AKŞAM
Hergiin 8 sahife
AKŞAM
Sene 30 — No. 10668 — Flati: her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 27 Haziran 1948
Yeni Ticaret Bakanının gazetemize beyanatı
Harb içinde ticarette az ciro, çok kâr esası hüküm sürmüştür. Bugün artık çok ciro, az kâr esasına dönmemiz lâzım geliyor
Şehirlerin et ihtiyacını belediyeler teinin etmeğe çalışmalıdırlar
——i I I ————--------
B. Cemil Sait Badas Ticaret Bakanlığında kırtasiyeciliğin fazla olduğunu, memur mesaisinin hakikatte günde iiç saati aşmadığını, bu zihniyetle mücadele edeceğini söylüyor
Ankara 26 (Arkadaşımız Şevket Ra-do bildiriyor) — Ticaret Bakam B. Cemil Salt Barlas'tan AKŞAM oku* yuculan İçin bir beyanat rica, ettim. Ricamı memnuniyetle kabul eden yeni Bakan sorduğum muhtelif suallere şu cevapları verdi:
— Ticaret İşleri üzerinde bazı yeni kararlar, bazı yenilikler bekllyebl-Ur miyiz?
— Ticaret Bakanlığı harbin başm-danberl ticaret âleminde cereyan eden hâdiselere uyarak verdiği çeşitli kararlarla mütemadi temevvucata. uğramıştır. Yenilikten önce Ticaret Bakanlığını istikrarlı bir Bakanlık haline sokmak lâzımdır. Her İşi mutlaka devletin ve hükümetin yapmasını istememiz de şüphesiz İşleri zorlaştıran âmillerden biridir. Et İşini birçok misalden biri olarak zikredebiliriz: Bir şehrin et ihtiyacını temin etmek, aslında o şehir belediyesinin vazifeleri arasında olmak lâzım gelir- Bunda hükümetin hiçbir rolü yoktur demek istemiyorum. Fakat bütün şehirlerin et Itıtiyacmı temin etmek vazifesi hükümete yüklenirse 1? görmenin zorlaşacağı tabiidir Kanaatimce belediyeler şehirlerin et İhtiyacını karşılamak için tedbirler almalı, eğer kendi İmkânları kâfi gelmiyorsa, paraları yoksa hükümete. gene kendilerinin tatbik edebilecekleri teklifler getirmelidirler. Belediyelerin vazifeleriyle Ticaret Bakanlığının vazifelerini artık birbirinden ayırmak lâzımdır.
— Gazetelerde Ticaret Bakanlığı teşkilâtında değişiklikler yapılacağına dair haberler çıkıyor. Bunlar doğru mudur?
— Teşkilâtı değiştirmek mevzuu etrafında henüz ne bir kararım, ne de bir tasavvurum vardır, şimdilik nasıl İşlediğine bakıyorum. Eğer bugünün İhtiyaçları Ticaret Bakanlığı-' nın bünyesinde değişiklik yapmaya lüzum gösteriyorsa, bunu yapmakta tereddüd etmem; eğer lüzum yoksa teşkilat tabiallyie olduğu gibi kalacaktır.
Tüccarların fikirleri
— Tüccarlarımızın İhracat politikamız hakkında türlü fikirleri var; fakat fikirlerinin dinlenmediğinden şikâyetçidirler. Bu hususta ne düşünüyorsunuz?
— Ben İzmir tüccarlarını dinledim. İhracat politikamız hakkında birbirinden başka üç nokta! nazar İleri sürdüler. Buna mukabil İstanbul tüccarlarının fikirleri bunlardan büsbütün başkadır. Diğer Ticaret odalarını da dlnllyeceğlm. Onların da ayrı mütalâalar İleri sürmeleri muhtemeldir. Halbuki bütün bunlar karşısında memleketin mali İmkânları, müstahsilin hususi durumu, girmiş olduğumuz mali angajmanlar, anlaşmalar vardır. Ben bütün bunları tetkik ettikten sonra geçmiş yılların tecrübesinden elde edilen neticelerle tüccarların fikirlerini mezcederek lcab den tedbirleri almak yoluna gideceğim.
Hayat pahalılığı ile mücadele
— Hayat pahalılığıyJe mücadele mevzuunda ne düşünüyorsunuz?
— Benlin şahsi kanaatime göre ha yat pahalılığıyla birinci mücadele yolu, malın müstahsil elinden çıktığı Biradaki flatiyle müstehlike İntikal ettiği sıradaki flati arasındaki farkın Azalması, hattâ mümkünse kalkmalıdır. Bununla, Garp memleketlerinde de yapıldığı gibi, İstihlâk kooperatifleri vasıtaslyle mücadele etmek mümkündür. Fakat bu. şimdiye ka-
dar olduğu gibi, istihlâk merkezindeki toptancılardan alışveriş eden kooperatiflerle değil, doğrudan doğruya müstahsilden mübayaat yapan kooperatifler kurmak suretiyle mümkün olabilir. Benim, kanaatime göre bu işlerdo İyi eller tarafından İdare edilen sendikalar ve sendika mahiyetindeki zümre ve gruplaşmaların çok mühim rolü vardır. Biz bu yolu araştırmak mecburiyetindeyiz.
(Arkası sahife 2; sütun 4 dc)
Italyan sosyalistleri
Komünistlerle anlaşmayı bozacaklar mi?
Londra 27 (R> — İtalyan sosyalist partisi kongresi bu sabah toplanacaktır. Toplantıda komünistlerle İttifaka devam edilip edllmlyeceğl hakkında karar verilecektir. Sosyalist ler komünistlerden ayrılmazlarsa Ba’tı Avrupa sosyalist birliğinden çıkarılacaktır.
Parti başkanı Nennl parti gazetesi başmuharrirliğinden çekilmiştir. Nen nl Batı devletlerile işbirliğine ve MarshaU plânına muhalif olduğunu söylemiştir. Yerine geçmesi muhtemel olan Bertlol bağımsız bir siyaset takibine taraftardır, yalnız iş sahasında teması kabul ediyor. Diğer namzet Nlta komünistlerden tamamen ayrılmak tarafdarıdır.
Komünist düşmanlığı
Dewey ve Warren komünist ilerlemesinin durdurulması lüzumundan bahsediyorlar
Nevyork 27 (R> — Fllâdelflya Cumhuriyetçiler kongresi tarafından Cum hurbaşkanı namzetliğine seçilmiş bulunan Dewey’le Cumhurbaşkan vekili namzedi diln yapmış oldukları beyanatlarında Amerikanın takınacağı komünist aleyhtarı tavır üzerinde bilhassa durmuşlardır. Cumhurbaşkan muavini namzedi M. Warren şöyle demiştir:
«Amerika son zamanlarda çini ihmal etmiştir. Dünyanın her tarafın-
da komünistlere karşı sıkı bir politika taklb edilirken bu bölgede tamimiyle boş kalınmıştır. Çlnde de aynı siyaset taklb edilmeli va komünist İlerlemesi durdurulmalıdır.»
Cumhurbaşkanlığına namzet M. Thomas Dewey de aynı yolda beyanatta bulunmuştur.
Londra 27 (R) — Rus gazeteleri Do-wey’e şiddetli hücumlarda bulunuyor ve kendisini emperyalistlerin âleti diye gösteriyorlar.
Motörlü tren dün 8 saat 15 dakikada geldi
Ankara’cLm İstanbul’a 8 saat 15
Ankara — İstanbul - Ankara arası yolunu 8 saat 15 dakikaya indiren motörlü tren yakında seferlerine başlayacaktır. Bu tren dün sabah, hususi davetlileri alarak saat 8 de An-
dakikada gelen motörlü tren karadan hareket etmiş ve 10.15 te Haydarpaşaya varmıştır. Motörlii trende yolculardan munzam ücret ol mm ly ataktır.
AKŞ AM’ın Kiiçiih ilânları en verimli, en ucuz vasıtadır.
Sahibi Necmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen İdare eden: C. Bildik — Akşam Matbaası
Dünyada açlık tehlikesi
Bir İngiliz Bakanı tedbir alınması lüzumundan bahsediyor
Londra 27 (R> — Inglll?, Kabinesine dahU gene! savcı Hartley söylediği bir nutukta demletir M: «Yiyecek istihsali ancak 051 senesinde harbden evvelki miktara varacaktır. Fakat o zamana kadar dünya nüfusu çok artacağından beslenmesi lâzım gelen 200 milyon İnsan bulunacaktır. Dünya açlık tehlikesine maruzdur. Beşeriyet durmadan felâkete doğru gidiyor. Buna kargı gösterilen kayıtsızlık teessüf edilecek şeydir. İngiltere senelik istihsali arttırmak için en müterakki ziraat usulünü taklbet-mege karar vermiştir.»
Kat mülkiyeti
Kanun tasarısı adalet encümeni tarafından kabul edildi
Ankara 27 (Telefonla! — Noter kanununun bazı maddelerinde değişik-» İlk yapılması hakkmdakl kanun tasarısı Adalet komisyonunca kabul olunarak Meclisin gündemine alınmıştır. Tasan ile kat mülkiyeti esası kabul edilmekte, birkaç vatandaşın bLrleşerek bir bina inşa etmeleri ve her birinin bu binanın bir katını kendi malları olarak kullanmaları ve tapuya bu Buretle kayıt ve tescil e-dllmesl İçin mukavele akdetmeleri temin olunmaktadır.
ücretleri
Ankara 27 (Telefonla, — Noter ve noter yardımcılarının yardım sandıklarına verdikleri aidatın safi gelir üzerinden tahakkuk ettirilmesi esası kabul ediliyor. Ölüm, ya? haddi ve malûllük hallerinde yapılan yardım, hastalık, dairenin kaldırılması suretiyle vazifeden ayrılmış olanlara da teşmil ediliyor. blağanÜ3-tll hallerin devamı müddetine» noterlerin aldıkları tahrir ye tercüme ücretleri yüzde 50 nispetinde arttırılmaktadır.
Amerikan yardımı
Şimdiye kadar 730 milyonluk yardımda bulunuldu
Londra 27 (R) — Amerika Avrupa'nın kalkınması tahsisatından In-gllterçye akaryakıt verecektir. Bunlar Suudi Arabistan, Iran, Iraktan > gönderilecektir. Avrupa'ya şimdiye1 kadar yapılan yardım 730 milyonu bulmuştur. Yeni yardımdan Yunanistan da İstifade edecek, bu memlekete kimyevi gübre vesaire verilecektir.
DİKKATLER:
Kapılarımızın önüne sahip çıkalım...
Bize haber verildiğine göre Belediyenin mühim bir derdi vardır: Vatandaşa kendi evinin önünü temizletemenıek. Halbuki dünyanın ekser memleketlerinde, herkes kendi kapısının öniiııe bakar, çöpüne, biriken karına, hal tâ binasının yaya kaldırımına sahip olur.
Bizim Kavanln Encümeni: «Mü kelfefiyet tahmil edilemez. Vergisini veriyor.» tarzında düşünmek teymiş.
Şu İstanbul şehri, kendisinden bir dönüm toprağı 10 sene evvel bin liraya alanı 10 sene son ra 10 bin, 20 bin lira sahibi etmek cömertliğini göstermiştir.
Kapısının öniine sahip çıkmak usulü lıaşka memleketlerde mevcut bulunmasaydı, bizde bunun şimdi icadedilmesi pek insaflıca sayılırdı. Şimdi: Belediyenin bu imkânsızlıklar devrinde...
Ingiliz ordusu mükemmelşartlar altında gelişiyor Ingiliz Harbiye Bakanı diyor ki: «Bunu söylemek ne tehdittir, ne de meydan okumaktır. Sadece hakikati bildirmektir»
İngiliz sskcrltrlnln talimi
Londra 27 (R) — Ingiliz Harbiye Bakanı Şluovel dün akşam sıhhiye teşkilâtının yıldönümü münasebetlle yapılan bir toplantıda mühim bir nutuk söylemiş ve demiştir kl:
«İngiltere ban* ordusunu kurmuştur. Şayet fena bir tesadüf eseri olarak tekrar harbe sürüklenirse Ingiliz ordusunun mükemmel şartlar altında gelişmekte olduğu görülecektir. Bu ne bir tehdlddlr, ne de mey-■dan okumaktır. Sadece hakikati bildirmekten ibarettir. İngiltere herkesle dost geçinmek istiyor.»
Churchîll’in nutku
Londra 27 (R) — Eski Başbakan Churchlll diln söylediği bir nutukta siyasi vaziyetin çok nâzik olduğuna işaretle demiştir kl: «Bu variyet karşısında biricik banş ümidi kuvvetli olmaktır. Kendimizi ve dâvamızı her türlü vasıta İle müdafaa edeceğimizi mütearnza anlatmalıyız. İster nazl olsun. İster komünist olsun diktatör-'

lere boyun eğmenin fenalığını herke* anlamıştır. Hükümetin Berlin'de kalma kararını Muhafazakâr parti des-tekllyecektlr. »
Asılsız bir haber
Londra 27 — Berlin'de Sovyetter tarafından çıkartılan Tâgliche Ruds-chau adlı Alman gazetesi İngllizlerln Berlin'i terketmek maksadlle hazırlıklar yaptığını yazmıştır. İngiliz Dışişleri Bakanlığı bu haberin katiyen aslı olmadığını. îngilterenln Berllnde kalacağını bildirmektedir.
Sokolovsky’nin otomobili durduruldu
Londra 27 (R) — şerlinde Sovyet askeri valisi mareşal Sokolovsky’nin otomobili Amerikan mıntakasından geçerken fazla süratli gittiğinden, durdurulmuştur. Mareşalin hüviyeti anlaşıldıktan sonra otomobilin yoluna devam etmesine müsaade edll-ı mlştlr. .
Arada Bir
YesûD - Ko^bB
Batı Avrupada komünistliğe karşı mukavemetin belkemiğini Hıristiyan sosyalistler teşkil ediyor. İyi tetkik, tahlil ve les-l.it edilmezse, bu cini fırkaları, Türkiye şartlarına şu suretle tercüme veya adapte edebiliriz:
Dindar oldukları içlıı: Yeşil... (Binaenaleyh, İnkişaf ettirmemeli.) Sosyalist oldukları için: Kızıl... (Binaenaleyh, etmeli kafasını.)
Bu günlerde müfrit sağcı ve müfrit solcıı cereyanlarla mücadele için Mecliste müzakereler oklu, daha da olacak. Umumi efkâr. mevzii la çok alâkalanıyor. Her tiirlü muhitlerde, her türlii fikirler ortaya sürülüyor.
Bizse, yukaııkl müşahedenin gözden kaçırılmamasını, meselâ bir Berin, meslâ bir dö Gasperi bizde de olsaydı, kendilerini çifte kavurmamak gerektiğini hatırlatmak isteriz. Bolşeviklikle mücadele ederken, Garp dünyasında bir Hıristiyan sosyalisti hem yeşil, hem kızıl olduğu zan-nile çifte kazığa çakmak, cidden Jhata olurdu.
Bunu şimdiki Avrupanın hâdiselerini panorama halinde sızaktan tetkik ederken görüyor; vuzuhla anlıyoruz.
Onıın için, yeni zuhur eden bu mefhumları tartıp, müspeti, menfiyi belirtecek adalet terazimizi ihdas ederken, çok dikkatli, ihtiyatlı, temkinli, basiretli davranmak mecburiyetindeyiz.
Yeni Ölçülerimize vurunca, bir Lcon lî lunı1 un değil ya; bir Kari
Kautzky'nin bile kızıllardan olmadığı meydana Çıksın. Şaşkın teraziden nasıl korunacağı*? Hassas teraziyi nasıl kuracağız? Dostu, düşmanı nasıl tefrik edeceğiz? İngilterede, İtalyada, Fransa da bc-lşevikliğin ilerlemesine nıâni olmakla beraber, sosyal adalet lehine, halk tabakalarının kötü şekilde istismarı aleyhine mücadele açan, hattâ daha müterakki, daha âdilâne formada bir cemiyetin kurulması uğruna çabalayan şahıs, zümre, neşriyat, cereyan, sendika, parti ve cepheleri birbirinden nasıl ayırd edeceğiz? Ayırd etmezsek yalnız cemiyetimizi ileriye götüren unsurlardan değil, aynı zamanda bolşeviklikle en iyi mücadele eden unsurlardan da mail rum kalmış olnnyacak mıyız?
Her varlığı ölçmek için kendine göre bir âlet ister: Saat, zamanı Ölçer; kumaşın uzunluğunu ölçmez. Metre, kumaşı ölçer; dakikaları ölçmez. Onun gibi içtimai kıymetlerin de kendine göre Ölçekleri ve ölçüleri vardır, Aceleye getirip yanlış kararlar almamak. Dö Gasperyi yeşil yahut fazıl diye mahkûm etmemek icabeder. Dö Gasperl’lerin, Bevin’lerln, Blum’larııı, Kau-tzky’lerln — vaııi en ileri fikirlerin — bizlerde de zuhuruna mâni bir hava yaratılmamalıdır. Bilâkis zuhurları teşvik edilmelidir.
Tiirk milletinin aklıselimi elbette isabetli karar vermekti- ve doğru yolda yürümekte devam edecektir. — Halkçı
AKŞAM
27 naz!ran 194»
fiahife 2_ ____
SÖZÜNGELİŞİ
Üçüncü Parti
Türk kumaşlarının şahsiyeti meselesi
Blzdekl, muasır Avrupa medeniyetin* övülmeye doğar bir ftrw ı btr AvrupalI «erini il eşele jr! bltnıty MyîyoflML, di damgamın taş umuma artılı eh e Halbuki bilhassa dokuma ianayiind ille, yünltlslle, pamuklusrfle Türk lra dahi hususiyet, gerek desenlerindeki ya pazarında namlı bir tthslyot| vs sanayiine geçerken Itk aaybettlHn Hele kadın kumaşla nma yalnız Am Deklerine benzedikçe muvaffak olmuş «anlıyor .
Geçen gün gazetelerde, 8ÜnıWbAnk fabrikaları mamuUtının kalitesinde ve desenlerinde Türk hususiyetlerine uygun ıslâhat ya pılmasına karar verildiğini okuduğunun «aman bilhassa ktoıaylk nmraa kendi şahslyetimlain damgasını vurmaya doğru bir adım »tnıak istediğimle! tahmin ederek sevindik. Harb İçindeki «ıkıntı devresinde en bozuk İstihsalin bile müfteri bulman bu adımı atmamıza mâni olmuştur. Fakat nanay i İmisin sağlam temeller ü-Berinde normal hayalına devam etmesi ve dünya plyaaannda da hatırı sayılır bLr mevki alması için Türk dokuma sanayicileri Türk kumaşına muteber şahsiyetini iade etmek mecburiyetindedirler.
Sanayiciler kalite üstünlüğünü temine Çalışırken Güzel Sanatlar Akademisinde Tilrk motiflerini modamı» eden Türk tezyini sanatlar atölyesinin çalişmalarmdan re bugüne kadar elde ettikleri neticelerden pekâlâ İstifade edebilirler. Bu lld gayretin birleşmesi Türk kumaşçılığına en hayırlı ufku açmış o-lacafrhr. Malatya dokuma fabrikasının döşemelikler üzerinde yaptığı oldukça muvaffakiyetli denemelere diğer fabrikaları İştirak ettirmek Türk kumaşının »önen şöhretini yeniden parlatabilir.
Şevket Rado
Yeni Parti için resmî müracaat
12 temmuzda yapılacakmış
Devlet Demiryol- GÜI Kupasına larında tasarruf dün başlandı
Tarifede bazı azaltma ümidedîliyor
Dûn mûtörlü trenle şehrimize gelen Devlet Demiryolları omum müdürü Galip Güran. gazetecilere şu beyanatta bulunmuştur:
*_ idaremize alt müesseselerln j vüsatlerini küçültmekte devam ediyoruz. Bilindiği gibi, harbden evvel' 12 adet olan büyük İşletmelerimiz şimdi 8 a İndirilmiştir. Yakında Sirkeci Ue Haydarpaşa İşletmeleri birleştirilerek İşletme adedi eeklza indirilecektir.
Bir çok tarifelerimize, harb dolayı-■Ue samlar yapılmıştır. Şimdi De-mlryoHan geniş bir tasarruf ve böy-tere maliyeti düşürme ameiiyeslne girişmiş bulunuyor. Bu senenin sonunda. bu amellyenln bir neticesi olarak halkımızın lehine tarifede baa tadilât yapmak ümidindeyiz
Demiryollarının 1C43 yılı masraf bütçesi 180 milyon liradır. Bunun 20 milyon lirasını tasarruf edeceğiz. 20 milyon llranm 7-8 mİ İyonu tensik edilen memurların maaşlarlle elde edilmektedir. 194!) yılı masraf bütçemizin çok daha az olacağını ümit ediyoruz. 1951 senesinde Demiryolları İdaresindeki memur adedinin 35 bine indirilebileceğini ümit ediyoruz. Bugünkü memur adedi bu rakamın çok üstündedir.
ftnğUtereye sipariş ettiğimle 80 kü-1 Bür lokomotifin 1B tanesi temmuz ayının sonuna doğru memleketimize gelecektir. Amerlkaya sipariş edilen 80 lokomotifin 29 tanesinin takriben iki ay sonra geleceğini ümit etmek-teyta
Temmuz ayından İtibaren Haydar-paşadan Samsun ve İzmir gibi istikametlere her gün yolcu trenleri bereket edebilecektir.
Sipariş edilen lokomotifler memleketimize geldiği Vftklt uzak mesafelere yapılan sefer adedi bir mis» arttırılacaktır. Bu hususta bir program hazırlanmıştır.»
