— PAZARTESİ 13 MART 1939- IDABE YEM 1 Utaabul Nuruoemaalyo M». 84 Ttigraf: Tmtaabah gazetee Telefon: — I0TO5 Birinci yıl — No. 307 YENİ SABAH GÜNDELİK SİYASİ HALK GAZETESİ ABONE ŞARTLARI TMty» EcmM BM b. taMÜgl MM b. BM b. 6 aylığı UM b. BM b. B *ylı*ı BM b. M b. 1 aylığı BM b. İttihada* girmemiş omm*-tekstler İçi* 26, 14, 7.6 4 Ur* * HER YERDE 3 KURUŞ
Maarif Şûrasına
Y azan :_^ÜMym_C*bid^YALÇIN
Maarif Vekili Haşan Ali Yücel muntazam çalışmalarına devam ediyor ve ötedenberi makanizmasım oildiği, hizmetler ifa ettiği hayati müesseseyi ıslah için büyük bir himmet gösteriyor. Bu cümleden olmak üzere orta mekteplerle liselerin ihtiyaçlarını konuşacak bir Maarif Şûrası hazırlatmaktadır. Burada tetkik edilecek mevzuları memleketin kültür ve tahsil bakımından büyük bir alâka üe beklememek kabil değildir. Gazetelerde bu mevzuların neden ibaret olacağına dair bazı malûmat gördüm. İçlerinde gerçekten mühim bahislere temas ediliyor. Fakat bazı öyle maddeler de var ki eğer gazete sütunlarına yanlış bir istihbar neticesi olarak aksetmemişse yakında toplanacak Maarif Şûrasının kıymetli vakitleri- i ni boş yere işgal edecek ve zannede-rim ki reddolunacaktıt.
Bunlardan bahsetmek isterim. | Talebenin mektep haricindeki vaziyetlrini tetkik için talebe ara-1 smdan bir tetkik komisyonu teşkil edilmesi teklif olunuyor.
ANSLUS GÜNÜ
Avusturyânın İlhakı Yıl Dönümü Almanyada Hararetle Anılıyor
Bir Italyan Gazetesi “Müstemleke Haritasının Değiştirilmesi Saati Çalmıştır,, Diyor
Berlin: 12 (A. A.) —- Bütün Almanya, Alman ordusunun ihyası ve Anşlusun yıldönümü olan “kahramanlar günü” nü tesid etmektedir.
Bütün Alman şehirleri donanmıştır.
Berlin operasında Hitler’iın huzurunda büyük merasim yapılmış ve Amiral Raeder bir nutuk söylemiştir. Amiral Almanya’nın sulhu istediğini, fakat kendi emniyetini
imesi teklif ûıüuUyor. . w , , ,,
Talebenin mektep haricindeki temin etmeğe ve Alman hudutları-
.......... . , ,_____I nın içinde ve dışında vasıvıan Al-
vaziyetleri üzerinde ehemmiyetle du rulmak icap eden bir mesele haline gelmiş olduğu muhakkaktır. Hepimiz yevmî müşahedelerimizle buna kanaat getirmiş bulunuyoruz. Talebelerin birer canlı manken gibi uslu, ağır, vakur, yaşını başını çoktan almış büyük adamlar tarzında gidip gelmelerine, yaşamalarına lüzum göstermek biraz fazla talep-kârbk, âdeta ukalâlık teşkil eder. Her yaşın kendisine göre bir yaşayış, hissediş ve düşünüşü vardır. Nasıl yaşlı başlı bir adama sokakta fazla heyecan ve lâubalilik yakışa-mazsa bir mektep çocuğunun da ■ altmış yaşındaki bir ihtiyar gibi sö. nük ve cansız bakışlariyle pürkasvet ve inhitat heykeli halinde gidip gel- , mesi insana yeis verir. Fakat bu, İıer şeyde olduğu gibi, bir ölçü me- , Selesidir. Bizim talebelerin bir kısmı bu ölçüyü kaybetmişlerdir. Ya- ■ hut daha doğrusu hiç bulamamışlardır. Bazı kız çocuklarının öyle lâkırdıları kulaklarınıza çarpar ki i-şitmemiş olmayı çok tercih ederdiniz. Bazı erkek talebelerin öyle teklifsiz, münasebetsiz şakalarını gö. rürsünüz, öyle muamelelerine şahit olursunuz ki, kentli evlâtlarınızı bu halde tehayyiil etmek içinize yeis verir.
Binaenaleyh talebenin mekteD haricindeki vaziyetlerini yakından göz önünde tutmak memfeSeTin ahlâk seviyesi bakımından bir vazifedir. Bu noktada hepimiz müttefikiz.
Yalnız, bir vazifenin icrasını talebe arasından bir tetkik komisyonuna tevdi etmeyi bizim memleketi, mizde tatbik bakımından gayet kabiliyetsiz bir düşünce olarak telâkki ederim. Biliyorum, yeni nazariyeler var. ÇocuklVı kendi kendilerini i-dareye ta mekteptenberi alıştırmak lâzım. Mekteplerde talebeden haysiyet divanları teşkili tavsiye ve tatbik olunuyor. Eskiden mubassırlık dediğimiz vazifeyi talebenin içinde münasip görülenre bırakıyorlar. Na zari surette bu yoldaki düşünceleri tasvip etmemek kabil değildir.
Fakat göz önündeki realiteyi nazariyeye feda etmek affolunmaz bir kabahat teşkil eder. Zaten maa. rifin bugün bu kadar şikâyet davet eden hali zannediyorum kİ bir aralık nazariyeye fazla meyledilmesi-nin şimdi kokusu çıkmağa başlamış olmasından ileri geliyor.
Mektep talebelerine arkadaşları, nın mektep haricindeki hareketlerini teftiş salâhiyti vermek bu günkü vaziyetimizde bizde çok fena istimallere kapı açacak bir hayalper-verlik olur. Ahlâkı ıslah için düşüneceğimiz bu tedbir ahlâkı berbat hususunda rneş’um bir âmil teairi yapar. '
I
nın içinde ve dışında yaşıyun Almanları himaye etmeğe azmetmiş bulunduğunu tebarüz ettirmiştir.
Hitler, bundan sonra meçhul asker âbidesine bir çelenk koymuş ve yapılan geçid resminde hazır (bulunmuştur.
BİR İTALYAN GAZETESİNİN MÜTALEASI
Roma: 12 (A. A.) — Fransa ve İngilterenin, İtalyan - Alman müstemleke taleplerine karşı al -dıkları vaziyeti tetkik eden Rela-zjoni Internazional diyor ki:
“Dünya müstemleke haritası -
Hitierin Mussolini ile bir telâkisi
İlk Okul Muallimlerinin
Maarif Şurasından Talepleri
Bu Fedakâr Zümrenin Terfihi, Yeni Evlenme Kanunu Yüzünden Mektepten Çıkarma Yaşının indirilmesi

nın değiştirilmesi saati artık çalmıştır. Bu, Avrupa sulhu için bir emniyet kapağı vazifesini görecektir. Aksi takdirde gerginlik mütemadiyen artacaktır.”
Almanya Çekoslovakya Hâdiselerini Endişe ile Takip Ediyor
Slovakya Hâdisesinde Pragın Hareket Tarzı Şiddetle Tenkit ediliyor
Viyana radyosunda bir nutuk:
Berlin: 12. (A.A.) Alman istihbarat bürosunun bildirdiğine göre eski Slovak nazırlarından Durcans. ki, Viyana radyosunda bir nutuk söyliyerek Çeklere şiddetle hücum
etmiştir. Sabık nazıra göre, Çekler Slovaklan muhtariyete olan haklarından mahrum bırakmağa uğraşmakta ve Slovaklann zararına ola. rak kendi menfaatlerini temin et-
(Sonu 3 üncü sayfada;
Şûraya davet edilmemek suretlle büyük hataya düşülen İlk okul başmualllmlerl kendi aralarında toplanarak bir rapor hazırladılar Beyoğlu (18) cü okulda toplanan ve muallimlerinin fikir ve kanaatleri ni de hamil olan Başmuallimler Maarif Şûrası münasebetiyle düşünce ve dileklerini aşağıdaki şekilde tertip ve tesbit etmişlerdir. Arzedilen maddelerin birçoğu program ve talimatnameye ait bulunmaktadır. Bu noktalar belki Maarif Şûrasına ar-zedihniyecektir. Fakat orada konuşulacak olan program ve talimatnameye alt bulunması itibariyle çok ehemmiyetli görülmektedir. Şurası da muhakkaktır ki gerek bu top. lantılann ve gerekse Maarif Şûrasının maksadı Türkiye hudutları içindeki llkmektep işini bir düzen altına almak ve onlara yeni ve medenî bir çığır açmak hız vermek hedeflerini istihdaf ettiğinden mesleğimizin noksan taraflarını söylemek fırsatını da bizlere vermiş bulunmaktadır. Gaye büyüktür. Mevzu

Müntehibisani İsimleri Bugün Belli Olacak
Müntehibisani intihabına önümüzdeki çarşamba günü başlana -cak ve bu ayın yirmisine kadar bitirilmiş olacaktır. Parti müntehibisani namzedleri de bugün ilân edilecektir. Bu namzedl-erin isimlerini ihtiva eden liste vilâyet idare heyetine verilmiş bulunmaktadır.
Şehrimizin muhtelif semtlerinde seçim hazırlıkları ilerlemektedir. Halka kolaylık olmak için intihap sandıklan şehrin muhtelif yerlerine konaoak ve herkes re":ni sandıklara kolaylıkla atacaktır.
24 martta da mebus namzedleri ilân edilecek ve 26 sında intihap yapılacaktır.
Fener Beylerbeyini
8-0 Mağlûp Etti
Pera Ankarada Tekrar Yenildi Güreş Seçmeleri Yapıldı
I

