AKŞAM spor
Sene 32 — No. 11241 — Flati: her verde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 28 Ocak 1950
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı islerini fiilen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
C. H.P. Manisa ve D. P. İzmir kongreleri li|h toplanıyor Kilmi Uran halka hitabesinde karşılıklı sevgi lüzumundan bahsetti, Bayar nutkunda hükümetin İktisadî siyasetini tenkid edecek
Hür Keşmir Başkanı
Serdar İbrahim, bu gece uçakla geliyor
İzmir 28 (Akşam) — Cumhuriyet Halk Partisi Manisa 11 kongresi bugün saat 10 da Manisa Halkevi salonunda toplanacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi genel başkan vekili Hilmi Uran, Tekel Bakam Şeralcddin Bürge ve Manisa Milletvekillerinin .kongre İçin Manisaya gelmeleri, diğer taraftan da gene bugün flaat 10 da Demokrat Partinin İzmir 11 kongresinin Ankara Palas salonlarında toplanması münasebetiyle Celâl Boyarın ve D. P. üyelerinin Jrmire gelmeleri. Eğede slyarl partilerin duruma ne derece ehemmiyet ▼erdiklerini göstermektedir.
Kongreler münasebetiyle Hilmi Uran’ın ve Celâl Bayar'ın «jyliyecekleri nutka büyük e-hemmiyet verilmektedir.
Hilmi Uran Manîsa-da bir hitabede bulundu
Manisa 28 (Akşam) — Cumhuriyet Haik Partiyi genel başkan vekili Hilmi Uran, dün sabah yananda Manisa Mille t-vekillerl bulunduğu halde Muradiye C. H. P. bucağına gitmiş. parti binasında toplanan halkla konuşmuştur.
Hilmi Uran halkı selâmladıktan sonra şu hitabede bulunmuştur:
«— Sizin ufak bir üzüntünüze çare bulmak imkânını elde edersem hem şahsan, hem de partim adına büyük bahyitar-lık duyacağım,
Sevgili vatandaşlarım!.
Şunu hattrlatayım kİ bayatta muvaffak olmağı, şunun ve bunun vesayetinden, şunun ve bunun desteklemesinden ziyade kedinizde görmelisiniz. Bu da birbirinizin hukukuna hürmetle, blribiriniri yakından tanıyıp sevmekle gerçekleşen ve daima elinizde bulunan bir keyfiyettir.
İçinde bulunduğunuz rejim, bütün vatandaşların iktidarı kendi arzularile ellerinde tutmaları rejimidir. Fakat bu da en büyük kuvvetini karşılıklı muhabbete dayamıştır. Bu sebepledir kİ ben her gittiğim yerde hem-jerilerlmlc bugünkü rejim İçinde çıkar yol olarak başta sevginin gelmekte olduğu fikrini telkin ediyorum. Sizin de çok yüksek vadandaş-lar olarak vasfınız, biriblrinlzln. hakkma hürmet etmek ve bl-riblrLnlri sevmek olmalıdır.»
Hilmi Uran’ın bu kısa hitabesine Cumhuriyet Halk Partl-
Hllml Uran, halkın sevgi tezahüratı arasında bucaktan ayrılarak Manisanın Horosköy, Mimarslnan. Ulucaml, Kara-köy, İstiklâl Cumhuriyet Halk Partisi ocaklarını ziyaret ederek partililerin ve balkın alâka İle dinledikleri hasbıhallerde bulunmuştur.
Daha sonra Manisa Dokumacılar Kooperatifi binasını ve Boyahane kısmını gezen Hilmi Uran dokumacıların durumunu ve iplik flütlerini sorarak notlar almıştır.
Celâl Bayar’ın temasları
İzmir 28 (Akşam) — Demokrat Partlfıln İzmir il kongresi toplantifnnria bulunmak (iterâ
rl kabul ederek konuşmuştur.
Demokrat Parti İzmir 11 başkanlığı tarafından Celâl Baya; şerefine dün akşam Deniz Gazinosunda bir ziyafet verilmiştir.
Bugün öğrendiğime göre Celâl Bayar kongrede kral e-deceğl nutkunda iktisadi mevzua geniş yer verecek ve iktisadi politikamızı tenkid edecektir. İzmir ticari bakımdan mühim bir merkez olduğundan Boyarın tenkidi tüccarlar taraf ından merakla beklenmektedir.
Celâl Bayar yarın nutuk «öyliyecek
Vali ve Belediye Relşİ, Bey kov Ortaokulu öğrencileri anamda
VALİ BEYKOZLULflRIN DİLEKLERİMİ DİNLEDİ
Tarihî Hünkâr çeşmesini açtı, emektar işçilere nakdî mükâfat tevziinde bulundu
İzmir 28 (Akşam) — Son dakikada öğrendiğime güre Oe-şehrimlze gelen Celâl Bayar, lâl Bayar, beklenen nutkunu dün partililerle temaslar yap- yarınki pazar günü aöyllyecek-mıg, İlçelerden gelen heyetle- Ur,
Koalisyon kabinesi için Erim ne diyor?
Seçim devresine münhasır bir Koalisyon Kabinesi partimin bileceği bir iştir, Ben Şahsan böyle bir Koalisyona mahzur görmem
İzmir 27 — Başbakan Yardımcısı Nihat Erim, burada çıkan Yeni Asır gazetesi başmuharriri Şevket Bilgine şu beyanatta bulunmuştur:
«— Hukukçular mlill husumet kararnamesinde üç suç unsuru bulunduğunu tesblt ettikleri halde durumu sükûnetle takip ettik. Memleket nizamına dikkatli ve müsamahakâr olmaktan vaz geçmedik- Btz kendilerinden attıkları hatalı adımlan geri almalarını uzun zaman bekledik, durduk. D. P. mensuplan kanuna saygıdan bahsederken Anayasaya uygun olmak şartını İleri sürmeği unutmuyorlar. Kanunlar tatbik mevkiinde oldukça hürmet görmelidir»
D. P. seçimlere girmez de C. tt p, millet huzuruna ya i başına çıkmak zorunda kalırsa, bu netice memleket İçin büyük bir talihsizlik olmayacak mı? sualine Nihat Erim şu cevabı vermiştir:
(— Elbette öyle olur. Ben şahsan D. P. erkânl yle bir Fuat
noktalar da bulunur. Bütün memlekette teşkilâtını yapmış bir parti seçimlere girmesin de küfürden başka bir şey bilmeyenlerle başbaşa mı kalalım. Bunu temenni edemem. Şu halde kötü bir İhtimali önlemek için İktidar partisince yapılması gereken şey yok mu diye soruyorsunuz?
Seçim kanunu ile İstenen emniyeti sağlıyoruz. Daha ne yapalım? ÖeçLm devresine münhasır olmak üzere bir koalisyon kabinesi düşünülüp düşünüle-mlyecegi daha ziyade partimizin bileceği bir İştir.
Ben şahsan böyle bir koalisyonda mahzur görmem. Şunu da söyleyeyim kİ, muhalefetin en seri mücadelesini dahi tabii gören bir insanım. Demokratik bir seçim mücadelesinin sertliğini göz önünde tutmaktayım.
Diğer taraftan milli husumet kararnamesine rağmen, ben memleketimizde seçimlerin hâ-diseaiz geçeceğine inanmaktayım.»
Serdar İbrahim
Hür Keşmir hükümeti Başkanı Serdar İbrahim, bu gece saat 20 de uçakla Londra'dan şehrimize gelecektir. Serdar İbrahim, şehrimizde bir kaç gün kaldıktan sonra An karaya da uğrayacaktır. Serdar, Birleş • mlş Milletlerde Pakistan ile Hindistan arasında münazii flh olan memleketin mukadderatı hakkında yaptığı görüşmelerden avdet etmekledir.
Amerikan deniz manevraları
Amerikan deniz piyadeleri Malta’ya çıkarılacak
La Valetta 27 (AA) — Reu-ter): Amerikan bahriyeri genel karargâhı bugün pazartesi gecesi yapılacak tatbikat esnasında bahriye piyadesinin Malta'nın kuzeyinde karaya çıkarılacağını bildirmiştir.
Bahriye piyadesi gruplar halinde Spinas adlı dcnlzaltıdan çıkacak ve ertesi gün 6 ncı A-merlkan filosu gemileriyle getirilecek çok sayıda diğer bahriye piyadesi ile takviye olu-
Vall ve belediye başkent Dr. ı F. K Gökay beraberinde şehir , meclisi üyelerinden bazdan olduğu halde dûn Beykoz ilçe- I anide halkın dileklerini dinlemiş ve bu arada yeniden onarılan tarihi Hünkâr çeşmesinin açılış töreninde hazır bulunmuştur.
Vali ve belediye başkanı müteakiben orta okulu ziyaret etmiş ve Halkevinde Beykoz-lulırla hasbıhalde bulunmuş. Sıimerbank Beykrr Deri ve Kundura fabrikasında hizmet müddetleri 15 ilâ 4U seneyi dolmuş 47 İşçiye nakdî ikramiyelerin dağıtılması törenine iştirak etmiş, ve İşçilere ikramiyeleri tevzi ettlkter sonra şu hitabede bulunmuş»ur:
«i-şçl arkadaşlar.
Sîzlerin bu mutlu gününüzde aranızda bulunmakla bahtiyarım. İçinizde bu fabrikada soyca çalışanlar vardır, Bir çoklarınızın büyük babası, babası, bu müessesede çalışmışlardır. Buraya yuvanıza bağlı olduğunuz kadar bağlanın, çünkü Türk işçisinin karakteri yurduna, milletine, ailesine ve ekmeğine bağlılık vasıflandırılır.
Son zamanlarda bazı soysuz fikirler çıktı. Bunların başında komünizmin kötü prensipleriyle aile ve yuvanın yıkıl-ması gelir.
Fakat Türk İşçisi Türk mil-
leti dalâlete bir dakika oUun düşmemiştir ve düsmlyecektlr. Hepinizi başanlanmzd&n dolayı tebrik ederim.»
Vali, Beykozdan Kadıkdyüne giderek pazar yerlerini ve esnafı kontrol etmiştir.
Hava yollan bütçesi
Ankara 28 (Akşam) — Devlet Havayolları Oenel müdürlüğü 1950 bütçe tasarısı son aklini almıştır. Gelir ve gider bütçesi 7 milyon 512 bin «73 liradır.
GREV HAKKI
Çalışma Bakaniyle muhalif milletvekilleri arasında sert tartışmalar
Ankara 27 — Meclîsin bugünkü toplantısında İşçiye grev hakkı tanınması meselesi tekrar tazelenmiş ve Demokrat Pırtı Milletvekilleri He Çalışma Bakam Reşad Şemseddln Birer arasında sert tartışmalara verile olmuştur.
Mesele Rize Milletvekili Fahri Kurtuluşun verdiği bir takrir üe ortaya çıktı
[Arkası sahife 2 sütun 1 do]

nacaktır.
i Yeni tefrikamız öbürgün başlıyor SFENKS UYKUDA!
Aşk ve Macera romani
Macera eserleri yazmakta belki de dünyanın en zekî nıuharirlerinden biri olan J. D. Carr’ın bu romanını (Vâ-Nû) tercüme etmiştir.
Altın kaçakçılığı suçundan dolayı şehrimizde tevkif edilip Ankara’ya scvktdilen eski Hâriciye kuriyelerlnden Şadl Kavur, jandarma muhafazasında adllyeye götürülüyor.
■■»■iiittıtuuııııııııtiiıtıiiUUıiıuıBuuuııuunıuMMna
Mîllî Jüsftlnyen I
Tarihteki meşhur Jüstin-l de. şöyle bir çekingen, kat-yen, kendi devrinden evvel, I iyetsiz ifade dikkate çarpı-biitün Roma İmparatorlu- yor:
ri Muradiye bucağı üyelerin- Köprülü, bir Adnan Menderes den Bilâl Dinç mukabele ede- ve daha bir çoklariyle başbaşa relt ihtiyaç ve halk dileklerini (vererek konuşabilirim. Fikirle • belirtmiştir. rimlz arasında yaklaşacağımız
Akşam ın büyük anketi j Son 50 sene içinde hayatımıza ; en çok tesir etmiş 20 Türk şahsiyeti kimlerdir?
İS’OÛ den 1.950 ye kadar olan zaman zarfında memleketimizde bir çok hâdiseler cereyan etmiş, bir çok İnkılâplar olmuştur. Bunların bir kısmı hayatımızı değiştirecek derecede ehemmiyetlidir. Siyasî, iktisadi, ilmi, edebî ve içtimai sahalardaki müspet hareketleriyle yaşayışımıza en çok tesir eden 20 şahsiyeti tes-bite karar verdik.
Arkadaşımız Sadeddin KÖKÇEPINAR’ın en tanınmış kimseler arasında yaptığı bu ankete verilen cevaplan neşretmeğe yakında başlıyoruz. Buna okuyucularımız da iştirak edebileceklerdir. Bize gönderilecek cevaplan imkân nispetinde neşredeceğiz. Okuyucularımız listelerini şimdiden gönderebilirler.
Den kil Milletvekili Reşad Aydınlı, Başbakanla yaptığı konuşmaya nJt plâkları Ankara JLadyoevinde yargıç ve bilirkişi huzuruna* çalınırken dikkatle dinliyor
ğunda, hâkimlerin verdiği kararlan toplatmış, eletmiş, tasnif ettirmiş; neticesinden üniversitelerde hâlâ okutulan Roma Hukuku doğmuş.
Allah bize de bir Jüstiycn ihsan etse!
Mütehassısların haber verdiklerine göre. Gelir vergisi kanunu ile alâkalı cıldler, şimdiden Konu» Hukuku klâsik âsanna yaklaştı. Bir yandan esas kanun beş tane; sonra efendim, Maliye Vekâletinin neşrettiği on altı cild ki, yalnız birinde 640 sahife var. Bunlar, elenecek, araştırılacak: müesseseler, şahıslar ne cins mükellef olduklarını tâyin edecekler.
Daha fenası, bir katiyet yoktur. Kimbilir ileride ne tefsirler, ne tâdiller, ne zeyi-ler olacak da tahakkukçular ve mükellefler rotayı ona .göre çizecekler.
Müphemliğin derecesine bakın! Malı ve Bakanlığının neşrettiği kitaplardan birin-
«İncelemelerden anlaşılacağı üzere bu kitap ne bir yönetmelik, ne de bir tüzük mahiyetini haizdir. Uygulamalarda asıl olan kanun metnidir. Ancak kanunda ele alınan her konuda, İÇtî-hadlar kuruluncaya «kadar bilim kurullarına ve tariflerine Maliye Bakanlığınc.ı ötedenberi yayınlanan çeşitli dergi ve kitaplardaki bilgilere dayanarak hazırlanan bu kitaptan faydalanılacaktır. Bu kitaptan ayrı olarak, gelir, kurumlar ve esnaf vergileri kanunlarının açıklamalarını kavrayan kitaplar ve meslek çeşitleri itibariyle mükellefin ve usul hükümlerini toplayan büraşürler hazırlanmıştır. Bu kitap ve büroşürlerde Maliye Bakanlığının yeni esas ve kaideler hakkında İri anlayışlarını toplayacak uygulamalarda birlik sağlayacaktır. İlh »
Neredesin millî Jüstia-yeu?... Zuhur et’
Sabife 2
A K s A n
2u Cvâjc İSj O
Hafta Sonu Notlan
,WMMKa» M * 8
Idil’i olsun dedikodu mevzuu yapmıyalım!
Sah ah Eazeteleri Ne Diyor?
Basımı serbes lise
ir dostum, adını da söy-liyeylm, Vedat Nedim Tör. Geçen akşam büyük sanatkâr Wilhelm Rempff ile bizim hârika çocuğumuz idil BLret hakkında, bir konuşma yapmış. Küçük İrdi bir seneden beri Parlste. hârika çocukları yetiştirmekteki kudreti dünyaca kabıı’. edilen Nadla Boulonger’in nezareti altındadır. Üstat Kempfl de Pariste bulunduğu sarada İdll'l dinlemiş, Paris gazetelerine ve şehrimize geldiği gün Akşam gazetesine verdiği beyanatta bu çocuğun fevkalâde kabiliyetine hayran olduğunu söylemiştir.
A Kempff’in söyledikleri
stat, Vedat Nedim Töre de şöyle deuıiş:
— Hemen her EtıLlğim şehirde bana bir iki hârika çocuk gösterdikleri ve bunlardan çoğunun denildiği gibi olmadığım bildiğim için ilk defa «Idil» âdını duyduğum zammı da şüphe ile karşılamıştım. Fakat kendisini Parlste görüp oklukça sıkı bir İmtihana tabi tuttuktan sonra fikrimi tamamen değiştirdim. Idil hakikaten büyük bir Allah vergisine sahiptir Bugün Patiste çok iyi elieroe yetişmektedir.
— Idil'in şimdiden konserler vermesine taraftar mısınız?
— Katiyen tat allar değilim. Bu cins çocuk’arm ebeveynine daima cazip teklifler yapılır. Idil için de Patiste yapılan böyle cazip teklifleri hocasının ve babasının büyük bir dirayetle reddetemekte olduklarını öğrendiğim zaman çok sevindim. çünkü küçük yaşta sahneye çıkan, al taşlara ve paraya boğulan genç İstidatların kısa bir mıiddet sonra sönmeye mahkûm oi-duhlatı malûmdur İdilin on sene sonra bir dünya şöh-reli olacağı muhakkaktır. Fakat onun öğretmesi lâzım gelen bir takım teknik bilgiler vardır ki sahne ile şimdiden temas eder, alkışlanırsa çocuk her şeyi bildiğini zanneder ve teknik bilgileri öğrenmeye karşı kendisinde bir istiğna hasıl olur. Bu, çok tehlikeli bir iştir. Ebeveyni kendisini bu tehlikeden koruduğu İçin İdil cidden bahtiyardır.»
*
Rebia Tevfik hanımın söyledikleri
ukarıdaki sözleri dinlediğimin ertesi günü Vatan gazetesinde Patisten Rebia Tevlik Başokçu im-zaslyle gönderilmiş bir mektup okudum. Hususi bir kanunla devlet rafından Pa-
Grev hakkı
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Bakan, işçilerin grev istemediklerini belirttikten ezcümle dedi ta:
«— Vakıa ve hakikatlerin Kamutayın dışında kalan milletin ve memleketin bütün zümreleri tarafından öğrenilmesinde fayda mülâhaza ederim. Memleketimizin talihinin İyi taraflarıdır kİ dünyadaki başka mejnleketlerde elim hareketler neticesinde alınan haklar ve meydana gelen inkılâplar bizde sükûn ile tahakkuk etmektedir.
Muhaliflere hitap ederek sözlerini şu cümle Ue bitirdi:
— Heyecanlarının önünü almazlarsa çok yanlış yola gittikleri için Türk milleti kendilerini asla tasvip etmiyecektlr »
Demokrat Partililer bunu şiddetle protesto ettik-» Kemal öz-çoban yerinden fırladı, başkana hitaben:
(—Kürsüden bize taarruz ediyor» diye bağırdı, söz istedi fakat kendisine söz verilmedi.
Kemal Özçoban yerine otururken arkadaşlarına dönerek;
(— Bizi komünist ettiler yahu.»
Diye bağırdı ve bu hararetli tartışma da sona erdi.
sonra
rise gönderilerek en liyakatli ellere teslim edilen Idil'in talim ve terbiyesiyle pek ziyade alâkadar götünen bu hanım Idil’e konser verdir-miyenlere şiddetle çatmakta ve hocası Nadla Boulanger'yi de bir takun kötü ithamlar altında bırakmaktadır. Na-dia Boulanger küçük İdile konser verdlrmiyormuş. Çünkü bu kadının anası Rus imiş!! İdil şimdiden şöhret kazanırsa şerefi kendisine ait olurmuş. Ona yirmi yaşına gelince konser verdirecekmiş ki bu şerefi kendisi alsın ve Parlste şimdiden sönmüş olan şöhretini böylelikle yeniden parlatsın!...
*
Nadıa Boulanger’in söyledikleri u cümleler bize çok garip geldi Nadla Bou-
langer altmış beş yaşını geçmiş bir kadındır. Yıldızını parlatmak içir, on beş sene vadeli bir teşebbüse girişeceğini akıl almaz. Halbuki İd irin babasından buradaki dostlarına gelen bir mektupta şu satırlar vardır: «Nadla Boulanger kritiklerinde objektif bir İnsan tdil't ilk günden beri bağıma oasti. Onu zekânın, müzikal duygu ve seşizln en ahenkli şekilde arılaştıkları bir dâhi yaradılış telâkki ediyor ve «Bu müstesna varlığın inkişafını adım adım teki bel mek, başarılarını görmek benim için hayatımın en temiz ve en güzel mükâfatı olacaktır. Allahtan bana bunun için daha bir kaç yıl ömür ihsan etmesini dilerim...»

