SALI
14
MART
1939
İDARE YERİ irtaahnl Nurooemaıdye M* M Telgraf: Teataahab gazete»
Telefon: — W79ö
Birinci yıl — No. 308 Her Yerde ( jX^!jrqŞ
GÜNDELİK SİYASİ HALK GAZETESİ
’ NİMET Gişesi'1
50.000 Lirayı
Cihangirde dögün merasimi yapıldığı esnada müjdelenen Bayan Nebahata kazandırdı Adrese Dikkat: İstanbul Eminönü Tramvay Cad. No. 29/31
Karşılıklı Manevralar
Yazan: Hüseyin Cahid YALÇIN
Komşunuzun evine, bağına ve bahçesine göz dikip şunları bir ele geçirsem diye düşüneceksiniz. Fakat ağzınızı açtığınız vakit bu düşündüklerinizden zerre kadar bir şey sezdirmiyeceksiniz. Bilâkis, komşunuzun sizin emlâk ve araziniz üzerindeki ihtiraslarından şikâyet edeceksiniz. Fırsat düş tiiğü zaman kullanmak üzere bir takım tecavüz vasıtaları hazırlamakla meşgul olmanıza rağmen, bunları mazur göstermek için, komşunuzun hazırlıklarını ileri süreceksiniz. Yakın ve uzak komşularınızın da hep ayni yolu tuttuklarını gözönüne alacak olursanız I ortada nasıl işin içinden çıkılmaz bir sürü boş lâkırdı gürültüsü pey-! da olacağını pek âlâ tahmin edebilirsiniz. Şu vaziyete işte diplomatlar dilinde haricî siyaset deniliyor.
Dün de böyle idi, bugün de böyle ve maatteessüf, yarın da böyle olacak gibi görünüyor. Onun için, vakıalar haricinde hiç bir şeyi ciddiye almamak ve günün birinde topların patlamasına intiaaren, söz bombardımanına pek ehemmiyet vermemek en muvafık bir hattı hareket teşkil eder. Bu dedikoduların! nihayet bulacağı yoktur. Gizli diplomasi denilen dolablar ortadan kalkmadıkça, milletler arası münasebetler sahasına da ferdler a-rasındaki ahlâk mefhumu girmedikçe işin değişeceğine ihtimal vermemelidir Haricî siyasette böyle bir değişiklik ise henüz ufukta u-zaktan uzağa bile hayalini göstermemektedir.
Son bir iki gün içinde muhtelif memleketlerden akseden sesleri dinleyince herkesin bir hava tutturup bildiğini okumakta devam ettiğini görürüz. Gelen haberler hep karşılıklı birer ithamnameden ibarettir; az çok nazigâne tehdit ve meydanokumalardan mürekkep tir. Bunları haricî siyasetin tabiî işlerinden addedince, mademki kuru gürültü var, hakikî tehlike yok deyip rahatça sahifeyi çevirmek icap eder.
Fransadan aksetmiş bir havadis: Bir Fransız muharriri 1939 senesinde Almariyanın yapmağa hazırlandığı tecavüzleri haber veriyor. Büyük bir şey değil: Bir taraftan Hollanda istilâ edilecek, diğer taraftan da İsviçre. Bu tecavüz plânı hattâ şimalî Afrikayı bi-' le unutmayor. Orada da mihver faaliyete geçiyor. Fransız gazetecisi bu plân tatbik edilirken falan merhalede Hitlerin falan tarzda bir nutuk söyliyebileceğini bile ifşa etmektedir. Son zamanlarda geçmiş tarihe bir roman çeşnisi vermediği gibi gelecek tarih de bir kehânet şeklini aldı. Bir memleketin en gizli tasavurlannı diğer bir memleket gazetecisinin bir otobüs kazası gibi bütün teferruatile hikâye etmesinin ne kadar itimat telkin edebileceğini düşünmeğe hacet yoktur. Maamafih gazeteciyi de pek kabahatli görmemeli Bu gibi yazılan okuyacak safdil müşteriler bulunduktan sonra tabiîdir ki onlan tatmin etmek istiyecek kalem sahihleri de görülecektir.
Almanyadan aksetmiş bir mütalâa: Demokrat memleketler silâhlanıyorlar; otoriter devletlerin haklı taleblerini anlamak istemiyorlar; sulha yardım etmiyorlar, Avrupa sulbüne ciddî surette sed çekiyorlar. Bu da, aşağı yukan, yukanki havadis kabilinden bir ithamname. Bugün dünyanın silâh-'«"ması bir fâsit daire hainli almış, tır. Bu hareketin kimden ve ne zaman başladığını tayin etmenin imkânı yoktur. Derin derin tahkikat yapmadı kabil olsa ve suçlu tayin Hüseyin Cahid YALÇIN (Sonu 3 üncü tayfada)
ikinci Müntehip Namzet Listesi
Bütün İsimleri Yazıyoruz
İntihabat Yarın Başlayacak
“Memleketimiz Büyük Millet Meclisinin yeni seçiminin başında göz kamaştırıcı bir vaziyette bulunuyor. Türk Milleti Beynelmilel siyasetin yarın İçin beklenmedik hâdiseler hazırlaması İhtimali karşısında her türlü nlfa-kdan masun ve mütenefflr bir halde kendine güvenir vaziyettedir İsmet İnönü
Müntehibisani intihabatı yarından itibaren başlıyacaktır. Müntehibisani listeleri Halk Partisi tarafından ilân edilmiştir. Bunlan aşağıda veriyoruz. Diğer taraftan intihap müddeti evvelce 15-20 mart arası olarak tesbit edildiği halde heyeti teftişiye dünkü toplantısında inti. hap işinin Ayın 19 uncu gününe kadar devam etmesine karar vermiştir.
Heyeti teftişiye dünkü toplantısında intihap esnasmda kazalarda bulunacak heyeti teftişiye azasım da tesbit etmiştir.
Yapılan tarzı taksime göre Adalar kazası Avni Yağız, Beykoz ve Üsküdar kazası Mehmet Ali Gökçen, Bakırköy kazası Tevfik Amu-ca, Beşiktaş kazası Zühtü Çubukçu-oğlu, Beyoğlu kazası Kâmil Nay-man, Sanyer Ferid Cemal, Eminö. nü Hakkiye Emin Koral ve Salih Türkdoğan, Kadıköy kazası Reşad Başkaya, Fatih* kazası Bican Bağ cıoğlu.
Teftiş heyeti bu sabah erkenden
Almanya; Çek İşine Müdahale Ediyor!
Çekler Alınanlara bombalarla teca vüz ettiler Alman bayrağı yırtıldı
Çekoslovakyadaki Almanların tazyik ve tehdit altında bulunduklarını ileri süren Alman gazeteleri, çeklere, Südet meselesini hatırlatıyorlar
Al... n askerleri Teşrinevvel ayında Şüdet mıntakasma girerlerken
Berlin, 13 (A. A.) — Gazetelerde Çeklerin kabacasma Almanların taarruz etmek suretiyle Slovakyada büyük bir tedhiş hareketi yapmakta oldukları hakkmdaki rivayeti neşretmektedirler.
Volkischer Beobahter diyor ki: (Brno’daki Çek polisinin Alınanlara halkın taarruzuna karşı himaye etmekte olmasından kat'ı nazar Çeklerin tarruzuna uğnyan Alman-
İstanbul İntihabı Mebusan Teftiş Heyeti
DARPHANEDE HIRSIZLIK
Ceplerine Yeni Gümüş Liraları Doldurup Kaçıranlar Yakalandı
Dün .akşam geç vakit İstanbul darphanesinden para çalan iki hırsız yakalanmış ve Adliyeye verilerek tevkif edilmiştir.
öğrendiğimize göre darph. ne işçilerinden olan bu şahıslar kapıdan çıkarlarken halleri şüplfeli görülmüş üstleri arandığı zaman birçok gümüş lira, 50 ve 25 kuruşluklar bulunmuştur. Bunların uzun müddettenberi hile ile darphaneden pek çok para çaldıkları tahmin edilmektedir.
Adliyece tahkikata ehemmiyetle devam edilmektedir. Dün Ankıaradan dönen darphane mıjdürü Bay Fuad Dağ tahkikatla yakından alâkadar olmak+aH.-
belediyede toplanarak bir konuşma yaptıktan sonra kazalara dağılarak intihabat hazırlıklarile meşgul olacaklardır.
Kazalara konacak intihabat sandıklarının adedi de tesbit olunmuştur. Bu adet 145 tir.
Parti mensuplan tarafından halka verilen konferanslara dün de de
ları tevkif etmesi şayanı dikkattir. Bu hal pek az bir zaman evvel vukua gelmiş olan ve tekerrürü Çeklerin hiç bir şey ğrenmemiş olduğu, nu hatırlatan hâdiseleri hatırlatmak tadır.)
Gazeteler dün, ( Kahramanlar günü) nü tes’it etmiş olan Çekoslo. vakya Alınanlarının hasmane nidalara hücuma maruz kAlmış oldukla-
(Sonu 3 üncü sayfamızda)
vam olunmuştur. Taksimde ve Be-yazıtta verilen konferanslar kalabalık bir halk kütlesi tarafından dinlenmiş ve alkışlanmıştır.
Beşiktaş Kazası Arnavutköy na. biyesi :
Emin Draman, Lisan Namık Bo-roy, Fikri Oran, Haşan Basri Gür,
(Sonu 4 üncü sayfada)
Köseivanofu İstikbal Programı
Bulgar orta elçisi ve mihmandarımız bu sabah Ank radan gelerek hududa g;d*ceh!er!
Perşembe günü şehrimize gelecek olan dost Bulgar başvekili Kö-seivanofun istikbal programı vilâyete tebliğ olunmuştur.
Bu program mucibince, mühte-rem misafirimiz perşembe günü sabah saat 10,20 de Sirkeci istasyonuna vasıl olacaktır. Kendisini istas. . yonda Vali Lûtfi Kırdar, olmazsa muavini B. Hüdaî Karataban ve hü. kûmet erkânı resmen karşılıyacak ve Madam Köseivanofa şehir namına bir buket çiçek takdim olunacak-tir.
(Sonu 3 üncü sayfada)
Polisimizin ağına Düşen İki Haydut!
Emniyet müdürlüğü, Bursalı Receple arkadaşının şehrimizde 15 ev soyduklarını ve d had» birçok vakaları olduğunu meydana çıkardı
Bursa ve civarında bir çok soygunculuk vakalarının faili olup bir müddettenberi aranmakta olan Boş nak Recep ile arkadaşı Haydarın bir kaç gün evvel şehrimizde, Fatihte Malta çarşısında bir kunduracı dükkânında otururlarken yakalandıklarını yazmıştık.
Bu iki azılı haydut ve hırsız hak kındaki tahkikatı derinleştiren İstanbul polis müdürlüğü, ikinci şube ikinci kıstm memurları, Recep ilo Haydarm, daha 15 hırsızlık vaka. 6inın failleri olduklarını tesbit et mişlerdir.
(Sonu 3 üncü sayfamızda)
Eroinle Mücadele
Edemiyen Teşkilât Tarihe Karıştı
Uyuşturucu Madde Kaçakçılarile Mücadele işi Gümrük Muhafaza Ve Emniyet Teşkilâtına Verildi
Okuyucularımız bundan bir müd
det evvel bu sütunlarda (Eroinle mücadele edemiyen teşküât) başlı, ğı altında çıkan yazımızı hatırlarlar.
O zaman inhisarlara bağlı olau bu teşkilâtın hiç bir iş görmediğini misallerde anlatmış, bu işin ıslahı için beceriksiz teşkilâtın lağvedilme sini ve takip işinin doğrudan doğruya gümrük muhafaza ve emniyet teşkilâtma devrini temenni etmiştik.
Haber aldığımıza göre bu temennimiz bu gün hakikat olmaktadır Eroinle mücadele edemiyen teşkilât tarihe karışmış ve takip işleri doğrudan doğruya gümrük muhafaza ve emniyet teşkilâtma devredilmiş, tir.
Bu teşkilâtların 5-6 günlük faaliyetleri fevkalâde müsmir neticeler vermiş ezcümle hatırlarda olduğu gibi Paşabahçede muazam bir eroin, fabrikası kurma teşebbüsü ortaya çıkarılmıştır. Gerek emniyet ve gerekse gümrük muhafaza teşkilâtının u-yuşturucu madde kaçakçılarına karşı açtıkları harp bu gün daha müs-bet neticeler vermektedir. Nitekim şimdiye kadar 15 küsur vakaya el konmuş ve bütün kaçakçılar yakalanmıştır. Ayni teşkilât memurları dün de üç uyuşturucu madde ka. çakçısını yakalamağa muvaffak ol. muşlardır.
(Yeni Sabah) gerek emniyet ge rekse gümrük muhafaza teşkilâtını bu korkunç zehir kaçakçılarına kar şı açtıkları harpte tam manasile muvaffak olmalarını can ve gönülden diler.
HLR SABAH
Seçim ve Türk vatandaşının borcu
Çarşamba günü seçim başlıyor. Bir millet seçime verdiği ehemmiyetle mebsııtan mütenasip bir surette siyasî rüşdünü isbat etmiş olur. Seçim günü rey sandığının başında bulunmayı ihmal eden bir vatandaş bilâhare memleket İşleri hakkında tenkit, hattâ söz söylemek hakkından ebediyen feragat etmiş demektir. Mahalle kahvelerinde bol bol çe. ne çalıp seçim günü rey sandığının başına kadar gitmeğe üşenen bir kimse belki bu ihmalini tevil için ondan binbir sebep icat edebilir; lâkin memlekete karşı büyük bir suç işle, miş olduğunu da hiç olmazsa öz vicdanına karşı inkâr edemez. Bizi fa-
tstanbulun Değerli Polis Müdürü B. Sadri Aka
OOOOOOOöOOOCOOOOOOOOOOOOOOOO
Tıb B?yramı
Tı! b'yenin yıidö.?ümü bugün merasimle . utrdanacak Bugün Tıbbiyenin kuruluş yıldönümü olması münasebetile şehrimizde geniş programlı bir merasim hazırlanmıştır.
Merasime konferans salonunda Üniversite Rektrü Cemil Bilselin nutku ile başlanacak ve bundan son ra diğer tıp profesörlerinden Besim Ömer, Nurettin Ali, Mazhar Osmı)n sz söyliyeceklerdir.
Merasime gece de iştirak edilecektir. Bu münasebetle, tıbbiye talebeleri Maksim salonlarında bir tıb gecesi tertip etmişlerdir.
zilete, iyiliğe, demokrasiye ve hakka kavuşturmuş olan bu günkü rejime karşı bağlılığımızı, saffetimizi, samimiyetimizi göstermek için seçime azami alâkayı esirgemememiz yalnız siyasî bir vazife değil ayni zamanda bir yurt borcudur da. Borcunu ödemekten kaçınanlara ise âmme vicdanının verdiği ismi burada tek. ra ra lüzum görmiyoruz.
Aziz YurttaşI Şayet yarın bir memleket meselesi hakkında göğsünü gere gere mütaleada bulunmak istiyorsan, çarşamba sabahı rey san dığı başında mevkiini alarak yurda karşı vazifeni yapmayı ilımal etme.. A. Cemaleddın SARAÇOĞLU

