AKŞ AM’ın
Küıçük BOâıtrijDsuF# ®m
vasıtadır
AK A M AKŞAM
BSahK.
1 ■ ■ ■ Sene 33 — No. 11493 — Fiatı her yerde 10 kuruştur.
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yan islerini fiilen idare eden Q Bildik — Akşam Matbaam.
CUMARTESİ 7 Ekim 1950
Taksim meydanında dün yapılan geçil resminden bir görünüş
Telefonda ölüm ile teh
dit edilen genç kadın
1 ele fonda mütemadiyen “Seni öldüreceğiz» diye
bağıranların kim oldukları anlaşılamadı
îstanbulun kurtuluş bayramı, çok neşeli geçmiştir.
Dün öğleden ‘-cnra saat 16 da şehir meclisi âzası. 11 ve ilçe parti balkanları şirketler mümessilleri ve diğer alâkalılar Belediyede toplanarak Vali ve Belediye reisi profesör Gökayın başkanlığında otobüslerle Ordu evine gitmişlerdir.
Heyet Ordu evinde ordu müfettiş vekili korgeneral Şükrü Kanatlı ile diğer komutanlara tebrikte bulunmuşlar ve İstanbul halkının ordumuza karşı beslediği şükran duygularını belirtmişlerdir.
Ayrıca dün gece saat 20.30 da Vali ve Belediye başkam profesör Gökay Parkotelde ordu şerefine bir aksım yemeği vermiştir. Yemekte komutanlardan başka şehrin tanınmış simaları ve basın mensupları hatır bulunmuşlardır.
Akdeniz müdafaa bloku
Dün saat 14 te telefonda bir ses:
t— AKŞAM gazetesi mİ ora-sl? Efendim şeyhül ctlbba Hacı Nuri Canbakanın gelini Nuriye Kadir hanım ölümle tehdit edilmektedir. Diin saat 11 den saat 4 e kadar kendisine 4-5 defa telefon edilerek öldürüleceği söylenmiştir. Zavallı kadın bu yüzden buhranlar geçiriyor. Hayatı tehlikededir. A-1 âkadır olmanızı rica ederiz.
— Peki siz kimsiniz efendim.
— Ben koınşusuyum. Size telefon edeceğimi de kendisine söylemedim.»
Bu ihtar üzerine telefonla Nuriye Kadir hanımı buluyoruz:
— Hanımefendi. burasL AKŞAM gazetesi. Demin bize tele-
Ölümle tehdid edilen Bayan Nuriye'nin oturduğu ev
Aksam Ordu -şerefine verilen ziyafette îstanbulun setcf halef dört valisi bir ararla: Süleyman Sanıl, Mublddin Üstündağ.
Lûtfl Ktrdar, Fabrcddin Kerim Gökay
Devlet durmaz, devam eder
Her dört yılda bir seçilen parti ve hükümet kendin- I den evvelki dört yıh toptan hiçe sayarsa Türkiycde I Devlet mefhumu nerede kalır?
1— Necmeddin SADAK______)
" — 1 ı
Kıs saati
Kış saati, bıı gece yansından itibaren başlıyor. Akşam yatarken sa-atleriııizi bir saat geri almağı unutmayınız.
Memleketimizde iç politika, başka yerlerde görüldüğünden fazla efkârı ilgilendiriyor. Parti tartışmaları halkı her hâdiseden üstün merak ve heyecana düşürüyor ki — bunun tabiî neticesi olarak —, gazetele-miz bu meselelere her şeyden fazla yer ayırıyorlar. Batı ülkelerinde bu manzaraya pek raslanmaz. Oralarda. iç politikanın havadis değeri çok azdır. İktidar ve hükümet değişmesi, denizin üstündeki dalgalar gibidir, derinliğe tesir etmez, işlerin gidisini bozmaz, devlet mekanizmasını altüst etmez, bir devlet kurulmuş ve bütün işlere yeniden başlanmış gibi bir duygu yaratmaz
Bizde, yeni bir partinin iktidara gelişi değil, aynı parti hükümetlerinde değişiklik. hattâ aynı hükümet içinde bir Bakanın çekilisi türlü sahalarda sarsıntıya, durgunluğa, iş sahibi vatandaşlar arasında tereddütlere sebebolu-yor. Hic sanmıyoruz ki meselâ İngilterede Muhafazakâr Parti ile İşçi Fart isi gibi, atalarında iktisadı ve içtimai mezhep bakımından uçurumlar bulunan »ki partinin iktidar değiştirmesi. programlarında7 hic fark oJmıyan C. H. Partisi ile Demokrat Partinin gelip gitmeleri kadar kargaşalık yaratmış olsun. •
Demokraside, partiler gibi hükümetler ve Bakanlar sık sık değişirler. Her değişmede memleket bu derece yerinden oynar, her seçimde par-
ti değiştikçe memurlar: «Acaba ne olacağız?» diye düşünür, her Ticaret Bakam çekildikçe ticaret erbabı: «Acaba hangi kararlar alınacak?» diye duraklar, her Eğitim Bakanı öğretmenleri tedirgin ederse 4 yıllık, 4 aylık nizam kurmak. hu2ur temin etmek bile mümkün olmaz. Bilhassa bizimki gibi iktisadi durumu geri, yapılmaya, kalkınmaya muhtaç bir memlekette her değişimde — ister parti. İster hükümet değişmesi oksun — yeni gelen, — particilik veya benlik gayretiyle. — eskiyi yok veya kötü farzederek işe
Arkası Sa. 2, Sü. 1 de)
Atlantik paktı
I.ondra 7 — İspanya Atlantik paktı ile münasebet teshine davet edilecektir. Bu münasebet, hususi mahiyette olacık-
■Siyasî müzakereler bitti, askerî müzakereler başltyor
Ankara 7 (Akşam) — AtianVk Paktı askerî konseyi ile Türk Genelkurmayı arasında temas teminine dair teklif üzerinde açılan siyasî görüşmeler neticelenmiş ve esasta mutabakata varılmıştır.
Mevzuun siyasî safhası böyle neticelendikten sonra askerî müzakerelere geçilmesi tekarriir etmiştir. Bu münasebetle bu hafta basında pazartesi veya salı günü bir askerî heyet konsey İÇ-tîmafarına katılmak üzere Parise hareket edecektir-.
Hariste toplanan Atlantik Faktı askerî konseyinde yapılan çalışmalar sırasında bilhassa paktın Akdeniz müdafaa blokuntın teşkili hususundaki noktai nazarımız bildirilecektir.
fonla tehdit edildiğinizi bildirdiler. Böyle bir iddianın aslı var mıdır acaba efendim?
— Evet, Dün saat 11 den akşama kadar mütemadiyen ölümle tehdit edildim. Telefonda meçhul bir kadın sesi He karşılaşıyordum. Tanımadığım bu esrarengiz kadın bana her de-
fasında "Seni Öldüreceğiz, seni yaaştmıyacağız» diye haykırıyordu. Hayatımın tehlikede olduğunu zannediyorum. Hâlâ dehşet içindeyim.
— Şüphelendiğiniz kimseler var mı acaba efendim?
— Kail bir şey soyliyemlye-ceglm. Fakat bir kadından şüp-
helenlyorum. Bunları o yapmış olabilir.
Bu mevzuda daha etraflı görüşmek İçin sizi rahatsız edebilir miyiz acaba?
— Hay hay efendim, evdeyim. buyurun görüşelim.
Bu telefon muhaveresi üzerl-
(Arkası «ahir» Z. (ûtuu t de>

C. Boyar Ramanda
Bu gün petrol tenisleri ile kuyularını gezecektir
tır.
Korede son vaziyet
Cumhurbaşkanı, Do^ıı illerindeki gezisinde halka lıilabederken
ı
Tahsili emval
Hükümet eski tasarıda değişiklikler yapacak
Anknra 7 (Akşam) — Maliyi Bakanlığı tahsili emval kanununda bazı değişiklikler yapmak İçin Halk Partisi hükümetleri zamanında hazırlanıp Meclise sunulmuş olan değişiklik tasarısını yeniden gözden geçirmektedir.
Halk Partisi hükümetlerinin sunmuş olduğu tasanda kanunda yapılacak başlıca degt-şlkllk hapsen tazyikin kaldırılması ve vergi mükelleflerine boçlarını ödemek için yeni bir çok esaslar İhtiva etmekte İdi. Maliye Bakanlığının bu tasarıyı yeniden tetkik edip bazı derişikliklerle tekrar Meclise sun* ması beklenmektedir.
Nevyork 7 (Radyo) — Güney Kore kuvvetleri kuzey Korede İleri yürüyüşlerine devam ediyor. Birleşmiş Milletler kuvvetleri, kuzey Kor? hududunu geçmek İçin 38 inci arz dairesinin güneyinde toplanmaktadır.
Nevyork 7 (Radşo) — Birleşmiş Milletler genel kurulu bugün de toplanarak Kore hak-
kındaki müzakeresine devam edecektir,
İngiliz ve Amerikan temsilcileri söz alarak Birleşmiş Milletler kuvvelerinin Kore hududunu aşmayacaklarına ve Korenln birlik, nizam ve istiklâlini temin ettikten sonra çekileceklerine dair kati teminat vermişlerdir.
Peyk elçileri
Bulgar'lar cevabî r öta r ızı reddetti
Ankara 7 (Akşam) — Dün gece Bulgarlstanın Ankara büyük elçiliği binasında Romanya. Çekoslovakya. Polonya, .Macaristan ve Sovyet elçilerinin hazır bulunduğu bir toplantı yapılmıştır. Toplantıda Itomlnfor-mun muhtelif gizli faaliyetlerine alt filimler gösterildiği talimin edilmektedir.
Londra 6 (Rı — Bulgaristan. Turkiyenin 19 eylülde gönderdiği sözlü notayı reddetmiştir. Bulgar ajansı şöyle demiştir:
■Bulgaristan, muhaceret arzusunu gösteren herkesin Türkiye tarafından kabulü üzerinde ısrar etmektedir.»
Diyarbakır 6 — C u m -
hurbaşkanı Celâl Bayır. Dl-yarbakırda geceyi milletvekili Dr. Kemal Tayşl’nin evinde ge-1 çlrmlştlr.
Cumhurbaşkanı Celâl Bayar. Başbakan Adnar Menderes bugün öğleden evvel vali evinde Dlyarbakıra gelmiş bulunan Siirt. Mardin. Bitlis ve Muş vilâyetler) heyetleri ile Diyarbakır'ın kazalarından gelen heyetleri kabul etmişlerdir. Çeşitli memleket meseleleri üzerinde görüşülmüştür, öğleden sonra da, Diyarbakır, Mardin, Btills, Siirt ve Muş valileri İle bir toplantı yapılmıştır
tşlctmeler Bakanı Muhlis Ete de inşa halinde bulunan Diyarbakır şayak fabrikasını gezmiştir.
Raman 8 — On dokuz onbeşte Dlyarbakırdap trenle hareket eden Cumhurbaşkanı Celâl Ba-
[ başkanınııza karşı muhabbet tezahürlerinde bulunmuştur. Akşam yemeği kampta yenmiştir. Cumhurbaşkanı geceyi Raman da geçirecektir Yarın. petrol kuyularım ve diğer te- I sitleri gezecektir.
(--------------------1
IMuharir ve hürriyet 'fikri yuvarlak masası
Yasan; HALİDE EDÎB
Yarınki AKŞAM’dn
Ciıriiay®'y(®[r filârmenlsO
yar beraberinde Başbakan Adnan Menderes ve İşletmeler Bakanı Muhlis Ete olduğu halde 21.30 da Raman petrol havzasına varmıştır. Cumhurbaşkanı Ramanın İstasyonu olan Bat-man’da maden tetkik ve arama genel müdürü, mühendisler, memurlar, kamp mensupları, parti temsilcileri ve civardan gelen kalabalık halk kütlesi ta-
rafından karşılanmıştır. Yolda, istasyonlarda ellerinde meşalelerle toplanan halk Cumhur-
İçtimai curcunamız öyle bir hal aldı ki. bunlara filar ınonik konser bile diyebiliriz. İnceli kalınlı, pcsteıı tizden! Biri bitmeden biri başlıyor. Bazan da hepsi birlikte icrayı ahenk etmekteler. Talebeler . hoca vuruyor derken nağme değişiyor; köy halkına meydan dayağı atıyorlar. Derken, terane başkalaşıyor; çete kurmuşlar, mücevher çalmışlar.
— Aman bu ne hal, öğretmenler? Şunları bir ıslah e-din-diyeceksiniz, Millî öğretim Bakanı, öğretmenler 1-çiııde, hayli müessif evsafta kimesneler bulunduğunu ajanslarla bildiriyor.Derken, ı öğretmenler arasında bir solo: Balıkesirde, Balya İlçesi bucağı Yenikavak öğretmeni Necip Akkanı, aynı köy öğretmeni Osman çiftçi bı-
çakla ağır yaralamış.
— Aman bre analar iyî evlât yetiştirsin. Bunlar iyi öğrenci, iyi öğretmen olsunlar. - diye dikkatinizi kadınlara teksif ediyorsunuz; başka bir havadis: Şüleymanl-vede, Taştekneler sokağında oturan Nezahet Alparslan, Âbîdcl Hürriyet caddesinde, Dimitronun gazinosuna giderek içici İstemiş: «Sen sarhoşsun, sana İçki vermem.» diyen Dimitroyu bıçakla iki yerinden yaralamış.
Bacak kadar çocuklar kan dâvasına alıştırılmış, bıçak çekiyor. Sakalı ağarmış da-deler, saçı bitmedik masuralara kem gözle bakıyor.
Ve yüz bin liralık, milyonluk suiistimaller: Bunlar da, orkestranın trampetelo-rl, davulları...
Filarmonik konseri
Sahile 2
H afta Sonu Notlan (fH
60 talebeli sınıflar!
Yeni ders yılının başladığı şu günlerde Fıan-nzca Le Monde gazetesinden nakledilen aşağıdaki satırlar ibretle okunmaya değer:
.şimdiki şartlar l$tnty Fransada İlse ve kolejlerde 80 talebe başına bir öğretmen temin edebilmek İçin 22176 öğretmene İhtiyaç var. Halbuki buğun elimizde sadece 17200 öğretmen mevcuttur. Bu hesaba göre liselerde her sınıfa ortalama 38 öğrenci isabet ediyor.
•»Bu halin neticeleri üzerinde durmağa İhtiyaç var mı? öğretmen disiplini zor temin ediyor talebenin istidadını, ahlâkını, kendini yakından tetkik edip anla-mata vakit bulamıyor, çalışma tarzını takip edemiyor, vazifeleri lâyütiyle gözden geçirip düzeltemiyor Lise sınıflarındaki talebe sayısı hiç bir zaman yirmi beşi geçmemelidir.»
Bu sabırları okur okumaz İnsanın aklına bizim mekteplerimizdeki sınıflar bıı sınıflardaki talebe sayısı geliyor. Orta mekteplerde ve liselerde 60 kişilik sınıflarımız nadir değildir. Hele 40 dan aşağısı yok gibidir.
tik ve orta mekteplerle liselerden çıkan çocuklarımızın tahsil seviyesinin düşük oluşuna. disiplinsizlik vakalarına, çocuklarımızın istidatlarını ve ahlâKî durumlarını koııirol edemeyişimize boşu boşuna sebep arayıp durmayalım Bir sınıfta 60 talebe He dikkatle meşgul olmaya muktedir hocayı hiç bir mektep yetiştlrememfştlr Bizim
hocalarımızdan da mümkün olmayanı mümkün yapmalarını isteyemeyiz.
Garip değildir
Garip gibi görünsC bile şu fikir doğrudur: Elde hoca olmadığı halde mütemadiyen mektep açıp sınıfları tıkabasa dolduran maarif sistemini bırakıp, mektep sayısını hoca sayısına göre, fi yar eden bir maarif slst®-yine geçmek mecburiyetindeyiz. Çocuklarımızı yetiştirmenin başka çaresi yoktur. Şimdiye kadar rakama ehemmiyet verdik. Her sene mekteplerden on binlerce talebe çıktığını söylemekle İftihar etlik, Fakat çıkan talebelerin nasıl çıktıklarını hiç düşünmedik. Bilhassa şehir İlse v» orta mekteplerinde 00 - 70 kişilik aınıflerda okuyan talebelerin fazla bir şey okuyamadıkları gibi öğretmenden de faydalan anladıklarını hiç aklımıza getirmedik. Talebe sayısının çok olduğunu göz önünde tutarak Öğretmensiz okullar açtık.
Halbuki memleketin asıl dâvası mektepten ziyade öğretmendir. Mektep açmak yerine Öğretmensiz mektepleri kapamak daha mâkul bir maarif sistemidir. Talebe çoğaldıkça değil, öğretmen çoğaldıkça mektep açmalıyız. Mektep yapmak öğretmen yetiştirmekten daha kolay olsa bile İşin kolay tarafını bırakarak güç tarafına gitmeliyiz. Ancak o zaman memleketimizde mektep var, çocuklarımızı yetiştirebiliyoruz diyebiliriz.
Şevket PADO
Devlet durmaz, devam eder
(Ba» tarafı 1 inci sablfede) baştan girişmek yolunu tutarsa. bu demokrasi, yani sık sık değişme devrinde, yapıvı boyuna yıkarak yeniden inşaya başlamak gibi, karşılıklı, bos bir meşgale e-dinmiş oluruz ki böyle bir 1-nat bu milletin hiç İşine gelmez.
Devletin başlıca vasfı sürekliliğidir. Devlet, devam e-den. daima üste koyan, bir müessesedir. Partiler, hükümetler devleti teslim ve tesellüm ederler, fakat devletin cecmlşlnl yok sayamazlar.
Türkiye devleti, çeyrek a-«ırlık Cumhuriyet devrinde, bazan daha az, bazan daha çok terakkiler kaydetmiştir. Memleketin, yirmi beş yıl, on yıl. bes vıl öncesine nispetle daima ilerlediği, gözle görülür, elle tutulur derecededir. Şu iş iyi gitmemiş, daha iyisi olur. Filân ihtiyaç uygun karşılanmamış, falan meselede aksaklık görülmüş, bu mühim dâva ihmale uğramış, bu işlerde israfa gidilmiş... Bunlar doğru olabilir, bunların daha İyisi yapılabilir. Bunu iddia etmek, her yeni partinin, her yeni hükümetin hakkıdır. Böyle olmasa, partiler doğmaz, hükümetler ebediyen iş başında kalırlardı. Demokrasi rejimleri, millete, daima daha İyiye doğru bu tercih ve seçim hakkını vermek için kurulmuştur.
yor...» Muhalefet kolay olduğu için, bir muhalif hükümete geçtiği zaman da bu hoş itiyadı buaknuyabilir. Fakat Halk Partisinin — muhalefet etmekte bile güçlük çekerken — kendini İktidarda sanması, günün hakikatleriyle hiç telif kabul etmiyen bir rüya olur. Onun için Sayın arkadaşımın zarif nüktesini biraz değiştirmek yerinde olur; İktidar, kendini hâlâ muhalefet, muhalefeti de hâlâ hükümet sanıyor...
Muhalefet, yeni İş başına gelmiş bir parti hükümetinden üç ay İçinde İş ve eser İstemekle acele ediyor, bu doğrudur, önümüzde dört yıl var. Fakat hükümet, bu dört yıl boyunca, kudretini hep eskiye hücum etmekte arar, yenemediği zorlukların eünahını hep en yakın maziye yüklemeyi mazeret edinirse — insafı bir tarafa bırakalım — bu dört yılın 1-çlne tenkiddlen başka bir şey sığdıramaz ve tenkid ise, malûm, mîlletin dertlerine deva olmaz.
Dört yıl sonra, gene başka bir partinin İş başına geçmesi ihtimali elbette vardır. Bu parti hükümeti de eskiyi ve geçecek dört yılı toptan kötülemek ve hiçe saymakla vakit geçirirse, süreklilik ve ise devam esasına dayanan Devlet mefhumundan Türkiyede ne kalır?
Necmeddin SADAK
Amerikalı uzmanın
seyrüsefere ait raporu
Şoförler nizamnameye riayet şartile şehir yollarında 10 bin motörlü vasıta daha işliyebilir
Şolırknlidekl yolların mevcut nakil vasıtalarına dar gel dlgı. Her ay 300 kadar artan mo-tÖrlÜ vasıtalar yüzünden kısa bir müddet sonra İstanbul caddelerinde «eyrllaeferln lama-mlyle duracağı iddia edilmişti.
iki halta kadar evvel memleketimize davet edilen Amerika seyrüsefer mütehassısı yaptığı tetkikler neticesinde hazırladığı raporu alakalı makamlara ver-
Raporda ileri sürülen iddin-tan hilafında bir şartla İstanbul caddelerinde mevcut nakil vasıtalarından on bin daha fazla nakil vasıtasının da normal şekilde seyrüseferine İmkân vereceği yazılmaktadır. İleri sürülen şartta şoförlerin İstisnasız ve «on derecede dikkatle seyrüsefer nizamlarına riayet etmeleridir. Alâkalılarla
birlikte şehrimiz caddelerinde tetkikler yapan mütehassıs, şoförlerin seyrüsefer nizamlarına asla riayet etmediklerini birer birer göstermiş ve aynı zamanda raporunda dû zikretmiştir.
Alâkalı makamlar, mütehassısın mütalâalarını yerinde bulmuşlardır. Bu sebeple şehrimiz şoförlerinin İstisnasız ve harfiyen seyrüsefer nizamlarına riayet etmelerinin teminine karar verilmiştir.
Bu maksatla şehrimizde görülen seyrüsefer suçlan tasnif edilmiş ve bunlara verilecek nakdi para cezaları tesblt edilmiştir. Şimdiye kadar İşlenmekte olan, seyrüsefer suçlarına kaymakamlar para cezası takdir etmekte idiler. Bu cezalar da ancak 3 ay sonra infaz edilmektedir. _
6 ncı şube müdürlüğünün bu
hususta bazıriıyarak yeni şehir meclisine teklir ettiği esaslara göre bir suç hangi ilçede İşlenirse işlensin şoförler dalma aynı miktar para cezasına çarptırılacaklardır. Paraların tahsili de derhal olacaktır. Yani suç İşliyen şoför hakkında tanzim edilen zabıt varakası, suçun tekabül ettiği nakdi paranın miktarım da ihtiva edecek ve seyrüsefer memurları bu parayı derhal tahsil edeceklerdir.
Suçlara tekabül eden cezaların tevhit edilmesi ve paranın derhal tahsilinin şimdikinden daha müessir olacağı ve seyrüsefer suçu işlemeği âdet c-dlnenlerin ehliyetnamelerinin de tamamen alınması mevzuatla tesblt edildiğinden bundan sonra şoförlerin seyrüsefer nizamlarına riayet edecekleri umuluyor.

