I 1
AKŞAM
H e r g ü n
8 Sah of e
AKŞAM
AKŞAM
"'İfc Ut/ ■
F KÜÇÜK İ LAN LAPI
BUGÜN 6 İNCİ SAYFAM
Sene 32 — No. 11240 — Fiatl: ber irerde 10 kuruştur.
CUMA 27 Ocak 1050
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yan İslerini Bilen idare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Balkanların idaresi Voroşilofa bırakıldı
Kominformun Titoya karşı mücadelesini Voroşilof Sofyadan idare ediyor
Londra 27 (Nafen) — Bundan bir müddet evvel Dlmlt-rov’un Ölümü doiayısilc Sof yaya kadar inmiş olan Mareşal .Vor-oşilov’un şimdi yeniden Kolarovun ölümü dolayıslle Bulgar başkentine gelmesi Balkanlardaki peyk memleketlerin Voroşilov’un idaresine bırakıldığı hakkmdaki haberleri destekler mahiyette görülmektedir. Sovyet Rusyamn peyk memleketleri vasıtasile Avru-pada teşkil etmiş okluğu emniyet zincirinin kuzeyinde Mareşal Rokosovsky vazife alırken aynı emniyet zincirinin güney kısmının da Voroşllov’â verilmiş olduğu zannedilmektedir.
Diğer taraftan Tlto'ya karşı yeniden şiddetlenme ti beklenen mücadelenin de Bulgaris-t an dan idare edildiği ve bunun başında gene Mareşal Voroşilov’un bulunduğu söylenmektedir. Fakat Voroşllov-un devamlı olarak Sofyada kalmadığı ve idaresine verilen diğer peyk memleketlerde T dolaştığı ilâve edilmektedir. Mnskovadan hususi olarak tâyin edilmiş olan bazı askeri grupların Voroşilov’un emri altında bu peyklerde çalıştıkları zannedilmektedir.
Sofyada yapılmış olan son cenaze töreninde Voroşilov’un
Mareşal Voroşilof
sarf e İmiş olduğu sözler ve kendisine verilmiş olan önem bu bölgede oynamakta olduğu rolü açıklamaktadır.
Siyasi yorumculara göre, Sovyet Rusyamn peyklerden hiç birine itimadı kalmamıştır ve bütün gayesi bu memleketleri doğrudan doğruya Sovyet generalleri veya mareşalleri emri altına sokmaktır.
Tek tip ekmekler
Mart ayı içinde elemek çeşnisi değiştirilecek
Ankara 27 (Akşam) — Ekonomi ve Ticaret Bakanı Vedat Dlclell'nln evvelki gün Büyük Millet Meclisinde, bir sözlü so-
(Arkası sahlte 2, sütun 7 de)
Dışişleri Bakanı Parise gitti
Necmeddin Sadak’ın gazetecilere beyanatı
Ticaret serbesti»! veTürkiye — Bakanlıkta yapılan tasfiyede nazarı dikkate alınan esaslar — Türkiyenin hariçteki mevkii
Dışişleri Bakanı Necmeddlu Sadak, Avrupa iktisadi İşbirliği bakanlar konseyinin Paris toplantısına İştirak etmek üzere dün saat 17,50 de Skandl* nav uçağı İle Romaya hareket etmiştir.
Dışişleri Bakam Yeşilköy hava alanında kendlslle görüşen gazetecilere seyahatinin bir haf ta kadar süreceğini, Paris toplantısında İktisadi işbirliğine dahil devletlerin ticarî münasebetleri görüşüleceğini ve Tür-klyenbı ticari serbestlye taraftar olduğunu söylemiştir.
Bakan, Cumhurbaşkanı İnö-nünün Amer İkaya gideceği hak-kuıdakl söylentilere; «Bu haber
Rahmetli Kâzım Karabekir için yapılan anma törenleri
Eminönü Halkevlnde yapılan anma töreninden iki enstantane
doğru değildir.» demiş ve Dillileri Bakanlığında yapılan tasfiye hareketinde ne gibi hususların gözönüne alındığı halkındaki somya knrşı «öyle demletir:
— «Ahlâk. karakter ve çalışma sağlamlığı.»
Necmeddln Sadak Türkiye nln yabancı memleketlerde nasıl tanındığı Hakkında bir suale şu cevabı vermiştir:
— Dış memleketlere yaptığını ınuHUSr ac/âSuükrde c-dlndiğtm kanaate göre memleketimiz yabancı milletlerce şu şekilde tanınmaktadır:
Türkiye çeşitli partilerin tam-blr fikir serbestisine hâkim bulundukları. takat dış siyasette bir biitûn olarak birleştikleri demokrasinin tam olarak yerleştiği bir memlekettir.
Şiddetli soğuklar
Karadenızde şiddetli bir fırtına hüküm sürüyor
Dün bütün gün hafif hafif devam eden kar gece kesilmiştir. Fakat, gece, şldnatll soğuktan. yerler donmuştur. Bu sabah saat yedide hararet, sıfırın altında 7 derece idi Hava kapalı olduğu İçin bugiln de kar yağması ihtimali vardır.
Kar. uçak seferlerini aksatmıştır. Yeşilköy hava pisti donduğu İçin dün sabah hiç bir uçak gelmediği giol, hiç bir tayyare de hareket etmemiştir.
öğleden sonra hava Belerleri başlamış ise de uçaklar gecik-' me İle gidip gelmişlerdir. Skan-dlnav uçağı 2, İsviçre ve Brazll-ya uçakları birer saat gecikme İle gelmişlerdir.
Pasifikte yeni atom bombaları tecrübesi yapılacak
Alâkadarlara göre bu defa kullanılacak bombalar evvelkinden kuvvetli olacak
Bikinide tecrübe edilen atom bombası atıldıktan sonra yükselen muazzam duman sütunları
Nevyork 27 (Nafen) Pasl-tikte Enivetok adasında yapılacak yeni atom tecrübeleri I-çin hazırlıklar sona ermiş bulunmaktadır. Bu yeni tecrübede kullanılacak atom silâhlan hakkında hiç bir açıklama yapılmamakta ve tam bir esrar perdesi muhafaza edilmektedir. Umumiyetle İyi haber alan kaynaklar bu seferki tecrübelerde, geçen seferkinden çok daha kuv vetll atom silâhlarının tecrübe edileceğini belirtmektedirler.
Diğer taraitan Birleşik Amerikanın atom çalışmalarına yeni den hız vermeyi kararlaştırdığı da anlaşılmaktadır.
Başkan Tr,imanın kongreden istemiş olduğu 87 milyon dolarlık tahsisat «atom çalışmaların da» kullan facoktır. Bu tahsi-
Afyon tasarısı
Ankara 27 (Akşam) — Hükümet tarafından hazırlanmış cilan afyon alım ve satımını tahdit eden konun tasarısı alâkalı komisyonlarca da görüşülerek son şeklini almıştır- Bu tasarıya göre, afyonun memleket İçindeki serbes saçışı yasak edilmektedir. Müstahsil tarafından e-kllecek olan afyonlar tamamen Toprpk Ofisi tarafındnn satın alınacak 7e fiatl de Bakanlar Kurulunca lesbit edilecektir. İlgililer bu »ayede afyon ve do-layısile zehir kar akçılığının ta-mamlle önlenebileceğini tahmin etmektedirler.
sat yeni bütçeye İthal edilmiş olmasına rağmen, Başkan bunun bir an evvel çıkarılması lüzumundan İsrarla bahsetmiş ve atom çalışmalarına yeni bir hız verildiğini ve bunun İçin de bu paranın elzem olduğunu kaydetmiştir.
Atom sahasında yapılacak yeni hamlelere Hidrojen bombası nın da dahil olup olmadığı bi-
Türk kültür ocağı, eski Büyük Millet Meclisi Başkanı rah metil Kâzım. Kûrabekirin vefatının İkinci yılı mûnasebetlle bir anma töreni tertip etmiştir. Tören dün saat 15 te Eminönü Halkevlnde yapılmıştır. Evvelâ Rauf Oroay, müteakiben de Refet Bele birer konuşma yaparak merhumun meziyetlerini belirtmişlerdir. Fevzi Fevzloğ-lu da söz almış, bando da
marşlar çalmış ve cenaze törenine alt filmi gösterilmiştir. Dün akşam İstanbul radyosunda da merhum hakktnda bir konuşma yapılmıştır.
Ankara üniversitesi yüksek tahsil talebe birliği tarafından rahmetli Kâzım Karabekir İçin tertip edilen anma töreni Dil, Tarih - Coğrafya fakültesi konferans salonunda yapılmıştır.
Büyük Millet Meclisi Başkan vekillerinden Bingöl milletvekili Feridun Fikri Düşünsel kürsüye gelerek general Kâzım Karabekir'in şahsiyetini belirten bir konuşma yapmıştır,
Konya milletvekili Ali Fuat Cebesoy da silâh arkadaşı Kâzım Karabekir'e gösterilen bu kadirşinaslıktan dolayı gençliğe teşekkür etmiştir.
(Arkası sahile 2 sütun 7 del
Zaç yağı lezzetindeki gazozlar..
HarSUcuH^jöla bl? IngBBSs romanı
Sfenks uykuda
Baştan başa aşk ve heyecan
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden: (Vâ-Nû)
Bu yeni tefrikamıza Pazartesi günü başlıyoruz
linmemektedir. Bu hususta henüz bir karar alınmadığı ve mü zakerelerin devam etmekle olduğu anlaşılmaktadır.
Ayrıca Amerikan askeri uzmanlarının yeni bazı silâhlar üzerinde çalışmakta oldukları da ilâve edilmektedir. Bazı silâhlar ve teçhizat kutuplarda yapılacak hususi manevralar es nasında tecrübe edilecektir.
üniversite talebesi
dileklerini Valiye bildirdi
Üniversite talebe heyeti Vali ile beraber
Üniversite Talebe olrliği yeni idare heyeti âzaları dün Vali ve Belediye Başkanı profesör Fahreddin Kerim'I ziyaret ederek Üniversiteli arkadaşlarının
dileklerini bildirmişler ve mfl-zoheretlni rica etmişlerdir. Vali, talebelerin dilekleriyle yakınlan meşgul olacağını söylemiştir.
Garsonlar sendikası yine toplan acak
Bazı şehirlerimizde yapılan gazozlar — İstanbulun memba suları derecesinde — lâtiftir. Ab-u ha vasiyle meşhur İstanbulumu2un gazozlarından çoğu ise, pek lâtif değildir.
Kahve kadar, çay kadar içilip duran, hele yağlara hile karıştıkça revacı artnn gazozların esaslı kontrola tabi tutulmasını bekliyoruz.
Terkibi nedir? Fiatine nazaran unsurları niçin bu derece düşüktür? Midesinden muvakkat veya daimî zoru olanlar bunları içip duruyorlar, devan» etsinler mi?
Dünkü toplantıda bulunan garsonlardan bir grup
Oarsonlar sendikası âzaları dün Beyoğlu Halkevlnde yıllık kongrelerini yapmışlardır.
Sendika başkanı İsmail İnan grev hakkı hakkında bir konuşma yapmıştır. Konuşmayı miitaakıp garsonlar, kendi cemiyetleriyle derneklerine hücumlarda bulunmuşlarsa da münakaşalar bölge Çaljşmu müdürünün gayretiyle bastırılmıştır. Salı günü bölge Çalışma müdürLüğünde tekrar toplanılacak Ur.
Hahıfe 2
A ii S A U
21 Ocak ifrit
Sabah Gazeteleri Ne Diyor?
Kelimelere dikkat
Şu son yıllar Türk dilinin sadeleştirilmesi için en çok gayret sarfedilcn yıllardır. Arapça, Farsça ke-'Hmclerin Türkçelerini bulmaya çalıştık. Bulamadığımız zaman uydnrmayı bile göre aldık. Dilimize on senede birçok yeni kelime girdi. Lügatimiz kabardıkça kabarıyor ve galiba o kadar kabarıyor ki biz artık kelimeleri, ifade ettikleri mânaya göre, yerli yerinde kullanmakta güçlük çektiğimiz için olacak, kalemimizin ucuna hangisi takılırsa onu, neye yaradığına, neyi anlattığına bakmadan cümlenin içinde bir yere sıkıştırıvcriyorıız.
Aşağıdaki cümleyi bir gazetenin birinci sahibesinde en büyük harflerle yazılmış gördüğüm zaman hayret ettim:
«Yeni seçim savaşı gittikçe kızılıyor.»
Kelimeye, onun hakiki mânasına itibar ve dikkat çok azaldığı için bu cümleyi, gözlerimiz fal taşı gibi açılmadan okuyup eçmeemiı işten hile değildir. Fakat biraz dikkat eden için bu cümlenin ifade ettiği mana korkunçtur. Bu korkunçluk cümledeki «savaş» kelimesi yerine aslı olan «muharebe > kelimesini koyduğumuz zaman meydana çıkar: «Yeni seçim muharebesi gittikçe kızışıyor! n
Gerçi seçimlerin yaklaşması biraz âsabı gerginleştirmişse de, Allaha bin kere şükürler olsun, memlekette bir seçim muharebesi başlamamıştır ve böyle bir şey ol-mıyacağma da şüphe yoktur. Gel gelelim, kesemizde kelime çok bol olduğu için rasgele savurmakta, yeni tâbirle, bir sakınca görmüyoruz.
Bence dil dâvasında kelime bulmak veya yaratmak gayreti artık söndüriilmelî, biraz da bu kelimeleri yerinde kullanmak hevesinin uyandırılmağına çalışılmalıdır. ________________________________Şevket RADO
İşçi meseleleri hakkın-dakî iddialara bir cevap
C. H, P, 11 Başkam: «Bu memlekette hiç bir işçi grev ihtiyacını duymamaktadır ve duymıyacaktır» diyor
Dedikodulara inanmak hastalığı Abiılin Daver CUMHURİYET tc yazdığı makalede Amerika-dan satın alman remil er etrafında yapılan dedikodulara TJ-laştırma Bakanıtuo Mecliste verdiği cevaptan bahisle diyor id:
cBu çeşit İhbarlar ve lsnad-lar, her İşte ve her heyet veya memur hakkında Allahın günü, hattâ biz gazetecilere dâhi, yapılmaktadır.
Meselenin ruhu, bu gibi vaziyetlerde temkinli davranarak hakikati İyice araş tu makta ve şulisltlmal İhbar ve ianadlan-nın doğruluğu veya asılsızlığı hakkında körü körüne değil; e-şash bir tahkik tamikten sonra, leh ve aleyhte bir karara varmaktır. Böyle hareket edilmezse iki şıktan biri İle karşılaşmak mukadderdir: Ya dürüst ve şerefli insanlar, töhmet altında kalır; yahut da hakikaten yapılmış bir suiistimal cezasız bırakılır ki her ikisi de memleketin aleyhine ve zaran-nadır. Hiç bir suiistimal cezasız
Başbakan - Aydınlı konuşmasının plâkları
Reşat Aydınlı, Radyoevinde yapılan dinleme sonunda tuiulan zabtı imzalamadı
kalmamalı, fakat memlekete hizmet eden dürüst ve şerefli insanlar da, şüphe altında bırakılarak maddi vc mânevi ıstıraplara maruz b ırakıl manialıdır. Hiç bir zaman eksik, olnu-yan dedikodulara inanıp da doğrulukla çalışanlar, suiistimal yaptı diye teşhir ve terzil edilirse, namuslu İnsanların şçvkj kırılır ve isnat altında kalmak korkusu yüreklere hâkim olur.»
*
Umumî af niçin lâzımdır?
Selim Ragıb Emeç, SON POSTA'da yazdığı başmakalede:
«Bir suçlu; İşlediği suç yüzünden ceza, görür, bu cezayı vermek, cemiyetin hakkıdır. Fakat affolunmaya hak kazanmış bir suçlunun da; yeni yeni bLr takım ümit sarsıntısı ile her gün bir kaç defa öldürülmesi, doğru olmamak icap eder.
Bu sebeple, bu ai bahsinde İktidarın kesin olarak sesini yükseltmesi ve tasarısını açığa koyması icap eder.
Tâ kİ umumî af gibi sosyal bir dâva; siyasi bir spekülâsyon mevzuu olmaktan çıksın. Bizim bir umumi affın ilânı hakkın-daki lüzuma olan inancımız katidir. Bir an evvel gerçekleşmesi bizi, şahsen, son derece memnun bırakacaktır.»
*
Emniyetsizlik buhranına canlı bir misal
Ahmet Emin Yalman yukarı-ki başlıkta Vatanda yazdığı makalede memlekette iki parti a-rastnda birbirine karşı emniyetsizlik hüküm sürdüğünden ve bunun ortadan kaldırılması lüzumundan bahisle diyor ki:
•Demokrat Parti erkânının; mesul hükümet ndamlarlyle ve karşı parti crkânUe yüzyûze gelerek, emniyetsizlik buhranına esaslı çareler aramaları, ilk milli vazifeyi teşkil etmelidir. Bu bir defa yapılırsa, her derdin çaresi mutlaka bulunur. Bu itibarla kaybedilecek her gün. memleket hesabına telâfi kabul etmez bir ziyan teşkil eder. Zaman dar, yapacak İş çoktur.»
Eğede iki partinin faaliyeti
Hilmi Uran Manisa-ya, Celâl Bay ar da
İzmir’e vardı
Yeni kira tasarısı bugün görüşülecek
Tasarının komisyonda aldığı son şeklin esasları
Ankara 27 — Milli korunma kanununun kiralara alt bazı maddelerinin değiştirilmesi için Ankara milletvekili Arif Çubukçu tarafından yapılan teklif komisyonda Son şeklini almış, Millet Meclisinin gündemine konulmuştur. Tasarının bugün Mecliste görüşülmesi muhtemeldir. Tasarının son şekli şudur:
1 — Milli korunma kanununun 30 uncu maddesi hükümlerine tâbi gayrunenjullerin bulundukları şehir, kasaba, iskele, liman Ve istasyonlardan yapılan elektrik, havagazı ve su tesisleri ile salahiyetli mercilerce mecbur tutulan diğer tesisleri mal sahipleri kirada bulunan gayri menkullerinde yaptırmak istedikleri takdirde buna kiracılar muhalefet edemezler. Yapılan tesisler masrafının yıllık veya aylık faizi ve amortisman karşılığı belediye daimi korniş yonlan tarafından takdir ve tâyin olunur. Du suretle tâyin o-lunan faiz vc amortisman karşılığı kira bedellerine zam olunarak kiracılar tarafından mal sahi peri ne kira İle bLrllkte ö-denir.
2 — A) Hiç bir niza ve İhtilâf olmaksızın kiracılar tarafından nzalariyle tahliye olunan gayri-menkııller tahliyeleri tarihinden itibaren,
B) Vazife, memuriyet veya herhangi bir meslekten olursa işini başka yerlere nakledenlerin tahliye ettikleri gayri-
menkuller, tahliyeleri tarihinden itibaren ve bu gibilerin birlikte yaşadıkla n bütün ailesi efradından, İşgal edilenler hariç olmak üzere boş bırakıldıkları veya bir kısım ailesine veya baş kalanna işgal ettirdikleri gay-rimenkoller lakif tarihinden üç ay sonra,
Ci Bu tarihe kadar hiç kiraya verilmemiş binalarla bizzat mal öahibi tarafından işgal edilmekle iken tahliye olunanlar, tahliyeleri tarihinden,
D) Belediye hudutları içinde kiracının veya eşinin, yahut bir Ukte yaşadığı usul ve füruunun kendi ticaretine, sanatına veya İkametine elverişli gayrimenkulu buhmanlnr — sayfiyeler hariç — tarafından kiralanmış o-lan gayrimenkullar bu kanunun yayımı tarihinden ve bunları sonradan iktisap etmişlerse iktisapları tarihinden itibaren altı ay sonra Millî korunma kanununun hükümlerine tâbi 'değildirler. Kiralama iktisap hükmündedir. Hem ikametkâh, hem de ticarethane olarak, kollanılan gayrimenkullerde galip vasıf nazara alınarak bu fıkra hükmü ona göre uygulanır.
3 — Milli korunma kanununun hükümlerine göre takarrür etmiş kira bedeli, sonradan yapılan bina Lahit rinde vergiye esas tutulan ıraddan azsa kır.ı-Lıyan kira, bedelini takdir olunan irat bedelin» yükseltebilir.
gazetesinde İçtimai Siyaset Doçenti Orhan Tuna’nın birer ilim adamı göziyle çalışma mevzuatımızı kritik eden anket cevaplarını okurlarsa mevzuatımızın bitaraf kimseler tarafından nasıl mükemmel bulunduğunu ve gittikçe de tekemmül ettiğini öğrenirler.
Sonra, Türkiyede değil işçi, hiçbir vatandaşın avukat tutmak hakkından mahrum edildiğinden naberiuı yok. Partimiz İşçi meselesini ele aldığı ve ardı ardına çıkarılan kanunlarla işçinin halini ve istikbalini temin ettiği içlndjr ki bu hücumlara maruz kalmaktadır. İşçi lâf değil icraat İster. Biz nutuklar vermiyoruz, fakat iş yapıyoruz.
Grev meselesine gelince; 25 ocak tarihli Hürriyet gazetesinde sayın Prof. İsmet Alkan’ın bu hususta çıkan ilmi yazısını okumalarını tavsiye ederim. îş kanununun yeni şekliyle İŞ mahkemeleriyle, Hakem kurul-lariyle bu memlekette hiçbir İşçi grev ihtiyacını duymamaktadır ve duymıyacaktır.
