Sigorta içtimai ve iktisadi bir zarurettir. Hayatını ve malını sigorta ettirmeği ihmal etme!

AKŞAM
r- Yarın----------
Küçük ilânlar
Sene 33____No. 11517 — Fiatı her yerde 10 kuruştur.
SALI 31 Ekim 1950
Sahibi' Necmeddln Sadak — îazr Lslertnl fUIen İdare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Devletin İktisadî
|A.('
DİKKAT I

Fahri Belen istifasının
ve malî politikası
25 lira doğuran 7 nci 21 liralık dün EDÎRNEKAPIda harcandı.
Tafsilât varın
J
sebeplerini açıklıyor
“En çok korktuğum iki şey vardır: Anarşi ve Oligarş:... Bundan sonra Meclis sıralarında memlekete daha iyi hizmet edebileceğime kaniim„
Ankara 31 (Akşam1 — Başbakan Vardnnctsi SameJ Ağa-□ğlu ile Ankara^a bulunan bütün Bakanlar, dun Cumhurbaşkanı nezdinde oir toplantı yapmışlardır. Bu topla t. tının se-hepleri ü.:ennde yürütülen tahminler. Cumhurbaşkanının. Meclisin açıldığı gün ek ayacağı nutkunun muhteviyatı hakkında hükümeti haberdar etmiş ol ması şeklindedir. Cumhurbaşkanının. esasları respl» edilmiş olan bu nutkunda devletin iktisadi v-? mali politikası üzerinde ehemmiyetle duracağı haber verilmektedir
güne hedefi yalan yanlış ha- I fa şayialarını yaymaktadır, berlerle umumi efkârı karıştır- j Hükümet yerindedir vs İş maktan ibaret olduğu malum (Arkası 2 nci sahifede)
Dışişleri Bakanı bugün Romaya gidiyor
D. P. KONGRESİ
Ankara 31 (Msacı> — De-; mokrat Parti Meclis trupu bugün öğleden sonra gruy başkan vekillerinden Eskitilir millet - ( vekili Anidın Potuogiu'noo baş- ı kanlığında toplanacaktır. Toplantıda Meclis Başkanı. Başbakan vekilleri »e riyaset divanı katiplikleri ^cçlmi için parti adayları tesbit edilecektir. Grup . yarın sabah tekrar toplanarak ihtisas kunus?u:ılan adaylarını seçecektir. Büyük Millet Meclisi yarın öğleden sonra saat 15 te Cumhurbaşkanı Celâl Bayar’m nutku İle açılacakt r.
HVKt'METİN ISI İFA EDECEĞİ DOC.RL' DLG1L
Ankara 30 «A A > — Hükümetin istifa edeczgi hakkında çı-kBntea şayialar fttaftM P.aşba-kan yardımcısı Samet Ağaoğlu. gazetecilere aşağıdaki beyanatı vermiştir:
c— Son günlerde Başbakanın hastalığını vesile ittihaz eden ve herkesçe malûm bulunan bir
“Romadaki toplantının Atlantik Paktı ı>e Akdeniz plânı meselelerde ilgisi yoktur,,



A
■ J

Dışişleri Rakam Köprü iskelesinde vapurdan çıkarken
Dışişleri Bakanı Prof. Fuat' . . . .
Köprülünün dün sabahki eks-! nduu Cemal Erkinin Bulgaria* presle Ankaradan şehrimize geldiğin! yazmıştık
Vaşington büyük elçimlş Fe-
tan Türklerinin tehciri ve Türk ■ (Arkası 2 nci sahifede)
Fener 1 - 0 Demirsporu yendi
Bunlardan bir tanesi sizde olabilir. Cebinizdeki 2’ liralıkların numaralarına bakınız!
--------------------------->
İsrail kabinesi
Kuduz 31 (AJL1 — AF?: Ye’ nt frrı!t tMtnek “^ür seStfeRT^Ks-I tutmuştur:
Mahal partisi: Başbakan ve Savunma Bakanı: Ben Gurion Dışişleri Bakanı: Moshe Sha-rett, Maliye Bakam: Elelzar FC3pîan, Çalışma ve İçtimai Gû-venllk Bakanı: Golda Myerson. Maarif Bakanı: Davld Reney. Ulaştırma Bakanı: Dav Josef. Tarım Bakam: Pineas Lublanl-I ker.
I Dindarlar grupu: Diyanet İşlen Bakanı: Haham Malmon, içtimai tşier Bakam: Haham I Le Vln. tçlşleri. Sıhhat ve Muavenet Bakanı: Haham
I Shaplra.
Terakkiperver parti:
Bakanı: Pincas Rosen.
, Sefarat partisi: PolLs Bakanı: , Shltreet.
' Müstakil parti: Sanayi ve Ticaret Bakam: Jacob Geri.
Moshe
Adalet
Fahri Bolca, arkadaşımla konuşurken
Fahri Belen'in Bayındırlık
Bakanlığından ts:ifaaı etrafın - î diki tefsirler devam etmekte-; dir. Birkaç günden beri şeh-^ Timizde bulunan Fahri Beleni ' dün Büyükderedeld evinde zi-j yare: ederek bu Tefsirler hak-ı kında ne dpştmdûjunu sorduk, j (Arkası 2 nci şahiltdO
Samı Hmnavi öldürüldü
Kaatii, evvelce öldü-, riilen Suriye Başbakanının amca zadesidir
Değirmenler hakkın-daki tahkikat ilerliyor
Değirmen idarecileri, bu tahkikatın aleyhlerine netice vermiyeceği kanaatinde olduklarını söylüyorlar

Fenerbahçe ve Demirspar takımları (Yazısı ikinci sahıiedei
İdarecilerin idaresizliği
Kendi zihniyetimizle düşünmeyin devrin zihniyeti ile düşünelim: Bu asırda, spor muvaffakiyeti, gayet ehemmiyetli bir unsur halini almıştır Hele kendinden bir şey umdurduktan sonra, millî forma ile yabancı bir memlekette sahaya çıkmak, kahkari bir mağlûbiyete uğ-I ramak, meraklı seyirciler üzerinde valaııcı pehlivan tesiri hâsıl ediyor.
Tel-Aviv'dcki 5 - 1 mağlûbiyetin memleket içinde ve memleket dışında tesirleri büyük olmuştur. Ankarada Mısırlıları 3-1 yenmemizle, Asvada ve diğer dört kıtada milyonlarca bizi sevenlerin sempatilerini sarsılmaktan koru vamavız.
Eğer, avnı günde iki milli takım çıkarmak idaresizliğine düşmeselerdi, idarecilerimiz, İsrail? daha iyi hir milli takım göndermemizi sağhvabilirlerdi.
Bakıyorsunuz: Amatörlü, ğü profesyonelliğe tereddi ettiriyorlar. Bakıyorsunuz: Lüzumsuz mağlûbiyetlerle bizi mahcup düşürüyorlar.
Tecrübe tahtası yapmışlardır. Ve tecrübeleri muvaffak olamamıştır. Fakat üzerinde tecrübe edilen şey, bir Kobay değildir.
I Asrın ehemmiyet verdiği, mevzulara biz de vermek zo-Tundayız.
Öldürülen Sami Itianavl
Beyrut 30 — Suriyede İkinci askeri hükümet darbesini yaparak Albay Hüsnü Zaımi deviren Suriye ordusu etki başkomutanı general Samı Hinnavl bu sabah Beyrut Demiryolu garında vagona binmek üzere iken bir sulkaste uğramış ve bir tabanca kurşunu İsabetiyle öldürülmüştür, Folk kaatül derhal (Arkası 2 nci sahifede)
Yepyeni bir imza Yepyeni bir eser
Aşkın denizinde
Bir lodos!..
Bir poyraz!..
Aşk ve macera romanı
Yazan: Ali Marmara
Bir kaç güne kadar başlıyoruz
Toprak mahsulü ofisi mûfet-;' (işleri rırahndan değirmenler hakkında açılan tahkikat devam etmektedir. Değirmenlerden alınan numuneler tahlil I-çin laboratuara gönderilmiş, fakat araya bayram girdiğinden henüz tahlil raporu verilmemiştir
Dtğer taraftan şehrimizde bulunan değirmen idarecileri haslarında açıhnşı olan tahkika tın aleyhlerine bir netice vere-miyeccğinı. çünkü kendilerinin 79.81 randımandan larklı ud çekmediklerini söylemektedirler,
Dün görüştüğümüz İttihat De ğırmencütk şirketi İdare meclisi reisi Cevat Nizami blse bu mevzuda şunları söyledi:
«— Bugıın. piyasada 79-31 randımandan daha aşağı randımanlı unların mevcut olduğunu biz de fark-eaıyoruz. Fakat bu unlar İstanbul* dışarıdan getirilmektedir. Ekmekler aracındaki fark Ue fırınlar a-r&sındakl farktan doğabildiği
(Arkası 2 nci sahifede)
İngiliz işçi mebusu
Aldığı bir telgraf üzerine yarın
Londraya gidecek
Phillpp Priee (Tazısı 2 ad sahifedeI
Kahredilin Kerim — Ah bu İstanbul ah!.. Garson bina bîr Fahıeddiu Kerim setir.
Salıtle 2
•5İ LaiIH 1UmU
SOZUN GEUSU
Kored© savaş
-• -
Fahri Belenin istifası
Kabiliyetleri yerinde kullanmak imkânı
Son aylarda yapılan Vali tâyinlerinin kanuna uy, gun olup olmadığı münakaşa mevzuudur. Hatırımda kaldığına göre eskiden, tıktıkları mektepler göz önünde tutulmadan münasip görııleıı kimseler Vali ve Eki tâviıı edilebilirlerdi. Rivayete göre doktor Lütfi Kır-ılar'ın İstanhula Vali ve Belediye Reisi tâyininden bir müddet sonra bir kanun çıkarılmış ve bit kanunla Valilerin M ılt ’.e veya Hukuk mezunu olmaları şart koşulmuş. Böyle bir kanunun var veya yok olduğu henüz açıklarmış değildir. Çok kanun çıkarmanın bir kötülüğü de bu! Kamınım var veya vok olduğunu meydana çıkarmak bile bir mesele teşkil ediyor- Öyle bir kanun bol-Iıı-ıı ! ■ aradığını bulana aşkoMın!
Fakat benim dokunmak istediğim mesele, kanunun varbğı veva yokluğu değildir. Vali tâyininde bir srrbes-liğin lüzumuna inanıyorum. «Vali yetiştiren mektep» dîye bir şey olmamak lâzım gelir. Çünkü insanların ve insanlarla beraber vilâyetlerin idaresi mektepte öğretile-mez. Eğer öğretilebilseydi vilâyetleri en iyi idare etmiş olanların bu mekteplerde hoca olmaları lâzım gelirdi. Nffdc bn zatlar?
Sosyal ilimler henüz çok genç olduğu, kanunları da henüz tamamen keşfedilen»ediği için ideal bir vilâyet i-daresj tarzının formülü bulunmuş değildir. Şahadetnameden liyakat okumak imkânı da elde mevcut olmadığına göre insanları bu sahada, şahadetnamelerine bakmadan denemekte tavda vardır. Bir ticarethane müdürünü albay yapan ve bir avukatı Dışişleri Bakanlığına getiren Amerika, kabiliyetleri yerinde kullanmak serbestliğini muhafaza ettiği için muvaffak oluyor.
Şevket RA DO
Ankaradaki
Devletin ikti
maç
sadi politikası
Fenerbahçe 1-0 Demîrspor takımını mağlûp elti
başındadır. Sayın Başbakan Adnan Menderes istirahat halinde bulunmakla beraber, hükümet ve devlet, işlerini tedvire muntazaman devam etmektedir»
FUAT KÖFKÜ! İ) NE DİYOR?
Diğer taraftan den şehrimize gelen Dışişleri Bakanı Fuat Köprülü, hükümetle bir derişiklik olup olmtracağı halikındaki suale:
«— Bu tamamiyle yalandır. Başbakan da yakında vazifesine başlayacaktır.. cevabını vermiştir.
ADNAN MENDERES
Ankara 31 (Akşam» — Başbakan Adnan Menderesin sıhhi, durumu; iş başına gelebilecek kadar düzelmemiş olduğundan, bugünkü Grup toplantısına İştirak edemiyeceği anlaşılmaktadır. Başbakanın yarınki Mec-
Anlrara 31 — Dün burada Feri erbahçe ile Dcıııirspör arasında husus mahiyette bir maç yapılmıştır. Maçı 1,-0 galip bitiren Fenerbahçe takımına. Zafer gazete4 tarafından konulan kupayı Tekirdağ Milletvekillerinden Şefik Bakay. takım kaptanı Samlm’e vermiştir.
lû.COO e yakın seyirci tarafından taklb edilen bu maçı-Türk - Mısır maçı münasebetiyle şehrimfede bulunmakta olan Mısırlı hakem Zeki Osman Bey idare etti.
Yavaş bir tempo ile başlıyan maçın ilk dakikasından itibaren, devre gilsüz olarak sona erdi. , . _
ikinci devre. Fenerin atanları Us açılış merasiminde de hululle başladı. Ahmet çıkmış ve | nabilmesl pek zayıf bir lhtimal-Fenerbalıçenln santrfor mevta- dlr, ine Suphi ve Suphlnln yerine de İbrahim gelmişti. Demîrspor 1-ee Fuadı çıkarmış ve Naciyl takıma almıştı.
İkinci devrenin İlk dakikalarından İtibaren İki takım da Bûrati! bir oyun tutturdu. Bununla beraber karşılıklı birçok gol fırsatları kaçırıldı. Bilhassa Zekeri5’a ve Demîrspordan Fuad ile Mustafa, fırsat kaçırmakta fideta yarış ettiler. Demirsponm atanlarını Fenerbahçe ofsayda düşürerek kesmekte idi. Devrenin sonlarında. Demirsporuıı yaptığı atanlardan bir an kurtulan Fenerbahçe, Demîrspor kalesi önüne gelerek müdafaanın karışıklığından Mİ istifade Suphi v asj'asiyle maçın yegâne golünü attı. Maç, boylece 1-0 Fenerbahçe lehine sona erdi.
İstanbul — Kahire maçı yapılmıyacak şehrimize gelerek İstanbul muhteliti ile Kahire muhteliti namı alımda bir nıaç yapma*! kabul eden Mısır milli takımı İdarecileri. milli karşılaşmadan ronra oyuncalannm yorgun o'duklaruu ileri sürerek İkinci bir maç yapmaktan vazgeçmiştendir. Mısırlı futbolcular bugün Ankaradan uçakla memleketlerine döneceklerdir.
Futbolcularımız Ar»karadan geldi
Evvela gün Ankara’da Mısır genç millî futbol takımı ile karşılaşmış bulanan milli genç futbol takımımıza İstanbul'dan katılan oyur.cuter dün sabahki ekspresle şehrimize dönmüşlerdir.
1:
de-
41 yankesici yakalandı
Cumhuriyet bayramının vam ettiği üç gün İçinde şehir-
de yankesicilik. zarfçılık ve kap kaççılık ettiği görülen kırk bir k'd emniyet müdürlüğünün r-lâluüı memurları tarafından ya kalanmış t ir Bunlar halikında lâzım gelen kanunî muamele yapılmaktadır.
Taegu’nun emniyeti
birliğimize verildi
Ncvyork 31 (Radyo) — Ko-,ğl Korede bilfiil vazife almış munisi birlikleri. Birleşmiş' Milletler kuvvetlerinin Mançur-ya hududuna doğru ilerlemelerini yavaşlatmak maksadlyle Onyong bölgesinde şiddetli bJr hücumda bulunmuşsa da müdafaaya geçen Birleşmiş Milletler kuvvetleri- evvelce kaybettikleri birçok tanksavar topla-rlyle nakil vasıtalarını geri almışlardır.
Beşinci Güney Kore tümenine mensup birlikler de 1000 kişilik bir düşman kuvvetini geri püs-kürtmüşlertilr.
Taegu 30 — Türk Savaş birli-
Bebek yolun da bir kaza
Yaşar Çaylak’ın idareslndek 3695 numaralı bir yük arabası uzun demir parçalariyte yüklü olduğu halde Ortakiiy’acn Bebek'e gitmekte !ken 257 numaralı Bebek tramvayına yol vermek üzere sol tarafa geçmiş, bu sırada arabadan d.şan taşmış bulunan demir direkler, tramvayın arka römorkunun ön sahanlığına girerek hasara uğratmış, sahanlıkta bulunan şevket Karabaş isminde biri yaralanmış. araba üzerinde bulunan Sabri isminde biri de muhtelif yerlerinden yaralanmıştır.
DEVLET BAKANI DA RAHATSIZ
Ankara 30 — Manisa Milletvekili ve Devlet Bakanı Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu’nnn. Ctrm huriyet Bayramı dolayısiyle yapılan törenlerde ve Ata türkün kabrini ziyarette hazır bulunmamış olması, bazı söylentilere yol açmıştı. Fevzi Lütfi Kara-osmanoğlunun da rahatsız bulunduğu ve bayram günlerinde evinden çıkamadığı anlaşılmıştır.
Dışişleri bakanı
landı ramadık.
JJiger taraftan kongrede yalnız bazı bakanların terıkld edilmelerinin dışarı sızması da mâ-nldardır.
Bundan başka partide muayyen bir zûmrehln Bakanlara her hususta emir verdikleri rl-vayetierl maalesef halk arasında dolaşmaktadır Biz kimseden emir almadık. Fakat herkes emir alıyoruz zannediyor Bu rlva yetlerln tekzlb edilmesi doğrıı olurdu. Kabine arkadaş! arını bana çok nazik muamele elliler. Kendilerinden asla şlkây- ■ I n-lamam. İstifamın buşka bir sebebi mevcut defrildlr,.
Hıfn TOPUZ
(Bay tarafı birine» sahifede) Bakan, istifasının bilhassa sıhhi sebeplerden lierl geldiğini söyledikten sonra şöyle dedi:
«— Tansiyonum son günlerde 22 ye kadar yükselmiş bulunuyordu. Mutlak bir İstirahata ihtiyacım vardı. Bunun için iki şık karşısında kaldım. Biri uzun bir mezuniyet almak, diğeri İstifa etmek. Ben İstifa eLmeyl leıclh etlim.»
— Meclis Başkanı tarafından size Mersin limanının derhal inşası hakkında bir tazyik yapılmış mıdır? Bütçe meselesinden dolayı hükümetle aranızda bir İhtilâf çıktığı doğru mudur?
«— Bazı gazetelerin bahsettikleri Mersin limanı meselesi hayal mahsulü bir vaka değildir. Meclis Başkanı, Mersin seyahatinden avdet ettikten sonra bana Mersin limanının ne zaman inşa edileceğini sordu, ben de kendisine gereken izahatı verdim. Fakat aramızda hiçbir İhtilâf hâsıl olmadı ve gayet dostane bir şekilde kucaklaşarak ayrıldık. Bu münasebetle şunu da ilâve etmek isterim ki. Bakanlığımız birçok mevzularda lfl senelik bir envestlsman plânı hazırlamıştır. Aşağı yukarı bir milyon liralık bir plân tesblt ettik. Yapılacak işler hakkında ya bir sıraya riayet etmek, veya uzun vadeli krediler hazırlamak İcab ediyordu. Bütün işleri sıraya koyarak birbirini mütaakıp İşaata başlamak birçok İşleri çok gerilere atabilirdi. Bu bakımdan bazı işlerin yabancı sermayeye yaptırılmasını daha uygun gördük. Samsun ve Mersin limanları da bu İşler arasındadır. Muhtelif ecnebi şirketlerle temas ettik. Temaslarımız müspet bir şeklide neticelendiği takdirde.her iki limanın birden inşaatına başla- ] nacaktı. Bunu yeni Bakanın başarmasını dilerim, (
Bundan başka Bakanlığımız 1 birçok taahhütlere girmiş bu- > lunuyordu. Bunların tatbiki 1- 1 çin bütçe temininde de hassas davranacaktık. Bunun üzerinde fazla durmuş olmam yanlış tefsir edilmiş olabilir. Fakat bu mevzuda da hükümetle aramda ı bir ihtilâf olmadı. Butçmlzde 1 yapılması istenilen tasarruflar i hususunda bir hal şekil bulabl- : lirdik. Mamafih ben bundan sonra Meclis sıralarında ve kür- 1 süde memlekete daha İyi hizmet > edebileceğime kaniim.» 1
— İstifanıza tesir eden başka 5
âmiller olmamış mıdır? 1
«— Benim en çok korktuğum ’ İki şey vardır: Anarşi ve oligarşi. Ben İdealist bir demokratını, f Meclis aklı seliminin hâkim ol- 1 masını İsterim. 1
tstişarî kongrede Gördes m e- -selesinden dolayı tenkide uğra- 1 dım. Halbuki ben Gördeste bu 1 meseleyi teşkilâta izah etmiş- 1 tim.’ Böyle bir sualin sorulmaması gerekirdi. Meseleyi tahkik ı ettiğim zaman bunun mürettep I olabileceği cevabını aldım. Ayrica verilen bir karar gereğince (Baş tarafı 1 inci >»l»iieüe> de kongrede tenkldlerl cevap-1 yakalumıştır. Kaatil. hükümet darbesi zamanında Suriye Ba'-' bakanı oJup katledilmiş Muhsin 'Barazî'nin amca 2adcs! olan Mu Ihammed Barazı adında otuz yaşında bir gencin.
Bir kaç hafta önce Hlnnavi-l»in karısı Beyruta yerleşmek 1-çın gelmişti ve kocası tabancayla öldürüldüğü vakit yanında bulunuyordu.
Beyrut 30 — Şamdan bildirildiğine göre, Suriye hükümet bas kanı Edib Çiçekliye geçenlerde yapılan suikast teşebbüsü tıh-kikatı bugün sona ermiştir Suikast ile ilgili olarak şimdiye kadar tevkif edilenlerin sayısı yirmiyi bulmuştur. Bunlar arasında eski Cumhurbaşkanı Şükrü Elkuvvetll zamanındaki Milli Savunma Bakanı Ahmet Şu-rabati. yine eski Savunma Bakanlarından General Abdul'ah Atef. eski mülkiye memurlarından Behçet Guleti, Di Emin Rüveyha, Muhalefet partisi liderlerinden Münir Aclnni tanınmış muhaliflerden Asall Fey sal. Bayan Samiye Müderris 11'-eskl Mısır Maliye Bakanı Osman paşayı katlettikten sonra Suri-yeye sığınmış olan Tevfik Osman namındaki şahu da vardır.
birlik
kontrol edebilmesi İçin emrine iki keşif uçağı da verilmiş bulunmakladır.
bulunmaktadır.
Kürenin Tat-gu bölgesinde bir kaç gündür kızıl çete fahyetl artmış bulunmakladır. Bu faaliyet. kuzeyde Mançurya ve Sibirya yakınlarında çarpışmakta olan diğer birliklerle muvasala yollarını tehlikeye düşürmesi mumkiin görülmüş ve bu bakımdan ehemmiyeti haiz olan Taegu’nun emniyeti Türklere verilmiştir. Bu şehirde şimdi Türk birlikler) devriye gezmektedir
Türk birliğinin civar bölgelerdeki çete faaliyetini yakından ------mm-----------------
Bisiklet yansı
Kore Cephesi 31 (AP> — Çok şiddetli bir muharebeden soıira, İngiliz ve Avustralya kuvvetleri bııgün. Mancurya hududundan 50 mil mesafede mühim bir kara ve demiryolu kavşak noktası olan Çonlu şehrini ele geçir-mlşlerdir.
Bu şehrin zaptı. 24 üncii A-merlkan tümeninin, Mancurya hududunda bulunun şehrini ele geçirmesini kün kılacaktır.
töalya ciffiİL
Sadık Şe
Talebe
federasyonu
Dünkü toplantıda burs sistemi esasında hatalar bulundu
(Bas tarafı 1 inci sahifede)
Bulgar münasebetleri etrafın dakl beyanatı fle ilgili soruyu cevaplandırarak (>Bu beyanatın Bulgaristana verilen Türk notasının ifadesi olduğunu» söylemiştir.
Dışişleri Bakanı bugün saat 16 da İsveç uçağı İle Romaya hareke! edecektir.
Dışişleri Bakanı seyahati hak kında şunları söylemiştir:
«— Her zaman Paris ve S t ra s burgda yapılması mutad olan Avrupa Hariciye Nazırlan toplantısına iştirak edeceğim Bu toplantıya İtalyan Dışişleri Bakanı riyaset edeceğinden toplantı Romada olmaktadır. Bu toplantının Atlantik paktı ve Akdeniz plânı meselelerlle ilgisi yoktur. Amerika ve İngiltere seyahatleri diye şimdilik bir şeyi mevzuu bahis değildir. Hâdlselej rin cereyan tarzı icap ettirirse _ pek tabii kİ gideceğim. Mr. Be- -vinle Yunan Başbakanı Sofok- J les Venlzelosun mende ketimize seyahatleri için şimdilik bir şey bllmJyoj um, eğer böyle bir se-yahut vâkj olursa bizi son derecede memnun edecektir.
[
L
ökâüriipü Ve ser
İngiliz kıralı bugün parlamentoyu acarpk
Londra 31 (Radyo) — İngiltere Kıralı buğun bir nutukla Parlâmentoyu açacaktır Kırat nutkunda İşçi Partisinin ana hatlarını izah edecektir