HUuym Cahid YALÇIN I Çamur içinde oynanan Vefa - SOleymaniye maçından b) i . (Sonu s üncü »7f.da) | (Yazısı ( UncU sayfamızı adı )
Po!is Bakım ve Yardım Sandığı Teşkilâtı
Ankara (Hususî)— Devlet Şûrası, Emniyet Umum Müdürlüğünce Polis teşkilât kanununa göre hazırlanmış bulunan polis bakım ve yardım sandığı nizamname ve projesini tetkike devam etmektedir. Projenin ihtiva ettiği esaslara göre emniyet umum müdürlüğünün maaş a-lan memurlarına mühim ve müstacel ihtiyaç ve zaruretleri, aralarında kendilerine yardım, ailelerinin veya kendilerinin hayat tarzlarmı ve istikballerini medenî inkişafa ve refaha mazhar kılmak îçîn lüzum görülen toplu ve münferit teşebbüs ve hareketleri temin etmek aralarında para biriktirme itiyadını ve karşılıklı yardım duygularını kökleştirmek, kendilerini sigorta etmek çocuklarına dul ve yetimlerine yardım da bulunmak maksadiyle bir polis bakım ve yardım sandığı kurulacaktır. Sandık Emniyet umum müdürlüğüne bağlı, şahsiyeti hiikmiyeyi haiz olacak, merkezi Ankarada bu. lunacaktır.
Emniyet teşkilâtmda halen mev-(Sonu 3 üncü sayfamızda)
İstanbul İlk mektep mnall mleri bir toplantıda ise Bedagoji git» hudutlara girmi. yen ve sığmıyan hattâ bir ilim mi, bir san’at mıdır münakaşasını üze-
rinde tophyan bir şeydir. Binaenaleyh teebit ettiğimiz birçok noktalar
[Sonu 5 inci sayfada]
Darüşşefakanın
66 inci YılDönümü
Ru Kıymetli irfan Müessesemizd Dün Merasimle Kutlandı
s’.ı ve yeni Darıişşafakalılar bir arada
Dün, memleketimizin en eski Hayır müesseselerinden Dıyüşşefaka mektebinin 66 inci yıl dönSiniü geniş programlı merasimle kutlulan-m ıştır.
Mektebin en eski mezunlarından en yeni talebelerine kadar hepsinin iştirak ettiği bu büyük merasim saat tam 11 de başlamış ve geç vakte kadar devam etmiştir.
Bugün büyük mevkilere sahip
olmuş, mektebin en eski mezunları ile diğer davetliler, evvelâ salona almmış ve merasime mektebin son sınıf talebelerim» söylediği İstiklâl marşı ile başlanmıştır. Bundan sonra en eski mezunlardan ve şimdiki Darüşşefaka cemiyetinin reisi bulunan muallim Harun Reşit kısa bir hitabe ile mektebin kuruluşunu ve tarihçesini anlatmış ve müessesenin
(Sonu 7 inci sayfada)
HER SABAH
Facianın son perdesi kapanıyor mu?
i
Dünkü gazetelerde küçük biri teİF 'a' haberi vardı: Fransanınl müracaatı üzerine İspanya hükümeti Fransaya iltica etmiş olan İspanyolları 11 marttan itibaren hudutları açarak geri almak için icabeden tedbirleri aldığını ilân ediyor.
Demek oluyor ki iki senedenbe-ri koca bir kıt’ayı kana boyayan, günahsız yavruları öksüz, sayısız kadınları eşsiz ve evlâtsız bırakan, korkunç facianın son perdesi ka-
panmak üzeredir.
Şu kış kıyamette yabancı bir ülkede gözyaşlarını kalblerine sin-dire sindire gurbetin hicranlarını, yoksulluğun elemlerini çeken binlerce ve binlerce insanın ıztırabla-rının dinmesi insanlık dostu, sulh dostu olan Türk milletini candan sevindirecek bir hâdisedir.
İspanyol faciasının son perdesi kapanmak üzeredir, dansı Çin ailesinin başına..
A. Cemaleddin SARAÇOĞLU
TENİSABAH
13 MART 1939
_________
CPIUKAPA MfHMtDM HATIRA vt İTİRAFLARI _
Tefrika No 28
Yazan ı M. SIFIR
“İşte Hocaoğlu Mehmet île Anafor Ahmet,,
“Ana dolu ya Silâh ve Cepane Kaçıranlara Bunlar Mavna Bulur,,
ı Kâhya, Yalovaya selâmetle çıkardığı tüfekleri, arabalarla Burmaya götürmek üzere Yalova sırtlarına çıkarken torpito da, iskele jaçıklanna varmıştı ve o sırada a-Içılan mavnayı tevkif ederek bir çi-faa ile kendine ıbağlamıştı. Fakat Vnavna sahibi Süleyman reis çok Jcurnaz hareket etmiş, Yalovaya dere ağzından kum yüklemek üzere geldiğine, bayağı düşmanları ’ İnandırmıştı. Silâh yüklü bir mav panm Bozburuna doğru gittiğini jjöylemek suretiyle de torpitoyu o Itarafa savarak yakasını kurtar-înıştı.
Deniz kenarında, mavnanın tutulduğunu gören ve biraz sonra İtendi motörlerinin de ele geçeceğini hisseden Hemşinliler, motörü karaya çekmek ve ateşledikten lonra Bursaya gitmek kararını ver ^nişlerdi. Tam bu işe girişecekleri tirada, torpidonun sahili takip edecek Çınarcık köyüne doğru gittiğini görmüşler, sevinç içinde motö-t'e atlıyarak îstanbula dönmüşlerdi. Kâhyanın Bursayıa, fırka ku -mandanı Bekir Sami Beye îstanbul-|dan silâh getirdiğini işgalciler an-icak bir hafta sonra haber alabilmişlerdi.
Düşmanlara bunu haber vermek ■oysuzluğunu da, hürriyet ve itilâf fırkası mensuplarından Celâled -idin adında bir hoca göstermişti. Ve bu hoca hâdiseden bir buçuk ay sonra, Kabataş iskelesinde 'bir sandık dolusu mavzerle Hopalı Kâzım adında bir fedakârı da işgalciler tutturmuştu. Bu dinsiz hocanın hareketinden müteessir olan, Kâzı -anın kardeşi Nazım da bir vasıta •bularak ahbab olmağa muvaffak 'olduğu bu hocayı bir gün, Üskü -darda Paşa limanında, içinde birçok silâh ve cephane bulunan bir evi göstermek vadiyle aldatıp sandalına almış, Üsküdar ile Beşiktaş arasında ip ile boğup ayağına bağladığı bir taşla denize atmıştı ve bu suretle yurdda çalışanları bu habisin şerrinden kurtarmıştı.
Bu alçak hocanın ispiyonluğu yüzünden, yine şiddetle aranılmağa başlanılan Kâhya, bir müddet izini ve ismini kaybettirmek için îBursadan Ankaraya gitmişti.
Mukadderat, Ali Osman Kâhyayı düşmanlara unutturacak yeni yeni hâdiseler doğurmuştu. Tabiî yurd hizmetine yalnız Kâhya ile arkadaşları koşmuş değillerdi. Canını, varlığını millet yoluna har-oamağa vakfeden daha nice cömertler meydana atılmıştı. O zamanlar, İstanbul mavnacılar cemiyeti reisliğinde bulunan kahraman Mehmed, azalanndan Abdullah reis, çoban Recep, hoca oğlu Mehmed, Anafor Ahmed ve arkadaştan gibi, kendilerini yurda kul sayan babayiğitler de vardı ve tabiî bunların karşılarında, vicdanlarını düşmanlara satmış, işgalcilere kul olmuş köpekler de vardı. Bu babayiğitlerin arkalarında, durup dinlenmeden hırlıyor, havlıyorlardı. İşte bunlardan Ibir tanesinin, o zamanlar sosyalist Hilmi adile şöhret bulan bir kancığın avayeşd ortalığı karıştırmıştı.
Bu adam, alacağı beş on lira rfçin alçalmıştı. Yurda hizmet e-den vatan kardeşlerinden bir kaçı-. mn sırlarını düşmanlara satmıştı. İşgalcilerin bu işlerle uğraşan bir yüzbaşısına, yüzü kızarmadan:
— İşte Kapiten. Hoca oğlu Mehmet ile Anafor Ahmet, Anado-iuya silâh ve cephane kaçıran ellere mavna bulan adamlardır. Daha ,t)unlann birçok arkadaşları da Var. Birer birer hepsinin isimleri-i fci öğrepij getireceğim si&e. Tahug
gönlümü hoş edin siz benim. Uyuyorsunuz siz Kapiten. Deniz komodoru miralay Nazmi beyle maiyeti, bahriye an banlarındaki topu ve tüfeği, top tüfek mermilerini A-nadoluya uçuruyorlar. Bugün verdiklerimden başka getireceğim i-simler bu adamların elleri ve ayak tandır. Kırın bun lan.
Demiş ve uzatılan bakaç kargılı »an altına avuç açmıştı. Hafiye yuvalan yine boşalmıştı. Mavııa-eı, sandalcı, kıyafetine giren karakulaklar Yağkapanı kahvelerine koşuşmuşlardı. Hoca »ğlu Mehmet İle Anafor Ahm-edin etrafında, pervane gibi dönen zabît kıyafetli adamlar peyda olmuştu. Bunlar Anadoluya cephane geçirmek için gizli gizli mavna arıyorlardı. Mak şatları Mehmet ile Ahmedi suç üstünde tutmak, işkence ile dillerinin bağını çözüp bütün sırlan anlamaktı. Fakat, Ahmet!e Mehmet te kurulan bu kapancalara konacak, dökülen dillere inanacak ahmaklardan değildi. İkisi de tilki kadar kurnaz babacanlardandı. Peşlerinde gezenlere, karşılarında göz süzenlere gül üveriyor tardı.
Mavnacılar cemiyetinin fedakâr larını gözliyen casuslar tam bir ay Yağkapanı sokaklarında sürünmüşler, kahve köşelerinde pineklemişler, cemiyet binasının ka-pısını beklemişler, fakat ıbir ipucu ele geçirememişlerdi. Sosyalist Hilmi de alçakça kazancına devam ediyordu. Her gün birkaç isim getiriyor, avucuna kıstırılan altınları alp gidiyordu.
Düşman istihbaratçıları şaşkına dönmüşlerdi. Çünkü, sosyalist Hilmi, Kolbaşı îsmail, Rizeli Hafız ve diğerleri gibi gerçekten kulaktan delik, gözleri açık hafiyeler tarafından her gün birer teşebbüs haber verildiği halde; hiç birini tutamıyorlardı. Biribiri ardına dizilen bu muvaffakıyetsizlikler de, pek tabiî olarak, istihbarat servislerini idare eden büyük rütbeli zabitlerin gözlerine çarpıyordu. Bu işlerle filen meşgul olan küçük zabitler de, kendi beceriksizliklerini örtmek için, ya verilen haberlerin yatan olduğundan yahut ta takip işlerinde kullanılan memurların ehliyetsizliklerinden bahs ve şikâyet i-le, kendilerini özürlü göstermeğe uğraşıyorlardı. Hattâ silâh ve cephane kaçakçılığının bir hayli olduğunu, ekseriyetle getirilen haberlerin, birkaç lira koparmak için, muh birler tarafndan uydurulduğunu id dia edenler ve buna inananlar da yok değildi.
Fakat.... Bu sıralarda bir gece, Haliçte Sütlüce önünde demirli bulunan “Ar arat,, vapurunda vukua gelen bir infilâk, silâh ve cephane kaçakçılığının bir hayal olduğunu iddia edenlerin aldandıklarını, bütün çıplaklığı ile meydana çıkarmıştı.
O gece, Galata gümrüğü karşısında ardiyeciük ve gümrük mua-meleciliği yapan Emin adında bir akyüzlü, Sütlüce açığında demirli bulunan (Ararat) vapuruna top mermileri ve kapsülü yüklüyordu. Civardaki tapa fabrikasından mav nal arla getirilen top mermilerinin vapura yükletümesi, kapsül »andık lan gibi pek de kolay bir iş değildi tabiî. Fakat, Türk zekâsı, her şeyde olduğu .gibi bu güçlüğü de yenmekte kudretini göstermişti. Mavnadan vapur güvertesine elden ele vermek suretiyle çıkarılan top mermileri, güverteden anbara, a-talacele yapılan uzun tahta oluklar İçinde kaydırılarak indiriliyordu.
(Devamı var^
Yeni Bir
Müze Binası Kazanıyoruz
Süleymaniye camilnin müştemilâtından otan Türk- Islâm eserleri müzsine bitişik talhane binasının tamir edilerek mahkûkât müzesi haline getirileceğini yazmıştık.
Tamiratı tamamlanmakta olan bu binanın içindeki Revakh avlusunda ve salon kısmındaki köşe tezyinatları ile kabartma şekiEi kısımlarının tamiri de bugünlerde bitecektir.
Eserin bundan sonraki tamirleri iç avlusunun mermer zemin döşemelerinde başlayacaktır.
Bundan başka binanın içindeki sütunlar evvelce hakikî şeklini kaybetmişti. Bunlar da hakikî iç killerini aldıktan sonra döşeme iç tezyinat tamirleri yapılacak ve müzenin tamir işi birkaç aya kadar bittikten sonra açılacaktır.