14 MART 193»
S«y?«î î
I -,-friV» N» 29
Sütlücede İnfilâk
Eden Cephane
! Haliçte Cereyan Eden Bu Facia Nasıl Gizlendi ?
1 Gerçi bu, çok tehlikeli bir İşti. M er [nülerden birinin ateş alması ve feci bir İnfilâka sebep olması gibi çok acıklı bir netice verebilirdi. Bu muhtemel değil, yüzde yta mu hak kaktı da. Fakat, asUn Türk tehlikeden korkar, ütümden yılar mı hiçî... İşte, her biri bir değil, birçok adamları yok etmeğe kâfi gelecek olan mermiler, bir lâstik top gibi, elden ele atrhyor, tahta o-kıklar içinde kaydırılarak anbara İstif yapılıyordu.
Şeytanı bile titretecek kadar korkunç ve tehlikeli olan bu iş iki urun gece kazasızca yapılmıştı. [Üçüncü gece de devam ediliyordu. Vakit gece yansını geçmişti. Ye -rulmak bümiyen yurdun kottan, fefr makine intizam ve sürati ile, zon mavnayı da boşaltmak üzere i-dfler. Oüveotede çalışan "Hızır” a-dmda btr fedakârın elinden ansızın döşen mermi patlamıştı. Hırçın ve tağutatiu bîr ses, Sütlüce ve Eyüp sırtlarmda korkunç akisler yapmış ta. Eavallı Hızır parça parça ol -muştu. Yanındaki üç kahramanın vücudleri de kalbura dönmüştü.
Zanneder misiniz ki, bu kanlı hâdise Ardiyeci Emin ile arkadaşlarını korkuttu, faaliyetlerini dur-durttu... Hayır sayın okuyucularım. Bilâkis, onların gayretlerini arttırmıştı. Mavnadaki bütün mermiler, aklın kabul edemiyeceği bir çabuklukla vapura taşınmıştı.
Eyüp ve Sütlüceyi bir zelzele gibi sarsan bu infilâkın sesi, düşmanların kulağına, ancak birkaç gün sonra eriştirilmlşti. Fakat i.ş çoktan bitmiş, atı alan Üsküdarı geçmişti. Yalnız Ardiyeci Emin de damgaJanmıştı. Onun da peşine birkaç azılı çomar takılmıştı.
Hâdisenin tevil ile ört bas edilecek yeri kalmamıştı. Silâh ve cephane kaçakçılığını bir hayal sayanlar cidden telâşlanmıştı. Yine ortalığa sürü sürü hafiyeler atılmış, a-vuç avuç altınlar saçılmıştı. İstihbarat servislerinin âmirleri, Ardiye ci Emini suç üstünde tutmak için türlü türlü tedbirler almışlardı. Fa kat, yurdun bu yılmaz ve yorulmaz evlâdı yine çalışıyordu. Düşmanların üzerine saldırdığı kafiyelerin kimisini aldatıyor, kimisini de birkaç para ile avutuyordu. Sütlüce ‘hâdisesinden birkaç gün sonra, yine Anadoluya uçurulmak üzere bir Italyan vapuruna yüklettiği kırk ■andık eğer takımı ile yakayı ele ^vermişti. Fakat kurnaz Emin, yaftasını tutan ve sarsan eli gevşet -«nişti. Elin sahibini, Marona adında [ki casus İki yüz lira ile yumuşat-ftoiş, aç gözlerini yumduruvermişti. İYine o günlerde îneboluya gönderilmek üzere hazırlanan iki yüz Handık eczayı da Galata rıhtımın-jda, Italyan bandralı “Semiramis,, [vapuruna bir hokkabaz mahareti İte el çabukluğu ile sokuvermişti. I Bütün bu hâdiseleri vukuundan •onra birer birer haber alan düşman istihbaratçıları, oturdukları yerde kuduruyor, köpürüyorlardı. Ardiyeci Emin bu hareketleri ile, bütün kem gözleri, kara kuvvetleri özerine çevirmiş, çekmişti.
AH Osman Kâhya Ankaradan Üönmflş, bir gece, Arap camlindeki •vine, kimseye görünmeden girip •inmişti. Büyüktür işe girişmek için (fırsat gözliyor, zaman koTluyordu. Evde hemen hemen her gece toplantılar oluyor, meclisler kuruluyordu. Düşman istihbaratçılarının, haşiyelerinin mavnacılar cemiyeti a-damlan ve Ardiyeci Emin ile uğ-l t a» ma Ur ı Ali Osman Kâhya İle ar-kadaşiarı için, ele geçmez bir fır-[
sat olmuştu. Bir gece Hemşinli Meh-nıed ve Abdullah, Rizeli Mustafa kaptan, Trabzonlu Hayrullah, Kası mpaşalı Tahsin, jandarma kâra Haşan Kâhyanın evinde toplanmışlar, Karaağaç fabrikasının basıl -ması işini konuşmuşlardı. Tabiî, yurda hizmet için elele, başbaşa veren bu fedakârların anlaşmaları güç olmmaıştı. Karşılanılması hatıra gelen bütün ihtimaller düşünülmüştü. Her birlerine karşı ayrı ayrı çareler bulunmuş, tedbirler kurulmuştu.
İki günlük bir faaliyet nakil vasıtalarının bulunup hazırlanması için kâfi gelmişti. Manizade hafız kaptanın seksen tonluk "Kırlangıç,, Tosyalı Bahri Kaptanın yetmiş tonluk "Hıfzırrahman,, Mus tafa kaptanın doksan tonluk "Şahin Bahri,, tnebolulu Abdurrah -manın yetmiş tonluk "Hudaverdi., Mehmed kaptanşn yüz tonluk "Allah verdi., motörlerinden teşkil e-dilen esrarlı filo hazırlanmıştı. Fener ile Ayakapısı arasındaki sahile baş verip bağlanmışlardı.
Baskın gecesi, işgalciler, hafiyeler Beyoğlunda zevk ve safa sofralarında eğlenirlerken motörlere tam seksen yurd yavrusu girmiş, gizlenmişti. Hepsi de silâhlı, atik, gözleri pek delikanlılardı. Yatsı vaktinden biraz sonra, Kâhya da bu erlere katılmış "Şahini Bahrî,, motörüne atlamıştı. Ellişer metre aralıkla yola düzülen motörler yarım saat sonra Sütlüceyi geçmişler, fabrika «kelesinin açığında sin -mislerdi. "Şahini Bahri,, motörile ilk önce iskeleye yanaşan Kâhya ile arkadaşları Hemşinli Mehmet ve Abdullah, iskele üzerinde bulunan nöbetçinin sesini kesmişlerdi. Kollan, ayaklan bağlanan, ağzı bir mendille sarılan nöbetçi Şahini Bahrî motörüne getirilmiş, başaltına misafir edilmişti. Bu sırada diğer motörlerde, biribirl üzerine ilkele önünde dizilmişti. Bütün erler karaya çıkarken, Galata gümrüğü hammallar kâhyası Salih reis de yüz elli maiyeti ile, fabrikasının gerisindeki sırtlardan aşağı frımiş-di.
Yanm saat sonra fabrikayı muhafaza eden bütün kuvvetler, başlarındaki zabitleri!* beraber, bu beklenmiyen gece misafirlerine boyun İğmişlerdi. Beş numaralı ambarın kolayca açılan kapısı ile iskele arasında İki sıra üzerine dizilen erlerin kuvvetli eJleri işlemeğe başlamışta. Sandık sandık mavzer tüfekleri, saplı bombalar, makineli tüfekler, tarassud dürbünleri, fi-şenkler, kasaturalar, matralar an-bardan motörlere, bir sel hızı ile akıyordu. Bu faliyete sahne olan meydanın biraz ilerisinde de, fabrikanın muhafızları kollan, ayaklan bağlı, ağızlan tıkalı olduğu halde yatıyor, bu görülmedik manzaraya ibretle bakıyorlardı.
(Devamı var^
Ecnebi Mekteplerdeki Muallim lerin Derdi
İlk kısım muallimleri de buglln toplanacaklar Ecnebi ve azlık liso ve orta o-kullardaki Türkçe ve kültür dersleri muallimleri Maarif Şûrasına yapacakları temennileri konuşmak ü-zere dün İstanbul kültür direktörü ÇTevflk Kut’un reisliği altında Be. yoğlunda Alman lisesinde bir toplantı yapmışlardır.
Dünkü toplantı da evvelce seçilmiş olan komisyonların raporları okunmuş ve bundaki dileklerden bir çoklan üzerinde görüşülerek şu maddeler kabul edilmiştir.
1 — Ecnebi ve azlık okullarındaki tedris ve kitap meselesinin resmi mekteplerde olduğu gibi kabulü.
2 — Taılh, coğrafya, yurt bilgisi ve sosyoloji kitaplarının dalış sade şekilde ve programda yetiştirilecek şekilde tanzimi.
8 — Bu mekteplerdeki teftiş ▼•-ariyetlerinin resmî mekteplerdeki gibi olması.
4 — Ecnebi ve azlık okullardaki Türkçe ve kültür muallimlerinin roe mi mekteplerdeki muallimlerin tutulduğu şeraite tabi olması.
6 — Menşe, hizmet itfbarüe resmî muameleden farta olmıyan, ecnebi ve ekalliyet mekteplerindeki muallimlerden resmî mektebe tayin edilnierin kıdemlerinin hesap edü-ınesi vs mebde’ maaşla tayin edilmeyip kıdemleri karşılığı olan baremdeki derecesine göre tayini.
Muallimlerin bu dilekleri tssbd edilmiş ve Maarif Vekâletine gönde, rilmek üzere haarrlanmıştır.
Ancak ecnebi ve azlık okulların ilk sınıflarında bulunan muallimler de bu gün öğleden senra saat İkide Noterdam Dasyon fransız mektebin de toplantı yapacaklardır.
Muallimlerin terfih ve istikbal, lerine taallûk eden maddeler ilk kı-1 şualardaki muallimleri de alâkadar ettiğinden bu muallimlerin de dileklerini toplıyarak orta ve liselerdeki muallimlerle mezcederek Maarif Şûrasına arzetmek üzere İtalyan lisesi muallimlerinden Zeki Cemalin riyaseti altında İtalyan lisesinden Sadi, Memduh, Alman lisesinden Rakım, Robert Kollejden Turguttan mürekkep bir komisyon seçilmiştir. Komisyon her iki kısım muallimlerinin dileklerini teebit edecek vs Maarif idaresine verecektir.
MAARİFTE :
Bugünkü Konferans
Bugün saat 18 de Üniversite konferans salonunda İçtimaiyat profesörlerinden doktor Keseler "Millet Karakteri” mevzulu bir konferansı verecektir.
Konferansa bütün Üniversite talebesi gelebilir.
,1
DENİZLERDE :
Trak Vapuru bir kaza yaptı
Dün sabah saat 8,15 de Tophane rıhtımından Bandırmaya hare-' ket eden Trak vapurunun pervanesinden çıkan sular vapurun arka tarafında bulunan Şile limanına ıaid Sim ve Zekinin sahibi bulun-1 duğu Alay motörünün rıhtıma çarptırmış ve motörün sancak tarafından yaralanmasına sebep olmuş -tur.
★ Dün limanda Küçük Çamlıca teminde kaptansız bir motör yakalanmıştır. Sahibi hakkında tahkikat yapılmakta, kaptanı aranmaktadır.
Denlzbank U. mlldUrU buglln geliyor
Denlzbank umum müdürü Yusuf Ziya Erzinin bugün Ankaradan şehrimize gelmesi 'beklenmektedir.
Mutahassis tayini
Yedek Subay oklu havacılık öğretmeni emekli yüzbaşı Nuri Kızıl Kanadın Devlet hava yolları tayyare meydanları mütehassıslığına, tayin edildiği haber alınmıştır.
TENİSABAH
Ç-------------------------
Yurddaşları Seçime Davet
Yurddaşj
15 Mart çarşamba günü mebus seçimine başlanıyor. Evvelâ mün-tehibisaniier seçilecek ve bu seçim 20 mart pazartesi günü akşamı bitmiş olacakta*.
Yurddaşı
ATATÜRK’fln bayrağı altında toplanan Türk milletinin istiklâl ve ta âli uğrundaki azminin timsali o-len Büyük Millet Meclîsi Türkiye Cümhuriyetmin en yüksek eseridir. Türk milletinin yüreğinden doğ -muş öz eseridir.
Her Türkün mebus seçimiyle a-1 âk a dar olması Millî Şef ÎNÖNÜ’-nün yüksek işaretleri iktizasındandır.
Yurddaşı
ATATÜRK’ün eserinin meydana çıkması, Cumhuriyet rejiminin kökleşmesi, TürHyenin yükselmesi uğrunda gece gündüz çalışan Cümhuriyet Halk Partisi memleketin en güzide ve muktedir evlâtları-nndan mürekkep olmak üzere bir namzet listesi hazırlamış, sayın halkımıza takdim edecektir. Bu listede adlan görülecek olan muhterem zevat Partiye, rejime bağlılıkları ile, memlekete hizmetleriyle, irfan ve karakterleri ile temayüz etmiş yurddaşlardır. Bu yurddaşlann halkımızın da arzusuna uygun olduğundan eminiz.
Yurddaşları
Çarşamba günü başlıyacak o-lan seçime iştirak et. Bu seçim devresinin millî bayramlardan olduğunu hatırla ve vatana karşı büyük hizmet ifa edeceğine kani olarak reyini mınbakandaki sandığa atmağı unutma.
Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Merkezi

POLİSTE :
Karadenizde Fırtına
Bir çok gemilerden haber yok
Karadenizde iki gündenberi devam etmekte olan fırtına şiddetini tarttırmış Ereğli, Zonguldak limanlarında tahmil ve tahliye durmuştur.
Gece yansı başlıyan fırtına Ereğli limanında bulunan Şadan, Zaman, Reşid, ikbal şileplerini limandan demir almağa ve açılmağa mecbur etmiştir.
Bu gemilerin vaziyetinden henüz bir haber alınamamıştır.
KÜÇÜK HABERLER:
★ — Ankarada Kızılay merkez umumî heyeti toplanarak yeni reisliğe doktor Hüsameddin Karalı seçmişlerdir.
— tskoçyanın "Sentandr” Üniversitesi eski Londra büyük elçimiz Fethi Okyara fahn doktorluk vermeği kararlaştırmıştır.
★ — 16 Mart şehidleri için yapılacak ihtifâl programı hazırlanmıştır.
■A — Rumen Büyük elçisi An-karaya gitmiş ve temaslarına başlamıştır.
★ — içtimai algorta teşkilâtı İçin temaslarda bulunmak üzere birkaç gündenberi şehrimizde bulunan Milletler Cemiyeti İçtimaî yardım şubesi müdürü Osvvald An-ıkaraya gitmiştir.
★ — Ehliyetsiz olarak nakil vasıtası kullananlardan bundan sonra beş lira değil 25 lira Ceza alınacaktır.
Ar — Belediye zıabıta talimatnamesine aykırı harekette butu -nanlardan alman cezanın, suç ile mütenasip olmadığı görüldüğünden bunun esaslı bir tetkike tabi tutulmasını kararlaştırılmıştır.
Basım kurumu dalosu
18 martta verilecek olan Ba. Bin kurumu balosu, kszırlıklsnm ikmal için 25 mart cumartesi akşamına bırakılmıştır
Balo, o gece yine Maksim salonlarında verilecek ve her yılkinden ^daha parlak ve muvaffak olacaktır.
Belediyedeki Tahkikat Genişletildi
Belediyede esaslı teftişler yapmak üzere şehrimize gönderilen Mülkiye müfettişlerinin kadronun biraz daha kuvvetlendirilmesi için Vekâlete müracaat ettiklerini yazmıştık. Vekâlet müfettişlerin talebini nazan itibara alarak iki müfettiş daha göndermiştir. Gelen yeni müfettişler Hıfzı Egel ve Ali Beytidir.
Müfettişler tetkiklerine muhasebe dosyalan üzerinde devam etmektedirler. Ve lüzum gördükler anda, belediye müdürlerinden et raflı izahat almaktadırlar. Teftişlerin uzun müddet devam edeceği söylenmektedir.
Valimizin Hastalığı İyiliğe yüz tuttu
Birkaç gündenberi hasta olan Vali ve Belediye reisimiz Dokteı Lûtfi Kırdann rahatsızlıkları dtin den itibaren iyitiğe dönmüştür. Vali ve Belediye reisimizin hastalığı hafif bir mide ve bağırsak tesem-mümü eseridir.
Dünden itibaren ateş normal hadde düşmüştür.
Doktorlar kendisine daha bir loaç gün istirahat tavsiye etmektedirler.
4 kumarbaz yakalandı Bunlar gece yarısından sonra bile kumar oynuyorlardı
Dün gece saat 1 de fatihte şekerci hanmda 17 numaralı odada yatan Karslı Mustafa, İbrahim, Isa ve Murat isimlerinde üç kişi; aralarından kumar oynarlarken cürmii meşhut halinde yakalanmışlardır.
Tramvay çarptı
Beyoğlunda Hava sokağında 3 numaralı apartımanda oturan Lâtif Taşkıran, dün İstiklâl caddesinder geçerken vatman Mehmedin idaresindeki 2703 numaralı tramvayın sademesine maruz kalarak sağ bacağından hafifçe yaralanmıştır. Suç lu vatman yakalanmıştır.
Eroin
Kumar suçu ile yakalanan fatihte şekerci hanında 27 numaralı o-dada oturan Karslı İsa oğlu Isanın üzerinde bir paket içinde 160 sa*ti-gram eroin ile 8 buçuk gram esrar -uhur etmiş, hakkında takibata baş lanılmıştır.
Çifte sarhoşlar
Ayaspaşada Şehit Mümtaz sokağında 10 numarada oturan Haşan oğlu Sadi isminde bir adam dün arkadaşı Saray kazasında Kilise sokağında 13 numaralı evde mukim Lem’i oğlu Haşan dün son derece sarhoş bir halde Fatih cedde ve so. kaklarında nâra atarlarken yakalanmışlardır.
Üç yarde baca tutuştu
Dün şehrimizde biri Fatihte Kir mastı mahallesinde Şaraphane sokağında diğeri, Kurtuluş caddesinde Beyoğlunda Kalyoncu kulluğunda 72 numaralı sütçü Yani oğlu Lâmbosun dükkânında olmak üzere üç yerde baca tutuşmuş ve bu suretle üç yangın başlangıcı olmuştur.
Mehmedin ocakta fazla kâğıt yakılmasından ileri gelen üçüncü yangın başlangıcı ve gerek diğerleri, fazla büyümeden söndürülmüşlerdir.
Şarkı söylemesine kızan bacanağı tarafından yaralandı
Eminönünde Hoca Gıyasettin mahallesinde Maslak sokağında 10 numaralı evde oturan Hamza oğlu Muharrem, dün ayni sokakta oturan bacanağı Şehap tarafından, şarkı söylemesine kızarak bıçak ile yaralanmıştır.
Şahap yakalanmıştır.
slovakyanm İktisadî istikbali arp sonunda İtilâf devletlerinin Merkezî Avrupada-ıetlerinm takviyesi zımmınr da vücude getirilen Çekoslovakya-nın iktisadi vaziyeti de o zamanla düşünülmüş, müttefiklerin siyasetinin ileri mevzii rolünü oynamak için kâfi derecede ilk maddelerle teçhiz edilmesi de kararlaştırılmış tı. Fakat son zamanların siyasî fırtınaları arasında Miinıh ve Viya-nada vukubulan konuşma bu devletin esaslı unsurlarını ortadan kaldırdı. İlk maddeler noktasından elde mevcud menabiin mühim bir kıs mı Almanytuun lehine olarak dağıldı. Ve ayrıca Çekoslovak münakale şebekesi o derecede katiyata uğradı ki bu memleketin muhtelif noktaların biribirleriyle doğrudan doğruya münasebatta bulunamıya-cak bir vaziyete geldi. Hakikatte İktisadî vaziyetteki bu karışıklığın siyasî hâkimiyeti de müteessir e-deceği tabiîdir.
Bu hâdisede, tarihin seyri mütalâa edilince, Çekoslovakyanm bu günkü halinin harpten evvelki Habsburg imparatorluğu ile 19,6 dan sonraki Avusturyaya benzeti-lebileceği neticesi çıkar. Filhakika Habsburg imparatorluğu İktisadî kuvvete sahib, yaşıyabilen ve muvazeneli bir kül teşkil ediyordu. 1918 Avusturya»! ise istihsaiâtın-da muvazeneden mahrum hayati vasıtalarını hariçten çeken bir dev let kariktürü idi. Diğer tabirle müt tetiklerin merkezî imparatorluklar zümresi üzerinden almış oldukları bir revanş mahiyetinde idi.
Garp devletleri Avusturyanın yeni vaziyetini kendi lehlerine idame ettirmek için malî v asit ad ar la kuvvetlendirdikleri müddetçe bu devlet devam edebilmişti. Fakat yardımları azalınca, bu eski imparatorluğun son bakiyesi de tabiî bir neticeye doğru sürüklenmişti.
Bugün, Çekoslovakyada aşağı yukarı bu mahiyeti arzeder. Yaşayışını kendisine mahsus tedbrilerle ve kelimenin tam mana sile mutlak bir hâkimiyetle telif edilecek vasıtalarla yapamaz. Her sahada kuvvetli komşularına boyun iğmek mecburiyetindedir.
Burada da Almanya harp *o-nunda uğradığı vaziyetin mukabil bir revanşını almış addedilebilir, bir revanş addedilebilir.
Şimdi Çekoslovakyanın millî iktısad sahasındaki istikrarsızlığı bir misal ile gösterilmek istense ilk olarak sınaî ilk maddeler yani uıah rukat ve maden cevherleri durumu müşahede edilse, Münih d en evvel bu memleketin bu iki sahada ol « dukça mücehhez ve muvazeneli olduğu görülür. Bugün ise Çekoslovakya linyit ve maden kömürü cevherlerinin epey bir mikdarını kaybetmiş, birçok büyük demir sanayii hududun çok yakınında her hangi komşu bir devletin tehdidi altmda kalmıştır. İstatistikler bu maden kömürü sahasında bu kayı-bın yüzde 50 raddesinde olduğunu kaydediyorlar. Yine bu husustaki mühim meselelerden biri de anşluş-danberi Çek devletinin demir cevherlerini idhal için tamamiyle Alman münakale yollarından istifadeye mecbur oluşudur. Bu mülâhaza Avrupanın garbindeki bey -nelmilel ticaret için de ayni kıy* meti haizdir.
Şüphesiz ki bir memleket ağır sanayiden icabında vazgeçbilir.. Fakat bu sanayiin imal ettiği me-talardan mahrum kalamıyacağı gibi maden kömürünü de ihmal ede-


TAKVİM
14 Mart 1939 SALI
Hicri : 22 Muharrem 1358 Rumi ı 1 Mart 1355
Kazım: 127
Doğa saati. 6,12
ı 12,23 — ikildi : 15,44
Oflo
Akşam ı 18,15 — Yatsı ı 19,46 imsak s 4,34




