Tacitus'un Germania adlı eserinin Fransızca üzerinden Abdülkadir Cami Baykurt tarafından yapılmış çevirisinin tam metnidir.


Klasik eserler serisi
Sayı: 2
TASÎD
CERMANYA
Tercüme eden
Cami
ANKARA
Türk Ocakları İlim ve Sanat Heyeti neşriyatından
1930
Bu Kitaptan Ankara‘da Türk Ocakları Merkez Heyeti matbaasında alelade kâğıt üzerine 1400 nüsha ve beyaz mat kâğıt üzerine 100 fevkalâde nüsha basılmıştır.
CERMANYA
1. Cermanya, umumî heyeti ile alınınca, GOLÜVA’lardan , RETÎYA’dan ve PANONIYA’-dan REN ve TUNA nehirleri ile, DAÇ’lardan dağlar veya karşılıklı korku ile ayrılır . Başka noktalarında geniş sahilleri, vasi adaları saran OKYANOS ile çevrilmiştir; bu adaların bazı milletlerini, bazı kırallarmı bize harp tanıttır-mıştır . REN RETIYA ALP’larının erişilmez zirvelerinden aşağı atılarak garba doğru hafif bir dolambaçtan sonra şimal OKYANOS’una dökülür. ABNOBA dağının yüksekliği daha az olan tepelerinden, daha tatlı yamaçlarından inen TUNA, daha çok memleketler dolaşır, nihayet altı ağızdan KARADENİZ’e dökülür; yedincisi bataklıklarda kaybolur .
2. Cermenleri yabancı karışmamış yerlilerdir sanırım. Gerçek ilk muhaceretler karadan değil, ancak denizden olurdu; ve onların uçsuz bucaksız, düşman denilmesi caiz olan OKYANOS lanna bizim âlemin gemileri nadir olarak
8
Cermanya
berter. K««irg»l. ve blllnmlyen bir denizin Silkelerim bir J «« bıraka'.”, “>pragl Ç‘rti°’ „6»ü ceiin. olurulıuası ve görünüşü vahşi Cer-mrâya iri» kim. eğer vatanı değilse, ASIYA’yı, AFRİKA’yı, yahut İTALYA’yı bırakmak isterdi? Bu kavimlerin biricik tarihî abideleri olan eski şiirler, topraktan doğmuş bir tanrı TUİSTON’ı, ve milletlerinin banisi ve kütüğü olan oğlu MAN-N’ı tebcil ederler. Bu MANN’a üç oğul tahsis ediyorlar, ki OKYANOS civarındaki İNGEVON’-lara. ortayı işgal eden HERMÎNON’lara, ve milletlerinin bakisini teşkil eden ÎSTEVON’lara adlarını vermişlerdir. Bazıları bu eskilik sayesinde tanrının çocuklarını çoğaltıyorlar , sahih ve ilk adların bunlar olduğunu iddia ederek , MARS’ların, GAMBRİV’lerin, SUEV’lerin, VAN-DAL’ların babaları yapıyorlar; Cermenlerin adı yeni imiş, ve Reni ilk geçen ve Golları koğanlar tarafından, az vakitten beri takılmış ; Cermen adım alanlar şimdiki TUNGR’lardır; olan ı "‘".ınrl'ın koıku salmak için düşünülmüş adı idî" 7 k '♦ 7* mil,etin değil, bir kabilenin gecikme* hl,SS0İUnmadan tefevvuk etmekte ......ller’tesmiyTettile^ WtteTİ0İ
Cermanya
9
3. Onların bir HERKÜL’ü de vardır deniliyor , ve, cenge giderken , bütün kahramanlarından önce tazim ettikleri odur . BARDÎT denilen bir cenk şarkıları da vardır, onunla cesaretlerini artırırlar, ve kendileri için harp muvaffakiyetlerine hayırlı îâldır. BARDİT’i tegan-nilerine göre, titretirler veyahut titrerler. Bu bir dizi söz olmaktan ziyade bir heyecan ahengidir. Seslerini kalınlaştırmak ve kabartmak için kalkanlarını ağızlarının önüne koyarak sert sesler ve boğuk bir gürültü hasıl etmeğe gayret ederler. Bazıları iddia ediyorlar ki. ÜLİS, uzun ve
efsanevî yolculuklarda, Okyanos üzerinde rüz-
gârların sevkile Germanya’da karaya çıkmıştır, ASCÎBURGİUM şehri ismini ondan alır; ve, eski zamanlarda orada ÜLÎS namına tahsis edilmiş.
babası LAERTE’nin ismile bir mihrap bile bulunmuştur ; ve, Gernıanya Retia sınırları üzerinde, yunan yazılarile âbideler ve bazı mezar-lar hâla mevcuttur. Maksadım ne bu sözleri tastik ve ne de tekzip etmektir : Herkes keyfine göre onları ret ve ya kabul edebilir.
4 Ben, Gernıanya kavimleri hiç bir millet-Alarak tabiatleri bozulmamış, le karışmamış
münferit ve sal bır ırKur’


, ..«m»******’*****’*'»*
■S*»**»*'*’»»"
korkunç, sj'.'ia’-kızı. i'ı.T ) ûksok bedenleri iri, fakat kuvvetler ancak ilk çarpışmaca yeter. Çalış-nnıy} vt yorgunluğa dayanışları azdır, susuz-luga ve sıcağa ise hiç yoktur fakat soğuğa, ve açlığa dayanabilnıelerini topraklarına ve iklimlerine borçludurlar-.
r Herin kadar görünüşü değişikli ise de memleket umumiyetle ya ormanlarla örtülü , yahut bataklıklarla mülevves. GOL’ler tarafında daha nemli . NORİKE ve PONNONİ’ye doğru daha ziyade rüzgârlara açık . tohumlar
i e in semereli. yemiş ağaçlarına uygunsuz , davarı bol. fakat küçük cinsdendir. Orada öküzlerin bile cinsi bozulmuştur . ve baş ziynetleri
kaybolmuştur . Buna bedel sayıları çoktur , ve bu. Cermenlerin en ziyade itibar ettikleri yegâne servetleridir. İlâhlar, - eyilıklerinden ıııi yoksa gazeplerinden mi, diyemem ? — onlardan altın ve gümüşü esirgemişlerdir. Bununla bera bor Cermanya’da hiç maden bulunmadığını teyit vtmiyecegim . zira onları kim aramıştır ? bu jnadpnlere sahip olmak ve kullanmak , bizipı
tfİbi fnılfırı pvk /^k -
'T
lardAiy
Verilmiş gümüş kap ar y - -
ı^^F/e *Um onlara te o ra*
kaplardan fazla ehemmiyet vermezler Bunuma
beraber, sınırlarımız boyunda oturanlar tür az
alış veriş yaparak, altına ve gümüşe bir der°c^
kıymet verirler, ve seçmesini bildikleri paralarımızdan bazılarını tanırlar. İçeride olanlar eski sadeliği muhafaza etmişlerdir: ve değiş suretile alış veriş ederler; çok zaman evel
geçeri olan, bazıları kenarı oymalı, bazıları iki atlı araba resimli eski paralarımızı tercih eder
ler. Gümüşü altından ziyade istekle araştırırlar: bunu fazla sevdiklerinden edğil, ancak orta malı ve bayağı şeyler satın almak için daha elverişli olduğundandır.