Bize kalırsa
İdi’le konser verdirmekte acele eden bayan Rebia Tevfik bir takım tanınmış musiki üstatlarının isini Ierini sayarak bunların da Idil'in konser vermesini muvafık bulduklarını yazıyor. O isimler arasında Wil-helm Kcmpff de vardır. Üs -taşlın konser bahsinde yukarıda söylediklerini dinledikten sonra Rebia Tevfik hanımın öteki şahitlerine de pek itimat edemiyoruz.
Şunu belirtmek lâzımdır kİ İdil gibi olr hârika çocuğun burada yetiştirilemJyeceği anlaşıldığı İçin devlet tarafından Fransaya gönderilerek mütehassıslara teslim edildi. Artık bu çocuğun gidişine dışarıdan karışılmaması şarttır. Hele Rebia Tevfik hanım gibi musiki pedagojisi sahasında şöhret yapmamış kimseler ona İstikbal çizmeye asla salâh i -yetli değildirler Dünyada dedikodu mevzuu mu yok? Küçük îdll‘1 olsun bunların dışında bırakalım.
Şevket RA DO
Belediye vilâyetten ayrılırken
CUMHURİYET baş makalesinde Vilâyette Belediyenin ayrılmalından bahisle diyor ki:
«şimdiki hükümet İse İstanbul Belediyesini Vilâyetten a-yıracağını vâdetmlştlr. O halde yapılacak iş, Belediyeyi işler bir hale koyarak ayırmaktır.
Bunun İçin düşünülen ilk nokta her şeyden önce şelırin. kendi bütçesini kendisinin yapmasıdır, bugüne kadar bu bütçeleri İçişleri Bakanlığı tasdik ederdi. (Veya etmezdi). Belediye, Vilâyetten bugünkü halile aynhrsa bu bütçe, ancak Valinin tasdikmdan sonra tekemmül edecektir. Şehrin seçilmiş mümessillerinden mürekkep bir meclisin yaptığı bütçeyi bir hükümet memuru olan Vali tasdik etmezse muteber olmayacaktır. Bu doğru mudur? İşte yeni kanuna derci İstenecek şeylerin başında bu gelmektedir. Bundan başka Belediye, çalıştıracağı memurları kendisi tâyin etmelidir. Üçüncüsû Belediye Reislerinin seçilme ve düşürülme şeklidir. Belediye Reislerini bir çok memleketlerde halk doğrudan doğruya seçer. Bizde Şehir Meclisinin seçmesi sistemi kabul “ * "
edilmiştir. Böyle olunca
Şehir Meclisi âzalarının bu reisi aralarından seçmeleri en mantıkî yoldur.»

Ankarada yüksek tahsil gençlerde bir dertleşme
Ahmet Emin Yalman VATAN-da yazdığı başmakalede diyor İti:
«Üniversitelere kıymet veriyoruz, güzel binalar, konferans salonlun yapıyoruz. Yüksek İlim müesseselerine istiklâl verildi, tedris heyetinin istikbalini bir dereceye kadar emniyete bağladık, fakat görülüyor ki kurulan mekanizma verimli surette İşlemekten hâlâ uzaktır. Hoca ve talebe âdetleri a-rasındaki nlsbe(sizlik o şekildedir ta en büyük bir lyl niyet bile; eski ve yeni nesil arasında yüksek tahsil ruhunun Icabettirdlği devamlı temasları ve ahenkli işbirliğini temin etmeğe kifayet edemez.
Tek parti devrinde âdet ve gösteriş üzerine kurulu bulunan gidişini tasfiye etaıek. artık kalite üzerine yürümek umumi hayatta kıymet ölçülerimizi ona göre ayarlamak ve yüksek tahsilin yalnız zahiri şekillerini değil, bütün lcapla-larını yerine getirmek zamanı çoktan gelmiş, çatmıştır.»
Barometre fırtınaya doğru mu?
YENİ SABAH başmakalesinde Anlsaradan gelen haberlerin siyasi havanın gene sertleşmeğe başladığım yarıyor ve seçim emniyetine temas ederek diyor ki:
«Halk Partisi de böylece seçimler uzak İken her türlü teminatı vermeğe taraftardır. Ama seçim gelip çattı mı bir türlü sözünü tutmağa yanaşa-maz. Artık blnbir vesile İcat eder. Eski vâitleri hatırlatınca kızar, teessür İzhar eder. Muhalefet bu kadar İleri gitmeli ml idi dfer. Hufumet andı ve havası hiç yakışır söylenir.
C. H. P. ye göre ne Bütün dilekler lâfta seçimlerde çoğunluğu
jgibl sağlamalı, ondan aonra, dört yıl en ileri demokrasi yaptık yapıyoruz nakaratı tekrarlanmalı, muhalefet 11e sarmaş dolaş kardeş olmalı...
Artık bu oyunlara sonu gelmek lâzımdır. Daha dün Cumhuriyetini ilân eden Hindistan bile seçim emniyetini anayasasına koymuş ve bunu kontrol İçin hükümetten müstakil bir teşkil kurarak işi sağlama bağlamış...»
mı diye
olmalı? kalmalı, dilediği
gibi tecrübeli, çok temkinli,
Maaş kanununa ek maddeler kabul edildi
Ankara 27 — Maaş kanunu-Ina ek 4379 sayılı kanunun birinci ve İkinci maddelerini değiştiren ve bu kanuna bazı geçici maddeler eklenen tasan bugün Mecliste görüşülerek, ban ufak tadillerden sonra kabul edildi.
Ulaştırma Bakanı Adana’da
Adana 27 (AA.) — Ulaştırma Bakanı Dr. Kemal Satır, bugünkü Toros ekspreslle şehrimize gelmiş, garda Vali. Belediye Başkanı tarafından, karşılanmıştır.
Yarın sabah 350 Amerikalı seyyah geliyor
350 kadar Amerikan seyyahını hâmil. bir vapur, yarın sabah 8,5 ta Umanımıza gelecektir. Bn İkinci dünya harbinden sonra İstanbul'a gelen ilk seyyah vapurudur. Vali turistlerin tstanbuldan İyi İntibalarla ayrılmaları İçin kendilerine âzami kolaylıklar gösterilmesini emretmiş, emniyet müdürlüğü de lâzım gelen tertibat) almıştır.
edebiyat kitapları
Millî Eğitim bakanlığı kitaplarda bulunması gereken vasıfları okullara bildirdi
Ankora 27 (A.A.ı — Milli E-ğitim Bakanlığı, serbes basına bırakılmış olan, İlse edebiyat kitaplarında bulunması gereken vasıflar hakkında okullara bir genelge göndermiştir. Bu genelgede bildirilen hususlar esas itibariyle şunlardır:
Edebiyat kitaplarına seçilecek parçaların öğrencileri kötümserliğe sürüklemiyecek, kendilerinin inançlarını sarsmayacak, onları İyiye güzele ve hayata doğru şevkle ve cesaretle yürütecek örnekler ol-majîinn. ehemmiyet verilmelidir. Divan şiiri bahislerinde de mücerret aşk yazılarından ziyade, millî mefahiri ifade eden parçalar yer almalıdır.
Şiir örnekleri, bir şiirin her hangi bir mısraı, bir beyti veya latası halinde değil, bir bütün şiir halinde seçilmelidir. Ancak vezinler, kafiyeler, edebi sanatlar gibi bazı bahisleri
tanıtıcı örnekler v(- kaside gibi uzun, şiirler bu kayıttan istisna edilebilir, ve divan şiirlerinin mektebi mahiyette gö-rülmlyçn bir İki beyti de esas metinden çıkarılabilir.
Roman ve tiyatro parçalarının başına veya sonuna hulâsalar koyarak, d d eserlerin bütünü hakkında bir fikir verilmelidir.
Divan, Tanzimat, Serveti Fû-nun edebiyatı örneklerinden yalnız kelime bilgisi İle anlaşılması zor olan parçaların bugünkü dille İfadeleri de yanlarına konulmalıdır. Açıklanması zarurî deyim ve İfadelerin mânası sahile altına not halinde yazılmalı, parçadaki lügatler için de kitap sonuna bir sözlük ilâve edilmelidir.
Lise edebiyat kltaplannda e-debi devir ve ekoller hakkın-da öğrencilere en lüzumlu bilgiler kısa çizgiler halinde, fakat sistemli olarak verilecektir.
Kömiir havzası için imzalanan anlaşma
Etibank umum müdürü, anlaşmanın esasları hakkında izahat veriyor
Ankara 27 (A A ) _ Evvelki gün Amerikadan gelen bir telgrafta kömür havzası İşleri İçin bir Amerikan şirketiyle elli milyon dolar tutan bir anlaşma imza edildiğini bildirmiştik. Dün kendisine müracaat ettiğimiz. Etibank şenel müdürü Ferit Nazmi Gürraen bize bu hususta aşağıdaki izahatı vermiştir.
Bankamız, Zonguldak kömür havzasında başlanılan amennj-man tatbikatını kontrol ettirmek maksadiyle iKoppers com-pany ine-) ile bir mukavele imzalamış bulunmaktadır.
Zonguldak havzası amenai-manmın birinci kısmını teşkil eden ve Marshall yardımından faydalanmak suretiyle 4 sene zarfında tahakkuk ettirilecek olan işler:
1 — Kömür yükleme kapasitesi günde 10.900 ton olan Zonguldak Umanının inşa ve teçhizi,
2 — Kapasi t ek’ rl sıraslyle saatte 750 ve 500 ton olmak üzere, biri Zonguldak limanı sahasında, diğeri Çatalağzı sahasında iki lavvuar İnşası,
Cemil Sait Barlas Sinop’ta
Sinop 27 — Devlet Bakanı Cemil Sait Barlas yanında Sinop Milletvekili Cevdet Kerim İncedayı 7e Lûtfl Aksoy, Sinop bölgesi Ciîl’. müfettişi ve Bolu milletvekili Hıfzırrahman Raşlt Öymen, Giresun milletvekili Ahmet ülus bulunduğu halde bu gece saat 21.15 de İzmir va-, puru ile şehrimize gelmiş, iskelede kalabalık bir halk kütlesi tarafından karşılanmışlardır.
Devlet Bakanı Cemil Sal*. Barlas ve beraberindeki milletvekilleri, C. H. P. kongrelerine İştirak edecekerdlr.
Kıral Abdullah hasta
Amman 37 (AA.) — Halen şeker hastalığından rahatsız bulunan Kıral Abdullah, âdeti vechlyle cuma namazı İçin Kudüs'e gidememiştir.
Kiralın özel hekimi Şeria vadisindeki Sürmen taşlık sarayından. aynim amasını tavsiye etmiştir.
Dışişleri Bakanımız R o madan geçti Roma 27 (AJL) ve (P) — ı Türkiye Dışişleri Bakanı dün gece uçakla buraya gelmiştir. Türkiye Dsşlşleri Bakanı, Avrupa İktisadi İşbirliği teşkllâ-■ tının konsey toplantısına katılmak ûsere Paris’e gitmektedir. Kendisi yana Paris'e var-jmış olacaktır.
Seçim tasarısı
112 ncı madde muhalefeti mümkün mertebe tatmin edici şekle konulacak
3—1 re 2 numaralı TJzıın Mehmet kuyularının teçhizini güden Kozlu yer üstü tesislerinin kurulması,
4 — Ocak lavvuar ve liman arasında, takriben 8 kilometre tutan, normal demiryolunun tesisidir.
Kendisiyle mukavele akdetmiş olduğumuz Amerikalı müşavir mühendislik firması, bu inşaat ve tesisat işlerinin:
Hazırlanmış olan plân ve şart namelere uygun olarak yapılmasını, tâyin edilmiş olan iş programlarına göre en lyl ve en iktisadi bir şekilde tatbik mevkiine konulmasını ve bu projelerle ilgili olarak Amerika ve Avrupadan temin edilecek teçhizatın muayenesini sağlamak maksadlyle, gerekli nezaret ve kontrol vazifesini İfa edecektir. Firma halen havzada faaliyete geçmiş bulunmaktadır
Tahminen 50 milyon dolara mal olacak olan havza amenaj-manınn dahil tesislerle alâkalı teçhizatın, bir kısmının siparişleri yapılmış olup, geri kalanlarının da 1950 senesi İçerisinde siparişi tamamlanacaktır.
Ankara 27 — Seçim tasarısını Inceliyen komisyon bugün de toplanmıştır. Bu toplantıda 112 nel madde üzerinde hararetli görüşmeler ölmüş ve yüksek seçim kuruluna tahkik salâhiyeti verilmek istenmemesinden dolayı doğan ihtilâfa sebep olan 112 nci maddenin, muhalefeti mümkün mertebe tatmin edici bir şekle konulmakta olduğu neticesine varılmıştır.
Madde yüksek seçim kuruluna tahkik salâhiyeti verecek şekilde hazırlanmak tadır.
Bugünkü toplant-da seçmen kütükleri hakkında tali komisyonca yeniden hazırlanmış o-lan 19 maddenin metni üzerinde de konuşulmuştur. Neticede bu 19 madde hazırlandığı şekilde kabul edilmiştir. Tasarıya şöyle bir geçici hüküm de ilâve edilmiştir: »Seçmen kütüklerinin tanzimine bu kanun yürürlüğe girer girmez hemen başlanır. Nihayet 40 gün içinde listeler askıya çıkarılır.»
Merihte infilâk
16 ocakta seyyarede müthiş bir patlama oldu
Albuquerque (New Merlcol 27 t AT.) — 16 ocakta, Mars (Merih) seyyaresinde müthiş bir İnfilâk olduğu tahmin edilmesinden sonra bütün dünya rasathanelerinin bu seyyareyi müşahede etmeleri talep edilmiştir.
Gök yüzü müşahedesi birliğinin başkanı Walter Haas, bu müşahedenin Mars’ın en lyl görüldüğü batı Almanyada temerküz ettirildiğini bildirmiştir.
Gene, Haas tarafından bildirildiğine göre infilâk haberi bir Japon rasathanesi tarafından verilmiş ve o gün. Mars’dan 900 mil mesafeye kadar kurşuni bir duman bnlutunnn yükseldiği tesblt edildiği bildirilmiştir.
Yahya Kemal’in sıhhati düzeliyor
Cerrahpaşa hastanesinde tedavi edilmekte olan şair Yahya Kemal'in sıhhi durumu, günden güne düzelmektedir.
Tarım bütçesi
Ziraat bankası

sermayesinin arttırılması çareleri aranıyor
Tescil edilmemiş evlenmeler ve bunlardan doğan çocuklar
Tüccar derneği
Dün kongresini yaptı ve yeni idare kurulunu seçti
Ankara 27 — Bıığün Mecliste Cevdet Kerim tncedaymın tescil edilmeyen birleşmelerle bunlardan doğan çocuklann yıllık kongresi dün saat 16 da tesciline ve gizil kalmış nüfııs Galata liman gazinosunda ya-' vakalarının cezasız olarak kay-! pılm ıştır. Kongre başkanlığına dına dair kanun teklifinin mü- Saffet Baştım ar seçildikten zakeresinç devam ve teklif ka- sonra. 1949 senesi muamelât bul edilmiştir. ' I ve hesabat raporlun, 1950 büt-
çe tasarısı İle 1950 Türkiye lk-
Boy:w bu kanunun jayıau konBralnln toplanmış,
tarihinden itibaren 300 gun. ... .... i
içinde şimdiye kadar bütün' tescilsiz evlenmelerle, tescil edilmeyen çocuklar, nüfus kütüğüne cezasız kaydedileceklerdir.
As-tiınbul tüccar demeğinin
BORSA

Muallimler Birliği senelik çalışma programı
Dün toplanan Muallimler cemiyeti İdare heyeti bu senekl çalışmalarına alt plânı müzakere etmiştir. Henüz tamamlanmayan bu müzakerelerde ittifakla kabul edilen esas, önümüzdeki sene Öğretmenleri ilgilendiren tanımlardaki meslek ve meslektaşlar menfaatine aylan olan kanunların tâdili için projeler hamlamaktadır. Bunların nelerden ibaret olacağı bu hafta zarfında toplanacak idare heyetince karar altına alınacaktır.
| hakkında verilecek kararın1 yeni idare heyetine bırakılması teklifi ittifakla kabul edilmiştir.
Müteakiben yeni yönetim kurulu seçimine geçilmiş aşağıdaki üyeler yönetim kuruluna seçilmiştir:
Ahmt Hamdl Başar, taret Akasman, İsmet Akkoyunlu, Hilmi Nailî Baticı, Mehmet Sipahi oğlu, Muhlis Tetanalp, E-min Aktan, Saffet • Baştımar, Baiin Sıvacı, Bedri Göknil ve Hamdl Aziç.
Sivas tankeri akaryakıtla geldi
Denizyollarından bildirildiğine göre Sivas tankeri, Aba-dan'dan yüklediği akaryakıt hamulesi İle bu sabah İzmir'e varmıştır. Gemi yükünü boşalttıktan sonra tekrar Aba-jtkın'a gidecektir.

çekler
1 Sterlin
Ncw York 100 Dolar 280.51
Parts 100 Fransa r. OBO —
SlOkMlra 100 İsveç Kr. M dİ M
Cenevre 100 İsviçre F. m.»
Ame^icrdaın UM Florla 13 W 40
BrOknel 100 Belçika V. 5.SO
M» Eskudes #73.90
ESHAM VE TAHVUJlT
■* 1 FAİZLİ TAHVİLLE»
Sivas - Erzurum 1 30 JD
Sivas - ErruTum 1-î ao.4o
1841 Demiryolu 1 80.00
1IM1 Demiryolu 11 22.15
İLMİ Demiryolu IU 21.20
Milli MüöafaB 2030
MIUI MÜOafOD 11 21/.5
Milli Müdafaa □! 31.50
Milli MOdatan rv #0J5
•H t FAİZLİ rAhVİLLEH
Kalkınma 1 ra-
Kalkınma II M-
Kalkınma LD 87.-
018 istikran 1 #7.85
5M8 Uilkran H 9TA5
1941 Demiryolu 97.—
1945 istikrazı 1 93.-
% S FAİZLİ TAHVİLLER
1933 K.-ffam 23 2&
1938 ltaramb ctl 21 -
MfflJ 20.75
Demiryolu rv 10250
Demir?olu V I
% M FAİZLİ TAJTVÎLLEB
94» unviii 97 A5
ARADOLU DEMİBYOLU GHOPh
Tahviller l-J 107.—
Hm» senetleri1 % (n 58.-
MOmesşLl ıencl 68 —
ŞİH KET HİSSELERİ
Merkez Bankası 127.75
U Bankacı 35.10
T. Ticaret Bankan 5 —
Arsian çimento 1525
SARRAFLARDA ALTTI»
3ol>-4»r
Gulden 40,90
Türk liran 42,30
Sterlin 54.50
Külçe 0.15
Re$al «.75
Ankara 27 — Butge komisyonunun bugünkü toplantısında, Tarım Bakanlığı bütçesi üzerinde görüçneler oldu. Hatipler, Ziraat bankacının Tarım Bakanlığına bağlanmasını istediler.
Tarım Bakam Covit Ufal, hatiplerin mütalâalarına cevaben izahat vererek tenkidleri şu üç kısma ayırmıştır;
1 — 1949 yılı bütçesini alâkadar eden tasım. 2 — 25 senelik ziraat faaliyetinin bilançosunu teşkil eden kısım, 3 — Ziraatimiziû bugünkü, devlet otorite ve politikası içinde aldığı rol, mevta ve anlayışı ihtiva eden kısmı.
Bakan tenkldlere şu cevabı vermiştir:
«— Arkadaşların ileri sür-: dükleri fikirlere iştirak ediyorum. Memlekette iş hacmi, gün geçtikçe artmaktadır. Bu sene nereye gitti İsem, hangi vatandaşla. karşıluştıysam ilk talepler kendi kazalarının plânsın anlarının arttırılmasını İstemek olmuştur.
Ziraat bankası sermayesinin artmasına şiddette ihtiyaç olduğu kanııa.r,fniteyim. Müstahsil haklıdır, İş artmıştır. Biz bunu karşılayacak dununda değiliz. Her taraftan yapılan talepler vaktinde karşılanamamaktadır. Öyle zannederim ki, bu kredi meselesi önümüzdeki günlerde hükümette görüşülecektir. Ziraat bankasının sermayesinin arttırılması çareleri aranmaktadır, Ziraat ban kasnım Tarım Bakanlığına bağlanması dileğini ise, ben normal karşılarını. Çünkü böyle bir ziraat kredi müessesesbıta ziraat pelit ikamızla ahenkli ve düzenci çalışması kadar tabii bir şey tasavvur edemem.»
VEFAT
Eski Askeri Tıbbiye profesörlerinden merhum Dr. İbrahim Lûtfl paşanın damadı D. Denuryolİan Başmüfettişlerinden Safder Feran. kalem âmirlerinden Siyaml Feran İle Sv. Yzb. Lûtfl Feranın babası ve İstanbul Belediyesi Temizlik İşleri müdürü Tevfik. Hinıalâ-yâıun kalnpederi, İstanbul hükümet doktorluğundan emekli
Dr. F E Y Z İ F E R A N
Allahın rahmetine kavuşmuştur. Cenazesi 28/1/950 cumartesi günü Aksaray Valde camisinden ikindi namazını müteakip Merkez Efendide aile kabristanına defnedilecektir.
Merhum uzun seneler jjıem-lekete Mzmet etmiş halûk bir zat İdi. Mevlâ garita rahmet eyieye.
ı Çelenle gönderilmemesi rica olunur.