MÜTEFERRİK ı
İş sigortası
Evvelki gün şehrimize gelmiş otan Milletler Cemiyeti mesai bürosu müdürü Owalt Ştayn dün Ankaraya gitmiştir. Yarından itibaren İktisad Vekâletiyle temas ederek hazırlanmış otan işçi sigortası lâyihası üzerinde tetkiklere başlanacaktır. Mumaileyhin Ankarada mesaisi birkaç hafta zarfında ni-hayetlenmis olacaktır.
Sültanhamam yengini
Sultanhamamda çıkan yangın hakkında yapılan ikinci keşf.'ıden de bir netice çıkarılamamış olduğundan üçüncü bir keşif yapılması lüzumlu görülmüştür. Atabek hanının üst katındaki trikotaj imalâthanesinden alınan elektrik saati ve ütüler muayeneden geçirilmiş fakat esaslı bir nokta tesbit edi-lemenfiştir. Enkazın kaldırılmasına dün de devam edilmiştir.
Enkazın altından çıkmakta o-lan kasalar sahiplerine iade edilmektedir.
General Frank onun mümessili elçiliğini teslim aldı Hükümetimizin General Franko hükümetini tanıması üzerine vazi. yet alâkadarlara tebliğ edilmişti. Bu sebepten İspanya cumhuriyet hükümetinin Ankaradaki elçisinin vazifesine nihayet verilmiş ve Fran-konun Türkiyedeki umumî ajanı Alvarez Palenizia şehrimizdeki İspanyol hükümetine ait müesseseleri cumhuriyetçi memurlardan teslim almıştır.
Konsoloshane ile Büyük derede. l«i elçilik binasına Franko bayrağı çekilmiştir.
Palenzıa bugün Ankaraya giderek oradaki elçiliği de teslim alacaktır. Bundan başka bundan bir müddet evvel Çanakkalede bir İtalyan vapurunu batırdığı için mahkeme karan ile haczedilen cumhuriyetçi hükümete ait Macellanos vapuru da Fran konun umumî ajanı tarafından toslim alınmıştır.
Yurddaşları Seçime Davet
Yurddaşı
15 Mart çarşamba günü mebus seçimine başlanıyor. Evvelâ mün-tehibisaniler seçilecek ve bıı seçim 20 m-art pazartesi günü akşamı bitmiş olacaktır.
Yurddaş;
ATATÜRK’ün bayrağı altında toplanan Türk milletinin İBÜklâl ve taâli uğrundaki azminin timsali o-lan Büyük Millet Meclisi Türkiye Cünıhuriyetinin en yüksek eseridir. Türk milletinin yüreğinden doğ -muş öz eseridir.
Her Türkün mebus seçimiyle a-lfikadar olması Millî Şef ÎNÜNÜ’-nün yüksek işaretleri iktizasındandır.
Yurddaşı
ATATÜRK’ün eserinin meydana çıkması, Cümhuriyet rejiminin kökleşmesi, Türkiyenin yükselmesi uğrunda gece gündüz çalışan Cümhuriyet Halk Partisi memleketin en güzide ve muktedir evlâtları-rından mürekkep olmak üzere bir namzet listesi hazırlamış, sayın halkımıza takdim edecektir. Bu listede adları görülecek olan muhterem zevat Partiye, rejime bağlılıktan ile, memlekete hizmetleriyle, irfan ve karakterleri ile temayüz etmiş yurddaşlardır. Bu yurddaşlann halkımızın da arzusuna uygun olduğundan eminiz.
Yurddaşlar; ı
Çarşamba günü başlıyacak o-lan seçime iştirak et. Bu seçim devresinin millî bayramlardan olduğunu hatırla ve vatana karşı büyük hizmet ifa edeceğine kani olarak reyini mıntakandaki sandığa atmağı unutma.
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Merkezi
mn.ii

Klüblere
Verilen Binalar
Şehzade başı yat Fakültesinin sadrazamlardan paşaya ait medresenin bir müddet evvel Müzeler idaresine müracaat ederek kendilerine verilmesini isti-yen Sülymaniye spor kulübuna ter-kedilerek binanın harap olmaktan kurtarılmasına karar verilmiştir.
Bu medresenin müştemilâtından buluna nSebil mahallinin de bu vekile ile tamir edilerek bu satış yeri haline getirilmesi kararlaştırılmıştır.
Bunun için belediye imar şubesi mühendislerinden şube müdür vekili Salim ile Müzeler mimarı Ke. mal Altan hazırladıkları tamir keşif raporunu alâkadar makama vermişlerdir.
Yakmda tamire başlanacak ve bina, tarihî kıymeti ile mütenasip bir şekle sokulacaktır.
Yine bu meyanda, Vefa.jspor kulübu da belediye ve Müzeler idare sine müracaat ederek, Fatihte, birinci Ahmedin defterdarı bulunan Ekmekçi Ahmet paşaya ait Darül. kura binasının estetiğine halel gelmeden tamir edildikten sonra kendilerine verilmesini istemişlerdir.
Gerek Müzeler idaresi ve gerekse Belediye bunda bir mahzur olma, dığını görmüş ve kulüp tarafından kullanılmasına müsaade edilmiştir.
Kulüb kendi bütçesinden ayırdığı bir tahsisatla yakında tamire bağlıyacak e burasını kullanışlı bir hale getirecektir.
Tarihî
civarında, Edebi-yanında meşhur Kuyucu Murad
İKTİSAT İŞLERİ :
POLİTİKA
Şehitler ihtifali Programı Hazırlandı
16 Mart şehitleri için şehrimizde yapılacak büyük ihtifal programı hazırlanmıştır.
Merasim 16 mart perşembe günü saat 15 de Eyüpte yapılacak ve merasime davetliler ile askerî kıta, l&r ve halk iştirak edecektir
ihtifal programına göre merasim umumî meclis namına konuşacak olan Meliha Avni Sözen’in nutku ile başlıyacak ve bunu takiben Halekevleri namına Doktor Ertug. rul, ve gençlik namına da Üniversite Rektğrünün seçeceği bir Üniversite talebesi söz söyliyeceklerdir.
Nutuklardan sonra bando matem havasını çalacak ve şehitlere çelenkler konulacaktır. Bundan sonra bir manga asker havaya üç defa ateş edecek hazır bulunan kıt’a ve mektepliler bir geçit resmi yapacaklardır. Merasim bu suretle sona erecektir.
İtfaiye için Yanmaz Elbise
itfaiye için Amyantdan yanmaz elbiseler tedarik edildiği yazılmıştı. Resimde bu elbiselerden giymiş bir nefer üzerinde yapılan tecrübe görülmektedir.
Ingiltereye ihracat
İngiltere ile beklenmekte otan takas muamelelerine ait emir İktisat Vekâletinden gelmiş ollması piyasada memnuniyetle karşılanmıştır. Bu yüzden hafta içinde ehemmiyetli satışlar kaydedilmiştir. Bu cümleden olarak muhtelif yerlere 1700 balye tiftik satılmıştır. Ya-pağ piyasasında da ehemmiyetli denebilecek muameleler kaydedil -miş, 1430 balye satılmıştır.
Bundan başka av derileri piyasasında da bu hafta hararetli muameleler beklenmiş ise de fiyatlar idaresiz olduğundan hiç bir satış kaydedilmemiştir.
Bir haftada gelen mallar
Geçen hafta İçerisinde Anado-lunun muhtelif yerlerinden İstanbul piyasasına 1721 ton Buğday, 412 ton Arpa, 246 ton Mısır, 111 ton Çavdar, 76 ton Tiftik ve 130 ton Yapağ olmak üzere 2696 ton mahsûl gelmiştir. Buğday fiyatlarında müstahsil lehine bir salah görülmektedir. Toprak mahsulleri ofisinin piyasaya arzettiği mal -larına fiyatlarını arttırması çok müsai(d ıbir hava yaratmıştır.
Cinslerine gör© buğday fiyatları şöyledir:
1 — 2 çavdarlı ekstra ekstra buladil mallar: 6.08 - 6.15, dört beş çavdarlı Ankara Yerköy, Şi -faıılı Aynihan malları: 5.34 - 5.38, dokuz on çavdarlı Konya, Kadm-han, Ilgın, Akşehir, mallan 5.88 -5.28, on, on beş Eskişehir, Beylik ahır mallan 5.20 - 5.15, Kütahya, Tavşanlı, Şarkışla mallan 5.17 -5.10 kuruştur.
KÜÇÜK HABERLER :
Merkezi Avrupadaki Umumi siyaset
Rumanya Hariciye Nazın Ga-fenko’nun Varşovaya yapmış olduğu resmi Seyahat ve bu ziyaret ve konuşmalara takaddüm eden İtalya Hariciye Nazırı Kont Ciano’nun Polonyaya yapmış olduğu seyahat, Merkezî Avrupadaki •iyasî faaliyetler arasında ehemmiyetle kendilerini gösterecek ve Çekoslovak meselesinin halli ve hâlâ istikrarsız bir vaziyette durması ile daba ziyade kıymetlenecek bir key fiyettir.
Kont Ciano’nun seyahatinin u-mumî hatları, resmî tebliğlerde görüldüğü cihetle daha ziyade iki memleket arasındaki dostluğun teyidi ve mütekabil münasebetteki ciddiyet ve hakikate mütevafık noktaları ortaya konmuş ve Polon-yanın Kerhangi bir şekilde Berlin - Roma mihverine temayülüne dair ortaya çıkarılan şayiaların müsbet bir mahiyet arzetmediği de müşahede edilmiştir.
Rumanya Hariciye Nazırının seyahatinde yalnız mevcut siyasî bağ ların takviyesi aranmak doğru değildir. Bu iki memleket arasında hususi menfaatlere dayanan hakiki bir dostluk da müşahede edilmelidir. Ve bu bağlılık beynelmilel vaziyette vücude gelen büyük değişik liklerden müteessir olmamış gibi görünmektedir.
Bu resmî ziyaret münasebeti!© söylenen nutuklarda bir nokta nazarı dikkati celbetmektedir. Bu noktada, Polonya ile Rumanyanın Baltık denizinden «aradenize kadar imtidat edecek büyük bir ticaret yolunda ticaret mübadele ve münakale vasıtalarının inkişafıdır.
Burada ehemmiyet kesbeden mesele, bir müddet evvel, Çekoslovakya buhranı sırasında Karpatlar altı Rusyasında Macaristanm te-vessüü dolayısile Polonya ile Macar hudutlarının birleşmeleri projesine karşı Rumanyanın harekete geçmiş ve M. Bek’in Rumanya kralı sa majeste Karol ile müsbet bir neticeye iktiran etmiyen bir konuşma yapmış olmasıdır. Fakat burada, her şeye rağmen bu iki devlet arasındaki ittifak bozulmamış ve hâdiselerin seyri Bükreş ile Varşova arasındaki bağlan takviye e-dccek bir mahiyet göstermiştir. Zira umumî mahiyetteki siyasetleri itibarile biribirine dayanarak yürüyen Berlin - Roma mihveri devletleri arasındaki düşüncede bir de ğişiklik olmasa da umulan siyası neticeler derhal elde edilmiş gö-rünmiyor.
Roma esas itibarile Merkezî Av-rupada Almanyayı serbest bırakmak isterken ve bu mihveri takviye için uğraşırken, Kont Ciano’nun yapmış olduğu seyahet ehemmiyetini gösteriyor. Fakat vaziyet bu faaliyetin fazla müsbet bir neticeye vardığını ortaya koymayor.
Neticede bu iki devletin Merkezî Avrupadaki faaliyetleri istedikleri semereyi vermemiş gibi görünmekte v ekatî surette hareket etmelerine, istikbaldeki faaliyet ve tasavvurlarını emniyetle mevkii tatbike derhal koy*bilmelerine engel vuracak şekil irae etmektedir.
Berlin - Roma mihveri Polon-yayı yanlarına almak ve bu suretle herhangi bir ihtilâfta kuvvc-tli bir devletin sempatisini temin için harekete geçmek için epey faaliyet sarfetmeğe mecbur olacak gibi görünmektedir.
Dr. Ref.d SAGAY
★ — Ziraat Vekâleti Bûyükde-redeki orman mektebinin nümune fidanlığını genişletmeğe karar vermiştir.
Bundan başka Kaltalda da bir fidanlık vücude getirilecek ve şe-hirin fidan ihtiyacı buradan giderilecektir.
★ — Türkiye ile İsveç arasında yapılan ticaret ve-klering anlaş -ması yüksek tasdikten çıkmıştır.
★ — Denizbank umum müdürü Ankaradaki temaslarını bitirmiş, bugün şehrimize dönecektir.
★ — Gümrükler baş müdürü Ankaraya gitmiştir. Bazı temaslarda bulunduktan sonra bu hafta i-çinde şehrimize dönecektir.
s .
TAKVİM
13 Mart 1939 Pazartesi
Hicri: 21 Muharrem 1358 Rumi: 28 Şubat 1354
Kaaım; 126
Doğu saati: 6,14