Kamyon nakliyatının, demiryolu nakliyatına olan rekabetini hah eden umum müdür, kamyon sahiplerinin şunrlu rekabet yapmamaları yüzünden bu İşte muvaffak otamıyacakla-rmı İleri sürmüştür.
İnönü, yeni Vaşington br_rük elcisini kabul etti
/nk.ıra 20 (AA.) — Cumhurbaşkanı T met İnönü, bugün, yeni vazifesi"'* hareket etmekte olan Was-hlnr -n büyük elçimiz Feridun Ce-ıpal I rkini kabul buyurmuşlar ve öğle yemeğine alıkoymuşlardır.
Elde edilen dereceler vasattan da aşağı oldu
Her sene puan üstüne tertip edilen Gül kupası müsabakaları tatanbul atletizm hayatım bir kat daha ean-landırırdı. Bu esne verilen kararla puan usulün Ün kalkmasUa kulüplerin bu mühim müsabakalara gereken ehemmiyeti vermemesin» vasile olmuştur.
Teknik sonuçlar: 100 M. 1 — Halûk Keman 23" 1/10; 1 — Hamili.
800 M. 1 — Cahit önel 2’ 03" «/10 X — Rıza İşmar.
(00 M. Manialı; 1 — İsmet Dinçcan 68" 3/10; 2 — Nejat Anıt
Uzun: 1 — Levend 8 M. SB; l — Tulu Sönmez.
Clrid: 1 — Bülent 40 M. 10; 1 — Suudi.
Gülle: 1 — Marulla 11 M. 10; 1 — Pavlo.
Disk: 1 — MaruU 32, 18; 2 — Pavlo.
Yüksek: 1 — Ekrem 1,78; S — Mahir Araş.
3 ve 4 üncü kategoriler arasındaki müsabakalarda Fenerbahçe t» Kurtuluş Utanılan çekişmeli müsabakalar yapmışlardır.
İskenderun - Erzurum şosesi için ödenek
Ankara 28 — Bayındırlık Bakanlığı İskenderun İle Erzurum arasında yapılacak şose İçin S milyon liralık ödenek istemektedir. Buna dair hazırlanan tasan. Büyük Millet Meclisince kabul edildiği takdirde şose inşaatında geniş çapta faaliyete geçilecek ve Türklyenta en Önemli yollarından blrt olacak olan bu şosenin mümkün olduğu kadar sürati e bitirilmesine çalışılacaktır. Bilindiği gibi bu yolda Amerikadan gelmiş ve el'an gelmekte bulunan büyük yol makineleri işlemekte ve sırf bu makineleri kullanmaları İçin özel kurs görmüş olan personelden İstifade edilmektedir.
Bursa’da bir sinema yandı
Bursa 28 — Bugün saat 15 te İstanbul sinemasında yangın çıktı. Seyirciler büyük heyecan ve korku içinde kendilerini dışarı attılar. Bu telâşlı çıkış esnasında hafifçe yaralananlar oldu. İtfaiyeye askeri birlik de yardım etti. Bu suretle sinema yanındaki üç benzin deposunun ateş nlmasi önlendi. Sinema tamamen yanmıştır. Bina Cumhuriyet Halk partisine aittir ve beş bin liraya sigortalıdır.
Snirrn gf _ kurulacak Par-
MnİA ptojrâm v» tütflğtt matbaada bantetakta/LU. Haber veflldiffia* göre MÜ pârüûlh program m d a yer alan taşîiftfc &j3ar arasında şunlar var-(hfi
81yu ette kuvvetli bir milliyetçilik, ejEoaötnlde mutedil llbetalİHû ve büyük Sanayi teatileri, askeri sanayi ve demiryollarının devlet* bırakılarak dlâer tabaların hususi eormaycloTO terki ve devletin alelftde bir tüccar vasiyetinden çıkarılmadı.
Din. mevzuunda, din ve devlet işlerinin kati T» hakiki surette ayrılması, devletin din İşleri no karışmamasının temini, din! vakıflar İdaresinin cemaatlere bırakılmam, mekteplerde İhtiyari din dersleri, hırsızlık re soygunculuklarla ciddî bir mücadele, şahl mülkiyet haklarına riayet, orman İşlerimizin düzenlenmesi, umumi kalkınma İçin bîr kalkınma plânı hazırlanması ve bu plânın ha-nrianmasında yerli ve yabancı mütehassıslardan istifade, bir Ayan Meclisi kurulması, Cıımhıırbaşkanla-nmn ancak btr devre için seçilebilmesi, partinin bütün kademelerinde da Parti Başkanı da dahil olmak üzere Başkanlann birer devre İçin seçilebilmesi, Kabinedeki Bakanların Meclis ve Ayan Meclisi haricinden de seçilebilme)eri, yalnız Cumhurbaşkanı Ha Ba,bakanın Meclis ve Ayan Meclisinden olması.
Kenan öner ne diyor?
Ankara 28 — Yeni partinin kurucularından Kenan öner, parti İçin resmi müracaat İn U temmuzda yapılacağını tahmin ettiğini bugün kendisi 11* konuşan göze fecilere söylemiştir.
Partinin İstin bu! teşkilâtını kurduktan sonra Ege havalisine gideceğini de bn arada İşaret «den Kenan Önere, yeni partinin Mecliste kaç Milletvekili İle temsil edileceği sorulmuştur. Kenan öner şu cevabı vermiştir:
— Çoook... Yapılan teklifler fazla. Biç ummadığınız isimlerle karşılaşıl* «aksınız. Bunların her biri bomba te-»Iri yapacaktır. Eğer btr rakam «öy-lerncm icabedlyorsa bizi temsil edecek Milletvekilleri adedinin her halde otuzdan yukarı olacağım umuyorum,ı
Müstakil Demokratlar
Ankara 26 — Müstakil Demokratlar grupunun. yeni bir parti haline getirilmesi etrafında son günlerde baz-, temayüller belirmiştir. Müstakil gruba dahil Milletvekillerinden bazıları son hâdiseler karşısında bunan bir zaruret halin! aldığım açıklamaktadırlar. Yeni partinin kurucuları arasında bilhassa Ahmet Tabtatahç, Ahmet Oğuz, Haşan Dlnçer, Hazım Bozca ve Şahin Laçinin buhmacat1. , kuvvetle söylenmektedir.
=8ÖÜÖN MESEI.ELEBİ
Berlin’deki nazik durum
Batı devletlerîle Rusya arasındaki gerginlik artıyor. Ecrlin-den gelen haberlere bakılırsa bunun tehlikeli bir hal alması İhtimali vardır. Huşlar, Berlin’in Batı devletlerine ait mıntaka-laıınm her tarafla alâkasını kesmişlerdir. Bu. mıntakalarda 2 milyon İnsan yaşıyor. Mevcut yiyecek stoku dört, nihayet altı haftalıktır. 3tok bittikten sonra, ne olacaktır? Yalnız Amerikan mmtakasmdakl halkın iaşesinin hava yoliyle temini için her gtln 200 - 300 uçağa İhtiyaç vardır. Bu kadar çok uçakla nakliyat yapmağa İmkân yoktur. Berlin şehrinin başlıca elektrik santral lan Rus mıntakasındadır. Ruslar buradan İngiliz, A; ıc-rlkan va Fransız mm takalarına elektrik verilmesini yasak etmişlerdir. Bu 3 miDtakadakl santrallâr İhtiyacın ancak yüzde yirmi beşini temin ediyor. Bu da başka bir güçlüğe sebep olmaktadır.
İngiliz ve Amerikan bölgeleri Ilımanda nları toplanarak bu vaziyet hakkında görüşmüşlerdir. İlk tedbir olarak, Rusların tıen seferlerine müsaade edecekleri zamana kadar, Ruhr'dan Sovyet bölgesine kömür ve çelik gönderilmesinin yasak edilmesine karar verilmiştir. Bu tedbir mühim tesir yapacaktır. Fakat Sovyetlerlnkl kadar müessir değildir.
Para değiştirilmesi meselesi de ciddî hâdiselere sebep olmak İstidadı gösteriyor. Batı devletleri Berlin'deki mıntakaianntia Batı Almanya’ya mahsus paranın geçeceğini ilân etmişlerdir. Rus lar İse paralarını değiştirenlere baltalayıcı nazarile bakıyorlar. Bu yüzden Almanların vaziyetleri çok güçlcşmlşllr.
Berlin’de bazı hâdiseler olduğu. Amerikan kuvvetlerinin güvenlik tedbirleri aldıkları haber veriliyor. Bu cümleden olarak Amerikan mıntakasında hafif tanklar, mltralyö2İü Jecp a-rabaları dolaşmaktadır. Hastaneler müstahdemlerinin İzinleri kaldırılmıştır. •
Bon haberlere göre vaziyet gün gedikçe daha tehlikeli bir Sikil almaktadır. Churchül, Berlin meselesinin İkinci Dünya arblnden evvelki Münlch meselesi kadar vahim olduğunu söylemiştir. tşe Milletler Cemiyetinin karışması ihtimalinden bahsediliyor. Önümüzdeki hafta içinde mühim gelişmeler olması İhtimali vardır.
General Bride’in tetkikleri
Ç.ılu 28 (AA.) — Amerikan yardım »••'yeli başkanı general Me Bride, beraberlerindeki zevatla birlikte bugün ilçemize golmlş, kaymakam, tümen komutanı ve büyük bir l«alk topluluğu tarafındım karşılanmıştır.
Amerikan generali ve beraberindekiler buruda bir müddet kaldıktan
Bir Milletvekili C.H.P. den istifa etmiş
Bu sabahki Vatan gazetesi, Zonguldak Milletvekili AH Rıza înce-alemdaroglunıın Cumhuriyet Halk Partisinden İstifa ettiğin! haber vermektedir. Gazetenin yazdığına göre Ali Rıza tncealcmduroğlu. Parti Genel başkan vekilliğine uzun bir İstifaname vererek, partideki yolsuz hareketlere dayarmmıyarak çekildiğini
Seçim kanunu
Demokrat Partiye teklifler yapıldığı doğru değil
Ankara 28 — Seçim kanunu hakkında Meclis toplan tısından önce hususî surette müzakerede bulunmak İçin O.HB. tarafından DP. ye boa teklifler yapıldığı ve bu teklifler etrafında görüşmeler olduğu hakkında çıkan haberleri DP. genel merkezi yalanlamaktadır.
Celâl Bayar’uı Mardindeki nutku
Urfa 28 — Celâl Bayar, bu eabah Urfadan Akçekaleyc gitti Demokratlarla m ph telif konular üzerinde konuştuktan sonra Mardlne geçti.
Mardin 28 — Celâl Bayar. burada yapılan mitingde bir nutuk söylemiş, iktidar partisinin İktisadi politikasındaki istikrarsızlığı tenkldetmiş, muhtelif kabinelerin çeşitli kararlarla durumu büsbütün içinden çıkılmaz hale soktuğunu söylemiş, daha sonra korkudan masun olma hürriyetinden ve seçim emniyetinden bahsetmiş, adil teminat lüzumu üzerinde bir defa daha ısrarla durmuştur.
Toplânlınin sonunda Bayar, mitinge iştirak eden binlerce Mardinliye şu suali sormuştur: *Seçlm kanunu, İstediğiniz şekilde çıkmazsa, seçime girelim mi. glrmlyelim mİ?»
Meydanı dolduran halk, buna şöyle cevap vermiştir. -Bayırı Asla glr-mlyelim.»
Bayar yarın (bugün) Dlyarbakıra gidecektir.
Savunma kursunu bitiren yüksek öğrenci kızlara rozetler verilecek
Ankara, 28 (A.A.) — Ankara garnizon komutanlığından bildirilmektedir:
1 — 1947 yılında Ankaradaki ordu birlik ve kurumlarmtla milli savunma kursu gören yüksek öğretim kız öğrencilerine, ordu saflarında gösterdikleri yüksek başarıların sembolü cJmak üzere Genelkurmay Balkanımız tarafından örmağan edilen rozetler Ankara Orduevlnde törenle da ğı tıl aç aktır.
2 — öğrencilerin, kura gördükleri birliklerden almış oldukları belgelerle birlikte 30ZhazJran/1948 Şünü saat 17,30 da Orduevi bahçesinde hazır bulunmaları rica olunur.
bildi
E erlinde yeni Rus marklarının kıymeti çok düşük
Berlin, 26 (AA.) — (United Press):
Dün, Berllnln Sovyet bölgesinde Alesander Platz’dakl sanatlar, müttefikler tarafından tedavüle çıkarılan bir Alman markına karştlık 25 yeni Rus markı teklif elnılşlerdIr
Tülün satışı
Rusya, bizden tütün almak istiyormuş
Tasvir gazetesinin Londra’dan haber aldığına göre Bovyetler Birliği, Tilrkiyenln elindeki tütün stoklan-nın hepsini «atın almak İçin Ankare büyük elçisine talimat vermiştir. Bu tütünün miktarı 100 bin tondan fazla imiş. Tasvir muhabiri diyor kİ:
»Buradaki siyasi mahfillere göre. Sovyet büyük elçisinin bu cazip teklifinin arkasında muhtelif rlyasl ve iktisadi başka tekliflerin d* bulunması çok muhtemeldir. Bunun İçin Türkiye hükümetinin böyle bir teklifi dikkatle tetkik edeceği de muhakkak addedilmektedir.»
Yeni Ticaret Bakanının gazetemize beyanatı (Baş tarafı 1 inci sabiftde) Memur fazlalığı ve kırtasiyecilik
— Hükümet programında memur sayısının fazlalığına işaret edilmişti. Ticaret Bakanlığında da çok memur var mıdır?
— Zahirde takarsanız İşler hakikaten çok vo memurlar bu işlerin altından kalkamıyor görünmektedir. Fakat dönüp dolaşan evrakın hakiki mahiyetine bakılınca yansından fazlasının kırtasiyecilik ve lüzumsuz formalitenin doğurduğu evrak olduğu ve açık konuşmak lâzım gelirse memur mesaisinin günde 3 saati aşmadığı görülüyor. Ben bu zihniyetle mücadele edeceğim. Yalnız memurların anlaması lâzım geldiği kadar tüccarın da anlaması lâzım gelen bir nokta vardır: Harb içinde ticarette az ciro, çok kâr esası hüküm sürmüştür. .Halbuki artık çok ciro, az kâr esasına dönmemiz lâzım geliyor. Bu yola gitmeliyiz. Tabii bu da istihsalin artması ve tedavül hacminin genişlemesiyle mümkün olacaktır.
Sonra bizim tüccarlarımız arasında bilhassa şöyle bir aihnlyct büküm sürüyor kİ o da yanlış lir. Meselâ «Falan maddenin flatl harb İçinde beş misil arttı; filân maddenin flatl aynı nispette artmadı, onun da Batini yükseltmek lâzımdır» deniyor. Bu mutlaka lâzun bir şey değildir. Bir kısım malların flatlerl türlü tesirlere maruz kalarak yükselir hası maddeler de o tesirlerden masun kaldıkları İçin flatlerl büyük yükse-1 Jlşlcr kaydetmez. Kanaatimce (izerln-do durulacak nokta bu tesirlerin mütalâası olmalıdır.»
Yeni Ticaret Bakanımız B. Cemil Salt Barlas işine azimle sarılnlış görünüyor. Kendisino muvaffakiyet temenni ederek müsaadesini istedim.
ÇetKef Rado
Amerika’daki boks maçı
Bütün Amerikan gazeteleri bundan bahsediyor
Nevyork 27 (R) — Dön akşamki Ncvyoık. gazeteleri İM mühim hâdise İle bütün sahlfelerln! doldurmaktadırlar. Bunlardan biri Fllâdeiflya kongresin İn kararlan, İkincisi de Joe Loula - Joe TOalcott bolu maçı. Gazetelerin ilk aahifeJerl nakavtla neticelenen 11 inci Tavandan resimleriyle dnlıı bulunmaktadır.
Gazetelerin işaret ettiklerine göre, Jûo Lonla bundan lam. 11 «ene 4 gün evvel dünya şampiyonluğunu kazanmıştı. şimdiye kadar hiçbir boksör bu ünvanı bu kadar uzun bLr zaman İçin muhafaza edememişti. Joe Loula1 İn ünvanını 35 defa ortaya atmış olmam da yeni bir rekor teşkil etmektedir. Bu 25 Unvanlı maçın 21 İni Joe nakavtla kazanmıştır.
Dünkü maçta yalnız il ind ra-vuntta. bir hâdise cereyan etmiştir. Bu ravundun 2 dakika 51 saniyesinde ânl bir hücuma girişen Joe Louls kendine has sol bir yumrukta rakibini yuvarlamağa muvaffak oluyordu.
Londra 27 (R) — Nevyorktakl «por muhabirlerinin kaydettiklerine göre, dünkü Joe Louls - Joe ffalcott maçı boka tarihinin kaydettiği en meşhur maç olacaktır.
Bu maç sonunda Joe Louls 80,000 streîln, rakibi de 30,000 «trlln almaşlardır.
Yunanistan'daki hareket
Yunan ordusu karış karış ilerliyor
Londra 27 (R) — Yunan hükümeti tarafından neşredilen tebliğe göre Gramca dağında kanlı muharebeler oluyor. Yunan ordusu her karış toprağı şiddetti çarpışmalardan soma ele geçiriyor.
Yunan hükümet kuvvetleri cenupta İsparta sahasında da geniş ölçüde harekete geçmiştir. Hareket muvaffakiyetle devam ediyor.
Yunan Başbakanı Sofulls dün Cepheden dönmüştür.
Kaçırılan çocuklar
Londra 2? (R) — Macaristan. Polonya ve Romanya, Yunanistan’dan götürülen çocuktan bu memlekette tabii vaziyet teessüs etmeden vere-mîyeceklerini bildirmişlerdir.
Londra 27 (R) — Atinada bir Jecp otomobilinde kurulmuş bir bomba patlamıştır. O sırada otomobilde kimse yoktu. Yalnız geçmekte olan bir yolcu ölmüştür.
I B........Ö....r"s...... |
Rusya - Yugoslavya
Arada bazı ihtilâflar çıkmış
Londra 28 (A.A.) — Balkan memleketleri başşehirlerinden alınan haberler mareşal Tlto’nun olaylan Ruslar gibi mütalâa etmediğini ve Rusların bundan memnun olmadıklarını açıklamaktadır.
Mareşal Tolbukhin'in Belgrad’da bulunduğu ve ı temmuzda yapılacak komünist parti toplan tısından arvel bir hal çaresi bulmaya çalıştığı bildirilmektedir.
Tlto’nun artık komünist 1leri gelenlerinin bir gözdesi olmaktan çıktığını yayınlayan bütün gazeteler meyanında Tlto’nun dönüm yılından bahseden yegâne gazete durumu bilmeyen bir muhalif Budapeşte gazetesi olmuştur.
İHatfenl HortBKTltn 18/S/1S4S Halleri
ÇEKLER
Kapanı-
Lar.dr» 1 Sterlin 11 3H6
New - York ISO Dolar İS0.—
P»r!» 100 rrnn'iı F. 1
Cenevre 100 İsviçre F. es 1870
Arnstcrd am İM Florto 1W:4B8
Liıbon 100 Belçika T. SS8İJ7
Brüfenl ICO Çel». Kr. 5 60
Pral 100 İsveç Kr. Ti ımoo
Stokrolm 100 Eskilde» « 2MB5
ESHAM VE TAHVİLAT
% T FAİZLİ TARVİLLEB
Doğum
Samsun tüccarlarından Hakta Yemenicilerin eşi Melâhat Yemeniciler, 10/6/1948 cumartesi günü Şişli Marmara Kliniğinde bir erkek evlâdı dünyaya getirmiştir. Uzun yıllardan beri beklenen bu yavrunun uzun ömürlü ve hayırlı olmasını diler, ana ve babanın saadetine İştirak ederiz.
Bu vesileyle, muhterem prof. Dr. Ali Esat'a ve aile doktorumuz Ahmet Hakkı Kuzucuya, gösterdikleri candan alâkadan dolayı, aleni teşekkürlerimizi sunarız.
Yemeniciler ve özömerrifon’lnr

Slvu • Krrurum 1
Slvu ■ Erzurum 1-1 54 50
İSli Demiryol J 1 :c fo
1S4İ Demiryolu O M 15
İSli Demiryolu [U 3120
Mlitl MOdafU 1 aıiö
Mim MUdttaa n
MIHI MOdefım Di Mİ5
MÜH MOdaiaa IV 14 56
% • rAİZLt TAHVtLtEH
KâDcLMOe I W.-
’OU Dem !ryc!'J VI •S.—
Kalkınma n OT. 10
Kalkınma, m M,—
t rAİZLİ TAHVİLLEg
IB33 fcgunl as.—
10S8 İkraml.vell «].—
MUlt MUdaM» 21,-
Demiryolu rv 0723
Demiryolu V 97 50
ANADOLU DrMİHYOLV QBVPU
Tahviller 1 - 2 JOO-—
HUa» «eneller! % 00 50—
Mümessil cenel 7« —
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankası 121—
İS Banknsı 21.—
T. Ticaret Bankan 3.—
Aslan Çimento 10.—
6ABRAF1ARDA A.LTIH
Gulden halı; S» 60
Ttlrk lir*» 36.20
Sterlin M.—
KOİSG 5 43
Reşal Si.—
S7 Haziran 1948
Sahile 9
İSTANBUL HAYATİ
AKŞAMDAN AKŞAMA
Can ve cânan
yatırırsanız
Yüzde
radyosunda
Sergide teghlr edilen kıymetli dantellerden birkaçı
GARANTİ BANKASINDAN
70 bin esirin âkibeti hakkında haber yok. Italyan Ayan Meclisinde bir müzakere
nakledilen Bahriye hazırlıkları tamam-ağustoı ortalarında
Devlet Tahvillerinizi
yükseltebilirsiniz.
