AKŞAM
H e r g ü n
8 Salhnfo
AKŞAMspor
Sene M — No. 11129 — Flatl: her çerde 10 kuruştur.
CUMARTESİ 8 Ekim 1948
Sahibi: Necmeddln Sadak — Yan İslerini fiilen idare eden: e. Bildik — Aksam Matbaan
Ayan Meclisi teşkili rivayeti
Anayasada değişiklik için henüz hiç bir karar verilmemiştir
C. H. Partisi namzetleri
Atıf ödül îatanbul-dan, Yusuf Mardini de Mardınden namzet gösterildi
Anayasanın gelecek seçimden evvel tadili için bazı tasavvurlar vardır. Fakat ortada tebellür etmiş bir şey yoktur
Ankara 7 — Demokrat Partinin fikirlerim neşreden Zafer gazetesi, hükümetin bir Ayan meclisi teşkili İçin hazırlıklara başladığını naber veriyor. Böyle bir meclisin kurulması Anayasada değişiklik yapılmasına lüzum gösterdiğinden bu yolda bir proje hazırlanmış, proje parti divanından geçirilerek bir prensip kararı alındıktan ve tekemmül ettirildikten sonra, yılbaşını müteakip toplanacak olan Cumhuriyet Halk Partisi Buyuk Kurultayına sunulacakmış...
Gazete, Demokrat Partinin a-nayasada değişiklik yapılmasına taraftar olmadığını, partinin ikinci kongresinde bu yolda ka rar verildiğini ilâve ediyor.
Bu haber aakkında salahiyetli makamlar nezdinde tahkikat yaptım. Hükümetçe âyan mec 11si teşkili İçin bir proje hazırlandığı haberinin doğru olmadığını öğrendim. Oerçl Anayasanın gelecek seçimden evvel tâdili için bazı tasavvurlar vardır. Fakat bu. tasavvurdan İbarettir. Dr tada henüz tebellür et mlş bir şey yoktur.
Zafer gazetesinin haberi üzerine iki meclis hakkında muhtelif mahfillerde münakaşalara başlanmıştır. Büyük çoğunluk İki meclise taraftardır. Bun-
Buyük Millet
lar diyorlar kİ: «Teşrii ve icral salâhiyetleri nefsinde toplamış olan tek meclis her şeye hâkimdir. Meclis isterse diktatörlüğe kadar gidebilir ve buna karşı hiç kimse bLrşey yapamaz. Meclisi feshetmek salâhiyeti kimse ye verilmemiştir; Meclis ancak kendi kendini feshedebilir. Bu itibarla tek meclis tehlikeli olabilir. İki meclis mtıvazene temin eder ve bu mahzuru ortadan kaldırır.
Meclisi binan
Muhalifler ıDevlet reisi parti şefi olmasın» diyorlar. Bugünkü vaziyette parti şefi oimı-yan devlet reisinin hiç bir otoritesi olamaz. Devlet reLslne ba sı haklar tanımak lâzımdır. Me selâ âyan meclisinin reyini aldıktan sonra Büyük Millet Mec lislni feshedebilmelldlr
Her hususta Batı demokrasisini kabul ediyoruz. Anayasada da ona göre değişiklik yapmak lâzımdır.»
ZEHİRLİ BÖREK
Zehirlenen 8 kişilik aileden üçü öldü
Zevce kaatiH şoför Fahri
Dün, Zeytlnburnunda gecekondulardan birinde feci bir zehirlenme vakası olmuştur.
Gecekondulardan birinde o-turan Fatma üzsoya misafir gelen sekiz kişilik Bükensoy adit aile bir tepsi börek yaparak yemişler ve bir müddet sonra hepsi zehirlenme lisan göstermişi erdir.
Hâdise yerine gelen jandarmalar bu sekiz kişilik aile efradını Balıklı Rum ve Ermeni
hastanelerine nakletmlşlerse de bunlardan 65 yaşında Zellha Büken, 8 yaşındaki Leylâ Büken, gene sekiz yaşlarındaki Yılmaz Büken ismindeki çocuklar kurtanlamıyarak ölmüşlerdir.
Tahkikata savcılık elkoymuş, cesetler bu sabah morga kaldırılmış, börekten artan bazı parçalar da tahlil edilmek ü-zere klmyahaneye gönderilmiştir.
Karısı Naciyeyi niçin öldürdüğünü anlatıyor
TÜRK YUNAN DOSTLUĞU
Yunan muhalefet partisi reisinin beyanatı
Avukat Atıf ödül
Ankara 7 — Cumhuriyet Halk Partisi divanının bugünkü toplantısında Mardin ve İstanbul-da açık bulunan Milletvekilliklerinden ikisi İçin C.H.P. adaylarını seçmiştir. Bunlar İstan-buldan Atıf ödül, Mârdinden de Yusuf Mardinl’dlr.
Yusuf Mardini. İstanbulda Arnavutköyündekl koliejde öğretmendir.
Başbakan Şemseddln Giînal-tay. iç ve dış meseleler batkındaki izahatına divanın yarınki (bugünkü) toplantısında verecektir.
Seçim tasansı
D. P. bugün görüşünü tesbit edecek
Ankara 8 (Akşam) — Demokrat Parti genel idare kurulu bugün toplanarak giinlerden-beri seçim kanunu üzerinde yaptıkları incelemeleri toplu bir halde gözden geçirerek formüle edecektir. Ancak bu raporun İlim heyetine gönderilip gönderi İmiyeceği hakkındakl tereddütler henüz zail olmuş değildi. D. P. mahfillerinden sızan haberlere göre genel İdare kurulunda hâkim olun kanaat şudur: Pazartesi günü İstanbul Üniversitesinde profesörler meclisinin Hüseyin Nail Kubalı'yı dinledikten .sonra atacağı karar, bu hususta esas olacaktır.
3 Bakan Ankara’ya döndü
Ankara 7 — Maliye, Tarım ve Bayındırlık Bakanlan bugün şehrimize dönmüşlerdir.
İstanbul maarifinde yapılan son değişiklikler Millî Eğitim Bakanının gazetemize demeci
Bakan, yardımcı öğretmenlerin tasfiyesi, bazı o lise ve orta okulların birleştirilmesi, muhtelit û. tedrisat ve 152 öğretmenin nakli meselesi etrafında izahat veriyor c
Yalovadan arkadaşımız Şevket Rado bildiriyor — Bayram tatilini Yalovada Termal otelde geçiren, millii eğitim bakanı Tahsin Banguoğlu'ndan son günlerin maarif meseleleri etrafında gazetemize beyanatta bulunmasını rica ettim. Ricamı memnuniyetle kabul ederek dedi kİ:
— Siz İstanbulun çok sevilen bir gazetesine mensupsunuz. O-nun için size İstanbul maarifinden. bahsedeyim: İstanbul maarifinin müzminleşmiş başlıca üç derdi vardır. Bu sene aldığımız umumi tedbirler arasında bu dertlere çare bulmağa çalıştLk. Dertlerin birincisi yardımcı öğretmenler meselesidir. Bize, küçük kasabalarda bazı dersler için öğretmen gön-deremediğimiz zamanlarda kul lanılmak üzere kanun, yardımcı öğretmen kullanmak sclâ-hiyetinl vermiştir. Meselâ Simav'da Arapkir’de, Hasanka-le'de ortaokullara müzik, beden
Millî Eğitim Bakanı Tahsin Bançuoglu
terbiyesi veya yabancı dil hocası bulunamazsa o muhitten ücretle hoca tâyin etmek salâhiyetini haiziz. Fakat bu salâhiyet maalesef büyük şehirler-
de maksadın dışında kullanıFjj! mıştır. Meselâ İstanbul gLbl bt£ şehrimizde hizmete talip he(D türlü öğretmen bulmak mum^ künken kısmen tahsilini bitîr(]) memiş gençlerden, kısmen (D tahsilini bitirdiği halde .ule(t sebeplerle şehirden. aynim alfrj^ istemiyenlerden pek çok yaçÛ dımcı öğretmen tâyin edilmiş^ tir. Bir ara bunların sayısı Is-gj tanbulda COO kadardı. Bıı hem bu gençlerin mesleğe? girip ilerlemelerine mâni olu-r^ yor. hem de mekteplerimizi^} kalitesini hayli düşürüyordu. Onun için 10 büyiik şehrimlzd® yardımcı öğretmenleri tasfiye ettik. İstanbuldakllertn pek çoğu yerlerinde kadroya alınmışlardır. Yalnız ihtiyaçtan fazla 67 yardımcı öğretmen maaş kadroları ile memleketin muhtelif yerlerine tâyin edilmişlerdir.
«Bu durumun tasfiyesi mekteplerimizin verimini yükseltecektir kanaatindeyim.
(Arkası 3 üncü sahifede)
Doğu Almanyada kukla hiikûuıet kuruldu
Batı Almanya Başbakanı Adenauer kukla hükümetinin Almanya milleti namına konuşmağa salâhiyeti yoktur diyor
Londra 8 (R) — Berllnden bildirildiğine göre komünistler, Sovyet işgali altında bulunan Doğu Almanyada «Bütün Almanya devleti» namı altında bir kukla hükümet kurduklarını ilân etmişlerdir. Berlin şehrinin bu kukla hükümetinin
geslndekl halkı temsil etmeğe ve ne de Almauyayı İlgilendiren meseleler hakkında söz söylemeğe hakkı olmadığım söylemiştir. Doğu Almanyadan bir çok mülteciler gelmesi beklenmektedir.
Yeni Fransız kabinesi
Ağlebi ihtimal aosya-İsit Moch tarafından kurulacak
Londra 8 (Radyo) — Fransız Cumhurbaşkanı, siyasî buhranı halletmek için bugün de istişarelerine devam edecektir. Ağlebi İhtimal müstafi kabinede İçişleri Bakanı sosyalist Moch yeni kabineyi kurmağa memur edilecektir.
Şu usanç veren «Demokrasi» kelimesi
Atina 8 (Radyo! — Batı Trakyada yaptığı tetkik seyahatinden dönen muhalefet par tisi reisi Papandreu. Batı Trakyada Yunanlılarla Türklertn kardeşçe yaşadıklarını söyledikten sonra Tiirk - Yunan siyasi münasebetlerine temas e-derek demiştir kİ:
— Türk - Yunan dostluğu iki memleketin büyük şefleri Atatürk ıie Venlzelos tarafından kurulmuştur Dehâların yarattığı bu eser, son zamanlarda ayaklar tarafından (Atlnadakl futbol hâdisesini kastetdlyor) tahribedllmek tehlikesine düşmüştü. Eğer Türk - Yunan dostluğu siyasî zaruret ve İca-batı neticesi olarak kurulmuş İse bugün bu zaruret, herkes tarafından her zamandan dada ziyade takdir ediliyor, iki minecin, mukadderatı müşterektir. İkisi de Slav komünist emperyalizmi tehlikesine ma-
Şoför Mehmet Fahri Aktı
Yedlkulede yirmi üç senelik karısı Naciyeyi tabanca İle öldüren şoför Mehmet Fahri Aktı, meşhut suçlar kanununa göre dün akşam saat on sekize doğru yargılanmak üzere İkinci ağır ceza mahkemesine çıkarılmıştır.
(Arkası sahife 8 sütun 1 de)
ltı. Papandreu
ruzdur. Bu sebepten dolayı şultefehlıümlerden kaçınmalı ve dalma birbirinin yanında sımsıkı müttehit olarak durmalıdırlar.
Edebi Anket
Muharrir
sn
yetişmiyor j Bu suale VEDAT NEDİM I TOR ne cevap veriyor )
] Bugün 4 üncü
: sahifede ı
--------
Demokrasinin senelerce hüküm sürdüğü memleketlerde, hükümet cephesini ve ya muhalefeti temsil eden hatiplerin nğzından, muharrirlerin kaleminden «Demok rasi» kelimesi, ayda yılda bir, ya çıkıyor, ya çıkmıyor. Onlar, hayatın ’ gerektirdiği ufak büyük ıslahatın santimlere taallûk eden tefemi atı üzerinde emek sarfetmek te, münakaşaya tutuşınak-tadırİRT.
Bir de. frizlerdeki nutuklara, makalelere kulak kabartın! Hepimiz birer nazariye vazıı kesilmişiz. On sekizinci asırda halledilmiş, dürülmüş, bükülmüş demok rasi nazariyelerini kotarıp kotarıp tekrar pişiriyor, tek rar kotarıyoruz. Meşhur hikâyedeki gibi ille «Büyük söz» edeceğiz.
Ve diğer meşhur hikâyedeki gibi;
— Demokrasiye dair bîr nutuk söyle lıi içinde de-mftkı ıiKi olmasın.
merkezi olması ihtimali var,
Moskovada yetiştirilmiş olan wılhelm Pleck yeni devletin kurulduğunu resmen ilân etmiş. seçimlerin bir seneye kadar yapılacağını bildirmiştir. Pieck’Ln Doğu Almanya Cumhurbaşkanı olması beklenmektedir.
Delegeler eskiden Herman Goerlng'in hava kuvvetleri merkezi olan binada toplanmışlardı. Pieck yeni «bütün Almanya devletinin» yirmi maddelik programını okumuştur. Bundan sonra da Sovyet-ler Birliğinin bu programım destekleyeceğini ümit ettiğini bildirmiştir.
Bu teklifler arasında ilk önce Berlin'in başkent olması vardır, tkinel olarak Almanya-nın iktisadi ve siyasi vahdetini temin, üçüncü olarak Bonn’daki Bati Almanya devletinin feshi, dördüncü olarak bütün Almanya’ya .şâmil bir bütün Al-, manya hükümetinin kurulması,, beşinci olarak şimdiki halde İngiliz, Amerikan, Fransız ve Rus işgal bölgeleri olarak parçalanmış olan Berlin'in yeniden birleştirilmesi.
Kukla hükümet Doğuda O-der ve Musseyi Almanyanın kati hududu olarak tanımaktadır.
Batı Almanya Başbakanın beyanatı I
Londra 8 (R) — Batı Almanya hükümeti Başbakanı Adenauer beyanatında, Doğu Almanyada kurulan yeni hükümeti Sovyet aleti olmakla itilâm öüaiş ne Sovyet işgal böl-j
Londradaki düğün
İngiltere kiralının kız kardeşi Prenses Mary’nln oğlu Koni» Harewood'un, Londrada yerleşmiş Viyanalı f*enç piyanist Ma-rion Stein ile evlendiğini yazmıştık. Yukarıdaki resimde yetri evliler, kıral, kırnllçe. prenseslerin hazır bulunduğu nikâh resminden çıkarken görünüyorlar.
Sahile 2
A K ŞAM
8 Ekim W49
Hafta Sonu Notları fS
Yalova işliyor!
MEVSİM başın(lanberi ts-tanbuld'a bir haber do-taşıyor: Yalova kapbe.aian
bı» sene işliyormuş!
Hayret! Yalova kaplıcaları İşliyor demek!
Halbuki Yalova kaplıcalarının İşlemeni esi şaşılacak şeydi. Fakat senelerdenberi bu işin yürnmcmeslne o kadar alışılmıştır kİ şimdi bilemesi hayret uyandırıyor.
Devletin iktisadi sahada, İşletmecilikte neyi yapıp neyi yapamıyacagı henüz kestirilmiş değildir. Ticaret bakanı, dolayısiyle hükümet, dolnyısiyle Halk Partisi bugün bile memleket münevverlerine, iktisatçılara, tica-retçilcre, İŞ adamlarına şu suali sormuştur ve cevabını büyük bir merak İçinde beklemektedir:
.Devletçiliğimizin hudutlarını kesin olarak tâyine yarayacak kıstaslar neler olma-Tıdır?»
Yani devlet, iktisadi sahada he ile. nereyi» kadar meş-"pnl otsun? Halbuki devle’ a-dnm'arı devletin şimdiye kadar giriştiği iktisadi İşlemen neyi başarıp nejjl başaramadığını inceleselcr böyle anketlere hlc lüzum kaim as.
Mesele »Şunu yapmam İrzım, bunu yapamıyorum» diyebilmekten ibarettir.
Devlet Oteli
OTEL İşletmeciliği, devletin yapmak istediği halde yapamadığı işlerden biridir. Yalova kaplıcalarım Allah »İşlesin!* diye yaratmış: İstanbulun yanı başında şifalı sulariyle ecdaddan kalma bir kaplıca. Meşe ve cam orruanlariylc nefis bir tabiat. Atatürk burayı görmüş, modem bir otel yapıksın, herkes gelip faydalansın, demiş. A-tatürk’un »Ol!» dediği olurdu. Nitekim Yalovada otel oldu, bahçe oldu, havuz oldu, asfalt oldu, çiçek oldu. Fakat otel bir türlü IşUyeme-dL Çünkü İşletmeyi devlet üzerine almıştı. Otellerin başında devlet tarafından tâyin edilen müdür ve memurlar vardı. Müşteri bu otellerde devlet dairesinde iş iakıp eden vatandaş gibi kaide Ben. o devirlerde bir kaç defa Yalovaya gitmiştim. Müdürün huzuruna çıkmak bir mesele İdL Eğer keyfi yerinde değilse müracaat kabul etmiyordu. »Meşgul!* dû. Artık derdinizi, odadan, hizmetten, garsondan, sandal-yadnn, yemekten şikâyetinizi kime isterseniz anlatın. Kimse dinlemiyordu ki! »Çeker giderim!, dediğiniz zaman da »Allah selâmet yersin, deniyordu. burada senin babanın uşağı yok!. Biraz ileri giderseniz belki do »vazife halinde memura hakaretten, mahkemeyi boylardınız.
Tabii herkes çekip gitti. Senelerce kimse Yalovanın «semtine uğramadı. Niçin uğrasın? Orası eğlence, istira-
hat ve tedavi yeridir. Otellerin yaşaması müdüre değil, müşteriye dayanır. Müşteri paresiyle oturacak, efelenecek. dinlenecek ve pek tabii olarıık en ufak bir hizmet noksanından şikâyet edecektir.
Oda buhranı
ÜNÜN İçin Yalova daima zarar etmiştir. Hnvasly-Je. suyu İle bu hafif yer devlete ağır bir yük olmuştur. Nihayet üç senedir kİ «zararın neresinden dönülürse kârdır» düşüncesi galip gelerek Yalova otelleri hususi teşebbüse 5 »ene için kiraya verildi. Müşterinin tekrar bu otele konması İçin İki sene beklemek lâzım geldi. Müteşebbisler İlk iki seneyi müşterinin neyi istediğini araştırmakla geçirdiler ve tabii zarar ettiler. Nihayet bu sene oteller müşterinin her arzusunu mümkün mertebe yerine getirmek ve ne olursa olsun onu gücendirmemek e-sasından yürümeğe muvaffak oldu ve loşa Yalova tarihinde ilk defa olarak Yalova otellerinde oda buhranı başgösterdl. Bir odayı kapatabilmek için günlerce evvel müracaat etmek lâzım geliyor.
Bayram günlerini Yal ovada geçirdim. Bütün oteller dolıı, Müşteriler umumiyetle memnun. Otelin İdaresine bakan Salt Çelebi her şeyin yolunda gitmesine, otel hayatına biraz renk, biraz hareket vermeğe çalışıyor. Haftanın basa geceleri sinema var. Istanbuldun tanınmış okuyucular geliyor konserler veriliyor, eğlenceler, gezintiler tertip ediliyor. Bayramda otomobil ve otobüslerle bir Gemlik - Bursa gezintisi yapıldı. Daimi musiki iyi. garson çağırınca geliyor, yemeği beğenmezseniz geri götürüyorlar vesaire- •
Sonunu düşünmeli
VESAİRE ama bu İşin sonu pek geleceğe benzemez. Senelerdir bakımsız kalan otelin mefruşatı ve diğer demirbaşlan eskimi?, harap olmuştur. Binalar, odalar, banyolar tamire, tekrar elden geçirmeğe muhtaçtır. İki sene zarardan sonra bu sene, kâr yüzü görür gibi olan mus-teclrin önünde iki senesi kalmıştır. Toptan bir tamire girişse sermayeyi kediye yükletir. Yüzleri yırtılmış koltuklarda, ayaklan sallanan hasır sandal yal arda gelecek sene müşteriyi oturtmak güçtür. Yalnız çıizel bir tabiatla yalnız iki sıra ortanca ile bu iş yürümez.
Sonu; bakımsızlık yüzünden vaktinden evvel Ihtlyar-lıyaıı Yalovayı tarihe göçmekten korumak lâzım geliyor.
Hazır ayak alışmışken o-nun da tedbiri bulunsun, diye dua edelim.
Şevket RADO
Nihat Erimin
Izmittekî nutku
Samatyada kanlı vaka
Batı tipi demokrasinin memleketimizde süratle tekâmülü yolunda bıkmadan, yorulmadan yürümek azmindeyiz
tzmit. 7 — Devlet Bakanı ve Başbakan yardımcısı Nihat E-rlm, İzmltle 15 bin kadar tahmin edilen bir halk topluluğu önünde bir nutuk İrat ederek Türkiyede demokrasi rejiminin gelişmesinden bahsetmiş ve demiştir id:
«Türk demokrasisinin esas prcnaipl Bati demokrasisidir. Batı tipi demoKrasinin memleketimizde süratle tekâmül etmesi İçin her tedbire baş vurmaktan geri kalmamaktayız Bu yolda bıkmadan, yorulmadan yürümek azmindeyiz, icabeden her hareketi yapmaktan geri kutnuya cağımıza emin olmanızı rica ederim. Arkadaşlar, hemen İlâve etmeliyim kİ demokrasi elektrik ışığı gibi müsbet ve menfi ild cereyanın çalışması sayesinde hayat bulur, Ne iktidar ve ne de muhalefet tek başına bu dâvayı muvaffakiyet le yürütemez. Temennimi?. o-_ dur kİ, bütün -liğer siyasi mülâhazalar geri bırakılarak bu hayati memleket dâvan üzerinde tekmil gayretler ayni istikamet tc birleşsin.
Nihat Erim, bundan sonra, demokrasiyi bizden evvel tatbike başlamış muhtelif memleketlerde ve tngll terede ara seçimlere verilen önemi etraflı su rette İzah ederek bir tek seçim için yapılan fikir münakaşalarım ve mücadelelerini anlatmış vc demiştir kİ:
Bunun böyle olması vatandaş lafın temayüllerine ehemmiyet veren politikacılar için pek tabii bir şeydir. Hele boşalan yerler 15 e baliğ olursa İşin ehemmiyeti büsbütün artar. Böyle a ra seçimin neticesi âdeta partileri yaklaşan büyük seçimin muhtemel neticeleri hakkında bir takım kuvvetli karinelere
sahip talar. Meselâ bizde bu ayın 16 inci giinti yapılacak o-lan ara seçimi böyle bir fırsat vermekledir. Lâkin ne yazık kİ bu defa da ara seçimi rekabet-slz bir seçim halinde bırakılmak tadır.
Ekseriyetin kiminle beraber olduğu demokrasi İdarelerinde yalnız ve yalnız seçimle anlaşılır. Bir yandan biz ekseriyetteyiz demek, diğer taraftan her seçimden uzak kalmanın demoK rasl İle telif edilmesi ne derece-ve kadar mümkündür biiemJ. rum.
Nihat Erim; şiddetli alkışlarla kesilen konuşmasına şöyle son vermiştir:
Bütün kalbimizle arzu ettiğimiz şudur: «Demokrasinin temel şartlan üzerindeki münakaşalar artık sona ersin. Zira demokrasinin faydasını asıl o-,ntı eriştikten sonra göreceğiz. Memleketin sosyal, kültürel ve ekonomik bir çok sahaları vardır. Bunlar üzerinde siyasi partiler arasında münakaşalar cereyan etmelidir. Her siyasî grup şu veya bu İktisadi, İçtimai mev zu üzerinde görüşlerini vatandaşların önüne sermelidir. Bu suretle vatandaşlar siyasi grupların memleket meseleleri haktan tlakl düşüncelerini öğrenmiş olacaklardır. Siyasi mücadeleler bu merhaleye varmadıkça sık sık şahsiyat yoluna sapmak teh ilkesi başgösterir Bu ise arzu edilir bir şey değildir.
Nihat Erim bugün Kandıraya, Tekel Bakanı da İstanbula gitmişlerdir.
Kandıra 7 (AA.) — Devlet Bakanı Başbakan yardımcısı Nihale Erim hafta tatilini burada geçirdikten sonra pazartesi günü Ankoraya dönecektir.
Dünkü keşidede ikramiye kazanan numara'ar
Milli Piyangonun 7 ekim 949 çekilişi dün Ankarada saat 13.30 da yapılmıştır.
100.000 lira karanan numara
490391
50.000 lira karanan numara 400430
252957, 258647, 259972, 261597. 271684. 272682, 275398, 275706-276753, 278603, 270015,. 281116, 288673. 297292, 297418. 311617, 327967, 332112, 343574, 349092, 350329, 356322, 357903. 359018. 376425. 391708, 399475, 403594, 403812, 420237 , 424403, 431318. 437302. 444277, 454378, 460207. 469557, 477112, 485047. 495720.
10.000 lira kazanan numaralar 238873, 303786, 308793, 437077, 485397.
İhsan, kendisine yüz vermiyen Muazzezi bıçakladı
Dûn gece Samatyada, on sekili yaşında bir kızın, kendisinden bir yaş küçük bir erkek tarafından bıçakla ehemmiyeti! şekilde yaralanın asiyle neticelenen yeni ve zanlı bir vaka olmuştur.
Hâdisenin cereyan şekil şöy-ledir:
Şehremininde Şeyhcanıll so-kağında 14 numaralı evde oturan on yedi yaşlarında tlısan İsmindeki genç, Samatyada Mollaşeref mahallesinde şakrak sokakta 11 numarada oturan Ahmetlin on sekiz yaşındaki tazı Muazzez Bilir He münasebet tesis etmek :stemekte, bunun İçin kıza bir kaç defa baş vurmuş bulunmaktadır.
Fakat Muazzez Bilir, İhsanın ıba uygunsuz tekliflerine yanaş-mamnkta ve ciddi bir şekilde dalma reddetmektedir.
Dün akşam, Muazzezin geçeceği yolda gene bckllyen İhsan, genç kıza eski tekliflerini tekrar etmiş, Muazzez Bilir, sözlerine aldırış etini ye rek yürüyünce bıçağını çekerek genç tazın üzerine atılmış, ağır şekilde yaralamıştır.
Hâdise yerine gelen polisler. Muazzezi tedavi altına aldırmışlar. ihsanı da yakalamışlardır
I'
iki kardeşin tevkifi
Biri kızı iğfal etti öteki polis ve Türklüğü tahkir etti
Yugos'avyada çete harbi
¥ unanîstanda iç harfe sona ermek üzere iken Balkanlarda yeni karışıklık tehlikeleri baş göstermiştir. Diîn gelen haberlere bakıl ursa Yugoslavyada çete harbine girişmek için Bulgarislanda büyük ölçüde hazırlık yapılıyormuş. Hazırlığı Sovyctlcr idare ediyormuş. Hazır hk tamamlanınca harekete geçilecekmiş.
Daha ziyade Yunan membalarından gelen bu haberin ne derere doğru ohluğıı malûm değildir. Mamafih Kominform un Yugoslavyaya karşı bir harekete geçmesi ihtimali her zamaıı için varittir. Kominform Yugoslavya ile münasebeti kestiğizaman bu ihtimalden bahsedilmişti. Bulgar çetecilerinin Yugoslav topraklarına girerek oradaki Bulgarları, hatta Kominfomıa bağı» Yu-goslavları ayaklanmıya sevkcdecekleri, bu suretle Tifonun bir iç harfe karşısında kalacağı söylenmişti. Fakat bu ihtimal tahakkuk etmedi. Daha doğrusu yapılan bir iki teşebbüs bunun kolay bir iş olmadığını gösterdi. Yugoslavya Yunanistana benzemiyor: hiikûmet memleketin her tarafında vaziyete hâkim görünüyor.
Yugoslavya ile Kominform arasındaki münasebetler kesilmiş olmakla beraber Tugoslavyada tam Komünist rejimi hüküm sürmektedir. Bütün fark sevk ve ida renin Moskovaıun değil Belgradın elinde bulunmasından ibarettir. Yugoslav Komünistleri bundan dolayı a-yaklanmak şöyle dursun şikâyete bile iiizum görmüyor lar. Hattâ, esası Komünizm olmak üzere, her memleketin bünyesine göre idare şekilleri olabileceğini iddia e-denler de vardır.
Bu vaziyet karşısında, gelen haberler doğru olsa bile, Yugoslavyada muvaffakiyetli bir çete harbi yapılması beklenemez.
Aynı zamanda Yalan Şarkta lider mevkiindedir ve dünya iş âleminde büyük yer almağa namzettir
Zevce kaatili
(Baş tarafı 1 inci sahifcdcl
Mehmet Fahri Aktı, sorguya çekilmiş ve karisiyle altı ay evveline kadar gayet İyi Geçindiklerini, attı aya yakın bir zaman ewel arkadaşlarından Ahmet ülusoy'un karısının Refik isminde bir gençle münasebette olduğunu haoer verdiğini, Ahmet ülusoy'un halasının. Refikin annesi olması itibariyle be-rabeıce bir .»ün bu kadına gidilerek filhakika Refikle Naciye* nJn nıünasebcttar olduğunu öğrendiğini belirtmiş, Refikin de, Naclyenln kendisine İltifat ettiğini, fakat bir münasebeti olmadığını söylediğini, karısının İse önceleri bütün bunları İnkâr ettiğini anlattıktan sonra ■özlerine şöyle devam etmiştir:
— Bu sırada yine arkadaşlarımdan şoför şereleddn de, karımın SaJâhaddin adında diğer biriyle de münaebattar ol* duğunu haber verdi. Artık şüphelerim kuvvetlenmişti. Karım aleyhine boşanma ve zina dâvaları açtım. Fakat çok sevdiğim için ona yine arasıya para veriyor ve kendi başına tuttuğu evde de buluşuyorduk Bayramın üçüncü ıkşarnı yine oturup beraberce yedik, içtik Bir nra'ık çantasını muayene ettim. BolilJn resmini gördüm. Res-
Amerikadan 27 bin ton buğday daha geliyor
Ankara 8 (Akşam) — Mars-hail yardım faslından ikinci parti olarak memleketimize tahsis edilmiş bulunan 27,000 ton buğday, Amerikan limanlarından üç gemiye yükletllmiş-tir. Amerikan bandıralı bu gemiler 20 güne kadar İstanbul. İzmir ve İskenderun Umanlarına gelmiş olacaktır.
Erzurum et kombina* sının makineleri geldi
Ankara 8 (Akşamı — Erzurum'da kurulacak olan et kombinası makinelerinin birinci partisi Amerikan bandıralı bl. gemi ile İskenderun limanımıza gelmiştir. Makineler derhal Erzurum'a gönderilerek montajına başlanacaktır tklncl partinin İse on güne kadar memleketimize geleceği tahmin edilmektedir.
min çantasında ne aradığını sordum. O zaman bana:
— Onu çok seviyorum, senden nefret enliyorum! dedi.
Ondun sonra kendimi kaybetmişim, Ne yaptığımı bilmiyorum.
Mahkeme, şahitlerin dinlenmesi için duruşmayı talik etmiştir.
5.000 lira karanan numaralar
041431. 095453, 106161. 177944. 207594. 260689. 277182, 351842, 364879 , 419253.
4.000 lira kazanan numaralar 050728, 158817, 252651, 306396,
386956,
500 lira ikramiye kazanan numaralar
Son dört rakamı (0947, 2980. 4422. 8508) ile nihayet bulan 200 numara beşer yüz Ura.
098290. 174326. 253382, 317488.
398519,
100399, 183153, ■75143. 368658. 438957,
103208, 238444, 281010i 373928.
439192.
200 lira ikramlya kazanan numaralar
Son üç rakamı (718) ile nihayet bulan 500 numara iki yüzer lira.
3.000 lira kazanan numaralar 037297 , 037368. 037985 , 039745, 060247, 063007, 080360, 094741, 114310, 177042, 129878, 135285, 162461, 171974, 175526, 182643, 234852, 247952, 282779, 291550, 292862, 381303, 392632, 399190, 412275, 428861, 461930, 474884, 484754, 485837.
2,000 lira kazanan numaralar 026988, 062132, 069020, 086901, 099230, 144910, 192222. 236904, 271809, 306473, 347383,
443456, 472453, 478156, 478543, 483832, 486564, 489398, 497745.
looo lira kazanan numaralar 007798, 008487. 018213. 019097. 026067, 026296, 032915, 035660. 049949, 050464, 058017, 060371. 068854 . 084613, 084704, 096450, 107669. 110397, 124189. 125291, 125405, 142829, 147298, 150802, 170481, 174519. 179599, 18201'1, 184131, 196377. 206197, 224044, 230211,
100 lira ikramiye kazanan numaralar
Son üç rakamı (614, 631) İle nihayet bulan 1.000 numara yüzer lira,
50 lira ikramiye kazanan numaralar
Son üç rakamı (080. 284, 516. 855) ile nihayet bulan 2.000 numara ellişer lira.
Dün adllyede bir erkek ve bir kız kardeşin tevkifini İcap ettiren İki hâdise olmuştur.
Beyofelunda Süslüsakm sokağında oturan Ohannez Keçeci admda genç bir ressam o sokakta oturan Rezzan admda bir Türk kızını İğfal edip yanında alakoyduiundan yakalanarak adliyeye verilmiştir. Birinci sulh ceza hâkimi sorgusunu yaptıktan sonra hakkında tevkif karan verdiğinden kendisini jandarmaya teslim etmek û-zere adliye polislerinden Mehmet Ali Onan'a vermiştir. Polis Mehmet Ali, Ohannes'ı adllye-nln Jandarma karakoluna İndirirken Ohonnesln tas kardeşi Madlen polise ve Türklüğe hakaret mahiyetinde bazı sözler sarfetmiştir.
Bu vaziyet Karşısında Ohan-nes bir taraftan Jandarmaya teslim edilmekle beraber diğer taraftan Madlen hakkında takibata girişilmiş ve cürtnü meşhut kanununa göre hazırlık evrakı tanzim olunarak geç vakit asliye ceza mahkemesine çıkarılmıştır.
Mahkemede dinlenen şahitler Madlenln hem polis memuruna, hem de Türklüğe hakaret mahiyetinde sözler sarf ettiğini anlatmışlardır.
Hâkim, Madlenln tevkifine, polise hakaret suçundan duruşmasına mevkuf en devam e-dİlmekle beraber diğer taraftan Türklüğe hakaret suçundan da hakkında toclbat yapılabilmesi İçin usulen Adalet Bakanlığından müsaade alınmasına karar vererek duruşmayı başka güne bırakmış, Madlen de jandarma-ye teslim edilerek cezaevine gönderilmiştir.
Ankara 7 — Şehrimizde bulunan milletlerarası Ticaret odası heyeti başkanı Mr. phlllpp d Reed bugün saat 15.45 te Ankara Ticaret ve Sanayi odasında bir basın toplantısı yapmış ve gazetecilerin sorduğu suallere cevap vererek demiştir Ki:
— Türkiye, «kült» mevkie sahip bir memlekettir ve bu bakımdan taşıdığı ehemmiyet çok büyüktür. Bu memlekette odamızın gayelerinden birini teşkil eden hususi sermaye ve teşebbüse gittikçe artan bir önem verilmekte olduğunu müşahede ettim ve bu beni çok sevindirdi. Türkiye hem siyasi bakımdan, hem de İktisadi bakımdan bir kilit memlekettir. Aynı zamanda Yakın şarkta bir lider mevkiindedir. Bu münasebetle hususî teşebbüs ve hususi sermayenin Yakın Şarkta yayılmasına büyük bir âmil olabilir
Türkiye dış ticaretini, parasını devalüe eden memleket-
BORSA
120781. 131071, 135306, 159217, 176830, 181902, 207344, 212272. 226864, 249383, 257557, 264404, 270587. 28ui»93, 289313, 336687, 337273, 344363. 377828, 382001, 431727.
10 lira İkramiye kazanan numaralar
Sön iki rakamı (15 , 34, 35, 58, 64) ile nihayet bulan 25.000 numara onar lira İkramiye kazanmışlardır.
Bu çekilişin 100,000 liralık büyük ikramiyesini kazanan bilet îstanbulda, 50.000 lira kazanan bilet Ankarada vc 20.000 liralık bilet Arapklrde satılmıştır.
092077. 120350. 128088. 167528, 181336. 200210. 234133.
Kalorifer bacasından düşerek öldü
Darülacezede yatıp kalkan ve Beyoğlu Terzilik mektebinde öğrenci olan Akif, dün akşam. Darülacezenin bahçesindeki kalorifer bacası üzerine oynamak mnksadile çıktığı sırada muvazenesini kaybederek düşmüş ve kaldırıldığı Etfal hastanesinde ölmüştür.
Peyk devletler komünist Çin hükümetini tanıdılar
Pekin 7 — çin - Sovyet dostluk cemiyetinin kuruluşu dola-yıslle yapılan toplantıya 1,500 e yakın delege İştirak etmiştir. Bu toplantıda Aleksandr Fa-deeo'ln başkanlığındaki bir Sovyet heyeti de hazır bulunmuştur.
Toplantıda söz alan cemiyet başkanı, Çin Halk cumhuriyetinin Bulgaristan, Romanya, Çekoslovakya, ve Polonya tarafından tanınmış olduğunu İlân etmiş ve bu haber ıılkışlar Ue ise lâml anmış tır.
Ulaştırma Bakanı
Ankara 7 (A A.) — Ulaştırma Bakanı Dr. Kemal Batır, bugün uçakla İzmir'den şehrimize «e İmiş Lir.

