Sene 33 — No. 11550 — Fiatı her yerde 10 kuruştur.
PAZAR 3 Aralık 1950
Sahibi: Nccmeddin Sadak — Yazı işlerini fiilen idare eden C. Bildik — Akşam matbaası
umumî bir çekilme başladı
mevcutla taarruz ediyorlar
edildiğini. çln komünistle n. yarım milyonluk bir kuv v maiik olduklarını. Pyone
Dun geceki serimden bir görünüş
ile bir meral
raya gelen] İngiliz gazetelerinin bu seya-P)esene 11?; hat etrafında yazdıklarına gö-ı, Amerika-, re. Âttlee’nin mlster Trumanla suyliyerek | görüşeceği mevzuların başında . 1 (Arkası 2 ner sahi t ede)
~ -■—---
Kızıl Çin kuvvetleri yarım milyonluk
Ingiliz Başbakanı Bu akşam Trumanla görüşmeye gidiyor, Birleşmiş Milletler siyasî komitesi yarın toplanarak Kore meselesini müzakere edecek
Nevyork 3 (R) — Koreden bu sabah alman en son haberlere göre, komünist Çin kuvvetlerinin tazyiki devam etmektedir. Birleşmiş Milletler kuvvetleri, Pyongyang’uı 50 kilometre doğusunda bir hatta çEkllmekte-dtrlcr. Birleşmiş Milli-t'-er kuvvetleri sözcüsü bu çekilmenin umumi bir çekilme olduğunu, yolların mühim nokUiariie köprülerin bombalanarak tah
Atom bontaı hemen kullanılır bir silâh mıdır?
Attiee, nu Fransız Boş görüşmüştür. Pleve ya giclemiyeceğinl Par ise dönmüştür.
‘iı yerine üç nsra. •in seçilmesi karşısında muhalif taraf
Ifu-kiyede bn'.nnan piskoposlardan 1\ -ı Kttfabeiganuı patrik seçilmesi^ icap ettiğini iieri sürttü
Ermeni Umumi Meclisinin bulantısını piskopos Kusan
Karabetynn dün kısa bir nutukla açmış, bunu mutaakıp' muvakkat başkanlığa A. Ekşi-yan getirilmiştir.
Bunun üzerine Cumhurb-vş-' Bundan scnrta s3r alan avu-kiiınr.s, valiye telgraflar çekil-i kat Bârûnyan ın teklifi üzerine mİ- A ? türkün ve eski patrik j mazbataları tetkik etmek nezre Meşrep Naroyan’ın hâtırasına bir komi.»yon seçilmesi karar-hürmeten üçer dakika ayakta i Şaştırılın ıştır. Fakat bıı esnada durulmuştur. | (ttaşlarafı I İnri sahttede)
Birleşmiş Milletlerin ve Amerikanın siyasi hataları Kore, Çin gibi, hastalığın dış arazını ele alıp uğraşmaları, asıl hastalığa el koymaktan çekinmeleridir,
____________Necmeddin SADAK___________________
Başkan Trumanın, atom silâhım kullanmak emrini verebileceği hakkında-ki sözleri. Avrupadan Cenubî Amerlkaya kadar derin bir heyecan yarattı. .Gelen telgraflara göre bütün dünya basını, büyük başlıklarla, Kıyamet gününün yaklaştığını andıran haberler yayınlamaktadır.
Başkan Trumanın sözleri bilhassa İngiltere ve Fran-sada telâş uyandırdı. Uzak Doğuda ilk atom bombası patladığı gün nasıl bir kargaşalık kopacağını, harbin her tarafta nasıl cehennemi bir sekil alacağını, şimdiye kadar az cok riayet edilmiş en basit insanlık kaidelerine yer kalıp kalmıvacağım, yeryüzünde nasıl bir ana baba gününün hüküm süreceğini kestirmek mümkün değildir. Bundan dolayı İngiltere ve Fransa hükümetleri. böyle bir nihaî karara varmadan önce Trumanın, kendileriyle istişare etmesini istiyorlar. İngiliz Başbakanı bu niyetle acele Vaşing-tona gidiyor.
Atom bombası havadisi-
yor — Amerika tarafından atom bombası kullanıldığı takdirde Rusya buna seyirci kalamaz. O da elinden geleni yapacaktır. Amerika, büyük denizlerle korunduğu İ-çin, tehlikeye mâruz değildir. Amerlkava karşı her hangi bir harekete girişmek, ten âciz olan Sovyet Rusya, başka taraflara saldıracak, hıncını diğer Birleşmiş Milletler üyelerinden, bilhassa, müdafaasız Avrupadan alacaktır... Kore harbi yüzünden buna sebebiyet vermek
(Arkası 2 nci sahifede)
Dün geceki güreşler
Yedi Türk pehlivanından ikisi rakiplerini yendiler
Ali Yücel tuşla, Celâl Atik ittifakla galip geldiler. Nasuh Akar, Servet Meriç, Ali özdemir, Adil Candemir mağlûp oldular
Dünya gûrş şampiyonları re-" vanş karşılaşmalarının İlki dün gece Spor ve Sergi Sarayında sekiz bine yakın seyirci önünde Greko - Romen olarak yapıldı.
Minderde evvelâ Greko - Ro-menciler: iki Mısırlı. Bir Lübnanlı, bir Finli- üç İsveçli, bir Türk Âdil Candemir; bunları mütaakıp serbesttiler: AH Yu-
eel. Nasuh Akar, iranlı Şadlan. Servet Meriç, Celâl Atik, Yaşar Doğunun yerine Ali Özdemir. Muharrem Candaş, İsveçli An-tonson yer aldılar. Güreşçiler seyircilere takdim edildikten sonra Beden Terbiyesi Umum müdür vekili Daniyal Akbel'İn kısa bir hitabesinden sonra güreşçiler minderi Markettiler,
52
AH Yüce! (Türkiye) -Abdülhamit (Mısır)
Gecenin ilk karşılaşmasını kiloda Ali Yücel (Türkiye) ile
Abdülhamit (Mısır) yaptılar. Bu güre? aynı zamanda geçen mart ayında Stokholmda yapılan dünya Greko - Romen güreş (Arkası '! nci «ahiifede)
esinden ileri gelıvor.
ve Su İlmilıısar muhriplerimiz Tulou limanına varmışlardır. Gemilerimizin Tul onu ziyaretleri dclayunyle Paris Büyükelçimiz Numan Menemenciofiu da Tulon’a giderek dcuiıCileriîniık- tB.tn«ıoıqi»c. Yafcarıkl resimde muhriplerimi» Tu»on limanında görülmektedir.
ti endi
Sima! Korevİ. tecavüz hare, ketine hazırlayıp teşvik e-den, onun arkasından komünist Cin ordularını harbe sürükleyen Sovyet Rusya İse — Başkan Tınman bunun böyle olduğunu söylti-,
Türk - Bulgar hududu açıldı
İlk tren dün akşam Edirneden hareket ederek Bulgaristana gitti
Edirne 2 (Akşam) — 55 günden beri kapalı bulunan Türk -Bulgar hududu, bu akşamdan İtibaren fiilen açılmıştır. Önce Bulgarlar tarafından vizesiz o-larak memleketimde gönderilmiş olup uç aydanberi ' süvari kışlalarında barındırılan 114G göçmenden 350 sini hâmil olan I ilk tren gece saat yirmiyi oluz ’ geçe Bıılgarlstana hareket et-
m i? ve bu katur iki saat sonra gece Sivillngrad'a varınca Bui-garlar tarafından kabul edll-mşitir.
Yarın (bugün) sabahlan itibaren Avrupa tren ve kara yolu seyrüsefer^ açılmış olacaktır. Siviiingradda bekleyen vizeli binlerce göçmen parti parti Edirne yoliyle yurdumuza gelmeğe başlayacaktır.
Kartal marka otomobil
— Kuzum bu bay Kartal' da mı oturur? Yoksa ticarethanesi Kartalda mıdır?
— Hayır. İstanbulun öz göbeğinde yaşar ve kazanır. Kartalla ilişiği yoktur. Niçin sordun?
— Otomobilini ve kamyonunu Kartal tahclâlı alınış da,
— Üc bucuk kuruşa tenezzül ettiğini seyyar şekilli- teşhir etmiş oluyor. Çünkü İstanbul sokaklarını eskittiği halde, Kartala yazıldığı iyin daha az vergi, resim verecek.
k
Otomobillerin verdikleri ücretli Tiirkiyenin lıer tarafında aynı olmalıdır: Otomobil sabit bir madde olmadığından dolayı. Bu mantıkî gerekçeyle hem Kartalın ve emsali yerlerin geliri artar, hem de hılebazlığa meydan ver i İm cz.
Bana inan sevgilini, sana karşı Greko - Romen bir aşk besliyorum...
Sahile 2
3, Atalık 1950
SÖZÜN GELİŞİ
Dün geceki güreşler
Namık Kemal ihtifali
Devamlılığı temin etmek
Geçenlerde bir gazetede okudum: Büyük Millet Meclisinin alakalı komisyonu bundan böyle valilerin yalnız hukuk ve mülkiye mezunları masından seçilmesine karâr vermiş.
Beıı öyle sanıyorum ki valilik halisinde nıühİnı filan ı »ense değil, yapılan işlerde, vilâyet ölçüsü içinde bile . 'sa devamlılığı temin edebilmektir.
Bizim bir totir huyumuz vardır: Bir işi üzerimize o’dtğımr.' ranın kendimizi göstermek isteriz ve zanne* d .’ ki ki'F1'.' ' göstermek itin bizden evvelkilerin
yakmaya bandıktan işleri bir tarafa bırakıp yeni işler ortaya atmak I '"imdir. Bu. hükümetlerimizden bavlıyarak daire ;'.mirlerine kadar böyledir. Bir hükümet hurin . Yeni bir (akım işlere başlar. Bunlar ivi şevler-d'r. F. at ökf.’İİ vefa etmez, o işleri başaranından düşer.
:ııc ’ n> l ir hükümet gelir, l'eni hükümet aynı partinin mensuplarından teşekkül ettiği halde başkan kendisine yepyeni bir program hazırlamaya heves eder. Başlanmış iyi işler, bir hayli de para sarf edildiği halde yarını kalır. Paralar ve gayretler boşa gider.
Aynı zihniyet bilhassa valilerde görülür. Mutlaka ■Ben bir sev yapıp da kendimi göstereyim» gayretine düşerler ve kendilerinden evvelki valilerin başladıkları işleri viiz üstü bırakırlar. Zannederler kî bunları tamamlarlarsa gayretin şerefi ötekilere gidecek! Geçenlerde eski bir vali ile görüşüyordum. On beş sene evvel valilik ettiği şehre gitmiş. O raman başladığı işlerin yüz üstü bırakıldığını teessüfle görmüş.
Bu Şarklılıktır.
Halbuki bir işe başlamak kadar onu bitirmek de şerefli bir iştir. Eski İstanbul Valisi Dr. I.ûtfi Kırdar İstan-bulun imarına ait birçok projeleri B. Muhiddin Üstündağ’ dan devir almıştı. Fakat on lan tatbik etmek ve yenilerini ilâve etmek şerefi kendisine aittir ve bundan İstanbul cok faydalanmıştır.
Valilerin menşeleri o kadar ehemmiyetli değildir. Başlanmış işleri tamamlıyorlar mı? Ona bakmalı. Yoksa menşeleri ne olursa olsun, emeklerin boşa gitmesine sebep olurlar. Şevket RADO
(Baş tarafı birinci sahifede)
Atom bombası hemen kullanılır bir silâh mıdır?
(Baş tarafı birinci sahifede)
doğru olmaz. Atom >bomba-sından önce diğer bütün ( imkânları denemek lâzımdır...
Avrupa böyle düşünüyor.
Amerikada hâkim olmağa başlayan düşünce başkadır.
Amerika, büyük fedakârlıklara katlanıyor. Bu ağ»’ yüklerin daha kac yıl süreceği de belli değildir. Kore savaşı, buna katılan Cin harbi Amerikaya insanca, paraca cok pahalıya mal olacaktır. Başkan Truman bir yandan yeni seferberlik isterken. Öbür taraftan 18 ' milyar dolar daha harb mâs. rafı teklif ediyor. Bu gidişle Amerikanın servet; hazi-neleri tükenecektir. Komü- 1 rüştlerin istediği de budur. Şu halde işi kökünden hal- ' ledelim. bitsin. Atom bom- ' basını bugün kullanmazsak ne zaman kullanacağız? ' Rusyanın bize üstün olrfıa- : smı mı bekliyeceğiz? Bir Çib harbinde eriyip tükenmek • daha mı iyidir?
Amerikalı da böyle düşü- ; nüyor.
O halde atom bombasını hemen kullanmalı mı?
Japonyada olduğu gibi, atom bombası bir harbi sona erdir şeydi, daha fazla insan kaybını önlemek için bu , silâhı kullanmak, bütün dehşet ve fecaatine rağmen, bir günah sayılmazdı. Fakat Korede, yahut Mançur-yada atılacak bir kaç atom bombası Asya harbini bitir-mevecek. belki dünya harbini doğuracaktır. Mançur-yada bombalanacak merkezler. Kore harbi bakımından tesirli olabilir, fakat esas komünist tecavüz merkezlerini yok etmez. Halbuki karşı tarafın buna karşılık yapacağı hareketler Avrupa müdafaa merkezlerini bir anda yok edebilir. Avrupa en küçük bir müdafaaya bile hazırlanmış değildir. Demkorasi cephesinin büyük suçu, Bizansvârı münakaşalarla müdafaa işinde çok vakit kaybetmiş olmamdır.
Bundan başka, ne Kore harbi, ne Çinin hareketi tek basına hâdiseler değildir. Banlar, ikinci derecede vasıtalardır. Harb ve tecavüz emel 1 eri ne Korede. ne de Cinde bastırılın bitirilir. Harbi oralarda bastırırsınız, başka yerden çıkar. Çünkü asıl hareket kudreti, emir ve idare merkezi başka ver- ' dedir Fu bakımdan. Man- 1 çuryaya atom bombası at- [
mak. tecavüa ve harb merkezini imha etmiş olmaz, yâni işe yaramaz ve günah olur.
Başkan Truman. Kongreden 18 milyar dolar daha isterken Kore ve Çin harbini Moskovanın idare ettiğini belirtiyor. O halde harb, Korede ve Cinde biter mi?
Hiç şüphe yok ki atom bombası bir süs, veya müzelik bir icat değildir. Diğerleri gibi, işe yarayacak ve icabında kullanılacak bir silâhtır. Bu yeni silâh etrafında yapılan edebiyat ve atom bombası aleyhindeki kesif komünist propagandası, bu silâhı efsâne haline getirmiştir. Amerika, kendi hayati menfaatlerini tehlikede gördüğü ve başka çare bulamadığı vakit elindeki bu silâhı elbette kullanır. Ancak, bu silâhın boşa gitmemesi, tesirli olması lâzımda. Bundan başka. Amerika yalnız değildir, herhangi bir tedbire başvururken yanındakileri de düşünmek zorundadır. Amerika bunu, gerektiği gibi mu?
İyi siyaset ve düzgün, mantık öğretir ’ ’ */ re, tâli tezahürleri yolundan değil, kendi ana kaynağında hükmedilir. Başkan Tru-man ve bütün dünya, Kore ve Çin hâdiselerinin ikinci derecede vasıtalar olduğunu, bu hâdiselerin merkezi Mos-kovada bulunduğunu bildiğine göre Korelilerle veya Çinlilerle değil, Sovyet Rusya ile konuşmak, bu işlere son verilmezse, bıçak kemiğe dayandığı için, her çareye başvurulacağını inandırıcı. kesin bir lisanla anlatmak lâzımdır,
Batı demokrasilerinin ve Birleşmiş Milletlerinin büyük siyasî hataları, bir Kore, bir Çin meselesini ele alarak. sanki hâdise bundan ibaretmiş ve Kore, Çin işi halledilirse yeryüzünde tecavüz tehlikesi kalmıyacak-mış gibi, bizzat hastalıkla değil, asıl hastalığın dıs â-raziyle uğraşmalarıdır. Has-, talığı teşhis etmiş, tedavisinden korkan doktorlar gibi...
Hülâsa, atom bombasını kullanmadan önce, soması hakkında tam kararlı olarak, Moskova ile konuşmalı,1 ona meram anlatmalıdır. ı Tereddüt, bocalama, avutup' avunma devri çoktan geçmiştir. Yâni Müpich politikası verimsiz kalmıştır. Kar. . şıclakı ne çocuktur, ne de acemi politikacı...
dü$üniiyor
İd hâdisele-
Ncctneddin SADAK
şampiyonasında İkinci olan Ali Yticmelln «içüncü olan Mısırlı Abdülhaınidl yendiği müsabakanın revanşi İdi, AH Yücel serbest güreş şampiyonu, Abdülha-mit de 52 kiloda Greko - Romen şampiyonu İsveçlinin gelmeme.)! ve Alinin aynı zamanda ikinci olması dulayıslyle iştirak etmekte İdiler. Lübnanlı hakemin İdaresinde yapılan müsabakanın İlk rt dakikasında yan hakemleri Mısırlıyı ekseriyetle üstün gördüklerinden. Mısırlının arzusu üzerine güreşe ayakta devam edildi. Güreşin sonlarına doğru güzel bir bel asrmıı-slyle rakibini köprüden köprüye getiren Ali Yücel Nihayet 14.27 dakikada Mısırlı Abdûltaı-midl tanı mânaslyle tuşa getirerek yendi.
