçertolarım bize dinletmiş, hepimizi sanatına hayran bırakmıştı. Geçen akşam (23 ocak 1950 pazartesi) Saray sinemasında olnleylclle-rine sunduğu, gene dâhi bestecinin uç sonatı İle, sanatının yüksekliğine bizi bir defa daha inandırdı.
Sanatkâr vardır ki İlk temasta bizi büyüler, gözlerimizi kamaştırır, bizi hayretten hayrete dil çürür. Fakat onunla karşılaşmamız sıklaşınca yavaş yavaş sihir bozulur Uk hayranlıktan eser kalmar. Bu sınıfa gLren nicelerini gördük!... Dinleyiciye dinlenme imkânı vermek lüzumunu duydular!... Ve gene sanatkâr vardır ki üzerimizde bıraktığı kuvvetli tesiri her defasından perçinler, kökleştirir... Piyanist W Kempff bu İkinci nnıf sanatkârlardandır.
Alman piyanistinin programında büyük bestecinin üç yaratış devresinden, seçilmiş üç sonat
Kempff mevzuun ağır başlılığını duyan, bu eşsiz sahifele-rLn asilliğine tercüman olmak Lstlyen. bir sanatkâr heyers-nlyle eseri İçinden kavrayarak ve içinden duyarak ifade etti.
Çinde nişan » evlenme,
Bazı yanlışlıklar — Süleyman Çelebi’ye atfedilen beyit — Abdülâzizin
Abdülhamidin avdeti hakkın d aki yazı
hal’i
Programın üçüncü sonatı, AlmanyalIn cWaldstein sonatı» adiyle şöhret bulan vc bilinemez ne sebeple «L'aurore» diye ad takılan do mojûr op. 53 sonatıydı. Bu eser 1804 yılında bestelenmiş ve kont Waldstcln’e İthaf edilmiştir. Virtüözlüğü yer veren İlk Allegro’yu piyanist W. Kempff parlak bir teknikle ve bu sahifelerin terennüm eden mânasıuı belirterek çaldı. Sonatın ikinci kısmında «Molto Adaglo» yu ifrata vardırmadığını v? böylece bu nefis sahi t ey e can sıkıcı bir mâna giydirmekten dalma uzak kaldığını memnuniyetle gördük. Finale in teması, pek sade. pek basit, pek saf bir motif Lir. Bununla beraber bu temanın Beethoven’» İki yıllık bir çalışmaya vc yazıp bozduğu 200 den fazla taslağa mal olduğunu söylersek, cn küçük, en ehemmiyetsiz bir notanın bile bu bestecinin eserinde na-vardL Birincisi op. 7. mİ bemol S11 bir değer taşıdığını izah majör sonatı 1796 yılında tab'e- etmiş oluruz, dilmiş vc kontes Eabette de. Kcglc-vics’e ithaf edümlştir. Bu eseri tek başına bastırmakla, Beethoven bu sonata verdiği ehemmiyet! anlatmak istemiştir. Hakikatte bu sonat, bir yıl Önceki sonatlarına kıyasla daha zengin ve dana çeşitli bir beste örneğidir. Baştaki Allegro ne kaadar ir.ee, zarif ve , neşeli ise, Roııdo da o derece , şen bir mâna taşır Ortadaki, Largo, bestecinin vâsıl olduğu tefekkür olgunluğunu gösterir; tesirli kudretiyle dinleyiciyi kavrar.
Programdaki ikinci eser, bestecinin son yazcügı sonat, do minör op. 111 idi. W. Kempff in çaldığı ilk sonatla bu sonatı, bir çeyrek asırdan daha geniş bir Jâsıia ayırır Bu eserin iki kısımdan İbaret olduğu göz önünde tutularak tamamlanmamış bir sonattır düşüncesi bir zamanlar kabul görür gibi olmuştu. Haris von Eulow eserin tam ve mükemmel bir organik büıün teşkil ettiğim haklı olarak iddia ve İspat etmiştir Büyük Alman bestecisi Wagncr bu sonatın iki kısmım Rubinstein'a şu yolda izah eder; «İlk kısım, onun acı ve ıstırapla yoğurulan İradesi ve kahramanca arzu ve emelleridir. İkinci kısınma kemale vâsıl olan İnsanın sükunet bulan, durulan iradesini buluyoruz.»
Piyanist Uk çaldığı sonatta ezeli bir gençliğin içinde pırıldayan. ümit ve neşe fışkıran motifleri, teknik ve llade İmkânlarım kullanarak yeniden yarattı. Bu eserde istikbalin şan, şeref ve aşk vadeden İyimserliğiyle genç besteciyi âdeta kendinden geçmiş buluyoruz. Piyanist, Beethoven'in bütün bu duygularına ortak oldu. Sonat op. 111 de eserin azametli mimarisini kavrayan piyanist, eseri süsliyen her rengi arayıp bulmakla da dikkati çekti. W.
boşanma sebepleri
Nişanlısı ölen kız onun ruhile nikâh lanır, hayatı boyunca dul kalır
Her hakkı mahfuzdur
Semflı Mümine S.
Piyanist Wilhclm Kempff. büyük hem şer isi Beethoven'in eserini en İyi tanıyan sanatkârlardan birisidir Bununla beraber buna «ihtisas» mânam verilmemelidir. Musikide «ihtisas», İcracı sanatkârı kısırlığa götürür. W. Kempff konserinin sonunda bis olarak çal-[dlğı Mozart ve Schumann'ın üç parçaslyle; Beethoven’in tefekkür ve murakabeye varan geniş ve asil hatlı bh Adaglo'-sundan sonra. Mozart’ın bir marşına (Alla turca), yahut Schumann’ın küçük bir parçasına ne dereceye kadar nüfuz edebildiğini gösterdi Büyük piyanistin çaldığı nüyîık küçük her eser, hakiki mânasına, hakiki ifadesine kavuşuyor.
Fikri ÇİÇEKOÛLÜ
şwe@
azannrtşttK,
MUAMMER KARACA OPERET.
- y Maksimde
Saat 20.30 da
Si)
SİZİN SOKAK
Matineler: Cumır tesl nazar 15 te Pazartesi Akşamı Kadıköy Opera’da
Çinli kızlar evlendikten sonra erkeğin evine gider ve kocalarının ebeveyninin evinde ikamet ederler; bu suretle gelin olarak bir Çin evine gelen kadınlar, çok defa fena muamele görürler; oillıasşa kaynanaları tarafından gayet ağır hizmetlerde kullanılırlar ve cefa görür ler. Bu olaylar dolayısiyle birçok yeni gelin olan kızlar bu eza ve cefaya dayan amıyarak İntihar ederler. Hattâ Güney Çinde genç kızlar arasında «Altın renkli alâiml sema cemiyetli namlyie bir gizli cemiyet vardır ki bu cemiyetin âzası o-ian genç kızlar, evlenince başlarına gelecek olan eza ve cefayı göz önünde bulundurarak, intihar etmeği tercih ederler ve hiç bir zaman evlenmemeyi ahdetmişlerdir.
çinde evlenmezden evvel nişanlanmak lâzım gelir; nişan dahi kolay kolay bozulamaz. Bunun için tüyük müşkülât ve para sarfı lâzımdır. Bir genç erkek nişanlı olarak öldüğü takdirde, nişanlısı olan ıuz. erkeğin ailesinin malı olarak katır ve dul telâkki edilir. Ve gayet garip bir âdet de nişanlı kızın ölen erkeğin ruhiyle nikahlan-masıdır.
Bu ruh, erkeğin tallûkatından bir kadın tarafından el üstünde taşınan bir tepsi ile temsil olunur. Bu tepsi nikâh merasimini mütaakıp ailenin atalar mihrabına konulur. Nikâh merasimi nişanlı erkek hayatta 1-m İş gibi hareket olunur. Nikâhın üçüncü günü, ölen nişanlısının ruhiyle evlenen gelin, matem elbiseleri giyer ve hayatı boyunca dul olarak kalır ve kendisine bir erkek evlâtlık edinir, bu erkek evlâtlık da ölenin soyadının defamı ve aynı zamanda atalara karşı lcab eden mukaddes vezaifir. ifası içindir.
Evlenme resmi
Çinde evlenme merasiminde, gelinle güvey karşılıklı hediyeler teati ettikten sonra, gelinliklere bürünmüş olan genç kız. gelinlere mahsus tahtırevanla güveyin evine büyiik bir alayla naklolunur: gelin, güvey eve gelir gelmez, evvelâ büyük ana ve babalarının önünde diz çökerler, bunu mütaakıp ana ve babalarının önünde diz çöktükten sonra, atalar mihrabının önünde dahi hürmeten tekrar diz çöker ve gelin güvey aynı kaptan olmak üzere münavebe ile pirinç şarabı İçerler; bu suretle nikâh kıyılmış addolunur. Çinli kadının istikbali bu suretle katiyet kesbeder. O, kocasının ve onun ailesinin esiri gj-
Tefrika No:
heyecanı yakıştırdım Ama, sakın ha bunu bir ihtar sayıp yine somurtmağa başlamayın, emi?
Doktorun elini tuttu; ve kaçmasından korkulan bir kuşşea-ğızı okşar gibi okşadı:
— Hep böyle olunuz. Şu andaki gibi munis, heyecanlı, samimi, sevimli... Fakat yalnız bana karşı... (Bekleme odasına doğru bir işaret yaptı) Başkalarına karşı değil... Onlar İçeri girerken deminki gibi başınız önünüzde... Hiç birine tenezzül etmeden soğuk soğuk, resmî resmi. ciddî ciddi... Çur.tü, ahlâkçı şöhretiniz...
Bu gevezelikler, doktorun kafasında iki aydanberi üstüste birikmiş kara bulutlan bir kanat darbesiyle rtağıttvermişti. Manevi göklerinde ıçıklar belirdi. Keyfi yerine geldi; ağzının muntazam çizgilerini belirten güzel tebessümü Uc gülüyor. Yerinden yavaşça kalktı, bir koltuğa oturdu.
Nazlı, hâlâ ayakta çırpınıyor. Yaratabildiği bu müralt havayı bozmamak için büyük bir gay-
ret sarfederek tuhaflıklar yapmağa uğraşıyor ve kendi kendine:
(— Gülecek vc güldürecek bir vaziyetim olsa bari.» diye söyleniyor.
— Nasıldı o mısra, doktorcu-ğum?... Güleriz ağlanacak vaziyetimize...
Osman Ömerli, tashih etli:
— Vaziyetimize değil, halimize... Neymiş ağlanacak halimiz?... Hem senin gibi akıllı, iyi ve iradeli kızlar, muvakkaten müşkil vaziyetlere düşseler bile, iradeyi cüziyelerinl kullanırlar, İşin İçinden sıyrılırlar. Sana da öylesi yaraşır.
Nazlı, kocaslyle, sabahleyin aralarında geçen aıbedeyi hatırladı. Mübalâğalı şekilde İç geçirdi:
— Siz ne diyorsunuz, doktor-cüğum? Ben zaten yalnız iradem sayesinde kurtuluyorum, size verdiğim sözde durabiliyorum. Fakat artık İradenin cüzisi kâfi gelmiyecek gibi... Sizin iradenizin de benimkine ilâ vesl lcabedlyor.
Kelimeleri güçlükle yutkundu. Birdenbire sapsarı kesildi.
Doktor, onun tereddüdünde
ir ay olmadı, bir yazı o-kumııştıım. Tûrklerin İlk defa Rumeli kıtasına geçmelerini tasvir eden bir resim münasebetiyle yazılıyordu. Ve Mevlidi Nebevi müeUlml Süleyman Çelebi hin bunu bir keramet sayarak (... Keramet gösterip halka, suya seccade salmışsın — Yakasın Kümelinin desti takva ile almışsın...> beytini söylediğini ilâve! malûmat ediyordu.
ve güvey
Çeviren:
| Hami BEKEM
L.______
bi yaşamağa mahkûmdur.
Yani bir Cinli İçin evlenince karısı onun hayat arkadaşı değil, erkeğin ve evinin esiri olarak muaraele görür ve hattâ kendisine dayak dahi atılır Kadın, kocasına birkaç erkek evlâ* doğurursa zamanla hürmet görmeğe başlar ve tabii zamanla erkek evlâtlar da o eve gelin getirmeğe başladıkları andan itibaren, artık o evin hâkimi ve kayınvalidesi sıfatlyle hürmet görür.
Çinde boşanma hakkı yalnız erkeğe tanınmıştır. Erk eki ar de sekiz muhtelif sebep dolayısly-le karılarından ancak boşanabilirler.
1 — Erkeğin ebeveynine karşı kadının nörmelsizllği;
2 _ Kısırlık;
3 — Zina:
4 — Anlaşanı amozlık;
5 — Kıskançlık:
6 — Sari «e ağır hastalık;
7 — Gevezelik;
8 - Erkeğin malından yapılan hırsızlık.
Çin kadını 1873 senesinden beri boşanma hakkını elde ede-
bilmiştir. Boşanmak istlyen kadın, babası veyahut taallû-katı delâletiyle ancak mahkemelere boşanmak için müracaat edebilir. Peking’de Avrupai» arkadaşlarımızdan bir zat hatıratında Çinli kadınlar hakkında aşağıdaki yazıyı veriyor:
Bir ziyafetteyiz; ilk olarak balık yemeğini yedik, sıra tavuğa gelmişti; telefon acı acı çalmağa başladı. Arkadaşımız doktorun yemekten kalkmasiy-le telefonda konuşması çok sürmedi, geri dönerken beyaz iş gömleği sırlında İdi; hademe de doktorun arkasından paltosunu (Arkası 1 uci sahi tede)
Meşhur ve muhterem Süleyman Çelebi, Sultan Osm anın kayınpederi meşhut (Şeyh Üde-haii ı nin hafidinin oğludur Babası Sultan Birinci Muradı Huçlarıvencllgâr'ın vezirlerinden Ahmet Paşadır. Onun pederi de Şeyh M&hmuttur Şu hakle Şeyh Mahmud Efendi Şehzade Süleyman Paganın büyük dayısıdır. Süleyman Çelebi. Yıldırım Sultan Bayezit zamanı saltanatında hür.kâr imamı olmuştu ve büyük şehzade Emir Süleymana imamlık etmişti: LÛtfu müsahabetine mazhar oluştu-
şehzade Süleyman Paşanın Rumeli kıtasına geçişi (758 tarihine müsadiftir. Ve Emir 8ü-leymamn. vefat etmesi (814) senesinde vuku bulmuştur. Binaenaleyh Süleyman Çelebinin bu İdrâk ederek o beyti olman elbette İri gayrivarittir. Beytin en sahihi de böyledlr:
Velayet gösterip halka
Suya seccade salmışsın Yakasın Itumellnin desti takva De almışsın.
Hem bu beytin kaili Süleyman Çelebi değildir, büyük babası Şeyh Malım ad Efendidir. Cenabı Hak cümelslni garikı rahmet eylesin.
Bir zühul daha
Sultan Abdülâzizin hal'inde Seraskerlik mevkiini Hüseyin Avnl Paşa işgal ediyordu. Bir yazıda okuduğum gibi Red.f Paşa veya bir başkası değil-Sadaret mevkiinde de Mütercim Rüştü Paşa vardı. Şeyhülislâm ise Sultan Azizin imamlığından neşet eden Haşan Hayri Efendi idi. Bu bahisler yazılarda ve kitaplarda çokça geçtiği için, burada bir dana tekrar decek de-ğllfan. Yalnız şunu hatırlatmak1
İstiyorum ü hal inden sonra btt padişahın vefatı keyfiyeti bit muamma kalmaktan kurtulamamıştır. Şarabını ancak Cenabı Hak bilir, demekten başka bir şey söylememek mâkul olur.
Hal'den sonra Kanunu Esasinin ilânı meselesinde fevkalâde müşkülâta duçar olan Mithat Paşa, Hüseyin A imi Paşadan hattâ Mütercim Rüştü Paşadan bihakkm şikâyet ve tazallüm etmiştir. Bunun böyle idüğünü o devri yaşıyanlann salâhiyet— illerinden kaç defa kulaklarımla içilmiştim. (... Bir mecmuada İkinci Sultan Abdülhamidin Selânlkten avdetine dair olan yazıda dahi fazla zühul edilmiş olduğunu gördüm. 21, 24 38 şubat ve 3, 7 mart 1849 tarihli Akşam gazetemizde (müşarünileyhi Selânikten getirmeğe giden Damat Mehmet Şerif Paşadan aldığın en doğru haber üzerine bunun tafsilâtım yazdığım için, muhterem karilerimin merak ederlerse bu a netliğim nüshalara iltifat etmelerini İşaret ederim...). S. M. S.
* Fenerbahçede Burun gazinosunda oturan Aııdon isminde biri, Kalamış «skelesi civarında tu tekle avlanmakta iken, bir aralık tüfEğinden fırlayan saçmalar, Ka'amış vapur iskelesine İsabet etmişse de insanca zayiat olmamıştır, a^-don hakkında icabeden kaı.unl takibat yapılmaktan^.