Buna cevap beklenir
Başbakan, Erz i ucanda, mühendislerin dört beş bin liraya çıkabileceğini söyledikleri üç odalı evlerin 14 bin Liraya mal edildiğini ve vatandaşlara da 14 bin liraya temlik edilmek istenildiğini söylemiştir.
Dört beş bin liraya çıkacak bir evi üç misli fazla fiate maletmek ihmal de olsa, bilmemezlîk de olsa affedilmez. Bu ziyanı bile bile vatandaşlara yüklemeye çalışmak daha büyük bir hatadır.
Başbakanın bu söyledikleri doğru mudur? Alâkalı eski Bakanın izahat vermesi elbette beklenir.
Spor sarayı
Bazı spor gösterileri haricinde hiçbir işe yâramı-yan Spor ve Sergi Sarayını Belediye, toptan veya parça parça kiraya vermeyi düşünüyormuş.
Spor sade gösteri sayılırsa Belediyenin düşüncesi doğrudur. Fakat spor, her günlük medeni bîr ihtiyaç addedilirse Spor Sarayının boş kalması anlaşılmaz o-lur. Medeni memleketlerde her mahallede spor salonları vardır, herkes her gün gidip bedeni terbiyesini yapar. Yeşil saha, çocuk bahçesi, park gibi ihtiyaçları düşünen Belediye, bu sppor merakı devrimde. Spor Sarayına iş bulamıyorsa gariptir. Hem de adı Sarav. Gençliğe açalım.
Millî piyango bugün | Şeker şirketi koope-çekiliyor ratîfinde yangın
Bize övle gelivor kİ iyi ile kötüyü ayırd etmek, İyiye devam ederek bozuğu düzeltmek, tenkidin ilk vasfı olduğu kadar, birbirini taklb etmesi zarurî olan hükümetlerin de baş vazifesidir.
Bundan dolayıdır ki dört yıl, eski iktidarı alabildiğine tenkid ederek, millet iradeciyle iş başına geçmiş bir parti hükümetinin maziyi, tamamiyle silinmeye değer gibi göstererek yeni bir devlet kurar görünmekle işe başlamasını Devlet mefhumuna sığdırmak güçtür. Bilhassa. yeni bir hükümetin, karşılaştığı güçlükleri ve imkânsızlıkları, kendinden evvelki devrin sonsuz kötülükler?,de mazur göstermeye çalışmasını, ve hâlâ eskiyi tenkidıe vakit geçirmesini anlamak daha güçtür.
Savın Fevzi Lûtfi, bir dostluna demiş ki: -Demokrat Parti kendini hâlâ muhalefette, Halk Partisi de kendisini hp’â hı;krtm«’rtn sanı-
Dünkü yaralamalar
Bir kişi bıçakla, öteki törpü ile yaralandı
Şehremlnlnde Tevfik Fikret sokağında oturan Zekiye İsminde bir kadın bir müddettir beraber yaşamakta olduğu Reşat İsmindeki şahısla geçimsizlik yüzünden kavga etmişler, Reşat, Zeklyeyi bıçakla kasığından ağır surette yaralamıştır. Yaralı kadın Guraba hastanesin s kaldırılmış, Reşat yakalanmıştır.
Çemberlltaşta İmaret sokağında marangozluk yapan Mustafa, BÖzünü dlnlemiyen çırağı Mustafayı korkutmak kastiyle elindeki törpüyü ona doğru fırlatmış, törpü fena bir tesadüfle Muşta fanın kamına saplanmıştır.
Yaralı çırak Esnaf hastanesine kaldırılmış, ustası hakkında da takibata geçilmiştir.
Sekteden iki ölüm
Pangaltıda Baysungur sokağında oturan ve Şişlide bir çorap fabrikasında kâtiplik yapan Suat, Akaretler tramvay durağında birdenbire fenalaşmış, derhal Etfal hastanesine kaldırılmışsa da, orada Ölmüştür.
AltmLş yaşlarında Yakup isminde biri de Kumkapıda Cinci Meydanında giderken birdenbire düşüp ölmüştür.
Her iki ölüm tahkikatına da savcılık el koymuştur.
ithalât bürosu lâğvedildi
İstanbul Ticaret ve Sanayi odası içinde çalışan İthalat bürosu dünden İtibaren lağvedilmiştir. Bilindiği gibi bu büronun İşlerine geçen ay başından beri Merkez Bankası bakmaktadır.
Telefonla ölüm tehdidi
(Ka« tarafı 1 İnci sabifede)
ne derhal Nuriye hanımın Kı-zıîtoprnktaki evine gidiyoruz. Bahçe içinde, eski ahşap, tek katlı bir bina. Bahçede zincirle bağlı azgın bir kopek var. Kapıyı çalıyoruz. IJIç ses seda yok. Tekrar çalıyoruz, camlan ı vuruyoruz nafile. Evde hiç kimse yok, Acaba biz gelinceye kadar o meçhul ses faaliyete mi geçti? Orası da meçhul. Kalkıp karakola gidiyoruz. Oradan da hiç bir şey öğrenmek kabil değil, Tekrar telefon ediyoruz. Bu sefer telefon da açılmıyor. Voı .biz de hâlâ Nuriye hanımın ne-, rede olduğunu biliniyoruz. Meselenin her halde yakında aydınlanacağını ümit ederiz.
Öğrendiğimize göre Nuriye Kadir 8-9 seneden beri. Şey-( hııletibba Hacı Nuri Canbaka-,ıun ofeltı Nurettin Caııbakanla^ •vlW»r ConnUırİ ..nlrb-r I
M. Hoffman
10 ekimde Ankaraya gelerek bir müddet kalacak
Ankara fi — İktisadi İşbirliği İdaresi Avrupa eski idarecisi Mr. Hoffmann, bu ayın 10 unda Ankaraya gelecektir. Mr, Hoffmann, TürUyede bir müddet kalacak, bu aıada Cumhurbaşkanı tarafından kabul edileceği gibi, devlet erkânımızla da görüşecek ve Marshall yardımından Türklyenln ne derece İstifade temin etmiş olduğunu tetkik edecektir.
Bayındırlık Bakanı İzmir’de
İzmir 8 — Bugün şehrimize gelen Bayın dirlik Bakanı General Fahri Belen, gazetecilere verdiği beyanatta, küçük sulama işleriyle köy yollan dâvasının ehemmiyetle ele alındığını, efkân umumlyenln yakında bu büyük ve hayırlı işlere muttali olacağını söylemiştir. Bakan, öğleden sonra İstanbula gitmek üzere otomobille şehrimizden ayrılmıştır.
Fildr eserleri tasarısı;
Ankara 6 — Adalet Bakanı Halli özyöriik, fikir eserleri kanun tasarısının Meclisin önümüzdeki toplantısına yetiştirileceğini, mahkemelerin teşkilât kanununda yapılacak değişikliklerin en esaslı noktasını istinaf mahkemelerinin kurulması teşkil ettiğini söylemiştir.
Millî Eğitim Bakanı
K o riyada öğretmen namzetleri]e bir konuşma yaptı
Konya 0 (AA) — Milli Eğitim Bakam Tevflk tlerl Konya-ya gelmiş ve kız öğretmen okulunda öğretmen namzetleriyle açık bir konuşma yaparak şöyle demiştir:
(Ben muallimi bambaşka görür, onda çok şey arar, memleketin istikbalini muallimin hizmet va şahsiyetinde bulurum. Bu itibarla, muallim mektepleri Üzerinde hassasiyetle duruyorum.
öğretmen, yüreği vatan ve mLIlet aşkı İle yanan ve yüreğindeki bu ateşle memleket çocuklarının kalbine bilgi ve vatan. sevgisinin kıvılcımlarını akıtabilen İnsandır, Ancak böyle öğretmenlerin yetiştirdikleri yeni nesillerle biz bu vatan üzerinde 50-60 milyonluk bilgili, sıhhatli, zenglp ve müreffeh bir millet yaratabileceğiz.
İşte vazifeniz bunun İçin önemlidir. Bu vazifenizi hakkıyla başardığınız zaman yarınki mamur ve müreffeh Türklyenln tarihçileri sizin adınızı hürmetle anacaklardır.»
Bakan, yarın da Kopyadaki tetkiklerine devam edecek ve saat 16 da öğretmenler birliğinin vereceği çayda bulunduktan sonra Aııkaraya dönecektir.
Milli piyangonun 7,'Eklm çekilişi bugün saat 13 de AnkaralI a yapılacaktır.
ikramiye karanan numaralar Ankara Tadyoslle bu gece 23 te yayınlanacaktır.
İstanbul radyosunun kış programı
İstanbul radyosu müdürü Ferit Zahir Töriimküney'ln verdiği malûmata göre, İstanbul radyosu 6 Kasımdan itibaren kış programını tatbike başlıya-caktır. Bu programda Türk musikisine daha geniş yer verilmiştir. Spor mevzuları üzerindeki konuşmaları arttırılacak. temsil saatleri daha kaliteli bir hale gelmesini teml-nen haftada bire İndirilecektir.
* Şoför Mahmut Nedimin idaresinde 5945 n um aralı otomobil dün Çemberlltaşta 11 yaşında Süleyman isminde bir çocuğa çarparak yaralamıştır.
Otuz beş yaşlarında Süleyman İsminde biri, dün akşam Eminönü meydanında Eminönü - Bebek tramvayına atlamak isterken muvazenesini kaybederek düşmüş, ağır surette yaralandığından Cerrahpaşa hastanesine kaldırılmıştır.
★ Diin akşam şoför Atıf Sakarın idaresindeki kireç yüklü 519 numaralı kamyon, Anado-luhlsarında Göksu caddesinde Muatafaam İdaresindeki bir yük arabasına çarpmış, Mustafa bu sadmenin tesiriyle arabadan düşerek söz söyleyemi-yeçek bir halde yaralanmış. Numune hastanesine kaldırılmıştır.
Tren kazası
Fendlkte Kaynarcada oturan Fatma Akgün İsminde bir kadın, otlatmakta olduğu bir İneği tren yolundan çıkarmak isterken Erzurum - Haydarpaşa seferini yapmakta olan trenin çarpmaslyle tekerleğin altına gitmiş ve ölmüştür.
Tıp ailesi yardımlaşma cemiyeti
Tıp ailesi yardımlaşma cemiyeti dün kongresini aktde-derek tıp münteslbinlne daha faydalı olabilecek biı şekle konarak İdare heyetini seçmiştir.
Başkan: Prof. Dr Ziya Cemal B Aksoy, kâtip: Dr. Sadık ün-man, muhasip: Dr Arif Yaman, âza: Dr. Cafer Tayyar Kanâat, eczacı Celâl Ergim.
Sabah Gazeteleri Ne Diyor ?
Ulaştırma Bakanı ve gazeteciler
Geçen gün Ulaştırma Bakanının hiddetlenerek gazetecilere tahsil derecelerini sorması günün meselesi oldu. Felek de CVMHURİYETte-ki fıkrasında bu mevzuda şöyle diyor:
«Bu demokrasi devrinde bir Bakanın gazetecilere böylece çıkışacağına da pek İhtimal vermem. Olduysa, muhakkak Bakan Bey başka bir şeye sıkılmış, hızını bizimkilerden almıştır. Çiinkü efendim bir gazeteciden, tahsili derecesi sorulup her öğrendiği mevzuna İhtisası olup olmadığı a-ranmaz. Böyle olsa, İşimiz duman olur. B?z öyle bir devirdeyiz kİ: değil gazetecide Vekâletlerin başına getirdiğimiz
Bakanlarda İhtisas aramıyoruz, Misale de hacet yok!»

