Çarşamba
24
MART
1948
Onuneu TU
No. 3266
YI81
Kr.
)
)
)
■cnebl •400 BPOO 1000
•00
idare: Nuruoamanlye No. 11 Tel adreri: «YENİ 8ABAH» İSTANBUL Telefon: 10796
ABONB BIDIL î TtUkiy»
Şenelil M00
« nyLk 1500
3 eyük 100
1 aylık 000
10
KURUŞ
HÜRRıYET VE HAKKIN YILMAZ MUDAFİİYİZ


V
Genel İdare Kurulundan Çekilen 6 Milletvekilinin Durumu
T
[S




■a
Divân bugün de son bir toplantı yaparak kararını verecek
«ı A
K\
-A





1
M
*
4
h
i . f 1 r
Lr. _ /

-S
f
e

I Sadık Aldoğanın Bir Makalesi |
Refik Koraltan dün Bakırköyde konuştu

4 e-
»;


i * *
ı
*
E
• !• • Mu’'. ( jk j r • I • 11 ■ 11 wı
F
• ■1 r ’ r

I

I
4
Tasvib ve Bağlılık telgrafı gönderenlere
4
i
Neyi tasvib ediyorsunuz? Bir fikri mi, * yoksa mütehakkim 4buçuk kişiyi mi..?,,
44
De-
Bir partili Koraltan’a: “Efkârı umumiye tatmış edilmek istiyor, sadece, tasfiye o.du, geldi geçti, demekle if bitmiyor,, ded». . .
Ankara 23 (Hususî)
nıokrat Parti Haysiyet Divanı bugün toplanarak son Genel î-dare Kurulu toplantılarında a-lınan kararlan tasvib etmiye-rek neşrettikleri müşterek bir beyanname ile istifa eden Genel idare Kurulu üyelerinin durumlannı incelemişler ve bu husustaki evrakı gözden geçirmişlerdir.
Divan yarın saat 15 de tek -rar toplanarak mevzuu balıs Milletvekillerinin müdafaalarını dinleyecek ve bu husustaki kararını verecektir.
Bilindiği gibi bu Milletvekilleri Ahmed Tahtakılıç, Ahmed Oğuz, Emin Sazak, Enis Akay-
gen, Yusuf Kemal, Tengirşenk ve Haşan Dinçer’dir. Haysiyet Divanının varacağı muhtemel kararlar hakkında hiç bir tahminde bulunulmamakta, fakat netice merakla beklenmektedir.
Diğer taraftan son Afyon toplantısında Genel idare Kurulu kararlan aleyhinde konuş -muş olan Afyon Milletvekili Şahin Lâçin ve toplantın tertip eden il başkanınm Haysiyet Di vanına sevkı hakkında Genel idare Kurulunca bir karar alır, nıamış olmakla beraber bu iki zatın da Havsivet Divanına ve rileceğıne muhakkak nazari k bakılmaktadır.
t Devamı- Sa., 5; Süo 3 de
Rize şilebine Nevyorkta Amerikan malzemesi yükleniyor
Truman ordu şeflerile
bir toplantı yaptı


Türkiyeye askerî yardım hey’eti başkanı Ankaraya dönmüş bulunuyor
Amerikanın
emsllciler Meclisi Avrupa yardımını mAcnkereye banladı
Baş-
Vsşington: 23 (A.A.) kan Tnıman, bu akşam 6aat 19,30 da (Greenvvich) ayan) Beyaz Sa-
hanet
Demokrasiye i edenler kimlerdir?
Refik Koraltan ve onun gibi düşünen arkadaşları ne istiyorlar? Yalnız onların isnad ve iddiaları, şuna buna hücum ve târizleri matbuat sütunlarında sık cunıuna ağrıyanların sesleri hiç bir yerde en ufak bir mâkes Bu isteğin Halk Partisinin isteklerinden ne farkı rar? Elini kika sükûn ile düşünecek olursa eminiz ki Koraltan da bize düşünmelidir ki, şimdi kendilerinden şikâyet ettiği gazeteler
Demokrat Parti’nin kurucuları arasında ismi geçen İçel Milletvekili Refik Koraltan Kumkapıda bir toplantıda söz aldığı sırada demiş ki: «Ancak son zamanda bazı gazetelerin hangi nıaksad-1 la \r nereden gelirse gelsin Demokrat Parti saflannda görü -len anlaşmazlıktan benimsediklerini esefle görüyoruz. Bu gazeteler, bize hücuma geçerken i kendi dâvalanna da hiıcıım e-diyorlar. Demokrat Parti dâvası muvaffak olmazsa, lıunıın arkasından gelecek tehlike bü-j üktür.»
Bu ifade tarzının, nıes’ııli-* yetleri ve hakikatleri nasıl alt üst ettiği ve sebeple neticeleri ; birbirine ne derece karıştırdığı daha ilk bakışta anlaşılacak kadar vâzıhtır.
Demokrat Partideki anlaşmazlıklar gazeteler tarafından mı, çıkarılmış ve icad edilmiş -tir. voksa kurucuların manasız tahakküm sevdası, Köprülüle -rin istihdad meyillerinden nıi doğmuştur?
Kenan öner’in istifası ve o-•nıı takiheden olayları matbuat mı hazırlamıştı? Kenan öner’in çekilişini ilk defa İstanbul gazetelerine aksettiren kimdir? Bilhassa Balıkesir’e, Ankara veya İzmir’e davet olunan AJı-med Emin Yalman'a, malırem kajdrle, İstifanameyi kim göstermiştir?.
sık yer alsın, fakat bunların hü-bulmasm, bu sesler boğulsun! vicdanı üzerine koyarak bir da-hak verir. Sayın İçel milletvekili bir gün belki Refik Koraltanın sesini de duyurmaya yarıyabilir. -
Demokrat Parti, içindeki f muhteris elemanların tcsirilr, j fıkır fıkır kavnar da bu kevfi- !
V V 4
yet dan Bir nin j ükseldiğini gösterdiği için I termometreye mi, hiddet etmek lâzımdır, yoksa derecece hastalığın mevcudiyetini hal'er ver diğinden dolap müteşekkir mi kalmak icabetler?
Seri halinde tardlar, çıkar-, malar haşladığı vakit matbuat 1 susınah ve yalnız kurun sesini ini aksettirmeli idi hakika bu şekil Koraltan'm pek hoşuna giderdi anıma, hem her 1 gazete (Vatan j, her gazeteci Ahıııed Emin Yalman değildir, sonra da Demokrasimizin istikbali için hiç de i.vi olmazdı.
Anlaşılan Koraltan istiyor ki. tek partili devrin gidişi ve akışı tanıanıile eski tempoda
matbuata aksederse, bun-kabahatli gazeteler midir? \ ücudda hararet derecesi-
devam etsin, yalnız, şu farkla ki, bu halden Halk Partili erkân yerine Demokrat Parti kıı-
r Devamı Sa.. 3; SU., 4 dcJ
rayda yapılacak bir toplantıya baş kanlık edecektir. Amerikan ordusu genelkurmay başkanı general Brondley» hava kuvvetleri şefi general Spaak ve deniz harekâtı şefi amiral Denfeld bu toplantıya iş tirâk edeceklerdin
Bu dâvetîn hakikî Koh&bi e^tğa vurulmamakta ise de mecburi asker lik hizmeti hakkında hükümetçe yapılan tekliflerin bu toplantı esnasında görüşüleceği zannedilmek tedir. Mecburi askerlik hizmeti hakkında Millî Müdafaa Bakanlığınca bir kanun hazırlanmıştır. Büdce direktörü James Webb de bu toplantıya iştirak edecektir. Mecburi askerlik usulünün tatbiki ne kadara malolacağı hakkında Webb tahminlerde bulunacaktır.
Mecburi askerlik
Vaşington: 23 (A.A.) — Birleşik Amerika silâhlı kuvvetler komisyonu, yaptığı kapalı bir toplan
tıda, kur'a usulünün ve mecburî sekerlik taliminin derhal kabulünün kat i bir zaruret olduğu neticesine varmıştır.
Büyük devletler arasındaki işbirliğinin iflâsı
Londra: 23 (A.A.) — B. B. C. nin Vaşington muhabirinin bildirdiğine göre, Birleşik Amerika, büyük devletler arasındaki işbirliğinin devam edeceği prensibini ka-(Devamı Sa,, 5; Su., 7 de)
N. Sadak
Yunanistana
gidiyor
---o---
Haberleşme konferansı
dün açıldı

4
Mes*ele hissedilmez bir tarz
= da geni bir safhaya girmiş
Londra; 23 (A.A.) — Nafenin si yasi muharriri şunları yazmakta, dır:
Gerek Rusya, gerekse Batı devlet leri tarafından hiç bir teşebbüste bulunulmamış olmakla beraber, Bo
gazlar meselesinin âdeta hissedilmez bir tarzda yeni bir safhaya gir miş olduğunu düşünmek için sebep ler mevcuttur.
Filhakika. Inglllg Dışişleri Bakan (Devamı Sa., 5. Sü., 6 da)
Bu dört buçuk adanı için bir partiyi bu kadar içler acısı bir duruma düşürmek siyasi ahlâk mefhumu bağdaşabilir, bilmeyiz...
f/tr nasıl
Yazan: Sadık Aldoğan
Demokrat Partinin genel idare kurulu ile Meclis Gru-pu arasındaki ihtilâf ve bunun neticesi olarak genel i-dare kurulunun aldığı Muso-linivâri kararlar üzerine, bir takım parti teşkilâtından, genel merkeze tasvib edici ve bağlılık izhar edici telgrafların geldiğini gazetelerde görmüş bulunuyoruz!
Hususi surette öğrendiğimize göre, genel idare kurulundaki kurucuların yardakçıları da, muhtelif illerdeki
kendi adamlarına, işi beğendiklerine graflar çekmelerini de tavsiyeden bir an hâli kalmamaktadırlar!
Görülüyor ki. Halk Partisinin yetiştirmelerinden olan bu sözüm ona kurucular, yetiştirdikleri siyahi müessese-yi, bu gibi kölelik ruhunun tezahürü olan çirkin işlerde, fersah fersah geride bırakmış bulunuyorlar! Halk Partisinin bu ubudiyyet ve bağ-iDevamz Sı^, 5; Sû., 1 de)
işledikleri dair tel-
Herkese yurdseverlik dersi vermiye kalkışan
“Vatan,, Başyazarı Yalman’m içyüzü
Yalnıunt Molotofla rabsaset okutacak bir cömertlikle bu mukaddes toprakları şunla buna nasıl peşkeş çekiyordu?.. Dünkü nüshamızda (Vatan) baş vazan Ahmed Emin Yalmanın mü tareke yıllarında başyazarı bulunduğu (Vakit) gazetesinin 4 Ağustos 1919 tarihli nüshasında nasıl Ermenilere millî bir yurd temini i-çin bol keseden Türk topraklarım Ermenistana armağan etmeğe kal kıştığını, bizzat kendi imzasını taşıyan yazılarla, isbat etmiştik.
Ahmed Emin Yalman, Moskofla nn yaptıkları son taleblerin başka bir şekilde ifadesi olan, Ermenistana Türk topraklan ilhakını istemekle de kalmayıp daha ileri gitmiş ve Türk vatanından parçalar kopararak Türk illerinden bir kıs mini, muhtariyet adile, anayurd-
(Devamı Sa., 5; Sü., 1 de)
Yalman
Anmed Emin
/VZS t
A g o b’ ıı n
KAZI
İngiltere Filistini tahliye edecek
Londra: 23 (AA.) — İngiliz kabi nesi dün akşam 15 mayısta Filistin deki Ingiliz mandasına son vermek ve 1 Ağustosa kadar oradaki kuvvetlerini tahliye etmek hususunda ki kararını teyid etmiştir,
Ingiliz kabinesinin toplantısında verilen yegâne karar bundan ibaret tir. Fıllstlnde bir valilik idaresi ku rulması hakkmdaki Amerikan tek lifi, pek mübhem bir şekilde Heri Bürütmüş olduğu için tedklk edilme mlştlr,
Kızıl Cehennemden Kaçanlar
Necmeddin Sadak
1
Vunanistamn Giin.ülcüre ve lsk ç); kasabalarında yaşıyan fürklerin içler acısı durumu
Cenevre: 23 (A.A ı — Parisıekll 16 1ar konferansına İştirak eden Türkiye Dışişleri Bakanı Necmed din Sadak bugün öğleden sonra bu raya gelmiştir. Sadak buradan Yu nanlstaııa gidecek. Yunan Başbakan muavini ve Dışişleri Bakanı Çaldarisfn Misafiri olaıak bir kaç (Devamı Sa., 3; Sü., 3 de)
M M! m I 1117.1 ^7.13
Atomun ağa Babası

M
Sizi daha ilk cümlesinden itibaren kahkahadan ka-tUtacak, hem güldürecek hem düşündürecek fevkalâde bir roman...
------Yazan --------- Sermed Muhtar Alus
T r i y e s t e mes’elesi
Rusyanın cevabı ne olacak ?
Londra 23 (B.B.C.)
“Vatan,, önüne geleni komü-nistlikle yaftalıyor
kullanılabilir? Orasını «ıklım almıyor. Görülüyor ki imhâ için no mümkün se yapmakla kusur ettiğimiz yok. in-F 8Bkl Ju W sanlar akla hayale
I { 8°,mez tahrib kuvvet | leri keşfedip bir an-
Pek yakında 4c
Londra 23 (BJB.C.) — Tries-tenin Italyaya iadesi haklındaki 3 batılı devlet tarafından ya pılan teklife verilecek Sovyet cevabı Londrada merakla bek-(Deva mı Sa„ 5; Su . 7 de/
Dün gelen göçmen terden Mr grup
Yunanistan »n Guihu’* tu.» • çe kasabalarından ve Nuhcah köyünden Komünist mezaliminden ka çan 45 ırkda)ımız dAht» dûn aa
(1. !.• -t ) • esile şehrimize
i J
Hukuk «Vatan*
Hakiki


nah E
gelmJf
Müjteel ırk d aşlarımın iskân mü (Deıomı Sa„ 5; Sü„ 2 de)


Fakültesi Dekanının gazetesini nuihinı ( tekzibi
hüviyetinin ne
tık herkes tarafından eon yaptığımız daha anlaşılan . manın ve başnıı «Vatan; gazeteı önlerine gelene ve memleketten tuttukları şahsi leldar edecek h. hıra ve bunlar
flCKlT
Imitd
1

co Dit ırel
0JC11 lilir
üt İH
Ih'ı

avâdisl okuduğum zaman tahlil edemediğim bir his He dona kaldım. Hayret mi diye-
yim? Dehşet mi? Bilmiyorum. HÂvadis şudur:
Yirmi üç yaşında bir fizik âlımı sun'i (meson) keşfetmiş. Tabii (me-son) un ne olduğunu bilmediğim Kın sun'lsl hakkında okuyucularıma malûmat veremiycceglm. Fakat bu nesno bu harbi sona erdiren atom bombasının kıymetini hcınen hemen hiçe mdır miş. Dediklerine bakılırsa: «Hiroshı-ma» yı tahrib eden atom bonR)ası « meson» mudur, no karın ağrısıdır» •-nun yanında bir el bombası gibi kalacakmış.
Hattâ daha ilerisine gıdorek şöyle söylüyorlar: «Bir kaç sene sonra belki de arzımızın parçalanmasına seteb olabilecek olan bu muazzaoı keşfin insanlık için daha faydalı bir şekilde kullanılabileceğini ümıd etmek lâzımdır. )
Buna t t'seHisı insanlık
da ülkeleri oraladan kaldırabilecek brr kuuret sahibi oluyorlar da birbirlerinin kalblorinl fothodecek en ufak b)r çareye bıfc mahk bulunamıyorlar. ÇUnkü hiç kimse mesaisini bu yola sarfeunıyor.
imhadaki kudrete balımız... ihyada kı aczi düşününüz!
İnsanlar kin» İhtiras tunda satâha doğru bir nnşlerdir. Taş devrinde
ya ile öldürüyorduk. Şimdi atomla ya-hud mtsonia öldürüyoruz. Fakat yır.e de Öldürüyoruz ha
Bu (Meson) u keşfeden alını, yirmıüç
yaşında bir Brezilyalı imiş. Yirmi üç yaşında bu keşli yapan adaın kırk yaşına kadar kinıbılır daha neler elde coecek?
Şimdiye kadar mütemadiyen sulh İstedik; daima hart He karşılaştık, ba-ıDeıamı Sa., 3 Sv^) 6 da)
ve iftlras yo-aüım ilerleme-birbirimizi ka-
•••
mükemmel surette bir züğürt derler. Bu muazzam ke$f) için nasıl faydalı bir şekilde
I
SAYFA; S
TEN! S A
B
A II
24 M A P T 1948


* *
*

y ti
çr
,, __________
Yazan: Profesör Kenan öner
— 24 —
Taze kuvvetle gelmek meselesine gelince, taze elle gelmek için teşekkül lıalindo olan partilerin*taazzuvuna imkân bırakıp lıiç olmazsa ÜÇ dört ay sonra intihabı yapmak su ret ile milletin iradesini güzelce ve fiili tecellisile Meclisin tam mâuasilc arzu edilen bir kuvvette olması sağlanmalı idi. Bu da böyle olmadığına nazaran, yani yeniden tanı ınâ-nasile milletin iradesile yeni ve kuvvetli bir meclis kıırulııııy arağına göre —çiinkü partiler yenidir— buna başka bir endişenin saik ohlıığıı gözükür. O da diğer partiler gelinirse llalk Partisi zaata dyşer endişelidir.
İşte bu endişe vârid olabilir. 25 senelik iktidar mevkii, ne de olsa bir partiyi yıpratabilir. Bu çok görülmez. Fakat milletin hükümetten ayrı düşünmek, ayrı görmek, beğenmemek tcumyiilü çoğaldı ise, bu hiç kimseye llalk Partisinin şimdiye kadar yapmış olduğu icratua göz yummak için bir sebeb teşkil etmez. Dünya öyle dev aılımlarile ileri gitmiştir ki Halk Partisi bunu görmemektedir ve nihayet son zaman»-lanla alman tedbirler, kararlar da milleti bu partiden soğııtnınştnr. Milletin bu partiden soğumasına sebeb nedir? Ben son defıı olarak Halk Partisi lehine bazı maruzatta bulunacağım. Ben llıılk Partisi muvaffak olsun, diğer partiler yiiz sone muvaffak olauuı-m. razıyım. Yeter k'ı memleket işleri iyi yürüsün. Halkı cebren, sevmediği bir partiye yanaş 11 rnıağa çalı şma sı ıı la r.
Arkadaşlar, müsaade buyurursanız millet Halk Partisini ııeden sevmiyor, neden ondan soğuyor, bunu anlatacağım: Yerli Mallar Pazarı, kombinalar ıııektvb işlerinin tutumu, orman işi. Tayyare Cemiyeti meselesi, memlekette halkın emniyette bulunmaması, ferdi teşebbüslere kıymet verilmemesi ve bu yüzden devlet teşebbüslerinin temelsiz ve küçük bir sarsıntı ile çökecek bir Iıalde bulunması...
MEKTBB İŞLERİ I
Simdi makleb işlerini ele akılım. Bu memlekette tasavvur edermi-siniz ki, mektebin lüzumuna akıl erdirmemiş bir kimse bulunsun. Fakat iş o hale gelmiştir ki, kimse mektebe taallûk edince arztlıal ede-moz, etse de ne kay makam dirtier, ne vali dinler. Elinizi vicdanınıza koyun, Allalı rızası için bunu göz.üınlo gördüm. Mekieb bina ve projelerinin dalıl kölii okluğu, öğretmenlere her yerde kendini doyuracak tarla verildiği halde, öğretmen lıiç başından ayrılıuıyucağınılan tabiî uzak kalacağını, bunların fakir clııp devletçe yardım edilmesi lâzım geldiğini, bu sebeble bu işe ayrıca para verilmesi icabedeceğini defaatlo arzet-miştüıı.
Diğer bir mesele: Pek çoklan ve bilginler eğilmelilerin yetişme tarzını iyi bulmuyorlar. Betıim istediğim bunun üzerinde bir tetkik yapılmasıdır. Hakikati köylü biliyor, görüyor kİ şehir mektebi ne ile yapılıyor. Köylere de bedava tuğla verelim, kiremit verelim, tahta verelim no olur?... Ban diyorum 1(İ tek bu yollara gidilsin de parti yüz sene payidjr olsun. Bu memleketin menfaatine aykırı olan işleri düzeltsin de bugünkü iktidar partisi varsın yaşasın.
ORMAN MESELESİ
Orman işine geliyorum. Arkadaşlar dünyada her şey insanlar için hazırlanır, insanlar için yapılır. Ormanı muhafaza edeceğim diye tutulan yanlış yolla ne orman muhafaza edilir, ne de keçi yaşar. Bu memleketin keçiden başka hayvan yaşamıyacağı yerlerinde kabilse keçi ica-detmek lâzımdır. Bu işlere dikkat ederseniz ıuillct dc sizi sever. Orman işi deyip geçmeyin. Başınıza iiç, beş milyon göçmen y aratır. (1)
Kombiueler işi de yanlış başlamıştır. Hakikaten Ziraat Yekûleti çalışmıştır. Bu çalışmayı millete yardım suretiie yapsa idi verim bıınuıı üç misli fazla olurdu. Ben rica ediyorum, yanlış başlamış olan bu işin bari sonu iyi gelsin. Bizim Eskişehrin çalışkan çiftçileri vardır? Bunlardan ve dağduki bekçilerden toplıyarak yeniden elli yiiz köy kurulsun Bunlara bedava arazi verilsin, bedava hayvan verilsin, lıiç olmazsa işin sonu böyleco tatlıya -bağlansın.
Donalım kurumu işi mühimdir. Bunun üzerinde dc duruıu faydalı olmuyor.
TAYY ARE CEMtYETt LÜZUMSUZ YE ZARARLIDIR
Tayyare Cemiyeti lüzumsuz, zait ve zararlıdır. Tayyarenin dünyada en büyük bir silâh olduğu bir zamanda bunun bir cemiyetle İğreti olarak idamesi kadar gülünç bir şey olamaz. Eğer bunun başındaki arkadaş kıymetli bir adamsa getirin, onu vekil yapın... Bu iş büyük suiistimallere sebeb oluyor. Eğer bunu bilmiyeniniz varsa, zannetmem ki olsun, hepiniz bilirsiniz. Geçen sene bir şeye şalıi(l oldum. Bir adaıuın 150000 liralık malını 10000 liraya valinin biri istimlâke kalkmış. var)
■j

