Küçük ilâılar
Sene 32 — No. 11251 — Fiat!: her yerde 10 kuruştur.
SALI 7 Şubat 1950 —
Sahibi: Necmeddin Sadak — Yazı islerini fiilen idare eden C. Bildik — Aksam Matbaası.
Meclis seçim kanununun müzakeresine başlıyor
Müzeyyen Senar’ın otomobili
Meçhul şahıslar tarafından çalındı
Kar kesildi, fakat soğuk devam ediyor
Müzakereye bugün öğleden sonra başlanacağı tahmin ediliyor
----- I I
Bütçe müzakeresine, seçim kanunundan sonra, pazartesi günü başlanabilecek
Ses sanatkârı Müzeyyen Se-nar Işılın 1122 numaralı hususî otomobili, evvelki gece Taksim meydanında meçhul şahıslar tarafından çalınmıştır.
Müzeyyen Senarın zabıtaya müracaatı üzerine soruşturmalara girişilmiş, ve önceleri bir kaç gün evvel vazifesine nihayet verilen şoför Mustafadan şüphelenilmişse de Mustafa bundan haberdar olmadığını söylemiştir. Zabıta civar vilâyetler zabıtalarına da telefonla vaziyeti bildirmiştir. Polis: şüphelendiği iki şahıs üzerinde' de durmaktadır. (
İki sözlü soru
Ankara 7 (Akşam) — Çanakkale Milletvekili Nureddin ö-nen, İskenderun İlçesinde krom | madeni arama İşini genişletmek' lstiyen bir vatandaşa niçin izin verilmediği hakkında Başba-1 kanlıktan bir sözlü sorusu Mec-' İlse gelmiştir. Başkaca Büyük Millet Meclisi Teftiş kanunu ta-1 sarısının Meclise getirilmemesi sebebi hakkında bir soru önergesi daha verilmiştir.
Anadolunun bir çok yerlerine kar yağmakta devam ediyor. Sivasta
Ankara 7 (Akşam) — Büyük Millet Meclisi, bugünden itibaren sabahtan öğleyin 13 e, öğleden sonra da 15 ten 20 ye kadar olmak üzere her gün toplanacaktır. Bu karar Meclisin dünkü oturumunda Başkanlık divanının teklifi üzerine verilmiştir. Her gün yapılacak olan bu toplantılarda evvelâ tâli ehemmiyette bulunan bazı kanun taşanları görüşüldükten sonra gündemde yedinci maddeyi
Meclis toplantı halinde teşkil eden seçim kanunu müzakeresine geçilecektir.
Bu kanunun Meclisin bugünkü oturumunda geç vakit müzakeresine başlanacağı tahmin olunmaktadır. Bütçe müzakereleri de pazartesiye başhyabi-lecektir.
Riyaset divanının, bu daimi çalışma teklifi bir kısım muha-llflerce iyi karşılanmadı. Bu a-rada Ahmet Tahtakıhç, bütçe tasarısının milletveklllerlnce tetkik edilebilmesi İçin bir haf-
talık bir mühlet verilmesinin doğru olacağını, gündemde yer alan meseleler arasında Seçim kanunu gibi, üzerinde hassasiyetle durulan bir mevzu da bulunduğunu, bunun acele müzakere sistemine karıştırılması ma doğru olamıyacağım ileri sürdü.
Riyaset divanının teklifi oya konulunca muhalifler akalliyet- | te kaldı ve Meclisin her gün toplanıp müzakerelerde bulunması kabul edildi.
Altın kaçakçılığı
Şadı Kavurun duruşmasına başlandı
Ayasofya meydanının kar altında
Fidault yeni Kabineyi kurdu
İçişleri Bakanlığını eski Başbakan Queuille deruhte etti
Paris 7 (R) — Başbakan Bl-dault yeni kabineyi dün kurmuştur. Bu kabine ikinci dünya harbindenberl âzası artısında sosyalist Bakan bulunmayan ilk hükümettir..
İstifa eden beş Sosyalist Bakanın yerine ikisi Bldault’nun mensup olduğu Cumhuriyet Halk Hareketi, ikisi Radikal, biri Mütedil üç üye getirilmiştir, eski Başbakan ve son kabinede Devlet Bakanı Queuüe. büyük ehemmiyet verilen İçişleri Bakanlığını deruhte etmiştir.
Paris 7 — Siyasi vaziyet karışıktır. Yeni kabinenin Mecliste itimat kazanıp kazanamıyacağı bilinmiyor. Sosyalistlerin yakında yeni bir seçim yapılması
ihtimalini göz önünde tutarak mesuliyetten uzak kalmak İçin kabineden çekildikleri anlaşılmaktadır. Sosyalist partisinin kabineye itimat reyi verip ver-mlyecegi henüz bilinmiyor.
Batıdan Doğuya çelik gönderilmiyecek
Londra 7 (R.) — Batı Alman hükümeti, doğu Almanyoya demir ve çelik sevkıyatını durdur muştur. Batı Alman hükümeti başbakanı Adenauer bunun ba tı işgali makamlarının isteği üzerine yapıldığını söylemiştir. Bu makamlar doğu Alman komünist hükümetinin evvelce yapılan anlaşmaya göre uhdesine düşen vazifeleri yapmadığını bildirmektedir. Demir ve çelik dışında diğer maddeler gönderilecektir. ı
Ucuz lokanta Vali tarafından açıldı Burada 55 kuruşa iki kap yemek ve ekmek verilecek
Yirmi günden beri kısa fâsı-lalarla devam eden kar dün kesilmiş. hava açmıştır. Fakat soğuklar devam ediyor. Termometre dün sıfırdan yukan beş dereceye katlar • çıkmakla beraber gece sıfırdan aşağı blr de receye kadar düşmüştür. Bu sabah her tarafta sular donmuştu.
Dünden beri hava hafifçe lodosa dönmüştür. Bu yüzden Karadenizde fırtına hafiflemiştir. Şehirde karın durması üzerine blr temizlik faliyeti başlamıştır- Her tarafta karlar toplanıp kaldırılıyor
Ankarada
Ankara 7 — Ankarada şiddetli soğuklar devam ediyor. Bu sabah termometre sıfırın altında 23 dereceydi. Sıfırın altında sıcaklıklar Erzlncanda 25. Kay-seride 23. Konyada 15. Diyarba-kırda 14, Babkeslrde 10, İzmlrde 5. Adanada 4 derecedir; Fethl-yede sıfırdır.
Ankarada ilk okulların tatili uzatıldı
Ankara 7 -Akşam) — Soğuklar yüzünden geçen hatta tatil
görünüşü
edilmiş olan ilkokullar dün açılacaktı. Fakat soğukların aynı şiddetle devam etmesi dolayı-siyle tatil çımaya kadar uzatılmıştır.
Anadoluda
Anadolunun her tarafında şiddetli soğuklar büküm sürmektedir. Sivasta sıcaklık sıfırın altında 34 dereceye kadar düşmüştür. Doğu ve Orta Anadoluda sıcaklık sıfırın altında 10 - 25 derecedir. Birçok yerlere kar yağmakta devam ediyor.
(Arkası sahife 2; sütun 7 de)
Yeni bir pul serisi
Ankara 7 (Akşam) — P- T- T. genel müdürlüğü aralık ayında toplanacak Glan Kooperatifler kongresi için 125 bin adet pul bastırmayı kararlaştırmıştır. 3 pul halinde basılacak olan seriden birisi ,(o kuruşluk olup üzerinde Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'nün traktör üstünde bir resmi bulunacak, rengi gri yeşil olacaktır. İkincisi 20 kuruşluk olup üzerinae Ziraat Bankasının bir resmi ve köşede madalyon İçinde Mithat Paşanın resmi bulunacaktır Üçüncüsünde de İstanbul Emniyet Sandsğınır resmiyle gene köşede madalyon İçinde Mithat Paşanın resmi! bulunacak ve kıymeti 15 kuruş olacaktır.
Ancak fırtınanın devamı esnasında vukubulan haşarat he nüz blderilememlştir Bu arada bilhassa şehirlerarası telefon ve telgraf muhabereleri epey sekteye uğramıştır. B!lecik-Bo-zöyük arasındaki ârıza yüzünden 3, 4 ve 5 numaıalı teiefjıı hatlan bozulmuş, ancak 6. 7 ve 8 numaralı kanallar ârızalı şekilde çalışabilmiş, Bolu - Gerede arasında husule gelen diğer bir Arıza yüzünden Ankara -İstanbul arasındaki 15 kanal tamamen kopmuştur. Süratle giden tamir ekipleri nalen vaka mahallinde çalışmaktadırlar.
Telgraf vaziyeti de bozuktur. Ankara - İstanbul telgraf muhabereleri ancak İki telle yapılabilmektedir. Bu itibarla İstaıı bulun şark bölgeleriyle telgınl muhabereleri hayli zorlaşmıştır. Konya - Adana telgraf görüşmeleri de Kütahya - Eskişehir arasında vuku bulan olr arıza yüzünden oozulmuş'.ur. Karadeniz Ereğlisl ve Samsun telgraf hatları da arkalıdır. Nr-tice itibariyle yurdun her ya-
|mnda telgraf telleıl bozulmuş olup bunların tâmlrlne çalışılmaktadır.
Karadenizde de vapur seferleri hâlâ normal şenle ginm-«Ege»vapuru henüz se-dönmemlş olup bu as şam limanımızda beklenmekte-dj: [dir. İki gündlenberi Marmarada
— Ankaradan ve İstan- c|a fıtına yüzünden sefer yapı-buldan Bursaya iki giin Ihmıyordu. Bu sebeple Mtıdaıı-müddetle posta gidememiş. yaya blr uav® seferi yapıp ora-1 Yirminci asırlı elbet şöyle dak* yolculnn da buraya getlr-düşünmüştür:
— Tatar ağası devrinde olsaydı, çare bulunurdu.
Bereket, ikinci haber arkadan geldi:
— Bursaya atlı kızaklarla nakliyat yapılıyor.
Kar yağması gibi «fevkalâde» saydığımız «ârızalan», nihayet, eski asırların usulünce halledebildik demektir. Bu asrın şartlarına göre de «kara karsı tedbir» olsa Açılış resminde V.ll nutuk söylüyor I ^Amerİkava tetkik için he-
İYazısı 5 İnci sohlfomlzdel j y{,t yollasak! |
| mek İçin «Konya» vapuru dün , sabah limanımızdan ayrılmış tır.
Mekteplerin tatil durumu
Vilâyet Sıhhat Komisyonu, yaptığı toplantıda, şchrfmzlde-, kİ okulların bir hatta müddet-. lc tatilimle karar vermiştir. . Yalnız üç gün sonra, yani yarın i akşama kadar hava açarsa per-ı şembe gününden İtibaren okullar tekrar açılacak, aksi takdirde tatil pazartesi sabahına ka-| dar devam edecektir.
iki erkek dün gece iki kadını yaraladı
Cinayetlerin sebebi evvelce beraber yaşadıkları kadınların kendilerinden ayrılmalarıdır
Dün gece, sevgilerine mukabele görmlyen İki erkek İki kadını yaralamıştır. Bunlardan biri Tepebaşında bir gazinoda olmuştur. Blr gazinoda okuyu-culuk yapan Zeynep Boykal, u gece; Kuruçeşmede kömürcülük yapan ve «Atom» lâkablle anılan nazml ökser isminde birlle beraber yaşamış, fakat geçenlerde ayrılmışlardır.
Atom Nazml, dün gece muhtelif yerlerde içtikten sonra Zeynebln çalıştığı gazinoya gitmiş ve blr aralık onu blr kenara çağırarak yeniden barışma teklifinde bulunmuştur.
Zeynep, bu teklifi şiddetle reddetmiş ve bir takım ağır sözler söylemiştir.
Nazml. bu sözleri işitince asabiyete kapılmış ve yanında bulunan blr tabancayı çıkara-
rak Zeyneb’ln üzerine ateş etmiş, iki yerinden yaralamıştır. Atom Nazml, bu kanlı vakadan sonra kaçmak istemişse de polisler tarafından yakalanmış, Zeyneb de hastaneye kaldırılmıştır.
İkinci vaka Taksim'de Pelesenk sokağının İçinde olmuştur:
Fahri Tunalı adında blr genç blr müddet beraber yaşayıp ayrıldığı Fatma Nurten ismindeki kadının Pelesenk sokağındaki evine giderek tekrar barışma teklifinde bulunmuş, Fatma buna İmkân olmadığını söyleyince, yanında taşıdığı usturayı çıkararak kadım yüzünden, boynundan ve bir çok yerlerinden ağır surette yaralamıştır.
Nurtenln çığlıklarına yetişen polisler, kadını bittin blr halde Beyoğlu hastanesine kaldırmışlar. Fahriyi yakalamışlardır.
şehrimize gelmiş ve dün Vali ve Belediye başkanı Proi. Fahred-din Kerim Gökay'ı ziyaret etmiştir. Yukarıda talebeler Vali ile birlikte görünüyorlar.
Sahile 2
AKŞAM
7 Şubat 15Û0
İstanbul hâtırası?
MEMLEKET dışında olsun, memleket içinde olsun, bir dostunuza bir «İstanbul hâtırası» göndermek isteseniz, ne göndereceksiniz? Bu şehrin hususiyetlerini taşıyan hediyelik eşyalarımız nelerdir? Öyle bir hediyelik eşya ki pahalı olmasın, güzel olsun ve Istanbulu hatırlatsın!
Böyle bir şey. ne yazık ki, yoktur. Vitrinlerimiz boy dan boya ithalât eşyasiyle doludur. Her türlü cincik boncuk ya Amerikan, ya İngiliz, ya Fransız, ya İtalyan markasını taşıyor. Yerli mamulat da bunların kötü taklitleridir. Hiçbirinin İstunbula hâs bir tarafı yok. O kadar yok ki, geçenlerde İstaubula bîr vapur dolusu Amerikan seyyahı geldi. Adamlar bir İstanbul hâtırası alıp Amcrikava götürmek niyetiyle binlerce dolar bozdurup şehre çıktılar. Hiçbir şev bulamadılar. Paralarını tekrar dolara çevirip gittiler. Eğer daha fazla «İstanbul hâtırası .. aramaya vakitleri olsaydı, öncekiler gibi, Kapalı-çarşıdan zorla eskitilmiş paslı kılıçlar ve sansar kuyrukları alıp gideceklerdi. İstanbul hâürası bunlar mıdır? Balta doğrusu; Bunlar mı olmalı?
Akşam K12 Sanat okullarının. Beyoğlu Olgunluk Enstitüsünün Türk motifleriyle işledikleri güzel işler yardır. Erkek Sanat okullarının atölyelerinde bir çok güzel şeyler yapılabilir. Güzel Sanatlar Akademisi İstanbul renklerini taşıyan zevkli hâtıra örnekleri hazırlıyarak bu atölyelere verebilir. Esnaf bu örneklerle hâtıra eşya yapmaya teşvik edilebilir. Bunların kalabalık merkezlerde birer satış yerleri olabilir...
Hem döviz kaynağı, hem İstanbul hâtıratı, hem de aramızda birbirinin gönlünü alma vesilesi olan bu «küçük hâtıra., sanayiine hayat vermek vatandaşa yeni bir iş sahası açmak bakımından da faydalıdır.
Şevket RADO
Sabah Gazeteleri Ne Diyor ?
Pamuk siyasetimiz
Altın kaçakçılığı
Işletmeler
Bakanlığı
Bir mektup
Nadir Nadi CUMHURİYETte diyor ki:
•Bu rejim, ezici gayretler sonunda köy enstitüleri sistemini kurmuş, araya araya seni bul muş, gene «Bizim Köy» ün alın terlpahasına sen! eğitmiş, yu-ğurmuş ve tarihimizde ilk defa olarak seni o çıkanın bir daha dönmediği köye göndermiştir Sen orada akim, bilginin, vatan sevglsLnln bekçiliği vazifesini göreceksin. Köylüye kurtuluş yolunu sen öğreteceksin. Onu şeyhin kerametine değil, fakat toprağın gerçeğine inandıracaksın. Öteki dünyanın nimetlerine bağlanmak geleneğinden kurtanp ona bu dünyanın imkânlarını aramak aşkını vereceksin. Bu uğurda her müşkülü göze almak, hiçbir engelin ö-nünde gerilememek vazifesi sana düşüyor, ömrün boyunca «bizim köy» de oturacaksın.»

Yasalı hürriyet
Ahmet Emin Yalman, VATAN' da diyor ki:
«İki partinin seçimden evvel yarmalan mutlaka lâzım olan bir prensip anlaşmasında; İşçi teşkilâtının politika haricinde bırakılması esası da kabul edilirse, memleket hesabına çok
hayırlı bir !ş yapılmış olur. Her işçi, ferd olarak. İstediği partiye yazılabilir Fakat sendikalar, bir uzviyet olarak kendi esas vazifelerine sadık kalmalıdırlar kİ o da saflarındaki İşçi vatandaşların hakkını, menfaatini, haysiyetini şerefini kon/-maktır Bu İşe parti politikası karışırsa, sendikaların İçinde meslek tesanüdü kalmaz, asıl vazife ihmale uğrar, bütün teşkilât, bugün bu. yarın şu partinin mânâsız bir Aleti haline iner O zaman sendikalar, hakkın. huzurun vc terakkinin bir vasıtası olacak yerde huzursuzluk, yıkıcı propaganda; taklitçi ve papağan ideoloji kaynağı olur.
İşin henüz başındayız. Bütün içtimai ve İktisadî vaziyeti geniş bir görüşle karşılarsak, başka memleketlerin geçirdiği hatalardan nefsimizi koruruz, o hata vc tecrübelerinden ders alırız, mânâsız yollarda kuvvet vc zaman heba etmekten böy-lece kurtuluruz.»
★ Propaganda tufanı
YENİ SABAH, bo başlıklı makalesinde diyor ki:
«Acaba sayın Barlas o zaman Halk Partisinin mütevazı bir milletvekili sıfatiyle, dûn Glre-sunda duyduğu vc ifade eylediği
heyecanı hissetmişler mİ İdi? Hlsscylemişlcrse bunu kahvede sokakta değil Büyük Millet Meclisi kürsüsünde ifade ve izhar eylemişler miydi? çünkü Peke-rin tehdidi öyle kuru lâkırdıdan ibaret değildi Peker gazeteleri, örfî idare konaliyle seri halinde kapatırken acaba Devlet Bakanı, Mecliste bu hareketlere, demokrasiye bir darbe olan bu teşebbüslere karşı feryat koparmış mıydı? Hiç hatırlamıyoruz.
1946 dan evvelinden bahsetmiyoruz. Dikkat buyurulursa hep 1946 dan, yani Cemil Barlasın dediği gibi Halk Partisinin demokrasiyi gûya kabul eylediği mebdeden. sonrasına dair konuşuyoruz. Yoksa daha eski tarihlere kadar çıksak toptancılık devrinin defterlerini karıştırmak lâzım gelse Sinopta veya Glresunda parlak cümlelerle demokrasi meddahlığı yapanlar hakkında çok daha başka türlü konuşmak lcab etiğini görürüz.
Halk Partisi gibi 25 yılhk mazili bir fırka, bir süngerle geçmişi silerek o tarihi yokmuş farzedemez ve o yolda bir dil kullanamaz. Şahsi tövbekarlık belki — o da belki — muteber olur amma topluluk namına tövbekârlığm faydası muhakkak değildir.»
Ekonomi ve Ticaret Bakanı Sözlü soruya cevap verdi
Ankara 6 - Seyhan Milletvekili Kasım Ener'in M9 yılı pamuk mahsulü durumu ve Devlet dokuma fabrikalarınca satın alınan pamuk mlktoriyle, umumi pamuk siyasetimi» batkındaki sözlü sorusuna Ekonomi ve Ticaret Bakanı bugünkü Meclis toplantısında cevap vermiştir. Bakan bu izahatında; 949 pamuk mahsulünden Çnkurovada 31 bin 400 ton. Eğede 21 bin «00 ton ve diğer bölgelerden 400 ton ki ceman 53 bin 400 ton pamuk satıldığını, 41 bin 600 ton elde stok kaldığını, Sümerbank devlet iplik ve dokuma fabrikalarının senelik pamuk ihtiyacının 17 bin ton olduğunu, halen 10 bin 600 ton mubayaa yapıldığını, geri kalan ihtiyaç İçin de mubayaaya devam edileceğini, pamuk politikasının ihraç yolu ile İstihsali teşvik olduğunu, ihracatın Usare kaydiyle serbes bırakıldığını, buna bu yıl da devam edileceğini, aynı zamanda yapılan ticaret anlaşmalarına pamuk için hususi maddeler konduğunu, standardizasyon 1-
çl nde yeni bir tüzük hazırlandığını, tüzüğün yakında tatbik mevkiine koncağını ve Ziraat bankası vasitasiyle pamuk müstahsiline 29 milyon liralık, bir ikraaat yapıldığını, taam satış kooperatiflerine de 31 milyon lirahk kredi «çıktığını »ıtattı.