Suiistimal dedikoduları
YENİ SABAH'ın başmakalesinde senelerden- beri dedikodusu yapılan suiistimallerin niçin bâlâ aydınlanmadığı sorulduktan sonra şöyle denmektedir:
«Fakat bu gibi hareketlerin hiçbirisinin en ufak bir ceza İle karşılaştığına., maalesef memleket ve Ttirk milleti şa-hid olmamıştır. Soyulduğu, suiistimallerde bulunduğu en salâhiyeti! ağızlarla gerek Büyük Millet Meclisi kürsüsünde,gerek başka toplantılarda muttasıl tekrarlandığı halde, bu kadar kötülüklerin hiç belli bir faul ve müteşebbisi olmaması ve öyle bir şahsa
henüz tesadüf edilememiş bulunması bütün memlekette hayret uyandırmaktadır. Dört yıl muhalefette, dört ay iktidarda teşhir edilen yolsuzlukların hiçbir faili ele geçirlle-miyor mu?»

Takke giyenler
Takke, külah gribi* acayip şeyleri başlarına geçirip sokaklarda dolaşanlarla zabıtanın zaman zaman yaptığı mücadelenin kâfi gelmediğini SON POSTA’daki fıkrasında işaret eden Ercüment Ekrem şunları yazmaktadır:
Zabıtanın takibi dediğimiz gibi müessir olabilmek için behemehal da'mî olmalı, ve olmadıkça da inkılâba riayetsizliğin yağ damlası gibi yayıldıkça yayılacağından şüphe edilmemelidir.
ŞiaTİtn 4450
KÜİco 4.70
Bu sabah Yenlpostaha'iî caddesinde Baker hanında seker şirketinin işgal elliği dairenin memurlar konperatiluıîn erzak ambarı olarak kullanılan kısmında yangın çıkmıştır.
Hâdiseden haberdar edilen itfaiye grupu derhal vaka yarine yetişmiş ve yaııgıi" söndürmüşse ele bir kısmı erzakı.ı yanmasından yükselen ke.'.if dumanlar epeyre devam etmiştir.
Yangının buz dolabı mot&rû-nün açık bırakılmasından çıktığı anlaşılmıştır.
Büyükadada
Biiyükadada Türk Oflu soka -ğında bulunan fundalıkta dün yangın olmuş ve yüz metre m»!-rabbaı kadar bir fundalık sahası yandığı halde İtfaiye tarafından söndürülmüştür.
Ateşin nasıl çıktığı tahkik edilmektedir.
Yapı iskelesinden düştü
Bakırköy bei fabrikasında inşaatta çalışan demirci ustası Apostol, dün yedi metre yükseklikten aşağıya düşrçek ağır surette yaralanmış fabrikanın hastanesine kaldır ilmidir
(Mevllûıd
ölümü İle koysan .inerini ve kendisini tanıyanlar: derin acılara garkeden Kabataş ve Işık liseleri Kimya öğretmeni
ABDİ BOYSA Nır*
Ölümünün kırkıncı gününe tesadüf eden 7/10 9'0 cumartesi günü saat İ5 te (Şişli Bııımm ti tramvay durağı Eteni Paşa Apt. 4 cü dairede) ruhuna mevlidi nebevi okutturuıacağuırlan meslek arkadaşları, talebeleri, akraba ve dostlarımızın -ve kendisini sevenlerin teşrifleri rica olunur.
BOYSAN AİLESİ
Mevlidi Şerif
Sadrıe^bak merhum Kıbnzlı Mehmet Emin paşa haildi ve merhum Mustafa SaöretUn pusa mahdumu.
MERHUM
ŞEVKET KIRKIZ I.I nm
ruhuna ithaf ulunmak üzere 8/10/1950 pazar günü Beyazıt camiinde öğle namazım müteakip mevlûdu şerif okunacağından akrabası ile dorilarma arzı malûmat olunur.
Mevlûd
30 Ağustos 950 günü müessif bir otomobil kazas» netrccsinde vefat eden evlâdımız yüksek mimar Muammer Ersiiçukun aziz ruhuna ithaf edilmek üzere vefatının Kırkıncı gününe tesadüf eden Ekim aynım sekizinci pazar günü Yenlcamîde öğle manazını raütpaklp mevlidi nebevi kıraat edileceğinden akraba, dost ve kendisini seven arkadaşlarının Ve diğer arzu buyuranların teşrifleri rica o-luntır.
Erselçuk ve önay aileleri
— T A K. V 1 M—
zühtçe» 24 — Hım 115
Iru.ıu GIL 04 lu tklncU Ak Van P E. 10. 53 12 16 6.17 0 39 W 00 1 ?• H V. 524 7.1» 13 02 1615 1B.43 2OI ?
Tcletonlftrımu Uasınuharrt» aiw-' V«Q taleri ’.V» - Idstf ttvaı


7 F* im 1950
AKŞAM

«Robinson» gibi evlâtlar yetiştiren bir maarif sistemi
Şoför muavinleri
11 gencin sergisi
Talebeye tenzilât
________Sahlfe S
EîffMcnznı
Zabıta tedbiri kâfi değil
Demokrat Parti Doğu 'Herine ehemmiyet veriyor.
— Şark vilayetlerini, memurların sürgün gönderildikleri bir bölge olmaktan kurtaracağız! - deniliyor.
Hangi parti bu uğurda gayret sarf etse, can ve gönülle desteklemek, memleketini seven herkesin borcudur.
Ilalk Partisi hükümetleri de, vaktiyle, Genel müfettişlikler ihdas ederek, Yanda üniversite açmağı tasarlayarak. Şarkı kalkındırmak emellerini beslemişti. Parlak neticeler almanın müşkül olduğu görüldü. Kırk fırın ekmek ister. Fakat gayret kırıJmamalı. Olmadı, bir daha. Yine olmazsa bir hamle, bin hamle daha...
— İşe nereden başlamalı? Bu sualin cevabı, her sualin ki gibi şu olsa gerektir:
— Adanı yetiştirmekten. — Nasıl adam?
Şimdiye kadar, hep idealist gibi düşünerek muamman çözmeje uğraştık. Meselâ dedik ki;
— Hristiyan dininin misyonerleri, kara Afrikalara, sarı Asya adalarına, kırmızı Amerikanın ortalarındaki ormanlık bölgelerine bir gaye uğruna dalıyorlar. Biz. o iklimlere kıyasla toz pembe Doğu Anadolumuza. vatanpervere ne hislerle yüz binlerce yetişkin evladımızı niçin vollıyamtyalım? Ne se-be>!\ oraları münevver menfası sayılsın... Gayret aslanlar!
Fakat böyle idaealistçe bir atılganlıkla gidilse bile netice ne oluyor? Meselâ, benim on beş sene kadar evvel Ünye havzasına arkadaşlarımla beraber yerleşmek üzere gidip rfa uğradığımız mu-vaffakiyetsizlik.
Hattâ, daha beteri. Çünkü Doğu illeri Ünye de dc-ğü.
Bizler.-
1 — Üç sebzeden maada sebze bulamamıştık. (Denecektir ki; siz yetiştirmeliydiniz: Doğru!)
2 — Hiçbir mahallî peynir bulamamıştık. Hariçten' getirilenlerin cinsî fena, fiati pahalıydı. (Denecektir ki; inek almalı, sütünden türlü istifadeler sağlamalıydınız: Doğru.)
3 — Satılık tavuk bulamamıştık. (Denecektir ki; o bölgede dayanacak cins tavukları getirtmeli, civciv yetiştirmeliydiniz.)
4 — Soba borularını taktıracak iyi bir usta bulamamıştık. Oranın ustası, boru-larda^ akıntı verilmesi gerektiğini bilmiyordu, (Denecektir ki; bu gibi küçük mesleklerin inceliklerini öğrenip gitmeliydiniz: Doğru...)
Baş ağrıtmıvayım; mesele, son cümlede hulâsalandı-rılmış oluyor. Ziraate, zena-ate mütallik türlü meslekleri hikâyedeki Robinson (1) gibi öğrenerek Ünvede yerleşmek üzere gitmeliydik. Ancak o zaman, kendi arzu ettiğimiz standarda yaklaşmış Olacaktık; hayat, ta-Jıanımülfersa bir mahrumiyet arasında bocalaınıya-caktı: kafilemizde bozgun çıkmıyacaktı.
Netekim, Katolik, Protestan misyonerleri de. gittikleri diyarlara yalnız bellerinde zünnar. ellerinde ıs- ( tavroz gitmiyorlar. Bileklerinde sanat bileziği olarak gitmektedirler. Asıl tılsım budur. Muvaffakiyetlerinin sebebi, tarlalarda, atelyeler-de verii halktan daha iyi çalışabilmeleridir. O şekilde yetiştirilmişlerdir. Her «frere», yahut «pasteur» aynı zamanda bir ustabaşıdır. Üçü beşi bir araya gelince hakikî bir Robinson halini alı- > yorlar.
Yalnız masa başında dü-şunerek değil, bana epey : tuzluya malulmüş eski tec- ı rübeleı-ime de dayanarak di- I yorum ki:
Bizim memleket şartları- i mızda sürgüne gider gibi bed ı luıhl olmaksızın ve muhiti I de bedbaht etmeksizin çalt- ı ş a bilmek için, talisi! tipini 1
Şoförlere yanlarına muavin almamaları için son ihtarda bulunuldu
Taksi şoförlerinin yanlarında muavin, taşımaları ötedenberl yasaktı. Fakat bu yasağa pek riayet edilmemekte id!
Şoför muavinlerinin gelip geçenlere söz attığı. şoförlerin müşterilerle yaptığı münakaşalara yardakçılık ettiği ve taksi otomobillerinde oturulacak yerlerin bir kişilik azalmasına sebep olduğu göz örfünde tutularak muavin taşıma yasağının şiddetle tatbik edilmesi kararlaştırılmıştır.
Emniyet müdürlüğü de Asayişi bozdukları ve muhtelf vakalara sebebiyet verdikleri İçin şoför muavinlerinin otomobillerde dolaşmalarının şiddetle menedilmesin! teşkilâtına tamim etmiştir. Emniyet fl ncı şube müdürlüğü de bu İşle e-salj şekilde mücadele etmeğe karar vermiştir.
Dünden İtibaren emniyet mensuplan muavin taşıyan şoförlere son ihtarda bulunmuşlar ve bunun tekerrüründe şiddetle cezalandırılacakları kendilerine tebliğ olunmuştur.
(1) Robenson.
Taksi ndeki sergide neler var? Yeni sanatkârların sanat ve onun meseleleri hakkındaki düşünceleri nelerdir? Sanatkârın dertleri
Kadrodaki noksanı kapatmak için artist alınacak
sa-
Şehir tiyatrosunun kadın natkârlar kadrosundaki noksanlığı kapatmak gayesiyle tiyatroya yeni sanatkâr alınması kararlaştırılmıştır.
Talipler 14 Ekimde bir hey.-t huzurunda imtihana tâbi tutulacaklardır. İmtihanda bilhassa mimik, dlksion. sahneye İntibak kabiliyeti, kavrayış, vücut ve yüz güzelliği ve İstanbul şivesiyle konuşma kabiliyeti nazara alınacaktır. Gerek şimdiye kadar başka tiyatrolarda çalışmış olanlar ve gerek hiç sahneye çıkmamşı olanlar bu imtihana girebileceklerdir.
Bütün kabiliyeti olanlardan İstifade edebilmek gayesiyle, kabul edilecek sanatkârların adedi tahdit edilmemiştir.
nC.lrlş serbestin» Eizde resim sergilerinin kapısına böyle bit tabelâ asmak âdet oldu. Anlaşılan sanatkâr, hiç değilse bir avuç ziyaretçi çekebilmek İçin bundan daha cazip bir taktik bulamamış olacak. Her şeyin parayla ölçüldüğü cemiyetle güzel bir alay yolu olduğu kadar aynı zamanda zekice bir usul ..
Taksimde Fransız konsolosluğunun önünden geçerken Hıfzı Topuzla mutabık kaldık kİ. Fransa hükümeti şu konsolosluk blna.nnın bir salonunu resim galerisi olarak ayırmış olmasaydı ressamlarımız eserlerini teşhir edememek derdi İçinde vakti gelip de kıırtulamı-yan kadınlara benzlycceklerdi.
Girdik. Salonda ziyaretçilerin ekseriyetini gençler teşkil ediyor. Panolara, düzinelerle çift göz çevrilmiş, tablolar tetkik ediliyor. Burada gördüğümüz ayrı ayrı 11 İmzanın her biri de olgun bir fikir ve cesur çizgiler taşıyor. Bu arada Kemal Artu-
945 yılı nüfus seviminin neticeleri
1945 de yapılan ger.el nüfus sayımının bütün neticeleri bit aya kadar bastırılarak alâkalılara tevzi edilecektir. Kadro darlığı yüzünden 945 sayımının teferruatlı istatistikleri beş se-nedenberi hazırlanamamıştı.
Yeni sayım münasebetiyle 945 sayımına ait işlerin kat! olarak tasfiyesine karar verildiğinden bu İstatistikler 22 Ekimden evvel basılmış olacaktır
Diğer taraftan 940 sayımına alt teferruatlı fstatlrtükerln de İşlenmesi tamamlanmış ve neşredilmeye hazır bir vaziyete getirilmiştir.
945 sayım neticelerinin basılmasından sonra 940 sayım İstatistikleri neşredilecektir.
C. H. P. Taksim ocağı kongresi
CHP. sİ Taksim semt ocağımın yıllık kongresi bugün saat 15 den İtibaren Beyoğlu Halkevi salonunda yapılacaktır.
Kadıköy - Üsküdar otobüslerinde tenzilât yapılması isteniyor
bir
«hararet sön-1 kadar memurdu. Tensikata uğ-a bahriyelileri ve üç kâğıtla «Haşan almıyor, basan alıyor» oynıyan manitacısı. Hikmet Aksütün «İçki İçen* 1. Ferruh Başaranın vtkia-ler» l, İhsan İncesunun «Çarşamba pazarlı, Kemal İncesunun «Hasat« ı. Mümtaz Yenerln «Dört kemancı» sı. Dlmitro Möna.yad İsin peylzajı. Nuri İyenin «Mlrgün yolu». Phıdarus Platonldisin «Fal» ı. R»Rip Gok-ranın «Yedlkule surları» ve fo-lograflarlyle sergide orijinal bir köşe yapan Limasollu Narinin »Yeni Leylâ» sı. Ve daha ne tablolar .. li sanatçının 123 adet eserini bu galeride zevkle seyrettikten sonra onlarla oir köleye çekilip sohbete daldık, Önce size bu genç İdealistleri bugünkü sosyal ve ekonomik hüviyetleri içinde iki satırla tanıtalım:
Dlmitro Monayadis manifatura taciridir. Durumu İyidir, Ferruh Başağa yakın zamana
radı, şimdi ayda 90 liralık bir ■ —
gelirle geçinmeye çalışıyor. Hlk- j dikleri met Aksüt Güzel Sanallar Aka-demlsl yüksek kısmının 1 sınıfında öğrencidir. Geçimini ailesi ve kendi temin ediyor.
İhsan İncesu da unun sınıf arkadaşı ve durumu İtibariyle yoldaşıdır. Kemal Artun Bayındırlık müdürlüğünde desinatördür. Memurun hali malûm...
Kemal İncesu münevverdir, amma İşsiz münevverdir. Ele güne muhtaç olmadan geçinmeye çalışıyor. Mümtaz Yeııer-se geçimini tablolarına bağlamış. Sattıkça karnı doyuyor, Cesur bir İş bu Mümtazın Jşi. Nuri İyem de ondan aşağı kalmıyor. Resim satıp geçiniyor. Plndaros Platonldisin vaziyeti müsait. Kendisi tüccar terzi. Ragıp Gökcan ortaokul resim |357 öğretmeni. Maaş malûm. Lima- ısoo sollu Naciye gelince; geçimini Şahap BAL( K'ftLL
(Arkası 7 nel sahilede)
şehir meclisi toslarından zat Üsküdar - Kadıköy tramvay idaresinden talebeye tenzll&tlı otobüs pasosu verilmesi İçin gerek belediyede, gerekse İdare nezdlnde teşebbüse geçmiştir.
Bu zatın verdlöl muhtırada Çamlıca kız lisesinde okuyan 2oû kadar gündüzlü öğrencinin Kadıköy'den geldiğini, Çamlıca ve tkbaliye mahallelerinde de İlk ve orta okul bulunmadığından buradaki 200 kadar öğrencinin de her gün Kadıköy o-kullarma gidip geldiği ve bu çocukların tek vasıta olan otobüsle gidip gelmeleri İçin her gün 34 kuruş verdikleri belirtilmektedir.
Umumiyetle a? kasanch ailelere mensup olan bu öğrencilerin her gün 34 kuruş veremediklerinden 4 kilometre tu* lan yolu yaya olarak gidip gel-1 için hastalandıkları muhtırada anlatıldıktan sonra İkinci idarenin bu öğlencilere otobüs ücretlerini 10 kuruşa indirmesi lüzumu anlatılmaktadır. Bu haklı talebin tasvip edileceği tahmin edilmektedir
Adlî tabiplikler
Ankara 6 (Akşam» — Adalet Bakanlığı muhtelif II merkezlerinde adli tabiplikler İhdas edecektir. Önümüzdeki aylarda adli tablb yetiştirmek üzere yabancı memleketlere stajyerler gönderilecektir.
RADYO
Aimanya - Türkiye
9
Celâl Atik
Yaşar Poftu
Ali Yücel
Alman güreşçileriyle ilk karşılaşma bu akşam yapılıyor
Açiltj Ve pfog- tınılar.
Haberler.
Dans ınUztgl Pl
Saz eserleri ve ovun havalar* Çalanlar: Ahnct Yekta ve arkadaşları.
Radyo salon O'i.ıstr» konseri. Serbest Mi'
Şarkılar. Oltmtan Mustafa Ko-
Çoevk küfesi. Ik* masal ve çocukları müzik
Türdüler. Okuyanlar; Şen kardeşler.
pratikleştirmeliyiz. Mektep mezunlarımız, yeınek pişirmekten, hafif marangozluğa; hastaya bakmaktan, dikiş dikmeğe; tenekecilikten, ağaç budamağa; ilh ilh kadar asri Robinson'luğa lâzım bilgilerle, âletlerle mücehhez olmalı, — yalnız Doğu illerine değil — memleketin her tarafına öyle yayılmalarıdır. Mahmut Makal’ın köyünde de. hattâ tstanbulun âbidelerine nazır benim mahallemde de aynı Robinson’iara ihtiyaç var. Amerika gibi geniş iş bölümlü muazzam bir sanayi memleketi olmamıza kadar bu evsaftaki nüfus tipi, yükselebilmemiz için şarttır. ,
(Vâ - Nû) |
Uurtın müddetti nberi
ciddî bin- müsabaka yapmıyan milli güreşçilerimiz bu akşam başlamak üzere dört gün içinde üç karşılaşma yapacak, finoların birincisi hu akşam temsili mahiyette olacak ve İzmirly Eskişehir güreşçileri iştirak edecektir. İkinıisi yaren akşam millî takmıla Greko • Roman tarzında, üçüııcüsii yine milli takımın salı günü akşamı serbes güreş tarzında yapacağı müıabakndır. Bu seferki rakibimiz Atman güreşçilerinin öl etlen beri güreş sahasında İsmi geçen kuvvetli elemanlardan mürekkep olduğu şüphesizdir. Dünya harhinin devamı ve ondan snnrakı zamanda beynelmilel federasyonda kaydı olmadığı İçin millî temas ja-pamıyan bu güreşçiler ilk milli temastan olduğu cihetle bu karşılaşmaya âzami su-
relte ehemmiyet vererek hazırlanmışlardır Çiinkü Alman güreşinin harbilen sonraki derecesi bu karşılaşma İle meydana çıkacaktır Nitekim
haber verildiğine göre şehrimize çelen Alman milli takımı beş bini bolan muazzam bir güreşçi grupu arasından elenerek seçilmiş ve Münlhte bir aydnnberi kampa alınmışlardır.
Almanların bu kadar güzel hazırlanmasına mukabil bizim güreşçilerimizin anca*-, çarşambn günü seçilmesi ve , Yaşar Doğu İle Celâl Atik ve Nuri Hoca arasında gazetelerde uzun müddetti' nherl devam eden dedilendutu neş- 1 riyat her bakımdan hazin ı bir mâna ifade etmektedir. , Gerek bu kıymetli g'irvşçl-lerin ve gerokse k ymetl! Horanın Tiirk güreşi ıe sağ- ' ladtfîı başarılar İnkâr edile- I mezse de son zamanlarda | gazele sütunlarına karlar ak- ı seden dedlkodulu nerrlyet da o nispette çirkindir. ıtır tarafta gücünü, kuvvetini sarf ederek aklbinl yenen, ne karlar el (Arkası 7 nel sahlfede»
ıvolfgang
»VIII! Liebcrn
Albert Fnrber