DİYOR ki



Muhtar Osman kenıafissablk köy ko tahrik ettirmekte ve kes t i rerek açtırdığı tarla haline getirip
Köylünün korusunu ve tarlasını satan muhtar
Ma b te rem gazetenize gönderinin oldııgıını şikâyet inek tubıı gazetenizin 12 Ocak 948 tarihli ve 31940 sayılı nüshasında çıknn^tt
Bu hâdise île ilgilenmeleri için 14 Ocak 948 tarihinde Karabük Devlet Ormanları İşletmesi müdürlüğüne ve Safranbolu kaymakamlığına, ayrı ayn birer dilekçemi pos ta ile teahhütlü olarak göndermiş ve mezkûr tarihli gazetelerinizden birer adet, de ekliyerek sunmuştum.
Hâdise ile gerek Safranbolu ka) makamı gerekse Karabük orman işletmesi müdü rü ilgilenmiş köyümüze ka-dar bir ornıau ıııüheııdisile kaymakamlıkça bir heyet gönderilmiş ve bu hususta incelemeler yaptırılmış ve ııe ticede hakikat tesbit edilerek zabıt ve raporlar tanzim edilmiş olduğunu köy ile lıu susî muhaberatını neticesinde öğrenmiş bulunuyorum. Bu makamların göstermiş ol dıtkları alâkalarından dolayı memleket ve bilhassa köylümüz namına kendilerime teşekkür ediyorum.
Yalnız: Doğrul rusıınıı koruyu yerleri
buralara menfaat temini için patates, ektirmekte ve daha fazla ileri giderek koni için 20 lira köy sulaması olarak köy sandığına koyacağını ve böylece koruyu satın alarak şalisi menfaat teinini sevdası lıâlâ devam ettiği ve bu meyanda köylüye hitaben bu işten vazgeçmelerini, aksi hal de köylünün kendisine lıiç bir şey yapamıyaeağını söylediği lıaberi tarafıma ulaşmış okluğuna göre acaba muhtar müsamaha ıııı görüyor ?
84 hanelik ve 800 ile 1000 nüfuslu köyümüzün lıalkı bir likte dedelerimizden babalarınıza, babalarımızdan tözlere köy salması ve köy vak fı ohırak miras bırakılmış tarlalarla koruyu evlâdımız gibi korumuş ve muhafaza et miş iken köy nuılıtan Osman Doğrul bu kuru) u şahsi men faali uğruna feda ederek 2 şahsa satmış olduğu, bıı şahısların da bu koru içinde mandıra inşa ederek keçi vo sığır hayvanı besledikleri, ve harab bir lıale getirdikleri, ayrıca muhtar tarafından korunun muhtelif yerleri kesilerek tarla haline ge tirildiği sabit olduğu halde niçin muhtar hakkında kanunî kovalaştırıııa yapılmamıştır?
Korumuzun daim fazla tah rib edilmemesi hususunun te minini, yapılan tahribat ve zarar ziyanın bu işe sebebiyet veren muhtara tazmin ettirilmesini ve bu kanunsuz İçişleri Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü ve Safranbolu kaymakamlığından tekrar tekrar rica ediyoruz.
Beykoz Yulıköy ekmekçi fırınında Safranbolu-ııun Alivereıı köyünden Burhan Er


(1) Bıı mesele orman muhafazası keçi beelemek vazifesi değildir. Mil-letvekili seçimi dolayısile köylülerle yaptığım temasın bende tevlit- ettiği ıstırabın asıl sebebini de ben izalı edeyim:
Ormanlık mıntakalannda köylülerin biricik maişet vasıtası odunculuk ve kömürcülükten ijjurettir. Buradaki lıalk istediği kadar çabalasın, başka iş tutup yaijiyaınazlar. Toprak kırçak ve verimsizdir. Köyler en iptidaî sanat vasıtalarından mahrumdur. Bu köylerde, hükmü bütün istibdat ve meşrutiyet tevj.-lorinde cari olan arazi ve orman kanunlarına göre kendilerine tahsis olu-nn bBlLnlikl.ii veya eşhasa aid ormanlarda ağaç keserek pek ali yaşamakta .diler. Bu sorbe^tî, memlekette orman denecek bir şev bırakmadığı için bu serbestinin memleket vo millet numına tahdidi mübrem bir ihtiyaç haline geldiğini kimse inkâr cde/noz. Bu sebeble de kat’iyatın ornıaulan öhlürmiyecek esaslı ve fennî usullere bağlanması kadar hakh ve doğru bir şey bulunamazdı. Yapılan kunuu, ormanları kurtarayım derken köjlıiicri öldürmüş, tatbik şekline rör.; de ormanları korun ..ktan ziyade bir odun kömürü inli, ar: mahiyotine istihaie eyloıniş biıluumakladır.
Hor yerde köylülerin nıi^lerek çikûycûndon doğarı bir kanaatle diyebilirini ki bu guukü usul vo t a.1; i kuta göre ihtiyaç ve sanat ı için nğ.ıç kesecek köylü evvelâ orman idar-. inr baş vurnıuğa ve bu i.i.u-eııiı; gönlü oluncaya kadar beklemeğe mecburdur. Hattâ bn intizar bawı mevsim vc ihtiyaç geçinceye kadar da devam edebilir. Mu ua(lo lütfen sâdır olunca köylü bahasını alarak kendisine gösterilen yere gider, harcını, pglunu ve sairesini verdikten sonra kaliyata başlar, günlerce tor döluır çalışır ve sonra torluklara (kömür ocağı götürür yııkur, binlerce külfet ve meşakkatle bıı odunlar kömür haline gelir vıJ asıl felâket de bundan sonra başlar:
Köylü kendinin yaptığı kömürleri kullanmak hakkına malik olmadığı gibi bunu bulduğu müşteriye de satamaz, hattâ köy dışına bile çıkarumuz. Bunları mutlaka dcvlotin kurduğu işletme idaresine —ki bazen günlerce uzaktır— kendi vamlasile götürüp teslim etmeğe mecburdur. Oralardıı yalnız tozlun değil, değme tekin ollemeleri de .üzerinde tutmıyan G numaralı bir kalbur vardır, f Başvekâletten çekildikten SOn-kömurlor bu elekle elenir ve mevcudun cd çok üçte ikisi bunun üstünde kalır? Köylünün kalbur altına geçenleri götürüp kendi ihtiyacında kullanmağa. kömürü olmıyaıılura verıneğç, hattâ mukarrer bednhn onda binle dc işletme idaresine satmağa hakkı» yoktur. Mutlaka parasız idareye bırakmağa mecburdur. Bu suretle dört kuruşa vermeğe mecbur olduğu kömürün kilosu üç kuruşa, hafta yiir. paraya kadar iner. Artık bu biçare halkın hnftnlur. hazan da aylarca içlvtme idaresine taşınarak parasını kürtarnınğfc çalışmaktım başka tutarak işi yoktur. Gider gelir, yine gider golıY, çabalar durur, nihayet kilo başına (ıûrt kuruştan parası ihsan edilir. O köyümle çıplak, aç, kânsın ve çelimsiz llazreti Âdem devrini yaşar, hattâ bir kısmı —mufialatacjlunn l.Hİukian çm-lusın - otla, ağaç kabuğu ile geçinirkon işictme idaresi kalbur altında kalnnj fet paşaların da bu fırkaya dahil ^olmak istediklerini Rauf bey söylemişti; ben şahsen «Ne lüzumu var yeni bir fırkanın?» diyordum. Halbuki sulh olmuştu. Memlekette hali tabiî avdet etmişti ve «Yeni bir fırkanın te şekkülünü bilhassa namuslu zevatın iştirâkile hiç bir zaman mucibi mahzur değildir» dediler. Biz de «Pek âlâ programınızı yapınız ki nasıl çalışacağınızı ; gayelerinizi öğrenelim» dedik. Aradan bir müddet geçr tikten sonra Rauf bey bana Ka ra Kentalle görüşmeği tavsiye etmişti. Sonra arkadaşlar da bendenize böyle bir teşekkülün tanınmış arkadaşlar arasında vücude getirileceği ve müfid o-lacağı fikrini iltizam etmişlerdi. «Kimler namına idarei ke-
— Efendim, arzedeyim: Birinci Meclis teşekkül ettikten sonra Müdafaai Milliyeden tekaüdümü rica ettim. Meclis i-nikad ettikten sonra olacak, Istanbula gelmişti, Rauf bey
ra olacak, Istanbula gelmişti; bir fırka teşkili lüzumunu ileri sürdü. Ben «Bunlarla uğraşacak vaktimiz yok . dedim. Ve sitem etti. O ısrar etti «Arkadaşlarla görüşelim dedi. «Siz de toplanalım görüşelim» dedi ler. Ben de «Peki ) dedim. Haziran, Temmuzdu toplandık. Kâzım Karabekir, Ali Fuad, Re
parııs.z kömürleri üsliindcbilerle karıştırır vo sonra böylo iiç kuruşa kendine maicttiğı kömürleri tam on döıt kuruşa satar, aradaki farkın ne olduğunu Alkili bilir. Zavallı köylü kestiği, taşıdığı, yaktığı, öınrüniı verdiği bu odunlar mukabilinde böyle iiç kuruş alırken hükümet kilosuna on bir kiınış ilâve ederek satar. Satış lıakki dıı bükûıııetc ait olduğu için bu yok palıaıuna bîr nıiisa-doro w utirnval, bütün ınunasüo bir inhiknnhr... Parasız müsadere edilen kalbur altı kömürlerin tabii kayda tâbi olmamasına göre bunları büyük bir emni-yelsinltkm görmekten insan kendini olamıyor.
Ertesi yıl iş, fecî bir felâket İmlini almıştır. Köylü gene binlerce külfet. masraf vo zalunetlc meydana getirdiği kömürleri börmutad işlctlho idare-1 sim götürüp vermek ister, fakat bu idare geçen seno aldığı kömürlerin satıla-l madiğim ileri eürorek bunları elden çıkarmadıkça alamıyaı ağını kat’î bir lisanla bildirir. Kömürler dağ başında aylar, belki do senelerce yağtnnr ve kur altımla işe varamaz İmle gelir vo bu zavallı köylü ve ailesi sefaletin —hayvanlar içiıı bile— müsamaha edilcnıiyecek ka'rı içinde iniuı inim inlerken, memleket halkı da kÖ!ni;râii;-liil:t( it kış günlerini titremekle geçitrm ğı? çuhalar .. İşte orman kur.tiflıtnuıı l.övlü ymddaş nazarında ifade ettiği ı âna bandan ibaıctlir.
Sön günlerde birbirini ukib eden orman yangınlarının da bu kanunla rabıtası olması pek mümkündür. Hu böylo ise memleket ormanlarını ı lalı ve si-ynnet için vazedildiği söylenen bu orman kanununun temin ettiği menfaat, bilmem bu yauuınlurm tevliJ eylediği zarar ve haıabiyi telâfi edebilecek midir ?...^
v


.r i
4;
A

r
1
\HER SAEaH\

t

y * ( •' (
Hileli süt satışları gün geçtikçe artıyor Hastahanelere de yağsız süt verildiği anlaşıldı, belediye murakabeyi şiddetlendirecek
Son günlerde munakalesizlik-tcn istifade eden birçok mandıra sahipleri manda sütü satış-larındalıileli yollara sapmışlar, bunun üzerine faaliyete geçen belediye, birçok bavinin kalorisi düşük manda sütü sattığım tesbit etmiş, bulunmaktadır.
Öğrendiğimize göre, maudra sahipleri, manda sütlerini satışa çıkarmadan evvel kaynatarak kaymağını almakta, ve fahiş bir kâr haddi temin ettikten sonra 18-0 kuruştan bayilere satmaktadırlar.
Diğer taraftan bayilerde bir takım hilelerle bu kalorisi düşük sütleri koyulaştırıp 50-60 kuruştan halka sürmektedirler.
Bugün şehrimizde halis koyun veya (halis, manda) sütü diye satılmakta olan sütlerin çoğu, bu şekil hileli ellerden uk maktadır.
Hattâ hastahanelerimize verilen sütlerin bile kaymak ve yağının alındığı iddia olunmak tadır.
Hayatını bir bardak sütle i-dame ettirecek hale gelmiç bir hastanın hayatına yapnlan bu suikast karşısında ilgililerin müsamaha göstermemeleri vazifeleri cümlesindendir.
Belediye Sağlık Müdürlüğü, hile yapan mandra sahiplerini ve süt bayilerini şiddetli bir mu rakabe altına alması lâzım geldiği iddia edilmektedir.

BELEDİ YE DE
ÜNİVERSİTEDE:
Otobüs hatlarında tadilât yapıldı
E. T. T. idaresi, son olarak İsveçten 10 otobüsün gelmesi üzerine otobüs hatlarında bazı değişiklik yapmıştır.
Bu sabahtan itibaren, tecrü -be mahiyetinde olmak üzere ya rısı, Şişli - Osmaııbey - Rumeli caddesi - Maçka - Bayıldım yokuşu, yolu ile; diğer yarısı da, Şişli - Harbiye - Taksim -İstiklâl caddesi - Atatürk Bulvarı, yolu ile Beyazıddan geçmek üzere, sabah ve akşam saatlerinde her iki istikamette 5 ve bir istikamete 10 dakikada bir otobüs tahrik edilecektir.
Yeni ring hattında ücret bakımından bir değişiklik yapılmamış, yalnız Taksim - Sirkeci hattı kaldırılmıştır.
Beşiktaş jimnastik kulübünün senelik kongresi
Beşiktaş jimnastik kulübünün senelik kongresi Cumartesi günü saat 14,30 da kulüp lokalinde yapılacaktır/
-------o-------
ADLİYEDE
Tevkifhanede işlenen cinayetin dünkü duruşması
Bir müddet evvel Sultanah-med ceza evinde mahkûmlar a-rasmda çıkan kavga sonunda Siirtli Ibovu öldüren Abbas, Mehmet ve iki suç ortağı hak-kındaki dâvanın duruşmasına dün 1 inci ağır ceza mahkeme sinde devam edilmiştir.
Bu celsede gelmediği anlaşılan Abbasııı vekili:
«
kededir. Yatmakta bulunduğu Üsküdar ceza evinden mahkemeye getirilirken yolda vurulması ihtimali kuvvetlidir. Ha-yatınm emniyet altına alınmasını isterim, demiştir. Mahkeme C. Savcılığına bu hususta bir müzekkere yazılması için celsenin talikine karar vermiştir .
M üekk ilimin hayatı tehli
Tıb fakültesi doktora talebelerinin durumu
Tıb Fakültesi Yönetim Kurulu, bir müddet evvel toplan -mış ve doktora sınıfında muvaf fak olamıyan öğrencilerin duru j munu belirten bir karar almıştı,
Bu karara göre, doktora sini tında muvaffak olamıyan öğrenciler, kliniklere devam ede-miyecekler; ancak klinik öncesi dersleri başarı ile verildiği zaman devam hakkı tanınmış olacaktır.
Yeni hükümler gözden geçirilince, on iki sömestrlik Tıp öğretiminin şu şekilde üçe ayrıldığı görülmektedir. Tıb öncesi klinik öncesi ve klinik.. Tıb tahsilini daha az müddete in-dirilemiyeceği muhakkaktır.
Yönetmeliğin noksanlığı ve yanlış tatbiki yüzünden, hâlen beşyüze yakın öğrenci perişan bir halde şuraya, buraya dağılmış, müşkül bir duruma düş -miiştür.
----------------o---------- aDanıga» filmi baş artisti Sezer Sezinin bir akşam gazetesi aleyhine açtığı dara
Bir müddet evvel Ermanlar stüdyosu tarafından çevrilen «Damga» filmi baş artisti Sezer Sezinin; Hergün gazetesinde çıkan bir yazı dolayısile. ga-zetenüı sahibi, yazı işleri müdürü ve yazının muharriri aley hine açtığı neşren hakaret dâvasına dün 8 inci asliye cezada devam edilmiştir.
Filmin bir kısmı Adapazarın-da çevrilmiş olduğundan, ora savcılığından malûmat istenmiş ti. Gelen cevabda, * Ermanlar stüdyosu tarafından evrilen filmin baş artistinin Sezar Sezin, esas isminin Güzel Yuaıına, oldu ğu, sonradan «Damga» olarak değiştirildiği bildirilmekte idi.
Bu cevabın okunmasından sonra savcı, her üç sanığın da cezalandırılmasını istemiş: ne-ticede duruşma, sanık vekillerinin müdafaalarım yapmaları i-çin 1 Nisan saat 16 ya talik edilmiştir.
İzmir İstiklâl Mahkemesinde neler dördüm?
atiirk e suikasdın
9
II. II
Yazan C


Tefrika *•. 2 24
Haricdeki ırkdaşlarıtnız
lâma geliyorsunuz?» dediler. Zannederim bunu Emin bey söyledi. Zira çalışıp çalışamı-yacaklarmı bunun üzerine söy-liyeceklerdi. Yalnızım-» dedim. Mesele fırka programını görme ğe-Jcaldı.
— Program yok mu idi?
— Hayır efendim, bilâhare bir kaç ay sonra bir gün Avni bey bendenize • Mcsadet hanına kadar gideceğiz, dedi gittik. Necati bey de vardı, program okundu.
— Hangi program?
— Terakkiperver fırkanın mazharı tasvib olan programı;
— Arkadaşlarınızın ifadesi böyle değildir.
— Bilmem efendim.
— Fırkanın müsaadesi alınmış mıydı?
— Hatırlamıyorum, zannederim alınmamıştı; bu, kraat meselesi idi.
— Niçin Kara Kemalin nez-dinde okumak lüzumunu hissettiniz?
— Bunu Vâsıf bey ai’zu et -mişti. Belki matbu olarak programı ayrı ayn okumak ihtimalin, daha müfid olurdu. Fakat böyle istendi. Vâsıf bey size cevap verebilir.
— Hauf bey sizin Kara Kemalle niçin temasa gelmenizi istiyor?
— Belki fırkaya girmesini temin için.
— Hayır siz ikinci da iaşeci teşkilâtının
olmak sıfatile görüşüp anlaşmak için!..
— Size arzedeyim: Ben bu
fırka, o müdürü
İngiliz - Amerikan işgal bölgesinde bulunan arkadaşlarımız süratle yurda getirilecekler
---o----
Birkaç gün evvel şehrimize gelen îskân Umum Müdürü Cevdet Atasavun, dün Tuzla misafirhanesinde meşgul olduk tan sonra Sağlık Müdürü Dr. Faik Yargıcı’yı ziyaret etmiştir.
Cuma günü İstanbul vapuru ile hareket edecek olan Cevdet Atasavun ilk önce Napoliye gidecektir.
Napoli kamplan.nda bulunan ırkdaşlarımızın yurdumuza ge-tirilmAi hususunda Italyan res mî makamlarile temaslar ya -pacak ve bilahare Cenevreye geçecektir.
Cenevifide Birleşmiş Milletler mülteci teşkilâtı ile, Ingiliz - Amerikan işgal bölgesinde bulunan ırkdaşlarımızın sür’at-le yurdumuza nakilleri için kat’i bir anlaşmaya varılacaktır.

iskân Umum Müdürü, dış ve içişleri Bakanlıklarda. Sağlık Bakanlığından lâzım gelen talimatı almıştır.
-------o- -
F ENİZD E
kcııdisilc de yapayım de-
valili ı«uM3

