Cumartesi
Başmuharriri: Mümtaz Faik Fenik
Denizciler Caddesi: 2
k I


e
V 22
NİSAN 1950
Posta Kutusu: 193 — ANKARA
Telgraf: Zafer Gazetesi Ankara
Başmuharrir tel: ........ 15619
Yazı işleri, idare: ..... -5315
Fiyatı her yerde 10 kuruştur.
Yıl: 1 —No. 358
Dil, Tarih, Coğrafya Fakültesinde bir kon-’ ' anı tesbit etmektedir.
Pıkistanlı Şair İkbal’in ölüm yıldönümü münasebetiyle dün
ferans verilmiştir. Yukarıdaki resim konferanstan bir
D. P. Yüzde yirmilerin tesbit işini tamamladı
Bütün namzet listelerinin tanzimi de
bugün öğleye kadar sona erecek
D. P. nin seçim beyannamesi de hafta sonu yayınlanacak
Demokrat Parti Genel İdare Kurulu dün öğleden sonra başlıyan toplantısına bugün sabaha kadar devam ederek % 20 adaylarını tesbit işini ikmal etmiştir.
Bugün de vilâyetlerin seçtiği % Hû lerle merkezin tesbit ettiği % 20 ler birleştirilecek, listeler kati şeklini alacak ve Pazartesi günü bu listeler basına verilecektir.
D. P. nin gelecek hafta sonuna doğru bir seçim beyannamesi yayınlaması kuvvetle muhtemeldir.
Diğer taraftan, 24 Nisan Salı günü radyodan yapılacak seçim propagandası için Basın Yayın Genel Müdürlüğünde partiler arasında kur'a çekilecektir.
D. P. Genel Başkanı Celâl Bayar galip bir ihtimale göre, önümüzdeki Çarşamba günü büyük bir memleket turnesine çıkacaktır.
Gl. Saim
Onhan da
ıl
I
r
ıl
Vatandaş:
Demokrat Partinin 7/Mayi8/19ûO dıf çekilecek büyük Eıjya Piyangosunun bir bileti için vereceğin bir lira İle hem onun bu zencin İkramiye üstesinde yansını denemiş ve hem de asil Türk milletinin ve Üyelerinin yardımından banka maddi kaynağı olmıyan DEMOKRAT PAP.Tl'nln, önümüzdeki seçim mücadelesi masraflarını karşılamış olacaksın. (898)
C.H.P. saflarından ayrılan Milletvekilleri çoğalıyor
Son olarak Denizli mebusu
Kemal Cemal Öncel de istifa etti
Van mebusu I. Arvas müstakil adaylığını koyduğu için C. H. P. den ihraç olundu
C.H.P. de değişen bir şey yok !
) Adviye FENİK
alk Partisinin yeni aday listelerini tanzimde bir çok zorluklarla karşılaştığı artık açıkça görülmektedir. Bu iş pek mücadeleli olmuş; hattâ içlerinden bir çok istifalara yol açmıştır. Fakat yine de idareciler ve erkân, milletin partiye karşı duyduğu itimatsızlığı anlamış gibi görünmek istemişler, esaslı bir tasfiyeye gitme den, yine bildiklerinden şaşmamışlar dır. Bu itibarla olup bitenlere ve orta ya atılan isimlere bakacak olursak, eski hamam, eski tas da diyebiliriz. Gerçi listede bir çok şahıslar de -ğişmiştir; gûya gençlere mevki ve rildiği ileri sürülmüştür. Fakat şunu sarih olarak belirtmek lâzımdır ki neticede, Halk Partisinin i çinde esaslı bir tasfiye yapmak ve bugünkü demokratik zihniyetin i-cabettirdiği şekilde bir liste tanzim etmek mümkün olamamıştır. Çünkü bunu yapabilmek için, evvelâ büyük bir enerji ve feragat lâzımdır ki, maalesef bu hasletler bir âklarında mevcut değildir. Hakikatte, evvelâ iş başında görülen ba. zı kimselerin böyle bir feragat göstermeleri, yani kendi kendilerini tasfiye etmelerinden başka çare yoktu. Fakat bunu yapacak fedakâr nerede? Nerede o insanlar kİ, senelerdenberi alıştıkları iktidar mevkiini, gerek partilerinin ve gerek memleketin yüksek menfaatleri uğrunda göz kırpmadan bırakabilsinler. Ve:
— Artık biz, devrimizi doldurduk. Bizim parti içinde bulunmamız, ona ıbir zaaf oluyor. İşi daha faal daha genç unsurlara bırakalım ve biz bir kenara çekilelim, her halde gençler, bizden daha çok demokratik esaslara sadakat
gösterirler ve bu sayede memlekette normal bir siyasî nizam kurulmuş olur!
Hayır, böyle düşünen olmamıştır. Yalnız, parti içinde faal rolü olmıyan ve vazifeleri sadece el kaldırmaktan ibaret olan, sessiz sodasız bazı kimseler tasfiyeye uğratılmıştır; ve bununla da gûya listenin yenilendiği gibi bir zihap uyandırılmak istenilmiştir. Çünkü bunlar, nihayet ötede, beride zararsız-(Devamı Sa. 6 Sü. 4 de)
Yavuz Selim Türbesi de açıdı
İstanbul, 21 (a.a.) — Yavuz Selimin türbesi bugün saat 13 de törenle halkın ziyaretine açılmıştır. Törende vali ve belediye başkanı Dr. Fahrettin Kerim Gökay, Fatih kaymakamı, il genel meclisi üyelerinden bazıları, okullar öğrencileri ve kalabalık bir halk kütlesi hazır bulunmuştur.
Sıcaklar
birden
bastırdı
H iraref 3erice%i dün 31 e çıktı |
Şehrimizde havalar iki gün denberi, bu mevsim için gay-,ri tabiî sayılacak derecede sıcak olmaktadır. Dün şehri-I mizdeki en yüksek sıcaklık gölgede 31 derece idi.
’ Diğer taraftan gelen haber-ı lere göre, yurdumuzun bir kısım yerlerinde -yeğmıvrlar başlamış bulunmaktadır. Dün ı Batı Anadolunun bazı yerlerine yağmur yağmış ve kuraklık tehlikesi kalmamıştır. Mersinde bunaltıcı sıcaklar Mersin, 21 (a.a.) — Son iki gün zarfında havalar birdenbire ısınmış, endişe verecek derecede sıcak olmuştur. Dün ir (Devamı Sa. 6 Sü. 3 de)
Mareşalin cenaze merasimindeki
Son hâdiseler hakkında
tedbir mi alınacak?
Başbakan İstanbulda ilgililerle temaslarda bulunacağını söylüyor
Marshaiı plânı iki yaşına basmıştır. Bu münasebetle Türkiyey nedenberi yapılmakta olan yardımların hangi sahalarda tatbik edilmiş olduğu, gimdiye kadar neler yapıldığı fotoğraflarla tesbit edilmiş ve bu fotoğraflar Amerikan Kütüphanesi vitrinlerinde teşhir edilmeye başlanmıştır.

Ordudan
ayrıldı
D. Parti Generali aday gösterecek
Haber aldığımıza göre, eski Süvari Müfettişi Zırhlı Birlikler Ko-nyı^nı Tümgeneral Saim Önhan kendi arzuslyle ordudan ayrılmış ve siyasî hayata atılmağa karar vermiştir.
Bilhassa Süvari Müfettişliği zamanında süvari kuvvetlerimizin inkişafında, ordumuzda milletlerarası değerde süvariler yetişmesinde büyük rolü olan General Saim Önhan, enerjik, faal ve geniş kültürlü bir zattır. Yeni girdiği siyasî hayatta da yurdumuza büyük hizmetleri olacağı kendisini yan büyük kitle tarafından hakkak görülmektedir.
General Saim Önhan’m Demok rat Parti tarafından Milletvekil adayı gösterilmesi kuvvetle muh temel görülmektedir.
İstanbul. 21 (Telefonla) — Başbakan Şemsettin Günaltay bu sabahki trenle beraberinde Adalet Bakanı Fuad Sirmen olduğu halde An karadan şehrimize gelmiştir. Vali kendisini Pendikte belediye hudut, lan dışında karşılamıştır. Başbakan Vali ile Haydarpaşaya kadar beraber gitmiş ve İstanbul şehrini alâkadar eden işler üzerinde izahat almıştır.
Şehrimizdeki son hâdiseler hak- ' kında ve asayiş, mevzuunda da validen malûmat alan Başbakan, mesai-' sindeki basandan dolayı Ordlnar -yüs Profesörü tebrik etmiş ve teşekkürlerini bildirmiştir.
Başbakan Haydnrpaşada kendisi ile görüşen gazetecilere şunları söylemiştir:
(— İstanbula dinlenmek için geldim. Bir kaç gün kalmak istiyorum, belki de avın sonuna kadar kalacağım. Bu araad şehirde tetkiklerde bulunacağım. Bir basın toplantısı yapmak tasavvurundeyım. İstanbul da bir konuşma yapmak hususunda I henüz verilmiş bir kararım olma-★ (Devamı Sa. 6 Sü. 7 de)
Necip Fazıl Kısakürek dün tevkif folundu
İstanbul, 21 (Telefonla) — Büyük Doğu gazetesinde neşrettiği -Altı Parmak, başlıklı yazıdan dola, yı hakkında, hükümetin manevi şah siyetini tahkir iddiası ile takibat açılan şair Necip Fazıl Kısakürek ikinci sorgu yargıçlığınca suçu sabit görülerek ağır ceza mahkemesine sevkedilmiştir.
Necip Fazıl Kısakürek zabıtaca bu sabah âdliyeye verilmiş ve hüviyeti tesbit edildikten sonra cezaevine gönderilmiştir.
Son Dak-ko :
C. H. P. Genel Merkezinde aday tesbıtinde hasıl olan anlaşmazlıklar ve bu yüzden vukubu-lan istifalar gün geçtikçe biraz daha artmaktadır.
Yılların yılı C- H P. ye hizmet etmiş ve onun namına çalışmış bir çok partililer mütemadiyen istifa etmektedirler. Bu durum C. H P. nin en nikbin o-lanlarını bile büyük bir ümitsizliğe düşürmektedir.
Haber aldığımıza göre, dün de Denizli Milletvekili Kemal Cemal Öncel. C H. P. den istifa ederek Müstakil olarak adaylığını koymak ûzete Denizliye gitmiştir
Diğör taraftan Van Milletvekili İbrahim Arvas, Müstakil o-larak adaylığını koymak istediğinden C. H. P. Genel Sekreterliği tarafından partiden ihraç edilmiştir.
SİVAS’TA DURUM Denizli Milletvekili Kemal Cemal
Sivas, 21 (Hususî) — Seçimler Öncel
Günün yazısı:
dolayjsiyle Halk Partisi için I propaganda yapmak üzere seyahate çıkmış olan Devlet Demir- 1 yolları Genel Müdürü Galip Güıan, burada da Demiryolu iş 1 çilerini toplamış ve onlara Halk Partisi hükümetlerinin işçilerin başında ne büyük bir -nimet, olduğunu saatlerce sayıp dökmüştür.
Genel Müdür, bundan sonra işçilerin siyasete karışmalarının doğru olmadığını, hatta tehlikeli olduğunu ifade etmiş, bu arada şöyle bir vecize ort3ya atmıştır:
• — Politika öyle bir silindirdir kı. acemi veya kötü kullanan ellerde ne sevgi, ne de şeref bırakır..
Devlet Demiryolları Genel Müdürü, bundan sonra Halk Partisinin propagandasını yaptığı için yapılan tenkitlere cevap vermek istemiş, sırasını ge-ir (Devamı Sa. 6 Sü. 1 de)

ULUS’UN YAPTlGl MÜSABAKA
Bizim tenkid ettiğimiz taraf, Lozan zaferini kazanan zatın, bugün Milletin hak ve hürriyetlerini tanımak sırası geldiği zoman, imsâkile hareket etmesi ve herksin iz'an ve basiretini isyana sevkeden bir takım ufak politika stratejileri ile meşgul olmasıdır
Amerikan ataşemiliteri Albay Robeııson ve eşinin Türkiyeden ayrılışı münasebetiyle Süreyya Pavyonunla bir kokteyl verilmiştir. Resimde eski ve yeni ataşe diğer davetliler arasında görülmektedir
--- YAZAN —
Cihad Baban
Ulus gazetesi, bundan on bir sene evvel, tren Erzuruma geldiği zaman, Erzurum gazetesinde yazdığım bir yazıyı ele alıyor... Bu yazıda İnönü’nün Lozan’ını, şimendifer siyasetini ve kendisini methetmişim. Bugün niye kanaat değiştirdin? diyor. Ve bugünkü yazılarımla, o günkü kanaatlerim arasında. zoraki bir tezat aramağa çalışıyor.


Hâdiseleri, bundan 11 yıl evveline irca ettiğimiz zaman, Erzurum gazetesinde çıkan yazımın altına bugün de aynı imzayı atmakta tereddüt edecek değilim. Tarihe dikkat buyurunuz, Atatürk'ün ölümünden hemen bir sene sonra... O devrelerdeki. Sayın İsmet İnönü Başbakanlıktan uzaklaştırıldığı zaman, Bayaria ve Atatürk'e dalkavukluk gayreti ile İnönü’nün aleyhine kalem kullananlar bilhassa U-
★ (Devamı Sa. G Sü. 2 de)
Boğazlara
ait Amerikan
görüşü ve Rus iddiaları
Ordu’da yeni usul kamuflajlı baskı!
propagandası için istifade ediliyor
Ordu, 21 (Hususi) — Ordu Demokratları muhtelif ekipler halinde her tarafta hummalı bir faaliyet gösteriyorlar. Şehir ve köyleri ayrı ayrı dolaşan Demokrat Partili hatipleri köylü içten tezahüratla kar-__________________________........_ şılıyor, candan alkışlar ile bağrına rikan Dışişleri Bakanı Dean Ache- basıyor. Denilebilir ki, Ordu baştan son, Rusların son hareketleri do-1 başa Demokrat bir bölgedir. Öteden lay'ısiyle dünyanın öiddî bir du- I beri Halk Partisi saflarında sık sık rumda bulunduğunu söylemiş, fa- görülen istifalar bilhassa" şu son gün kat silâhlı bir mücadeleye doğru lerde vüsat ve kesafetini arttırarak gidildiği hususunda bir alâmet gör- 1 devam etmekte ve tam bir çöküntü mediğini ifade etmiştir.__I başlamış bulunmaktadır. Kısacası
Acheson, Rusların, d’)nVî)nın tpk koümn ıio Ordud» i* muhtelif bölgelerinde ruınlor husulüne sebebiyet verdik- ! leyh burada yalnız ve
★ (Devamı Sa. G Sü. 1 (le) partiyi ayakta tutan ve
Vaşîngton, 21 (Ap) — Bugün bir basın konferansında konuşan, Ame-
partili gibi hükümet otoritesini istismar suret ile cnun fiili başkanlığını yapan Ordu valisi Salih Kılıç ve onun buyruklarına boyun eğen bazı idare mensupları vardır. Hattâ Mısır tevziatı ve diğer işlerde Halk Partisi elemanlarına halkın sefaletin len istifade ile propaganda imkânın verilmektedir. I-Ialk Partisinin Hâs ettiği şu son günlerde onu a-yakta tutmak için ümitsiz gayretler snrfotmekte, son ioat -kamuflâj-! lı baskı- usulünü tatbik etmekte ve .—3...., ________________ _________ ettirmektedir. Mukaddesi dinimiz
dünyanın tek kelime ile Orduda Halk Partisi ! propagandaya âlet edilerek bazı bulanık du- ' ve teşkilâtı zaaf içindedir. Binaena- müftü, imam ve hocalar ve köy a-
----)n. I ıevh burada valnız ve sadece bu ğaları Halk Partisi lehine görevlen, I müfrit bir- * ıDcvaıııı Sa. 6 Sü. 1 de)
Mısır tevziatının dile C.H.P
AKINTIYA KÜREK
Gümüş gibi iş !
nkara'dan dediler, di. Tutmadı. Sonra, Zon-
guldak'tan diye bir lâf çıktı! Uzun Mehmet kulak asmaz ama, belki Kozlu’da bir koz bulunur, dedik. Fakat sonra bir çark döndüı Öğrendik ki, Falih Rıfkı Atay’ı Gümüşhaneden gösteri-yorlarmış!
Bizim bildiğimize göre, Gü-müşhanenin elması meşhurdu. Şimdi buna bir de adayı eldendi.'
Hadi hayırlısı; işler artık gümüş demektir; hem de savatlı gümüş! — Yedekçinin YEDEĞİ
Sahıfe )2
İGÜ.1V GEÇERKEN.
Oyuna gel oy’ıma.,*
Me De
emal Zeki Gençosman, Ulus gazetesindeki sütunundan seçmenlerine açık mektuplar göndermeğe karar vermiş. Dün ilkini yayınladı. Ama Allah için söylemeli, öyle açıkça: «.Bana oy verin» falan demiyor. Haktan yana görünüyor. Hattâ, .Reyini Cumhuriyet Halk Partisine ver» bile demiyeceğim diyor. Bravo! Gayesini, sadece seçmenlerinden rey günü olanca ferasetlerini kullanmalarını istemek. Pekâlâ, bir diyeceğimiz yok. Ama, gelgeldim
talebi değildir. Efendim? Fakat, sevgili Gençosman, Elazığlılar oy’ıına gelecekler mi dersin?
SAADETİN SIRRI:
mektubun bir başlangıcı var, o