lıtanbul Bo«m«b>b. 1«/1M3 Halleri
ÇEKLER
Lornlr* 1 Sterlin Kapanı* 7.M
N»w York 100 Dolar J8Z25
Parır 100 Fransız F. 080
Stokholra 100 İsveç Kr. M-1X50
Cenevre 100 lsvvÇ F. 0S.72.ltl
AmcstcrdSm 100 Florin 73.68 40
BrOluel 1» öelclk» F 5 00
Pnıc loOCekoslovak Kr Belgzad 100 Dinar
Lizbon lOOKksicudM 9.73.90
ESHAM VE TAKVT1J.T
% T FAİZLİ TAHVİLLER
SİVSS - Err.uruiîi 1 ».«S
İSMİ Demiryolu II 30 10
1ÎM1 Demiryolu 1 30.80
Sivas - Enunım 1-1 20.55
1941 Demiryolu m 10 00
Milli Müdalna 19.25
Milli Müdafaa □ 19.M
Milli MUılnfu Hl 20.10
Milli MOdnla» IV 20 50
% B FAİZLİ TAHYİLLEB
t'.'.Vıııın» 1 S6A0
(Calkınma II S5.35
ICalkuuina 03 90.40
94B İstikrası I 90 10
»W istikrazı II 90 ?O
1941 Demiryolu W □0«0
t 4 >4 MS tahvili 95 65
% S FAİZLİ TAHVİLLER
1333 Ereanl 22 K>
1533 ikramlyeb 30.30
Mili! MIMataA 19.50
Demiryolu IV n an
Demiryolu V K 10
IMS Ikr. MİS
% M FAİZLİ TAHVÎIJ-En
AHADOLO DEMİRYOLU GHUPU
Tahviller 1-â 113.—
Hisse senetleri ‘i 60 66 —
Müm«sil oenel 7100
ŞİRKET HfsSELERİ
Merkez Bankam 118.-
İ3 Bankası M50
T. Tirat et Buıılt.mu 5 10
Aralan Çimento J7.0Ö
SARRAFLARDA ALTIN
lcre uydurabillrse parasını a-ya damasına hiç bir sebep yoktur.
Mr. Reed sözlerini şöyle bitirmiştir:
— Türkiye, dünya iş âleminde büyük yer almaya namzet bir memlekettir Ziyaretim esnasında memleketinizde cidden kıymetli arkadaşlar tanıdım. Çok yakın alâka ve hüsnü kabul gördüm.
Mr. Phlllpp d. Reed bu akşam İstanbula gidecek, oradan da Atina’ya hareket edecektir.
Ankara 7 (A.A.) — Devlet Bakanı Cemi» Salt Burlas, Ankarada bulunan milletlerarası Ticaret odası heyeti şerefine bugün Şehir lokantasında bir öğle ziyafeti, Ankara Ticaret odası da heyet şerefine bugün saat 17.30 da Anadolu kulübünde bir kokteyl parti vermişti. İnönü milletlerarası ticaret odası heyetini kabul etti
Ankara 7 — Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, bugün Çankava-da milletlerarası Ticaret odası başkanı Mr. Reed’l kabul buyurmuşlardır. Bu kabulde Devlet Bakanı Cemil Sait Bari as, Ankara TlcAiet odası başkanı Vehbi Koç, İstanbul Ticaret o-dası başkanı Mithat Nemli hazır bulunmuşlardır.
Amerikan bahriyelileri şerefine kokteyl parti
Limanımızda misafir bulunan Amerikan muhripleri mürettebatı şerefine Amerika Başkonsolosu Hutton taralından dün saat 18 de Amerikan elçiliğinde bir kokteyl verilmiştir.
İçişleri Bakanı
Zonguldak 7 — İçişleri Bakanı Rmin ErişirgU dün akşam Eregllden saat 17 de şehrimize dönmüş, Halkevi tide kalabalık bir halk kitlesi önünde iç ve dış siya.setimiz hakkında konuşma yapmıştır.
Bakan geceyi şehrimizde geçirmiş, bu sabah Çaycuma’ya oradan da Bartın'a gitmiştir. Bakan yarın Safranbolu'ya gidecektir.
MEVLÛD
Eski Mardin Milletvekili
EOtB KEMAL ERĞlN in
Aziz ruhuna İthaf edilmek ü-zere, vefatının kırkıncı gününe rastlayan 9-10/1949 pazar günü öğle namazını müteakip Beyazıt camii şerifinde Mevliıt okunacağından kendisini sevenlerin ve arzu Duyuranların
telalar
«3 90
«30
«2 30 «no teşrifleri rica olunur.
8 Eki» 19d9
AKSAM
Snhlfe 5