I

sua-
hızı d us*
Denizyolları -Ansaldo ihtilâfı hâd safhada
Ulaştırma Bakanlığı tarafından, Denizyolları hesabına, t-' falyan Ansaldo firmasına işmar' lanan gemilerin, son zamanlar-' da ttalyadaki mal ive İktisadî şartların değişmesi ileri süriiJe rek, mukavele fiatlarına vanı -Iamıyacağı, Bakanlığa bildirilmişti, fakat tarafımızdan kabul edilmemişti. Bu sebeble çıkan ihtilâf üzerine, Ansaldo Ü-mum Müdür muavini Picardo Ankaraya gelmiş. Ulaştırma Ea kanlığı ile temaslara başlamıştır. * I
İhtilâfın had bir safhada olduğu bildirilmektedir. Kaçakçılık iddiasıle Marsilya-du ttlıkonırltt t kamarot
İstanbul vapurunun son Barı Akdeniz seferinde. II. Kamarot' Mustafa Barış, Afjçn kaçakçılığı suçuyle. Fransız zabıtası tarafından yakalanarak Marsilya’da alıkonulmuştu .
Haber aldığımıza göre Marsil ya konsolosumuz, suç isbat e-dilemediği cihetle knmaı-otun serbest bırakılması için geerkli teşebbüse geçmiştir.
«J ozgutt» şilebi Amerikadun hareket ediyor
Nev.york’ta vaı chm malzemesi yüklemekte man ) Yozgad ) şilebi bir iki güne kadar memleketimize müteveccihen hareket edecektir.
«Gecekmıdtı» sâkinlerinin sağlık durumları kontrol edilecek
Yaz mevsiminin yaklaşması dolayısile Sağlık Müdürlüğü, Göcekondu malı ailelerinde sa^-A O
lık işjerile ejddî bir surette ala-kalanmnğa- karar vermiştir.
Bu işle vadfekmdirilen sağlık
ı
t
Refik KorallanJa muhayyel mülâkat azı işleri müdürü Fatln öeym verdiği muhayyel mülakatlar listesinde Refik Komitanın U-
ınl yoktu amma kurucular arasında bulunan Koraltanın ovvetki geoe Kum kapı bucak merkezinde Demokrat Partililerle bir konuşma yaptığını «Yeni Sabatr» da okuyunca muhayyel bir mülâkat dim.
Refik KoraJtan Bursa
muharrir Kandeınirl «Çelik Pala?» da nasıl debdebe ve tantana ile karşıu^ı ise beni de öyle büyük sözler ve yitil cümlelerle kabul etti amma çare ki ikram az şekerli bir kahveden ileri geçemedi. Anlaşılan benim «Yeni Sabah» mensubu bulunmaklığım (k-ramlartle meşhur Koral tanı imsake dâvet ediyordu. Ziıa aksi takdirde diğer kurucu arkadaşların kendisine tarizlerde bulunacaklardı ve Koraıun da pek haklı olarak, bu serzeitlilerden çekiniyordu. Zira şakası yok, Köprülünün ağzından bir koro:
— Haydi bakalım sen dc Haysiyet Divânının huzuruna çık! iradesi ç:ktı ını Koraltanın hapı yuttuğunun resmi idi.
Bir sigara yaktıktan sonra ilk timi sordum:
— Beyefendi, görüyorum ki Demokrat Partililerde gazeteci mantığı daha şimdiden başladı.
evvelki günkü toplantıda bir üye, t em de münevver bîr zat, içtimain bir aile toplantısı olduğunu söyhyerak cY^ni Sabah? muhabirini dışarı çıkarmak istemiş de siz mâni olmuşsunuz. Daha iktidara geçmeden Ha»k Partilil rin âdetleri olan bu gazeteci düşmanı nı, zatıâliniz eski bir idareci srfaute noye atfediyorsunuz?
— Vallahi Fıkracı, bunu ben de düşündüm amma makul bir cevabını bulamadım. Hattâ açık konuşura’ i-tiraf edeceğim ki bizzat kendimde Ja-hi bu yadırgamayı hissediyorum, Malûm a, huy canın altındadır derler...
— Orası doğru beyefendi; ayni toplantıda fikrini açıklamak iMıyen bir üyenin zatıâlinizin geçen yıl BaşiMaş* ta konuştuğunuz kadar canlı ve içten konuşmadığınızı söyler söylemez (Yalancı), (Sahtekâr), (önerist) iltifatlarile susturulmasına ne buyurulur? Hani sîzler güya söz hürriyeti tarafdarı idiniz? adamcağız fena bir şey de iniş, sadece sîzin daha bir Beşiktaşta «İktidar partisinden hesab soracağız!» buyurduğunuzu hatırlamış, bir de bugünkü kıızıı gibi gidişe bakmış vc bu tezadı belirtmek istemiş; hakkı değıt mi?
— Tuhaf sualler soruyorsun Fıkracı! Ayol son damanla ahkâm da değişir» düsturunu hiç işitmedin mi? Bir sene evvelki politika öyle icabet-(iriyordu öyle konuştum, bugünkü politika da böyle icabettirryor böyle konuşuyorum. Bunda şaşacak ne var?
— Benim bir şeye şaştığım yok beyefendi, ben Demokrat Parti kuruturken hayatımda bir berecik şaştım, ondan sonra'* artık bir şeye şaşmaz oldum...
— Sorması ayıb olmasın anuna, nç imiş o bir kerccik şaştığın şey?...
— Söylersem kızmaz mısınız?
— Ne münasebet, Demokrat adanı hiç böyle şeylere kızar mı?
— Fuad Köprülü ile diğer kurucu kardeşlerinizi unutmuş gibi konuşmayın Allah aşkına...
— Kızmam diyorum sana...
— Yemin edin.
— Köprülünün gazabına geleyim k! kızmam.
» •
vc kavun Kaldı ki söyler :e-yrl evvel
ekipleri. Gecekondu mahallele-l rinin lağım ve su kanallarını dezenfekte etmeğe başlamıştır. ■ meclis kapusundan çıkarken bü^ tün münakaşat ve nıücadelâtı arkada bırakmıştım. Bundan e-min olabilirsiniz. Fırkaya intisabım bir formalite meselesi olmuştur.
— Bunu kabul ediyoruz, sizi sürükleyenler onlardi. Kâra Vâsıf, Kara Kemalle anlaşmıştı. Siz değil, siz sürüklemedi -I niz. 1
— Müsaade buyurunuz, ben-| deniz de bir iki noktayı arz e-ı deyim: Bendeniz makamı iddi -anın iddiasında iki şey gördüm: Biri tzmirde iken suikasd' ve tasallûb hükümetteki teşeb-1 htisaita esasati ihzar etmek ve-1 ya bundan malfımattar olmak, hal bu ki, bununla alâkadar ol-ı madiğim kararile ve yalnız Ka-J ra Kemalle münasebetim dola-J yısile buraya sevkedildim. Bu-’ rada kraat olunan iddianame-^ de de Terakkiperver fırkanın i teşekkülü esnasındaki içtima -L larla alâkadar olmakla ithrm" edildim. Bendeniz, takriri sükun kanunundan sonra hayatı i aiyasiyeden tamamen çekilmiş | ve bu kararımda devam etmiş-1 tim. îstanbulfla Necati bey işi için an'ak birkaç defa yazıh’a-z neme geldi Vâsıf bey yalnız J eski arkadaşımdır. Yokya lıiç) bir maksadı siyasî için görüş-) mezelik. i
.A
fDeuam: Sa., 5; Sü„ 1 de)
i.
ÇEŞİTLERİMİZ
KİLO İLE S A T I l ( S KONYA LEZZET LOKANTASI Sirkeci İrtasyon Karşısı Tel: 21935
*

MART 194S
(Devamı var)


•n I
u-1
1364
Ruidİ Mart
11
24
Çarşamba
1387
ı İVr:
Cem
evvel
1o



Kasım 138 — AY 3 — GÜN 84
Vakiriör Varatl Ezani
S. D. S- D
Güneş 5 57 11 31
Öğle 12 21 5 57
İkindi 15 49 9 25
Akşam 18 25 12 w—
Yatsı 19 57 1 32
Imsâlf 4 20 9 5G



müddet z incele işletme
I!
Yok-
« I
1
«Og'.'E?.’ "w T"
Finlandiya seçimleri
Seçimler için hu-f smsî polis muuıur-Jları tayin edilmif Helsinki: 23 (A A.) — Dün Fin parlamentosunda Komünist olmıyan mebusların te min ettiklerin» göre önümüz deki temmuzda yapılacak umu mî seçiinler için siyasi kanaatlerine göre hususi polis me murlaa tâyin edilmiştir,
Çiltçl Muhafazakâr Liberal Halk Partisi parlamento grup larıhjn siyasî kanaatlerine gö re değiştirilmesi v® tâyin edil meleri hususunda, kısmen mu vaffak olmuş bulunan çalışma laradan haberdar olup olmadı ğını hükümetten sormuştur.
Çok geniş polis selâhiyetle-rin, muntazam polis kuvvetlerine mensup olımyan şahısla ra verilmiş olduğundan hükû . met haberdarımdır:
Bu gibi hâdiselerin meni ve kadrosunun bütün kısınılan hakkında halka bunların tarafsız olduklarına dair iti-nıad telkin etmek hususunda hükümet ne gibi tedbirler al-' mak fikrindedir, 1
FİN CUMHURBAŞKANININ
Helsinki; 23 (AP» — Fin' Cumhurbaşkanı Juhe Paasiki-vi dün dört Amerikan gazeteci sini kabul ederek demeçte bu lunmuştur. Paasikivi bu deme cinde dünya meselelerinden bahsetmiş, fakat Fin—Rus mü zakereleri hakkında hiçbir şey söylememiştir,
Fin Cumhurbaşkanı temmuzda yapılacak olan seçim lerin serbest bir şekilde çere yan edeceğini söylemiş, yakın da arb çıkacağını zannetmedi ğini de ayrıca belirtmiştir.
Helsinki; 23 (AA.» - Cuııı urbaşkanı Paasikivi, bugün ga zeteciiere beaııatta bulunarak Finlandia ile Rusya arasında bir dostluk ve askeri yardım paktının imzası için ha , Fen Moskotada cereyan eden | müzakerelerin yakında sona ( ereceğini üınid ettiğini sövle-^ iniştir, 1
komünistlerin YAPACA-!
GI NUMA YIŞ '
Helsinki: 23 »AA » — Fin ( landia Sosyal Demokrat Parti 4 sİ. Komünist Partisinin kendi ! programını hasırlamak mak ( sadile 1 Mayısta tertib edeceği 1 nümayişlere işi ğe karar vermlı
1

İngiliz delegesi, arka arkaya bir çok memleketlerin komünistlerin insafsız tahakkümü altına
Lake Suoces®, 223 (AP) — Güvenlik Konseyinin dünkü toplantısında, Çek mümessili Papanek’ln Çekoslovakyadaki komünist hükümet darbesi hak kındaki şikâyetinin dinlenilmesine 2 ye karşı 9 reyle karar vermiş ve Papanek Rus miimes sili Cormıko’nun yanında yer alarak .konuşmayâ başlamıştır.
Papanek Çekoslovakyadaki bu komünist darbesini Rus-yanm hazırladığını ileri süre -rek ezcümle demiştir ki:
1947 de, seçimlere iki gün kala, Rusya Çek hudutlarına asker sevketmeye başlamıştı, feu suretle, Çek seçimleri Rus yanııı tazyiki altında yapıldı.
Rıısya askerî kuvvetini çeçen ay da bir tazyik vasıtası o-larak kullanmış, komünist darbesinin hazırladığı günlerde hu duda yine kıtalar göndermiştir. Marahall plânına dahil olmamı za da Stalin, bizzat yaptığı tazede mani olmuştur.
«Çek komünistleri, bu tazyikten kuvvet alarak, faaliyetlerini arttırmışlar, bu arada bir de suikast hazırlamışlardır. Fa kat bu teşebbüs leıımiştir.
Bundan sonra yeni bir suikasta
• •
vaktinde ön -
komünistler, hazırlanmak

alındığını söyledi üzer®, polis teşkilâtının başına kendi adamlarını getirmeye bag Isınışlardır.
«Cumhurbaşkanı Beııeş b^-na, kendisini Rus askerlerinin adetâ mahpus vaziyette tuttuklarını da söylemişti. Şimdi do ayni vaziyette olduğuna kaniim. Zira serbest olsaydı muhakkak ki, istifa ederdi.»
Papanek, Rusyaıun komünistlere yardım vadettiğini de söylemiş, fakat bu malûmatı nereden aldığını şimdiki halde açıklayamayacağını ilâve etmiş tir.
Lake Success, 2v (AP) — Güvenlik Konseyinin dünkü top lantısında înglltz mümessili Sir Aleksander Cadogan, Çekoslovakya meselesinden bahsederek şöyle demiştir:
Arka arkaya birçok memleketlerin komünist azlıklarının insafsız tahakkümü altına girdiğini gördük. Hâdiseler, bu partilerin Moskovadan emir aldıklarını da gösterdi.
Bu hükümet darbeleri daima ayni şekilde ve ayni usulle yapılmıştır. Bilhassa Marshall plânı ortaya atıldıktan sonra, Rusyanın bu sahada daha hızlı gitmeleri için komünistler® e-mir verdiği -anlaşılıyor.»
Mr. Bevin’le M. Bidault Amerikaya gidecek

^Başmakaleden devam,) ruculan faydalansın. Onların fikirlerine muhalif olanlar düşüncelerini duyuracak), seslerimi yükseltebilecek sütun bulanılsınlar. Sâdece kurucular bülbül gibi şakısınlar ve olayları diledikleri şekilde lıalka ve meni lekete anlatsınlar !
Hayır Koraltan... Biz hesabımıza yurdumuzda bir Demokrasi istiyoruz,
sa kurucuların işine gelecek v® ancak onların çan seslerini aksettirecek tek taraflı yapmacık bir Demokrasi değil. İnsaf bu-yıırulsım, tek nağmeye uymak, başka perdelerden musikî dinlememek sistemini kabul edecek ve onu destekleyecek olduk-tan sonra, Halk Partisinin suyu mu çıktı? Orada Hilmi U-ran’larınıi7^ iSaracoğlularımız ve hepsinden üstiin şef vardır. Hâdiseler lıep bu zevatın gö-ıüş ve anlayışına göre izah e-dilir. başka türlii düşünüş, Saraçoğlu'nun tâbirince «çatlak ses» sayılırdı. Nitekim bizzat Roraltan’ın sözleri esbak Başbakanca «çatlak ses» telâkki e-diliyordu. Bütün Demokratların sesleri Halk Partisi için çatlaktı. Sayın Koraltan bütün bunları ne kadar çabuk unuttu da şimdi ayni silâhı, ayni usulü kullanıyor ve muarız olanların teııkidlerini ihauet ve hıyanet saymakla da kalınıyor, bu sözleri aksettiren, sütunlarında bu tenkidlere yer ayıran gazetelere de taarruz ediyor?
Refik Koraltan’lar ve gibi düşünen arkadaşları
Çukurova bölgesine yapılan yardım Tarım Bakanlığına verilen 250 bin liralık yetkiden sonra, Donatım Kuruntunun gönderdiği muhtelif Ankara; 23 (Husuaî) — Çukuro va bölgesinde vukubulan Seylâp do layısile zarar görenlere yapılacak yardım için Tarım Bakanlığına ve rlleıı 250.000 liralık yetkiden sonra Ziraî Donatım kurumu tarafından Ceyhana şimdiye kadar 34 tırak-tör ve lüzumu kadar pulluk ve mib zer gönderilmiş ve bunlar faaliyete geçmiştir. Bu makine ve malze.
yardım malzemesi
me yardımı akaryakıt ve personel ücreti haıic meccanen yapılmakta dır. Diğer tara/tan Kızılay tarafın dan seylaptan zarar görenlere da-
9
Sıtılmak üzere 790 ton buğday a-İmmiş ve bunun 225 tonu mahalli ne gönderilerek dağıtılmıştır. Geri kalan 565 tonun şevki için ilgililer den direktif beklenmektedir,
aktdallteler
edildiği görülmü
Sulama temlerine aid masraflara arazi sahipleri do iştirik edecek
Çiftçiyi topraklandırma orman kanunlarında değişiklik.«r
Meyva ve sebze hâl
8tanbul Meyva ve Sebze linin her noktai nazardan lahı çareleri düşünülerek,
lediye umumi meoliei âzalarından rekkeb bir heyet teşkil dört ay evvel gazetelerde di.
Aradan, geçen bu uzun fında, her halde,, heyat, rini bitirmiş ve müessese
intizama koyaoak esaslı kararlar mış bulunuyordur. Şayed, heyet ta kiklerini, ihdas ettiği tâli komisyel ların raporlarına intızaren bir netıl ye varamamış ise (!) bir nokta hJ kında yüce heyeti tenvir etmek sul iıle İstanbul müstehlikini zararlı I vaziyetten kurtarmak istiyoruz. 4 Avrupada Hallerin maksadı tesıl yiyecek maddelerin âmme sıhhat B zararlı olmamasını, ve ihtikâra dan vermemesini temindir. I
Bizde ise, bu iki esasa bir üçiınciV nii ve daha mühiminin! ilâve etmek I zıındır. Bu da bir gelir kaynağı olnl sı keyfiyetidir. I
Halbuki, bu gibi teessüslerde alini belediye resimleri, bu müesseselel bakım ve saire masraflarını sırf ka;| mak için tahsil olunur. I
Şehirli, İstanbul Halinin, medel vasıflarını aramıyor, hattâ iktisadi I ticari rolünü de düşünemiyor. I Hattâ, Hal ın deniz kapısındJ girip, kara kapısından çıkan vc kenl si tarafından istihlâk edilen nıaddel üzerinde asgari yüzde 25 - 30 rad«l sinde, ödediği Hal resmine de razıJ istediği, yalnız dileğimiz, Halde I tın aldığı gıda maddelerinin çürük I yenmez şeyler olmamasıdır. Bir k)| me ile aldatıhnaınasıdır. I
Bu hususun teminidir. Halk hml istiyor. I
Misal vermek lâzımgelirSe: Evvl si gün yani 20.3.948 tarihinde 393 I , tura numaralı bir makbuz ile merll Hal’i 40 numaralı kabzımal ........ |
(19) liraya 104 lük bir sandık porl kal alınmıştır. I
*
İki buçuk lira hamal ücreti verili rek eve naklinde bu ıoı ııortakaldl on altısı tam mânasile küflerimi?, (1 riık vc on bir adedi eski mecidiye tl yüklüğünde bereli çıkmıştır. I
Bu hakikat, bunu satanlar için ı)«l ayıptır, hem günah. Ne ticaret ve I de ahlâk kaidelerine uymaz. I
Murakabesi ite vazifeli olanlar ı)l de, alâkasızlıktır. |
Geniş mânada aldatma olan bu gl hallere meydan verilmemelidir. Kafi lı gözüken sandıkların açılması* u&ıl konmalı. Sandıkları açmak istemi)*! kabzımallar, müessir bir ibret olml üzere şiddetle cezalandırılmalı ve el! salih olmıyan maddeler derhal inil edilmeUdir. |
İşte, her şeyi olduğu gibi kabul 1 dirarında olan İstanbullu bu gibi aidi malara mahal vermemesini alâkada! lardan rica ediyor.
İDARECİ
N. B: Adresi verilen dükkân ha kında Hal müdürlüğünün kanuni şebbıislerım öğrenmek isterdik.
Ankara: 23 (Hususi) — Çiftçiyi topraklandırma ve ormah kanunla rı üzerinde yapılacak değişiklikler ve ilâveler için Tarım Bakanlığında ve ilgili iki Genel Müdürlükteki çalışmalar sona ermiştir. Bakanlık lardan gönCkrilen mütalaaardan na zara alınarak hazırlanan tasarılar Bakanlar kuruluna verilmiştir-Orman kanunu tasarısında olduğu gibi Toprak kanunu tasarısı da bir çok yenilikleri ihtiva etmekledir Bu arada üzerinde en çok durulan 17 İnci maddenin eski şeklinde mal sahibine asgari 50 dönüm toprak bırakılmasını gerekdirirken bu de fa bu had 500 dönüme çıkarılmak ta ve bu hususta Tarım Bakanlığı na yetki verilmektedir- Kanun ta sarısında aynca bedel ve meralar hakkında hükümler vardır-
Kızılay inhisarındaki ilâçlar listesine i âve
Ankara: 23 (Hususi» — inhisarı Türkiye Kızılay Derneğine yerilmiş olan ilâçlar listesine Glyvar-senylamp. müsdahzarmını da firen gi ilâcı olarak katılmasına Bakan lar kurulunca karar verilmiştir.
Italyan tezgâh arına ısmarlanan gemil®r ne oluyor?
Ankara: 23 (Hususi» Bu sene tamamlanarak memleketimize teslimi lâzım gelen Italyan Ansaldo tezgâhlarına ısmarlanmış 6 gemimi zin Inşaasma henüz başlanmamıştır. Italyanlar son zamanlarda İk tisadi durumlarının bozulduğunu ileri sürerek yapılan mukavelenin deüiştirilerek fiyatlara zam yapılmasını isdemektedirler. Ansaldo tez w gşhlan umum müdür muavini Pi-karda Ankaraya gelmiş ve Ulaştırma Bakanlığile temaslara başlamış tır. şimdilik firma ile Bakanlık a-rasmda mektublar teati edilmektedir,
Eskiş h.rde veremle savaş derneği
Ankara: 23 »Hususi)
Veremle Savaş Derneğinde genel menfaatlere yarar derneklerden sa yılmasına Bakanlar kurulunca karar verilmiştir,
Ankara; 23 (Hususi) — Bayındır lık Bakanlığı tarafından sulama İşlerine ait bir tasan hazırlanmış bu hunnaktadır,.Tasanda sulama te-sislerine alt masraflara arazi sahip lerlnln de ne miktar iştirak edecek leri, sulama tarifeleri, sulamaya el verişil suların bundan böyle tezkör Bakanlığa bağlı bir bölge teşkilâtı tarafından idare edilmeleri hakkın da geniş hükümler vardır,
Tfirkiye-Avusturya t.caret anlaşması yapılmak üzere
Ankara; 23 (Hususî) — Fırank Turttaki Türk—Alman ticaret müzakerelerinin kesilmesini müteakip Fransaya ve oradan Avusturyaya ge çen Mahmud Seydamn Viyanada yaptığı temaslardan müsbet netice ler alınmıştır. Ankaraya gelen haberlere göre Türkiye ile Avusturya arasında yapılacak olan yeni tica ret ve tediye anlaşmasının esasları üzerinde tam bir mutabakat hasıl olmuştur. Şimdi Ankaradan verilecek yetkiye göre Viyanada bir anlaşma yapılması beklenmektedir, iki t akan Ankaraya döndii
Ankara: 23 (Hususî) — İstanbul da bulunan Bayındırlık Bakam Ka sun Gülek ve Adalet Bakanı Şinasi Devrin Ankaraya dönmüşlerdir,
onun ne istiyorlar? Yalnız onların isnad ve iddiaları, şuna buna hücum ve tarizleri matbuat sütunlarında sık sık yer alsın, fakat bunların hücumuna uğrayanların sesleri hiç, bir yerde *en ufak bir nıâkes bulmasın, l)u sesler boğulsun!
Bu isteğin Halk Partisinin isteklerinden ne farkı var? E-liııi vicdanı üzerine koyarak bir dakika sükûn ile düşünecek o-iursa pnıiniz ki, Koraltan da' bize lıak verir. Sayın İçel Milletvekili düşünmelidir ki, şimdi kendilerinden şikâyet ettiği gazeteler bir gün belki Refik Koraltaıı'ııı sesini de duyurmaya yarayabilir.
Demokrasi hoşumuza giden veya gitmeyen fikirlerin, iddiaların rahatça ve serbestçe izah edilebilmeleri ile kaimdir.