6. Silâhlarına göre hüküm edilmek lâzım gelirse, memleketlerinde demir bile bol değildir. Kılıç yahut uzun mızrak kullananlar azdır ; kendilerinin FRAME [ * ] dedikleri kargıları vardır, kısa, dar. fakat çok keskin bir demirle mücehhez olup, o derece kullanışlıdır, ki ahvalin icabına göre yakından yahut uzaktan cengetnıek için kullanırlar. Kal-|« | fflANK’tann kulhuxl>V«* k*rs'-
Cermanya
12
taşır, onu inanılmaz mesafeye atar. Tamamen çıplak veya bir küçük mintanla yarı örtün-müştürler. Hiç biri süs aramaz, süsü ancak eıı mutena renklerle boyadıkları kalkanlarına korlar: zıh nadir olup ancak bir iki demir yahut demir baslık bulunur. Atları ne güzellik ne de sürat cihetile dikkate şayandır ; bundan başka onları bizimkiler gibi çark hareketlerine alıştırmazlar . Ancak atları ileri yürütmeği. en fazla, hiç biri geri kalmasın diye sıkışık durmaya çalışarak sağa -■meyi bilirler. Toptan bakıldığında küvetleri \axa askerdedir, bunun için de onu her
• ö.kn \a\a askere katarlar; bu çeşit cenk için .Şiştirilmiş . tam gençliklerinde seçilmiş , her vakit ordunun başına konulan ve şaşılmak süratte
13
^İyade ihtiyat sayarlar. Bozgunlukta bile ölülerim götürürler . En ziyade şerefsizlik kalkanlarını bırakmaktır; ve bu halde, insan, kurban merasimlerinden ve meclislerden dışarı bırakılır. Cenkten sonra hayatta kalanların bir çoğu, bu alçaklıktan sonra yaşamamak için kendilerini boğdururlar.
7. Kıralları için doğuşa bakarlar; Ceneral-ları için kıymete bakarlar. Kıralların kudreti ne hudutsuz, ne de müstakildir, ve cenerallar
amirlikle olmaktan ziyade örnek olmak sure-tile kumanda ederler, taktir onların Unvanını yapar. Papaslardan başka kimsenin ne müca
zata, ne hapse, ve ne de dövmeğe hakkı vardır; ve kendileri bu muameleyi bir miicazat veya bir
mafevk emri gibi değil, fakat, cenklere riyaset ettiğini sandıkları allahın bir emri gibi telâkki ederler . Cenklerde putlar ve mukaddes ormandan çıkardıkları bir çeşit alâmetleri taşırlar; ve kuvvetli bir müşevvik şudur, ki her yaya veya atlı bölüğünü teşkil eden. >es»düt veya rasgele bir asker toplamş. değil. Iskat bütün b.r ana ya bütün akrabalarıd.r. Sevgilerinin rebı.es.
’ ıı- barılarının ulumalarını, çocukla
yanlarındadır, kan . kendileri
rının bağrışmalarını işidirler ,
Cermanya
14
İÇİ„ en korkunç şahitler. '» muda"ın çilerdir. Yaralara, analarına, karılarına gos-terirler; ve kadınlar onları saymak ve muayene etmekten korkmazlar. Kadınlar da kendi taraflarından muhariplere yiyecek taşırlar, cesaret
verirler.
8. Sarsılmış ve bozgun haline girmiş orduların kadınlar tarafından tekrar toplanmış olduğu : kadınlar, kaçanlara, göğüslerini göstererek . onların kendilerinden ziyade karıları
için korktukları yakın esareti tasvir ettikleri hikâye ediliyor. Bu duygu öyledir ki, bir kantonun sedakatinden daha tesirli surette emin
olmak için, her vakit rehineler arasında bir kaç itibarlı kadın istenir. Bundan fazla olarak bu
AURİANA
cinste bilmem ne gibi dinî bir şey , bir nevi ilham oldrğu farzolunur, reylerini ret, yahut kehanetlerinden şüphe etmekten çok sakınırlar.
'"İ!İ(!'n( müdahene etmek ve ya mabude v'rpîaxt\Ç'n 0,mıyara'î eskiden ioadet edilen ' l-' - vebır sürü başkalarını hesaba kat-
mıyarak . VESPASİvrm büviik hin ı zamanın(la , milletin
ouyuk hır kısmı tarafından VFTTPfia’ zaman mnh.. ı v^LLhDA’ya uzun
/aman mabude nazarim ı .
* .................,
1 Z|yade tazım et
Cermanya
15
tikleri MERKÜR’dür; ona insan kurbanları vermeği vazife edindikleri günler vardır: HER-KÜL ve MARKS’a gelince , hayvanlar kurban ederek onları teskin ederler. SÜEV’lerin bir kısmı ÎSÎS’e de kurban verirler; bu yabancı dinin onlara nereden ve nasıl geldiğini pek bilmiyorum . Ancak ona , altında tapındıkları gemi tasviri, bu dinin onlara getirilmiş olduğuna işaret eder. İlahları duvalan içine hapsetmeği, yahut onlara insan sureti vermeği semavî haşmete az uygun buluyorlar. Ormanlara kutsiyet verirler , ve içinde görmediklerine tapındıkları ormanların korkunçluğuna ilâh adını verirler.
10. Kuşlarla falcılığa. kâhinliğe . bütün diğer milletlerden ziyade inanırlar . Kehanet için usulleri sadedir: bir yemiş ağacı çubuğunu bir çok parçalara keserler, ve, onları ayrı ayrı işaretlerle ayırt ettikten sonra , bir beyaz kumaş üzerine rasgele karışık atarlar. Ondan sonra eğer halk içinse , kantonun papazı, eğer şahsî bir işse , familya babası bizzat, ilâhlara bir duadan sonra , gözleri göğe kaldırılmış olarak, lıer parçayı üç kerre alır. ve. çıkan işaretlere göre izahat verir. Eğer memnuniyet varsa aynı
Cermanya
16
iş hakkında bütüıı gün fala bakmazlar , musade varsa, bir de kuş falı ile teyit olunması istenir, ve burada olduğu gibi, orada da kuşların uçuşu ve ötüşünü sormak adettir. Onlara mahsus olan bir şey varsa, o da, atlardan da fal ve kehanet istenmesidir. Şehrin hesabına, bu kutsi ormanlarda kır renk olan atlardan beslenir , ve dine mugayir bir işe tabi tutulmalarından çok sakınılır. Kutsi arabaya koşuldukları zaman , papaz ve kıral, yahut kantonun reisi onlara refakat eder; yalnız halk arasında değil , büyükler indinde, papazlar indinde de bundan daha itibarlı hiç bir fal yok
tur. Papazlar kendilerini ancak hizmetkâr sanırlar, atlara mabudun mahremleri gibi bakarlar . Mühim bir harbin muvaffakiyetini bilmek için başka bir tarzda fala bakmakları da vardır, i lüşman milletten, her ne suretle olursa olsun , bir esir tedarikine gayret ederler, ve en cesur pehlivanlarından birile, her biri memleketinin silahı ile, onu döğüştürürler ; birinin veya ötekinin galebesi iş hakkında bir keşiftir. diâerlf>/henııIn'V(ti &Z ’?ler re*sler tarafından, »>• rnıllete ait işler bile önce
A
Cermanya
reisler tarafından münakaşa edilir. Acele ve âdet fevkinde haller haricinde, muayyen günlerde , işlere bakmak için en ziyade uygun hüküm ettikleri, ayın başlangıcı ile bedir za-manında toplanırlar. Biz gün üzerine hesap ederiz; onlar gece üzerine hesap ederler. Dâvetleıi, celpleri böyle yaparlar, gecenin güne tekaddüm ettiğini sanılır. Serbestliklerinin mahzurlarından biri de şudur ki, emredilmiş görünmemek için birden gelmezler; ve toplanma için yavaşlıklarından iki üç ğün kaybederler. Meclis kâfi ekseriyette görüldü mü. hepsi silahlı olarak otururlar. O zaman inzibata memur
Papaslar, susmağı emrederler. Ondan sora, kıral yahut reis söz alır ve şözlerini amirlik kuvvetinden ziyade, yaşma, doğuşuna, askerî itibarına, belâgatine göre, akıl kuvveti ile dinletir. Eğer mütalâası hoşa gitmezse, l mumî bir mırıltı onu reddeder ; eğer onu tastik ederlerse kargılarını sallarlar; tastiklerinin bu suretle silâhla ifade edilmesi en fazla iltifatlarıdır.