Nasuh Akar (Türk -Mahmut Haşan (Mısır)
Gecenin ikinci güreşini kendi sıkletlerinde dünyanın en teknik elemanları olan serbest güreş 57 kilo şampiyonu Nasuh Akar (Türk) He dünya Greko -Romen 57 kilo şampiyonu Mahmut Haşan (Mısırı, Lübnanlı hakemin İdaresinde yaptılar, tik 8 dakika tem bir beraberlik içinde geçtiğinden, kur’a neticesinde ilk 3 dakikayı Mısırlı üstte, Nasuh altta; neticesiz. İkinci 3 dakika Nasuh üstte, Mahmut Haşan altta; bir aralık kritik bir dunun oldu; orta hakemi treddüd ettll Son 3 dakikayı iki pehlivan ayakta güreşerek geçirdiler. Neticede hakemlerin 2-1 ekseriyetiyle Nasuh Akar Mısırlı nâmağlûp Greko - Ro-menci Mahmut Haşana GrekoRomen güreşte galip sayılmışsa da bllâhara jüri tarafından tetkik edilen hüküm pusulaları neticesinde, kararın yanlış verildiği neticesine varılmış ve Mısırlı ekseriyetle galip ilân e-dilmiştlr.
Satlian (İran) -Safi Taha (Lübnan)
Gecenin üçüncü güreşini 62 kiloda serbest güreş tklnclsi Şadlan (Iran) ile Greko - Romen güreş İkincisi Safi Taha (Lübnan) yaptılar.
62 kilo serbest güreş şampiyonu İsveçli Andenberg ile GrekoRomen şampiyonu Macar, mazeretlerine binaen gelemediklerinden İkinciler Sadullah Çlft-çioglunun hakemliğinde karşılaştılar.
tik 6 dakikada iki rakip pasif güreştiklerinden, hakem tarafından birer İhtar verildi. Beraberlikle geçen bu 6 dakika sonunda ve kur’a neticesinde İranlı üstte, Lübnanlı altta, birinci 3 dakika da neticesiz geç-tL Son 3 dakika ayakla devanı ederken İamlı ınlnedr dışında oyun yaptığından, hakem tarafından bir ihtar daha verildi. Neticede Lübnanlı Safı Taha ittifakla galip ilân edildi.
Servet Meriç (Türk) -Freiz (İsveç)
Gecenin üçüncü güreşini
kiloda serbest güreş şampiyonu Servet Meriç (Türk) ile Greko -Romen şampiyonu Freij (İsveç»
Mıcırlı orta hakeminin İdaresinde karşılaştılar, ilk 6 dakikada hakemler tarafından üstün görülen isveçli güreşçinin isteği üzerine müsabakaya ayakta devam edildi ve 7 nci dakikada Servet, pasif güreştiği için biı ihtar aldı. Neticede hakemlerin ittifakıyla İsveçli Frcij, Türk Servet Merlçe galip ilân edildi.
Celâl A(ik (Türlü -Slmanainen (Fin)
Gecenin beşinci güreşini 73 kiloda serbest güre? şampiyonu Celâl Atik (Türk» 1le Greko -Romen şampiyonu Slmaııaincn (Fin), Mısırlı hakemin İdaresinde yaptılar. 6 dakika tam bir bcmebrllk İçinde geçtiğinden, ilk 3 dakikada alılan kur’a neticesinde Celâl iistte. FinlandiyalI altta; İkinci 3 dakikada FinlandiyalI üstte. Celâl altta güreştiler. Birbirlerine karşı netice alamayınca, soıı 3 dakikayı İki pehlivan ayakta geçiriyorlar; Celâl rakibine nazaran daha atılgan güreşiyordu. Nc-teklm 15 dakikanın sonunda Celâl, hakemlerin Ittlfakıyle galip ilân edildi.
Ali Özdemir (Tiırk) -Grocnberg (İsveç)
Gecenin altıncı güreş! 79 kiloda serbest güreş şampiyonu Yaşar Doğu (Türk) İle Groen-berg (İsveç) arasında yapılacaktı. Yaşar Doğunun malûm sebepler dolayıslyie güreşlere iştirak etmemesi yüzünden, yerine AH Özdemir çıktı.
Kâmilin hakemliğinde yapılan karşılaşmanın 6 dakikası beraberlikle bittiğinden, kur a neticesinde ilk 3 dakikada İsveçli üstte AH altta neticesiz
güreştiler. ikinci 3 dakikada Ali üstte, İsveçli altta, yine netice yok. Son 3 dakikayı uyakta güreşerek geçken iki pehlivandan Groenberg, hakemlerin Ittiia-kıyle galip İlân edildi.
Muharrem Camlaş (Türk) -Palm (İsveç)
Gecenin yedinci karşılaşmasını 87 kiloda Greko - Romen şampiyonu Muharrem Candaş ile serbest güreş şampiyonu Palm yaptılar. Lübnanlı hakemin idaresinde yapılan miisu-bakamn 3 üncii dakikasında rakibini altına alan Muharrem, üstün güreşmesine rağmen, ö dakikayı hakemler berabere İlân ettiler. Kur'a neticesinde ilk 3 dakikada Muharrem üstte. İsveçli altta; ikinci üç dakikada isveçli üstte- Muharrem altta güreştiler. Son üç dakikada iki pehlivan ayakta çalıştılar; neticede hakemlerin - ittifaklyle İsveçli Palm galip ilân edildi.
Âdil Candemir (Türk) -Antonsson (İsveç)
Oecenin son karşılaşması ağır sıklette dünya Greko - Romen İkincisi Âdil Candemir (Tiırk) İle dünya serbest güreş ve Greko - Romen şampiyonu Antonsson (İsveç) arasında Sa-dullah Çiftçioğlunun hakemliğinde yapıldı.
Dünyamın en sempatik güreşçisi olan İsveçli 6 dakika zarfında, Âdile nazaran daha hâkim güreştiğinden, hakemler
Milli Tüak Talebe birliği, milli şair Namık Kemal'in ölümünün 62 nel yıl(luniiınıı münasebetiyle ıliin isnat 14 tc Eminönü Halk-cvinde bir ihtifal tertip etmiş-Ur.
Toplantıyı açan M. T. T B. başkanı Suphi Baykan, şairin hayatından bahsetmiş, ve karakteristik Vasıflaruu belirterek cemiyetimiz üzerinde oynadığı rolü anlatmıştır
Bundan sonra kürsüye gelen Tıp demeği bıvkan. Selçuk Ay-bar du Namık Kemal'in tarih! cephesini ele alınış ve onun: meşhur eieri obın «Vatan yahut Silistrcı» den parçalar okumuş-
tur.
Müteakiben kür,-, üye gelen şair Behçet Kemal Çağlar da, şairin en orljlu.il ve milliyetperver şiirlerini okumuş ve O* nun vatanperver ruhundan btıh setmiştlr.
Bundan sonra bir kaç talebe daha, Namık Kemalin şiirlerini okumuş ve toplantıya son verilmiş Ur,
Konya 2 (Akşam >— Namık Kemal'in 62 nci yılâouümli do-layıslle Helkeyi salonunda Türk Gençlik teşkilatı tarafından an ma töreni yapılmışın. Konya camilerinde merhumun ruhu İçin Mevlût okuttunılmuştur.
67
Adnan Menderesin
I
Bir motörde esrarlı ölüm
«Kaplan» motorun-de bu sabah ölü bulunan tayfa morga kladırıldı
Hüyükderede demirli bulunan Şile limanına kayıtlı, Mustafa Azmi kaptana ait ve Enis kaptanın idaresindeki -Kaplan» motörü tayfalarından 33 yağında Mehmet Tercüman, motorun güvertesinin bir kenarında bıı sabah ölü olarak bulunmuştur.
Cesedi muayene eden Sarıyer hükümet doktoru. Metanetlin ölümünü tabii bulmamış ve şüpheli bazı arar gördüğünden Morga kaldırılmasına lüzum tîü’4îIİ4^llr' MocKt‘‘ Supdacak 4lopsl. ölümün hakiki mahiyetini meydana koyacakla.
Ankara 3 Akşam» — Bakanlar Kurulunun dün sabah ve öğleden sonra yaptığı iç tim al ar sırasında kabine üyeleri arasında bazı değişiklikler yapmak üzere Başbakan Adnan Menderesin İstifa ettiğine dair şayialar çıkmıştır.
Evvelki gün Cumhurbaşkanı Celâl Ba yarın başkanlığında toplanan Bakanlar Kurulunda tarafından üstün görüldü ve İs- .Celâl Bayara verlion izahattan sonra denk bütçenin yapılmasına muvaffak olunamadığı için, kabinenin İstifa mecburiyetinde kaldığı şayialar arasında zikredilmiştir. Dün, hükümetle daimi temas halinde bulunan salahiyetli bir şahıs şunları söylemiştir;
«— Baaknlar Kurulu dün gece yansından sonra saat üçe kadar çalıştı. Bu sabah ve öğleden sonra da fasılasız olarak çalışmalarına devam etmektedir. Bakanlar Kurulunun tek bir ü-yesl toplantılar dışında kalmış değildir. Haberter asılsızdır, istifa şayiaları bazı muhaliflerin arzularından ibarettir.»
11
teği üzerine Adil altta . An-tonsson üstte güreşmeğe devam ettiler ve netlecde İsveçli, 7,35 dakikada Âdili tuşla yendi
Müessif bir
hâdise
Foto muhabirimiz, güreş resimelrini almaktan menedildi
Bugünkü maçta Türk millî futbol takımı
Bugün İnönü stadında yapılacak olan Türkiye - İsrail milli futbol karşılaşmasına Türk milli futbol takımı şu tertiple çıkacaktır:
TUrgay - Naci. Muammer -Mehmet Ali. Blilend, Muzaffer -İEfendlyar, Erol.'Oûndilz t kaptan». Lefter, Hallt.-
Diin gece Spor ve Sergi sarayında yapılan dünya güreş şam piyonası revûnş maçlarını teshil etmek üzere orada bulunan gazetemizin foto muhabiri Miied-dep Efkmen, hiç bir mülâhaza serdedtimeden resmi elbiseli bir komiser muavini tarafından zorla ringin »lenarındnn alınmış ve bu şekilde vazifesini ifadan meııedilmişUr. Arkadaşımız orada Tasladığı bazı İdari âmirlere vaziyeti bildirmiş ise de her nedense alâkadar olunmamıştır. Emniyet müdürünün yalnız foto muhabirimize inhisar eden bu hâdiseyi tahkik c-derek müsebbibini cezalandıracağını ümit ederiz
Eritre Habeşistanla birleştiriliyor
Nevyork 3 (R> — Birleşmiş Mîlletler siyasi komitesi. Erlt-renln Haebşlstanla birleştirilmesi httkkındaki bir plânı, kati olarak tosvibutmişUr.
SabahGazetekriNe Diyor?
k «___■ •_f. ____•/ . ._.
Devlet malı
HÜRRİYETte Sedat 5i-mavi »Devlet malt» başlıklı yazısında mühim bir mevzua temas ediyor ve şöyle diyor:
Devlet malını, ctedenberi helâl mal addederiz ve fırsat buldukça çöplenmekten kendimizi alamayız. Bu çöpleıl-me hikâyesi çok eskidir. Tarihimizin uzak devirlerinden (utunuz da, zamanımıza kadar misaller bulabiliriz. Bu İş, yalnız biz Türkierc mahsus bir şey değildir. Devleti soymak, devlet malını fena kullanmak itiyadı her millette vardır. Bundan dolayıdır kİ, her memleket, devlet malını korumak için, müteaddit cezalar tertip etmiş, kanunlar hazırlamıştır.
Muharrir, yazısını, demok rat iktidar idaresinin de böyle faydalı kanunlar hazırlamasını temenni ederek bitirmektedir.
★
Kore niçin endişe veriyor?
SON pOSTA’da Selim K--gıp Emeç, Kaıe niçin endi w veriyor?» başlıktı yazısında,
hâlen cereyan eden faciayı ve istikbalin korkunç halini şöyle hülâsa ediyor:
Hakiki hedef. Kızı) Sovyet-lerln, son mücadele hareketine geçmeden evvel, kendisinden başka kuvvetlerle. Batı .medeniyetini ve bu arada Birleşik Amerika ve tngiltereyl yıpratmaktır. Onların; kendi hudutlarının dışında iş göreme* hale geldikleri gün. Sov-yette-r Birliği, bililin azameti İle ve müteaffln bir lâğım gibi etrafa taşacaktır. Kore, flindî Çini, Tibet ve yarın bilmem nere hâdisesi, bu davranışı* birer hazırlayıcısı olacaktır. Uzak Doğudaki durumun şimdiden uyandırdığı büyük endişe, orada harekete getirilen .Maşa» kuvvetlerin, azametidir. Yoksa, ortaya yeni bir yangın mihrakının daha çıkmış olması ikinci ehemmiyet derecesindedir Çünkü dünyanın dört bit tarafında bu gibi mihrakların suyısj bir hayli kabarmıştır,
★
biz nerede?* başlıklı yazısını Ankaradan yazmış. Ahmet Emin Yalman, istizah takriri meselesine dokunarak, bu meselenin müzakeresini dinlemek üzere Meclise kuşan vatan dışların hayat sukutuna uğrad.klannı kaydediyor ve: «Muhalefet, iktidara elbette rahmet okumaz. Demokrasiyi kabul edince gülü ile beraber dikenine tahammül etmek gerektir diyor ve şöyle ilâve ediyor:
«Demokrat Partinin gTup toplantılarını hâlâ gizli yapması ve nihayet dahili nizamnamenin tefsirinden İbaret bir meseleyi sıkı bir disiplin dâvası haline koyması cidden ıstırap uyandıracak bir manzaradır »
Ve muharrir başmakalesini şöyle bitiriyor:
Patrik secimi
he-
(Baş tarafı birinci sahifede) bir kısım âzalann böyle bir komisyona lüzum olmadığını İleri, sürmeleri yüzünden. Meclisin havası bir hayli gerginleşmişse de neticede komisyonun teşkili kabul edilmiştir.
Bunu mûtuakıp başkan seçimine geçilmiş ve Meclis başkanlığına yüksek mühendis Ke-fiam Kavafyan seçilmiştir.
Komlsoyn, gelen raporları tetkik ettikten sonra, bunlardan birkaçım muvazaalı görerek reddetmiştir.
Bilâhara murakabe
yeti azalan seçimine başlanmıştır. Park Oteli sahibi Aram Hıdıryan S9 reyle murakabe heyeti başkanlığına seçilmiştir. Ayrıca da 14 kişilik ruhani meclis intihap olunmuştur;
Gece saat -21 • de başlıyan patrik seçimi. Meryem Ana kilisesinde gece yancına kadar devam etmiştir.
Âzadan Mardıros Koç, usule İtiraz ederek, İki patrik yerine bir patrik seçilmesinin lcab ettiğini, bunların da Türkiyede bulunup Türk tebaasından olmaları gerektiğini söylemiştir. Ekseriyet ise beş kişilik bir namzet listesi üzerinde ısrar etmiştir. Bu hava içinde seçime başlanmış ve Amerikada bulunan Karakln piskopos 07- yine taşrada bulunan Horen Paro-yan 62, Türkiyede bulunan piskopos Kusan Karabetyan İse 30 rey almışlardır.
Muhalif taraf, seçime itiraz ederek bunun talimatnameye aykırı olduğunu ileri sürmüş ve patriğin 30 rey alan Kusan piskopos olmasını hükümetten ₺a-! leb etmeğe karar vermiştir, İ Bu İtibarla Türkiye Ermen) Patriğinin Kusan Karabatya-Imn
dlr.
Birleşmiş Milletler
(Bas tarafı 1 inci sahifede) Çin ile savaşın Önüfle geçilmesi meselesi gelmektedir.
Siyası komite yarın teplanacak
Londra 3 (R) — Birleşmiş
Milletler siyasi komitesi yarın, toplanarak Kore meselesini müzakere edecektir.
Resmi tebliğ
Ankara 2 (AA.I — 10 numaralı resmi tebliğ:
Milli Savunma Bakanlığından bildirilmiştir:
Birleşmiş Milletler kuvvetlerinin yeni savunma mevzUerine çekilmelerinde başardı vazifelerini yapmış olan savaş birliğimiz Pyongyang bölgesinde İhtiyat olarak toplanmaktadır. Zayiat hakkında henüz bir malumat alınmamıştır.
Şehitlerimiz için hatim ve mevlût
Ankara 3 (Akşam) — Korede. savaşan birliğimizde şehit düşenlerin ruhu için Ankara müftülüğü tarafından bugün öğle namazından sonra «Aslanlı aile.camiinde hatmettirilecek, mevlût okutlurulacaktır.
Mesajlar
Ankara 2 — Başbakan Adnan Menderes İle Genelkurmay Başkanj Nuri Yamut, Korede savaşan kahraman birliğimize birer mesaj göndermişlerdir.
Adnan Medereşin mesajı şudur:
■ Sulh ve hürriyetin bütün tecavüzlere karşı korunması gibi yüksek insani gayeyi kendine milli gaye edinen Türk milletinin Korede aynı ideale bağlı diğer milletlerle beraber giriştiği hak ve adalet mücadelesinde yüksek kumandanız altındaki kuvvetlerimizin gösterdiği büyük fedakârlık ve kahramanlık kalblerimizi haklı bir iftiharla doldurmuştur.
Hükümetin kendilerine tevdi edilen bu çok şerefli vazifeyi bu kadar biiyük bir başarı ile İfa ederek bütün sulh ve hürriyet dünyasının, hayranlığını kazanan başta kıymetli şahsiyetiniz olmak üzere yurdun aziz ve kahraman evlâtlarına en samimî takdir ve şükranlarımı sunarım.»
Genelkurmay Başkanı Nuri Yamut'un mesajı da aynı mealdedir ve şu satırlarla nihayet bulmaktadır;
■Mukaddes şehitlerimizin yeri milletimizin kalbidir.
Bütilrr ’dünyainn hürmet ve takdir duygulan da onlara çe-tenktlr.
Başta Milli Savunma Bakanı olduğu halde. Türk silâhlı kuvvetlerine mensup bütün arkadaşlarınız sîzlere gönülden takdir ve sevgilerini sunuyor.
Sağ olunuz. Var olunuz. Hak rehberiniz ve yarduncuıızdır.»
olnıası kuvvetle tnuhtemel-
Dünya ne halde biz nerede?
VATAN’Ha Ahmet Emin Yatman; «Dünya ne lıalde,
«Dünya nerede, biz nere--de... Ne kadar murzzam ve hayati meseleler hakkında acele tedbirk-r almak ve milli bir işbirliği kurmak zorunda bulunduğumuz bir sırada ne gibi teferruat ve ne gibi verimsiz ve nazari münakaşalar İçinde boyuna bccahyoruzl Yarabbi, basiretimiz ne zaman ve nasıl açılacak!»
