Resmî dairelere bağlı fabrikalar bir elden idare edilecek
Hükümet amele için evler yaptırmağa karar verdi
Sene 28 — No, 9827 — Fiat! her yerde 10 kuruştur,
PAZAR 18 Kasım 1045
«alılHt Mecmeddln B«Z«k — Neşriyat mOatlrfl: Htkmrt Feridun E> — AKŞAM Matbaan
Dünya siyasetinde en ehemmiyetli dönemeç :
Üçler toplantısı
Atom bombası
İlk görüşmelere
Bayram günlerinin en ehemini yetil hâdisesi Amerika Başkacı M. Trumania İngiliz Başbaka-pı M, Attlee arasındaki konuşmalardır. Bu konuşmalar yalnız |on günlerin değil, harb sonu devresinin başlıca dönüm noktacı sayılabilir. Kanada Başbakanı M. Makenzie King'in de hazır bulunduğu Vaşington konferan-beş gün sürmüş ve perşembe şamı bir tebliğ yayınlanmış-
Bilindiği gibi bu üçlü toplantıda atom bombası konuşuldu.
Hiç bir silâhın erişemediği, he-
nüz hiç bir savunma vasıtasının karşı koyamadığı, bir tanesi binlerce kilometrelik sahayı altüst ğderek üzerinde dikili ve canlı bir Bey bırakmıyan, İlk tecrübesi Japonya gibi bir milleti teslim olmak zorunda bırakan atom bom.-bası yalnız Amerikanın elindedir, Sadece bu bomba, zaten dünyanın en kuvvetli askerî devleti haline girmiş olan Amerikana — İstediği anda — cihan hâkimiyetini verebilir.
Amerika bu müthiş silâhı kendi menfaatleri için kullanır nu? Böyle bir imkân hiç bir milletin aklından geçmediği İçindir kİ bütün dünya, atom bombası sırrının yalnız Amerikada kalmasını sulhun en güvenilir garantisi olarak sevinçle karşıladı. Hiç kimseye korku gelmedi, bilâkis emniyet arttı,
Japonya harbinin birdenbire bitmesinde tek âmil olan atom bombasından Rusyada. İlk zamanlar, hiç bahsedilmedi. Hattâ Sovyet basını, Japonyamn teslim oluşunu Rusyanın harbe girme-sile yorumladı. Fakat atom bombasının gürültüsü dünyayı tutunca Rusyadâ ilkin alay edildi, sonra iş ciddiye alındı, nihayet Molotof. yıldönümü nutkunda.
ceği gün Londrada söylediği nutukla nasıl bir sulh istediğin! anlattı ve Vaşlngtonda Amerika kongresi karşısında aynı düşünceleri tekrarladı,
M. Truman vg Attlee, atom bombasının ışığı altında, sulh işlerini, yeni dünya nizamı baklandaki düşüncelerini bu suretle kendi milletlerine ve dünyaya ilân ettikten sonra konuştular.
Verdikleri kararın tarihî ehenv. miyetl büyüktür.
Tebliğden anlaşıldığına göre M. Tr umanın fikri galebe çalmıştır. Yani atom bombasının esrarı şimdilik açığa vurulmayacaktır, Çünkü bu müthiş silâha karşı müdafaa vasıtası yoktur. Bununla beraber, karşılıklı olmak şartile, atom enerjisinin esrarını Birleşmiş Milletlere bildirmeyi kabul ediyorlar. Ancak, Necmeddln Sadak (Arkası sahife 2; sütun 1 de}
başlandı
Londra 18 (R.) — Moskova MyaM çevrelerinden sızan haberlere göre, üç devlet arasında çıkan muhtelif meseleler! halletmek üzer# İngiltere, Birleşik Amerika ve Sovyet Rusya arasında yapılacak olan toplantıya alt ilk müzakerelere başlanmıştır.
Mareşal Stalin
İstirahat müddeti sona ermek iızera
Paris 18 (R.) — Moskova'dan alınan haberler* göre. Mareşal Btalln’ln İstirahat müddet! sona ermek üzeridir. Pek yakında Moskova'ya döneceği ve milletlerarası mühim meseleler hakkında kararlar vereceği sanılmaktadır.
Amerikan hastanesinde dünkü merasim
Hastane dünden itibaren “Amiral
Bristol hastanesi,, adını aldı
atom bombasının Müttefikler
arasındaki havayı zehirlediğini söyliyerek, Londra konferansının bu yüzden suya düştüğünü açığa vurdu. Molotofa göre böyle bir sır tek devletin elinde kalamazdı.
Bu fikre katılanlar Amerika ve tngiiterede de vardı. M. Tru-manın, atom bombası esrarını kimseye veımemek kararına karşılık, bazı Amerikan ve Ingiliz politikacıları ve bilginleri bu durumun, karşıyı zayıf tutarak gu-ruranu kıracağını ve sürekli emniyetsizlik yaratacağını İleri sürdüler.
Karar mesuliyeti büyüktü. Bir yandan, üçler arasında samimî anlaşma İle barışa varmak İsteyen M. Truman, öte yandan bu anlaşmaya engel oluyor kaygısl-le, atom bombası gibi önüne geçilmez bir silâhı, Avrupa yan Doğusuna, Akdenize. belki Asya-ya tahakküm sevdasına düşen, harb sonu hareketleri emniyet vermekten uzak olan Sovyet Rus-yanın eline vermekten çekiniyor, bu bombayı dünya sulhunu tecavüze karşı korumak İçin bir silâh, atom enerjisini de insanlığın refahı İçin vasıta olarak kullanmak yolunu arıyordu.
Fakat bu yüzden, anlaşmaya engel olmak suçunu tek başına yüklenmek istemedi, atom sırrını bilen diğer iki devleti de çağırarak konuşmak, dünyanın bugününü ve yarınını ilgilendiren, son asrın bu en büyük meselesi üzerinde birlikte karar vermek İhtiyacını duydu. Vaşington atom konferansı bu suretle toplandı.
Bu konferansta varılan neticeyi incelemeden önce, daha evvelki günlerde Amerika ve îngllte-rede söylenen nutukları hatırla-, mak gerektir.
M. Truman, kongreye sunduğu mesajda Amerikanın siyasetini bir kaç esaslı noktada tesblt ederken gelecek dünya düzenine hâkim olacak prensipleri on İki maddede toplamıştı. İngiliz Dışişleri Bakanı M. Bevln Avam kamarasında, bu on iki madde konuşulurken. Rusyaya karşı sert İthamlarda bulundu. Başbakan M, Atuee, .Vaşingtona gide-
Dün Amerikan hastanesinin 25 İnal yıldönümü münasebetlle Cumhuriyetin İlk günlerinde Amerika Blreşllk devletlerini Türkiyed» temsU eden v* Tilrk - Amerikan dostluğu uğrunda yılmadan çalışan AmlrpJ Mack L. Brlstol’un resmi, törenle hastane antresine asilmiş ve hastaneye «Amiral Bristol hastanesi» adı verilmiştir.
1910 dan 1928 ya kadar memleketimizde bulunmuş olan Amiral Bristol Türklerce çok tanınmış, ve sevllmjg bir şahsiyettir. Amiral Bristol Caniden - New Jersey’ds doğmuş ve Akademiden mezun olduktan sonra donanmanın topçu subaylığına tâyin edilmiştir. Amiral deniz havacılığının önderlerinden biridir.
1919 dan sonra Amerikanın fevkalâde komiseri olarak Türkiye'ye gelmiş ve Tûrklere karşı gösterdiği samimi alâka He bütlln Türk! erin kalb-lerlnde kuvvetli bir iz bırakmıştır.
1939 da Vaşlngton'dakl İkametgâhında gözlerini hayata kapamıştır.
Dün yapılan törende başta Ameri- Amiral Bristol
kan Büyük ElçLsl B. Wülson olmak üzere Amerikan sefaret erkânı, ha-.Suphi, Dr. Adnan Adıvar, Byn. Hall-btrler servis! şefleri, Ulaştırma Ba- d® Edlb Adıvar, Generaller, Profesör-kanı General Ali Fuat Cebesoy, Lon- doktorlar, basın mensuplan hazır dra eski Büyük Elçisi Rauf Orbay, bulunmuşlardır.
Bükreş e^kl Büyük Elçisi Hamdullah (Arkası sahife 2; sütun 6 da)
Cumhurbaşkanı
Bayramın ilk günü şehrimizi şereflendirdi
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü bayramın ilk günü şehrimizi şe-reflendirmlştlr.
Cumhurbaşkanı Haydarpaşa istasyonunda şehrimizde bulunan Bakanlar, Milletvekilleri, Vali ve Belediye başkam ve Komutanlar tarafından karşılanmıştır, _____ ________
Yeni inşaat
Bayındırlık Bakanlığı 30 milyon liralık ödenek ayırdı
Ankara 18 (Telefonla) — Bayındırlık Bakanlığı, önümüzdeki yıl yapılacak ve devam edecek olan banı İnşaat için bütçede 30 milyon liralık ödenek ayırmıştır.
Anıt - kabrin betonarme temel kısmı İçin 2.5 milyon lira, Ankara Tıp fakültesi anotoml kısmı ile fakülte binasının inşası İçin de 4,5 milyon lira ayrılmıştır.
Yurdun diğer köşelerinde yapılacak işlere gelince: Başta Doğu İllerimizde memur evleri inşası gelmektedir. Bunun için 15 milyon lira ayrılmıştır.
Programa giren yeni inşaat arasında birçok yeni hükümet binaları vardır. Deprem bölgelerinde Adalet sarayları yapılması iç La de tahsisat konmuştur.
DİKKATLERİ
200,000 liraya Amerikadan garaj
Bir mühendis yazıyor:
«Gazetelerde okuduğumuza güre, tramvay idaresi garaj yaptırmak üzere Mecidiyeköyünde bir arsa satın almış. Burası için Amerikadan 200,000 Hra kıymetinde portatif bir garaj ısmarlamış. Havadis doğruysa ve bu işte bilmediğimiz mücbir sebepler yoksa memleketimizde velev biraz daha pahalıya mal olacak İnşaat yerine böyle hariçten siparişlerde bulunulmasını protesto etmeliyiz,»
Hakikaten de garaj gibi İnşaatı mantıkan Amerikadan getirtmek ille lâzım değil gibi geliyor. Bu 200.000 lira karşılığında pek başka çeşit malzeme getlrtmell-yiz. Fakat umumi kaide burada (la caridir: Aradaki flat ve mükemmeliyet farkları bunu böyle yapıyor. «Yeril», fiat mükemmeliyetini İthalât malına vaklaştı-ramadıkça heyhat 200,000 Hk filit'lerln önüne geçllemiyecektlr.
HAFTA KONUŞMASI DÜNKÜ BAYRAM SAHNELERİNDEN Yazan: Refik Raltd Karay Bugün 5 lnd sahlfemlzde' ,
Bulgaristan’da bugün seçim yapılıyor
Amerikan müşahidi halka karşı cebir ve korkutma usulleri kullanıldığını bildirdi
Amerika bir nota vererek bugünkü hükümeti ve &
seçimlerin neticesini tanımıyacağını bildirdi ° --------------------M------------ §
Londra 18 (R.) — Bugün Bulgarla-tanöa seçim yapılacaktır. Fakat seçimin arifesinde Amerika bir nota vererek, seçlmlori serbas yapılmış eay-mlyacağını bildirmiştir. Bulgar muhalefet partileri de hükümete bir mektup göndererek ilk seçim tarihi olan 20 ağustostaki şartların değişmediğini bildirmiş, bugün aynı şartlar içinde seçim yapılmasını protesto etmiştir.
Diğer taraftan Harbiyi Naşiriyle Bulgar komünist partisi lideri Dlmlt-rof nutuklar söyliyerek seçimlerin yapılmasında ısrar etmişlerdir. Dlmltrof muhalifleri, yabancı devletlere dayanmakla itham etmiştir.
Amerika Cumhurbaşkanı tarafuı-dan Bulgaristan» gönderilmiş olan Ethridge, yaptığı görüşmeler sonunda, Bulgorlstanda halka karşı cebir ve korkulma usuller! kullanıldığı neticesine varmıştır.
Komünistlerin kontrolü altında bulunan ve hakikatte hükümetin zabıta kuvvetini teşkil eden milis, fikirleri kendi üyelerinin fikirlerin* uy-ımyan sivilleri mûtadolduğu ürere yabancı devletlerle iş birliği yapmak veya onların emrlle hareket etmekle İtham ederek tevkif etmekte, dayak atmakta veya öldürmektedir: hakikatte ise bu sivillerin •tnglltelerln veya Amerikalıların yaşama tarzlarını tasvl-betmekten başka bir şey yaptıkları yoktur.
Bu komünistler, Sofyada. mülhakatta evlere girmekte ve pazar günkü seçimlerde rey vermedikleri takdirde yeniden ziyarete geleceklerini İhtar etmektedirler. Bu ziyaretin ne deme koladiuğu kolayca düşünülebilir,
Londra 18 (R.)— Buİgarlstanda bugün seçim yapılacaktır. Muhalif partiler bir beyanname neşrederek ser-bes seçim imkft.ni görmediklerinden bahslle seçime iştirak etmlyeceklerln! bildirmişlerdir. Hükümet taraftan vatan cephesine mensup gazeteler muhaliflere şiddetle hücum ediyorlar.
Diğer taraftan Amerika hükümeti
Bulgarlstana bir nota vererek bugünkü Bulgar hükümetini tanımıyac ağını bir kere daha bildirmiştir. Mosko-vada çıkan Pravda gazetesi. Bulgaristan’da durumun serbes seçim yapılmasına müsaldolduğndan bahsetmekte ve yabancı devletlerin müdahalesini doğru bulmadığını söylemektedir.
Bulgaristan Dışişleri Bakanı Ams-
BuTgar Başbakanı Georglef
rlkaya bir nota ile cevap vermiştir. Bundan vatan cephesinin siyasi görüşü anlatılmakta, seçimin neden yapılması lâzım geldiği izah edilmektedir,
insan haklarını müdafaa cemiyetinin bir teşebbüsü
Sofya 17 (A.A.) — Anadolu ajansı-
nın özel muhabiri bildiriyor: İnsan (/) ve vatandaş haklarının müdafaası o»- JjT mtyetLne mensup bir heyetin dün Ba- Sr kanlar Kuruluna müracaat ederek *** halk mahkemesi hakkındakl kanuna (D göre mahkûm edilmiş olan flütün en- (D ternelerln serbes bırakılması hakkın da m erken komitesi tarafından veri-len karan tebliğ ettiği bildirilmek^- S? dlr.
■o Mücadele şiddetleniyor O Sofya İT (AA.) — Anadolu ajansı- 9?
nin özel muhabiri bildiriyor: Vatan oepheslyle muhalefet arasındaki se-Çh çim mücadelesi gittikçe daha şiddetli bir şekli almaktadır. Nlkola petkof'un
organı olan Narodno Sepedelsko Zna-me gazetesi, çlfçi partisinin daimi komitesi tarafından Başbakana hitaben hazırlanan bir mektubu yayınlamıştır. Bu mektupta, komite, vilayetlerde bazı memurların ve işçi partilerine mensup Azanın seçicileri, tehdidederek, bunlara, reylerini hükümet adaylarına vermedikleri takdirde bunun neticelerine katlanma-
ları gerekeceğini ve muhalefet âzalarının listeleri hazır olduğu İçin, bazı muhalefet ricalinin ortadan kaldırılacağını söylemekte oldukları kayıt ve şikâyet edilmektedir.
Resmi mahfiller, memurlarla vatan cephesine mensup partilerin- seçiciler üzerinde bir tazyik ve tehdit hareketinde b- ' jnduklar,. anlıyor.
Aynı gazete. Haskövde vuku bulan başka bir hâdiseden de bahsediyor. Bu gazeteye göre, çlfçi muhalefeti tarafından tertlbedllen başka bir toplantıda, silâhlı komünistlerden mürekkep bir gurup hatiplere taşla hücum etmiş ve halkı dağıtmağa yeltenmiştir.
Hükümet gazeteleri İse çlfçi muhalefeti tarafından tertlbedllen bu toplantının neticede vatan cephesi 18-hlnde büyük bir tezahür halini aldığını bildiriyorlar-
De Gaulle komünist- Bir fultl01Lmaçı lere meydan okuyor
Gl; komünistlerin Harbiye, İç, Dış Bakanlıklardan birinde ısrar etmeleri Üzerine Kabineyi kurmaktan vazgeçti
Paris 18 (R.) — Fransada kabin» buhranı devam ediyor. Kabineyi kurmağa memur edilen Gl. de Oaullo bu vazifeyi kabul etmediğini bildirmiştir. Ret cevabına sebep komünistlerin Harbiye. İç veya Dış Bakanlıklarından birini İstemekte ısrar etmeleridir. General, komünistler Moskova'nın emrlle hareket ettiklerinden, bunlara mühim Bakanlıkları vereml-yeceğinl söylemiştir.
Bu sözler komünistler arasında İnfial uyandırmıştır. Bunlar Mecliste en çok âzası olan komünist partisi bulunduğunu, Başvekâletin kendilerine verilmesi lâzım geldiğin! söylüyorlar.
Londra 18 fR.) — Ol. de Gaulle dün gece radyoda bir nutuk söyliyerek, bir hükümet kurmak için Milli meclis tarafından kendisin* verilen salâhiyeti neden reddettiğini anlatmıştır. General demiştir kİ:
«Son kararı Meclise bırakıyorum. Meclis kabineyi kurmağa gene beni memur ederse, elimden geleni yapacağım. Bu vazife başka birisin* verilirse hiçbir gücenme duymıyacağım. Kabineye 3 parti mensuplan girecekti. Fakat Bakanlıkların tevzii iş! bana aitti. Bir parti en mühim 3 Bakanlıktan birini almak İstemiştir. Ben bu şartı kabul edemezdim. Kendilerine münasip Bakanlıklar vermeğe razı olmakla beraber dış alyuşti kararlaştıran 3 mevkiden birini onlara veremezdim.»
Milli meoila yarın toplanacaktır. Paristşn gelen haberlero göro, generalin nutku, hakikati* komünist par-
tisine meydan okumadır. General İsim zikretmem eki o beraber komünistleri, dış siyasetlerinin haricî tesirden Azade olmadığı ithamına cevap vermeğe davet etmiştir.
Dün gece talebe, Gl. de Gaulle lehinde büyük nümayişler yapmıştır.
