Ef Türk gençliği! Birinii\\t^B. fen, Türk istiklâlini, Türk çam-huriyetini, ilelebed, muhafaza ue-müdafaa etmektir,
ATATÜRK
________
AKŞAM
(-----;-----------------------
Maarifte süratle yükselecek bir milletin hayat mücadelesinde bütün kudretinin artacağı mu-hakkaktir .
L.
ATATÜRK
Sahibi: Necmeddln Sadak — Tazı islerini fiilen idare eden O. Bildik — Aksam Matbaası.
■ - ■ ,
Büyük Bayramınız Kutlu Olsun
lÂ^Sene 33 — No. 11515 — Fiatı her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 29 Ekim 1950
f Bu gün Cumhuriyetin 27 nci yılını idrak ediyoruz]
İki parti arasında Cumhuriyeti koruma andı
Bu Cumhuriyet Bayramını. ilk defa olarak yeni şartlar içinde kutluyoruz. Yirmi yedi yıldan beri ilk defadır ki yeni bir parti iş başındadır. Ömrü çeyrek astı aşan bu idarenin sağlamlığına en. büyük delil, bizce budur.
Atatürk'ten İnönü’ne. İnönü n den Celâl Sayara bu e-manet sarsıntısız intikal etti. Hükümet başında, aynı İdeallere bağlı iki parti arasında nöbet değiştirmesi, millet iradesiyle ve tam sükûn içinde oldu. Daha ileri giderek diyeceğiz ki bu değişmeler, Cumhuriyetin yaşarlığını gösterdiği kadar, bilhassa hürriyet rejimine girdiğimiz safhadan sonra zaruri idi- Yeni parti ve yeni iktidar, önümüzdeki dört yıl içinde muvaffak olsun veya olmasın, halkı memnun etsin, etmesin, girişilen çetin yolda, samimi olduğumuzu, hiçbir şüpheye ver bırakmayacak şekilde, içerde ve dısarda ispat etmek vazifesi basta geliyordu. Seçimleri Demokrat Partinin kazanması. Cumhuriyetin ve Cumhuriyete inananların bu imtihanda eşsiz başarısı demektir. Particilik göziyle zaferi veya hezimeti bir tarafa bırakarak siyasî hayatımızın bu seviyeye ermiş olmasından milletçe gurur duvmak hakkımızdır.
Cumhuriyet için imtihan diyoruz, çünkü bir rejim i- I çin süreklilik kabiliyeti, müstesna insanların kudret ve himmetiyle değil, temel müessese! erin kendi kendi-1 lerin» yaşayıp işlemeleriyle I ölçülür. Cumhuriyetimiz. A-1 tatürk’ün ölümünden sonra1 birinci buhran endişelerini.; demokratik seçimler neticesi de en ehemmiyetli gelişme safhasını, herkesi hayrette bırakan bir bünve kuvvetiyle atlattı. Bundan sonrası daha kolaydır.
Yirmi yedinci yıldönümü bundan doları milli m izde başlı başına lümdur.
Bütün tehlikeler midir'*
Böyle bir iyimserlikten u-zak olmalıyız.
Yirmi yedi yaşındaki bu genç Cumhuriyetin dışarda ve irerde hâlâ düşmanları i vardır. Dışarıda, Cumhur!-' yetin varlığına ve milletin buna bağlı olan hürriyet ve istiklâline göz dikenlerin gayretleri azalmamış, ço-1 ğalınıstır. İçerde, bu gay-j retlere es olarak, türlü kıyafetlere bürünen propagandalar gaflet ve cehalet için-1 de bulunanları avlamaya çalışmaktadır. Cumhuriyetin temeli olan prensipler, yer ver zayıflamakta. Ortaçağ hurafelerine inananlar, cemiyeti geriye götürmek tehdidini açığa vurmaktadır.
Partiler arasındaki kanaat ayrılıkları, günlük kavga ve geçimsizlikler ne olursa olsun — bunlar daima olacaktır — Cumhuriyetin, dı-şardaki düşmanlara ve içerden gelebilecek tehlikelere karşı müdafaasında birleş- | meleri, partilerin vazifeleri- ı
t ari kibir bö-
geçmiş |
Bayındırlık Bakanı istifa etti
Bu istifanın Kabinede değişiklik icap ettireceğini söyleyenler var
Ankara 29 (Akşam) - Bayındırlık Bakanı Fahri Belen, son günlerde rahatsızlığının, artması dolayıslyle dûn istifa etmiş ve İstifası Barbakan tarafından kabul olunmuştur ■
Bu istifanın kabinede diğer bazı tebeddülleri icab ettireceğini söyllyenler de bulunmaktadır.
şimdiki halde Bayındırlık Bakanlığı vekâletine Çalışma Bakanı Haşan Polatkan tâyin edilmiştir. Başbakan Adnan Menderes de rahatsız bulunduğundan, Bayındırlık Bakanının tâyini birkaç gün sonra o-labileeektlr Bu Bakanlığa Kemal Zeytino§lunun _ getirileceği kuvvetle söylenmektedir.
Sarhoşlar toplanacak
Valinin emriyle derhal akıl hastanesine sevkedilecek
Ankara’da
bayram
Cumhurbaşkanının kabul töreninden sonra resmigeçit yapılacak
Ankara 29 (Akşam) — Cumhuriyetimizin 27 nci yıldönümü münasebetiyle, Ankara, müstesna günlerinden birini daha yaşamaktadır. Şehir- civardan gelenlerle dolmuştur. Her taraf bayraklarla donatılmıştır. Dün sabah İzcilerden bir grup Atntürkün muvakkat kabrini ziyaret ederek saygı duruşu yaptı ve bir çe-, fenk koydu İre ilet Zafer âbidelerine de birer çelenk koymuşlardır.
Bugün saat 22 te Büyük Millet Meclîsinde Cumhurbaşkanı Celâl Bayar tarafından resmi kabul töreni yapılacaktır. Cumhurbaşkanının sağında Meclis Başkanı, solunda da Başbakan mevki alacaktır. Evvelâ Bakanlar toplu bîr halde gelecekler, sonra Meclis üyeleri tebrikte bulunacaklardır. Ordu erkânının tebriki sırasında Genelkurmay Başkanı. Cumhurbaşkanının yanımla yer alacaktır. Kabul resmînde snnra Hipodromda büyük bir geçit resmi yapılacaktır.
«.ı^ı.ıı, paıııi'.ınt «uzıı* vıı- ucn. vumnurı *.■.m dir. Dışarıya karşı, Rcdiksiz başladığım ’ sövüven tek cephe olmak, içecek! re hiddet’e bakan
kötü cereyanlara karsı mücadelede işbirliği yaumr.k. iktidar ile muhalefetin en kutsal andı olacaktır-
Bu vatan vazifesini ken-
dileri-^ teklif edivoruz. jle, hürmetle eğilelim. Bu dileği ortaya atarken,]
Taksim meydanında parlak bir geçit resmi yapıldı
----------------------------
Bu gece şehrin bütün meydanlarında şenlikler yapılacak askerî birliklerin fener alaylarına sivil teşekküller de iştirak edecek
Cumhuriyetimizin 27 nel yıl ı dönümü büt ün yurtla olduğu I “ “ j gibi şehrimizde de dün sual 1'12 den İtibaren huruYetlc kutlanmaktadır Bütün lesraî ve f ] hususi binalarla ve limanımız- I
İBugünküt
1 En son haberler )
de ağırla nmışlardır. Bu merasim Saat 10.15 e kadar devam etmiştir. Tebrikte bulunan zevat vilayetten hareketle saat 10.30 da Taksimdeki merasim tribününe geltnlglerdlr. Bütlüı
• n 1 ' ın®y(*an ve akaklar görülmemiş
j in u ( dejeotde büyük bl
ı / .1 * {folmuş bul
1 SahifemizcLediı ( Ta>!5'm
M.----------------------#......
Koredeki birliğimiz
bîzleri hazan hüzünle seyre-!, ‘
den. Cumhuriyetin 1950 d( '
1 gafil.. h .Vr-.klnHn rfnn.l.İmt.Mr
. -uutuc vanaO. fakat ,rçaı »ûn(, .1V -| e
kurduğu Cumhuriyetin e-ı. T. , cU',^k. r
bt diyetine inanarak mil- *
let-ine sonsuz güveninden Bayram münasebeti}»:? bugün ruhu şâdolan Atatürkun. » din itibaren Vilâyette
mânevi huzurunda nsUnnet- Vatt v? Belediye Başkam Pra-______________________ jfeiör Fahreddln Kerim Oökay
Necmeddln SADAK | tebrikleri kabul etmiştir. Boşta
şehrimizde bulunan milletvekilleri, nıütaakıben de protokola dahil zevat fraklı olarak; tebrikte bulunmuşlar ve blife-|
okullar ve komutanının e almışlardı. Suat lûâf) da Vali, yanında kumandanlar olduğu halde merasim birliklerini tef-
(Arkası 2 nci sahil ede)
Kahraman Türk askerleri, Cumhuriyet bayramım savaşarak kutluyorlar —■------------------
Ne W-York 23 »R.ıdjroi — Güncjr Kored (• komünistlerle savaşan Türk kıtaları. Türkiye Cumhuriyetinin 27 nci yıldönümünü bu sabah harb ederek kutlamalkladırlar,
General Mc Aribur’ün kc-nel- karasâhından biidirildi-jrina göte. Cumhurbaşkanı Celâl Kayar ın Türk halkına hitaben yayınlayacağı be-yanaıınıede Türk halkının da demokrasi ve hürriyet için yaptığı uzun saTaşı kazandığı belirrflecektiı.
Halen Birleşik Amerikalı. İngiliz. AvustralyalI, güney Koreli ve Filipinlilerle omur omuza çarpışan 4500 Türk muharibi Kerede sulh ve birliği tesise çnlışan Birleşmiş Milletler fcıtrvetierlne iltihak etmiştir.
Türk hükümetinin Tokyo' dahi sözeiisüı'.ûn bildirdiğine göre, TürkİYenin, Kore'ye kuvvet yollaması halikındaki talebe cevap vermesi, Türk halkının hakikaten samimiyette Birleşmiş Milletlerin gayesine inantnasuıttau ileri gelmiştir.
12 devlet Millî Müdafaa Bakanlarının toplantısı
Nevyork 29 (E) — Atlantik Psk'.ına dahil 12 devletin Milli Müdafaa Bakanları dün 8 saat süren bir toplantı yapmışlar ve gündemdeki işlerin yansını gö-rüşıııtışlerdîr. Müzakereye bugün de devam edilecektir.
Evvelki gece bir sabıkalı, sarhoşluk yüzünden tanımadığı bir delikanlıyı: nlı başka sarhoş da Kadıköyünde sevdik kıza caka satmak için tabancasiyle havaya kurşun atarken rîteer bir a-dtımt öldürmüştü!
I Vali ve Belediye başkanlığı 'bilhassa bayram münasebetiyle geceleri sokakları^ kalabalık o-i lacağuu göz önünde tutarak sarhoşlan Ulayıp Bakırköy akıl hastane?'ne göndermeği kararlaştırmıştı’. Sarhtıslann toplattırılmasına hııvTiınıdan 3onra da devam erfı'erektir
Hizmet"! m^-tasında düşüklük
Bulgarîsfandan kaç bin göçmenimiz geldi? Otuz bin mi? Biraz daha fazla mı? Ve bunlardan kaçı ihtiyar, kaçı çocuktur? Geri kalanın kaçı erkek, kaçı kadındır? Kaçınır! mesleği, serma.ved-ği. akrabası ve imkânı hiç vok? Kaçı ziraatçı?
İler ne hal ise; iddia olunduğuna göre. Bulgarİstan-' dan muhacir gelmeğe başlı-valıdanberi. hizmetçi piyasasında bir sarsıntı olmuş, , fiallcr düşmüş, arz fazlalaş-■ mış.
Sevgili ırkdaşlarımızın nasipleri elbet daha yüksek olabil-nıeli. Bu da yeni yeni iş verileri kurabilmek kudretini göstermemize bağlıdır. Devle; artık elindeki fabrikaları bile tasfiye safhasına getîr-dtğiııe göre, venî reni basa-ı nlar. hususi tesebbiis sahiplerinden beklenir. Adetleri az nlınavan milyonerlerimiz başta.
Şimdilik asgari ekmek parasını bulmak isteyen erkek-, !c için can kurtaran simidi. sokakları tıktım tıklım dolduran işportacılar arasına karışmaktır. Kadınlar l-çiıı de, hizmetçilik ama. o dahi, kısa zamanda işba haline gelebilir.
Sahile 2
A M. » A M
29 Ekim 195U
En iyiye ulaşmak itin
ugiin halkın reyi ile iktidar değişmesinden sonra gelen ilk Cumhuriyet Bayramını kutluyoruz. Cumhuriyetimiz dört seneden beri çok partilidir. Büyük Mîllet Meclisinin geçen devresinde hükümetin icraatı muhalefetin daimi kontrolü altında geçti. Matbuat aynı icraafi' serbestçe tenkid etti. Demokrasiye büyük ii-mitler bağladığımıza göre bundan Cumhuriyetimiz her halde istifâdeler temin etmiştir.
Hiçbir partinin itiraz etmediği, adli teminatlı bir Seçim Kanunu île yapılan seçimlerde halkımız memleketi idare mesuliyetini Cumhuriyet Halk Partisinden Demokrat Partiye devretmiş bulunuyor. Kendi reyi ile iktidarın deriştiğini görmek demokrasi vadisinde milletine z için esaslı bir adını teşkil eder. Bundan sonra mrmleketîmizde halk çoğunluğunun izhar ettiği irade KV im olacak, iktidara geçenler memlekete en iyi şekildi hizmet etmek vazife ve mesuliyetini üzerlerine alırken muhalefet dr bu vazifenin dalıa iyi şekilde yapılmasını temine çalışacaktır.
Çok partili bir Cumhuriyetin vatandaşı sıfatiyle hcIhımıza düşen vazife, elbette, seçim zamanlarında reyini beyan etmekten ibaret değildir. İcraatı en büyük dikkatle takibetmek. rey zamanlarının dışında da yapılı işleri memleket ölçüsüyle tartıp biçmek boynuna borç oluyor. ’ o
Memleketimizde yapılması zarurî olan pek çok işler vardır. Bu uğurda sarfedilen en büyük gayret bile fazla sayılamaz. Bunu daima istemeliyiz ki en mesut Tür-kiyeve daha çabuk ulaşalım. Şevket RADO
Israildeki maçı
5-1 kaybettik
Telavlv 28 - Türk - İsrail takımları ara'.ıııda yapılan maç İsrail takımı tarafından 5-1 olarak kûzan.lmışlır. Havanın çok sıcak olmasına rağmen 40 bin seyirci önünde yapılan maçın birinci devresi 3-0 İsrail takımının galibiyetiyle bitmiştir.
İkinci devre d* Türk lakımın-
Avrupa Baş komutanı
General Eisenhover ittifakla tâyin edildi
«on
dan Galib birinci ve golü atmış, İsrailliler bu devrede İki gol daha atarak maÇ) 5-1 neticelendirmişlerdir
Havanın çok sıcak olması ve sahanın bozuk bulunması bu farklı neticeye âmil olmuştur. Salı günü de Tvlaviv - İstanbul temsili maçı yapılacaktır.
Vaşington 28 (A.A.) — (United Press): Kuzey Atlantik paktına mensup 12 devlet Savunma Bakanları, komünist aleyhtarı Avrupanın -müdafaa teşkilâtının başkomutanlığına general ELsenhowerTn tâyin edilmesine ittifakla karar vermişlerdir.
ikinci dünya harb) esnasında Avrupada müttefik kuvvetleri başkomutanı olan EJsenhotver'ln komünizme karşı teşkil edilen müdafaa kuvvetlerinin başına getirileceği tahakkuk etmiş yılabilir.
Pamuk fiatlerî
sa-
Hükümet bu hususta yeni bir karar alacak
Ankara 29 (Akşam) — Pamuk fiatlerlnln günden güne yükselmesi karşısında pamuklu sanayi mensuplan hükümet Hezelinde teşebbüse geçmelerdir. Sü-merbank. işletmeler Bakanlığına bir kere daha müracaat ederek maliyet hesaplarının flat artıcı yüzünden alt üst olduğunu. bugünkü Hallerin devamına İmkân olmadığını bildirmiştir. Hükümetin, yapılan müracaatlar karcısında yakın bir zaman içinde pamuk flatJeri hakkında yetil bir karar alması beklenmektedir.