Bu İzahat tan sonra soru şhhi-bi tekrar şöz, alarak; r, bugüne kadar istihsalin 500 bin balyaya yûkselUlmcû için, müstahsi'ın teşvik edildiğini, halbuki 450 bin balyalış istihsale kavuşulunca, hükümetin şaşırıp kaldığını, elde katan 41 bin 600 ton pamuktan 31 bin tonun Çukur-ovaya alt bulunduğunu, bütün ihraç kapılarının tıkanmış olduğunu, müstahsilin tu vaziyet karşısında haklı olarak endişe duyduğunu, yeni yıla girerken elinde parası olmadığını bankaların lâzım gelen krediyi vermediğini söyledi ve; «Parola vc teşvik bu mu idi? Yarın buğday mahsulünün de başına aynı şey gelecektir » diyerek Bakanlıkça müstakar bir Hat politikası ta-klb edilmesini istedi.
Lâhey elçiliği kâtibinin muhakemesine başlandı
Kuruluş ve vazifelerine dair tasarı
Mecliste görüşülüyor
Kesilen kömürler
Ankara Tıp öğrencileri
Beşiktaş cinayeti
Mısırda fırtına
J Kar kesildi
İskenderiyede bir mektep binası yıkıldı
Ankara 6 — tsviçreden Fran-saya altın kaçakçılığı suçuyla tevkif edilen Lâhey elçiliği kâtibi Orhan Şadi Kavur un duruşmasına bugün başlanmıştır.
Sanık, elçilik mensuplarına ait maaş ve tahsisatı almak için îsviçreye gittiğini ve üzerinde bir miktar şahsi parasının blunduğunu, ayrca elçiliğe ait başka paralan da alt»n olarak alıp İsvlçreder» döndüğünü, fakat hududu geçtikten dört saat sonra Fransız memurları tarafından altın kaçakçılığı yaptığı iddlaslyle. yakalandığını söyledi.
Altınların ne kadar olduğu sorusuna .sanık 6542 İngiliz ve 400 Amerikan altım olduğunu, bunun bir kısmının kendi parası olduğunu söyledi.
Yargıcın, bu paraların arasında Belçikada sarraf Hup-pere in parası olup olmadığı sorusuna da. sanık, hayır, cevabını verdi. Sanığın üzerindeki mühürlerin sefaretin mühürleri olduğunu, gümrüklerde tutulan zabıtlardaki imzanın kendi İmzası olmadığını söyledi.
Maaşı aslisi 40 lira olduğu halde bu kadar parayı nereden bulduğu sorusuna, eski hariciyeci memleketler arasındaki kur farklarından meydana geldiği cevabını verdi.
Neticede bu iş hakkındaki dosyanın hâriciyeden getirilmesine, deliller tamamlanmadığı için mevkufiyet halinin devamına karar verilerek duruşma başka bir güne bırakıldı.
Ankara 6 — İşletmeler Bakanlığı kuruluş ve vazifelerine dair tasarının müzakeresi Meclisin bugünkü toplanışında yapıldı. İlk söz alan Ahmet Oğuz, altı ay evvel kurulan bir Bakanlığın kanun tasarısının bugün Meclise getirilmiş olmasının hatalı olduğunu söyledi ve bütün iktisadi devlet teşekküllerini bünyesine alması icabe-derken ancak iki. üç şekli İhtiva etmesinin ne dereceye kadar doğru olduğunu kestiremediğinl anlattı.
Mütaekıben söz alan Hakkı Gedik de bu Bakanlığın kurulu şu aleyhinde bulundu ve Bakanlığın kurulmasının sebepsiz ve mesnetsiz olduğunu İzah e-derek bu husustaki kanun tasarısının kabul edilmemesini istedi. Bu teklif reye kondu, kabul edilmedi. Tasarının müzakeresine geçildi ve birinci müzakeresi tamamlandı.
Hükümet kesilen istihkak bakiyelerini verecek ise İstanbul da bundan faydalanmalıdır
Irak hükümetinin daveti üzerine bir heyet Bağdada gidecek
Cinayetin kan dâvası yüzünden işlendiği anlaşıldı
bir
Çifçinin kalkınması
Akhisarda bir evin döşemesi çöktü
Akhisar 6 — Bugün Akhisarda bir evin döşemesi çökmüş, kaza bir felâket halini alması muhtemel iken hafif atlatılmış tır. Hâdise şöyle cereyan etmiştir;
Akhisarda çalışan diş tabibi Neciâ Özkayın muayenehanesinde ders tatbikatı yapmak ü-zerc götürülen İnönü okulundan 100 kadar talebeden mürekkep bir grup eviıı salonunun anide çökmesi yüzünden öğretmenlerde birlikte bodruma yuvarlanmışlardır. Çocukların feryadları üzerine vaka mahalline yetişen itfaiye ekip! hepsini kurtarmış, yalnız İki talebenin ayakları zedelenmiştir.
Dün Ankaradan gelen haberde bu yıl kış mevsiminin şiddetli olduğu gözönüne alınarak. by tevzi yılı başında, geçen yıl aldıkları kömür miktarının bir kısmı kesilerek kömürleri eksik verilen IstihkaS sahiplerine mütebaki kömür haklarının verilmesinin kararlaştırıldığı bildiriliyordu.
Bu haber şehrimizde büyük bir memnunluk uyandırmış ve şiddetli kış dolayısiyle ellerindeki kömürü tüketen veya tüketmek üzere bulunan vatandaşları sevindirmiştir.
Fakat yaptığımız tahkikata göre, kömür tevzi şubesine, hükümetin böyle bir karar verdiği ve istihkak bakiyelerinin tevziine başlanması hakkında bir emir verilmemiştir.
Bundan kömür istihkak bakiyelerinin tevziine karar verilmiş ise, tevziattan yalnız An-karanuı faydalanacağı manası çıkarılmak istenmekte ve buna oralarda hararet derecesinin sıfırdan aşağı 25 dereceye kadar düşmüş olması sebep olarak ileri sürülmektedir.
Evvelki gece Beşiktaşta kanlı bir hâdise olmuş ve balıkçı Servet isminde biri meçhul bir şahıs tarafından atılan tabanca kurşunları ile öldürülmüş, failler ele geçmemişti.
| Bu cinayet tahkikatı dün I emniyet müdürlüğünün alâka-
Irak hükümetinin davetlisi olarak Ankara tıp fakültesi öğrencilerinden 12 klşiiik bir gu-rupun Hayrl Kalabalıkta 1 başkanlığında Bağdat'a bir tet- l muuu,ıubuuuu
kik seyahati yapmaları kârar- h kjsım memurlan tarafından laştırılmıştır. Gurupta fakülte . toceye yapıJmlŞı nö_
profesörlerinden Prof, Kâmil |betçl savel Nusret Hergüner so-Sokull-J, Prof. Dr Süreyya Ta- ruşturmanın adli safhasına el nay Dr. Feridun Nafiz Uzluk da. koymuştur.
bulunmaktadır. öldürülen Servet Sainı Rizeli
Kafile bu ayın 16 sında ha-' olup otuz yaşında ve Beşiktaş-reket edecek ve Bağdat'ta 10 •“ n-ı»—
gün kalarak tetkiklerde bulunacaktır. Bu arada Bağdat Tıp Fakültesi, şehrin bazı yerleri ve şehir kütüphaneleri gezilecek. Prof. Dr. Kâmil Sokullu banca kurşunlariyle tababetin cerrahi sahasında v“ »«•■»’•>«’•>»» « kaydettiği son ilerlemeler hakkında konferanslar serecektir.
Diğer taraftan öğrenildiğine göre öğlenciler Bağdat’b meslektaşlarına Milli Eğitim Bakanlığı neşriyatından 400 cild. Tıp Fakültesi ve Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı yayınlarından da bir o kadaı cilt kitap ve dergi hediye edeceklerdir.
I
Sözlü soruya iki Bakan cevap verdi
Ankara i — Meclisin bugünkü toplantısında Kayseri Millet vekili Kâmil Gündeşin çifçinin kalkınması, Uzunyayla ve Kayseri merkez ilçesinin sulanması ve bataklıklar hakkındaki sözlü sorusuna Bayındırlık ve Tarım Bakanlan cevap verdiler ve U-zunyayla’nın sulanması için e-lüdler yapıldığım Zamant çayı yatağı için 70 bin lira sarfedll-diğinl, bataklıkların kurutulması işine 951 senesinde başlanacağını, Türkiye zlraatinde başlıca unsur alan atçılığın inkişafı için yapılan çalışmaları ve yapılacak işleri anlattılar.
Soru sahibi Kâmil Gündeş-«Hükümet dinden geleni yap-®n. Biz Kayserililer, Icab ederse gömleğimizi satar, bu dâvaya 1 yardım ederiz» dedi.
Hilmi Uran, basın toplantısı yapacak
Birkaç gündenberi şehrimizde bulunan C. H. Partisi genel başkan vekili Hilmi Uran, dün evinde istirahat etmiştir. Hilmi Uran, bu hafta içerisinde basm mensuplarile bir görüşme yapacaktır.
Fakat kış bu yıl yalnız Ankarada değil, İstanbulda yurdun her tarafında da çok I şiddetli geçmekte ve yapılmış | r olan kısıntı yüzünden verilmiş olan kok kömürleri kâfi gelmemektedir, aleyh ilgili Bakanlık, kesilmiş olan kömür bakiyelerini de tevziine karar vermiş ise İstanbul halkını da bundan istifade ettirmesi lâzımdır. Hükümetin İstanbul halkının bu haklı dileğini iyi karşılayacağına eminiz.
ve
İhtiyaca Binaen-
Talebe Birliği mümessilleri Gazeteciler Cemiyetinde
Üniversite Talebe Birliği mümessilleri dün Gazeteciler Cemiyeti İdare heyetini ziyaret ederek heyet azalarile görüşmüşlerdir.
Sağlık şûrası
i
Sendikalar grev hakkı istiyor Ankara 6 — Elektrik ve Mo-tölrlü Taşıt İşçileri eSndikası, Basın Teknisyenleri İstanbul Mensucat İşçileri Sendikası, İs tanbul Tütün işçileri Sendikası, İstanbul Hür Mensucat İşçileri Sedikası Çalışma Bakanlığına gönderdikleri bir yazıda grev mevzuuna temas etmekte, Sovyellerden gayri bütün demokrat memleketlerde grevin tatbik edildiğini anlatmaktadır lar. Bu yazıda grevin lüzumu belirtilmekte, Türk işçisinin mil liyetçiliğlnden babfedllmekte-
Nâzım Hikmet için bir müracaat
Komünist propagandası suçu ile on bir senedeberi Bursa ceza evinde bulunan şair Nazım Hikmetin göğüs anjininden rahatsız olması münasebetile Mil letler arası juristler cemiyeti namına başkan İngiliz saylavı ve kıral müsteşarı D. N. Britt ve genel kâtip Paris barosu a-vukatlanndan Joe Nordmann imzalarlle, Millet Meclisi Başkanı Şükrü Saracoğluııa, Adalet Bakanı Fuat Sirmene, Savunma Bakanı Hüsnü Çakıra mahkûmun göğüs anjinine müptelâ olmasından dolayı bakiye ceza müddetinin affedilmesi İçin birer mektup gönderilmiştir.
Hükümetin bu hususta ne karar vereceği heniız malûm değildir.
Vali toplantılarda bulunmak üzere Ankara’ya gidiyor
Vali ve Belediye başkanı bu ak şanı Aııkaraya hareket edecektir. Profesör Fahrettin Kerim Gökay bu seyahati hakkında şu malûmatı vermiştir:
•— Sağlık Şûrasının toplantılarında bulunmak üzere gidiyorum. Şûrada Etıbba odalarının yeni kanun tasarısı da görüşülecektir. Hekimlik mesleki teşekkülünün otoritesini sağlayacak olan bu tasarıya ne kadar ehemmiyet verilse yeridir. Şikâyet edilen bir çok işler ve bu arada doktor simsarları meselesi de bu suretle halledilecektir.
Ankarada kaldığım müddetçe şehir ve vilâyete ait diğer işler hakkında alâkalı Bakanlarla görüşeceğim. Bu arada ekmeklerin yeni fiatı da mevzubahis edilecektir.»
Vali Pazar günü dönecektir.
Kahire 6 (AA.) — Mısır'da çıkan fırtına. İskenderiyede bir mektep binasının yıkılmasına sebeb olmuştur. 6 Talebe hastaneye kaldırılmıştır. Akdeniz kıyılarında esen soğuk süzgâr. 7 metre yüksekliğinde dalgalara sebeb olmaktadır.
İskenderiye limanı hâlâ gemilere kapalıdır. Sühunet sıfır derece clvarlarmdadır. dağları karla kaplıdır. Mısır’da hasarın fazla bi İd i ölmektedir.
ta Mahkeme Çıkmazında oturmaktadır. Gece evJne gitmek üzere Hasfırın caddesinden geçmekte iken kaıanl.kta biı birini takiben atılan bir kaç ta-■----- •------karşılaş-
mış ve bunlardan ikisinin isabetiyle olduğu yere yıkılmıştır.
Servet, bir tarafa yıkılırken, 1 o sırada oradan geçen ve İki ekmek alarak evine gltmketc olan on dört yaşında Türkân isminde bir kız da kulağının arkasına isabet eder bir kurşunla bulunduğu yere düşmüştür.
Silâh seslerine yetişen zabıta memurları. Servetin ölmüş olduğunu görerek cesedini muhafaza altına almışlar. Tür kânı da hastaneye kaldırmışlardır.
Ortada cinayeti tşliyen şahsa raslanamadığı için soruşturmalara girişilmiş ve Servetin heraşerilerinden kırk altı yaşlarında Hakkı Kaymaz ve Ali Aydın isimlerinde ik. şahısla aralarında bir kar, gütme dâvası bulunduğunu tesblt etmişlerdir. Emniyet cinayet kısmı memurları derhal bunları a-raştırmaya girişmişler ve az sonra ikisini de yakalamışlardır.
Cesedi muayene eden adalet doktoru. Servetin vücudundaki kurşun yaralarının ve kurşun cinslerinin tesbiti için morga kaldırılmasına lüzum görmüş ve bu sebepten ceset morga kaldırılmıştır.
Hakkı Kaymaz ve Ali Aydın önceleri cinayeti inkâr etmişlerse de bilâhare suçlarım itiraf etmişlerdir. Tahkikata devam edilmektedir.
VEFAT
Şehit binbaşı Cemil beyin ve merhum Nebile Kotay'ın kerimeleri Vecihe Sozan ve Nezahet Kotay'ın hemşireleri ve Defterdar fabrikası müdürü Ömer Sozan'm baldızları
HAYRİYE KOTAY
vefat etmiştir. Cenazesi 8/2/950 yarınki çarşamba günü Kadıköy Moda caddesi Tayyare apartı-manından kaldırılarak öğle namazı Kadıköy Osman ağa camiinde edâ edildikten sonra Ka-racaahmettekl aile kabristanıma defnedilecektir.
Mevlâ rahmet eyleye.
Sina Kuzey olduğu
Bandırma vapurunu tesellüm edecek heyet
İtalyan Ansaldo gemi tezgâh barında inşa edilmekte olan
Baş tarafı 1 inci sahifede) Karnı çokluğundan birçok yollar kapanmıştır.
Karadeniz kıyılarında kar fırtınası devaın ediyor. Bu yüzden bazı yerlerde çatılar çökmüştür. Rize havalisinde portakal bahçeleri kar ve dondan zai3? görmüştür. Rizede DenizyoIIar acentelik binasının çatışı çökmüş, altında kalan bir mavnacı ölmüştür.
Bursa havalisinde şiddetli soğuklar hüküm sürmektedir- Kemalpaşa ve Balıkesir İstikametinde hareket eden bir otobüs, Karacabey harası civarında fazla kar dolayısiyle yolda kalmıştır. Otooüste bulunan yolcular donma tehlikesi geçirmişler ve yetişen köylüler taralından kurtarılarak haraya götürülmüşlerdir. Yolcular ertesi gün tekrar Rursaya dönmüşlerdir. Bursada şiddetli kış yüzünden. mektepler bir hafta müddetle tatil edilmişlerdir.
Karadenlzdeid fırtına yüzünden Kefken adasına sığınmış o-
Bandırma vapurunun tesellüm | lan nıotörlerde-yiyecek üikendi-muamelesl ile alâkadar olacak. ğinden, mürettebat aç kalmak Devlet Denizyolları idaresinden , tehlikesi geçirmiş ve sendileri-makinlst Abdullah Özbilge. kap ne yiyecek yetiştirilmiştir
Un Hüseyin Rahmi Tanbuç. Kurtlar bir muhtarı Mehmet Özdeş, Emrullah İpek; , ,
ve Ahmet Hamdı Ötenden mü- parçaladı
rekkep 5 kişilik bir heyet bu- Çalkanın Ürettin koyu gün saat 16.20 de Fransız hava nlllhlan evvelki gün geç vakit köyüne dönerken kert sürüleri tarafından parçalanmıştır.
Platin şilebi oturduğu sığdan kurtarıldı Bundan dört gün önce İzmit körfezine giren «Plâtin» Derince önünde karaya muştu. Dört gün siıren çalışma sonunda gemi kurtarılarak dün sabah Uman muza getirtir iniş ve hafif olan yarası tamir edilmek üzere havuza atamıştır. Ancak geminin kurtarılma ameliyesl esnasında orada bulanan sigorta şirketinin müfettişi İlhaml Perk de bir kalp krizi sonunda vefat etmiştir Denizyollarının eski baş acen-tası olan îlhsmi Perkin vefatı ilgili çevrelerde ve kendisini tanıyanlar arasında derin bit teessür uyandırmıştır.
Komşu memleketlerde
Londra 7 >R) — Ürdün ve F!-listinde şiddetli kış hüküm sürü jor. Birçok yerlerde münakalât durmuştur. Ürdûnûn başşehri Amman'ın bütün dünya ile muvasalası kesilmiştir- Yalnız Şam la telgraf muhaberesi yapılıyor. Su şehirde hükümet daireleri, bankalar, mektepler kapanmıştır. Her tarafta su boruları donup patlamıştır.
Batı memleketlerinde Londra 7 (R) — Batı Avru-paya şiddetli yağmurlar yağıyor. İngllterede 36 saattir yağan yağmur yüzünden nehirler taşmıştır.
Ankarada kömür tevziine başlandı Ankara 7 (Akşam) — Şehrimizde bu kış bir kısmı verilin de diğer bir kısmı veı-Umiye-i kömürlerin tevziine dünden 1-tibaren başlanmıştır. Bu tevziatta istihkakların yansı verilmektedir.
yollarının uçağı ile Romaya hareket etmiştir.
BORSA
Ülubul I/IJIKO Ualtari
çsiLca
Kapanıı
Londra 1 SlrrUn 7.S1
New York 10O Dolar MO
Parti 100 Fransa T. •0.-
Stokbolm 100 İsveç Kr. 54.12 50
Cenevre 10» lirlere r. «4 03
Amestrroam 100 Florin 73 0R40
Brüksel 100 Belçika t. 560
Lizbon 10O Eskuda »1130
ESHAM VE TAHVİLÂT
% 1 FAİZLİ TAHVİLLE»
Sivas • Erzurum l 2J-2O
Sivas - Erzurum 2-7 •1.—
lDfl Demiryolu l 21 —
1941 Demiryolu D 21.85
1911 Demiryolu U1 20.30
Milli Müdafaa 21.25
Milli Müdafaa n 2L30
MilU Müdafaa m »45
Milli Müdafaa IV »90
% « FAİZLİ TAHVİLLER
Kalkınma 1 »-
KalKiruna □ »—
Kalkınma Ol sn 93
Ma istikrazı 1 MJ5
1X1 Demiryolu m —
1349 istikrazı L
% S FAİZLİ TAHVİLLE»
1333 Erftınl 2X50
IMS Ikramiycll u.-
M ilil Müdafaa 97»
Demiryolu IV 3D 60
Demiryolu V 102JO
ŞİRKET HİSSELERİ
Merkez Bankası 1»—
1$ BankxD 25.10
T. Ticaret Bankan 5.—
Anlan Çimento n.—
% u FAİZLİ TAHVD-LEB
M3 lahvlU 9735
ANADOLU DEMİRYOLU GBUPU
Tanvıuer 1-»
Hisse senetleri % 60 58-—
Mümessil senet »—
SARRAFLARDA ALTUI
Gulden 40.40
Türk lirası 42.55
Sterlin 53.70
Külce 6 10
Reşat ♦455
şilebl otur-
Suriye mektupları
etiketleri
İlâç ve döviz
X K S AMafoAK Ş_AMq]

Ticaret odaları

Abidin Daver üstadımız: •Turizm propagandasında çok yayayız!» serlevhası altında yazıyor:
İsviçre 1 milyonu propagandaya harcamış, 97 milyon toplamış. İtalya 1,3 milyonu harcamış, 80 toplamış. İngiltere 1,7 milyonu harcamış, 188 milyon toplamış, ilh...
Mantıki sual:
— Biz niçin propagandaya milyon harcamıyalım? Haydi bizde!
Ve mantıkî cevabı:
— Turistleri karşılamak üzere teşkilâtımızı asgari haddine kadar tamamla-maksızın, katiyen turist propagandasına kalkışmamalıyız. Aksi takdirde yemek, yatak hazırlamaksızııı. soba yakmaksızın misafir çağırmış ev sahibine döneriz.
Hele istifade babında?..
1 milyonu sarfederiz, 100 milyonu toplıyamayız. Son sefer olduğu gibi, turistler ta rilıî âbideleri uzaktan, yakından seyreder, vapurlarına dönerler.
Yukanki rakamlar, hakikaten ibret vericidir: Propaganda masrafının ortalama 100 de 1 olduğu vuzuhla anlaşılıyor.