Asayiş istiyoruz
ilk tahsil öğrencileri
Sabah Gazeteleri Ne Diyor
Eskiden İstanbul hemşe-risi, karısını, tarzını, baldızını yanma alıp, kırlarda gezmeğe gidebilirlerdi. Şimdi giderse ihtiyatsızlık eder.
Sayfiyeleri birbirine bağ-lıyan patikalardan geceleyin, sabaha karşı yürüyebilirdi. Şimdi, sular karardık- t tan sonra, Bağdad caddesin- , den ikinci sınıf şoselere sap- ( mak bile tavsiye edilemez, .
Mektapta sandallarla açı- 1 hp şarkı söyleyen genç grup- | 1 larnıa raslanırdı. Halbuki I 1949 da, eli yüzü diizgün ev. ( lâflarımız, aınan, sakın son ( vapurlara kalmasınlar.
Bir sarkıntılık olması, bir belâya çatılması muhtemel- | dir. Kendini bilen, iş’an â-bire değin evinde otursun!
k .. •
Bu sözlerimde biraz mu- ( balağa farzolunsa bile, ha- ' kikatin hissesi büyüktür. ı Her gün hayatta rasladığı- ( nıiz ve gazetelerde okuduğu-mıız memleket nıanzarala- ' rından ilham alarak yazıyoruz. Orta cağlarda: «Işıklar I söndürülsün! Kimse sokağa çıkmasın! ■> diye kaidelerin l htiküm sürdüğü muzlim de- > virler vardı. Birinci harbin ı mütarekesinde de. eve biraz gec kaldık mıydı, tenha so- ( kakların kaldırımından yü- ' riimez, duvarlar üzerinde üs tiimüze saldıran bulunma- , sın divc ortadan gitmeği ter , eilı ederdik. Köşe başlarına . varınca da emniyet tetiğini ( açardık.
Cok şükür henüz o hallere avdet etmedik. Lâkin ideal bir sükûn ve emniyetten de seneden seneye uzaklaşmış bulunuyoruz- Bu alarm işaretini kanun ve nizamlarımızla tatbikatının sertleşme sini istediğimiz için veriyoruz..
Kolleksiyonları karıştırmak. mahallelerin hayatına kulak kabartmak, şer erbabının azıttığına kanaat,. getirmem» için kâfidir. Mi- menden 60-70 inin İstifa ederek r.nıın_; »...i....,iaaiavı Ans «rönderllecekleti yerlere gltmi-
İlkokullara devam etmiyenler takip olunuyor
Şehrimizde ilk tahsil çağında olup da ilkokullara devam etmeyen öğrencilerin başlanmıştır. Okulların açılmasından evvel semt semt çocukların sayımı yapılmış ve bu İş [bir hafta evvel sona ermiştir. Bu sayım netleseinde İlk tahsil ■ çağında olan çocuklar teshil I edilmiştir.
Milli Eğitim Müdürlüğü, eğitim memurlarına birer tamim göndererek okullara bu sene kaydolunanlarla bütün sınıflarda bulunanların mevcudunu istemiştir. Bu mevcutla tahsil çağında bulunanların yekûnu karşılaştırılacak ve okullara devam et-miyenlerln mlktan tesbit olunacaktır. Bu suretle ilçelerde başlayan takip işleri daha esaslı surette yürütülecektir.
Valilik de yeniden kaymakamlıklara bu işlere yakından alâka gösterilmesini tamim etmiştir.
. ona biraz şüpheli nazarlarla bakmak herkesin hakkıdır. Partiler, mazilerinin yükünü o-
! muzlarında taşımaga mahkûmdurlar Bir omuz silkme harekenle o yükten kurtularak terii taze bir hale gelemezler.
★ Mesken buhranı .1 HÜRRİYETin başmakalesin-
1 de mesken buhranının halli için bir lakım tedbirlere ihtiyaç olduğu belirtijdikten sonra şöyle denmekledir:
ı İsviçreliler akıllıca bir kanun meydana getirdiler. Apartıman
. şeklinde inşa edilen meskenleri yirmi sene her türlü vergiden muaf tutuyorlar. İşittiğimize göre bu kanun sayesinde İsvlç-redeki inşaat hummalı bir sürat almış ve mesken derdi yavaş
Yabancı sermaye YENİ SABAHın başmakalesinde 0.HJ*. nin yol» a ne, sermaye karsısındaki durumu hakkında şöyle denmektedir;
Batılı sermaye ile bütün İpler ve alâkalar kesilmek isteniyordu. Bu politika yirmi küsûr yıl devamlı bir surette, tatbik o-ı lundu ve her yabancı sermaye takibine, bertaraf edildikçe, bu hal, büyük bir başarı olarak politika adamlarının matlup hanelerine kaydolundu. Artık Halk Partisinin ecnebi sermayeye karşı durumu, bütün dünya nazarında, tavazzuh eylemiş bulunuyordu ve partinin temel fikirleri arasına bu »kendi kendine yeterlik» formülü sokulmuş bulunuyordu. Siyasî bir partinin çeyrek asırlık politika ve1 düşüncesinden vazgeçerek bir-' yavaş zail oluyormuş.
denblre veçhe ve İstikamet de-l Bizimkilere akıl öğretmek giciştirmesi. pek kolay kolay ya- ' bl olmasın amma, bizim de böy-pılacak hareketlerden değilse le bir kanuna şiddetle lhtlyacı-de, şimdi Halk Partili zimam- mız vardır. Mevcut kanununu-darlar, bütün çeyrek asırlık muz, yeni ev yaptıranı üç sene mazi. İcraat ve beyanatları u- J vergi mükellefiyetinden muaf nutarak, birdenbire. Batılı ser- (tutuyor. Bu üç sene inşaat gl-mayeye karşı gayet iltifatlı bir sima takınmağa başladılar.
Siyasi bir parti çeyrek asırlık umde ve İcraatının tamamen
aksini yapacağını söylerse
bi masraflı bir işe giren hüsnüniyet sahibi İçLn çok kısa bir müddettir. Eğer bir de bina vergisi muafiyetini üç seneden yirmi seneye çıkaracak olursak
pek çok vatandaşımıaı teşvik etmiş oluruz.
★ İstanbul'a vali
SON TELGRAFın sütununda İstânbuM* valilikle belediye başkanlığının ayrılması luzumtı ürerinde durularak şöyle denmektedir:
İstanbul valiliğine kini gelecek? Gazetelerde baş yazı konusu dahi yapılan bu soruyu çözmek de, kJmin Vali ve Belediye Başkanı olacağını müjde-liyetoilmek de şüphe yok ki zor şey. Ancak, bahis açılmışken esas hakkında bir çift sözümüz de bizim var
Bir: Vali ve Belediye Başkanlığı behemehal ayrılmalıdır.
iki: Lûtfı Kırçların başladığı imar eserleri tamamlanmalıdır.
Valilik ve Belediye Başkanlığı ayrılıncaya kadar yeni gelecek zattan da en başta istediğimiz şudur: Motörlii vasıtaların. çoğalışı karşısında şehrin yol İhtiyacını süratle karşılamak. seyrüsefer düzeni kurmak, vatandaş tanına kıyan gündelik kazaları önlemek ve şehir asayişini hırpalamak İstidadında olanlara fare deliğini dar getirtmek; sokağın menlyetlni gece ve gündüz temin etmek.
Umumî Meclis
İstanbul'un imâr t
Suriye Malîye bakam
Kurban bayramını geçirmek üzere şehrimize gelmiş olan Suriye maliye bakanı Hallt el İttim bugün uçakla şama dönecektir.
Nakledilen
öğretmenler
152 öğretmenden
60 - 70 i istifa etti
Şehrimizden muhtelif vilayetlere tâyin edilen 152 öğret-
salleri bulmakta, iddiayı deş teklemekte güçlük çekmiye-eeğımizî, aynı mevzu etrafında yazdığımız muhtelit' yazılarla zaten isbat ettik. Yalnız bir tanesini soyliye-yim:
Geçenlerde mâsum halli, temiz kılıklı, eüzel ve şık bir eer.ebi kadın gösterdiler. Kullandığı otomobile işaret vermişler, imdat isteniyor di ve durmuş. Kadını mezar-lığa kaldırmışlar. Izbandut larm elinden kurtulur, kurtulmaz; tedavi için, memleketindeki mütehassıslara bas vurmak üzere seyahate çıt—»ağa mecbur kalmış.
7.ıman zaman şer erbabı gemi azıya alır. Asayişin temini ile mükellef olanlar:
— Ne yapalım? Mukadder buymuş !— diye elleri kolları bağlı duramazlar.
Muhtelif tecrübeler göstermiştir ki. kanunları sert ve tatbikatı insafsız memleketlerde daha az cüriim işlenmektedir. Bizde de, azıtmaları takiben kurulmuş İstiklâl mahkemeleri ortalığı süt liman etmişti. İstiklâl mahkemesine de ne hacet? Sarhoşların, bıçaklıların tâ kilıata her uğrayışında şw erbabı bir tereddüt, bir duraklama geçiriyor. Bu halden faydalanmalı. Darbeleri sık sık, hattâ kesiksiz vurmalı. Serserileri, sabıkalıları, 7 teri, 12 leri. 40 lan sürmek lâzımsa sürmeli. Göz dağının en şiddetlilerini vermeli.
Tâ asayiş sağlanıncıya ka dar. Bu mümkünü yapmamak da, cemiyete karşı cürüm işlemektir.
(Vâ-Nû)
■31.10. K}49 TAÖİMINOEKI
KEŞİDESİNE
X© i EKİM
AKŞAMINA KADAR İfTİRAK eTMEKVC ACELE E0İHİ1. BELKf (UMM IAMHNU E N VATIUCA&HIZ PAflA&SDIR *
İmar plânı yapılmayan sokaklarda inşa-*
.Kısaca- a{n müsaade edilecek
İstanbul maarifinde yapılan son değişiklikler
(Baş tarafı 1 inci sahifede) Lise ve ortaokullarda birleştirmeler
«İstanbul maarifinin İkinci derdi, bilhassa harb yılları içinde çok artmış olan İlse ve orta okul talebesini barındırmak için açılmış olan derme çatma mekteplerdi. Bildiğiniz gibi kız ve erkek sanat okullarının gelişmesi lise ve ortaokul talebemizin büyük bir kısmını o İstikamete çekmiştir. 1941 de 29 bin olan. İstanbul ortaokullar talebesi bu yıl 12 bine, 1944 dc on bine varmış olan İlse talebesi bu yıl G500 e düşmüştür. Bu vaziyet, bu okullarımızı rtahaı deril toplu binalarda coplamak ve İyi teçhiz etmek imkânını' bize vermiştir. Onun için bazı liselerle harap konaklarda a-çılmış olan ortaokulun daha iyi binalarda birleştirdik.
«tstanbulda ortaokul bollu-ğunaragmen bazı semtlerde ortaokul yoktu, Kasımpasada ve Fındıklıda yeniden iki ortaokul açtık. Bina bulursak Yedlkulede de bir ortaokul açmak istiyoruz.
♦ Bu birleştirmeler yersiz bir telâş uyandırmıştır. Fakat mektepler, dershaneler ve talebe hesaplanmış olduğundan bugün ne bir tek talebe, ne de bir öğretmen açıkta kalmamıştır. Mekteplerimiz muntazam ted-
gönderilecekleri yerlere gltmi-yeceklerl anlaşılmaktadır.
şimdiye kadar bu öğretmenlerden 50 sinin vazifelerinin nakledildikleri valiliklere istifalarını gönderdikleri ilâve o-lunmaktadır.
Başka yerlere nakledilen bu: 152 öğretmenden Edirne ve Te-, klrdağ vilâyetlerine verilenle-, rLn tâyin emirleriyle harcırahları şehrimize gelmiştir. Fakat bir haftadır bu emirler tebliğ edilmemiştir.
Öğretmenler arasındaki hoşnutsuzluk devam etmektedir. Bu memnuniyetsizlik bilhassa iki bin öğretmen arasından bu 152 öğretmenin seçilme tarzından Uerl gelmektedir.
Diğer taraftan dün Muallimler Birliğinde bu hususta yeni- ------------
den toplantılar yapılmış ve bu ■ rlsata girişmişlerdir, kararın geri alınması İçin bazı ' teşebbüslere girişilmesi konu- _____________r__________
şulmuştur. Bir heyet de Anka- ve. u3eierln muhtelit raya giden Başbakanı uğurla-) mış, nakledilen öğretmenlerin vaziyetlerindeki müşkülâtı anlatmıştır
İlk öğretmen kadro- , sunda değişiklik mi yapılacak?
tutarı 83G.OOO liradır. Bu arkadaşların gittikleri yerlerde okutacakları çocukların sayısı 12 ilâ 15 bin kadardır Demek ki, mesele sade bir tasarruf İşi değil, daha çok vatandaş evlâdını okutmak dâvasıdır. Bu nakil işinin öğretmen arkadaşlarım için bir fedakârlık tazammun ettiğini biliyorum Fakat Türk öğretmenleri bu türlü fedakârlıklardan hiçbir zaman kaçınmamışlardır, Bu arkadaşlarım yeni tâyin edildikleri yerlere gideceklerdir.
— Bu nakiller dolayıslyie gazetelerde hayli neşriyat yapıldı.
•— Evet. Kadrolar münasebetiyle yapılan neşriyatı gördüm. İstanbul öğret menleri cezalandırılmak istenmiş. Bu meselenin ucunda dil dâvasına itiraz varmış. Hükümet kudretini göstermek istiyormuş. Bakan Reform yapmak sevdasında imiş ye llh...
Bazı yazıcı arkadaşlarımın bu türlü mülâhazalara düşmelerini çok abes buluyorum. Bunlardan hiçbiri bahis mevzuu değildir. Ben de şahsen reform sevdasında değilini. Maarifimizin aksak gördüğüm işlerini düzeltmeğe çalışıyorum.
İstanbulun İlk ve orta öğre-1 tim kadroları katileşmiştir. I Yaptığımız ameliye öğretmen arkadaşların huzurunu bozmak için değil, bilâkis onlara huzur _________________________________ve siikûn sağlamak İçindir, tedrisat' Bundan böyle tstanbulda çalı-yapmaları zarureti de hâşd ol- şacak arkadaşlarımın bu huzuru hissedecekleri kanaatindeyim.»
t-------------------------------
Muhtelit tedrisat
■Bu arada bazı ortaokulların
tiyatrosu
Vasfi Rıza Zobu ile ihtilâf çıktığı doğru değil
Şehir Tiyatrosu bu sene Komedi kısmı temsillerine Nemo Bankası ismindeki bir piyesle başladığı halde ancak İki üç günlük temsilden sonra - evvelce oynanan - diğer bir piyesin sahneye konulduğu görüldü.
Dün bir gazete bu değişiklikte Vasfl Rıza Zobunun hastalığının müessir olduğunu yazmakla beraber Vasfi Rıza ile Şehir Tiyatrosu İdaresi arasında çıkan bir ihtilâfın Nemo Bankası piyesinin temsiline İmkân bırakmadığını ilâve etmektedir. Gerek Şehir Tiyatrosu müdürü Zeki Coşkun, gerekse bizzat Vasfi Rızadan keyfiyeti sorduk. Tiyatro müdürü böyle bir ihtilâfın vukuunu kati surette tekzlb ederek sanatkârın birdenbire boğazından hastalandığını söyledi.
Telefonla görüştüğümüz artist Vasfi Rıza Zobu boğazın-, dan tedavi edildiğini ve pazar-,
Umumi Meclis dün Sırrı Enver Batur’un başkanlığı altında toplanmıştır. Belediye reislik makamından gelen bazı teklifler alâkalı encümenlere havale edilmiştir. Bu arada İçişleri Bakanlığının İşarı üzerine beidiye-ler mayanında İstanbul belediyesi hesabına da belediye müşaviri olarak yetiştirilmek üzere sosyal okullarda bir talebe okutulması hakkında ki teklif, bunun İstanbul belediyesi için lüzumsuzluğu hakkında âzadan bir kısmının vaki olan itirazı üzerine reddedilmiştir
Bundan sonra ruznameye geçilmiştir. Plânı beniiz yapılmı-yan yangın yerleriyle yangın yeri erinde İstikameti tâyin edilen sokakların hali hazırına dokunulmamızın ruhsatiye verilmesi hakkında Yapı ve Yollar talimatnamesinde yapılan tadilâta dair Encümen mazbatası okunmuş ve İmar müdürünün ve diğer alâkadarların verdiği İzahat üzerine yapılan bu tadilât kabul edilmiştir.
Bu izahata göre henüz İmar plânı yapılmayan sokaklarda evvelce tesbit edilen istikâmet muhafaza edilerek ruhsatiye verilecektir.
Bundan sonra Konservatuvar hakkında doktor Cemil Topuz-lu’nun verdiği takrir üzerine Belediye reis muavini Suat izahat vermiş, fakat kanun hükümleri etrafında gelecek celsede tekrar izahat verilerek Maçkadakl binanın tahsisi ciheti hakkında tenevvür etmek ve bundan sonra kati bir karar verilmek üzere meselenin müzakeresi tehir edilmiştir.
MecLls, önümüzdeki sah günü saat 10 da toplanacaktır.
C.H. Partisi kongreleri
Taksim bucağı kon gresi dün toplandı
C.H.P. Taksim bucağının senelik kongresL dün saat 18 de Beyoğlu Halkevinde toplanmıştır. Kongreyi bucak baştan1 Sedat Kontoğlu açmış ve kongre başkanlığına Sırrı Tümer seçilmiştir.
idare kurulu raporu ve senelik hesap raporunun müzakere ve kabulünden sonra dilekler fesinden sonra rolün» ÜMtonsk!EeçUmls bir çok m-ûmldlndr oldujunu bildirdi |>" hararetli konuşmalarda btl-Vaslı Rıza Zobu'ya beli alla-, fennuıslardır.
lar temenni ederiz.

şehrimiz ilkokul öğretmenleri kadrosunda yeniden değişiklikler olacağı şayiası dolaşmaktadır. Milli eğitim müdürlüğü, bu şayiaları katiyetle tekzib etmekte ve okulların açıldığını, kadroların kati surette tesbit edildiğini ve bundan sonra her hangi bir değişikliğin bahta mevzuu olmadığını söylemektedir.
Maarif idaresinde böyle bir tasavvur olsa bile bunun bir müddet İçin geri bırakılacağı tahmin olunuyor.
Belediyenin, (akdi re değer bir itina ve intizamla hazırladığı «Cumhuriyet devrinde İstanbul» isimli eser, bilhassa son on yıl içinde, vani doktor Kırdan» vali ve belediye reisliği devrinde şehrin imarı için hazırlanan plânları ve bıınlarm tatbik edilebilen kısımlarını resim ve yazılarla cok jiizcl anlatıyor.
Cumhuriyet devrinin ilk ön beş yılında İstanbııhın üzerine, âdeta "
unutulmuşcasma bir ihmal perdesi örtüldü, imar yolunda ufak bîr himmet ıltıhi göz terilmedi. Tabiatın ne süflî menfaatini şehir sevgisine üstün tutan kötü kişilerin tahribatına terk ı>-iıındu.
1938 yılının son ayında doktor Kırdarın vali vc belediye reisliğine tâyinini ınû teakip fstanbulun üzerim!^ ki ihmal perdesini kahlıfc mak gayretîle hamleler n«“ lirmeğe başladı. Fakat l faaliyet henüz inkişaf luna girerken pattır aı> il:i*te ci cihan harbi, imar hamlelerinin önüne büyük bir cnC gel halinde dikildi Bıııvö rağmen, harb sarsıntıl ırınnf/) menaatiyle çarpışıp bir e hr zorlukları venerek imar saîjj hasında harcanan gayreU ler. harap İstanbulun cehre® sinde hayli değişiklikler mağa muvaffak oldu. M—
Bugün şehrin muhtelit»* semtlerinde meydana gcliriO len imar eserlerini k®Çİilrt0 sememekle beraber sunu i(j) ilâve edelim ki. bu işlerin htK kısmında lâzımı ezzeme ter^ cih kabilinden takdim te£_ hır hatalarına düşüldü. selâ yeşil sahalar, gezi meydanları. Açıkhava tiyatroları gibi bu şehnn wva d> ihtiyacı vardı ve bu ihtiyaç öbürlerinden çok daha müb-rem idi.
Diğer bir misal: «Cumhuriyet devrinde İstanbul» i-simli eserde neşredilen mektubunda sayın Hırtlar, şimdiye kadar yapılan tcnkıd-lere cevap verirken vol meselesine de temasla şöyle diyor:
«•Bütün medenî şehirle'de olduğu gibi. Tstanbulda da bir kaç caddevi asfalt vapın-ca (kel basa şimşir tarak» diye bağıranlara ha'kımız kulak asmamalıdır ve bilâkis her sokağın asfalt olmasını istemelidir ki İstaröu-lun bütün, yolla tını mükemmel bir hale getirmek mümkün olsun.»
Doğrudur, biz de aynı fikirdeyiz. «Kel basa şimşir tarak» dıve bağırmıyoruz, her sokağın asfalt İmasını Cân-ü gönülden diliyoruz, fakat vâ esefâ ki. bug »n şehrin mamur ve e alabalık semtlerinden bir çoğunda Arnavut kaldırımı dahi dö-şenemiyen sokaktır yaıın tozdan, kışın çamurdan a-dım atılamıyacak haldedir. Büyük işlerde kudretli hamlelere girişiliyor, ufak işlere gelince bütçe darlığı, tahsisat kifayetsizliği bahaneleri* le acze düşülüyor. Nehirden geçiyoruz, derede boğuluyoruz. Cemal REFİK
Eskişehir Şeker Fabrikası
Öğrendiğimize göre Eskişehir Şeker Fabrikası, santralinde vu kua gelen ârıza dolayıslyie 29/30 Eylül ve 1 Ekim 1949 günleri ça lışamamış ve du üç gün zarfın da fabrika müdür, mühendis ve I İşçilerinin gece gündüz devam Sedat öden fedakârlıktı gayretleri sa-
mevcudiyeti
lık olarak kürsüye gelen e-mekll general Mümtaz Aktay parti tüzüğünün bugünkü ihtiyaçları karşılamadığını ileri sürerek tüzüğü şiddetle temcid etmiştir. Bundan sonra söz a-lan bazı azalar da memlekette hudutsuz bir hürriyeLin hâkim olduğunu ve bunun bazen, suiistimallere uğradığını beyan etmişlerdir.
Bunu müteakip kürsüye gelen Beyoğlu İlçe başkanı Ekrem Tur Azalar tarafından İteri sürülen tenkldleri cevaplandırmıştır.
Bundan sonra seçimlere geçilmiş ve yapılan tasnif sonun-1 da İdare kurulu üyeliklerine Sedat Kontoğlu, Reşat Yalaz, Naim Çeşmeli, İsmail Sun. Arif Salcı. Mümtaz Aktay ve Agop Keşiş seçilmişlerdir.
Önümüzdeki sone Ankarada toplanacak olan kurultaya iştirak etmek üzere de - ____
Kontoğlu, Reşat Yalaz, Naim yeğinde ârıza tamamen glderl-Çeşmell. Arif Salcı. Emin Yey- içrek fabrika 2 Ekim 1949 saman, Haşan Akbaş, Mümtaz b ahin d an İtibaren noımal faa-Aktay, Semlha Kanbay ve İs- Uyete başlamıştır, mail Kösem delege seçilmişlerdir.
Toplantı saat 21 de sona ermiştir.
Kasımpaşa futbol j takımının çalışmalara Kasımpaşa spor kulübü, bu sene futbol maçlarında iyi neticeler almağa karar vererek iki aydır esaslı surette çalışmağa başlamıştı. Kulübe alınan yeni antrenör Burhan Sumresan, İki aydır futbol takımını sistemli disiplinli ve muntazam bLr şekilde çalıştırmaktadır.
Kasımpaşanın enerjik takımı bugün Galatasarayia ilk karşılaşmasını yapacaktır, tkl aylık çalışmanın neticesi bu maçta anlaşılacağı İçin Kasımpaşalılar bu maça büyük ehemmiyet atfetmektedirler.
Müfettiş yardımcılığı Müracaat müddetinin azlığından şikâyet ediliyor
Her sene olduğu gibi bu da maliye bakanlığı ve genel müdürlüğü müfettiş yardımcılığı için birer müsabaıca İmtihanı açmışlardır. Bu imtihanlara girebilmek için muayyen bir müracaat zamanı tâyin edilmiştir. Bu müddet maliye için 20 ekimde, tekel için dc 30 ekimde sona ermektedir. Fakat bu müracaat müddetleri bir çok yüksek mektep mezunları için şikâyeti mucip olmuştur. Dün matbaamıza gelen ve hâlen yedek subaylık hizmetlerini yapmakta olan bazı gençler ancak bu ayın, sonunda askerlik vazifelerinin biteceğini ve bu yüzden müsabakaya katliam ı-yacaklarmı söylemişlerdir, tm-tlhajüar gelecek ayın ikinci haftasından sonra yapılacağı halde müracaat müddetlerinin çok erken bitmesi yüzünden. İmtihana glremlyecek olan bu gençler bu müddetlerin bir kaç gün daha uzatılması İçin alâkalılar neadinde teşebbüse geçeceklerini söylemektedirler.
Yedek subaylık hizmetlerini yapmakta olan bir takım İlse mezunları da bu yıl yüksek tahsile devam etmek imkânını bu-Lamıyacaklarını, çünkü askerlikle ancak bu ayın sonunda a-»kalarını keseceklerini, üniversite ve yüksek ticaret mektebinde ise kayıtların 15 ekimde sona erdiğini, böylece bir sene kaybedeofikterinl boyan et önektedirler.
I
muştur. Muhtelit tedrisat dâvası bizde yirmi beş yıl evvel halledilmiştir. AnâdölUhun cn kapalı muhitlerinde liselerimle ve ortaokulanmız muhtelittir. îs-tanbulda da zaten bir çok ortaokullarımız muhtelit çalışıyordu. Biz büyük şehirlerde İmkân buldukça kız ve erkek liselerini ayırıyoruz, Bugün muhtelit olarak çalışan yalnız iki Lisemiz var. Fakat aileler kız çocuklarını biraz daha uzakta bir kız lisesine göndermek imkânına maliktirler. Bununla beraber imkân husulünde bu liseleri de ayıracağız.
Nakledilen ilkokul öğretmenleri
«İstanbul maarifinin üçüncü meselesi ilkokul kadrolarındaki tekâsüftür. Bu kadrolar özel idareye alt İken meydana gelmiş olan bu tekâsûfün umumi muvazeneye geçtikten sonra giderilmesi mail bir zaruretti. Ancak biz meseleyi ilkokullar İçin memleket ölçüsünde rasyonel kadrolar yapmak dâvası o-■ larak ele aldtk. Bu kadrolar etraflı İncelemeler yapılarak elde edildi. Her vilâyet içinde e-hemmiyetll Ayarlamalar yapmak lâzımgeldiğl gibi bazı vilâyetlerde görülen fazla öğretmen kadrolarının da muhtaç olan komşu vilâyetlere verilmesi İcap etti. Altı vilâyetten 244 kadro tenkis edilmiştir. Bu a-rada 152 öğretmen, arkadaşımızın da İstanbuldan başka VÜâ-yetler emrine girmesi lâzım I geldi. 244 öğretmen kadrosunun