Veremle mücadele
İstanbul limanı

t
-

Tren beklcmiyecek olsanız İstasyon kahvesinde gönül üzüntüsüz, rahat rahat oturabilirsiniz. Belki de aradan saatler geçer, farketmezsi-nîz. Gelene gidene gözünüzü daldırır ve ovalanırsınız.
Fakat vaktaki, yolculuğunuza bir kaç dakika kalmış bulunur ve ekspres gecikir ha gecikir; işte o zaman bir işkencedir başlar. Arabul dediği gibi, intizar ateşten daha yakıcı olur.
Cumhuriyetin yirmi beşinci yıldönümü arifesinden-beri, binlerce ailenin hep birlikte bayramını matem ettik.
İnanmıştık, ummuştuk, tahminlerimiz takviye edilmişti; kulağımıza bazı telkinler fısıldandı ve yazdık: Umumî af olacak, kısmi af olacak, siyasî af olacak, ilh...
Derken ansızın, mâ küs bir nazariye, tersine bir esinti ile bütün ümit şatolarını lâhzada yerle bir etti:
Toparlak rakamlarda u-unıunu atlar çıkarılması, cinayetleri teşvik edermiş; nazariye buydu. Eh, cinayetlerin teşvik edilmesini kim ister? Bu mesuliyeti üzerine alamıyacağı için matbuat sustu.
Fakat, şimdi bir seçim dev resi bitiyor öbürü başlıyor. Yenler sıvanmış, yumruklar sıkılmış, partiler köşe başlarını siper almış; arbedeler kopacak. Nereye varacağımız malûm değil. İnşallah hayırlı olur. Bir devre değişecek, diğer bir devre yahut da bir devir ıbazıların um duğuna göre ise bir devrilti olacaktır.
En nikbinanesini tasavvur etsek dahi, Türkiye şartlan içinde zaten uzun sürmüş olan bir afsız devin çıkmaz ayın son çarşambasına kadar namütenahi uzaması, her bakımdan zararlıdır: Milli iş kuvvetinin yüzde şu kadarının kilid altında olması bakımından... Ruhların kapalı yerde ekşimesi bakımından... Memleketimizde cürümleri, ekseriya «tesadüfi mücrim» lerin işlemesi bakımından... Araya, ikinci umumî harb gibi; tek partiden buyana rejim değişiklikleri gib mühim hâdiselerin girmiş bulunması ve telâkkilerin ister istemez alt üst olması bakımından... Afsız gecen bunca zamandır, çoğu ümmî zavallı kaza kader kurbanlarının bambaşka bir insan haline gelmiş olmaları bakımından.
Ve bir çok diğer bakımlardan ki, her biri üzerinde gazetelerimiz. hele son günlerde buyuna ısrar ediyor.
Kısacası, aydınlanmamış bir nokta kalmadı. Keza, biliyoruz ki, geniş bir af olup da şu cezaevlerinin yükü eni konu hafiflemzese, ce»d-evlerindeki feyizli ıslahatı da yapmak mümkün değildir .
Bu haftanın başmakaleleri, fıkraları, Ankara telgrafları hep; umumi af, hususi af... Kısacası, istasyon odalarında katar bekler gibi ü-züntü çekenlere dayanılmaz işkence kaynağı...
Umumî efkâr, ve şayet umumi efkârı ............
temsil ediyorsa bunlara ilâveten
Kurma! orijinallikten ârî içtimai, vasati mantık ve Türk milletinin ( adlü ihsan» ı bitişik kardeşler tarzında gören çok müşfik mantığı af istiyor. Affa mâni olan kimdir? Aranırsa, hiç kimse değil. Biraz çekingenlik, bir az «adam sende» cilik, biraz «şimdi seçim aralığı karıştırın ı yal un» cıhk, böylece tavsamış, gevşemiş duruyor.
Kimseye işkencecilik atfetmiyoruz ama, bu yapılan cidden işkence halini almıştır. Çünkü, nikbin haberler, bedbin habcrleı, yiir. binlerce alâkadan, her sabah, her akşam soğuk duş, sıcak duş tesirine maıuz bırakıyor.
Aklıma geldi:
Tethiş mahkemelerinden biri, karşısına her çıkana «dam!» karan verirmiş. Sanıklardan ümmî birinin haline acıvıp:
— Beraet! — demiş.
Prof. Tevfîk Sağlam Ankaraya davet edildi
hakikaten matbuat, anane ve
nerede kurulmalıdır?
Haydarpaşa neden müsait değildir? — Yedikule civarı hakkında düşünceler
Yazan: Dr. Cemil TOPUZLU
Z -

İâtanbula gelen. Birleşmiş Milletler Sağlık Teşkilâtına mensup doktorlar, şehrimizdeki kadroları dar fakat mıınta-Kam ve verimli çalışan hemşire ve laborant okullarlle verem dispanserlerini ve diğer verem mücsseselerini gezip görmüşler ve pek beğenmişlerdi.
Birleşmiş. Milletler Sağlık Teşkilâtı, dünyayı ve bu arada Yakın şarkı tehdit eden verem âfetine karşı tedbirler alınmasını kararlaştırdığın-
dan bu maksatla yetiştirilecek mütehassıs doktorlarla yardımcı elemanların Türklyede yetiştirilmesini uygun görmüştü. Bu hususta hükümetimizle yapılan görüşmelerde mutabık kalınmıştır.
Verem mücadele cemiyeti başkanı Profesör Tcvfik Sağlam bu maksattı Ankaraya davet edilmiştir. Profesör, Yakın Şark memleketlerinden gönderilecek verem mütehassıs ve hemşirelerinin şehrimizde yetiştirilmesi için kurulması kararlaştırılan yent müesseseler etrafında An tara da alâkalılarla temas edecektir.
Tarsus
vapuru
Tüccar Derneğinin İskenderiye tenez-züh seferine gidecek
Ame-
sonra
Denizyolları İdaresinin rlkadan. satm aldıktan motoru bozulan «Tarsus» vapuru tstinye havuzunda tâmlr edilmektedir.
Diğer taraftan İstanbul Tüccar Demeği, İstanbul - İzmir -Pire - İskenderiye İskelelerine uğramak üzere bir vapur gezintisi tertiplemek niyetinde olduğu için Denizyolları İdaresine müracaat ederek «Tarsus» vapurunun havuzdan çıkar çıkmaz İlk sefer için kendisine kiralanmasını İstemiş ve İstek prensip itibariyle kabul edilmiştir.
Şan ve piyano resitali
Kadıköy halkevinde 29 Ocak. Pazar günü saat 21 de Güften Tunçell ve ( Sadak tarafından bit şan yano resitali verilecektir.
Haydarpaşa semti büyük bir ması ancak yeni limanın lnşa-llman lnşaasına katiyen elve- asma bağlı bulunan büyük kö-rlşll değildir. Şöyle ki:
A — Haydarpaşa - Selimiye
deniz kenarlan pek dar ve düz değildir. Arkaları da çok yüksektedir. Bu sahilde bütün depo antrepoları sıkıştırmağa, icabında 20, 30 vapurun kolayca yanaşabilip vakit geçirmeksizin hareketlerine elverişli bölmeli rıhtımlar, yollar ve yanına sokulması zaruri olan transit limanı ’ . _
verişil arazi elde etmek, hattâ ileride limanı biraz daha büyütmek imkânı yoktur.
B — Liman Haydarpaşa semtinde yapılırsa şehrimizin en güzel, en göze çarpan Moda. Mühürdar, Selimiye gibi deniz kenarları ve bahusus Bnğnzlçlnin en muhteşem antresinin başlangıç noktasını çLr-ldnleştirecektir.
C — Beşiktaş, Ortaköy, Kuruçeşme deniz kenarlarının manzaralarını bozan odun, maden kömürü, benzin, inşaat levazımı, depo ve antrepoları Haydarpaşada Lnşaası düşünülen limana taşımak imkânsızdır. Bu gibi müessesat eskisi gibi hattâ senelerce bulundukları yerlerde kalacak ve Bo-ğazlçlnln en güzel semtleri bugünkü çirkinliklerden kurtula-mıyacak.
D — Haydarpaşada liman kurulunca yanıbaşında bulunması zaruri olan büyük kömür depoları gibi yukarıda İşaret edilenler o taraflarda oturan halkın sağlığını bozacak.
E — Bugünkü nüfus kesafeti bilhassa İstanbul cihetinde bulunduğundan ve şehrimizdeki bütün ticari, İktisadi sınaî kurumlar hep bu limanla alâkalı olduklarından limanın Haydar! paşada yapılmaslle iktisadi ve ticari büyük zararlar vukua gelecektir. Haydarpaşa limanına gelecek bütün ticari eşyayı yeniden İstanbul tarafına taşımak mecburiyeti hasıl olacak ve bu yüzden eşyanın maliyet flatı artacak ve eşya fi-atl de fırlıyacaktır.
F — Haydarpaşa taraflarında düz, hali, geniş arazi
miir depolarının, etrafa saçacağı, sağlık ve temizlik düşmanı olan, kömür tozlar ile Ortaköy ve Kuruçeşmede oturan biçare yurttaşlarım izin bundan böyle senelerce sağlıklarının bozulacağını ve eşyalarının mütemadiyen kirleneceğini düşünüyorum, pek çok acıyorum.
ısl iarun oıan Malûm oWugu seledl-
yaptırmağa el-1 , Kanunununda depo, ar-
diyeler yapıp işletmek hakkı tama nüyle belediyelere verilmiş olduğundan şayet Cumhuriyet Hükümetimiz buradaki limanın içine bütün depo, ardiyeleri yaptırmak ve işletmek hakkını belediyemize bırakırsa bugünkü malî müzayl-kadan tamam İle kurtulacağımıza ve çok acınacak, çok perişan, bakımsa şehrimizi İmâr ve tanzime de muvaffak olacağımıza eminim. En doğrusu Cumhuriyet Hükümetimizin İstanbul limanının inşasını belediyemize bırakmalı, *— yemiz de Marşol plânından veya İmâr Kalkınma Bankasından kredi almak suretiyle İstanbul büyüle limanını bizzat kendisi yaptırmalı ve işletmendir. Bu suretle İstanbul belediyesi de sarih hakkına kavuşmuş olacaktır.
Koruyucu doktorluk
Okullarda bu içe bilhassa ehemmiyet verilecek
Memleketimizde koruyucu tababete ehemmiyet verilmeğe başlanmıştır. Bağlık Bakanlığı, başka memleketlerdeki koruyucu tababeti tetkik ettirmiş ve bizde tatbiki mümkün ve nisbeten kolay olan hususlara ehemmiyet verilmesini kararlaştırmıştır. Kısmen açılan sağlık merkezleri bilhassa bu İşle meşgul olacaklardır.
Diğer taraftan otsullarda, okul doktorlarının koruyucu hekimliğe ehemmiyet vermeleri de uygun görülmüştür. Bilhassa bu aylarda kabakulak, grip ve benzeri basit fakat bulaşıcı hastalıkların okullara girmemesi hususunda lâzım gelen tedbirlerin alınmasına

Gelir töreni!
Gazete haberlerinden öğreniyoruz; İstanbul fethinin beş yüzüncü yıldönümünü kutlama işlerini idare etmek üzere kurulan Bakanlıklar vc kurullar arası daimî komisyon zengin bir program hazırlamış. Rest unasyon lar yapılacak, şehir imar edilecek, ilmi araştırmalarda bulunulacak, sanat eserleri bakımından büyük hamlelere girişilecek, kongreler, sergiler tertiplenecekmiş. Bu sayede fethin yıldönümü büyük merasimle kutlanacağı gi bi İstanbul da bir çok binalar harap olmaktan kurtarılarak hâzineye milyonlar değerinde gayri menkul intikal edecekmiş.
Programda muhtelif fasıllara ayrılan işlerin yapılması için harcanacak paranın yekûnu on sekiz milyon, yüz otuz bir bin lira tutuyormuş. LL
Himmetleri meşkûr olsun,Q komisyonun sayın üyelerin geceli gündüzlü çalışıp buç\| zengin programı hazırlar-^ ken para meselesini de dü- O şünmüşler. üzün hesaplar neticesinde anlaşılmış ki hü- q kûmet ve belediye bütçele-— rinden yapılacak yardımlar- j" la masrafları karşılamağa Q) imkân yok. Bu mühim me- > sele üzerinde tekrar düşü- Q) nüp taşınmışlar, görüşüp Q konuşmuşlar, ve tahsisat a-4= çığını kapatmak için yeni-den gelir kaynakları bul- o muşlar. __
Uzun zamandanberi misyondan ses şada çıkmı-js yor diye üzülüyorduk. Me- CÖ gerse bize bir sürpriz hazır- O lıyorlarmış. Sağ olsunlary s buldukları sağlam gelir kay-'—* naklannı gazetelerde hayran hayran okuduk! En başta şunlar geliyor: Teke! maddelerine zam, yalnız !*■ tanbııla mahsus olmak üzere nakil vasıtaları tarifelerine zam, su ve havagazı ücretlerine zam.
Kolomb'un yumurtasını andıran şu buluş karşısında şaşmamak kabil mi? Nasıl da hatırlamışlar bunları? Fethin yıldönümünden evvel komisyonun bu muvaffakiyetini kutlamak için bir a Gelir töreni» tertiplesek yeridir!
Komisyon, fethin yıldönümüne çok kısa zaman kaldığı için 1950 senesinde muhtelif Bakanlıklar ve kurullar faaliyete geçmedikleri takdirde elde tahsisat olsa dahi, hazırlanan programdaki işlerin başanlamıyaca-ğını da raporunda belirti-yormuş.
Muhtelif Bakanlar ve kurullar da henüz kuru lâflardan gayri faaliyet eseri görülmüyor amma bu da endişeye değmez. Hele şu zamlar yapılsın, biz paralan ö-demeğe bavlıyalım da hazîneye intikal edecek milyonlarca liralık gayri menkuller meydana çıksın. Hazırlıklar 1953 yıLına kadar tamamla namazsa, kutlama töreni beş on sene sonra da yapılabilir. Tören münase-betile konulan zamlar nasıl olsa yerleşecek ve biz devamlı olarak ödeyeceğiz. Merasim şerefine biran evvel baş-lıyabm da alışalım bari!
Cemal REFİK
kule fle Bakırköy arasındaki sahanın, plânlan yapı lamadL Hiç şüphem yoktur ki İstanbul limanı bundan böyle daha pek çok seneler yerinde dura-mıyacak ergeç başta bir tarafa taşınacak ve 10 senedenberi liman mevkii tayin edilmeksizin bir çok emek para sarflle yaptırdığımız ve Nafıa Bakanlığına tasdik ettirdiğimiz imâr j başlanmıştır. Bu arada öğren-plânlarımızda behemehal baş-1 "!l——*»-«-----------------------
tan aşağı değiştirilecektir.
10 senedenberi şehrimizin imâr projelerini hazırlayan M. Prostun limanımızın Yedikule taraflarında lnşaasını tasvip ve teklif eylediğini ve 3$ sene evvel Şehremini İken Şehrema-netinde çalışan Fen Hey’etl müşaviri ve meşhur şehircilik mütehassısı M. Orlkin dâhi aynı fikir ve kanaatte olduğunu pekâlâ biliyorum Yine bu tarihte şehrimizin kanalizasyon projelerini hazırlatmak ve müstakbel liman yerini tayin ettirmek üzere IngUtereden çok tanınmış ve Kahlrtnln kanall-beledl- zasyon ve tskenderiyenin limanını yapmış olan, bir mühendis getirtmiştim.
Bu mühendis bir müddet şehrimizin her tarafını gezdikten sonra takriben 5 milyon altınla bütün İstanbul, Beyoğlu. Üsküdar. K&dıköyün fenni ve asri kanalizasyonunun yapılacağını ve liman İçin de Yedikule başta söyledi, avan projesi hazırlamak üzere iken birdenbire birinci umumi harp patlak verdi ve zavallı adam harcırahını, hattâ aidatını bile almaksızın memleketine gitti. İşte o tarihten beri liman ve kanalizasyon gibi şehrimizin hayati işleri muallakta kaldı.
Hepimiz pekâlâ biliyoruz kl, liman mevkiinin tayini ve îs-tanbulda modern bir liman yapılması hükümetimizce, bele-I dlyemlzce nazarı dikkata alınacak ve üzerinde çalışılacak en önemli işlerden biridir.
Hülâsa: liman mevkiini bir M-(an evvel tayta etmeliyiz, ve bırakmak asla ‘ Vcn‘ Umanın lnşaasına başla-1 malıyız. Yeni limanın yapılmasını ve İşletmesini de behemehal İstanbul belediyesine bırakmalıyız.
' | Şayet Cumhuriyet Hükümetimiz İstanbul liman mevkiLnln tayininde güçlük çekiyor, tereddüt ediyorsa, Amerika veya İnglltereden liman, şehir işlerinde mütehassıs ve çok tanınmış bir taç mühendis celbet-sin, onların fikirlerini de alsın.
Şehir Genel Meclisi
Azasından
Dr. Cemil TOPUZLU
ellerin sık sık sağlık muayeneleri de yapılarak zayıf ve hasta olmağa müsait bünyeliler tesbit edilerek bunların sağlıklarına itina ve ihtimam edilmesine önem verilmektedir. Sağlık müdürlüğü .bilhassa ilk ve orta okul çocuklarına verem aşısı tatbikine başladığından zayıf bünyeli çocukların bu âfetten. korunmasına gayret ediliyor.
r1 7 - > 1
HAKLI ŞİKÂYETLER
Karanlık ve kaldırımları bozuk hastane yolu
Üç hastaneye giden Nl-5 an taşın da. Güzel Bahçe
sokağının kaldırımları se-nedenbert tâmlr görmemiştir. Üstelik bu sokak karanlıktır da. Zaten az olan lâmbalarının b azılan yanmıyor. Karlı ve çamurlu havalarda halk, otomobiller zorlukla geçiyor. Belediyemiz burada bulunan üç hastanenin hastalara ve ziyaretçilerine acıyarak bu yolun tamirine ve aydınlanmasına himmet etmek pek yerinde olur. Bunu değerli ı Belediye Başka nımızdan
bü hassa rica ederiz.
A. S.

mevkii civarından bir yer bulamadığını Hattâ bu babda bir
Başka bir teklif
Bu dört liman mevkiinden başka İstanbul Umanının Çekmece taraflarında Inşaasmı teklif edenler de vardır. İleride şehrimiz Yeşilköy den Kavaklara kadar tamamlyle binalarla dolar, nüfusu da 8-10 milyonu aşarsa limanın Çekmece ! gülüne taşınması ancak o vakit, Lhtlmalkl 2-3 asır sonra mevzuubahis olabilir. Bugün için bu fikirde bir hülyadan başka bir şey değildir.
Şehrimizin esaslı ve modern bir surette tanzim ve imârına çalıştığımız şu sıralarda îstan-bulun en güzel parçasını çirkinleştiren ve bugünkü lhtlya-I cı da asla karşılamayan orta çağdan kalmış pek iptidai 11-, manı yerinde t«.»muu... (u>a doğru değildir.
Bugün şehrimizin nazım plânlarını hazırlarken liman He sıkı sıkı alâkası bulunan ağır, küçük sanayi mıntıkalarının, büyük kömür, benzin, İnşaat, levazım, fabrika. İmalâthane depo, antrepoların hattâ bilahâre Haliçten kaldırılması zaruri bulunan mezbaha ile balıkhanenin ve kalafat yerlerinin hâlâ yerlerini tayin edemedik. Bütün bu gibi en mühim hayati İşlerimizi, muallakta bıraktık. Bu yüzden Yedl-
RADYO
İSTANBUL RADYOSU ÖŞla T» nkıam Drooramı
' Açılı» ve programUr.
> Haberler.
i Hafit orkestralardan melodiler fPl-
> Haftanın fllimleri, ı Dana mOrlJI (Pl.l.
ı Yurdun her köscHnden deyişler ve »ö.vleyliler.
ı Haftanın programını takdim e-dlyoruz.
i Memleket türküleri Söyliyen-ler: Coıkun kardeşler.
t Alom bombayı hakkında ko-nııpna. Konuşan: Ord. Prof, S. Murat üzdllek.
: Saz eaerlcri. jarkı ve İOrkOlcr
1 Programlar ve kapanıl. Açılıg ve programlar.
ı Şarki ve türküler tPl.l.
Dans müziği. Çalan: İbrahim öszür Ork.
Caz müziği (Pl.l.
Haberler.
Dans mlhlği (Pi l Piy ana »laları.
Şat kı ve drküler. Necmi Rıza ve arkadasln topluluğu, idare eden Nccrai Rıza Ahıskan.
Radyo anlan orknatrajı konseri. Varyete müziği vc Kabare sarkılan (Pl.l.
Hatif orkestra eserleri.
Fasıl heyeti konseri »Hicaz» Dana orkcatralan geçidi Haberler.
Filim »rkılan (PL). Dans milzigl (Pl.l.
Hafif gece mürljti (Pl.l. Programlar ve Kapanıl.
.ANKARA RADYOSU
ÖŞla ve Akyam Pıogr*mı
Açılış vc program M. S ayarı ve Radyo orkeırası.
Haberler. Şarkılar.
Öğle Gazetesi.
Şarkıların devamı CumhurbaşkanıI«ı Armoni mu-zikasL
Filim melodileri tPL). Komisma: (Spor haberleri). Akşam programı. hava raporu ve kapnnış.
Açılıj vo program.
M. S. syan ve Çocuk SmU, Dans müziği (PLİ.
M. S. ayarı ve Haberler. Geçmişte Bugün.
Yurtlan Sesler.
Opera potpurileri tPİJ. Radyo Gasetesi.
Özel program.
Konuşma.
Dans m 11x121 (Fİ.). M. S. ayarı ve Haberler.
Dans müziği fPi.ı. Program ve Yapanı»
buyanı başında bulunması lâzım gelen büyük kömür depolarını ve transit limanını başka ve uzak yerlerde kurmak icap edecektir.
G — Bir çok meskûn mahalleleri ihtiva eden Haydarpaşa
21 de,
Gülseren' lunmftdığından Hmamn __ _ _( ■ basında bulunması Iftzmr
pi-
Dairelerde işler gecik ti rilmiyecek
Dairelerde cshabı mesallhe vç civarında ağır sanayi mın-alt evrak ve işlerin süratle gö- takası kurmak ihtimali yoktur.
rûlmesl hakkında dairelere yeniden tebligat yapılmıştır. Bilhassa belediyede ve bağlı dairelerinde İş sahiplerinin müteaddit defalar gidip gelmesine meydan verilmemesini Vali ve Belediye Başkanlığı idare müdürlerine tekrar hatırlatmıştır. Şikâyet bürosuna da geciktirilen İşler üzerinde ehemmiyetle durulması bildirilmiştir. Ayrıca tşlçlerl Bakanlığı da vilâ-, yete, kaymakamlıklarla belediye şubesi müdürlüklerine ve emniyet teşkilâtına bu hususu tekrarlamıştır.
Aksi halde İş geciktiren memurlar hakkında vazifeyi İhmalden kanun! takibat yapılacaktır.
Ümmî maznun şaşırarak durulamış.
Reis, izah etmiş:
—- Haydi git, af oldun.
Zavallı adam, bu ummadığı nimet karşısında ellerini semaya kaldırmış:
— Allah da sizi affetsin! — duasında blunmuş.
İşkence yasaktır. Ekseriyeti «tesadüfi mücrim» ler-den mürekkep bunca mahkûm ve mevkufa soğuk sıcak duş işkencesini tatbike daha fazla devam edersek, bizim hakkınızda da, birinin ellerini semaya kaldırıp dua etmesi icap edecek:
— Allah sili de affetsin!
Âmin!
(VA - Nû)
Limanı Yedikule civarında yapmak
Hiç şüphe yoktur ki şehrimiz için en münasip liman yeri Yedikule ve civarıdır. Buraları büyük ve asri bir liman için lüzumu olan bütün esaslı işleri bir araya toplamıştır.
Ezcümle depo, antrepo, silo, ardiye, mağaza, ambar ve büyük demiryolu istasyonu inşasına ve otomobil, kamyon parklarının yapılmasına mahsus ve hemen hemen yok pahasına satın alınması mümkün düz, geniş, hâli arazi ve bos-tanlar vardır. Deniz kıyılan sığ olduğundan az masrafla doldurulmak ve dalgakıranlar, yollar, rıhtımlar yapmak ve bahusus ağır sanayi mıntıkasını da Yedikule İle Bakırköy arasındaki geniş yerlerde kurmak mümkündür.
Geçen sene .Şehir Meclisimiz Denizyolları idaresine Kuru-çeşmede büyük kömür depoları yapmak İçin izin vermişti. Ben bu karara şiddetle İtiraz etmiştim. O esnada muhterem Baştanımız Dr. Lütfl Kırdar bana bu depoların muvakkat olacağına ve İstanbul limanı yapılınca derhal oraya kaldıracağına dair söz vermişti
Halbuki ben limanın pek çok seneler daha şimdiki yerinde bırakılacağını zannediyorum. Şu halde bugün milyonlarca Hra sarflle yapılmakta olan ve ileride başka bir tarafa taşın-
1JJ0
13,40
14.00
14.30
İM
15,W
Tanınmış Fransız bestekârı Paul Mlsraki, Llile .şehrinde büyük bankalardan blrLnln müdürünün kızı matmazel Ceclle Seuzaret İle evlenmiştir. Yutanda yeni evliler kiliseden çıkarken görünüyorlar.
Şiir sergisi
Eminönü halkevi Edebiyat şubesi, bir şiir sergisi hazırlamıştır. Sergi bugün saat 15.39 da h alice vlnde açılacak ve bu münasebetle İbrahim Mlnnet-oğlu bir konuşma yapacaktır.