Grev, demokrasinin icabıdır sözü de bariz bir demagojidir. Tetkik edilirse, nice demokrat memleketlerde grevin vaşak olduğun u ve grev tanınmış olan memleketlerde bu hakkın ne kadar tahdid edildiğini ve gittikçe de tahdid edilmekte olduğunu öğrenirler.
Grev, kozmopolit liberal iktisat nizamının asrımıza bıraktığı hasta bir müessesedir, inkılâpçı ve Kemalist Türkiye bu kabil müesseselere iltifat edemez.»
Cumhuriyet Halk Partisi İl başkanı Avukat tlhami Sançar, memleketimizdeki işçi meseleleri ve gTev hakkında ju izahatı vermiştir:
«— Geçenlerde D. P. nin bir toplantısında ve bunu takib e-den bir işçi toplan tısında, işçi; mevzuuna temas eden birkaç şalu.% C. H. P. ne hücumlarda bulundular C H P. nin lşç^sı-luiını istismar etiğini, Türkiye -de işçinin hakkını koruyan mevzuat bulunmadığuu, işçiyi avukat tutmak hakkının bile tanınnıadığım İddia et'iler ve grev meselesini istismara yelten diler:
Bu sözleri sartedenlec ya gaflet uykusundalar. yahut politika hıra İle gözleri kararmış. Eğer, bu memlekete başka bir dünyadan gelmişlerse ve bu memleketin meseleleriyle bilhassa temas ettikleri işçi meselesiyle bir azıcık ilgileri varsa bu tarzda konuşmamaları. lâzımdır,
D. P. başkanı sayın meslektaşımın iTurkiyede İşçinin haklarını koruyan mevzuat yoktur) demesi teessüfe ve hayrete değer bir keyfieyttir.
Son aylar için B. M. M. nin İhtiyarlık sigortası. Hastalık sigortası kanunlariyle, İş mahkemeleri kanununu ve işçinin haklarını eskisinden çok daha iyi koruyan yeni bir İş kanununu kabul ettiğinin [arkında değildir.
13 ocak tarihli Vatan gazete-enide Prof. Ferit Hakkı Say-men'in ve 22 ocak tarihli Vatan
Seçim tasarısı komisyonu bugün toplanacak
Ankara 27 (Akşam) — Seçim kanonu tasarısını inceleyen Karma komisyon bugün tekrar toplanarak tâli komisyonlarda bulunan maddeleri görüşecektir. Bu arada salı gü-nıı Demokrat Partinin komisyonu terketmesine sebebolan 1)2 ne i madde tekrar görüşülecektir. 112 nci maddeyi inceleyen tâli komisyona dûn Demokrat Partililer de iştirak etmişler ve Nuri Özsan, diğer taraftan da Nihat Erim uzun konuşmalar yapmışlardır. Neticede evvelce münakaşaya şe-beboian tahkik yetkisi yüksek seçim kurumuna tanıtmıştır.
Süraerbank mamullerinin ihracı için Paris’e bir heyet gidecek
Ankara 27 (Akşam) — Sümer Bank mallarının ihracı için temaslarda bulunmak üzere önümüzdeki günlerde banka artına bir heyet Parise gidecektir.
Hindistan sefaretinde kabul resmi
Ankara 26 (AA.! — Hindistan. Cumhuriyetinin ilânı dola-yısiyle şehrimizdeki Hindistan maslahatgüzarı Mehmet Yunus ve refikası tarafından bir kabul resmi yapılmış, hükümet erkânı, kordiplomatik vş şehrimiz sosyetesi mensuplarından bir çoklan hazır bulunmuş ve herkesin içten gelen memnunluğu ile bu güzel gün tesit edilmiştir.
Dünya piyasası Türk pamuklarını bekliyor
Ankara 26 (A.A.) — Marshall plânı Türkiye temsilcisi Mr. Russell Dorr, 1940 yılında Marshall plâm çerçevesi içinde verilen mallardan en çok pamuğa alâka gösterildiğini kaydederek dünya piyasalarının Türk, pamuğunu beklediğini söylemiştir.
Bu hafta İçinde bir ay kalmak üzere Amerikaya gidecek olan Mr. Dorr, 1949 istatistiklerine göre Marshall plânından pamuk İçin 575.900.000 dolar sarfedUdiğini söylemiş lir.
Ankara 26 — Suikast ihbarından sanık Denizli milletvekili Reşat Aydınımın Başbakanla yaptığı konuşmasını tesbit eden plâklar bugün Ankara Radyo evinde dinlendi. Dinlemenin yapıldığı stüdyoda, evvelden tertibat alınmıştı. Hâkim, savcı, 1 sanık, müdahil avukatlar, gazeteciler ve bilirkişiler hazır bulunuyorlardı. Sanığın avukatı gelmemişti.
Dinleme basamadan evvel sanık Aydınlı itirazlarda bulunarak. plâkların behemehal mahkemede dinlenmesi İle bu plâkların bir delil olarak kabul e-d ilip e dilem iyeceği hakkında ka rar verüme?iııi istiyordu.
Savcı plâkların radyoevinde dinlenmesine, mahkemece karar verildiğine göre, dinlenmeğe devam edilmesini talep etti.
Yargıç bilirkişilere plâkların mahkemede dinlenip dinlenmeyeceğini sordu. BiliridşUer aletler nakledilirse dinlenebileceğini, fakat akostik şartlar mevcut olmadığından dışarıda mev vut gürültülerden hiç bir şey anlâşılamıyacağını söylediler.
Plâklar dinleniyor
Bunun üzerine 14,40 da plâkların asıilaın çalınmağa başladı.
Plâklar çalarken Aydınlı kâh müstehzi bLr tavır takınıyor, kâh elini kulağına koyarak dik katle dinliyor, arada sırada jti-
Yunan havacıları
Yarın 18 Yunan havacısı Ankara’ya geliyor
Ankara 2$ (AA.) — Akdeniz-de bir turneye çıkmış olan C- 47 tipi bir Yunan nakiye uçağı 28 ocak 1950 cumartesi sabahı Kıb-nstan hareketle Ankaraya gelecek ve saat 11.45 te Etimesgut hava alanına inerek merasimle karşılanacaktır. Uçakta sekiz subay ve 10 gedikli Yunan havacısı bulunmaktadır. Yunanlı misafirlerimiz cumartesi gününü şehrimizde geçirecekler, pazar sabahı EskLşehlre giderek ziyaretler yaptıktan sonra akşam Ankaraya döneceklerdir-
Misafir uçak pazartesi sabahı şehrimizden Atinaya hareket e-decektir.
Dışişleri Bakanlığı vekâleti
Ankara 27 (Akşam) — Dışişleri Bakanı Ne emeci din Sadak' m Failse gitmesi dolayıslle Dev let Bakanı Cemil Salt Barlas kendisine vekâlet etmektedir.
raz etmekten geri durmuyordu. Hattâ bir aralık, bazı yerlerde sesin kendine ait olmadığını bile söyledi.
Plâkların dinlenmesi bir saat, on dakika sürdü.
Zabıtlarda nokta nokta olarak gösterilen bazı yerlerin bir iki kelimesi anlaşıldı ve bu noktalar düzeltildi.
Plçklann orjlnallnin suret olduğu üzerinde de Aydınlı itirazlarda bulundu.
Bilirkişiler şimdi dinlenen plâkların kendilerine orijinal olarak verildiğini söylediler.
Plâklarda sesin kendi sesi o-lup olmadığı sualine de Aydınlı bu husustaki cevabını bilâhare vereceğini söyledi ve birinci plâkta tesoit ettiği bir noktanın tekrar eski zabıtlar dinlenmeden deşifre edilmesini istedi
Yeniden seçilen üç bilirkişi Aydınımın bizzat gösterdiği bir kısmı tekrar dinledi.
Konuşmalar biraz hızlı olduğundan tam tesbit edebilmek i-çin bir yeri en az beş defa çalıyorlardı.
Bu uzun dinleyişten sonra bugünkü t etki ha t için zabıt tutuldu, bu sefer de Reşat Aydınlı kendisinin buraya müşahit o-larak geldiğini zikrederek zaptın altına imzasını atmadı.
Saat 19.20 de tetkikata son verilerek Raılyoevinden çıkıldı
Tarım bütçesi
Bakan yapılan ten-kidlere cevap verdi
Ankara 26 — Meclis Bütçe komisyonunun bugünkü toplantısında Tarım Bakanlığı bütçesinin müzakeresine devam edildi. Tenkidlere cevabın, izahlarda bulunan Tarım Rakam Ca-vid Oral, 30 sene vâde ile alınan traktörlerin köylüye 4 sene vade üe verilmesinin sebeplerini unlatarak, bir traktörün 4 sene sonra iyi vazife göremez hale geleceğini, elden çıktıktan sonra para ödenmesinin hazin olacağını, esasen 4 senede a-mort.1 edileceğinden, bu müddetin uygun olduğunu, bu suretle alman, paralının Ziraat bankası sermayesinde 60-70 milyon bir fazlalık sağlayacağından, küçük çiftlere daha fazla kredi imkânları sağlamak durumunun hasıl ©kırağını söy- | lemiş, pullukların, traktörlerle birlikte gelmem esi sebebini izah 1 etmiştir.
Saat 19 a geldiğinden oturuma son verilmiştir. B.ı kan yarın (bugün) 10 dan itibaren konuşmasına devam edecektir.
İzmir 26 — Demokrat Parti genel başkam Celâl Boyar, Fuat Köprülü, Adnan Menderes ve Refik Koralt&n bugün saat 17,45 de Ankaradan trenle şehrimize gelmişlerdir. Aynı trende bulunan Cumhuriyet Halk Parti genel başkan vekili Hilmi Uran Tekel Bakanı 1le Süreyya Örgeveren ve Manisa milletvekilleri M^ni&ada inmişlerdir.
Hilmi Uran ve arkadaşları cumartesi günü yapılacak C. H. P. Manisa !1 kongresine, Celâl Bayar ve arkadaşları da gene cumartesi günü yapılacak olan İzmir D. P. >1 kongresine iştirak edeceklerdir.
Hilmi Uran Manisa il kongresinde. Celâl Bayar da İzmir 11 kongresinde mühim birer nutuk soyllyeceklerdlr.
Her iki parti başkanlanrun aynı günde nutuk söylemeleri. Eğede seçim hazırlıklarının bir başlangıcı sayılmaktadır.
Cumhurbaşkanının kabul ettiği heyetler
Ankara 26 — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bugün Çankayada Zonguldak milletvekili Ahmet Gürel ile beraber Bahaeddin Dökerel başkanlığındaki Zonguldak demir sanayicileri derneği heyetini ve Sivrihisar belediye başkanı Menine t Evcimen başkanlığındaki Sivrihisar belediye heyetini kabul etmiştir,
BORSA
Hür Keşmir hükümeti Başkanı İstanbul’a geliyor Ankara 26 (A, A.) — Araerika-öan Keşmlre dönmekle olan hür Keşmir hükümeti başkanı Serdar Muhammet İbrahlmln 28 ocakta Londra larlklle memleketimize geleceği ve üç gün İstanbulda dört gün de Anka-radn kalacağı haber alınmıştır
Belediye lokantası ay başında açılıyor Belediye dar gelirli halkla memurlara ucuz yemek temin etmek üzere Cağaloğhında bir belediye lokantası açmağa karar vermiştir.
Ay başmda faaliyete geçecek olan bu lokantada 56 kuruşa İki kap yemek yenebilecektir.
Şehreminİnde geceki yaralama Şehreminİnde üzün Yusuf mahallesinde aynı evde oturan Süleyman ve Veli isimlerindeki şahıslar, dün gece yarısı, evdeki ailevi geçimsizlik ve bir kadın .meşelerinden kavga etmişlerdir. Bıçağını etken Veli, Süleymanı muhtelif yer-' terinden ehemmiyetli şekilde yaralamıştır. |
İîlanbul Bamının K/l/HM tUU«ri
ÇEKLtB
Londra 1 Sterlin
New York 140 Dolar Parti U» Fransa F. asa —
Stakbotn> 100 i«v«e Kr. 54.lt M Cenevre 100 Ln-Icre F.
Amestemam 100 Florin T3J»«O
Brüksel 100 Bclcürt F. S»
Lizbon 140 Eklrod— I71S0
ESHAM VE TAffVTLAT
% I 1-Ata.İ T/CHVtLLEH
Sivas ■ Errururo I
Sivas - Enurum M «0J0
İMİ Demiryolu I 21«
1941 Demiryolu O 22.15
İMİ Demiryolu m 21 W
MU0 Müdafaa ’
Mili! M04a»a» n 21JO
Mim Miltfafna İTİ 2210
Miitl Müdafaa tV 21.— ,
% t FAİZLİ TABVİLLEB
Kalkınma i 97.4$
Kalkınma □ M-—(
Kalkınma IB 9^2$
948 istikrazı 1 M-
94» mikron □ 91.85
154i Demiryolu W.—
12i 9 LsUKrai’ l !».- ,
% » rAİZLİ TAHVtLLEB
1933 Ereanı 23.25
LS38 İkramiye!) 21,— 1
I Mini Müdafaa »■»
Demiryolu IV
Demiryolu V OT —
% O FAİZLİ TAHVh.!.EH
IMS tahvili 91 »S
ANADOLU DEMlRYOta GBUPV Tahviller 1-2 207.—
Hisse senetleri % 00
Mümasil anncı 64.—
ŞİRKET UISSELEHİ
Herkes Bankası "5
Is Bankası 35.10
T. Ticaret Bank ası 5.—
| Anılan Çimento ___________ 1$^$
_____sarwaflahda; altiw
"Salulas
Gulden 40J$
TOra ııraaı 41 W
Sterlin M.so
Külce 4.14
Ret« «.(»
Amerika ile anlaşma
îran - Amerika anlaşmasının yakında imzalanması muhtemel
Vaşington 27 (AP.) — İranın Vaşingtondaki büyük elçisi Hüseyin Âlâ, İranın yakın bir zamanda, Birleşik Amerika 11c bir dostluk, ticaret ve deniz münakalesi andîaşması imza edeceğini ümit ettiğini büdirmlşUr.
Birleşik Amerika Dışişleri Bakanlığı müsteşarlarından Mc Ghee ile yaptığı mülakattan son ra. büyük elçi, ar.dlaşma metni projesinin Tahrana gönderilmiş olduğunu açıklamıştır.
Şiddetli soğuklar
(Baş tarafı birinci sahifede)
Samsun 26 (AA.) — İki günde nberi Karadenlzâe çok şiddetli fırtına hüküm sürmektedir. Limanımıza Trabznndan gelen Cumhuriyet ve îstanhııl-dan gelen Ege vapurlan İki gündür yolcu alıp verem em ektedirler. Şehrimizden koyun a-lacak olan Necat vapuru da üç gündür llmanımızdadîr. Şiddetli fıtına yüzünden gemiler şimdilik yollarına devam edemiye-ccklerıiır.
Gaziantepte şiddetli soğuklar
Gaziantep 26 (A^ l — Bir kaç haftadanberl fasılalı olarak şehre yağmakta olan kar dinmiş ve şimdi de şiddetli soğuklar baş göstermiştir. Soğuğun şiddetinden evlerdeki şu muş-LukJannm yüzde sekseni donmuş ve bine yakın da su saati patlamıştır.
Be» kif> çığ altında can verdi
Lice 26 (AA.) — Üç gün evvel. ilçenin dağlık mmtakâsın-da İhtikan köyünden be? kişi ava giderlerken dağdan yuvarlanan bir çığın altında kalarak ölmüşlerdir. Civar köylerden gelen insanlar, cc^clterl aramaktadırlar. Şimdiye kadar bir ceset bulunmuştur Aramalara devam edilmektedir.
Tek tip ekmek
(Baş tarafı 1 inci saiufede) rüya verdiği cevapta da belirttiği gibi tek tip ekmek mecburiyetinin mart ayı içinde kaldırılması kuvvetle muhtemeldir.
Alâkab makamlar, halen mem leke timizde buğday mevzuunda her hangi bir sıkıntı olmadığı gibi yeter miktarda stokların da bulunduğunu, mart ayında da yeni mahsulün tahminleri yapılabileceği İçin böylece un üzerindeki randıman kararının kaldırılabileceğini ifade etmektedirler.
Ankara 25 — Ankara belediyesi ekmeklerin hamur çıkmaması için yeni bir şekil tecrübe etmeğe karar vermiştir. Beş gün devam edeceK olan bu tecrübede ekmekler 700 gram olarak çıkacak ve Hat! 25 kuruş olacaktır.
İki ziraatçımız Amerikaya gidiyor
Ankara. 26 (A^.) — Ziraat fa kültesi profesörlerinden Va-nuk Tays ve asistan Osman Tosun, Amerlkada en az bir seno modern ziraat usulleri hakkında incelemelerde bulunmak üzc re 30 ocakta istanbuMın Ame-rlkoya hareket edeceklerdir.
[ÂKŞAMjfejAKŞAMtfj
— Mahdum bey ne tahsil ediyorlar?
— Hukuk.
— Kerime hanım?
— Hukuk.
— Amcazadeler? Dayızadeler?
— Hukuk.
— Konu komşu çocukları?
— Hukuk.
— Ne oluyoruz, yahu?
— Gelir vegisi!
Böyle bir entelektüel temayülü bekleyiniz; olacaktır.
Şimdiye kadar, hep söylenip duruyorduk:
— Bunca lise mezununa no ihtiyaç var? Gençlerimiz, zenaate heveslensinler, ilh..
Artık, sözümüzü geri a-Iıyoruz: Meğer lise mezunları kâfi bile değilmiş. Daha fazlası lâzım Yeni yeni liseler açarak şu gelir verisini yöneltecek büyüklü küçüklü kâtipler, muhasebeciler, müdürler. resmi memurlar, mütehassıslar, süper mütehassıslar yetiştirmeliyiz.
Yoksa, işin içinden çıkamayacağız.
Aynı vaziyeti, muhtelif kimselere soruyorsunuz; her birinden avrı ayrı cevaplar alıyorsunuz.
Müesseslerin vergileri hakkında aynı izahatlı buluşma ve görüşme sırasında, aynı mütehassıs bir vaziyeti başka türlü anlatabiliyor.
Şimdiye kadar düşünce ve dileklerimiz, hep. kanunların basit olmalarını hedef tutuyordu. Maalesef, bu gelir vergisi, Arap saçı gibi karmakarışıktır Üstün mütehassıslığı ile şöhret almış, miiessesclere yol gösteren bir zatı gördüm; koltuğunun altında bir tomar kitapla dolaşıyordu: kendisine fikir soruldukça, lügate baka baka tercüme yapan, kelimeleri kıt bir mütercim gibi duraklıyaraktan. aksıyarak-tan çalışabiliyordu.
Cidden l-âfi değildir: Üniversitede bir fakülte açalım ’ yüksek enstitü kuralım. Vergi uzmanları yetiştirelim.
Buna rağmen, acaba gaye hasıl oluyor mu? Meselâ işleri havli bozuk bir matbaa, bir kitapçı dükkânı gelir vergisinin dalgalan arasına dii'üp düsmiyeceğinden emin değil, bocalar. «Kapanıp kananmıvayım mı?» diye düşünürken. portatif banker altın bankası sarraflar, âciz, naçiz esnaf sayılıyorlar. — Vergi karşısında içtimai adalet höylece teessüs etmiş midir?
Birinin başladığı ve canla basla tatbika çabaladığı işlere:
— Olmadı, yapamıyacak-sın , vürüınivecek! - demek nahoş bir zıtlaşmadır.
Devlet babanın da karşısına geçip, bu gelir vergisi dolnyısiyle: «Yüriimiyecek, çiinkii muğlâktır, çünkü işin içinden kimse çıkamıya-cakln diye diretmek istemiyoruz: bu. hize de yaraşmaz.
Fakat şunda diretiyoruz:
— Herkesin anlıyabilecc-ği, kolav kavnyabileceğı kanunlar isteriz.
(Vâ - Nü)
Karadeniz.de tütün piyasası
30 Ocakta açılacak olan Karadeniz dizi tütün piyasası münasebetiyle şimdi resmi ve hususi tütün müesseselerinln faaliyeti bu bölgeye İntikal etmiş bulunmaktadır. Şehrimizden de bir çok firma şimdiden Samsun ,ve civarına miimesslt-.ler göndermişlerdir.
Tekeli temsilen de
Esat Ulusoy evvelki akşam Samsuna hareket etmiştir.
Belediye bütçesi
Denk olarak 41 milyon liraya bağlandı
Hazırlanan 1950 Belediye bütçesinin Daimi encümende müzakeresi sona, ermiş ve bütçe gelirleriyle masruflan birbirine denk bir şekilde 41 milyon lira olarak bağlanmıştır.
