Memleket dahilinde hava seferleri 15 marttan itibaren bavlıyacak
Alf Ç* A l\/f Fcok değerli gayrimenkul
■ Bahçekaptd* Zahire borstuına bitişik Yıld*
I hamamı İzale! şuyu zımnında Sultanahmet sulh
B* ab •• Bl V B» mahkemesinde
26 Şubat pazartesi sabahı müzayede ile satılacaktır.
Sene 27 — No. 9459 — Fiatl her yerde 10 kuruştur. ÇARŞAMBA 14 Şubat 1945 Sahibi: Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü- Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
SİLEZYADA SOVYET ÇEMBERİ KAPANIYOR
Kırım konferansı bu harbin
en büyük siyasî zaferidir
Bir hafta ran sının ilk tebliğde, t konuşacağı _ ______
açıkça yazılmıştı. Bu meseleler bu s?ferki konferansın ehemmiyetini İyice belirtiyordu. Tebliğde göze çarpan bu başkalık, müspet kararlara varılacağına ilk işaretti. O günkü yazımın şöyle bitirmiştik: o ilk tebliğ, üçler konferansının bir gündemidir. Konuşulacak güç işleri açığa vurmaktaki cesaret, bunların karara bağlanıp çözüleceği ümidinden ileri gelebilir. Çünkü bu meselelerin konferansta konuşulacağını öğrenmiş olan dünya efkârı, konferans bitince, bunlar hakkında verilen kararlan bekliyecektir. Eğer ümit az olsaydı, neler konuşulacağını ilân •tmeye lüzum görülmezdi.
Konferansın bittiğini bildiren dünkü tebliğ tahminimizi doğru çıkarmıştır; İlk tebliğde, konuşulacağı bildirilen bütün meselelerin en iyi kararlara bağlandığım görüyoruz.
Harbin sonuna doğru toplanan Kjnm konferansı her türlü harb ve sulh meselelerini konuşup çözümlemek bakımından bu harb tarihinin, hiç şüphesiz, en ehemmiyetli politika başarısı olarak kalacaktır.
Kısa ve beylik bir tebliğden ziyade, uzun ve aydınlatıcı bir demeç olan vesika, Anglo Sak-son memleketlerinde yer etmeye başlayan şüpheleri ortadan kaldıracak kuvvettedir.
Dokuz maddeye ayrılan bu vesikada ilkin, harbi çabuk bitirecek askerî hareket plânlan hazırlandığı bildiriliyor.
Bundan sonra. AJmanyaya yüklenecek kayıtsız teslim şartlarında birlik elde edildiği söyleniyor, fakat bu şartlar, Almanya tamamile yenilmeden önce açığa vurulmıyacaktır. Sadece, üç devletin ve eğer isterse Fran-sanın, Almanyada ayn bir bölgeyi işgal edecekleri, Şerlinde müşterek bir kontrol komisyonu bulunacağı bildiriliyor Alman milleti yok edilmiyecek,’ fakat Nazi rejimi ve Alman askerlik kudreti kökünden kazmacaktır. Bundan başka Almanyaya, yaptığı zararları ödetmek için Mos-kovada bir komisyon kurulacaktır.
^.Kararlar arasında yeni ve ehemmiyetli ilk nokta, geçen yıl toplanan Dumbartûn Oaks konferansı neticelerinin üçler tarafından kabul edilmiş olmasıdır. Kırım konferansı, şimdiden sonra sulhu korumak, milletler arası emniyeti güven altına almak, tecavüze engel olmak, ve bütün m âletler in sıkı işbirliği le harb-lerin politik, sosyal ve ekonomik sebeplerini ortadan kaldırmak için Dumbarton Oaks konferansının hazırladığı esastan temel olarak kabul etmiş, hattâ bir noktadaki anlaşmazlığı bir neti ceye bağlamıştır.
Bu sahada ikinci ve belki daha ehemmiyetli bir adım, bu milletler arası sulh ve emniyet kurulunun, harbden sonraya kai-mıyarak hemen İşe başlamasına karar verilmiş olmasıdır. İlk konferans 25 Nisanda toplantıya ça-ğırılmıştınu
Kırım konferansı daha büyük adımlar da atmıştır. Atlantik demecinin üçler tarafından resmen ve açıkça benimsendiğini Ük defa görüyoruz. Tebliğ «üç Devletin, Atlantik Andı prensiplerine inanlarım tekrar teyidet-tiklerini» bildiriyor ki bizce gelecek Avrupa sulhu bakımından günün en büyük ve sevindirici hâdisesi bu olmak gerektir. Kınm konferansının kararına göre, kurtulan Avrupa memleketlerin-;, do her millet kindi hükümetini i serhesce seçecektir. Bu prensip.; eski Mîhv:rciler için de !•••"— ’
önce üçler konfe-tebliğl yayıldı. Bu üç devlet adamının ı başlıca meseleler
edilmiştir. En yakın zamanda olması gereken bu serbes seçimlere kadar, her memleket, bütün demokrat partilerin geniş bir surette ortak olacakları geçici hükümetler kuracaklardır.
Üzerinde, bütün milletler için sadece adalet, hürriyet ve İstiklâlin büküm süreceği yeni Avrupa plânının bu esaslı noktalarından sonra, başlıca anlaşmazlık konusu olan iki pürüzlü mesele. Polonya İle Yugoslavya meseleleri geliyor W bunlar için bulunan anlaşma çarelerinin de herkesi ve her tarafı hoşnut etmemesi İmkânsızdır.
Demeç, şu ferahlatıcı sözlerle bitiyor: «Bütün memleketlerin bütün İnsanlarına, her türlü korku ve yoksulluktan kurtulmuş olarak yaşayabileceklerini temin etmek, Üç devlet İçin hem kendi milletlerine, hem başka milletlere karşı kutlu bir ödevdir.»
Tebliğde, Balkanlar İçin sadece şu kısa cümle vardır; Uç Devlet Şefi Balkanlarla 11 gül diğer meseleleri de gözden geçirmişlerdir.
Alman ordusunda bozgunculuk
Mareşal Keitel kurşuna dizilmelerini emretti
Necmeddin Sadak
(Arkası sahife 2; sütun 4 te)
Stokholm 14 (A.A.) — Alman genel kurmay başkanı mareşal Keitel neşrettiği bir günlük emirde Alman ordusunun bozguncu unsurları kurşuna dizileccklerdir. askerî mahkemeler derhal işe başlayacaklardır, Bu idam hükümleri, askerlerin önünde yerine getirilecektir. Günlük emrin sonunda, İngiltere muharebesi sırasında t»-gilizlerin takındığı tavnn bir kahramanlık misali teşkil ettiğine ve Almanların da böyle hareket etmeleri lâzım geldiğine İşaret edilmektedir. Alman radyosu, tngilhlerln 1910 daki durumunu ümitsiz olarak vasıflandırdıktan sonra Almanyanın şimdiki durumunu karanlık göstermekte fakat cesaretimizi kaybetmemeliyiz demektedir.
J
Kırım konferansı her yerde sevinçli akisler uyandırdı
Ingiliz, Rus, Amerikan, basını verilen kararları hararetle alkışlıyorlar

Konıefin sağ kanadı da
Berlin üzerine yürüyor
Bir ayda 400 kilometre ilerlendi
Hrun konferansında mareşal Stalln ile B. ChurchUI görüşüyorlar Yazısı 2 nel aahlfemlzde
DİKKATLER
Çivi tevziatı?
Geçenlerde: «Memurlara, kalay dağıtılacak» diye bir haber vardı. Son günlerin gazetelerinde de aynen şöyle denlyorı
■ Halkın ve memurların İhtı yaçlannı karşılamak üzere yakında çivi tevziatı yapılacaktır.»
Normal zamanda bile, piyasada mevcut kalay ve çiviler, ve diğer buna benzer mallar, İhtiyacı olan ve olnuyan halka ve memurlara tevzi edilseydi, sırf bundan dolayı bir kriz hasıl olmaz mıydı?
B. Stettinius Moskova’da
Birleşmiş milletler konferansında Amer ikayı kim temsil edecek?
kabu! t v
Daha iyi dünyayı arayanlar Yazan: A /VDNAN . ADIVAR Bugün besinci sahifemlzde
J
Moskova 18 (A.A.) — Tuz ajansı bildiriyor:
Haricly* Halk Komiseri M. Molo-tof’un daveti Oîerln*. Birleşik Amerika Dış Bakanı Mr. Stettlnlııa 12 şubatta, Kırım konferansından sonra Moskovaya gelmiştir.
Londra 14 (Radyo' — Birleşik Amı-rlktt Dış Bakanlığı tarafından neşredilen resmi tebliğde, 25 nisanda Ban Franclaco'da toplanacak olan Birleşmiş milletler konferansındaki Amerikan heyeti murahhasasına Dış Bakanı B. Stettlnlus riyaset edecek, B. Cordel! Hull başmtlşavlrllk vazifesini görecek; heyeti murahhasa arasında demokrat ve Cumhuriyetçi partlİMl erkânından altı zat bulunacaktır.
Londra 14 (A. A.)— Moskova dan bildirildiğine gör*, Koniev orduları yeniden birkaç noktadan Bober nehrini geçmişlerdir . Bu birlikler Dresd*n Şdhrlne 100 kilometre yaklaşmış bulunuyorlar.
Koniev ordularının sağ kanadı şimdi Berlin istikametinde taarruz etmektedir. Alman Haberler ajansı, bu kuvvetlerin Breslau’ın DO kilometre şimal batısında bulunan Glocau şehrine girmiş olduklarını bildiriyor Bu şehir şimdi kuşatılmış bulunuyor
Koniev’in manevraları
Paris 14 (AA.) — Doğu cephesinde, Breslau kesiminde mareşal Koniev ordularının sert İleri hareketleri bütün dikkatleri üzerine çekmektedir. Koniev birlikleri dörtlü bir manevra yapmaktadırlar. Bu ordular. Saksonya hudutlarına 50 kilometre yaklaşmışlardır. Başka Koniev birlikleri d* Viyana ve Praga yolu üzerinde Mo-ravka Oztrava çediğine doğru İlerlemişlerdir.
BerlLnln doğusunda mareşal Zu-kLo. birliklerinin hareketleri hakkında hiçbir haber verilmemektedir. Alman haberler ajansı, birinci Beyas Rusya cephesi askeri kuvvetlerinin Öder batısında 10 köprübaşı kurmuş olduklarını kabul etmektedir, önümüzdeki günler, Berlin İçin kati neticeler verecektir.
Pomeranyada. Zukbov ordularının sol kanadı stargart İstikametinde ileri harektlne devam etmiştir. Bu kesimde şiddetli çarpışmalar cereyan etmektedir.
Rokosovsky kuvvetleri de Oranu-denz batısında, Dantalğ'ln kuşatılmasını hedef tutan yeni bir taarruza geçmişlerdir. Bu yeni taarruzun başka bir hedef! de. Şimal Pomeranyayı E adan ayırmaktır.
a Î4 (AA.) — Daily Telegraph
Japonya’ya karşı harb hızlandırılacak
B. Roosevelt ile B. Churchîl! beş gün Maltada görüştüler
Valetta 13 (AA.) — Açığa vurulduğuna gör*. Başkan Roosvvelt 11» Başbakan M. ChurdhlU, yankında Dış Bakanlan ve diğer Genelkurmay üyeleri de bulunduğu halde, Japonya'ya karşı savaşın bulandırılması ve şiddeti endirilmesi hususlarını mllzaktr* etmek tlzere Malta'da buluşmuşlardır. M. Ohurchlll Ue Roosevelt, bundan sonra maiyetleriyle beraber Karadeniz konferansına uçakla hareket etmişlerdir.
Londra 18 (AA.) — M. Roosevelt ve ChurchUI arasında, Malta'da yapılan görüşmeler 5 gün sürmüştür
M- ChurchUI. Malta'da bir İngiliz muhribinde kalmıştır. Başbakan buraya 30 ocakta, Roosevelt İs* 2 şubatta gelmiştir.
Roosevelt ingiltereye uğramıyacak
Londra 18 (A.A) — Diş Bakanlıjtl sözcüsünün bildirdiğine gör*, Başkan Roosevelt konferans dönüşünde Ingiltere'yi ziyaret etmlvecektlr.
( " ■ S
KUTUP KIZI
Aşk ve macera romanı
Tercüme eden: (Vâ . Nû) Yakında Akşam'da bu güzel tefrikaya başlıyoruz.
fTOUP
f OahZ
• ratrrov ■
Created by free version of 2PDF
(
>
BERUN
4
•NAUSARD

$TI
jM «SVARCARI
KÜfTRİN
«
• Örfe GuB6H
ısrrtuı
(ORe5OEN “J"’1
./■ s.j V,
ımrı.*
₺«UT«CM- J rKA0nlC .
• «•* - ~ •jSHMEIDEMUHL ♦ f
O
O
•pozman
• İ.İS**
z
Y s _ \
> GLOÇ^U İmau A
»Luic e H Ar M Alı
/‘ftKO I lJ V â k Y a
(
İÖPPCI
Alman topraklarında cephe vaziyetini ve Kııılordunun taama istikametlerini gösterir harita
gazetesinin Moskova muhabiri gaza-tealna çektljl bir telgrafta «Berlin muharebesi başlamıştır» diyor.
Muhabir, bundan sonra bu çok mühim muharebe hakkında «u tafsilâtı vermektedir:
Mareşal Koni ev. Berlin* tevcih *ttl-*1 büyük çevirme hareketti* Lelgnlta
Ue Fuer$tenburg arasındaki Alman çıkıntısını tasfiye etml» olacaktır Koniev bu hareketle mareşal Zu-khov'un Kustrln - Frankfurt kesiminde Alman başkentine en kısa yolda bulunan sol cenahını koruyacaktır. Konlev'ln öncü kıtaları, mareşal (.Arkası sabite 2; siitun 3 te)
Günler Geçerken
1870 yılındaki gibi
bir ajana haberinden öğrendiğimize göre Pariste kasaplık hayvan olarak kedi darlığı hüküm sürüyormuş ve her keşli bir buçuk İngiliz lirasına satıldığı halde bulunmasında güçlük çeki-Ilyormuş. Farelere gün doğdu demek! Hayır. Ajans bir şey demiyor ama Sarcey'nin 1870 Paris muhasarası üzerine yazdığı değerli esere bakılırsa kıtlık çeken şehirlerde, birbirine düşman o iki hayvan aynı akıbete uğramaktan kurtulamamaktadır; ikisi de insan eline düşünce tencerede veya ıskanda yer almaktadır. Bu muharrir diyor kİ: «Kedi, köpek v* fare eti satan dükkanlar vardı. Bir kedi 6 frank ediyordu, bir fare İse 50 santim.. Fakat bunları daha ziyade zenginler yiğitlik taslamak, acayiplik yapmak. İşi alaya vurmak için yerlerdi...
Bütiin kitaptan çıkan mâna şudur: 1870 Franstzı, felâkete karşı meşhur olan neşesile, şakacılığile, ruh dayanıklığile göğüs gerebilmişti. O gibi etlerin sofralarda görülmesi alaylara yol açmaktan geri kalmıyordu. Kendi sevgili köpeğini kebap ederek karnını doyuran biri, tabaktaki sıyrlımış kemiklere bakarak «zavallı Foks, bunları çıtır çıtır, ne iştahla yerdi!■>, a— Kızım kasaba verecekmişsin! — Evet, buna karşılık bana bir but verecek! .. gibi ağızlarda bir sürü eğlenceli sözler dolaşırdı. Halk bir taraftan bu şakaları yapar, kıtlığa dayanırken öte yandan da düşmanla çarpışır, kahramanca işler görmekten nefsini esirgemezdi. O zamanki Fransa üç ayda kendini toparlamış, Sarcey-nln antatışile «sayısız felâketler ruhları yıkayıp temizlemişti... Gene de böyle otnıası beklenir.
Zira geçen umumi harbde 'zafer, Fransayı lüzumsuz bir kayıtsızlığa ve güvene sürüklemişti. Bu sefer vaziyeti bambaşkadır, ne yenmiştir, ne de arazi kaybedecek şekilde yenilmiştir. Çile çekmiş, çilesini doldurmuş olarak harbdcıı çıkmıştır Fazla övünmeğe sebep olmadığım, iyimserliğe veya ümitsizliğe kapılmamak lazım geldiğini de biliyor. Sanırım uzun müddet, her Fransızın gözü bir kediye iliştikçe ibret dersi alacağına şüphe yoktur.
Refik Halid Karay
&aaıfe 2
A KIŞA M
SÖZÜN GELİŞİ ' -
Zenginin zevki
Zenginin parası züğürdün penesini yormakta devanı ediyor.
Hattâ bu sefer yorulan çene değil de kalemdir. Muharrirler yeni zaman zengininin sanatı ve sanatkârı korumadığından şikâyet ediyorlar. Bu arada bir muharrir arkadaşının, yenileri çatlatmak İçin olacak, eski zenginlerin yüksek zevklerinden bahsediyor. O zaman servet fikir ve ruhun merdiveni» iınig, «zengin sülâlelerin zengin kütüphaneleri, hazine değerinde koleksiyonların varmış. ■Çocuklar bu gönül yükseltici dekorlar içinde doğarlar, Falırl oyması beşiklerde sallanırlar, Selçuk tezhiplerde onanmış cüzlerde okumak öğrenirler» miş. Halbuki yeni zenginler ham halat, hödük şeylermiş. Ağızlan rakı ve pastırma kokar. Köprü üstünde on para sadaka verirken kaç kişi gördü diye etraflarına bakınır-tarmış. Bunlar mı saııati, sanatkârı koruyacakta ? Eskiler sanatkârı korurken bile onu incitmemeye dikkat eder, bahşişi öyle ustruplu verirlermiş ki sanatkâr bundan utanmak şöyle dursun gururlanırmış
Sanati, sanatkârı korumak bahsinde şüphesiz eski zenginleri mumla, çırayla aramağa lüzum olmadığı gibi, yenilerin de onlar gibi olmasını dilemeğe hacet yoktur. Çünkü sanatı korumanın çaresi zevk sahibi zenginler yetiştirmek değildir. O «aman işin astarı yüzünden pahalı, yol da fena halde şaşınlnuş olur. Zama nımızda »anatin koruyucusu devlettir; bu koruyuculuğun gayesi de halkın zevkini yükseltmek, güzel sana ilere sevgiyi arttırmaktır. Küçük paralı zümrelerin sanat zevki sanati korumak için artık kâfi değildir. Milletçe yüksek bir sanat zevkine sahip olduğumuz gün «sanati korumak» diye bir meselemiz de kalmıyacaktır. Bütün kültür kurulularımız, en geniş ölçüde Türk nesillerini aydınlatmak savaşuıdadır. İlk öğretim seferberliği, onu takibedecek olan orta öğretim seferberliği yok mu? Sanati korumak dâvası da bu dâvanın içindedir; zenginin parazında ve zevkinde değil. ______________________________Şevket Rado
Tayyare Döviz
seferleri kaçakçılığı
LONORADIIKİ POLONYA HÜKÜMETİNİN PROTESTOSU
Arçisefski kabinesi Kırımda Polonya hakkında verilen kararları tanımıyacağını söylüyor
________________ 14 Şubat 19-1A
Almanlar batıda kütle halinde teslim oluyor
Mareşal Montgomery karşısında yalnız bir Alman müdafaa hattı kaldı
Memleket dahilinde •«ferlere 15 martta bağlanacak
Ankara İt — Havayolları idaresi taaerikadan öç yolcu tsyayreai satın Anıştır. Bunlar, bugün Amerika ha-ğ* •efertarinde kullanılan 12 kişilik glcu tayyaresi tipin de dİr. Bu fiç tay-rs ve yedek parçalarına boş yüz bin dolar verilecektir. Yapılan müzakereler neticesinde yedi uçağın daha satın alınması kararlaştırılmıştır. Diğer taraftan gelcek taftan itibaren taş seferleri de yapılman kararlaştırılmış ve bu suretle fAsılaw. tayyare seferlerine devam etmek için yapılan hazırlıklara girişilmiştir. Şimdi bu hazırlıklar sona ermek üzeredir.
Bu yıl tayyare seferlerine 15 martta başlanacaktır. Havayolları İşletmeye yeni hatlar açacaktır
Bunlr:l) Ankara - İstanbul - İzmir. 5) Ankara - Afyon - İzmir - Bursa. 3) Ankara - Bursa - İzmir - Afyon (1 Ankara - Afyon - Antalya -Anamur. 5) Ankara - Konya - Adana - İskenderun. 8) Ankara - Kayseri - Antep - Diyarbakır. 7) Ankara -BJAzığ • Van - Muş. fi' Ankara - Sivas - Erzurum 0) Ankara - Samsun.
Memleket dahilinde tayyara seferleri yapılmıyan yerler arasında gazete ve posta münakalâtı yapmak için husus! bir tayyarenin servise konulacağı umulmaktadır.
Ankarada evlerini fazla ücretle İdralıyanlar
Ankara 13 — Milli korunma mahkemesi, burada evlerini fazla ücretle kiraya veren 12 ev sahibin! muhtelif para cezalarına mahkûm etmiştir.
Bulgaristandaki 3 vagon ateprin getirtiliyor
Ankara 13 — Kızılay, Bulgarlstan-da kalan üç vagon sıtma ilâcının Ticaret Bakanlığı ellle getirilmesi için tedbirler almıştır. Bunların hemen hepsi atebrln'dir ve Kızılaym üç senelik ihtiyacını karşılıyabllecektir.
Sıhhat Bakanlığı özel kalem müdürlüğü
Ankara 13 — Ankara sıtma mücadelesi doktorlarından B. Ata Ünal, Sıhhat Bakanlığı özel kalem müdürlüğüne tâyin edilmiştir.
Akhizarda su batkınından zarar görenlere yardım
Akhisar 13 (AA.) — Son su baskınından zarar gören halka yardım olarak 800 Hra para yardımı yapılmış, ISO yoksul talebeye ayakkabı ve 200 önlük temin olunmuştur.
Fen fakültesi talebe cemiyetinin temsili
Dün akşam Eminönü Halke-rinde Fen fakültesi talebe cemiyeti tarafından Molieve’nin (Ki-bnrbk Budalası) komedisi muvaffakiyetle temsil olunmuştur. Temsil çok güzel olmuş ve beğenilmiştir.
(YETlM)4PERDfLlkBİB FftCİAPIVE3İ01R ImSİC*M,E~7=1—M.İBRAH'M M*«EKET fifpj BERKİMEN
hü»-O*ş»l:> IJ . Ojjük 7 Toplatu
»ı T E ES$Ü fi
Tıyalrv acviT'terı YiTlMınyaıni «iuyunuı
Zabıta ve muhafaza teşkilatı tahkikata devam ediyor
Londra 13 (AA.) — Bu akşam neşredilen bir tebliğde, Londradakl Polonya hükümeti, Yalta konferansından evvel İngiliz ve Amerikan hükümetlerine bir muhtıra verdiğini bildirmektedir Bu muhtırada Polonyû hükümeti hazırlayıcı konuşma yapılmadan ve hükümetin rızası alınmadan evvel İngiliz ve Amerikan hükümetlerinin, Polonyanın mukadderatı hakkında htçblr karara iştlrftk etml-yeceklerl hususundaki ümidini bildirmiştir.
Aynı zamanda Polon; a hükümeti, Sovyetler Birliği tarafından başlanan bu anlaşmnzbğa milletlerarası yoldan geçerek ve İki İlgili tarafın haklarına riayet ederek bir hal çaresi aramağa hazır olduğunu bildirmekte İdi Buna rağmen, üç devlet konferansının kararları, yalnız. Polonya hükümetinin rızası ve lştlrftkl olmaksızın değil, fakat aynı zamanda hükümetin malûmatı dışında hazırlanarak alınmıştır.
Polonya meselesinde kullanılan usul. Atlantik paktının lâfzına ve ruhuna ve her milletin kendi menfaatlerini müdafaa etmek hakkına bir tecavüz teşkil eden ve Müttefikleri hl-rlbtrlne bağlıyan en İptidai kaide İle tezat halindedir.
Polonya hükümeti üç devlet arasındaki konferansta Polonya hakkında alman kararların Polonya hükümeti tarafından fanınmıyaenğını ve bu knrarlann Polonya milletini bağlıya-mıyacağını bildirmektedir. Polonya
hükümeti, sözde Curzon hattına nazaran bir Polonya - Sovyet hududunun zorla kabul ettirilme suretlle Polonyanın doğu yansının ana vatandan ayrılmasına, bu sefer polon-yanın müttefikleri tarafından yapılan beşinci bir taksimi telâkki edecektir.
Lublln komitesinin Polonyanın demokrat liderlik vasıflan pek de belli olmıyan şahıslarla ve ecnebi memleketlerdeki PolonyalIlarla genişletilerek bir muvakkat, Polonya milli bLrlik hükümet! yaratmak hususunda üç devletin niyeti, ancak Sovyetlerln. Polonya dahili işlerine müdahalesine kanun! bir mahiyet verebilir.
Polonya topraklan, yalnız Sovyet kıtalarının işgali altında kaldığı müddetçe, böyle bir hükümet, İngiliz ve Amerikan diplomatlarının muvacehesinde bile, Polonya milletinin serbes reyini bildirmek hakkın: koru-yamıyacaktır
Bes buçuk sene boyunca dr Jetinin ve milletinin Mihver devletlerine karşı mücadelesini ana vatandaki gizil kuvvctlcrHc ve harb sahnelerindeki kıtalarlle sevk ve İdare etmiş, umumiyetle Polonya tarafından tanınmış bulunan ve yegâne meşru hükümet olan Polonya hükümeti, İngiltere ve Birleşik Amerika hükümetlerine sunduğu muhtırada. Polonyada Leh milletinin arzusunu gerçekten temsil edecek bir hükümet kurulmasına hazır olduğunu bildirir. Polonya hükû-ı meti tekliflerini teytdeder.
Londra 14 (Radyo) — Müttefik umumi karargâhından büdlrilcllğine göre batı cephesinde Cleve şehri ötesinde çarpışan birinci Kanada ordusu birlikleri Rayşvald ormanını ta-mamllo temizlemişler ve Vergot şehrinden 5 kilometre mesafeye gelmişlerdir. Şimdi Müttfik kuvvetlerin önünde yalnız bir müdafaa hattı kalmıştır. Almanlar, kütle halinde teslim oluyorlar.
Alsas'ta. Obcrhopen'I bir kere daha kurtarmışlardır.
Londra 14 (A_A.) — Harb muhabirlerinin bildirdiklerine g.re, İngiliz ve Kanadalı kuvvetler Aiman’yada Deri hareketlerine devam etmektedirler. Alman mukavemeti git gide şiddet-
lenmektedir. Dün tanklarla desteklenen İki Alman karşı taarruzu geri atılmıştır.
Cleve şehrinin şimalinde, bu şehirden Rhin nehrine doğru giden bir İki yol kesilmiştir. Rhln’e 1 kilometre mesarede bulunan bir kasaba de geçirilmiştir.
Bıı taarruz etmekte olan Müttefik birlikleri 5000 esir almışlardır.
Üçüncü Amerikan ordusu Prunı'u işgal etmiştir, vianden temizlenmiştir. Bolndorfda çarpışmalar cereyan etmektedir.
şimal Alsas'tta OOerhoien kesiminde on gündenberl şiddetli bir savaş yapılmaktadır.
Kırım konferansı
Eminenin altın dizisini çalanlar
Oümruk mitfettiçUgUıe vaki olan bir ihbar üzerine yeni bir döviz kaçakçılığı için* «1 konduğunu dünkü nüshamızda yazmıştık. Asıl bu İşi idare edenlerin eski İsviçre Kızılhaç mOmezrilI Bereto ile Macar tacirlerinden Goelı olduğu ve bunların da hâlen memleketlerinde bulundukları anlaşılmıştır.
Bu iki şahısla şehrimizde hususi dostlukları olup da bilerek veya bll-mlyerek bunların çevirdikleri İşlere İştirak ettikleri İddia olunan Doyçe Oryent bankın muhasebeci ve veznedarı İle Beyofilunda İki gazino işleten bir erkek tc bir kadının ve yine bir Macarla Rum bir üniversite talebesinin malûmatlarına müracaat edilmiştir.
Bunlar hakkında mavzuu bahaolan suçlar: Döviz üzerinde .spekülâsyon, gümüş Türk liralarını toplamak, gümüş ve altın mücevherat kaçakçılığı, sahipleri memlekette olmıyan paraların bloke edilmesi Icabettiğl halde husus! kasalarda saklamaktır
Bereta, Kızılhaç mümessilliği valileri dölayıslle haiz olduğu diplomatik masuniyetten istifade ederek bir kaçakçı teşkilâtı kurmuş ve bıı şekilde faaliyette bulunduğu bir sıradadır kİ iş meydana çıkmıştır. Tahkikat ikmal edilir edilmez suçlular adllyeyc verilerek haklarında bir karar İtti har edDeeektir.
İthali müsaadeye bağlı maddeler arttırılıyor
Ankara İt (Telefonla) — Yabancı memleketlerden İthal olunacak malların getirilmesinden önce Ticaret Bakanlığından müsaade alınmaktadır Bakanlık bu defa lüks olan maddelerin İthalin! önlemek üzere müsaadeye bağlı maddelerin sayısını arttırmaktadır.
Bakanlık, aynca ne gibi eşya Beti-rilmesinfn uygun olacağını tesblt etmiştir. Bunlara dair listenin yakında neşredileceği umulmaktadır.
Türk - Yunan ticaret
* münasebetleri
Atina 13 (A.A.) — Türkiye büyük elçisi Enis Akaygen, Yunanistan İle Türkiye arasında ticaret münasebetlerinin yeniden başlamasını temin İçin Yunan tüccar ve fabrikatörler De görüşmüştür.
Yatanda İstanbul İle Pire arazında vapurlar işlemeğe başbyacaktır.
Sıtma mücadelesi baklandaki kararlar ilân edilecek
Ankara 13 — Sıtma kongresinde jtesblt edilen 'sıtma İle savaş» kararları birkaç giine kadar ll&n edilecektir Hu arada halkın da yapması l&znn gelen lüzumlu İşler vardır. Savaş bll-haaaa sıkmanın bulunduğu yeklerde teksif edilecek diğer şehirlerde de önleyici tedbL lar alıp acıktır.
İtalyan cephesinde
Londra 14 (A.A.) — İtalya’daki
hava alanlarından kalkan İngiliz vq Amerikan bomba uçakları yeniden Bren ne r geçidinde Almaç demiryolu hedeflerine akın etmişlerdir. 4 Meâer-chmidt düşürülmüştür.
Başka Müttefik uçakları da Verone’ yİ bombalamışlardır.
İtalya cephesinde, kara faaliyeti olmamıştır.
Yangın yerinde bir cinayet
Terlikçi Mehmet ağır surette yaralandı
Haseki civarında Hekimoğlu Ali paşa yangın yerinde bu sabah bir çok yerlerinden yaralı olarak biri bu i unmuş, derhal Cerrahpaşa hastanesine kaldırıl;
ş'ır. Hüviyeti tahkik ediliflce adı Mehmet Mandacı ve sanatı terlikçi olduğu anlaşılmıştır.
Zabıta Mehmedi vuranları aramaktadır. Mehmet Mandacı ölüm halindedir. Cinayetin sebebi tahkik edilmektedir.
Silezyada Sovyet çemberi kaoanıvor (Baş tarafı 1 inci sn hilede)
Zukhov ordularından ancak 48 kilometre mesafede bulunuyorlar. r
Berlinden bildirildiğine göre, bu taarruzda Kızılordunun bir savaş birliği Sağan'm 20 kilometre kuzeyinde Alman hatlarını yar m ıştır. Bu şehir Berllnln 160 kilometre güney doğusunda Öder in 84 kilometre batısında-dır. Sağan, Almanlar için hayati ehemmiyettedir. Zira burası Breslau'-den Derline Kottbus'tan geçerek giden demiryolunun ve Bresiau-Frank-furt İkinci demiryolu hattının kavşak noktasıdır.
Queİ88 nehrine varıldı
Nevyork 14 (AA.) — Moskovadan gelen haberlere göre, Sovyet kuvvetleri Bober nehrini geniş bir cephe üzerinden geçmişlerdir.
Alman Haberler ajansı, Sovyetlerln. Bober nehrinin 15 kilometre bt :n-da bulunan Quelss nehrine ulaşmış olduklarını bildirmektedir.
Sovyetlerln Olocau sokaklar la çarpışmakta oldukları da bildirilmektedir.
Bir ayda 400 kilometre
Paris 14 tA.A.) — Moskova radyosunun verdiği bir habere göre, 13 ocak tarihindenberi Kızüordu 400 kilometre ilerlemiş, 300 şehir İle 30 ,000 meskûn yeri zaptetmiş tir, Silezya’da tuzağa düşürülen Alman kuvvetleri
Londra 14 (A.A.) — Daily Mail gazetesinin Moskova muhabiri, Bllezya-da çember İçine alınmakta olan Alman kuvvetleri hakkında şu tafsilâtı vermektedir:
Slİezyadakl çember kapanmaktadır. Bu çenjber 240 kilometre derinliğinde ve 128 kilometre genişliğinde olmak üzere bütün Silezyayı İçine almaktadır. Lelgnltrfln düşmesinden ve kuzeye doğru demiryolu şebekesile Breslau - Berlin otomobil yolunun kesilmesinden sonra, Silezyada ve Polonya aÜezyasında hâlâ savaşmakta olan büyük düşman kuvvetlerinin ?erl çekilmek imkânları pek azalmış-ır. Bu kuvvetler İçin rk t yolu ola-|ak ancak Karpat eteklerinde Gorlltz Nelase ve Frekestein'den geçen yol kalmıştır. Konlev güney doğuya doğru yapacağı 32 kilometrelik bir Derleme 11e bu yolu da kesebilir.
Kırım konferansı bu harbin en büyük siyasi zaferidir
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Balkanlar meselesinin, Yugoslavya dışında, bu kadar kısa geçmesi, bu bölgede Müttefikleri uğraştıracak pürüzlü işler olmamasından, yahut bu işlerin daha önceden konuşulmuş olmasından ileri gelebilir.
Kırım konferansı kararlarının kısaca İncelenmesinden çıkan sonuç, üç büyük Müttefik arasında gerek harb, gerek sulh meselelerinde tam birliğe varıldığıdır. Bu birlik en yüksek, en insanca prensipler etrafında gerçekleşmiştir. Hiç bir taraf öz menfaatler peşinde koşmamış, hiç kimse katlandığı verilerin tutar ve çıkarını aramamıştır.
Gerek M. Roosevelt, gerek M. Chuıchill iç politika bakımından da durumlarını kuvvetlendirecek en değerli vesikayı memleketlerine götürüyorlar. Konferansın başarısında Mareşal Sislinin hizmeti çok büyük olduğu hiç söz götürmez.
Konferansın bütiin kararlarına, tatbikatı ve değeri daha düne kadar bizzat Amerika d a bile kuşkular uyandıran Atlantik Andı prensiplerinin hâkim olması Avrupa milletleri İçin ne büyük bir garanti ise, Milletler arası sulh ve emniyet kurulunun harb bitmeden önce işe başlaması teklifinin kabul edilmesi de gelecek sulhu sağlam temellere dayanması bakımından o kadar isabetli bir tedbir olacaktır.
Harbî çabuk bitirecek, sulhu sürekli kılacak çareleri arayan üç devlet Başı, Kınmda tarihe karşı büyük iş görmüşlerdir, çünkü büyük bir güven ve ümit havası yaratmışlardır. Dünyanın ilk muhtaç olduğu da bu idi.
Emelimiz, bu güzel kararların, bu yüksek prensiplerin tatbik edildiğini görmektir. Bu başarıyı elde eden üç büyük devlet adamının, aradaki- beraberliği harbde olduğu gibi sulhun tatbikatında da bozmıyarak bitkin ve yoksun Avıupayı yavaş yavaş kalkındırmaya çalışacaklarına inanmamak için şimdilik sebep yoktur. Kırım konferansı bu ümidi doğurmuştur.
Necmeddin Sadak
Leylâ 7 sene 15 gün Ali de 3,5 sene hapse mahkûm edildi
Ankara 14 (Telefonla» — Bir müddet evvel Ycnidoğan mahallesinde bayan Emine Almaş ın erine girerek boynundaki altın dizisini zorla almaktan suçlu aynı mahallede oturan Lleylâ İle suç ortağı Ali Taşkırau m muhakemelfne dün de devam edilerek bitirilmiştir.
Suçlu Leylâ, ifadesinde bayan Emi-nenin boynuna taktığı altın dizisinin gözlerini kamaştırdığını ve o sabah Emlne'nin evine girerek beraberinde getirdiği bir torba kumu onun gözlerine savurduğunu, gözlerine kaçan kumların acısı ile o dövünürken üzc-rine çullanarak Emine yİ baygın bir halde yere serdikten sonra boynundaki altınları alıp kaçtığını Büyüyerek:
— Bir cahilliktir ettim Oldu bir kere... demiştir.
Suç sabit görüldüğünden Leylâ. 1 sene 15 gün ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
Leylâ'nın suç ortağı Ali Taşta ran' ın hâdise günü Leylâ İle beraber olmadığı. sadece onu bu soygunculuğa teşvik ettiği anlaşimış olduğundan Ali Taştıran 3 sent altı ay hapse mahkûm edilmiştir.
îngilteredeki demiryolu heyetimizin tetkikleri Londra 13 (A.A.) — Büyük Britanya demiryolları teşkilâtında tetkikatta bulunmak üzere Türkiye hükümeti tarafından İngUtcreye gönderilen Devlet Demiryolları heyeti, buradaki tetkiklerine devam etmektedir.
Londrada bulunan «Misafir İlim adamlarını ağırlama cemiyeti» heyet şerefine 5 şubatta bir ziyafet vermiştir.
Londra 13 (A.A.) — Yalta konferansını .Tarihte büyük bir hâdise» diye vasıflandıran Times gazetesinin bugünkü baş yansında bilhassa şöyle denilmektedir:
•Başarı De neticelenen Kırım konferansı hakkında bu sabah neşredilen demecin tam metni tarihin büyült hâdisesi damgasını taşımaktadır. Bu toplantının tarihi ve askeri hâdiselerin gcUşmeslyle olan münasebeti Avrupa'nın âtl&l üzerinde mileaslr olacak bu müzakerelere üç şefin bundan evvelki toplantılarında görülmemiş derecede büyük bir ehemmiyet bahşetmektedir.
Dünyadaki bütün küçük milletlerin üç büyük devletin üstün kuvvetine güvenmeleri ve bu büyük devletler tarafından verilecek bazı direktifleri kabul etmeleri lâzımdır. Ancak, bir dünya hâkimiyeti kurmağı heoef tutabilecek hareketlere müsamaha edilemez, esasen bu ne arzu edilen ve ne de gerçekleşmesi mümkün olan bir şeydir. Üç şef anlaşmayı imza ederken büyük küçük bütün memleketler arasındaki karşılıklı münasebetleri teferruatlyle evvelden tcsblt etmekten ziyade üç büyük devletin sevk ve idaresi altında müşterek bir hareketi temin edecek çareleri bulmak hususunda bütün dikkatlerini teksif etmişlerdir.
Sovyet basınının hararetli neşriyatı
Londra 13 (A.A.) — Reuter'ln Moskova'daki özel muhabiri bildiriyor: Sovyet başını, şimdiye kadar üç Müttefik şefin hiç bir demecini bu kadar hararette karşılamamıştır.
Başmakalesini baştan başa Kırım
konferansına‘tahsis eden Pravda gazetesi diyor kİ;
Kirim konferansının tarihi mânası, hakikatte Almanya'nın, kalbine indirilecek yeni ve daha kuvetli darbelerin gerektirdiği şartları kararlaştırmak değil, fakat aynı zamanda. Alman militarizminin hürriyet âşığı milletlere karşı yeni bir tecavüzünü imkânsız kılacak şartlan aon bir defa tâyin etmektir.
Şaşmaz gayelerinin Alman militarizmi ve nazizm! yoketmek ve Almanya'nın asla bir dahR dünya barışını bozam amasını sağlamak olduğunu bildirdikleri zaman, üç büyük devlri şefleri, dünyanın bütün milletlerini hürriyete kavuşturmak arzularını İfade etmişlerdir.
Kırım konferansının sonuçlan, ancak. Almanya’nın mağlûbiyeti tamamladığı ve devamlı bir barış kurmak amacı De. üç büyük devletin arasında İşbirliğinin tam mânaslyle kurulduğu zaman tahakkuk edecektir.
Kırım konferansı bir kere daha açıkça göstermiştir kİ, üç büyük devlet arasındaki ittifakın yalnız tarihi bir mazisi ve muzaffer bir hali değil, aynı zamanda bflytik bir istikbali de vardır.
Daily Herald ve Daily Telegraph*ın mütalâamı
Londra 13 (AA.) — İşçi partisinin gazetesi olan «Daily Herald» tebliğin daha dikkatli incelenmesi bazı tenkitleri İcabettlrecek veya bazı sualler sormamıza meydan verebileceğini yasmaktadır. Bununla beraber bir çok ağır korku ve tereddütler konferansta incelenerek uzaklaştırılmıştır.
Daily Herald Kırım tebliğinin Tahran demecinden daha tem, daha açık aynı zamanda daha mufassal olduğunu işaret etmektedir. Tebliğ, bir kaç ay evvel halledilmez s -ulan, Müttefik amaçlarındaki birliğin muayyen bazı meselelerde başarı ile tatbik edildiği hakkında açık misaller vermektedir.
Londra 13 (AA.) _ Muhafazakâr »Daily Telfgraph)» gazetesi şunları yazmaktadır: Hiç bir mesele önünde gerilcnmemlştif Hiç bir zorluktan kaçılmanııştır. Yayınlanan uzun tebliğde halledilmemiş hiç bir şey yoktur. Almanya'nın ümitsizlik İçinde Müttefikler arasında yaratmağa ça-
Hafif alkollü içkiler
Ankara 14 (Telefonla) — inhisarlar Bakanlığı, hafif alkollü İçkilerin imaline ehemmiyet vermekte ve bu Vadideki hazırlığı İleri ilmektedir. İzmir'deki şarap fabrikası seneye kadar faaliyete geçirilecektir
BORSA
13/2/1845 Hatieri Londra üzerine 1 sterlin 5.2ü
Nevyork üzerine 100 dolar 132.—
Cenevre 100 İsviçre Fr. 30.3255
Madrid Üzerine 100 peseta 12.89
Stokholm üzerine 100 kuron 31.1325
BORSA DIŞINDA
Reşadiye altını 35.20
Oulden - • »2.2B
Külçe aitın Dlr gramı 5.14
lıştığı anlaşmazlık Yalla konferansından sonra artık bahis mevzuu olamaz.
Amerika’da sevinç
Nevyork 13 (A.A.) — Kırım konferansında verilen kararlar Amerika* da her sınıf lıalk tarafından iyi karşılanmıştır. Ayan meclisi, konferans hakkında hükümetin hazırladığı raporu dinlemek İçin fevkalâde olarak toplanmış ve verilmiş olan kararlan tasvlbetm İştir.
Hariciye komisyonu başkanı M. Connally Yalta'da İmzalanan vesikayı çok mmenunluk verici mahiyette bulduğunu söylemiş ve bu vesikanın harb ve barış gayelerine erlşsaek için Müttefiklerin birlik ve beraberlik zihniyeti İçinde çalıştıklarını göstermekte olduğunu belirtmiştir.
Ayandan M. Vandanfcerg bu tefcll-ğin şimdiye kadar neşredilenlerin en İyisi olduğunu beyan etmiştir.
Fransızlar da memnun
Parts 13 (A.A.) — Radikal Sosyalist partisinin organı olan L'Aıırore gazetesi şunları yasmaktadır:
Fransa, Kırım konferansına İştirak etmemiş olmasına rağmen bu konferansta elde edilen neticelerden dolayı kendini bahtiyar addetmelldk. Bu nokta aynı zamanda halk efkârını da ifade etmektedir.
İtalyan basını endişede
Roma 13 (A.A.) — İtalyan basını, ttalyannı Kırım görüşmelerinin bahis mevzuu edildiği intibaını taşımakla beraber, Yalta tebliğinin, Italyanm istikbaline müteallik meseleleri zikretmemesi karşısında endlçeyc dıi't 'günü saktamamaktadır.