12. Bu umumî meclislere ittihamlar ve cinayet davaları da götürülür. Cezalar curnıe göre değişir; hainler ve düşmana kaçanlar ağaçlara astltr; korkaklar ve hiç cenge gitme-

Cermanya
18
yenler ve fuhşiyat yapanlar, bir bataklıkta sürüklenirler ve bedenleri üzerine atılan bir kalburla onları batağın dibine daldırırlar, işkencede bu değişiklikten maksat cinayeti meydana koymak ve denaeti saklamaktır. Daha haîiî hatalar için , nisbi cezalar vardır ; bir kısmı kiralın yahut şehrin menfaatine , bakisi zarar görene yahut akrabasına olmak üzere at ve koyundan mali cezalar vardır . Bu meclislerde , kanton-
larda ve köylerde adâleti icraya memur reisler de seçilir . Onlara müşavir olmak , ve selâhi-yetlerine ilâve olmak için , her birine halktan çıkarılmış yüz muavin verilir .
13. Umumî yahut hususî hiç bir işi silâhlanmış olmıyarak yapmazlar. Fakat kimse, şehir kendisini ona layık olduğuna hükmetmeden evel silâh taşımağa başlamaz. Reislerden birinin delikanlıya kalkanı kargıyı vermesi mecliste olur , onun erkeklik elbisesi oradadır ; gençlik için bu ilk rütbedir: Familya azasından iken , o zaman devletin azasından olur . Çok yüksek bir doğuş , yahut, babaların yüksek hizmetleri, çocuklara da prenslik şerefini verir. Diğerle-Pil rübelS ’ °nlar daha yaş11’ Ç°^tanberi tecil 1 yapmış olan muhariplere takılırlar;

Cermanya
19
ve böylece bir başkasının arkadaşı olmakta hiç ayıp yoktur; hatta reislerin elinde ayrı ayrı rütbeler vardır; ve arkadaşları arasında, reisleri yanında birinci dereceyi kazanmak, ve reisler arasında, en cesurlardan en ziyade arkadaşı olmak için büyük bir gayret mevcuttur ; zira sulhte ziynet, cenkte kale duvarı olan seçme ve kesretli bir delikanlılar kıtasile ihata edilmiş oldukları nisbette kudret ye itibarları olur. Kesretli ve cesur bir maiyetin verdiği şan kendi milletlerine münhasır kalmaz; komşulara kadar yayılır: onlar sefirlerle aranırlar; onlara hediyeler verilir; bir harbe ekseriya adları karar verdirir.
14. Cenkte reis için kıymetsiz görünmek ayıptır, arkadaşlar için reisine hiç müsavi olmamak ayıptır. Fakat bilhassa onu cenk meydanında ölü bırakmak ve ondan sonra bir an yaşamak bir denaet ve geri kalan hayat için bir zillettir . En mukaddes antları onu müdafaa etmek, onu muhafaza etmek, güzel hareket-
20
Cernıanya
harpte olan milletleri aramağa giderler, zira rahat millet için tahammül olunmaz, ve , tesadüfler içinde daha çabuk şöhret kazanırlar , ve çok miktarda arkadaşı ancak çapul ve cenk ile besliyebilirler. Muharebe atını, çok tehlikeli ve çok korkunç olan kargıyı, aylık yerine ise, kaba fakat çok masraflı ziyafetleri vermek reise aittir. Cenk ve çapul bu masrafları öder; toprağı sürmeği, yahut bir haşatı beklemeği, gidip düşmanlar edinmekten ve yaralar peşinde koşmaktan daha az severler. Fazla olarak, kan ile elde edilecek şeyi alın terile koparmayı alçaklık ve korkaklık sayarlar.
15. Cenkte geçirmedikleri zamanı bazan avda, fakat, yatağı ve sofrayı bilhassa sevdiklerinden, ekseriya hiç bir şey yapmıyarak geçirirler . O zaman en cesur ve en döğüşkenlerin , tam bir hareketsizlik içinde, işsizlikten muattal kalırken, familya , ev, toprak hizmetlerini, kadınlara, ,’111,1 ’ en zayrî kimselere terkettikleri Bu kavımlerin seciyesinde tuhaf rabı-katlanma'U Çallşmadan nefret ve rahata
-bire ve davar vertT ^^11 "
toplamalar! şehirlerin ■ ı aralannda Para defindendir; fazla olarak
Cermanya
21
masarife de yardım ederler . Onların en ziyade gururlarını okşayan , komşu milletlerin gerek eşhas namına , gerekse devlet namına olsun , güzel atlar, ağır silahlar, gerdanlıklar gibi olan hediyeleridir . Biz onlara artık para almayı da öğrettik .
16. Malûm olduğu üzere Cermanların hiç şehirleri yoktur; hatta evlerin biribirine bitişmelerine tahammül etmezler. Meskenler münferit ve dağınıktır ; mevki hakkında karar verdiren, bir çeşme, bir tarla, bir ormandır. Köylerin binaları, bizde olduğu gibi bitişik ve bir arada bağlı değildir. Orada her ev, gerek yangına karşı tedbirli olmak için, gerek inşa etmeği bil-
mediklerinden. her evin civarında boş bir saha vardır ; ne harç (çimento) ne kiremit bilirler ; hepsinde malzeme şekilsizdir, tezyinat ve zevka hiç bir yer vermezler. Bunlarla beraber bazı kısımları bir derece renk çeşitlerini arz ve boyayı taklit eden ince ve parlak bir toprakla sıvarlar. Kalın bir gübre tabakasıle örttükleri yer altı mahzenleri kazmak ta âdetleridir, bu onların kış melceidir; zahirelerinin anbarlarıdır; orada soğuğun şiddetini daha az duyarlar; ve düşman gelirse, açıkta olanı x ağma c e .
22
Cermanya
ki bu gizli, toprak altodaki servet meçhul kalır, yahut, aramayı icabettim, kı buda onları şaşırtmak için yeter.
t7 _ Hepsinin giyecek olarak birer mintanları vardır. bir kopça ile , yahut bir dikenle bağlarlar. Zaten çırçıplaktırlar, ve günlerce ateşin yanında dururlar. En zenginleri, SAR-MAT 1ar ve PART larda olduğu gibi etekleri havalanan değil, fakat dar ve bütün eşkâli gösteren bir esvapla seçilirler . Hudutlara doğru
daha ziyade ihmal edilmiş, içerilerde daha iti
nalı olmak üzre hayvan postları da giyerler, ticaret onlara başka ziynetler tedarik etmiyor. Bazı hayvanların postlarını seçerler, ve onları küçük parçalarla, ve şimal Okyanosunun , ve bize meçhul olan bir denizin hasıl ettiği hay-vanlann derisile beneklerler. Kadınların giyi-111 1 1 ı keklerden ancak, kolsuz ve ergavanî ile uHcah bir keten esvapla ayırt edilir, kadınların
• kamil, n çıplaktır; göğüslerinin üst tara-da açık bırakırlar .
en büyük methe şayan-
'e husuRonT'*1 İK ıal)er evlenmeleri iffetlidir, dırlar. Bir ? aİK tten en büyük methe şayan-yalnız budur pek'. Ülan barbar mİllet hemen kımseier müstesna olarak,
Cermanya
23
itidalsizlikten olmayıp asaletleri sıhriyetlerine hırslandırdığı için etraflarına bir alay zevce toplarlar. Kadın hiç çeyiz vermez , veren kocadır. Baba ve ana, akraba da mutlaka hazır •bulunurlar , ve hediyeler alırlar . Bu hediyeler yeni evlilerin hoşuna gidecek , yahut süslerine yarayacak zevaitten değildir. Bunlar öküzler eğerli bir at, bir kalkan , bir kargı ve bir kılıçtır. Bu hediyeler evlenmeyi tesis eder; kadın da kocaya bir kaç silâh verir. Bağları, birleşmelerinin esrarlı timsali izdivaç ilâhları işte bunda mündemiçtir. Kadına, çengin tehlikeleri ve cesaret kendi cinsine yabancı oldu -gunu zannetmesin korkusu ile, işlere ve tehlikelere iştirak edeceğini, sulhte nasibi, cenkte nasibi, kocası kadar tahammül ve cüret göstermek olduğunu, evlenmesi merasimi ona ihtar eder: bu koşulmuş öküzler, bu donatılmış at, kendisine verilmiş bu silâhlar, böyle yaşa-mak, büyle ölmek icap ettiğini ona öğretirler; bu şerefle çocuklarına tevdi edeceği kutsi bir emanettir, gelinleri «e sıralan gelince tornala.