Geçen sene 38 milyon lira olan Belediye bütçesinde 3 milyon lira bir artış vardır, bil artış. yeni Gelir vergi kanununun Belediyeye bahşettiği imkânlarla elektrik İdaresinden Belediye hissesi o,arak alınacak paradan İleri gelmektedir. Filvaki yeni Gelir kanununa göre, Belediyenin lmariyle meşgul olduğu semtler halkının, imar plânlariyle İmar Müdürlüğü masraflarına iştlrâk etmeleri 1-cab ediyor. Kanunun verdiği bu İmkândan Belediye bu sene faydalanmağa karar vermiştir. Bu sene Belediye bütçesine İmar e • dilecek mıntakalar halkının hissesi olarak 500 bin Ura gelir konulmuştur. Aynca gene Gelir Kanununa dayanarak Belediye yeni yollar ve mecralar yaptırdığı semtler halkından da masraflara iştlrâk hissesi olarak bu sene 250 blu Hra tahsil edecektir.
İstanbul limanı
nerede kurulmalıdır?
Yazan: Dr. Cemil TOPUZLU
(Unun senelerdenberi tstanbul limanının şehrin hangi sahillerinde yapılacağı etrafında muhtelif fikirler ileriye sürülmüş ve bunlardan hiç birisine kafi bir şekil verilememişti. Nihayet geçenlerde Ankara muhabirimiz hükümetin Haydarpaşa sahillerini müstakbel liman için münasip gördüğünü ve bu hususta Amerikan mütehassısların da mütalâa ve tasvibini aldığım bildirdi.
Eski Şehremeni Profesör doktor Cemil Topuzlu, büyük şehir işleri şırasında Uman mevzuunu da ele almış, Şehremeni sıfat iy te mütehassısların mütalâasını aldığı gibi kendisi de en maruf Avrupa limanlarım görüp tcdkik etmişti. Muh-terem profesör bu nrevıua dair gazetemize de bir makale yazmıştır. Makalenin birinci kısmım bugün neşrediyoruz.)
Geçenlerde Bayındırlık Bakanlığının Haydarpaşa taraflarında büyük bir liman yaptırmak için milletler arası imâr ve kalkınma bankasından on sekiz milyon dolarlık kredi istediğini ve hazırladığı esaslı projelerin Bakanlar Kurulunca tasdik edildiğine dair yaptığı beyanatı gazetelerde okudum pek ziyade hayret ettim.
Yine evvelki günü İstanbul Tüccar Derneğinin Liman İO-
taç oldukları kömür, benzin ve salreyi yanı başındaki depolardan tedarik ederler. Tamiratını da yine o civardaki kalafat yerlerinde yaptırırlar. Taşımakta oldukları yolcular ve eşya doğrudan doğruya rıhtımlara çıkarılır. Eşya günü gününe oracıktaki depo, antrepolara yerleştirilir
Bir baştan öbür başa kadar duvar He çevrilmiş ve şehirle alâkası kesilmiş olan bu gibi
Birinci nevi
IITANBUL HAYATI
sigaralar
Bize görünmüyor?
Yeni tip sigaralara çok rağbet ediliyor
Bunlardan başka elektrik fi-atlerlne Belediye hissesi olarak yapılan zamma karşılık Belediye geçen sene İdareden 1.5 milyon Hra kadar hisse alacaktı. İdarenin mali vaziyeti İyi olmadığı İçin geçen sene bu para alınamamıştı Belediyenin de bu sene maH vaziyetinin müşkül olması dolayıslyle bu sene bu 1,5 milyon Ura tutan hisse bütçeye gelir olarak konul muş ve tahsili kararlaştırılmıştır. Geçen rene geliri 38 milyon Hra olan Belediye bütçesi, bu sene yeni gelir kaynaklarlyle 41 milyon liraya çıkarılmıştır.
Belediye oütçesl, toplanacak olan Şehir Meclisi tarafından 1 şubattan itibaren müzakere edilecek ve mart başından İtibaren de yürürlüğe girecektir.
Et fiatleri
280 den yukarı çıkarılırsa narh konacak
Toptancı vc perakendeci kasaplarla Belediye lhtlJât halindedir. Kasaplar her sene bu mevsimde ete zam yapmağa a-kş t ıklan için bu sene de fiut-irri yükseltmek arzusundadırlar. Belediye bunlara kati şekilde talimat vererek koyun etinin 280 den yukarıya satılamı-yacağını bildirmiştir. Bu Belediye emri kasapların hoşuna gitmemiştir.
Yapılan tetkikler sonunda Türklyede etin en pahalı satılan yerlerden birisinin de tstanbul olduğu anaşılmıştır. Bu suretle koyun tüccarları iyi kazanç temin ediyor diye hayvanlarını latan bu la getiriyorlar.
Belediye, toptancı ve perakendeci kasaplara perakende et satışlarının 280den yukarı olmayacak derecede ayarlanmasını tembih etmiştir. Tüccar daha pahalıya satmak istedikleri takdirde, kasaplara mal almamaları tavsiye edilmiş t r, Kasaplar bu tavsiyeye uymazlarsa Belediye ete narh koyacak ve geçen sene Bakanlar Kurulunun verdiği fevkalâde salâhiyete dayanarak narhtan fazlaya satış yapanları MllU Korunma Kanunu gereğince mahkemeye verecektir.
Bu arada Nurettin
Davet
Kânunusani 1331 de Ku-
Denizyolları umum müdürü geldi
Bir müddettenberl Ankarada bulunan Devlet Denizyolları umum müdürü Cemil Parman dün sabahki ekspresle şehrimize dönmüştür.
I
TUR AL
ÖKSÜRJÛU KESER
27
lell ve diğer askeri İdadilerden mezun sınıf arkadaşlarımızın 34 üncü yıldönümü bu sene ayni tarihe rastlayan Cuma günü akşamı saat 1» da İstanbul Orduevi nde kutlanacaktır. Muhterem hocalarımızla sınıf arkadaşlarımızın teşriflerini rica ederiz.
Uludağ sigarası
Tekel idaresi taralından 1 l Şubat tarihinde piyasaya lüks kutular içinde «Uludağ» adıyla yüksek kaliteli yeni bir tip sİ- j purl„ gara çıkarılacak, onun yerine 1 «Mebus, sigaraları artık imâl nev I j edilmlyecektir.
| yeni limandan daha ziyade istifade edecekleri ve memnun kalacakları muhakkaktır.
Yeni limanı nerede kurmalı?
Şimdiye kadar tstanbul limanının mevkii hakkında birbirine zıt dört fikir ortaya atılmıştır.
1 ___ Bugünkü limanı Saray-
burnu ve Fındıklıya kadar ____x ________o.„ uzatmak.
kantosında yapılan bir toplan- ’ limanların İçine iş güç sahip-1 2 — Limanı tamamlle Hall-tıda hazır bulunan muhterem terinden başka hiç kimse gi- cin içine sokmak. Belediye Reisimiz ' . -. . .
Gökay’ın yeni büyük limanın1 ve kayıklardan Haydarpaşa He Üsküdar ara- (üzerinde hiç bir deniz nakliye: sındı yapılması Ve bugünkü vasıtası bulunmaz. Bundan liman tesislerinin de ıslah edilerek Fındıklıya kadar uzatılması kararlaştırılmış olduğuna dair yapmış olduğu beyanatında hükümet memuru (vali) sı-ratiyle değil ancak İstanbul halkını temsH etmesi lâzım gelen bir belediye reisi olmasından dolayı İstanbul Belediyesinin sarih hakkı olan ve üzerinde durması ciddiyetle İcap eden bu liman işinde şehir meclisinin reyinin alınmadan hükümet tarafından yapılan emrivaki karşısında kaldığını hiç olmazsa zımnen ima etmeli ıdHer. İşte bu keyfiyet de beni nihayet derecede üzdü.
Herkes pekâlâ bilir 1:1 dünyanın her tarafında limanlar hükümet tarafından işletilmez. Ya belediyeler, veyahut onların iştirak eyledikleri muhtar bir teşekkül tarafından müs-taküen idare edilir.
Halbuki müstakil bir belediyeye sahip olmayan zavalh İstanbul, tstanbul beledyleslnln, liman işletmek hakkı şöyle dursun, liman mevkiinin tayininde bile reyi alınmıyor! Muhterem valimiz de, hükümet memuru olmak dolayıslle bu İşi sükûtla geçirmeğe mecbur kalıyorlar..
Kırk senede nberi tstanbul limanının Yedikule taraflarına taşınması hakkında gazetelerde beyanatta bulundum, yine halkevlerinde bu hususta konuşmalar yaptım, ve bazı risaleler de neşrettim.
İki sene evvel de Şehir Meclisinde yine Umanın taşınması hakkında takrirler verdim. Şe* hlr Meclisi bunları tasvip etti, makama havale edildi, hükümete de bildirildi. Maatteessüf ya mavunaların içinde bırakı-mecllsln bu teklifi hükümetçe ' nazarı dikkate alınmadı, büyük limnı.uı Haydarpaşada yapılması kararlaştırıldı.
Haydarpaşa taraflarında büyük bir liman inşa etmek ve . .
bugünkü çok iptidai vc modern yerlerine serpilmiş olan depo, bir liman olmağa elverişli bulunmayan tstanbul limanını Fındıklıya kadar uzatmak şehrimizin ticari ve İktisadi İşleri için yapılacak en büyük fenalıktır.
Ayrıca, beyhude yere, milyonlarca dolarlarımızı denize gömmüş oluyoruz. Senelerden sonra aklımız başımıza geleceğine ve büyük limanın Yedl-kule taraflarında kurulmasına mecburiyet hasıl olacağına zerre kadar şüphen' yoktur.
Bu baptaki düşüncelerimi aşağıda sırasile bildiriyorum:
Limanlar
Bundan bir kaç yüz sene evvel limanlar rüzgâr ve fırtınaların tutmadığı kuytu ve düşmanların kolaylıkla taarruzuna müsait olmayan tabiL, muhafazalı yerlerde tesis edilirdi. Terakkiyalı medeniye ve fenniye sayesinde bugün bu gibi düşüncelere asla ihtiyaç kalmamıştır. Şiddetli rüzgâr ve fırtınalara karşı dalga kıranların yapılması, sığ olmayan derin denizlerin kolaylıkla doldurul masile en büyük, en mahfuz limanlar vücude getirilmektedir.
Avrupa ve Amerikada hattâ ' l Afrlkada bile gördüğümüz bti-jyük limanlarda en büyük va-’----’*r vakit kaybetmeksizin
manevralar yaparlar. Rıhtımlara serbestçe, arızasızca ka-jfin karına yanaşırlar ve mub-
L
Tekel İdaresinin bundan bir hafta önce Birinci nevi sigaraları yeni ve zarif ambalâj İçinde piyasaya sürmeğe başlaması ü-zerlnc bu sigaraya olan rağbet mühim nispette artmıştır. Bu sebeple şimdi Clball fabrikası, Amertkadan yeni gelen 10 sigara ve 12 paketleme makinesiyle gece gündüz çalışarak Birinci nevi sigara ihtiyacını karşdıya-bllmektedir,
Yeni tip Birinci nevi sigaralar hâlen İstanbul, Ankara ve Bursa vilâyetleri içinde satılmaktadır.
Bu sigaralar yakında Edime, Kocaeli ve Zonguldakta da satışa çıkarılacak, daha sonra da yurdun her yanında bulunacaktır.
— —iciuiueU «»ı, Miııae (_ııı n,ıııe
Fahrettin | remez. Limana alt olan motörj 3 — Limanı Haydarpaşa ta-■■------'w kAvıkiArdctn maada deniz rafına taşımak.
1 4 _ Limanı Yedikule clva-nnda yapmak.
1 — Limanı Sarayburnu ve • Fındıklıya kadar uzatmak: Bu-■ günkü limanı olduğu gibi bii-
yiıtmekle yukarıda uzun uzadıya yazdığım bir çok mahzur-| ların daha ziyade artacağında ' şüphe yoktur. Binaenaleyh hiç 1 bir kıymeti olmayan bu düşüncenin tekrar burada münakaşasını lüzumsuz görüyorum.
Geçen sene gazetelerde Deniz Yollan ve Limanlan idaresine tstanbul liman tesislerini büyütmek ve modern bir hale sokmak İçin evvelce ayrılan 150 milyon liralık tahsisattan bu senede beş, altı milyon Hra verileceğini ve yine bir akşam gazetesinde İstanbul limanının genişletilmesi İçin ticaret odası. nakliyeciler, liman işletmesi. Deniz Yollan mümessillerinden teşekkül eden komisyonun bir rapor hazırladığını ve bu hususta bir çok paralar sarfedi-leceğini hattâ limanın Tophaneden Edebiyat Fakültesine kadar uzatılacağım okuyunca çok perişan ve iptidai bugünkü limanın hâlâ lüzumsuz yere büTîitülmesile uğraşıldığına hayret etmiş ve üzülmüştüm.
2 — Limanı tamamile Halicin içine sokmak: Bu fikre taraftar olanlar varsa da aşağıda yazacağım bir çok mahzurlardan dolayı limanın Halice sokulması imkân haricindedir. Bu mahzurlar şunlardır:
A — Liman büsbütün Halicin içine sokulunca milyonlarca lira sarflle Galata ve Atatürk köprülerini kaldırıp Beyoğlu He tstanbul arasında asma köprüler veya denizaltı tünelleri yapmak.
B — Esasen pek geniş olmayan Haliçin İçi her iki sahiline rıhtımlar, yollar, iskeleler ya-pılmoslle, bahusus Yemiş iskelemle karşı taraftaki kalafat atölyeleri arası, pek çok daralacak ve büyük vapurlar istedikleri gibi manevralar yapa-mıyac aklar.
C — Rıhtıpı, depo, antrepolar yapılması İçin bu civardaki çok kıymetli bina ve arsaları milyonlarca Hra sari İle istimlâk etmek.
D — Mütemadiyen Kâgıtha-neden gelen kufhlarla dolacak olan limanı senede bir kaç defa temizlemek.
E — Şehrimizin en güzel, en bedii yerlerinden biri olan ve seyrine doyum olmayan Halicin her İki tarafına, Ej-übe kadar, geniş rıhtımlar, güzel binalar, yeşil sahalar yapacak yerde bunun İçine vapur dumanlarlle kömür tozlarile gürültü ve pls-liklerile halkın sıhhatini bozacağı şüphesiz olan böyle bir. limanı sokmak.
F — Şehrimizde ileride inşası zaruri olan transit Umanını da HaHce sığdırmak mümkün olamıyacağından İstanbulun başka bir tarafında ayrıca transit limanını kurmak.
J — Limanın mazbut muhafaza altında bulunması ve vapurların kolayca manevralar yapabilmeleri için Halicin içindeki bütün mavuna, motor, kayık, vesalrenin seyrüseferleri men edileceğinden, yüzlerce mavunacı, kayıkçı, balıkçıları işsiz bırakmak.
G — Limanın Halice sokul-maslle Sirkecideki demiryolu He irtibatı kesilmiş olacak,
İkinci yazıda Haydarpaşa tarafına nakil ve M . *
inşa şıklarını tcdkik edeceğiz. | metre).
vasıtası bulunmaz. Bundan1 başka limanın dış tarafında | araba, kamyon, otomobiller için geniş meydanlar yani otomo-! bil parkları ve ağır sanayi fabrikaları, demiryollarının büyük İstasyonları bulunur.
Gümrük muameleleri Baat( gibi İşler. Kaçakıçlık, zabıta _ emniyetsizliği vakalarına da nadiren tesadüf edilir.
Bugünkü liman
Halbuki ortasındaki denizle İki kısma ayrılmış, şehrimizin tam göbeğine sokulmuş, Gala-ı ta ve Sirkeci taraflarına dağılmış olan ve birbirine kara ile irtibatı bulunmayan bugünkü liman şehrimizin en mutena, en işlek en güzel yerini çirkinleştirmekte ve vapur dumanlarının çokluğundan, ve pisliklerinden halkımızın sıhhatini bozmaktadır. Limana giren vapurların pek çoğu rıhtımların azlığından karın karına yanaşan azlar. Ya kıç taraflarından rıhtıma bağlanırlar veyahut açıkta demirlerler. Liman İçinde mütemadiyen dolaşan birçok IrIH, ufaklı vapur, motör, mavu-na, sandallardan ve balıkçı kayıklarından dolayı da istedikleri gibi manevra yapamazlar.
Yolcular vapurlardan - şayet biraz da hava bozuk olursa -güçlükle çıkıyorlar. Tüccar eşyası vapurlardan mavunalara ve mavunalardan rıhtımlara aktarma edildiğinden yükleme ve boşnllma işleri pek uzun sürüyor, bu yüzden vapurlar günlerce Umanda kalıyorlar. Mevcut depo, antrepolar bugünkü ihtiyacı asla temin edemiyor. Bir çok eşya günleıce hattâ aylarca ya rıhtım üstünde ve-
lıyor.
Bu güçlüklerden başka limanın topluca bir yerde bulunmamasından İş güç sahipleri günde bir kaç defa karşıdan karşıya veya şehrimizin bir çok
antrepolara gidip gelmekle çok kıymetli vakitlerini kaybediyorlar. İşte «aydığım buna benzer sebeblcrden dolayı tüccar ve vapur kumpanyaları mütemadiyen şikâyette bulunuyorlar. Eşya fiatleri de her gün bir parça yükselmektedir. Sirkeci ve Galata rıhtımı civarında kamyon, otomobil, arabaların beklemelerine mahsus parklar, meydanlar bulunmadığından, husule gelen İzdiham ve karışıklıktan bir çok kazalar hattâ can kayıpları da vukua geliyor. Gümrük muamelâtı ve zabıta emniyet İşleri yolunda gitmiyor, kaçakçılığın da önüne geçilemiyor.
Bu vaziyette bulunan İptidai, çok perişan bir limanın daha senelerce yerinde bırakılması doğru değildir. Bir an evvel şehrimizin münasip bir tarafına taşınmalıdır.
Her ne kadar bazı yurttaşlarımız Umarı yerinden kaldırılın cû emlâk sahiplerinin ve tüccarın pek çok zarar göreceği ve bütün ticari İşlerin sekteye uğrayacağını İddia ediyorlarsa da limanının başka bir tarafa taşınmasile Sirkeci ve Galata semtlerinin ticaret, İktisat bakımından zarar görmiyeceğl ve ticari muamelelerden zerre kadar müteessir olamıyacağı ve bilâkis bu civardaki emlâk kıymetlerinin daha ziyade artacağı, tacirlerin ve vapur ki im-panyalarınm, bütün yolcuların
RADYO
İSTANBUL RADYOSU
13-St 13.00 13.İS
I3J0
13.50
ao.oo
K.ES
10.30
Sİ .00
31.13
ıı.ûo
İ3.4Ö
İT,M ın.oo
ve
Açıtı* ve program Ur. Haberler.
Sirki ve türküler (PL). Dam müziği 'Pl (.
Şarkı ve türküler Okuyanalr Gttzln Siper MelAhat Tınır,-Çalnrıl.ır Mıutafa Sunar. Vecdi ScyhUn. Dürrll Turan.
Serbes rest.
Rumba ve langolaı (Pl). Programlar ve kapanı*. Açılı* programlar. Dan» müılil (Pl».
Vlyoloıuel soloları rPLJ. Karifik jarkı w tbrkOler Ra ilerler.
Hatif ara mürigl (Pl.l. Radyo senfoni crketrsıtı »eri. İdare eden, Cemal Re*ld Rey.
Memleket türküleri. Okuyan Cemil Cankat
OfHsraFntdan »ah neler (Pl I. Dinleyici Hakleri fTOrk mü-zlfil.
Dinleyici İstekleri programının devamı.
Fani beyeU hleasUr».
Koıuertolar.
Trombonla
(Pi.ı
Haberler, Dans mûrıgl (Pl l Hafif gece müzICl (M.I. Programlar ve kapanıl.
(Pl.)
konseri «KürdUl
hafif melodiler
Acılı* ve program.
M S. ayarı va Şarkılar. Haberler.
Melodiler (Pl).
Öfile G aretesıl.
Tango. Rumba, ftonva ve Sam-b»Ur (PI,l.
Akvam programı, hava raporu ve kapanı*.
Açılır ve program.
M. S. ayarı ve l*fa-
fahan faalli.
Konulma.
Sen parçalar (Pl.*.
M. S ayarı ve Haberler. Geçmişte Bugün.
Tarihi Türk milclgı.
Vlolanael aolonlrı, '
Radyo Gauteat.
Serbca Saat.
Hafif şarkılar (Pl.) Konuşma.
Müalk: (Pl.).
Konuşma: B. M. M. Saati.
Dan* mUıtfl (Pl.).
M. S. ayarı ve Haberler. Program ve kapanı*.
YARIN SABAHKİ PROGRAM
Geçenlerde şehrimize gelen Londra büyük elçimiz sayın Açıkulın, gazeteci arkadaşlarla konuşurken şöyle demiş:
«— Kızmayınız amma İs-tanbulda ucuzluk gördüm.*
Garip şev! Kendileri yabancı diyarda bulundukları sırada bizim huy değiştirdiğimizi, evvelce pahalılıktan sinirlenirken şimdi ucuzluğa kızdığımızı sayın Açık-alın’a hangi mûzip söylemiş acaba?
Hâşa efendim! Biz gene eski minval üzere ucuzluğu bağrımıza basmak için anyonu, fakat bulamıyorut-Haspanın kötü bir huyu var. Daima yabancı memleketlerden gelen büyüklerimizle görüşüyor, onlarla düşüp kalkıyor da bize yüzünü de göstermiyor, izini de belli etmiyor.