7
il Şubat 1945
AKŞAM
8uii.it 3
^KSAMDAN AKSAMA
Hangi iş fazla para getirir?
değii, «kendine
bu devirde büst ancak bin lira Ben heykeltraş liraya para de-
— Filânca mesleğe bu nesilde fağhet fazla... Ben de diplomamı alır almaz hemen ona... İşte: He-veslendiğiın fakülteye bundan 15 - 20 sene evvel girmiş olanlar, bugün dünyayı kırıyorlar. Halbuki, diğer şu meslek, diğer 5» uıeslek: Nafile!.. Hepsi yaya...
Ekser gençlerin böyle düşündüğünden şikâyet olunuyor, statik bir düşünce! Zira meselâ mühendisler, müteahhitler de geçen nesillerde fazla kazanamıyorlar-dı. Tüccarlar, esnaflar da katana iniyorlardı, Garp ölçülerini ele alırsak, sinemacılar, uçakçılar da finıdikt gibi değillerdi. Şayet, "başlanılan zaman-- ın ölçülenle hareket edilseydi, yanılmış olurlardı. Bir işe girişirken" şu an-' değil, »ilerisi- göz önünde tutul-maEdır. Hayatın akışı bunu icab-ettirir. Sanırım, muhtelif meslekleri seçmek vaziyetine gelen gençler, hayallerini işletmezlerse, ■ararlı çıkarlar.
Yalnız "hayal., güven» de şart:
— Heykeltraş, yaparak senede nu kazanıyor?.. olunca yirmi bin miyeceğim! - diye nefsine inanmalı.
Hoş, yalnız para için de gayrete gelmeyip «Ben hayatta mukadder rolü oyniyacağım!.. diye yola çıkmalı. O zaman paralar kendiliğinden gelsin. Servet, ikbal, şöhret. zaten bu yaradılışta olanlarındır.
— Cehenneme gider misin?
— More aylık kaç para?
Bu kalayla ancak pazvant olunur.
Keza, klâsikleşmiş bir şikâyet:
— Çocuklarımızın çoğunun aklı sinemada... Bîr artist üzen-til'ğidir gidiyor.
fşte bu iddiayı koskoca bir «acaba» ile karşılamak gerek: Neredeyın.ş o artist özentiliği?... Yalnız «rate» şairler tarzında saçlara ve elbise kısımlarına acayip şekiller vermekte mi?... Yerli filimlerin yavanlığı meydandadır. Sahnemize gelince, otuz civarındaki aktör ve aktris Heri -en gençler.» diye tasnif ediyor. Daha ufarakları istisnanın istisnası... »Ortanca gençler» birer birer sanat ve hayat sahnesinden çekilirde akıbet nice olacaktır? diye alâ-kadarlaruı dimağları meşgul.
Şayet sanıldığı tarzda artistliğe rağbet olsaydı, manzara böyle mi olurdu?.. Şimdiki sahnenin yıldızlan tahtlarından indirip yer-terine geçmek için birbirile meşru savaşa girişen binlerle genç dikkati çekerdi.
— Çıkmıyor, zira bizdeki artisttik dimağlardaki artistlik şartlarını haiz değil,. Kaç para kazanılıyor.
Halka iftira edilmesin: Temaşa aşkıylc Mısır [ilimlerine bile kese! dolusu değil, kasa dolusu para verdiği meydandadır. O oluk oluk akışı değil Kahireden, Hollivuttan bile kısmen iç piyasaya çevirmek yine insan iradesi sayesinde olabilir.
— Ben öyle bir jön prömiye, öyle bir priına donna olacağını ki, takdirkârlanmın şerrinden muhafızsız sokağa çıkamıyaca-ğım! Bana da, tıpkı ecnebi artistlerini karşılarken yapıldığı gibi coşkunca tezahürler yapacaklar... Hattâ bunun için bile değil, sırf canımın istediği için dört elle sanate sarılacağım...
Böyle gençler zuhur etmesini şimdiki artistlerimizi de memnun eder elbette... Haleflerile iftihar etmeği isterler..,
Yolda, arada sırada, meşhur Osmanlı başmuharriri Dikran Kelekyan’ın oğlu bay Gregor’u görüyorum ve kendisine muhabbetle bakıyorum: Hiç değilse «yerli» bir eğlence yerleri sanatkârıdır. «Artist» lere passif şekilde bayılanlar arasında bu tarzları çıkarak bizi ecnebi artist furyasından masun kıla m anı ıştır.
Cemiyetin her tabakasında soruyoruz:
— Hangi iş para getiriyor? Can ve gönülden atılış o işe... Halbuki hayalini işleterek şunu diyebilmek lâzım-
— Ben hangi işe revnak verebilirim? Hangi işi şu memlekette yuktan var edebilirim?
Ve kendinde kuvvet bulmak; ona atılmak, onda muvaffak olmak.,,
Meslek seçerken gözetilecek
• bugün» değil »yarın» dır.
(Vâ - Nû)
Beledî hastalıklar
Milletin sağlığile ilgili garip bir reklâm
İthalât ve ihracat
Belediye, tifüs ve tifo gibi beldî hastalıkların ocaklarını söndürecek
İstanbulda «beledi* haline selmiş ve zaman zaman şehrin sağlık duru- 1 munu sarsan tifo, tifüs gibi bazı hastalıklar vardır. Bu hastalıkların büsbütün önünil almak İçin şehirde büyük bir sıhhat mücadelesine girişmek lâzım gelmektedir. Şehri tifüs ve tifodan temizlemek İçin bu İki hastalığın ocaklarını tamamlle söndürmek Icabeder. Bu bakımdan Belediye kendisini bu yolda daha çok ödevli görmektedir.
Eski Şehremini operatör B. Emin tarafından başlanan kanalizasyon İşi B. Muhlddin Üstündağ Şehremini olunca, Belediyenin bu çok ağır mail yük altından kurtulabilmesi İçin tah-dldedllmtş ve Haliç versanı lâğımlarının bitirilmesi uygun görülmüştü Fakat şehrin birçok semtlerinde daha açık lâğımlar, düzgün bir kanala bağlanmıyan ve dere halinde akan pislikler vardır. Tetkos suyu olmıyan, ı yahut yakınlarındaki TerköS çeşmelerinden su almıyan birçok evler, kendi kuyularından faydalanmaktadırlar, Bu kuyuların da evin veya civarın toprak tabakası altından sızan I pl, lAgım sularlle kirlendikleri ve »u ^r'"t«kım" Uslrtj7'je''‘lahrt-ler“nw-yüzden de tifo hastalığının genişlemesine sebebolduğu aşikârdır. Bu bakımdan. şehir İçindeki kuyulardan çoğu şüphelidir.
Tifo, aşı He önü alınabilen, hiç olmazsa azalabUen bir hastalık olmakla beraber, asıl maksat, hastalığı doğuran âmillere son vermek İçin mevcut açık lâğımları, dere halinde akanları kapatmak Icabeder. Açık lâğımların tamamlle kapatılması İçin büyük paralara ve o nispette geniş teşkilâta ihtiyaç vardır. Halbuki Belediyenin bugünkü mali durumu buna elverişli görülmemektedir. Ancak şehrin sağlık durumu bakımından da tifonun şehirden tamamlle kaldırılması İçin yapılacak en pratik çare, hiç olmazsa. açıkta akan lâğımları kapatmaktır. Belediye, bu sene bunun İçin bir çalışma programı hazırlı?ocaktır. Bu programa göre, mümkün mertebe kısa bir zaman İçin açık lâğımları kapatmak ve fenni kanalizasyon tesisatını sonra yapmak lâzım gelecektir.
Diğer taraftan tifüse âmil olan pis yerlerin, bu arada otel . han. bekâr odası, hamam ve saire gibi bitterin üremesine müessir olan yerlerde gayet sıkı tedbirler alınması muvafık görülmüştür.
Belediye, tifüs ve tifonun şehirdeki Amillerini kaldırmakla, bu hastalıkların «beledi» halden çıkarılmasına esas itlbarlle karar vermiştir.
Ham maddeler
Esnaf odası bir teşekkülün dağıtmasını istiyor
İthalât mallarından hemen hepsi, yeril mamul ve ham maddelerden bir | kısmı kara borsada satılıyor. Bu mal- . Iarın satışı, İmal ve salresl İle meşgul bulunan binlerce esnaf vardır. Bu esnaf da kara borsada alışveriş yapmaktadır. Bu hal flatlerl yalnız yükseltmekle kalmıyor, esnafın ahlâkını da bozuyor. Hem esnafı ahlâklı harekete sevketmek, hem de malları muayyen fiat üzerinden hakiki İhtı-, yaç sahiplerine kadar vardırabllmek üzere bazı esaslar düşünülmektedir.
Esnaf odası esnafa lüzumlu malların tevzle tabi tutulmasını muvafık görüyor. Bir teşekküle yaptırılacak bu dağıtma sayesinde esnafın, kendisine lâzım olan maddeleri kolayca ve hakikî flat üzerinden tedarik edileceği İleri sürülüyor.
Bu suretle maddenin ve mamulün kaça mal olduğu tevziat yapanlar tarafından bilinecek ve ona göre satış flatı konabilecektir. Satış ftatları her keşçe malûm bulunduğuna göre kontrol da kolayiaşacaktır.
Bu şeklin ufak mikyasta tatblkma geçilmiştir. Derilerden bLr kısmı saraçlar kooperatifi ile küçük esnaf kooperatifine, makara, tabak, çatal, bardak ve saire yine esnaf kooperatifine verilmiştir. Mallar, esnafa ucuz flatle aksettirlllyorsa da müstehlike mamuller yine kara borsa flatı üzerinden veriliyor. Bu hususun halli Icabetmektedlr.
öğüttüğü unlar kaliteye uygun değilmiş
İmal ettiği unun tahlil neticesinde kaliteye uygun görülmediği cihetle Balatta un fabrikası sahibi Agop adında biri Milli korunma mahkemesine verilmiştir. Fabrika sahibi. Ofisle yaptığı mukavele mucibince, ayrıca tazminat da verecektir.
Konya vapuru Pireden eşya getirecek
YunanistanlI yardım eşyası götüren Konya vapuru, Pireden 600 ton kadar muhtelif eşya alarak bugünlerde Umanımıza dönecektir.
SERBES SÜTUN
Gecen gün Beyoğlundald büyük sinemaların birinde oldukça uğraşılarak hazırlanmış meşhur bir şarabın reklâmını gördüm. Şarap herkes* ve hattâ çocuklarımıza bile sıhhat ve neşe verirmiş!!.
Her şeyden evval sıhhati ve neşeyi tarif ve tahlil etmek lâzımdır: Beden uzuvlarımızın her birisi fjzlyolojlk vazifelerini muntazam bir surette yaptığı müddetçe sıhhat hali mevcuttur denilir. Sıhhatte olan bir İnsan hiç bir uzvundan şikâyet etmlye-cek, hiç bir Uzamız da vazifesini yaptığı sırada her hangi bir ıstırap ve rahatsızlık htssedllmlyecektir. Aksi takdirde umumi veya kısmi hastalık hali mevcut demektir.
Neşeye çelince; neşe denilen şey sıhhatin İlk ve en güzel bir reaksiyonudur. Tam sıhhatli olan bir İnsan muhakkak neşelidir. Neşesini kaybeden bir şahıs maddi veya ruhi bakımdan az çok sıhhatini de kaybetmiş sayılır. O halde şarabın ne gibi ve hangi şartlar altında insana .sıhhat vereceğini bir hekim sjfatlle an-lıyamıyorum... Bir kimse sıhhatli ve normal durumda ise şarap onn ne yapacaktır’ Neşeye gelince: Şarap veya rakı ile kana karışan ispirto İlk . anlarda sinir manzumemiz üzerinde
Şişli camii
Yapıya martta başlanacak
Yeni okullar
Teknik okullar için hazırlıklar ilerliyor
Yazan: Dr, İbrahim Zati öget Yeşilay cemiyeti İkinci relri tor vaziyetinde olsaydı bu iddiaları belki hoş görürdük. Fakat bilâkis alkollü İçkilerin ve umumiyetle keyif verici zehirlerin hususiyetleri şudur Kİ İçildikçe daha fada İçmeğe insanı sevkeder. Bu alkolde olduğu gibi morfin, Heroln ve esrarda da böylö-tiir.
dana getirir. Bu tesirler şahıslara göre değişir. İçtikçe yese ve hüzne kapılanlar, âdete melânkolik vaziyetlere düşenlere mukabil bozan da aksine olarak fazla konuşma, fazla gülme ve hattâ fazla mütecaviz hareketler gösterenler de olur. Eğer neşe denilen şey bunlar İse hakiki neşe İle içki neşesini tefrik etmek için tek çare kalıyor: İçki içip neşelendiklerini sandıkları sırada bütün sarhoşların kendi fotoğraflarını çektirmeleri ve.sonra normal hale gelin-, ce bu resimleri bol bol seyretmeleridir!...
Sırası gelmişken birçok -sosyetelerde. evlerde uz miktarda İçki İçmenin zararlı .olmadığı ve İnsan kendisini iyi idare ederse bunun tevahhuş edilecek bir şey olmadığı daima tekrar edilir durur. Bunun cevabı şudur: Muzır olan bir şeyin azı da. çoğu da (Itırdan kim mesuldür? Bjınun ceva-muzırdır. S’ntr ve etten yapılmış bini herkes kendi vicdanına tevcih mahlûklarız. Vücudumuz mu-ıyyen (eWn...
bir miktar İçki alıp da duran bir mo-___________Dr İBRAHİM ZATÎ ÖGET
ŞişUde yaptırılacak olan caminin inşasına martta başlanacaktır. Caminin projesi İstanbul Vakıflar baş mimarı B. Vasfl Egeli tarafından hazırlanmıştır. İnşaat İçin lüzumlu malzeme temin edilmiştir. Yapının en az 2-3 yıl devam, edeceği tahmin edilmektedir.
Milli mimarimizin güzel eserlerinden biri olacak olan şişil camisinin inşasında eski eserlerde kullanılanlar ve Bakırköy havalisinde çıkan kflfekl taşı kullanılacaktır. Caminin İçi de tezyini sanatımızın en güzel örnekleriyle süslenecektir. Camiyi yaptırmağa teşebbüs eden zat şimdilik bu İşe 150 bin Lira kadar bir para vermiştir. Caminin İnşası İçin sarfedilecek beş yüz bin liranın bu hayırsever kimse tarafından teberrü edileceği umuluyor. Bu teberrü yapılmazsa inşaatı Evkaf idaresi kendi paresiyle tamam-lıyacaktır.
Ampul ve traş bıçağı
Son zamanlarda muhtelif memleketlere çok miktarda ampul sipariş edilmiştir. Bunların miktarı 10 milyonu geçmiştir.
Çok miktarda traş bıçağı da sipHFİş edilmiştir. Bugünlerde İskenderun'a bu bıçakların gelmesi bekleniyor.
Ekmek karneleri
Mart ve nisan aylarına alt ekmek karneleri bugün kazalara dağıtılacaktır. Bu defakl karnelerle halka makara ve eşya dağıtılacaktır. Bunların karnelerdeki hangi harf kuponla rll e dağıtılacağı bil âhara İlân lecektlr.
edl-
Yüksekten düşüp yaralananlar
Clbal! tütün fabrikasında çalışan bayan Hayriye, evinin pencere camını temizlerken, muvazenesini kaybederek sokağa: Yenlköyde Yorgl adında btr amele de inşaatta çalışırken İskele üstünden yere düşerek ağır surette yaralanmışlardır.
Yaralılar tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırılmışlardır.
Van emniyet müdürü
Ankara 13 — Görülen lüzum üzerine, Van Emniyet müdürü B. Tevfik,, I Bakanlık enirine alınmıştır.
Ticaret Bakanlığından yakında direktif verilecek
Tica-
I
Fransâda ikinci dilnya harbinden ’ vvel memleketin üzümlerini ve iktisadiyatını düşünerek yanlış ve garip bir propagandaya ve reklâmlara girişilmişti .O kadar kJ şimdi İsmini hatırlı yamadığım bir Maarif Nazırı leyli mekteplerdeki çok genç talebeye bile öğle ve akşam sofralarında bol bol şarap bulundurulmasını emretmişti
Bu gibi yanlış hareketlerin FTan-sayı ne hale getirdiğini gördük. Sonradan kuvvetli bir aksi amel cereyanları uyandı. Fakat artık çok geç kalınmıştı. Bizzat Fransız büyük tıp profesörleri eserlerinde bu gibi yanlış propagandalara karşı haykırdılar. Hattâ Llyon tıp fakültesi hıfzı sıhhat profesörü Jül Kormon kitabında: İçki belâsı milli bir Afet halini almıştır Vaziyet bir ırkın inkırazı manzarasını göstermektedir Bilhassa Normandl eyaletinde çok bSrlr. ve fa-cialı misallerini görüyoruz, demfytl. (Jül Kormon hıfzı sıhhat kitabı sahile »23'.
Şaraplarının reklâmlarını yapanlara rica ediyoruz: Üzümlerimizden alkolsüz üzüm suyu İhzar edip güzel meyva usareler! şeklindi- piyasaya nrzelsinltr. Gıda itlbarlle. vitamin kudreti itlbarlle vücudumuza asıl faydalı şeyler bunlardır. Ve bunların memleket dahilinde yapılması cidden çok hayırlı bir iştir..
J
Abdal, anormal, saralı, mütereddi ve psikopat çocuklar... İçki müptelâsı bir takım babaların ve dedelerin muhite birer menfi mahlûk şeklinde serptikleri bu zavallıların hesapları kimden sorulacaktır’ Bunların yaşadık'arı müddetçe geçlrdlkerl fa-Ia-
İthal&t ve İhracat etrafında ______
ret Bakanlığından yakında direktif beklenmektedir. Bu hususta, evvelce İstanbul ticaret birliklerinde muhtelif toplantılar yapılmış, bazı kararlar alınmıştı. Alınan kararlar. Bakanlığa bildirilmiştir Her ticaret zümresi arasında yapılmış olan bu toplantılarda İthaline zly ad esile lüzum görülenlerle şimdilik getirilmesi doğru bu-lunmıyan mallar da tesblt edilmişti.
İstanbul ticaret birlikleri, umumi kâtipliği. İstanbul’da alınan bu kararların derhal tatblkma geçerek Ticaret Bakanliğtndan kararların tasdik edilip gelmesini beklememiştir. Esasen evvelce bu yolda Ticaret Bakanlığına malûmat verilmiş ve muvafakat cevabı alınmıştı
Ticatet Bakanlığı, İthalât flatle-rinde yeni fiat değişikliği kabul et-mlyecekllr. Çünkü, harb İçinde memleketlerin ve harbden sonra da bir müddet yine her tarafın muhtelif cins mallara fazla İhtiyacı vardır. Bir müddet, bugünkü fıatlerde esaslı değişiklik olamıyacağı ileri sürülmüştür. Bu hesaba göre bugünkü flatler üzerinden slparls yapılmasına karar verilerek yeni flat tesbltlne çalışılmasından vazgeçilmiştir
İthalât tâcirlerl. bundan sonra da Hat tahavvülleri olamıyacağını he-saplıyarak her türlü mal siparişine geçmişlerdir Mal siparişinde bulunmak üzere müracaat edenlerin sayısı gittikçe artıyor.
Ticaret Bakanlığının bugünlerde i vereceği kararın mühim bir kısmı ihracata aittir, İhracat arttığı nispette ithalât yapılacağından bu sahada gösterilecek olan faaliyet hem ithalâtçıyı ve hem de İhracatçıyı memı^tn bırakacaktır şimdiden bir kLsinı ihracat maddelerinin llatlerln-de hareket başlamıştır. İhracat İmkânları genlşîetildlği takdirde bu-vünkii fiatlerde değişlkl'jc beklenebilir.
, Siparişlerin mühim bir kısmı tn-gllterr ve Amerika’yadır. TAclrlcr.
■ muhtelif firmalarla temas temin ederek bilhassa serbes dövizle mal getirmeğe çalışıyorlar. Döviz müsaadesi almak üzere yapılan müracaatlar da çoğalmıştır Yakında ingllte-reye gidecek olan Türk ticaret heyetinin seyahatine büyük ehemmiyet veriliyor. İstanbul tâcirlerinln bu hu-üze-
sustakl teklifleri gönderilmiş ve rinde çalışılmağa başlanmıştır.
İstanbulda teknik okulların açılmasına karâr verildiğini yazmıştık. Vali ve Belediye r£lsi doktor B. Lûtfl Kırdar, Ankarada bu okulların açılma Işlerile de m&şgul olmuştur. Şehirde 17 teknik okul daha açılacaktır.
Bunlardan biri Ankara İsmet İnönü kız enstitüsü gibi modern ve geniş kadrolu bir kız sanat enstitüsü olacaktır. Diğerleri erkek ve kız sanat enstitüleridir ve tstanbulun muhtelif semtlerinde açılacaktır.
Bu okullarda her sahada 'teknik eleman yetiştirilecektir Makine ve gemi inşaatı teknisyenleri İle diğer teknisyenler de bu enstitülerde yetiştirilecektir. Okullar için şehirde müsait binalar aranmaktadır. Tetkik edilen binalardan elverişli olanlar tesblt edilmiştir. Okulların bir kısmı bu ders senesi derslere başlayabilecektir Beykozdakl Beykoz kasrının da bir orta oku! haline gotlrllmfe&l uygun görülmüştür. Vali ve Belediye rek-1 doktor R. Lûtfl Kırdar bu okulların bîr an evvel faaliyete geçmesi için bu İşlerle yakından meşgul olmaktadır.
K apalıcarşının tamiri
Bir gazete. Kapalıçarşmın son günlerde çok harabolduğu için bu sene Belediye tarafından tamir edileceğini yazıyordu.
Tahkikatımıza göre. Belediyenin 11)45 bütçesine buna daJr tahsisat konulmamıştır. Bu İtibarla çarşının tamiri tçln bugünden verilmiş bir karar yoktur. Fakat Belediye gelirlerinin artttırılması İçin yeni Belediye vergileri kanunu çıkarsa, elde edilecek yeni gelirlerle İlk yapılacak işlerden biri de bu olacaktır.
Adliye Bakanı
Şehrimizde bulunan Adliye Bakanı B. Ali Rıza Türel, dün Adliye dairesinde incelemelerde bulunmuştur.
Eskişehirde halka 164 kuruştan zeytinyağı dağıtılıyor
Eskişehir 13 — Vilâyet, merkez ve kazalardaki memur ve halka yetecek miktarda zeytinyağı stoku temin ettiğinden. bugünden itibaren 200 bin Eskişehirliye ekmek karnelerindeki kupon mukabilinde karışıksız zeytinyağı dağıtılmağa başlanmıştır. ■Zeytinyağının litresi İM kuruştan verll-maktediı.
Üçüzlere yardım
Çocuk Esirgeme Kurumu son lerde adedi artan üçüzlere yaıd yapmaktadır. Çocuk başına 8 şar metro basma, kundak ve zıbın gibi mubrem maddeler veriliyor.
Bunlardan gayri yardıma muhtaç her yeni doğan çocuk İçin de Kurumun bütün şubelerinden süt. giyecek gibi şeyler verilmektedir.
gün-
Maraş Memleket hastanesinin temeli atıldı
Maraş 13 (AA.» — Dün Maraş’ın yıldönümü vesiteslle burada yapılan tören arasında 50 yataklı memleket hastaneslle buna alt tesislerin temeli atılmış ve İlk harç, temele, valinin ricası üzerine, Kütahya millet vekili Recep Poker tarafından konulmuştur.
KÜÇÜK HABERLER
*■ Son gelen düğmelerden bin kutusu terziler cemiyetine, beş yüz kutusu küçük esnaf kooperatifine ayrılmıştır. Cemiyet âzalari Ue kooperatif ortakları düğmelerden mütesavlyen fa ydalan acaklardır.
İthal edilen her malın Üzerinde durularak ne miktarının hakiki İhtiyaç sahiplerine verileceği tesblt edilmekte, ondan sonra sahibine satış müsaadesi verilmektedir. İthalât arttığı nispette cemiyetlerle kooperatiflere verilecek miktar çoğaltılacaktır.
* Dün şehre 150 bin kilo mangal kömürü getirilmiştir. Bu kömürlerin çoğu yerlidir Bir motorla Bulgarls-tandan getirilen kısmı Kasımpaşa iskelesine İndirilmiştir- Yerli kömürler Kumkapı, Samatya istasyonlarıyla Kabataş ve Haskoy İskelelerine İndirilmiştir.
it Belediye, emrine verilen 14 kamyonun 8 sini cenaze. 8 İni de sıhhi imdat otomobili olarak kullanacaktır.
it Belediye şehirde kurulan pazarların sayısını arttırmak için incelemeler yapmaktadır. Bu hususta kaymakamlıklara gönderilmek üzere hazırlanan bir tamim İle her kazada kurulan pazarlardan gayr! yeni pazarların kurulmasına ihtiyaç olup olmadığı sorulmuş ve pazar kurulabilecek münasip meydanların tesblt! i«-tenm iştir.
Zavallı Hoca
Yer yüzünde kendisinden en fazla bahsettiriniz insan İradan biri de muhakkak kj »Nasreddin Iioca» dır. Dünyanın en karuık zamanında, daha geçenlerde, "fıkralarda Nasreddin Hoca hikâyesi anlatmalı mı, anla ima malı mı..» mevzuu etrafında yine onun adı geçti.
Bir muharrir arkadaşın dediği gibi «Nasreddin» ismini bütün hayatımızda belki oğlumuzun isminden fazla kullanıyoruz.
Kendisinden bu derece çok bahsettiğimiz, nüktelerini bol bol kullandığımız, hikâyelerini babamızın malından dalıa büyük bir sahiplikle benimseyerek har vurup harman savurduğum uı Nasreddin Hoca hakkında — hakiki malûmat olarak — ne biliriz?..
Halbuki Hoca bizim tarihiıni«-de tek başına dünya ölçüsünde bir mizah şöhretidir. Bir çok memleketlerde onun hakkında eserler yazıldığım işitiyoruz. En uzak diyarlarda bile adını işitmiş olanlar bizden malûmat soruyorlar.. Halbuki buğun Nasreddin Hoca hakkında hâlâ elimizdeki kitap. — bir iki broşür müstesna — Çaylak Tevfik beyin eseridir. İşte bu kadar...
Hocanın hayatı, ugülüşümüzün tarihi» nin ana temelini teşkil edeceği halde, şimdiye kadar Nasreddin ciddi bir mevzu olarak katiyen ele alınmış değildir, İşi sadece alaya, lâubaliliğe dökmü-şüzdür. Nasreddin, o muazzam mizah deh asma ve kendisine göre felsefesine rağmen, ne tuhaftır ki henüz bizde «âlîm denilen zatın ele alacağı bir mevzu haline girmemiştir.
Nesiller geçtikçe de Hocanın hayatı hakkında tam ve ciddî eserler yazmak daha zorlaşmaktadır. Halbuki buna mukabU onun hikâyeleri, fıkraları asırları aşmaktadır. Yarınki nesiller bu fıkralar karşısında Hoca hak-kındaki derin cehaletimize ne kadar şaşacaklar ve bunun sebebini bir türlü anlayamıyacak-I ardır.
Düşünmeli ki. henüz Hocanın ismini bile doğru dürüst bilmiyoruz. Kimi onun hakiki adının Ahmet, kimi Mehmet olduğunu söylüyor, kimi Nasreddinîn sonradan alınma bir isim olduğunu iddia ediyor. İsmi üzerinde bile tam bir bilgimiz yoktur
Buna mukabil Hocanın bir çok cepheleri vardır ki bunlar dola-yısile hakkında cild cild malûmat toplanabilirdi. Zira N'asred-din İsfendiyar sarayına. Selçuk sarayına ve devrinin bir çok politika işlerine karışmıştır.
Bundan başka Hoca yalnız mizah üstadı değil, bir Türk filozofudur da... Bu cepheden de ayrı ve büyük bir tetkik mevzuudur.
Fakat bu derece devrine ve daha sonraki zamanlara hâkini olan bu Hoca bizim için sadece bir istifhamdır
Hani bazı mirasyedi evlâtlar olur, babalarının mallarını atabildiğine harcadıkları halde onlara bir mezar bile yaptırmazlar. Hocaya karşı vaziyetimiz aynen böyledir. Fıkralarını, nüktelerini bol bol kullan1.. Kendisi hakkında bir cild eser yazma!.. Acınacak vaziyet...
Fransada, Almanyada, Belçi-kada. hattâ İranda Hocaya dair eserler çıktığını bir yerde okudum Bari Garp âlimleri kendisi hakkında büyük cildler hazırla-salar da biz de onları — tabii en yanlış tarafından — tercüme etsek. Acı amma doğru...
Hikmet Feridun Es
Et fiatlerinin ucuzlama»! bekleniyor
Son günlerde mezbahada fazla kesim yapılmıştır. Bu yüzden kasap dükkânlarında ihtiyaçtan çok fazla et bulunmaktadır. Bu etlerden bazılarının yavaş yavaş ağırlaşıp bozulmağa yüz tınması ihtimalin! düşünen belediye bütün semtlerdeki kasap dükkânlarındaki etlerin muayenesine başlamıştır. Bir yandan da şehre kasaplık hayvan gönderilmesine devam edilmektedir. Bu hal et fl-atlerlnl bir miktar ucuzlatacaktır
Ay başından beri 12 tifiia vakası görüldü
Dün şehirde İki tifüs vakası tesblt edilmişse de bunların eski hastalar olduğu anlaşılmıştır Ay başından bugüne kadar 12 tifüs vakası görülmüştür. Geçen aynı İlk cn İki gününde vaka adedi 23 idi.
Saııılc 4
AKŞAM
14 Şubat 1945
M A
R ZAMANI
|Yazan SUMNER ÜIELLS I a° I
BİRİNCİ KISIM ÜÇÜNCÜ BAHİS
Avrııpaya misyonum: 1940
Manllla şehri
Kanun bilgile vi
İlk karşılaşma - Hitlerin dış politikası Silâhların azaltılması meselesi
ilk karşılaşma
Hltler beni kapı yanında karşıladı. NarHâııe, fakat resmî bir eda ile selâmladı, Mulâkalta yalnız Rlbben-tropla tercüman Schmldt bulunuyordu
Bitler, fotoğrafında süründüğünden daha uzun boylu İdi. Hakiki hayatında. çok defa fotoğraflarında görünen gülünç hallerden lılç biri yoktu vücutça sıhhatli ve İdmanlı görünüyordu. Rengi İyiydi. Gözleri yorgun. fakat berraktı- Gerek hareketlerinde. gerek sözlerinde vekariı idi. Konuşma esnasında sesi yumuşak ve idareli İdi. Bir buçuk saat süren konuşmamızda. yalnız bir defa, o da kendisinden geçtiği zaman, nutuklarında çok İşitilen yırtık tonu kullandı. Vüzuh ve sarahatle konuştu. Doktor Schmldt, bazen hatalı olarak, tercüme etmesine rağmen, söylediklerini kelimesi kelimesine taklbedeblliyor-dum Yerlerimize oturunca Hltler. konuşabilirsiniz demek istlyen bir İfade 11e gözlerime baktı.
ıBurada tekrar etmeliyim kİ. Reisin misyonum münasebetlle bana verdiği salâhiyet. Bitlere her hangi bir tek-Dfte bulunmağa müsait değildi. Benim vazifem. Reisin, devamlı ve âdil bir sulh için bir müzAitere İmkânı olup olmadığına karar verebilmek İçin Alman hükümetinin hakiki maksadını öğrenmekten ibaretti j
RlbbentTop'a anlattığım git». ona da misyonumun maksadı hakkında etraflı izahat verdim, Hiçbir teklifte bulunmağa mezun olmadığımı sureti mahsusada tekrar ettim Reisin, geçici bir mütarekeyi değil, fakat devamlı. müstakar, ve âdil bir sulh flml-dtnl henüz kaybetmemiş olduğunu dilimin döndüğü kadar anlatmağa çalıştım. Kısa veya uzun bir imha harbi başladığı takdirde, bunun birçok ıstıraplara sebebiyet vereceğini ve birçok ihtirasları kamçıbyacağı için böyle bir sulh konuşması İmkânlarım tamamen ortadan kaldıracağını söyledim. Böyle bir harbin. Avrupanın İktisadi ve mali kaynaklarını kurutacağım belirttim. Nihayet dedim kİ, böyle bir harbden kim muzaffer çıkabilir? Şüphesiz ki her iki taraf da kaybedecek, fakat bu arada Amerika da dahil olduğu halde, tarafsız memleketler de zarar görecektir. Bir millet olarak biz de, böyle bir harbin milli menfaatlerimiz üzerinde tesirini göstereceğini anlıyoruz.s
Amerika cumhurrelsl. Hltler’e şahsen gönderdiği mektupta, âdil bir siyasi euıh temin! mümkün olduğu takdirde. Amerikanın salim nizamlı bir dünya kurmak İçin zaruri telâkki ettiği İki gayenin tahakkukuna el birliğiyle çalışmağa hazır bulunduğunu tasrih etmişti: Bu »ayelarden bir! silâhların azaltılması ve tahdidi, diğer! salim bir milletler arası ekonomi münasebetler tesisi idi. Eğer bu gayelere varmak için ve temel atmak imkânı varsa, imha harbi başlamadan ve sulh kapılan kapanmadan önce sulhu aramak üzere tenteden gayreti sarfetmek lâzım değil miydi? Ben yalnız âdil bir sulhtan, istikbal için emniyet ve İstikrar vadeden bir sulhtan bahsediyordum. Almanya komşuları tarafından İstiklâllerini tehdldeden bir tehlike olarak göründükçe ve Almanya mütemadiyen artan İddialar peşinde atmadığını, kİ bu iddialar tablaüyle hıir milletlerin haklarına bir tecavüz ve tehdidi ihtiva eder, ispat etmedikçe devamlı ve hakiki bir sulha İmkân görmüyordum
Hitlerin dış politikası
Hltler Romada Mussollnl He görüşmek fırsatını bulduğumu biliyordu, Mussollnl İle konuşmamdan, onun devamlı bir sulhun temellerini atmanın hâlâ mümkün olduğuna kani bulunduğu intibaını almıştım. Bu mesele hakkında Bitlerin, Reisi aydınlatmaya yarıyacak herhangi bir görüsünü öğrenmek İstediğimi söyledim
Bunun üzerine Hltler yedi seneden beri takibe» İğini İddia ettiği dış riyasetin ana hatlarını anlattı. Verdiği İzahat, hlr gün evvel Rtbbentropun lak 1 betti R! İstikameti taklbedlyordu. Ve dikkate sayandır kİ. Alman hükümet erkânlyle yaptığım bütün konuşmalarda. hepsi aynen bu tarihi mulcaddemeyl yapmıştı. Anlaşılıyordu ki, hükümet erkânına benimle konuşurken, ne söyllyeceklerlnl Hltler veya Rlbbentrop kendilerine dikte etmiştir.
Bununla beraber, İngiltere İle bir anlaşmaya varmak arzusunu İfadede, Hiller Ribbentroptan daha iteri gitti. Hltler. 1935 deniz anlaşmasını, Almanyanın İngiUz deniz üstünlüğünü almak veya İngiliz İmparatorluğunun emniyetini bozmak istemediğine bir delil olarak gösteriyordu. Alman istilâsı İle neticelenen Polonya müzakerelerinden bahsederken bana dönerek dedi kİ:
— »Polonya İle bozuşmadan evvel, bütün hayatımda İngiliz nefirine yaptığım müracaat kadar camim! ve İstekli bir müracaat yapmış değilimdir. O da şimdi sizin oturduğunuz yerde oturuyordu. Kendisine Alman-yanm ingiltereye taarruz etmek veya
İngiliz imparatorluğuna doğrudan doğruya veya dolayıslle zarar vermek niyetinde olmadığını, fakat ne garp devletlerinin şarki Avrupadak! küçük devletler üzerindeki tahakkümüne, ne de Almanyanın hayat! menfaatlerine artan bir tehdit teşkil eden vaziyetin devamına Almanyanın müsaade edemlyeceğlnl anlattım. Yedi seneden beri İngiltereye yaptığım her müracaat gibi, bu da katiyetle reddedildi.»
Silâhların azaltılması meselesi
Sonra Hltler. silâhların azaltılması ve tahdidi meselesinden bahsettiğimi söyllyerek sözüne devam etti. Kaç defa İngiltereye ve diğer devletlere pratik bir tarzda silâhları azaltma teklifinde bulunduğunu anlattı. Al-manyanın mevcut ordusunu 200 bin veya 300 bin kişiye İndireceğini temin etmiş. Aynı zamanda bazı silâhların ve harb cihazlarının kanun dışı edilmesi İsteğini göstermiş Fakat onun bu teklifleri hiç bir defa dikkate alınmak şöyle dursun, tetklka bile lâyık görülmemiş.
Sözüne devamla dedi ki:
— Şimdi yeni silâhlanma yükü bütün milletlerin hayatını yıkıyor. Bu uzun müddet böyle devam edemez. Çok geçmeden bütün milletlerin milli iktisatları mahvolaçaktır.»
Hakiki bir silâhsızlanma için İki yol mevcut ©lduöunu söyledi: Biri, büyük Avrupa devletlerinin kara ve deniz kuvvetlerini asgari bir hadde indirmek, tecavüz silâhlarının, birkaçı müstesna, hepsini kanun harici saymak ve sonra emniyetlerini veya Avrupa sulhunu tehdldeden bir tehlike karşısında bu devletlerin bütün kara ve deniz kuvvetlerini bir zabıta kuvveti halinde birleştirmek hususunda bir anlaşmaya varmaları, Hltler bu teklifi İngiltere ve Fransaya yanmış, fakat hiçbir cevap almamış.
İkinci şekil, devletlerin karawe deniz silâhlarını tedrici bir surette azaltmak ve aynı zamanda bir kısım tecavüz silâhlarını tedricen ortadan kaldırmak hususunda anlaşmadır Fakat fikrlnce bu İkinci yol uzundur ve birincisi kadar tatmin edici değildir.
Sonra Hltler, benim milletlerin milletler arası ticarî münasebetlerde liberal, şartsız, ve en müsait millet prenslpine doğru gitmeleri lâzım geldiği hakkındaki mütalâamdan bahsetti. Bunun temenni edilir bir gaye olduğunu ve Almanyanın. daha normal şartlar altında, bu gayeye varmak İçin memnuniyetle Iş birliği yapmağa hazır olduğunu bildirdi Bununla beraber, tahditslz milletler arası ticaretin dünyanın ekonomik meselelerini halle yeter bir tedbir olmadığına kani bulunduğunu söyledi. Meselâ Almanya Amerikanın zirai istihsalinin bir kısmını memnuniyetle satın alabilir. Fakat Almanya gibi büyük bir sanayi memleketi Amerikanın sanayi mamulâtını alamıyaca-ğı gibi. Amerika da Almanyanın sanayi mamulâtını geniş ölçüde ithal edemez.
(Arkası varl
Bugün matinelerden itibaren
ALKAZAR’da
Ünlvcrsal film şirketinin 044 -945 Altın serisi şaheseri
Gece canavarı
%
'■* (Nlght Monsten)
BELLA LVGOSt -
LİONEL ATWtLL NİL A STER tarafından misline ender tesadüf edilen korku., Esrar., heyecan dolu büyük bir polis ye romanı
İlftvetçn:
Tehlikeli Hudut
MeşAur Cotoboy - Charles Star-relltı en heyecanlı sergiletti filmi
Filipin’lerin başkenti Uzak Doğu’nun en ticaretgâh limanlarından biridir
Maııllla’da Paslg kıyılarından bir görünüş
Amerikalıların, Japonları Fil i pililerden çıkarmak İçin başladıkları hareket muvaffakiyetle gelişiyor. Amerikan kuvvetleri evvelâ nispeten küçült adalara asker çıkardılar. Bu adaların İşgali tamamlandıktan sonra Ftllpln-lerln en büyült adası olan Luzon’a karış harekete başladılar. Son haberlere göre Luzonun büyük bir kısmı ele geçirilmiştir Zaptedllen yerler arasında Fİhplnlerln merkezi olan Manlllâ da vardır
Manlllâ Uzak Doğunun en büyük vç en Iştek tlcaretgfih limanlarından biridir Nüfusu 700 bine yakındır. Şehirde birçok sigara, hasır şapka, yağ, sicim fabrikaları, kahve, şeker, tütiln. pamuk, kereste antrepoları vardır. HJnt Okyanusundan gelerek Çin'e ve Japonya’ya gitmekte olan bütiln vapurlar bu limana uğrar,
Şehir, Luzon adasının batı sahilinde bir koyun sonundadır. Limanı dalgalardan korumak İçin büyük bir dalga kıran vardır. Manlllâ, Paslg nehrinin iki taralındadır. Bu nehir de limanın devamı sayılabilir. Nehir derin olduğu İçin oldukça büyük gemiler buraya girebilirler.
Nehrin üzerinde beş büyük köprü vardır. Bunlardan en yenisi olan Qu£zon köprüsü. Nevyorktakl Hell Gate köprüsünün aynıdır.
Manlllâmn güneyinde Cavlte askeri Umanı vardır. 1898 de Amerikan ve İspanyol donanmaları arasında bu limanın önünde büyük bir deniz muharebesi olmuş, tspanyollar mağlûbiyete uğrayarak Fillplnlerden çekilmeğe mecbur kalmışlardı.
Manlllâ ve civarı istihkâme ve hava meydanlar!!* teçhiz edilmiştir. Koy meahallnln ootasında Corregi-dor müstahkem adası vardır. Milin kalesi ve Kindleg Fleld küçük yardımcı hava meydanı bu adanın üzerinde bulunmaktadır İlkönce İspan-yollar tarafından tahkim edilmiş olan Corregidor adası Manillâya 43 kilometre mesafededir. Adanın şimalinde kâin küçük kanala Boca Chica ve Cavit askeri limanına giden cenuptaki körük kanala da Boca G ran de adı verilmektedir.
Corregklor'un cenubunda bulunan küçük kanalın içinde. Caballo adası üzerinde Hııgucs ve Elfratl adası üzerinde Drum kaleleri ve cenup- batıda Carabao adaşa üzerinde de Frank kalesi .bulunmaktadır.
Bütün bu kaleler sahil topları ve hava datl tertlbatlle ...............
teçhiz edilmiş
idiyse de, bunların hepsi Batsan yarımadasının şimalinde kâin Marlve-les dağlarından açılacak topçu baraj ateşlerine maruz bulunuyordu.
Şehrin arkasında ve Paslg ırmağının cenubunda Mc Klnley ve 80 kl-lomtcre şimal - batıda da Stotaen-berg kaleleri vardır
Belli başlı hava meydanları
Manlllâ şehrinin 5 kilometre cenubunda kâin Nlcolas askerî hava meydanı. bu bölgedeki hava meydanlarının en büyüğüdür, şehrin .şimalinde sivillere mahsus bir hava alanı vardı kİ, .Taponlar tarafından askeri hava meydanı haline getirilmiştir. Şehrin doğusunda ve cenubunda sıraslle yardımcı bir İniş meydanı ve büyük bir akaryakıt deposu bulunmaktadır.
Manlllânın 80 kilometre şimal - batısında, önemli askeri hava üsleri olan iba ve Clark hava meydanları vardır. Nihayet Manlllâ şehri ile koyunun. cenup ve doğu kıyılarının etrafında op iki kadar yardımcı hava meydanı bulunmaktadır.
Koyun içinde, şehrin yakınında 3 mühim deniz uçak üssü vardır. Birincisi asıl limanın İçinde olup, mendireklerin bulunduğu bölümdeki Amirallik dairesine kadar uzamaktadır, Trans - Pacific - Cllpper'ler ilk defa olarak Filipin'lerde buraya İnmişlerdir.
İki kilometre daha cenupta, koyun içinde bulunan bir dalga kıranla muhafaza edilmiş başka bir ints yeri de vardır.
3 üncü iniş yeri, 10 kilometre kadar daha cenupta, Cavit askeri limanının yakınındadır. Akaryakıt depoları. Paslg ırmağının yukarı mecrası kıyılarında ve sahil yakınında bulunmaktadır
Manilla şehri
Manlllâ şehri 1571 de kurulmuştur. 17 nci asrın başına kadar şehir takriben 5 kilometrelik bir çevrede granitten bir duvar İçine alınmıştı. 1702 yılının ekim avında Manlllâ. İngillz-lere teslim olmuştur İnglllzler ertesi senenin şubatına kadar şehri İdare etmişlerdir. Bu tarihten 1898 yılının ağustosuna kadar şehir daimi surette İspanyol hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu tarihte şehir. Amerikan - İspanyol harbi esnafında Ma-nillâ meydan muharebesinden sonra Birleşik Amrelka ordularına teslim olmuştur.
Yemişler kimin?
İşte herkesi ilgilendiren bir dâva. Ahmet Mehmede 15 mayısta bir bostan satmış, sonra da bostanın içindeki sebzeleri ve olmuş mey. valan toplamağa başlamış. Mehmet bunun önüne geçmeleri için mahkemeye baş vuruyor.
Yargıç Ahmede:
— Sen ne diyorsun? diye sordu.
Ahmet de:
— Ben Mehmede bostanı sattım. Sebze ve meyvayı satmadım. Satış tarihinden sonra yetişecek mahsulât onun, ondan evvel yetişmiş olanlar benimdir, bunun için topluyorum, dedi.
Yargıç şu karan verdi:
«Yapılan İnceleme sonunda, bostanm Ahmet tarafından Mehmede satış tarihi olan 15 mayısta sebzelerin kesilmemiş ve meyvalann henüz devşlrilmemiş olduğu anlaşılmıştır. Medeni kanunun 620 nci maddesine göre bir gayri menkule malik olan kimce onun tabiî semerelerine de malik olur. Bundan ötürü Ahmedin
sebzelere müdahalesinin men’ine karar verdim.»
Tabii semereler nelerdir, onu anlıyalım. Kanunun tarifine göre, kaide olarak bir gayrimenkulün muayyen zamanlarda hasıl ettiği ve ör-fen o şeyden tahsis suretine göre istihsalini tecviz ettiği mahsuller o gayri: ıenkulün tabiî semereleridir. Tabiî semerelere mallklyet asıl şeye malikiyetle olur. Meselâ, ağacın sahibi onun meyvasına da malik olur. Otlar, sebze, palamut, kökler, taşlar, kireç. madenler tabiî semerelerdir. Süt, hayvan gübreleri. yün, tüy, kıl, bal, balmumu, yavrular da hayvanların tabii semereleridir. Demek ki bir adam birisinden faraza koyun satın alsa, satın aldığı tarihten itibaren bu hayvanların yavrulan, vünü, sütü. gübresi hep satın alanın dır. Bir şeyin tabiî semere o'ıup olmadığını tâyin ederken, kanunda yazılı olduğu gibi, örf ve âdetin mühim rolü vardır.
inikat Em cet Ağı$
İki büyük filim birden
1- SEVGİLİ M İÇİN
JUDY GARLAND — GEORtiES MURPHY
Aşk, fedakârlı, musiki ve heyecan kaynağı
2 — LONDRA YOLCULARI
Bu gıinkü harbin facialarını, dehşetini, unutulmaz yaraıannj cephe gerisi faaliyetini gösteren eşsi2 heytean filmi.
Created by free version of 2PDF
İki şaheser oırden
1 -LOREL-HARDİ HOKKABAZ
Türkçe sözlü baştan başa kahkaha yaratan komedi
2 — KARANI IK KÖŞE
HEDY LAMARR — NİLLLAM POWELL
Güzelliğin, cazibenin ve aşkın eşsiz timsali
■ Kadıköy “
H A L E'de
O P E R A 'da
ÇOBAN KIZI Tarzan Nevvork’da
. İVEİSSMÜLLER —

MÜNİR NUREDDLN vs SAFİYE AYLÂ'nın İlâhi ses ve nağ-melerlle kalbi erde en yüksek heyecan yaratan Türkçe Sözlü ve şarkılı emsalsiz şaheser. '
MAURKEN O’HARA Türkçe Sözlü
Ormanların vahşi ağuşunda doğan saf bir aşkın büyük şehirlerdeki heyecanını gösteren bir sanat incisi.