Bir sarfedînce yüz toplamayı kestirmeksizin propag.ındava başlamamak
Ayrı bir sanayi odası kurulmasını istemi-yen sanayiciler bir cemiyet kurdular
Evvelce yazdığımız gibi, Ticaret ve Sanayi Odları kanun tasarısının ticaret encümeninde aldığı son şekle göre, ayrı sanayi odaları teşkili meselesi gayet demokratik bir esasa bağlanmış ve böyle ayn bir odanın, o yerde bulunan sanayicilerden yüzde altmışının İsteğiyle açılabileceği hususu kararlaştırılmıştır.
Encümenin vardığı bu karar, şehrimizde derhal tesirini gös-
«Biz o memleketlerden değiliz ki...»
Ne zaman kar yağsa da. şehirlerimizde, kasabalarımızda, köylerimizde, evlerimizde tedbirler aksasa, mukarrer itirazlara derhal kesin cevap verilir:
— Biz şimal memleketi değiliz. Tedbirlerimizi iklimimize göre alıyoruz, bu sebeple hayatımız kar yağınca ârtzaya uğruyor.
Peki ama, biz mutedil iklimli memleketlerden birinde vaşamıvur muyuz? Mutedil iklimlerde de kar yağar. Bu arz dairesinin de kendine göre kara, yağmura, fırtınnva. sele, kuraklığa karşı tedbirleri olmalı, vardır.
Şimal memleketlerindeki usulleri aynen alalım demiyoruz; cenup memleketlerin-dekileri aynen almamalıyız. Orası doğru. Lâkin acaba kendi iklimimizin kuraklık, sulaklık, kar sel tedbirlerini tam almış mıyız? Almamışız!
Elimizle koymuş gibi pekâlâ biliyoruz:
— Bu sene çok kar ğı için çok sel olacakt
baharda sel felâketlerine karşı hazır duralım.
Halbuki, - kar yağmasına mâni olamayız ama - ilk ve son medeniyetlerin misallerinde olduğu gibi, su işlerini pekâlâ şimdiye kadar ayarlamış bulunabilirdik.
Tedbirsiz olduğumuzu kabul edelim.
(Vâ-Nû)

HAKLI ŞİKAYETLER
Üsküdar tramvay idaresinin maksadı eziyet etmek mi ?
bir
Adresi bizde mahfuz okuyucumuz yazıyor:
Geçenlerde Üsküdar tramvay idaresi Akşam Kız Sanat mekteplerine gidenlerin pasolarını toplamıştı. Benim pasomu da bu arada , 262 numaralı biletçi «Mektep idaresine göndereceğiz» diyerek aldı. Milli Eğitim Bakanlığı bu pasoların tramvayda muteber olduğunu bildirince mektep İdaresine ı müracaat ettik. «Üsküdar tramvay idaresi pasolarınızı kaybetmiş. Yenilerini çıkaracaksınız» cevabını verdiler. şimdi bir sürü muamele ve bir sûru masraf icab ediyor.
Üsküdar tramvay idaresinin maksadı tramvaylarda çektiğimiz azmış gibi yolculara başka olr yoldan da eziyet etmek midir?
A. R.
Suı iye Meclisinde hararetli
münakaşalar oluyor
şenrımızae aernaı tesirini gos- --------
termiş ve İstanbul Ticaret ve basının Sanayi Odasından ayrı bir Sa- hâlâ Çınlıyor ve dinmemiştlr.
Üç hükûnıet darbesile sarsılan devlet bünyesi hummalar geçiriyor Şam (Hususi muhabirimizden) — Komşumuz Suriyenln dertleri blr türlü bitmiyor; 30 mart 1949 da ordusunun talihsiz komutanı tarafından patlatılan askeri ihtilâl bom-
ı akisleri ufuklarında
Suriye, normal ve oturaklı bir
Belediye, esnafa 5 gün mühlet verdi
Harb seneleri içinde çektiğimiz ilâç sıkıntısı unutulur dertlerden değildir. Yabancı fabrikalar harb malzemesi imal ediyorlardı. Yollar kapalı olduğu için stoklardan da getirtemi yorduk. Yurt içinde karaborsa faaliyette idi. Piyasada mevcut ilâçları toplayıp el altından ateş pahasına satıyorlardı. Hastalar ıstırap içinde kıvranırken, vatandaşın hayatı pahasına aşırı menfaat temin eden fırsat düşkünleriyle mücadelede hükümet âciz kalıyor, idare âmirleri şaşkınlık içinde bocalıyorlar; «Ey ahali, karaborsacılardan ilâç almayınız» şeklinde garip tavsiyelerde bulunuyorlardı.
O devirlerde ilâçsızlık yüzünden haylice kurban verdik.
Çok şükür, harb bitti, aradan yıllar geçti. Avrupada. Amerikada fabrikalar her nevi ilâcı bol bol yapıp her tarafa gönderiyorlar.
Medeniyet, harb devrinin zararlarım bir an evvel telâfi için kuvvetli hamleler yapıyor, dev adımlariyle ilerliyor. En vahim hastalıklara karşı yeni yeni ilâçlar, serumlar keşfedildiğini ve bunların süratle piyasaya arzolunduğıınu her gün gazetelerde okuyoruz.
Deniz, kara ve hava yolları açık, dünyanın dört buca-ğıyle serbesçe temas halindeyiz.
İşte böyle bir devirde, biz hâlâ ilâç darlığı çekiyoruz. İnim inim inliyen hastamızın baş ucunda doktorun yazdığı reçeteyi alıp eczaneye koşuyoruz. Eczacı reçeteye bir göz atıp geriye uzatıyor:
— Bu :lâç yok.
Öbürüne gidiyoruz, reçete gene iade ediliyor:
— Pivasada bu ilâçtan kalmadı.
Başka bir eczaneye koş. Beyhude zahmet.
— Simdi hiçbir yerde bulamazsınız. belki beş on güne kadar gelir.
Istırap içinde kıvranan
Bütün yiyecek maddelerine etiket konulması mecburidir. Bu mecburiyete uymamak için bazı kaçamaklı yollar bulan esnafa fırsat vermemek için belediye daimi encümeni etiketlerin ebadı, şekil ve yazılışını lesbit e-den bir karar vermiştir. Bu karar bugün bütün esnafa tebliğ edilmiştir.
Karara göre, yiyecek maddelerine konulacak etiketlerin e-badı 12 X 12 santimetre olacaktır. Bunlar beyaz ve kalın kartondan veya beyaz tenekeden yapılacaktır. Etiketlerin üstüne yazılacak yazılardaki harflerin uzunluğu en az bir santimetre, eni yarım santimetre olacaktır
devlet bünyesi bir çok hummalar, nöbetler geçiriyor. Kurucular meclisi - ki anayasa komisyonunun b aşk anının İfadesine göre vazifesini ancak gelecek Mart ayının ortasına doğru bltirebiiccektlr - münhasıran yeni anayasayı tanzim ile değil ve fakat bir çok müte-j Rakamlar !3e en az 4 santimet-ferrlk İşlerle de meşgul oluyor. ı re uzunluğunda yazılacaktır.
1 • Gerek harfler gerekse rakamlar
Dm meselesi siyah matbaa harfi ve rakamı
Devletin resmi dini meselesi olacak ve mürekkeple yazıla-de iyice gürültü ve münakaşa- , çaktır. Ayrıca etiketlerin üzeri-lara sebep olmuştur. Ulemâ sı- ne malın cinsi, vasıfları, adet, nıfflle müslüman kardeşler gu- küo veya litre itibariyle fiatı rubu müstesna, diğer bütün' yazılacaktır. Belediye bu yeni partiler bu topraklar üzerinde [ etiketlerin hazırlanması İçin es-yalnız Müslıimanlar yaşasa İdi nafa 5 gün mühlet vermiştir anayasaya böyle bir kayıl koy- Bu ayın onuncu gününe kadar mak İcab ederdi. Belki de yine bu etiketler hazırlanıp kullanıl-o vakit malûml ilâm olduğun- maya başlanacaktır. O gün bü-dan faydasız bir hareket sayı- *ün kaymakamlar, nahiye mü-lirdi. Halbuki bugün bu top- diirleri, belediye murakıplarly-raklarda hususiye Hrlstlyanî..........................
yurttaşlarımız yaşamaktadır; böyle bir kayıt koyarak dini, dünya işlerine karıştırmak abestir.» diyorlar.
Anayasaya İslâm dininin resmi devlet dini olarak kaydını isteyenler hukuk, tıp ve edebiyat fakültelerinde propaganda yapmakta ve öğrencileri lehde nümayişler yapıp meclise mazbatalar göndermeğe teşvik etmektedirler. Bunlar »Suriye bir Islâm Cumhuriyetidir. İslâm dini, ekalliyetler hükümetinin en sağlam bir zamânıdır. Parlak İslâm Arap tarihi, bunun en muhteşem bir burhanıdır.» tarzındaki propagandalarına taraftar aramakta ve toplamaktadırlar.
Bu muhafazakâr hareketle taban tabana zıd giden münevver Suriye kadınlar: İse mecburi askeri hizmet de dahil olduğu halde kadına siyasi, idari ve teşrii işlerde erkekle müsavi haklar verilmesini ısrarla İstemektedirler
Bütün bu mühim İç davalar konuşulur ve görüşülürken ve bunların etrafında sonu gelmeyen çekişmeler olurken bazı nasyonalist gazeteler yahudl tehlikesini işaret ederek şunları yazıyorlar: cYahudilerin öz vatanlarından kovdukları fllis-tlnlilerin sayısı 940 000 ne vardı. Bu muhacirlerin 537.000 ni çocuktur. Arapları Fillstln-den kovan yahudller değeri bir milyar Ura tutan mal ve mülklerini de zaptetmtşlerdlr. Buna çare arayalım. Boş münakaşalardan kaçınalım. Bunun tek çaresi: Arap birliğidir.»
Müfrit fikirler izhar eden bazı orta okul öğrencileri hak-
(Arkası 7 nci sahifede)
Kurucular meclisi anayasa komisyonu başkanı Nâzım Kutsal
nayi Odası kurulması fikrine taraftar olmayan sanayiciler idareye kavuşması için yeni faaliyete geçmişlerdir, bilhassa bu ve buna mesleki maksatlarını ----------
kuk ettirmek gayesiyle bir ce- hedefe ulaşmak İçin ise yeni mlyet kurmuşlardır. Cemiyetin | bir çnayasa, yeni bir seçim teşekkülü haberi, ayrı bir Sa- kanun'1 ve bundan sonra da nayi Odası kurulmasını isteyen bir Millet Meclisi meydana ge-zümre arasında şiddetli bir tümelidir. En samimi silâh ar-asablyet uyandırmış ve böyle, kadaşını kaş ile göz arasında bir cemiyet teşkili hususi bir kursuna dizen Sami Hinnavd müsaadeye bağlı olmadığı hal-'bu yolu tutmuştu ve llerllyor-de, muhalif zümre bu hususu du. Fakat tam yolun ilk *"er-unutarak müteşebbislerin Ti- halesini katetmek üzere iken caret Müdürlüğünden yeni biri0 da y|ne cephede omuz omu-cemiyetin kurulması yolunda “ harici düşmana karşı sairin almadıkları noktasında vaştığı bir arkadaşı tarafından garip bir iddiaya kalkışmıştır, kazaya uğratıldı; şimdi hapis-
Bilhassa İstanbul Ticaret. hanede çile dolduruyor ve öl-ve Sanayi Odasının meslek he- dürttüğü arkadaşının hayalile yelleri azasınm ekseriyeti teş-; boğuşuyor. Bir çok suçlarla kil ettikleri yeni cemiyet mü- karalayıp hapse attırdığı, mer-esslslerl Cumartesi günü İsten- jhum Zalmln bacar.ağ! ve hu-bul Ticaret ve Sanayi Odasın- susi kâtlbl Nazir Fansa beraet da kırk kişilik bir toplantı ya- etti ve dün tahllye «dildi, parak yeni cemiyetin nizam- Kurucular Meclisi; Devlet name projesini okumuş ve ka-'Başkanı, ekseriyet partisi, bü-bul etmişlerdir. Nizamname tün bu te?rU kuvvetlerin llerl-bugünlerde İmzalanarak bir ye do?ru hareketleri, son 19
nüshası usulen vilâyete veri- arallk darbesile durduruldu; bu lecektir. Yeni cemiyetin adı' âni duruş devlet bünyesini
henüz kararlaştırılmış olma- sllâh- kaleme blnd> ve
m akla beraber «tş adamlar/ ‘ a™ „ai,
cemiyeti» veya «î~..»(—i k».-' 1 -ai„«-
kınma cemiyeti» gibi bir ad altında çalışması dir. Kurucuları arasında Cc , vat Nizami. Hüsnü Himmetoğ-, eörmek ‘stediğinl alenen ifa-lu, Cudl Blrtek, Enver Atafırat, dçden çekiniyor iken evvelki Leblp Mısırlı, Muhlis Erdener, «Portajlanmızda bahsi geçen Sedat Kantoğlu. Jan Tülbentçi, «“stakll Şam mebusu. Osman-All Rıza Ekinci ve Fuat Ezerin 11 hâkimlerinden Salt Haydar bulunduğu bu yeni cemiyetin bey bu Çekingenliğin üzerinden piyasadaki ilk tesirleri çok atlayarak Meclis arkadaşlarına müsbet olmuştur. Cemiyetin medenl blr cesaret dersi verl-kısa zamanda mühim sayıda yor’ Ve »hlyanet vesikalarını üye kazanacağı tahmin edu. 3°rmek İstediğini meclisin blr mektedir. | şubat celsesinde İkinci defa o-
---- - . | larak Başbakan, Meclisin İç tüzüğüne uygun olarak soru-| nun yazılı olarak yapılması lüzumunu bildiriyor; böylece hem silâhı ve hem de kalemi kollayacak bir cevap hazırla-1 Son olarak meclis vc ekserl-yablleceğinl umuyor. Meclisin yet partisi başkanı Rüştü Keh-epcyce hareketli ve hararetli ya. blr çok mebusların kendl-geçn bu blr şubat oturumunda,' sine müracaatla mevkuf bulu-yine muhalif mebuslardan biri- 'nan General Sami hlnnavl’nln si blr çok sivil şahısların son'serbest bırakılmasını istedlkle-günlerde tevkifleri ve Mezze J rini, söylemiş ve hükümeti bu askeri hapishanesinde hapis-' zatı tahliye ederek bu meseleye leri sebeplerini anlamak İste- bir son vermeğe davet etmlş-aiai^i — — sözlerine tir.
«Bizim | t?te görülüyor w muhteılf üç azarın hükümet darbesllc sarsılan
Bunlar blr temel üzerinde yeni bir benzer devlet binası İnşasına mecbur-tahak- dur ve buna çalışmaktadır. Bu
■İktisadî kal- boca,ama hâlâ devam ediyor. Meclis, kendi banisi olan Sami muhtemel-' Hlrlnavlyl hain menzilesine indiren sebepleri ve vesikaları
Ce-,

Yabancı dil imtihanları
Yarın Şubat devresi imtihanlarına başlanıyor
lmtl-
Üniversite yabancı dil hanlan bugün sona erecektir. Yarın fakülte derslerinden şubat devresi İmtihanları başlıya-caktır. Bazı fakülteler İmtihan günlerini ilân etmişlerse de he-, nüz etmlyenler de vardır. Bu a-rada hukuk fakültesi dekanlığı yalnız yazılı imtihanların İsimleriyle günlerim bildirmiştir. Buna göre şubat devresinde I Toprak Hukuku, Mukayeseli Hukuk, Ayni Haklar, İş Hukuku Ve Maliye derslerinin İmtihanı yazılı, diğerleri sözlü olacaktır Hukuk Fakü.tesl imtihanları yarın başhyacak vc ayın 15 İne kadar devam edecektir. Bu suretle bazı günler İki hattâ üç dersin İmtihanına girecek öğrenciler vardır. Sözlü imtihanların yapılacağı günler bugün ilân edilecektir.
dlğinl söylüyor ve şunları İlâve ediyor: Mezze hapishanesi Fransızların BastUle'lne benzemektedir. Fransızlar ihtilâlde evvelâ zulmün bir âbidesi ve muhkem kalesi telâkki etlikleri bu binayı yıktılardı.»
le müfettişleri ve belediye memurları etiket kontrolü yapacaklar ve istenilen şekilde hareket etmlyenleri milli korunma kanunu gereğince savcılığa vereceklerdir.
rasında fark vardır Ve ben de birlik taraftarıyım» diye cevap vermiştir.
Çoğunluk partisinin nüfuzlu üyelerinden biri de: Mısıra bu son günlerde sefer eden ve o-rada faaliyette bulunan murahhas heyetlerin mahiyeti ve hükümet bakımından durumu hakkında izahat verilmesini İstemiş ve bu İsteği eski Dışişleri Bakanı ve eski Başbakan Nâzım Kutsl'nin hükümetin umumî siyaseti hakkında meclisi tenvir etmesi lüzumuna müteallik talebi tesblt etmiştir. Başbakan, açık ve umumi bir oturumda müzakerelere girişmeden evvel meclisin dış işleri komisyonu teşekkül etmesini ve bu komisyon huzurunda beyanatta bulunmasının daha uygun olacağını teklifte bulunmuş ise de bu teklifi reddedilmiş vc gelecek 8 Şubat Çarşamba günü aleni celsede umumi siyaset müzakeresi yapılması kararlaştırılmıştır.
İmza
I


Millî Savunma Bakanının cevabı Bu son idari devrenin baş mimarı sayılan Milli Savunma Bakanı Ekrem Horan! bu cüretkâr mebusa cevap veriyor: «Surlyede ne Bastille ve ne de «Mezze» de mahpus sivil vardır. Memnu silâh taşıyan ve (Arap İttihadı Liderlerinden) Hüsnü Barazlnln akarbasından bir memur tevkif edilmiştir. AdUyeye verilecektir. Suriyed , söz. basın, toplantı, Uh hürriyetleri mahfuzdur. Ancak hıyanet hürriyeti yasaktır; yoktur. Umarım ki Meclis mevcut hürriyetlere bir hlyanet hürrl-, - . „ ye» llâvc edilmesine müsama-1
nin senelik kongresi Beyoğlun-|ha etmiyecektir.» I
dakl merkez binasında yapıl- Hama mebusu ve eski Baş-î®nl1Ware hcyctl ^ bakanlardan »-—■
teşkU edilmiştir: Başkan: Se-I dat Ziya Kantoğlu. ikinci başkan: Salm Gogen. Umumi I kâtip: İskender Ohrl Muhasip: I Hayrl Gönen. Veznedar: Ek-’rem Yirmlbeşl. Murakıplar: 1 Fahri Ulaş ve Celâl Erçun. ! . ı
1 Kocaeli gaz gemisi
i Akaryakıt almak üzere bir .......r _____
müddet önce Abadana gitmiş taraftarları ile ecnebi bir dev-olan «Kocaeli» tankeri dün 11- let hesabına ve memleket men-| manımıza dönmüştür. | faalleri aleyhine çalışanlar *-,
GalatasaraylIlar cemiyetinin yeni idare heyeti
GalatasaraylIlar cemlyeti-
Hüsnü Barazl, siyasi hasmı Ekrem beyin bu beyanatlle kendisine telmih ettiğine hükmetmşi ve «eğer Milli Savunma Bakanı Arap Birliği taraftarlarım hain telâkki ediyorsa ben hainler zümresine intisabı kabul ediyorum.» mukabelesinde bulunmuştur. Bakan: «Ben sizi kastetmedim; fakat Arap Birliği
Ziraat Bankası
SERMAYESİ:
300.000.000 T. L.
Kuruluş
tarihi : 1863
°/o
Faizli
1©o©©©o©©© Liralık
1 inci Tertip İstikraz Tahvilleri Her Keseye Elverişli
20 - 1OO - 500 - 1OOO
liralık kupürler hâlindeki HÂMİLİNE AİT TAHVİLLER 15.2.950 — 28.2.950
Tarihleri içinde T. C. Ziraat Bankası
Gişelerinde satılacaktır. Devlet Tahvilleri qibi; Gelir vergisinden ve diğer her türlü
vergi ve resimden muaftır
Yurdun her yerindeki T. C. Ziraat Bankası gişelerinden İsteyiniz.
Veteriner fakültesi öğrencileri Valiyi ziyaret ettiler
Ankara üniversitesi veteri-j ner fakültesi son sınıf öğrencilerinden 22 kişilik bir grup Doçent Dr. Zihni Erenclnin başkanlığında dün Vali ve Bele-. diye Reisi Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökayı makamında ziyaret etmiştir. Öğrenci gurubu şehrimizde on gün kalacak. bu arada Pendik bak-| terloloji müessesini, saray ve( müzelerle şehrimizin diğer tarihi yerlerini gezecektir Grupj _____ ______________
buradan Karacabeye gidecek, hasta, ölümle pençeleşerek Bursa, Balıkesir ve Izmiri gez-, j|£c beklivecek. Üstelik, bu dikten sonra Ankaraya döne- ümit de zavıf bir ihtimale cedlr- I dayanıyor. Beş on günlük
intizar devresi on beş, yirmi gün de. bir. iki ay da uzayabilir. Sebebini soruyoruz, boyun büküyorlar:
— Bakanlıktan döviz müsaadesi henüz çıkmadığı i* çin ilâç sipariş edilemiyor.