14 MART
TENİIAI AM
SON HABERLER
Almanya Çek İşine Müdahale Ediyor
Çekler Kısmî Seferberlik Yapıyorlar
Macarlara göre Çekoılovakya; Alman Himayesinde Müstakil Bir Devlet Olacak!
(Baş tarafı 1 inci sayfada) nnı bu nidaların Hitler ve Almanya aleyhine tevcih edilmiş olduğunu, gamalı haçla bayraklara karşı bilhassa Bmo’da ateş edilmiş olduğunu da yazmaktadırlar.
Alman istihbarat bürosunun.
Brno’dan aldığı bir telgrafa nazaran dün Çeklerin nümayiş yaparak (Yaşasm Kızıl cephe, Yaşasın Sta-lin, Yaşasm Benes) diye bağırmış.
1ar ve sokaklarda dolaşmışlardır.
i Hitler eski Başvekili çağırdı.
I Prag: 13 (A. A. — Hitler eski
Ölovakya Başvekili Tisso’yu Ber-
.iine davet etmiştir.
) Alman bayrağı yırtıldı
) Prag, 13 (A.A.) — Bir çok askerî Altenbergde kılıcım çekerek Alman bayrağını parçalamışlardır.
Alman halkı Çek askerinin bu ha-^reketine rağmen onun kılıcını elin-■ den almakla iktifa elmiş ye asker
Atatürke İhtiram
Alma3 donama kumandanı bir t utuk sd ledi
Berim, 13 (A. A.) — Donanma kumandanı amiral Raeder ordu günü münasebetile söylediği nutukta, Büyük harbin tanınmış Alman generallerini yadettikten sonra Al-manyanm yanında çarpışmış olan milletlerin büyük askerlerini de hür metle anmış ve bilhassa Kemal Ata-türk’de tevakkuf ederek demiştir ki :
(Atatürk, mümtaz şahsiyetinde hem büyük bir sevkulceyşi, parlak bir silâh arkadaşlığım, kahraman bir millî şefliği ve devlet kuruculuğunu toplamış olan bir dahi idi. O-nun adı ebedî olarak tarihe geçmiştir.
Eski müttefiklerimiz bizde minnettarlık hisleri uyandırıyorlar. Bize karşı mertçe harbedip kendi kan. larile vatanlarına karşı olan vazife, lerini ödemiş olan milletleri de unut mak istemeyiz!..)
Frankonun taarruzu yakın
Burgos: 13 (A. A.) — îyi malûmat almakta olan mahafil, general Franko’nun yapacağı taarruzun yakın olduğunu, çünkü birkaç gündenberi askerî hazırlıkların v«| esrarın ifşa edilmesine mâni ol-j mak için hiç bir gazeteciye Madrid cephesine gitmek müsaadesinin verilmediğini beyan etmektedir.
mez. Bir sahada kendisinde bulun-1 mıyanı iktisadi hayatın diğer kol I larmdaki fazlalıklarla örter. Bu vaziyet yeni Çekoslovakyanın umumî hayatında görülemiyen bir keyfiyettir. Ayrıca toprak mahsulleıi, mütenevvi sanayi velhasıl muhtelif iktisadi faaliyet meydanlarındaki vaziyet de bu bakımdan ve hynl mülÂbazalariyle epey müşküldür.
Zaten son buhrana takaddüm eden senelerde, meselâ 1936 da Çekoslovakyanın Almanya ve r»ski Avusturya ile olan ticareti, umumî mübadelesinin yüzde yirmi beşine baliğ oluyordu ki bu yekûn, Ingiltere, Birleşik - Amerika, Fransa ve Yugoslavyanuı birleşik ticaretine muadil bir had gösteriyordu. Bu sebepten Almanya, Çekoslovakya-da ticari sahada mühim bir faikıyeti haizdi. Bu defaki vaziyetler dolayısiyle bu faiklyet çok dab* kuvvet bulmuştur.
Bu bakımdan Çekoslovakyanın Merkezî Avrupadaki değişikliklerden sonra, İktisadî sahada alacağı veya almağa mecbur olacağı istikametin seyiri ve mahiyeti da anla, 'yılmaktadır.
Dr. Refad SAGA1
serbest bırakılmıştır.
Dövülen ve bombalanan Almanlar
Olmutz, 13 (A.A.) — Dün akşam, Masaryk meydanında Çekler bir genç Alman grubuna tecavüz '. derek dövmüşlerdir. Çek polisi işe karışmış ve tıpkı Beneş rejimin ae olduğu gibi taarruza uğrıyanları tev kif etmiştir.
Prostnitzde komünistler Alman, ya ve onun rilesası aleyhinde ağır ittihamları havi beyannameler dağıtmışlar ve halkı Almanlar aleyhine tahrik etmişlerdir.
Bratislavada meçhul kimse er Almanların yaptıkları büyük tezahürat esnasında bir bomba atmışlardır.
Kısmî seferberlik
'Viyana, 13 (A. A.) — tklaulı Çeklerin bu gün öğleden sonra k mî seferberliğe tevessül ettikleri muşafede edilmiştir.
Aneşelusun Yıldönümü
Hitler Viyan ya gidiyor
Berlin: 13 (A. A.) —Resmen bildirildiğine göre Hitler, Avusturya payitahtına girmesinin yıldönümü olan 15 mart tarihinde Viyana garnizonunun bütün kıtaatına geçid resmi yaptırılacaktır. Fakat Fiihrer’in bu geçid resminden ev -vel veyahut sonra Avusturyada. bir teftiş seyahati yapması muhtemeldir.
Hitlerin hususî muhafız kt’aatı, şimdiden Viyanaya gitmiştir.
Almanya - Slovakya hududundaki Alman kıtaatının hareketleri hakkında kendilerinden istifsarda bulunulan salâhivettar mahafil, bunların Viyanada yapılacak muazzam geçid resmine aid hazırlıklardan başka bir şey olmadığını ve bu geçid resmi esnasında Füh-rer’in bir nutuk söylemesinin muhtemel bulunduğunu beyan etmektedirler.
Ne vyorkta müthiş Kar!
Soğuktan 5 kişi öldü
Nevyork, 13 (A. A.) —Bir kar fırtınası ve onu takip eden rüzgâr ve yağmur, üç gündenberi Nevyork ve civarında tahribat yapmaktadır. Fırtına beş kişinin ölümüne birçok kimsenin yaralanmasına ve birçok otomobil kaaz9ina aelbebiyet vermiştir.
En mühim hasarlar, parklarda ve varoşlarda vukua gelmiştir. Buralarda beş binden fazla ağaç harap olmuştur.
Eriyen karlar, münakalâtı a -ğırlaştırmış ve havaî metrorayha -nn buz tutmaması için bütün gece işlemiştir.
M 98 38 Muğlada Fırtına izmirde de bazı yerleri su bastı
Muğla: 18 (A. A.) — Dün şimalden esen kuvvetti bir rüzgâr şehir içindeki tası ağaçların devrilmesine ve damlardaki 'kiremitlerin yere düşmesine sebep olmuş -tur. Rüzgârı takiben kuvvetli bir yağmur başlamış ve fırtına kuvvetini kaybetmiştir. Nüfusça, zayiat yoktur.
izmirde suların bastığı yerler.
İzmir: (Hususî) —- Dün şehrimizde büyük bir fırtına olmuştur. Bu esnada yağan kuvvetli yağmurlardan Kordona ve bazı evletf su 1 basmıştır, J
Karşılıklı
Manevralar
fBaştarsfı 1 inci sayfada) edilse de o hakkı teslim edecek değildir. Mutlaka komşularından bi rinin kendisini tehdit etmesi üze rine tedafüî bir hazırlık mecburi yetinde kaldığını söyliyeoektir. Bi naenaleyh, bugünkü silâhlanma yarışının mesuliyetini yüklenecek bir kimse bulamayız. Bu mesuliyet, bir tenis topu gibi, hudutların üzerinden memleketten memlekete fırlatılır.
Demokratlar otoriter devletlerin “haklı” taleblerini anlamak istemiyortarmış. Taleb, peki. Fakat 'bu taleb siyaset sahasında nasıl “haklı,, diye tavsif edilebilir ki orada hakkın manası ne olduğunu dünya kurulalıberi daha kimse anlamamıştır? Daha açık söylenmek icap ederse, otoriter devletlerin haklı değil haksız da olsa taleb-lerinin neden ibaret olduğu da sarih surette ortaya konmamıştır. Çünkü bu talebleri ileriye sürmenin de tarzı, teşrifatı, marifeti ve sırası vardır. Taleb kelimesinin başına “hakh” sıfatının konması yalnız dahilî siyaset bakımından safdil vatandaşlar sürüsünün tasvip ve müzaharetini kazanmak fikrıle yapılmış bir manevradır.
Rusyadan yükselen bir ses: Çoktanberı Avrupa işlerinden uzak taşmış gibi görünen Rusyanın en salâhiyettar sesi kendisini işittirdi. Stalin her iki tarafı da itham ediyor. Demokrat memleketler Alman tehlikesini kendi üzerlerinden atmak için onları şark ve Ukranyaya çevirmeğe çalışıyorlarmış. Stalin Sovyetler Birliğinin maruz katabileceği düşmanca hareketlerden pervası olmadığını ilân ettikten sonra devletlerin varlıklarını müdafaa hususunda yalnız başlarına kalmalarındaki tehlikeye işaret etmiş ve bunun için kollektif emniyet sistemine lüzum olduğunu söylemiştir.
Filhakika, beşeriyetin dönüp dolaşıp karar kılacağı sistem bu olacaktır. Bizi buraya götürecek yolun çok uzun, dolambaçlı ve zahmetli olacağında şüphe yoktur. Devletler silâhlanma yarışının bütün ıztıraplarını ve felâketlerini tadıp sqn hadde gelmedikten sonra bu çılgın koşudan vazgeçmi -yecekler gibi görünüyor.
_____Hüseyin Cahid YALÇIN Polisimizin Ağına Düşen iki Haydut
(Baştaraft 1 nci sayfada)
Bu vakalardan en mühimmi, şubatın ikinci günü, Topkapı maltepe-sinde Nadide bağında oturan tapu kadastro müdürü B. Şerifin evinde yapılan hırsızlıktır.
îki şerir, B. Şerifin evine, tam haydutcasına silâh istimal ederek girmişler ve iki el silâh atmak suretiyle evleri tehdit ettikten sonra bazı eşya alıp firar etmişlerdir.
Boşnak Recep ile cürüm ortağı Haydarın bu kere şehrimizde yaptıktan hırsızlıklardan bazılarını ve kendilerinin çalıp polis tarafından meydana çıkarılan eşyalardan bir kısmını aşağıya yazıyoruz:
1 — Ayın 4 üncü gecesi Nişan-taşında, Meşrutiyet mahallesinde 1 inci Ayazma sokağında 1 numaran Maidenin evinden bir gramofon ile 12 plâk ve 4 yüzük.
2 — Eyüpte Münzevî kışta caddesinde 11 numaralı Hamdinin evinden.
3 — Beşiktaşta Dikilitaşta 309 numaralı Dürdanenin ve Handanın evinden.
4 — Mecidiye köyünde komiser muavini Mevlüdün evinden.
5 — Şubatın 22 inci gecesi Kuruçeşme, Zincirli kuyuda kır caddesi 34 numaralı mühendis Egıilin evinden.
6 — Ramide Taşlı tarla caddesinde 6 numaralı Fatmanın evinden.
T — Nişantaşında Ihlamur caddesinde es İd mebuslardan Ağaoğlu Abmedin evinden.
8 — Ayın 8 inci gecesi Eyüpte Bahariye caddesinde 47 numaralı evde oturan Firdevsin evinden müteaddit eşyalar.
9 —« Topkapı Maltepesinde ka-,
Köy ve Köycülük
Trakyanın Zirai Kalkınma İmkânı
Trakyada Kaç Köy vardır? Ne Kadar Toprağa Maliktirler? YAZAN: M. TUNAL!
Muhterem Cumhur reisimiz îs -met İnönü’nün son Trakya seyahatleri Türk köylüsü için yeni bir sevinç ve ümit kaynağı oldu. Memleketi karış karış gezmek suretile yakından tedkik eden büyük önderimiz bu sefer de pek mühim millî davalar özerine parmak bastıları Toprak davası, istihsal davası, iki kelime ileı Köy davası.
Türkiyede bir toprak davası var mıdır? Varsa bunun mahiyeti nedir? Bu sorgulara bugüne kadar verilmiş olan cevablar bize hakikati istediğimiz gibi açıkça gösteremedi. Verilen malûmat umumî surette sathî müşahede ve tedkiklere dayanmaktadır. Bütün memleketi bir tarafa bırakalım. Bir tek vilâyetimizde bile ilmî bir tedkik yapılmış ve oradaki toprak bölümünün hakikî vaziyeti öğrenilmiş değildir. Türkiyenin millî ilmi henüz miisbet ve tecrübî sahada çalışmak imkânlarını bulamadığı için, başka mevzuların olduğu gibi, toprak mevzuunda da bize il -min ışığı altında aydınlanan öz mem leket meselelerini tanıtamamıştır. Bunun da yakın bir gelecekte tahak kuk edeceği ümidini besliyoruz.
Fakat, biz böyle ümitler ve te -setlilerle vakit geçirirken, hâdiseler alabildiğine ilerliyor, meselâ: toprak davasındaki passif vaziyetimiz memleket köylüsünü ve dolayısiyle millî iktisadiyatımızı birçok çetin meseleler karşısında bırakıyor.
îşte, Çatalca,. Silivri köylüsü -nün - ve onların ağzından bütün Trakya köylüsünün - Millî Şefimize arzettikleri hakikatler bize şunları Öğretmektedir:
Trakyada, üzerinde büyük bir dikkatle durulacak birtakım İktisadî, hukukî, İçtimaî ve İdarî meseleler vardır. Bu meselelerin bir çoğu henüz el sürülmemiş bir haldedir. Bun lar Türk köylüsünün yıllardanberi hallini beklediği, ve pek az bir kısmının halledilmek imkânlarile karşılaştığı büyük millî davalardır.
Ben bu yazımda bunlardan yalnız toprak, meselesine dair bildiklerimden bir tanesini söylemek istiyorum.
Trakyada toprak mevzuu Türkiyenin nüfus, iktisat, millî müdafaa meseleleri gibi en mühim millî davalarını nefsinde toplamaktadır.. Fakat, derhal ilâve edeyim ki bizim böyle bir kaziyeyi ortaya korken dayandığımız kustaslar istidlâl ve u-mumî bir müşahede yolile elde edilmiştir. Herkes Trakyanın siyasî, İktisadî, İdarî ehemmiyetini takdir etmekte müttefiktir. Lâkin böyle bir .....j tapu müdürü B. Şerifin eş. yalan.
10 — Ramide Uluyolda 18 nu. maralı Mehmedin evinden.
11 — Ramide Palabıyık sokağı 25 numarada oturan Cemal karısı Cemilenin evinden müteaddit eşyalar.
12 — Şubatın 16 sında Mecidi-yeköyünde Büyükdere oaddesinds 24 numaralı polis memuru îsmailin evinden müteaddit eşyalar.
13 — Şubatın 4 ünde Beşiktaşta Kum iskelesinde bağlı duran Mahmudiye motöründen çizme.
14 — 20 şubatta Beşiktaşta Di-, kilitaşta Balmumcu deresinde su deposu arkasında 282 numaralı Şük | rünün evinden pijama ve gömlekler. |
15 — Boğazkesen caddesi 10 nu I maralı dükkânda Leblebici çırağı | Mehmedin 14 kilo boru kurşunu ile; yakalanmışlardır.
Emniyet müdürlüğü ikinci şube' memurları Recep ile Haydarın daha I bir çok hırsızlıkların fail olduklarını! anladıklarından ehemmiyetle tahki-! katı derinleştirmektedirler.
Bu sabıkalı haydut ile arkadaşını yakalamak suretile îstanbulu azılı iki şerir ve hu'sızdan temizleyen polis müdürlüğü 2 inci şube müdürü B. Nevzat ile muavini B. Tevfiği ve mezkûr şube ikinci kısım memurlarının hepsini tebrik ederiz.
düşünce birliği hangi İlmî tetkike istinad ediyor, diye sorulursa kimes buna müsbet bir cevap veremez.
Şu halde» şimdiye kadar ortaya sürülen düşünce ve hal suretlerinin kıymeti Üzerinde ciddî surette dur mak lâzım değil midir?.. Zaten Tür kiyenin hangi mühim meselesi milli ilmin ellle aydınlanmıştır..
Bu bahsi bırakalım. Trakyad:. toprak davası üzerinde durmada önce onu şöylece ortaya koymak 1; zımdır:
1 — Trakya toprakları tari' zaruretler neticesinde devir devi gayri muntazam ve nisbetsiz bir tevzi sistemine tâbi olmuştur. Bu suretle burada birçok büyük işletmeler, çiftlikler meydana gelmiştir.
2 — Yine tarihî hâdiselerin ima. sile Trakya köylerinin her birine düşen köy arazisi ile şah3Î mülkler muhtelif mıntakaların muhtelif ve nisbetsiz bir tevzi sistemi takip etmiştir.
3 — Sen senelerdeki göçmen iskânları da ekseriyetle gelişi güzel bir tarzda yapılmış ve toprak tevzi tarzı diğer iki tarihî âmillerle birlikte Trakyadaki nüfus ve toprak işlerini umumiyetle biribirine girift bir hale getirmiştir.
Bu vaziyetin tahlilinden sonra görülecektir ki, Trakyada toprak davası biribirine karışmış birtakım tarihî, İktisadî, İçtimaî ve siyasî mühim problemlerle doludur.
Bazı nahiyelerin henüz iskânına müsaid geniş topraklar vardır. Bazı nahiyelerde halk üstüste denilecek derecede ya kendiliğinden bir köy kurmuşlardır, yahut bu vaziyet son iskânlarla meydana gelmiştir. Bir kısım nahiyelerde de geniş çiftlikler bulunur ki bunların az bir kısmı köylüye icare verilir, mühim bir parçası bomboş durur.
öyle köylü vardır ki halkının yüzde yetmişi ilatsadî tabirile cüce işletme denilen pek az bir toprakla pençeleşir ve senenin yarısında mahsulünü tüketir. Elde bulunan ve bizzat yaptığım tetkiklere istinad eden malûmatı burada pek kısa da olsa şöyle izah edebilirim:
' Edirne, Kırklar, Tekirdağ vilâyetlerinin 678 köyünde toprağın buradaki 65.000 aile arasında şu tarzda bir taksime tâbi olduğunu görürüz:
Bu üç vilâyetin mecmu 736 köyünden 678 köyünde toprağı olmı-yan köylü aile sayısı 4842 dir. Bunlar da o köylerde çobanlık, koruculuk, esnaflık yapmaktadırlar. Yine bu köylerde 10 dekardan 20 dekara kadar toprağa malik olan aileler sayısı 5238; 25 dekardan 50 dekara kadar toprağa malik aileler sayısı 25,388 ve 50 dekardan 100 dekara kadar toprağa malik aileler sayısı da 20.221 dir.
Şimdi, daha fazla toprağa malik aileleri gözden geçirmeden önce şöylece bir muhakeme yapmak lâzımdır.
678 köyde yuvarlak hesapla 65 bin aile vardır. Bu ailelerin topraksız olanlarını bir tarafa bırakırsak cüce işletme dediğimiz az toprakla istihsal hayatı süren 50847 aile ol-l duğu görülür. Haydi farzedelim ki bunlardan 50 - 100 dekar arasındaki aileler az çok bir yıllık ihtiyaçlarını temin etsinler - mümkün değil ya - yine karşımıza şu rakam çıkar: 3.626. Bu yekûnda topraksız aileler yoktur. Yalnız 50 dekara kadar toprağa malik aileler vardır.
Bu ilk netice bize aksini iddia e-demi.vecek derecede açık olarak gös-l termektedir kİ üç vilâyette ve 678 köyde yaşıyan ve nüfusları mecmuu| 340.000 otan kesif bir köylü kitlesinin yarısı toprağa muhtaç bir vaziyettedir. Yani İktisadî manasile müstahsil değildir.
îşte size canlı ve hakikata ra-kaam dayanan bir hâdise!
Bunun üzerinde hükümetin bü -yük bir dikkatle durması lâzım ve
üayfaı 3 ■-LJJ-l-."UJJJ..l.±.-j-,l-y
Almanyada Ziraî
Kalkınma
Almanyada tegaddi istiklâli için yapılan Mücadeleler
Berlin (Hususî) — Yeni Almanya, gıdaî maddeler hususunda, ecnebilere karşı istiklâlini elde etmek 1-çin pek büyük gayretler sarfetmiş-tir. Ziraat lehine olarak ittihaz edl. len yeni tedbirler bu sai ve İkdam, lara kuvvetli ve yeni bir saik olmuşlardır. Hükümet, iki milyon hektar sathında olan bir arazinin ıslâhını tahakkuk ettirmek için 1940 senesine kadar bir milyar mark tahsisat vermiştir. Bundan maada tarlaların ayıklanma ve temizlenmesi, ve çayırların şekillerinin değiştirilmesi için de ayrıca paralar sarfı düşünülüyor. Ziraî faaliyeti arttırmak hususunda başkaca ehem mlyetli tedbirler alınmıştır. Bu suretle, meselâ azotlu gübrelerin fi-yatleri % 30 ve potaslı gübrelerin fiyatleri de yüzde 25 tenezzül etmiştir.
Sanayide istimal edilmesi lâzım-gelen patatislerin kental fiyatleri 17 fenikten 20 feniğe ve çavdarın kişi de 16 dan 18 marka yükselmiştir. Hükümet, itidal bir had dahilinde küçük işletme kumpanyalarına krediler tahsis etmiştir. Ve verasetle intikal eden çiftliklerin iktisadi gözetmeleri, bütün ziraî işletmelere taksim edilmiştir. Velhasıl tarla a-melesine mahsus evler inşası için, altı sene sonra iade edilmek şartile 1800 marklık bir tahsisat verilmiş ve makine mübayaası için de daha yekûnlu paralar tahsis edilmiştir.
Şüphesiz, istihsalât hususundaki mücadelenin muvaffakiyetine rağ men, Almanyada, geçici bir surette et, yağ, ve yumurta piyasasında bir krthk olmuş ve olmakta bulunmuştur. Mamafih bunun sebebini, müstehliklerin artmasında aramak lâzımdır. Velhasıl, Alman ziraî ted. birleri, diğer memleketlerin ziraî tedbirlerile mukayese edilmeden, pek orijinal bir hususiyettedir.
B. Z.
Köseivanofu İstikbal Programı
(Baş tarafı 1 inci sayfada) Bunu takiben muzika evvelâ Bulgar, sonra Türk millî marşlarını çalacaktır.
Muhterem misafirimiz ve refikası buradan doğruca Perapalas o teline gidecekler ve akşama da An-karaya hareket eyliyeceklerdir.
Ankara, 13 (Telefonla) — Bulgar orta elçisi ve Köseivanofun mih mandarlığına tayin olunan Hariciye Vekâleti ticaret ve iktisat dairesi memurlarından B. Fikret bu akşam Istanbula hareket ettiler.
Kendilerine Istanbuldan iltihak edecek olan Bulgar delegasyon he. yeti ile beraber doğruca Edirneye gidecekler ve muhterem misafirimizi hudutta istikbal eyliyeceklerdir.
Erdün İsyanı
Tayya eler asileri ricate mec bur ediyor
Hayfa, 13 (A.A.) — Maverayi-erdünde vuku bulan muharebe esnasında ölen âsilerin miktarı 45 ki. şidir. Tayyareler bu muharebede büyük bir rol oynamışlardır. Üç muhtelif filoyı mensup 15 tayyare âsileri bombardıman ettikten sonra mitralyöz ateşi altına alarak bunları şimal istikametinde ricate icbar etmişlerdir.
Asiler arap lejyonu tarafından takib ve muhasara edilmişlerdir. Lejyonun zayiatı biri zabit olmak üzere 5 kişiden ibarettir.
zarurîdir kanaatindeyim. Gerek bu toprak meselesi gerek nüfus, iskân ve İktisadî vaziyetler hakkında hükümetçe Trakyada yapılacak kalkınma plânının herhalde İlmî ve ciddî tetkiklerden önce hazırlanmaması muvafıktır.
Trakyanın kalkınması için ye. ni bir devlet plânına ihtiyaç vardır.