ı 12,24 — İktadi : 15,43
ti
ö»l(
Akşam: 18,14 — Yatsı : 19,43 imsak : 4,35

13 MART 193»
SON HABERLER
Madridde Komünist İsyanı Sona Ermedi
Komünist Unsurların Hükümetle Birleşmeleri İçin Çalışılıyor
TIHIIAIAH

Valansiya: 11 (A. A.) Neşrolunan resmî bir tebliğde müda^-faa komitesinin komünist partisini feshetmediği ve ancak isyan et -mek suretiyle kendi kendilerini kanun harici bırakanların cezalandırılacağı, binaenaleyh matbuat ve cemiyet hürriyetleri hususunda bütün teşekküllere anayasanın temin ettiği haklardan komünistlerin de istifade edecekleri bildirilmekte -dir.
RADYODA VERİLEN NUTUK
Madrid 12 (A. A.) — Millî müdafaa meclisi âzasından Wen-ceslas Carillo, radyoda bir nutuk söyliyerek Cumhuriyetçilerle komünistler arasındaki mücadelenin bir kardeş kavgası olduğunu tebarüz ettirdikten sonra Negrin’-fn manevî ve kanuni hiçbir nüfuzu kalmadığı için milli komitenin mesuliyetleri deruhte etmek mecburiyetinde kaldığını kaydeyle -m iştir.
Komünistlerin isyanı insan ve malzemece memleketin zayıf düşmesini intaç etmiştİT. Komünistler ahmakça hareket etmişlerdir. Çünkü bunların vazifelerine devam et-
Ameriknda Bir Çocuku Düşürtme Rezaleti
Nevyork 12 (A. A.) — Brroklyn-de birkaç senedir çocuk düşürmek işile uğraşan ve 100 kadar doktorla adliye nazır muavini Ulmann’ı da ihtiva eden bir teşkilât meydana çıkarılmıştır.
Adliye nazır muavini, aleyhinde mahkemeye yapılan bir şikâyet üzerine istifa etmiştir. Mahkeme yaptığı tetkikat neticesinde, bu teşkilâtın her sene vasatî olarak 100 bin ço cuk düşürttüğünü ve yine her sene yedi buçuk milyon dolar kazandığını tesbit eylemiştir.
Şarkî Erdünde Bazı Çeteler isyan Etti
Amman, 12. (A.A.) — Askeri müfrezeler, Maverayıerdün’tin şimalinde 8ilâhh çeteleri takibe devam etmektedirler. Zomal civarında tayyarelerin himayesinde hareket eden bir Arap müfrezesi, kuvvetli bir aai çetesile şiddetli muharebeye tutuşarak asilerin büyük bir kısmım imha etmiştir. Asilerden 35 kişinin öldüğü ve 60 kişinin de yaralandığı tah-min edilmektedir.
Arap lejyonuna mensup olan Mac Adam ismindeki zabitle 4 asker ölmöştür. Asiler, 3 askerî tayyareye karşı ateş açmışlardır. Bu tayyarelerin birinde bulunan miralay Chrystal, pilotun kalbine bir kurşun teabet ettiği için karaya inmek mecburiyetinde kalmıştır. ;
Diğer cihetten silâhlı çeteler, Summar polis merkezine hücum e-derek binayı ateşlemişlerdir.
Ajlum mıntakasmda telefon telleri birkaç yerden kesilmiş ve petrol boruları tahrip edilmiştir.
Cibutiye giden asker
Marsilya: 12. (AA..)— Cap Va-
rella vapuruna bir Senegal Ava taburu bindirilmiştir. Vapur, Cibutiye hareket etmiştir.
f.......................~"V
(23 Nisan - Çocuk bayramı) I
ÇOCUKLARI
Bayramınızın bütün bayramlardan üstün olmasını öğretmenlerinizden isteyiniz |
memeleri için hiçbir sebep'mevcut değildir. Halbuki, isyan etmekle mücrim vaziyetine girmişlerdir. Cumhuriyetçi İspanyada vkubu-lan kargaşalıklar, ancak müşterek düşmanın menfaatlerine hizmet ©der. _
MADRlDDE KOMÜN 1ST
mukavemeti
KALMADI.
Madrid: 12 (A. A.) — Dün ak-şamdanberi Madridde hiçbir komünist mukavemet ocağı kalma -mıştır. Komünistler Madrid’in şarkında ve şimalî şarkîsindeki bütün mevzilerini terkederek şehrin haricine çekilmişlerdir. Mad -ridde evvelce komünistlerin elinde 'bulunan bütün münferi-d binalar şimdi Cumhuriyetçilerin eline geçmiştir.
Millî müdafaa meclisi, komünist isyanını bilfiil bastırmış telakki etmektedir.
Madridde sükûnet hüküm sürmektedir. Cumhuriyet kuvvetleri ric’ıat eden komünistleri takip et -mekte olduklarından Madrid kapılarından henüz top sesleri gelmektedir.
Italy dan Çıkarılan. Yahudiler
Roma: 12 (A. A.) — Ecnebi Yahudilerin memleketi terketme-si için konulan altı aylık mühlet, bugün sona ermiştir. Şimdiye kadar 12.000 Yahudi memleketi ter-ketmiştir. Pek yakında 6.000 ya-hudi daha İtalyan topraklarından ayrılacaklardır.
FRANSA YA GEÇEN YAHUDİLER
Paris: 12 (A. A.) — Temps gazetesinin Nice muhabirinin bildirdiğine göre muhacerete icbar edilen birçok İtalyan Yahudileri iki aydanberi gizlice Fransız hududuna geçmektedirler. Muhabir, İtalyan Yahudilerinin himayesi için Nice’de bir komisyon teşekkül ettiğini ilâve eylemektedir.
Ayni muhabire göre tardedilen İtalyan Yahudilerinin büyük bir kısmı Fransaya, A meri kaya. İn -giltereye ve Şanghaya gitmekte -dirler.
Goerlrg Franeada
Nice: 12. (A.A.)— Georing, birkaç arkadaşile birlikte üç otomobille dün saat 16.30 da Fransaya giderek Monte-Carloda yapılan çi-I çek muharebesini seyretmiştir. Mu. I maileyh akşam Sanremoya hareket! etmiştir.
Polonya âyan meclisinde bir mUzakere
Varşova: 12. (A.A.)— Ayan
meclisinde ekalliyetler hakkında cereyan eden müzakereler esnasında ’ PolonyalI Almanlar meclisinin reisi i Hasbach, yeniden Alman talebierini' ileri sürmüştür.
Polonya ayanından Kornke, Po-lonyanın daima liberal bir ekalliyet siyaseti takip etmiş olduğunu ve • yapılan fedakârlıkların bir nümune-sini bilhassa Danzig’de görmek kabil olduğunu kaydettikten sonra Al. manyada bulunan 800,000 Polonya-linin vaziyetini anlatmış ve bunların normal şartlar altında yaşamalarını temin İçin hükümetin Teşebbüste bu. lunmasmı istemiştir.
Almanyaya Igldecek falyan İşçileri
Rom*: 12. (AA.)— Lavoro
Faaclsta gazetesinin bildirdiğine göre 87,000 İtalyan ziraat İsçini yakında 8 ay müddetle ziraat lslerfndo kullanılmak üzere muhtelif gurup, lar halinde Al manyaya gidecektir.
Maarif Şurasına Hazırlık
(Baş tarafı 1 inci sayfada)
Maarif Şûrasında muallimlerin yeknesak elbise giymelerinin konuşulması da isteniyor. Avrupanm her tarafında bu son zamanlarda moda olan renk renk gömlekleri düşündükçe, askerî oniforma haricinde, her türlü üniforma fikrinden bir eza duymamak imkân haricine çıkmıştır. Bizde her hangi bir mülâhazaya mebni ise bu üniforma fikri zaman zaman ortaya çıkar. HamaL lardan, hattâ gazete müvezzilerin-den başlıyarak şoförlere varıncaya kadar herkese yeknesak bir kıyafet tesbit etmeyi düşünenler ve bunu bir ıslahat addedenler görülüyor. Muallimleri bu dertten masura tutalım. Fertlerin hürriyetine, hele böyle kılık kıyafetlerine taallûk edecek en şahsî noktalara varıncaya kadar, müdahaleden gayet müçtenip bulunmak en büyük bir prensiptir. Muallimlere üniforma yeni bir külfet, yeni bir derttir. ManetTTjir tahakküm ve kayıt teşkil etmesi de ayrı.
Hele ayni vaziyette selâmlaşma tasavvuru bütün bütün gülünç bir ar zudur. Bırakalım, bunları nihayetleri Fransızca (isme.) ile biten türlü türlü mezhepler tatbik etsinler. İçtimaî hayatta böyle maklnelileşme, yeknesaklaşma kadar insanlık şahsiyeti, ferdiyeti, hususiyeti zede-llyen bir dalâlet tasavvur edilemez, insanlar Ford fabrikalarında seri | halinde çıkan ucuz otomobiller cin. sinden cansız mamulat değildirler. Bugün ferdiyeti, insan şahsiyetini yok etmeğe, insanları tefekkürden marhum, camit kütleler halinde işaret ile yürütmeğe taraftar olan na-zariyeler, yahut bunları hattâ uzaktan uzağa bile hatırlatan taklitlere hür ve inkılâpçı Türk vatanının kapılarını sıkı sıkı kapalı tutmak en büyük vazifemizdir.
Hüseyin Cahid YALCIN
Çekoslovakya Hâdiseleri
(Baştarafı t nci sayfada) ğe çalışmaktadırlar.
Hatip, Tisso hükümetinin azli kanunu esasiye mugayir olduğunu, çünkü Slovak hükümetinin ancak Slovak diet meclisinde verilecek bir ademi itimad reyi İle çekilebileceğini söylemiştir.
Mumaileyh, Tisso hükümetinin vazifesine devam etmesi lâzımgeldi-ğini kaydettikten sonra netice olarak demiştir ki:
— ( Zaferi tam istihsal edeceğimizi ve onu Hlinkanın popülist partisinin direktiflerine göre muhafaza edeceğimizi size teinin ederini.,,)
Berlin: 12. (A.A.) —Yarı resmî bir menbadan bildiriliyor:
Berlin politik mahfillerinin Slovak meselesi karşısında aldıkları vaziyet, Alman matbuatının aldığı vaziyetin tamamifo ayındır.
Pragda, teşrinevvel hâdiselerinden sonra müşahede edilen psikolojik değişmenin muvakkat bir mahiyet gösterdiği burada, bilhassa son haftalar zarfında gittikçe artan bir endişe ile kaydedilmiştir. Bilhassa bu sene bidayetindenbeı i vukua gelen bazı hadiseler, Çeklerin, vekayi. in inikişafı karşısında terkedilen vaziyeti başka yoldan yeniden elde etmek arzusundan vazgeçmemiş olduklarını göstermektedir. Prag. re. jimi altında Alman gurupunu tedhiş edeceğini ve tazyik altında tutacağını sanmıştı. Şimdi de Çek hâkimiyetini yeniden tesis için evvelâ Kar. pat Ukranyası üzerinde mali ve askerî tazyikler icrasına başladı. Ak-sülamellerin zaafından cesaret alan ^raK) şimdi de Slovakyaya karsı cebir hareketini yaptı. Bu cebir hareketi hâlâ Çekoslovakyada yaşıvan Almanlar üzerinde acı tesirler tevlit eyledi. Süngülerin ve diğer tazyik vasıtalarının yardımı ile Prsburga yem bir hükümet getirdi. Bu hükümet Pragın- fikrine© Çeklerin pozisyonunun fili bir takviyesi ile eski vaziyeti yeniden tesis edecektir.
Beneş rejimine çok andıran bu mantaliteye ve bu metodlara dönüş Almanyada, hayret ve derin endişeler doğurmaktan hali kalamaz. Filhakika Münih te başlıyan ve Viy anada devam ettirilen politika, orta Avrupada inkişafa yol açmak ve
"İnsan denilen bu meçhul!..,, kitabının salâhiyetti ve bfhakktn şöhretli müellifine göre:
Modem cemiyetin yaşayış tarzındaki değişiklikler; eskiden kurulmuş ailelerin ananelerini, birbirine karşı olan rabıtalarını ve bunların kendilerine mahsus şahsiyet ve hüv. viyetlerini bugün büsbütün başka bir hale sokmuştur. Radyolara; sL nemaların istilâî şekilde çoğalması gazetelerin yep yeni bir istikamet alması., umumî kültürü değiştirmiş, tir.
Şuur faaliyetleri ile fizyolojik ©-nerjik birbirine sıkı surette tabi olması, ruhî; dimağa sokan klâsik telâkkiye uygun değildir.
Filvaki bugünün sosyal hayatını İlmî cepheden tetkik edince ferd-lerde bir gerileme ve bunun aksi o-larak topluluklarda bir ilerleme göze çarpar. Fikir ve düşünce ziyalarının en verimli memleketlerinde bile artık bir Hugo, bir Volter, bir Niçe zuhur edemez. Makineleşmiş adamın bukadar derine inmesine imkân olmadığı gibi lüzum da kalma mıştır. Vagner, Bethoven, Şübert ve bütün diğer musiki üstatları da, şimdi Olimpin ilâhları gibi efsaneleş ti. Amerika zencilerinin saksafonları klâsik musikinin cenaze havasını çalıyor. Bunlar arasından bir "Şu-pen,, çıkmaz.
Eğer teşbih caizse: Cazbant uluorta yazı senfonilerde vezinli, kafiyeli şiirdir.
Herkes şiirden anlamaz. Fakat kolay bir yazıyı bütün halk okur.
İşte asıl gaye bugünün zihniye-tinne göre budur.
Şöhret için de zlçü ayni ^esasa dayanıyor.. Tino Rossi.. her halde Beethoven olmaktan çok uzaktır. Fakat kazandığı şöhret Beethoven, in mahrumiyetlerine nisbet edilse:
O dahîyi mezarında bile ağlatır.. Ne yapalım, sürat asrı bu., insan bîr günde dahî; zengin ve meşhur olabiliyor. Beklemeğe vakti yok..
Yeni dünyanın yeni bir felsefe lügati var. Bu, Larüslerin Ansiklopedilerin ihtiva etmediği bahislerle dolu.. (Döviz; Klearing; kontenjan, takas kambiyo., asrın iktisat; ticaret; ve mübadele parolası oldu.
Bütün bu yeni hesaplara Luga-ritme cetvelini ezberlemekle cevap verilemez..
Polis Bakım ve Yardım Sandığı Teşkilâtı
(Baştarafı 1 inci sayfamızda) cut müesses yardım sandığının pa. raları polis bakım ve yardım sandığına devredilecektir.
Emniyet mensuplarısandığa aylık olmak üzere iki nevi aidat vere, çeklerdir. Sandık hissedarlarına a-lelâde olmak üzere iki nevi istikraz yapacaktır. Alelâde istikraz bîr maaş nisbetinde, ölüm, hastalık, evlenme hallerinde olacak fevkalâde istikraz ise birikmiş paranın yansını geçmiyecektir. Sandıktan aynlmak ölüm, istifa, tekaüt ve imraç sureti-le olacaktır.
Çemberlzyn'ın yeni plânı
Londra. 12. (A.A.) — Sundav Diapatch gazetesinin bildirdiğine göre Chamberlain, Londrada bir (Sulh konferansı) toplamak tasav-vurundadır. Konferansta Avrupavı alâkadar eden başlıca meselelerle müstemleke ve silâhları tahdit meşe leleri görüşülecektir.
ortâTAvrijpayı ~vaktile Balkanlara has vaziyetlerden kurtarmak istemişti. Bugünkü vaziyet şu bakımdan daha ziyade şayanı teessüfdür ki kendilerine bunun aksine söyle, nen protestolara rağmen, Çek politikasının bugünkü zimamdarlarının orta Avrupanm takviyesine ve sü. kunetine işbirliği yapmak lüzumlu has vaziyetlerden kurtarmak iste-sine malik olmadıkları gözükmektedir.
Zamana Göre:
Kültür, Şöhret, Anane Ve Aile Rabıtaları
Yazan: Esat Kemal Heklmoğlu
Hesap makmelerile birçok sv-fırh rakamlar tıkır tıkır otomatik olarak Nevtonu şaşırtacak; cemiler; zarpler, taksimler yapıyor.
Fakat bu makineyi icad eden mucid bile küçük bir zanmetie kendi bilünçosunu tanzim etmeği düşünmek istemiyor. Çalışacak makine, dir. insanın dimağı onun yağı; benzini....
Diyeceksiniz ki, peki ama.. Medenî insan bu asrî yaşayışile ecdadından daha mesut mu sanki I.
O eski saadeti düşünürseniz.. Tabiî değil- Fakat saadet yalnız geniş zamanlarda: Uzun oturmaktan, biraz dünyayı, birçok da ahreti düşünmekten ibaret mi?
Felsefe ve tefekkürden kanaat; sabır; tevekkel gibi mücerred kelimelerden başka ne çıkar..
Deha, zekâ, ihata bir tek kafad . mahsur kalınca cemiyeti ancak biı cepheden müstefid eder. Halbuki ferdin değil, medeniyetin zeki vt dahî olması lâzımdır. Kollektif şuu run elâstikıyeti, ammenin menfaa tına uygun şekillerde tecellisi ve bü. tün bir makinenin hep birden işle, mesi lâzımdır.
İşte.. Aristo; Eflâtun; Sokral devrinde düşünceler bügünkinden çok daha derindi. Fakat insanlar denizde rüzgârın miisaadesile an. oak yakın sahillere kadar gidebilmişlerdi.
Bugün öyle etraflı ve Allaha yakışacak kadar ulvî düşünüyorlar Fakat... Atlantiklerde dalgalan sabun köpüğü gibi geride bırakarak zaman ve mesafe mefhumuna dudak büküyorlar..
Eski zamanlarda insan mütefekkirdi. Şimdi insanların yaptığ yeni bir medeniyet saltanat sürüyor. Homerin destanı; Dantenin İlâhî komedyası artık Holivoodun binbir çeşit renkli ve yine binbir zevkli stüdtolarımn billur kahkahalarına gömüldü. *
Yeni ve asrî adam eğlenmek istiyor, yaşamak istiyor, az düşünmek ve çok eğlenmek istiyor..
Bu., biraz da onun hakkıdır. Çün kü nekadar az düşünse: yarını görüyor. Bütün bu hummalı hazırlıkların sonunda: nasıl bir kıyamet kopacağını anlıyor.
Temenni edelim ki: bu gürültü cazbandın arkasından sert ve keskin boru sesleri kulaklarına yırtmasın....
Havalar Yağmurlu Gidiyor
Bu mevsim oldukça iyi bir surette giden havalar üç gündenber değişmiş ve ardı arkası kesilmi-yen yağmurlar dün de yağmıştır.
Karadenizde ve Akdenîzdc kuvvetle esen rüzgârlar yüzünden seferde .bulunan birçok vapurlar Sinop ve Amasra gibi mahfuz limanlara sığınmak mecburiyetinde kalmışlardır. Dün öğleye kad(ar limandaki nakliye aksa-
mış fakat ehemmiyetli hiç bir k za vukua gelmemiştir, öğleden sonra yağmur daha ziyade fazfo laşmış fakat fırtına durmuş v nakil vasıtaları intizamla cereyan etmiştir.
Rasat istasyonunun verdiği dünkü hava raporunu aşağıya yazıyoruz :
Yurdda hava Karadeniz kıyı-lariyle doğu Anadolud-a çok bulutlu ve mevzii yağışlı, diğer bölgelerde umumiyetle kapalı ve yağışlı geçmiş, rüzgârlar Trakya. Kocaeli ve Ege bölgeleriyle Karadeniz kıyılarında şimal ve diğer ibölgeLerde umumiyetle cenup istikametinden orta kuvvette, Karadenizde kuvvetlice, Marmara Ege denizleriyle Akdenizde fırtına şeklinde kaydedilmiştir.
îstanbulda hava kapalı ve yağışlı ve fırtınalı geçmiş yirmi dört saat zarfında metre murabbauıa