AZAK —
Bugün matinelerden itibaren Fırsatı kaçırılmıyacak İki şaheser film birden Uçan donanma
Yaratanlar: GEORGE BRENT OLİVİA de HAVİLLAND JOHN PEYNE Senenin yegâne aşk ve İhtiras fırtınası. TAMAMEN RENKLİ BAHAMA GEÇİDİ MADELEİNE CARROL — STİRLİNG HAYDİN V—.——
Sarıyer Yoksullar kurumu yurdundan: Yurdumuzun yıllık kongresi 18/2/1040 pazar günü saat XI d* Bariyer Halkevi salonunda yapılacaktır. Bayın âzamin n teşrifleri.
Manllla’d a bir cadde
Çenberlitaş Sinemasında
Bugün Matinelerden itibaren iki film birden
1 - Namus Mücadelesi '™!« sto—
Doris Duranti tarafından yaratılmış büyük dram filini
9 Canaunr Kadın Baştan nihayete kadar heyecanla
d - bdndvdi ı\aoın d01u û4k ve sergüzeçt ÎUmJ
Baş Rolde: Meşhur sinema yıldızı
S İM ONE SIMON — KENT SMİTH — JACK HOLT

SES Tiyatrosu OPERETİ
Binlerce güzide ailelerin hayranlıkla sejTedlp alkışladığı Büyük Operet
YALPA
3 saat KAHKAHA — SON HAFTA
BU AKŞAM
MELEK
8ÎNEMA8INDA
ÇsFTE
Bir kahkaha tufanı, büyük bir ar-tietln bu sene görebileceğiniz on güzel, en eğlenceli ve en mükemmel filmi
Filmi yaratanlar: ROONEY — LEWIS 8TONE — CECILIA PARKER E3THER WLLLİAMS
Benenln en güzel komedisi olan bu şaheseri muhakkak görünüz, Numaralı yerler bugünden satılmaktadır.
Bugün Matinelerden itibaren TURAN sinemasında
Mevsimin iki büyük şaheser filmi birden:
NAMUS MÜCADELESİ
Türkçe Sözlü Mevzuu ye hayattan alınmış bir eser İKİNCİ ZAFER HAFTASI BAŞLIYOR
ŞEHRAZAT Tamamen tabi! renkli
MARİA MONTEZ — JOHN BALL — SABÜ — TURHAN BEY Bugüne kadar yapılan filmlerin en güzeli bir şaheserdir.
BU AKŞAM MÜSTESNA OLARAK
8abırsızlıkla beklenen WANDA WASlLEWSKA'nın meşhur kitabından rinemaya alınan ve NATALİE OUJVY — BANS K LEHİN G — HELEN TİAPKİNA gibi Rus sinemacılığının Üç büyük ve muzaffer yıldızı tarafından yaratılan
ALAİMİ SEMA
Şaheseri SARAY ve ŞARK sinemalarında birden gösterilecektir. Bütün Müttefik devletlerin büyük payitahtlarında gösterilen ve fevkalâde beğenilip alkışlanan bu güzel ve hârika füLm, sinema âleminde unutulmaz hâtıralar bırakacaktır.
İlâveten: RUS JURNALİ: RUS ORDUSUNUN Bt’KREŞE GİRİŞİ.
Seanslar SARAY*da 2.15 — 4.16 — 6.15 — Ve Suare B 45 de : ŞARK’da, 2.4& — 4.45 — 6.45 — Suare fi 16 de Yerlerinizi evvelden aldırınız.
ŞEHİR rİYATROSU Dram Kısmında Saat 20,30 da YA VIA KARTALI
Komedi kısmında
YUKARI KÖŞK
Saat 14 de çocuk tiyatrosu
Pek Yakında
(MODERN KIZLAR J
Daha iyi dünyayı arıyanlar
Vücutnuz ağız — 2,000 seneden beri ruh ile uğraşanlar — 2,000,000 senelik su — Kocaman viicut, küçük beyin — Büyük beyin, makineler — Ruhun tekâmülü — Filozofun kendisi — İnanç yolu, iş yOlu — İşaret tahtaları — Delikanlının asıl İstediği dünya..
onu durduramaz» gibi bir takını kati düsturlarla ortaya çıkmak hatası vardır. Buna bir de düsturların birbirine karşı gelmesinden doğan güçlükleri İlâve ediniz. O vakit, insanların önünde «ya bîri, ya öteki» yahut «ya hep. ya hiç» gibi blrbirile asla uyuşmaz prensipler kahyor. Şimdiye kadar size bazıları yalnız iman yolile, yani insanlar içten düzeltilerek daha iyi bir dünyaya erişebileceğini, bazılan da siyasî ve iktisadi sistemlerin ısiahlyle yani «iş »yolile daha iyi dünyaya varılacağını söylediler. Bana kalırsa bunların her ikisi de beraberce İşlerse belki daha İyi dünyayı bulmak bir dereceye kadar kolaylaşır. Fakat benim ümidim yok. Bakınız dört senedir şu dünyanın haline.
— Bir iki ümit kandilini olsun söndürmeyiniz.
— Söndürdüğüm yok. Hattâ bu defa geçen harb sonrasından daha İyi olacağını sanıyorum. Halkın kafasında olmuş, pişmiş bir çok fikirler kendini gösteriyor. İçtimaî sigorta, hattâ, bir ara Britanya Tıp cemiyetinin hekimliği devletleştirmek teklifi, toprak meselesini devletin ele alarak idare etmesi için t’thwârt komitesinin raporu hep iimît verici esaslardır.
— O halde demek ki dalıa iyi dünyaya varacağız.
— Bunu katiyetle temin edemem, söylediklerim hep ihtimallerdir. Ben bu fikirleri alıp naslar (dogma) gibi yarın şöyle olacak, böyle olacak diye fikirler ileri süremem.
— Bu devlet adamı ağzını, cansız, suya, sabuna dokunmaz sözleri bırakınız da bizim medeniyetin yıkılıp yıkılmıyacağı hak-kmdaki fikirlerinizi söyleyiniz.
— 3000 senedenberi bir hayli medeniyetler yıkılmadi mı? Medeniyetin yıkılması demek adaletin. kanunun, ilim ve sanatin göçmesile insanda onu hayvandan ayırdeden şefkat, müsamaha, mizah, güzellik ve doğruluk Sevgisi, iyilik meyillerinin hep birden kaybolması demektir.
Velhasıl filozofumuz, bir taraftan inanca, bir taraftan da işe yapışarak bu dünyayı daha iyi bir dünya haline getirmek belki mümkün olduğunu ve bu yolu gösteren işaret tahtalarının birinin üzerine «Dünya devletleri federasyonuna gider», diğerlerinin üstüne de «Vatandaşlara siyasî terbiye yolu» ve bir üçüncülünün üstüne de «İnsanın İç hayatım korumak yolu» yazılı olacağını söyler. Joad'a göre bu İÇ asla boş bırakılmamalıdır ki günün birinde oraya sırtında bir yağmurluk, burnunun altında bir parça bıyık, yahut üzerinde madalyalar sıralanan geniş karınlı biri gelip oturmasın.
— Bu işaret tahtalarını siz takibediyor musunuz?
— Aziz çocuğum, ben filozofum, yani işaret tahtalarının ta kendisiyim. Siz işaret tahtalarının yürüdüğünü hiç gördünüz mü? diye sözü bitiren müellif mizah ve alay tarzında başlıyan eserinde yollan karmakarışık eden fikir fırtınaları arasında delikanlının peşine taktığı okuyucuları nihayet o üç İşaret tahtasının dibine getirip bırakıyor. Bütün eserin yaptığı intiba şudur ki müellif tutunmak İçin bir kaç sağlam kazık bulduğunu zannediyor; fakat bir türlü İşi o kazıklara bağlayamıyor. Çünkü o kazıkların saplandığı semin, bugün hemen hemen müspet İlim kanunlarına tâbi olan iktisat dünyasının zemini değildir, ötesinde berisinde nazari fikirlerin çiçek açtığı güzel, fakat her mevsimde değişen bahçeli bir dünyanın zeminidir.
Halbuki, benim anladığım, delikanlı öyle bîr dünya istiyor ki bugün iyilik, doğruluk, hürriyet, uğtuna çalışanlar, çalıştıkları yerlerden o dünyaya, sağlam, sakat, alil ne halde olursa olsun, geri geldikleri zaman kurmağa uğraştıkları müsavat, adalet, hürriyeti kurulmuş bulsunlar ve bilsinler kİ o korkunç boğuşma yerlerine bir daha dönmiyecek-1 erdir,
A. ADNAN . ADİ VAR
OxfordlU filocof M, Joad, delikanlıyı; daha İyi dünya aramak yolunda gezdirirken, dosyalar arasından çıkarır, bir ormana sokar. Delikanlı, orada yapraklar arasında vücudunu göremediği bir ağızdan sesler duyar; bu vücutsuz ağıza sorduğu ayni sualdir: Harbden sonra daha iyi dünya nasıl olacak? Yalnız dişleri ve bir altın dişi görünen o ağız çok bedbindir; «Harbden sonra daha iyi dünya olmıyaeak. diye cevap verir, çünkü daha İyi dünya daha iyi insanlarla olur. Halbuki ilim bizim elimize büyük kuvvetler, kudretler verdi; fakat akıl ve ruhumuzu o nispette büyütemedik.» Bu sırada, ne yaptılarsa insanları kiliseye getiremediklerinden şikâyet edici İlâhiler okuyarak, bir papaz alayı geçer. Bu geçit resmi delikanlıya bir cevap i'ham etmiştir:
— îşte 2000 seneden beri ruh ile uğraşanlar geçiyor, bunlar dalıa iyi bir dünya yapabildiler mi?
— Su yer yüzünde ne kadar zamandan beri vardır, en aşağı 2,000.000 yıldan beri değil mi? bir kere yüzünüzün, gözünüzün pisliğine bakınız; demek su temizliği temin edememiş. Çünkü siz dünyada hüküm süren maddi kuvvetlerle uğraşa uğraşa madciî kirlerle kirleniyorsunuz. B^r de ruhi kuvvetler yoluna girip uğraşsanız nasıl olur? Bir keı e şu tekâmül işini düşününüz. Hayatın ilk devrelerinde hayvanların bütün âzası büyüdü; meselâ Arzın «Orta hayvan devri» ndeki kocaman hayvanlarda koca bîr vücut, küçük bir beyin vardı. Nihayet bu türlü tekâmül durdu. Beyin büyümeğe başladı ve insana vardık. Fakat bu büyüyen beyin ile insanlar kendi küçük el ve kollarını uzatacak, kuvvetlendirecek âietler, makineler icadettiler. İş o hale geldi ki bu defa da o makineleri idare etmek için beyinler kâfi gelmemeğe ve makineler bize hâkim olmağa başladı. Artık bütün bu bol vasıtalar ortasında hedefi, gayeyi kaybetmiştik. O halde iyi bîr hayata, daha iyi bir dünyaya vasi] olmak için tekâmülün artık ruhta — haydi zamaneye uymak için şuurda diyelim — olması lâzımdır. Nihayet, ruhla yanan meşalenin aydınlığı altında, yıkılan bir medeniyetten yeni doğan medeniyete geçen köprüyü yapacak geniş ruhlu ■ insanlar tekâmül yolundan çıkagelecektir.»
Bundan sonra bu vücutsuz ağız, dini - tasavvuf i bir takım münakaşalara girer. Onun İçin artık gözüküşler değil, hakiki varlıklar âlemi, o âlemin herşeye erişen ruhu vardır. Sadece hayırdan ibaret olan bu ruh, iyilik ve hayır ile alâkası olmıyan parça parça hakiki varlıklara geçtikçe bir taraftan dağılır ve takat bir taraftan da. bu varlıklar blrbirlerüe temasa gelerek büyük varlığı, teşkil etmek üzere teki ar toplanırlar. Bizim delikanlı bu mistik sözleri dinledikten sonra:
— Vallahi bunlardan birşey anlamadım., dediği sırada yanı başında bir ses;
— Ben de birşey anlamadım., der. Bu ses boyu kısa, kır saçL ve sakalı perişan, kamı şişman, bütün ruhunun kuvveti gözlerinde, muttasıl sönen piposu ağzında bir adamdan çıkmıştır.
— Siz kimsiniz?
— Suallere cevap vermekle şöhret almış bir filozofum, diye müellif kendini takdim eder. Delikanlı filozof müellife derdini yeni baştan dökmeğe ve ruhsuz vücut, vücutsuz ruh şeklinde rasgeldiğl mahlûklardan aldığı cevapların bîrden başkasının hep saçma şeyler olduğunu ve fakat İlk ağızda oldukça kandıncı geldiğini yanayakıla anlatır. Filozof asıl iş bunlann nerede yanıldıklarını anlamak olduğunu söyler.
— Bir defa «medeniyet çöküyor», «medeniyet ancak ruhta tekâmül ile kurtarılır'-', «insanlar üstün insan olmalıdır», «insanlar ilmi bir devlet tarafından İdare olunmalıdır», «serbes iradeye yer yoktur, İnsanlar makine gibi kullanılır», «medeniyet bir İnkılâba doğru gidiyor, hiç birşey
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:
Tevfik Fikretin son
günleri ve ölümü..
Büyük şair kolundan ameliyat olduktan sonra iki sene eline kalem almamış, yazılarını dikte ettirmişti.
-----------------------------------■
En ziyade kimleri beğenirdi?.. — Fikretin ameliyatı — Hayatında «şey» kelimesini kullanmtyan insan — Z er r içtenin resmi — Fikret perhizi bozuyor — Neden Öldü?., — Bir sandık mektup..
Fikretin en karakteristik taraflarından biri de gayet güç ve gayet az insan beğenmesidir. Lâkin ona, «hiç beğenmezdi..)) denilemez. Zevkinin istikameti kendi neslinden, kendinden, evvelkilerden ziyade gençlere doğru çev.-i lkti. Herşeyde olduğu gibi, fikirde ve edebiyatta da «Büyük ferda»yı arıyordu. Meselâ bir gün kendisinin «Sultan Osmanın selâmı» adındaki bir yazıyı derin bir hayranlık içinde tekrar tekrar okuduğunu ve;
— Ne nesir!., sözleri ile bunu bir edebiyat örneği halinde arkadaşlarına gösterdiğini görüyoruz.
Bu yazı ilk eserlerini bize ver-meğ'e başlayan genç Halide Edibindir. Tevfik Fikret ilk satırlarından genç edebiyatçının ne büyük bir istikbal vadettığlni herkesten önce sezen adamdır.
Fikret Yahya Kemalin mısraları üzerinde teker teker duruyor:
— Ne kadar tertemiz Türkçe ile yazılmış mısralar!., diyordu.
Hamdullah Suphinin Parlsteki «Şûrayı Ümmet» de İstibdat aleyhinde neşrettiği yazıları pek beğenmiş, bunların kimin kaleminden çıktığım tahkik etmişti.
Bir ahbabı Hamdullah Şuphiyi kendisine getirmişti. Fikret, genç şaire büyük iltifat etmişti.
Yarının büyük fikir ve sanat otoritelerini anlamakta şaşmaz bir seziş kabiliyeti vardı. Ve bu gibi gençlere hayrandı. En ümitsiz zamanlarında onlara cesaret vermekten biran geri kalmamıştır.
Kendi neslinden en çok beğendiği şair »'Rıza Tevfik» di.
Bir gün birdenbire Fikretin kolu şişti. Sıhhatine o derece itimadı vardı ki «inandığım sayılı şeylerden biri de odurl.,» diyordu. Ne yazık kİ o da için için kendisine ihanet etmekte idi. Koldaki şiş devam ediyordu, büyüyordu. Fikret yanında doktor lâfı ettirmiyor:
— Bir şeyim yok... Sıhhatıma itimadım tamdır... diyordu.
Doktor istememezllği, hekimleri sevmediğinden değil — zira onlardan bir çok dostlan vardı — sıhhatine inanışından ileri geliyordu, Testi testi su içmesi bu doktor dostların dikkatini çekti. Bir tahlil yapılmasını pek muvafık gördüler. Lâkin bunu Fikrete söylemeğe İmkân yok kİ. Söylense bile dinlemez. Nihayet doktor tavsiyesine tahlil maddesi, Fikre tten gizli toplandı ve İaboratu-vara gönderildi. İçinde dehşetli şeker bulundu.
Kolun şişmesi devam ediyor ve Fikretin ıstırabı arttıkça artıyordu. Üstelik romatizma ağrılarını andıran tahammül edilmez bazı sızılar da başarmıştı.
Nihayet Fikrete profesör operatör Orhan Abdi tarafından epey ehemmiyetli bir ameliyat yapılmasına lüzum gölrüldü. Omuzundan itibaren bütün kolu, eli, avucunun İçi yarıldı. İki sene Fikret hiç bîr şey yazamadı. Daha doğrusu eline kalem alamadı. Bu müddet içinde yazacaklarına dikte ettiriyordu. Aylarca kolu siyah bir bağla boynuna asılı olarak Aşlyanda geziyordu. Bu haşatlık da onun İnzivasını derinleştirdi. Artık Aşlyana yalnız pek samimî dostlan geliyordu. Ve Fikret saatlerce konuşuyordu.
Senelerce meclîsinde bulunanlar onun şiirleri derecesinde sa-natkârane bir tarzda konuştuğunu söylüyorlar, Arkadaşlarımdan biri, diyor İd:.
— Dirseğinin altına bir yastık dayar ve öyle konuşurdu. Yıllarca zaman bir kere olsun konuşurken aradığı kelimeyi bulamayıp da «şeyha» dediğini hiç duymadım..
Artık doktorlar ona güzel sofra lan da yasak etmişlerdi. Kol bağlı, sofra yavan, sinirlendirici hâdiseler bol!.. Memleketin harb-dekl mevkii İse onu çileden çıkarıyordu. Osmanlı imparatorluğunun harbe girişini «et ile zırh karşılaşır mı?..» diye târif ediyordu.
Boğazın sularına karşı ayağının dibinde kedisi saatlerce yalnız otururdu. En sevdiği kedisi Zerrişte çoktan ölmüştü. Fikretin yaptıği tablolar arasında en muvaffak olanı da Zenişte’nln resmi îdi. Efendisinin ölümünden sonra bu tabloyu ailede büyümüş bir ahretlik kadın, uNöv-ber kalfa» hâtıra olarak almış, Anadoluya götürmüştü. Senelerce sonra İstanbul belediyesi Fikretin hâtıralarını toplarken Zer-riştenin resmini Anadoludan getirtmiş, tamir ettirmiştir. Fikretin kedileri dikkate değer İsimler taşırlar. Meselâ bir de pek sevgili kedisi daha vardı. Fakat «Rengâmiz», «Zerrişte» derecesinde edebiyata ve resme girmemişti.
Kolu bağlı olduğu için resim de yapamıyordu. Bu kol bağlılığı Fikret için hakikaten garip ve acı bir tecelli idi. Zira onun cemiyetle kalan son rabıtası bu eldi. Hiç olmazsa cemtyete çatmak için yazı yazıyordu. Tabiatın güzelliğini bu ellerle muşambanın üzerine döküyor, resimleştiriyordu, Kolu bağlanınca dış âlemle tek rabıtası da kesildi ve büsbütün içinin dünyasına çekildi.
Fikret neden öldü?..
Hastalığı anında dahi büyük sanatkâr çocukluğunu muhafaza ediyordu. Meselâ biraz iyileşir iyileşmez hemen perhizi bozmuştu. Hem de öyle böyle perhiz bozuş değil, darbı meselleri hatırlatacak bir tarzda perhize isyan-,. Meselâ turşu yemişti. Lâhana turşusu!..
Sıhhati bozulunca yine doktorların zoru. ısran ile perhize başlıyordu. Lâkin aradan biraz geçince nefis yemekler bir takım iğfal edici şeytanlar halinde onu perhizin çorak yolundan geri çeviriyorlardı.
17 ağustosta, yani ölümünden iki gece Önce yakın akrabasından misafirleri vardı. îyi yemekler yine eskisi gibi sofrayı süslüyordu. Ve Fikret bir iki gündür tekrar perhizi bozmuştu, Hattâ bundan bahsederken: «Blı- kâse turşu suyu içmiş!..» diyenler de vardır. Fakat yakınlan böyle birşey hatırlamıyorlar. Esasen buna lü-sum da yoktu. Zira Fikret bundan da daha ağır şeyler yiyordu. (Fikret boğazım bu kadar sevdiği halde, yemekten bahsedilme-n inden katiyen hoşlanmazmış. Onun bir kere olsun bir yemek lâfı ettiğini İşiten olmamıştır. Halbuki boğazına düşkün İnsan-Im ekseriya, hattâ yutkuna yutanına birbirlerine nefis yemekler
Fikret tararından yaptırıldığı zaman bliyük dedikodulara sebep olan GalatasaraylIn konferans salonu
tarif ederler. Serveti Fünunda topianıldığı zaman ayanda, azanın birbirine yemek tarif ettikleri mevzuu bahis olur, bu bakımdan onlarla alay ederlermiş,. O zamanın müreffeh ve romantik dünyasında genç erkeklerin konuşacakları —yemekten başka— o kadar çok şey vardı ki,..)
O gece birdenbire Fikret fenalaştı. Kendisinden, dehşetli kan geldi. İki gün yattı. Ve en sevmediği bir tarihte 10 ağustos günü — sene 1915 — büyük insan, büyük şair, büyük fazilet timsali Tevfik Fikret öldü.
Ne yazık ki bizde tarihî şahısların bile ölüm teşhisleri tam olarak konulamamıştır.
Fikret neden öldü?.. Bunu lâ-yikiyle bilmiyoruz. Kendisini muayene eden doktorlar şunları söylüyorlar:
1 — Böbrek veremi.
2 — Böbrekte büyük bir taş vardı. Perhizi bozunca bu taş yerinden oynadı. Büyük bir daman kesti. Şiddetli bir kan boşalmasından sonra ölüm geldi.
Lâkin en kuvvetli ihtimal şu üçncüsüdür:
Şayet Fikertin ölümü kaibden olmamışsa bir pankreas ölümüdür Pankreasın birdenbire kangren olmasından ölmüştür.
Bir sandık dolusu mektup..
En çok konuşulmuş bir insan olmasına rağmen Fikretin eserleri hâlâ toplu bir şekilde bağlamamıştır. Bunlar ortada yoktur. Onu «en büyük şairimiz!..» diye gösteriyoruz, Fakat eserini bulamıyoruz, Hakikaten garip bir şey. Nazıma Fikret hanım (Rübabı Şikeste» nin yeni harflerle «An-can» adında bîr yayımevl açan İki müteşebbis genç kız tarafından basılmakta olduğunu söylüyor. Bu onlar için hem bir ticar-ret, hem de bir hizmet olacaktır.
Yazımızı bitirmeden Önce burada mühim bir şeye dokunmak İsetriz. Bugün, Fikretin Âşiyanda bir sandık dolusu mektubu vardır. Şayet bunlar tasnif edilirse, edebî mektupalr, iş mektupları, maarif hayatına alt olanlar, hususi mektuplar ayrılırsa pek güzel bir eser meydana çıkabilir.
(Artdst 7 inci sayfada)
LOUiS BROMFiELD
MAZİDEKİ AŞK
(The Man Who Had Evcrythlng)
Memleketimizde HİNT RÜYASI ve GECE KULÜBÜ adile gösterilen filmlerin atadıkları «Ralns Came ve «İt Ali Came True* adlı romantarlle tanınan, Bu gilnkil Amerikan edebiyatının en meşhur romancın Louls Bröm-field'in bu romanında bütün büyük klâsik eserlere hâkim olan İki unsur vardır: Bizzat yaşanıp hissedilen bir hayat ve İnsan ruhunun cemlyetlçln-deki ıstırapları, Bromfleld, Tolstoy ayarında bir İfade kudretine sahip olduğunu bu eserlle İspat etmiştir. Çeviren: Vahdet Gültekln. Fiat!: 100 krş.
Çıkaran. TÜRKİYE YAYINEVİ, İstanbul
C.CZfl SANATLAR
Fil dişi
Bu sütuna sıkıştırdığımız «fil dişi» mevzuu ile, Tiirk tezyini sanatlarını ehemmiyetle İlgilendiren şümullü ve biiyük bir sanate temas edeceğiz.
Fil dişi İşçiliğinin tezyini sanatlarla alâkası asırlarca evvel başlar. Bu mühim sanatın İlk nümunelerl Çin'de ve Hindistan'da yapılmıştır. Bllâhara on üçüncü asırda, kuvvetli bir sanat kabiliyeti re derin bir nakış mcharell ile (Mezopotamya) da da vücuda getirilen fil dişi eserler hakiki birer sanat bedlaaidır.
Fil dişi, haddi zatında kıymetli bir madde olduğundan, adı geçen asırlarda Mısırda ve Bizmuta, en ziyade, dini ve mukaddes eşyaya ait İmalâtta kullanılmıştır. Fil dişi IşçllilÖ. Bizans sonat tarihinde ehemmiyetli bir yer kazanmış olduğu için de Bizans sanatları arasında mütaJfta edilmeğe şayan ayrı bir fasıl teşkil eder
Mısırdaki fU dişi oymacılığı da İlk eserlerini. Kur'an mahfazası ve minber tezyinatı gibi İbadethanelere alt eşya imal ederek göstermiştir
Arap sanatkârları, oyma ve geçme kapı vcsalr tahta işlerine fil dişi plâklar İlâve ederek ve bunların üzerlerini oytıp yazı ve şekiller hakkederek keza tetklka değer sanat eserleri vücuda getirmişlerdir. Bunların on dördüncü asırda yapılanları, sanat hakımmdan, İncelenmeğe değer eserlerdir
Türk, tü dişi u.craıc gelince: bu sanat bizde Lahta oymacılığı ve sedef kakmacılığı İle birlikte yürüyüp inkişaf etmiştir. Fil dişi üzerine en eski Türk eserlerinden kıiınç sapları, rahleler, kalem kutulan, kaşıklar ve yazı takımı mahfazaları görürüz. Fil dJşl tezyinat taşıyan tahta işleri, Türk sanatkârının kudretli eli altında. çok mühim karakterler alarak bugün eski eserlerimiz arasında pek yüksek mevkiler işgal etmektedir.
Dördüncü Murat zamanında. Bağdadın fethinin bir hâtırası olmak üzere inşa edilmiş olan üstü zarif bir kubbe İle örtülü, dışı ve içi pek nefis ve ince nakışlı çinilerle süslü (Bağdat Köşkü) nü gezecek olursak kapılarının, pencerelerinin ve dolap kanatlarının kimilen fLl dişi, sedef ve bağa İle İşlenmiş olduğunu farkederiz.
Topkapı sarayı hududu dahilinde bulunan ve on yedinci asrın bütün sanat İnceliklerini taşıyan bu köşkün içindeki eserlerin hepsi, devrinin en bârla sanat izlerini taşımaktadır.
Tûrklyede fil dişi; tarakçılıkta, ağızlıkçı) ıkts, tesbthçlilkte ve kaşıkçılıkla kullanıldığı gibi enfiye kutusu, makta, kalemtraş sapı, satranç takımı ve kaşağı gibi eşya imalinde de fazla sarfedllmLştlr
Bu saydığımız parçalar arasında, hakikaten şaheser denmeğe seza sanat eserleri vardır. Bilhassa makta ve kalemtraş sapı İmalâtı pek geniş te-nevvüler göstermiştir. Kamış kalemleri yonttuktan sonra ağız tarafını kesmeğe yarıyan (makta) lann en makbulü fil dişi olanıdır. Bunların İmalinde şöhret kazanmış ustalar sanat evleri tesis ederek çalışmışlar ve nam bırakmışlardır. Bu sanatkârla -nn başında üstat (TUbrl) ve sonra sıra He (Fikri, Resmi, Reşit, Çevri, Hiza) gelir.
Adı geçen sanatkârların imzalannı taşıyan eserler birer sanat hârikasıdır.
Nurettin Vatman
Keman ve piyano resitali
Mithat Ftnmen Orhan Börar
Cumhur Başkanlığı Filârmonik orkestrası üyelerinden viyolonist Orhan Borar re Devlet Konservatuvarı muallimlerinden piyanist Mithat Fen-men 19 çubat 1M5 pazartesi saat 18 de Şehir Tiyatrosu Dram kısmında konservatuvar namına bir keman ve piyano resitali vereceklerdir. Program: J. Brahms. Beethoven, O. Faure, vardır.
Biletler: 18 şubat cuma gününe kadar konservatuvar ve o günden sonra tiyatro gişesinden tedarik edilebilir.
Srhife 8
AKgAM
14 Şuoat 1945
HER AKŞAM BİR HIKÂVE
Her gün daireden birlikte çıkarduc.1 O şaşmayan bir İntizamla şekerci dükkânına girer ve tezgâhtarın yü-süne hiç bir şey söylemeden şöyle bir bakardı. Şekerciler de kendisini tanıdıkları İçin birşey sormazlardı. Zira onun alacağı şeyi artık bellemişlerdi: 360 ETam güllü lokum’...
Bozan da lokumun çeşidi değişir, sakızlı, sade veya portakal!! olurdu, tikin arkadaşımın hiç bir zaman fındıklı fıstıklı lokuma yana^nadı-fnı gördüm.
Bir gün yine böyle daireden çıktıktan sonra şekerdi dükkânına uğradık. Onun lokumunu minimini paket halinde saran şekerci, bağladığı «cimi parmak geçecek kadar bir tl-mlk yapıp eline verdi. Yolda sordum:
__ Lokumu çok seviyorsun gali»!. ACI acı gülümsedi:
— Bir tane bile tattığım yok kİ... Hayretle yüzüne boktun:
— O halde bunları ne yapıyordun?.
— Kaynanama yediriyorum...
Bu sırada civarda bir gramofon: «Ben esmeri fındık He, fıstık İle beslerim1.» diye bir şarkı çalmakta İdi. Halbuki yanımda kaynanasını lokumla besi iyen bir adam yürüyordu.
Kcndisne;
— Kaynananı nekadar sevlorsun Bir akşam bile şu lokumu ihmal ettiğin yok..
Diyecektim. Fakat birdenbire aklıma geldi kİ dostum Hamdi kaynanasından son derecede şikâyet eden bir İnsandır. O halde bu gül lokumunun esrarı ne İdi?,.
Oa\et sessiz, az konuşur bir insan olduğu için onun, ağzından söz kapmak hakikaten güçtü Muhtelif suallerle ağzını açtırmaktan başka çarem yoktu. Sordum:
— Peki... Bunu her g«e götürmen şart nll?..
O sessiz, o sakin adam âdeta coştu:
— İstersen götürme... Ertesi günü hâlin haraptır!..
— Ne yapar sana?..
— Ne mi yapar?.. Ne mi yapar?..
Durdu. Gözlerime dehşetle bakarak ilâve etti',
— Ne yapacak?.. Fal bakar . Fal!..
— Ne olacak?.. Fal bu kadar müthiş bir şey midir?..
— Sen Cal deytnce herkesin anladığı mânada bir faL düşünüyorsun. Kaynanamın lalı öyle değildir. O müthiş, korkunç bir faldır... ■
Tramvaylar o derece kalabalıktı ki beraber yaya yürümeğe karar verdik Sağ elinde lokum paketi olduğu için sol koluyle koluma girerek yürürken anlatmağa başladı:
— Her zaman, son derecede kibar bir hayat geçirmiş olduğundan bah-r 11 iği halde kaynanam, yaman bir falcıdır. Hattâ «Onun kahve falınuı üzerine yoktur. İnsanın bütün gizli hayatını, başına gelecek her şeyi teker teker bir küçük fincanın içindeki kara telveden okur, hepsini meydana koyar ı derler. Hattâ kadıncağız bütün ahbapları arasında büyük bir şöhret kazanmıştır. En uzak semtlerde oturanlar bile sırf fallarına baktırmak İçin bize koşarlar. Kıa, yan! karım İse fal denilen şeye son dere-eode inanır, İşte kaynanamın elindeki en büyük silâh budur. Zira karım gayetle kıskançtır. Her gün bana bir kahve İçirir. Ve fincanı benim niyetime kendi ellle kapatır, annesine de baktırır.
Kaynanam bana kızdığı, sinirlendiği günlerde artık benim zavallı fincanımın İçinden neler çıkmaz kİ... Orada ne müthiş marifetlerim, ne korkunç kabahatlerim gözüne göriin-■mez!.. Minimini bir fincanın İçinde ben müthiş bir donjuan olurum. Yine bu fincan içinde kadınların peşine mİ takılmam?.. Gizli ve kapalı yerlerde onlarla baş başa mı kalmam?.. Gizli mektuplar rru almam?.. Karıma hiç de benzemiyCn kadınlarla sarmaş dolaş mı olmam?.. Kaynanam butiin bunları bir nefeste mır-lar. Bir tutam kahve telvesi içinden
I karıma kos kocaman bir «Kaz an ovar I romanı« okur.
* Evvelâ fincanı şöyle alır, başını esrarlı esrarlı sallar, sonra gördüklerini .söylemek Ütemiyor muş gibi, bir kavgaya, bir faciaya sebep olmak niyetinde değilmiş gibi, karımın büsbütün merakını tahrik edecek, tavırlar takınır. Pakize:
— Söyle anne... Rica ederim söyle... Allah aşkına saklama... Benim başım için saklama.. Deyince kaynanam pek müşkül vaziyette kalmış bir insan haille:
— Aman kızım.. Ben de ne kadar büyük and verdirirsin!.. Söclerile fincanda gördüklerini şöyle anlatır:
— Kapalı bir yerde fal sahibi (yani bendenizi iri yarı, şişman sarışın bir kadınla baş başa kalıyor!.. [Karım ufak tefek ve esmerdir 1 Ve âdeta birblrlerlle kısmetleri birlemiyor. Fal sahibi bu kadından glsJI bir mektup alacak... Kadın da yüreğiyle, akliyle, fikriyle hep bu adamdan bir haber bekliyor 1..
Artık karım bu tafsilâtı aldıktan sonra tabii hayatı bana zehreder.
— Lâkin kaynananın falı çıkıyor diyorsun. Halbuki wı öyle faldaki gibi çapkın bir adam değilsin kİ...
— Tabii değilim... çünkü başkalarının falına bakarken belki söz'erln-ete samimîdir Lâkin benim falıma bakarken kendisine göre bir politika takibediyor. Bana karşı falı silâh gibi kullanıyor...
İstediği şeyi getirdim mi, kendisini memnun ettim mİ fallarım gayet masumane çıkıyor, o zaman bu insanın değil bir meleğin kahve falı da ancak bu kadar temiz çıkabilir Ben de ne yapayım?.. Uydurma fAlların şerrinden kurtulmak için kadını memnun ediyorum. Lokumu, dlş’erl-ne göre bulduğu İçin pek sev^r Üstelik bağırsaklarını da işletsin diye gül lokumuna, gül reçeline düşkündür. Dalma taşır dururum. Adeta benden çene kirası alıyor., Bir gece geç kaldım, tokumsuz eve gittim de ertesi günü falımda neler çıktı, neler...
Arkadaşım konuşurken düşünüyordum. insanların ne değişik, ne çe-üt’I silâhlan var.
Bazan bir kahve fincanı bile bir İğneli fıçı haline getirilebiliyor
• Bir yıldızı
Bulmaca
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — inişin aksi - Ekşimiş hamur.
2 — Kır - Tersi burçtur,
3 — Bir deniz kuşu.
4 — İlgisi yok.
5 — Gençlik - Tersi bir âzamızdır.
0 — Bir nevi boya - Tersi Kafkasya da bir şehirdir.
7 — Âdet olduğu veçhile.
8 — Tersi su taşır - Kıyı.
9 — Tersi blrlncikânundur.
10 — Çok değil - Sonuna «T» gelirse eski zamanın kıymetli taşlarından olur.
GEÇEN BUI MAÇAMIZIN HALLİ
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Kûbaadasi, 2 — Üzülmeme!!, 3 — Büzülmek. 4 — Ayüleh. Sür, 5 — Anıle, Adese, fi — Demha, Ant, 7 — Ame, Dalyan, 8 — Seksenyedi, 9 — Jl, Üstad, 10 — İbre. Niza. I