i«l»nbul Belvcftycvt Ş
Bu akşam Saat 20,30 da
ORAM Kİ*MI
TEBEŞİR DAİRESİ Yazan: Klabund Türkçeri: M. Barir
KOMEDİ KISMI
KAYSERİ GÜLLERİ
Türkçesi: Hüseyin Suat ve Münir Nigâr
Para ite» *Msam)an Otat Kırm ır.r.* Spil ak-uunLarı Koraeıı Kınamda Wmsıl toktur Cumartesi ve çarşamBa günlen l«.» Oo Cocu* Tiyatrosu Pazar (ünleri matine 15Jb da
KaiERIEVE 0151
/VİMAL MMMAÛPAU -
° 5 AŞK ve MACERA ROMANI
yeni bir tenllkeU itiraf sezdiği için bir müracaatçıya rahmet kapışlarını kapatmış zalim bir hükümdar gibi, yüzünün ifadesini mânâsız bir duvar haline getirdi. Ve, Nazlı, tu aşılmaz, kırılmaz. delinme?., geçilmez duvara başını sarpmışçasına sendeledi. Biraz soluk alıp yeni bir bücunıa geçmek için kuv vet toplamak arzusuyla o da bir koltuğa oturdu. B:ı arada da, doktora, alaturka hürmet itiyadını unuttuğundan, taburenin üzerinde duran paketten bir sigara aldı; gayet alıştan bir hareketle dudaklarına götürdü; tam çakmağı çakıyordu ki, pot kırdığını farkediveıdl:
— Yani artık evlendim de— Ayıp sayılmaz diye düşündüm.
Osman Ömerli, böyle bir anda Nazlının sigara İçmesine
tenkidçl dilini uzatmıyacak kadar tedbirli: onun havaya salıverdiği dumanlan seyrediyor.
— Dok torcu ğum. buraya» niçin geldiğimi merak ediyorsunuzdur belki...
Yine durakladı, yutkundu. Geçen her an, cesaretinden birazını daha alıp götürüyordu.. Vc artık onun yüzüne bakmak kuvvetini dahi kendinde bulma yamk gözleri, yerde serili halının desenlerinde mırıldanıyor:
— Dersiniz ki, siz insan, kendi talihini kendi iradesi ile tâyin edebilmeli, dersiniz... Fikirlerinde, hareketlerince samimi olmamak hem çlrlrin, hem de ahlâksızlıktır dersiniz, Onun 1-çln ben de sizin söylediklerinizi arlık tatbik edeyim, diyorum... Yani, zincirlerimi kırayım... Çünkü, bu bağlarımdan
ÖLÜM
Şemsi Molla torunu emekli binbaşı müteahhit Cemal Ku-yaş hemşirezadesi Galatasaraylı:
ŞEMSEDDİN MLTHTAR AND vefat etmiştir, Cenazesi bugün (26/1/950 Peışembc günü) öğle namazını mütaakıp Teşvikiye . camiinden kaldırılarak Feriköy I mezarlığına defnedilecektir. Va-I siyeli üzerine çelenk getirilmemesi bilhassa rica olunur Mevlâ garikı rahmet eyliye.
....
Bu Pazar Saat 11 de
SARAY Sinemasında
Meşhur Piyanist KEMPFF’in Veda Resi!-
Tamamile yeni programı
Biletler SARAY
Sinemasının Gişesinde satılmaktadır.

birinin siz de aleyhin deşiniz... öbür bağıma gelince... Ah, dok toreuğum, size bunu itiraf etmektense ölmeği düşündüm. Düşündüm ama yapamadım... Yine sizin yardmuıız: istemeğe mecburum.
Nefes nefese sustu; sonra gülümsemece cabalıya:ak ilâve etti :
— Pek çapraşık konuşuyum. Fakat söylemiştim ya. daha açık konuşmama bana verdiğiniz ahlâk dersleri mani... Halbuki, ahlâk derslerinde, samimi de ol dediniz... Nasıl işin içinden çıkacağım?... Size nafıl diyebileceğim?... Dok toreuğum, bilseniz...
Birdenbire gençliğinin verdiği çeviklikle fnladı doktorun yanı başımı, koltuğunun dibine çöktü. Kollarım beline dolaya-
Kadıköy SÜREYYA Sinemasında
Bu Akşam
Yılın 2 muazzam liimi birden
— ORMANLAR ASLANI BCSTEJt GKABBE — EHANCES DEE 2 — MÖSYÖ VERDU
Büyük Yıldız ŞARLO’nun Son Zaferi
1
rak güzel yüzünü onun yüzüne kaldırdı:
— Doktorcuğum. CemilLe iki aylık işkence art'k elverir... Müsaade edin de ba kâbus nihayet bulsun... Böyle sizin yanınızda, sizin dizlerinle dibinde, şirin himayenizde jenl hayatımız başlasın... O vadettlğüüz cennet hayatımız...
Atom devrinde, nebatların, kısa zamanda tohumdan ulu ağaca doğru süratli bir inkişaf geçireceğini söylüyorlar. Görie görülür, elle tutulur şekilde o eski korkak, mini mini, bacaksız kız çocuğu da, doktorun diz lerlnin dibinde, aşk güneşinden hayat bulmuş gibi eyle süratle büyüyor, uzayor, yükseliyor: gözleri, dudakları harikulade vc mukavemet edilmez meyvalar gibi doktorun elini uzatsa hemen alıvereceği yerlere kadar gelişiyor, gelişiyor Acaba. Adem, peygamberken memnu meyvaya nasıl mukavemet edememiş?... Hayat bir tekâmüldür. Âdemden bugüne, elbette, daha deriye doğru adımlar atılmış olmak lâzım gelir. İrade sahasında da, ahlâk sahasında
da, hırsları yenmek sahasında da—
Osman Ömerli, feleğin yaman bur imtihanına maruz kaldı. Havva’nın ruhu merakla bakıyor, Ve şeytan, bir yılan haün de damarlarında Karanıyor. O Lse, kendini, tekâmülün son merhalesi saymakr&aır. Aşkın ne büyük bir varlık olduğunu bilmekle beraber iradeye hükmetmenin daha büyük bLr kıymet olduğuna knnıa'r. Akıl ve hırs cenge tutuştu. O akıl cephesinde hırsa vuracak. Bo arada, varsın aşk da darbeyi yesin... Yazık oluyor ama, neylersin?...
İki eliyle Nazlınıu omuzlarına bastırdı; onu. halinin üzerine çökertti:
— Otur! — dedi
Ve kendi sesi, kulaklarına, vaktiyle «Salome» piyesini dinlerken, sarnıçtan akseden Yıkananın sesi gibi geldi: «Yıkıl Bâbil kızı* Dünyaya şer Kadınla geldh.
Havasını buldu. Bu bavadun cıkmıyacak. Meydan muharebesini kazanmış bLr cengâver edasıyla tahtında oturur gibi koltukta oturuyor
(Arkası var;
Bugün yeryüzünde yeni bir Sovyetler -1 Nylon çorapların yüzde
■ • t I v -X- 1 Afi ■ 11İIMA»İM («MnilillKMIMIm
cumhuriyet doğuyor
Moskovada bir anlaşma imzası bekleniyor
901 burada yapılıyormuş!
320 milyon nüfusu olan Hindistan’ın veni Anayasası ve başlıca hükümleri
New - York 25 (Kalen) — Çin kızıl lideri Mao Tse Tsung ile Moskovada kızıl lider ara-ajnda bir anlaşma İmza edilmesi beklenmektedir. Fakat Mao Tse Tsung'un Moskova’da tahminlerine de üstünde kaimi? olması bazı güçlüklerin çıktığına ve bunları halletmekte zorluk çekildiğine delil addedilmektedir.
Siyasi yorumcular Mao Tse Tsung'un Moskova seyahati münasebetiyle «unlan söylemektedirler:
«Şimdiye kadar hiç bir peyk lideri Moskovada bu katlar u-«un zaman kalmamıştı. Şimdi azledilmiş olan Mareşal Tito 1945 senesinde Sovyet başkentine gidiyor ve bir hafta kalıyordu. Ertesi sene Tito aynı şehirde İki hafta kalıyordu.
Mao Tse Tsung’dan fazla Moskova’da kalan tek peyk lideri Bulgar Başbakanı Dlmlt-rov olmuştur. Fakat Dlmltrov Moskova yakınlarındaki bir sanatoryumda iki aydan fazla kaldıktan sonra dünyaya gözlerini yummuştur.»
Fakat bütün bu çoraplar“Hakikî Amerikan Nylon,, diye satılıyor! — Hindiyi ağır getirmek için baş vurulan hile — Hile-
kârlarla sıkı mücadele
lâzım
Bir taraftan anayasa hazırlanırken diğer taraftan da iltihak eden mm takalarda eyalet usulü idare şekilleri yerleşmeğe başlamıştır. Bu suretle anayasada Hindistan Devletleri yerine Eyaletler kelimesi bunları tamamlle İhtiva etmektedir.
| I
İma] edüeı» NyU» çaraplar stülenmek ürere kalıplara çekilirken
«Haklki Amerikan Nylon» diyerek sağlamlığını methettikleri bir kadın çorabını satın alan ahbabım anlattı: Altı buçuk liraya aldığı çorap, daha İlk giyişte yukarıdan aşağıya kaçmış!...
(— Bu kaçığı tutturmak üzere gittiğim bir tâmlrdde, dedi, bana şayanı dikkat malûmat verildi. Meğer, piyasada «Hakiki Nylon» diye satılan kadın çoraplarından yüzde doksanı îs-tanbıılda yapılıyormuş!—»
Dükkânının bir köşesine o-lurltuğu bir kıza, çorap kaçıklarını tutma İşini veren ba tamirciye ahbabımla birlikte gittik. Dükkân sahibine (Hakiki Amerikan Nylon» diye satılan çorapların yüzde doksanının yerli malı olduğu hakkındaki sözünü hatırlatarak, bunun ne dereceye kadar doğru olduğunu sordum:
t— Yüzde yüz doğrudur. Dedi ve ilâve ettiî Arkadaşmız-n t âmir İçin getirdiği çorabın aynını ben de satıyorum. Bu çorabın ithal malı olan kamı sadece Nylon ipliği ile çorabın 1-çlne konduğu şu Jelâtln kâğıttan yapılmış matbu zarfıdır Size de tekrar edebilirim kİ. şimdi İstanbuld* «Hakiki Amerikan Nylon» diye «atılan çorapların yüzde doksanı burada yapılmaktadır.*
— İpliği hariçten getirilse bile Nylon çoraplar burada yapıldığına göre. «îstanbulda yapılmıştır.» etiketini taşıması 1-cab eder.
Bu mütalâamı gülümslyerek karşılıyım dükkân sahibi:
(_ Haklısınız amma, dedi, bizde yeril malına İtibar eden yok! O kadar ki, halkın yüzde doksan beşi- yeril malından çürük de olsa ithal malına rağbet ediyor. Bunun için esnaf da hileye beş vurmakta kendini hakir görüyor. Burada imal edilen Nylon çoraplarını Anı er ikada ve İngiltercde sureti hususi yede yaptın imiş jelatin zarflar İçinde satışa arzetmek de bundan Heri geliyor.»
İpliği ve zarfı ithal malı olup çorabı burada yapılan bir am-bnlâjı önüme koyan dükkân sahibi:
«— Araym. diyor, şu zarfın üstünde çorabın tstantralda dokunduğuna dair bir tek kelime bulabilecek misiniz?»
Zarfı evirip çevirip bakıyoruz ve «Hakiki Nylon» dan başka bir şey göremiyoruz!
Halkın yerli malı yerine ithal malına rağbet ettiği haklındaki mütalâalarında İmalâtçıları hakli görerek onların bu yolda faaliyetlerine göz yummak, hilekârlığı teşvik etmekten boşlu bir işe yaıamaa Ticaret hayalında ne kadar dürüst olursak, memleketin İstifadesi dc o nis-