Çöpler denize dökiilmemeli
yazıyordu: bin kadar
Eski dekanın alkışlarla karşılanan konuşmasını müteakip seçimlere geçilmiş. Prof. Abdülhak Kemal Yörtl-£ün aldığı 7 oya karşı Prof. Hüseyin Nail Kübalı 10 oyla dekanlığa. Prof. Recal Gallb Okandan, Prof. Abdul-hak Kemal Yörük, Prof. Mazlıar Nedim Göknll de yönetim kurulu âzft-lıklarına seçilmişlerdir.
İnşaat malzemesi
İtalyan kadınları karar-gelmlyecek bir bekleme
New-yüklüyordu. gemi yükü-müteveccl-
Tudor ve Elizabath devirleri örnekleriyle başlayıp örnek bezleri, halı İşi, kapitone İş ve çağdaş sanattan bir kaş nlmuneden teşekkül etmek üzere nakış sanatında İnglllzlerln güzel geleneklerinin İnkişafını göstermektedir. Sergide teşhir edilen eşya, hususi şahıslarla Kmallık Ellşlerl Okulu ve Nakışlar Birliği tarafından ftrlyeten verilmiştir. Koleksiyonlara fotoğraflar da İlâve edilmiştir. Sergi on gün açık kalacaktır.
Denizin temiz kalması için çaltşıltyor
Çoruh şilebi yardım malzemesi getiriyor
Devlet Denizyolları İdaresinin «Çoruh» şilebi birkaç gûndenberl York ta askeri malzeme Verilen malûmata göre nü alıp memleketimize hen hareket etmiştir.
Diğer taraftan 4000 ton kromla FUâdelflyaya varan «Kastamonu» şilebi de yükünü boşaltıp New - Yorka hareket etmiştir. Bu gemi de askeri yardım malzemesi getirecektir.
Yapı ve Kredi Bankası
f 1 > Meslektaşım Cemal Refik Kalamış koyunun bu hömbiirtülü halini görmüş; yeniden bir şikâyetname yazmış. Fakat vaziyet artık derlenip toplanma safhasına girmiştir.
27 temmuz 1929 tarihli İmza etmemiş olan Rus-blr teklifi reddedecekleri
Hakikaten de, mücadele halinde. O günden beri, gayri nizami surette çöp dökiilmcdiğini görüyoruz. Hattâ, kıyılar tarandı, temizlendi. Kümeler hasıl olup bunlar kamyonlarla kaldırıldı (1). Denizden, yiııe kamyon, römorkör, vesair modern vasıtalarla denize... çiiııkü çöp dökme yerimiz, heyhat, denizdir. Ben bu yazımda asıl mantıksızlığı izah etmek işiyorum:
înglllz kültür hayati tarafından in-gll terenin tarihi cllfllari ve dantellerinden bazı nümunelerl bir araya getiren bir aorgl evvelki gün eaat 18.30 da Galatasaray Lisesi salonunda açılmıştır. Verilen malûmata göre' bu sergi Bir Erlo Maclagan'ın başkanlığı altındaki bir müşavir heyetin yardımıyla Londrada İngiliz kültür heyetinin Güzel Sanatlar Şubesi tarafından hazırlanmıştır. Bu sergi
ithalâtçılar takas va sterlinle malzeme getirtmeğe çalışıyorlar
Üzüm ve incirlerimiz
İngil izler üzüm fiatleri-mızi pahalı buluyorlar
Roraa'dan İsviçre gazetelerine yazılıyor:
İtalyan Âyan mecilsl, altı seneden beri görüşülen, fakat bir türlü netl-celenemlyen bir meselenin müzakeresi! e meşgul olmuştur, bu mesele İkinci dünya harbi esnasında Rus cephesine gönderilen İtalyan askerlerinden esir olanlardır. Sovyet makamları geçende, Rusya'da artık hiç bir İtalyan esiri kalmadığını resmî surette beyan etmişlerdi. Bu beyanat şüphe İle karşılanmıştır, çünkü hemen her hafta İtalya’ya Rus toplanma kamplarından kaçan esir geliyor, bunlar binlerce İtalyanm kamplarda bulunduğunu ve çalıştırıldığını söylüyor. Bu mesele hakkında âyandan üçü tarafından muhtelif sualler sorulmuştur.
Vakayll kısaca hatırlatalım: 1942 -.11'43 kışı esnasında Rus cephesinde büyük bir taarruza geçilmişti. (Ar-mlr) adı verilen sekizinci İtalyan ordusu bu taarruza İştirak etmişti. Ordu 11 aralık ayında cephede harekete boşladı, ocak ayı sonunda Rnslar tarafından tamamen esir edildi.
10 şubat 1943 te Moskova'da İtalyan esirlerine mahsus Alba adlı İtalyanca bir gazete İntişar etmeğe başladı. Bu gazeteye göre alınan esirlerin miktarı 83 bindi Alba gazetesi 20 şubat tarihli İkinci nüshasında bunu teyldederek §u satırları aSûvyetler Birliğinde 80 İtalyan esiri vardır.»
O zam anlar Moskova .
Matla Correntl namı altında İtalyanca neşriyat yapan komünist lideri Togliattl Rusyanın İtalyan kayıpları hakkında İzahat verebilecek vaziyette olduklarını va Sovyet gazetelerinin neşriyatından şüphe etmemek lâzım geldiğini söylüyordu. Sovyet gazeteleri na diyordu? Bu gazetelere göre İtalyan kayıplan çöpleydi:
80 btn ölü. 89 bin yaralı, 48 bin esir. 8 haftalık muharebeden sonra sağlam ve yaralı olarak İtalyanların eline 115 bin esir geçmişti
Armlr ordusunun kumandanı general Messe'ye göre yaralıların yiizde 40 - 50 sİ soğuktan İlk günler zarfında ölmüştür. Bu sebeple esirlerin miktarı 80 bin kadardır.
İtalya’nın Moskova’daki siyasi mtl-ır.esslll 1944 senesi yaz mevsiminde Sovyet hükümetine müracaatla esirlerin listesini istedi, fakat bu teşebbüs netice vermedi. 1945 senesi ağustosunda Sovyetlerin Roma elçisi İtalyan esirlerinin sayısının 19340 olduğunu bildirdi. O senenin eylülünde esirlerin şevkine başlandı. İtalya'ya 658 subay ve 11857 er döndü. Sovyet elçiliği 31 mayı? 1948 tarihinde bir tebliğ neşrederek 21.193 esirin İtalya-ya İade edildiğini bildirdi.
Bunların hangisi doğrudur? Asıl mühim olan 12,513 İle 21,193 arasındaki fark değil, 12,513 İle 8û bin arasındaki farktır. 7o bin kadar italya-nın ne olduğu bilinmiyor. Harbiye Bakanlığı 1947 nenesi temmuzunda 34 İtalyan subay ve erla Rusya’da hayatta bulunduğunu temin etmiştir. Bunların adlan 10 temmuz 1947 de hazırlanan harb mücrimleri İtstestn-de yoktur.
Dışişleri müsteşarı Brusaaca Ayan merllslnde mühim demeçte bulunmuş, Arnavutluk, Yugoslavya’daki csLrlerln memleketlerine dönmeleri için hükümetin sarfetttğl gayretleri hatırlatmıştır. Müsteşara göre Moskova büyük elçisi Broşla bir araştırma komisyonu teşkilini İstemiştir. Sovyet Dışişleri müsteşarı Vlşlnsld Rusyanın bu isteğe btr cevap vereceğini söylemiştir. Stblryada binlerce esirin bulunduğu hakkındakl rivayete gelince Brusaaca buna temas etmemiş, yalnız yanlış haberler» inanılmamasını söylemiştir .
Kocaeli gaz gemisi
Pertol Ofis hesabına akaryakıt almaya giden «Kocaeli» tankeri dün Abadana varmıştır. Gemi yükünü alıp İstanbul» getirecektir.
Telefon numaralarımız değişmiştir.
44666-44665
Dün sabah Hukuk Fakültesinde dekan seçimi yapılmış ve Prof. Hüseyin Nail Kübalı dekan seçilmiştir.
Toplantıyı açan eski dekan Ord, Prof. Hıfzı Veldet kendi dekanlığı zamanındaki faaliyetin bir hülâsasını vererek şöyle demiştir;
— Fakülte muhtariyetiyle meydana çıkan en mühim meselelerden birisi fakülte bütçesinin, üniversite bütçesinden ayrılması ve dekanların İta âmiri olması İle bütçe İstikrarının temini İdi kİ arkadaşlarımın yardımı ile bu mesele halledilmiştir. Fakültenin karşılaştığı müşküllerden birisi ds bina meselesidir. Rektörümüzün enerjik faaliyetiyle binamızın mühim bir kısmı betonlaştınlarak yangın tehlikesinden kurtarılmış ve tarihi kıymetini muhafaza ederek restore edilmiştir. Yeni talimatnamemiz yürürlüğe girmiş bulunuyor. Böylece dersler müstakil birer hüviyet kazanmış ve talebeye kendi çalışma progra mini te3blt hususunda serbesti verilerek üniversite zihniyetine geçilmiştir. Fakülte bütçesi imkânları içinde, İhsan zihniyetiyle değil fakat fakir olup çalışan ve muvaffak olan talebeye para ve hastalık tedavi yardımlarında bulunulmuştur. 1933 — 1947 yıllarında lakültemlz öğretim üyeliği yapmış olanların İlmi neşriyatının hülâsalarını ihtiva eden özlü bir eser hazırlanmıştır. Kütüphanemizde harb dolayıstle meydana gelen eksikleri tamamlamak İçin muhtelif memleketlerden yabancı kitaplar getirtilmiştir. Üniversiteliler kanununun koyduğu sistemden fakültemizin sadece fayda gördüğüne kaniim. Karşılıklı saygı ve sevgiye dayanan bu ahenk ve işbirliği İçinde fakülte İçinde hiçbir entrika, dedikodu, tesir ve nüfuz zemin ve muhit bulamıyacak-tır.»
Gemlik’teki sunî yün tesisleri senede 600 ton sunî yün yapacak Gemlikteki Silmerbank’ın suni ipek fabrikasına Uâve olarak hamlanan sun! yûn selofan ve karbon sülfürü tesislerinden birincisi ikmal edilmiştir.
Temmuz başında işlemeye açılacak tır.
Böylece yılda vlslkos esasına dayanan 800 ton sun’l yün tmal edlto-çektir.
Yünlü harmanların kanştinlmasü» sunî yünlerin evsafı yükseltilecek V» Merinos fabrikasına» hariçten getirilmekte olan hem maddelerden yılda 2,8 milyon liralık bir tasarruf sağlanacaktır.
Son zamanlarda piyasada İnşa» malzemesine büyük ihtiyaç hissedilmekte, buna rağmen mal pek az bu-, Ilınmaktadır.
Bilhassa İnşaat mevsimi bışlıyalı birkaç ay olduğu halde aı anılan malzemenin bulunmayışı fena tesir etmekte, işler ağır gitmektedir. Bu arada madenî eşya da çok aranmaktadır Evveice Belçlkadan gelen her türlü madenî alât ve edevat, çelik bo-rulr ve inşaat demirleri, bu memlekette İngiliz lirası üzerinden satış yapılamaması ve ithalâtçılarımızın da dolar kıtlığı çekmeleri yüzünden getirilememektedir. Fransa ise harb-den sonra bu nevi mallan İhraç edebilecek duruma henüz gelmemiştir. İnglltercnln İsa ancak kendi İhtiyaçlarını karşılıyablldlğl belirtilmektedir. Bu İtibarla şimdiki halde bu mallara alt ihtiyaçlarının Amerlkadan temin edilmekte, dolar İse az olduğundan arzu edilen miktarda mal alınamamaktadır. Şimdi İthalâtçılar takas ve sterlinle inşaat malzemesi getirtmek çarelerini araştırmaktadırlar.
Atatürk rahmetli, Floryanın imarı ile meşgul olurken, çöpler yüzünden denizin berbat hale geldiğini görmüş; Muhittin t’stün-dağda çöpleri karaya gömdürmek usulünü tecrübe etmişti. Bu iş iptidaî şekilde yapılmLş olmalı ki, o sene şehri karasinek istilâ etti. Matbuat feryadı kopardı. herkesin de gözü yıldı.
Şimdi hâlâ o yılnuşlık devam ediyor: Karada asla bırakılamaz, çöpler denize!
Halbuki, aldığım malûmata göre bir kilo — ortalanın — İstanbul çöpünün içinde şu faydalı maddeler vardır:
250 uzvi maddeler, 4 uzvi azot, 32 kalsiyum, 7 magnezyum, 4 sodyum, 3 hamızı fosfor...
Bu hesaba göre, günde, topraklarımız içiıı faydalı maddelerden 150 ton gübreliği denize döküyoruz. Muhiddin Üstündağ’ın gömdürdüğü çöpleri, Belediye şimdi gübre diye sattırabiliyor, iptidai şartlardaki şehirlerde, bağcı ve bostancılar hem lâğımların, hem çöplerin kendilerine verilmesini islerler. Kaııtzkyııin «Zirai mesele- isimli kitabının baş kısımlarında okuduğumuza göre, orta Avrupada, monern.şehirlerin etrafındaki toprak verimi azalmasın diye çöpleri ve lâğımları fennî tasfiyelerden sonra toprağa iade etmek usul ittihaz edilmiştir.
Demek iptidailikte de, medenilikte de, çiip ve lâğım bir kıymet ifade ediyor.
Biz şimdi yanlış bir şey yapıyoruz. Belediyemiz, yeni yeni âlât ve edavat almağı düşünürken, hep denize dökmek çarelerini araştırıyor. Bunun yerine sinek çıkarmıyacak, hastalık sirayet ettirmiyecek şekilde (sanki İstanbul'la deniz yokmuş gibi düşünerek) çöpleri glibrelcştir-nıek sistemini aramalıyız. Yoksa İstanbul topraklarım bir iki çeyrek asır sonra büsbütün arıklaştırmış olarak toruıılarara teslim edeceğiz ve bu müddet zarfında da «römorkör bozuldu» diyerek. «çöpçüler yabalan kaptı!» diyerek müienes bir deniz le çevrili olarak yaşayacağız,
Su işi esasından halletmeli, karpuz kabuğu düşmeden denize girmek istiyoruz.
_______ (Vâ-NÛ)
Et meselesi etrafında Ankara-da gazetecilerle konuşan yeni Ticaret Bakanı diyor kî:
«— Et meselesi iki kısım olarak ele alınmıştır. Birincisi, Şark vilâyetlerimizdeki dahili ihtiyaç tan fazla canlı hayvanların ihracı; İkincisi de, İstanbul ve Ankara gibi büyük şehirlerin btı îh rac dolayısiylc et sıkıntısı çekip çekmemesidir.»
Dilimizde sık sık tekrarlanan bir söz vardır: «Evvelâ can. son ra cânan». Demek ki sayın Tica ret Bakanı bu kaideyi tersine çe virererek cananı, cana tercih ediyor Kasaplık hayvan ihracı birinci plânda yer alıyor, balkın et sıkıntısı çekip çekmemesi me selesi ikinci plâna atılıyor. Hal buki hükümetin birinci vazifesi halkı düşünmektir. Evvelâ balkın sıkıntısı göz önünde tutula rak bunu önlemek için sıkı tedbirlerin alınması, ondan sonra ihracat meselesinin düşünülmedi ıcab ederken işe ters LarafmdaıQ girişmek, evvelki tecrübelerdeûr1 ibret dersi alamadığımıza
Bahriye müzesi ağustosta açılıyor Dolmabahçeye müzesinin bütün lanmıştır. Müze açılacaktır.
Bay Bakan, sözlerine şıı izaha (D tı da ilâve ediyor:
«— Üç büyük şehir mümessil-^ lerinln ve Vekâlet mütehassısla*} rının huzuriyle yaptığımız tofF* lantıda, muayyen miktarda canlı hayvan ihracının İstanbul ve Ankara şehirlerindeki et buhraniy-lc alâkalı olmadığını tesbit ettik. Binaenaleyh, kasımın on beşinde son verilmek üzere sağLam döviz mukabili muayyen miktarda canlı hayvan ihraç edilmesi kararına vardık.»
Anlamıyorum; sayın Bakan nasıl hatırlamıyor ki, kendinden evvelki Bakan zamanında gene o Bakanlık mütehassıslarının huzuriyle yapılan toplantılarda verilen ihraç karan, büyük şehirlerde et fiatlerinin alabildiğine yükselmesine sebeb oldu; elin bollaşması, ucuzlaması icab eden şu yaz mevsiminde et fiatlcri hâlâ 'kış seviyesini muhafaza ediyor ve halk ağır sıkıntılar çekiyor.
Kasaplık hayvan ihracının et fiatlerinc yaptığı büyük tesir göz önünde dururken, bu şiddetli buhranın ihracatla alâkalı olmadığını söyliyen Bakanlık mütehassislan hangi delillere dayanarak konuşuyorlar acaba?
En büyük döviz kaynakları olan tütünlerimizi satamıyoruz, fındıklarımız depolarda çürüyor, ihracına izin verilen zeytinyağ-1 arımıza müşteri bulunamıyor. Müstahsil avaz avaz haykırarak dert yanıyor, dış pazarlarda müşteri bulmak için gönderdiğimiz ticaret heyetleri eldeki dövizleri de saçıp savurduktan sonra hiçbir iş beceremeden, eli boş dönüyorlar; eski müşterimiz Alman tacirleri, harbdeu sonra dış ticaretimizi diizenliyemediğinıiz-de:ı şikâyet ediyorlar; «Bıı işte Habeşistan kadar basiret gösteremediniz. dîye yüzümüze karşı bağırıyorlar.
Beri'yanda Ticaret Bakanı, döviz temini için kasaplık hayvan ihracına karar veriyor. Çünkü bunların müşterisi hazır, satışı kolay. İşin kolayı varken zoruna gidilir mi? Ve bu hale gelmemizin biricik sebebi de o zihniyet değil mi?
Cemal Refik
AKSAM
27 Haziran 1948
Sahi f e 4__
Bir köy kızı yüzünden...
Feci şekilde alman bir intikam dâvası
Silivri'nin güzel bir köyünde geçen feci ve çirkin bîr hâdise hakkında iddiasını secdeden savcı, köy rnuhtanmin idamını istedi. Karar; ayın son günü verilecek
MAHKEME KORİDORLARINDA;
Rahmi efendinin sihirli seccadesi
— ö —
fctanbul bulunan Slllv-
Mnln şirin tünel bir köyü olan fchççılarda f«4 Mr «0™ va-
tmascUn doğan Un blrthci ağır cc-■b mahkenıe&lnd* fon «afhaana ıel-M| bulunuyor.
İddia olunan nç oiddvn çok ağır V* fu «e kil dedir i
Köyden Haşan Can ilmindi» bütan?, Ayşe adında güzel bir kızla nişanlıdır tvlenmek İbaredir, Pafta* aynı km, köy muhtarı Recep TVjan cta oğluna almak Utlyor. Bu yüzden HasanlA muhtar Racebln a-Hm açıktır, V» Recebin, Haaann. bu titan vazgeç meal İçin yaptığı açık tekliflere Haaan yanaşmamaktadır. Nihayet bir tün bu menü üzerinde Karanla muhtar Recep aracında gelen bir münakaşa «onunda Haaan. Bühtan hafif «eklide yaralamış ve Muhtar; Haşan «deyhine bir dâva aşmıştır.
Hâdise köyde şayi olduktan «onra barksa yeni bir vakaya daha intizar «tmlftlr ki. bu da Recebin, çektiği tru acıyı Basanın yanına bırakmıya-«ağıdır.
Aradan çak geçmemiş, bir gün, Aygenln nişanlısı Haşan köy yolu û-«erinde ölü olarak bulunmuştur. Halanın babası, oğlunun cesediyle kar-«llajtiı'ı raman, üzerine kapanarak nün gür hüngür ağlamış ve:
— Nihayet oğlumun canına kıydılar I diye bağırmaktan kendini alamam ıştır.
Tshkitkata el koyan «ara De adalet doktoru, Haşanın cesedini muayene ettikleri «aman vücutta yer yer btr takım jüphell lekelere raslamış-lar ve ölümü tabii şrlrlldo bulmadıkları cihetle morga kaldırtnuşlardır.
Morg, ölümün harici tesirlerle vukua geldiğin» dair raporuna Terdlğl arada, vaka hakkında yapılan tahkikat da şayanı dikkat bir safhaya dökülmüş ve için feci İç yüzü meydana çıkı vermiştir.
Muhtar Recep, bir gece köy kahvesin d e «ilâh araması yapılmasını Jandarmaya bildirmiy, bu arama yapıldığı sırada. Haşan Canın üzerinde blp bıçak bulunduğundan, lâzım ge-hn muamele yapılmak Dsere kendisi köy odasına götürülmüştür. İşte, Haşanın bu getirilişi, muhtar Re-•ebo İntikam almak fırsatını vermiş, fakat «onunda da ölüm cezasına «arptın! m a isteğiyle ağır eeza mahkemesi hururuna sevk edilmiştir.