Ankara 31 — Dün. yurdun muhtelif yerlerinden gelen seçkin ölükle içil erin iştirakiyle bir yarış yapılmıştır. 80 kilometre üzerine tanzim edilmiş olan bu yarışın birinciliğini Arık aradan I Sadık Şen. İkinciliğini İstanbul-dan Hilmi Gerçek, üçüncülüğünü İsianbuldan Mehmet Haf-bek, dördüncülüğünü İstanbui-dan Parmak, beşinciliğinl de An karadan Tuncer almıştır.
Ankara 31 (Akşam! Türkl- Yarışlar sırasında üç mües-ye Milli Talebe federasyonu ge- sII kaza ojmu9 ve emniyet ter-nel idare kurulu bir tebliğ ya- t|batj olan motosikletli
yınlıyarak Suriye. İrak, Urdun. 'ptollslerden ı^mail Uğraş, blsik-Lûbnan, Suudi Arabistan, Iran. -----------
Pakistan. Hindistan, Efkanis- ItjafâijpaMfkHfİlAfi tan ve Endonezya talebe teşek- BBZ*t»EI* I!Cl
küllerinin iştirak edeceği bir . konferans toplamayı şehrimizde yaptığı bir toplantıda karara bağlamıştır.
Federasyon idare heyeti, Ta- ^an da meydana gelebilir. Diğer lebe Bursları mevzuunda da e- taraftan buğday unu olmayan saslı incelemelerde bulunmuş, bazı maddelerin ekmeğe karış-ougünkü burs sisteminin esas- lırıltuası da muhtemeldir, tan hatalı bulunduğu neticesine , varılmış Ve devlete yük olmadan mümkün olduğu kadar fazla talebenin istifade edebileceği bir burs sistemi ve sistemi gerçekleştirecek «Talebe Bankası* hakkında hazırlanmış olan tasarının hükümete tevdii tasvip edilmiştir.
(Baş tarafı birinci sahifede) gibi ofisin verdiği buğdayın her zaman aynı kalitede olmamasın
Değirmenlerin fırınlara sattıkları un yalnız bir tiptir. Değirmenlerde bulunan numaralı unlar da hariçten alınarak çekilmek üzere değirmene getirilen yüksek kalite ve pahalı buğ d aylardan yapılmıştır. Bunların ekmeklik unlarla alâkası yoktur.
lelçUertn Önünde giderken Sağlık Bakanlığı binasına yaklaştığı sırada 70 yaşlarında bir ihtiyara çarpmış, gerek ihtiyar, gerek kendi motosikletten yuvalanarak ağır surette yaralanmışlardır. İkisi de kafa tasları çatlamış bir halde hastaneye kaldırılmışlardır.
Bundan başka Ankara bisikletçilerinden Yaşar, ülus meydanında küçük bir çocuğa. İstanbul bisikletçilerinden Baha-eddln de yarışta vazifeli bir polis motorun e çarpmış ve yarışı terketmlştir.
M. Prost, Valiye bir mektup bırakarak şehrimizden ayrıldı Şehircilik mütehassısı M. Prost dün, Vali ve Belediye başkanına bir mektup bırakarak şehrimizden ayrılmıştır, M. Prost'un mukavele müddetinin mart başında biteceğini ve bütçeye tahsisat konmadığından bu müddetin uzatılmıyacağmı evvelce yazmıştık Prost Vali ve Belediye başkanına bıraktığı mektupta:
«Vaktiyle tarafımdan hazırlanan plân o kadar değiştirilmiştir ki, ben şimdi plânımı tanımıyorum.» demektedir.
Ingiliz işçi mebusu
Dün Ankara’dan şehrimize gelen İngiliz İşçi milletvekili Philipp Price, kendisiyle görüşen bir arkadaşımi’.a şunları söylemiştir:
«— Türkiycde uzun müddet kalarak ziraat, eğitim ve diğer mevzularda İncelemelerde bulunacaktım. Fakat Londra’dan aldığım bLr telgraf üzerine yarın İngiltereye hareket etmek mecburiyetinde kalıyorum
Turkiyeye üç sere evvel de gelmiştim. Fakat bı> üç sene için dr memleketinizde değişiklikler uimuştıır yede yapılan son seçim memleketinizin hariçteki itibarını arıtırmış ve diğer memleketlerin alâkasını toplamıştır .c.
büyük
Turki-
Sami Hinnavî
BORSA
Sabah EazeteleriNe Diyor ?
Din tedrisatı
Nadir Nadi Cr.MHL’Rİ-YETteki başmakalesinde din tedrisatının mecburi olmasınla lâiklik prensip! ve vicdan hürriyeti ile kabili telif olmadığını belirterek şunları yazmaktadır:
Bu nokta üzerinde ısrarla duruyoruz. Türk İnkılâbı, kendi kanununu devrimiz şartlarından ulan muazzam bir eserdir. Bunun ana prensiplerine dokunmaya hiç birimizin hakkj yoktur. Tersine vazifemiz içeriden ve dışarıdan gelecek her türlü hücumlara karşı, kanımız pahasına da olsa, o prensipleri korumaktır. Diyorlar İti:
— Ana babaların yüzde doksan dokuzu okullarda djn derslerine taraftardır. Ne yapalım?
Ana babalar.n yüzde doksan dokuzu önünde hürmetle eğilirle. Fakat ger* kalan yüzde birin de hakkını çiğnememek şartlyle.
- -
Şu gerçeği unutmayalım: 14 mayısa Türk İnkılâbının ışığı sayesinde kavuştuk. Daha mesud yarınlara doğru ilerlemenin yalı, o inkılâba sımsıkı bağlanmaktır. Sağa sola kaymalar bizi her an uçurumun kenarına sürükleyebil dlr.
malıdır. Görülüyor ta yüksek mevki!erdeki kararsızlık ve tabedüller yevmi işlerin *-kışlarına bile hatel veriyor. Halbuki bir memleketin hayatı hiç durmak dinlenmek bilir mİ?

Kabine icraata başlamalıdır
YENİ SABAIFın başmakalesinde kabinenin arlık icraata başlaması gerektiği belirtilerek şöyle denmektedir:
Adnan Menderes heyetine kat'i bir çeki düzen vererek, işbirliği yapara*, elemanları süratle ayırmalı ve urtık devlet idaresinin tatbikatına ve fiiliyatına İntikal eylemelidir.
Hakikaten kabinenin ö-nündt’ geniş ve bakir bir saha vardır. Yüksek politika düşünceleri ve hedefleri, günlük mesainin vapılmasına ve İdare mekanizmasının muttarit İşlemesine enge» olma-
Menderes istifa ederse Sedat Simavi HÜRRİYET teki başmakalesinde Menderesin istifası halinde kimin Başbakan olabileceğini araştırarak şunları yarmaktadır: Adnan Menderesin rahatsızlığı. pek çoklarımızı düşündürdü.
Kendisi bir gün yorularak İstifa etse, yetine kimi getireceğiz? Demokrat Parti, devlet ricali bakımından pek rengin değildir, Valilerini bile emekli subaylar arasından seçmeğe mecbur olan bu partinin, Başvekilini nereden bulup getireceğini merak ediyoruz.
2210
ESHAM ve tahvilAt ■% » FAİZLİ TAHVtLLER
Sıva» - Erzurum M 30.60
IS41 Demlnol» l »138
İMİ Demiryolu 11 21.0S
| I9MJ Demiryolu Fil »55
Milli Mödalao 1 sn m
Mil» MUdafa» U M.85
.MIHI M!)-lafa» 111 ZlAn
Milli MOöafaa IV 2102
% S FAtZLl TAHVİLLE!»
ühi ot«nin-oiu 96.55
Kalkınma 1 66 90
Kalkınma 11 97 10
Kalkınma HJ 96.90
l!HS Bukran 1 96.60
IMS istikran □ 31 10
1U9 «ikrazı ı 96.50
% *J FAİZLİ TAHVİL
HM8 tahvili 96 35
flk S FAİZLİ TAHVİLLEF
l!B3 Ercan! »US
»93S IkramlveU 10.60
Milli Müdafaa 20 M
Demlrvolu IV as.w
Dcmlrvolu V 98 05
ANADOLO DEMİRYOLU GRUP O
lahvıllrr ABC 109 2*
HİS» netleri "8 so 22 30
Mümessil senet «3 -
ŞİRRET HİSSELERİ
Merkez Bansası J23.
Arştan Çimento 6S>
T. Tiearel Bankam 5-
tj Bankam K> -
Sark DefilrmcncUlR İ3-B
SULH Reasürans İR-
SAHRAFLARDA ALTIN
Baiuıo
Gulden 26 al
T (İrk llroa 31 :n
SlMll» 41 80
KUlça «56
BesM 57-
Şavlı Amerikadan döndü
Nevyorkta toplanan Dünya Tip Birliği kongresine Etibba odası tarafından delege layı > olunan doktor Ali Şükrü Şavte bu kongreye iştirakten sonra iki ay kadar mesleki telkıkalta bulunduktan sonra diin memlekc-ı te dönmüştür.
Sahlfe B
AKSAM
1
•■'t d
AKŞAMDAN= ^AKŞAMA
Sanat mektepleri iyi netice veriyor mu?
.Şu kabil mektuplar alıyoruz: ı
«Şehrimizde epey zaman-danberi erkek sanat mektebi açılmış bulunmaktadır. . Fakat mezunları çok defa [ bir şev öğrenmiyorlar, bir , baltaya da sap olamıyorlar. • İş bulamayıp, sokaklarda { dolaşıp duruyorlar. Bu. boy-le olmakla beraber, bizim şe-İıirdeki okulun mevcudu e-lân 45 tir; 15 öğretmeni. 4 hademesi vardır. Müfettişler bu mevzula uğraşıyorlar mı? Bu milletin parasına yazık değil mi?»
Zile'den fırıncı ilacı Yusuf Yıısal imzasiyle gelen mektubun aslı bizde saklıdır. Sanat okulları hakkında başkaca da şikâyet duyuyoruz. Asıl fenası, maddi emareler var;
— Sanat mektebi mezunu olduğum halde işsizim! — divenlere sık rasgeliyoruz.
Halbuki, sanat mektebi, vazifesini iyi ifa ettiğini ispat edebi'mek için mezunları arasında hemen hiç fire vermemeli. Mezunlar, kapış kapış kapısılmalı. Çünkü memleketin her sahada sa-npfkâra ihtiyacı olduğu mü-nr’-’-a kabul etmez. Aksi takdirde sanat okullarının memleket ihtiyacına göre adanı yetiştirmediklerine i-nsnmak lâzım gelir.
Zileli fırıncı bay Hacı Sa-lilvn sözlerini hükümden ıskat irin. Bakanlık:
— Sanat okullarının mezruları arasında işsiz yoktur. Eğer kıyıda köşede varsa bu kıvmetli unsurlara, su sahalarda İş bol! — diye, bilmeli.
Aslı aranırsa, her okul hakkında, buna yakın bir şev sövlivebilnıeli. Şayet denemiyorsa, o okul, hayatın ihtivaclarım karşılayamı-vordur. Ya kapatmalı, ya tâdil etmeli.
Sanat mektepleri hakkında: «Kapansınlar!» diye bir teklif vârid olamiyacağına göre. ıslahları lâzım demektir.