tanzim etmek o kadar da kolay bir mesele değildir. Dünya üzerinde bu kadar geniş bir ölçüde seçimlere kalkışan başka bir memleket bulunduğunu tahmin etmiyorum.
Bazı rakamlar
Bu seçim İşinin şümulü hakkında bir kaç rakkom vermek her halde faydadan hah olmı- , yataktır. Yapılan hesaplara ' bakılırsa, eyaletlerdeki Teşriî Meclislerde 3.600 üye buluna- ( çaktır. Bunlar da hemen he- , men ayni miktar intihap dairelerinden seçileceklerdir. Diğer taraftan Halk Kamarası için 500 üye seçilmesi lâzımdır. Devlet Şûrası İçin de 220 üye lâzımdır. Şu hesaba göre lâakâl 4.500 üye 4.000 intihap dairesinden seçilecektir. Şimdi bir de oy sahiplerinin listesinin
Teni Hint anayâxası bugün. >6 ocak 1960 de yürürlüğe girt- I yor. Yeni anayasa mucibince t Hindistan Demokrat bir Cum- I huriyet olmaktadır, 35 ay geceli gündüzlü hummalı bir faaliyetin majısulü olan kanun I 395 maddeden mürekkeptir.
Hazırlık esnasında hemen bû- : tün memleketlerin anayasaları gözden geçirilmiş, bilhassa A-me.ıka, Fransa, Kanada, Avusturya ve İsviçre anayasalarından istifade edihnlçtir.
Anayasayı hazırlayanlar a(-rasında kadınlar da vardı. Buniazm başlıcaları, istiklâl mücadelesi esnasında kadın, hareketlerinin başında bulunan Bayan Rtııııka Ray Ue halk tarafından seçilir. Aizaz Resul'dür. Bu muazzam hurbaşkam İse, halk t eserin hazırlanmasında Başba- dan seçilen ve halkı temsil e-kan Pandit Nehru Ue Sardar den bu İki meclis tarafından ........
FateCia büyük muitleri stçlu, ıı, M balkın reylerini
mırmklır Anavncn rnlr orrw*( aı», Iraella nrveeala ıra He'mPt
düşünelim. Meselâ bir sahile-ye 40 JdğinÎD İsmi yazılsa, oy sahiplerinin tam Ihtesl için iki : milyon sahlfeye İhtiyaç ola! ’ çaktır. Bu sahneleri de Wr araya toplamağa kalkarsak 200

Büyük bir yumurta
San Framtako 25 (Nalen) — Şimdiye kadar hiçbir tavuğun yumurtlamadığı kadar yumurta yumurtlayan ve bu sayede ta- ; vuklar arası dünya rekorunu . kıran bir tavuk geçenlerde dünyanın en büyük yumurtası-m yumnrtlamıştır. Bu yumurta 400 gram ağ ir Ilkındadır Yumurtanın uzunluğu 25 santim ve genişliği de 9 santimdir.
Fakat tavuk bu yumurtayı yumurtladıktan .sonra olduğu yere yıkılmış ve kua bir zamanda Mm üştür.
1949 yılında İzmir limanına giren vapurlar
1949 yıh içinde İzmir Mmaru-na muhtelif tabiiyetle 2500 adet makineli, 143 adet makinesiz vapur motor ve gemi girmiş ve çıkmıştır.
Makineli sefair.ln gayri safi tonajı 2964151, ve safi tonajı da H11520 :maklneste sefoinln gayri safi tonajı ö09«> ve safi tonajı da 511S dlr.
Bu deniz vesaitinin 1700 ü Türk, 135 ı tngillz, 202 sİ İtalyan, 1G7 si Yunan, 45 sı Hollanda 40 sı Norveç 20 si Panama ve diğerleri do muhtelif milletlerin tabiiyetini haizdirler.
İzmir limanından yapılan ihracat
1950 yıh üç haftası Içüıdc İzmir limanından yabancı ülkelere 22509142 liralık muhtelif emtia ihraç edilmiştir.
Bu İhracattan başhcalarını 1380550 Hra değerinde üzüm, 14303820 lira değerinde tütün, 2733634 lira değerinde pamuk, 689237 lira değerinde canlı hayvan, 710559 lira değerinde palamut, *08060 lira değerinde incir teşkil etmektedir.
İngiltere, memleketimizden kuru üzüm almak istiyor Londradan gelen malûmata göre, İngiltere ile Amerika ara. .. -----— ............ ®nda bir müddetteoberi ecre-----— .. Konseyi Sayıştay, gerek merkezde ge- yan eden kuru meyva müba-namı altındaki Jki kamaradan rekse eyaletlerdeki hükümetle- yansına dair konuşmalar netl-mürekkep olacaktır. Bunların rin hesaplarını her zaman çelenmiş ve İnıjJlterenln Amc-her İkisi, Hindistan parlâmen- j kontrol edebilmek nelAhlyetfnl rikadan elli bin ton kuru mey-
-j o . . .. Devletimizin milyar- va satın almaşı tahakkuk et-
devletlerde yalnız iarca paramnı kontrol etmeğe mlştir.
. . . ..j teşkilâtın ne ~ ~ "
Seçim usulleri
Hindistan Cumhuriyetinde, Cumhurbaşkanı secini yapılmak suretile seçilecektir. Halkın oylan İle seçilecek olan Teşrii kuvvet memlekette en yüksek aelâhiyete salıip olacaktır.
Parlâmento ve Teşrii meclis . Cum-tarafın-
geçmlşür. Anayasa çok serbes' iki defa kullanmaları demek münakaşalar neticesinde ka- olur. !
bul edilmiştir. i Bakanlara gelince, bunlar ı ’
Hint anayasabının mimar- Teşrii Meclise karşı doğrudan ' farı arasında İsmi geçmeyen, doğruya mesul oldukları glLl, fakat hakiki baş mimar olan CumJtarbajkantna da tavsiye-)'^ .ulM.aa«
GaMttıl »ardır. Oandhl tayn- lsrd« Munurhc o d» yapıta, MUp
Irnrin htı hııenclı r"nlı«tıfrı crlhl K,, invrlıra Hb'rıcınd, .
imd» Ou hususu çuli.ug, gıu bu Uva„ dairesinde hareket manza..1.,, ar,caecetllr.
«ramtodeu Mam (11 onun ra- eder. Aruzadır C.umhurbra-, yn)1 .dllye
-- ---- ---------- I kanının muHek bir «urelle lcta ravvellerindra turam hantalda Bekeotamm laeslyelertal din-ayn „ batwmI olacaktır. ''Adllyenin bağım sız! ığı hususunda yüksek mahkeme Ve di' ğer en küçük adliye organını ’ bile tamamlle İcra kuvvetlerln-
İden uzak ve ayrı olarak kurmaktan daha iyi bir hareket olamazdı. Anayasamızdaki dl-ı ger bir madde de. eyalet hü-’ kornetlerine de kendi sahala-undan adllyeyl icra kuvvetlerinden ayn tutmak ve her-[ hangi bîr tesirden kurtarmak
i
hu yol göstermiştir.
Hint anayasası
Kurucular Meclisi Başkanı Dr. lemesİ hususunda kati bir sa-Rajendra Prasad şu izahatı' rahat olmamakla beraber, İngiltere Kralının Bakanlarım dinlediği göz önünde tutula-
Rajendra Prasad veriyor
UUUCU>K> Hra vuiüira»
Anayasanın esasları r»k, bu âdetinde burad»*teea-Tarlh sahifclerl karıntınla- »üs edeceğine kanaatimiz var-| cak olursa kolayca görülür ki, dır. Hindis'anoa Irar.dan 2,000 hat- • Parlâmento vc Teşrii mcc-tâ daha fanla seneler evvel. Us halk taralından seçilir. Cumhuriyet İlân edilmiş ve bu Cumhurbaşkanı tse. halk tara-şekil idare bu ülkelerde halkı finden seçilen ve halta temsil İdare etmiştir. eden bu İki meclis tarafından
Bundan uç sene kadar evvel, seçilir ki, bu halkın reylerini ^J'tyeîînl^raektedlr. “
. , «rt vraUrarara.»!.» demek; Byntiftn başka bazı hususla-
nn kontrolü hakkında da tabunlar 7Damile bağımsız makamlar lh-Yine bu ma-kuvvetlert ile alâkaları ol-
yeni bir anayasayı kaleme al-, Mü defa kuHanmaian demek mağa başladık. Bu işin azame- ohtr.
tini anlamak için Hindistan1 Bakanlara gelince, ________________
kıt.iMtıın nüfus adedi bakımın- Teşrii Meclise karşı doğrudan dan edilmiştir itan Avrupadan daha fazla ot- doğruya mesul oldukJan gibi, kamlar da İcra duğunu ve ou ülkeılt muhtelif ' Cumhurbaşkanına da tavsiye- ı^|r şegude
— n . lerde 0 da yapılan maksızın iş göreceklerdir. Yal-
bu tavsiye dairesinde hareket nıZ( ^u cihetlerde çok dikkat eder. Anayasada Cumhurbaş-' edeceğimiz bir nokta da akra-kanının mutlak bir surette Ba- ba veya dostlan lâyık olma-kanlannın tavsiyelerini dinle-1 dıkları mevkilere getirip ken-mesl hususunda kat i bir sara- J dilerine iş temin etmekten hat olmamakla beraber, fogll- umit kalmanuzdır.
~ '----—• Yine bağımsız teşekküller-
tu tul arak, den birisi de Sayıştay tcşkilâ-ı teessüs |jd,r. Bu teşkilat da devlet pa-
imantar konuşulduğunu, her mini akanın kendine lıas örf ve âdetleri olduğunu vesaireyi bilmek lâzımdır. Hmdistanda 33f» milyon insan yaşamaktadır. Avrupa memleketleri, federal bir İdare altında toplan- __..____________________ M
mağa muvaffak olamamıştır.1 tere kralının Bakanlarını din-Holhnki btzler Htndistanda,' Jediğl göz önünde i Avrupadan daha fazla bir nü- bu âdetin de burada .mu-, eu tegJuia₺ na aevıet pa-
ftan ve dahn müteferrik lisan edeeeğine kanaatimiz vardır. I ralarının tam yerine sarfedtl-örf re âdetlere sahip olduğu- Merkez Teşrii Meclisi: Halk moslnl sağlamakla mükelleftir, muz halde merkezi bir idare Kamarası ve Devlet '
kurmağa muvaffak olduk.
Prenslikler
Kurucular Meclisinin yaptığı ilk şey, prensliklerden birer letler temsilciyi meclise almak ve Te?ri! Meclis olacak, ikinci bir sclfthiyetil bu teşkilatın nel Varılan anlaşmaya göre, İn-onlara da uyabilecek şekilde Kamaraları bultmmiyaeaktır. j kadar mühim olduğunu tasav- [gülere Amerikadan 25 bin ton anayasayı hazırlamaktı. Sar- Merkezdeki Halk Kamarası vur edebilirsiniz. Bundan baş- i erik ve 25 bin ton üzüm ala-fedllen İlk „ . ” ------- . - ___ - _• ____
muvaffak oldu vc prenslikler- üye seçmek meselesi memleket- olan ve Teşrii Meclisin işlerini den bir kisnu Kurucular Mec- tek! nüfusun çokluğundan kontrol eden (seçim kontro-llfitne temsilci gönderdi. Bazı- haylice büyük bir teşkilâta İh- (iörtflğü) teşkilâtıdır. Bu da, lan ise bu İşe hiç yanaşmadı, tlyaç göstermektedir. Meselâ diğerler! gibi tamamlle bağım-Fakai İS ağustos 1947 de Hin- memleket nüfusu olan 320 mil- sız ve İcra knvvetlerflc hiç bir dlstanın istiklâl Hânı bir lıa- yonun hiç değilse yıızde ellisi şekilde alâkası olmıyan klkat olunca ve yürürlüğe gl- oyunu Sallanacak yaşta- makamdır, rlneç, biri Kuzeyde Keşmir, dır. Bu hesaba göre oy _
diğeri de Otineyde Haydarabat sahiplerinin adedi 180 mil-. vasıflarından birisi de anayasa hariç geri kabın b'i’ün prens- yon demektir. Bu kadar ge- üzerinde yapılacak herhangi İlkler Hlndistana iltihak etti- niş bir ölçü üzere seçimleri bir değişikliğin kolayhkia ya-ter- | hazırlamak, organize etmek vc,pılabilmesi hususudur.
Lo-mnu teşkil edecektir. Eya-' haizdir.
'~“"r Veyn d
almak ve Teşri! Meclis olacak, ikinci bir sclfthiyetil
/ sar-1 Merkezdeki Halle . ._....
gayretler kısmen He eyaletlerdeki Teşrii Meclise ka yine bağımsız bîr teşkilât
bir
Anayasamızın diğer mühim
çaktır.
Üzüm ltatı 40 şilinden aşağıdır. Amerikan hükümetinin Ingiltcrcye satılan üzümlere yüzde 5ü prim verdiği anlaşılmaktadır.
Gelen haberlerde İn gil te renin memleketi m izden de üzüm almak niyetinde olduğu bildirilmekte ve fakat flfttın 80 şilinden aşağı olduğu takdirde bir anlaşmaya varılabileceği ümmu edilmektedir.
petle büyük olur Alâkadar! an o mevzuu eh.mınıiyetle ele alarak halkta esnafa ve İmalâtçılara karşı itimat uyandırmak lâzımdır
Hindide de hile olur mu?
Bizde esnaf hilesi o derece almış yürümüştür ki bir arkadaşımın başından geçenide kaydetmekte fayda r örüyorum:
Mahalle orasında dolaşarak hindi satan bir adamı çağırmış:
— Kaça veriyorsun hindileri?
— Yedi liradan veriyorum.
Arkadaşımın «pahalı» deme s! üzerine, hindiyi bacaklarından tutarak kaldıran satıcı:
— Şunun ağırlığına bak! demiş- BUdiğln gibi cılız değil, beşli hindi bu ...
Arkadaş hindiyi aJnuş, şöyle bir kaldırmiî, hakikaten ağır-ea... Nihayet pazarlıkta S liraya; mutabık kalarak hindiyi satın almış ...
Ertesi günü kesmek üzere bahçeye bağladığı hindinin 5-nüne konan veme İltifat etmediğini gören arkadaş, hayvancağızın hasta olmasından korkmuş, bahçeye inerek hindiyi e-lir» almış, evirmiş çevirmiş, sç olup olmadığını anlamak İçin kursağım yoklamış. A... Bu da ne? Hindinin kursağında sert cisimler var... Aman!
Vaziyetten refikasını haber-
dar etmesi üzerine bayan: da aşağıya inmiş, o da hindinin kursağını voriamış. aynı vazıyet!... Sert sert ve iri iri cisimler... Hindide de durgunluk, baygınlık haline inluiâb etmekte... Hayvancağız nerede ise o-lecek...
— Ölmeden keselim şunıi. .
Fazla düşünmeğe lüzum görülmeden tarar tatbik edilmiş ve hindi kesilmiş... Yolmuşlar, bıçağı vurup içini açmışlar, kuraağını çıkarmışlar. Bir de ne görsünler kİ hindinin kursağında badem büyüklüğünde bir avoç çakıl taşı ki ağırlığı bir kiloya yakın...
Cüssesine göre ağırca olan ve bu ağırlığı ile beşti zannedilen hindinin neden ağır oldnğu anlaşılmış amma kaç para ede? Hindiciyi bir daha nerede bulurlar ve görürleri...
Dahası varî
Kendisini köyden gelmiş gibi göstererek ciıruk yumurtalarını taze diye satanlardan tutalım da mukavvası daha fazla ayakkabıları «halis kösele» diye satanlara vanncıya kadar bir sürü hile .. Terazide hile, dirhemde hile, hemen herkes, htr satın aldığı maddede aldanacağından korkuyor ve çok defa korktuklarımıza da uğruyoruz. En ufak bir hilede en ağır erat verilmedikçe bllekâriıktaıın önüne geçilebileceğini hiç ummuyorum.
Cemaleddin BİLDİK
Endonezya hukumctE Yeni hükümetin başşehri Djakarta'da (Dl)akarta Batavya'nın yeni adıdır) hükümet dairesine bayrak çekiliyor.
a ite: Aşir, Metin, İsmet ve pehlivan Mehmet; arkada: Başöğretmen ve sınıf öğretmeni
Şapkaya rağbe
Şapka birdenbire ehemmiyet kazandı