Atom Çağı hakkında
Dün saat 17.30 da Teknik Üniversitede seçkin bir ilim adamları ve ayduı topluluğa önünde Salt Sadi Dftnişmend-g&zioğlu, (Büyük Türk Milletine Seslenişler) adı. altında vermekte olduğu seri konferanslarının (101 uncusunu: (Atom çağ'uıda hayat şartlan. Ve Türklüğün bu çağa uyuşuna sağlayacak Millî Eğitim programı) mevzuunda vermiştir. Konferans, büyük bir alâka Us taklb olunmuştur.

UR AL
ÖKSbRJĞU KESER
■ı
*
>;=
3 suyuk Sinema Kahkaha tufanlar! yle ve takdir tezahüratiyle çınlıyor.
Milletlerin Garip Adetleri
Bir İngiliz dergisi bunan pek mâkul olduğunu yazıyor
İngiltere. tahmin olunduğu, veçhile Amerikayı ve hattâ İmparatorluk camlaşma dahi’ memleketleri beklemeden Çin-dekl komünist rejimi hukuk&n tanıdı. Hükümetin akiline hareket etmiş olduğuna şüphe yoklu. Hükümeti bu karara «erkeden hukuki sebepler çok vazıh olduğu kadar ıstıraridir de, Tammn karan, komünist Çinlilerin dürüst hareketlerine mukabil yapılmış bir cemile olmadığı gibi siyasi tıir sempati tezahürü de değildir. Bu karardan sonra hükümet Çine karşı • hususi bir siyaset takip etinlye-ceğl gibi karar gerek Çlnde, gerek lıer hangi bir taraftaki komünizm i a Britanyaca. tasvip e-dilmekte olduğu mânasını da tasamtuun etmemektedir. Bu karar sadece Çlrun hemen hemen her tarafına hâkim bulunmakla olup bu hâkimiyeti devam ettireceğe benzeyen Çto halk hükümetini tasdik etmek demektir. Çin İle münasebette bulunulmak İçin komünist hükümetin tanınması veya Çin ile olan münasebetin tamamen kesilmesi ieabedi yordu
Britanya hükümetinin çini tanıma karan tenkid edilirken ilen sürülen delillerde hâdisenin hakikî mahiyetinin kavranılmamış olduğu görülmektedir. Meselâ Britanya hükümeti batilı devletlere karşı hasmane vasiyet takınmış bir hükümeti tanımamalı idi denilmektedir. O halde batıya karşı Çin kadar hasım olan Rusyanm da tanınmaması 1 Arımdir «Britanya hükümeti tanıma kararı vermek için Cindeki komünist hükümetinin mille tün müzaheretine mazhar olacağı cunana kadar beklemeli idi» denilmektedir. Bu esas bir kaide olarak kabul edilirse bir çok hükümetlerin Uâuihaye tanınmaman İcap edecektir. Tanıma İçLn bir pazarlığa girişilerek komünist Çin hükümetinden bazı tavizat elde etmekliğin kabil olduğu hakkındakl iddia ve teoküd akla mülayim gelmektedir. Maalesef tanıma İŞİ bir koz olarak kullanılamamıştır. Karşılıklı münasebette bulunmaktan İbaret olan tanınma keyfiyeti her iki taraf için de menfaatler sağlayacak ise de tanınma hiç bLr zaman hüsnü niyet veya kuvvetin yerine ikame olunamaz.
Komünist Çin! tanımak İçin iztırari sebepler mevcut bulunduğu hakkında serdedüen delile karşı bazılan «Çin hükümetini tanımada zaruret Te mecburiyet var idi İse bu gibi işlerde dalma önde yürüyen Amerika ve diğer bazı devletler ne içip bu hükümeti tanımadılar? Vc Amerikan Dışişleri Bakanı Acheson neden bu iş İçin «mevsimsiz» tâbirini kullandı?» sualini sormaktadırlar.
Bu suale cevap verebilmek için Amerikan siyasi bünyesinin iç durumunu gözden geçirmek lâzımdır. Cumhuriyetçi parti çoğunluğunu da İçine alarak bazı kuvvetli gruplar Amerikan siyasetinin Çinde uğradığı mu-
vaffatoye tevlit ettiği
sarsıntılar do! ayiniyle günün realitelerini kavraymnamakta ve Amerikan hükümetinin Çlnde daha kuvvetli bir politika (Arkası 1 ne» sahifede)
(Outpost Ln Motmco)
KâUSİ

SAffAFstacm“m,ta Mevtimin en muazzam
MANON
Filmi
Muvaffakiyetle devam ediyor

Tedavi için para almayan doktorlar
Çinde doktorlar müşterilerinden sağlamken para alırlar, müşteri hastalanınca bedava tedavi ederler
f TULSAt
«KARA ALTIN»
«KARA ALTIN»
İDA HAENDEL
^SİHİRLİ KEMAN-/
l&l&n'buı Bctoolyoıı Ş«hlr TIt(i1io«t>i Bu akşam
Saat 20,30 da
DRAM KISMİ
TEBEŞİR DAİRESİ
Yazan: KlaDund
Türkçesl: M. Baslr
KOMEDİ KISMI KAYSERİ GÜLLERİ
0
Türkçesl: Hüseyin Suat ve Münir Nigâr
Bir Çinli dul kadının tekrar evlenmesi kabil değildir, pek nadir olarak aşağı tabakalardan kadınlar, fakirlik dolayısl-le evlenirler, fakat çin kibar a-lielerlnde ve zenginlerde tekrar evlenmek bir dul kadın İçin namussuzluk addolunul,
Bir dul kadınla evlenmek erkek İçin de ayıptır. Dul karim halkındaki bu gibi adetler, kocası ölen bir kadınm erkeğine tam mânasUe varis olmasından Beri gelir. Kadın ölen kocasının hâtıratma hürmet etmekle mükelleftir, d'U kadın bilumum menkul ve gayri menkullerin varisidir ve evin içinde İstediği gibi hükmeder, hattâ dul ka-dm kocasının metreslerini cariye, hizmetçi ve esirlerinin bile sahibi sayılır ve çocukları üzerinde ölen tabanın bütün haklarını ifa Ue mükelleftir. Kocası hayatta İken bir hiç sayılan ev kadım, kocası öldükten sonra kuvvetli bîr mevki alır.
Dul kadın İken, kocasının hatıratını esasn bir şekilde canlandıran ve ifa eden kadınlar İçin Peklngöckl hükümetin müsaademle bir şeref takı dahi kurulabilir. Çinliler için matem müddeti üç senedir. Fakat bütün hayata boyunca beyazlar giyerek (beyaz Çlnde matem rengidir) yas tutan kadınlar çok itibar görürler.
Hastalık ve doktor
Bir çinU hastalandığı zaman, evvel emirde kendisi ve taallû-katı gayri tabii kuvvetlere sığınırlar, çünkü kötü ruhlardan her gangi bîrinin kızdınldığı ve o ruhun da o eve bir hastalık verdiği zannolunur. Bundan dolayı bütün aile atalarının mihrabı önünde diz çöker ve hastanın İyileşmesi için dua eder. Bu suretle hasta iyileşmediği takdirde doktora müracaat olunur.
Çlnde doktorlar tedavi için para almazlar. Çin doktorları bir sigorta gibi çalışırlar, nete-klm her doktor kendisine bir çok aileleri abone olarak kaydeder, ailenin babası her ay veya hafta doktora mukannen bir ücret öder. Her hangi bir ailede hastalık vukuunda doktor derhal müşterisine pelit ve hastalanma anından İtibaren doktor hiç bir ücret o aileden tahsil etmez, çünkü o ailenin varidatı daralmış olur, denir yani İnsandan sağlan olduğu zaman ücret alır, hastalığında vazifesini yapar.
Doktor hastaya geldiğinde, doktordan öğrenmek İstenilen -şey hastalığın ailenin atalarının ruhlarından mı veyahut «dilenci» bir ruh tarafından mı eve sokulduğudur.
Dilenci ruhlar, hiç bir laallû-
H ABO L D LLOI D (Lui) r.ân yara', lığı
APTAL AŞIK
İngilizce kopyacı Türkçesl
MARMARA - YILDIZ ÇEMBERLıTAŞ’da
Görülmemiş büyük muvaffakiyetlerle devam ediyor. Kederi erinizi unutmak ve ömrünüz oldu kaç gülmek İsterseniz sah günü akşamına kadar gösterilecek bu müstesna filmi seyrediniz.
Yer bulmak İçin erken gelinmesi tavsiye olunur.
REKS FtLM ,
--------------------------------

Bir Çınlı ma cenaze merasiminde att ile seyisi “ Çeviren;
r“Çeviren;
l Hami BEKEM |
katı olmayıp serbes olarak etrafta dolaşan ruhlardır, bunlar harb sahnelerinde ölenlerin ruhları, denizlerde batan kimselerin veyahut yabancı memleketlerde ölenlerin ruhlarıdır ki, bunlar dilenmeye mecburdurlar, ve umumun bakımından geçinirler ve Lir çok vakalarda böyle felâketler tevlit ederler, meselâ sâri hastalıklar, açlık, suların taşmasına sebep olurlar.
Bugibi dilenci bir ruhun ver-diğ hastalığın tedavisi kolay addolunur ve du maksatla, dilenci ruhun istirahat! için ve ken-dîslle barışmak üzere evin mihrabı önünde ölü dolan yakılır. Buna karşı İlk en son müessir bir çare de bir rahip çağrılır, bu da bir çok dualarla hastaya yar duna uğraşır, fakat bu suretle de hastaya yardım edilemediği takdirde, ecriln geldiği anlaşılır ve hasta daha hayatta iken, öldüğünde giymek özere bir kisve için ölçü alımı. ölünün naa-şı bir tabuta konularak üzeri mühürlenir, tedfin esnasında bilhassa ücretli olarak bir çok ağlayıcılar vazifelendirilir. Fakat ölü hiç bir zaman derhal gömülmez. Gûnmek İçin haftaların. aylamı geçmesi beklenir.
Cennet, cehennem
Çinlilerde ne bir cennet veya cehennem fikri vardır, Taolst olanlar öbür dünyaya İnanırlar, bunun nerede olduğunu, orada olan bitenden haberleri olmadığı gibi, her hangi bir izahta verecek durumda dahi değillerdir-Çin dinlerine göre ölü İnsandan yalnız bir ruh ayrılmaz, gayet garip olarak bir çok ruhların ayrıldığına inanırlar. Be ruhlardan bir tanesi evde kalır, bu ata mihrabının etrafında dolaşır. İkincis mezarın lûm-
seğinde, üçiinciısû öbür dünyaya uçar. Dördüncüsü hayalet halindedir ve kötü in sonlan kızdırır. Beşincisi ise dünyada dört semavi yol üzerinde ölenin ruhunu tenisi! eder. Bu son mn İçin bilhassa gayet muhteşem tedfin merasimi yapılır. Hattâ ölenin taaUûkaü bu gibi cenaze merasimleri için bütün varlıklarını sarfederler. bu suretle beşinci olarak bahsettiğimiz ruhun Çinde müreffeh bir hayat sürmesi temin olunur. Bu maksatla ölüye ber türlü ihtiyaç eşyasının beraber verilmesi lâ-zırugelir. para, elbise, möble, hizmetçi genç kızlar ve atlar dahi temin olunur-
Bu yukarıdaki ihtiyaç maddeleri kâğıt, bez, ağaç veya samandan imal edilir ve cenaze alayında cenaze İle beraber mezarlığa naklolunur. Tedfin esnasında yakılarak ölüye beraber verilmiş sayılır.
Bu gibi cenaze merasimlerine çinde her giin rastlanılabîllr. Önde ücretli olarak ağlıyan bir hayli erkekler, ellerinde taklit möble ve insan boyunda bebekler, mukavvadan marn ûl Midilli atlan taşırlar. Son zamanlarda bu eski âdetlere İlâveten askeri bandoların dahi İştiraki ile cenaze merasimlerinin, Avrupadaki maskeli balo alaylarına, dönmesine sebep oldu, çünkü bu orkestralar, Avrupanın hafif parçalarım,: meselâ bir Viyana valsım çalar -, ken, ağlıyan insanları görmek İnsanın pek tuhafına gidiyor. Orkestranın dans havaları matem içinde yürüyen bu insanları taciz etmiyor. Bir bandonun cenazede çalmasının ölenin ailesinin ne kadar varlıklı olduğunu etrafa izhar. etmekten başka bir faydası yoktur.
Çinlilerde, son zamanlara kadar cari olan bir vahşi âdet de, İnsanların diri olarak gömül- ■ mesi İdi. Bu acıyı taten tosaa-j lar, bilhassa halk tabakalarına
İNTİKAM!
Senenin en hissi Kn heyecanlı filmi.
İNTİKAM!
Türkçe Dublaj Filmlerin şaheseri
İNTİKAM!
Bugüne kadar hiç bir tümde görülmemiş derecede kuv-barikulâde sahneler...
Pazartesi Matinelerden itibaren İPEK ’te
En korkunç maceralarla kanlı bir çete reisinin eline esir düşen bir doktorun haydutlar arasında geçirdiği müthiş hayat... Muazzam ve dehşetli sahneler..
YILMAZ REİS
Başlıca Yaratıcı
WALLACE BERRY
Türkçe sözlü nüshası Orijinal İngilizce bapyas,
İPEK ALKAZAR
V,
0

BUGÜN Doya doya gülmek. . Eğlenmek!
>l — ■ ı ı g g | Lstiyenler.... Amerika aile ha-
|\jF| T” I r~ r'\ yatının en neşeli taraflarını en.'
1 * 1 1 V hoş bir çerçeve içinde, zevkli
sahnelerle gösteren nefis film
SİNEMASINDA
ZORLU MİSAFİR
Başlıca yaratıcıları:
MAUREEN O HARA - ROBERT YOUNG - CLTFTON WEER
Ayrıca Fos Dünya haberleri.

BUGÜN Kadıköy OPERA Sinemasında
2 Büyük film bîrden
İ - KARA ŞEYTAN
Baştanbaşa renkli (The Pırat)
Baş rollerde: JUDY GARLAND — GENF KENNY
2 = ATEŞ ÇEMBERİ
(The Lonğ Ligi.)
Baş rollerde: HENKY FONDA - BARBARA BELL GETDDEN
Senenin en heyecanlı aşk ve sergüzeşt filmi. mhr!
mııırnmrnwnnnııııımtıırmt*Hiunnmmmmnnnııııııın kötülük edenler, kumarbazlar, iylleşemlyen afyon içiciler, hırsız ve hırçın İnsanlar ve cüzam hastalan idi- Çin halkının İnancı, bu şekilde insanların diri o-Iarak gömülmesinde bir mahzur görmemekte «Ölenin ruhu öldükten sonra dünyada gene yaşan denilmektedir.
MUAMMER KAKACA OPERET.
Maksimde Saat 20.30 da

SİZİN SOKAK

Pazartesi .Akşamı Kadıköy ■ Opera'da
Tefrika No: 27
Küm bilir kaç yeis, kaç inkisar... Gelgelelhn, herkes benim gibi İntiharı düşünüyor mu?... Herkesin canı, benimki gibi bir sıkılmabk olmasa gerek... Kim demiş onu? «ölmek çok kolay, en büyük marifet yaşamak.» diye... Yaşamak, sahiden de pek büyük bir bir marifet... ölmek insanın elinde iken yaşamak müthiş bir İrade kuvvetini gösterir... İradel cüzîye imiş!
— Aman dikkat et, şoför e-fendi, o kadar acele İşim yok. Bir kaza çıkartan ansın Azıcık yavaş!
«İntihar edeceğim dedim. Ne cevap verdi; «Terbiyen, müsait değildir.» Sakın ha, böyle delilik yapmağa kalkışma filân, demedi. Demek ki. İntihar e-deceğime inanmadı kendileri... İnansaydı acaba ne yapardı?... Her halde mâni olmağa kalkışırdı. Ne şekilde mâni olurdu?... Tabiî aşkını itiral ederek... Alı, bundan emin olabilmem!.. Bir tecrübeye değer doğrusu bu merakın tatmin e-dllmcsl... Bir ufak silâh oyu-
nu, zannederim doktorun beni ciddiye almasını temin edecektir. O halde ölüp de heyecan uyandırmadanfia. ölmeden heyecan uyandırmam menfaatime daha uygun... Şu dünya menfaat dünyası... Ama ben çerçeve içinde kalıyomuşum da, neymiş... Ecel meselesi... Herkesin hayatı sayılarak taksim olmuş. Benim de günlerim dolmamış demektir.
— Durun şoför efendi, burada ineceğim.
«ölümlerden ölüm beğenemedim... ölümü araya araya hilekârlıkla kolkola girdim, eve vardım İşte... Ey muhterem dostum hile! ölümlerden ölüm beğenemedim, bana, akıllardan akıl öğret... öyle bir akıl ki. Nazlı sahiden kendini öldürecekti, tesadüfen kurtuldu zannetsinler. En velvelen, fakat en rahat şekil, yatak odamda tabanca Ue pat pat... Bahçıvan silâh sesini mutlaka duyacaktır. Hemen koşar yengeme haber verir. O da yapışır telefona Osman Ömerliyi temin eyler. «Pardon, Nazlı, fikrin klç de kepazece değilmiş!»... Beni yatağıma yaunr-
[EREEVE 0111
--YALAN i NİHAL KAFAM ACAR AH --
A$K VE MACERA ROMANI
lar. Baş ucumda bir telâş... Yaramı tamponlarlar... Ben, inim İnim İnilderim. Böylelikle, Cemilin yapışkanlığından da haftalarca kurtulurum... Fakat ondan sonra Cemilin lâfı da olur mu ya?„. Cemile sepet havası çalınır... Zaten doktor ondan ayrılmamı istiyordu... Fakat, madem kİ benimle evlenmek niyetinde değilmiş, Cemllden ayrılmamı niçin istiyordu.?,,. Gayri niçin), nedeni yok bunun... insan anlamamak için avanak olmalı... Cemil, düğün gecesi bir halt karıştırdı. Sarhoştu, kim bilir doktorla kavga mı etti?... Ondan hiç hoşlanmaz öteden beri, belki çirkin lâflar söyledi, kafa tuttu, doktorun sinirine battı...
«şimdi bunları düşünmenin
sırası değil... İş silâhı bulmakta... Hakikati sonra öğrenirim... Nerede bu tabanca?... Ah, Cemil âvâresi!. . Pazar günü saldırgan tekiri vurduktan sonra ne ittün tabancayı?... Hangi deliğe tıktın? Acaba a-şağı kata bir yere mİ bıraktı?
«İntihardan önce elbisemi çıkarıp geceliğimi giymeli miyim?.... Hayır! Münakaşa ediyoruz, beni tersliyor, intihar edeceğim diye meydan okuyarak muayenehanesinden ayrılıyorum. Kafamda ölüm fikriyle eve geliyorum. Bir kurgun-cuk... Kıyafet değiştirmem olmaz bu arada...
«Nerede bu tabanca?... Şeytan aldı götürdü, satamadan getirdi. İntihara hazırlanan küçük hanımın tekerlenmelerine can fedai... Ne olacak şimdi?
Tabanca yok. namevcut!
«Şaşkın tavuk gibi aradığın yerleri bir daha arayacağına var git. ağabeyinin tabancasını aşır... Zavallı ağabeyclğim, sen Cemil gibi savruk değildin. Tabancanın da yeri malumdu. Karanlıkta glrsem, öldüğün o-dada» cam dolabın içinde onu gözü kapah huturun»
«Karanlıkta gitmem daha münasip... inşallah şu bahçıvan beni görmez.. Çakıllarda yürümem eliyim, ayak seslerimi duymasın... Şeytan yardımcım oluyor, filerini... Verandanın kapısı ardına kadar a-çık... Sarsak beslemenin marifetidir... Bir gün buradan hırsız girerse akılları başlarına gelir... Böyle bir trajedi anında şu saçma sapan düşüncelere tak!... Merdivende blr
te keti ersem tamamda... Aman, dikkat... Yavaş, yuv*ş, yavaş... Sofayı aştım mıydı ..doğru koridora... Ağabeyimin oda kapısı inşallah killtU değildir... Dünyaya benden daha talihli insan gelmenıiş. YaşadıkI... İşte cam dolap!... Esiri çekmeler de yağ gibi açılır... Vızzzzz... Buyurun tabancayı!
«O da ne ya?... Hani, Cemil bu gece eve gelmiyecekti?... Kiminle konuşuyor?... Yengemin sesli... Yengemin yatak odasındalar... öğrenmek için, iki ay dan beri için İçin eridiğin esrar şu kanadın ardında. Nazlı kızım!... Ve, onu öğrenmek Senin hakirin |
— XXX —
öğrenmek sarih hakkıydı. İleride atacağı adımlar, bu kapı aralığından sızan ışık altında istikametim bulacaktı.
Ayaklarının ucuna basarak kanada yaklaştı. Bir macera romanının en meraklı sahlfelerini okur çib! ara'klan içeri baktı... Macera, kendi macerası...
Mûtat bir hayat devam ediyormuş gibi öyle oir dekor, öyle bir hava... BLr merasim sa-
lonu kadar geniş yatak odası, tuvalet masasının üzerinde yanan turuncu atanırla kısmen aydınlanıyor. Turuncu perdeler inik. Beyaz çini sobarun alev n-lev yandığım, Nazlı elbise dolabının aynasında gördü.
Vedia hanim, 'inini havai mavi satenden gecehfinl giymiş! Biraz evvel banyodan çıktığı anlaşılıyor. Henüz nemli bulunan kuzguni sacıanm. sobanın yanında, aşari hareketlerle fırçalıyor... Yurünü öfkeden korkunç bir sarjzt almış. Simsiyah gözleri, nefretle İhtirasla ve daha klır.bilir hangi çapraşık hislerle ürküntü vererek ışıldıyor,
Cemilse, sokak kıyafetiyle, bir sultan yatağı kadar azametli karyolanın kcnaruıda o-turuyor ...
Yat3k gerçe bosutmamış. Fakat bozulmuş veya tozulmamış müsavi ...Zira, genç adamın o-turuıundakl laubali üslûp, o-nun da, bu odanın mahremiyetine karışmış tefe ruat kabilinden olduğunu üfir ediyor.
(Arkası var)