Ziraatımız
makineleşiyor
1950 yılında ziraî makineleşmede mühim adımlar allık
Anadoludan notlar
Sinemalarda
Asarıatika diye satılan heykelciklerin içyüzü!.
1950 yılında ziraatın makineleşmesine doğru Tiirklyede mühim adımlar atılmıştır. Bu arada belli başlı ve zengin* tarım İstihsal bölgelerinin tam bir makineleşmeye doğru yaklaştıkları müşahede edilmiştir Bu hususta bilhassa Çukurova bölgesinin mühim terakki kaydettiği ve zlraatlnl Umamlyle makineleştirmek üzere bulunduğu kaydedilmektedir, 1950 yılında Çu-kurovada üç çift öküzle derin nadas yapan köylüye artık Taslanmaz olmuştur.
Marshall plânı vasıtasiyle getirilmekte olan makinelerin temin ettiği faydayı köylüye an lat.mak maksadiyle bütün meni lekette girişilmiş olan kampan yanın da yavaş yavaş semer vermekle olduğu anlaşılmıştır. Köylüye makine İle sürülen ve ekilen arazisinin yüzde yirmi beş nispetinde fazla verdiği gösterilmiştir.
Tarım Bakanlığı İle
yapmakta olan Marshall plânı ziraat eksperlerLnln belirttiklerine göre, şimdi süratle varılması lâzım gelen ikinci hedef u-mumlyetle ekseriyeti teşkil etmekte olan fakir köylüye makine teminidir veya bu makinelerden istifade etmesini sağlamaktır. Bunun için de teşebbüse girişilmiş bulunmaktadır. Bazı müteşebbis kimseler «taksi traktörcfllük yapmağa başlamışlar ve ucuz fiatle lstlyenln toprağını sürerek ekmeğe baş’ lamışlardır. Fak3t henüz bu sahada bir plânlama ve gruplaş 1 ma temin edilemediğinden bu |' usulden, tam mânaslyle fayda [' temin etmek henüz mümkün o- |
I lamamaktadır. Faka yakın bir I " âtide bu hedefe de ulaşılacağı ’ muhakkak addedilmektedir.
c
Sina dağının eteğinde Musa’nın heykeli! — Bulanık suda balık avlamağa çalışanlar — Amik gölü — Dağdaki çoban şehirdeki ihtiyar — Sırma işlemeli keçeler — Kırmızı meşinden mestler.
numaralı yerler
Bütün mevkiler numaralana cak, ve bir talimatname hazırlanacak
•I-
İSTANBUL
- — HAYATI
Bozuk sütler

Geçen sene sinemacılar, nema ücretlerine zam yapılması için belediyeye müracaat etmişlerdi. Bu müracaat neticesinde yalnız birinci sınıf alne-malarda koltuk ve balkon ücretlerine 15 kuruş zam yaptl-
Bu da bir sonsuz masaldır. İstanbulda süt dâvasının halli için teşebbüs dedikoduları başladığı sıralarda ana sütü emmekte olan bebekler büyüdüler, evlendiler, çoluk ' çocuk sahibi oldular, şimdi masalı onların çocuklarına dinletiyoruz; bu gidişle belki torunları da aynı masalı dinleyerek uykuya dalacaklar.
Yeni daimi komisyon bu kararı tekrar gözden geçirmiş ve bu zamma devam edilmesini muvafık görmekle beraber bütün mevkilerin numaralanmasını ve sinemalar hakkında bir talimatname hazırlanmasını kararlaştırmıştır.
Toplantılar. müzakereler, tetkikler devam ediyor ve yapılan her incelemenin neticesinde, satılan sütlerin bozuk olduğu anlaşılıyor.
Yeşil ynnıaçlı dağ'-rın eteğinde uzanan Autlk ovası yırtık bir cibinliği ajıuıran parça parça sis kiinpciklenyk oriiılü İlerledikçe sis perde.d inceliyor, ağaçların gövd.lerl şekilleniyor, sararmağa baslıyan ynprakla-rın. otların renkleri meydana : çıkıyor. Amik gölünün garp sa-ihlllnl takiben Antakyaya doğru [gidiyoruz. Tepeffus etiğimiz! Ihava âdeta rıhıilliymiş, ılık bir ,iruJlk. Asi nehrinin taş köprüsünden geçiyoruz Dağdan inen [yağmur suları nehri bulandır-:mış. Kıyıda, fötr şapkalı bir adam kamışlı oltasını bulanık suya atmış, gözlerini aynı nok-
Cemal REFİK
Milli Mücadelenin ilk senelerinde, mebuslar arasında şöyle diyenler vardı:
— Bize yüksek münevver lâzım değil. Bize zenaatkâr lâzım. Onların mekteplerini açalım.
Halbuki, ne cins zenaatkâr yetiştirmek üzere mektep açılmasını tâvin etmek için bile yine yüksek münevver lâzım olduğu görülüyor.
*
Türlü istihsal şubeleri arasında (Ziraatte, sanayide, zenaatkârlıkta) bütün çalışanların, kendi işlerini köhne çıraklık şeklinde iimmî olarak öğrenmeleri bugün artık bizi tatmin edemiyor. Sırf çıraklığa dayanan bir zenaat eğitimi tarihe karışmalıdır. Bütün nüfus, kendi ihtisasını mektep yoluyla öğrenmiş bulunmalı ki bugün pek geri olan bizim . görenek ve gelenek tipi istihsal, dünyanın öbür memleketleriyle omuz öpüşsün. Bu da, ilk ağızda, sanat mekteplerinin, muvaffak olmalarına bağlıdır. Arkadan, ziraatte. fabrikacılıkta. el zenaatında diğer mektepler, cesaret alıp, türeyebiîmeli, iireyebilmelidir.
Köyler için açtığımız enstitüler ve mübrem zenaat-kârlıklar için açtığımız sanat mektepleri birbiri ardınca tökezlerse umumî inkişafımız bakımından çok felâketli olur. Onun için, bu mevzua, pek fazla ehemmiyet vermek zorundayız.
Evvelâ: Yukarıki iddianın tahakkukunu, neticenin va-, şifamızla efkârı ıımumi.vcye bildirilmesini dileriz.
İnşalah bize, yanıldığımız ispat edilir.
(Vâ-NÛ>
Açıkta bırakılan j ziraat aletleri hakkında şirket müdürü- [ nün izahatı
Marshall yardımıyla gelen ta- ( rım âletlerinin İbrahimagada [ yağmur ve rutubet altında bı- [ Takıldığına dair. Şehir Meclisi , âzası Fahri Kıyak tarafından , Vilâyete ve Tarım Bakanlığına j İhbarda bulunulduğunu bir kaç gün evvel yazmıştık. Mevzuu bahs makinelerin mümessili bulunan Tiirk İnler anonim ortak- [ lığı müdürü bu yazımız üzeri- . ne bir muharririmize şu İzaha-U vermiştir: • ,
«— Açıkta durduğu görülen , pulluk ve teferruatı montajı ve çiftçi huzurunda tecrübesi yapılarak müstahsil ve şubelerimiz adına şevke hazır olan- , lardır. Montajlarının da açık sahada yapılması zaruri olan bu pulluklar da tamamen satılmış olup borçlandırma muamelelerinin tamamlanmasını beklemektedir. Bunları paslandırmak ve bu suretle ömürlerini kısaltmak asla bahis mevzuu olamaz. Zira şirketimiz bu makine ve malzemeyi sattığı çiftçilere karşı alındığı sene hariç, beş sene müddetle devamlı şekilde kullanmayı da taahhüt etmek-
İL.................. ,
[pelte halinde yüzümüze sıvanı- ■ 'jor. Amik gölünü çevrciiyenj: sazların rengi folmuş. Güneşini ışığı da bu yosunlu, sazlı batak- [ Ilıkta sönmek üzere olan nemli.
■ saman alevi gibi soluklaşıyor. I Buğulu, sıcak ha vatı ;i» tazyiki altında ova derin bir sukuta ve sükûnete dalmış. Aiaçlar. otlar kımıldanmıyor. Gölün kenarına toplanan kazların öküzlerin, ineklerin bile harekete mecali kalmamış.
-ilkmlş. tevekkül nasibini bekliyor...
Çarşıyı gezdik. Etraf kalabalık. Mekteplerin öğle paydosu zamanı. Sokaklardan kız, erkek talebe gruplar, pcçlvor.
Şehrin her tarafı ıneyva bahçeleriyle bezenmiş. Bilhassa Kuscyr bölgesinde bul miktarda zeytin, portakal «e her nevi meyva yetişiyor Anialryanın sabunları, sırma işlemeli keçeleri, kırmızı meşinden dikilen uzun konçtu mestleri ve pabuçları meşhur. Burada ceviz tah-
(Arkası nci sahiiedc!
esa
DEMİR TOPRAK Anonim Şirketinden:
Duğan Han» (Eski Solon Hanı» Sİ dairesiyle tamamen satılmıştır
Bir kaç gün evvel yine bu mevzu ele alındı, alâkalı ve ihtisas sahiplerinin iştirakiyle vilâyette bir toplantı |_L yapıldı, Q
Şükürler olsun, tahlil ne- û-ticcsindc sütlerde verem mikrobu görülmemiş, fakat koli bulunduğu tesbıt edilmiş Bunun sebepleri de C maııdraların bozukluğu, süt ,O şağ unların temizliğe riayet “ etmemeleri, kapların tam sıhhî şartları haiz bulunmaması ve sütlere karıştırılan suların mikroplu olması I-
82 0 > o P
Taksi çarptı
Havza (Akşam) — Havzadan Anı as yaya gitmekte olan şoför Rasim Taştan 1da resindeki Havza 45 plâka sayılı taksi. Çeltek madeni İle Suluova bucağı arasında Çellek kömür madeninde çalışan Kasım Ceylana çarparak ağır surette yaralamıştır.
Kasım bir&2 sonra aldığı yaraların tesiri İle ölmüştür. Sanık şoför yakalanarak adalete teslim edilmiştir
Mandra ve sağma tarafla* *>* rım bîlr.ıiyoruz. Şenel er co _Q evvel vapılan inceleme so- -q nunda İstanbulda günlük süt istihlâkinin otuz dört +2 bin litreve yaklaştığı, istihsal miktarı bunun yarısı ka- t dar olduğu cihetle, satılan sütlere varı yarıya su karıştırıldığı tesbit edilmişti. Has-[ tanelerimize, çocuklarımıza yan yarıya sulu süt içirmeğe de razı olduk: fakat sütü bozuklar temiz suya da kıya-mıvorlar, sütlerin içine pis, mikroplu sulan karıştırıyorlar.
Asfalt yolda süratle İlerliyoruz. Biraz ötene ağaçların gölgesinde bir kımıldanma (ark ettik. Yaklaştık D* II kuşaklı beyaz entarisinin üzerine lâta gibi uzun bir parılesiı giymiş, başında sivri tepeli fötr şapka, ak sakallı bir adan» ellerini diz- * terine dayıyarak afcir a&ır aya- ; ga kalktı. Issız uçsuz bucaksız ovada İlk rasladı&ımız şu ada- 1 mın başındaki şapkuy, çıkarı- 1 nız: uzun boyu, göbeğe kadar sarkan ak sakalı nurğün ve mütevekkil edasiyle Sinlı dağının eteğine dikilmiş Musâ'nın heykeli... Eirer pamuk yumağı halindeki giir kaşlarnın altından fersin gözlerini bPlerterek: «Nedir bu siiral? Aceleniz ne? Şu homurtulu molörlerie ovamızın sükûnunu bozuyorsunuz?* der gibi sakatını sıvazlayıp dıldaklarını oynatarak dik dik bak(ı Selâm verdik, alıp almadığını farkedcnıedlk.
Antakya . Boz vamaçh da-1 &ın etefiinde. kana-it arıt yeşil
Şimdi de
TAKSİTLE ARSA SATIŞI
İTETT
Satılan kaplara gelince; sokak satıcıları beygirlerin iki tarafına tenekeden yapılmış süt güğümlerini asıyorlar- Bunların içi ternîı inidir? pis midir, paslı mıdır, kimse farkında değil ve kimsenin umurunda değil-
İSTANBUL RADYOSU
Öğle ve aksam program!
Açıl»? ve pmıJrartilır. K«brl-r. ötle konseri Fİ. Sarktlor. Okuyan: Rikkat nık
Se-hrs ual
ŞarUt ve türküler Pl. Fı vay adlılarından melodiler Pl. l’r »gramlar ve kapanış. A;ıli5 ve programlar Car saati: E dem Btırl. Şarkılar. Okuyan Mustafa
Haberler
Ktıa jehlr haberleri. Ailen Roth korosundan şarkılar Pl.
Sadi Yaver Ataman memlke! havalan Ses ve Sar Birliği konseri
Mandolin kuarteti konsart. Radyo G acelesi.
Şarkılar Okuyan Akile Artuıı. Şiir dünyamı» Behçet Kemal Cağlar.
Beatrkâr Ahmet Mill'errem'ln oğullan ve talebelerinden merhumun eserleri. Piyano «otoları.
Könacrto Pl.
Haberler.
Dans müıltl Pl Programlar ve kapantı.
Ya ölçü kaplan? Bunlar da ağızları açık olarak güğümlerin yanma asılı yor. Sokaklarda dolaşırken rüzgârın, çöpçü süpürgelerinin savurdukları binbir çeşit mikroplu tozlar bu ölçeklerin içine birikiyor ve kapının önünde sütçü, güğümü eğip o mikrop yuvası ölçeğe doldurduğu sütü müşterinin kabına boşaltıyor, tnce eleyip sık dokumağa lüzum vok; mikroplu süt satışı açıktan açığa yapılıyor.
Her sene Şehir Meclisi toplantılarında pastörize süt meselesi dile dolanır, hararetli münakaşalar olur, sert tenkidler yapılır ve hakimane tavsiyelerle, iknakâr va-itlerle yıllar geçer.
Yine senelerce evvel hükümet, İstanbulda süt dâvasının Belediye gayretiyle halledilemiyeceği kanaatine varmış ve İçişleri Bakanlığı, süt meselesinin halli için gereken tedbirlerin tesbitinl Belediyeden istemişti.
Senelerce sonra, bilmem kaçıncı defa yapılan toplantıda hâlâ sütlerin bozukluğu üzerinde çene yoruluyor.
Bozukluğu anladık, bunun aksini iddia eden yok. sayın baylar. Abesle iştigali bırakalım da bozukluğu ıslah edecek çareleri arayalım
Cemal REFİK
Arsaların bulunduğu yerler:
(Apartman ve ev arsaları! (Apartman ve ev arsaları! (Ev arsaları»
(Ev arsaları»
Beyoğlu, İstiklâl Caddesi No. 306. Yapı ve Kredi Han
2. nci kat ta şirketimiz merkezine müracaat
TELGRAF: GEYRAN — İSTANBUL
TELEFON: 42793
Müracaat saatleri: Cumartesi hariç her gün saat 15-17
Teşviklye. Şekaylk sokak
Beşiktaş Kılıçall çiftehavuzlar. Tuğlacıbaşı Göztepe, İtfaiye
Kadıköy, tbrahlmağa. Koşu çayırı lEv arsaları I Bostancı, Değirmen yolu Ev arsaları»
Hepsi Taksitle
Tafsilat için :
Uya-
Kö-

İzmirde bir kadına parkta tecavüz!
İzmirde 38 yaşlarında Fethiye adında bir kadın aradığı bir adresi Fethi ve Ali isimlerinde İki gence sormuştur.
Fethi. (Oel ben feni oraya götüreyim) diyerek kadını almış ve kendisini Bahrlbaba parkına götürerek üst taraflara çıkarmıştır. Fethinin genç kadına burada birdenbire tecavüze yeltenmesi üzerine Fethiye feryada başlamış ve kısa bir mücadeleden sonra elinden kaçarak kurtulmuştur.
Genç kadma tecavüze teşebbüs eden Fethi ve kendisine gözcülük yapan kahveci Ali yakalanmışlardır.
öğretmenlerin sigortası
Ankara 31 (Akşam) — Öğretmenlerin sigortalanması İçLn Milli Eğitim Bakanlığına yapılan müracaat kabul edilmiştir. Verilen malûmata göre ögret-I menler önümüzdeki günlerde ------- ----- 1 tarafından
lzmit Ziraat bankası
İzmit 30 (A,A ) — Burada yapılacak olan yeni Ziraat banka*! binasının temel atma töreni dün yapılmıştır İlk harçlar Va]| ve Belediye başkanı taralından kor.dlm'jş ve müessesinin uğurlu olması temenni öğretmen birlikleri töfâuûua edilmiştir. | sigortalanmağa başlanacaktır.
A.N'KARA RADYOSU
(iğle ve akşam programı
12 2a Açilıç ve ötograı» ıs,» M. S, veri ve Şarkılar yan- Muzaffar llkar.
Haberler.
Gü.ır dürtltıden melodiler Pl. öjiî Cazeteıı.
Filim yıldızları eBtlOyor PL Hava raparu. aksam pro(ramı vc kapanıp.
Açılı» ve orogram M. S. ayarı ve Şarkılar, yan: MeUhat Pars.
Radyo salon orkestrası. Onayman ve nrltadajlan» M. S. ayan ve Habeılar.
Tarihten 8lr Yaprak. Yurtlan sesler: Ir’are Mt(er Sarısıteen Radyo He lntrtllrce Varyete müzikleri Pl. Radyo G aseton. İncesaz «Isfahan fai yanlar: MeUhat Par». Müzehher Gtlyer.
Temsil
Konuşma.
Caz parçalan Pl. M. S. ayarı ve Haberler. Program ve kapanış.
Yarın jabahkl projıun
Açılış ve program M. S. ayarı. Neçell müzik PL Haberler.
CeşlUi melodiler PL Günlln program» ve hava raporu
Müzik: PL
Kapantı
Oku*

Divanıharpte
«Dlvanıharb örfi heyeti t a ma m ile azledilmiştir. Dün J iraedi senlyeyi tebliğe memur zat. evraka vazıyet etmek üzere iki memura mahsus ile birlikte Mustafa paşaya iradel seniyeyi tebliğ etmiş ve evrakın merkez kumandanlığında olduğu çl-gl kaçırılmasına meydan verilmeden vazıyet olunmuştur.»
Sl/Tejdalevve 1/1930
________________;