Bir zamanlar şapka giyim eşyasın m en mühim bir kısmı idi. Şapkasız sokağa çıkmak en büyük kurur ve lâubalilik sayılırdı. Son harb senelerinin sıkıntıları arasında Lae, şapka giymek âdeta ayıp sayılmıştı, fakat sonraları kış mevsiminde şapka giyenler yavaş yavaş ortaya çıkmağa başlamıştı. Buna rağmen şapkaların yüksek Hatlı olmasından, bu pek rağbet görmemişti.
Seneler geçti, şimdi kısa saç modası İle şapka birden revaç buldu. Ağır, tüylü şapkalardan başka basit şapkalar, bilhassa bere şekllndekiler çok yor.
Şapka giymek ve yakıştırmak zannedildiği kadar kolay değildir. Çehrenin şekline göre, bir şapka boyu uzun gösterir. diğeri kısaltır, biri ince gösterir, başkası şişmanlaştırır. Şapka satın alınırken aynaya dikkatle bakmalı, çehrede mevcut kusurları bilerek şapkayı intihap etmeli ayna karşısında oturmuşken beğenilen şapkayı bir de ayakta iken prova etmeli. Ekseriyette boy aynasında görülen şapkada, yaraşmıyan bir cihet varsa, nazara çarpar.
Şu noktalnra dikkat edilirse çehre 7e vticude mütenasip | şapka intihap edilir.
1 — Şapkanın kutru boy İle
mütenasip olmâlıdır: Kısa
boylulara küçük şapka, uzun ' boylulara geniş kenarlı şapka yaraşır.
2 — Şapkaya takılan tüyler bilâkis boyun aksi olmalıdır. Kısa boylular uzun sivri tüyler takabilirler. Uzun boylulara küçük, top şeklinde tüyler yakışır,
3 — Yalnız orta boylu olan kadınlar garip biçimde ve renkte şapka giyebilirler. Uzun ve kısa boylularda bu derhal nazara çarpar. [Zaten eksantrik biçimde ve renkte şapkaları ancak çok şapkası olanlar giymelidir.]
4 -■ Şapka üzerine fazla çiçek. kurdelâ yahut tüy koymak kadını ezer.
5 — Yüz ince uzun İse geniş kenarlı yahut yüksek tepeli şapka yaraşmaz.
6 — Yuvarlak çehrelUer dalma bir yana eğilen şapkaları intihap etmelidirler.
T — Küçük kloş şapkalar hatları düzgün çehrelUere münasiptir.
® — Bere biçimi şapkalar her çehreye yaraşır en sade biçimde giyildiği gibi bir tüy, bir çiçek veya bir elmas broş ilâvesiyle ağır bir çapka halini alabilir.
* — Şapka başta gayet iyi oturmalıdır. Kayan, başta çarpık duran şapka kadar çirkin şey olamaz.
10 — Tülden vualetler her yasta kadınlara yaraşır, fakat bilhassa geçkin olanlar, kusurlarını örttüğü İçin dalma vua-lett intihap etmelidirler.



Saçlar yeniden biraz uzadı
I Faydalı bilgiler
Ceket yakaları
Erkek elbiselerinin en çok , ve en çabuk kirlenen yeri ceket yakalarıdır. Her on beş günde bir, bLr bardıık suya bir çorba kaşığı amonyak katmalı ve bu su ile elbise yakalarını sllmelL Yakalar fazla kirlenmediği için, çabuk temizlenir ve yıpranmaz.
Çiçekli porselen tabaklar
Çiçekli İnce porselen tabak takımlarını ılık sabunlu su ile yıkadıktan sonra çiçekleri üzerinden yarım limon geçirerek temizliği tamamlamalı. Limon suyu çiçeklerin rengini daha parlak gösterir.
MODA HABERLERİ
★ Kolalanmış pikeden yaka, jabo, kol reverleri çok kullanılıyor.
★ Podösüed, böcek kabuğu ve hattâ satenden yapılan bağlı ayakkabıları sonra giymek modadır.
★ Ekose yünlüden uçlan
saçaklı eşarplar beğeniliyor.
★ Siyah mantoların içini beyaz ipekti ile astarlamak revaçtadır.
★ Etrafı sırma ile işlenmiş siyah krep satenden mendil modadır.
★ Açık renk elbiselerle siyah, koyu renk elbiselerle kırmızı rugandan ayakkabı, kemer, ve çanta kullanılıyor.
öğleden
j I
(Börek)
Hamuru: 500 gram un, 125 gr. tereyağ, bir yumurta, tutam tuz, bir çorba kaşığı su.
İçi: 500 gram kıyma, 2 yumurta, iki çorba kaşığı galeta tozu. bLr çay kaşığı ’
salçası, maydanoz, tuz biber.
Kıymayı İki çorba kaşığı su ile ateşe koymalı, kaşıkla ezerek plşirmeli, suyunu çekince domates salçasını su ile ezerek içine katmalı. İnce doğranmış maydanoz dereotu ilâve etmeli, tuz biber atmalı biraz pişirmen. Ateşten İnince hazırlop pişirilmiş olan iki yumurtayı gayet ince kıymalı, az su He ıslatılmış olan galeta tozu ile beraber kıymaya katmalı karıştırman.
Yaııtn kilo unun ortasını açmalı, yumuşatılmış tereyağını yumurtayı, tuzu ve bir çorba kaşıdı suyu koymalı. İyice yu-ğurmalı sıcak bir yerde üstü örtülü olarak bir çeyrek saat bırakmalı, sonra hamuru tekrar yugurmalı ve‘merdane İle açjnalı. Su bardağı ile yuvarlaklar kesmen, ortasına hazırlanan içten koyarak, ikiye katlamalı (Boğaça şeklinde) börek yapmalı.
Bu börekler tavada kızartılarak yenildiği gibi, üzerlerine yumurta sarısı sürülerek fırında da pişirilebilir.
bir
domates dereotu,
Kristal bardaklar
Kristal bardakların, çizllme-mesl için, hiç bir zaman İç İçe koymamalı. Eğer koymak mecburiye ti olursa her bardağı ince kâğıda sarıp öylece yerleştirmeli.
Gatolann glâsürleri
Aşır Eriş, Metin Erfidan ve ismet Kebat neler anlatıyorlar? — Sınıfın pehlivanı
Hayat pahalılığı yüzünden bir kısım çocuklar çok küçük yaşta para kazanmağa gayret ediyorlur. Bu sebeple ekserisi okuyamıyor. Her ne kadar herkesin yüksek tahsil yapmasına lüzum yoksa da ve yine bu memleketin doktor ve mühendise olduğu kadar marangoza, kunduracıya, tesviyeciye ve her sahada yetişmiş İşçiye de İhtiyacı varsa da okuyup yazmasını bilmemek artık en büyük noksan sayılmağa başlamıştır.
Bugün ilkokullardan ta -------------ıx— ’-- -*-r tahsilin tereyağı' derecesinde hem çalışıp
Güzel bahçe sokağı Ayla T: Yaptığınız gatolann üzerine sürülecek giâsürleri şöyle hazırlayınız:
Çikolatalı: İki çubuk çikolatayı makineden geçiriniz. Yahut rendeleyiniz. Üç çorba kaşığı su İle hafif ateşe koyunuz. Karıştırarak pişiriniz. Bir çorba kaşığı ince toz şeker Ue ( versiteye kadar bir tatlı kaşığı taze *-—
İlâve ediniz. Tereyağ eriyince' kazanan hem de okuyan ateşten indiriniz, bir yumurta- cukların. sayıSL oldukça 1
ünl-her para ço-fazlanın yalnız sarısını katınız, ka-'dır. Ben Sultanahmet teki Cev-rıştırıp hemen gatonun üzeri- ri Hatun ilkokulunun beşinci ne sürünüz, Giâsürün daha iyi sınıfında hem çalışan hem de ------------------------------------ J------ e(Jen Qn
tutmasiıu isterseniz gatonun. okuluna devam eden üzerine önce bir tabaka kayısı1 dar çocukla tanıştım.
marmelâdı sonra çikolotayı sürünüz.
kap içerisine yumurtanın a-İçine bir çay şekeri kadar
ka-
Para kazanan çocuklar
Bunlardan birisi Aşir Eriştir. 15 yaşında olan Aşir de babası gibi yük ve eşya taşı-I yarak para kazanıyor ve ba-
Şekerii: Bir gayet taze bir kını koyunuz, fincanı lokum ince şeker, ve daim bir çeyrek - ,, • ,
Tine™ aym ferden Ibaslle birlU,te d’rt
Tahta kaşıkla, (İyice hallolun-i caya kadar) karıştırınız. Bir tutam vanilya Ue yarım limonun suyunu ilâve ediniz karıştırıp gatonun üzerine sürünüz. Beş. altı dakikada glâsür kurur.
: ve anasının geçinmelerini te, min ediyor. Aşır'a ne zaman-
1 danberl çalıştığını sordum. Ba-' na şunları anlattı:
I — Ben kendimi bildiğim bileli çalışır para kazanırım. Bi-,zlm gibi olanlar çalışmazlarsa ekmek, yemek bulamazlar.
I Çalışmaktan başka yol yoktur. |Ben daha ziyade pazarlarda Nezle olunacağı hissedilince, dolaşırım ve öteberi alanların avuç içerisine bir tutam bıkar- aldığı şeyleri evlerine, dükkân-bonat dö sud koyarak bunu enfiye çeker gibi burnunun İki tarafından çekmeli. Fek hoş olmıyan bu ilâç yiizde doksan nezleyi durdurur.
Nezleye karşı
la rina götürürüm. Kazancım haftada beş altı lirayı bulur. Bazan de geçer. Paralan anneme veririm. O bize odun kömür, ekmek alır, yemek pişirir.
Bana da haftada bir lira harçlık verir.
Evde küçük kardeşim olmasa annem de çalışacak amma ben artık büyüdüm. O evde oturup bize bakarsa daha İyi oluyor.
öğretmeni, Aşır'm derslerine de çalışan terbiyeli ve nazik bir çocuk olduğunu söyledi ve Verem Haftası nıünasebetile öğrencilere dağıtılan Veremlilere Yardım Cemiyetinin zarfına 20 kuruş koyup getirdiğini ilâve etti.
Aşır büyüyünce bahriye dikil çavuşu olacaktır.
Seyyar satıcı
Ayıu sınıfta Metin Er fidan da seyyar satıcılık etmektedir.
— Metin sen ne satarsın?
— Efendim ben yakalara balina, lâstik, çakmak, çakmak taşı ve çakmak benzini satarını. Günde 100 - 125 kuruş kazanıyorum. Kazandığımı anneme veririm. O bana günde on kuruş harçlık verir.
Metin sınıfın en çalışkan üç çocuğundan birisidir. Büyüyünce marangoz yahut tornacı olacaktır.
16 yaşuaudakl İsmet Kebat da para kazanan çocuklardan birisidir. Bu yüzden yaşadığı hayat %ir çocuk İçin pek ağırdır.
— Siz ne satarsınız?
— Benim olr camekânım var. Onunla fındık, fıstık satarım. Her gün saat 15 te okuldan çıkınca camekânlını alır kahveleri, sokakları dalaşırım ve içindekileri satarım. Günde üç lira kadar kâr ederim. Fakat ben işten her zaman eve gece yarısı dönerim. Babam yaşlı olduğu için çalışamıyor. Ciball fabrikasında çalışan ablamla ikimiz eve bakıyoruz.
Ben günde 50 - 60 kuruş harcıyorum. çünkü camekânla heı akşam gece yarısına kadar 9 -> 10 saat sokaklarda dolaştığım; dan yemek İçin eve gelemlyo-ı rum. Sokakta karnımı doyuruyorum.
Geceleri saat 12 de bazan : da daha geç yatmasına rağmen İsmet her sabah okuluna muntazamen geliyor. Dersleri de fena değildir.
ge-
- ---------- ■ ■„
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan; J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ-NÛ)
Elspat halanın da bu melekesi vardır.
Bilhassa avukata hitabederek devam etti:
— İşte bu sebepledir kİ. siz de bay Shapman'in Elspat hala ile karşılaşmaktan itina ile çekindiğini söylüyordunuz. Bu oLay. bana, kurcalamağa seza göründü. Ve işte bu sabah, şafak sökerken bütün tahminlerim parlak şekilde tahakkuk et it
Cebinden bir kâğıt çekti. Göz attı. Sonra, başını Shapman'a çevirdi:
— Sizin haklkt İsminiz Wal-ter Shapman Campbell'dir. Güney Afrika pasaportunuz var, yahut vamıış, Bundan sekiz sene evvel, Ingiltere ye gel-mlşsi-nlz. Daha önce, Fort - Ellzabet’-de bulunuyormuşsunuz Babanız Robert Campbeil de elan ora-
daymış, fakat ağır hasta imiş. Campbell adını terke tmişsinlz, zira bu isim, çalıştığınız sigorta şirketi nezdinde itibarınızı bozarmış. Bundan iki ay evvel, mensup bulunduğunuz sigorta şirketinin Glascow şubesini idare İçin davet edilmişsiniz. Angus Campbell, sizi orada tanımış olacak.
Walter 8hapman. dudaklarını ısırdı. Yüzünde bir şüphe alâmeti belirdi:
— Gülünç olmayınız! dedi. —
— Anlattığım hâdiseleri inkâr mı ediyorsunuz?
Sigortacı, boyun bağ inin yahut yakasının gırtlağını fazla sıktığı hissine kapılarak başını sağa sola çeviriyordu.
Cevap verdi:
— Farzedellm ki, bazı sebeplerden dolayı ismimi kısaltma-
ğa karar vermiş olayım. Bu yüzden hiç bir veçhile töhmet altında bulundurulmam.
Eliyle istihfaf edici bir harekette bulundu.
Ne gariptir ki Angus da aynı hareketi yapardı.
Devam etti:
— Şunu da sormak İstiyorum. Dün gece, yarısı, yanınıza iki yerli zabıta memuru alıp ne demeğe benim Dunnon'da oturduğum otelin odasına girdiniz? Sigortaya ait bana bir takım saçma sapan sualler sordunuz? O kadarını bir tarafa bırakalım. Size bir defa daha soruyorum, benimle alıp veremediğiniz nedir? Benim suçum neymiş?
— İntihar etmesi İçin Angus Campmell’e yordım ettiniz. Celin CampbeU'in de canına susadınız. Hele Alec Furbes'i düpedüz öldürdünüz!
Shapman, bembeyaz kesilerek alay etti:
— Gülünç 1
— Belki de Alec Forbes’i tanımıyordunuz?
— Elbette tanımıyordum.
— Joe Şelâlesi civarındaki kulübesine talan hiç gitmediniz mi?
— Asla!
Doktor Fell, gözlerini kıstı:
— O takdirde ne yaptığınızı size söyliyeyim: Ağzınızla itiraf ettiğiniz gibi, Angus, Galascow' da ki büronuza sizi ziyarete geldi, Maksadı sonuncu sigortasını da yaptırmaktı. Sizi görmüş ve önceden tanımış olduğuna kaniim. Siz, evvelâ, onunla akrabalığınızı reddettiniz. Fakat, nihayet Itirarta bulundunuz. İşte Angus’un plânı bunun üzerine İnkişaf etti. Babanızın berbat bir herif olduğunu biliyordu. Sizin de ondan daha sağlam ayakkabı olmıyacagınızı tahmin etmişti, Düşüncelerini size anlattı. ölümünden sonra yapılacak tahkikata siz memur edileceğiniz İçin, eğer netameli vaziyetler hasıl olursa, işin içinde cinayet olduğunu siz meydana koyabilirdiniz. Bu noktada, Angus, ne de oka sizin aile hislerinize güveniyordu. Çünkü onda bu hisler kuvvetliydi. Diğer cihetten, ayni mirasın döne dolaş* nihayet «ize geleceğini de gözlerinizin önüne sermişti, çünkü babamı ağır hasta, amcanız Colın’ln de yaşı aitmiş begi aşnu*.
«Fakat sizin aile hissiniz pek az İnkişaf etmiş, bay Shapman! Bu işten sızdıracağınız hususi menfaat derhal zinninlzl tırmalamağa başladı, öyle ya, An-gur. nasılsa kendiliğinden ölmüş gitmişti. Onun arkasından Colln de gitse fena mı olacak?
Doktor Fell, biraz sustu; sonra meclisteki öbür şahıslara dönerek devam etti:
— Colln’Ln şahsı aleyhine kurduğu öldürme piânı işba: eder kİ, bizim şu d"Kt böyle işlere pek âlâ ehildir. Colin’i kule odasında uyumağa İkna edenin Shapman olduğunu hatırlarsınız? Hortlak hikâyesinde İsrar etti, durdu.
Avukat Duncan, birdenbire yerinden sıçradı, fakat hiç bir şey söylemeksizln tekrar oturdu. Shapman’in alnında bir kaç damla ter belirmişti.
Doktor Feıl, devam ediyordu:
— Colinl o derece kızdıran feYkaltabii mevzuunda ve hortlak, hayalet mevzuunda Uk önce kim muhavereye girişti? Hatırladığıma göre bay Shapman girişti. Colln. dünya yüzünde hortlak mortîak olmadığına yeminler ettiğine naza-