•>»!« PJ.
■erleri Çatanlar: Nubar Teky.ı.v. Ercüment Balanay, 16 15 Hatanın programı.
W Kon uma.
10 Koıtjı-t halli m(lzik Pl. M Şa Icılar. Okuyan: MuaUâ kadüer.
18.10 İtfaiye Mali.
18.13 Dana mJtiâi ıh
■ (5 S-fs eserleri. Çılanlar: Kemal N.yıızl Se/hun. İr.-ettin ökte. Vecdi Seyhun.
15 00 Haberler.
13,1'» Kısa »chir haberleri.
19,"0 Konuşma.
'1!I 10 Şarkılar. Okuyan Mefharet Yıl-
1:0,00 Konııjma.
| 30.10 Ara mtlziğl Pl.
30.13 Radyo fazeteri.
20JO Bağlamayı aovun havalan. Çalanlar NecaU Batara va arkadaşları.
20.50 Serbest saat.
21.04 Konujma.
21.10 Dinleyici lıieklerl. (Hafit batı nVUlftlı
11.43 Pertlıan Altındağ Seterinin İştiraki İle hususi şarkılar prog-
2220 Konuşma
22 30 şcurde bu halta.
• 22,45 Haberler.
23 00 Eğlence yerlerinden nakle
yın.
2100 Programlar vc kapama.
A.SKAIIA KADYOSO Ö$la vo akfam programı
12.28 Açılıp vc orogram.
12 30 M. S, ayarı ve Karttık melodiler Pl.
33.00 Haberler.
13.15 Klâsik saz ««erleri.
13.30 Öftlo Gazetesi.
13.43 Şarkılar. O mıyım İsmet Ufturlu.
14 00 Raelımnnlnof - Re Mltıflr piyano konçertosu Fİ.
14 40 Tanço. rumba, leongo ve sambalar Pl.
11,83 Spor haberleri.
15.00 Kayıp mektuplar». Hava raporu. ıık-jım programı ve kapanılın 58 Açılır ve program
17,00 Cociık saati.
18 00 M S oyarı ve konuşma: (8*çtml
18.10 Dans orkestralar^çalıyor PL
16.30 Konulma »Seçim»
Kt.40 Şarkılar, Okuysn Ekrem Gdyer.
19 00 M. 3 .ayarı vo Babırlar.
19 13 Tarihten btr ytpıiık.
19 20 Yurttan sasler.
19 J0 Konulma (Seçimi
19.40 Serbes naat.
19.41 Radyo İle IngUbre.
20,00 Varyete müzikleri Pl.
20.13 Radyo Gazetesi
20.30 Serbes saat
20.40 Konuçma; (Seçim).
20 50 İncesaz
31 15 Konuıjma: (Seçim)
21 2J Halil orkestra mılzUdert PL 2140 Konuşma: (Seçimi
21.50 Film yıldızları geç'dl PL 132.00 Konuşma.
2315 Şarkılar. Okuyan Sattı Hopea.
32.43 M. S. ayarı ve Haberler.
23.00 Dana parçalar» PL
23 30 Projram ve kapani|.

z«-
İstanbulda zabıta ekiplerinin nr;ıma, tarama faaliyeti devam ediyor. Her gece şehrin muhtelif semtlerinde bir çok kimselerin üzerinde bulunan bıçak, kama ve tabancaların müsadere edildiğini gazetelerde okuyoruz.
Tedbir iyi, faaliyet mükemmel amma bu gayretlerin te’dip, ıslah bakımından tesiri nedir? Aramaların ve silâh yakalamalarının devamı gösteriyor ki zabıtanın bu faaliyeti kötü kişiler üzerinde ıslahkâr bir tesir yapamıyor. Bıçak, kama, ta banca taşıyan kimseler, her an yakalanmak tehlikesini göze alarak bu kötü aletleri zevk için, süs için taşımıyorlar. İncir çekirdeği do|Ü-durmıya'-ak sebepler vüzıınQ den çıkan ağız dalaşlaû-nnda eller derhal biçaklaraCM ta ban‘iı la ra atılıyor, kaldiM— rrm münakaşaları kanlı va-O kalarla neticeleniyor. c
Si’âh aramalarından makO sat bu gibi vukuatı önlemek tir. Fakat yakalanma keyfl-Js yeti, silâh taşıyanların göz-Ş; Itrini korkutacak mahiyette bir tedbir teşkil etmiyor.JP Bu gibi silâhlan taşıyanlarc için kanunun tâyin ettiği ceza, otuz güne kadar hafif*** hapis veva otuz liraya kadai“ hafif para cezasıdır. "O
Üzerinde yakalanan silâ-O hin miisaderesile o şahıs, tekrar silâh tedarikinde^) müşkülâta da duçar olmu^T yor. Bıçakların, hançerlerinS-* kamaların envai dükkanlarda, hattâ işportalarda serbes satılıyor, tki üç Üreyi gözden çıkaran her vatan* daş, istediği zaman, beğendiği bıçağı alabiliyor. Taban ca tedariki de pek zor değil-Sokaklarda kadınlara sarkıntılık eden zorbaların son zamanlarda çoğaldığı, idare âmirlerinin bevanatile de sabittir. Ceza kanunu sokak ta kadınlara lâf atanlara on beş günden Üç aya kadar, sarkıntılık edenlere de bir aydan altı ava kadar hapis cezası veriyor.
Onlıes gün, bir ay hapla cezasından korkan vatandaş, İçtimaî âdâp ve nizamlara riayet vazifesini idrâk edecek seviyede bir kimse olduğu için böıle bir eür-nıe teşebbüsü hatırından bile geçirmez. Bu cürümlere teşebbüs edenler, altı ay mahkûmiyeti dahi hlre sayan ahlâk düşkünleridir.
Halkın rahatını bozacak veya rezalet çıkaracak surette ve aşikâr bir halde sarhoş yakalanan kimse on beş güne kadar hafif hapse veya on beş liraya kadar hafif para cezasına mahkûm oluyor.
Eğer bu sarhoş sokakta başkasına tecavüz ederse kanun kendisine iki aya kadar hafif hapis cezası veriyor. Bu müddet ve mikdar-İar, cezaların âzami hadleri-dir.
İki ay hapishanede yatmayı bir istirahat savan bedmayeler meyhanede bir kaç kadeh rakı içtikten sonra sokaklara fırlayıp şuna buna saldırıyorlar, yanında kocasiyle giden kadınlara tecavüze kalkışıyorlar.
Görülüyor kİ bu İşler zabıta tedbîrlerile önlenecek dâvalar değil, doğrudan doğruya kanun mevzularıdır. Hükümetin hu mevzuu süratle ve ehemmiyetle ele almasını bekliyoruz.
Cemal REFİK
Alman konsolsu geliyor
Haber aldığımıza 8ör« bu ayın sonlarına doğru şehrimi» Alman başkonsolosu gelecek ve bu guretle İki memleket arasındaki ticari münasebetler daha siy tide kolaylaşacak ve İnkişaf edecektir.
Millet Partisi ocaklarının açılışı
Millet Partisinin Kazlıçeşuu Zeytlnburnu ve Vellefendl Gecekondularında 4 ocağın açılı# töreni Önümüzdeki pazar günü saat 18 da Zeytlnburnu İstasyon arkasındaki meydanda yapılacaktır.
Sahlfe 4________ _
Mısırın Birleşmiş Milletler ordusuna yardımı
AKSAM
Mahkeme Koridorlarında
Rahmetli efendinin gözü arkada kaldı I
Silâhları ve teçhizatı verilmek ve Ingiliz ordusu Mııîrdan çekilmek şartiyle 1 ilâ 2 milyon asker verebilecek
Lake Success 6 (AP) — Dün bildirildiğine göre. Mısır, milletlerarası daimî bir askerî kuvvetin, silâhlan ve teçhizatı diğer âza devletler tarafından temin edilmek, şartı ile 1.000.000 yahut 2 milyonluk İnsan gücü kısmını temin etmeyi teklif ve tekeffül etmiştir.
İyi haber alan çevreler, bu teklifin, Dean Achesoıı tarafından çarşamba günü verilmiş olan bir öğle yemeğinde, Mısır Dışişleri Bakanı Selâhaddln bey tarafınadn yapıldığım söylemektedirler.
Ayni zamanda, İngiliz kuvvetlerinin Mısır topraklarını tahliye etmeleri da bir şart olarak ileri sürülmektedir.
Mısırın teklifinin ana unsurları şunlardır:
1 — Mısır. Süveyş kanalının Akdenizin cenup kapısını kontrol etmesi neticesinde hayati bir stratejik ehemmiyeti haizdir. Siiveyşln müdafaası milletlerarası barış için çok ehemmiyetlidir ve bu husus yalnız îngllterenln elinde bırakılmamalıdır.
2 — Mısınn 20 milyon nüfusu vardır ve silâh ve teçhizatı hariçten temin edilmek şartı İle kolaylıkla bir veya iki mil-
yonluk bir ordu teşkil edebilir.
3 — Mısır, bu kuvveti bir milletlerarası unsur olarak mütalaa ve Birleşmiş Milletlerden takviye kuvvetleri gönderilince-ye kadar Süvcyşln müdafaasını deruhte edecektir.
4 __Süveyşln müdafaasında
Mısır kuvvetlerinin kullanılın ası çok yerinde bir tedbir olacaktır. Çünkü bunlar yalnız Birleşmiş Milletler namına çarpış-mıyacak, aynı zamanda memleketlerini de müdafaa edeceklerdir.
Lake Success’de bulunan bir Mısır sözcüsü. Mısırın hâlen silâh altında ne kadar askert olduğunu açıklamaktan İmtina etmiştir.
Mısır silâhlı kuvvetlerinin arttırılması hususunda İlk İtirazın tşraUden geleceği tahmin olunmaktadır,
Bir İsrail sözcüsü tefsirde bulunmaktan imtina etmiş ve hükümetinin ancak resmi bir tekliften sonra karar ittihaz edeceğini belirtmiştir.
Keza Rus çevreleri de tefsirden kaçınmışlardır. Bununla blı Rus, 20 milyonluk bir devletin, barış zamanında adı geçen cesamette bir orduyu ayakta tutup tutamıy«cağını sormuştur.
— 2 —
Hanım teyzenin sahte hacısı zayıf, uzun boylu, uzun yüzlü, başının tepesi çıplak, esmer, kırkını geçkin bir a-dam. Gözleri yuvalarında fi nl fırıl dönüyor. Bizi de. a-vının üzerine atılmağa hazırlanan aç bir sokak kedisi bakışlarile süzerek kaşlarını çattı. Hanım teyze İle konuştuktan sonra kendi yanma gitmemizden memnun olmadığı besbelli. Biz yaklaşırken başını eğdi, göz İerinl ayaklarının ucuna dik ti. Selâm verdik:
— Merhaba, hacı efendi!
Aldırış etmedi. Bizim kasketli delikanlı biraz daha so kuldu:
— Selâmünaleyküm, hacı efendi!
Ağır ağır başım kaldırdı. Sözde dalgın bakışlarla homurdandı:
— Bir şey mİ söylediniz?
— Selâm verdik sana.
— Alevküm selâm. Tanıyamadım sîzleri.
— Zararı yok. biz seni tanıyoruz. Hacı efendi değil mîsln sen?
— Orası öyle. Ben hacı-
Miistehziyâne sırıttı:
— Hacılık da tam adamını bulmuş, bey kardeşim.
— Peki amma rıhtımda sen. şu hanım teyzeye; «Ben hacıyım. Kâbeden geldim demişsin.
— Boş ver kocakarının palavralarına. Rıhtımda dolaşırken gelip karşıma dikildi; «Sen hacı mısın?» diye sordu. Benim adım Hacı olduğunu, kocakarıyı eski tanıdıklardan biri zannettim; «Evet, ben hacıyım» dedim. Kâbenin lâfını bile ağzıma almadım. Durup dururken yalan şöyliyecek değilim ya kocakarıya.
— Hanım sorunca sen; «Kâbeden zemzem, teşbih filân getirdim» demişsin. Yalan, bey kardeşim. Kocakarı palavra sıkıyor. Kocası rüyasına mı girmiş, ne halt etmiş, iyice anJıyamadırn. «Zemzem, Kâbe örtüsü, hacı yağı, teşbih almak İstiyorum amma Kâbeden- gelen hacıları bulamıyorum» diyerek dert yandı. Ben de bir İyilik olsun diye; «Üzülme, hanım. Adresini ver, ben bunları tedarik eder, sana
7 Ekim 1950
KERVANSARAY
f^Jeeaulesku


JlSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI |
Tahinin veya İlk kesif bedeli teminatı
Lira Kuruş IJra Kuruş
14160 00 1062 00 Cerrahpaşa hastaiıanesl ihtiyacı için satın alınacak üç kalem penisilin.
12301 00 922 58 Belediye Fen İşleri Müdürlüğü yollar şubesine alt 8 adet muhtelif markadaki yol silindirinin tamiri.
11040 16 828 öl Kısıklıdan itibaren Büyük Çamlıca yolu başına kadar olan parke kısmının tevsii ve sökülüp yapılması.
2925 00 219 38 İtfaiye müdürlüğü için almaca k üç adet Draeger oksijen cihazı model 160 A.
1«76 90 140 77 Dolmabahçe meydanında İki adet çelik bayrak direği yapılması.
Tahmin veya keşif bedellerilellk teminattan yukarıda yazılı
İşler ayrı ayrı açık eksiltme suretiyle yaptırılacaktır.
Şartnameleri Dlranyolunda Belediye merkez binasındaki Zabıt ve Muamelât Müdürlüğünden alınacak veya görülecektir.
İhale 23/Eklm/1950 pazartesi günü saat 14.30 da Belediye merkez binasında müteşekkil Daimi Komisyonda yapılacaktır.
İsteklilerin ilk teminat makbuz veya mektubu, 1950 yüı ticaret odası vesikası ve ayrıca şartnamelerindeki kayıtlara uyularak eksiltmeden üç gün evveline kadar yalnız İkinci kalemdeki İş İçin Belediye Makine, Elektrik ve Sanayi İşleri Müdürlüğünden, 3 ve 5 r.cl kalemdeki İşler için de Belediye Fen taleri Müdürlüğünden alacakları fenni ehliyet kâğıtlarlyle birlikte ihale günü saat 14.30 da Daimi Komisyonda bulunma-lan lâzımdır. (133*18)
Tünel seferleri
I. E. T. T. Umum Müdürlüğünden: 8/Eklm/1950 Pazar gününden itibaren tünel işletme saatleri aşağıda gösterilmiştir: (13622)
İş günler) : Saat 7,00 den 21,00
Pazar günleri : Saat 8,30 dan 22,00
yun velâkin efendiliğim vok. getiririm» dedim. Ayak tica-Çocuklukta biraz mektebe reti yaptığım için bu İşten gittim amma doğru dürüst beş on para da ben kazana--------------------. u_ ca^tım.
— Bu sefer adam kazanmışsın, ahbap.
— Ne münasebet?
İlk almadım, Götürdüğüm şeyleri kocakarı beğenmedi; «Hacı yağı iyi kokmuyor, örtüyü de beğenmedim», diyerek geriye verdi.
— Nasıl olur? Elli liraya sarin almış onları?
— İnanma diyorum, bey kardeşim. Elli para bile almadım. O kanda kolay kolay mangiz verecek göz var mı? ■
— Peki, dolaptan kadının mantosiyle kocasının üç takım elbisesini ne diye alıp kaçtın?
— Kim söylemiş ahp kaçtığımı?
— Kendisi söylüyor. Elbiseleri satarken polisler yakalamadılar mı?
— Bende yalan yok, efendi kardeşim. Elbiseleri satarken polisler enselediler amma bunda benim ne günahım var? Bir iyilik olsun diye bu İşleri yaptım.
— Kadına iyilik etmek 1-çin mi çaldın elbiseleri?
Öfkelendi:
— Bunu kabul etmem. Sözünü geriye al, efendi kardeşim. Elbise filân çalmadım ben. Kadın benim ayak ticareti vaptığımı öğrenince; «Çok sıkıntı içindeyim. Şuhlan satmak istiyorum. Mademki sen bu işlerin erbabısın, götür, sat da parasını bana getir» diye yalvardı. Ben de hem ona iyilik olsun, hem de kendim bir kaç kuruş istifade edeyim, diyerek aldım. Sonra arkamdan iftira attı karı.
Mahkeme açıldı, hanım teyzeye dik dik bakıp dişlerini gıcırdatarak kalktı.
Ce. Re.
okuyamadım, moruk da beni mektepten aldı, zenaata verdi.
— Zenaatın nedir senin?
— Şey... Kunduracılıktan az çok çakarım.
— Şimdi kunduracılık mı yapıyorsun?
— Ben mi?... Yok. o ze-naatı bıraktım. Ayak ticareti yapıyorum. Sağdan soldan öteberi alır, satarım. Zenginlikte gözümüz yok bizim. Ekmek parasını çıkarırsak Allah bereket versin. Günün birinde zengin de ö-lecek. ben de öleceğim. Hepimiz o toprağın altına girecek değil miyiz?
— Sormak ayıp olmasın amma, hacılığı ne zaman kazandın sen?
— Amma da lâf ettin ha-Bunu ben ne bileyim? Babam bilir. Moruk sağ değil kİ gidip sorasın.
— Demek baban seni çocukken hacca götürmüş öyle mi?
— Alay mı geçiyorsun, delikanlı? Babamın hacca gittiğini kim söylüyor? Moruk da benim gibi iflâhsızın biri idi. Hacca gitmek kim. o kim? O kadar para bulsaydl meyhanelerde sızardı, ölüsü bile basıma dert oldu, cenazesini kaldırmak İçin borca girdim.
— Demek Hacca gitmedin sen?
— Yok beyahu. Övle yerlerde ne isim var benim?
— Peki, hacılığın nereden geliyor va?
— Babam bilir, dedik va. Doğduğum zaman moruğun aklına esmiş, Hacı Mehmet diye isim koymuş bana. Son radan Mehmedi de bırakmışla’-. Hacı aşağı. Hacı yukarı. derken hacılık üzerimde kalmış.
akıllı
Mete-
BEYAZLI KADIN
Aşk ve macera romanı
Tazan: W. W. Colllns Tercüme eden: (Vâ-Nû)
■ Tefrika No. fit
O yerlere vardım. Tepenin ü-zerlne çıkıp Llmmerldge malikânesini uzaktan seyrettim. Laura’dan daha dün ayrılmışım hissine kapılmıştım. O zaman da şimdiki gibi bedbahttım. Beyaz elbisesini giymiş, e-Mnde kroki defteri; onu bir daha göremiyeceğiml zannediyordum, Kiliseye doğru giden, yoldan aşağı indim. «Beyazlı kadın» la maceralarımız burada oereyan etmişti. Küçük dere, mezarlığın ortacından akıp duruyordu. Anne İle kızın yanyana yattıkları beyaz mermerin yanma vardım.
Laura için dikilmiş olan kitabeyi okudum.
Artık kendimi tutamıyordum. Gözlerim yaşla doldu; beynim uğuJduyordu. Beyaz mermere
başımı dayadun. gözlerimi kapadım.
Kendime geldiğim zaman güneş ufka yaklaşmış bulunuyordu. Bulutlar kaybolmuştu. Gu-rupun hafif ışığı, mezarlığı yıkamaktaydı. Kabrin yanında tüller örtünmüş İki kadın ayakta durmaktaydı.
Hayretle baktım, içlerinden biri tülünü açtı; bayan Haâ-combe’u tamdım. Hüzün ve endişe İçindeydi.
Kendisine yaklaştığım zaman, rüyada İmiş gibi mırıldandı;
— Rüyam... Rüyam...
Öbür kadın, usulla haça yaklaştı. Elbisesi kitabeye değdi. İkimiz birden baktık. Kitabedeki o hazin yazılar...
Kalbuki İşte, Laura burada. Kabrin üzerinden bana bakıyor.
Yedinci kısım IVALTER HARTRIGHT HİKÂYEYE DEVAM EDİYOR
11
Londra'nın kalabalık bir mahallesinde bir gazete satıcısının dükkânı vardır, Birinci İkinci katlan fakirane döşenmiştir.
Bu sefalet yuvasını müstaar bir isimle kiraladım. Bir çalışma, bir de yatak odasından İbaret İkinci katta oturuyorum. Birinci kat İse hemşirelerimmiş gibi tanıttığım iki kadın tarafından işgal edilmektedir. Resim yaparak ve tahtalar üzerine oymalar lşilyerek ekmek paramızı kazanmaktayım Onlar da terzilikle bana yardım etmek gayretindeler.
Blzler artık yaşayan İnsanlar fasilesinden değiliz Bu gizlendiğimiz yerde öyle garip bir hayat yaşıyoruz. Evin büyük kızı olmak sıfatlyle Halcombe, bize ablalık ediyor. Ev hizmetleriyle o uğraşıyor. Alemin nazarında Laura ile ben sahtekârlarızdır elbet. Anna CatbertclkTn şeriki ciirmü olmam icabetm ektedir. Çılgınlığı yüzünden bu kız, ölen Lady Glayde yerine kendini koymuş.
Taşıt kazaları yüzünden ödenen sigorta primleri
Şehrimizde otomobil ve kamyon kazaları çoğalmaktadır,
Otomobil kazalarını sigorta eden bir şirketin kazaya uğrayanlara ödedi*! tazminatın sigorta edilenlerden alınan primlerden senede 250 bin lira fazla olduğu haber verilmektedir. _______________
Mesut bir evlenme
Gazetemizin Ürgüp muhabiri Tevflk Demirci kızı Gönül İle üsteğmen Muzaffer Kutlu’nun evlenme törenleri Turhal d a seçkin davetliler huzurunda yapılmıştır. Genç evlileri tebrik ederiz.
Tünelin işletme saatleri
t, E. T. T. idaresi tarafından alınan yeni bir kararla yarından itibaren Tünelin işletme saatleri değişecektir. Buna göre pazar günleri Tünel saat 6.30 - 22 arasında, sair günler de saat 7-21 arasında lşliye-cektlr. ____________
Kahve 15 kuruş fırladı
Son günlerde piyasada kahve Hatları 800 kuruştan 815 kuruşa yükselmiştir. Mam a fi bu yükseliş parekende fiata henüz İntikâl etmemiştir.
BDGÜN
D SİNEMASINDA
Türkçe sözlü
ORMANLAR

KRALININ İNTİKAMI
Muazzam Aşk ve Macera
şaheserini muhakkak görmelisiniz
5
Ultnbul B*l«41y»«l Şahla TlfUrora
Saat »30 da DRAM KISMI
DON JUAN
Yazan: Mollir* TUrkçfsl- 1 Gnlip ATCM Triefcn: 47187
A
KOMEO: KISMİ
GELİR VERGİSİ MEKTEBİ
Yazan: Lou.li Vernaull va George B(rr Türkçesl. Lâmll Yener Tulefon: 40109
Gişeler sant 11 de açılır Pararteal akşamları Dram kimimdi Salı akşamları Kotardı kısmında temsil yoktur.
Timsahların, korkunç hücumlariyle hiç karşılaştınız mı? Volkanların ölüm fışkıran levhalarını gördünüz mü? ölümün müthiş heyecanını kalbinizde duydunuz mu? İk.ÖLÜM PERİSİ(ö)
₺ (Her Jungie Love)
DOROTHY LAMOUR — îdsF RAY MÎLLAND'ın filmi
LALE - ELH AMİR A° dia size bu unutulmaz heyecanları duyuracak DİKKAT: PARAMUNT Jurnalda KORE Harbi ve son İsrail modaları ■■HBHiMum!
İL
% Bugiin Kadıköy Sinemasında
2 Büyük film birden
1 — SİHİRLİ BAHÇE
(Secret Garden)
Baş rollerde: Margaret O’brien — Berberi. Marshall
2 — KORKUNÇ YILLAR
(Dangerous Years)
Baş rollerde: William Halop — Scotty Beckctt