„„„ nakletmek için onlardan bnnu alacak-
lardır.
19. Böylece
her şey kadınlarda, fazileti
24
Cermanya
de bilmezler. Bu kadar kesretli olan bir milletin içinde zinadan daha nadir bir şey yoktur ; onu derhal cezalandırırlar, ve cezayı deruhte
eden kocadır. Kadın akrabanın önünde saçı tıraş edilmiş, esvabı çıkarılmış olarak , kocası tarafından evden kovulur, o kadını kırbaçla döğerek kovarlar. Ve bir kerre şerefi zayi olursa, bir daha dönmemek üzredir; ne güzellik , ne gençlik , ne de zenginlik kendisine koca bulduramaz; zira orada kötü huylar üzerine şaka edilmez. Ahlâkı bozulmaya yahut ahlâk bozmaya asrın icabına uymak demezler. Şehirler var ki, orada daha âlâsı yapılıyor, orada yalnız kızların evlenmesine mü-
25
Cermanya
çocuğu helâk ettikleri hiç görülmez; onların gözünde bu bir denaettir; başka yerlerde eyi kanunların yapamadığını, orada eyi adetler yapıyorlar.
20. Böylece çıplak ve familyada ihmal edilmiş olarak bizi hayrete koyan bu boya ve bu dev kuvvetine eriyorlar. Her ana bütün çocuklarını emzirir; onları sutanalara ve hizmetçilere hiç terketmezler. onların terbiyesinde efendiyi köleden ayıran nezaket hiç yoktur . Yaş hür adamı ayırıncıya, ve kahramanlık onu tasdik edinciye kadar, her ikisi de çocukluklarını sürülerin arasında, toprak üzerinde sürüklenerek geçirirler. Delikanlılar aşkı geç tanırlar : bundan dolayı yorulmamış bikirleri vardır. Kızlan da hiç acele ettirmezler: aynı suretle bedenlerinin şekil alması, ve büyümeleri beklenir; yaşta ve kuvvette eş olmak aranır, ve babaların bu kuvveti çocuklara geçer. Ana tarafından olan yeğenler, öz babalarına olduğu kadar, dayıları için de kıymetlidirler. Bu bağı daha samimî, daha kutsi görenler bile vardır ; ve, rehineler aldıkları zaman, daha kuvvetli bir rabıta ilham, ve daha geniş bir familyayı ihata ettiğinden, yeğenleri oğullara
Cernıanya
tercih ederler. Bununla berabeı nıiıas alan çocuklardır, ve asla vasiyet etmezler. Hiç çocuk yoksa, miras en yakın olanlara, kardeşlere, amcalara, dayılara geçer. İnsanın kendi ve kadın tarafından akrabası 11e kadar çok olursa
ihtiyarlıkta o derece ihtiram görür: orada fa-milyasız olmakta hiç ıııenfeat yoktur.
21 Gerek babadan, gerekse akrabadan,
sevgiyi olduğu gibi, kini de gütmek bir mecburiyettir: fakat kinler amansız değildirler. Şu kadar öküz yahut koyun verilmek suretile
katle denin diyet verilir; ve bunda familya tazminattan tamamen memnun olur: akıllıca
bir tesviye, zira serbesliğin daha büyük olduğu virde, düşmanlıklar daha dehşetli olurlar. Hiç ' r millet davetlilerine bundan daha cömert
ğildir, nede daha misafirperverdir: insanla-rtn en . -1 bile olsa, evini ona kapamak bir Herkes kabul eder ve servetine • yedjrfr. Erzak yenip bitirildi mi, sizi kabul '«i 'iiMinu size gösterir ve sizinle •■ersiniz • t*lH (JdVCt edilnıeksizin ikiniz de gi-karçılanırMnJ' &yni 8Uretle eyİ
misafirperverlik! dnların ve tanılmıyanların r,lkte aynı hakları vardır. Gider-
Cermanya
27 ken eğer hır şey isterseniz onu size vermek adettendir; ve tarafınızdan da istenmekten korkulmaz. Hediyeler hoşlarına gider; fakat ne onlar verdiklerile sizi, ne de aldıklarile kendi-lerini hiç bağlı saymazlar. Bu misafirperverlik ancak keremkârlıktır.
22. Kalkar kalkmaz, ve umumiyetle de geç kalkarlar, ekseriya sıcak olmak üzere yıkanırlar , bu kadar uzun bir kışa göre böyle olması gerektir. yıkandıktan sonra, her biri ayrı sofralarında yemek yerler. Bundan sonra
işlerine veya ziyafetlere giderler, ve silâhlı olarak çıkarlar. Geceleri ve bütün günleri içmekle geçirirler, bu da kimseyi şerefsiz etmez. Sarhoşluk kavgaları sık sık olur, ve kavgaların söğmede kalması nadirdir: ekseriya yara ve adam öldürmekle sona ererler. Barışma, evlen
me, reis seçme işlerini, sulh ve harp işlerini dc adetleri üzre ziyafetlerde müzakere ederler, açık konuşmak, şandan dolayı şevke gı İmek için bundan daha müsait zaman olmadığına kanidirler. Ne kurnazlığı,
ıivt vîiremnin içini nıtvdana olmayan bu millet, yüreğinin v
. • • ki deminin teklifsizliğinden de
koymak için içki ü„celeriDİ açvevr
istifade eder. Her bin d .
Cermanya
28
km. ve bunlar hakkında ertesi gün müna-v^aolur amanın akdâne bir surette intihabı! Müzakere için gösteriş yapılamıyacak, hallet-. „in dp en az aldanılacak olan zamanı inek için uc
alıyorlar.
23. İçkileri mayalandırılmış arpa yahut buğdaydan mamul, kendilerine şarap yerini tutan, bir içkidir. Hudutlara en yakın olanlar şarapta satın alırlar. Gıdaları sadedir: kır yemişleri . taze av etleri, yahut yoğurt.
Külfetsiz , inceliksiz , açlığı yatıştırırlar . İçki arzusu hakkında bu derece ihtiyatlı devlilerdir. Eğer siz, bu hususta her istediklerini onlara vererek ihtiraslarını tatmin ederseniz, yalnız bu kötü huy, cenkten daha az kolay olmamak üzre onları tahrip edecektir.
24. Bütün içtimalarında her zaman aynı olmak üzre bir çeşit temaşaları vardır. Bunu kendilerine eğlence edinen delikanlılar, tehtit-Rar kılıçlar ve kargılar arasından sıçrarlar • Adet san’atı, san’atte zeraîeti getirdi. Bununla
Iab(i oıaya hiç bir menfeat düşüncesi giı4' üer.Z t I U Radai tehlikeli bir eğlencenin yegâne temaşacıların zevkidir.
uhaf Şeydir, oruç halinde bile zar oyna-
29
rnağı kendilerine çitti bir meşgale edinirler ■ fakat o derece inat ve tehevvürle oynarlar ki. her şeyi kaybettikleri zaman, son bir zar vuruşta kendi şahısları ve hürriyetleri üzerine oynarlar. Kaybeden kendini köleliğe kor; her ne kadar genç, her ne kadar gürbüz olsa da karşı koymadan kendini bağlatmaca ve sattırmağa bırakır. Bu delilikte gösterdikleri teslimiyet böyeldir; bunu halisane tesmiye ederler. Böyle bir zaferin ayıbından kurtulmak için bu nevi esirleri satarlar.