Bir erkeğin kadını
MACERA VE AŞK ROMAN!
Yumi: Maurice Leblauc Çeviren: (Vâ - Nû)
— Tefrika. No 42 ~ ---
— Kurtardığı adamın da ismin! biliyor musunuz?
— Biliyorum.. Julot.. İki numaralısı. Makinist. Mavi Çayir’dakl adam... Bir numaralı Julot'nun ormanda öldürmek İstediği, yahut da öldürür gibi göründüğü adam... Kolyenin hâmili... Firarından sonra koîyeyl ele geçirmişti. Bundan dolayı da gasip suçundan mücrimdi. Montevideo'ya ayak basar basmaz bu adamı mahalli zabıta ile yakalattım. İncilerin hâlâ kendisinde bulunduğunu zannediyordum.
Delbot sustu.
Patriğe ve Doıninlquc perişan bir haldeydiler. Richard’m ölümünü o ana kadar duymamışlarda Kazanın feci tafsilâtı onları alt üst etmişti. Bu iş, bir cihetten de intihara benziyordu. Aksi takdirde, Rlchard’m bir Julot uğruna hayatını feda etmesin! nasıl Jzah etmeliydi? Diğer bir mesele. Julot acaba niçin Riclıard'la ve Antolne'la birlikte aynı vapurla Cenubi Amerikata
Kendi kendini meyda- Amerikada İpek-na çıkaran bir kaatil! ÇÎlİk Seferberliği
Esrarlı cinayetin faili, bu işi tahkike memur edilen polis şefi imiş!
Fransa’da gayet garip, müthiş olduğu kadar esrarlı bir cinayetin faili, kendi tarafından gayri ihtiyari olarak meydana çıkarılmıştır. Cinayet vakası şudur:
Meşhur Fransız plajlarından Saint Adresâc'de bir sahalı bütün halk (warlı bir katil cinayetinden dolayı heyecan ve dehşet içinde kalmıştır. Cinayet gecesinden bir gün evvel Fransa'nın maruf tüccar ve iş s:damlarından Monet İsminde biri zevcesile birlikte tatili geçirmek üzere p âja gelmiş ve bir otele inmiştir Adam akşam üzeri yatmazdan evvel bLr deniz banyosu yapmak üzere yulcuzca plâja gitmiş, lâkin sabaha kadar otele dönmemiştir. Zevcesi telâş etmiş ve sabahı sabırsızlıkta beklemiştir.
Halbuki sabahleyin erkinden francala dağıtmakla olan bir çocuk kumraldan geçerken plâj sularının derin ve tehlikeli hududunu gösteren İşaretlerin arasında bir cesedin dalgaların acvkl ile çalkalanmakta olduğunu gördüğünden zabıtaya haber ver-mlştri. Yapılan tahkikatta cesedin çıplak olup kaf»5indğ bir kurşun yarası bulunduğu ve elbisesinin sahilde İtina İle kaflanarâg toplu bir halde durduğu görülmüştür.
Cinayetin sebepleri ve fallı hak- bu Izder kında hiç bir 1e bulunamamıştır. Ma-
uyanınca kendisinin cinayet işiedi-, ğlnl görür gibi olmaktan mütevellit bir heyecan İçinde bağırırdı.
Hususi doktoruna bunları anlattığı 'aman tecrübeli tabip akıl haslalığı-ııın fena alâmetleri olduğunu takdir ettiğinden bir an Ovvel tedavi altına alınmasını tavsiye ediyordu. Lâkin memur meslek gayreti ile doktorun ihtarlarına aldırış etmiyordu.
Parlsten emir alır almaz memur Saint Adreâse plâjlna gitmiştir. Maktulün belli başlı bir düşmanı olmadığını ve elbisesinin cebindeki hatt-rı sayılır paralara dokunulmadığını anlamıştır.
Maktulün zevcesinden başka varisi de yoktu. Madamın ise bütün gece otelden çıkmadığı tesblt edilmiştir. Cinayetin sebebi ve faili hakkında en ufak bir İpucu bulamıyan taharri memuru tekrar uzun süren ince taharri ve muayenelere başvurmuş, cinayet mahalli etrafındaki elli metrelik sahanın her santimetre mu-rabbamı gözden ve elden geçirmiştir Akşam karanlığı bastıktan sonra fenerlerle muayeneye devam etmiş: ir.
Fener ışığı altında muayeneye devam ederken birden bir durmuştur. Çünkü aradığı izi bulmuştu. Fakat ’ kendisi de fena. halde şa-, şırmiştı Sabaha kadar şaşkın şaşkın
halli zabıta âciz kalınca Paris polisi- Saint Adresse sokakla ında gezdik-ne müracaat etmiştir. Merkez en t'c- ten sonra sabahleyin polis miidürlye-rübeli ve muktedir polis şeflerinden tine gitmiştir.
Robort Lc Dru yu bu işi aydınlatma- , Burada kendisini karşılıyor polis ğa memur etmiştir. Bu vazife kendi- müdürü ve arkadaşlarına şu sözleri sine bildirildiği zaman taharri memu- 'söylemiştir: ru Saint Adresse’den üç kilometre! uzaktaki Le Havre şehrinde bulunuyordu. Meşhur taharri memuru aynı ' zamanda Surte'nin en genç uzvu idi. Her hangi cinayet mahallinde gördüğü ayak izinden kaatllin bede-' nl evsafını derhal tayin etmeğe inektedir olduğu ve cinayet mahallinde Tasladığı her hangi sigara külünd n sigaranın tütün u h.»'»»...,* - -
men keşfeylediği herkesin ağzında parmağın birinci idi «i
Bir çok ateşli harrl memurunun maharet ve kudreti bir örnek ve teşvik teşkil ediyordu. Şu kadar var ki hakikatte bu taharri memurunun muvaffakiyet sırrı zekânnın şldd tl
! »Mösyöler, cinayetin esrarını keşfetmeğe muvaffak oldum. Kaatllin ayak İzinin kalıbı olan balçık parçasını getirdim. Cant, kurbanını bLrdenblre .enselemek için arkasından sessizce gitmek üzere ayakkabını çıkarmış ve yalınayak yürümüştür.
________________ „ ^5te ayağının kalıbı. Görüyorsunuz ve mârkâttnı he-,Kİ 301 ait bu kalıpta baş
________ _________ _ 2’ i boğumu yoktur. , Binaenaleyh kaatllin sol ayağının baş parmağının birinci mafsalı yoktur. Bu ayağın sahibi de karşınızda bulunan taharri memurudur »
Eğtlerek sol ayakkabını çıkarmış, ve boş parmağının birinci boğumu . bulunmayan ayağını çıplak olarak ve sttarti değil, dikkati ve çok çalış- gösterdikten sonra: «Mösyöler, görü-ması idi. 1; ..........- . .
Her hangi bir cinayet vakasını tahkike memur edildiği zaman cinayete , _ sahne olan binanın bütün kat ve Odatannı her »uUm't» •»»"lM>«ln> jnlaraun p„mu. mnncl karıkarak İneaden Ineey. nraayr-1 dan ltltar,n amd!yatla kaUmlstl. ne. bulduğu her Kpluljrne »e İplik Kcndl |((U1Mİ tah3rrl
parçaanı muharsro «Ksrtll. munl «ııierek eüıayet mah-
Cinayet mahallinde tesadüfen bir kemesine gönderilmiştir Avukatı çok düğme bulacak olsa bunun üzerinde 1111uk(cdlr bir adam olduğundan mah-saatlerce dururdu I.te bu sabırlı ve demeden ve uzun tetkikler sayesinde bir hayli _____________________________
cinayetin failini meydana çıkarmış- teşckkll bir heyet tarafından Ur. | - ■ ■
Şu kadar var ki kendi âmirleri genç memurun ağır anlayışlı olduğunu bilmiyorlar ve am derecede zeki olduğunu zannediyorlardı. Kendisi de bu şöhretini muhafaza için muvaffakiyetlerini bildirirken bvnu bir lâhıada yaptığını raporlarına kaydediyordu.
İşin farkına varılmaması lçlrı, tahkikatı bir an evvel bitirmek üzere, ekseriya bütün geec sabaha kndar tetkik ve muayene İle uğraşıyordu. Ekseriya geceleri İki saatten fazla uyumazdı. Bütün bir haftada altı saatten fazla İstirahat etmezdi,
Bu devamlı uykusuzluk ve çaPşma taharri memurunun fına halde sinirlerini bozmuş ve sıhhatini berbat etmişti, Sinileri o kadar bozulmuş*u kİ uyuduğu zaman kâbusa tutulur ve
gençler için bu ta-muvaffakiyetleri
yorsunuz ya kaatll benim'5» demiştir.
Le Dru- çocukken bir gün sol aya’ ğının baş parmağı bir tekerlek al tın-uA kalarak ezilmiş ve kangren ol’ maması için parmak birinci mafsal-
maznunun akıl ve sinir hastalıkları mütehassıslarından mü-
jden İnceye muayene edilmesini istemiş. mahkeme de bu isteği kabul et-mşltlr.
Yapılan muayene ve müşahedelerde Le Dru'n un hakikaten aklından zoru olduğu, gündüzleri tabii ve zararsız bir adamken geecieri tehlikeli bir deli halini aldığı anlaşılmıştır.
I Mahkeme taharri memurunu müebbet hapse mahkûm etmiştir. Gündüzleri güneşin doğmasından itibaren batıncaya kadar serbes ' ve lâkin geceleri muhakkak surette hapishaneye sokulması şart koşulmuştur.
Bu suretle ömrünün sonuna kadar geceleri haplshan-de kalan bu garip deli bir gece hücresinde ölü bulunduğundan sabah olmadan buradan çıkarılıp defnedllmiştir. — F.
olması
Zengin Amerikan kadınlan, Japon ipeklerine muhtaç olmamak için salon larında ipek böceği yetiştiriyorlar
Amerikalı kadınlar, artık Japon yanın İpeklilerine muhtaç olmamağa karar vermişler ve derhal fl’ilyata geçmişlerdir. Washlngton’un kibar âlemine mensup birçok kadınlar, salonlarındaki kuyruklu piyanolarının yanıbaşında İpek böcekleri beslemektedirler.
JupcnaLr tarafından ortaya atılan Ve İpek böcekçiliğinin ancak şark ikliminde veya p?k az ücretle çalışan çerfe sayıda işçisi bulunan bir memlekette yapılabileceğini lddia eden düşüncenin sona erdiğini Amerikalılar hayretle kaydediyorlar.
Birleşik Amerikada hâlen gayet sade yeni bir teknik sayesinde büyük veya küçük mikyasta, meselâ bir kundura kutusu İçinde birkaç gram ve büyük fidanlıklarda binlerce kilo ipek İstihsal edilebilmektedir.
New - Yorklu John Ousta, Cumhurbaşkanı Roo.-evelfe tamamen____________________
New • York'takl evinde beslediği İpek _ deccğlni, , .............
böceklerinden elde ettiği ipekten ya- sonra Japonlar tarafından yapılacak pilmiş bir Amerikan bayrağı takdim her türlü dampingin önlenmesi için etmiştir.
New - York’takl milletleraras' kadın sanat ve sanayi sergisini ziyaret rdenler, Long - İslan’da oturan Mme. Raynıouncl Bllemanın kendi evinde istihsal ettiği ipekten yapılmış eşya- | Jara hayran olmuşlardır.
İpek böceklerinin ticaret maksadüe beslenmesi için New - Jersey. Pen-silvâııya ve Florlda eyaletlerinde muazzam fidanlıklar meydana getirilmiştir
Kalifornia'dakl fidanlık sahipler), dul ağaçlarına ve tırtıllara fazla vitamin v rnıejc suretlle memleketin bütün İhtiyaçlarını karşılıyabllecekle-rini tahmin etmektedirler, Alabama eyaletinde, cezaevlerinde bile İpek j böceği beslenmektedir
Binlerce mütekait, harb malûlü, çifçl karıları ve daha başkalarının İpek böçekçllIğUe meşgul olabilmeieıi İçin hâlen en çek alâka uyandıran tecrübeler Worristown yakınında bu-lunna Thornwood çifllğinde yapılmaktadır.
İşten çekilmiş eski bir ihracatçı olan beyaz saçlı çifiik sahibi Gil. me-sahal sathiyesi 10(1 metre kareden az olan küçük arazi sahibi milyonlarca ailenin İpek böcekçillğile meşgul ola- ; rak müstakil bir ma» kaynak temin edebilmesi için birçok tecrübelere girişmiş ve şimal Amerika’da her İklimde Japon ipeğine üstün ipek İstihsal olunabileceğini ispat etmiştir.
Bundan başka GİL ipek böceklerinin gıda kaynağı olan dut ağaçlarını ı da ıslah etmiştir. Japonya’da çevik çocuklar, taze yaprakları koparabilmek için ağaçların en yüksek dalla-rina kadar tırmanırlar. Gil, bu cambazlığı faydasız addetmiş ve 6000 beyaz dut ağacının küçük boyda kalmasını temin etmiştir Bunun için de ağacı, toprak seviyesine geldiği zaman kesmekte ve kütüğün kuvvet! dallara gitmekte ve bu suretle de ko-tayca kopavılabilecek taze dallar elde etmektedir. Bu usul sayesinde 2 saatte elde edilebilecek yapraktan daha fazlası 10 dakikada toplanabilin ektedir. .
New - Jersey'dekl hararet derecesi, sıfırdan aşağı 17 ye kadar düşmesine rağmen ağaçlar bu amellyeye ko-layllkia dayanmaktadırlar.
Amerikan ikliminde dut ağaçları yapraklandığı zaman 2 bazan de 3 rekolte temin edilmektedir.
Gil, takriben 100 metre kare arazisi olan ailelere ipek böcekçiliğinin iyi bir ha vat temin edebileceğini ispat etmekte ve Thorntvood usulüne göre ' 4(» metre karelik bir yerde her biri
52 şerden 27 sıra ağaç. — topyekûn 1400 — dıkilebileceğini belirtmekledir.
3 yıl sonra ağaçlar takriben 240 kilo ham ipek istihsaline yetecek 10,000 kilo kadar yaprak vermektedir. Japon dampingi zamanında ipeğin fiati, kilo başına 6 dolar idi. Halbuki şimdi flal, kilo başına 10 - 12 dolardır. 40 metre karelik arazide elde edilen yaprak, 2500 - 3000 dolar getirebilir. Sadece kozadan 1500 dolar alınmaktadır.
İlk seneden sonra artık yapılacak hiç bir masraf kalmamıştır, ipek bö-cekçlliğile meşgul olanlar, böcekleri. yumurtadan kolaylıkla çıkarabill'ier. LJL Birkaç plliçiıı pisliği, ağaçlara lâzım olan gübreyi temin etmektedir. Q_
Birçok aileler, İpek böceği besleme-nln sadeliğini gittikçe kavradıkların- t| dan Gil, fiatlerln düşmemesi için O hükümetçe nizamlar konulması icabe-
' aynı zamanda harbden g
E (D > (D
RADYO
ANKARA RADYOSU Bugünkü program
18.Û0 Radyo salon orkestrası, 18.30 Ziraat saati, 18.45 Saz eserleri, 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Fası!. 19.45 Serbes saat, 20.00 Faslın devamı. 20.15 Radyo Gazetesi, 20.46 Yurttan sesler, 21 05 Cumhur Başkanlığı armoni muzlkas, 21.50 Eski İtalyan müziği, 22.20 Müzik (pL). 22.40 Haberler.
Yarın sabahki program
7.30 Spor saati (Vücudumuzu çalıştıralım5, 7 4o Haberler, 7.55 Müzik (pl.l, 12.30 Şarkılar. 12.45 Haberler. 13.00 Radyo salon orkestrası.
ÖAKŞAM
Abone bedeli
Türkiye
kcoebi
2800 kuruş 1500 >
800 •
şenellk
8 Aylık
3 Aylık
Adres tebdili için luk pul gönderilmelidir takdirde adres değiştirilmez
5400 kuruş 2900 »
l«00 »
elli kuruş-
Aks’
Telefonlarımız Başmuharrir: 20585
Yan İşleri' 20765 - tdare- autatı
Müdür: 20497
Rebiülevvel 1 — Kasım 99 imsak Güneş öğte Lktndı Ak Yatsı E. 11.37 1.17 6.48 9-40 12.00 1-32 V 6.18 7.58 13.28 16.21 18.41 20.12
gidiyor. Şayet tesadüfse, uu ne biçim tesadüftür?
Patrlc:
— Anlıyamıyorum. — dedi. — Sizin işleriniz çok esrarengiz şeyler.
Potla âmiri devamla:
— Sizin hiçbir şey bilmediğinizi görüyorum. Esasen orada bir adamı tevkif ettirlşim de sır halinde kaldı. Bir büyük darbe vurmak istiyordum. Bütün hakikati, bütün isimleriyle meydana çıkarmak azmlndeydlm. Bu İnci gerdanlık yoUyle her şey bulunacaktı.
Patrice. lâkayıt görünerek sordu:
— Şimdi maksadınıza eriştiniz mi? Delbot, gururla:
— Asıl maksadıma eriştim. - dedi Fakat, dediğini biraz tashih elti.
— Hiç değilse takriben ulaşçıın.
Patrice, muhatabına h^kmak’Jizın:
— Elinizde delilleriniz var mı? -diye sordu.
— Evet, aziz üstat!.. Delillerim var. Evvelâ iki numaralı Julo’nun. Geor-gea Waahlnglon vapurunda, iki dos-
tunuzla bLrllkte bulunması... Ve bu işte rol oynaması.
— Rolü neymiş?
— İki dostunuzun hizmetçisi olarak seyahat ediyordu. Karaya ayak bastıktan sonra, Par isten getirdikleri otomobilde şoförlük edeceğini söylüyordu.
— Bu tafsilât) kimden aldım»?
— Bizzat Julot’dan.
— Demek size itirafta bulunmağa razı oldu?
— Mecbur oldu. O memleketin polisleri insanı İstintak etmeği biliyorlar. Diğer cihetten, Julot'nun bavulunda. çamaşırlarının arasında saklı olarak yüz bin frank buldular. E, tabii itiraf etmesi lâzım geldi.
— Bunları çaldığını mı?
— Çalmak mı? HayırI... Bu para kendisine verilmiş.
— Bay Rlchard l/Heurolş.. Fransa-dan hareketinden evvel...
— Ya?.., Antolne bu cömertliğe iş-tlrâk etmedi mi?
— Hayır Bütün bu işler, bay An-tolne'a vız geliyordu. Caboche. ondan öteberi istedikçe: «Bu kadarcık bir iş için öyle külfetler değmezi' diyordu. Ve, diyordu kl: «Bir Mavi Çayır rezaleti için memleketini terketmek esasen kâfi derecede angarya. Üstelik 100 bin papeli uçlanmak, yok yok1 Olur iş değilI Bütün bunlar unu .n'.du Artık ehemmiyetleri kalmadı. Fran-
sada kim yaşıyacaksa. bu işin arka kısmiyle o uğraşsın, Ben mademki yola çıkıyorum, bütün hesapları hal ve faslettim, demektir. Görmedim, bilmem. Almadım, vermem.» Arkadaşı Richard’ın hareket tarziyle alay ediyor, onun yaptıklarına «enailik» diyordu.
Patrice, acı acı güldü. İki dostunun maneviyatındaki farkı düşünüyordu. Dedi ki:
— Acaba Rlchard bu parayı Julot’-ya niçin vermiş?
— Bıı adam, gerdanlığı götürsün de bayan Domlnlgue Martyl'e İade etsin diye, Julot, şatoya girip de sizi gördüğü akşam, mücevheri İade etti, değil mİ?
Dominigue, sapsan kesildi Başlyl» tasdik işareti yaptı
— Evet, doğru! İncileri bana iade etti - dedi.
Delbot, devamla:
— Bütün hâdiseler, birlblrlerlne mükemmelen zincirleniyor. Julot yanındaki parayı kimden aldığını İtiraf ettikten sonra, biz, bu paranın menşeini bay Antolne'dan da tahkik ettik. O dıı söylenenleri tasdik etti. Bunun üzerine Julot'yu serbes bıraktık. Mademki, çalmmanııştı, artık bu parayı bahis mevzuu edemezdik Kısacası. Caboche, bay Antoine'm hlzme-ç-’de !"î|**l simdi '•ünynnm Ötesinde bilmem ue vaziyetledirler. Ben ise.
zincirin bütün halkalarına sahibola-rak işte geri döndüm. Mavi Çayır. Pl-crreuse, çifte Julot 1ar. çifte Kumru’-lar ve dört meşhur şahıs, hepsi şimdi malûm.
Patrice, sert bir sesle:
____şimdi niyetiniz nedir? - diye sordu.
____Aziz üstadım, önceden bildirdim, bir düşmanlığım yok. Bundan altı ay evvel cereyan etmiş bir rezaleti canlandırmak bizi enterese etmiyor. O zaman bu zamandır birçokları daha zuhur etti. Blzlere kâfidir. Caboche, kolyeyi bulmuş, evet! Fakat, onu tam sirkat şeklinde ele geçirmemiş. Şayet, bay Richard. kendisine 100 bin frank verdiyse, bu parayı gönül rızaslyle vermiş. Mahut gece zarfında, iki Julot’dan hangisi cinayet işledi meselesi kalıyor ki. artık o kadarını ben tâyin edemiyeceğim. Doğrusunu isterseniz, bu bana biraz da vız gelir, öldürülen hırsız bir kadındı. Cezasını buldu. Bir hırsız ve bir kaatll, iki Julot var. İkisinden biri de belâsını buldu. Eh, artık bu kadarı kâfi! Adalet tatmin edilmiş demeklirBöIls de tatmin edildi. Polis derken kendimi kasdedlyo-ruın Şeflerim memnundurlar. Beni terfi ettirdiler, o iş de mükemmel oldu. Dııha âlâsı, benim hakikati bilişimdir Bdgadler Delbot. mağlûbedl-lemedi. Doğrusu ben, buna razı olamazdım, şimdi aziz üstat, madam va
ste gönül rahatiyle uykunuzu uyuyabilirsiniz, Bu iş nihayete erdi. Sizi hiç kimse tâclz etmlyecektir. Yakayı sıyırdınız. Gözünüz aydın! Mükemmel!
Delbot, tekrar sustu. Sonra, sesnio tonu değişerek dedi ki:
— Bir söz söylememe daha müsaade ediniz, aziz üstat!
Patrice, muhatabının artık gitmesini İstiyordu. Sabırsızlanarak:
— Söyleyiniz! - dedi.
— Size yaptıklarıma karşılık bir şey istiyemezsem de gene bir ricada bu-lunacağnn.
Patrice, muhatabına hayrette baktı. Bu bir para talebi olamazdı. Çünkü. adamın karakteri de, resmi vazifesi de buna mâniydi. Öyleyse ne?
— Sizi dinliyorum. Size nasıl faydalı olabilirim? - dedi.
Zabıta âmiri ayağa kalktı. Vekar-la cevap verdi:
— Aziz üstadım! Sisin bana hürmet beslemenize kıymet veriyorum. Brigadier Delbot'yu narnuskâr bir insan saydığınızı söyleyiniz, ona alinizi veriniz!
Patrice, tereddüdetmeksizln:
— Memnuniyetle. - dedi.
Ve ilâve etti:
— Sizde büyük bir polis olmak kabiliyeti varl
(Arkası var>
14 Şubat 1945
AKŞAM
flafîlf® 7
Tanımadığımız meşhurlar
Qul(":T'L.WlİÎ.ARI
(Başta ra/t 5 inci sayfada)
Ben görmedim. Fakat pek sevdiğim ve saydığım bir zat okumuş anlatıyordu;
— Bir yerde gördüm. »Aziz» terden bahsedilirken şöyle deni-| liyor: «Dağlara, kütlelerin haricine çekilip aziz olmak, namusu muhafaza etmek kolaydır. Azizler gelsinler de şehirde, insan toplulukları arasında namuslarım muhafaza etsinler bakalım...»
Doğrudur. Hisarların tepesine çekilen Fikret için de belki bu akla gelebilir. Fakat onun hayatının her sahnesi hakikî bir lazi-letin ve feragatin romanı, büyük destanıdır.
Hayatı devir devir büyük inkisarla dolu idi. Ümidin yolunda adamakıllı ilerlediğini zannettiği anda olduğu yerde döndüğünü dehşetle ürpererek gördü:
^Geçerdim basıp bir takım izlere;
Eğildim, biraz âîkkat ettim yere O izler benim, hep benim izlerimdi..»
Bütün ümit yıkımlarına rağmen o bütün hayatında bir şeye inanarak bağlanmak için çırpındı.. Hattâ kendini zorladı: «Ebnayı beşer birbirinin kardeşi... Hülya!
Olsun, ben o hülyaya da bin canla inandım»
Diyecek kadar... Korkunç derecede hassas bir «fazilet terazisi» olan kendi vicdanına vurduğu bir çok şeylerin korluğunu titreyerek gördü... İsyan etti!..
Biz, aradan nesiller geçtiği halde onun engin faziletinin önünde hürmetle eğiliyoruz.
Hikmet Feridun Es
Karaman kazasının ziraî durumu
Karaman (Akşanu — Karaman, rirai, sınai, ticari bakımdan bujüü inkişaf hamleleri göstermekledir. Karaman kazası bölgesinde nüfusun % 75 i köylü ve çllçl, % 10 v sanatkâr ve serbes meslek erbabı ve % 15 1 tüccardır. Ekilmiyen geniş yerler, toprağı olmıyan, bilhassa muhacir köylüye verilmiş ve bu sebeple köylü toprak sahibi olmuştur.
Köylüye pulluk dağıtılarak ve diğer ziraat âletleri getirilerek. ziraatın terakkisine çalışılmaktadır. Karamanın en mühim zirai mahsulâtı buğday Arpa, üzüm, mısır, nohut, mercimektir. Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday mübayaası memleketimizin her tarafında olduğu gibi Karamanda da buğday ziraatlnln İlerlemesindeki esaslı âmillerden biri olmuştur.
Ks ramanın yaptığı ihracatın % 70 ini zirai mahsul teşkil etmektedir. 1S44 senesine göre buğday 8 milyon, arpa 425.000. nohut 850.000, mısır 700.000, mercimek 125.000, bulguT 250-000 kilo istihsal edilmektedir.
- İŞ ARIYANLAR
MUHASİP İŞ ARIYOR — Lise melunu - Usul ö miizaafe üzerine ticari muhasebeye bihakkln vakıf muhasip müesseselerde dnlmi İş aramaktadır. Erenköy Etcm Efendi 10 N.Ö. rumuzuna. 853 —
VI-'Nİ YAYIN
İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
23. cüz
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde kurulan bir heyet tarafından neşrolunan İslâm Ansiklopedisinin üçüncü cildinin 23 üncü fa-■Ikülü neşrolunmuştur. Bu farikülde Cifi ad (Halim Sabit Şlbay). Çiğala Zade (Tayylp GökbUgin), Cihan Şah (Millerimin Halil Ylnanç), Clrcla (Kasım Kufralı), Culfa (Mirza Balak. Cuma (Kasım Kufralı, Cuzcanı (Fuat Köprülü), Ciincy B. Ahdürrahman (Mükrlmln Halil Ylnanaç), Cüneyd B. İbrahim (Dr, RHter), Alâeddln CüveynJ (Fuat Köprülü), Şenueddtn Cüveynl (Fuat Köprülü), makaleleri yeniden telif edildiği gibi birçok maddeler tevsi olunmuş ve bilhassa coğrafya maddesi İbrahim Akyol tarafından genişletilerek renkli ve siyah eski haritalarla tezyin edilmiştir. Bu fasl kül 80 sabife yetine 100 aahifedlr.
KONFERANS
Beşiktaş Halkevinden: 10/11/1945 tarihine rastlayan cuma günü saat 20 de Haikcvlnüz salonunda İngiliz Kültür heyet! âzasından Prof. Mr. Banders tarafından «Üniversite hayatin mevzulu bir konferans verilecek ve konferansı takiben de «Londra'da Üniversite hayatı» adlı bir filim gösterilecektir.
A Şişli Halkevinden: 10/2/1945 cuma günü saat 18,30 da Haike'vimlz-de B- Samlh Nafiz Tansu tarafından (Meşhur romanlar) mevzuunda bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir.
AKORDEON GURUBUNUN
İLK KONSER
Eminönü Halkdvi Üniversiteli gençlerden teşekkül eden bir akordeun gurubu teşkil etmiştir. Heyet müşterek çalışmalarını bitirmiş bulunmaktadır İlk konserlerini 18 şubat 1945 pazar günü saat (16) da Şdvket Ev-liyagil'in gençleri tanıtacak bir sözünü müteakip vereceklerdir.
Konser programı hafif klâsik sololardan ve ağır tangolardan teşekkül etmiştir.
MÜHENDİS İŞ ARIYOR — 7 «ne tecrübeli, yol ve İnşaat işlerinde müstakil İş yapnuş, maaş vev^ hisse ile çalışır. Taşraya gider. Akşamda »Serbest. rumuzuna mektupla müracaat. 896 — 2
2- İŞÇİ ARIYANLAR
OTEL İŞLERİNDE ÇALIŞMIŞ — Veya çalışmamış otel İdare edebilecek 30 - 50 yaşlarında bir baya İhtiyaç vardır. Fatih Reşadiye oteli S. 17 - 19 861 — 1
DÖRT KSİLİK BİR AİLE — Bütün ev işlerini yapacak g611p gidici hamarat bir kadın» İhtiyaç vardır. Civarda olanlar tercih olunur. Şişli Samanyolu 91 No. Bıkmnz a pat iman
2 ye öğleye kadar müracaat. 772 - 3
tNGÎîJzCE TİCARÎ MUHABEREYE VAKIF — Bayım veya baya ihtiyaç vardır. Karaköy Palas karşısı (104 -106) No. ya öğleden sonra müracaatları. 795 — 4
İNGİLİZCE BİLEN DAKTİLO BAYAN ARANIYOR — Haftada dört beş gün yalnız öğleden sonraları çalışacaktır. Steno bilenler tercih olunur P. K. 839 - hkanbııl müracaat 886 - 2
GRAMLA İBRİŞİM SARMAK İÇİN— Çekirdekten yetişmiş işçiye İhtiyaç rar. Bu adrese müracaat: Enver Kava Tpllkcl ve Tuhafiyeci Kapalıçarşı Kalpakçılar eatktesi No. 229 897 —
- SATILIK EŞYA
YENİ DİKİŞ MAKİNESİ — «Singni marka satılıktır. Müracaat • Beyoğlu - Tarlabaşı caddesi 85 numaraya her gün müracaat 19 - 15 aram. 877 — 1
SATILIK ANTİKA MÜCEVHERAT— Maruf bir aileye alt bir çift gaye* kıymetli ve enteresan eski Felemenkli broş 15/2/945 perşembe günü Sandal Bedesteninde satılacaktır. İsteklilerin şimdiden gidip görmeleri caizdir. 871
SATILIK — 1 Rdç( Ezme krema makinesi, 1 adet İrmik sasörü. ı adet etek. 1 adet motor. 16 beygir kuvvetinde, az kullanılmış, çift volant, ka-»uıfle birlikte Sabrl Urallı. fabrikatör. Bandırma 845 — 7
SATILIR BUZ DOLABI — Kelvl-natör dört ayak taşraya azimet do-laylslle satılıktır. Küçük İlânlara memuruna müracaat. 880 — l
İYİ VAZİYETTE BİR PİYANO SATILIKTIR — Mutavassıtlar kabul olunmaz. Müracn.-ıt günleri perçemi» cuma ve cumartesi saat: 10 - 15. Beyoğlu İstiklâl Cad. M/M Taksim Palas No. 2 880—1
SATILIK TAKSİ — 1939 sonu modeli Ford taksi otomobili, W durumda ve lâstikler! yeni acele satılıktır.
Telefon: 2ÖSTO 888 - 4
KELEPİR SATILIK TAKSİ — 8 Silindiril 37 model as tuHanılmşı İçi deri döşemeli, radyosu, kaloriferi mevcut lâstikleri temiz bir adet Stübeyker markalı taksi satılıktır. Görmr-k İçin saat 10 - 11 arasa Gedlk-p*şa Arak garajına. Telefon: 31716, 895 — 3
SATILIK YAZIHANE EŞYASI — Yeni postahane arkasında İstanbul hanının üçüncü katmın «21> numarasında avukatlığa sR bir yazıhanenin eşyası ve bir Amerikan «Gutler» marka yazıhane portmanto lakemle ve sn İr eşya İte kütüphane ve kitaplar terki meslek dolayuUe satılıktır. Odabaşı ya müracaat. 891 —
— Kiralık — Satılık
SATILIK APARTMAN — Talimhanede şehit Muhtar caddertle Aydede caddelerinde altışar kat 5 şer daireli bütün konforu haiz birisi asansörlü diğerleri asansorsüz. Tel 41571 Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98. Kat 1 8Ü2 — 1
SATILIK APARTMAN — Taksimde İnönü gerisi karşısında tramvay yolu üzerinde altında mağazası olan tam konforlu asansörlü yedişer »dam 8 katlı. Tel: 41571 Ankara Emlâk Bürom İstiklâl caddesi 98 kat 1 863 — 1
SATILIK HAN — Karaköyde Tünel civarında tamamen betonarme beş kat üzerine İradı nöt yüzde 5 altında mağazaları ve birçok odaları Olan han. Tel. 41571 Ankara Emlâk Bürosu istiklâl caddesi 98 kat 1 864 — 1
SATILIK EV — Kadıköy Cevizlik Ahter 8. 14 No. lı ev satılıktır. İsteklilerin Taksim Talimhane Topçu cad. No. 2 Uygun Ap. 2 No. daireye müracaat 87 ___ot
5.000 LİRAYA — Beylerbeyüıdc, isketeye 10 dakika mesafede, 6 1/2 dönüm bahçeli, 5 büyük odalı bir ev satışa çıkarılmıştı!?. Müracaat: Ferdi Selek Türk Emlâk Bürosu, Galata Ö-mcr&bir han 2 nci kat No. 23. Tel: 42368 858 - SATILIK APARTMAN — Sirkeci Hocapaşa Dervişler sokağında 18 - 20 No. lı altında mağaza, dört daireli yanında ve etrafında oteller bulunan otel yapmağa çok elverişli kıymetli apartman Sultanahmet Beşinci Sulh mahkemesince 22/2/945 perşembe günü saat 14 ten 16 yu kadar satılacaktır. 944/838 No. ile Başkâtipliğe müracaat. ’ 890 — 1
İSTANBULİN HER HANGİ BİR SEMTİNDE — Her cins emlâki en kısa bir müddette paraya çevirir. Arzu edenlerin derhal Galata Ömerâbit han 2 nci kat No. 33, Ferdi Selek. Türk Emlâk Bürosuna müracaat etmeleri tavsiye olunur. Telef, 42360 856 — 7
SATILIK APARTMANLAR — Ka-dıköyiinde tramvay yolu Ürerinde altında mağazası bulunan ve 10 dairesi olan lk! apartman. Tel. 41671 Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98 kat 1 867 —1
SAVIN MÜŞTERİLERİME — 10 000 -1000.000 lira arasında muhtelif semtlerde, muhtelif villâlar, köşkler, apartmanlar, evler, çiftlikler, yalılar sunar. Arzu edenlerin, ömerâbit han 2 nci kat, No. 23. F S. T. E. Bürosuna teşrif buyurmaları ve yahut 42308 numaraya telefon etmeleri. 857 - 7
KADIKÖY İSKELESİNDEN MODAYA KADAR — 10000 liradan 20000 liraya kadar acele satılık tv alınaca-tır. Satmak Istlyenterin Ferdi Selek Türk Emlâk Bürosuna acele müracaatlar Galata Ömerâbit han İkinci kat 23 No. Telefon 42368 859 —
BAKIRKÖY — Kartaltepe Gülbeşeker sokakta 41 ve 43 No lı 9 ve 7 odalı evler acele satılıktır. Görmek için 43 No. ya müracaat 854 — SATILIK APARTMANLAR VE EV — Ay&spaşada birisi asfalt üzerinde diğeri Gümüşsüyü civarında birisi 5 katlı 3 çer odalı diğeri 3 katlı dörder odalı iki apartman ayrıca Sultanahmet te deniz görür, tramvaya çok yakın sekiz odalı banyolu beton bir ev. Tel. 41571 Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98 kat 1 870 — 1
SATILIK BÖREKÇİ FIRINI VE ARDİYE — 1 - Meşhur Hasanpaşa fırını Beyazıt Ordu caddesi No. 143, 2 -BfthKPBZari caddesi Taşçılar No. 53. Müracaat: Lâleli Tayyare aparlıma-nı altında No. 230 Şen İş 874 — 2
KUMKAPI İSTASYONU — Hisar-dlbl. Fındıkkıran sokak 14 numaralı kârgir hane köşebaşı, (3500) liraya satılıktır. İki katı boş verilecektir. Telefon: 60508 e müracaat. 873 — 27600 LİRAYA SATILIK APARTMAN — Bey oğlun da Tarlaboşında Keresteci Recep sokağının başlangıcında asfalta yakın 7 katlı 6 daire İki dükkanlı beşer odalı konforlu. Yolculuk dolayıslle acele satılıktır. Tel: 41571. Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98. Kat 1 678 —1
DEVREN SATILIK DÜKKAN — Kadıköy Aitıyolda İşlek bir yerde gayet modem tuhafiye ve manifatura mağazasına müracaat: Kadıköy Pa-zaryolu Emniyet Sandığı yanında 113/1 No. ya- «« —
SATILIK APARTMAN — Nlşonta-şıntia Çınar caddesin de İkinci kattan dcnlîe nazır 5 kat 5 daire dörder oda beton kaloriferden başka bütün konforu havi. Emsaline göre ucuz Tel. 41571 Ankara Emlâk Bürosu Beyoğlu istiklâl caddeed. 98 kat I 869 —
SATILIK EV — Mahmutpaşo Küçük Yıldız Çıkmaz »kakta No. 23 evdir. 8 oda 1 camekânlı bölme salon 2 helft ve musluk 1 mutfak 1 odunluk 1 sarnıç vc bahçesi olan,sahibi tarafından satılacaktır. Divanyolu Türbe elvan 188 de 842 —
ANKARA —. Yenişehir Sümer sokak 33 beş odalı apartıman katı İstnn-bulda Taksim. Maçka, Şişli, veya Ka-diköyünde münasip apartıman dairesiyle tebdil edilecektir. Taliplerin yukardaki adrese yahut îstanbulda telefon 44800 Yol müdürü Necatlye müracaatları. 894 — 1
HASKÖYDE — Hasköy caddesinde denize ftc dakika mesafede yüzü sekiz metre derinliği 22 metre mu-rabbaı üzerinde üç odası bulunan mahal kiralıktır. Ufak fabrika ve İmalâthaneye elverişlidir. Müracaat her gün saat beşten sonra Hasköy Keçeclpirl mahallesi heyeti Ihtlyarl-yeşlnden Haşan ağabeye müracaat. 84-1 — 1
SATILIK APARTMAN - Beyoğ-lunda Lcbon pastaha civarında altında beş dükkânı ve üzerinde 15 dairesi bulunan aylık geliri 8(10 küsur lira olan İngiliz sistemi gayet sağlam bir apartman emsaline göre çok ucuz. Tel. 41571 Ankarr Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98 kat 1 868 — 1
SATILIK HAN — Karaköyde Havyar hanında altında iki mağazası bulunan 3 kat özerine 4 der odalı ve gene Karaköyde aynı hanın civarında altında dört dükkânı beş katlı han. Tel 41571 Ankara Emlâk Bürosu İstiklal caddesi 98 kat 1 865 —1
ACELE SATILIK EV ARANIYOR — Yeldeğlrmeni Kadıköy Kızıltoprak Erenköyc kadar müstakil iki katı bulunan satılık ev aranmaktadır. Galata Posta irutusu 1329 a müracaat. 899 — 6
SATILIK KONAK — Atatürk bulvarı, denize hâkim. 600 M2 arsada 20 odalı ahşap, 22.000 lira. Müracaat: Beyoğlu Umum Emlâk Bürosu. Mis Sok. 17/1. Tel; 42336 637 — 1
ACELE ARSA ARANTYOR — Kizil-topraktan Suadlyeye kadar 600 M2 De bir dönüm orasında ehven fiatle arsa aranmaktadır. Galata Posta kutusu 1329 * müracaat. 898 — 2
SATILIK VİLLA — Şişlide tsken-deroğlu sokak 34 No. lı villa yanında arsa İle birlikte İçindeki möblc İle veya möblesiz olarak satılıktır. Müracaat: Galata Mertebanl soknk Yakut han No. 4. Telefon: 43283. 887 —2
i; -MÜTEFERRİK
SATILIK HANE — Yedfkule, cadde özerinde, tramvay durağında 3 Matlı ynnm kârgir bir evin nısıf hissesi acele satılıktır. Üst katı boş olarak tealim edilecektir, Müracaat: Yeni Postane caddeni No. 31. Telefon: 21538 881 — 1 YÜKSEK MÜHENDİ8 TALEBESİ — Lise ve orta okul talebeleriyle bitirme ve olgunluktan kalan talebelere firik, kimya, cebir, geometri, trigonometri dersleri verir, Imtihanlnra kati surette hazırlar. Müracaat: Akşam gazetesine mektupla (Y. Ders)
ACELE SATILIK EV VE DÜKKÂN — Saraçhanebaşmda tramvay durak yerinde üstünde lk! odası, bir htlüsı. elektrik vc suyu bulunan kâglr bir bina sekiz bir. liraya acele satılıktır. Görmek ve görüşmek için Küçükpn-zarda Kıbloçeşmede 22 No. da sütçü Yanlye müracaat. 879 — 1 rüm uzuna, 889 —
HUSUSÎ MATEMATİK DERSLERİ — Mühendis okulu taleberiyim. Cebir, geometri, firik, kimya derslerini gurup halinde veya husus! olarak vermekteyim. Oedlkpaşa. Snray-İçl sokak, 25. Ferit. 893 — 1
SATILIK KÖŞKLER — Kadıköy Çiftehavuzlnr ve Feneryoln Bağdat caddesi ürkerlerinde Göztepede, Sua-dlyede, Şaşkınb&kkalda kaloriferli ve kalorifersiz denize tamamen nazır mamur bahçeler! olan piyasaya çıkmamış köşkler. Tel. 41571 Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi kat 1 98 NO. 868 t- l MEKTUPLARINIZI Al.DİKİNİZ Gazetemiz İdarehanesini adres olarak göstermiş olan karilerimizden E.A — M.M-E — 99 — namlarına gelen mektupları idarehanemizden aldırmaları rlcj) -olunur.

Devlet Orman işletmesi Muğla Revir Amirliğinden
: Tomruk nakliyatı
Kavak deposundan, Yatağan son deposuna
528 M3- çam tomruğu Beher M3. tomruk için on Ura 302 lira
İş 36 temmuz 945 de bitmiş olacaktır.
Açık eksiltme 19/2/945 pazartesi giinü ; Muğla revir âmirliği binası cins! yazılı 528 M3. çam tomruğunun Kavak deposun-
Yapılacak iş
Mahal ve mevkii :
Mlkdar ve cinsi :
Muhammen bedeli:
İlk teminata
Müddeti
İhale şekil
ihale tarihi
İhale yeri
1 — Yukarıda . _____ ____________
dan Yatağan deposuna nakli açık eksiltmeye konmuştur,
1 — Buna alt şartname orman umum müdiiriûğiınden, İstanbul, Çine, Turgutlu, Denizli, Fethiye ve Muğla revir amirliklerinde görülebilir.
î_______Taliplerin ihale gününde evrakı miisbite ■ ilk teminattan İle komisyona müracaatları. • 16791
[
İnhisarlar U. Müdürlüğünden
I
Tem inalı .575
çıkuııyan yukarıda
Sümerbank Sellüloz Sanayii Müessesesinden
Müessesemlzln Düzce ve mudurnu revir amirliklerinin çay köy Bekdc-mlrler dokurcun dereköy tekirler depolarından mubayaa ettiği takriben 11800 metreküp tomruğu bulundukları mmtakalardan akyazi mevkiinde gösterilecek depo mahalline kadar nakil ve burada muntazam istif işleri müteahhide verilecektir.
Talip olanların, beher metreküpü için Hat tekliflerini havi kapalı zarfları Tl, 12000 (on IH bin) lirp.lıii muvakkat teminat akçelcrile birlikte İzmltte müessese mlz müdürlüğüne tevdi etmeleri Hân olunur.
Müesses emiz İhaleyi İcrada tamamen serbesttir. Bu içe ait şartname müessesemlz ticaret servisinden bllâbedcl Istenllebilir. (1950)
İstanbul Esnaf Odasından:
Odıı aidatını ödc-ıııc müddeti mart ayı sonunda bitecektir. Bu tarihe kadar borçlarını ödememiş olanlardan tahsilat 4355 sayılı kanunun 33 üncü maddesi gereğince ve 3 misil (cezalı) olarak yapılacağından ve bu gibiler hakkında derhal icra takibatına başlanacağından bir cezaya ve kalabalığa mahal kalmamak üzere 1945 yılı aidat borçlarını heman ödemeleri lüzumu sayın esnafımıza bildirilir. (1927)
Cinai Mintan Muhammen bedel
Plany.ı tezgâhı «adet 10,500
Pres makinesi 1 adet 8,000
1 — Kapalı zarfla yapılan eksiltmesinde talibi
dm, miktar, muhammen bedel ve teminatı yazılı makineler pazarlıkla satan alınacaktır.
2— Pazarlık 18/2/945 cuma günü saat 10 da Kabataşta Levazım şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — şartnameler her gün adı geçen şubeden alınabilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte % 15 güvenme paralarlle birlikte
mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur. (10311
4r
1 — İdaremiz İhtiyacı İçin derhal teslim gartlte bir adet torna tezgâhı kapalı zarf nsullyle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedel «9500» lira olup muvakkat teminatı (712.50»
Created by free version of 2PDF
liradır.
3 — Eksiltme 27. 2. 945 sah günü saat 10.30 da Kabataşta levazım şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartnameler her gün adı geçen şubeden alınabilir.
t — isteklilerin mühürlü fl&t teklif mektuplarını kanuni vesaikle güvenme paran makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek olan kapalı sarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar adı geçen komisyon reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri ilân olunur.
(1789)
Süt satışı hakkında ilân Bandırma merinos yetiştirme çiftliği müdürlüğünden
1 — Müessesemlzln boyunlarından 15. 3. 945 den 31. 5. 945 tarihine kadar alınacak süt açık arttırma İle satışa konulmuştur.
3 — Sağım başından 31. 5. 945 tarihine kadar alınacak süt tahminen 20000 litredir.
3 — Bir litre süt İçin muhammen bedel 40 kuruş İtibar edildiğinden bu hesaba göre arttırmaya girmek için muvakkat teminat 800 liradır.
4 — Bu bapta tanzim olunan şartname İstanbul, Bursa, Balıkesir veteriner müdürlüklerinde ve Bandırma Merinos çlfliğinde parasız olarak gösterilmekte olduğundan İstekliler bunlan okumuş ve yasalarını kabul etmiş sayılırlar.
5 — İhale 15 Şubat 945 perşembe günü saat 15 de Bandırma Merinos yetiştirme çiftliği İdare merkezinde İdare heyeti karşısında açık arttırma sırretlle yapılacaktır. (1909)
Eminönü Kaymakamlığından
Eminönü kazası 945 yılı bekçi ücretleri tahakkuk cetvelleri 5. 2. 945 tarihinden İtibaren on beş gün müddetle her nahiyenin polis karakolları koridorlarına asılmıştır.
Her mükellef nuntakasındaki karakollara giderek kendilerine tarh ve tevzi edilen bekçi ücretlerini mutlaka görmeleri. Ve İtirazı olanların bu müddet zarfında bağlı bulundukları nahiyelere dilekçe İle müracaat etmeleri ilân olunur, (1592) ___________
Gümrük muhafaza genel komutanlığı İstanbul «ahn alma komisyonundan:
Gümrük Muhafaza memurları için 300 takım reoml elbise ile 50 latam sivil elbisenin 21/2/045 çarşamba günü sanı 15 de açık eksiltmesi yapılacaktır.
Muhammen bedeli 3850 lira İlk teminatı 288 lira 75 kuruştur. Şartna-*m« ve numuneleri komisyonda her giin görülebilir İsteklilerin belli gün ve saatte Galata Mumhane caddesi 54 numaradaki komisyona gelmeleri.
•154b
Türkiye iş Bankası
- Küçük cari hesaplar
1945 ikramiye planı
ÇEKİLİŞLER: 29 ocak, 2 Mayıs, 24 ağustos, 1 hasıra tarihlerinde yapılır.
___________ 1945 İKRAMİYELERİ __
1 adet ARSA (İstanbul’da Büyük 1'afı’da Ada; 164, parsel No. 4,
923 M2.)
1 Adet 2000 Liralık = 2000— Lira
3 » 3000 B — 3000— n
4 > 500 » 2000— »
10 ■ 200 »’ «Si 2000.— D
25 » 100 B — 2500— 9
100 9 4Q B 4000— B
150 B 20 »' 3000— B
300 » 10 B — 3000— »
Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş ve faiz almış olmaz, aynı zamanda taliinizi de denemiş olursunuz.
■ |(
Ealıife 8
14 Şubat 1945

HAŞAN
NEVROZİN
Baş, Diş, Grip, Romatizma, Nevralji, Kırıklık ve bütün ağrıları derhal keser
İcabında günde 3 kaşe alınabilir. Her yerde ısrarla NEVROZİN İzleyiniz.
Satılık iki adet
DENİZ MOTBRU
Her İşte kullonmıya elverişli 2 aded man tekne, «Grey» markalı motörler satılıktır.
Evsaf vesalrelerl hakkında malûmat almak ve yerlerinde görmek Istlyenler Büyükada Anadolu Kulübü şubesine giln müracaat edebilirler
VİTAMİN KREMİ
Cildi besliyen vitaminleri havi yegâne güzellik kremidir. HAŞAN DEPOSU : Eminönü -Beyoğlu - Karaköy - Ankara
DÜNYADAN
SATILIK TAKS
Lâstikleri iyi, 939 modeli Ford taksi satılıktır. Telefon: 20879.
Devlet
Satılacak mal
Orman işletmesi Burdur Revir Amirliğinden
Adet
M. küptl M > D8.
HABER
Yeni Hava Seyahatlerinin Notları
Çocuk hekimi doktor
Ahmed Akkoyunlu
Talelm - Talimhane palas Telefon: 82827
1 Çam azman
2 >
3 >
40
207
52
31
217
»42
68B
842
Yazan : Ahmet Emin YALMAN
Zayi — Araç nüfus memurluğundan aldığım ve İçerisinde askeri muamelem yazılı nüfus cüzdanımı zayi ettim, Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 1332 doğumlu Emhı oğlu Satı Söyleriz
4
2+7
220
255
Miktar ve evsafı
Çapı Boyu Muham- İlk to-men be- mlnat deli Lira Kr
110 436 77
İhale şekil İhale yeri
ihale saati
25X25 - 50X50 4-5
Açık arttırma
115
125
273 81
2040 40
2147 50
»
e
Burdur revir amirliği
Harbin son saf hasındayız. Bütün bir Mera çöküyor, yeni bir dünya kurulmağa hazırlanıyor. AHMET EMİN YALMAN, dünyanın bugünkü halini ve yarınki İstidatlarını görmek maksadlle ve hava yoluyla tn-giltereyc ve Fransaya bir tetkik seyahati yapmış ve İrlanda, İtalya, Mısır ve Surlyeye uğramıştır. Bu çok meraklı hava seyahatinin notları 16 Şubat Cuma gününden başlıyarak forma forma neşredilecektir. Formalar gün aşırı çıknçak ve memleketin, her tarafında gazete satıcıları vasıtaslle tevzi olunacaktır.
HAVALARDA 50.000 KİLOMETRE eserini okuyanlar, bu yeni seyahatnamede bütün aradıklarını bulacaklardır. AHMET EMİN'In tetkik seyahatini bir macera seyahati haline koyan heyecanlı safhalar da eksik olmamıştır.
Zayi — Tirebolu Umanından, alınış olduğum 128 numaralı tayta cüzdanımı zayi ettim, Yenisini alacağımdan eski sin üs hükmü yoktur
Aslan Bek t aş

Zayi — Eminönü kaymakamlığından almakta olduğum kocam Kemal Haşan Duranın maaş cüzdanı ve Beşiktaş, Sanıatya nüfus memurluğundan verilen nüfus kâğıtları ve şeker karnesi kaybolmuştur. Yenilerini alacağımdan eskilerinin hükmü yoktur.
584 defter numarasında mukayyet Emine Gökcan. Sabiha Duran
Her formanın fiyatı on kuruştur. Eser tamam olunca VATAN Matbaası formaları ücretsiz olarak zarif bir karton kapla dltllyecektir.
Formaları dikkatle takip ediniz. Oün aşırı on kuruş vermek sure-tlle külfetsizce kıymetli ve meraklı bir esere sahip olmak fırsatını kaçırmayınız.
BAYILANLAR,ÇARPINTIve SİNİR BUHRANI (EKENLER1 NEVROL CEMAL DEN 20 DAMLA ALINCA 9İNİRLERİ YATIŞIR.DERHAL FERAHLARLAR .
Ampul Salın Alınacak
t E. T. T. U. M. İşletmelerinden:
1 — 71.200 adet muhtelif elns ampul mektupla Hat vs teklif İstem* usulü He satın alınacaktır,
2 — Taliplerin en geç 2. 4. 45 tarihine kadar İdareye verilmesi gereklidir.
Şartnameler Metro-Han levazımında parasız olarak dağıtılmaktadır, (1793)
Pendik Bakteriyoloji Enstitüsü Müdürlüğünden
1 — 150 beş renkli, beyaz ehil veya yabani güvercin satın alınacaktır.
2 — Talibi bunları toptan ve yahut kısım kısım teslim edebilir.
3 — Müracaat edenlerin güvercinleri her gün yapılacak pazarlıkla alınır.
4 — Vermek Istlyenler ya bizzat ve yahut yan ile açık adresi» müracaat ederler. (18331
Yediktik iplik Fabrikası
Türk Anonim Şirketinden:
Şirketimiz esas mukavelenamesinin 24 üncü maddesine tevfikan hissedarlar umumî heyeti aşağıda yazılı ruznamedeki maddeleri müzakere etmek Üzere 21 Mart 1045 tarihli çarşamba günü saat 11 de İstanbulda Yeni Postahane arkasında Hanımeli sokağında İstanbul Hanındaki İdare merkezinde âdi surette toplanacağından, en az (10) hlss» senedine sahip olan hissedarlar umumi heyet toplantısında hazır bulunmak hakkını haizdir
Umumi heyet toplantısında asaleten veya vekâleten hazır bulunmak İsteyen hissedarların hamil oldukları hisse senetlerini veya bu senetlerin her hangi bir bankaya tevdi edilmiş olduğunu gösteren vesikalarını toplantı gilnünüen bir hafta evvel şirketin İdare Merkezin» tevdi etmeleri lea heder.
1 — İdare Meclisi ve müraklp raporlarının okunması,
2 — 1944 yılı bilanço ve hesaplarının tetkik ve tasvibi ve İdare Mecli-*11 e mOraklbln İbrası,
3 — İdare Meclisinin kârın tevzii sureti hakkındakl teklifinin tasvibi,
4 — Müddeti sema eren İdare Meclisi âzalığı İçin yeniden seçme yapılması,
5 — İdare Meclisi âzalarına her celse İçin verilecek huzur haklarının tâyini.
İdare Meclisi
Kömür imal ve nakliye işi
Devlet orman işletmesi Vize revir amirliğinden
1 — Revirimizin Midye bölgesi dahilindeki büyük Eğrlkoz ve fener ormanlarında mevcut 8690 kental meşe odunu muadili 1738 kental kömürün İmal ve MJdye deposuna nakllyesl ve İstif lşl açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Açık eksiltme 26, z. 945 gününe rastlayan pazartesi günü saat 15 de revir merkezindeki komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Beher kental kömürün İmal, nakil ve İstif İşinin muhammen bedeli 800 kuruştur.
4 — Muvakkat teminat % 7.5 hesablle 782 lira 10 kuruştur.
5 — Açık eksiltme şartnamesi Ankara orman umum müdürlüğünde, İstanbul revir amirliğinde, Midye bölge şefliğinde, Çerkesköy orman kâtipliğinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları.
(1950)
öksürenlere: KATRAN HAKKI EKREM
21/2/945
Saat 15.30 da 21/2/945 Saat 18 da 21/2/045 8aat 18,30 da 21.2 945 Saat 17 de azmanlar açık arttırma suretlle sati-
10-10-1Ö 150
727 80
59 Yekûn
875
202 çapı, adedi ve diğer hususatı yazılı çara
64
5B7
1 — Yukarıda cinsi, boyu, lacaktır.
2 — Buna alt şartname orman umum müdürlüğünde, Antalya, Eğridir, Denizli, Acıpayam, Mersin, Adana Eskişehir, İstanbul revir amirliklerinde göreüleblllr.
3 — Taliplerin ilhaie gününde evrakı müsblte va İlk teminatları ile komisyona müracaatları. (1756)
Yavrulanma din dersleri
(I. II. ci)
Bu kitaplar diyanet İşleri reis muavini Ahmet Akseklll tarafından yazılıp tabolunmuştur. Herkesin anlı-yacağı tarzda yazılmıştır. I. inci 85 krş. IT. İnci 100 krş. flat konmuştur.
Satış yeri Hakaklarda 47 No. lı Hoca Şaklr çarşısı dükkânlle maarif kütüphanesidir.
inşaat ilânı
Ereğli kömürleri işletme 'Umum
M üd ür lüğünde n:
1 — İşletmenin Zoııguldakta yaptıracağı Merkez ahırı ve hayvan reviri inşaatı kapalı zarf ustılil ve vahidi fiyat esası İle eksiltmeye konmuştur.
2 — Bu İnşaat İçin İşletme tarafından verilecek malzeme eksiltme dosyasının husus! şartnamesinde yazılıdır.
3 — Bu İşin tahmin edilen bedeli (121.040.77) liradır.
4 — İnşaatın mukavele projesinde piyasa ve fiyat değişi klikleri nazarı İtibara alınmıştır.
5 — Muvakkat teminat miktarı (7.310) liradır.
8 — Eksiltme evrakı (20) Ura mukabilinde Zoııguldakta İşletme İmar ve İnşa Grııp Müdürlüğünden, Ankarada Eti Bank İnşaat Müdürlüğünden ve İstanbulda Eti Bank şubesinden temin edilebilir.
7 — Eksiltme 5 Mart 1945 pârûrtCsl günü saat 15 de Zonguldakta Ereği! Kömürleri İşletmesi İmar ve İnşa Grup Müdürlüğü binasında yapılacaktır.
8 — Teklif zarfları eksiltme şartnamesine göre tanzim edilmiş olarak İhale günü saat 12 ye kadar makbuz mukabilinde İşletme Umum Müdürlük BaşEckreterllğlne teslim edilmiş olacaktır.
9 — İşletme ihaleyi İcrada serbesttir.
4919,
Ekmel Asgari ve Şeriki
Tilrk Limited Şikreti Tasfiye Memurluğundan:
Şirketimizin tasfiye haline girdiği sicilli ticaret gazetesinin 17/1/945 tarih ve 5430 sayıslle tescil ve ilân edilmiş bulunmasına mebnl ticaret kanununun 451 inci maddesi hükmüne tevfikan mezkûr şirkette alacaklı olanların şirketteki haklarını ispat etmek suretlle İstanbulda Tahta kale caddesi 4 numaralı mağazada tasfiye memuru bay Ekmel Asgariye müracaat eylemeleri ilân olunur.
Hali tasfiyede Ekmel Asgari ve şeriki T. L. Ş.
Tasfiye memuru: Ekmel Asgari
[
İstanbul Belediyesi İlânları
]
Dolmabahçe - Maçka yolu beton asfalta tahvil edileceğinden bu yolda mecra İnşaatına başlanmıştır.
Maçka mezarlığından İtibaren Maçka tramvay yolunu takiben brom sokağına kadar bilumum vesaiti nakllyenln bu yoldan yavaş va dikkatli olarak geçmeleri llfln olunur. 11858>
- İLÂN TASHİHİ —
Dünkü nüshamızda neşredilen
Kendir ve Kendir Sanayii T. A. Şirketinin
23/2'945 tarihinden İtibaren mer'l yeni fiat listesinde: Sanayi harici istimal edilen Refe kunduracı ipliği yumakları ve cilâsız kınap-ların 5 numarasının flatı 599 kuruş olduğunu yazılacakken sehven 539 yazıldığını ve İngiliz siciminin 6 numarasının flatı, 609 kuruş olduğunu yazılacakken yine sehven 603 şeklinde yazıldı. Keyfiyet tav-
NMBBBMBMM jjh ve tashih olunur
Boğaziçi Ticaret Tilrk Anonim Sirkati
İDARE MECLİSİNDEN :
Şürketlmlı hissedarları I Mart 1945 0um»rtMİ günü sut 11 de Şirketin Galatada Ollmrük caddesinde Kozluca Hanının birinci katındaki m*r-kezfnd* âdi surette toplanacaktır.
Toplantıda bulunmak İsteyen ortakların hlss» «»netlerini nünden bLr hafta »wel şirket merkezin» tevdi ederek duhuliy latı ve belli gün ve saatte toplantı mahallinde bulunmaları1 rl
R U Z N A M E :
1 _ 1944 senesi muamelât v* hesapların* alt İdare Meclisi v* müraklp rapoılarının tetkik ve tasdiki,
1 — 1944 senesi bUânç© vs kâr vs zarar hesaplarının t*Wdk v» tasdiki ve İdare Meclisi âzalarlle miiraklbln ibrası,
3 — 1945 seııasl için müraklp intihabı ve ücretinin tâyini.
İstanbul teknik üniversitesi satmalına. komisyonu başkanlığından
9750 lira keşif v« 731 hra 25 kuruş L|k teminatlı S Kalem kütüphan» nihalesinin. 20/2'45 tarihinde saat 15 d(j kapalı zarfla ihalesi yapılacağı İlân olunur. «1149»
■ — SUMERBANK ■
YERLİ MALLAR PAZARLARI