Deniz Harb Okulu talebelerinin seyahati
Turistik seyahat
Türkiye millî talebe federasyonu bir program hazırladı
Ankara 29 (Akşam) — Türkiye Milli Talebe federasyonu bir Suriye ve Lübnan seyahati tertip etmiştir. Bu seyahatte gidiş güney Anadoludan, dönüş Kıbrıs, Rodos, Pire yoluyla olacaktır. Bu İtibarla seyahat turistik bakımdan hususi Dh ehemmiyeti haizdir. On üç gün sürecek olap hu seyahate katılmak İçin talebe, öğretmen veya gazeteci olmak gereklidir Müracaat doğ rudan doğruya federasyonun turizm komisyonunun îstanbul-dakl merkezine yapılacaktır.
Otomobilde 3
çocuk doğdu
Doğumdan sonra çocuklar ve lohusa, Doğumevine götürüldü
Konya 29 (Akşam) — Konya merkezine bağlı Kılbasan köyünde oturan bir hâmile kadın, taksi ile doğumevlne götürülürken İkisi kız, biri erkek olmak üzere 3 çocuk dünyaya getirmiştir.
Doğumun yapıldığı yerde çocuklar, getirtilen bir başka taksiye alınmış, loğusa da doğum yaptığı taksi içinde doğumevi-ne götürülmüşlerdir.
Çocukların da, loğusanın sıhhatleri İyidir._
da
Ankara 29 (Akşam) — Deniz „ Harb Okulu talebelerinin baş-l İrca Akdeniz limanlarına yapacağı ziyaret programı değişti- r
D. P. Meclis Grupu
Ankara 29 (Akşam) — Demokrat ParU Meclis grupu gene! kurulu salı günü saat 15 te toplanacaktır.
VEFAT __yıwb. M.uı ... Edebiyat Paküllesl >Umls, 'ha?fkd7ar"mı Mtelte- ü"1'1
deki ayın on beyi olarak Uebıt *~"1 — - - -
edilmiştir.
Sultanhlear ve U........... , nuhnpterlle seyahate çıbaeat1 “t5am rshmt'tl olan talebeler Pire Taranto I Cenazesi yarın, ut-
«apoJI. Tulon. Ceerur Malta 11- le namMI1’1 mtttaatap şlylı ea-manlann, ziyaret edeceklerdir) mM",,cn k",a,nl“rali Seyahat blr ay kadar «İİMeels- 'k“rlsla0“’“
Uf Hâini Kekem vc
JJse Bckem |
fin da biricik evlâdımız ve sevgili kızımız Leylâ Bekçin Demirhlsar!blr hastahğı müteakip
Fuat köprülü bu akşam Romaya hareket ediyor
Bulgarlar, vizesiz olarak Türkiyeye sokmak istedikleri 1200 çingeneyi geri alıncıya kadar Türk - Bulgar hududu kapalı kalacak
Ankara 29 (Akşam) Dışişleri Bakanı Fııat Köprülü, RomalI a toplanacak olan Avrupa Hariciye Nazırlan Konseyi top-lArttısına iştirak etmek üzere bu akşgm şehrimizden ayrılacaktır.- Dışişleri Bakanına Husus! lülem müdürü refakat edecek, Komada da Roma ve Paris büyük elçilerimiz, elçilik müsteşarlan kendirine İltihak edeceklerdir. 3 kasımda Rom ada açılacak Bakanlar Konseyinin bu seferki
toplan tısının bir hartadan fazla sürmiycceğl tahmin olunmaktadır.
Türk - Bulgar hududu
Ankara 28 - Bulgaristan la aramızda göçülen nakil meselesinden tahaddüs eden ihtilâfın Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü tarafından, Rom a'd a toplanacak olan Avrupa Hariciye Nazırları konseyinde müzakere mevzuu olarak ortaya konması takarrür etmiştir.
son top-yeniden Dışişleri
Bakanlar Kurulunun lantısında bu mesele gözden geçirilmiş ve Bakanı Fuat Köprülü, Bakanlar
Kuruluna etraflı İzahat vermiştir.
Hükümet, Bulgarların vl2csl2 olarak Türkiyeye sokmak İstedikleri 1200 çingeneyi geri alıncaya kadar hududu açmamaya ve Bulgarların hudutlarımız İçinde kalmış bulunan vagonlarını da geri vermemeğe karar vermiş bulunmaktadır.
Sekiz sarhoş dün gece iki vatandaşı soydu
Sarhoşlar, iki kardeşi yaraladılar ve
Dûn gece Aks ar ayda sekiz sarhoşun çıkardıkları kanlı bir soygunculuk hâdisesi olmuçtur. Hâdisenin tafsilâtı şöyledlr:
Yenikapııla oturan sabıkalılardan Arap Kemal, İsmail, Racl. Mahir, Fikret, İzzet. Reç-ko ve Hikmet adlarındaki -şahıslar, ötede beride, bir hayli İçki İçtikten sonra Aksarayda Heklmoğlu Ali paşa caddesinde Veli İsminde birinin 33 numaralı kahvehanesine gelmişlerdir.
Burada, üzerlerinde bulunan kasatura, bıçak, ve muşta gibi silâhları çeken sekiz şahıs, ilk iş olmak üzere kasatura ve bı-
taklarla kahvehanenin bütün camlarını kırdıktan sonra, oturmakta olan müşterilerden Davut isminde birine yanaşmışlar ve bunu adamakıllı doğdukken sonra, bıçakla da muhtelif yerlerinden yaralamışlardır. Davut kanlar İçinde bir tarafa yıkılınca Davudun ağabeysl kabzımal Yaşar işe müdahale etmiş, mütecavizler bu sefer onu da yaraladıkları gibi üzerinde bulunan 1257 Hra parayı da almışlardır. Bu koniı boğuşma sırasında hâdise yerine gelen polis memurlarını da dinlemeyen mütecavizler polLs-
lere de kasatura ve bıçak çekerek teslim olmak istememişlerse de vakadan haberdar edilen emniyet müdürlüğünden bir ekip hâdise yerine kısa bir zamanda yetişmiş ve bu sekiz azılı mütecavizi kıskıvrak yakalamışlardır.
İki yaralı kardeş, hastaneye kaldırılarak tedavi altına almışlar, kabzımal Yaşardan zorla alınan 1257 lira para da ele geçirilmiştir. Sekiz mütecaviz, birbirine bağlanarak emniyet müdürlüğüne getirilmiş ve haklarında icap eden kanuni muameleye girişilmiştir.
GÖZE EOSENLER
Yerinde bir karar
C'umhuriyet Bayramlarında meğer âdetmiş. Sıra sıra Bakanlar, hattâ umum müdürler radyoda uzun uzun konuşurlar, yaptıkları işleri kana kana anlatarak bol bol övüniirlermiş.
Herhalde kötü bir âdet. Zaten bunları kimse dinlemez. Bu âdet, 14 Mayıs inkılâbının (İnkılâptan hâlâ kurtulamadık!) ruhuna uymadığı için, artık, vazgeçilmiş. Çok iyi edilmiş. Radyolarda traş faslını mümkün olduğu kadar azaltmak lâzımdır.
Bundan sonra 14 Mayıs inkılâbının ruhuna uygun olarak, yalnız İnönü aleyhinde yazılan makalelerin radyoda uzun uzadıya, aynen okutulmasına gereği gibi devam edilecektir.
Telefonda kolaylık
Evlerine, ticarethanelerine telefon almak isteyen müşterilere kolaylık olmak üzere P. T. T. İdaresi, tesisat masrafını taksitle almağa karar vermiş, gazeteler yazıyor.
Güzel fikir, iyi kolaylık amma, bizim bildiğimize göre telefon almak isteyen, hattâ, masrafın iki mislini ödemeğe hazır oldukları halde sıraya yazılıp senelerce bekleyen istekliler varken bu kolaylık kime yapılacak? Acaba alay mı? ***
Tophanedeki cianyet
Tophanede hiç yüzünden işlenen cinayeti dün yazmıştık; Celâl Uzun adındaki genel alnından tabanca İle vurarak ölümüne sebeb olan 19 yaşındaki Fehmi Çelenk dün adliyeye ^verilmiş ve Meşhut Suçlar Kanununa göre sorguya çekilerek cezaevine gönderilmiştir.
Kaatil Fehmi: «Çok sarhoştum. Tabancayı çekmişim. Kim şeyi öldürmek maksadun yoktu. Nasıl oldu bilmiyorum. Tabancam patlamış ve kurşun Celâle raslamış!» demiştir.
İngiliz Kıralı nın mesajı
Londra radyosu, Türk milletini tebrik etti
Londra radvoıu, bu sabah İngiltere Kiralının, Cumhuriyetin 2î nei yıldönümü münasebetiyle Cumhurbaşkanı Celâl Rayar’a bir tebrik mesajı gönderdiğini haber vermiştir.
Radyo, Türk ve Ingiliz marşlarını çaldıktan sonra bu haberi vermiş, müteakiben de Türk milletini, bayram münasebetiyle tebrik etmiştir.
Ordusu
Beş yıllık yardım bir yılda yapılarak üstün hale getirilecek
Komünist birliklerin
İngiliz tugayı, komünistlerin inatçı mukavemetini yenerek Mançurya hududundan 58 mil mesafede bir kasabayı işgal etti
Vaşington 28 (A.P.) — Yetkili çevrelerden bugün öğrenildiğine göre, Birleşik Amerika, şimdiki programda göz önünde tutulan 4 veya 5 yıl yerine blr yıl zarfında Türk ordusunun en tesirli ve üstün bir duruma ulaşmasına yardım etmeği düşünmektedir. .
Rusyanın bir harbe girişmesi halinde Türk ordusunun Batılı devletler savunma sisteminde kuvvetli blr unsur olabileceği Birleşik Amerika Savunma Bakanlığına defaatla hatırlatılmış ve bu ordunun Sovyet kuvvetlerinin önemli blr kısmını olduğu yeTde ç1v)liyeb|ie(?e-gl belir Ulm İştir.
Şimdiki halde Türk ordusu-
Nevyork 29 (Radyo) — Birleşik Devletler kuvvetleri Korede İlerleyişlerine devanı etmektedir Uçakların alçaktan yaptıkları bir hücumda komünist birliklerinin anudane mukavemet ettikleri görülmüştür Uçaklar mühim bir köprüyü bombardıman ederek komünist birliklerin ricat hatlarını kesmiş bulunmaktadırlar. Bu köprünün yıkılması İle Çin hududuna levazım ve yiyecek şevki sekteye uğramıştır.
Sekizinci ordu karargâhı: 28 (A.A.) — (United Press); İnp-llz n'lllletJer topluluğu tugayı, komünistlerin 'natçı mukavemetini yenerek bugün Yalu neh rlne giden yo! üzerindeki Nae-çong Jong'u işgal etmiştir.
Neoçong Joug. Çongju’nun 8 mil doğusunda ve Mançurya
hududundan 58 mil mesafededir.
Tokyo 28 ı A.A ) — United Press: General Mc Arthur'ün gizil istihbarat kaynaklarından, Çin komünist kuvvetlerinin Kore harbine dahil olup olmadıkları hususunda kati bir haber alınmış değildir.
General Mc Arthur genel karargâhı sözcüsü vaziyetin korkıı verecek mahiyette olmadığını belirtmiş ve demiştir kİ:
«Gizil İstihbarat kaynaklarından genel karargâha gelen haberler, takriben 40.000 komünist Çinlinin Mançurya hududunun 50 mİ! gûnedoğusunda Unsan bölgesinde Güney Koreli birliklerle çarpıştığı yolundaki Güney Kore ordusu raporlarını teyit veya tamamen tekzlb edici mahiyette değildir.
Birvapur Rumelihisarı rıhtımına çarptı
Yol, kara nakil vasıtalarının geçmesine mâni olacak derecede hasara uğradı
Köstençeden limanımıza gelen Norveç bandıralı Madden vapuru, dün saat 15 e doğru Boğazdan aşağı inerken, yanlış bir manevra İle- Rumelihisarı İskelesi alt tarafında rıhtıma
Kalamıştaki cesedin hüviyeti anlaşıldı
Uç gün evvel Kalamış sahilinde on altı yaşlarında bir genç kız cesedi bulunmuştu. Morga kaldırılan cesedin hüviyeti tes-blt edilmiş ve Şişlide Hisar sokanında Muallâ apartımanında oturan Haflzenin evlâtlığı Emine olduğu anlaşılmıştır. Cesette yara ve bere bulunmadığı İçin genç kızın intihar ettiği tahmin olunmakla beraber alâ-kalılarca soruşturmaya devam edilmektedir.
BORSA
Londra
New York
Paris
Siokhoim
Cenevre
AmslerdaiO
Brüksel
' ESHAM VE TAHVİL*!
% » FAİZLİ rAHVtLLEP
I
100 100
100 tou HX» HMI
IÖ0
Sterüi» OOİST Franjır f İsveç K. İsviçre F Florin B«lcma » eskilde»
rai
Sivas - Erzurum ı $ıva» Erzurum M imi Demiryolu ı 1941 Demiryolu 11 İMİ Demiryolu İD Milli Miktara* ı MUM Müdafaa u Milli MUdafaa İli MIHI MOdafaa IV
t FAİZLİ t AH V İLLER
-10
Biiyük bayramınız kutlu olsun
(Baş tarafı birinci sahifede) liş ederek bayramlarını kutlamıştır, Müteakiben Vali ve kumandanlar âbidenin önüne gelmişlerdir. Tören komutanının boru işaretiyle merasim birlikleri esas vaziyete geçmişlerdir, İzciler bayrak çekerlerken İstiklâl Marşı söylenmiş, âbideye çelenkler konulmuştur. Bundan sonra da geçit resmi ne başlanmıştır. Evvelâ şanlı ordumuz bandolariyie geçmeğe başlamışlardır. Bunları şehir bandosu ve izciler takip etmiştir.
öğleden sonra
Bugün saat tam 12 de 21 püre top atışıyle bayram kutlanacaktır. Taksimdeki töreni müteakip saat 16 da Edlmekapı şehitliği ziyaret edilecek Ur Eyüp kaymakamının başkanlık edeceği bu ziyarete İstanbul komutanlığı mümessili, şehir meclisi üyeleri, parti mümessilleri ve halk iştirak edecektir. ŞehiLllfce Belediye ve partiler adına çe-Ienklcr konulduktan sonra Eyüp kaymakamı, blr hitabede bulunacak ve şehitlerimizin aziz hâtıraları anılacaktır. Bu merasimde şehir bandosu ve bir askeri blîUk de hazır bulunacaktır.
Gece senlikleri
Bu gece şehrin bütün meydanlarında şenlikler yapılacaktır Bu arada Taksim meydanındaki şenliklerde hava fişekleri atılacaktır. Şehrin muhtelif semtlerinde askerî birlikler tarafından tertip edilecek fener alaylarına sivil teşekküller de İştirak edecektir.
İstanbul radyosu bayram münasebetiyle hususi blr program yayınlayacaktır.
ovunlar
Cumhuriyet Bayramı münasebetiyle yapılacak tenvirattan başka her kaymakamlık bölgesinde halkın eğlenmesi İçin muhtelif eğlenceler tertip edll-. m iştir. Bu gece Taksimde bando çalacak ve mahalli oyunlar oynanacaktır. Aynca yağlı güreş müsabakalarının tertibi de düşünülmüştü. Fakat mevsim dolayıslyle buna İmkân görülememiştir. __________
ı
% M FAİZLİ TAHVİl
IM1* tanvlll____________________ati 35
____% 5 FAİZLİ tAHVlLLEH
»SS 30 .80
30 20
98.40
98.05
bir şey olmadığından devam etmiştir.
Volt ,« Belediye Baykan. II. j•« Bayındırlık ve Fen Müdürleri |----------
Hisara kadar giderek vaziyeti j_________s
gözden geçirmişlerdir. Geminin j yolda yaptığı hasarın 200 bİnıGmaen liralık kadar olduğu söylenmek- Jtlln'lpnllr4“ tedir. Hasarın katı miktarı alâ- Igutce kalılarca teshil edilerek aeen- Rrsat tasından tahsil olunacaktır. |
1933 ErÇanl IWW ikramı reli Milli Müdafaa Demiri olu IV Dcmlrvolu V
AHADOLO DEMİRYOLU GRUPU lanvlller ABC. tîıss» genelleri % 90 Mümessil genel
3tHKET HtSSElEHj
Mctket Banspsı Aralan Çimento T Tlrarei Banka» i» Bankası Sark DeSırmencililt
SARRAFLARDA ALTIM
123.—
6 50
0.-
nur> ellnde muhtelif menşeli si- bindi mı İştir. Gemi, sahil yolun-‘ t_ i lâh vc teçhizat mevcuttur. Bun- d«> kar« nakil vasıtalarının kısai,ar tedricen Amerikan malze- geçmesine mâni olacak derecc-(lun | meriyle değiştirilmektedir. de hasar yapmış İse de vapura ka- ——
C* PEŞİN ve TAKSİT İ E en ucuz Fiyat: ayda — 1« 15 — 20 — 25 Lira Taksitle ■
İNGİ'.İZ - Aâ ERİKAN - ALD AN TRENÇKJT - PADESÜLER
100(1 Lira Yılbaşı Hediyesi - Bunkajerm Urunılye kuralarına iştirak hakkı.