IIIIIIIIIIIUIIIIIIIIIIIIİHİIIIIItlU»‘’«IIİİİİIIItltllinilll!ini1lllllllll
Arada Bir
Londra 17 (A. A.) — Sovyet futbol şampiyonu Dynao eklpl în-gilteredekl maçlarının İkincisini bugün CardLff’te yapmış ve Car-diff City eklplnl 1 e karşı 10 golle yenmiştir Oyunun hemen bütün devamı Rusların tam hâkimiyetleri altında cereyan etmiştir’
İkinci Derviş vahdeti
Halk Partisinin bir çok kusurları olabilir. Ciddî, başka bir Parti de, bu kusurları meydana çıkarsın diye isteniyor. Fakat bütün kusurlarına rağmen Hilâfet Ve Saltanatı yıkan. Şeriatı kaldıran, medreseleri ve Tekkeleri kapayan, kadını erkeğe eşit yapan. müspet ilimlere ehemmiyet veren, bu bakımdan, ileri bir Parti olarak yirmi beş yıldır dost düşman hlitiin dünyanın hayret vo takdirin! kazanan C, Halk Partisine, bir tek sıfat vardır kİ asla verilemez: Mürteci.
Halk Partisine türlü şeyler Söylenebilir. Fakat ona «Mürteci» demek için insanın ya aklını kaçırmış, yahut kin ve gayrın gözlerini karartmış olması lâğımdır.
Biitiin dünyaya gör» Türklye-
nîn yirmi yıllık idaresi lam İleri bir İdaredir. Hattâ, bazılarına kalırsa, çok ileri bir İdaredir, Yalnız ve yalnız Türkiye düşmanı Moskova radyosuna ve Moskof propagandasına göre Türkiye «Mürteci., dlr! Bir de bunu, bayramın İlk günü Bayan Sabilıa Sertel yardı. Sayın Bayana göra «İleri fikrin mümessili olan İnkılâpçı Halk Partisi rotasını faşist sistemine, Garbın muhafazakâr unsurlarüe birleşmeye çevirdik-ton sonra faşist fikriyatında karar kıldı, muhafazakâr ve mürteci cephede yer aldı. Bugün Halk Partisi, fikrî irticaın mümessilidir, dünyantn geçirmekte olduğu İnkılâba arkasını çevirmiştir,, Ve şarla.»
Demokrat (Arkası sahile 2; sütun 3 te)
Sahifc 2
SÖZÜN GELİŞİ
İki taraflı yanlış
Bizde tahsillin uzun sürdüğüne, gençlerimizin en çalışılacak yaşları mektep sıralarında geçirdiklerine dair yazdığım yazıyı «Yeni Adam» dergisi kısmen sütunlarına alıp altma şu notu düşmüş: «Dâva çok naziktir ve üzerinde uzun uzadıya durulmaya değer Bütün dünya okullarında çocukların, gençlerin ömürleri israf ediliyor. Verim çok endir, insan hayâtını korumalı ve esirgetneli!»
Bu öğüt, yerine getirilse şüphesiz çok iyi olacaktır. Gençlerin mektep sıralarında israf edilen tarafları ömürleri değildir. Çünkü mektep sıralarında geçen günler de ömürden sayılır. Fakat bulundukları cemiyete faydalı olma, çalışma, İş görme imkânları harcanıyor. Yıllarca hayata hazırlanan adam. hazırlığın tamam olduğunu bildiren şehadetnameyi aldığı zaman hayatın yansının geçmiş olduğunu görüyor. Bir ömrün yansını diğer yansı uğrunda harcamak biraz fazla oyalamadır sanıyorum.
«Yeni Adamı dergisi dünyanın her tarafında bunun böyle olduğunu teessüfle kaydederek toptan bir değişme istiyor, bütün İnsanlığın da İstediği şüphesiz budur. Fakat acaba biz gençlerimizi mektep sıralarında başka memlekctlerdekflerden daha fazla bekletmiyor muyuz? Elbette bizim tahsil ve terbiye programımız da başka bir memleketin programına benzer veya onu andırır Ama bu programın uzun olduğu, ufak tefek gecikmeler olmasa bile bir delikanlının otur yaşına kadar mektepte kaldığı meydandadır. Halbuki geçenlerde atom üzerinde çalışan ilim adaml^mi] toplu olarak gösteren bir resimde pek genç şahsiyetler göze çarpıyordu. Bunlar her halde talebe değildiler. Mektep medrese görmeden atom bahsine girdikleri de tahmin edilemez. Ingiliz ve Amerikalı gençlerin bizimkilerden daha çabuk mektep bitirip ilmi çalışmalara erkence başladıkları akla gelen iTk ve en kuvvetli İhtimaldir, ,
Bizim yanlışımız iki taraflıddır. Tahsil devresini uzun tuttuktan başka çalışma devresini de 85 yaşında tamamlanmış sayıp kesiveriyoruz. Doğrusu tahsil devresini kısaltmak, bir genci mümkün olduğu kadar erken, en canlı yaşlarında iş başına getirmek, ancak ihtiyarlayıp çalışamıyacak hale geldiği zaman, yani kanundaki yaş haddile değil, hayatta gösterdiği canlılık kabiliyetinin azalma dereceslle çaışmasma nihayet vermektir, insan enerjisinden, başlangıcından sonuna kadar bir katre ziyan etmeksizin faydalanmanın çaresi budur; bir de buna en çok muhtaç olan mriietierden biriyiz. Şevket Rado
Dünya siyasetinde en ehemmiyetli dönemeç t Atom bombası
(Baş tarafı 1 İnci sahifede) atom sırrının llm! İşlere yarayan bilgüerfle askeri İmalâta yarayan teknik esran birbirinden ayrı tutuyorlar. Atom enerjisinin smaî tekniği açığa vurulursa bundan, bomba yapmak İçin de fst'fade edilebilir. Bundan dolayı, korunma vasıtaları keşfedilmedikçe atom enerjisinin pratik tatbikatı hakkmdaki bilgilerin verilmesi favdalı olamaz, bilâkis zarariı olur neticesine varılmıştır. Sambaya karşı müessir korunma çareleri bulunduktan sonra, atom enerjisinin sınai tatbikatı hakkında başka milletlerle karşılıklı malûmat mübadelesi esası kabul edilmiştir.
Vaşlngtonda kabul edilen ikinci esas, Birleşmiş Milletler arası bir atom komisyonu kurulmasıdır. Bu komisyon, bütün mîlletler arasında, sulhe yarayacak İlmî keşiflerin mübadelesine, atom enerjisinin kontrolüne, atom silâhlarının yasak edilmesine, ve bilhassa — en ehemmiyetli nokta budar — devletleri emniyet prensiplerinin bozulmasına karşı korumak için milletler arası teftişlere çalışacaktır.
Bütün bunların başında, Birleşmiş Mlljetler teşkilâtının yürürlüğe girerek karşılıklı emniyet havasının doğması şart koşuluyor.
Netice şudur kİ Amerika, Ingiltere ve Kanada, tehlikeli ve önüne geçilmez bir tecavüz silâhı olabileceği düşünceslle atom bombası esrarını şimdilik başkalarına vermiyorlar. Hattâ atom enerjisinin sınaî tatbikatını da — bomba yapmaya yarayacağı kaygısile — kimseye öğretmiyorlar. Bu silâha karşı müessir korunma vasıtaları bulunursa, bu yoldaki keşif ve bilgilerin mübadelesi şartile, atom enerjisini Birleşmiş Milletlerin emrine vermeyi düşünüyorlar.
Bu kararın mânası büyüktür, Amerika, Ingiltere ve Kanada tecavüz fikrinin ortadan kalktığına henüz inanmıyorlar ve atom bombasının bazı ellerde en korkunç tahrip âleti olmasından koruyorlar. Sovyet Rusyanıp kuşkulanıp İşkillenmesine rağmen, bu sim açığa vurmakta daha büyük tehlike seziyorlar.
Yazık ki Sovyet Rusyanın Amerika ve îngiltereyl endişeye düşüren emperlyalist emelleri daha elverişli, daha güven doğurucu kararlara engel olmuştur. Vaşingfon karan Rusyada Ivi tetirler uyandırmıyacaktır. Fakat M, Truman, M. Attlee bu kararı verirlerken bütün neticelerini hesaplamış olacaklardır.
Necmeddin Sadak
A RQ X M
Yüzer havuz törenle dün denize indirildi
Türk malıeme ve işçiliği ile yapılan “Tayfun,, hüoumbotnnnn da tecrübeleri yapıldı
KUPA FİNALİ
Fenerbahçe, Beşiktaşı 1-0 yenerek kupayı kazandı
Maç zaman, zaman çok asabi ve sert oldu
olan ıde-
Adalet,
Haliçte Taşkuak havını ve fabrikalarında ln#a edilmiş «Yüzer havuz» dün törenle nlze indirilmiştir.
Cumhurbaşkanlığı genel reterl, Millî Savunma, Ulaştırma Bakanlarlle, Vali ve Belediye Başkam Dr. Lütfü Klr-dar, Orgeneral Cemil Cahit Toy-demir, Donanma Komutanı, İstanbul Deniz Komutanı, Büyük Millet Meclisi Reis Vekili B. Fikret Sılay, Parti Başkanı B. Alâ-eddin Tİrltoğlu, şehrimizde bulunan Milletvekilleri, Ingiliz deniz ataşesi, basın mensuplan ve kalabalık bir halk kütlesi törende hazır bulunmuştur.
İstiklâl marşından sonra İstanbul Deniz komutanı amiral Sait Halman Cumhuriyet devrinde deniz inşaatına verilen önemi belirten bir nutuk söylemiş ve bu nutuk sona ererken Yüzer havuzun denize doğru kaydığı görülmüştür. Bu değerli basan orada hazır bulunan binlerce kişi tarafından alkışlarla ve takdirle seyredllmiştlr.
Amiral Sait Halman, nutkunda, tersanelere malik olmadan bir harb ve ticaret filosu yapıl-
Atom sırrı saklanacak
Amerika Dışişleri Bakanının mühim bir nutku
İngiltere ve Amerika arasında verilen karar
“Mesuliyetten kaçınmayacağız, milletlerin korku ve ihtiyaçtan kurtulmaları için çalışacağız,,
Londra 1® (R) — İngiliz Başbakanı M. Attlee Vaçlngton'dakl kanuş-mslarnu bitirmiş ve Kanada’ya hareket etmiştir. Görüşmelerin sonunda müşterek bir tebliğ neşredilmiştir. Tebliğde atom bombası hakkında şu kayıt vardır: Atom bombası müthiş bir tahrip vasıtasıdır. Bu müthiş silâh tek milletin inhisarında olamaz. Atom enerjisinin tahrip gayelerinde kullanılmasına mâni olmak lâzımdır. Bu enerji barış ve İnsanlık gayesinde kullanılmalıdır.
Tebliğden anlaşıldığına göre atom sırrı ancak birleşmiş milletler teşkilâta işlemeğe başladıktan ve dünya sulh ünü koruyacak hale geldikten sonra bu teşkilâta bildirilecektir.
Nevyork 18 (R.) — Atom işlerinde büyük vukufu olan 88 Alman bilgini vapurla buraya gelmiştir.
Gelenler arasında V silâhlarını bulup geliştirenler de vardır.
Görüş birliği temini ı için gayretler
Londra 17 (A.A_> — İngiliz resmî mahfillerinde söyelndlğine göre, şimdi İngiliz ve Amerikan hükümetleri gayretlerini harb esnasında Sovyetlerle aralarında mevcut olan görüş birliği ve anlaşmanın ladesine sar-fetm eğe karar vermişlerdir, yeni bir üçler toplantısı yapılacağı hakkında dolaşan söylentilere gelince, İyi malûmat alan mahfiller. Dışişleri Bakanları arasında yeni görüşmeler lcabettlğt kanaat! hasıl olduğu takdirde, beş büyüklerin toplanmasını temine çalışılacağını daha yakın görmektedirler.
Bazı meselelerin hallinde, Çin ve Fransa’nın ve bilhassa Fransa’nın hazır bulunması lüzumlu görülmektedir. Zira Fransa olmadıkça Avrupa’ da bir anlaşmaya varmanın İmkânı yoktur. Bu meseleler arasında, Pots-dam anlaşmalarının bazı hükümlerinde yapılacak tadilât vardır, Ruhr bölgesinin milletlerarası kontrolü meselesinde Fransız hükümetinin görüşlerine özel bir ehemmiyet Verilmektedir. Bu görüşler şimdi, İngiliz v* Amerikan Dışişleri Bakanlığına verilmiş bulunmaktadır.
Ruslar ne diyorlar?
Londra 18 (R,) — Başbakan M.
Attlee ve Kanada Başbakanı dün Amerika’dan Kanada'ya hareket etmişlerdir. M. Attlee yann Kanada parlâmentosunda bir nutuk söyllye-cek ve akşamı Ingiltere'ye hareket edecektir.
Ingiltere He Amerika arasında atom anlaşmasına dair Ruslar henüz resmi mütalâa yürütmediler. Rus gazeteleri yalnız bu haberi kısaca vermekle ve atom sırrını muhafaza kararını tebarüz ettirmektedir.
İngiliz - Amerikan malî görüşmeleri
Londra 18 (R) — Ingiliz - Amerika malî görüşmeleri İhtimali gelecek hafta sonuna kadar sli-ı Derviş Vahdeti, recektlr. Bazı noktalarda henüz gibi bir me®ı»«te sahipti, fikir ihtilâfları vardır. I Demokrat
Nevyork 18 (EL) — Amerikan Dışişleri Bakam Byrnes, doğduğu şehir olan Çarlston Umanında mühim bir nutuk söylemiş. Amerikanın ticaret politikasını anlatan Bakan demiştir kİ:
«Medeniyet bir atom harbine tahammül edemez. Bunun İçin dünya milletleri sulhu korumak hususunda birleşmelidirler. Amerikanın atom bombasını her hangi bir devlete karşı siyasî, askeri tehdit vasıtası olarak kullandığı iddiası yanlıştır. Böyle bir iddiada bulunmak için, Amerikayı anlamamış olmak lâzımdır. Amerika atom bombası sırrını lâzım geldiği kadar elde tutacak, samanı gelince bildirecektir.
Dünya milletlerinin müşterek gayretleri ve tam İş birliği olmazsa atom bombasma karşı durulamaz ve bundan daha müthiş olan mikrop harbinin de önüne geçilemez. Dünya sulhunu sağlamak İçin yalnız bu İki noktanın halli yetmez, İktisadi harbe de mân! olmak lâzımdır. Yabancı memleketlere yapılacak İkrazlar Amerikan mallarına İsteği arttıracaktır. Bu sebeple bunlara yardım etmekle kendi
ARADA BİR
/kinci Derviş vahdeti
röta-yani
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Evet, Türkiye İngiltere ile it tifak ettiği ve Bulgaristan, Romanya gibi Rus istilâsına girmediği için mürtecidir. Türkiye
— Bayan Sabihanm kafasında —■ Rusyaya — her ne pahasına — teslim olmadığı için mürtecidir. Bayan Sabihanm tek üzüntüsü var: Ankaranm bugünkü Sofya veya Bükreşe benzememesi. Halk Partisinin de tek kusuru: smt Doğuya değil. Batıya. Bolşeviklere değil — faşist ve mürteci Garb Demokrasilerine çevirmiş olmak.
Bayan Sabilıa Ilalk Partisîle Derviş Vahdeti arasuıda benzerlik buluyor. Ne garip şey!
Bizce Hazret! Sabilıa Derviş Vahdeti’nin —zihniyet bakımından — ta kendisidir. ŞeriatçI Derviş Vahdeti, Kara irtica uğruna kılıç çekmiş «Allah, Allah!» diye etrafa saldrırdı. Bolşevik nıüri-desi Derviş Sabilıa, Kızıl din uğruna kaleme sarılmış, cezbesi içinde gözleri
— kendi tâhlrile — tepiniyor, çırpmıyor: «Haraşo Kızıl İhtilâl!»
Bu zavallıların ikisi de, mahiyet ve zihniyet İtibarlle aynı kötii, aynı zehirli taassubun kurbanıdırlar Fakat öteki, sahici samimi olmak
Moskova dönmüş
masına İmkân olmadığını gören Cumhuriyet hükümetinin bu sahada büyük adımlar attığına işaret ederek nutkuna şöyle bitirmiştir:
(— Mütareke esnasında İstanbul tersanesi her türlü faaliyetten kalmış ve bozulmuştur.. Ancak Cumhuriyet devrlle beraber tersanenin mühim bir kısmında Devlet Denizyolları fabrikaları yeniden çalışmağa açılmış ve sonra da harb bahriyemiztn İnşa ihtiyaçlarını karşılamak İçin kurulan ve Gölcük fabrikalarının bir kısmı olan Taşkızak havuz ve fabrikaları kurulmuş ve bu suretle tarihi İstanbul tersaneleri tek-Tar canlandınlmıştır.
Cumhuriyet devrinde başından beri denizciliğe verilen önem daima şükranla anılacak bir ölçüdedir. »
Bundan sonra davetliler Taşkı-zak fabrikasında hazırlanan büfede izaz edilmişlerdir. Müteakiben Türk malzeme ve işçlliğile meydana getirilmiş olan Tayfun adındaki hücum botunun da tecrübesi yapılmış ve bu tecrübede Vekillerle Deniz ve Kara Komutanlıkları erkânı ve basın mensuplan hazır bulunmuşlardır.
k-pndimim de yardım etmiş olacağız. İtibarları iyi olan memleketlere İkrazda bulunabiliriz; şu şartla kİ bu memleketler siyasetlerinde birimle ticareti mümkün kılacak değişiklikler yapmalıdırlar.
Yeryüzündekl fakirliğe ve açlığa sebep tabiat değildir. Dünyanın kaymaklan herkese yeter. Dünya ticaretinin tahditlerle menedlimeslne müsaade edemeyiz. Tahditler kaldınlma-lı, genel üsler d e anlaşmalıyız. Amerika bu husustaki düşüncesini yakında milletlere bildirecektir. Flkrlmizce ticari kontenjan, ambargo ancak lüzumlu birakç şeye inhisar ettirilmeli, tarifeler İndirilmeli, tercih sistemleri kaldırılmalı, İhracat primleri ancak bazı İşlere hasredllmell, ithalât inhisarından kaçınmalıdır.
Birinci dünya harbinden sonra Wil-son'un İstediklerini kabul etmedik. Milletler' Cemiyetine girmedik. Bu yüzden Milletler Cemiyeti tesirsiz kaldı. Şimdi durum başkadır. Birleşmiş milletler teşkilâtını Uerl süren biriz. Mesuliyetten kaçınmıyacağız. milletlerin korkudan ve İhtiyaçtan kurtulmaları için çalışa cağız.s
Röntgen mütehassıs» Dr. Suphi Neşet vefat etti
Şehrimizin tanınmış doktorlarından röntgen mütehassısı Dr. Suphi Neşet cuma sabahı bir kalb krizi neticesinde vefat etmiştir. Haseki hastanesi röntgen mütehassısı olan merhumun na'şî hastaneye nakledilmiş ve dün oradah kaldırılarak İçerenkö-yündekl makbcrestae defnedilmlştir. Cenazede şehrimizin doktorlarından büyük bir kısmı. Dışişleri Bakanı Haşan Saka ve pek çok zevat hazır bulunmuştur.