Sümer bank Umum Müdürü şehrimizde
Sümerbank Umum Müdürü Cevat Adıgün, bir kaç günden beri şehrimizde bulunmakta ve' teşkilâtla meşgul olmaktadır.
Diğer taraftan haber aldığımıza göre Sümerbank idaresinin İstanbul sergisinde kurmuş olduğu büyük pavlyonun satış kısmının sergi kapandıktan son ra da satışa devam etmek üzere muhafazası düşünülmektedir. Bu suretle İdare, sergi münasebetiyle Nişantaşı, Maçka ve civar semtler halkının ihtiyaçlarını karşılayacak bir ma-■ ğazaya sahip olacaktır. |
Kari mektubu
Emeklilik zamları niçin verilmedi?
Ortaköyde meşrubat sokağında 18 numarada oturan Posta ve Telgraf emeklilerinden Ziya Özgürci bu sabah gazetemize gelerek çok haklı ve yerinde bir şikâyette bulundu.
Son emeklilik kanunu mucibince emeklilere yapılan yüzde altmış nispetindeki zam, Ocak başından itibaren yürürlüğe girmektedir. Emlâk Kredi Bankası emeklilere ocak ve şubat aylıklarını verirken bu zammı da önlemek lâzım gelirken vermemiştir. Bunun da sebebi maliye bakanlığının bu hususta bir emir vermemiş olmasıdır, Emekliler, kış kömürlerini ve diğer ihtiyaçlarını mehmacmken gidermek için bu zammı bekliyorlardı. Ocak ve Şubat aylıkları ile beraber verilmemesi onları müşkül bir vasiyete sokmuştur. Bakanlığın bu zammın da ödenmesi için emir vermesini bekleriz.
yıl tekel
I
şimdiki halde tam. kapasite İle çalışmasına devam etmekte olan fabrikanın bu yı'kl istihsalinin geçen jrılkinden de müsait olacağı umulmaktadır.
Tekel umum müdürü
Tekel genel müdürü Hadi Hiisman bayram için de An karaya gitmiştir. Genel müdürün teşkilâtı ilgilendiren hakkında bakanlıkla bulunup bugünlerde şehrimize döneceği haber verilmektedir.
Dün sergiyi gezenler
Dün saat 10 dan 16.30 a kadar sergiyi 8,969 kişi gezmiştir. Evvelki gün saat 10 dan gece 24 e kadar sergiyi gezenlerin sayısı 33641 dlr. Bu yekuna nakli vasıtalarından bilet alarak sergiyi gezenler dahili değildir.
husustur temasta
Sah Ife 4
W K Ş A M
Gazeteler, Gazeteciler
A.M İM BÜYÜK EDEBİ AMKETİ
Evvel zaman içinde.
- 5
Fazlı Necip Bey
Recaizade Ekrem
bey ve çocukları
"Nejat gayet ağırbaşlı bir çocuk Ercümende gelince, o biraderinin zıddı tamı ateş gibi bir çocuk. Hani şu sivri zekâlardan.....
Nejad’ın hastalığı ve übtadm endişeleri — Nejad’ın ölümünden sonra acıklı bir mektubu
Recaizade Ekrem bey. Fazlı Necip beye gönderdiği mektuplarının çoğunda çocuklarından bahseder. Bunlar kendisinin ne kadar muhabbei.il bir baba, ne derece rakik kalbli bir insan olduğunu gösterir. Mektuplardan gelişi güzel bir kaçını neşrediyoruz:
Mektubunuzun Nejad’a ait fıkralarını kendisine göstereceğim. Şimdi burada değil, yani mektepte. Çocuk İyi çalışıyor. Zannederim kİ az vakit sonra mektebin abıruyu olacak. Geçen gün getirdiği cüzdanına mektep idaresi tarafından «Nejat! gayet İyi bir şakirddlr, kendisinden umumen hoşnuduz.» İbaresi yazılmıştı. O kadar sevindim ki gözlerim yaşla doldu.
30 Teşrinievvel 311
çındaki mekâncı tahammül e-demedL Bu sene evde ders alıyor. Fazla olarak piyano da öğreniyor.
Ercümende gelince, o büyük biraderinin zıddı tamı. Ateş gibi bir çocuk. Hani şu sivri zekâlardan. Usan öğrenmekteki istidadı fevkalâdesi sayesinde altı ayda Rumcayı da pek güzel tekellüme başladı. Şimdi AL manca öğreniyor. Htç şüphem yok ki alta ay sonra anı da ser-bes şerbet söylemeğe başlıya-caktır.
B Teşrinievvel 313
Nejadcıgun ehemmiyetlice bir hunnak İle bir iki gün hastalandı. Müteakiben vücudunda ufak ufak kırmızı şeyler bellrdL NeiBûbUlâh. Taalfi (takarla Un! diye aklım başımdan gitti. Sonra tahakkuk etti kİ kızamıkmış. Zaten Nejad’ın hastalandığının ikinci günü Ertümendciğlm de ateşler İçinde yatağa düşmüştü.
Enis Tahsin TİL (Arkan 7 nei sablfede)
SES Tiyatrosunda
Bugün temsil saat 18 de
TERNO
Viyana Varyete Revü Trupu
Temsilleri Büyük muvaffakiyetle devam ediyor.
DtKKAT: Pazar sabahlan 11 de tenzilâtlı matine.

Vedat Nedim Tor diyor ki: “Bizim sanatkârlar iki kartlı kocalara benzerler. Geçinmek için sanat dışı en aşağı bir iki işleri vardır,,
“Orta öğretimde edebiyat derslerine yepyeni bir şekil ve mahiyet veremezsek, edebî neslimizin geleceği cidden çok karanlıktır,.
Eski bayramlara dair
Bir kurban bayramı sabahı — A t iyeler — Damatların Sultanlara bayram hediyeleri — Şeker bayramında şeker kutuları
Her hakkı mahfuzdur
Semih Mümtaz s.
Bugün
Kadıköy OPERA Sinemasında
2 büyük film birden
1 = Zamane Ko^o
(The Bachclor and the Bobby - Suxer)
Baş rollerde:
GAKY GKANT — MYRNA LOY — SHİRI.F.Y TEMPLE
2 - HORTLAKLAR ADASI
(İsle of the dead)
Başrolde:

F
-Seni bekleyeceğim - Aşk yolcuları - Ölüme kadar -Aşk mektupları» şaheserlerini görüp haftalarca ağlıyanlaı Sinema tarihinin en büyük hâdisesi olan JOAN CRAMTORD — JOHN GARFİELD'in yarattığı
ÖLÜM MELODİSİ
«HUMOBESQUE»
Size hepsini unutturacak, sinemanın zaferi olacaktır.
Bugün AR - ELHAMRA Sinemalarında
Dikkat Kapıdan dönmemek için, lütfen yerlerinizi evvelden kapatmış.
Tanınmış muharrir re tiyatro müellifimiz Vedat Nedim Tör’û Doğan Kardeş idarehanesinde ziyaret ettim.
Sayın Vedat Nedim, anketimizin muhtelif sorularını ayn ayn cevaplandırmaktan ziyade muharrir neden yetişmiyor meselesi üzerinde durarak dedi kî: Muharrir neden yetişmiyor?
— Bence, bunun İki ana sebebi vardır: Biris! ekonomik, ö-teU kültürel. Ekonomik sebep şu: Edebiyat, hatta umumiyetle bütün güzel sanatlar, sahibini yaşatmıyor. Piyasa» çok dar olduğu İçin müstakil bir meslek olamıyor. Bu yüzden profesyonel ediplerimiz bile işi fıkaracı-lığa dökmek zorunda kalıyorlar. Geçinmek için her gün bir fıkra yazmak mecburiyeti, sanatı öldürür. Sanat yapmak İçin vakit bırakmaz. Halbuki bir sanat eseri her şeyden önce zamanla olgunlaşır. Zamanını ekmek parası kazanmak için başka işlere harcamak zorunda kalan bir sanatkârdan bol ve olgun eser bckliyemeyiz. İşte bu sebepledir ki, edebiyatta ve bütün sanat şubelerinde verim gayet düşük ve hacim itibariyle de gayet küçüktür. Devrimizde şeklin bu derece İhmale uğrayışı da, bence her şeyden önce zaman kıtlığından ileri gelmektedir. Halbuki sanat eser! tıpkı, bir ilim vc teknik eseri gibi, sürekli, sabırlı ve sistemli bir çalışma ve araştırma ister. BüLün büyük sanat eserleri böyle yaratılmıştır. İlham denilen şey, eserin ham maddesidir. Onun bir sanat eseri olarak işlenebilmesi için zamana ve kültüre İhtiyaç vardır. Bizim sanatkârlar, iki kanlı kocalara benzer-: ler. Geçinmek İçin sanat dışı cn aşağı bir iki işleri vardır. Bunlardan vakit kalırsa kendi sanat eserleri için çalışırlar. Fakat o zaman da o kadar yorgundurlar ki, sürekli bir çalışmaya dayanamazlar.
Sanatkâr ekonomik sıkıntıdan nasıl kurtulabilir?
— Sanatkârın üstünden bu ekonomik tazyiki kaldırmak için ne yapılabilir?
— Bence bu derde ancak ve ancak devlet babamız bir çare bulabilir. Her yıl devlet bütçesine konulacak meselâ yarım milyonluk bir tahsisatla, çeşitli sanat mükâfatları ihdas ederek sanat piyasasını canladırmak kolaylıkla mümkündür. Aşağı yukan bir milyarlık bir bütçede yarım milyon nedir? Fakat

- 3 —
i ve Z NUMARAM TEFRİKALARIN HÜLASASI
I İtaiyanın «iiçûk bir kasaba- = sında fabrika sahibi «engin 34- —
36 yadlarında dul modam Ad-riyanın Eleni isminde bir kâtibi var. Erıntın kardeşi hrn.fir çocuk denecek çağda Moris, fabrikaya ait bir parayı EJenltdn çantasından çaldığını İtiraf e-diyor. Hırsızlığı yinnmdcn babası Morisi evden kovuyor. E-**“•. peçe yarısı sokakta kalan kardeşini bir gece için âlstın e-vinc misafir etmesini, Adriya-dan rica ediyor. Parasını çalan hırsın evinde misafir etmesi I-çin böyle tatlı uykusundan rahatsız edilen Adriya kızmakla beraber çocuğun gelmesine muvafakat ediyor ve Morls geliyor.. Moris parayı fakir bir talebeye yardım m aks adiyle çaldığını İtiraf ediyor, Moris yakışıklı bir genç. Kadın da güzel -ee. Moris, komplimanlar yaparak onu teshir etmek istiyor, kadının da Morise karşı bir mey U var.]
tatmış olduğum İçin şimdiki ra-
Vedat Nedim Tor
bu sayede temin edilecek kazanç, çok büyük olacaktır. Sanatkârı yekten, bezginlikten kurtarmış olacağız. Sanatkârın yaratma şevkini canlandıracağız, sanat hayatmnzın seviyesini yükselteceğiz. Güzel sanatları, milletin mânevi gıdası o-larak kabul eden bir devlet, böyle şuurlu bir sanat politikası güderek bu fedakârlığı seve seve yapar. Çünkü bir milletin mânevi şerefini ve milletlerarası İtibarını her şeyden önce o milletin yarattığı sanat eserleri tâyin eder.
Yalnız devletin bu yardımı, sanatkârın yaratma hürriyetine herhangi bir müdahale mahiyetinde olmamalıdır, Mükâfatlar. müstakil ve tarafsız Jüri heyetlerinin kûrarlyic dağıtılmalıdır. Banal, politikaya filet edilmemelidir. Meselenin e-konomlk cephesini bu suretle halletmek kolayca mümkündür.
— Meselenin kültüre) cephesi nasıl çözülebilir?
— Bu iş, bence daha güç olacaktır. Bugün, okullarımızdaki edebiyat öğretimi büyük bir çıkmazın içindedir. Her memlekette edebiyat dersleri, yaşıyım dilin en güzel Örneklerini çocuklara öğreterek ana dili kültürünü işlemeğe ve sanat zevklerini yükseltmeğe yarar. Meselâ Fransız, Alman, İngiliz edebiyatında artık klâsik demek, yaşıyan dilin en mükemmel örnekleri demektir. Halbuki bizim klâsiğimizin dil ve zevk bakımından bugünkü dilimiz vc bugünkü sanat anlayışımızla hiçbir alâkası yoktur. Onun İçin b izdeki edebiyat dersleri, daha ziyade edebiyat tarihi mahiyetindedir. çocuklarımıza yaşıyan dilimizden ziyade, ölü dilimizden örnekler veriyoruz. Onun için liseyi bitiren gençlerimiz, Tıirkçeye tesahup edemiyorlar. Edebi zevkleri İse hiç işlenmiyor. Böyle yetişen gençler arasından büyük sanatkârlar şöyle dursun, düzgün bir makale yazabilecek muharriler bile çıkamaz. Bu itibarla, orta öğretimde e-deblyat derslerine yepyeni bir şekil ve mahiyet veremezsek, e-debi neslimizin geleceği cidden çok karanlıktır. Maarif Şurasının bu dâvaya hiç dokunmaması. cidden şaşılacak şeydir. Bence maarif dâvamızın en can alacak meselesi bodur. Ortaokuldan ve liseden çıkan gençler. ana dillerine bir usta süvari gibL hâkim olamazlarsa başka derslerde ağızlariyle kuş tutsalar nafiledir.
Kurban bayramı sabahı İdi.
Çocukluk bu ya. Bahçede oynuyor koşuyorduk. Havuzların etrafında fırdolayı birbirimizi takip ve bir sürü şaka ediyorduk.
Birdenbire saltanat kapısının yanındaki kapıcıklardan biri a-çıldL Buttan sarayındaki baş horemagaslyie İki tanesi daha bahçeye girdiler ve: Halvet var çekiliniz diye Biz çocukları tutan kızlarla ber içeriye doğru alt katın kapılarını kapadık, hemen pencerelere hücum ettik. Başağa yanındaki ağalarla beraber yürüdü, saltanat kapısını açta, tki kanadını da açta ve arkasına işaret vererek ile riye doğru yürümeğe başladı.
En başta hâlâ İsmini unut madiğim selâmlıktaki kilerçl-başı Tahsin ağa olduğu halde daha birkaç uşakla beraber içe riye birkaç tane koç soktular. Hayvanların boyunlarına takılan sırmalı atlastan halatları tutuyorlardı. Koçlarını başka süsleri de de vardı: Boynuzları gümüşten halkalarla örülmüştü. Başları üstünde gümüş aynalar vardı. Kuyrukları da gü -muş tellerle örülmüştü. Ve a-yaklannda Arapların halhal dedikleri bilezikler bileklerinden sarkıyordu. Koskocaman ve siyah gözlü koçlar çok da güzel idiler. Cihaz halayığı düğünlerinde âtncanıın mi cici anne dediğim zem hem yengem tarafından saraya gönderilen Gül endam kalfa bu aralık kolumdan tuttu beni üst kata çıkardı. Zekiye sultanın dairesine pirdik.
Sultan ayakta olarak pencerenin önünde durup hayvanla-
seslendiler, ellerimizden hep bera« koştuk.
e'
%
SES OPERETİ
yeni
E5
I
Telif operet 3 perde \
Büyük muvaffakiyetle devam ediyor.
Bugün Matine 15 de suare 21 de. Tel 49369
Bombaların baykuş yuvası yaptığı Şerlinde geçen büyük aşk ve heyecan filmi, yaşatılan bir tarih Bugün LALE Sinemasında Mhrlene Dietricb - Jean Arlhur - John LuncTun yarattığı
GÜNAHSIZ MELEK
(A FOREİGN AFFAİR» «MAVİ MELEK* şaheserini yaratan yıldızın son zaferidir.


ISatın alınmış kalb
YAZANI ÜC/ANA PFVEJPEH/* ÇEVİREN NAZ/AI DEKNÇ
hatam, hayatımı dolduruyor,
Fakat şimdi ağlamak istiyor, ne İçin, bilmiyordu. Morise bakmadan ilâve etti:
— Daha küçükken annemi kaybettim. Babam felsefe profesörü ldl. Beni o büyüttü. Hayatım sefalet vc yorgunlukla geçiyordu. Babamın sıhhati bozuk olduğundan fazla ç alışanı ı-yordu. Her şey benim üzerimde ldl- Ben de sizden fazla ıstırap çektim, fakat hiç bir zaman çalmak aklıma gelmedi.
Çocuk sert bir İfade İle:
— Zannederim, siz, İzdivaçta hırsızlık yaptınız, dedi.
Evet, evet. Morla bu sözünde haklı ldl. İhtiyar, zengin bir adamla aşksız evlenmek, ondan ve hayattan bir şey çalmak demektir. Kocası çarçabuk ölmüş, fabrika, ev, bankadaki
paralar kadına kalmıştı. Her şeyi çalmıştı, çünkü karşılığını ne aşk ile ne de iyi niyetle ödemişti. Görünüşte tatlı, müşfik bir kadındı, fakat hakikatte yalancı, alçak, hırsızın biri idi
Sükûttan istifade İle yüzünü çevirerek kadına baktı. Yüzünü önüne eğmiş şöminede yanan ateşe bakıyordu. Kirpi îtleri ucunda göz yaşı damlaları birikmişti de farkında değildi
Moris:
— Madam i
Adrla!
Diye haykırdı.
İsmiyle çağınlmasından hayret bile etmedi. Belki de hiç işitmedi bile. Fakat kollarıi'i bacaklarına sardığı zaman titredi.
— Ne yapıyorsunuz, dellml-alnia?
Adrla, madam
— Bırak. Seni ağlattığım İçin arfıııı dileyeceğim
Bu küstah çocuk ona «sen» diye hltabetmek cesaretinde bulunuyordu. Halbuki hırsızlar gibi evden kovulacak, deli, zavallı delinin biri idi.
Fakat Adriya da bunu yapacak cesaret yoktu. Bir kavga çıkarmadan korkuyordu Çocuğun kollarını dizlerinde hissedince utançtan ve İstekten, evet her İkisinin tesiri altında birdenbire kanı kaynadığı halde bu hale alâkasız görünmek da-hn iyi ldl.
— Rica ederim, bırakınız. Bir ahmak gibi hareket etmeyiniz, Buna ne kadar tahammül edebileceğimi bilmiyorum.
— Sizin gibi bir kadının bu derece aptal, bu kadar kör olması mümkün mü? Hayalın ne
demek olduğunu anlamak istemesin? Öğrenmek istemesin? Biraz evvel eve girdiğim zaman İhtiyar kadınla karşılaşacağımı zannediyordum. Bilâkis zarif, tatlı, kadife gibi yumuşak bakışlarını gördüm. Birdenbire kollarımın arasına alıp ağzından öpmek hevesine karşı kendimi güç zaptettim. Evet, biliyorum- Terbiyesizin biriyim. Bununla beraber öyle keskin bir hisse malikini ki daha o pis yollardan geçerek buraya gelirken içimde tuhaf bir sevinç vardı. Beni burada harlkulâde bir şeyin beklediği hissine kapılmıştım.
Kadın zorla gülerek:
— Evet fena bir çocuğu döğmek için bir sopa. Sizi bekleyen bu idi.
Çocuk güldü:
— Şu halde döğünüz, cesaretiniz varsa döğünüz. Başka bir şey İstemem.
Gözlerini kadına dikmişti, fakat ellerini dizlerinden koyuvermiyordu.
— Hayır, hayır, cesareLlm yok- Kendimden korkuyorum.
Çocuk omuzlarını silkti:
1 Arkası var}
ri seyrediyordu. Yanındaki henüz küçücük kızına gülerek bir şeyler söylüyordu ve gene yanında eipençe divan durarak emirler alan baş kalfasına koçları başlarından tutup İçeri sokan uşaklara ve haremağal arına bir zarf içinde verilecek paraları tâyin ediyordu. Şuna o kadar, buna bu kadar verilsin gibi. Neticeyi de bekliyordu. Yani zarfların sahiplerine veril mesi merasimini görmek istiyordu. Başağayı çağırdılar, ü-zerleri atiyenln verileceği a-damîarın isimleri yazılı zarfları verdiler o da öptü başına koydu. Tahsin ağadan bağlıyarak birer birer sahiplerine teslim etti. Onlar da aynı şeyi yaptılar zarflan öpüp başlarına sürdüler ve yavaş yavaş hem arka arkaya yürüyerek hayvanları da beraber yürüterek geldikleri kapıdan çıkıp gittiler. Saray usulü bu ya! Bu hayvanlar: damat. Nureddin paşanın zevcesi Zekiye sultana takdim ettiği bayramlık, yani kurbanlık koçlardı. Uşaklar da damat paşanın kilercileri ve çıraklarıydı, Bu da âdetti bu kurbanların etleri kamilen fıkaraya dağıttırılır di.
Şeker bayramında
Şeker bayramlarında dahi bütün damatların aamat Nu-reddin Paşa gibi hareket etmeleri, yani sultanlarına yukarıda işaret ettiğim minval üzere kurbanlar ve hediyeler takdim etmeleri kaidedendi. Gene baş haremağaları saltanat kapılarım, yanı sultanın sarayından çıkıp girdiği kapıları açarlardı. Hediyeleri getirir gösterirlerdi. Bahşişlerini alıp
(Arkası 1 nei sahifede)

MELEK AŞK —MÜZİK— CAZ... RENK SİNEMASINDA
ve nefis bir mevzu:
MUHTEŞEM MACERA

(The Jolson Story) Baş Rollerde :
LARRY PARKS — EVELTN KETE S
ve Amerikanın en mükemmel caz ve senfoni orkestraları.
JOHNY WLÎSSMÜLLER — BRENDA JOYCE
ve Amerikan yüzme şampiyonu LİNDA CHRİSTLANE tarafından fevkalâde bir tarzda yaratılan
TARZAN «DENİZ KIZI

(Tarzan, and the Mermalda)
Emsalsiz filminin gördüğü rağbet haseblle
YlLDiZ ^inemasmnıda
■OİMHB İKİNCİ HAFTA BAŞLADI
Senenin ilk büyük yeril filmi:
KANLI DÖŞEK
En kıymetli artistler... En nefis musiki... En canlı ve hareketli sahneler... Mevzuunu asla unutamıyacagınız büyük bir film.
İPEK Sinemasında
Büyük muvaffakiyetler kazanmaktadır.