■M Mahmutpaşa Kapalı çafjikppiai yanındaki 18 SELÂHADDİN KARAKAŞL1
Esrar taciri iki kardeş vakalandı
Bal atla Dıramanda Vuruk sokağında oturan Nuri İle kardeşi Ömer Turhanın esrar ticareti yaptıkları zabıtaca haber alınmış ve emniyet müdürlüğü kaçakçılık bürosu âmirleri sıkı bir takip sonunda, evde yaptıkları aramada altı kiloya yakın esrar ve afyon bulmuşlardır. Bunlar müsadere edilmiş. Ömer Turbanla Nur! haklarında kanunî takibata girişilmiştir.
İngiliz kültür heyeti başkanının ziyareti
Şehrimizde bulunan Ingiliz kültür heyeti reisi Sör Adam dün Vilâyete gelerek Vali ve Belediye Başkanını ziyaret etmiştir. Bu ziyaretinde kültür heyeti başkanı. Türklyevi ilk fırsatta tekrar 21yaret edeceğini ve bu dostluğu dalma devam ettireceğini bildirmiştir
“ S*" AYDA 10 LİRA TAKSİTLE
Merinos kumaşından ısmarlama elbise 135 liradır I Yeril ve Avrupa paltoluk, pardesüiiik kumaşlarımız gelml;
Tl’CCAR TERZİ SEI.ÂIIADDİN KARAKAŞl.l
Mahmutpaşa, Kapahçarşı kapısı yanımla numara 18
Sahile 3
29 Ekim 1950
Anadoludan notlar
M. Proste’un
abidesi
mukavelesi
AKŞAMDAN=
AKŞAMA
Teşhir cezası
Sokak çapkınlarına gözdağı;
Kızlara, kadınlara sarkıntılık edenler yakalandıkça, bunların fotoğrafları gazetelerle neşredilecekmiş-
Teşhir cezasının aleyhinde bulunanlar çoktur.. Biz de bu cezaya prensip itibariyle taraflar olmasak bile, cemiyetimizin bu ânında geçici İıir tedbir diye haydi katlanalım.
çünkü ifrata vardırmak, yahut bunu daimi bir ada. Ict tipi olarak kabullenmek biraz da Ortaçağ’a dönmek olur:
Ortaçağ'da teşhir cezası ile işkence, bitişik kardeşler gibi birbirine yapışıktı. Mahkûm. kafese konur, yahut elleri arkasına bağlanarak sokaklarda gezdirilirdi. Öteki beriki de tükürür, taş atardı. Hattâ bu insan rec-mediiirdi.
Mahkumları dağlamak, kollarındaki yahut alınia-rındaki bu işaret yüzünden ebediyen teşhire mâruz bırakmak, yine eski asırların âdetleri arasındaydı. Modern telâkkiler, bu gibi hareketleri terviç etmedi.
Şimdi bir, «Adalette irtica» a taraftar olamayız.
Fakat, sıkı yönetime ben-ziven bazı tedbirler de zaruridir- İşte biz de çapkınların gazetelerle teşhirini, bu bakımdan münasip görebiliriz. Zaten bu tedbire başvuranlar da bizim gibi düşünüyorlardır. Bu vasıtayı muvakkat diye kabul ediyorlardır. Yoksa. adalet sistemlerimiz değişmemiş olsa gerektir. Bugün, cemiyetin bir hastalığı var. Bu hastalığa göre şiddetli bir ilâç veriliyor. İlâç i-lâctır. İlâç gıda değildir.
Teşhir cezasını, geçici bir tedbir olarak kabul ettiğimize göre, bunun yalnız sokak çapkınlarına tatbiki münasip mi?
Başkalarına da tatbiki i-ca heder.
Öyle suçlar dikkati çekiyor ki, bunlara behemahal tatbik etmeli: hattâ daha şiddetli.
Meselâ, salahiyetli bir mevkide bulunan yükşek tahsilli bir zâtmâşerif. muazzam bir suiistimal yapmış. Bu adamın tekaüde sevkedi-lip gayrime vkuf ve nazikâne, hattâ vah vah dercesine, hattâ yarı yarıya gizli kapaklı tutularak dâvasının görülmesi caiz midir?
Teşhir lâzım. Sokak zamparalarında görüldüğü gibi yalnız cepheden fotoğraf da kâfi değil. Profilden de lâzım Turvakar da lâzım. Ayakta da lâzım, oturur da lâzım. Şapkalı da lâzım, şapkasız da lâzım. Enseden de lâzım.
Teşhir cezasının kanun dışı edilişinin sebebi şudur:
Bir daha o adam kendini toparlayıp normal hayatına avdet edemez. Binaenaleyh, bii pot kırdı diye onu ebediyen baltalamamak. Küçük düşürmemeli.
Bu mülâhaza yüksek tahsil gördükten sonra, kendisi, ne itimad edilen salâhiyetler verilen kimseler hakkında varit değildir. Onlar varsınlar artık baltalansınlar. Kendilerine bir daha salâhiyet verilmesin, itimad gösterilmesin. Maddî hayatlarının idamesini, başka yollarda arasınlar. Karpuz sergisi açsınlar. Teşhir edilmiş olmak, karpuz sergisi açmalarına mâni değildir. Bu bakımdan, hukuk üleması, belki teşhir cezasını, daimi bir müeyyide olarak, böyleleri hakkında münasip bulur. Kongre toplasınlar.
Fakat, iivle nazik mevzular var ki. biz katiyen teşhiri muvakkat bir tedbir olarak dahi, hu mevzularda reva göremeyiz. Halbuki, gayet hafiften alarak pekâlâ şimdiden tatbik bile ediyoruz. Çünkü, bahsi geçecek mahlûklar, zayıftırlar, naçizdirler, âcizdirler.
Misal olarak: Bir randevu evi basılmıştı. Kimbilir talihin hangi cilvesiyle, nasıl kandırılarak, nasıl sukut ettirilerek o batakhaneye düşmüş, on sekiz, yirmi, yirmi beş yaşlarındaki kızcağızların peri-
Sene sonunda bitecek olan mukavele müddeti uzatılmıyacak
İstanbul imar plânını yapan şehircilik mütehassısı Fransız mimarı B Proste’un mukavelesinin müddeti, şehrin muhtelif. semllerlne alt imar plânlarının henüz tamamlanmamış olması yüzünden şimdiye kadar bir kaç defa uzatılmıştı.
Umumi meclisin evvelki günkü toplantısında bir sokağın imar vaziyeti görüşülürken şehircilik mütehassısının çalışma tarzı ve yaptığı mesai tetkik edilirken reislik mokamı namına verilen cevapta mukavele müddetinin bu sene sonunda biteceği tasrih edilmiştir.
Meclisteki umumi temayüle göre bu vazifenin uzatılması arzu edilmediğinden Belediye reisliği hiç bir teklifte buluıı-mıyacak ve mütehassısa ait mukavelenin uzatılması Isten-mlyecektir.
İskenderun halkının can
attıkları yayla: SOGUKOLUK
İskenderun; gri tüllere sarınıp kumsalda güneş banyosuna yatmış, mazinin ve yeni aşkının rüyalarile hafif hafif ürperen körpe bir kadın...
Endişem beyhude İmiş. Şid-' delil yağmur sabaha karşı dutmuş, hava açmış. Sabahleyin otelin balkonuna çıktım. Gökyüzü berrak, güneş pırıltıları altında buğulanan toprağın manzarası lâtif bir ilkbaharı andırıyor.
So&ukoluk yaylasına çıkıyo-Dönemeçli, bozuk bir yol larda otomobilin pençeı n 8.,-o-,-_________..
lardır: Vanlköyünde Vaniköyjnıh çözleri kararıyor,
camii fabrikatör Hayreddln ta- Yükseldikçe İskcnderunun rafından. Acıbademde Faik Pa- bunaltıcı sıcağından şa camii de Kadıköyûnde Ciğer-cl NazmI ve sebzeci Melek tara- 1 fından. yine aynı zevatın te-' şebbiisüyîe Kadıköytinde üçüncü Sultan Mustafaya ait cami de 30-40 bin lira sarfiyle tamir ettirilmiştir Koskada Fatihin Ser Sekbanı Yakup Ağa camii Ahmet Akosman ve ManisalI tüccar Hilmi ve İsmail bey taraflarından âmir ettirilmiştir.
Uzunçarşıda Fatihin Bahriye ümerasından Yavaşçı camii 60 bin lira sarfiyle Anıtları Koruma Derneği tarafından tâmlr ettirilmiştir. Kunıkapıdakt Muh sine Hatun camii de tüccardan Mürşit tarafından minaresiyle birlikle. Üsküdarda Altu-nizade İsmail ve Zühtü Paşa camii fabrikatör merhum Haydar ve refikası tarafından mükemmel bir surette tâmlr ettirilmiştir.
Tâmirata devam edilmekte-
dir.
Cemal REFİK
İSTANBUL =ı ™ HAYATİ
Sakim zihniyet
İnönü gezisine nakli için bir takrir verildi
bağrında toplayan bu şirin yaylanın ynluııu düzeltmek pek ağır. külfetli bir iş olmasa gerek tskenderun havalisindeki zenginlerin ve yaylada otel Işleten-___________ . Ferin elbirilğile de düzeltilebilir.
-da otomobilin pençere-' Yolun bozukluğu ve virajların aşağıya bakarken inşa- ■ keskinliği otomobiller İçin bü-
yuk bir tehlike teşkil ediyor.
Neteklm. ertesi gün İskende-süratle j runcjn çıkan gazetede bir ilâıı uzaklaşıyoruz, çam kokulu serin Bir vatandaş, Softuk-
hava ’ ................
Sanki
soğukluğa çıkıyoruz.
Gece karşıdan seyrettiğimiz
ışık salkımının yerinde, çamlar ha lmi5 o devirlerde Halep
i arasına serpilmiş binalar beli- , zt,ng|nıerj Lübnan sayfiyelerine
i rty°r« i tercihan Soğukoluk yaylasına
| Otomobilden İndik, sık çam- abln eıterlerml:; Fakat şimdi
■ ;ırın gölgelediği tepeden aşa- |yks otomobitlerlle bozuk yollarda seyahati göze alamadıklar: için yabancı rağbeti kalın amtş.
Yaylada çom kümelerinin a- ışıltısı belirdi rasından parça parça deniz ve çitienmlş Amık gölünün bir kö-Şehir manzaraları görünen öte- şeşi görünüyor.
Un balkonunda kahve içip dinlendikten sonra döndük.
İniş ve tekrar tırmanış .. So-
uıu semi okudum Bir vatandaş. Softuk-ciğerlerimizl şişiriyor.' 0|ll|C yolunda devrilen son mo-hamamın halvetinden j jeı binek otomobilini satmak için müşteri arıyor.
Fransızlar zamanında yol da-
ların gölgelediği tepeden gıyı seyrediyoruz Manzaranın letafetine bakmakla doyulmuyor.
Sahilde sisler altında İsken-denin... Yeşil zeminli emprime robunu çıkarıp altına yaymış, açık mavi kombinezonunu sıyırıp ayaklarının ucuna sermiş, gri tullere sarınıp kumsalda güneş banyosuna yalmış, mazl-
I
Umumi meclis Bakırköy zasınd&n Mehmet Kuran meclisin evvelki günkü toplantısında Taksim Cumhuriyet meydanındaki Zafer âbidesinin İnönü gezisine nakledilmesini istemiştir
Yapılan bu teklif mülkiye encümeni ve reislik makamı tarafından tetkik erinecek ve âbidenin inşa tarzına halel gelmemek şar tiyle ne suretle taşınacağı tcsblt edilecektir.
Diğer bir âza da gezide evvelce yapılan heykel kaidesine Fatih Sultan Mehmedin heykeli veya büstünün masını istemiştir
Bu teklifin de ayrıca edilerek Meclisin şubat sinde Meclise g^tirlltneel sip görülmüştür
Yine Meclise verilen bir takrir de neniiz I bulunan zatların namım edilen meydan, mahalle, sokak isimlerinin birer bi’d tetkik ' edilerek bunların yerine vefat edenlerin isimlerinin konması talep olunmuştur
Bu tctklkatı meclisin mülkiye encümeni İle reislik makamı yapacak v& tasdik edilmek I üzere Meclisin şubal toplantısına getirilecektir
bir konul-
ı başka hayatta İzafe
derinleşiyor Bu yol ana şoseye dahil bulunduğu İçin Devlet kara yolları teşkilâtı tarafından tamir edilmiş Virajlar geniş, jose mıı nl azam
Belen de. yemyeşil bir dağın böğrüne yaslanmış şirin bir yayla. Burada nıula vermdeen
geçtik. Önümüzde uzun bir yol I var Antakya’ya İneceğiz. Suriye hududuna kadar uzandıktan sonra akşama tekrar İskende-runa döneceğiz.
Bugünkü seyahatimiz yokuşlara tırmanmak ve bayırlardan inmekle başladı. Belen sırtlarında bir hayli tırmandıktan sonra tekrar inişe döndük.
Virajları dönerken t— sisler altında bir ova görünüyor. Amık ovasına iniyoruz Su geçitlerinin özerine kurulmuş minimini köprülerden geçip yamaçtan yamaca atlıyarak oya* ya yaklaştıkça sıcak artıyor, teneffüs güçleşiyor, rütubetll bir hava genzimizi gıdıklıyor.
1 Yeşillikler arasından bir su Etrafı saz'arla
Bir Amerikan firması bize vapur satmak istiyor
Devlet Denizyolları idaresinden aldığımız malûmata göre. Thomas Mc Loren,. adında bir Amerikan firmast 3000 - 9000
! ton arasında hafif gemiler sat-tızakta mak lenfinde bulunmuştur.
Firmanın bu teklifi İdare tarafından tetkik edildikten sonra bir karara varı!ricattır.
nin v(* yeni arkının rıiyalartie ğukoluğun yılankavi dönemeç-ı*(ı. .................. ı. lerinrtpn rinlftna dalatın nszrâıv.'i
Millî Piyango bugün çekiliyor
Millî piyangonun 29 Eklin Cumhuriyet piyangosu çekilişi bugün saat 13 de Ankarada yapılacaktır.
İkramiye kazanan numaralar I Ankara radyoslle bu gece 23 de yayınlanacaktır.
Gazeteler, D. P. merkezinden teşkilâta gönderilen bir tâmimden bahsediyorlar. Metnini görmedik, fakat gazetelerin verdiği izahata nazaran bu tamimde, parti üyelerinin şikâyet vc dileklerinin doğrudan doğruya genel merkeze bildirilmeyip kendi teşekküllerinin birer derece üstüne arzolunması ve böylece mertebeler silsilesini takiben kademelerden geçerek yukarıya ulaştırılması emredilmiş. Yine veriler. izahata göre, bu tamim parti üyeleri arasında üzüntü, hoşnutsuzluk uyandırmış; bu sistemin bir nevi kırtasiyecilik yaratacağı, bir çok dileklerin hasır altı edilmesine vol açacağı söy-teniyormuş.
Parti teşkilâtının iç idaresine ail muameleler bizi alâkadar etmez. Fakat kırtasiyeciliğe taallûku bakımından mevzu üzerinde durmak icabediyor.
Resmi muamelelerde, yani hükümet dairelerinde kırtasiyeciliğin, halk ile devlet arasında aşılmaz bir du-tar teşkil ettiği sayısız misallerle sabit olmuştur. Masadan masaya, odadan odaya. binadan binaya havaleli evrak tomarları, iş sahibinin sesinin alâkalı makama duyurulmasını geciktiriyor; bazatı muameleye karışan anlayış ve tefsir hataları sesin duyurulmasına tama-miyle engel oluyor. Bunun neticesi de pek tabii olarak umumi efkârda idare mekanizmasına karşı hoşnutsuzluk uyandırıyor, itimadı sarsıyor. Bu sebeple öteden beri hükümet, kırtasiyeciliği ortadan kaldırmak çarelerini arıyor-
Halk Partisi hükümetleri kırtasiyeciliği önlemek için miitaaddit defalar çeşitli teşebbüslerde bulundular, fakat muvaffakiyete ulaşamadılar. Bu sahada muvaffakiyet kolav değildir, zira kırtasiyecilik, lıükûmet dairelerinde aşağıdan yukarıya doğru lüzumsuz bir takım kademeler meydana getiriyor.