Dr. Suphi Neşet Istan bulun en İyi ve en eski röntgen mütehassıslarin-daadı. Geçen Umumî harb senelerinde Hilâl iahmer hastanelerinde, harb-den sonra resmi ve hususi birçok hastanelerde kıymetli hizmetlerde bulunmuştu. Aynı zamanda çok temiz kulb-11, çok kibar bir İnsandı. Ölümü memleket İçin hakiki bir kayıptır. Ailesi erkânına taziyelerimizi sunarız.
Portekiz seçimi
Lizbon 17 (A.A.) — Poıteklz-de kırk günden beri devam eden seçim mücadelesinden sonra ya-Tm seçimlere başlanacaktır. Muhalefet, seçimlerin geri bırakılması hakıknda yaptığı teklifin hükümet tarafından kabul edilmemesi üzerine taraftarlarına seçimlere İştir âk etmemelerini tavsiye etmiş ve aday çıkarmamıştır,
1944 - 1045 futbol sezonu kupa maçlarının finali dün Şeref stadında Be-Tlktaçla Fenerbahçe orasında yapıldı, On bini aşan muazzam bir kalabalık tarafından heyecanla taklbedl-len bu karşılaşma zaman zaman çok asabi ve sert bir şekilde cereyan etti Ve Fenerbahçe beş senedene'berl yenemediği Beşiktaşı 1 - 0 yenerek kupa şampiyonu oldu.
Saat 14,15 te hakem Nlhadın İdaresinde sahaya çıkan takımlar şu şekilde dizildiler:
Beşiktaş: Etem - Yavuz, TUristo -Vedll, Ömer, Faruk - Bahri, Hüseyin, Hakka, Şeref, şükrü.
Fenerbahçe: Cihat - Murat. Ahmet - Sfılâlıaddln, Halli, Ömer -Erol, Naci, Melih, İbrahim, Hallt.
Oyuna Beşlk taşm »eri bir hücum İle başlandı. Fener müdafaasında kesilen bu akın, derhal sağdan mukabele gördü. Erol'ün şütil avuttu nlhayet-lendl. Fenerliler çok enerjik çalışarak İlk anlarda oyun ■üstünlüğünü temin ettiler. Netekim İkinci dakikada Haildin «ûrükliyerek Melih'e geçtrdiği topu Melih daha müsait pozisyonda bulunan Naciye bıraktı ve Narinin sıkı şütil fiardâclvertillere İlk golü kazandırdı.
Bu sayı Beşiktaşlıları harekete getirdi. Sağlı sollu atanlarla rakip kaleye akmağa başladılar. Fakat 15 dakika geçtiği halde bir türlü mûtat oyunlarını çıtroramıynrlarrlı Bunda Fenerlilerin canla başla çalışmasının mühim rolü oluyor ve Beşiktaşlılar meşhur uzun paslı sistemlerini rakiplerinin enerjisi karşısında tatbik İmkânım bttlarmyarlti'r. fakat oyun üstünlüklerini muhafaza ediyorlardı.
Beşlktaşin bu semeresiz hâkimiyeti 30 uncu dakikaya kadar sürdü. Bundan sonra oyun mütevazln bir şekle döküldü. Ve devre bu netice derişmeden 1-0 Fener lehine kapandı
İkinci devreye F-------brsladı.
Her İki taraf canla başla çalıştığı için oyun mütevazln cereyan ediyordu. Bu sırada ufak tefek tekme teatisi başladığı için zaman zaman oyun İnkıtaa uğruyordu. 10 uncu dâklkada Fenerliler ortadan 4ın 1 bir atanda bulundular, Narinin çok müsait vasiyette bulunan Erol'e topu geçirmesi ve Erol’un şimşek gibi şütünü çekmesi bir oldu. Fakat bu müthiş şut Fener taraftarlarının yüreğini hoplatarak, direğe çarparak geri geldi. Ve bu suretle Beşiktaş muhakkak bir golden kurtuldu. Bunu takibeden bir Beşiktaş atanında top müdafi Ahmedln eline çarptı. Çizgi üzerinden Şükrünün çektiği şiftü Cihat- fevkalâde bir yumruk çıkararak kornere attı. Korner neticesiz geçti-
Daklkalar ilerledikçe tarafların
Kıskançlık
Bir genç» beraber yaşadığı kadını yaraladı
Eyüp'le Otakeılar'da oturan otuz altı yaşlarında İsmail adında bir genç, iki sene kadar evvel Zehra adında bir kadınla tanışmış ve bununla evleneceğinden bahisle beraber yaşamağa başlamışlardır. İlk aylar, oldukça neşeli geçmiş, Iskat İsmail'in kadına nikâh yapma* meselesi üzerindeki ihmalleri Zehra’yı ona karşı sik sık söylenmek mecburiyetinde bırakmıştı.
Bir müddet bu seklide geçtikten sonra, kadın da İsmail’e karşı. İhmalkâr davranmağa başlamış, aralarındaki kavgalar gittikçe sıtaaşmış-tır.
Bu arada Zehra'nın 1zln.il izinsiz evden uzak kalması İsmail’i kıskançlığa şevketmiş, dün gece de aynı mevzu üzerinde münakaşa başlayınca, kadın, artık kendisini bırakıp tamamüe gideceğini söy elmiş. İsmail de asabiyete kapılarak evdeki ekmek bıçağını yafcalıyarak Zehra'yı vücudunun bir kaç yerinden yaralamıştır, Kadının istimdadına yetişen zabıta memurları kendisini tedavi altına aldırmşlar, İsmail de kanlı bıça-ğlyle birlikte yakahyarak hakkında takibata girişmişlerdir.
Bütün fabrikalar bir elden idare edilecek
Ankara 18 (Telefonla) — Bakanlıklar ve genelmüd(İriliklerla diğer resmi dairelere bağlı bulunan bütün fabrikaların bir elden İdare edilmesine karar verilmiştir. Bu arada bütün askeri fabrikaların Ekonomi Baluuılığı-na devredilmesi hakkında Millî Savunma Bakanlığınca bir kanun tasarısı hazırlanmaktadır-
Hükûmet amele için evler yaptıracak
Ankara 38 (Telefonla) — I-Iükûmet ameleler İçin evler yaptırmağa karar vermiştir. Bu İşle Çalışma Bakanhğı uğraşacaktır. Evvelâ Zonguldak bölgesinde faaliyete geçilecektir. Amele için bu bölgede 1000 bahçeli ev İnşa edilecektir. Zonguldaktan sonra da diğer maden ve amele bölgelerinde evler yapılacaktır.
asabileştiği görülüyordu. Fenerliler bir gol avantajı kâfi görerek daha fazla müdafaaya ehemmiyet veriyor; buna mukabil, Beşiktaş hücum üzerine hücum yapıyordu' Fenerlilerin çok. erken müdafaayı tercih etmeleri aleyhlerine oluyor ve Beşiktaşlılar Fener kalesini ’kolaylkla tehdtdedl-yorlardı.
Dakikalar ilelredikçe oyundaki sertlik hâd bir hal aldı. Bir defasın ad Kl-rislo Melihi, bir defasında da Melih yere yatan Ömerl tehlikeli bir şekilde tekmeledi. Ömer sakatlanarak oyunu terk etti. Hakemin sık sık müdahalesi vaziyeti önllyemiyor ve maç alabildiğine Bert bir şekilde geçiyordu. Bu sırada şükrü de sakatlanarak çıktı.
Oyunun sonlan Feııerbahçeuln üst iiste tekrarladığı akınlar arasında geçti ve Beşiktaşlılar bütün çalışmalarına rağmen, Fenerbahcenin ilk devrede yaptığı gole mukabele edemediğinden. maç 1 - 0 Fenerbahçerdn beş senedenberl elde edemdiği galibiyeti İle ve knpa şampiyonu olmasile nihayeti endi.
Oyundan sonra Bölge başkanı Vali Dr. LCıtfi Kırdar Fenerbahçelilere İstanbul kupasını merasimle verdi.
ŞAZİ Tezcan Bugünkü maçlar lig maçlarının altıncı hafta karşılaşmalarına bugün Fenerbahçe, Şeref. Galatasaray. Vefa statlarında devam edilecektir Fikstüre göre. Fenerbahçe stadında saat 12.40 ta Elektrik -Anaodlu, 14.30 da Fenerbahçe - Vefa1; Şeref stadında aynı saatlerde .Kasımpaşa - Demlrpor, Beşiktaş - Istanbııl-spor: Galatasaray stadında Taşkızak-Sanytr. Galatararay - Süleyman! ve; Vefa stadında Anadoluhlsar - Rami, Bekyoz - Vefa takımları karşılaşacaktır.

Kulüplerin mükâfatı
Dün Şeref stadında yapılan Beşik- -taş - Fenerbahçe kupa maçının iki devresi arasında geçen sene dertçe kazanan kulüplerin mükâfatlan Bölge müdürü B. Hüsnü Uğural'ın güzel bir hitabesinden sonra merasimle tevzi edilmiştir.
Mükâfat alan kulüpler şunlardır:
İstanbul birine! küme şampiyona Beşiktaş kulübü, B. takımları şampiyonu Fenerbahçe kulübü, ikinci küme şampiyonu Elektrik kulübü. Beyoğlu gurupu blrinrisl Elektrik kulübü. İstanbul gurupu birincisi Hami kulübü, Kadıköy gurupu birincisi Anaodlu, Boğaz gurupu birincisi Sarıyer kulübü, Haliç gurupu birincisi Taşkızak kulübü. Bakırköy grupu b'rincisl De-mlrspor
Amerikan hastaneli
(Baş tarafı 1 inci sahifede)
Törene İstiklâl marşı ile taşlanmış, hastane sertablbl Dr. Şeppert Amiral Bristol’ün hastaneye gösterdiği gayretten ve şahsen Türk;ere Aarşa yatan alâkasından bahsetrruftir. Doktor Şeppertleıı sonran Eski Büyük Elçi B. Rauf Ortay Amiral Brisio.‘le ranıtm«ınr!an VC ÛtlUn Ş3 tlSinda. bulduğu İnsanlık vasıflarından, nihayet mükemmel bir denizci olduğundan ve dalma vazifesi arasında Türklüğün lehinde hareket ettiğinden bahsetmiştir
B. Rauf Ortay'dan sonra Ameri mm Büyük Elçisi M- Wilson söz almış. Amiralin hayatından onun Türk er* karşı duyduğu sevgiden ve nihayet Amerikan hastanesinin :urulnıasm-da gösterdiği hizmetle Türkiye’d» Amerikalılara karşı bir yakınlık vücuda getirerek Türk - Amenkan dozluğunu sağlam temelere dayandırdığından bahsetmiştir Müteakibe» hastanenin antresine konulan Amiral BriştoFün resmi üzerindeki ortd Büyük Elci M «lisan tarafından kaldırılm ıştır.
Amerikan hastanesi idare heyeti tarafından hasteneye Amiral BristoT ün adL verileceğine dair Cumhurbaşkanı Genel Kâtipliğine çekilen telgrafa şu cevap gelmiştir:
Bir şefkat ve sağlık yuvası olarak değerli hizmetler görmüş bulunan kanım un uza. bu kere, mernleta timizin büyük dostu bir Araeriknlı’ya edilerek «Amiral Bristol hastanesi» adı verllec'-ğlnl bildiren 12 kasım 1945 tarihli mektubumuz C’im-hurbaşkanuuıza sunuldu.
Müteveffa Bııyûk Elçiye karşı gösterilecek olan bu çok verinde kadirbilirlik örneğinden mütehassis elan Cumhurbaşkanımız. Amiral Bristol hastanesine, ferde de taşıyalı İsme lâyık olmasını ve İnsanak ulkük Sü yolunda daha nice yıllar başatı İlâ yürümesini dilediler.
Türkiye - Romanya arasında eşya nakliyat*
Bükreş 17 (A.A.) — Demiryol-lar idaresi, Sivilingrad yoll!« Türk - Rumen eşya münaka'âtı-nın tekrar başladığını blîdîrmîf-|tlr.
18 Kasım 1945_____________
AKŞAMDAN akşama Hâlâ kurban edilen insanlar...

1 |ŞEHIR HABERLERİ I ]
Sah! re 3
--.........
|| Bir çırpıda ||
Harbden sonra geçirdiğimi» ilk Kurban bıyramı...
Bu bayram, hem ismi, hem de kan dökülmesi bakımından harb edebiyatına pek elverişliydi. Fakat iik bakışta sulhe uymuyor gibi görünüyor.
Fakat dikkatle üzerinde durunca, Kurban bayramı, tâ baş-langıcndan itibaren bir «kan dökmeme •• ruhunu taşıyor: Hakikaten bir «sulh», bir «insan» bayramı olduğu muhakkaktır.
İbrahim, kendi zamanına kadar devam eden göreneğe uyarak, evlâdını kurban etmeğe hazırlanırken, yeni bir ilhamla, artık «kurban d ye insan kanı akıtmamak,- usulünü ihdas etmiş.
Beşeriyet bu nazariyenin tatbikatını bunca asırdır henüz ta-mamlıyabilmiş değildir.
Nazariyenin tatbikat sahasına konulması tarihte şöyle uluyor: Evelâ b*r dâhi tahayyüle kapılıyor. Sonra diğer fâniler o hayali yavaş yavaş tahakkuk ettiriyor. Bin bir gece masallarındaki sihirli halılar, billûr toplar ancak son a^rlarda stratosfer uçağı, televizyon halinde tatbik zemini buldu. Fakat acaba İbrahim’in «evlât kurban etmeyip mal kurban etmek» düsturunu, içinde yaşadığımız cem'vet tam mânasile benimseyebildi mİ?
«— Nehrj karşıya geçeceğiz,.. Cesetlerden bir köprü!»
Eski cihangirler hu usule baş vururlarmış. İdeallerine hu suretle giderlern ’’ Modem harb-• “e. bunun böyle olmad
gördük. Ekseriya, insaflı komutanlar, — hele ellerinde biiyiik r—terycller varsa, malzemeyi israf ederek insan hayatını tasarruf yoluna gittiler. Harb. mahi-y t itibariyle insan hayatını hiçe F vmakia beraber, asrımızda bar» milletler yüksek komutasında b” düşüncenin hâkim olduğunu g"-dük
Fakat içtimai kavgalarda bu b^vle o’ahîldt mi? Daha da olacak mr? İçtimai kavgalarla cemi-daha ivi bir nizama sokmak. b:» köprüden getirip yüksek me-d"niyetler® ulaştırmak gayesini İ**'hdaf ediyor Burada da vine b'-reok liderler;
«— Haydi evlâtlar... Karsıya geçeceğiz... Cesetlerden bir köprü’»
İbrahim, mezarında şüphesiz k: esefler İçindedir:
— İnsanlar benim işaret ett:" mi anlamak seviyesine henüz erişmedi! -demektedir
Daha bile basit misallerde tlı-rablm bize teessürle bakıyordur:
— Şu cemiyet ne kadar yavaş terakki ediyor! - diyordur. Ben, «insan» ın «mal» dan üstün tutulması lâzımgeldiğini işaret etmiştim. Halbuki, Küre’yi kaplı-yan, nice nice «madde medeniyetleri» kuran haleflerim bunu anlamadılar. Hâlâ insanlar her sahada kurban edilmektedir: Cemiyete faydalı canlı ve cansız mallar emniyet altına alınmıştır; cemiyetin fertleri başı boş, met-rflk, sefil, perişandır.
Şu kurban bayramı, dünyanın her tarafında hâlâ kurban olan, daha da kim bilir ne kadar müddet kurban olacak insanlariyle hant, beşeriyetin bütün hu maddî meden’vethie rağmen daha ne geri olduğunu esefle düşündür dü.
(Vâ - Nû)
Yeni oteller
S milyon sermayeli bir fîrket kurulacak
Belediye tarafından yeni oteller yaptırılmasına kadar verildiğini yazmıştık. Evvelce da yazdığımı* gibi İlk plânda yapılacak oteller Jloryada, Taksimde vb Çıragaç sarayı yerinde olacaktır.
Ancak bu inşaatı başarmağa Belediye bUtçesl yetmediğinden Vali ve Belediye reisi doktor B. Lûtfi Kırdar beş milyon liralık bir sermaye 11b bir otelcilik şirketi kurulmasını muvafık görmüştür. Teşkil edilecek şirketin çıkaracağı hisse senetleri halk tarafından satın alınabilecektir.
Beş milyon liralık sermayo teşkil edildikten sonra otel inşaatına başlamak mümkün olacaktır.
Hisse senetlerinden bir kısmının Belediyece de satm alınarak otel İnşaatında ve otellerin İşletilmesinde Belediyenin de söz sahibi olması temin edilecektir. Yapılacak otellerin idaresi de şirkete alt olacaktır.
Fahiş fiatla linyit satanlar
Kömür tevzi m üessesesinin Unka-pant, Kadıköy, Kuruçeşme ve Üsküdar depolarında müşterinin vasıtasına teslim şartile. tonıı 30 liradan serbes olarak linyit kömürü satılmaktadır. Hal böyle İken bazı ticarethane ve müesseselerln. bu kömürün tonunu hariçte 50-60 liraya kadar sattıkları anlaşılmıştır, Belediyece tanzim edilen nakliye ücreti tarifesine göre, depolardan Belediye hududu dahilinde muhtelif yerlere kadar olan ücretlerin 30 liraya İlâve edilmesi halinde bunun, alıcının yerine teslimi 40 liradan fazlaya mal olmaması ieabctmrit tedlr.
İlgili makamlar görülen lüzum üzerine bu hususta kontrollara başlamışlardır. Fahiş flatlerle satış yapanlar hakkında kanuni takibat yapıla ek tır.
10 bin balya kanaviçe ve çuval geliyor
Hlndistana ısmarlanmış olan on bin balya kanaviçe ve çuval Basraya gelmiştir.
Bunlar önümüzdeki aya kadar memleketimize getirilecek ve dağıtılacaktır.