Bilhassa verem tedavisinde kullanılan ilâçlar zaman zaman pivasadan çekiliyor, uzun müddet bulunamıyor ve bu yüzden tedavi yanda kalıyor, hastalığın şiddeti tekrar artıyor.
Tükenen ilâçlann getirtilmesi irin istenilen müsaadeyi Sağlık Bakanlığı veriyormuş, fakat Ticaret Bakanlığı döviz müsaadesini vaktinde vermediğinden siparişler gecikiyormuş.
Hayatî bir mesele üzerinde iki Bakanlığın birbiriylc anlaşamaması çok acı ve bundan doğan netice pek hazin.
Memlekette verem tahribatı mütemadiyen genişliyor. Vatandaşın hayat seviyesini yükseltip sefaletin ö-nüne geçemiyoruz, veremin pençesine düşen mariz bünyelerin yalnız ilâçla tedavisine çalışıyoruz; hiç değilse ilâcını vaktinde yetiştirelim, ondan da mahrum kalmasın bari.
RADYO
13.50
14.30
14.40
15.00
1747
18,30
19.13
10.20
30.00
20.13
20.45
21.13
İSTANBUL RADYOSU öğle ve akşam programlan Acılı; ve programlar.
Haberler.
Erkek okuyuculardan »arkı ve türküler (PL).
Şarkı ve türkıl.er. Okuyan: Melek Erdik. Çalanlar Hakkı Derman. Şerir içli Saiâhaddln Pınar.
Ev kadını - Çamn»ır yıkama gereçleri. Konuşan M Un ire Ze-bunoglu.
Dans müziği (Pl i Programlar ve kapanı». Açılı» ve progran.lar. Dans müzlgt (Pl./.
Sadi Yaver Atarran memleket havaları »ea ve rat birliği kon-•erl.
Haberler.
Hatif ara müziği (P1-).
Radyo senfoni orkestram konseri. idare eden: C»mal Rejll Rey.
Memleket türküleri. Okuyan: Nazmı Yükselen.
Şan soloları (PL) Müzik bilmeceleri Anadolu kSy havalarından izahlı örnekler. Takdim eden: Yusuf Ziya Demli el.
Fasıl heyeti konseri «Kürdlll-hlcazkAr».
Oda müziği (PL>. Dana müziği (PLİ. Haberler.
Dana müziği (Pl 1
Hafit gece müzlCi «Pl.i. Programlar ve kapanı».
ANKARA RADYOSU öğle ve akşam programlan Açılı» ve program.
M. S. ayan vc Şarkılar. Haberler.
Potpuriler (Pl.). Öğle Gazetesi.
Müzik: (PL)."
Aksam programı hava raporu ve kapanı».
M. S. ayan ve şarkılar. Radyo salon orkestram. M. S. ayarı ve haberler. Geçmsito Bugün.
Yurttan Sesler. Keman soloları (PL). .
Radyo Gazetesi.
incesaz (Rast taslıl r Temsil
Serbest Saat. • »
Konuşma.
Dana müziği (PL). M. S. ayan ve Haberler, Kapanı».
Yarın sabahki program M. S. ayaır. Hafit Uvertürler (PLİ. Haberler ve hava rapora. Havai müzikleri 'PL). Norman ClouUec orkestram (PL).
Günün programı. Hafif müzik (PLİ. Kapanı».
Cemal Refik
7.30
7.31
7.45
8,00
8,15
8.25
8.30
3 00
Belediye, taşıtları için yeni garaj yaptırıyor
Belediye Temizlik Müdürlüğü, motörlü vasıtaları İçin biri Edirnekapıda. diğeri Üskü-darda olmak üzere iki garaj inşasına karar vermiş ve İşe başlamıştır. Bu garajlar sökülüp, tekrar takılır şekilde olacaktır. Yeni garajlar bu ayın sonuna kadar tamamlanmış olacaktır. Belediye bu le için 218.967 lira sarfetmektedlr. Her iki garajın etrafı da tanzim edilecektir. Bu tanzim İşine ayrıca 41 bin lira harcanacaktır
TUR AL
OKSURJfiü KESER

REKSIN -6> ııcı Filmi UVaMHBl
TANCA (Casuslar Yuvası)
Ingiliz seçim mücadelesi henüz hararetlenmedi
Bugünkü sükûnet, fırtınalardan evvelki durgunluğu andırıyor
İznini geçirmek üzere İngiltere dışında bulunmakta olan ChurchUl yapmakta olduğu tabloları ikmal etmeden derhal Ingiltereye döndü. Radyolarda politika hayatına alt espriler artık nakledilmiyor Mizahçıların (Stafford Cripps) ve (Shinvcll) e çatmak İçin hazırlamış olduklan fıkralar ağızlarında kaldı. Muhalefete hücum etmek üzere daha geniş yerler ayırabilmek İçin gazeteler hacimlerini büyütüyorlar.
Yalnız seçmenler kitlesinde hâdiseye karşı büyük bir alâka henüz uyanmış oeğil. İngl-lizler seçim ve serim neticesinden bir at yarışı veya bir boks maçından bahseder gibi bahsediyorlar ve sözü: «inşallah daha lâyıkı kazanır» temennisiyle bitiriyorlar. Bu İnkaydi; eski yorgun ve bitap parlâmentonun 3 şubat 950 de resmen dağılmasından evvel üç büyük siyasi partinin tam mânasiyle propaganda mücadelesine atılmağı göze almamış olmasından ileri gelmektedir Seçim propagandası için sarfı dilebilecek para miktarı da henüz kati şekilde tesbit edilmemiş bulunmaktadır.
iddia edilerek ileride muhafazakâr partinin çıkardığı saylavların vaziyetine İtiraz olunabileceğinden endişe etmektedir. Lort Lyle muhafazakâr partinin bu endişesini yersiz bulup bir kısım sanayiin İşçi hükümetinin devletleştirme politikasına karşı açtığı mücadelenin muhafazakâr parti ile hiç bir alâkası olamyıacağmı ve bu mücadele için dilediği kadar para sarfedebileceğlnl iddia etmektedir.
Lort Lyle İngiltercde nev'ama bir Tekel teşekkülü mahiyetinde olan şeker sanayii mamulatını sade muhafazakârlar İstihlâk etmekte olmayıp herkes ’ tarafından istihlâk edilmekte olduğundan bu sanayiin açtığı mücadele masrafını da yalnız muhafazakârların değil, herkesin ödemekte olduğunu söylemektedir. Bu mesele hakkında kanuni bir merelden henüz bir karar çıkmamış olduğundan İleride bir İddia ilen sürülmesine bir ipucu verebilir mülâ-hazasiyle muhafazakârların endişesi devam etmektedir.
İngiltercde bugün hüküm sürmekte olan sükûnet fırtınalar patlamadan evvel ortalığa
I. S n ı d I
İncilerle süslü elbise ve iç çamaşırı giyen insanlar
I
2 nel düııya harbinde müttefik ve nazi casuslarının bu beynelmilel şehirde tüyler ürpertici vakalar, kanlı sergüzeştler ve yılmaz cesaret ve maceralar arasında facia ile neticelenen büyük bir aşk
YARIN MATİNELERDEN İTİBAREN 3 SİNEMADA
Orijinal Kopyası Yıldız - Marmara Türkçe,! Çemberlitaş’da
k I. i
............
Bu perşembe akşamı
Filipin adalarındaki kabileler arasında evlenme resmi ve garip âdetler
Filipinlerde, Tinguian kabilesinde ebeveynler çocuklarını çok küçük yaşta evlendirirler, kız için gayet basit bir evlenme muamelesi olarak derhal bir bedel ödenir ve çocuklar bülû-ğa erdikten sonra beraber yaşamağa başlarlar. Damat, karisiyle beraber yaşamağa başladıktan sonra kayınpeder ve validesine bir kıymetli su İbriği hediye eder ve bu andan İtibaren kaynanası ve kayınbabası-nı İsimleriyle anamaz. Kızın a-na ve babası bir kap pirinç da-zırlar ve bir hlndlstan cevizine su doldurulur-
Bu pirinç te su kaplan güveyi İle gelinin önlerine konulur, evvelâ gelin pirinçten bir miktar eline alır ve bir top ya-
Filipin adalarında bir evlenme resmi (gelin güvey önlerine konan pirinçten toplar yapar ak istikbali tetkik ediyorlar)
SARAY
sinemasında
Çölde müthiş bir macera .
İnsanın vahşi tabiata karşı mücadelesi..
Del erken ve bir kadın ihtirasların kasırgası gibi hareketli ve kuvvetli sahnelerle dolu
ESRARENGİZ AT
(Northwert Stampede)
RENKLİ ve müstesna filmi başlıyor.
Baş rollerde: JACK OAKİE — JOAN LESLİE _
JAMES GRAİG
Kadıköy ve civan sayın halkına müjde:
Kadıköy HALE Sinemasında
Yarınki çarşamba matinelerden itibaren
Kılıçların Gölgesinde
(Renkli orijinal kopyası ı
Baş rolde: TYRONE POWER — CESAK ROMERO Yerlerinizi evvelden aldırınız, izdiham için tertibat alrn-
hâkim olan sükûnetleri andırmaktadır. Partiler seçim program ve parolaların: İlân edince vaziyet değişecektir. İşçi partisinin bu husustaki duru-Tû’iît.”"oû'r.nTüîîâ birm blnnisbe kolaydır. Onlar kaç endüstri taraf.ndan yapıl- U başında bulundukları beş ’ _______Zafrl.lirin.
İşçi partisi hükümetine karşı açılmış olan büyük mücadele bu parti hükümetinin devletleştirme icraatının kendi branşlarına da geleceğinden endişe etmekte olan mühim t-
par ve bun-ı da yerde bulunan bambûs kamışlarının arasına atar. Bunu ruhlara hediye eder Bunu müteakip güveyi dahi bir miktar pirinci elinde bir top
| Hami BEKEM J
m7k^r“^ke7. 0mMto7e,'et «ene zarfında başlamış oldukla-sanayii işçi hükümetinin de-| "* "J
mlryollan. Devlet bankası ve kömür havzalarını sosyalleştirdikten sonra sıranın kendile-rien geldiğini tahmin etmektedirler. Durumlarından endişeye düşen bu sanayi matbuatta yaptıkları neşriyat İle bunun tevlit edebileceği akıbetler hakkında halk efkârını İkaz etmektedirler. Bu sanayi piyasaya sevkettikleri mamulat üzerine yapıştırdııdan etiketlerde bu endüstrinin devletleş-mesinin doğuracağı tehlikeleri sayıp dökmektedirler. İngiliz seçim kanunu bir seçim mücadelesi için yapılabilecek âzami masrafı tâyin ve tahdit etmekte olduğundan Ingiliz sosyalistleri bu sanayiin yaptığı neşriyat ve reklâmların da parti propagandası olduğunu ve binaenaleyh bu faaliyetlere müsaade edilmemesini talep etmektedirler. İşçi partisi mensuplarının iddiasına göre bu sanayiin bir çok paralar sar-file giriştiği iş doğrudan doğruya işçi partisine rr.uanz partiler namına yapılmakta olan propagandadan başka bir şey değildir. Gerek çimento sanayii erkânı, gerek şeker sanayiinin başında bulunan lort Lyle girişilen faaliyetlere fasıla ve-rilmiyecegınl söylemektedirler.
Seçim kanunu parlâmentoya seçilecek her saylav için propaganda mücadelesi için sarfe-dilebllecek âzami meblâğı tâyin etmekte olduğundan muhafazakâr parti, sanayicilerin) yaptıkları propaganda
İn İşlere devam edeceklerini ve bundan sonra da herkese iş Bağlıyacaklarını İspata çalışacaklardır. Muhafazakâr partinin bu husustaki durumu daha zordur. Çünkü tamamen menfi bir politika İle muvaffakiyet kazanmak ümidi müşkül olduğu gibi biraz su katılmış bir sosyalist politika vadinde bulunmak da kâfi gelmiyecektir.
Üç büyük siyasi partinin programları ile tatbik edecekleri tabiye anlaşıloıktan sonra 1 seçmenlerin bugünkü lâkaydi-1 yİ bırakıp bırakmıyacakları ve (İnşallah daha elyakı kazanır) ' yerine (Bizim namzet kazansın) deyip demlyeceklerı belli olacaktır.
Çeviren; B. AKSEL
S
talanBul B«1«UVM1 Şehir Tiyatron
Bu akşam Saat 20,30 da
DRAM KISMİ
TEBEŞİR DAİRESİ Yazan: Klabund
Türkçesl: M. Baslr
Pazartesi akşamlan Dram KtsmiEfla Salı akşamlan Kome-u Kısmında ıcmsi) yoktur Cumartesi ve cunlcrı
14.30 da Çocuk Flyatıofu
SİZİN SOKAK
Matineler: Cumar tesl oazaı 15 te masrafların seçim Pazartesi Akşamı Kadıköy masrafı olduğu Opera’da
haline koyar ve bunu havaya fırlatır, eğer bu pirinç yerde, parçalanırsa veyahut yuvarla -1 nırsa hayra alâmet sayılmaz,] çiftten biri yuvasına sadık kal-mıyacak veyahut çocukları ölecektir denilir, pirinç top olduğu gibi yerde kalırsa, yeni çiftin istikbali müsait ve hayırlı o-lacaktır denilir.
Bunu müteakip gelin güvey önlerine konan hlndistan ce-1 vlzinln içindeki soğuk suyu nö- 1 betle içerler ve bu suretle kızla erkek birblriyle evlenmiş sayılırlar. Bazı kabilelerde İse düğünler mutantan olur, hayvanlar kesilir ve günlerce ziyafetler verilir.
Bir Tinguian köyünde cenaze merasimi dahi büyük bir olay ■ dır. Cenazeye en İyi ve güze) elbiseler giydirilir ve ölü, bağdaş kurmuş bir vaziyette oturtulur. Cenazenin etrafına ve üstün’ bir hayli kıymetli örtüler hedl- 1 ye olarak konur, bu suretle ruhları memnun etmek üzere gayret gösterilir ve ruhların cenazenin müstakbel yuvasına kendisini takip etmesine dua edi-| lir. Tedfin merasimi, kİ üç gün! sürer, zarfında vefat edenin ka- i nsı da bir beyaz örtüye sanlı olarak, cenazenin yanında oturur ve bu müddet zarfında ağlamak ve sızlamakla yasını gös-! terir. Bu suretle kötü ruhların1 cenazenin yanma yaklaşmasına’ ve ona fenalık etmelerine mâni olur denilir.
Üçüncü günün sabahı ailenin bütün dostlan cenaze olan evde toplanırlar ve hazır bulunan bütün erkeklere yüz elli defa bir değnekle dayak atılır ve bu
suretle hazırunun da ev sahip- lüdürlcr.
leri gibi cenazeden ötürü müteessir olmaları temin olunur. Güneş battıktan sonra, bir İhtiyar kadın, cenazenin karşısına oturarak, İki eliyle yüzünü örter, gayet yüksek sesle ağlamağa başlar ve ölenin ruhuna dua e-der. yine ölenin vücuduna dönmesi istenir, bu suretle ağlayan ve isterik bir hale gelen kadın bayılır ve ruhun ağlayan kadının duasını kabu' ettiği zanno-lunur Bunu müteakip ölünün yanma ateş ve su getirilerek kötü ruhlar l ovulur. cenaze kulübenin içinde kazdan bir mezara gömülür, bu mezarda çok defa ailenin diğer ölü taallûka-tı yatmaktadır- Aile daha bir kaç gün bu kulübenin içindeki kabrin etrafında oturur ve nöbet bekler. Aileye bu münasebetle bir çok memnııiyetler yüklenir, bu suretle ölünün yanma yabancı ruhların yaklaşmasına müsaade edilmez.
Ağır elbiseler!
Mindanao adas.nda sakin ka hilelere Sufcanon denilir ve bunlar yarımadanın batısında yaşarlar. Bogobolar ise Apo dağının eteklerinde yaşayan insanlara denir. Bu kabilelerin giydikleri kisvelere Flllplno denilir. bu elbiseler gayet sanat-kâranedir. Erkekler saçlarını bir başörtüsü ile bağlarlar. Bu örtünün nelan gayet güzel incilerle süslü ve her bir köşesinde bir püskülü vardır. Erkekler tamamen vücuda intibak eden bir gömlekle, incilerle süslü ve el İle işlenmiş renkli bir etekltk giyerler, alttan giydikleri donlarının paçaları da gayet güzel incilerle veyahut el işi He si'ıs-
Bu diyarda inci bolluğu her yerde ve her eşyada kendisini gösterir, bu kabile erkeklerinin elbiselerinde cep diye bir şey yoktur, bu adamlar sırtlarında yine bol bol el işiyle ve incilerle müzeyyen heybe taşırlar. Bu kenevirden mâmul heybeler gayet sanatkârane, püskül ve yerlilerin kendi imal ettikleri madeni ufak çıngıraklarla daha güzeldirler.
Bogobo kadınlarının taşıdıkları kisveler de pek kıymetsiz değillerdir. Bunlar buraya mahsus bir nevi yukarda boğaza kadar ve aşağıda bele kadar tamamen örten blûz giyerler, bu bluzun omuzlan, kolları gayet müstesna İşlemeli, boyun ve bel kısmı dahi işlemeli ve incilerle müzeyyendir. Erkekler ve kadınlar dahi boyunlarında incilerle süslenmiş şeritler taşırlar ve bunlann uçlan göğüsten aşağı sarkar. Kollarda ufak madeni çıngıraklar vardır- Kadınlar bu süslere İlâveten kollarına, bacaklarına ve ayak mafsallarına madenî halkalar takarlar, bunlar dahi bir sürü çıngırak ve püsküllerle müzeyyendir.
Rahibe kadınlar
Bogobo'larda kadınlar din mevzuunda hâkimdirler, kadın rahibeler çoktur. Bu rahibeler dokuma sanatında fevkalâde mahirdirler, bu kadınlar hattâ kabilelerde tıp adamı yani hekimlik vazifesini de görürler. Hastalara bakarlar ve tedavi e-derler. Kadınlar bu gördükleri fevkalâde hizmetlerden dolayı hususi bir kisve giyebilirler, bu rahibelerin diğer bir vazifesi de kötü ruhları kabileden uzak tutmak İçin merasimler yapmak ve bu merasimler) idare etmektir. Doğumlarda dahi yardımcı olarak vazife görürler-
(Arkası 7 nci salülede)
Karşılaştığınız herkes korku içinde. Rastladığınız her göz ■ endişe dolu; Kısılan sesler birbirine soruyor. '1
BU EVı)E NE VAR I
(CRYWOLr, /Z|fiftmnWİ
ERROI. FLYNN — BARBARA \\-Lnnjlin7 I STANWVCKin I
Esrar dolu muazzam (ilimleri.
Lâle, Elhamra'da/
Ankara Belediye Başkanlığından
1 — Ankara - Anafartalar caddesinde yeni inşa edilen t caret evi zemin katinda üç numaralı mağaza beş sene m.. detle ve kapalı zarf usulü ile artırmaya konulmuştur.
2 — Beş senelik muhammen kira bedeli (21.00T) liradır.
3 — Teminatı (1575) liradır.
4 — Teminat belediye veznesine yatırılacaktır.
5 — Şartnamesi her gün Belediye Tutanak Müdürlüğü kaleminde görülebilir.
6 — İhalesi 17/271950 Cuma günü saat 16 dr. Belediyede toplanan komisyonda yapılacaktır.
7 — İsteklilerin 2490 sayılı kanunun 32 nci maddesi sarahati veçhile hazırlayacakları teklif mektuplarını belli günde saat 15 şe kadar komisyon başkanlığına makbuz karşılığında vermeleri ve ihalede hazır bulunmaları lâzımdır. (1074i
TAShİh: 1 Şubat 950 tarihli gazetemizde çıkan yukardaki ilânın 6 nci maddesindeki ihale tarihi 17/2/950 olması lâzım gelirken 17/12/950 şeklinde yanlış yayınlanmıştır. Tashih ve tavzih olunur.
Teşekkür
üfulü ile bizleri derin acılara garkeden sevgili babamız, Ü-çüncü sınıf Hesap memurlarından emekli
SÜLEYMAN AKlANTıı
Cenaze merasimine iştirak e-den, bizleri bu acı günlerimizde bir an yalnız nrakmıyarak teselliye çalışan kıymetli komşularımıza, arkadaşlrmuza, dostlarımıza ve blzierden uzakta olup mektup ve telgraf ile acımızı paylaşan dus: ve arkadaşlarımıza ayrı ayrı teşekküre büyük acımız mâni olduğundan gazetenizin tavassutunu dileriz.
Oğlu : Eczacı FL'AT AKTAN Kızlan: Avukat Hikmet Aktan, Sabaha t Aktan
Tefrika No: 3 7
Sesi titriyor. Elleri, Nazlının omuzlarında, ona doğru hafifçe iğilmiş, sıcak nefesiyle onun saçlarını Alnını okşuyor.
Nazlı, ihtiyarının dışın da bir uysallıkla gözlerini ona kaldırdı. Bakışları erimiş, yumuşamış, ılıklaşmıştı. İçin için ûrpere-rek:
— Çok ayıp. Vahdet bey, dikkati çekiyoruz. — dedi.
Erkek, güldü:
— Doktorun talebesi olduğun nasıl da belli!... Halbuki bize dikkat edecek tek insan yok ortada...