Demokrat Parti de iktidara geçer geçmez, programı gereğince kırtasiyecilikle mücadele mevzuunu ele aldı. Ortada başarı alâmeti henüz görülememekle beraber. dâvanın zorluğunu bildiğimiz için ümitle bekliyorduk. Gel gelelim, yukarıda bahsi geçen tamim, ümit Sarsıcı bir endişeye vol açtı.
Kırtasiyeciliğe meydan ve-en ve parti teşkilâtı içinde üzüntü, endişe uyandıran zihniyetin hükûmeU.meka-nizmasına da sirayeti, mücadele gayretlerinin önüne set çeker, iyi niyetle başlı* yan hameleler birdenbire sürçer, sendeler, bel bağlanan ümitler boşa çıkar.
Dileriz ki hükümet bu sakim zihniyetin tesirine kapılmasın.
Cemal REFİK
Sepet içinde esrar
Dün Yalovadan İstanbul'a gelip Hâl iskelesine yanaşan »Üstünda*- İsimli bir motorun kaptanı Vehbi, elinde bir sepetle evine doğru giderken zabıta memurları tarafından çevrilmiş ve sepetin İçi aranınca iki yüz gram esrar bulunmuştur.
H 10
11,30
hafif hafif ürperen körpe bir «erinden dolana dolana aşağiya kadın. Limandaki geminin ba- >ndtk Kl
fasından savrulan duman, matı *“ “ narayı bizim gözk-rinuzdeıı kıs-kanıyorm'jş giol. şehtı saran
İnce sis tabakasının üzerine ya- hmızdaki uçurum mıiUmadiyen yılıyor.
Soğukoluk. İskenderun ve havalkl halkının yaz sıcağında ifılnlemek İçin can attıkları güzel yaylalardan biri. Horlum, , Belen. Atık adlarında üç yayla | daha var. Fakat Soğukoluğa [rağbet fazla. Fransızlar zamanında rahibelerin manastırı o-iar bina Belediye tarafından satın alınarak nir bavlı de para sarfiyle «turizm öleli» yapılmış. Çamlar arasında başka oteller de var.
Tabiatın bin bir güzelliğini
c ve orada biraz İlerledikten sonra yeni bir yokuşa dikildik. Belen yaylasına çıkıyoruz. Yine virajları dönüyoruz ve al-
Almanya ve Bolşeviklik
Ko-
İSTANBl'I RADYOSU
Öğle ve aksam programı
I Açrlış ı-e orr.ırranılnr
I Haberler.
F Uvertudr -l PI.
i Zıırnn ll(* ovun havaları.
I ScıSc. vanl. .Konumu veya mittik».
Karrs. s halli Pi
Saal Yaver Alam.ın memleket havaarı Ses ve Sar Birliği Cun-'ıın ıvcl Bnvrnmı programı Dani müntl Pl.
Ye ı «eslerden şarkı İse. Mjmhr Pl.
Fırıjtk hafif mu tik Pl Gficteıierde'i melodiki Pl. j.ı kılar.
Osıı» Çalalı Necdet
yütürk orkestrası Söyleyen. Secûttlâ iMıyetU. çocuk kO.e-ı Fasıl heyeti konseri, târkblerl.
Haberler
Kısa şehir haberleri.
Şarkılar
Cumhuriyet Bayramını kutlama töreninden röporla).
Saı eserleri,
Fraıu Von Suppe'dırn İki Uvertür Pl
39 Birinci Teşrin — Radyofonik temsil,
Konujma (Ce1Ql Yardımcı» Sarkıttı.
Dans millili Pl, Hanerier ,
Dans muşlgı Programlar vc kapanış
ANKARA RADYOSU
lalan bul
Sivil havacılık reisi şerefine ziyafet
Şehrimizde bulunan Fransız sivil havacılık reisi mösyö Hü-gono şerefine dun Ünyon Fran-sezde bir toplantı yapılmıştır. Bu toplantıda mösyö Hugono İs tanbul halkıyla Türk havacı'a-rına ve Vali ve Belediye Başkanlığına selâm ve saygılarını sunmuştur.
Berlin 28 ■ f. D- Başvekil Fon Fcreııbalı bir mülakat esnasında Altnanyatıın bolşevikliğin kurbanı olamı-beyan eylemiştir.
29 Teşrinievvel 1920
21.00
e akşam programı
II türküleri, dalga Az ket malinden
Büyük Millet Mcj-lı.tudclci tö-
(Vâ-NÛ)
W
îki Amerikan muhribi limanımıza geldi
Amerika Birleşik Devletieri-nln Akdeniz filosuna mensup D.M-24 ve D.M--35 muhripleri dün ilin anımıza gelerek Dolnıa-bahçe önünde demirlemişlerdir.
şan ve mahcup fotoğrafları gazetelere basılmıştı. Son ayır. kollcksiyonlarındadır. U-mumhanclerin kapatılacağı bir sırada, bedava reklâm mı demeli?
Bu kızlar, artık hayatlan-tı. herhangi bir şekilde yeniden kurmak şansını tama-miyle kaybetmişlerdir. Tam canlarını kurtaracakları sırada şantajlara mâruz kalacaklardır. Fabrikalardan, hizmetçiliklerden kovulacak, fardır.
Kısacası: Teşhir cezası kısmen münasiptir ama, illerinde kılı kırk yararak düşünmeli.
Ödle Gazetesi Çeıilil mittik Pı. Hipodromdaki geçit öpeninin naklen yayını
Acılıj ve prosram
M. S. aynıı vc Özel Çotuk Miti M. S ayarı ayarı ve Haberler Tarihten Bir Yaprak.
İncesaz.
Radyo Gatticcl Cumhuriyetin İlân» saati.
Şarkılar
Konuşma: «Kızılay Haftası do-Inyıslyler
Mittik: Strsuss - Hlr Kahramanın hayatı
Konulma- Spor konuşma». Dans mUzlfil Pl
M.. S. ayarı ve Haberler.
Program ve kapanış.
Yarın vabshkl orojvem
Afili} vc program.
MS. ayarı, haberler ve hava raporu
Sabah melodileri PL.
Günün programı KÖcekçetcr.
Sabahattin Tanııınııa'dSn zurna İle düğün ve oyun havalan. Şaliye Ayla okuyor. Tatlıyaydan parçalar. Zcyhckler ReçIyOı
Yurtlan sesler, idare eden: Muzaffer Sarıahzen.
Tarsus yolda
Denizyollarının Amerika seferini yapan Tarsus yolcu gemisi perşembe günü limanımıza gelecektir
Yepyeni bir imza
Yepyeni bir eser
Aşkın denizinde
Bir lodos!..
Bir poyraz!..
Aşk ve macera
romanı
Yazan: Ali Marmara
Bir kaç güne kadar başlıyoruz
Sahile 4
AKŞAM
29 Ekim 1950
Mahkeme Koridorlarında
Ben herifi tarif edince polisler tanıdılar
Koridorun köşesinde kendi kendine söyleniyor;
— Bak hele şu alçak herifin ettiklerine. Döndü, dolaş! ı da beni buldu. Bu mem lekelin içerisinde Kanın kadar zengin adamlar vaı Onlar dururken gelip de bana ne dive musallat olursun, bre Allahın zalimi? Amma diyeceksin ki; sen de biraz aklını başına alıp hangi devirde yaşadığımızı düşünse ne. bre Lûtfiye hanım. Kim ne söylese haklıdır.
Bizim kasketli delikanlı sokuldu:
— Neye üzüldün, teyze hanım?
— Orasını hiç sorma. Neye uğradığımı ben de bilmiyorum kt Basiretim bağlandı, nevrim döndü. El âlemin fikrinden geçenleri nasıl bileyim? Ağzı burnu düzgün bir adam karşına geçer de bülbül gibi lâf ederse ne anlarsın? Allah aşkına söyle. ne anlarsın o lâflardan?
— Bilmem ki, teyze hanım, O lâfları ben dinlemediğim için ne anlıyacağunı da bilemiyorum.
— Dinleme efendi oğlum, dinleme, öyle şeye sakın heves etme. Dinlemez olaydım, ben dinledim de ne oldum .sanki? Görüyorsun halimi. İki çift lâkırdının narına yandım- Herifin dili bülbül gibi ötüyor. Ağzımdan girdi, burnumdan çıktı. O sırada hlc olmazsa kör şeytan kulağıma eğilip de; «Sen bu lâflara kulak asma. Bu herif düzenbazın biridir. Görünü ac!» deseydi ya. Söyler m’ hiç? Kör şeytan da öyle Iflehsızlarla el birliği eder tabH. Cenabı Hakkın hikmetinden sual olunur mu? Taksiratı ı başıma bunlar da pp’ecekmis zahir. Amma ve-lâkin, asıl kabahat benim Sızımdadır. Gitti de o avlak oğlanı koca diye seçti. O zaman İşi gücü vardı. Bir tüccarın mağazasında çalışıyordu. Velâkln. bir dalda duran takımından değil ki. Günün birinde mağazanın sehibi ile çekişmiş, ipi kınp r'-mı?. Bir haftadan beri e”prl cebinde dolaşıyor. Sen ol da sıkılıp üzülme bakalım. Ha bugün is bulacak, h* rarın is bulacak, diverek H ’evip duruyoruz. Benim t -emdeki üc buçuk kuru-8”n ne hükmü olur? Nurlar i-inde vatasıca rahmetli e-f-ndiden bağlanan be$ on ►’ nıs aylık da olmasa ocak üzerine bir tencere ko «-mıvacağız. Ben de bir yan drn Is arıyorum
— Çalışmak mı istiyorsun?
— Yok canım. Bu yastan ımnra ben nasıl çalışırım, e-fenıdl oğlum? Bir yer bulup i da damadı yerleştirmek is-1 tivorum amma kolay değil ki. Bugünün eyyamında bir lokma ekmek bile aslan ağzında. Haddin varsa elini sok da çıkar bakalım. Önüme gelene dert yanıyorum. Pazarda Wr tanıdığa rast-! İnmiştim, damadın halini o
na da anlattım; «Bir hayır sahibi çıksa da oğlanı biı yere yerleştirse. Bunun için para vermeğe bile razı oldum. Velâkin becerikli bür adam bulamıyorum> dedim. Ondan ayrıldıktan sonra şu herif yanıma geldi; «Hanım, damadına is mi arıyorsun?» diye sordu, ona da anlattım. «Hiç merak etme. Ben meclislerde â zayi m. Her yerde sözüm geçer, hatırım savılır. Damadını bir yere yerleştiririm. Şimdi hazırda bir iş var. iki yüz lira aylık verecekler amma bu size vara-^ maz. Çünkü oraya girmek için müdürün eline bir para sıkıştırmak lâzım.Hele bir kaç av sabret, ben araştırayım, para vermeden de damadım yerleştirecek bir iş buluruz inşallah» dedi. Bir kaç ay beklemek kolay mı, evlâdım? Damadın boşta geçirdiği her gün bize zehir o-luyor. Oracıkta düşündüm; benim sandığımda elli liram, var. ölürsem ortada kalmı-yayım. diye saklıyorum o parayı. Rahmetli efendinin alim saati üe kösteği de sandığın dibinde duruyor. Onu da rehine koyarsam elli lira alırım. Bunu hesap ederek adama; «-Efendi oğlum, bizim beklemeğe tahammülümüz yok. Ben sana yüz lira vereyim de kime götüreceksen götür, oğlanı işe yerleştir.» dedim. «Peki, yarın öğleden sonra ben seni burada beklerim» diyerek ayrıldı. Saatle kösteği rehine kovdum, elli lira aldım. Ben deki elliliği de üzerine koydum, etti yüz. Amma velâ-kin, bunları damadıma da, kızıma da söylemiyorum. Duyarlar; (O paralan ver de haıcıyalım» diyerek elimden alırlar. Uzatmıyahm e-fendim, ertesi gün pazarda adamı buldum, yüz lirayı a-vucuna kovdum. «Benim yazıhanem filânca yerdedir. Yarın sabah damadın gelsin. orada beni bulsun, kendisini götürüp İşine yerleştireyim» dedi. Yazıhanesini tarif etti; «Benim adım da Mehmetçikti!» dedi. Dua e-derek ayrıldım. Akşam bunları damadıma anlattım am ma herife parayı verdiğimi söylemedim tabii. Hepimüz sevindik, o gece rahat bir uy ku uyuduk. Ertesi sabah da madun gitti, çok geçmeden geriye geldi. «Senin söylediğin yerde yazıhane de yok. ! Mehmet bey adında kimse de yok» demez mi! Yüreğimin içine bir avuç ateş doldu. Bunun üzerine para meselesini de anlattım. Karakola gittik. Orada herifin nasıl bir adam olduğunu sor dular, dilim döndüğü kadar tarif ettim. Ben anlatırken polis efendiler tanıyıverdiler. Meğerse menşur bir do-! landinci imiş herif. Ertesi gün yakalayıp karakola getirdiler, şimdi de hâkim beyin huzuruna çıkaracağız.
Mahkeme açıldı, dolandırıcı ile konuşamadık.
Ve İçkiyi, arkadaşının burnuna doğru uzatıp esnedi.
Stoddard. feveran edivererek, elinin tersiyle şöyle bir vurdu, şişeyi Halicin karanlık sularına fırlattı.
Hugh, homurdana homur dana doğrulmağa çabalayarak;
— Allah senin miistahakını versin, intrlkacı hergele! — dedi,
Binbaşı .oııu geri İtti, çökertti.
Yere serllen arkadaşının üzerine eğilip, tehditkâr bir tavırla:
— Senin hakkında verdiğim hükümlerde yanılmış olduğumu İtiraf etmek bana pek ağır geliyor ama. yanılmışımı — diye âdeta haykırdı — Sen, vatanımız hesabına utanılacak, yüa karası bir adamsın. Cehenneme kadar yolun var
Ayyaşa, son bir defa daha öfkeli öfkeli baktıktan sonra , döndü; iskeleye doğru yürüdü. , Kereste İstifinin ardında giz- . tenmiş bir adam m kuytuluktan | yavaşça sıyrılarak kendisini sü- , ratie takibe giriştiğinin farkına varamıyacak kadar coşkun bir hiddet içindeydi
Binbaşı ve peşindeki gölge, gözden kayboldukları zaman, kuytuluktan ikinci bir şahıs daha belirdi. Tereddütle İlerledi; yerde hareketsiz yatan sarhoşun üzerine Iğlldl. Sonra hemen diz çöküp rüzgârın uğultusu a-rasından tatlı ve ısrar edici bir ■este:
— Tavarlş. [1J — dedi. — Haydi gene seni meyhaneye götüreyim...
IV
VVASUTNGTON'DAN GELEN İŞARET
Amerikan sefareti binası. İs-tanbuida, yüksek bir tepe üzerinde bulunan Beyoğlundadır Şimdi sefaret binasında hem kurnaz, hem de olağan bir gerginlik havası hüküm sürüyor. Aralık ayının parlak güneşi, Başkonsolos Oeorge Aibert’in yazı odasında toplanmış dört kişinin huzursuzluk ifade e-«lrn yüzlerini gizlenemez şeklide aydınlatıyordu
Başkonsolos, masasının üzerine doğru yavaşça eğildi; ve karşısında dimdik oturarak diz terindeki siiet çantayı asabi parmaklarlyic voğuran genç kıza hitap etti:
— Rica ederim size! Hatırlamağa çalışın, bayan Jlngles Lavvson! Vasil’in meyhanesinde gördüklerinizi, işittiklerinizi en ufak tefarruatına kadar ötee nakledip Meselâ binbaşı Stoddard, arkadaşı Hugh İle görüştükten sonra ne yapmak veya nereye gitmek niyetindeydi?