Yapılan duruşma safahatında:, muhtar Recebin; oğluna alacağı kıs mesel esinden Hakan'la olan münakaşalar neticesi onun vücudunu ortadan kaldırarak kızı oğluna alabilmek gayesiyle ihtiyar heyetinden İki kişi, bir korucu ve bir Jandarma İle müştereken hareket ettiği ve Haşan köy kahvesinden alınarak getirildikten sonra, vücudunda yaralar gö-rtkmesine mâni olmak İçin kum tor balarlyle dövül» dövüle öldürüldüğü; bundan sonra da yolun bir tarafına atıldığı teshil edilmiştir.
Maktu] Basanın baban; hıçkırıklar arasında, dâvasını anlatırken:
— Oğlumun kanına kan Istiyo-tum.1... demiş; esas baklanda mü-
Taıanı REMZİ TOZANOClD
'talAosını «öyllyen savcı da; muhtar Recebin köy İhtiyar heyetinden Şahin Abaşoyla Mahmut Avcıoğlu, korucu İsmail Tok ve Jandarma eri Haşan Emekle birlikte, Haşanı İşkence ile öldürdükleri anlaşıldığını beyan ederek, muhtar Recebin asıl fali olmak üzere İdam cezasına çarp tırıl masını, diğerlerinin de bu suça İştirakten dolayı muhtelif müddetlerle ağır hapse konulmalarını istemiştir.
Mahkeme, kararını vermek Üzere olduğu «ırada, sanıklardan Mahmut Avcı bir dilekçe vermiş vo bu dilekçe okunduğu saman şayanı dikkat olduğu görülmüştür.
Mahmut Avcı; bu İstidasında; kendileri adHya Jandarma karakolunda nezarette bulundukları sırada, Receple bu dâva etrafında görüşürlerken, Recebin kendisine:
«— İşin ucunda İdam cezası var... Onun İçin suçu yalnız kendi üzerime alamıyorum. Sisin üstilnüze d» atmak. mecburiyetinde kaldım I
DedJğlnl bildirmiş ve bu muhaverelerini dihllyen Agâh ve Recep Tabak adında diğer iki mevkufu şahit olarak göstermiştir.
Mahkeme, Mahmudım ortaya attığı bu iddiayı da tevsik etmek islemiş; bunun İçin ceza evinde başka «uçlardan yatmakta olan Agâhla Recep Tıbak'ı da mahkemey» getirtmiştir.
Bunlar gelince; başkan, Mahmu-dun İddiasının doğru olup olmadığı, m. Receple Mahmut arasında geçen böyle bir muhavereyi duyup duymadıklarını sormuş: her İkisi de böyle «özler duymadık!arını söylemişlerdir.
Mahmut Avcıya, şahitler İçin ne diyeceği sorulduğu zaman, Mahmut:
— Bunlar, ceza evinde muhtar Recep tarafından tehetd edilmişlerdir. Onun İçin duyduklarını «öyliyemi-yorlar.. demiştir.
Çimdi, bu dâvanın duruşması sona ermiş bulunuyor.
Dâvaca, dâvasını eni atmış, savcı İddiasını «erdetmlş. sanıklar müdafaalarını yapıp bitirmişlerdir.
Mahkeme heyeti, ayın sonuncu günü karınnı vereceğini bildirmiş ve duruşmayı o gilna bırakmıştır.
Remzi Tozanoğlu
İsveç ressamlarından Alyre’in Ankaradakı resim sergisi
Ankara 25 — İsveç ressamlarından M. Magnar Alyre'Ln Dışişleri Bakanı Necmeddin Sadak'ın himayesinde olarak Halkevlnda tertlb ettiği resim «ergisi bugün saat 18 de açılmıştır.
Yurdumuzun belllbaşlı bölgelerinin muhtelif manzaralarına alt 52 tablodan mttrekkeb olan bu «erginin açılışında Dışişleri Bakanı ve Bayan Necmeddln Sadak, Ulaştırma Bakanı Kasım Oülek, kordiplomatiğe mensup şahsiyetler ve seçkin btr davetli topluluğu, basın mensupları bulunmuşlardır.
Ertesi günden itibaren Rahmi efendi beş vakit namazı Yenlca-mlde kılıyor, pöstekislz şeyh Mahmut efendi İle anasıra buluşuyorlar.
Nihayet bir gün gene akşam üzer! Mahmut efendi gülümsl-yerek:
— Müjde, efendi hazretleri, diyor. Bizim biraderden mektup aldım
— Ne diyor? Beni kabuL edecek mi? İzmlre gidecek miyiz?
— Hayır, bizim biraderin İs-tanbulda İş! varmış, on beş gün sonra buraya gelecekmiş. «Sen hemen İzmlre gel, buradaki İşlere bak. Ben İstanbulda yeni mil-rid efendi ile görüşürüm, İcabına bakarım» diyor.
— Oh, ya Rabbi ştlkürl Demek şeyh efendi İle burada görüşeceğiz. İstanbula geldiği zaman ben kendisini nerede ziyaret edeceğim acaba?
— İşin o tarafım düşünme, efendi hazretleri. Sen gene her zaman Yenlcamiye devam edersin, §eyh efendi seni camide bulur.
—- Nasıl tanıyacak beni?
— Amma yaptın hal Ben yarın tzmire gideceğim. Orada kendisiyle uzun uzun, konuşup seni tarif edeceğim. Zaten tarife dö lüzum yok ya. Seni karşıdan görür görmez yüreğinin İçini o-kur alimallah. Onun ne kadar kuvvetli bir «eyh olduğunu bilmezsin.
— Peki öyle İse. Ben her gün Yenlcamide beklerim şeyh efendiyi. Bari onu bana biraz tarif et de görünce ben de kendisini tanıyayım.
— Bizim birader tıpkı bana benzer. İkiz doğmuşuz. O benden evvel dünyaya geldiği için ağabeyim oluyor tabii. Benden hiç farkı yoktur. Yalnız, onun sakalı vardır. Sakalısız şeyh olmaz ya.
O akşam vedalaşırken Rahmi efendi çekinerek:
— Şey... diyor. Aklımdan bir şeyler geçiyor amma, söylemeğe akılıyorum.
— Sıkılma, efendi hazretleri ı. Senin aklından geçen şeyleri ben anladım. Hiç üzme kendini.
— Estağfurullah. Üzülmek ne demekmiş? Hani, hiç olmazsa bir hediye demek istiyordum. Şeyh efendiye hediye göndermek benim heddim değil amma gönlüm İstiyor İşte. Sen ne münasip görürsen.
— Yoook, efendi, öyle olmaz. Şeyh efendi hediye mediye kabul etmez. Fakat mademki sen arzu ediyorsun, müşlümanlar birbirlerinin gönüllerini kırmazlar. lzmirde bizim biradere mü-ridlik eden din kardeşlerimizin arasında fakirler de var. Biradere duyurmadan onlara biraz yaldım edebiliriz. Şeyh efendiye duyurmamak da kabil değil ki. Ondan gizli bir şey yapılabilir mi? , Ne yapsak ona. ayan olur. Fa- , kat fakir müridlere yardım etmeğe gücenmez.
Rahmi efendi sevinçle cüzdanını çıkarıyor:
— Ne kadar versem acaba? Yüz lira yetişir mi?
— Yoook, efendi hazretleri. O rasını bana sorma. Mürüvvetin
endazesi olmaz. On para da versen sevabı vardır. Senin kazanacağın sevaba ben nasıl karışırım?
— Pek! öyleyse. Şimdi İki yüz lira vereyim de sen götür, fakir müridlere dağıt. İnşallah ben de ınürid olup oıılann arasına karışırsam daha çok yardım ederim kendilerine.
— Allah kabul eylesin, efendi hazretleri. İzmlre varır varmaz İlk İşim bu parayı fakir milridle-re dağıtmaktır. Sen onları sevindiriyorsun, Allah da seni sevindirecek inşallah.
— Allah ömürler versin. Bunların hepsi sizin sayenizde olacak.
—- Hadi, şimdilik Allaha ısmarladık, efendi hazretleri. Ben yarın sabah erkenden hareket edeceğim. Bundan sonra sen Yenicamiden ayrılma. Bu işin vakti, saati belli olmaz. Günün birinde Şeyh Ahmet efendiyi karşında bulursun.
Ayrılıyorlar. Rahmi efendi memnun, Yenicamiden ayrılamıyor. Kabil olsa yemeklerini orada yiyecek, orada yatacak. Şeyh gelir de bulamazsa gücenir, diye ödü kopuyor. Daha şimdiden şeyh Ahmet efendinin ilhamı kalbine doğmağa başlıyor. Geceleri rüyasına giriyor, mübarek sakalını sıvazlıyarak nur yüziyle karşısına dikiliyor, sırtnu okşuyor, eline teşbih veriyor. Ah, şu teşbihi btr defa eline a la bilse I
Bir gün akşam namazından sonra camiden çıkarken omuzuna bir el dokunuyor. Rahmi efendi başını çevirince şaşkına dönüyor, işte, şeyh Ahmet efendi karşısında. Kardeşinin tarif ettiği gibi mübarek sakallı, nur yüzlü bir adam. Tıpkı da kardeşi Mahmut efendiye benziyor. Elini göğsüne bastırıp selâm veriyor:
— Esselânıü aleyküm, yaa müridimi
Ce. Re.
(Devamı var) e1
Eğer
imar müdürlüğünün Beyoğlundan İnişi kolaylaştırmak İçin Tophanenin üstünda Defterdar yokuşunda açmağı tasûrtadığl dağ yolu şokllnda kıvrımlı yoldan bahsederken bu yolun mail vs ftnn! -malıgurlarını ve Belediyenin katlanacağı ağır masrafları kısaca yazmış, alâkalı makamların dikkatini çekmiştik. Belediye İmar müdürlüğü bu yazımızı beğenmemiş olacak kİ bize şu uzun cevabı göndcrmşlLlr:
■Belediye İmar müdürlü günden: AKŞAM gazetesinin 16/6/1848 tarihli nüshasında İntişar eden «Defterdar yokuşu yolu» başlıklı yazı İncelenmiştir.
1 — Yeni yapılacak yolda aaaml meyil yüzde 12 değil, yüzde 9 olacaktır. Bu meyil İstanbul gibi Arızalı bir şehir için normaldir ve hâlen mevcut yolların bir çoğundan, azdır,
5 — Yoldaki virajlar, vasıtaların kolaylıkla hareketini temin edecek şekildedir.
t _ Bu bölgenin tasdikli İmar plânına göre, viraj yapılan mıntaka, yeşil «aha olarak tesblt edilmiştir. Binaenaleyh evvelce do buradaki arsaların hepsi istimlâke tâbi idi.
4 — SıraservLİer yolu tasdikli İmar plânında 16,00 genişlikte yapılacağı için bunun devamı olan yeni yolun genişliği de 16,60 olarak kabul edilmiştir.
ş — Bu yo! İçin «srfedlleceğt kaydedilen bir milyon lira mübalağalı görülmektedir. Sıraserviler Defterdar yokuşu. Taksimi Karaköye bağlayacak yolların en ucuz temin edilebilenidir.
6 — Yolda tramvay gibi bir mâni bulunmayacağı İçin vasıtaların «eyr! kolay ve çabuk olacak aynı zamanda mevcut tramvay yolundan kısa bulunduğu için daha az zamanda Taksimden Karaköye gitmek mümkün olacaktır.
T — Bugün yolun meylll bazı yerlerde yüzde 18 olduğu halde yine bazı vasıtaların buradan İşlediği ve altıncı maddede yazılı hususlar göz önünde tutulursa Sıraserviler - Defterdar yokuşu yolu, yapıldığı zaman Taksim - Karaköy yolundaki seyrüseferin büyük bir kısmını alacaktır.»
imar müdürlüğünün cevabı burada bitiyor.
Şunu berveçh! peşin kaydedelim kİ, imar müdürlüğünün bu cevabını tatmin. edici ve Uerl sürdüğümüz mahsurlan cerhedlcl mahiyette bulmadık. İmar müdürlüğü açılacak yolun âzami meyil yüzde 12 değil yüzde D otatalım İddia ediyor. Halbuki imar müdürlüğünce hazırlanan projeyi görmüş olan ve yol İşlerinden anlayan mütehassıslar, bu yolun kavisin ortasında yüzde 12 meyilli olacağını katiyetle temin ediyorlar. Biz yazımızda böyle kıvrımlı yollarda giriş ve çıkış noktalarının nal şeklinde açılması mutat İken İmar müdürlüğünün mutasavver yolun İtalyan hastanesi karşısındaki giriş noktasını, hemen bitişiğinde dört beş metre aşağıda bulunan Belediye arsalan içinden geçirmemekte ısrar etmesi, yüzünden bu noktada viraja dik btr İstikamet verildiğini söyledik.
çiçeğe konmasını bilmeseydl
BALI
nasıl yapardı?
Eğer
şimdiye kadar
Eüyük İkramiyeleri kazananlar bir Û.'
Millî Piyango
bilet!
alır, asalardı
Bervet vs refaha
nasıl
kavuşurlardı?
Defterdar yokuşu yolu
imar müdürlüğünün verdiği cevap hiç de tatmin edici değil
İmar müdürlüğü, bu iddiamıza «Yoldaki virajlar vasıtaların kolay, lıkla hareketini temin edecek çekil-» dedir» gibi müphem bir cevap vermekle İktifa etmiştir.
Yazımızın esas noktasını teşkil eden ve yolu geçirmek İçin oradaki Belediye arsaları dururken, niçin fil-zûli istimlâklere kalkışılmak istendi, ğlne dair olan sorumuza imar müdürlüğünün verdiği cevap ise daha müphemdir, tmar müdürlüğü cevabında: şrl
«Viraj yapılan mıntaka, tasdikli imar plânında yeşil «aha olarak tesblt edilmiştir. Binaenaleyh evvelce de buradaki arsaierm hepsi İstimlâke tâbi idi» diyor. Evet amma bu sahada şeddadi apartımanlar yükselmektedir ve daha dün® kadar tmar Müdür lüğü yeşil saha olacağını ve İstimlâke tâbi bulunduğunu söylediği bu arsalara 2 buçuk katlı bina inşaatına müsaade ediyordu. Buralarının yeşil sahaya çevrilmek için bir gün istimlâk edilip edllmlyeceğlnl ve şayet istimlâk edilecek ise ne zaman bu istimlâkin yapılacağını ancak Allah bilir, çünkü İstanbul belediyesinin buralarını yeşil sahaya çevirmek için civardaki arsalarla beraber şeddadi apartmanları da İstimlâk ederek yıktırması vo milyonlarca Hra İstimlâk parası vermesi icap eder.
Halbuki belediyemizin malî vaziyeti ne bugün ve ne do uzun seneler bu mutasavver yeşil saha İçin böyle ağır masraflara katlanmağa müsait değildir. Binaenaleyh kâğıt üzerinde kalmağa mahkûm bu yeşil sahayı bahane ederek ve «zaten burası istimlâke tabidir» diye yandaki belediye arsala n dururken, bunlara dokunmıyarak yolu .hususi şahısların arsalarından geçirmek İstemek ve belediye bütçesine lüzumsuz bir İstimlâk masrafı yükletmek değme mirasyediliktir.
İşte bls ortada fenni bir sebep vo zaruret yokken bu İstimlâke kalkı-şılmasına itiraz ediyoruz.
Sirâselvller yolunun da 15 metre genişletileceği iddiası, gerektireceği milyonlara İstimlâk masrafları düşünülürse tasavvur halinde kalmağa mahkûmdur. İmar Müdürlüğü, 100 m. uzunluğundaki bu kavis için ihtiyar edilecek masrafın bir milyon lirayı geçeceği hakkındakt sözümüzü mübalâğalı buluyor, fakat kendisi kaça mal olacağını zikretmylor Halbuki «özümüzde hiç mübalâğa yoktur. Mütehassısların yaptıktan ilk tahminler masrafın alkrettiğimiz rat kamı da geçeceğini gösteriyor. Bu yolun Beyoğlundan inilecek cn kıra yol ve en az masraflı yol olduğu İddiası, münakaşa götürür. Yol işlerinden ani ey anlâr, Kadiriler yokuşundan İndirilecek bir yolun daha az masraflı ve daha, ez meyilli olacağını hattâ Ayaspaşa caddesi dururken beîe diyenin bukadar masraflı yeni bir yol açmağa da lüzum olmadığını söylüyorlar. Yolun daha kısa olması bu kadar azim bir mal! fedakârlığı İcap ettirmez. Otomobille Bey oğlundan İnenler, biraz daha uzun olan Ayaspaşa yolunu ihtiyar ederlerse kıyamet ml kopar?
tmar müdürünün vaki itirazlara karşı İsrarla söylediği gibi Defterdar yokuşu yolanun hususi arsalar İçinden geçirilmesi fenni bir zaruret olduğunu cevabında ileri sürmemesine doğrusu memnun kaldık.

AŞK VE MACERA ROMANI
Tasan: NİHAL K ARAM AĞARALI Tefrika No. 65
— OrhanI Crrhan! Orhan!
— Üstüme İyili «afili... O da kimmiş ayo?
Zeynep, gözlerini açtı. Yüaüne doğru oğflmiş Uç yüzü birden gördü... >u »İmsiyah yü»?... Bu yüzün epey ■aman hasretini çekmişti. Neden?...
— Bacıml...
— Şok şukur yarobbı, b«nl tanıtıl...
leynep, elini yavaş yavaş kaldırdı; tıpkı çocukluğunda yaptığı gibi mamadadısının şişman EügüHİeri aratma götürdü.
— Bacımı....
— Burada biz de van», Zeynep!..,. İsynep, Zeynepçlğlm, kardeşimi
Çilli yüzde yaş izleri var. Tuhaf, bn kız da ne çabuk ağlar... Hep böy-Û ağlar.,. Küçükken de ağlardı da,
bir euma namazı vakti bacım artık ağlamasın diye onun ağzına terliğinin tersiyle gizlice vurmuştu. Bu çilli kız?... Zavallı çilli kızf... Derdi var biçarenin... Derdi’’ Neydi derdi?... İşte derdi!... Belim, derdi!... Vay, Bejimi... Senin de mevcudiyetin pek ehemmiyetli... Otur hafızasının itibarlı bir makamında Zeyneblnf...
Zeynep, gülümsedi. Üzerine eğilenler de gülümsediler. Mamadadısının rimsiyah yüzünde on beş yaş dişleri şimşek gibi çaktı.
— şok şukur’,.. Gldeyt anneliğine müjdeyi götüreyi.., Kuşu hanımı!... Kızışıl... B! da beji de de rahat gl-deyi...
— Bacım!
Arap dadı, şelkatJl eliyle Zoynehin yanan alnını sıvazladıktan sonra şiş
man yanaklarını siyah başörtüsüyle çevreleyip salına salına kapıya yürüdü.
Zeynep, biçare göğsü s* nefeslerle kabarıp inerek tekrar gözlerini kapadı. Tekrar Orhanma kavuştu. Artık daldığı zamanlar, karanlık boşluklara dalmıyor. Gözlerini yumduğu anda şuur altının kapağı aç ılı veriyor, Orhan beliriyor. Ve Ou Orhan, yepyeni bir Oıtıan. Hiç de ümit kinci değil. No müstehzi, ne tok sözlü, valt-lerini esirgemiyor. Gelecek olan ışıklı güzel günlerden dem vurarak bu hayat memat mücadelesinde terazinin hayat kefesini Zeynep hesabına ağır bastırmağa uğraşıyor. Bundan dolayı, Zeynep, onu kaybetmek korkuslle asla uyanmamak istiyor. Dudakları artık yalnıs bu İsmi fısıldamak için kıpırdıyor.
— Orhan!.,. Orhan!... Orimnl
Gene böyle ateşinin yükseldiği bir akşam üzeri onu sayıklarken karyolasına, birinin yaklaştığını seziverdi. Kirpiklerini araladı; baktı. Selim, baş ucundaki İskemleye oturmuş, yüzü avugiarüe örtülü... Zeynebln, .Orhan» diyen kendi Seal h&3& kulakla-rmda:
— Gene bir pet turdun, paıdonl -diye mırüdandı.
Belim, irkilerek ellerini yüzünden ayırdı:
— Sade bir pot kırsan, iyi... Kırdığın cevizler bini aştı. Amma zarar yok, zarar yok... 8eln yaşaman benim için kâfi!
- O da bana aynı şeyi «öylflyor Selim, amma ben yaşamak İstemiyorum.
_ O dediğin?
— Yağma yokl... İtiraf etmem.
Gurubun kızıllığı açık camlardan birine vurdu: odaya azıcık renk geldi. Esmeye başlıyan Boğa?, rüzgârıyla beyaz tül perde kanadlanıyor. Odaya nzıoık hareket geldi.
— Selimi
— Söyle, yavrum 1
— Yalına mıyız?
— Evet... Meliha yemeğe İndi.
Zeynep, elini, örtülerin nrosından yavaşça uzattı; erkeğin elini aradı. Nefes gibi bir sesle:
— Mucize kabilinden kurtulmuşum... — dedi. — Kurtulduğuma ımnınunum sanmaI... Kararan karar.,, İlil fırsatla gene öleceğim... Burum. İçin arLık senden hakikati ne diye saklıyayinı?... Arkamdan ne diye mutam tutasın?... Öoöfl Nefes nlaımyorum... Ciğerlerim ağrıyor.
Selim, avucunda sıktığı kupkuru w-
nteşll eli dudaklarına götürerek;
— Konuşmakta devam edersen Beni yalnız bırakmağa mecbur olacağım. — dedi.___Dinlenmem lâzım...