Elinden yakaladı, onu salonun kuytuluğuna şevketti:
— Dinle benim dünyamın, dünyaların en güzeli*... Seni götürmek için geldim. Bir oto-bllc bineceğiz, sana şehri dolaştıracağım. Seni, tir kaç saat için olsun kendime hasretmek en büyük emelim. Beni kırmı-yacaksııı değil mi?... Kırmana •ebep var mı?
Nazlı, karmakarışık hislerini tahlilden âciz kalmış, tereddütle susuyor. «Gelemem, olamaz!» diyecek... Fakat. «Niçin ola-
maz?» a vereceği cevap nedir?... «çünkü canım istemiyor.» Hayır!... Canı da otomobille dolaşmağı, bilhassa onunla dolaşmağı pek istiyor, ömründe ilk defa işittiği bu tarz sözleri dinlemeğe pek ihtiyacı var. (Cemilin sözleri ne böyle güzel, ne de samimi idi.)!... öyle sözler ki, tokmağına el uzatmağa niyet edip de bir türlü uzatama-dığı günahlar âleminin kapısını ardına kadar açacak parolalar vazifesini görsün, öyle sözler ki, aşktan ve izdivaçtan inkisara uğrayan benliğinin, kınlan gururunun tedavisine yarasın! nefsine itimadını arttırsın; «Adam sen de, Osman Ömerli olmazsa bir başkası .. Cemil olmadı bir diğeri...» dedirtsin... Sevip de sevilmemenin intikamını aldırtsm. Ve kendisinin de âşık olunmağa değer bir kadın olduğunu âleme İsnat etsin...
— Ne daldın!... «ma ne daldın!... Şu anda aklından geçenleri öğrenebilmek Icln bir gözümü verirdim. İki gözümü demiyorum. Zira, seni görebilmek ümidimi büsbütün kaybetmek istemem.
Nazlının elini dudaklarına
I
5* f
*ASr\
[ERCEVE 0151
---YAZAN Z NÎMAL KAltAMAĞARAU -
AŞK VE MACERA ROMANI
götürdü; avucundan öptü:
— Haydi ver kararım!
Nazlı hâlâ tereddütte... Etrafına bakınıyor. Geniş salonun loşluklarına doktorun solgun portresini çizilmiş görüyor. Yüzünde bir elem ifadesiyle, o, «Sakın!» der gibi parmağını sallıyor. Sakin ama, beni, onu dinlemeğe sevkeden sensin... Senin lâkaydîn, senin hodbinliğin... Benim de sevilmek İstediğimi niçin anlamazsın? Gönlümün yaralı olduğunu neden hesaba kalmazsın? Ben kİ kimsesizim, bundan dolayı da herkesten fazla sevilmeğe muhtacım... Böyle bir şans şimdi karşımda duruyor...
— Gelirim, Vahdet bey. Fakat öğle yemeğinde burada bulunmalıyım. Doktor yalnız sofraya oturmaktan hiç hoşlan-
maz.
Fakat, doktor, o gün öğle yemeğini yalnız yedi. Ertesi gün, daha ertesi günler de öğle yemeklerinde yalnızdı Sitem etmiyor. «Neredeydin?» sualine, Nazlının verdiği «Arkadaşlarımla beraberdim.» cebavını kabullenmiş görünüyor. İhtimal genç kadını isyana sevketmek-ten korktuğu için hadiselerin in klşafıııı bekliyerek şimdilik susuyor.
Ve Nazlı, artık her sabah Vahdetle çıkıyor Beraber gezmeleri âdet hükmüne girdi. Vahdet, otelin kapısına bir arkadaşının hususi arabasiyle dayanıyor. Nazlı, onu, holde beklemektedir. Pek olağan bir iş yapıyorlarmış gibi, sağa sola, tanıdıklara selâm vererekten, yanyana bulunmanın sevincini
tebessümleriyle ilân ederekten otomobile yerleşiyorlar, öğle yemekleri bir paket içinde, önceden tedarik edilmiş: soğuğa karşı devft diye bir şişe konyak alınmıştır. Şehrin dışına çıkıyorlar.
Nazlı, genç kızlığında hiç flört etmedi; flörtün zevkine vara-madıydı. şimdi Vahdet, ona bu zevki tattırıyor Onunla oyalanıyor; onun havasında azaplarını unutuyor: dertlerini avutuyor. Yarından hiç lâf açmıyorlar. dünden de... Yalnız bugünü konuşuyorlar. Aşk mevzuuna dokununca Vahdet, genç kadının ürkekleştiğini, güzel gözlerine bir hüzün çöktüğünü hissetti. Bundan dolayı aşktan da lâf açmıyorlar. Mııhaveleri, daha ziyade, iki çocuğun mektep şualarındaki gevezeliklerini
hatırlatıyor. Ara sıra göz göze geliyorlar, gülümsüyorlar. İşte bu anlarda. Vahdetin arzularını yenebilmek için hatırı sayılır bir mücadeleye giriştiğini, çene kemiklerinin kısıldığını, yüzünün sarardığını seziyor da, Nazlı, bu tehlikeli anı, serçe çevikliği ile daldan dala sıçrayarak geçiştiriyor. Zira, dönülmi-yecek bir adım atmaktan insiyakının şevkiyle çekinmektedir.
Fakat, bir sefer .kendi ihtiyatsızlığı yüzünden bu muhataralı yolda ük adım atıldı. Saatler süren gezintiden sonra uyuşan dizlerini harekete getirebilmek için bir aralık otomobilden inmişler; iri iri köpükler halinde yağan karin altında yanyana yürüyorlardı. Yokuş aşağı giderlerken ayağı birden kayarak Nazlı, genç adama sarıldı. Muvazeneleri bozulmuştu; kahkahalarla gülerek kucak kucağa yere yuvarlandılar. Ve kucak kucağa gelince de...
Nazlı, mavi eşarpı başından kaymış, altın saçları karların üzerine saçılmış; kesik nefeslerle dudakları yan ara! tık; kendisini yerden kaldırması için pi-
yaniste kollarını uzatıyor.
Genç adam, en halis niyetlerle iğildi; fakat ne olduğunu, nasıl olduğunu kendi de bilemeden dudakları Nazlının dndak-larına değdi.
Nazlının dudaklanndan öpül-düğû sayılıdır. Cemille nişanlılık devresinde kaçamak bir. iki kere. Nikâhı takiben odalarında... Ve eğer o mücadele anlarındaki öpüşlere öpüş denirse .. Adam. Cemilin öpüşnri pek hod binceydi. Şimdi ise. dudaklarını yakarak sıcaklığı ta sinirlerinin uçlarına kadar nüfuz eden dudaklar... Ve bu anda kıvırcık siyah kirpiklerin arasında eriyen siyah gözler...
Siyah gözler ama, Nazlının hayali bir oyun oynadı. Bu gözler sanki bir sihirle renklerini kaybetiler; gittikçe açıldılar, soluklaştılar, mavileştiler. Ve, Nazlı, boğazında katılaşmış bir yumru, onu göğsünden hafifçe iterek doğruldu. Yar.yana. sessizce tekrar otomotıle dönerlerken ağlıyordu
Vahdet, oirdenbire mnztarip bir sesle haykırdı:
(Arkası var)
r
I
L.
Gazeteler, Gazeteciler
Diplomat, gazeteci,
> sıhhiye müfettişi...
Uzak Doğuda komünizm
Tevfik Rüştü beye dair kırk sene evvelki ikdam gazetesinde çıkan bir yazı
Tevfik Rüştü bey Muntreuz konferansı esnasında Montreıuc Palace'de yemek yerken
Tevfik Rüştü Bey deyince akla eski bir diplomatımız gelir. Filhakika bu zat uzun seneler Hariciye Vekilliğinde bulundu Muhtelif memleketlerin kabinelerinde Dışişleri Bakanları az çok fasılalarla değişirken o, on seneden fazıa mevkiini muhafaza etU. Cenevrede, Milletler Cemiyeti çevrelerinde en tanınmış simalardan biri idi. Her toplantıda ovlunurdu. Vakit vakit Konseyin içtimalanna reislik de etti
Yeni nesil Tevfik Rüştü Beyi diplomat olarak tanır. Halbuki jmun esas mesleği doktorluktur Gerçi Batı memleketlerindeki hükümet adamları, diplomatlar arasında da ooktor olanlar vardır Fakat bunlar tıp tahsil etmekle beraber, doktorluk yapmamışlar, ti oba ait vazife almamışlardır Tıp fakültesini bitirdikten sonra, hatalı bir yol tutmuş gibi, doktorlukla alâkalarını kesere* politika sahasına atılmışlardır. Cleınanceau bunlardan birdir .Kaplan», »Kabineler dûşurcüsü» ve 1918 de «Zafer babası» adı verilen bu zat hemen hiç doktorluk yapmamıştır. Genç yaşta siyasetle uğraşmağa başlamış ve bir daha bıı sahadan ayrılmamıştır.
Bugünkü Fidault kabinesinden rvvel Fnuısada Başbakan •ilan Q>.ıeui1le de doktordu. Fakat doktorluğu bir tarafa bırakmış, gene yaşta politika İle uğraşmağa oaalannşlı. Uzun seneler mebusluk. Nazırlık eden
bu zat bir a .•alık Cumhurbaş-1 kanlığı için namzet olarak da gösterilmiş, fakat seçilmemişti.
S’hhiye müfettişliği
Tevfik Rüştü Bey, politikacı Fransız meslektaşlarına benzemez O. tıp tahsilini bitirdikten sonra uzun müddet doktorlukla meşgul olmuş, bilhassa sıhhi vazifelerde bulunmuştur Rtunelide Sıhhiye müfettişi l-ken çıkan kolera ile mücadele İçin büyük gayretle çalımı.'; "e muvafofkıyeth neticeler elde etn İştir. Bu yüzden bir aralık bir heykelinin dikilmesi bile bahis ınr-vzuu olmuştur. Balkan Hailinden sonra da Sıhhiye umım müdürlüğünde müfettiş olarak vazife görmüştür. O zamanlar Kadıköyünde oturan Tev.'iır Rüştü Bey. devam saatinden evvel iş başında bulunmak İçin, her sabah bir vapıtr evvel yola çıkardı
Tevfik Rüştü Bey, politika ile fiilen uğraşmağa İstiklâl Harbi esnasında başlamıştır. Ankara-da İptida mebus sonra da Vekil olmııtşur.
Hariciye Vekilliğinden çekildikten sonra bir aralık gazetecilik yapmış, birkaç gazeteye her hafta birkaç makale yazmıştır şimdi ne doktorluk, ne de diplomatlıkla alâkası olmı-yan iktisadi teşebbüslerle meşguldür.
40 sene evvel...
Tevfik Rüştü Beye dair bu satırları yazmağa sebep, eski bir İkdam koleksiyonunu karıştırırken gördüğümüz bir yazıdır.
Yazıdan Ttvfik Rüştü Beyin 1910 senesinde, yani tamam 40 sene evvel, Selânlkte Sıhhiye müfettişi olarak bulunduğu ve bu vazifede büyük faaliyet gösterdiği anlaşılıyor. 30 ağustos 1910 tarihli İkdam gazetesinde «İcraatı hükümete muhalefet* başlığıyle çıkan yazı şudur:
■Selânikte Büyükpazardaki kasap dükkânlarının lâzimei nezafete itina etmemekte ve a-baliye muhilli sıhhat lâhim satmakta olduktan Sıhhiye müfettişi Tevfik Rüştü Beyin nazarı dikkatini eelbeylediğinden, mumaileyh bundan bir hafta mukaddem umum kasap esnafına dükkânlarını temi» tutmaları I-çin tenbihat ve talimatı ekide ita eyler. Tevfik Rüştü Bey, bu tenbihatına kasap esnafının riayet eylemediklerini bizzat müşahede etmiş olduğundan, çeçen akşam saat 11 raddelerinde refakatine iki polis memuriyle iki jandarma neferi ve dört Belediye komiseri alıp Bûyükpatar-daki kasap dükkânlarını teftişe gider.
Esnayı teftişte bazı dükkânlarda ekle gavrtsalih lâhim müşahede ederek bunlan zabıt ve müsadere eder.
Bu sırada kasaplar bililtifak Tevfik Rüştü Beyin ve maiyetindeki memurların üzerlerine hücum ederek müsadere olunan tahinileri cebren arabadan ahız ve istirdad ederler.
Vaka derakap İskele karokoi-lıanesine ve hükümete akseyle-
diğinden, hemen bir miktar polis memuriyle jandarma mülâ-zimi Kemal Bey kumandasında 28 kadar jandarma neferi oraya şitab ederek hiçbir fenalık zuhuruna meydan vermeksizin mütecasirleri derdest ve ahzo-lunan lâhimleri istirdad eylemişlerdir.
Memurini hükümete böyle ic-rayi vazife esnasında hakaret ve hükümetin icratına vesaiti cebriye ile muhalefet eden eşhasın ibreti müessire teşkil •-decek surette tedib edilecekleri şüphesizdir.»
Yukarıdaki satırlar, diplomat, gazete muharriri Tevfik Rüştü Beyin her şeyden evvel iyi bir Sıhhiye müfettişi olduğunu gösteriyor.
Enis Tahsin TİL
« «Zil* 1500 .
* asii soc »
■ «vu» soo .
Adres lebdiıı ıcin elli zuruaiuk oul (BnderUmelIdtr Aksı takdirle adres deriştirilme»
Vez> İsleri 2O7UC - Idar. nem
Müdür anın
neblOMlur İS — Kuun n
İmsek Od Ö4U İkindi Ak Y«U. E. 1143 144 »,5« »,4J 1X00 143 V. sja 7,0» 124» 1X1« 1743 1044
Idaretuıoe BanıAD cıvan Cemal Nadir tokafı No U
Batılı devletlerin şiddetli tedbirler alması bekleniyor
Nevyork 6 (Nafen) — Batılı hükümetlerin ve Blrloşlk Amerikanın Asyada komünizmi durdurmak İçin şiddetli tedbirler almaları beklenmektedir. Sovyet Rusyanın Hindi Çinideki asi komünist lider Ho L1 Minh’i tanıdıktan sonra Paris-te Amerikan. İngiliz bttyiik elçileri ile Fransız Dış İşleri Bakanlığı arasında cereyan eden görüşmelerin ve Bevin-Schnel-der temaslarının bu yolda alınacak tedbirlerle İlgili üçlü görüşmeleri teşkil ettiği zannedilmektedir.
Birleşik Amerika hükümetinin de üzak Doğu’daki Amerikan kıtalarını teftiş etmekte olan Genelkurmay Balkanlarının ve büyük elçi Jessup’un Vaşingtona dönmelerini müta-akip kati olarak Uzak Doğu siyasetini kararlaştıracağı ve kati tedbirlere başvuracağı tahmin edilmektedir. Takviye edileceği bildirilmiş olan Amerikan Pasifik donanmasının daha da yeni birlikler Ue destekleneceği zannedilmektedir.
İlgili çevrelerde belirtildiğine göre, Uzakdoğu’da Batı - Doğu mücadelesi şiddetlenmektedir. Bu bölgedeki sinir harbi İçin Sovyetlerin Hindi Çiniyi seçmiş olmaları da manidar addedilmektedir. Moskovanın güney doğru Asyaya gözlerini dikmiş olduğu anlaşılmaktadır. Bununla beraber bu sahada yapılacak hareketlerin Moskovada cereyan etmekte olan Mao Tse Tsung - S talin görüşmelerine bağlı olduğu da belirtilmektedir.
Diğer taraftan Bangkok’dan gelen haberler de Sovyetlerin Siyamdaki elçilikleri vasıtaslle sinsi bir propagandaya girişmiş olduklarım bildirmektedir.
Anna Pauker neden gözden düşmüş !
Londra 8 (Nafen) — Siyasi yorumcu Şeften Delmerin açıkladığına göre, bir vakitler Sovyetlerin gözdesi olan Romen diktatörü bayan Anna Pauker Tuna konferansı esnasında İngiliz büyük elçisi Slr Charles Peak ile başbaşa görüşmesi ve büyük elçiye Rumen elçiliğinde randevu vermesi yüzünden gözden düşmüş ve Moskovanın gadrine uğramıştır.
Endişe veren üç olay
Bir Amerikan radyo yorumcusunun tefsiri
Yeni kitaplar;
Rübailer
Cemal Yeşil’in mükemmel bir eseri
Cumhurbaşkanlığı umumi kâtibi Cemal Yeşil, hassas bir şairdir. Vakit vâkit mecmualarda çıkan güzel şilneri zevale okunur. Sayın Cemal Yeşilin şimdi «Rübailer» adlı bir eseri çıkmıştır. Ankara da Devlet Matbaasında pek nefis bir surette basılan eser baştan sonuna kadar kıymetli rubailerle doludur. Güzellik, ince his, derin felsefe bakımından rubailerin hepsi birbirinden güzeldir. Rubai deyince akla Ömer Hayyam gelirdi. Bundan sonra, onunla beraber Cemal Yeşil’i ve güzel eserini hatırlıyacağız.
Bu pek güzel eserin gelişigüzel açtığımız bir kaç sahnesinden, bir kaç örneği aşağıya alıyoruz:
BİR. BİR DAHA
Yetmiş iki millet, yedi renk, &vize Caz, konfeti, pırlanta, ipek, İçki, meze. Her yıl sonu bir böyle tuhaf yas tutarız. Bir ,bir daha derken geçecek ömrümüze.
GÜNLERİM
Karşımdakiler çözülmemiş bilmecedir. Arkamdakiler düğüm düğüm bir gecedir.
Söyler giderim gölgelerin tûrüksünü...
Her gün bu usun bestede üç beş hecedir.
MADEM SÜRECEK
Cennet, biliriz, murada ermek yeridir. Keyfince günah işlemenin tek yeridir.
Madem sürecek toprağın altında düğün, Geç gitmeğe bak, üstü de dernek yeridir.
İLÂHİ HOCA
Cennetteki nimetler! yermem hâşâ, Tek yerdesilerle çıkmasınlar yarışa. Sen daldakinin peşinde, ben eldekinln, Pek hoşsun Dâhi hoca! aklınla yaşa.
BOĞAZ
Kvrım kıvrım uza: gldre yol halısı, Boncuk boncuk sertDi bin bir yansı; Koylar, korular seren birer çerçevede. Rengin, dile gelmiş, eleğimsağ-mal ısı.
BAHAR İÇİN
Kış huysuz, yaz açık saçık, güz durgun; Yalnız sana, her gelişte herkes vurgun. Bıktık diyecekler de çıkar, sen bakma; Bahçende ne gül kısır, ne Bülbül yorgun.
Nevyork 8 (AJt.) — Radyo yorumcusu Drew Pearson’a göre 3 olay Birleşik Amerika hükümetini endişelendirmektedir:
1 — Uçakla taşman 3 Sovyet tümeninin Siblryaya nakil.
2 — Slblryada Alaska yakınında yeni İnşaat faaliyeti.
3 — Bulgar hududunda Rus-lar tarafından talim, terbiye, teçhiz edilmiş 35.000 Alman askeri ve Yugoslav hudutlarında da bir çok Sovyet tüme-
Inlnln bulunması.
Drew Pearson Sovyetlerin bugünkü siyasetin! «tecavüa-kâr infirat* olarak vasıflandırmış ve İlkbaharda Mosko-vanın ntoya hücum edeceğini bildirmiştir.
Hidrojen bombasına alt olarak da yorumcu, Amerikan genel kurmayının kongreden İmal İçin gerekil kredilerin tahsisini istediğini açıklamıştır.
Pearson ayni zamanda, KaliforniyalIm demokrat temsilcisi Chet Hallfieldln atom taarruzları halinde kullanılacak federal başkentin İnşasını talep etmeye hazırlandığını bildirmiştir.
Yorumcu, Birleşik Amerika makamlarının asıllarının muh-, temel imhası halinde f&yda-I lamlmak ilzerc belli başlı ve-sikaların mikro filme almak . tasavvurunda bulunduklarını î »özlerine İlâve etmiştir.
İngiliz seçimi
İşçi partisi Liberalleri kendi tarafına çekmek istiyor
Londra 0 (AP) — 23 Şubatta yapılacak olun İngiliz genel seçimlerinde İngiliz İşçi Partisi İktldan muhafaza etmek İçin yapmakta olduğu seçim propagandasında liberalleri kendi tarafına alarak muhafazakârları mağlûp etmeye çalışmaktadır.
İngiliz Başbakan yardımcısı ve İşçi Partisinin stratejisini idare eden Herbert Morrisson, Wakflel’de verdiği bir nutukta liberallerin «bu sefer de lşçUc-re rey vererek, sosyal geUşme-nln devamını temin etmelerini» taleb etmiştir.
Cumartesi günü «ilânı aşka* başlamış olan Winston Chur-chlll de, Leeda’de verdiği nutkunda, «Liberallere verilmiş rey kaybolmuş demektir» demiştir.
Ancurin Bevan ise verdiği bir nutukta «Churchlll de fanidir, kendisinin bir otobüs altında kaldığım farz ediniz* demiştir.
Liberallerin öderi Frank Byres de «Liberallere rey veriniz» diyerek, halkın sosyalistlerden kurtulmak istediğini fakat muhafazakârlardan kork hıflıınu ilftrt >ü mı üş tur.
İlk tahsil mecburiyeti Bu isabetli kararın en mühim eksikliği!