25. Bizde olduğu gibi esirler sınıflara ayrılmış , ayrı ayrı hizmetlere bağlanmış değildirler. Her birinin evleri barklan olup istedik-
leri gibi idare ederler. Efendi onu, buğday, ve ya davar, yahut kürk olarak bir aidata mecbur eder; ve esaret buna münhasırdır. E\in hizmeti kadına ve çocuklara aittir. Bir köleyi dövmeleri, ve onu hapisle yahut pranga ile ce-
zalandırmaları nadirdir.
Onu öldürdükleri vaki olursa bu «sl« m"-euzut ve ibret için «11. «»eak. bir öldürür gibi.
düşman muş gü» • desiildirler. Na-
Azatlılar kölelerden asla ustun
Cermanya
30
diren ev
,lerde sözleri geçer, devlette ise iıiç olan kavinılerde ise müstesna-
voktıır, kıralları
lir Zira orada onlar hür adamların üstüne ve dillerin üstüne yükselirler: diğer her yerde, azatlıların alçaltması hürriyeti isbat eder.
26. Faizle ve mürekkep îaizle ödünç ver-mekonlara meçhuldür: memnuiyetten daha emin bir cehalet. Topraklar işleyen kolların sayısına uöre. bütün oymaklar tarafından bir biri arkasından işgal olunurlar; onları mertebelere göre taksim ederler. Memleketlerinin genişliği bu
taksinıi kolaylaştırır. Her sene toprak değiştirirler ve ziyadesile ona maliktirler; zira yerle-
rinin bereketine ve genişliğine karşı yemişlik-
ler dikmek, çayırları çit içine almak , bahçeleri sulamak için savaşmazlar. Topraktan ancak buğdayı isterler. İşte bunun için seneyi de bizim kadar mevsimlere bölmezler; bildikleri kış, ilk-ba ıtır ve yaz için onlarda ad vardır. Sonbahar adı. onun yemişleri kadar, kendilerine meçhuldür.
Cenaze alaylarında hiç debdebe yok-ancak meşhur adamların cesetlerini nıuay-■ "flun'arla yakmağa dikkat ederler. Odun üzerıne ne esvaplar ne de kokular
31
—işte Kabirleri ve muhteşem tür--- üzerine ağırlık
Cermanya
yığarlar, ölünün silâhları ve bazen ı keMMe «. * •; i
sade çimenliklerdir. Mutena ve , -beler, onlara, ölülerin külleri ü
8eHr- AZ * ’— ederler uzun zaman kederlenirler ve eseni olurlar. Ağlay.ş kadmlara yaraşır, erkek eseı.
28. Umumiyetle bütün Çemenlerin amllan ve adetleri hakkında öğrendiğim işte budur. Şimdi ayrıca her kavmin adetlerinde ve teşekküllerindeki farklara işaret edeceğim. Önce* Cermanya’dan GOLVA lara geçmiş olanlardan bahsedeceğim. JÜL SEZAR, — ve en ziyade selahiyet sahibi de odur — GOLVA ların eskiden tefevvukları olduğunu rivayet eder: Onların Cermanya’ya geçtikleri bile muhtemeldir . Daha kuvvetli olanları meskenlerini değiştirmekten, hiç bir devletin sınırları içine almamış olduğu henüz sahibi belirsiz toprakları gidip işgal etmekten adi bir ırmak alıkoyabilir mi idi? HELVET 1er bu suretle gittilei. ve MEİN, REN; ve HERSİNİ ormanları arasın-da yerleştiler; daha uzakta ismi BOHEM lerin-kile beraber yadedilen ve GOIA A 1ar aslın-
Cermanya
32
dan BOYEN 1er. her ne kadar o vakitten beri BOHEMYA sekenesini değiştirdi ise de, bu eski nnıiıaeireti hatırlatır. Fakat AVARİSK lerin, bir Cermen oymağı olan OSİYEN lerden mi, yok sa PONONYA dan Cermanya’ya geçip yerleşmiş olan AVARİSK OSİYEN lerinden mi geldiklerini bilmem: İşte hiç te kolay olmayan budur, zira iki milletin de hala dilleri, adetleri, ahlâkları birdir, ve eskiden aynı derecede yoksul, aynı derece
serbes olarak bu veya öteki kıyıda daha fazla kazanacak veya kaybedecek şeyleri yoktu. TREVİRIer ve NERVİYENler GOLVAların kor-
kaklığı hakkında söylenen sitemden şerefile kurtulmak istiyorlarmış gibi, aslından oldukları davasmdadırlar.
bu nesep Germen
Bu, tam kıyısında oturanlar için daha az şup-belidir : VANJİYONlar, TRÎBOKlar, NEMET 1er, itiraz olunamaz surette Çemendiler, ROMA 11 >.uneresi olmaya lâyık görülmüş olmak, ve endi muessisleri olan kadının adıla AGRİPİN '1 Ça"nlmayı daha ziyade
' ini ası^an olmaktan yüzleri kızarmaz. Onların s;"lak)‘llerinden bir kerre 1""ag"1 k'narma. esir olarak değil,
üstüıı tutmakla
mu hac e re tl eri
artık eskidir; mnin olunca, onları nıiidafi
33
Cermanya
olarak yerleştirdik.
29. Fakat bütün bu milletlerden rn BATAV ren
oradan bir ada i5ga, ederler B„„lar K“ lardan bir bölük olup aile geçimsizliği onları bu kanton içine geçmeğe mecbur etmiş-tır, orada Roma imperatorluğuna dahildirler Eski bir müttefikin bütün şerefleri ve bütün mümtazlıkları hala kendilerindedir. Ne vergilerle tezlil edilmiş, ne de iltizamcılar tarafından ezilmiştirler. Angarya ve ianeden muaf olarak ve ancak muharebelerde hizmet ederek, onlar, bir silâhhane gibi, yalnız cenk için tutuluyorlar. MATTÎAK 1ar da aynı vaziyette dir; zira ROMA milletinin büyüklüğü RENin ve eski hudutlarımızın ötesine kadar kendisine hürmet tehiye etmiştir. îşgal ettikleri arazi itibarile Cermen olmakla beraber, MATTİYAK 1ar sevgi ve yürek itibarile Romalıdırlar; bundan başka, BATAA lara benzerler, şu farkla ki doğmuş oldukları yer ve hava cesaretlerini daha arttırmışın. Her nekadar REN ve TI NA ötesinde ise de DEKF-MAT taraflarında oturanları Cermen kavmılerı arasında saynnyaeaguu. GOLVAIara mahsus olan ha„„ik . selde»-» »«
Cernıanya
34
verlesmeg.' '*«• verdl' Şİ"Kİİ hu'
‘ ri sil„„üS oldugm®*»”- •'» memleket ,n,pe-raı««.m .«"i llir >“rç“sl- VC bir Vi‘"yet t,Sn" olarak görülmektedir.