Casuslar Merkezi
İSTANBUL
Amerikan gizli ajanı North’un casusluk
Binbaşı Hugh maceraları
Vazan: Van IVyck Mason
Çeviren: Nihal Kuramağaralı
hoşuna elden ve
Vincent Price
ve 1801 maceralı
GEÇEN TEFRİKALARIN HULÂSASI ’
Amerikalıların çok güvendikleri gizli ajan binbaşı lluglı North, son zamanlarda işi ayyaşlığa vurmuştur. Komünist fikirleri de beslemeğe başladığı görülüyor. Askeri Ataşesi binbaşı Stoddard, bu eski arkadaşını kurtarmak için Hugh’un sevgilisi gazeteci bayan Jingles Lawson'la birlikte, batakhane halindeki bir meyhaneye gidiyorlar. İstim bulda . Haliç civarındaki bu meyhanede, iki Amerikan binbaşısı da sır o-luyor. Şimdi Türk ve Amerikan gizli teşkilâtı birleşmiş, iki binbaşıyı aramaktadır,
Orijinal kopyası
SÜMER ^Sinemalarında mutlaka görünüz Hoş iki saat geçireceksiniz^
1
Büyük fedakarlıklarla pek yakında bitecek ©lan
Zülfikarın Gölgesinde
Büyük tarihi filmi görünüz.
Adres: Ayhan han — İstiklâl Cad. No. 354 — Kat 3, Suriye pasajı yanında. Telefon: 42718 — Telgraf: Hllâlfllm. k
Buna dair size hiç oiı İmada bulunmadı mı?
Türklerm milli emniyet âmirlerinden Razl Albey gri ceketinin altında omozlannı şöyle bir oynattı. Bu ceket, ancak bir İngiliz terzinin meharet.ll makasından çıkmış olabilirdi.
Albey, tetikteki koyu renk köslerini, Başkonsolosun karşısında oturan genç kıza dikti:
— Evet, bavan! Bilhassa rica ederim. Bu sahada en ufak bir ipucu verebilirdeniz bana ve teşkilâtıma büyük hizmet etmiş olacaksınız.
Elini, dalgın dalgın, küçük ’ siyah bıyıklarında gezdirdi.
— Zira, bilhassa resmi memuriyet. i olan Amerikalı bir subayın ve diğer bir Amerikalı subayın ortadan böyle sır olmaları, emsaline rastlamadığım bir hâdisedir.
I — İki İnsan ortadan sır oldu. Ve binbaşı Stoddard, kaybolan iki kişinin en mühlmml değildir. Durun bakalım, biraz daha düşüneyim I — diyerek, Jlngles, bir kaç mniye göklerini jrumdu: sonra devam etti: — Hayır! Fazla bir şey hatırlamıyorum. Zihnimde kalan en ufak teferruatı sîzlere naklettiğime eminim. Stoddard daha sonra ne yapmak niyetinde olduğunu bana açmadı. Buna da kaniim. Ve rica ederini, düşünün âl, bir şeye dikkat etmek ve sonradan o şey: hatırlamak benim gazetecilik mesleğimin esasını teşkil eder.
Solunda otursa tıknaz adama, ümitsiz bir ifadeyle döndü: — Söyleyin bana albay Mc Kenzle! Binbaşı Hugh North' tansiz hakikaten bir haber a-Jamadınız. mı?
Mc Kcnzie, başını salladı.
— Otuz altı ^aattenberl, dostumuz Razl Albey İle bizim askeri polis teşkilâtı vc istihbarat, bu şehrin kıyısını bucağını taradı. İpucu vermesi ihtimaliyle, her İzi takip ettiler.
İçini çekli. Abra? lekelerle dolu kocaman elini açtı
— Çıkarabildiğimiz netice şudur: Stoddard ve Hugh North ancak Merih yıldızına uçmuş o-labllirter. Bulunduklarım tesblt edebildiğimiz son nokta, sizinle görüştükleri noktadır
— Vasilin meyhanesinde bu ı iki subaya dair bir İz yok mu j İmiş?
Razl Albe.v'ln esmer yüzü takalı us etti.
— Tazyiklerimize.,. şey. . şey... rağmen... Vasll. İki Ameli] Rusça, (yoldaş) demektir, rlkulının meyhanesine döndü-ı Komünistler, birikirlerine bu günü lııkâr ediyor Korkarım, Ce. Re. şekilde hitap ederler hakikat de bu merkezdedir.
Genç kızın dolgun dudakları hafifçe titredi.
— Başlarına nasıl bir felâket geldi acaba? Tasavvuru bile dehşet veriyor. Bir himmet daha edeme» m kiniz’
Mc Kenzle’nln üzücü cevabı şu oldu:
— Bu aralık kayboluşu azim b&dlredlr.
Rftzi Aibey, itinalı manikür görmüş elleriyle belâğatlı bir ümitsizlik takı resmetti;
— Sayın bayan t Bu hâdiseye ben şahsan fevkalâde ehemmiyet verdim. İşte bizzat albay Mc Kerizle de...
Amerikan askeri ataşesine doğru bir reveıans yaptı.
— Albay Mc Kenzle, beni binbaşı Stoddard kayboldu diye haberdar etmesi üzerine derhal harekete geçtim. Alberoni ve Ktızak gibi acayip isimli iki A-merlkalıyı mütehassıs snüstan-tiklerlmiz sorguya çekerlerken, evet efendim, bizzat kendileri ve beu bu h'int&kı gl2.ll bir noktadan dinledik.
Başkonsolos Aibert, muhavereye müdahale etti:
— Bayan Jlngles Lawson’un bahsettiği tayyareci yüzbaşı Larkln hakkında fikriniz nedir?
şimdi, şaşalama sırası Mc Kenzie’ye gelmişti
— Maalesef o İpucu biti hiç bir istikamete sevk etmedi...
— Düşünüyorum da Vasil'in meyhanesi gibi bir batakhanede ne aradığını havsalaya «18-dıraraıyorum I — diye Başkonsolos dudak büktü.
(Arkası var)
f
BEYAZLI KADIN
A}k ve macera romanı
Yazan: W. W. CoOlns Tercüme eden: (Vâ-Nû)
L—Tefrika Nû. 91 ______-
üyandınnaksıZLn öptüm ve mırıldandım:
— Allah seni himaye etsin, benim sevgilim!
Ve geriye bakmaksızın, birdenbire, yanından aynJdun.
Abla, beni, kapının önünde, elinde mektup, bekliyordu.
— Ev sahibinin oğlu bunu getirdi. Aşağıda arabanın beklediğini de söyledi
— Pekâlâ, kardeşim.
Mektupta şu satirlan okudum:
«Göaderdlgln zarfı aldım. E-itr muayyen zamanda gelmez-ren zarfı yırtacağım.»
Yazı önündü.
— Sonuncu tecrübeye girişiyorsun demek?
— Evet. Sonuncu ve en mükemmel tecrübeye, . — Rica ederim, müsaade et
de beraber gidelim Waller... Ben, arabada kalırım... Fevkalâde rica ederim bunu şenden.
Derhal kendisini durdurdum.
— Eğer sahiden bana yardım etmek niyetinde İsen, HuJeombe, bu gece odamızda, Laura İle beraber uyu. O takdirde, zihnim daha rahat olacağından daha muvaffak olacağım Haydi bakalım. Beni kucakla Metin olalım. Cesaret! Yanınıza tekrar geleceğim.
Arabaya binince, seslendim:
— Oğlum! Fğer biı çeyrek İçinde St, John’.s Wood'a varırsan sana iki misli para vereceğini.
Parmaklıkların önüne vardırma zaman saat il i 15 geçiyordu. Arabadan indiğim sırada, tiyatrodaki sarışın dalliınnlınm öbür taraftan geldiğini gördüm.
Hiç bir şey kotlaşmaksızın, birlblrimlzl süzdük. Kapıyı çaldım.
Bir hizmetçi açtı,
Kendisine kartımı uzattım:
«Mühim bir İş İçin geldim!» diye bir Höt yardım.
Sonra hizmetçiye dedim ki:
— Bu kartı, lütfen Konta verir misiniz?
Kız. benim ifademdeki katiyetten hayrete düşmüş göründü. Derhal kayboldu. Bir an sonra geri döndü
— Kont size selâm gönderiyor. Hangi iş İçin geldiğinizi soruyor.
— Benden bi'm ukubete selâm söyleyiniz. Gayet mühim ve mahrem bir .ş olduğunu söyleyiniz.
aitti, tekrar gründü
Bu sefer, İçeri girmemi söyledi .
XVIII
Holde ışık yoktu. Süzülen hafif aydınlık sayesinde, dipteki odadan ihtiyar bir kadının belirdiğini gördüm Merdivenden çıktığı sırada, bu kadın, bana engerek gibi baktı.
Bayan Fosco olduğunu ania- 1 dım.
Kadının terke iliği odaya a-İındım, Burada, Kont Fosco İle yüz yüze geldik. Hâlâ tiyatroya gittiği kıyafetteydi. Fakat smokin ceketini çıkarmıştı, gömlekle İdi. Koltuğun bir tarafında bir sandık, bir tarafında da bir bavul duruyordu. Odanın içi, kâğıdlaria, tuvalet malzemesiyle ve türlü eşya ile dolu idi. Masanın üzerice^ beyaz fa-' relerin kafesi konulmuştu. Bu beyaz farelerden Halcombe bahsederdi.
Sen, içeri girince. Kont, yerinden kalkmış! ı. Yüzünde, tiyatrodaki heyecanın aynım gördüm.
Oturmam içm İskemle göstererek:
— Bana söyleyecek miihtm ve gizli bir şeyiniz varmış. Hakikaten mühim mi? — diye sordu.
Pek şaşkın bir haıı vardı,
Pesca'nın yanında beni görüp şimdi teşhis edemediğini anladım. Cücenin görünüşü onu öyle perişan etmişti ki clvardaki-leri ayırdedememlştl Ziyaretimi tamnmlyte başka sebeplere atfediyordu.
I Biikûnla dedim kİ:
| — Sizi bura(*a -bulduğum İçin
Diyarbakır yollar 9 Bölge Müdürlüğünden
1 — Van - Muradiye - Erciş yolundaki Muradiye Köprüsünün mevcut kârgtr ayakları üzerine betonarme tabiiye yapılması İşi kapalj zarf usulü ile 18/10/1850 gününden İtibaren eksiltmeye çıkarılmışı ir.
2 — Bu işe alt keşif bedeli (23495.55i liradır.
3 — Bu işe ait geçici teminat miktarı 41762.20) liradır.
4 — Eksiltme 10 Kasım 1950 cuma günü saat 15 de Djyar-bakırda yollar 8. Bölge Müdürlüğünde komlsvon huzurunda yapılacaktır.
3 — Bu İşe ait keşli evrakı ve şartname her giin saatleri dahilinde bölge Müdürlüğünde görülebilir.
6 — İsteklilerin bu önemde bir jş yaptıklarına dair leriyte ihale gününden en az üç gün evvel yollar 9. cu müdürlüğüne ıniıracaatla yeterlik belgesi alacaklardır.
7 — İsteklilerin Ticaret odası vesikası, kanunî ikametgâh belgesi ve teklif mektuplariyle birlikte ihale günü İhale saatinden bir saat evveline kadar teklif zarflarını komisyon Başkanlığına vereceklerdir.
8 — Postada vuku bulacak gecikmeler nazara alınmıyacak-
tır. (14480)
mesai
belge-böige
T. (. Ziraat Bankasından
Bankamız taralından 5389 sayılı kanun» İstinaden ihraç edilen muvakkat tahviller hü'lnde satılmış olan birinci tertip lo milyon Liralık tahvlllmlidn asılları. kuponlu olarak, bastırılmış bulunmaktadır.
Tahvil sahiplerinden, ellerindeki muvakkat tahvilleri evvelce satın almış oldukları bankalarımıza getirip asılları ile değiştirmelerini rica ederiz.
Değiştirme işine 1 Kasım 1950 tarihinde başlanarak 3 ay müddetle devam olunacaktır. Bu müddetten sonra yapılacak değiştirmeler bazı kayıt ve masrafları lcab ettireceğinden tayin edilen müddeti geçirmemelerinin menfaatleri İktizasından olduğunu tahvil sahiplerinin dikkatlerine arz ederiz.
ilân
İstihkâm okuluna teknik resim öğretmeni alınacaktır. Tahıl! derecesine gorc 400 lira ücret verilecektir. İsteklilerin şartları öğrenmek üzere Eyüp İstihkâm Merkezi I. şube Müdürlüğüne müracaatları İlân olunur. (14787 - 4720]
Amerika ve Avrupa sinemalarında 60 sinemada aynı zamanda gösterilmekte olan senenin en büyük harikası
Valem Kurtaran
KADIN
1 Kasım Çarşambadan itibaren
Marmara
inci Sark (emberlitas
Beyoğlu Ve İstanbul’d.
4 Sinemada Birden
REKS FİLM a
cidden talihim varmış Seyahate çıkmağa hazırlandığınızı görüyorum.
— Gidip gitmeylşim sizi alâkalandırır mı?
— Aşağı yukarı.
— Ne sebepte, rica ederim? Nereye gittiğimi biliyor musunuz?
— Bilmiyorum. Fakat Lon-drra’dan ne sebeple ayrıldığınızı biliyorum.
Bir sıçrayışta ayağa kalktı. Odayı kilitledi, Anahtalannı da cebine koydu,
— Biz. birlblrimizl ismen pek iyi biliriz, bay Hartightf Onun için, benim evime gelirken, şakaya tahammülü olmayan bir adam olduğumu önceden tahkik etmiş bulunmalıydınız.
— Biliyorum Esasen ben de buraya şııka etmek niyetiyle gelmedim, efendim, Benim buraya gelişim. Dlr hayat ve memat meselesidir Ne söylerseniz söyleyiniz, ne yaparsanız yapınız, buradan biı yere gitmlyc-ceğlm zaten...
Böyle diyerek şömineye doğru yürüdüm, Hasmım ise, bir İskemle sürükledi; kapının ö-nüne bıraktı. Kolunu masaya
dayodı.
— Demek, ölüm kalım meselesi?... — diye tekrarladı. — Bu sözün, tasavvrun uzdan daha vahim olduğunu düşünmelisiniz. Ne demek istiyorsunuz?
— Söylediğimi.
— Demek, Londra'dan niçin ayrılacağım» biniyorsunuz? Bu sebebi, lütfen ağzınızla söylemelisiniz? — diyerek önündeki masanın çekmesini açtı.
— Sebebi apaçık söylebilirim.
— cevabım verdim.
— Nasıl bakalım?
c- Gömleğinizin »ol kolunu daha fazla ayırınız. Kolunuzda, bu sebebi aşikâr olarak göre-1 çeksiniz.
Kont, sapsan kesildi Yüzünde. tiyatroda kine benzer bir dehşet, tekrar belirdi.
Bir söz söylemedi. EMİ. masanın gözüne iyice daldı. Ağır bir cismi sürüklediğini hissettim.
Bir ölüm sükûtu hüküm sürdü. Hayatımın ince bir ipliğe bağlı bulunduğunu biliyordum.
Sükûnla dedim ki:
— Bir an sabredin. Kapı, kilitli ve anahtar sizin cebini îdedir. Ellerimde de bir silâh bulunmadığını görüyorsunuz, Kı-
mıldamıyorum da Size söylecek başka sözlerim var.
Paniğe uğramıştı:
— O derece kâfi İzahat verdiniz kİ, zihnim perişan oldu. Biraz kendimi toplamam lâzım. Acaba şimdi bir kurşunla beyninizi pat al tarak bu odadaki kargaşalığı biraz daha arttırayım mı diye düşünüyorum.
— Bu muammamı halletmeden önce üzerimde bulunan bir kaç satır yazıyı okumanızı Istl-yeceğim.
Teklifim merakını gıcıkladı. Bir tasdik İşareti yaptı
Bunun üzerine Pesca'nın yazdığı son mektubu kendisine u-zattım.
Yüksek sesle okudu Şöminenin önünden ayrılmadığımı görünce, elin] çekmeden uzaklaştırdı. \.
— Fakat çekmeyi kapatmıyorum, bay Hartrlghtl Biraz sonra sizi öldürmlyeccğlmi de taahhüt etmiyorum Ben, zeki insanlarla muameleye girişince, karşı tarafın mânevi kudretini dalma kestiririm. Haydi, mevzua gelelim; benden ne İstiyorsunuz bayım?