Tam şecaat arzederken,
sirkatin söyleme hesabı!. Bakın:
«Sözlü sözsüz, sazlı sazsız, resimli resimsiz propaganda yağmuru şişelemeğe başladı. Seçim nğ. rıına sırsıklam olacağuı günler de uzak değil. (Hani, aç gözünü biz adamı ıslatırız da ha! der gibi değil mi şu cümle). Sana tesir yapmak için herkes bir türlü dil dökecek, ayrı vasıtalar kullanacak (bunların içinde zor, baskı, hile de var mı bilmiyoruz), ayrı yollardan gidecek. Fakat İstenen şey aynı: Bütün bu çalışmaların tek hedefi senin bir tek oyundur...
Bu mukaddemeyi okuduktan sonra .aulıyorsııuuz tabiî, yalnız Gençosmau'm . açık mektubu oy
İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Ordinaryüs Profesör Doktor Fahrettin Kerim Gökay. Kuleli Askerî Lisesinde öğrencilere: «Hayatta mes’ut olmanın sırrı» mevzulu bir konferans vermiş. Bir düşündüm: Üstat, seçim zamanı, C. IL P., sonra, Kuleli Askerî Lisesi, mes’ut olmanın sırrı? Araların daki münasebete blı- türlü akıl erdiremedim; zahir aklına öyle esmiş dedim.
Fakat bir de şu var; Mes’ut olmanın yollarını öğreten adamın bizzat mes’ut bir insan olması lâ zımgelir Nitekim, öyle ya, üstat ta sayılı mes’utianmızdan biridir. Neden mi? İsminin serlâvlıa larıııa bir baksanıza, kaç satır tıı tııyor: İstanbul Valisi ve Belediye Başkanı Ordinaryüs Profesör Dok tor Fahrettin Kerim Gökay.
Bununla beraber her zaman mes’ut olmak pek o kadar da kolay bir şey değildir. Üstadın, serlevhalarından, fazla değil, bir ta neciğini meselâ en baştakini kaldırın da bakın: Mes’ut olmanın sırıı diye ikinci bir nutuk çekebiliyor mu?
GAZETELERDEN
Bu defa da el çabukluğuna gelmesin
Bu başlık altında Yeni Sabah seçimleri ve bu münasebetle iktidarın aldığı tedbirleri bahis konusu ederek diyor ki:
Seçim zamanı, devadımlarla, yaklaşıyor. Çeşitli partiler, namzet listelerini, artık hazırlamışlar, son ve kat’î şeklini vermek üzere bulunmuşlardır. Yarın Halk Partisinin ve belki de Demokratların kimleri, Türk milletinin tasvibine arzede-cekleri anlaşılmış bulunacaktır. Binaenaleyh intihabatın en hararetli safhasına, girmiş sayılabiliriz. İşte, fam bu sırada, Ankaradan, garip bazı sesler yükselmeğe başlamıştır. Vali ve kumandanlara yeni iller kanuniyle verilen salâhiyetlerin tatbik suretleri hakkında talimatname hazırlanıyormuş, bilhassa intihabat sıralarında böylece otoritenin desteklenmek ihtiyacı duyulması dikkati çekmektedir. Şüphesiz, seçim devresi, ihtiras ve iştiharların çok kabardığı ve heyecanın azamî hadlere ulaştığı bir fasıladır. Binaenaleyh hükümetin, âmîne nizamım halelden koruması ve her hangi şekilde, şu veya bu zümrenin, vatandaşların emniyet ve huzuruna halel verebilecek ednâ harekette bulunmasına imkân vermemesi, en iptidaî bir vazife ve şarttır. Fakat bu memlekette, çeyrek a-sırlık mazinin öğrettiği, başka bir hakikat de vardır ki o da iktidar-dakilerin, mevkilerini ve sandalyelerini ne pahasına olursa olsun, terketmemek için azamî gayret ve himmet sarfetmeleridir. Hatta bu vadide kânunun çerçevesini aşan hareketleri bile rhübah görecek ka-
liirkiye Ormancılar Cemiyeti Başkanlığından
Cemiyetin Genel Kurul toplantısı 7 Mayıs 1950 Pazar günü saat 14 de Ankara Halkevinde yapılacaktır. Ü-yelerimizin teşrifleri rica olunur.
Gündem:
1 — İdare ve denetleme kurulları raporlarının konuşulması.
2 — Üye dileklerinin görüşülmesi.
3 — Yeni idare ve denetleme kurullarının seçimi.
NOT:
Genel Kurul toplantısına katıla-mryâoak üyelerimizin dileklerini kongre gününden önce idare kuruluna bildirmeleri rica olunur.
(749)
Satılık Kuyulu bağ
Dikmende Oıtabekçilikte Kadastronun 1670 ada ve 39 parselinde içinde tatlı su kuyusu bulunan 3247 metrelik bağ satılıktır. Görüşmek için Maltepe Özveren sokak Arman apartımanı 37/3 müracaat.
dar gaflete kapılabilirler. Bu ifade, sırf âfâkî ve talimin üzerine kurulmuş, yürütülmüş bir muhakeme tarzı değildir. 1046 Temmuzunda, yurdun her tarafında, herkesin gözü önünde olup bitenler, kanunun sarih hükümlerini ayak altına alan hareketler, hep iktidarın müsamahalı gözleri önünde cereyan etmedi mi? Sandık hileleri, pusula c-an -bazlıklan ayyûka çıktı ve bütün İzmir ve havalisinde feryat ufukları sardı. Ama bu şikâyetler, bu galeyanlar, çoğunluk partisinin, kulaklarını tıkaması sayesinde, unutturuldu ve küllendirildi... O zaman, en ufak bir tecziye hareketi olsa idi bugün siyasî hava, çok daha saf olurdu.
Muharrir yazısına şöyle son vermektedir:
Geniş halk kitlelerinin salim düşüncelerinin bütün bu .mantıksızlık ve tezatları gördüğünde ve tesbit eylediğinde şüphe yoktur. Türk milletinin iç işlerinde takip edeceği yolların dış radyolardaki tefsir teşvik veya takbihlerle ilgisi yoktur.
Bütün milletçe mühim olan nokta demokrasi yolunda doğru yürümek ve onun icaplarına tamamiyle uymaktır. Bakisi safsata, masal veyahut baskı için bahane ve vesilelerdir.
Kem gözlere şiş
Cumhuriyette D. N., kısa fıkrasını Ilaydarpaşada infilâk eden Norveç vapuru bahsine hasrederek diyor ki:
Limandaki Norveç vapuru yangınına, deniz itfaiyemiz, ateş çıktıktan tam bir buçuk saat sonra yetişmiş. Gemideki infilâk maddeleri, anlaşılan bu kadar sabırlı olmadıklarından, patladılar ve koca tekne maharetle yenmiş uskumru iskeletine döndü, gitti.
İçinde, can sıkıntısından başka, patlayıcı bir şey bulunmıyan bizim küçük vapurları düşündükçe, insanın tüyleri ürperiyor.
Ya maazallah, bir kazadır oluver se... Bir buçuk saat beklemek kolay iş mi?!
İş Bankası ikramiyeleri
Türkiye İş Bankasının çocuk tasarruf hesapları arasında tertip eylediği ilcramiye çekilişi dün banka genel merkezinde ve İkinci Noter Şakir Baran’ın huzuru ile yapılmış tır.
Bu çekilişin büyük ikramiyesini teşkil eden Ankaradalci dükkân Er-zurumda 2802 hesap numaralı Cevdet Arıcıya isabet etmiştir.
Biner lira kazananlar: Beyoğlunda Nema (54826), İzmirde Bilgin (46244), Ankarada Ayla (69642), Bursada Muzaffer (17177).
Beşer yüz Hra kazananlar: Antal yada Avni (2838), Nazillide Gülçin (.4591), Trabzonda Yusuf (4756), İs-tanbulda Mikail (149713).
iki yüz ellişer lira kazananlar: Kayseride Şaban (9754), İzmirde Yenigiinde Meryem (1546), Eskige-hirde Güven (9172), Gaziantepte Akay (3978).
Yüzer lira kazananlar: Ankarada Yenişehirde Şener (10090), Saman-pazarında Gülay (1082), Adanada Nurdan (15166), Afyonda Oya (5005), Ayvalıkta İsmail (2219), Dl-yaı-bakırda Oktay (5530), Ispartada Filiz (3046), İzmitte Avni (1003), Mersinde Enis (9746), Ödemişte Neclâ (2619), Samsunda Ayfer (10690), Sıvasta Ezher (4228), Tar-susta Şahinaz (1496), İzmirde Al-sancakta Ayla (568), İstanbulda Sinan (162977), Beşiktaşta Esin (876), Beyazit’ta Süheyla (4741), Fatihte Ayla (512), Kadıköyünde Ferit (17581), 1 numaralı seyyar büroda Melih (101224).
Bunlardan başka türlü şubelerde elli hesap sahibi çocuk, ellişer liralık ikramiye kazanmışlardır.
Ingiliz bâle mütehassısı Türkiyeye gelecek
Aldığımız malûmata göre, Londra Sadler Wals Tiyatrosu müdiresi ve aynı zamanda tanınmış İngiliz bale mütehassısı Mis. Minett 17 Mayısta Istanbula gelecektir.
Bale mütehassısı İstanbulda verilecek bale temsillerinde bulunduktan sonra Ankaraya gelecek ve alâkalılarla temaslarda bulunacaktır.
Kırıkkale Ulaş ocağı açıldı
Kırıkkale, 20 (Telefonla) — Kırıkkale Demokrat Parti Ülaş ocağı bugün büyük bir merasimle açılmıştır.
Açılış merasimi münasebetiyle bir çok hatipler konuşmuşlar ve çeşitli mevzular üzerinde fikir teatilerinde bulunmuşlardır.
Bundan sonra seçimlere geçilmiş ve Yusuf Pekşen, Eşref Tetik, Arif Pekşen, Hüseyin Sözeri ve Hacı Gül idare kurulu üyeliklerine seçilmişler dir.
Millî Kalkınma Partisi Mitingi
Millî Kalkınma Partisi Ankara İli İdare Kurulu belli olmuştur. Başkanlığa Yusuf İleri, üyeUklere Eczacı Zühtü Ateş, Tüccar Hüseyin Orhon, Tüccar Yusuf Aksoy, Halit Kiremitçi, Muzaffer Bozkurt, Eczacı Hüseyin Benada seçilmişlerdir.
Millî Kalkınma Partisi Pazar günü saat 15 te Cebeci çayırında bir siyasî miting yapacaktır. Bu toplantıda Nuri Demirağ da bulunacaktır.
Yurd Mes'eleleri
Kömür havzamız ve
Zonguldak limanı
— n — (i)
!■“’ sasa girmezden evvel umumî S" dünya kömür istihsali yanın-l—» da kömür havzamızın durumunu belirtmek faydalı olacaktır.
Son rakamlara göre dünya kömür istihsali şöyledir:
Amerikada senelik istihsal milyon ton,
tngilterede 345 milyon ton, Almanyada 280 milyon ton, Rusyada (cenubi) 120 milyon ton Polonyada 90 milyon ton, Romanya (Linyit) 8 milyon ton, Bulgaristan (linyit- 3,5 milyon ton ( 1943 de başladı)
Türkiye 2,4 milyon ton.
Görülüyor ki Türkiyemiz, hattâ Balkanlarda bile en az kömür istihsal eden bir memleket durumundadır.
Havza bugün on senedir devlet elindedir, ve devlet eline geçtiği günden itibaren de buranın bir elden idare edilmesiyle büyük tasarruf ve kâr sağlayacağım iddia eden kimseler tarafından idare edilmektedir.
Teessürle kaydetmek lâzımdır ki o günden bugüne kadar memur sayısı yüzde 300 artmış randımanlar düşmüş ve devlet bugüne kadar buraya tesisat ve zarar karşılığı olarak yüz milyondan çok fazla 'bir para vermiştir.
Milletin dişinden, tırnağından arttırarak ödediği vergilerle karşılanan bu muazzam paraya mukabil kömür istihsalinin on seneden-beri hususî ellerde iken takip ettiği artış temposunun üstüne çıkamaması ve hattâ bu tempoyu muhafaza edememesi ne hazin bir tecellidir.
Filhakika 1860 senesinden beri faaliyette bulunan Havzadaki istihsal hiç bir hususî gayrete lüzum kalmadan her sene 100 - 150 bin ton raddesinde artmıştır. Halbuki devlet eline geçmezden bir sene evvel 2.114.000 ton satılık kömür istihsal eden Havza bugün ancak 2 milyon 480.000 tona yükselebilmiş bulunmaktadır ki 9 senedeki artış miktarı olan 370 bin tonu senelere taksim edersek senelik artışın yuvarlak hesap ancak 40 bin tondan ibaret olduğunu görürüz. Burada tafsilinden kaçındığımız birtakım teknik hesapları ve meselâ yıkanmış kömürde bırakılan kül miktarının Navzanın devlete geçmesinden sonra resmî bir kararla yüzde 3 nisbe-tinde yükseltildiğini de nazarı iti-bare alırsak senelik artış miktarının 40 bin tondan da aşağı olduğu görülür.
Görülüyor ki devletin buraya yatırdığı yüz milyondan çok fazla paranın istihsalin yükseltilmesinde hiç bir rolü olmamış ve maateessüf bu paralar heba olup gitmiştir.
Hatıra bir sual gelecektir: O halde bu milyonlar ne olmuştur? Bunun medlûl cevabım vermek çok uzundur.