Refik Koraltan sözlerine, tıpkı Saraçoğlu’ların, Peker’lerin yaptıkları gibi, bi rtelıdidle son vermeği de unutmuyor ve dikkati çekecek bir hâdisedir, bu vâdide hiç yeni bir keşifte bile bulunmuyor, aynen Saraçoğlu ve Peker'in dillerini tekrarlıyor: "Demokrasi dâvası muvaffak olmazsa, bunun arkasından gelecek tehlike büyüktür.. Dış tehlike ve memlekete sokulmak istenen sinsi propaganda vardır!!..»
iste biz de bütün bu tehlikelerin önlenmesi için Demokrat Parti'niu zinde bir halde kalmasını istiyoruz amma bu Zindeliğin ve vahdetin, altı â-rası istifa etmiş olan Genel Kurul ve onun icra vasıtası haline gelen Haysiyet Divanının Iınrtiden seri halinde adanı çı-rarnıak suretile temin edilebileceğine inanmıyoruz. Bütün dâvaların en Demokratik sekil-
Bugün Lrükselde yapılacak bir toplantıda Batı Birliği „ r. o. „. iafrkîL- cortlorı incelenecek
tabiî bir neticesidir.
Bu münasebetler 16 1ar konferansı, Brüksel anlaşmaları ve Torinodaki Fransız - İtalyan gö rüşmeleri son zamanların hâdiseleri arasında zikredilmektedir.
Batı Birliği Anlaşmasının Tatbikatı
Brüksel 23 (A/A) — Beş Dışişleri Bakan muavinlerinin ilk toplantısı yarın sabah Belçika Dışişleri Bakanlığında yapılacaktır. Elçilerin Çarşamba akşamına kadar çalışmalarını bitirecekleri sanılmaktadır.
Brüksel paktım imza edenler arasında vapılan bu ilk temasın hedefi andlaşma prensiplerinin tatbik şartlarını incelemektir.
tatbik şartları
Georges
de Büyük Kurutayca halledilmesini arzu ediyoruz.
Dünkü gazeteler kısmı ve bazı vilâyetler delegelerinden te-rekküb edecek ufak ölçüde kurultayların kurulmak istidadından bahsediyorlardı ve bu teşebbüs ve hareket de tabiatile Demokrat Partideki muarızlara isnad olunuyordu. Böyle hareketlere sebebiy et verenler, bizim görüşümüze göre, herhalde Büyük Kurultayı apaçık ve rahatça toplamak isteyenlerdir.
Mademki, say ın Refik Koral-taıı’a göre, Demokrat Parti muvaffak olmazsa tehlike büyüktür, bu tehlikeyi önlemek, İıer türlü ihtilâf ve nizaı çözmek için memleket çapında en büyük parti kuvveti olan hu-! ytik kongre niçin içtimaa daveti edilmiy or da, dolambaçlı y ollardan gidiliyor?

Hakikat şudur ki. Demokrasi yalnız Halk Partisinden değil, Demokrat Partiden de u-fak bir zümrenin tahakkümü demek değildir. Bu hakikati geç \e güç de olsa kurucuların behemehal kavramaları lâzımdır, Bu zevat gazetelere taarruz ve hücumdan evvel umumi ef-j kârııı irşadlarından faydalanmayı öğrenmelidirler. Akıl vc mantıkin başlangıcı da bııdıır.
A. Ceınaleddin Saraçoğlu
an aşmasının
Paris 23 (A.A) —
Eidault’nun Amerikaya gideceği, iyi haber alan mahfillerde teyid edilmektedir. Ernest Be-vin de Vaşingtona gidecek, Fransız ve Ingiliz Dışişleri Bakanlan Marshall ile görüşeceklerdir.
Buluşma tarihi henüz tesbit edilmemiştir. Pan - Amerikan ı konferansına iştirak etmek ü -1 zere Bogota’ya giden Amerikan Dışişleri Bakanı, Vaşingtona ı döndükten soma görüşmelere başlanacağı sanılmaktadır. I
Ayni mahfillerde ilâve edildi ğine göre, derpiş edilen görüşmeler, son zamanlarda Avrupa diplomasisinin takibettiği cereyanın muhtelif merhalelerinin w
gjr(mıwcMfi R ırat ~ -
î Yeni SES Opsrell 3 Her Ak^a^ı 20.30 da



— Eskişehir
Tövbeler Tövbesi
• •
i
9
J
I
*
f
Telif Operet 3 perde
Yazan: Alp Kum, Müzik: Yavuz Eııeren. Matineler: Çarşamba, Cumartesi, Pazar Saat 15 de
Numaralı yerlerinizi ayırtınız . Tel: 49369
İrak »'etmeme İtlİ.
ÇIKIYOR
Ç B1.1 •» I
t zıuı istemek
/ £ (
Türk işgalini unuimıyan Yunan



JTAKViMDEM YYAPRAK


A
I f

piskoposu!
——o-----------
Çetecilerin taarruza geçmeleri bekleniyor Londra: 23 (A.A) — Yu-
a»n hükümet kaynakları son 3c. ay içinde Epirde yapılan savaş larda 900 kiri kaybetmiştir. Komü r stlerin kayıplan ise 11000 dür. Bu rakamlara ölen veya Komünist er taralından zorla kaçınlan sivil er dahil değildir,
Yanya Piskoposu, sivil halkın a iınacak halinden ve Yunau köyle-•inin tahribinden bahsederek Epir ie ilk defa olarak halkın mukad ieratından endişe duyduğunu bil. lirmiş ve şunları ilâve etmiştir:
— Ben Türk, Italyan ve Alman şgallerlnl gördüm, Fakat şimdiye tadar Yunan hayatım nbütün yansının tahribi İçin girişilen bir te ebbüse şahld olmamıştım.
Londra: 23 (A.A ) — Âsilerin Ku eyde yapacakları geçenlerde ha-•er verilen yeni hücum gelecek İki ıafta İçinde başhyacağı zannedll-nektedir, ’
Birleşmiş Milletler Balkat Tahkl tat Komisyonuna meneup müşahit er, hududun öbür tarafından yeni alim ettirilen kuvvetlerin hücu-ha geçmek üzere hazırlandıklarım eyid etmektedirler. Geçen hafta 1 İnde Arnavutluğun Güneyinde mü ılm kuvvet harekâtı ve malzeme cmcrklizü müşahede edilmiştir.

Türk idrofil pamuğ etrafında
H------------------------------------------------------------------------------------------1
Günün enteresan haberleri! i (________________________________________________________________________________________/
l İngiliz seyyahlarına verilecek
i dövizler
I X- Londra: — Sir Strafford
Z Crlpps Avam Kamarasında beya-/ natta bulunarak 1 Mayıstan ltiba j ren İngiliz seyyahlarının Fransa.
| Avusturya. Danimarka, İtalya, Hol | landa, Norveç, Portekiz ve İsviçre j ye Bilebileceklerini bildirmiştir, t Yolcular beraberlerinde büyük in»
L san başına 33. çocukar İçin de 25
i Ingiliz lirası götürebileceklerdir.
7 8ir Stafford Crlpps İngills sey I yalılarının gidebilecekleri memie-| ketlere dair olan listenin henüz 1 temamanmadıjım ve bu listeye da l ha başka memleketlerin de ilâve ( edilebileceğini söylemiştir, (AA.)
I Alman ihtilâlinin 100 iincii yıldönümü
* Berlin: — 1848İhtllâllnln yi) züncü yıldönümü münâsebetile Al man halkına gönderdiği bir mesaj da General Clay ezcümle şöyle demektedir: 1848 âsileri hedeflerine hemen hemen ulaşmamış olmakla bera-
X.------------------------------

ber Almanyada hür düşünce alevi ni ateşlemlşlerdir, Bu alev no hükümdarlık ne imparatorluk ne de en koyu Nani istibdadı altında hiç bir zaman sönmemiştir. (A.A.) Hayan Ruzvelt Hollandaya
. gidecek
■jç Amsterdam — Madam Elea-nor Roosevelt, Utrecht Üniversite sİ fahrî doktorluk ünvanıv almak için nisanda Hollaudava geldiği va klt, Soetdyk sarayında Hollanda Prensesi Jultana ile Prene Bemr hardt’m misafiri olarak kalacaktır.
Madam Rosevert, müteveffa Baş kan Rooseveltln hatırası İçin diki-len abidenin açılış törenini yaptık tan sonra Hollandada bir kaç gün kalacaktır. (AA.)
Hlndistanda Atom araştırması ■Şç Yont Delhi; — Haoor alındı gına göre Hlndlst»?. -dominyonun da üç adet Atom araştırma ensbi-tüsü mevcuttur. Bunlardan İkisi Kalkütada biri de Bombaydadıt
(AA)
Süveyş kanalında yangın
Kahire: — Süveyş Umanında Olterra adındaki Italyan petrol ge misinin ateş almasile neticelenen vahlrn kaza hakkında alınan mütemmim haberlere göre, kaza olteı ra gemisinin Gacta adındaki diğer bir Italyan gemisine çarpması üze rlne vukua gelmiştir. Çarp1şmayı müteakip Olterra ateş almış ve a-lev halinde denize dökülen petrol ler o esnada limanda bulunan Aıııe rlkan bandır") (Torrance—Hllls» petrol gemisini tehdit etmeğe baş lamjştır- Amerikan gemisi derhal imdad talebinde bulunmuş ve bu nuıı üzerine her İtalyan genf şl, limanı tehlikeden korumak mak sadlle -omorkörlo- tarafından Qu een Islanda götürülmüştür. (A A.)
Mısır, Japonya tuz ilırae edecek
Kahire: — Memleketin İhtı y^Mı karşılamak üzere dolar mu kabili Japonyaya büyük miktarda tuz ihracı için görüşmelere d?-
vam olunmaktadır. Önümüzdeki i aylar zarfında bu konuda kati bir I karara varılması beklenmektedir. ( (AA.)
Tunadır yangın l 1
* Budapeşte; — Tuna nehri ü- ı ' zerinde Csepel adasındaki Shell ( 1 petrol tasfiyehanesinde dün bir Z yangın çıkmış, fakat fazla hasara J sebep olmasına meydan verilmeden ı » söndürülmüştür. Hadise hakkında J siyasi polisçe tahkikata başlanmış I ı tır (A.A., i
I
Müretiipler grevi
Roma; — Miuettipleriıı'meta liblerini desteklemek maksadile i lân edilmiş olan basın müessesçe rl grevi. İhtilâf halinde bulunan . taraflar arasında dün de bir an laşmaya varılmamış olmasından dolayı devam etmektedir. Bunun neticesi oarak bugün İtalvada hiç' bir gazete çıknnyacaktır lAA.»
★ Nev.vork: — Dün akşam 29 seneden beri ilk defa olmak üzere Nevyorkun 247 matbaasında çalı şan üç dört bin mürettip grev Hân etmiştir.
İşçi haftada 36 saat saatte 53 se
I
A •


1
jr
Atomun ağa Babası fB aş ta rafı 1 incide) kalını, belki bu iınha vasıtaları bize e* bedı sulh kapılarını açar.
insanlar esatirin bir kıl ile asılı Oa-mokles kılıcını topelerindo gö* rürlerso belki İkide birde dünyanın rahatını kaçıracak münasebetsizliklerden vazgeçerler.
Yalnız şurasını da kaydetmek icabe-der ki sulhün korkutma ile idamesi ba kınımdan atom elbette mesondan iyidir. Oovletlorin istiklâllerine kasde-don inler atomla akıl ve mantıka iade odilohilirler. Hattâ daha ilerisine gidenler olursa bir bomba savurup sindirmek mümkün olur.
Brezilyalı âlimin keşfinde böyle mevzii tedbirler almağa imkân yok.
Alimin - yaş icabı— bir gün kafası kızar da «Al sana bir nıesonl» diye bombayı gümletti mi? Dünya denilen şu kahbe feleğin kendisi de kanburu da parça parça olacak!
□ üşünüyorum da galiba hiç de fena oinııyaoak.’.. O, bizden... Biz de ondan kurtulacağız... Birbirimizden bıktık usandık artık!
(şç’nin, Esnafın va ı| Küçük San'alkârııı JAZETESİ






Şehrinıiz Sağlık ve Sosy Yardım Müdürü Faik Yargıç dan dün aşağıdaki mektubu ı dik:
«18. 111. 948 tarihli gazeh nizde (Türk İdrofil pamuğu v( iken) başlıklı yazınız iuütals kılındı.
Memleketin muhtelif yerler den gönderilen ııünıuneler tahlili neticesinde İdrofil pı mukların 1940 tarihli Türk 1( cleksiııdeki vasıflara uymadı tesbit kılınmış. Bakanlıktı gönderilen yazı ve merbutu lan raporlara istinaden Depolarında mevcut îdrofil f nıukların satıştan mühürlenmiştir.
Mühürlenen bu pamuklar fabrikalarca tekrar elden geç rilip esaslı şekilde İslah edildi ten sonra piyasaya arzedilmt ve fabrika sahiplerine zarı vermemek nıaksadile kendileri ne teslim olunmuştur.
Tarak yokluğu yüzünden d( w CT *
ima şikâyeti haklı gösterec şekilde çıkan İdrofil pamukla rın, son günlerde tarak ihtiys cini bertaraf eden fabrikaları, daha iyi bir vâsıfta zaman! mal elde edecekleri son yapıla teftişlerde görülmüş, Âvruj fabrikaları ayarında pamuk yı pabilecekleri vadinde bulunmı lardır.
Kodeksde yazılı evsafta İd rofil pamuk yapmağa muvaffa olan fabrikaların dalrna yardıı göreceğinden emin buluıımala ruıı aksi hakle umumun sıljlı: ti bakımından mallarının satı sıııa müsaade edilmiveceğini do tabiî bir keyfiyet olduğun arz, bilvesile hürmetler ederin 22. 8. 9 W Sağlık S. Y. Müdürü Dr. Faik Ytıruuı
Re:
men’i ic.
I


*
I
Günahkâr Adana


SAYFA: *







i








İKonserVatuar dedikodusu)
ARELCİLER HÜCUMA GEÇİYOR
Son günlerde gazeteleri va sanat muhitimizi bir hayli işgal eden bü yük bir dedikodu hüküm sürmekto 01?. Konservatuvar meselesi.^ Filhakika mevzu, Türk musikisinin hâ ili ve lstikbaii bakımından ve ayrı-ıca «geçirdiği gayet enteresan safa-biat itibarlı efev-kalâde ehemmlye-i U haizdir. . İki
ay kadar evvel Konservatm
va’da yapılan bir ıslahat neti cesimle bir kaç sanatkârın Türk musikisi icrâ heyetinden uzaklaştı ı-ılması biı- iki gazetede küçük a-kisler yapmış, fakat bu tarihten Cok evvel hemen hemen konserva




Tanıdıklarım rastlamadım
içinde Devlet idare etmeyene VOLTAt RE

dlr. Zira her şeyden evvel:
A — Mllletrerarası musikî tekniği nl yani batı musikisini— o muslt kinin herhangi bir nazarî kısmın da Konservatuvar profesörlüğü ya pabilecek kadar iyi bilen yegâne
YAZAN
Yazan: Pakize BAŞARAN
Genç kadın datağmda sayıklıyor du:
— Allahım, Allahım kurtar beni, yavruma bağışla, diye inliyordu-Başucunda on on bir yaşlarında ka dar tahmin edilen, kıvır, kıvır siyah •açlı, iri siyah gözlü, esmer küçük bir erkek çocuğu hıçkırıklarım zap tedemeyerek sarsıla, sarsıla ağlıyor du, Annesini İyi etmek, yine eski günleri yaşatmak için mutlaka bir doktor bulmak lâzım geldiğini düşünüyordu. Küçüktü, kime gidecek-kimi çağıracaktı Nereye gitse kî; t » Bin yüzüne kapatılacağını zenne-diyordu. Kimse gelip hatırlarım b: Ie sormuyordu Düşündü, göz r? den zekâ îışku:yordu-
— Belediyeye giderim, yalvau: ur. ayaklarına kapanır, bir doktorun e ve gelmesini temin ederim dc-c. Kalktı, annesinin alnından upto fırın gibi yeniyordu. Yorganı iyice yukarıya doğru çekti- Hızlıca pıya doğru koştu, kapıyı açtı, tarn sokağa çıkacağı sırada müthiş kar fırtınası yüzünü haşladı. Çıplak r»a caklart. göğsü ve omuzları yırınmış mintanı ile ou havada sokağa nasıl çıkacaktı. Bahasını duşuna, ne olurdu onunda babası sağ oisay dı, küçücük yaşta böyle üzüntüler ]e karşılaşırmıydı hiç. Kapıyı tek rar kapatmak istedi, fakat içirt den bir ses:
— Hayır Fethi, git, git, anneni kurtarmak İçin hiç bir fedakârlık tan çekinme, ölsen, sokakta kalsan dahi yine git, diyordu. Çıktı olanca kuvvetlle koşmağa başladı. Kar lâ pa lâpa yağıyordu, fırtına v - soğuk tan küçücük bacakları mosmor ke silmiş, neredeyse kalbi duracak, gibi idi. Koşarak sopruye kadar geldi O kadar hızlı, koşuyordu kİ ayakia tını kocaman bir taşa .çarpmasile hasıl olan ar .yive sızan kanı duymuyor ve görmüyordu bile. Bı. f-yaftan koşuyor, oir taraftan d? ağ lıyordu. Karş- taraftan hızlı hızlı re Ien yabancı bir adam çocuğun :• vaziyetine acmnş olcak ki:
— Küçük, küçük duı* biraz ö.ye bağırdı- Fethi, donmuş ellerin ğuşturarak ve yırtık inin t anından görünen morarmış vücudunu k. oat maya çalışarak:
— Ne istiyorsun amca? diye sor
du. Yabancı.
— Niçin ağlıyorsun çocuğum o.;
kış kıyamet gününde nereye gri.yor sun, dedi. Çoçuk hıçkırıklarını z) r zaptederek' anlattı. Yabancı adam çocuğun eline bir kağıt parçası sıkıştırarak -uzaklaştı- Küçük Fet hl eline sıkıştırılan bu kâğıt parça •ına baktı. Gözleri yanılıyorum -cı ı acaba? Çünkü bu kâğıt değn el.i liralıktı. Derhai yabancının a kasından koştu koştu:
— Beyefendi, bana verdiğimz 50 lira büyük bir para yanlışlık, olacak her halde:
— Hayır oğlum, hayır yanlış ğll, hemen eve bir doktor götür neni.göster ve ilâçlarını al, ar.nen iyi olsun, haydi yavrum üzülme de di ve tekrar yoluna devam etti; Fet hl, bunu kabul etmek istemi;, ordu bir türlü. Fakat- annesinin sesi de kulağından gitmiyordu: ı — Allahım Allahım beni kurtar yavruma bağılla Pişman olırr stu. adamın adresini ve ismini almakJâ zım gelirdi diye düşünüyordu. Bel ki çalışırım da bir gün parasına ö derim diyordu Fakat artık ac.am çok uzaklara gitmişti; görün lirlerde yoktu. Farla duramadı roğuktan I neredeyse nefesi tükenecekti. Kop rüyü geçti k. pjiarm üstünde doktor tabelâsı arıyordu .Hemen Kam köyde göaüne llişmlşti: )Doktor Fuad Cankatar?
Hasta kadir, kendine gelir gibi, ol
muştu biraz
____ Oğlum doktoru nereden buldun. kim getirdi diye sordu. Kuçıik Fehti başından geçenleri anlattı. Bu vaziyet kadmı çok üzmüştü. Yavrusunu bağrına basarak onun İşitemeyeceği bir sesle:
— Allahından bul Ragıp, bizi bu hallere düşüldün diye hıçkıra h.ç ku^ ağlıyor d u
Aradan on beş sene gibi uzun mr
zaman geçmişti.
Doktor Fet.n: Kurlara' o 'gün m»-:, yenehaneslnde aşağı, yukarı ;’o.'a
şıyordu. cam sJnlmıştı- Bir arabfc yaşh bir hamm kapıyı açtı:
— Oğlum, haydi gel yemeğin ha zır dedi.
Hayır anneciğim, hiç canım iı t emiyor, şimdi telefon ettiler bir hasta getireceklermiş, tehlikeli va ziye.te im’.ş, neredeyse gelirler şitn di. Daha sözünü bitirmemişti ki ka pmm zili acı acı çalmağa başladı. Genç doktor hizmetçinin kapıyı ış masını beklemeden mesdivenleri i klşer ikişer atlayarak aşağıya İn di. Otomobil kapmm önünde duru yordu. Şoförün ve birlikte gelen di ğer bir adamın yardımile hastayı muayenehayene çıkardılar. Doktor hastanın yüzünü açmışta Aman ya rabbi. Kimdi bu hasta?. Yabancı d» ğildi. hafızasını zoıladj, düşündü e vet tanıyordu onu, çıldıracak?: me rakından, birden bire hatırlamıştı, yine ayni böyle bir k.ş günü i 1L Kar lâpa lâpa yağıyordu, göz gözü eöf müyordu- Annesi yatakta ateşler ı cinde yatıyor ve doktor, doktor di ye sayıklıyordu. Kendisi doktor bu» mak üımdile dışarıya çıkmıştı’ İşte bu sırada bu zat ona 50 lira vermiş ve anacığmm hayatım kurtarmış tı. Evet yanılmıyordu, tâ kendiaij di.
Annesi oğlunun telâşını bı; ji lü anlayannyordu. merakla sordu:
• 9 __
, — Oğlum, ne duruyorsun, rtyı öyle şaşkın şaşkın hastaya ba?. ,r sun. dedi. Genç doktor:
— Anneciğim, geî gel bar: muhterem zatısana tamtayjn hastam senin hayatım kurtar? nin hasta yattığı ve doktor, dek diye inlediğin bir gün bu yab.-bizlm imdadımıza yetişti. Ya?n nım hastaya doğru iğilmisti s. den bire bir çığlık kopardı:
— Ragıp. Ragıp sen ha. Am. . lahım diye söylenmeğe başla m. su Hasta bu çığlığa ayılmıştı. he;., an lanmıştı, solmuş yü2ü fersiz gt. ,-ri adetâ bir ölüyü andırıyordu N re deydi, karşısında bir kadjmr. n dişine acı acı bakr.ğım ve I- ,u ni söylediğini duyunca basuiı ka ir. mağa çalıştı, şaşırmıştı da:
— L^bıbe. Lebibe senmisiu - i be? diye solmuş tülbent gibi r ı dudaklarını k.pırdatarak bağı? -ziyette söyleniyordu- Doktor Feriıi Kurtarır büsbütün şaşırdı, tir « y anlayaı.iıyordu. bunlar nereo- ta mryoriardı birbirlerini. Has'.ı a dam:
— Lebibe. kancığım.
Doktor Fehtl artık her şe-mıştı. Demek bu yabancı or.„: basıydı, de nek annesi ona söylemişti, babası ölmemiştu yordu- Peki annesi bunu ned-lamıştı ondan acaba Bir s: cinde bunları , düşünerek aı.. sordu:
— Anne, anne babam mı bc t. a buk söyle anne? diye annetıı. - o tâ sarsıyordu. Bu suale hasta - .p verdi:
— Evlâdım, Fethim, yavrux ?e-nim. sen-misin babam iyi - ■■ k
doktor. Gözlerinden yol yol y ■.-lar boşanıyordu- Karısına dönerek eri kalmamış gözlerini, şefkat - mu habbet dolu karısının gözle; dİ kerek;
— Affet beni Lebibe,. Allea.r be ni. Sizleri bir «kahpe ) uğru; ; da ettim, sizi ihmal ettim, sizi r’ t tim, düşünmedim. Günahını c oü yüktür. Bilseniz sonunda ne • p larla kıvrandım, neşem kaçın x bir şeyden zevk alamıyordum )k vicdan azabı çektim, kaç keı; ize dönmeyi düşündüm. Fakat ın:nı yapamadım. Gümhkâr bir .. a olarak karşınıza çıkmayı, vğ’.nn beni bilmesini ve tanımasın’ ni Öldürmlyeii günahkâr bir mı. rın. Öldürmiyen günahkâr bir mücrim. Affedin, beni affedin. Doktor •* a cı manzara karşısında tlrtir ı.ııri-yor, gözlerinden dolu gibi ul.ır boşanıyordu:
— Baba, babacığım!
— Ragıp,
Fazla Heyecan büsbütün sû öuş , tı» solbun dudaklarından şu s ■■ (e limeler bir vasiyet gibi dökiildi-
Fazla heyecan, hastayı büsbiuın ■sasmiışt] solgun dudaklarında1 şu tun kelimeler bir vasiyet gib. .Mkil' dü:
Not: Bay N) Tokyay:
10/3/948 tarihli Yeni Sabahta, bir arkadaşımın yazısına verdiğiniz cevapta benim İçin de pek acaip ba zj şeyler söylemişsiniz. Birlikte ça lıştığnnız sıralar-"S da —umumi veya hususî— ara-ınızda geçen mu. hayereleri hatır ladım hesabınıza üzüldüm
Biz birbirimizi gayet iyi biliriz. Yazınızda ayrıca yanıldığınız mühim bir nokta var; «Her ne İse bu mevzuda çok yazılar yazıldı- İn 'elendi ve neticelendi. Artık bu mt sele kapanmıştır» Buyuruyorsunuz hayır bay Tokyay feci surette yanj ljyorsunuz. Bu mesele asıl bundan sonra açılacaktır. Biz daha mücs ■’eleye yeni başladık.