Şehir tiyatrosu
Teknik işleri hakkında bir komisyon karar verecek
Bugünlerde umumi mecliste müzakere edilecek şehir tiyatrosu yeni talimatnamesinin başlıca hükümlerini yazmıştık. Temsil edilecek piyesler başta olmak üzere tiyatroya alt bütün teknik İşlerin tiyatro rejisörünün başkanlığı altında tiyatronun en kıdemli artistlerinden bir komisyon tarafından tdaresl muvafık görül-mestedir. Belediye rclsilğince hazırlanan talimatname hükümleri hakkında rejisör B. Muhsin Ertuğrulun da mütalâa ve muvafakati alınmıştır.
Komisyona iştirak edecek sanatkârların sayısı henüz kati olarak tâyin edilmemiştir. Tiyatronun teknik işleri ve piyeslerin seçilip oynatılması salâhiyeti tamamlyle bu komisyona verildiğinden şahsi ve ferdi olarak hiç kimsenin kararı tiyatroda müessir olmıyacaktır. Kararlar, ekseriyetle verilecek, ancak başkanın, yani rejisörün oyu freyl) lüzumu halinde İki olarak sayılacaktır. Buna rağmen yine fikir ayrılığı olursa kati karar vermek belediye reisine ait olacaktır. Talimatname umııml meclis tarafından kabul edildikten sonra derhal tatbik edilecektir.
Kapalıçarşı
Tamir masrafı taksitle tahsil edilecek
Kapalı çarşının çatısının tamiri için geçen senek! yedi aylık belediye bütçesine elli bin liralık tahsisat konulmuş, bu para ile çatının mühim bir kısmı yapılmıştı. Çatıdaki mütebaki kısmın tamamlanması, çarşıdaki yolların inşası İçin yeni sene bütçesine loo bin lira konması umumi meclise teklif edilmiştir. Çarşı, müteaddit kimselerin, bu arada kısmen de evkaf İdaresinin malıdır. Çarşı çatıslyle diğer kısımlarının İnşası İçin yapılacak tamirin masrafları çarşıda mal sahihi olanlardan dükkânlarının kıymeti ve vergi nispetleri dahilinde tahsil edilecektir, Bunlar tahakkuk Bitirildikten sonra mal sahiplerinden muayyen taksitleri® tahsil edilecektir Müddeti ve miktarları hakkında umumi meclisten de bir karar alına-MİCLlf.
Karfice çivisinin kâr hadleri kararlaştırıldı
Ekonomi Baknlığının emrile karfl-çe çivisi satışları I kasımdan ltlabren serbes bırakılmıştı. Bu emir üzerine çivi İmali İçin artık eskisi gibi tahsisler yapılmıyacaktır. tnce demir ve tel çivi yapan bütün fabrikalar kimlere ne flatten ve ne miktar maı sattıklarını listeler halinde Bakalnığa bildireceklerdir.
Çivi yapan fabrikaların kâr hAd-lerl de teeblt edilmiştir . Buna göre sıcak haddede tel çekme ve çivi kesme tesisleri bir arada bulunan fabrikalarda yüzde 15, tel çekme ve çivi kesme tesisleri bir arada bulunanlara yüzde 12,B, yalnız çivi kesme tesisi bulunanlara da yüzde 10 kâr verilmiştir. Karflçe çivisi haricinde kalan diğer nevilerin İmal ve satışları esld esaslara, yani tevzi ve tahdide bağlı-, dır. _____________
4- Belediye Daimi encümeni ila vilâyet İdare heyeti arasında ihtilâfa sebebolan mangal kömürleri âzami aatıs flatl hakkındalcl karar Vilâyet tarafından çarşamba günü Belediyeye göodvrLlaılşHF.
MAHKEME KORİDORLARINDA t
Sahnedeki kadının yanık nağmeleri Mithat’ın beynini altiist etti!
ne arıyorsun
da bulurmuş, de İkincisini
var? bir kaza yarı hiddetli göz attıktan
Derler kİ: «Musikinin duygu üzerinde yaptığı'tesir, inşanın tabiat ve istidadına gön? değişir. Onu ya iyiliğe, ya kötülüğe meylettirir». Mithat saz dinlemeğe gitmiş. Tabii bir kaç kadeh de rakı içmiş. Sahnede süzüle süzüle şarkı okuyan sanatkârın yanık, ezgin nağmelerini dinlerken galiba ayranı kabarmış, köpürmüş, coşmuş, taşmış. Sonu malûm: Kavga çıkmış, kan akmış.
Otuz yaşlarında, giyimi orta halli, uzun boylu, yakışıklıca bir adam. Sulh ceza mahkemesi koridorunda sorgu sırasını bekliyor. Asabiyetten dudaklarını kemiriyor, dişlerini gıcırdatıyor, ara sıra başını sallayıp kendi kendine homurdanıyor.
Yaşlıca bir adam yanına yaklaştı. Aşina bakışlarla selâmlaştılar, konuşmağa başladılar:
— Hayrola Mithat! burada?.,
— Arayan mevlâsını belâsını da. İşte, ben buldum.
— Geçmiş olsun. Ne mı geçirdin?
Mithat yarı mahcup bakışlarla etrafa bir
sonra başını önüne eğdi, bir müddet sessiz, hareketsiz durdu, tekrar doğruldu:
— Gece saza gitmiştim.
— Seversin, bilirim. Ötedenberi merakın vardır.
Dudaklarında acı bir tebessüm belirdi, derin bir of çekti:
— Sevmez olaydım. Başımı derde sokan o sevgi deli mİ?..
— Sevgiden fenalık gelmez İnsana. Her halde İşin içinde başka bir sebep var, icmişmlydln?..
— Eh, bir kaç kadeh atmadan saz dinlenir mi yahu? Kafa biraz dumanlı, gözler bulutlu olmazsa dinle dinle şarkı keyifsiz gider.
— Öyle amma, bazan da kefeni yırtiverlr. Neyse, anlat bakalım, nasıl oldu?..
— Malûm ya sazlı yerler ateş pahası. iki kadeh rakı İçeyim desen, anasının nikâhını LstLyor herif. Baıl bu işi dışarıda, daha ucuzca bir yerde yapayını dedim. Tezgâhın başında al takke ver külâh derken epeyce gecikmişim. Ve lâkin sarhoş oldum sanma, Aklım başımda. Zaten bep böyle olur, meret rakıyı İçince kafanı büsbütün cllâlanır, gözlerim cin gözüne döner. Millette de para var ha. Her taraf dolmuş. Her masada rakılar, şaraplar, biralar, çeşld çeşid mezeler gırla.. Sahneye yaklaşamadım, orta yerde zorlukla bir sandalya bulup çöktüm. Saz faslından sonra bir karı kalktı, okumaya başladı. Tam da benim sevdiğim bir şarkı tutturmaz mİ? Ölüsü kınalıda da ses varmış biraderi Güzelce de bir şey. Paluze gibi gerdanını tltrete tltrete öyle nağmeler yaplyor ki, insan kendini kaybeder gibi oluyor. Çenemi avucuma bağla-
dım, dalgın delgin dinlemeğe oaçla-dım. Yavaş yavaş gözlerimden mavi dumanlar savruldu, her tarafımı «ardı. Neredeyim, bu ses nereden geliyor? dünyada miyim, yoksa çenette melekleri mİ dinliyorum, farkedemeı oldum. Nihayet kendimi tutamadım, ayağa kalktım, Yaşaaa’.. dlya haykırıverdim. Herkes saza gider amma dinlemesini bilmez ki. Benim , yaşa, diye bağırışımı bazı enayiler hor gördüler. sağdan soldan:
Diye hırlaşanlar oldu. Onların ağızlarının payını vermesini bilirdim amma, dişimi sıktım. Ulan Mlthatl Sen ağır başlı adamsın. Bu enayilerin yaptıklarına kulak asma! Eğer senin kadar sazdan sözden anlasalardı, onlar da seninle beraber nâra atar Jardı. Uyma şu sersem cahillere, dedim yerime oturdum. Derken efendim. sağa sola bakınırken karşı masada bir kadın gözüme ilişti, göz göze geldik, acaba tanıdıklardan biri mi diye dlkkltllce bakarken yanındaki herif:
— Heeey, zirzop herif! Aç kurt gibi ne bakıyorsun?
Demez mİ? Birdenbire efkârlan-dım. ağız dalaşma başladık:
— Aç kurt da sensin, zirzop da sen-ssln. Ben sana bakmıyorum ki,.
— Benim neyime bakacaksın? Yanımdaki kadına bakıyorsun.
— Kadına bakmışsam ne olmuş? Göze yasak yok ya. Şu kadıncağız giyinmiş, kuşanmış, sürmüş sürüştürmüş, küpesini bileziğini takmış, buraya gelmiş. Bu kadar süslenmesinin sebebi ne? Herkes bana baksın diye yapmlyor mu bunları? Güzele bakmak sevaptır. Ben de Peygamberimiz efendimizin emrini yerine getirdim, güzel karıya baktım. Ne çıkar bundan? Benim bakmamla kadının yüzü mü aşınır? diyecek oldum. Meğer herif çamurun biri imiş. Ağzını bozmağa başladı. Tam o sırada sahnedeki karılardan biri de yanık bir nağme tutturmaz mı? Yine beynimin içi altüst oldu.Sen bu işlerin erbabısın. Bilirsin ki, aslan sütü şişede durduğu gibi durmaz.
— Durmaz, bilirim durmaaaz.. Aslanlar gibi kükretir adamı.
— Tam da Öyle oldu İşte. Yerimden fırladığımı hatırlıyorum. Ortalık birbirine İcar işti. Nihayet kendimi karakolda buldum. Herifin kafası, gözü kırılmış diyorlar amma, aslı var mı bilmem.
— Desene, iş yine rakı ile kan makalesinin basının altından çıktı?..
— Mı dersin?..
— Dedim gitti. Rakı İle kan bir araya gelince sonu budur evlâdım. Ve lâkin üzülme. Bunlar olağan işlerdir. Erkek dediğin böyle köprülerden geçmezse 10 para etmez. Bak, benim sol kolum colftk kaldı. Sebebi ne? Yine rakı İle kan.
Mahkeme açıldı teselli sohbeti yarım kaldı, Ce. Re.
Yapı kongresi
Bir imar kanunu taslağı hazırlıyacak
Yapı işlerine yeni bir düzen vermek üzere Ankarada bir yapı kongresinin toplanacağını yazmıştık.
Kongreye hazırlık teşkil etmek üzere Ankarada alâkalı makamların delegelerinden mürekkep komisyon çalışmasını bitirmiştir.
Komisyonca verilen karar, Bayındırlık Bakanlığınca da tasvlbedtlmlş-tlr. Buna göre memleketin her tarafından gerek serbes, gerek daire ve müessesclerde çalşan İnşaat mühendis ve mimarlarından mürekkep yapı kongresi önümüzdeki nisanda Ankarada toplanacaktır.
Kongrede şimdi tatbik edilmekte olan Yapı ve yollar konununun baştanbaşa tadili İle yeni bir (İmar kanunu) tasarısı da bahis mevzuu olacaktır.
Şimdiki Belediye kanununun hükümlerine göre şehirlerin muayyen bir plân dahilinde imarı icabettiğln-den imar plânı tatbik edilen şehirlerde İnşaat yapı ve yollar kanunu hükümlerine tabi tutulmaktadır. Fa-hat yapı ve yollar kanununun şimdiye kadar tatbikindim alman netice, bu kanun hükümlerinin hem eksik olduğunu, hem de yapı işlerini lüzumundan fazla takyldettlğlni göstermiştir.
Arsalar çor kere pahalıya satıldığı halde kat. sayısının sokağın genişliğine göre tahdide lmesl ve buna benzer bazı kayıtlar bina , İnşası hevesini kırmaktadır. Halbuki birçok yerlerde bilhassa İstanbul, Ankara gibi şehlrhrde mesken buhranının hüküm sürdüğü göz önüne alınarak yapı inşaatını teşviş etmek üzere mevcut kanuni güçlükleri kaldırmak muvafık görülmektedir. Bununla beraber tasdik edilen İmar plânlarının gelişigüzel bozulmamasını da dikkat edilecektir.
Bütün güçlükler! ve pürüzleri ortadan kaldırmak özere yanı, yollar kanunu yerine konulacak İmar kanununun taslağı yapı kongresinde tetkik edilecek ve burada son şeklini aldıktan sonca alâkalı Bakanlıkların da mütalâasi sorularak Büyük Millet Meclisine verilecektir.
Topkapı sarayının surları...
Yeni okullar
Kurbağalıdere
Temizleme işine martta başlanacak
Kurbağalıdereyi temizlemeğe karar veren belediye geçen senekl bütçeye 40 bin liralık tahsisat koymuştu. Bu İş için Ulaştırma Bakanlığındaki bir tarak dubasından İstifade edilmek üzere teşebbüslerde bulunulmuş, fakat tedarik edilen duba kırıldığından yen! bir duba tedarik edilinceye kadar derenin temizleme mevsimi geçmiştir. Derenin ancak lodos olmıyan zamanlarda temizlenebilmesi kabildir. Belediye önümüzdeki sene İçinde d -?yi mutlaka temizletmeğe karar vermiş ve 1946 bütçesine altmış bin liralık tahsisat koymuştur.
Derenin temlzlettlrilmesine mart sonlarına doğru başlanacaktır. Diğer taraftan başta Kadıköy Halkevi olduğu halde buradaki birçok binaların lâğımları dereye akmaktadır. Dereye akan bütün mecraların muntazam bir kanalla denize akıtılması temin edilecektir.
Dış ticaretimiz
Fin’andiya ve Norveç’le münasebet başlamak üzere
isveçten başka Finlandiya ve Nor-veçie de ticarî münasebat bugünlerde başlamak üzeredir. Bu memleketler. memleketimizden İptidaî maddeler İstiyorlar. Ticaretin takasla yapılabileceği ümit ediliyor.
Diğer taranan İtalya, Yunanistan ve Fransa fasulye, böğrülce. pirinç, nohut gibi maddelere taliptirler. Bilhassa İtalya verilebildiği kadar mal istemektedir.
Buna karşılık oradan sanayie alt maddeler gelebilecektir.
Yeni Millî Eğitim müdürü geldi
Milli Eğitim müdürlüğüne tâyin edilen Üçncü umumi müfettişlik Milli eğitim müşaviri B. Murat Uras salı gününden İtibaren müdürlük vazifesine başlamıştır. Eski müdür B. Halli Vedat Fır atlı, B, Murat Uroz'l* bir hafta kadar çalıştıktan sonra bayram ertesi Ankaraya hareket, edecektir.
BANKO Di ROMA
İSTANBUL İZMİR
Galata Beyoğlu
Her tarafta güzel binalar yapılıyor
Üçüncü umumi müfettişlik bölgesine dahil 7 ilde, bu yıl 190 köy enstitüsü mezunu vermiştir. Bu öğretmenlerin hepsi köylerdeki yeni vazifelerine başlamışlardır Bu yıl ıımuml müfettişlik bölgesinde yeniden 194 İlk okul binası yapılmıştır. Bunlardan 102 sine enstitü mezunu öğretmen tâyin edilmiştir. 1 ilde bu yıl ilk okullara devam eden öğrenci sayısı geçen yıla nazaran 28 bin fazladır. Bundan başka umumi müfettişlik emrine verilen köy enstitüleri mezunu 29 sağlık memuru da İhtiyaç hissedilen yerlere yerleştirilmiştir.
Teknik Okulların arttırılması İçin müfettişlikçe büyük gayretler sarfe-dllmektedir Erzurtımdn kız enstitüsü, Karsta erkek orta sanat, Rlzede yapı usa ve erkek orta sanat okullarlle Bayburtta başlaman yeni orta okul binaları tamamlanmak üzeredir. Trabzonda başlanan 5 pavlyonlu erkek sanat enstitüsünün 2 paviyonu da bitmek üzeredir.
İlk okullara devam eden öğrenci sayısını arttırmak İçin sarfedllen gayretler neticesinde devam Ağrı ve çoruhta yüzde 80 - 85 e diğer beş vilâyette ise yüzde 90 - 95 e yükselmiştir. *
Ağı-ı vilâyeti köylerinde bu sene 48 yeni İlk okul inşasına başlanmıştır. Okulların ta? kısımları tamamlanmıştır. 48 yen! okulda önümüzdeki yıl öğretim yapılması için gerekil tedbirler alınmıştır.
Türkiye - Amerika ve Türkiye - İngiltere ticaret odafarı
Türkiye - Amerika ve Türkiye - İngiltere Ticaret odalarının teşkiline alt esasları hazırlamak için şehrimiz Ticaret odası faliyete geçmiştir.
Şimdiki halde gerek İngiltere ve gerekse Amerlkadaki büyük elçiliklerimize o memleketlerde Türkiye İle İş yapan tüccarların adedi ve orada hâlen ticaret yapmakta olan Türk teba-alı tacirlerin adedi sorulmuştur.
Bu soruya cevap geldikten sonra eğer oradaki tacirlerin sayısı kâfi görülürse derhal Ticaret odaları kurulacaktır.
Son gazeteciler toplantısı Top kapı sarayında yapıldı. Buradaki çalışmalar kendilerine gösterildi.
Saraya girip çıkarken daima dikkatimize çarpan bir nokta, bu münasebetle de yeniden hatırımıza geldi. Zaman zaman, İstanbulini surlarının haraboldukla* nndan bahseder dururuz. Bu arada kimsenin dikkatini çekml-yen ve her sene biraz dahp yıkılan tarihî bir sur daha vardır: Topkapı sarayı surları!,.
Vaktiyle Sirkeci ile SepetçLler köşkü arasında bir noktada başlayıp Ahırkapıva kadar giden ve boyu iki huçıık kilometreye ulaşan bu kısım duvarlar bugün yı-kıia vıkıla. kitçiiie kiiciiie acaba ne kadar kalmıştır? Her vesile ile yıkılan bu tarihî surlar sanki küçülme hastalığına tutulmuşlar gibi gittikçe kısalmaktadırlar. Halbuki sarayı bir kül halinde çerçeveliyen de onlardır.
Vaktiyle Rumeli şimendiferlerinin saray irinden geçerek Sirkeciye kadar uzanması ve duvarların yıkılması düşünüldüğü zaman meşhur mütercim Riistil pasa kıyametleri koparmıştı. Ve aşağı vukarı şimdiki yeni şehir plânında gösterilen yerde, yani Yenikapı ile Yedikule arasında bir mevkide İstasyon seçilmesini ileri sürmüştü.
Fakat Abdülâzizle, sadrâzam Âli paşa bu fikrî doğru bulmamışlar ve demiryolunun saray içinden geçmesine müsaade etmişlerdi.