Bir an evvel lylleşmellsin... Seni otomobile koyacağım... Seni, hiç kimsenin bulamıyacağı bir yere «aklıyaca-ğım... Seni...
«Seni»... Bir araya getirmek istediği cümlenin başını işte Selim buldu. Zeynebln takatsiz dimağını düşünmekten kurtardı
Ve, Zeynep, bir hamlede:
— Sent sevmiyorum. Belim!... Seni aldatma!? istemem... Benden ümidini iresi - diye mırıldandı.
Müthiş bir öksürükle boğulurcası-na sustu. Ve bu arada genç adamın cevabını işitti:
_ Bana yeni bir şey öğretmiş olmadın... Sen iyi ol ve beni sevme... Tek İyi oll
Zeynebln. öksürükle beraber du-flnklannda beliren kam, pamukla yavaşça sildi. Elleri titriyordu. Benzi kül gibi .. Her »eyo tahammül ediyor, Fakat, bu öpmek, öpülmek için yaratılmış dudaklardaki kana hiç tahammülü yak. Istırapla dişlerini sıktı; yüzünün adaleleri gerildi.
— Konuşnııyacaksm... Konuşma- nıedl ml ezer. Genç adam, inalısın!... Hakkın var mı, beni döj
perişan etmeğe... Yaşamam İstiyorum, çocuğum!... Senin nefes almadığın dünya bana haram olsun!
Kolunu, örtülerin üzerinde genç kadının beline dolamıştı. Alnını yatağa «ürüyordu.
— Seni, senelerce ve şenel ereo senden hiç bir şey beklemeksIaJn »evdim, değil mİ?.., Gene senelerce v» senelerce senden bJç bir şey beklemeksizin seni seveceğim... Eten İstersen başkalarının ol. yaşaman bana elverir. Zeynep bayatta, Zeynep mesut... Zeynep!.Benim küçük Zeyneblml... Ben’m- bütün İyi şeylere lâyık Zeyneblml
Ağlamak arzusunu yenmeğe çalışarak boğazına tıkanan yumruyla Kesik kesik konuşuyordu. Birdenbire kendlna hâkim olması lâzım geldiğini hatırladı. Muztarlp yüzünde yapıştrr-ma bir tebessümle doğruldu.
_ Selim!
— Selim sana kurban!.,. Dile benden ne dilersin?
— Onul
Kim demiş kİ kadınlar mazlumdur?.., Zulüm. HabiTln karısıyla beraber dünyaya doğmuştur. Zulüm, dişi mahiûkun kanında varda. Eall-bunlarl
(Arkası var)
İskandinavya'nın karşılaştığıtehlike
Bîr Ingiliz mebusunun Danimar-kaya yaptığı seyahatin intibaları
i» '■ '
Ben günlerdi Darumarkayı gezmiş olan Ingiliz mebusu Mr. Cbrbtophar Holllı fa ti balarını şu şekildi anlatıyor:
«Rus teklik""! karşısında DanimarkalIların Adaplarının bozulduğu VI hakikatte kendilerini kötümserliğe kaptırdıkları ta götürmeı bir beyfl-yettir. Finlâdiyadan sonra uranın tskandlnavyaya geldiğini tabii bir fikir incLsamı ile düşünmekte ve durumun, sonunda Rusya Uı Bati Devletleri ırasında bir çr—"pişmeye müncer olacağında şüpheleri olmamakla beraber, Bati Devletlerinin ancak İskandinavya düştükten sonra harekete geçeceklerini inanmaktadırlar.
Çok kimseler önlerindi ancak bir kaş aylık bir hürriyet devresi kalmış gibi davranmakta olup, patlak vermek üzer* bulunan «darbeler» hakkında etraflarına şayialar «açan bir sürü telâşçılar mevcuttur. Memlekete gizliden gizliyi silâh sokulmakta olduğuna, mukavemet hareketine iştirak eden mahalli komünistlerin sonradan hükümete silâhlarını teslim etmediklerini dair veya buna benzer bir çok masallar dolaşmaktadır. Bon zamanlarda memleketi gizliden silâh sokulduğunu teyld edici malûmat mavcut olmayıp, patlak vermek üzere bulunan «hâdiselere» dair şayia çıkaranların. belki de farkında olmıyarak Rusların oyununa kapıldıkları tirizdir. Bu kabil şayiaların kaynağını tahkik imkânı bnlunabÜM, belki de bunları İlk ortaya atanların kemû-nlsiler olduğu anlaşılacaktır. Filhakika, şimdi komünistler bu sahadaki büyük üstadian Hltleril tikliden sinir harbine girişmiştir; btj şaytala* İM hu harbin taktikleri meyanmdadır.
Yabana müşahidin üzerinde hasıl olan ilk İntiba, DanimarkalIların fu-laslyle paniğe kapıldıkları merkezinde olmakla beraber, durumun cidden huzursuzlandıncı olduğunu da testim etmek lâzımdır; insanın, uzaklan başkalarının başına çöken müşkülleri büyük bir cesaret ve soğukkanlılıkla mütalâa etmesi kolaydır.
Fakat bence işin en olağanüstü vı enteresan ciheti, komünistlerin ts-kandlnavyaya ne şekildi nüfuz eylediklerini tetkik olmuştur. Zira komünist o bölgede bârla olarak güç durumdadır, takandlnavyada komünistin, prensipleri lehindi, hattâ en sathi bir mâna İfade edebilecek bir şey bulup söylemesi tamamlle İmkânsızdır. Komünistlerin umumiyetle harb meydanı olarak seçtikleri mnddl veya İktisadî alanda İskandinavya her bakımdan Ruayadan üstündür.
Komünizmin »adetliği faydalardan hiç biri komünü t Rusyada mevcut olmadığı halde, hepırt Iskandl-navyada vardır. tskandlnavyada yüksek bir hayat standardı ra Rus-yada İse sefalete yakın bir yaşayış vardır. Sovyetier arazında büyük farklar mıvcudlyeti kötü ise. İskandinav camlamun en bârla bonri-yeti de bu memleketlerde gayri mahdut sayıda çok Bingin vı gayet as eayıda çok fakir İnsanlar bulunuşudur. Bu müvazonenln bozulmasını ânllyecek gayet kuvvetli garantiler dı mevcuttur. T(nüıll|», umumi binalına bakımlı obuasına. İyi evlerdi yaşamağa, sanattı hürriyete taraftarsam» bunların hepotnl İskan-din aryada bulur ra Rueysd* Mr tanesine raalayamazsuua Hudutsuz kapitalizm kötfi bîr şey İM. müsamahakâr sösysJ - demokratik hükümet-teri olan İskandinavya memleketleri, büyük güçlüklırlı karplajmatanzın ta müfrit kapitalizmi gem vurmağa
Uçak postaları
Yabancı uçaklarla gönderilen mektup ücretlerinde indirmeler yapıldı
muvaffak olmuşlardır. Bu memleketlerde kir hadleri kolaylıkla kontrol edilebilmekte olup, İktisat turnam Mı. Re ter Drucker'in ispat ettiği veçhile kâr nispeti Rusyada müsaade edilene kıyasen, muazzam nispetti düşüktür.
Diğer memleketlerdi olduğu gibi, harb »onunda İskandlnavyada da halk Huşlara daha müsamahalı bir nazarla bakmağa başlamış, geçmişte belki dı bu memleketi karşı haksız davranıl dığım. Doğu Dı Batı arasında hakiki ve verimli bir İşbirliği yapılabileceğini düşünmeği meyil göstermiştir. Bunun neticesinde, evvelâ komünistleri milli hükümetti temsilci bulundurmalarına müsaade edilmiştir. Fakat yine diğer memleketlerdi olduğu gibi, Danlmarkada da Rusya kendi kuyusunu kazmıştır.
O zamanlar, Rusları Bornholm a-da.'-ınüan çıkarmak bir hayli müşkül olmuş ve Ruryaya karşı gittikçe artan şüpheler bu mesele İle başlamıştır. Ingiltere’de olduğu gibi, sayıca Danimarka'da kuvvetli olmayan komünistler, bazı İşçi birliklerinde anahtar mevkileri ilde etmişler ve bu durumlarını İstismar »der ek. memleketin başına bir sürü grev gailesi musallat etmişlerdir. Meselâ geçen yaz vukua gelen vı uzun süren mflrettlpler rrevi gibi.
(Arkası T İnci tayfada)
Ankara Î8 (AA.) — Haber aldığımın gör®, yabancı memleketlerle ar amuda posta taşıyan uçak ortak-laril! yapılan anlaşma neticesinde: Taşımı ücretlerinde lndlrmeles yapılması sağlanmış olduğundan memleketimizden Avrupa kıtasında bulunan memleketlere gönderilecek mektuplar İçin 1 temmuz 1948 sabahından muteber olmak üzere yeni bir Ücret tarifesi hazırlanmıştır.
Bu yeni tarife İle ücretler azaltılmış olduğu gibi tarifelerin kolaylıkla tatbiki için de — taşıma masrafları birbirinden farklı olmasına rağmen — uzakça yerlerin uçak munzam ücretleri bir seviyede tutulmuştur.
Bugün Yunanistan İçin 20 gramlık bir mektuptan alınan 30 kuruş 27 kuruşa, İtalya için alınan 48 kuruş 85 kuruşa, Ingiltere, İsviçre, Çekoslovakya ve Fransa için alınan 80 kuruş ile HoUânda ve Belçika için alınan 85 ve diğer Avrupa memleketleri için alınan daha yüksek ücretler 40 kuruşa indirilecektir.
Amerika Birleşik devletlerine olan uçak mektuplarının ücretleri daha önce 88 kuruştan 60 kuruşa 1 n diril-mlştir. Bu ücretler, posta uçaklarının Istan buldan hareket etmekte olduklarına görı, tesblt edilmiştir, tetan-buldan başka yerlerden v«Jkcek mektuplar İstanbul» kadar İç uçaklarla gönderildikçe İstanbul Ilı aralarındaki mesafe ve mektubun gideceği yer nı kadar uzak olursa olsun 5 kuruş İlâve edilecektir.
Telgraf tarifesinde tebrik telgraf-larilı mektup telgrafları için kabul edilen tenzilâtlı ücretlere ilâve olarak şehirler İçindeki muhtelif adreılere tebliğ edilecek müteaddit adTesll toplantı davetlerine mahsus telgrafların da normal tarifenin yüzde ellisi nispetinde ücreti tâbi tutulması karar-1 aştırıliniştir.
Misiste bir cinayet
Birkaç pamuk fidanı yüzünden bir adam öldürüldü
Adana — Dün Mlsls te üç dört kök pamuk fidanı yüzünden bir «İnayet işlenmiş, bir adam kalbine »kılan bir Cabanea kurşuniyle öldürdün üçtür. Hâdise şöyle olmuştur:
Mldall Yusuf adında birisini alt öküzler, aynı köyden »ağır Mehme-dln tarlasına girmiş. birkaç pamuk fidanın m kopmasına sebep olmuştur, öküzleri tarlasında gören »ağır Mehmet, bunları önüne katarak Jandarma karakoluna götürmek istemiştir Bu yüzden Yu rufta Mehmet arasında kua süren bir münakaşa çıkmış, Mehmet tabancan nı çekerek Yuıu-fun kalbi üzerine ateş etmiştir.
Kurşun birkaç seyir yaparak, göğüsteki uzuvları ve bilhassa olğeri parçalamış, Yusuf hemen ölmüştür. Kaatfl yakalanmıştır.
îtalyaya bîr ticaret heyeti gidiyor Türkiye - İtalya ticaret va ödeme Anlaşması temdit müddeti Bo Haziranda sona irmektedir.
İtalya İla otan ticari müb&delemi-tin daha faslalaştınlmasmı sağla-tnak maksadıyla yafanda balyaya bir ticaret heyetimiz harekat edecek*
VEFAT
KUZ Hto&a Valisi merhum Babsm-«adı Mustafa Zihni Faşa kerimesi. Emim Baban*u> mvcİ, Başvekalet umumi münkabı heyeti umanlarından Baha Babın, tüccardın Nurettin Bibinin, Teknik okul muallimlerindin Yüksek Mühendis Ziya Bıban'ın pederleri, ve Hikmet Ha-tipoğlu^nun ped erleri ve Ahmet Muhtar Hatipoğlu'nun kayınpederleri mütekaidini «skeriyeden
BAMDI BABAN uzun aamandanberi çekmekti olduğu rahatsızlıktan, kurtulamıyarak dün vefat itmiştir.
Cırasesi M Haziran İM? bugünkü pnrar günü Göztepe, İstasyon caddesi 23 numaralı köşkünden saat 11,30 da kaldırılarak Öğle namazı GönUpı Cami İnde kılındıktan sonra Bahrayıcedlt mezarlığındaki medfe-ni mahsusuna tevdi edilecektir. Cenabı haktan rahmet dileriz.
Âşık olamadığından değil, vakit bulamadığı için evlenememiş...
“Fakat bir giin, âşık olmadan evleneceğim
•»
Yazan; Cemaleddin Bildik
Telif hakları mevzuunda bîr konuşma — «Türk müellifleri, Türk tiyatro edebiyatının temelini kurmakla meşguldürler. Lâkin daha binaya başla-yamadılarn — Ayiplananlardan başa gelenler — Kendi sile fikir teati edilecek bir bayan t — Behzat Butak’ın Mardin seyahati...
Zoba evinde...
Vi^n Rıu

V
Sanatkâr Vasfı Ri2a Zobu'ya soru
— Sizin, «llyorum, görüşünüz ıfe dlr? Halk daha ziyade yeril eserfcri mİ tutuyor, Avrupayı mı?
Yerlilerden bir ikisi müstesna, Av-^ rupanın daha çok tutulduğu cevabını vererek aradaki farkı şöyle belir tlyor:
«— Tıpkı, diyor, yerli kumaşla İn gillz kumaşı gibi... Yerliden de ly kumaşlar çıkıyor. Fakat İngiliz kumaşı gibi değil... Şu cihet memnu** niyete şayandır kİ Türk müellifleri, Türk tiyatro edebiyatının temelini kurmakla meşguldürler. Bu da bir kıymettir; lâkin daha binaya başlı-yamamışlardır.»
Telif hakkı
Bizde, üzerinde eseslı şekilde meşgul olunacak mevzulardan birinin telif hakları olduğuna bu sütunda birkaç defa işaret etmiştim. Bir bestekâr, aylarca ve senelerce uğraşarak bir şarkı yapar, sonra o şarkıyı okuyan ses sanatkârları avuç dolusu para aldıkları halde, bestekâra;
«—Bu da sizin telif hakkınızdır.» diyerek bir beş llracık dahi vereyim demez... Bestekâr gibi, şarkının güftesini yapan da. şair de, muharrir de mütemadiyen akıntıya kürek çeker. Daha doğrusu davulu onlar çalarlar, parsayı »es sanatkârları toplar...
Vasfi Rıza Zobu llo konuşurken bu mühim noktaya da temas ettik. Öğrendiğime göre . Şehir Tiyatrosunda temsil edilen bir eser tercüme veya adapte olursa müellirlne, hasılatın yüzde beşi, telif eser olursa yüzde on"u telif hakkı olarak verilirmiş
Kıymetli sanatkârımız, sözlerine şöyle devam edlyoî:
«— Tiyatrodan uzakta yaşıyon. tiyatrodan anlamıyan öyle kimseler vu kİ, bu yüzde S veya 10 telif hakkını m bulduklarını tebarüz ettiren makalelerinde «Bunun İçindir kİ bizde piyes yazmağa rağbet yoktur.» derler. Ben bu fikirde değilim. Bizde piyes as yanlıyorsa, bu, tiyatroyu az bilenlerin azlığından İleri geliyor. Yoksa telif hakkı olarak verilen para hiç d» er değildir. Bir piyesinden dolayı bir sezon İçinde S bLn, 1 bin beş yüz lira alan müelliflerimiz vardır. şunu da söyUyeyîm ki telif Hakkını tanıyan yalnız blzlz. Ses sanatkârlarında ise böyle bir şey yoktur. Bestekârlarımız, bu bakımdan cidden acınacak haldedirler.»
Vakfiye destek olacak
para...
Vasfı Rıza Zebunun, "Tiyatro mektebine babasından habersiz devam ettiğini (•) yazmış tim. Sordum:
— Babanız sahne hayatına atılmanızı İstemez miydi?
«— Istemlyeceftlııl bildiğim İçin lala almağa cesaret edememiştim. Çünkü sorduğum zaman «Olmaz» deyiverirse, ısrarım kendisin» karşı bir İsyan olurdu. Bu gizlilik dört sene sürdü v» babam aktör olacağımı duydu. Fakat yüklemedi. Bir ri*n *-O» toplantımızda tiyatrocun bu memlekette anJaşılamadıgıdan, aktörlerin para kazanamayıp sefalet içinde öldüklerinden, kazancı az otan, paraya muhtaç insanların İtibarin yaşamağa mahkûm oldukla-nndan bahsetti. Bu. «Kızım una »öy lüyonım, gelinim ku anial» gfM bir WdL»
— Babamı kimdi?
(— Miralay Haıan Rıu bey... Eski Bahriye Nazın Hurşit paşa babamın ahbabıydı. Bm de Hurşlt paşaya «amca» «tiye hltab «derdim. Müşkül durumda kaldığımı gören Hurşiı paşa, artık Avrupa medeniyetine doğru ilerlediğimizi, Garpta tiyatroculuğun itibarlı bir mealek «I-duğunu, bizde de böyle olacağını babama eöylemek suretiyle beni m&ş-kfll durumdan kurtardı. Hattâ hiç unutmam, babama: «Rıza bey! Vasfı İçin bütçenden para ayır, biriktir. Tiyatroculuk itibarlı bir meal ektir amma, bizde sanatkârı hemen refaha kavuşturacağım tahmin etmem.
Biriktireceğin para Vasflye destek olsun!> demişti. Sonra babam, birkaç ♦jm«ıiA geldi ve beni sahnede gördü.»
Aptal çocuk rolü ve bıyık
Vasfı Rıza bir hâ tıraşını anlatıyor:
«—Bir gün Aynaroz Kadısını oy mı yorduk. Ben de aptal çocuk rolûnde-ylm... Eve döndüğümüz zaman «Nasıl oynadım, beğendiniz mi efendim?» diye lordum. Babam bent yukarıdan aşağı eüzdükten sonra:
«— Beni, daha ata İli uslu görmek İsterdim!» diyerek sahne bayatına atılmamın bir delilik olduğunu İfade etti Bu, babamın tiyatro sevmemesi demek değildi. Muhsinl çok sever, onu takdirle leyreder, rollerindeki muvalfakıyetlerinden dolayı da saban tamun överdi amma ailesi ferdinden birinin sahne adamı olmasına nzs. göstermezdi...»
Vaafl Rıza bıyık mevzuuna girerek, babasının «Ne ayıpladamsa başıma geldi» söıüntt İşaret ediyor ve diyor kİ:
«— Behzat bıyıklarını kesmişti-Benim dı rol İcabı bıyık takabilmem için bıyıklarımı kesmem lâzım geliyordu; kestim. Behzcdı ayıplıysa babamın «Bir hafta sonra da mahdum bıyıklarını kesti. Ayıpladığım başıma geldi» sözü hiç hatırımdan çıkmaz.
Bir küçük vakadan daha bahsedeyim. Tophane müşiri Zeki paşanın İn Matına babam nezaret ediyordu. Bah çedı bir kameriye yapılması lâzım.. Zeki paşa babımdan rica edince, babam imalâtı harbiyeye haber gönderip bir usta çağırtmış. Hadan efendi adındaki t-u ustanın, kameriyeyi bir gün içinde kuruverdlğlnl görünce, Harandan memnun kalmış... Kimin nari, hfcfell olduğunu Öğrenmek İstemiş. Hazan efendi, kendisini tanıtmak *Çİn kayınpederinin tiyatroda Ur oyuncu olduğunu söyleyince, babam alduğu yerde çivilenmiş... Bir o-ymuni kumdan başkasını bulamadın mil diye kendi kendine söylenmiş, Haşan efendi gözünden düşmüş... Bir gûn bunu fiehzada anlatırken, «Gördün mü? Haşan efendiyi ayıplamıg-
(•) AAşamkn dCnJtû RflsAaeoKf®- 4uuu*ur
dv. (tına Allah döndürdü dolaştırdı oğlu-,


mu oyuncu yaptı.» diye dert yanmıştı. Babam öyle düşünürse benim Tiyatro mektebine devam etmeme müsaade eder miydi? Etmlyeceğîni bildiğim İçin tamam dört sene bunu gizlemeğe muvaffak oldum.»
Ve şimdi, Vasfı Rızayı, sahne hayatında muvaffak olmuş bir sanatkâr olarak görüyoruz...
Vasfi Rıza ne zaman evlenebilir?
Konuşmacı döndürüp dolaştırıp evlenme, bahsine getirdim. Kendisini (48 yıllık bekâr» diye vasıflandıran sanatkâra sordum:
— Bu zamana kadar niçin evlenmediniz?
(— Evlenmeğe vakit bulamadım! dedi. Çok meşgulüm...»
— Yoksa âşık mı olamadınız?
«— Aşık mı?... Allah muhata*» buyursun... Aşık olmak demek, rahatı ve huzuru kaçırmak demektir. Benim hiç İşime gelmlyen bir şey,,. Büyük söylemlyeylm, estağfurullah diyeyim,,. Maazallah böyle bir şey başıma geliverirse bilin kİ ben o vakit Aklımı kaçırmışımdır.»