14 MART 193»
Sayfa ı 4______________________
Düğün günü Zengin olan Çiftler
Tayyare piyangosunun «on fkl gün keşidesinde kazanan talililerin hepsi dün belli olmuştur;
500 bin lira isabet eden 18682 numaralı biletin Bengin ettiği bahtiyarların başında mesut bir gelin ve güvey bulunmaktadır.
Cihangirde Nişanoa sokağında oturan Bayan Nebahat ile nişanlısı Kaptan Satıh; bundan bir kaç gün evvel Eminönünde Nimet kilesine giderek bir bilet almışlar ve kişe sahibesi Bayan Nimete:
“Eğer şansımız iyi gidip te bize büyük ikramiye vurursa hemen evlenip bal ayı seyahatine çıkacağız!-’
Demişlerdir.
Bayan Nimet; kendilerine hayırlı taliler temenni ederek kendi eli ile bir bilet seçip genç çiftlere vermiştir.
İşte; evvelki gün de bu bilete tahı 50 bin lira isabet etmiştir.
Baayn Nimet de: derhal otomobile atlıyarak büyük müjdeyi bahtiyar genç kıs ve erkeğe götürmeğe gitmiştir!.
Fakat kendisi verilen adrese varınca; evde mutattan fazla bir kalabalık ve taşkın bir neşenin hüküm sürdüğünü görmüş; bundan; herhalde genç çiftlerin daha evvelden müjdeyi öğrendiklerini zannetmiştir.
Lâkin bir saniye sonra; Bayan Nebahat ile nişanlısının resmî kıyafetlerini görünce hakikati anlamış; düğün evine geldiğini öğrenmiştir..
Filhakika Bayan Nebahat ile Kaptan Satıh, piyangonun çekil -meşini beklemeden pazar günü düğünlerini yapmışlar ve o gün de büyük bir tesadüfle Bengin olmuşlardır.
Biraz sonra Bayan Nimet bu mesut hakikati kendilerine anlatmıştır!.
O vakit zaten şen olan düğün evi çılgın bir neşeye bürünmüş; bahtiyar çiftler coşkun bir saadet içinde dansa kalkmışlardır!
Bundan başka Sirkecide Viyana oteli sahibi Ruhi ve Kırıkkale-de Hafız da 50 bin lira kazanmışlardır!...
Sarhoşluk
Kasımpaşada Âşıklar meydanında 13 numaralı evde oturan Salâhattin, dün fazla derecede sarhoş olmuş ve sokaklarda nara atarken yakalanmıştır.
Muhtıra Defterlerinize... Not Defterlerinize :
SÜMER
M
TAKSİM
Yarın Akşam
15
MART
Çarşamba
(____________
ROnS akşamım lütfen işaret etmeği unutmayınız.
Şark Diyarının aes kralı « ABDÜL VEHAB» ın LEYLA MURAD ile en son (evirdikleri
Şark Sinemacılık aleminin en son Şaheseri Türkçe sözlü - Arapça Şarkılı
Bugüne kadar görüp işittiğiniz bütün Türkçeieştirilmiş Şark filimlerini gölgede bırakan bir sanat abidesi SÜMER ■ TAKSİM Sinemalarında
ı
Afi
Yarın akşamki - ilk şeref ğalası için bütün localar tutulmuştur. Film gayet uzun olduğundan her iki sinemada auvareler tam 8,45 de başlar.
Bu film aynı zamanda 17 Mart Cumadan itibaren İZMÎR T*yyare sinemasında gösterilecektir daimliamtoiLSE
İkinci MüntehipNamzet listesi
Bütün isimleri Yazıyoruz
(Bastarafı 1 inci sayfamızda) Yusuf Ziya Draman, Ahmet Ferit Babur, Zekiye Kocabay, Fitnat Gü-ner, Saliha Artun, Mehmet Kınacı, Kâmil Özken t, Ekrem Karaburçak, Asım özden, Ekrem, Değer, Salim Tun çel, Dursun Akbay, Necip Hancı, Kıymet Pekdeğer, Makbule Tınas
Beşiktaş Kazası Merkez nahi. ye*d t
General Kâzım Özalp, Haşan Cemil, Dr. Refik, Edip Servet, Haydar, İsmail Hakkı, Ziya Karamürsel, Bekir Kaleli, Mehmet Emin Yur dakul, Ali Riza Ünal, Zühtü Çubuk, çuoğlu, Eteni Akif Battalgil, Bayan Fahire Battalgil, Halil Karamızrak, Ari* İyicil, Hamdi Rasim Bütün, Hükmü Arkök, Rüştü Dik, Abdül. kadir Karamürsel, Dr. Salâhattin Yakal, Mahmut Alçıtepe, Nail Halit Tipi, Nuri Karaoğlu, S. Recep Taş-çıoğlu, Şakır öneş, Fahrettin Bölen, Fuat Balkan, Hikmet Balkan, Ali Riza Bauslu, Ali Vefa Seyhan, Asaf Bozok, ilalil Yurdakul, Nedim Mıı-radoğlu, Nuri Demirağ, Ali Riza ö-ker, Saffet Rona, Şaziye Angun Hüsnü Keseroğlu, Eşref Payaslıoğ-lu, Cevdet Kunter, Mazhar özveren, Ali Riza Özak, Selâmi İzzet Sedes, İsmail Hakkı Andan, Nuri Apaydın, Baha Kâmil Gözüm, İhsan özkaya, Zühtü Kansu, Halit Tekin, Kemal Gürey, Nizamettin Babürtekin, E. min Şükrü Kunt, Gani Kurban, ö-mer Lûtfi Çulha, A. Cemal Altın-taşlar, İhsan Üçer, İsmail Hakkı Ak türk. Kemal Yüksel, Cavit Uras, Faik Sayar, Fuat Sarp, Ömer Uçan-bu, Mehmet Ali Dürüst. M. Azmi Günay, Süleyman Aksu, Niyazi Dinçsoy, Süleyman Mazi, Mehmet Ali Toker, Ali Süleyman Tamer. Salâhattin Mizanoğlu, İhsan Yalçınlı. Feyzi Dem'i örge, İhsan Şerif Sa-ruh, ismet Gönenoğlu, Pakize Ar-kut, Sami Alphan.
Şile Kazası merkez nahiyesi :
Vahip Ağıcı, Halet Tannkul, Şevki Günay. A. Remzi Acar. Ahmed Çayır, Mehmet Gül, Abdüllah Şentürk, Emin Yılmaz, Hüseyin Engin, Cemal Sanal, Haşan Gül, Haşan önen, Ali Küçük Kapancı.
Şile Kazası Ağva nahiyesi :
Halil Aydın, Şükrü Toprakçı, Hulûsi özdemir, Cemal Erkan, Nazif Kocaman, Hüseyin Çakır, Rıza Güler, Emin Sezer.
Şile Kazası Alacalı nahiyesi:
Şevki Erbey, Emin, Muhiddin E. rol, Hakkı, Osman Baycılı, Ahmet Cevdet Koç, Faik Ertan.
Şile Kazası Teke nahiyesi:
Zühtü Sunal. Hüseyin Erol, İs mail Ulus, Zeki Barakan.
TAKSİM
ut
SÜMER
Yalova kazası Çınarcık nahiyesi :
Feciriye Acar, İsmail Çakar, Süleyman Arslan, Sait Özkan, Ahmet Ardan, Mehmet Başkan.
Yalova kazası Kılıç nahiyesi:
Tevfik Engin, Hulûsi Demir, Vehbi Yalçın, Mehmet özsoy, Ömer Çam, Mustafa Dancalı, Orhan Güney.
Yalova Kazası merkez nahiyesi!
Nezihe Çulha, Ziver Tüzel, Hidayet Birtan, Mazlûm (Tecimer, İsmail Hakkı Yürük, Ahmet Üstel, Haşan Akgün, Osman Aksoy, İs. mail Şahin, Hüseyin Çamurcuoğlu. Murat Özden, Aziz Hoşgör, Niyazi Sever, Hüseyin Öztürk, Rasim Ko-çal, Ahmet Şerbetçi, Talât Atalay, Zeki Civelek, Bayram Özkan, Haşan Çam, Ferhad Erdoğan, Mazlûm Pala.
Bakırköy kazası Mahmııtbey nahiyesi:
Talip Yarkutay, Vehbi Özbek, Cafer Ergelen, Mümin Salkım, Abdullah Bozkurt, Mümin Sevinç, Tahsin Önen, Halil Kırcık, Hüseyin Subaşı.
Bakırköy Kazası Yeşilköy nahiyesi :
Kadriye Cankat, Saime Erem, Hayrettin Göçen, Ziya Erdem, Ziya Sipahioğlu, Hilmi Naili Barlo, Hilmi Görgân, Sait Kurşuncu, Remzi Arsan, Mehmet Sipahioğlu, Necati Gü-nençer, Ali Kasım Dağlı.
Bakırköy Kazası merkez nahiyesi :
Gafur Soylu, Selim Bilol, Fikret Atlı, Ahmet Cevdet Özgür, Abdül-kadir Erdoğan, İhsan önol, Rauf Barlas, Saadet Kuyaş, Galip Bahtiyar Göker, Muzaffer Kılıç, Samiyc Bigim, Tahsin Bilgin, Celâl Ateş, Rauf Tarerman, Necmettin, Mem. duh Onger, Rami Başaran. Mehmet Ali Büğe, Halim Pertev Aydın, Züh. tü Atasoy, Tahsin Altay, Osman Resneli, îmadettin, Haydar Kızaî-tan, Mustafa Erali.
Kartal kazara Şamandıra nahiyesi :
Şaban Aksoy, Arif Kaçar, Ratip Görkey.
Kartal Kazası merkez nahiyera:
Bahir Öztrak, Şerafettin Özer, İbrahim Özçin, Necati Turhan, Mahmut Alsancak, Rıza Ersen, Fikret Erukan, Kemal Bayrakdar, Abdullah Ekim, Salih Tangör, Şefik Kolaylı, Sabri Yula, Yümnü Uğur, Şa-kir Özğener, Ali Badur, Raif Köylü, oğlu, İsmet Yalgın, Tahir Memduh Öget, Kahraman Yiğit, Kemal Arı-duru, Zekeriya Göçer, Sıddık Altın-öz, Cevat Tuncel, İbrahim Çolpan, Mümtaz Tezel, Mecit Akiz, Fahriye Bekman, Kadri, Hulûsi Erdinç, Hüsnü Akdoğan, Niyazi Bilginer.
Silivri kazası merkez nahiyesi:
Yusuf Çağal, Musa ^Tüfekçi, Ziya Altınorak, Haydar Arslan, Eşref Uluşahin, Süleyman özer, Sırrı Dinç i er, H. Bahaettin Haseki, Ali özgür, Akif öztürk, Eşref Dütmen, Remzi Güralın, Mehmet Karagülle, Zeynel Granit, Zülfikar Ener, Mehmet Ergin, Mümin Aksoy, İskender örer, Ethem Gürkan, Sabit Malül, Hikmet öz, Nazmi Irmak, Abidin Akal, İsmail Dündar, Halil Yapıcıoğlu, Kâbil Büyüktunalı, Şerif Değirmenci, Cezzar öztürk, Yakup Tütün, Şeref K. Kalkan, Ethem Kılıç, Meh- I met Baskın, Emin Eriç, Mehmet' Fıçıcıoğlu, Asım Engin, İsmail Ercan, Ahmet Altmkoç, Remzi Ergin, Ahmet Okyay, Hüseyin Dinçer, Rı. fat Göktürk, Hüseyin Akbulut, Mu. rat Yılmaz.
Silivri kazara SineklLÇanta nahiyesi:
Mehmet Köylü, Muharrem özer, Ali Yılmaz, Rüstem Engin, Sabri özgür, Mehmet Köse, Ramazan Güven, Mustafa Yalçın, Süleyman Özkan, Ahmet.Başaran, Mehmet Çelen, îlyas Engin, Mustafa Umurköy-lü, Recep Orhan, Ali Coşkun, Halil Tuncel, Süleyman Deli, Ahmet Alan Aguş Aksu, lat, Osman Kuyaş, Sadık Dinçer.
Hayri Uğur, Ziya Ertan, Salim Uzel, Naci Çam, Şevket Gilr, M. Nuri Güner, Nayir Uğur, Münevver ören, Sabiha Ergün, Cemal Büyük-özer, Osman Olcay, Demir Er, Ha.
san Akın, Mehmed, Refet Türkoğlu, Rıza özden, Cemal Aral, Şerif Tuna, Hatice Pamlr, İsmail Aka, Hüseyin Kan kaya, Mazhar Sezer, Mustafa Gökmen, Ali Ay gün, Adem Şerif, Zeynel Dönmez, Hüseyin, Recep Günay, Ali özsoy, Ethem Özkan, Ahmed Köp, Ahmed Hulûsi Arda, Naim, Ahmed Şirin, Süleyman Pi-Çatalca kazası Boyalık nahiyesi: Çatalca kazara merkez nahiyesi: Şevki Vural, Hüseyin Çavuş, Sa-ip Güngör, Kadri Ünlü, Mehmet Salim Serim, Mustafa, Musa Yılmaz, Osman Güner, Yusuf Bilgiç, Hüseyin Fenerci, Ferhat Fenerci, Ragıp Barkut, İbrahim Serim, Fethi Unuk, Kâni, Hüseyin Koç, Mustafa Kınalı, Murat, Ali Şen, Bilâl Şen.
Çatalca kazası karacaköy nahiyemi:
İsmail Hakkı B. Yazıcı, Şeref Şen, Süleyman, Yusuf, Şerife Acar, Cemil, İskender, Ali Mesta, Arif, Halit Akay, Kadri Eren, Ahmet, Basri, Necati öztürk, Galip Şimşek, Ömer Genç, Fikri Yüksel.
Çatalca kazası B. Çekmece nahiyesi:
Refet Ertekin, Nusret Eken, Mithat Akıncı, Sadık özer, Malik özkaya, Mustafa Gürel, İbrahim 1-nan, Sabire, Hakkı Sezer, Haşan Doğu, Halit Eşkinozlugil, Ethem Eşkinozlugil, Mustafa Erol, Ahmet Yılmaz, Nari Sayda, Ahmet Uslu, Kemal Batur, Kâmil Yücer, Bekir Er.
Beyoğlu kazası Hasköy uahl-yesi:
Mustafa Faik Aşkın, Suphi Soykan, Refet özel, Kemal Özkan, Mehmet Bil’al, Adil Aşkın, Nail Özkan, Behice Tanker. Ahmet Coşkun, Ra-lf Akaydın, Meliha, Ayışığı, Ata Açıkahn, Yusuf Beykal, Riza Bayraktar, Recai Olgaç, Avni Çelen, Azmi Azak, Halid Ayanoğlu, İhsan İyem, Mebrure Suna,
Beyoğlu kazası Galata nahiyesi: Nuri Zorel, İsmet Somer, Sadi Birkök, Saim Birkök, Fethi Erden. Gani Arakon, Mevhibe Arakon, Hüs nü Arsan, Hikmet Tüzer, Haşan Akman, Hayri Algüner, A. Ali Yeniçeri, Nedime Yeniçeri, Mustafa Nezih Tükel, Suad Karaosman, Y«-kup Yıldırım, İbrahim Feyzi Çelik, Celâl Said Beker, Asım Kermenli, Kâmil Bingöl, Halid Göksu, Kema-lettin Atasun, Şerif Tragay, Vasfi-ye Lostar, Naci örenman, Hulki Su başı, Yaşar Yazıcı, Celâl Yükselen, Dürdane Orhon, Cemil Arıkan. E-min (Taner, Haşan Gürsoy, Melâhat Gürsoy, İzzettin Selâmi Ferhay, Kâ. mil Nayman, Abdülkadir Beyrak taroğlu, İsmail Hakkı Ongur, Faik Kaynak, Ali Niyazi Kaynak, İsmail Hakkı Demirsoy, Yaşar Demirdoy, Mehmet Felek, Cemal Erduran, E-min Yazgan, Fahri Dölen, Hüseyin Akman, Müveddet Erdem, Hüsnü Hâmid Sayman, Ali Riza Çelebioğlu, (Sonu 7 inci sayfada)
Askerlik İşleri
lhtiy t yoklaması hakkında
Tümen Askerlik dairesinden:
15 mart 939 gününe kadar ikmâl edileceği evvelce ilân edilmişi olan ihtiyat yoklaması İstanbul vilâyeti şubelerinde mart nihayetine kadar uzatılmıştır.
Elim Bir Ziya
Eski Konya valisi ve Belediye lktisad müşavirler heyeti reisi Bay Hüsnü Zadil elim bir kaza neticesi vefat etmiştir. Cenazenin kaldırılacağı gün ve saati yarın ayrıca ilân olunacaktır.
Zadil ailesi
LÂLE
Ses Makineleri, Sinema tekniğinin en son icadı 1939 Modeli VESTERN ELEKTRİK dir.
Beden Terbiyesi Direktörlüğü ve spor klüpleri Yazan : KERİM KANOK
(Beden Terbiyesi Direktörlüğünün) verdiği karar üzerine memleketteki bütün resmî ve gayrı resmi spor kulüplerinde bulunan asker ve talebe âzalann kayıtlan silinerek bu klüplerin mukadderatı yalnız iş sahibi yurttaşlardan müteşekkil bir zümre, ye bırakıldığı malûmdur.
Bu vaziyet karşısında ekseri kulüplerimizin vaziyeti çok nazikleşmiş olmakla beraber çatılarının altında maddî ve manevî fedakârlıklar ve bir çok hatıralar bulunan bu binala. nn ekserisinin her ne pahasına olursa olsun yaşatılacağına ve bu eserle rin mahvolmaması için elden -geleı gayretin yapılacağına dair her gl birçok misallerle karşılaşmaktayız Yıllardan beri bin bir mahran yet ve eziyet içinde bir araya topl nabilen gençliğin bir şeref kırıntı için omuzlarında taşıyarak yüksel' meğe çalıştıkları ve bu uğurda he türlü meşakkate katlandıkları ö renklerinin’ gözlerinin önünde • s; nüp gitmesine her nedense bir türl razı olamıyor ve bunun için d hummalı bir çalışma ile kadro bof lukları doldurulmağa ve klüplerin sarsılan bünyeleri takviyeye gayret olunuyor.
Fakat bugün spor kulüplerimizin faaliyetini idame ettirmek vazifesi hemen hemen gece geç vakitlere kadar hayatını kazanmak için didinen ve çırpınan terzi, kunduracı, marangoz ve makinist gibi meslek sa. hibi gençlere kalmış bulunuyor.
Bu arkadaşların sporu norma' ve müsait bir hayat geçiren taleb' azalar gibi sırf amatörlük zevkile y; pıp yapanııyacaklarını ve bu işe tab: bulundukları hayat şartlarile uzur. hafta yorgunluklarının müsaade edir etmiyeceğini bize ancak zaman gös. terecektir.
Bu, işin az çok his ve fantazi tarafıdır birde bunun ciddî olan cihet* vardırki o daTürk gençliğinin her n? şekilde olursa olsun muasır dünya gençliğinin gidişine ayak uydurabil. mek için en muvafık usulü kabul ve
Beden Terbiy esi Umum Müdürlüğü Kupası
Millî Küme Harici 12 K üp Toplanarak Fikstürü Tanzim Ettiler
İstanbul, Ankara ve îzmirde millî küme maçları haricinde kalan takımlar arasında turnuvalar tertip edileceğini yazmıştık.
îstanbulda yapılacak maçları iştirak edecek olan Hilâl, Süleyrua-niye, Topkapı, Beykoz, Kasımpaşa, İstanbul Spor, Beyoğlu Spor, Şişli, Kurtuluş, Arnavutköy, Galata spor, ve Taksim - Yeni Yıldız - Kurtuluş kulüp murahhasları dün akşam 17,30 da mıntaka merkezinde bir toplantı yaparak turnuva esasatmı tesbit ve fikstürünü tanzim etmişler ve maçların* önümüzdeki hafta yapılmasını kararlaştırmışlardır.
Ayrıca yapacakları maçların ha-sılâtmdan kesilmek üzere beden ter. biyesi umum müdürlüğünden bir
gg gg gg
Millî Takım güreş seçmeleri
Ankarada İkinci Üçüncü Tur Neliceleri de Alındı
Ankara (Hususî) — Halkevln-de devam edilen millî güreş takımı seçme müsabalarının ikinci, üçüncü tur karşılaşmalarında aşağıdaki neticeler elde edilmiştir:
56 kiloda Kenan, Aliye 15 dakikada sayı ile, Mustafa Halile 15 dakikada sayıl ile galip.
tatbik etmesi zaruretidir.
Her münevver insanı işgal etme, si icap eden bu düşünce karşısında Türk gençliği ve vatan müdafaası için ne mekteplerimizde tatbik edilen mahdut beden terbiyesi dersleri ve ne de klüplerin sırf spor rekabet ve zevki için kurulan varlıkları ha. zırlıyamıyacağını yakinen görmüş ve buna inanmış olduğumuz için bun dan bir kaç yıl evvel kulüplerimizin bilâkaydışart ya Maarif vekâletine raptedilmiş veya müstakil bir (beden terbiyesi direktörlüğünün) em. rine verilmek suretile doğrudan doğ. raya devletin kontrolü altında idare edilmesini ilk defa ortaya atarak matbuat Bütünlerinde hararetle müdafaa etmiş ve bu fikrin tohumunu tedricen inkişaf etmek üzere rahat gönülle en yüksek bir makamın eline bırakmıştık.
Biz bunu yaparken bu işteki dü. şüncemiz kulüpler değil sırf Türk gençliğinin lâyık olduğu yüksek dereceye çıkmasıydı.
O zamanki tasavvurlarımızla bu. gün takip olunan hattı hareket arasında teferruatta bazı değişiklikler varsa da biz yine maksat ve hedefi, mize kavuştuğumuzu görmekle derin bir zevk ve bahtiyarlık duymak, ta olduğumuzu itiraf etmeliyiz.
Yine tekrar edelim ki, bu işin ba şanlması için verilen kat’î emir ve icraat kulüplerimizin vaziyetlerini bir hayli hırpalamıştır. Fakat yük. sek bir gaye uğranda buna da riza göstermek lâzım gelmez mi?
Maamafih (Beden Terbiyesi Direktörlüğünün) bu günkü fevkalâ. de günleri geçirdikten sonra gerek Türk gençliğinin daha şümullü ten. sıkı ve gerek bütün noksanlarına rağmen birçoklarımızın kalben merbut bulunduğumuz kulüplerin mektep ve kışla haricindeki gençliğin istifadesine tahsisi işinde dürüst ve '.ecrVbeli spor idarecilerimizin de esas lı fikirlerine müracat edeceğni ü-mit ediyoruz.
miktar avans istemeyi de kararlaştırmışlardır.
Bu karar mıntakaca umum müdürlüğe bildirilecektir.
Dört kulüp hasılat taksimine itiraz etmiyor.
Cumartesi günü yaptıkları bir toplantıda millî küme maçlarından elde edilecek hasılatın kümeye dahil 8, küme haricinde kalan İstanbul, Ankara, tzmirden 20, ki, ceman 28 kulübe taksimine itiraz etmek üzer» bugün için toplanmayı kararlaştıran millî kümeye dahil 4 kulüp murahhasları beden terbiyesi umum müdürlüğünün verdiği kararm kat’î o-duğunu öğrenmeleri üzerine itiraz dan vaz geçmişler. Hasılatın 28 kulübe taksimini kabul etmişlerdir.
66 kiloda: Yaşar Kışınbaya 15 dakikada sayı ile, Yahya Yusuf Ars-lana 15 dakikada sayı ile, Doğan Nurettin özşene 15 dakikada sayı ile galip.
72 kiloda: Hüseyin Sadık Soğancıya 3.50 dakikada tuşla, Celâl Atik (Sonu 7 inci sayfada)