(Arkası var)
İşsizler arasında
Son hatfa içinde asıl mesleğiniz nedir? — îstanbulda baş vurmadığım tek fabrika kalmadı — Aç kalan insan ne yapmaz — Ciğerlerin tahammülü
Kılıçslipaşa hamamında »«eleyen Işsiılerden bir gmp
Sayım »ünü Tophanedeki Kı-hçallpaşa camllnln avlusunda-yız, İstanbullun bütün yersiz yıırtsuz kimselerini toplayarak payım için buraya tıkmışlar. Sokaklarda gördüğümüz bütün başı doş insanlar burada. Hepsinin yüzleri bembeyaz, üstleri başları perişan. Aralarında bir tek kırmızı yüzlü İnsan yok. Hepsinin saçı sakalı birbirine karışmış. İçlerinde gömlek, kazak ve ceketi bir araya getiren hemen hemen tek adam göremedik Kiminin sırtında eski bir asker ceketi var, kimisi
pomlekle dolaşıyor, kimisi, de Jimellme bir palto giymiş. Bazıları ayaklarına param parça ayakkabı arLıkları geçirmişler, bazılarında o da yok. Velhasıl lam bir sefalet manzarası. Sefaletin tam bir müşahhas!aşmış
larda İş bulabilirsek bizden keyiflisi olmaz. Gûya geçinip gidiyoruz.
Bir diğer İşsiz de şunları anlatıyor:
— Burada gördüğün insanların yüzde sekseni işsizdir. Kimisi daimi İşsizdir dilenir; kimisi de haftanın bir kaç günü çalışır, onunla idare eder. İçimizde bazıları boğaz tokluğuna çalışırlar. Gün olur bir somun ekmek alacak para bulamazsın. Açlık nedir sen bilir misin beyim açlık? İçimizde yankesici de var, hırsız da var. Tabii ola-
şekli burada.
Çocuklar, gençler, İhtiyarlar. meczuplar, veremliler sakatlar, eroin müptelâları, yan
cak. aç kalan insan ne yapmaz yahu? Açlıktan ölecek değiliz ya, her şeyi yaparız. Kabahat sizin. İş bulun da biz de bu vaziyete düşmeyelim.
Mehmet Boztepe adında biri de şöyle diyor:
yok. bütün paralan harcadık gitti, şimdi ağır iş de yapamıyorum. Günde 150 kuruş çıkartırsak memnun oluyoruz. 3o u-nu gece hamama veriyorum, 120 kuruşla da geçiniyoruz. Bakalım ciğerlerimiz bu hayata daha kaç gün dayanacak?
İsminin gazetede yazılmasını istemeyen IS yaşlarındaki bir delikanlı da şunları anlatıyor:
— Ben Vef a lisesinde okuyordum. Anamı ve babamı kaybettim. Bunun üzerine hayatımı kazanmak mecburlyetlr.de kaldım. Fakat hem işi. hem mek-
tebi uzun müddet beraber yürütmek mümkün olamadı. Tabii mektebi bıraktım. Şimdi iş arıyorum. Lise birden ayrıldım, biraz da İngilizce bilirim. Fakat aylardanberl işsizim. Geceleri parklarda kalıyorum, Bu
— Ben İki senede nberl veremim. Eskiden seyyar satıcıydım. Beş, on kuruş sermayem 'vardı. Çalıştığını zamanda ka-kcsiciler, hırsızlar, ne cins in- zanır, yerdim. Fakat vereme san ararsanız burada mevcut, tutulduktan sonra berduş ol-Buniarın çoğu Tophane ha- duk. 6 ay Erenköy sanatoryu-mamlarında yatıp kalkan ın- munda yattım. Nem var. nem sanlar. Bazıları da hamama Terccek 30 kuruş bulamadıklarından iskele ve istasyonlarda, veya yangın yerlerinde geceyi geçlrlyorlarmış,
Sayım memurları kapıda bütün bu İnsanları kayda geçir-' meye çalışıyorlar. Memurların yanında bir müddet durum sayını sorularına verilen cevapları dinliyorum:
— Son ay içindeki asıl mes-
leğiniz?
— Yok
— Son hafta içindeki asıl mesleğiniz? k
— İş arıyorum
_ Son hafta içinde kaç gün çn hırt iniz?
— Hiç
— Çalıştığınız yerin mahi-
sabah beni de yakalayıp buraya getirdiler. Ne olur gazeteye resmimi koymayın. Belki arkadaşlarım görürler de... Ayıp o-lur..
İşte sosyal hayatımızdan bir enstantane.
Adanada bir cinayet
İbrahim, kadın yüzünden rakibini öldürdü
Adana — Taksi meydanı civarında bir cinayet daha İşlenmiş ve bîr kişi tabanca kurşunu He öldürülmüştür. Cinayet hakkında aldığımız malûmat şudur:
Sabıkalılardan Devecilerden İbo diye tanınan İbrahim Küçükle, genelev kadınlarından Paklzeyi eskldenberi sevmektedir. Aynı kadınla daha sonraları Mehmet Girmen de düşüp kalkmaya başlamıştır. Bu yüzden Mühmelle İbrahim arasında münaferet mevcuttur .
İbrahim bir lş için adliye binasına giderken Mehmet Girmen tarafından takip edilmiş ve adliye binası önünde iki rakip kavgaya tutuşmuşlardır.
Mehmet Girmen, bir ara İb-ralılmin elinde bir tabanca görünce; »Tapa tabancaslle beni mî öldüreceksin?» diye üzerine hücum ederken. İbrahim önce korkutmak maksadlyle gelişi güzel ateş etmiş, fakat Mehmet Girmenin hücumundan kurtulamamıştır.
İbrahim, Mehmedin üzerine yürüdüğünü görünce kaçmağa başlamış, kaçarken de ateş etmeğe devam etmiş ve kurşunlardan biri rakibinin alnına saplanmıştır.
Mehmet, ağır yaralı olduğu halde elinde bıçakla İbrahim! takip ederken takati kesilerek yere yuvarlanmış ve kaldırıldığı hastanede az sonra ölmüştür. Kaa-til İbrahim yakalanarak ad üyeye verilmiştir.
Köy düğünün de katil vakası
Hamide adında bir kadın öldü, bir delikanlı ağır yaralandı
Bir Jön Türk 1889 Paris sergisini anlatıyor
Hıfzı TOPÜZ
Acıbadem'de açılan polis prevantoryumu
yeti?
— Yerimiz yok kİ mahiyeti olsun.
— Çalışma şekli?
— Sen hangi şekilden bahsediyorsun beyim?
Bazıları da eson kurttaki mesleğiniz» sualine hamal, seıftes ticaret, esnaf, işportacı diye cevaplar veriyorlar içlerinden her hangi birinin yanına yaklaşıp ne lş yaptığını soruyorum:
— Benim asıl mesleğim duvar ressamlığıdır, diyor. Fakat iş bulamıyoruz Ici çalışalım
Haftada iki gün çalışabilirsek 'LM SES TİYATROSU ne âlâ. Diğer günler de bu pa- Her akşam 20.30 da
rayla idare ediyoruz. Arkamız S ■ Yazmanın 75 inci
yok kİ bir yere girip aylığa ge- H yıldönümü vesllealle
çclim Nüfus kâğıdımı kaybet- I ■ Yalnız iki hatta İçin
tim. yenisin! çıkartmaktan bile. |HLhB İCİ
Hclzim İstida vermek lâzım.I H o R H o İt AGA
muhtarlıktan kâğıt. lâzım. Bize Opera Komh 3 pPrde hangi muhtar kâğıt verecek. £St,r; D çuhAcJYAN Sen-tiuşün bir kere beyim, ben Rayn^ metanlarına göre bir nüfus kâğıdı çıkartanla- sahneye onmuş Cumartesi, diktan sonra İş nas» bulurum? pa7ar've çarşamba matine 15 de
— Çoluk çocuk da v;ır mı? ı Telrion- 4D3Ef»
— Güldürme btnl ağabey. Biz nasıl evlenebiliriz ki ailemiz ol-
sun. Kendimize bakamıyoruz I B u C Ü n bir de elâlemin kızını mj sefil I _ . ,1
edelim | ' aksım Eczanesi |
Bıı esnada yanımıza yaklaşan | Açıktır. 1J
diğer bir İşsiz: ,
* -
ji. Bugün
I Taksim Eczanesi
______Acıktır __
I
J
Çekoslovakya d an satın aldığımız vagonlar
Edirne (Akşamı — Devlet Demiryolları idaresinin çtkos-lovakyadan satın aldığı yolcu vagoriTrfrından bir kısmının Bul garistana geldiği ve tren münakalesinin kapalı bulunması do-layısiyie Sivilingrad istasyonunda beklediği öğrenilmiştir.
Karaağaçta kalan 131 Bulgar vagonunun Bulgarlstana ladesi suretiyle yeni vagonlarımızın alınması hususunda teşebbüse girişileceği haber alınmıştır.
Bayramlarda Denizyolları işçilerine çift yövmiye
Denizyollarında bayram günlerinde mecburi olarak çalışacak İşçilere çift yövmiye ve ça-hşmıyanlara da tek yövmiye verilmesi kararlaştırılmıştır.
Dünya muvacehesinde Türk ıtriyatçılığı
KREM PERTEV
ile İftihar duymakladır.
Mersin 28 (Akşam î — Dün, Tarsuaun Kemell köyünde yapılan düğün, bütün köy halkını teessüre garkettl. Hâdise şudur:
Düğünde damat ve gelin şerefine mütemadiyen kadeh kaldırıp rakı içen İki davetli, zl! zuma sarhoş oldukları halde-coşkunluk göstermişler, köylülerden birinin oynadığı şırada tabancalarını çekerek havaya ateş etmeğe başlamışlardır.
Sarhoşlar, bileklerine hâkim olamadıklarından, tabancaların namluları kalabalık davetli gruplarına doğru dönmüş ve çıkan kurşunlardan biri Hamide Uğuz adında bir kadını, diğer bir kurşun da köyün delikanlılarından Osmanı yaralamıştır.
Yaralılar derhal tedavi altına alınmış İse de Hamide az sonra vefat, etmiştir. Osmanın da yaraları ağır olduğundan, hayatı tehlikededir.
îkl sarhoş, zabıta tarafından yakalanarak haklarında kanuni takibata başlanmıştır.
19. asrın İkinci yansında OsmanlI imparatorluğunda meşrutiyet İdaresi lehinde cereyanlar başlamış ve bu hareket taraftarlarının mühim bir kısmı Avrupaya kaçarak mücadeleye oradan devam etmişlerdi. Ekseri gençler evvelâ tahsil maksa-diie gittikleri Avrupada garp memleketlerinin İdaresini gördükten sonra Türklycde bir inkılâbın zaruretine İnanıp, orada kalmayı ve neşir yolilyle halkı meşrutiyet taraftarlığına hazırlamayı uygun görmüşlerdi.
İnkılap tarihimizde yılmıyan mücadelesi ve satın almmıyan karakterile mühim bir yeri olan Ahmet Rıza bey de tahsile gittiği Fransada hürriyetin, miina kaşanın açık ve dürüst İdarenin hayranı olmuş babasının ölü-mlle yurda döndüğü vakit gönlünde o hürriyetlerin ve İnsan haklarının hasreti tutuşmıya başlamıştı.
Fransada ziraat tahsil eden Ahmet Rıza bey memlekette bu işlerde çalışmak için Ziraat, Nezaretine baş vurmuş, başka İmkânlar aramış fakat o tarihlerde Türk İyede Avrupai mâna-slle bir ziraatçılık bir ziraat mütehassıslığı yapabilmek fırsatını elde edememişti.
Nihayet Maarif Nezareti kendisini Bursa İdadisine müdür ve kimya muallimi olarak tâyin etmiş, kısa bir zaman sonra da Bursa maarif müdürlüğüne getirilmişti.
Ahmet Rlza bey Bursada göze çarpan bir faaliyet göstermiş Maarif Nezaretinin takdirini kazanmıştı. Fakat kendisi Av-rupaya gitmek ve memleketin ıslahı hakkındak! fikirlerini yayınlamak, İcap ederse sarayla ve hükümetle büyük bir mücadeleye girişmek arzusunda bulunuyordu.
Ahmet Rlza bey Maarif Nezaretinden 1889 sergisini gezmek ûzeTe mezunen Parlse gönderilmesini istida etti. O tarihlerde Nazır bulunan Münlf paşa İleri fikirli, dürüst bir zattı. Genç bir maarlfçlnln Avrupaya glt-
Yazan
Halûk Y.
Şehsuvaroğlu
irsalini ufak bir telgrafla bildireceğim.
şayet yine meyus kalırsam, kemali teessüfle neşriyata baş-lıyacağım. şüphesiz memuriyeti terk ve harekâtı zem ve takbih ettiğim sırada zatı hazretl padişahı hakkında medih ve duada bulunmak gibi riyakârlığa kalemim tenezzül etmlyecek-tlr...»
Ahmet Rıza bey bütün bu dediklerimi yaptıktan, ârlzalannı padişaha takdim ettikten sonra malûm mücadelesine başladı. Parlse İlk gittiği günler 1889 sergisine tesadüf ediyordu. İstanbul gönderdiği 8 Eylül 1889 tarihli bir mektupta bu sergiden bahseden satırlar vardır: «Acem şahı namına ekspozisyonda bir donanma oldu. Ben gündüzden gitmiş ve bir lokma yemek İçin pansiyona ve tekrar sergiye gelip gitmemek için yemeği sergide yemeğe karar vermiştim. O günlerde serginin makine kısmını muayene ediyordum. Meşhur Edlsonun ihtirama dalmıştım. Yazı makinesiyle yazdığım melfûf beyit Salt beye yadigârım olsun.
Sergi İnsanın gözünü alıyor, j Başını döndürüyor, kömür rüzgâr. su ve hava tazyiki İle çalışan bir kaç makinenin harekâtını takip etmekten yorulduğumu hissettim. Yedi saat a-yakta dolaşan vücut makinesinde kuvvet kalmadığını anhya-rak serginin her köşesinde ve büyük bahçenin bir kaç yerinde bulunan lokantalardan birine gitmek üzere makine sarayından dışarı çıktım.
Başım mı dönüyor veya bahçesiyle saraylariyle birlikte eks- [ pozisyon mu hareket ediyor di- , ye bir müddet bllâlhtlyar kuvvetin önünde şaşırıp kaldım. Meğer ben fonografta koca mucldln sesini dinlemeğe uğra-
şırken akşam olmuş, sergiye dön yüz bin kişi toplanmış, her biri beş altı yüz müşteri istiabına kâ fi mükemmel lokantalarda o-turacak yer olmadığı gibi bir kaç yüz kijf lokantaların önünde nöbet bekliyor. Bahçede ve yollardaki iskemleler, kanape-ler. Eyfel kulesinin basamakları. hep insanlarla dolmuş- nihayet yer bulamıyan. yasağı dln-lemlyerek çayırlara oturmuş, bir takımı tedarikli gelerek yâni e-vlnden peynir, sucuk getirerek: karnını doyurmakta ve çoğu benim gibi lokantadan lokantaya başvurmakta idi.
Donanma hakikaten şayanı temaşa idL Gece yansına bir saat kala sergiden çıktım. Meydanda araba kalmamış, bir kaç bin kişi ederinde numara tramvaylarda yer bekliyorlardı
Ahmet Rıza bey hemşiresine yazdığı bir mektubunda da Paris sergisinin diğer kısımlarından bahsediyordu: «İnsan tıa-yalâtta bir takım tatlı âlemler, tenler vesaireler düşünebilir. Lâkin bu ekspozisyon gibi mükemmel, muntazam ve hayret verici bir âlem tasavvur edemez. En vahşi bir kavmin asarından en medeni erbanı maarif ve sanayiin mahsulüne kadar dünyada insanlara malûm ne varsa hepsinin numune olarak en güzelleri sergide mevcuttur. Büyük fabrikaların birer ufak numuneleri sergide her gün İşliyor, kâğıt, şeker, samın mum ve envai dokumalar, seyircilerin gözleri önünde imâl ediliyor, hiçbir makine boş durmuyor, sanatı ne İse bilfiil gösteriyor, Musiki alâtına mahsus dairelerde şafakla beraber hep bir ağızdan öten kuşlar gibi olr-calgı cıvıltısıdır gidiyor Bunlardan başka serginin büyük bahçesinde askeri muztka çalıyor. Macar. Rus, Mısırlı gibi her biri büyük kahve ve lokanta açmış- kendi memleketlerinin meşrubatını satıyor Bunların her birinde o millete mahsus çalgılar çalınıyor.»