Muhterem büyük elçimiz Istanbulda gördüğünü söylediği ucuzluğun gizlendiği yeri de lütfen haber verse de kendisi gibi biz de biraz ’ rahlansak, sevinsek!--.
!İİ
Ofisin marifeti?
Un fiatleri mütemadiyen düşüyormuş. Alâkadarlar bu vaziyet karşısında ekmeğin de ucuzlaması icab ettiğini söylüyorlarmış, fakat Toprak Mahsulleri Ofisi evvelce buğdayı pahalı alıp stok ettiği için bugün şerbet piyasanın ucuzluğuna uyarak ekmek fiatini indirmek bahis mevzuu olamazmış.
Doğrudur, yerden göğe kadar haklıdırlar. Toprak Mahsulleri Ofisinin vazifesi müdahale ve tanzim satışa yapmaktı. Şimdiye kadar ucuzluğu düzenlemeğe çalıştı, beceremedi. Demek ki bu sefer de pahalılığı nizamlama ğa gayret ediyor. Bırakalım, hiç değilse bunda muvaffakiyet göstersin de, bir iş yaptı denilsin!
«
İhtisasa hürmet
Bir de derler ki, bizde ihtisasa kıymet verilmiyor. Ne münasebet? Son yıllarda Avrupalardan, Amerikalar-dan davet edilip getirildik-terini gazetelerden öğrendiğimiz ve burada tomar tomar raporlar yazmaktan gayrı bir is yaptıklarını duymadığımız mütehassıs kafilelerini bir yana bırakalım, senelerden beri belediyemizin emrinde koskoca bir şehircilik mütehassısı çalışıyor.
Üç aydan beri mezuniyetle Pariste bulunan bu zat orada bir imar plânının tatbikatıyla meşgulmüş, işini yakında bitirip şubatın ilk haftasında İstanbuidaki vazifesinin başına dönecekmiş.
Görüyorsunuz ya, Fran-sızlar bile imar işinde birim mütehassısımızdan istifade ediyorlar. Ancak, onlarla bizim aramızda ufak bir fark var; Fraıısıziar bu zata imar plânlarını tatbik ettiriyorlar; biz ise aynı mütehassısa. tatbik edemiyeceğimiz plânlar çizdirip raflara yığıyoruz.
Desenize, her işimizi Fran-sızlara benzetecek değiliz ya!
Q Q_ CM
>00
M. S. ayarı.
Hafif mürik (PI.İ, Haberler ve bava rapora. Şarkılar {Pil.
10 Dakika piyano (Pl,). Günün proeramı
Çeşitli hafif parçalar (Pl,). Kapanı*
LONDRA RADYOSU TÜRKÇE YAYIMI
T.tö • T.3Û Haberior. basın hülâsası IJ1.3Î Ve 19,91 metre). IBM - İÜ. 15 Pazar: Köyden mektup, paurtesl dinleyiciler (mirle t>e*ba*a. salı: Radyo ile ingıllrcc. çarjambn: Türk musikisi dinleyici İstekleri, perşembe: Çocuk küjcü. cuma: TUrk musikisi dinleyici istekleri, cumartesi: Konuşma: İngiliz tarihinde dünüm noktaları. 18,4019 Haberler (24.91 19,91 merci.
Yedlkulede M . Mıl5 Haberler (49,10 - 41.49)
(e-
O
O $2 0 >
0 P
■O
0 ra S? u
Cemal Refik
Kızılay festivali
Şubatın 13 ünde Maksim salonlarında eğlenceli bir tiyatro ve musiki gecesi geçirilecek
Türkiye Kızılay derneği İstiklâl şubesinin Beyoğlu Balo sokağında satın aldığı «Yoksullar dispanseri» tesisi yararına Şubatın 13 ünde saat 21 den 2 ye kadar Maksim salonlarında tiyatro ve büyük musiki festivali tertip edilmiştir. Festival çok eğlenceli olacaktır.
i îskenderunda ' kabakulak vakaları
. İskenderun 26 (Akşam) — ı ilçemiz ilkokul öğrencileri arasın da kabakulak vakaları görülmüştür. Hükümet doktorluğu icabetten tedbirleri alı m ıştır.
Nikâhsız karı kocadan doğan çocuklar
Cevdet Kerim Incedayı ve arkadaşlarının kanun teklifi Cevdet Kerim Incedayı ve arkadaşı arının Büyük Millet Meclisine verdikleri yeni bir kanun teklifi. Cumhuriyet rejimi ku.-ulalıbcri ikinci defa olarak içtimai bir dâvayı hâlle çalışacak. ■■ Bu kanun teklifi: Nikâhsız kan koca hayatı yaşayanlardan dünyaya gelen çocukların nüfusa kayıl ve tescilini İstihdaf etmektedir.
Cumhuriyetin üçüncü yıldönümünde kabul edilen kanunu medeni de birden ziyade kadın almak usulü menedilince, resmi nikâh altında ancak bir kadın alınabilmesi esası ortaya çıkmış. Fakat, bilhassa, Anadolu’nun bir çok bölgelerinde zirai iş hayatındaki zaruretler, bir çok defalar bir erkeği bir kaç kadının kocası yapmıştır.
Resmen, birden fazla kadın nlamnyaıı erkek, şöyle üstün körü bir dua merasiminden sonra kendisine «karı» edindiği kadının ve esas karısının bu İşte sarih rızaları bulunduğundan hiç bir şekilde takibata maruz tutulmamaktadır.
Nikâhlı karısı üstüne başka altında yaptıklarını ve bu yatır kadın İle yaşamak kanu-(?ama tansını ne sebeplerle idamen «zina» suçu addedilmekle me ettirip gittiklerini tahlile' beraber bu suç. takibi şikâyete girişmeden bahsettiğimiz bu bağlı bulunan suç nevilerden-! vâkıalar, Cumhuriyetin onun-dlr. Nikâhlı bir kadının, koca-'cu yılından bugüne kadar ge-snun diğer bir kadınla da ka- .........”
n koca hayatı yaşamasına rıza n«n bu mevzu göstermesi, hiç bir * * ' ...*"
takibata yol vermemektedir.
Ceza kanununun maddesinin bir notu şöyle demektedir:
«Nikâhsız tutulan ____________________________________
hakkında kanun; ceza tâyin olarak neşredilen kanun ftkar-etmemlştir».
Diğer bir not da şöyledlr: , •Zina dâvasının takip ve hükme raptı, davacının diğer den evvel evlenenlerden çocuk-kadın ve erkek hakkında bir-şiarını nüfusa kaydettirmemiş ilkte sil. âyet name ile müracaat olanların çocukları nüfusa ederek dâva açmasına bağlı- kaydedilecektir. Esasen evli o-«ür.w [lan erkeklerin yalnız çocukla-
İşte ceza kanunundaki »zi- n tescil olunacaktır. Kanun na« suçuna zeyi olarak konan çıktıktan üç gün içinde çocuklu maddeler de sarahaten gös- lan olan nikâhsız çiftler için »eriyor ki, bir erkek nikâhlı de aynı hüküm tatbik oluna-karısmın muvafakati altında diğer bir veyahut bir kaç kadınla nikâhsız olarak karı koca hayat» yaşayabilmektedir.
Anadolunun bir çok yerlerinde bu tip bir çok misallere ras-iandjğını. Büyük Millet Meclisine verdikleri kanun teklifinde açıklayan milletvekilleri, bu nikâhsız birleşmelerden husule gelmiş çocukların tescilsiz kalmaları tehlikesini önlemeyi, hem içtimai bakımdan, hem «ie nüfus siyasetimiz seviyesinden zaruri görmüşlerdir.
Bu cihet, resmen evli olduğu halde nikâhsız olarak da kan koca hayatı yaşayanlar hakkındadır.
m yedi senelik bir zama-____ _ üzerinde İçtl-kanuni maî bir muhasebesini daha | yapmak zaruretini doğurmuş 444 üncü bulunmaktadır.
*
Cumhuriyetin onuncu yıldö-kaduı nümünde «Af kanunun na zeyi
sına gbıe o zaman şu esas kabul edilmişti:
.Af kanununun meriyelin-
çaktır.!
Mareşal Tito ile konuşma
Titonun muhtelif meseleler, Rusya ve Amerika ile münasebetler hakkında demeci
Asıl ismi Josip Broe yoldaş otan Mareşal Tlto’nıın, Cumhurbaşkanı. Harb Bakanı ve Komünist Partisi genel sekreteri vazifelerile, Yugoslavyada en. nüfuz sahibi kimse olduğunda şüphe yoktur.
Fakat -* '
memleket! dahilindeki ve nüfuzu bu mühim Itrilen dolayı değildir. Milletin nazarında Tito bir destan kahramanı olarak yükselmektedir. Nazi ve Faşist müstevlilere karşı fanyan. Partizanları zafere ulaştıran, ve milletine hürriyet bahşeden Titodur; ve nihayet Yugoslavyayı kapitalizmin boyunduruğundan ebediyen kurtarıp yeni bir demokrasi haline sokan yine Tito oimuştru.
Tito’nun ev hali
Mareşal Titoyu evim ret ettim. Mareşalin e vazife başındaki vakür ve â-ralr tavırlarına hiç benzemiyordu. Onun yerine mütevazı görünüşlü, arkadaş tavırlı, sakin, ve ikram etmek jçin fırsat kollayan biri bizi karşıladı. Karşısındakine huzur ve itimat telkin eden bu şahısa, kendisine daimi olarak yapılan soğuk harbe nasıl tahammül ettiğini sordum Mareşal Tito tebessüm ederek, hattâ sıkılarak şu cevabı verdi:
— »Bunlar bizim daha kuvvetli olmamıza yarar. Sonra soğuk harbe aldıran kim?»
Fakat Mareşal Tito'nun. soğuk harbe hakikaten aldırış etmediğini söylemek biraz güçtür, çünkü hakikati Mareşalin sakin yüzünde değil, kafasının içinde kaynayan binbir endişe ve düşüncede aramak icap eder, Filhakika konuşmamız ilerledikçe, Titonun asıl düşünceleri kendini belli ediyordu. Bir aralık gizi! teşkilâtın reisi Ti toyu, dağlarda çetesinin başında komuta veren Titoyu görür gibi olduk.
Triyeste meselesi
Mareşal Ti toya Tiryeste meselesi ile İtalya arasındaki münasebetleri sordum. Sualimden biraz canı sıkılmış gibi, »Böyle bir şeyden bahsedeceğinizi evvelden biliyordum, dedi.
Mareşal TİLo'nun kudret vazlfe-
★
Cevdet Kerim İnceoayı ve arkadaşlarının, ciddi bir İçtimai dâvayı hedef tutan yeni kanun teklifi, yakında Meclisten kanunlaşıp çıkacak ve bu • yara, bir müddet İçin daha kapanmış olacak... Fakat asü .
dâva, «Medeni kanun* un bu' Halbuki Triyesteden daha mü-yoldaki maddelerini bir defaj^m meseleler var. Meselâ Al-daha enine boyuna İyice gözden geçirmektir.
Remzi TOZANOÛI.U
manya, Avusturya meseleler! yanında, Trlyeste bJr hiçtir.»
Fakat İtalya İle Yugoslavya komşu olduklarından, her iki memleketin dost olması, dünya sulhu için lazım olduğunu, ve Triyestenin bu dostlukta
sındakl dostluğun baki kalacağı halatındaki ümidini izhar etmekten geri kalmadı.
Mareşal Tito. gerek kapitalist gerekse komünist kutupların daimi taarruzları arasında kalmıştır. Bilhassa Krenıline sadık kalan komünist organları Tito’ya merhametsizce hücum etmektedir. Fakat görünüşte Tito bu taarruzların hiç birine aldırmaz. Yugoslav milleti ise, dışardan gelen propaganda seslerine tamamen mahfuz tutulduğu için, Tito hakkında beslediği kanaat tamamı n müspettir. Hattâ şimdiye kadar yapılan daimi propaganda en ufak bir şüpheyi bile yaratamamıştır. Tito aleyhine söylenen her söe millet nazarında sadece bir yalandır.
♦
Bir de kadın ve erkeğin resmen evlenmeden müşterek karı koca hayatı yaşamaları hususu vardır kİ bu birleşmelerden dünyaya gelen çocukla-nn d* tesciline resmen imkân bulunamamaktadır
Bu yaşama tarzı da Türkiye- _______
nin büyük şehirlerinde misali- iniştir.
Sıhhatli bir adam
Mareşal Tito 57 yaşında olmasına rağmen son derece sıhhatli ve genç görünmektedir. Konuşurken son derece lltifatkâr bir tavır takınır. O-tttrduğu ev, çalıştığı oda, Tifonun zevki selimi hakkında da güzel bir fikir vermektedir, çalışma odasında Staline ait hiç bir şey yoktur. Yalnız Le-ninin mermerden bir vardır.
Tito bir buçuk saatlik konuşmasında. komünist kelimesini bir kere olsun ağzına almamıştır. Yugoslav komünistlerinde âdet olduğu veçhile, bu kelimenin yeripl sosyalist
Nevyork’ta sis
, Nevyork 26 fA.A.İ — Dün öğleden sonra Nevymka gel- bir çıban rolü oynadığını ken-mesi beklenen ■Queen Mary»[ dişine anlattım, O zaman İtal-transatlantiği sis yüzünden ya meselesinin Titoyu ne ka-■Ambrose» fener gemisi açık- dar çok alâkadar ettiği mey-lannda 1748 yolcu ile hareket- dana çıktı; ve derhal her iki siz kalmıştır. | memleketin dost geçinmek ve
Diğer taraftan da Guardis blrlblrlerinin ticaretini ta-hava alanında günlük 350 uça- marnlamak mecburiyetinde ol-ğın kalkış ve inişinin 327 sİ duğıınu tasdik etti. Hattâ İtal-iptal edilmiş veya geri çevril- yan milletine karşı-- duyduğu ou Kelimenin yeı •• I hayranlığı, ve iki millet ara- kelimesi almıştır.
büstü
Tefrika No: ^6
Nazlı, şu anda, onun ayaklarının dibinde, biçare bir esire gibi mazlum,.. Mağlûp ama daha mağlûbiyetini pek kavrayamamış.
Hedefine varmağa ille azmet-mişçcslne son kozunu oynadı:
— Doktoreuğum. konuşsanı-■a!... Söyleyin, şu âvâre hayatım daha ne kadar devam edecek?... Herhangi bir kadın, herhangi bir erkeğe böyle bLr sual sormamak; fakat, sizinle ben, herhangi bir kadın, herhangi bir erkek değiliz... Cemil den ayrıldıktan sonra sizinle evlenmemiz çok mu uzun sürecek, doktorcuğum?
Gecenin çlnde bu şimşek çakmış gibi, Osman Omerlinin İfade sızdırmayan yüzünden, bir hiddet ve belki de bir yeis belirip kayboldu Soğuk bir sesle:
— Evlenmemiz mi? — dedi.
Donuk donuk bakıyor. Bu sual ve bu bakışlar, in-Jireceği dar beye «Hazır ol!» ihtarıdır.
— Kalk, oLur koltuğuna- - Sa çına başına bir ruram ver... Haline, tavrına da tıir tertip.
ver... Nereden arız olmuş sana bu kepazece fikirler? ,
Koltuğun dibine nasıl bir sür atle atıldı ise, Nazlı o noktadan geriye doğru Ik1 misli hızla fırladı; ve iki i.üfİİ mesafe k a tedip duvara sırtıyla yapış Ll Bembeyaz yüzünde, gözleri alabildiğine büyümüştü. Kekeledi:
— Kepazece fikir mi?... Bana nereden mİ ârız olmuş?... Peki siz... Siz... Cemildcn ayrılmamı telkin eden siz değil misiniz?
Sesi boğazında düğümlendi Boğtılurcasına İlâve etti:
— MademkL benimle evlenmeğe niyetiniz yoktu. Cemilden ayrılmamı niçin söylediniz?
Gözleri yaşlarla perdelendi. Doktorun yavaşça kalktığını ve pencereye yaklaşıp perdelerin üzerinden alnını cama dayadığını müphem şeklîde farkelti. Bu hareket, mürâkatın sena erdiğini İhtar ediyor.
Nazlı, bu odada, bir kaç saniye daha oyalanacak olursa, tepeden inme yediği darbenin acısıyla zelil sefil yine onun dizleri dibın^ yığılacağım sezdi. İmdadına yeliş'veren gururunun takviye kuvvetleriyle harekete gelerek rönar'arını kaptı;
4.10 929 tarihli Akşam gazetesinde şu satırları okuyoruz:
■Sabık Şeyhülislâm ve Evkaf Nazırı lfayri Efendi merhum iş başında bulunduğu zaman memleket için birçok hayırlı tesisat vücuda getimıişli. Şehrimizdeki büyük Vakıf hanları. Üsküdar - Kısıklı tramvay hattı. bugün birer tütün deposu halinde bulunan Çapadaki hastane paviyonlan gibi asar ve â-bıdat hep Hayra Efendinin eseridir. Üsküdar tramvay hattının banisi, Bayi i Efendi olduğu için Tramvay şirketi merhumun bir büstünü ÜskücLardaki elektrik fabrikacın» rikzedecek ve hâtı-fabrikasına rekzedecektir.»
Yirmi seneden daha çok zaman geçti... Bugün Hayri Efen-stnln eserlerinden birinde olsun. ne bir büstü, ne bir resmi, hattâ ne de bir ismi yardır.
İnsan, bir mevsim içinde açan ve o m-ıvsim sonunda kuruyup giden, bir demet ot değildir: bayata gelişimizin bir mânası vardır: Bir iş yapmak, bir eser yaratmak ve bilhassa temiz bir isim bırakmak Gerçekten, insanların en köklü ko-kusu unutulmak korkusudur; belki ölümden bile, daha çok bunun 1-çin korkuyoruz.
Böyle olduğu halde. Hayri Efendi merhum, insan ruhunun bu en köklti duygusunu da yenmiş; eserlerine sağlığında İken İsmini kazdırmamış t l
Zira o, bu ruhta bir İnsan olmasaydı, her biri bir iş ve sa-
nat âbidesi i ayılan birçok eserlerinden bir tanesine olsun, isminden bir harf, yahut bir nokta bırakabilirdi. Hattâ şu Vakıf
hanına, Hayri Efendi hanı değilse bile vakıf müesessesine pek yakışan ve kendi adından da üç harf taşıyan — remzi bir ifade İle — Hayır Hanı dedlrte-billrdl.
Ne acıdır ki, insanlar unutulmaktan korktukları gibi,
nutm aktan korkmuyorlar...
Böyle olmasaydı, merhum Hay-ri Efendinin, herkese nuslb ol-mıyan bu örnek feragati ve cinim aziz hâtıraları, bugüne kadar nlsyandan kurtarılırdı. B>
milleti olduğu vere-
Tito ve Rusya
Konuşmamız esnasında bir aralık tabii olarak Rusyaya temas e t tik. Tito hemen Rusya ile harb lehinde olmadığını, çünkü Rus milletine hayran olduğunu, ve Rus hakikatten haberdar takdirde kendisine hak
ceğini söyledi. Titonun mücadelesi Rusyadaki bazı muayyen diktatörlere karşı idi. Bu diktatörlerde. Yugoslavyayı ve halk demokrasilerini Rus imparatorluğunun bir kolonisi haline getirmek için uğraşan kimselerdi
Tito Yugoslavyanın sosyalizm yolundan ayrılmadığına bilhassa işaret etti. Halbuki bu yoldan. aynlanlar Kominfortn İle Koıninformuıı mevkiini düşünen kimselerdi. Tifoya göre Yugoslav komünistleri, hakiki komünistleri temsil etmektedir; ve hakiki komünist olmayanlar ise karşı tarafı teşkil eden sözde komünistlerdir,
• Yeni rejimden sonra Yugos-I aryada, kalkınma yolunda hayU Heri adımlar atılmıştır. Titonun adamlarının söylediğine göre beş senelik, plân memlekette harikulade neticeler yaratmıştır. Bilhassa işçiler ve köylüler Yugoslav tarihinde en
kadirbilirliğe o. çok lâyıkta. Gerçi, eserlerini ve şahsiyetini bu sütunda ele alacak değile. Sadece şu fa adar çığını hatulıya-lım ki:
Hayri Efendi, devlet bünyesini kemiren kırtasiyecilik İtiyadını yenmiş, büyük iş adamlarının yapıcı ve yaratıcılığına u-iaşmış bir İnsandır.
Hele ondaki feragat, örnek ve meşkedilecek bir feragattir. Sanki o, bunları yapmak için köyünden kalkıp gelmiş ve yapacağını yaptıktan sonra gene köyüne dönüp gitmiştir. Kendi toprağına dikili bir ağaç olarak kalmağı her şeyden üstün tutmuştur.
Fazla yaznnyacağız; mazideki| ı değerleri yeni nesillere tanıta-^ mazsak, yem değerler kazan--, mamıza İmkân yoktur. JTj
Yazımızın başında bildirdiği-'"'' miz yirmi bir yıl, önceki karar, velev ki pek geç de olsa, bugün Halk Tramvaylarının başında Ç çalışan ve değerli bir İnsan o-._ lan Zühtü Çubukçuoğlu tara- {O tından gerçekicşürUmelldir.