30. Ötesinde KATlar vardır. Memleketleri HERSİNİ ornıanile başlar. ve Germanyumu diğer havalisinden dalıa az düz , daha az batak-lıkhdır. Tepeler devanı eder ve lıissolunnııyarak seyrekleşir: ve HERSİNİ ormanı devam üzere KAT lan takip ederek . onları ancak hudutlarında bırakır. Onların dalıa gürbüz bünyeleri, sinirli adeleleri. telıditkâr tavırları, ve daha büyük bir ruh kuvvetleri vardır. Cemanlara göre daha çok zekâları ve incelikleri vardır: kendilerine reisler seçmeği, seçtiklerini dinlemeği, saflarını muhafaza etmeği, fırsattan istifadeyi, bir hücumu c.ijka \ akite bırakmayı, gündüz tertipler yapmağı, gece siper ardına çekilmeği, tali’den az şey ve bu se\i kıymetten beklemeği, çok nadir bulu-ana U ,una'i inzibat semeresi olabilen, bir or-Riitr" ı''ldC Wr ceneral& güvenmeyi bilirler. silâhlar?1^tlC* * Jay& aslierlerdir, ve her yaya — ...........................................
annenler dönüşürler, KAT-
Cermanya
15
lar harp cumlara acil bir zafer ve acil bir rı yade atlı askerin işidir. i biraz ağır davranmada daha ziyade kendi
ederler: akın nadir olarak
güvenme hali vardır.
ve tesadüfi hii-girişirler . Esasen i'iicat aramak daha zi-Istical korkudandır: ine
31. Diğer •Cermen milletlerinde pekaz miktarda yiğitlere hasolaıı bir âdet KATlarda umumidir: Bu da erlik yaşına girince saçlarını ve sakalını uzatmaktır, ve, kendilerini yiğitliğe bağlıyım bir âdet ile, ancak bir düşman öldürdükten sonra bunları kesebilirler. O alını, kan ve ceset üzerinde meydana çıkarırlar; yalnız o zaman doğuşlarının bedelini ödediklerini, ve vatanlarına ve babalarına lâyık olduklarını iddia ederler. Korkaklar bu hakaret nişanelerini muhafaza ederler. En cesurları ondan sonra bir demir halka alırlar, bu da indlerinde alçaklık alâmetidir, ve bir düşmanın ölüıııile kendilerini satın alıncıya kadar onu bir esaret zinciri
gibi taşırlar.
KATlardan w-u hu Mete uyunur, re Keu-dllcrini vutaııduşlunnu ve dllşnıuulannu ghstereu «... ...-.........
muharebede hücuma baklama
Cermanya
36
ilk safı teşkil eden onlardır; ve bu da gerçek-ten korkunç bir temaşadır, zira sulh bile bu vahşî yüzlere asla mülâyimlik vermez. Ne evleri' ne toprakları ne de yükleri vardır. Başka kimselerin malını müsrif olup, ailesinden ayrılmış olarak, soğuk ihtiyarlık gelip kendilerini bu derece çetin faziletten menedinceye kadar, ilk rasgelenin evinde kendilerini beslerler.
32. KATlarm yakınında USPİler ve TENK-TERler vardır : Irmak orada hudut teşkiline elverişli olan, oldukça sabit bir yatak hasıl etmeğe başlar. Alelade yiğitlik liyakatinden başka TENKTERlerde âla süvari olmak liyakati de vardır; ve KAT yaya askeri TENKTER atlı askerinden daha makbul değildir. O ataların şanı idi; bu evlâdın şanıdır. Ata binmek çocukluğun eğlencesi, gençliğin hırsı, hatta ihti-yarların meşguliyetidir. Ev, köleler ve diğer miras malları gibi atlar da vasiyet olunur. Ona i' ..uüs eden oğuldur, diğerleri gibi büyük uıl değil, fakat cenkte en gözü pek ve en iyi bmıci olandır.
ler m ı BU kavmin yan’nda evelleri BRUKTER-ANGRİVARher?İm(1İ deDİ1İyOr ki ŞAMAVlar ve
’ £erek onların kibirlerine olan
37
Cermanya
kinlerinden, gerek çapul iştahasından. gerekse ilâhların bize olan hangi lûtfundan dolayı komşu milletlerle birlik olarak BRUKTERleri ‘tamamen kırıp koğduktan sonra yerlerini aldılar: altmış binden ziyade Cermen. Romalıların okları ve zarbaları altında değil, fakat bundan daha alası, onların gözü önünde sanki onlara
eğlence olsun diye helâk oldular. Bize sevgilerinin azlığından, milletlerin kendi arasında
olan bu kin onların yüreklerinde ebediyen baki olsun! mukadderatın sıkıştırdığı bir devlet için
de bundan böyle taliin yapabileceği en iyi şey düşmanlarını geçimsizliğe düşürmektir.
34. ANGRİVARİlerin ve ŞAMAVlarm arkalarında DT LGÎBİNler. ŞASLARlar ve onları ihata eden daha az tanınmış kavimler vardır, karşıda FRÎSONlar vardır. Bunlar iki millet teşkil ederler : Büyük ve küçük FRÎSONlar : kuvvetlerine göre böylece denilmiştir. Biri ve diğeri Okyanosa kadar REN boyunca ve Roma donanmalarının geçmiş olduğu “
utruta. yay,Urlar. Bu s®*» üzerine kudur Hr bUe yuPUK. HEKKIL ün oraya kadar Rirmıs bağlamağı
kal.,amam» ad.m SW“
Cermanya
38
3ript ettiğimizden HERKUL direklerinin halâ orada baki oldukları dillerde destan oluyordu. DRUSUSda eksik olan cesaret değildi; fakat Okyanos kendi sırlarını ve HERKÜLünkileri saklamak istedi. O zamandan beri kimse denemedi: ve ilâhların harikalarına inanmak onları aydınlatmaktan daha ziyade hürmete ve dine muvafık bulundu.
35. Daha Cernıanyamn ancak garbinde
dolaştık: burada . büyük bir devir ile , şimale doğru çıkan ve önce ŞAUKlarm memleketine rasgelinir. Her ne kadar FRÎSONlarm memle-
ketinden başlar ve sahilin bir kısmını işgal ederse de, adlarını saydığım bütün milletlerin etraflarını sarar , ve KATların memleketine kadar da bir girinti yapar. ŞAUKlar bütün bu geniş toprağa sahiptirler; daha doğrusu onu kaplarlar. Bu Cermanya’nın en mümtaz kavmidir, ■' kendi büyüklüğüne destek olarak ancak ada-kullanır. Tahakküm ve tama fikri olnıak-•■'-'•m. sakın olup memleketlerinde kapanarak akı',/*brini aSk tahrİk etmezler; kendilerini kudrt.f Ild'’dutluğa vermezler; ve faziletin, haksızlık alameti de Şudur ki, asla
yapmadan tefevvuklarını muhafaza
39
Cermanya
ederler. Bununla beraber hepsi cenkçidirler ve lâzım olunca orduları da vardır. Süvari de olduğu gibi piyadece de çok kuvvtlidirler, ve sulh onların şöhretinden hiç bir şey eksiltmez.
36. ŞAUKların ve KATlarm yanında ŞE-RUSKlar bulunur; hiç hücuma okramadıklarından çok uzun zamanlar sulh i ;inde uykuya dalarlar: bu da akılâne olmaktan ziyade lâtiftir, zira haris ve kudretli komşuların ortasında
sükûnet haindir, ve cenge girildi mi insaflı
olmak şöhreti daha kuvvetli olanda kalır. ŞERUSKlar bunun delilidirler: onlara doğrular ve eyiler denirdi, şimdi korka1 ve budala ŞERUSK lar derler : KATlar muzafferiyetlerin-den beri âkiller oldular. ŞERUSK ların yıkılması komşu millet, FRÎSON ların kini de suruhedı. onların refahlarına iştirak etmedikleri halde
' !, Okyanosun , fakat şan kazan-
musibetlerine şerik oldular.
37. Cernıanyanm şimalinde tam yakınında, ^"^vardır. Şöhretinin mış bir millet olan fc]vı üzerinde
eserleri uzaklarda b istihkâmlar. bu
vasi ordugâhlar, g(nlî? >a bir fikir
kuvvetin büyüklüğü şehadet
verir . ve 1)11
surlu ıs1--hakkında ,„„«»»» “"W”
Cermanya
40
eder METELLUS ve KARBON konsül iken SÎMBR silâhlan ÎTALYAda ses çıkardıklarını ROMA ilk defa işittiği zaman, altı yüz kırk ikinci senesinde idi. O günden TRAJANın ikinci konsülltiğüne kadar hesap olunursa iki yüz on sene kadar bir zaman bulunur. Cernıan-ya'yı yenmek için ne kadar zaman geçti ! ve bu arada muvaffakiyet ve bozgunluklar birbirini takip etti. Ne SAMNİTler, ne KARTACA lılar ne de İSPANYA'ılar yahut GOLVAlar lıatta PARTlar bile bize bıı kadar sık sık telâş vermişlerdir. Çünkü Cermen hürriyeti ARSACİD-lerin istibdadından daha başka türlü korkunçtur. Şark bize karşı KRASSUSun ölümünden başka ne ile ögiinebilirdi ? Kendisi de hükümdarlarından biri olan PAKORUSu kaybetti . ve askerlerimizden biri olan VENTÎDİUS taralından tezlil olundu. bilâkis Cermenler KARBONu. KASSİUSu, SKAURUSu, SEl’İ-ONu. MANLlUSu mağlup ettiler, yahut esir “,dllar. Honıa kavminin elinden konsül kunıan-rı' u vv .bCŞ •s°’’du aldllar; ve MARtUSun
I SI?AR"1 G(,Uk'. »RUSUS,
' " c®MANlKt)Sun kcnıli ln(.„lk.k„tle. ...... ""*(> '•■(meleri ................