Hattâ meşhurdur. Sultan Mah-ınudıııı berberbaşısı olan seksen yaşında Memiş efendi tren yolu döşenip de lokomotiflerin saray bahçesinden geçtiğini görünce:
— Eyvahlar oîsıın!.. Şimdi çarşamba akşamları ne olacak?., diye bağırmıştı
Kendfsinden ne demek istediği sorulunca şu izahatı vermişti:
— Çarşamba akşamlan şimdi demiryolu geçen yerde cin padişahı sofra kurar âlem yapardı.. Simdi nereye gidecekler’..»
Yeni şehir plânı, mütercim Riistii paşayı tasdik ediyor.
Bir himmetle bu surları da kurtaralım.
Hikmet Feridun Es
Millî Piyango çekildi
Son çekilişte ikramiye kazanan numaralar
Mili! Piyango, bayramın ilk günü Ankarada çekilmiştir. Bu çekilişte ikramiye kazanan numaralar şunlardır:
50 bin lira:
274838
İnebolu ve Havzada satılmıştır.
10 bin Ura kazananlar:
251844 (Balıkeslrde satılmıştır))
284839 Cİstanbulda satılmıştır.)
5 bin lira kananlar:
042755 058573 142195 195226 124377
128114
2 bin Ura kazananlar:
348717 215984 229234 348418 129185
352928 023547 352115 315181 294497
031101 012432 397950 106134 340559
115018 260225 352979 373582 059838
Hariçle olan muamelâtına yeniden başladığını «ayın müşterilerine müjdeler, akreditif için emirlerine âmâda olduğunu bildirir.
Nikâh töreni
Ortaköy ŞLfa Yurdu sahibi kıymetli nisaiyecilerimizden doktor B. Asım Onurl bayan Meliha Ertemin nikâh töreni Beyoğlu evlenme dairesinde akraba ve dostlarının huzurunda ya-pılmşıtır. Hararetle tebrik eder kendilerine saadetler dilerle.
1000 lira kazananlar:
294387 054944 210166 118088 145706
248734 196910 347539 363636 312993
207500 320589 367041 393308 352593
254010 188100 198287 374158 282992
108938 346927 092435 243505 254597
394144 392188 249828 148872 250408
111927 134661 364752 382055 292380
084204 225989 255055 145008
500 lira kazananlar:
303341 028478 295171 299119 212903
380120 090701 370927 306326 389998
384678 282727 300113 058123 171759
055933 000639 153275 373724 018259
311318 091538 344491 061922 071487
118098 137171 215817 352124 155476
303409 341778 309317 082592 118278
183144 057071 300468 335741 318828
118861 277201 226091 390784 017708
250284 375871 062522 182982 251404
267351 181034 229033 099677 199608
384573 252801 026224 307533 295781
272272 253828 050007 100395 0815W
221430 178878 389544 131208 392191
325999 368913 196658 188949 202808
192215 059011 082821
Amorti kazananlar:
Sonu 1 11e bitenler 3 Ura, sonu 48 ve 97 İla biten numaralar 10 ar lira, sonu 43 İle biten numaralar 20 Ura.
Sonu 289, 813. 808, 059 ve 383 ile biten numaralar 50 şer Hra.
994, 770 ve 873 ile biten numaralar 100 Uru

Sabite 4
A M
ruhtan SBlhıBf(BD@rJ
Böyle bir kazasker de var idi?
Meşhur tenor, karısı İle birlikte memleke tine gidecek ve Polonya’da çalışacak
New-York'tan gelen bir teîgarl haberine göre îklncl Dünya Harbinin iptidasından beri Amerlkada bulunmakta olan meşhur PolonyalI tenör Jean Klepura, karısı Martha Eggerth. İle birlikte memleketine dönmeğe ve Polon-yada çalışmağa karar vermiştir. Klepura ile kansı yalanda, yol A çıkacaklardır,
Jean Kiepura 1902 senesi mayısında Varşova’da doğmuştur. Babası kendisini hâkim yapmak istiyordu. Bunun İçin tahsiline çok dikkat etmiştir, Klepura liseyi bitirdikten sonra hukuk fakültesine girmiş ve hâkim olmak için çalışmağa başlamıştır, İptidaları hâkim olmak kendisin® çok cazip görünürken, yavaş yavaş bunu garip bulmağa, musikiye karşı büyük bir alâka göstermeğe başlamıştır. Bütün gün boş vakitlerinde şarkı söylüyordu. Aradan biraz zaman geçtikten sonra gidice konservatuvara yakmıştır, Tamam hukuk fakültesinin son sınıfına geldiği sırada birden bire mektebi bırakarak konservatuvara devam etmeğe başlamıştır. Kiepura’nm ailesi buna fena halde kızmıştır. Artist d yor ki:
— Babam, bir kaç ay sonra hukuk fakültesini bitirmekliğimi beklerken mektebi bıraktığımı ve konservatuvara devam etmekte olduğumu öğrenince küplere bindi. beni evden kovdu. Aç kalmamak için çalışmağa başladım. Bir müddet figüranlık yaptım. Fakat elime geçen para pek azdı. Avlarca kamımı adamakıllı doyuramadım. geceleri şurada bu-tp d a- vattım. Nihayet talih güler yüz gösterdi, ufak tefek roller yanmağa, bir parça daha fazla para kazanmağa başladım. Tedricen ilerledim, operalarda rol aldım.
Jean Kiepura Varşova operasında muvaffakiyet kazandıktan sonra Avrupada turneye çıkmış, bir çok memleketleri gezmiş, muhtelif operalarda söylediği pa’-ealar alkışlanmıştır.
Bu sırada kendisine filim çevirmesi İçin, teklifler yaplmştr. Artist Berlin’de sıra İle «Bir ge-cpnîn şarkısın, «Coşkun belde», «Senm aşkın» Alimlerini çevlr-nvş, bu filimler çok beğenilmiştir. K:onura yalnız ses'.le değil, oynayış .faraiyle de dikkati çekmiştir, j Bundan sonra daha bir kaç filim çevirmiş ve yapılan davet üzerine Amprjkava gitmiştir Artist Ame-rilmda da bir ka* filim çevirmiştir. Fakat cok titiz olduğundan Amerikalı rejisörle b’r türlü anla aşmamıştır. Bu yüzden oradaki fibm hayatı çok uzun sürmemiştir.
Sevimli bir adam
Kiepura güler yüzlü, hareketli, çok sevimli bir adamdır. Tenorların çoğu şişman, göbekli, hareketleri ağır, soğuk insanlardır. PolonyalI artist ve tenör bunların tamamen zıddıdır, Göbekli olmak şöyle dursun, İnce bir adamdır ve daimî surette hareket halindedir. Sesi bol ve çök tatlıdır.
Kiepura. bütün PolonyalIlar gibi, memleketini sever. îklncl Dilnv& Harbi başladığı «ırada Amerikadan Fransaya koşmuş, memleketine gitmek İçin yol aramağa başlamıştır Fakat bu sırada Polonya baştan başa istilâ edildiğinden yoluna devam edememiştir Artist Fransadûkl gönüllü Polonya ordusuna girmek İsterken Londra’ya nakleden Polonya hükûmeM kendisini propaganda yanmak varlfeslle Ame-rikaya göndermiştir.
Artist Amerlkaya gidince derhal toplantılar tertlbederek mem-! îeketi Icln çalışmağa başlamıştır.! Toplantılarda Klemıra Polonya halk sarkılan v« diğer parçalar iftylediğlnden halk bunlara cok rağbet etmiştir. Amerlkada Po-' tonva lehinde yapılan tezahümt-tp ertlstln büyük hissesi vardır.
Kepura bundan başka Polon-Cı Kmlhacı menfaatine kor>opr-r de vermiştir.
Artist umumiyetle neşelîd'r, çok konuşur. Yakınlan, boğazına zerar vemhillr d’vp bu cck konuşmasından dalma şikâyet, ederler.
Kiepura'nın sevmediği İki şey vardır: Kıskançlık va sigara.
Artist diyor kİ:
«— Dünyada kıskançlıktan daha mânâsız şey olamaz. Birbirini iyi anlayan Ûd insan arasında kıskançlık dîye birşey bahis mevzuu olabilir mİ?.. Sigaraya gelince kokusu hoş değil, dumanı hoş değil, sıhhate zararlıdır, O halde sigaraya bu iptllâ J Meri geliyor.»
Artist alkollü İçki de maz. En çok sevdiği şey hafif tatlılardır,
Kiepura’nm karısı
Klepura, ikinci dünya harbi başlamadan evvel Macar sinema artisti, Martha Eggert'le evlen-
neden
kullan-lyi su,

Eminönü Halkevi nde
BORA
Ucuz Halk matinesi IS kasım pazar 17 de Numaralı yerlerinizi şimdiden Halkevi gişelerinde »yırtınır
Tel: 23340
Bu akşam saat 20.30
DRAM KISMI SANATKAR AŞKI
KOMEDİ KISMİ söylemi ı.i mİ?
ia,SO da Matine
Jean Kiepura ve kansı Martha Eggertlı
mlştlr, Martha Macar'dır. Sesi çok güzeldir. Bir çok Alimlerde baş kadın rolü yapmış, hattâ Kl-epura İle birlikte de bir filim çevirmiştir,
Martha Macar olmakla beraber evlendikten sonra Polonya tâbiiyetine girmiştir. Artist yeni vatanını çok sevmiştir. Harb senelerinde o da, kocası gibi, Ame-ıikada Polonya için çalışmıştır. İki sevimli arstlstirr küçük bir çocukları vardır. Martha bu yavruyu büyütmek İşile de kendisi meşgul olmuştur.
BENGu
Küçük evler yapı ve «atış şirketi Yuvanızı 5000 liraya kurar.
Galata 8 ncı Vakıf han 33-34 No
I
B
Çok hay rlı bir teşebbüs
Darttlacaao eşya piyangosu
Darülaceze kuruluşunun ellinci yıldönümü münasebstUe aynı günde müc-ssesede çekilmek üzere bir eşya piyangosu hazırlanmıştır.
Hayır sevenlerin beş lira mu-kabilinde alacakları bir bilet, he bu kıymetli eşyadan birine sahip □lmaktan ziyade yüzlerce malûl, ihtiyar ve kimsesiz çocuklara yardım etmek fırsatını bulacak-’ ardır.
Biletelr; İstanbulda, Nimet âbla Piyango gişesinde, Bahçe-kapıda El - Ba Bo, Beyoğlunda Ce, Ka, Me Ticarethanelerinde, ipek Sineması ve Şehir Tiyatrosu Dram ve Komedi gişelerinde, Taksim Eczanesinde, Bcşlktaşta Nail Halit Eczanesinde, Maçkada Kıyık Pastanesinde ve Kadıköy iskele caddesinde Piyango Talih gişesinde satılmaktadır.
f'
Tarihin «n büyük hâdiselerinden biri — Bağdadın Hlilâgû tarafından istilâsı — Sinemanın en büyük hârikası — Amerlkada ünlversal şirketinin kendllerUe İftihar ettiği re beyaz perdenin üç sevimli artisti:
MARİAMONTEZ - JOHN HALL - TURHAN BEY
tarafından binlerce kişinin lştlraklie çevrilen milyonlarca dolar «arfile yapılan mevsimin an büyük filmi;
ALİ BABA ve KIRK HARAMİLER
( Ali Baba and the Forti Tlıiaves )
Bu akşam LÂLE sinemasında
Büyük muvaffakiyeti* gösterilmekte olan
BİLLUR ANAHTAR güzel aşk romanında takdir alkışlarını topluyorlar.
SÜMER Sinemasında TAKSİM Sinemasında
>x
Baştan başa renkli orijinal kopyası
Türkçe »özlü vt ftukıh krrpyajı
taE,'—
Bugün Bayram şerefine
Bu fi m:n Türkçe kopyası Ankara'da PARK ve SUS Sinema'annda da gösterilmektedir.
i BM İT r tıin?.;
oyunu
Mehmet Çavuş sade denmekle maruf Molla Feysullah cfendlnn oğlu olan Ahmet Şemseddln efendi mektep yanından geçmedi, Katlinde hiç hoca ve ilstat hakkı bulunmadığı bolda, sırf molla zadelerden olduğu İçin bir tedris ruusu alabilmişti! Böyle iadagâna. himmet ve hlmeyet ulema ve rical arasında mütekabilin riayet olunan bir kaide haline gelmişti-
Bu yüzden bu cahil ruus sahibi de çabuk çabuk medreaelerl devrederek varidatını arttırıyordu. Şu kadar kl kendisi ders vermiyor, d eslere başka müderrisleri tevkil etmek suretile İşini idare ediyordu.
Gayet natuk ve meclisârâ bir adamdı. Bu sebeple akranı ve asrin büyükleri arasında makbuldü.
Tab'an lâübatl, «kuyûd gailesinden hâil» ve kübera meclisinin ayrılmaz bir müdavimi olması dolayıslle, Üçüncü Sultan Selim günlerinde gene bu büyüklerin hlmmetlerlle kazaskerliğe kadar yükselmiş ve birkaç defa bu mansıpta fiilen bulunmuştu!
İlim ve hüner gibi rey ve tedbirden dahi behresi yoktu. Ancak rütbesi dolayıslle meşveret meclislerinde hazır bulundurulurdu. O da mâna ve mefhumca pek baalt ve boş sözlerini demirci tokmağının taktakasma benzer bir ahenkle Iradeder, mecliste bulunanları kendisine güldürürdü; lâ-übaliyane ve mudblkfine bazı tekerlemeleri de hoşa giderdi.
Zaman pek müsaitti: Hükümetin siyasetinde rahavet pek aşikârdı: pervasız, keskin diller meydanı boş bulmuşlardı. İstedikleri gibi atıp tutuyor, tekdir ve tedip muameleleri görmüyorlardı.
Kazasker Şemseddln efendi de bu halden İstifade etmeği pek biliyordu. Kimden atiye ve hediye alırsa onu medilı, kendisine yanaşıp İltifat et-mlyenlerl İse alabildiğine zemmediyordu.Büyük ve gelirli işlerde kendisine müracaat etmlyen, gönlünü al-mıyanlar hakkında yılan dilini çıkarır, akrep zehrinden tesirli tarizlerini her mecliste tekrar ederdi.
Bu sebeple ve vaktin hükmünce dilini tutması İçin birçok rical ve kibar mevsime göre münasip hediyeler, bohçalar göndererek efendi hazretlerini hoşnudetmek hususuna İtina ederlerdi. İş sahipleri de etekleri altında akça keselerlle ziyaretini İhmal etmezlerdi! Bu «tayyarat» kendisine muayyen varidat gibi olmuştu.
En çok İhsanını gördüğü bir zat bir ara atıyelerinl, İhsanlarım kesse o da hemen bu lütuf sahibinin aleyhine döner, bunun nimete küfran olacağım düşünmezdi!
Bununla beraber, kahırlarına uğramak tehlikesini sezdiği ricalin kendisine uyup ulaşmadıklarını görünce, ne yapar yapar, «kışmlr&ne» oyunlarla böylelerin de meclislerini neşelendirerek ahbap meclisleri haline getirmeğe muvaffak olurdu.
İstanbuldakl konağını ve Kanlıca-daki yalısını yaptırdığı sırada Üçüncü Sultan Selimden her biri İçin yirmi beşer bin kuruş İhsan geldiği gibi bütün İstanbul kibar ve ricalinden de ( (!mdadlye> namlle kese kese akçeler j ve dinarlar yağmıştı. Binalar bitince!
gene her taraftan ve her ikisi İçin'' ayrı ayrı ağır mefruşat ve örtülerle, diğer birçok hediyeler gönderilmişti.’ Böylece binalara sarf ettiği para çıktıktan maada üste bile kalmıştı.
İkide birde payesinin terfii yetmiyormuş gibi, her sene Sultan Selimden kendisine bol bol âtıyeler de gelirdi. Ancak tuz, ekmek hakla bilm!-yen bu adam, bu lütuf ve In’amlara karşı Sultan Selim aleyhinde İsyan çıkar çıkmaz, düşmanları tarafında görünmeyi İltizamdan hiç utanma-m işti!
Ahmet Şemseddln efendinin en ziyade bağdaştığı zat devrin en meşhur mirasyedisi Şeyhlsl&m Vellyeddin efendi zade Kazasker Mehmet Emin efendi idi. Asrında (Dell efendi) diye şöhret kazanmış bu mirasyedi etrafını alan, meclisini dolduran tufeylilerle eğlenerek ve doatlanna, dalkavuklarına azizlikler tertlbederek vaktini zevkli safa İçinde geçirirdi.
j Müverrih ŞanI zade Ataullah efendinin bildirdiğine göre: Veli efendi ' zade ile Şemseddln efendi arasında
«™———X
I
l
İki taraflı cereyan eden hesapsız maskaralıklar toplansa Dell birader ve Talhâk gibi «beriekârlarm udhûke ve hurafe destanlarını* unutturacak bir mecmua vücuda gelirdiI
Şanl zado bu meclislerde İd eğlencelerden birinin Karagöz oyunu şeklinde tertlbolunduğunu zikrediyor, amma İzahat, vermiyor.
Bu İki kazaık&re müteallik olmak üzere Sadaret müsteşarı Ali Fuat bey merhumdan duyduğum bir İftar hikâyesi vardır:
(Ramazanda bir gün Veli efendi zade, bu dostuna birkaç arkadaşlle birlikte iftara geleceğini haber verir. Şemseddln efendi memnunen hazırlığını yapar. Emin efendi yanında birkaç ahbapla muayyen zamanda gelir. Ancak bir İki dakika sonra şemseddln efendinin kâhyası, efendisine bütifrı kazaskerlerin de gelmekte olduklarını haber verir. Şemseddln efendi telâşla hareme koşar. Hanımına:
— Siz şöyle böyle İdare olunursunuz. Kazaskerler haberdi İftara geliyorlar. Sofrayı selâmlığa alacağız!
Demeğe kalmaz, kâhya, molla ve müderrislerden kalabalık bir kafile daha gelmekte olduğu haberini getirir.
Bu defa Şemseddln efendi ne yapacağını şaşırır. Sıkıntıdan buram buram terlemeğe başlar. (Çarşıdan yemek mİ tedarik ettlrseml) düşüncesinde İken betbenlz sararmış halde koşup gelen kâhyasından:
— Aman efendim! Şeyhlslûm efendi hazretleri de mahdumlar: ve mal-yetlerlle birlikte teşrif ediyorlar!
Sözlerin! işitince, efendi, uğrıyaeağı mahcubiyet sıkıntısından nüzul İsabet etmiş gibi düşüp bayılır:
Dostnun telâşlarına, sıkıntılarına bıyık altından gülen Veli efendi zade seğirterek, Şeyhlslftm efendiyi karşılar ve:
— Efendimizi Şemseddln efendi dâlnlz konağı dar olduğu İçin bitişik binaya teşrif buyurmanızı istirham ediyor!