Mes’uliyet terimi hukuk literatüründe çeşitli anlamlarda kullanıla gelmektedir. Biz burada hukuk vo politika hayatında önemli yeri bulunan nıes’ uliyet müesHcsesinin çeşitli bölüm ve anlamlan üzerinde durmı^arak idare edenlerin mesuliyeti meselesini ele almakla iktifa edeceğiz. Zira:
Âmme hizmetlerinin düzenli ve ideal bir şekilde yürütülebilmesi için:
1 — İdare edenleri kuvvetli bir mes’uliyet ağı içine almak ve 2 — Ferd ve nesilleri sağlam zir vazife ahlâkı ile teçhiz etmenin zarurî olduğuna inanıyoruz^.
Mes’uliyet müessesesinin menşeini devletin vücudü zamanına kadar götürmek mümkün ise lebin mes’uliyeti meselesi bu essese içinde yenidir.
Ferdin çeşitli mesuliyetleri


luvarın teessüsünden beri muhtelii «ebetlerle ayrılan sanatkârların bu fjrsatı büyük bir tehalükle körükle meleri hâdisesinin çok tarafı bir de dikodu şeklinde çığ gibi büyümesi-; ni intaç etti: Bu dedikodunun ma hiyetini tekık için belediye reisliği tarafından teşkil olunan komisyon henüz mesaisini bitirip biı* karara varmadan, bütün hücumların hede ti olan Konservatuvar ilmi kuru’ başkam —bambaşka bir sebeble-Lstlfa edince keyfiyet gazetelere komisyonun tetkikatı neticesinde çıkanların haklı olduğu ve bunların yerlerine dönecekleri şeklinde aksetti. Bu istifayı bir olup bitti havası yaratmak için fırsat bilenle! Kemservatuvardaki son İslâhatı kc tünden yıkmak gayesile bu Islâha’ aleyhinde sütun sütun yazı yazdı lar, ve bir takım komplolar hazırladılar. İlmî kurul başkanı kimdi? Konservatuvara niçin getirilmişti? Konsc-rvatuvarda ne yapmıştı? Son ıslâhatın mahiyeti ne idi? Çıkanlar kimlerdi ve ne için çıkarılmışlardı? Ehliyet meselesi, bazı gaze.9 ellerin bu dedikodudaki rolleri ~a İdi? işte, dedikodu perdesini yırra. rak hakikate nüfus etmek isteyenle rin dimağlarında kıvrılan bir sürü İstifham..
Bütün bu hâdiselerin mihrakın da bulunan bir adam sıfatile, şim diye kadar susmamı icab ettiren maddî ve manen sebeplerin hemen hemen tamamen ortadan kalkması üzerine hakikatler örten sükût perdesini kaldırmak artık bir veci be haline gelmiştir. Zira Türk musikisinin en büyük kıymetlerini en tüffî olanlarla ayni seviyede müta-lea etmek ve bu musikiyi içinde bu ’Junduğu anarşiden kurtarma lıusu alındaki idealist gayretler karşısın da kötü bir Lonca zihniyetile kazan kaldırmak suretile Türk musikisin de bir 31 Mart- vak'ası yaratmak te ıayülü artık üzerinde durulmaya ve mücadele edilmeye değer bir mani yet almıştır. Bütün çıplaklığı ile or , taya çıkacak hakikatlerden müteessir ve mutazarrır olacakların du yacağı maddi ve manevi ıztırabın mesuliyeti1 biı iki gazetecinin himâ-yeainden şımararak «bugün Kon. aervatuvarı delirdik, yarın da An-kara radyosunu devireceğiz-, parolasını düstur ittihaz eden perde ar kası ve perde önü muharriklerinin | pmuzlarmdadır.
KONSERVATUVAR İLMİ KURUL BAŞKANI KİMDİ.
Düııya caklnlerinl umumi olarak Jkl eımfa ayırmak kabildir.
1' — Yaşadıkları belli olanlar, 2ı Yaşadıkları belli olmayanlar; yani hayatlarında bir iz bn'akanlaı ve bırakmayanlar. Bu tefriki daha iyi izah edebilmek için şöyle ifada lendirmek te kabildir: 1) — İnsanî ömür sürenler:. 2ı — sürenler- Yaşadıkları n, yani insani ömür sürenleri de frendi aralarında şöyle bir tasnife tabı tutmak mümkündür.
îı — Hayatta ancak ömür hudut lan ile mukayyet bir iz bırakanlar, 2) — Hayatta bıraktıkları izi beşe riyete ve tekâmül tarihine mal e-denler.
Fertlerinin büyük bir kısmı nebatî ömür süren mille-tler bekalarım ve mevcudiyetlerini böyle «temeL biram Iara medyundurlar. Bazı in-«anlar şu yeryüzünde ne füzuli bir yer işgal ettiklerini o zirvelere bakarak İdrâk ederler,
işte sabık ilmi kurul başkanı H. Baadeddın Arel ve kategori insanla zindandır. Onun yabancı dil ko-nuşan kıymetli bir edip (Şehbal Bahibl) kıymetli bir felsefeci, ve .jpynıetll bir hukukçu oluşu — mev î.uumuza taalluku— bakımından bir tarafa bırakırsak musikide, bil hassa Türk musikisindeki rolünü töyle tebarüz ettirebiliriz.
D En büyük Türk musiki âlimi.
2 — En büyük Türk musiki bes, Cfrkârı.
O en büyük Türk musikisi âlimi

I








.(£-
E. B. ■
I Paris Mekiubları j
devin d-
kar-
geçilmiş pek çok prensibi kullanıl-
Nebatî ömür belli olanla
ve
ye
ve
•Türk musikisi âlimidir.
B — Türk musikisinin yabancılar dan alındığını iddia eden bütün tezleri çürüterek bu musikinin men şeinlıı Türk olduğunu İlmen ispat e den yegâne Türk musikisi âlimidir.
(1)
C — Bu tezleri çürütebilmek için Blzanz, Yunan, Mısır, İran ve Hlnd musikilerini en İnce teferruata vu-nncıya kadar tetkik eden yegâne Türk musikisi âlimidir,
D — Tiir musikisinin altı asırlık mazisini altı bin senelik Sümer me ^niyetine bağlayan yegâne Tiirx nusikisi âlimidir,
E — Asırlardanberi pek mahdut kimseler arasında intikal eden Türk musikisi nazariyatını mükem mel bir tedı-is metodu ile geniş bir kütleye mal eden yegâne Türk mu 6ikisi âlimidir. Sayrn Dr. Subhl Ez ginin 4 ciltlik muazzam espri bir ders kitabı olmaktan ziyade zengin bir müracaat kitabıdu*.
F — Türk musikisinin kendi sesleri çok sesliliğe, teşebbüs ederek bu mevzuda bip sistem vazeden bir eser (.traite) vücııde getiren gâne Türk musikisi âlimidir.
G — Türk mukisine en geniş
en mükemmel bir tarih kazandıran yegâne Türk musikisi âlimidir.
O en büyük Türk musikisi beste kârıdır, çünkü:
A — Türk musikisi ilmini —yuka nda izah ettiğimiz şekilde— mükemmelen bilen yegâne Türk musi kişi bestekârıdır,
B — Tıirk musikisini. Batı musi kişinin ileri görüşü İle gören yegâne Türk musikisi bestekârıdır,
C — Türk makamlarını, hiç bir bestekârın kullanamadığı bir me ha ret ve hâkimiyetle kullanan yegâne Tüık musikisi bestekârıdır.
D — Türk musikisinin mütereddi anane çerçevesini yutan, zamanı-mızın eıı velûd ve en karakteristik bestekârıdır,
E — Dini — gayri dini, saz ve söz musikisinde ayni dehayı gösteren büyük bir bestekârdır.
Her yenilikte olduğu gibi eserleri nin şimdilik mahdut bir elit zümre | ye hitab edeceği. Türk musikisini sadece o mütereddi anane çerçevesi içinde görenlerin bunlardan bir şev anlamayacakları tabiidir.
Yukarıda vaz ettiğimiz diğer su sırasile tetkik edeceğiz.
Ercümed Berkeı Türklük mecmuası; sayı 1-15 musikisi kimindir, H. S. A.
âlleri
(1) Türk
“Düzceyi îçme suyuna kavuşturma,, cem iyetinin toplantısı
Düzce, (Hususi) — Şehrimizi içme suyuna kavuşturma cemiyeti- geçenlerde yıllık kongresini yapmış, gizli reyle idare heyeti âzalannı, mürakiblerini seçmişlerdi. Yapılan tasnifte i-dare heyetine Hilmi Kuyumcu, Hikmet Algüloğlu, Murad Demir, Adil Sönmez, Osman Demir, Tevfik Benokay, Nezihi Tütünciioğlu seçilmişlerdi, İdare kurulu aralarında iş bölümü yaparak cemiyet- başkanlığına Hilmi Kuyumcu’yu getirmiştir.
Cemiyet, Ziııcirlikuyu önünde yapılan yeni barakaya taşınmış ve faaliyetini arttırmıştır. Cemiyet merkezi ise, dilen eşya piyangosu rile süslenmiştir.
Bir liraya satılığa biletler, muhitimizde
maktadır. Diğer taraftan haber aldığımıza göre, Düzceyi içme suyuna kavuşturma» cemi yetine İçişleri Bakanlığınca bir yardım yapılması kararlaştırılmıştı. Şimdi bu yardım işile a-lâkalı bir heyet Ankaraya gidecektir. Bakanlığın yardımının cüz i olacağı ve bu şekilde yardım bekleyen cemiyetlerin çok oluşu da bu ümidi azaltmakta dır.
tertip e) hediyele-
çıkarılan kapışıl-

Paris’in En Küçük-ı Tiyatrosu J
Tiyatro-Karagöz
şısında; idare mevkiinde bulunan ların siyasî, hukukî, ahlâkî yönler den mes uliyeti meselesi ise pek çok yenidir..,
Tarih boyunca idare mevkiinde bulunan «ablalar bu günkü gibi hareketlerinin hesabını millet va adalet önünde vermek zorunda tutulmamışlardı; onlar kusurlarından dolayı ancak ilâhlara karşı mes’ul olabileceklerine asırlar bo-l yunca kendilerini olduğu kadarı mensubu bulundukları câmiayı dal inandırır.;.k ihtiyacını duymuşlar) ve bunda muvaffak da olmuşlar- [ dı... I
Fakat hukuka bağlı devlet te- | lâkkisinin inkişafı ile bu zihniyeti hızını ve itibarını kaybetme-! ğe başlamış ve hâkimiyetin millet ten geldiği devletin bir otelimi-1 tasyona tâbi olacağı prensibinin devletlerce kabulü ile gerçek yola) girilmişti. Bununla beraber pren-j ı sip olarak erişilen bu merhaleye | fiilen varılmamıştır demek için u-| ■ zun ve dikenli yollaıdan olunacaktır... Zira halen memleketlerde mesuliyet sanki kanun sahifelerine
tnamak üzere konulmuş olup fiilî bir I yolda tatbik sahasına girmesi sağ ' lanamamıştır... |
îvi niyetli,! dürüst insanlar bu | yolu temizleyip açmışlar; muhte-| ris, fazibrme insanlar bu yolu tı- | kamışlar, örtbas etmişlerdir. | Bununla beraber dünya üzerin-) de Demokratik ınkılâblara doğru) yol alındıkça politika faaliyetleri-) nin murakabesi imkânları gelişe- | cek ve çeşitli partiler matbuat ve) cemiyetler gibi organların serbest) faaliyeti ile insan hürriyetinin ve| âmme menfaatinin dürüst ellere) tevdii sağlanacak ve hizmetlerin) ifası beşeriyetin yüzünü güldüren bir safhaya erişecektir...
Artık hakikat şudur ki: Suçların cezalandırılması vazife sinin devletlere tevdi edildiği bu çağda politika mevkiinde bulunan ların kusurlarından dolayı devlet tarafından mesul tutulmamalan ve hareketlerinin örtbas edilmesi millî vicdanı zedeler bir mahiyet alacak kadar beşeriyet uyanık bir hale gelmiştir. Zira:
İnsanlık devamlı olarak bir rih niyet inkılâbı geçirmekte olup bu inkılâbın gerektirdiği Demokratik merhaleye erişileceğinde şübhe edi lemez.
Artık yani ağyar tefriki yapılmaksızın. büyük küçük denilmek-sizin mes uliyeti gerektiren her ha reketin hesabını vereceğine milletlerin innanacağı zaman gelip çatmıştır. ..
Yalniz kanunlar insanları iyi yola götünniye kâfidir denemez. Ahlâki prensiblerin de bu husustaki önemli rolü aşikârdır:
Bu bakmadan devlet hayatinin] sıhhatii bir şekilde işliyebilmcsi ve feyizli bi» gelişme arzedebihne-.-jübhesiz; idare mevkiine
gelenlerin hiç olma/sa rasyonel bir mesuliyet esasına-inanmış ve bu prer.Kİblerden doğacak riske katlanmayı göze abmış, medenî cesaı- tfc sahib, faziletli insanlardan o!ma arı artık zarurettir dene bilir...
Hudutsuz hürriyet cemiyet hayatı için ne kadar tehlikeli ise; mes’uiiyeteiz idareler de bundan daha az .tehlikeli denemez... Bu itibari? devlet hayatında mes’uliyet ten kaçan, bilgisiz, faziletsiz, sosyal bıx naysiyet endişesini ve vicdani bir mes’uliyet duygusunu hattı hareketlerinde büyük bir hassasiyetle1 gözetmiyen insanlara artık idare mevkiinde yer olmamak lâaırc gelir...
Bilgime. îıadar vazifeden çok şe ıet için «a lışanlarla karşı karşıya idik bundan böyle vazife uğruna can ..tamum ihtiyaç vardır. Gerek şef sistemlerinde ve gerek parler manter rejimlerinde müstakil düşünceden mahrum ehliyetsiz insanları yer verildikçe devlet haya tının islahma imkân bulunmıyaca ğnıı msanldi pek acı tecrübelerle hır ke$e daha öğrenebilmiştir. Temenni «dibi ki tecrübeler unutulmasın . .
□o
Bu
se
•ir
Fransızların Lüksemburg sunda oynatılan Kukla ve
fazla zevk almaktadırlar; tiyatrodan anlamaları zordur. Bir bebeği, bir oyuncağı nasıl se-' yiyorlarsa; tiyatro san’atı için-, de de, onların hareket faalinde ', bulunmalarıyla meydana geleıı' kukla oyununu, hayat oyununu sevecekleri tabiidir.
Bu bakımdan, Karagöz ve guignol, çocuk seyircilerini kay betmiştir. Bilâkis, çocuklar a-rasında, belki eskisinden de faz la bir seyirci, bir alâka bulmak tadır.
Paris’in bu en küçük tiyatro sunda seyretmiş olduğum guignol, herşeyden önce, kuklanın artık çocukların malı olduğu, çocuklara inhisar ettiğini gös -termiştir. Daha önce Ankarada seyretmiş olduğum Karagözlerde ayni şeyi yapmıştı. Artık çocuklara inhisar etmiş, çocukların malı olmuştur diyorum; zira eskiden onun kocaman seyircileri; hattâ onu oynatanlar, evlerine, saraylarına alanlar a-rasmda, Fransa ve İspanya kı-rallarmdan.Goethe Haydn, Vol-taire, Lesage, George Sanda ka dar, bir çok kimseyi sayabiliriz.