Cermanya
leri, ve oradan koğuldukları vakte kadar rahat
kalındı; ve nihayet, şu son zamanlarda onlara karşı muzaffer olmak kendilerini mağlup etmekten kolay oldu.
38. Şimdi KATlar ve TENKTERler gibi bir tek millet teşkil etmiyen SUEVlerden bahsetmek gerektir; zira bunlar Cermanya’nın en biiyük kısmını işgal ediyorlar, ve her ııe kadar hepsi SUEV Tesmiye olunuyorlarsa da. her birinin ayrı bir ismi olarak, muhtelif kavimle re taksim olunmuşturlar Saçlarını örüp düğüm yapmak
Cermanya
42
toplarlar. Reisler bunda ““ ÇOk S“"“ Gösterirler; yegâne ihtimamları masumane İhtimamları budar; zira bu sevmek veya sevil-mek değildir, onlar saçlarına iri ve korkunç bir şekil verirler; bu ziynet düşman içindir.
39. SEMNONEler SUEV milletinin en eskileri ve en asilleri olduklarını iddia ederler. Bu fikrin doğruluğu dinlerinden anlaşılır. Atalarının falları ve kadim bir korku ile taktis edilmiş olan ormanlarında, bütün SUEV kavimleri
mebuslar göndererek muayyen bir günde toplanırlar ; bir adam kurban ederek bu barbarca
batıl dininin menfur merasimine başlarlar. Ormanlarının şerefine diğer bir âdetleri daha vardır. Kendi aşalığını ve ilham kudretini ilân için, kimse oraya bağlı olmadan girmez. Eğer te
sadüfen düşerlerse; kalkmak caiz değildir; yerde yuvarlanırlar. Ve bütün bu batıl itikadın gayesi milletin beşiği , baş ilâhın makarrı burası olduğu; ve bakisi inkiyat ve itaat etmek için yapılmış olduğunu telkin etmektir. SEMNONE-n S(rv(ii iddialarına kuvvet veriyor, milletinnt,,hld" VUI-dır; ve bu kudret kütlesi "‘"^"^- oldukiarma kendilerini ikna ediyor.
OlMBARTlar şöhretlerini sayı-
Cermanya
43
larının azlığına medyundurlar ...
ve çok kudretli raillX
atle değil, ancak cür’et ve cenk ile kendilerini tutarlar; onlardan sonra gelen RÖDİNYÎler ve AVİYONlar, ANGLlar, VARENler, EDOZlar SUARDONlar, NUİTONlar, ormanlar, ve ırmaklarla müdaîaa olunmuşlardır. HERT, yani ana toprak, mabudesine tapmalarından başka bu kavimlerin dikkate şayan bir şeyleri yoktur. Mabudenin fanilerin işlerine karıştığını, milletleri ziyaret ettiğini sanırlar. Okyanosun adalarından birinde, dinî bir orman, ve bu ormanda ancak rahibin dokunmağa kakkı olduğu mabudeye tahsis olunmuş örtülü bir araba vardn. Mabudenin mukaddes yerine geldiği zamanı bu rahip bilir; ve derhal dişi danalar, rahibin büyük bir hürmetle ardınca yürüdüğü arabayı gezdirirler; mabudenin hüzünle seıe lendirildiği lıcr yerde şenlikler olur -Via em ge gidilmez, silâha el sürübı^^ saklanır. Bu milletlerin mi i budur.
gördükleri, onu sevdikleri yegane m
Nihayet mabude Î8D“T doyduğu zaman, aynı ıa gölün sU.
reye iade eder ; ve derhal tl"h"
Cermanya
44
, Araba örtü, ve inanmağa gönlünüz
varsa mabudenin kendisini bile yıkarlar. Bl/hizmeti gören köleler derhal gölde boğulur: ölmeden hulul edilnıiyen bir sır-rııf üzerine yayılmış olan kutsi bir karaltı bundandır. gizli bir dehşet bundandır.
41. SUEVlerin bu parçası Cermanya’nın
en uzak kısmına doğru yayılır. Bize daha yakın (zira RENİ takip ettiğim gibi şimdi TUNAyı takip edeceğim) Romalılarla bağlanmış bir mil
let olaıı HERMUNDURlardır; biz de , diğer Cermenler gibi yalnız kıyılarda değil, fakat hususi bir istisna olarak memleketin içine .
3 >
ve RFTİ vilâyetimizin en mamur müstamerele-
rine kadar, ticaret etmelerine müsade ederiz. Kendilerine muhafızlar katmıyarak her tarafa serbesçe geçmeğe bırakılırlar; diğer milletler bizden ancak silâhlar, ve ordugâhlar gördük-len halde, bunlara, bize gıpta etmekten çekin-dıklerı, saraylarımızı, kâşanelerimizi açtık. ELBE-
'»ir vakitler bizzat şimdi ise işitmekle ta-âlınız buyuk ırmağın, menbaı HERMUNDUR-ld,ln nıemleketindedir.
ve MARKEm!(AUNDURlann yanında NARİSKler , MARKOMANlar ve KUATlar vardır . MAR-
Cermanya ------—
45 K°MAN1ar en meşhurları ve en drr ; işgal ettikleri, ve evelce oradan BOİYEN leri tardettikleri yerler kendi kahramanlıkla rının abidesidir. KUATlar ve NARİSKler hiç bir şeyde onlardan geri kalmazlar. Bütün bu kavimler Cermanya’nm TUNA tarafından
cephesini teşkil ediyorlar. MARKOMANların ve KUATlarm zamanımıza kadar kendi milletlerinden kıralları vardı; bunlar MARO-BODUUS ve TUDRun asıl ahfadı idiler:
şimdi yabancılara bile katlanıyorlar. Fakat bu kıralların kuvvet ve kudretleri Romalı
ismindendir. Nadir olarak silâhlarımızla, hemen daima paramızla onlara yardım ediyoruz .