Şayia: 3
Yalnız öksüz
Çocuklar mı Himayeye Muhtaçtır ?
Bugün köşemi Darüşşafakanın yıldönümüne hasretmeği kararlaştırmış ve yazıma şöyle başlamış -tim:
ı‘Dün, Darüşşafakanın 66 inci yıldönümü kutlandı. Bu hayırlı i-lim müe&sesesinin gitgide inkişaf etmesini ve mübarek kollarını yurdun her tarafındaki öksüzlere ka-
dar uzatabilmesini kim istemez?,
Tam bu sırada bir muallim arkadaşım geldi. Yazıma fasıla vermek mecburiyetinde kaldım. Ar -kadaşım bir ara, önümde duran kâğıda bir göz gezdirdikten sonra sordu:
— Yalnız öksüz çocuklar mı himayeye muhtaçtırlar?
Sonra anlattı:
— Sana bizzat şahit olduğum bir hâdiseyi nakledeyim. Bundan on sene kadar evvel bulunduğum ilk mektebin dördüncü sınıfında iki fakir talebem vardı. Bunlar -dan biri son derece zeki, çalışkan ve a'kıllıydı. Babası çok az maaş alan bir mütekaid menfurdu. Diğer talebem de onun kadar olmamakla beraber yine çalışkan ve zeki idi. Bunun babası yoktu. Her iki çocuk yekdiğeriyle samimî arkadaş idiler.
Ertesi sene başka yere tayin edildiğimden o mektepten ayrıldım. Ve bir daha kendilerine rastlamadım. Bundan bir müddet evvel bir genç sokakta yanıma yaklaştı. Ve kendisini tanıttı. Bu genç babası olmıyan o fakir talebemdi. Hayatını kısaca anlattı. O sene Darüşşafakaya girerek ikmal etmiş, şimdi de leyli meccanî olarak Tıbbiyeye devam ediyormuş. Birdenbire tedainin şevkiyle aklıma gelmiş, diğer arkadaşını sormuş -tum. Talebemin yüzünde bu sualin üzerine bir elem gölgesi dolaştı. Sonra anlattı.
Babasının malî vaziyetinin mü-saadesizliği, onu o kadar müstaid olduğu tahsilden bırakmış, şimdi bir soba borucusunun yanında çalışıyormuş.
Babasızlık, öksüzlük nıuhak -kak ki (bir felâkettir. Fakat bu felâket, aşağı yukarı ayni vaziyette olan iki çocuktan birinin hayatını kurtarmıştır. Binaenaleyh demek istediğim şey, himayeye muhtaç olanların yalnız öksüzler olmadığıdır.
Arkadaşımın sözleri ve gösterdiği misal karşısında hiçbir şey söyl-iyemedim. Yerden göke kadar haklıydı. Hakikaten memlekette, öksüz çocukları himaye eden Da-rüşşafaka gibi, çocuklarına baka-mıyacak kadar fakir olan ana babaların yavrularını da mahvolmaktan kurtaracak bir Darüşşafaka kurmak lâzımdır.
MUKAD sertoğlu
Ameri kada yapllan bir reyiâm
Nevyork. 12. (a.a) — Doktor
Gallup tarafından yapılan referen-dum, şu neticeleri vermiştir:
(Avrupada harp çıktığı takdir, de Fransaya ve Ingiltereye gıda maddeleri satmalı mıyız?) sualine verilen cevapların yüzde 76 sı (E-vet) tir.
(Bu devletlere harp malzemesi satmalı mıyız?) sualine gelen cevapların yüzde 52’si (Evet) tir.
(Demokrasilere yardım etmek için ordu ve donanmamızı gönder, meli mıyız?) sualine gelen cevapların yüzde 83’ü: (Hayır) dır.
isabet eden su miktarı 6,4 kilogramdı-. Rüzgârlar şimalişarkîden saniyede 12 -15 metre hızla esmiştir. Saat 14 de hava tazyiki 750,3 milimetre idi. Sühûnet en yüksek 6,3 ve en düşük 4,3 santigrad kay-d&dihniştir.
Sayfa: 4
TINİSAIAH
13 MART 1939
Be***
SERBEST FİKİRLER
İnönünü Dinlerken
6 mart 1939, Üniversitemi* için şerefli bir gün oldu. înönünün mu. zaffer kumandanı aramızda idi. Kalplerimiz nekadar heyecanlı ve sevinçli idi. İçimizden gizli bir kuv. vet bize bugün; vatanın kara gün. lerinde ağhyan, Atatürkün aziz hatırasını aramızda yaşatan ve onun eksikliğini hissettiremiyen bir a. dam gelecektir, diyordu. Birkaç ay evvel büyük iztırabın aoılarile ya. narken, onu başımızda görmekle kalplerimiz ferahlamıştı. Onun için çelik ve tok sesi bizleri harekete getirdi ve medeniyet dünyasına Türkün eskisinden daha kuvvetli ol. duğunu aksettirdi.
Türkün zafer meşalesi Cengiz! ve Atilladan sonra Atatürke geç. mişti. Şimdi de onun elinde.... Dur. madan ilerliyoruz. Tarih Înönünün sayılı nutuklarından birini daha kay !detti. Millî Şef bu nutuklarında ça. lışmamızdan memnun olduklarını söylediler. Fakat bunun kâfi olma, dığına şöyle işaret buyurdular. (Bu. gtlnkü medeniyete asıl lâzım olan ve bir iki asırdanüerı bilhassa ih. mal ettiğimiz temel ve hassa, mun. tazam, metodik, yorulmak bilmeden çalışmak kabiliyetidir.) Sayın İnö. lıünün çok yerinde olan bu arzulan, nı her günkü çalışmamızda rehber ittihaz edeceğiz ve bu suretle mem. îlekete daha faydalı bir unsurplmıya çalışacağız
Sonra Mülî Şef, nutuklarında ahlâk ve fazilete temas ettiler. O. i nun ahlâk ve fazilet babası olduğu. ! ■nu hepimiz biliyoruz. Fakat bunu Üniversiteden gençliğe ve millete 'bir daha hatırlatmalan; üzerinde [ ehemmiyetle durulması icabeden bir üneseledir. Diyebilirim ki nutuklan. ,nm bize en tesir eden kısmı bu ol. ’du. Ahlâksız bir cemiyetin yaşıya. mıyacağı malûmdur. Bunun tarihte birçok misallerini görebiliriz. Ro. ma İmparatorluğu, Bizans ve Os. manlı İmparatorluğu neden yıkıldı, lar? Hep ahlâksızlıktan değil mi?
Bu devirlerde rişvet ahlâk, sizlik en son kemalim bulmuştu. Bu memleket cahilden ziyade ahlâksız ve karaktersiz münevvertfeh' çok za. rar görmüştür. Çünkü onlar iş yap. mak için mühim mevkilere geçer. Ier, fakat verilen paraya kanmıya. rak daha fazlasına göz koyarlar. Bunların içinde namusunu ve mille. . tini satanlar bile görülmüştür. Sa. yın İnönü bu devirleri bildiği için yeni yetişen gençliğe şu dersi verdi: (Bilmenizi isterim "ki, ahlâk ve ka. rakter sağlam olmadıkça, cemiyet, te esaslı bir hizmet görmeğe imkân yoktur.. Cemiyetin kudret ve ehem, i miyeti vasatî ahlâk ve karakteri, nin yüksek kıymetine her faktörden | ziyade bağlıdır.) İş hayatında bir [ kimsede ilk aranacak vasıf ahlâk ve fazîîef olmalıdır. Malûmata ikin, ci derecede ehemmiyet vermeliyiz. Vazife esnasında herkesi lâyikile kont rol etmiye imkân yoktur. Bu anlarda iş gören bir vatandaş kanühdan zi. yade kendi vicdanından korkmalı, dır. O bilmelidir ki yapacağı ufak bir vazife sili istimali kendisini ve ailesini lekelemeğe kâfidir. Ben bu. rada daha İleriye gederek ahlâk sız ve karaktersiz kimseleri rejim ve memleket düşmanlığile tttiham edeceğim. Rejim düşmanıdır diyeceğim. Çünkü böyle bir kimse her türlü emniyetini süiistimal edece, ğinden halkı ve hükümeti zarara sokabilir. Daha açık manâsile vatandaşları aziz Cumhuriyetin nimetlerinden mahrum edebiHr. Saniyen memleket düşmanıdır dedim. Böyle insanlardan herşey beklene. bilir. Bunun İçin milletini ve vata, mm seven bir kimsenin ahlâk ve karakter sağlamlığı en ön plânda gelmeMdtr. Sayın Millî Şef yeni yeti. Şen gençliğin ahlâk ve karakterin, den emin olduklarını şu veciz söz. lerle ifade buyurdular.
"Genç Üniversiteliler,
MoraHniz ve karakteriniz, büyük Türk milletinin yüreğini ümitlerle dolduracak güzel örneklerle kendi, ni göstermektedir. Türkiyenin istik, bali üzerine teşhis koymak istiyen yabancılar tahsil çağında bulunan gençlerimizin ahlâk karakterindeki sağlamlıktan ders almalıdırlar.,,
Memleket istikbali için çok ttmft Verici olan bu müjdeden memnun
Geçen hafta başlanan Şild maçlarına dün havanın soğuk ve yağmurlu olmasına rağmen Fener ve (Taksim stadlarında devam edil, miştir. Dün oynanan müsabakalar içinde en ehemmiyetlisi —Galatasaray, Beşiktaş turnuvadan çekilmiş ol duğundan — Fenerbahçe ile Beylerbeyi arasında Fenerbahçe stadında oynanan Maç idi. Fenerbahçe bir kişi eksik olmak üzere Beylerbeyi karşısına şu kadro ile çıktı:
Hüsamettin, Lebip, Muzaffer, Necdet, Rıza, Reşat, Semih, Yaşar, Basri, Naci
Beylerbeyi de bir kişi eksik olarak oynadılar.
Oyun başlar başlamaz Fenerbahçeliler vaziyete hâkim oldular, kayıcı çimen sahada kıymetlerini büsbütün kaybeden Beylerbeyliler üstünlüğü kuvvetli rakiplerine bırakarak müdafaaya çekildiler. Fenerbahçeliler de rahat oynıyarak Yaşar vasıtasile yaptıkları 4 golle birinci devreyi 4—0 galip vasiye, te bitirdiler.
tkincl devre ı
Fenerbahçelilerin hâkimiyeti i-kinci devrede de ayni şekilde devam tti. Başri beşinci ve altıncı gol-, leri Semih, yedinci ve Yaşar da sekizinci gcut-ri attı.. Bu suretle Fenerbahçe Şilt maçlarında gol reko-rünü muhafaza ederek 8 — 0 sahadan galip oîârak ayrîîdı.
Hilâl: 4 - Beykoz: 2
^Fenerbahçe— Beylerbeyi maçından evvel oynıyan Hilâl- Beykoz takımları maçında Beykozun Hilâli kolayca mağlûb edeceği ^eklenirken bütün tahminler hilâfına Hilâlin 4—2 galibiyetile neticelenmiştir. Beykozu tasfiyeye uğratacak kadar güzel bir oyun çıkaran Hilâlıla-rı tebrik ederiz.
Taksim Stadında:
Vefa: s-Kasımpaşa : o
Birinci maç, Vefa. Kasımpaşa takımları arasında yapılmıştır. Saha bir çamur deryası halinde idi. Oyuna İzzet Muhittinin hakemliğile başlanmıştır. Takımlar sahaya şöyle çıkmışlar. Vefa: Azad- Sinan, Vahid Süleyman, Lûtfi, Sefer Mehmet, Sulhi, Muhteşem, Abduş.
Kasımpaşa: Salâhettin. Rüştü, Selim- Cafer, Mümtaz,Hayjri- Har mit Rauf, Hayri, Ahmet, Kostantin.
Derhal hâkimiyeti alan Vefalı, lar Kasımpaşa EaTesTnCçember altına aldılar. Bir niiA.ua deVaırre'Sen bu tazyik semeresini vermiş ve Vefalılar devreyi 4-0 bitirmişlerdir.
İkinci devrede de ayni kat’î üstünlüğü devam ettiren Vefalılar bu devrenin muhtelif dakikalarında dört gol daha çıkardılar. Bu vaziyet karşısında Kasünpaşalılar oyunu yirmi dakika evvel bıraktılar, KaragUmrük.suieymanl-yeye hükmen mağlûp oldu
İkinci maç Karagümrük De 80-leymaniye arasında yapıldı. Oyun biraz sert başladı. Bir aralık hakem Karagümrükten Mehmed i dışarı çıkarmak istedi. Fakat müteaddit ihtarfara rağmen Mehmet, sahadan çıkmak istemediğinden FuuTe^'oyu. nu tatil etmek mecburiyetinde kak dı. Bu vaziyet karşısında oyun anr cak 11 dakika oynanmıştı. Hakem karan dinlemiyen Karagümrük ta. kimini mağlûp sayarak maça niha-olurken bunu ebedileştirmeğe çalış, malıyız. Böylece Cümhuriyetimte ebedî bir varlığa mazhar olabilsin. Çünkü bizler Cümhuriyötin ahlâk ve fazilet demek olduğunu Înönünün nutuklarından bir daha anlamış o. İliyoruz.
I ' Doğu
SPOR
Dünkü Şild Maçlarında
Beykoz Hilâle 4-2 Yenildi
---------------(
Fenerbahçe Beylerbeyini, Vefa Kasımpaşayı 8 - 0 Mağlûp Etti
yet verdi ve bu suretle Karagümrük ı takımı da Şild maçları haricinde. kaldı.
Millî küme maçları
Okuyucularımızın Milli küme maçlarını kolaylıkla takip edebil-melori için İstanbul, Ankarada yapılacak maçları cedvel halidne vermiştik. Bugünde İzmirde yapılacak maçların cedvelini takdimi ediyoruz:
)
1 )nırde yapılacak 939
Milli küme maçları
19 Mart Doğanspor - Ateşspor.
25 Mart Beşiktaş - Doğanspor.
26 Mart Beşiktaş - Ateşspor. i 8 Nisan Ankaragücü Ateşspor.
9. Nisan Ankaragücü - Dğ.spor.
28 Nisan Doğanspor - Vefa
29 Nisan Ateşspor - Vefa.
6 Mayıs Doğanspor Ateş S.
13 Mayıs Fenerbahçe - Ateş 8.
14 Mayıs Fenerbahçe - Doğan S.
27 Mayıs Demirspor - Doğan S.
28 Mayıs Demirspor - Ateş S.
10 Haziran Galata Sa. - Ateş S.
Lün karşılaşan boksör Kâni ve Ekrem maçtan evvel
Boksun ihyasına Doğru
Son el erden beri gayet sönük bir hal almış olan Boks faaliyeti Askerî liselerin birinciliklerinden son ra bazı müteşebbis gençlerin harekete geçmesiyle canlanmağa yüz tutmuştur. Gençliği memleket müdafaama hazırlayıcı en iyi mücadele sporlarından biri olan boksu ihya için müsabakalar tertibine karar verilmiş Bakırköy haJk ıboks ve atletizm antrenörü Kadri Akka-ya tarafndan tertib edilen boks müsabakalar dün Taksimde mu»-vaffakyetle neticelenmiştir.
Teknik netice:
47 kiloda t
Necat - Küçük Necat karşılaşmasını 4 ravundda Necat Stndk ren kazanmıştır.
Ufinkfl Vefa-Süleymasiya maçından bir »«tantalle
Basketbol müsabakaları
Beyoğlu Halkevinde b i r müddettenrföfl yapılmakta olan basketbol maçlarına dün de meraklı bir seyirci kütlesi önünde devam edilmiştir. Müsabakaların neticelerini bildiriyoruz:
Üçüncü kategori müsabakaları: lan:
(.'eniz lisesi - Çelik kale 32 - 20 Bozkurt. Rumeli hiaara 43-13 Galatasaray lisesi. Kurtuluşa 44-13 Alman lisesi- Robert koleje 34-14 galip gelmişlerdir.
Krcs müsabakası
Beşiktaş dahilî kroslarının i-kincisi dün 10 atletin iştirakile yapılmış siki bir mücadeleden sonra 14,10 dakikada Todoıi birinci, Haşan ikinci, Yorgi üçüncü, Mahmut dördüncü, Yani beşinci olmuştur.
I .mite Bisiklet müsabakaları
İzmit seri bisiklet yanşlanna devam edilmiş 50 kilometre üzerin-1 de yapılan ve büyük bir heyecanla geçen koşuyu bir saat 52 dakikada İbrahim kazanmıştır. Mithat ikinci,; Şükrü üçüncü olmuştur.
53 kiloda:
Yüksel - Hüsameddin karşılaşmasında Yüksel Hüsameddini ü-çüncü ravundda nakavut etmiştir.
58 kiloda:
Akif - Ekmel karşılaşmasında Ekmel galip gelmiştir.
55 kiloda:
Hüseyin - Kaya karşılaşma -sında Hüseyin Er kazanmıştır.
Niyazi - Lefter karşılaşmasını Lefter kazanmıştır.
KÂNI - EKREM MAÇI tin cereyan etmiş 6 inci ravun’-'ı
Kâni Ekrem müsabakası çok çetin cereyan etmiş 6 inci randevu kâtibinin Abandone olmasile günün en mühim maçım Ekrem kazanmıştır.
?er yı 6-2 mağlûp ( den Ankara İkincisi Ankaragücü takımı
Ankarada
Pera Ankaragücüne
6-2 Yenildi
s ab akalan Yapıldı
Güreş-Bisiklet Mıi
Ankara, iki maç yapmak üze şehrimize gelen Pera takımı bugi ikinci karşılaşmasını 19 mayıs sta yomunda 10 binden fazla bir seyit ci önünde Ankara İkincisi Ankc gücü ile yapmış ve 2—6 gibi büyui bir farkla mağlûb olmuştur.
Bugünkü maç Ankara gücü için başlı başına bir muzafferiyet idi. Bugünkü muzafferiyetin en büyük âmili bütün oyuncuların benimsiye-rek oynamaları idf.
İçlerinde çok yüksek futbolcular da bulunan Peralılar Ankara gücünün ezici hâkimiyeti altında müdafaa sistemi tatbik etmeğe mec. bur kalmışlar ve ilk devreyi Ankara gücünün yaptığı 2 gole bir golle mukabele ederek 2—1 mağlûb olarak bitirmişlerdir.
İkinci devre başlar başlamaz Pe-ralı Bambino beraberlik sayısını yapmış bu golle harekete gelen An. kara güçlüler hemen bir dakika sonra üçüncü, devrenin ortalarına doğru 4 üncü sıra ile beşinci ve altıncı sayılarını çıkararak maçı 6—2 kazanmışlardır. İkinci devrede gollerin ziyadeleşmesine Pera aleyhine esen ve gittikçe süratini arttıran rüzgâr da sebep olmuştur.
Güreş : Milli takım seçmeleri
Ankara (Hususî) -A\Millî takım güreş seçme müsabak;\ı Halkevinde kalabalık bir meraklı kütlesinin huzuriyle başlanmıştır. İlk devre neticeleri şunlardır:
Suallere Cevaplar;
Binicilerimizin Beynelmilel Muzafferiyetleri
938 Şild Maçları
Çkuyucularımızdan Mehmet Bezgin bize gönderdiği bir mek -tupla geçen sene beynelmilel ath mani müsabakalarda Türkiyeyi temsil eden ekip ile müsabakalarda aldıkları dereceleri soruyor. Herkesi alâkadar eder gördüğümüz bu sualin cevabını etraflı ve açık olarak veriyoruz:
Geçen sene Türkiyeyi beynel -milel atlı mâni müsabakalarında temsil eden ekip (Yüzbaşı Cevad Kula, Cevad Gürkan, Eyüp öncü, Saim Çula, Üsteğmen Doğan, Kud ret, Avni, Ihsan ve Hamdi) den müteşekkildi.
Nis; Varşova, Roma, Londra müsabakalarına iştirak eden binicilerimiz şu göğüs kabartıcı dereceleri elde etmişlerdir:
Nişte ı
Nişte yapılan beynelmilel atlı mâni müsabakalarında birinci gelerek Polonya mükâfatını kazan -imalardır. Ayrıca 5 saniye farkla Belçika süvarisi yarışında ikinci olmuşlar her biri ayn ayrı güzel dereceler elde etmişlerdir.
Romada:
Romada iştirak ettikleri çetin müsabakaları büyük bir zaferle
56 kiloda:
Kenan Olcay, Halil Kaya’ya 15 dakikada sayı ile, Hüseyin Erçetin Mustafa Beton’a 15 dakikada sayı ile galip.
61 kiloda:
Ahmet Işık 1.45 Niyazi Yıldız’a tuşla galip.
66 kiloda:
Yaşar Yusuf Arslana 15 dakikada sayı ile, Beslen Kışınbay Doğan Erdinç’e 4.25 dakikada tuşla, Yahya Kalkan Nureddin özşen’e 15 dakikada sayı ile galip.