Sınıfın pehlivanı
Bu sınıfta bir de pehlivan vardrı. İsmi Mehmet Küçük. Yaşı 17. Kilosu 52. Fatih Güreş klübüne kayıtlı. Müsabakalara da İştirak ediyor. Bana dedi kİ:
— Güreşçi Fehmi Büyük Mutlu ağabeyinin arkadaşıdır. Bana da güreş öğretiyor. Ben çok küçükken güreşe heves ederdim. Şimdi büyüdüm, çalışıyorum. Evimizde de yataklardan bir minder yaptık. Mahalledeki kuvvetli çocuklarla orada çalışıyoruz, şimdiye kadar klüpte 9 kişi ile güreştim. 7 sini yendim. İkisi beni yendi. Amma ben onlardan daha fazla çalıştığım İçin bir dahaki sefere beni yenemiye-cekler. Mehmet Küçük müret-tip olacak.
S. Z.
Belediye murakıplarının içtimai
Belediye murakıpları, İktisat İşleri Müdürünün başkanlığında bir toplantı yapmışlardır Toplantıda esnafın kuc. ir olların d a takib edilecek usuller üzerinde konuşulmuş ve ihtikâr yapanlar hakkında daha şiddetli hareket edilmesi kararlaştırılmıştır.
ran. bir hortlak yaratmak lcabedlyordu. Pazartesi gecesi, pencerede niçin o İskoçyah belirdi? Oün gibi âşlkâr: Colinl kışkırtmak için... Bu maskaralık bir mizansendi. Hepiniz biliyorsunuz; kulenin kapısı ekseriya kapanmaz, kapalı bile olsa hariçten kolayca açmak mümkündür Eh, hortlak haline girmek de güç iş değil. İskoçyah hortlak olmak İçin insan ona göre giyinir, ona göre boyanır, mesafenin u-zarlığı ile, çehredeki hatlar tefrik edilmez. Saıderun şoför Jock, tuzağa düşmüş. Eğer o dakikada Jock inada buluu-masaymış başka biri geçecek, fevkattabli hayali pencerede görecekmiş.
— E, peki?...
— Çarşamba günü, bay Shapman hortlağa bir türlü inanmak istemiyen Colin’i kışkırtıyor.
Hangi sözleri kullanarak bunu yapyor? Şu marada: «Ben fevkattabli tezahürlere inanmam. Ben, daha ziyade kafesten çıkacak yılanlara inanabilirim. Gerçi normal yapılı bir îngliizlm ama, bu ev ve bu mem
leket üzerimde garip bir tesir bırakıyor; dünyanın parasını verseler yukarıdaki odada bir gecemi geçirmem.*
Alan'ın dimağında yavaş yavaş bir vuzuh hasıl oluyordu. Shapman’in ifadesi hiç değişmiyor; buna rağmen, dikkatli bir müşahit. Shpman’da derin bir yeisin aş gösterdiğini farke-debllir.
Doktor Fell. izahlarına devam etti.
— Shapman’in plânı bu şeklide taayyün ediyor. Colln'ln kule odasında uyuması behemehal lâzım. Shpman. karbonik karı kimseye gdrünmekslzin ancak oraya koyabilir. Diğer taraftan da rolüne devam etmesi lâzun: Angus’un intiharına inanmış gibi duruyor. Karbonik kardan henüz bahsetmiyor; aksi takdirde, Colln'ln yukarıda uyumasına mani olabilir. Bir kere Colin de ortadan kalktıktan sonra. Ar.gus’un cinayete kurban gittiğini, arkasından da Colln’ln aynı şekilde öldüğünü kabu> edebilir. Ve kabul ettirebilir .. Bunu âleme kabul ettirecek delil de Forbes* İn intihar olabilir. (Arkası var)
SnM'e ı
AKSAM
26 Ocak 3950
I KSR
Mahkeme Koridorlarında
YENİ YAYINCI
^HKK AKSAM ^Ht^HKÂYlE
** Pembe köşk Sen Jermenln t en. gürel binalarınd.endi, bir ya- i maçla inşa edilmişti. Madam ı Monte taışkön pıtrkT bakan te- t rastuda oturuyordu. Esaretten t yeni dönmÖR olup yanmda otu- : ran oğluna hitabetti:
— Biliyor musun oğlum madan Margarit Perye bana, te-,; icftm etti.
— Sana ne söyledi anrte?
— Gelip »eni göreceğini.
— Şimdiden ziyaretler mi başhyacak?
— Srn doneli dwt gun oldu Madam Margarit Pcryenin en yatan ahbajMarnruzdan tdduÇu nu unutm». Seni görmek İçin tabii sabırstajamyor. Soma a-ranızdn dosttuk da vardı
Bahçenin kapısı açıldı ve ma dam Monte:
— İşte geldi bile diye sevinç- ; le haykırarak içeriye giren Mar garetl gösterdi.
Margarit »on derece güzel bir kadındı. Çehresi son derece cazip, götleri koyu yeşil, teni şeffaf ve beyaz, saçları sarışındı.
Genc katim madam monteye:
— Bonjut madam'. Sizi gür-düğüme ne kadar memnun oldum bılscn dedikten sonra delikanlıya döndü*
— Bonjur Pul, döndüğüne çok sevindim!
Delikanlı, gülümaiyerek elini gıktı.
Margarit, delikanlıya sitem ' etti:
— Nasıl beni öpmüyor mu-rın? Yoksa eski dostluk ve samimiyetimiz kalmadı mı?
Genç kadın, tru sözleri söyledikten sonra teriı taze, pembe yanağını delikanlıya ucattı. Pol. eğilerek onu öptü. Margarit, Polıin karşısında oturdu, gülümsiyerek:
— Biraz zayıfladın, çehren solmuş ama eskisinden daha 1-yi görünüyorsun. Fol, başını ♦ .şalhyarak cevap verdi:
— Çok iyi kalbi isin Margarit!
— Hayır Pol. ben gördüklerimi söylüyorum. Ya ren beni na sil buluyorsun? Büyümüş şişmanlamış mıyım?
Deiikanh kaçamaklı vap verdi:
— Azıcık Margarit!
Madam Monte, söze
— Oğlum, Margarit den daha az güzel değil
— Evet, evet anne! Margarit şimdi daha güzel!... Fakat dört sene İçinde İnsan az çök değişir.
Arada tasa bir sessizlik hüküm sürdü. Bahçede arıların vızıltıları duyuluyordu. Margarit sordu;
— Niçin konuşmuyorsun Pol? Söyleyecek bir söz bulamıyor musun? Acaba seni görmeğe istical etmekle hata mı işledim? Yoksa hâlâ seyahatten mi yorgunsun?
Madam Monte, kendisini tu-tamıyarak hıçkırmağa başladı:
— Oğlum döndüğü günden-beri böyledir Margarttçlğbn! Ona tekrar kavuştuğuma son derece sevinmekle beraber, onu böyle dalgın ve düşünceli gördükçe içton kan ağhytre Başı, daima yere bakıyor. Esarette bıraktığı artadaşlanndan bahsediyor re şüphesiz bep ouları düşünüyor. Pol. söze karıştı:
— nfttâ kendime gelmediğimi unutma anneciğimi Ayaklarımın ağrılan devam ediyor. 6akat gibiyim. Bir tasan, bu halde iken sevinç duyamaz ve gevezelik edemez.
Margarit, alâka ile sordu:
— Fatari nen var Pol?
Delikaah cevap vermeyince, annesi söze karıştı:
— Zavallı Pol, hâlâ »yakhırından muztaripdir H£Uk iyi yürüyemiyor.
Margarit delikanlıya:
— Pol, benimle beraber dolaşırmış m?
- oulaşmak mı. fakat Bereye gideceğiz?
— Çocukluk vc gençlik h#*ı-ndarımiKin gömûîü bulunduğu parkg... Belki orada eski sa-hncaftrmızı buluruz. Beni sallarken kopardığım çığlıktan hatırlıyor musun Pol?
Delikanlı, elem dolu bir sesle cevap verffi:
■ Hatırlamaz olunmaya m Margavil! Üsera kampında ıstırap ve vnahrumiycMer içinde yaşarken, ancak eski hatıralar, beni hayatta tutuyordu
— Beni hatırlıyor m uydun. Pol?
— Evet, güzel yeşil gözlerini.' sevimli çehreni Ve sarışın saçlarınızı hep düşünüyordum.
Delikanlı, bu cevabı verdik-
a
*•