Müessesesi Müdürlüğünden:
Aynî yardım kuponu hamilleri şubatın son gününe kadar mallarını almalıdırlar
14/10/944 tarih v* 583.1 sayılı talimatname gereğnlee 4599 sayılı kanun hükümleri uyarınca dağıtılan r.yn! yardım paralarına mukabil Milessestmlzden ayni yardım kuponu alan Memur ve Zat Maaşı sahiplerine Şubat sonundan sonra mal verilmlyeeeği talimatnamenin 22 ve 32 ncl maddelerle hüköralendirllmlş bulunduğu alâkalılara illin olunur.
Teknisiyen alınacak
Şirketimizin Ankara .fabrikası için Sanat nîektebi mensucat kısmı mezunu bir teknisyene İhtiyaç vardır. Talip olanların lâzım vesaik He birlikte Şirketin İstanbul’da Sultanha-mam 124 numaradaki Umum Müdürlüğüne müracaat etmeleri.
ipek şi
Bursa Dokumacılık ve Trikotaj BI^BMM Türk Anonim Şirketi ■■■
Kireç Kaymağı
Sıkıntısı çeken müesseselere
Ufak bir tesisatla kasar (beyazlatma) derdinizi daimi olarak hal edebilir v» kendi kasar (beyazlatma) suyunuzu kendiniz yapabilirsiniz.
Her müessese, fabrika v» imalâthanenin ihtiyacını karşılayabilecek büyüklükte tesisat yapılabilir.
Piyasada kireç kaymağı bulunduğu umanlarda bil» bu tesisi» temin edeceğiniz faydaların en başlıca'arı:
1 - ÜCVZLUK
2 —KOLAY ÇALIŞMA
3 — KASARDA İYİ KALİTE'dlr.
Fazla tafsilât İçin aşağıdaki adrese yazılması.
TEK ŞİRKETİ
Post* kutusu 1522, Galata. İstanbul.
IlKBl
Öksürük v(z bronşiti derhal geçirir
BUTUN ecirnelerde rrrviniz
Vatman ve biletçi alınacak
İstanbul belediye elektrik, tramvay va tünel lşletmalarl umum müdürlüğünden!
İstanbul tramvayları İçin vatman t* biletçi alınacaktır. Sıhhi duruma y*rlnd*, 1* yaşım bitirmiş v* okuma yazma Uv hesap Mimari şarttır.
t — İlk fltrtşt* biletçiler» 188, vataıanlıca 180 kuruş gündelik,
t — % 88 pahalılık zammı.
8 — Her çalışma günü için vasati 20 kuruş prim,
4 — Bilet satışı üzerinden prim.
3 — Nüfus başına ayda beş Ura ali* zammı,
8 — Mesai saatleri haricinde çalışanlara % 30 zamla fazla ücret
7 — Altı çeneye kadar her sen* kıdem primi.
8 — Haftada bir gün ücretli tatil.
ö — Bir kab yemek ve yarım ekmek meccanendlr.
10 — Elbise1, kasket, palto meccanen verildiği gibi hastalık zamanında tedavi ve ilâç masrafları İdareye aittir.
İsteklilerin Galatada Tünel arkasında Tramvay hareket da!resine müracaatları, 1928
Galatasaray lisesi müdürlüğünden:
Paralı yatılı talebemizin mart 1945 taksitlerinin tahsiline ba>1 anmış-U*. Zamanında yatırılması lüzumu ilân olunur. (1780)
Memleket dahilinde hava seferleri 15 marttan itibaren bavlıyacak
Alf Ç* A l\/f Fcok değerli gayrimenkul
■ Bahçekaptd* Zahire borstuına bitişik Yıld*
I hamamı İzale! şuyu zımnında Sultanahmet sulh
B* ab •• Bl V B» mahkemesinde
26 Şubat pazartesi sabahı müzayede ile satılacaktır.
Sene 27 — No. 9459 — Fiatl her yerde 10 kuruştur. ÇARŞAMBA 14 Şubat 1945 Sahibi: Necmeddin Sadak — Neşriyat müdürü- Hikmet Feridun Es — AKŞAM Matbaası
SİLEZYADA SOVYET ÇEMBERİ KAPANIYOR
Kırım konferansı bu harbin
en büyük siyasî zaferidir
Bir hafta ran sının ilk tebliğde, t konuşacağı _ ______
açıkça yazılmıştı. Bu meseleler bu s?ferki konferansın ehemmiyetini İyice belirtiyordu. Tebliğde göze çarpan bu başkalık, müspet kararlara varılacağına ilk işaretti. O günkü yazımın şöyle bitirmiştik: o ilk tebliğ, üçler konferansının bir gündemidir. Konuşulacak güç işleri açığa vurmaktaki cesaret, bunların karara bağlanıp çözüleceği ümidinden ileri gelebilir. Çünkü bu meselelerin konferansta konuşulacağını öğrenmiş olan dünya efkârı, konferans bitince, bunlar hakkında verilen kararlan bekliyecektir. Eğer ümit az olsaydı, neler konuşulacağını ilân •tmeye lüzum görülmezdi.
Konferansın bittiğini bildiren dünkü tebliğ tahminimizi doğru çıkarmıştır; İlk tebliğde, konuşulacağı bildirilen bütün meselelerin en iyi kararlara bağlandığım görüyoruz.
Harbin sonuna doğru toplanan Kjnm konferansı her türlü harb ve sulh meselelerini konuşup çözümlemek bakımından bu harb tarihinin, hiç şüphesiz, en ehemmiyetli politika başarısı olarak kalacaktır.
Kısa ve beylik bir tebliğden ziyade, uzun ve aydınlatıcı bir demeç olan vesika, Anglo Sak-son memleketlerinde yer etmeye başlayan şüpheleri ortadan kaldıracak kuvvettedir.
Dokuz maddeye ayrılan bu vesikada ilkin, harbi çabuk bitirecek askerî hareket plânlan hazırlandığı bildiriliyor.
Bundan sonra. AJmanyaya yüklenecek kayıtsız teslim şartlarında birlik elde edildiği söyleniyor, fakat bu şartlar, Almanya tamamile yenilmeden önce açığa vurulmıyacaktır. Sadece, üç devletin ve eğer isterse Fran-sanın, Almanyada ayn bir bölgeyi işgal edecekleri, Şerlinde müşterek bir kontrol komisyonu bulunacağı bildiriliyor Alman milleti yok edilmiyecek,’ fakat Nazi rejimi ve Alman askerlik kudreti kökünden kazmacaktır. Bundan başka Almanyaya, yaptığı zararları ödetmek için Mos-kovada bir komisyon kurulacaktır.
^.Kararlar arasında yeni ve ehemmiyetli ilk nokta, geçen yıl toplanan Dumbartûn Oaks konferansı neticelerinin üçler tarafından kabul edilmiş olmasıdır. Kırım konferansı, şimdiden sonra sulhu korumak, milletler arası emniyeti güven altına almak, tecavüze engel olmak, ve bütün m âletler in sıkı işbirliği le harb-lerin politik, sosyal ve ekonomik sebeplerini ortadan kaldırmak için Dumbarton Oaks konferansının hazırladığı esastan temel olarak kabul etmiş, hattâ bir noktadaki anlaşmazlığı bir neti ceye bağlamıştır.
Bu sahada ikinci ve belki daha ehemmiyetli bir adım, bu milletler arası sulh ve emniyet kurulunun, harbden sonraya kai-mıyarak hemen İşe başlamasına karar verilmiş olmasıdır. İlk konferans 25 Nisanda toplantıya ça-ğırılmıştınu
Kırım konferansı daha büyük adımlar da atmıştır. Atlantik demecinin üçler tarafından resmen ve açıkça benimsendiğini Ük defa görüyoruz. Tebliğ «üç Devletin, Atlantik Andı prensiplerine inanlarım tekrar teyidet-tiklerini» bildiriyor ki bizce gelecek Avrupa sulhu bakımından günün en büyük ve sevindirici hâdisesi bu olmak gerektir. Kınm konferansının kararına göre, kurtulan Avrupa memleketlerin-;, do her millet kindi hükümetini i serhesce seçecektir. Bu prensip.; eski Mîhv:rciler için de !•••"— ’
önce üçler konfe-tebliğl yayıldı. Bu üç devlet adamının ı başlıca meseleler
edilmiştir. En yakın zamanda olması gereken bu serbes seçimlere kadar, her memleket, bütün demokrat partilerin geniş bir surette ortak olacakları geçici hükümetler kuracaklardır.
Üzerinde, bütün milletler için sadece adalet, hürriyet ve İstiklâlin büküm süreceği yeni Avrupa plânının bu esaslı noktalarından sonra, başlıca anlaşmazlık konusu olan iki pürüzlü mesele. Polonya İle Yugoslavya meseleleri geliyor W bunlar için bulunan anlaşma çarelerinin de herkesi ve her tarafı hoşnut etmemesi İmkânsızdır.
Demeç, şu ferahlatıcı sözlerle bitiyor: «Bütün memleketlerin bütün İnsanlarına, her türlü korku ve yoksulluktan kurtulmuş olarak yaşayabileceklerini temin etmek, Üç devlet İçin hem kendi milletlerine, hem başka milletlere karşı kutlu bir ödevdir.»
Tebliğde, Balkanlar İçin sadece şu kısa cümle vardır; Uç Devlet Şefi Balkanlarla 11 gül diğer meseleleri de gözden geçirmişlerdir.
Alman ordusunda bozgunculuk
Mareşal Keitel kurşuna dizilmelerini emretti
Necmeddin Sadak
(Arkası sahife 2; sütun 4 te)
Stokholm 14 (A.A.) — Alman genel kurmay başkanı mareşal Keitel neşrettiği bir günlük emirde Alman ordusunun bozguncu unsurları kurşuna dizileccklerdir. askerî mahkemeler derhal işe başlayacaklardır, Bu idam hükümleri, askerlerin önünde yerine getirilecektir. Günlük emrin sonunda, İngiltere muharebesi sırasında t»-gilizlerin takındığı tavnn bir kahramanlık misali teşkil ettiğine ve Almanların da böyle hareket etmeleri lâzım geldiğine İşaret edilmektedir. Alman radyosu, tngilhlerln 1910 daki durumunu ümitsiz olarak vasıflandırdıktan sonra Almanyanın şimdiki durumunu karanlık göstermekte fakat cesaretimizi kaybetmemeliyiz demektedir.
J
Kırım konferansı her yerde sevinçli akisler uyandırdı
Ingiliz, Rus, Amerikan, basını verilen kararları hararetle alkışlıyorlar

Konıefin sağ kanadı da
Berlin üzerine yürüyor
Bir ayda 400 kilometre ilerlendi
Hrun konferansında mareşal Stalln ile B. ChurchUI görüşüyorlar Yazısı 2 nel aahlfemlzde
DİKKATLER
Çivi tevziatı?
Geçenlerde: «Memurlara, kalay dağıtılacak» diye bir haber vardı. Son günlerin gazetelerinde de aynen şöyle denlyorı
■ Halkın ve memurların İhtı yaçlannı karşılamak üzere yakında çivi tevziatı yapılacaktır.»
Normal zamanda bile, piyasada mevcut kalay ve çiviler, ve diğer buna benzer mallar, İhtiyacı olan ve olnuyan halka ve memurlara tevzi edilseydi, sırf bundan dolayı bir kriz hasıl olmaz mıydı?
B. Stettinius Moskova’da
Birleşmiş milletler konferansında Amer ikayı kim temsil edecek?
kabu! t v
Daha iyi dünyayı arayanlar Yazan: A /VDNAN . ADIVAR Bugün besinci sahifemlzde
J
Moskova 18 (A.A.) — Tuz ajansı bildiriyor:
Haricly* Halk Komiseri M. Molo-tof’un daveti Oîerln*. Birleşik Amerika Dış Bakanı Mr. Stettlnlııa 12 şubatta, Kırım konferansından sonra Moskovaya gelmiştir.
Londra 14 (Radyo' — Birleşik Amı-rlktt Dış Bakanlığı tarafından neşredilen resmi tebliğde, 25 nisanda Ban Franclaco'da toplanacak olan Birleşmiş milletler konferansındaki Amerikan heyeti murahhasasına Dış Bakanı B. Stettlnlus riyaset edecek, B. Cordel! Hull başmtlşavlrllk vazifesini görecek; heyeti murahhasa arasında demokrat ve Cumhuriyetçi partlİMl erkânından altı zat bulunacaktır.
Londra 14 (A. A.)— Moskova dan bildirildiğine gör*, Koniev orduları yeniden birkaç noktadan Bober nehrini geçmişlerdir . Bu birlikler Dresd*n Şdhrlne 100 kilometre yaklaşmış bulunuyorlar.
Koniev ordularının sağ kanadı şimdi Berlin istikametinde taarruz etmektedir. Alman Haberler ajansı, bu kuvvetlerin Breslau’ın DO kilometre şimal batısında bulunan Glocau şehrine girmiş olduklarını bildiriyor Bu şehir şimdi kuşatılmış bulunuyor
Koniev’in manevraları
Paris 14 (AA.) — Doğu cephesinde, Breslau kesiminde mareşal Koniev ordularının sert İleri hareketleri bütün dikkatleri üzerine çekmektedir. Koniev birlikleri dörtlü bir manevra yapmaktadırlar. Bu ordular. Saksonya hudutlarına 50 kilometre yaklaşmışlardır. Başka Koniev birlikleri d* Viyana ve Praga yolu üzerinde Mo-ravka Oztrava çediğine doğru İlerlemişlerdir.
BerlLnln doğusunda mareşal Zu-kLo. birliklerinin hareketleri hakkında hiçbir haber verilmemektedir. Alman haberler ajansı, birinci Beyas Rusya cephesi askeri kuvvetlerinin Öder batısında 10 köprübaşı kurmuş olduklarını kabul etmektedir, önümüzdeki günler, Berlin İçin kati neticeler verecektir.
Pomeranyada. Zukbov ordularının sol kanadı stargart İstikametinde ileri harektlne devam etmiştir. Bu kesimde şiddetli çarpışmalar cereyan etmektedir.
Rokosovsky kuvvetleri de Oranu-denz batısında, Dantalğ'ln kuşatılmasını hedef tutan yeni bir taarruza geçmişlerdir. Bu yeni taarruzun başka bir hedef! de. Şimal Pomeranyayı E adan ayırmaktır.
a Î4 (AA.) — Daily Telegraph
Japonya’ya karşı harb hızlandırılacak
B. Roosevelt ile B. Churchîl! beş gün Maltada görüştüler
Valetta 13 (AA.) — Açığa vurulduğuna gör*. Başkan Roosvvelt 11» Başbakan M. ChurdhlU, yankında Dış Bakanlan ve diğer Genelkurmay üyeleri de bulunduğu halde, Japonya'ya karşı savaşın bulandırılması ve şiddeti endirilmesi hususlarını mllzaktr* etmek tlzere Malta'da buluşmuşlardır. M. Ohurchlll Ue Roosevelt, bundan sonra maiyetleriyle beraber Karadeniz konferansına uçakla hareket etmişlerdir.
Londra 18 (AA.) — M. Roosevelt ve ChurchUI arasında, Malta'da yapılan görüşmeler 5 gün sürmüştür
M- ChurchUI. Malta'da bir İngiliz muhribinde kalmıştır. Başbakan buraya 30 ocakta, Roosevelt İs* 2 şubatta gelmiştir.
Roosevelt ingiltereye uğramıyacak
Londra 18 (A.A) — Diş Bakanlıjtl sözcüsünün bildirdiğine gör*, Başkan Roosevelt konferans dönüşünde Ingiltere'yi ziyaret etmlvecektlr.
( " ■ S
KUTUP KIZI
Aşk ve macera romanı
Tercüme eden: (Vâ . Nû) Yakında Akşam'da bu güzel tefrikaya başlıyoruz.
fTOUP
f OahZ
• ratrrov ■
Created by free version of 2PDF
(
>
BERUN
4
•NAUSARD

$TI
jM «SVARCARI
KÜfTRİN
«
• Örfe GuB6H
ısrrtuı
(ORe5OEN “J"’1
./■ s.j V,
ımrı.*
₺«UT«CM- J rKA0nlC .
• «•* - ~ •jSHMEIDEMUHL ♦ f
O
O
•pozman
• İ.İS**
z
Y s _ \
> GLOÇ^U İmau A
»Luic e H Ar M Alı
/‘ftKO I lJ V â k Y a
(
İÖPPCI
Alman topraklarında cephe vaziyetini ve Kııılordunun taama istikametlerini gösterir harita
gazetesinin Moskova muhabiri gaza-tealna çektljl bir telgrafta «Berlin muharebesi başlamıştır» diyor.
Muhabir, bundan sonra bu çok mühim muharebe hakkında «u tafsilâtı vermektedir:
Mareşal Koni ev. Berlin* tevcih *ttl-*1 büyük çevirme hareketti* Lelgnlta
Ue Fuer$tenburg arasındaki Alman çıkıntısını tasfiye etml» olacaktır Koniev bu hareketle mareşal Zu-khov'un Kustrln - Frankfurt kesiminde Alman başkentine en kısa yolda bulunan sol cenahını koruyacaktır. Konlev'ln öncü kıtaları, mareşal (.Arkası sabite 2; siitun 3 te)
Günler Geçerken
1870 yılındaki gibi
bir ajana haberinden öğrendiğimize göre Pariste kasaplık hayvan olarak kedi darlığı hüküm sürüyormuş ve her keşli bir buçuk İngiliz lirasına satıldığı halde bulunmasında güçlük çeki-Ilyormuş. Farelere gün doğdu demek! Hayır. Ajans bir şey demiyor ama Sarcey'nin 1870 Paris muhasarası üzerine yazdığı değerli esere bakılırsa kıtlık çeken şehirlerde, birbirine düşman o iki hayvan aynı akıbete uğramaktan kurtulamamaktadır; ikisi de insan eline düşünce tencerede veya ıskanda yer almaktadır. Bu muharrir diyor kİ: «Kedi, köpek v* fare eti satan dükkanlar vardı. Bir kedi 6 frank ediyordu, bir fare İse 50 santim.. Fakat bunları daha ziyade zenginler yiğitlik taslamak, acayiplik yapmak. İşi alaya vurmak için yerlerdi...
Bütiin kitaptan çıkan mâna şudur: 1870 Franstzı, felâkete karşı meşhur olan neşesile, şakacılığile, ruh dayanıklığile göğüs gerebilmişti. O gibi etlerin sofralarda görülmesi alaylara yol açmaktan geri kalmıyordu. Kendi sevgili köpeğini kebap ederek karnını doyuran biri, tabaktaki sıyrlımış kemiklere bakarak «zavallı Foks, bunları çıtır çıtır, ne iştahla yerdi!■>, a— Kızım kasaba verecekmişsin! — Evet, buna karşılık bana bir but verecek! .. gibi ağızlarda bir sürü eğlenceli sözler dolaşırdı. Halk bir taraftan bu şakaları yapar, kıtlığa dayanırken öte yandan da düşmanla çarpışır, kahramanca işler görmekten nefsini esirgemezdi. O zamanki Fransa üç ayda kendini toparlamış, Sarcey-nln antatışile «sayısız felâketler ruhları yıkayıp temizlemişti... Gene de böyle otnıası beklenir.
Zira geçen umumi harbde 'zafer, Fransayı lüzumsuz bir kayıtsızlığa ve güvene sürüklemişti. Bu sefer vaziyeti bambaşkadır, ne yenmiştir, ne de arazi kaybedecek şekilde yenilmiştir. Çile çekmiş, çilesini doldurmuş olarak harbdcıı çıkmıştır Fazla övünmeğe sebep olmadığım, iyimserliğe veya ümitsizliğe kapılmamak lazım geldiğini de biliyor. Sanırım uzun müddet, her Fransızın gözü bir kediye iliştikçe ibret dersi alacağına şüphe yoktur.
Refik Halid Karay
&aaıfe 2
A KIŞA M
SÖZÜN GELİŞİ ' -
Zenginin zevki
Zenginin parası züğürdün penesini yormakta devanı ediyor.
Hattâ bu sefer yorulan çene değil de kalemdir. Muharrirler yeni zaman zengininin sanatı ve sanatkârı korumadığından şikâyet ediyorlar. Bu arada bir muharrir arkadaşının, yenileri çatlatmak İçin olacak, eski zenginlerin yüksek zevklerinden bahsediyor. O zaman servet fikir ve ruhun merdiveni» iınig, «zengin sülâlelerin zengin kütüphaneleri, hazine değerinde koleksiyonların varmış. ■Çocuklar bu gönül yükseltici dekorlar içinde doğarlar, Falırl oyması beşiklerde sallanırlar, Selçuk tezhiplerde onanmış cüzlerde okumak öğrenirler» miş. Halbuki yeni zenginler ham halat, hödük şeylermiş. Ağızlan rakı ve pastırma kokar. Köprü üstünde on para sadaka verirken kaç kişi gördü diye etraflarına bakınır-tarmış. Bunlar mı saııati, sanatkârı koruyacakta ? Eskiler sanatkârı korurken bile onu incitmemeye dikkat eder, bahşişi öyle ustruplu verirlermiş ki sanatkâr bundan utanmak şöyle dursun gururlanırmış
Sanati, sanatkârı korumak bahsinde şüphesiz eski zenginleri mumla, çırayla aramağa lüzum olmadığı gibi, yenilerin de onlar gibi olmasını dilemeğe hacet yoktur. Çünkü sanatı korumanın çaresi zevk sahibi zenginler yetiştirmek değildir. O «aman işin astarı yüzünden pahalı, yol da fena halde şaşınlnuş olur. Zama nımızda »anatin koruyucusu devlettir; bu koruyuculuğun gayesi de halkın zevkini yükseltmek, güzel sana ilere sevgiyi arttırmaktır. Küçük paralı zümrelerin sanat zevki sanati korumak için artık kâfi değildir. Milletçe yüksek bir sanat zevkine sahip olduğumuz gün «sanati korumak» diye bir meselemiz de kalmıyacaktır. Bütün kültür kurulularımız, en geniş ölçüde Türk nesillerini aydınlatmak savaşuıdadır. İlk öğretim seferberliği, onu takibedecek olan orta öğretim seferberliği yok mu? Sanati korumak dâvası da bu dâvanın içindedir; zenginin parazında ve zevkinde değil. ______________________________Şevket Rado
Tayyare Döviz
seferleri kaçakçılığı
LONORADIIKİ POLONYA HÜKÜMETİNİN PROTESTOSU
Arçisefski kabinesi Kırımda Polonya hakkında verilen kararları tanımıyacağını söylüyor
________________ 14 Şubat 19-1A
Almanlar batıda kütle halinde teslim oluyor
Mareşal Montgomery karşısında yalnız bir Alman müdafaa hattı kaldı
Memleket dahilinde •«ferlere 15 martta bağlanacak
Ankara İt — Havayolları idaresi taaerikadan öç yolcu tsyayreai satın Anıştır. Bunlar, bugün Amerika ha-ğ* •efertarinde kullanılan 12 kişilik glcu tayyaresi tipin de dİr. Bu fiç tay-rs ve yedek parçalarına boş yüz bin dolar verilecektir. Yapılan müzakereler neticesinde yedi uçağın daha satın alınması kararlaştırılmıştır. Diğer taraftan gelcek taftan itibaren taş seferleri de yapılman kararlaştırılmış ve bu suretle fAsılaw. tayyare seferlerine devam etmek için yapılan hazırlıklara girişilmiştir. Şimdi bu hazırlıklar sona ermek üzeredir.
Bu yıl tayyare seferlerine 15 martta başlanacaktır. Havayolları İşletmeye yeni hatlar açacaktır
Bunlr:l) Ankara - İstanbul - İzmir. 5) Ankara - Afyon - İzmir - Bursa. 3) Ankara - Bursa - İzmir - Afyon (1 Ankara - Afyon - Antalya -Anamur. 5) Ankara - Konya - Adana - İskenderun. 8) Ankara - Kayseri - Antep - Diyarbakır. 7) Ankara -BJAzığ • Van - Muş. fi' Ankara - Sivas - Erzurum 0) Ankara - Samsun.
Memleket dahilinde tayyara seferleri yapılmıyan yerler arasında gazete ve posta münakalâtı yapmak için husus! bir tayyarenin servise konulacağı umulmaktadır.
Ankarada evlerini fazla ücretle İdralıyanlar
Ankara 13 — Milli korunma mahkemesi, burada evlerini fazla ücretle kiraya veren 12 ev sahibin! muhtelif para cezalarına mahkûm etmiştir.
Bulgaristandaki 3 vagon ateprin getirtiliyor
Ankara 13 — Kızılay, Bulgarlstan-da kalan üç vagon sıtma ilâcının Ticaret Bakanlığı ellle getirilmesi için tedbirler almıştır. Bunların hemen hepsi atebrln'dir ve Kızılaym üç senelik ihtiyacını karşılıyabllecektir.
Sıhhat Bakanlığı özel kalem müdürlüğü
Ankara 13 — Ankara sıtma mücadelesi doktorlarından B. Ata Ünal, Sıhhat Bakanlığı özel kalem müdürlüğüne tâyin edilmiştir.
Akhizarda su batkınından zarar görenlere yardım
Akhisar 13 (AA.) — Son su baskınından zarar gören halka yardım olarak 800 Hra para yardımı yapılmış, ISO yoksul talebeye ayakkabı ve 200 önlük temin olunmuştur.
Fen fakültesi talebe cemiyetinin temsili
Dün akşam Eminönü Halke-rinde Fen fakültesi talebe cemiyeti tarafından Molieve’nin (Ki-bnrbk Budalası) komedisi muvaffakiyetle temsil olunmuştur. Temsil çok güzel olmuş ve beğenilmiştir.
(YETlM)4PERDfLlkBİB FftCİAPIVE3İ01R ImSİC*M,E~7=1—M.İBRAH'M M*«EKET fifpj BERKİMEN
hü»-O*ş»l:> IJ . Ojjük 7 Toplatu
»ı T E ES$Ü fi
Tıyalrv acviT'terı YiTlMınyaıni «iuyunuı
Zabıta ve muhafaza teşkilatı tahkikata devam ediyor
Londra 13 (AA.) — Bu akşam neşredilen bir tebliğde, Londradakl Polonya hükümeti, Yalta konferansından evvel İngiliz ve Amerikan hükümetlerine bir muhtıra verdiğini bildirmektedir Bu muhtırada Polonyû hükümeti hazırlayıcı konuşma yapılmadan ve hükümetin rızası alınmadan evvel İngiliz ve Amerikan hükümetlerinin, Polonyanın mukadderatı hakkında htçblr karara iştlrftk etml-yeceklerl hususundaki ümidini bildirmiştir.
Aynı zamanda Polon; a hükümeti, Sovyetler Birliği tarafından başlanan bu anlaşmnzbğa milletlerarası yoldan geçerek ve İki İlgili tarafın haklarına riayet ederek bir hal çaresi aramağa hazır olduğunu bildirmekte İdi Buna rağmen, üç devlet konferansının kararları, yalnız. Polonya hükümetinin rızası ve lştlrftkl olmaksızın değil, fakat aynı zamanda hükümetin malûmatı dışında hazırlanarak alınmıştır.
Polonya meselesinde kullanılan usul. Atlantik paktının lâfzına ve ruhuna ve her milletin kendi menfaatlerini müdafaa etmek hakkına bir tecavüz teşkil eden ve Müttefikleri hl-rlbtrlne bağlıyan en İptidai kaide İle tezat halindedir.
Polonya hükümeti üç devlet arasındaki konferansta Polonya hakkında alman kararların Polonya hükümeti tarafından fanınmıyaenğını ve bu knrarlann Polonya milletini bağlıya-mıyacağını bildirmektedir. Polonya
hükümeti, sözde Curzon hattına nazaran bir Polonya - Sovyet hududunun zorla kabul ettirilme suretlle Polonyanın doğu yansının ana vatandan ayrılmasına, bu sefer polon-yanın müttefikleri tarafından yapılan beşinci bir taksimi telâkki edecektir.
Lublln komitesinin Polonyanın demokrat liderlik vasıflan pek de belli olmıyan şahıslarla ve ecnebi memleketlerdeki PolonyalIlarla genişletilerek bir muvakkat, Polonya milli bLrlik hükümet! yaratmak hususunda üç devletin niyeti, ancak Sovyetlerln. Polonya dahili işlerine müdahalesine kanun! bir mahiyet verebilir.
Polonya topraklan, yalnız Sovyet kıtalarının işgali altında kaldığı müddetçe, böyle bir hükümet, İngiliz ve Amerikan diplomatlarının muvacehesinde bile, Polonya milletinin serbes reyini bildirmek hakkın: koru-yamıyacaktır
Bes buçuk sene boyunca dr Jetinin ve milletinin Mihver devletlerine karşı mücadelesini ana vatandaki gizil kuvvctlcrHc ve harb sahnelerindeki kıtalarlle sevk ve İdare etmiş, umumiyetle Polonya tarafından tanınmış bulunan ve yegâne meşru hükümet olan Polonya hükümeti, İngiltere ve Birleşik Amerika hükümetlerine sunduğu muhtırada. Polonyada Leh milletinin arzusunu gerçekten temsil edecek bir hükümet kurulmasına hazır olduğunu bildirir. Polonya hükû-ı meti tekliflerini teytdeder.
Londra 14 (Radyo) — Müttefik umumi karargâhından büdlrilcllğine göre batı cephesinde Cleve şehri ötesinde çarpışan birinci Kanada ordusu birlikleri Rayşvald ormanını ta-mamllo temizlemişler ve Vergot şehrinden 5 kilometre mesafeye gelmişlerdir. Şimdi Müttfik kuvvetlerin önünde yalnız bir müdafaa hattı kalmıştır. Almanlar, kütle halinde teslim oluyorlar.
Alsas'ta. Obcrhopen'I bir kere daha kurtarmışlardır.
Londra 14 (A_A.) — Harb muhabirlerinin bildirdiklerine g.re, İngiliz ve Kanadalı kuvvetler Aiman’yada Deri hareketlerine devam etmektedirler. Alman mukavemeti git gide şiddet-
lenmektedir. Dün tanklarla desteklenen İki Alman karşı taarruzu geri atılmıştır.
Cleve şehrinin şimalinde, bu şehirden Rhin nehrine doğru giden bir İki yol kesilmiştir. Rhln’e 1 kilometre mesarede bulunan bir kasaba de geçirilmiştir.
Bıı taarruz etmekte olan Müttefik birlikleri 5000 esir almışlardır.
Üçüncü Amerikan ordusu Prunı'u işgal etmiştir, vianden temizlenmiştir. Bolndorfda çarpışmalar cereyan etmektedir.
şimal Alsas'tta OOerhoien kesiminde on gündenberl şiddetli bir savaş yapılmaktadır.
Kırım konferansı
Eminenin altın dizisini çalanlar
Oümruk mitfettiçUgUıe vaki olan bir ihbar üzerine yeni bir döviz kaçakçılığı için* «1 konduğunu dünkü nüshamızda yazmıştık. Asıl bu İşi idare edenlerin eski İsviçre Kızılhaç mOmezrilI Bereto ile Macar tacirlerinden Goelı olduğu ve bunların da hâlen memleketlerinde bulundukları anlaşılmıştır.
Bu iki şahısla şehrimizde hususi dostlukları olup da bilerek veya bll-mlyerek bunların çevirdikleri İşlere İştirak ettikleri İddia olunan Doyçe Oryent bankın muhasebeci ve veznedarı İle Beyofilunda İki gazino işleten bir erkek tc bir kadının ve yine bir Macarla Rum bir üniversite talebesinin malûmatlarına müracaat edilmiştir.
Bunlar hakkında mavzuu bahaolan suçlar: Döviz üzerinde .spekülâsyon, gümüş Türk liralarını toplamak, gümüş ve altın mücevherat kaçakçılığı, sahipleri memlekette olmıyan paraların bloke edilmesi Icabettiğl halde husus! kasalarda saklamaktır
Bereta, Kızılhaç mümessilliği valileri dölayıslle haiz olduğu diplomatik masuniyetten istifade ederek bir kaçakçı teşkilâtı kurmuş ve bıı şekilde faaliyette bulunduğu bir sıradadır kİ iş meydana çıkmıştır. Tahkikat ikmal edilir edilmez suçlular adllyeyc verilerek haklarında bir karar İtti har edDeeektir.
İthali müsaadeye bağlı maddeler arttırılıyor
Ankara İt (Telefonla) — Yabancı memleketlerden İthal olunacak malların getirilmesinden önce Ticaret Bakanlığından müsaade alınmaktadır Bakanlık bu defa lüks olan maddelerin İthalin! önlemek üzere müsaadeye bağlı maddelerin sayısını arttırmaktadır.
Bakanlık, aynca ne gibi eşya Beti-rilmesinfn uygun olacağını tesblt etmiştir. Bunlara dair listenin yakında neşredileceği umulmaktadır.
Türk - Yunan ticaret
* münasebetleri
Atina 13 (A.A.) — Türkiye büyük elçisi Enis Akaygen, Yunanistan İle Türkiye arasında ticaret münasebetlerinin yeniden başlamasını temin İçin Yunan tüccar ve fabrikatörler De görüşmüştür.
Yatanda İstanbul İle Pire arazında vapurlar işlemeğe başbyacaktır.
Sıtma mücadelesi baklandaki kararlar ilân edilecek
Ankara 13 — Sıtma kongresinde jtesblt edilen 'sıtma İle savaş» kararları birkaç giine kadar ll&n edilecektir Hu arada halkın da yapması l&znn gelen lüzumlu İşler vardır. Savaş bll-haaaa sıkmanın bulunduğu yeklerde teksif edilecek diğer şehirlerde de önleyici tedbL lar alıp acıktır.
İtalyan cephesinde
Londra 14 (A.A.) — İtalya’daki
hava alanlarından kalkan İngiliz vq Amerikan bomba uçakları yeniden Bren ne r geçidinde Almaç demiryolu hedeflerine akın etmişlerdir. 4 Meâer-chmidt düşürülmüştür.
Başka Müttefik uçakları da Verone’ yİ bombalamışlardır.
İtalya cephesinde, kara faaliyeti olmamıştır.
Yangın yerinde bir cinayet
Terlikçi Mehmet ağır surette yaralandı
Haseki civarında Hekimoğlu Ali paşa yangın yerinde bu sabah bir çok yerlerinden yaralı olarak biri bu i unmuş, derhal Cerrahpaşa hastanesine kaldırıl;
ş'ır. Hüviyeti tahkik ediliflce adı Mehmet Mandacı ve sanatı terlikçi olduğu anlaşılmıştır.
Zabıta Mehmedi vuranları aramaktadır. Mehmet Mandacı ölüm halindedir. Cinayetin sebebi tahkik edilmektedir.
Silezyada Sovyet çemberi kaoanıvor (Baş tarafı 1 inci sn hilede)
Zukhov ordularından ancak 48 kilometre mesafede bulunuyorlar. r
Berlinden bildirildiğine göre, bu taarruzda Kızılordunun bir savaş birliği Sağan'm 20 kilometre kuzeyinde Alman hatlarını yar m ıştır. Bu şehir Berllnln 160 kilometre güney doğusunda Öder in 84 kilometre batısında-dır. Sağan, Almanlar için hayati ehemmiyettedir. Zira burası Breslau'-den Derline Kottbus'tan geçerek giden demiryolunun ve Bresiau-Frank-furt İkinci demiryolu hattının kavşak noktasıdır.
Queİ88 nehrine varıldı
Nevyork 14 (AA.) — Moskovadan gelen haberlere göre, Sovyet kuvvetleri Bober nehrini geniş bir cephe üzerinden geçmişlerdir.
Alman Haberler ajansı, Sovyetlerln. Bober nehrinin 15 kilometre bt :n-da bulunan Quelss nehrine ulaşmış olduklarını bildirmektedir.
Sovyetlerln Olocau sokaklar la çarpışmakta oldukları da bildirilmektedir.
Bir ayda 400 kilometre
Paris 14 tA.A.) — Moskova radyosunun verdiği bir habere göre, 13 ocak tarihindenberi Kızüordu 400 kilometre ilerlemiş, 300 şehir İle 30 ,000 meskûn yeri zaptetmiş tir, Silezya’da tuzağa düşürülen Alman kuvvetleri
Londra 14 (A.A.) — Daily Mail gazetesinin Moskova muhabiri, Bllezya-da çember İçine alınmakta olan Alman kuvvetleri hakkında şu tafsilâtı vermektedir:
Slİezyadakl çember kapanmaktadır. Bu çenjber 240 kilometre derinliğinde ve 128 kilometre genişliğinde olmak üzere bütün Silezyayı İçine almaktadır. Lelgnltrfln düşmesinden ve kuzeye doğru demiryolu şebekesile Breslau - Berlin otomobil yolunun kesilmesinden sonra, Silezyada ve Polonya aÜezyasında hâlâ savaşmakta olan büyük düşman kuvvetlerinin ?erl çekilmek imkânları pek azalmış-ır. Bu kuvvetler İçin rk t yolu ola-|ak ancak Karpat eteklerinde Gorlltz Nelase ve Frekestein'den geçen yol kalmıştır. Konlev güney doğuya doğru yapacağı 32 kilometrelik bir Derleme 11e bu yolu da kesebilir.
Kırım konferansı bu harbin en büyük siyasi zaferidir
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Balkanlar meselesinin, Yugoslavya dışında, bu kadar kısa geçmesi, bu bölgede Müttefikleri uğraştıracak pürüzlü işler olmamasından, yahut bu işlerin daha önceden konuşulmuş olmasından ileri gelebilir.
Kırım konferansı kararlarının kısaca İncelenmesinden çıkan sonuç, üç büyük Müttefik arasında gerek harb, gerek sulh meselelerinde tam birliğe varıldığıdır. Bu birlik en yüksek, en insanca prensipler etrafında gerçekleşmiştir. Hiç bir taraf öz menfaatler peşinde koşmamış, hiç kimse katlandığı verilerin tutar ve çıkarını aramamıştır.
Gerek M. Roosevelt, gerek M. Chuıchill iç politika bakımından da durumlarını kuvvetlendirecek en değerli vesikayı memleketlerine götürüyorlar. Konferansın başarısında Mareşal Sislinin hizmeti çok büyük olduğu hiç söz götürmez.
Konferansın bütiin kararlarına, tatbikatı ve değeri daha düne kadar bizzat Amerika d a bile kuşkular uyandıran Atlantik Andı prensiplerinin hâkim olması Avrupa milletleri İçin ne büyük bir garanti ise, Milletler arası sulh ve emniyet kurulunun harb bitmeden önce işe başlaması teklifinin kabul edilmesi de gelecek sulhu sağlam temellere dayanması bakımından o kadar isabetli bir tedbir olacaktır.
Harbî çabuk bitirecek, sulhu sürekli kılacak çareleri arayan üç devlet Başı, Kınmda tarihe karşı büyük iş görmüşlerdir, çünkü büyük bir güven ve ümit havası yaratmışlardır. Dünyanın ilk muhtaç olduğu da bu idi.
Emelimiz, bu güzel kararların, bu yüksek prensiplerin tatbik edildiğini görmektir. Bu başarıyı elde eden üç büyük devlet adamının, aradaki- beraberliği harbde olduğu gibi sulhun tatbikatında da bozmıyarak bitkin ve yoksun Avıupayı yavaş yavaş kalkındırmaya çalışacaklarına inanmamak için şimdilik sebep yoktur. Kırım konferansı bu ümidi doğurmuştur.
Necmeddin Sadak
Leylâ 7 sene 15 gün Ali de 3,5 sene hapse mahkûm edildi
Ankara 14 (Telefonla» — Bir müddet evvel Ycnidoğan mahallesinde bayan Emine Almaş ın erine girerek boynundaki altın dizisini zorla almaktan suçlu aynı mahallede oturan Lleylâ İle suç ortağı Ali Taşkırau m muhakemelfne dün de devam edilerek bitirilmiştir.
Suçlu Leylâ, ifadesinde bayan Emi-nenin boynuna taktığı altın dizisinin gözlerini kamaştırdığını ve o sabah Emlne'nin evine girerek beraberinde getirdiği bir torba kumu onun gözlerine savurduğunu, gözlerine kaçan kumların acısı ile o dövünürken üzc-rine çullanarak Emine yİ baygın bir halde yere serdikten sonra boynundaki altınları alıp kaçtığını Büyüyerek:
— Bir cahilliktir ettim Oldu bir kere... demiştir.
Suç sabit görüldüğünden Leylâ. 1 sene 15 gün ağır hapis cezasına çarptırılmıştır.
Leylâ'nın suç ortağı Ali Taşta ran' ın hâdise günü Leylâ İle beraber olmadığı. sadece onu bu soygunculuğa teşvik ettiği anlaşimış olduğundan Ali Taştıran 3 sent altı ay hapse mahkûm edilmiştir.
îngilteredeki demiryolu heyetimizin tetkikleri Londra 13 (A.A.) — Büyük Britanya demiryolları teşkilâtında tetkikatta bulunmak üzere Türkiye hükümeti tarafından İngUtcreye gönderilen Devlet Demiryolları heyeti, buradaki tetkiklerine devam etmektedir.
Londrada bulunan «Misafir İlim adamlarını ağırlama cemiyeti» heyet şerefine 5 şubatta bir ziyafet vermiştir.
Londra 13 (A.A.) — Yalta konferansını .Tarihte büyük bir hâdise» diye vasıflandıran Times gazetesinin bugünkü baş yansında bilhassa şöyle denilmektedir:
•Başarı De neticelenen Kırım konferansı hakkında bu sabah neşredilen demecin tam metni tarihin büyült hâdisesi damgasını taşımaktadır. Bu toplantının tarihi ve askeri hâdiselerin gcUşmeslyle olan münasebeti Avrupa'nın âtl&l üzerinde mileaslr olacak bu müzakerelere üç şefin bundan evvelki toplantılarında görülmemiş derecede büyük bir ehemmiyet bahşetmektedir.
Dünyadaki bütün küçük milletlerin üç büyük devletin üstün kuvvetine güvenmeleri ve bu büyük devletler tarafından verilecek bazı direktifleri kabul etmeleri lâzımdır. Ancak, bir dünya hâkimiyeti kurmağı heoef tutabilecek hareketlere müsamaha edilemez, esasen bu ne arzu edilen ve ne de gerçekleşmesi mümkün olan bir şeydir. Üç şef anlaşmayı imza ederken büyük küçük bütün memleketler arasındaki karşılıklı münasebetleri teferruatlyle evvelden tcsblt etmekten ziyade üç büyük devletin sevk ve idaresi altında müşterek bir hareketi temin edecek çareleri bulmak hususunda bütün dikkatlerini teksif etmişlerdir.
Sovyet basınının hararetli neşriyatı
Londra 13 (A.A.) — Reuter'ln Moskova'daki özel muhabiri bildiriyor: Sovyet başını, şimdiye kadar üç Müttefik şefin hiç bir demecini bu kadar hararette karşılamamıştır.
Başmakalesini baştan başa Kırım
konferansına‘tahsis eden Pravda gazetesi diyor kİ;
Kirim konferansının tarihi mânası, hakikatte Almanya'nın, kalbine indirilecek yeni ve daha kuvetli darbelerin gerektirdiği şartları kararlaştırmak değil, fakat aynı zamanda. Alman militarizminin hürriyet âşığı milletlere karşı yeni bir tecavüzünü imkânsız kılacak şartlan aon bir defa tâyin etmektir.
Şaşmaz gayelerinin Alman militarizmi ve nazizm! yoketmek ve Almanya'nın asla bir dahR dünya barışını bozam amasını sağlamak olduğunu bildirdikleri zaman, üç büyük devlri şefleri, dünyanın bütün milletlerini hürriyete kavuşturmak arzularını İfade etmişlerdir.
Kırım konferansının sonuçlan, ancak. Almanya’nın mağlûbiyeti tamamladığı ve devamlı bir barış kurmak amacı De. üç büyük devletin arasında İşbirliğinin tam mânaslyle kurulduğu zaman tahakkuk edecektir.
Kırım konferansı bir kere daha açıkça göstermiştir kİ, üç büyük devlet arasındaki ittifakın yalnız tarihi bir mazisi ve muzaffer bir hali değil, aynı zamanda bflytik bir istikbali de vardır.
Daily Herald ve Daily Telegraph*ın mütalâamı
Londra 13 (AA.) — İşçi partisinin gazetesi olan «Daily Herald» tebliğin daha dikkatli incelenmesi bazı tenkitleri İcabettlrecek veya bazı sualler sormamıza meydan verebileceğini yasmaktadır. Bununla beraber bir çok ağır korku ve tereddütler konferansta incelenerek uzaklaştırılmıştır.
Daily Herald Kırım tebliğinin Tahran demecinden daha tem, daha açık aynı zamanda daha mufassal olduğunu işaret etmektedir. Tebliğ, bir kaç ay evvel halledilmez s -ulan, Müttefik amaçlarındaki birliğin muayyen bazı meselelerde başarı ile tatbik edildiği hakkında açık misaller vermektedir.
Londra 13 (AA.) _ Muhafazakâr »Daily Telfgraph)» gazetesi şunları yazmaktadır: Hiç bir mesele önünde gerilcnmemlştif Hiç bir zorluktan kaçılmanııştır. Yayınlanan uzun tebliğde halledilmemiş hiç bir şey yoktur. Almanya'nın ümitsizlik İçinde Müttefikler arasında yaratmağa ça-
Hafif alkollü içkiler
Ankara 14 (Telefonla) — inhisarlar Bakanlığı, hafif alkollü İçkilerin imaline ehemmiyet vermekte ve bu Vadideki hazırlığı İleri ilmektedir. İzmir'deki şarap fabrikası seneye kadar faaliyete geçirilecektir
BORSA
13/2/1845 Hatieri Londra üzerine 1 sterlin 5.2ü
Nevyork üzerine 100 dolar 132.—
Cenevre 100 İsviçre Fr. 30.3255
Madrid Üzerine 100 peseta 12.89
Stokholm üzerine 100 kuron 31.1325
BORSA DIŞINDA
Reşadiye altını 35.20
Oulden - • »2.2B
Külçe aitın Dlr gramı 5.14
lıştığı anlaşmazlık Yalla konferansından sonra artık bahis mevzuu olamaz.
Amerika’da sevinç
Nevyork 13 (A.A.) — Kırım konferansında verilen kararlar Amerika* da her sınıf lıalk tarafından iyi karşılanmıştır. Ayan meclisi, konferans hakkında hükümetin hazırladığı raporu dinlemek İçin fevkalâde olarak toplanmış ve verilmiş olan kararlan tasvlbetm İştir.
Hariciye komisyonu başkanı M. Connally Yalta'da İmzalanan vesikayı çok mmenunluk verici mahiyette bulduğunu söylemiş ve bu vesikanın harb ve barış gayelerine erlşsaek için Müttefiklerin birlik ve beraberlik zihniyeti İçinde çalıştıklarını göstermekte olduğunu belirtmiştir.
Ayandan M. Vandanfcerg bu tefcll-ğin şimdiye kadar neşredilenlerin en İyisi olduğunu beyan etmiştir.
Fransızlar da memnun
Parts 13 (A.A.) — Radikal Sosyalist partisinin organı olan L'Aıırore gazetesi şunları yasmaktadır:
Fransa, Kırım konferansına İştirak etmemiş olmasına rağmen bu konferansta elde edilen neticelerden dolayı kendini bahtiyar addetmelldk. Bu nokta aynı zamanda halk efkârını da ifade etmektedir.
İtalyan basını endişede
Roma 13 (A.A.) — İtalyan basını, ttalyannı Kırım görüşmelerinin bahis mevzuu edildiği intibaını taşımakla beraber, Yalta tebliğinin, Italyanm istikbaline müteallik meseleleri zikretmemesi karşısında endlçeyc dıi't 'günü saktamamaktadır.