1C1
2»r
Parisin bütün tiyatrolarını , görmedim amma, Theâtre du Luxemburg) dan daha küçük bil' tiyatrosu olabileceğini zannetmiyorum. Paris’in bu en küçük tiyatrosu, Parisin en küçüklerinin tiyatrosudur.
Gerçi kapısı herkese açıktır.; ben de o sayede girebildim. Fakat o, kendi gibi, herşeyile küçüklere, ‘Küçük ) e mahsus-dur. Küçük sahnesi, bu dünyanın varlıkları olan, küçük - cansız - insanlar, hayvanlar eşyalar... Böyle olunca, seyircileri de küçük oluyor
Theatre du Lüksemburg -Lüksemburg tiyatrosu» Paris’in en meşhur kukla tiyatrosu -dur. Ona, en küçük tiyatrosu da dedim; bu Paris'in birçok kukla tiyatrosu arasında paylaşılacak birşeydir. Fakat, bütün bu kukla tiyatroları arasında, tiyatro kelimesine en çok bağlı olduğu için: onu, kukla tiyatroları arasında sayıp küçük gös termektense; asıl tiyatrolar a-rasında sayıp «en küçük» sıfa-, tını vermeyi tercih ittim.
Bizim Ankara’da açılan tiyatroya «Küçük Tiyatro» dendiğine göre, ona .«-Küçük Tiyatro demek, belki de daha doğru o-lacak. Bu ‘küçücük1 tiyatroda, küçük seyirciler, kendileri gibi küçücük âlemlerini seyrediyor -İar..,
Eu arada, küçük çocuklarını getiren büyükler olduğu, gibi, sırf kendileri gelebilmek için, küçük çocukların ellerinden tutanlar da yok değil!... Ben, tek başıma girdim. Bu, biraz da cesaret meselesi!.. Nitekim Ankara'da da, Karagöz oyunlarına da böyle giderdim.
Şu farkla ki, bilet almaya gittiğim zaman, iki bilet aldığım için, Theâtre du Lüksemburg- da olduğu gibi, gişedeki-ler şaşırmazdı. Halbuki, bilet aldığımı zannettikleri gibi küçük bir çocuk olmadığı, beııim gibi bir arkadaşım olduğu için, güçlük gene kapıdan başlardı.
Görüyorsunuz, Karagöz gibi, Lüksemburg tiyatrosunda oynatılan guignol da, artık çocukların malı olmuştur, onlara bizim girmemiz bile tuhaf oluyor. Öyle ki, bir büyüğün girmesine, bir yer fazla işgal e-dildiği için çocuklar kızdığı gibi, çocuğunu getiren bir büyük te; « yor? i» diyo tuhaf buluyor.. Halbuki, ne Karagöz, ne de gu-ignol, sadece çocuklara mahsus bir oyun değildi. Gerçi seyircilerin çoğu çocuktu; fakat büyükler dd, ondan zevk acıyor, seyrediyordu. Tiyatronun, gelişmesi, sinemanın keşfi, bütün primitif oyunlara olduğu gibi, onlara da bir darbe vurmuş, ve onlar, seyircilerini kay betmişlerdlr.
Çocuk seyircilere gelince; onlar için, ayni şey mevzuu bahis olmamıştır. Zira onlar, bu ktt-çUk âlemden, tiyatrodan daha
I


Bundan ne zevk aiı-diyo tuhaf



9 •


a

Al

mı '*a
i as . sak
e
• A
• H

Paris’in bu tiyatrosu, beni biraz kıskandırdı. Veya üzdü diyeyim, daha doğru olur! Zira bizim Karagöz’ümüzün böyle bir tiyatrosu yok! Halbuki,-çocuklar tarafından görmüş olduğu alâka, çok daha fazladır. Bu alâkayı meydana getiren de, o-nun değeridir.
Ankara’da, 1946 - 1947 de verilen temsillerde, bunu gör dük. Haftada bir defa verilen temsillerde, nihayet iki seaıı.ı yapmak icap etti. ;
Lüksemburg bahçesinde ve ikisi pazar ve bir de perşembe olmak üzere, haftada üç seans yapılıyor. Bununla beraber Ankara Halkevi salonu düşünü lecek olursa Karagözün daha çok alâka gördüğü, daha çok seyredildiği meydandadır.
Bu arada. Pariste, daha bir çok kukla tiyatrolar ımei’cut-tur. Fakat, unutmamalı kj, Paris’in milyon ile, Ankaranın nüfusu da bir değildir, _ve gui-gnol’un Parİ8(₺e gördüğü aıaka arasında bir mukayese yaparken, bunun da gözönüııdo bulundurmak gerekil*. Nitekim ben, Lüksemburg Tiyatrosunda” sonra, Paris'in bir başka «Küçücük tiyatro) suna, Tuileries bahçesi’ne koşmuştum .
Paris’in bu küçült tiyatroları, beni hem kıskandırdı, hem I üzdü, çünkü biz, hâlâ böyle bir | tiyatroya malik değiliz. Fakat, as1! üzücü olan, tiya olmamak değiL Kar


si için
SalûJıatldin Şenelt
de an

trnya malik olmamak değiL karagözü kay-betmek tehlikesi’... Onun çocuk lar tarafında” nekadar sevi’di-ği. aon Ankara temsillerinde görülmüştür. Bu temsiller devam ediyor mu, edecek mi, bilmiyorum. Fakat, Karagöz temsillerinin dalma çok az olduğunu söyleyebilirim; ve o, unutul maya Joğru gitmektedir*
— —— e* ■ —— ■■ ■ —
e
Divanı Âli luüııasebctile.
O. artık büyükler için eski halini alamaz; fakat çocuklar i-çiıı, nekadar sevileceğini, Anka ra Halkeviııin temsilinde huj bil’ temsilde görmediği kalabalık, bizo göstermiştir. Onunla çocuk tiyatromuzun en mühim klanımı verebiliriz. Nitekim Fi’ansadak.ukla, çocuklar işip, büyiik bir önemle ele alınmıştır.
Lüksemburg ve Tuileries tiyatrolarından başka, Pariste bir çok kukla tiyatroları bulun -maktadır ki, bunların da birçoğu mekteplerdedir.

Lüksemburg tiyatrosu 'hakkında biraz malûmat vereyim; tiyatro, Parisin en mühim bahçelerinden biri olan Lüksem -burgdadır. Böyle bir bahçenin seçilmiş olması güzel bir .şey-
dir; zira burada çocukla t io-lup taşar.
Zaten, onu da, çocuk eğlerc ■?-leıine ayrılan verde göri ?)-ruz. Tuileries bahçesi de ayni şekilde. Bu iki tiyatro ara suda fark şu; Lüksemburg tiyatrosu, kapalı, daimî bil- tiyatro, Tuilerifis’deki ise her ne kadar daima orada bulunuyorsa da, açık, daha doğrusu bezlerle ka-(Devamı b nnu«/
Z M A RT 1948
teni sabae
(HO
SAYFA: 3
Sadık Aidogamn bir makalesi
I» " "W ■
('Baştarafı 1 incide) lılık telgraflarına ehemmiyet vermiş olmasını çok şiddetli tenkid etmiş olduğumuzu ve bu hususta hatasız olarak çok ileri gittiğimizi itiraf etmeği samimiyet icabından sayıyorum.
»Boynuz çıkar da kulağı geçcT derler. Hakikaten böyle inmiş!
Şimdi şu tasvib ve bağlılık telgrafları çeken arkadaşlara hitab ediyorum:
Aziz arkadaşlarım, neyi tasvib ediyorsunuz ? Bir fileri mi, yapılan bir işi mi tasvib ediyorsunuz? Yoksa genel idare kurulu içindeki kunıculaıı ve onların tarafnıı tutan dört buçuk kişiyi mi tasvib e-dij'orsunuz?
Sonra bir de bağlılıktan bahsediyorsunuz. Bu bağlılığınız kimlere diı ? Eğer bu bağlılığınız fikir itibarile bir bağlanış ise, bu adamların hangi fikrine bağlandınız? Y’ok sa fikir falan yok ta. onların şöhretlerine mi bağlanmışsınız?
Eğer Meclis Grupuna karşı, genci idare kurulundaki dört buçuk adamın aldığı tahakkümünü mü yani:
Bu dört buçuk zavallının. Millet Meclisindeki Demokrat Partiyi e-lindo oynatmasını mı istiyorsunuz ? Eğer fikriniz bu ise çok yanlış bir düşünüş ve anlayışın zebunu olmuş bulunmaktasınız! Çün kü: Dünyanın hiç bir Demokrat memleketinde böyle bir şey tasavvur edilemez. Şunu iyice hatıranızda tutmanız lâzımdır ki, milletvekilleri; lıangi partiden olursa olsun, onlar yalnız kendi partileri nin mümessili değil, bütün vatandaşların temsilcisidir. Hiç dört bu çıık kişinin emir ve tensibi ile hareket etmelerine siz razı olur musunuz?
Genel idare kurulu diye sizin seç tiğiniz adamlar hiç Meclis Gıupu-na direktif verebilirler mi? Sonra bu milletin hali nice olur? Genel kurula bu kuvveti kim vermiş? Hiç bir avuç insanın hüküm ve nü fuzu altına milletvekillerinizi sokmak gibi çocukça bir fikir sizin gibi yaşlı başlı insanlara yakışır mı ?
incide) müdafaa
vatansa-
“Vatan,, Başyazarı Yalman’ın iç yüzü (Baştarafı 1 dan ayırmak fikrini dahi etmiştir.
Bakın bugünün ateşli
veri (!) ve buluttan nem kapan Li .2R. 1919
tarihli XVakıt) da c Ekalliyetleri himaye» semamelî •
de ne diyor:
(Bugüne kadar Şarkı karib mesailini muallâkta bırakan esbabı e-sasiyeyi izale şu suretle olur:
1- Ermenistan hududunda tashihi hudut yaparak oradaki mültecileri iskân etmek ve memleketin sair taraflarında bulunan Ermenilere bundan sonra kendilerine aid bir yurda malik olduklarını, isteyenlerin oraya gidebileceklerini, geriye kalanların müsavi hukuku haiz Osmanh vatandaşı bulunacaklarını ve bir zümre halinde istisnai bir vaziyet işgal cdemiyeeeklerini söv temek.
2 — Kültlerin inkisaf-ı- harsi ve iktisadi ve içtimaiyelrrine aid esbabı hazırlamak...
(Vakit) gazetesinin 12 teşrinievvel 1919 tarihli ve (Türkiye siyaseti) adlı başmakalede de Alime d Emin Yalman verilecek Türk toprakiurının «Bilcümle ri istin be kufi gelmesi lunmaktadır,

Görülüyor ki devrin
Eğer genel kurul denilen ve ken dişini partinin sahibi hakikisi sana cak kadar zıvanadan çıkan bu zavallıların yaptıkları işi beğeniyorsanız, bıı işlerine ne olduğunu ken di kendinize sormaz mısınız? Eğer siz bu suali kendi kendinize sormak zahmetine katlanmadınızza ben size bımıın cevabını vereyim de dinleyiniz:
Genel idare kurulu denilen ve kendilerini dev aynasında gören zavallıların yaptıkları işler şunlar dır:
Fııad Köprülü ve arkadaşlarının tahakkümüne metelik vermh'eıı ve bunların Demokrat Partiyi muhalefet yolundan saptırdıklarını ten-kid edenleri partiden çıkartmaktır. Kendilerine muâıız olanları ve yap tıkları hakarete mukabil, haklı o-larak, kendilerine hakaret edenleri partiden çıkartmışlardır. Bu isi de emirleri altında bulunan bir1 haysiyetsizlik divanı ile yapmışlar] dır! Kısacaet: Kını bu dört buçuk adama kafa tutmuşsa, kim bunla-, rı adam verine kovmamıssa, anla-! rı partiden çıkartmak küstahlığın' da bulunmuşlardır. 1
Görülüyor ki, kendi şahıslarına karşı yapılan ve tamamen kendi şahıslarına dokunan haklı, haksız tecavüzü, partinin bir dâvası imiş gibi gösterecek kadar insanlıktan İecerrüt etmiş bulunuyorlar! Buna ne demek lâzım: Kin ve ihtiras.
Nerede kaldı dâva? Dört buçuk haris ve hodgâmm \ iizünden bir partiyi bu kadar içler acısı bir duruma düşürmek ahlâk mefhumu i-le nasıl bağdaşabilir?
İşte aziz Demokratlar vaziyet bu kadar acık iken, kurucu denilen bu dört buçuk adamın yaptığı marifetleri tasvib etmek için insanın insafsız olması lâzımdır.
Şimdi bir de şu bağlılık izhar e-den sözlerinizi bir gözden geçirelim :
Acaba bu bağlılığınız maddî bir bağlılık mıdır ki, kılavuzunuzun sizi çekip götüreceği yere gideceksiniz? Bu çeşit bir körü körüne bağlılığı hiç bir Demokrata yakıştırmak imkânı olmadığına göre, bu bağlılığınızın tamamen fikri ol duğunu kabul etmek icabeder. O halde bağlı olduğunuz bu dört buçuk zavallının siyasi fikirlerinin ne olduğunu anlatabilir misiniz?
Sizin yerinize ben cevabını vereyim aziz bağlılık telgrafı çekenler!
Bu kurucu denileıılerin siyasî fikri sudur:
înönüniin koltuğu altına sığına-—Je halinde



unıaralı bir Halk Partisi
tmak...
Ermenile-tavBije o-
lıara retti vurds( veri (!) ve Demokrat Parti kurucularının Moskof tehlikesinden. dem vurdukları bir sırada onların sözcülüğünü yapan Yalman Mütareke yıllarında (Molotof) a rahmet okutacak bir cömertlikle mukaddes Türk topraklarını şuna * buna peşkeş çekiyordu. ,
Kızıl Cehennemden kaçanlar
(Baştuıafı 1 incide) dürlüğiınün Sirkecideki misafirhanesinde misafir edilmişlerdir.
Hür vatanımıza iltica edebilmek ten memnun görünen ırkdaşlan-mrz, kendilerde görüşen bir muhar rirlmize şunları anlatmışlardır,
(■ — Komünist parmağının aslâ giremeyeceğine inandığımız anava tanımı? olan Türk topraklarına a-yak bastığımızdan dolayı bahtiyarız. Bu bahtiyarlık kadar çektiklerimizi iımid etmekteyiz
Sovyet Rusyanın
Avrupaya doğru süratle yaymasın dan ve Çekoslovakyayı da kıskaç içine almasından sonra Balkanlardaki Komünist çetelerin faaliyeti arttı ve nihayet tahammül edilmez bir hale geldi.
Gümülciine, Iskeçe kasabaların da ve bilhassa Bııkçala köyünde ya şayan Türkler. olsun ve diğer vatandaşlar olsun daimi bir tehdid altında bulunmaktadır.
Civar dağlarda karargâh kurmuş olan Komünist çetecileri, geceleri köylere baskın yapıyorlar ve köylü leri dağlara kaldırıyorlardı. Kendilerine uyan ve maksatlarına »■ let olanları, silâhlandırarak lıükû-
içinde bugüne unutacağımızı
nüfuzunu oıta
Demokrasiyi. ınüoadole «le-Partlsı içinde olmuş zoval
Her Sabah :
Refik Koraltanla ı muhayyel mülakat j (Baştarafı 2 ı
— Büyük ycınininl/p inandığını için, söyliyeyim: Efendim ben Demokrat Parti gibi hürriyet ve elde etmek için ölesiye cek bir partinin Halk yhlaroa ha$ır neşir
tarafından kurulduğunu ve hu boyefen? dilerin başlangıçta gerçekten ciddi daV) randıklarını gördüğüm vakit sahiden ? şaşmış, kendi kendime: S
— İnsan ne idim dememeli, ne ola-? cafeım domun Meğer kırk gün günah*! kâr, hır güe tövbekâr tekerlemesi peke doğru imiş.’ diye düşünmüş hayretten! hayrete düşmüştüm. Fakat sonralarıc hürriyet ve Oemokrasi kahramanları*! nın ortaya bir kurucular saltanatıc zlhnlyotile çıkıp parti toplantılarında) gazetecileri fazla bulmaya başladıkla*) rını görünce birinci şaşışıma şaştım ve) artık hiç bir şoyo şaşmaz oldum. ç
— Yâııl ne demek istiyorsun sankiîı — No drnıok istiyecoğım boy^fen-ç di, kırk yjllık Kâninın asla Yani ola-5 buyacağı hakikatini bir koro daha tok*? rariadıktan sonra müsaadenizi istiyorum efendim. (
FIKRACI
Yine (Mürcie) ve »Cehmiye5 gibi bazılarının Ehlisünnetle müşterek oldukları taraflar nıevcuddur. Bunlara bakılınca; Ehlîsünnet dışında kalan bii -Ilın fırkaları; tanı mânasile birkaç asıkla toplamak ve birbı -rindeıı katiyetle ayırmak mümkün değildir.
En ehemmiyetli ve bâriz ayrılıkları dikkate alarak bir dereceye kadar tasnif kabildir ki, Şehristanî, Abdulkalıir Bağdu -di, Abdalkadir, Esferayini ve-sair büyük Islâm âlimleri hep böyle yapmışlardır. Şia kökünden çıkan fırkaları da, bir kısmı; Gullat, tmamiye, Zeydiye olmak üzere üç, bir takımı ise Keysaniye’yi de ayırarak dört holümde incelemişler, bir takımı da daha başka türlü tasnif yolu tutmuşlardır.
Gullat’ı iki kısma ayırarak bir takımım Islâm mezhep fırkaları sırasında saydıkları hal de, Beyaııiye, Muğıri.ye, Man-suriye ... gibi bir. takımlarını Limamların Tanrılığına kail ol -malarından, Yezidi ye gibi bir
D. P. Haysiyed Divânı toblandı
(Baştarafı 1 incide) Demokrat Partinin Bakırköy iin deki Toplantısı
Demokrat Parti İstanbul Milletvekili Refik Koraltan, dün akşam da, Bakırköy ilçe mer -kezine giderek, hasbihallerde bulunmuş, son parti ihtilâfların dan bahisle, şunları söylemiştir:
(•
Demokrat Parti, iktidar partisinin bütün menfi propaganda ve temennilerine rağmen, millete dayanarak kayalaştı. Yi ne milletin güven ve itimadına dayanarak hak ve hürriyet yolunda çarpışıyor.»
İnsaf Yoluna Döner Görü nenler
Koraltan, son buhran ve ihtilâflara temasla; bazı Milletvekillerini kastederek:
«— İnsaf yoluna döner görünenler göze çarpıyor. Sözüme dikkat ediniz: (döner görünenler) diyorum; yani henüz dönmediler.'»
Koraltan, bundan sonra, C. H. P. elemanlarının D. P. nin kuruluşuna rastlayan ilk gün -

SON DAKİKA
M a Siy e Bakanı vefat etti
------o------
Ankara 23 (A.A.) — Maliye Eakaııı Halid Nazmı Kişmir, muzdarib bulunduğu hastalık-' tan kurtulamayarak bu gece vefat ettiği teessürle öğrenilmiştir.. Merhumun cenazesi ailesinin arzusu üzerine yarın akşam Istanbula nakledilecektir.
Necmeddin Sadak Yunaaistana gidiyor (Baştarafı 1 incide) orada kalacaktır.
HABERLEŞME KONFERANSI AÇILDI
Londra: 23 (BBC,) — Birleşmiş Milletler istihbarat teşkilâtı ve ha herleşme hürriyeti konferansı bugün açılmıştır. Konferans başkan lığına Filipin heyeti başkam Tuğge neral Roınulo seçilmiştir. Esasen konferansın toplanmasını bu zat teklif etmişti.
KONFERANSIN GÜNDEM!
Cenevre, 23 (APı — Birleşmiş Milletler Genel Sekreter Muavini Benjamin Cohen, bugün burada a çılacak olan İstihbarat Hürriyeti Konferansı dolayısile, gazetecilere demeçte bulunarak, ezcümle şunla rı söylemiştir:
«Bugün; bütün dünyada istihbarat vasıtaları umumi durum hak kında Cksik ve yanlış malumat e-dlnilmesine ve bu suretle ortada bir tehlike ve karamsarlık havasmm es meşine sebep olmaktadır. Bir çok gazeteler, maalesef, hâdiselerin an cak dış göıünüylerinl ele almakta ve bunların ihtilâflı taraflarım da ha ziyade belirtmektedirler. Buna mukabil. Birleşmiş Milletler arasın daki iyi münâsebetler basında pek akis bulamıvor. Gazete okuvtı

gün
uvük devlet ara
cu sındakl tnücadelfîff lunuyorlar.»
istihbarat Hürriketi Konferansı,! Birleşmiş Milletler Kurumana dahil 57 milleti temsil eden mümessille rln iştirakile bugün açılacaktır. Konferansa Amerika 36 kişilik bir geyet göndermiştir. Rusvayı 16 ki şlllk bir heyet temsil etmektedir. Yugoslav heyeti İse 21 kişiden mii rekkeptir.
Konferans. »İstihbarat Hürriyeti mefhumu için ne gibi hak, vazife ve usuller gireceğinin tesbltl» inak sadllc, Birleşmiş Milletler Genel Kıı rulıı tarafından kanaraştınlınıştı. Konferans şu 4 meseleyi gözden geçirecektir:
1 — Haber alma vasıtalarının e-sas vazifeleri haberleşme hürriyeti nln esasları.
2 — Milletler arasında haber top lama ve dağıtma usulleri,
3 — Haberlerin serbestçe alınıp yayılması,
4 — Milletlerarası haberleşme İş lerinln hukuki esasları.
■Pu ■ W
met kuvvetlerine kaışı kullanıyor, ardı, isyan edenleri İse. tereddüt etmekslzl katletmekledirler.
Üç aydan beri kaçmak için fırsat kokuyorduk. İşte ııihaet bugün vatanımıza gelmiş bulunuyoruz