Diyerek bütün misafirlerle birlikte Şeyhlslânn alıp bitişik konağa götü-tflr.
Meğer davet, Veli efendi zadenin bir oyunundan başka şey değilmiş! Bu konakta adamları mükellef ve mükemmel sofralar. Şeyhlalâm efendi İle ulemayı kiram hazretlerinin (Arkası 7 nci sahifede)
Av, Deniz, Balık, Binicilik Otomobil ve Bahçe rlraati meraklıları
DENiZ'in
t net sayısı
Nefis hlr baskı ve zengin biri muhteviyat Ue çıktı.
—ı^^—
SEMİHA ABAÇ ile NURETTİN ADALI
Nişanlandılar
17/11/1945
İbretle okunacak bir kitap
FRANSA’da BASIN REZALETLERİ
Yazan: Plerre Lasoreff
Çeviren; Şevket Rado
Fransız mağlûbiyetinin sebepleri artık bir sır değildir. Bu kitap, kendi menfaaterlnl memleket mcnfatlerlnln üstünde tutan gazetecilerin Frnns&yı nasıl düşmana teslim ettiklerini açığa vurmuştur.
Bütün kitapçılarda bulunur.
260 kuruştur.
VERONİCA LAKB — ALLAN LADD — BRÎAN DONLEVT

18 Kasım 1815
İSTANBUL HAYATI
Bütün sinemalar bu usulü tatbik etseler!
Dinlenmek, eğlenmek, çalışıp yorulan her insanın tabiî ihtiyaç-lanndandır. Bilhassa İstanbul gibi büyük şehirlerde günlük ha-ı yat mı gürültüler arasında, türlü • yorgunlukların tazyiki altında kazanan halkın, hiç değilse hafta tatilinde temiz, bütçesine uygun rahat bir eğlence yerinde yorgunluğunu gidermesi sadece ihtiyaç değil, bir haktır.
Şimdi soralım birbirimize: Yüı buruşuklarını, vücut pörsüklerini d özlettirip güzeller arasına katılmak için operatör neşterleri al-1 ima yatan kart bir yosma gibi her gün birkaç yeri çelik kazmalarla yıkılıp ziftli macunlarla cila Iııarak güzelleşmeğe uğraşan
■ İstanbulda halkın ihtiyacını kar-
■ şıJıyacak kaç tane eğlence yeri ’ var? Tramvay, tren, otobüs, vapur yolculuklarının işkencesi
. malûm. Yazlık eğlence yerlerini göz önüne getirelim. Ucuzu sarhoş narası, pahalısı garson kazığı. İkisinin ortasını bulamazsınız. En kestirmesi sinema. Bereket \ versin her mevsimde açık. Tem-’ muzun on beşinde çıkar ceketi, katla dizlerinin üzerine, çöz göm-. leğin düğmelerini, aç yakayı bağrı, oflaya poflaya. terliye inliye
■ filim seyret!,.
Kışın ne yapalım? Sazlı gazinoya, danslı bara mı gideceğiz? Girmek bir şey değil, ya çıkmak?!
Buyurun yine sinemaya!. Sîze buyur ettim amma, bu defa mil-ı saadcnizle ben geriye çekiliyorum. Açıkgözlük yapıp benim boş bıraktığım yeri hanginiz kapabilirse bilet gişesine bir arpa boyu yaklaşır. Ondan ötesini anlatmaya Tiizum var mı. Parmaklarınızı , zorlukla açıp avucunuzdaki pa-, rayı bırakırsınız, soluk soluğa, bitkin bir halde mırıldanırsınız:
— İki koltuk!..
Omuz darbeleri, dirsek muştalar, diz vuruşları, karın, kalça tazyikleri arasında vücudunuzun ezilmedik tarafı, sızlamadık yeri kalmaz. Sağdan soldan mırıltılar, yüz kızartıcı kaba ihtarlar arasında gişe memurunun nasihati:
— İki buçuk matinesi doldu, dışarıda beklivenler de var. Bu biletle dört buçuk matinesine girebilirsiniz.
Kaç buçuk matinesi veya sıl-varesi olursa olsun, birçok sinemalara giriş ve çıkış, enkizisyon mezaliminden bir numune.. Can acısını da göze alsak, sıhhat ve ahlâk bakımından çok kötü. Kapılar açılır açılmaz bir panik başlıyor. Kadm, erkek, genç, ihtiyar kucak kucağa, arka arkaya, sırt sırta yapış bre yapış, sıkışAıre sıkış! Ense çeneye, yüzyüze, ağız ağıza, burun buruna aksırıklar, öksürükler, bilmem neler,..
Çaresi?. Var. Beyoğlunda bazı sinemalar bunun mükemmel çaresini bulmuşlar. Sandalyeleri, koltuklan localar gibi numaralamışlar, Biletlerini numaralı olarak satıyorlar. Biletin üzerinde, ı seyircinin hangi matineye gireceği ve kaç numaralı sandalyede oturacağı yazdı. Mevcut numaradan fazla bilet satılmadığı için müşterinin de yer kapmak telâşına lüzum yok. Saati gelince serbest serbest girip rahatça yerinö oturuyor ve oyun sonunda ayni rahatlıkla çıkıyor. Bütün sinemalarımız bu usulü tatbik etseler ne îyl olur!..
Cemal Refik
Mesut bir evlenme
Emekli P. T. T. müfettişlerinden Osman Nuri Dİ dar oğlu km Cenni/İ Dizdoroglu İle İş Bankası Galata şu* berinde Celâl Eldeniz 10/11/145 cumartesi günü Kadıköy Evlenme memurluğunda seçkin davetliler buzu» rundla nlkâhlanmışlardır. Tarafeyn» saadeletler dileriz.
HAFTA KONUŞMASI
TANIMADIĞIMIZ MEŞHURLAR:
Dûnkii bayram sahnelerinden
Bestekâr Rifata dair
Kalabalık evlerde aile rainle hanımı büyiik törenle bütün ailenin tebriklerini kabul ederdi. Yaş sırasile birinci göbek bu işi yaptıktan sonra nöbet ikinci göbeğe gelirdi. Kurban bayramlarında ise koyanları kesecek olan adama kadınların — tıpkı o zamanki nikâhlardaki gibi — kapı ardından
vekâlet vermeleri âdetti
Eakl âdetler üzerine yazıl-m-LŞ hâtıralarda, hikâyelerde, romanlarda Abdülhamlt devrinin Şeker ve Kurban bayramı sabahlan yalnız sarayda değil, konaklarda ve kalabalık aile-fordo d® bir «muayede - bayramlaşma» töreni yapıldığından bahsedilmiş midir, bilemiyorum.
Her ailenin kendine göre az çok farklı bir usulü olmakla beraber bu tören o konak sahibi »atın üniforma giyerek gittiği *araydan kuşluk zamanı dönüşünde yapılırdı.
Üniforma, yahut kısacası forma, taşıyan adamın rütbesine göre çok veya az sırmalı, nişanlı ve talıçlı katı bir elbise olduğu için kolay giyilemezdi: herkese yakışmadığı gibi İçinde pek de rahat edilemezdi. Aklımda kaldığına göre ön kısmının kopçalan-ması epeyce yorucu olur, kopçaların biri tutmuşken öteki açıldığından bu iş hayli vakit alır, seyredenlere bile sıkıntı verirdi.
Nihayet büyük bey veya paşa, yahut da efendi hazretleri arabasına rejimin sadık bir rüknü tav-rlle kurulur, muayede resmi yapılan Dolmabahçe sarayının yolunu tutardı. İşte ev halkı bundan sonra giyime kuşama başlardı; zira avdette herkesin yeni elblselerlle aile reisi huzurunda yaş ve mevki sırasına uygun bir geçit resmi yapmaları lâzım gelirdi.
Bizim evdeki bayramlaşma teşrifatından hatırımda kalan mantara şudur:
Arabanın döndüğü — sokak kapısının iki kanadı açılarak İç taşlı avluda tekerleklerin sesinden — anlaşılınca odalarda, telâşlı hareketler, sofalarda koşuşmalar olurdu. Hemen hiç bir ayna kalmazdı ki o esnada önünde btr kadın bulunmasın ve yeni elbisesi içinde kendini seyretmesin...
Padişahın yüzünü görmekten geldiği için uçakların gözünde ehemmiyeti bir kaç raiall daha artmış olan Beyfendl — esasta yakışıklı, giyime meraklı ve her sabah soğuk su dökünen, İyi vü-®en. İyi ata binen, araba kullanan dinç, çevik bir adamdı — sırmalı, «grankordon» lu, kılıçlı ▼e beyaz eldivenli kıyafetlle etrafa iltifatlı gülümsemeler dağıta dağıta mabeyn odasından geçer, hareme girerdi.
Mabeyn odasından,..
Bu oda. bildiğiniz, İşittiğiniz gibi, Ik| daire arasında, bir kapısı selâmlığa, öbürü hareme açılan bir nev| bitaraf bölge idi: çok defa kapah durur, hele ge-' çeleri muhakkak kilitlenir, erkeklerin memuriyetleri başında bulundukları gündüzleri de ancak Hanımefendinin hususi bir tenlle açılabilirdi.
Haremle selâmlığın tek konuşma ve blrbirlla perde arkası alıp verme vasıtası gene bildiğiniz gibi sTf, kattaki «dönme dolap» İdi.
Bayramlaşma tömni evin m geniş salonunda yapılırdı.
Babam, üniforması hâlâ sırtında. ortada, ayakta dururdu. Önse anam yürür, yaklaş», hocasının elin! öperdi. O. buna karşılık — hepimizin önünde — karısının alnına saygılı, sessiz bh buse ^ondururdu. Bir küçük prenslikte hükümdar imlşdarcertne Kyana duran bu eşler artık allı tebrflrâtmı beraberce kabul edecek variyettedirler.
Ök el öpen büyük oğul, sonra ortancasıdır, Bira bunlar amcalar, dayılar bulunmadığı saman yaşça an büyükleridir ve yaş, teşrifatta esastır. Böyle olduğu için (e benim sıram gelinlerden sonra apoltrdl. Afle şererestMe birindi göbek tamamlanır, el öpme nöbeti İkinci göbeğe, yarti torunlara geçerdi.
Şu var ki bayramlıupn* anrasi-nı savanlar odadan çAmazlar, sırasile a he reisi erinin yanma dizilirler ve zincirleme, yeni ge-Imhrfn tebriklerini kabul İçin hr’-lpr’rrdl. Nihayet İçeriye hlz-p gruu. yani dadılar, bacılar.
sütnlnelar. evlâtlıklar ve eğer varsa bunların çocukları girer.
Onlar gene bir nevi protokol mucibince ve yaşlarına göre ya el, ya etek öperler, yahut da bakıp büyüttükleri aile çocuklarına’ el öptürürler.
Dadı için — başkalarına eteğini öptüren yetişmiş, rütbe ve makam sahibi olmuş — bir adama elini öptürmek, böyle bir mevkie erişmiş olmak İftihar vç-alleslydi. Çoğunun heyecandan gözleri dolardı.
Ama damat bey — gelinlerin kendilerinden kaçması, arada kaç göç olması dolayıslle — bu törenin dışında kalır, kaynata ve kaynanayı odalarında ziyarete gider veya erkeklerlnklnl selâmlıkta kabul ederdi!
- ster beğeniniz, ister lüzum-* sus veya tuhaf bulunuz, bu işler böyle olurdu.
Şimdi eski bayramların yukarıda kısaca anlattığım o aile törenini düşünürken — içinde kendimin de bulunduğunu unutarak — bir asır önceki Avrupa hayatını canlandıran bir filim seyrettiğimi sanıyorum. Bu filim muhakkak kİ sesli ve renklidir: zira sırmaların, kadifelerin, atlasların, ağır İpek kumaşların ve kafesli salonun loşluğu İçinde pırıldayan taşların kafamda elvan elvan akislerini buluyorum, uzun etekli elbiselerin hışırtısını duyduğum gibi...
Fakat asıl güzel ve temiz olan bayram şüphesiz W kasap bıçağı ve kan kokusu karışmayan Şeker bayramıydı. Kurban bayramına alt hâtıralardan fikrimde yer edip kalan bLr tanesini — belki yazılmamış, unutulmuştur diye — kaydetmekliğim lâzım: Kurbanı kesecek adama vekâlet verişimizi
Bizim evde o işi, dadının kocası dalma potur ve cepkenle gezen kür t Esat ağa yapardı.
Esat ağa yaşını hiç göstermemekle beraber 1853 Moskof harbi gazi!erindendi, Bir kere daha bahsetmiştim: O harbde yaralı düşmüş, btr kenara serilmiş, can çeklşlyormuş, Tam o sırada bîr Kazak neferi görünmüş, gelmiş. atından inmiş, Esat ağanın gırtlağından, ucu zincirli bir çengel geçirmiş; tıpkı kasapların et astı klan çengellerden... Sonra tekrar atma binmiş, kamçıyı şaklatmış, hayvanı sürmüş. Zavallı varalı er, kancaya takılı bir müddet kan revan, içinde yerlerde sürüklenmiş. Fakat bakmış kİ gırtlağı etinden ayrılıyor, kıkırdağı meydanda, ölmek üzeredir, can havlllo ayağa kalkmış, boynunun acısını hafifletmek ve kopmasını önlemek için «llerlle zinciri tutmuş ve atın ardından, at kadar süratle başlamış koşmağa.,,
, O halde esir düşmüş; ölmemiş geri bile dönmüş.
îşte tam mânaslle — kazıktan değilse de — zincirden ve çengelden kurtulmuş olan yedi canlı ihtiyar Kurban bayramı sabahı erkenden harem kapısına gelir Ve ilk önce oraya inen ve kendini göstermeden bekleyen anamdan kurban kesme vekâletini alırdı. Bu, nikâhtaki vekâlet gib| bîr şeydi, sorardı: — Allah nzası İçta fakir, fukaraya dağıtılacak kurbanın tarafımdan kesilmesine ram mısınız'’ Bana vekâlet veriyor musunuz?
— Bazıyım? Vekâletimi veriyorum!
Tekrar teşrifat sırasile öbür hanımlar da Esat ağayı kapı arkasından vekil ededendi.
Peki kimler için kurban kesilmesi âdetti? Galiba büluğa ermiş Olmak lâzım gelirdi ki bir bayram. birdenbire benim Içtn de kurban almdıf n> öğrendim ve ben de Esat ağaya vekâletimi verdim.
Gelinler ve torunlar ayn evlerde de otunsalar kurbanları — bayram sabahı kayınpederin ve büvük bahanın evtnde butn-Mceklanndan, hattâ arife gününden gelin kalacaklarından, yani aile btr dam altında birieşe-eeğinden — orada kesilirdi. Ta-
biîdir kİ parası da aile reisi kesesinden verilirdi... Nikâhlı gelin, yaşlı akraba evlerine yollananlar ayrı: Böyle olduğu için de sülâle efradı çoğalıp yetiştikçe konakta kurban adedi de ziyadeleşir, hazan on, on İki, hattâ on beşi bulurdu. Esat ağa, evelallah, hepsinin hakkından gelir, keseceği koyun ne kadar artarsa yüzü de o derece gülerdi!
Bana öyle geliyor kİ gırtlak ayırmağa ve çengele takmağa ihtiyaç gösteren bu kasap ameliyatı, vaktile başından geçen o korkunç vaka dolavısile Esat ağaya intikam almaktâkine benzeyen acayip bir haz verir, yılda bir en güzel gününü geçirtirdi.
Zaten acayibi şudur kİ Esat ağa kurban kesme işi dışında çok tembeldi; kahveden ve kahve ocağından çıkmaz, elinden kahve fincanı ve. çubuk düşmezdi. Bütün vazifesi sadece bayram gelince kurbanları kesmekten ibaretti ve o kadarcık bir İş karşılığı olarak tam üç yüz el 11 dört gün yer, içer, keyfine bakar, yalnız üç yiiz elli beşinci gün kollarını sıvar, bıçağı çeker, bir düzüne koyunu boğazlayıp bahçedeki cengellere dizerdi. Ayrıca her kurban sahibinden birer de bahşiş alırdı.Bu, cabası!
Büyiik evlerde ve konaklarda kurbanların küçük evlerdeki gibi mahalle kasabı tarafından kesil-1 mest ayıp, ayıp değilse bile küçüklük sayıldığı için o vazifeyi görecek bir adamın konak hademesi arasında bulunmasından tabiî ne olabilir? Ama, diyeceksiniz ki ahçı başının işi ne? Estağfurullah! Ahçıbaşı ayn bir mevki .sahibidir kasaplık etmez, «roâlâyutak» kabilinden teklif olunsa derhal peştamalını belinden çözdüğü gibi ev! bırakır, gider; kurban kesmeği haysiyetine yedlremez.
Hattâ kesilen kurbanların ayrılmasına, fukaraya dağıtılmasına, taze kurban etinden külbastı pişirilmesine hile karışmaz. Bütün o bayağı işler! haremde dadılar, bilhassa zenci bacılar görür. Hele babam gibi bazı zevk sahibi adamlar sofralarına taze kurban eti ve bu etten yapılmış yemekler koydurmazlârdı; gene her günkü usul üzere umumi sofrada yenilecek et. mezbahadan gelirdi.
Hülâsa, çocukluğumda içinde yaşadığım cemiyetin yukarıda bir kısmını hatırlattığım âdetleri, görenekleri muhafaza etmesinden dolayı b'.r hususiyeti, «pitoresko bir tarafı, kendine has bir tablosu, belki de aile bağım perçinleyen bir kudreti vardı.
İnkılâplar bu âdetlerin valnız kötülerini değil, tozu dumanı1 arasında hazan iyilerini de sü-ı rükleyip eötürür.
Refik Halid Karay
Halk hamamlarında yıkananların çamaşırları D.D.T. mahlulün-den geçiriliyor
Belediyeye bağlı halle hamamları bayramın birinci günü mflateana, diğer gönlerde de faaliyetine devam etmiştir. Bal at ve Kasımpaşa hamamlarında sabun dahil olduğu halde, yıkanma ücreti 7.8 kuruştur. Tophanedeki] Kılıçall hamamı paruudır. Bef gün sarfında halk hamamlarında 152» kişi yıkanmıştır. Bunlara at* 2424 parça çamaşır D. D. T. mahlûlû-ne batırılmıştır.
Bundan başka şehirde bulaşıcı haa-tttkMaura karşı bir tedbir olanak tejkdl edilen C gerici ekip tarafından aynı müddet sarfında muhtelif romtle-rde >11 ttfo >7»1 ttfbs, 290 difteri ve >400 Clçot aşta yapümıştır.