508
Fakat sayın Başbakanın Zongul-dakta (500) bin liraya mal olan muh teşem umum müdürlük evini gördükten sojıra bu paraların nerelere gömüldüğünü anlamakta müşkülât çekmiyeceğinden eminiz.
Devlet para bulmak için varlık vergisi gibi gayri tabiî bir vergi tarhına mecbur olurken, Millî savunma daireleri memleket müdafaası için çimento bulamazken, kömür Havzasının duracağı blöf ve tehdidini ileri süren Havza idaresi Devletten hem istediği parayı ve hem de istediği inşaat malzemesini almış ve bu yüz milyondan fazla liranın mühim bir kısmını görülen kâşanelerin inşasına, gazinolara, üstadlara ve asfalt yollara ve gayri müstakil bir takım binalara sarf etmiştir.
Paranın bir kısmıyla da işçi devşirmek için kamçılar ve jandarmalı bir teşkilât kurulmuş ve yukarda belirtildiği gibi 30 bin ZonguldaklI vatandaşın mahkeme kapılarında aç ve biilâç sürünmesine yol açılmıştır.
Beton direkler meselesi
Ankara Elektrik İdaresince şehirdeki demir direklerin betona tahviline karar verilerek bu hususta mezkûr idare ile İlsu şirketi arasında bir anlaşmaya varıldığı hak kında bir okuyucumuzun mektubunu gazetemiz sütunlarına olduğu gibi intikal ettirmiştik.
Haber etrafında ayrıca yaptığımız tahkikatta ise şu neticeye varmış bulunuyoruz;
Mevcut demir direklerin betonla tebdilinin mevzubahs dahi olmayıp yalnız yeni hatlar için Elektrik İdaresince hariçten getirtilmesi icabe-den külliyetli miktarda demir direk ierin yerine bu tesislerin, memleketimizde imali mümkün görülen ve demire nazaran daha sağlam olduğu halde daha da ucuza mal edilebilece ği hesaplanan beton direklerin yapılması düşünülerek bu hususta tecrübelere girişilmiştir.
Diğer taraftan bu iş kuvveden fiile çıkarılabilirse memleketimizde direk dâvası kısmen dahi halledilerek bu yüzden harice giden milyonlarımız kurtarılmakla kalmayıp ahşap direk tedariki için ormanlarımızda yapılan tahribat da önlenmiş olacaktır. !
Diğer bir kısım para da insan gücü ve malzeme israfiyle heba olup gitmiştir. Bu efendilerden sorunuz, 9 senedir tahsil olunan paralar mukabili ne gibi tesisler kurdunuz? Size derhal bir belediye reisliği gibi yukarıda saydığımız inşaatı göstereceklerdir.
Muhakkak ki Zonguldak memleketimizde en geniş satha malik ve oldukça karışık işletmeye sahiptir. Leh ve aleyhinde bir çok şeyler söylemek mümkündür. Fakat hâdiseleri bu noktada tecrübelerle ölçmek en doğru bir yoldur. Çeşitli şekillerde yapılan propagandalara rağmen bugün fiilen istihsalin artmamış olması buraya sarfedilen paranın nasıl heder olduğunu gösteren en İleri bir delildir.
Gazeteleri açınız: îşte size (Ulus) işte (İktisadî Yürüyüş), İşte Ankara gazetesi..
Bunlardan hangisine baksanız Havzanın bir methiyesini bulursunuz. Birisi istihsalde kınlan yeni bir rekoru ilan eder, diğeri Havzadaki istihsalin 1950 senesinde 7,5 mil yon tona çıkacağmutesbit eder. (İktisadî Yürüyüş Etibank nüshası) ve diğeri de memleketteki kömür buh ranının limansızlıktan ileri geldiğini açıklıyor. (7.4.1950 tarihli Ankara gazetesi.)
Havzayı tanıyanlarca fecî bir gülünçlük taşıyan bu propagandalar, ya bazı gazeteci arkadaşların saffet ve dostluğundan istifade etmek ve yahut da bunları her hangi bir şekilde ikna suretiyle ve fakat her hal ve kârda Havza idaresi tarafından yayınlanır.
Fakat muhterem Başbakanımızın şuna kani olmalarını isteriz ki istasyonlara zorla getirilen veya o-ralara gelmiyen bütün Zonguldak vilâyeti halkı Havza idaresinin (Neronvari) debdebe ve saltanatını ve devletin otoritesine dayanılarak yapılan tazyiki yakından bilmekte ve onu takip etmektedir.
Halk, Havzada öldürücü mesaisi ve alınteri mukabili kazandığı beş on kuruşa mukabil Devlet parasını senelerden beri oluktan akarcasına israf edenleri görüyor ve onlar asla affetmiyecek ve devlet hâzinesini kurutanlardan yarın mutlaka hesap soracaktır. Kömür Havzası bugünkü haliyle bir enerji kaynağı bir kaar elmas yatağı olmaktan çıkmış, istikbale matuf bin türlü vaidlerle ihtişam ve saltanatını i-dame etmek isteyen müstebit bir saltanat idaresi haline gelmiştir.
Halk Partisi Zonguldak Köprü-başına koyduğu adamlariyle bu kaleyi belki de fethettiğine kani bulunmaktadır. Fakat İş hayatına politikayı karıştırmanın ve bilhassa bu köprü başında bulunanların söz lerine hem parti, hem hükümet ve hem de işletmecilik bakımından inanmış olmanın bir gaflet
KAYIP
İstanbul Giriş Gümrüğüne Gümrük Resmi olarak ödediğim 13.748,59 ve 13.312,10 liralık 126198 ve 184798 sayılı , makbuzları kaybettim. Yenilerini alacağımdan eskilerin'n hükmü olmadığını ilân ederim.
Moiz D. Saban
Dr. Osman Nuri Soydaş
Anafartelar caddesi Vakıf İş Hanı 301 No, da hastalarım, Pazardan maada her gün 9 dan 17 ye kadar kabul eder.
Telefon: 16151. Ev: 21970-Cumartesi günleri öğleye kadar olan muayeneler parasızdır.
Karaya uzatılan köprüden gece hâlâ yolcu gelmekteydi. Son binenlerden birini tanıdım. Bu, Budapeştell Pali Maybom adında bir delikanlıydı. Memlekette iken sinema senaryosu yazardı. Bu herkesçe malûmdu ama, yazdığı senaryolardan bir tanesi bile filme alınmış değildi. Bunun la beraber Poli geceleri kahvelerde açılan münakaşalarda büyük bir maharetle konuşurdu. Seneler var ki Budapeştede insana artist demeleri için bu tarz bir maharet kâfiydi. Bizim burada ileri ressamlarımız vardı; bunlar oturup resim yapacak yerde, resimden bahsetmeyi tercih ederler ve o kadar parlak konuşurlardı ki genç artistler arasında hakikî bir şöhrete sahip olurlardı. Yine bunun gibi, gazinolarda ancak sözle ameliyat eden genç cerrahlarımız; başkalarının eserlerinden çok daha güzel eserlere hayat verebileceği plânlardan bahseden meşhur muharrirlerimiz vardı. En iyi Trajedi aktörlerimiz de keza kahvelerde icrayı sanat ederlerdi. Ben en iyi Hamlet’i sahnede sayretmedim. Peştede Sayfent kahvesinde sabahın dördünde genç bir aktörden dinledim. İşte, Pali de bu çeşit sanatkârlardandı. Onun vapura bindiğini görün
Çeviren: M.T.
Yazan: FERENC MOLNAR
17 Nisan Pazartesiden İtibaren TUrk filmelU&Jnln yarattığı İlk büyük harika
ATEŞTEN GÖMLEK
Eser :
Halide Edip Adıvar
Rejisör :
Vedat Örfi Bengü Seanslar:
ce çok sevimlim, çünkü belki tık genç adam doğrıı yolu bulmuştu. Ilollywood’a gidiyordu. Pali’yi saklayacak tek yer orasıydı.
Pali, uzun boylu, geniş omuzlu, esmer, siyah saçlı bir delikanlıydı. Büyük burnuna ve fazla etli ağzıma rağmen hakikaten yakışıklı bir adamdı. Bir mu harrirden ziyade bir sinema ak törünü andırıyordu. 26 belki 27 yaşlarında vardı. Bir gün Budapeştede benim yanımda başka birine 31 yaşında olduğunu söylemişti, halbuki daha üç gün evvel bana 27 yaşından dem vurduğunu unuluvermiâ,ti. Bu, Pali hakkında sarih bir fikir verebilir.
Delikanlı beni görünce, koşa koşa geldi. Boynuma sarıldı. Benim de vapurda olabilmemi ve Ameı-ikaya müteveccihen yolda oluşumu bir türlü aklına sığdı-ıamıyordu. Hemen her genç a-damda tesadüf edilen ve insana ferahlık veren neşeli, atılgan,
Sahte hâkimin dünkü duruşması
Sahte Hâkim Kaya Güralpın, ortağına ait lokal eşyalarını sattığı iddiasiyle açılan dâvaya dün de Birine Asliye Ceza Mahkemesinde devam edilmiş ve neticede yeniden -------, ------- — „----
bazı şahitlerin dinlenmesine karar olduğunu zaman gösterecektir. He-verilmiştir. 1
Yüksek Öğrenim öğrenci Yurtlar Müdürlüğünden Daktilo alınacak
175 lira aylık ücretli bir Daktilo alınacaktır. Aynı zamanda el yazısı güzel olan tercih edilecektir. Başarısı tesbit edildiği takdirde bu ücret arttırılacaktır.
İstekli olanlar her gün saat 16 dan 19 a kadar Dışkapı Üniversite methalinde Millî Eğitim Bakanlığı Yurtlar Müdürlüğüne müsbet ve-ikaları ve bir dilekçe ile birlikte müracaatları lüzumu ilân olunur. (2526)
le harp içerisinde ve seçimlerin mevzuu balısolmadığı zamanlarda Havza idaresinin işçilere ve halka çektirdikleri azabı bu vilâyet halkı bir ateş halinde içinde saklayacak ve vaadlere asla inanmıyacaktır.
Zonguldak Vilâyeti 63 vilâyet içerisinde devlet sermayesinin en geniş mikyasta faydalanan bir vilâ-yetimizdir. Fakat bu sermayenin şahsiyet ihtiraslarına âlet olması mevcut muhalefetin belli başlı bir menbaı olduğunu açıklamak isteriz. Bu hakikati 14 Mayıs seçim gününde bütün memleket daha iyi anlayacaktır.
(1) Bundan evvelki yazı 17/4/950 tarihli ZAFER dedir.
SÜSIOHEIS Makyaj!
İhtiyarlık yava.ş yavaş kendini hissettirmeğe haşladığı vakit, İnsan oğlu her nedense lükse ve deKora ehemmiyet vermek lüzumunu duymaktadır.
Bu da bir kanunu tabiat olsa ge rek! Bu sebeple ekseriya en ağır mücevherata porsuk gerdanlarda. en pahalı kürklere sarkık vücutlarda rastlamaktayız.
Çünkü bir genç kız kendine emindir ve milyonluk mücevha-ratın, giranbaha kürkün yerine gençliğinin, sıhhatinin nazan dikkati çekeceğini ve’sempati toplayacağını pekâlâ bilmektedir.
Buna mukabil, başındaki beyazların çoğaldığını, göz kapaklarındaki çizgilerin derinleştiğini, şurasının burasının sarktığını büyük bir hüzünle gören ve yaşlandığını, dolayıslyle itibarının kaybolacağını anlayanlar, bilmem kaç kıratlık pırlantadan, filân marka kremden veya eşi olmıyan kürkten medet ummağa mecburdurlar.
Bu hal insanlarda olduğup gibi, devletlerde de âdet hükmüne geçmiştir. neie bizim Halk Partisinde!...
Zamanın tahribatını bünyesinde dehşetle gören meşhur C. H. P. mlz, bu tabiat kanununa uymuş, havadisinden, haberinden icraatından artık meımmn kaim, madiğini anlamış, itibarım kaybolmasın endişesiyle, işi lükse, reklâma, dekora dökmüşnir.
Saraçoğlu lüks mahallesi, yü2 milyonluk Meclis binası, Halk Partisinin ihtiyarlığını örtmek 1-çin bulunmuş birer tedbir, yaııi yaşlı gerdana asılmış mücevherattan başka bir şey değildir.
Fakat, Türk milleti, dünyaya şöhret salmış, sağlam ve kuvvetli olduğundan, gözlerinde zâfiyet, aklında da eksiklik bulunmadığından, Halk Partisinin yaşını saklamasına ve kendisini beğendirmek için sarfettiği gayrete, yalnızca gülmekle iktifa etmekte ve pek tabii olarak, mücevheratı yerine gençliği, sıhhati bulunanı istemektedir.
Bizim, Halk Partisinin bugünkü durumu hakkında edindiğimiz intiba bu merkezdedir. Lâkin, muhterem yaşlı bayanın gözü kızıp da, kendine ehemmiyet vermeyeni zorla elde etmek yolunu tuttuğu takdirde, meselenin ne şekil alacağını bilmemekteyiz!.
Hikmet YAZICIOĞllJ
Banka
Memlekette ilk çıkan meslek DERGİSİ
4 üncü sayısı zengin münderecatla çıktı
P. K. II (ANKARA) '
Satış yerleri Haşet, Çankaya, j
Berkalp, ve Ersoy kitabevleridir. I
(753)
Doğum
Türk Hava Kurumu Motor Fabri- ! kası Müdürü Y. Mühendis Fikret Çeltikçi ve Jale Çeltikçi’nin 21 Nisan 1950 Cuma günü sabahı bir kız çocuğu dünyaya gelmiştir. Yavruya uzun ömür diler, sıhhat ve afiyet- ' ler temenni eder ve ailesini tebrik . ederle. x
CEMİYETTE
sıcak kanlı bir hali vardı.
Aşağıda, rıhtımdan bir genç kız ona sesleniyordu:
— Pali... Pali...
Pali eliyle kıza bir öpücük gön derdi, Genç kız elindeki mendili durmadan sallayor ve ara sır.a gözlerini kuruluyordu. Fakat Pali,, ellerimi ellerine alınış, ben den başka kimse ile meşgul ol-mıyor, muttasıl: «Ne tesadüf.... Ne sürpriz...» deyip duruyordu.
Aşağıda genç kız, hâlâ mahzun bir sesle:
«Pali... Pali...» diye haykırmaktaydı. Halbuki Pali, rıhtıma bakacak yerde Edith’e bakıyordu. O kadar ısrarla baktı ki, nihayet istemeye istemeye onları tanıştırmak zorunda kaldım. Pali çok çapkın ve kadın bahsinde merhametsiz bir adam olarak tanınırdı. Editlı’den hoşlandığını anladım. O an Edith’iıı yüzünde nasıl bir ifade vardı? Farketnıe-dinı; fakat sonradan, bu delikanlıyı, onun kendisini sevdiğinden daha çok sevdiğini biliyorum,
Ne tuhaf dünyadır bu... O auda Alman tankları Avnıpayı çiğnemeğe başlamışlardı. Fransa bir ölüm dirim savaşına hazırlanıyor, Rusya silâhlarını bileyordu. Bütün dünya da için için ıbiı* ateş le yanmağa başlamıştı. Henüz ölü yoktu belki fakat ergeç bütün sır aydınlanacaktı. Ve ben, bütün ciddiyetimle Pali'nin E-ditlı’le lüzumundan fazla alâkadar olup olmadığını anlamağa çalışıyordum.
O andaki halimi gülünç göstermek istemem. Bunları kaydetmemin sebebi, belki bir gün bu notlar bir ruhiyatçının eline geçer de, benim hususî durumum geniş ve objektif neticelere varılması imkânını sağlar ümi didir. Hakikatte, o günkü halimde anormal bir şey görmüyorum. Ben anormal değildim, anormal olan Alman tanklarıydı. Anormal olan Maginot haltıydı. O gün böyle düşünüyordum, bugün de kanaatim ayni. Istırap çeken bir İnsan ruhunun basit tezahürleri-
ııi biitün siyasî tarihten daha çok alâkalanmış bulunmaktan u-tannııyorum, ulanmıyacağun da..
Henüz genç ve ihtilâlci olduğum devirde bir gün —tabiî bir kahvede— söz alarak, bütün ta-İâkat ve belâğatimle, insaniyet tarihinin Allah için öğünülecek bir şey olmadığını anlatmağa çalışmıştım. Daha sonra, Rus müelliflerini, bilhassa Dostoyeus-ki’yi sevmeğe başladığım zaman bu fikre —tabiî yine bir kahvede— başka mülâhazalar da i-lâve ettim. «Allahın en güzel eseri, en büyük muvaffakiyeti iusan ruhudur, ayn ayn her ferdin ruhudur, diyordum. Allah Okyanusları ve yıldızlan yarattığı için değil, insan ruhunu yarattığı için Allahtır.»
Ciddî bir filozofun, bu cümleleri taşkın ve çocukça bulmak hakkıdır. Fakat o fikirlerin benim içiıı bir mânası vardı. İnanıyordum. Şimdi, sırf samimî olmak gayesiyle yazdığını şu anda, itiraf ederim kİ bir kız için çektiğim mânevi işkencenin, kos koca bir Avrupa dramının yanında, yüreğimi daha çok yakması bana gülünç veya utanılacak bir şey gibi görünmiyor. Bu işkence bana çok kere yıldırım harbinin fecayiinden daha çok
acı verdi. (Devamı var) |
LÜZUMLU TELEFONLA®
Yangın ........
Sıhhî imdat ...
Trenler .......
Hava Yollan....
Yataklı vagonlar Su ânza ........
Elektrik .......
Havagazı .......
Başkent Taksi Yeni Güven Taksi Merkez Taksi ..
Crun Takıl .....
00
91 12028 14881 11966 2137S 24846 24846 22222 22333 11111 21111
Büyük Ankara
Ulus
Yeni
Park
Sümer
Sus Cebeci
*
SİNEMALAR VE EĞLENCE YEKLERİ
(15031) î Atogten Gömlek (23432) Mark Tüvenln Maceraları
(22294) : Yaban Gülü (14040) Aek A.lası (11131) : Yuvam
(14072) : Suçsuz Mahkûmlar
İntikamı
(14071) : Yuvam
(18846) : Atlantid
I

ECZAHANELER
Ankara, Çankaya, Sebat
TAKVİM |
Hicrî: 1369 — Recep 4
Rumî: 1366 — Nisan 9
22 Nisan 1950 — Cumartesi Ezani
Sabah öğle İkindi Akşam Yatsı İmsak
Vasati
6.11
13.12
17.00
19.66
21.35
3.20
22 - 4 - 1950
ZAFER
Sahiffl: 3
ADYO*TELEFON-TELGRAF HABERLERİ