bir ce-
karıştı: eskisi n-
Kıvrak bir çifte telliye can kurban!
Kanapcdc başını ağır ağır sağa sola çevirip güzlerini iki tarafa kaydırarak mırıldanıyor, ayaklariyle de tem-
massmane bir yalandır. . her halde başka bir şey ürüyor! »
Delikanh cevap vermedi. Margarit. Pota sokularak:
— Yokısa bamı artık emniyet vc itimadın kalmadı mı? diye sorduktan sonra bir cfçek kesmek İçin eğildi, doğruldnğu zaman delikanlı ıztzklaşmıştı.
— Pol, dursnna! Poii diye haykırdı.
Delikanlı durdu, Margarit yanma koştu. Büyük havuzun yanında bulunuyorlardı. Fol:
— Margarit ver bana elini! Suyun serinliğini hissediyorum. Fakat hangi tarafa döneceğimi bilmiyorum. Artık gözlerim görmüyor. Ben kör oldum.
Genç kadın. Polu ellerinden tutarak yanına çekti. Kalbi hızlı hızlı çarpıyor, başı dönüyordu. Fakat genç kadın, bütün ümitsizliğine, kalbinde duyduğu büyük ıstıraba rağmen kuvvetini topladı ve câli bir sevinçle:
— Ümitsizliğe düşme Pol 1 Bu felâket başına geleli çok mu oldu?
— Bir sene kadar oldu.
— Ya gönderdiğin mektuplar!
— O mektupları, yazımı taklit eden bir arkadaşıma yazdırıyordum. İyileşmek için elimden geleni yaptım. ZaraTlı anneciğime, bunu nasıl söyhyece-ğim? Derhal öğrenmesini İstemedim.
— Ya baban?
— O biliyor. Ona söylemeğe mecburdum. söylemeseydim evin içinde nasıl detayır, merdivenleri nasıi inip çıkabilirdim? Şimdi ikimiz, ayağımızın ağırdığı masallariylç işi idare ediyoruz. Ya sen Margarit, ne yapıyorsun? Kocan nasıl?
— Öleli bir sene oldu.
— Demek şimdi serbestsin ha.
Qenç kadın, bu suale derhal cevap vermedi. Az sonra ~ ’ İki sıcak kolun kendisini cakladığmı hissetti.
— Senin İçir» serbestim Pol! çünkü seni sevmekten hiç bir zaman vazgeçmedim.
— O halde, o zaman niçin evlendin?
— Beni nasıl tazyik ettiklerini kendin de biliyorsun,
Margarit bu cevabı verdikten sonra Pala sarlıdı. uzun uzun dudaklarından öptü ve kendisi de cesaretine şaşarak;
— Kocam sensln sevgili Folum sözlerin! İlâve rttl.
Delikanlı titrek bir sesle kekeledi.
—- Margarltçlğlm. melek Mar-garltçlğlnıl Senin güzel çehreni göremediğime ne yazık!
— Yüzümün nasıl olduğunu bnmtyormujnın sanki?
— Evet bülyornm ama.
Tekrar kucaklaşıp öpüştükten sonra köşke döndüler.
Hayatın neşesi, aşk sayesinde kalbi erin d e yeniden doğmuştu.
söylediğin I P° tutuyordu. Yanına git-dır. Seni tik: _
Pol. ku-
— Şarkı mı söylüyorsun, ahbap? Keyfin yerinde galiba.
Gülümsedi:
— Gamından mı, deminden mi? Orasını ben bilirim.
•— Gamlısın demek?
— Halimi görmüyor musun, bey kardeşim? Kelepçe ile mahkemeye gelen adam gamlı olmaz da ne olur?
— Kelepçeyi niçin vurdular?
— Orası ayrı mesele, bey abi. Hava cıva işinden geldik buralara. Reız beye anlatırken göreceksin ya. hiç yüzünden iş açıldı başıma.
— Reis beye anlatacaklarını burada bize de ahlatsan olmaz mı? Gizli şeyler mi bunlar?
— Yok be yahu. Gizlenecek ne varmış? Kahvede herkesin gözlerinin önünde kapıştık.
— Kavga ettiniz demek?
— Durup dururken insanı buraya getirirler mi, bey abi? Kahvede hır çıktı, Serseri Hüseyin hastaneye kalktı, ben de buralara düştüm. îşin ucunda kodes de var tabiî. Bakalım kafadan kaç ay yiyeceğiz?
— Neden kavga ettiniz?
— Haaa, orası İnce iş, bey kardeşim. Evvelâ sen söyle bakalım, babantlar» ne gördün"’
— Anlıyamadım, babamdan kalan mirasa mı soruyorsun?
— Amma yaptın ha! Senin mirasından bana ne, bey abi? Herkesin parası kendine yapar. Ben çalgı üzerine lâf ediyorum.
— Çalgıya meraktı mısın?
— Eli, az çok aklımız erer, bey abi. Sayenizde biz de biraz çakarız öyle şeylerden.
— Hangi çalgıları seviyorsun?
— Ben de sana onu soruyorum ya. Sen birim Türkçe çalgılardan mı hoşlanırsın, yoksa alafrangayı mı seversin?
— Ben alaturkadan hoşlanırım.
— Babana rahmet. Al benden de o kadar. Dedemizin çalgısı dururken alafranga bizim nemize gerek? Zaten o meretten biç şey anlamıyorum ki. Ciyak ciyak, viyak viyak. Nerede birim çalgılar! Zuma ile çifte nâra, kıvrak hlr çifte telli dinlemeğe can kurban. Ağır çalgıları d« severim ha. Radyoda bir Dede var amma kimin dedesidir, bilemiyorum. Sen tanıyor musun?
— Alaturka musikide birkaç Dede vardır.
— Allah hepsine urun mürler versin, çok güzel kuyorlar, bey kardeşim.
frangası vız gelir bana. Amma telâkin, benim keyfime karışınca iş değişir.
— Sana da rrn karışıyor?
— Anlatayım da bak, sen olsan öfkelenmez misin, bey abi? Dün akşam cebime biraz tuzlu leblebi koydum, bir de küçük şişe aldım, kahveye gidip radyonun başına oturdum, Ağır perdeden Türkçe çalgılar çalıyor, türküler söyleniyor, ben de kimseye göstermeden arası-ra şişeyi bc.şıma dikip hafif tertip demi eniyordum. O sırada Serseri Hüseyin gene ıslık çalıp dans aynıyarak içeriye girdi, doğruca radyonun başına geçip düğmeyi çevirmeğe başladı. «Ulan, radyoya dokunma. Dedenin türküsü çalınıyor» dedim. «Dede kim oluyormuş? Öyle şeyler vız gelir. Ben alafranga dinliyeeeğim» diye tutturdu. «Ukalâlığı bırak, Hüseyin. Şurada ağır ağır demleniyorum, keyfimi bozma. Şu rakımı bitireyim de ondan sonra sen ne istersen çal. Bilirsin ki ben alafrangadan hoşlaşmam» diyörek başımdan savmağa çalış tim-sa da meram anlatamadım. «Eşşek lıoşftan ne anlar? Sen kim ölüyorsun da radyo dinliyorsun? Kalk Tadyo başından!» diye’yakamdan tutup beni savurmaz mı! Yüzükoyun yere kapaklandım, elimdeki şişe parçalandı, rakı ziyan oldu. Allasen söyle, bey kardeşim, ölende rai kabahat, Öldürende mi? Benim yerimde sen ol da serserinin kafasına sandalyeyi geçirme bakalım. Yerimden kalkmamla beraber sandalyeyi' kaptığım gibi kan içinde yere serdim enayiyi. Şimdi hastanede alafranga dinlesin serseri.
Mahkeme açıldı, bizim ahbap gene ağır ağır şarkı mırıldanarak kalktı.
Ce. Re.
BOCE BERHP
Alman »uılüral izinin İn Vurucuca «lan Cerhari Haupmann'ın hlai bir piyesidir. DUlmlre pnrfcsör Meliha! örfü tarafından çevrilmiştir MUH Efiitim Hakanlığı modem tiyatro r-serlerl şerhinin 51 İncisi olarak yayımlanan »Rosc Bcrnd. Milli Efiltım Bakanlığı yoyıncvlcrivle bütün kitapçılarda M kuruş Halle satılmakta dtr.
HİPPOLYTOS
Ekırlpldes’ln en ctlzcl ttrccdj-alatm-dnn biri olan «HlnpoTylos» «eri. dotenl L4ml.l Korman Israrından Yunaca aslından düururc ccvrilmlj olup. Milli Eğilim Hakanlığı ysynn-ları aracında. Yunan klSsiklerbılo W> mcım olarak yaytmlanm»? ve Milli EfilUm Balıanlıâı yıvınevlrrtyle bölün kitnnçılnrds BO kura, fialle sa-tısa çıkarılmıştır.
ANKARA A1»IDI
Ankara'da. llaB Bayram Camiine bitişik »Ogust M.-ıbedl» adiyle tanıdı-kılımız lapınnfiın duvarlarına hake dllmh -ilürt Lâtince psualarm. prof» »ttr Hanıld Dereli tararından jrai»-Inn tercümesi olup, eserin basında, profesör Ilem-ıl Arıkan'ın M
lahlfellk bir »ön söı» fl bulunmanındır- Latin ItüiBlklerlnla 2S nctsını
E£itlnı Bakanlı*! yayıncvleriyle bütün kitapçılarda 1!M kuruş halle sa-Mmaktadır.
HİKÂYELER
Rmüırın en bllyuk hlk.lyccilerln-den A. Cdıov’un 1888 - I1H7 yıllan arasında vazdıSı en uv:el SI hikâyeyi bir »raya leplnvan «Hikâyeler IV» bundan önce çıkmış olan 1 tort. 2 rıcl ve 3 Üncü ciltlerin bir devamı Ellıi sayılmakladır.
MİMİ Egllltn BokanlıŞnıın yayımla-m.nkla olduğu dünya edebi ya tından irrcümcl-r nefisinden Rua klâsiklerinin 49 ınCuUHıU tenkil eden ve Senet Lunel tarafından dıUmiae (evrilen »Hikâyeler IV» Ti» kuruş flatle bütün kitnpçılaıda şaşılmakladır.
Çeviren! A. HİLÂLİ
Üsküdar Asliye 1 el Hukuk Yargıçlığından: No.: 040/628
D&vacı, Üsküdar, Aarakiyrel Hacı Mehmet mahallesi, Top-laşı caddesi No. 503 dc oturur Ali Saka tarafından Barsa Orhangazi Mahmurlye köyünden Haşan kızı Bahriye Saka aley-i hine ma±ık«n*mi2.? açılan bc-şanma dAvasmın y&pılır.akza olan yargılaması sırasında:
Dâva olunan Bahriye Saka'-nın adresinin tahkiki İçin pof lise yazılan tezkerelere nıu-' kaddema İkamet «trlği Mercanda Yanık Saray'ardaM mahalden ayrılıp gtvtin ve ı olduğunun mahtm buhmmadı-■ ğı şu suretle ilk tebligat ce-vaplarılc de semti meçhuıej ı gittiği anlaşılmış ve Kskiyhir’ ile Kadm Ceza evlerinden ya-1 pılan nraştarma sonunda da bulunıünamış öldıiğıinaan dâva arzuhali He ‘davetiyemin IIAnen tebliğine karar verilerek duruşma 6/2/950 paarartesi gûnti saat: 10.20 a bırakılmıştır,
Dfıvaîı Bahriye Sakanın G/2/Ö50 pazartesi günü saat: 10.30 da blz-zat mahkemeye gelmesi veya bir vekil göndermesi lüzumu â&va arzuhali ve' ' davetiye yerine kotm olmak üzere 11 Sn olunur. (6008»
ö-o-
- - - . o
dedeleri dinlerken yüreğim coşuyor, bir şişe rakıyı bir dikişte ireceğim geliyor.
— Hüseyinle kavganızın sebebi ne idi?
— Bırak şu serseri züppe yi. Enayi ne çalgıdan anlar, ne türküden. Bir zamanlar radyonun yanma bile yaklaş maada Anıma Telâkin, sonradan öyle bir züppe oldu ki, Frenk memleketinde doğup büyümüş zannedersin. E.üden bir manavın yanuı-da çalışıyordu, bundan üç ay kadar evvel bir şirketin ardiyesine hamal oldu. Galiba orada İBğfliırter filân da varmış. Beş on gün anların arasında hamallık edince kabak çiçeği gibi açıldı enayi. Bizim çalgıları beğenmiyor, alafranga istiyor. Kahvede fiyakasını görsen şaşarsın. Kapröan girer, ıslık çalıp dans oynayarak yürür. «Ulan, bırak tru numaraları. Sen ktm, alafranga kim? Babandan ne gördünse ona bakn diye her raman nasihat veriyoruz amma herifte kafa yok ki l&f anlasın. De-d«Un türkülerini bile be-ğenftüvcrr serseri. Gel de öt-ketenine bakalım.
— Alafranga seviyor diye mi kavga ettin Huseyinle?
— Boş ver böyle şeylere, bey abi. O serserinin aia-
BULMACA]
NUA HEYKELLERİ
Sühsrvı-rdl Adiyle numen Şehe-beddlıı YahyYnın en mlhiıtı «cife, rlalen biri ölen «Rar Heykelleri». Milli EfilUtt Bakanlığı «yünleri »-ruuıda '.ılımakta alan «Şark - Islâm kUsıkkrl» nln 21 İnci kJtntını m xn etmektedir. S*Tfrt Yetkin ınıa-fındnn tllllmae çevrilen ch’Ur Heykelleri», MIU1 Eğitim BalranlHh y>-ytnevlerlpte oütün icitapçılanin (0 kuru; llnllr satılmaktadır.
HAHA VE SULH
Dünya ülçüfiflnde tanınma MyJk Ru> ft'rfiancdvmdn E. T-Jauy-un, hayatında birer d*nüm noktan İnikli eden üç bliyllk runanmdan Ul-rlndddlr. Şimdiye kadâr bilinci. İkinci. Uçüncıl ellileri cıkıuıg olun bu baş eserin btı (1cia çıkın IV ön-cO dldi de ZckJ T5a,t.nuır taralından dilimize ccvrilmıc dh«p. Milli Eiblım yayımları arasın4a ISO kuras üstle utııja çıkarılmıştır
J A C K
Dural an bir müddet
«
Soldan tafia; 1 — M-hkeme vnrıls-clylc uzaktan i/nde al-cmnaı, 2 — Sone J — CCrend. « - Vapdamu. 6 — Bir Rum İsmi. * — Tbrat twr kndııı adı - Eski Muar rnabullnrın-dnn. 1 — Sonuna »t» gelirse al rakor - çw( olarak doğanlar, e — Tersi Anadolııtla btr İram. 9 — tasvir. İÜ — Scjkiuuı (J* ceiKsa —hin bırakma şartı olur.
Yukarıdan «Bağıya 1 — Arru et-medtfı, a — KndıtcOy •■rafmrts bir »mı - Teni cüsri A.ınaJ 3 —. gansı-nu var. 4 — Tersi Aksar ayda blı cami - Âferintn yann, S — Ne Ria-ketn wysnt;. • — Bayan «R» jfellTT.e bundan sonra demektir - Tem bir yürük tajı. 7 — bu harlın okunuşu -Ters) Mlatay* konur. 8 — Ekilecek toprak çek defitl • Yeftllfk,
GECEN BULMACACIN HALLİ
Soidan aa*n: 1 — Obtoecl. 2 — Şaibesin. 3 — Kübik. N«t. 4 — lbcJrç.
3 — Ynr, Nnça, « — Alım, Rri, T — Yiyecek. B — Elcmcrin, 8 — Rl, Alaca. M — Xk. Tarim .
Yukarıdan asat-ıya-' 4 — fekö4»yc-ri, 2 — LaübaUHk, 3 — Biberiye.
4 — lbıl. Menün. S — Seken, etra. « — Eı, Çamsa. 7 — Cta. Çekici. 8 — İzahat, Nn,n.
rene Milli EglUm Bakaohfmın yayanları Ararında birinci cildi çıkatı AlpiMoeı DnudM'in bu en rüj.sI romanının bu def» İkinci cildi de çıkmıştır, Nebll Olman tarafından dılınıırr çevrilen ■ Jaclt. .a birin d cüdl 303 kurut. Ikla-(1 cildi 300 kuru-j fıallc bUtUn kitapçılarda ıntılınnktadır.
OLOMDEH SOKRA D TA TL M E
(I ve Mî
DUnya iHçUaündr turanmış bUjılk Hur »«uharrlr İtrinden V Tnlrtny’un. halatında Ürer Oâniırn noktan U-5-kil vdrn Üç bllyük rampamdan sonuncusudur, Dilimim. Wlh.il Yaİauı Taluy «arariMlan Rus,'-' astnMtan çevrilmiştir. MIHI EÇItlr.ı Rakanlriuıın jnyDnlnana'kta oWıı£u dünya edebiyatı terciltaolcr aertauıdcn lUn kl4-sik lerini n M öncUsıaal MM1 ((um «ölümden Sonra Dirilme 1» ZM kuruş halle. «Ölümden Sonra Dirilme II» IHI kuru-i halk- bütün kitapçılarda «alılmaktadır
TOUH5 PAYAZI
Transı: reaiUnüsıtr. ««derinden sayılan İt. Oe Bakacın bu ttırrl car-ri. tamıımıs romancıtanmiadan Melinite AJevuk'un Küıel TUı kilesiyle dilimin? çcerTImt» olup. MİTTİ Eğnim Ckıkantı^ı yayımları «arman. Vlran-u klât (Elerinin 171 uacjaı olarak cık-m ıstır. «Tem» Papmu* 19B kuruı naile bOliln kitapçılarda satılmaktadır. _________________________