Z1
*
Aşk ve kıskançlığın en büyük mücadelesi 1
Sinema tarihinin rakipsiz filmi
AIR Sinemasında halâ alkışlanıyor o ÇILGIN KALPLER «Madnesş of The Heartu
MARGARET LOCIVOOD — PAUL DÜPEİS
Bu şaheser, seven ve sevilen gönüllerin en hazin romant DİKKAT: Paramunt Jurnaldi KORE harbi ve İsrail modaları
Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğünden
Teklif verme suretiyle 2 adet çekek vinci pazarlıkla satın alınacaktır.
Tekliflerin 24/Kasım/1950 Cuma günü saat K e kadar, Ank arada idare merkezinde Malzeme Dairesi Başkanlığına verilmiş olması lâzımdır
Şartnameler Haydarpaşa ve /inkara merkez veznelerimizde iki lira mukabilinde satılmaktadır. (135171
İstanbul Ziraat Okulu Satmalına
Komisyonundan:
Okulumuz öğrenci yatakhaneleri İçin 70 adet karyola ve 70 adet elbise dolabı açık eksiltme He satın alınacaktır.
Beher karyolanın muhammen flatı 45 lira olup geçici teminatı 238 liradır. Beher dolabın muhamme.ı flatı 100 lira olup geçici teminatı 505 Hradır.
Eksiltme 3.11,1950 cuma günü saat 15 ve 10 da yüksek okullar saymanlığında yapılacaktır.
Bunlara alt şartname ve resimler adı geçen saymanlıkta ve nümuneler de okulda görülebilir.
İsteklilerin 1950 yılına ait ticaret odası vesikaları ve lüzumlu belgeleriyle komisyona müracaatları. (13650J
E S TİYATROSÜ Her akşam 20,45 de ÜÇ GÜVERCİN Operet 4 perde Eser: Bzlgligetl.
Müzik: Kalman ve Brahms
Türkçesl: Esat N. Erendor Çarşamba tenzilâtlı, Cumartesi, Pazar matine 15 de. Tel: 49369
Zayi — Diyarbakır nüfus memurluğundan aldığım ve içinde askerlik durumum yazılı nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini olacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 335 doğumlu
Tiimer oğlu Selim Soydan
İşte şu andaki vaziyetimiz budur.
Mantık ve kanun nazarında hısım akrabanın dostların ve tanıdıkların şahadeti muvacehesinde. Laura ölmüştür; ve şu anda Llmmerldge mezarlığında yatmaktadır. Havsalaya sığmaz ama, bizim kanaatimizce de, Phlllppe Faırlle'nlfl kıza ve Slr Percival'ln karısı olan Laura, yaşıyor; hemşiresi ve ben buna kaniiz.
Amcası, Laura'nın öldüğüne inanıyor. Hizmetkârlar öyle. Hiç biri onu tanımadılar. Servet! böylece gitti, Halası, annem, hemşirem onu öldü sayıyorlar. Ve benim bir maceracıya kurban gittiğime Iranıyorlar. Cemiyet nazarında nazarında, kânun öldü o...
Halbuki, yaşıyor,
Bir tıkara muhit içinde, fıkara dekor içinde başka şahsiyete bürünerek zavallı resim hocasının kazandığı pa-[mezseniz mahkemesinden veya raya muhtaç, yaşıyor. icra yargıçlığından hakkınızda
Ben, ona. bütün aşkımla bag-* tahliye talep edilebileceği hyım. Genç kız başında tülünü man:
Sporcuları koruma derneği Başkanlığından]
7, 8 ve 10 Ekim 1950 tarihlerinde Spor ve Sergi Sarayında yapılacak güreş müsabakalarının biletlerinden 2 — ve 4.— liralıkları kalmamıştır. Orta tribünlere ait 6 — liralıkların satışına devam edilmekle olup bunların «kaldığı j takdirde) müsabaka günleri saat 18 den itibaren Açık Ha- I va Tiyatrosu gişelerinde satışına devam edileceği sayın | halka İlân olunur. 113693)

İstanbul 4 cü tera memurluğundan: 050/4402
İhsan Hançerll Y. Fındıklı Mebusan caddesi 44 numaralı dükkânda bakırcı ve mukim 1-ken hâlen ikametgâhı meçhul,
Cemile Başslpahinln Lşlemtş 540 lira kira bedelinin masrafları ile ödenmesi aksi takdirde icra iflâs kanununun 289 cu maddesine göre tahliye İsteneceği hakkınızda yapmış olduğu lhtarlı takip üzerine namınıza çıkarılan ödeme emri bllâ tebliğ İade edilmekle mezkûr ödeme emrinin 50 gün müddetle ilânen tebliğine karar verilmiş olmakla İşbu ilânın neşrinden itibaren 50 gün içinde borcu ödemeniz ve bir İtirazınız varsa bildirmeniz lâzımdır. Müddetinde borcu ödemez ve itiraz et-
1
mânevlyat nazarında
bir ı bir 1 bir ı
mezar taşının tarım havi işbu lhtarlı ödeme kaldırdığı za- emri Hanen tebliğ olunur.
( Arkası var) I (13684)
EMLAK BANKASI

tarihten Sayfalar,'
Soğuk. yağmurlu, yıldızsız, ipmniık bir şubat gecesi. Karnaval yortulan olduğu İçin kadın, erkek maskeli maskesiz eğlence yerlerine koşuyorlar, sabahlara kadar dansedlyorlardı. Yalnız pembe mobilya üe döşeli küçük bir odada Mert namında genç ve hasta bir kız, şevk, neşe ve eğlenceden mahrum kesik kesik öksürerek yalıyor.
Aylardanberi verem hastalığı saf ve masum Merinin ciğerlerini sinsi sinsi kemiriyor. Yapılan tedavi, gösterilen şefkat ve ihtimam semeresiz kalıyor. Az konuşan, siyah redingotlu, altın kelebek gözlüklü. ciddi ve ağır bakışlı doktor. İkide bîr kendisine: •Kuvvetli ve bol gıda, mutlak İstirahat, saf ve tenıta hava» tavsiye ediyor.
Babası çok zengin olduğu için İlkbahar gelir gelmez. Meriyi, havası temiz bir sayfiyeye götürüyor. güz mevsiminin yağmurlan ve soğukları boşlar başlamaz, şehirdeki konforlu evin» geri getiriyordu.
Anası ölen Merinin arkadaşları kitaplarla hülyalarıdır. A-teşten kızaran gözlerini kitaplardan kaldırıp kapadığı zaman tatlı hayallere dalıyor, bin bir gece masallarındaki şehzade He evlendiğini. attın bir araba İçinde rim mermerlerden yapılmış olan muhteşem saraylara götürüldüğünü görüyordu.
Fakat o gece hasta kız. ne kitap açıp okumuş, ne de hülyalara dalmak için gözlerini kapamıştı. Kitapları kapalı, gözleri açık ruhunu tazlp eden acı rüyalar görüyordu.
Evet bu gece karnaval gecesi idi. Şehrin kadın erkek, genç İhtiyar, fakir ve zengin bütün halkı, sabahlara kadar eğlenecekti, Halbuki kendisi hayatın zevkini tadacak bir yaşta olduğu halde aylardanberi şifa ümidi olmaksızın şu demir karyolaya mıhlanmış bulunuyordu.
Ne acı tecelli!
Babası, annesine verilecek baloya götüreceğini vâdetmişü.
Vakıa babasının, zevk ve eğlenceye, balolara gitmeğe hiç arzusu yoktu. Fakat karısı, nihayet öz kızı olmayan hasta Merinin yamnda gençliğini çürütmenin doğru olmadığına, kendisinin de biraz eğlenceye hakla olduğuna onu İkna etmişti.
Merinin babası, karısına verdiği vait üzerine o gece frakını giydikten sonra solgun ve dü. Kalbi hırtı hızlı çarpıyordu, neşesiz bir çehre Ue hasta ki-[ Gözlerini sis bürüdü, ayakları anı görmek için odasına uğra- titriyordu Bir kenara çekilerek mış, üzerine eğilerek ateşler sırtını duvara dayadı. Derken içinde yanan alnından öperken:
- Sevgili Merlclgbn, merak etme, geç kalmıyacağnn. İnşallah gelecek 5ene. seni de kar- , navar balosuna götüreceğim ; sûzkrile öksüz ve hasta kızının, gönlünü almağı misti.
Meri mahzun
He:
— Gide güle hm! Size güzel mennl ederim, inişti.
Babanın gözlerinde yaşlar belirdi, fakat hasta kızına ağladığını göstermemek için sırtını çevirerek acele odadan dışarı çıktı, Meri de odasında yapyalnız kaldı. Çünkü kendisine bakan hastabakıcı da o gece için izin almıştı. Evin u-şakları, alt kaLta gevezelik e-l diyorlardı. Bu suretle hasta' kız. kimse tarafından rahatsız edilmeden sakin sakin hülyalarına dalacaktı.
Ah. o oa bu gece, bir eğlence yerinde bulunmağı ve hayalın «vklerlnden kâm almağı şampanya içerek kulaklarında tat-11 aşk sözleri dinlemeği ne kadar arzu ederdi. Fakat bütün bu nimetlerden mahrumdu. Si-?*',* redingotlu, ağır ve ciddi MU doktor eğlenip danşet-in501?6 dursun yerinden bl-
P“kat bu elJlı„
Çıkıp eğlence yerlerinden birine Bitse kimin haberi olacaktı sanki,
Meri, yavaş yavaş yatağından Mağı indi. Eneri titreyerek gardrobunu açarak içinden İpekli bir çift çorap giydi. Gardrobun İçlime
Barbarosun seferleri
g ünler de nberl üvey Pamasos. klûbüııde
sene hastalanmadan evvel karnaval baloları İçin diktirip bir defa bile giymesi naslb olmayan tuvaletini ve siyah İpekli maskesini görür görmez, âdeta canlandı. Acele başını taradı, tuvaletini yaptı, balo elbisesini, zayıflamış vücuduna giydi. Yüzüne taktığı ipekli maskesinin delikleri arasından güzel gözle-
■ rl pırıl pınl parlıyordu. Mantosunu da sırtına attıktan sonra parmaklarının ucuna basa basa. odasının kapısını yavaşça açtı. Koridorda kimsecikler yoktu. Mermer merdivenleri a-cele, acele indikten sonra kapıyı sessiz, sedasız açarak sokağa tıkınca dondurucu soğuğun iliklerine kadar işlediğini hissetti. Sokağın köşesine kadar yürüyerek bir arabaya bindi ve
1 arabacıya:
— Pamasos kiübüne çek etn-k rtni verdi.
Araba hareket etti. Bir kaç
■ dakika sonra klübıin duman, : konfeti ve serpanten yığınları
■ İle dolu olan salonunda bulunuyordu. Salonun boğucu sıcaklığı, cazbandın hiç durmadan gürültüsü başını döndür-
ğunu, endişe ve ıstırabına se-bebölmadığmı haykırmak istiyordu. Fakat kendini zaptetti ve sustu.
karar
halkın götür-taraf-
İhmal etme-
bir tebessüm
gidin babacı-eğlenceler te-cevabını ver-
bir kolun beline dolandığını tatlı bir erkek sesinin :
— Benimle danseder misiniz matmazel sözlerini kulağına fısıldadığını duydu. Cevap vermeğe daha vakit bulamadan iki kolun vaJsln rltlmlk âhen-gine kendisini sürüklediğini hissetti. Kavalyesi, sarışın, mavi gözlü, çok sevimli, uzun boylu bir gençti. Bakışlarında bin bir vAlt okunuyordu. Vals bitliği zaman Meri, saadetten mest vc bitap, kavalyesinin kendisini büfeye götürmesine itiraz etmedi. Sarışın kavalyesi:
— Bir şey içmlyccek misiniz? diye sordu.
— Evet, içeceğim. Çok susadım.
İki kadeh, köpüklü şampanya He dolduruldu. Genç kızın i- kavalyesi;
■-[ — Sıhhatinize matmazel! dl-hasla yerek kadehini kaldırdı. İkisi de kadehlerini diplerine kadar boşalttılar.
devamla:
— Sizi fısıldadı.
Meri de ı
— Ben
A
Gece yarısını çoktan geçmiş İdi. Klübiln büyük salonu yavaş yavaş boşalmağa başladı. Sarışın kavalyesi Meriye eğilerek sordu:
— Daha kalacak mıyız?
— Nasıl İstersen?
Meri, kavalyesinin arzusuna İtirazsın tâbi olmağa vermişti.
Delikanlı, genç kızı arasından kapıya doğru dü. Üstleri, başlan dört
tan atılan konfetilerle dolmuştu. Caz, «Mavi Tuna» yı çalıyordu.
Kapıdan dışarı çıkar çıkmaz, rüzgâr yüzlerini kamçıladı. Delikanlı, genç kızı bir arabaya bindirdi. Meri, ısınmak İçin, delikanlının kollan arasına atıldı. Araba bir kabaranın kapısı ününde durdu. Kapıdan içeri girerlerken neşeli kahkahalar kendilerini karşıladı. Bir köşedeki masaya oturdular. Delikanlı, gelen garsona kuvvetli İki İçki emretti.
Merinin kafasında, bir sürü tablolar geçit resmi yapıyorlardı. Boğucu, havası kasvetle dolu küçük odası, otomatik bir lntlzam ile kendisine gümüş
tepsi İçinde kuvvetli gıdalar getiren hastabakıcının hiç gülml-yen çehresi, her gelişinde hal ve tavrlyle kendisine ölümü hatırlatan siyah redingotlu doktorun soğuk edası gözlerinin B-nüne geldi. Bu yaşlı doktor, ne kadar da aptal bir insanmış yarabbll Kendisine kuvvetli gıda yerine kuvvetli İçki tavsiye etseydi belki de gamlı ruhuna, biraz neşe lirdi.
Meri, bu ruhunun hasretlle hissetti. BIDûri ve kesik kahkahalar 11 e bann salonunu çınlattı. Fakat ansızın boğazının tıkandığım hissetti. Kuru bir öksürükten sonra ağzım dolduran sıcak ve luzueetll bir mayi yerlere boşandı. Kavalyesi, yere bakınca salonun zeminini dolduran konfetilerin kan İle bulanmış olduğunu dehşetle gördü.
Delikanlı ne yapacağını şaşırmıştı, Meriyi kollan arasına alarak kendine getirmeğe uğraştı: Fakat nafile... Zavallı Meri, ağzından kanlar boşana boşana kendisine hayatının or. mesut ve tevkil gecesini tattırmış olan kavalyesinin kolları arasında mesut ve mütebesslm can verdi.
Çeviren; ,ı. HİLÂLİ
düşüncenin şevkiyle çılgın bir eğlence yanıp tutuştuğunu
Dellkanlı sözüne
seviyorum sözlerini
aynı ifade İle: de sevgili kavalyem cevabını verdi.
şimdi Meri kalbinin aşk ateşiyle yanıp tutuştuğunu hissediyordu. Şampanyalarını İçtikten sonra gene dansa başladılar.
Meri, ansızın, yanı başında, babasını gördü, İçinde bir neşe tufanı koptu. Babası yan karanlık odasında onu karyolasına uzanmış zannediyordu. Halbuki genç kız, yan sarhoş bir halde bir zevk ve eğlence gece-
Formoza meselesi
Peykler takbih edildi
Birleşmiş milletler
Rugyanm itirazına rağmen müzakereye karar verdi
Lake Succesa 8 (AP) — ‘eşmiş milletlerin gündemi rim komisyonu dün, Sovyetier Birliği ve Milliyetçi Qlnln itirazlarına rağmen, Formoza meselesinin etraflı olarak müzakere edilmesine karar vermiştir. Rey 10-3 idi.
Blr-tan-
Çekoslovakya da aleyhte rey vermiştir. Genel kurul'un, komisyon kararım bugün veya yarın tasvip etmesi beklenmektedir.
Komite keza, Sovyetlerin, Çln-deki yeni Amerikan tecavüzleri hakkındakl iddialarının tetkikine karar vermiştir, karara da milliyetçi Çin halefet etmiş, Küba ve müstenkif kalmışlardır
rta Bu mu-îran
Amerikan temsilcisi Warren Austin, bu iddiaların genel kurulda müzakere ve karara bağlanmasını teklif etmiş ve teklif neticede kabul olunmuştur.
Birleşmiş milletlerde amansız
ül geçiriyordu. Yanından dalgın ih rakip oıttn milliyetçi Çin İte çıkarıp ve mahzun geçen babasına,;Sovyet Rusyanın Formoza mese-
geçrnjkendirinin de orada bulundu-peşinde aynı safta olmaları, bir
Karar beş oya karşı
39 oyla verildi