Yeni bir Sovyet taarruzu
Hakikat savaşı
Başkan Truman dün, gazetecilere yaptığı beyanatla dünya .vnşınııı yeni bir veçhesini belirt-u. Hakikat harbi. Sıcak harp, siııir harbi ve soğuk harpten sonra ve bunlara mukabele olmak üzere, A-merika Başkanı bütün hak ve hakikat sevenleri hakikat harbine çağırıyor ve bu işin başarılması, savaşın kazanılabilmesi için en çok gazetecilerin hizmetine güveniyor. Başkana göre, emperyalist komünizmle mücadele etmekte en müessir vasıta, mümkün olduğu kadar çok sayıda insanın hakikatlere mümkün olduğu kadar iyi ve tam bir surette vakıf olmasıdır. Ancak bu suretle, insanlar, her iki rejimi mukayese ve mütalea ettikten sonra, insanlığın cevheri olan hak ve hürriyet rejimini, yani demokrasiyi seçmekte tereddüt etmiyecekler-—tlir.
Totaliter rejimlerin hakikati saklamak sureliyle ve ancak buna muvaffak oldukları müddetçe yaşı-yabileceklerini belirten ve bu arada Sovyet Rıısyaya da şiddetle hücum eden devlet reisi, diğer taraftan, gazetecilerin hakikati meydana koymak bakımından yüklenmiş oldukları vazifeyi tarif etmiş ve demokrasilerde kendi idarelerini tayin yolunda daima bir karar al mak zorunda bulunan vatandaşların, ancak vakıaları doğru olarak bildikleri zaman doğru karar alabileceklerini, tahrif edilmiş haberlere müstenit kararların yanlış ve zararlı olacağını belirtmiştir.
Dünkü beyaııatiyle totaliter rejimlere karşı yeni bir cephe açmış sayılan Başkanın sözlerinin bu noktasına yeni bir unsur karışmaktadır. Yani doğru haberle kasten tahrif edilmiş haber arasındaki fark ki, işte bu fark, büyük veya küçük ölçüde olsun, arızî veya devamlı olsun, propagandadır. Ve bu propagandanın, haberleri kontrol etmek imkânından fiilen veya fikren mahrum bulunan kitleler üzerindeki korkunç tesiri malûmdur. İkinci dünya harbinde faşist devletler, yanlış haberlere müstenit propaganda ile milletlerine karşı tarafı hakir ve âciz gösterirken, kendilerinin hudutsuz derecede kuvvetli oldukları fikrini telkin etmişler ve dünyayı bu suretle a-teşe vermenin çaresini bulmuşlardır. Bugün de dünyadan bir demirperde ile ayrılmış bulunan ülkelerde aynı usul tekrarlanıyor.
Buna karşi ne yapılabilir? Başkan Truman’ın hakikat harbi dediği cidal, demirperde ötesine intikal ettirilebilir mi? Başvurulan pek mahdut ve mevziî vasıta ve çareler hariç olmak üzere buna şimdiye kadar muvaffak olunamamıştır. Propagandanın demirperde arkasından uzatılmış olan kolu, demokrasi dünyasına nüfuz ettiği ve el’an da nüfuz etmekte olduğu halde, demokrasilerin hakikat savaşı esaret altında yaşıyan ülkelere intikal edememiştir. Bu vaziyet dahilinde demokrasi dünyasının yapacağı iş, nihai savaşa intizaren, hakikat harbini evvelâ kendi topraklarında kazanmak ve zemini temizlemekti?.
Maalesef kaydetmek lâzımdır ki bu yolda şimdiye kadar tek bir a* dım atılmış değildir. Zira demokrasi dünyasında da, gerek millî hayatlarda, gerekse ve bilhassa milletlerarası münasebetlerde, tahrif edilmiş haberlere müstenit şu ve-»ya bu istikametle, şu veya bu mil-lî veya milletlerarası gayeye varmak için propaganda yapılmıyan bir saha var mıdır? Hariçten gelen muzir esaret propagandasının Batı dünyasında bu derece muvaffak o-luşu da zaten düşmüş olduğu zemini müsait buluşundan ileri gelmiyor mu?
Hakikat savaşını demokrasiler evvelâ kendi ülkelerinde kazanmak zorundadırlar. Fakat bunda gazeteciler kadar belki de onlardan da çok, devlet adamlarının hizmeti beklenir.
Trieste hakkında
nota verdiler
Sovyetler Trieste’nin derhal $ boşaltılmasını istiyorlar r* *
Londra Radyosu, 21 (Basın - Ya-1 İtalyan komünist partisi idare ko-yın) __ Sovyet hükümeti Trieste mitesi üyelerinin İtalya ile yapılan
hakkında 6 istekte bulunmuştur. ' barış antlajıpıasının derhal tatbiki-Rus hükümetinin bu talepleri dün j ni istediklerini bildirmektedir, gece Moskova’da Amerika, İngiltc- 4j ’ ’ ’ *
re ve Fransa'nın siyasî temsilcilerine bir nota halinde sunulmuştur. Bu talepler şunlardır: Hür Trieste toprağının muvakkat rejimi hakkında İtalyan barış antlaşmasına konulmuş olan maddenin derhal tatbik edilmesi.
Derhal bir vali tayin edilmesi.
Muvakkat bir meclis kurulması.
Daimî statünün tatbik edileceği tarihin tesbiti.
Rusların Trieste’de gayrı kanunî addettikleri İngiliz ve Amerikan deniz üssünün kaldırılması.
Hür tapraklardan İngiliz ve merika askerlerinin çekilmesi.
Sovyet notası, Amerika, İngiltere ve Fransa’yı İtalyan barış antlaşmasında Trieste'ye müteallik maddeleri ihlâl etmekle Trieste’yi bir askerî hava ve deniz üssü haline sokmakla ve bir vali tayin olunması hususunda Güvenlik Konseyinde Sovyetlerin sarfettikleri gayretlere sekte vurmakla itham etmektedir.
İTALYA KOMÜNİSTLERİ DE HAREKETE GEÇTİ
Roma, 21 (a.a.) — Dün akşam yayınlanan bir tebliğin metnine göre,
A-
İtalyan barış antlaşmasında serbest Trieste şehrine bir vali tayini, iki bölgenin birleştirilmesi, bütün işgal kıtalarının çekilmesi der. piş edilmektedir.
İatlyan partisi idare komitesi, serbest İtalya şehri komünist partisi icra komitesinin talebi üzerine dün özel olarak toplanmış ve İtalya barış antlaşmasının derhal tatbikini istemiştir.
YUGOSLAVYA’YA GÖRF.
Yugoslav dışişleri bakan muavinlerinden biri, dün, Yugosbavyanın Trieste meselesi üzerinde İtalya ile doğrudan doğruya müzakerelere girişmeye hazır olduğunu söylemiştir. Yalnız bunun için İtalya’nın meseleyi uzlaşıcı bir zihniyetle ele almaya hazır olduğunu göstermesi lâzımdır. Yugoslav dışişleri bakan muavini, memleketinin Trieste’nin iki mıntakasına müteallik hiç bir mücadele veya tek taraflı bir anlaşmaya asla razı olamıyacağını söylemiş ve 1948 de yayınlanan 3 ler beyannamesinin Yugoslavya’ya danışılmaksızm yapılmış olduğunu bu yüzden memleketinin siyaseti üzerinde hiç tesiri olamayacağını ilâve etmiştir.
Hudut muhofızı !
I I stat Yalçın için, türlü tür-lü söz çıktı...
İstanbuldan çıkacak, dendi, yok, Ajıkaradan olacak dendi... Nihayet Karstan gösterileceği öğrenildi...
Allah Allah, bu yaştan sonra, bir de Şark hizmeti mi?
Fakat bence isabet oldu, malûm ya, üstadımız, Lozan sulhundaki müzakerelerden beri sayılı Bolşevik düşmanıdır! Şimdi hududu beklemesi münasiptir!
Fakat, İstanbul Milletvekili iken, İstanbııla zor uğruyordu; çünkü malûmu ihsanınız, işi Avrupadaydı! Şimdi Kaısa nasıl gider?
Varsın gitmesin! Himmeti hazır ya, nâm olsun, ııâm! — A. F.
HER GÜN BİR HÂDİSE.
Bir insanın hayatını
kurtaran mektup
Istemiyerek kaatil olan bir genç
Mücahit TOPALAK
Amerikan yardımı indirilmeyecek
Belçika Kiralının
Durumu üzerinde
Ingil z kabinesi güven itiiyecek
Londra, 21 (a.a.) — Muhafazakâr parti kaynaklarının dün bildirdiklerine göre, muhafazakârlar önümüzdeki Çarşamba günü, işçi hükümetini itimad oyu istemeye zorlayacaklardır.
Mağlûp edildiği takdirde, hükümetin istifa etmesi muhakkaktır.
Benzin vergisine yapılan ve bir çok İngilizi gayrî memnun bırakan yüzde 100 zam ile otomobil endüstrisinin şiddetli tenkidlerine sebep olan ve kamyonlara konulan yüzde 33. 1/3 satın alma vergisinin tasdiki avam kamarasında istendiği zaman muhafazakârlar hükümeti itimad denemesine davet edecekler-
Romanyr da devletleştirme tamamdandı
Kongrede müsbet bir cereyan ver
Vaşington, 21 (a.a.)— 3.372^50.000 dolar tahsisat hakkında cereyan e-den müzakereler sırasında cumhuriyetçi âyan üyesi Alexander Wi-ley, Amerikanın yabancı memleketlere yardımını ve bilhassa Marshall Plânını «yeni bir harbe karşı Birleşik Amerikanın vereceği en mükemmel teminat, olarak vasıflan-dırmıştır.
Âyan meclisi dışişleri komisyonunun en nüfuzlu üyelerinden biri olan Wiley bu tahsisattan kesinti yapılmasına şiddetle muarızdır.
Wiley demiştir ki: «Harbin bize mal olacağı fiyata nazaran bu sulh programı pek cüz’i bir şey ifade eder. Bu gayretlere devam etmezsek komünizm yaşayacaktır..
Çoğunluk lideri Scotthuas, Wi-ley’i destekleyerek demiştir ki:
«Bir kaç dolan iktisat etmek isteyenlerle birlikte oy vermektense harbe mâni olmak için birkaç milyar doları tehlikeye koymağa hazı-nm.»
İnsan hakları komisyonunda
Lake Success. 21 (a. a.) — İnsan hakları komisyonunda Amerikan delegesi ve ayni zamanda bu komisyonun başkanı olan madam E-lenor Roosevelt:
«Birleşik Amerika, Mısırın, haberleşme hürriyeti maddesinin tâdil edilmesine dair olan teklifi lehine oy veremez» demiştir.
Madam Roosevelt bu tâdilin, devlet şefleri için basın yolu ile yapılacak haklı tenkitlere mâni olacağını tahmin etmektedir.
üç siyasî parti prensip anlaşmasına verdi
Londra Radyosu, 21 (Basın - Yayın) — Belçika’nın bellibaşlı 3 siyasi partisi dün akşam geç vakit kraliyet meselesi üzerinde prensip itibaıile mutabık kalmıştır. Partiler kral Leopold’un, tahta dönmesi, fakat selâhiyetlerini muvakkaten 19 yaşındaki oğlu prens Baraun’e devretmesi hususundaki teklifini kabul edeceklerdir. Bu anlaşmadan sonra yeni bir hükümetin kurulması beklenmektedir. Belçika 12 Marttan-beri muvakkat bir hükümet tarafın, dan idare ediliyordu. Bilindiği gibi o tarihte yapılan bir referandum neticesinde, kral, tahta dönmesi lehinde oyların % 57 sini kanzanmıştı.
Elektr klı beyinler
Nevyork, 21 (Nafen) — Birleşik Amerika hava kuvvetlerinin şimdi bütün hesaplarını .elektronik beyinler. le yapmakta oldukları bildirilmektedir. Uçakların sarfiyatı, filoların benzin ihtiyacı, hava alanlarının tanzimi işleri gayet kısa zaman içinde bu elektronik beyinlerle yapılmaktadır.
Çin - Sovyet anlaşmos
Paris, 21 (a.a.) — Tass ajansının Moskovadan bildirdiğine göre, Sov-yetler Birliği ile Çin arasında 19 nisanda bir ticaret anlaşması imzalanmıştır.
Bu anlaşma iki memleket arasında 1950 senesinde mal teatisini derpiş etmektedir.
Bu anlaşmaya lüzumlu tahsisata ait protokolda eklenmiştir.
Bıazaville Radyosu, 21 (Basın -Yayın) — Bugün Bükreş’ten alınan haberlere göre, Romanyö hükümeti bir kanun çıkararak, tüccar, fabrikatör ve büyük mülk sahiplerinin elinde kalmış olan bütün hususî mülkleri de devletleştirmeğe karar vermiştir.
Devlete mal edilecek bu mülkler kargılığında eski sajı'iplerine hler-hangi bir tazminat verilmesi bahis mevzuu değildir.
Avıupod.ki silâhlar taksim edilecek
Vaşington, 21 (a.a.) — Belçika ta-rafından elde edilen ve Amerikalılarla Belçikalıların hissedar bulundukları malzeme stoklarının derhal ve parasız olarak, askerî teçhizat ihtiyaçlarını karşılamak üzere, Atlantik paktı memleketleri emrine verilmesini derpiş eden bir anlaşma, dün Belçika ile Birleşik Amerika arasında imzalanmıştır.
Bu malzemenin kıymeti takriben 30 milyon dolardır. Bu anlaşmayı Birleşik Amerika namına imzalayan dışişleri müsteşarı James Weeb, Belçika hükümetini bu hareketinin Atlantik Paktında mevcut karşılık lı yardım prensibine yeni bir müşahhas delil teşkil ettiğini ve Atlantik camiasına dahil hür milletlerin müşterek müdafaaları için yapacakları gayretlerin kudretini meydana çıkaracağını söylemiştir.
Öte yandan, Belçikanın Vaşington büyük elçisi de hükümeti namına bu anlaşmayı imza etmiş ve anlaşmanın Birleşik Amerika ve Belçika hükümetlerinin Atlantik Paktı temelini teşkil eden prensipleri a-melî sahaya koymak azminin delili olduğunu ve savunma yolundaki müşterek hedefe hizmetle hürriyetin korunmasına ve sulhun idamesine yardım edeceğini bildirmiştir.
Mrs. Edelbaum’un oğlu olan Amerikalı Fred, Almanyada-ki Amerikan kuvvetlerine gönüllü olarak katılmıştı. Almanya-da iken, iznini geçirmek üzere Pa-rise gelir. Burada başından geçen bir vak'a neredeyse hayatına mal olacaktı. Fakat, annesine yazdığı •samimi bir mektup hayatını kurtardı. Hadise şöyle cereyan etmişti. Fred, Lily isminde bir fahişeyi boğmakla itham edilmiştir. Dava, tamamen aleyhinde idi. Polislerin şahadedi, doktor raporları, tamamen aleyhinde olup, kasden cinayet işlemekle müttehemdi. Mahkemenin son kararını vermesinden bir gün evvel annesi tarafından mahkemeye bir mektup gönderildi. Bu oğlu Fred’in annesine hapishanede iken yazdığı bir mektuptu:
Sevgili Anneciğim:
«Evvelâ, hepinizin iyi olmasını meııni ederim. Şimdi size, Pariste başımdan geçen bir hadiseyi anlatacağım. Biraz sonra izah edeceğim sebeplerden dolayı şimdi hapisteyim. Pariste bir kızla tanıştım ve birlikte yemeğe gittik. Yemekte, beni otele götürmek için kandırdı. Pariste ne kadar kalacağımı sordu, ben de kendisinden, Pariste bana refakat et mesiıü rica ettim. Mutabık kaldık. Susadığımı söyledim. Bira getirmeleri için emir verdi. Ben bira sevmem, onun için içmedim. O zaman, memnun oldu ve soyunmaya başladı. Sadece geceliği ile kalmıştı. Beni kucaklamaya ve içeri doğru sürüklemeye başladı. Fazla vaktim olmadığını, saat 6,30 da arkadaşlarımla buluşacağımı söyledim. Biraz sonra ginyinmeye başladım. Ben giyinirken, yeleğimin cebinden çek defterimi aldı. Gayet tabiî biraz sonra çek defterimi geri istedim. Vermedi. O zaman çek karnemin ucundan tuttum ve onunla kavga etmeye başladım. Boğazına «la sarılmıştım. Karneyi bıkıncaya kadar kavga ettik. Çek defterimi ve 1000 franklık banknotumu alarak çabucak kendimi dışarı attım. Onu öldürüp öldürmedliğiıni bilmiyorum.
«ANNE, BENİM İÇİN MERAK
ETME»
Biraz sonra arkadaşlarımı buldum ve vaziyetimi anlattım. Onlar, kızın ölümünü imkânsız buldular, mamafih gazeteleri takip ederek bana neticeyi bildireceklerini söylediler. Onlara, bir kızı öldürüp öldürmediğimi bilmeden, hayatımın sonuna kadar rahat edemiyeceğimi, söyle-1 dim. Bir kaç gün sonra, Fransız polisi beni tevkif etti ve sorguya çekmeye başladı.. Başlangıçta çok korkmuş ve yalan söylemiştim, fakat sonra biitiin hakikati olduğu gibi anlattım. Şimdi, askeri bir mahkeme tarafından yargılanacağımı biliyorum.
Anne, senden çok rica ediyorum, benim için üzülme. Benim yüzümden ızdırap çekmeni ve telâşa düşmeni islemiyorum.
Burada bıılunduğumdanbeı i hiç bir ahlâki kaideye bağlı değilim. Seni görmek için Aıneıikaya dönmeyi o kadar çik istiyorum ki.... Zira, Al- ı manyada kaldığım esnada senin yokluğunu çok hissettim.
Bir müddet evvel, bir buçuk sene
"Anne, benim için sakın endişe etme.,,
“Kızı öldürüp öldürmediğimi bilmiyorum.,,
Fred ve fahişe Lıly
sonra eve döneceğimi yazmıştım. Şimdi anlıyortm ki, hizmetim bitinceye kadar burada kalmak zorundayım.
Sebep olduğum endişeden dolayı ı beni effetmeni rica ederim. Char-lie'ye ne kadar müteessir olduğumu söylersin. Areene’e, iyi olduğunu limit ve iyi bir kız olmasını teminni ettiğimi söyle.
Seni çok seviyorum ve evde olduğum müddet zarfında benim için yaptıklarından dolayı seni daima seveceğim. İnsanın, - meselâ mûsiki gibi - tam iyi bir işe hevesle devam edeceği bir zamanda başına böyle bir felâket gelmesi öyle üzücü ve tuhaf ki.... Allaha inanım var. Mesleğim için bana lâzım olan saksafonumun ve klarnetimin, bana yardımda devam etmesine, Allahın müs saade edeceğine inanıyorum. Bu kadarla iktifa ediyorum. Seni çok sevdiğimi, yokluğunu hissettiğimi ve daima hissedeceğimi tekrar bil-