43. Arkada, MARKOMANların ve KUATla-rın gerisinde ehemmiyetleri daha az olıııa} an MARSİNler, GOTÎNlar, OSlar ve BLRİENler yardır. Lisanlarından ve saçlarının taızl“. MARSİNlerin ve BURÎENleriıı SI Et ° 1 “ anlaşılır. GOTİNlerin \.ergnere
OS’ların PANONÎ lisanı, \ Cermen
gösterdikleri tahammül bu“bir olmadıklarını isbat eder, eden
kısmı kendilerine yabam KUATıar ta-
SAMARTlar tarafından, bu
ırA'
• i eden KUATlar ta-
Cermanya
46
1.,,lr„ta„ konulmuştur. Daha fazla bir zillet ola-rak GOTlNler madenlerde çalışırlar; ve bir kaç ova müstesna olarak bu kavimlerin bütün arazisi ormanlar boyunca ve dağların doruk ve yamaçlarındaki otlaklardan ibarettir. Zira Sl'EVlerin arazisi devamlı bir dağ zinciri ile ikiye bölünmüş ve ayrılmıştır, onların ötesinde uzaklara ziyadesile yayılmış bir çok milletler , LİGİYEN müşterek ismi altında çok kavimleri
ihtiva etmek suretile yaşıyorlar. Başlıcalarının, ARİYENlerin, HELVEKONların , MANİMleıiıı, ELİSİENlerin, NAHARVALların isimlerini söylemek kâfidir. NAHARVAL larda eski batıl bir
dinin taktis ettiği bir orman gösteriliyor. Rahip orada kadın esvabı giyer; Romalılar , orada iki ALKUS namı altında tapılan KASTOR ile POL-E1 Es olduğunu iddia ederler. Evsaf aynıdır; mkat dinin başka bir yerden geldiğine dair üıç bir nişane, hiç bir heykelcik yoktur; ı' m'1 ra^er bizim gibi her ikisini kardeş, i . 1 115 nç hıfzederler. İsmini söylediğini
fâzl"" ı" kuvvet«e laik olan ARİYENlerin, veTşi yüzleri Vi,r()ırki '-•alışırlar. Kalkanı- KÖZ® ÇarPma81Da
1 arını ve bedenlerini siyaha
Cermanya
47
boyarlar ve cenk etmek için çok karanlık geceler intihap ederler. Bu hazin ordunun yegâne dehşeti ve zulmeti korkutmak için kâfidir; bu acip ve cehennemi manzaraya dayanacak hiç bir düşman yoktur : zira bir cenkte önce gözler mağlup olur. LİGİYENlerin ötesinde GO-TONlar vardır, onlar da kıralların. mütebaki Cermenlerde olduğundan biraz daha fazla, fakat, serbestliğe zararı olmıyacak surette nüfuzları vardır. Hemen arkadaşında. Okyanos buyunca RUJİENleri ve LEMOVİYENleri bulursunuz. Bu kavimler yuvarlak kalkanları, kısa kılıçlan ve kıratlarına hürmetlerde temayüz ederler.
44. Daha uzakta, tam Okyanosun sinesinde STiivriNiar oturur. bu millet kara askerlerin en

Cermanya
48
bilâ tefrik herkesin elinde değildir, fakat ok-vnıos onları her türlü baskından muhafaza ettiği için bir kişinin, hatta bir kölenin muhafazasında kilitlidir. Zaten, işsiz bir halkın elinde silâh kargaşalığa sebep olur, ve onları bir asil zata, hür bir adama, hatta bir azatlıya emanet etmek bir kıral için tehlikeli olurdu.
45. SUÎYONların ötesinde diğer bir deniz vardır ki. durgun olup hemen hemen haraketsiz dir. ve dünyanın hududunu ve kuşağını teşkil eder. Battığı zaman güneşin aydınlığı, yıldızları silecek surette . doğuncıya kadar uzamasından böyle hükmolunmuştur. İnsanların safderunlum güneşin suya dalmasının gürültüsü işidil-digini. atlarının şekli ve başının saçlarının eöıüldügünü buna ilâve eder . Daha doğru olan
. tabiatın ancak oraya kadar yayılmış olma-sidir. Geri gelinirken, SÜEVYA denizinin şark tarafındaki sahillerinde ESTİYEN milletleri u unur. Giyinişleri ve âdetleri SUEVlerinki -ımn. dilleri BRETONlarınkine yaklaşır. İlâlı-XnTt1D1 .T™ ederler: dinin alâmeti
silâh ve müdâfâT d°mUZ tasviridir- Ye^âne bir a(*am bu alâmetle h’UdUi; mabudeye tapa”
“ hatta düşmanlarının orta-
Cermanya ~~———-
7 49
slnda bile bir şeyden korkmadan yürür. Demiri az bilirler; alelade silâhları sopalardır. Cermen-lerin mutat tenbelliklerinden beklenmiyecek bir dikkatle buğday ve başka hububat ekerler.
Yalnız kendi memleketlerinde bulunan ve orada glez „ ismini alan kehribarı bulmak için denizlerde bile taharrivat yaparlar: onu sığlıkta bazan deniz kıyısında bulurlar. Barbarlar bilmek zahmetine katlanmadıklarından, onun
tabiati ve onu hasıl eden şey meçhuldür. Bizim süsümüz buna şöhret verdiği zaman, denizin dışarı attığı her şeyle karışık olarak çok zaman kalmıştır . Kendileri onu hiç kullanmazlar. onu toplarlar ve bize islenmemiş bir halde, aldıkları bedele şaşarak, getirirler. Agaçlann usaresinden hasıl olduğunu zannenirtn
şey budur.ki ekseriya onda bazı hayvanları ve hatta kanatlı böcekler görülürj mayi halinde iken bu zamkın içindt jc rak katılaştığı zaman orada ma 1 sarkın içinde pelesenk
esrarlı toprakları gibi garpta t* ağaçlar
gunu, onların daha velut 01I”‘ınJan yakından yetiştirdiklerini- güneşin vp denize
ısıtarak bir mayi ı ık.u 4
50 Cermanya
düşüp dalgaların karşı kıyıya götürdüklerini sanırını. Kehribar, tecrübe için ateşe yaklaş-tırıldığı zaman, bir meşale gibi tutuşur, ve yağlı, güzel kokulu bir alev hasıl eder, soma zift ve reçina gibi yumuşar. SİTONlaı SUİ iTON-ların tam yanıbaşındadır; diğer her şeyde müşabih oldukları halde, benzemedikleri, hükümdarlarının bir kadın olmasıdır; hürriyetten o kadar uzaktırlar ki, kölelik derecesinde aşağılaş-mıştırlar. İşte SUEVYA burada biter .
46. PÖSÎNlere, VENETlere ve FİNlere, her ne kadar bazılarının BASTARNlar ismini
verdikleri, ve PÖSÎNlerin lisan, giyiniş, sabit bir mesken ve iskân tarzı itibarile Cermen-
lerle münasebetleri varsa da, Cermen olarak mı, ve yahut SARMAT olarak mı bakmam lâzım geldiğini bilmiyorum . Pislik ve tenbellik içinde çürümektedirler; büyükler kanlarını SARMAT-
larınkı ile k arıştı ra kanştıra onların tavrunu ve biçimsizliklerini almışlardır: VENETler onların adetlerinden çok almışlardır. Filhakika PÖSİN-
* I .Nkı arasındaki ormanlar ve dağlardan ■baret aralıkta SARMATlar gibi durmadan beril,'' '1 V(t ÇaPUİ yapt,klan görülür . Bununla 111 ■" ı daha ziyade Cermen kavimler
__________ Cermanya
51 arasında sayarlar; çünkü hayatlann) ve arabada geçiren SARMATlardan değişik olan bütün şey kalkanları olması, bina yapmaları, yürümeleri, ve çevikliklerine güvenmeleridir. FİNler son derece vahşet halinde, korkunç bir sefalette yaşarlar, hiç silâhları, atlan, evleri yoktur. Ot yerler, deri giyerler, toprak üstünde yatarlar. Bütün vasıtaları, demir olmadığından, sivriltilmiş bir kemikle mücehhez oklarıdır . Erkekler gibi kadınlar da avla geçinirler; daima erkeklere refakat ederler; ve şikârı paylaşırlar. Çocukların vahşi hayvanlara ve yağmura karşı, onları altına sakladıkları, birbirile örülmüş ağaç dallarından başka nuniceleri yoktur. İhtiyarların kaldıkları, gençlerin avdet ettikleri mesken işte orasıdır. Fakat ç çilik, bina yapmaktan, ümit ve korku kinde şanıaktan, başkasmınkine gözdikıııtku nu daha tatlı buluyorlar. İlâhlar in-tından hiç bir şeyden korknıi) arak ar şeye istekleri olmamak gda yENler ve vasıl olmuşlardır. Meselâ /4 vaB bedenile OKSİYONlar hakkında : “l)ir * ‘ denildi insan başına ve yüzüne ma ı
52
Cermanya
gibi, alt tarafı masal oluyor. Bu kavimler lıak-kında gerçek bir şey olmadığından onlar hakkında hiç bir şey söylemiyeceğim.




Comments (0)