72 kiloda:
Celâl Atik Sadık Soğancıya 15 dakikada sayı ile, Vahid Ceyişa-kar Hüseyin Erçetin’e 15 dakikada tuşla galip.
79 kiloda:
Ahmet Mersin Adnan Yurdaer’ e 7.02 dakikada tuşla galip.
87 kiloda:
Mustafa Çakmak İsmail Yıl -maz’a 15 dakikada sayı ile galip.
Ağırda: Mehmet Çoban Murad Merde 10.10 dakikada tuşla galip.
Bisiklet müsabakaları
Bisiklet federasyonunun tertip etmiş olduğu bisiklet müsabakalarının üçüncüsü 50 kilometre üzerinde yapıldı. 15 yarışçının iştirak ettiği bu koşu baştan nihayete kadar büyük bir heyecanla geçmiş. Neticede 1,5 saatte Ankaragücünden Nuri kuş birinci Orhan ikinci, Alâettin üçüncü olmuşlardır.
bitirerek dünyanın en büyük mükâfatlarından biri olan Mussolini altın ku'basiyle usta binicilere mah sus olan kral kupasını kazanmışlardır.
Varşovada:
Romadan Polonyaya geçen ekipi-miz Varşova müsabakalarında da •büyük muvaffakiyetler göstermiş Saim Polatkan 85 atlı arasında birinci gelmiş ayrıca yanşı hatasız bitiren 15 süvari arasında 5 binicimiz derece almıştır.
İzmit okuyucularımızdan İbrahim de geçen sene yapılan şild maç larına iştirak eden takım ve maçların neticelerini soruyor.
Cevabımız:
Geçen sene Ankaradan: Mu-hafızgücü - Harbiye îzmirden: Üç-ok - Alsancak, îstanbuldan: Beşik-taş - Fenerbahçe, Galatasaray - Gt neş takımlarının iştirakile yapılan millî küme maçlar sonunda îstanbuldan Güneş birinci, Beşiktaş i-■kinci, Galatasaray üçüncü, Îzmîr-den Üçok dördüncü Ankaradan Muhafızgücü beşinci, Harfliye altıncı îzmirden Alsancak yedinci olmuştur.
ATLET
TINIIAIAM
Sayfat 5
13 MART İKİ k—■---■* —-=
İKTİBAS VE TERCÜME HAKKI MAHFUZDUR
ilk Okul Muallimlerinin
Maarif Şurasından talepleri
M aden Ocakia rı nda
Almanların Bakır Madenlerimize Karşı Gösterdikleri Alâka
Almanlar 1333 Temmuzunda Buraya Gelmişler ve Hükümetin Emrile Madeni Ellerine almışlardı
Bu Fedakâr Zümrenin Terfihi, Yeni Evlenme Kanunu Yüzünden Mek-tepten Çıkarma Yaşının indirilmesi
Çıkan kısmın hulâsası
Hatırat »ahibi Bağdad üzerinden İrana hareket edeceği sırada Sarıkamış felâketi do-layısile evvelâ üçüncü ordu sonra da “kumandayı almak üzere,, Bağdada hareket emrini alıyor. Az zaman sonra lstanbuia çağrılıyor. Karargâhı Kartalda bulunan on dördüncü fırka kumandanlığına tayin ediliyor, fırka-sile Gerevizderede iken birinci ordu erkânı-harbiyesi reisliğine ve biribirini müteakiben Galiçyaya girecek orduya, Irakta altıncı ordu kumandanlığı erkânıharbiye reisliklerine tayininden sonra yine İrakta bulunan on sekizinci kolordu kumandanlığında bulunuyor. Buradan ikinci ve az bir zaman sonra da birinci Kafkas kolordusu kumandanlığına tayin ediliyor ve vazifeye başlıyor.
General Refahiye yolundadır.
1833 temmuzunda yani bundan beş ay kadar önce Almanlar gelmiş ve hükümetin emrile burayı ellerine almışlardır. Fakat şimdiye kadar oğraş-dıklan iş, keşifler ve temizlemelerdir. Henüz istihsale başlamamışlar. Mağaranın içinden amudî sondaj 73 metredir ve bakırdır. Boruları bitmiş, bakırın derinliği tamamile anlaşılamamış. Ayni yerden ufkî sondaj 45 metreye kadar bakırmış. Daha sonrası toprak çıkmış. Bakınn derinliği dereye kadar yani 150 metreden fazla devam ettiği akan sudaki eserlerinden anlaşılıyor.
Almanlar şimdiye kadar sandıklar içinde Uç dört posta ile Almanyaya göndermişler. Alman mühendisleri Krup fabrikasının mühendisleri i-miş, baş mühendisleri Müller Hemigs son nümune ile Almanyaya gitmiş. Burada ikinci mühendis Buk işe nezaret ediyormuş.
Almanlar işi pek gizli tutuyorlarrnış. Bizden
Erzincan cephesine «eyahatde Keban madenini ziyaret
(Baş tarafı 1 inci sayfada) bu işle alâkadar kimseler tarafından tenkide bile uğrıyacaktır. Fakat şunu bilmelidir ki nazariyeler ile hakikatler arasında çok defa derin uçurumlar vardır. Mesleği ve kendisi küçük görünn İlk -mektep Muallimi büyük nazariyeci-lerden daha büyük olan bir hakikat-çı mevkiinde bulunduğundan dolayı bu mevzu hakkında kendisinde bü-
yük salâhiyetler görmekte ve kendisini mevzuun vaziı saymaktadır Esbabı mucibe istendiği takdirde
bile her dakika
buna hazır ve na.
Erzincan ve havalisi yerli halkı
birinin işittiğine göre madenin 1000 de 15 i altın; kalanı bakır, demir ve kükürt imiş. Elde mevcut 1.550.000 kilo istihsal edilmiş maden varmış. Bunun 1.800.000 kilosunu Almanlara 10 kuruş 80 paradan burada yerinde teslim olunmuş. (1382) yılının birinci teşrininden (1834) yılının ilk ayma kadar 610.000 kilosunu şevketmişler. Fakat bunlar da kısmen Osmaniyede, kısmen de Diyabekirde imiş, lstanbuia henüz az kısmı gidebilmiş. Bundan başka îskenderunda 300.000 küsur kilo bakır dahi Almanlara verilmiş veya satılmıştır. Bunu vaktiyle Almanyaya nakletmişler.
Bu bakırımızda altın dahi bulunduğunu 1329 da maden mutasarrıfı bulunan Ermeni Mihran Efendi bir Amerika risalesinde okumuş. Makale şu imiş:
Türklerin Ergani madeninden yılda İskenderun ambarına naklettikleri 400.000 : 450.000 kilonun nakliyesi için verdikleri 3.000 lirayı (kilosu 30 paraya gidiyordu) Ingilizler Londradaki tasfiye neticesinde aynen altın olarak alıyorlar. Türklerin gafletine hayret T demek ki bizim nakliye için
verdiğimiz miktarda altın bakırın içinde varmış I biz, bu surertle nakliye ücretini bir misli fazlasiyle vermiş oluyoruz...
Mihran Efendi Bitlise Mülkiye müfettişi tayin olununca yerine Diknan Efendi gelmiş!. [1] Ermeni tehciri başladıktan sonra Türk mutasarrıflar tayin olunmağa başlamış. Fakat her yıl mutasarrıf değiştirilmiş! Ali Nazmi Bey gelmiş, Adana tasfiye komisyonu reisi olmuş. Nusret Bey gelmiş, Urfa mutasarrıfı olmuş, yeni mutasarrıf Necip Bey. (bu da çok kalmamış olacak. Çünkü mütareke başlarında kendilerini Sinopda gördümdü). Şimdiki halde işliyen madenin yüzde 15 i halis ba-kırdır ve dünyanın en zengin damarıdır. Almanya-nınki yüzde 2 imiş. Çok zengin sayılan Avustural-ya ve Amerikada yüzde 8 imiş. Madenin şimal cihetindeki kısmında yüzde 8 olan yerleri işletemi-yormuşuz. Çünkü fırınlar eski sistem olduğundan dehşetli odun sarfiyatı oluyormuş.
Pirzman bakır madeni yüzde 12 imiş ve harpten bir kaç ay evvel 99 yıl müddetle Ingilizlere verilmiş, hükümetin işlettiği eski ocaklar muattalmış, yine o civarda Haşin köyünde dahi ayni bakır varmış. O cihette mebzul kurşun da varmış. Köylüler adî ocakta istihsal ediyorlarmış. Şark tarafta madene beş saat mesafede pek mebzul Krom madeni de bulunuyormuş. Madenden akan sudan günde 18 liralık bakır gittiğini Almanlar söylüyormuş. Halbuki Amerikalılar bunu 80 lira tahmin etmişler. Bu suyu bir sedle kapatarak bugünkü kalhane önünde 25 metre sukutla elektrik istihsalini ve tasfiyesiyle içindeki bakırın çıkarılmasını, ocaklardan çıkan bakırın da havaî tellerle buraya alınmasını tasavvur ediyorlarmış.,,
MADEN OCAKLARINI ZİYARETİM
14 pazartesi sabahı maden ocaklarını gezeceğimi Alman mühendisine de dûndan haber vermiştim. Sabahleyin maden ocaklarına maiyetimdeki zabitlerle birlikte çıktım. Asırlardanberi köstebek yuvası gibi birçok oyuklar bu, içi bakır dolu olan dağa bir hususiyet veriyor, Alman mühendislerin barakasında harita üzerinden lüzumu kadar malûmat aldım. Sondaj neticesi madenin toprak altındaki muazzam şekli, makta ve musattahlariyle görülüyor. İki Alman mühendis, bir de Alman doktor var, Alman iş basıları içinde de Alman o-lanlar bulunuyor. İşçiler kâmilen Türktür. Madenin yüzde nisbetleri hakkında Almanlar malûmat vermekten kaçmıyorlar.
(Devamı var)
[1] O »m anlı hükümeti Ermenileri şark vilâyetlerinde böyle büyük memuriyetlerde kullanır ve hattâ kabinelerde nezaretlere bile yükseltirdi. Buna rağmen yine Ermenilere zulüm yapıldığından bahaoluırardu. Zulüm mü, gaflet mi, Juuıgisi.
zırdır.
1 — Talimatnamede değiştirilmesi istenen esaslar:
A — Talimatnamede bedence, ruhça anormal olarak tavsif edilen çocukların kayıt ve kabulleri hak. kındaki madde tatbik edilmemekte ve bu gibi çocukların tahsillerini normal çocukların içerisinde mümkün olmamaktadır. Bunların du rumlan gözönüne alınmalı. Ve onlar için ayrı mektep açmalı ve mütehassıslar yetiştirilmelidir.
B — Muaddel evlenme kanunu nazarı itibara alınarak evvelce tali, matnamenin 16 yaş olarak gösterdiği okuldan çıkarılma haddinin 14-15 yaş olarak tesbit edilmesine mutlaka zaruret vardır.
C — Talimatnamenin 8 inci maddesi nüfus kanununun 7 inci mad-desile tenakus teşkil etmektedir. Bunun izale edilmesi lâzımdır.
D — Bir günlük derslerin saat 13 te bitirilmesi, bunun için de talimatnamenin 16,17,18,19 cu maddelerinin tadil edilmesi uygun görülmektedir.
H — Mevcut talimatnamedeki ceza müeyyedeleri bu gün için kâfi gelmemektedir. Nazariyeden ziyade hakikate geçebilecek olan müessir ve müeyyidelerin konulması ve bulunması cemiyetin her safhasında mevcut ve lüzumlu olan mükâfat ve mücazatm okullarda da bu günün icaplarına göre ihya edilmesi lâzımdır.
TEDRİSAT:
A — ilkmekteplerde tatbik edilen yazı tekniği ile Orta mektepler, de istenmekte olan yazı arasında tam bir ayrılık vardır. En son ve en iyi şekil olarak kabul ve tasdik edilen yazı tekniğinin orta mekteplere de teşmil edilerek çocukları bu karışıklıktan kurtarmak mutlaka lâzımdır.
B — İlkmekteplerle Orta mek. tepler arasında terbiyevî ve tedris şekil ve sistemlerde de derin bir u-çurum vardır. Çocuk bu uçurum a-rasında şaşırmakta ve orta mektebin bu ayrılığı bütün hareketleri de. ğiştirmektedir. İlkmekteplerde yapılan dikkatli alâka ve verilen ter-
biyevî emekler ortalarda mahıv değil ihya edilmelidir.
C — Toplu tedris usulüne göre sınıf muallimine verilen Resim İş, Beden terbiyesi, Musiki, Aile bilgisi gibi derslerle bilhassa ikinci devrede başlı başına ihtisas istiyen dersler oldukları için isteni len şekilde faydalı olarak verilmemektdir. Her nekadar toplu tedris sistemine uygun düşmeyorsa da bu derslerin mütehassis muallimler tarafından • okunulması bugün için şaşmaz bir hakikat halini almış bulunmaktadır.
D — Bugünkü İlkmekteplerde okunulmak üzere talim terbiyece kabul edilmiş olan okuma, tarih. Yurt bilgisi adlı ders kitapları ihtiyacı temin edememektedir. Bunların islâh edilerek iyi bir şekilde yeniden yazdınlmalan mutlaka lâzım, dır.
3 — İdare bakımından Mektepler, Muallimler ve Başmuallimler:
A — Salâhiyeti hiç, mesuliyeti pe | çok olan ilkmektep Başmuallim. lerinin salâhiyetlerinin tevsii ve 1702 sayılı kanunun 33 ve 35 inci maddeleriyle teçhiz edilmeleri inzibat ve idare bakımından bir zaruret halini almış bulunmaktadır.
B — Talimatnamenin 103 cü maddesi tadil edilerek okullarda günlük nöbet usulü ihdas edilmeli, çocuklar gibi muallimlere de nefes alacak kısa da olsa bir istirahat zamanı bırakılmalıdır.
C — Şehir ve kasaba mektepleri daima gözönünde bulunan müesse-selerdir. Bunları kontrol ve teftiş etmek idare adamları tarafından her zaman mümkündür. Okulu idare a. den Başmuallim de bu işi münhasıran yapabilecek bir durumdadır. Devletin ehemmiyet verdiği köy kal kmması iş inde de Maarif sahasında en faydalı olabilecek uzuvlar îlk-tedrisat müfettişleridir. Her şeyden mahrum olan köy muallimlerini tenvir ve irşat etmek için bugünkü tedrisat Müfettişlerinin şeh-hirlerde ve kasabalarda değil münhasıran köylerde istihdam edilmeleri köylüyü tenvir bakımından ehem, miyetli ve verimli bir iş olacaktır.
D — İlkmektep Muallimliği değerli ve kıymetli bir meslek haline getirilmeli ve muallimin mesleğinde en son kademeye kadar yükselme, sine imkân verilmelidir.
H — Bugünkü İlkmektep muallimi açtır. Bir insandan iş beklemek için onun karnını doyurmak şart olduğuna göre feragatin en son şeklini de göstermekte cömert olan muallimi bugünkü şartlara göre re-fahlandırmalıdır. Aksi takdirde meslekte iyi bir muallim kalabalığı bulmağa imkân olmıyacak ve terbiye işleri ehliyetsiz kimselere bira.
Bükreş Konferansından Bir Hatıra
Hariciye vekilimla yanında Bükreş elçimizB. HamdullahSupAi olduğa halde Romen Meçimi asker abidesini ziyarete giderken
kılmış olacaktır. Bu hal ise Maarifimizi ve milletimizi zayıf düşürecektir. Yeni Barem kanununa göre muallimlik iyi bir meslek haline getirildikten sonra senelerce mesleğe bağlanmış olan kıdemli muallimlerin de baremde kıdemlerine göre yer almaları temin edilmelidir.
K — Her memur terfî ettiği andan itibaren hakkını aldığı halde İlkmektep mensuplan almamaktadırlar. Muallim terfileri böyle key-femayeşa arzularla durdurulmama-lı ve Devletin diğer memurları gibi terfi ettiği derecenin parasını da derhal almalıdır. Umumî bütçe kanunundaki ahkâmı hususî bütçeler, de de carî olmalı, maaş ve kıdem zamlan işini vekâlet bizzat kendisi almış bulunmalıdır.
V — Muallimlere verilmekte olan 4 lira mesken bedeli onlar için mesken ihtiyaçların karşılamamaktadır. Bu para muallimlere verilmemeli Devlet Millî bir banka veya bir Şirketle anlaşarak Muallim evleri yaptırmalıdır, ömrünün sonuna ka. dar maddî hiçbir şeye malik olamı-yacak olan muallimin hiç olmazsa tekaütlük devresinde başını soka)-cak bir meskeni olmalıdır. Bu mesken onun malı olmalı ve mesken be. delleri tahsisatile 10—20 senede ö-demiş bulunmalıdır.
Z — İlkmektep BasmualH»*’1^-nin vazifeleri son derecede yüklü olmasına rağmen aldıkları uı(u.aın maaşları gayetle azdır. Ortamek-tep Müdürünün yardımcı birçok a. damları olduğu halde Başmuallim icabında sınıfı da okutmaktadır, işte bukadar çalışmasma rağmen hiçbir şey olan makam maaşlarının Başmuallimliğe mütenasip bir halde çıkarılması ve hiç olmazsa 25 lira olması temenni edilmektedir.
L — Mekteplerdeki fakir ve bakımsız çocukların mikdarı okadar artmıştır ki bunu yalnız iş başında olanlar bilmektedirler. Ne yardım demekleri ne okul Himaye birlikleri •bu işi hakkile başarmamaktadır. Yetişecek olan genç nesli açlıktan, cılızlıktan kurtarmak geniş hudutla-rimizi düşmana karşı muhafaza ve müdafaa etmek için kuvvetli erler bulabilmek için bu işi mutlaka devletleştirmek şarttır. Eğer bu hal devam edecek olursa istikbal gençliği zayıf olacaktır. Bunun yanında tlk-mektep çocuklarının sağlık durumları da bugün için tamamen ihmal edilmiş bir haldedir. Bütün sağlık müesseseleri ve müstahdimleri Ilk-mektep çocuklariyle alâkadar olmalı, çocuk ve muallim hastahanelerl açılmalı mekteplere gelen çocuklar evlerinde ve hastahanelerde parasız tedavi edilmelidir. Bunu yapmıyan sağlık müesseseleri ve müstahdimleri kanunen mesul edilmelidir.
Y — Istanbulda aile masrafları fazla, iş bölgeleri uzak ve dağınık olduğunda muallimlere de, vapurlar,, da, trenlerde şebeke ve paso usullerinin tatbik edilmesi istenmektedir.
N — İlkmektep Mualliminin Kültürünü kuvvetlendirmesi için ona ka palı olan müesseseler açılmalıdır, Üniversiteye girecek hak ve imkânı İlkmektep mualimlerine mutlaka verilmelidir.
M — ilkmektep muallimleri yorucu mesaileri dolayısiyle çabuk yorulmakta ve yıpranmaktadırlar. Tekaüt kanuna göre 25 sene olan müddetin muallimler İçin 20 seneye indirilmesi pek yerinde olacaktır, istiyen arkadaşlar bu müddeti uza. tabilmelidirler.
S — Başmüallimllk, Müfettişlik basit sebepler yüzünden derhal alınmamalıdır. Bu derecelere yükselen kimseleri mahallî amirleri değil doğrudan doğruya esbabı mucibe vo kanun yolile vekâlet indirmelidir ve asıl olan muallimliktir. Kaziyesi ve kanunu değiştirilmelidir.
TENISAB AH
13 MART 1939
Sayfa ı 0
VI