Amer ikadan gelenler
Birkaç sûn evvelki Akşam’da •■eb-rtrnls» >T Amerikalı gcldlfl, bunlara mrarada Amerlkaa bah-riar û-'tfUI neşrim* şvbvsl müdürü M. Btrgeln de bulunduğu yanlnuşts. İL Blrge haberler cervta neşriyat f3» beri müdürü defcil, Amerikan Bord heyeti neşriyat mûdürüdûs, Bu ciheti tavrth şderUL
güzel bir hatıra..
İhtiyar adam Veysi’nin mezarını işaret ederek sordu: ‘'Akrabanız mı oluyor?,,
■| Hangi devirde yaşamak isterdi?.— Üçüncü Selim zamanının şiiri— | Üsküpteki günler — Piyanoyu taşımak meselen — Uakiib’e dair bir | manzume — Veysi’nin mezarı önünde — Uçurtun kenarındaki mezar — jı Cennet kapısı önünde — Selânikte beş çınar bahçesi — Sazende Ve ha-'.} nendeler Leylâ hanımın elini öpüyorlar — Miiezzinbaşile bir karşılaşma II — Yüzleri sıkı sıkı kapalı iki kadın — Son şarkınızı Öğrenmek istiyoruz...
-...
Leylâ hanımın arzulan, fikirleri, emelleri hakkında, sayın oğlu B. Yusuf Razi çok güzel bazı küçük anketler yapmıştır. Meselâ bir gün kendisine şöyle sormuştur:
— Elinizde olsaydı tarihin hangi devrinde yaşamak isterdiniz?..
Leylâ hanım tereddüt etmeden şu cevabı vermiştir:
— Muhakkak ki Selimi Salis devrinde I„
Engin şlirile Selimi Salis zamanı Leylâ hanımı pek haklı olarak dalma düşündürürdü.
Mamafih B. Yusuf Razi’nln sualleri bu kadarla da kalmamıştır. Başka bir gün Leylâ hanıma:
— Edebiyatı mı, yoksa musikiyi mi tercih edersiniz?., diye sormuştur Leylâ hanım:
— Musikiyi tercih ederimi,, cevabını vermiştir.
Ne yazık ki bütün meşhurlarımızın böyle tetkikçl, babasının' veya annesinin bütün arzularını,, emellerini öğrenmek isteyen evlâtları çıkmamıştır. Yoksa çok faydalı şeyler öğrenecektik..
Üsküpte..
Leylâ hanımın en sevdiği şeylerden biri de muhakkak kİ «İstanbul» dıı. Bu şehre âdeta âşıktı, Halbuki talih onu daha çocukluğundan beri dalma İstanbul dan uzaklaştırmıştı!-. O bu seyahatlerin müşkülâtından, hele piyanosunu taşryamaması veya taşımanın pek güç olmasından dalma şikâyet ederdi. Hakikaten de pek fazla dolaşmışlardı. Meselâ durup dururken talih onu ikide bir de «ÜskÜp» şehrine sevkedlyordu. Tamam dört kere Üsküb'e gitmişti.
Leylâ hanım bu dört kere mecburi Üsküp seyahati hakkında uzun bir manzume de yazmıştır. 1913 tarihini taşıyan bu 60 mısralı manzumede Leylâ hanım: "Dnğru sözmüş. Derler: «Ekmek, su çeker» Üsküb'e dört defa dır ettim
sefer...»
Sözlerlle başına gelenleri anlatmaktadır. Manzumenin hemen her mısramdan İstanbul hasreti âdeta buram buram yükselmektedir. Hattâ bir yerinde, îstanbula hitaben şöyle demektedir:
«Hasretin öldürmeden görsem seni!,» Veysi’nin mezarı önünde
Leylâ hanımın üsküpte canı son derecede sıkılmıştır. Bunu şiirlerinde görüyoruu.
Bir gün vilâyet salnamesini karıştırırken büyük şair Veysl* nln Üsküpte gömülü olduğunu okumuştur. Bunun üzerine şair kadın hemen Veysi’nin kabrini aramağa başlamıştır. Şehrin şimendifer köprüsü cihetindeki eski mezarlığın kenarında olmasını düşünerek orada, senelerden beri devrilmiş ve yosunlanmış, tarihleri gayet eski olan taşlan okuya okuva araştırmasına devam etmiştir. Nihayet bin müşkülâtla Veysi’nin mezarım kabristanın tâ ucunda ve âdeta uçurum gibi yerin kenarında bulmuştur. Lâkin o kadar kenardaki okumak İçin yanaşmak lâzım, buna da pek kolaylıkla imkân yok., Nihayet ilerlemiş re taş Üzerindeki şu mısraı okumuştur: «Ruha Veysl eridi bftbı cennete
Veysi’nin ölüm ■tarihi... Leylâ hanım şöyle diyor: «Sahibi tarih ravalh Veysi’nin ruhunu cennet kapısına kadar getirmiş. Arama kapıda bırakmağı reva görmüş! Bu bana pek dokundu. Otanıp hayaiâta daldımf,.»
Leylâ hanım bu hazin mezar karşısında faikında olmıyarak btr kaç damla yaş da dökmüştür.
Üsküp t en b ir manzara

iyice öğrenmemi emrediyordu. Yanıma bir halayık aldım. Kalkıp gittim. Yüzümde kaim bir yaşmak vardı. Halayıkta da öyle,,. Konakta' bize kapıyı açanlara evvelâ Rifat beyin haremini sorduk. Sonra beyefendiyi göreceğimizi söyledik. Tesadüfen de Mİlezzinbaşı Rifat bey hastay» mış. Bizi bir odaya aldılar. Rifat bey buradaydı. Sırtına hırka ve kürk giymişti, Başında tekkesi!,. Hastalık, daha doğrusu nekahet hali...
— Affedersiniz efendim bir şarkınız çıkmış. Doğrusunu öğrenemedik. Kendinizden meşket-mek İstedik... dedim.
Müezzlnbaşı Rifat bey yüzleri sıkı sıkı kapalı ve hiç tanımadığı bu kadınların sanat aşkı içinde olduklarını anlamıştı. Büyük bir terbiye ile:
— Peki efendim!., dedi.
Şarkı geçildi. Hattâ Rifat beyin elinde bir baston vardı. Ve oturduğu yerden terliğinin üstüne dümteklere eöre ölçülü darbeler vuruyordu. Meşki bitirdikten sonra:
— Çok teşekkür ederiz. Rahatsız ettik. Af buvunınuz. Allahas-m avladık efendim!..
Sözlerlle çıktık. O da bir şey sormadı. «Kimsiniz?.» filân demedi. Biz de kendimizi tanıtmadık...’»
Hikmet Feridun Es
Kibar Haydut’ar
— Son. zamanlarda, kibar haydutluk vakaları çoğaldı, acaba neden?
— Neden olacak? Hep kötü neşriyattan ve kötü görenekten.
— «DOĞAN KARDEŞ» gibi iyi çocuk neşriyatı çogalsa.,-
— «DOĞAN KARDEŞ» nü dedin?
— Evet, evet: en İyi. çocuk dergimi* Radyo Çocuk Kulübünün Ayşe Abla* sı, Vedat Nedim Tör, Nebahat Kara-ûrman, Nahld Tandar, Fahrinmiş» Sedan, Cemal Nadir, Sekna Emiro&l'a gibi hep tanınmış şahsiyetler tarafından çıkarılan İlk çocuk dergisi. Son çıkan 8 İnci «ayısını bir gör, o vakit böyle bir dergiyi okuyan bir çocuğun haydut oJamıyacağma sen de inanırsın. Hem şimdi 15 günde bir çıkmağa ve 15 kuruşa satılmağa başladı.
SARI ÇİÇEK
Büyük aşk ve iztirap romanı Yazan: T AHİR KİR AL
Vatan uğrunda can veren kahraman bir subayın güzel kı- ! zının hayata atıldığı sırada çılgın bir âşık olarak karşısına çıkan bir vurguncu İle Iyaptığı mücadeleleri anlatan bir roman. Zevkle okuyacağınız ve unutmayacağınız bir eserdir. /
YENİ ÇIKTI, Fiyatı: 125 Kr.
BlİTİ’N KİTABEYİ YAYINI
îşte bu sırada biraz ileride bir kulübenin kapısı açılmıştır. İçeriden pejmürde kıyafetli bir adam çıkarak Leylâ hanınım yanına yaklaşmıştır. İhtiyar onun gözlerinin yaşına bakarak ve Veysi’nin mezarını İşaret ederek şöyle sormuştur:
— Akraban mıydı?..
Leylâ hanım bu aöz üzerine kendisine gelmiş, hemen kalkmış gitmiştir, O zaman Veysi’nin Üsküpteki mezarını da adam akıllı tamir ettirmişti, Acaba şimdi ne haldedir?
Şair kadın Kümelinin bir çok yerlerini dolaşmıştır. Selânikte epey zaman kalmıştır. Burada kendisinin en sevdiği şey, en büyük zevki gidip Selâniğln meşhur Beş çınar bahçesinde oturup saz dinlemekti.
Hattâ Selânikte «Beş çınar bahçesi» lsmlle bir de güzel şarkı yazmıştır. Nekaratı: «Eyliyor gönlüm o lûtfa intizar» olan bu şarkı kendisinin «Solmuş Çiçekler» isimli kitabında basılmıştır.
Leylâ hanım Beş çmar bahçesi İçin:
— Dünyanın en güzel yerlerinden blril.. derdi. Yalnız Selâ-nlkte değil, îstanbulda da doyamadı ği zevki bahçelere gidip saz dinlemekti
Böyle bir bahçeye Leylâ hanım girince onun sayısız bestelerin! çalan ve kendisinden şarkılarını geçen en meşhur, en gözde, en namlı hanendeler, sanat-kârlar koşup kendisinin elini öperler ve ayakta dururlardı. Dalma Leylâ hanıma bir Üstat muamelesi gösterirlerdi.
Ekseriya da Leylâ hanım oturur oturmaz onun bestelerinden, onun şarkılarından çalmağa başlarlar ve zaman zaman gelip neyi emrettiğini de sorarlardı. Leylâ hanım kendisine gösterilen bu sanat hürmetinden tablatlle pek mütehassis olur, hemen hepsini tanıdığı kıymetli ve meşhur musikişinaslara bir evlât muamelesi ederdi.
Müezzinbaşı Rifat!
Daha saray hayatı zamanından Şark musiki tarihinin en büyük üstatlarını tanımıştı. Meselâ Hacı Arif bey! meşhur Müe®-zlnbaşı Rıfat efendiyi tanımıştı,
Leylâ hanım Müezzlnbaşı Rıfat efendiye dRfr şu hikâyeyi yakınlarına anlatırdı:
— Gençtim. O zamanlar Müezzin başı Rifat bevin yeni bir şarkım çıkmıştı. Fakat bunu herkes ayn ayn söylüyordu. Tam usulünde kimseden dinlemek mümkün değildi. Karar verdim. Gidip Müezrinbaşı Rlfet beyden bizzat methedeceğim. O zamanlar bu: bir kadın İçin çok mühim bir ( meseleydi. Mamafih musiki askı, sanat aşkı bana gidip şarkıyı
enlılfe 8
AKŞAM
18 Kasam 1945
— Haydi Allah rahatlık \ ersin-
— Size de,..
Sokak kapısından çıktıktan sonra yakalarını kaldırırlar. Tramvay istasyonuna doğru koşarlarken biri:
— Ayaz!., dedi.
— Geceleri çok soğuk oluyor...
Hafif bir rüzgâr yol ortasında elektrik tellerine asılı bir büyük 'ft robayı sallıyordu. Uzaktan tramvayın gel” diğinl gördüler. Adımlarını hızlandırıp İstasyona geldiler. İstanbul'un kalabalık bir semti olmadığı için tramvay tenha İdi. Hattâ oturacak yer de buldular, Necmi kendi İstasyonuna gelince arkadaşından ayrıldı. Tramvaydan indi Köşede haııüz kapanmamış tütüncüden bir paket sigara aldıktan sonra evine girdi. Par-desüsünü çıkarmadan ünce yciü aldığı sigara paketini aramak için elini cebine attı. Tuhaf şey... Bir mektup.., Kapalı bir zart. Fakat üstü yassılı değil...
— Bu da nesi?- Kim koymuş cebime?.. diyerek evvelâ büyük bir hayret içinde kapalı zarfa baktı. Omi yırtmak İçin ters tarafını döndürdüğü zaman birşey dikkatine çarptı. Zarfın üç köşe ve zamklı ka-pağı pek fazla yal anarak ve ıslatılarak kapatılmıştı. Bunun da kenarını yırttı. İçinden bir kâğıt çıktı. Fakat bu hakikaten pek garip bir mektuptu- Kâğıtta bir kalb resmi vardı. Ortasına bir şiş saplanmıştı. Bir tarafı da son derecede acemi bir yazı İle «Ah Necml!..» sözleri yazılmıştı.
Bu acayip mektup karşısında gülmekten kendisini, alamadı. Ve söylendi:
— Kimin marifeti bu?,. Ne demek istiyor?.. Ortasından deilıımlş kalb resmine ve «Ah!» edatına bakılırsa her halde bir aşk mektubu olacak... Fakat. Mânası nedir?.. Misafirliğe gittiği evde bulunanları düşündü. Vakıa gayet neşeli, şık, güzel, hattâ biraz açıkça kadınlar da vardı. Fakat hiç biri bu tarzda blrşcy yapacak; kimseler değildi. Hele ev sahibine: ötedenberl »Yenge» derdi. Sevimli, güzel, zarif bir kadındı. Birbirlerini karşılıklı hürmet ye sevgi duyarlardı. Araları pek samimî idi. Yatağına girdiği zaman hâlâ bu acayip aşk mektubunu düşünüyordu.
Ertesi akşam yine aynı yere davetli İdi. Hâdiseyi bir türlü ne arkadaşı ve yakın akrabasından olan İrfana, ne de onun karısı «Yenge» dediği îclcl'e açabildi.
Fakat gece evine dönerken yine pardesüsunün cebinde bir kapalı zarf bulunca sonsuz bir hayrete düştü. Hcm’n çıkardı. Ve yırtta. Bu seferki mektup bir evvelkinden de daha acayipti.
Mektubun başından sonuna kadar karalama yazar gibi «Ah Necini, Ah Necmi. Ah Necmi. ile doldurulmuştu. Genç adam gülümsedi:
— Aşk perisi etrafımda dolaşıyor!, dedi.
Fakat bir türlü bunun kimin işi olduğunu kestiremiyordu. Üç gün sonra irfanlara gittiği zaman bu bahsi açmağa karar vermişti.
Fakat bir aralık dışarıya çıkmış olan İrfan'ın güzel karısı içeriye heyecanla girdi. Necmi'ye:
— N(cml... Ne görsem beğenirsin?.. Bizim hizmetçi kız yok mu?., şahen-de... Senin pardesiiniin cebine mektup gibi blrşey koydu. Git bak Allah aşkına...
Necmi hayretler İçinde kaldı:
— Ay demek o imiş ha... Bu üçüncü mektup!.. Bundan önce dc İki mektup buldum cebimde...
Yenge tatlı bir hayretle:
— Sahi mİ?.. Aman anlat!..
Ve o zaman genç adam bundan önceki mektupları nasıl bulduğunu, onlarda neler" gördüğünü birer birer anlattı.
İrfan'la karısı hayretler içinde kaldılar. Yenge kadın görüçlle şimdi bazı sahneleri göz öııiine getirerek ■hükümler veriyordu:
— Tevekkeli değil... Odaya girdiği zaman eğer N*cmi varsa ayakları!
birbirine dolaşır. Taşıdığı tepsinin-içindeki kahveleri mutlaka döker... Geçen allara mutfakta bardak yıkarken Nocmi’nin geldjğln! duyunca bir tanesini elinden düşürüp kırmıştı. Ah o ne Şahendo'dlr. No Şahendd..
Şu mektubu a) da okuyalım... Amma kendisine hissettirin-... Dur ben onu en yukarı kata göndereyimI..
Şahende yukarı kata gönderildikten sonra mektup par deril ocblndea çıkarıldı. Okunmağa başlandı.
Bu sefer cümle uzamıştı. «Ah Necini., Yaktın bent» yazıyordu. Kâğıt bu cümle ile doldurulmuştu.
İclâl:
— Ta kendisi.,, işte yeni öğrendiği kargacık burgacık yazıl-
Dışarıda ayak cad işittikleri için mektubu sakladılar Lâfı değiştirdiler. Şahende İçeri girdi. Gözler süzgün vo Nccmlde... EUI canlı, tıkız yapılı fakat tamlı tadı doğrusu... Necmi kendlsno onıın batar ısrarlı gözlerinden kurtmnıak İçin:
— Bir su verir mlslai27„ dedi,
Şahende:
— Peki efem' .
Diye öyle bir kırıldı, döküldü kİ odadakiler gülmemek için kendilerini zor zaptettiler. Necmi ise sanki kızın suç ortağı Imşt gibi utandı. Hizmetçi dışarı çıkınca İrfan:
— Aman NtcmFelftim... Boana... Sen de âşıkmışsın, gibi davran . Zira fevkalâde bir hizmetçi bu... Hem de ucuz mu ucuz hal..
Tekrar odaya girdiği zaman Şaibende gözlerin? sürme çekmişti. Necmi suyu İçip bardağı alırken:
— Afiyet olsun efem!..
Demez mi, Odadakiler çatlayacaklardı. Fakat bozmadılar. Giderken Necmi'ye bu mükemmel hizmetçinin kaçmaman için âşık rolü oynamasını tekrar tekrar tenblh ettiler.
Şimdi ne kadar yorgun olsa zavallı Şahendeye:
— Aman Necmi bey gelecek... Ortalığı kirli görmesin I-
Dediklerl zaman canlanıyor ve evi baltan başa temldUyor.
Necmi de dostlarının selâmeti namına hafif bir âşik rolü aynamak-tadır. Şu insanlar baran ne hain oluyorlar.
(BİR YILDIZ)
BULMACA
1 3 3 4 1 8 1 8 9 10
2 — Açı tatbik edileme».
3— Sıfat eki - İlgili.
4 — Ek - Minarenin Hr ktemı.
5 — B4Ug.
8 — 8onuua «R» gelirse tamir et demektir - Tersi dilden düşmez.
7 — Boksta yenilme - Cezire.
8 — Tersi aı*lık yapmadır - Bir âsirsH
9 — Kapalı sergi maljatlhıde btılu-
19 — Terri birim pirinç yemeğimiz demektir.
GEÇEN BULMACANIN HALLİ
Soldan sağa, ve yukarıdan aşağı:
1 — Doğumyıhm, 3 — Orada, Su, 3 — Gazubane, 4 — Ududuha, Şu, S — Ma bud. Maan, 9 — Ah, Marta, 7 — Üna-marak. 8 — Atahk, 9 — Şarkıcı, 10 — I Macuna, Kıç.