7
il Şubat 1945
AKŞAM
8uii.it 3
^KSAMDAN AKSAMA
Hangi iş fazla para getirir?
değii, «kendine
bu devirde büst ancak bin lira Ben heykeltraş liraya para de-
— Filânca mesleğe bu nesilde fağhet fazla... Ben de diplomamı alır almaz hemen ona... İşte: He-veslendiğiın fakülteye bundan 15 - 20 sene evvel girmiş olanlar, bugün dünyayı kırıyorlar. Halbuki, diğer şu meslek, diğer 5» uıeslek: Nafile!.. Hepsi yaya...
Ekser gençlerin böyle düşündüğünden şikâyet olunuyor, statik bir düşünce! Zira meselâ mühendisler, müteahhitler de geçen nesillerde fazla kazanamıyorlar-dı. Tüccarlar, esnaflar da katana iniyorlardı, Garp ölçülerini ele alırsak, sinemacılar, uçakçılar da finıdikt gibi değillerdi. Şayet, "başlanılan zaman-- ın ölçülenle hareket edilseydi, yanılmış olurlardı. Bir işe girişirken" şu an-' değil, »ilerisi- göz önünde tutul-maEdır. Hayatın akışı bunu icab-ettirir. Sanırım, muhtelif meslekleri seçmek vaziyetine gelen gençler, hayallerini işletmezlerse, ■ararlı çıkarlar.
Yalnız "hayal., güven» de şart:
— Heykeltraş, yaparak senede nu kazanıyor?.. olunca yirmi bin miyeceğim! - diye nefsine inanmalı.
Hoş, yalnız para için de gayrete gelmeyip «Ben hayatta mukadder rolü oyniyacağım!.. diye yola çıkmalı. O zaman paralar kendiliğinden gelsin. Servet, ikbal, şöhret. zaten bu yaradılışta olanlarındır.
— Cehenneme gider misin?
— More aylık kaç para?
Bu kalayla ancak pazvant olunur.
Keza, klâsikleşmiş bir şikâyet:
— Çocuklarımızın çoğunun aklı sinemada... Bîr artist üzen-til'ğidir gidiyor.
fşte bu iddiayı koskoca bir «acaba» ile karşılamak gerek: Neredeyın.ş o artist özentiliği?... Yalnız «rate» şairler tarzında saçlara ve elbise kısımlarına acayip şekiller vermekte mi?... Yerli filimlerin yavanlığı meydandadır. Sahnemize gelince, otuz civarındaki aktör ve aktris Heri -en gençler.» diye tasnif ediyor. Daha ufarakları istisnanın istisnası... »Ortanca gençler» birer birer sanat ve hayat sahnesinden çekilirde akıbet nice olacaktır? diye alâ-kadarlaruı dimağları meşgul.
Şayet sanıldığı tarzda artistliğe rağbet olsaydı, manzara böyle mi olurdu?.. Şimdiki sahnenin yıldızlan tahtlarından indirip yer-terine geçmek için birbirile meşru savaşa girişen binlerle genç dikkati çekerdi.
— Çıkmıyor, zira bizdeki artisttik dimağlardaki artistlik şartlarını haiz değil,. Kaç para kazanılıyor.
Halka iftira edilmesin: Temaşa aşkıylc Mısır [ilimlerine bile kese! dolusu değil, kasa dolusu para verdiği meydandadır. O oluk oluk akışı değil Kahireden, Hollivuttan bile kısmen iç piyasaya çevirmek yine insan iradesi sayesinde olabilir.
— Ben öyle bir jön prömiye, öyle bir priına donna olacağını ki, takdirkârlanmın şerrinden muhafızsız sokağa çıkamıyaca-ğım! Bana da, tıpkı ecnebi artistlerini karşılarken yapıldığı gibi coşkunca tezahürler yapacaklar... Hattâ bunun için bile değil, sırf canımın istediği için dört elle sanate sarılacağım...
Böyle gençler zuhur etmesini şimdiki artistlerimizi de memnun eder elbette... Haleflerile iftihar etmeği isterler..,
Yolda, arada sırada, meşhur Osmanlı başmuharriri Dikran Kelekyan’ın oğlu bay Gregor’u görüyorum ve kendisine muhabbetle bakıyorum: Hiç değilse «yerli» bir eğlence yerleri sanatkârıdır. «Artist» lere passif şekilde bayılanlar arasında bu tarzları çıkarak bizi ecnebi artist furyasından masun kıla m anı ıştır.
Cemiyetin her tabakasında soruyoruz:
— Hangi iş para getiriyor? Can ve gönülden atılış o işe... Halbuki hayalini işleterek şunu diyebilmek lâzım-
— Ben hangi işe revnak verebilirim? Hangi işi şu memlekette yuktan var edebilirim?
Ve kendinde kuvvet bulmak; ona atılmak, onda muvaffak olmak.,,
Meslek seçerken gözetilecek
• bugün» değil »yarın» dır.
(Vâ - Nû)
Beledî hastalıklar
Milletin sağlığile ilgili garip bir reklâm
İthalât ve ihracat
Belediye, tifüs ve tifo gibi beldî hastalıkların ocaklarını söndürecek
İstanbulda «beledi* haline selmiş ve zaman zaman şehrin sağlık duru- 1 munu sarsan tifo, tifüs gibi bazı hastalıklar vardır. Bu hastalıkların büsbütün önünil almak İçin şehirde büyük bir sıhhat mücadelesine girişmek lâzım gelmektedir. Şehri tifüs ve tifodan temizlemek İçin bu İki hastalığın ocaklarını tamamlle söndürmek Icabeder. Bu bakımdan Belediye kendisini bu yolda daha çok ödevli görmektedir.
Eski Şehremini operatör B. Emin tarafından başlanan kanalizasyon İşi B. Muhlddin Üstündağ Şehremini olunca, Belediyenin bu çok ağır mail yük altından kurtulabilmesi İçin tah-dldedllmtş ve Haliç versanı lâğımlarının bitirilmesi uygun görülmüştü Fakat şehrin birçok semtlerinde daha açık lâğımlar, düzgün bir kanala bağlanmıyan ve dere halinde akan pislikler vardır. Tetkos suyu olmıyan, ı yahut yakınlarındaki TerköS çeşmelerinden su almıyan birçok evler, kendi kuyularından faydalanmaktadırlar, Bu kuyuların da evin veya civarın toprak tabakası altından sızan I pl, lAgım sularlle kirlendikleri ve »u ^r'"t«kım" Uslrtj7'je''‘lahrt-ler“nw-yüzden de tifo hastalığının genişlemesine sebebolduğu aşikârdır. Bu bakımdan. şehir İçindeki kuyulardan çoğu şüphelidir.
Tifo, aşı He önü alınabilen, hiç olmazsa azalabUen bir hastalık olmakla beraber, asıl maksat, hastalığı doğuran âmillere son vermek İçin mevcut açık lâğımları, dere halinde akanları kapatmak Icabeder. Açık lâğımların tamamlle kapatılması İçin büyük paralara ve o nispette geniş teşkilâta ihtiyaç vardır. Halbuki Belediyenin bugünkü mali durumu buna elverişli görülmemektedir. Ancak şehrin sağlık durumu bakımından da tifonun şehirden tamamlle kaldırılması İçin yapılacak en pratik çare, hiç olmazsa. açıkta akan lâğımları kapatmaktır. Belediye, bu sene bunun İçin bir çalışma programı hazırlı?ocaktır. Bu programa göre, mümkün mertebe kısa bir zaman İçin açık lâğımları kapatmak ve fenni kanalizasyon tesisatını sonra yapmak lâzım gelecektir.
Diğer taraftan tifüse âmil olan pis yerlerin, bu arada otel . han. bekâr odası, hamam ve saire gibi bitterin üremesine müessir olan yerlerde gayet sıkı tedbirler alınması muvafık görülmüştür.
Belediye, tifüs ve tifonun şehirdeki Amillerini kaldırmakla, bu hastalıkların «beledi» halden çıkarılmasına esas itlbarlle karar vermiştir.
Ham maddeler
Esnaf odası bir teşekkülün dağıtmasını istiyor
İthalât mallarından hemen hepsi, yeril mamul ve ham maddelerden bir | kısmı kara borsada satılıyor. Bu mal- . Iarın satışı, İmal ve salresl İle meşgul bulunan binlerce esnaf vardır. Bu esnaf da kara borsada alışveriş yapmaktadır. Bu hal flatlerl yalnız yükseltmekle kalmıyor, esnafın ahlâkını da bozuyor. Hem esnafı ahlâklı harekete sevketmek, hem de malları muayyen fiat üzerinden hakiki İhtı-, yaç sahiplerine kadar vardırabllmek üzere bazı esaslar düşünülmektedir.
Esnaf odası esnafa lüzumlu malların tevzle tabi tutulmasını muvafık görüyor. Bir teşekküle yaptırılacak bu dağıtma sayesinde esnafın, kendisine lâzım olan maddeleri kolayca ve hakikî flat üzerinden tedarik edileceği İleri sürülüyor.
Bu suretle maddenin ve mamulün kaça mal olduğu tevziat yapanlar tarafından bilinecek ve ona göre satış flatı konabilecektir. Satış ftatları her keşçe malûm bulunduğuna göre kontrol da kolayiaşacaktır.
Bu şeklin ufak mikyasta tatblkma geçilmiştir. Derilerden bLr kısmı saraçlar kooperatifi ile küçük esnaf kooperatifine, makara, tabak, çatal, bardak ve saire yine esnaf kooperatifine verilmiştir. Mallar, esnafa ucuz flatle aksettirlllyorsa da müstehlike mamuller yine kara borsa flatı üzerinden veriliyor. Bu hususun halli Icabetmektedlr.
öğüttüğü unlar kaliteye uygun değilmiş
İmal ettiği unun tahlil neticesinde kaliteye uygun görülmediği cihetle Balatta un fabrikası sahibi Agop adında biri Milli korunma mahkemesine verilmiştir. Fabrika sahibi. Ofisle yaptığı mukavele mucibince, ayrıca tazminat da verecektir.
Konya vapuru Pireden eşya getirecek
YunanistanlI yardım eşyası götüren Konya vapuru, Pireden 600 ton kadar muhtelif eşya alarak bugünlerde Umanımıza dönecektir.
SERBES SÜTUN
Gecen gün Beyoğlundald büyük sinemaların birinde oldukça uğraşılarak hazırlanmış meşhur bir şarabın reklâmını gördüm. Şarap herkes* ve hattâ çocuklarımıza bile sıhhat ve neşe verirmiş!!.
Her şeyden evval sıhhati ve neşeyi tarif ve tahlil etmek lâzımdır: Beden uzuvlarımızın her birisi fjzlyolojlk vazifelerini muntazam bir surette yaptığı müddetçe sıhhat hali mevcuttur denilir. Sıhhatte olan bir İnsan hiç bir uzvundan şikâyet etmlye-cek, hiç bir Uzamız da vazifesini yaptığı sırada her hangi bir ıstırap ve rahatsızlık htssedllmlyecektir. Aksi takdirde umumi veya kısmi hastalık hali mevcut demektir.
Neşeye çelince; neşe denilen şey sıhhatin İlk ve en güzel bir reaksiyonudur. Tam sıhhatli olan bir İnsan muhakkak neşelidir. Neşesini kaybeden bir şahıs maddi veya ruhi bakımdan az çok sıhhatini de kaybetmiş sayılır. O halde şarabın ne gibi ve hangi şartlar altında insana .sıhhat vereceğini bir hekim sjfatlle an-lıyamıyorum... Bir kimse sıhhatli ve normal durumda ise şarap onn ne yapacaktır’ Neşeye gelince: Şarap veya rakı ile kana karışan ispirto İlk . anlarda sinir manzumemiz üzerinde
Şişli camii
Yapıya martta başlanacak
Yeni okullar
Teknik okullar için hazırlıklar ilerliyor
Yazan: Dr, İbrahim Zati öget Yeşilay cemiyeti İkinci relri tor vaziyetinde olsaydı bu iddiaları belki hoş görürdük. Fakat bilâkis alkollü İçkilerin ve umumiyetle keyif verici zehirlerin hususiyetleri şudur Kİ İçildikçe daha fada İçmeğe insanı sevkeder. Bu alkolde olduğu gibi morfin, Heroln ve esrarda da böylö-tiir.
dana getirir. Bu tesirler şahıslara göre değişir. İçtikçe yese ve hüzne kapılanlar, âdete melânkolik vaziyetlere düşenlere mukabil bozan da aksine olarak fazla konuşma, fazla gülme ve hattâ fazla mütecaviz hareketler gösterenler de olur. Eğer neşe denilen şey bunlar İse hakiki neşe İle içki neşesini tefrik etmek için tek çare kalıyor: İçki içip neşelendiklerini sandıkları sırada bütün sarhoşların kendi fotoğraflarını çektirmeleri ve.sonra normal hale gelin-, ce bu resimleri bol bol seyretmeleridir!...
Sırası gelmişken birçok -sosyetelerde. evlerde uz miktarda İçki İçmenin zararlı .olmadığı ve İnsan kendisini iyi idare ederse bunun tevahhuş edilecek bir şey olmadığı daima tekrar edilir durur. Bunun cevabı şudur: Muzır olan bir şeyin azı da. çoğu da (Itırdan kim mesuldür? Bjınun ceva-muzırdır. S’ntr ve etten yapılmış bini herkes kendi vicdanına tevcih mahlûklarız. Vücudumuz mu-ıyyen (eWn...
bir miktar İçki alıp da duran bir mo-___________Dr İBRAHİM ZATÎ ÖGET
ŞişUde yaptırılacak olan caminin inşasına martta başlanacaktır. Caminin projesi İstanbul Vakıflar baş mimarı B. Vasfl Egeli tarafından hazırlanmıştır. İnşaat İçin lüzumlu malzeme temin edilmiştir. Yapının en az 2-3 yıl devam, edeceği tahmin edilmektedir.
Milli mimarimizin güzel eserlerinden biri olacak olan şişil camisinin inşasında eski eserlerde kullanılanlar ve Bakırköy havalisinde çıkan kflfekl taşı kullanılacaktır. Caminin İçi de tezyini sanatımızın en güzel örnekleriyle süslenecektir. Camiyi yaptırmağa teşebbüs eden zat şimdilik bu İşe 150 bin Lira kadar bir para vermiştir. Caminin İnşası İçin sarfedilecek beş yüz bin liranın bu hayırsever kimse tarafından teberrü edileceği umuluyor. Bu teberrü yapılmazsa inşaatı Evkaf idaresi kendi paresiyle tamam-lıyacaktır.
Ampul ve traş bıçağı
Son zamanlarda muhtelif memleketlere çok miktarda ampul sipariş edilmiştir. Bunların miktarı 10 milyonu geçmiştir.
Çok miktarda traş bıçağı da sipHFİş edilmiştir. Bugünlerde İskenderun'a bu bıçakların gelmesi bekleniyor.
Ekmek karneleri
Mart ve nisan aylarına alt ekmek karneleri bugün kazalara dağıtılacaktır. Bu defakl karnelerle halka makara ve eşya dağıtılacaktır. Bunların karnelerdeki hangi harf kuponla rll e dağıtılacağı bil âhara İlân lecektlr.
edl-
Yüksekten düşüp yaralananlar
Clbal! tütün fabrikasında çalışan bayan Hayriye, evinin pencere camını temizlerken, muvazenesini kaybederek sokağa: Yenlköyde Yorgl adında btr amele de inşaatta çalışırken İskele üstünden yere düşerek ağır surette yaralanmışlardır.
Yaralılar tedavi edilmek üzere hastaneye kaldırılmışlardır.
Van emniyet müdürü
Ankara 13 — Görülen lüzum üzerine, Van Emniyet müdürü B. Tevfik,, I Bakanlık enirine alınmıştır.
Ticaret Bakanlığından yakında direktif verilecek
Tica-
I
Fransâda ikinci dilnya harbinden ’ vvel memleketin üzümlerini ve iktisadiyatını düşünerek yanlış ve garip bir propagandaya ve reklâmlara girişilmişti .O kadar kJ şimdi İsmini hatırlı yamadığım bir Maarif Nazırı leyli mekteplerdeki çok genç talebeye bile öğle ve akşam sofralarında bol bol şarap bulundurulmasını emretmişti
Bu gibi yanlış hareketlerin FTan-sayı ne hale getirdiğini gördük. Sonradan kuvvetli bir aksi amel cereyanları uyandı. Fakat artık çok geç kalınmıştı. Bizzat Fransız büyük tıp profesörleri eserlerinde bu gibi yanlış propagandalara karşı haykırdılar. Hattâ Llyon tıp fakültesi hıfzı sıhhat profesörü Jül Kormon kitabında: İçki belâsı milli bir Afet halini almıştır Vaziyet bir ırkın inkırazı manzarasını göstermektedir Bilhassa Normandl eyaletinde çok bSrlr. ve fa-cialı misallerini görüyoruz, demfytl. (Jül Kormon hıfzı sıhhat kitabı sahile »23'.
Şaraplarının reklâmlarını yapanlara rica ediyoruz: Üzümlerimizden alkolsüz üzüm suyu İhzar edip güzel meyva usareler! şeklindi- piyasaya nrzelsinltr. Gıda itlbarlle. vitamin kudreti itlbarlle vücudumuza asıl faydalı şeyler bunlardır. Ve bunların memleket dahilinde yapılması cidden çok hayırlı bir iştir..
J
Abdal, anormal, saralı, mütereddi ve psikopat çocuklar... İçki müptelâsı bir takım babaların ve dedelerin muhite birer menfi mahlûk şeklinde serptikleri bu zavallıların hesapları kimden sorulacaktır’ Bunların yaşadık'arı müddetçe geçlrdlkerl fa-Ia-
İthal&t ve İhracat etrafında ______
ret Bakanlığından yakında direktif beklenmektedir. Bu hususta, evvelce İstanbul ticaret birliklerinde muhtelif toplantılar yapılmış, bazı kararlar alınmıştı. Alınan kararlar. Bakanlığa bildirilmiştir Her ticaret zümresi arasında yapılmış olan bu toplantılarda İthaline zly ad esile lüzum görülenlerle şimdilik getirilmesi doğru bu-lunmıyan mallar da tesblt edilmişti.
İstanbul ticaret birlikleri, umumi kâtipliği. İstanbul’da alınan bu kararların derhal tatblkma geçerek Ticaret Bakanliğtndan kararların tasdik edilip gelmesini beklememiştir. Esasen evvelce bu yolda Ticaret Bakanlığına malûmat verilmiş ve muvafakat cevabı alınmıştı
Ticatet Bakanlığı, İthalât flatle-rinde yeni fiat değişikliği kabul et-mlyecekllr. Çünkü, harb İçinde memleketlerin ve harbden sonra da bir müddet yine her tarafın muhtelif cins mallara fazla İhtiyacı vardır. Bir müddet, bugünkü fıatlerde esaslı değişiklik olamıyacağı ileri sürülmüştür. Bu hesaba göre bugünkü flatler üzerinden slparls yapılmasına karar verilerek yeni flat tesbltlne çalışılmasından vazgeçilmiştir
İthalât tâcirlerl. bundan sonra da Hat tahavvülleri olamıyacağını he-saplıyarak her türlü mal siparişine geçmişlerdir Mal siparişinde bulunmak üzere müracaat edenlerin sayısı gittikçe artıyor.
Ticaret Bakanlığının bugünlerde i vereceği kararın mühim bir kısmı ihracata aittir, İhracat arttığı nispette ithalât yapılacağından bu sahada gösterilecek olan faaliyet hem ithalâtçıyı ve hem de İhracatçıyı memı^tn bırakacaktır şimdiden bir kLsinı ihracat maddelerinin llatlerln-de hareket başlamıştır. İhracat İmkânları genlşîetildlği takdirde bu-vünkii fiatlerde değişlkl'jc beklenebilir.
, Siparişlerin mühim bir kısmı tn-gllterr ve Amerika’yadır. TAclrlcr.
■ muhtelif firmalarla temas temin ederek bilhassa serbes dövizle mal getirmeğe çalışıyorlar. Döviz müsaadesi almak üzere yapılan müracaatlar da çoğalmıştır Yakında ingllte-reye gidecek olan Türk ticaret heyetinin seyahatine büyük ehemmiyet veriliyor. İstanbul tâcirlerinln bu hu-üze-
sustakl teklifleri gönderilmiş ve rinde çalışılmağa başlanmıştır.
İstanbulda teknik okulların açılmasına karâr verildiğini yazmıştık. Vali ve Belediye r£lsi doktor B. Lûtfl Kırdar, Ankarada bu okulların açılma Işlerile de m&şgul olmuştur. Şehirde 17 teknik okul daha açılacaktır.
Bunlardan biri Ankara İsmet İnönü kız enstitüsü gibi modern ve geniş kadrolu bir kız sanat enstitüsü olacaktır. Diğerleri erkek ve kız sanat enstitüleridir ve tstanbulun muhtelif semtlerinde açılacaktır.
Bu okullarda her sahada 'teknik eleman yetiştirilecektir Makine ve gemi inşaatı teknisyenleri İle diğer teknisyenler de bu enstitülerde yetiştirilecektir. Okullar için şehirde müsait binalar aranmaktadır. Tetkik edilen binalardan elverişli olanlar tesblt edilmiştir. Okulların bir kısmı bu ders senesi derslere başlayabilecektir Beykozdakl Beykoz kasrının da bir orta oku! haline gotlrllmfe&l uygun görülmüştür. Vali ve Belediye rek-1 doktor R. Lûtfl Kırdar bu okulların bîr an evvel faaliyete geçmesi için bu İşlerle yakından meşgul olmaktadır.
K apalıcarşının tamiri
Bir gazete. Kapalıçarşmın son günlerde çok harabolduğu için bu sene Belediye tarafından tamir edileceğini yazıyordu.
Tahkikatımıza göre. Belediyenin 11)45 bütçesine buna daJr tahsisat konulmamıştır. Bu İtibarla çarşının tamiri tçln bugünden verilmiş bir karar yoktur. Fakat Belediye gelirlerinin artttırılması İçin yeni Belediye vergileri kanunu çıkarsa, elde edilecek yeni gelirlerle İlk yapılacak işlerden biri de bu olacaktır.
Adliye Bakanı
Şehrimizde bulunan Adliye Bakanı B. Ali Rıza Türel, dün Adliye dairesinde incelemelerde bulunmuştur.
Eskişehirde halka 164 kuruştan zeytinyağı dağıtılıyor
Eskişehir 13 — Vilâyet, merkez ve kazalardaki memur ve halka yetecek miktarda zeytinyağı stoku temin ettiğinden. bugünden itibaren 200 bin Eskişehirliye ekmek karnelerindeki kupon mukabilinde karışıksız zeytinyağı dağıtılmağa başlanmıştır. ■Zeytinyağının litresi İM kuruştan verll-maktediı.
Üçüzlere yardım
Çocuk Esirgeme Kurumu son lerde adedi artan üçüzlere yaıd yapmaktadır. Çocuk başına 8 şar metro basma, kundak ve zıbın gibi mubrem maddeler veriliyor.
Bunlardan gayri yardıma muhtaç her yeni doğan çocuk İçin de Kurumun bütün şubelerinden süt. giyecek gibi şeyler verilmektedir.
gün-
Maraş Memleket hastanesinin temeli atıldı
Maraş 13 (AA.» — Dün Maraş’ın yıldönümü vesiteslle burada yapılan tören arasında 50 yataklı memleket hastaneslle buna alt tesislerin temeli atılmış ve İlk harç, temele, valinin ricası üzerine, Kütahya millet vekili Recep Poker tarafından konulmuştur.
KÜÇÜK HABERLER
*■ Son gelen düğmelerden bin kutusu terziler cemiyetine, beş yüz kutusu küçük esnaf kooperatifine ayrılmıştır. Cemiyet âzalari Ue kooperatif ortakları düğmelerden mütesavlyen fa ydalan acaklardır.
İthal edilen her malın Üzerinde durularak ne miktarının hakiki İhtiyaç sahiplerine verileceği tesblt edilmekte, ondan sonra sahibine satış müsaadesi verilmektedir. İthalât arttığı nispette cemiyetlerle kooperatiflere verilecek miktar çoğaltılacaktır.
* Dün şehre 150 bin kilo mangal kömürü getirilmiştir. Bu kömürlerin çoğu yerlidir Bir motorla Bulgarls-tandan getirilen kısmı Kasımpaşa iskelesine İndirilmiştir- Yerli kömürler Kumkapı, Samatya istasyonlarıyla Kabataş ve Haskoy İskelelerine İndirilmiştir.
it Belediye, emrine verilen 14 kamyonun 8 sini cenaze. 8 İni de sıhhi imdat otomobili olarak kullanacaktır.
it Belediye şehirde kurulan pazarların sayısını arttırmak için incelemeler yapmaktadır. Bu hususta kaymakamlıklara gönderilmek üzere hazırlanan bir tamim İle her kazada kurulan pazarlardan gayr! yeni pazarların kurulmasına ihtiyaç olup olmadığı sorulmuş ve pazar kurulabilecek münasip meydanların tesblt! i«-tenm iştir.
Zavallı Hoca
Yer yüzünde kendisinden en fazla bahsettiriniz insan İradan biri de muhakkak kj »Nasreddin Iioca» dır. Dünyanın en karuık zamanında, daha geçenlerde, "fıkralarda Nasreddin Hoca hikâyesi anlatmalı mı, anla ima malı mı..» mevzuu etrafında yine onun adı geçti.
Bir muharrir arkadaşın dediği gibi «Nasreddin» ismini bütün hayatımızda belki oğlumuzun isminden fazla kullanıyoruz.
Kendisinden bu derece çok bahsettiğimiz, nüktelerini bol bol kullandığımız, hikâyelerini babamızın malından dalıa büyük bir sahiplikle benimseyerek har vurup harman savurduğum uı Nasreddin Hoca hakkında — hakiki malûmat olarak — ne biliriz?..
Halbuki Hoca bizim tarihiıni«-de tek başına dünya ölçüsünde bir mizah şöhretidir. Bir çok memleketlerde onun hakkında eserler yazıldığım işitiyoruz. En uzak diyarlarda bile adını işitmiş olanlar bizden malûmat soruyorlar.. Halbuki buğun Nasreddin Hoca hakkında hâlâ elimizdeki kitap. — bir iki broşür müstesna — Çaylak Tevfik beyin eseridir. İşte bu kadar...
Hocanın hayatı, ugülüşümüzün tarihi» nin ana temelini teşkil edeceği halde, şimdiye kadar Nasreddin ciddi bir mevzu olarak katiyen ele alınmış değildir, İşi sadece alaya, lâubaliliğe dökmü-şüzdür. Nasreddin, o muazzam mizah deh asma ve kendisine göre felsefesine rağmen, ne tuhaftır ki henüz bizde «âlîm denilen zatın ele alacağı bir mevzu haline girmemiştir.
Nesiller geçtikçe de Hocanın hayatı hakkında tam ve ciddî eserler yazmak daha zorlaşmaktadır. Halbuki buna mukabU onun hikâyeleri, fıkraları asırları aşmaktadır. Yarınki nesiller bu fıkralar karşısında Hoca hak-kındaki derin cehaletimize ne kadar şaşacaklar ve bunun sebebini bir türlü anlayamıyacak-I ardır.
Düşünmeli ki. henüz Hocanın ismini bile doğru dürüst bilmiyoruz. Kimi onun hakiki adının Ahmet, kimi Mehmet olduğunu söylüyor, kimi Nasreddinîn sonradan alınma bir isim olduğunu iddia ediyor. İsmi üzerinde bile tam bir bilgimiz yoktur
Buna mukabil Hocanın bir çok cepheleri vardır ki bunlar dola-yısile hakkında cild cild malûmat toplanabilirdi. Zira N'asred-din İsfendiyar sarayına. Selçuk sarayına ve devrinin bir çok politika işlerine karışmıştır.
Bundan başka Hoca yalnız mizah üstadı değil, bir Türk filozofudur da... Bu cepheden de ayrı ve büyük bir tetkik mevzuudur.
Fakat bu derece devrine ve daha sonraki zamanlara hâkini olan bu Hoca bizim için sadece bir istifhamdır
Hani bazı mirasyedi evlâtlar olur, babalarının mallarını atabildiğine harcadıkları halde onlara bir mezar bile yaptırmazlar. Hocaya karşı vaziyetimiz aynen böyledir. Fıkralarını, nüktelerini bol bol kullan1.. Kendisi hakkında bir cild eser yazma!.. Acınacak vaziyet...
Fransada, Almanyada, Belçi-kada. hattâ İranda Hocaya dair eserler çıktığını bir yerde okudum Bari Garp âlimleri kendisi hakkında büyük cildler hazırla-salar da biz de onları — tabii en yanlış tarafından — tercüme etsek. Acı amma doğru...
Hikmet Feridun Es
Et fiatlerinin ucuzlama»! bekleniyor
Son günlerde mezbahada fazla kesim yapılmıştır. Bu yüzden kasap dükkânlarında ihtiyaçtan çok fazla et bulunmaktadır. Bu etlerden bazılarının yavaş yavaş ağırlaşıp bozulmağa yüz tınması ihtimalin! düşünen belediye bütün semtlerdeki kasap dükkânlarındaki etlerin muayenesine başlamıştır. Bir yandan da şehre kasaplık hayvan gönderilmesine devam edilmektedir. Bu hal et fl-atlerlnl bir miktar ucuzlatacaktır
Ay başından beri 12 tifiia vakası görüldü
Dün şehirde İki tifüs vakası tesblt edilmişse de bunların eski hastalar olduğu anlaşılmıştır Ay başından bugüne kadar 12 tifüs vakası görülmüştür. Geçen aynı İlk cn İki gününde vaka adedi 23 idi.
Saııılc 4
AKŞAM
14 Şubat 1945
M A
R ZAMANI
|Yazan SUMNER ÜIELLS I a° I
BİRİNCİ KISIM ÜÇÜNCÜ BAHİS
Avrııpaya misyonum: 1940
Manllla şehri
Kanun bilgile vi
İlk karşılaşma - Hitlerin dış politikası Silâhların azaltılması meselesi
ilk karşılaşma
Hltler beni kapı yanında karşıladı. NarHâııe, fakat resmî bir eda ile selâmladı, Mulâkalta yalnız Rlbben-tropla tercüman Schmldt bulunuyordu
Bitler, fotoğrafında süründüğünden daha uzun boylu İdi. Hakiki hayatında. çok defa fotoğraflarında görünen gülünç hallerden lılç biri yoktu vücutça sıhhatli ve İdmanlı görünüyordu. Rengi İyiydi. Gözleri yorgun. fakat berraktı- Gerek hareketlerinde. gerek sözlerinde vekariı idi. Konuşma esnasında sesi yumuşak ve idareli İdi. Bir buçuk saat süren konuşmamızda. yalnız bir defa, o da kendisinden geçtiği zaman, nutuklarında çok İşitilen yırtık tonu kullandı. Vüzuh ve sarahatle konuştu. Doktor Schmldt, bazen hatalı olarak, tercüme etmesine rağmen, söylediklerini kelimesi kelimesine taklbedeblliyor-dum Yerlerimize oturunca Hltler. konuşabilirsiniz demek istlyen bir İfade 11e gözlerime baktı.
ıBurada tekrar etmeliyim kİ. Reisin misyonum münasebetlle bana verdiği salâhiyet. Bitlere her hangi bir tek-Dfte bulunmağa müsait değildi. Benim vazifem. Reisin, devamlı ve âdil bir sulh için bir müzAitere İmkânı olup olmadığına karar verebilmek İçin Alman hükümetinin hakiki maksadını öğrenmekten ibaretti j
RlbbentTop'a anlattığım git». ona da misyonumun maksadı hakkında etraflı izahat verdim, Hiçbir teklifte bulunmağa mezun olmadığımı sureti mahsusada tekrar ettim Reisin, geçici bir mütarekeyi değil, fakat devamlı. müstakar, ve âdil bir sulh flml-dtnl henüz kaybetmemiş olduğunu dilimin döndüğü kadar anlatmağa çalıştım. Kısa veya uzun bir imha harbi başladığı takdirde, bunun birçok ıstıraplara sebebiyet vereceğini ve birçok ihtirasları kamçıbyacağı için böyle bir sulh konuşması İmkânlarım tamamen ortadan kaldıracağını söyledim. Böyle bir harbin. Avrupanın İktisadi ve mali kaynaklarını kurutacağım belirttim. Nihayet dedim kİ, böyle bir harbden kim muzaffer çıkabilir? Şüphesiz ki her iki taraf da kaybedecek, fakat bu arada Amerika da dahil olduğu halde, tarafsız memleketler de zarar görecektir. Bir millet olarak biz de, böyle bir harbin milli menfaatlerimiz üzerinde tesirini göstereceğini anlıyoruz.s
Amerika cumhurrelsl. Hltler’e şahsen gönderdiği mektupta, âdil bir siyasi euıh temin! mümkün olduğu takdirde. Amerikanın salim nizamlı bir dünya kurmak İçin zaruri telâkki ettiği İki gayenin tahakkukuna el birliğiyle çalışmağa hazır bulunduğunu tasrih etmişti: Bu »ayelarden bir! silâhların azaltılması ve tahdidi, diğer! salim bir milletler arası ekonomi münasebetler tesisi idi. Eğer bu gayelere varmak için ve temel atmak imkânı varsa, imha harbi başlamadan ve sulh kapılan kapanmadan önce sulhu aramak üzere tenteden gayreti sarfetmek lâzım değil miydi? Ben yalnız âdil bir sulhtan, istikbal için emniyet ve İstikrar vadeden bir sulhtan bahsediyordum. Almanya komşuları tarafından İstiklâllerini tehdldeden bir tehlike olarak göründükçe ve Almanya mütemadiyen artan İddialar peşinde atmadığını, kİ bu iddialar tablaüyle hıir milletlerin haklarına bir tecavüz ve tehdidi ihtiva eder, ispat etmedikçe devamlı ve hakiki bir sulha İmkân görmüyordum
Hitlerin dış politikası
Hltler Romada Mussollnl He görüşmek fırsatını bulduğumu biliyordu, Mussollnl İle konuşmamdan, onun devamlı bir sulhun temellerini atmanın hâlâ mümkün olduğuna kani bulunduğu intibaını almıştım. Bu mesele hakkında Bitlerin, Reisi aydınlatmaya yarıyacak herhangi bir görüsünü öğrenmek İstediğimi söyledim
Bunun üzerine Hltler yedi seneden beri takibe» İğini İddia ettiği dış riyasetin ana hatlarını anlattı. Verdiği İzahat, hlr gün evvel Rtbbentropun lak 1 betti R! İstikameti taklbedlyordu. Ve dikkate sayandır kİ. Alman hükümet erkânlyle yaptığım bütün konuşmalarda. hepsi aynen bu tarihi mulcaddemeyl yapmıştı. Anlaşılıyordu ki, hükümet erkânına benimle konuşurken, ne söyllyeceklerlnl Hltler veya Rlbbentrop kendilerine dikte etmiştir.
Bununla beraber, İngiltere İle bir anlaşmaya varmak arzusunu İfadede, Hiller Ribbentroptan daha iteri gitti. Hltler. 1935 deniz anlaşmasını, Almanyanın İngiUz deniz üstünlüğünü almak veya İngiliz İmparatorluğunun emniyetini bozmak istemediğine bir delil olarak gösteriyordu. Alman istilâsı İle neticelenen Polonya müzakerelerinden bahsederken bana dönerek dedi kİ:
— »Polonya İle bozuşmadan evvel, bütün hayatımda İngiliz nefirine yaptığım müracaat kadar camim! ve İstekli bir müracaat yapmış değilimdir. O da şimdi sizin oturduğunuz yerde oturuyordu. Kendisine Alman-yanm ingiltereye taarruz etmek veya
İngiliz imparatorluğuna doğrudan doğruya veya dolayıslle zarar vermek niyetinde olmadığını, fakat ne garp devletlerinin şarki Avrupadak! küçük devletler üzerindeki tahakkümüne, ne de Almanyanın hayat! menfaatlerine artan bir tehdit teşkil eden vaziyetin devamına Almanyanın müsaade edemlyeceğlnl anlattım. Yedi seneden beri İngiltereye yaptığım her müracaat gibi, bu da katiyetle reddedildi.»
Silâhların azaltılması meselesi
Sonra Hltler. silâhların azaltılması ve tahdidi meselesinden bahsettiğimi söyllyerek sözüne devam etti. Kaç defa İngiltereye ve diğer devletlere pratik bir tarzda silâhları azaltma teklifinde bulunduğunu anlattı. Al-manyanın mevcut ordusunu 200 bin veya 300 bin kişiye İndireceğini temin etmiş. Aynı zamanda bazı silâhların ve harb cihazlarının kanun dışı edilmesi İsteğini göstermiş Fakat onun bu teklifleri hiç bir defa dikkate alınmak şöyle dursun, tetklka bile lâyık görülmemiş.
Sözüne devamla dedi ki:
— Şimdi yeni silâhlanma yükü bütün milletlerin hayatını yıkıyor. Bu uzun müddet böyle devam edemez. Çok geçmeden bütün milletlerin milli iktisatları mahvolaçaktır.»
Hakiki bir silâhsızlanma için İki yol mevcut ©lduöunu söyledi: Biri, büyük Avrupa devletlerinin kara ve deniz kuvvetlerini asgari bir hadde indirmek, tecavüz silâhlarının, birkaçı müstesna, hepsini kanun harici saymak ve sonra emniyetlerini veya Avrupa sulhunu tehdldeden bir tehlike karşısında bu devletlerin bütün kara ve deniz kuvvetlerini bir zabıta kuvveti halinde birleştirmek hususunda bir anlaşmaya varmaları, Hltler bu teklifi İngiltere ve Fransaya yanmış, fakat hiçbir cevap almamış.
İkinci şekil, devletlerin karawe deniz silâhlarını tedrici bir surette azaltmak ve aynı zamanda bir kısım tecavüz silâhlarını tedricen ortadan kaldırmak hususunda anlaşmadır Fakat fikrlnce bu İkinci yol uzundur ve birincisi kadar tatmin edici değildir.
Sonra Hltler, benim milletlerin milletler arası ticarî münasebetlerde liberal, şartsız, ve en müsait millet prenslpine doğru gitmeleri lâzım geldiği hakkındaki mütalâamdan bahsetti. Bunun temenni edilir bir gaye olduğunu ve Almanyanın. daha normal şartlar altında, bu gayeye varmak İçin memnuniyetle Iş birliği yapmağa hazır olduğunu bildirdi Bununla beraber, tahditslz milletler arası ticaretin dünyanın ekonomik meselelerini halle yeter bir tedbir olmadığına kani bulunduğunu söyledi. Meselâ Almanya Amerikanın zirai istihsalinin bir kısmını memnuniyetle satın alabilir. Fakat Almanya gibi büyük bir sanayi memleketi Amerikanın sanayi mamulâtını alamıyaca-ğı gibi. Amerika da Almanyanın sanayi mamulâtını geniş ölçüde ithal edemez.
(Arkası varl
Bugün matinelerden itibaren
ALKAZAR’da
Ünlvcrsal film şirketinin 044 -945 Altın serisi şaheseri
Gece canavarı
%
'■* (Nlght Monsten)
BELLA LVGOSt -
LİONEL ATWtLL NİL A STER tarafından misline ender tesadüf edilen korku., Esrar., heyecan dolu büyük bir polis ye romanı
İlftvetçn:
Tehlikeli Hudut
MeşAur Cotoboy - Charles Star-relltı en heyecanlı sergiletti filmi
Filipin’lerin başkenti Uzak Doğu’nun en ticaretgâh limanlarından biridir
Maııllla’da Paslg kıyılarından bir görünüş
Amerikalıların, Japonları Fil i pililerden çıkarmak İçin başladıkları hareket muvaffakiyetle gelişiyor. Amerikan kuvvetleri evvelâ nispeten küçült adalara asker çıkardılar. Bu adaların İşgali tamamlandıktan sonra Ftllpln-lerln en büyült adası olan Luzon’a karış harekete başladılar. Son haberlere göre Luzonun büyük bir kısmı ele geçirilmiştir Zaptedllen yerler arasında Fİhplnlerln merkezi olan Manlllâ da vardır
Manlllâ Uzak Doğunun en büyük vç en Iştek tlcaretgfih limanlarından biridir Nüfusu 700 bine yakındır. Şehirde birçok sigara, hasır şapka, yağ, sicim fabrikaları, kahve, şeker, tütiln. pamuk, kereste antrepoları vardır. HJnt Okyanusundan gelerek Çin'e ve Japonya’ya gitmekte olan bütiln vapurlar bu limana uğrar,
Şehir, Luzon adasının batı sahilinde bir koyun sonundadır. Limanı dalgalardan korumak İçin büyük bir dalga kıran vardır. Manlllâ, Paslg nehrinin iki taralındadır. Bu nehir de limanın devamı sayılabilir. Nehir derin olduğu İçin oldukça büyük gemiler buraya girebilirler.
Nehrin üzerinde beş büyük köprü vardır. Bunlardan en yenisi olan Qu£zon köprüsü. Nevyorktakl Hell Gate köprüsünün aynıdır.
Manlllâmn güneyinde Cavlte askeri Umanı vardır. 1898 de Amerikan ve İspanyol donanmaları arasında bu limanın önünde büyük bir deniz muharebesi olmuş, tspanyollar mağlûbiyete uğrayarak Fillplnlerden çekilmeğe mecbur kalmışlardı.
Manlllâ ve civarı istihkâme ve hava meydanlar!!* teçhiz edilmiştir. Koy meahallnln ootasında Corregi-dor müstahkem adası vardır. Milin kalesi ve Kindleg Fleld küçük yardımcı hava meydanı bu adanın üzerinde bulunmaktadır İlkönce İspan-yollar tarafından tahkim edilmiş olan Corregidor adası Manillâya 43 kilometre mesafededir. Adanın şimalinde kâin küçük kanala Boca Chica ve Cavit askeri limanına giden cenuptaki körük kanala da Boca G ran de adı verilmektedir.
Corregklor'un cenubunda bulunan küçük kanalın içinde. Caballo adası üzerinde Hııgucs ve Elfratl adası üzerinde Drum kaleleri ve cenup- batıda Carabao adaşa üzerinde de Frank kalesi .bulunmaktadır.
Bütün bu kaleler sahil topları ve hava datl tertlbatlle ...............
teçhiz edilmiş
idiyse de, bunların hepsi Batsan yarımadasının şimalinde kâin Marlve-les dağlarından açılacak topçu baraj ateşlerine maruz bulunuyordu.
Şehrin arkasında ve Paslg ırmağının cenubunda Mc Klnley ve 80 kl-lomtcre şimal - batıda da Stotaen-berg kaleleri vardır
Belli başlı hava meydanları
Manlllâ şehrinin 5 kilometre cenubunda kâin Nlcolas askerî hava meydanı. bu bölgedeki hava meydanlarının en büyüğüdür, şehrin .şimalinde sivillere mahsus bir hava alanı vardı kİ, .Taponlar tarafından askeri hava meydanı haline getirilmiştir. Şehrin doğusunda ve cenubunda sıraslle yardımcı bir İniş meydanı ve büyük bir akaryakıt deposu bulunmaktadır.
Manlllânın 80 kilometre şimal - batısında, önemli askeri hava üsleri olan iba ve Clark hava meydanları vardır. Nihayet Manlllâ şehri ile koyunun. cenup ve doğu kıyılarının etrafında op iki kadar yardımcı hava meydanı bulunmaktadır.
Koyun içinde, şehrin yakınında 3 mühim deniz uçak üssü vardır. Birincisi asıl limanın İçinde olup, mendireklerin bulunduğu bölümdeki Amirallik dairesine kadar uzamaktadır, Trans - Pacific - Cllpper'ler ilk defa olarak Filipin'lerde buraya İnmişlerdir.
İki kilometre daha cenupta, koyun içinde bulunan bir dalga kıranla muhafaza edilmiş başka bir ints yeri de vardır.
3 üncü iniş yeri, 10 kilometre kadar daha cenupta, Cavit askeri limanının yakınındadır. Akaryakıt depoları. Paslg ırmağının yukarı mecrası kıyılarında ve sahil yakınında bulunmaktadır
Manilla şehri
Manlllâ şehri 1571 de kurulmuştur. 17 nci asrın başına kadar şehir takriben 5 kilometrelik bir çevrede granitten bir duvar İçine alınmıştı. 1702 yılının ekim avında Manlllâ. İngillz-lere teslim olmuştur İnglllzler ertesi senenin şubatına kadar şehri İdare etmişlerdir. Bu tarihten 1898 yılının ağustosuna kadar şehir daimi surette İspanyol hâkimiyeti altında kalmıştır. Bu tarihte şehir. Amerikan - İspanyol harbi esnafında Ma-nillâ meydan muharebesinden sonra Birleşik Amrelka ordularına teslim olmuştur.
Yemişler kimin?
İşte herkesi ilgilendiren bir dâva. Ahmet Mehmede 15 mayısta bir bostan satmış, sonra da bostanın içindeki sebzeleri ve olmuş mey. valan toplamağa başlamış. Mehmet bunun önüne geçmeleri için mahkemeye baş vuruyor.
Yargıç Ahmede:
— Sen ne diyorsun? diye sordu.
Ahmet de:
— Ben Mehmede bostanı sattım. Sebze ve meyvayı satmadım. Satış tarihinden sonra yetişecek mahsulât onun, ondan evvel yetişmiş olanlar benimdir, bunun için topluyorum, dedi.
Yargıç şu karan verdi:
«Yapılan İnceleme sonunda, bostanm Ahmet tarafından Mehmede satış tarihi olan 15 mayısta sebzelerin kesilmemiş ve meyvalann henüz devşlrilmemiş olduğu anlaşılmıştır. Medeni kanunun 620 nci maddesine göre bir gayri menkule malik olan kimce onun tabiî semerelerine de malik olur. Bundan ötürü Ahmedin
sebzelere müdahalesinin men’ine karar verdim.»
Tabii semereler nelerdir, onu anlıyalım. Kanunun tarifine göre, kaide olarak bir gayrimenkulün muayyen zamanlarda hasıl ettiği ve ör-fen o şeyden tahsis suretine göre istihsalini tecviz ettiği mahsuller o gayri: ıenkulün tabiî semereleridir. Tabiî semerelere mallklyet asıl şeye malikiyetle olur. Meselâ, ağacın sahibi onun meyvasına da malik olur. Otlar, sebze, palamut, kökler, taşlar, kireç. madenler tabiî semerelerdir. Süt, hayvan gübreleri. yün, tüy, kıl, bal, balmumu, yavrular da hayvanların tabii semereleridir. Demek ki bir adam birisinden faraza koyun satın alsa, satın aldığı tarihten itibaren bu hayvanların yavrulan, vünü, sütü. gübresi hep satın alanın dır. Bir şeyin tabiî semere o'ıup olmadığını tâyin ederken, kanunda yazılı olduğu gibi, örf ve âdetin mühim rolü vardır.
inikat Em cet Ağı$
İki büyük filim birden
1- SEVGİLİ M İÇİN
JUDY GARLAND — GEORtiES MURPHY
Aşk, fedakârlı, musiki ve heyecan kaynağı
2 — LONDRA YOLCULARI
Bu gıinkü harbin facialarını, dehşetini, unutulmaz yaraıannj cephe gerisi faaliyetini gösteren eşsi2 heytean filmi.
Created by free version of 2PDF
İki şaheser oırden
1 -LOREL-HARDİ HOKKABAZ
Türkçe sözlü baştan başa kahkaha yaratan komedi
2 — KARANI IK KÖŞE
HEDY LAMARR — NİLLLAM POWELL
Güzelliğin, cazibenin ve aşkın eşsiz timsali
■ Kadıköy “
H A L E'de
O P E R A 'da
ÇOBAN KIZI Tarzan Nevvork’da
. İVEİSSMÜLLER —

MÜNİR NUREDDLN vs SAFİYE AYLÂ'nın İlâhi ses ve nağ-melerlle kalbi erde en yüksek heyecan yaratan Türkçe Sözlü ve şarkılı emsalsiz şaheser. '
MAURKEN O’HARA Türkçe Sözlü
Ormanların vahşi ağuşunda doğan saf bir aşkın büyük şehirlerdeki heyecanını gösteren bir sanat incisi.