Büyük Günah!..
KEMAL (SBİR

Bay Ferdi büyük bir sabırsıglık-la karısının dönmesini bekliyordu. Elindeki gazeteyi okumadan çeviriyor ikide bir kapıya kulak veriyor, du. Başını arasıra sallıyor:
— Bu ne ihtiyatsızlık. Diye kendi kendine söyleniyordu.
Nihayet salonun kapısı adıldı ve Süheylâ bitkin bir halde içeri girdi. Yüzünde iztırabdan doğan bir acı vardı. Ferdi şefkatle koşarak karısını karşıladı. Kanapeye oturttu.
— Bugün çıkmamalıydın. Dedi.
Evlendiklerinden on sene sonra, nihayet bir çocukları olacaktı. Bu günü yıllardanberi bekliyordu, içinde büyük bir gurur, gözlerinde derin bir sevinç vardı. Genç kadının saçlarını okşarken, o, bitkin bir halde kesik kesik anlatıyordu:
— Bilsen nekadar korku geçirdim. Parmakkapıda tramvaydan: indiğim zaman hiçbir şeyim yoktu-Mağazalara bakabaka yürüyordum. | Karhnan pasajına geldiğim zaman ! şiddetli bir sancı ile olduğum yerde kaldım. Bir adım bile atamıyordum. Binbir güçlükle ve bir kadının yar-dımile otomobile bindim.. Okada» korktum, okadar korktum ki, ya..
Sözünü bitiremedi. İhtilâçla kıvrılan parmaklan kanapenin kumaşını yırtarcasına çekiyordu.
Ferdi, bu anî değişme karşısında şaşırmış kalmıştı. Apdal apdal bakındıktan sonra karışım kucak-lıyarak yatak odasına götürdü.
Süheylâ bu dinmiyen aoı ile artık inliyordu. Doğum aymın yaklaştığını hisseden Ferdi koşarak odadan çıktı. Kapıcıyı doktora koştur, du. Dönerken gözü karısının çantasına ilişti. Acıyı dindirecek ilâcı ha. tıriadı. Hemen çantayı boşaltarak küçük şişeyi kaptı. Geniş bir nefes aldı.
Komprimeyi verdikten sonra:
— Doktor gelinciye kadar, dedi. Sana yardımı olur kancığım. Bütün bu iztırabım doğacak çocuğumuzu göğsüne basmakla unutacaksın. Nihayet bizim de bir çocuğumuz olacak.
♦♦♦
Doktor hastayı görünce gülümsedi. Sathî bir muayeneden sonra:
— Biraz daha bekliyeceğiz. Bu acılara biraz daha tahammül edeceğiz dedi.
Beklemek, tahammül etmek. Fer di için bu bir cehennem azabı demekti. Gözleri yaşlı olarak kıvra, nan karısına baktı. Yüzü gerilemiş dudaklarının kanı çekilmişti zaval-
Odada fazla duramadı. Bu hail görmemek için salona geçti Asabi asabı bir aşağı, bir yukan dolaşıyordu. Gözleri biraz evvel boşalttığı çantaya takıldı. Kanapeye oturdu Döktüğü şeyleri birer birer çantaya koymağa başladı. Ağzı kapanmamış
_
— Ne iyi tesadüf Svanild;. Diğerleniş konuşmadan, beraberce dolaşmamız ne İyi değil mi?
— Olabilir, fakat doğrusunu söy lemek lâzımgelirse, bir müddet birbirimizi görmememle daha münasip olacak.
— Nasıl isterseniz. Filhakika bu »eklide hareket iyi olabilir. Genç kızın tavrı taba İdi, fakat çimdi on ya» daha ihtiyarlamış görünüyordu. Svanild, Godardın kolunu turaka:
— Beni anlıyorsunuz ya sevgi, lim? diye söylendi ve İlâve etti.
Tabii, her halde birkaç gün müddetle Ollvere bir şey söylemi-yeceğiz. Siz de bu hususta fazla gay ret göstermeli, heyecanınızı belli et. memelisiniz.
— Merak etmeyin, fakat içinde tadunduğum vaziyeti de gözlen kaçırmayınız. Sizi seviyorum. Ve Mis Bartendalm sakladığı bn sırrın korkunç olduğunu düşünüyorum. Ve
zarfın üzerindeki tuhaf adres nazarı dikkatini celbetti.
(E.P. 32. Post restant.
Beyoğlu)
Bu ne biçim adres? Dedi. Mektuba, bir müddet baktı. Bu muammayı halledemeyince tereddüt etmeden açtı.
Daha ilk kelimede rengi birdenbire değişti. Okuduğu her harf bir zehirli ok gibi yüreğini deliyordu.
[Sevgilim,
Hemen her gün bu halimle pos-tahaneye kadar gidiyorum. Senden bir haber alırım diye. Mahut an yaklaşıyor. Senin yanımda olmanı nekadar isterdim. Çocuğumuz belki kız, belki oğlan olacak. Yalnız mu. hakkak olan şu ki, annesi ben'im, fakat babası.. Hakikî babasını göstermek biraz güç değil mi?..]
Bir yıldırım düşseydi belki Fer. di bukadar azab çekmiyeoekti. Parmakları saadetini yıkan bu kâğıdı parçaladı. Attı.. On senelik evlilik hayatı ve yuvası şimdi ayaklarının altında yıkılıyordu. Kıskançlığın ve kırılan gururunun tazyiki altında bir vahşî gibi kükredi:
— Alçak!..
Yıllardanberi beklediği çocuk, hayata gelişini büyük bir sevinçle her dostuna müjdelediği çocuk demek bir piç ve seneledenberi büyük bir aşkla bağlandığı kadın bir sürtükten başka bir şey değilmiş.
İçeri odadan taşan feryadlar şimdi onu çıldırtıyordu. Boğmak ve onu öldürmek için amansız bir arzu vardı, içinde.. Kapıya doğru atılmak üzere iken doktor telâşla göründü.
— Dostum, dedi, kaybedilecek bir dakikam bile yok. iki candan birini tercih etmek lâzım. Söyle han. gisini?..
Ferdinin yüzünde tatlı fakat kinci bir tebessüm belirdi. Taliin bu yenilmez lutfuna sevindi. Soğuk kanlılıkla:
— Benim vereceğim hükmü derhal tatbik edecek misin?
Bu acayip sual doktoru hayretlere saldı. Demin ağlıyan bu adama ne olmuştu acaba?..
Ferdi sözüne devam etti.
— Demek dudaklarımdan çıkacak iki kelime her şeyi halledecek?
— Evet. Bu hak size verilmiştir.
— Öyle ise siz içeri gidiniz. Ben de geliyorum.
Doktor çekilince kendi kendine yüksek sesle konuşmağa başladı.
— Kahpenin kanı elimi kirletmeden intikamımı alacağım. Bu lekeyi kökünden sileceğim. Ve çocuğumu..
Aklına bir şey gelmiş gibi sustu. Yüzü mosmor oldu.
— Ya çocuk, ya çocuk, o da benim değil, diye haykırdı, Yerinden fırladı. Aciz içinde çırpınıyordu. Kararsızlıktan ahundan terler akıyordu. Odanın kapısını açarak içeri girdi. Süheylâ yan açık gözlerile kocasının bu perişan halini görünce tit
hayatınız için de endişe duyuyorum. — Oliver ormanla gizli odada yalnız başına bulunmayacağı hakkm-daki vaidlerini tuttuğu müddetçe bir tehlike yoktur.
— öyle ama bu vaziyet usun müddet devam edemez ki.
Genç kız sıkılarak baktı.
— Godard, sizinle nişan meselemiz hakkında görüşmek istiyorum. Eğer bir kimse Katın ölümile itti, ham edilir ve biz de hakikati söylersek....
Gözleri dehşetle dolu, kendini kaybetmiş bir halde lâkırdısını kesti.
Godard soğuk bir tavırla:
— Sözünüzü geri mi vermek istiyorsanız, diye sordu. Sakladığınız bu hakikat okadar korkunç mu? Genç kız ümitsizlikle bakarak:
— Berbad, diye cevap verdi. Gazeteler müthiş bir rezalet çıkara-
Ordu Valisi ve Ordulular Nasıl Çalışıyor?
15 bin lira sarfile büyük bir Halkevi ve 90 bin lirayada vilâyet konağı yapılıyor 1
Güzel Orduy » bir bakış
Ordu halkı valileri Bekir Sami Baranla el ele ve başbaşa vererek memleketlerinin imarını genişletmk tdirler.
Karadeniz sahilinde hemen nadir görülecek bir halkevi diğeri hükû. met binası olmak üzere iki mühim bina Cümhuriyet bulutları arasına yükselmektedirler. Halkevinin yapı, lış masarifi seksen bin liradır. Ve iç mobilyası ise kırk beş bin lira olmak üzere yekûn masrafı 125 lira, ya baliğdir. Birinci kat temelden yükselmiş, ikinci kata başlanmıştır.
Hükümet konağının da temelleri |
38 88 88
Çayda Büyük Bir Yangın
Ateş 7 saat devam etti Bolvadı İtfaiyesi yangın yerine geldi
Çay, (Hususî) — Aşağı mahallede Ali oğlu B. Ahmedin oturduğu evde bir yangın çıkmıştır.
Saat yedi raddesinde B. Ah -met elile elektrik cereyanını keserek kauıyı kitlemiş ve kahveye gelmiştir. Bir saat sonra da evden ansızın ateş çıkmış kendisine haber eddlmiştir. Belediye itfaiyesi de vaka yerine gelmiş fakat rüzgânn şiddetli olmasından evde bulunan eşyalarla ev tamamen yanmıştır..
Yangının çok şiddetlendiği bir sırada bolvadin Belediye itfaiyesi i de çağrılmıştır. Ateş yedi saat de-^ vam etmiş, bir ev yanmıştır.
redi. Üzerine diküen kinli ve ezici bakışlar ona herşeyi açıkça anlat mıştı. Çantasını postaya veremedi, ği mektubunu, ihanetini...
Ferdi bir heykel gibi duruyordu. Doktor onun bu haline artık tahammül edemedi. Bağırdı.
— İkisi birden ölecek, çabuk kararım ver.
Tefrika No. 42 Çeviren ; R. SAGAY
— Kâfi sevgilim. Sizinle acele
bir şekilde ölmeği aklımdan bile geçiremiyorum. Fakat hâdiseler beni icbar ederse hususî bir müsaade talep edeceğim. Kederlerinizi paylaş mağa resmen bir hakkım olmasını istemiyorum. Eğer Luna, kardeşi, nizi bırakacak olursa bu hareketin ciddiyetle telif kabul edemiyeceğini do söyliyorum.
Svanild:
— Godard, Svanilde böyle şeyler söylemeyiniz diye sıçradı. Aralarında herhangi bir rahibinin teessüsü imkânsızdır.
eşilmekte, amele çalışmaktadır. Bunun yapılış masrafı doksan bin ti. radır. Bununla beraber bütün deva. ir daireleri içine alacak, hariçte hiç bir daire kalmıyacaktır. Müddeti iki ilâ üç senedir. Bunlardan başka daha hayırlı ve acılan dindirecek Orduluların ilk yarattığı on iki kt şilik ve on iki yataklı bir Halkevi dispanseridir. Bu dispanser yalnız Orduda açılmıştır. Buraya vatan, daşlar ağlıyarak girer gülerek çı. karlar..
t. Bozkurt
38 38
Kafası Taşlara Çarpa Parçalanan çocuk
Ürken bir at Üzerindeki çocuğu feci bir şekilde öldürdü
Geyve, (Hususî) — Geyvenin Süialan köyünden Emin oğlu Mustafa namında 15 yaşında genç bir çocuk istasyonda odun satarak şeh re dönerken, ata binmiş ve hayvan ürkerek olanca şürati ile koşmağa başlamış. Zavallı çocuk muvazenesini kaybederek ayaklan hayvanın semer iplerine takılmış ve çok feci bir şekild etrafa çarpa çarpa, parçalanmıştır. Dispansere kaldınlan Mustafa orada hemen ölmüştür.
ölüm sözünü işiten Süheylâ bunun iztırabım unutur gibi oldu. Gözlerinde sevinçle karışık bir ışık yandı. Ferdiye korkuyle değil, sevgi ve minnetle baktı.
Ferdi bu bakışları görmek iste, miyordu artık. Odadan bir deli gibi fırlarken:
— Kurtar kahbeyi diye haykırdı.
— Ne için? Madam birbirlerin. don hoşlanıyorlar..
— Bu gecedenberi herşey değişmiştir.
— Olabilir, fakat aramızdaki bağlar her zamankinden daha kuvvetli duruyor. Konuşarak ilerleler-ken şatonun parkına yaklaşmışlardı. İçeri girdiler. Svanild, yüzünü ellerile kapatarak bir sıranın üzerine çöktü. Godard da yanma oturdu.
BİT müddet sessiz durduktun sonra genç kız;
— Ah, herşeyi size anlatabil, şeydim? Dedi.
I Aşkın Kuvveti
Ş Tefrika No; 25 Nakleden: ORHAN S- :
— öyle, fakat fazla müziç olmamak ve hr şeyi yaptırmamak ar zusunu bırakmak şartiyle.
İkimiz de gülmeğe koyulduk. Emine hanım da bu gülmemize iştirak etti. Fakat gözlerimi gayri-ihtiyarî kaldırınca koridorun yarı karanlığı içerisinde aşçı Zehranın gözlerinin garip şekilde parladığını gördüm. Bu parlak gözlerin içinde o derece büyük bir kinin mevcudiyetini farkettim ki âdeta kalbimin sıkıldığını duydum.
Vasim ihtiyar hizmetçinin iki yanağından öperek ve bahçıvanın da elini sıkarak evden içeri girerken içimden:
— Bu kadının benden nefret et tiği muhakkak. Fakat sebebi nedir? diye düşünüyordum.
IX
Vasimin B... ye kelişinin hayatımın tarzını değiştireceğini iyi keşfetmiştim. Fakat bu, evvelâ korktuğum gibi menfi cihetten olmadı. Haddinden fazla serbest ve hür hayatımı biraz daha düzene koyduğu gibi bu fedakârlığım, a-raıba veya çok sevdiği küçük kot-rasiyle birlikte yapmış olduğumuz gezintilerle mükâfatını buldu. Bu suretle civarı tanıdım: açık denizlerin rüzgârı ve kokusu ile âdeta sarhoş oldum; Nailden, kotrayı idare etmesini ve arabasına koştuğu genç atları kullanmasını öğren dim. Bana karşı iyi, çok insaflı görünüyor, neşe ve heyecanlarını karşısında gülüyor ve gezdiğimiz yerler hakkındaki sayısız ve hadsiz suallerime usanmadan cevap veriyordu.
Bu gezintilerimizde bazı tarihî hikâyeleri veya korkunç efsaneleri anlatmasına bayılıyordum. Çünkü bunu yüksek bir zevk ve incelik ile yapıyordu. Vasime karşı göstermiş olduğum hareket ve hisleri min hiç birisi artık ortada yoktu. Nail, müdirenin söylediği gibiydi : Ciddî, iyi kalbli, nadir görülür ze kâda bir insandı. Sakin, hattâ biraz soğuk görünen haricî tavrı altır da iyi ve güzel her şey hakkında titriyen bir tabiate malik olduğı görülüyordu. Balıkçıların hepsi onu tanıyorlar ve îstanbulda o ka dar meşhur bir adam olduğu içiı göğüsleri kabardığını daima söylü yorlardı.
Evet, bazı kereler hâlâ ban ahlâk dersi vermeğe kalkışması serbest bulunmak hakkındaki fiki lerime hâlâ sed çekmesine rağme
NEVROZiN
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bUtUn ağrılarınızı derhal keser M İcabınla gllnde s kaşe alınabilir. Q gg|
— Bu mevzu üzerine fazla konuş mıyalım. Evde ne bulduğunu bitiyor musunuz?
— Cupeper raporunu mu?
Başını salladı.
— Okadar ümide kapılmıyalım. Bu vesika sihirbazın mezarının açılmasını ve bunu takibcfen vakaları anlatıyorsa da canavarın mahiyeti hakkında hiçbir işaret ve iz vermiyor.
Svanild şato yolunu tutarak:
— Demek ki, Lunanın hakkı var gidip bunu haber -verelim, dedi.
—Ben de bunun için gelmek istiyordum. Ha şimdi, ha bir müddet sonra olmılş hepsi bir.
XX VTI
Oliver, madam York ve Lunanın oturdukları odaya girdikleri zaman, Godard, dıvarda asılı duran Varlok-un portresine baktı. Luna her zamanki gibi sakin ve lâkayt duruyor
vasimi gittikçe takdir ediyordum. Üzerimde inkâr edilemiyecek derecede büyük bir tesir yapıyor ve ben de buna karşı ayaklanmağı dü şünmüyordum. Derin bakışlı yeşil gözleri, bütün itaatsizlik arzularımı derhal kıracak ve henüz daha vahşî olan genç kalbimin bütün itimat ve safiyetini kendisine çekecek bir kudret gösteriyordu.
Bende yavaş yavaş uyanan bu alâka ve sempati, Nailin ahlâk, zekâ ve malûmat bakımından gösterdiği vasıflardan hariç bir sebebe de dayanıyordu. Yeşil renkli bu göz ‘bebeklerinin içerisinde henüz hayallerle vakit geçiren küçücük çocuk olan Cahide, bir esrarın dolaştığını hissediyordu. Filhakika bu fikir bana, ruhunun, çok kereler, derin bir fark, ve bazan da heye -oanlı parıltılar fışkıran ve bazan sonsuz dalgınlıklar ifade eden nazarlarla denize bakması üzerine gelmişti. O vakit onun bu soğuk ve sakin devrinin esas tabiati iktizası olmadığını görüyordum. Bunun üzerine Nailin bu kapalı, ve herkese göstermediği ruhunu anlamak, onun esrarını keşfetmek arzusu, kendisini yavaş yavaş hissettiriyordu.
Fakat bu güç bir iş olmalıydı. O, her gün kendisine hâkim, hep ayni karakter vaziyetini gösteriyor du. Ve bu noktada teyzesine benziyordu. Belki bu da, her ikisinin arasında canlılığım ve henüz çocukça olan tavırlarım ile daha ziyade belli oluyordu. Ve herhalde Zehranın bana karşı adavetinin de sebebi bu olmalıydı. Fakat Emine hanımın tavsiyesi üzerine canım sıkılmakla beraber bu hareketin farkına varmamış gibi duruyordum.
Fakat bu garip ve anlaşılmaz düşmanlık bir gün o derecede a-çık bir şekil aldı ki, bunun farkına vasim de vardı. Eylülün son günlerinde bir ikindi vakti idi. Açık bir havada kotra ile bir gezintiye çıkmıştık. Nailin çocukluğundan beri tanıdığı bir balıkçı:
— Fazla açılmayınız, fırtına kopaçak gibi Nail bey, demişti. Ve ben açık ve berrak gök yüzünü göstererek gülerken vasim de :
— Hakkı var, fakat ufak bir gezinti yapmak için vaktimiz bol, diyerek ihtiyar balıkçının sözlerini tasdik etmişti.
(Devamı var)
du. Bununla beraber alnında yeni bir çizğinin husule gelmiş olduğunu farketti.
Oliver:
— Svanüd her halde söylemiş, tir, bu sabah hiçbir şey bulamadık. Dedi.
— Ben daha tatili çıktım. Belki hususî bir manâ verebileceksiniz, Uzun bir raporu tamamile okuyabildim. Bu da,, mezarın Magnusun mezarı açmasına dair bir vesika.
Madam Jark ile Oliver hayretle bakarlarken Lunanın göz bebekleri parladı.
— Çok enteresan, iıir şey. Bu vesikayı getirdiniz mi ?
— Hayır, asıl kâğıt parçalarını toplıyarak başka bir kâğıda yapıştırdım. Fakat çok karışık-. Onun I-çin umumî mahiyette bir hülasasını yaptım. Ondan sonra asıl vesikayı tetkik edebilirsiniz çok heyecanlı görünen Oliver, koltuklan arkadaşı-nıu etrafına dizdi.
(Devamı var)
İS MART 1939
TINİIABAH
Sayfa ı 7
Tayyare Piyangosunda Kazanan Numaralar
Dar üşşef akanın 66ncı Yıldönümü
50,000
Lira kazanan
18682
83922
82224
2918
17155
11855
(82) ile nihayet balan numara-lar (20) şer lira amorti alırlar
19954
18642
18751
16781
15104
27827
19405
15293 39581
4942 28336
23198
89182
20638
10556
21748
25341
24791
12000
Lira kazanan
32232
1OOOO
Lira kazanan
397
En son çekilen 10.000 liralık mükâfat 12670
3000 Lira kazanan
23268
20.000 liralık mükâfat aşağıdaki kırk numara arasında taksim edildi. Beher numara 500 lira mükâfat alo-.
8861 28281 26765 17691 80972
6812 29749 16085 11614 88881 87064 88521 24322 2508 26192 86064 83947 24574 12766 85282 10230 14242 11054 28149 19088 88882 2630 16327 83988 18841
2314 24568 16212 16428 26990 26681 18414 85756 21224
1000 LİRA KAZANAN
24479 13955
500 LİRA KAZANAN
9720 4855 85467 30884 16024
2774 19529 8239 82627 19112
1485 21576 22122 21472 9849 10629 28574
200 LİRA KAZANANLAR
•9958 16677 20304 25802 17279 15361 89068 21880 81721 27214 18878 12081 18362 22252 17438
100 LİRA KAZANANLAR
16253 22428 29056 1612 1658 •2760 22811 24461 11705 85670 32507 27972 21776 25982 15969 7687 19977 82615 15202 *612
8618 82779 2887 85885 8811 20016
27527 16319 25622 23845 14722
20269 39943 10148
7498 16770 85313
15898 80908 16428
9772 10119 32655 18116 29665 7988 35142 22714 17944 27576
27872 20161 27206 88040 4446
50 LİRA KAZANANLAR
488S «8155 19450 25245 203T 11422 5408 29277 17579 Z3158 29714 20499 20449 24408 3912 14196 8010 26491 15048 35550 84208 5065 18007 908 15297
8908 17478 14021 32738 19540 82578 20760 87000 33224 80822
911 7098 12798 24942 84158 18110 25881 87270 10064 27676 10448 28588 82180 80897 20798 88331 23790 19992 17797 »16
82780 28S14 08 80508 04
11288 18939 11059 8382 6447 4156 84560 14714 2055 8777 82089 18337 27048 26318 T88
12885 85870 18224 19318 9090 8900 12969 84466 28141 20287 1.9655 8446 8821 9347 870
08613 7405 12172 80180 10000 «8248 7149 08850 4920 80008 1940 80017 17752 8308 88362 14160 87074 18839 85782 5588 «8006 28100 82564 24232 84850 »1744 80142 1584 29721 24848 9450 20599 28490 20170 12401 •4388 84848 Tl 81742 25218 «7582 11571 0819 28525 87818 1404 T817 14404 84671 18188 8948 2204 189T 12918 80160 •0117 18882 11591 19179 40I5T
30 lir* kazananlar
36501 0223 28370 85530 39010 «1624 19978 13219 30101 19370 85057 1633 26626 17307 7622 15281 89839 89352 25085 12884
8453 10692 23206 23472 30856 12470 82181 16415 30931 21965 21718 İSÎ65 24695 14804 16640 17952 28042 27612 16031 18787
Diş Doktoru Diyor ki
7
RAOVOLIN

83390 83123
7427
81990
20200
1162
86678 13678 88460
229 7323
713 20770
2007
89729 EL519 18473 1539-1
11772 22457 7331 31106 7501 14014 10308 19666
20781 81521 25714 87741 4290
6336 11656 18757 82587 2465
4582 1048 12630 22962 27012
165 34881 85717 13891 28556 87835 24569 9291 83306 27996 10091 13866 29504 14630 8070 6209 10202 8903 18663 5144 84136 8038 80573 14157 85249 20376 6008 39699 4624 88288 13785 86423 4474 2649 23590 4911
1889 31608 27089 86090 18648 5064 28459 27852 86761 1334 26678 7154 1656 26542 14717
2213 7903 38287 6390 8C684 14837 83435 36925 13969 20501
1533 32586 9551 7598 15378 12681 34595 13835 22622 5967
1568 1243 20048 18090 8712 32935 1026 2047 8758 14700 83208 12122 33703 4414 84194 26128 24166 33714
21081 19494 1864 24680 8426 22657 20276 3474 3861 12926 28411 21625 81398 80868
4157 4502 17414 34252 39410 84864 11304 25079 2181 12366 26343 33124 2811 87564 83095 13922 9643 3604 8611.
5873
21
I /=? AO YO
PAZARTESİ - 13/8/39
3741
Bu Kıymetli irfan Müessesemizde Dün Merasimle Kutlulandı