gövenine dayana-initihanlara, siyasî girişeceğiz, birliğe
lerde baskı ve şiddet politikası güttüğünden bahisle;
«— Şimdi ekseriyet itibarile tazyik kalktı. Seçimlerdeki C. H. P. nin meşhur valileri ya -vaş yavaş dâvamızı tanımağa başladılar.»
Bıı arada, bizim bu başarılarımıza rağmen, hâlâ bazı arkadaşlar, inanmak ve bizi desteklemekten vazgeçiyorlar. Fazla bii şey söylemiyeceğim; insaf etsinler ve Allah, onlara acısın da islâh etsin.
Açık Milletvekillikleri Seçimi Koraltan yeni bir devre i-çinde bulunulduğunu işaret e-derek:
Mayısta, açık Milletve-
killiklerine seçim bağlıyacaktır. Jandarmalar, maddî, manevî tazyiklerde bulunmaz ve C. H P. idarecileri bizi anlamakta de vam ederlerse, seçimlere girer ve itimadınıza lâvık bir şekilde kazanırız da . Tekrar müfritlere temasla şöyle demiştir: Cici Bicilerle I’ğraşnıak İste-miyornz
— Mesele hallolmuştur. Fa -lancı veya fHancılarla (cicilerle bicilerle) uğraşmak istemi yemiz.
Milletin rak, çetin
mücadelelere
Bu volda da; birliğe güvene, inana, tesanüde şiddetle ih tiyaç vardır.
Bizim bu halimizden fayda -lanmak istiven siyasî partinin karşıyakakları (!); ümide ka-pılmasmlar. ]
Onlar, bir defa daha anlıya-caklavdır ki; milletin ruhu çe-' lik gibidir: göğüslerinden çıkan iman dalgaları önümüze çıkan dağları eritecektir.
Koraltan beni tatmin etıyedi •Bilâhare Muzaffer
bir üye söz istiyerek demiştir ki: «— Koraltan, son buhrana temas eden izahlarında, beni şahsen tamamile tatmin etmiş değildir.
Efkârı umumiye tatmin edilmek istiyor. Başımızda kiler C. H. P. den çıkma elemanlardır. Eğer hakikî bir ihtilâf varsa, (Biz bunun şahıslar orasında olduğunu biliyoruz.) bu lâyıki veçhile açıklaıınıa-lıdır.
Sadece (tasfiye oldu), (geldi, geçti) demekle iş bitmiş olmuyor ».
Osmaniye kdyühden Ilışan, şöy le konuşmuştur:
Bizim çektiğimizi siz çekmediniz...
«— Bizim seçimlerde çektiğimi-’ zi seçtiğimiz milletvekilleri çekmedi. Biz onları, böyle ihtilâflar zuhurunu vesile olsun diye seçmedik. Parti, şahıs partisi değildir, tırabdaiı kurtuinıali raftvon
•»
Koraîtnnın cevabı
Koraltan bu sözlere cevaben şnn lan söylemiştir:
c— D. P. bir 8iıikaste uğradı. Fakat, parti şerefli vasıfları ile t bunlara hakiki cevabı veriyor.- I
Biz, şahıs partisi değiliz! Kimin emrindçyiz, buyruluyor. Milletin emrinde, milletin hizmetindeyiz. 1
Tasfiye esastır, şfirttır. Bunu yaptıkça mikropları
teşi düşürüp hastalıktan sıyrılmış olacağız. •
Yakında büyük kongre toplana-1 cak: o zammı, genel kurul elindeki salâhiyetleri yersiz kullanmış- -sa. kendisine bu pek âlâ sorulabi-Iecdktir.
İsmini söylemek istemediğim bir arkadaş; genel kurulun salâhiyetlerini fazla buluyor, işte bu sistemi müdafaaya çalışan ekalliyet, ekseriyete tahakküm etmek istiyor ki, imkânsızlığı aşikârdır.
Koraltan, bundan sonra «derinden, asırların gerisinden bir ses gediyor diyerek, yaklaşan Rus teli İlkesine işaret etmiştir.
Toplantıya saat 10..30 da son verilmiş ve Koraltan, ilçe idare he yeti ile yarım saat süren hususî bir toplantı yapmıştır.
Acar adında
pasif korunma tedbirleri
(Uaştarafı 1 incide) lığından bu konuya dair dalma ve rllen cevap: «Bu meselenin hafta-lardanberl ortaya atılmamış olduğu» merkezinde İse de, Batılı Demokrasilerle Rusya arasındaki mü nâsebetlerln değişmesi, Batı Birli [ ğinln teşkili, -Marshall plânına iş tirak eden onaltı memleketin işbirll ğl ve Ingltere ile Fransa ve Ameri kanın Trteste meselesi karşısında takındıkları yeni tavır, bunların hepsi Batılı Demokrasilerin, şimdi hiç şüphesiz Türklyenin azimli ha reketlne eskisinden daha çok taraf tar bulunmaları bakmından Boğaz lar meselesile ilgilidir, Batıda De mokratik kuvvetin bu yeni gelşmesl Türklyenin tasvibi çok müzahereti
Boğazlar
ortaya atılmış,
Türkiye ile doğrudan doğruya müzakere sağlamağa çalışmış, Batılı devletler ise, müzakerelerde Türkl yenin mütteflklerile malik bulunması için. Japonya hariç olmak ü-zere, Montreoks mukavelenamesine iştirak eden memleketlerin kon ferans halinde toplanmaları hususunda İsrar etmişlerdi- O zamandan beri bu meselede İngiliz nokta! na zarına tesir eden pek çok şey olmuştur. Bütün bu hâdiseler İngllte
azimli tavrına, sadece aşan fiili bir müstelzimdir. meselesi nota
Rusva bu
manevî
tcatislle hususta
-----o-----
Londra 23 (A.A.) — Dün A-vam Kamarasından pasif müda faa hakkında müzakereler cereyan etmiştir. Bu arada bazı saylavlar Atom bombası meselesinde protestolarda bulunmuş 1 ardır.
Hükümet sözcüsü, gayet derinde inşa edilmiş olan ve halen mevcud bulunan sığınakların Atom bombasına karşı kâfi derecede koruyucu olduğunu söylemiştir. Passif müdafaa meselesi ile vazifelendirilmiş o-lan muhafazakâr John Ander-son. şöyle demiştir:
— Bir tabaka ambalaj kâğıdı Atom bombasının alevle -rinden husule gelen yanıklara karşı iyi bir muhafaza usulü -düı. Fakat Atom bombası radyasyonlarına karşı himaye meselesi daha vahim bir veçhe ar-, 2etmelrtedir. I
îşçi saylavlardan Bayan De Manin şöyle demiştir:
— Erkekler bu meseleleri heyecanlanmada^ müzakere e-debiliı'lerse de kadınların bu şekilde hareket etmeleri imkân sızdır. Medeniyetimizi yeniden [ kurmak için tu’naklarile topra-1 ğı kazıyan bir avuç köylü haline gelmemiz ihtimali mevcud-dur. Her iki tarafın da birbirlerinin basit birer insan olduklarını görebilmeleri için birisi -niıı demir perdeyi parçalaması icabetmektedir .
Diğer taraftan Büyük Britanya genelkurmay başkanı Mareşal Montgomery, 31 Mart tan 2 Nisana kadar kalmak û-zere Belcikaya gidecektir.
Montgûmerv, Almanyadaki


♦ W t 1 ~ ” F"** V r
laularuu da teftiş edg-cek ve 7 Nisanda Ingıitereye
dönecektir.
Bundan başka, İngiliz hükümeti. İngiliz ordusunun yaptığı kış manevralarında tavsiyelerde bulunmak üzere Sovyet cephesindeki kış muharebelerinde tecrübe sahibi Alınan harb esirleri istemiştir.
Olimpiyatlara crir^c^k boksörler O
Olimpiyadlara iştirak edecek elan Boks millî takımının seçme müsabakalarına dün akşam Ünyon Fransez salonlarında başlanmıştır.
Organizasyon gayet bozuktu ve müsabakalara iştirak e-den davetiyesiz boksörler, para ile bilet almağa mecbur tutuluyordu.
tik karşılaşma Sinek sıklette ve 51 kiloda Receb özkutlu ile Erol Börtü arasında oldu. Ha kem Sıtkı, trol, rakibini sayı hesabile yendi.
Horoz sıklette, îdris Yılmaz, rakibi Zeki Kıran ringe gelmediği için hükmen galib sayıldı.
53 kiloda Faik Şensoy rakibi îsmet Doğana sayı hesabile ga lib geldi.
Tüy sıklette Yorgo îştavridfe Vladimire sayı lib ilân edildi.
Hafif sıklette rakibi A v d yu ilk ravundda yendi.
63 kiloda Erol Barbaros ile A leko Anokozu karşılaştı. Aleko, gayet iyi hazırlanmıştı ve rakibini iki defa yere düşürerek sayı hesabile galib ilân olundu .
y-.ırın nrf:!, pfi lflİQ_~ -ft;;, ba Şerafettıni saya yendi.
Orta sıklet 72 kilo, Tayyar Kalça, şuursuz kilde dövüştüler ve Tavvar galib geldi.
Yarım ağır, 79 kilo , Enver, sayı hesabile Cafere galib ilân edildi.
hesabile ga-
Misbalı Güzel ı n Alpasıı-bir nakavutla

Ziya ile bir şe-neticede
ISHBWW1 «VATAN KURTARAN ASLAN 1 yapaı
Warner Bros Şirketinin bu sene sinema dünyasına yarattığı en muazzam film
TAMAMEN RENKLİ
ÇÖL ŞARKI
I

%


re ve Amerikanın, Doğu Akdeniz U tlkametinde bir Sovyet ilerlemesi karşısında mukavemetlerini teyid etmiştir, Şimdi zoraki bir anlaşma ile Türk topraklarına sarkmağa ve ya Bkığazlarn kontrolünü ele alma ğa matuf herhangi bir Sovyet teşebbüsüne karşı İngiltere ile Amerikanın mukavemet edecekleri aşi kârdır.
Bu bakımdan mesele halen İtaf yada karşılaşılan mesele kadar günün konusudur. Italyada Komünist lerln kazançları bir zafende Akdeniz güvenliğini tehlikeye düşürür, İki mesele ayasındaki açık fark şu dur: Italyada .bir Komünist darbe sinin, Demokrat Batı Avrupanm mukadderatı için çok önemli olma Sına mukabil Sovyetlerin Türkiye ye nüfuz etmeleri. Doğu Akdeniz ve Orta Doğuda. Demokratik repimle-rin ve milliyetçiliğin gelişmekte ol duğu bu önemi bölgelerdeki hâdise ler üzerine derhal akisler yapar.
Bununla beraber. Akdcnizin güvenliğini korumanın hayatî ehem, miyeti gerek bu iki mesele gerekse Yunanistan meselesi arasında önem li bir bağ teşkil etmektedir.
Geçen sonbahar. Birleşmiş Millet ler teşkilâtı Genel Kurul toplantısında, bir çok kimseler Amerika nuı Filistin meselesinde Rusya ile zahirî İşbirliği yüzünden, Yunania tana ve Türkiyeye yardım progra mini tehlikeye attığı kanaatinde i-dller. Şimdi Amerikanın taksim plâ nıııdan vaz geçmesi. Boğazlar meşe leşinde çok önemli unsur haline gelmektedir. Zira Amerikanın bu son hareketi Arablarjn Amerikaya yaklaşmaları imkânına yol aç maktadır. Bu yaklaşma ise, İngll terenin Orta Doğu dcvletlerile cilan münâsebetleri için hayırlı 0Î3. cak ve Türkiyeye kadar Arab mem leketleri çevrelerini takviye edecek tir,
Ingilterenin Ürdün ile akdettiği ve bir müşterek müdafaa bürosu İh dasını derpiş eyliyen anlaşma. IT rakta yapılacak seçimlerden sonrıİ bu memleketle de yeni bir anlaşma imzalanması ihtimali ve Türkiye ve Yunnnistana Amerikan yardımı ııı arttırmağa matuf tedbirler, bütün bunlar, iki büyük Batı devleti nin gerek Avrupaya gerekse Yakm Şarka yeni bir Sovyet nüfuzuna mukavemet etmek hususundaki a zimlcrini gösterir,
Türkiye Boğazlar bahsinde, İngiliz müşahitler, Rusyanın Türkiye ile, bu memleket aleyhine olarak müzakerelere girişebilmesi İhtimalinin. şu son aylar zarfında havli zayıflamış olduğu yolundaki kana ate meyyaldirler.
Truman ordu şefle
i riyle bir toplantı yaptı
I
«Deaert Sorgn
DENNİS MORGAN - İRİ: E MANNİNG E RUCE
CALOT — V/CTOk F ANCEN’in zaferi


a)
Vnzı&n
İta g Ofian
Tcffrikiâ ). «.t
YARIN AKŞAM
Bu film VVARNER Stüdyolarında ilk defa şark müziği İle çevrilmiş.'Cezayir, İzmir Marsları çalınmış, zengin şark danslarlle Süslenmiştir.
A R tiaee?a’2riEda
Biletler Şimdiden satılmağa başlanmıştır.
V
racak kadar çoktur. Misâl ola-/ rai; bir tanesini zikredelim: 1 Hanbeli imamlarının büyükle • c rindeıı Şeyhislâm Ibııi Teymiy-J ye’nin
büyük kıt ada
d İr
ıninhaecıissünne kitabı
(1120) salıife-
fBaştarafı 1 incide) bul eden harb sonrası politikasının tam bir muvaffakiyetsizliğe uğru dığını kabul etmiştir.
M. Marshall, Birleşik Amerika nın siyasi ve ekonomik kudretini desteklemesi için Amerikanın daha büyük bir askeri kuvvete sahih olması gerektiğini açıklamıştır. Halen Amerika için en büyü); ehemmiyeti haiz olan bölgeler Batı Avrupa memleketleri ve billıas sa İskandinavya ile Italyadır.
General Bridc Aııkarada
Ankara: 23 (A.A.) — Bir rriid det önce istişarede bulunmak üzere Amerikaya gitmiş olan Türki-yedeki Amerikan yardım heyeti askerî kurul başkanı general Mac Bride bugün saat 16.45 de şehrimi ze gelmiş ve hava alanında Milli Savunma Bakanı adına deniz yarbayı Ekrem Tekik, Genelkurmay başkanı adına Eğitim dairesi ikin ci başkanı general Rüsdü Erdel-hün ve Amerikan yardım heyeti havacılık kısmı başkanı general Hoag, Amerikan askerî ataşesi, ba sın ve ajans temsücileri tarafından karşılanmıştır.
Yanlını plânı Temsilciler Meclisinde
Londra: 23 (B.B.C.) — Bugün Amerikan Temsilciler Meclisi, Av-rupanın kalkınması plânının müzakeresine başlamıştır. Temsilciler Meclisi Dışişleri Komisyonu başkanı Mister Eaton. Rusyanın bazı ■Bii He t leri köle vaziyetine indirdiği ni izhar ederek müzakereleri açmıştır.
Mezlıebleri tasnifle tutuları yollar — iç içe giriş! dolusu .kitablar! — ?
l/e den de çıkarırlar? kısmının îslâmiyetle hiç bir mü nasebeti olmayışından, Meynıu-niyo gibi, bir takımlarını ise kızlarının kızlarını almağı mil -bah kılmak, vesair*' yolundaki din usulleri haricindeki muamelelerinden dolayı Islâm fırkaları haricinde tutarak bunları ıe-vafiz Gullat’mdan sayanlar var dır. Şu takdire göre, rafz tâbiri mutlak mânasında alınarak dinî esaslardan hariç kalanlar makamında kullanılmış oluyor. Adına ister Şia, ister Rafza ha reketleri denilsin, ister mutedil ve ister gulv ifrata yö-
7'ine fiüzre ti Ali
Hazreli
Kütüblıarıeler
■ İlmi Teymi-
— Nere-Rûyu mı, hakikat mi?
Anıma, bunun da azı çoğu olur Şu halde. Şia fırkalarının mutedillerinde mübalâğa ve hayâl az, gullatmda çoktur, demek o-luı*.
Sianıp. itikad usullerine ve bun -•
ların tatbikatına karşı ehlisuıı-net âlimlerinin çok esaslı karşılıkları vardır. İşi; kalbından gtcirircesine elemişler ve hic bir noktasını cevapsız bırakmamışlardır.
Sia talimatına karşı ehlisini-net âlimlerinin müdafaa ve cevap olarak yt
büyük bir kütüphaneyi
' — Raf’zil er »e Elıli Sünnet — Ntuircddin Tutti İslâm âlemi mi, müşrikler ı/ardımcım mı? Meleklerden sorular! — ifriti Azâmin cezalandırılması! Falımumn yiiz f/örünılüğü! — nelmiş sayılsın, bütün Şia fırkalarının erkânı ve usûlünün başında (İmamet) nıes’elesi gelir, geri kalanlar hep bu telâkkiye bağlıdır. Şiaca kabul edilen tarzlardaki (imamet) mes’-elesinde, bcıı; itidale benzer bir şey göremediğimi itiraf eylemek mecburiyetindeyim.
Herhangi bir iş ki, mutlaka rlcTâdeniıı üstüne çıkar; o; elbette fevkalâdedir. Her fevkalade ise elbette ifrattır. îi’rat'-m ."ıkıl ve nâkil 11e te’llfi kabil olamayınca elbette gulvdur ve hayâldir, vehim ve hurafedir.
Buna benzer dah.7 pek çok eserler nıevcudclur. Bu zatın rafizîlere verdiği cevaplar, kuv vetli Olduğu kadar da şiddetlidir. Adı geçen kitabın bir ye -rnıde nuıkakkik-ı Turî adile â-nıian meşhur filosof Hoca Na-sîr-ı Tusî've fena halde çatıyor ve onun İslamların mezhep fırkalarına ayrılacaklarına ve fırkalardan yalnız bir tanesinin^ kurtulan fırka olduğuna» işaret' eyleyen hadîsi şerifi ehli bey -, tim Nuhun gemisine benzer,' kim ki.
muş ve muştur,
tefsir ed(
zdıkları kitaplar;
dol'lu-
sefineye girmiş kurlııl-onclan ayrılan boğul-nıeâlindeki hadis ile ■rek 'kurtulacak fırka; lmanıiye fırkasıdır. C'iitı-k ü :
(Devamı var)
----------o- -■ - - —
Triyeste mes’elesi fB-aştaıafı 1 incide) lenmektedir.
Yugoslavya, bu teklife karşılık Koriça kendisine verildiği takdirde Trieste’nin Italyaya i-adesiııe itiraz etmiyeeeğini bildirmiştir. Vaşingtondaki muşa hidler, bu cevabın kabule değer olmadığını söyleyerek Yugoslav yanın kendine aid olmayan bir yeri isteyerek yine kendine aid olmayan bir yeri başkasına ver neği tasarladığını belirtiyorlar. Mamafi, Amerika Dışişleri Bakanlığı bu hususta lıi ;bir re mî malûmata sahib bulunmamakta dır .
Koriça, Triesteııin 50 kilomet re uzağında olup Triesteyi A-vusturyaya bağlayan deıniryo» lu üzerindedir.
SAYFA:6
Parisin en küçük Tiyatrosu
(Baştarafı 4 üncüde) patılan bir tiyatro. Tabiî Lük -seraburgdaki daha mükemmel. 1933 te yapılmış olan bu tiyatro 300 kişi alabilmektedir. Sahnesi, hem el, hem ip kuklası i-çin yapılmıştır.
Sahne, her türlü ışık tertibatını, pikap v.s. i muhtevidir. Ay rica tiyatroda, dekorları sak -lamak için yerler, dikiş, resim atelyeleri, artist locaları ve büro bulunmaktadır. Mamafih, bütün bunları gözünüzde büyültmeyin; burada herşeyin küçük olduğunu söylemişti^.
Sahne küçük, sahnedekiler küçük olunca, onların atelyeleri. depolan da küçük olacaktır. Büyük olanlar, sadece onları oynatanlardır. Bu tiyatronun, başında da ,eski ve usta bir kuklacı bulunmaktadır. Tiyatro, o zamanki Millî Eğitim. Bakanı tarafından açılmış; Bakanlığın daimî alâka ve yardım larıııı görmüştür. Şimdi/Paris’ m mühim kukla tiyatrosu huri ur.

Lüksemburg tiyatrosu 300 ki-gıbk. Bunun da sebebi, kuklala nn küçük oluşudur. Tiyatro kü çuk yapılmışıtr, zira kukla i-( Çin bu zaruridir. Zira, küçük olan kuklalar, büyük bir tiyat-loda iyi seyredilemezler. O, her Şeyden önce, küçük bir salon oyunudur. Onu, böyle bir yerde seyretmek icap eder.
Bu hayal oyunları, Karagöz için de aynı şeydir. Küçük olan Aler ’ U2aktan seyredilemez ıeı. Ayrıca, oyunu oynatan kuk kuklacının sesi her taraftan du yulamaz. Mikrofonun sesi boz-?ü)0rtu. KUsÜk K,,y
w F’akat bu, okadar mühim de-gndır esas mesele, seyretme mes’elesidir. Küçük figüran küçük bir yer, bir tiyatro lâ-aradır. Bu bakımdan Lüksem-burg tiyatrosu, kukla oyunu i-olduğu gibi, hayal oyunları kın bizim Karagözümüz için ideal bir örnektir. Ç
ri 9nikarS?’ KaraSöz temsılle-ı dolayısıle, bir gün kendisiy-Jo konuşmuş olduğum Hayalci Koruk Ah, Ankara Halkevinde oynatmış olduğu temsillerde sa lonun büyük olması dolay’ıslfe esas figürlerin seyredilemediği yeni büyük figürler yapmak lö runda kaldığı; ve bunun da o-yunu bozduğunu söylemişti’ HİVa::tgöz,de’ kukla gibi, kü ngürier küçüktür. Onun “da^ LuKsembui'g’da olduğu gibi kuçuk bir tiyatroya ihtiyacı bÜVÜk olunca. o-tan^^^ SaI°na s°kraak-}( n a,?eanslan Çoğaltmak daha doğru olur.
Zira gerek hayal ovunlan darcdah»UWa’ kÜÇUk bir' sa,ü";
, ,aha seyredilir. Ve ancak küçük bir salonda seyredi-en, Küçüklük hususiyetidir kı onun çocuklar tarafından sevilmesinde en mühim rolü oynamaktadır.