l
Serbest Fıkra
diı-ir ve mektubuma son veririm. Charlie ve Arlene’e de ayni şeyleri söylersin.
Sevgili oğlun Buddy
Hâmiş: Yeni bir şey olursa sana yazacağım. Amma, eğer istersen.
Sakın telâşlanma ve hâdiseyi gazetelerde okursan, bunun, ulattığımdan başka birşey olduğunu sanma. Hepsi bundan ibaret sana olan bütün sevgimle mektubumu bitiririm.
Bu mutlak ve samimi itiraf yargıçlar üzerinde büyük bir tesir yaptı. Amerika 'adliyesi, Fred’in tuttuğu avukatın fikrini kabul etti: «F. Edelbaum’un kızı öldürmek kas-di olmadığı gibi kızın ölüp ölmediğini bile bilmemekteydi. Bir fâhi-şe ile münasebetini olduğu gibi annesine itiraf eden bir kimsenin, diğer şeyleri de saklamayacağı aşikârdır.» Mahkeme bunu tasvip etti. Fred, iki buçuk sene mecburi hizmetle yakayı kurtardı.
ZAFERİN
Küçük İlânları
A
Bundan böyle gazetemizde Küçük İlânlar başlığı altında haftada iki kere Pazertesi ve Perşembe günleri bir sütün açılmıştır. Bu sütüna kiralık, satılık, zayi, aranıyor ve tescil ilânları kabul edilecektir. Bu ilânların maktu fiatı satılık, kiralık, aranıyor ve ziya ilânlarında 2 1/2 santimi geçmemek şartiyle iki lira, tescil ilânlarında ise 7 1/2 liradır. Sayın okuyucularımıza bildiririz.
Trygve Lie'nin temasları
Londra Radyosu, 21 (Basın - Yayın) — Birleşmiş Milletler Genel sekreteri Trygve Lie dün cumhurbaşkanı Truman’ı ziyaret etmiştir. Lake Succeesdeki basın muhabirleri genel sekreterin, Çin’in Birleşmiş Milletlerde temsili meselesini görüşmek için bu fırsattan faydalandığını bildirmektedirler. Trygve Lie Londra Paris ve muhtemel olarak Moskovayı ziyaret için yarın Nevyork’tan hareket edecektir.
Bulgarisianda yeni bir dava boşladi
Londra Radyosu, 21 (Basın - Yayın) — Bulgaristan’da Bulgar Ma--fkedonyasını kurmaya ve kuvvete başvurarak Bulgar hükümetini devirmeye matuf olan ve Yugoslav-lar tarafından hazırlandığı iddia e-dilen bir komploya dahil bulunanların muhakemesi başlamıştır. Basın haberlerine göre, yargılanma asnasmda 13 sanık da suçlarını itiraf etmiştir.
Bir Bakan tetkikte!
Hayret!
muteber refikimiz şanlı, şöhretli Ulus gazetesi her ne hikmetse, bugün başmakalesiz çıkmış!
Demek, Yalçm’ın Cencvreden gönderdiği stoklar tükendi! Ölçü üzerine, ısmarlama bir yazı da yetişemedi, mi diyeceksiniz? Her ne ise, benim demem o deme değil! Başmakalenin yerinde bir yazı var ya, siz ona bakın...
Fakat aksi gibi bugünlük oraya «Cavrt Oral Çatalcada» diye bir yazı oturmuştu! Neçare!
Okuyalım bakalım;
İstanbul, (20) — Dündenberi şehrimizde tetkiklerde bulunan Tarım Bakanı Cavit Oral bu sabah beraberinde İstanbul Milletvekili Ekrem Amaç, C.H.P. İstanbul İl İdaresi Kurulu Başkanı Avukat Ilhami Sancar, Toprak İşleri Genel Müdürü Ahmet Salih Korur, Orman Genel Müdür
Yazan : .
Sarıçizmeli
Yardımcısı Seyfi Tunçer ve Özel Kalem Müdürü olduğu halde Ça-talcaya gelmiştir. Bakanı, Bü-yükçekmecede Kaymakam, orman işletme müdürü, ve C.H.P. Çatalca İlçe Başkanı, Çatalca'da da kalabalık bir halk kütlesi kar şılamıştır.
Ha! Şimdi anladım. Bakanımız demek tetkiklerini, yeni İstanbul milletvekilleri şerefine, İstanbul -daıı Çatalcaya kadar bu zevatla beraber uzatmış! Ve orada da «Kalabalık bir halk kütlesi tarafından* elbette acaib acaib karşılanmışlar! Vakıa son aylarda hükümetle parti, haşhaşa, koyun koyuna pek çok düşer kal kar oldular ama, görünüş, zahir yine halk üzerinde merak uyan-
dırmaktan hali kalmıyor!..
Her ne ise, bunu da geçelim, benim asıl üzerinde duracağım bir cümle var, sebebi de şu; çünkü mânasını hiç, ama hiç anlayamadım; bilmem siz ondan ne çıkaracaksınız; aynen şöyle başlı-
Cavit Oral’ın nutku
Mutad vaziyetlerden sonra Cavit Oral Halkevinde Çatalcalılara hitabetmiş.
Ayıp değil ya! Şu «Mutad vaziyetlerden sonra* tâbirindeki inceliğini bir türlü kavrayamadım! Acaba nedir bu ınııtad vaziyetler? Hadi benim kafam kalın da ondan! Fakat danıştıklarım da
İnce ruhlu Hürriyet refi -kimi/in sanatkâr Sürurisi duymasın! Her zaman içlerinde en şirin olarak göstermeğe çalıştığı Ziraat Bakanımıza belki bir ınus ka daha takar! Şirinlik!...
Dünyanın en büyük Uranium madeni
Londra, 21 (a.a.) — 27 yaşında bir Jeoloji mütehassısı Bristol ile Both arasında dünyanın en büyük ura- ( nium damarını keşfetmiştir. Bu damar 18 kilometre uzunluğunda ve 3 kilometre genişliğinde olup 120 bin ton cevheri haiz bulunmaktadır. Bundan 40 bin ton maden istihsal edilebilir.
Bu keşfi yapan İyan Ford, Bristol üniversitesinde asistandır. On hafta evvel Haaryvell atom merkezi âlim-
■ ı
Ankara Telefon Müdürlüğünden
1 — Soyadlarına göre yeniden bastırılan 1950 yılı Ankara Telefon Rehberi şehir içindeki P. T. T. merkezleri ile Telefon Müdürlüğünde 150 kuruşa satılmağa başlanmıştır.
2— Yeni rehberin satışa çıkarıldığı 14/4/1950 tarihinden iti-
evvel Haanveil atom merKezı alimlerini keşfinden haberdar etmiş, â-
lerini KeŞllIlUVl I ...... .. |
limler de bunu teyid eylemişlerdir. |
Ford, yeni bir nazariyenin ışığı altında Boht’daki meşhur sıcak su kaynaklarının radyo - aktivitesini incelerken bu keşfi yapmıştır. Haar-vvell merkezi emniyet servisleri, Ford’a, yabancı devletler nazarındaki ehemmiyetinden dolayı bu keşfini etrafa yaymamasını tavsiye etmişlerdir.
Malzeme bakanlığı sözcüsünün bu akşam bildirdiğine göre, mesele in. celenmektedir. Ve uranium bulmak ümidi mevcut olduğu takdirde İngiliz jeoloji entitüsü, malzeme bakanlığı atom enerjisi dairesi hesabına kazılara başlayacaktır.
baren:
(01) No.— Bilinemeyen telefon numaralarına (Ücretlidir)
(02) No.— Telefon bozuklukları ve şikâyetlere (Ücretsiz)
(03) No.— Şehirlerarasına (Ücretsizdir)
(04) No.— Danışma (Abonman işlerine) (Ücretlidir)
(05) No.— Saat? a (Ücretlidir)
tahsis edilmiştir.
Yanlış arama yapılmaması için keyfiyet önemle ilân olınur.
(2271)-(251)
-
t? —— ■
Ankara-Istanbul ve İstanbul - Ankara
III
Yolcularının Nazarı Dikkatine
Her gün karşılıklı Ankaradan îstanbula ve İstanbuldan An-karaya Emniyet Koç Otobüs seferleri 15 Nisan 1950 Cumartesi sabahından itibaren bağlıyacaktır.. Sayın yolcuların fazla tafsilât için aşağıdaki yazıhanelerimize müracaatlarını rica ederiz.
Ankara: 11 Jandarma Komutanlığı yanında Emniyet Otoları Yazıhanesi, Tel: 12909.
İstanbul: Sirkeci, Orhaniye Caddesi Aşmalı Kahve bitişiğinde Çorlu - Ankara Yazıhanesi Tel: 25705.
Sahîfe : 4
ZAFER
22 - 4 - 1950
ir
Saraydan fışkıran sevinç havası, bütün Bizans sokaklarinı bir anda dolaştı
— 145 —
Bundan sonra İmparator Kaptan Senyör Gabr.el Trevizan’m ta rafına döndü:
— Senyör Kaptan!.. S.z de tayfalarınızla sarayın duvarlarını ve sûrları tamir edebilir misiniz?
Trevizan da ayni şevk ve heves ile cevap verdi:
— Bu vazifeyi tamamen ifa ede ceğime emin olunuz.
İmparator fevkalâde memnun-’ du. Sevinci, heyecanı hareketlerinden belli oluyordu. Bu defa * biraz uzakta duran Venedikli kap tanlara hitap etti:
— Bu tarafta dört kapı vardır. Mademki muhterem Venedikliler mukaddes şehrimizin müdafaasında muhakkak birer vazife aljnak hususunda birbirleriyle yarış yapıyorlar, o halde sizlere de bu kapıların anahtarlarını vereceğim. Freska kapısının anahtarını Sen-. yör Kontarivi’ye ikinci kapının anahtarını Senyör Fabrözi’ye, Piji kapısının anahtarını Nikolo Mo-çemko’ya, ve İmparator sarayının kapısı olan Dördüncü Kapının anahtarını da Senyör Domenko-nun oğlu Senyör Dolfin’e veriyorum. ı
İmparator bir an sustu. Heyecandan kelimeler boğazına tıka-. nıyordu. Titreyen ve minnettarlıkla dolu olduğu belli olan sesiyle:
(Asil Venedikliler!.. İstanbulun talii, Ruıhlardan ziyade sizin elle-.. rınizdedir. Bu kapıların muhafa-: zasını sizin gibi asil, mert ve cesur insanlara bıraktığımdan dolayı derin bir sevinç içindeyim.) ' Saraydan fışkıran sevinç havası, bütün Bizans sokaklarını bir anda dolaştı. Meyhaneler dolup boşaldı.
I
ı
ZİNCİR
Nisan ayının ikisi. İstanbul mu hasarası tarihinde bü günün garip bir ehemmiyeti vardır.
Yine bütün İstanbul ayaktadır. On binlerce insan Sarayburnuna, bir okadarı da bugünkü Karaköy mevkiine toplanmıştı. Bu iki noktanın arasında Venedikli Kaptan Bartolomco Suligo’nun gemileri dolaşıyordu.
Bu büyük kalabalık ne bekliyordu? O gün bu denizin üzerinde ne olacaktı? İmparator ve .‘saray erkânı da orada idi.
Yalı köşkünün bulunduğu yerde vaktiyle Sent Öjen Kapısı ve Burcu vardı. Yağız çehreli ve açık göğüslü bir kaç yüz tayfa garip gemici şarkılariyle omuzlarında bir halka taşıyorlardı. Bu, kalın demirden bir halka idi.
Bu kalın halka Sent Öjen kapısının yüksekliğindeki İstanbul sûrunun bir kalesine takıldı. Halkaya başka bir çok halkalar daha takılmıştı. Bu bir zincirdi.
Zincir denize atılmıştı. Her üç halkanın yanında gayet büyük kütükler vardı. Böylece ağır zincir suyun üzerinde tutulabiliyor-du. Senyör Kaptanın gemisindeki tayfalar zincirin diğer ucundan tutmuşlar, gemi ile beraber zinciri Galata tarafına doğru deniz üzerinde sürüklüyorlardı.
Bu müddet zarfında iki sahil kıyısında toplanan halk bu manzarayı çılgınca alkışlamakta idi.
Nihayet zincirin öteki ucu da Galata sûrlarının bir burcuna takıldı. Şimdi Haliç kapanmıştı. Marmara ve Boğaziçinden gelecek hiç bir gemi, bu zincir varken Halice giremezdi.
Zincirin gerisinde, yâni Haliç tarafında beşi Cinevız, üçü Kan-diyeli, biri Ankona’dan, biri de İmparator donanmasından olmak üzere on gemi sıralanmıştı. Bunların vazifesi Halice girmek isti-yecek olan Türk gemilerine karşı koymaktı.
(Devamı
İLLER BANKASINDAN
Bir defa kullanılmış kereste satılacaktır
1 — Bankamız inşaatından çı kan 10X10, 20X5, 10X5 ebadında ve 2.5 kalınlıkta ve 2 ilâ 4 metre boyunda olan takriben 8.00 metre küp temiz durumda kalıplık kerestenin tamamı 2/5/1950 tarihine rastlayan Salı günü saat 14.30 da açık arttırma ile satılacaktır.
2 — İstekliler keresteleri bankadaki depoda her gün görebilirler.
3— Arttırmaya girebilmek için isteklilerin 2/5/1950 Salı günü saat 12 ye kadar bankaya 30 liralık teminat yatırmaları lâzımdır.
4 — Satıştan mütevellid verilmesi lâzım gelen bilcümle vergi ve rüsum alıcıya aittir.
5 — Banka satışı yapıp yapmamakta tamamen serbesttir. (2337)
MÜJDE
İNŞAAT SAHİ HERİNE
DOĞRAMACI «e MOBİLYACILARA
Prese edilmiş, su geçmez, kabarmaz, her türlü cilâya fevkalâde elverişli KAPI, TAVAN, DÖŞEME, BÖLME, LAMBRİ, MASA, DOLAP, haricî reklâm tabelâlarile her türlü imalâtta kullanılan:
Marka kontrplâklarımız gelmiştir. Fiatı tahtadan ucuzdur. Alman malı taze Portlant ithalât çimento su satışımız serbesttir. Her çeşit inşaat malzememiz mevcuttur.
Tel: 12789 İNAN TİCARETHANESİ
Posta Caddesi No. 12
(722)
Tasfiye halinde bulunan Türk Basın Bitliği Tasfiye Hey’etinden:
1939 senesinde 3511 sayılı kanunla merkezi Ankara’da olmak üzere teşkil ve 1946 senesinde 4932 sayılı ka-nula ilga edilmiş olan Türk Basın Birliğinin Ankara 4. Hukuk yargıçlığından sadır olan 949/415 esas, 950/133 karar sayılı ve 6.3.1950 tarihli ilâm ile tasfiyesine karar verilmiş ve tasfiye memurları olarak mahkemece aşağıda imzaları bulunan bizler tayin edilmiş bulunduğumuzdan adı geçen mülgâ Basın Birliğinde alacaklı olanların Ticaret Kanununun 445 inci maddesi mu-
Aranıyor
Bir kadın ahçıya ihtiyaç vardır. Posta caddesi Cündoğlu Han 35 numaraya müracaat. Telefon:! 11481.
cibince bir sene içinde alacaklarını I ’ müsbit vesikalarını ibraz ederek kaydettirmek üzere tasfiye Bürosu | ittihaz edilen İstanbul Aşirefendi ( Cad. 24 No:lu yazıhaneye müracaat etmeleri lüzumu ilân olunur.
Prof. A-bdülhâk Kemal Dr. Osman Nebioğlu Prof. Bülent Nuri Esen
Ankara Belediyesi
vazifesiniyapıyormu
ir şehrin belediyesi o şehir halkının sağlığını, rahatını, gıdasını düşünen, münakale-arı ve şehrin temizliğini dü-zenliyen, yani kısaca, halkın ve şehrin ihtiyaçlarını karşılamayı üzerine almış olan müessesedir.
Belediyemiz bu taahhütlerini ifa ediyormu sualini soracak olursak, bebini bunun cevabını bir kaç noktaya te- ; -mas ettikten sonra ancak verebili-
Modern bir şehir diye iftihar edi- | len Ankara, gün geçtikçe iptidaî bir Şark memleketine benzemekte ve belli başlı caddeleri Mahmut Paşa yokuşuna ve Cazair’in sokak arası çarşılarına taş çıkartacak hale gelmektedir. Belediye nerede? Vatandaşın rahatını, sağlığını ve şehrin temizliğini, güzelliğini bozan bu halleri görmüyor mu? Diye sormı-yalım. O vazife başındadır. İki adım ötede, gelir menbaı haline gelmiş olan, taksilere ceza kesmekle meşguldür. Evet seyrüsefer nizamlarını tatbik ettirmek için ceza kesiliyor, takat kaldırımları işgâl etmek belediye yasakları meyanında değil midir?
Şehir içi otobüs işletmek imtiyazını belediye almıştır. Fakat senelerdir görüyoruz ki bıv hakkını kullanan Belediye vatandaşın verdiği ücretin mukabilinde ona borçlu olduğu rahatt ve suhuleti vermeği dü şünmemiş. aksine kendisine bir gelir menbaı bulmaya çalışmıştır. Şehir genişlemiş, nüfus çoğalmıştır. Fakat Belediye büyüyen ihtiyacı karşılamayı düşünmemiştir. Hatta, durgun ve verimsiz çalışmalarına rakip olabilecek, dolmuşlar gibi unsurları, mümkün olduğu kadar bertaraf etmeğe çalışmış vc çalışmaktadır. Verimli çalışmalar ve kârlar ise rekabet esasına da-yanmaktarır.
Belediye bütçesinin masrafları karşılamaya yetmediğini duymaktayız. Acaba bu, şehir ihtiyaçlarının fazlalığından mı yoksa programsız bir çalışmanın neticesi midir? ikinci şıkkın asıl sebep olduğunu ufak bir misal ile ispat etmek mümkündür. Yenişehirin mütevazi İlgün sokağının bir defasında su boruları bir defasında elektrik kabloları, son ra kanalizasyon vesaire için altının üstüne geldiğini biliyoruz ve bunun gibi sokakların arka arkaya kazıldığı malûmdur. Belediye daireleri arasında koordinasyon ve işbirliği olmuş olsaydı iki defa masraf ihtiyar erilmez ve o mıntıka sakinleri çamur ve pislik içinde kalmazdı. Keza asfalt caddeler altı ay geçmiyor ki tamir edilmesin. Buna yol bakımı denemez zira tamirattan 10-15 gün sonra yine çöküntülere ve çukurlara rastlanmaktadır.
Haddizatında ufak gibi görünen bunun gibi bir çok hadiseler bütçeye ayrı bir yük olmakta ve •an’anevi» usule başvurularak, e-lektrik, su, tanzifat ve tenvirat, otobüs gibi ücretlere zam yapılarak hataların kefareti yine vatandaşa yükletilmektedir.
- Yazan
| S. T.
Bellamy Cinayeti
I ZAFERİN POLİS TEFRİKASI
Yazan: Frances Noyes Hart
nüz: vergi arttı, Belediye resimleri fazlalaştı ne yapalım. Belediye kontrolü nerede?
Şehir genişledi, ihtiyaçları arttı demiştik. Belediye tesisleri ise olduğu yerde savıyor. Elektrik santralı
Gıda maddelerini ele alırsak, go. „ rüıüz ki yanyana iki manavda ay- ■ tevsi edildi ediliyor dendi ona mu-ni mal başka başka fiattadır. Se- kabil caddeler pasif korunma gün-sorarsanız manavında .an’a-" ' ’ ’ ” ‘ nevi, usule başvurduğunu ğörürsü-
DİLEKLER
Çöpçüler dert yanıyor
Ankara temizlik amelesinden bir kaçının imzasını taşıyan bir mektup aldık. Ezcümle şöyle deniliyor:
• Ayda 66 lira alıyoruz. Akşamları dört ameleye bir ekmek, sabaha karşı kalkınca ekmeksiz bir çorba veriliyor. Belediye Reisi değişince sevin iniştik. Fakat sevincimiz uzun sürmedi. Çünkü yeni Reis bizi sabaha karşı saat 2 veya 3 de kaldırtıp asfaltları temizletmeye başladı. O saatte işe baş layıp akşamın saat 19.30 unda paydos ediyoruz. Bu müddet zarfında dört öğün yemek ye mek zorunda kalıyoruz. Çoluk çocuğumuz perişan. Yeni Belediye Başkanı bizim derdimizle alâkalansa...»
| terinin halini andırıyor. Işıklar o ka-’ dar kuvvetsiz ki 60 mumluk bir ampul normal bir odayı loş hale getiriyor. Havagazı kuvvetsiz ve zaman zaman kesiliyor, bir çok semtlere havagazı el’an verilemiyor fakat kilovatların ve metreküplerin fiatları azalmıyor.
| Yazın Ankara kerbelâ, kışın donmalar yüzünden yine susuz. Halbuki Kanada gibi soğuk bir diyarda 35 - 40 olduğu halde susuzluk nedir i bilinmiyor.
Halk yaz günleri susuzluktan bunalırken bahçelerin sulandığına ve cadrelerde suların taştığ.ına şahil ; oluyoruz. Diğer taraftan rasyonel ı ve ucuz iş görmenin misali olarak Belediye arozözünün peşinde kova-) laı-la iki amele ile ağaçların önünde durup arozözden kova kova sil alıp ağaç diplerini suladıklarına şahit o-ı luyoruz.
I Şu bir kaç misal, yazımızın başında sorruğumuz suale açık bir I cevaptır. Şu halde şehir sakinlerinin | ihtiyaçlarını karşılamaktan aciz ve I progrâmsızlık ve fuzuli masraflardan artan bütçesinin külfetlerini sa-Idece hizmetinde bulunduğu halk kitlesine yükliyerek mukabilini vermesini bilmiyen bir belediye vezife-sini yapan bir belediye sayılamaz.
— 8 —
Çeviren: S. Yazıcıoğlu
r
1----•-»--------------------------------
Samsun - Bursa ve Konyaya
Taksi Seferleri
YENİ İZMİR UMUMÎ NAKLİYAT ANBARI
Ankara - İstanbul arasında bilumum tüccar ve ev eşyası nak- j liyatı ile müşterilerine bir hizmet olmak üzere 1949 model yeni j taksilerle Ankara - Samsun, Ankara - Bursa ve Ankara - Konya , arasında her gün muntazam taksi seferleri yapmaktadır
25 Lira
20 .
15 )
Ankara — Samsun
Ankara — Bursa
Ankara — Konya
ADRES: Denizciler Cad. No. 13/15 — Tel: 15590
v
(684)J
UflRLO
SAATLARI W 4™
SAATÇİLERDEN ISRARLA İSTEYİNİZ
SATILIK
PİYANO — Kuyruksuz, mükemmel vaziyette.
BUZ DOLABI — 9 ayak Wes-tinghouse.
HAVAGAZI OCAĞI — Modern, dört gözlü.
PERDELER — Muhtelif e-batta.
Cumartesi günü saat 14-18 arasında Atatürk Bulvarı köşesinde Kavaklıdere caddesi 213 numarada görülebilir. (737)
— Daniel Farr mı? Bu muhitte pek iyi tanınmış, takriben kırk yaşlarında, istikbali parlak bir gençtir. Kabiliyetleri hakkında kendi fikrini soracak olursanız, size, biraz talihi yaver olacak olursa, önümüzdeki on sene içinde Birleşik Amerika Cumhurerisi ol mağa namzet olduğunu söyliyd-cektif.
— Sizin fikriniz nedir?
— Bence de mümkündür; fakat şunu ilâve edeyim ki, şayet böyle bir şey olursa Birleşik Ameıikaya bu hususta iyi bir not vermem. Çok açıkgöz bir adam, fakat bence pek iyi bir avukat değil. Fazla hayal peşinde. Jüriyi hiç yokmuş farzeder; belki de haksız değildir ama, onların ne günahı var. Şiire meraklıdır. Daima, «şerefim sevgilimden üstündür., der gibi bir tavır takınır. Anlayorsunuz ya. biraz derine giden takımdan.
— Muvaffak olmuş bir adam mıdır?
— Oo, tamamiyle. Yirmi sene evvel Rosemont şehir kulübünde golf değneklerini taşırdı; hattâ beş sene önceye kadar da öyleydi. Ama, burası Amerikadır, dostum imkânlar memleketidir. İşsiz güçsüz zengin sınıfa kancayı bir taktı mı, tamamdır. Çalışan veya asil ailelerden zenginlere karşı değil ha... Şayet böyle asil tanınmış ailelerden birine mensup değilseniz, nafile Daniel Farr'un gözüne gir menize imkân yoktur.
— Hâlâ Rosemont’da mı oturur?
— Hayır, on dokuz senedir R()-semoııt’da oturmuyor. Fakat orada aldığı bahşişleri daha hâlâ unutmuş değildir. Arada sırada tamamiyle hatırlamakta olduğunu a-çıkça görürsünüz.
— Ya Lambert nasıl adamdır?
— O büsbütün başka cins bir insan. Vasiyetnamelere, tröstle -re, mala, mülke dair ne mümkünse hepsini bilir. Fakat bundan başka da tek bir bildiği şey yoktur. İki sene evvel bir dâvada dinlemiştim, yine ayni derecede ise, felâket! Âdeta dinlemek için sabırsızlanıyorum.
Kızıl saçlı kız birdenbire sarardı.
— teki, öyle ne ise bunu diye tutmuş?
— Ha, işte bakın, bu başka bir hikâye. Lambert, kızın babası o-lan Cıırtiss TTıorue’un yanından ayrılmazdı. Emlâkini, işlerini idare ederdi. Otuz yaşma geldiği zaman kaşarlanmış bir bekâr halini aldığı için, Thome ailesinin çocuklarını kendi evlâtları gibi severdi. Hele Sue Sevgilisiydi. Hâlâ ona Dudlev amca diye hitabe der. Daha sonra Sue’nün babasıyla arası açıldığı zaman kızın tarafım tutmuştu. Şimdi de böyle bir vaka ortaya çıkınca doğrudan doğ rüya ona müracaat etmesi kadar tabiî bir şey olamaz; çünkü bütün işlerine şimdiye kadar hep o bakmıştır. Belki de kıza kendinden üstün bir avukat mevcut olmadığından dahi bahsetmiş olabilir. Çünkü hakikaten fikri budur.
— Kaç yaşında var?
— Altmış üç.. Eğriyi, doğruyu
Yiı
ayırabilmesi için yaşı gelmiş geçmiş bile. Maamafilı bütün bu adamlar hakkındaki sözlerimi bir az mübalâğalı olarak kabul ede bilirsiniz; çünkü basınla araları hiç iyi değildir. Az konuşmak hususunda Lambert'in keyfine vararak yegâne adam bu Farr’dur. Sim sıkı kilitli bir çelik tuzakla her ikisinin de yanında kaynana zırıltısı kadar geveze kalır. Artık anlayın Stepben Bellamy’nin avukatı da Lambert’in genç ortağıdır. İyi çocuktur ama, tamamiyle büyük ortağının hükmü altındadır.
Kızıl saçlı kız halden anlar bir
— Bu adamlardan hiç mi lâf sızmaz? diye sordu.
— İliç lâf sızmaz değil, meselâ, yalnız bir cinayet vâki olmuştur^ derler, o kadar. Şu koskoca Amerikanın içinde basının bir üveyi çocuk muamelesi gördüğü tek cinayet dâvası bu; hem de herkes tarafından. Şimdiye kadar tek bir söz sızmadı; hattâ dinlenecek şahitlerin isimlerini dahi bilmiyoruz. İddia makamının ne yolda bir iddia ileri süreceğini Farr denilen adamdan gayri bilen yok. Dâvâlılar da ayni derecede ketlim. Onun için benden işittiklerinize pek inanmayın. Bulsam hepsini bir kaşık suda boğacağım. İşte mübaşirimiz Ben Potts geliyor. Mabadı gelecek nüshada.
Kızıl saçlı kız artık dinlemiyordu. Dimdik, kazık gibi sandalyelerinin üzerinde sessiz, iddiasızca oturan on iki kişiye doğru yürüyen koyu renk elbiseli savcıya bakıyordu. On iki kişi... On iki ale-lâde, her gün rastgelinen insan.. Derin derin içini çekin bir an için başını öteye çevirdi. Perde açılı-
— Muhterem hâkim, ve pek muhterem jüri heyeti.
Savcının sesi hiç yüksek değildi, fakat pek yakından geliyormuş gibi -nafiz bir sesti.
— Bundan takriben dört ay kadar evvel, yâni 1926 senesinin on-dokuz Haziran günü, misline tesadüf edilmiyecek kadar insafsız-casına ve hunharcasına bir cinayet işlenmiştir. Hem de maznunlarını muhakeme etmek üzere top lanmış olduğumuz şu mahalden ancak on mil kadar uzak bir mahalde. Yalnız gençliğe, aşka ve gü zelliğe hasredilmesi icabeden o güzel yaz gecesinde genç, güzel ve ümitsizcesine âşık olan bir genç kadın yıldızların ışığı altında sevgilisiyle buluşmağa gidiyordu. Fakat onunla buluşmağa hakkı yoktu. Kendisi bir başka erkeğin zevcesi, âşıkı ise bir başka kadının kocası idi. Fakat bu pervasızlığı ancak aşkından almış bulunuyordu. Beyaz dantelâdan elbisesinin üzerine siyah ipekli bir pelerin alarak, sadece dansetmek için yaratılmış ve son defa olarak danset-nıiş olan ayaklarına dansetmek i-çin yapılmış gümüş yaldızlı iskarpinler giyerek sokağa çıkmıştı.
(Devamı var)
düşüncesini anlamağa muvaffak: olamadı. F söze başladı . maksada girdi:
— Biz, halkın Hügnolar adını verdiği Protestanlar tarafından uzun zamandan beri hazırlanmak-ta olan bir suikast karşısındayız. Onların maksadı nedir? Kralın nüfuzunu çiğnemek, ayrı bir millet halinde hükümet içinde ayrı bir hükümet kurmak. Önlar esasen cengâver olduklarından, ayrıl dıkları hükümeti de cebren ele geçirip krallığın mutlak hâkimi ol mak. Bu da: Hükümetiniz elinizden gidecek, tahtınızı kaybedeceksiniz ve belki de öldürüleceksiniz, demektir.
— Böyle mi zannediyorsunuz?.. Bana söylediklerine göre, Protestanlar sadece Allaha, kendi usullerine göre ibadet etmeği istiyorlarmış. Ama onların ibadet usulleri bizimkilerin ayni değilmiş, ne saklayayım sizden Madam, ben bu talebi tehlikeli bir şey addetmiyorum.
Onlar bunu bir bahane olarak ileri sürüyorlar oğlum.
— Olsun!.. Fakat o adamlara istedikleri şey verilecek olursa rahat duracaklarına inanmıyor musunuz siz? Bilmiyorum, acaba benim işler hakkındaki bilgisizliğimden midir nedir- ben bunda, öyle iddia edildiği gibi vahim bir şey görmüyorum... Bu kadar alçak çasına isnatlara pek inanamıyaca-ğım. Bununla beraber, tecrübe etmekle büyük bir şey kaybedilmiş olmaz.
. Kralın bu sözleri gayet makul ve sade idi. Katerin bir an kadar duraladı. Fakat, Fransuvanın. Bo-röver tarafından kendisine öğretilen bir dersi tekrarladığına daha ziyade kanaat hasıl etti. Ve bu işi katı surette neticelendirmek için:
— Yanılıyorsunuz, oğlum, dedi; biz onlara istediklerini verecek o-lursak daha başka şeyler de isti-
Bununla beraber, yine i
ıdı ve bu sefer doğru
,/*-
))) 5,
\v-
Yazan: Ml$EL ZEVAKO
Çeviren: RAGIP RIFKI
yeceklerdir.
— Ne imiş o şeyler, Madam? Rica ederim, açıklayınız.
— Meselâ, bütün Katoliklerin de kendileri gibi ibadet etmelerini... f . u jfll-
— Adam sende!
— Fransuva, siz o adamları bilmezsiniz. Bakınız, dün cinayet yargıcı, o zindiklık yuvalarından, o suikastçı merkezlerinden birinde araştırma yapmak üzere okçularını gönderdi. O zındıkların sofralarında okçular ne bulmuşlar biliyor musunuz?
— Ne bulduklarını bana öğretmenizi bekliyorum, Madam.
— Yemeğe hazırlandıkları kızar mış semiz bir tavuk! Hem de Cuma günü, oğlum! Cürüm aşikâr ve gayri kabili inkâr idi. Hepsi bu kadar değil, heyhat! Okçular, suç delili olan tavuğu almak üzereler iken o kâfirler hemen üzerlerine atılmışlar ve zavallı okçuları hançer ve kılıç darbeleriyle katletmişlerdir.
— Onlar belki pek acıkmışlardır ve o tavuktan başka ağızlarına atacak bir şeyleri yoktu!
— Yoksa evi de siz mi havaya uçurttunuz?... Yangını da siz mi çıkarttınız?
— Ne münasebet! O evde, komşularının dairelerinde cereyan eden hâdiselerden haberleri olmı-yan masum, suçsuz başka kimseler de ikartıet ediyorlardı.
— Pek doğru. O halde, bu işi yapan o sefillerdir.
— O sefiller dediğiniz kimler-
dir? Protestanlar mı?
— Evet.
— Ah! Madam, ne kadar yanılıyorsunuz; ne kadar yanlış malûmat vermişler size. Bu işi yapanlar dini bütün Ka-to-lik-ler’-dir.
— Nereden biliyorsunuz, Fransuva?
— Ben de orada idim. Madam.
Bu söz dondurucu bir tavırla söylenmişti. Fransuva, ayni soğuk tavırla sözlerine devam ederek:
— Evet, Madam, ben de, keyfî olarak tevkif edilmek, câniyane bir surette öldürülmek istenilen o kâfirlerle beraber idim. Dinleyiniz lütfen... Ben de onlarla beraber, onlardan fazla değilse bile onlar kadar tehlikelere maruz kaldım. Canımızı kurtarmak için kendimizi müdafaa ettik. Madam, söylememi arzu ediyor musunuz? Eğer oğlunuz şu dakikada sağ bulunuyorsa —ki bundan dolayı Tanrıya şükür edeceğinize eminim; zira, bana karşı olan analık şefkatinin ne derece olduğunu bilirim— Onun hayatta olmasını, uğrunda kahramanca döğüşerek onu korüyan o dinsizlere, o kâ firlere borçlusunuz.
Katerin, kanatıncaya kadar dudaklarını ısırdı. Böyle bir cevap alacağını ne alılma getirmiş ve ne de ümit etmişti. Filhakika. Rospinyak, kendisinin de bilmediği bazı tafsilâtı ana Kraliçeve söylemişti.
Katerin. ne kadar büyük bir hata işlemiş olduğunu derhal an-
ladı. Bu kötü durumdan az bir zararia kurtulmak çaresini arayarak bir an kadar şaşkınlık geçirdi. Fikir değiştirme yolu kendiliğinden meydana çıkmıştı. Fran-suva. huzurunda dinsizlikle itti-ham etmek tedbirsizliğinde bulunduğu Protestanlarla beraber olduğunu söylememiş miydi...
Katerin bundan istifade ederek ancak kendisi tarafından büyük bir maharetle oynanılabilecek rolünü oynadı. Ağladı, sızladı, inledi. baygınlıklar geçirdi, bol bol hakikî göz yaşları döktü... Bu a-rada, yeni bir hataya daha düşmemek için mahirane sualler de sordu.
Fransuva bu yapma rollere aldandı mı, aldanmadı mı, bunu bil miyoruz ve söyliyemiyeceğiz. Yal nız muhakkak olan bir şey varsa o da kralın, hususî hislerini ve fikirlerini gösterir bir söz söylememiş olması ve anasına da, müte-haklamâne bir tavırla, kendisiyle boy ölçüştüğü eşsiz komedyacı kadına lâyık mukabelede bulunmasıdır-
Anasının sorduğu suallere de, onun ümit ve cesaretini kıran kısa cevaplar vermiş ve, üstelik, hakikati de kendi arzu ettiği şekilde tahrik etmekten çekinmemişti. O. bu hareketi anasını aldatmak maksadiyle değil, kurtulduğu tehlikeleri bütün tafsilâtiyle anlatarak kraliçe Mari Stuart’ı korku ve telâşa düşürmemek için yapmıştı.
Filhakika, genç kraliçe, ana ile oğulun konuşmalarına karışmak muvafık olmadığına hükmetmişti; ama, orada, yanlarında bulunduğundan söylenen sözlerin hiç birini kaçırmıyordu.
Katerin, yaptığı beceriksizce hatayı tamir ettiğini veya tamir etmiş olduğunu sanmışı. Şimdi yine hücuma geçmek istiyerek bir gün evvelki hâdiseleri birer birer tekrarlamağa başladı.
(Devamı var)
RADYO
BULMACA
ANKARA RADYOSU CUMARTESİ — 22/4/1950
7.30 M. S. Ayarı.
7.31 Müzik: Hafif Müzik (Pl.
7.45 Haberler ve Hava Rapo
8.00 Müzik: Şarkılar (Pl.)
8.15 Müzik: Havai Müzikleri (PI.J
kc: Luna Valsi; L Ninni; 5. Gilbert: İ) Haberler.
Mllzik: Klâsik Sa öğle Gazetesi.
22-4-İ95Û
ZAFER
Sahifa: 5
4)RTAÇ’ta
Mevsimin Kumaş Vistra Emprime JorjetKrep Emprime Tual Keten Emprime Emprime Çamaşırlık ORTAÇ:
500 krş. 260 krş. 290 krş. 375 krş.
18 hakiki İrlanda Keteni 900 krş. Gandİ 340 krş. Tggg
Anafartalar Cad. Adliye karşın Köşe Makasa, No: 224.
Tel: 11135 Ankara
ARI
SON ORKESTRA KONSERİ
r
İkramiye Plânı
Şartnamenin fiyata mütedair 3 üncü maddesinin son fıkrasında, Müessese aleyhine değiştiıilemiyecek fiat tahlili unsurlarının», yalnız akış payına ve şehir içi nakliyata münhasır olup, vergi ve resimlerde vukua gelebilecek tebeddüllerin nazara alınacağı tavzihen ilân olunur.
c/iw*ıç ^/laLıılcd
BESLER .NEŞELENDİRİR
ISTAN BUL - RI2APAŞA VOKUŞU SARKMAN TEL-24766
yapılacak Çekilişe ait tasarruf hesapları
1 Adet 10.000 Liralık 10.000
1 )9 2.500 99 2.500
4 99 1.000 99 4.000
4 99 500 99 2.000
5 99 200 99 1.000
20 97 100 99 2.000
70 99 50 99 3.500
105 99 25.000