Üsküdar Halk Tra . >
cJaresi, Şeyhülislâm Hayrı E: h- qj dinin büstü Ue binasının bir q köşesini şereflendirirken, ka-.»— dfrşiansbğinın yanında bir hizmet daha Lfa edecektir ki, o da şudur: Gelecek nesillere nankör olmadığımızı göstermek gi-TJ bl, şuurlu hareketiyle bize rch-^5 bertik —
Reşat KAYNAR
u-
I
I
Garip bir karar
Roma M (A.A.) — Ağı» ceza mahkemesi bugün verdiği bir kararla altın Ingiliz liralarını taklid etmenin bir suç olmadığını bildirmiştir. Mahkeme kalpazanlıktan sanık bulunan iki kişiyi beraet ettirmiş, fakat bunları hilekârlık yaptıklarından dolayı ikişer sene hapse mahkum etmiştir, Bakimler resmen tedavülden kalkmış bir parayı taklid etmenin mevzubahis olamıyacağını söylemişlerdir.
co
2 O
et meri tabiidir. Fakat bunda bir beis yoktur. Zira kollektif çiftliklerde elde edilen neticeler meydandadır. Buncan başka köylülerin şikâyetlerin! memnuniyetle karşılıyoruz. Bu şikâyetler onların ihtiyaçlarını öğrenmemize ve kendilerine yardım etmemize yarıyor.#
Amerika -Yugoslvya
Titonun özerinde ehemmiyetle durduğu diğer mesele Amerika ile Yugoslavya arasındaki ticaret meselesidtr. Titonun görüşüne göre her. milletin kendi hudutları içinde ' müreffeh seviyeye ulaşmıştır? Lstediğl rejimi kabul etmesi ga-Fakat köylüler arasında *—~’ hoşnutsuzluklara elan tesadüf ! Lannın memleketlerin edilmektedir. Tito bu itirazlara aldırmadığı gibi şöyle demektedir:
«— Köylünün dünyanın her tarafında halinden şikâyet
bazı yet tabiidir. Fakat rejim fark’ *ı lannın memleketlerin ticaret hayatına tesir etmesi doğru değildir. Bu bakımdan Yugoslavya, Amerika ile ticarete başlamağa her an hazırdır.
, Nakleden: A. Derebeyoflu
Idanbuı BalcdiTeri S» t
Bu Saat
DRAM KISMI
TEBEŞİR DAİRESİ Yazan; KlaDund Türkçeri: M. Basit
KOMEDİ KISMİ
KAYSERİ GÜLLERİ
Tiırkçesk Hüseyin Suat ve Münir Nıgat
Pazartesi akşamlan Drao> Kurnırr* Salt akimlan Komcıl KiâuIiii.IO uoısU rottur
Cumarıea ve ears-ımb» cttniers 14.30 aa Çocuk rıvattoau Pazar tünleri matine tSJö (u
MUAMMER KARACA OPERET. Maksimde Saat 2040 da
SIZIN SOKAK
Matineler: Cunıar tesi Dazar 15 te Pazartesi Akşamı Kadıköy -Opera'da
[ER[EVE 0151
——YAlANs NİHAL fAMM.AİAJt.AL! -
AŞK VE MACERA ROMANI
dıştın fırlayacağı sırada:
— İntihar edece*ım. — dedi. — Siz, beni çok arat siniz.
Doktor, yine o ifadesiz sesiyle cevap verdi:
— Aldığın terbiye buna mânidir.
Sinir hastalarının çıkarttıkları her velvelede kapının aralanmasını ihtlyatkârlık bilen Alman kadın, eşikte belirmişti.
Nazlı, onun elinden kapının topuzunu çekerek kanadı ardına kadar çarptı: ve kadını sendeletti.
Ok gibi fırlayıp sokağı buldu.
Sokakta düşünüyer:
«Aldığım terbiye mâni imiş!.. Beni çerçeveye soktjiar... Terbiye çerçevesine soslular... Kas nak içinde basmakaiıp dört köşe oturuyorum, çerçeveyi kıla-
cağım, dışına fırlıyacağım... Çerçeve dışı'... Oh ne rahat’... Ahlâkmış, terbiye ’miş... Şeytanı şişeye sokmuşlardı, insanı çerçeveye sokmuşla-.. Yapamazmışım. edemezmişim!... Gö rürler onlar... Doğmak insanın elinde değil ama ölmek elinde... öleceğim... Bu suretle de İntikamımı alacağım... ölümler den ölüm beğen, benim zavallı Nazlı kızım!
— ŞoförI... daha hızlı sür, daha hızlı... Vapur" yetişeceğim... Daha hızlı. . Kaza çıkarsa sane ne?
«Yok, böylesi fiyakasız ölüm.. İntihar ettiğim anlaşılmaz... Hatla, doktor bile öiümümü ihtimal bir tesadüf sayar... Bense intiharımın arkasından velvele kopsun istiyorum... O halde, kazaya benzemeyen çareler
aramalı... Ne yapmalı? Nasıl yapmalı?.,.
— Kadıköy iskelesi demiştim, şoför efendi, dur ineceğim...
«Mademki ölümüm gürültülü olsun, İstiyorum. İşle tam fırsat. Klâsik intihar mevkiinin önünden geçiyoruz. Kendimi vapurun ardındaki köpüklü dalgalara atıversem... Yarın gazetelerin ilk satıifderine çift sütunluk havadis: «Kadıköy vapuru Sarayburnu önünden geçmekte iken Nazlı İsminde yirmi iki yaşlarında çok güzel bir kadın, küpeşteye dayanmış manzara seyrettiği firada başı dönerek kazara denize düşmüştür. Derhal vapur durmuş, kayık indirilmişse de bütün araştırmalara rağmen zavallı ka-din bulunamamıştır »
•Fakat, ya denize atılır atılmaz beni kurtarırlarsa?... Kurtaracağa da benzerler. Şu beni gizilce süzerek hakkımda fiskos eden hafiye kılıklı delikanlılar, ben daha küpeşteye tırmanırken feryadı basarlar. Kim bilir belki de arkamdan denize atlayıverirler .. Kurtarılmam pek rezalet olur. Doktor acıyıp da önümde dize gelecek yerde benden büsbütün soğur, ihtimal bir daha yüzümü bile görmek istemez. Kaldı ki, boğularak ölmek pek güçmüş. Eziyetsiz bir ölüm seçmek daha münasip Oldu olacak gık demeğe vakit kalmadan öbür dünyayı boyiamah... Y;ırın cenaze merasimim yapılır. Götürür gömerler beni şu Karacaahmede... ölüm rahatlık... oir toprağın içine, dinlen bir servinin alt.nda dinlenebildiğin kadar... Yaşadığın müddetçe hep bir şeyler bekli-yerek ve aşla elde edilmeyecek şeyler beüdyerek nefes al ver; nefes al ver... Daimi bir harret, oluk oluk gözyaşı, arada sırada bir te-bessiimcûk nasibin . Adam, ha bir kaç yıl geç, ha tir kaç yıl
erken... Ağrıyan diş gibi bır ömür, nasıl olsa çekilecek.
«ölürsem rahat edeceğim muhakkak... Fakat, acaba, o, arkamdan ne yapacak? O da benden kurtulunca rahata erecek mi?... Bir müıdet vicdan azabı duyacaktır. Sonra, beni de, vicdan azabını da unutacak. Çünkü, vicdan azabı unutulur. Ara sura akla gelir, ar» sıra yürek cız eder sonra omuz silkilir... Zaten omuz silkmek vicdan azabı silkmekten kalmış bir mânidir...
«Hey gidi Nazlı kızım, burca emekler heder olda Bana verilen emekler bir tarafa, benim kendime verdiğim emekler de... Bir inkisara uğramakhk canını varmış... Ne de entlpörtenmişim... Kim bilir şu vapurdan boşanan halkın, şu vapura girmek İçin bekleşen halkın, şu Kadıköy htilkuun. İstanbul halkının ne çok dertleri vardır. Kim bilir şu anda kaç evde kaç cenaze kim bilir kaç sevgili sevgiliden ayrılış, kim bilir kaç doğuş; kaç çocuktan kurtulma düşüncesi...
(Arkası varı
I
YENİ KİTAPLAR;
Paris mektupları
İlkokullar
Pasteur Enstitüsü
nü bir ziyaret
Tabi için hararetin
— 10 olması lâzım
Sultan Aziz
Hayatı, hal’ı, ölümü
İnsanların ömrünü on sene uzatan serum bulundu mu?
Paris (Hususi muhabirimi!-. sırlanıyor. Verem serumundan «teni _ Pasteur, dünyanın her ayn bir yazıda bahsedeceğiz,
tarafında insanlığın en büyük Enstitü yeni M’iar bulmak için velinimetlerinden biri olarak lyalnı — ‘ ' * “~
kabul edilmiştir. Onun başladığı işe, kendisini takip edenler Pasteur enstitüsünde devam ediyorlar.
Son günler şartında bu mü-essesede bLr kaç saat geçirmek fırsatına nail olduk ve Fransız, fiım ve fen hayatının bu tıp mabedindeki mesaisi hakkında büyük takdir hisleri besliyerelr buradan ayrıldık. Bu Pasteur enstitüsünü görmek, en ferahlık verici öycretlerden birini ifa etmek demettir. Buradan çıkarken fennin beşeriyeti en müthiş hastalıklardan koruyabileceği kanaat! insanda yerleşiyor.
Bu kadar mühim müesseseler umumiyetle bir hükümetin idaresi altında bulunurlar, hiç % değilse hükümetten tahsisat alırlar. Halbuki Pasteur enstitüsü aynı zamanda hem Fransa, hem milietarası ve tamamen müstakildir. Çünkü dünyanın her tarafında toplanmış iane ile kurulmuştur ve buraya her taraftan yardım edilmektedir. İane işine, Pasteur’un adına ebedileştirmek için, Paris Tıp Akademisi önayak olmuştu. Enstitü, bugün de samanın güçlüklerine rağmen, Fransa hükümetine tâbi değildir ve kendi varidatı ile yaşamaktadır. Bu yüzden daima harekete hazır vaziyettedir. Halbuki, meselâ bir salgın karşısında. hükümetten tahsisat almak lâzım gelse uzun müddet beklemek lâzımdır. Bu hai, tahsisat verilinceye kadar. ♦- bir çok insanın ölümüne se-bebolabihr.
Enstitünün yardımları
Son harb esnasında kamplarında lekeli başgösterdiği zaman, hükümeti Pasteur enstitüsüne başvurdu ve lüzumu olan aşılan hazırlamasını İstedi. Enstitü daha evvelden bunu düşünmüş olduğundan aşılar hazırlanmıştı bile.
Enstitü, içinde çalışan ve araştırmalara iştirak eden ecnebi doktorların adedi bakımından da milletler arası bir teşekküldür. Burada hazırlanan aşılar dünyanın dört taralına gönderilir. Mısır'da baş gösteren son kolera salgınının önü alınmasında “ ' k Ütüsünün büyük
muştur.
SaJgın hastalık manianla meselâ eadelede enstitü oynamakta, her tarafa bedava aşılar göndermektedir.
Enstitü nasıl çalışır?
Pasteur enstitüsü Paris’teki merkezi ve Paris'in kenar mahallelerinden Garches’tekl mü-eszeselerl İle küçük bir şehir gibidir. Enstitü Fransa’daki en büyük tıp araştırma merkezi-diı. Enstitüdeki beş kimya lâ-bora t.uvan hususi ehemmiyeti haizdir. Kimyanın tıptaki ehemmiyeti malûmdur.
Enstitüde bundan başka muhtelif kısımlar, hususi kurlar için bir anfiteatr vardır. Enstitüde çalışanlar araştırma ile meşgul olurlar Bu araytır-( malar müesseseyi meşhur talan keşiflerle neticelenmektedir. Bir çok Fransız ve ecnebi âlim insanlığın ıstıraplarını hafifletecek vasıtalar bulmak Kin uğraşır.
Enstitü bir fen araştırma merkezi olmaktan başka büyük bir imalâthanedir. Burada en mükemmel serum vc aşılar hazırlanır. Enstitü dünyanın en modern ve geniş tesisatına maliktir. Muhtelif aşıların hazırla/, masında, kontrolündü. Paket yapılarak sevkcdlfme-stndı- bulunduk. Bfltiın bu işler mükemmel surette işliyor. Uzun ömür serumu
var mıdır?
Pasteur enstitüsünde kurtua, sıtma, kolera, veba, dizanteri, k uyku hastalığı, sarı humma, İrkeli humma i ı ayvan kıra mahsus muhtelif hastalıklar ve verem hakkında serum ha-
, ıız Paris'te ve Garches'te çalışmıyor, Fransız müstemlekelerinde ve yabancı memleketlerdeki müesseslerinde de bunu temine uğraşıyor. Enstitünün bu dünyaya yayılmış olması muhtelif iklimlerde o i İtlimle re mahrus hastalıkların tetkik edilmesine İmkân bırakıyor.
Enstitü insanların ömrünü uzatmak İçin de araştırmalar yapıyor. Geçenlerde burada u-, zun ömür serumu bulunduğu yolunda bir şayia çıktı. Şayiaya göre yeni serum sayesinde insanların vasati ömrü an sene kadar usatılıyormuş. böyle bir keşif yoktur, araştırmalar devam Bu hususta hazırlanan nüz kari mahiyeti olmıyan se-| rum bu İşle alâkalı olanlara verilmiştir. Bazı kimselerin, her şey olmuş bitmiş gibi, büyük para mukabilinde serumu ele geçirdikleri anlaşılmıştır. Halbuki aenım bedava verilmiştir.
Mikrop harbi
Pasteur enstitüsünü gezdikten sonra mikrop harbinin atom harbinden daha muhrip olacağına kanaat getirdim. Bu hususta bir fikir vermek İçin 1830 senesinde, Almanya'nın Lubeck şehrinde cereyan eden bir vakayı göze nüne getirmek yeter. Burada verem aşısı hazırlanırken küçük blı İhmal 72 çocuğun ölümüne sebebolmuş-tu. ‘
İnsanlar, ilim ve fen sayesinde insanlığı kurtaracak, aynı zamanda imha edecek va-
esir humma Fransız.
Cava adasındaki karışıklık Ayaklananların başın d aTDRK adile anılan bir subay var
KıymetU tarihçi Halûk Şeh-süvaroftlu. Sultan Aziz’in hayatına. hal’ine ve ölümüne dair (AKŞAM) da bir makale serisi neşretmiş tir. Vesikalara dayanarak yazılan ve büyük alâka uyandıran bu yazılar Hilmi Çığıraçan Kitabevi tarafından kitap şeklinde neşredilmiştir.
Eserin başlıca tasımları şunlardır: Abdülâziz’ln doğumu w çocukluğu, Abdülmecld'ln soh seneleri ve mali buhran, halkın hoşnutsuzluğu. Veliaht AbdülâzU Efendinin endişeleri, Abdülmecld’ln hastalığı ve ölüjnü. Abdülâziz'ln ilk seneleri, ordu ve donanmada ıslahat, [Avrupa seyahati,Yusuf İzzettin Efendinin Veliahtlığı meselesi, |yeni OsmanlIlar, Mahmut Nedim paşanın idaresi vc Sultan i Azlz'de görülen değişiklikler. | ihtilâl hazırlıkları. Abdülâziz'i tahttan indirme hazırlıkları. Beşinci Murad ın cülüsu, Ab-dülüziz'ln Topkapı sarayına nakil, kanunu esasi ilânı teşebbüsleri, Azizin Sui tan Mu-1 rad'a mektupları, Abdülâziz'ln 1 Feriye sarayına ! rad'ın rahatsızlığı, Çerkeş Ha-san vakası, Murad’ın ha’ll, ' Abdûlhomld’ln cülüsu, Abdül-konfertuıs sa- — - •• -•->
ı Beşe riyctln te rakkt -mü-
mev-y&pıl-
Soğuklar ve kar devam etmektedir. Civar vilâyetlerde de ; taş bütün şiddetiyle hüküm sürmektedir. ı
Ankarada soğuklar dolayısl- : le okullar tatil edilmiştir, şeh- . rimız okullarının da tatil edl- : llp edllmiyeceğlni alâkalı!ardan ; sorduk. Sağlık ve Sosyal Yar- . dım Müdürü Doktor Faik Yar- : gıcı demiştir ki:
— Havalar soğuksa da okulların tatil edilmesini İcap etti- 1 recek derecede olmamıştır. Bu- ■ nunla beraber MIHI Eğitim Müdürlüğü buna lüzum gösterirse mesele tedkik edilir.
Milli Eğitim Müdürlüğünden ' de şu cevabı aldık:
— Ankarada okullar tatil 'edilmiştir. Fakat orada soğuklar pek fazladır. Şehrimizde böyle bir tatil yapılması için J sühunetin meselâ sıfırın altın-1 da 10 dereceyi bulması zundır.
Gerçi Fakat ediyor, ve he-
Bir münazara
25/1/1950 Perşembe günü saat 15 de Yüksek Ekonomi ve i Ticaret Okulu j Kimya
arasında Yüksek Ekonomi Ticaret Okuh
I lonunda . ,
sinde Fen mİ, İktisat mı iıim rol oynamıştır?» zuunda bir münazara mıştır.
talebeleri İle Mühendis talebeleri 10
nakli. Mu-
Et yiyen nebat
Oltalara maliktirler. Pasteur enstitüsünü ziyaret eden büyük bir gurur duyuyor. Çünkü burudaki bütün çalışma insan-' lann ıstıraplarım azaltmak içindir.
Genç şairler Şiir
gecesi
İhtilâlcilerin yeniden bazı şehirleri ele geçirdikleri haber veriliyor
Ayaklanma hareketinin baş gösterdiği Bandocng şehri ve havalisini gösterir harita
jhamld'e göre Abdülâziz'ln ölü-ınıü. Yıldız mahkemesi.
I Esaslı bir tetkik mahsulü o. lan -.Sultan Aziz» eseri Halûk Şehsüvaroğlu’nun. karilerimizin pek iyi bildikleri, tatlı üs-lûbile yazılmıştır. Yakın tarihimiz hakkında esaslı bilgi e-dlnmek isteyenlere tavsiye ederiz.
î Yu kanda görülen dikenli ne-Eminönü halkevi DU-Ede-bat et yiyor. Küçük, böcekler-biyat şubesi Şiir Kolu tarafın- [ den başka küçük kurbağalan dan 28/Ocak/19öO Cumartesi da yakalamakta vc yemektedir günü saat (15.30 ida (Genç şa^ irler şiir gecesi) İsmiyle bir şiir sergisi açılacaktır.
Elektrik saatleri fazla mı yazıyorlar?
Evlerde ve apnrtınıanlarda bulunan elektrik saatlerinin sarfiyattan fazla yazdığı İddia olunmaktadır. Bilhassa bir çok kimseler tecrübeleri sonunda bu neticeye vardıklarını ilâve ediyorlar.
Elektrik idaresi ise yine bir müddet evvel bu yoldaki iddialara cevap vererek saatlerin bozuk olmadığını söylemişti.
Son günlerde tekrar ortaya çıkan bu meselenin soğuklarla alâkalı olabileceğini söyleyenler vardır. Bunlar soğuğa maruz bulunan saatlerin fiziki «keplerle ve aletlerin demir olan akşamının soğuktan ufalması yüzünden sıcak aylara naza ran hareketlerini süratlendirdiklerini söylüyorlar.
Elektrik İdaresinin bu iddiaya ne cevap vereceği merak ediliyor.
Bir kaç gündeDberl gelen telgraflar. İstiklâle yeni kavuşmuş olan Endonezya’da bazı karışıklıkların baş gösterdiğini bildiriyor. Karışıklığın Endonezya’nın en zengin kısmı olan Cava adasında ve bu adanın en mühim havalisinde Olması bilhassa dikkati çekmektedir.
Gelen haberlere bakılırsa eskiden. Hollâuda ordusuna mensup olan Binbaşı Raymond İVesterllng kumandam altında mühim bir kuvvet toplamış, bu kuvvetle Bandoeng (Bandung) şehrine hücum ederek burasını ele geçirmiştir. Fakat hükümet kuvvetlerinin harekete geçmesi üzerine buradan çekilmiştir.
Westerllng, Bandoeng şehrinden çekilmekle beraber bu
Pasteur ens-y ardımı oi-
olmadığı za-veremlc mıl-ıuûhim rol
Belediyenin 1949
Bu sergide genç neslin ta- yılı faaliyet raporu ' ’a^!!.r_ln!21 Be'edty. 1949 senesinde şe-
faali- yıllık kongresi bugün saat 16,30 bilanço ve raporunu da Calatadakl Liman Lokanta-I sında yapılacaktır. Kongrede bir yıllık faaliyet raporu okunduktan vc diğer formalite lk-mal edildikten sonra 1950 Türkiye iktisat Kongresinin hangi tarihte ve nerede toplanacağı konuşulacaktır.
nınmış ve sevilmiş eserlerinden bir kısmı tablo ve portreleriyle birlikte teşhir edilecektir. Bu sergiye ait açılış tören davetiyeleri Eminönü halkevi bürosundan temin edl- mcvllaw. _______________
,c*’Uir' | belediye tarafından
Sergi 15 gün müddetle her- masını istediği İşlerin nc dere-gün saat 14.30 - 10 ze kadar ceye kadar yapıldığı anlaşıla-devam edecektir. çaktır.
Belediye, 1949 senesinde hlrde yaptığı içlerin ve 1 yetlerin hazırl amak tadır.