Kuk’a ye hayal oyunları, artık çocuklara inhisar etmiş, onların malı olmuştur. Çocukla -^• onlara ne büyük bir alâka gösterdiğim, Pariste, Lüksem -burg ve Tuıleries bahçelerin -nen önce, An karada da görmüş tunı. Orada ise, bu oyunlar i-çin gerekli olan tiyatro ve mun t.jzarn temsilleri gördüm. Pa-,bu küçük tiyatroları, en kvçuk tiyatro seyircileri için neler yanılması lâzım geldiğini bana anlatmış oldu.
Turhan Doyran
çük bir salon orunudur- ’ -yy£î - vflnnamfltf-figürler küçüktür ce Hukuk T
I


» v I
senesinde İstanbul 31 inci 'lkoltulundan aldığım şa-barie'njrnomi zâyi ettim, yenisi”! alacağımdan, hükmü yoktu ı
432 sayılı Muzaffer Ali Aİsan
“Vatan., önüne geleni komünislikle yaftalıyor fBaştarafı 1 incide) ve en sıhhatli, halis Türk vatandaşlarına günün modası haline gelen komünistliği nasıl bulaştırmak istedikleri malûmdur.
Bu arada bütün Türk milletinin sevgi ve hürmetine mazhar olmuş bulunan sayın Mareşal Fevzi Çuk-mak’a bile dil uzatılmış ve daha dün Türk topraklarını Ermeni ve KÜrtlere peşkeş çeken, istiklâlimiz le istihza etmek cüretinde bulunan Ahmed Emin Yalman, işi, Millî Mücadelenin ve bugünkü İstiklâl ve hayatımızın sayılı kahramanlarından biri olan bu asil Türk evlâdına yurdseverlik deısi verecek kadar geniş ölçüde bir şirretliğe vardırmıştır.
Diğer taraftan okuyucuları tarafından çok yakından tanılan ve her uzvu, komünizme her fırsatta lânet yağdırmaktan geri durmamış olan «Yeni Sabah ' bile hakikî Demokrasi, hak ve hürriyet uğrun da tâyin ettiği istikametten zerre kadar inhiraf göstermediği için ayni saldırışlara hedef olmuştur.
Fakat iş bununla da bitmemiş, Yalman, milliyetçiliğinin derecesi malûm bulunan ve vatanını en aşa ğı, Vatanıc’dan belki yüz bin defa fazla seven Türk gençliğine bile bu lekeyi sürmek istemiştir. Son zamanlarda komünizm aleyhinde yaptığı nümayişlerde, milliyetçi heyecanın zirvesine çıkmış olan bu gençliğin infiali ve akisleri o kadar ileri gitmiştir ki, bazı haller de akliselim sahibi kimseler ve bu arada Yeni Sahalı «) bu hareketlerin ifrata varır dereceyi bulmasın dan çok defa şikâyetçi olmuştur.
İşte Ahmed Emin Yalman son günlerdeki taktiği ile bu komünist düşmanlığının ve milliyet duygu ve heyecanının zirvesinde ' bulunan böyle bir gençliğe bile iftira etmek, ayni kızıl çirkefi ona da bulamak cüretini göstermekten çe kinmemiş ve Hukuk Fakültesi talebesi arasında komünist propagandası yapıldığını ve beyanname ler dağıtıldığını iddia etmekle bir kere daha müfteri durumuna düşmüştür.
Nitekim dün Hukuk Fakültesi Dekanlığından Dekan Hıfzı Veldet imzasile aldığımız bir tekzib mektubunda «Vatan» ın bu neşriyatını yalanlamakta ve şunlar yazılmaktadır:
Hukuk Fakültesi Dekanlığının tavzihi:
«Fakültemiz talebesi arasında komünist propagandası yapan bro şür ve beyannameler dağıtıldığına dair üç gün evvelki (Vatan) gazetesinde çıkan haberi okuyunca derhal Üniversite Talebe Birliği Hukuk Demeği Mümessillerile görüşerek mcseleji araştırdım. Bu mümessiller, fakültemiz içinde be-dn&n iırnuiHh un.

ce Hukuk Talebe Derneği ıneıkezi ne. Balkan devletlerinden birinde basılmış ve oradaki çalışmaları resimlerle gösteren, yabancı dilde bir iki propaganda broşürünün elden gönderilmiş olduğunu, getiren şahsın kim olduğunun tesbit edilemediğini, ancak bu kimsenin talebe olmâdığinın muhakkak bulunduğunu ve broşürü de polise teslim ettiklerini söylemişlerdir.
Hukuk Fakültesinde on beş senelik hocayım; bütün Türk gençliğinin ve bu arada Hukuk Fakültesi talebesinin de tamamen milliyet çi olduğuna kaniim. Fakülte idaresi yabancı ideolojilere karşı çok hassas olduğu gibi, esasen kendi aralarında zararlı beyannameler dağıtılmasına gençlik de müsaade etmez. Mesele, yukarıda bildirdiğim gibi, meçhul bir adamın bir kaç resimli broşürü Hukuk Fakül tesi Talebe Demeğine getirmesinden ibarettir ve o broşürler de zabıtaya teslim olunmuştur.^»
Hukuk Fakültesi Dekanı
Hıfzı Veldet
Divân Edebiyatı hakkında konferans
Dün Eminönü Halkevinde E-debivat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı dalı mezunlan cemiyetinin tertiplediği konferansların dördücüsü Ayasofya kütüphanesi müdürü Haydar Diriöz tarafından verilmiştir.
Haydar Diriöz, edebiyatçılarımızın ve edehivat tarihçilerimizin Dîvan Edebiyatını ted -kik ederken kullandıkları yanlış metodlan tenkit etmiştir.
Tütün Tüccarlarının Na zarı Dikkatine e «h sı yözslt seksen mahsul %
| kilo sıtıljMır,
K Gebzenin Tavuşanh köyünde müstahsil elinde bulunan K taly. halinde 947 senesi m ah: ulü doksan bin kilo tütün sa-K tıhj.tü Taliplerin ayni köy halkına müracaatları .
1
ATİNİ! t Ç t H
Rakı satışlarında bîr kaçakçılık meydana ç ı ka r 11 d ı
Tekel İdaresi İstanbul Baş Müdürlüğü ve zabıta takip teşkilâtı iki mühim kaçakçılık hâdisesi meydana çıkarmışlardır.. ı Hâdise şudur:
Piyasada yüksek fiat ve dere- j celi rakılarının sürümünün pek az oluşu nazarı dikkati celbet-miş, yapılan tahkikat neticesin de fiatı ve derecesi düşük olan rakıların yüksek dereceli ve fi-atlı rakı etiketleri yapıştırılmak ■ suretiyle satıldığı kanaatine va nlmıştır.
Bu işi de bir şebekenin idare ettiği ve rakıları piyasaya bir elden sürdükleri anlaşılmıştır.
Takip teşkilâtı yaptığı sıkı bir tahkikat sonunda, Pangai-tıda ölçek sokağında Tekel bayiliği yapan Ohannesin şebeke elebaşısı olduğunu meydana çıkarmıştır.
Ohannes emniyet müdürlüğü ne teslim edilmiş ve dükkânındaki rakılar müsadere edilmiştir.
Tabanca ve fişenk kaçırırken yakalandı
Diğer taraftan Gaziantepli Nevzat Güçlü dün sabah, içinde 21g0 mavzer tabanca fişeği ve 500 tabanca bulunan iki bavulu vapura götürürken ya -kalanmış kaçak eşyalar müsadere olunmuştur.
-------o— .
Üniversite ek inşaa-tına yakında başlanacak
Üniversite Merkez binasının arka kısmında, Hukuk ve iktisat Fakültelerine tahsis edilmek üzere, yapılması kararlaştırılan ek inşaatın, ihalesi işleri tamamile bitirilmiş bulunmaktadır.
inşaatın 1. 495. 839 liralık kesifli tesisat işi yüzde 21.80 eksiğine Y. makine mühendisi S. Leingur oğluna 3.1,0.2ğ7 liralık keşifli anfilere ait kısımda yüzde 5.14 eksiğine müte-ahhid Muzaffer Budak’a ihale edilmiştir.
inşaata önümüzdeki hafta i-çinde başlanacak ve tasarıya göre, 1949 yılının 12 Ekiminde tamamlanacaktır.
D. P. Beyazıt bucak başkanlığı bir toplantı tertib etti
D. P. Beyazıt Bucak başkanlığı tarafından ocak üyeleri ile hasbıhallerde bulunulmak üzere, yarın akşam saat 20 de Çenberlitaş özen kıraathanesin
Edebiyat Fakültesi talebeleri bir çay verecekler Edebiyat Fakültesi Talebe Cemiyeti tarafından 27 Mart Cumartesi günü saat 14 den 19 za kadar Taksim Belediye gazinosunda bir «Edebiyat çayı» verilecektir.
Yalova orta okulunun inşaatı ilerliyor
Halkın yardımı ile yapılmakta olan Yalova ortaokul inşaatı süriatle ilerlemektedir.
öğrendiğimize göre, inşaatın sona erdirilmesi için Yalova Belediyesi tarafından Nisanda Tokatlıyanda «Yalovalılar Gecesi» tertib olunmuştur.

«
Hakiki Ingiliz menşeli su geçmez Tl ENÇKOT PARDESÜLER 35 Liradır
Satışımız muhayyerdir
)1 bdurrahman KAL YON
Eikranyan Han 11 — 12 Sultan Hamam
DOKTOR
Kemal Nuri İMRE
A
DOKTOR
Cild ve Zührevî Hastalıklar Mütehassısı.
Beyoğlu Asmalımecld sokak
17/2 saat 14-19 Telefon: 42324
5
Yeni Neşriyat-'
StNA ÇÖLÜNDE TÜRK ORDUSU
Bu millî eseri okumaktan ken dinizi mahrum etmeyiniz. Şimdiye kadar okuyup beğendiğiniz en iyi eserlerden bin defa daha iyidir. Mündericatı içine tek satır yalan ve hayal kanş-tırmıya tenezzül edilmemiştir.
Beşinci tab'ı (3) lira, fiyatlar satışa arzediLmiştir. Hakikat â-şıklanna ehemmiyetle tavsiye ederiz.
Satış merkezi: (Anadolu
Türk Kitab deposu). Yenipos-tahane karşısında Meydancık hanı. İkinci katda.
Yeni Sabah ın
HAN FİYATLARI
₺.
1000
500
400
900

100
Batilık makta «'.arak 1
1
s
B
İnci
a
)
24 M A R T 1948

sayfa.
)
» »
| Vapur Seferleri
"►.i -’’ ) &,*-•

Seyahat Bürosu
OPEROSITA
FRATELLİ SPERCO
Deniz Acentesi
M/
Elyevm Limanda doğrudan doğruya
Napoli ve Cenova
İçin EMTİA kabul eder
Adres: FRATELLİ SPERCO
Hüdavendigâr Han • Galata Tel: 40919
İstanbul Belediyesinden
D: 4924
3710 sayılı kanununun 1 ve 7 inci maddelerile istimlâke tabi tutul, muş olan yeulerden Unkapanmda Yavuz Sinan mahallesinde Hacıbekir sokağında kadastronun 590 inci adasında 5 Parsel ve eski, yeni 12—14 kapı No. lu odalı kagir dükkânın istimlâk keyfiyeti ve takdir olunan (5400 beş bin dört yüz lira) kıymeti, mülkün tapudan alınan kaydında gözüken 1/7 Hisse sahibi İsmail oğlu Kadir ve 6/7 hisse sahibi Musa Avşara tebliğ edilmek üzere düzenlenen tebliğname kanunun II İnci maddesi gereğince notere gönderilmiştir.
Beyoğlu 5 İnci Noterliğinin 21416No: sunda kayıtlı bulunan işbu teb liğname noterlikten yapılan inceleme neticesinde muhataplardan Musa Avşarm evvelce öldüğü ve İsmail oğlu Kadrinin de verilen adreste bulunmadığım meşruhatile tebliğslaolarak iade olunması üzerine polisçe yapılan tahkikat neticesinde İsmail oğlu Kadrinin ikâmetgâhı tesbii edilemediğinden İstimlâk keyfiyeti ve mukadder (5400 beş bin dört yüa lira) bedelin usulü dairesinde 3710sayılı kanunun 10 uncu maddesi ta rifatına uyularak istimlâk belgeleri gayri menkûl üzerine, Eminönü kaymakam ve belediye şubesi müdürlüğü dairesine ve semtin umuma mahsus mahalline asılmak suretile tebliğ edilmiştir.
ilân tarihinden itibaren 20 gün içinde alâkalısı mahkemeye müracaatla İtiraz etmediği veya Tapu dairesinden rıza ile ferağ muamelesini yapmadığı takdirde ayni kanunun 18 inci maddesi hükmünün tatbik edileceği tebliğ yerine geçmek üzere ilân olunur. (3786)
İst- Vali Ve Belediye Reisi N.
İstimlâk Müdürü Kâmil Pekiner

1
ŞEHİR TİYATROLARI
Baat 20 de Dram
Kıamıl
düşman Yazan : Andre Paul Antoine • Türkçesi: Lûtfl Telefon: 42157 Komedi Kısmı: KAŞ YAPAYIM
DERKEN
Yazan : N. Nancey H. De Gorsse Türkçesi : Vasfi R. Zobu, R. Baran Telefon : 40409
Salı talebe temsili saat: 19 da
Pazar günleri 15 de matine; Cumartesi ve Çarşamba günleri 14 de Çocuk Tiyatrosu.
HOOVER—
MONOFAZE ELEKTRİK MOTÖRLERİ
1/2 - 1/3 - 1/4 - 1/6 - ve 1/8 H. P.
Bu motörler doğrudan doğruya evinizde, dükkânınızda atölyenizdeki prizlere takılır- Hususi tesisata ihtiyacı yoktur. Sarfettlğl cereyan ütü kadardır.

*

3
İstanbul iskân
Müdürlüğünden
Tuzla mülteci kampı için 200 yün battaniye satın alınacaktır. Bat tanlyelerin eni 1,45 — l,50.boyu 2.20—2.25 metre ve sıkleti 2,500, — 2.700 kilogramdır, Muhammed bedel 22 liradır. Numunesine göre vermeği kabul edenler 7 Nisan Çarşamba günü saat 11 e kadar Sirkeci Mithat Paşa Hanı birinci katta İskân müdürlüğündeki komisyona kanuni temi-natlarile beraber müracaatları. (3570)
İstanbul Defterdarlığına
Beşiktaş Maliye Şubesi ödevlilerinden Yıldız Çiğdem sokak 11/13 sayılı lâstik İmalâthanesi sahibi Ralf Mlnkarlnin kazanç vergisi borcun dan dolayı mezkûr yerde haczedilen bir adet motorlü Frangotosi marka lâstik hamur makinesinin 29/3/948 tarihine tesadüf eden pazartesi günü saat 14 de mahallinde açık arttırma ile satılacağı ilân olunur.
(3774)
T
Ac’k «ksfltme ile 40 adet Muşamba alınacak
Eminönü Bekçi Komisyonundan
Mubayaa edilecek 40 adet muşambanın ihalesi İçin 18/3/948 güün müracaat eden taliplerden bazılarının getirip gösterdikleri muşambala nn kumaş ve dikiş ltibarile cinslerinin çeşitli olması hasebıle komisyonca nümune İttihaz olunan ile getirilenler arasında kalite itibariyle hangisinin daha üstün olacağı takdir ve tâyinde tereddüde düşüldüğünden kat’i ihalenin 25/3/948 perşembe günü saat 15 e talik edildiği cihetle taliplerin o gün müracaatları. f (3757)

s
İst. Bnr.«asımn 23/3/948 Fiyatlar» Londra Nevyork Paris Cenevre Amsterdam Brüksel Prağ Stokholm
Lizbon
ESHAM VE TAHVİLAT
7 934 Sivas Erzurum 2—7 20 €0
7 941 Demiryolu 1
6 Kalkınma 2
11 ftf'54
280 50
1,3060
66.727$ 1056468
6 3887
6,60
77.8868
11,2496
%
%
%
%6 941 Demiryolu 6
% 7 Milli Müdafaa 1
% 7 Miili Müdafaa 3
*
20.00
96 20
96.18
20,78
20 35
I radyo]
İee Bu^âskü Program
ÇARŞAMBA — 24/3/1948
7.29 Açılış ve program, 7.30 M. s. ayan,
7.30 Müzik: Hafif Müzik: (Pl) Haberler, MJüzik: Vals ve Polkalar (Pl ) Müzik: Zeybek Oyunları (Pl) Müzik: Çeşitli Hafif Müzik (Pl.)
9-00 Kapanış,
12.29
12.30
12.30
13 00
13.15
1330
13.45
14.00 1758
18.00 18.00 1815
18.30
18.45
7.45
8.00
8.15
8 30
19.00
1900
19.15
1920
Açılış ve program
M, s, ayarı,
Müzik: Şarkılar. 'Türküler Haberler,
Müzlk: Film Müzikleri 'Pl.,
Müzik:
Müzik: Fafif Melodiler 'PL) Kapanış.
Açılış ve program
M, s, ayarı.
Müzik: Şarkılar
Müzlk: Türküler Konuşma.
Müzik: Rumba ve Kongalar (Pl.)
M. s. ayarı.
Haberler,
Geçmişte Bugün.
Müzik: Cumhurbaşkanijg: Armoni Müzikası,
Müzik: Şarkılar,
Serbest Saat.
Müzlk: Tarihî Türk Müziği Konuşma • İT W n
Müzik-
22,00
22.15
2245
22.45
23.00
20-00
20.15 Radyo Gazetesi,
20.30
20-35
21.15
21.30
Müzik: Lied'ler tPl.)
Müzik: Dans Müziği »Pl? M. s, ayan,
Haberler.
Program ve Kapanış.
FF
Muhtelif camilerde açık bulunan imam ve hatiblikler için 9/4/948 cuma günü saat 14 de müsabaka İmtihanı yapılacaktır, isteklilerin Çem berlitaşta İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğüne başvurmaları (3758)

MARKA
0,06 0,08 0,10
m/m m/m m/m
TIRAŞ BIÇAKLARI
Üstünlük timsalidir Türkiye Genel Mümessili İBRAHİM ÇAVUŞOGLU Bahçekapı, Celâl bey han No 31 İstanbul
- —-----1
a •
ve
e
/XZVX/N/\/N AAA/WW AA/\*AY
İmtiyaz sahibi; A. CEMALEDDtN SARAÇOĞLU - Yan İğlerini fiilen idare eden: Yan işleri müdürü: FATİN FUAD Yer; «Yen.1 Sabah» mürettiphaneni - Basıldığı yer; «Gün Bmudctü i ‘
1
i
Gişelerinizden broşür isteyiniz!
Dizildiği
5
%
Her Yerde Arayınız.
Toptan Satış Yeri:
MATA5 TİCARET T. A. S»
Galata, Tahir Han No: 13/19- Tel: 44995 - 44996-
* * ( *•
V *4 1 (
Buz Dolablarj, Kompresör, Zımpara Taşı, Torna, Vantilatör, Santrifüj Tulumbaları v.a, İçin kullanılır,
110 ve 220 V ve dakikada 1425 ve 2850 devirli tek, çift şaftlı ve meksefeli olmak üzere her ihtiyaca uygun motörleriınlz dalma mevcuddur.
w - —-. - — — 1 ■ ■ ■ ■ 1
Bir ev tahibi olmak her yurddaş için bir gayedir
Türkiye İş Bankası
Bu arzunuz» ulaşmanız için size imkân sağlamıştır. Bundan faydalanınız.
Türkiye İŞ Bankasında tasarruf hesabınız yoksa derhal bir hesap açtırınız.

Öner ve Yücel dâvası
ÜÇÜNCÜ KİTAB 1
İddia ve Karar (
Profesör Avukat Kenan ö- ( ner tarafından neşrolunan S ve öner - Yücel dâvasının t üçüncü kitabını teşkil eden 5 bu eser nefis bir şekilde ba- ( silip satışa çıkarılmıştır, Mik J darı pek mahdut olduğun- ( dan tükenmek üzeredir. Mem 5 leket çapında bir dâvanın ta- J nıamlayıcı kitabı olan bu e- 5 ser her Türk münevverini» ( kütübhanesinde yer alacak 5 bir kıymet ve ehemmiyette- ( dir. Kltabcılardan arayın. (
Fiyatı 175 kuruştur. )
* I
«Yücel - öner» lâvaşına ) aid Profesör Kenan önerin \ eserlerinden birinci ve ikin- ) ci cüdlerin mcvcudan tu- S kenmek üzeredir. Bu kıymet ( K ve ibret verici Idtablann ) her üçünü de Ankar» cadde- ( -indeki ♦ Kanaat» ve «İnkı- ’ |&b» KîtahüVİerinden tedarik \ edebilirsiniz. C
Yılda 4(Jrt defa İkramiye çekilişi: Her çekilişte 1 EV, ARSA ve dolgun para ikramiyeleri...
İkinci Çekiliş: 1 Haziran

(7
Ş Bu aylarda havakmn karars’zlığ -,3 x bolunuzda veya çantanızda herhalde bir PARDESİT. ı/n-z Parektnde 25 liraya fciöi İBRAJÖi İRGORFN: Sultan Ha' ı&m DJkranyap JBan No: 21)