AZAK —
Bugün matinelerden itibaren Fırsatı kaçırılmıyacak İki şaheser film birden Uçan donanma
Yaratanlar: GEORGE BRENT OLİVİA de HAVİLLAND JOHN PEYNE Senenin yegâne aşk ve İhtiras fırtınası. TAMAMEN RENKLİ BAHAMA GEÇİDİ MADELEİNE CARROL — STİRLİNG HAYDİN V—.——
Sarıyer Yoksullar kurumu yurdundan: Yurdumuzun yıllık kongresi 18/2/1040 pazar günü saat XI d* Bariyer Halkevi salonunda yapılacaktır. Bayın âzamin n teşrifleri.
Manllla’d a bir cadde
Çenberlitaş Sinemasında
Bugün Matinelerden itibaren iki film birden
1 - Namus Mücadelesi '™!« sto—
Doris Duranti tarafından yaratılmış büyük dram filini
9 Canaunr Kadın Baştan nihayete kadar heyecanla
d - bdndvdi ı\aoın d01u û4k ve sergüzeçt ÎUmJ
Baş Rolde: Meşhur sinema yıldızı
S İM ONE SIMON — KENT SMİTH — JACK HOLT

SES Tiyatrosu OPERETİ
Binlerce güzide ailelerin hayranlıkla sejTedlp alkışladığı Büyük Operet
YALPA
3 saat KAHKAHA — SON HAFTA
BU AKŞAM
MELEK
8ÎNEMA8INDA
ÇsFTE
Bir kahkaha tufanı, büyük bir ar-tietln bu sene görebileceğiniz on güzel, en eğlenceli ve en mükemmel filmi
Filmi yaratanlar: ROONEY — LEWIS 8TONE — CECILIA PARKER E3THER WLLLİAMS
Benenln en güzel komedisi olan bu şaheseri muhakkak görünüz, Numaralı yerler bugünden satılmaktadır.
Bugün Matinelerden itibaren TURAN sinemasında
Mevsimin iki büyük şaheser filmi birden:
NAMUS MÜCADELESİ
Türkçe Sözlü Mevzuu ye hayattan alınmış bir eser İKİNCİ ZAFER HAFTASI BAŞLIYOR
ŞEHRAZAT Tamamen tabi! renkli
MARİA MONTEZ — JOHN BALL — SABÜ — TURHAN BEY Bugüne kadar yapılan filmlerin en güzeli bir şaheserdir.
BU AKŞAM MÜSTESNA OLARAK
8abırsızlıkla beklenen WANDA WASlLEWSKA'nın meşhur kitabından rinemaya alınan ve NATALİE OUJVY — BANS K LEHİN G — HELEN TİAPKİNA gibi Rus sinemacılığının Üç büyük ve muzaffer yıldızı tarafından yaratılan
ALAİMİ SEMA
Şaheseri SARAY ve ŞARK sinemalarında birden gösterilecektir. Bütün Müttefik devletlerin büyük payitahtlarında gösterilen ve fevkalâde beğenilip alkışlanan bu güzel ve hârika füLm, sinema âleminde unutulmaz hâtıralar bırakacaktır.
İlâveten: RUS JURNALİ: RUS ORDUSUNUN Bt’KREŞE GİRİŞİ.
Seanslar SARAY*da 2.15 — 4.16 — 6.15 — Ve Suare B 45 de : ŞARK’da, 2.4& — 4.45 — 6.45 — Suare fi 16 de Yerlerinizi evvelden aldırınız.
ŞEHİR rİYATROSU Dram Kısmında Saat 20,30 da YA VIA KARTALI
Komedi kısmında
YUKARI KÖŞK
Saat 14 de çocuk tiyatrosu
Pek Yakında
(MODERN KIZLAR J
Daha iyi dünyayı arıyanlar
Vücutnuz ağız — 2,000 seneden beri ruh ile uğraşanlar — 2,000,000 senelik su — Kocaman viicut, küçük beyin — Büyük beyin, makineler — Ruhun tekâmülü — Filozofun kendisi — İnanç yolu, iş yOlu — İşaret tahtaları — Delikanlının asıl İstediği dünya..
onu durduramaz» gibi bir takını kati düsturlarla ortaya çıkmak hatası vardır. Buna bir de düsturların birbirine karşı gelmesinden doğan güçlükleri İlâve ediniz. O vakit, insanların önünde «ya bîri, ya öteki» yahut «ya hep. ya hiç» gibi blrbirile asla uyuşmaz prensipler kahyor. Şimdiye kadar size bazıları yalnız iman yolile, yani insanlar içten düzeltilerek daha iyi bir dünyaya erişebileceğini, bazılan da siyasî ve iktisadi sistemlerin ısiahlyle yani «iş »yolile daha iyi dünyaya varılacağını söylediler. Bana kalırsa bunların her ikisi de beraberce İşlerse belki daha İyi dünyayı bulmak bir dereceye kadar kolaylaşır. Fakat benim ümidim yok. Bakınız dört senedir şu dünyanın haline.
— Bir iki ümit kandilini olsun söndürmeyiniz.
— Söndürdüğüm yok. Hattâ bu defa geçen harb sonrasından daha İyi olacağını sanıyorum. Halkın kafasında olmuş, pişmiş bir çok fikirler kendini gösteriyor. İçtimaî sigorta, hattâ, bir ara Britanya Tıp cemiyetinin hekimliği devletleştirmek teklifi, toprak meselesini devletin ele alarak idare etmesi için t’thwârt komitesinin raporu hep iimît verici esaslardır.
— O halde demek ki dalıa iyi dünyaya varacağız.
— Bunu katiyetle temin edemem, söylediklerim hep ihtimallerdir. Ben bu fikirleri alıp naslar (dogma) gibi yarın şöyle olacak, böyle olacak diye fikirler ileri süremem.
— Bu devlet adamı ağzını, cansız, suya, sabuna dokunmaz sözleri bırakınız da bizim medeniyetin yıkılıp yıkılmıyacağı hak-kmdaki fikirlerinizi söyleyiniz.
— 3000 senedenberi bir hayli medeniyetler yıkılmadi mı? Medeniyetin yıkılması demek adaletin. kanunun, ilim ve sanatin göçmesile insanda onu hayvandan ayırdeden şefkat, müsamaha, mizah, güzellik ve doğruluk Sevgisi, iyilik meyillerinin hep birden kaybolması demektir.
Velhasıl filozofumuz, bir taraftan inanca, bir taraftan da işe yapışarak bu dünyayı daha iyi bir dünya haline getirmek belki mümkün olduğunu ve bu yolu gösteren işaret tahtalarının birinin üzerine «Dünya devletleri federasyonuna gider», diğerlerinin üstüne de «Vatandaşlara siyasî terbiye yolu» ve bir üçüncülünün üstüne de «İnsanın İç hayatım korumak yolu» yazılı olacağını söyler. Joad'a göre bu İÇ asla boş bırakılmamalıdır ki günün birinde oraya sırtında bir yağmurluk, burnunun altında bir parça bıyık, yahut üzerinde madalyalar sıralanan geniş karınlı biri gelip oturmasın.
— Bu işaret tahtalarını siz takibediyor musunuz?
— Aziz çocuğum, ben filozofum, yani işaret tahtalarının ta kendisiyim. Siz işaret tahtalarının yürüdüğünü hiç gördünüz mü? diye sözü bitiren müellif mizah ve alay tarzında başlıyan eserinde yollan karmakarışık eden fikir fırtınaları arasında delikanlının peşine taktığı okuyucuları nihayet o üç İşaret tahtasının dibine getirip bırakıyor. Bütün eserin yaptığı intiba şudur ki müellif tutunmak İçin bir kaç sağlam kazık bulduğunu zannediyor; fakat bir türlü İşi o kazıklara bağlayamıyor. Çünkü o kazıkların saplandığı semin, bugün hemen hemen müspet İlim kanunlarına tâbi olan iktisat dünyasının zemini değildir, ötesinde berisinde nazari fikirlerin çiçek açtığı güzel, fakat her mevsimde değişen bahçeli bir dünyanın zeminidir.
Halbuki, benim anladığım, delikanlı öyle bîr dünya istiyor ki bugün iyilik, doğruluk, hürriyet, uğtuna çalışanlar, çalıştıkları yerlerden o dünyaya, sağlam, sakat, alil ne halde olursa olsun, geri geldikleri zaman kurmağa uğraştıkları müsavat, adalet, hürriyeti kurulmuş bulsunlar ve bilsinler kİ o korkunç boğuşma yerlerine bir daha dönmiyecek-1 erdir,
A. ADNAN . ADİ VAR
OxfordlU filocof M, Joad, delikanlıyı; daha İyi dünya aramak yolunda gezdirirken, dosyalar arasından çıkarır, bir ormana sokar. Delikanlı, orada yapraklar arasında vücudunu göremediği bir ağızdan sesler duyar; bu vücutsuz ağıza sorduğu ayni sualdir: Harbden sonra daha iyi dünya nasıl olacak? Yalnız dişleri ve bir altın dişi görünen o ağız çok bedbindir; «Harbden sonra daha iyi dünya olmıyaeak. diye cevap verir, çünkü daha İyi dünya daha iyi insanlarla olur. Halbuki ilim bizim elimize büyük kuvvetler, kudretler verdi; fakat akıl ve ruhumuzu o nispette büyütemedik.» Bu sırada, ne yaptılarsa insanları kiliseye getiremediklerinden şikâyet edici İlâhiler okuyarak, bir papaz alayı geçer. Bu geçit resmi delikanlıya bir cevap i'ham etmiştir:
— îşte 2000 seneden beri ruh ile uğraşanlar geçiyor, bunlar dalıa iyi bir dünya yapabildiler mi?
— Su yer yüzünde ne kadar zamandan beri vardır, en aşağı 2,000.000 yıldan beri değil mi? bir kere yüzünüzün, gözünüzün pisliğine bakınız; demek su temizliği temin edememiş. Çünkü siz dünyada hüküm süren maddi kuvvetlerle uğraşa uğraşa madciî kirlerle kirleniyorsunuz. B^r de ruhi kuvvetler yoluna girip uğraşsanız nasıl olur? Bir keı e şu tekâmül işini düşününüz. Hayatın ilk devrelerinde hayvanların bütün âzası büyüdü; meselâ Arzın «Orta hayvan devri» ndeki kocaman hayvanlarda koca bîr vücut, küçük bir beyin vardı. Nihayet bu türlü tekâmül durdu. Beyin büyümeğe başladı ve insana vardık. Fakat bu büyüyen beyin ile insanlar kendi küçük el ve kollarını uzatacak, kuvvetlendirecek âietler, makineler icadettiler. İş o hale geldi ki bu defa da o makineleri idare etmek için beyinler kâfi gelmemeğe ve makineler bize hâkim olmağa başladı. Artık bütün bu bol vasıtalar ortasında hedefi, gayeyi kaybetmiştik. O halde iyi bîr hayata, daha iyi bir dünyaya vasi] olmak için tekâmülün artık ruhta — haydi zamaneye uymak için şuurda diyelim — olması lâzımdır. Nihayet, ruhla yanan meşalenin aydınlığı altında, yıkılan bir medeniyetten yeni doğan medeniyete geçen köprüyü yapacak geniş ruhlu ■ insanlar tekâmül yolundan çıkagelecektir.»
Bundan sonra bu vücutsuz ağız, dini - tasavvuf i bir takım münakaşalara girer. Onun İçin artık gözüküşler değil, hakiki varlıklar âlemi, o âlemin herşeye erişen ruhu vardır. Sadece hayırdan ibaret olan bu ruh, iyilik ve hayır ile alâkası olmıyan parça parça hakiki varlıklara geçtikçe bir taraftan dağılır ve takat bir taraftan da. bu varlıklar blrbirlerüe temasa gelerek büyük varlığı, teşkil etmek üzere teki ar toplanırlar. Bizim delikanlı bu mistik sözleri dinledikten sonra:
— Vallahi bunlardan birşey anlamadım., dediği sırada yanı başında bir ses;
— Ben de birşey anlamadım., der. Bu ses boyu kısa, kır saçL ve sakalı perişan, kamı şişman, bütün ruhunun kuvveti gözlerinde, muttasıl sönen piposu ağzında bir adamdan çıkmıştır.
— Siz kimsiniz?
— Suallere cevap vermekle şöhret almış bir filozofum, diye müellif kendini takdim eder. Delikanlı filozof müellife derdini yeni baştan dökmeğe ve ruhsuz vücut, vücutsuz ruh şeklinde rasgeldiğl mahlûklardan aldığı cevapların bîrden başkasının hep saçma şeyler olduğunu ve fakat İlk ağızda oldukça kandıncı geldiğini yanayakıla anlatır. Filozof asıl iş bunlann nerede yanıldıklarını anlamak olduğunu söyler.
— Bir defa «medeniyet çöküyor», «medeniyet ancak ruhta tekâmül ile kurtarılır'-', «insanlar üstün insan olmalıdır», «insanlar ilmi bir devlet tarafından İdare olunmalıdır», «serbes iradeye yer yoktur, İnsanlar makine gibi kullanılır», «medeniyet bir İnkılâba doğru gidiyor, hiç birşey
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:
Tevfik Fikretin son
günleri ve ölümü..
Büyük şair kolundan ameliyat olduktan sonra iki sene eline kalem almamış, yazılarını dikte ettirmişti.
-----------------------------------■
En ziyade kimleri beğenirdi?.. — Fikretin ameliyatı — Hayatında «şey» kelimesini kullanmtyan insan — Z er r içtenin resmi — Fikret perhizi bozuyor — Neden Öldü?., — Bir sandık mektup..
Fikretin en karakteristik taraflarından biri de gayet güç ve gayet az insan beğenmesidir. Lâkin ona, «hiç beğenmezdi..)) denilemez. Zevkinin istikameti kendi neslinden, kendinden, evvelkilerden ziyade gençlere doğru çev.-i lkti. Herşeyde olduğu gibi, fikirde ve edebiyatta da «Büyük ferda»yı arıyordu. Meselâ bir gün kendisinin «Sultan Osmanın selâmı» adındaki bir yazıyı derin bir hayranlık içinde tekrar tekrar okuduğunu ve;
— Ne nesir!., sözleri ile bunu bir edebiyat örneği halinde arkadaşlarına gösterdiğini görüyoruz.
Bu yazı ilk eserlerini bize ver-meğ'e başlayan genç Halide Edibindir. Tevfik Fikret ilk satırlarından genç edebiyatçının ne büyük bir istikbal vadettığlni herkesten önce sezen adamdır.
Fikret Yahya Kemalin mısraları üzerinde teker teker duruyor:
— Ne kadar tertemiz Türkçe ile yazılmış mısralar!., diyordu.
Hamdullah Suphinin Parlsteki «Şûrayı Ümmet» de İstibdat aleyhinde neşrettiği yazıları pek beğenmiş, bunların kimin kaleminden çıktığım tahkik etmişti.
Bir ahbabı Hamdullah Şuphiyi kendisine getirmişti. Fikret, genç şaire büyük iltifat etmişti.
Yarının büyük fikir ve sanat otoritelerini anlamakta şaşmaz bir seziş kabiliyeti vardı. Ve bu gibi gençlere hayrandı. En ümitsiz zamanlarında onlara cesaret vermekten biran geri kalmamıştır.
Kendi neslinden en çok beğendiği şair »'Rıza Tevfik» di.
Bir gün birdenbire Fikretin kolu şişti. Sıhhatine o derece itimadı vardı ki «inandığım sayılı şeylerden biri de odurl.,» diyordu. Ne yazık kİ o da için için kendisine ihanet etmekte idi. Koldaki şiş devam ediyordu, büyüyordu. Fikret yanında doktor lâfı ettirmiyor:
— Bir şeyim yok... Sıhhatıma itimadım tamdır... diyordu.
Doktor istememezllği, hekimleri sevmediğinden değil — zira onlardan bir çok dostlan vardı — sıhhatine inanışından ileri geliyordu, Testi testi su içmesi bu doktor dostların dikkatini çekti. Bir tahlil yapılmasını pek muvafık gördüler. Lâkin bunu Fikrete söylemeğe İmkân yok kİ. Söylense bile dinlemez. Nihayet doktor tavsiyesine tahlil maddesi, Fikre tten gizli toplandı ve İaboratu-vara gönderildi. İçinde dehşetli şeker bulundu.
Kolun şişmesi devam ediyor ve Fikretin ıstırabı arttıkça artıyordu. Üstelik romatizma ağrılarını andıran tahammül edilmez bazı sızılar da başarmıştı.
Nihayet Fikrete profesör operatör Orhan Abdi tarafından epey ehemmiyetli bir ameliyat yapılmasına lüzum gölrüldü. Omuzundan itibaren bütün kolu, eli, avucunun İçi yarıldı. İki sene Fikret hiç bîr şey yazamadı. Daha doğrusu eline kalem alamadı. Bu müddet içinde yazacaklarına dikte ettiriyordu. Aylarca kolu siyah bir bağla boynuna asılı olarak Aşlyanda geziyordu. Bu haşatlık da onun İnzivasını derinleştirdi. Artık Aşlyana yalnız pek samimî dostlan geliyordu. Ve Fikret saatlerce konuşuyordu.
Senelerce meclîsinde bulunanlar onun şiirleri derecesinde sa-natkârane bir tarzda konuştuğunu söylüyorlar, Arkadaşlarımdan biri, diyor İd:.
— Dirseğinin altına bir yastık dayar ve öyle konuşurdu. Yıllarca zaman bir kere olsun konuşurken aradığı kelimeyi bulamayıp da «şeyha» dediğini hiç duymadım..
Artık doktorlar ona güzel sofra lan da yasak etmişlerdi. Kol bağlı, sofra yavan, sinirlendirici hâdiseler bol!.. Memleketin harb-dekl mevkii İse onu çileden çıkarıyordu. Osmanlı imparatorluğunun harbe girişini «et ile zırh karşılaşır mı?..» diye târif ediyordu.
Boğazın sularına karşı ayağının dibinde kedisi saatlerce yalnız otururdu. En sevdiği kedisi Zerrişte çoktan ölmüştü. Fikretin yaptıği tablolar arasında en muvaffak olanı da Zenişte’nln resmi îdi. Efendisinin ölümünden sonra bu tabloyu ailede büyümüş bir ahretlik kadın, uNöv-ber kalfa» hâtıra olarak almış, Anadoluya götürmüştü. Senelerce sonra İstanbul belediyesi Fikretin hâtıralarını toplarken Zer-riştenin resmini Anadoludan getirtmiş, tamir ettirmiştir. Fikretin kedileri dikkate değer İsimler taşırlar. Meselâ bir de pek sevgili kedisi daha vardı. Fakat «Rengâmiz», «Zerrişte» derecesinde edebiyata ve resme girmemişti.
Kolu bağlı olduğu için resim de yapamıyordu. Bu kol bağlılığı Fikret için hakikaten garip ve acı bir tecelli idi. Zira onun cemiyetle kalan son rabıtası bu eldi. Hiç olmazsa cemtyete çatmak için yazı yazıyordu. Tabiatın güzelliğini bu ellerle muşambanın üzerine döküyor, resimleştiriyordu, Kolu bağlanınca dış âlemle tek rabıtası da kesildi ve büsbütün içinin dünyasına çekildi.
Fikret neden öldü?..
Hastalığı anında dahi büyük sanatkâr çocukluğunu muhafaza ediyordu. Meselâ biraz iyileşir iyileşmez hemen perhizi bozmuştu. Hem de öyle böyle perhiz bozuş değil, darbı meselleri hatırlatacak bir tarzda perhize isyan-,. Meselâ turşu yemişti. Lâhana turşusu!..
Sıhhati bozulunca yine doktorların zoru. ısran ile perhize başlıyordu. Lâkin aradan biraz geçince nefis yemekler bir takım iğfal edici şeytanlar halinde onu perhizin çorak yolundan geri çeviriyorlardı.
17 ağustosta, yani ölümünden iki gece Önce yakın akrabasından misafirleri vardı. îyi yemekler yine eskisi gibi sofrayı süslüyordu. Ve Fikret bir iki gündür tekrar perhizi bozmuştu, Hattâ bundan bahsederken: «Blı- kâse turşu suyu içmiş!..» diyenler de vardır. Fakat yakınlan böyle birşey hatırlamıyorlar. Esasen buna lü-sum da yoktu. Zira Fikret bundan da daha ağır şeyler yiyordu. (Fikret boğazım bu kadar sevdiği halde, yemekten bahsedilme-n inden katiyen hoşlanmazmış. Onun bir kere olsun bir yemek lâfı ettiğini İşiten olmamıştır. Halbuki boğazına düşkün İnsan-Im ekseriya, hattâ yutkuna yutanına birbirlerine nefis yemekler
Fikret tararından yaptırıldığı zaman bliyük dedikodulara sebep olan GalatasaraylIn konferans salonu
tarif ederler. Serveti Fünunda topianıldığı zaman ayanda, azanın birbirine yemek tarif ettikleri mevzuu bahis olur, bu bakımdan onlarla alay ederlermiş,. O zamanın müreffeh ve romantik dünyasında genç erkeklerin konuşacakları —yemekten başka— o kadar çok şey vardı ki,..)
O gece birdenbire Fikret fenalaştı. Kendisinden, dehşetli kan geldi. İki gün yattı. Ve en sevmediği bir tarihte 10 ağustos günü — sene 1915 — büyük insan, büyük şair, büyük fazilet timsali Tevfik Fikret öldü.
Ne yazık ki bizde tarihî şahısların bile ölüm teşhisleri tam olarak konulamamıştır.
Fikret neden öldü?.. Bunu lâ-yikiyle bilmiyoruz. Kendisini muayene eden doktorlar şunları söylüyorlar:
1 — Böbrek veremi.
2 — Böbrekte büyük bir taş vardı. Perhizi bozunca bu taş yerinden oynadı. Büyük bir daman kesti. Şiddetli bir kan boşalmasından sonra ölüm geldi.
Lâkin en kuvvetli ihtimal şu üçncüsüdür:
Şayet Fikertin ölümü kaibden olmamışsa bir pankreas ölümüdür Pankreasın birdenbire kangren olmasından ölmüştür.
Bir sandık dolusu mektup..
En çok konuşulmuş bir insan olmasına rağmen Fikretin eserleri hâlâ toplu bir şekilde bağlamamıştır. Bunlar ortada yoktur. Onu «en büyük şairimiz!..» diye gösteriyoruz, Fakat eserini bulamıyoruz, Hakikaten garip bir şey. Nazıma Fikret hanım (Rübabı Şikeste» nin yeni harflerle «An-can» adında bîr yayımevl açan İki müteşebbis genç kız tarafından basılmakta olduğunu söylüyor. Bu onlar için hem bir ticar-ret, hem de bir hizmet olacaktır.
Yazımızı bitirmeden Önce burada mühim bir şeye dokunmak İsetriz. Bugün, Fikretin Âşiyanda bir sandık dolusu mektubu vardır. Şayet bunlar tasnif edilirse, edebî mektupalr, iş mektupları, maarif hayatına alt olanlar, hususi mektuplar ayrılırsa pek güzel bir eser meydana çıkabilir.
(Artdst 7 inci sayfada)
LOUiS BROMFiELD
MAZİDEKİ AŞK
(The Man Who Had Evcrythlng)
Memleketimizde HİNT RÜYASI ve GECE KULÜBÜ adile gösterilen filmlerin atadıkları «Ralns Came ve «İt Ali Came True* adlı romantarlle tanınan, Bu gilnkil Amerikan edebiyatının en meşhur romancın Louls Bröm-field'in bu romanında bütün büyük klâsik eserlere hâkim olan İki unsur vardır: Bizzat yaşanıp hissedilen bir hayat ve İnsan ruhunun cemlyetlçln-deki ıstırapları, Bromfleld, Tolstoy ayarında bir İfade kudretine sahip olduğunu bu eserlle İspat etmiştir. Çeviren: Vahdet Gültekln. Fiat!: 100 krş.
Çıkaran. TÜRKİYE YAYINEVİ, İstanbul
C.CZfl SANATLAR
Fil dişi
Bu sütuna sıkıştırdığımız «fil dişi» mevzuu ile, Tiirk tezyini sanatlarını ehemmiyetle İlgilendiren şümullü ve biiyük bir sanate temas edeceğiz.
Fil dişi İşçiliğinin tezyini sanatlarla alâkası asırlarca evvel başlar. Bu mühim sanatın İlk nümunelerl Çin'de ve Hindistan'da yapılmıştır. Bllâhara on üçüncü asırda, kuvvetli bir sanat kabiliyeti re derin bir nakış mcharell ile (Mezopotamya) da da vücuda getirilen fil dişi eserler hakiki birer sanat bedlaaidır.
Fil dişi, haddi zatında kıymetli bir madde olduğundan, adı geçen asırlarda Mısırda ve Bizmuta, en ziyade, dini ve mukaddes eşyaya ait İmalâtta kullanılmıştır. Fil dişi IşçllilÖ. Bizans sonat tarihinde ehemmiyetli bir yer kazanmış olduğu için de Bizans sanatları arasında mütaJfta edilmeğe şayan ayrı bir fasıl teşkil eder
Mısırdaki fU dişi oymacılığı da İlk eserlerini. Kur'an mahfazası ve minber tezyinatı gibi İbadethanelere alt eşya imal ederek göstermiştir
Arap sanatkârları, oyma ve geçme kapı vcsalr tahta işlerine fil dişi plâklar İlâve ederek ve bunların üzerlerini oytıp yazı ve şekiller hakkederek keza tetklka değer sanat eserleri vücuda getirmişlerdir. Bunların on dördüncü asırda yapılanları, sanat hakımmdan, İncelenmeğe değer eserlerdir
Türk, tü dişi u.craıc gelince: bu sanat bizde Lahta oymacılığı ve sedef kakmacılığı İle birlikte yürüyüp inkişaf etmiştir. Fil dişi üzerine en eski Türk eserlerinden kıiınç sapları, rahleler, kalem kutulan, kaşıklar ve yazı takımı mahfazaları görürüz. Fil dJşl tezyinat taşıyan tahta işleri, Türk sanatkârının kudretli eli altında. çok mühim karakterler alarak bugün eski eserlerimiz arasında pek yüksek mevkiler işgal etmektedir.
Dördüncü Murat zamanında. Bağdadın fethinin bir hâtırası olmak üzere inşa edilmiş olan üstü zarif bir kubbe İle örtülü, dışı ve içi pek nefis ve ince nakışlı çinilerle süslü (Bağdat Köşkü) nü gezecek olursak kapılarının, pencerelerinin ve dolap kanatlarının kimilen fLl dişi, sedef ve bağa İle İşlenmiş olduğunu farkederiz.
Topkapı sarayı hududu dahilinde bulunan ve on yedinci asrın bütün sanat İnceliklerini taşıyan bu köşkün içindeki eserlerin hepsi, devrinin en bârla sanat izlerini taşımaktadır.
Tûrklyede fil dişi; tarakçılıkta, ağızlıkçı) ıkts, tesbthçlilkte ve kaşıkçılıkla kullanıldığı gibi enfiye kutusu, makta, kalemtraş sapı, satranç takımı ve kaşağı gibi eşya imalinde de fazla sarfedllmLştlr
Bu saydığımız parçalar arasında, hakikaten şaheser denmeğe seza sanat eserleri vardır. Bilhassa makta ve kalemtraş sapı İmalâtı pek geniş te-nevvüler göstermiştir. Kamış kalemleri yonttuktan sonra ağız tarafını kesmeğe yarıyan (makta) lann en makbulü fil dişi olanıdır. Bunların İmalinde şöhret kazanmış ustalar sanat evleri tesis ederek çalışmışlar ve nam bırakmışlardır. Bu sanatkârla -nn başında üstat (TUbrl) ve sonra sıra He (Fikri, Resmi, Reşit, Çevri, Hiza) gelir.
Adı geçen sanatkârların imzalannı taşıyan eserler birer sanat hârikasıdır.
Nurettin Vatman
Keman ve piyano resitali
Mithat Ftnmen Orhan Börar
Cumhur Başkanlığı Filârmonik orkestrası üyelerinden viyolonist Orhan Borar re Devlet Konservatuvarı muallimlerinden piyanist Mithat Fen-men 19 çubat 1M5 pazartesi saat 18 de Şehir Tiyatrosu Dram kısmında konservatuvar namına bir keman ve piyano resitali vereceklerdir. Program: J. Brahms. Beethoven, O. Faure, vardır.
Biletler: 18 şubat cuma gününe kadar konservatuvar ve o günden sonra tiyatro gişesinden tedarik edilebilir.
Srhife 8
AKgAM
14 Şuoat 1945
HER AKŞAM BİR HIKÂVE
Her gün daireden birlikte çıkarduc.1 O şaşmayan bir İntizamla şekerci dükkânına girer ve tezgâhtarın yü-süne hiç bir şey söylemeden şöyle bir bakardı. Şekerciler de kendisini tanıdıkları İçin birşey sormazlardı. Zira onun alacağı şeyi artık bellemişlerdi: 360 ETam güllü lokum’...
Bozan da lokumun çeşidi değişir, sakızlı, sade veya portakal!! olurdu, tikin arkadaşımın hiç bir zaman fındıklı fıstıklı lokuma yana^nadı-fnı gördüm.
Bir gün yine böyle daireden çıktıktan sonra şekerdi dükkânına uğradık. Onun lokumunu minimini paket halinde saran şekerci, bağladığı «cimi parmak geçecek kadar bir tl-mlk yapıp eline verdi. Yolda sordum:
__ Lokumu çok seviyorsun gali»!. ACI acı gülümsedi:
— Bir tane bile tattığım yok kİ... Hayretle yüzüne boktun:
— O halde bunları ne yapıyordun?.
— Kaynanama yediriyorum...
Bu sırada civarda bir gramofon: «Ben esmeri fındık He, fıstık İle beslerim1.» diye bir şarkı çalmakta İdi. Halbuki yanımda kaynanasını lokumla besi iyen bir adam yürüyordu.
Kcndisne;
— Kaynananı nekadar sevlorsun Bir akşam bile şu lokumu ihmal ettiğin yok..
Diyecektim. Fakat birdenbire aklıma geldi kİ dostum Hamdi kaynanasından son derecede şikâyet eden bir İnsandır. O halde bu gül lokumunun esrarı ne İdi?,.
Oa\et sessiz, az konuşur bir insan olduğu için onun, ağzından söz kapmak hakikaten güçtü Muhtelif suallerle ağzını açtırmaktan başka çarem yoktu. Sordum:
— Peki... Bunu her g«e götürmen şart nll?..
O sessiz, o sakin adam âdeta coştu:
— İstersen götürme... Ertesi günü hâlin haraptır!..
— Ne yapar sana?..
— Ne mi yapar?.. Ne mi yapar?..
Durdu. Gözlerime dehşetle bakarak ilâve etti',
— Ne yapacak?.. Fal bakar . Fal!..
— Ne olacak?.. Fal bu kadar müthiş bir şey midir?..
— Sen Cal deytnce herkesin anladığı mânada bir faL düşünüyorsun. Kaynanamın lalı öyle değildir. O müthiş, korkunç bir faldır... ■
Tramvaylar o derece kalabalıktı ki beraber yaya yürümeğe karar verdik Sağ elinde lokum paketi olduğu için sol koluyle koluma girerek yürürken anlatmağa başladı:
— Her zaman, son derecede kibar bir hayat geçirmiş olduğundan bah-r 11 iği halde kaynanam, yaman bir falcıdır. Hattâ «Onun kahve falınuı üzerine yoktur. İnsanın bütün gizli hayatını, başına gelecek her şeyi teker teker bir küçük fincanın içindeki kara telveden okur, hepsini meydana koyar ı derler. Hattâ kadıncağız bütün ahbapları arasında büyük bir şöhret kazanmıştır. En uzak semtlerde oturanlar bile sırf fallarına baktırmak İçin bize koşarlar. Kıa, yan! karım İse fal denilen şeye son dere-eode inanır, İşte kaynanamın elindeki en büyük silâh budur. Zira karım gayetle kıskançtır. Her gün bana bir kahve İçirir. Ve fincanı benim niyetime kendi ellle kapatır, annesine de baktırır.
Kaynanam bana kızdığı, sinirlendiği günlerde artık benim zavallı fincanımın İçinden neler çıkmaz kİ... Orada ne müthiş marifetlerim, ne korkunç kabahatlerim gözüne göriin-■mez!.. Minimini bir fincanın İçinde ben müthiş bir donjuan olurum. Yine bu fincan içinde kadınların peşine mİ takılmam?.. Gizli ve kapalı yerlerde onlarla baş başa mı kalmam?.. Gizli mektuplar rru almam?.. Karıma hiç de benzemiyCn kadınlarla sarmaş dolaş mı olmam?.. Kaynanam butiin bunları bir nefeste mır-lar. Bir tutam kahve telvesi içinden
I karıma kos kocaman bir «Kaz an ovar I romanı« okur.
* Evvelâ fincanı şöyle alır, başını esrarlı esrarlı sallar, sonra gördüklerini .söylemek Ütemiyor muş gibi, bir kavgaya, bir faciaya sebep olmak niyetinde değilmiş gibi, karımın büsbütün merakını tahrik edecek, tavırlar takınır. Pakize:
— Söyle anne... Rica ederim söyle... Allah aşkına saklama... Benim başım için saklama.. Deyince kaynanam pek müşkül vaziyette kalmış bir insan haille:
— Aman kızım.. Ben de ne kadar büyük and verdirirsin!.. Söclerile fincanda gördüklerini şöyle anlatır:
— Kapalı bir yerde fal sahibi (yani bendenizi iri yarı, şişman sarışın bir kadınla baş başa kalıyor!.. [Karım ufak tefek ve esmerdir 1 Ve âdeta birblrlerlle kısmetleri birlemiyor. Fal sahibi bu kadından glsJI bir mektup alacak... Kadın da yüreğiyle, akliyle, fikriyle hep bu adamdan bir haber bekliyor 1..
Artık karım bu tafsilâtı aldıktan sonra tabii hayatı bana zehreder.
— Lâkin kaynananın falı çıkıyor diyorsun. Halbuki wı öyle faldaki gibi çapkın bir adam değilsin kİ...
— Tabii değilim... çünkü başkalarının falına bakarken belki söz'erln-ete samimîdir Lâkin benim falıma bakarken kendisine göre bir politika takibediyor. Bana karşı falı silâh gibi kullanıyor...
İstediği şeyi getirdim mi, kendisini memnun ettim mİ fallarım gayet masumane çıkıyor, o zaman bu insanın değil bir meleğin kahve falı da ancak bu kadar temiz çıkabilir Ben de ne yapayım?.. Uydurma fAlların şerrinden kurtulmak için kadını memnun ediyorum. Lokumu, dlş’erl-ne göre bulduğu İçin pek sev^r Üstelik bağırsaklarını da işletsin diye gül lokumuna, gül reçeline düşkündür. Dalma taşır dururum. Adeta benden çene kirası alıyor., Bir gece geç kaldım, tokumsuz eve gittim de ertesi günü falımda neler çıktı, neler...
Arkadaşım konuşurken düşünüyordum. insanların ne değişik, ne çe-üt’I silâhlan var.
Bazan bir kahve fincanı bile bir İğneli fıçı haline getirilebiliyor
• Bir yıldızı
Bulmaca
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — inişin aksi - Ekşimiş hamur.
2 — Kır - Tersi burçtur,
3 — Bir deniz kuşu.
4 — İlgisi yok.
5 — Gençlik - Tersi bir âzamızdır.
0 — Bir nevi boya - Tersi Kafkasya da bir şehirdir.
7 — Âdet olduğu veçhile.
8 — Tersi su taşır - Kıyı.
9 — Tersi blrlncikânundur.
10 — Çok değil - Sonuna «T» gelirse eski zamanın kıymetli taşlarından olur.
GEÇEN BUI MAÇAMIZIN HALLİ
Soldan sağa ve yukarıdan aşağı:
1 — Kûbaadasi, 2 — Üzülmeme!!, 3 — Büzülmek. 4 — Ayüleh. Sür, 5 — Anıle, Adese, fi — Demha, Ant, 7 — Ame, Dalyan, 8 — Seksenyedi, 9 — Jl, Üstad, 10 — İbre. Niza. I