— O halde evliliğin aleyh İndesiniz?
(— Bâşal... Evliliğin katiyen a-leyhlnde değilim. Belki bir gün ben de evlenmeğe vakit bulacağım. Evleneceğim amma âşık olmadan.. »
— Nı ıaman vaktiniz olacak?
«— ihtiyarlayınca... O zaman tiyatroda çalışmalarım azalacak, eş dost mülakatları seyrekleşecek, oturmağa, dolayıslyle de evlenmeğe vakit bulabileceğim.»
— Şu halde İhtiyarlığınızda sizi bakacak bir bayanı...
Vasft Rıza, telâşla yerinden kalkarak izah «ttl:
«— Aman!... Yanlış anlaşılm.-.-şın... Çok nazik bir noktadır bu.., ihtiyarlığımda veya hastalığımda bana bakmasını değil, evde oturaca» Sun İçin kendisiyle konuşabilmeği* Dii ve fikir teati edebileceğimi kas* dediyorum,..» |
— Bana kahve pişirebildiğinde göre eliniz, ev İşlerine de pek ya'.kui galiba î...
(Arkası f İnci sayfada)
Sahife 9
AKSAM
27 Haziran 1943
Keten ter, ör, manto ve elbiseler
H i K Â Y E
Fazla tuz zararlıdır
Bir çok insanların fena itiyatları vardır. Sofrada ilk İşleri getirilen yemeğe, tadına bakmadan, lıız atmaktır. Fazla tuzlu yemek yemenin vücutlarına tıe kadar zararlı olduğunu tahmin edemezler, fakat zamanla tesirini görürler.
Filvaki tuz, vücudun bir ihtiyacıdır. Yemeğe lezzet verir, iştahı açar ve- hazmı kolaylaştırır. Yemeğin başlangıcında yenilen çerezler, zeytin. ançuvez, turşular, sucuklar, peynirler de buna bir nihaidir. Fakat ▼iieud& lâzım olan miktardan fazlası bilhassa sinirlilere, rahatsız olanlara, dama- hastalıklarına Adeta zehirdir.
ll böbreklerinden tansiyonlulara,
Günde vücudumuzdan tabii halde on. oîs Uü gram arası tuz çıkarıyoruz. Demek ki bu çıkarılanı yerine koymak lâzımdır. Yediğimiz yemeklerin etinde, sebzesinde, ekmeğinde, hatta nıeyvasında bile tuz vardır. Bllnılye-irek yediğimiz bu tuzun, miktarı »sağı yukarı yedi sekiz gramdır. İlâve edeceğiniz tuz dört, bej gram olmalıdır. Halbuki umumiyetle ilâve olunan tuz miktarı on. on bej gramdır. Yani yenilecek miktarın İki üc misildir. Bu bir alışkınlık meselesi olduğu İçin yavaş yavaş tuzu azaltarak normal hale getirmek mümkündür.
İnsanın bilmeden yediği tuzun bir çok sebzelerde ve meyvalarda bulunduğu anlaşıldıktan sonra tetkikat yapılarak en fazla tuz miktarı kuru sebzelerde olduğu meydana çıkmı?-
Bu yaz düz. çiçekli ve çizgili keten fevkalâde rağbettedir Bunlardan ta-yor, manto, bolero, ve elbise yapılı* yor:
1 — Tütün rengi ketenden tay Ör Yaka ve cepleri siyah ketendendir.
3 — Beyaz lâcivert karolu ketenden yapılan bu elbise beyaz ketenle süs-
lenmiştir. Düğmeleri laciverttir. (Ge-I çen senenin kısa gelen bir elbisesi bu modelle uzatılabiliri
3 — Pembe üzerine 3İyah çizgili ketenden elbise, çizgiler verev kesilerek eteğe bolluk vermiştir, kolları rağlandır. Kemeri siyahtır.
4 — Çiçekli ketenden modelin kolları ve Jilesi üzerine dikilmiş valeıuiyen dantçl-lerindendir.
5 — Kahve rengi ve beyaz çizgili ketenden dö piyes. Ceplerin ve koî kapakların etrafı kahve rengi ketenden biyelerle süslenmiştir.
yapılan bu beyaz llnon
Kadın yalnız kalınca
Üç sene evvel evlenmişlerdi. Her İkisi de genç, blrlblrlerlne çok uygundu. Bü iki gencin evlenmesini halk zaten bekliyordu. Çiinkl KSkln-day, MltzTye korte etmeğe başlayınca hu aşkın, izdivaç ile neticeleneceğine herkes emindi, şu holde ortada hayret edilecek bir şey yoktu. Mltzl yirmi. Kiklnday yirmi sekls yaşındaydı.
Budapeşlede lsyasyona yalcın bir yerde tek katlı toir evde oturuyorlardı. Klkinday'ın iş! Pcştede olduğu için her sabah altı buçuk trenlle işine giderdi.
Mltzl altıdan evvel kalkar, kahvaltıyı hazırlar, kocası gittikten sonra birlikte kahvaltı ederlerdi
Yazın, kocası gidince Mltzl tekrar yatağa dönmez, bahçede çiçeklere takar, onları sulardı. Kışın ise sabahları altı buçukta daha karanlık olduğundan tekrar yatardı. Evin işlerini yapmak için kâfi vakti vardı. Kocası akşamları saat dörtte evine gelir ve o saatte yemeklerini yerlerdi. tyl mevsimde birlikte tenis oynarlar, basan. da umumi bahçede gezinirle rdl.
Asb: Macarca İtalyancndan tercüme
Kendi kendine: «Bundan böyle» dedi, bu pencereyi açmıyacağun. Bahçeye bakan pencerede oturacağım.» ve kararını da tatbik etti
İkinci günü bu pencerede otururken, karşıdan doktorun elinde dür-bin, onu seyrettiğini gördü. Birdenbire: »İşte bu olmadı, dedi, herkesin gözüne batacak.» Vo yola bakan pencereye koştu, ciddiyetini takınarak doktora:
Bana bakınız, dedi, artık bu sabah ziyaretlerine bir nihayet veriniz. Ara sıra sizinle afaki şeyler görüşürüz. Fakat bunu herkese anlatamayız. Halkın fena düşüncelerini göz önünde tutmalıyız. Bundan başka bir ka-LL dinin kocası evde yokken ziyaret ka-O tiki cxı
bul etmesi İyi bir şey değildir,
— Fakat, bunlar ziyaret değil
Kadın gülerek sordu:
— Ziyaret değil de nedir?
— Bir sosyete oyunu.
— Benim bildiğim sosyete nu tenistir. O oyunda ben birinci, kocam İkinci, siz de üçüncüsünüs. **
Bu cevap üzerine doktor, şapkası-
O
tır.
Yüz gram mercimekle, yüz gram kuru fasulyede beşer gram, yüz gram nohutta bir gram ve yüz gram baklada ıkl buçuk gram tuz vaıdır. Patateste hiç tuz yoktur, fakat yeni çıkmış taze patateste tuz vardır. Karnabahar çok tuzludur. İspanak din keza.
Meyvalar arasında en tuzlusu kiraz ve eriktir. Bir kilo kirazda bir buçuk gram, bir kilo erikte ise yarım gram tuz vardır, Elma İle portakalda tuz yoktur.
Moda haberleri
* Çubuklu kumaşlardan yapılan elbiseler ekseriyetle plise oluyor. Düı renkten etek hissini veren bu biçim yürüdükçe açılan pliler arasından başka renk görünmektedir.
*■ Klsa kollu elbiselerle urun eldiven giymek modadır.
* tslü siyah içi pembe iki kumaştan yapılmış IboleTo ve kaplar çok giyilecektir. Koyu renk elbise ile pembe renkli tarafı, emprime elbise İle de siyah tarafı kullanılacaktır.
(r Siyah yahut lâcivert ipekli elbiseler üzerine krem rene! kalın gipür dantelden bol e ra rağbet bulmuştur.
Açık renk elbise ile koyu renk ayakkabı, çanta, eldiveu giyilmektedir. Koyu renk elbise ile Lilâkls bunlar açık ve canlı reklendır.
j Müşküllere cevap|
Gül sirkesi
Yeşilköy Macide: Bahçenizde açan fazla miktar güllerden gül sirkesi yapabil irsiniz. Tuvalet için kullanılan bu sirkeye kırmızı güllerin yapraklarını tercih ediniz,
O ayet İyi halis sirke alınız, bir İki diş karanfil İle ateşte bir kaç dakika kaynatınız. Gül yapraklarını bir turşu yahut geniş ağızlı reçel kavanozu İçine yerleştiriniz. Sıcak sirkeyi üzerini örtünce? e kadar kavanoza doldurunuz, ağzını bir cam parçası İle örterek on beş gün güneşte bırakınız. Bu müddet geçtikten sonra gül yapraklarını ve sirkeyi bir tülbentten sıkarak süzünüz. Küçük şişelere taksim ediniz.
Gül yaprakları doldurulan yastık
Bahçenizde bulunan güllerin yapraklan köklerine dökülünce bunları toplamalı, yahut evde vazolarda sör-pen güllerin yaprakalrını almalı, gölge bir yerde, bir bes üzerine yakarak kurutmak. İnce bir İpekliden yapılan yastık İçine (gül yapraklan kurudukça-' doldurmak. Ancak bir mevsimde dolan bu yastıkları salona divan üzerine yerleştirmeli. Yastıklara dayanıldığı, yanında
zaman mis gibi gül kokusu hissedilir.
Mayonezli salatalık
Sofraya çıkan bu salatanın manzarası pek güzeldir. Muntazam şekilli salatalıkları İntihap etmeli, kabuklarını soyduktan sonra İçlerini kabak oyar gibi oymalı.
Diğer taraftan domates almalı, üst kabuğunu, çekirdeklerini ayıklamak ve küçük parçalara doğramalı.
BLr İki hazır lop yumurtanın sarısını ve beyazını İnce ince doğramalı. Dolmalık, yahut turşuluk biber almalı, İnce İnce kesmell, maydanoz, dereotu, ilâve etmeli.
Bütün bunlan bir araya getirerek pek az sirke ve zeytinyağı koymalı, karıştırmadı ve oyulan salataların İçin! bunlarla sıkı sıkı doldurmak. Buz dolabında, yahut serin bir yerde bîr iki saat tutmalı.
Sofraya çıkacağı zaman salatalıkları olduğu gibi tabağa dizmek. Etrafını domates, patates, zeylin, pişmiş ve yuvarlak kesilmiş yumurta ve maydanozla süslemell. Salatalıkları kesince beyaz bir çerçeve İçinde renkli sarılı, kırmızılı, yeşilli yuvarlaklar görünür.
Ayrı bLr tabakla sofraya çıkan mayonezle yenen bu salatanın lezzeti oturulduğu pek güzeldir. Bu salata ne kadar so-I ğuk olursa lezzeti û kadar iyileşir-
| Faydalı bilgiler j Yağlı ciltlere limon «uyunun faydası
Sıcağın tesirlle pırıl pırıl parlayan, yağlı ciltler İçin haftada bLr yüze sürülen Hm od suyu çok tesirlidir.
Bir limonu dörde taksim etmeli. Bir çeyreğini alıp yüzün her tarafına masaj yaparak gezdirme!!.
Limon suyu parlaklığı giderdiği gibi, açılmış, gevşemiş mesamatı da sıkıştırır.
Ter lekesini nasıl çıkartmalı?
Yazın İnce İpekli elbiselere ter geçmemesi İçin lâstik (subra) kol altı konulduğu halde, bozan kol altından ter taşar ve leke yapar. Bunu çıkartmak İçin eczanelerden (sel d'etalr.) almalı, Bir bardak su İçine bir kahve kaşığı sel d'etaln atarak kanştır-mal ı.
İnce bir fırçayı bu suya batırarak ,tcr lekesi olan yerlere sürmeli, etrafa taşımamalı. Sonra biraz temiz suya batırılmış bir bezle fırçalanan yerleri sllmell, kuruması için gölgeye aşmalı.
Göz kırışıklıkları
, Göz etrafındakL İnce kırışıklıkları geçirmek İçin ılık papatya suyuna batırılmış pamukla kopmres yapmak faydalıdır.
Tenis oyununda onlara genç bir arkadaş katıldı: Yeni mektebini bl-tirmLş bir hukuk doktoru. Esmer, uzun boylu, narin bir genç, kasaba-ya daha yeni gelmişti.
Bu genç bir gün Klkinday'ın evinin penceresi altında durup kadını selâmladı.
Mltzl sabah kıyafetlle daha güzel ve daha taze görünüyordu. Kumral saçlarını kırmızL bir kurdelâ İle toplamıştı. Genç doktor:
— 31r top kaybettiniz mi? diye sordu.
— Hayır.
— Halbuki, bakınız şu topu evinize yakın yerde buldum, sizin zannediyordum.
Doktor gözlerini kadına dikmiş ısrarla bakıyordu. Sonra,, hatif bir tebessümle;
— Kapıdan geleyim mi? diye sordu. Mitzi:
— Kapı kapalıdır, dedi.
— Genç:
— Şayet top sizin İse buradan verebilir miyim?
Kadın gülerek:
— Tabiî, dedi, zannederim bir tenis topu pencereden sığabilir.
o
(D
........., .....................> nı sallayarak selâm verdi vs İki elini birbirine kavuşturarak uzaktan ka- u_ duun elini öper gibi yaptı Fakat bu**-el öpüş pek hararetli ve pek devam-lı oldu. Delikanlı bu hareketlle kadına karşı olan şiddetli alâkasını gö3-"O termek İstemişti
CO
2
Doktor sabah çorbasını lokantada/ \ İçerken Mltzl hâlâ pencerenin önü-'*^ ne dirseğini dayamış düşünceye dalmıştı. O el öpüşünün o kadar uzun devam etmesine müsaade etmemeliydi.
Kocası eve döndü, fakat Mltzl o akşam tenise gitmek istemedi.
— Başım ağrıyor, ben gelemlyece-ğlm dedf.
Ertesi akşam kocası eve dönünce karısını, hazırlanmış yemek masasının başında buldu. Âdeti hilâfına;
— Yeni bir şey mİ var? diye sordu.
Bu, âdeti hilâfına İcU, zira şimdiye kadar karısına böyle bLr sualde bulunmamıştı. Sakin bir evde, bu mesut yuvada haile muhtaç ne gibi yeni bLr şey olabilirdi?
Kadın,
Arka arkaya üç sabah doktor pencerenin önünden geçti. Kadına selâm vermek için artık sebep İcadına lüzum görmüyordu.
Fakat dördüncü sabah kadın:
____Komşuların neler diyeceğini düşünmüyor musunuz? Kocama ne diyeceğim, bunu düşünmediniz mlî çünkü, olup biteni kocama söylemek âdeHmdir. dedi.
Doktor;
— Fakat ortada anlatılacak, söylenecek bir şey yok... cevabında bulundu.
Mltzl vicdan azabile kızardı. Çünkü «hâlâ kocama bir şey söylemedim» diye düşünüyordu. Her sabah da bir düzjye saate bakan kendisi değli miydi? Şu halde aralarında gizli bir rabıta mı teessüs etmek üzereydi?.
— Evet, diye cevap verdi .
— Bir yenilik mi?
— Evet. Bugünden itibaren tasarruf sandığına memur olarak girdim. Biliyorsun: Janos amca ile bundan çok defa bahsetmiştik. Sandıkta bana münasip bir İş bulunduğunu söylemişti. Malûm ya, günler çok uzun Vakit bir türlü geçmiyor. Evla hizmetini. İş vaktimin haricinde de yapabilirim... Haydi şimdi yemeğimiz*, yiyelim. Eğer değişmiş bir şey buluyorsan.. veya bir diyeceğin varsa..,
Kiklnday karısını kucakladı, gözlerine baktı ve:
— Tabii, dedi bu, benim dçln büyük bir sürpriz oldu. Zannederim, sen, bir kadının yalnız kalmaması prenslplne uymak istiyorsun.
Mltzl gülerek cevap verdi:
— Bir kadın, hiç bir zaman yalnız değildir. Bir kadınla beraber dalma bir şey vardır.
Çeviren: Nazım Derşan
YALAN İÇİNDE YALAN
AŞK VE ZABITA ROMANI
Yazan: John D. Carr Tercüme eden: Vd-A’U
I -- ---- - - ■ Tefrika No. 2
TEFRİKANIX HÜLÂSASI
Dışarıda, fırtına kopmak üzeredir. Tenis sahasına nazır bjr odadayız. Burası Nİck'in .salonudur. Salonda, iki kişi var: Genç Frnnk'la nişanlı giıztl bir kız olan Breııda ve bu genç kıza ‘ışık olan hukukçu Iluifh.
Hugh, Breııda'}! Frank'L* evlenmekten, vaz geçirmeğe uğraşıyor.
Hugtı, onun yalan söylediğini sezdi. MezleğL icabı; hakikati söyleyiş tarzım kestirmekte mahir olmuştu. Brenda’nm hafif tereddüdü giiziin-deıt kaçmadı öyle bir İnşirah duydu kî nefesi tutuldu. Rakibi Frank Dor-rance İrem tesirli, hem küstahtır; on genç kızın dokuzu ona kapılır; erkek bunların farkında... Ancak bir çok seferler. Brenda’nm Frank’a karşı ue hissiyatta olduğunu yüreği çarparak kendi kendine düşünmüş-
tü. Şimdi-kızın Frank'ı sevmediğine dair hemen hemen katiyet elde etmiş, oluyor.
Demek, Brenda, kendisinin beş yaş küçüğü olan Frank Dorrance'ın sihirli tebessümü altında diğerleri gibi kalmamıştı. Zira genç kız I-Iugh'ün tahminine göre, yirmi yedi civarındadır; halbuki bizzat kendi yakında otuzuna basıyor. Rakibi olan zarif züppe de, herkesin farkettiğl bahtiyar mizaçtan ve şayanı hayret sağ duyudan maada, demek ki Breııda kalbslzilğl de görmemezlik etmemişti.
O halde, ilk galibiyet kazanılmıştı. Taarruza devam etmek, en münasibi.
— Demek, o slzL bay Noakes'in bıraktığı büyük miras için aldığı gibi, siz de ona aynı sebeple varıyorsunuz?
— tlıllm al evet.
— İhtimal hayır,
Genç kızr
— Niçin şüphe ediyorsunuz? — di-
ye, keskin bir İfadeyle sordu ve Hugh(un üzerinde bir aksillâmel hasıl etmek İstedi.
— Zira sizden daha iyi bir hareket beklerdim.
Brenda, konuşmak İçin ağzını açtıysa da, bir an tereddüt gösterdi.
— öyle sanırım; İkimizi de sinirlendiren havanın bu hail... Şaştığım bir şey varsa, o da sizin, beni ideal haline getlrlşlulzdlr; bilhassa sizin gibi bir insanın...
— Mesele sizi İdealleştirmek değil, Tenıln ederim ki, hayır. Kusurlarınızı görmeseydim, para yüzünden evleniyorsunuz diye sizi tenkide kalkar mıy dım? İnsanın, hayat arkadaşına karşı en ufak bir muhabbeti; bilemediğimiz bir meyil olmak tabiidir, müdahalelerim bu sebeple.
Genç kız, başını çevirerek:
— Tabii... — dedi. — Benim muhabbetim, meylim yok mu sanıyorsunuz?
Delikanlı, huşunetle:
— Hayırl — diye cevap verdi. — Eğer vatsa, beni İdam etsinler, razıyım... İhtimal beni azıcık modası geçmişlerden sayacaksınız; fakat ben İzdivaç mevzuunda hlslero kıymet veririm. Sırt maddiyatı İtibara ala-
rak bir adama varacağınızı havsalama sığdıranının. Anladığım öyle kİ, sizin mizaçlarınız ayrı olmakla kalmıyor; aynı zamanda birbirinize antipatik bile geliyorsunuz.
— Doğru değil... Fakat, yine de devam ediniz.
— Nihayet, efendim: Bu İzdivacın şartlarıcizce malûm,Parayı kabul et tlğlnlz takdLrde ne boşanabilir, ne de' evinizi ayırabilirsiniz. Kararıma verirken çok pratik davrandığınız hakkında kendinizi kandırıyorsunuz. Fakat «saadet» unsurunu niçin hesaba katmıyorsunuz?
Kız, sükûnetle kabul etti:
— Hesaba katmıyorum. Ben mesut şeklide evlenebileceğim! öteden beri aklımdan geçlrmemlştlra... Buna rağmen mesut İzdivaçların mevcut olduğunu kabul ederim.
— Başım çevirip erkeğe baktı. Sesinde, halinde hiç sinsilik yoktu. Sadece ve yapmacıksız olarak, İnandığı yakıları kaydediyor gibiydi.
Hugh:
— Evet, hakkınız var. Sıcağın tesiri olacak! — dedi; gözlerini kızın gözlerine dikti; ve kız başını çevir-: medi. — Bu kadar mantıksızlığı sizden beklemezdim. Başına güney vut-
muş insanlar gibi konuşuyorsunuz.
— Her hangi başka bir şart altında İhtimal mantıksszılk olurdu. Fakat Benim vaziyetim bambaşka. Bu izdivacı reddedersem, başkalarının hazırladıkları koskoca bir tertip altüst olur. Nlck de fena vaziyete düşer.,. Keza, Frank da sarsılır.
Hugh:
— Hâlâ anlayamıyorumI — decll — Siz başkalarını iena vaziyete düşürmemek, sarsmamak İçin mİ, başkalarının keyfi İçin mİ evleniyorsunuz? Beni buna inandıramazsınız. Olur şey değil.