ı Bu rapor ve bllAnco Umumi Mecliste okunacak ve meclisin yapıl-
Tüccar derneğinin yıllık kongresi
İstanbul Tüccar Derneğinin
şehrin civarında el’an faaliyette bulunmaktadır. Son haberlere göre Bandoca g'ln çn mil batısındaki Pûdalarang mevkiini ele geçirmiş, buradaki demiryolu kavuşak noktası Ue polis karargâhını işgal etmiştir. Bu suretle adanın başşehri J akar t a (eski Batavia) İle Bandoeng arasında demiryolu seferi kesilmiştir. Yine Bandoeng1 İn 10q kilometre kuzey batısında Purvakarta şehri de Westerllng kuvvetleri tarafından ele geçirilmiş, buram Ue de şimendifer münakalâtı kesilmiştir.
İhtilâlcilerin kuvveti
Wcsterllng'in kumandası alımdaki kuvvetin miktarı malûm değildir. Bunlu kumca eskiden Hollânda ordusuna mensup olanlar, kısmen yeril kuvvetlerdir. Bir zamanlar Japonlar tarafından bırakılan silâhlan taı lirası yurlar. Endonezya hükümeti HollândalI askerlerin hareketini protesto etmiştir. Hollânda yüksek komi-
terling Cava adasında «Türk» adiyle meşhrumuş ve ismi etrafında efsanevi şeyler söylenirmiş. Westerllng'len herkes «Yaman Türk» diye bahsedermiş.
Bu söylenilenlerin nc derece doğru olduğu bilinmiyor. Wes-tcrling Turkiyede doğmuş olabilir. Fakat Müslüman olduğu holde adının Raymond Wes-tcrling olması pek gariptir. Tahmin edildiğine göre HollandalI binbaşı. Türk İstiklâl mücadelesinin ve inkılâplarının Doğuda yaptığı büyük tesirden İstifade etmek için böyle bir ad takınmıştır.
Ne olursa olsun Cava adasında vaziyetin epeyte karışık olduğu muhakkaktır. Muhtelif şehirler taarruza uğramıştır. Endonezya hükümetinin asayişi temin etmekte güçlük çek-ligi bildiriliyor.
Sokağa çıkma yasağı
Jakarta 26 (AA.) — Endo-
nezya hükümeti. Jakarta da saat 20 den 5 e kadar sokağa çık ma yasağı dün etmiştir.
Dün şehirde VVesteriıng'e alt olduğu anlaşılan bir silili deposunun bulunması ve geçenlerde Bandoeng'e bir baskın tertib eden We?terlingin Jakarta'yı da basacağına tlalr verilen haberler üzerine halk heyecana kapılmıştır.
Yeni çarpışmalar
Cakarta 26 (AA.) — Bugün öğleden sonra Cakarta merkez bölgesinin muhtelit noktalarında polis ve ordu birliklerde Westerilng çeteleri arasında vuruşmalar olmuştur. Çeteciler şiddetli bir çarpışmadan sonra bir polis karakolunu ele geçirmeğe muvaffak olmuşlardır. Çarp*îmalar polisin silâh deposu bulunduğunu sandığı bir binaya girmeğe teşebbüs edince başlamıştır Şehrin bir ook noktalarında çarpışmalar devam etmektedir.
Çok uzun boylu bir adam
Farisi ziyaret eden Belçikalı turistler arasında Fernand Bachclord adında 2 meler 32 santimerte boyunda biri vardır. 63 numara ayakkabı «İyen bu adam 2K kilodur Yukarıda diğer turistler arasında görülmektedir.
«eri verdiği cevapta ayaklanan kuvvetlerin yerlilerden mürekkep olduğunu, İçlerinde üç beş HollândalI bulunduğunu bil-dirmişttr. Yüksek komiser heri ihtimale karşı HollandalI ta-, tatarın karargâhlarının kordon altına alındığını da İlâve etmiştir.
Ayaklanan kuvvetin harekete geçtiği Bandoeng havalisi Cava adasının en ısomûr, havası en sağlam yerleridir. Burası dağlık, ormanlıktır. Ban-cioeng 70 bin nüfuslu büyük bir şehirdir. WesterUng'in çete, harbi yapmakta olduğu anla-1 şıUyor. Endonezya hükümeti I buna karşı tedbir olmakta İse de sükûneti İade etmenin kolay olnuyacağı anlaşılmaktadır.
Hollânda, Endonezya istiklâle kavuşmuş olduğundan memleketi İçinde asayişin temini kendisine alt bir vazife olacağım bildirmekte vc İşe karışmamaktadır.
We3terling kimdir?
işin en garibi isyan hareketinin başında bulunan Wester-llng baklanda verilen malûmattır. Bu malûmata bakılırsa Westerllg'tn babası HollândalI, annesi Türtanüş, kendisi Türk! yede doğmuş, askerlik sanatım Türkiyede öğrenmiş. Hollânda tebaası olmakla be-' raber Müslüman imiş ve ada-' daki müteassıp Müslüman grupile İşbirliği yapıyormuş,
Ytae bildirildiğine göre Wcb- 1
Finlandiya’da şiddetli kış hüküm sürüyor Termometre sıfırın altına 37 dereceye akdar inmiştir. Yukarıda Helsinki limanına giren bir vapurun hali görülüyor.
FOTOĞRAFLA HÂDİSELER
Mısır - Irak
iki eski hükümdar
İki hükümet arasında anlaşma oldu
Eski Yugoslav Kıralı Pierre ve zevcesi Yunan prensesi A1exandra, Amerikada yerleşmişlerdir. Vindsor dükü ve refikası da son zamanda Amerikaya gitmişlerdir. Yukarıda, iki eski hükümdarın zevceleriyle birlikte dansederlerken bir aralık durarak birbirlerine hal hatır soruşları görülüyor.
İngilterenin Akdeniz filosuna mensup bir kruvazör Beyrut limanını zij'aret etmiştir Yukarıda Lübnan Cumhurbaşkanı Beşare Elhûrinin kruvazörü ziyaretinde Amiral Lotus Mounth ballı en tarafından karşılanması görülüyor.
Fransızlar Hlnıalaya dağının en yükse tepesine tırmanmak için altı kişilik bir heyeti seferiye hazırlamışlardır. Bu heyet.önümüzdekl martta bu güç ve tehlikeli çıkış teşebbüsüne baş-hyacaklardır. Yukankl klişede Himalaya dağının buzlarla örtülü Muslagh Tovern zirvesi görünüyor.
Kahire 26 (AA.) — Dışişleri Bakanı Selâhoddln bey, Irak Başbakan Yardımcısı Muza-hem. Irak Eğitim Bakanı Necib Ralvl arasında Kahlrede görüşmeler devam etmektedir. 1949 yılı süresince Irak ile Mısırın arasını açan hâdiselere temas edilmiş ve her iki taraf bu hâdiseler hakkındakl fikrini açıkça söylemiştir.
Kalıirenln sorumlu çevrelerindeki kanaate göre, görüşme neticesinde eski anlaşmazlıklar tasfiye edilmiş, iki memleket arasında arab âlemi arası politikada olduğu kadar milletlerarası durum hususunda da tam bir anlaşmaya varılmıştır.
Türkiye, Paksitan olimpiyatlarına iştirak edecek
Türkiye atletizm federasyonu Pakistan Olimpiyat Cemiyetinin 24, 25 ve 26 Şubat günleri Lahore’da yapılacak İkinci Pakistan olimpiyatlarına davetini kabul etmiştir.
Verilen malûmata göre, Batı Pencap Olimpiyat Cemiyetinin bir sözcüsü federasyonun, müsabakalara İştirak etmek üzere dört atlet göndereceğini söylemiştir.
Tekelin Kuveyt hükümeti ile anlaşması
Verilen malûmata göre Tekel İdaresi, Arap yarımadasındaki Kuveyt hükümetiyle bir anlaşma yapmak üzere hazırlıklarını tamamlamış bulunmaktadır.
Bu anlaşma sonunda kurulacak müşterek bir şirkete Tekel İdaresi tütün ve diğer Tekel maddeleri, bu arada İspirtolu İçktler gönderecek, bu suretle çalışan müessese Arap âlemi 1-çinde de yavaş yavaş yelreşerek Tekele devamlı bir istihlâk pazarı. kazandırmağa uğraşacaktır-
* Tekel takip teşkilâtı tarafından son bir hafta içinde Balıkesir, Edirne ve Aydın bölgelerinde 600 kiloya yakın kaçak tütünle diğer bazı kaçak Tekel maddeleri yakalanmıştır.
-A Bir müddetten beri Anka-rada bulunan Tekel Genel müdürü Hâdi Hüsman dün sabahki ekspresle şehrimize dönmüştür.
* An karadan İstanbul Ticaret ve Sanayi Odasına gelen bir yazıdan anlaşıldığına göre, 1951 nyılında Amsterdamda Milletlerarası Tütüncülük Kongresi toplanacaktır. Kongreye memleketimizin. de mühim bir uzuv olarak katılacağı tahmin edilmektedir.
Bhk BAYAN U ARIYOR - Mü-e«Me. «Irktı. yazıhM* ve bllra illerinde. sinema gU«t fcatyeriiğmele çalıçmak isliyor. Kefil öe Terebllır. CaflaloSlu Nuruo«nar.iye caddesi 3B No. «H kat bayan Sabahât'e müracaat. 961 —
EMİNÖU MEYDANLIĞINDA — Karnköy meydanlığında. Beyoğlu &> lıkpazan Kalyoncukuilu tunda iyi ıtatle dfikkün devretmek İst»yonl« İBtabul posta kutıunı 145 BdreSİB* mektupla yazsınlar. BU — 1
HALKEVLERİ H L KURUMLAR
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Tazan: I, D. Carr Tercüme eden: (Vâ-Nû)
_^___Tefrika No. 46 ___
«Bu anlattığın tablonun henüz karanlık bir noktası var-djr: Acaba Alec Foıbes nerede saklı? Zira onun da Colin'le aynı gecede ölmesi lcabediyor.
Doktor Fell’In piposu söndü, Ceplerini araştırdı. Sonra, parmaklarını yeleğinin koltuk a-ralığına sokup Shpman'ı şöyle bir süzdü.
Avukat, bir. iki kere yutkundu; ileriye doğru fırlak gırtlak kemiği müşkülâtla aşağı yukan İnip çıkıyordu. Kız sesi gibi ince bir sesle sordu:
— Bu söylediklerinizi... Bu söyledikleriniz! • tapa t edebilir misiniz?
— İspata hacet yok. çünkü Forbes'ln Öldürüldüğünü isbat ediyorum.
Odann bir köşesine büzülmüş olan Shpman. kekeledi:
— Ben... Ben... Forbes'le...
Ancak bir, iki kere konuştum.
Doktor, süratle sordu:
— Demek, onunla konuştu-'nuz? Daha demin kendisini hiç tanımadığınızı söylüyordunuz ya? Şatoda hiç görünmemesini tenblh ettiniz, kulübesinde saklanmasını sağlık verdiniz. Arabanızın numarası nedir, Shap-rnauî
Sigortacı, tamamiyle şaşkın, kekeledi:
— Nasıl?...
Doktor bir kâğıda göz attıktan sonra tekrarladı:
— Otomobilinizin numarasını soruyorum, Acaba MGM 1911 ( mİ?
— Bilmiyorum... Şey... Zannederim... Evet.
— MGM 1911 numaralı otomobil, pasif koruruna memurlarından biri tarafmaan saat İki ile üç arasında Cs« yolu üze-
TECRÜBELİ GENÇ BİR BAYAN — Şirket, milcasuc ve umumi mağazalarda taulyerllkte çalışmak tati-yoı. Akşamda (Kasiyer) rumuzun» mektupla müracaat. 975 — 3
İngilizce tercüme ve muhaberat — Senelerce bu İşte tecrübe sahibi bir zat ticarethanelerde la arıyor. Bonservis ve referans (91-tercbitir. Z. A. Beyoğlu P. K. 2350.
90Ö — 2
GENÇ MUHASİP — Gelir vergisi mevzuatına uygun ala-ak ticarethanelerin defterlerini ular. Akçam'dn Y. rümuzuna müracaat 982 — t
MUHASİP — Yüksek Ticaret mezunu. tyl Almanca. FrfnSızca. İngilizce bilirim, Her »istemde muhasebeye vakıfım, Muhasebenizi kurar, defterlerinizi tuarım. Akşam'da T.Y. rümuzuna müracaat. 984 — 1
KİRALIK KÖŞK — Suadfythih en güzel yerinde telefonlu mSble büyük bir kat kiralıktır. 52 344 telefona müracaat. 978 — 1
40.000 LİRAYA — Piyasaya. vesaite yalan, konforlu, üç katından birisi bog, yüksek gelirli yeni »parti* man. Galatasaray. Balo So. 3/1. T. tnlmsr Muhlddlne. (Tl. 49014>.
870 — 3
KİRALIK YAZIHANELER - 5 0-dalı 3 - 2 tek odalı yazıhaneler aynen 300 metrelik btr salon kiralıktır. Galata Veli Alemdar banında Veli Alemdar yazıhanesine müraraat.
177 —7
10.000 AGELE SATILIN EV — Be-siktas Vlgneuıdede şerefli mevkide ars* fiotine. her gün naat 9 - 17 ye kadar Süleyman iyede Askeri Bakımevinde Tcvfik Aytaca müracaat.
SATILIK APABTIMAM — LAMI GümrükcmLnl sak. 10 No. ku 3 katlı elektrik, t ct kon. havagazı mevcut 230 ıir» İcar getiren, üst kat bos tea-lta. 13500 paglo 4.500 tpptekll. MU-nteat: Sirkeci NabeUıone sok. Ma. İM. 881-4
SATILIK FABRİKA - Halatla denize çok yatan caddede mükemmel çalıdır halde geniç fabrika calilik v» kiralıktır Müracaat: Telefon: 40746.
■X2 - 1
İŞLEK BtB YERDE — Devren kiralık d (i tekin aranıyor, Arzu edenlerin tafılUtlyle beraber apgıdakl adreoo lütfen mektupla blldlrmeleıl. Bayezit Lekeciler sok. No. 9-11 Muhittin Er can. M4
DEVREN KİRALIK YAZIHANE — Piyasa yerinde maruf asansörlü bir handa çak İyi mablcll bir yazıhane •LUlnenı marka orta boy kasa ilo devren kiralıktır. Müracaat' Çakmakçılar Büyük Yeni handa kat 3. No. 64-95» - a
ARAYANLAR
MUHABERE BİLİR — Fransızca. Almanca. Türkçe tercümeye muktedir seri daktilo yazan bir bayana ihtiyaç vardır. Muhasebeden anlayan tercih edilir. Akmamda (K, N.) rumuzuna. IH 1
MATBAA TtPO USTASI ARANIYOR — Tecrübe Rörmua çalışkan ve kabiliyetli bir tipo ustası aranıyor. Ankara caddesi No. İH Afılnp.
974 — 3
HEMŞİRE ARANtYÖH — Btr muayenehanenin bütün hicrini çevirebilecek ciddi, bllsill bir hemşireye ihtiyaç vardır. Lisan bilen tercih o-iunur. Saat 14 ten 20 ye kadar 23915 No. ya telefon edilmesi
9«9 - 3
EVLÂTLIK KIZ ARANIYOR — 10 ıll 14 yadında kimsesiz kız çocuğu cvlûtlık alınacaktır. Sabahları Taksim Fcrldlye caddesi 1/3 apartmana müracaat edilmesi.___________96S —
ŞVESTER ARANIYOR - İyi bir aile nezdlnde 4 yasında bir erkek çocuğu İçin ecnebi liran bilen budadı aranıyor. Ayaspaşa. Kutlu sakak Abont Apt. kal 3. telefon 40247.
973 - I
MUHASEBE İŞLERİ İÇİN — İngilizce. Fransızca ve Türkçe muhaberatı iyice bilen b!r boyana ihtiyaç vardır. Yarım gün oe çalışabilir. Müracaat Sirkeci Liman han No. 15. Tel: 22201. 933 — 2
l.v\ SAT J W EŞYA)]
RAMI — Maltepe wfahı Üzerinde yeni yapılmış İki kat sekiz odalı bina satılıktır. Arsası 1056 metredir. Her 15c müsaittir. İçindekilere müracaat No. 4/1. 958 -4
DEVREN KİRALIK BAKKALİYE DÜKKÂNI — Cadde Özerinde ve işlek yerdedir. Nişantaç Çınar cad. No. ®4, İçindekilere m t! racanı
902 - »
ACELE SATILIK ARSA - Suadl-yc istasyonuna İki dakika mesafede denize nazır 1195 mcirckore Müracaat: Kapaltçarji Krvpflar sotak No. 50 ye. 800 4
SATILIK EV - Beyoilu Kalyoncu-kulluk caddesi Gülfldon sokak 1 No. lı 4 kat. 6 oda. su. elektrik. 1 kat bo; teslim kâglr ev. 12750 liraya satılıktır. Müracaat: Galatasaray Pasaj Krepon 10 No. Iı kahvede. 857 — •
ACELE SATILIK KELEPİR APARTMAN — Yeni ikmal ecülmig üç kat dörder oda banyo ve sair konforlu büyükçe bahçesılc katlar bos teslim Müracaat: Srilı camii karsısında Ko-eamaruur sokak 97 932 t -
BEYO&LUNUN MERKEZİ BİR YERİNDE — Tek bir erkek için mabıl-yoli bir oda var. Müıaraal su telef. No. 41694. 919 —
İYİ BİR EMLÂK SAHİBİ OLMAK İSTEYENLERE BÜYÜK FIRSAT — İstanbulun birinci derecede sayfiye yeri olan Caddebostanı Pl.'ıJ yolunda 13 numaralı apartıman denize, her türlü vesaite yakın iki kat ve üç müstakil daireli kâglr apartımaa Kadıköy birinci Sulh hukuk yargıçlığının 917,900 doayaılyle açık arttırma suretiyle 8 şubat 950 pazartesi saat 10*12 arısında mahkemece satılacaktır 903—3
5 lYVÜTTEFr-RRİKİ
ELBİSE VE PALTOLARINIZI -Taksitte diplomalı tüccar terzi Şükrü Akıoya teminatlı olarak yaptır» bilirsiniz. Çakmakçılar vckııçu aşı fitaında EHlberzadelcr ri^arında Sa*>-■■ı Safa han No. 13._____934 - >
KUNDURA HEYYONL - Sirkecinin işlek yerinde hali faalivette bir ticarethanenin kundura kumum rey-yon ve yahut kiralamak «uretlle ça-tıytırabilecek sermayeli birisi aranmaktadır. Arzu edenlerin Sirkeci E-bussuut caddesinde No 6» evre Ca-hıde müracaatları. bbo — 1
MEKTUPLARINIZI ALDİBDIİZI Gazetemu idareruu «are» o taraş gömermiş olan eanlertmırzıen Kolejli — K-N — S.l — 03 — Namlarına çelen maıııupıuı ıda-eaBsnamUöae kiamnalar* rica
Created bv free version of 2PDF
Vefa Liselini Bitirenler Demecinin tertiplemiş olthugu kanferanu serisinden amacısı 37 ocak JM cuma Bünü saat 18.30 da Eminönü Hnlkevinde Burhan Felek tarafından
SATILIK KAMYON — 948 model Diyamont marka, beş tonluk ağır yük için dag vitesli ehven İiatlc satılıktır. Müracaat 22595 telefon.
S6ö — 3
YENİ VE KELEPİR KÜRK - 8S0 lira. 9-10. 18-22 arasında 80.881 No, teretonJa müracaat. 970 - ı
STYL LOUİS XV ODA TAKIMI SATILIKTIR — Müracaat Ticaret odası Vize servisi Cahil Bökeye. Telefon 24486. 986-2
DİKKAT — ipotek ısteyeıııcrc tavassut eder. Emlâk, arazi atım satımı Uc vekâlet işlerini kabın eden herkesin llimadını kazanmış olan Şuhu lel Emlâk Zarif Özalp Beyoğlu Bü-yılkparmakkapı köşebnaı No. 4. Telefon: 42396. 906-33
SATILIK EV ARANIYOR - Ça-galoglu, Dlvanyolu. Çemberlltaş, Çar-jıkapı. Taksim tarafla'.ında bes. altı odu, konforlu. Caddede yahut cad deye yakın yerde olacak, Her gün yarımdan İki buçuğa kaçlar 82147 ye telefon. 967 —
Kİ HALK DAİRE — N fantasında 6 oda. kalorifer, sıcak su. geniş, kullanışlı. Uygun sefaltll. Hacı Emin E-fcndi sokak No. 10 kapıcıya müracaat. 085 — 2
SATILIK YAZIHANE — Galntads Bankalar caddesinde Agopyan ha- I (Sporda seyircinin mevkii» mevzuun- ' nuıda büyük ve konfonu bir yazıha- ' da verilecektir. Giriş serbestir. ne. Odnbaşıya müracaat. 977 —1
rinde görülmüştür. Hem de şelâle civarında Forbc-s'ln kulübesine pek yakın bir noktada... Bahsi geçen yolun, şu günlerde pek işlek olduğunu düşünmelisiniz, bay Forbes! Bu sebeple, fazlaca göz altında olduğunu dikkate olmalısınız. Bütün gece, yeril muhafızlar, gelene, gidene dikkat ediyorlar.