— Harbi lâf »doğru sözl dİ-, yor. Biz nerede, aile yuvası kurmak nerede? Biz kendi boğazımızı doyuralım kâfi. İşsizlik biri «ersem etti. Üç senedenbe- Ofisimiz İhtiyacı İçin bir miktar elektrik ve elle ve ayrıca rl benim İatanbuldâ başvurma- ■>'aln’2 tUp benzin satış pompası alınacaktır.
dıftım tek fabrika kalmadı He-1 Standard tipe bağlanmamış olan bu malzeme için alâkalıla-pislnin yerini ezbere bilirim nr tekliflerini pompaların kataloglar!:’ e birlikte en geç Ama daha hiç birinde çatışmak .«'1^950 pazartesi günü akşamına kadar yazdı olarak Ankara-tamel olmadı Ara sıra inşaat-ıda um,)“ müdürlüğümüze yapmaları ilân olunur. 14555
Petrol Ofisinden
Madrit orta elçiliği
Ankara 28 (Akşam! — Madrid’de Türklyeyl temsil İçin orta elçilik ihdasına Bakanlar Kurulunca karar verilmiştir. İkinci Dünya Harbinden sonra İspanyada Türkiye, maslahatgüzarlık tarafından temsil edilmekte İdi. Madrid elçiliğine kimin gönderileceği henüz belli değildir.
m ek, görgüsünü arttırmak arzusunu mâkul buluyor, fakat sarayın böyle bir müsaadeye yanaşın lyacağını da blllyordu-Ahmet Rıza beye, habersizce Pa rise gitmenin çaresini aramak tavsiyesinde bulundu.
Ahmet Rlza bey bir gün ailesine, en yakın dostlarına bile haber vermeden Istanbuldan gizilce ayrıldı. Kendisi bu ayrılışı ve yolculuğunu Bursada Nâzım bey İsmindeki bir dostuna şu mektupla bildiriyordu; (... Pazar günü Meclisi vükelâda Münlf paşa He görüştüm. Paris seyahati İçin saraydan izin almak kabil olamıyacak. kimseye görünmeden habersiz gitmenin çaresine bakın dedi.
Bu muameleyi bile hakkıma bir lütuf addederek Marsllyaya giden Pake vapuruna kapağı attım. Sevdiğim zevatla değil, ailemle bile vedalaşmak nasip olmadı Emanete gümrüğe bıraktığım sandıktan yetmiş mecidiyemi çalmışlar, sandığımı
isterseler arayacak hal ve mevkide değildim.
Dünkü sayımızda çıkan soruların doğru cevapları:
1 - Uç.
2 — 1 Pagliacci.
3 — ÎHaktıılen,
1 — Leva.
S — Manıanare.
fi — Ferdice.
7 — 476 senesinde.
8 — Süperlere golü.
9 — Çinliler.
10 — Eşek sütü.
Yolda şiddetli bir fırtınaya tutulduk. Ne kadar sıkıldığımı rahatsız olduğumu tarif edemem. Yoluma devam edemlye-cek derecede muztarlp olduğumdan ik! gün Marsllyada ve sonra bir hafta kadar da Jenevde kaldım. Jenevi pek beğendim, En ziyade nazarı dikkat ve hayretimi mucip olan eser sokaklarda papaz kıyafetli parazitlere ve hemcins İtlafına mahsus silâhlarla müsellâh hunharlara tesadüf edilmemesidir. Vatanı bu halde görmek saadeti a-caba bize de nasip olacak mı?
| Dün sabah Parlse vâsıl oldum. Huzuru şahaneye takdim edeceğim telgraf biraz uzun, fakat müessir oldu Bayramın ilk veyahut (bir gün evvel ayı görüp bayrak açarsa müminini İkinci gününe tesadüf edecek-Nıırl beyefendi vesalr bir tanıdık vasıtasiyle ne olduğunu anlar ve bana yazarsanız minnettarı lütfün uz olurum. Tesiri görülmezse on beş gün sonra ültimatom kılıklı mufassal bir ar-»jlıal göndereceğim ve nazarı ehemmiyeti celb İçin tahrirat
Ingiliz kültür heyeti başkanı general Ronald Cumhurbaşkanı nezdînde
Kore’de Amerikalılar tarafından zaptedllen bir Sovyet nrhlı arabası.
AKS A M
29 Ekim 1950
AKŞAM
Muşambalı Şemsiyeli
Deniz Banyoları
Bu da elmas kraliçesi g
Rür-ârın rutubetiyle bulutların loşluğu elele vererek sonbaharı da getirdiler. Yazın bunalarak yadet-tığimh serinlik, şimdi soğuk bîr misafir gibi tüylerimizi ürpertiyor. İçimizde, güneşin hararetiyle mehtaplı gecelerin ılık havasına hasret çekenler vardır muhakkak. Tanınmış Italyan yıldızlarından l)clfı Tahzi dc ayni durumda bulunuyor.
İnsan neslinin biinye ve tahammül bakımından gittikçe kifayetsizlettiğini iddia edenler yanılıyor. Bunun en canlı misalini sonbaharın soğuk günlerinde denize girerek İtalyan yıldızlarından Deifi Tonzi vermiştir.
Genç kadın bütün yaz boyunca çevirdiği filmler yüzünden bîr güncük olsun tatil yapmak imkânını bulamamıştı. Onu ancak Eylülün on beşinden sonra serbest bırak-
tılar. Bu ani hürriyet karşısında genç kadının şaşırıp kalacağı gayet tabii İdi. Hakkettiği tatili hoşça geçirmek için nereye gitmeliydi? Gazetelerin bildirdiğine göre Napoli ve civarında havalar ber ballı, Alplerdc kıya-
mrt kopuyordu. Spoleto’yu seller götürüyordu, Korsika ve civarında fırtınalar kopuyordu, Zavallı Oclfâ Tinizi. Bu vaziyette yapacak hiç bir şey kalmıyordu artık. Ne denizden istifade etmek mümkündü, ne dağdan ne ile sayfiyelerden. Harcanmak avuç dolusu paraya da yazık olacaktı. Fakat boğucu yaz günlerindeki çalışmalatıian yıpranan vücudu ile beraber ruhunu da dinlendirmesi şarttı. L'zun boylu düşünüp taşınacak vakti dr olmadığı İçin, kararını derhal ve cesaretle vermesi icabediyordu. Lüzumlu ötede berisini bavullarına doldurup hemen yola çıktı. İstikamet Roma Lİdo’su. Buvu- ' lıma bir şemsiyeyle bir de 11 muşamba ilâve etmeyi unut- | ( nıamıştı, , 7
Bulutlarla örtülü l»lr gök- . J yüv.iî. Karanlık suları ile bir deniz. Hem teessür verici, lıem ( de dinlendirici bir manzara. I, Plajın çölden farkı yoklu. Ne / ses uc de şada. Kabineleri sö- ; ken ameleler de olmasa, insan kendini Sahrayı Kebirde zannedecek, N'c olursa olsun. Belli evinden yirmi yedi kilometre ötede aradığı açık havayla sükûneti bulmuştu ı ya... Siz ona bakın. Kadınca- , lıi de yavermiş. Yer- P hemen ertesi günü ı. ortalık günlük gü- 1 S 111... Derken iki gün ' ortalık bir karıştı kî | fırtına, 1 ted-
girmeyin... Rüzgâr, yağmur.,, Bereket Bvlfi birli. Şemsiyesi de var, şanı bası da... Her şeye men günde ild kere dr yosunu yapıyor Biri dı içinde, öbürü de yağı altında.
Şimdi genç kız havanın durumuna göre kendini ayarlı-yarak tatil ve istirahat devresini tamamlamakla meşgul. Soranlara halinden hiç de şikâyetçi olmadığını söylemiş.
Estetikçiler genç kızın güzellik bakımından kusursuz «»Idtığu hususunda mutabık kaklıktan sonra, doktorlar dıı kendisini sıkı bir muayeneye tâbi tutmuşlardır. Sıhhat bakımından d:ı noksansız olduğu görülen Mara Cor-dev ittifakla «Sıhhat Kraliçesi» ilân edilmiştir.
|U| ew-York‘lu ınuıvdı-TcGer. ■ Elmas klüp adlı biı lokal-® ■"eri vardır. Haftanın muayyen günlerinde burada topla-E nıp piyasa durumunu görüşür ve kendi menfaatlerini koru-'^ yacak kararlar alırlar Bu lokalde tertiplenen son baloda bir q* müsabaka yapılmıştır Birincil ğl iştirak edenlerden Jean WIHinnıs İsimli bir gene kadın kazanmıştır. Bu genç kadın o"® gece üstünde blı milyon dolar kıymetinde mücevher ve eimanjP taşıyordu. Bu yüzden .Elmas kraliçesi» unvanını kazanmıştır. (S ---------------------------------------------------------------p
Dünyanın En Uyssıö
DAHA ilk temsil gecesinde şöhretin şahikasına çıkmak Allahın her kuluna nasip olmuyor. Halbuki yukarda ve aşağıda resimlerini gördüğünüz Jacquellne Pİerreux bu bakımdan olağanüstü bir muvaffakiyet kazanmış bulunuyor, Şiuıdl ı övülen tiyatrolar, gece lokalleri ve sinema stüdyoları onu kendilerine maletmek İçin mücadele halindedir. Paraya kıyan partiyi kazanacak tabii.
Jıtecıiıeli'jıe çok şuh, çok cazip ve çok genç bir kadındır. Opera mektebini tam bir haşarı İla bitirdiği halde, şimdiye kndar hiç sahneye çıkmış değildi. Bunu daha ziyade kocasının teşvikiyle yapmış bulunuyor, Erkeğin İsmi Pierre Leand. Fransız sinemasının ön plândaki teknisyenlerinden biri. Evlendikten sonra karısının müstesna kabiliyetini yakından göreh Pierre Leand, onu şahneye çıkarmağa karar vermiş. Fakat ger.ç kadını yepyeni ve değişik bir hüviyetle lanse etmek lûzını. Ne yapsın?.. Düşünüp taşındıktan sonra kararını veriyor. Genç kadın da kocasına lâyık olabilmek endişesiyle kendini 'titiz bir hazırlanma devresine tâbi tutuyor. Nihayet Kızılhaç menfaatine yapılan ve bütüıı yüksek sosyetenin hazır bulunduğu bir gecede Jactıueline hiç beklenmedik bir anda ortaya çıkıp kaplan dansını yapıyor ve seyredenleri kendinden geçirecek kadar muvaffak oluyor. Bitmez tükenmez alkışlarla beraber sinema, tiyatro ve rövti kontratları için teklifler de yağ-
V@ En Müşfik kapO®n
Jacqııe|ine Pierrcux isminden genç bir kadın bütün yüksek sosyete mensuplarının hazır bulunduğu bîr baloda yaptığı Kaplan Dansı» ile seyredenlerin hepsini kendisine havran etmiştir. Şimdi bütün sinema ve tiyatro âlemi onu paylaşmak için aralarında mii-cadele ediyorlarmış. «ö
mağa başlıyor. Ve genç kadın I .Vump-ı İlân ediliyor, o gece Barisin bir numaralıI Şimdi onun adı: Yırtıcı kap-
larıdır Halbuki ttalınon dünyanın belki en uysal kadını ve en sadık zevcesidir.
Bu konuda fikri sorutan Pler-re Leand şöyle cevap vermiş:
uKarımın kaplan dansını görenler onu belki de hırçın vo huysuz zannediyordur Halbuki. jJacqtıçllne İdeal bir ev kadını vs müşfik bir eştir. Allah herkese I böylesini nasip etsin.»
AKSAM
Sahlfe 7
29 Ekim 1950
BULMACA
) 1 3 « » fl 1 8
1
i
1 1
1 1 ■ ■
1 1 ■| n ■ ■
1 a
1 I
ı ■
Seldin salta: 1 - Arta kalan. 2 — yüksek ruhlu cömert İnsan. S — Tavukların kApuıesl - Biçarenin bası,
4 — Dokuma ieıgJhı Utn*al - Elbise. t — Teni blfiak nuhfMMi - Tersi «+r*y*n eden, « — Tutuk - Tersi postalı umde satılır. 1 — öksıİTÜk âmili - Sıfat eki. 8 - Basına -N» «■-Hrae ne için demektir - Tere» ceketin Hat kenarı. 9 — Muvaffak oladur. M> — Tersi bir kadın hastanenin
Yukarıdan asajiya: 1 — Makineye betuer, 1 - Teni bir e.(n> san gül.
3 — Futbol takımı - Terki mini mini »sek. « — ölüm ramanı - Rajı kopuk an - Birli, 5 - Gıda - Siyah, « — Lâhra - An mahsulü - Kahkahanın ba?ian£^ı, 7 — Bir hastalık, t — Jpsiı sapsız.
GECEN BULMACASI» HALLİ
Soldan Mjn: I — Nihavent. 2 — ikltobur. 3 — Hapıstne. 4 — Ameli. An. S — Yaramak. 6 - Öl. Asil. 1 — Tah. U. 8 — Su Matem. » — İNul. Zo. ıo — Zait, Şen.
Yukarıdan «aüıya: I — NlhaycLsiz.
5 — İknınaL Ufa 3 - Hrpvr.t. Tl.
4 — Atili. Amut. S — Vasunahal, S — Eba. AS. 1 — Nunakıleze. 8 — Tren, limon.
emİrgâin Ja
e^crduZ^Z
YALI
İKRAMİYESİ
SON PAHA KABUL TARİHİ:
BU KlŞİBEYf
Ut SAVLADIM»
EN AZ :
12-12-1950
200
Türkiye Ecnebi
Senelik 2SOO IcuruşMOOllurus (t aylık 1500 ■ İWo •
3 aylık u» » 1500 »
i aylık 3W ’ -
Adres tebdili ıçuı elli kuruşluk pul gönderilmelidir Aksi takdirde adres deriştirilmez
Sümerbank
Vadeli, vadesiz tasarruf mevduatı
2 Kasım keşidesinin
İkramiyesi 18.500
liradır.
Telefonlarımız Başmuharrir 2O56S Yazı İsleri 20745 - İdare Z0S8I Mıldılr 20437
Her 100 liralık hesap ayrı numara ile ikramiyeye katılır
En yüksek isabet ihtimali — En müsait faiz
Muharrem 17 — H-tır 177
İmsak Cü. 041 a ikindi Ak. Yaiaı
MERKEZÎ: Ankara - Ulus Meydanı
İSTANBUL şubesi — Galata Bankalar Caddesi
• Ajansı — Bahçekapt Sümerhan.
(14518)
E. İ1J6 1.13 ıi.« 9.M lî.M 132
V. 8.48 U5 11.58 J4^0 17.10 18.42
İdarehane, taıar.iıul anbıflli elvan
Cemnl Nadir sokaf No 13
İKTİSAT VE Tİ C AB ET ANSİKLOPEDİSİ ■ Fasllc-al: ’jZ»
İkUuıdl ve Ueari kelime ve tâbirleri alfabetik olarak -.ermekte olan «İktisat ve Ticaret Aı.îi'rlo(»ediri« nln besinci didinin 53 ;wd EısikülO «te *H» birline ait bir (^»k yazıları ihtiva edeıek yayuıLınmırtır. ‘lıtız bir itina ile resimli, crafiklı ve şekilli olarak baxirl.ıntpaku ilan bu mesleki eseri oku vurularımıza tavsiye ederiz.
Emlâk Bankası
taralından ınevdııat hesaplan için tertip edilen İkramiye keşidesi cliin Ankara'da Noter huzurunda yapılmıştır. Bu çekilişin büyük İkramiyesi olan:
(Erenköyündeki EV)
Doktor Sadî Nazım Nirven'e isabet etmiştir. Diğer nakit ikramiyeleri aşağıdadır.
İSTANBUL ŞUBESİ:
Bu 2 Krem
Cildinizin bakımına tamamile kifayet etmektedir.
Tosovvur edilebilecek en boırt güzellik reçetesini opğıda fokdim ediyoruz «
DAKTİLO ARANIYOR
İngilizce ve Almancayı gaye», iyi bilen Bayan veya Bay bir daktiloya ihtiyaç vardır. |
Müracaat: PK 2309 Beyoğlu
6619 Vakiye Kulen 1000 — lira
18774 Ertuğrul Kutlu 100— >
17898 Muazzez Gürün ıoo— •
2572 Şükrü Yeğen 100— »
22194 Nakit Kocamaz 100— .
13570 Hakkı Kanili Br.sel 100— »
20262 Necdet Otaman 100— >
23048 Zekiye Gence 100.— »
10219 Yorgl ŞenUkoğlu 50— .
21883 Betiia Feyzi oğlu 50— »
13650 Al bert Hempel 60— »
467 Mümtaz Faik Bertin 60.— »
8298 Galip Tezcan 50— >
7120 Meliha t Arık an 50— »
11632 Nazmi Tümer 50 — *
5126 Dr Sadi Nazım Nirven
Erenköyünde Bahçeli
ANKARA ŞUBESİ™
12984 Nermin Arsev 60.— >
10397 Hüsnü Nalça 50 — >
12902 Riza Şenaylar 50— »
10804 Celâl Toksoy 109.— •
İZMİR ŞUBESİ-
3830 Behremen Sertel 100— »
SAMSUN ŞUBESİ;
1352 Erol Gülman • 100— >
BURSA ŞUBESİ:
679 Hikmet Ürer 500— >
Kur'a numaraları, Küçük Cari hesapların 10/10/950 tarihindeki tnikdanna göre tespit edildiğinden bu tarihten sonra hesaplarından çekildiği anlaşılan paralara kur'a sıra No. sı esası muhafaza edilmek üzere verlmiiş olan son kur’a numaralarına isabet eden ikramiyeler yeniden keşideye tâbi tutulur. (14841)
X Oda aranıyor
“ MobJJvalı - Banyolu “
Bir uda Taksim civarında aranmaktırlır Müracaat' ■ A R. P K 17C İntanDul |
I
Türkiye İş Bankası A. Ş.