Düşmanın İleriye çıkardığı bir I kalyon püskürtülmüş vc on saftaki düşman gemileri tahrip edilmeye başlanılmışın. Dorya ! İkinci saftaki gemilerini harekete geçirmek ve donanmamızı 1 iki ateş arasına almak Üterken şiddetli ateşimiz vc bu eraada Turgudun bir çevirme haTeke-■ tiyle ric'ate mecbur kalmıştı
Dorya bir kaç defa Türk donanmasını iki ateş arasına al-’ maya çalışmış, fakat her defasında Barbarosun mu kabı-'.esil e 1 karşılaşmıştı. Bir kaç saat süren Şiddetli bir muharebeden ’ sonra düşmanın ön saftaki ge-! mllerl tamamen tahrlb edilmiş ve bu sırada Barbaros hücum , emri vererek düşman») birinci . saf gemilerini yarmış ve bunun arkasına sığınmış olan AndTea Doryanın kadırgalar triosu üze-' rine yürümüştü.
Turgut Reis de düşmanın arkalarına saldırmış ve mü"'elik filo Türk çemberinin İçine düşecek bir hale gebilişti
Bunun üzerine iki elinde iki ! gülle He dövünen ve kendinden geçen Dorya donanmaya ricat ' emri vermişti. Müttefiklerin büyült donanmalarından arta kalan armadaları dağılmış, top-! ları susmuş, mağlûp ve perişan gemiler dağınık bir halde gecenin karanlığına dalarak Barbarosun muzaffer donanması önünden kaçmışlardı.
Bu esnada şimşek ve yağmurla karışık bir fırtına çıkmış ve donanmamız muharebe sahasına gelerek demirlemlşu Burada direkleri ve dümenleri kırılmış, parçalanmış olan düşman tek-*1 nelerine ateş verilmiş, ve snbalUL bu kadar meydan aydınlıklar için-yüzden donanmamızın manevi- kalmıştı, yatının sarsıldığını gören Bar- _______________
baros ıkl âyet yazdırarak ge- Kanuniye oğlu minin iki tarafına bıraktırmış ve az sonra rüzgâr sükûnet bulmuştu.
Bu sırada Dorya büyük gemilerden şiddetli bir top ateşi I açtırmış Ve Türk donanması da
Turgut reisin kumandasında o boru, nakkare ve nefir sedala* sulara gönderdi. Kendisi de do-|rjje askerin Allah Allah avaze-e İlerle-
Cezayir Tunus gibi şimali Afrika şehirlerinin Osmanlı İmparatorluğu eHne geçmesi artık bu sahillerle İspanya ve İtalya İçin beka ümidini mahvetmiş bulunuyordu.
V. Şarl Tunusu tekrar elde etmek üzere Papa, Ispanyol, Portekiz, BlcUya, NapoU, Ceneviz, Malta kuvvetlerinden mürekkep büyük bir donanma ile harekete geçti ve çok üstün kuvvetlerle Tunus Şarlken tarafından geriye alındı.
Barbaros Mayorka adasına yapttgı muvaffakiyetli bir seferden sonra İstanbula döndü. Ve Kanuni tarafından iltifatlarla karşılandı
İstanbul tersanesinde yeni hazırlıklar başlamış ve bahar mevsiminde Barbaros Hayred-dln paşa (280) pare gemiyle Apolya seferine çıkmıştı.
Türk donanmasının Akdenlz-de görünüşü Avrupada velvele
uyandırmış Papa prensllğL İçin- ( deki kaleler tahkim olunmuş ı Papa Paul Komadan kaçmaya karar vermiş Amiral Andrea Dorya Apolya sahillerin! terket- I mlş hattâ Mcslna limanında dahi barınamamıştı.
Donanmanın Istan bu 1dan hareketinden altı gün sonra Kanun! Sultan Süleyman ordu Ha İtalya ve Adriyatik seferine çıkmıştı.
Donanmamız bu seferinde kara kuvvetlerUe müşterek hareketlerde bulunmuş, ordunun ikmalini yapan zahire gemilerini himaye etmiş ayrıca büyük deniz cenklerl kaydolunmamış-tı. Hasımiarile boy ölçüşememlş ve bu mevsimin zevkini alamamış olan Barbaros Hayreddin kış münasebetle İstanbul'a dönülürken Kanuniden Akde-nizde kalmak müsaadesi istemişti.
Kanuni (hava kıştır, sana bir zarar erişmesin diye korkarım) > cevabını verince Barbaros (ku-; lunuzun evi barkı Akdenizdir. I Bendenize denizden bir zarar gelmez) karşılığında bulunuyordu.
Barbaros o kış mevsimini bir çok Venedik adalarını vurmakla geçirdi. Vurulan ve haraca bağlanan adalardan bir çok ganimet ve esir alınmıştı. Muvaffakiyetli bir seferden sonra İstanbul’a dönen Barbaros baharda Akdenl-ze çıktı ve tekrar bir çok adR-ları zaptetti.
Baharı v» yaz mevsimini birbirinden heyecanlı seferlerle .muhlelU semtlerde geçiren Bar- kasında üç saf halinde yer al-baros nihayet Papa III, Paul un j inişi ardı, teşvikiyle bir Haçlılar donanmasının kendirine karşı hazır-lanmakta olduğunu haber aldı. Andrea Doryanın kumandasındaki Haçlılar donanması Korfo adasında toplanmış ve oradan Preveze üzerine hareket etmişti.
Barbaros derhal (20) küçük ve yollu bir gönüllü filosunu'
mesi emrini vermişti Düşman donanması Korlü İstikâmetine çekilmiş ve ortalığa karanlık bastığı İçin donanmamız da Preveze önlerinde mevki almıştı. Barbaros donanmasına gecenin dördüncü saatinde hareket emri verdi. Sabaha kadar kürek çekilerek Pakso adası önüne gelindiği vakit keşşaf gemileri düşman donanması direklerinin incir limanı önünde göründüğünü haber verdiler.
Barbaros donanmayı hemen geri çevirerek yelkenle düşman üzerine seyre başlandı.
Ve sabahın İlk aydınlığında müttefik donanma Türk gemilerinin gelmekte olduğunu gördü. Barbarosun harikulade jcür'et ve caseretl Andrea yanın bütün maneviyatını m ış ti.
Asıl harb hattını teşkil Barbaros donanması üç filodan mürekkepti. Merkezdeki ya bizzat Hayrettin paşa manda ediyor, sağ cenaha Salih reis, sol cenaha Şeydi Ali reis memur edilmiş bulunuyorlardı. Hll&l şeklindeki harb nizamının arka tarafındaki gö-nüUü filo da Turgudun kuman-dasındaydı.
Düşman donanması İse borda nizamında ve gemiler büyüklüklerine göre birbirlerinin ar-
Dro-kır-
eden
filo-ku-
Rüzgâr vaziyetinin aleyhimizde olduğunu ve
Ma-Rû-
Lake Succeşs ö (AP) — carlstan, Bulgaristan ve manya dün, Birleşmiş Milletler genel kurulunun husus! siyasi komitesi tarafından barış an-laşmalanıun insan haklarına müteallik hükümlerini ihlâllerinden dolayı takbih edilmişlerdir. Bu karar dört gün süren şiddetli münakaşalarda» sonra İttihaz edilmiştir.
Karar yakında genel kurula sevkedileçektir.
Komite 5 muhalife karşı 30 rey ile karan kabul etmiş ve Yugoslavya teklif lehinde rey 'ererek, Bulgarlsatnm, bu İhlâl keyfiyetlerinde Macaristan ve Romanyayı desteklemesinin • barış için bir tehdit olduğunu» İleri sürmüştür.
-ue askerin anan anan
nanma He geriden yola çıktı. |leri arasında. heybetle
Barbaros Yanbolınlu bulunan Hnsnn beyle Preveze zofernameslni göndermiş. padişah divanı toplayıp zafemameyi kumandnnturlyie beraber ayakta dinlemiş ve zafer İmparatorluğun h«>r tarafına tebşir edilmişti.
1538 sonbaharında Yanb.ılııria ve bütün Oşmnnh memleketlerinde Preveze ve’ Barbaros adına şenlikler yapılıyordu
HırlsUyanlar kuvvetçe çok'meye başlamıştı,
üstündüler. Venedlğln (80), Papanın (36), İspanyanın (50) kadırgası vardı. Donanmamız Arta körfezine girer girmez hıris-tlyan donanması Preveze Önüne demir attı.
Haçlıların karaya çıkmak üzere yapabilecekleri her türlü harekete mani olmak üzere Barbaros Murat, Turgut, Salih reisleri plştar koymuştu.
Düşman cesaretli görünmüyordu. Barbaros Hayrettin üç gün sonra körfezden çıkıp Haçlı donanmaya meydan okudu. Donanmamız harb nizamına girmiş hilâl şeklinde bir saf teşkil etmiş ve bütün gemilerin başlarında bulunan üçer tap birden ateşlenerek düşmana taarruz edilmişti.
Taarruzun verdiği şaşkınlıkla Andrea Dorya yanlış bir manevra yapmış ve kendi donanmasını müşkül bir vaziyete düşürmüştü. Barbaros Lu şaşkınlıktan derhal istifade ederek (40) gemlJik bir filoyu ileri sürerek Haçlı donanmayı ikiye
maksada değil fakat bağlıdır.
Komite yine dün, Yugoslav-yanın teklifi üzerine, herhangi bir muhasamatın başlangıcında ateş kes emrini dinlememiş olan devletlerin takbih edilmesine dair olan karar suretini kabul etmiştir. Ateş kes emrinin Bir- ayırmak İstemişti. Vaziyetin al-leşmlş Milletler tarafından ve-ldığı tehlike üzerine Derya do* rilmesi İcap etmektedir. nanmasına derhal ricat edll-
tesadüfe
Maraş Defterdarlığından
Esas No: 301
Dosya No: 4070
Cinsi: Yılan kırkan namı dikeri Kile pazar hanının 40 da 35 hissesi.
Mevkii: şih Adil caddesi: Antep caddesi.
Mahalle: Bostancı
Tapu tarihi: Teşrinievvel 332.
Tapu numarası: 74
Tahrir No: 83
Zirai i 600
Muhammen kıymeti = 35'igO liradır.
Teminat miktarı- 2825 Hradır.
Hududu: Sağı tarikinin, solu katollk kl!fa»slnln kahvrMheM, arkası Bardakçı Buğun ve kahveci Salip haneleri, cephesi tariktam.
Yukarıda hudut ve sair evsafı yazılı bir parça hanın rapn kaydlne müsteniden 40 da 35 hissesi hazîneye alt bulunduğundan işbu hissenin mülkiyet satışı peşin bedelle Uh'M S*Jmi nüsünden İtibaren açık arttırmaya çıkarılmış ve bu n . ıc-.eiin hitamı olan 25'10/950 çarşamba günü öğleden sonra yani saat 14 de defterdarlıkta müteşekkil satış komisyonu hııhırımd* satışı İcra edileceğinden almak İsteyenlerin 2825 lira tamına», akçeleılni müzayede saatinden evvel teslimi sandık edr-n-k mukabilinde alacakları makbuzlarllp birlikle «d: ren k«,"ini«ypn> ve daha fazla İzahat almak isteyenlerin de Mim Emlak v-ıvis-llğlne müracaat etmeleri İlân ulunur, (13383)
Sahlfe fl
AKSAM
7 Ekim 1950
birröcii nasıl hasırlanır?
mprevarynsu tarafından keşfedilen
iştirak eden birinci sınıf dan özlerden biri daha
l.'mpirr tiyatrosunun e
İki prova arasına sıkıştırılın
kısa istirahat anlarındaki manzara hakikaten garip. Kulis arkasının şurasına burasına çömelmlş. oturmuş, yarı uzanmış bir sürü kız Kiminin bası ellerinin arasında kimininki de dizlerinin üstünde. Hepsi de derin bir uykunun hasretiyle adetâ kendinden geçmiş gibi. Fakat şöyle yarım saatçik olsun uyumalarına imkân yok. Provalar tekrar başlamak üzere. Merhametsizce uyandırıldıktan için aralarında ağlayanlara, hattâ asabi çığlıklarla haykıranlara bile tesadüf ediliyor. Zavallıcıkların ayakları harap olmuş, neredeyse oldukları yere yığılıp kalacaklar. Onları yatıştırmak, sinirlerini takviye etmek için gelsin kahve, gitsin müsekkin tabletleri. Bazılarının da başını musluk altına sokup, soğuk su ile ıslatmak Icabedlyor Aralarında nir yudum viski için yalvaranlar da var, Fakat sabah-tanberi hayli viski içenlere bir yuclamcuk daha vermek, onu diriltmekten ziyade sızdırmağa yarayacaktır. Su halde viski yerine bir fincan sade kahve tercihe şayandır.
Bu sahnelere. Los Angeles’tekl cEmplre» tiyatrosunun hazırla-
I dıgı yeni rövüniin provaları boyunca hergün tesadüi etmek i mümkündür. Rövüye tam elli tane dansöz iştirak ediyor. Bunlar günde onla onbeş saat arası çalışmak mecburiyetindedirler. Aradaki İstirahat fasılaları beş on dakikayı geçmiyor. Öğle yemekleri için de güç belâ bir saatlik izin, şimdi provaların son devresine girildiği için, çalışmalara adamakıllı hız verilmiş. Dansözler hiç olmazsa eye gidip gelirken yolda kaybedecekleri vakti uyuyarak geçirmek gayesiyle geceleri de tiyatroda kalıyorlarmış.
Bu derece yorgunluğa nasıl tahammül ediyorlar acaba? Umumiyetle çekirdekten yetiştikleri için alışıktırlar. Sonra işin bir de teselli tarafı var. Provaların bu kahredici yorgunluğu bir kere atlatıldı mı en az iki sene rahat edilecektir. Ara yerde kahve, viski, mü-sekkin tabletleri de olduktan sonra mesele yok.
Los Angeles, Brondway gibi merkezlerde büyük rövü hazırlayan emprezaryoların adı «Esir tüccarına» çıkmıştır. Buna mukabil emprezaryoların da yegâne müdafaa silâhı keseleridir. Bu kesenin ağzı bir kere
açıldı mı, içinden makineli tü- Rövıiriün organizatörlerinden lılri yeni yıldıza oldukça katışık bir numaranın tarifini yapıyor
fek süratiyle dökülen dolarlar bütün ağızlan kapamağa, bütün dedikoduları önlemeğe kâfi geliyor.
Eöyle bir İşe milyonlar yatıran adamın merhametsiz titizliğini de hoş görmek lâzım artık. Küçük bir aksaklık, ehemmiyetsiz bir falso, en aşağı 400 kişiyi geçindiren bu işi kökünden yıkabilir.
Los Angeles'ln meşhur Empl-re tiyatrosu bu senekl revüsünde yepyeni bir yıldız lanse ediyor. Tiyatro müdürü onu bir tren seyahati boyunca keşfederek güç belâ tiyatroya sürüklemiş. Fakat provanın ilk günü kızcağız daha başlangıçta boş bir çuval gibi sahneye yığılıp kalmış:
— Ben şimdiye kadar daktiloluk yapıyordum. Oturarak çalışmağa alışkınım. Ayakta durmak. saatlerce dansetmek, boyuna şarkı söylemek işime gelmez. Bırakın beni yine maklna-mın başına döneyim ..
Müdür onu bir kere yakalamış... Bırakır mı hiç.. Kız ağlamağa başladıkça dayamışlar viskiyi, uyuklamağa başladıkça içirmişler kahveyi, sinirleri bozuldukça da yutturmuşlar mil-Sekkln tabletlerini... Neticede biçare yeni hayatına alışmış. İsterse alışmasın... Şimdi yağmur gibi tepesine dolar yağıyor. Temsiller başlayınca da alkış tufanı arasında başı dönecek... Gazeteciler, fotoğrafçılar etrafında pervaneye dönmüş. Bundan iyisi can sağlığı.
Aradan tam on sene geçmişti:
Kadın: Vaktiyle benim için yanıp tutuştuğunu, avılıp bayıldığını Söyler Ve ilk fırsatta benimle derhal evlenmeğe hazır olduğunu tekrarlar dururdun. Şimdi dul kaldığım için tamamiyle serbestini... Halbuki sen....
Erkek: Haklısın canım, tamamiyle haklı. On senedir senin aşkını gönlümün beşiğinde o kadar salladım ki nihayet uyuyup kaldı!..