Bir erkeğin kadını
MACERA VE AŞK ROMAN!
Yumi: Maurice Leblauc Çeviren: (Vâ - Nû)
— Tefrika. No 42 ~ ---
— Kurtardığı adamın da ismin! biliyor musunuz?
— Biliyorum.. Julot.. İki numaralısı. Makinist. Mavi Çayir’dakl adam... Bir numaralı Julot'nun ormanda öldürmek İstediği, yahut da öldürür gibi göründüğü adam... Kolyenin hâmili... Firarından sonra koîyeyl ele geçirmişti. Bundan dolayı da gasip suçundan mücrimdi. Montevideo'ya ayak basar basmaz bu adamı mahalli zabıta ile yakalattım. İncilerin hâlâ kendisinde bulunduğunu zannediyordum.
Delbot sustu.
Patriğe ve Doıninlquc perişan bir haldeydiler. Richard’m ölümünü o ana kadar duymamışlarda Kazanın feci tafsilâtı onları alt üst etmişti. Bu iş, bir cihetten de intihara benziyordu. Aksi takdirde, Rlchard’m bir Julot uğruna hayatını feda etmesin! nasıl Jzah etmeliydi? Diğer bir mesele. Julot acaba niçin Riclıard'la ve Antolne'la birlikte aynı vapurla Cenubi Amerikata
Kendi kendini meyda- Amerikada İpek-na çıkaran bir kaatil! ÇÎlİk Seferberliği
Esrarlı cinayetin faili, bu işi tahkike memur edilen polis şefi imiş!
Fransa’da gayet garip, müthiş olduğu kadar esrarlı bir cinayetin faili, kendi tarafından gayri ihtiyari olarak meydana çıkarılmıştır. Cinayet vakası şudur:
Meşhur Fransız plajlarından Saint Adresâc'de bir sahalı bütün halk (warlı bir katil cinayetinden dolayı heyecan ve dehşet içinde kalmıştır. Cinayet gecesinden bir gün evvel Fransa'nın maruf tüccar ve iş s:damlarından Monet İsminde biri zevcesile birlikte tatili geçirmek üzere p âja gelmiş ve bir otele inmiştir Adam akşam üzeri yatmazdan evvel bLr deniz banyosu yapmak üzere yulcuzca plâja gitmiş, lâkin sabaha kadar otele dönmemiştir. Zevcesi telâş etmiş ve sabahı sabırsızlıkta beklemiştir.
Halbuki sabahleyin erkinden francala dağıtmakla olan bir çocuk kumraldan geçerken plâj sularının derin ve tehlikeli hududunu gösteren İşaretlerin arasında bir cesedin dalgaların acvkl ile çalkalanmakta olduğunu gördüğünden zabıtaya haber ver-mlştri. Yapılan tahkikatta cesedin çıplak olup kaf»5indğ bir kurşun yarası bulunduğu ve elbisesinin sahilde İtina İle kaflanarâg toplu bir halde durduğu görülmüştür.
Cinayetin sebepleri ve fallı hak- bu Izder kında hiç bir 1e bulunamamıştır. Ma-
uyanınca kendisinin cinayet işiedi-, ğlnl görür gibi olmaktan mütevellit bir heyecan İçinde bağırırdı.
Hususi doktoruna bunları anlattığı 'aman tecrübeli tabip akıl haslalığı-ııın fena alâmetleri olduğunu takdir ettiğinden bir an Ovvel tedavi altına alınmasını tavsiye ediyordu. Lâkin memur meslek gayreti ile doktorun ihtarlarına aldırış etmiyordu.
Parlsten emir alır almaz memur Saint Adreâse plâjlna gitmiştir. Maktulün belli başlı bir düşmanı olmadığını ve elbisesinin cebindeki hatt-rı sayılır paralara dokunulmadığını anlamıştır.
Maktulün zevcesinden başka varisi de yoktu. Madamın ise bütün gece otelden çıkmadığı tesblt edilmiştir. Cinayetin sebebi ve faili hakkında en ufak bir İpucu bulamıyan taharri memuru tekrar uzun süren ince taharri ve muayenelere başvurmuş, cinayet mahalli etrafındaki elli metrelik sahanın her santimetre mu-rabbamı gözden ve elden geçirmiştir Akşam karanlığı bastıktan sonra fenerlerle muayeneye devam etmiş: ir.
Fener ışığı altında muayeneye devam ederken birden bir durmuştur. Çünkü aradığı izi bulmuştu. Fakat ’ kendisi de fena. halde şa-, şırmiştı Sabaha kadar şaşkın şaşkın
halli zabıta âciz kalınca Paris polisi- Saint Adresse sokakla ında gezdik-ne müracaat etmiştir. Merkez en t'c- ten sonra sabahleyin polis miidürlye-rübeli ve muktedir polis şeflerinden tine gitmiştir.
Robort Lc Dru yu bu işi aydınlatma- , Burada kendisini karşılıyor polis ğa memur etmiştir. Bu vazife kendi- müdürü ve arkadaşlarına şu sözleri sine bildirildiği zaman taharri memu- 'söylemiştir: ru Saint Adresse’den üç kilometre! uzaktaki Le Havre şehrinde bulunuyordu. Meşhur taharri memuru aynı ' zamanda Surte'nin en genç uzvu idi. Her hangi cinayet mahallinde gördüğü ayak izinden kaatllin bede-' nl evsafını derhal tayin etmeğe inektedir olduğu ve cinayet mahallinde Tasladığı her hangi sigara külünd n sigaranın tütün u h.»'»»...,* - -
men keşfeylediği herkesin ağzında parmağın birinci idi «i
Bir çok ateşli harrl memurunun maharet ve kudreti bir örnek ve teşvik teşkil ediyordu. Şu kadar var ki hakikatte bu taharri memurunun muvaffakiyet sırrı zekânnın şldd tl
! »Mösyöler, cinayetin esrarını keşfetmeğe muvaffak oldum. Kaatllin ayak İzinin kalıbı olan balçık parçasını getirdim. Cant, kurbanını bLrdenblre .enselemek için arkasından sessizce gitmek üzere ayakkabını çıkarmış ve yalınayak yürümüştür.
________________ „ ^5te ayağının kalıbı. Görüyorsunuz ve mârkâttnı he-,Kİ 301 ait bu kalıpta baş
________ _________ _ 2’ i boğumu yoktur. , Binaenaleyh kaatllin sol ayağının baş parmağının birinci mafsalı yoktur. Bu ayağın sahibi de karşınızda bulunan taharri memurudur »
Eğtlerek sol ayakkabını çıkarmış, ve boş parmağının birinci boğumu . bulunmayan ayağını çıplak olarak ve sttarti değil, dikkati ve çok çalış- gösterdikten sonra: «Mösyöler, görü-ması idi. 1; ..........- . .
Her hangi bir cinayet vakasını tahkike memur edildiği zaman cinayete , _ sahne olan binanın bütün kat ve Odatannı her »uUm't» •»»"lM>«ln> jnlaraun p„mu. mnncl karıkarak İneaden Ineey. nraayr-1 dan ltltar,n amd!yatla kaUmlstl. ne. bulduğu her Kpluljrne »e İplik Kcndl |((U1Mİ tah3rrl
parçaanı muharsro «Ksrtll. munl «ııierek eüıayet mah-
Cinayet mahallinde tesadüfen bir kemesine gönderilmiştir Avukatı çok düğme bulacak olsa bunun üzerinde 1111uk(cdlr bir adam olduğundan mah-saatlerce dururdu I.te bu sabırlı ve demeden ve uzun tetkikler sayesinde bir hayli _____________________________
cinayetin failini meydana çıkarmış- teşckkll bir heyet tarafından Ur. | - ■ ■
Şu kadar var ki kendi âmirleri genç memurun ağır anlayışlı olduğunu bilmiyorlar ve am derecede zeki olduğunu zannediyorlardı. Kendisi de bu şöhretini muhafaza için muvaffakiyetlerini bildirirken bvnu bir lâhıada yaptığını raporlarına kaydediyordu.
İşin farkına varılmaması lçlrı, tahkikatı bir an evvel bitirmek üzere, ekseriya bütün geec sabaha kndar tetkik ve muayene İle uğraşıyordu. Ekseriya geceleri İki saatten fazla uyumazdı. Bütün bir haftada altı saatten fazla İstirahat etmezdi,
Bu devamlı uykusuzluk ve çaPşma taharri memurunun fına halde sinirlerini bozmuş ve sıhhatini berbat etmişti, Sinileri o kadar bozulmuş*u kİ uyuduğu zaman kâbusa tutulur ve
gençler için bu ta-muvaffakiyetleri
yorsunuz ya kaatll benim'5» demiştir.
Le Dru- çocukken bir gün sol aya’ ğının baş parmağı bir tekerlek al tın-uA kalarak ezilmiş ve kangren ol’ maması için parmak birinci mafsal-
maznunun akıl ve sinir hastalıkları mütehassıslarından mü-
jden İnceye muayene edilmesini istemiş. mahkeme de bu isteği kabul et-mşltlr.
Yapılan muayene ve müşahedelerde Le Dru'n un hakikaten aklından zoru olduğu, gündüzleri tabii ve zararsız bir adamken geecieri tehlikeli bir deli halini aldığı anlaşılmıştır.
I Mahkeme taharri memurunu müebbet hapse mahkûm etmiştir. Gündüzleri güneşin doğmasından itibaren batıncaya kadar serbes ' ve lâkin geceleri muhakkak surette hapishaneye sokulması şart koşulmuştur.
Bu suretle ömrünün sonuna kadar geceleri haplshan-de kalan bu garip deli bir gece hücresinde ölü bulunduğundan sabah olmadan buradan çıkarılıp defnedllmiştir. — F.
olması
Zengin Amerikan kadınlan, Japon ipeklerine muhtaç olmamak için salon larında ipek böceği yetiştiriyorlar
Amerikalı kadınlar, artık Japon yanın İpeklilerine muhtaç olmamağa karar vermişler ve derhal fl’ilyata geçmişlerdir. Washlngton’un kibar âlemine mensup birçok kadınlar, salonlarındaki kuyruklu piyanolarının yanıbaşında İpek böcekleri beslemektedirler.
JupcnaLr tarafından ortaya atılan Ve İpek böcekçiliğinin ancak şark ikliminde veya p?k az ücretle çalışan çerfe sayıda işçisi bulunan bir memlekette yapılabileceğini lddia eden düşüncenin sona erdiğini Amerikalılar hayretle kaydediyorlar.
Birleşik Amerikada hâlen gayet sade yeni bir teknik sayesinde büyük veya küçük mikyasta, meselâ bir kundura kutusu İçinde birkaç gram ve büyük fidanlıklarda binlerce kilo ipek İstihsal edilebilmektedir.
New - Yorklu John Ousta, Cumhurbaşkanı Roo.-evelfe tamamen____________________
New • York'takl evinde beslediği İpek _ deccğlni, , .............
böceklerinden elde ettiği ipekten ya- sonra Japonlar tarafından yapılacak pilmiş bir Amerikan bayrağı takdim her türlü dampingin önlenmesi için etmiştir.
New - York’takl milletleraras' kadın sanat ve sanayi sergisini ziyaret rdenler, Long - İslan’da oturan Mme. Raynıouncl Bllemanın kendi evinde istihsal ettiği ipekten yapılmış eşya- | Jara hayran olmuşlardır.
İpek böceklerinin ticaret maksadüe beslenmesi için New - Jersey. Pen-silvâııya ve Florlda eyaletlerinde muazzam fidanlıklar meydana getirilmiştir
Kalifornia'dakl fidanlık sahipler), dul ağaçlarına ve tırtıllara fazla vitamin v rnıejc suretlle memleketin bütün İhtiyaçlarını karşılıyabllecekle-rini tahmin etmektedirler, Alabama eyaletinde, cezaevlerinde bile İpek j böceği beslenmektedir
Binlerce mütekait, harb malûlü, çifçl karıları ve daha başkalarının İpek böçekçllIğUe meşgul olabilmeieıi İçin hâlen en çek alâka uyandıran tecrübeler Worristown yakınında bu-lunna Thornwood çifllğinde yapılmaktadır.
İşten çekilmiş eski bir ihracatçı olan beyaz saçlı çifiik sahibi Gil. me-sahal sathiyesi 10(1 metre kareden az olan küçük arazi sahibi milyonlarca ailenin İpek böcekçillğile meşgul ola- ; rak müstakil bir ma» kaynak temin edebilmesi için birçok tecrübelere girişmiş ve şimal Amerika’da her İklimde Japon ipeğine üstün ipek İstihsal olunabileceğini ispat etmiştir.
Bundan başka GİL ipek böceklerinin gıda kaynağı olan dut ağaçlarını ı da ıslah etmiştir. Japonya’da çevik çocuklar, taze yaprakları koparabilmek için ağaçların en yüksek dalla-rina kadar tırmanırlar. Gil, bu cambazlığı faydasız addetmiş ve 6000 beyaz dut ağacının küçük boyda kalmasını temin etmiştir Bunun için de ağacı, toprak seviyesine geldiği zaman kesmekte ve kütüğün kuvvet! dallara gitmekte ve bu suretle de ko-tayca kopavılabilecek taze dallar elde etmektedir. Bu usul sayesinde 2 saatte elde edilebilecek yapraktan daha fazlası 10 dakikada toplanabilin ektedir. .
New - Jersey'dekl hararet derecesi, sıfırdan aşağı 17 ye kadar düşmesine rağmen ağaçlar bu amellyeye ko-layllkia dayanmaktadırlar.
Amerikan ikliminde dut ağaçları yapraklandığı zaman 2 bazan de 3 rekolte temin edilmektedir.
Gil, takriben 100 metre kare arazisi olan ailelere ipek böcekçiliğinin iyi bir ha vat temin edebileceğini ispat etmekte ve Thorntvood usulüne göre ' 4(» metre karelik bir yerde her biri
52 şerden 27 sıra ağaç. — topyekûn 1400 — dıkilebileceğini belirtmekledir.
3 yıl sonra ağaçlar takriben 240 kilo ham ipek istihsaline yetecek 10,000 kilo kadar yaprak vermektedir. Japon dampingi zamanında ipeğin fiati, kilo başına 6 dolar idi. Halbuki şimdi flal, kilo başına 10 - 12 dolardır. 40 metre karelik arazide elde edilen yaprak, 2500 - 3000 dolar getirebilir. Sadece kozadan 1500 dolar alınmaktadır.
İlk seneden sonra artık yapılacak hiç bir masraf kalmamıştır, ipek bö-cekçlliğile meşgul olanlar, böcekleri. yumurtadan kolaylıkla çıkarabill'ier. LJL Birkaç plliçiıı pisliği, ağaçlara lâzım olan gübreyi temin etmektedir. Q_
Birçok aileler, İpek böceği besleme-nln sadeliğini gittikçe kavradıkların- t| dan Gil, fiatlerln düşmemesi için O hükümetçe nizamlar konulması icabe-
' aynı zamanda harbden g
E (D > (D
RADYO
ANKARA RADYOSU Bugünkü program
18.Û0 Radyo salon orkestrası, 18.30 Ziraat saati, 18.45 Saz eserleri, 19.00 Haberler, 19.20 Geçmişte bugün, 19.25 Fası!. 19.45 Serbes saat, 20.00 Faslın devamı. 20.15 Radyo Gazetesi, 20.46 Yurttan sesler, 21 05 Cumhur Başkanlığı armoni muzlkas, 21.50 Eski İtalyan müziği, 22.20 Müzik (pL). 22.40 Haberler.
Yarın sabahki program
7.30 Spor saati (Vücudumuzu çalıştıralım5, 7 4o Haberler, 7.55 Müzik (pl.l, 12.30 Şarkılar. 12.45 Haberler. 13.00 Radyo salon orkestrası.
ÖAKŞAM
Abone bedeli
Türkiye
kcoebi
2800 kuruş 1500 >
800 •
şenellk
8 Aylık
3 Aylık
Adres tebdili için luk pul gönderilmelidir takdirde adres değiştirilmez
5400 kuruş 2900 »
l«00 »
elli kuruş-
Aks’
Telefonlarımız Başmuharrir: 20585
Yan İşleri' 20765 - tdare- autatı
Müdür: 20497
Rebiülevvel 1 — Kasım 99 imsak Güneş öğte Lktndı Ak Yatsı E. 11.37 1.17 6.48 9-40 12.00 1-32 V 6.18 7.58 13.28 16.21 18.41 20.12
gidiyor. Şayet tesadüfse, uu ne biçim tesadüftür?
Patrlc:
— Anlıyamıyorum. — dedi. — Sizin işleriniz çok esrarengiz şeyler.
Potla âmiri devamla:
— Sizin hiçbir şey bilmediğinizi görüyorum. Esasen orada bir adamı tevkif ettirlşim de sır halinde kaldı. Bir büyük darbe vurmak istiyordum. Bütün hakikati, bütün isimleriyle meydana çıkarmak azmlndeydlm. Bu İnci gerdanlık yoUyle her şey bulunacaktı.
Patrice. lâkayıt görünerek sordu:
— Şimdi maksadınıza eriştiniz mi? Delbot, gururla:
— Asıl maksadıma eriştim. - dedi Fakat, dediğini biraz tashih elti.
— Hiç değilse takriben ulaşçıın.
Patrice, muhatabına h^kmak’Jizın:
— Elinizde delilleriniz var mı? -diye sordu.
— Evet, aziz üstat!.. Delillerim var. Evvelâ iki numaralı Julo’nun. Geor-gea Waahlnglon vapurunda, iki dos-
tunuzla bLrllkte bulunması... Ve bu işte rol oynaması.
— Rolü neymiş?
— İki dostunuzun hizmetçisi olarak seyahat ediyordu. Karaya ayak bastıktan sonra, Par isten getirdikleri otomobilde şoförlük edeceğini söylüyordu.
— Bu tafsilât) kimden aldım»?
— Bizzat Julot’dan.
— Demek size itirafta bulunmağa razı oldu?
— Mecbur oldu. O memleketin polisleri insanı İstintak etmeği biliyorlar. Diğer cihetten, Julot'nun bavulunda. çamaşırlarının arasında saklı olarak yüz bin frank buldular. E, tabii itiraf etmesi lâzım geldi.
— Bunları çaldığını mı?
— Çalmak mı? HayırI... Bu para kendisine verilmiş.
— Bay Rlchard l/Heurolş.. Fransa-dan hareketinden evvel...
— Ya?.., Antolne bu cömertliğe iş-tlrâk etmedi mi?
— Hayır Bütün bu işler, bay An-tolne'a vız geliyordu. Caboche. ondan öteberi istedikçe: «Bu kadarcık bir iş için öyle külfetler değmezi' diyordu. Ve, diyordu kl: «Bir Mavi Çayır rezaleti için memleketini terketmek esasen kâfi derecede angarya. Üstelik 100 bin papeli uçlanmak, yok yok1 Olur iş değilI Bütün bunlar unu .n'.du Artık ehemmiyetleri kalmadı. Fran-
sada kim yaşıyacaksa. bu işin arka kısmiyle o uğraşsın, Ben mademki yola çıkıyorum, bütün hesapları hal ve faslettim, demektir. Görmedim, bilmem. Almadım, vermem.» Arkadaşı Richard’ın hareket tarziyle alay ediyor, onun yaptıklarına «enailik» diyordu.
Patrice, acı acı güldü. İki dostunun maneviyatındaki farkı düşünüyordu. Dedi ki:
— Acaba Rlchard bu parayı Julot’-ya niçin vermiş?
— Bıı adam, gerdanlığı götürsün de bayan Domlnlgue Martyl'e İade etsin diye, Julot, şatoya girip de sizi gördüğü akşam, mücevheri İade etti, değil mİ?
Dominigue, sapsan kesildi Başlyl» tasdik işareti yaptı
— Evet, doğru! İncileri bana iade etti - dedi.
Delbot, devamla:
— Bütün hâdiseler, birlblrlerlne mükemmelen zincirleniyor. Julot yanındaki parayı kimden aldığını İtiraf ettikten sonra, biz, bu paranın menşeini bay Antolne'dan da tahkik ettik. O dıı söylenenleri tasdik etti. Bunun üzerine Julot'yu serbes bıraktık. Mademki, çalmmanııştı, artık bu parayı bahis mevzuu edemezdik Kısacası. Caboche, bay Antoine'm hlzme-ç-’de !"î|**l simdi '•ünynnm Ötesinde bilmem ue vaziyetledirler. Ben ise.
zincirin bütün halkalarına sahibola-rak işte geri döndüm. Mavi Çayır. Pl-crreuse, çifte Julot 1ar. çifte Kumru’-lar ve dört meşhur şahıs, hepsi şimdi malûm.
Patrice, sert bir sesle:
____şimdi niyetiniz nedir? - diye sordu.
____Aziz üstadım, önceden bildirdim, bir düşmanlığım yok. Bundan altı ay evvel cereyan etmiş bir rezaleti canlandırmak bizi enterese etmiyor. O zaman bu zamandır birçokları daha zuhur etti. Blzlere kâfidir. Caboche, kolyeyi bulmuş, evet! Fakat, onu tam sirkat şeklinde ele geçirmemiş. Şayet, bay Richard. kendisine 100 bin frank verdiyse, bu parayı gönül rızaslyle vermiş. Mahut gece zarfında, iki Julot’dan hangisi cinayet işledi meselesi kalıyor ki. artık o kadarını ben tâyin edemiyeceğim. Doğrusunu isterseniz, bu bana biraz da vız gelir, öldürülen hırsız bir kadındı. Cezasını buldu. Bir hırsız ve bir kaatll, iki Julot var. İkisinden biri de belâsını buldu. Eh, artık bu kadarı kâfi! Adalet tatmin edilmiş demeklirBöIls de tatmin edildi. Polis derken kendimi kasdedlyo-ruın Şeflerim memnundurlar. Beni terfi ettirdiler, o iş de mükemmel oldu. Dııha âlâsı, benim hakikati bilişimdir Bdgadler Delbot. mağlûbedl-lemedi. Doğrusu ben, buna razı olamazdım, şimdi aziz üstat, madam va
ste gönül rahatiyle uykunuzu uyuyabilirsiniz, Bu iş nihayete erdi. Sizi hiç kimse tâclz etmlyecektir. Yakayı sıyırdınız. Gözünüz aydın! Mükemmel!
Delbot, tekrar sustu. Sonra, sesnio tonu değişerek dedi ki:
— Bir söz söylememe daha müsaade ediniz, aziz üstat!
Patrice, muhatabının artık gitmesini İstiyordu. Sabırsızlanarak:
— Söyleyiniz! - dedi.
— Size yaptıklarıma karşılık bir şey istiyemezsem de gene bir ricada bu-lunacağnn.
Patrice, muhatabına hayrette baktı. Bu bir para talebi olamazdı. Çünkü. adamın karakteri de, resmi vazifesi de buna mâniydi. Öyleyse ne?
— Sizi dinliyorum. Size nasıl faydalı olabilirim? - dedi.
Zabıta âmiri ayağa kalktı. Vekar-la cevap verdi:
— Aziz üstadım! Sisin bana hürmet beslemenize kıymet veriyorum. Brigadier Delbot'yu narnuskâr bir insan saydığınızı söyleyiniz, ona alinizi veriniz!
Patrice, tereddüdetmeksizln:
— Memnuniyetle. - dedi.
Ve ilâve etti:
— Sizde büyük bir polis olmak kabiliyeti varl
(Arkası var>
14 Şubat 1945
AKŞAM
flafîlf® 7
Tanımadığımız meşhurlar
Qul(":T'L.WlİÎ.ARI
(Başta ra/t 5 inci sayfada)
Ben görmedim. Fakat pek sevdiğim ve saydığım bir zat okumuş anlatıyordu;
— Bir yerde gördüm. »Aziz» terden bahsedilirken şöyle deni-| liyor: «Dağlara, kütlelerin haricine çekilip aziz olmak, namusu muhafaza etmek kolaydır. Azizler gelsinler de şehirde, insan toplulukları arasında namuslarım muhafaza etsinler bakalım...»
Doğrudur. Hisarların tepesine çekilen Fikret için de belki bu akla gelebilir. Fakat onun hayatının her sahnesi hakikî bir lazi-letin ve feragatin romanı, büyük destanıdır.
Hayatı devir devir büyük inkisarla dolu idi. Ümidin yolunda adamakıllı ilerlediğini zannettiği anda olduğu yerde döndüğünü dehşetle ürpererek gördü:
^Geçerdim basıp bir takım izlere;
Eğildim, biraz âîkkat ettim yere O izler benim, hep benim izlerimdi..»
Bütün ümit yıkımlarına rağmen o bütün hayatında bir şeye inanarak bağlanmak için çırpındı.. Hattâ kendini zorladı: «Ebnayı beşer birbirinin kardeşi... Hülya!
Olsun, ben o hülyaya da bin canla inandım»
Diyecek kadar... Korkunç derecede hassas bir «fazilet terazisi» olan kendi vicdanına vurduğu bir çok şeylerin korluğunu titreyerek gördü... İsyan etti!..
Biz, aradan nesiller geçtiği halde onun engin faziletinin önünde hürmetle eğiliyoruz.
Hikmet Feridun Es
Karaman kazasının ziraî durumu
Karaman (Akşanu — Karaman, rirai, sınai, ticari bakımdan bujüü inkişaf hamleleri göstermekledir. Karaman kazası bölgesinde nüfusun % 75 i köylü ve çllçl, % 10 v sanatkâr ve serbes meslek erbabı ve % 15 1 tüccardır. Ekilmiyen geniş yerler, toprağı olmıyan, bilhassa muhacir köylüye verilmiş ve bu sebeple köylü toprak sahibi olmuştur.
Köylüye pulluk dağıtılarak ve diğer ziraat âletleri getirilerek. ziraatın terakkisine çalışılmaktadır. Karamanın en mühim zirai mahsulâtı buğday Arpa, üzüm, mısır, nohut, mercimektir. Toprak Mahsulleri Ofisinin buğday mübayaası memleketimizin her tarafında olduğu gibi Karamanda da buğday ziraatlnln İlerlemesindeki esaslı âmillerden biri olmuştur.
Ks ramanın yaptığı ihracatın % 70 ini zirai mahsul teşkil etmektedir. 1S44 senesine göre buğday 8 milyon, arpa 425.000. nohut 850.000, mısır 700.000, mercimek 125.000, bulguT 250-000 kilo istihsal edilmektedir.
- İŞ ARIYANLAR
MUHASİP İŞ ARIYOR — Lise melunu - Usul ö miizaafe üzerine ticari muhasebeye bihakkln vakıf muhasip müesseselerde dnlmi İş aramaktadır. Erenköy Etcm Efendi 10 N.Ö. rumuzuna. 853 —
VI-'Nİ YAYIN
İSLAM ANSİKLOPEDİSİ
23. cüz
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesinde kurulan bir heyet tarafından neşrolunan İslâm Ansiklopedisinin üçüncü cildinin 23 üncü fa-■Ikülü neşrolunmuştur. Bu farikülde Cifi ad (Halim Sabit Şlbay). Çiğala Zade (Tayylp GökbUgin), Cihan Şah (Millerimin Halil Ylnanç), Clrcla (Kasım Kufralı), Culfa (Mirza Balak. Cuma (Kasım Kufralı, Cuzcanı (Fuat Köprülü), Ciincy B. Ahdürrahman (Mükrlmln Halil Ylnanaç), Cüneyd B. İbrahim (Dr, RHter), Alâeddln CüveynJ (Fuat Köprülü), Şenueddtn Cüveynl (Fuat Köprülü), makaleleri yeniden telif edildiği gibi birçok maddeler tevsi olunmuş ve bilhassa coğrafya maddesi İbrahim Akyol tarafından genişletilerek renkli ve siyah eski haritalarla tezyin edilmiştir. Bu fasl kül 80 sabife yetine 100 aahifedlr.
KONFERANS
Beşiktaş Halkevinden: 10/11/1945 tarihine rastlayan cuma günü saat 20 de Haikcvlnüz salonunda İngiliz Kültür heyet! âzasından Prof. Mr. Banders tarafından «Üniversite hayatin mevzulu bir konferans verilecek ve konferansı takiben de «Londra'da Üniversite hayatı» adlı bir filim gösterilecektir.
A Şişli Halkevinden: 10/2/1945 cuma günü saat 18,30 da Haike'vimlz-de B- Samlh Nafiz Tansu tarafından (Meşhur romanlar) mevzuunda bir konferans verilecektir. Herkes gelebilir.
AKORDEON GURUBUNUN
İLK KONSER
Eminönü Halkdvi Üniversiteli gençlerden teşekkül eden bir akordeun gurubu teşkil etmiştir. Heyet müşterek çalışmalarını bitirmiş bulunmaktadır İlk konserlerini 18 şubat 1945 pazar günü saat (16) da Şdvket Ev-liyagil'in gençleri tanıtacak bir sözünü müteakip vereceklerdir.
Konser programı hafif klâsik sololardan ve ağır tangolardan teşekkül etmiştir.
MÜHENDİS İŞ ARIYOR — 7 «ne tecrübeli, yol ve İnşaat işlerinde müstakil İş yapnuş, maaş vev^ hisse ile çalışır. Taşraya gider. Akşamda »Serbest. rumuzuna mektupla müracaat. 896 — 2
2- İŞÇİ ARIYANLAR
OTEL İŞLERİNDE ÇALIŞMIŞ — Veya çalışmamış otel İdare edebilecek 30 - 50 yaşlarında bir baya İhtiyaç vardır. Fatih Reşadiye oteli S. 17 - 19 861 — 1
DÖRT KSİLİK BİR AİLE — Bütün ev işlerini yapacak g611p gidici hamarat bir kadın» İhtiyaç vardır. Civarda olanlar tercih olunur. Şişli Samanyolu 91 No. Bıkmnz a pat iman
2 ye öğleye kadar müracaat. 772 - 3
tNGÎîJzCE TİCARÎ MUHABEREYE VAKIF — Bayım veya baya ihtiyaç vardır. Karaköy Palas karşısı (104 -106) No. ya öğleden sonra müracaatları. 795 — 4
İNGİLİZCE BİLEN DAKTİLO BAYAN ARANIYOR — Haftada dört beş gün yalnız öğleden sonraları çalışacaktır. Steno bilenler tercih olunur P. K. 839 - hkanbııl müracaat 886 - 2
GRAMLA İBRİŞİM SARMAK İÇİN— Çekirdekten yetişmiş işçiye İhtiyaç rar. Bu adrese müracaat: Enver Kava Tpllkcl ve Tuhafiyeci Kapalıçarşı Kalpakçılar eatktesi No. 229 897 —
- SATILIK EŞYA
YENİ DİKİŞ MAKİNESİ — «Singni marka satılıktır. Müracaat • Beyoğlu - Tarlabaşı caddesi 85 numaraya her gün müracaat 19 - 15 aram. 877 — 1
SATILIK ANTİKA MÜCEVHERAT— Maruf bir aileye alt bir çift gaye* kıymetli ve enteresan eski Felemenkli broş 15/2/945 perşembe günü Sandal Bedesteninde satılacaktır. İsteklilerin şimdiden gidip görmeleri caizdir. 871
SATILIK — 1 Rdç( Ezme krema makinesi, 1 adet İrmik sasörü. ı adet etek. 1 adet motor. 16 beygir kuvvetinde, az kullanılmış, çift volant, ka-»uıfle birlikte Sabrl Urallı. fabrikatör. Bandırma 845 — 7
SATILIR BUZ DOLABI — Kelvl-natör dört ayak taşraya azimet do-laylslle satılıktır. Küçük İlânlara memuruna müracaat. 880 — l
İYİ VAZİYETTE BİR PİYANO SATILIKTIR — Mutavassıtlar kabul olunmaz. Müracn.-ıt günleri perçemi» cuma ve cumartesi saat: 10 - 15. Beyoğlu İstiklâl Cad. M/M Taksim Palas No. 2 880—1
SATILIK TAKSİ — 1939 sonu modeli Ford taksi otomobili, W durumda ve lâstikler! yeni acele satılıktır.
Telefon: 2ÖSTO 888 - 4
KELEPİR SATILIK TAKSİ — 8 Silindiril 37 model as tuHanılmşı İçi deri döşemeli, radyosu, kaloriferi mevcut lâstikleri temiz bir adet Stübeyker markalı taksi satılıktır. Görmr-k İçin saat 10 - 11 arasa Gedlk-p*şa Arak garajına. Telefon: 31716, 895 — 3
SATILIK YAZIHANE EŞYASI — Yeni postahane arkasında İstanbul hanının üçüncü katmın «21> numarasında avukatlığa sR bir yazıhanenin eşyası ve bir Amerikan «Gutler» marka yazıhane portmanto lakemle ve sn İr eşya İte kütüphane ve kitaplar terki meslek dolayuUe satılıktır. Odabaşı ya müracaat. 891 —
— Kiralık — Satılık
SATILIK APARTMAN — Talimhanede şehit Muhtar caddertle Aydede caddelerinde altışar kat 5 şer daireli bütün konforu haiz birisi asansörlü diğerleri asansorsüz. Tel 41571 Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98. Kat 1 8Ü2 — 1
SATILIK APARTMAN — Taksimde İnönü gerisi karşısında tramvay yolu üzerinde altında mağazası olan tam konforlu asansörlü yedişer »dam 8 katlı. Tel: 41571 Ankara Emlâk Bürom İstiklâl caddesi 98 kat 1 863 — 1
SATILIK HAN — Karaköyde Tünel civarında tamamen betonarme beş kat üzerine İradı nöt yüzde 5 altında mağazaları ve birçok odaları Olan han. Tel. 41571 Ankara Emlâk Bürosu istiklâl caddesi 98 kat 1 864 — 1
SATILIK EV — Kadıköy Cevizlik Ahter 8. 14 No. lı ev satılıktır. İsteklilerin Taksim Talimhane Topçu cad. No. 2 Uygun Ap. 2 No. daireye müracaat 87 ___ot
5.000 LİRAYA — Beylerbeyüıdc, isketeye 10 dakika mesafede, 6 1/2 dönüm bahçeli, 5 büyük odalı bir ev satışa çıkarılmıştı!?. Müracaat: Ferdi Selek Türk Emlâk Bürosu, Galata Ö-mcr&bir han 2 nci kat No. 23. Tel: 42368 858 - SATILIK APARTMAN — Sirkeci Hocapaşa Dervişler sokağında 18 - 20 No. lı altında mağaza, dört daireli yanında ve etrafında oteller bulunan otel yapmağa çok elverişli kıymetli apartman Sultanahmet Beşinci Sulh mahkemesince 22/2/945 perşembe günü saat 14 ten 16 yu kadar satılacaktır. 944/838 No. ile Başkâtipliğe müracaat. ’ 890 — 1
İSTANBULİN HER HANGİ BİR SEMTİNDE — Her cins emlâki en kısa bir müddette paraya çevirir. Arzu edenlerin derhal Galata Ömerâbit han 2 nci kat No. 33, Ferdi Selek. Türk Emlâk Bürosuna müracaat etmeleri tavsiye olunur. Telef, 42360 856 — 7
SATILIK APARTMANLAR — Ka-dıköyiinde tramvay yolu Ürerinde altında mağazası bulunan ve 10 dairesi olan lk! apartman. Tel. 41671 Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98 kat 1 867 —1
SAVIN MÜŞTERİLERİME — 10 000 -1000.000 lira arasında muhtelif semtlerde, muhtelif villâlar, köşkler, apartmanlar, evler, çiftlikler, yalılar sunar. Arzu edenlerin, ömerâbit han 2 nci kat, No. 23. F S. T. E. Bürosuna teşrif buyurmaları ve yahut 42308 numaraya telefon etmeleri. 857 - 7
KADIKÖY İSKELESİNDEN MODAYA KADAR — 10000 liradan 20000 liraya kadar acele satılık tv alınaca-tır. Satmak Istlyenterin Ferdi Selek Türk Emlâk Bürosuna acele müracaatlar Galata Ömerâbit han İkinci kat 23 No. Telefon 42368 859 —
BAKIRKÖY — Kartaltepe Gülbeşeker sokakta 41 ve 43 No lı 9 ve 7 odalı evler acele satılıktır. Görmek için 43 No. ya müracaat 854 — SATILIK APARTMANLAR VE EV — Ay&spaşada birisi asfalt üzerinde diğeri Gümüşsüyü civarında birisi 5 katlı 3 çer odalı diğeri 3 katlı dörder odalı iki apartman ayrıca Sultanahmet te deniz görür, tramvaya çok yakın sekiz odalı banyolu beton bir ev. Tel. 41571 Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98 kat 1 870 — 1
SATILIK BÖREKÇİ FIRINI VE ARDİYE — 1 - Meşhur Hasanpaşa fırını Beyazıt Ordu caddesi No. 143, 2 -BfthKPBZari caddesi Taşçılar No. 53. Müracaat: Lâleli Tayyare aparlıma-nı altında No. 230 Şen İş 874 — 2
KUMKAPI İSTASYONU — Hisar-dlbl. Fındıkkıran sokak 14 numaralı kârgir hane köşebaşı, (3500) liraya satılıktır. İki katı boş verilecektir. Telefon: 60508 e müracaat. 873 — 27600 LİRAYA SATILIK APARTMAN — Bey oğlun da Tarlaboşında Keresteci Recep sokağının başlangıcında asfalta yakın 7 katlı 6 daire İki dükkanlı beşer odalı konforlu. Yolculuk dolayıslle acele satılıktır. Tel: 41571. Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98. Kat 1 678 —1
DEVREN SATILIK DÜKKAN — Kadıköy Aitıyolda İşlek bir yerde gayet modem tuhafiye ve manifatura mağazasına müracaat: Kadıköy Pa-zaryolu Emniyet Sandığı yanında 113/1 No. ya- «« —
SATILIK APARTMAN — Nlşonta-şıntia Çınar caddesin de İkinci kattan dcnlîe nazır 5 kat 5 daire dörder oda beton kaloriferden başka bütün konforu havi. Emsaline göre ucuz Tel. 41571 Ankara Emlâk Bürosu Beyoğlu istiklâl caddeed. 98 kat I 869 —
SATILIK EV — Mahmutpaşo Küçük Yıldız Çıkmaz »kakta No. 23 evdir. 8 oda 1 camekânlı bölme salon 2 helft ve musluk 1 mutfak 1 odunluk 1 sarnıç vc bahçesi olan,sahibi tarafından satılacaktır. Divanyolu Türbe elvan 188 de 842 —
ANKARA —. Yenişehir Sümer sokak 33 beş odalı apartıman katı İstnn-bulda Taksim. Maçka, Şişli, veya Ka-diköyünde münasip apartıman dairesiyle tebdil edilecektir. Taliplerin yukardaki adrese yahut îstanbulda telefon 44800 Yol müdürü Necatlye müracaatları. 894 — 1
HASKÖYDE — Hasköy caddesinde denize ftc dakika mesafede yüzü sekiz metre derinliği 22 metre mu-rabbaı üzerinde üç odası bulunan mahal kiralıktır. Ufak fabrika ve İmalâthaneye elverişlidir. Müracaat her gün saat beşten sonra Hasköy Keçeclpirl mahallesi heyeti Ihtlyarl-yeşlnden Haşan ağabeye müracaat. 84-1 — 1
SATILIK APARTMAN - Beyoğ-lunda Lcbon pastaha civarında altında beş dükkânı ve üzerinde 15 dairesi bulunan aylık geliri 8(10 küsur lira olan İngiliz sistemi gayet sağlam bir apartman emsaline göre çok ucuz. Tel. 41571 Ankarr Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi 98 kat 1 868 — 1
SATILIK HAN — Karaköyde Havyar hanında altında iki mağazası bulunan 3 kat özerine 4 der odalı ve gene Karaköyde aynı hanın civarında altında dört dükkânı beş katlı han. Tel 41571 Ankara Emlâk Bürosu İstiklal caddesi 98 kat 1 865 —1
ACELE SATILIK EV ARANIYOR — Yeldeğlrmeni Kadıköy Kızıltoprak Erenköyc kadar müstakil iki katı bulunan satılık ev aranmaktadır. Galata Posta irutusu 1329 a müracaat. 899 — 6
SATILIK KONAK — Atatürk bulvarı, denize hâkim. 600 M2 arsada 20 odalı ahşap, 22.000 lira. Müracaat: Beyoğlu Umum Emlâk Bürosu. Mis Sok. 17/1. Tel; 42336 637 — 1
ACELE ARSA ARANTYOR — Kizil-topraktan Suadlyeye kadar 600 M2 De bir dönüm orasında ehven fiatle arsa aranmaktadır. Galata Posta kutusu 1329 * müracaat. 898 — 2
SATILIK VİLLA — Şişlide tsken-deroğlu sokak 34 No. lı villa yanında arsa İle birlikte İçindeki möblc İle veya möblesiz olarak satılıktır. Müracaat: Galata Mertebanl soknk Yakut han No. 4. Telefon: 43283. 887 —2
i; -MÜTEFERRİK
SATILIK HANE — Yedfkule, cadde özerinde, tramvay durağında 3 Matlı ynnm kârgir bir evin nısıf hissesi acele satılıktır. Üst katı boş olarak tealim edilecektir, Müracaat: Yeni Postane caddeni No. 31. Telefon: 21538 881 — 1 YÜKSEK MÜHENDİ8 TALEBESİ — Lise ve orta okul talebeleriyle bitirme ve olgunluktan kalan talebelere firik, kimya, cebir, geometri, trigonometri dersleri verir, Imtihanlnra kati surette hazırlar. Müracaat: Akşam gazetesine mektupla (Y. Ders)
ACELE SATILIK EV VE DÜKKÂN — Saraçhanebaşmda tramvay durak yerinde üstünde lk! odası, bir htlüsı. elektrik vc suyu bulunan kâglr bir bina sekiz bir. liraya acele satılıktır. Görmek ve görüşmek için Küçükpn-zarda Kıbloçeşmede 22 No. da sütçü Yanlye müracaat. 879 — 1 rüm uzuna, 889 —
HUSUSÎ MATEMATİK DERSLERİ — Mühendis okulu taleberiyim. Cebir, geometri, firik, kimya derslerini gurup halinde veya husus! olarak vermekteyim. Oedlkpaşa. Snray-İçl sokak, 25. Ferit. 893 — 1
SATILIK KÖŞKLER — Kadıköy Çiftehavuzlnr ve Feneryoln Bağdat caddesi ürkerlerinde Göztepede, Sua-dlyede, Şaşkınb&kkalda kaloriferli ve kalorifersiz denize tamamen nazır mamur bahçeler! olan piyasaya çıkmamış köşkler. Tel. 41571 Ankara Emlâk Bürosu İstiklâl caddesi kat 1 98 NO. 868 t- l MEKTUPLARINIZI Al.DİKİNİZ Gazetemiz İdarehanesini adres olarak göstermiş olan karilerimizden E.A — M.M-E — 99 — namlarına gelen mektupları idarehanemizden aldırmaları rlcj) -olunur.

Devlet Orman işletmesi Muğla Revir Amirliğinden
: Tomruk nakliyatı
Kavak deposundan, Yatağan son deposuna
528 M3- çam tomruğu Beher M3. tomruk için on Ura 302 lira
İş 36 temmuz 945 de bitmiş olacaktır.
Açık eksiltme 19/2/945 pazartesi giinü ; Muğla revir âmirliği binası cins! yazılı 528 M3. çam tomruğunun Kavak deposun-
Yapılacak iş
Mahal ve mevkii :
Mlkdar ve cinsi :
Muhammen bedeli:
İlk teminata
Müddeti
İhale şekil
ihale tarihi
İhale yeri
1 — Yukarıda . _____ ____________
dan Yatağan deposuna nakli açık eksiltmeye konmuştur,
1 — Buna alt şartname orman umum müdiiriûğiınden, İstanbul, Çine, Turgutlu, Denizli, Fethiye ve Muğla revir amirliklerinde görülebilir.
î_______Taliplerin ihale gününde evrakı miisbite ■ ilk teminattan İle komisyona müracaatları. • 16791
[
İnhisarlar U. Müdürlüğünden
I
Tem inalı .575
çıkuııyan yukarıda
Sümerbank Sellüloz Sanayii Müessesesinden
Müessesemlzln Düzce ve mudurnu revir amirliklerinin çay köy Bekdc-mlrler dokurcun dereköy tekirler depolarından mubayaa ettiği takriben 11800 metreküp tomruğu bulundukları mmtakalardan akyazi mevkiinde gösterilecek depo mahalline kadar nakil ve burada muntazam istif işleri müteahhide verilecektir.
Talip olanların, beher metreküpü için Hat tekliflerini havi kapalı zarfları Tl, 12000 (on IH bin) lirp.lıii muvakkat teminat akçelcrile birlikte İzmltte müessese mlz müdürlüğüne tevdi etmeleri Hân olunur.
Müesses emiz İhaleyi İcrada tamamen serbesttir. Bu içe ait şartname müessesemlz ticaret servisinden bllâbedcl Istenllebilir. (1950)
İstanbul Esnaf Odasından:
Odıı aidatını ödc-ıııc müddeti mart ayı sonunda bitecektir. Bu tarihe kadar borçlarını ödememiş olanlardan tahsilat 4355 sayılı kanunun 33 üncü maddesi gereğince ve 3 misil (cezalı) olarak yapılacağından ve bu gibiler hakkında derhal icra takibatına başlanacağından bir cezaya ve kalabalığa mahal kalmamak üzere 1945 yılı aidat borçlarını heman ödemeleri lüzumu sayın esnafımıza bildirilir. (1927)
Cinai Mintan Muhammen bedel
Plany.ı tezgâhı «adet 10,500
Pres makinesi 1 adet 8,000
1 — Kapalı zarfla yapılan eksiltmesinde talibi
dm, miktar, muhammen bedel ve teminatı yazılı makineler pazarlıkla satan alınacaktır.
2— Pazarlık 18/2/945 cuma günü saat 10 da Kabataşta Levazım şubesindeki Alım komisyonunda yapılacaktır.
3 — şartnameler her gün adı geçen şubeden alınabilir.
4 — İsteklilerin belirli gün ve saatte % 15 güvenme paralarlle birlikte
mezkûr komisyona müracaatları ilân olunur. (10311
4r
1 — İdaremiz İhtiyacı İçin derhal teslim gartlte bir adet torna tezgâhı kapalı zarf nsullyle satın alınacaktır.
2 — Muhammen bedel «9500» lira olup muvakkat teminatı (712.50»
Created by free version of 2PDF
liradır.
3 — Eksiltme 27. 2. 945 sah günü saat 10.30 da Kabataşta levazım şubesindeki alım komisyonunda yapılacaktır.
4 — Şartnameler her gün adı geçen şubeden alınabilir.
t — isteklilerin mühürlü fl&t teklif mektuplarını kanuni vesaikle güvenme paran makbuzu veya banka teminat mektubunu ihtiva edecek olan kapalı sarflarını eksiltme saatinden bir saat evveline kadar adı geçen komisyon reisliğine makbuz mukabilinde vermeleri ilân olunur.
(1789)
Süt satışı hakkında ilân Bandırma merinos yetiştirme çiftliği müdürlüğünden
1 — Müessesemlzln boyunlarından 15. 3. 945 den 31. 5. 945 tarihine kadar alınacak süt açık arttırma İle satışa konulmuştur.
3 — Sağım başından 31. 5. 945 tarihine kadar alınacak süt tahminen 20000 litredir.
3 — Bir litre süt İçin muhammen bedel 40 kuruş İtibar edildiğinden bu hesaba göre arttırmaya girmek için muvakkat teminat 800 liradır.
4 — Bu bapta tanzim olunan şartname İstanbul, Bursa, Balıkesir veteriner müdürlüklerinde ve Bandırma Merinos çlfliğinde parasız olarak gösterilmekte olduğundan İstekliler bunlan okumuş ve yasalarını kabul etmiş sayılırlar.
5 — İhale 15 Şubat 945 perşembe günü saat 15 de Bandırma Merinos yetiştirme çiftliği İdare merkezinde İdare heyeti karşısında açık arttırma sırretlle yapılacaktır. (1909)
Eminönü Kaymakamlığından
Eminönü kazası 945 yılı bekçi ücretleri tahakkuk cetvelleri 5. 2. 945 tarihinden İtibaren on beş gün müddetle her nahiyenin polis karakolları koridorlarına asılmıştır.
Her mükellef nuntakasındaki karakollara giderek kendilerine tarh ve tevzi edilen bekçi ücretlerini mutlaka görmeleri. Ve İtirazı olanların bu müddet zarfında bağlı bulundukları nahiyelere dilekçe İle müracaat etmeleri ilân olunur, (1592) ___________
Gümrük muhafaza genel komutanlığı İstanbul «ahn alma komisyonundan:
Gümrük Muhafaza memurları için 300 takım reoml elbise ile 50 latam sivil elbisenin 21/2/045 çarşamba günü sanı 15 de açık eksiltmesi yapılacaktır.
Muhammen bedeli 3850 lira İlk teminatı 288 lira 75 kuruştur. Şartna-*m« ve numuneleri komisyonda her giin görülebilir İsteklilerin belli gün ve saatte Galata Mumhane caddesi 54 numaradaki komisyona gelmeleri.
•154b
Türkiye iş Bankası
- Küçük cari hesaplar
1945 ikramiye planı
ÇEKİLİŞLER: 29 ocak, 2 Mayıs, 24 ağustos, 1 hasıra tarihlerinde yapılır.
___________ 1945 İKRAMİYELERİ __
1 adet ARSA (İstanbul’da Büyük 1'afı’da Ada; 164, parsel No. 4,
923 M2.)
1 Adet 2000 Liralık = 2000— Lira
3 » 3000 B — 3000— n
4 > 500 » 2000— »
10 ■ 200 »’ «Si 2000.— D
25 » 100 B — 2500— 9
100 9 4Q B 4000— B
150 B 20 »' 3000— B
300 » 10 B — 3000— »
Türkiye İş Bankasına para yatırmakla yalnız para biriktirmiş ve faiz almış olmaz, aynı zamanda taliinizi de denemiş olursunuz.
■ |(
Ealıife 8

HAŞAN
NEVROZİN
Baş, Diş, Grip, Romatizma, Nevralji, Kırıklık ve bütün ağrıları derhal keser
İcabında günde 3 kaşe alınabilir. Her yerde ısrarla NEVROZİN İzleyiniz.
Satılık iki adet
DENİZ MOTBRU
Her İşte kullonmıya elverişli 2 aded man tekne, «Grey» markalı motörler satılıktır.
Evsaf vesalrelerl hakkında malûmat almak ve yerlerinde görmek Istlyenler Büyükada Anadolu Kulübü şubesine giln müracaat edebilirler
14 Şubat 1945
VİTAMİN KREMİ
Cildi besliyen vitaminleri havi yegâne güzellik kremidir. HAŞAN DEPOSU : Eminönü -Beyoğlu - Karaköy - Ankara
DÜNYADAN
SATILIK TAKS
Lâstikleri iyi, 939 modeli Ford taksi satılıktır. Telefon: 20879.
Devlet
Satılacak mal
Orman işletmesi Burdur Revir Amirliğinden
Adet
M. küptl M > D8.
HABER
Yeni Hava Seyahatlerinin Notları
Çocuk hekimi doktor
Ahmed Akkoyunlu
Talelm - Talimhane palas Telefon: 82827
1 Çam azman
2 >
3 >
40
207
52
31
217
»42
68B
842
Yazan : Ahmet Emin YALMAN
Zayi — Araç nüfus memurluğundan aldığım ve İçerisinde askeri muamelem yazılı nüfus cüzdanımı zayi ettim, Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur. 1332 doğumlu Emhı oğlu Satı Söyleriz
4
2+7
220
255
Miktar ve evsafı
Çapı Boyu Muham- İlk to-men be- mlnat deli Lira Kr
110 436 77
İhale şekil İhale yeri
ihale saati
25X25 - 50X50 4-5
Açık arttırma
115
125
273 81
2040 40
2147 50
»
e
Burdur revir amirliği
Harbin son saf hasındayız. Bütün bir Mera çöküyor, yeni bir dünya kurulmağa hazırlanıyor. AHMET EMİN YALMAN, dünyanın bugünkü halini ve yarınki İstidatlarını görmek maksadlle ve hava yoluyla tn-giltereyc ve Fransaya bir tetkik seyahati yapmış ve İrlanda, İtalya, Mısır ve Surlyeye uğramıştır. Bu çok meraklı hava seyahatinin notları 16 Şubat Cuma gününden başlıyarak forma forma neşredilecektir. Formalar gün aşırı çıknçak ve memleketin, her tarafında gazete satıcıları vasıtaslle tevzi olunacaktır.
HAVALARDA 50.000 KİLOMETRE eserini okuyanlar, bu yeni seyahatnamede bütün aradıklarını bulacaklardır. AHMET EMİN'In tetkik seyahatini bir macera seyahati haline koyan heyecanlı safhalar da eksik olmamıştır.
Zayi — Tirebolu Umanından, alınış olduğum 128 numaralı tayta cüzdanımı zayi ettim, Yenisini alacağımdan eski sin üs hükmü yoktur
Aslan Bek t aş

Zayi — Eminönü kaymakamlığından almakta olduğum kocam Kemal Haşan Duranın maaş cüzdanı ve Beşiktaş, Sanıatya nüfus memurluğundan verilen nüfus kâğıtları ve şeker karnesi kaybolmuştur. Yenilerini alacağımdan eskilerinin hükmü yoktur.
584 defter numarasında mukayyet Emine Gökcan. Sabiha Duran
Her formanın fiyatı on kuruştur. Eser tamam olunca VATAN Matbaası formaları ücretsiz olarak zarif bir karton kapla dltllyecektir.
Formaları dikkatle takip ediniz. Oün aşırı on kuruş vermek sure-tlle külfetsizce kıymetli ve meraklı bir esere sahip olmak fırsatını kaçırmayınız.
BAYILANLAR,ÇARPINTIve SİNİR BUHRANI (EKENLER1 NEVROL CEMAL DEN 20 DAMLA ALINCA 9İNİRLERİ YATIŞIR.DERHAL FERAHLARLAR .
Ampul Salın Alınacak
t E. T. T. U. M. İşletmelerinden:
1 — 71.200 adet muhtelif elns ampul mektupla Hat vs teklif İstem* usulü He satın alınacaktır,
2 — Taliplerin en geç 2. 4. 45 tarihine kadar İdareye verilmesi gereklidir.
Şartnameler Metro-Han levazımında parasız olarak dağıtılmaktadır, (1793)
Pendik Bakteriyoloji Enstitüsü Müdürlüğünden
1 — 150 beş renkli, beyaz ehil veya yabani güvercin satın alınacaktır.
2 — Talibi bunları toptan ve yahut kısım kısım teslim edebilir.
3 — Müracaat edenlerin güvercinleri her gün yapılacak pazarlıkla alınır.
4 — Vermek Istlyenler ya bizzat ve yahut yan ile açık adresi» müracaat ederler. (18331
Yediktik iplik Fabrikası
Türk Anonim Şirketinden:
Şirketimiz esas mukavelenamesinin 24 üncü maddesine tevfikan hissedarlar umumî heyeti aşağıda yazılı ruznamedeki maddeleri müzakere etmek Üzere 21 Mart 1045 tarihli çarşamba günü saat 11 de İstanbulda Yeni Postahane arkasında Hanımeli sokağında İstanbul Hanındaki İdare merkezinde âdi surette toplanacağından, en az (10) hlss» senedine sahip olan hissedarlar umumi heyet toplantısında hazır bulunmak hakkını haizdir
Umumi heyet toplantısında asaleten veya vekâleten hazır bulunmak İsteyen hissedarların hamil oldukları hisse senetlerini veya bu senetlerin her hangi bir bankaya tevdi edilmiş olduğunu gösteren vesikalarını toplantı gilnünüen bir hafta evvel şirketin İdare Merkezin» tevdi etmeleri lea heder.
1 — İdare Meclisi ve müraklp raporlarının okunması,
2 — 1944 yılı bilanço ve hesaplarının tetkik ve tasvibi ve İdare Mecli-*11 e mOraklbln İbrası,
3 — İdare Meclisinin kârın tevzii sureti hakkındakl teklifinin tasvibi,
4 — Müddeti sema eren İdare Meclisi âzalığı İçin yeniden seçme yapılması,
5 — İdare Meclisi âzalarına her celse İçin verilecek huzur haklarının tâyini.
İdare Meclisi
Kömür imal ve nakliye işi
Devlet orman işletmesi Vize revir amirliğinden
1 — Revirimizin Midye bölgesi dahilindeki büyük Eğrlkoz ve fener ormanlarında mevcut 8690 kental meşe odunu muadili 1738 kental kömürün İmal ve MJdye deposuna nakllyesl ve İstif lşl açık eksiltmeye konmuştur.
2 — Açık eksiltme 26, z. 945 gününe rastlayan pazartesi günü saat 15 de revir merkezindeki komisyon huzurunda yapılacaktır.
3 — Beher kental kömürün İmal, nakil ve İstif İşinin muhammen bedeli 800 kuruştur.
4 — Muvakkat teminat % 7.5 hesablle 782 lira 10 kuruştur.
5 — Açık eksiltme şartnamesi Ankara orman umum müdürlüğünde, İstanbul revir amirliğinde, Midye bölge şefliğinde, Çerkesköy orman kâtipliğinde görülebilir.
6 — İsteklilerin muayyen gün ve saatte komisyona müracaatları.
(1950)
öksürenlere: KATRAN HAKKI EKREM
21/2/945
Saat 15.30 da 21/2/945 Saat 18 da 21/2/045 8aat 18,30 da 21.2 945 Saat 17 de azmanlar açık arttırma suretlle sati-
10-10-1Ö 150
727 80
59 Yekûn
875
202 çapı, adedi ve diğer hususatı yazılı çara
64
5B7
1 — Yukarıda cinsi, boyu, lacaktır.
2 — Buna alt şartname orman umum müdürlüğünde, Antalya, Eğridir, Denizli, Acıpayam, Mersin, Adana Eskişehir, İstanbul revir amirliklerinde göreüleblllr.
3 — Taliplerin ilhaie gününde evrakı müsblte va İlk teminatları ile komisyona müracaatları. (1756)
Yavrulanma din dersleri
(I. II. ci)
Bu kitaplar diyanet İşleri reis muavini Ahmet Akseklll tarafından yazılıp tabolunmuştur. Herkesin anlı-yacağı tarzda yazılmıştır. I. inci 85 krş. IT. İnci 100 krş. flat konmuştur.
Satış yeri Hakaklarda 47 No. lı Hoca Şaklr çarşısı dükkânlle maarif kütüphanesidir.
inşaat ilânı
Ereğli kömürleri işletme 'Umum
M üd ür lüğünde n:
1 — İşletmenin Zoııguldakta yaptıracağı Merkez ahırı ve hayvan reviri inşaatı kapalı zarf ustılil ve vahidi fiyat esası İle eksiltmeye konmuştur.
2 — Bu İnşaat İçin İşletme tarafından verilecek malzeme eksiltme dosyasının husus! şartnamesinde yazılıdır.
3 — Bu İşin tahmin edilen bedeli (121.040.77) liradır.
4 — İnşaatın mukavele projesinde piyasa ve fiyat değişi klikleri nazarı İtibara alınmıştır.
5 — Muvakkat teminat miktarı (7.310) liradır.
8 — Eksiltme evrakı (20) Ura mukabilinde Zoııguldakta İşletme İmar ve İnşa Grııp Müdürlüğünden, Ankarada Eti Bank İnşaat Müdürlüğünden ve İstanbulda Eti Bank şubesinden temin edilebilir.
7 — Eksiltme 5 Mart 1945 pârûrtCsl günü saat 15 de Zonguldakta Ereği! Kömürleri İşletmesi İmar ve İnşa Grup Müdürlüğü binasında yapılacaktır.
8 — Teklif zarfları eksiltme şartnamesine göre tanzim edilmiş olarak İhale günü saat 12 ye kadar makbuz mukabilinde İşletme Umum Müdürlük BaşEckreterllğlne teslim edilmiş olacaktır.
9 — İşletme ihaleyi İcrada serbesttir.
4919,
Ekmel Asgari ve Şeriki
Tilrk Limited Şikreti Tasfiye Memurluğundan:
Şirketimizin tasfiye haline girdiği sicilli ticaret gazetesinin 17/1/945 tarih ve 5430 sayıslle tescil ve ilân edilmiş bulunmasına mebnl ticaret kanununun 451 inci maddesi hükmüne tevfikan mezkûr şirkette alacaklı olanların şirketteki haklarını ispat etmek suretlle İstanbulda Tahta kale caddesi 4 numaralı mağazada tasfiye memuru bay Ekmel Asgariye müracaat eylemeleri ilân olunur.
Hali tasfiyede Ekmel Asgari ve şeriki T. L. Ş.
Tasfiye memuru: Ekmel Asgari
[
İstanbul Belediyesi İlânları
]
Dolmabahçe - Maçka yolu beton asfalta tahvil edileceğinden bu yolda mecra İnşaatına başlanmıştır.
Maçka mezarlığından İtibaren Maçka tramvay yolunu takiben brom sokağına kadar bilumum vesaiti nakllyenln bu yoldan yavaş va dikkatli olarak geçmeleri llfln olunur. 11858>
- İLÂN TASHİHİ —
Dünkü nüshamızda neşredilen
Kendir ve Kendir Sanayii T. A. Şirketinin
23/2'945 tarihinden İtibaren mer'l yeni fiat listesinde: Sanayi harici istimal edilen Refe kunduracı ipliği yumakları ve cilâsız kınap-ların 5 numarasının flatı 599 kuruş olduğunu yazılacakken sehven 539 yazıldığını ve İngiliz siciminin 6 numarasının flatı, 609 kuruş olduğunu yazılacakken yine sehven 603 şeklinde yazıldı. Keyfiyet tav-
NMBBBMBMM jjh ve tashih olunur
Boğaziçi Ticaret Tilrk Anonim Sirkati
İDARE MECLİSİNDEN :
Şürketlmlı hissedarları I Mart 1945 0um»rtMİ günü sut 11 de Şirketin Galatada Ollmrük caddesinde Kozluca Hanının birinci katındaki m*r-kezfnd* âdi surette toplanacaktır.
Toplantıda bulunmak İsteyen ortakların hlss» «»netlerini nünden bLr hafta »wel şirket merkezin» tevdi ederek duhuliy latı ve belli gün ve saatte toplantı mahallinde bulunmaları1 rl
R U Z N A M E :
1 _ 1944 senesi muamelât v* hesapların* alt İdare Meclisi v* müraklp rapoılarının tetkik ve tasdiki,
1 — 1944 senesi bUânç© vs kâr vs zarar hesaplarının t*Wdk v» tasdiki ve İdare Meclisi âzalarlle miiraklbln ibrası,
3 — 1945 seııasl için müraklp intihabı ve ücretinin tâyini.
İstanbul teknik üniversitesi satmalına. komisyonu başkanlığından
9750 lira keşif v« 731 hra 25 kuruş L|k teminatlı S Kalem kütüphan» nihalesinin. 20/2'45 tarihinde saat 15 d(j kapalı zarfla ihalesi yapılacağı İlân olunur. «1149»
■ — SUMERBANK ■
YERLİ MALLAR PAZARLARI

Müessesesi Müdürlüğünden:
Aynî yardım kuponu hamilleri şubatın son gününe kadar mallarını almalıdırlar
14/10/944 tarih v* 583.1 sayılı talimatname gereğnlee 4599 sayılı kanun hükümleri uyarınca dağıtılan r.yn! yardım paralarına mukabil Milessestmlzden ayni yardım kuponu alan Memur ve Zat Maaşı sahiplerine Şubat sonundan sonra mal verilmlyeeeği talimatnamenin 22 ve 32 ncl maddelerle hüköralendirllmlş bulunduğu alâkalılara illin olunur.
Teknisiyen alınacak
Şirketimizin Ankara .fabrikası için Sanat nîektebi mensucat kısmı mezunu bir teknisyene İhtiyaç vardır. Talip olanların lâzım vesaik He birlikte Şirketin İstanbul’da Sultanha-mam 124 numaradaki Umum Müdürlüğüne müracaat etmeleri.
ipek şi
Bursa Dokumacılık ve Trikotaj BI^BMM Türk Anonim Şirketi ■■■
Kireç Kaymağı
Sıkıntısı çeken müesseselere
Ufak bir tesisatla kasar (beyazlatma) derdinizi daimi olarak hal edebilir v» kendi kasar (beyazlatma) suyunuzu kendiniz yapabilirsiniz.
Her müessese, fabrika v» imalâthanenin ihtiyacını karşılayabilecek büyüklükte tesisat yapılabilir.
Piyasada kireç kaymağı bulunduğu umanlarda bil» bu tesisi» temin edeceğiniz faydaların en başlıca'arı:
1 - ÜCVZLUK
2 —KOLAY ÇALIŞMA
3 — KASARDA İYİ KALİTE'dlr.
Fazla tafsilât İçin aşağıdaki adrese yazılması.
TEK ŞİRKETİ
Post* kutusu 1522, Galata. İstanbul.
IlKBl
Öksürük v(z bronşiti derhal geçirir
BUTUN ecirnelerde rrrviniz
Vatman ve biletçi alınacak
İstanbul belediye elektrik, tramvay va tünel lşletmalarl umum müdürlüğünden!
İstanbul tramvayları İçin vatman t* biletçi alınacaktır. Sıhhi duruma y*rlnd*, 1* yaşım bitirmiş v* okuma yazma Uv hesap Mimari şarttır.
t — İlk fltrtşt* biletçiler» 188, vataıanlıca 180 kuruş gündelik,
t — % 88 pahalılık zammı.
8 — Her çalışma günü için vasati 20 kuruş prim,
4 — Bilet satışı üzerinden prim.
3 — Nüfus başına ayda beş Ura ali* zammı,
8 — Mesai saatleri haricinde çalışanlara % 30 zamla fazla ücret
7 — Altı çeneye kadar her sen* kıdem primi.
8 — Haftada bir gün ücretli tatil.
ö — Bir kab yemek ve yarım ekmek meccanendlr.
10 — Elbise1, kasket, palto meccanen verildiği gibi hastalık zamanında tedavi ve ilâç masrafları İdareye aittir.
İsteklilerin Galatada Tünel arkasında Tramvay hareket da!resine müracaatları, 1928
Galatasaray lisesi müdürlüğünden:
Paralı yatılı talebemizin mart 1945 taksitlerinin tahsiline ba>1 anmış-U*. Zamanında yatırılması lüzumu ilân olunur. (1780)

Comments (0)