Sahlfe 4
AKŞAM
Beyoğlu hastanesi ve yeni başhekimi
Galata kulesinin yanındaki küçük kule — Eski İngiliz hastanesi — Cankurtaran merkezi — Yeni tarz prostat ameliyatları — Yeryüzündeki erkeklerin beşte üçü prostatlf imiş...
Galata kulesinin yanında daha küçük cüssede bir başka kule yükselir; tatil günleri direğine bayrak da çekilen bu kulenin hangi binaya alt olduğunu merak ederdim. Meğer bu kule eski Ingiliz hastanesinin ve şimdiki Beyoğlu Belediye hastanesinin kulesi imiş. Bir hastanede bütün İstanbulu heyetiyle görecek şekilde bir kule İnşa etmekte ne fayda olabilir, sorusu akla gelirse de cevabını vermek kolan değildir.
Hastane binası
Beyoğlu hastanesinin bulunduğu bina 1004 te înglllzler tarafından gemici hastanesi olarak İnşa edilmiş; kapıları, döşeme tahtaları, fayansları, şömineleri ve kalorifer tesalsatı tamamen înglltcreden getirtilmiş. Her ?ey gayet sağlam ve İyi inşa olunmuş. O derece kİ yapıldığı tarihten bugüne kadar hiçbir ârıza göstermeden İşll-yetı kalorifer tesisatının bozulması İhtimali de düşünülerek bütün oda ve salonlara şömineler konulmuş. Susuz kalınmamalı için de beşinci kata yerleştirilen büyük depolardan başka binan m birkaç aylık su ihtiyacını karşılıyacak şekilde zemin katta büyük bir sarnıç İnşa e-dilmlş, Her şey bu ölçüde ehemmiyet ve dikkatle hesaplanıp yapılmış.
Hastane, tngillzlerden Kızıl-aya, oradan da 250 bin liraya Belediyeye satılmış. Alâkalılar böyle bir binanın fi - ft milyon liraya inşa edil emiyeceğlnl söylemekledirler.
Beyoğlu hastanesi
Beyoğlu hastanesinin İlk şekli olan Cankurtaran Merkezi hali bugün de devam etmektedir. Zira Köprünün öbür tarafındaki koskoca sahada ve Boğazın Rumeli kısmında vukua gelen bütün zabıta yakalan ve kazaların yaralıları bu hastaneye getirilmektedir.
Kaşaneden İçeriye daha adımınızı atmadan bir fevkalâdelikle karşılaşacaksınız. Kapıda bekllyen cankurtaran arabalarından. başka taksilerden de yüz ügözü ve elbiseleri kan 1-çinde bulunan yaralıların Indl-ri'diğln! göreceksiniz.
İnşa itibariyle esasen bir hastaneden ziyade bir gemiye ben-riyen bu hastanenin kapısında bîr cankurtaran görüldü mü, kapıdaki merkezden bütün hastaneye amplifikatörlerle şu haber yayılıyor:
— Yaralı geldi, nöbetçi doktor kapıya! Yaralı geldi, nöbetçi doktor kapıya!
Bu sözler başhekimden asan-sörcüye kadar herkesin kulağına ulaşıyor.
Başhekimin odasında
Bu hastaneye İkinci defa başhekim tâyin edilen doktor bakteriyolog Fethi Erdenin oda-«mdayım. Nöbetçi doktoru, bir gece evvelki vukuat raporunu
— li-
kendi Içlerin-
dahilinin hu-olduğunu mu
31 Ekim 1950
Casuslar Merkezi İSTANBUL
Amerikan gizli ajanı
North’un casusluk
Binbaşı Hugh maceraları
Yazan; Van VVyclt Mason
Çeviren: Nihal Karamağarah

Sevgiliye fare!.
îzmirde zabıtaya garip bir hâdise intikal etti
MEVSİMİN Gİ’NL’Ş ye Rİ'ZC İRLARf
KREM PERTEV
ile hafif bir suretle örtülmüş cilde tesir edemez.
veriyor:
— ... Hâriciyeye de 14 yaralı yatırdık!
Başhekim:
— Hastanemiz her zaman boyledlr. Bize getirilen hiçbir hasta ve yaralıyı yer yoktur diye reddetmediğimiz için bütün ftcll vakaların bize getirilmesi âdet olmuştur. Hastanemizin 100 yatağı olmasına rağmen, mevcudumuz hiçbir zaman 120 den aşağıya düşmez.
__ Bu hastane tam teşekküllü müdür?
Göz, cildiye ve asabiye servislerimiz noksandır. Diğer kısımlarımız tamamdır. Yanımızdaki binayı almak istiyoruz. Bu mim kün olursa, 50 yatak daha ilâve edebileceğiz. Bu suretle bu noksan servislerimiz de tamamlanarak müessesemlz tam teşekküllü bir hastane olacaktır.
Prostat ameliyatları
Tanınmış şahsiyetlerin prostat ameliyatı olmak İçin Lofiti r ada kİ Dr. Mlllen'ln kliniğine gittikleri malûmdur. Bu şöhretli İngiliz doktoru kendisine mahsus cihaz ve usullerle hastalara hiç ıstırap çektirmeden ve bir seansta başarılı prostat ameliyatları yapmaktadır.
— Hastanenizde Dr. Mlllen'Ln usulünce bir seansta prostat a-mellyatlan yapılıyormuş, doğru mudur?
Evet. Bevliye mütehassısımız Hakkı Rüştü Kuyulu. bilhassa 70 ve 80 yaşındaki İhtiyarlara bir seansta prostat ameliyatları yapmağa başlamıştır. Şimdiye kadar alınan neticeler son derecede başarılıdır. Yalnız henüz l hastanemizde Dr. Mlllen'ln kullandığı hususi narkoz cihazımız ve bazı âletlerimiz yoktur. Onları da yakında getirteceğiz.
— Prostat umumi bir hastalık mıdır?
— Evet. Yeryüzündeki erkeklerin beşte üçü prostatlıdır.
İkinci defa Beyoğlu hastanesi başhekimliğine tâyin edilen Dr. Fethi Erden, şehrimizin tanınmış slmalanndandır. 55 yaşındır. 1918 de Tıp Fakültesinden mezun olmuş ve bakteriyoloji ihtisası yaptıktan sonra 25 sene Cerrahpaşa hastanesi bakte-
— Birleşmiş Milletlerin geçirdiği son buhıanlar hakkında Hariciye Vekâletinin tefsirlerini okumuş olacaksınız?
— Evet. Kızılların tahammül edilmez derecede gaddariaştık-ları inkâr kabul etmez brl hakikattir.. İhtimal de bile.
— Yani Rusya zursuziuk içinde kastediyorsunuz’
— Evet. Stalln rejimi, bundan yıllarca evvel tadacağı acı tecrübeleri şimdi yeni yeni tadıyor.
— Mesele bur.dan mı ibaret?
— çekler, PolonyalIlar vc Baltık devletleri de var ya; haydi onları b’r tarafa bırakalım ve Finler mukavemet hareketinde ustadırlar Bütün bu camia, Sovyetlerin komünizm nimetleri hakkında kendilerine yalanlar uydurduğunu artık an lamış bulunuyorlar Bahusus Marşal plânı memleketleriyle
ma Bakanı yirmi dört saattir kıyameti koparıyor. Sonra da, brl kaç gsn İçinde ne gibi hâdiseler vuku bulacağını kimse bilmiyor. Eğer-.
Mc Kenzie’yc süratli bir nazar atarken gözlüğünün camlan pırıldadı:
— (W) mermilerinin plânları hakkında bay Albert kâfi derecede tenvir edildi mİ?
Askerî ataşe azıcık inatçı, başını salladı:
— Hayır, efendim O derece .tafsilât vermek salâhiyetinde değildim. Fakat, mevzuu bahis olan meselenin büyük ehemmiyetini kavrayabilmesi İçin vaziyet hakkında kendisini mümkün mertebe aydınlattım. Ne müşkülât altında çalıştığımı anlattım. GerekPn fazla izahatı sizin vereceğinize eminim. Bay Albert'e durumun vahametini bildirmeli. Geçen harbde, Fransa’nın teslim olıışundanberl, dünya böyle yaşamamıştır.
Bay Spenccr, başını salladı:
— Sizinle aynı fikirdeyim. Fakat Albayım, bay Albert'e durumu daha tafsilâtlı anlatmak vazifesini üzerinize siz alsanız. Zira, ben kendisinin ne- '
r - sanız. zara, oen Konmamın ne-
kendi dununla™ mukuyese e- ,erl Wllp. nFltll bümr(3lf.lnı ta-
dince... Arzedebildlm mi, bay Albert?
Başkonsolosun masasındaki telefon çalmağa başlayınca, Mr Kelnze sustu
George Albert telefonu açtı:
— Evet, Albay burada... — diye endişe İle konuştu — Lütfen, bay Spencer'l yukarı alınız. Buyursunlar,
Bir kaç saniye sonra, odaya, kırk yaşlarında kadar zayıf bir adam girdi. Başında siyah bir Hamborug şa k naşı var Kadife yakalı siyah bir palto giymiş. Şapkasını, paltosunu hemen çıkardı, Kısa burnuna çerçevesiz kelebek gözlük takmıştı. Yaka deliğine de Fransızların menekşe rengindekl Patates Acadenılques rczetlni iliştirmiş. Muntazam kumral bıyıklarının altında mihaniki nlr gülümseyiş:
— Albay Mc Kenzie, şu anda burada bıı!ı»nnşunuza çok memulun oldum Siz de iyisiniz ya, bay Albert’
Harvvârd üniversitesinin lâtif üslûbuyla konuşuyordu:
— Baylar! Her haide bana verecek iyi haberleriniz vardır? Zira, maalesef, bende iyi haber yok.
Bir an İki erkeği de dikkatle süzdükten sonra oturdu:
— Ya... Anladığıma göre, ha- ,
yln edemiyorum
Piposunu asabi asabi püfiir-deterek Albay Mc Kenzie kalktı. Şişman kamının üstündeki kemeri sıkıştırdı. Ve birbirlerini Lakibetmiş Amerikan Cumhurbaşkanlarının duvarda sıra İle asılı portreleri altında aşağı yukarı gide gele anlatmağa başladı.
— şimdi öğrendiğiniz gibi, bay Albert, CW) mermileri, u-zun mesafeli bakterioiojlk harb silâhıdır. Bu silâhın ehemmiyetini şöylece hülâsa ederim ki, bu öldürücü vasıta kullanıldığı takdirde, harbrle dönüşenler a-rasında pek yaşayan kalmayacak.
Başkonsolos:
— Evet, bana bundan bahsetmiştiniz. —dedi — O zaman bu zamandır uyku uyuyamaz oldum.
— Söyleyiniz, bay Albert, Sovyet yüksek kumanda heyeti â-zasından Kravenfcoyu hatırlıyor musunuz?
— Bir müddet; evvel tasfiyeye uğrayan lıava mareşalini mi kastediyorsunuz?
— Evet. Malûmunuz olduğu gibi bu hikâye. Associated Press’ in raporlarında yazılandan daha dallı budak İzdir. Kravenko. Sovyet yüksek komuta heyeti arasındaki bir zümreye men-
r — Kravenko ne oldu?
, Mc Kenzie hafifçe gülümsedi: I — Bir zaman için kaçabildi.
• Bizim askeri ataşe, bereket versin, hava mareşalinin subayları
• arasında gayet becerikli birini
■ elde elmiş. Bu adamın ismi Walewskl’dlr. Söylediğim gibi
ı bu Walew8kl, Kravenko'yu uğ-
■ rayacağı âklbetten zamanında haberdar etmiş Rusyadan tay-
, yare He beraberce kaçmağa kalkışmışlar, Fakat, talihsizlik yu* . zünden, tayyareleri fena hava-ı da mecburi İniş yapmış. Bir ka-ı zaya uğramamışlar ama, Kra-
■ venko tanınmış. Buna rağmen tekrar kaçmağa muvaffak ol-
■ muşlar. İran nududuna yaya t olarak gelmişler
1 Sustu.
1 Oda sükûta gömüldü. Yalnız caddeden geçen otomobillerin sabırsız korna sesleri bu sükûtu bozuyordu.
— Eğer Kravenko uzağı gören tedbirli adam olmasıymış, kaçmak imkânını bulamayacakmış, Giril polLs kendisine el uzatmadan önce, mareşal, Walewşkl'ye muhtelif cepheli alış yapan u-zun menzilli Tüzelerin plânını negatif küçük bir filim halinde vermiş.
Başkonsolos, sakin bir eda ile sordu:
— Nedir bu mermilerin aslı? (Arkası var)
Bir kaç gün evvel tamirde muzip bir fişıkın sevgilisine gönderdiği hediye yüzünden, zabıtaya enteresan bir vaka intikal etmiştir.
Hâdise şöyle olmuştur:
Bir müddet evvel Hatice Sağlam adında bir kızla tanışıp nişanlanan Haşan isminde bir genç, nişanlılık devresinin devamı müddetinse hakikaten bağlandığı ve sevdiği Halicenin tam evlenmek üzere bulundukları bir sırada kendini ihmal ettiğini hissedince fevkalâde müteessir olmuş ve sevgilisine post alıan e vasi tas lyle muntazam bir koli halinde İri yan bir fare göndermiştir.
Fakat sevgili, postahaneden sevinçle aldığı bu paketi açınca evvelâ müthiş heyecana, sonra da hiddete kapılmış ve sevgilisinin gönderdiği hediyeyi aldığı gibi doğru zabıtaya koşmuştur.
Zabıta, bu garip şikâyet üzerine taraftan karşılaştırmış ve
/ 1 ............................................
Bugün SÜMER Sineması
1001 hârika üe 1001 macera RENKLİ
Süper filminin
üçüncü muvaffakiyet haftasına başlıyor Baş rollerde: Maureen O’hara ve Vincent Pricel özeti Film f
ÜÜN JUAN Yazan Moîieıc rumceıl 1 uolıp A"«n Telden I?I57 Rar.ırtcvi ok«mlr«ri Dram KrffliHiM Salı akşamları Korncflı kısmında temsil vokiııı
İENİ SES TİYATROSU
, Her akşam 2U.30 da ,-----^...ı 75 inci
yıldönümü veslleslle I Yalnız iki hafta için
LEBLEBİCİ HORHOR AĞA
Opera Kum il 3 perde Eser: D. ÇUHACIYAN Raynhard metodlanna göre sahneye ! onmuş. Cumartesi, pazar ve çarşamba matine 15 de Telefon* 49369
5 EEb 5 W Yazuıışnın
*r
işin hüsnü niyetle yapılan bir muziplikten başka bir şey olmadığı kanaatine varılarak tarafların uzlaşmalarını tavsiye etmiştir. Fakat tavsiyeyi reddeden Hatlcenln şikâyeti üzerine âşık hakkında tahkikata başlanmıştır.