12.30 Program, 12.85 Türk müziği- Pl. 13. Memleket saat ayan, a-jnns, meteoroloji haberleri. 13.15..14 Müzik (Karışık program- PL) 18.30 Program, 18.35 Müzik (Dans müziği- Pl.) 19. Konuşma (Doktorun saati) 19.15 (Türk müziği (Halk musikisinden seçilmiş melodiler)
Sadi Yaver Ataman.
19.35 Türk müziği (Saz eserleri. Taksim ve oyun havalan)
Hakkı Derman, Eşref Kadri, Haşan Gür, Hamdi Tokay, Basıl Üfler.
20 Ajans, meteoroloji haberleri, ziraat borsam (fiyat) 20.15 Türü müziği
Bestekâr (Lemi) nin 70 inci doğum yılı münasebetile eserlerinden mürekkep program.
Çalanlar: Vecihe Daryal, Reşat Erer, Refik ve Fakire Fersan, Ruşen Kam, Cevdet Kozan, Cevdet Çağla, Kemal Niyazi Seyhun.
Okuyanlar: Ankara Radyosu
küme okuyucuları (Koro)
İdare eden: Mesut Cemil
1 — Karcığar şarkı - Hüsnüne etvarma.
2 — Uşşak şarkı Siyah ebrule-rin.
3 — Bayatiaraban. şarkı- Ba. kasız hüsnün.
4 — Karcığar şarkı- Çeşmanı o mehveşin elâdır.
3 — Hicaz şarkı- Sorulmasın bana ye’sim.
6 — Ferahfeza şarkı- Dinlendi başım dün gece.
7 — Hicazkâr şarkı- PenbeHkle imtizaç etmiş tenin
8 — Nihavend şarkı- Bin gül çıkardım sana.
9 — Rast şarkı. Yok mu cana.
— 10 Rast şarkı- Sazın gibi.
11 — Mahur saz semaisi.
•1. Memleket saat ayan, 21. Konuş ma (Tayyareci konuşuyor) 21.15, Esham, tahvilât, kambiyo-mıkut borsası (fiyat) 21.30 Müzik (Küçük orkestra- Şef: Necip Aşkın)
1 — Gentner - Bana daima söyle Uğır vals)
2 — Paul Lincke- Olur, olur. o. ku*.
3 — Fischer- L Tatil günleri •ült 1 - İşte dağlar.
2 — Beklenilmiyen bir teaednüf
8 — Suların sükûneti
4 — Avdet
4 — Künneka- Mal elbiseli hemşireler operetinden marş- Ar. Final.
5 — Gronuw- Berlin ve Viyana valsı. 22.30 Müzik (Opera aryaları. Pl.) 23. Müzik (Cazband- Pl.) 23.-45-24 Son ajans haberleri ve yarınki program.
Da rü'şşef akslılar istiklâl marşını okurlarken
(Baştarafı 1 inci sayfada) her yıl biraz daha ilerlemekte öldüğünü tebarüz ettirmiştir.
Salonda hazır bulunanlar, konservatuar muallimlerinden Ekrem Zeki ile refikasının beraberce ver. dikleri üç parçalık konseri dinlemişler, sonra mektebin tarihî yemek salonuna inmişlerdir.
Misafirlere, ötedenberi mektebin ananevî bir adeti olarak fasulye, pilâv üzüm hoşafı ikram edildikten sonra, muallim Kâzım Uz’un idaresinde (Eski mezunlar) korosunun (Sofra başı) konseri dinlenmiştir.
Yemekten sonra davetliler tem. sil salonuna çıkmışlar ve küçük Da-
rüşşefakalılar tarafından okunan | muhtelif şiirleri alâka ile takip eta mişlerdir. Bilhassa bunlar arasında! talebeden Mustafanın kendi yazdığı şiir okunurken herkes derin bir heyecana kapılmıştır.
Daha sonra talebelerden bir kısmen millî oyunlar ve zeybek dansları yapmışlar şarkılar söylemişlerdir. Küçük Ercüment Yenmen ile Vec-det Özkan’ın millî kıyafetlerle oynadıkları (Harmandalı) zeybeği çok hoşa gitmiş ve çok alkışlanmışlardır.
Davetliler bu ilim ve feyz ocağından geç vakit ayrılmışlardır.
Sabah, öğle ve
RADYOLİN
(kşam her
“îyi bir diş macununda, diş etlerine muzur tesirleri olmıyan antiseptik bir madde bulunmalı, a-811 dişleri temizleyici madde, mineleri sıyırmıyacak şekilde hazır lanmış olmalı, içinde hamız olm? diktan başka ağızdaki hâmızlar da temizlemek üzere kalevi mat deler ihtiva etmeli ve nihayet ko ku ve lezzeti nefis olmalıdır.,, İşte Radjolin Budur 1 yemekten sonra günde 3 defa
KULLANINIZ.
Vapurların Haftalık Hareket Tarifesi
13 hâartian £O marta kadar kalkacak vapurların İsimleri, kalkış gün ve saatleri ve kalkacakları rıhtımlar
Karadeniz hattına
Sovyetler Birliği 18 inci Komünist Partisi Kongresi
Moskova; 12. (A.A.)— Tas ı ajansı bildiriyor:
11 Mart celsesinde, Sovyetler* birliği 18 inci komünist partisi kongresi, Jdanovun reisliğinde, merkezi tadilat komisyonunun Vladimirski tarafından okunan raporu ile Sovyetler birliği komünist partisinin komünist enternasyonal icra komitesi nezdindekl heyetinin Manuliski tarafından okunan raporunu dinlemiştir.
Bunu müteakip, raporlar üzerinde müzakerelere başlanmıştır. Dele. geler, raporları tamamile tasvip etmişler ve hatipler, Stalinin raporu, nun büyük ehemmiyetini tebarüz ettirerek ileri sürdüğü tezleri selâmla-mışlardır.
Komünist partisinin başında Stalin bulunan merkezi komitenin politikasını tamamile tasvip eden de legeler, nutuklarında, Sovyetler bir. liginin büyük ekonomik başarılarını, politik kuvvetinin fazlalaşmasını ve Sovyet sosyetesinin manevî ve
politik birliğinin resanetini kaydey-lemişlerdir.
Delegeler, Trotzkist- Buharinist ajanlar ve casuslla ır ile yabancı casusların maskelerinin atılması ve yok edilmek neticesinde, Sovyetler birliğinin kuvvetinin daha ziyado yükseldiğini ve memleket millî ekonomisinin mühim surette fazlalaştığını göstermişlerdir.
Moskova delegesi Şerbalov, Moskova büyük endüstrisinin, 1913 senesine nazaran 16,5 defa daha fazla istihsal verdiğini kaydetmiş, Azerbaycan delegesi Baglrov, 1932 den 1937 ye kadar beş sene içinde petrol istihsalinin 12.2 milyon tondan 21.4 milyona çıktığını bildirmiş, Özbek delegesi Yusupov, Sovyet öz-bekistanda kültürün yükselmesini tebarüz ettirmiştir.
Hatipler, bütün bu muvaffakiyetleri, Sovyetler birliğinin, Stali-nin hâkim idaresi sayesinde elde et. tiğini kaydeylemiş ve Stalinin ismi her defasında şiddetli ve heyecanlı alkışlarla karşılanmıştır.
— Salı 12 de (Karadeniz), perşembe 12 de (Ege), pazar 16 da (Cumhuriyet), Galata rıhtımından.
— Çarşamba 18 de (Ülgen), cumartesi 18 de (Antalya). Sirkeci rıhtımından.
— Salı, perşembe ve pazar saat 9,30 da (U-ğur), Tophane rıhtımından.
Her gtin saat 9 da (Sus) sistemi vapurlardan biri, cumartesi ayrıca 13,80 da (Trak). Tophane rıhtımından.
— Pazartesi, çarşamba ve cuma 8.15 te (Trak), aynca çarşamba 20 de (Antalya) ve cumartesi 20 de (Ülgen). Tophane rıhtımından.
— Sah ve ouma 19 da (Bursa). Tophane rıh-tahından.
— Pazar 9 da (Tayyar). Tophane rıhtımından.
— Çarşamba 15 te (Saadet), cumartesi 15 te (Bartın). Sirkeci rıhtımından.
Pazar 11 de (Ankara). Galata rıhtımından.
— Salı 10 da (Anafarta), cuma 10 da 'fnaı» (Dı vılupmar). Sirkeci nhtammdan.
NOT: Vapur seferleri hakkında her türlü malûmat aşağıda telefon numaralı yazılı ace ötelerden öğrenilir.
Karaköy a-centellği — Köprübaşı Galata M — Deniz Ticaret Müd.
binası altında Yolcu Salonu
Bartın hattına
İzmit hattına
Mudanya hattına
Bandırma hattına
Karahiga hattına
İmroz hattına
Ayvalık hattına
İzmir sürat hattına
Mersin hattına
Sirkesi
42362
40138
22740
DENİZLERDE t
Denlzbanklçln hazırlanan yeni proje
Denizbank teşkilâtında yapılacak olan değişiklikler etrafında hazırlanan projeleri îktisad Vekâletinin tasvibine arzetmek üzere Arckaraya gitmiş olan Deniz -bank umum müdürü Yusuf Ziya Erztn bugün şehrimize dönecekL tir.
Umum müdür Ankarada bu -hınrduğu müddet zarfında îktasad Vekili Hüsnü Çakır* a Almanlarla şehrimizde yapılan müzakereler hakkında, şifahen izahat vermiş -tir.
Esasen Krup fabrikaları mü -messilleri daha önce Ankaraya gitmiş olduğundan Almanların verecekleri tazminat Ankarada kararlaştırıl ac aktır.
Bankanın teşkilâtında yapılacak değişikliklerin hazirandan itibaren tatbik mevkiine geçirileceği söylenmektedir.
imar işleri için istikraz akdedecek belediyeler
Ankara (Hususî) — Dahiliye Vekâleti muhtelif imar işleri için vilâyet belediyeleri tarafından vaki olan İstikraz taleplerini tetkik etmekte ve bir neticeye bağlamaktadır. Bu cümleden olarak vekâlet, 14 şehir ve kasabamızın 894 bin liralık İstikraz talebini kabul ve istikrazlanna muvafakat etmiştir. Bu şehir ve kasa balarımızdan Erzurum 216.000, Aydın 20.000, İsparta 50.000, Van 50.000» Osmaniye 65.000, Kınık 40.00, Kartal 40.000, Hra su projelerinin tahakkuku için, Lâdik 17.500, Bolu 15 bhı, Manisa 40.000, Denizli 60.000 Hra elektrik tesisata için, Adana 68.000 lira tevhidi düyun için, Kırk lareli 50.000 lira su ve elektrik tesisata için, Karahanh belediyesi de 10.000 lira hamam İnşası için İstikraz akdetmektedir.
(23 Nisan Çocuk Bayramı) Çocuk Bayramı, Bayramların Bayramıdır! Çocuklarınıza bayramın eğlenceli geçirmeleri için şimdiden hazırlanalım.
Nafia Vekâletinden:
Eksiltmeye konulan iş:
1 — Küçük Menderes felah sahasında yapılacak Fetrek şütleri İle beş küçük köprü inşaata, keşif bedeli "79 020” lira "90” kuruştur.
2 — Eksiltme 28—S—939 tarihine rastlıyan salı günü saat (15) de Nafia Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü Su eksiltme komisyonu o-dasında kapalı sarf usuliyle yapılacaktır.
8 — istekliler j eksiltme şartnanesi, mukavele projesi, bayındırlık işleri genel şartnamesi, fennî şartname ve projeleri (8) lira (95) kuruş mukabilinde Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler .
4 — Eksiltmeye gtrebihnek için isteklilerin (6201) lira "05” kuruşluk muvakkat teminat vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün evvel ellerinde bulunan vesikalarla birlikte bir dilekçe ile Nafia Vekâletine müracaat etferek bu işe mahsus olmak üzere vesika almaları ve bu vesikayı İbraz etmeleri şarttır.
Bu müddet İçinde vesika talebinde bulunmıyaal&r eksiltmeye iştirak edemezler.
ö — İsteklilerin teklif mektuplarım İkinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabilinde vermeleri lâzımdır.
Postada olan gecikmeler kabul edilmez.
(1288)
Trâblusta bir tayyara kazası
Roma;12 (A. A)— Trabl ustan Stettin'e gitmekte olan bir Alman bombardıman tayyaresi Ferrare e-yaletinde kâin Dogalo dvarmda^^e-re düşmüş ve tayyarede bulunan yedi zabitin 5’1 ölmüştür. 2 kişi paraşütle h Ay ntlannı kurtarabilmişlerdir.
Askerlik İşleri ş
Davet ,
Fatih Kaymakamlığından t
Devlet Demiryolları Muhasebe müfettişi vazifesinden ayrılarak fetanbula gelen yedek piyade üst -teğmen 1809 doğumlu Mehmed E-mln oğlu (827 - 105) Ziyamın şu-, beye müracaata Hân olunu®»
YEN İS AB A A
13 MART 1939
Sayfa: 8

HÂŞÂN KUVVET ŞURUBU ZÂFI UMUMÎ, KANSIZLIK, ROMATİZMA, SIRACA KEMİK, SİNİR
hastalıklarına, cılız yavrular, yürümeyen, diş çıkaramayan çocuklar, dermansız ihtiyarlar, solgun kızlar, vereme istidadı olanlar HAŞAN KUVVET ŞURUBundan içmelidir. Kanı arttırır, iştiha verir, şifaî tesirleri çoktur. Fennî surette imal edilmiş, içilmesi kolay ve lezzetli bir şuruptur. Küçük büyük her yaşta istimal edilebilir.
■■KM. Terzi
İHSAN OSKAY
Paris Biçki Aka emişinden mezun İst. l ahçekapı Sadı-kıye Han 2 nci katta 13
No. va taşındı —^ı
GRiPsiz, NEZLEsiz, ÖKSÜRÜKsüz", VALDA
Hakikî VALDA ismi Özetinde ıs ar ediniz. Her mühim eczanede buu ur.
PASTİL KATRAN HAKKI keser tecrübelidir.
Bakırköy Kazası Tapu Memurluğundan :
Bakırköy kazası Yeşilköy Fener mevkiinde Yeşilköy feneri 8295 No lu Denizbank kanununun 6 ve 20 inci maddeleri mucibince Deniz-bajıka intikal ettiği ve tapu kaydı bulunmamasından senetsiz tasarru-fata kıyasen tescili Banka tarafından talep edilmiştir.
Martın 17 inci cuma günü saat 13 te mahallî tetkikat yapılacağından bu hususta bir itiraz ve iddiası olanların tahkikat gününden evvel daireye veya tahkikat günü mahallinde bulunacak memura itirazını bildirmesi lüzumu ilân olunur.
100,000 terce Kadının Nazarı dikkatini celbeden
Pastilleri
sayesinde kabidir
HUnı/anın en fairi£aM'61a^
fMLCO 'nun a (jarr bozulman &&U ? 7nodeb ge/mist/r
Galatasaray Lisesi Alım, Satım Komisyonu Başkanlığından:
Cinsi Miktarı B. Tahmin Bedeli
Adet Lira Kr.
İlk teminatı Lira Kr.
KREM PERTEV
İnce bir Zevk, Titiı bir itinanın, derin bir teccrübenin mahsulüdür
Dershane 3irası
Talebe dolabı
Tabure
Yemek masası
Galatasaray lisesinin ihtiyacı
25
25
50
10
12
10
1
15
) ) ) )
59 50

TİYATROLAR [
00
50
50
50
olan yukarıda cinsi, miktarı, beherinin tahmin bedeli ve ilk teminatı yazılı eşyalarının 20—3—939 pazar tesi saat 15 te kapalı zarf usulile eksiltmesi yapılacaktır.
İstekliler yeni yıl Ticaret Odası vesikası ve ilk teminat makbuzu ile birlikte 2490 sayılı arttırma ve eksiltme kanununun tarifatı dairesinde hazırlıyacakları teklif mektuplarını ıbelli saatten bir saat evveline kadar sözü geçen komisyon başkanlığına makbul mukabilinde vermeleri.
Teminatlar Okul idaresinden alınacak tezkere ile liseler muhasebeciliğine yatırılacaktır. Ve bu işe ait şartname ve nttmuneleri görmek için de Okul idaresine baş vurmal n. (1356)

TURAN TİYATROSU
Bu akşam geee 20,80 da umuma.
Ertuğrul Sadi ve arkadaşları MADAM MONGO (Se) atila revüsü Miçe Bençef HALK GECESİ
Localar 100, her yer 20, paradi 10 kuruş 16 Mart akşamı Hamiyet Yücese» •*
İstiklâl caddesinde komedi kısmında Bü akşam 20,35 te BİR MUHASİP ARANIYOR
i
Deniz Hastahanesi cilt ve zührevi hastalıklar mütehassısı
Paaardan maada her gün den sonra hastalarını kabul eder.
• PHILCO • RADYOLARININ TÜRKİYE UMUM MÜMESSİLLİĞİ ' •HELİOSMVESSESATI İSTANBUL- GALATA-VOYVOOA CAO. I2*«-I26-I28 • tel. HELIO5 • TE LE FONı 4* 616
1
Gazete Kitabevi
Süleyman Gezer ve Osman Sezginer Aydın: Hükümet bulvarı No. 73 H r nevi gazete, mecmu kitap “Yeni Sabah„ın geçmiş nüshaları bulunur.
DOKTOR
Feyzi Ahmet Onaran
Adres: Babıâli Cağaloğlu ye. kuşu köşebaşı 43 Numara.
Lokman hekim
Dahiliye Mütehassısı
Divanyolu IO4
Muayene saatleri pazar hariç her gün 2,5 - 6 salı, perşembe ve cumartesi sabahlan 9 12
fukaraya T. 22398

GÜMRÜKLERDE İDLERİ OLAN MUESSESELERE
Çâker Yazaroğlu
Gümrük komisyoncusu Galata, Ziraat bankası karşısında Çanakçık han No. 34-35 Telefon : 35, 95
RIZA
KÖŞKÜN BASIMEVİ
Vilâyet karşısı No. 21 Kitab, Mecmua ve her türlü tabı işlerini en temiz, en güzel ve en ehven şeraitle seri bir surette yapar.

J
Zührevî ve cilt hastalıkları
Dr. Hayrı Ömer ügleden sonra Beyoğlu Ağacami karşısında No. 83 Telefon 41358

d.M'.
PASTİL ANTİSEPTİK |
Sahibi 1 Ahmet Cema leddin SARAÇOĞLU
Neşriyat müdürü: Macit ÇETİN Basıldığı yer Matbaai Ebüzziya