— E, kimblllr?
Branda Whlte dönmüştü: şimdi, yüz yüze gelmişlerdi. Kızın kalbinde bir mücadele cereyan ettiği seziliyor. Hem kendi nazarında, hem arkadaşının nazarında temize çıkmak İçin hislerini netleştirmeğe çalıştığı anlaşılıyordu.
— Acaba şu dünyada kaç kadın, el âlemin sarsılmaması ya keyülerinln kaçmaması için evlenmiştir i Size nazaran ben çılgın gibi hareket etmekteyim; bunu da biliyorum. Eğer 6iz Nick olsaydınız, şu anda tıbbi bazı tâbirler kulanırdmız; meselâ komp-leks'lerdeıı, ehhlblsyonlardan. nevroz
lardan bahsederdiniz. Bir asabiyeciye muayene olunmamı söylerdiniz. Mesele şu: Benim noktamdan-bu İş bir hususiyet arzedlyor; çacuklüğumda geçmiş öyle vakalar var kİ, üzerimde hâlâ tesirlerini göstermekten ger1 kalmıyorlar... Mazime dair malûmatınız var mı?
Hugh: ■
— Hayırl — dedi.
Genç kız, coşkunlukla
- Ah, öyleyse ço* teşekkür . ederim! — diye âdeta haykırdı. — «öğrenmem İcabeden her şeyi biliyorum!» demediniz, yahut buna benzer bir cümle söylemediniz de onun İçin teşekkür ediyorum. Ekseriya bu gibi naho-5 nezaketlerle karşılaşırım, fakat nezaketin öylesinden tiksinirim.
— Seksen beş yaşında İmişsiniz gibi ve bozulmasından korktuğunuz bir haya! yokmuş gibi konuşuyorsunuz.
— Beni böyle konuşmağa sevkeden kendi edindiğim tecrübeler değildir, o kadarına çok şükür... Lâkin altı yaşımdan beri etrafta cereyan ettiğL-ne şahit olduğum hâdiseler beni her şeyden kanıksattı.
Delikanlı, kızın ısrarlı bakışlarından hafifçe İrkilerek:
(Arkası var)
(1 Haziran 1948
AKSAM
SahJfe 1
Mazileri imha siyasetinin hatalı tarafları
Büyük bir Amerikan dergisi yanlış hareketleri anlatıyor
na kadar bir türlü mohti.m» -tütmedi. Nihayet Kort M. Nari alay hindeki mukavemetini kpM etmeğe «n-vaffak olarak berMt etti.
Kurt M. muhakeme odllînoeye kadar, yani İki sena eli kolu bağlı kaldığı için kendisinden Of dileyen Oİ-madL Hiç kimse sararan Ödemedi. Beraet ettiğinden kâfi. derecede memnun olmuştu Fakat bütün bu müddet zarfında Almanyamn doğrulması için faydalı ola bilinil
Bugün bile Kurt M. İstediği gibi serbes* çalışacak durumda değildir. Çünkü Nazi temizleme mahkemelerinin verdiği kararlar. Amerikan askeri hükümetine bağlı, hususi bürolar tarafından, bozulabilir. Bundan başka bu hususi büroların haklan Gestspo’nun haklarından farklı değildir.
Diğer bir misal
Münlchte Ludwlg D. Nazi Partisine mensup olduğunu gizlemek İçin, yanlış malûmat vermekle itham edilmiştir. Nazi Partisine mensup kimselerin tam listesi Münlchta mevcut olduğu İçin, evvelâ, böyle Bir meseleye: mahal yoktur. Tahkikat biraz daha genişletilince, Ludwlgln hakikaten partiye mensup olmadığı anlaşılmış, vo bn-nun üzerine beraet etmiştir. Fakat hususi büro Luthvlgln muhakemesinin yeniden görülmesini istemiştir. Büronun bu talebi için hiç bir sebep yoktu. Zaten büro kendLsl de mâkul bir sebep gösterememiştir, şimdi aradan 8 eylık bir müddet) geçtiği holde birinci muhakemede beraet eden Ludwtg hâlâ kamptadır.
Yanlış malûmat vermek suçu aşağı yukarı herkesin karşınna çıkan bîr derttir. Her yeni iş» başlayan biri her seferinde aynı 131 suale cevap vermek mecburiyetindedir. Muhtelif zamanlarda yeni başlan verince mecburiyetinde kaldığı cevaplar arasında en ufak bir fark kendisine mücrim damgasını vurd'irm&ğa kâridir. Bu yüzden haksızlığa uğramı? kimseler sayılamayacak kadar çoktur.
Bütün bunlara rağmen bizim Naz! damgası vurduğumuz kimseler hakikatte öyle değildirler. Vasati Alman İçin Nazi demek. Graulelter ve Kre-IJeiter gibi, faal siyasi vazifeleri olan yahut Gestapo yahut BS, 6A dan olan yahut ta partisi yüzünden zengin olan kimse demektir.
Eğer Nazi temizleme mahkemeler! yalnız bu çeşit NazüerJe uğraşmış olsaydı, mükemmel bir adaletin temininden başka, hakiki mücrimlerde tam mânası İte cezalandırılmış olurdu. Ve bu sayede Naz! rejimi İçinde az çok temayüz etmiş herkes işinden alakonmazdı. Hattâ yine bu mahkemelerin nazarında 1937 den evvel parti AzAsı olan herkes, mükemmel bir Nazldlr.
Sonu düşünülmeyen mücadele
Bütün bunlardan anlaşılıyor kİ, A-merlkalılar bu mücadeleye İşin sonunu düşünmeden başlamışlardır Bir giln Berllndekl askeri hükümet mensuplarından biri, Nazlter aleyhine konan kanunların ihtiva ettiği ağır şnrt lardan hayretle bahsediyordu. Bu kanunlara göre Amerikan İşgal bölgesinde her dört kişiden biri Nazilik suçundan mücrimdir. Demek ki bu suçtan muhakeme edileceklerin sayısı 3,000,000 irişidir. Geriye kalan1 8,000,000 da bu mücrimlerin akrabola ndır. Bir muhakeme celsesinde yalnız 5—0 kişi muhakeme edilebileceği düşünülürse, üç milyonluk bir İnsan kitlesinin muhakeme müddeti, diğer 9 milyonu açlıktan yok etmeğe kâfi gelecekti-, '-VM
Bir hata daha
Almanyada Amerikalıların İşlediği büyük bir hat* daha v*r. Her Almanın. hüviyet cüzdanında o adamın durumu gösterilmiştir ve herkes hüviyet cüzdanını sayısız hallerde İbraz etmek mecburiyetindedir. Bu suretle hüviyet cüzdanında herhangi bir sebepten dolayı Nazi damgasını taşıyan bir kimse, bu durumunu îater istemez herkese ilân etmiş oluyor kİ, bu da Nazllerl temizlemek değil, Nazllerl üretmektir.
Almanyamn Nazilcıdon tamamen temizlenmediğin! herkes biliyor. Fakat parti resmen ortadan kaldırıldığı halde, tatbik edilen bu usuller yüzünden orada burada döküntü halinde kalmış Nazllerln elbirliği yapmalarım biz kendimiz temin etmiş oluyoruz., çünkü her Nazlntn elinde resmi ve kanuni bir şekilde tasdik edilmiş hüviyeti vardır.
Bütün bu yanlış hareketlerin yerine
Reader’s Dlgest yazıyor: Almanya-mn üç aenedenberl İstilâ altında kalmasından sonra, artık İstilâ siyasetimizin selâmetinden, şüphe edebiliriz. Kullandığımız siyaset İle, demokrasi anlayışımız arasında bir yakınlık var mı7 Bu siyaset verimli olmuş mudur? Yani esas derd dan Nazllerl imha siyasetinden bahsetmek istiyorum
Daimi olarak münasebette bulunduğum Nazi cimiyim Almanların, son ra İşgal bölgesindeki askeri hükümete mensup ₺Lr çok Amerikalının kanaati şudur; Amerikanın Almanynda kİ en büyük emelleri sırf bu siyaset yüzünden sekteye uğramıştır.
Nazllerl İmha etmek İçin «Büyük suçla* damgası vurulan Almanlar, İki seneden JQ seneye kadar kamplarda çalışmak mahkûmiyetine çarptırılmıştır. Bunlar, mallan müsadere edilerek umum! vaz'f elerden mtlebbı-den azledilmişler, on seneden aşağı olmamak üzere alelade işçiler gibi Çalışmak mecburiyetinde bırakılmışlardır. Diğer suçluların da cezalan aynıdır. Yalnız bunların kamplarda çalışma müddetleri nlsbeten tahdit edllml? ve emlâklerinin yalnız bir kıs bu müsadere edilmiştir. Suçları daha hafif olanlar da. bir tecrübe devresine tabi tutulmakla beraber, diğer 6iıçlnlara verilen cezalardan tamamen kurtulmuş değildirler.
Bütün bu cezalar. Bitterin reisliğindeki Nazi partisine mensup olanlara veriliyor. Halbuki totaliter bir devlet içinde yaşayabilmek İçin iktidar partisi He hemfikir olmak zaruridir, Böyle bir rejimde yüksek idari mevkiler, münhasıran yüksek kabiliyetli ve teknik mahareti daha fazla olan şahıslara aittir. Netice ola-Tak bugün bu durumda olan yüzlerce hattâ binlerce mütehassıs kabiliyet ve maharetlerini, tahrip edilmiş me mel ek et terinin kalkınmasına harcayacağı yerde, raçlu sayıldıkla tinden âtı! bir vaziyette bırakılmıştır. Geçen bahardaki tebliğ
Geç olmakla beraber. Amerikan işgal bölgesi baş komutanı General Luchıs D. Clay, geçen bahar Nazilori temizleme siyasetinin daha uveun bir riyasetle değiştirileceğini Hân etil. Yalnız suçlan çok ağır olan 10.000 ilâ 15,000 Nazi teker teker muhakeme edilecek ve diğerleri para cezalarına çarptırıldıktan sonra serbest bırakılacaktı. Fakat maalesef mutat siyaset şimdiye kadar tahribatını yapmıştır Her Almanın kalbinde güç tedavi edilecek derin yaralar açılmıştır
Almanyada tesadüf ettiğim her Ai-merikalı aynı kanaati beslemektedir. Bilgisinden İstifade edilecek kimseleri İş başından uzak bulundurmak kadar saçma bir şey yoktur. Evvelce banka müdürlüğü etmiş bir kimseyi, Amerikan askeri hükümeti memurlarına alt arazide rençberlik ederken görmek, İnsana ne çeşit memnuniyet verirse versin, bir banka müdürünün mail bilgisinden İstifade etmekte ondan daha büyük faydalar sağlanacağı su götürmez bir hakikattir. Bir mühendisin kendi maharetini kendi tahasında kullanması, ona bombardımandan harap olmuş bir evin tuğlalarını taşıtmaktan çok daha fazla İşe yarar.
Şu halde cini, ve faal Nazi ideologları hariç bütün eski Nazllerl yeniden Alman ekonomisine dahi! etmeği bize aklı selimimiz söylüyor. Muzaffer Amerikalılar Ahnanyaya yeniden hayat vermek için avuç dolusu para rarfederlerken. bütün Nazi teri bir amele derekesine düşürerek, onları memleketlerinin ekonomik kalkınmasında karşılaşılan mesuliyetlerden uzak tutmak gülünç bir harekettir.
Mühim bir nokta
Nazllerl imha siyasetinde bir nokta daha var. Bu nokta da Anglo - Sak-sonların lşgâi bölgelerinde vâzettlk-lert yeni kanunlardır, (i) Bir kimse masum olduğunu is^gt edinceye kn-dar mücrim sayılır. (2) Muayyen bir vazifesi, mevkii ve işi olmuş herhangi bir kimse otomötlk olarak tevkif edilir i3) ilhamlar muhakemesi?, olarak gayri muayyen zaman için olabilir Meselâ bu kanunlara göre. Alman-yanın cn büyük radyo mütehassısı olan Stuttgartll Kurt M. İn vaziyetini ele alalım. Evvelâ bu adamın mevkii ona sudu damgasını vurdurmağa ' 'fi geliyordu. J945 t«n İtibaren radyo ile herhangi bir surette çalış maktan menedildi. Halbuki Kurt M. I İyi tanıyanlar Nazüere fnai bir şeklide karşı koyduğunu bilirler. Fakat Nazi '>-rmfateme mahkemelerinin, i.şi başından aşlığı İçin, Kurt 1947 aralık ayı-
Kanun bilgileri
Malı almayan tüccar
Bu günle m* çok oluyor. Bir tflooar gelip mal beğeniyor, ayırtıyor, hattâ baran bir miktar kaparo da veriyor. Fakat ekserisi srtt hukuka İstinaden (bu mallar dursun, bir kaç güne kadar gelir parasını verir kaldırırım) diyor. Anoak bir daha gözükmüyor. Mili satan tüccar da bir taraftan. alıcının gelmesini beklerken mala talip çıkan başka klm-■alsre de malı veremiyor, halbuki fiyatlar baaan düşmeye başlıyor, velhasıl bir üzüntüdür gidiyor. Böyle hallerde yapılacak İsler vardır. Yani mahkemeye gitmeden evvel Ticaret Kanununa göre yapılması gerekil ban muameleler vardır, bunlan yapmalıdır. Aksi takdirde, daha geçen gün oldu, mahkemeye giden bir tüccarın • kadar uğraştıktan, masraflar etlikten sonra dâvn-sım reddettiler. Yargıtay da bu koran tasdik etti.
Müşteri mukavele veya örf İle muayyen «amanda satın aldığı malın parasını verip malı kaldırmazsa, satıcı bu parayı dâva e-deblltr. fakat asıl pratik usul alı-
Amasya sel felâketi
Yukarıda yangın yeri mevkiinde çadırlarda tannanlar, aşağıda Kilerin getirdiği büyük kayalar ve yıkılan evlerin enkazının kaldırılması
Amasyadan yazılıyor: Amasya’daki son sel felâketi kurbanlarının sayısı M ya varmaktadır. Maddi hasar ş milyon liradır. M ev yıkılmış, 47 ev oturulamıyacak derecede hasar görmüş. 80 ev kişnen harabolmuştur. 160 eve de sel «ulan dolmuştur. 800 kişi açıkta kalmıştır, Eunlar yangın yeri mevkiinde kurulan çadırlarda barınıyorlar.
Burdur, (Akşam) _ Burdur Akşam Kız Sanat Okulunda ders yılının sona ermesi münâsebetiyle öğrencilerin yıllık çalışmalarına alt eserlerden teşkil olunan bir sergi açılmış ve halk tarafından ziyaret edilmeğe başlanmıştır. Açılma töreninde vali ve okul müdürü taraflarından nutuklar söylenmiştir. Ayrıca yapılan defile büyük ilgi ile karşılanmış, kızlarımızın babanları takdir edilmiştir. Yukarıda öğrenciler bir arada görünüyorlar.___________________________
Zayi — Banka ve sair hesaplarda kullandığım tatbik mûhıümll kaybettim. Yenisini alacağımdan «elcisinin hükmü yoktur.
Ali Rıaa Talyan nriUTOll İlil.»*........t*....hdkHii».ı Alman milletinin psikolojik hüviyetine nüfus etmenin yollarını düşünmüş olsaydık, bu mücâdele çok daha verimli olacaktı. Çünkü hakiki mücrim ve kaatlllcrtn tecziyesini Alman milleti de arzu ediyor Bu bakımdan Rus.tır bizden daha reai'st bir yol tutturdukları İçin bizden daha çok muvaffak olmuşlardır.
Hulâsa, ideoloji önderleri ve cinayet suçlarından dolayı tecziye edilenler hariç, diğer bütiln suçluları affetmek büyüklüğünü gösterebilirsek Alman milletinin kalbini tekrar kazana biliriz. Almanlar demokroslyo dört elle sarılmağa hazırdır. [
Çeviren; ARİF 0ÜRGIİL |
mya resmi bir Mı tornam e çekip malı kaldırması için münasip bir mühlet tâyin etmek ve bu mühlet zarfında parasını verip malı almadığı takdirde kanun yollarına başvurulacağım ihtar etmektir.
Tâyin »dilen müddet sarfında alıcı vulfealni yapmazsa, yani malı bedelini verip kaldırmazsa, Ttearet mahkemesine bir dilekçe verilir ve malın satılmasına İzin alınır. Ele geçen para İle eski satış üzerinden ele geçecek para arasında fark varsa bu da müşteriden dâva edilebilir. Satılan malın Borsada veya piyasada rayiç fiyata varsa, hattâ satış yapmak bile lâzım değildir. Malın satış bedeli lls verilen müddet sonundaki piyasa flyatlyle tutarının arasındaki fark doğrudan doğruya müşteriden dâva edilebilir. Fakat yukarıda da söylediğimiz gibi, müşteriyi resmi bit İhtarname He taahhüdünü yapmağa, yani parasını verip malı kaldırmağa davet etmek muhakkak lâzımdır.
Avukat Emcet Ağı»
Adalar sulh hukuk mahkemesinden: 043/55
Fatih Flruzoğa Şekere! sokak 2ü numarada İken İkametgâhı belirsiz kalan Mehmet Terfik Cemai’e:
Hayganuş Nsrllyan Vs, vekilleri avukat Vartan, Beğyan tarafından hissedar olduğunuz Kmalsada S9 ada 3 parsel sayılı gayri menkulün şu-yuunun İzalesi dâvasının yapılan duruşmasında:
Namınıza çıkarılan davetiyeye verilen meşruhata göre İkametgâhınız belirsiz kaldığından davetiyenin gazete He liânen yapılmasına ve duruşmanın 0/7/948 saat 1430 a bırakılmasına kurar verilmiştir.
O gün ve saatte gelmeniz veya bit vekil göndermeniz lüzumu tebliğ yerine olmak üzere İlân olunur.
Skandinavyanm karşılaştığı tehlike
(Baş tarafı 6 inci shifede)
Tedricen şu yolda umum! bir kanaat btlirm'şllr: Komünistler nıem-tekttin yeniden imarına yardım şöyle dunun, sırf kendi gayeleri uğruna, memleketi perişanlık içinde bırakmağa ve İşçilerin yaşayış eevlye-tinl mümkün olduğu kadar baltalamağa çalışmaktadırlar.
Bunun neticesinde, son seçimlerde komünistler birçok mebusluklar kaybetmişler ve 147 kişilik parlâmentoya ancak S üye sokabilmişlerdir. Bugün seçimlerin yenilenmesi halinde İse, komünist partisinin bir tek mebus bile çıkaranılyacağı umumiyeti» kabul edilmektedir.
Komünistlerin halk tarafından katiyen tutulmadıklarına şahsan şahit oldum. Bir gece, kalmakta olduğum İngiliz elçiliği civarındaki komünist partisi genel merkezine bombalar atıldı. Şehrin bir zamanlar »n İyi oteli olup, merkez bal İne getirilen bu binada pek büyük tahribat olmadığı ve hakikatte bombaların pek de İyi cinsten olmayıp uydurma şeyler olduğu sonradan anlaşıldı Lse de. Danİmar kakların doğuştan anarşist bir millet olmadığı ve şiddet hareketlerini sevmedikleri göz önünde tutulacak olursa, hâdise gayet mânalıdır kanaatindeyim.
Diğer taraftan, büşahedeierime göre, komünistler halkın gittikçe artan bu nefretine pek aldırış eder gibi görünmemektedirler. Esasen artık komünizmi cazip bir matah gibi göstermek t&blyeslnden de tamamly-lc vazgeçmişlerdir. Bunun yerine şimdi açıktan açığa tehdit usulleri kullanmaktadırlar. Birkaç gün evvel temsilciler meclisi müzakereleri sırasında komünizm tenkldlere maruz kalınca, komünist lideri B. Larsen, tcnJddlerl cerhe tmefe çatışmış, fakat münekkidi bir İhtarla cevaplandırarak sözlerinin not edildiğini ve günün birinde kendisinden hesap sorulacağını söylemiştir- Mars'ın İktisadiyatı yerine şimdi Hltier tekniği kaimdir ve bu teknik en hurda teferruatına kadar kopye edilmektedir.
Şimdiki Başbakan ve sosyal - demokrat Bakanlar, komünizme cesu-rane sözlerle meydan okumuşlardır. Hakikatte tarıma, elverlşB bölgeleri şimdikinden daha küçük parçalara ayırmak siyasetin! güden, fakat toprağın millileştirilmesine kesin surette muhalif olan Danîmarkamn gayet mutedil sosyal - demokrat partisinin üyeler! arasında komünist taraftarlarının barınmalarına İmkân yoktur. M. Masaryk’ln âkıbetl, bu gibi mutediller İçin totalitere! rejimlerde yaşamak İmkânı olmadığını açıkça ispat etmiş olup, şimdiki DanimarkalI Bakanların da Rus tehlikesine karşı koyarlarken tamamlyle samimi olduklarında şüphe olamaz. Memleketteki diğer bütün siyasi partiler liderleri de, tabii komünistler hariç, Rusyaya karşı durmakta müttefiktirler.
Fakat diğer taraftan, modern DanimarkalI İçin tecavüze karşı ko-mak tabii görünen bir hareket değildir. Harbden evvel, uzun yıllar, radikaller re sosyal - demokrat parti bir adem) mukavemet ve silâhsızlanma doktrini koymuşlardır.