f'
Türkiyenin en büyük Müzik Holü

TEPEBAŞI BELEDİYE GAZİNOSU
----.nn., fvit, İl*-' (---------- ---- ------- .... yırlı haber sizde de yok... Fe-jsuptu. Bu zümre Atlantik paklı na... çok fena' çünks. savun- “İlletlerinin hakiki barb kud-..............................: retlerinl müdrikti Garpla bir
| anlaşmaya Varılmasını muvafık riyoloji mütehassıslığında, ora-' buluyorlardı. İçlerinden biri, dan da Haseki hastanesi baş- kendi zümresine ihanet elti, hekimliğinde bulunmuştur. Bu Bunun neticesi olarak da üç arada muhtelif sosyal yardım mareşal ve sayısını bilmiyorum cemiyetlerinde başkan ve umu- kim bilir kae general tevkif edil mı kâtip olarak vazife görmüş di. Derhal, Ruj giril Puilsj ta-ve 12 yıl Iürk Ocağı Umumî kâ- rafından yok edildiler. Yalnız, tipliğinde, bir sene de Türk O- Kravenko hariç.
cağı Reisliğinde bulunmuştur. | George Albert'in suluk gözleri Sadeddin Gökçepmar kısıldı:
Masalar numaralıdır. Telefon; 42690
BEYAZLI KADIN
A|k ve macera romanı
Yazanı W. W. CallIna Tercüme eden: tVâ-Nû>
Tefrika Nû. 93 âdetlerini bilirim. İnsanlarda pek nadir olan bir vasıf, fikirlerin] tasnif etmek kabiliyetidir. Azim bir imtiyazdır O da bende vardır. Peki sizde, bay Har-
Kont bizi merasimi* birbirimiz* tanıttı:
— Bay HartriEhfc, madam Fosco.
Sonra, karısına döndü:
— Meleğim, gözelimi Bana koyu bir kahve pişirmek lütufkârlığını gösterir misiniz? Bay Hartright Ue görüşülecek çok mühim meselelerimiz var. İşlerimi iyi yapabilmek İçin aklım> başıma toplamalıyım.
Kontes, başını İğdi v® çekildi.
Fosco, pencerenin yanındaki yazı masasına gitti; burasını açta ve bir sürü kâğıt, kalcın gelirdi. Sonra kâğıtları profesyonel gazetecilerin kullandıkları şeklide kesti.
Başını omuzu üzerinden çevirip bana baktı:
— Harikulade bir vesika olacak bu. Edebiyat meraklılarının
tright?
O sırada karısı gelip Kahveyi getirdi. Kont, karısına doğru yürüdü; elinden tepsiyi aldı. Elini öptükten sonra da kadını kapıdan salıverdi.
Duman tütea kahveyi fincanına boşalttı :
— Size de takdim edebilir miyim bay Hartright?
Reddettim,
Gülümsedi:
— Yoksa, sizi zehirleyeceğini! diye mİ korkuyorsunuz? İngiliz j zekâsı pek engindir. Fakat kötü anlarda ihtiyatlı davranmak gibi bir de kuburu vardır
Masanın önüne oturup bir
kâğıt çekti: kalemini hokkaya batırdı; hafifçe öksürdükten sonra yazmağa haşladı.
Bir çok kâğıtları süratle dolduruyordu. Kâğıtlar dolunca da bıınlan yere atıyordu. Bazan kalem ucu bozuluyor, Kont, omuzunun üstünden bu kalemi fırlatıyor, yanls.’ni alıyordu. Bir müddet sonra halının iislü kâğıt ve kalem dolmuştu. Zaman zaman duruyor; kahvesinden biraz içip yine devam ediyordu.
Bir 6aût, iki saat, üç saat geçti. Gece İlerliyor, sabah yaklaşıyordu. Kontsa mütemadiyen yazıp duruyordu.
Duvar saati dördü çalınca, Kont, ayağa kalktı: kalemi do elinden attı:
— Oh, çok şükür bravo!
— diye haykırdı - Bu iş de olup bitti, bav Hartright. Beni pek tatmin etti Siz de okuyun, dostun. Hayret erde kalacaksınız. şimdi, ufak lefeğlmi ellin değdiği kadar ierllbe sokayım; saat dördü geçti değil mi? Âlâ! Dörtle beş arasında tekrar o-kuyup tashih eaerlm Ve okurken siz de dinlemiş olursunuz. Beşle altı arasında hafif bir uyku kestirir, kendime gelirim.
Altı ile yedi arasında son hazırlıklar. Yedi ile sekiz arasında adamımla muameleye girişmek ve mühürlü mrktubu yırtmak. Sekizde yola çıkılacak.
Yere, kâğıtlar arasına oturdu. Kâğıtları bir iple tomar ettikten sonra birer birer gözden geçirdi. Sonra, yazılarını tlyat-rovari jestler yaparak okumağa başladı.
Bu dinlediklerim oen! fevkâl-de tatmin ediyordu. Kari de bir azdan beni tasdik edecektir.
Bunun üzerine. Kont, bindiği arabanın numarasını bana bildirdi. Sir Prcival'in 25 tcmmıız tarihli mektubunu da verdi. Lady Glyde'ın Londra’ya, ayın yirmi altısında yaracağım bildiriyordu.
Kont:
— Beşi on beş geçiyor. — diye haykırdı. — B!r saat İstirahat edeceğim. Ben tıpkı bâvûk Na-poalon gibiyim bay Harüright. Uykuma istediğim gibi kumanda ederim. Beni mazur görün. Bayan Fosco’ya söyleyeceğim, sizin yanınızda. c duracak. Size refakat edecek.
Bj nazik süslerin altında benim .başıma bir bekçi dikmek
mânası olduğunu kavradım. Kont, evden gitmemem için ihtiyat tedbirleri alıyordu. Böyle-ce uykusunu rahat uyuyacaktı. Teklifine razı oldum.
Kontes, içeri girdi. Her zamankinden daha solgun, daha soğuk ve daha ekşi suratlıydı. Kocası, ona bir İskemle uzatarak elini öptü:
— Bay Hartright'ın vaktini hoşça geçirtiniz, melpğim. —dedi.
Sonra kanaprye doğru yürüdü boylu boyunca uzandı; vic-danj gayet rahat bir adam gibi horu) horul mışıl mışıl uyudu.
Bayan Fosco masanın yanma oLurdu. Asla affeLmiyen bir kadının kindar gözleriyle bana baktı:
— Konuştuklannıaı dinledim. —dedi.— Eğer kocamın yerinde olsaydım kalbinize bir kurşun sıkardım.
Bu sözlerden sonra eline blı kitap aldı; artık bana hltabet-medi.
Aradan bir raat geçince Kont uyandı.
— Gayet İyi din] enmişim, —dedi.— Eleanor! Benim sevgili kancığım! Yukarda her şey
hazır mı?... Pekâlâ! Burada ne varsa hepsini en dakika içinde bavullara yerleştirelim. Yukarda da on dakika içinde elbiselerimi giyeyim Mükemmel!
Saat yedide pek zarif bir seyahat kostümü giymiş olarak aşağı İndi. Saatine sinirli sinirli baktı .
Yediyi beş geçe kapı çalındı Kontun adamı İçeri girdi Bu, siyah sakallı bir ecnebiydi.
Kont:
— Bay Hartright, bay Ru-belle... — diye bizi tanıttı.
Sonra geleni bir köşeye çekerek kulağına bazı şeyler mırıldandı. Rubelle bana doğru yürüdü; benden izahat istedi; talimat bekledi.
Pesca’ya İki satırlık bir mektup yazdım. Mühürlü mektubu, şimdiki bu yeni mektubumun hamiline vermesini bildirdim. Zarfın üzerine rle adresi yazdım.
Kont, zarfa bir göz attı: kaşlarını çattı:
— Benim de böyle olacağı aklıma gelmişti. — dedi
Mektubu adamına verdi; o da derhal gitti
Saat itkizden biraz evvel, bay
Rubelle, mühürlü mektubumla geri döndü.
Kont, bu mektubun üzerine yazdığım İsme de dikkatle baktı; sonra, muma yaklMitrarak zarh yaktı:
— Verdiğim sö2ü tu t uyurum, bay Hartright! —dedi - Fakat, bu İş burada bitmiyor.
Bayan Fosco. tuvaletini İtina ile yüzüne indirdi. Beyaz farelerin kafesi elinde olarak arabaya bindi: bana tenezzülen bir nazar Dile atmadı. Kocası arkası sıra yürüdü ve alçak sesle ku-ağıma dedi ki*
— Benimle birlikte koridorda yürüyünüz. Belki size söyleyecek başka bir sözüm olur.
Kendisini kapıya kadar teşyi ettim.
— Üçüncü şartımı hatırlayınız, bay Hartright... Benim ismimi yine duyacaksınız. Bu vaziyeti, size, tahmin ettiğinizden daha evvel tamir ettireceğim. Bunda da hakkım vardır.
Bunları söyledikten sonra elimi tuttu; şiddetle sarstı Ve mırıltı halinde İlâve etli:
(Arkası var)
[ Resimli hikâye
SAHTE SULH KAMPANYASI
Şövalye Gontran çok yakışıklı. güçlü kuvvetli bir gençti Kılıç kullanmakta emsalsizdi v» hjj bir mübarezede yenilme-mlştl.
Bir gün sarayın önünden geçerken, altın saçlı, yeşil gözlü prenses Elsamn balkonda oturduğunu gördü. Prensesin giydiği kırmızı rop, güzelliğine daha fazla bir revnak veriyordu. Şövalye. prensesin güzelliğine mest ve hayran olarak balkonun altında durakladı. Prensti Elsa da bu yakışıklı delikanlının kim Olduğunu merak ederek eğilip baktı. İki gencin karşılaşan ateşti bakışlarından sıçrayan kıvılcım gönüllerini tutuşturdu.
Genç kız, balkondan kestiği kıptırın m bir gülü Şövalyeye fırlattı. Gontran gülü düşürmeden havada yakalayarak dudaklarına götürdü ve güzel prensesin dudaklarından opü-yormıış gibi hararetle öpnıega başladı.
Prenses, gülümsiyerek Şövalyenin bu hareketlerini takip ediyordu. Kendisine ikinci bir gül daha atmağa hazırlanırken arkasından ayak sesleri duyar-duynıaz:
— Sevgilim, çabuk uzaklaş. Seni burada görmesinler, sözlerini fısıldadı. Şövalye, gülü, göğsünde saklayarak yürümeğe başladı. Henüz 20 - 30 adım daha uzaklaşmamıştı kt prensesin nedimelerinden biri balkona geldi. Genç kul. heyecan içinde görünce sordu:
— Neniz var prensesim?
— Hiç bir şeyim yok. Güllerin kokusu başımı biraz döndürdü. İşte o kadar
Nedime yola bakıp, delikanlının hızlı adımlarla uzaklaşmakta olduğunu görünce;
— Bahse girerim ki. şu uzaklaşan delikanlı. Şövalye Gon-Irandın. Dikkat etsenize prensesim! Böyle mütenasip bir vücut, ondan başka kimde var ki? dedi,
— Evet, evet bakışları gibi tebessümü de çok tatlıdır.
Nedime, merakla sordu:
— Bakışlarının ve tebessümünün tatlı olduğunu siz nereden biliyorsunuz? Yoksa şu küstah Şövalye, size göz kaldırmak curetlnde mİ bulundu? O, güçtü, kuvvetli veyakışıkb olmakla beraber, sizin gibi asil değildir ve damarlarında Kıral kanı akımyordur.
— Nedim etiğim Şövalyenin gözleri ve gülümsemesi, yeryü-zundeki bütün Kıratlıklara bedeldir. Sen benim ağzımdan İM almak isliyorsun galiba. O halde ben sana soy üyeyim! Gon-Uana gülümsedim ve kendisine kırınızı bir gül de attım.
— Çok çocukça hareket ettiniz prensesim. Şiuıdl bu aptal herif Kıral kızının kendisini sevdiğini âleme ilân edecek.
— Hayır. Şövalye, kimseye hiç bir şey söylemlyecek. Çünkü beni seviyor
— Ya bu İş, Kıral babanızın kulağına giderse?
— İsterse babam öğrensin. Gon.Iranın kılına bile dokunamaz. Kendin de Şövalyenin ne kadar güçlü kuvvetli bir erkek olduğunu bilirsin
Ntdime cevap vermedi. Derin düşüncelere daldı. Çünkü kendisi de delikanlıyı sevdiği halde Şövalye, yüzüne bakmağa tenezzül etmiyordu. Şimdi yakışıklı delikanlının prenses Elayı sevdiğini öğrenince kıskançlık kurdu içini kemirmeğe başladı ve intikam olmağa karar verdi
O gündenberl Şövalye her gün »arayın balkonu altından geçl-ycsdu Prenses balkondan kendisine gülümsüyor, ve güller atıyordu Bir gün Goııtran sevgilisine:
— Yarın akşam bana balkondan ince bir tp sarkıt sözlerini mırıldandı. Prenses. sevgilisinin dediğini yaptı Gon-trat. İpin ucuna bir mektup bağladı. Prenses mektubu yukarı çekerek heyecanla sarfı açtı. Kendisini gözetleyen nedimesi, birdenbire meydana çıktı:
— Prensesim, benden çekinmeyiniz. Ben kimseye bir şey söylemem. Bakalım mektupta tana neler yazıyor? dedi.
Genç kız. bu tatlı sözlere inanarak mektubu kendisine okudu’
• Sevgilimi Ben artık bu ayrılığa dayanamam. Baban isteten» bile seni bana vermez Çünkü ben asil değilim. Onun İçin seni kaçırmağa karar verdim Yarın ak;am ben sana
ğun yeri şimdi buldun diye
Yeni bir dünya harbi tehlikesi Rusyanın taşmaz siyasetinden ve mütecaviz icraatından doğuyor
Yazan: Morgan Phillips Ingl-Uz işçi Partisi Genel Sekreteri
O sırada kilisenin kapısı gıcırdayarak İçeriye biri girdi. Gelen, hile kâr nedime idi. Uyutucu İlâcın tesiri hâlâ devam edip etmediğini anlamak istiyordu. Tabuta yaklaşırken, ansızın boynuna iki kuvvetli el sarıldı.
— Kimdir o? diye haykırırken korkunç bir ses:
— Mücazat saati geldi, cevabını verdi. Nedimenin boğazına sarılan Şövalye İdi. Kadın, onun sesini derhal tanıdı. Bağırmak, kaçıp kurtulmak İstedi. fakat mufavvak olamadı. Bir kaç saniye sonra cansız yere yıkıldı. Gontran, eğilerek cesedini yerden kaldırdı ve götürüp tabutun içine yatırırken:
— Murdar karı, lâyık oldu-
aşağıdan bir Ip merdiven atacağım. İp merdiveni balkonun kenarına sımsıkı bağladıktan sonra üzerine basmak aşağıya inersin. Korkma, merdiven çok sağlamdır. Ben de kollarım açık seni aşağıda bekliycceğim.»
Elsa mektubu okuduktan sonra dudaklarına götürdü.
— Sana geleceğim sevgilim sözlerini fısıldadı.
Nedime söze karıştı:
— Böyle bir hareket deliliktir prenses. Ünutma kİ damarlarında Kıral kanı akıyor.
— Şu Kıral kan> ne uğursuzmuş yarabbl! Damarlarımı kesip şu Kıral kanını son damlasına kadar akıtasım geliyor. Ölürüm de Gont,randan ayrılmam. Ne olur sen bana yardım et nedlmeciğlm!
Nedime:
— Seni sevdiğim için yardımımı «eirgcmiyeceğlm diye cevap verirken gözleri intikam hırslyle parlıyordu.
Ertesi akşam, prenses Elsa. nedimesile beraber balkonda
Uaeslne girmeğe muvalfak oldu. Sevgilisinin tabutu önünde diz çökerek hançerini kalbine saplamağa hazırlanırken Elsa-nın vücudunda hafif bir kımıldama gördü, Delikanlı sevincinden çıldıracak raddeye geldi:
— Elsa, sevgilim dirildin mİ? diye haykırmağa başladı. Prenses, tabutun içinden doğrularak:
— Gontran, sen misin diyerek delikanlının kolları arasına atıldı ve nedimenin kıskançlık saik asi) e kendilerine oynadığı fena oyunu delikanlıya anlattı.
söylendi. Delikanlı nihayet e-meüne nail olmuştu. Sevgilisi sağ salim yanında bulunuyordu. Şövalye, prenses Elsa. kucağında beygirine atladı ve dört nala sürmeğe başladı.
îki sevdalı uzaklara kaçmak ve aşk yuvalarını kimsenin el uzfttamıyacağı bir yerde kurmak. ebediyen yanyana mesut ve bahtiyar yaşamak İstiyorlardı. tkl gün, İki gece at üstünde yol aldıktan sonra kimsenin kendilerini tanımadığı bir şehre vardılar ve derhal nikâhlarını kıydırarak ölünceye kadar mesut yaşadılar.
çeviren: A. HİLÂLİ
bekliyordu. Saatlerce beklediği halde sevgilisi görünmeyince telâş ve endişeye başladı. Yanında duran nedimesi ağzını açıp da bir söz söylemiyordu. O sırada ansızın balkonun kapısı açılıp babası eşikte göründü ve alaylı bir sesle:
— Kızım, sevgilin hfilft gelmedi mİ? Geleceğini de asla umma! Nedimen gelip bana her şeyi anlattı. Ben de Gontran'ı yakalatmak İçin yedi asker gönderdim. Şimdi öyle sanıyorum kl şövalye, sarayın zindanında bulunmak İtam.
Prenses Elsa. bu sözleri İşitir işitmez düşüp bayıldı. KıraJ babası, dediği gibi Gontran’ı tevkif İçin yedi muhafız göndermişti. Fakat Şövalye onlardan üçünü öldürmüş, dördünü de kaçırtmıştı.
Ertesi akşam, odasında uyurken ansızın güçlü kuvvetli otuz muhafızın hücumuna uğradı. Ve kendisini müdafaaya vakit bulmadan kollan sımsıkı bağlandı. Fakat saraya götürülür-
Yugoslav halkına Amerikanın yardımı
Kuraklıktan mustarip bölgeler halkına Amerika, buğday ve yağ gönderecek
Londra 30 (Radyo) — Yugoslavya Başbakanı Tfto. Amerikanın, gıda buhranını atlamak 1-çin Yugoslavyaya yardım edeceğini söylemiştir. Bu yardım, hiçbir şarta tabi olmıyacak ve kuraklıktan müteessir olan Yu-. goslavya bölgelerine Amerika' buğday, yağ vesaire gönderecektir.
Yugoslavyaya kredi açılması müzakereleri de müsait şekilde gelişmektedir, Yugoslavya, bu kredilerle muhtaç olduğu maddeleri satın alabilecektir,
Mareşal Tlto. beyanatında Komlnform memleketlerini Yugoslavya aleyhine tahrikatta bulunmakla İtham etmiş ve demiştir İri:
(— Kendimizi müdafaa ede-
ceğiz. Komlnform, Moa kovanın emriyle hareket ediyor. Yugoslavya, barış dâvasını desteklemekten vazgeçmeyecek ve mü-
Mareşal Ti t®
tecavlzler- Yugoslavyajrı dalma karşılarında bulacaklardır.»
ken. ani bir sıyrılışla kollarının iplerini kopardı. Askerler, bu manzara karşısında çil yavrusu gibi kaçtılar. Kıral bütün tedbirlerine rağmen Şövalyenin hakkından gelcmiyordu. Bir gün prensesin nedimesi, çaresizlik İçinde çırpman Kirala:
— Haşmetmaap! dedi, Gon-r.ran’ı tevkif etmeğe imkân yok. Çünkü üzerine gidenleri, ya öldürüyor, yahut kaçmağa zorluyor. Gontran'ı buradan ebediyen uzaklaştırmak için benim şöyle bir plânım var: Prenses El sayı ölmüş diye göstererek kendisine sahte bir cenaze töreni tertip etmek. Şövalye, sevgilisinin öldüğünü görünce, buradan defolup gidecek. Kestirme ve tehlikesiz yol budur Haşmetmaap!
Kıral, nedimenin plânım tasvibetU ve tatbikine de onu memur etti. Kıskanç «e kindar nedime, prensesin yemeğine uyutucu bir İlâç karıştırdı. Elsa. bu İlâcın tesirli e saatlerce sürecek derin bir uykuya daldıktan sonra güllerle süslenmiş bir tabutun İçine konularak saray kilisesine götürüldü
Gontran bu kara haberi öğrenince intihara karar verdi. Kararını da tatbik etmek için gece yarısı, gizlice sarayın kİ-
İsrail’de buhran
Partiler arasında anlaşma hasıl oldu
Kudüs 30 (AP) — Ma pal partisi ile Din! partiler arasındaki görüş ayrılıkları dün akşam halledilmiştir Mapa! partisinin bir sözcüsü dün, «Pazartesi günü bir koalisyon hükümetinin İlân edilmesi beklenebilir» de, mlşttr.
Dün akşamki anlaşma, yeni bir genel seçimin Reri bırakıldığını ve Kne-ısct Meclisinin dağılmıyacağmı göstermektedir.
Ben Gorion. bundan lam on beş gün evvel, genel seçimlere meydan vermek İçin İstifa etmişti fakat kendi oarttel dahi buna pek lüzum görmemiş ve nihayet bir anlaşma zemini bulunmuştur.
Mlzrahi partisi, hükümet I dpstekiemiyeceğini Midlnnlşse de bunun büyük ehemmiyeti olmıyac aktır.
İsveç]e tütün anlaşması
Ankara 31 (Akşam) — İsveç hükümetinin memleketimizden tütün satın almak talebi Tekel Bakanlığınca incelendikten sonra bir anlaşmaya varılmıştır Anlaşma gereğince İsveçe beş milyon kutu sigara satılacaktır. İkinci parti olarak da 3,000,000 kutulıık bir mukavele yapılacaktır.
Bernard Shaw’un ateşi yükseldi
Ayot St. Lawrenco (İngiltere) 30 (AP) — Kasjk kemiğinin kırılmasından sonra nekahet devresinde olan meşhur Ingiliz edlb ve münekkidi George Bernard 9haw*ıın ateşinin dün yükseldiği bildirilmiştir
04 yaşında ulan muharrir, günlük hâdiseleri hâlâ büyük bir alâka 1te taldbctnıekledlr.
Philip Price Istanhulda
Ingiliz İşçi saylavlarından ve Manchester Guardian gazetesi muharrirlerinden Philip Price dün sabahki ekspresle Ankara'dan şehrimize gelmiştir.
Sulh arzusu, ve harbe karşı duyulan nefret, hiç bir zaman buiîunkıi kadar yaygın olmamıştır. Buna rağmen, bugün Ingllterenln bir çok kısımlarındaki vasat halkın ümit ve endişeleri tarihin kaydettiği en yüzsüz ve en hilekâr bir «sulh kampanyası, uğruna utanmadan istismar edilmekledir.
Bu komünist kampanyasının menşei, komlnformdan alınan talimat üzerine 1943 senesi Agus tosundu Polonyanın Wroc-law şehrinde toplanan «sulh» kongresidir. Bu kongrede teşkil edilen milletlerarası irtibat komitesi ile diğer bir komlnform teşkilâtı olan kadınların milletlerarası demokratik federasyonu Nisan 1949 da Pariste bir «Sulh taraftarlarının dünya sulh kongresini» tertip etmek mesuliyetini deruhte eltiler. Bu okngreye bazı tanınmış İngiliz komünistleri ve yoldaşları İştirak etti.
Paris komitesi
Kongrede bir daimi «Dünya sulh komitesi» kuruldu, ve her memlekette -.Sulhu savunma komitelerinin kurulması İçin adımlar atıldı. Bu tarihten uz sonra kurulan İngiliz komitesi Ekim 1949 da Londrada bir «Sulh kongresi» tertip etti, ve bu kongre de takriben 50 bölge ve mahalli «Sulh komitesinin teşkiline yol açtı.
Dünya sulh komitesinin geçen Martta Stokholmda aktettl-ği bir toplantıyı mütaakıp, bu İngiliz komünist teşkilâtı İle onnn mahalli komiteleri »Atom silâhının mutlak surette yasak edilmesini» ve «Bu tedbire riayeti sağlamak !çln sıkı milletlerarası bir kontrolün ihdasını» talep eden bir beyannameye imza toplamakla meşguldürler İngiliz komitesinin, bu beyannameye lngii terede önayak olmak kararı İngiliz komünist partisi İcra komitesince »hararetle» karşılanmıştır.
Bu beyannameye iltihak sağlamağa matuf kampanya, in-gllterede gerek İşçiler arasında, gerek İşçi birliklerinde büyük ölçüde reklâm edilmektedir. Hüsnüniyet sahibi bir çok kimseler. bu kampanyanın hakiki hüviyet ve mahiyetini anlamı-yarak, aldanmış! ardır ve aldanmamaları icabeden bir çok kimseler de maalesef beyannameyi imzalamışlardır.
Halbuki Bitlerin herhangi bir hilesi kadar gayrı dürüst olan bu manevraya konmamak lâzımdır. Bu manevranın gayesi, nazi diktatörün gayelerile eştir; yani, batılı milletleri «yumuşatmak» ve bunun İçin de onların tecavüz ve baltalama hareketlerine mukavemet azmini sarsmak, İktisadî kalkınmalarına engel olmak, ve Rusyanın hakiki emellerini maskelemek.
Tehlike kaynağı
Halen, bir yeni dünya harbi tehlikesi, Sovyetler Birliğinin egoist ve uzlaşmaz siyasetinden
ve mütecaviz İcraatından doğmaktadır. Misal olarak, Berlin ablukasını, ve şimdi de cenubi Kore harbini zikredebiliriz. Rus-yanm veto hakkını suiistimal etmiş olması, dünya sulhunun Birleşmiş Milletlerce sağlanmasına mani olmuştur.
Evvelâ, atom silâhları mese-ı leşini ele alalım. Almanya ve Japonya İle olan harb henüz sona ermişti kİ İngiliz. Amerikan ve Kanada hükümetleri atom enerjisinin İstimali hakkında mümkün olan süratle milletlerarası bir anlaşmaya va-rılmast arzusunu Kasım 1945 de resmen İzhar ettiler. Keza ayni hükümetlerin teşebbüsü üzerine Birleşmiş Milletler atom enerjisi komisyonu Ocak 1946 da kuruldu. O tarlhtenberl. komisyon, her memleket kendi atom gelişmelerini tek bir milletlerarası makama tevdi etmeği kabul etmedikçe bir atom harbine karşı tam bir emniyetin hiç bir zaman sağlananıı yacağını defaat-la ve İsrarla beyan etmiştir. Demokrat memleketler, bunun icabettlrdlğl milli hükümranlık fedakârlığını kabul etmişlerse de Rusya vetoya başvurarak bu sahada herhangi bir terakkiyi) imkânsız kılmıştır.
I Komünist «Sulh» kampanyasının hakiki niyetlerini açığa' vuran bir gerçeği hiç bir propaganda değiştiremez. «Sulh» propagandasının ortaya attığı beyanname, mesuliyeti Sovyet Rusyadan başkasının üzerine atmak için yapılan hileli bir , teşebbüsten ibarettir.
Diğer bir misal: Birleşmiş Milletlerin askeri kurmay komitesinde demokrat memleketler milletlerarası bir polis kuvvetinin ihdası için bir plân hazır-ladılarsa da Rus vetosu herhangi bir gelişmeye mani oldu.
Ahdî silâhlar komitesinde demokrat memleketler bütün dünyanın silâhtan tecridi için bir plân teklif ettiler. Burada da Rusya vetosunu kullandı-
Devamlı Rus engelclliği Birleşmiş Milletler emniyet konseyinin mesaisini semeresiz kılmaktadır, Bundan çıkarılacak yegâne netice şudur: Sovyet Rusya, Birleşmiş Milletler teşkilâtını sırf iki maksat için İstismar etmek İstemektedir: Evvelâ, demokrat memleketleri ne şekilde baltalayabileceğini sondaj etmek; saniyen, kendi tecavüz siyasetleri karşısında demokrat memleketlerde hâsıl olacak tepkiye İmkân nlsbetinde gem vurmak,
Rusyanın asker! kuvvetine dair bilgiler bir esrar perdesine bürünmekle beraber, Rusyanın dört milyon askeri hâlâ s 11 Ah altında tutması muhtemeldir. Bundan başka. biitiın Rus gençleri iki İlâ iiç senelik bir askeri hizmete tâbidir Demokrat memleketler kendi askeri kuvvetlerini harb zamanına nazaran pek azaHtılarsa da Rus-yanın bugünkü askeri kuvvetleri 1945 dekinin yansında fazladır.
Rusyanın ilhak ve kontrol ettiği memleketler
Son on sene zarfında Rusya 180.000 mil rnurabbalık toprak ilhak etmiştir ve buna Letonya, Ldtvanya ve Estonya gibi üç devlet dahildir, ilhak ettiği nüfus ise 18,5 milyon civarındadır. Bundan başka, Rusya, Av-rupada Polonya. Çekoslovakya, Macaristan, Romanya. Bulgaristan ve Arnavutulk gibi devletler üzerinde tam bir kontrol tesis etmiş; Yunanistan. Çin, Birmanya, Endonezya ve Ma-lezyada müteaddit hürüler tertiplemiş ve desteklemiştir.
Sovyet siyasetinin belki en beliğ ifadesi Rusyanın diğer bir komünist devleti olan Yugoslavyaya yaptığı muamelede görülmektedir. Kremlin kendi uşaklarına en ufak bir ferdi hürriyet hakkı dahi tanımaz. Tlto, Sovyetler Birliği dahilinde Yugoslavyaya bir dominyon sta tösü verilmesini istediği vakit. Rusya Tlto aleyhine pir İsyan tertipledi. İsyan akamete uğrayınca. Yugoslavya ile olan ticarî münasebetlerini kesit ve diğer peyk memleketlerini ayni şekilde harekete icbar etti.
Mütecaviz emperyalizm
Bu derece mütecaviz bir emperyalizm siyasetini takip etmekle şöhret kazanmış bir ilerletin şimdi kendine sulhun müdafi! süsünü vermesi cidden hayrete şayandır. Bu komünist kampanyasında sulhtan ve sulhçuluktan eser yoktuı. Bir taraftan halk, binbiı rica «te niyazla «Sulh» beyannamesini imzalamağa davet edilirken, diğer taraftan batının komünist olnnyan hükümetlerine ve hattâ komünist partisi direktiflerinden bir arpa boyu inhiraf etmek cesaretini gösterenlere eri-ağtr şekilde hücum edilmektedir.
Komünistlerin lugutında ■Demokrasi» kelimesi «isljbdu:» mânasına geldiği gibi Sulh» kelimesi de artık »uzlaşma« mânasına gelmemektedir ve — acı tecrübelerin bize öğrettiği gibi — bu ergeç harbe yol açacaktır. Dünyanın ner larafın-dakl hakiki sulhseverlerin vazifesi. Rusyanın tehlikeli emperyalizm siyasetini desteklı-yenlerl tecrld etmek ve sözde «SuJh» kampanyasının hakiki mahiyetini açığa vurn»»*iır.
Bu maksatla, İngiliz işçi partisi milli İcra komitesi tnglriz »Sulh» komitelerine ve bunun mahalli komitelerine uza olanların işçi partisine yazıiamıy.ı-caklannı ve bu komitelerin yasak edilmiş teşkilâtla! nıey ı-nına kaydedildiğini resmen Hân etmiş bıılunmekladır.
«Ingiliz »Tribüne» mecmuasından»
Danimarka Kııalı de ailesi tatil esnasında sade bir burjuva hayatı yaşıyor).ı - Vakamla Kıral sandviç yerkru rui ünüyor
Sahlfc G
AKŞAM
«Domanl fi troppo îardl» İsimli İtalyan filminde Vlt-torlo De Sica İle Lola Maxwell
Festivalin resmî mükâfatları dışında derece alan filmler de şunlardır:
«PİKASSO'yu ZİYARET. (Bel cikal ve ^MİLİMETRENİN BİNDE BİRİ» (İtalya) isimli şortla ra birer tane uluslararası birinci mükâfat verilmiştir.
ıDİEU A BESOİN DES HOM-MES» Jean Delonnay'ın İdaresinde Fransız filmi.
PRİMO COMUNİONE. Alles-sandroBlaset ii’ııin idaresinde İtalyan filmi.
Mükâfat kazanan (ilimlerden «Jıtstlce est faite» e alt bir sahne arası büyük ve birinci mükâfat. Andre Cayatte'in idaresinde
Te&tMlnin JbtfâruMsu
incma sanatının uluslararası on birinci festivali de yapılmış ve bitmiş bulu nuvor. Gösterilen çeşitli filimlerin muvaffakiyet derecesini tâyin için toplanan jüriye Mario Gromo riyaset etmiştir. Azalar da şunlardır: Umbro Apollonio, Antonîo Baldın t, Ermanno C’ontini, Piero Gadda Conti, Arturo, Lanocita, Gian Lu-igl Rondi. Turi Vasile. Adoııe Zecchi. Bunlar 25. 31 Ağustos. 7. !) ve 11) Eylül eün lerf, muhtelif milletlerin festivale iştirak gayesiyle gönderdiği (ilimleri tetkik ederek. aşağıki cetvele göre mükâfatlandırdılar.
çevrilen »JUSTICE EST FAtTE . isimli Fransız filmi.
Aynı derecede uluslararası üç mükâfat kazanan üç film: cPANİC İN THE STREETS». Elia Karanın idaresinde Amerikan filmi.
Uluslararası birinci mükâfatı alan kadın artist: CAGGED» isimli Amerikan filminin baş rolünü oynıyan ELEANOR PARKER.
Uluslararası birinci mükâfatı alan erkek artist: «ASPHALT JUNGLE» isimli filmde Doc
Erwln rolünü oynıyan Amerikalı SAM JAFEE.
Uluslararası birinci mükâfatı alan senaryo: JACQUES Na-TANSON ile MAX OPHULUS’un »LA RONDE» isimli eseri (Fransa).
Fotoğraf mevzuunda uluslararası birinci mükâfatı alanı MARTİN BORDİN kYALNIZ BİR ANNE İsimli film. (İşveyi.
Uluslararası birinci mükâfatı alan on güzel senograf. «LA RONDE. filmi için D'EAUBON-NE'a. (Fransa)
BEAVER VALLEY» Ve «CİN-DERELLA isimli karton filmleriyle festivale iştirak eden WALT DISNEY e ile başarısı ve eserlerinin orijinalliği için ulus-larası birinci mükâfat verilmiştir.
Bakanlar Kurulu Başkanlığının birinci mükâfatı LEONİDE MOGUY İdaresindeki «DOMA-Nİ 6 TROPPO TARDt» isimli İtalyan filmine verilmiştir.
Mükâfat kazanan (İlimlerden (Dleu * besoln İm hommesı a ait bir sahne
Festivale ait enstantanler: 1 — Alida Valli ve Scirluna - Sorge. 2 — Annahrlh, Tyrone Powerin eski karısı. 3 — Marta Monez, kocası Jean Tlerre Aumont'Ja dansediyor. 1 — l.inda Clırislian. Tyrone'un yeni karım. 5 — Jean Pierre Aumont Venediğe henüz İnmiş bulunan Lucia Bose'yi karşılıyor.
Polis namzetliğinden ---------------------------1
Aklı ermeğe başladığı gündenberi artist olmaktan başka hiç bir şey düşünmeyen [Vallace Beery bir sürü mahrumiyetle karşılaştığı halde gayesine ulaşmaktan geri kalmadı.
Sinema nerdesine
--------------. -----------7"'
Onu en fena kalbli rollerde oynadığı zaman bile daima seve seve seyrettik ve alkışladık. Çünkü neticede nasıl olsa doğru yolu bulacağını ve iyilik yapacağını biliyorduk.
OABA Beery oğlu Wallace’ ın .artistliğe heves eder göründüğünü sezdiği gün küplere binmişti. Ona göre hayat bir hırsızı, bir kaatlll arayıp bulduktan sonra adalete teslim ederek kanunun zaferini isminle kaimdi. Bu çerçevenin dışına çıkan her şey onun nazarında tamimiyle kıymetsizdi.
Wallace'tn doğduğu, Kansas Clty’de baba Beery'yl tanımayan, ona hürmet etmeyen yoktu. Yavrunun vaftiz günü- konu komşu şerefe kadeh kaldırdığı zaman büyüdüğü zaman onun
W ailece Beery’ııijı herkesi hayran bırakın meşhur mltnUclerin-dendi (Foto M. G. M.)
— , ■ ■ -Z
da babası gibi polis olması temenni edilmişti.
Wallace’ın doğumu 1 Nisan 1889 tarihine tesadüf ediyor. Rengini çiçeklerden, âhenginl kuş cıvıltılarından alan neşeli bir bahar günü. Tesadüfen o sırada Beery'lere alt evin civarındaki kıra çingeneler konaklamış. Aksi gibi hüviyetleri de şüpheli. Fakat evlât sahibi olmanın verdiği sevinçle katiyen hatır gönül dinlemeyen baba Beery onlara ses çıkarmıyor. Hattâ içlerinden birine fal bile baktırıyor. Kehanete göre, oğlu büyüdüğü zaman babası gibi polis olacaktı. Oh ne âli...
IVallace Beery’nin Mickey Roney'le beraber çevirdiği filme ait güzel bir sahne (Foto M.G.M.)
Falcıya okkalı bir bahşiş:
— Polis oimıyacak deseydln. halin dumandı!.
Falcının kuru sıkısı ancak on
SİNEMA
Alleu Martin Jr. ilk defa olarak Columbia'nın ■ The romantic age.» adlı filminde Mnrgaret O'Brienî öpecektir.
Genç Mariln bundan evvel (Johanny holliday» adlı filmde oynamıştı. Son filminde de Margaret O'Brieııe'e âşık olan gene bîr atlet roliindedir.
Fennıfer Jones, Slr Lawren-ce Olivier ile Paramounl’un 'Cırrie Amrs> isimli filminde oynamak üzere angaje edilmiştir. Artist mevzuu, Theodor Dreiser’in klâsiklerinden > Sister carrie.. adlı eserden alman filimde baş rolü oynıyac3kiır.
Kıt filim, JenniTer Jones'ın David O. Selznick ile evlenmesini mütaakıb ilk çevirdiği Amerikan filmi olacaktır. Evlenmesini mütaakıb kocaşile birlikte mütemadiyen seyahat etmekte olan genç artistin en meşhur (ilimleri akademi mükâfatını kazanan ■ Kernadotte şarkısı» ve en son çevirdiği «Madam Bovary-diz.
beş sene sonra meydana çıkacaktı :
— Baba, ben artık mektebe gitmek İstemiyorum.
— Niçin?
— Bu akşam şehri terkeden seyyar cambazhaneyle gitmeğe karar verdim de onun için.
Baba Beery'nln öfkesi tasavvur edilebilir Burnundan soluyarak doğru cambazhane sahibine gidiyor. Tehditler, küfürler gırla... Adamcağız bakıyor kl İş kötü. Akşamı beklemeden takını taklavatı toplayıp kirişi kırıyor.
Arizona Bili filmindeki haliyle Walace Beery
Fakat tehlike geçmiş değildir. Zira Wallace İki ay sonra şehre uğrayan diğer bir cambazhaneye katılarak baba ocağını ter-
HABERLERİ
eşhur İtalyan artisti
Alida Valli yeni beş Amerikan filmine başlamış bulunmaktadır. Her fitimde başka bir milliyet altında oynıyan artist ■ The White Tower de dağcılıktan hoşlanan bir kız rolün-dedir. ..The Paradine case.. do cinayetle itham edilen bir kızdır. .The miracle of the Bell s »t o artist olmak istiyen bir PolonyalI. .The Third man» de VI-yanajı, «AValk soflty Stranger de Amerikalıdır.
John Hail ve karısı Frances
Latıgford'a ait batı yeni haberler alınmıştır. Bu haberlere göre, John Hail Colıımbİa Fktures'iin üç filmi için angaje edilmiştir. Karısı ise İki filim çevirecektir.
Yeni kontrata göre John Hail önce ■ Hurricane Islanıl» (Fırtına adası adlı bir (ilimde baş rolü oynıyacaktır.
Bilâhare, iki artist beraberce bir filimde oynıyacaklardır.
kedip gidecektir. Anasının bütün gözyaşlarına, yalvarmalarına rağmen baba Beery oğlunu arayıp bulma hususuna katiyen yanaşmaz.