1950
Lira
18 Mayıs__________x________
şıde tarihinde de hesaplarında_________________
bu çekilişten faydalanırlar. Hesaplarında daha fazla parası bulunanlar fazla kur’a numarası alırlar. (2362)
akşamına kadar en az 50 lira yatıranlar ve ke-en az bu kadar parası bulunanlar
İSTANBUL

Emniyet Sandığı

Samanpazarı As. Şubesi
Başkanlığından
1 — Şubemiz tarafından işlemleri yapılarak askerliklerine kısa hizmetli, yüksek ehliyetli olarak karar verilen okulların 9 Mayıs 1950 tarihinde Yedek Subay Okuluna şevkleri yapılacaktır.Okurların 5 Mayıs 1950 günü şubede toplanmaları.
2 — Baş vurmayanlar hakkında kanunî kovuşturma yapılacağı yayınlanır. (2470)
— T*’
Kua hikmetli ve yüksek ehliyetli olup şubemizde işlem gören yük sek ehliyetliler (Veteriner Fakültesi ile Hasanoğlan Köy Enstitüsü mezunu olanlar hariç) ile 31 inci dönem için Yedek Subay Okuluna sevkedilmck üzere 6 Mayıs 1950 günü şubeye baş vurmaları ilân olunur.
2 — Mezkûr günde şubeye başvurmıyanlar hakkında haklarında kanuni işlem yapılacağı bildirilir. (2536)
ALT SALONDA Her akşam fanınmış Paris Revü Heyeti BALLET KELLENROC Harikulade iranlı Akrobatlar
Trio Maffi
kısa bir müddet İçin angaje edilmiş
Meşhur virtüöz ADOLFO VENTAS idaresinde atraksion tipik orkestrası
Her pazar saat 17 ile matine bütün program iştirakile
Bugün Saat 15 de
DEVLET TİYATROSUNDA ÜÇÜNCÜ
Türk - Ingiliz Müzik Festivali
CUMHURBAŞKANLIĞI FİLÂRMONİK ORKESTRASI (Konser - Mayster TIALÎL ON AYMAN) Şef: NORMAN DEL MAR
Solist: NANCY EVANS (Mezzo - Soprano)
Senfoni No. 32 K. 318 — İtalyan stilinde uvertür — Mozart Lieder eines fahrenden Gesellen — Mahler Solist: NANCY EVANS
Petlte Sııite (Henri Büsser tarafından orkestra için hazırlanmıştır) — Debussy
Senfoni Si Bemol Minör — William Walton
"1
■4