ES^ârihten Sayfalar
Rodosun fethi
f Briç masasında
Büyük kâğıtla kesmek
Boşanma mevzuunda:
Rodos şövalyeleri OmsaoU tanparatorluğunun denli ticaret yolunu kapamışlar Oazlr-gâa ta > taama enıas hakaret w işkence) edar olmuşlardı.
Diğer taraftan har ae₺e Anadolu ve Rumolldan Suriye tarikiyle Hicaaa giden hacıları da çeviriyorlar ıgasp ve ga-retUn hâli) kalmıyorlardı.
Aynı ramanda Rodos, imparatorluğun Akdeniz yolu üzerinde siyasi ve arteri bakımdan mühim bir noktaydı. Fatih Sultan Mehmet bu ehemmiyetinden ve Rodos şövalyelerinin Türklere yaptıkları zulümlerden dolayı, adayı fethetmek istemiş, Mesih paşa kumandalında gönderdiği donanma ve ordu yaptığı İki muhasarada muvaffak olamıyarak geriye dönmüştü.
Kanuni Sultan Süleyman büyük fetihleri arasında, İmpara-lorlıığunu nâhoş hâdiselerle meşgul eden Rödûsun da zaptını arzu ediyordu. 1522 senesinde Rodos şövalyelerinin tecavüzleri f »-.talaşmış, esir edilen miıslümanlarm. adada elleri ve ayaklan zincirli olarak büyük bir işkencede oldukları haberleri halkı dİ İh un etmeye başlamıştı.
Bu sıralarda RodusJu bir hekimle, Alnıarai isimli şövalye tarikatı baş kançllan, adanın hükümet merkezinin zahiresinin az ve kalesinin de birçok yerlerden rahnedar olduğunu, Kanunî Sultan Süîrymana bildirmişlerdi.
Kanunî Sultan Süleyman, sefere kalkmadan evvel Rodos şövalyelerinin üstadı âzamına bir name gönderip teslim olduğu takdirde şövalyelerin hürriyetlerinin ve mallarının masun kalacağını yemin ile temin etmişti.
Şövalyeler böyle bir teklife yanaşmadıklarından lstânbul-da harfe hazırlıklarına başlandı.
Rödos kalesinin iyi tantim edilmiş olduğunu bile Padişah ve devlet erkânı geniş öçlüde hazırlıklara giriştiler. (Hesapsız mal ve define hareettUer.)
Mevcut toplardan mada (nice yüz bin pare top döktüler ve cephane kapışıra açıp tüfekler, zemberekler, bürkler, silâhları çıkardılar.
Diğer taraftan Tersanede de hummalı bir faaliyet vardı. Rodos seferi için beş yiız ka-dirgn elli mavna, elli baştar-de. jruz kalite ve firkateyn hazırlanmış. kırk om kürekçi toplanmış ve (silâhı mükemmel yirmi beş bin azap) yazılmıştı.
İmparatorluğun her tarafına haberler uçurulmuş, sancak beyleri aldıkları fermanlara göre İstanbul» t ilkti harbiye ve mühimmat» göndermişlerdi.
Donanma Haliçten çıktığı vakit »derya yüzü görünmeden kaldı, bütün İslâmL-o! iskeleleri halktan görünmezi oldu.
Gemiler alemlerini çözmüş, renk renk cenk satcakJariyle donanmış güvertelerde çalınan nefirler, naidcarejer ve turnalar her tarafı bir zafer hamsiyle doldurmuştu.
Kanuni Sultan Süleyman, bu muhteşem donanmayı Sarayınım tından seyretti Serdarlıda tâyin edilen ikinci vezir Muştala paşa, baş tanesiyle Padişahın önünden geçerken top ateşleriyle Betam verdi. Bunu butun donanmanın hep birden attığı loplar ve arterlerin (Allaha ekbeı* nidaları takibelU. Kuşluk vaktine kadar İstanbullular, u>p Besleriyle evvelden duyulmuş bir zaferin heyecanını ytjfadılar
Donanma 18 haziran 1522 tarihinde Marmar.ıya açıldı ve ilk durak olarak »Gaziler oca-
Redoş kalesinin muta sarasından bir görünüş
Mmta, dört pik deklâre efe-tnişU. Mor elini âçmca yerdeki w elinde» kâğıtlara bir güa gezdirdi ve oyunun yapıbilecc-ğlnl bil muhakeme ar İndi.
4 A 5 4
V A D 9 ;♦ ıo a « 4
A 10 B 5
4 v a a V 7 4
4 ARDV a A 4 3
4 HD81İ
» R V »
♦ 8 5
4 R D V
Vasfl
37 yıllık yuvayı sarsan geçimsizlik !
58 yaşındaki ihtiyar kadın, evlenecek çağda bulunan kızının istikbalini düşündüğü iddi-asile kocası aleyhine boşanma dâvası açmış
Halûk Y.
Şehsuvaroğlu
Sakız'ı derhal İstilâ edeceklerini unladılar. Herkes kiliselere
ğı, şüheda menzili. evliya mah-feli GeUboluya) gidildi. Burada Kaptanı derya Yaylak Mustafa paşa hazırladığı gemilerle serdara İltihak etti.
Vaktiyle Fatih Sultan Meh-medin blîaat gitmediği Rodce seferine Sultan Süleyman da çıkıyordu. Donanmanın hareketinden on gün sonra Padişah büyük bir tezahüratla, Üsküdar» kurulmuş otağı hümayuna geçli.
O gün (Istan buldan, Gala-tadan, Tophaneden, Beşiktaş iskelelerinden Üsküdara varınca, gemilerden, kayıklardan, kanca başlardan ve kırmızı bostancı kayıklarından derya görünmez oldu.
Kanuni Sultan Süleyman, üç fenerli altın Baştarteslne binmişti. Padişahı selâmlayan gemilerin (Kıç taraflarında ve direk başlarında alim top başlı Osmanlı sancakları, alay bayrakları va zafer tuğları) dalgalanıyordu.
Kanuni harb hazırlıklarını büyük bir dirayetle hazırlamış ve kumandanlarını dikkatle seçmişti. Sefere Mustafa paşa serdar tâyin edilmiş ve Kaptanı derya da donanmanın başında bulunmuş Olmakla beraber, donanmanın Akdenlzdeki harekâtına Barbar» Hayreddln paşanın ümerasından Kurtog-lu Mualihlddln Reis memur e-dllmiştl.
Padişahın huzurunda kaftan giyen MuslLhlddin Reis donanma Boğazdan çıkınca kılavuzluğu ele aidi. (Padişah hazretlerine gelip, elini pus edip dedi ki, benim saadetlû Sultanım. şimdiden sonra Akdenlze çıkıldı. Kâfir donanmasından ihtiyat gerektir, aonanmayı-hümayuna karavel tâyin olunup tertibetmek lâzımdır.) diye cevap eyledi.
Donanma Musllhıddln Reisin tertibi üzerine variyet aldı. Herkes kendisine verilen emre göre hareke ediyordu. Bu biiyük donanma fethedilmemiş adalar önünden geçerken halkı bir endişe kaplıyordu. Bilhassa Sakızlılar çok telâşlandılar. Donanma bir ikindi vakti Sakız önünde deûıir atmıştı. Her gemiden ezan sesleri, tekbirler va dualar yükseliyor vç bu sesler halka! Baku» yürüyüş varı Muini veriyordu.
Adalılar, İsterlerse TÜrklerln
toplanıp dualar etmeye, kurbanlar kesilmeye başlandı.
Adanın İleri gelenleri de haşhaşa verip tehlikeyi önllyccek tedbirler düşündüler. Nihayet hediyeler hazulauıp bunlar bir Saç papasla serdara gönderildi.
Mustafa paşa rahipleri iyi karşılamış ve onlara (Ey rahipler hediyelerinizi kabul ettim ve gene size hibe ettim) demişti. Büyük ısrarlardan sonra hediyeler alındı ve derhal askerle re. zabitlere dağıtıldı.
Türk donanması 24 haziran sah günü Kodoşa varmış ve o gün adaya İhraç hareketi başlamışta. Askerin, mühimmatın, topların dışanya çıkarılması bir ay sürdü. Bu hazırlıklar yapılırken Kanuni de bekleniyor ve hücuma onun tarafından başlanılması İsteniyordu
1522 temmuzunun sekizinde Kanuni Sultan Süleyman yüzden fazla muhasara toplarının selâmlan arasında Rödosa çıktı, On iki »det gayet büyük top dikkati çekiyordu. Padişah derhal, istihkâmları ve askerlerin muhtelif mevkilerini teftiş etti.
TÜrklerln muhasara kuvvetlerine Ayaspaşa. üçüncü vezir Ahmet paşa, serdar Muştala paşa. Kasım paşa, Veziriazam Piri paşa kumanda ediyorlardı. Padişahın ordugâhı Mustafa paşanın işgal ettiği mevkiin arka taraf ındaydı.
Ağustosun birinci günü Rumeli beylerbeyinin giriştiği hücumla harta başlamış oldu. Yirmi bir top Alman burcuna, yirmi İki top da Sen Nlkola kulesine yıldırımlar yağdırıyordu.
Evvelâ İngiliz burcunun cenup kısmı berhava edildi. Muhacimler açılan gedikler üzerine yürüyüp yedi hırlstiyan bayrağı aldılar. 3 eylülde ise İngiliz burcu zorlanarak beş Türk bayrağı çekildi.
2a eylülde bütün istihkâmlar boyunca umumi taarruza geçildi. Çok kanlı ve çetin bir muharebe başlamış, fakat kati netice alınamamıştı 18 aralıkta İse artık muharebeye mecalleri kaimıyan şövalyeler teslim oldular.
Rodos’ta büyük zafer yenlikleri tertlbodlldi ve Kanuni Sultan Süleyman İlk cuma namazını camiye çevrilen Aziz Yahya kilisesinde kıldı.
1523 aenesl ocak ayının sonların» doğru Padişah, Rodos ceng’nde şehit düşen namlı denizellerden Kara Mahmudun kadırgasına binerek latan bula doğru hareket etti.
■■■■■■■■ussnuuessuaannıMaaaaı
Ben garp tarafta İdim, karonun ruasiyle hücuma geçtim. Ortağımın yediliyi vprdlglni görünce vale ile devam ettim. Vasfl İkiliyi verdL cenupta karodan yalnız İki kâğıt bulunduğu anlaşıldı. Üç sağlam le-vemlz vardı. Oyunu çıkartmamak İçin dördüncü olarak bir leve daha lâzım. Bunu nereden bulup çıkarmalı? Neelâ, müdafaada bulunduğu zaman bazı mocc arlara atılmaktan kendini alamaz. Fakat deklârasyonları çok sağlam ve kaideye uygundur. Bunu bildiğim İçindir kİ koz deklâre ettiğine göre pik rua ve damı İle kör ruasınm re trcfil damının elinde bulunduğun» muhakkak nazariyle bakıyordum. Blnnen-leyh Neclâyı içeri atmak için yegâne şans, pik '/ulusunu ortağımda bulmak kalıyordu. E-ğcr onda ise 0 raman elimdeki koz valealylee bir leve daha temin ederdim. Karonun evvelâ ruasını, arkadan valesini oynamakla, as re damının e-llmde bulunduğunu ortağıma İhsas etmiştim. Vastiye mânl-dar bir nazar fırlatarak karo üçlüsünü ortaya koydum. Vasfı de m ân i d ar bir nazarla bana baktı ve karoyu elindeki pik üçlüsüyle kesti. Neelâ. üzerim? kesti, kozları düşürdü, trefll asından başka bize leve vermedi, oyununu çıkardı.
Vaztlye:
— Ne yazık kİ dedim, sende pik onlusu varmışı
— Evet vardı, am* para etmezdi ki...
Biraz hiddete kapılarak:
— Hâlâ şu oyunu öğrenemedin gittin. Bir tür'ü kafanı İşletmiyorsun. Karolara hâkim olduğumu biliyorsun Büyükleri elimde İken en ufağını oy-nıyarak seni kestirmeğe gitmeğe ne lüzum var dedim.
— İyi ama ben kestim.
— Onlu ile kesmeli İdin. Büyükleri elimde İken en ufak karoyu oynamakla seni, en büyük kozunla kesmeğe davet etmiş oldum. Sen bunu anlamadın. Hiç bir İşe yaramı yan onlulu kozun. bu oyunda en büyiik rolü oynayabilirdi. Onlu He kesmiş olsaydın, elimdeki vale ile bir leve daha alr. oyunu çıfcartmazdık.
Nâzım DERS AN •" 1 '
Muharririmiz Nâzım Der-san'ın briç hakkında neşrettiği İki eser tnkılftp KJ-tabevinde satılmaktadır.
Tavsiye ederiz,
Medeni kanunun 134 üncü maddesi aynen şöyledlr:
■Aralarında müşterek bayatın çekilmez bir hale gelmesini mucip olacak derecede şiddetli bir geçimsizlik baş gösterdiği takdirde karı kocadan her biri, boşanma dâvasında bulunabilir.»
Boşanmak İçin mahkemeye' başvuranlardan çoğu bu mail-deve temas etliklerinden en zi- i yade kanunun mezkûr maddesi işlemektedir. Fakat «şiddetli geçimsizlik» lerc sebebiyet veren hâdiseler o kadar çeşitli kİ bunlar arasında incir çekirdeğini dolduranı lyacak derecede ehemmiyetsizleri de şiddetli geçimsizliklere sebep olmakta ve taraflardan tart mahkemeye baş vurarak boşanma dâvası açmaktadır. Hatta öyle ki 20. 25.30 35 sene müşterek hayatları normal şekilde devam elmiş kan kocalar arasında da günün birinde pek oaslt bir münakaşa ile geçimsizlik baş göstermekte ve neticede bu geçimsizlik şiddetli bir hal alarak çiftleri mahkemeye sürüklemektedir.
37 senelik bir aile yuvası
Medeni kanunun yukarıda bahsettiğim 134 üncü maddesi ile kocası aleyhine boşanma dâvası açan bir kadından dinlediklerimi Sut ada belirtmek istiyorum- 37 senelik izdivaçlarında bir oğullarını evlendirerek kayın peder ve kayın valide olan bu çiftlerin bir de evlenecek çağda kızları bulunduğunu göz önünle bulundurunuz.
Kadına soruyorum :
— 37 «ete blrlblrtnlzle güzel güzel geçindiğiniz, oğlunuzun mürüvvetini de gördüğünüz halde şimdi zevcinizden boşanmak İstemenize sebep ne?
Derinden bir «ahi» çekerek:
(__Söyletmeyin beni, derdim
büyüktür. 37 senelik aile yuvamızın yıkılmasını tabiî ben de arzu etmezdim amma artık bıçak kemiğe dayandı!»
— Galiba bir de kırınız var?
(— Varl Hem de evlenme çağında bir 'cızımız var. 2laten zevcimden boşanmak istememe de sebep, onun İstikbali değil mİ...»
— Anlayamadım! Kızınızın İstikbali. 37 senelik kocanızdan ayrılmanıza neden sebep ol- ( «un?
Şehirden Anadoluda bir kazaya
58 yaşında olduğunu söyleyen kadın, istemeye İstemeye giriştiği bu boşanma İşinde pişmanlık duyuyor gibiydi ve bu, göz-
lerinin çukurlarında toplanan yaşlan, mendili Ue bastara bastır» kurularken:
«— Ne çare ki ok yaydan çıktı l» deme? inden de anlaşıyordu.
Hâdiseyi kendi ağzından dinlemek istediğim İçin kocası a-leyhlne açtığı boşanma dâvasında pek basit bir sebebe dayandığını söyledim:
(— Basit mi? dedi. Anlatayım da haklı olduğumu görün...
Ve baştadı anlatmağa:
«— Tamam 37 sene evvel, 31 yaşında yüzüne bakılır güzel bir kızdan. Şehir hayatma alışmış bir kızın taşraya gelin gitmezini kabul etmemiştim amma ailemin ısran ile «peki» demek mecburiyetinde kaldım ve üç günlük gelin olarak, kocamın memur olduğu iç Anadolu kazalarından birine gittim. Taş» hayatına intibak edenılycceğl-ml anlamıştım amma ne çare... Bir kere evlenmiştim ve kocamın hayat şartlarına uymam lâ zımdı. Uzat nayayım. o kazada İki sene kadar kaldık, sonra başka bir kazaya tâyin olunması üzerine kocamla beraber oraya gittim. Düşünüyordum ki elbet bu dolaşman m bir sonu gelecek ve yine şehre döneceğiz... Daha bir ka; kazaya gittikten sonra şarka gittik... Bir oğlumuz dünyaya geldi, saymakla lüketemlyeceğim maklrtunlyet-lcr Rinde bocalays bocalay» yıllar geçinllk.»
Diş Bıkma
Yaşlı kartın. titrek elindeki mendili, gözlerindeki yaşlar ûs-ı tüne bastırırken ilâve ediyordu;
«— Her yokuşun bir de inişi vardır, diyerek dişimi sıkıyordum ve düşünüyordum ki kocam tekaüt olacak ve tstanbula dönerek ihtiyarlığımızı hasretl-nl çektiğim şehirde geçireceğiz, çünkü kocam beni hep bu yoldaki sözleriyle avutuyor, bana ümit veriyordu. Oğlumuzun mektep telâşı arasında bir kızımız dünyaya geldi.»
— Hani şu istikbalini düşünerek kocanız aleyhine boşanma dâvan açmanıza sebep olan kızınız mı?
«— Evet o kızımız... Uzatmı-yaynn. 35 sene memuriyet teab» dolaşmadığımız kasaba ve köy kalmadı. Oğlumuzu evlendirdik Kızımızı gezdiğimiz yerlerde mürnkOn olduğu kadar okutabildik. büyüdü ve nihayet İstanbul» geldik Biraz paramız vardı. Kocam İstanbulda bir ev atacak ve İstanbulda oturacaktık. Fakat tstanbula gelişimiz-
den bir hafta sonra kocam, evinde misafir kaldıgunız bir akrabamızın yanında bana bir haber vererek;
— HatunI Ben ,.... l'.oyurıle 70 dönüm aıaatal ve içinde d* bir küçük evi otan bir bahçe satın aldım. Toplan öa yazın evimize gidelim Demesin mİ? Bahsettiği kdy İztanbulun civar kazalarından birin dedir. Olduğum yerde mıhlanıp kalakaldım. Verdiği İzahata göre o köyde satın aldığı bahçeye çeşit çeşit nıryva ağaçlan dikecek ve iki odah evinle de oturacakr.'.Lsız. . Yani yine ş>-hir hayalından u-sakta...»
Bu kız ne olacak?
Sözü kızlarının istikbali mevzuuna getiren muhatabım diyor kİ!
«— Tamam 37 sene kahrir.» çektiğim kocam bana bir oyun oynamıştı. Hem de kızımın ls-tkbsMni mahvediyordu- Bunca yıldır ben tek gaye uğruna dişimi sıkmış, memnriyetle doinş-tığmnz yerlerde hin bir mahrumiyete, tekaütlükten sonra İstanbul» grfeeeğiz dfyr kstian-mıştim Oldu mu bu?...
— Peki amma, koca İkametgâh olarak nereyi arzu edene kadının ona ^iaat etmesi lârim gelir.
•— Öyle amma kızımız ne u-locak?»
— O da sizinle beraber o köyde, e bahçedeki iki odalı e-rinlzde. bir talibi çıkıncaya kadar oturur.
K»dm. bu sözüm üzerine bir lâstik top gibi sıçradı:
«_ Hah! dedi tste bütün mesele bu değil mİ? O ücra köyde iki odalı evde kızıma talip mî çıkar... Onu ancak şehirde otarmakta evlendirmek mümkün o-InbOirdl. Lâkin kocam bu imkânı bize kaybettiriyor.»
— Üzülmeyin bayan» Kısmet her yerde eelir insanı bulur! diyecek oldum, lâfımı ağzımda bıraktı:
«_ Bunca yıl dolaştık gezdik de kısmet ıV'nen şeyden kadar İstifademi? olmadı Bundan sonra mı olacak? ..»
— Peki ne olacak şimdi-’
«— Ne olaealh var mı? Köydeki evde otururuz - oturmayız, o t ununa m yüzünden kocamla aramada ti**n münakaşa öyle bir şiddetlendi kİ artık bir arada oturmamıza ve yüz yüze gelmemize İmkân yok. Aynta-cağH.»
37 yıllık aile yuvasını kökünden sarsan bu mânâsız ayrılık sebebine ne buyurulur?
CamnlcdÖin BİLDİK