Sayfa. 8
14 MART İM*
TKNİIAIAN
ZîmmtİtM*
Alanyanın Derileri
İKTİBAS VE TERCÜME HAKKI MAHFUZDUR
HARPUT YOLUNDA Y olsuzluk, Hastahanesizlik V e
Okul Azlığından Zorluk Çekiliyor
Bir Hükümet Konağı Bile Olmıyan Bu 40 bin Nufuslu Kazada, Süratle Modern Bir Daire Yapılmalı, Hapishane, Eski, Harap Mabetten Kurtarılmalıdır!
Bir Metre Kar ve Müthiş Bir Soğuk Altında Yapılan Yolculuk
Soğuk ve Buz Yüzünden Ata Binemiyor, Yedekde Çekerek Yaya Yürüyorduk
Seyahat güzergâhımızı gösteren harita (Harita : 3)
Ocaklara giden yolların yüksekliği çok yerde az olduğündan başımızı eğerek yürümeğe mecbur olduk ve epeyce zahmet çektik. Ocaklar pek sıcak, tıpkı hamam gibi. Yol boyunca yeşil renkli istelag-tinler ve istelagmitler görülüyor. Henüz yapılmakta olan bir sondajdan çıkan bir parç-ayı Alman iş çavuşu bir cemile olmak üzere bana verdi. Buna Alman mühendis dehşetli kızdı ve herife ağır sözler söyledi. Ben parçayı hemen cebime attım. Mühendisin sözlerini anlamamazlıktan geldim. Bu parçayı şimdiye kadar topladığım malûmat ve müşahedelerime dayanarak yazdığım bir raporla doğruca harbiye nezaretine gönderdim. Bu raporda, sondajların Almanyaya kaçırıldığını, bunun önünü almaları lâzım geldiğini de bir müta-lea şeklinde yazdım. (1)
Akşam üstü benim için saatlerce çalışan ve hayli zahmete giren Alınanlara bir çay ziyafeti verdim. Sondaj parçasının elime geçmesinden sıkıntıda oldukları farkolunuyordu!.
HARBUT YOLUNDA
Seyahat kafilemiz benimle birlikte beş zabitten terekküp ediyordu: İki yaverihı (yüzbaşı Bilâl ve Halit), doktor (yüzbaşı Fahri), karargâh zabiti (mülâzim Kasım beyler) doktorumuz ayni zamanda fotoğraf işlerini de yapıyordu. 15 ikincikânun salı günü sabahleyin 8 de atlarımıza bindik ve madenden ayrıldık. (Harita : 3) Konakladığımız yerden caddeye kadar iniş dik ve buzlu olduğundan yaya inmiştik. Hava güneşli olduğu halde yol boyunca buzlar bile erimemişti. öğle yemeğini Pernuz hanında karlar üstünde yedik. Gölcük yaylasına doğru çıktıkça karlar da çoğalıyordu.
öğleden sonra saat 2 de Güzin hane geldik. Han kısmen yıkılmış. Barınılacak gibi değil. Bugün 6 saatlik yürüyüş kâfi gelmişti. Yarın Elâziz (Harbut) u tutabilmek için bu geceyi, yolun bir 'buçuk kilometre kadar şarkında Güzin köyde geçirmeği muvafık buldum. Muhtarın müsafir odasında geceledik. Bu bina 1258 de yapılmış. Köy işi, .fakat sağlam. Hava pek soğuk, buz pek ziyade. Gece köylülerle sohbet etltk. Yaşlı birkaç kişi-ıden başka erkek görülmüyor. Türk köyleri hep böyle. Köylüler merakla halimizi ve encamımızı anlamak istiyorlar. Rusların artık işleri harap olduğunu, ellerine geçirdikleri yerlerimizi yakında geri alacağımızı duyunca çok sevindiler. Buranın havası ve suyu pek lâtif. Baharı ve yazı da pek şirin olurmuş. Yarınki yolumuz hakkında lâzım gelen malûmatı da aldım.
Sabahleyin 7 de yaya olarak ve hayvanlan yedekte çekerek yola çıktık. Soğuk ve buzdan ata binmek İmkânı yoktu. Yaya yürürken insan kızışıyor ve daha süratli yol alıyor.
Gölcüğe yakın hayvanlara bindik. Gölcüğün
(1) İstiklâl harbinde bizim hudutlarımız içinde kalan Artvin mıntakaaındaki Mıngul ve Kavaia hane bakır madenlerini de 1338 de gezmiştim. Al-manlar ve Amerikalılar tarafından vaktiyle Çarlık hükümetinden imtiyazı alınarak işletilmeğe baş-lanmış. Fakat harbin son yıllarında sarsıntıya uğ-ramIf. Ruradski mütekâmil müessesat karşısında dört buçuk yıl önce gördüğüm Ergani madeninin iptidaîliği gözlerimdebır daha « nlanmıştı.
manzarası doyulmaz derecede lâtif: 0, bize dağların başında ummadığımız bir ikram gibi göründü. Göl kenarında fotoğraflar çektik. Şose göl kenarından açıkta, dağların tepesinden geçiyordu. Fakat kar o kadar çok ki göl kenarındaki köy yolu daha rahattı. Bundan başka, göl boyunca suların fışıltısını dinlemek te iki yıllık deniz hasretini azacık da olsa giderli gibi oluyordu. Alaş-kamı’nın hemen şarkından ve Şebken’den geçerek ana caddeye çıktık. Şebkenden itibaren kann kalınlığını ölçtüm: Tam bir metre! Atlarla yürümek mümkün değildi. Yaya olarak yürüyorduk (Kroki: 4).
Bulutların Üstünde
“Gölcük,, ün su sathı denizden 1155 metre yüksektir. Etrafındaki dağlar 2000 metreyi de a-şar. Bizim geçtiğimiz Şeb'ken boğazı 1700 metre irtifaındaki tepeler arasından geçiyordu. İneceğimiz Harput’un Ulu o'bası ise 1000 metre kadardı. Elâziz 1020 metre yükseklikte olduğundan boyun noktasına yaya çakarken heyecan içinde Harput ve mezrea (Elâî:.‘ şehirlerini görmeği bekliyordum. Heyeca n... ..-alnız 700 metre yükseklikten - tayyarecim seyreder gibi - bu güzel şehirleri ve birçok mam?? köyleri kucaklıyan ovayı görmekten ileri gelmiyordu. Bu manzara daha ziyade yanımdaki zabitleri tehyiç ediyordu. Çünkü elimdeki (200.000:1) mikyasında haritamdan onlara daha göl kenarında iken görecekleri panoramayı anlatmıştım: Bana gelince: Benim buralarile alâkam eski ve pek samimî idi: 1305 (1889) yazında Van’dan buraya gelmiştik. Babam Hâkkâri’de.ı Van jandarma alay kumandanlığına nakledildiği zaman, 1302 yılı temmuzunda bizi Istanbuldan aldırmıştı. O zaman ben küçüktüm. Fakat geçtiğimiz Trabzon - Erzurum - Hasankale - Tahirgediği - Kı-lıçgediği yolundaki bazı yerleri ve hatıraları unutmuyordum. Erzurumda bir havuza düşerek başım yaralanmış ve bu yaradan bir iz kalmıştı. Bu iz, o yolculuğun hatıralarını büsbütün canlandırıyordu. Van’da üç yıl kadar kaldıktan sonra Elâziz vilâyeti jandarma alay beyliğine nakledilen bahamın yanında yine ailece yolculuk etmiştik: Van gölü cenubundan, Bitlis şimalinden, Muş’dan geçerek ve birçok defalar Murad çayını aşarak Har-put’a gelmiştik. Mezrea’da oturuyorduk. Buranın kışını ve 1890 (1806) ilkbaharının letafetini görmüştük. Bizi anasıra civar köylere gezmeğe götürürlerdi. Bir defa Harput kalesini de gezdirmişler-di. Şu garip hatıra bütün tazeliğile hafızamda canlandı:
Kardeşimle birlikte kale duvarının üstünden aşağı bakmaya çalışırken nasılsa kocaman, bir taş koptu ve yuvarlana yuvarlana beraberinde bir çok şeyleri de sürükliyerek pek derin görünen bir köyün üstüne düştü. Bu köy Ermeni köyü idi. Taş kilisenin damına düşmüştü. Papasların bağırarak dışarı fırladıklarını gördük. Onlar da bizim mektep elbisemizi gördüler. Ertesi gün papaslar mektebe şikâyete gelince biz iki kardeş hayli korkular geçirdik. Cezalandırılmak üzere aranan küçük failler bulunmadı. Esasen hâdise, kaza eseriydi. Fakat Pişmanlar bunun kasden yapıldığını ısrarla iddia ettiklerinden afvlerini dilemeğe cesaret ede-medJkl (Devamı var)
e —
Binlerce Genç
Cir Orta Mektep İstiyor!
Alanya (Hususî) — Antalya vilâyetine bağlı şirin bir kaza merkezi, Alanyamızın dertleri pek çoktur. Bugün bunlardan en mühimlerini bildiriyorum:
Bir kere coğrafî noktai nazarından Alanya kazası müteaddit kazalarla berren ve bahren hem hudut olmasına rağmen hiç birisine muntazam bir şekilde kara yo-liyle bağlanmamıştır.
Burası Manavgat kazasına kadar 90 kilometrelik basit bir tes-viyei türabiyeli kara yoliyle vilâyet merkezine bağlı ise de bu yolun güzergâhı üzerinde olan Kargı, Alara, Ve Karpuz ırmağı çayları üzerindeki köprülerin bazılarının yıkılmağa mahkûm ve bazılarının da köprü bulunmaması yüzünden kışın ve bilhassa, ilkbahar mevsim-
Aianyada sahil boyunda Sel-çukilerden kalma asırdide hisar lerinde gidip gelme; çok müşkül bir tarzda temin edilmeğe çalışılmaktadır.
Hasta sahiplerinin iztirabı!
Kazamızda Sıhhiye Vekâletine bağlı bir dispanser, ile ayrıca hususî bir eczahaneden başkaca memleket hastahanesi vesaire mevcut olmadığından anî bir ameliyatı icabeden bir hastayı, ve yahut yaralıyı, vilâyet merkezine yetiştirmek için mecburî olarak limana gelecek vapurları heyecanla beklemek iztirabından halkı kurtarmak, memleket iktisadiyatını parlatmak, karadan haftada iki defa manavgat tarikiyle Antalyadan gelen devlet postasının hayvanla değil, otomobille - gidip gelmesini, ve bu vesile ile halkın taze gazete okumasını temin noktai nazarından Alanya - Manavgat yolunun bir an evvel tamiratı esasiyesi, köprülerinin inşası, sayın Nafia Vekilimiz Bay Ali Çetinkayanın yüksek himmet ve muavenetlerinden istirham edilir.
Okulsuzluk ve orta mektepsizlik derdi!
Bu kazamız kırk bin nüfusu ihtiva etmesine 181 pare köyden, ve Gazi paşa, Demirtaş namiyle iki
Dr 1 Alanyadan
nahiyeden ibaret olmasına rağ -men Maarif ışığından mahrum bir derecededir. Mevcut mektepler vilâyetin diğer kazalarına nazaran hiç mesabesindedir. Ancak; merkez ve mülhakatında kazanın dokuz ilk okul vardır!..
Bu ilim yuvalarının ekserisi bugünkü kültüre ve Maarif Vekâletinin mevcut plânlarına nazaran muvafık ve sıhhî bir şekilde inşa edilmemelerine nağmen merkezde mev cut ve yıkılmakta iken halkımızın ricası üzerine yıkılmasından sarfı -nazar edilerek tamir olunan ikinci okuldaki tamirler maalesef esas maksattan pek uzaktır!.
Ezcümle, memleket yavrularına ilk millet atîsinin timsali olan bayrağımızı, tanıttırmak hususunda her okulda bulunması elzem o-lan bayrak seren direği yapılmadığı gibi birçok noksanlar da mevcuttur. Merkezdeki birinci okula ekleme olarak yaptırılan kısım da; bugün oturulamıyacak bir vaziyette ve noksandır. Bunların bir an evvel mevcut noksanlarının ikmalini sayın Valimizden saygı ile bekleriz!..
Genç Maarif Vekilimizden bir rica
Bu muhitte okumaya ve bilgiye karşı arzu hesapsızdır. Birçok vatan yavrulan mevcut beş ders-i haneli ilk okulu muvaffakiyetle bitirdikten sonra tahsillerini devam ettirmek zımnında ailelerinin vaziyeti içtimaîyeleri icabı muhitlerinden aynlarak hariç kasabalara gidememekte, binlerce ateşin zekâlar ölmekte; tamamen sönmektedir!.
Bu sebeple; burada da bir “orta okul,, tesisi memleketin en mühim ve âcil ihtiyaçlanndan biridir. Genç ve enerjik Maarif Vekilimizin, 40 bin nüfusluk bir vatan parçasının zekî ve müsteid dimağlarını burada bir orta mektep açmak suretiyle, körlenmekten kurtaracağını ümid ederiz!.
Hükümet konağı da yok!
Kazamızda hükümet konağı yoktur. Resmî devairin kısmı âzamî, icar ile tutulan ve bir kısmı Muhasebei Hususiyeye aid mahallerde oturmaktadır. Evvelce mevcut i-ken bakımsızlığın kurbanı olarak yıkılan ve arsası mevcut olan yerde yeni bir hükümet konağının inşası şayanı temennidir. Saniyen burada tam teşekküllü bir Ağırceza mahkemesi mevcut olduğundan civar, Gündoğmuş ve Akseki kazalarına aid Ağır ceraim maznunları burada muhakeme edilmekte ve bura ceza evinde yatmaktadırlar. Fakat esas itibariyle ceza evi olarak kullanılan bina evvelce Şarifaliler camisi namiyle maruf bir ınabaddir.
lirin bir gö nüş
İstenilen evsaf ve işgalde olmadığından yeni ve şümullü bir şekilde yaptırılması ve bu binanın; hükümet konağı şakafı altına alınması da şayanı arzudur.
Sıtma teşkilâtı genişletilmelidir.
Merkez kaza ve sahil köyleri sıtma mücadele teşkilâtına dahildir. Buralarda sıtmayı önlemek üzere halka kinin tevziatı yapılmakta ise de mıntakanın genişliğinden ve birçok yerlerde su birikintileri mevcut olmasından bir memurla idare edilen bu teşkilâtın genişletilmesi, bütün kış mevsiminde ölmiyen sivri sineklerin imhası için lâzım gelen tedabiri fenniye-nin yapılması.
Diğer taraftan buraya İstanbul gazeteleri her defasında gayri muntazam olarak gelmektedir. Ezcümle bugün gelen posta ile Yeni Sabah’ın 2 ve 8 tarihleri geldiği halde birincisi gelmemiştir. Posta nakliyatının bu kabil intizamsızlıklardan kurtarılması da mühim bir dileğimizdir.
Bir senedenberi başlanılıp henüz ikmal edilmiyen Halk Partisi binasının bir an evvel inşa ve ikmalini de Parti reisimiz sayın Valimizin yüksek himmetlerinden bekleriz!
Muhiddin Namı Kandemir
Bir Memur içki Aleminden sonra Fenalaşıp Öldü
Bolvad: (Hususi) — Kaza Muhasebei hususiye varidat memuru Bay Tahsin ve Muhasebei hususiye memuru muavini ve bir arkadaşı ile iki üç kişi daha; muavin nin evinde içki içmişler ve dağıldıktan biraz sonra emekli varidatçı B. Tahsin fazla içki yüzünden fenalaşarak ölmüştür.
Cenazesi muayene edilerek def-nedilmiştir. Kendisi evli ve çoluk çocuk sahibiydi!.
M. KARAKOÇ
Kanlı bir cinayet
Bartın: (Hususî) — Arıönü köyünde bir cinayet olmuş, 50 yaşlarında Ali Bey oğullarından Hakkı adında bir köylü, kendi değirmeni içinde öldürülmüştür.
Cinayet çifte av tüfeğile işlenmiş ve Hakkı kasığından vurulmuş 2 - 8 saat yaşadıktan sonra ölmüştür.
Cinayetin sebebi ve kim tarafından işlendiği henüz kat’î olarak belli değilse de, iki kişi zannaltın-dadır.
Hâdiseye elkoyan Müddeiumumîlik, tahkikatı derinleştirmektedir
TENİSABAH
14 MART 1939
Sayfa: 9*
"3
r'^Vö’,(1 '5 (r^ /??f / [*i /(yıjKj
'W
... - 4
Kayseri Atlı Spor Ocağının Gezileri
Mücrim
— 1 —
Medih Egemen
İstanbul birkaç gündenberi heyecan içinde... Herkesin ağzından hep ayni sözleri işitiyoruz kim öldürdü mücrim kim..
Fakat şunu itiraf etmek lâzım gelirse bunu bende merakla kaç defa kendi kendime sordum... Fakat cevabı ne fikirlerim., ve ne de histerim bir türlü veremedi. Ortada bir ölü var fakat katü acaba kim? her. kes bunu düşünüyor.
işte bende bugün sabahın bu ayazında îstanbulun bir bataklık yahut da göl haline gelmiş viran kaldırımlı eski semtlerinden birinde ki evimden diyebilirim ki her şeyimi terk ederek bu enteresan muhakemenin en heyecanlı anlarını takibe gidiyordum. Gözlerimde katil m ev. kinde bulunan 14-15 yaşlarında bir çocuk, fakat bakışları böyle bir cinayeti işliyeoek bir tınette olduğunu hiçte ihsas etmiyor gözlerim; sislerin altında zaman zaman uçan güvercinlerde fakat bütün en ufak teferruatına varıncaya kadar kaç defa okuduğum bu cinayet yine bütün teferruatiyle dimağıma kadar geliyor...
Gün, cumartesi akşam saat 7,5-8 raddelerinde Nuruosmaniyenin kenar sokaklarında ilerliyen iki çocuk denecek kadar ^enç iki insan, ikisi de birbirinden perişan, - birbirle. rine dert yanıyorlar..
Bir tanesi:
— Eğer sen daha bu kafada gidersen biz aç kalmakta devam ederiz imanım, - Bırak şu boş laflan da karnımızı doyurmak için biraz öteberi tınklıyalım yoksa midem kemiklerime yapışacak diyor...
Diğeri:
— Hayır-... Yapamıyorum, öl. ineğe razıyım, - hayatın en bed. baht insanları bizlermişik düşünü-yorumda her halde benim de bir babam vardı. Ah!.. Onu bulsam, kulaklarımda annemin sözlerini işitiyordum;
— Oğlum, ben ölüyorum - şu altun saat ve şu mektupla belki bir gün babam bulabilirsin doğru ol Ne yapalım oğlum hayatta senin ve benim nasibimiz bu jmiş” dediğini hatırlıyorum fakat tam 3 sene, her gecem; kenar sokakların çamurlu kaldırımlarında ve günlerim hep dolaşmakla geçti. Karnımı zaman za. man ahcılann artık yemeklerde ve bazan da açlıktan bayılacak variyette inlediğimi hatırlıyorum. Heyhat!. Elimde - hayatımın yegâna nişanesi babamın yegâne emaneti’ Onu da bugün veriyorum..! Bütün herşoy mahvoluyor.” Bu iki genç ilerliyor, rutubetten rengini kay-fbetmiş kapısı yan kapalı küf ko. kan bir haneye giriyorlar, köşede pencereleri demirlerle kapalı kapısı henüz açık bulunan bir kapıdan içeri giriyorlar, burası kuyumcu (..,.) dükkânı...