B ÖYLECE Wallace Beery vahşi hayvanlarla ehil İnsanların doldurduğu bir cambazhanenin hiç de romantik olmayan kargaşalığında artistlik stajına başlar. Hayatında en tatlı- en cana yakın hâtıralarla yâdettiği devre de budur İşte.
— Tepeden tırnağa hürdüm. Ne karışan vardı, ne de görüşen.
Anasını, babasını, her şeyi.
aDeflne Adası isimli filimde Jatkie Cooper’le beraber. (Foto Metro - Golciivyn - Mayer)
her şeyi unutmuştu artık, İki üç sene sonra bLr revüye giraıeğ® muvaffak oldu. Dinleyenleri ağlatmayacak kadar sesL vardı. Gitar refakatinde halk türküleri söylüyordu.
On sene geçtikten sonra Joha Smlth namında çok zengin bir delikanlıyla tanıştı. Komik filmler yapmak üzere hemen btr şirket kurdular. Telâşlı bir hazırlık devresinden sonra dünyayı dolaşmağa başladılar. Fakat umdukları neticenin tama-mlyle aksi İle karşılaşıyordular. Nihayet büyük ümitlerle gittikleri Japonyada da işler fiyasko
(Arkası 7 nci sahifede)
MM
31 Ekim 1060
AKŞAM
Sahlfe 7
Biiyiik Britanyanın yeni Maliye Bakanı
M. Hugh Gaitskell, 1926 da British Wor-ker gazetesini her gün Oxford şehrine getiren otomobilin şoförü idi
Maliye Bakam M. Hugh Gaitskell radyoda nutuk söylerken
Bir Stafford Cripps'ln istifa-nntlan sonra Büyük Britanya Maliye Bakanlığına tfiyln edilen Hugh Todd Maylor Galts-keilln hayatım gözden geçirdiğimiz zaman onun şoförlük ettiğini de öğreniyoruz.
Gaitskell. 9 nisan 1906 da Londracia doğmuştur. Cumber-lnnd7ı bir aileye mensup olan babası, Hindisi andaki Ingiliz | devlet İdaresinin ılımdı. Iskoçyalı İngflterenln eski Jaruulan birinin Gaitskell Osford'da tahsil . etmiştir.
Milletlerarası işlere karş» duy-dııgu İlgiyi henüz pek genç yadında. W!nchester kolejinde Milletler Cemiyeti Birliğinin bir şubesini kurmakla belirtmiştir Oxtord talebesi iken 1926 umumi gTevl arasında mahalli grev komitesine yardım etmek üzere taahhüde girmiş ve «Britisb Worker» gazetesini her gün öaford şehrine getirmek üzere: goförlüle yapmıştır. Kendisine o zaman verilen ve kontrol nokfalanndan geçmesini sağlayan Sendika üyesi kartını bâlâ taşımaktadır.
Felsefe, politika ve İktisadiyat şubelerinde birinciliği İh rai ettiği Ozford'dan mezun olduktan sonra Gaitskell, Nottlngham üniversite kolejinin yüksek e-gitim şubesinde İş almıştır. Gerek bu eyalet ve gerek Derby kömür işletmelerinde konferanslar vermiştir.
Gaitskell, 1928 de Londradakl Üniversite kolejinde İktisat şubesinde kendisine teklif edilen bir işi kabul etmiş ve bu kolejde 11 yıl katmıştır. 1938 de iktisat şubesi rektörü ve Londra olmuştur.
üzümlerimizin faydaları
Polis namzetliğinden sinema perdesine (Baştarafı 8 ncı nhlfede)
verince en kestirme yoldan A-mûıikaya dönmek soranda kaldılar. ikisi de meteliğe kurşun attığı için ayrılmaktan başka çare kalmadı. j
Kendine gelebilmek İçin sağa sola başvurduğu sıralarda onu Rollywoöd’dan çağırdılar. Bu a-ralık öyle ümitsiz bir durumdaydı kl eve dönüp babası İle barışmağa ve polis olmağa karar vermişti: «Üç Sllfihşörler» İsimli filmde kendisine rol verileceği haberi, evine dönmüş bulunan Wallace’ı sevinçten, babasını da hırsından deliye döndürdü. İkinci defa baba ocağını terkeden oğlu İle bir daha, katiyen banşmıyacağmı önüne gelene söylüyordu. Halbuki onu perdede seyrettiği zaman, gidip görmeleri İçin konu komşuyu teşvike başladı :
— Bizim oğlan başlı başına bir cevher mIş de bizim haberimiz yokmuş meğer?. Gidin- sinemaya gidin de görün ...
ikinci olarak oynadığı film, Rudolf Valentinonun çevirdiği «Apokallsln dört şövalyesi» ydl. Fakat ondaki kabiliyeti keşfedecek kimse çıkmamıştı henüz. Nihayet üçüncü defa oynadığı «Cephe gerisi* filminde onun farkına vardılar. 1925 ile 1927 a-rası deniz maceralarını canlandıran mahiyet İtibariyle komik bir sürü filmde oynadı.
Çevirdiği filmler bittikten sonra İlk suarelere gidip hem kendini, hem de seyircilerin hâ-leti ruhlyeslnl tetkik etmekten büyük bir zevk alıyordu. Halkın kendisinden hâlâ memnun olmadığını gördükçe üzülüyordu. Nihayet «Grand Hotel» İsimi! utuuı t_____i seyircilerin coşması ve
kurulan "ıkûh bcyaz Pidedeki hayalini çılgınlar gibi alkışlaması, onu da ken dinden geçirdi «Vlva Villan 1-slml! filmde bir misil daha muvaffak olduğu, halkın var kuvvetiyle haykırmasından besbelliydi. Wallace filmi yanda bırakıp usulcacık sinemadan çıktı. Ertesi sabah onu bir parkta sızmış buldular. Sevinçten ne yapacağını şaşırdığı için sabaha kadar meyhaneleri dolaşarak kafayı çekmişti. Bundan sonraki hayatı muvaffakiyetten muvaffakiyete koşmakla geçti.
Üzüm en mükemmel bir gıda, en tesirli ve şifalı bir devadır
Bütün mayvalann padişahı üzümdür. Tazesi de makbuldür, kurusu da muteberdir, çünkü yapılışında vücudu bevliyen birçok madenlerle yuğurulmuştur. Türlü türlü vitaminlerle bezenmiştir. Bu clhelte insan için en mükemmel, en olgun bir gıdadır, besindir. En tesirli ve şifalı bir devadır. İlâçtır.
Üzüm bedenimiz için gayet faydalıdır. Adeta bir (sıhhat seram) udur. Bünyeyi hak-kıylc ıslah eden bir iksirdir. Midenin ve barsaklann vazifelerini kolaylaştırmak bakımından benzeri buiunmıyan bir şifa kaynağıdır.
Taze üzümün manzarası, görünüşü ne kadar cazibelidir. Ruh çekicidir. Lezzeti, çeşnisi ne kadar nefistir. (Besleme kuvveti) nln ziyâdellğl. ha2im ve sindirim için mevçud olan kolaylığı bakımından çok rağbettedir.
Vücudumuzun (âbı hayat) ı olan (kan) kendisine lâzım olan maddeleri üzümden mükemmel suretle alır. İşte bundan ötürüdür ki »taze üzüm suyu), kan bozukluğuna, kansızlığa fayda verir, kanı tertemiz yapar. Kandaki zehirleri terle, idrarla dışarı defeder.
Yazan: LOKMAN HEKİM
Mahkeme Koridorlarında
Karı dediğin el kiri gibidir!
— 2 —
Hanım teyzenin dünürü zayıf, uzun boylu, İri kemikli bir kadın. Sayılı fırtınalardan olduğu bakışlarından belli. Yanma yaklaşan bizim kasketli delikanlıyı müstehzi nazarlarla süzerek dudak büktü ve sordu;
— Sen de o cadının a-damlarından mısın?
— Ben kimsenin adamı delilim, teyze hanım. O hanım konuştu, biz dinledik.
— Hamıma da bak hele. O-nun hanım olabilmesi İçin daha kırk finn ekmek yemesi lâzım. Hanımlığı kolay bir şey zannediyorsun galiba.
— Siz hanım değil misiniz?
— Ben hanım değilim, hanımefendiyim. O kan gibi kırk tanesini kapımda beslerim. Deminden beri çenesi İşliyor, neler anlattı bakalım?
— Kavga etmişsiniz de o-nu dinledik.
— Neden kavga ettiğimizi anlatamamıştır tabii, tşlne gelmez ki anlatsın.
— Hepsini anlattı. Sizin kızınız onun gelini imiş.
— Sus, bu lâkırdıyı blr daha ağzından duymıyayım. Kızımın kesip attığı tırnağa kurban ederim onu. Şu dünyada benim tazımın bir eşini bulursanız...
— Arabaya...
— Haydi oradan, aptal. A-rabaya neden blnlyormuş? Otomobillere lâyıktır benim evlâdım. Amma velâkin, o-nun kıymetini bilecek adam lâzım. Şu cadı killim, benim kızımın mekadlrlnl bilmek kim? On parmağında on marifet! vardır. Bir kahve falına bakar, karşısındakinin gönlünden neler geçiyorsa. başına neler gelecekse hepsini birer birer bülbül glb! anlatır. Ya o güzelliği!..
— Kızınız çok güzel mek?
Yine müstehziyane süzdü:
— Neden bu kadar rakla soruyorsun bakalım,? Akim sıra sen de Kâmlleye gönül vermek İstiyorsun galiba. Hay aptal hay!
— Estağfurullah. O sizin aptallığınız. Ben senin tazına...
— Suuuus... Ben adamı gözünden anlarım. Yılışarak karşıma dikilmenden belli senin niyetin. Avucunu yala, oğlum. Ahmak köpek de baklavadan pay umarmış. Benim tazım senin gibilere lâyık değildir. Bugün istese beylerin, paşaların başına tac olur. Bana bakarak kızımı, da kara kuru bir şey zannetme. Kırk bîr buçuk maşallah, enine boyunadır evlâdım. Onun bir budunu kessem senin gibi dört tane aptal çıkar, anladın mı?
— Aklınla bin yaşıyasın, teyze hanım. Hepsini anlıyorum.
— Haydi oradan, böyle şevleri anlayamazsın sen. Kâmileciğtml bir defa görenler bir daha görmek için kırk yıl ardında dolaşıyorlar.
— Sormak ayıb olmasın amma kızın kocasından niçin boşandı?
Kaşlarını çattı:
— Ayıb olacak ne varmış bunda? Evlenmek de hak, ayrılmak da haktır. Keyfi istedi, evlendi, ondan sonra I efendime söyliyeylm...
r- Keyfi istedi, boşandı öyle mi?
— Yavrucağımda keyif bıraktılar mı ki? Keyfini de, eğlencesini de burnundan getirdiler. Bir vandan kocası, bir yandan kaynanası olacak şu karı, evlâdımı kemirip tüketmeğe kalktılar. Çok geziyormuş, yalnız başına sinemalarda, deniz banyolarında dolaşıyormus, her ay bir takım elbise, bir çift pabuç istiyormuş, bilmem ne imiş de bilmem ne imiş.
—Demek tazın çezip tozmağa çok meraklı?
— Gezmez olur mu. ayol? Ben onu babasız büyüttüm,
bir sürü sıkıntılar içinde yetiştirelim. Bu kadar emek çektikten sonra kocaya niçin verdim ben onu? Elbette gezip tozacak, fâni dünyanın keyfini, eğlencesini tadacak. Kocası iş güç sahibi. Her g£in işini bırakıp da şu sinema senin, bu deniz kenarı benim diyerek kızımın yanı sıra çanta gibi dol aşamaz ya. Amma velâkin, bunu kime anlatırsın? Yanına kocasını veyahut kaynamışını almadan gezmeğe git-mjyecekmiş. İşte bunun için Tanrının günü evlerinde hırıltılar, gürültüler oluyor, Kâmileciğim gelip bana dert yanıyor. Baktım kİ bu işin sonu gelmiyecek; «Boşan o heriften de rahatına bak. kızım. Senin İçin koca kıtlığı yok. Bu marifetler sende varken elini sallasan ellisi, kolunu sallasan tellisi gelir» dedim. En nihayet boşandı da rahata kavuştu. Simdi cayır cayır kocasından nafakaları alıp keyfine bakıyor. Koca kan da utanmadan, çocuğu göreceğim diyerek e-vlme geliyor. O çocuğu dokuz ay karnında taşıyan benim tazimdir. Koca kan kulağının arkasını görürse, çocuğu da görür. Kızımı ben doğurdum, torunumu da tazım doğurdu. Onun burnunun ucunu bile kimselere göstermem. Gelecekleri varsa, görecekleri de var. Kan geldi, boyunun ölçüsünü verdim. Haddi varsa bir daha gelsin.
Mahkeme açıldı, gözlerini belerterek salona girdi.
Ce. Re.
Sokaklarda, dükkânlarda satılan şıraların çoğu karışıktır. Saf değildir, ftdl iu ila karıştıktır. Oûya kuvvetli İmiş gibi göstermek İçin (boya) İle boyarlar ve çoğunu (suni glükoa) İle karıştırırlar. Bunlar mideyi, bar-sakları ve hattâ karaciğeri bozarlar. Bu cihetle yapıncak veya başka üzüm alıp evde sıkınalı ve 24 saat zarfında Jçmelldlr. Eskimiş şıra (şaraplaşmış) tır. Fikrimce bunların zararları vardır. Çünkü (İspirto) alkol husule gelmiş olur.
Sat şıra veremlilere, böbrek (mesane) denilen (İdrar deposu) ndakl nezlelere, sarılığa, kansızlığa, sinir zayıflığına çok fayda verir.
Her yemekte bLr bardak şıra İçenlerin çehrelerinde güller belirir; yanaklarında elmalar görülür.
Üzümün çekirdeğini çıkarmak lâzımdır. Her ne kadar çe-kldekler yutulursa veyahut çiğ-' nenlrse daha fazla kuvvet verir, fakat barsaklan, mideyi | tahriş eder; örseler, çizer, amel yapar, hattâ çok olursa kan da getirebilir. Kör barsakta topla-' nablllrler. tşln içine (mikrop) da karışırsa (apandisit) felâketi zuhur edebilir. Bundan dolayı kiloya girdi diye çekirdekleri yutmamak lâzımdır.
LOKMAN HEKİM