Şehirden birkaç acı sahne...
Arkasındaki küfenin altında sendeleye sendeleye giden 10 yaşındaki bir çocukla konuşma — Neden okula gidemiyor? — Sekiz yaşındaki kız kardeşinin durumu! — Günde 100 -150 kuruş kazanç — Hasta olduğu halde apartımanlara çamaşır yıkamağa giden ana — Bir gazete müvezzıi
t ■ ■:
tik tahsil çağındaki çocukların okumağa mecbur tutulmaları kadar isabetli bir karar olamaz. Fakat bunun tam tatbikini temiıı edecek «kimsesiz ve fakir çocuklar» dâvasının da bir karara bağlanması lâzım gelirdi, bağlanamadı! Halli zaruri olan bu mühim mesele, yıllar-danberl saplandığı çıkmazda duruyor. Daha ne kadar duracağı da belli değil..
Birinci sahne
Dâvanın ehemmiyetini, karşılaştığım bir kaç acı sahne Ue belirtmekte fayda görüyorum: Anlatacağım sahnede birinci derecede rol alan çocuğa, Aksaray pazarı İçinde rastladım. Kısa kürk mantolu ve pantolonlu bir kadının peşi sıra gidiyordu. Kol ağınan tiftik tiftik olmuş ceketinin eskimiş yakalan-nı kaldırmış, kulaklarını ve boynunu eski bir atkı parçaslyle sarmış, moraran minimini ellerini llymeleşmlş pantolonunun cebine sokmuş, yırtık ayakkabılarını karlara göme göme ve ti iriye titriye yürürken arkasındaki küfenin omuzlarından aşan iplerini kaydırmamak İçin de o-m uzlarını kaldınp İndiriyordu.
Yiyecek >nübayaasına çıkan kadın, satıcıdan aldığı sebze ve meyvalan küfeye koyarken çocuğun sarsıldığını, üşüyen ayaklan üstünde güç hal İle durduğunu görüyordum.
On yaşından daha büyük olmasına İhtimal veremediğim bu çocuğun başında lâcivert ve bir sıra san şeritli kasket görmek-Uğim alâkamı arttırmıştı. Sebzeciden meyvacıya meyvacıdan kasaba, kasaptan bakkala kadar peşleri sıra gittim. Küfe doldu. Zavallt çocuk, sırtındaki yükün altında sendeliye sende-11ye yürüyerek kadının arkasında gidiyor. Belli kİ artık müba-yaat bitmiş, evin yolunu tutmuşlardı.
Çocuk anlatıyor
Aksaraydan tâ Lâleliye kadar çıktılar. Koska caddesine saptılar. Girdikleri bir apartıma-nın kapısında çocuğun dönmesini bekledim. Boşalttığı küfe sırtında, üşüyen ellerini koltuklan altında ısıtmağa çalışır vaziyette geldi.
— Üşüyorsun- dedim.
— Üşümez olur muyum? diye cevap verdi.
— Okula gitmiyor musun?
— Gidemiyorum.
— Hasta mısın?
— Değilim amma...
— Değilsen gitmen lâzımdı. Hayretle yüzüme baktı:
— Ben de İstiyorum gitmek. Fakat annem.
— Annen mİ göndermiyor? Evet der gibi bir hali vardı.
— Sıkılma- Söyle... Annen mi göndermiyor’
Beni yukarıdan aşağıya bir daha süzdü ve annesinin göndermediğini söyledi.
— Mektebe gitme, çalış mı diyor sana...
— Evet!.
Fakat sebebi var
Biraz daha yürüdük. KOşeba-şındaki işkembeci dükkânına girmek İstediğini söyledi.
— Ne yapacaksın orada?
— Bir çoroa içeceğim.
— Benim de kamım aç. Gel beraber içelim...
Teklifimi kabul etmek istemedi İse de arkasından ben de dükkâna girdim, oturduğu masanın karşısında yer aldım.
Ismarladığı çorbayı İçerken, sordu:
— Siz neden İçmiyorsunuz?
— Ben çorba İçmek İçin değil, seninle konuşmak İçin geldim.
Hayret İçinde İdi Kendisini zorla okula göndereceğimden korktuğunu farkedlyordum. Kor kuşunu gidermek için:
Fakir ve kimscsiı çocuklar sahnesinden bir görünüş
— Öğrenmek istediğim şey, annenin seni okula göndermemesi, dedim Bana bunu anlatır mısın?
Moraran elleriyle ekmekten kopardığı lokmaları tam bir İştahla ağzına atıyor, arkasından kaşıkladığı sıcak çorbayı üflemeye bile lüzum görmeden İçiyordu. Bir aralık durdu ve :
— Hasta tabii1 dedi. — Annen mi hasta?
— Evet-
— Baban yok mu?
— Yok.
— Ağabeyin?..
— Yok.
— Başka kardeşin?
— Bir kızkardeşlm var. Onu da evlâtlık verdik...
— Senden büyük mü?
— Hayır... O sekiz yaşında ben 10 yaşındayım.
_ Evlâtlık olarak verdiğiniz evde kardeşin İş yapıyor mu?
ı — Bulaşık yıkıyor, ortalık hizmetlerine bakıyor.
— Sekiz yaşında çocuk bulaşık yıkayabilir mİ?
— Gidin de görün. Öyle güzel İş görür kİ—
İkinci sahne
Bahsettiğim acıklı sahnelerden İkincisi kendiliğinden meydana çıkmış bulunuyordu. Sekiz yaşında bir kız çocuğu- İlk tahsil mecburi olduğu halde, geçim zorluğu karşısında (gûya evlâtlık) hizmetçiliğe verilmiş1 10 yaşındaki erkek kardeşi de hasta anasının çalışamaması yüzünden hamallık ediyor!..
Çocuğa sordum:
— Hiç mİ okula gitmedin?
Başındaki şapkasını İşaret e-derek cevap verdi:
— Gitmez olur muyum? Annem trikotaj fabrikasında çalışıyordu. O zaman hasta değil -dl. Ben de okula gidiyordum İ-kiye kadar okudum. Sonra annem hastalandı. İşe gidemedi. Ben para kazanmağa mecbur oldum.
— Ne kadar zamandanberi çalışıyorsun?
— Geçen senedenberi.
- — Günde kaş kuruş kazanıyorsun?
— 100-150 kuruş kadar kazanıyorum,
— Bununla idare oluyor musunuz?
— Olamıyoruz. Fakat annem hasta halinde çağrılan yerlere çamaşır yıkamağa gidiyor ve para alıyor. Fakat ayda iki üç defa ancak İş çıkıyor kendisine...
Bu zaman zarfında çorbasını içmişti. Parasını verirken:
— Dur! dedim. Sen para veT-me. Senin çorba paranı bugün ben vereceğim.
Kabul etmedi ve nlhnyet ısru-nma dükkân sahibinin de iştiraki karşısında, çıkardığı yirmi beş kuruşu pantolonunun cebi-
ne koyarken teşekkür etti.
— Bir şey daha soracağım sana! ,
Yüzüme dikkatle baktı;
— şimdi küfeni boşalttığın a-partımanda sana o kadın kaç kuruş verdi?
Başım önüne eğerek mırıldandı:
— 25 kuruş!—
Tâ Aksaraydan. karda o Lâleli yokuşunu çıkan ve Koskaya sapan bu zavallı çocuğa. 25 kuruş!
— Az değil mİ? diye sordum.
— Değil! dedi Çünkü benim daimi mûşterimdir o kadın... Ne zaman pazara inse, beni bulur ve aldığı yiyecekleri bana taşıtır...
İlk tahsil çağında olup da körpe vücudunu şimdiden yük altına verin bu zavallı çocuktan ayrıldıktan &z sonra Peyazıtta, bir lokanta önü: de de gazete satan bir miivezzi çocukla karşılaştım.
Muhakkak ki onun da işi ve yeri bu değil, okul sıralan idi. Fakat sonra karnını nasıl -doyuracak? Mesele bu—
Her şeyden evevl bu çocuklara okuma imkânlarını verecek teşkilât kurulması lâzım .
Cemaleddin BİLDİK
Dar ve sabit gelirliler lokantası açıldı
İstanbul belediyesinin alâkasıyla meydana getirilmiş olan dar ve sabit gelirliler şehir lokantası, bugün saat 12.30 da açılmış ve kalabalık bir davetli kütlesi hazır bulunmuşlardır.
Törende bir konuşma yapan Vali ve Belediye Başkanı Dr. Fahrettin Kerim Gökay, lokantanın gayesinin dar ve sabit gelirli vatandaşlara ucuz bir yemek temini olduğunu, vatandaşların bu lokantada 50 kuruş mukabUlnde İki kap yemek yiyebileceklerini belirtmiş ve belediyenin bu gibi şehir lokantalarını arttırmaya çalışacağına İşaret ettikten sonra Kızılay aş ocaklarının da dalla İstifadeli bir hale getirildiğini ilâve etmiştir.
Mütaakıben lokantanın ilk yemeği davetlilere ikram edilmiştir.
★ Erenköyde Ethcm efendi caddesinde oturan Hatice İsminde bir kadın evde yedili mercimek yemeğinden sonra zehirlenme alâmetleri göstermiş. derhal Nümune hastanesine kaldırılmışsa da kısa bir müddet sonra ölmüştür. Tahkikata Kadıköy Savcılığı el koymuş, zehirlenme sebebinin tesbitl için ceset morga kal-dırılnııştır.
Danielle
Darrieux
Amerikaya gitmek teklifini kabul etmedi
■« »Af*
WK KtKfc UflfiA HLMt UHİL1
Jean Kiepura ve Martha Eggert Çardaş filminde
Fransız sinema yıldızı Danielle Darrleuz'ye Hollywood’da filim çevirmesi için teklifte bulunulmuştur. Fakat bu defa genç kız değil anne rolünü yapması İçin... Bu rolde küçük bir çocuğun değil genç bir kızın, Jane Powel'in annesi olacak...
Evvelce bir defa Hollywooda giden ve oradan pek İyi olmı-yan hâtıralarla dönen Danielle Darrleux yapılan teklifi reddetmiştir.
Diğer taraftan Fransız şarkıcısı Edlth Piaf da Hollywo-od’a giderek bir filimde şarkı
1949 senesi Hollywood için gayet heyecanlı ve hâdlsell bir sene oldu. Bu yıl lçbıde de evlenenler, boşananlar, sevlşen-ler ve âşık olanlar yine eskisi gibi çok olmuştur.
İlk olarak Wanda Hendrlx ile Avdy Murghy evlendiler. Wanda yaşı küçük, ufak tefek fakat istidat ve kabiliyeti ile . ___________ — _________ ... ! meşhur bir yıldızdır. Wurqhy söylemesi teklifini, para huşu-lise son harbin en çok madalya sunda uzlaşılamadığından ka-|alan subayı, ve İstikbalin par-bul etmemiştir.
MussoHninin
mektupları
Bir filme mevzu teşkil edecek mi?
Birinci
Kal-
Çardaş Fürstin... Dünya harbi esnasında man'ın bestelediği bu piyes bütün dünyada büyük alâka uyandırdı. Çekici mevzuu, güldürücü sahneleri, bilhassa sihirli müziği bu operete müstesna bir mevki temin etti. Çardaş Fürstin dünyanın her tarafında defalarca oynandı, bir kaç defa da filme çekildi. Çardaş opereti büyük rağbet gördüğü halde filimleri hiç bir defasında beklenilen muvaffakiyeti temin edemedi. Bunun iki sebebi vardı: 1 — Senaryonun iyi tertip edilmemesi, filmin âdeta eser tiyatroda oy-nanıyormuş gibi hazırlanması. 2 — Çeviren artistlerin bu güzel eseri muvaffakiyetle başaracak kudrette olmamaları. Bu kusurlar gözönünde tutulmadığı İçin yeni bir tecrübe yapılmasından vazgeçilmiş: »Bu eser filme gelmiyor» kararı verilmişti.
Cambazhane filimleri
Ho!lywood’da bir kaç filim hazırlanıyor
Halbuki Çardaş fevkalâde müziği, muhtelif güzel sahneleri, neşeli kısımlarile mükemmel bir operet filmi olabilir. Bütün mesele senaryonun İyi | tertip edilmesi ve artistlerin iyi seçilmesidir.
Parls’ten gelen haberlere göre, aradan epeyce zaman geçtikten sonra. Çardaş'ın yeniden filme çekilmesine başlanmıştır. Bu defa senaryo - büs bütün başka suretle hazırlanmıştır. Filmin baş artistleri de meşhur tenor Jean Kiepura İle karısı güzel sesli filim yıldızı Martha Eggert'tlr. Bunların çevirecekleri filmin fevkalâde bir eser olacağı tahmin ediliyor.
Mevzuu cambazhaneler olan filimler çoktur. İlk olarak Paraınount şirketi 1918 de cambazhane hayatına dair bir filim çevirdi. Beş sene sonra Jackle Coogan cClrcus Day» filminde baş rolü yaptı. 1924 te aynı mevzua dair İki filim çevrildi.
Bunları takiben Berlin'de Emil Yannings ile Lyade Putti cambazhane hayalına dair (Variöte) adlı filmi çevirdiler kİ bu vadideki filbnlerln en güzelidir. Bu filimde gösterdiği muvaffakiyet üzerinedir ki Lya de Putti Amerika'ya davet edilmişti.
1926 ile 1934 arasında Hol-lyvood’da, cambazhane hayatına dair 11 filim çevrildi. Bunların hepsinde en tanınmış artistler rol aldılar. Bunların başlıcaları şunlardır: »Lo-retta Young, Charlie Chaplin, Tom Mix, Loulse Dressler, Ja-net Gaynor, Joe Brown, A-dolphe Menjou, Wallace Beery’ dlr’
1934 ten bugüne kadar cambazhane hayatına dair yalnız bir filim çevrildi. Bu filim 1939 da Marx kardeşler tarafından çevrilen «Atthe clrcus» filmidir. Şimdi mevzuu cambazhane olan dört filim ha-zırlıınmaktadır. Meşhur sahne-vazıı (The greatest show on earth) de Mille filmini tekrar çevirmeğe hazırlanıyor. Bu filim 3 - 4 milyon dolara malo-lacaktır.
Diğer
Gail Russell
lak bir yıldız namze tidir. Bütün Hollywood'a tesir eden büyük bir aşk macerasından sonra İki âşık yıldız nihayet evlendiler. Fakat evliliklerinin İlk senesi henüz nihayete ermeden, son günlerde ayrıldıkları esefle haber veriliyor.
Geçen yılın en heyecanlı evlenmelerindin biri de Linda Chrlstian ile Tyrovc Pover'in İzdivacı oldu. Tyrove Pover.
Mussolini'nln hâtıra defteri ı Lana Turnerle sevişiyordu. Fa-ve metresi Clara Petaccl'ye J kat Romada siyah saçlı Linda yazdığı mektuplar ortadan ,11e tanışınca, kendini bu Mexi-kaybolmuştur. Bu evrak 1943 te kail dilberin büyüsünden kur-Clara ve ailesinin tevkifi es- taramadı ve sonunda evlendi, nasında ortadan kaybolmuş- Yine 1943 senesi zarfında tur. PetaccUer sonra serbes bı-1 Diana Lynn de evlendi. Diana ’ Takıldılar, fakat mektupları Lynn Hollywood'da »-Akıllı La-ele geçiremediler. Bunların İç- na Turner. adiyle anılır. Sine-işlerl Bakanlığına teslim edil-'ma âleminin en şık yıldızla-diğl söylendi, fakat mektuplarımdan biri olan bu genç sarı-burada bulunamadı. |şın 17 yaşından beri müteaddit
O zamandanberi Madrlt'te. kereler nişanlandı. Fakat uslu yaşayan Petaccl ailesi İtalya- hareket etmesini bilerek, haya gelerek mektupları aramış- tali bir İzdivaçtan ve ismine sa da bir İp ucu ele geçlremc- leke sürecek skandellerden ka-miştir. Bir Amerikan filim1 müessesesl mektuplar İçin yarım milyon dolar teklif etmiştir. Mektupların esas tutularak bir filim çevrilmesi düşünülüyor. Bu sebeple mektupların bulunması işi ehemmiyet kazanmıştır.
çındı. 1949 da nihayet tam
Yaman bir tiryaki!
Bergman
Bir zamanlar cambazhane filmi sayesinde meşhur olan Lya de Putti
Boşanmak için mahkemeye başvurdu
filim çevirecektir. Kolombiya şirketi de (The Gainesvllle clr-cus) adlı bir filim çevirecektir. ____________
Filimde Edwyn Kiepura, Martha Eggert Sylva rolünü yapıyor. Kan koca bu eseril Diger taraftan Davld O. Paris sahnelerinden birinde de Selznlck nıüessesesl (The clr-oynuyorlar, cus comes tortown) adlı bir
Ho!lywood’dr. büyük artisti Sarah Bem-
11-
*
Fransız
hardt'ın hayatına dair bir Um çevrilecektir. Baş rolünü' Fransuı artisti Mlchellnel Presle'm yapması kararlaştırılmıştır.
Sinema yıldızı Ingrid Berg- ' man'ın Romada bir çocuk do-1 ğurması yüzünden Amerikadaj başgösteren dedikodu devam’ ediyor. Dedikoduya sebep artistin bir seneden fazla zaman-1 danberl kocasından ayrı ya- 1 şamasıdır. Ingrid bir sene evvel bir filim çevirmek üzere ttalyaya gelmiş ve bu filmi 1da- ', re eden Rosselini ile sevişmişti.
Çocuğun babası Rossellnl-dir. Fakat kanun artistin halâ kocası olan Dr. Lindstrom’u baba diye tanıdığından ortada garip bir vaziyet hasıl olmaktadır. Bu vaziyetin bir an evvel düzeltilmesi İçin Meksika'nın Amerikan duna yakın Cludad şehri mahkemesine müracaatla boşanma davası açmıştır.
Bu şehirden gelen son haberlere göre Igrid Bergman kocasını kendisine zulmetmekle İtham etmektedir. Ingrid Bergman «Bundan başka kocasının kendisini çok çalıştırdığını ve hatta hiç İstemediği zaman bile filim çevirmeğe mecbur ettiğini İlâve etmiştir.
Mahalli kanunlarına göre boşanma talebi İçin Ud taraftan hiç biri şahsan müracaata mecbur değildir. Mahkemenin üç hafta içinde hükmünü bildirmesi muhtemeldir. Kanunlara göre karı kocadan her biri arzu ettiği takdirde hükümden sonra derhal evlenebilir.
artist hudu-Guarez
Laurette Luez
' kendine uygun mimar John Lindsay ile evlenerek mesut oldu.
Sari »Zsa Zsa» Gabor ile George Sandersin evlenmesi de mesut bir hâdise teşkil etti. Çünkü George. Sari ile tanışın-caya kadar kadınları hor gören müstehzi ve bedbaht bir adamdı. Sari ona yeni bir gençlik, neşe ve saadet verdi.
1949 da Mlckey Rooney ü-çüncü defa olarak yine kendinden uzun şahane bir dilberle evlendi. Mlckeyin İlk karısı Ava Gardnerdir. İkinci karısı Betty Jane, sinema ile alâkası olmayan bir sarışındı. Üçüncü karısı Marthe Wickers ise yine kendinden uzun ve son derece güzel bir yıldız namze tidir.
1949 senesinde HolJywoodu ve dünyayı en fazla heyecana veren İzdivaç Rtta Hayworth'la Ali Hanın evlenmeleri oldu. Ritanın aynı sene içinde Yasemin isminde bir kız doğurması, bu yeni ailenin saadetini ikmal etti.
Jennlfer Jones kendinden 18 yaş büyük olan dâhi rejisör Davld O. Selznlck İle evlenerek, dedikodu düşkünlerine bir mevzu teşkil etti.
1949 da Hollywood'u en çok sevindiren İzdivaçlardan biri de üç senedir birbirleri için yanıp tutuşan fakat stüdyolarının İzni olmadığı İçin evlenemeyen Gail Rossell İle Guy Madlsonun evlenmeleri oldu.
Rollyvroodd'da Laurette Luez adında genç ve İstikbali çok parlak görülen bir artist tütün tiryakiliği yüzünden stüdyodan ayrılmağa mecbur kalmıştır. Günde 3 paket sigara içen
genç kız mevcut sigara İçmek yasağına bir türlü alışamadığından filim şirketi mukavelesini feshetmiştir. Yukarıda artist locasında sigara İçerken görülüyor.
Errol Flynn
Tanınmış sinema artisti Errol Flynn, Klpllng'ln »Kim» eserini çevirmek üzere Hindistan’a gidecektir. Errol en çok seyahat eden artisttir. Bu sebeple dünyanın dört köşesinde bir elbise ve çamaşır stoku bulunduruyor. Gittiği yerlere elbise ve çamaşır götürmek-tense bunları kullanmağı daha rahat ekonomik bulmaktadır. Artistin Fransa. Paris ve Canneste, Londra’da. Romada elbise ve çamaşırları vardır.
7 Şubat 1950
AKSAM
Sahife 7
Katenin yalanıj
Mahkeme Koridorlarında
Kate. iki delikanlı arasında memnun ve bahtiyar gevezelik ediyordu. ÜÇ" dC Bakardaki büyük otelin İcrasında yerleştirilmiş olan küçük masanın etrafına oturmuşlardı. Renkli büyük şemsiye onları Afrika güneşinin yakıcı ışınlarından koruyordu. Denizden gelen kuvvetli rüzgâr, genç kızın İkide bir düzeltmek için ellerini yukarı kalıdrdığı sarışın buklelerini dalgalandırıyordu.