1950 genel nüfus sayımı için Belediye sınırlan içindeki binalara bilâhare numara levhaları asılmak üzere siyah yağlı boya İle istanpaj yapıldığı hemşehrilerimizin malûmudur. Her nedense bazı hemşehrilerimiz kapılara siyah yağlı boya ile yazılan numaraları kazımış veya her hangi bir şekilde okunmıyaoak hale sokmuş oldukları yapılan kontrol neticesinde anlaşılmıştır.
Bu hareket pumarataj talimatına aykırı bulunduğundan binalarına siyah yağlı boya ile yazılan numaraları silenler veya her hangi bir şekilde okunmaz bir hele getirenler hakkında numarataj talimatnamesinin 13 üncü maddesinin tatbiki suretiyle Sayım Kanununa göre (5) liradan (25) liraya kadar para cezasile cezalandırılacağı ilân olunur. (2533)
l —■■■■■ I
Belediye Başkanlığından
C/ûsıe/M/Jt 'w maada.
AST/?A anyjcd&v ıptrzde/y. /n


Şark inşaat Malzemesi Ticarethanesi
Telf. 13611 Şekerciler Sokak No. 9 Telgraf: Taşkın
Yuvarlak beton demiri, çivi, çinko, siyah ve galvanizli saç, beton teli, kazma, kürek, kurşun boru, galvaniz, siyah boru ve parçalan, fevkalâde temiz pik 'boru ve parçaları, Eskişehir Kiremitleri - Serbest Çimento - Imrahorun Pişkin Tuğlası FİYATLAR PİYASANIN EN UCUZ FİYATIDIR
Şark Sabunları Piyasanın en üstün evsaftı sabunlandır.
ARI DEMİR
TİCARETHANESİ
SCIRURİ SAYARI
Bankalar caddesi Yurt sokak No. 15 — Tel: 12682
Piyesin n EN TEMİZ PİK
BORU ve Parçaları
Sipariş üzerine Çelik Saf, Mo* bllye, Betonarme Demiri, 6-816 milimetre Demir Boru — Plân ve Proje Teksiri (030)
Kelepir Satılık Buz Dolapları
Frijider marka kahve için 4 musluklu şerbet makinesi Kelvinatör marka bilhassa resmî dairelere elverişli Wartarkule su dolabı, K. 4 Frijider ev ve lokanta için buz dolabı satılıktır. Görmek istiyenlerln İtfaiye meydanı Erzurum Nevşehir Oteline müracaatları rica olunur.
(765)

r

Türkiye l’ümhuriyeti
Ziraat Bankası
Ankara Ajansı
24 Nisanda açılıyor
Anafartalar Caddesi Çocuk Esirgeme Kurumu yanında No. 354
Zirai Krediler, Kooperatif işlemleriyle, Havale, Çek, Tahsil senetleri, Tasarruf tevdiatı işlerinde Sayın Müşterilerinin emirlerine âmâde olacaktır.
Belediye Zabıta Talimatının 4 üncü maddesindeki (sabahleyin istirahat zamanı sayılan saate kadar her ne suretle olursa olsun gürültü yapılmaması) kabul edilmiş olduğundan mevsim vaziyeti göz önünde bulundurularak bu vaktin sabah saat 7.30 olarak tesbiti uygun olacağı ve bu hususun Belediye Tenbihleri arasına alınması Belediye Komisyonunun 19/4/1950 gün ve 2282 sayılı kararı icabından bulunduğu ilân olunur. (2549)
İnşaat ve iş sahiplerinin dikkat nazarına
Ankara Bölge Çalışma Müdürlüğünden
Günde 10 işçi çalıştıracak mahiyette olan ve yeni açılan muvakkat mevsimlik veya daimî mahiyetteki işyerleriyle her türlü inşaat tamirat ve tadilât gibi İşlerin İş Kanununun 5518 sayılı kanunla değişen ikinci maddesi gereğince sahipleri veya müteahhitleri tarafından bir ay içinde müdürlüğümüze haber verilmesi icabetmektedlr.
Bu hususa riayet etmiyenler hakkında aynı kanunun 5 ve 6 inci maddeleri gereğince kanunî kovuşturma yapılması gerektiğinden ilgililerin bu cihete gereken önemi vermeleri tebliğ olunur.
Halis Kahve
isteyenlere
kıvam üzerine kavrubnuş ve ............. nefis
ı Üç
en ince şekilde çekilmiş en kahve çeşitlerini zevk sahiplerinin bir defa tecrübe etmeleri kâfidir. | Adres: Samanpazarı, Güven Apart
manı altında Arat Kitabevi bitişi-1 ğinde Kuru Kahveci İsmail Öz - I türk. (754)
Uçan Dairelerin
Sırrını ancak
Bitmez Mürekkepli
Kalemle Öğ'enebi irs'niz
Fiafi yalnız
150 Kuruştur
Toptan - Perakende satış yeri: Araban Ankara Kuyumcusu PARUNAK ASLIGÜL Anafartalar caddesi No. 204, Tel: 11875. (Şark Kundura Paşan yanında).
.... ..... —. ■■■■■«■
Belediye Başkanlığından
14/4/1950 gün ve 2174 sayılı komisyon karan gereğince, saat 22 den
sonra bilûmum motörlü taşıtlarda korna çalınması menedilmiştir.
Bu karar, 24/4/1950 günü akşamından itibaren tatbik edilecektir.
Her hangi bir kazaya meydan vermemek için hemşehrilerimizin de _. __,. .
şoförlere yardım ederek yolda yürürken yaya yolları takip etmeleri-, da 22 numaralı bağ. ni kendilerinden rica ederiz, ilân olunur. (2548) ı Telefon: 12195.
Kiralık bağ ve evi
Keçiören Kuyubaşı durağı yanın-Müracaat:
(751)
Bahar geldi
Evet bahar ile beraber mevsimin en güzel çeşitli kumaşları Tüccar Terzi Sadık Bozbay mağazasına gelmiştir. Sayın müşterilerinin emirlerine arzeder icap eden her türlü suhulet gösterilir.
Sanayi caddesi Konfor Palas altında Tüccar Terzi Sadık Bozbay. Tel No. 13432
(754)
Ankara 4. İcra memurluğundan
Bir borç için mahcuz olup satılmasına karar verilen Altındağ mahallesinde 180 No. lu 3 gözden ibaret evin enkazı 3/5/1950 günü 14.30 da birinci arttırmaya çıkarılacaktır. Muhammen kıymetinin % 75 ini bulmadığı takdirde 4/5/1950 günü aynı saatte ikinci satışı yapılacaktır. İsteklilerin mahallinde bulunmaları ilân olunur. (700)
Kiralık
Keçiören Tepebaşında yeni inşa edilen binanın bir katı kiralıktır.
Senelik veya yazlık verilir. Müracaat: Tel: 11875.
'fa: 4
Sahifc : 6
ZAFER
22 - 4 • 1950
3

ıı
I
I
T
•li
•i,
M
la
(
tl
t
S€
.e.
U
h ır 8!
n(
İr
nl
Ordu’da yeni usul kamuflajlı baskı
★ (Baş tarafı birinci de) dirilmektedir.
Fatsanm Kumru bucak müdürünün demokratlara gösterdiği zorluk lar tahammül fersadır. Konuşma yeri tâyini ve izin istihsali gibi tabiî hakların bile nezine çalışılması halkı iktidardan büsbütün soğut -maktadır. Bütün güçlüklere, gayri kanuni ve gayri İnsanî bütün yolsuzluklara rağmen muhalefet tam bir imanla mücadeleye devam ederek tez vir ve iftiraları her yerde reddederek zafere doğru yürümektedir. Ordu ilçelerinde kamuflajlı baskının had devreye girişi Halk Partili vatandaşların da sabırlarını taşırmıştır.
Bütün ilçelerde Halk Partisinden toptan istifalar devam etmektedir. Bilhassa Ünye ilçesinde belediye meclisi üyelerinden Mustafa Doğa-ner, Mustafa Arslan, Ahmet Ke -nan, Salâhattin Kısacık, Ali Rıza, Hızırb&şı ocak bakanı. Baş köy muhtarı, Gölköy- ilçesinde Ahmen Çelenk, Dursun Erkoç, Ömer Sırtıkara, Yususf Demirele gibi bir çok tanınmış şahıslar ile diğer bazı va tandaşlar Halk Partisinden ayrılarak Demokrat Partiye geçmişlerdir. Merkez ilçesi ile Ftsa, Mesudiye ve Perşembe ilçelerinde de çöküntü i-lerlemektedir.
Ünye kaymakamından ve Tekki-raz bucak müdüründen şikâyet e-denler çoğalmaktadır. Aday yoklamasında yolsuzluk ve kırgınlıklar netices.nde ve son istifaların tesiri ile kökünden sarsılan Halk Partisinin merkez adayı olarak; Giresun valisi Osman Şahin Baş ile buradaki konuşmalarında ezberlediği aynı nutku tekr .rlıyan ve bir dram aktörü gibi yapmacıktan ağlamaları ile tesir yaratmak isteyip buna da bir türlü muA^affak olamayan Halk Partisi müfettişi Naşit Fıratın gösterildiği öğrenilmiştir. Demok -ratlar rakiplerinin bu perişanlıkları karşısında gittikçe artan bir hız ve heyecan ve inanç ile çalışmalarına devam etmektedir. Bilhassa Bekir Baykal, Feyzi Boztepe, Fazlı Erte-kin, Cemil Bengü, Salâhattin Or-hon, Refet Aksoy ile Çordan Haşan Erzurumlu oğlu, Kemal Özbucak ve arkadaşlarının her yerde yaptık lan müsbet tenkitler ile İlmî konuşmalarından halk ziyadesi ile memnun olmakta ve her tarafta can dan tezahüratla karşılanmaktadırlar. Halk Partililerin kanunsuz hareket leri, demokratlara sövmeleri ve bil. hassa Halk Partisinin tekrar iktidara getirilmediği takdirde memlekette ikilik olacağı, vatandaşlar arasında düşmanlık doğacağı, sayın İnönü kazanamaz ise mutlaka harp olacak yolundaki yalan ve tehdit-kâr sözler münevver Ordu halkı tarafından nefretle karşılanmaktadır.
İlân gazetesinin bir uydurması
Şehrimizde çıkan ilân gazetesi, Dikmen Demokrat Parti Ocağının kapandığını ve burada tek bir Demokratın kalmadığını, sevinçle bildirmişti.
Bize verilen malûmata göre, Dikmen Demokrat Parti ocağı kapanmamış, bilâkis âzasının fevkalâde çoğalması yüzünden oturdukları binanın kâfi gelmediği görülerek, yeni ve daha büyük bir binaya taşınmıştır.
B unaklihane keyfiyetinin, iktidar gazetesinde aldığı şekil, Dikmen halkı arasında bir eğlence mevzuu olmuştur.
Boğazlara dair Amerikan görüşü
(Baş tarafı birinci de) lerini söylemiş ve Baltıktaki uçak hâdisesini, Trieste meselesinde Rusların batılı devletleri itham etmelerini ve Boğazlarda hususî haklar elde etmek mevzulu taleplerini tekrarlamalarını, bu bulanık durumun sebepleri olarak saymıştır.
Acheson, Boğazlarda Rusyaya üsler vermek hususunu Türkiyenin red detmesini desteklemiş, bu mevzu-daki Amerikan noktai nazarını gözden geçirerek bunu, Rus kızıl donanma dergisinde çıkan bir yazı do-layısiyle yaptığını söylemiştir. Kızıl donanmanın makalesinde, Boğazların kullanılmasına dair olan Montrö mukavelesinin yeniden nazara alınması talep edilmekte idi. Acheson, Kızıl Donanma’nın yazısı hakkında bu yazıdaki talepler resmî Rus tek lifi olmadığı için, beyanatta bulun-mıyacağını söylemiş ise de Birleşik Amerika, İngiltere ve diğer batılı devletlerin, Türkiye arzu ettiği tak dirde, Montrö mukavelesini gözden geçirmek üzere toplanmaya hazır olduklarını belirtmiştir.
Ulus’un yaptığı müsabaka
★ (Baş tarafı birinci de) lus sütunlarında kendilerini göstermişlerdi. Kendisini o tarihte zem edenler ise bugün hâlâ Ulus kadrosu içinde mevki sahibidirler. Son on senelik yazılarım meydandadır. Hatta 1946 dan bu yana yazdığım yazılarda dahi politika simsarlarının yaptıklarına hiç bir zaman tenezzül etmedim. Ve hiç bir zaman İnönü’nün, ne İstiklâl harbindeki muvaffaakiyetlerini, ne Lozan'daki mesaisini, ne de Başbakanlıktaki çalışmalarını küçümsedim. O İşi, kendisinin bugün elele vermekte mahzur görmediği sadık arkadaşları Meclis koridorlarında, Ankara Palas, Park Otel salonlarında yapmakta mahzur görmüyorlardı. Sayın Cumhurbaşkanı bir aralık yalnızca Malatya Milletvekili iken, o gibilerle, biz şiddetli münakaşalar yapıyorduk. (Bu yaptığınız ayıptır efendiler) diyorduk. Bizim şahadetimize lüzum yok, Sayın İnönü tarihi hizmetlerine rağmen nikbete uğradığı gün etrafında beliren hâlânın, müstekreh halini herhalde bizim kadar bilirler...
O yazının intişar tarihinden 11 sene sonra, bizim tenkit ettiğimiz şey; Erzurum gazetesinde çıkan ve demokratik mücadeleler esnasında da sütunlarımızda sık, sık yer bulan, İnönü'nün Lozan muvaffakiyetini veya İstiklâl harbindeki mesaisini veya şimendifer siyasetindeki memleket hayrına işleyen sebat ve ısrarı değildir. Bugün tenkit ettiğimiz husus, bu memlekete Lozanı kazandıran, Garp cephesi kumandanı İsmet İnönü'nün milletin kendisine karşı gösterdiği sevgi ve itimada mukabele etmek istemeyişidir. Bizim tenkit ettiğimiz taraf Lozan zaferini kazanan zatın bugün milletin hak' ve hürriyetlerini tanımak sırası geldiği zaman, imsâk ile hareket etmesi ve herkesin iz’an ve basiretini isyana sevkeden bir takım ufak politika stratejileriyle meşgul olmasıdır. Bizim tenkit ettiğimiz taraf, Atatürk öldüğü zaman onun tabiî halefi diye kendisine dörtelle sarıldığımız ve 1939 da Erzuıuma tren vardığı zaman hissiyatımızı samimî olarak o yolda izhaT ettiğimiz zamandan bir müddet sonra, kendi şahsı etrafında yaptığı yanlış hesaplarla, kazandığı prestijin azametini ölçememek yüzünden düştüğü vehimlerle memleketi hiç lüzumsuz yere bir buhrana sürüklemiş olmasıdır. Lozan ne kadar onun ise, İnönü ne kadar o-nun ise, şimendifer politikasının şerefi ne kadar onun ise, bugün mem -lekette hüküm süren itimatsızlığın, 946 seçimlerinin bozukluğunun, Recep Peker hükümeti icraatının, örfi idarelerin ve baskı kanunlarının sorumluluğu da o kadar önündür. Kendisi velev hukukan gayri mes'ul olsa dahil.. Ve biz dün, o-nun memleket hizmetlerini nasıl tebarüz ettirmişsek, bugün hâlâ aynı hizmetlerin nasıl minnetini duyuyorsak, kusurları da öyle ifade ediyoruz. Ve kendimizce yanlış te-
Boş makaleden devam :
lâkki ettiğimiz yolda kendileri ısrar ettikçe, yeni bir şiddet kanunu ile, susturulmazsak, ısrar etmekte devam edeceğiz. Ulus gazetesi, bu yazıyı ele alacağına, kendi sütunları arasında, Bayar hakkındaki methiyeleri de bulup çıkararak bugünkü hücumları ile altalta koysa idi herhalde İnönü aleyhindeki yazılardan dolayı hicap duyabilirdi.
Sayın İnönü, Başvekillikten u-zaklaştırıldıktan sonra (Atatürk’ü seven Bayaı'a yardım eder) makalesini kaleme almış olan zatla bugün işbirliği yapabilir, bunun ismi ne de politika diyebilir. Ulus’un bu yazılan neşre cesareti yoksa, bu vazifeyi ben üzerime alabilirim.
Bana gelince, kanaatlerimi samimî olarak izhar etmekte devam e-deceğim.
Ve bu memlekete Lozan'ı kazandıran Garp cephesi kumandanı, İnönü’nün neden bu kadar ufak hesaplar stratejisinde dolaştığını anlamağa çalışacağım... Biraz da anlar gibi oldum. Demek O'na o günkü zaferleri temin eden ortada başka bir unsur varmış. O unsur, o kuvvet Atatürk’müş... Atatürk ufûl eldince, görülüyor ki İnönü o nun boş bıraktığı devlet hil’atını doldurmağa muvaffak olamadı. Demek ki dünkü sözlerimiz Atatürkün tamamladığı ye onun irşadı altında vazife gören İnönü'ye ve dolayıslyle büyük bir kısmı ile Atatürk’e aitmiş. Bugün,Atatürk’ün irşadından mahrum kalan İnönü de tenkitlerimize hedef olmaktadır. Ulus'un, benim yazım etrafında açtığı müsabaka, tarihin belki aldanabileceği ve müstakbel nesilleri de aladata-bilceği bir hakikati ortaya koydu ve bize bu tefrik ve müşahedeyi yapmak imkânını verdi.
Hürmetlerimle
İstanbul Milletvekili Cihat Baban
Sıcaklar birden bire bastırdı
★ (Baş tarafı birinci de) havanın kısmen kapalı olmasına rağmen suhunet 29 dereceye kadar yükselmiş, bugün de 32 yi geçmiştir. Geçen senelerde bu mevsimin en sıoak günlerinde suhunet 25 dereceden yukarı çıkmamıştı. Şehirde dolaşan söylentilere bakılırsa bundan 36 sene önce Nisan ayında baş-lıyan sıcaklar Ekim ortalarına kadar devam etmiştir.
Cezairde kar!
Cezair, 21 (a.a.) (Afp) — Sıcak lığın birdenbire düşmesi üzerine Blida bölgesine ve bilhassa Chrea-ya yağan karın kalınlığı 3 santim olmuştur. Bu bölgenin daha başka yerlerine de kar yağmıştır.