Güney Pasifik’te uçan bir tayyare denizden bir ad» peyda olduğunu ve adeda bir volkanın indifadR bulunduğunu görmüştür. Yukarıda yeni adanın va volkanın tayyareden alman iki resmi görülüyor.
Seyyar vapuru bir kaza geçirdi
Denizyolları İdaresinin «Seyyar» vapuru evvelki gece bir kaza geçirmiştir. Oeml Karabl-gadan İstanbul» gelirken gece »sat dörtle, fena bava şartları yüzünden Çekmece önünde karaya oturmuştur. Bunun ürerine şehir hatlarının «Radikaya vapuruyla bir tahlisiye gemisi vaka yerine gitmişler, aynca telsizle haberdar edilen ■Konya» vapuru da gidip yolcuları almış ve «Seyyar, vapuru dlin saat 11 e doğru yüzdürül m üştür.
Amile gölünde tertip edilen av partisi
İıHu-nderun 27 (Akşam) — Amlk gölünde avlanmak üzere îstanbuldan seçkin bir avcı kafilesi bugünlerde şehrimize gelecektir. Bu göl avcılığım beynelmilel şöhreti haiz avcılardan. Abbas Celâl tertip etmiştir.
Ava. gelecek katile arasında prenses Zeynep, eski Ingiltere Başbakanı Mlster Churchlll, Salt SaJâhaddin ve Harun ile daha bezi şöhretli avcılar davetli bulunmaktadır
istanbulda kış: Parklardan birinin karlı bir görünüşü, sağda yanan ateşle ısınmağa ç-lı-çan küfeli bir kız çocuk.
{ Talihli adarn^
Mahkeme Koridorlarında
Mösyö Jason bahse tutuştuğunu, uşaklarına o şekilde cevap vermelerini emretmiş olduğunu söylemiş İse de moram anlatamadı. Ertesi inin, talihi kendisine yardım etti. Zabıta altın karaborsacılığı yapan bazı sarrafları yakalıyarak karakola götürdü. Tabii sarraflar, Jasonu tanıdılar, iddialarının doğru olduğunu teyit e-clince polisler kendisini serbea bıraktılar. Fakat ertesi günü tekrar yakaladılar Bu sefer kılığı, kıyafeti perişan ve kiril karnı açtı. Hakiki bir serseri olmuştu. Polisler yine kendisini sorguya çektiler:
— Sakın herotn tiryakisi olmayasın I
— Ben mi? Şaka mı ediyorsunuz?
— O halde bu perişan kılık kıyafetle sokaklarda gezinmeni nasıl izah edeceksin?
— Size söyledim ya. Bahse tutuştum.
Polisler, onu o akşam yine alıkoydular ve er-müşahede altına i zere tıbbı adliye
BULMACA]
İki cüce nişanlandı
Kanapeden çanta kaldırmak ne demektir?
yüzüme tükürsünler.
— Pe-ki, öyle olsun, teyze hanım. O ku seni ne diye gücendirdi?
— Bırak, yüreğimdeki yaraya basma, cinlerim başıma toplanıyor.
Çikletini çıkanp avucunun içinde yuvarladı, çantasından çıkardığı buruşuk mendille evvelâ burnunu Q-ğlışturdu, sonra çikleti arasına sarıp tekrar çantaya tıktı, ağzını yayvanlaştırıp gözlerini biraz daha çarpıtarak çalımlı bir eda ile süzüldü.
— Yüzüme iyi bak. neye benziyor?
— Ben biç bir şeye benzetemedim, hanım bala.
— Yalan lâkırdıdan hoşlanmam ben. Çotuğunun ço- |_|_ çuğunun başı için doğru Q söyle, benim yüzüm şebek q_ maymunum benziyor mu?
— Estağf u rullah...
Hiddetle sözü kesti: O
— Yoook, yalan lâkırdı is- _ temem ben. Dosdoğru söyle, q şebek maymununa benziyor-— muyum?
— Doğru söylüyorum, hemşire hanım. Maymuna pek benzetemedim seni.
— Peki, şen benzetemedin de su kâfir kahbe nasıl, benzetti ya?
— Maymuna benziyorsun gÇ mu dedi sana?
— Dur, lâkırdıyı başından anlatayım da dinle. Bir kar, js bir kar. Tipiler gözlerimin CÜ içine giriyor. Kendimi tram- £D vaya dar attım. Arabanın l-z s çerisi de bir kalabalık, bir'** kalabalık. Sağıma soluma bakınırken benim ilerimdeki kanapeden bir yolcu kalk-
Çamur Denekleri lâcivert mantosunun yan beline kadar çıkmış, yaprak yeşili baş örtüsünün altından çıkan saç demetleri yoluk kaşlarının üstüne sarkmış, uzun boylu, şehlâ gözlü, kara kuru, otuzunu geçkin bir hanım koridor penceresinin önünde bir müddet geviş getirdikten sonra avurtlarını şişirerek dudaklarını uzatıp pufladı, kirden kahverengi ne dönmüş çikletini kabartıp patlattı ve tekrar geviş getirerek bize döndü. Alâkalı bakışlarından belli ki konuşmak istiyor, karşısında-kilerden aşinalık bekliyor. Bizim kasketli delikanlı yılışarak sokuldu:
— Dâvanız mı var, hanım bla?
Bir çiklet baloncuğu daha patlattıktan sonra içini çekti:
— Yalnız bu dünyada değil. iki cihanda da davacıyım o kâfiroğlu kâfirden. Dünyada da. ahirette de iki elim yakasında olsun.
— Kime gücendiniz, hanım abla?
Çenesini çarpıtarak karşıyı işaret etti:
— Görmüyor musun şu kal dirim artığı kahpeyi? Suratına bakanın kırk yıllık ömrü geri gidiyor, Gel gelelim, bir çalım, bir çalım. Zannedersin ki Şahmerdanın küçük kızı.
— Ne yaptı size o genç kız?
—Vay beyim vay! Görünce meylin uyandı galiba yosmaya!
— Estafurullah. Ben öyle bir şey söylemedim Jd.
— Daha ne söyliyeceksin. tı. Boşalan yere oturayım, ayol? Genç kız derken ağ- ’ " zindan bir genç kız daha çıkıyor. Gençlik şunun neresinde imiş? Yanımda dur sa ablam zannederler. Baksana suratına, deve dudağı gibi avurtları buruşmuş da sarkmış. Eğer o kahpe kırk beş yaşından fazla değilse ben şuracıkta dört ayaklı olur da köpekler gibi havlarım. Ben onun kadarken iki çocuk sahibi idim.
— Sen geç evlendin de mek?
Parmaklarile garip bir işaret yaptı:
— Nah sana, abdal! Neden geç evleniyormuşum? On sekizimde telli duvaklı gelin oldum, on dokuzuma basmadan ilk çocuğumu dünyaya getirdim. Arkasından da kızı doğurdum.
— Allah bağışlasın, hanım abla. Fakat biraz evvel şu kızın kırk beş yaşından fazla olduğunu söylüyordun
— Yaşı batsın. Elin şırfıntısının vaşından bana ne? Kütük defterini ben yazmadım ya. Desturun, eşek tellalı de değilim ki ağzını açıp dişlerine bakayım. Amma velâkin, mal kendini gös teriyor. Kaç yaşında olduğu suratından belli yosmanın. İnanmazsan kütüğünü aç da kaydına bak. Kırk beşten aşağı çıkarsa şuradaki cema*. at hep bir ağızdan benim'
Soldan sava: 1 — Kuzey Avrupaaa bir bofîM. a — ManyaUzma Ue telkin. 1 — Maısedllcmn 4 — Terli Sjıgın feryadı - Terli arkadaşıdır. 5 — Tersi do Ira* kaleni - VUAyet. $ — Sonuna (Ş> geline dar değil * Birdenbire. 7 — Tersi musiki riya-fetl. ■ — Bağına (K seurse dört köse olur - Akciğer. 9 — BoKuntu - Sıfat eki. 10 — Tersi musiki astatlarından.
Yukarıdan apagıya: 1 — İşaretlerle ktaa yorma sanatı, i — Olgunlaşan. 3 — Bilginin sadaaı. 4 — Kemik suyundan gıkarılan bir madde - LAhza. S — Kılıç oyunu ıstılahlarından • Vasat. S — Ey-ilbün bir nahiyesi -Tersi yapmadır, 7 — Ht g«ı rengi, B — Teral ha larını süsler - Halat.
GTCtH BULMACANIN IIALL
Soldan sa«a. 1 — Sarfiyat. 2 -El», Peta, 3 — Nakzeden. 4 — Seril,
5 — Ebediyet. 6 — Led. TMO. Edep. Zir. 8 — Yam Everıken. 10 — NMOfll
Yukarıdan ajaöıya: yen, 2 — Ala. Bedava. 3 — Rnksede-mez. 4 — Zed, He. S — iperlt, Pln,
6 — Ycdlytlsiki. 7 — Aeelegiden, 8 — Tan. Tören.
Mösyö Jason çok zengin bir adamdı. İster talihinin İster keskin zekâsının yardımile zamanın korunu olmuştur. Fabrikaları, vapurları, köşkleri, apartımanları, hataiz hesapsız paraları vardı. Cömert ve hovarda bir adam olduğu için ziyafetler, eğlenceleı tertip eder, tanıdıklarını ve dostlarını davet ederdi. Bu eğlencelerden birine Antuanı da davet etmişti. Antuan, son derece zeki, lakat fakir bir adamdı. Hangi işe el atsa altından, kalkamazdı.
Mösyö Jason, o geceki ziyafette İçkiyi fazla kaçırdığından Antuana takılmak hevesine kapıldı.
— Antuan! Bu ne kılık kıyafet! Tıpkı varyetelerdeki komiklere benziyorsun dedi.
Antuan, bu ağır sözler karşısında pancar gibi kızardı:
—. Mösyö Jason, beni niçin komiğe benzetiyorsun?
Talih sana yar olup da para
kazandığın için mi başkalarını karakolda tahkir etmek cesaretini ken- t esi sabah dinde buluyorsun? diye sordu, alınmak i ' ’' “ “ gönderdiler.
Jason bahse tutuftuğundan
■ ve Antuanı, meydanda halkın
■ ortasında eşek gibi anırtaca-ı ğından bahsedince deliliğine . hükmedilerek tımarhaneye
gönderdiler. Jason, tımar, henede bahsi kaybedeceğl-• nl söyllyerek bağırıp çağırdık. ça. kendisine soğuk duşlar ya. pılıyor, ara sıra da deli göm-leğl giydiriliyordu.
Zavallı adam tam beş ay
; 28 gün tımarhanede kaldı, iki Ocak PazartesL günü saat 18,30 , gîin daha kalırsa bal isi kay--- ’* ,_J* «-(•—
bedeceğinl düşündü, bağırıp (c“ Tepeı
I çağırmayı bırakarak ve aklı . başına gelmiş gibi görünerek ,1 tımarhane müdürünü görmeğe gitti:
— Müdür bey, burada delilikler yaptığımı anlıyorum. Fakat şimdi aklım başıma geldi dedi. Müdür, onu denemek için sordu:
— Ya tutuştuğun bahis ne olacak?
— Hangi bahis? Benimle e7Vel şaka mı ediyorsunuz? Ben ba-etsem Ws lâkırdılarını deli İken soy-
«Talih sana yâr oldu» sözü mösyö Jasona çok dokundu:
— Talih bana yardım etmedi. Ben paraları iktidarım sayesinde kazandım cevabını verdi. Antuan alaylı bir eda ile:
— iktidar sende ne gezer, yahu! Sen himayesiz ve parasız ortaya çık, ekmeğini kaza-nabillrsen, ben halkın ortasında eşek gibi anıracağım, mukabelesinde bulundu
— Dikkat et Antuan! Büyük söz söyleme! Eşek gibi anıracaksın.
— Anırırım zahir, elverir kİ kim olduğunu söylemeden be-cerikiiğinle bir frank kazanmağa muvaffak olasın.
Mösyö Jason. bu meydan okumadan küplere bindi, masaya yumruğunu vurdu:
— Yarın sabah, evimden
yalnız sırtımdaki elbise İle çıkacağım. Başıma ne gelirse gelsin adamlarıma ve uşaklarıma altı ay geçmeden ’
kendilerine müracaat _______________________
Mle istediğimi yapmamalarını ^yordum müdür bey! ve eve kabul etmemelerini sıkı sıkı tembih edeceğini. Altı ay sonra da seni şehrin en büyük »eydon.M gBHlrâp .M eş,-»™» P- ffiye taomc^ ve anır»-1 yan,nd“ 5lk»rk“ r t'-an — Müdür bey bana 2000
Eğer ileri sürdüğüm şart- frank lkraz eder misiniz? Yalar altında para k_. “.......
söylediğini yapacağım. 1 sende dilenci olmak için iktidar yok.
— Antuan, bahsi kazanırsan, sana servetimin yarısını vere-( ceğlm. Kabul mü?
— Kabul mösyö Jason!
Derhal plânın tatbikine başlandı. Mösyö Jason, bu yeni hayata başladığının ilk ge- [ nıyor diye cesini. serseri ve şüpheli hastan olmak zannlyle kara- bir piyango bileti satın aldı, kolda geçirdi, çünkü üzerinde Bu defa da talihi kendisine nüfus tezkeresi ve hüviyetini yâr oldu ve fark milyon frank-belirlecek hiç bir vesika yok- lık birinci İkramiyeyi kazandı, tu. Erine telefone etti- Fakat Derhal, bir elbiseciye girerek ufaklan, kendisinden almış (tepeden tırnağa kadar gi-olduklan sıkı tembihlere uya- yindl, süslendi ve o gece arka-rak »efendilerinin seyahate daşlanna en lüks lokantada çıktığı ve karakolda mevkuf mükellef bir ziyafet çekti. Da-, tutulan şahsın mösyö Jason vetliler arasında bahse tutuş* ı olamıyacağı» cevabım verdiler, tuğu Antuan da vardı. Ziyafet Evinden verilen bu cevap üze- sofrasında kırk milyon frank rine karakolda az kaldı dayak kazandığını söyledi Antuan ytyecketl. merakla sordu:
I
1 da Kadıköy halkevinde «Üçün-mevzulu mühim bir konferans verecektir.
I
MEYDAN
Haftalık mizah mecmuası MEY-DAN'ın dördüncü sayını 30 karikatür ve birçok yarılarla çıkmıştır.
Tımarhane müdürü, akıllandığına hükmederek onu taburcu etti. Jason müdürün
n^um »arı.- ------- ----- —— ------------ —
kazanırsan rın size İade ederim
Fakat —. Memnuniyetle mösyö Ja-
bile son!
Jason. iki bin frangı alarak •, hastaneden çıktı. Yolda bahsi , kaybettiği düşüne esile mahzun | ve mükedder yürürken bLr piyango satıcısının:
| — Bugün çekiliyor. Bir bilet
alan kırk milyon frank kaza-[nıyor diye bağırdığını İşitti. I eş- Cebinden yüz frank çıkararak kara- bir piyango bileti '
— Bu parayı nasıl kazandın?
— İktidarım sayesinde!
— Yani... Sen ismini vere-
1 rek borç para alm.13 olabilirsin. Ben bunu nasıl bLleylm? Parayı nasıl ve nereden kazan -dığını bize söylemelisin.
• Davetliler de bu sözü tasdik
■ ettiler. Jason:
1 — Piyangonun, büyük ikra-
miyesini kazandım.
I Antuan sözünü kesti:
— Bu. becerikllk değil talih [işidir dostum!
— Talih işi mİ?
| — Piyangoyu kazanmak ta- [
. Uh İşl değilse, hangi şey talih-,
• tır»
j Jason, öu doğru sözü ister ı istemez kabule mecbur oldu: 1
— Evet piyangoyu kazanmak talih işi olmakla beraber be-'• cerlklillktlr de... Şimdi sana bir ' uzlaşma teklif ediyorum An-jtuan! Seni meydanda anırt-
• mıyacağım ve kazandığım ik-
■ rantiyenin yansını sana vere-1 ceğlm. Kabul ediyor musun?
Antuan pür meserret cevap verdi:
: — Kabul!
Antuan, Jason un cebinden çıkanp verdiği 20 milyon franklık çeki alırken taşı ge-J dlğine koydu.
, | — İşte beceriklilik, senin gibi
' bir enayi bulup yirmi milyon
i frank kazanmağa derler.
Çeviren: A. HİLÂLİ
ı
Fransa'nın Şelfte Marne vilâyetinde Newles La Gilberade kasabasında iki karı koca evlenmelerinin altmışıncı yıldönümünü kutlamışlardır. Bu münasebetle belediye tarafından şereflerine bir ziyafet verilmiştir. Yukarıda İhtiyar evliler şarap kadelılerinl tokuştururken görülüyorlar.
2 0 >
0 p
dedim amma arada bir kaç kişi vardı, paktım ki ben onların arasında geçinceye kadar başkası oturacak. Hemen önümdekilerin omuzlarının üzerinden kalumu uzattım, filmdeki çantayı boş kanapeve bırakıverdim. Ne demektir bu?
— Bilmem kî, hanım abla.
— Nasıl bilmezsin, ayol? Boş yere çanta bırakmak, burası benim yerim, kimse oturmasın, demektir.
— Demek oturdun, rahat ettin?
— Oturan kim. ayol? Ben kalabalığı yararaktan geçinceye kadar su kahbe çantamı kaldırıp da benim yerime oturmaz mil Bak şu yellozun edepsizliğine! Benim çantamı kaldırıp da verime oturmak ne demektir?
— Bunu da anlıyamadım.
— Hımmm . Sen anlıya-mazsın amma ben çok iyi anlarım beyle şeyleri. Çantamı kaldırıp benim yerime oturmak; «Hoşt. köpek. Sen kim oluyorsun da çanta koyup yer kapıyorsun?» demektir.
— Vayyy .. Mânası pek ağırmış bunun.
— Ne zannettin ya? Am-L. ma velâkin, böyle ağır ha. | tarete tahammül eder do 1 (ArkASI 7 nel sahIfede)
Düşman Dostlar
Macera ve Aşk Romanı
Yazan: I. D. Carr Tercüme eden: (Vâ-Nû)
Tefrika No.
Chapman, sinirli sinirli, bu-yunbağının düğümünü düzeltti, Yaramazlık yaptığı sırada suç üstü yakalanmış bir çapkına benziyordu.
Alnmda iri ter damlaları birikmiş, ceketine azıyordu.
Titrek bir sesle dedi ki:
— Yalan söylüyorsunuz. Dediklerinizden hiç bilr doğru değil. Sizin zaten hep işiniz yalan!
Doktor, kaşları çatık, cevap verdi:
— Yalan söylemediğimin pek âlâ farkındasınız. Plânınız suya düşmüştür. Inglltereden cepleriniz altın dolu ayrılamı-yacaksınız. Port - Ellzabeth’e zengin gidemlyecekslniz.
Chapman, yüzünü avuçları İçinde gizledi. Bir nefeste dedi ki:
— Yaptıklarıma pişman ol-
dum... Ah niçin bu işi yaptım... Ah, ah...
Sonra, başını kaldırdı. Gözleri yuvalarından uğrayarak, doktor Fell’e baktı:
— Şimdi beni polise mİ ve-reeksLnlz?
Doktor Fell, sakin saldn cevap verdi:
— Hayır... Eğer size yazdıracağım beyannameyi İmzalarsanız polise teslim etmiyeceğim.
Chapman’m yüzünde hem fazla hayret, hem de bir ümit ışığı belirdi. Avukat Duncan, araya girerek ciddiyet ve huşunetle sordu:
— Bu da ne demek böyle?
— Bu, şu demektir kİ, Chapman sükûn içinde sıvışacak, eğer İsterse ilerde cehennem a-levlerl ortasında kebap olması fikriyle şimdiden
çaktır. Bu, aynı zümanad Ela-
pat halanın ve Coilnln refah içinde yaşayacakları manasınadır, Angus'un arzusu, böylece tahakkuk ediyor. İşte, mesele bundan İbaret.
Cebinden bir kâğıt çıkardı Katlarını açtı ve şöyle dedi:
— Bay Campbell! Sizi Angus'u öldürdüğünüzü yazacaksınız.
— Ne?
— Cdlln'i de öldürmek teşebbüsünde bulunduğunuzu, Alec Forbes’l boğduğunuzu ilâve e-deceksinzi. Bu beyannameler ve göstereceğim deliller, sigorta şirketinin parayı vermesini sağlayacaktır. Gerçi Angus'U öldürmediğinizi biliyorum; fakat, yine de öyle yazacaksınız. Kendimce, bunun için sebeplerim var. Sizi daha fazla himaye etmek istesem bile edemiyorum ; ancak, itiraf namenizi yirmi dört saat açığa vurmayabilirim. Bu müddet zarfında da kaçabilirseniz kaçınız. Sakın beni aldatmnğa kalkmayın, sizi derhal polise teslim ederim. E, söyleyin bakalım.
Chapman’m gözlerinde hem korku, hem perişanlık, hem haykırdı:
inan m ıy(u~ Hin
perişan Ola- hiddet belirdi. Adam | — Sözlerinize
Yanınızdan ayrılır oynlmaz beni polise vermlyeceflnlze dair elinizde ne gibi bir delil var?
— Eğer bLraz makul olmasaydım, Angus'un ölümündeki esrarı olu orta meyf-ina sererdim. Halbuki İşte, kaçmanıza bir aralık kapı bırakarak, Angus'un intihar ftdakâr lığını boşuna harcatmış olmuyorum. Görüyorsunuz ki, siz bana ne kadar bağlı iseniz, ben de size ayru derecede bağlıyım.
Avukat öksürdü.
— Bu oynanan meşum komediye aklım hiç ermiyr.
Chapman:
— Tuzak! — diye haykırdı. Slz. para mükâfatı almak istiyorsunuz, onun için benim başımı yiyeceksiniz .
Doktor, kızmaksızın, dedi kİ:
— Aramızda bulunan avukat Duncan, İskoç ya kanunlarının mükâfat usulünü kabul etmediğini söyliyebllir.
Avukat, bir şey söylemek üzere ağzını açlı, fakat tek söz söylemeden yine kapattı.
Doktor, devam etil:
— Bu salonda buiunan dizlerden hiç birimiz, Burada konuşulanlara dair bir şay aöyilyebl-
lecek vaziyette değiliz. Avukat Duncan'm tabiri vechlyle, bu «meşum komedi» sır olup aramızda kalacaktır.
Kathryn:
— Evet! — dedi. Alan da, inançla:
— Doğru! — diye tasdik etti-Duncan haykırdı:
— Rica ederim, doktor; rica ederim, doktor, şu anda, ne yaptığınızı iyice düşünün. Havsalaya sığmaz! Ben ki hukuk adamıyım, böyle bir oyuna nasıl âlet edilirim?
Böyle bir ihtarın katiyen tesirinde kalmıyarak, doktor, izahat verdi:
— Bunu böylece yapabilirsiniz, bay Duncan! Asıl hukukçu olmanız dol iyisiyle, hukukun, insandaki en yüksele hisleri ilgilendirdiğini bilirsiniz. Bir haf-tadanberi Campbell ailesinin haklarını korumak için çırpınıp duruyorsunuz. Tam neticeye vardık, mücadeleyi mi terke-decekslnlz? İmdi! Bay Chapman şu İki cinayeti de sırtınıza alıyor musunuz, diy» size soruyorum. Alırsanız, kelleyi kurtaracaksınız. Almazsanız bir tek cinayetiniz için asılacaksınız.
Chapman, gözlerini kapadı, sonra tekrar açarak bu meclisi, bu insanları gûya ilk defa görüyormuş gibi baktı Gözlerini gölün en parlak bir noktasına daldırıp:
— İstediğiniz yarıyı yazacağım! — dedi.
*
Bu güneş içindeki sabah saatlerinde, Glascow treni Lon-draya bir çeyrek gecikme 11e vardı.
Kapılar açıldı. Hamallardan biri, birinci mevki vagonuna girince, bağa gözlüklü bir genç kadını farketU, Mağrur tavırlı bu kadının yanında profesör tavırlı ve ondan da mağrur bir delikanlı vardı.
— Hamal lâzım mı bayan? Hamal lâzım mı baj?
İkisi de cevap vermediler. Genç kadın, burnu havada dedi B:
— Danby’nin. Fratısz Kiralına gönderdiği mektup tesir altında yazılmamıştır, bu düşünce katiyen varit değil.
Hamal, İki bavulu da aldı.
— Bir de tüfek var, bayan... Hanginizin? Bayın m.?
Kadın, yine tepeden baktı:
— Benim... (Devam etU:> «Danby’nin 1680 de söylediği □utku okumak kâfi* bu takdirde görülecektir ki...»
— Anlayamadım madam.
Fakat İki yolcu da. hamala ehemmiyet vermediler. Hamal, hayretle başını sallayarak, iki yolcunun arkasından yürüdü.
— SON —
şeneltil noo Inmu H00 kuruz
« aylık L30C » tMO »
ı un aoc • ıaocı »
t aylık Kû • - »
40r« utmııj icln alil kunıaluk pul gonaerUmeauı» Aksı takdir aa aorta aerıstudime»,
reielonlanm» Uajmunarrir
Yan lalen anao - Idara M Ugıır »437
fUblültLhır g — Ka*tm Bl
ün*a» GO Öau [kmaı Afc Vb11, E. 12.14 1,58 P 44 U.» 1J5
V. 5.33 T.16 1227 13,03 11, l» 19.M
loaıeoane Uatıum sıvar, Camsı Na(m anuT U
AKSAM
ütuın i
Yollar umum
Sahîfe 7
Millî korunma kanununda yapılan tadilât
müdürlüğü
Tasan Meclisin gündemine alındı
İstanbul İşçi Sendikası
Ayvansarayda yapılan toplantı
Ankara milletvekili sayın bu devirde ev sahibi klracısı-Arif Çubukçu’nun Milli Korun- nın mülkü olup 01111 ma Kanununun tâdili hakkında altı maddeyi İhlara eden tekliflerinin geçlçi komisyonca aynen kabul edildiğini gazetelerde okuduk.
Mülk rahiplerinin lehine | ehemmiyetten ârl ııfak tefek _ .
istisnai ahvaller hariç bu ka-, mandan istifade etmek
bilsin. Kiracının bir sır telâkki ettiği bu meseleyi nasıl meydana çıkartsın, buna İmkân rar mı. İşin asıl niza ve ihtilâf doğuracak tarafı İkamete elverişli olup olmadığı keyfiyetidir. Elverişli olsa bile za-— —«j. için
carda gayri menkul sahipleri- elverişli değil İddiaları ortay» ni mimin edecek yaralarına sürülecek zaten İşleri baştan merhem olacak esaslı blr şey aşan mahkemeleri bu Ihtllaf-gondtınemekten maada bir se- lor blr kat daha ne evvel Tâli ve Karma komisyonları tarafından kararlaştırılmış olan intikal müddetinin de teklif harici bırakıldığı esefle görülmüştür. Geçici komisyon kararını hülâsa ten gözden geçirelim.
1 — Sonradan yapılan binalarda havagazı, su gibi tesislerin yapılmasına kiracıların muhalefet etmemesine, yapılan masarifin faiz ve amortismanlarının kira bedellerine zam edilmesine dairdir.
Bu maddenin esas dâva ile bir alâkası yoktur. Bu maddeden ibret almaca» blr nokta varsa o da mülklerini tamir ve lüzumlu tesisatı yapmak isteyen ev sahiplerinin kiracılar tarafından mülklerine sokulmama! ar mm resmi uğralardan tşitUmesl ve komisyon kararlarında da bunun kabul ve İtiraf edilmesidir.
2 — Rızalar 11 e tahliye olunanlar tahliye tarihinden İtibaren serbes bırakılacaktır.
Her şeyin fiatl beş altı misli arttığı, paranın da kıymeti bu fırlayışa göre dörtte bire İndiğine nazaran kiracıların men-faaUendikieri 999 taralı gayri menkulü nzaJarile bırakarak başka bir tarafa gitmelerine ihtimal veremiyoruz. Mücbir blr ahval karşısında tahliye edilenler olsa bile bunların a-dedl yüzde beşi geçemlyece-ğinden mülk sahiplerinin bundan istifadesi devede kulak kabil indendir.
3 — Memuriyetlerinin İcabı olarak başka tarafa gidenlerin boşalttıktan daireler tahliye tarihinden itibaren serbes bırakılacaktır.
Yer değiştiren memurlar intihap ve tâyinleri vekâletlere verilmiş mom urlardır Bunların sayısı işgal ettikleri binalara nazaran yüzde beşi geçme» Kusur kalanlar tâli memurlardır. Bunlar arasında terfihen yer değiştirenler olsa bile adetleri mahduttur. Bu maddenin mülk rahiplerine «ağladığı fayda dar bir sahaya münhasır kalmaktadır
4 — Kiraya verilmeyen bizzat mal sahibi tarafından işgal edilen binalar, tahliye tarihinden İtibaren serbes bırakılacaktır.
Bu maddeden anladığımı» mâna şudur: (Mülk sahipleri eğer geçinemlyorsanı» oturduğunuz yerleri kiraya vererek daha ucuz blr tarata geçin demektir) İstaabuluu diğer büyük şehirlerin kenar mahallelerinde bile konfordan ârl blr odanın 30-40 liraya kir al an-dıftı maiftmdur. Senelerce o-turdugu evini yuvasını terke-decek olan blr ademini lâakal üç dört nüfustan mürekkep bir ailesi vardır. Mütevazı ita veya üç odalı blr ev veya apartman kiralamak isteseler yüz, yüz el)i Ura vermeleri lâzım. Halbuki bu ailenin dört b&ş odalı oldukça konforlu evinde oturan kiracısı yirmi veyahut otuz liraya oturmaktadır. (Bu misali İndirebilir daha da yükseltebil İr İz). Başka tarafa nakli mekân edecek olan ev sahibi midir yoksa kiracı mıdır? Bu maddeden ancak memlekette tek başına oturan mülk sahipleri istifade edeblhr,
5 — Kiracı ve eşinin birlikte yaşadıkları usul ve turuunun ticaret veya sanatına veya ikametine elverişli gayri menkulü bulunan sayfiyeler hariç kanunim neşri tarihinden alt* ay sonra serbes bırakılacaktır.
Bu maddenin tatbikindeki güçlükler yeknazarda göze çarpıyor. Kiracı veya ukrahisinin ikametlerine elverişli binaları olup olmadığını kim tahkik edee*-k» Tahkik işinin burada mülk sahiplerine tev- , cih ettiğini görüyoruz. Bir • apar limanda oturanların ço-|ı._ „ ğunun birikirlerini tanımadığı 1 lardur.
çektir. Usul ve furuu karıştırmak ise bu işi büsbütün hayal-laştıracak. sarpa saracaktır. Bunlar kaldırılarak yalnıı kiracı ve eşine münhasır kalmamalıdır. Şelıir haricinde bir çok mesken inşa ve mahalleler teşkil edilirken merkeze medeni vasıtaların bağlanmış her türlü konforu haiz sayfiye yerlerini teklif harici bırakmak büyük bir hatadır.
8 — Takarrür etmiş kira bedeli sonradan yapılan tahririnde vergiye esas irattan u be kiralayan bedelini yükseltebilir. Bina tahriri İstanbulda 932 de yapılmış, 936 da tatbik sahasına konmuştur. Diğer büyük şehirlerde de tahririn 939 dan evvel bitirilmiş olacağına göre bu kayıttan tahriri sonraya bırakılan yerler İstifade edecek demektir. Bundan da mahdut bir zümre faydalanabilir. İzahına çalıştığımla geçici komisyon kararmda gayri menkul sahiplerinin haklarını ihkak edecek esaslı bir şey göremedik. Yalnız bu karar kiraların serbes bırakılmasına. bir başlangıç bir hatve teşkil edebilirse de Karma komisyonu tarafından kabul edilen işgal müddetinin karar harici bırakılması an senedenberl sürüp giden hAkbalıkların çekilen sıkıntı ve sefaletlerin devamına göz yummak demektir.