■'
Bugün SÜMER Sinemasında
tki Renkli Süper filmi £
KARA MASKE

Baş Rollerde ;
YVONNE de CARLO — DAN ÛURYEA ve JEFFREY LYNN
Cidden görülecek emsalsiz bir film.

Created by free version of 2PDF
" -- A
4P&rihten Sayfalar
Kaptanı derya Ahmet Vesim paşanın hâtıraları
Komünist faaliyeti
Mısırda hükümeti devirmek teşebbüsü
Para kazanmanın çeşitli yolları
- 1 -
Kaplanı derya hacı Ahmet Vesim paşa tersane emini Es-scyid Mehmet Reşit erendi ile m. Selim'in hazinedarlarından Neşecan hanımın izdivacından 1240 tarihinde dünyaya, seldi.
Babası. Ahmet Vesimi denizci yetiştirmek istediğinden on iki yaşında iken Bahriye mektebine kaydettirdi. Muvaffakiyetli bir tahsilden sonra, donanına hizmetlerinde de kısa bir zamanda dikkati çekti
Çengeloğlu Tahir paşanın kumandasındaki donanma ite Girit ihtilâlinde bulundu. 1267 de Serağı bahri gemLsile ingiltere-ye giden subaylar arasındaydı. Orada bir buçuk sene kaldı ve (mühimmatı narlyel oahriye , filo talim manevralarına) İştirak etttl.
Kırım harbi esnasında «aradenizde karakol re erzak nakliyatı hizmetlerinde bulundu. 1273 senesinde Veliaht vapuru olarak Peyki Şevket'e 111 süvari tâyin olundu ve Abdûlâriz tahta çıktımı vakit yaverlik mesleğine alındı. Aynı sene memuriyeti mahsusa üc Mekke Emirine gönderilmişti.
Hacı Ahmet Vesim paşa 1281 de İlk defa Kap tanı deryalığa getirilmiş bulunuyordu 1294 de bu makama ikinci defa olarak tâyin edildi Ve n. Abdül-hamidin donanmanın bozul ma -sı teklifini reddetmesi üzerine azlolıındu-
Veslm paşa 1328 senerinde menkûben vefat ettiği vakit yet miş dört senelik asker ve kırk yedi senelik müşir bulunuyordu.
Abdülâziz devri donanmasının ıslahında ve zırhlı hale getirilmesindeki hizmetleri büyüktür. Paşa aynı zamanda iyi yazı yasar resim yapar [21 lisana âşinâ, d islerinde mahir. Musikişinas ve dervişti. Menkubiyet yıllarını güzel sanatlarla, ibadetle fakirlere yardım ile geçirmişti.
Ahmet Vesim paşa bu yıllarında çok enteresan olan hâtıralarını yazmamış olmakla beraber bunlardan cir kısmını mahdumuna ve kerimelerine nakletmişLL L3]
Paşa bahri ve siyasî hayatı hakkında şu malumatı veriyor.
Talebelik hayatı:
Bahriye mektebine kaydolun-duğu vakit mektep Kasımpaşa-dan Heybclladaya yeni taşınmış bulunuyordu. Talebeler hafta tatili dönüşlerinde Adaya filikalarla giderlerdi
Bir gun mektebe (Vapuru Hümayunile) Sultan Mahmut geldi Padişah orta boylu, sık kara sakallı bir zaltL Dershaneleri dolaştı. Talebeye (Çocuklar devlet, millet her şeyi sizden bekliyor, okuyunuz, adam olunuz; diye bir de nutuk söyledi.
ilk subaylık yıllan:
Mektepten henüz çıkmış genç bir subayken. Kaplanı derya Çengel oğlu Tahir paşanın emrinde donanma ile Akdenlzde dolaştı Paşa genç zabitlerin yetişmesine çok dikkat ediyordu.
Genç zabitler yemeklerini, nöbetle sancak gemisinde Kaptan paşanın alafranga tertip olunan sofrasında yerlerdi. Tabir paşa her defasında yirmi zabiti sofrasına alırdı Burada aynadan bir masanın etrafına oturulur ve altın takımlarla yemek yenirdi. Çengeloğlu ayna masa karşısında herkesin temiz ve itinalı yemek yiyeceğini, iğrenç hareketlerde tulunmıyaca-ğını söylerdi ve kendisi onlara alafranga yemek yemek usullerini gösterirdi. Bunları nakleden Ahmet Vesim paşa etin kemiğini ekseriya ağzımda saklardım dermiş. Genç zabitler fırsat buldukça bu sofradan kaçarlar ve yemeklerini kendi aralarında bildikleri gibi yemeyi teTClh ederlerdi.
Veliaht gemisi süvariliği:
Ahmet vesim bey. binbaşı rütbesinde iken Veliaht Abduliriz efendinin binmesine mahsus olan (Peyki Şevket» vapurunun süvariliğine tâyin olundu. Denizciliğe meraklı olan genç Veliaht, biraderi Abdulmecid in
müsaadesi hudutlarını aşarak, Marmara içinde uzun deniz se-yaheHeri tertip etmeye başlamıştı.
Abdülmeclt bunun üzerine Ahmet Vesim beye (Gemiyi karaya oturtursa birader korkar, bir daha bu seyahalltetrc kalkışmazı diye haber göndermişti Mesleğinde pek mahir olan Ahmet vesim beyin acemi bir kaptan gibi gemiyi karaya oturtmak yapamıyacağı işlerdendi- Nezaketle bu hususun erbabına havalesini istirham eyledi. Bunun üzerine Vesim beyin gemiden alınması münasip görüldü ve ter ilan başka bir vazifeye tâyin olunda.
Ahmet Vesim bey de Sinop hâ dlsesinden sonra makam yaveri olarak vaka yerine gitmişti. Paşa Slnopta gördüğü sefaleti her vakit acınarak anlatırmış, şehir halkı enkaz İçinde barınıyorlar-mış, zabitler hastanede yastık yüzlerini pantalon olarak kullanıyorlarmış.
Sultan Azize dair hâtıraları
Sultan Azizle Peyki Şevket te başlayan münasebetleri devam etmiş. Veliaht tahta çıkar çıkmaz bizim itaptan vardı şimdi nerededir diye Ahmet Vesim beyi aratmış ve kendisini yaverleri arasına almıştı.
Hacı Ahmet Vesim bey tik yıllarında yaver olarak yeni Padişahın daima yanında bulunmuş, şehir İçindeki bir çok gerin tilerine ve sonra da Mısır seyahatine İştirak etmşiti.
Paşanın naklettiğine göre, ava ve hayvanlara meraklı olan Padişah sık sık Yıldız korularına gider ve oradaki aslanlarını, kuşlarını seyredermiş. Bir gün beraber parkta dolaşırlarken bir geyik kendilerine doğru hızla gelmeye başlamış. Sultan Aziz büyük bir tethlike karşısında olduklarını anlayıp fena halde telâşlanmış, Hacı Vesim paşa da derhal Padişahla hayvanın arasına girip kılıcının tersiyle geyiğin başına vurmuş, geyik yediği darbenin tesirile gerisin geriye dönmüş ve bu suretle de tehlike savuşturulmuş, Fakat o buhranlı andan kurtulan Padişah hacı Vesim paşayı (ne kadar hainsin geyiğin başını zedeledin) diye tekdirde bulunmuş.
Ahmet Verim paşanın gayet güzel bir sakalı vardı. Genç yaşma rağmen sakalının orta yerinde bir tutam da beyaz bulunuyordu. Bu da yüzüne ayn bir güzellik vermekteydi. Sultan Aziz, paşanın sakalını beğenir ve daima kendisine sakalına nasıl baktığını sorardı.
Bir giin sakalının orta yerindeki beyaz fena duruyor onu boy amal ısın diye irade etti Paşa böyle bir lüzum hissetme dlğinl büdlrdiyse de Padişah iradesini kati olarak tekrarladı
ve kendisine bir paket de boya verdirtti ve bunu hamamda sürmesini tavsiye etti
Paşa kendisine verilen paketi irade mucibince sakalına sürdüğü vakit bunun alçı olduğu öğrenildi. Yüzünü bundan temizlemek İstediyse de sakalı yer yer yolunda- İki üç gün sonra Vesim paşa huzura yüzü sanlı bir halde çıkınca Sultan Aziz gayet neşeli kahkanalarla gülüp eğlendi.
Sultan Aziz hacı Vesim paşayı severdi. Kendisine sarayda kaldığı bir gün Şam ipeğinden bir hırkaslle bir geceliğini göndermişti. Bir gün de otururken bir gemi resmi çizmiş ve bunu paşaya hediye etmişti. Bu resmin altına sonradan şu kıta yazılmıştı:
Muhiti hefti eyler rarsan fermanına münkat Cünüdû Bahri han Abdütârizin böyle teşvik Dedim Saffet tarihini gören üstad eder taksin Şehı derya hümem yaptı bu riba resmi ibriki
Zırhlı sefinelerin siparişi:
Ahmet Vesim paşa ilk zırhlı sefineleri siparişinde valide sultanın ve harem takımının itlrazl&riyle karşı laşmıştı. Bu işlerin müzakere edildiği sıralarda saraya gittiği bir gün kendisini valide sultanın çağırdığını söylediler.
Kapı arkasından serini duyduğu valide sultan paşaya site mil ve tekdlrll bir sesle, ol-mıyacak işlerle arslanı neden üzdüğünü sordu.
Valide sultan, demir gemilerin yüzemlyeceğinl bir çivi İle bir tahta parçasını kurnaya atarak. bunu arslanına da ispat ettiğini anlattı.
O vakit paşa valide sultana münasip bir lisanla zırhlı gemilerin yüzebileceğini bunun misalinin de hamam tasları olduğunu söyledi. Nasıl onlar kumada batmaz, suyun üstünde kalırlarsa yeni yapılacak gemiler de öylece yüzecekler e-f en dimi dedi ve bu suretle Pertevniyal valide sultan çivi tahta misalinde ısrardan vazgeçmiş oldu.
Sonu gelecek yazıda
[1] Ailesinin verdiği malûmatta gcmnîin ismi Feyııci-hat olarak bildiriliyor. Kayıtlarda Peyk iştv ket’tir.
|Z] Paşanın aynaya bakarak yaptığı portresini ailesi Deniz müzesine hediye etmiştir.
[3] Ahmet Vesim paşanın Salih ve Osman beyler adında iki biraderi vardı. Paşanın çocukları da Lûtfl bey. Behiee hanım, Ayşe Vümniye, Saime hanımefendiler ve Hüseyin Hakkı beydi. Lûtfl beyden Neşe-can hanım, Behiee hanımdan da deniz subaylarından Tevfik bey dünyaya geldiler.
Bu hâtıraian paşanın kerimeleri hanımefendilerle, lorunu Tevfik bey naklettiler.
Windsor Dükü İtalya’da
Kahire ’ (A_A) — tki güzel kızın yardımı ile Mısır polisi, hükümeti devirmek İçin plânlar yapan bir komünist teşekkülünü meydana çıkardığını açıklamıştır.
Komünistlerin merkezlerine polis büyük bir kuvvetle baskın yapmıştır. Polis İki kızı bir sokak başında birbirlerine gizil olarak bazı kâğıtlar verirken yakalamıştır. Bunun üzerine ilk ipucunu ele geçiren polis, bundan sonra iki kızı takip etmiş ve komünist çetesinin başlarını ve diğer üyelerini tamamen ele geçirmiştir.
Yapılan tahkikatta komünist çetesinin memlekette bir hükümet darbesi hazırladığı meydana çıkmıştır.
Polis ayni zamanda Mısırda bulunan komünist partisi üyelerinin raporlarını memleket haricinden gelmiş olan bazı yazılan ve ArabLstanda komünist propagandasını yaymak İçin bir çok teksir makinesinin ele geçirildiğini açıklamaktadır.
İlk mühim darbeyi yedi
Dolmuş yapan otomobillere müşteri toplayanlarla, saz salonları ile barlarda “yakaya çiçek,, satanların kazançları
Geçimi sağhyabilmek için tutulan kazanç yolları pek çeşit İldir. Bu arada öylelerine rastlarız ki bunların elde ettikleri gündelikleriyle karınlarını bile zor doyurduklarını sanırız...
Meselâ, dolmuş yapan taksilerin müşteri toplayan çığırtkanlarından tutalım da, geceleri alaturka saz salonlarıyla barlar arasında mekik gibi işliye n çiçekçilere varıncaya kadar bir çoklan ... Bunlar, günde kaç para kazanırlar kİ İçinden yiyeceklerini çıkardıktan sonra bir kaç kuruş arttırsınlar da onunla da üst baş masranan.ru karşı layabtlsln 1er...
Roma 7 (AA.) — SicilyalI haydut Giuliano çetesi. İlk mühim darbeyi yemiştir. Filhakika San Giuseppe jandarma mevkiine yapılan çete taarruzunu müteakip geniş ölçüde girişilen tenkil hareketleri sırasında çete mensuplarından İkisi öldürülmüş ve 10 dan fazla şüpheli şahıs tevkif olunmuştur.
Öte yandan silâhlı ve maskeli çetecilerin, tarlasına gitmekte olan çiftlik sahiplerinden birini daha dağa kaldırdıkları da haber alınmıştır.
Sergi ziyaretçilerle dolup taşıyor İstanbul sergisini her gün binlerce kişi ziyaret etmektedir. Bir çok kimse de kalabalık yü -zünden ziyaretini tehir etmektedir. Sergi sahası ve bilhassa sergi sarayının içi o derece kalabalıktır ki sel halinde akmakta plan ziyaretçiler kalabalıktan bir dakika herhangi bir paviyonun önünde kalmağa, İmkân bulamamaktadırlar. Mc-r dlvenler, salonlar ve koridorlar ziyaretçilerle dolup taşmaktadır.
Sergide şehrin asırlar boyunca geçirdiği değişiklikleri gösteren orijinal ve ışıklı resimler bilhassa alâka görmektedir. Fakat meraklılar bunları rahatça seyretmek İmkânını henüz bulamadıklarını söylemektedirler.
Taksimde, Beşiktaşta ve Ak-sarayda dolmuşa müşteri top-lıyan çığırtkanların faaliyetlerini, çok değil, yarımşar saat dikkatle seyrettim ve her otomobil şoförünün, müşterilerini aldıktan sonra hareket ederken çığırtkanlığı yapan gence para verdiğini gördüm. Halbuki evvelki güne kadar ben. o çığırtkanların muayyen bir ücret mukabilinde bu işi şoförler cemiyeti hesabına yaptıklarını sanıyordum.
Taksim - Beyazıt dolmuşu yapan bir şoföre yolda sordum:
— Kaç kuruş verdiniz o gence ?
— 10 kuruş...
«— Bir otomobil doldurmak 10 kuruş mu?
— Evet 10 kuruş...
Ve sonra Llâve etti:
— Otomobildeki beş yolcudan alacağım 250 kuruşun sadece 50 kuruşu bana, 200 kuruşu İse o-tomobll sahibine aittir. Bütün mesuliyeti üzerime aldığım halde şu Taksim - Beyazıt sererinden ben 50 kuruş alırken 10 kuruşunu ona vererek 40 kuruşa razı oluyorum da. on kuruşu çığırtkana az mı görüyorsunuz?-
Yazan: CEMALEDDİN BİLDİK
— Hayır! dedim. Az görmüyorum. Fakat günde kaç otomobil doldurur da ne kazanır? Onu merak ediyorum.
şoför güldü:
— Şurası muhakkaktır ki. dedi, benden daha fazla para kazanır...
Muhatabım, açık bir hesap vermekte de tereddüt etmedi:
— Günün beş saati, dolmuşa rağbetin arttığı saatlerdir. Üç beş dakika içinde bir otomobil dolduğuna göre ortalama hesapla bir saat zarfında 15 otomobilden 150 kuruş alıyor demektir. Beş saatte bu, 750 kuruş eder. Ben size asgariyi söylüyorum. Çünkü dolmuşa müşteri vermekten günde 10-12 lirayı cebine indirenler de çoktur... Halbuki patron hesabına çalışan şoförler içinde günde bu kadar parayı kazananı parmakla gösterilecek kadar azdiT.
Gelelim, alaturka saz salonlarından barlara, barlardan saz salonlanna mekik süratiyle gidip gelen ve yakalara çiçek takanlara... İstanbuida bu tip
satıcı; İkisi kadın ikisi erke olmak üzere dört kişidir. Sa salonları He barların müdavim leri de onları tanırlar. Çünk bu dört kişi en aşağı 15 yıldan beri yakalara çiçek takmayı bl geçim vasıtası olarak meslek e dinmlşlerdir.
Mevsimine göre ellerinde gü karanfil, sümbül, menekşe d( metieriyle masalar arasınd dolaşarak gözlerine kestirdik leri müşteriler önünde duran bu satıcılardan biri, çiçek alacak müşteriyi uzaktan keşfetmenin sırrını bana şöyle açıkladı:
— Kan kocalara çiçek satmak çok zordur. Bunun için onlara sokulmayız. Daha ziyade nişanlısı veya sevgilisi İle oturanlara çiçek satarız. Kan kocayı uzaktan nasıl tanırız? Lâf aramızda, evvelâ bunu söyiiyeylm. Pek yenileri hariç, evliler, saz salonlarında hiçbir zaman birbirlerine yakın oturmazlar. . Bu bir... İkincisi de. erkeğe dikkat ederiz: Şayed kadehini kadının kadehine dokundurmaksam
3 ı » I “ I H t O: t Sı ff -T—- ■
Created by free version of 2PDF
W.n(teor Dükü İlk defa olarak karisiyle birlikte Kür yapmak için İtalyanın Monteeatlni sn .şehrine gelmişte. Yukarıda Dük içme sularına girerken görülüyor.
öksürül;ti keser.
[TUR AL
SUSARSAN KABAHATLİSİNİ
yAZAM ADA 5ALVI NAZIM DEİÖAN AYHAN )
ALLAHIN CEZASI
Telefon t 40409
Fazar günleri 15 (ir Matine akVKSİan Dram KumuMİa Salı akşamlan Kome-ll Kınraında tcrnaıl yoktur
BA COA/ U/Wf BJC TuPLE
•Sfe hoplor İlerde yme fûzaurnAHuz {HırrSo ban O Söyleyiniz. Fakat b*r OrFado ₺(re(f X (azla alınma yarak.Uzeom^ nvsulı/^t gelme Sın) ıs! taırm -
Bu akşam saat 30 de
DRAM KISMİ
1 F A l' S T
J Yazan: Goetbe Türkçesl: Seniha Bedri Gök nü
40
r yAEr mp
YAB' BE D ıce bu TAUHSH ESıR. M'2'N glJ2 GurfU DAMA . &EC7-/. Bu rST/DA-BA MMAYE7 VEJLECEÜ BUL CACE BlTLU^MAZ MS? f$7F YİNE cc>a/ KAB S'SAZDA
Uo,evef.6«z(ter> t-rgey r.-, coejeeeicMm 8v arce ı b«r fvriu 1
Belki muMhm bflk' &ı cakfat» (£-
tırflhohmı ko/ayl«$rir mdk ‘îjn bir uyku 'IÖ-L cı getînr mıGmıa • y
I