garip adet'eri
(Haş tarafı 4 uncu »a taifede)
yo! gitti menıiek"-b ulunan
KakşamS
Abone berteli
IBDC
Veremle snvaç koraları
Ankara 2S (Akşamı — Duaya sağlık teşkilâtı Ue yapılan anlaşma neticesinde alman karara göre unumüadeid aylarca Iskihbul Verem Savaş Denae^ bir kurs açarak en son tcı(4:-kıyata göre dispanser vc tarama İNİAsyantanna teçhiz odc- > cek ve tüberküloz üzerinde çalışacak doktor, hemşire, Röntgen mütehassıs ve teknisyen yetişi irecek Ur. Bu kınsa öne? Doğu Akdeniz bölgesi insin le kütlerinde çalışmakta olan doktorlar çağnalocakürr

vc şapkasını koşarak taşıyordu Doktor hademeye mideyi te-mizUyeceğlz: mide yıkâma Cİ-hariyle birkaç mandal almayı unutmadın mı? diyerek dışarı fırladılar.
— Ne yapalım, meslek icabı, her hangi bir vakada her şeyi yua üstü Bırakarak koşmak 19-
Bia yemedi yedik ve tatlı olarak önümüze konulan pastalarla beraber birkaç konyak atış-krtyorduk. doktor geri geldi. Pastanın geri kalan birkaç parçasını tabağına koyarak söy lenmege başladı:
— Bu Çin kadtnlan da böyle vekayil tam yemek zamanlarına rasl alırlar.
— Ne oldu?
Bir zehirleme teşebbüsü
— Bir cenaze merasiminde, geri kalan dul kadın, kendisini zehirliyecektl. Bu, her duanın arkasından Timin denildiği gibi bir cenaze merasiminin de son olayıdır. Bilhassa eski ailelerde bu Adettir; erkek ölürse evdeki baş kadın intihar eder veyahut intihar eder gibi bir rol oynar Esasında bu kadınlar, zehirlenmede de bu İş! ciddi olarak yapmamaktadırlar. Od di ‘
İn Lihar edenlere kolay kulay yardım edilemez; onlar gayet saklı olarak afyon yutarlar ve kimse görmeden ölür giderler; fakat bugünkü olay gibi bilû-mum cenazeye gelen kimselerin önünde İntihar teşebbüsü, komedyadan başka bir şey değildir; çünkp derhal doktor çağırılır.
— Buna da «ebep nedir?
— Sebep Çin. âdetidir, simayı kurtarmak, bir dul kadın simasını kaybeder, pek muhtemel olarak eskiden, Hindistan d.ı olduğu gibi dul kanlar yakılırdı; bu Adet kim bilir nereden geldi; dul kadın İntihara teşebbüs etmek suretiyle cenazedeki hazirana, kendisinin erkeğine ne kadar bağlı olduğunu göstermesi temin edilmiş olur ve kendisine kızlık siması ver İlmiş olur.
— Bu dul kadını kurtardınız mı?
— Tabii, aîyonu daha on beş dakika evvel yutmuştu. Ben mide tulumbaslyle afyonu olduğu gibi dışan çıkardım; fakat çok da basit bir şey değildi.
— Neden dolayı?
— Eğer İntihar etmek lstlyen kadın, yapılacak müdahaleye mümanaat etmezse kolay; fakat bu dul kadınlar da. herkes görsün ve intiharını takdis etsin diye var kuvvetiyle tepinirler; ancak kaynanası yanına yaklaşarak, kadını birkaç tatb sözle teskine uğraşırea. o zaman bizim için de müdahale etmek imkânı hasıl olur; bundan gayrı cenaze merasimine gelmiş o-1 an 50 - 60 kişinin gözk-ri tizlere atfolmuştur- Herkesin önünde müdahalemizi yaparak, intihar edeni kurtarmağa uğraşırız. Bu diyarda doktorluk da tatlı bir mertek c ağfldir ve hiçbir zaman insana aevk verme!
Bu arada garson, doktora, bütün yemekleri baştan bavlıyarak yeniden ikram etti ve dok -torun dn Asabı bu suretle sükûnet bulmırri-ı ve »özüne devamla;
— Bu eski Çinde, tabii bir esas ve sebep vardır; sakat ayaklar. dulların İntiharı vesaire...
Doktorun refikası pür hiddet:
— Müsaade et doktor, dedi, bunlar senin hoşuna gidiyor mu?
— Hayır hayır; hoşuma gitmiyor; fakat Çinliler İçin ne kadar rahat, kadın korkuşundan. «ketin kendisine yeni hlr karı alacağım düşünerek, her ceye evet demesi ve bu sakat a-yakJsr meselesi, kadın için her ne kadar cazip değüae de Çinli enkek bari tanısının evde k»2a-ırak gocuklarına baktığından e-3nin ûlahliir.
— Fakat bu İnLffaaT meselesi?
— Bvrt. bn Intfhar keyfiyeti kötmdür; bu âdet ortadan kalkabilir.
Doktor karnını doyurmuş ve birkaç konyağı da altıktan sonra tam keyltlemhlşâ!.
Amerikan mütehassısı
Bir ınüddeUenberi timizde tedktklerdc
Amerikan yollar idaresinin yel yardanı kısmı başkanı Jessie V/illiams. dun uçakla Was-hingtona hareket etmiştir, wuiiun«- hareketinden evw! son ydtarcta yo! inşaatına çok hız verildiğini ve Türk yol nfj hcndtaliffi Ue persmelln ça-iışmalaauda basar göeterdi.--Itrini amitmiş, önümüzdeki seneler içinde Türkiye'nin modern hlr yol şebekesine *abip olacağını da sözlerine iikve (r-mjşttr.v
Yni - ınuteharsısı yakanda memleşteMpıize tekrar dönecektir. «
Sultanahmet pazarı haftada iki defa kurulacak şimdiye kadar yalnız haftada bir kere çarşamba günleri kurulan Sultanahmet pazarının haftada ta i kere yapılması ka-rarlaştırtimışttr. Bu hususta haarlanan teklif 1 şubatla U-mııml Mecliste konuşulacaktır Teklif kabul edilirse Sultanahmet pazarı haftanın pazartesi ve cuma günleri kurulacaktır.

Olarak
İkinci defa yüksek tahsil yapmak ı isteyen]er
Bîr fakülteyi veya yüksek dereceli -bir «kulu bitirip tekrar bir fakülteye yazılmak isteyenlerin askerliklerini yapmaları 'Kararlaştırılmıştır.
Üniversite Rektörlüğü fakültelere birer tamim göndererek, İkinci kere yüksek tahsil yapmak illiye nıerden askerlikle: iı> t yaptıktanım dair vesika istenmesini bildirmiştir. bu karar şubattan itibaren tatbik edilecektin ;
Türkiye Sanayi Bankası İzmîrde de hissedar kaydına başladı
İstsnbıılrtfl kurulmakta olan Türkiye Sanayi Bankası Anonim ortaklığı îzmirde de hissedar fcuydmn başlamıştır. Bu banka dç finansman ihtivam olarak beheri elli liralık ÎO bin hisse senedi için ortak aramaktadır. Ayrıca Marsh ali İdaresi ile Dünya Bankası Türkiye hususi sanııyt ihtiyaçları İrin bu bankaya 20 milyon dolar teminine amade olduğunu bddlntılştit.
Kempff veda resitalini Pazar sabahı verecek
Uçak tarifelerinde yap.aın değişiklik «Mayısiyle pazartesi sabahı hareket etmek zorunda kalan piyano üstadının reda reşit ali » ocak pazar sabahı saat 11 ($e verilecektir
Bir kitap sergisi
Ankırra 2S (AA) — Amerika BMeşflc devtetterindeKİ eğitim .‘.istemini göstermek malraadıy-ie Kuzek Amerika üniversite matbaalarında basılan 800 kitap 2fi ocak İle t Kubat arasında Milli kütüphanede teşhir cdflecekttr.
Her gün sabah aaat 10 dan akşam 9 a kadar uçk tralun-duruIrcbK olan sereı. Amerikan Dışişleri Bakanlığı mffletüCra-raa haberler ve kültür işleri btirosu kütüphane ve enstitüler kısmı tara.fmdar> htaıaye edflmölrtedir.
Sergide teşhir edilecek kitaplar okul idaresi, ço:uk psikolojisi, beden eğitimi, akü hıf-ziifiihha. öğretmenlerin eğitimi ile sanat eğitimi konularına ait olup tamamen Amerikan û-rivcrsrtelcTİ basıır. ertelinde bamlrnış bulunmaktadır.
Zayl — 2(107 No. Austin taksi otomobilin Ln fenni muayene' cazdanım zayi ettim. Yenisini Atacağımdan eskisinin hükmü yoktur. Lâzaros
Zayi — Kadıköy mal müdürlüğünden-4573 ilçe uua numıı-raaiyie almakta okluğum dol maaşıma alt benutnm kaybet-' tim. Yenisi»! aJacHğnndajı eskisinin hükmü yoktur.
İffet çe tiner
Ankarada üniversite sitesi
Ankara -35 «Akşam) — Ün’-veısiteye girecek öğr-meifer.ıı ve halen yüksele tahsillerine devam -edenlerin şehrimizde öle arada toplanmalarım temin nıaksadıyle Ankara ÜrıtvcLS4İ>e Taidbe Birliği ünlvwtıMıe fiilîleri kurulması kat. irin m ilk teşebbüsüne geçmiştiT. Bu I-a-Uyese başlangıç olarak üni-veraltc. sitesi için arsa İstenmiştir.
Arsa temin ecffldürten sonra bankalarda bir hesap açılacak, hayırsever vatandaşların yardımı istenecektir.