İstanbul Şubesinden
Franszıca veya İngilizce lisanlarından birini bilenler arasından müsabaka İmtihanı ile bankamıza lüzumu kadar memur alınacaktır. 16/11/950 perşembe günü yapılacak müsabaka imtihanına girmek ve fazla tafsilât almak isteyenlerin 14/11/950 akşamına kadar İstanbul Şubemize müracaatları rica olunur.
Tasarruf Hesaplan İkramiyesi
12.12.950 keşidesinde: Göztepe'de bir Arsa
Ayrıca
10.000 Liralık çeşitli
ikramiyeler
Merkez ve Şubelerimize 11.11.950 akşamına kadar en azdan 50 liralık bir hesap açtırmış bulunanlar bu çekilişe iştirak ederler.
Tevdiatınızı arttırmak şansınızı çoğaltmak demektir.
(14771)
Bozkuri Emlâk
Bu haftaki satışlarımızı küçük ilânlar sütununda lütfen I inceleyiniz. Müessesemiz ipotek mukabili buyiik para temlnin-l de muvaffak olmaktadır. Bozkurt Emlâk’in tuğla, mozaytk I fabrikaları hali faaliyette. i.
Taksim Abdülhâk Hamit caddesi No: 23. Telefon 83532.1
Sahipsiz e$ya satılacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa işletmesi mubayaa komisyonundan
İşletmemiz mıntakıusında bulunmuş ve seneden beri sahipleri çıkmayan muhtelif eşyalar açık arttırma zuretlle satılacaktır.
Arttırma 13/11/1950 tarihinde pazartesi günü saat 10) da Sirkecide anbar önünde yapılacaktır. İsteklilerin o gün ve o saatte arttırma yerinde bulunmaları. (14764)
Evvelâ bu İki kremi kullanmaya ballarsınız. Her gece, yüz ve göğsünüze parmak-lannndo Pondü Cold kreminden sürünüz. Bu kremi bilâhare sildiğinizde, bütün Jdr ve makyaj izlerinden eser kalmıy«oğın« gârecekıiniz. Bundan sonra, cildinizin te-rrrtzliİ ve yumuşaklığını mu* halaza etmek üzere, bir kitre daha Cold kreminden sürünüz.
CİLDİMİZİ KOHUMAK İÇİM Yüzünüze liofifçe "Vanishin^’ kreminden sürünüz. Bu krem* pudranrzrn tabiiliğini bir kof arttırmakla beraber, yeni cazip teninizi koruyacak ve toatlerce pudranızın uçmasına imkfin bırakmıyocohtK
POND’S
Sekreter alınacak
1 — Büro depo ve tamirhaneler ihtiyacı İçin İmtihanla en aşağı İlse ve üniversite mezunlarından 3 stajyer sekreter alınacaktır. Bunların İngilizce de bilmeleri şarttır.
2 — İmtihanları kazananlar 950 mali yılı sonuna kadar denemeye tâbi tutulacaklardır. Bu müddet İçinde geçici olarak kendilerine (400) lira aylık ücret verilecektir.
İmtihana girebilmek için:
Askerliğini yapmış, 28 yaşını geçmemiş olanlar aşağıdaki belgeleriyle dilekçeleri İle Ankara Gnkur. Ordonat Daire Başkanlığına 15/Kasım/950 tarihine kadar mpraeaat edeceklerdir.
Dilekçelerine bağlanacak olan belgeler:
A) Nüfus hüviyet cüzdanı tasdikli sureti.
B) Emniyet Md. den doğruluk kâğıdı CBu kâğıtta ecnebi kadınla evli olup olmadığı belirtilecektir.)
C) Okul şahadetnamesi.
D) Sağlık kâğıdı
Ei Denemedi muvaffak olmazsa geçici vazifesLndea çıkarıldığı zaman hiçbir hak İddia etmeyeceğine dair ve keza muvaffak olduğu takdirde 4 maddede yaalıdığı gibi tahsil ve liyakatine göre barem derecesine geçirildiğinde daha az para alacağından dolayı blrgünâ hak iddia etmlyeceğlne dair noterden tasdikli senet.
Fi Evvelce çalıştığı yerlerden iş ve durumuna dair bansrevls.
3 — İmtihan Ankarada Ordonat Okulunda yapılacaktır, imtihan 20/Kasım/950 pazartesi günü saat 9.30 dadır.
4 — İmtihan ve denemede muvaffak olanlar 951 yUı kadrosuna sekreter unvanı ile alınacaktır. Tahsil derecesine göre lise mezununa (20) Üniversite mezununa (30) lira asil maaş verilecektir. Bu suretle kendilerine verilecek maaş tutan evvelce bir tekaüt hakkı tanınmayarak geçici olarak kendilerine verilmiş olan ücret en az olacaktır. Bundan dolayı 2 maddede yazıldığı gibi bir hak İddia etmeyeceklerine dair bir Noter senedi vereceklerdir.
5 — Askerî sekreter sınıfına geçirilenlerin 5 sene müddetle mecburi hizmetleri olacaktır, Bu müddetten evvel aynlanlar almtş oldukları maaşları tazmin edeceklerine dair kefili) bir noter senedi vereceklerdir.
9 — Askeri sekreter sınıfına aynlanlann maaşları (70) Ur* asli maaşa kadar yükseltilir. Ve askeri kıyafet kararnamesiyle tensip olunacak askeri kisveyi giyerler.
Not: İmtihan merkezine ve atandıkları yerlere kadar yollukları kendilerine alt olacaktır.
Noter senedi sureti Ordu Donatım Okulu Komutanlığından
alınacaktır. 14637 - 4695
T.C . Ziraat Bankası
Vadesiz Tasarruf hesapları 28 EKİM 1950 çekilişinde:
Anka radarı Kavaklı deredeki EV
Aydında 4580 numaralı hesap »sahtbl Nuri Arala:
16.000 Lira
Susurlukta 112 numaralı hesap sahibi Hüseyine çıkmıştır.
1006 Lira Kazananlar:
Kırıkkale 923 Hesap numaralı Tenasüp
İstanbul 300 » Hayım 1
Ankara 40894 » Naki
Vize 593 » İsmail .
Ankara 44404 > Osnıan t
Ödemiş 3177 > Hayriye
Avanos 319 k Aytekhı ı
Akhisar 1613 > Ömer
Bandırma 1336 Muzaffer
Tire 1391 Hüseyin
Eskişehir 6891 > Mustafa
Çankırı 3505 t Kemal
İstanbul 0806 a Mustafa '
Tire 1589 » Ahmet
Antalya 744 > Hakkı
İzmir 64 » Mahtura
Ceyhan 642 > Muslu
Kozan 811 » Haşan
Gölköy 41 > Zeynel
Ankara 42830 k Necmettin
ÖNÜMÜZDEKİ ÇEKİL $
30 ARALIK 1950
İKRAMİYELER: Ankarada Kavaklı derede Bir Ev
Ayrıç a:
1 Tane 10000
15 Tane 1Ö00
1
Sahlfe R
AKSAM
2!) Ekim 195*1
AKŞAM YPOP
Ankarada Mısır Millî T akımını 3-1 Yendik
nerle durdurdular Korner neticesiz kaldı Mısırlılar Bittikçe sert oynuyorlar Milli takımımızda birbiri peşine sakatlanan sakatlanana.
dakikalık bir sonra tekrar
başta sağhat kaplanı Mu-
in ncı dakikada Türk milli takımının en beceriksiz oyuncusu soluçık Cihat muhakkak bir roI fırsatını heba elti.
Hususî surette Anluırava giden arkadaşımız bildiriyor:
Öğleden evvel durmadan yağan yağmur, öğle uslu dinmiş ve maç saatinde hava tama-miyle açmıştı. 19 Mayıs stadı daha erken saatlerden itibaren dolmağa başlamış ve maç saatindi .
bınd-.n fazla tahmin edilen bir seyirci kalabalığı önünde Sahaya evvelâ Mısır genç milli takımı ve müteakiben de Tiırk genç milli takımı çıktılar.
Orta hakemi İtalyan Bernardl ile yan hakemleri Sulh! Garatı ve öamih Duransoy da sahada yer alınca bando evvelâ Mısır milli marşım çaldı. İstiklâl marşını stadı dolduran bütün seyirciler hep bir ağızdan baaclo ite birlikte söylediler. İki milli takım oynamak için karşı karşıya dizildikleri zaman; Türk milli takımının maalesef futboldan anlamadıklarını, tertipledikleri kadronun bütün oyun müddetince boş kalan yerleri bize gösterdi Kendi kulüp ta-kımlırında bile daima yedek olanık beklemeğe alıçmış olan Kâmilin Vefalı Melihin te hakkı olduğu halde çağrılmıy&n takımının asıl oyuncusu olan Ali İhsanın yerine santrhaf ve lsfendiyar gibi tecrübeli, klâs bir futbolcunun ekarle edilerek Türk milli takımının for hattının şeklini karma karışık ederek yine takımında yedek olan Cihat gibi-tecrübesiz ve toy bir oyuncuyu solaçtk oynatmaları bizim gibi herkesi hayrete dünürdü. Hele bu iki oyuncunun bütiın maç İmtidadınta aksamaları ve bilhassa İkinci devrede milli takımımızın gerek hücumlarım ve gerek müdafaasını felce uğramasını intaç etti.
2 nci dakikada Lefterden . Erola ve Eroldan da Bölende uzanan top bu soıı oyuncumuzun sıkı şutu lift Mısır kalesinin ağlarını buldu Daha ilk anlar' da yaptığımız bu gol Mısırlıları ' oldukça şaşırtmışa benziyordu. . Öğleden evvel yağan yağmur rahayı kaygan bir hal? getirmiş tam yükünü almıştı. Otuz olduğundan her 11:1 taraf oyun-
■ culan da bundan müteessir oluyorlar ve sık sık top ayakla-nnda İken düşüyorlardı. Mısırlı ; futbolcuların bizim oyunculara nazaran daha boylu ve daha vücutlu oluşları takımımızın dalma yerden oynamasını intaç ediyordu.
Golümüzden bir dakika sonra az kalsın Rahminin bir hatası bir sayıya mal oluyordu. Bereket versin Mısırlı santrforun yakın mesafeden çektiği, şut avut oldu.
6 ncı dakikada Lefterln akınım Mısırlılar ancak
tkl takım sahada şu kadrolarla yer aldılar
Mısır Milli Takımı:
Abdulgani (Kato) mamı, Sait — Hamza, Abdulha-biRİ (Kaptan), Kaşif — Fuat Sıdkı, Dhbi, Dibo, Tulu, -Şaban (Havad).
Türk Milli Takımı:
Turgay (Galatasaray) — Naci (GalaLaj.3ray),jnBhmi (Vefa) — Mustafa .(.Harp Okulu). Hamil (Beıjlklaf)), Muzaffer (Galatasaray ı Kaptan — Lef (er (Fenerbahçe). Erol (Fenerbahçe), Bülent (Adalet), Fahreddfn (Beşiktaş), Cihat (Beşiktaş).
Oyuna Mısır milli takımı düz yeşil, i'.-, günlerinde beyaz çizgi bulunan forma ve beyaz kenarları yeşil zırhlı doniarile başladılar. Türk uıilfi takımı eski meşhur formasını aynen muhafaza ediyordu. Hemen Mısırlı-Ikruı ayaklarından topu kapan bizim oyuncular rakip kale için tehlikeli olmağa başladılar,
Türk - İsrail millî takımları arasında dün yapılan maçı 5-1 İsrail takımı kazanmıştır Tafsilâtı ikinci sa hifemîzdedir.
17 nci dakikada hincinin or^ tadan çektiği frikikten gelen topu sagaçık mevkiinde yakaJı-yau saghaf Mas (atanın uzun bir vurusu Mısır kalbinin ağlarım İkinci defa takıldı ise de hakem bunu gol olarak saymadı,
19 uncu dakikada Falı reddinin bir ortasını 3o metre mesafeden çektiği fevkalâde bir şutla Lpfter gole tahvil etmekte güçlük çekmedi Golü yiyen Mısır kalecisi teessüründen ağ-lıyarak kendini yere attı ve oyundan çıktı. Verini yedek kaleci Kato aldı
Kâmil (Beşiktaş)
Muzaffer (Galatasaray)
Mustafa (Harp Okulu)
lili.it (Beşiktaş)
rahreddln ( B eşik ta şi
Lefter (F. K.)
Muır — Türle milli maçına ait en heyecanlı enstantanelerden Ikld
Bülent (A dair t)
İdarecilerimiz ve lakım kaptanımız Muzaffer âeb«*pı*lz olarak bu oyuncu değiştirmeyi hakem nezdiııde protesto ettikten sonra oyun iki duraklamadan bn şlndı.
Bizim takım Mustafa, takım zaffer, Naci. Turgay, Leiter ve Bülent utmak üzere çok güzel oynuyorlardı Aksayan oyuncular santrhaf Kâmil ile solaçık Cihattılar. Rahmi, Fahıeddiıı ve Erol da bııtün gayretleriyle çalışıyorlardı.
22 nel dakikada ani bir Mısır hücumunda Turgayın santra çizgisinin ilerisinde bulunan Bölendin önüne düşürdüğü topla rakip kaleye inen Tiırk san-trofıı çektiği şutla üçüncü golü de bize kazandırdı Türk milli takımı 3—0 galip duruma girdikten sonra oyun butun hızını kaybederek fes udu II bir şekle döküldü. Devre de böylece Türk milli takımının Mısır " milli takımına 3—0 üstünlüğü ile bitti.
' İkinci devrede Mısırlılar hücum hatlarının en iyi oyuncusu otan solaçıkları Şabanın yerina nedense Havad’ı atmışlardı. Devreye bizimkiler ayni kadro ile başladılar. İlk andan İtibaren Türk takımının yorulmasından ve bozulmasından istifade etmesini bilen Mısırlılar hakim oynamağa başındılar. Sahaya da atışmış olduklarından Türk takımı Mısırlıların hücumlarını durdurmakta, hayli güçlük çekiyordu. Hele orta. haı Kâmilin, sulbeg Rahminin bozuk oyunlarını Turgay. Mııs-tafa, Naci, Muzafferin çok güzel bir maç çıkarmaları va Erol ile Fahreddinln geri ça-I Uçmaları ve Lefterln de bir aralık haf hattına gelerek oyrıa-
• maları kapatıyordu.
Mısırlılar gerek beceriksizlikleri ve gerek Turgayın fevkalâde kurtarışları gol yapmalarına engel oluyordu.
Mısırlılar şeref sayılarını baştan aşağı hakim oynadıkları ıklııçı devrenin ancak 37 nci dakikasında sağlçleri Dizbi'nin sıkı bir şutuyla yaptılar. Oyun da böylece Türk milli futbol takımının Muır milli futbol takımına 3—1 galabeslylb sona ermiştir.
Orta hakem İtalyan Bernar-di'ye fazla İş düşmemesine rağmen kararlarında uldukça müteredditti. Mısır milli takımında göze çarpan oyuncular sağbek Hamraunl İle santrhaf Abdülha bagi ve ilk devrede oynıyan sol-açık Şaban ve sağlç Dlzbl'dlrler. Mısır futbolunu Türk milli takırm karşısında hiç te tatmin edici bulmadık, eski şöhretlerinden ve kiralarından çok şeyler kaybetmişe benziyorlardı. Bizim takımda Turgay, Naci, Mustafa. Muzaffer, Lefter. Bülent iyi İdiler, tkinel devrede terdi güzel oyundan da eser . kalmadı. Bereket versin biıind B devredeki güzel oyunumuza, "
Comments (0)