YAPI ve KREDİ BANKASININ İkramiye keşidesi YAPI ve KREDİ BANKASININ. ikramiyen Aile Cüzdanı sahiplerine 1950 yılında hediye etmekte olduğu İkramiyelerin bu seneye alt son keşidesi dün Atlas Sinemasında ikramlyell Aile Cüzdanı sahipleri ve Noter huzurunda yapılmıştır,
Sehenitı yedinci evi olan Î2-mlrde Karşıyakadak.1 Bahçeli evi bay Hallt Ergun kazanmıştır, Ayrıca 160 cüzdan sahibi de yüzer lira para ikramiyeleri kazanmışlardır. Buna alt liste yedinci sayfamızdadır.
Hukukluların
tanışma çayı
l Dün Üniversite kantininde mevsimin ilk çayı. Hukuklular tarafından verildi. Davetliler a-
' rasında Dekan ve Sekreter de . vardı Cemiyet Başkanın uı kısa | , açış nutkunu müteakip saat I ! 15.15 te caz başladı. Muhtelit ı fakültelerden olan gençler saat |1'J a kadar eğlendiler Bu nra-'j 'da müsabakan rt.ıns tertip e-'
I tmjau O tt ÖŞ1» İkindi Ak.
İr 18 41 225 122 91WO İJ»
İV. 5231 «10 ilin 1'123 1641 İÛ-H
J icIcf^rıMrunut Hnsınun»rrir: aısilî
i r«ı» »lorı 0HI1B - Idar» M68I . j __________Münih A.IİT
AKŞAM
Sahife 3
AKŞAMDAN
AKŞAMA
Otomobil plâkalarının tahdidine ihtiyaç duyuyoruz
Şehircilik mütehassısı
Şehrin
9
temizliği
Mebusluğu ne yapayım ev sahipliği daha iyi
İSTANBUL = HAYATI
Üç hafta zarfında 200 ceza zaptı tutuldu
Prost’un mukavelesi için şehir meclisi bir karar verecek
Halil Ergun ve refikası île bir konuşma — Elâzığ'dan İsianbula — Müstakil bir iş sahibi olmak — Yegâne endişe: Hava parası
beş
ıısusî otomobiller, sene evvelkine kıyasla 2590 fazlaymış. Alılalı versin, ilaha artsın. Fakat yollar da genişletilsin, seyrüsefer kaideleri de tatbik olunsun, şoförlük ruhsatieyleri de hak-kıyle alınsın.
Şimdiki halde, otomobiller. yolları fazlaca tıkar oldular. Bu yolların sahibi aslîsi piyadecikJere kenardan geçmek için yol yok:
Alâkadarların dikkatini çekeriz: Bıından bir sene ev. vel Eminönü mmtakasında çok işlek bir yolun kaza çıkabilecek bir noktasına koca bîr ambalaj konulmuştu. Tekerlekli vasıtalara ve yolculara kaza çıkartabilecek gibi olduğu için şikâyet ettik; bundan bîr ay evvel oradan kaldır!ildi. Şimdi, aynı (münhal) noktayı, hemen bir hususi otomobil — sabahtan akşama kadar duracak — açıkhava garajı haline ge*>li.
Halk, yaya kaldırımını olsun istiyor. Caddenin orta-sıı.dan vazgeçtik. İki ayağın hakkı iki ayağa verilmelidir. Şehrin hiçbir sokağında — (hele bizim misal gösterdiğimiz gibi) — caddesinde, yaya kaldırımı, tekerlekler tarafından işgal olunamamak, Bahusus sabahtan ak-şi-ma kadar! Alili var, ihtiyarı var, hastası var, çoluk çocuğu var.
En mütevazı bir ifadyele, Türk sairi şöyle diyor:
Şehircilik mütehassısı Pros-tun Belediye ili yaptığı mukabele bu ayın sonunda bitecektir.
Hâlen Parlste bulunmakta o-Ian Erostun mukavelesine göre mütehassıs, senenin altı a-yını şehrimizde, diğer altı ayı-
Atlas sinemasının salonu, tıklım tıklım dolu. . Kadın erkek herkes, Yapı v«; Krocli bankasının 1950 yılı için piyangoya
m dış memleketleri geçirebil- ıkoyduğu 7 nel eve sahip ölmektedir Son gidişi de Fran- manın hülya* içinde beklesi-
sanın daveti ile olmuştur.
Belediye başkanlığı, mütehassısın mukavelesinin uzatılıp u-zatıimaması hakkında hiç bir fikir ve mütalâa beyan etmeden vaziyeti önümüzdeki salı günü şehir meclisine bildiıccek ve meclis, mukavelenin uzatılıp u-zatılnıamnsı hakkında karar verecektir.
Mütehassısın Belediye bütçesindeki tahsisatı 70 bin Hradır, Bunun 26 bin lirası maaş, diğer kısmı vergileri, otomobil ve sair masraflarıdır.
yçr. Kareler dönüyor, numaralar alınıyor ve İlân ediliyor: 8494 numaralı cüzdanın sahibi Halit Ergun...
izmirde, Karşıyakanip, en güzel bir yerinde geniş blı bahçe içinde yepyeni bîr eve sahip o-luveren Halil Ergun kimdir?
Elektrik, tramvay ve otobüs işçilerinin toplantısı
Bankadan adresini tahkik edip öğrendim. Yenlköyde, Kü-çiiktepe sokağında 3 1 numaralı evde oturuyonnuş-.
Her hangi bir vatandaşa, kendisini alâkadaı eden İyi bir haberi herkesten evvel yetiştirmek meslek hayatımın en heyecanlı tarafını teşkil ettiği için bunda da kendimi tutamadım. Ver elini Yentkoy...
Üç taksim bir numaralı evi
Şehrimiz elektrik, tramvay ve bU[Up kapısını çaldım. Ahşap
otobüs İşçileri sendikası bugün i saat 14 de Fatih halkevlnde. fevkalâde bir toplantı yapmağa karar vermiştir.
Toplantıya Çalışma Bakanı, vali ve belediye başkanı, elektrik, tramvay umum müdürü, milletvekilleri, çalışma müdürü, sendikalar birliği ve diğer alâkalılar davet edilmişlerdir.
bir ev... Ben kapının açılmasını beklerken yukarıdan bir pencere camı sürüldü:
— Kim o?...
Başımı kaldırıp baktım. Başörtülü, genç bir bayan...
— Zahmet olmazsu lütfen kapıya ininiz.., Size söyliyecekle-rinı var.
Kenardan geçeyim, yol sizin olsun!
Dilekler
Kenarlar dahi halkın e--.inden alınmışın Piyade kaldırımları üzerinde duraklamalar. katiyen menedilme* li.
★
Bundan bir buçuk sene evvel Lübnanı ziyaretim sırasında, orada, alabildiğine otomobil plâkası vermek yüzünden Beyrut yollarının şimdiki İstanbul yollarına yakın tıkandığını görmüştüm.
Ora belediyesi, bunu önle, inek üzere, «plâka» tahdidi» ne lüzum görmüştü. Yani Beyrutun sokakları diyelim ki 2000 otomobil kaldırır. Bu sayıdan fazla plâka dağıtılmıyor. Teni otomobil alacaklar, eskilerin çürüğe çıkarılmasını bekliyorlar.
Bizde de mantıkan bir had, hudut olmak gerektir. Namütenahi plâka verilemez. Beş sene içinde yalnız hususi otomobillerdeki 2590 artış, bunun ispatıdır.
Vaktilc bir istatistik yanlış yapılmışı Çanakkaledeki ormanların mesahası, vilâyetin mesahasından fazla gösterilmiş. Bizde de bu gidişle otomobil miktarının mesaha yekûnu sokaklar mesahasını geçecek.
Diyeceksiniz ki, (plâka tahdidi) olursa, arkadan tefrika başhyacak:
— Milyonluk plâka suiistimali!
O da başka bir mevzu...
Aman sözümü geri aldım.
(Vâ - Nû)
Yabancı memleketlerdeki ırkdaşları-mız gazetelerimizin hasretini çekiyorlar
bu-ırk-
Dış memleketlerde, bu arada Amerlkada tahsilde itinan talebelerimizle dağlarımızdan aldığımız bir
çok mektuplarda Tiirkiyede çıkan gazetelerin hasretini çektiklerinden bahsedilmektedir. Ezcümle .şöyle denilmektedir:
«Âdi posta ile gelen gazeteler, tarihi çok eskidiği için işe yaramaz. Uçak postasiyle bir gazetenin 95 kuruşa geldiğini de biliyoruz. Halbuki bu ücret çok yüksektir .
Acaba Türkiye posta idaresi, yabancı hava postaları şirketleri İle temas edip tenzilâtlı bir tarife tatbik ettirmesi mümkün değil midir? Bu hususta alâkadarların nazarı dikkatlerini celbe t-meni2İ rica ediyoruz.#
öğretmen »ağlık odası
Verilen malûmata göre Muallimler Cemiyeti İçtimai sandığı tarafından teskine karar verilen sağlık odası hazırlıkları bitmiştir.
öğretmenlerimizin sağlığı 1-çln hizmet etmek istiyen doktorların isimleri bir liste halinde bütün mekteplere gönderilecek ve oda pek yakında faaliyete başlıyacaktır.
Denizyolları genel müdürü Ankaradan döndü
Bir kaç gündenberi Ankara-da bulunan Denizyolları genel müdürü Cemil Parman dün, sabahki ekspresle şehrimize dönmüştür. Genel müdürün bu münasebetle beyan etliğine göre Denizyolları İdaresine yeni bir şekil verecek olan komisyon Ankarada faaliyetine devam Komisyona yçnl tevdi
etmektedir.
bazı tasarı ve projeler edilmiş olup şimdi de bunların üzerinde tetkikler yapılmaktadır.
Limanımıza gelecek olan Pakistan destroyeri
Tlpu Sultan adındaki bir Pakistan destroyeri 4 aralıkta limanımıza gelecek ve II aralığa kadar İstanbul d a katacaktır.
deminin komutanı Afzal Rahman Han â aralık salı günü Paklstan Cicisini Valiyi, İstanbul kara kuvvetleri komutanını, Dc-niz kumutanın: ziyaret edecek, öğleden sonra da gemide ziyaretleri kabul edecektir. Aynı gün saat 15,30 da gemide bir basın toplan tısı yapılacak ve bir çay verilecektir
Gemi 11 aralıkta limatıımız-dan ayrılacak. 12 aralıkta İZ-mire vasıl olacak ve 16 aralığa kadar da izmirde kalacaktır.
Geminin komutanı Afzal
İlkokul öğrencilerinin sayısı arttı
Bu sene İlkokullara devam e-den öğrencilerin sayısı geçen yıllara nazaran çok fazladır. Umumi bünyesi müsait olan 6 yaşındaki çocukların da ilkokullara kaydedilmesi yekûnun artmasına sebep olmuştur.
Talebe sayısı en fazla artan ilçe Emlnönüdür .Geçen yıl burada 5500 öğrenci varken bu .............
sene öğrenci sayısı 6100 e yük-'Rahman Han 29 yaşındadır ve delmiştir. binbaşı rütbesin dedir.
Şimdi o kapıda, ben karşısındayım:
— Burası Halit Erğiın beyin evi mi?
— Evet... Ne İsliyorsunuz?
— Siz, Halit beyin refikası mısınız?
— Evet...
— İsminiz?
— Beyhan.
— Dön aksum gördüğünüz rüyayı bana anialır mısınız?
Kadıncağız kıpkırmızı kesil-iaL
— Ne olacakmış?
| — Sîze iyi bir haber verece-ığim de...
Hafifçe tebessüm elli:
— Ne haberi İmiş o? Söyleyin bakayım.
— Zevciniz mebus oldu... Tebessümü biraz daha arttı: — O ne biçim iş.. Ortada seçim yokken insan duıduğu yerde mebus olur mu?
— Evet olmaz amma. oturdu- [ ğu yerde ev rahibi olanlar az değildir.
— Anlayamadım?
•— Anlatayım: Zevcinizin [ bankada parası varmış Bugün İkramiye keşidesi yapıldı ve bir ev düştü.
— sahi mİ?
“-Sahi ya...
— Acaba ona mı düştü, bana mı?
— Karı koca arasında ayrılık olur mu a hanımefendi. Kocanıza düştü.
— Evet! Dediğiniz gibi, karı koca arasında ayrılık olmaz amma, benim de param var da onun için sormuştum.
— Hangi bankada?
— Benimki Yapı ve Kredinin Beşiktaş şubesinde -
— Bu ev. zevcinizin Galata şubesindeki parasına alt cüzdan numarasına düştü Bir da-
Muafiyet minneti ve cinsiyet gururu!
ol vergisinin bugünkü * şartlaı-a uygun, âdilâne bir şekle sokulması için yeni biy kanun tasarısı lıazır-
şelırin temiz tutulması İçin |aınak üzere teşekkül edeıı Belediyenin motörlü kontrol komisyon çalışmalarının i-ekıplerl teşkil ettiğini yazmış- terlemekle olduğunu gazete tık. UAi-.; , . ...
Üç hatladır devam eden kon-tıollar neticesinde İki yüz ka-1 dar şahıs hakkında yerlere tü- i kürmek. duvar diplerini kirlet- __ M sokaklar'. ııls -.ırat w çöp .Ğetir Verjis'i Kanünu.'ut" dökmek vc diğer uygunsuz' • •• hareketlerde t"'-----1
fiillerden ceza zabıtları lan-' zim edilmişti'.- Bu iki yüz giden 69 u son hafi a zar-’ fında eezalatjcb.HÛniçtir Bun-' lardan 150 şer lira nakdi ceza alınmaktadır,
ı haberlerinden öğreniyoruz.
ı Hükümet, vergi tahakkuk ve tahsilatını adalet esasına j istinad ettirmeğe çalışırken [ve bu gayeye matuf olarak
bik mevkiine konulurken.
Dulıırmak gibi adalet prensipine tamamen
Bayan Beyhan Ergun ilk haberi dinlerken
haki sefere de clze düşer belki
— İnşallah...
öğrendiğim-ı göre zevci, Be-şiktaşta Yün İplik Fabıikasında idare memuru imiş Otomobili o tarafa, yöneltip, Allahaısmarladık! dedim ve uzaklaştım...
Yarıın saat sonra Hnllt Er-gunun karşısında İdim:
— Bugün bir ev sahibi olaca-
Heyeti mahsusa bu sabah Anadolu-ya gitti
Ahkaradakî Kuvvayi Millîye hükümetiyle müzakerata çirişerek payitaht ile Anadolu arasındaki ikiliği izale etmek İçin Aııadolııya izamı takarrür eden heyet lıu sabah saat sekizde Haydarpa-şndan treni mahsus ile hareket etti. İzzet paşa hazretlerinin riyaset ettiği. Salih paşa ile Hüseyin Kâzım beyin ve rasathane müdürü hoca Fatin efendinin bulundukları heyet trenle Sa-baucaya kadar gidecek, oradan otomobillerle Bilcciğe, mümkün olduğu takdirde oradan da tekrar tıeııle yoluna devam edecektir.
3 Kânunuevvel 1920
ğmızı düşünüvor muydunuz Halil bey?
— Anlayanı;’, um! dedi İııs&ıı oturduğu yerde ev sahibi olur mu?
— Olur ya...
— Peki ner-.de imiş bu ev?
— İzmirln en güzel semtlerinden biri olan Karşıyakada,..
— Fesuphanallah! diye mukabele etti: Şunu açık soyle-enlze.
— Biraz üzmeden. Ur kahve-iz|ı İçmeden söyler miyim...
Ricası karşısında fazla dayanamadım:
— Yapı ve Kredi Bankasının bugünkü İkramiye keşidesinde ev. size isabet etti
Hemen hademeye seslendi:
— Beye bir kahve yap...
Oh ne âlâ memleket... Bir kahveye bir ev... Az sonra gelen kahvemi İçerken bir taraftan da Halit, Ergunla konuşuyordum, 20 sene evvel Elâzığ-dan gelmiş. O zaman 17 yaşında İmiş. Fabrikaların idare işlerinde çalışmış, 3 senedenberl de Beşlktaşta Yün tp’.Ii: Fabrikasında idare memuru İmiş.
— Tahsiliniz var mı? dedim,
— Yok! diye cevap verdi.
— Hiç mİ?
— Hiç gibi bir şey... Elâzığ-da llkmektebl bitirdim, tşte o kadar.
— İzm i rd eki evi ne yapacaksınız?
— Gidip oturmamıza İmkân yok. Belki paraya tebdil ederek kendi kendime müstakil bir iş tutarım.
— Mesela?
— Dokuma işleri, boya işleri, iplik İşleri gibi...
Biraz düşündükten sonra:
— Fakat, dedi, bir dükkân tutalım desem en aşağı 30-40 bin lira hava parası isterler.
Halit Ergim, o’dukra çalışkan ve tulumlu... Mevcut paralarını da ev parasına ilâve edip müstakil bir İş yapabilir.
Ayrılırken, daha evvel refikasına söylediklerim aklıma geldi de sordum:
— Size, mebus oldunuz desey-dinı sevinir miydiniz ?
— Ne münasebet! diye cevap verdi ve ilâve etti: Mebusluğu ne yapayım, ev sahibi olmak ondan çok daha iyi...
Cemaleddin BİLDİK
Bir kadın evinde yandı
Urla (İzmir ajanyı) — Vesile Tombuloğlu adlı i)0 yaşında bir katlın elindeki lâmbayı düşürmüş, zavallı 'htlyar nteş alan eşya arasında yanmıştır.
Yarın aksama
Kadar
BANKAMIZDA AÇILACAK
2 5 0 liralık
Her bayan hesabı 21 ARALIK 1950
İkramiye keşidesine istirak eder.