Avukatın benzi sarardı, Slgor tacı sordu:
—Bütün deliliniz bunlardan mı İbaret?
— Hayır,, hayır! Bunlar, en az ehemmiyetli olanları. (Doktor, gözlerini tavana kaldırdı.) Şimdi de. Caninin, içten sü-rülü olan kulübeden nasıl çıktığını mütalâa edeılm. Avukat Duncan! Zatıâiinlz geometride kuvvetli misiniz?
— Geometride?... Hendesede?
— itiraf ederim ki gençliğim de öğrendiğim hendese dersini, ben o zamandan beri tekrar gözden geçirmek fırsatını bulamadım, Fitagor teoremini hatırlarım. Formül elbette doğruluğunu bunca inkılâplara rağmen muhafaza ediyor. Hor ne hal İse, şu anda bize o formül pek lüzumludur. Galiba, hen-
desede okutulduğundan beri ilk defa işe yarıyor. Eğer kulübenin hendesi şeklini dikkate alırsanız, hikâyemizde birinci ehemmiyettedir.
Cebinden kalemin! çıkardı. Kulübenin şeklini resmetti:
— Kulübenin içi dört metre üzerine dört metre bir karedir. Duvarlardan birinin, ortasında bulunan kapıyı göz önüne getirin. öte tarafta da, keza ortada pencere vardır Dün, kulübedeyken, bu pencere mevzuunda kafa patlattım; «Karartma tertibatını niçin kaldırmışlar?» diye düşündüm. Bildiğiniz gibi, bu kaldırış, pencereden kaçabilmek İçin değildi; çünkü demir parmaklıklar vardır ve bunlar sıkıdır. Üstelik, demir parmaklıklar, bana inanınız ki pek sağlamdır; şahsan kendim muayene ettim. Sartettiğim bunca düşünceye rağmen, rnuommayı bir türlü halle demiyordum. Siz, o sırada, bayan Kathryn, bema yardım etmiş oldunuz.
— Ben, ml?
— Evet siz, bayan Kathryn! Coe hanının patronu olan ka-duun Forbes hakkında ■ «Ba-
lıkçılıktan hoşlanır!» dediğini söylediniz. Forbes'in balk sepeti, mantar edevatı kancaları, kauçuk çizmeleri oradaydı. Kulübeyi İlk kontrol ettiğim anda bunları görmüştüm. Lâkin siz bana hancı kadının dediklerini söylemeniz üzerine olta sopasının, yahut kayışının, yahut buralarda balık av-cılığnda kullaılmas: zaruri o-na benzer uzun bir âletin mevcut olmadığım hatırladım.
Doktor Fell, kanapcnln üzerinde duran büyük bir mahfazayı eline aldı, açtı. Bunun içinde, siyah metalden ve muhtelif parçalardan mürekkep azametli bir balık avı — tâbir caizse — kamışı vardı. Sapı da nikeldi. Üzerinde A. Q F, harfleri yazılıydı. Bu «kamış» a hiç bir tel, yahut olta sarılmamış-tL Bilâkis, en tepesine bir kanca takılmıştı.
Doktor Fell;
J — Ne güzel âletr... dedi. —
1 Cani, arkadan, yakalı yarak, Forbes'l boğuyor. Cinayeti tamamladıktan sonra bütün gayretini cinayete intihar süsü vannek için sarfedlyor. Feneri
I.E.T.T. İşletmelerinden
1) 250 adet üç safhalı ve 750 adet tek sâfhal, havai şube kolonlarına alt Stahlpanzer borusu satın alınacaktır.
2) Teklifler en geç 30. 3. 950 tarihine kadar verilecektir.
3) Bu işe alt şartnameler idarenin Metrohan levazımından parasız olarak verilmektedir. (1037)
Kızılay Derneği İstanbul Aşocakları
İDARE KOMİTESİNDEN :
Yoksullar İaşesi için aşocakianna yapılacak teberru-larda, (20607) telefon numarasına haber verildiği takdirde memurumuz ellle ve makbuz mukabilinde yerinden aldırılacaktır
inşaat ilânı
Sümerbank Genel Müdürlüğünden
1 — Defterdar Yünlü Sanayii Müessesesl gayri mamul anbarı ile sair binalar İnşaatı birim fiatı esasiyle ve kapalı zarf usulüyle eksiltmeye konulmuştur.
2— Yapılacak inşaatın keşfi (620.000.—) lira ve geçici teminat miktarı (28.550.—) liradır.
3 — Eksiltme evrakı Ankarada Sümerbank Genel Muamelât Müdürlüğünden (50) liraya alınabilir.
4 — Eksiltme 10 Şubat 1950 Cuma günü saat 10 da Anka-radü Sümrebank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — istekliler teklif evrakı arasına, şimdiye kadar yapmış oldukları bu gibi işlere ve bunların bedellerine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler koyacaklardır.
6 — Bu eksiltmeye iştlrâk edeceklerin bir taahhütte (400.000,-1 liralık demir konstrüksiyon ve betonarme İnşaatı bizzat ikmal ederek kabullerini yaptırmış olmaları şaîttır.
7 — Banka İhaleyi dilediği şekilde İcrada serbesttir. (734)
söndürüyor, petrolünü şişeye boşaltıyor. Karartı tertibatını kaldırıyor, derken balık avı kamışını eline alarak, gayet sakin, kapıdan çıkıyor, kapıyı kapanıyor. Sonra, kulübenin öbür yanıne geçiyor Pencereye varıyor, balık «kamışını» demirlerin arasından geçiriyor. Diyagonal şekilde kapıya erişiyor. Kanca vasıtasiyle sürgüye yapışıyor. Bu sürgü, yepyeni olduğundan ay ışığında parıldamakta ve görülmektedir. Böylece, kapı, dışardan sürgülenmiş bulunuyor. Ne kadar basit, değil ml?
Doktor Fell, balk «kamışlının kınını, kanapenin üstüne ihtiyatla bıraktı.
— Karartma perdelerini yerine tekrar takması elbette kabil değildi I — dedi. — Bu «kamış» ı da alıp götürmesi lâzımdı, zira, sap tarafı, demir-! ferin arasından geçmlyecek ve odaya gerisin ged konulmıya-cak derecede büyüktü. Hülâsa, buradan, kaatil, bu şekilde ayrılıyor; fakat arabasına vardığı sırada onu görüyorlar.
Bu sırada Chapmtn, boğu-
lurcasma haykırdı.
— Demin, orada arabanın boş durduğunu passıf savaş a-janı görüyor yâni... Kaatil, balık avı «kamışı» nm muhtelif kişimi arını çalılar aıasına ata-yor. Bu parçalardan her biri, uzun araştırmalar neticesi civarda bulunmuş, «kamış» böylece tamamlanmıştır Zira, teşekkürle beyan ederim kİ, ne müfettiş Donaldson ne de muavinleri bütün o civarda a-raştırma yapmaktan ger! kalmamışlardır . Muvaffakıyata doğrusu kendilerine borçluyuz.
Doktor, Chapman'a şöyle btr baktı.
— Balık avı «kamışı »nın her parçası üzerinde parmak izleriniz var. Böyle olduğuna da elbet şaşmazsınız. Geçen akşam otelinizde sizi ziyaret İçin geldiğim zaman, maksadım yalnız tabakamın üzerine parmak İzlerinizi almak değildi. Yanındaki adamlardan biri, sîzi. kulübenin yanında gördüğü şahıs olarak derhal tanı-dL Lâyık olduğunuz cezadan kurtulamyıacağınızı şimdi anladınız mı? (Arkası var)
27 Ocak *95°.
AKSAM
Snhlfe 1
rzz I Madenciler
, Annesi, küçük Frldaya: j
_ Git oyna. Fakat uzaklara I gitme diye akı sıkı tembih etti. Kızcağız da bebeğini kuca- I ğına alarak güle oynaya evden ( dışarı fırladı.
Bu bölgede yalnız maden kömürü işçileri oturuyorlar. Civardaki ocaklarda çalkıyorlardı. Küçük Frida’nın babası da bu ocak amclesindendi-Fakat 20 gün evvel vukubulan bir grizu İnfilâkında ölmüştü-Fakat kızcağız, başına gelen felâketin azametini takdir edecek vaziyette değildi.
Frida büyük bir taşın üzerine oturarak bebeği ile oynarken, birdenbire yer altından bir sarsıntı işitildi. Topraklar çöktü, Frida bunların arasında kayboldu. Bu heyelan, İyi bir tesadüf eseri olarak altındaki maden ocağının galerisi üzerinde vukubulmuştu
Kızcağız, sersemliği zail olup gözlerini açtığı zaman kendisini zifiri bir karanlık ve derin bir ölüm sessizliği arasında buldu. Feryatlarına cevap veren olmadı. Korkusundan tüyleri diken diken ola-% rak ıslak toprakların üzerine olurdu Bebeği kucağında hüngür hüngür ağlamağa başladı. Sonra farkına varmadan uyu-yakaldı.
Kazma vuruşlarını ve boğuk sesleri andıran bir t akım garip gürültülerle uyandı. ’ Karanlık arasında gürültülerin, geldiği tarafa doğru. eUerlle etrafı yoklıyarak yürüdü. Bir takım galeriler ayasından geçti. Bir rok defalar taşlara çarptı. Düşe kalka yürümeğe devam etti Kalbi hızlı hızlı çarpıyordu. O karanlık mezardan çıkıp, bir daha güneşin ışıklarını göremiyeceğini sanıyordu. Derken kımıldanan bir kitleye çarptı. Boğuk bir ses:
— Kim o? diye sordu Frida başına gelenleri anlatmağa -• başladı. Damarlarındaki kanı donduran garip bir kahkaha kendisine cevap verdi.
Birbirinin yanına azanmış, ölünle malıktım beş insan. deli gibi gülüyorlardı. Bu biçareler, Fridanın babasının ölümüne sebebiyet vermiş olan yirmi gün evvelki infilâk esnasında diri diri toprağa gömülmüşlerdi. O günden beri galerileri dolaşıyorlar, çıkacak bir delik bulamıyorlardı. Akrabaları onlari Ölmüş sanıyorlardı. Hattâ ruhlarının istirahatı İçin de ruhani âyin yapmışlardı.
Yirmi gundenberi ölmüş bir atm kokmuş etlerini yiyerek yaşıyorlardı. Kokmuş beygir etlerini bitirince, meyus ve bitap yerlere uzanarak ölümü bekliyorlardı. Bu zavallılar hiç bir söz söylemeden bir daha güldüler. Beşi de aklı yerinde bir adamın zihninden geç mİ-yecek şu korkunç karara vardılar:
— Kızı öldürüp etlerini yemek!
Beşi de ceplerinden On el. karanlıklar kızcağızı yakalamak fa ıızaudı.
Frida, kendisini korkunç akıbetten miyordu. Sustalı çakılar vücuduna saplanmak İçin kalkmış iken tesadüfen elini prostelâ-sının cebine sokarak bir kibrit buldu:
Bir kibrit buldum diye «vinçle haykndı. Madenciler bir ağızdan:
— Ver bize o kibriti lâmbalarımızı yakacağız diye bağır-‘ dil ar.
Kibrit çakıldı. Mavi bir alev, karanlığı aydınlattı. Genç kızın karanlığa alışmış cilan gözleri. kamaştı, sonra karşılarında duran adamların kendisini euslalı çalalarla öldürmeğe hazırlanmış olduklarını görünce, çığlığı bastı.
Madenciler, iskelete benziyorlardı. Açlıktan, korkudan çehreleri değişmiş sakallan bir karu; uzamıştı.
Frida onların bu tchdilkâr ve korkunç vaziyetlerini görünce, bebeğini göğsüne bastırarak:
— Korkuyorum, korkuyorum diye çığlıkları bastı. Açlıktan güzleri dönmüş beş madenci, hayretle- bakış! dar. Kovukları > içine batnuş gözlerinden iskelete dönmüş yanaklarına İri göz yaşı damlaları süzülmeğe başladı. Sonra, bulundukları mezar İçine katlar gelmiş olan kızcağızın sarışın saçlarına, saf ve masum gözlerine bakakaldılar. Açlığın şevkiyle i.fh
yete karşı vicdanlarında derin bir azap duydular. Hareketlerinden utandılar. Tahtelşuur bir hissin şevkiyle, kasketlerini çıkararak Frlda'mn önünde diz göktüler. Gırtlaklarından hırıltı kabilinden bir takan sesler çıktı. Kızcağız:
____ Korkuyorum. Bıçaklarınızı niçin başımın üzerine kaldırmıştınız. diye tekrar sordu
Madencilerden biri:
____ Evet... Evet.. Ekmek kesmek. için sustalı çakılarımızı çıkardık, diye kekeledi. Bir başkası da:
— Sana bir oyuncak yapmak isliyorduk dedi.
Beş madenci de yerden rek parçalan toplamağa yontarak onlara karagöz killeri vermeğe başladılar, lıklannı, etraflarında dolaşan Ezra.il! unuttular.
İkinci gün biterken küçük kız «ben açım* diye inlemeğe başladığı zaman onu eğlendirmek ve açlığını unutturmak İçin kahkahaları bastılar. Durmadan gülüyorlardı.
O gün de böyle geçti. Ellerindeki aon madenci lâmbası da petrolü biterek söndüğü zaman ansızın bulundukları galerinin üstünden kazma gürültüleri gelmeğe başladı. Biraz sonra uzaktan:
— Hey orada kimler var? dlyo bir ses işitildi.
Yirmi üç gundenberi sonsuz bir iştiyakla bekledikleri bu kurtuluş sesi, nihayet kulaklarına çelmiş ti. Ümit etmedikleri bir anda kurtuluyorlardı. Açlıktan ve bilhassa heyecanlarından yere düşüp bayıldılar, Yukarıdan gelen sese cevap veremediler. Fakat küçük Frida ince ve keskin sesiyle:
— Altınızda beş kişi varız diye haykırdı. Yukarıda işitilen kazma sesleri hızlandı. Yar un saat sonra kurtarma ekipleri tarafından canlı canlı ı gömülmüş oldukları m ezan n , İçinden beşi de sag ve salim çıkarıldılar.
Çeviren A. HİLALİ
SUfitalı çakılarını çıkarıp açtılar, arasında için etra-
bekleyen şüphelen -
Mahkeme Koridorlarında
Avrat fiyakasına hiç dayanamam!
Maznun zayıf, ufak tefek, Lûlfiye eskiden bu işleri bil*
mezdî; cAmaaan, şu pehlivanlık lâflarını bırak, sinirleniyorum. İki kişi boğuşur___„_____________________ ken seyrediyorsun da ne an-dükten sonra kelepçeli bi-. lıyorsun sanki? Tatsız tuz-lalrlarinî narrii Vr.llarını arn. (3110: bir CPV Pphliviin SPVrede
çelimsiz, otuz yaşlarında bi* adam. Yanına gittik. Çatık kaşla tepeden aşağı ve alttan yukarı uzun uzun .(u/
dl-ve şe-Afi-
BULMACA
«
Soldan sağa; 1 — Sarfolunan IA r, i — Bir rör rengi - Teni hayret edatı, 3 — Boran, 4 — Yere yat. 5 — Soruruzluy, S — Tersi bir emir -Tem nasihat, 1 — Terbiye - Ajafft. 8 — Tekrarlanırsa insan eti yer -Lnce rkravk. S — Basın» «S» (ellr-»e [sevdalı İken. 10 — Cok nazlı.
Yukarıdan aşağıya: 1 - TBfcerltyen.
1 — Mükemmel - Parana. 4 — Dana edemle. 4 — Sonuna «E» relime duçar olmuş demektir - N-et*. S — Bir Tehirli faz - Makinenin en küçük parçan. I — Bir sayı, t — Tavas ritmiyetl. I — S»fak yeri - Merasim.
G£ÇE*r BULMACACIM HALLİ
Soldan sata: 1 — istinabe. 2 — Sualeder. 3 — Talebe. 4 — Edileme-, S — Mlh.lUkl. 6 — Pyila. Ra. 7 — Den, hrtı, ■ — Vjtmls. 9 — Grafik. 10 — ioreşart.
Yukarıdan agakıya: I — işemediği.
2 — Şimdiye, Ra, 3 — Tallhtnvar. 4 — llelfil. Afe, 5 — NebeMlmlŞ, • — Adcına. Klka. i — Be. Ekris. ■ — Er ar lir. Ot.
YENİ YAYINA
mek üzere bulundukları clna-j yacdcr^'
İ 5
10 senedenberı İnliyor eden (tş> İn •on 101 İnci uytm çıktı. Bu nüshada ju yazılar vardır; Hayret (Devletin yardım ettiği demekleri, J. Dcwey doksan yaşında (Üalüpdnfil, birkaç köyde aile (Blnbasıofclu). Soyadı meselesi (Nihat Sami), Nihat samrain Soyadı içinde yanlış fikirleri d- M) Orman Edebiyat ve Kerim Yund un mirleri (A. H.) Ameri-kada grevler (Orhan Tuna), kOçilk kredi hakkında Asım Süreyya'nın kitabi (flf, O i. fikir işçileri kanununun (T. Oı. ocabj k|mT fi gj, Yahya Kemal topl.'ıntınnm ten* ler-Ubcd İlmesi. bir kaoneıaUf mütehassısı, K&seejtlU nun olılmü. Amcri-kada İKİ ihlılûfhın. Türkiye*. ıoçl meseleleri... Ve saire
İKTİSAT VE TİCARET ANSİKLOPEDİSİ
r«*lküi; 43
Tllır. bir İtina ile »v alfabetik olarak nevrcdılmnkte olan İktluı ve Tıcarel Analkfopedlfli) nin 4 Üncü elidinin *3 lineti fasiküld de (E) harfine e iren çeslli kelimeler ve bunlara ait resim, harita ve cetvelleri ıhıva ederek mükemmel bir #e-. kilde yayuıUomi] bulunmAkUtdtr.
BU (asikUldeltl kelimeler de yurdun tanınmış tllm ve meslek adamları tarafından kaleme alınmıştır., Bu«lıen kılnbevlrrl ve t>,iyilerde bu-!
layın okuvıu-uiarımm Uvp-
teklerini gerdi, kollarını acayip şekilde kıvırarak sözüm ona bazulannı şişirdi, göğsünü kabarttı. Bizim kasketli delikanlı yavaşça omuzuna dokundu:
— Ne yapıyorsun, ahbap? Kelepçelerdrn sıkıldın gali ba.
Omuzlarını geriye kıvırıp göğsünü biraz daha kabartarak içini çekti:
— Kulak asma kelepçeye, bey abi. Başa gele nçekilir. bey abi. ekilir.
Sabah leyi sahi-
den de sıkıntılı gelmişti amma şimdi alıştım, aldınş etmiyorum.
— Canın sıkılmış gibi geriniyorsun da onun için soldum.
— Hımmm— Sen de doğru söylüyorsun, bey kardeşim. Velâkin benim sıkıntım başka. Şurada otururken içimden hükmetti, bir kurt kapanına düşürsem de şöööylece bir çevirip sırtım yere getirsem, diye düşünüyordum.
— Nedir o kurt kapanı? Böyle şeyler pehlivanlıkta vardır.
— Ben de onun üzerine lâf ediyorum ya, bey birader.
— Vayyy... Demek sen de pehlivanlığa meraklısın?
— Çok merakım vardır, bey abi. Güreş deyince aklım gider.
Vücudunu titreterek dir seklerini tavırdı:
— Şöööyie bir köprüye getirip de vurdun mu. .
— Vaz ger be ahbap! Bir yerini kırarsın adamcağızın.
— Güreşte her şey olur, bey kardeşim. Er meydanına çılanca kırığı döküğü göze alacaksın. Kolu da kırılır, bacağı da. Pehlivanlığı kolay mı sanıyorsun?
— Sen de güreşlere çıkıyor musun’
Derin derin göğüs geçirdi:
— Aaaalı, nerede o günler? El ense etmeğe çocukluğumdan beri meraklıyım amma ne kadar çalıştımsa beceremedim bu işi.
—• Pehlivan olamadığın için mi sıkılıyorsun?
— Sıkıntım büyük, kardeşim. Baksana, kelepçe ile mahkemenin kapısına dayandık, bundan ötesi de kodesin yolu.
— Kodese niçin gidiyorsun? Suçun ne?
Dişlerini gıcırdatarak c-muz kabarttı:
— Pehlivanlık yüzünden başım nâra yandı, bey birader,
— Vah vah! Güreşte pehlivanın bir yerini mi tardın yoksa?
— Alay mı geçiyorsun, efendi kardeşim?
— Ne münasebet? Alay edecek ne varmış? Pehlivanlık yüzünden nâra yandım, dedin ya.
— Orası öyle amma pehlivanlarla güreşe çıkmadım ben. O iş başka, bizimki başka. Yani senin anhyacağm, pehlivanlık yüzünden kan belâsına uğradım. Kahpeye dört bıçak attım amma benim de i ilâhı m kesildi. Mahpushane köşelerinde yatmak kolay mı sanıyorsun?
— Bıçak attığın kadın kim?
— Kim olacak, bizim karı.
— Nikâhlı karını vurdun öyle mi?
— Yoook, nikâh lâfını kabul etmem. Bir senedir Lût-fiye ile beraber oturuyoruz amma nikâh mikâh yok.
— Peki, ne diye vurdun kadını?