4
gnhlfe 8
A K S A M
8 Ekim 194.9
RADYO
cesaret eden biri çıktı. Bu, balıkçı Edmon'du. O. beni arası ra sandallyle gölde gezdiriyor, bana:
— Küçük kırallçem, kölen bu gün seni nerelere götürüp gezdirmesini istiyorsun, diyordu. Ben de:
— Gölün kuğu kuşlariyle dolu tarafına... cevabını veriyordum.
Blrgün böyle bir sandal gezintisi esnasında Edmon ayaklarıma kapandı:
— Küçük kırallçem I Köleni kovmaksın. Çünkü artık hlztne-- tinize lâyık değildir, dedi
— Niçin seni koğayım? diye i sordum
— Çünkü büyük bir günah İşledim. Site artık bir kölenin gözüyle bakmıyorum da ondan... , — Söyle Edmon ne yaptın?
■ — Söyliyecek bir şeyim yok,
küçük kırallçem* Söylemekten ise dilimi yutmayı tercih ederim. Size tek bir söz söyllyece-ğim küçük kırallçem! Yarın ben gidiyorum. Sizinle vedalaşmadan gitmeğe gönlüm razı olmadı!
I — Nereye gideceksin Edmon? ' Balıkçı omuzlarını kaldırarak cevap verdi:
I -- Biliniyorum...
I Mehtap, güneş altında kavrulmuş yağız çehresini ve denizcilere mahsus Eevend endamını aydınlatıyordu. Gayri şu-I uri bir hareketle üzerine eğildim, kollarımı boynuna doladım, dudaklarımı dudaklarına «ra. w su- yaptırarak:
erkekler onaj ~ Bpn de senl diyorum Edmon, sözlerini kulağına fısıldadım.
Hayatımın en mesut ve kadınlığın saadet ve sevincini tattığım biricik gecesini o akşam geçirdim. Sevginin verdiği sevinçten ölenler ve ûmldslz aşk yüzünden çıldıranlar bulunduğunu tabii işitmişsin izdir Zavallı balıkçı Edmon’un basına da ayni hal geldi. Bedbaht delikanlı, aşkın verdiği sevinç ve saadetten çıldırdı. Bu çıldırma hâdisesi de bir gecede oldu. Edmon, sandalda geçirdiğimiz aşk gecesinin sabahında dellrl-
Tablat tarafından çok güzel ya ra t ilmiş bir kadının bedbaht olduğunu söylersem, herkes bu garip sözlerime gülecek ve bu •özleri söylerken yüzümü önünde durduğum aynanın karşısında küçük bir aptal kız gibi seyir ve temaşa ettiğimi sanacak.
Fakat şunu söyUyeylm kİ ben ne aptalım, ne de küçük bir kı-nm. Bundan bir kaç hafta evvel oluz beşime bastını. Bu yaşta bulunan bir kadın, mantıki düşünür, artık hülyalar beslemez Ve kendi kendini aldatmaktan çekinir.
Bir genç kadın, dikkat ve alâkayı çekerse mesut ve bahtiyardır. Fakat umumun dikkatini çeken bLr kadın bedbahttır. Eğer ben yüksekten atıp tutan bir kadın olsaydım, böyle konuşmazdım. Fakat ben realist Hâdiseleri olduğu gibi gören bir kadınım.
Onun İçin üzerime dikilen hayranlıkla dolu bakışlardan memnun olmaktansa bunların batıa değil, göz kamaştırıcı güzelliğime atfedilmiş olduğunu düşünerek, kendimi bedbaht addediyorum.
Acaba güzelliğim İle şahsiye-' tim birbirinden ayrı İki şey midir'* Oldukça cazibeli ve sevimli olan bir kndmın diğer meziyetlerine güzellik unsuru da katılırsa, bir erkeğin sevdiği güzelliğin heyeti mecmuası mey dana gelmiş olur.
Fakat güzellik numunesi olan bir kadında giszelllk unsuru, şahsiyeti gölgelendirir, silip sû-i pürür. O zaman, yalnız güzel kadın gözüyle bakarlar ve onda başka bir şey görmezler.
Sokakta veyahut annemle beraber gittiğim evlerde gören t erkekler, beni gözleriyle yerlerdi Fakat içlerinden hiç biri benimle bir aşk macerası geçirmeğe cesaret etmez. Ve böyle bir şeyi aklından bile geçirmezdi. Evet, büyük bir söz söyledim Erkekler benimle sevişmeğe cesaret etmezlerdi. İnanılacak şey değil ama acı hakikat bu idi.
Halbuki benden daha az gü- vermişti, tel olan kadınların kulaklarına tatlı aşk sözleri fısıldarlar, peşlerini bırakmazlar, bir gölge gibi arkalarından giderlerdi. Halbuki ben bu kadar güzel olduğum halde başıma böyle bir şey gelmedi. Şunu da söyllyeylm ki. allem beni evlendirmek için „________ ______ ,_________,
sağa sola başvurmadı değil. Va- dan kendisini gölün İçine attı kıa herkes, güzel bir kadınla ve cesedi bir türlü bulunamadı, evlenmek ister Fakat hiçbirj Dokuz ay sonra hayatta tat-kimse. bir güzellik numunesiyle lığım yegâne aşk gecesinin mah evlenmeğe cesaret edemez. Bu- "*,n ~*—J~
«un iki sebebi vardır: Biri talebinin kabul edllmiyecegl. diğeri de fevkalâde güzel bir kadını sonuna kadar kendisine bağlı tutamamak korkusudur, ğumu kendi ellerimle açtığım' işte ben güzellik kırallçesl o- Çukurun içine gömdüm. O za-lacak kadar fevkalâde güzel bir mandanberl ne sevdim, ne de kız olduğum ve herkesin takdir sevildim. Hayatımın hazin hl-ve hayranlık nazarlarını üzeri- k.ıye.d işte budur.
me çektiğim halde bana hiçbir ' Çeviren: A. HİLÂLİ
talip çıkmadı. Ruhumun sevgiye muhtaç olduğunu, cansız bir güzellik heykeli olmadığımı, beni kolları arasına alacak, buselerinin ateşiyle vücudumu ısıtacak, okşayışlariyie tüylerimi ürpertecek bir erkeğe hasret çeken bir kadın olduğumu kimse anlamadı.
Bununla beraber beni sevmeğe ve beni sevdiğini söylemeğe
İSTANBUL RADYOSU ÖŞ1» »» «klanı profranu 12.SS Açılı} ve program.
1.100 ftaberier
I1JO Mlhlk Dana mOal*l (?U 13 3$ Müzik: Rimtkl KerMkoL «Ispanyol Kaprlççloau* Çulun; Slr Matcobn Sarrant idarelinde L.iverpool FUlrmonlk O. k
UN MOzIk Sar. »erleri. Çsknlar Sadi Ijılay, hecMUl Ö1:te, Tor ■o Boııconoa. imali Şen çalar I — Muhayyer kürdi peşrevi (Attik Afla!. î — Taksim »Kemanla Saıjı ipiay tarar Man*, 3 — SunanlyegSh sirto
H İS MUılk Şarkılar. Okuyan Perihan Altındağ. Çalanlar Necatı Tokyay (Keman», Feyzi Aalan-(11 (Pivıınol. $UkrU Tımar (KlAmetı. Kadri Menfalar (UO., 1 — Rast liri* (Tamburi Refik Forsan), î — Görümde hayali rAn «Raıt Kârı nevi» ftamMI Dede!. 3 — Ne mügkillmüa »eni sevmek rSusInAk (nrkıv (Osman Nihal), 4 — Bir göıen bir dem unutmaz «Evle saikı» (BUlbUl AU1. 5 — Bir umanlar maziye bak «Hüzzam «arkı» (Şükrü Tunarl. 6 — Bir dert gibi aksam «Nihavent garkı» (Cevdet Çııfil» I. T — Rytergon kalesi «Rumeli türkUad».
14.45 Müzik: Şarkılar ıPI , I5.M Program ve Kapanı».
>(ram
20.0
Mahkeme Koridorlarında
Annesi iyi bir ahbabım olmasa bana lokum gönderir mi ?
— Seni gidi haramzadenin evlâdı senili! Dilerim Allahtan ki annen de yedi kat yerin dibine batsın lokumun da yerin dibine batşın, sen de verin dibine bat. Mübarek bayramım zehir oldu da burnumdan geldi. Amma diyeceksin ki; «Bre Malunure hanım, sende hiç mi akıl, fikir yoktu? Oğlanın anasını, babasını sorına-• dan eve nasıl soktun? Bir ku tu lokuma tamah edecek ka-| din mısın? Rahmetli efendinden üc buçuk kuruş maaşın var, çarık çürük bir evin var, dört dükkândan da kira alıyorsun, gül gibi geçiniyorsun. BLr ve de haline bin şükret, Canın lokum isterse okkalarla alın yiyebilirsin.
Hanım teyze kapalı mahkeme kapılarının arasındaki duvara yaslanmış, sağ elile işaretler yapara» kendi Kendine konuşuyordu. Eiz yaklaşınca sustu. Kasketli delikanlı karsısına dik tip elini uzattı:
— Bayramın mübarek o!- ______.______._____ _____ __
sun, teyze hamın. Geç oldu eti gelmişti. Birazım doğra-® amma kusura bakma. Ver yıp tavada kavurdum da öğ-> de elini ûpevinı I ie vakti yemeğe oturdum. Oq)
Teyze harlan somurtaıaK sırada cat kapı, veriındenfl) yumruğunu sıktı: 1 fırladım. Kapıyı açınca şnfe
— Çekil Karşımdan, zev- oğlan karşıma dikildi,
zek musibet. Elimin nesini men elime sarılıp şapur öpecekmişsin’ Lokum değil ( pur öptükten sonra: va. kudret helvası bile getir-, teyzeciğim, annemin çok sen gene kandıramazsın be-' lâmı var. ni. Hiç bir şey istemiyorum- gelecekti amma Ne Samın şekeri ne Aracın ağnian azdığı için evden yüzü. | kamadı. Kusura
Canım çektiği zaman şe- dedi, bu lokumu da sana kerin en alâsını alıp yemesi- derdi.» diyerek kutuyu elini bilirim ben. Evimin kapı- me sıkıştırdı. Jğlaru gözüm sına uğramıyasın sakın. 1 ısırmadı. Nenin nesidir, ki— Ne kızıyorsun namın min fesidir, tanıyamadım teyze? Elini öpeyim dedim- amma anası iyi bir ahpabın se fena mı yaptım? I olmasa bana lokum gönder-
— İstemiyorum, oğlum, mez tabii. Hediye getiren co Öpme benim elimi. Şekerin cuk kapıdan savulmaz va. de senin olsun. (Kutuyu aldım: cOğlum içe-
— Peki, teyze hanım İs- riye gel, biraz di’len» ie-temiyorsan öpmem ben de. dim. Onu odava oturttuk
— İstemem tabii. Birine tan sonra müsaade istedim,
öptürdüm, boyumun Öiçüsü-, yarım kalan ven-eği binil aldım Rıto-.inıın tirmpk ipin fittim.
— Seytanhk olsa anlarsın
• ya. Benim lâkırdımı anlamak işine gelmiyor tabii, Bir kutu lokum İçin başıma ge-
. tenlerden haberin yok kİ. Lokum da lokum otaa bari. Kutuyu açıp da üzerinden bir tane alınca şaşkınlıktan ağzım bir karış açık kaldı Haramzadenin evlâdı nasıl da akıl etmiş bu işleri? Zamane çocukları böyle işte. Kötülükten yana akıllarının ermediği iş yok. Gözden sürmeyi çekiyorlar. Ağzımdan girdi, burnumdan çıktı, öyle bir kandına kandırdı ki beni.
— Şu işi başından anlat da dinliydim, valete hanım.
— Anlatıyorum ya ayol. Senin kafana lâkırdı girmiyorsa ben ne yapayını? BiiLL kutu lokum diyorum. anla-Q mıyor musun? Lokum d afi değil ha. ç\|
— Peki, ne oldu bir kut 14^ lokum? O
— Ne olacak, kapıyı açar— açmaz kutuyu elirre uzattı q , oğlan Mübarek bayram gü-jz nü bitişik komşudan l-urban j"
16 50 Acili» ve p 19 00 Haberler 19.20 Müzik: Onu 19.45 Müzik: Hail MUrlk Sari
20,15 Müzik Hal
(Fİ.»
10 M Müzik Şarkılar. Okuyan Mustafa Kovancı. Çalanlar tzzcddın Öktc (Tambur). Emin Ongun, (Kemani Veedl Se,ılıun «Ut». I — Bayati peşrevi. 1 - Çık
kıa semai* ıM*U Mualafa El), 3 — Cülzara narnr kıldım ıBayatı şarkı» Şevki Bey. 4 -- Ne «emilen canım bu celi» »Bay ati saikı» (Kemani rtıca E’ ■ 5 — Eilri aOUUııUm «Vtfak Şarki* (Şevki Bey». S - Aşkınla d«J-lan nineme «Ussak »arkı» (Sa* dettin Kaynak». 7 — Cihanda var mıdır acep «Koşma» MU-’-lk: Dinah Şhare'dan şarkılar (Pli
Müzik: Fasıl «Peşrev* — ftğln-ma ey 5«ık — Ben ezelden — Gel beni vuslunla — Sevdiğin cemali — Taksim — Zevkim hevesim — Beni bor görüşte — Sinemde bir tutuşmuş — Sof semaisi.
Müzik! WAMoud Haf'ner Senfonisi »Re majdr» Çalan Sir Thomna Bcceham lürrealrı-de Londra Filimi, tük
Müzik- Dans müziği Haberler
Dans müzıjl (PI I Program ve Kapanı* . ANKARA RADYOSU Ööla programı Acil*» «a praşram. M S. ayart Müzik; (Radyo aalon orkestrası! I — Le Coq: «La Filler de Ma-deme AnCol» fantezi. 3 — Maa-*ent Bale havMi, 3 — Ludwl« Sicde ilk buae «intermezzo»; * — Jean Cllbert ıKnlja» dan parçalar; 5 — Popy . Hint ker-
Haberler.
Öğle gazeteci.
Şarkıların devamı. Cumhurbaşkanlığı armoni müzikali: 1 — C Urblni: Marj;
3 — F Lehar: Eva operetinden valr. 3 — F. Suppe Sair ile fcdylU uvertürü: 4—0 Fetros: ıDol-larprlnzcMiıu operetinden par-
Film yıldızları söylüyor (Pt.l Konuşma.
Hava raporu, aleyam programı
Radyo ile edilen
kumanda tekne
21 05
» IS