AKBANK
I!RVI»-(!1
İSTANBUL RADYOSU
Öğle ve aksam programı 12.5? - •-
13 00 13.15 13.45
aykırı olan Yol Vergisi Kanununun eski şekli ile meriyette kalınası vatandaşlar arasında pek haklı olarak hoşnutsuzluk uyandırmaktadır. Ayda binlerce lira kazanan ve yollardan âzami derecede istifade eden vatandaşlar senede on sekiz lira yol vergisi verirken, kazancı az olanlar şöyle dursun, işsiz kalan vatandaşlar da yol vergisini aynı miktar üzerinden ödemek mecburiyetinde bulunuyorlar. Bu adaletsizliğin temadisine meydan vermemek için yeni Yol Vergisi Kanununun an evvel çıkarılmasını nıenni ederiz.
Gelelim bu mevzuun yanlarla ilgili tarafına. Son zamanlarda, yeni Yol Vergisi Kanunu hazırlıklarına dair haberler arasında kadınlardan da bahsedilmeğe başlandı, Bazı gazeteler, çalışan ve gelir sahibi olan kadınların da yol vergisi mükellefiyetine tabi tutulacaklarını, bedenen çalışma mükellefiyetinin kadınlara tat. bik şekli üzerinde incelemeler yapıldığını bildiriyorlar; bazıları ise bu haberi tekzib ediyorlar.
Bayanların yeni bir vergi yükü altına sokulmalarına gönül razı olmaz. Ancak, mevzuu, sayın hemşirelerimizin gururu cephesinden mütalâa ederek bazı mülâhazalar ileri sürülüyor. Şöyle ki: Bugünün medenî cemiyeti, hukukî ve İçtimaî sahalarda Havva kızı hemşirelerimizle erkekler arasında hiçbir fark gözetmiyor, aynı hizada tutuyor. Devlet memuriyetinde de, her nevî serbest mesleklerde de atbaşı beraber oldukları gibi, kadınların ağır bastıkları taraflar da var. Erkekler sokakta entari ile geze-medikleri halde pantolonlu bayanlar günden güne çoğalıyor. Hattâ daha ileri giderek ufak bir operasyonla cinsiyet değiştirip erkek o-luveriyorlar. Bu şekilde dişiler safından erkekler arasına geçenler pek çok, fakat kadın olmayı becerebilen hiçbir erkeğe Taslanmıyor.
İmdi, erkekler altmış yaşını doldurmadıkça veya beş çocuk babası olmadıkça, işsiz kalsalar dahi yol vergisi mükellefiyetine tabi tutulurlarken, varlıklı veya çalı, şıp kazanan bayanların, kadını erkekten daha dûn seviyede görür gibi bir zihniyetin ifadesi olan yol parası muafiyetini cinsiyet gururu ile telif edememeleri iktiza eyler.
Aylığını çantasına yerleştirip akşam üstü daireden çıkan sayııı bayan, sokakta keklik gibi sekerken. «Bu yollar erkeklerin verdikleri paralarla yapılıyor, ben de o sayede rahat rahat dolaşıyorum» demeğe nasıl ağzı varır?
İşte bu gib. mülâhazalarla. varlıklı ve kazançlı bayanların bunu, cinsiyet gururunu rencide eder mahiyette görerek muafiyet min. netinden sıyrılmak için teşebbüse girişecekleri yolunda tahminler ileri sürenler var. Ben dinlediklerimi naklediyorum, vebali kailinin boynuna! Cemal REFİK
bir te-
ba-
Açılı? ve pronı ,-ımbr Haberler.
Kü-.-uk OfkcMradsn melodiler. Charles Treııet ye Jcqueline François'djıı «arklar Pl.
Saz esenlen ve oyun havaları. Çalanları Haydar Ttilh.vay ve arkadaşları.
Dans mür.ıfti Pl.
İnönü stadından naklen Türkiye - İsrail milli fldbol maçının yayını.
Dans mürıjı Pl
Şarkılar: Okuyan. Musiki Gök-çay.
Çocuk küçesl: «Bir ninni anlatan Şükran Efrllmez.
Şarkılar. Okuyan- Cemal Kâ-
Hııftanın besteleri Pl
Dan i müziği ve Tlııkçe tangolar Çalan: Fehmi Ese orkestran. Söyleyen: Şr(-eltin Tanyerli.
Haberler.
Kısa «ehle haberler!.
Kadınlar, fosil heypP Içomkrl. Milli Türk Talebe birliği adına IKonusma.
Viyolonist Frktr. melodiler Pl Radyo gazetesi, Şarkılar, Okuyan: Safiye Ayla. Spor ve Sergi sarayından dünya güreş şampiyonası revana müsabaka!irinin naklen yayını Müsabakaların hitamında programlar ve dans müziği Pl.
ANKARA RADYOSU Öğle ve akşam programı :,15 - 13.15 ASKER SAaTİ:
«16 m, 83 - 17(M0 Ke/S T. A. V. kua dalgır postasivb! beraber yayın».
12.15 Memleketten selılrn
12.30 Temsil: Pazar «keçi. 13.00 M S. ayarı ve Haberler.
13.15 Radyo Mİon orkestrası
«Halil Onay'n.ın ve hrkadaylarl» öjie Gazeteni,
13.45 Radyo silon orkestrasının de-
li,»O1 Hava raporu, aksam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program
M S. ayarı ve İncesaz «Muhayyer faslı». Okuyanlar Metobat Par», Müzehher Ciıj-er, Muzaffer Blrtaıı, Lkrenr Güyer. 13,00 M S. ayarı ve Haberler.
19.15 Tarihten Bir Yaprak
19.20 Akpımın («rm« müziği Pl. 20.00 Şarkılar.
20.15 Radyo Ga.-.eteal.
20.30 Genç mUztkçinin seni.
20.45 Filim melodileri Pl
21.15 Müzikle gezi Pl.
22.00 Konuşma: Spor sar.tt ( Gün Un haberleri».
22.15 Dpıii müzljl Pl
22.45 M. S, ayarı ve Haberler. 23.00 Program vc Icapornu
Yarın sabahki pıogzana
7,28 Açılış W program
7.30 M S. ayarı.
7.31 Hafif UvcıUlrleı Pl
7,45 Haberler ve hava raporu. 8,00 Vnla ve Tangolar Pl 8.25 Günün programı
8.30 Cc«llll melodiki Pl
hm
14.30
İB 30
1S.45
■17 30
19.00
19.15 mj'i
19, su
20 M
20,15
13.1
Krclüler'dcn
TUR AL
Öksürüğü keser
KADINLARA
Mühim haber
Her kumaş KA-ME-FA olamaz. Yalnız etikete değil, kumaşın kenarındaki KA-ME-FA markasına da dikkat ediniz, maşlarımız garantilidir.
Sahlfe 4
AKSAM
S Aralık 1950
Mahkeme Koridorlarında
Tuzu doldurduktan sonra limonu ne yapacağım acaba
— Seni gidi sürtük şıllık senüii! Allahım seversen sunun duruşuna bak. Kahpelik suratından akıyor. Ya şirretliğini görsen! Aman Yarabbi! Çenesi bir defa a-çıldı mı, bir daha kapatabilirsen aşkolsun.
— Yüzü sarılı gene kızdan mı bahsediyorsun?
— Dilerim Allahtan, yüzü batsın. Neden sarmış yüzünü, diye sorsana bir defa.
— Sen biliyorsun demek. Neden sarmış?-
Sahadet parmağının ucu İle kendi kafasını işaret etti:
— Tam tepemin ortasında ne var, biliyor musun?
— Baş örtünün altında ne olduğunu nasıl bilirim ben?
— Elbette bilemezsin. A-çıp da göstersem şaşkınlık-; tan ağzın bir karış açık kalır.
— Başında o kadar mühim bir şey var demek? |
— Deli misin, oğlum? Tepemin ortası Hüd dağı gibi şişiverdi. Az kaldı ki delin-sin de beynim dışanya fırlasın.
— Allah saklasm, teyze hanım. Beyinsiz kalırsan halin nice olur?
— Git de onu şu şıllığa sor. Benim beynime kastı dc idi bilmem ki. Kafamın içerisi lıâlâ zonkluyor.
— O kız mı vurdu başına?
— Yooook, haddine mi düşmüş? Bana el kaldıracak şıllığnı kolunu kanadını kırarım alimallah. Hele öyle bir halt etsin! Baksana, suratım ne hale getirdim. Şöyle bir çarpmamla beraber krn revan içinde bıraktım.
— Senin başın neden şişti? Kızın suratını ne diye kanattın?
— Dur. sıra île anlatıyorum işte. Kadıncağız limonun tepesini kesti, eline bir avuç da tuz aldı.
— Hoppalaaa. Bir de limon mu çıktı?
— Acayip acayip konuş-masana. efendi oğlum. Nevazilden neler çektiğimi bilmiyorsun galiba. Üzerine a-fivet. hapşuuuu dediğim za-man yer yerinden oynuyor. Fevnimin içerisi de ateşler pibi yanıyor. Ya gövdemin ha':1 Kımıldandıkça oynak v- r’erim sızlıyor. Halim, takatim kalmadı.
- Geçmiş olsun, teyze hanım.
— Ağzına sağlık- Bugii-n ’ h eyyamında derdini söv-1 ',T”?n dermanım Luia-f • ’ Kadıncağız halime acırı- -'a Hmon ilâcını tarif et-r. kalktı.
— Hangi kadın?
— Ne bileyim ben, oğ-Irm? Elâlemin karılarının Pr'"n3, sanım ezber edecek d ’îhm v". Otoposa bindim, İt ananelerin arasından tleri-v" doğru mderken burnumun ı'-er1 i gene gıdıklandı, bapşııuııi! diye salıverdim. P'M tarafta nlm'ân bir kadın drnıüp ban-» h->’-tı Hanım t’-'iınmıs nnme lâzım, «Geç-m - nls-un.. hannn. Cok sert nelere yakalanmışsın» de-
bula- d’-
di. Bıınun üzerine vücudik mun ağnsını da anlattım. cOnun kolayı var. Ben sana bir ilâç tarif edeyim, onu sürersen bir gecenin içinde ağ-nyısızıyı defeder, ertesi sabah anadan doğmuşa döner, sin, dedi. Ne kadar sevindiğimi bilmezsin.«Aman hanımcığım. Allah rızası için şu 1-lâcı söyle de alayım» dedim. Kadıncağız tarif etmeğe baş , ladır «Büyücek bîr limon a-lacaksın. Keskin bir bıçakla tepesini keseceksin, Ondan sonra efendime söyliyeyim, bir avuç ince tuz alacaksın. Limonun kesik yerinden bıçağı sokup içerisini karıştım çaksın, sonra bir avuç tuzu limonun İçerisine dolduracaksın» diyerek güzer güzel tarif etti.
— Peki, sonra ne olacakmış? Tuzlu limonnu ytyeçek misin?
— Sonunu ben biliyor muyum kİ sana anlatayım, e-fendi oğlum? Kadının lâfını tamamlamasına vakit kalmadı ki. Kanapeniıı kenarına tutunarak eğildim de can kulağıyle hatunu dinliyordum, geriden küüüüt diye çarpmasiyle beraber yerimden fırladım, iki dizimin üstüne çöktüm,, kafam yan taraftaki kanapenin demirine çarptı, gözlerimin içinde yıldırımlar parladı. Üstelik, tuzlu limon da hatunun e-linde kaldı. «Ne oluyoruz, a-yol? Bana vuran kimdir?» diyerek tutuna tutuna doğruldum. bir de baktım ki şu kahpe arkamda duruyor. «Sen mi vurdun sırlıma?» diye sordum. Elbette vururum. Burası kahve ocağı mı? Yolun ortasına dikilip dedikodu yapacağına, çekil de gççelim, ilerideki boş yere oturalım» demez mi! Vay kâfir oğlu kâfir şıllık vay! İleri gidip oturmak cin benim kafama, beynime kasd-ediyor. Birdenbire' nevrim döndü: ıSen bana el uzatırsın ha?» dememle beraber üzerine saldırdım, çığlığı bastı. Kimin umurunda. O bağırdıkça ben tırmaladım, yüzünü gözünü kan revan i-çinde bıraktım. Amma velâ-kin. tuzlu limon ilâcının tarifi yarıda kaldı. Acaba tuzu koyduktan sonra limonu ne yapacağım. O kadını tanı- • mıyorum ki gidip sorayım:
Mahkeme açıldı, hanım ; teyze hısimlı bakışlarla dâ- ■ vacı kızı süzerek salona gir-
İyi
Ce. Re.
tglcnb-u Mled'VMI Ş»hlr tiyalroBiı Sattl »J® Ö’ DRAM KISMI İHTİRA!: TRAMVAYI Yısan-Tennesse wr|iinms Türkçe» Anide Zrvbrkoftlıl
KG MED! KISMI TERSİNE DİİNVA ri KORUAÖ loı ou
3C no Matine cannınt». günleri ocuk Ilvnlrosu at 11 (le ûc-lır
----.--------------
Casuslar Merkezi İSTANBUL
Amerikan gizli ajanı
North’un casusluk
Binbaşı Hugh maceraları
Yazan: Van Wyck Mason
Çeviren: Nihal Karamağarah
Halkın takdir ve hayranlıkla perdeyi alkışladığı ilk büyült ilim. SlrtJma, tarlhipdc 5 mükâfatı toplayan tek şaheser.
Dünya hasılat rekorlarını kıran
Bugün AR,da
JOHNNY BELİNDA
Jane Wyman — Lew
1 Dünya çapında sayılan en kudretli
baktığı zaman, uzun boylu, es- sürünce, bu (arâalyeslni kabul nıer bir adamın purosunu İçe- edecekler ini?
rek gazetelerin sahlfeJerlnl sü- I Koridora bir göz atıp ortada kûnetle çevirdiğini gördü, ‘ ‘ ' ' - ■ -
XIX EDİRNE
Binbaşı Hugh Nüitlı düşünü-
yor:
«— Velvalce liL .biraderi ro- , lünü oynayan müteveffa Step- l( hen Petrle. acaba, irende bir-blrlerlyle görüşmeği kıırarinştır-nıışlar mıydı, yoksa ıkl yabancı gibi mİ hareket edeceklerdi.
Stephen Petrle’nin sır olduğuna dair na-ril bir hikâye uyduracağını süratle kararlaştır-j reddütler mesl?ğln tuzu blberi-diklan sonra., muhtelit mevzu- dlr, oğlum » diye esefle için lan zihninde tasnife koyuldu, çekti.
| Lokomotif tekerleklerinin heı dönüşü He, kendlsinii' Walews-
şesim kasten alçaltmış, işLtc bilmek için muhatabını tine doğru eğilmeğe mecbur etmişti:
— Evvelâ, bu ismi bir kadın ajana verilmiş şifreli bir İsim zannetmiştim Fakat bu farar zlye bana ileri bir adım atlıra-madı.
Sol elinin hareketlerini sözlerine yardımcı ederek konuştuğa sırada, farkcdilmeyecek bir İhtiyatla ayağını delikanlının bacakları arasına uzatmıştı. I
Devam etil:
Bunun taline .ub»ı. te- kly' |UK
llmeelnl İnceledim. İDglUKe (0-lâffuzları birbirine yakın olduğu için, bu kelimenin İhtimal «matem» kelimesiyle karıştırıldığım, ölen bir adamın matemi tutulduğunu düşündüm. Fakat yine hedefe varamadım. Nihayet. mitolojik mânasını aramağa koyuldum... Ne demek islediğimi kavrayabildin rai?
Petrie. azacık sükûnet bulmuş gibiydi. Kısa bir tereddütten sonra sordu:
— Yunanlflaruı «saoah ilahi» diye bir ll&lıları var mıdır ? ı
— Diploma almışsın. Böyle bir
Yunan Uibırna olup olmudıAını ka-
mektepte sana öğretmişlerdir ₺u Qjllr
tabii ?
Petrie tersledi; j
— Şakayı bırak I
gö-
ve
ka-
kijnşelerln bulunmadığını rilnce. pencerece yaklaşır, öldürdüğü adamın silâhım ranlıklara fırla i ti.
Acaba Pelrie'nln cesedi Izaman keşfedilir? Belki günler-Jce sonra, belki bir kay saat (İçinde... ZLra evsedi nereye altığını bilemiyor Ya bir çlfçlnln ıtarlasına attı, yahut du sahipsiz kırlara... Karanlıkta seçemedi.
*— Bu tarz şüpheler vc te-
LALE - SÜMER YILDIZ - İNCİ
SİNEMALARINDA
ne
J A N D A R K (Renkli)
İNGRİD BERGMAN
4 günde 51255 kişi gfcrdü.
Surat Film
TiNO ROSSi
rek aon derece seviniyordu. Ca- J I mm sıkan yalnız bir şey var:
Otelde Jlngles'le arasında geçen 1 , sahneye dnlr Es mu Murfee'nln 1 malûmat sahibi olup olmadığı-J n.ı bilememesi .
Ikl taraflı rol oynadığı arlık !’ şüphe götürmeyen Phoebus Skouiarls. bir '.araftan istan-buldaki Sovyet casusla rfyle muhabere cılcrker,, diğer taraftan da Mc Kcnzie ile irtibat teminine muvaffak olmuştu Phoe-bus her halde şimdilik hayattadır. İhtimal Vaisal'da yahut Vaisal civarında bulunuyordun
I Phoebus Skoularls denen a-dam kimdir? Bu adamın simasını, uzaklan, yakından hiç görmemiş olması tuhafına gidiyor. tVelvalee, onu incelen İnceye tarif etti; olağanüstü yakışıklı bir adam olduğunu söyledi: yine de Hugh'ün hafızuyır.da. bu adama ait bir hatır- uy ananı a-ı(ll. İsmine nazaran Phoebus Skoularis'ln Yunanlı olması lâzım gelir amma, Balkanlarda başka milletlere mensup olunlar da ihtimal bu ismi kullanırlar. Bu hususta, katiyetle bir şey söylenemez.
â Aralık Salt akşamı'
MicheJine Francey ve Lily Fayol
ile beraber repertuarının en güzel şarkılarını
SÜMER Sinemasında
İhtiraslı ve baş döndürücü
MARLENE
Filminde tegannı edecektir. Yerlerinizi evvelden aldırınız.