üniversitesinin siyasi ekonomi Jeklörû idi.
Akademik çalışmaları sık sık siyasi olaylar yüzünden inkıtaa uğramıştır. 1933-34 te Rocke-feüer müesseseslnin burs) y esi sıfatiyle bir yıl Vlyana'da tahsil etmiştir. Sosyalistlere ait
| mahallenin bombardıman edildiği ve Dolfuss'un öldürüldüğü sırada Vlyana’da bulunmaktaydı.
İkinci Dünya harbi patlak | verdikten sonra kurv’2" sadi Harb Bakanlığına İntisap ı etmiştir. Bu Bakanlığın istihbarat- dairesinde 3 ay çalışmış, Belçika ve Hollanda ile Harb Ticaret an dlaşm ularını müzakere etmesini miilaakıp Almanya ile ilgili İstihbarat şubesinin başına geçmiştir. Mr. Dalton, Bakan olduktan sonra Mr. Gal-Lskell'l başsekreterllğlne tâyin etmiştir,
Mr. Gaitskell. Beverldge ve-j sika plânı ve mütaaklben İhdas edilen kontrol sisteminin hazır-• lanmasmda önemli bir rol oynamıştır, Bundan sonra flai kontrolü, perakende ticaret 11-ı sanslan, sinema filmlerinin tevsii işlerini İdare etmiş ve harbden sonra devlete alt stok ı fazlalarının tasflyeslle meşgul
■ olmuştur.
ı 1045 te, genel seçimler yapıldığı zaman Ticaret Bakanlı-, gından istifa etmiş ve Güney ' Leeds mıntakasından 10,000 oy fazlalıkla mebus seçilmiştir. S ay sonra mayıs 1846 da Yakıt ı ve Enerji Bakanlığı Parlâmento
■ Sözcülüğüne ve 8 ekim 1947 de ı Yakıt ve Enerji Bakanlığına t&-
- yln edilmiştir. 1950 seçlmlerin-
- den sonra iktisat işleri Bakanı
'i
mcmuılann-olan annesi.
başkonsolos-
kızıdır. Dr.
(in Hindistanında Sovyet talimgahı
Rus subay, pilot ve teknisyenleri Çin Hindistanındaki komünistleri talim ettir iyorlat
Kashlngton 30 (AA.) — (ü-nited Press): Dün açıklandığına göre Rusya Çin Hindinde savaşacak komünist kuvvetlerinin daha iyi yetiştirilebilirleri İçin Güney çindekl Sovyet askeri heyetini takviye elmek yolundadır.
Fransız vc Amerikan istihbarat servisleri tarafından elde edilen malûmat, Çin Hlnd! hududuna 125 kilometre mesafede Çin topraklarında tahşlt edilen Sovyet subay, pilot-, teknisyen vo uçaklarının günden güne arttığını göstermektedir.
Hududa 125 mil mesafede bulunan Nangı hâlen Kuzey Çin Hindinde bulunan komünist kuvvetleri İçin bir talim ve takviye merkezi teşkil etmektedir.
Gelen haberler Nanlg Ue Canton'dakl hava alanı ile pistlerin . ~
frr üslerin BovycMertn altında bulunduğuna inekledirler.
ve Güney Çin’deki diken trolü göster-
Savunma HnKunjıg.
memleketlere j.sl-erî
ya bancı yardım
Taze üzüm suyunda kanımıza, vücudumııza lâzım olan 12 maden vardır, hatta çelik ve fosfor bile mevcuttur. Bu cihetle (taze şıra), (taze üzüm suyu) hakiki ve tabii bir maden suyu gibi vücuda tesir verir. Hattâ (şıra) da bulunan birçok madenleri (maden sularında) bulmak kabil değildir.
(Taze üzüm suyu) nun terkibi. yapılışı (ana sütü) ne benzediği için ufak çocuklara sık sık İçirtmek ne kadar münasiptir. Üzüm suyunda (alkalen) olan bir taknnjnadonler bulun duğu cihetle, nlkris denilen (zenginlik hastalığı) na, ve kum sancısı çekenlere şifa verir, ü-zümlerln bazıları İdrar söktür-8on çevirdiği filmin İsmi: «İh-!dü^ü cihetle böbrekleri temlz-tlyar Kurt» tur. Wallace Beery mı» (.n» mnıraftkhr ü-
bu filmde Bili Johnson rolünü oynar. Bili hayata metelik vermeyen filozof kafalı bir deniz kurdudur. Günün birinde San Dlego mağazalarından çaldığı balıkçılık malzemesini bir suç ortağı İle satarken cürmü meşhut halinde yakalanarak San Pletro'ya sığınmak zorunda’ kalıyor.
İhtiyar ve eski bir dostunun evinde Margle isminde bir kadınla tanışıyor. Bill'den çok hoşlandığı nu doğru yola getirmek lâzımsa yapıyor. Blll’ln şındakl kızı Virglnla da ona e-llnden geldiği kadar yardım e-dlyor. Girift ve çapraşık bir sürü maceradan sonra Bili herkesin takdirini kazanacak kahramanlıklar gösteriyor... Nihayet Margle ile evleniyorlar ve film bitiyor.
kırklık Margle İçin ö-İçln ne 13 ya-
kishıı müdürü general Eyman-lenJnzer, Birleşik Amerika'nın Çin Hindindeki kuvvetlere yeni silâhlar gönderilmesini süratlendirmek niyetinde olduğunu açıklamıştır. Bu hafta içinde Çin Hindine bir avcı b - 20 bombardıman uçakları filosu gönderilecektir. Bundan başka u-çaklar, hafif toplar ve askeri kamyonlar gönderilmesi de fasılasız devam edecektir
Diğer taraftan gizli servis kaynaklan Hochi Minch kıtalarının Amerikan mamulatı silâhlardan bazılarını kullandıklarına İşaret etmektedirler.
Bu silâhların Hindi Çlnl'de esirlere komünist Çinliler tarafından verildiği v(- bunların Çin iç harbi esnasında ele geçirildiği sanılmaktadır. Maa-malLh şimdilik Hochi Minch kuvvetlerinin kullandıkları A-merlkan silâhlarının adedini tesblt stmek İmkânsız görünmektedir.
Askeri mütehassıslar, âsilerin lüzumlu yedek malzemeye sahip olmadıkları için blT kaç ay sonra bu silâhlardan İstifade
Şimdi Waliace Beery eskiden olduğu gibi bu filmin Uk suaresine gidip halkın kanaatini ve fikrini anlamak İmkânına sahip değil. Bir senedir dünya sahnesinden çekildiği halde, sinema sahnelerinde bütün dünyayı güldürmekte, takdir ve alkış toplamakta davanı ediyor. Ne yazık kl analar Wallace Beery gibi kuvvetli artistleri çok seyrek doğuruyor. A. T.
İçmek için çok muvafıktır. Ü-ziimlerjn bir takımı da llynet verir: hattâ (amel) veren,
(ishal) yapan üzümler de vardır. Bunlar da barsaklan temizlemek İçin ilâç gibi kullanılmış olur. Taze üzüm, kara ciğerin tembelliğine, şişmesine, kâfi derecede safra sökmemesine karşı bayağı bir ilâçtır.
Hazımsızlığa, İnatçı kabızlığa, devamlı pekliğe, kanlı basura I karşı üzüm suyu bir hârikadır.
Halkın (mayasıl) dedikleri (kaşınma) Jara karşı üzüm suyu mükemmel bir ilâçtır.
Kan bozukluğundan İleri gelmiş derj hastalıklarına (ekze-ma) lara karşı taze üzüm şlfa-lık verir; kanı temizler.
Kadınların tdöl yatakları) na hücum eden kanı dağıtmak, ' rorlukla husule gelen (ay başı)
1 arını İntizama, düzene koymak, sancılan geçirmek için taze ü-züm suyu bire bir gelir.
edemlyeceklcrlnl tahmin etmektedirler.
Fransız ve Amerikan makamları Çin Hindinde savaşan komünist kuvvetlerinin yekûnunu 100.000 kişi olarak hesaplamakladırlar, Bunların îo.ooo l komünist Çin'de talim görmüştür.
Bu komünistlere karşı savuşan Fransız kuvvetlerinin yekûnu 40.000 kişidir Bunlara 20.000 lejyoner. 40.000 k.-ızcy Afrika askeri ve 45.000 11 İndi Çinili asker yardım etmektedir.
Pravda’nın makalesi
Moskova 30 (AF) — Pravda dün, Vietnam'daki komünist kuvvetlerini, Fransızlara karşı kazanmış oldukları yeni zaferden dolayı övmüştür. Gazete, aynı zamanda, Amerikalıların. Asya milletleri alevhlne «Yeni cürümler hazırlamakta* olduklarını da ileri sürmüştür;
Üzümler, şekilleri, renkleri, büyüklükleri, lezzetleri vç başka başka vasıflarlyle birbirlerinden ayrılırlar ve birçok neviler®, çeşitlere taksim olunurlar ve ona göre (ad) alırlar.
Vücut üzerine yaptıkları tesirler) de hesaba katarak (kokulu, llynet ve hafif amel veren, sinirleri tenblh eden, kuvvetlendiren, kamçılıyan has salara malik) üzümler bile yetiştirilmiştir. Toprağın, iklimin, mevsimin, yerin, havanın üzüm yetiştirilmesine çok tesir ettiğini herkes bilir.
Şarapçılıkta çok ileri giden Fransada l*oo cins üzüm yetiştirilmiştir. Fakat bizde kaç cins bulunduğunu hakkıyle bilmiyoruz.
Yalnız öteden beri İsimlerini öğrendiğimiz üzümlerimiz şunlardır:
Çavuş- yapıncak, yediveren, müşküle, köle doyuran., parmak, (ruyl nlgûr), beylerce. çilek ve kuş üzümü, İzmir siyahı- rezakı. çekirdeksiz, misket, dlbldiken, âdi sıyalı, İstanbul kibarlarınca en makbul üzüm çavuştur. Ceviz kadar İri, İnce kabuklu olan bu mübarek üzüm çok nefistir. Fakat her zaman pahalıdır.
(Yapıncak) ın da kabukları çok İncedir; lezzetlidir; tıkara harcıdır. BunJan sıkıp içmek şıra yapmak çok noÖnMiptlr.
Anadoludan notlar
(Baş taraf» S üneö sahifede) tasından zarif oymalı, güzel mobilyc yapan atölyeler de var.
öğle yemeğini «Harbiye» deki otelin salonunda yedik. Meşhur şelâlelerin yanı başında, bahçe içinde büyücek bir bina. Fransızlar zamanında çok İşlek, güzel bir otel Jmşl. Fakat sonradan rağbetsizlik yüzünden harfi biye yüz tutmuş.
Şelâleler pek muhteşem. Dağdan fışkıran Berrak sular yosun kaplı yalçın kayalardan sıçrıyor, köpükler saçıp çağıldayarak dökülüyor. Kayanın dibine sığınan mini mini, köhne değirmenin hırıltısı şelale çağıltıları arasında boğuluyor.
Yanımızda bir adam peyda oldu. Başında. İstanbul çöpçülerinin kasketine benzer bir serpuş, sırtında eski bir asker ceketi ve külot pantolon. Hepimizi birer birer süzüp yılışarak sokuldu, İki elini pantolon ceplerine soktu, birinden kiril bir mermer parçası öbüründen, para şeklinde kesilmiş, üzerine kargaçık burgacık damgalar vurulmuş bir avuç küflü bakır mangır çıkarıp uzattı ve Arap şivesiyle çetrefil bir Türkçe ile İzah etti:
— Bunlar âsarsatlka. Dağda toprak altında bir çoban buldu.
Küçük bir taş bebek cesametindeki mermer parçası acemi bir el tarafından yontularak başı taçlı bir kadın heykeli şekline sokulmuş, çukur yerlerine çamurlar dolmuş Fiat İn) sorduk, altı lira istedi vc kısa bir pazarlık neticesinde arkadaşlardan birine bir liraya sattı. Küflü bakır parçalarının da her birine evvelâ birer lira İstedi, sonra on cııruşa kadar indi. Heykeli satıp parasım cebine yerleştirdikten sonra; «Başka var. Getireyim* diyerek ayrıldı ve çok geçmeder aynı şekilde İki mermer daha getirdi. Dağdaki çoban âsarıatikanın deposunu keşfetmiş galiba!.
şelâlelerden otele dönünce âsanatika meselesinin İç yüzünü yeril bir garsondan Öğrendik. o civarda yaşlı bir adam varmış. Elinden biraz iş gelir-1 m İş. Mermer parçalarını yontup heykelcikler yapar ve bunları çamurla kirlettikten sonra ayak satıcılarına verir, şelâleleri görmeğe gelen ziyaretçilere âsarıatika diye .«attırırmış. Kilflü bakır parçaları da onun eseri sanatı imiş!
Antakyadan dönüş yolumuz, Antik ovasının doğu kıyılarından dolanıyor. Türkiye - Suriye hududunun ayrılış hattını gösteren İşaret taşlarının yanından geçiyoruz, tkl metre sağa sapsak, pasaportsuz hududu geçmek suçundan yakalanıp Suriye mahkemesine sevkedil-ınc-mlz muhakkak. Fakat o taraftan bu tarafa her gece Mr çok kaçak eşyanın geçmekte olduğunu yerilin söylüyorlar.
13ULMACAJ
de-
me-
«dı. 1 — MüpledUık. 3 — MrpslM*-*lne. 4 — Tersi bir erkek ad’ - Elden gel, B — Kadının başı - Beraber. B — ErkeJc hizmetçi - Bir peygamber, 7 — Eski bir çalgı - Tersi umgudur.
8 — Bir nakil vuıtssı - Ümit et,
9 — Kan bortuu, 10 — Tersi gecaatlc.
Yukarıdan aşağıya: 1 — Fevkalâde -Hârika. S — Türk mualklsl makamlarından. 3 — İçki «eren - Tehturri,
4 _ Tersi kaba hulıyı demletir - Birahane, 9 — Lisan - Bir vapurumuz. 8 — Ekli. T — Tekrar - Genci, 8 — Tersi ellfltı bırakmadır.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan Mfia: 1 — BoberuhL 2 — A d] ma lan. 3 — Saçak. Ce, 4 — Ayılık,
5 — tikele. 9 — Bal. imali. 1 — Alan, Arı. " — Carlh. Ar. 9 — At. Duacı.
10 — Kalaya.
Yakarıdan «sağıya: 1 — Bastı bucak. 2 — Eda. Öalala. S — Bıçaklar. 4 — Emaye. Nida. B — Batalı. Huy. « — Ut, Unu. Ac. 7 — Hacı. Aracı. 8 — İn «kahiri.
YENİ YAYliNtg
ATATÜRK ŞİİRLERİ ANTOLOJİSİ
AUUUrk icln yaıulnuş en gtizel itlileri bir araya toplamak mnkendiyle meydana tellrüen bu aatolollde ek-■erisl Unınmııj inısuJnro ali olmak ürere aa («lrlmlıln yUz |Url yer al-nujtır, Atatürk »evginini ddctn dca-tanLastıran bu güre! kitabi UVtlye *-derir. Çıkaran Varlık yayınevi. Fiatı 1 Uradır.
GARİPLE-I SOKAĞI
Kuvvetli hikayeleriyle dikkati Ürerine çekmiş olon cenç edebiyatçı Oktay Akbal'm bu İlk romanı bütün bir $okak üolkının hayatını aolatmn-sı bakımından birde tamamen orijinal bir hUvtyel ımzanmaktadır. Varlık yayınlan arsında ver ülflü bu kitabın uau 1 Uradır.
DİW TİCARETİ
Amerikan romancıları arasında hem ındııckHitlrrce en çok beğenilmek, lıem «le »alış rekorlarını kırmak rıhı İlci ayrı meziyetiyle Lanılmls olan Emkiae CoM'.vnll'.n -’c.ırnevınan. inlnıl I Meri Yapı-' Nabl taralından bu isimle dilimize çivrltcrek Varlık va-yınları arasında ncjıcılilmV.ic FL&'İ 1 Uradır.
Sahlfp *
AKSAM
31 Ekim 1950
O l '!'4 a il ■ ■ i i®
rülen aletli nezle ve ağrı-
DENTOL DEf-LICj dUİNTOL OE
STİ? H»-NT0L Rj &f St^NTOL DENTQL öj "C’J^TOL DENTOL DENTOL CM DENTOL DENTOL DENTOL O? t£5jU£LDENT0L DENTOL DE ■ DENTOL OJ
DENTCyüNTui
DENTOL DEKS'l DENT^jK
DENTcJOJrl^l DENTcVütNTOl DENTOL DENTOI J1ENTOL DENTd B^g^DENTCt
DENftfi|§sf.
OENİ^^^tİ
OENTO’5S5&
DENTOL fi&=
DENTOL DE»
DENTOL DEf.^. . ■■ -j-y- .err
DENTOL OENlt»
DENTOL OENTOti. «E»-
DENTOL DENTOL t».
OENTOL DENTOL O£ıv •»
OENT^m ₺”/ITOL DENİ ■ : - . - ‘
OEN’fc-fifjTOL DENTD.
OENfcM.lt"NTOL DENTOL .„ DENTOL_DT^flgJ-NTOL ÖU.
OEN|'/>'Jr(frENTOL Dök-denY0İ|V"jlt>entol deni-A
OEN'ftu DENTOL-D W
DENTOL DPNJ®4»j//Jİ/lf TOL > DENT H/l tol b.
OENTf/f/^CL’DENTOL DENTOL OEh VnTİT”njOL DENTOL DENTOL DEN1\. fcNT^^TNTOL DENTOL DENTOL OENTO.
I.C. ZİRAAT BANKASI
Vadesiz tasarruf hesabı ikramiyeleri
30 Aralık 1950 çekilisinde:
1 E V
(Ankarada, Kavakhderede. 3 Oda. 1 Hol)