C. H. P. de değişen bir şey yok
ca sızlanmaktan ve dert yanmaktaj başka bir şey yapamıyacaklar, ko elamanlarla mücadeleyi göze alamı yacaklardır. Şu halde, bunların ye rine başkalarını koymak ve hiç ol mazsa umumî efkârı avutmak ye rinde bir tedbirdir. Bu suretle, bi çok kimseler şöyle düşünecektir:
— İşte Halk Partisinin içinde bi uyanına başladı. Gençlik aşısı ya pildi! Bunlar, muhakkak bekleneı yeni ıslahatı yapacak insanlardır.
Halbuki, işin içyüzü hiç de böy le değildir. Eğer, listeyi iyice tel kik edersek görürüz kİ, ilk devre ierdenberi iktidardan mütenaim t lanlar, yine su başlaruıı tutmuş lardır. İsim tasrih ederek şahsiya ta girişmek niyetinde değiliz. Faka son listede öyleleri vardır ki, t oirinci devredenberi mebusturla: Bu şerefli millet vazifesini artıl kendilerine bir sanat ve meslel edinmişlerdir; şahsiyet ve mevki lerini böylece temin etmişlerdi! Müfrit fikirleri ve hareketleriyl kendilerini o kadar meydana vur muşlardır ki, bunların millete v başkalarına değil, kendilerine bil hayırları kalmamıştır. Hele bazıla n şahısları etrafında geniş bir an tipati yaratmışlardır. Kusurlann hiç bir suretle tashih etmeğe ya naşmıyan bu gibi kimselerden şlm den sonra, memleket lehine ne fay da beklenebilir? Eğer kafalarındı bir bilgi, kendilerinde bir kudre ve içlerinde iradeli İyi bir niyet ol saydı hiç değilse, biraz daha zek olsalardı, evvelâ kendilerini b( mevkie düşmekten koruyamazla, mıydı? O zaman memleket namına millet namına çalışmasını da bilir ler ve isimleri etrafında bu şekildi bir şöhret edinmezlerdi.
Fakat gariptir; onlar, bu şöhret lerinden de memnun görünecek ka dar dirayet ve kiyasetten mahrum durlar.
Halk Partisinin bu gibilerde! korkusu nedendir? Çekindiği nediı ki bir türlü onları feda edemezi Bu sadece eski bir ahde vefa mıdır! Yoksa bu gibi zevattan icabında beklenen hizmetler mi vardır? Bı sıruı anlamak bir hayli müşküldür.
Bu defakj aday tesbitinin demok ratik esaslar dahilinde yapılacağ söylendi; gûya mahallî teşkilât istediği adayları kendisi bulup gös terecekti. Fakat gazetelerde çıkaı haberlerden öğrendiğimize göre bir çok yerlerde yine merkezin is teği üzerine listeler işlenmiş, halkın seçtikleri açıkta bırakılmıştır Bazı mahdut yerlerde ise yo'klamc kurullarındaki vatandaşlar evvelce tanzim edilen bu listelere kulak asmamış, kendi isteklerini seçmişlerdir. Fakat bunun da tam fiili bir ne ticesi olmamıştır. Çünkü merkeziı elindeki % 30 larla, behemehal seçilmesi arzu edilenler başka vilâyetlere nakledilmişlerdir. Böylece muhacir müfritler sayesinde, listelerde bir köşe kapmaca yapılmıştır! Esasen senelerdeııberi aday gösterilen ve milletvekili olan kimseler beğenildiği, sevildiği, iş gördüğü için tutulmuş değillerdir. O halde bunları Şark’tan alıp Garb’a nakletmekte hiç bir mahzur yoktur. Ve nihayet böylece listeye kimlerin girmesi matlûpsa, onlar listede be-hemahal yeı- almışlardır. Hakikatte değişmiş hiç bir şey yoktur; sadece adaylar arasında bir iç turizm hareketi başlamıştır!
Bütün bunlar bize gösteriyoı ki, Halk Partisinde öyle zannedildiği gibi veyahut gösterildiği gibi yeni bir zihniyet inkılâbı yoktur, Çünkü esaslı hiç bir tasfiye olmamıştır. Allah göstermesin, bu listeler kazanacak olursa, senelerden-beri şahit olduğumuz aynı idare tarzı yine de devam edecektir.
Adviye

İzmir takımları Garda kendilerini karşıhyanlar arasında
Millî Eğitim Mükâfatının altıncı haftasında İstanbul takımları kendi aralarında .karşılaşırken İzm'ir takımları da şehrimizde Demirspor ve Gençlerbirliği ile karşılaşmaktadır.
Günün ilk karşılaşması Demirspor ile Altay arasında yapılacaktır. Bu takımlar İzmirde yaptıkları maçta 2-2 berabere kalmışlardı.
Bugün yapacakları karşılaşma da günün en mühim maçı olacaktır.
Altay takımının Ankarada muvaffakiyetli bir oyun çıkarması bek -
lenmektedir. Buna mukabil Demir-
sporun da Ankaraad bu maçı ka -
zanması için çok gayretli hareket etmesi icap etmektedir.
Gençlerbirliği - Göztepe maçına gelince, Gençlerbirliği İzmirde Göz-tepeyi 1-0 yenmeye muvaffak olmuştu. Bugün de Gençlerin maçı kazanmak için çok çalışacakları muhakkaktır.
Dört takıma da yapacakları karşılaşmalarda başarılar dileriz.
Deplâsman maçları hakemleri
Millî Eğitim Mükâfatı Müsabakası için haftaya Demirspor, Gençler-birliğinin Fenerbahçe ve Vefa ile Istanbulda yapacakları karşılaşmaları İzmir bölgesi hakemlerinden Orhan Tümen ve Osman Tolon i-dare edecektir.
Yine aynı hafta Galatasaray ve Beşiktaşın da İzmirde yapacakarı karşılaşmaları idare etmek üzere Ankara bölgesi hakemlerinden Muzaffer Ertuğ ile Ziya Ozan seçilmiştir. Bunlardan birisi gitmediği takdirde yerine Faik Gökay gidecek tir.
Fenerbahçe, Vefanın da İzmir maç larını bölgemiz hakemlerinden Refik Güven, Reşat Önen idare edeceklerdir.
Hakem arkadaşlarımızdan Fuat Güngörün eşi Ferdiye Güngörün o-lümünü teessürle öğrenmiş bulu -nuyoruz. Güngör ailesinin acısını paylaşır, arkadaşlarımıza başın sağ olsun deriz.
— Bugünkü —
spor hareketlen
Milli Eğitim Mükâfatı
Saat: 15.15
Demirspor - Altay
' Saat: 17.00
Gençlerbirliği - Göztepe
ISTANBULDA Fenerbahçe - Vefa Galatasaray - Beşiktaş
BASKETBOL
; s. b. o. ?
Saat: 18.30
Beyoğluspor - Gençlerbirliği
J Saat: 19.30 ■
Fenerbahçe - Mülkiyeliler B.
Saat: 21.45
Mülkiyeliler B. - Yüksek B.
Saat: 2145
Fen F. - Teknik Üniversite
HENTBOL
19 MAYIS STADI (3 No. lu çim saha) Saat: 16.00
Etlik - Başkent
Saat: 17.30
Harpokulu - Karagücü
ATLETİZM
19 Mayıs Stadı
Saat: 15.05
HAZİRAN
1950
ZAFER’in Abone Şartlan Memleket içi
12 aylık ............... 28 I
8 ) ............... 15
8 ..................... 8
İranlIlarla bilide temsili maç yapılacak
28 Mayısta şehrimizde yapılmasına kanar verilen Türk . İran millî maçından sonra, 31 Mayıs günü de Ankara - Tahran karma takımları arasında bir de temsili karşılaşma yapılmasına karar verilmiştir.
Uzun bir zamandanbeıi maç yapmayan Ankara karmasının Tahnan karmasına karşı kuvvetli bir şekilde çıkması için Millî Eğitim maçları bittikten sonra, haftanın muayyen günlerinde takım halinde ça -lıştırılması düşünülmektedir.
Fuat Güngörün eşi vefat etti
Futbol Hakemleri Derneği Başkanlığından:
DİŞ TABİBİ HALİT SUNGUR
Anafartalar Vakıf İş Han kat
1 No. 115 - Tel: 16345.
Aranıyor
2 küçük çocuğa bakacak ve ev işleriyle yemeğe yardım edebilecek orta yaşlı bir bayan aranıyor. Müracaat: Tel. 25677.
takibi
Adviye FENİK imlilerini filUn ltara *4«a HDOUT YAZICIOÖLU
Basıldığı yer :
Göne* Matbaan
fi
yi )e k.
44
C.H.P. Saflarından ayırtanlar
) (Baştarafı birincide) tirip İsmet İnönü’yü methetmenin propaganda olmadığını söyliyerek C. H. P. nin Sayın Genel Başkanını uzun uzun övmüştür.
11 )s Bi
Safı ık Arsa
Yenişehir, İzmir caddesi 20 No. lu eve bitişik arsa satılıktır. Mutavassıt kabul edilmez.
Müracaat: Tel. 22902. (752)
İkramiye Çekilişinde, küçük bir resmini yukarıdaki pençereden gördüğünüz EV, talihlisini bulacaktır. İstanbul'da Bakırköyün de Bahçelievler'de, asfalt cadde üzerinde olan bu güzel evin 5 odası, 2 odalı bir bodrumu, garajı ve bahçesi vardır.
Bu Ev Sizin Olabilir
Bunun için 10 Mayıs 1950 akşamına kadar Bankalarımızda 150 liralık bir hesap açtırmak
ve bu parayı çekiliş tarihi olan 30 Haziran 1950 akşam ına kadar muhafaza etmek kâfidir
Her 150 liraya ayn bir kur'a ' numarası verilecektir.
Bu çekilişte ayrıca 10.000 liralık bir adet ve 1000 liralık beş adet para ikramiyeleri vardır.
I T.C.ZiPflRT BflNHflSI
Memleket dışı
12 aylık ..............
8 » ..................
8 » ..................
ZAFER'iu İlân Şartlan
3 üncü sayfada Sm. ...
4. cU sayfada Sm.........
Baehk ...................
6. »e 6. cı sayfada Sm. ...
Doğum. Nikâh. Nisan.
Mevlût llAnlan 5 santimi
Bartlyle 15 lira.
2.
.. 3 »
.. 15 Lira
2 )
Ölüm ve seçmemek
Devamlı ilânlar için hususî tarife tatbik edilir.
Goteteve gOnderllen ve varılır
HeereıfUeln edUmeeln iade edilme». Î1 Anlardan mesuliyet kabul edilmez-
Kiralık 2 daire
3 büyük oda, bir salon ve müş temilâtı ve yiûe 3 odadan ibaret iki daire, su ve elektrik mevcut.
Müracaat: Cebeci Dikimevi üstü, harta nirengi noktası karşısı. Taylanlar Ap. Daire 3.
Maliye Bakanlığından
Suriye Maliye Bakanlığı tarafından 28/3/1950 tarihinde ittihaz edilen 616 sayılı karar gereğince, Suriye Cumhuriyeti dışında bulunan ve 1 Nisan 1947 tarihinden mukaddem bir tarih taşıyan 50 ve 100 liralık Suriye banknotlarının tedavülden kaldırıldığı, bunlardan Türkiye’de bulunanLarı, mezkûr karar ile tanınmış olan haklardan faydalandırılmak üzere, makbuz mukabilinde tesellüme Suriye ve Lübnan Bankası muhabiri Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası ile Osmanlı Bankasının tavzif edildiği ve bankaya tevdi için tesbit edilen müddetin 1 Mayıs 1950 günü akşamı hitam bulacağı öğrenilmiştir.
Keyfiyet alâkalılarca bilgi edinilmek üzere ilân olunur. (2371)
Bursa ve Eskişehire gidecek Sayın yolculara
MÜJDE
Tenzilâtlı otobüs seferlerimiz 23/4/1950 talihinden itibsfren her gün muntazaman radyolu ve her türlü konforu haiz 20 otobüsle sefere devam etmektedir. ı
Ankaradan kalkış: İtfaiye meydanı Yeşil Bursa - Haymana Oteli önünden.
Bursadan: Anadolu Garajı Telefon: 2341.
Kalkış saatleri: Her gün 6.30 da. $
Fiatlar: Ankara - Eskişehir 5 lira, Ankara - Bursa 7.5 lira. Telefon Ankarada 13632.
Tuzlukcu bucak Müdürü de ben demedim, diyor
Tuzlukçu bucağı müdüründen aldığımız tekzibi kanunun vecibesini yerine getirmek üzere yayınlıyoruz!
•— 17 Nisan 1950 gün ve 353 sayılı gazetenizin Tuzlukçudaki belediye seçiminde silâh şakırtısı başlıklı yazınızın üçüncü sütununda il, ilçe ve bucak Demokrat Parti idare kurulu başkan ve üyelerinin müracaatlarına cevaben -evet ben bunların hepsinin kanunsuz olduğunu biliyorum ve kabul ediyorum. Fakat yukarıdan aldığım emir böy-ledir mesuliyet ona ait. Ben karışmam. şeklinde cevap verdiğim yazılıdır. Hakikatta bu şekilde bir konuşma olmadığı gibi tarafımdan da asla böyle bir cevap verilmemiştir. Şahsımı ilgilendiren ve bana atfedilen bu sözler tamamen uydurma ve yalandır. Matbuat Kanunu gere, ğince ilk çıkacak nüshanızda aynı sütunda neşrini rica ederim..
TIBBÎ MÜSAMERE
22 Nisan Cumartesi günü saatT 11-13 de Gülhone hastahanesinde tıbbî bir müsamere tertip edilmiştir.
Tıbbi müsamerede aşağıdaki mev zular etrafında konuşulacaktır:
Antabuse ile tedavi edilen bir dip somani (içki iptilâsı) vakası (Prof. Rasim Adasal).
Akciğer vereminde Streptomisin tedavisi esnasmda husule gelen trombopenik bir pürpüra vakası (baş asistan Orhan Sargın) iki beyin uru vakası (baş asistan Salâhattin Doğulu).
Subileus vakası (asistan Hüsnü Koksal).
Amerikan tababeti (Dr. Naci Aysal).
Ingiliz müzik sanatkârları
Milli Eğitim Bakanlığı ile İngiliz Kültür heyeti tarafından tertip edilen üçüncü Türk - İngiliz müzik festivali bir kaç gündenberi büyük bir alâka ile takip edilmektedir.
İngiliz Kültür Heyeti tarafından müzik festivali münasebetiyle şehrimizde bulunan tanınmış İngiliz orkestra şeflerinden Norman Del Mar ile kıymetli İngiliz sanatkârlarından Nancy Evans’m basın men-supleriyle tanışması temin edilmiş ve bu münasebetle İngiliz KültüK Heyeti binasında bir basın toplantısı tertip edilmiştir.
Nancy Evans ve Norman Del Mar dünkü tonlatıda Türkiye hakkında-ki intihalarını Türkçe olarak «çok güzel, diye belirtmiş ve Türkler tarafından gördükleri hüsnükabul ve Türklerin müzikseverliğine hayran kaldıklarını söylemişlerdir.
Misafir sanatkârlar Türk müziği hakkındaki intihalarını da anlatarak Adnan Saygun’un evinde dinledik leri kavala hayran kaldıklarını, folklor temsillerinde bulunmak bahtiyarlığına erdiklerini, Türk ^bestekârlarının batı müziği hazırlarken »kendi müziklerinin tesiri altında kaldıklraını hayranlıkla müşahede ettiklerini söylemişlerdir.
İngiliz sanatkârları bundan sonra Türk bestekârlarından bahisle Adnan Saygun ve Mithat Fenmeni dinlediklerini Adnan Saygunun O-ratyoryosunu çok beğendiklerini ve bunun bütün AvrupalIların dinleme si lâzım gelen bir eser olduğunu söylemişlerdir.
Sanatkârlar orkestralarımızın bir Avrupa arkestrasından farksız olduğunu, fakat yedek müzisyen bulunmadığını âletlerimizin bozuklu ğundan şikâyet edilmesine rağmen umumiyetle iyi olduğunu, Carmen operasını dinlediklerini kaydetmişlerdir.
Mareşalin cenaze merasimi
ir (Baş tarafı birinci de) makla beraber konuşmak arzusundayım.»
Son hâdiseler üzerinde hükümetin bir tedbir alıp almıyacağı hususunda kendisine sorulan bir suale Başbakan şu cevabı vermiştir:
«— Burada ilgililerle toplanıp bu işi konuşacağım, vaziyetin iç yüzünü anladıktan sonra lcabeden kararlar verilerek gereken tedbirler alınacaktır. Şimdilik verilmiş bir karar yoktur.»
Londrada liman İşçileri grevi
Londra Radyosu, 21 (Basın - Yayın) — Londra’da başlayan g^ıyri resmî liman işçileri grevine 6700 işçi iştirak etmektedir. Grev Çarşamba günü başlamıştır, işçi bakanı George îsacs avam kamarasında bu meseleye temas ederek, bu grevin komünistlerin tahriki neticesi olduğunu söylemiştir. îsacs hükümetin İngiltere’nin menfaatlerini müdafaa yolunda bu gibi hareketlere mani olacağını bildirmiştir.

Comments (0)