— Culpeper evvelâ, bu ‘anketini yapmağa sebep olan hâdiseyi anlatıyor. Dano şatosunun sahibi Jiller ile en küçük oğlu bir gece yapmış oldukları bir gezintiden evlerine dönüyorlarmış halbuki şatoya, boğazı müdhiş surette par -çalanmış bir attan başka bir canlı mahlûk gelmemiş, derhal araştırmalara başlanınca, on üç yaşında olan genç Hemsudun ormandan ölü ve yan parçalanmış bir halde bulunmuş. Babasının ve atının cesed-lerine de yol kenannda rastlanmış vaziyete göre, canavara karşı mücadele ederken ölmüşlerdi. Çünkü atların böğürleri parçalanmış, etleri (koparılmıştı.
Culpper, şato sahibinin büyük oğlu ve dostu olan Reginaldin ricası üzenine şatoya gelmiş.
, Size şimdi Culpper’ln 16 kânunuevvelinde yazmış olduğu bir Jpektubu okuyacağım:
* .... Hemandlarm vampir ır-
kından olduktan ve içlerinden birinin vaktinden evvel ölümü dolayısi-K bazı devirlerde yaşıyap bir mah
Genç oebinden saati çıkarıyor,. Kuyumcu saati tetkik ediyor. Ve çocuğa söyleyin bakalım;
— Bunu nerden aşırdınız. Çocuk:
Saatin kendisine ait olduğunu söyliyor.
Kuyumcu cebinden cüzdanını çıkarıyor.. Bu esnada diğer çocuk dışarı çıkıyor ve içeride kuvvetli bir münakaşa başlıyor. Çocuk saati is-1 tiyor, kuyumcu saati satın almak [ istiyor, bu esnada elektrik sönüyor I ve bir çığlık ve imdat sesleri işidi- [ liyor, polis koşuyor.. Ve içeri gir-1 diklerinde elinde kanlı bir demirle gencin:
— Saatim, saatim diye haykırdığını görüyorlar.
Çocuğun muhakemesinin bugün en mühim safhası çünki saati ve çocuktaki babasına ait mektup ta muhakemeye getirilecek ve heyeti hakime bunu tetkik edecek ve müddeiumuminin müdafaası ve mahkûmun cezası tayin edilecek... Bun. ian düşünürken... Ben de Adliye Sarayının mermer merdivenlerinden salona doğru yavaş yavaş ilerliyorum... Bu güne kadar... Bu kadar kalabalık bir muhakeme hiç dinlo-memiştim.. Herkeste bir heyecan acaba ne olacak., mücrüm kim?..
Bu meyanda bir çok fikir yürü, tenler var... Uzaklardan kulaklarıma gelen seseler içinde çocuk öldürmüştür... O da cezasını çekmelidir., bir kısım da esbabı muhaffefe icat etmekte devam ediyorlar...
Saat on. Her taraf tıklım tıklım do hı, herkesin gözü kenar kapılarda heyeti hâkimeyi bekliyor. Birdenbire bir kaynaşma oldu, başımı çevirdim. Kapıdan heyeti hâklmenin mevkilerine doğru ilerlediğini gördüm. Hepsi yerlerini almış... Müddeiumumi biraz dalgın.. Belli ki bu günlerde çok yorulmuş.. Hâkimin ilk sözü “mücrimi getirin oldu”.
— Birden bire yan kapı açıldı. İki jandarma arasında yürüyen bir çocuk göründü. Fakat bakışlarında içime kadar işliyen bir acı vardı. Ürkek adımlarla kendisine gösterilen yere oturdu. Gözlerim bir türlü ondan ayrılmıyordu, gördüklerim hayatın açılığını göstermek için bana kâfi geldi.
Derin bakışlarile, inşam heyecana düşüren iki elâ göz; bu gözleri çerçevelemiş kirli san bir yüz, ve hiç yıkanmadığından birbirine yapışmış kumral saçlar... Fakat ona kumral demek için biraz da fedakârlık lâzım, bir benek çamur, yahut ta yağ hamuru demek daha doğ ru. Ve bu başı taşıyan simsiyah bir boyun. Yırtıklarından etleri görünen bir mintan ve heyeti umumiye-sile bir sefalet timsali olan bu bedbaht. Hâkimin ilk sözü:
— Oğlum, soracaklarımıza doğ -ru cevap vereceğine allahın üzerine yemin eder misin ?
Herkes ayakta, koca salonda de-
lûkun kanını içerek mezannda yaşadığı hakkındaki hikâyeye gelince... işte bundan iki ay evvel mu harebe meydanında ölüp buraya defnedilen kardeşiniz için halk bunu biriblrlne anlatıyor.
Anketime mehtab var iken başladım. Çünkü gece yapacağım araş tırmalan kolaylaştıracaktı. Bugüne kadar canavann ortaya çıktığı tarihleri ve saati mümkün mertebe tesbite çalıştım. Bu suretle azizim Regiııald sizi, ilmi nücum saye -«inde hayallerden hortlaklardan, velhasıl bütün fena mahlûklardan korumağı istedim.
Godard nefer almak için durdu. Vat
— Mektubun bu kısmında büyük bir yırtık var. diye izah etti. Zaten bu mukaddemeden ne kas-dedilmek istenildiğini anlıyamı -yorum.
Euna:
— Bilâkis, anlıyorum, dedi. Ren nasıl canavarın mahiyetini anla -mak için arkeoloji ile hipnotizmaya müracaat ettim tae, Culpeper de
Kayseri (Hususî) — Kayseri Atlı spor ocağından on beş athdan mü. rekkep bir kafile geçen hafta Vali Adli Baymanın refaketinde Talaş nahiyesinin Zincidere köyüne gidip gelmişler otuz kilometrelik bir yürüyüş yapmışlardır.
Köy kalkınmaları:
Vilâyetimizde köylerin kalkın, masını temin etmek ve ayni zaman, da para salma yükünü azaltmak üzere Tohumu köy sandıklarından verilmek şartile köy sandıklan na. mına her çiftçi çif| başına birer dö. nüm tarla ekmeğe ve nüfus başına da birer fidan ekmeğe mecbur tu. tıılmuş tur.
Kayseri vilâyetinin Bünyan ka. zasına bağlı bulunan Karadayı köy yerinin münhat olması Itlbarile her yıl silab afetine uğramaması hase. bite bu köy yerinin değiştirilmesine tevessül olunmuştur.
Yeni eğitmen kıırsu açılıyor:
Bu sene İki yüz mevcutlu olarak Kayserinin Pazarören nahiyesinde Eğitmenler kursu önümüzdeki nisan başlanmıştır. Kurs binasının inşa.
88 88 H
izmitte Belediye Dedikoduları
Yeni Vali iki Tarafı
İzmit, (Hususi) — İzmitte belediye intihabının Devlet Şûrası tarafından ibtal edilmesi üzerine, burada münakaşa ve dedikodu hat bir safhaya girmiştir. Şehrin belediye işleri ile e&kidenıberi meşgul olan zümre ikiye ayrılmış ve “biz olacağız,, “hayır siz olamazsınız, biz olacağız,, sözleri uzayıp durmaktadır.
Görünen vaziyete göre, îzmrtin imarı ve inkişafında büyük enerji ve hizmeti geçten sabık belediye reisi Kemal öz ve arkadaşları bu intihabı kazanmakta asla güçlük çek-miyeceklerdir. Zira halk kendilerini candan istemektedir.
Bununla beraber ortada dedikoduları kaldırmak ve her iki tarafı birleştirmek için şehrin bi taraf münevver zümresi valiyi ziyaret ederek şehir halkı namına ricalarda bulunmuşlardır.
Valimiz Ziya Tekeli ortadaki ihtilâfı halledeceğini ve işi muhakkak surette ehline ve liyakati olanlara vermeğe çalışacağını vadetmiş-tir.
îzmit halkı bu müjdeyi en sa-lfthiyetli bir lisandan öğretnekle rin bir sükût, herkesin başı eğik, çocuk alnını kaldırıyor:
— Yemin ederim, diyor... Herkes oturuyor. Hâkim soruyor:
— ismin nedir? Çocuk:
— Ancak aile sahiplerinin ismi olacağına göre, benim ne temim olabilir. Yalnız annem Ümit derdi.
— Baban var mı ?
— Bu suali sormak icap ederse bırakın da ben sorayım. Fakat her halde bir babam olsa gerek. Fakat bu kimdir? bilmiyorum.
(Devamı var)
ayni maksat İçin ilmi nücuma müracaat etmeyi tasarlamıştı.
— Bu cihetten hakkınız var gibi geliyor. Bakın okumağa devam edeyim:
İki batın evvelki büyük ceddinizin canavarla, rastlaşmasını ted-kik ettim. Vesikalardan bunun 10 teşrinisani 1556 da vukubulduğu ve onun babasınmkinin de 8 şubat 1526 da vukubulduğunu öğrendim. Her dkıf karşılaşmanın saatini tes-bit edemedim. Annenizin hizmetçilerinden bir kızın verdiği izahat dolayısiyle Danordaki ve civarlardaki komşularınızı ziyaret ettim ve nihayet Steyting’de Yes isminde birisinin bulunduğunu öğrendim.
Kayseri atlı spor ocağı üyelerinden Bayan Perihan Ata oğuz; atı ile beraber
içinde açılmak üzere hazırlıklara atı ikmal edilmek üzeredir.
% 38
Uzlaştırmıya Çalışıyor
bahtiyardır. Ve neticeyi şimdi em niyetle beklemektedir.
Azılı Bir Demirci Mahkûm Oldu!
İzmit, (Hususi) — İzmitte demirci Ilyas isminde bir adam ya -nında çalışan çırağı Halile tecavüz etmek istemiş. Vaki istimdat üzerine vaka mahalline polis giderek bu azılı demirciyi cürmümeş hut halinde yakalıyarak mahkemeye vermiştir.
Ağır ceza mahkememiz ilk defa olarak cürmümeşhut hükmünü vermiştir. Demirci Ilyas 8.5 sene ağır hapse mahkûm olmuştur.
İzmit, (Hususî) — İzmit halkevi temsil kolu vaki olan davet ü-zerine Ankara ve Eskişehire giderek ora halkevleri temsiller vererek ora halkevlerinde temsiller vereceklerdir. Hazırlıklara devam edilmektedir.
Yanan Bir Kadın Müthiş Iztıraplarla Can Verdi!
İzmit, (Hususî) — İzmit telefon memuru Mehmedin annesi 75 yaşında Zehra isminde ihtiyar bir kadıncağız da mangalda ateş ya-! karken, etekleri tutuşmuş ve cayır cayır yanarak müthiş ıstıraplar içinde ölmüştür.
Baş, Diş, Nezle, Grip, Romatizma Nevralji, kırıklık ve bütün ağrılarınızı derhal keser SKİ İM İcabında günde 3 kaşe alınabilir. K3 EU
Bu adam gençliğinde sihirbaz Mag nus’un medyumu Slinflordu epey tanıdığını söylüyormuş. Cerrah o-lan bu zat kendisine arkadaşının yapmış olduğu itirafattan kimseye bahsetmek istememişti. Derhal bu adamın evine gittim.. Beni, torumu nezaketle karşılıyanak, bembeyaz, yüzü buruşuk içerisinde o-lan ve fakat gözlerini şayanı hayret bir gençlik gösteren büyük babasının yanma götürdü ve kendisine ismimi, ziyaretimin sebebini i-zah ettikten sonra ikimizi de yalnız bıraktı.
ihtiyar Yea bana:
— Evet Mösyö Culpper, bundan doksan sene evvel Slinford’un
Aşkın Kuvveti
Tefrika No: 28 Nakledeni ORHAN -9-
Fakat denizin üstünde, beyaz yelkenlerini şişirten ılık bir rüzgârın tesiriyle, kayıp giderken birkaç gün sonra buralarını bırakarak koleje döneceğimi düşünerek etrafa bakıyordum. Bütün bu kayalıkları, sahilin girinti, çıkıntılarını artık biliyordum. Bu sakin köşede uzun müddet yaşamış eski bir mem leketli gibiydim.
Gözlerim gayri ihtiyarî, kayalık burunun kenarında yükselen duvarların sakladığı eve doğru kay dı. B.... ye gelişimden birkaç gün sonra, kumlukta, Emine hanımın yanında otururken:
— Burada kim oturuyor? diye sormuş ve:
— Genç bir hasta kadın, cevabını almıştım. O gün ihtiyar kadının, bu kelimeleri söylerken heyecanda olduğunu ve hattâ dudakla nnm titrediğini farkeder gibi ol muştum. Fakat diğer günler b) düşüncelerimi teyit edecek bir ata mete rastlamamıştım.
Bugün bu duvarlara bakarke yüksek sesle-
— Ne olursa olsun, hasta bi insan için bu ev fazla rüzgâra, so ğıığa maruz, diye söylendim.
Dümeni idare eden vasim yavaş, ça kabaran denize dalmış bakıyordu. Sözlerimi işitince hafifçe tit redi ve kendisini derin bir düşüne' veya hayalden uyandırdığımı anladım.
— Söylediklerim doğru değil mi? Böyle bir binada bir hastanın bulunması garip şey!
— Hakikaten garip bir şey!
Sesi, her vakitkinden daha sert ve kısıktı. Nazarları daha uzaklara, ufuklara dalmıştı.
Kotra hâlâ, kısa dalgaların ü-zerinde sekiyordu. Nail bugün çok sükûtî idi. Benim de konuşmağa arzum yoktu, Istanbula dönüşümde B... yi ve hele çok sevdiğim Emine hanımı arkamda bırakmaktan mütevellit hüznümü şimdiden düşünüyordum.
— Bakın, dikkat etmiyordum... Ço kuzaklaıa kaçtık, ve işte fırtına da kopmak üzere... .
Vasim birdenbire harekete geç misti. Filhakika güneş birdenbire kara bulutların arasında kaybolmuş, rüzgâr daha kuvvetle esmeğe başlamıştı. Hemen geriye döndük. Fakat fırtına bizden daha hızlı geliyordu. Bir müddet sonra kotra dalgaların üzerinde çırpınmağa ko yuldu.
İyi bir denizci olan Nail denizden korkmayan 'bir adam idi, bunu bildiğim için içim rahat etti.
yanında çırak idim. İki ay sonra tam yüz dokuz yaşma basacağım...
— Sizi boş yere rahatsız edeceğim galiba, çünkü bizi alâkadar eden hâdise o kadar eskidir ki! dedim.
— Merak etmeyin, hayat, başlangıç ve nihayetinden başka bir şey hazırlanmıyan iyi bir tiyatro piyesine benzer. Ben hâlâ çocukluğumda yediğim şekerlerle, ayaklarıma geçirdiğim süslü ayakkabıları hatırlarken dün ne yediğimi bilemiyorum. Size, 1559 da Slinford’un bana neler anlattığını sıhhatla söyliyebilirim. Bir gün benim sihir işlerinden bahseden bir kitabı okudumu görünce hiddetlenerek bağırdı ve böyle şeyleri okumamaklığımı menetti. Sonra kızgınlığın; yeııemiyerek: “böyle meraklardan insan karar arayıcılı-ğına kadar düşer. Buna misal olarak, eskiden herkesin cesaret ve iyi kalpliliğine hayran olduğu ve hürmet ettiği, fakat sonraları yapmış olduğu ihtiyatsız hareketler
1
Bunumla beraber karaya yakla -şırken bir aralık çok korktuğum kotra anî surette bir rüzgâr sağanağının altında tamamile yana yattı, Nailin tam zamanında dümenini kullanması civardaki kayalıklara çarparak batmamıza mani oldu.
Bakır rengindeki bulutların a-rasından sızan aydınlık altında Nailin sararmış olduğunu gördüğüm zaman, büyük bir tehlike atlattığımızı anladım. Ne ise sahile oldukça yakın bulunduğumuz için daha fazla bir tehlikeye marus kalmadan karaya çıktık. Fakat yağmur bardaktan boşanırcasına yağıyordu. “Ben size demedim mİ idi?,, diye söylenen ihtiyar balıkçıya bile bakmağa vakit olmadan vasim elimden tutarak ve adetâ sürükliyerek eve doğru koşmağa başladı, içeriye girdiğimiz zaman sırsıklam olmuştuk. Emine hanım ellerini havaya kaldırarak önümüze çıktı:
— Ne kadar da endişe içerisinde idim bilseniz! Haydi, Cahida gelin de üstünüzü değiştirelim.
Nail de:
— Ayni zamanda sıcak bir şey içirin.. Anladın mı Zehra, sıcak hem de kaynar bir çay! dedi.
Bu son sözleri, kapıda görünen aşçı kadında hitaben söylemişti, sert bir ses cevap verdi:
— Peki siz, Nail Bey ne yapa caksınız? Evvelâ sizi düşünürün ben. Ondan sonra yabancı ile meş gul olacağını.
Vasim, ileriye doğru bir adın atarak:
— Burada yabancı kimse vokı dedi. Karşınızda duran genç kız yeğenim ve ayni zamanda kızım sa yılır. Bunu unutmamanı tavsiye •-derim.
Sesi kısa ve ciddî idi. Zehra başını eğerek mutfağa gitti.
Bu hâdiseden sonra şiddetli bir nezleye tutuldum. Hastalığıma son günlerde havanın kapalı gitmesi de inzimam dince evden dışarı çıkamadım. Fakat bugünler çok kısa geçti. Çünkü vasim, yanımda, alâka verici, tahsil ve malûmatımı yükseltecek şekilde konuşmalarda bulunuyordu. Bazan da çocukluğum tutarak, şimdi 'büyük dostum olan Ajaks ite halı üzerinde oyna-yordunı.
Teşrinievvelin ilk haftası gelince, Istanbula dönen vasimle beraber B. . den ayrıldık. Emine hanımı kucaklarken ağlıyordum. Fakat bir taraftan da içim rahat idi. Zira N)aJl banaı
— Gelecek sene tekrar buraya gelirsiniz, demişti.
— X —
Artık fazla zahmet çekmeden çalışma hayatına yeniden alıldım. Bilhassa, büyük istidadım olduğu söylenen musikiye çok çalışıyordum. Ahlâk vaziyetim de yavaş yavaş değişiyor ve daha yumuşak o-luyordu. Ayni zamanda müdire ile vasimi memnun etmek için ciddî bir genç kız tavrı almağa çalışıyordum. (Devamı var)
den dolayı çocuklar ve büyükler arasında bir korku ve dehşet âmili olarak ortaya çıkan eski efendim Sir Magnus Mamsudu gösterebilirim. Diye izah etti. Kendisinden bu hikâyeyi anlatmasını rica ettim. İşte bana anlattıklarını, hatırlı-yabı’ldiğim kadar size söylüyorum:
Sir Magnus, içki içmezdi. Bundan maada karısından başka bir kadına bakmamış şeref ve servete ehemmiyet vermemiş bir adamdı. Girdiği muharebelerde cesaretiy -le tanınmış, kral sarayına almak istemiş fakat o, şatosunda münzevi yaşamağı ve tetebbu ile vakit geçirmeği tercih etmişti.
Sir Magnus beni yanına almıştı. Çünkü annemle babamı kaybetmiştim. Uzun seneler onun yanında, araştırmalarında yardım ederek kaldım bidayette bu çalışması zararsız idi, o zamanki okumuş adamlar gibi bazı kıymetli ve hayatı alâkadar eden şeyleri a-ramağı aklına koymuştu. Sir Mag-nus’un esaslı gayesi hayat iksirini bulmaktı. (Devamı var)
14 MART HM
TIHİIAIAH
Sayfa 1 7