Kate. hakikaten mesuttu. Yanında oturan İv İle Joel, sözlerini can kulağUe dinliyorlar, ona cevap vermek istedikçe kekeliyorlardı. Çünkü İçlerinde derin bir endişe vardı. Acaba ikisinden hangisini seviyordu ' Belki de genç kız hiç birini sevmiyordu. Onları sevmiyorsa kendilerde beraber niçin arkadaşlık ediyor ve yanlarında bulunmaktan niçin memnun görünüyordu?
Rüzgâr, birdenbire ağırlatmağa ve boğucu olmağa başladı Evvelce pırıl pınl parlayan güneş, kararmış, simsiyah bir bulutla örtülmüştü. Derin-/ lerden gittikçe şiddetlenen bir uğultu geliyordu.
Üçü de konuşmayı kesmişler. korku İle bakışmağa başlamışlardı. Göğüsleri şiddetli bir baskı altında bulunuyormuş gibi zorlukla nefes alıyorlardı. Felâket az sonra patlak verdi. Koca otel temellerinden, tavanlarına kadar sarsılmağa başladı.
İv İle Joel, derhal yerlerinden fırlayarak Kateyl omuzlarından tuttular. Otel sakinlerinin koşuştukları çıkış kapısına doğru, sürüklemeğe başladılar. Aşağıdan biri megafonla bağırıyordu:
— Teraslan çekiliniz bina-dan da uzaklaşınız. Yoksa enkaz altında kalacaksınız.
Otelin içinde müthiş bir pa-^nlk başladı. Bir kaç dakika sonra birincisinden daha şiddetli bir sarsıntı felâketi tamamladı. Otelin yukarı katlarından ikisi, müthiş bir tara-ka İle devrildi. Taraş da üzerine düşen enkazın ağırlığı alfanda çökmek üzere idi.
Genç kız İle İki delikanlı, etraflarında bir çember teşkil eden' enkaz yığını arasında kalmışlardı. Hiç bir tarafta çıkabilecek bir yer görmüyorlardı.
Bereket versin İv De Joel, yaralanır.amışlardı.Yalmz Kate nefes almasmı zorlaştıran iki direk arasında sıkışıp kalmıştı. Direkleri, enkaz yığınları aralında sıkıştıkları için yerlerinden kımıldatmağa imkân yok--u. İki delikanlı, az sonra genç kızı sıkışıp kaldığı direklerin altından kurtarmanın kabil olmadığını anladılar. Kate de bunu görüyordu. Ümitsiz vaziyeti kendisine garip bir cesaret veriyordu. Başını kaldırarak İv ile Joele:
— Kaçınız diye yalvardı.
Derken aşağıdan siyah bir duman yükselmeğe başladı. Tarasın kenarına kadar bin bir İhtiyatla gitmiş olar. İv, limitsiz bir sesle:
— Otel yanıyor I diye bağırdı. Yangın, otelin mutfak dairesinde başlamış ve kısa bir zamanda korkunç bir şekilde genişlemişti. Kate: arkadaşlarına:
— Kaçınız, kurtulunuz diye
yeniden haykırdı. Fakat îv ile Joel, yerlerinden hiç kımıldamadılar, Joel:
— Eğer ötmek mukadderse beraber ölmeliyi- dedi, sonra arkadaşına dönerek:
— Sen de bu fikirde değil misin îv? diye sordu.
îv:
— Herkes, kendi nam ve hesabına konuşmalıdır. Ben Ka-teyi bırakıp gidemem, cevabını verdi.
Genç kızın dudaklarında hazin bir tebessüm belirdi. Bu fedakârlık, kendisine çok dokunmuştu. Fakat nazarlarında, kendi hayatından da daha ehemmiyetli, bir cihet vardı. O da Joelin hayatı idi. Şimdi genç kızın zihnini yalnız bu düşünce işgal ediyordu. Kate, Joel'e kendisini sevdiğini bugüne kadar hlssettirmemişU. Halbuki onu, bütün kalbiyle seviyordu. Bu feci anda btı aşkını, bu sevgisini daha büyük bir kuvvetle hissediyordu.
Şimdi biricik düşüncesi, sevgilisi Joeli, her ne fedakârlıkla olursa olsun kurtarmaktı. Bu düşüncenin şevkiyle:
— Üçümüzün de ölmesi doğru değil. İkiniz de buradan u-zaklaşıp kurtulmalısınız. Fakat mademki razı olmuyorsunuz o halde ikinizden yalnız biri yanımda kalsın dedi.
İv heyecanla:
— Yanında kim kalacak diye sordu.
Kate metin bir sesle:
— Sevgilim yanımda kalacak. İkinizden kimi sevdiğimi size söylemek zamanı gelmiştir sanınm. Diğeri kaçıp kurtulacak ve belki de sevgilimle beraber ölümü beklediğim bu yere itfaiyecileri getirip bizi kurtarmalarına yardım edecek. Teklifimi kabul ediyor musunuz? diye sordu. İki delikanlıda bir ağızdan:
— Kabul ediyoruz cevabını verdiler.
Kate bir an yutkundu, sonra gözlerini îve dikerek:
— îv, kalbimi sana çoktan verdim dedi. Delikanlı, btr atlayışta tazın yanına vardı, kolları arasına aldı. Hasretle dudaklarından öptü. Kate, mahzun ve mükedder nazarlarla enkaz arasından uzaklaşıp giden Joelin arkasından uzun uzun baktı.
Şimdi hakikaten mesut ve bahtiyardı, çünkü sevdiği Joel ölümden kurtulmuştu. Diğer şeyler, kendisini biç alâkadar etmiyordu.
îv de, Kate tarafından sevildiğini zannettiği İçin mesuttu. Bunu öleceği anda öğrenmiş olmasının ne ehemmiyeti vardı? Sevglllsfle beraber ölmek kendisi için saadet miydi?
Joel. genç kısın kendisini sevmiş olduğunu ve yaptığı büyük fedakârlığı öğrenemedi. Sevdiği kızı kollan arasında tutarak ölen arkadaşı îvin âkı be tini kıskandığı anlar, çok oldu.
Çeviren: A Hfa.AlJ
Millî piyango bugün çekiliyor
Mlin piyangonun 7 Şubat çekilişi bugün saat 13 de Anka-rada yapılacaktır.
İkramiye kazanan numaralar Ankara radyoslle bu gece 23 de yayınlanacaktır.
Eşyanın dili yok ki söylesin !
Jandarmanın yanında bulunan maznunlardan biri genç, öbürü 50 yaşlarında, çopur yüzlü, ufak yapılı bir adam. Biz yaklaşırken genç maznun başını önüne eğdi, yaşlısı yılışarak aşinalık gösterdi.
— Buyurun, beyefendileri Sizin de mi dâvanız var?
Bizim kasketli delikanlı bir sigara uzattı:
— Al bakalım, babalık, şunu yak da efkârın dağılsın.
Kaşlarını kaldırarak ba-şiyle ret işareti yaptı:
— Sağol, beyefendi oğlum. Ben günde üç nargile içerim, cigara ile başım hoş değildir. İnşallah bir gün bizim dükkâna buyur da sana kendi elimle İzmir işi bir nargile doldurayım.
— Sen de sağol. Bir gün gelirim inşallah. Demek sizin dükkânınız var?
Sırıtarak gözlerini kırpıştırdı:
— Dükkânsız adam olur mu, beyefendi oğlum? Dükkân kapısı Hak kapısıdır.
— Adam olmak için herkesin bir dükkân açması mı lâzım?
— Herkesi bilmem amma ben dükkânsız yapamam, beyefendi oğlum. Malûm ya, biz ticaret adamıyız. Dükkânımız, tezgâhımız olmazsa iş yapamayız.
— Dükkânde ne üzerine iş yapıyorsunuz?
Gözlerini tavana dikip bir müddet durakladıktan sonra boynunu büktü:
— Fâni dünyada işten çok ne var, beyefendi oğlum? Bizim dükkân her şey üzerine iş yapar.
— Neler satıyorsunuz?
— Mevsimine göre Allah ne verirse onu satarız.
— Manav dükkânı mı’
— Yoook, hûşâââ... Alışveriş dükkânı bizimki. Elbise, çamaşır, radyo, gramofon, ev eşyası filân gibi şeyler alırız, sonra bunları satarak beş on kuruş kâr edip geçiniriz:
— Mahkemedeki dâvanız nedir?
Başını hafifçe çevirip genç maznuna baktı, yavaş sesle:
— Şu iflâhsızm şerrine uğradım, dedi. Onun yüzünden başım derde girdi.
Delikanlı homurdandı:
— Gene mi beni söylüyorsun, moruk?
— Sus, terbiyesiz. Bu işler senin yüzünden olmadı mı?
Bize döndü:
— Ne yapalım, ticaret işi böyledlr. Alışverişte insanın başına her şey gelir. Arasıra böyle kazalara ıığruyoruz.
— Uğradığın kaza nedir?
Gene genç maznuna göz attı:
— Şunun belâsına uğradım, dedim ya. İki takım erkek elbisesiyle bir kadın mantosu, bir de kilim getirdi. Pistlerine baktım, hesa-, buna uygun geldi. Biz ticaret adamıyız, aldığımız eşyayı satarken birkaç kuruş
kâr edeceğiz tabiî. Şu delikanlının getirdiklerini yüz liraya satın aldım, parayı a-vucuna verdim.
— Maşallah, iki takım erkek elbisesi, bir manto, bir de kilim yüz liraya pek ucuz değil mi? Bunları sen kaça satacaksın?
— Orasını Allah bilir, beyefendi oğlum. Meraklısı düşerse biz de beş on kuruş kazanırız tabiî.
— Peki, sonra ne oldu?
— Sonu cok fena oldu, beyefendi oğlum. Ertesi gün şu iflâlısız herif polisleri a-lıp dükkâna getirmez mi!
— Ne diye getirmiş polisleri?
— Ne bileyim, beyefendi oğlum? Söylediklerine bakılırsa o eşyayı bir evden çalmış, polisler kendisini yakalayınca bunları bana sattığını söyliyerek alıp dükkâna getirmiş. Alışverişte böyle rezalet olur mu? Kendisi yakalanınca benim de başımı derde sokmak ayıp, günah değil mi?
— Eşyanın çalınmış olduğunu sen bilmiyor muydun?
— Nasıl bilirim, beyefendi oğlum? Eşyanın dili yok ki; «Bizi çaldılar» diye haber versin. Şu serserinin marifetleri bunlar.
Arkadaşı hiddetle döndü:
— Numara yapma, moruk! Eşyanın hırsızlık olduğunu bilmez misin sen? Hırsızlık olmasa, en aşağı beş yüz kâğıtlık malı 100 papele kim verir sana? Evvelce de böyle dalgalı alışverişler yüzünden üç defa kodese giren sen değil miydin? Her zaman sen bana; «Eline bir şeyler geçince doğruca bana getir» diye terflbih etmiyor muydun? Şimdi kodese gireceğini anlayınca pis pis numaralara başlamasana.
— Sus, sen bizim lâkırdımıza karışma, terbiyesiz. Sen ahlâk sahibi bir adam olsaydın hırsızlık yapmazdın.
— Senin ahlâkın varsa, para kazanmak için hırsızlık mallan ne diye satın alıyorsun?
Genç maznunu bir daha azarladıktan sonra bize döndü:
— Onun lâkırdısına kulak asmayınız, beyefendiler. Kendisi cahil olduğu için akhna geleni söylüyor. Ben ticaret adamıyım, öyle fena işler yapmam. Evvelce gene böyle serserilerin yüzünden birkaç kazaya uğradım da hapishanelere düştüm.
Mahkeme açıldı, gürültülü besmeleler çekerek kalktı.
Ce. Re.
Konya’da et fiati yükseldi
Milletlerin garip âdelleri (Baştarafı 4 üncü sahifede)
Suban'lılarda evlenme hususiyetleri yoktur, bu adalarda âdet olduğu veçhile gelin ile güvey birbirine pirinç Jâpası ikram e-derler ve beraber bir çanaktan yemekle evlenme merasimi ifa edilmiş olur. Gerek kız ve gerekse erkek ebeveynlerine son derece hürmet ederler v ana babalarını evlendikten sonra isimleriyle çağıramazlar. Bu adalarda da mükerrer evlenmeye müsaade edildiği halde, hiçbir yerli bu lüks hayata mütemayil değildir, çünkü bu yerliler gıdalarını temin için çok çalışmak mecburiyetindedirler.
Bu kabilelerde din, mevhum ruhlara tapmaktan ibarettir, ruhların adedi bir çoktur, insanları koruyan ruhlar, cengayetleri, dokumacıları, pirinç işleyen (tezyinat İşçileri) vesaire-yi koruyan ruhlar vardır ve her bir sanat veyahut meslek erbabı onu koruyan ruhlara tapar, bütün yiyecekleri, himaye eden bir ruh dahi vardır, bu ruhun istirahat! için ekin tarlalarının ortasına bir mihrap kurulur ve hasat bayramında bu mihrabın etrafında merasimlerle bu ruha kurbanlar keser ve hibeler yaparlar.
Bütün ruhlar bu yiyecekleri koruyan ruhun tevablidirler denir. Bilhassa İki çocuğun evlenmesiyle her birini himaye eden ruhların birleşerek tek bir ruh halinde bu çifti koruyacağı 1-nancı da şayanı dikkattir.
Bu adada sâldn olan Meraları da unutmak doğru olmaz. Bu Moralar, aslında Borneo adasının kuzey sahillerinde yaşayan ve Müslüman olan halk tabakalarıdır. Bunlar Filiplnleri istilâ eden İspanyollar ile bu adalara göç etmişler, gayet sağlam, denizel insanlardır. Bunlar bura denizlerine hâkim olmuşlar ve adaların yetiştirdiği gıda maddeleriyle geçinmlşlerdir. Bu İnsanlar karada calışmaktansa denizlerde yaşamayı tercih ettiklerinden. kulübelerini sahillerde kazıklar üzerinde kurmakta. deniz mahsulâtı ile geçinmektedirler. Sulu Sultanı bu Moro'lann hâkimidir. Moro'lar her ne kadar Müslüman iseler de bu dinin kaidelerine katiyen riayet etmezler. îsl&mın mukaddes kitabı olan Kurani Kerimden dahi bihaberdirler.
Erkekler muntazam giyinirler. Boyunlarında bir atkı taşırlar, hacce gitmiş olanların başlarında bir sarık vardır. Bu İnsanların giydikleri kisveler de son derece sanatkilrane İşlenmiş ve incilerle müzeyyendir, fakat vahşiliklerinden kalma âdetler hâlâ kendilerinde belirmektedir, nitekim bunlar da dişlerini törpületir ve siyaha boyarlar.
Moro’larda erkeklerde danslar yoktur, yalnız kadınlar bilhassa düğünlerde vücudun ve 4-zalann muhtelif hareketleriyle raksederler.
Bu insanlarda kızlar on üç yaşında evlenirler ve erkekler dinlerinin müsaadesi gereğince bir kaç kadınla evlenebilirler.
Konya (Akşam) — Ticaret Bakanlığı tarafından hayvan İhracının tekrar uzatılması, Konya piyasasırda. koyun ve sığır eti Hatlarının yükselmesine sebep olmuştur.
Çocuk hekimi doktoı
Ahmet Akkoyunlu
Taksim ■ Talimhane
Palas. Telefon: 4262?
Suriye mektupları
(Baş tarafı 3 üncü sahifede)
kında tahkikat yapılmağını emretmiş olan Milli Eğitim Bakanına bir kaç vilâyet öğretmen heyetleri tarafından protesto telgrafları çekilmiş, fikir ve kanaat hürriyetine aykırı sayılan bu hareket takbih edilmiştir.
İktisadî darlık
Surlyede bütün bu rahatsızlıkları doğuran sebeplerin başında iktisadi darlık gelmektedir. Açık miktarının 200 milyon liraya vardığı gazetelerde yazılmaktadır. Son darbeyi yapanlar (19 Aralık 1949) Suudi Arabistan hükümdarlle görüşmelerinde bü duruma çare bulunmasını rica etmişler ve hükümdardan Suriye için 6 milyon dolar bir borç para aldıktan madâ memleketin ticari ve İktisadi hayatını canlandıracağı ümidi Ue (Lâzıklye) Umanının inşasında da yardım istemişlerdir. Hükümdar (Cidde) limanının tesisinde kullanılan bugün fenni âlet ve vasıta ve makinelerin Suriyeye eksperlerle beraber vereceğini vadet-mlştir.
(İskenderun) limanına gıpta Ue bakmakta olan Suriye halen Beyrut'dan İşlemektedir. Fakat (Lâzıklye) limanını İnşa ettikten sonra bundan müstefl olacaktır.
Başbakan İki gün evvel bu mesele hakkında beyanatta bulunarak demiştir ki: «Lâzıklye Kuzey Surlyenin tabii limanıdır. Hükümet bu limanın inşa-
sı İşine ciddiyetle sarılmış bulunmaktadır. Bu Uman. kâr getiren bir müessese olmağa namzettir. Mesafeler arasındaki büyük farka rağmen bazı ihracat emtiasının Lâzıkiyedı .ı sevkefhlmelerl, Beyrut yoluyla sevkadUmelcrindcn daha kârlı olduğu görülmüştür. Lâzıkiy--nin bir demiryoluna malik olması Irak ve İran ile ticaretimiz İçin ideal bir liman olmasını ve bu iki memleketin Akdenlzde mahreç limanı olmasını sağlamaktadır. İnşaat her biri 100 liralık ve üçte biri hükümet tarafından satın alınacak 240.000 aksiyona malik 24.000.000 Hra sermayeli bir anonim firkete ihale edilecektir. Satılamayan aksiyonları da hükümet alacaktır. Aksiyonlara % 5 faiz verilecektir. İmtiyaz müddeti eUi sene ' olacaktır. Sermaye her yıl yüzde 2,5 ödenmek şartlle 40 yılda itfa ed|p lecek ve böylece imtiyazın hitamında bu iş, hükümetin malı olacaktır Bakanlar Kurulu bu projeyi iki haftaya kadar ted-klk ve tasdik ettikten sonra muhteHf beynehnilel inşaat şirketlerine limanın İnşası müddeti üç yılı geçmemek şartlle arzedllecektlr.»
Bu sene fevkalâde soğukların hüküm sürdüğü komşumuz Suriye, mail ve iktisadi darlığı hafifletici başka tedbirler de aramakta ise de bu tedbirlerin en başmda, yazımızın başında arzettigimlz, istikriınn tesisi gelmektedir. Dileğimiz bu pek nazlı emel perisine bir an evvel kavuşması merkezindedir.
Şakir ÇEÇEN
mm Dilber Kardeşler Müessesatı —ra Tuhafiye Türk Anonim Şirketi
Ortaklar genel kurulu 27 Şubat 1950 Pazarı. '. günü saat 10.30 da Mahmutpaşada Mehmet faşa nanır.da 4 numarada adi surette toplanacağından ortakların bu toplantıya gelmeleri rica olunur.
Ana sözleşme gereğince 50 hisseye sahip ortakların malik oldukları hisse senetlerini toplantı gününden nihayet bir hafta evvel ortaklık merkezine tevdi etmeleri ienbeder.
GÜNDEM:
1 _ 1949 yılı işlerine ait yönetim kurulu raporunun okunması.
2 — Bllûnço, kâr ve zarar hesapları İle denetçiler raporunun okunarak tasdiki ve yönetim kurulunun ibrası.
3 — Yönetim kurulu üyelerinin yenilenmesi
4 — Yeniden iki denetçi tayini İle ücretlerinin tesbiti.
5 — Ticaret kanunun 323 ve 324 ncü maddeleri gereğince ortaklıkla ticari muameleler -yapabilmeleri için
kurulu ürelerine vetki veril
Yönetim Kurulu
JtSTANBUL BELEDİYESİ İLÂNLARI
Beyoğlu belediye tahsil şubesi tahsildarlarından Osman Cavlt özdemlr kullanmakta olduğu 327 sayılı tahsildar mührünü beraberinde alıp firar etmiş olduğundan hükmü olmadığı İlân olunur. (1546)
Devlet Denizyolları ve Limanları işletme Genel Müdürlüğü İlânları
Sfenks Uykuda
Aşk ve Macera Romanı
Yazan: J. D. Carr Tercüme eden; (Vâ - Nû)
V. ı. .1 ■■ Tefrika No. 9 J
Bu sükût boyunca, üçü de kötürümleşmiş gibi durdular.
Holden, tek kelime söyllye-medl. Bütün hayatı şu ana bağlıydı.
Cella’yı şimdi karşısında görüyor: Tıpkı haya'indeki gibi I Genç kız hic değişmemiş? İşte geniş alnı. İşte gri ve hülyalı gözleri üstünde yay biçimi kaşları. İşte kısa ve dümdüz burnu Jşte hafif ve müstehzi kıv-nmlariyle dudakları ve İşte boynuna dökülen güzel, slyalı . . saçtan... çok şûküı' Yüzü sıhhat içfndç...
Beyaz bir eib'.c t.ymlşii Ço-rapsız ayaklarmda kırmızı a-yakkabılan vardı.