« Yarın akşam MELEK Sinemasında '
Nefis mevzuu... Harikulade temsil tarzı ve bir araya gelen
I kıymetli yıldızları ile
SENENİN EN MÜKEMMEL FİLMİ
Derifl derin düşündükten sonra, Hugh şıı Karata vardı: Muvaffak olman.n tdk püresi,
Sovyet teşkilâtıyla birlikte û-raştırmaJara devaın etmek. Böylelikle onların her yeni teşebbüsünü önceden huber alacak ve Esme Murf-e adıyla tanınan o demir leblebi gibi genç kadına karşı âzami derecede İtibar gösterip onun 'tesi.-îelerini öğrenecek; vc istikbale ait gö-adamı neden ötdiirsün? |rüşlerj hakkında malûmat edl-
| Hugh, İçLnl çekerek cebindeki |fleCek. Ve eğer Watew8kl Türk «ıSancayı yokladı, Bu tabanca hududunu» gerisine salimen va
Bu tez üzerinde durmak [1-îugh‘un hoşuna gidiyordu. Kazak’ın vurup öldürdüğü o fahk-
— Neden bırakacakmışım? sız haberci de iki taraflı rol Benim fena halde canımı sık- oyanayan bir ajan olabilirdi, tın, sinirlendirdin teni... E, Aksi takdirde. Kuzak, kaışıstn-şimdl söyle bakayım, sabahı ya- ua gçrür görmez tanımadığı bir ratan nedir?
— Güneş.
— Evci, güneş.. Romalıların tabancayı yokladı, t ......... ................
güneş ilâhı ApoUon'dur. Yunun az kalsın yirmi senelik meslek'sıl olmuşsa, kendisi o mesut arını i lolo] İsinde güneş ilâhının a- hayatına son verecekti !■—-*-
dı nedir biliyor musun? '
— Hayır.
Hugh. sükûnetle:
— «Phoebus* dur. —dedi.—
Phoebus adında adamdan bir sasLı tedbirler almıştır. Jingles masaj aldığımızı hatırlıyor mu- vasıtâsiyle kendisinin ne gibi sun? Ben hatırlıyorum.
Petrle Coşkunlukla:
— Aman Yarabbîm, Phoebus Skoularls! — diye haykırarak silâiunift namhisunı biraz dalın İğdi. — Şimdi kavradım meseleyi... Bu kararım öğrenmek benim için kaildir.
Hugh eskrim hocası kadar atik bir hareketle delikanlının ûstiine alıklı. Bütün kuvvetiyle onun göğsüne çul'laiıfhiştl. Kıs:ı bir boğuşma -ıldu. Petrie nefes alamıyordu. Silâhı elinden yere kaydı; ve vücudu mefluç bir halde kıvırıln kaldı.
Phcobus Slajitlarls'in İsmini zikrettiğinden tam altmış saniye sonra. Hugh kompartımanda tek başına kalmıştı
Ve kompartıman büsbütün soğumuştu. Zira penceresi açılmış; ve. soğuk içeri dolmuştu.
On dakikalık bir zaman geçti.
Tren bir istasyonda durdu; ve bir kontrolör kompartımana
I Phoebus Sko-ılaris'I nasıl ele ı geçirmeli ?dlye düşünüyor. Ha-I [ber getiren adamın katlinden ' sonra Mc Kenz’C hûı halde e- 1
larda >ahnede bulunacak.
ntın ıınııııı. ıırs telkinlerde bulunacağını beklemeğe bile tahammül eılcnıe-miştîr. Şimdi cevap verilmesi gereken en mühim sual şu: Sovyetlerln şüenesini uyandırmadan Phoi'bG's Skoularls İle ve "Walew8ki ile tPimıaı çekebilecek mi?
Dalgın dalgın eiinı uyuşturuyor. Petrle'nin boynımu kıran darbeyi bü eliyle indirdi: vc eli hâlâ acıyor. D-rr-ket versin ki çürümedi. M’-'mıltın olduğu bir cihet var: Trene biı °rken yanında silâhı olmadığına Vcl-valee ^ahlt.
Edlrneye aneâk ymtm saatlik bir zaman kaldı Acaba, Stephen Petrle'nin yarı yolda, trenden kendi arzusuyla İndiğine Vel-valee’.vt ve diğerlerini ıknu edebilecek mİ? Tren Burgaza uğradığı zaman PeLrie'nin sigara almak inere istasyona indiğini ve İhtimal Tüik gizli polisleri 150 kuruş, tarafından yakalandığını İleri!
| Yirmi dakika sonra, tren E-dirnede olacaktı, F-fgh kalktı; koridora çıktı. Velvalee'nin bulunduğu kompartımana doğru ağır ağır yürüvordu.
(Arkası var)
YELPAZELİ KADIN
(The Fan)
Başlıca yaratıcıları :
JEANN'E CRAIN — RİCHARD C.REEN — MAD1.LEINE CAROLL — GEOKGES - S AN D ER S
Numaralı biletler erkenden temin edilmelidir.
l/
Emsalsiz bir san'at hâdisesi
TİNO ROSSİ bizzat sahnadel
Parisin ABC artistlerinden LUCİE CLORİVAL -■ Caslno de Paris'in Fantasist JACQUES GAUTHİER — Folles Bergâr-in meşhur İspanyol dansözü CARMEN SANTA CRUZ — Meşhur piyanist PİERRE JULES SPİERS de dahil bulundukları trupu İle birlikte değişik programla yalnız 2 temsil.
6 ARALIK 7 ARALIK
ÇARŞAMBA PERŞEMBE
s*» iı m S A R A Y ’d a
Biletlerin satışına pazartesi saat 11 den itibaren başlanacaktır
kac güne kadar
Bin entrika gizleyen esrarlı sarayların heyecanı. Neşrenln bayıltan kahkahalarını topîıyan 2 şaheser birden
Bugün ELHAMRA Sinemasında
- İKİ AÇIKGÖZ TARZAN /Yi flflfn
DİYARINDA (Türkçeı
Bııd Abbot — l ou Costello
2—KRALİÇE K R İ S T İ N
Anıcdco Nuozari — Lvis Masvvell HEîiSSı
Türk karikatürünün unutulmaz üstadı (CEMAL NADİR'in hayranları onu bütün ceplide-, rlyle karşılarında bulacaklardır. Muharrir, şair, ressam yüzlerce Türk meşhurunun Cemal Nadir lıakkındaki düşünceleri vc lıâ- j liraları ile üstadın İki yüzden
fazla seçme karikatürü bir âra-| Zayi — Kaybetmiş olduğum da... Hilmi Yijeebaş'ın hazırla-,İstiklâl madalyasını yeniden a-dığı bu eser 132 büyük sayfa, lacağımdan eskisinin hükmü ........-J. [yoktur.
İllkilâp Kitabeti Ali Rııa oğlu Giiltekin Alpuğan
Tükriye Kızılay Derneği
İSTANBUL DEPOSU MÜDÜRLÜĞÜNDEN :
850 adet muhtelif eb’adda oyun kâğıdı Ye ilâç sandığı 14/12/1950 perşembe günüı saat 14 te açık arttırma île satılacaktır. Sandıklan “örmek ve İzahat almak İsteyenlerin Ye-nlpostane civan Kızılay hanında Depo Direktörlüğüne mü-racaatian ilân olunur.
Zayi — fetunnııl üniversite:-! Edebiyat Fakültesinden aldığım şebekemi zayi ettim Hükümsüzdür. 175.1 No. h
Müfidi ERGİN
-9-
— Bıavurunuz size hareket, buyurunuz size yeis! Evet hanımefendi. sanat, derin İhtirasları kaydetmektedir. Ben böyle anlıyorum. O ihtiraslara hâkim olduktan sonra...
Fakat genç kız, bu bahsi tahsil etmediği halde, Avrupaya gllnılş. bilhasüa bunu tahsil etmiş bir sanatkâra kendi Sahasında galip gelmek istiyordu:
— Hayır. — dedi. — İhtiras hatların güzelliğini bozar, çehreyi acayipleştirir Güzelliğe zıt bîr unsurdur.
Burhan, kaşlarını çattı. Şu ukalâ kıza, kırıcı, nahoş sözler söylemek istiyordu. Faka; ne kadar da zıt hislerinin zebunu, Onun karşısında diz çökmek, af dilemek, ağlamak arzularını birdenbire duydu. Ne güzel pırıltılı.. bakır rengi saçlardı bunlar! Camlardan da aksi gibi ne kışkırLıcı bir ışık süzülüyordu.
Derken genç Kız. mutadı üzere yine daldan dala alladı, ;ah-sî bir mevzua girdi:
- Hani benim bevkellm! yapacaktınız?
— Muallâmn büstüne başladım.
- Ya!
Bu nidanın mânasını, delikanlı kavramakla gecikmedi.
Her nedense ağzından şu sözler çıkıverdi:
— Fakat mademki bana poz vermek İstiyorsunuz, maalmemnuniye.
— Söylemiştim, Elbette istiyorum.
Biraz durdu. Erkeğin gözleri içine bakarak:
— Beni ne seklide canlandıracaksınız?
Acaba, heykelLraşm kendi rrıi konuşuyor? Ağzından şu kelimeler döküldü:
- Bir Hâhe şeklinde...
Kız .bunu gayet tabiiye aldı;
— Fakat benim yüz hallarım gayet moderndir
— Hayır, ha'ıarınız mutlak şekilde güzeldir. Takriben ku-sursuzdur.
— Takriben mi?
- Burnunuzda bîr inhina
— Hoşunuza pltmlyor mu?
— -Şahin inhinası .. Bilâkis, idiız burundan fazla huşuma gi-
AŞK VE MACERA KOMANI
diyor.
— Peki beri hangi llâhe haline sokacaksınız ?
— Efsanedeki Semender-! düşünüyorum... Semenderler kendileri ateşte vanmoziar. Mukaddes bl.eşl hi-klerlnr Aşkı istihfaf ederler
Bu müstehzi izalı. genç kızı tatmin etti.
— Eeh. pek'l'ft. • «'erli — Ne zama-n başlıyor» z?
- Size ne gün ıııiınaslp gelirse.
— Yarın olur mıı?
Bu sonuncu teklif delikanlıya hakikati hntırlatt. Kendini korumak zorunda kalmışıı Yarın kız kardeşinin heykeline çalışmak üzere sözlüydü Hem sonra, annesiyle kız v.ırdr?l. bu günkü temaslara ne gözle bakarlardı?
Genç kız, tekrarladı: ve tekrarlarken üzamr şekdçJe gayret edip bütün kandıncı kuvvetini kullandı;
— Yarn değil mİ?
Erkek, ziipnc büyükbabanın beklemekle olduğu sarana Mi-mlyl lejy.1 ederken ancak şöyle mırıldanabildi:
— İmkânı yek Serbest değilim.
Mimi, ona. Mrrt hır nazarla baktı.
Fakat Burhan bu bakışı görmedi.
Mlşafller bir müddet daha o-turdular. Ne kadar oturduklarını, ne kadar konuştuklarını heykeltıraş tâyin edemiyor.
Kalkmaları üzerine büyükbaba ile torunu çite naıiar geçirdi
û evden u»aklaşl*ğı sırada,
AlJ MARMARA
Sadiye hanımefendi ile Muallâ, komşularının ziyaretindeki sebebi araştırmağa ve tahmin etmeğe çabaladılar.
Anne, kızın ,( sordu :
— Nişanlı olduğu doğru mu?
Muallâ, somurtuk, ve düşünceliydi. Açık ".özlerine bir hüzün çökmüştü Cevap vermeden evvel bir hayi| .«üşündü-
— Öyle diyorlar. Fakat bilemiyorum.
Yeniden bir «Ükût oldu, ihtiyar kadın dedi fa: — Burhan, kızın hnşuna gidiyor. Kız, bunu saklamıyor.
— Daha da ileriye gidebilirsiniz, anneceftlı.ı D ivebil irsiniz ki. bu hissini teşhir etmekten Mimi hoşlanıyor bile.
— Vallahi ou mcseıeyl anla-ya m adım. Mua" Acı ğıın
Skdlye hanımefendi II Umu- .
mi lıarbden ev-ıel emlâk bu kadar düşükken baha yadigârı muazzam köşkünü ve bahçesini ölü Haline öyle palaspan-dıras sattığından dolayı kendini bir türlü afftdemlyordu. Şim di küçücük evinin terasından o tarafa doğru bekarken halinde bir çok mal sahiplerinin geçirdiği buhranlar ayan oluyordu. Gûya bu mal, hâlâ kendisitün-dir. Fakat, IpeiıUa kiracılara eski koniraila kaptırdığından, on lan bir türlü evden çıkaramıyor. Kadere şimdilik boyun eğmekten gayri çart yok. Zira ilerde, mutlaka buranın sahibi olacaklar.
Ne şeklide, nasıl bir kuvvetle feleğL yenecek?
Zihni bu çapraşık mevzulara dalmıştı.
Mualiâ, annesine hüzünle baktı:
— Ah, anneciğim! Bit kız yalnız kendini sever Karşı taraf bahis mevzuu değildir,
— Sen de onun hakkında çok fena hükümler veriyorsun!
— Bu kız beni korkutuyor,
— Niçin?
•Niçin?" diye anne kızının yanına doğru yürümüş ve o-
nun kolluğunun kenıınna illş-mişti.
— İçeriye ne halde girdiğini görmedin rai? Evvela Burhana bîr göz attı, sonra ker.dlnl aynada süzdü. Blzler onun nazarında şu kadarrık bile bir kıymete sahip değiliz Ne zalLm bakışları var! Fakat gözleri ne güzel! Erkekler yalr.iz bu gözleri severler.
— Ah, deli kız, şen bunları nereden bildin?
— Ben pek çok şeyler bilirim, nnne! Bncak’arın» koşmuyor ama. fikrim koşuyor, koşuyor. Bacaklarımın yerine kafam işliyor.
Gülümsemek ’.ecrunesinde bulundu, gözlerinden yaşlar süzüldü
Annesi elini sıktı:
— Bu akşam sinirlisin, —dedi.— Hava da pek scrinledL Pencereyi kapatayım mı?
— Hayır, olmaz! Günün bu saati pek tatlı. Eıenköyümüzün havası, güneş batarken bir renk saltanatı içinde...
Anne, genç kızın güzel saçlarım okşadı:
(Arkası var)
ilet karaborsası
Kompozisyon müsabakası
Rusya Arnavutluğu
Biletlerin maç günii stadyum gişelerinde satılması ve halkın sıra ile içeriye girmesiyle önlenebilir
Güreş bileti alabilmek için Spor ve Sergi Sarayı önünde sıraya giren halk
8on zamanlarda spor saha- mudur olarak çok eski ve en , sındaki karaborsa aldı yürüdü, temiz sporculardan biri Sait Hele spor bakımından hayli •"............."
yüklü olan bu hatta karaborsacılar için bulunmaz bir ,fırsat .olmuştur.
Cumartesi, ve pazar akşamları Spor ve Sergi Sarayında •Dünya güreş şampiyonları revana karşılaşmaları», pazar günü İnönü stadında Türkiye -İsrail milli rutbol müsabakası bu bilet karaborsasının en son hadde varmasının başlıca sebebidir.
Emniyet müdürlüğü bu bilet karaborsası meselesini ehemmiyetle ele almıştır. Karabor-lacıları takip etmekte ve onları deliğe tıkamakla iyi hareket etmektedir. Bu arada nazarı dikkatimizi çeken başlıca nokta, yakalanan karaborsacıların ekseriyeti ellerinde bulunan biletleri bazı gişelerden toplu bir halde aldıklarını ifade etmiş olmalarıdır.
Spor sahasının bilet karaborsası 1948 yılı mayıs ayının sonunda İnönü stadında yapılan Türkiye - Avusturya milli futbol karşılaşın asile başgöster-miş. ve nihayet 1949 Avrupa serbes güreş birinciliklerinde vc diğer bazı mühim futbol maçlarında kendini belli etmiştir.
Bu hususla Beaen Terbiyesi Genel Müdürlüğünün eski İdarecileri bazı tedbirler almışlar ve kısmen karaborsanın önüne geçmişlerdi.
Hâlen Beden Terbiyesi Genel Müdürlüğü bir intikal devre-sindetilr. İstanbul bölgesinde
hayli j stlâhaddln Clhanoğlu bulunmakladır. Bütün hüsnüniyetine rağmen karaborsacılarla başa çıkamamaktadır. Talihsizliği bu vazifeyi kabul ettiğinin on beşinci günü böyle İki mühim spor organizasyonunun birden tertip edilmesidir Bu hususta biç bir kabahati yoktur.
Bu karaborsayı iki noktadan mütalâa etmek leabeder:
1 __ Güreş biletleri karabor-
sası: Haikunı-.m spor şubeleri içinde en kuvvetli bulunduğumuz güreşe karşı gösterilen büyük alâkaya, bu gibi güreş organizasyonunun yapıldığı kapalı Spor Sarayının istiap haddinin müsait olmaması.
2 — İsrail maçının biletlerinin karaborsası: Telâvlvdc
milli futbol takımımızın İsrail milli futbol takımına bir ay evvel 5-1 mağlûp olması bu re-vanş karşılaşmasının ehemmlye tini arttırmış ve bilhassa şehrimizdeki Musevilerin alâkasını çekmiştir. Bugün için stadjnın istiap haddi de bol meraklılarını almağa salt değildir.
İşte bu İki sebep bilet karaborsasını körüklemektedir. Buna bir de talebe mukabil az o-lan güreş biletlerinin tanı müsabakalardan 10 gün evvel satışa çıkarılması, futbol maçının ad Galatasaray. Fenerbahçe. Be şlktaş ve Vefa klüpleri tarafından organize etmeleri ve dola-yıstle gerek milli maç İle gerek
Buna giren öğrenciler, yazılarını bu ay sonuna kadar verecekler
çarşamba günü oynanacak İstanbul - Telâvlv teni sili karşılaşmasının numaralı ve kapalı saha biletlerinin komple bir halde satılması bu karaborsayı alevlendirerek saldırmıştır.