orkei-
Bu facianın sebebini kimse ' ı; «4 anlıyamadı. Yalnız ben blllyo- ız to —— .. ..— .’u.»
rum. «Küçük kıraliçem* diye tavsif ettlfti beni kolları arasına 'alıp sevmekten duyduğu büyük ve beklenmedik saadet, zavallının Şuurunu oynatmıştı. 1-kl gün sonra, yüksek bir kaya-
sulu olan bebeği ölü olarak doğurdum. Doğurmak hicabını şehir halkının gözlerinden saklamak için gittiğim köyün mezarlığında. ölü doğan çûcu-
13 00 13 15
13 30
13 45
14.00
İçi 300 kilo patlayıcı madde Lsttap eden hem karada hem de denizde yürüyen bu tekne, pilotsuz, radyo Uc sevkcdilmck-tedir. Bir harbde, ihraç esnasında müessir bir silâh olarak kullanılabilir. Düşmanın en kuvvetli müdafaa mevzilerini tahrlbedecek kudrettedir.
Bu tabanca. 78 metre uzağa kadar antloksljen toz atmaktadır. Bununla kiiçük bir mikyasta bir yangın söndürülebili-yor. Tozlar, alevlerin üzerine konunca, oksijensizlikten sönmektedir.
«Korsan» otomobil
KRİSTAL GAZİNOSU İLE ALÂKALARINI KESEN SANATKÂRLAR
Kristal Gazinosu he hiçbir surette alâkamız khImadiğim gördüğümüz 'uzum üzerine sayın halka bildiririz. SABİTE TÜK
AHMET ÜSTÜN
TASHİH
2/Ekim/949 tarihli gazetemizde çıkan Tekel Genel Mu' dürlüğu Malzeme Alım şubesine alt bobin halinde kâğıt astarlı alimlnyum Folya alınacağı hak j kındaki ilânın birinci rnadde-' sindeki bahsi geçen maddenin ( kilosu 27000 olması lâzım gellr-ken 27500 olarak yanlış yayınlanmıştır. Tashih ve tavzih olu-mır.
nü aldım Bugünün eyya- tirmek için mutfağa gittim mında bir kutu şekerle sün- Karnımı duyurduk’an sonra net çocuğu bile kandıramaz ağzım tatlıLansın diyerek ku sın, anladın mı? Bakma be- tuvu açıp içinden bir lokum nim yaptığıma Aptallığıma' aldun. ikinci lokumu da kal-rasladı da oldu bir iş. i dırmca altından ne çıksa be-
— Geçmiş olsun, hanım ğenirsin? Kâfir oğ;u kâfir, teyze. Abdallıgma raslıvan kutunun içine taş oarçala-iş ne dir? I rını doldurmuş, üzerine de
Müstehziyane göz kırptı: bir sıra tokum dızrriş, bana — Daha ne olsun " ~~n'n-
Hâşa bu meclisten
Sl* *14I4UGU»4 ^Vlll'VmUV MH ov- I-—--- . ' ‘
yacaktı? İpekli entarim bu- yım diverek kutu ile beraber
ayal? getirmiş. Bunu görünce cin-dışarı, terim ayağa kaıktı. ’u tas-
sırtımdakî göm'eğide mi so-|ları oğlanın kafasına çarpa-y- »u yun tutu îip hpmber
güne bugün kaç Lira eder, odaya koştum Oğlanı kov, ... _ , ^3——— o_
biliyor musun?
— Entarini
teyze hanım , —.------------
— Görmedinsc ne dive lâf şev değil, iolabtmı da bo-
ediyorsun karşımda? Eski, saltmıs. Entarimi ic c.ıma-komşumuz rahmetli yağlıkçı sırlarımı, iskarpinlerimi al-Hacı efendi sag olsaydı bir mış. soyup %ğana çevirmiş bakışta fialini biçerdi Ya beni. Görüyorsun va »aşıma o mantom... ' | gelenleri. Mübarek günde
Gözlerini tavana dikip bi- ömrüm karakollarda geçti raz düşündükten sooıa ilâ-. En nihayet yakaladılar eşkı-ve etti:
— Yeni pencelettiğim iskarpinlerimi musun sanki?
’ı dunsa bul. Yerinde /eller e-goıııu-dimj sivor.Cehpnnemin dibine git | sin, kendisi defolup £>tse bir i». (v». sev değil, dolabımı da bo-
yayi.
.............. Mübaşir seslendi, iıamm
'beğennüyor teyze zabıta memurunun ya ocuuki | rıındaki delikanlının önün-
— Onu da beğendim am- den geçerken yüzüne bir tü-
Motörü arka tarafta yeni fp bir otomobildir. Motör arka-
da olduğundan şoförlerin yeri biraz daha ileriye alınmıştır
Böylete şoförün görme sahası genişlemiştir. Motorun gürül-( ___ «uo. -i «*■»»- —-___________________
tiisü ve harareti, araba İçinde daha az hissedilmektedir Re- ma bu*sözlertaden t^”bir kürük attıktan sonra salona .simde, otomobilin bir modeli ve yapan mühendis görünmek- şey anlamıyorum, hnmm
tedlr. ’ teyze.
girdi.
Ce. Re.
GİZLİ POLİS
(INGİLİZ CASUSU ASHENDEN)
Yazan: Somerset Maugham Tercüme eden: Vâ - Nû
Aşk ve macera romanı
Tefrika No. 63
Aynı kelimeler, aynı sadalaı, aynı sayhalar, Ashenden'ln k'l lagına çarpıyor, muharriri bizar ediyordu. Briç oyunu olsa, me* seleyi hal ve faslederdl amma, öıtSer Harrington ömründe elini iskambile sürmemiş. Yapacak başka iş olmadıkından, As-henden kendini pasyansa ver-»
betmegl bilmekte de bir nevi za rafet vardır. Her ahmak insan para kaybedebilir Fakat emsalsiz bir kıymette olan vakti kaybedebilmek her ylgltin kân değildir.
Acı acı ilâve etti:
— Esasen ben size konuşmak tan da menedebilir değilim.
di Amerikalı gücenmiş göründü.
— ALlah Aliahl Dimağı sahr.ı bir insaıı nasıl olur da kendini iskambil oyununa, bilhassa yansa kaptırır? Anlıyamıyorum Konuşma zevkini okuyor bu oyunlar... insanlar, hemclnsıe-rıyle muhavere ederek en yüksek hMİetlerlnl inkişaf ettirirler .
A^lıen d en cevap verdi:
— Vaktinden bir Kıamını kay
— Sinek yedilisinin üstüne orya sekizlisini koymak İçin bey nlnizi yorduğunuz sırada sizinle konuşmamı nasıl IstersinLz* insanlar, ancak muhatap bulur larsa fikirlerini ifade ederler.
Harrington, çok okuyan bir insandı. Bazı kısımları çiziyor, sahlfe kenarlarına da haşiyeler düşüyordu. Noktal nazarlarını münakaşa elmerten hoşlanıyordu. Bizzat Ashendtn okumaktayken. Uarrlngtou ınaVi
fayanz gözleriyle kendine baktığım hissediyordu Artık başını kaldırmak, yahut sahiteyi (e ( virmek cesaretini gösteremiyor du. Çünkü, karşısındakinin bu fırsattan faydalanarak bazı mütalâalar söylemeğe hazırlandığını anlıyordu. İpnotize edilmiş tavuk gibi, gözü aynı kelime ü-zerlndc çivilenmiş, duruyordu. Zalim adam kitabına tekrar dalınç aya kadar korkusundan kımıldamıyor. öylece kalıyordu.
Harrlngton, Amerikan teşri; kuvvetlerine dair iki ciltlik bir eser okuyordu; üzerinde tetk*.-kat yapıyordu. Yoruldukça, hoş vakit geçirmek üzere de meşhur hatiplerin lercümei halini tada tada okumaktaydı. Çünkü kata balık karşısında söz söylemekten de çekinmezmiş. Ziyafet sof ralarında ayağa kalkar, ciddi fi kirler ortasına lâtif fıktalar sıkıştırırmış. Böylelikle, kargışa.-d akil ere fikirlerini kabul ettirirmiş.
Amerikalıların huyudur: Yük sek sesle kitap okurlar; o da okuyordu. Otel salonlarının bir köşesine, ekseriya bir aile reisinin karisiyle ve evlâtlariyle çe-| kilip onlara yemekten soma ki
tap okuduğu görülür Bazar. da. Atlantlgl geçerken, ciddi tavırlı (ve yaşlı bir bay. etrafına on beş kadar yaşlı bayan toplamış, ot lara tarih ve sanat hakkın la mütalâa beyan eder. Güvere lerde. tek başına dolaşırken, As benden, halayına ç'kmış çiftlere raslardı; bu Amerikalı çiftler. açılır kapanır koltuklara yanyana otururlar, genç kadın delikanlıya moda bir romanı o-kıtrdu. Aşk ve muhabbetini anlatmanın pek garip bir şekli!
Bu acaipllk, Amerikan karak terinin ona tek z&fı gibi görünürdü. Halbuki işte, fânilerin sırtından eğlenen İlâhlar, onu yepyeni bir işkenceye mâruz bı Takmışlardı I
Harrlngton, izahat veriyor:
— Yüksek sesle okuyuş, iki okula ayrılmıştır. Birinci mezhebin sailklerl, dramatik sahl-fcler gelince, seslerinin perdesini ona göre yükseltip alçalt-nıaktan kendilerini alamazlar Eserdeki kahramanlarla beraber ağlarlar; kucaklaşma heyecanı içinde noğıılur gibi olurlar. Diğer okulda ise okuyucunun sesi öyle rezelenmez sakin kalır.
Kendi de, bu ikinci okula mensupmuş. On yedi sene süren evlilik hayatında karısına ve oğullarına Welter Scotfun, Janc Austen’ln, Dickens’in, Bronte hemşirelerin, Thackeray' ın. George Ellot'un Nathaniel Hawthorre’un ve W. — J. Ho-vells'ln eserler külliyatını baştan aşağıya kadar okumuş.
Yüksek sesle okumak, onun I-çln, hayati bir hâl atmıştı, Yüksek sesle kitap okuyamamast. bir tiryakinin tütün İçememesi gibiymiş!
Bir veclzenin derin mânasına, yahut bir cümlenin zarafetine meclûp olarak, ansızın yüksek sesle haykırıyordu:
— Allah aşkına şunu dinleyin, şunu dinleyin! Güzel bulacaksınız her halde... Esasen, üç satırdan ibaret!
LâUn, üç satın okuduktan sonra, artık kendini tutamıyor; keskin ve temevvuçsüz sesiyle sahifeler. sahifeler okuyordu. Ashenden asabileşiyor, bacaklarını üstiiste atıyor, olmuyor. İndiriyor, oturuş şeklini değiştiriyordu. Harrlngton sa, azim ve kuvveti kırılmuksızın okuyor ha okuyor.
Tren, Siblryanın bitmez tükenmez stepleri arasından geçiyor. Ara sıra köyler, dereler görünüyordu. Harrlngton boyuna okuyordu. Edmond Burke'nin uzun bir nutkunu okuduktan sonra, kitabını dizleri üzerine muzafferane koydu.
— Cidden, îngilterenin en İyi hatiplerinden biridir’ — dedi.
— Bu, müştereken konduğumuz miraslar arasındadır; iltihar du yablllrlz.
— Buna rağmen. Edmond Burke'nin oütiin dinleyicileri ölmüş.
Bay Harrlngton, bunun tabii olduğunu, çünkü hatibin on sekizinci asırda yaşadığını söy-llyecekli. Fakat, — işkenceye kahramanca mukavemet eden
— Ashendenin belki de alay et tiğini düşündü. Dizine bir şa-marcık indirerek pufladı.
— A... İşte bu dediğiniz komik... — dedi. — Eh, öyleyse, hatibin yerini ben tutacağını.
Bu Harrlngton ne traşçıydı Ashenden artık dayanamıyordu. Fakat Amerikalı, öyle ısrarla musallat oluyordu ki. kendisine mukavemet imkânsızdı
Mamafih. İngiliz muharriri,
bu değişmlyen mizaçlı, İhtı-mamlı ve nazik yol arkadaşın» gittikçe bağlanıyordu Rabıtalı hareketleri, gerçi çok eski usuldü. (Fakat kibar tavır ve hareketlerde, geçmiş devirlerin pud Talanmış perukalı ve dantel manşetti üslûbu varmış? Onun bu nezaketi ile hem kalbden hem terbiyeden geliyordu. Ancak inkıyadı İstiyordu
Ashenden, rahatsızlığından. I kİ gün müddetle yatmak mecburiyetini duydu. Yol arkadaşı ona, medyun bırakan bir alâka? la baktı. Ashenden şaşırdı. Bay Harrkngton'un dereceyi muntazaman alışına ve bavulundan çıkardığı ilaçlan ihtimamla verişine. gülümslyerek bakıyordu Lokanta vagonundan, hasta İçin perhiz yemekleri istiyordu. Yol arkadaşı uğruna katlanmıya-cağı fedakârlık yoktu Bir l*-tisna ile: Susmak!
Bununla beraber, uyku saatleri onu mecburen susturuyordu. İşte bıınun üzerine bir mevzu utangaç zihniyetini kurcalıyordu: Nezahet kaidelerini bozmak sızın Ashenden'in yanında nasıl edip de soyunmah? Her sa-
(Arkası var)
M
A KŞ A M
8» W 7
8 Ekim 1M9
Para kazanmanın
Teklif almak suretile
Gazeteler, Gazeteciler
luu: Sim TABANCI Tekel tülün eksperi
ötedenberi bütün merieMM-lar tarafından yokluğu hissedilen ve kurulması büyük bir özleyişle arzulanan Tütün eksperleri birliği nihayet »/»/Mfi tarihinde teessüs etmiş bulunmaktadır.
Bir devlet teşekkülü olan 1*-kel idaresinde vazifeli mealek-das eksperlerle serbest ticaret sahasında çalışmakta bulunan tütün tüccan eksperlerin müzaheret ve gösterdikleri a)âk* 1 k kurulma İmkânları sağlanmış olan birliğimiz bütün meslek-daşlar adına şimdiden isimlerini vereceğimiz bu mesiekdasla-runıza karşı şükranlarını arzet-meği vazife bilir.
Henüz teessüs etmiş bulunan birliğimizin müteşebbis heyetine dahil olarak bizi teşebbüs Te bu vadideki çalşmalamuzda teşvik etmiş olan eksper arkadaşlar şunlardır:
Nurettin Esat Ulusuy: Tekel uzman müşaviri, eksper.
Kenan Yalter: Tekel ticaret grupu müdürü, eksper.
A. Servet Alaybek: Tekel ticaret grupu müdür muavini, eksper-
Fevzi Rıfat Kaplan: Tekel yaprak tütün şubesi müdürü, eksper.
Feridun Hamit Pekcan: Tekel yaprak tütün şubesi müdür muavini, eksper.
İzzet Doruk: Tekel İstanbul B. ve İş. Ev. leri müdürü, eksper.
Mithat Nemli: Tutun tüccan, eksper.
Abdi Fuat Akev: Tütün tüccarı. eksper-
Hüseyin Sabri Tüten: Tütün tüccarı, eksper.
Nâzım Zeki Ekemen: Tütün tüccarı, eksper.
Celâl Umur: Tütün tüccarı, eksper.
Vangel Haydepulos: Tütün tüccan. eksper.
İhsan Doruk: Tıitün tüccan. eksper.
Cemal Çapraşık: Tütün tüccarı. eksper.
Kimon Palam udls: Tütün tüccarı, eksper.
Şimdi bu birliği kurmaya teşebbüsü tahrik ve teşvik eden sebepleri araştıracağız.
Tütün eksperleri birliğinin kurulmasında bilhassa bizim memleketimizde şiddetli bir lüzum ve ihtiyaç duyduk Her meslek erbabının toplanıp görüşerek anlaşma, tanışma ve birbirlerinin fikirlerinden, bilgi ve tecrübelerinden daimi surette alâkalanmaya ve faydalanmaya lüzum görerek cemiyetler, birlikler kurduklan şu yaşadığımız denede bizim böyle bir birliğe sahip olamayışımız çok büyük bir noksan ve hattâ mucibi teessüf bir İhmal olacaktı.
Tütüncülük ki... Dünya İktisadiyatında mühim bir mevki işgal etmekte, milyonlarca İnsan bu meta yüzünden yaşama ve hayat imkânlarını kazanmakta ve memleketin bütçelerinde mühim varidat ve nıısraf fasılları yaratmaktadır
Tütün memleketimizin en mühim bir ziraat ve ticaret metal iken, yine memleketimiz dünya tütüncülüğünün hemen hemen m erkem vaziyetinde bulunurken bu çok kıymetli ve enteresan mahsulün İhtisas elemanları eksperler en basit meslek saİlklerinin blie malik bulundukları bir topluuk, birlik vc- beraberlik teşekkülüne malik değildirler.
Memlekete en yüksek bir gelir kaynağı olan bu maddenin heri elemanları bile birbirlerini esastı surette tanımazlar Bilgi ve çalışma birliğine sahip değildirler.
Her mevzuda rekabet, biri diğerinden geride olmak, daha fazla muvaffak olmak arzusu hâkim bulunabilir,
Tütüncülük de mühim bir *tnLal ve ticaret mevzuu olduğuna göre bu mevzu* fikir yoranlar w bu meta Ue meşgul bulunanlar "tonda rekabet bulunmama-«na ve zımni bir mücadele olmamasına imkân yoktur Fakat bu çok mühim ziraat, ticaret ve ihraç metaı baa huşuz-larda memleket menfaatlerine taalluk eden, zirai ticarî ve iktisadi ehemmiyetler kazanan
korunma ve göaeUlme«l ancak bu mevzularda rekabet ve anlaşmazlıkları ortadan kaldırarak tam bir anlaşma halinde bu meta elemanlarının elbirliği ederek çalışmaları sayesinde kabil ol”-raktır
İşte tütüncüler kİ . Bunların teknik elemanları mütehassıs eksperleridir Buların daimi surette blrbirleriyle temas halinde bulunmaları: memleket menfaatini icabeltlren mesleki mevzularda hemfikir bulunmaları dünya tütüncülük âleminde dalma en ön safta bulunan tütüncülüğümüzde hiç bir zaman. bir gerileme veya daha iyiye gitmekten ger! kalma tev-lld etmlyecek çarelerin bulunmasına hizmet edecektir.
Blzler birbirlerini iti iyi tanımalıyız. Birbirimizin kabiliyetlerini iyice bilmeliyiz. Birimiz diğerimizden onun daha iyi bildiklerinden faydalanmalı ve bildiklerimizden faydalanmak arzu edenlere faydalı olmakta tereddüt etmemeliyiz.
Ziraat makineleşmek zorundadır. Toprak ilmi mesai arzu etmeğe başlamıştır. Tütün ise zlraatlnde, ticaretinde bakım ve muhafazasında, fabrikasyonunda; hülâsa İstihsalinden istihlâkine kadar her safhasında hususi bir dikkat ve İtina Lstlyen bir toprak mahsulüdür. öyle bir toprak mahsulü ki bu dikkat ve Ltina mevzuunda eskiden bilinenler ilmin çerçevesinin dışında kaldıkça, yapılan her hangi bir ameliye müsbel olarak izahlandırılama-dıkça, eskiden bilinmeyen durumlara düşülünce de ona çare bulmak mümkün olamıyacak-lır
Bu vaziyet ise zamanımızın her mevzuda bilgi lstlyen, her durumda hal çaresi yaratmak lüzumunu emreden hayat telâkkisine göre nasıl İzah edilebilir.
Her meslekte bir mütehassıslar zümresi ve her mütehassıslar zümresi arasında da bir bilgi birliği mevcut olması lâzımdır. Biz bu kurmağa çalışacağımız ve kuracağımız birlikle mütehassıslarımızı birbirine tanıtacağız. Gayelerimizde çalışma mevzuu ve bilgilerimizde iştirak ve birlik yaratacağız.
Mümkün olduğu kadar İlmin mûsbet ve reci İzahı İle İmkân derecesinde her mütehassıs eksperin bir mevzuda aynı mânada bir görüş birliğine varabilmeleri imkânlarını yaratmaya çalışacağız. Tütüncülükte memleket menfaatlerinin İstediği tipler standardize edilebilmeli. zlraatlnde birlik. Denklemesinde birlik . Ticaretinde İstikrar ve dürüst! .. Bakım ve fabrikasyon devrelerinde birlik ve beraberlik fikri teşekkül edebilmeli ve etmelidir.
Her meslek bir çok hususlar -da elemanlarından feragat İster. Tütüncülük bu mesleklerin en başta gelenlerinden biridir. Her meslek feragatiz çalışan elemanlarını takdir eder. Terfih eder ve mesut eder. Ancak en çok feragat lstlyen, en fazla bünyevl fedakârlıklar lcabettl-ren tütüncülük İse elemanlarını hiç bir suretle koruyamaz . Terfihine ve terfline bâls olamaz.
Hiç bir büyüğümüz bu yüz nıilyonlarca liranın kazanılmasına bir taraftan ve sarfına diğer taraftan âmil olan bu bir avuç teknik elemanı tan ima».
Fakat bunların hiç birisinde ne meslek kabahatli ve ne de büyüklerimiz dar görüşlü ve vukufsuz insanlardır. Kabahat yalnız blzdedir. Meslek sahiplerini tanımazlar. Meslek sahipleri kendilerini eserierile, varlıklarlie tanıtırlar.
Müsbel bilgilere, İlmi gösteriler katiyen çalışmalar» dayanan mesleklerde kıymet veril-mea Mütehassıslar, teknik İş ve meslek adamları kendilerine kıymet intihap eder ve onu bizzat alırlar. Memleket hacminde şümullü bir meslek sahiplerinin İse teker »eker kendilerini bütün meslek efkârına bile tanıtmam mümkün olamaz; ve esas olan şahsın muvaffa-
çeşitli yollan
(Baş tarafı 5 inci sahifede) içiyor, kadına ikramda bulunmuyorsa o, muhakkak ki bir kaç «melik evlidir ve katiyen çiçek almaz. Fakat erkek, kadehinden her yudum alışında yanındaki kadının da İçmesini teşvik eder vaziyetler yapar, a-rasıra meşe ikramında bulunuyor ve kadına çok yakın oturursa anlan» ki ya nişanlıdırlar, yahut ta sevgili .. İşte bu gibiler, uzatılan çiçeği reddedemezler.
Bozan masaya bırakılan bir çift karanfil, gül, bir demet sümbül, yasemin veya menekşe İçin erkeğin, kadına caka olsun diye beş lira bile verdiğine çok rastladığını anlatan muhatabıma sordum:
— Günlük kazancın ne tutuyor?
Yine «lâf aramızda* diyerek cevap verdi:
— Gecede şöyle böyle 15 lirayı doğrultuyorum...
Tahmin edlleıtüyecek bir kazanç...
Kendileriyle konuştuğum çiçekçilerden, yirmi senede nberi bu İşte bulunan bir madamın söylediklerini pek enteresan buldum. Gençlere hangi çiçeklerin satılabildiğini, bu hayata nasıl atıldığını açıklayan çiçekli madamla yaptığım konuşmayı da başka bir gün yazarım.
Cemaleddln BİLDİK
BULMACA
12 3 4 0 8 7 8
1 1 1 1 1 1 1
1 l ■: ■
İlil 1 1
■ 1 1 ■1 1
1 ■ 1 1 1
İlli 1 J
İlil
1 ■ 1 “T 1
ıııa 1 1
dJ_B_ 1 1
kiyeti değil, meslek şahsiyetinin muvaffakiyet ve İtibar kazanmasıdır
Soldu *ağa. I — SckCTİİ raeyva ■uyu satan. 2 — Tatlı değil - nota. 3 — İçki çereei - bir »ü*. * — cedre - bayram. 5 — Tersi bir «k; harfin okunuju - tersi btr kadın ismi. S — Sevimli. 7 — Temi «itmiş dakikadır. B — Tersi btr mm «kİ - tamamlama. 9 — Eski uman s ilahlarından bir topuz - isyankâr 10 — Başına (S, relime vatan ba.s relini Cİderme olur - fırlatır.
Takandan a*aö>ra: 1 — Antap m.ıhsuUtından bir kvru »emh. 2 — Kıraliçe - âdet haline gelml». 3 — Bir erkek adı - tersi gthel sanat. 4 — Terbiyesi noksan. S — Bir Asamız -Baıtan çıkar, B — Sonuna «R» Kelime uçucudur Emniyet, 1 — Tersi sinlr-innrttr. 8 — Terzi bir tatrlkal • Bey GEÇEK BULMACAMI* HAI.Lt
Soldan aağa: 1 — Bestekâr. 2 — Edirneli. 3 - Şirinlik. 4 — iba, AH*. 5 — Y|, Mit, B — lkelsem, 7 - Rotsa, İz, B — Ll. Elişi. B — idlbtz. 10 — Kel. Beba
Yukarıdan Mafrıya: 1 — Bcıihırlik, 2 — Edlb. Kaide. 3 — Sirayet fa. 4 — Eri, hseb. & — Enna, Salih, B — Kolime. İze. 7 — Alilimi». B — Rlkrt. Zira.
çaktır ki: evvelâ o birlik ve o birliğin şahsiyeti mânevlyesi kendisini gösterecek, kendisini tanıtacak; dolayıslyle de o birlik ve birliğin isimlendirdiği meslek elemanları muvaffak olmuş, kendilerini göstermiş ve tanıtmış olacaktır.
Onlar muvaffak olunca memlekette yüz milyonlarca liranın, yüz binlerce İnsanın ve yüz binlerce dekar milli arazinin meşguliyet, yaşama ve hayat imkânlarını temin eden bu mesleğin elemanları da herkes tarafından tanınan, her yerde alâka ve İtibar gören bir zümre haline geçebilir. Onların terfii ve terfihine lüzum hasıl olur.
Şunu kabul etmeliyiz kİ: Yukarda da söylediğimiz gibi ne meslek, ne memleket ve ne de memleketi idare edenler takdirden âciz, suiniyet sahibi İnsanlar değildirler; ancak meslekler ehemmiyetini, meslek sahipleri Jlyakatlannı ve nihayet meslek ve meslek sahipleri memleket menfaatleri mevzuunda faydalı, hayırlı ve değerli olduklarını belirtmek ve ispat etmek mecburiyetindedirler. Hiç kimse bir meslek sahibine gel şu kıymete sahip ol ve buna el koy demez. Ben şu kıymette, şu kabiliyetteyim ve şu haklara malik olmalıyım demek ve onu almak lâzımdır, işte biz kurmuş olduğumuz birliğimizle kıymet ve kabiliyetlerimizi belirtmek ve bu kıymet ve kabiliyet karşılığı değer ve hukuku da mesleğimize kazandırmak arzu »e kararındayız.
Yazan: Tütün eksperleri birliği müessiflerinden
Tekel Tütün Eksperi
elektrik santıralı ölçü aletleri tamir tâdil ve âyar ettirilecek
SÜMER BANK Defterdar yünlü sanayii müessesesi müdürlüğünden
Eyüp
1 — Mflesesemlzln elektrik santralın m ölçü âletleri teklif abnak suretiyle tâmlr, tâdil ve ayar ettirilecektir.
S — Bu hususta hazırlanan teklif alma şartnameleri her gün. müessesçin İz Ticaret servisinden bedels^ olarak alınabilir.
3 _Bu İşle al Ak artar olmaklstiyen firmaların 11.10.949 gü-
nü akşamına Kadar flat tekliflerini Ticaret servisine kapalı zarflar İçinde tevdi etmeleri lâzımdır.
4 __ Müessesemls İşi verip vermemekte ser beştir (14410)
Kapalı zarf ilânı
Tokat ili Bayındırlık Müdürlüğünden :
1 _ Eksiltmeye konulan İş: Artova — Tokat yolunun
0-|-000 _ 14-500 Km. leri arasında 1500 metre adi kaldırım
ve tesviye İşi olup keşif bedeli (2*1012.00) liradır
2 — Eksiltme, 21 ekim.1949 cuma günü saat 15 de müdürlüğümüz binasında teşekkül edecek bayındırlık eksiltme ve İha le komisyonunca kapalı zarf usullle yapılacaktır.
3 _ Eksiltmeye iştirak İçin, eksiltme gününden en geç üç
gün önce dilekçe İle Tokat valiliğine boş vurarak ehliyet vesi kası alınması (2025^5) lira geçici teminat yatırılması ve 1949 yılına al» ticaret odası vesikam ibraz edilmesi şarttır. Ehliyet vesikası verilmesine esas olan belgelerin dilekçeye eklenmesi esastır.
4 — Bu işe ait keşif ve teferruatile eksiltme evrakı her gün bayındırlık müdürlüğünde görülebileceği gibi örnekleri alınabilir.
5 — Taliplerin, hazırhyacakları kapalı zarf teklif mektupla-
rını eksiltme günü olan 21 10 949 cuma günü saat 14 e kadar komisyona vermeleri İcap ettiği ve posta ile yapılacak tekliflerde hasıl olacak gecikmelerden sorumluluk kabul edlJmlyece-ği İlân olunur. (14417)
(Baş tarafı 4 üncü salıifede) Hâsılı bir kaç gün İçinde İkisi birden dehşetli surette kızamıklarım döktüler. Fakat böyle kızamık pek nâdir görülür şeylerden.
Bunlar anlaşılıncaya kadar arada ben öldüm. Düşün bir kere, tamam bir hafta gece gündüz uykusuz, gıdasız kaldım. Hastalandım. Şimdi, Cenabı hakka bezaran hesar ham-düsenâ olsun, anlar devrel ne-kahate girdiler. Sıhhatleri pek iyi gidiyor. Lâkin ben bir türlü kendimi topiıyamıyorum. Cün-lei asabi yem fena sarsılmış. Ne ise o da geçer.
.9 Mart 314
Fazlı! Sen benim en vefakâr bir İki dostumun birisi olduğun için seni bir vakitte unutmam. Lâkin «Asm bozan unutsam caizdir. Çünkü «Asır* her vakit senin aynın olamıyor. Bununla beraber yine ben «Asır» dan bir şey diriğ etmem. Ancak o şey nerede?. Dedim ya, ben sizin gibi değilim, yorgunum. Fazla olarak başımdan gaileler.. Bazan gallel haileler de eksik olmuyor.
Bak dün Nejad mektepten avdet ederken yolda muattalül-bJs olarak düşüvermiş. Yanında bulunan uşak kucağına almış, en yakın eczahaneye götürmüş. Bir çok mualeceler, İhtimamlarla çocuk, zavallı Nejad gözlerini açabilmiş. O halde iken yine kucakta olarak eve getlr-
Basın Yay m ve Turizm Genel Müdürlüğünden
Genel Müdürlüğümüz Merkez teşkilâtında açık bulunan 50,70 ve 80 Ura aylıklı dokuz mütercimlik ile 50 ve 60 Ura aylıklı iki raportörlük için Ankara ve İstanbul da 10 Ekim 3949 pazartesi günü yapılacak müsabaka İmtlhaniyle mütercim ve raportör alınacaktır.
Mütercimlik imtihanına gireceklerin Türkçeden İngilizceye ve İngilizceden Tiırkçeye kuvvetti bir şekilde tercümeye muktedir olmaları ve bu dili düzgün konuşmaları, raportörlük imtihanına gireceklerin de İngiliz veya Fransız dillerinden birine İyi vâkıf olmaları şarttır.
Memurin Kanununun 4 üncü maddesindeki vasıflan haiz olup askerlikle ilgisi bulunmayan ve en az İlse mezunu olan isteklilerin mufassal hal tercümelerini gösterir belgeleriyle İki adet vesikalık fotoğraflarım dilekçelerine bağlıyarak 8. Ekim 949 cumartesi günü saat 13.00 e kadar Ank&rada Genel Müdürlüğümüze ve İstanbulda Çembcrlltaşta Basın-Yayın ve Tu" rizm Genel müdürlüğü basın temsilciliğine müracaatları. 13702
etmlş. Kendi vazifelerinden başka arkadaşlarından birisinin de batın için vazifelerini hazır etmiş. Bu sebeple gece hiç uyuyamamış. Ertesi, yani vaka günü de tabii pek zayLf, pek bitab bulunmuş, ihtimal ki mektepte de başkaca sıkılmış. Bu ahvalin neticesi olarak da yolda tarif ettiğim gibi bayılıp düşüvermiş. Eğer bu hal alel&de bir baygınlık geçirmekten ibaret ise inşallah bundan sonra bir daha gelmemesi İçin lâzım olan takay yıida^ta kusur olunmaz. Ya şa-yed sar’a gibi btr illetin başlangıcı İse ben ne yaparım? . Bu gece tâbessabah biz uyuya madik. Fakat o medid. fasılasız, sakin bir uyku İle vücudunu başını dinlendirdi. Bu sabah da — Cenabı hakka bin şükür — her zamanki gibi iyi bir halde uyandı. Bir hafta kadar gezdirip hava aldırmak İçin İşte bu gün Adaya götüreceğim. Adada belki hiç vakit bulamam diye şu kâğıdı çırpıştırıyorum. Allahın merhametine sığındım.
Nejad, maateessüf üstadın korktuğu hastalığa tutulmuştu. Mektuplarından bir çoğu bu hastalığın tedavisi için ne kadar uğraştığına, ne kadar didindiğine dairdir. Fakat bütün bn gayretler tesirsiz kalmış, zavallı Nejad hayata gözlerini kapıyarak üstad Ekrem’i büyük bir yeis ve keder içinde bırakmıştır. Bunun derecesi aşağıdaki mektubundan anlaşıla-
diler. Biçarenin gözleri açık ise bilir: de hâlâ aklı başına gelememiş ı İdi. Nuruaynım Fazlı Necip,
Kuş kadar vücudunu deraguş Dostlarım arlık beni ölmüş ettim. Evin üst katma kadar bilmeli. Beni ziyaret ederlerse çıkardım. Yatağına yatırdılar.1 türbe ziyaret eder gibi etmeli... Vakadan kendisi tama- Bana mektup gönderirlerse fantiyle bihaber. Ev halkına arız tkha gönderir glM göndermeli, olan telâş ve ıstırabın sebebini Benden ■ - • bilemediği İçin «Bu telâş nedir? Ne oluyor babacığım, ben hasta mıyım? Saat kaç? Ben bu sabah kalktım, mektebe gittim mi?.,» diye suallerde bulunması yüreğimi paramparça etti. Ah( Ne kadar zayıf, ne kadar halsiz!.. Yatağına girip biraz Istirahetten sonra yavaş yavaş aklı başına geldi. Vaka olduğu gibi kendisine söylendi. Fakat o, nasıl düştüğünü, düştüğünden bed’lle eve gelip de tamamiyle ladel his edinceye kadar ne haUer geçirdiğini bilmiyordu, hâlâ da bilmiyor.
Birgün evvel sabahtan akşama kadar çalışmış, bir kaç coğrafya haritası tersim ve telvtn
mukabeleye, cevaba muntazır olmamalı. Mamafih sana şu kadar cık bir şev yazıyorum.
Nejadın... O cevheri fenayâ-bın kıymetiyle mütenasip ne yazılabilir? Mamafih biraz şeyler yazdım ki ruhumun en İnler inden, kalbimin şahikalarından İbaret. Şimdi tab’ı teşebbii-satmdayız. Musavver olacağı için biraz külfetli olacak.
Buraya geleceğini yazıyorsun. Bir an evvel gelsen de bir kaç fasıl da seninle ağIaşsak! Ah halim pek harap. Baki heme dost cümle fânlest iki gözüm efendim.
Büyükada 31 Mayıs 316 Enis Talisin T)L
Created by free version of 2PDF
Lokomobilli elektrik tesisatı yaptırılacak
iller Bankasından
1 — Erzurum İline bağlı Aşkale kasabası elektrik santralına tesis edilmek üzere 1 adet 05-75 beygirlik Ibkomobkl grubu satın alınacak ve alçak gerilim şebekesi yaptırılacaktır.
2 — tşln keşif bedeli 98.095.73 Liradır.
3 — Geçici teminat 8.055. — Uradır.
4 — Zarflar makbuz mukabilinde en geç 15 Arahk 1949 perşembe günü saat 17 ye kadar Bankamıza teslim edilmeUdlr
5 — Kapalı teklif zarflan, 16 Aralık 1949 cuma günü saat 15 de toplanacak Bankamız Satmalma komisyonu tarafından açılacaktır.
6 — Postada vaki gecikmeler nazarı İtibara alınmıyacak-tar.
7 — Bu İşe alt şartname (5,—) Hra mukabilinde Bankamız Muhasebe müdüıiüğündentemin edilebilir.
8 — Bu ise alt bilcümle Devlet ve Belediye vergi ve resimleri, noter ve harç masrafları ve bunların zamları işi alana alt olacaktır.
9 — Teminat mektubu mukabilinde avans verilemez.
10 — Banka ihaleyi yapıp yapmamakta veya dilediğine
vermekte seroesılr. 13660
Evvel zaman içinde
Ankara Belediye Başkanlığından:
1 — Asfalt yolların tamirinde kullanılmak üzere Fen müdürlüğü için (50i elli ton Bilûın satın alınması kapalı zarf ıifiullyle eksiltme ve İhaleye konulmuştur.
2 — Eksiltme 17 ekim 940 Pazartesi günli saat (181 da Belediye binasında Encümende yapılacaktır.
3 — Muhammen bedeli (18.750) on sekiz bin vedl yüz elli lira olup geçici teminatı (1.406 251 bin dört vilz altı lira yirmi beş kuruştur. Teminat belediye veznesine yatırılacaktır.
4 — İdari ve fenni şartnameler Tutanak ve muamelât müdürlüğünde görülür.
5 — Teklif mektuplarının 2490 sayılı kanunun 33 inci mad
desin deki tariflere göre hazırlanması ve eksiltme saatinden bit saat evveline kadar Başkanlığa verilmiş olması lâzımdır. Postada olacak gecikmeler kabul edilmez. 14234
İstanbul Sular idaresinden
İdaremizin Terkostakl fabrikasına Silâh tarağa Elektrik santralından elektrik cereyanı verilmek üzere havai hat ve transformatör merkezi tesisi için kapalı mektup ile teklif alınacaktır.
İsteklilerin 14/Kasım/949 günü saat 12 ye kadar tekliflerini Beyoğlu İstiklâl caddesindeki idare merkezinde Muamelât Dairesine vermeleri, şartname ve avan projeleri almak İçin de Üzinler servisine müracaatları ilân olunur. 14407
Kadıköy Kız Entitıisü Müdürlüğünden:
Okulumuz Reviri için bir hastabakıcıya ihtiyaç Vardır Btekillerln okula baş vurmaları,414246)
(Baş tarafı 4 üncü sahifede) ve keseleri öpüp başlarına götürüp geldikleri yoldan giderlerdi. Ancak Şeker bayramlarında ufak bir fark vardı. O da kurban bayramında getirip gösterdikleri ve beraberce getirdikleri mahalle götürdükleri koçlar yerine tepsilerle şekerler şekerlemeler getirirlerdi. Ve bu mükemmel ve mükellef tepsileri kilercilerin refakatinde gelen tablakârlar taşırlardı. Bunlan da ben gene Zekiye sultanın sarayında görmüştüm.
Tepsilerin içleri şeker kutula-riyle dolu idi. Hele bir tanesi gümüşten mamul bir tepsi idi ve şeker kutulan gümüşten Saksonyadan blUûrden yapılmış gayet güzel ve kıymettar kâseler ve keseciklerdi. Bu tepsiyi haremağaları sultana götürür takdim ederlerdi. Haznedar kalfanın elinde hazırlanmış olarak bulunan zarflan veya atlas keseleri alırlar öperler başlarına korlar çıkıp giderlerdi ve gene tıpkı Kurban bayramlarında olduğu gibi bahçede divan durarak bekllyen selâmlık bendegânına götürür birer birer teslim ederlerdi. Bu merasimi dahi sultan pencereden seyrederdi. Diğer tepsiler hareme bırakılırdı ve çoluk çocuk, yani genç halayıklarla kalfalar tarafından taksim ve bir nevi yağma edilirdi, işte muhterem karilerim eakl damat pa şalar sultanlarına bayram be diyelerlnl bu arzettiğim usule riayetle takdim ve paşalar bu ya birbirlerine rekabet ederlerdi.
Yalnız Gazi Osman paşanın ikinci oğlu ve damat Nureddin paşanın biraderi Kemaieddiı paşa sultanının şekerlerini Pa-rİsten getirtir ve gene Parlsten getirttiği kutularla ve fakat aynı merasimle takdim ederdi. Bu usu) 1908 Meşrutiyetin rl »n somu dahi tıazı tadilat ile so-
nuna kadar devam etti saraylarda.
S. M. S.
NOT —Suphi paşalardan Celâl imzalı mektup ve resimleri henüz evvelki gün aldım Eski şûrayı devletin tetkik salâhiyeti vardı ve bimehaba mazbatalar yazdığı da vardı. Ancak, icra kuvveti yoktu. Bunları ayrıca bir makalede yazacağım. Bu vesüeyl verdiğinden dolayt Celâl beyefendiye teşekkür ederim. Semih
YENİ YAYIN^
KAPTAN G HAM T ın ÇOCUKLARI Jul»» Varna
AruüldofMdUcrdc »er alını», şöhret yapmış nadir eserlerdendir. Bir ilim vc ahlAk hazînesi olan bu romnni ç«-cugjnurua ûphenaalnLe lamel
tasını yapmanın tavsiye ederiz çocukun bir hamlede okuyup btUrıııek istlycceği vakalar arasında ilmi ve coğrafi bllglamln kuvvetleneceğini hissclmlyecekür.
Ferit! Nnmık Hansoy tarafından ler-cürne edilen bu ereri. İnkılâp KJlabcvl nerrelmijtlr. i cilttir. Beher cildi 200 er kuruştur
TORHADA PRATİK DIŞ HESAPLARI ¥uib: Nuri Azızıc
Endüstrinin İstinat ettlŞl en mlihun noktalardan biri, şüphesiz: Dİ? HESAPLARI balesidir. Bu eserde: Parmağın milimetreye, milimetrenin parmağa çevirme urullerlnl, 33 çeşit vuia hakkında teni» ize hat. çark hesapları, torna tosAhı. mahrutl tornalama, ck-«anlrllc ve bir çok faydalı pratik cetveller buluyoruz.
inkılâp Kltabevl bu eseri 3 Oncfi kere olarak bir çok ilâvelerle neşretmiş bulunmakta, bu ise eset hakkında kAB bir garanti tejkiı etmekledir. Fiatl 200 kuruştur.
Tamrhll T. FUızlaÜ GELİR VERGtSİ
Kurumlar verfilsl. Esnaf vergisi ve Vergi urul kanunlarlyle birlikte, yeniden «özden geçirilerek, temiz ve çok itinalı olarak İnkılâp Kitabevî tarafından bastmlrniîtır. FİBU 3OT, Ciltlisi 2£O kuruştur.
YURTTA ve DÜNYADA AV ve DENIZ SPORLARI 12 net sayısı zengin bir mündericat ile çıktı.
Tekel mevzuundan çıkacak otan av malzemesine, avcılığa, denizciliğe, balıkçılığa ve türüme ait kıymletl makale s-e resimlerle, deniz içindeki balık sürülerinin yerlerini ebz*rrvrı İskandil .Metine alt çok meıaı :1ı ve teknik lür >a oı da ihtiva -r1- ■ mı »aaiyı tıUtUn ilgililere lavsue c.vna..