AKSAM
26 Ocak 1850
Sahlfe 8
İstanbul 2 nci icra iııcnıurlu-ğundan; 950/190
İzalel şuyu suretile paraya çevrilmesine knrar verilen ve tamamına (27.400 - .Yirmi yedi bin dört yüz) lira kıymet takdir olunan Beyoğlunda Şehit Muhtar mahallesinde Sakızağacı sokağında kâin 34 No.lı apartımanm tamamı açık arttırmaya çıkarılmış olup 9/2/1950 tarihinden itibaren şartnamesi herkesin görebilmesi için daire divanhanesine talik edilecektir. Satış peşindir. Müşteriler muhammen kıymetin yüzde yedi buçuğu nisbe-tinde pey akçesi veyahut millî bir bankanın teminat mektubunu vermeleri icabeder. Müterakim vergiler ile diellâliye rüsumu hissedarlara ve 20 senelik taviz bedeli ve ihale pulu müşteriye aittir Oayri menkul kendisine ihale olunan müşteri derhal veya verilen mühlet içinde parayı vermense İhale karan feshedilir. Ve kendisinden evvel en yüksek teklifte bulunan kimse arzetmlş olduğu bedelle almağa razı olursa ona İhale edilir. O da razı olmazsa veyahut bulunmazsa hemen yedi gün müddetle arttırmaya çıkarılır. Her İki halde birinci ihale edilen müşteri iki ihale arasındaki farktan ve diğer zararlardan mesuldür, ihale farkı vc geçen günlerin faizi ayrıca hükme hacet kalmaksızın dairece tahsil olunur.
İşbu apartınıan, 8 metre cepheli, 36 metre arz üzerinde arkada dar bir aralık bırakılarak 88,5 (Seksen sekiz buçuk) metre sahada inşa edilmiş zemin katı İle birlikte beş kat, beden duvarları kargir, bölme duvarları kısmen kargir, kısmen ahşap ve bağdadi sıvalı, döşemeleri ve merdivenleri ahşap, cephesi sıva, çatısı ahşap ve marsiiya kiremitle örtülüdür. Elektrik, terkos, havagazı tesisatı vardır.
Zemin kat: Demir sokak ka-, pısından girilince üç mermer kaplama basamakla çıkılıp mermer döşeli bir taşlığa varılmaktadır. Bu katta bir kapıcı odası, ve iki od3 ve bir mutbah ve bir heladan müteşekkil bir daire bulunmaktadır. Ahşap merdivenle diğer kata çıkılmaktaki”'
Birinci, ikinci ve üçüncü katlar: Her katta bir hol, üç oda, bir mutbah, bir helû ve bir sandık odasından ve bir katta’ Bandık odasından muhavvel, yıkanma mahallinden ibaret | bir daire bulunmaktadır.
Dördüncü kat: Bu katta üç oda bir mutbah ve bir heladan ■ ibaret bir daire ile bir taraça I vardır. Taraçanın zemini ka-roslnıan döşelidir.
Bodrum kat: Zemin kattaki taşlıktan bir kapı ve merdiven ■ ile İnilen üç adet depoyu havi1 bir bodrum vardır.
Birinci arttırması, (24/2/1950 ( tarihine müsadif Cuma giinü] saat 10 dan 12 ye kadar. İcra dairelerine mahsus satış salo-! nunda İcra edilecektir. Arttırma bedeli kıymeti muhamnıe-nenln yüzde 75 yetmiş beşini bulduğu takdirde İhale edile- ] çektir. Aksi takdirde en çok: arttıranın taahhüdü baki kalmak -üzere arlttrnıa on gün I temdit edilerek 6/3/1950 tarihi-] ne müsadif Pazartesi günü aynı saatte en çok arttırana ihale edilecektir.
2004 numaralı icra ve İflâs kanununun 126 inci maddesine tevfikan ipotek sahibi alacaklılar ile diğer alâkadarların ve irtifak hakkı sahiplerinin İşbu gayri menkuldeki haklarını ve hususUe faiz ve masarife dair olan iddiaları evrakı müsblte-lerile birlikte 15 gün İçinde İcra dairesine bildirmeleri lâzımdır. Aksi halde hakları tapu sicilleri ile sabit olmadıkça sa-] tış bedelinin paylaşmasından hariç kalırlar. Alâkadarların1 işbu maddel kanuniyeye göre hreket etmeleri ve daha fazla malûmat almak lsllyenlerln 950/100 NoJı dosyaya müracaatları ilân olunur. (8012)
ZAYİ DEFTER
1950 Takvim, yılında kullanmak üzere İstanbul Birinci No- 1 terliğinden 9/12/949 tarih ve 20509 sayılı tasdikli YEVMİYE 1 DEFTERİMİZ Hiç İstimal etmeden zayi olmuştur. Yenisini tasdik ettirdiğimizden eskisinin hükmü kalmadığını İlân ederiz. Jak ve Vitali Tolcdo Şirketi İstanbul Tahtakale caddesi 14-12
RADYO LİN
Sabah - öğle - ahşam
Her yemekten sonra Günde 3 defa dişlerinizi RAJ/üLlN Ûiş macunu ile fırçalayınız.
Otomobil, Kamyon, Otobüs, Traktör ve Deniz Motörleri Sahiplerinin Nazarı Dikkatine:
Bütün dünyaca tanınmış ve Alman sanayiinin pırlantası olan
VARTA
Marka Akümülatörlerimiz gelmiştir.

Harb İçerisinde gelmesine İmkân bulunmıyan bu Akümülatörleri bütün tecrübeli nakil vasıtaları sahipleri gayet lyl tanırlar.
Yüksek randımanları sayesinde bu laş günlerinde arabanızın tam emniyetle çalışmasını İstiyorsanız yalnız VARTA Akümülatörlerini kullanmalısınız.
Muhtelif Amperajlı 6 ve 12 Voltluk Akümülatörlerimiz emirlerinize âmadedir. Şarib olarak da bulunur.
Lütfen: Fiyat, İzahat ve numune isteyiniz.
Adres: YAKUP SOYUGENÇ, Karaköy Palas karşısında No. 86, GALATA — İSTANBUL
Cıvata ve Mâdeni Eşya Sanayii Türk Anonim Şirketi idare Meclisi Reisliğinden Şirketimiz hissedarlar umumi hey’etinin yıllık âdi toplantısı 23 Mart 1950 salı günü saat on beşte tstanbul-da. Vefa. Kovacdar caddesi 68 - 72 numaralı Şirket İdare Merkezinde yapılacaktır.
Şirket ana sözleşmesine göre bu toplantıda bulunamk hakkını haiz hissedarların toplantı gününden bir hafta evveline kadar hisse senetlerini şirket veznesine veya bir Bankaya tevdi ederek duhuliye kartı almaları ilân olunur.
GÜNDEM:
1 — İdare Meclisi ve murakıp raporlarının okunması.
2 — 1949 senesi bilanço, kâr ve zarar hesaplarının o-kunarak tasdiki vc İdare Meclisi reis ve âzalamm ibrası,
3 — Ana sözleşmenin 25 İnçi maddesi muclhlnce müddeti biten İdare Meclisi âzasının yeniden İntihabı.
4 — Müddeti biten Şirket murakıbı yerine 1950 senesi İçin yeni murak ıbın seç ilmesi ve ücretinin tesbtti.
5 — Ana sözleşmenin 37ncl maddesi mucibince İdare Meclisi âzalarının şirket ile ticari muamelede bulunmalarına müsaade İta,’;.
Zayi — Askeri posta 11680' K. lığından aldığım muvakkat terhis vesikamı kayettim. Yenisini çıkaracağımdan eskisinin hükmü olmadığı ilân olunur.
Karakoçan Asi: şubesinden Süleyman oğlu Ebıızeyd /kııl
Ankara Belediye Başkanlığından:
Belediyemiz teşkilât kadrosunda açık bulunan 20 şer lira kadro maaşlı Zabıta ve Muamele Memurlukları sınavına kabul İçin Konulan baş vurma süresi 21/1/950 tarihinden 26/1/950 tarihine kadar uzatılmıştır, Sınav evvelce ilân edildiği üzere 26/1/950 gunündedlr»
Keyfiyet İlân, olunur, ç&ıs)
Grip ve Nezleye Karşı en Başarılı ilâç
KİNİNLİ
DİŞLERİNİZİ DENTOL DİŞ MACUNU İLE YIKAYINIZ. DENTOL DİŞLERİ BEYAZLATIR, AĞIZDA HOŞ BİR RAYİHA BIRAKIR
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından
Bankamız hisse senetlerinin 13 cü hesap devresine kâr paylan 26 Nisan 1950 akşamı zaman aşımına uğrayacaktır.
Hissedarlarımızın bu müddetin bilmesinden evvel 14 sayıl» koponlarını Bankamı;; veya Türkiye Cumhuriyeti Ziraat- Bankası gişelerine ibraz ederek bedellerini almaları lüzumu Hân olunur. ((1044)
Sümerbank
Sermayesi : 200.000.111)0 Türk Lirası
Merkezi : ANKARA
Şubeleri : İSTANBUL, GALATA ve Bahçekapı Vadeli vc vadesiz tasarruf mcvduatiyle ticari en müsald şartlarla kabul eder.
alt
mevduatı
Kasaba su projeleri yaptırılacak
İller tbarakasıındJaiF»
su etüa ve proje-
Q û_ c\ı
İli Giresun Balıkesir Çankırı Çankırı
Tahmini bedeli 4000 4000 4000 2000
fazla beher km. bulunmayan ka-
TL. TL. TL.
TL.
1 — Aşağıda isimleri yazılı kasabaların lerl yaptırılacaktır.
Kasaba
1 — Alucra
2 — Sarıköy
3 — Şabanözü
4 — İlgaz
Bu bedellere: tsale tulünün 4 km. den ve kesri İçin 100.— lira ve halihazır haritası sabalar İçin şebeke tulünün beher km. ve kesri için 50.— lira ilâve edilecektir.
2 — Projelerden İstenilenlere teklif verilip diğerlerine verilmeyebilir.
Her proje için ayn, ayrı olmak şartlle; lsale vc harita ilâve bedellerine şamil olmamak üzere yüzde tenzilât teklif edilecektir.
3 — Muvakkat teminat beher proje İçin 300.— liradır.
4 — Teklif mektuplarının 3 Şubat 1950 günü saat 12 ye kadar Bankamıza verilmesi şarttır.
Postada veya sair surette vukubulacak gecikmeler kabul edilmez.
5 — 3 Şubat 1950 günü saat 15 de Bankamız eksiltme komisyonunca yapılacak İlk inceleme sonucu İdare meclisince tasdik edildikten sonra ihale kesinleşecektir.
6 — İhale evrakı 5.— lira bedel mukabilinde Bankamızdan alınabilir.
7 — Eksiltmeye girebilmek İçin Bayındırlık Bakanlığından Yüksek Mühendis olduğunu ve en az bir kasaba su projesi yaparak tasdik ettirmiş bulunduğunu gösterir bir iştirak vesikası getirmek şarttır.
8 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta ve işi dlledlğtne
vermekte serbesttir. (783)

BALIKLI RUM HASTAHANESİNDEKİ YOKSUL HASTA VE İHTİYARLARA YARDIM DERNEĞİ 22/1/1950 günü yapılan adî Genel Kurul toplantısında çoğunluk hasıl otlamadığından, Demek ana tüzüğünün 14 ncii maddesi mucibince Dernek üyelerinin, 29/1/950 Pazar günü saat 11 de yapılacak ikinci toplantıya gelmeleri rica olunur.
TOPLANTI YERİ: Beyoğlunda, Aya Triada kilisesi avlusundaki Aş evi salonu.
GÜNDEM :
1 — Muvakkat başkan, b aşkan vekili ve iki sekreterin
seçimleri.
2 — Bir evvelki Genel Kurul tutanağının okunması.
3 — İdari ve mali raporun okunması.
4 — Muraklp fer raporu.
5 — 1950 senesi bütçesinin tasdiki.
6 — Süreleri biten idare kurulu üyelerinin yerlerinin
seçimle doldurulması.
1 — Üç yedek üye seçimi.
8 — Teklifler ve İstizahlar.
ireated by free version ol
GRİPİN
Yağmurlu ve rutubetli havalarda Grip ve Nezle başlangıcında GRİPİN alınız.
Tekel İstanbul Baş Müdürlüğünden
1 — İstanbul şehri Belediye Huduttan ile Kûcükçekmece, Küçükyalı, Maltepe, Kartal, Pendik ve Yakacık. Anadolu ve Rumeli Kavağı mıntakaiarı dahilindeki ner türlü şişeli içki ve slplrtolann (Bira ve şarap hariç) Fabrikalardan bayilere tevzii üç yıl müddetle taahhüde bağlanacaktır.
2 — Yukarda sayılan sahalar Beyoğlu - İstanbul Anadolu yakası (Adalar dahil) olmak üzere üç bölgeye ayrılmış o-lup her biri ayrı ayn taahhüde bağlanacaktır
3 — Bu husustazi taahhüt esaslarını ihtiva eden sözleşme tasarısı Başmüdürlüğümüzde mevcut olup talep halinde İlgililere bedelsiz olarak verilecektir.
4 — Sözleşme d>şında ve sözleşme konusu İle Uglll olan her türlü izahat Ve malûmat arzu edenler Bajmüdürlügü-müzden alabilirler.
5 — İlgililerin yazılı tekliflerini en geç 2/2/950 tarihine tesadüf eden perşembe günü akşamı saat 17 ye kadar Başmüdürlüğümüze vermeleri lâzımdır.
6 — Teklif sahipleri haklarında nerelerden referans Is-tenllebLlecegini teklif mektuplarında kaydetmelidirler.
7 — İdaremiz tekliflerden en müsait telâkki ettiğini seçmekte serbesttir. (567)
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından
Bankamızın Etüd 7e Dış Muameleler Servisleri İhtiyacı İçin müsabaka imtihanı ile İngilizce veya Fransızca dillerinden birini lyl bilen memur veya raportör alınacaktır İmtihana iştirak için askerliğini yapmış bulunmak ve kıra yaşından yuüan olmamak lâzımdır. Bankamız tarafından ev’elce açılmış oulu* nan lisan imtihanlarına girip kazanamamış elanlar bu imtihana
katılamazlar.
Yazılı imtihan günleri aşağıda gösterilmiştir:
20 Şubat Pazartesi saat 14 te İngilizce
21 „ sah „ 14 te Fransızca
22 „ çarşamba „ 14 te Türkçe kompozisyon.
Yazılı İmtihanda kazananlar ayrıca sözlti İmtihana tabi tutulacaklardır.
Yazılı imtihanlar Ankara ve İstanbul'da, sözlü imtihan An karada yapılacaktır.
Kazananlara, imtihandaki muvaffakiyetleri, tecrübe ve kabiliyetleri gözönünde tutularak Ücret veya barem aylığı verilecektir..
İsteklilerin 15 Şubat 1950 tarihine kadar Ankarada Umum Müdürlük Personel servisine, İstanbul ve İzmir’de Şube Mü-dürülklerlne müracaatları. (837)
Fızik - Mıtıanik öğretmeni alınacak
Deniz Harp okulu ve koleji komutanlığından
1 — Deniz Harbökulu Ve Koleji içip bir Fizik-Mlhanik öğretmeni alınacaktır.
2 — İsteklilerin Ünives:» Fizik - Matematik şubesinden mezun olmuş olanları tercih edilecektir.
3 — Azami 70 Ura asli maaş verilecektir.
4 — Taliplerin memurin kanununun dördiip.'’.il maddesi
gereğince gerekil belgeleri hazırlayarak en geç 1. Şubat 1950 gününe kadar Heybeli ada'da Deniz HaTb Okulu ve KoUejl Komutanlığına baş vurmaları. (1040)
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
Izmire taşınacak tuğla, kiremit ve keresteye tenzilât yapılacağı hakkında
D. Demiryolları Genel Müdürlüğünden:
Tam vagonla tamire taşınacak tuğla, kiremit ve keresteye 1/2/1950 tarihinden itibaren tenrilât yapılmıştır.
Fazla bilgi istasyonlardan alınır. -(1051)

Comments (0)