Gözlerini belertip sesini yükseltti:
— Pis numaralara içerlerim ben. bey kardeşim. Karı öyle numaralan sana yapsa öfkelenmez misin?
— Nasıl numara yaptı?
Hah. orasını sor da söyliyeyim. Biliyorsun ya, ben pehlivanlık meraklısıyla- Güreşleri hiç kaçırmam. Eve döndüğüm zaman da hepsini anlatırım.
Dünya sulhü
Amerikan Savunma Bakanının bir nutku ı
suz bir şey. Pehlivan seyrede ceğime, bir çalgılı gazinoya gider de gönlümü eğlendiririm i» derdi. Velâkin, sonraları o da merak sardırmağa başladı. Ben güreşlerden dönüp de; «Falan pehlivanın aslan gibi vücudu var. Filânca pehlivanın demir gibi kolları var. karşısındakini yakalamasiyle beraber yere çarpıyor» diye anlatırken can kulağı yİ e dinliyor.
— Eh, demek Lûtflye hanımı da alıştırdın pehlivan merakına?
— Bırak dinini seversen. Alıştırdığıma pişman oldum. Karı bu seter; -»İlle beni de pehlivan güreşlerine götür. Onları gözlerimle göreceğim» diye tutturmaz mı! • Haydi ulan, ölüsü kandilli. Avrat kısmının böyle şeylerle ne alış verişi var? Sen ne anlarsın pehlivanlıktan? Karı dediğin evinde oturur» diyerek azarladım. Dün akşam yemekten sonra evde otururken ben gene pehlivanlık lâfı açtıpı, kari; »Herkes idip pehlivanları seyrediyor da sen beni niçin götürmüyorsun? İMe gide-deceğim de, gideceğim - diye söylenmeğ? başladı. «Bırak bu lâkırdıları, ulan, pehlivan görmek istiyorsan işte, karşında ben varım. Mln-, derde güreşe çıkmıyorum amma evvel Allahın izniyle pehlivan oyunlarının daniskasını bilirim. Boyum biraz kısa tunnı vücudum pehlivandan geri kalmaz • dedim, ayağa kalkıp kan ya e! ense
■ ettim. O da kalktı, güreşme, ğe başladık.
, — Eeyy? . Kadını savu-
rup yere vurdun öyle mi?
— Ondan ötesini sorma, , bey kardeşim. Nasıl oldu ise bir kazaya uğradım, yere ben düştüm. Bu sefer kan kolunu omuzumun altından geçirip sıkmağa başladı. «Dur ulan, geçmişi tenekeli.
• Omuzumu mu sökeceksin?» dedim.
ı — Vah vah! Demek Lût-ı fiye hanım seni yendi’
— Yapma be kardeşim. A- layı bırak dinini seversen. Avrat milletine yenilir mi-
• yim ben? Evvel Allahın iz-
■ nlyle şöööyle bir kurt kapa- nına aldım mı, ciğerini sökerim. Kazara yere düştüm ben,
■ — Peki, omuzunu sıktığı için mî yaraaldm kadım?
' — Estağfurullah. Onu da
kabul etmem. Omurumu 1 sıkması vız gelir. Kannın ’ başka numarasına içerledim. Beni odanın ortasında ’ birkaç defa yuvarladıktan ' sonra kalkıp da: «Ulan, salyangoz yapılı herif. Sen ' kendini adam mı sanıyorsun? Biraz daha sıksaydım, canın burnundan çıkacaktı.
■ Bundan sonra seninle otur-
■ mıyacağmı. Mademki pehlivanlar kuvvetli insanlar-
■ rnış, yarın gidip bir pehli* 1 van bulacağım, ona dost o-
• 1 ocağım» demez mi! tşte bu
■ lâf efkârıma dokundu, bey 1 kardeşim. Kan fiyakasına : hiç dayanamam ben. Bıça-
Mahkeme açıldı, konuş' mamız burada kesildi.
> Ce. Re.
Reanoke (Virjinya) 2fi (A.A.) [ — Savunma Bakanı LouU Johnson, Virjinya eyaleti Re-1 ançke ticaret odasında verdiği beyanatta ezcümle demiştir ki:
•Artık cesaretle scyllytblllrim kİ. barış, Japonya Üzerindeki galibiyetimizden sonra, her zamandan fazla emniyet altına alınmıştır, zira Amerikan milleti. karar almaktan ve bunda sebat etmekten kaçınmaz.»
Johnson dalın sonra. Amerikan milletinin mukadderatını Batı Avrupanınkinc bağladığını, Birleşik Amerikanın ve Amerikan hayal telâkkisinin, demokrasiye müsait ve komünizme gayrı müsait bir iklimde gelişebileceğini gözönünde tutarak hareket ettiğini söylemiştir.
Johnson beyanatına devam ederek; «Anıerikadakl umumi alâkanın Avrupa etrafında toplanmasına rağmen. Birledik Amerikanın ayni zamanda harp ihtimaline karşı yanın kürenin tesanüdünii takviye ettiğini söylemiştir. Johnson bu mcyanda. Rio ve Bogota antlaşmalarının Atlantik paktından ve askeri yardım programından önce yapıldığını zikretmiştir. Johnson fikirlerini hülâsa ederek şu neticeye var-nuştı:r
•Atlantik paktı ve Rio and-laşması. barış ve medeniyetin korunması için alınmış güvenlik tedbirleridir.»
Haydarabat Nizamı
Dün bir »uikastten kurtuldu
Haydarabad 26 (AA.) — Evvelce dünyanın en zengin insanı olduğu söylenen Hay dara-bad Nizamı Osman Ali Han bugün bir suikasttan kurtulmuştur.
Ni2am bir merasimden dönerken meçhul bir şahıs otomobiline el bombası atmış, fa-1 kat bomba otomobile İsabet ct-miyerek bir duvarın dibine düşmüş ve patlamamıştır.
Abone bedeli
Tûrkly» Ecnebi
Senelik ZUM) kuru
0 aylık İ50C .
3 aylı 900 •
ı evlik s» »
Adres tebdili için «i pul Bönaeri İme İldir j de adres değiştirilmez
Berlin’in durumu
200 Kamyon halâ sıra bekliyor
Htlmslcdl 26 (AA.) _ 200 kamyon hûiâ 8ovyet bölge»! kapısında Helnutedt karakolu önünde beklemektedir. Bu sabah geçiş İzin temposu saatte 2-3 kamyon idi. Bununla beraber dün 50 kadar kamyonu ihtiva eden haftalık sevkıyat kafilesi hiç bir güçlüğe uğramadan yoluna devam edebilmiştir.
Öle yandan demiryolu ulaştırması normal şekilde devam etmektedir. Amerikan bölgesi Hof Lle Ingiltere bölgesi Lu-ebeek'den öğren ti digine göre kamyon şoförlerinden, Sovyet makamları Sovyet bölgesine geçebilmeleri İçin yeni vesikalar istemektedirler. Şoförler, bundan böyle yalnız kendi nakliyat sertifikalarından başka taşıdıkları malların faturalarını da göstereceklerdir.
Bombay'da bir nümayiş
Bombay 26 (A.A.) — Bombay halkı ve polisler bu sabah şehrin sanayi bölgesinde komünistlerin yaptığı bir gösteriyi dağıtmışlar dır.
Cumhuriyetin ilânı münasebetiyle bu rejim aleyhinde bir nümayiş tertip eden komünistler bayram yapan halkın üzerine kezzap dolu şişeler ve tuğlalar atmıştır.
Pplls bunun üzerine ateş açmış ve kaçmağa başlayan nümayişçiler halk tarafından yakalanarak polise teslim edilmişlerdir._________
Bir Yunan çete reisi teslim oldu
Atina 26 (AA.) — Pelopo-ner-Ue faaliyette bulunan ve yakalanması için 30 milyon drahmi vaadedllen asi şeflerden Kamarlnes beklenmedik bir zamanda Pairns hükümet makamlarına teslim olmuştur.
Türk Ticaret Bankası
KURULUŞU 1914
Sermayesi İhtiyatları
T.L. 4.400.000 T,L. 1.447.133
31 Ocak !)5fl akşamına kadar ““““
BANKAMIZDA
en az 100. liralık bir TASARRUF HESABI açacak olan müşterilerimizle, hesaplarında en az 1000. liraları bulunacak VADELİ HESAP sahîp-lerine 10 Şubat 950 Cuma günü
KUR’A ile ,
20.000 liralık
Para’ İkramiyeleri Dağıtılacaktır
Büyük ikramiye: 10.000 Liradır
Fazla tafsilât için Gişelerimize müracaat edilmesi rica olunur.
Devlet Orman İşletmesi Osmaniye Müdürlüğünden:
1 — İşletmemizin arsasında bulunan Atölye binasının tadilen 2 lojman 1 ahır 1 garaja çevrilmesi ve işletme binasının jinhar pencereleri ve veznesinin .demirlenme»! 26/1/950 tarihinden İtibaren 15 gün müddetle kapalı zarf usullle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Eksiltme 10 2/950 cuma gûni saat 15 de Osmaniye İşletme müdürlüğünde toplanacak komisyon önünde yapılacaktır.
Yapılacak işlere dair keşli bedeli 12873 Hra 94 kuruş olup % İS teminat tutari 1931 lira 10 kuruştur.
3 — Buna ait şartname: Orman genel müdürlüğünde, İstanbul, Adana, Mersin, Antakya. Osmaniye işletme müdürlükler 11e, Ceyhan orman bölge şefliğinde görülebilir.
4 — İsteklilerin belli gün ve santa kadar tek.lt mektuplarının hazır bulundurulması. *
5 — Postada gecikmelerden mesuliyet kabul edilmez,
110801
Türkiye Sigorta Prodüktörleri Cemiyetinden :
Cemiyet nizamnamesinin mahsus jnadde&inc tevfikan senelik kongremizin 31/1/950 Salı günü saat 14 de 4 ncü Vakıf Hanında Ticaret Odası toplantı salonunda yapılacağı sayın azalnnmıza bildirilir.
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
Karışık Bakır talaşı satılacak
Derlet Demiryolları Haydarpaşa Satınslmn komisyonundan
1 — 50 ton karışık bakır talaşı kapalı zart usullle. satılacaktır.
2 — Muhammen bedeli 35000 lira olup muvakkat teminatı 2625 liradır.
3 — Şartnameler komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Arttırma 3 Şubat 1950 cuma günü saat II de Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma komsiyo-nunda yapılacaktır.
Teklif mektuplarının o giin saat 10 a kadar makbuz mukabilinde komisyona verilmesi veyahut muayyen olan saatten evvel ete geçecek tarzda İadeli taahhütlü olarak posta ile gönderilmesi. _____________(580)
I Tekel Genel Müdürlüğü ilânları
Malzeme Alım Şubesinden:
Muhammen Güvenme İhale
Cinsi Miktarı Beledi. Parası_____Saati
Elektrik sayacı 55 adet 20ta lira 153 lira 10
Elektrojen gurubu 1 adet 4600 ilrn 345 lira 10,30
1 — Yukarıda cins ve miktarı yazılı malzeme açık eksiltme İle satın alınacaktır.
2 — Eksiltme 14/2/1950 Salı günü hizalarında gösterilen saatlerde Kabataş Genel Müdürlük Malzeme Alım Şubesinde-kik komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün sözü geçen şubede görülebilir.
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte hizalarında göste-
rilen güvenme paraları ve kanuni vesaikle birlikte mezkûr komisyona müracaatları Llân olunur. (1096)
İstanbul Sıhhi Kurumlar Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan:
Verem savaş teşkilâtının bir adet «Transportable> mikrofilm çeker röntgen clhazıkapalı zarf usulüyle eksiltmeye konulmuştur,
1 — Eksiltme 1 şubat 950 çarşamba günü saat 15 de Ca-ğaloğlundakl Sağlık ve 8. Y. Md. lüğü binasında toplanan sıhhi kurumlar satmalma komisyonunca yapılacaktır.
2 — Muhammen bedeli 39.000 lira olup ilk teminatı: 2025 liradır.
3 — Ista killer bu işe alt şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
4 — isteklilerin, cari seneye ait Ticaret odası vesikası ite 2400 sayılı kanunda yazılı belgeler ve bu İşe yeter İlk teminat makbuz veya sanka mektubu olduğu halde teklifi havi kapalı zarflarını ı-kriltme saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyona vermeleri-
J - Postada vaki gecikmeler şayanı kabul değildir (739>
Sahife 8
AKSAM
M#
Lokman Heki
(Dr HAFIZ CEMAL)
Dahiliye Mütehassısı
Divanyolu No. 104 Muayene saatleri Pnsaı hariç her gun 8.5 - 6
Tel: 23399
ve Rutubetli havalarda
MAZON
M e y v a Tvzu KABIZLIK, HAZIMSIZLIK.
MİDE EKŞİLİK ve yanmalaıına karşı fada veya içkili bir yemekten sonra hissedilen ağrılara ve şişkinliklere karşı zararsa ve faydalıdır. IJOJlOS markasına dikkat.
Eli BURLA ve Ortakları I
Galata. Hezaren Caddesi No. 84 • İstanbul • T®l-: 40870
___________
Çocuk hekimi doktor
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Lallnıbane
Pala» Telefon: 82627
Zayi — Rize nüfus memurluğundan aldığım ve içinde askerlik muamelelerini yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1334 doğumlu İbrahim oğlu İsmail Küse
l'
almayı unutmayınız
Çünkü GRİPİN Nezle ve Grip başlangıcının da önüne geçer.
•
Dört saat ara ile günde üç kaşe alınabilir
Ankara e’ektrik, havagazı ve otobüs işletme müessesesinden: 10'000 Kilo karpit alınacaktır.
10,000 kilo (Ceviz büyüklüğünde) karpit, 60 kiloluk ftçüar içinde teslim edilmek şartlyle satın alınacaktır. Alâkalıların tekliflerini en geç 10 Şubat 1950 cuma akşamına kadar müesessenuz Umum Müdürlüğüne göndermeleri rica olunur.
GAYRİMENKUL SATIŞ İLÂNI
Beyoğlu 3 üncü Sulh Hukuk Mahkemesi Başkâtipliğinden: 949/22 Satış
Eleni Anasın Balaslya Petrl-dls. Yorgi, Anna. Eleni ve Ml-hai Marloğlu, Balaslya Esmer-oğlunun şayian ve müştereken Mutasarrıf olduğu Galatada Keamnkeş Kara Mustafa Paşa mahallesinin Karantina sokağında (Yeraltı camii yanında) eski 10, 12, yeni 13 - 15 sayılı, altında mağazası bulunan Han, şüyuun izalesi zımnında Mahkememizin 3/2//941 tarih ve 941/761 sayılı İlâmı mucibince ve tapu kaydına göre açık arttırma sureliyle satışa çıkani-mıştır-
Kıymeti ınuhammlnesi 38,220 liradır. Müzayedeye iştirak etmek Istiyenler muhammen kıymetin % 7.5 buçuğa nispetinde pey akçesini nakit veya tahvilât veyahut da milli bankalardan birinin kefalet mektubunu Mahkeme Başkâtibine vermek suretiyle’ müzayedeye girebilirler.
Gayrimenkulun evsaluıa gelince: Han k&rglr ve demir sokak kapısından içeri girilince Antre: Birinci kat bir 3ofa üzerine dört oda, ikinci, üçüncü katlar da aynı olup tekmil odaların iç taraflarından aemlr kapıları vardır. Han dahllinae hiç bir helâ yoktur. Elektrik var ise de havagazı, Terkos yoktur. Harun altında ve Yeraltı cami kapısının yanında bir mağazası vardır. Birinci açık arttırması 17/2/1050 tarihine müsadif cuma günü saat dar. kadar Beyoğlu 3 üncü Sulh Mahkemesi kalem odasınoa Başkâtip nezdlnde açık olarak yapılacaktır. ArtLirma hcoell muhammen kıymetinin yüzde yetmiş beşini bulmadığı takdirde en son arttıranın taahhüdü baki kalmak şartlle müzayede on gün uzatılarak ikinci açık arttırması 27/2/1950 tarihine müsadif pazartesi giinii aynı satte icra edilerek en çok arttırana kati olarak İhalesi icra edilecektir. İhale gününe kadar birikmiş ve birikecek Belediye bina vergilerlıe vakıf icarı hissedarlara ait olup delikliye rüsumu ve yirmi senelik taviz bedeli Tapu ve Kadastro harçlara ve şerefiye ve ihale pulu müşteriye aittir. İhale bedelinin gayri menkul kendisine İhale olunan tarafından derhal veya verilecek müddet içinde malıkeme kasasına ödenmesi mecburidir, ödenmediği takdirde ihale fesh edilerek kendisinden evvel en yüksek teklifte bua’unan kimse arzetmiş olduğu bedel ile almağa razı olursa coa ihale edilecek o da razı olmaz veya bulunmazsa yedi gün müddetle açık arttırmaca çıkarılacaktır. Yapılacak iiân alâkadarlara tebliğ edilmeyecektir. Müzayede en Çok arttırana ihale edilecek ve her iki ihalede, birinci İhale olunan kimse iki ihale arasındaki farktan zarardan mesul . .........
İhale bedeli farkı geçen günlerin yüzde beş faizi ayrıca hükme hacet kalmaKsızin tahsil olunacaktır. İpotek sahibi alacaklılar İle sair alacaklıların gayri menkul üzerindeki hakları faiz; masraf ve saire-, ye dair olan lddialan evrakı müsbitclerlle birlikte İlân tarihinden İtibaren pe beş gün İçinde satış memu-.u bulunan Başkâtibe bildirmeleri lâzımdır. Aksi takdirde hakları tapu sicillerde sabit olmayanların satış bedelinin paylaşmasından hariç bırakılacaklardır.
Müzayedeye iştirak edenlerin bütün sat ış şartı aran kabul etmiş ve evvelden öğrenmiş ve bilerek gayri menkule talip bulunmuş addedilerek sonradan itirazları tnesmu olmayacaktır. Taliplerin satış gününden evvel ve UAı. tarihinden iitbaren mahkeme divanhanesine asılı şartnameyi okumaları ve gayri merJtulü gezip görmeleri ve fazla malûmat almak isteyenlerin ₺49/22 numara ile satış memuruna müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur.
ve
tutulacaktır,
Türk Hava Kurumu*na
Uçak, plânör ve Paraşüt öğretmen Adayı Alınacak
Türk Hava Kurumun» 50 öğretmen adayı alınacaktır.
İsteklilerin liseyi bitirmiş olması, erkeklerin 21 - 23, kızların 18 - 21 yaş arasında bulunmaları, tam kurullu bir hastahaneden uçuşa ve atlayışa engel bir duruıru olmadığına dair rapor almaları, erkeklerde 12 yıl, kızlarda 6 yıl için mecburi hizmet taahhüdü ve kefalet vermeleri lazımdır. |
İsteklilerin diğer şartlan öğrenmek üzere İl ve ilçelerdeki Hava Kurundu şubelerine 20 şubat 950 tarihine kadar müracaatları. iBööı
27 Ocak 1950
KÖZlH QZ#LP C«DD* S' i
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — An karada. Kâzım Özalp caddesinde Cebeciye giden yol üzerinde krokide gasterl-len vg aşağıda metre karesi, fiatı, tutar bedellerlle teminatları gösterilen (20) adet arsa ayrı ayrı satılmak üzere (15) gün süre ile ve iki ve dokuz parseller kapalı zarf ve diğerleri açık arttırma ile ihaleye konulmuştur.
2 — ihalesi 13/2/1050 Pazartesi günü saat 16 da Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
3 — Şartnameleri her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
4 — Teminatları Belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Kapalı zarflar 2496 sayılı, kanunun 32 inci maddesi gereğince belli ihale gününde saat on beşe kadar makbuz karşılığında komisyon başkanlığına verilmesi lazımdır,
6 — İsteklilerin belli gün ve saatte Belediye Komisyonuna başvurmaları.
Beher metre
Ada Parsel M2 karesi Tutarı Teminatı
2929 1 510 23 11730 879 75
» 2 600 30 18000 1350.00 Kapalı zarf
■ 3 435 25 11875 890.65
■ 4 475 25 11875 890.65
» 5 550 25 13750 1031.25
e 550 25 13750 1031.25
> 7 475 25 11875 890.65
> 8 475 25 11375 890.65
■ 9 600 30 18060 1350.00 Kapalı zarf
• 10 510 23 11730 879.75
■ 11 360 18 8480 488.00
12 360 18 6480 486.00
13 465 17 7905 592,90
14 465 17 7905 592.90
> 15 360 18 6480 486 00
» 18 360 18 6-180 486 00
> 17 465 17 7905 592.90
■ 18 465 17 7905 592.90
* 19 360 18 6480 486.00
■ 20 360 18 6480 486.00
SAÇ SATIŞI
Türkiye Demir ve Çelik Müessesesi Müdürlüğünden:
Saç satışı serbesttir. İsteklilerin ihtiyaçlarını müessese müdürlüğüne bildirmeleri ilân olunur (838)
SOYADI DEĞİŞİMİ
İstanbul 11 As. Hukuk Yargıç lığının esas 950/44 karar 950/17 ilâmile
Beyoğlu Hüseyinağa
Sakızağacı H. 101 C, 12 S. 17 Kâmuran.
Balrş soyadının Kurultay olarak tebdili ilân olunur.
Comments (0)