İkinciMüntehipNamzetlistesi
Bütün İsimleri Yazıyoruz
(B aşlarafı 4 cü tayfada) Kâzım Türk, Murat Hun, Mustafa Sıdkı Tekeli, Nail Saydam, Zehra Saydam, Hüsnü Görkey, Sadullah Aktar, Zeki Ongun, Şerif Barutçu, Tevfik Sancar, Osman özman, Ni-zamettin Diler, Hâmit Pekcan, Hayrettin Kır, Mehmet Yusuf Ergeaj.
Beyoğlu karası merkez nahiyesi :
Mekki Hikmet Gelenbeg, Musa Hüsnü Gökcan, Baha Alptürk, Sb-kûti Keçeci, Fethi lsfendiyar oğlu, Pertev Gevher Etili, Eşref Paşmak -cı, Necati Can, Ömer Bali, Salih Mu rat Uzdüek, Zeki AJaybeğ, Nigâr Sükuti Keçeci, Muallâ İsfendiyoroğ-lu, Semine Etili. Nimet Or, Hüseyin Cahit Yalçm, Kâzım Okyar, Hüse. yin Cavit, Nakiye Eigün, İlhami Bu. lak, Ahmet Kınık, Neveeer Kınık, Leroan Hüsnü Gökean, İhsan Değer, Ahmet Fahri Erol, Celâl Erg un İmmI Baktı Or, Ahsen, Rtfat A-teş, Ah Yaver Mazal, Niyazi Ulaş/ Ahmet Kara, Feridun Şevket Evrensel, Asri Tansı, Talât Yucabaş, Muharrem Naili Akdoğ. Eset Muhlis Sırmalı, Necmeddin 8adtk, Aa« Fikret Derler, Kadri Bayman, Kâmil Seslioğiu, Kemal Koniz, Haşan Canson, Reşit Şener, Hayri Akyüz, Süreyya Kadri. MJtat Cemal Kub tay, Tevfik Türejün, Makbule Ah met Kara, Muhterem Gökmen, Naci Erim, Cemal Aydın, Ali Tuji, Fazıl MuUugil, Behçet Göoer, Emine Zeki Or, M. Ah Tuneal, Yusuf Borü Sırrı Tulpar, Ah Akyiirük, Halim Ak bulut, İbrahim Hanıf Denker.
Beyoğlu kazası Kasımpaşa nahiyesi:
Âdile Pankoğlu, Ahmet Ölmez, Baeri Levead, Ayşe Şükriye Özkay-nak, Cemal Gür, Dilşad Besen, E-tem İzaet Benice, Fehmi Doğan, Fet hi Bener, M. Ali Kızıldemir, Nejat Abrak, Fethiye Erçetin, Feride Erten, Haşan Kâzım Gönüç, Halil Şeker, Hurim Sencer, İsmail Hakkı Karadağ, İsmail Hakkı Korur, Ce. mal Göson, Muhittin Tümer, Nail (TaUroğlu, Nuarat Bilgin, Mahmut İşbil, M. Salâhattin Tugal, Süley. man Firuz, Safi Nüzhet Toksöz, Şevket An kan, Tahsin Doğsun, Veh bi Erte», Yahya Cemil Aker, Zeke-riya Atkoğiu, Zihni Gündüz, Edib özkaynak, Fehmi Erman, Sadiye Toksöz, Haşan Fehmi Taner, Hilmi Çöker, Muammer Çöker, Vasıf Erk-man, Müeyyet Erçetin, Osman Gen-çer, Seniha Benlee, İsmail Hakkı Köseç, Hüseyin Fehmi Ayral, Niza-metttn Çağlayan, Türkân Neljti, Memnune özköker, Abdülhalim Babacan, Sabri Saydam, Ali San, Bekir Tannöver, Vasıf Sun, Ma a d Maşuk özlevend. Sabri Atak, İzzet Aygen, Ahmod Konaa, Salâhattin Aralan, Kerim Akyar, Muhittin Ba. rım.
doğan. Hakkı Cenap Demirtaş, Hail d Fahri, Haşim Cemal, Ahmet Halim, Süreyya Genca, Suphi Artel, Fuad Arsan, Hüseyin Salor, Halise Leman Köseç, Şeref Atak, Mustafa SengelM, Ahmet Cemal Muratoğlu, Ahmet Adem Göğdün, Rakım Kızılay, Ahmet Fahri Demircan.
Beyoğhı kazası Şişli nahiyesi:
Cevdet Kerim Hncedayı, Lûtfl Kırdar, Abdüknuttalip öker, Emekli general Şefik Tttrsan, Cevdet U-ğur, Bayan Lûtfi Kırdar, Hüsnü Çakır, Haşan Ali Yücel, Mükerrem, Raif Çimer, Haşhn Refet Hakarar, Şakir Ahmet Ediş. Ceiile Fikret O-nuraip, (Tabir Tanar, Hüsnü Alath, Mustafa Şevket Yunt, Ali Riza A. nar, Eşref Oevat Vergin, Ekrem Tur, Habd Yaşaroğlu, Hamdi Dikmen, Saime Şenogel, İbrahim Çolak. Mehmet Tanyeri, Feyzi Çtn, Murat Fortun, Münür Hüsrev, Bayan Abdiihnnttahp öke, Sadettin Ferit Talay, Muzaffer, Esad Gür-
han, Mehmet Ali Kire, Saffet Ceylan, Refet Anniaras, Müfit Saner, İsmail Memduh Altar, Mustafa Hak kı Nalçacı, Cavid Eltim, Ziya Karaca, Emin Görk, Tank Kortay, Mitat Yencl, Samih Türkdoğan, Dr. Cevat Kerim tncedayı, Mahmut Nedim Gül, Salih Bozok, Mustafa Sancar, lshak Sungur, Kemal Dagdeviren, Niyazi Yücel, Ahmet Hamdi Başar, Salâhattin Yargır, Asım Dikel, Mehmet Sömer, N&ime Yaşaroğlu, Mustafa Tunah, Sait Yaşar, Şerif At*, bek, Muhsine Ediş, Huriye önez, Fatma Manyas, Mahucemal Aygen, Zihni Urtekta, Lûtfi Külâ. Nihat Riza Emen gen, Nazif Sirel, HuIJd Çakır, Sabri Atayol, Mazhar Besmı Alpsan, Nazif Kâzım Erad, Nur et. tin Akdemir, İsmail Hakkı Başak. Eteni izzet Osal, Süleyman Çayıri. Hulki Ozon, Ekrem Rüştü Altepe. Mehmet Gürler, Faide Esendal, Ra-sim Başara, Celâl Memduh öget.
Beyoğlu kaww Taksim nahiyesi;
Reşad Elgtia, Nurettin Aksoy, Cemal [Tekin, Tevfik Amir Koca-maz, Taip Servet Tuna, Naim İkiler, Ali Rıdvan, Galip Ataç, Baha-ettin Lûtfl Varnalı, Neclb Serden, geçti, Emin özylirek, Esad Galiboğ-lu, Hakluye Emin Koral, Ganime Berdengeçti, Kenan Çakar, Hulûri Akpulat, Tevfik Remzi Kazaneıoğlu, Haşan Hayri Tan, Sabit Kurt, Asım Sorgun, Halfl Hilmi Uyguner, Mus-' tafa Gelip Gül t ekin. Bedri Nedim
Gbknll, Feyzullah Doğruer, Haşan Ferit Perker, Vehbi Sunar, Şeref Berdengeçti, Galip Abdi, Naim Çeşmeli, Ziya Taner, Müfit Cansunar, Salih Alşan, Harun Bek, Tevhide Zaim, Nuriye Çavdarh, İsmail Hakkı Şensöz, Salâhattin Tezer, Salâhattin Pulât, Cevad Akıska, Kemal Berk, Yavuz Abadan, Recai Okan-dan, Cafer Tayyar Kankatar, Kâmı Kıbrıs, Mahmut Nedim Ersun, Recep Hoşgör, Yusuf Ziya, Mustafa Enver Aylav, Belâhattln Radak, Osman Suavi Gökmen, Yusuf Ziya öniş, Refik Akif, Mustafa Hamdi, Servet Türegün, Hâmid Perker, Ha. Mİ Karaarslan, Melâhat Gönç, Mltat Nemli, İbrahim Kemal Baybura, Fehmi Peker, Hüsamettin Erdurak, Abdullah Mazhar Ellgür, Şemsettin Günal, Emine Saffet Tahı, Pakize Marmara, Mediha Karakoyun, Aziz Ak, Ahmet özkaynak, İbrahim Ak.
I
Nafıa vekâleti de Satye Davasına Dahil Oldu
Dünkü murafaada, Vekâlet 146 bin lirayı bankaya yatırırsa haczin kaldırılması kararlaştırıldı
Usulsüz şekilde satılan Satye binası münasebetile Denizbankıu 1 inci ticaret mahkemesine müracaat ederek Satye şirketinin Ayaspaşa. daki atelyesile Beyazıttaki binasına haciz koydurduğunu yazmıştık.
Bu münasebetle dön Nafıa Ve. kâleti ticaret mahkemesine müracat ederek bir talepte bulunmuştur:
Vekâlet, daha evvel, 146 bin liraya, Satye binasını istimlâk ettiğini, halbuki şimdi haciz münasebetile ferağ yapılamadığını ve 146 bin lirayı Ziraat Bankasına yatırdığını bildirerek tedbiri ihtiyatinin binalardan kaldırılmasını istemiştir.
Dün mezkûr mahkemede, bu sebeple bir (tedbir murafaası) yapılmıştır.
Verilen karara göre Nafıa '7e kâleti, 146 bin lirayı Merkez Bankasına yatırırsa binalar üzerinden haciz kaldırılıp bu paraya konacaktır.
Irak ve Iran konsoloshanelerindeki merasim
16 mart çarşamba günü dost İran Şehinşahı Âli hazreti hümayun Rıza Pehlevî hanın doğum yıl dönümü olması dolayısiyle şehri -mizde de merasim yapılacak ve; ayni gün saat 10 dan 12 ye kadar İran baş konsolosu Iran -kolonilerinin tebriklerini kabul edeeektir. ,
Ayın yirmi birinde de Irak kralı Elgazi’nin doğum yıl dönümü olması münasebetiyle Irak sefarethanesinde merasim yapılacak ve rece de bir balo verilecektir .
■••tekfir cemiyetinin 70 nel yıl dönümü tesklt olundu
D tin meşhur Türk sanatkârı ve bestekârlarından Lem’inin 70 h»ci doğum yılı geniş bir programla kutlulanmışhr.
Bu münasebetle gece de Ankara radyosu küme okuyuchan ve sazendeleri Mesud Cemil’in idare-I •inde üstadın 70 yıllık eserle-j sinden bası parçaljarı çalmış ve! dinletmişlerdlr.
Radyoda bundan sonra tista -dm hayatı anlatılmıştır.
Lemi Türk musiki tarihinde olduğu kadar garb musiki tarihinde! de meşhur olmuş ve dünya musiki şlnasları tarafından takdir edilmiş bir sanatkftnmızdır.
Genç bir kız mangaldan yanarak öldü
Şehremlninde Saray meydanında oturan Seyit kızı Fatmanın, dün , evindeki mangaldan etekleri tutuşmuş ve genç kız muhtelif yerlerin den yanmıştır.
Zavallı kız, biraz sonra da ölmüş tür.
Dolmabahçe Hâdisesi Tahkikatı
Dolmabahçe hâdisesi münase -betiyle Mülkiye müfettişleri tarafından hazırlanan ve Dahiliye Vekâletine gönderilen rapor bazı noksanların ikmali için iade olunmuştu. Müfettişler neksanbarm ikmali ile uğraşmaktadırlar.
Dün de hâdise esnasında hazır bulunan birkaç polis memuru ve komiseri dinlemiştir. Rapor bugünlerde ikmal olunup Dahiliye Vekâletine iade olunacaktır.
Bravo Ödemişlilere Ordumuza İki tayyare daha hediye ettiler ödemiş (Hususi) — Çok kısa bir zamanda Hava Kurumuna iki yüz altmış bin küsur lira teberruda bulunan ödemişliler bu teberrûlan, ile daha iki tayyare alınmasını ka-] rarlaştırmışlardır.
ödemişlilerin bu kararlarını memnuniyetle karşılıyan Hava Kurumu Genel merkezi pek yakında adlan takılmak üzere mahallerine gönderilecek olan yüzlerce tayyare meydanında bu iki tayyarenin de ödemişe gönderileceğini bildirdiğinden ödemişliler “Kiraz” ve “Beydağ” nahiyelerinin adını ala-! cak bu tayyarelerle “ödemiş - Ada! gide ödemiş tütüncüleri - Bozdağ” adlı tayarelerden müteşekkil ödemiş filosunu altı tayyareye baliğ etmiş olacaklardır!..
Bir yalancı şahit tevkif olundu
Dün Sultanahmet 1 inci etrfh ceza mahkemesinden Şefîka isminde' bir kadını yaralamaktan suçlu olan dostu Süleymanın muhakemesi görülürken şahitlerden Markonıın yalan şahitlik ettiği anlaşılarak kendisi tevkif olunmuştur.
HALKEVLERİNDE t
Konser
Beşiktaş Halkevinden:
Beşiktaş Halkevinde 14 mart 1939 salı gün üakşamı saat 20 do Evimiz Ulusal müzik heyeti tarafından bir halk konseri verilecektir. Halkevi başkam Hükmü Arkök milli vazifelerimiz hakkında bir hitabede bulunacaktır. Giriş kartlan idare memurluğundan alınacaktır.
KONFERANS
Eminönü Halkevinden:
15/3/939 çarşamba akşamı saat 20,30 da Üniversite Fen Fakülte, si profesörlerinden Kerim Erim E. vira izin Cağaloğhındaki salonunda (ÎUiyat prensibi) hakkında mühim . bir konferans verilecektir. Davetiye 1 yoktur. Bütün yurddaşlara açıktır.!
SPOR Millî Takım Güreş Seçmeleri (Baş tarafı 4 üncü sayfada)
Vahit Ceyişakara 9 dakikada hükmen galip geldi.
79 kiloda: Ahmet Mersin Adil Tolpara 8 dakikada tuşla galip.
56 kiloda: Mustafa Beton Kenan Olcaya 15 dakikada sayı ile, Halil Kaya 13.35 dakikada Ali Tomruğa tuşla galip geldi.
66 kiloda Yahya Kalkan Yaşar Doğuya 15 dakikada ekseriyetle sayı hesabiyle. Doğan Erdinç, Yusuf Arslana 2.16 dakikada tuşla galip.
72 kiloda: Celâl Atik 15 dakika da Hüseyin Erçetine ekseriyetle ve sayı hesabiyle galip.
79 kiloda: Adnan Yurdaer Adil Tolpara ittifakla ve sayı hesabiyle galip.
66 kiloda: Yaşar Doğu Doğan Erdince 15 dakikada sayı hesabiyle ittifakla galip. Doğan Erdinç Yahya Kalkana 15 dakikada ittifakla galip.
Bakırçaym Islahı
Bu İşe i milyon 700 bin lira ayrıldı
İzmir (Hususi) — MÜH Şef tn-önünün mahallinde tetkikler ya -parak ıslahını emir buyurıiuklan Bergamanm Bakır çayında ıslah ısmeliyesine geçilmek üzeredir. Nalla Vekâleti Su işleri umum müdürlüğü, hazırlanan projesine göre Bakır çay ısiâh ameliyesini eksiltmeye çıkarmıştır. Bu işe 1.700.000 lira tahsis edilmiştir. İhalesi bir ay sonra Ankarada su işleri umum müdürlüğünde yapılacaktır.
Ayrıca Torbalıda Kftçük Menderes havzasında Feirek köyü civarında yapılan Şütler ve kanallar arasında yapılacak beş küçük köprü de münakaşaya çıkarılmıştır. Bu iş 790720 liradır.
Trakyanm Elektriği
Edirne (Hususî) — Trakyamizm Bayındırlık faaliyetleri arasında e lektrik işi başlıbaşına bir hareket, tir. Bütün şehir ve kasabalar en mo. dern tesisatla elektrik ihtiyaçlarını karşılamaktadırlar.
Haber aldığıma göre sob gün. lerde Kırklareli elektriği de ihale o. lunmuş, Babaeski elektriği eksilt, meye konmuş, Vize elektriğinin pro. jesf Nafıa Vekâletinden tasdik o. lunmuştur. Bunlardan Vize beledi, yesi yakında istikraz işini bitirip e. lektrik tesisatını eksiltmeye çıkara, cak, Babaeski ise tesisatını doğru, dan doğruya mevcut varidatiyle ya. pacak ve borca girmiyecektir.
Eksiltmede elan Ezine elektriği de ihale edilmiştir.
Keşan elektriği bir ay içinde bit. miş olacaktır. Çorlunun su ve elek, trik işi Belediyeler Bankasınca ka. b® orürimuş ve 70,000 bin lirası ve. rttmiştir. Yakında eksiltmeye konacaktır. Saray kazasının su işi de bit mek üzeredir. Lüleburgaz su gebe, kesinin parası verilmiştir. ^Yakında o da bitecektir.
Pmarhisar ve Kaynarca köyleri, nfn elektriği ^udan alınmak üzere yerlerinde etütleri yapılmaktadır.
110 beygirlik bir kuvvetin temin edileceği limit olunuyor.
Mansa Emniyet Müdürlürfi
Edirne (Hususî)— Umumi müfettişlik Emniyet Müşaviri Cavit Gönenç Manisa Emniyet müdürlüğüne tayin edilmiş ve emri alâkadar lara bildirilmişiir
| RAP YO I
BALI 14 - 8 - 989
Saat 12,80 Program, 12,85 Türk müziği - pl., 13 memleket saat ayan, ajans, meteoroloji haberleri, 13:15 müzik (dans müziği pl.) 18.80 Program, 18.85 müzik (senfonik plâklar), 19 konuşma (Türkiye postası), 19,15 Türk müziği (halk musikisi - tanburacı Osman pehlivan), 19,35 Türk müziği (karışık program - Hakkı Derman ve arkadaşları, 20 ajans, meteoroloji haberleri, ziraat borsası (fiyat), 20,15 Türk müziği:
Çalanlar: Vecihe, Reşad Erer, Cevdet Kozan, Kemal Niyazi Seyhan.
Okuyanlar: Sadi Hoşses, Melek Jokgöz.
1 — Osman bey - Saba peşrevi.
2 — Dede - saba şarkı - gnşeyle
gel bülbülleri.
8 — Hüsnü efendi - bestenıgâr şarkı - çok sürmedi.
4 — Tanburi Mustafia - bir es-
mere gönül verdim
5 — Reşad Erer - Taksim.
6 — S. Kaynak - şevkefza şar-
kı - durup ta bir bakışın.
7 — Said dede - şevkefza saz
semaisi.
8 — Kâzım Uz - kani değil.
9 — Rahmi bey - bir sihri ta-
rab.
10 — Muhlis Sabahaddin - bahar geldi.
11 — Saz semaisi, semaisi.
21 memleket saat ayarı, 21 konuşma (hukuk ilmi yayma kurumu), 21,15 esham, tahvilât, kambiyo - nukut borsası ,(fiyat), 21,25 neşeli plâklar - R., 21,80 müzik (radyo orkestrası-şef: praetorius)
1 — Gretry-Mottl: balet -süiti.
a) tambourin
b) menuetto
c) gigue
2 — Antonio Vivaldi: Concefto
TİYATROLAR
TURAN TİYATROSU
Bu akşam HALK GECESt
Ertuğrul Sadi ve arkadaşları
İki oyun birden:
SEYHAN TAŞTI dram 1 P. KÂTİPLER 2 P.
(Se) atila revüsü Miço Pençef
Localar 100, heryer 20 paradi 10 kuruş.
15 mart akşamı Hamiyet Yüce Ses ve arkadaşları
■¥
Tepebaşmda Dram kısmında
Bu akşam saat 20,35 te
ANNA KARENİN (7 Tablo)
¥
Bu akşam 9 da
(KIRK YILDA BÎR) SON TEMSÎL
Çarşamba akşamı: ZOZO Dalmasın iştirakiyle.
BÜYÜK ŞARK OPERETİ H A L î M B
grosso sol minör, op. 8, Nr. 2.
Adagio e spiccato - Allegro-larghetto - Allagro.
8 — Haydn: senfoni do minöf, Nr. 95.
a) Allegro moderato
b) Andante
c) Menuetto - Trio ç) Final, Vivace
4 — G. F. Malipiero: Dört in-
vansyon (4 invenzioni).
a) Allegro grazloso, leggiero
b) Allegro grazioso
c) Andante
ç) Allegro feetoso
5 — Marcel Poot: “Ouverturo
joveuse,, (Şen uvertür),
22,80 müzik (operetler) plM
23 müzik (cazbaad - pl.), 23,45
24 son ajans haberleri ve yarınki program.
RADYOLİNİ daima kullanınız
NEDEN
Bütün mütehassıs diş tabipleri
RADYOLİN
diş m’cunnnu tavsiye ediyarlar? Çünkü ;
RADYOLİN
Dişleri beyazlatır. Diş etlerini kuvvetlendirir. Dişlerin çürümesine mâni olur' Ağız kokularını defeder.
Sabah, öğl- Te Akşam her yemekten soıra dişlerinizi fırçalayışız.