lara. kırıklıklara karjı da
Ayrıca;
1 tane 10.000, ls tanc 1.000 ''ra
Bu çekilişe katılmak İsterseniz 10 Kastın £950 tarihine kadar Bankalarımızda 150 liralık bir Iıesap açtırmanız ve bu parayı 30 Aralık 1950 akşamına kadar çekmemeniz lâzımdır. Her 150 liraya ayrı bir iştirak hakkı verilir.
IPGMAT1
ANTİDOT
ALMANYANIN MEŞHUR
Zayi — Atatürk Verem Hastanesi Yaptırma Derneği Başkanlığından: cG» serisinden
101 ilâ 200 numaraya kadar yatık kıymeti 50 liralık ve E serisinden 101 den 1100 e kadar yatak kıymeti 10 liradan İki adet makbuz dip koçanlariyle birlikte zayidlr.
İşbu makbuzun hükmü olmadığı ve bu numaralar görüldüğü takdirde Emniyet müdürlüğüne malûmat verilmesi İlân ulunur.
ZAYİ — tat. Kömür tevzi mii-esseşeslnden aldığım 118473 No. lu beyannameye ait 44003 No. lu ordinoyu zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
M. Bayaktlmur Kadıköy Cevizlik Keresteci Aziı sokak No. 32/1
DEVLET DEMİRYOLLARI İLÂNLARI
«OSMİA»
Birinci sınıf kırtasiye mağazalarından arayınız.
TOPTAN SATIŞ YERİ: t. ABENİ
İstanbul •
Çelik alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Salınalma komisyon undan
1 — Muhtelif ölçüde ceman 1750 Kg. çelik açık eksiltme ile satın al maca tır.
[-Sayın
Sulfamidll İRGAZOL damlaalyle Sutfamld. ve Vitamin (A> lı OCULMAMÎT merhemi piyasaya çıkmıştır. ^^1 Eczaneler vasıtaslyle depolardan İsteyiniz,
2 — Muhammen bedeli 3220 Hra olup muvakkat teminatı 241 lira 50 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyondan paresız olarak dağıtılmaktadır
4 — Eksiltme 17 Kasım 1950 cuma günü saat 10.30 da Haydarpaşa Oar binası dahilindeki Haydarpaşa Batın alma komisyonunda yapılacağından arzu edenlerin vaktinde komisyonda hazır bulunmaları. r 14759)
Türk Hava Kurumu
İstanbul Şubesinden
Türkiye Ecnebi
Senelik Zflfro kuru 5 3-100 Icuru 5
S aylık 1500 . «00 »
3 aylık BM » 1WO ı
ı aylık W » -
Nizip Belediyesinden
Nizip Belediye elektrik İşletmesi tamamen şahsi teşebbüse devredilecektir.
İsteklilerin 18 Kasım 950 tgrlhlne kadar teklifte bulunmaları. 14532
Ambarlarımızda mevcut tahminen 440 kilo ham kauçuk açık arttırma İle satılığa çıkarılmıştır.
Arttırma 3 Kasun 1950 cuma günü saat 15 de yapılacaktır. Muvakkat teminat 150 liradır.
isteklilerin kauçukları görmek İçin İş günlerinde ve arttırmaya girmek için de ihale günü tam saat 15 de Cagaloglıında belediye temizlik İşleri müdürlüğü yanındaki 17 numaralı şubemiz merkezinde satmalına komisyonuna müracaatları.
(148001
Almak, Satmak, Bulmak için
Adres tebdili İsin elli kuruşluk t>uJ gönderilmelidir. Aksi takdir, de adrca deSIgtlrlImez
Telefonlarımız Başmuharrir aı56f
Yazı Ljletl 20765 - İdare Mü d Ut 20197 20691
Muharrem II — Hışır 171
İmıılı Gü. 0410 fitine' Al Yanı
E U.M I.1B 6.19 ft39 12 W 1.32
V- l.W 6.27 :i 58 11.4» 17.68 111.10 Ltarebsne: İstanbul BabıAU civan
Cemil Nadir aokag* No 13
Niçin her yemekten sonra dişleri fırçalamak lâzımdır?
Çunkii: Dişler arasında kalan yemek parçaları tefessüh eder ve dişleri çürütür.
Bu tehlikeden korunmak için dünyama en saf JHiçaill nane esansı ile hazırlanmış RADYOLİN I ile her yemekten sonra dişlerinizi © fırçalayınız.

Sekreter alınacak
1 — Büro depo ve tamirhaneler ihtiyacı için imtihanla en aşağı ilse ve üniversite mezunlarından 3 stajyer sekreter alınacaktır. Bunların İngilizce de bilmeleri şarttır,
2 — İmtihanları kazananlar 950 malî yılı sonuna kadar denemeye tâbi tutulacaklardır. Bu müddet içinde geçici olarak kendilerine (400ı lira aylık ücret verilecektir.
İmtihana girebilmek için:
Askerliğini yapmış, 28 yaşını geçmemiş olanlar aşağıdaki belgeleriyle dilekçeleri 1le Ankara Gnkur. Ordonat Daire Başkanlığına 15ZKasım.'95O tarihine kadar müracaat edeceklerdir.
Dilekçelerine bağlanacak olan belgeler: .
A> Nüfus hüviyet cüzdanı tasdikli sureli
B) Emniyet Md. den doğruluk kâğıdı (Bu kâğıtta ecnebi kadınla evli olup olmadığı belirtilecektir.»
C> Okul şahadetnamesi.
D> Sağlık kâğıdı
E' Denemedi muvaffak olmazsa geçici vazifesinden çıkarıldığı zaman hiçbir hak İddia etmeyeceğine dair ve keza muvaffak olduğu takdirde 4 maddede yazlıdığı gibi tahsil ve liyaka-Elne göre barem derecesine geçirildiğinde daha az para alacağından dolayı blrgünâ hak İddia etmiyeceğlne dair noterden tâsdlkli senet.
F) Evvelce çalıştığı yerlerden iş ve durumuna dair bonsrevte.
3 — imtihan Ank&rada Ordonat Okulunda yapılacaktır. İmtihan 20/Kasım/950 pazartesi giinü saat 9.30 dadır.
4 — imtihan ve denemede muvaffak olanlar 951 yılı kadroluna sekreter unvanı İle alınacaktır. Tahsil derecesine göre lise mezununa (20) Üniversite mezununa (301 lira asil maaş verilecektir. Bu suretle kendilerine verilecek maaş tutarı evvelce bir tekaüt hakkı tanınmayarak geçici olarak kendilerin* verilmiş olan ücret en az olacaktır. Bundan dolayı 2 madded* yazıldığı gibi bir hak İddia etmeyeceklerine dair bir Noter senedi vereceklerdir.
5 — Askeri sekreter sınıfına geçirilenlerin S sene müddeti* mecburi hizmetleri olacaktır. Bu müddetten evvel ayrılanlar almış oldukları maaşları tazmin edeceklerine dair kefllll bir noter senedi vereceklerdir.
6 — Askeri sekreter sınıfına aynlanların maaşları (70i Hra aslî maa}a kadar yükseltilir. Ve askerî kıyafet kararnamesiyle tensip onınazak askeri kisveyi giyerler.
Not: imtihan merkezine ve atandıkları yerlere kadar yollukları kendilerine alt olacaktır.
Noter senedi sureti Ordu Donatım Okulu Komutanlığından alınacaktır. 14637 - 4695
Sahipsiz 25Ya satılacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa işletmesi mubayaa komisyonundan
İşletmemiz mtntakasında bulunmuş ve seneden beri sahipleri çıkmayan muhtelif eşyalar açık arttırma suretlle satılacaktır.
Arttırma 13/11-1950 tarihinde pazartesi günü saat 10ı d* Sirkecide an bar önünde yapılacaktır. İsteklilerin O gün ve o saatte arttırma yerinde bulunmalar». (147Ü4)

Comments (0)