Rahipler de dahil olmak üzere, muhafazakârların bu konudaki durumları daha serkekçedlr». Bu parti harbden önce şu tezi müdafaa etmekte İdi: Küçük Danimarka kudretli komşusunun tecavüzüne mü-
o/o 6 Faizli 1. inci Tertip 1948 istikraz Tahvilleri Satışa Çıkarıldı
Yüz lira itibarî kıymetli bir tahvilin ihraç fiati 95 liradır.
Yüzde altı faizli olan bu tahvillerin, faizleri altı ayda bir ödenmektedir. Diğer iç istikraz tahvillerinde olduğu gibi, tahvillerin bedel ve faizleri her türlü vergi ve resimden muaf olduğu gibi, bunların artırma, eksiltme ve sözleşmelerde teminat ve millî emlâk altınlarında bedel olarak üzerlerinde yazıh kıymetle kullanmak daima mümkündür.
Devlet Tahvili Demek Bol Faiz Getiren Hazir Para Demektir.
SaİLv yeri: Büliin Bankalar
30 Haziran 1948 Çarşamba Akşamı Satışlara Son verilecektir.
(842B)
Vasi! Rıza adatıyor
(Baş tarafı 5 inci shifcâ?)
(— Hizmetçim İki gün İçin kin al-mış olsaydı, yemeğimi de yapardım. Yalnız olduğum zaman kendime hizmet etmesini bilirim. Ütü ve saire de yaparım... Benim bu işlere alışmama, da seyahatler ve tiyatro turneleri sebeb olmuştur.»
Mardin seyahati
Konuşmamızın tam burasında sanatkar Beiızat Butâk'la, Vasfl Rızanın JtlblJesIiTİ organize edenlerden ses sanatkârı Necml Rıza ve gazeteci arkadaşlar geldiler... Bir dinlenme seyahati yapmak İçin tâ MardJne kadar giden Behzat, oturur oturmaz, Mardlnl anlatmağa başladı, anasından emdiği sütün burnundan geldiğini söyledi... Mardînin bakımsızlığını anlata anlata bltîrcmlyen Behrat, beri tarafla el ayak yıkanan suyun hamamlara gittiğini de söyllyerek, sözünü:
(— Mardin’e temizlik hafcraınûan da 10 numara,,.»
Diyerek bitirdi ve bJzlerJ, teariıte;! ve Izahatlyle, derin bir İç sızı içinde âcı acı bayii güldürdü...
_____Cemaleddin BiI(3îa
Kaatil zevce
4 çocuklu bir kadın
15 yaşındaki âşığına varmak için kocasını zehirledi
Created by free version of 2 PDF
Giresun — Merkeze bağlı Kemaliye köyünde 4 çocuk anası genç re güzel bir kadıa, 15 yaşındaki âşığına varabilmek İçin kocasını zehlrilyerfk öldürmüştür. 23 yasında olan Hürmüş bundan C ay önce bir gece, ;•!-ne sıçanotu katlığı fasulye çorbasını kocası Halil İbrahim Çıtağa İçirmiş ve böytece ölümüne sebep olmuştur. Kadın hâdiseden. İki gün sonra dört çocuğunu evde bırakarak akrp.ba-ı olan âşığı AbduHaha kaçmıştır.
Şüphe ve İhbar üzerine muhtar durumu merkeze bildirmiş ceset mezardan çıkarılarak midesi ve barsakları Adlî Tıbda muayene için İstanbul» gönderilmiştir, Zehirlenerek öldürüldüğü hakkında rapor geldikten 6cnra tevkif edilen. Hürmüz, her şeyi itiraf etmiştir. YargJanmasma yakında başlanacaktır.
«önderlini eli (! değiştirilmez.
Kttrujıug puj dlrde eaı(?
relefon!arımıx Başmuharrir 505(ı5 Yun İsleri 20765 - İdare 3Ö6D1 MOdOr: 20-191
AKŞAM
Abone bedeli
Tüıkly» EceoDi
İE03 ioırut 5400 kurug
Sabon İS — Hızır 51
İmsak Gflk Ögio tkndl Ak. Valin
E. BJ5 M5 4.32 8.33 II,00 103
V 3.10 .0.30 13.17 16.13 9MS Eİ.4H ldtutbuM- BnbıSll ebran
Cemal Nadir eokaÇı No. 13
esslr bir şekilde karşı koymayı ümit ■ edemezse de. milli şeref bakımından öz savunması için bazı gayretler sarfetmelldlr.
Bununla beraber, Danimaıkiınjn Alman taarruzuna karşı koymağa muktedir olamadığı malûmdur.»
F Mfe 8
AKŞAM
27 Haziran 1948
ANKARA RADYOSU
Bu nkınmkl proEn&m
11.M Acilli v* program. İD M. B ayart vo Radyo aalon erirestaıı&b 18.48 Sarkılır. 19 M. S. »yan v» Habcrhr. 19,15 Geçmişi» Bunan, 19.20 Şarkılar. 15.10 Radyo dan» or-keatrası. 50,15 Pnuu Gasolcsl. S0.3O Tarih! Türk mOriŞI, 51.19 Millik: (PL). 21.30 Tangolar (Pl). 23 Konuşma: B. T. O. Dlrek-törlUjU. 22.20 Douı mtlztâi (Pl). 22.(9 M.S. ayan v» Haberler, 23 Program vo kapanı».
Yarın sabah ra öâlo proırrıunı
7,29 Acılı» vo program, 7.S0 M. S. oyarı va Hafit Uvertürler (PL’). 1,19 Haberler, 8 ço-frltll mürit» (PL). B.J» Mal» melodilar (Pl.), 8,43 Şarkılar (PL), 0 Kapının»,
12^19 Açılı, vo program. 13,30 M. 8. ayarı va Cejliit müzik (Pl.). 13 Haberlor. 13.19 Ilaflt rulolar (PL). 13.30 öglo Garotcsi 13.48 Filim müritleri (PL). 14 Kapanı».
Vtıunu elemiş değini asmiî, 3 — Bjt eıkok •d> - Soru. 4 — Birdenbire ■ Duyma ha»' saat. S — Nalıncının bağlıca Alil - Hane. 0 — Musiki ıstılahlarından. T — Bornın flUmetlerl. B — Gemi çapMi - Bir cin» riddiüc. o — TAru» - İtme. JQ — Tem yüx-d»tr - Zorlu.
Yukarıdan ajrjıya: 1 — Bir vilâyet moı-Jceıl. 1 — Bir bayan - Şaibe 3 — Şarki Avrupa memleketlerinden biri. 4 — Bir göı reıiEt - Bir mcyvnm. » — Sona erdiremez, 0 — Tersi notadır - Bir komili gceeal, T — Tırnak «ilâsını temlrilycn İlle - Bir harf. 8 — İnatçı -'Afarortı, B — Devam ettirme -Kedinin bası. 10 — Bailyö alnetnatı.
CEÇCN BULMACANIN HALLİ
Baldan cağa: 1 — İpekçilik, S — Ziraat-ICln, 3 - Oy, bükere, 4 — Laklakalar. 9 -Aıa . Lasl. 6 —■ Saye, Temas. 7 — lyan», Gl. 8 — Yerebakan. 3 — Orak. Ketlim. 10 — Nik. Kapama.
Yukarıdan aıafiıya: 1 — Izolaılyon. 3 — Piyasalar. 3 — Er, Kayarak. 4 — Kail. Enek. 3 — Çakal, El», 8 — İtikat Aka, 1 — Llkasedkcp. 8 - kelim. Ala. t — Klrn. Alnam, 10 - NCMMİ. j-fa.
OSMANLI BANKASI
Türk Anonim Şirketi, — Tesis Tarihi: 1863
Sermayesi:
10.000.000 Ingiliz Lirası
Merkezi idaresi: dalata Yenlcaml ve Beyağlunda, Türldyenln başlıca şehirlerinde, Paris, Marsilya, Londra. Man-çester'de ve Mısır, Kıbrıs, Irak, îran ve Fllistlnde Şubeleri
Yugoslavya, Rumanya ve Suriye'de Fllyallerl vardır.
ve
Her türlü banka muameleleri yapar.
Iransilvania
Vapuru 30 Haziranda yolcu ve eşyayı ticariye alarak doğru
NAPOLt ve MARStLYA’ya hareket edecektir. Fazla tafsilât İçin Galat ada Tahlr Hanında
ROMANYA SEYRİSEFAİN İDARESİ İstanbul Acenteliğine müracaat.
Tel: 49449 - 49450.
FENNÎ SÜNNETÇİ
NURİ EŞSİZ
Kabine: Aksaray polis komiserliği karşısında Tel: 23449 dan İsteyiniz. Yaşı büyük olanların da sünnetleri kabinemde kolaylıkla yapılır. Sah günleri l.karaya kabinemde parasızdır.
Çok müsait faiz şarllarlle tasarruf ve mevduat hesapları açılır.
Tasarruf hesapları İçin üç ayda bir ikramiye keşideleri yapılır.
Daha razla malûmat almak için OsmanlI Bankası Gişelerine müracaat edilmelidir.
Parmakkapı - Tünel
ARASINDA cad da Örerinde kiraya veril*-cck veya devredilecek dükkân aranmaktadır. Alâkadarların fatanbui P K. &>3 adre-atna yau İte müracaatları.
SATILIK OTOMOBİLLER^» B Lincoln Zephlr fl ktşLlfk, 940 nîî^j B deli İyi vaziyette ve 1 tane 047 | B modeli az kullanılmış, 4 kapılı, D I taksiye elverişli Renault otomo-B | billcr satılıktır.
B^«J Müracaat: Telefon 41845.BMS
Çocuk bekimi: Doktor
Ahmet Akkoyunlu
Taksim - Talimhane palas Telefim: «282?
Zayi — Rize nüfus idaresinden aldığım ve İçinde askerlik durumum yazılı kimlik cüzdanımı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1326 doğumlu
Ruşen oğlu İsmail Alhnkaya
Dr. Zekâi Muammer TUNÇMAN Bakteriyoloji Laboratuarı Kan ve idrar muayeneslle gebeliğin erken teşhisi. Wassermnnn teamülü, kan grupları, Uf o. sıtma balgam idrar, kazurat muayeneleri kanda üre şmr vesalr biyolojik tahliller ultr* ve fluorescencemlkroskopı ve taze aşılar yapüır.
Divanyotu insan Sami Lâbora-tuvan No 113 Tel SiiDSl
■ Dr. A. Asım Onur aa
Ortaköy Şifa Yurdu
Şehir guruilüsünden ıızak bir yerde büyük bir parkın İçinde ve çamların ortasında fevkalâde güzel manzaralı, çok temiz /e iyi bakımlı; kadın, erkek her türlü hastalara açık hususi hastane. Sinirlerini ve yorgunluğunu dinlendirmek ve neka-hat devrini geçirmek Istiyen-tere mahsus yegâne müessese.
Telefon: 84421
Doğrudan doğruya c AKŞAM Hân servisine müracaat. El
Telefon: 20631 i/
Cafer Fahri Dikmenin eserlerinden
Y*nt arıcılık
Av ve salon köpekleri Savaş ve polis köpeği Tavukçulukta muvaffakiyetin sırrı Naşı] tavukçuluk yapmalı? Tavukçulukta nasıl kazanılır? Tavuklar] yumurtlstmak İçin ne yedirmelidir?
Tavuk hastalıkları
Kanarya 1
Kitapçılardan arayınız.
25
25
25
150
İMfiffl DOKTOR KOBR Fethi Erden LÂBORATUVARI
Kan. idrar, balgam, mevaddj gaita talİlleri ve (idrar vasıta-sile gebeliğin ilk günlerindeki katı teşMstı yapılır.
Beyoğlu, Taksime giderken Meşelik sokağı Ferah Apartı-Tel. 40534
Mahkeme, tapu, icra ve noter ilânları
Bedelleri hususî şahıslar tarafından ödenen mahkeme icra, tapu ve noter ilânları gibi resmi ilânlar eskiden olduğu gibi doğrudan doğruya «AKŞAM» idaresi tarafından knhııl edilmektedir.
Adalar sulh hukuk mahkemesinden- 848/58
Kınalında Narçiçeği sokak 47 numarada oturmaktayken ölen Ali Keramettin Boran varislerine:
Hayganuş Narllyan Vs. vekilleri avukat Vartan Beğyan tarafından murisinizin hissedar olduğu Kınalı-ada, 131 ada, ve 6 parsel sayılı gayri menkulün şuyuunun. İzalesi dâvasının yapılan duruşmasında:
Murisiniz Ali Keramettin Boran namına çıkarılan davetiyeye verilen meşruhata göre öldüğü vo varislerinin İkametgâhları belirsiz kaldığından gazete ile davetiyenin llânen yapılmasına ve duruşmanın 8'7/048 saat 14,20 a bırakılmasına karar verilmiştir. O gün ve saatte gelmeniz veya bir vekil göndermeniz 'Uzumu, tebliğ yerine olmak tlzere 113u olunur, 1
NACET
FİYATI BAKIMINDAN’ DÜNYANIN EN MÜKEMMEL) TRAŞ BIÇAĞI
İstanbul sular idaresinden
idare ihtiyacı için aşağıda yazılı malzeme karşılarında gösterilen tarihlerde açık eksiltme Uö satın al nacaktır.
Malzemenin cinsi
Arap sabunu
Üstüpü
Teklif mektubunun Eksiltmenin verileceği gilnler yapılacağı gün
*2/7/948
Galvaniz ve demir tel )
Demir destero va çinko levhalar
10/7'948
14/7'918
15'7'948
Lâstik levha va çantalar (Avrupa) ) Kazma, kürek, ve Baplar )
Bu malzemelere alt şartnameler Levazım Dairesinden alınabilir.
Açık eksiltmeye girecek olanlar şartnamelerde yazılı gün ve saatlerde Beyoğlu tstlklftl caddesi Mayer binası arkasında idare Merkezinde hazır bulunmaları. (9121)
t
Tekel Genel Müdürlüğü İlânları
Levazım Alım Komisyonundan
1 — İdaremizin Şemslpaşa (İstanbul) ve Alsancak (İzmir' Bakım evleri yük asansörleri kapalı zarf usulü İle yaptırılacaktır.
2 —- Muhammen bedel 222.000 Ura olup geçici teminatı 12.350 liradır.
3 — Ekslllmo 21/7 948 çarşambagünü saat 11 de Kabataşta Teke) Genel Müdürlüğü Levazım Alım komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartnameler hor glln Levazı m şubemizde ayrıca Ankara, İzmir Tekel Baş Müdürlüklerimizde görülebilir.
5 — Taliplerin Eksiltmeye girebilmeleri İçin Eksiltme gününden beş gün. evveline kadar Genel Müdürlük İnşaat şubesine müracaat ederek yeterlik belgesi almaları şarttır.
6 — İsteklilerin mühürlü flat teklif mektuplarını kanuni vesikalarla güvenme parası makbuz veya banka teminat mektuplarını ihtiva edecek olan kapalı zarflarını ekslllmo saatinden bir saat evveline kadar Genel Müdürlük Levazım alım komisyonu reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri ll&n olunur.
7 — Postada vukua gelecek gecikmeler kabul edilmez. (9052ı
KÜCuk SASiBa Rl
İş bulmak ûtiyenler; işçi arayanlar; emlâk, arsa, eşya alıp satmak arzusunda olanlar için
En verimli ve en ucuz vasıtadır.
Açık Eksiltme ilânı
İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde n
1 _ İstanbul gümrükleri başmüdürlüğü binası İkinci tasım onarım! açık ekslllmtyo çıkarılmıştır:
Keşif bedeli (110047 lira (83) kuruştur.
Eksiltme 30/0/1948 tarihinde çarşamba günii saat 13 de İstanbul Bayındırlık Müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu İşe alt evrak şunlardır. Mukavele, Eksiltme, Bayındırlık İşleri Genel, hususi ve fenni şartnameleri, proje, keşif hül&sasile buna mû-teferr! diğer evrak dairesinde görülebilir.
3 — Eksiltmeye İştirak etmek İçin taliplerin (825) lira (36) kuruşluk
muvakkat teminat yatırdığına dair makbuz ibraz etmesi ve (848) yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna dair belgeyi hamil olması, eksiltme gününden tatil günleri hariç (3) gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası alması. ve yukarda İkinci maddede yazılan evrakı görüp eksiltme şartnamesinde yazılı kayda göre kabul ettiğine dair İmzalaması şarttır. (8208)
Çuval tamir ettirilecek
Toprak Mahsulleri Ofisi İstanbul Bölge Müdürlüğünden
İdaremize ait hububat, un ve kepek çuvallarının tamir ve yama İşi bir sene müddetle açık eksiltmeye konulmuştur.
Eksiltme 2 Temmuz 1949 günü saat 15 de oris binasında toplanacak olan hususî komisyon önünde yapılacaktır.
İsteklilerin geçici 2000.— liralık teminatlarını eksiltme saatinden bir saat önceye kadar ofis.veznesine yatırmaları ve alacakları makbuzları He komisyona başvurmaları lâzımdır
Bu işe alt şartlaşma tasarısı Ikl buçuk lira mukabilinde çuval servisinden temin edilebilir. (B09S)
Fransaya talebe gönderilecek Yüksek Ekonomi ve Ticaret Okulu Miidii r lü ğii nden
Okulumuz mezunlarından, ihtisas yapmak üzere Fransaya talebe gönderilecektir. Fransızca, Matatnalik ve Ekonomi bilgileri kuvvetli olanların , müdürlüğe mttcac«atlan. W27H
• d ■

Kapalı eksiltme
İstanbul Bayındırlık müdürlüğünden:
1 — Bakırköy Akıl ve. Sinir Hastalıkları Hastahanesl üçüncü kısın inşaatı kapalı zarf usuliyle eksiltmeye çıkarılmıştır. Keşli bedeli (199960 lira «77* kuruştur.
Eksiltme 12/7/948 tarihinde pazartesi günü saat 15 de İstanbul Bayındırlık müdürlüğünde toplanacak komisyon tarafından yapılacaktır.
2 — Bu İşe alt evrak şunlardır: Mukavele, eksiltme, bayındırlık İşleri genel, hususi va fenni şartnameleri, proje keşif hulâsaslle buna mü-.teferrl diğer evrak dairesinde görülecektir.
3 — Eksiltmeye iştirak etmek İçin taliplerin «11248» lira c04> kuruş-
luk muvakkat teminat- yatırdığına dair makbuz ibraz etmesi ve 948 yılında ticaret odasında kaydı bulunduğuna daLr belgeyi hamil olması, eksiltme gününden «tatil günleri hariç» üç gün evvel vilâyet makamına müracaat ederek ehliyet vesikası olması ve yukarıda İkinci madded* yazılan evrakı görüp kabul ettiğine dair İmzalaması ve buna alt 2490 aa-yılı kanun mucibince hazırlıyacatı teklif zarflarını 12/7/048 pazartesi günü saat 14 de kadar İstanbul Bayındırlık Müdürlüğüne verilmesi lâzımdır. (8723)
TÜRKİYE İŞ BANKASI

Küçük Cari Hesaplar
25 Ağustos 1948 çekilişinin ikramiyeleri
(Ankara’da Tasarrul Evleri Mahallesinde bahçe içinde iki katlı ve bodrumlu. 6 oda, 2 sofa, veranda. balkonlar, tam konforlu.)
1 Arsa (İstanbul'da Suadiye’de)
1 EV
1 X 5000 Liralık
1 X 2000
2 X 1000 5X 500
»
»
»
»
14 X 200 Liralık
25 X 100
25 X
150 X
»
50
20
olanlar bu çekilişe
>
hesabında en az 100 lirası
Bankamızdaki katılacaklardır. Her 500 Lira kin ayrı bir kura numarası.
Henüz bankamızda hesap açtırmamış alanlar, sisler de talihinizi deneyiniz!
Preventorium-Sanatorium müdür ve baştabipliğinden
Kurıımumuz İçin alınacak olan (190> ton. marenlave kömürünün. Zonguldaktan kurumumuza kadar nakllyesl. tahmil ve tahliyesi ve sigortası müteahhide alt olmak üzere açık eksiltmeye çıkarılmıştır.
Muhammen bedeli (2660) muvakkat teminat (199.5) liradır. Eksiltme 8- Vn '948 perşembe günü saat 15,30 da İstanbul Cağaloğlunda Yüksek Okullar Saymanlığında toplanacak komisyonda yapılacaktır, şartname kurum idaresinde görülecektir. İsteklilerin bu gibi nakil İsleri başardıklarına dair veslkalarlle birlikte komisyona müracaatları ilân olunur. (6946)
IIHUtllIlHlIllllUlllllllllilUUlMllllılllia
1 işletme
■ I
Devlet Demiryolları ve Limanları Genel İdaresi ilânları
ıınııııııııtıııtıııı(nıın>ıınınıtmıııııııııııııtıtınunııınıiiHiııuııııııııııııHi|lllll"ll",‘l 1 nmınmuımuM
Kaynak Çubuğu alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Salmalma Komisyonundan:
1 — Muhtelit eb'atta 3250 kilodan İbaret (4) kalem dökme demir İçin kaynak çubuğu açık eksiltme İle' satın alınacaktır.
2 - Muhammen bedeli 3575 lira olup muvakkat teminatı 208 lira 18 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
•1 — Eksiltme 15 Temmuz 1948 perşembe günü saat 15,30 da Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa satmalına komisyonunda yanılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları.
(8993)
îaianhul Teknik üniversitesi Makine Fakültesi Dekanlığından:
Fakültemiz teknoloji kürsüsüne bir asistan alınacaktır. Taliplerin 18 Temmuz 194« tarihinden evvel Dekanlığımıza müracaat etmesi lâzımdır. (8988)

Comments (0)