Muhtelif sergile
18 diploma, 24 madalya kazanmıştır.

J
Bir kadın ölüme sebep olmak iddiasile ağır cezada muhakeme olundu
Şilenin Ağva nahiyesinin Göçe köyünde kayın babası Hüseyin ile bir tarla meselesinden dolayı kavga ederek bil âhara iki sopa vuran ve bu suretle ihtiyar adamın ölümüne sebebiyet verdiği İddia olunan Ayşe Aksoy isminde bir kadın dün ağır ceza mahkemesine verilmiştir.
Ayşe, dünkü muhakemede cür. münü inkâr etmiş ve avukatı B. Mahmudun talebile 100 lira kefaletle serbest bırakılmıştır.
TÜRK HAVA KURUMU Büyük Piyangosu Altıncı Keşide; 11-Nisan-939 dadır. Büyilk İkramiye: 200.000 Liradır, Bundan başka 40.000,25.000,20.000 15.000 10.000 liralık ikramiyelerle ( 200.000 ve 50.000 ) liralık iki adet mükâfat vardır Dİ K K AT:
Bilet alan herkes 7/Nlsan/939 günü akşamına kadar biletini değiştirmiş bulunmalıdır..


*
TIRIS AB AH
14 MART 1939
ÖKSÜRÜK ŞURUBU
HAŞAN KUVVET ŞURUBU ZÂFI UMUMÎ, KANSIZLIK, ROMATİZMA, SIRACA KEMİK, SİNİR
hastalıklarına, cılız yavrular, yürümeyen, diş çıkaramayan çocuklar, dermansız ihtiyarlar, solgun kızlar, vereme istidadı olanlar HAŞAN KUVVET ŞUBUBundan içmelidir. Kanı arttırır, iştiha verir, şifaî tesirleri çoktur. Fennî surette imal edilmiş, içilmesi kolay ve lezzetli bir şuruptur. Küçük büyük her yaşta istimal edilebilir.
Sirop Pectoral
Eski ve yeni bütün öksürükleri geçirir, balgam söktürür, bronştan temizler, nezle ve gripten korur, göğüsleri zayıf olanlara bilhassa şayanı tavsiyedir.
İNGİLİZ KANZUK ECZANESİ
Beyoğlu. İstanbul
Nafıa Vekâletinden
Sizi soğuk alçmhndan, nezleden, gripten, baş ve diş e^rParndan koruyacak en İyi ç budur.
* İsmine dikkat buyru'ması -
Kayseri Vilâyetinden
1. — Talaş nahiyesi merkezine aid “içme suyu” fennî keşif ve
proje tanzimi aşağıdaki şerait altında eksiltmeye kon muştur.
2. — Bu işe aid bedeli keşif .,500” beş yüz liradır.
8. — Suyun membaı tahminen yedi kilometredir.
4. — Eksiltmeye iştirak edenler yüzde yedi buçuk teminatı adi-
ye verecekler ihaleden sonra yüzde on beşe iblâğ edeceklerdir.
5. — Yapılacak keşif ve proje evrakı mukavele tarihinden itiba-
ren kırk beş gün zarfında ikmal edilmesi meşruttur.
6 — Yapılacak proje keşif namenin Nafıa Vekâletince tasdiki
meşruttur.
7. — İhale 16 mart 1939 perşembe günü saat on dörtte Talaş
Belediyesinde icra edilecektir.
8. — Fazla malûmat almak istiyenler, Talaş Belediyesine ve
Kayseri Hususî Muhasebe Müdürlüğüne müracaat etmeleri ilân olunur. "1509”


HARP MALÛLÜ KARDEŞLER
PİYANGO KİŞESİ
Her keşidede olduğu gibi 5 inci keşide büyük ikramiyesi otan 50.000 lirayı müşterilerimden Bay Süleyman Gökkardeşe vermekle zengin etmiştir. Tahinisi bir de bu kişeden deneyiniz.
«hMr- Sirkeci — TeL 24049
Satılık Emlâk
Emlâk ve Eytam Bankasından :
Em* / , ' ■
No. Yeri: Kıymeti: Nevi: Me*aha«ıı Depozito!
1406.25
— 200_
1 hektar
4306 M*
836.12
20.
678 Beyoğlu, Emek ye- 7031425 Apartman mez mah. Şişhane sokağı 15/16 hisse No. eski 27, yeni 31 tnj 81.
679 İstanbul Eminönü 1200.— Ahşap dükkân 29.50 M1 240.— Zindan kapı, kantar ocağı No. 9
820 Sarıyar, Büyük- 1000.— Bir ev yan hisse
dere sevimli sokak No. 7
eski 22, yeni 22. ı A x
496 Beylerbeyi, Bostancı 1480.60 Tarta başı Abdullah ağa mah. eski Aziziye yeni Arabacılar sokağı No. eeki 7 yeni 17,19.
Büyükada Karanfil 100.— Bahçeİ mah. eski paskal sokağı Ahcap hane 8/4 hisse
No. 42.
780 Fatih Sofular mah. 482,— Hamamının 8/28 hisse Sofular caddesi eski 50, 52, yeni 66 - 68.
728 Kadıköy C&ferağa.
mah. Muradiye sokağı
No. eski 84, yeni 42,44, 46
757 Galata emek yemez 2000. mah. Şişhane sokak No. eski 38, yeni 41.
Yakanda adres ve tafsilâtı yazıh gayri menkuller peşin para ile Ve açık arttırma usuliyle satılacaktır. îhale 20—3—939 pazartesi günü sat ondadır. isteklilerin bildirilen gün ve saatte depozito akçesi, nüfus tezkeresi ve üç adet vesikalık fotoğrafla bankamız Emlâk sfervi-ttiK) gelmeleri. “763“ (1431),
42.
»96.40
1537.50 ÎM ev ve btr dükkân
90/120 hisse
- Bahçeli bir ev.
807.50
400.

Dolmabahçe Hava Gazı
Kok kömürünü
tercih ediniz
î|
Fatih Sulh 3 üncü Hukuk Hâkimliğinden:
Topkapı Arpaemini mahallesi kürkçü sokak 5 sayıda 25—2—939 da ölen Şadiyenin ilân tarihinden itibaren alacak ve borçlularının bir ay ve iddiayı veraset edenlerinin üç ay içinde mahkemeye müracaattan aksi halde terekesinin hâzineye devrolunacağı ilân olunur.

inhisarlar U. Müdürlüğünden:
I — İdaremizin Cibali Tütün ve kutu fabrikalarında hâlen mevcut olanlarla mayıs 939 gayesine kadar “160.000” kilo birikeceği tahmin edilen tahta parçası evvelki ihale feshedilerek yeniden pazarlıkla arttırmaya konmuştur.
H — Muhammen bedeli beher kilosu “50” santim hesabiyle “800” ve yüzde 15 temini tı “120” liradır.
HI — Arttırma 18—8—939 tarihine rastlıyan cumartesi günü saat 10 da Kabataşta Levazım ve Mübayaat şubesi müdüriyetindeki satış komisyonunda yapılacaktır.
IV — Tahta nümuneleri Cibali ve kutu fabrikalarında görülebiliri. “1674”

Bakırköy Kazası Tapu Memurluğundan :
Bakırköy kazası Yeşilköy Fener mevkiinde Yeşilköy feneri 3295 No lu Denizbank kanununun 6 ve 20 inci maddeleri mucibince Deniz-banka intikal ettiği ve tapu kaydı bulunmamasından senetsiz tasarru-fata kıyasen tescili Banka tarafından talep edilmiştir.
Martın 17 inci cuma günü saat 13 te mahallî tetkikat yapılacağından bu hususta bir itiraz ve iddiası olanların tahkikat gününden evvel daireye veya tahkikat günü mahallinde bulunacak memura itirazını bildirmesi lüzumu ilân olunur.
İstanbul Sıhhî Müesseseler Arttırma ve Eksiltme Komisyonundan ;
Eksiltmeye konulan iş: Şişli Çocuk hastahanesinde yapılacak asfalt yol inşaatı.
Keşif bedeli: 942 lira 94 kuruş.
Muvakat garanti: 71 liradır. \
Şişli Çocuk hastahanesinde yapılacak asfalt yol İnşaatı işi açık ftlrjriİtmeye konulmuştur. Eksiltme 24—3—939 cuma günü saat 14 de Çağaloğiunda Sıhhat ve İçtimai Muavenet Müdürlüğü binasında kurulu komisyonda yapılacaktır.
İstekliler şartname ve keşif hülâsasını her gün komisyonda görebilirler.
İstekliler carî seneye aid ticaret odası vesikasiyle 2490 sayılı kanunda yazıh belgeler ve bu işe yeter muvakkat garanti makbuz veya banka mektubu ita birlikte bu işe 'benzer en az 3000 liralık iş yaptığına dair eksiltme tarihinden 8 gün evvel İstanbul Vilâyetinden almış oldukları ehliyet vesikalarıyla birlikte belli gün ve saatte komisyona gelmeleri. (L664£

\TiZMA A X A
o
Â
1





BAŞ . DıS . SıNıR . KIRIKLIK
Bütün ağrı ve sızılara karşı en müessir ve mütekâmil kaşe DERMAN Kaşeleridir. Lüzumunda günde 1-3 kaşeye kadar alınır.
Asipin Kenan
I
Eksiltmeye konulan iş:
1 — Büyük Menderes üzerinde Işıklı gölünün sulama suyu id-dihar havuzu haline konması, keşif bedeli “1133860” liradır.
2 — Eksiltme 13—4—939 tarihine rastlıyan Perşembe günü saat 15 de Nafia Vekâleti Sular Umum Müdürlüğü Su eksiltme komisyonu odasında kapalı zarf usuliyle yapılacaktır.
3 — İstekliler eksiltme şartnamesi, mukavele projesi. Bayındırlık îşleri Genel şartnamesi, fennî şartname ve projeleri “50" lira mukabilinde Sular Umum Müdürlüğünden alabilirler.
4 — Eksiltmeye girebilmek için isteklilerin “47 765” lira “80” kuruşluk muvakat teminat vermesi ve eksiltmenin yapılacağı günden en az sekiz gün evvel ellerinde bulunan bütün vesikalarla birlikte bir istida ile Vekâlete müracaat ederek bu işe mahsus olmak üzere ve sika almaları ve bu vesikayı ibraz etmeleri şarttır.
Bu müddet içinde vesika talebinde bulunmıyanlar eksiltmeye iştirak edemezler.
5 — isteklilerin teklif mektuplarını ikinci maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Sular Umum Müdürlüğüne makbuz mukabi -linde vermeleri lâzımdır.
Postada otan gecikmeler kabul edilmez. “820” “1554”
. 11' Gazete Kitabevi
SUleyman Gezer ve Osman Sezrçlner Aydın: Hükümet bulvarı No. 73 H r nevi gt.zete, mecmu hicap “Yeni Sabah,,ın geçmiş nüshaları bulunur.
İstanbul İkinci İcra Dairesinden:
Bir borçtan dolayı haciz altın-' da olup paraya çevrilmesine karar i verilen bir demir torna tezgâhı; 25—3—939 cumartesi glinü saat 12 den 14 e kadar Galata Kalafat yeri yelkenciler 77 No. lı dükkân önünde satılacaktır. Kıymetinin bulmadığı takdirde ikinci arttırması 30—3—939 perşembe günü ayni mahalde ve tayin edilen saatte icra edilecektir. İsteklilerin mahallinde hazır bulunacak memuruna müracatlan ilân olunur.

İstanbul Asliye Birinci Ticaret Mahkemesinden:
Mahkemece satılmasına karar verilen bej renkte Bakırköy küfeğisi ve Lefke taşlan evsafında iki vagon taşın açık arttırması 17. 3. 939 cuma günü saat 15 de yapılacaktır. Almak istiyenlerin o gün ve o satte taştann bulunduğu Haydarpaşa Devlet Demiryollan idaresine aid nhtim üzerindeki açık ardiyede hazır bulunmalan lüzumu ilân olunur.
Fatih Sulh 3 üncü Hukuk Hâkimliğinden:
Aksaray Sadi çeşme sokak 12 numarada oturan ölü îsa kızı Be-hiyeye ayni evde oturan amcası Ahmedin 8—3—939 tarihinden itibaren vasi tayin edildiği ilân olunur.
İstanbul İkinci İcra Dairesin -den:
Bir borçtan dolayı haciz altında olup paraya çevrilmesine karar verilen 7000 adet Tuğla 21 - 3 - 939 salı günü saat 16 dan 17 ye kadar Eyüp Bahariye caddesinde Bay Yaşarzade Haşan Hüsnünün tuğla fabrikası önünde satılacaktır.. Kıymetini bulmadığı takdirde ikinci arttırması 28—3—939 salı günü ayni mahalde ve tayin edilen saatte icra edilecektir. İsteklilerin mahallinde hazır bulunacak memuruna müracatlan ilân olunur.
)u5iRlk.lerde LjLEkİ olan MUESSESELERE
Yazaroğlu
Gümrük komisyoncusu
Galata, Ziraat bankası çarşısında Çanakçılıhan No. 34-35 Telefon : 35, 95
Sahibi: A. Cemaleddin Saraçoğlu Neşriyat müdürü: Macid ÇETİN Basıldığı yer: Matbaai Eb üz ziya