8 Ekim İM9
VAPURLAR
HELLENİC LINES LİMİTED
NEW - YORK - İSTANBUL - NE W-YORK İngiltere - Almanya - Belçika arasında muntazam I'osla MONGOLİA. Vapuru
11 Ekime doğru Limanımıza gelecek ve 12 Ekime doğra esyai ticariye alarak
LONDRA - HAMBURG - ROTTERDAM ve ANVERS limanlarına hareket edecektir. Umumî acenteleri : S. TOPER ve Co.
Galata. Veli Alemdar Han, Tel: 4192ü
İtaloMediterranean LİNE Ltd.
T^IESTE
Limanımızda bulunan t
Alfondo Pellegrino
Vapuru doğıu
Trlyes^e için yüklemektedir.
Türkiye için umumi
Acen talan :
I .EV ANT EKSPRESS TL.Ş. Galata Anadolu Sigorta Han. Tel: 44791-M792
. AZİZE
Kızının Parlstcn getirdiği I son modelleri Galatasaray karcısındaki atölyesinde kızıyle birlikte sayın müşterilerinin emirlerine ;;ma-ı de buiundurduğunu bil- | dlrlr.
Zayi — Bursa nüfus memurlusundan aldığımız nüfus cüzdanlarımızla Beyoğlu İş Bankası şubesindeki hesabımda kullandığım Saadet Uçar yazılı tatbik mührümü, kaybettim. Yeni nüfus kâğıtları alacağımızdan ve yeni mühür yaptıracağımdan eskilerinin hükümsüzlüklerini ilân ederim.
İbrahim kın Saadet Uçar ve
Ali kızı Fenbe Sungur
SPLENDİT
LALA LOKANTASI (Sea Tiyatrosu Pasajı Beyoğlu)
Kış mevsimine salonlarım açmıştır. Her güu öğle yemeği, her akşara Yavuz Eneren İdaresinde Çigan ve Salon orkestraları vardır.
İstanbul 1- el icra memurluğundan: 948/102Ü
Bir borcun temini için mahcuz olup, açık arttırma suretiyle satışına karar verilen ceman 718 lira kıymetinde 20 adet muhtelif renkte tahta bahçe koltuğu. 11 adet boyalı balıçe masası, 30 adet portatif demir ayaklı saç bahçe masası, 130 adet ağaç bahçe sandalyası satışa konularak, 1. ci açık arttırması 14 Ekim 949 cuma günü saat 15 ten- LG ya kadar mal ların bulunduğu Küçükçekme-ce Cumhuriyet mahallesi 198 No. lı evin önü meydanında satılacaktır. Teklif edilen en yüksek bedel mahcuz malların muhammen kıymetlerinin % 75 İni bulmadığı takdirde, 2. el arttırması 17 Ekim 949 pazartesi günü ayın mahal ve saatte en fazla arttırana peşin para ile icra ve iflâs K. nun 113 ilik 122 nel maddeleri gereğince satılacağı ilân olunur. 948/1029 dosya ile. ( S295)
Zayi — İstanbul üniversitesi hukuk fakültesinden 948 yılı aldığını şebekemi kaybettim Hükmü yoktur
1935 Adııaıı Dizer
Senenin en büyük satışı BÜYÜK MÜZAYEDE İLE
Harikulâde stil eşya nadir parçalar, halı koleksiyon satışı, 9 Ekim 1949 pazar günü saat 10 da, AYASPAŞADA Gümüşsüyü caddesi Tüten apartmanın 6 numaralı dairesinde bulunan ve şehrimizin martıf bir aileye ait harLkulâde eşya bakara kristali avizeler, Avrupa gümüşü çay ve çatal bıçak takımı, Rodos duvar tabak kollekslyonu. buhara. Bergama, Nalm, Kun hah koleksiyonu, minyatür koleksiyonu, Beykoz ve çeşnübiilbül koleksiyonu. Abdülmecld Efendinin tablosu vs. vs. açık arttırma İle satılacaktır. Nadir parçalar. mobilya kısmı. Avrupa malı tekmili oyma stil Rönesans 16 uarçadan ibaret yemek oda takımı İngiliz malı ınagun ağacı stil Louis Philip 7-9 parçadan İbaret salon takımları, Macar maLı 8 parçadan ibaret yatak oda takımı, Markitlri işlemeli salon masaları. Ampir stilinde divan ve Rekomye; Paris malı tekmili gül ağacı üstleri hakiki Sevr motifli Louis XVI salon piyanosu. Avize kısmı, 1 ve 12 kollu Bakara kristali altın yaldızlı muhteşem avizeler, Güzel sanat eserleri: Viyena Çeşmibülbül, Beykoz, Yıldız, Çin, HALI kollekslyonu: Buhara, Naim, Tebriz Isfahan. Ber gama. Kum, Keşan. Ferahan, GÜMÜŞ eşya, (Avrupa malı 80 ve 84 ayar) 196 parça çatal bıçak takımı, 226 parça çatal bıçak takımı. 9 parça çat takımı, 5 parça çay takımı. Yemişlikler pay tabaklar, Kristal kısmı: 8u takımı kok tey takımı, pay tabaklan badem likör takımı, Tekmili gra-ve yemişlikler, şekerlikler. Tablo ve Bronz kısmı: Maruf heykeltraşların imzalı şaheserleri, Abdülmecld efendinin İstanbul nanzarası ve tanınmış ressamların tabloları, Lüzumlu eşya kısmı: Macar malı Amerikan Bar, Macar malı kauç - divan ile beraber buduar takımı, Frlgtdalre marka buz dolabı, maden tepsiler, duvar aplikleri; Fer Forje lamp abajur, Mağun ağaç elbise dolapları. Berjer koltuklar, Salon masaları, Tiil ve perdeler, Emay havagazı ve fırın; K-P. M. marka 12 kişilik sofra takımı. Minyatür kollekslyonu, Poker masaları. Markont ve R.CA. mdble radyolar. EKSPOZİSYON: 8 Ekim 1949 cumartesi günü saat 10 dan 19 a kadar. Fazla tafsilât almak İçin, PORTAKAL MOBİLYA EVİ’ne müracaat. Tepebaşı Morali pasaj No. 157/6 Telefon: 85190 - 43970.
tst. Lv. Amirliği ilânları
60 ton sığır ctl açık eksiltme ile 21/Eklm/949 günü saat 16 da Oelibolu Demlrtepe As. Sa. AL Ko. da satın alınacaktır. Tutan 90.000 lira olup teminatı 5750 liradır. TaUplcrln belli vakitte komisyona müracaatları. 3671-13999
ra Seyahat dolayısile devren m SATILIK MUNTAZAVI FABRİKA
Piyasanın en işlek yerinde, makinelerile döküm-1 hanesiyle beraber derhal faaliyete seçilebilir Arzu I edenlerin İstanbul Posta kutusu 176 va (Fabrika) ■
INSİLİİZCE FRANSIZCA
Muhasebe ve Spor
Kayıtlar başlamıştır. Dersler 7 Ekimde başlıyor.
Amerikan Lisan veTicaret Dershanesi
Alemdar Cad No 23 Telefon 21737
AKŞAM
anOMHHBVDHKMnH İNGİLİZ
HORNIMAN
ÇAYLARI
125 ve 250 gramlık orijinal kutularda Her yerde satılmaktadır.
W. H- ct F. J Homlman et Co. Ltd.
doktor ivkk
Emir Necip Atakaml
Kadın - Doğum Hastalıkları I ve ameliyatları mütehassısı | Beyoğlu, İstiklâl Cad. 403. j kat 2, Muayene: 15.30- 19 |
MS AÇIK ARTTIRMA m
Yarınki pazar saat 10 da BOMONTİde Silâhşor sokağında 18 NoJu hanede açık arttırma ile ev eşyası satılacaktır. İngiliz sistemi kaplamalı büfe ve dresuar yemek masa, san-dalyalar, yazıhane takımı, asri kadife kaplı İL parçadan İbaret zengin salon takımı, tuvalet, aynalı dolap, 2 adet kare krom karyolalar, Ani soba, salon masaları. Amerikan ıstor-lu yazıhane, kütüphane, etajerler, radyo dolabı, 11 lâmbalı. 1939 modeli yepyeni Phllco markalı radyo, yeşil Lstorlar, demir karyolalar. yağlı boya resimleri portmanto, aeınaver, tabaklar, vazolar, heykeller
■■■■ vesaire... ■■■■i
tat. 1. d lora memurluğundan; 949/107
Borcun temini için mahcuz olup açık arttırma ile satışı mukarrer (120 Lira kıymetinde 3 adet oğlak ve keçi derisi yeni kadın kürk mantoları) satışa konularak 25/10/949 salı günü saat 14 te Malınıutpaşa Kürkçü han No. 38/39 dükkânda satılacaktır. Satış tutan takdir olunan kıymetlerinin % 15 İni bulmadığı takdirde 2, ci satışa bırakılarak 26/10/949 i çarşamba günü aynı saat ve yerde en fazla arttırana peşin para ile icra ve İflâs Ka. L12-122 nel md. hükümlerince satılacağı ilân olunur 949/107 dos-yaslyle. (6294)
i
Emniyet Genel Müdürlüğünden:
İstanbul şehrinde polis radyo telefon tesisatı yaptırılacaktır:
İstanbul şehrinde yaptırılacak polis radyo telefon tesisatı. 22/11/949 salı günü saat 15 de talibine ihale edilmek üzere kapalı zart usulü İle eksiltmeye konulmuştur.
Şartnamesine dahil projesine göre yapılacak bu tesisat ve yedek parçalarına 185000 lira bedel tahmin edilmiştir. Şartnamesi Emniyet Geneli Müdürlüğü satmalına komisyonunda görülebileceği gibi hazine veznesine yatırılacak 935 kuruşluk makbuzun tevdii halinde verilebilir.
İsteklilerin 1050(1 liralık ilk teminat makbuzu veya banka mektubu ve 2490 sayılı kanunda yazılı belgeleriyle birlikte mühürlü teklif mektuplarını eksiltme günü saat 14 e kadar Genel Müdürlüğümüz binası İçindeki satmalına komisyonuna vermelere (14397)
— PARİSE GİDECEKLERE MÜJDE —\
Hariste en nefis alaturka yemekerini yemek İsterseniz I Champs Elysees civarındaki LORD LOKANTASINA git- I meniz! tavsiye ederiz,|
ZİRAAT BANKASI
nın
Vadesiz tasarruf hesabı sahipleri için hazırladığı
CUMHURİYET İKRAMİYESİ 100.000 lira İkramiyeler 5 büyük II Merkezinde ANKARA - İSTANBUL - İZMİR - ADANA ERZURUM'da 28 Ekim 1949 da çekilecektir Her merkeze ayrılmış olan ikramiye tutarı 20.000 lira
Her Merkezde biiyak ikramiye
10.000 lira
Bundan başka
5 tane 1.000 Liralık
5 .. 500 „
1O .. 250
ikramiye vardır,
İkramiyelerden faydalanmak isleyenlerin Banka-mızda 1O Ekim 1949 da 1£O liralık bîr hesabı bulunması ve bunu çekiliş tarihine kadar muhafaza etmesi şarttır.
Bütün Şube ve Ajanslarımızdaki VS d esiz Tasarruf Hesabı sahipleri muhakkak yukarıda 5 Merkezden birine girmiş olacaktır.
TALİHLİLER
Arasına katılmak isterseniz mevcut hesabuıın 150 liraya çıkarmakta veya 150 liralık bir hesap açtırmakta acele ediniz.
Tamamlayıcı tafsilâtı bütün Şubelerimizden alabilirsiniz.
Created by free version of 2PDF
İstanbul Sıhhi Kurumlar Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan:
Haydarpaşa Numune hostahanesl Üroloji Servisine ait 8 kalem muhtelif âlet ve cihazlar kapalı zarf usullte eksiltmeye konulmuştur.
1 — Eksiltme 12 Eklin 949 çarşamba günü saat 16 de Cağa! oğlundaki Sağlık ve S. Y, Md. lüğüt binasında toplanan Sıhhi kurumlar satmalına komisyonunda yapılacaktır.
2 — Muhammen badeli! 33.034 lira 76 kuruş olup ilk teminatı: 2478 liradır.
3 — İstekliler bu işe ait şartnameyi çalışma günlerinde komisyonda görebilirler.
4 — İsteklilerin cari seneye ait Ticaret odası vesikası ile 2490 sayılı kanunda yazdı belgeler ve bu İşe yeter ilk teminat makbuz veya banka mektubu olduğu halde teklifi havi kapalı zarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar makbuz mukabilinde komisyona vermeleri-
5 — Postada vaki gecikmeler şayan, kabul değildir. (13791)

Comments (0)