Ebediyet kadar süren uzun saniyeler (tetikten sonra. Celuı. nihayet konuşlu:
- Seni bir hu.»ud hizmet için göndermiş MimaKUr. (Sesi, |
mutad konuda. Genç kıs, daha sağlam bir ifade ile konuşabilmek için hafifçe öksürdü. Sonra heyecanını belli etmeksizin konuştu:) Her halde bundan dolayı beni hiç arayamadm bana hiç mektup yazamadın?
Holden, sordu:
— Bunun böyle olduğunu sana kim söyledi?
Cella, pek basit bir şeymiş gibi cevap verdi:
— Hiç kimse... Seni şimdi karşımda görür görmez bunun beyle olduğunu anladım.
Birdenbire ağlamak raddelerine geldi:
— Hello, Donald! — dedi.
— Hello, Cella!
Genç kız. başını hol tarafına döndürerek ve bu suretle güzel profilini Donald'a göstererek: | — Parkla biraz dolaşmak ls-
| llyorum, sen de benimle gelmek
ister misin? — diye sordu.
— Tabii... Tabii İsterim. Demek, sen, benim öldüğüme İnanmıyordun?
— O zaman inanmıştım, —diye Celi kelimelerini aradı.— Fakat, aynı zamanda da diyorum H... (devam etmedi.) Haydi a-cele edelim.
Holden, bacakları titreyerek genç kıza doğru yürüdü. Fakat zihninden bir fikir geçti:
— Parka gidelim dedin, Cella... Yoksa dışan çıkmamış miydin? Evde miydin?
— Evet... Neden sordunî
Holden, Thorley'e döndü:
— Seninle bazı noktaları konuşmak İsterdim. Fakat sonraya tehir edebiliriz. Yann Cas-wali şatosunda görüşürüz meselâ...
Thorley, sapsan kesilmişti.
Cella, bir sefer bile dönüp onu bakmamıştı.
Thorley:
— Caswall’de mİ? — diye sordu.
— Evet, Şatoyu satmak İstediğini söylüyordun ya? Alıcı zuhur etti mi?...
— Hayır, henüs etmedi. Fakat...
Halden:
— Casvrall şatosunu ben salın alacağım. — dedi, — (Bu sözü söylerken sesinin ne derece yükseldiğini farketmemlşti.) Demin sana söylemeği unuttum. Bana kalan miras böyle bir fantezi yapmama müsaittir.
Bu söz üzerine Cella’nın peşi sıra salondan çıktı. Kanuşmak-sızın, salrfLlmenam gibi, sahanlığın kapısına doğru yürüdüler. Holün lâmbasından süzülen ışık, Regence kostümüyle sarı saçlı bir insanın boylu boyunca tablosunu aydınlatıyordu. Çerçevenin alfanda, küçük bir plâk üzerinde şu isim bakır harflerle yazılıydı: Edward Agnnew De-veertDC, Esq„ Sir H. Raeburn tarafından.
Holden .Cella'nın hafifçe titrediğini farkettl. Genç kız, bu tabloya yan gözle baktığı sırada İstırap verici bir hâdiseyi hatırlamış gibi ürpermişti. Delikanlı İse, Thorley'e gönderdiği telgraftan ve Thorley’in telgrafı açmadığından ona bahsetmek İstiyordu. Acaba niçin açmamış? Nasıl açmamış olabilir? Umumiyetle telgraflar alınır alınmaz açılırlar. Açılmadığı
takdirde, tam o ar.da, dikkati çeken pek daha mühim bir hâdise vııkua gelmiş demektir. Telgraf Doris Lockı. o küçük kız, Thorley’in yarandayken gelmişti. Doris, amma da büyümüş!
İki sevgili şimdi artık evden çıktılar. Munis ve sıcak alaca karanlıkta yürüyorlar.
Yaya kaldırımına vardıkları zaman, Cella; — Buradan gecelim. — dedi.
Elli metre ötede parkın bir methali vardı. Holden, böyle bir darbe yiyip de sarsılmayan bir kadın olabilir mİ? diye akimdan geçirdi. Fakat, tam bunu düşündüğü sıraca, birlikte karşıya geçtikleri zaman Cella' nm dizleri çözüldü; delikanlı onu tuttu, düşmemesine güçlükle mâni oldu.
— Cella! — diye haykırdı.
Bir otomobil, üzerlerine doğru gelmişti. Eğer Holcıen vaktinde davranmamış olsaydı, ikisi de ezileceklerdi.
Bir sıçrayışta, delikanlı, Ce-Ua'yı öbür kaldırıma geçirdi. Sokak fenerinin direğine dayayarak genç kızı göğsüne bastırdı. Dudaklarından uzun uzun
(Arkası var)
1 — Kadıköy araba vapuru iskelet binasına kalorifer tesisatı yaptırılması İş) PAZARLIKLA eksiltmeye konulmuştur.
2 — Pazarlık 10/2/1950 cuma günü saat 15 de Tophanede Genel Müdürlük Alım Satım Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Keşif bedeli 3760 lira geçici güvenmesi de 564 liradır.
4 — İsteklilerin, eksiltme şartnamesinin 4 ürcü maddesinin D ve E fıkralarma uygun durumda olduklarına dair belgelerini pazarlık sırasında komisyona ibraz etmeleri, pazarlıktan önce komisyondan alacakları bir yan Ue güvenme paralarını idare veznesine yatırmaları ve şartnamede yazılı belge ve makbuzlarUe birlikte belirli tarihte komisyonda bulunmaları.
5 — Bu İşın şartnamesi her gün Yapı Şubesi Müdürlüğünde görülebilir._______(1577)
Emlâk ve Ticaret Türk Anonim Şirketi
Ortaklar Genel Kurulu 27 Şubat 1950 pazartesi günü saat 11 de Mahmutpaşada Mehmet Paşa hanında 4 nu -marada âdi surette toplanacağından ortakların bu toplantıya gelmeleri rica olunur.
Ana sözleşme gereğince asaleten veya vekâleten 50 hisseye malik ortakların hisse senetlerini nihayet 13 Şubat 1950 tarihine kadar Şirketin İdare Merkezine tevdi etmeleri rica olunur.
GÜNDEM:
1 — 1949 yılı işlerine ait yönetim korulu raporunun okunması.
2 — Bilanço kâr ve zarar hesaplan Ue denetçiler raporunun okunarak tasdiki ve yönetim kurulunun İbrası.
3 — Yönetim kurulu üyelerinin yenilenmesi.
4 — Yeniden İki denetçi tayini Ue ücretlerinin tesbiti.
5 — Ticaret kanununun 323 ve 334 üncü maddeleri gereğince ortaklıkla ticari muamele yapabilmeleri İçin yönetim kurulu üyelerine yetki verilmesi. Yönetim kurulu
Buçel Türk Anonim Şirketi Konkordato komiserliğinden:
1 — Alacaklılarına Konkordato teklif etmek üzere İstanbul îcra Yargıçlığından 4 ay mühlet alan Buçel Türk Anonim Şirketinin Konkordato teklifini müzakere etmek üzere alacaklılar toplantısının 20'2/950 pazartesi günü saat 15 de şirketin merkezi olan İstanbul Ayvansarayda, Abdiilvedud caddesinde 121 numaarlı fabrikada yapılacağı.
2 — Toplantı gününe tekaddüm eden 10 gür. içinde şirkette alacağı olanların aşağıda adresi yazılı komiserliğe gelerek vesikaları tetkik edebilecekleri.
Icru ve tflâs kanununun 292 nel maddesine uy ularak ilân olunur.
Sirkecide. Meydancıkta. Büyük Kmocıyan «Tiiıkiye Kreılı» haranda birinci katta mukim, adı geçen şirket Konkordato Komiseri Avukat Enver Erbil
Sahlfe 8
AKSAM
7 Şubat 1950
Türkiye palamutçul?rı Anonim şirketinden Şirketimizin olağanüstü Umumî Hissedarlar toplantısı 6 mart 1950 pazartesi günü saat 15 de İzmirde Cumhuriyet Bulvarı 64 numarada şirketimizin merkezinde yapılacağından toplantıya gelmenizi ve bunun için de toplantıdan bir gün evveline kadar şirketin merkezine müracaatla toplantıya girme kartı almanızı ve şayet ge-lemivecek iseniz ekseriyetin temini için ilişik vekâletnameyi imza ederek doğrudan doğruya Şirket Müdürlüğü adresine göndermenizi rica ederiz.
GÜNDEM_______________________Şirket İdare Meclisi
1 — İdare Meclisi raporunun okunması.
2 — Şirketimiz ana sözleşmesinin dördüncü, beşinci, onyedinci, onsekizinel, ondokuzuncu, otuzbirinci, kırka) tıncı ve kırkdokuzuncu maddelerinin değiştirilmesi.
Maddelerin eski şekli Maddelerin yeni şekli
Madde 4 — Şirketin müddeti bazı esbabtan dolayı kati veya temdit edilmedikçe kırk seneden ibaret olacaktır.
Madde 5 — Şirketin sermayesi ikiyüz bin liradan ibaret olup beheri bir Türk lirası kıymetinde ikiyüz bin hisseye miuıkasemdir
Heyeti ıımumiyenin işbu sermayeyi iaKat tamamen talisil edilaikten bir misli tezyit etmeğe satâhiyeti o-lacaktır.
Bervechi meşrut tezyidi sermayeye karar verildiği zaman hükümete malûmat verilecektir. Sermayenin bir mislinden fazla tezyidi evvel emirde hükümetin muvafakatinin istihsaline mütevakkıftır Şirketin ihraç eyliveces-i hisse senedatmın nümuneleri kablel ihraç li-ecelittasdik iktisat Vekâletine tevdi edilecektir.
Madde 17 — Şirketin u-mûr ve mesalihi heyeti u-mumiye tarafından man-sup ve altı âzadan mürekkep bir m’clisı idreye ihale olunur. Su kadar ki ilk üç sene müddet için, teşkil o-lunacak m( elişi idare âzası müessisler tarafından tâyin olunacaktır.
Madde 'S — Üç sene müd det için tâyin olunan azanın müd'Mi memuriyetleri hitam bulduktan sonra meclisi idareye intihap olunacak âzanın ilk teceddüdünde kura ile ve ondan sonra kıdem itibariyle her sene ikisi çıkarılarak yerlerine âharı intihap ve tâyin kılınacaktır Şu kadar ki çıkan âznnın tekrar intihabı caiz olacaktır.
Madde 19 — Meclisi İdarenin içtimai icabı maslahata tâbi e'acak ise de on beş günde nir defa şirketin merkezinde toplanması lâ-bittir. Müzakeratın muteber olmadı iâakal nısfından bir ziyade âzanın bizzat huzuruna menuttur. Meclisi idarenin kararları hazır bulunan azanın ekseriyeti ârasiyle muteber olur. Te-savii âra vukuunda keyfiyet içtimai âtiye tâlik edilir ve onda dahi tesavii â-ra vuku bulur ise mevzuu-bahis olan teklif reddolunur.
Madde 31 — Heyeti umumiye vekâleten veya asaleten lâakal 100 hisseye malik olan hissedarlardan mürek’">'i olacaktır. Heyeti umumivede gerek asaleten ve gerek vekâleten hazır bulunan bissedaranın her iki yüz hisse için bir reyi o-lacak ve su kadar ki her bir hissedarın ondan ziyade reyi olamıvacaktır.
Madde 16 — Meclisi idare her ne vakit ve her ne sebeple olursa olsun heyeti umumiveyi içtimaa davetle şirketin müddetinin temdidini, veva kat’ı ile tasfiye muamelâtını veyahut sair şirket ile birleşmesini teklif edebilir. Su kadar ki temdidi müddet edilmesi veva icao ederse şirketin sair şirket ile birleşmesi ve tahvilât ihracı ve işbu nizamnamenin tâdili maddeleri herhalde hükümetin ruhsatına mütevakkıftır.
Madde 49 — İşbu faslın havi o’dumı maddelerde gösterilen hususata karar vermek üzere sureti fevkalâdede davet edilecek heyeti umum'.vede şirket ser-mave,‘!r,in lâakal üc ruhuna müsavi hisse senedatım
Madde 4 — Şirketin müddeti herhangi bir sebepten dolayı kesilmedikçe veya uzatılmadıkça altmış seneden ibarettir.
Madde 5 — Şirketin sermayesi altıyüz bin liradan ibaret olup beheri beş Türk lirası kıymetinde yüz yirmi bin hisseye ayrılmıştır.
Umumi heyetin bu sermayeyi dilediği kadar arttırmaya salâhiyeti vardır.
Madde 17 — Şirketin bütün işlerini idare etmek iktidar ve salâhiyeti umumî heyet tarafından seçilmiş beş âzadan mürekkep idare meclisine verilmiştir.
Madde 18 — îdare meclisi âzasının memuriyet müddetleri beş seneden 1-barettir. Şu kadar ki ana sözleşmesinin eski 18 inci maddesine göre ikişer ikişer ve üç sene müddetle seçilmiş olan âzanın eski hükme tâbi müddetleri bittikçe, müddetleri biten iki kişi arasında kura çekilerek o sene biri ve müteakip sene diğeri çıkanlarak o âzalık için yeniden seçim yapılacak ve eski vaziyet bu yolda tasfiye edildikten sonra her sene kıdem sırasiyle biri çıkarılarak yerine başkası seçilecektir. Şu kadar ki, çıkan âzanın yerine tekrar kendilerinin seçilmesi caizdir.
Madde 19 — İdare meclisi lüzum hâsıl oldukça toplanır. Şu kadar ki on beş günde bir defa şirket merkezinde toplanması şart tır. Celsenin açılabilmesi için âzadan çoğunluğunun hazır bulunması lâzımdır. Kararlar mevcut âzaıun çoğunluğu ile verilir.
Madde 31 — Umumî heyet asaleten veya vekâleten en az ikiyüz hisseyi temsil eden ortaklardan veya vekillerinden teşekkül eder. Umumî heyette gerek asaleten ve gerek vekâleten hazır bulunanların her iki yüz hisse için bir rey hakkı olacak ve ancak bir kişinin ondan fazla rey hakkı olanuyacaktır.
Madde 46 — İdare meclisi icabında umumî heyeti toplantıya çağırarak şirket müddetinin uzatılmasını veya şirketin feshi ile tasfiyesini veyahut başka bir şirketle birleşmesini teklif edebilir.
Madde 49 — îşbu fasılda gösterilen hususlara karar vermek üzere toplanacak u-mumî heyette toplantı ve karar nisabı Ticaret Kanunu hükümlerine tâbidir.

GRİPİN
BAŞ, DİŞ, NEZLE, ADALE, SİNİR, ROMATİZMA
G Ri PiN
ağrılarına karşı daima muvaffakiyetle kullanılmaktadır.
GRİP NEZLE gibi hastalıkların başlangıcında bir çok fenalıkların önüne geçer.
Dört saat ara ile günde üç kaşe alınabilir.
Taklitlerinden sakının». Her yerde pullu kutulan ısrarla isteyiniz.
TUNGSRAM
Eski ve Yenl Öksürük, Bronşit
fi Çocuk öksürükleri İçin
Pektoral Tan |
| Şomlbıuı
çıkmıştır. Şayanı tavsiyedir.
MAZON
M e y v a Tuzu KABIZLIK, HAZIMSIZLIK.
MİDE EKŞİLİK ve yanmalarına karşı fazla veya içkili bir yemekten sonra hissedilen ağrılara ve jlykin-likleae karşı zararsız ve faydalıdır. HOROS markasına dikkat.
Çocuklum Çd/iĞ Büyüc/üm yine Çdpd
1915.
Bayındırlık Bakanağından
Kocaeli ilinde İstanbul - Ankara yolu üzerindeki tarihi Geyve köprüsünde yapılan tamirat, şiddetli soğuklar sebeblle İkmal edilemediğinden köprü ancak 28 Şubat 1950 tarihinde geçide açılabilecektir
Keyfiyet ilân oıunur. 11540)
“dl KATRAN HAKKI EKREM
DEVLET DEMİRYOLLARI İLANLARI
Külçe kurşun alınacak
Devlet Demiryolları Haydarpaşa Satınalma Komisyonundan :
1 — 5000 kilo külçe kurşun açık eksiltme İle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedeli 8250 lira olup muvakkat teminatı 618 lira 15 kuruştur.
3 — Buna alt şartname komisyondan parasız olarak dağıtılmaktadır.
4 — Eksiltme 22 Şubat 1950 çarşamba günü 3aat 10,45 de
Haydarpaşa Gar binası dahilindeki Haydarpaşa Satınalma komisyonunda yapılacağından arzu edemerln vaktinde komisyonda hazır bu.t-nmalan. (1461)
Maddelerin yeni şekli Maddelerin eski şekli
hamil hissedaran hazır olmadıkça cereyan edecek miizakerat makbul ve muteber olamaz.
3 — Ana sözleşmenin beşinci maddesi İçin teklif edilen değişiklik kabul edildiği takdirde, birer liralık eski hisse senetleri yeni beşer liralık hisse senetleriyle değiştirilirken 5 ile taksim edilememesinden dolayı taksimden sonra ortaklar elinde kalacak eski hisse seneklerini satın alarak bunları beşer beşer yenl hisse senetleriyle değiştirdikten sonra arzu eden ortaklara satmak hususunda idare meclisine salâhiyet verilmesi.
Kendir ve Keten Sanayii Türk Anonim Şirketi
YÖNETİM KURULUNDAN
Yönetim kurulunun 18.1.1950 tarihli oturumunda şirketimiz ortaklarının senelik genel kurulunun sureti adlyede oturumu karar altına alınmıştır.
Ticaret kanununun 361 inci ve Statünün 49 uncu maddesine tevfikan 16 Mart 1950 tarihine müsadif Perşembe günü saat 14 de Galetadaki Menhaym hanının 3 üncü katındaki şirket merkezine aşağıdaki gündemi konuşmak üzere oturuma davet olunur.
En az (5) beş hisseye malik hissedarların oturum gününden bir hafta evveline kadar şirket merkezine veya millî bankalardan birine hisselerini tevdi ederek mukabilinde giriş kartı almaları ve toplantıda bulunamıyacak hissedarların da Statünün 59 uncu maddesine göre diğer ortaklardan kimi vekil edeceklerse bildirmeleri rica olunur.
GÜNDEM:
1 — 1949 senesi muamele ve hesaplarına alt yönetim kurulu ve denetçi raporlarının okunarak tetkik ve tasdiki.
2 — 1S49 Senesi bilanço, kâr ve zarar hesaplarının tetkik ve tasdiki İle yönetim kurulu ve denetçinin icrası.
3— 1949 Senesi temettü tevzii ve zamanı tevziin tayini.
4 — Müddetleri hitam bulan iki yönetim kurulu üyesi yerine yeniden üye çesilmesi ve yönetim üyelerinin huzur haklarının tayini.
5 — 1950 Yılı İçin denetçi seçilmesi ve ücretinin tayini.
Çift/ı li/üaaaı
TEN İÇİh îamanımızın en önemli bulujudur.
En yıpranmış ciltler üzerinde, bozı çiçek hülâıolorının sihirli tesiri.
KOMPRİMELERİ
ÖKSÜRÜK A BRONŞİTİ /J K GEÇİRİR./ÂB.
Tasfiye halinde envali gayri menkule ve Ikrazat Bankası Türk Anonim Şirketinden Tasfiye halinde Emvali Gayri Menkule ve tkrazat Bankası Türk Anonim Şirketinin hissedarlar umumi hey'etl 29 Mart 1950 Çaışamba günü saat 10.30 da İstanbulda Bahçekapıda Fındıkçı Remzi sokağında Cermanya Hanının asma katında 45 numaralı dairede âdi surette toplanacağından hissedarların bu toplantıda hazır bulunmaları rica olunur.
GÜNDEM :
1 — Tasfiye memurları raporunun okunması vc 1949 senesi muamele ve hesaplarının tetkikiyle bu muamele ve hesaplardan dolayı tasfiye memurlarının İbrası.
2 _ Tasfiye müddetinin uzatılması.
3 _Murakıp raporunun okunması ve yenl murakıbın
tayini ile cüretinin tesbitl.
Cöte d'Azurda yetişen bazı çiçeklerden, fen adamları' sat bir hülâsa istihsal etmeğe muvaffak oldular. Bu hülâsa, cildi temizlemek ve güzelleştirmek için gayet kıymetli ve tesirli bir maddedir Bu madde başka maddelerle karıştırılarak Clre Aseptlne namı altında yenl bir cevher vücuda getirilmiş ve satışa çıkarılmıştır Az miktarda yüzünüze omuzlarınıza ve boynunuza sürünüz, derhal ha-rikulâde neticeler elde edeceksiniz. Beşereye tesiri sayesinde Clre Ascptinc. cildin derinliğine nüfuz eder mesamelerde bulunan kirleri eritir, ve ölü selüllerin yerine yep yeni beyaz selüller ikame e-der Çirkin siyah noktalar, kırmızı lekeler ve hatta sivilceler bile kaybolur Bundan başka cildi fena havaların tesirinden korur. Cırc Aseptlne, her hal ve şerait içinde cildinize bir gül yaprağının tazeliğini ve kadife yumuşaklığını verir Bugün tecrübe ediniz hayran olacaksınız. Aynı zamanda Ciro Aseptlne alzo bütün erkeklerin ruhuna hitap eden beyaz ve asil bir cilt temin edecektir.

Comments (0)