Bu karaborsanın emniyet teşkilâtının takip etmeslle ön-lenemlyeceği kanaatindeyiz Ne kadar çok karaborsacı yakalanırsa. biletlerin kıymeti o kadar çok artacaktır. Şimdiden artmıştır bile.
Bunun yegâne çaresi dünyanın bir çok yerlerinde olduğu gibi biletlerin maç günleri ve maç zamanından bir kaç saat evvel ya Spor Sarayının veya sladyomun gişelerinde satışa çıkarılarak halkın kuyruk olmak surctile aldığı biletlerin turnikeden stadyuma veya Spor Sarayına girmelerinin teminidir.
dal budak
Devlet Bakanlığı okullar arasında Marşal yardım plânı hakkında bir kompozisyon müsabakası tertitetmlştlr.
Müsabakaya- ortaokullarla İlseler, meslek okulları ve yüksek okullarla fakülteler öğrencileri iştirak edebileceklerdir . Kompozisyonun mevzuu •«Marşal plânı bana ne İfade eder?» dir.
Hazırlanacak yazılar, bu ayın sonunda okul idarelerine teslim olunacaktır. Bunlar evvelâ o-kullarda, mütaakıben Millî Eğitim müdürlüklerinde elemeye tabi tutulduktan sonra kalan yazılar Devlet Bakanlığına gönderilecektir.
Orada bir jüri heyeti tarafından tetkik edilecek yazılar her dereceli okul grupları İçin ü-çünciiye kadar derecclendlrlle-ceklerdlr.
Birinciliği kazanan yazıların sahiplerine beşer İkincilerine üçer, üçünculerine de ikişer yüz lira
para mükâfatı verilecektir.
ta-
Fa-
Fatihte yeni bir ilkokul
Hayır sever bir vatandaş rafından yapılmak üzere
tihle Haydar mahallesinde bir evin Milli Eğitim Müdürlüğüne bağışlandığını yazmıştık.
Eğitim müdürlüğü, evi yıktırarak arsasında yeni bîr ilkokul binası İnşasına karar vermiştir. İnşaata önümüzdeki sene başlanacaktır.
İnönü fut— mü-
Bu tedbirin mahzurları, kapalı saha için mevcut değilse de acık sahalar İçin akla gelebilir. En mühlmml yağmur olur da seyirci stada gelmezse Bunun da yegâne tedbiri bu gibi mühim maçların hasılatını yine dünyanın dört bir tarafında olduğu gibi yağmura Karşı sigortalamaktır.
İşte bu tedbirler alındıktan ve seyircilerin kuyruk olmaları emniyet teşkilâtı taralından temin edildikten sonra spor karşılaşmalarında bilet karaborsasının Önüne geçilebileceği muhakkaktır.
Hatûk SAN
Yüksek Şatlık Şûrasının toplantısından bir görünüş
Behçet Kemal Çağlar’m konferansı
Şair Behçet K?nıal Çağlar 4 aralık pazartesi günü saat 18,30 da Kadıköy IJnikevinde Yunuı Emre mevzulu bir konferans vereccKîır
Kaybedilmiş pasn itfaiye müdürlüğnıden aldığım 474 numaralı tnuntruy pasomu kaybettim Yenisini ala-cağımdıtn eskirinin hükmü olmadığın,ı Hân ederim
IsLinye itfaiye (trupundan 1 156 numaralı Ahmet Sarıyor
Fatih 3. cü Eıûh Hukuk Yargıçlığından: 950/722
Halen Akıl trıstalıiUna miip-Jciâ olup Baknköy Emrazı akliye ve a^blye hastshaneslnde tedavi altında onlunun Mehmet Emin kızı Ayşe Dlltar'a kızı Cerrahpaşa haile faejnşlrderindrn mahkememizin ve 50/722 - ÛfJ vasi tayin edıüıi
Keyfiyet llâ-ı olunur. ı16579)
Baş
Şıhatat Dllbaş 4/10 "50 tarih unyl, >ararı ile ılşür
üs haline getirdi
Bugün Arnavutlukta 3 bin küsur Rus memuru var. Sivil ve askerî idare Sovyetlerin elindedir
Arnavutluğun başşehri Tiranadan bir görünüş
Jandarma alayında and içme töreni
Yarın saat îO da Balmumcu çiftliğinde bulunan yedinci jandarma er okulu alayında and içme töreni yapılacaktır.
Merasime saat 10 da ordu müfettişinin birliği teftişiyle başlanacak, istiklâl marşı söylendikten sonra okula katılan yeni erler and İçeceklerdir.
DOĞUM
Hâdise ve Radyo Haftası mecmualarının sahibi Faik I Şenol'un bir kızı dünyaya gelmiştir. İki kız babası olan arkadaşımızı tebrik, yavruya da uzun ömürler dileriz.
snSt
»ENİ
iı n;İlâ
MI'A.MMEK RAİ ÖPER E T I
E E
New-York Timse'ten:
Belgrattan bildiriliyor: Arnavutluk, ihtimal Avrupanm en küçük ve kayde şayan olmıyan memleketidir. Memleket dahilinde bulunan ecnebiler çok az- ziyade genişletilmesi için lâzım dır. Batı memleketlerinin bir gelen çalışmalarda bulunacak kaç tane memuru Tiran şeh-' mühendis ve teknik işlere bağlı rinde bulunmaktadırlar. Yu- ,adamlardı. Meselâ derhal Av-goslavyanın 1948 de komin- llonya limanına doğru Arnavut-formdan çıkarılmasından son- j lugun esas bölgelerinden borular döşenmeğe başlanmıştır.
Emniyet tedbirieri
Hepsi dahil olmak üzere bugün Amavutulkta bulunmakta olan Sovyet memurlarının sayısı 3000 kadardır. Ruslar ken-, dileriyle beraber lâzım gelen İhtiyat tedbirlerini de getirmişlerdir. Avlonya limanına , girebilmek, esaslı bir şekilde . izin kâğıtlarına sahip bulun-, mıyan kimseler İçin hemen hemen imkânsızdır.
10.606 metre karelik arazi ı üzerinde Sovyetlerin. ne yapmak
• niyetinde olduklarını tasavvur : edebilmek İmkânsızdır, Fakat I bir milyondan biraz fazla nü-ı fusa sahip bulunan bu küçük
■ memleketi Rusların Yugoslavya
• veya Yunanistana karşı bir ileri mevzi halinde tanzim etmek nl-
ı yelinde olduklarına İnanmak ı güçtür. Mamafih. Yunanistan
■ ve Yugoslavyaya karşı büyük ehemmiyete sahip olduğu da
, inkâr edilemez. Bir zamanlar ı Yunanistanda çarpışmış olan : kuvvetler önce Arnavutluğa, sonra da Bulgaristana çekil-. mişlerdir. Yugoslav aleyhtarı
sek İdari makamlara yerleştiril-■mişierclir.
İkinci kategori sivil memurlar ise. Sovyetlerce lüzumlu addedilen kaynakların daha
ra, Arnavutluğa hiç bir ecnebi girememiştir. Yalnız çocuklara yardım için kurulmuş bulunan beynelmilel teşkilâtın azalanına müstesna bir müsaade temin edilebilmiştir.
Mamafih, İçenden sızmakta olan bazı haberlere göre olup bitenlerden malûmatlar olabilmek imkânsız değildir. Arnavutluğun bugünkü durumu hakkında oldukça esaslı bilgiye sahip bulunan sözcüler gerekli malûmatı vermektedirler. Yugoslavyanın faaliyetini takip etmek niyetinde bulunan bazı Arnavutluk komünist âzalarının ve teşkilâtları um yok edilmeleri İçin, şüphe yok ki Enver hoca ve genel kurmayı ellerinde bulunan bütün kuvvetleri ' sarfetmişlerdir. Asılmalar ve kurşuna dizmelerle, ko-tninfomıa aleyhtar bulunan Arnavutlar arasında zamanında kaçamamış olanlar yok edilmişlerdir.
Hükümet
Yugoslavya diptonıatlariyle olan münasebetlerini de kötü bir vaziyete getirmiş ve hatta alâkasını tamamiyie kesmiştir. Böylelikle Yugoslavya ile Arnavutluk arasında hiç bîr alâka kalmamıştır.
netice itibariyle,
Sovyet memurları
Münir iîayri Euell MüMH: Sr'aııgcr - Mnssenei - ciuek Car;ıınba. Cumıırtc.l >aal 15 de Parsı İS ve in de Koline.
Telefon
Kömür kııl'znan sınai miicssese'ere
İstanbul Bölge Ekonomi ve Ticaret Müdürlüğünden:
i Sınai müessese sahiplerinin 1-fisl yılı kömür ihtiyaç beyannamelerini almak üzere müdürlüğümüze müracaatları Hân olunur. • 16500)
Mua-
inşaat ilânı
Sümeriıank genel Müdürlüğünden
1 — Sivas Çimento faDrlkıv.ı genişletilecek kısmı inşaatı birim fiati esasiyle ve kapalı zarf üstlüyle eksiltmeye konulmuştur,
2 - Yapılacak inşaatın keşfi ri.33O.C9O— i lira ve geçici teminat miktarı 183.880.—i liradır.
3 - Eksiltme evrakı Ankara'da sümroöank Genel melfeı Müdürlüğünden tlUOı liraya alınabilir
4 - Eksiltme 14 Aralık IÛ5(İ perşembe günO saat 16 da Ankara'da sümerbank Genel Müdürlüğünde toplanacak komisyon mnrlfeüle yapılacaktır.
5 — taleklUrr teklif evrakı aruvına. şimdiye kadar yapmış uldulrFan bu ifiül İşlere ve bıın'arm bedeli erine, firmanın teknik teşkilâtının kimlerden teşekkül ettiğine dair belgeler ka-yacuklturdır.
’J - Bu eksiltmeye l.tirak edeceklerin bir taahhütte (1.090.000.—) liralık benzeri betonarme karkas İnşaatım bizzat İkmal ederek kabullerini yaptırmış uJmûlân şarliır.
7 - Banka İşi dilediğine yaptırmakta serbesttir. (16257)
Elen Opereti Temsilleri
Saray'da
Matine 15 üp DOÜEKA KH PLNDE
Matine 18.30 da
TO KABAN'AHİ
CîOTİKO RAVAiSİ
Arnavutulkta başlıca ödevce sahip bulunan Yugoslav memurlarının tasfiyesi neticesinde boşalan yerler Rus memurları ve subayları getirilmiştir.
Yugoslav mühendisterl Arnavutlukta yol inşa ediyorlardı. Bir çok binaların yapılması için gayret ediyorlar ve mütemadiyen malzeme taşıyorlardı. Bir Yugoslav askeri heyeti Ama-! vuHuğun askerlerini idare etmekteydi. Yugoslav hükümeti Arnavutluk hükümetine pek cok mali yardımlarda da bulunmaktaydı. YugoslavLar beslenme hususunda bile vutlara hakiki yardımlar pıyorlardı, Kominform nndan sonra Arnavutluk kûmetince kitle halinde hudut harici edilen Yugoslavlarla, yerine Ruslar gelmişlerdir. Av-lonya Umanına gelen her Sovyet gemisi bir miktar Rus memurunu Arnavutluğa taşıyordu. Gelen resmî memurlar ve subaylar derhal vazıyete müdahale ettiler ve Arnavut ordusunu ellerine geçirdiler. Böyle-ce son manevraları dahi bizzat Sovyet subayları İdare etmlş-
Arna-
ya-kam-hü-
2.
Bilgimizi arttıralım
1. _ 2 5 santim.
— Milâttan önce 2688 se.nc.
3. — Bizct.
4, — 1422. senesinde.
1.S11 senesinde. Bartotomeo Diar, Verdi.
8. — 72 kilometre.
9. — 39,5 derecede.
10. — lîC sene.
5. (i.
Sivil Sovyet mütehassısları
Rusyarfan gelen sivil mülehas sısıar İlci kısma ayrılırlar Arnavutluk komünist partisi başkanlığına gerekli talimatı vermekte olan Sovyet komünist partisi memurları. Bunlar aynı zamaiıda Yugoslavya (araf'tan Arnavut komünistlerim de temizlemişlerdir. Bolşevik partisi resmî memurları ayin zurnanda sivil hayattaki komünist rejimini de idare etmek uzvre yük-
haberler de Rus memurları tarafından idare edilmektedirler. Hiç şüphesiz Yunanistanda başlaması muhtemel bir sivil harbde ilk kuvvetler Arnavutluktan geleceklerdir.
Yaşama standarJı azaldı
Ruslar gerçi Arnavutluğu kendi gayelerine göre tanzim etmişlerdir. Amma bugün bu küçük memleketin hayat standardı Avrupada en ziyade düşük olanıdır. Hali hazırda pek az yiyecek maddesi salan dükkân ve esas madde bulunabilmektedir, Mamafih, Sovyetler vaktiyle Arnavutluk hükümeti hesabına batı memleketlerinden alınmış bulunan maddeleri sar-felmekten çekinmemekledirler. Bugün Arnavutluktaki hal, elli sene evvel Afrikada AvrupalIların yerli ahaliye karşı takındıkları hali andırmaktadır. Böylelikle Arnavutluk da esas müstemleke halindedir Ancak AvrupalIlar zamanında hiç olmazsa Afrikalılar yiyecek bulabiliyorlardı. Arnavutluk için buna imkân yoktur.
Arnavutlar için bugün yaşayabilmek imkânları pek azdır. Zira bu suretle en ıssız yerlerde dahi saklanmış bulunan köylüler şehirlerde veya diğer bölgelerde hüküm süreîı hayata uzak kalamamak ladırlar. Ko-minform idarecileri yeni bir saha bulmuşlar ve böylelikle İstedikleri şekilde üs kurmuşlardır.
Yapı işleri ilânı
(llçüncü ilân)
İSTANBUL TİCARET BOKSA$f BAŞKANLIĞINDAN:
1 — Borsam izin malı olan Karaağaçta Mezbaha binası ittisalinde arsaya yaptıracağı (782,811,90) lira keşif bedelli İnşaat işi kapalı zarf usulü ile eksiltmeye konulmuştur. Bu İşi yapmağa talip olan mâruf inşaat firmaları ve Y. Mimar, Y. Mühendis müteahhitlerin bir defada en az beş yüz bin liralık İşi iyi bir surette başardığını İspata yarar vesika ve 1950 yılma ait Ticaret Odası belgelerini haiz olanların, proje,, keşif, şartname ve ilişiklerini İlân tarihinin ertesi gününden İtibaren 130 lira bedel mukabilinde hüro ve tescil müdürlüğüne müracaatla atmalarını ve gazete İle üçüncü ilân tarlhLnden itibaren de 15 gün İçinde etüdlerlril yaparak teklif mektuplarını usulü dairesinde ve dosyalarlyle birlikte Başkanlığımıza vermelerini.
H _ Muvakkat teminat 58.725 liradır.
III — Borsa en az tlat verene ihaleyi yapıp yapmamakta serbesttir.
27000 Kg. Dökme Gac malze mesi mübaya edilecektir
İ. E, T. T. işletmelerinden
1 — Muhammen bedeli 13.500 lira olan yukarda yazılı la 32/1950 pazartesi günü saat 10 da pazarlığa vazedilecektir.
2 — Muvakkat teminat 1012.5(1 lira olup bu işe alt şart-
nameler levazımdan parasız tedârik edilebilir. (18445)
11
Evrak ve Defter tab’ı
Göztepe Asma fidanlığı alım-satım Komisyonundan
Kâğıdı ve bezi kurumdan verilmek üzere muhammen flatl ilç btn 'Ki yüz Ura olan .54 kalem evrak ve del terin bastırılması sıçıl: eksiltme suretiyle 13/12/95(1 çarşamba günü saat 15 dc İstanbul cagaioğlıında yiıksek okullar saymanlığında ihalesi yanılacaktır. İsteklilerin 240 lira teminat akçesi İle birlikte yukarıda yazılı gün ve saatte komisyona müracaatları.
Şartname ve nümuneler kurum müdürlüğünden her gün görülebilir (15855)
Sahife 6
AKŞAM
3 Aralık 1950
bu m yaTo lav lap
Bundan sonra ameliyat masasına yatan bir deli kalktığı zaman tamam ile akıllanmış olabilecektir
Deliliğe karşı neşter
SKİ zamanda deliler kötü ve işe yaramaz
addedildiği için ya öldürülüyor yahut la alemle yakılıyordu. Delilik bir alçaklık duygusunun belirmesi şeklinde kabul edilmekteydi. Bugün deliler tedavi edilmekte ve
bazı defa hastalıklarından
tanıamıylc -kurtulmaktadır
lar. Delilerden başka. "Ben» lik duygusu ile gururlanan-lar, kendilerini saçına rüya ve hülya ile dolu bir hayatın ı içinde yüzerken görenler ko-ı ku, .ses vs. gibi şeylerden şüp-, helenen septikler de hesaba katılmalıdır. Bir İtalyan âlimi yaptığı tetkikler neticesinde kaa t illerin çagııııun beyin-1 İtrinde ■ bit tümör» denilen
V------------------------------
Sadece lâkırdısından bile korktuğumuz bir hastalık var. Buna delilik diyoruz. Yani akıl muvazene sizliği ve şuura hâkim olamamak. İlletin temerküz noktası beyindir. şimdi basit bit ameliyatla beyine müdahale e-dllerek deliliğin önüne geçmek imkânı bulundu. Yazımız uu tedavi usulünü inceliyor.
bir parazit bulunduğunu ispat etmiştir. Böylece bîr çok cinayetlerin tahrik vesilesini yokçtmek meseleleri arlık imkân dahiline girmiş sayılıyor.