İstanbulda memleketin diğer jnmmiymntin mesken tnşaası büyük bir hızla devam etmektedir. 1949 senesinde yapdan inşaat diğer senelere rekor teşkil edecek derecede çoktur. Bunda karma komisyonunun işgal müddetini kabul etmesi mühim bir âmil olmuştur. İstanbul ve civarında, beş altı hâne yakın boş apartman ve ov mevcuttu. 950 senesinde yapılacak olanlan da buna Uâve edecek olursak aşağı yukarı ihtiyacı karşılamış olacaktır. Şimdi her vatandaşta bir mesken «ahibl olmak arzusu hakimdir, Bu arzuyu desteklemek yardım etmek lâzımdır. Hükümet bu yolda yürür ve çalışırken kat mülkiyetini İhmal etmemeli, bu İh Uy acın büyük bir kısmını karşılayacak mesken meselesi kendiliğinden halledilmiş olacaktır. Üç tene evvel reddettiğimiz bu kanunu meclis feshedilmeden evvel süratte çıkarmalıyız. Yalnız tahliye İÇln bir senelik işgal müddeti-kabul edilmelidir.
Meclisin müzakere usullerine ve dahili nizamnamesine göre bahsi geçen davanın umumi heyete sevk edilmeden evvel ikinci bir komisyon tarafından incelenmesi icap etmektedir. Komisyonca veya umumi heyetçe İttihaz edilecek kararda mülk sahiplerini büyük bir endişe Ve ıstırap İçinde bırakan bu intikal müddeti meselesi inşallah nazan dikkatten ıız&k tutulmaz.
Eski defterdarlardan
blna olan kira
Ankara 27 (Akşam) — Yollar genel müdürlüğü kuruluş ve görevleri baklandaki canun tasarısı İlgili komisyonlarca kabul olunarak Meclis heyeti umumiye müzakereleri gündemine a-lııunışlır. önümüzdeki günler İçinde görüşülecek olan bu tasarıya göre Bayındırlık Bakanlığına bağlı Llizel kişiliği haiz ol m ak ve katma bütçe ile İdare edilmek üzere bir yollar genel müdürlüğü kurulacaktır. Yollar genel müdürlüğü yohann yapımı, hn İtimi, İrinin (rt, lüzumlu malzeme, makine v« teçhizatın sağlanması, »teİyeler kurulması lşleriye meşgul olacaktır. Bu genel müdürlüğün başlıca gelirleri arasında dahili istihlâk vergisi kanunu gereğince akaryakıtlardan alınan istihlâk vergisi, benzin ve benzerlerinden alınan yol vergisi, devlet bütçesinden yapılacak yardımlar, teberrular ve faizler bulunmaktadır.
Genel müdürlük 3 yıllık devlet yolları yapma ve bakım programını hazırlayarak Bakanlığın tasdikinden sonra tatbik edecektir.
İl yollarının. İş vr çahşma programlarının tanzim ve tatbiki İle meşgul olacaktır. Ayrıca merkezlerde tamir atölyeleri açabilmek ve bu otel yelere bir milyon lirayı geçmemek ürere döner sermaye verecektir.
dik ası İdare heyeti. Zonguldak amele birliği bölgeler işçi kurulu, murahhasları, İş Kanunu gereğince Havzanın altı bölgesinden seçilmiş olan işçi mümessilleri, alt) bölgede seçilmiş olan sendika İdare heyeti temsilcileri blzler. bugün 26/1/950 Perşembe günü saat 19 de yaptığımız toplantıda Havzada temsil ettiğimiz 50.000 İşçi namına aşağıdaki kararlan almış ve bu kararlarımızın Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, çalışma Bakanlığına, Anadolu Ajansına ve bütün Türkiyedekl matbuata bildirilmesine söz birliği ile karar vermiş bulunuyoruz:
1 — İş hayatını tan2im ve İşçinin emniyet ve refahını arttırma yolundu alınan güzel tedbirler karşısında duyulan derin memnunluk havasını bozmak işçi vatandaşları Büyük Millet Meclisi ve millet efkârı karşısında sevimsiz göstermek ve işçi lehinde daha da alınacak tedbirleri önlemek maksadlle işçi kitlesi arasına bir takım tahrikçilerin sokula-'bildiği teessürle öğrenilmiştir.
Bu nevi tahrikçilerin bilhassa son zamanlarda sendika top-
İstanbul 27 (AJL) — îstan- ( bul İşçi sendikaları birliğinden bize bildirildiğine göre 22,Ocak, 1050 Pazar günü Ayvansaray-da 51 işçinin iştlrâkiyle yapı- 1 lan toplantıda İstanbul İşçi sendikaları birliği İle birliğe > bağlı sendikaların C. H. P. organı halinde gösterilmiş olması, Çalışma Bakanına çekilen blr telgrafla Türk işçDerl adı-11a grev istenmiş bulunulması İşçiler muhitinde teessür uyan-dırm ıştır.
İstanbul işçilerinin hakiki mümessili bulunan sendikalar birliği İle birliğe bağlı gıda sanayii işçileri, Clbali kutu fab- > rikasL işçileri, tütün işçileri, sİgara fabrikası İşçileri, tekstil sanayii işçileri, ispirto fabrikası İşçileri sendikaları Bakanlığa ayrı ayrı telgraflar çekerek 51 kişinin görüşüne hiç bir şekilde iştirak etmediklerini bil-dirmişlerdlr. ,
Diğer bir çok sendikalar da yönetim kurullarını olağanüstü . toplantıya davet ederek bu , meseleyi görüşmekte ve Ba- ' kanlığa teker teker telgraflar | çekmektedlrir.
Sendikalar birliği B M. M. Başkanlığı, Çalışma Bakanı ,
, dun tuııı.ıuıu.u.. ,’vuu.na
R.:at şanseddln Slrer VC ca- ı,nhlannd. baz. Mm-.elerin I,. hşma komisyonu sözcüsü Hu-1 lûsi Oral’a da ayrıca birer tel- uuuuı
Srat çekere* birbiri ı»-5l ' büjik'^“"kütlestataZlj
kabul Pillioû vp İsçileri hlmn- , . ........ . ..
Malarya hâdisesi
Mühim neticeler elde edildi
Londra 11 (Nalen) — Malaryaya kargı aç ilmiş olan savaşta mühim terakkiler kaydedildiği bildirilmektedir. İlâve edildiğine göre, bu terakkilerin kaydedilmesinde İki meçhul şahıs büyük bir rol oynamışlardır. Bunlar malarya mikrobunu taşıyan sinekler tarafından ısırılmasını kabul etmişler ve sonra da ağır surette hastalanmışlardır. Bunların üzerinde çalışmakta olan doktorlar bir ameliyat sonunda karaciğerlerinin bir kısmını çıkarmışlar ve malarya mikrobunun buraya yerleştiğini tespit dlr.
şimdi meçhul İki İyileşmektedir.
Bu son tecrübeler
malaryaya karşı müessir birler alınabileceği zannedilmektedir.
etmlşler-
şahıs da
üzerine ted-
Cüzam hastalığı
Hastalığın mikroptan ileri geldiği tahakkuk elti
64 numaralı vapurun tamiri bitti
Şehir hatları işletmesinin M numaralı vapuru bir müddet-tenberi fabrika ve havuzlarda esash tAmire Ubl tutuluyordu, şimdi geminin her ı# bitmiş ve M numaralı vapur beyaza boyalı olarak dûn havuzdan çıkarak seyir tecrübelerini de yapmıştır.
Gemi bu sabahtan itibaren servise girecektir.
Londra 37 (Nafen) yüzünün tanıdığı en eriü hastalıklardan biri olan Cuzzamın nereden geldiği henüz kati olarak anlaşılamamıştır. Yalnız tespit edilmiş olan son bir vaka bu hastalığın da mikroptan ileri geldiğini göstermiştir.
«Cüzzamlar gazetesi» tarafından verilen bu haberde şöyle denilmektedir: »Amerikan, bahriyeslnln iki eri kollar1 nj aym zamanda ve aynı şahsa bağlatmışlardır. Bir müddet sonra her ikisi de Cüzsama tutulmuştur. Cüazam'm Uk emareleri de kolların bag lanmış olan yerlerinde başgöstermiş-tlr. Bahriyeliler şimdiye kadar vücudlaruun daha başka yerlerini de bağlattıklarını. fakat böyle bir hâdise ile karşılaşmamış olduklarını söylemişlerdir,.
Anmerikada bir yılda içilen sigara Nevyork 27 (AA.) — 1949 yılı içinde Amerikada 325 milyar W milyon al gara İçilmiştir. Boyiecc Amerikan sigara tir-yakilerl esasen kendilerinde
çi adına konuşuyoruz diye ortaya çıkardıkları ve bunlara ve „ ............... la tas-
vip etmediği sözler söylettikleri, teklifler yaptırdıkları görülmektedir.
2 -- Boa yerlerde kandıra-bildlklerl bazı İşçileri mensup oldukları sendikalardan ayırıp onlara ayrı bir sendika kurdurdukları ve bu sendikaları ------------------------— ja yaygaralara scvkettlkleri yaptığı toplantıda, blrbiyl pe-, görülüyor
şisıra B. M. M. de kabul edi-' _ . , , J ,
leo » bU İK1İM1 hlmuyesl ^-1 3 “ T ..“T
tına an» banlar terin® ,*» ■** 1"‘1
«IMjmt, ve «.triUnta tow- f cm'! “«■ "“J* «T
nte kar,. saslerTOI„lr. w* ““cUetd“ “““ nmn alikadan .Ma,, tefekkür *Jd “ J *T
«, taUdrk HM çekinLrne „ ?“
karar »emi,Ur. htekeUe tarımda w-
v ve nefretlerimizi açıkla-
Vazıfeye başladığınızın henüz mayı blr vazife senesi bile dolmadan biz işçi- ( 4 - Büz grev İstemiyoruz, hiç • n n nHn yarınını blr kimse bizim namımıza grev
isteyemez.
5 — Biz memleketimiz, milletimiz ve ailemiz için şerefle kazanmak İstiyoruz.
iMaıu ____ Bu kararın oy blrliğle kabu-
görütemM lünden sonra toplantı sona er' m İştir.
kabul edlleâ ve İşçileri himayesi altına alan kanunların hazırlanması ve kabulünden dolayı teşekkür etmiştir.
Birlik yönetim kurulu başkanı Zühtû Tetey imzasıyla Bakana bn hususta çekilen telgrafta şöyle denilmektedirı
«Yönetim kurulumuz son
İtrin bugününü ve garanti altına alacak kanunla-nn hemen mühim bir kısmı çıkmış bulunuyor.
Değerli Bakanımız, Türk işçisİ nankör değildir ve tarihin hiç bir devrinde de buna alt en 1 ufak bir misal g.___________
Yaptıklarınızı görerek yapacaklarınıza katiyen emin bu-iunuyoruz. Bütün Türk işçüe- Ağa Han’ın karısının rlnln kalplerini fethetmiş bulunduğunuzdan emin olunuz.
Bu vezüe Ue sendikalar birliğimin. bir) İğim ire bağlı bulu- Han‘,n korumdan çalınan mû-nan sendikalar ve sendikaları- ccvhcrlerln bir kısmının dün tni4d* üye bulunan on binlerce' “k’am «wtbe iad® işçi arkadaşım adına teşekkür U2,;rlne sorgu hakünHğince yave bağlılığımızı arzederim sa- ** ‘
yın Bakanım.»
Zonguldak’ta
elmasları
Marsilya 27 (aX) —
IngiltereniR komünist Çini tanıma kararı (Baştarafı 4 üncü sahifede) takip etmesini İste inekte dlr lor. : Başkan Truman ve Amerikan . Dışişleri Bakanlığı bu fikirde L değildirler. Fakat vaziyet bu . safhada iken Amerikan hiıkû-. metl çin komünistlerini tanı-I yamazdı.
Britanya ile Amerikan polltl-) kalorinin velev ki kısa zaman
> için olsa da yekdlğerinden ay-r ilmiş olmalarına İngllteredc
■ esef edilmektedir. Çûnkii sulh ve istikbal için bu İki millet a-rasındakl dostluktan daha bü-
. yük bir garanti mevcut değildir. Fakat çok geçmeden bir • çoklan ve hattâ Cumhuriyetçi parti mensupları bite Piskopos
■ Butler ln «İş olduğuna varacaktır. O halde ne diye kendi ken-
, dlm izi aldatmak istiyoruz* söz-| İcrl ile ifade ettiği hikmeti an! layacaklardır .
, çinin tanınması dolayıslyle çtn hükümetinin karakteri hak. kında zaman zaman beslenilen hayallere tekrar kapılmak doğru değildir. Komünist çini tam , ma buradaki İngiliz İş adamları meselesini basitleştirecek İse de
> bunlann durumunu ıslah edecek değildir. Tanıma keyfiyeti İngiliz hükümetinin Çin komü-
L nlstlerinln politikasın) anlamasına yardım edecek ise de bu politikayı tâdil edecek değü-dlr, Tanıma keyfiyeti İngiliz , hükümetinin Çin komünlstlerl-, nin politikasını anlamasına yardım edecek İse de bu politf-kayı tâdil edecek değildir.
Hayalâta kapılmak tehlikeli-dlr. Fakat Çin komünistlerinin , batılı devletlere karşı dalma ( barışmaz düşman ve Çin polltf-kasının da Sovyet politikasının ilanlhaye tabir olarak kalacağını kabul etmek de makul olamaz.
Bugün içLn muhtemel en yakın tehlike Mançuryudaki hft-kim vaziyetini emniyet altına almak ve Çinlilerin nazarlarını başka taraflara çevirmek için Sovyet hükümetinin Çinlileri cenuba doğru harekete teşvik ve teşçi etmesidir. Bu hareket Çin politikasının güney doğu ile UgtlS batı devletleri Ue çarpışmasını gayri kabili içtinap kılacak ve bu Moskova için ilâve bir kazanç olacaktır.
Tanımak karan İngütereoln ve İngiltere vasıtasıle diğer batılı devletlerin politikalarını komünist Çine bildirmeleri İmkânını sağlamaktadır.
Bir İngiliz dergisinden çeviren: B AKSF.L
GAYRİMENKUL SATIŞ İLÂNI
Ağa
zlfelcndlrlten üç uzman geri I vorUen mücevherleri Incele-inektedirler. İnceleme bu sa-_ j bahtım evvel bitin iyecek lir.
Zonguldak 27 (AA.) — Hav- Fakat edinilen ilk kanaata gö-za işçi teşkilatının muhtelif re bunların Ağa Han uı Karı-temrilcilerl bugün toplanarak sına alt olduğu sanılmaktadır. ŞU kararı almışlardır: Adalet sarayına mühim mU(-
Aşağıda imzalan bulunan tarda polis kuvvetleri yerteş-Zonguldak maden İşçileri sen- LirUmiş bulunmaktadır.
Gazetenin belirttiğine göre, bu eski hastalığın mikroptan] Heri geldiği böylelikle anlaşıl-niştir. Cüzzam’ın mikrop almakla sirayet ettiği tahmin edilmektedir.
Kıbrıslılarm çayı
«Kıbrıs okullarından yetişenler cemiyeti* tarafından bugün bbr «Kıbrıs çayı» verUc-çektir. Toplantı saat 15 den ÇO- olan dünya rekorunu kırmış- 19.50 ye kadar Park Otel salo-luunda devam eüccekUf.
’ Beyoğlu 3 üncü Sulh HukUic
Mahkemesi Başkâtipliğinden:
949/22 Satış
Eleni Anas'ın Balaslya Petri-, dls, Yorgl, Anna. Eleni ve Mi-ı hal Martoftlu, Bainslya Esmer-■ oğlunun şayian ve müştereken ı Mutasarrıf olduğu Gala (ad a
- Kemaşıkeş Kara Mustafa Paşa
- mahalle&luln Karantina sokağında (Yaraltı camii yanında)
. eski 10, 12, yeni 13 - 15 sayılı, , altında mağazası bulunan Han, şüyuun izalesi zımnında Mah-. kememizin 3/2/041 tarih vs b 941/761 sayılı İlâmı mucibince ve tapu kaydma göre açık arttırma suretiyle satışa çıkanl-. iniştir.
. Kıymeti muhamminesi 39.220 , liradır. Müzayedeye İştirak et; mek istiyenler muhammen kıy. metin % 1.5 buçuğu nispetinde . pey akçesini nakit veya tahvi-. lât veyahut da milli bonkalar-dan birinin kefalet mektubunu Mahkeme Başkâtibine vermek , suretiyle müzayedeye gİrebilir’ 1er.
Gayrimenkulun evsafına ge-, ünce: Han kârgir ve demir so-t kak kapısından içeri girilince t Antre: Birinci kat bir sofa ûze-. rlne dört oda, ikinci, üçüncü . katlar da aynı olup tekmil oda, larm İç taraflarından demir ka-pjları vardır. Han dahilinde hiç . bir helâ yoktur. Elektrik var ise , de havagazı, terkos yoktur. Ha. mn altında ve Yeraltı cami kat pisinin yanında bir mağazası . vardır. Birinci açık arttırması k 17/2/1950 tarihine müsadif cu-. ma günü saat 18 dan 17 ye kadar Beyoğlu 3 ncü Sulh Mahkemesi kalem odasında Başkâtip nezdinde açık olarak yapıla-caktıj, Acturma bedeli mu’ iıanunta kıymetinin yüzda yetmiş beşini bulmadığı takdire.■ en son. arttıranın taahhüdü baki kalmak şarUle müzayede on gün uzatılarak İkinci açık arttırması 27/2/195C tarihine müsadif pazartesi günü aynı saatte İcra edilerek en çok art-tirana kati olarak ihalesi icra 1 edilecektir, thale gününe kadar Ürikmiş ve birikecek Belediye bina vergilerde vakıf İcarı hissedarlara ait olup del-İsliye rüsumu ve yirmi senelik taviz bedeli Tapu ve Kadastro harçları ve şerefiye ve ihale pulu müşteriye aittir, İhale bedelinin gayri menkul kendisine ihale olunan tarafından derhal veya verilecek müddet içinde mahkeme kasasına ödenmesi mecburidir. Ödenmediği takdirde ihale fesh edilerek kendisinden evvel en> yüksek teklifte bulunan kimse arzetmiş olduğu bedel ile almağa razı olursa ona ihale edilecek o da razı olmaz veya bulunmazsa yedi gün müddetle açık arttırmağa çıkarılacaktır. Yapılacak İlân alâkadarlara tebliğ edil mlyecek tir. Müzayede en çok arttırana ihale edilecek ve her lld ihalede, birinci İhale olunan kimse iki ihale arasın d p kİ farktan ve zarardan mesul tutulacaktır, ihale bedeli farkı geçen günlerin yüzde beş faizi nynca hükme hacet kalmaksızın tahsil olunacaktır. İpotek sahibi alacaklılar Ue sair alacaklıların gayri menkul üzerindeki haklan faiz; masraf ve saire-ye dair olan iddiaları evrakı müsbitelerUe birlikte ilân tarihinden itibaren on beş gün içinde satış memuru Başkâtibe bildirmeleri dır. Aksi takdirde haklan tapu slcllierilc sabit olmayanların satış bedelinin paylaşmasından hariç bırakılacaklardır.
Müzayedeye İşllrük edenlerin bütün satı? şartlarını kabul etmiş ve evvelden öğrenmiş ve bilerek gayri menkule talip bulunmuş addedilerek sonradan itirazları mesutu olmayacaktır. Taliplerin satış gününden evvel ve ilân tarihinden itibaren mahkeme divanhanesine asıl: şartnameyi okumaları ve gayri menkulü gezip görmeleri ve fazla malûmat almak İsteyenlerin 949/22 numara İle satış memuruna müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur.
O Û_ cxı
o
o
2 0 >
0
p
■o
0 ra
S? u
Mahkeme koridorlarında
(Baş tarafı 6 acı sahitede) susar mıyım ben? Yanma dikilip omuzuna dürttüm: «Kalk bakayım benim yerimden, terbiyesiz» dedim. Beni dövecekmiş gibi dik dik yüzüme bakmağa başladı. Omuzuna bir daha dürttüm; «Ne bahıyorsun, maskara? Bir ayna al da kendi suratına bak. Boyalardan, sürmelerden palyaçoya dönmüşsün. Kalk yerimden, yoksa fena yaparım ha!» dedim. Beni dirsekieyip de: «Sen kendine bak. şebek maymunu suratlı kan. Tramvayı satın mı aldın?» demez mi! Aman Yarabbi, o kadar ahalinin içinde şebek maymunu lâfı benim öyle ağınma gitti ki. oracıkta yer yarılsay-dı yedi kat yerin dibine geçerdim. Başım fınj fml döndü: «Sen misin bana maymun diyen» diyerekten üzerine çullandım. Amma velâ-kin, kâfir kahbe ele avuca sığar takımından değil kİ O da ayağa kalkıp bana saldırdı, başladık boğuşmağa. En sonunda da mahkemelere düştük.
— Hanginiz davacısınız?
— Ben İki cihanda dâva-cıyım. Onun ne halt ettiğini bilmem.
Mahkeme açıldı, genç kızla konuşamadık.
Ce. Re.
(/// AHULtli
fjrr.ttH Itllff. jr
afjK njıueıtır ıtrti ftf h iude hgı
Paris’te ilk Clectroolque sergisi açılmış ve yeni_________
ic adlar teşhir edilmiştir. Bu icadlar orasında yukarıda resmi görülen «konuşan kafa» da vardır. Bu sun’i kafa, rlditrik dal-galariyle konuşmakta ve sergide en çok merak ve tecessüsü üzerine çekin ektedir.
bir çok
bulunan
lâzım-
Mahkeme, tapu, icra ve noter ilânları
Bedelleri hususi şahıslar tarafından ödenen mahkeme, icra, tapu ve noter ilânları gibi resuu Hânlar eskiden olduğu Kl-bl doğrudan doğruya «AKŞAM» idaresi tarafından kabul edllmenıediı
Büyük ayaklı kadınlar cemiyeti
Londra 27 (Nafen) — Gayet büyük ayakları olan kadınların ayakkabıcılarda ayaklarına göre pabuç bulamamaları nazik bir durum yarattığından bu gibi kadınlar bir araya gelmişler ve «büyük ayaklı kadınlac cemiye tınla kurmuşlardır.
Belirtildiğine göre bu cemi., yetin kurulmasında asıl maksat ayakkabıcılara «büyük ayaklı kadınların dn bulundu-l|ğunu hatırlatmaktadır.
Sahife 8
AKSAM
28 Ocak 1950
İstanbul üniversitesi Rektörlüğünden:
Üniversitemiz’ bağlı Fen, Hukuk, Edebiyat, iktisat ve Orman «Burssuz* Fakültelerine 1 Şubat 1950 de başlamak ve 15 Şubat 1950 de sena ermek üzere öğrenci kayıt ve kabul edilecektir.
Fen Fakültesine yanlız F.K. B. Tıp dalına, 63, Kimya Mühendisliği dalma 10 ve Eczacı dalına 6 öğreuc* alınacaktır. Diş Tababettne öğrenci alınmayacaktır. Fen lisans dallarına bütün İstekler karalanacaktır.
Yazılmak lstîyenlcrln getirecekleri belgeler şunlardır:
A — Olgunluk diploması İle Lise bitirme diploması ve Kimlik cüzdanının tastikll örneği,
B — Oturduğu yeri gösterir belge,
5 _ öğrencinin etrafı için tehlikeli bulaşıcı bir hastalığı olmadığını gösterir Hükümet Tabibi raporu,
D — 15 Lira imatrikülâsyon harcı yatırdığına dair Üniversite Saymanlığından alınan makbuz,
Üniversiteye yazılmak istlyenlerin bu belgeleri bir dilekçeye iliştirerek Rektörlüğe başvurmaları ve dilekçelerinde hangi. Fakülte ve bölümlere öğrenci yazılmak istediklerini belirtmeleri lâzımdır,
NOT;
1 — Tıp, Kimya Mühendisliği ve Eczacı dallarına ancak «Pek İyl> ve «İyi» derecelerde olgunluk imtihanını vremlş olanlar arasında seçim yapılmak suretiyle öğrenci alınacaktır. Orta derecelerin baş vurmamaları,
a —imatrlkülâsson harcı verip kaydı yapılmamış olanlara bu harçlar hiç bir suretle geri verllmiyecektir
3 — Bir yıl öğrenime ara verdikten sonra Üniversiteye kaydolunmak istlyen Lise mezunlarının bağlı bulundukları Askerlik şubelerinden öğrencilikten başka bir sebeple ertelenmiş olduklarına dair belge getirmeleri lâzımdır.
4 — Yüksek bir öğrenimi bitirdikten sonra Askerliğini yapmıyûnlar ikinci bir yüksek öğrenime kabul edilmiyccek-lerdlr,
5 — Dört Sömestrdik süre sonunda üst sömestre geçmemiş
olanların askerlik ödevlerini bitirmedikçe yeniden imatrlkülâs-yon işlemleri yapılmıyacaktır. 1775)
Adana bölgesine taşınacak pamuk çiğidi ile aylık işçi seyahat kartlarının geçerlik süresi hakkında
D. Demiryolları Genel Müdürlüğünden:
1/2/1950 tarihinden itibaren:
1 — Adana bölgesine taşınacak pamuk çiğidine mahsus 289 sayılı bir tarife ihdas edilmiştir,
2 — İşçi abonman kartlarının geçerlik süresinde değişiklik yapılmıştır.
Fazla bilgi için istasyonlara müracaat edilmelidir. (1115)
Sümeıbank Genel Müdüı lüğünden
Merinos Yünlü Sanayii Müessesemlz İçin 8 adet çözgü makinesine ihtiyaç vardır. Şartnameler İstanbul'da İstanbul Şubemizden ve Ankara'da da Genel Müdürlük Satır.alma Müdürlüğümüzden bedelsiz olarak alınabilir. (1004)
Lokman heki.t.
(Dr HAFIZ CEMAL)
Dahiliye? ütehassısı
' Divan volu No. 104 Muayene saatleri Pazar hariç neı gün Z.5 - 4 Eel: 23398
ACELE SATILIK
Bir demir kasa ile güzel masif bir yazıhane, kütüphane, Fotokopi makinesi ve ses kaydeden makinesi. Bu ayın sonuna kadar müracaat: Bankalar Cad. A-dalet Ban No. 1. Her gün saat 10 dan 12 ve 15 - 17 ye
ÇafiamaMu*
ÇO9BALIK
HAYIR BU BEDAVA VERİLEN BİR HALIDIR. POKER PLAY traş bıçaklarının yanında bulunacak olan kuponla yazılı adrese İbraz edip bu güzel halılara sanıp olabilirsiniz-Her sabah POKER PLAY traş bıçağını açarken kupona dikkat ediniz.
paRsnronı
ÇORBA YAPAR
En yüksek vasıflan üzerinde toplayan aşçılar dahi size 2 5 kuruş gibi bu gün hic denecek bir bedelle bu derece nefis bir çorba hazırlıyamaz.
Karabük saçları
Bir kaç güne kadar 0,50 milimden 4 milime kadar Karabük saçlarının müessesemizde normal Hatlarla satışa arzedileceğlnl sayın müşterilerimize bildiririz
KURİŞ TİCARET VE SANAYİ T A Ş.
ADRES: Galata Fennenecüer, Kardeşim sokak No. 50/1.
Telefon: ( 42716-42621
Sür’at Mensucat Türk Anonim Ortaklığından:
Ortaklığımızın senelik âdıGenel Kurul toplantısı saat 10, 30 da ve fevkalâde Genel kurultoplantısı 15 şubat 950 çarşamba günü saat 11 de İstanbulda Bomontl'de, Fırın sokağında kâin I Ortaklık Merkezinde icra olunacağından :ayin olunan gün ve ■ saatte sayın ortakların, Ortaklık Merkezinde hazır bulunma-lan ve toplantı gününden bir hafta evvel hisse senetlerini Şirkete ibraz ve tevdi ederek duhuliye varakaları almaları rl- ■ ca
PINKAR UYUZ ve buna benzer kaşıntılı cild hastalıklarında kullanılması fay-
DOKTOR ^^^m
EMİR NECİP ATAKAM g Kadın - Doğum Hastalıkları I ve ameliyatları mütehassıs: I Beyoğlu. İstiklâl Cad 403 ■ kat 2. Şark Pazarı karşısı. I
Muayene: 15.30 - 19, IJ
Tel: 43864
Diyanbakır Sulh Hukuk Yargıçlığından: 354
Hazine tarafından İstanbul Kavaklı Yalı caddesinde No, |8 de İzzet Ali Tarık Alptekin I aleyhine açılan alacak dâvasının yargılanmasında:
Dâvâlının gösterilen adresten ayrılarak semti meçhule gittiğinden tebligatın İstanbul-da yayınlanan Akşam gazetesi marifetiyle tlânen yapılmasına karar verilmiş ve yargdaması da 8/2/950 gününe bırakılmış olduğundan mezkûr günde mahkemeye gelmediği takdirde hakkında gıyap karan verileceği İlân olunur. (1113)
olunur.
ÂDİ GENEL KURUL TOPLANTI RUZNAMESİ:
1 — tdare mec’jsl ve mürakipler tarafından verilen raporların okunması,
2 — 1949 yılı bllnnçosu ile kâr ve zarar hesaplarının ve temettüünun tevzii lıakkındakl tekliflerin tetkik ve tasdiki ve İdare meclisi ve müraklplerin ibraları.
3 — Müddetleri biten İdare meclisi âzası ile aıü rakiplerin seçilmesi ve ücretlerinin tayini.
FEVKALÂDE GENEL KURUL TOPLANTI RUZNAMESİ:
1 — şirketin feshi hakkında karar İttihazı.
2 _Şirketin feshine karar verildiği takdirde tasfiye me-
mur veya memurlarının intihabı ve ücretlerinin tayini.
İstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel işletmeleri Umum Müdürlüğünden:
İŞLETMELERE AİT Şişli Otobüs garajında kalorifer kazanlarında çalışmak üzere ve göstereceği liyakate göre saatte asgari 40, âzami 60 kuruş ücretle tecrübeli bir ateşçiye ihtiyaç vardır.
Askerlikle ilgisi bulunmayan ve yaşı 40 t aşmayan isteklilerin lüzumlu veslkalarlle birlikte idarenin Metrohan Beşinci kattaki zat işleri ve sicil Müdürlüğüne müracaatları lüzumu bildirilir. 4113»)
B SATILIK BİNA m
Slllvrlkapı caddesinde iki katı fabrika ve İki katı apartman olan ve İçinde Terkos .elektriği bulunan her taraftan deniz gören ve 80ÛÛ metre bostanı, bekçi kulübesi, ardiyesi ve çiçek camekânı ve ayrıca iki boyahanesi bulunan 52 numaralı bina satılıkta. Boşlanın kuyusu en kurak zamanında 24 saat’te 100 ton su verir. Atzu edildiğinde İşletmek üzere ortak da alınır. Bahçenin iki tarafı ana caddedir. Her şeye elverişli ve bir çok binalar da İnşa edilebilir. İsteyenler aynı adrese her gün öğleden evvel müracaat.
POKER-PLAY
TRAŞ BIÇAKLARININ İKRAMİYESİ
l.C. ZİRAAT BANKASI
Vadesiz Tasrruf Hesapları
1950 YILI İKRAMİYELERİ:
İSTANBUL ve ANKARA’da
8 Ev,
Ayrıca
200.000 Liralık
Para İkramiyeleri.
Ev kazanan isterse bedelini alabilir.
ACELE 150 LİRALIK BİR HESAP AÇTIRINIZ.
Her 150 Lira için ayn bir kura numarası verilecektir ÇEKİLİŞ TARİHLERİ:
10 Mart. 15 Mayıs, 30 Haziran, 31 Temmuz,
29 Ağustos, 30 Eylül, 28 Ekim, 30 Aralık.
İkramiye giriş şartlannı Bankalarımızdan öğreniniz.
Zayi — Kadıköy Aramyan üncuyun ilkokulunun ruhsatnamesi kaybolmuştur. Yenisi alınacağından eskisinin hükümsüzlüğü ilân olunur.
Okulun kurucusu Doktor Leoiı Günenç
Zayi — Zapyon lisesinden 1940 senesinde almış olduğum orta okul bitirme diplomamı kaybettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Kalyopl SoUriadls