Kakt sieri r
Aspidistra
Aspidistra, hiç şüphesiz evlerde. apartımanlarda bir çok umumi mahallerde yetiştirilmeğe en müsait bir fidandır. Eskiden buna «Kasaplar fidanı» İsmi verilmiştir Çiınkii bu geniş yapraklı, Lill&cee familyasına mensup fidanı, pe? eski zamanlarda kasaplar, dükkânlarının önünü süslemekte kullanırlardı. Kuru sıcaklığa, toza ve hararet değişmelerine bunun kadar mukavemet eden fidan pek azdır Zarif ve bol yaprakları itibariyle süs fidanları arasında mümtaz bir mevki alır.
Aspdistra’lar uzun ömürlü olup kökleri yumrudan İbarettir. Bu yumrulardan dik, geniş, koyu yeşil renkte yapraklar çıkar. Kırmızımı rak renkteki çiçekleri ilkbaharda yaprakların kaidesinde hemen toprak sathı
Cep balo cereus Cfcryscanthus üzerinde açılır ve ömürleri pek
kısa olduğundan ekseriya farkına varılmadan gelir, geçer.
Bunların, yapraklan geniş san veya beyaz kenarlı varyeteleri de vardır kİ tezyini kıymetleri daha fazladır
Aspidlstra’ların iyi yetişmesi ve gelişimi için rutubete ve gölgeye ihtiyaçları vardır.
Fidanlar pencere önüne konulmamalıdır. Zira sert bol ışık bunlara yaramaz. Aspidistralar daha ziyade ioş yerleri severler. Maamaflh yaz mevsim! müddetlnce şimale müteveccih bir pencere kenarına konulabilir.
r
i Gerek mektupta, gerek bizzat müracaat eden bazı I okuyucularımızın arzusunu yerine getirmek için yine bu i sütunlarda . Çiçekleri vazoya yerleştirme san’atı» mev-Izula yeni bir yazı serisine başlayacağımızı bildiririz.
Ham toprak, yaprak çürüğü ve kumdan ibaret bir halita bunlar için en İdeal bir harçtır. Bununla beraber sırf funda toprağı içinde de güzel yetişirler.
Mart sonunda fidanlar sak-ı sıdan çıkarılır. Kökler çıplak) bir hale konur ölmüş veya fena vaziyetteki kökler temizlenir. Uzun olan kökler kırpılır, bozuk yapraklar atılır.
Kullanılacak saksıların ebadı yaprakt.arın adediyle müte-i nasip olmalıdır Meselâ 15 san-ı tim kutrundaki bir saksıda, fidanın 12 den fazla yaprağı olmamalıdır. Bazan 20 veya daha fazla santimlik saksı için-1 de on kadar yapraklıları gö-l rülür ki bunların ticari blî| kıymeti olmadığı gibi tezyini bir kıyemtl de yoktur.
îyi ve gürbüz fidan elde etmek İçin:
1 — Sık sık saksı değiştirmemek,
2 — Saksdan. İçi temiz «ıı dolu bir kabın, içine daldırarak1 sulamak.
3 — Haftada bir yaprakları bir süngerle yıkamak.
4 — Yapraklara sık sık «u. pülverlze etmek.
lâzımdır.
Saksı değiştirme zamanında bu ameliyeden istifade edilerek fidanlar teksir olunur. Ananın etrafında teşekkül eden yavru yumrular anadan ayrılarak küçük saksılara dikilir. Daha sonra genişçe saksıya alınarak kuvvetli fidan elde edilir.
Tarihten çizgiler:
(Heı tiirlii hakkı mahfuzdur)
Yollarda emniyetle, selâmetle gldllemediğl, yolou lartn soyulup soğana çevrildiği eekl devirde™
— Elini çabuk tut... Diz kemerini de çıkar... Yoksa beynin! dağıtırım!
— Aman!... Hepsi anamın ak sütü gibi helâl olsun, kıyma bana ...Buyur...
— öteki araba da yaklaştı, bunları dereye indirelim, gece savarız!
Soyulan bir zavallı İçinden konuşur: — Heyyy gidi eski zaptiye ağası, alay bayi heyl Vaktile buradan elimizi kolumuzu saliıyarak geçerdik. Şimdi gel gür halimizi? Eşkıyayı, yol gesenl vallahi yaratmazdıH
7 Ekim 1050
Sahlfe 7
Büyük fırsat:
Butun kibar ailelerin kullandığı güzellik kremi, pudrası,
Sonbahar ve kış için Yeril ve Avrupa yenilikleri gelmiştir.
11 gencin sergisi
(Bflj tarafı 8 üncü aablfcdc) fotoğraf makinesine bağlamış: ■Randevu İle evlere gider çekerim. Umumiyetle de Suadlye civarında icrayı »anat ederim ■ diyor.
— Peki, dedik, sla aranma başka kimseyi almıyacak mısınız? Hep İl kişi mİ kalacaksınız?
— Hayır, böyle bir İddiahfııa yok. Bizim gibi düşünen yani sanat anlayışı bize uyan her ressamı aramıza almaya hazıra.
— Peki sizin sanat anlayışınız nedir?
_ Kanaatimizce ressam cemiyet emrinde olmalı, onun dert ve meseleleriyle uğraşıp eserlerinde bunu aksettirmelidir, Halbuki b’ızden öncekiler tablolarında hep şairane mevzular seçiyorlardı: Dökülen yapraklar, denizde gurup, fırtına V. s ..
Bizim içimizde bambaşka bir filem var ve bu âlemi mensup olduğumuz cemiyete vermek istiyoruz. Sanatçı böyle olmalı ve ömrü boyunca buna çalışmalıdır, Bir fikre İnanıp hep ona hizmet etmek. İşte bizim durumumuz budur.
— Sanatkâr cemiyet meşeleriyle meşgul olurken eserlerinde ne gibi bir tavır takınmalı-dır?
— İyi şeyi övmell. yanlış olanı da tenkit ederker. doğru yolu göstermelidir
inandıkları yolda azimle yürüyen bu artistler, İçinde bulundukları maddi güçlüklerle bu sergiyi nasıl açabildiler? Bunu sorduğumuz zaman dertli olduklarını gördük:
— Sormayın, dediler, her türlü İşçiliği kendimiz yapıyoruz. Marangozluğun çeşidini bu yolda öğrenmek kısmetmiş. Çerçevecilik sanatını da tendi kendimize ilerlettik. Panolar vesalr İşleri de kendimiz yaptık. Zaten bugünkü sanatçıların hemen hepsinin durumu birdir. Resim fırçalarını bile kendimiz yapıyoruz. Satın almaya kalksak her biri için en azından 3-4 lira vermek lâzım. Bizde o bolluk fitrede? Bir tablo İçlû yığınla fırça gidiyor. Buna para mı dayanır? «Gayret dayıya düştün deyip fırçacılığı da öğrendik. Amma böyle şeylere aldırdığımız bile yok. Dâvamızı savunuyoruz ya. bütün mesele burada-
— Bari rağbet görüyor mu serginiz?
— Oldukça. Biz memnunuz.
— Ziyaretçiler içinde bir tasnif yapılabilir mi?
— Evet, yapılabilir. Meselâ çekinmeden söylıyebUlriz ki münevver gençler bizi tutuyorlar. Yaşlı ve bilgisiz olanlarsa eserlerimizi anlamadıkları İçin galerimize gelmiyorlar.

Atnıanya - Türkiye
«Baş tarafı ti ncı sa hilede) üşütünde tutulmaya lâyıksa diğer tarafta onları (yetiştiren «lemiycyim de çûnkti Yakarla Celâlin iddiası budur) hazırlayan Hocanın da başarısı: büyüktür. Bu bakımdan her ik| tarafın da milli şerefimiz hesabına artık münakaşayı keserek fi'liyat sahasında İş görmeleri kendi menfaatleri icabıdır.
Almanlarla yapılacak müsabakalarda zorluk çekeceğimiz sıklet sınıfları olmakla beraber arslanlarımtıa güvenimiz olduğundan kazanacağımızı ümit etmekleriz. Bilhassa yarınki Greko - Romen karşılaşmalarda Almanların çok hazırlıklı ve ümitli olduğu belirtilmektedir kİ bizim dc en fazla üzerinde durmamız İcabetlen karşılaşma budur. çünkü Grcko - Romen takımımız bu sefer biraz zayıf jçlbl görünmektedir. Salı akşamı yapılacak olan •erbes güreşte ise evel Allah bizimkilerin kendilerine mahutla ve dünyayı hayrette bırakan oyunlariyte rakiplerini alt edeceklerini kuvvetle tahmin etmekteyiz.
Ûtireşçiiertmhe bu çetin karşılaşmadn muvaffakiyetler dileriz.
Nurkut TEZCAN
Zayi — 2907 numaralı taksiye alt seyrüsefer karnemi, kazanç karnemi, fenni muayene belgemi ve şahsi saftl.k cüzdanımı kaybettim. Yenilerim nlacaeım-dan eskilerinin htikmü yokfur.
Salıit Gö(er
Kasımpaşa ZindrJlkuyu caddesi No, 276





elC^IIC
ZAYİ — Kadıköy kömür mü-essesesinden aldığım 399702 numaralı ordinoyu kaybettim. Ye-, nişini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
Azmi Tiirkay
Zayi — Devlet Denizyollarından aldığım liman hüviyet cüzdanımı kaybettim. Yenisini a-lacağımdan eskisinin hükmü Yaşar Masat
Eti vapurunda yağcı
antiseptik PİS MACUNU,
GRİPİN
4 saat ara ile günde
3 alınabilir
BAŞ, DIŞ, NEZLE,
ROMATİZMA, ADALE
VE SİNİR AĞRILARINI
GEÇİRİR
Soğuk algınlığında ve Grip başlangıcında, hastalığı önlemek için GRİPÎN almağı ihmal etmeyiniz.
GRiPiN
Harika ıngiliz ve Fransız eşya müzayedesi
Bir diplomata alt kıymetli eşyalar 8 Ekim 1950 Pazar günü saat 10 da Kadıköy çifte Havuzlar (Tramvay durağı karşısmda) Tepegöz sokak No. 7 Villâda açık arttırma İle satılacaktır. Saks ve Kristal Vazolar, maden pay tabaklar, tepsiler, Saksonya Rozenthal tabak ve meyva takımları. 48 parçadan İbaret Bohemya tabak takımı. Hakiki İngiliz ve Fransız malı stil büfeler. İngiliz mâmuftitı maun yuvarlak yemek masa ve sandalyeleri, Alman malı bir sekreter mar-keterl bir yazıhane, defa Marketert Kotnod tualet ve şifoniyerler, hakiki Ftrusiz aynalı dolap, eski Edirne elbise dolabı etil matın koltuklar. Fransız mamulfi.Lt hasırlı büyük bir salon, kanapesl, üç parçadan İbaret kanape takımı, iki adet Avrupa seyahat valizleri, karyola ve etajerler. Sıvar saati, emsali görülmemiş Rus Saraylarından çıkma büyük bir hakiki Rus Semaveri hakiki Bronz 4 kollu stil avize ve daha birçok kıymetli eşyalar. Fazla tafsilât almak için Beyoğlunda Konak Oteli karşısı Suterazlsl So. 18 No. lı Maksut Kale Saray Mobilya Evi. Telefon: 43424.
Y@ıml aıçoian dlalremlad®
TRENÇKOTLAR
KADIN
ERKEK
ve
Çocuk için EN ZENG'N ÇESıT MEVCUTTUR.
MANTOLUK
ATALAR MÜESSESATI T. A. Ş.
BaılhÇQlka|g>.( 5S


SaTılfe 8
İNÖNÜ STADINDA:
Cumartesi
Pazar
resimlerden bîri
Lig maçlarımla 2 nci hafta
Haberler
Saat 10.30 Beşiktaş Spor.
.. —— . .. —■
Saat 14.30 Galatasaray Emniyet. Hakemi Muzaffe Tunçalp.

Oidukça »u„ sOr.,. t,111 devresinden sonra geçen hafta başlıyan 1'1 maçları halkımızın futbol m acına ne kadar susamış o'^uğunu vaainen gösterdi. Maçlar birinci sınıl kulüplerimizi karşı karşıya getirmediği halde ik| günde İnö-' nti stadının husdalı 30 bin lirayı buldu. Bu tehacüm, bu senekl maçların ümidin levkln-de bir alâka »öreceğini kulüplerimizin Şimdiye kad elde edllemlyen bir hasılat top-lıyacâkktrı bıkkındaki kanaatleri takviye etmektedir Geçen hatta oyunların* seyrettiğimiz kulüpler sırasında bizleri en fazla ta'mlıı eden Fenerbahçe oldu. Beşiktaş. Galatasaray ondan sonra pelmektedir. Fakat bu ilk hafta olduğundan ve kulüpler heniiz birine, maçlarını yaptıklarından kati bit hüküm yürütmek doğru değildir. Bizi en fazla Vefanın çıkardığı oyun hayrete düşürdü. Hazırlık maçlarında Fenerbah-Çejrl üst üste mağlûp eden yeşil beyazlıtar böyle devam eder-
Galatasaray -Emniyet
Galatasaray înglltereden çok şey kapmış Bilhassa telâşsız ve sisteme dayanan oyunları, açıklarla hücumları ve pasları arkadaşlarının ayaklarına değil de koşarak yetişecekleri mahalle uzatmalarını zevkle seyrettik. Bugünkü rakipleri Emniyet, ylııe geçen setteki gibi efendice ve enerjik oyunları 1le takdir kazandı
Geçen haftanın en muvaffak amma bu hasletleri Galatasa-oyuncusu tefler rayı yenmeğe kifayet etmez.
MAÇLARIN
PROGRAMI
Hakemi Sulhİ Garar
Beşiktaş - I. Spor
Beşiktaş bu mevsimde de ' liglerin favorisi vaziyetinde gözüküyor. Göz dolduran oyunları ve hücum hattının açılış kapanışı takdir uyandırdı. Recepleri Gülendin yerini fevkalâde dolduruyorsa da sol açıkları Şükrünün yeri aksıyor. Belki zamanla o da düzelir. Rakipleri t. Spor geçen hatta çıkardığı oyuna göre 0 gol fazla yedi. Genç san siyahhlar bu şekilde çalışır ve oynarlarsa ileride muvaffak olacakları muhakkaktır. Takımlar arasında-
k| fark dolayısiyle maçı Beşlk-taş lehine gorm"k leyiz.
Kasımpaşa - Beykoz
Bu maç oldukça mühimdir. Kümenin sonunculu-guna düşerek İkinçi kümeye gitmemek İçin çabalıyan bu İki takımı da geçen haftaki rakiplerine karşı çıkardıkları oyunlara bakarak kuvvet muvazenesi bakımından müsavi gördük. Bu cihetle yarınki mücadeleleri çok çetin olacak ve ancak fırsatlardan İstifade eden maçı kazanabilecektir.
Fenerbahçe - Vefa
Bu haftaki maçta teflerle m ur ad-İr edecek olan Vefalı Melih
Maçların saati değişti
Geçen halta yapılan lig maç-maçlanmn son dakikaları karanlıkta oynandığı görükliiğiin-den hafta İçinde toplanan futbol tertip komitesi bu haftadan itibaren maç saatlerini yarım saat evvele almıştır.


•" I a
!- aJ aftanin mühim karşılaş-ı- ■ ması budur Hazırlık maç-
Hakem Ziya Ozan İstanbulda
Ankaranın kıymetli futbol hakemlerinden Ziye Ozan’ın vazife İle tstanbula geldiği v» lig maçlarında hakemlik yapacağı memnuniyetle öğrenilmiştir.
ALMAN
PIRIN.
SGARA. 3-4 OCAK
termometre.
otomatik
YANAR
CAflinsiRianınm HRA GİBİ BEYAZLATIR

ZgSttg DOKTOR
EMİR NECİP ATAKAM Kadın • Doğum Hastalıkları ve ameliyatları mütehassısı Beyoğlu istiklâl Cad. 403 kat 2 Şark Pa?an karşısı
Muayene: 15.30
Tel: «8&4
GAZ OCAĞI
OTOTAY MÜESSESESİ. İ/TAMBUL* TELEFON. 44-57Ö
İZMİRDE- CUMHURİYET BULVARI Mo. 76. TEL. 2376/652S
SAYIN BALKIMIZA -
ZiYfl BOYER ECZANESİ
Reçeteleriniz tanınmış fabrikaların saf il&çlan İle itinalı, olarak yapılır. Yeril Ve ecnebi müstahzaratın muhtelif şekilleri emrinize amadedir. ZİYA DOYER ECZANESİ Karaköy. Tünel yanı
Fransız malı — Muhtelif boylarda — Kolonlu dökmeden bir miktar gelmiştir. Satış yeri:
İMAR Ltd. ŞİRKET
Yeni postane arkası, imar Han Tel: 23178
KAYIP OLTA KAMIŞI
30 Eylül Cumartesi günii saat 3.30 da Dolmabahçeden binilerek Taksime gidilen gri renkli bir takside bulunan olta kamışını Taksimde Aydede sokağında Aydede apartımanının 9 No. sına getiren memnun edllecek-
PEK YAKINDA
E L E D O N
Toz halinde NESTLErkşi siidü

E. İPEKER. Sultan Hamam HrCûpulo hanı karşısında No. 40

Comments (0)