Vücut hastalığı nıı. akıl
hastalığı mı? — Hazan beyindeki hastalık vücudun her hangi bir tarafında diğer çeşitli hastalıklara sebebiyet verebilir. Ekseriya hastalıklar tı derecede karışır ki: esas vücut hastalığının mı beyine tesir ettiği, yoksa beyin hastalığının mı vücut hastalığını tevlit ettiğini anlıyabilmek imkânsızlaşır. Fizik ve moral hastalıkların bu şekildeki ka-rışıklıklığı doktorları beyin üzerinde araştırmalar yapmağa sevkCtmişlir. Akıl hastalıları iki cepheli tetkik edilebilir. Ya ruhî bir hal mevcuttur veyahut beyinde biulojlk bir bozukluk vardır. Bazı defa her iki husus ta birleşir, boy İdilde hastalığı tanı olarak
teshil edebilmek imkân dahiline girer. Psikanalizle beyindeki organik olmayan bozuklukları tedavi edebilmek ilılimal dahiline girmiştir. Psikoşirürji ise beyindeki bio-lojik bozuklukların herhangi bir şekilde değil, doğrudan doğruya ameliyat sut etile tedavisi gayesini gütmektedir. Bu tedavi usulüne bağlanan diğer tedavi şekilleri de ensülin ve elektroşok im. Ancak unutmamak lâzımdır ki. beyindi: yapılan ameliyatltır i'n so n başvuru İması irah cifen hir çareden ibıu’.-itiı. itle çcılc hallerde de menli sonuçlar verdiği tesirli edilen ameliyat konusu ancak son zamanlarda tecrübe sahasına girmiş bulunmaktadır.
Arkeoloji); araştırmalar bo-yunca meydana çıkan bazı kafa taslarındaki deliklerin, netice itibarile kötü ruhların uzaklaştırılması için başvurulan iptidai bir çare olduğu tespit edilmiştir. Halbuki İşin aslında İsviçredc psikupalile-riı» Hıırcldmi't arlındaki bir operatör tarafından tcılııvi edilmeleri ayın esasa dayanmaktadır. Ancak bu çeşit a-nıcliyatkir ön alındaki leııco-nre'lerin l.islıondn keşfedilmelerinden sonra ortaya a-tılmıştır. İlk sonuçlar 1936 d.ı Egas Moniz tarafından neşredildikten sonra oldukça şüphe uyandırmıştır. Btı doktor bilâhare psikoşirürjinin babası addedilmiş ve kendisine Nöbet mükâfatı verilmiştir. Bu arada Moniz ile birlikte İsviçreli doktor F. Ody. leuco-tomio'ye dair etütler neşretmekleydi. Yakın zamanlarda doktorlar tarafından yapılmakla olan bu ameliyatlarıla biz de bazı tetkikler yaptık vc netice itibarile operatörün gayet kısa bir zamanda — 5 dakika irinde — m:ı kitaba benzlycn alelâde bir âletle alnın ortasından açlığı delikle leucotom'u tedavi ettiğini müşahede ettik,
AMELİYAT - 51) yaşında bir hasla. Doktor soruyor: •■Ne zamandarıbcri hastasınız*.’ ‘
-1932 de peritonitten rahatsızdım. O zanıanılanbcrl hastalık devam ediyor.- Doktor hastabakıcıya başlaması için emir veriyor. Kola bir iğne. Mevzii hissizleştirme. İnce ve sivri bîr aletle göz kapağının altından içeriye doğru hali! bir tazyik... Âlet ileriye giriyor ve bir anda butun beyine duhul vukubıılu yor. Hastabakıcı şişirmiştir. Operatör aynı süratle öteki göze de aynı şeyi tatbik ediyor. Ve ameliyat bitiyor. Butun bu İşler beş dakika içinde olup bitmiştir bile.
— Doktor, bu adam kendine gelince ıstırap çekecek
Pek az. Tuhaftır, amma lıassıs yerimiz olan beyîıı bu
(Arkası 7 ne i snlıifede)
Çok güzel, amma fakir
İnsan ömrünün en mühim dönüm noktalarından birini de şüphe yok ki izdivaç fasb teşkil fitliyor. Muayyen bir yaştan sonra müstakbel fişinizin kim olacağını, ııası] olacağını âdeta endişe duyarak mütemadiyen düşünmekten kendinizi alamıyorsunuz. Kaderinizdeki hayat arkadaşı acaba güzel, aynı zamanda fakir birisi midir? Yoksa zengin, fakat az güzel bir diğeri midir? Yazımız bu konu Ic ilgili bir istatistiği inceliyor
*________________________
Az güzel amma zengin
Güzel mil - Yoksa - Zengin mi!
ı
YİRMİNCİ asır medeniyetinin goz kamaştırıcı pırıltılarımı rağmen, aşk mefhumu ve bununla ilgili butlın teterrit-.'it hâlâ' uzak mesafelerin kn-ranhfcüıda bir muamma olarak gizlenmekte devam ediyor. Derin tluşıınenı .ı arasında aşkla İzdivacın t&nuunlylc birbirine bağlı olduğunu İleri sürenler kadar, bunlann blrbl-rlyle zerrece alâkası olmadığını İddia edenler de var
Hangisinin doğru, hangisinin yanlış olduğu -şimdilik bi^e lâzım değil. Sevişerek evlenenler nispetinde- sevişmeden evlenenlere de sık sık tesadüf ediyoruz. Nikâhta keramet arayanlar nispetinde, aşkın İzdivaçtan soma geleceğine inananlar da var.
Bu arada, üstünde çok durulması icap eden bir noktayı hatırlatmak İstiyoruz. Evleneceğimiz kızın yahut erkeğin güzel mİ. yoksa zengin uıi olması tercihe şayandır?
Şimdi dünyanın bir çok yerinde, bilhassa Arrierlkada halkın duygluatını neşriyat yolu ile yine halka duyurmak gayesiyle bir takını müesseseler kıırul-
Acnba mes'ut olabilecek mi?
nıuşt-ur. Bu mtıesseselerin nasıl çalıştığı malûm Çeşitli sınıflara mensup çeşitli kimselere muayyen sualler soruluyor. Alınan cevaplara bir nevi istatistik mahiyeti verilerek halka sunuluyor. Bu İstatistik de dola-yısiyle umumi efkârı tercüme
KURNAZ KOMİSYONCU
ATBAA mürekkebi komis- SEÇME soncularından biri zeııginEIURjKJ R LAE olmak ınaksadiyle Cenubi Anıe-"7*B^RW_I^B^fcJ
rikanın kalabalık bir şehrine giderek oraya yerleşir. Az zaman içinde mülıim bazı gazele ve mecmuaların mürekkep mü-taahhitliğini üzerine alarak para kazanmağa ve işini tevsie muvaffak olur.
Şehir halkçnın helalarda gazete kâğıdı kullandıklarını gören bu açıkgöz komisyoncu bu âdetten kendi lehine fayda ve servet temin etmeyi düşünür. Siilhğıı mürekkeplerin içine ka-şıııdıneı bir madde ilâve eder-
ve lesbit edilmiş oluyor,
Gallup Enstitüsünün son günlerde yaptığı İnceleme bilhassa evlenme çağında kileri ilgilendirmek bakımından hakikaten meraklı Kadınlı erkekli bîr sürü insana şöyle bir sual sorulmuş: 'Evlenmek üzere olduğunuzu farzedelfm Güzel bir kızı mı tercih ederdiniz? Yoksa güzelliği az, fakat parası çok bit diğerini mi?»
Fikri sorulan erkeklerin yüzde otuz üçü güzeli, yüzde yirmi üçü de zengini tercih edeceğini söylemiş Kadınlar yiizde yirmi İki nispetinde giizell, yiizde yirmi altı nispetinde de zengini teTcih edeceklerini ileri sürmüşler.
Gallup Enstitüsü aynı kimselere şöyle bir sual daha sormuş: ■ Alacağınız kızın yahut erkeğin zeki mİ- Yoksa güzel mİ olmasını İstersiniz?»
Erkeklerin yüzde 42 *1 güzel, yüzde 43 ii zeki olmasını İstemiş. Kadınların yüzde 53 ii güzel. yüzde 34 fi jj? /eki olmasını tercih edeceğini söylemiş.
Böylece kadınların gösterişe karşı düşkünlüğü bir kere daha meydana çıkmış bulunuyor.
Bir müddet sonra halkın bir çoğunda bir kaşıntıdır başlar. Mürekkeplere karıştırdığı maddeden mütevellid kaşıntıyı defedecek ilâca da vâkıf olan komisyoncu bu defa ilâcını piyasaya çıkarır. Böylece halkı bir taraftan kaşındırarak, diğer taraftan da ilâcını satarak hem mürekkep satışından, hem de bilhassa ilâç satışından az zaman içinde büyük bir servet elde eder.
DOSTLUK
Pek zengin bîr amatör günün birinde meşhur ressamlardan Corot'un atölyesini ziyarete gelmişti. Ressam o esnada bir tabloya son fırçayı vuruyordu.
Bu eserden heyecanlanan amatör, tabloyu derhal salııı almak istedi. Artist:
— Dostum Miltet'niıı kasaba ve fırıncıya olan borcunu ödemek şartiyle labloyıı sîze verebilirini, dedi.
içinde birikmiş ve böyle yüksek bir rakkama varmıştı.
Amatör lıunıı Öğreııiine^ çok hayrete düştü, fakat ressamın dostuna karşı gösterdiği bu âli-cenabam* hareketinden pek fazla mütehassis olarak parayı ödedi, tabloyu aldı. Tablo ona tam 23ÖÇ altına mal ıddu.
Bugün üç mislinden fazla değer, fakat ressamın sağlığındaki kıymeti 75 altından fazla değildi.
Koleksiyon meraklısı:
— Hay, hay kabul ediyorum. Cevabında bulundu vc uşaklarından birini kasaba »e fırıncıya göndererek Millet'nin borcunu sordurdu. Yirmi frangın bir Fransız altınına muadil olduğu o zamanda birisinin alacağı yirmi iki bin frank (İldi) altın) ötekisinin yirmi dori bin franga (1200 altuı) baliğ oluyordu. Bu alacak miktarı on iki sene
Zengin bir köylü, emekli öğretmenlerden birine gitmiş:
— Oğlumu okutup yetiştirmeni istiyorum.
— Hay hay yetiştirelim
— Kaça yaparsın bu işi muallim bey?..
Öğretmen bir rakam söyler. Köylü itiraz eder:
— Çok pahalı be muallim bey. Ben bu parayla iki eşek alırını.
— Yanlış söyledin ağam üç eşeğe sahip olursun.
Y1I.AŞI geliyor, Noel münasebetiyle Inristiyaııların en fakirleri de dahil bîr hindi kestiği malûm. Bu onlar için dini olduğu kadar içtimai bir an'aııcdir avnı zamanda. Hindi sürülerine daha şimdiden her yerde tesadüf ediliyor. Yukarki resimlerde yeni sene arife-
sinde kesmek üzere hindi besleyenlerden taııınnuş yıldız Gloria de İlaven ile Amerikalı pîn - up'larılan Flo Blondi görülüyor. Bildirildiğine göre Flo Blondi Ohio’ daki bir ticarethane namına hindi satışları için reklâm yapmak üzere angaje edilmiş.
3 Atalık 195 û .. -
Deliliğe karsı neşter
(Baş tarafa S yıeı sahifede) gibi vakıalarda pek az ıstırap duyar. ,
— Adam iyileşecek ini?
— Öyle zannediyoruz
— Hastalığı ne idi?
— Geniş bir Fikri sabit. Dalıa pek genç yaşla iken peritonitten ameliyat olmuştu, Ha'tahğm bâlâ devam ettiğine kati surette inanmaktaydı. Kamında hissettiği sanrılar dolay tsil J bize m ti-raraat cttL Katı surette yapılan muayeneden sonra organik hiç bir rahatsızlığı olmadığı tc^bil edildi. Böylelikle, midesinin hiç bir surette işlemediğine dair mevcut bulunan sabit fikri söküp almak yani tedavi etıuek lâzımdı. Müdahale neticesinde durum halledildi. Bîr müddet sonra ikinci bir huta daha.' geldi. İSu da tam dört defa intihara teşebbüs etmişti. Vakitle çok mükemmel bir hayata sahip bulunan bu zat herhangi bir sebep olmaksızın parasını har vurup harman savurmaya başlamıştı. Tabıatîle, alnın ön kısmına isabet eden bölgede toplanmış bulunan muayyen fikirlerin sabitliği hayvani bir insiyak uyandırmaktaydı. İşte buna temas ederek tedaviye çalışmak şüphesiz en mükemmel ve normal bir çare olacaktı. Leucotomie: beyindeki ufak sinirlerin. bilgileri müşterek ve muntazam bir tarzda birleştirmek su re t ile elde eden merkezlerinden ayrılarak karışmalarından ileri gelmektedir.
ŞAHSİYETİN TANZİM E-DİI.MESÎ — Doktor, bu a-zneliyat acaba beyinde muayyen bir sakatlığın doğmasına sebebiyet vermez mi? Eğer hasta iyileşirse normal bir insandaki teşebbüs ve hareket kabiliyetlerine sahip olamaz nıı?
— Şüphesiz şahsiyet yeniden tanzim edilebilmektedir. Ancak bu değişiklik bazı defalar o derece az belirmektedir ki değişiklikler ancak doktor tarafından müşahede edilebilir. Bir giin bir operatör arkadaşımı ikna etmek İçin, ona, tedavisi imkânsız bir kaç kişiyi bana vermesini ve kendisinin dc ameliyatlarda bulunmasını söyledim. Cevap olarak, beynin çok asil bir varlık olduğunu ve onun bıçakla tedavisinin imkânsız bulunduğunu ileri sûrdu. Halbuki unutmamak lâzımdır ki fevkalâdelik ve asillik olsa olsa beynin işlemesinden ö-Cürüdür. Yoksa metafizik bir varlıktan bahsetmenin zamanı artık geçmiştir.
— Pekâlâ, bari hiç olmazsa ilk ameliyatınız esnasında olsun biç bir sıkıntı çekmediniz mî? Karşılaştığınız güçlükler sizde kötü ve korkutucu tesirler uyandırmadı mı? Bahusus en tehlikeli olan kısımlara kazara dokunmaktan çekinmediniz mi?
— Evet, doğrusunu isterseniz ilk vaka biraz garip oldu. Bir gece yansı biri telefon ederek beni telâşla erine çağırdı. Derhal gittim. Kapıyı açan adam intihar itmiş olduğunu, fakat ölmediğini söyledi.
Tabanca ile intihar eden a-d.ımm beynindeki kurşun karşı t arif m dertline kadar nüfuz etmiş, fakat kendisini öldürmemişti. Hışla niçin intihar ettiğini şimdi bilmiyordu. Bunun için adanı akıllı düşünmesine rağmen dc esaslı bir sebep bulup söyleyemedi. Kursunu çık anlım. Adam iyileşti. Yalnız dikkate şayan ulan nokta şu'idî: Kurşun geçerken leucotomie'ye dc tesir etmişti,
BAZI HASTALAR — İçte muvaffak olmuş bazı tedavi misalleri: Genç bir kadın fev-aklâdc takdir edilen bir işte bulunmakta, fakat parmakların temas ettiği her çeşit maddeden nefret etmektedir. Bu, nihayet bir itiyat halini alıyor. Elini yıkamaktan başka bir şey yapamıyor. Netice itibariyle ameliyatla her şey düzeliyor.
Genç bir adam mütemadiyen sesler işittiğinden şikâyetçidir. Ses olmadığını bildiği halde işittiğini söylüyor. Karmakarışık bir vaziyettedir. Klâsik tedaviler netice vermiyor. Ameliyat her şeyi hallediyor.
Bir kasap annesinden korkmaktaydı. Onu görünce vahşileşiyordu. Bir kasap için bu çok tehlikelidir. Derhal enterne ediliyor. Leucotomie yapılıyor ve adam iyileşerek annesinin yanına gidiyor. Ümitsiz ve kendini kaybetmiş bir zavallı tımarhanede yirmi sene kaldıktan sonra ameliyat yapılıyor, iyileşerek tekrar evine ve bulduğu bir işe dönüyor.
— Gördüğünüz gibi beynin asilliğine itimat ederek kolları bağlamakta usa ameliyata teşebbüs etmek çok daha münasiptir. Biz kati tedavi çarelerinden bahsetmekteyiz. Zira leucotomie insandaki en mühim hareket olan insiyatifi canlandırmakta ve böylelikle yeniden bir hayatın doğmasına sebebiyet vermektedir.
Bugün İsviçrede beş altı tane bu çeşit operatör mevcuttur. Teşebbüslerin fazlalığı nispetinde hastalığın tedavisinde de ilerlemeler kaydedilecektir, Hiç şüphesiz ameliyat ancak sinir mütehassısının tavsiyesiyle yapılabilir. Alisi halde ensülin ve elektroşok daha münasiptir.
— Psyciıanalise ameliyata nispetle daha mı tercihe şayandır?
— Şüphesiz ameliyat ilâçlardan ve psikanalizden sonra gelen bir tedavi çaresidir. Mamafih, kısa bir müddet sonra ameliyatta artık lüzumsuz addedilmesi, fakat elde edilen iyiliklerin uııntulma-ması imkân dahilindedir.
CU*°e
meşe01
iene’"',MoUk’0
hot^
bilet»*’'*’
;.ntU ^”OT-
İh
Çeviren: S. Salim Ufuk
■M G. H. K O C H mks ÇİÇEK ve FİDAN BAHÇESİ |
Sayın müşterilerine; Villâ I ve bahçelerini süslemek ■ İçin envai çeşit,çam, yedi- I veren güller. süs ve salon I fidanları ehven Hatlarla I satıldığını müşterilerine I müjdeler. Bir ziyaret kâfi- I dlr Adres: Koch Bahçesi, I W Ortaköy, Dn
Yalnız BEYOĞLU şubemiz için
Tertip edilen ikramiye
20,000 Lira
Büyük ikramiyeler
10.000
Lira
5.000
»
1.000
»
Beyoğlu Şnbemlz müşterileri diğer şubeler İçin tertilılenen umumî ikramiyeden de istifade ederler.
Türk Ticaret Bankası
j FA Ç°CÜ ce^«T,w"
müsabakası
Bu tehlikeden korunmak için dünyanın en saf jHizam nane esansı ile hazırlanmış RADYOLiN ile her yemekten sonra dişlerinizi fırçalayınız.