mm Parise gideceklere güzel bir haber mm
IEn nefis alaturka ve alafranga yemek meraklılarına I Şanzelize civarında Lord Bayron sokağında Le Lor d Lokan- g kanlasın a 'gitmelerini tavsiye ederiz. ___1
Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankasından
Bankamızın Etüfl ve Dış Muameleler Servisleri İhtiyacı için müsabaka imtihanı Ue İngilizce veya Fransızea dillerinden birini İyi bilen memur veya raportör almacajcur İmtihana iştl-râk İçin askerliğini yapmış bulunmak ve sırs yaşından yukarı olmamak lâzımdır. Bankamız tarafından eweıce açılmış bulunan Usan İmtihanlarına girip kazanamamış olanlar bu imtihana katılamazlar.
Yazılı İmtihan günleri aşağıda gösterilmiştir:
20 Şubat Pazartesi saat 14 te İngilizce
21 „ Salı H 14 te Fransızca
22 ” çarşamba „ 14 te Türkçe kompozisyon.
Yazılı imtihanda kazananlar ayrıca sözlıi İmtihana tabi tutulacaklardır.
Yazılı imtihanlar Ankara ve İstanbul’da, sözlü İmtihan Ankarada yapılacaktır.
Kazananlara. İmtihandaki muvaffakiyetleri, tecrübe ve kabiliyetleri gözönünde tutularak ücret veya barem aylığı verilecektir.
İsteklilerin 15 Şubat 1950 tarihine kadar Ankarada Umum Müdürlük Personel servisine, İstanbul ve İzmir’de Şube Mü-dürülklerlne müracaatları. t837)

Comments (0)