Çünkü: Dişler arasında kalan yemek parçaları asilleşir ve zamanla dişleri çürütür
RADYOLiN
DÜNYANIN İLK BILYALI OTOMATİK SAATİ
raiı rnRiHi
İ&56
G/tfNCHlU
ETERNfl
İsviçre Saallar, Türkiye Mumanilı
FERİM AKA»
taU6 H—c*a n» 80 ’ı’anbul
Katiyen
İhtiyarlamiyar
KADININ
SIRRI
*5 yaşlarında olduğu halde yu-Türde hiçbir bu-j ruşukluğu yoktur j Ten, bir genç kıtınkı gibi ter ve tandır işte; Viyana Üniversitesi Prrfesörû Dr. StcjskaPin şayanı ı hayret keşfi- gençliğin yeni ve I cazı? unsuru • Siocel-in sihrimiz tesitleri. Biocef. (iı uyurken cii-dinin besler ve gençleştirir Bu I revier. Pembe renkteki Tokalon krcımi terkibinde mevcuttur. Gün-1 düzleri beyaz be renkteki
Hakikî
Norveç Birinci nevi gayet saf î
MORİNA Balık yağı |
Gefmiştir. TAKSİM ECZANESİ |
ve geceleri de Pem-Tukalan kremini kul-
TOKaLOm m», lataınbuı Virum
BO PARALIK TEK PULU
I Zayi — Kad.lröy nrahrıudür-lüğünden almakta olduğum e-mekll maa-şuva ait 1026 No. |ı maaş cüzdanı., ı kaybettim. Yenisini alacRfr.tndnn eskisinin hükmü yoktur
Mrhm.'d latarağosı
Ikramîyeli Aile Cüzdanı
Sahipleri Arasında
2 - nci Noter huzurunda çekilen kuranın talihlileri
İzmir, Karşıyadaki bahçeli EV’i kazanan
Halit Eıgıın (Cüzdan No. 8494)
Yılda her 100 müşteriden birine hediye
edilen para ikramiyelerini kazananlar.
Aslin Eksat nlnrl
Müstenîr Seven FaslI Tcofifokidis ... Kemal Gencel Cemal Şalıiııgiray Tabir AlcmriaroğJn Mehmet Yüksel Prodromos Orailoğlu Mehmet Gezinti Mustafa Yensen! Karabet Ihmalyan Emine Haylök Raşel Koşu Rukiye Erişkin Aron Tıına Necmettin Tanncer ,Nesim Kuiu'n _ Muhittin S-skkan Hıfzı Bakını Ma/alto İmana Hikmet Koıışuk Menleş Veıssit Nevin Baş Baymak Kosti Zatı ıryatlis İ'lvi Hergiırer
İlya Koheıı Naciye Tutu an Naciye Darynl
Nuri Işıdatı Feyzi Bcğır Meziyet Taran Avigdmr Mazaltov Sami SesKir Muadil Su
Mehmet Erim Sultana ».•'»franka Faruk Ozerengin Hüsniye Tuğtekin Ohanııes Moralli an İlahiye Barbarosoğlu Feiıhne Kayan Karabet özleyen Hassın Kaııhan
Ahmet Rıza Pekleş Cemile Urgancı Şükran Yurdakul İhsan Kömeç Halil Çınar Belo Yidya Hikmet Bostancı Bolisa Biraca Emine Tek ol
Mcnelaos Vasiyadls Nezahat Enir Marika Nikolayidu Zümbül Bayrisa Dora Bornstein Lambrini Makridu Esler Baesea Emel Ktnacı Elı-ni Hatineos Fellıi Gezce toya Russo Kiveti Dorıza Jale Ağlar
İlaçiFt Norayir Arzfvyan Nazire İkiz
Evıloksiyn Nanl Vartohi Turikyan Miral Uysal
Pandeli Fsrnıazi Cclile Berk
I. una Sultani Luiza Harreus Mari Oklnzofclu
RafacI I-evi Tanya Damla 'Evgenlya ı’etropuliJI
İclal Halkan Nebahat Lrker Terfik Kendi Niyazi Gurk ay nah Candan Kutsal Bellice Ura««
Elise Torna yidis
Haili Baykar Betül Ünalan Fuat Nurar
Salih Erkuş Seniye Ata Saadet Erek Nccmiye Silen Zekiye Doğan Nazım Koçkan Havra Iclâ! Ar Ömer özyurt Perihan Oğuz Moiz Berker YusuFKar iveli, llayri Arıtan Sabite Yıldırım Mahir özere n Orhan Güray Beyhan Tana Debiye Şekercîoğlo Cafer Adalı nalil Doğansoy İhsan Riiştii Bitccn Katina Uyguncu Aka Nuri
Sahne Tümay
A N K A R A i
(Nezihe Erci
Ahmet Emin Çobanoğlu İbrahim Be r kem
Halise Göbcl
Bilgin Artsan Şevket özgen Osman Badur j Mehmet Tanerl
• Hayriye Akgün
Hamili Başar
.Fuat Beyazıt
.Feyyaz Berker .Ahmet Uğur Kuytıln Cemil Kamcl avut
Suat Fişek
ADANA:
Hakkı AkdtğirmCn AMullalı Can Davut Doğan Hatice Akgül
Reşat İzler
İZM’
BURS»:
Hüseyin Soytiırfc İrfan Bayraktar Hüseyin Tazegül Cahit Gürkaynal» Yeşin Bulda nlıoğlu Nimeti Turhan Celâl Türkcr Remzi Suyuğuz Fatma Güngelcn Şakir Toyrnn Nazlı Demırarslau Ahmet Ydmazkapıcı Hamide Rirşen Av niye Bnzktırt Zehra Ceyhan Lâtife Ergin İbrahim Özdoğan
Galip Atalık
Enlin Kantar
'Alİnırt Erteyin
Mehmet İsmetulhlı öztürk Huriye Örgen
İbrahim Çenesen
Kenan Osman Gerekli
KONYA:
Zeki Oral
Halice Bahadır Türk Ayşe Anadolu İSKENDERLN:
Şükrü Can ESKİŞEHİR:
Uyln ye t Kail
Yukarıda adları yazılı olan müşterilerimiz 100 er lira kazanmışlardır,
Yapı ve Kredi Bankası
500
»
3 Aralık 1950
Sahlfr n
İsrail millî takı mile
bugün karşılaşıyoruz
kralı mini takımının santrhafı İsal»
İsrail milli takımının santrforu; Yeşim Glazer
2 SRAÎL milli lakımı ile bu, evvelki galebeden sonra munia-
I gün karşılaşıyoruz. t»alUn j ** durmadan (alışmn!ar
| ve bu revanş mac'mır hazırlanmışlardır. Halbuki biz... Maa’e-
■ s®f İdmanııhiZin ttıhı ve bir milli maca, hazır vaziyette olthıfıı,
J iddia edilemez. Bir haftadan beri tpönü -dadında yepıian idmanlar ve geçm haftaki İsveç pıacı pek tatmin edici değildi. Bu cihete İj bize nçfes ta edeceğini zannediyoruz. s bu düşüncemizi galibiyet dar&n' ÖB ,2Î5İr etmç,aıck lâzımdır,
Çünkîi teknik listünlüğİitntlzü yukarda İzah ettlk.
Bııgün sahaya "çıkacak milli takım kadrosunu Futbol Federasyonu açıklamadığı İyin hali olarak bilmiyoruz Faknt şu şekilde.bir takımın muvaffak o-lacağmi zannediyoruz. Kaleci Turgay sakat olduğuna göre ' Şiikıü — Naci. Vedii — Muzaffer veya AnkaralI Mustafa. Bülent. Hüseyin — İsfendlyar. Galip veya Reha, Gündüz, Lef-1 ter- Hallt,
Bilhassa santrforda forvetin iyi İşlemesi bakımından Gündüze muhakkak yer verilmelidir. Ve bu elemanlar bilmelidirler 1 kİ bu seferki maç bundan evvel yapılan maçlarla kabili kıyas
■ olamıyacak derecede ehemml-ı yetil ve spor tarihimize geçen
■ ağır bir mağlûbiyetin acısını
■ çıkarmak ve bu hezimetin üze-
■ rinden bir sünger geçirmek İçin
e kazanılması elzem olan bir kar-- şılaşmadir. Bu bakımdan Ay-r Yıldızlı formayı emanet ettıgi-r mlz 11 futbolcu bugün • varlıkla rlyle çalışmak hattâ
s varlığının üstünde bir
göstermek mecburiyetindedir.
spor rnâzlsl çok azdır. .Bir A-vtiREurya. bir İngiliz, bir Fransız takıını Içadar rutbolü de kuvvetli değildir. FnJcut sçılrc:» itiraf etmek lâzımdır ki kendi-, ierindtn tjıı msçta ^.iniyoruz ı Bu neden böyle -oluyor diye Ztıp boylu dtişûhnıefie lüzum yo!'"i-. Ctınkfi anlar bizi bur-dan bir ay evvel Fiil.-i-.lndemair-
lübiyet. . Spor tarihimizde Mısırlılardan ve Ği'l'zarlu.ü^M simra uzun seneler hjyle ağır bir hezimete uğramamış vaziyetle... iste bu ağır maftlübt-yetih acımdir kİ revanş mahiyetinde yapılan bu maçın e-hemmiyellnri arttırmış ve fsra-llH futbolcuları gözümüzde büyütmüştür. Halbuki Finişimdeki maçta bulunmadığım halde iddia edebilirim ki- bizim futbol tekniğimiz tsrailden -üstündür.-Onlarm yegâne meziyetleri sürat ve nefes kabiliyetleridir. Bu cihetle futbol klâsımızi göstermek ve acayip takım teşkilinden vazgeçip her oyuncuyu yerinde oynatmak şartiyle çıkaracağımız bir milli takım tsraile her zaman galip gelebilir...
Ayrıca Filistin de yapılan maçta onlar, saha- seyirci ve iklim avantajlarına maliktiler. Fakat bugün bu avantajlar tamamen lehimizde olduğu İçin takımımızdan galibiyet beklemek hakkımızdır. Bütün bunları birer birer kaydetmekle beraber rakiplerimizin de ihmale gelir bir ekip olmadığına işaret etmek lâzımdır. Haber verildiğine göre tsraill futbolcular bir ay
I Heı oyuncuyu yelinde oynatmak ve futbol klâsımızı göstermek şarlile bu maçı kazanabiliriz.
*- v . .m- şaj!î tezçan
Bunu 21 milyon Türk kalbi çar-
parak kendilerinden bekliyor.
Allah yardımcıları olsutı...
_Jnamakladır. iMûccnhi Tel -Aviv i takımına mensuptur.
Muşu Melamed - 27 yaşında, olup milli takımda santrhâf oynamaktadır ıHapoel Tel -Aviv i talkımına Monsiiptıir.
Şlınoıı ZHıUgTiriftn — Sol hal /uncu
Yugoslav tafcım’an
alup sağ acık
(Mnccahl
. mensup! ur
şhafogençin3n
oynamaktadır.
Tel Aviv) kulübüne
I jırlc milli takımından Melik (Vcfa>
İsrail millî takımını tanıyalım
na mensuptur.
Izrael Vays — 24 yaşındadır. Milli lakımın sol bekidir.
Maearlstanda doğmuş olan bu ıjyuHCil 'Hiıpoel Tel-AvJvl takımım m
ı-jı meuiİGİjel'-
40 m*,c t
olup İsrail
il kinim esas kalec pocl Tel-Aviv> takımına mensuptur.
Halın Buş — 20 yaşında olup milli takımın yedek kaleçUldir. tMaccBhi Peiah-Tllîvn ı tnkunı-
-------—-------------—------
takımda
mı San ou
•ah-Tikva
ıptûr.
Oeç'*» Haziran ayında kulübüyle beraber İstanbul^ gelerek k nazarı dikkati çekilişti
Ellnku FtıRs — 2ii yaşında olup milli lakımda sol hat oy-
------------------------.-.X
bütün
enerji
Haftanın Notları:
Eu I"afta Türk futbolu, İstanbul, Kahire ve Ankarada üç büyük imtihan geçirecek
Yazan: Adil Giray
Futbolcularımı! b-ı pınardan o »ılıyarak bir halta İçinde Birbirinden ehenımlyeıll Uç milli kanıtlıma yapacaklardır. Bu Uç maçtan birincilli bugün Polma-bnhce «ladındn Urall milli takımına karsı oynanacaktır. Bir ay ov-vel dünya futbol ply.uanndu bir kaç Hoş-nir minili otan İnalı takımına «S, - 1» gibi açık İnikli yo-nihnlıiik.
ilil milyonluk lrüçüic bir ralllelo monıup bir lakım kary.ıuıdakl bu mağlûbiyetimizin açılını unutturmak için fuibolcularunııın buğun ■5 - 1- den daha Üllûo »ayı farkıyla maçı Uslanmalar; lcabotmok-tedlr. Müubeknnın neticeıl temenni alililhlU yibı tecelli edorıe o zaman Tel Aviv'dokl ağır mağlûbiyeti kısmen tolitl etmiş aayılı-
da olup nılilı takınım haltının her yarinde oynamaktadır 'Mnccahl Tel-Aviv> ta-kımına mensuptur.
T«vl Studinskı - Su' iç oynamaktadır. (Maccahi Tel -Aviv* takımına mensuptur.
İzah Çeclk — 17 yaşında olup sılğ iç oynamaktadır. (Hapoel Tcl-Avlvı takımına mensup olan bu küçük oyunrıı ge-çea Haziranda Hapoeiin tstanbul-dakl oyunlarında bilhassa nazarı dikkati çekiniştir.
Yaşua Glazer — 23 yaşında olup santrfor oynamaktadır. ıMaccahi Tel-Aviv) takımına mensuptur.
Anıikal Şoam — Sağ iç oyna-1 maktadır. (Maccahl Tel-Aviv> takımına mensuptur.
Moşe Varon — 24 yaşında olup sol açık ve iç oynamaktadır. (Hapoel Pelah-Tikva) takımına mensuptur.
Nişim Almallah — 22 vaşın-
1 d8dır. Her tarafta oynamakladır. (Betar Tet-Avlvj takımına ı mensuptur.
. Şmuel Izraell — 22 yaşında*
Kırmızı Yıldızı Peru ve ürugpva; teklifi almıştır.
Meksika. Oüvatunıala, tarlkB ve Brezilyadan edilen Yugoslav takımı teklifleri kabul ettİSl takdirde bu turnede 144i maç yapması lâzım gelmektedir.
Diğer taraftan yine ıPartizanı Yugoslav takımı İnğiltereye davet edilmiştir.
Diğer Yugoslav takımları sı-rasiyle Kanada. Suriye. İsveç, Viyana'da bir çok maçlar için teklitler almış bulunmaktadır. Bir memleket takımlarının seri davetler alması İlk defa görülmektedir.
Ankarada Mısırlıları ymmiıtlk. Bu maçı katanniBinısa rağman laknllc vo lalelik bakımdan lulbolcuları-mıı biti tatmin •dım-n.’ıılnıcil.
D15»t lltalttn rnâ$lüb(Yel Mıllrll donlarınım çok UımKu adilli oldukları haltla İkinci lamslll maçı yapmak iatomİYrrek momlakallarl-n« donmujlerdi.
Şura» muhakkak ki Kahiıedokl maçla Mıaırlılar Ankara mağlûbiyetini unut lu remle Oayralyla bil-iun varlıklarını ortaya koyarak-
Kah ire delil muıta ylrc.l boı. olıis bin toyirel Ününde Mısır lakımı-nın Ankaradakl oyundan dahn azimli, daha İst aidi bir nıuaabaka çıkar »Cağı büyük bir Iblİmal dahilindedir. Birim çocukların bu maçı koıanabllmok için fovkal&do bir oyun ve enerji İle mukabaladc bulunmaları «arttır, Şnyot laraii maçının nollcsal tahminimi 3 don daha parlak çıkana Mısıra gdndc-tee«gimir «ja«ı uların «’Hnavlytın çok Ituv’vellonmlf ojçcaktu. Bu mulılm noklayı bllhann İdaroclle» ilmisin dikkat nazarlarına ' »unu-
★
cüncli maçım ıc Frenin -B» kan* olaeakiır. lyonlul: Fransunın
İS» protrryonçl ia-tocllon Frenin mll-
bakımından birim çocuklara ili-I unluk adııormelarlnl isbli buluyoruz.
Nnıarı olarak yurüllilgumiir bu mulalıia. oyun rahatında neticenin ba|ka »aklide tecelli atmeıl İmkanlarını bülbülün orradan ıl-
Framız »B- takımından daha çok kuyvalll Avuıluıya millî lakımına kartı çıkardığımız oyunları hatırlıya rak günumuı iuların Ankara-dıki ratçı kazınmamız ihllmâl dahiline girebilir Iddlaıındc bulunabilirle. Bûyle mesut bir nellce Türk lutbolu lehine büyük bir kazanç olur. Londra olimpiyadındn Yugoslavlarla yıplığımıı hi diteli
maçın hakomi bir Finlini İdi. Bu yürdon Fransız gazutelarlnde Lon-ra hâdlseıl veıHaıLyln aleyhimLr-do yazılar çıkınını. Gelecok pazar iutboicularırnıı gûzo> bir oyun temposu luliurardk FranfiZları mağlûp etmek bıu-arı derlerse TUrk lutbolu lak bir propaganda raimi» olacaklardır.
Dünyanın dört lıocesındı- milyonlarca okuyucusu olan Fransız ga-zololorlnln Anki «ötmeler! Tl gürol bir rol flubolcularımı ğa muvaffak olıunlır
r Maçın programı
İnönü stadında.
Saat 14.30:
İsrail — Tiirk millî takımları
Hakemi: Bertalyo Ciakomu (İtalyan).
-SS*S-5---
Aksl lakdiede: değil yetil çimendim. toprak inhadan bil': mahrum, kumlu meydanlarda iulboi oynamağa çabalıyan İaraU çocukları karjıaındnkı mağlûblyeikmlr biri dalma tiıüp gldocolcülr. Bv aobople-dlr kİ larall takımı II» ynpacagı-kartılaifmtının dig"r İki mnç-oldujunu iddia
Comments (0)