Çeşitİi et kebaplan
Koyun etinden neler yapılır? — Koç yumurtasının ihtiyarlar ve gençler üzerinde tesirleri
Koyun etinin faydaları ve ondan neler yapmak mümkün olduğu haklındaki yazımı, bugün de dalak, kaburgalar. akciğer, karın içinden, kürek ve koldan, koç yumurtası ve.«ir diğer parçalarından bahsederek yazımı bitlrlyoruıru.
Dalak — Lezzeti İyi değildir. Herkes yiyemez. Vilcudda toplanan bir çok fena, zararlı maddeler dalakta toplanır. İhtiyarlamış kırmızı ve beyaz yuvarlakcklar dalağa gelip mahvolurlar. Ve bu zlyanh maddeler vücuttan dışarı atılırlar. Sıtma gibi bir çok hastalık mihraplarının mezarıdır. Kan yapar flkrllc bazı hekimler dalak yemesini .sağlık verirler. Halkın çoğu dalakdan İzkara, kızartma yapıp yerler.
(Urfa) civarında dalağı prlnç kuyruk,* kıj’ma ve baharatla doldururlar.; Ve (Alay kuşu!) namlle dolmasını yaparlar. Usta bir ahçı tarafından' pişirilirse çok lezzetli olur.
Kaç türlü kebap yapılır! Gösteriş yapan bir çok lokantalar, koyun etinden çeşit çeşit namda kebap yaparlar. 1 — Şiş kebabı, 2 — Tas kebabı, 3 — Çömlek kebabı, 4 — Stım kebabı,. 6 — Orman kebabı, 6 — Tandır kebabı.
Kaburgalardan neler yapılır? Sahan pirzolası, fırın pirzolası, yumurtalı tava pirzolası, buna (Kotlet panel de derler.
İzkara pirzolası — Kaburgalı et kızartıldıktan sonra her pirzolanın üstüne bir yumurta kırılır. (Rozbif taklidi) derler.
Kaburgayı küçük küçük parça haline koyunuz, Sadeyağda kızartınız. Bunlara taze domates ve yahut salça ilâve ediniz soğan da konulabilir. Su katarak plşirmeH. Buna (Kızartma et) derler.
Kaburga dolması nasıl yapılır? Bir tavanın içine sadeyağ koyunuz bir kaç tane soğan doğrayınız. Sonra akciğer ve karaciğer kıyılır ve yahut küçük küçük doğranır. Bunları da tavaya koyunuz. Ateşte kavurunuz. Kızardıktan sonra salça ve yahut taze domates ilâve ediniz. Domates suyunu çektikten sonra yıkanmış pirinç ve beyaz fıstık ve kuş üzümü katınız. Biraz su ilâve ediniz pilâv gibi pişmeden ateşten indirilecek. Kaburganın kemk ile deri arası el sokup iyice açılacak, tavadakiler bunun içine doldurulacak, ipltkel dikilecek, ve bu dolma suda kaynatılarak pişirilecek. Sonra bunu ÇLkarip tepsiye koymalı. Pişen etin suyundan bir keçpe karıştırıp fırında pişirilecek. Çok mükemmel yemek olur.
Koyunun göğsünden, bacaklarından, karın içinde ve dışında bulunan etlerin besleme kuvveti azdır. Ve bunlardan yapılan yemek!: re bir kaşıt (salça) konulduğu cihetle hekimlikçe o kadar makbul olmasa gerek.
Salça yeni ve taze olursa yokluk zamanında kullanılabilir. Fakat/ eskidikçe fenalığı artar. Ve etlere katılırsa, besleme kuvveti ve hazım (sindirim) Lşelrini oldukça bozar.
Kürekten ve koldan neler yapılır? Bunlardan şiş kebabı - izkara - kıyma ve köfte yaparlar. Bunların kemiklerin! çıkardıktan sonra bütün bir parça halinde elde edilen eli kat kat sararlar. Bilek kalınlığında bir topak yapıp kınnapal sımsıkı sarıp bağlarlar. Yağda kızartırlar. Salça ve domates koyup pişirirler. Suyunu iyi çekip kendi yağı İle kaldıktan sonra soğudurlar. Dilim dilim keserler. Ve kendi, yağının İçine koyup ısıtıp yerler.
En gilzel ve en tatlı sövüş kol etlerinden olur Hafif ateşte uzun müddet suda pişlrmell ve kendi suyunu kendi çekmelidir. Ço's lezzetli olur. {Sıhhidir!) Kürekten kodaln çok gü-
zel kıyma, yapılır. Deri ile kemik arasında bulunan en touvvetli etlerdir. Kemiği hafif ve azdır. Fakat eti çoktur.
Kollardan haşlama, kızartma güzel olur.. (Kol sarma rostosu) yapılır, içine havuç taze fasulya konur.
Kıbrıs köftesi — Alideniz adalarında Anadioumuzun cenup vilâyetlerinde çok güzel bir köfte yaparlar. Koyunun en elzzetll (Lop et) terin-don kıyma yapabarlar. Buna fıstık, dövülmüş badem, ceviz, çekirdeksiz kuru üzüm, scğan, tarçın maydanoz da karıştırıp hazırlarlar. Gayet İnce öğütülmüş bulgurdan küçük (torbacık; lar yapıp bu kıyma İr® doldururlar. Zeytinyağında kavururlar, Sıcak sıcak yerler. En mükemmel bir kahvaltı yapmış olurlar. Adanada buna (Gubez) de derler.
Antep — Adana köftesi — Lop eti İki defa makineden çekerler. Ve yahut tokmak ile döverler. İnce dövülmüş bulgur ile kıymayı karıştırırlar. Yoğururlar, Büyücek torbacık yaparlar. İçLni baharat, fıstık gibi maddelerle doldururlar. Suda haşlayıp sıcak sıcak yerler.
çiy köfte — Taze koyun butunun en iyi yerinden et alırlar. Tokmak ile döverler. Bıçak ile sinirlerini alırlar. Bu eti ince bulgurla, kırmızı, kara-bibcrel ve daha başka baharatla karıştırırlar. (Kus başı) gibi ufak ufak keserler. Saltfta İle perler.
Bu çok îena bir usuldür. Bu çeşit köftelere devam edenlerin barsakla-rında (8-10) metre uzunluğunda (tenya) denilen şeritler, abdes bozanlar husule gelir.
Akciğer — O kadar besleyici değildir. Yüzde (8-15) kadar azot vardır. Fakat bu ciğerde çeşit çeşit mikroplar da bulunabilir. Hattâ /verem mikrobu da olabilir. İngiltere'de ve İngiliz sömürgelerindeki mezbahalarda kesilen her hayvanın ak ve kara ciğerleri katiyen satılmaz. Derin çukurlara gömülerek sönmemiş kireç ile yakılır. Bazı yerlerde de veteriner (baytar) veya doktor tarafından çok sıkı bir muayeneden geçirilir. Ve hekimlikçe ne lâzımsa öyle yapılır. Bizde de böyle ciddi muayeneler isteriz.
Evlerimizde kedi ve köpeklerde gö-rüeln bir çok fena hasta.'ıtar, veremler çok defa yedikleri ciğer ve barsaklardan gelir. Akciğerlerin oldukça zararlı ve şüpheli olmasına karşı teessüfle bildirmeliyim ki yiyenler çoktur, Akçiğer, yürekle beraber kaynatılır. Pilâv yapılır. Ve (kuzu içi pilâvı) yaparlar. İçine baharat ve fıstık vesaire de korlar
Akciğerle yürek karıştırılır. İçyağı İle sarılır. Üstüne yumurtanın sarısı sürülür. Fırına verilir. Buna (Ciğer sarması) derler.
Koç yumurtası — Buna koyun yumurtası ve (haya) da derler. Bunlarda mükmımel (Hormon) olduğuna şüphe yoktur. Erkeklik kuvveti azalırsa, adem! İktidar, bel gevşekliği zuhur ederse arasıra (Koç yumurtası) yemelidir.
En faydalı ve sıhhi pişirme böyle olur. Tazesini alınız, torbasını kesiniz İçinde çıkan yumurtayı dilim dilim doğrayınız. Ve bir sahana koyunuz. Biraz, tereyağı veya sadeyağı katınız Hafif ateşte pişiriniz. Buna İsterseniz limon da sıkabilirsiniz. Buna (sahan külbastısı) derler. İzkara üstünde yapılmak İyi değildir. Çünkü suyunun çoğu köpük halinde zayi oiıır. Bir yumurtaya bulayıp yağda kızartmakla da olur. Buna yanlış olarak bazı ahçıiar (midye tavası* derler. (Sahan külbastısı!) halinde yenilirse (Beyin) gibi lezzet verir.
1 Tenasül âletlerinde (Hormon) ek-' silince ihtiyarların yüzde (80) inde (prostat) denilen (bez) büyür. Yavaş
(Arkası 7 nel sahifede) I
Eskişehir Valiliğinden:
1 — Ekfilltmoye konan İş: Eskişehir vilâyetinde Eskişehir - Kütahya yolunun O-J-OOû—0-[-628 kilometreleri f Ası İrisi bordür ve parke (nen»», keşif tutan (10705) liradır.
a — Bu İşe ait şartname ve evrak şunlardır:
A — Eksiltme şartnamesi,
B — Mukavele prof esi,
C — Bayındırlık İşleri genel şartnamesi,
D — Şose, köprüler fenni şartnamesi,
E — Metraj fiat bordrosu keşif hülâsa® ve proje ve sair ilişikleri olup ba şartname ve evrak bedelisz olarak Eskişehir Bayındırlık müdürlüğtode görülebilir.
3 — Eksiltme 3.12.945 gününe müsadif pazartesi günü saat İS t« Eskişehir Vilâyet binasında toplanan Daimi encümende yapılacaktır.
4 — Eksiltme kapalı zarf usulüyle yapılacaktır.
5 — Eksiltmeye girebilmek İçin isteklilerin:
A — 1478 lira muvakkat teminat vermesi.
B — En az bu işe benzer (10,000) liralık bir İş taahhüt ve başardığına dair bonservis İbraz ederek eksiltmeyapılacağı günden en az üç gün evvel bir istida ile Vilâyet Bayındırlık müdürlüğüne müracaat ederek alacakları bu eksiltmeye iştirak vesikasını ibraz etmesi şarttır.
8 — Teklif mektupları yukarıda üçüncü maddede yazılı saatten bir saat evveline kadar Vilâyet makamına getirilerek eksiltme komisyonu reisliğine makbuz mukabilinde verilecektir.
Posta ile gönderilecek mektupların nihayet üçüncü maddede yazılı saate kadar gelmiş olması ve dış zarfın mühür mumu İle İyice kapatılmış olması lâzımdır. Postada olacak gecikmeler kabul edilme». (15M6)
Mecburî öğrenim çağındaki çocukların sayımı İstanbul valiliğinden:
1 — 24 kasım 945 cumartesi günü ilimizde, mecburi öğrenim çağındaki çocukların sayım günüdür. Sayımın amacı, mecburi öğrenim çağındaki kız, erkek çocukların sayısını bilmek ve öğrenimlerini sağlamaktan ibarettir.
2 — 24 kasını 845 günü ilimizde, resmi, özel, ilk. orta, İlse, meslek ve teknik öğrenim okulları tatildir.
3 — Çocuk sayımı günü İlk ve orta dereceli okullara devam etmekte bulunsun bulunmasın ve yahut bu okulları bitirmiş olsun olmasın, bekâr, evli, dul, sağlam, sakat 7-16 yaşlan arasında bulunan (929 , 930, 931, 932, 933, 934, 935, 936, 937, 938> doğumlu kız, erkek bütün çocuklar sayıma tabidir.
4 — Sayım günü sayım işinin doğru ve çabuk yapılması ve sayım memurlarının işlerini kolaylaştırmak İçin 7 - 16 yaşları arasındaki çacuklann aile başkanlar! tarafından öğrenci İseler öğrenci belgeleri beş sınıflı İlkokulu bitirip öğrenimi bırakmış olanların diplomaları, yahut ortaokul, İlse, meslek, teknik ve bu derecedeki sair okullardan ayrılmış iseler tasdiknameleri sayımdan önce hazır edilecek ve sayım günü sayun memuruna gösterilecektir.
5 — Sayımda mahllenin adı, ailenin oturduğu bina numarası, aile başkaninin adı, soyadı, mesleği, çocuğun adı, soyadı, çocuğun doğum yılı, çocuğun öğretim durumu, çocukta sakatlık olup olmadığı, aile İçinde 16 yaşından yukarı Türk harflerile kadın, erkek kaç kişinin okur yazar olduğu, çocuk hâlen bir okula devam ediyorsa devam ettiği okulun adı ve çocuğun okul numarası sorulacaktır.
5 — Sayımda esas çocuğun ikametgâhıdır. Olağanüstü bir sebeple dışarıda bulunan çocuklar da evde imiş gibi ikametgâh adreslerinde sayılacaktır. Ancak evlâtlıklar evlâtlık olarak ailede gösterilecektir.
7 — Mecburi öğrenim çağındaki çocuklarımızın erkek, kız sayısını bilmekten İbaret olan bu sayımda 11, ilçe, bucak, köy, şehir ve kasabalarda bulunan bütün vatandaşlar tarafından bu işe yakından ilgi ve sayım me-murlaıuna âzami kolaylık gösterilmesi rica olunur. (15197)
TALEBE ALINACAK Maden tetkik ve arama enstitüsü genel müdürlüğünden:
Zonguldak Maden Başçavuş okulunun aralık 1945 yılında başlıyucak devresi İçin seçme sınavı İle yatılı ve parasız talebe alınacaktır.
Millî Eğitim Bakanlığınca ikinci derecede Orta ihtisas okulu, olarak kabul edilen bu Teknik okulun, birinci senesi pratik, diğer iki senesinin biri pratik, diğeri teorik olmak üzere İkişer sömestire ayrılmış üç senelik öğrenim süresi vardır.
Aşağıda yazılı maddelere uygun belge vjrebilen isteklilerin en geç 27 11.1945 akşamına kadar dil ekçelerile Zonguldak Maden Teknisyen mektebi müdürlüğüne başvurmaları gereklidir.
1 — Türk olmak.
2 — Doğruluk kâğıdı göstermek (1944 - 1945 ders yılı mezunlarından bu belge aranmaz.)
3 — Bulaşıcı hastalığı olmamak, sağlık durumu maden ocaklarında pratik çalışmağa uygun bulunmak {sağlık muayenesi Zonguldak!* yapılacaktır).
4 — İlkokulu bitirme diploma veya belgesi göstermek,
5 — 18 yaşına girmiş ve 25 yaşım geçmemiş bulunmak,
6 — Nüfus cüzdanı ve 12 adet vesika fotoğrafı vermek.
İstekliler 28.11.945 te Zonguldak Maden Teknisyen Mektebindi Bfcokul derslerinden yazılı sınava girecekler ve kazananlar sağlık muayenesinden sonra pratik stajlarına başlamak üzere ocaklara dağıtılacaklardır. 15281) İstanbul Üniversitesi Fen
Fakültesi Dekanlığından
Fakültemize alet muhafızı alınacaktır, İsteklilerin Dekanlığa müracaatları, (15199)

MUKADDES YALAN
Yazan: Leon Malicet Çeviren: (Vâ _ Nû)
" Tefrika No. 33 ■
— Otar iş değil, yahul 7 diye hayretler İçinde kalıyordu.
Nihayet:
— PeH, kaatü? — «Üye sordu. — O arkadan yanaşan adam kimdi? M. Jaoques değil miydi?
. — Demek bir sene evvelki balo?
— Senesini bilmiyorum amma, öyle olacak. Jacques, adamı, hususi parkın pavlyonunun önünde öldürmüş. ■ BTağmur şakır şakır yağıyormuş.
Berllngot bir kahkaha attı:
— Azizim, sen iyice sayıklıyorsun! O geceki, kaatil, hiç Jaoques olabilir mi? Ben bilmez miyim?
— Neye sayıklıyayim? Kaatil olduğunu kendi de itiraf etti. Zindanı boyladı,
— Şayet bu dediklerin doğruysa, büyük bir haksızlık olmuş. Zaten bu dünya haksızlık dolu. Amma bu kadarına tahammül edilemez.
— Kendi bile itiraf etti.
— Mösyö Jacques'ın kaatil olmadığına ben şahidim.
— Neler saçmalıyorsun? Sen nereden bileceksin?
— Dünyada bu işi bir tek bilen varsa o da benim, ikiydik, bir kaldı. Dinle 1:2111, be, dinle.
Kâh oturuyor, kâh kalkıyordu. Macerayı olduğu gibi anlattı.
’ Route:
BerUngot, lri-ifafafl»:
— İmkânı mı var? Olabilir mİ? Seul şimdi nasıl göröyoMam, onu da öyle gördüm. EvvolA suoolı benoeatlyordu. Sonra, J*cques Dandeville, o gece baloya şık zabit elbisesiyle gelmişti. Büyük ünifor m asiyle. PantaSonu kırmızı, ceketi siyahtı. Sırma kaytanları vardı. lUötıl ise, siyah sivil »ItoUe giyiyordu. FY-aks. beyaz gömleği, knrontoğm İçinde leke halinde görünüyordu. Upuzun kara sakalı vardı. Gördüm, gördüm. Şu gösterimle pördlün, Madam Dan-deville He ahbabı konuşurlarken, o harlf sans&r glM sokuldu. Bindeki tabanca ite ataş rttl. Ortalık da böyle-ce aydınlandı. Surat»ı iykıe farket-tlm. JaotjuM DaederH+e*in bu işte zerrece kusuru yoktar.
Kaatllln. kim olduğunu bilmiyor mutsun?
— Hayır. Yalnız o gece ilk defa olarak gördüm. Amma sonra asla Taslamadım.
— Bütün bu anlattıkların şaşılacak şey! Peki öyleyse, Jacques Dandeville, niçin kaatiilm, diye ortaya çıktı?
— Bilmiyorum. Yalan söylemiş.
— Sen babanla ertesi gün, nlçLn zabıtaya gidip hakikati haber vermedin?
— 0 5? başka İş. Babamın kendine göre hesapları vardı. Siyah sakallının da kim olduğunu tanıyordu. Hem sonra, babam, zabıtanın yanına yaklaşmaktan pek korkardı. Bizim gibi adamların karakollardan uzak geçmeleri lâzım geldiğini söylerdi. Zan-nuııca, babam, ertesi gün, kaatile giderek biraz para da sızdırdı.
— Vay, fena!
— Fena bile olsa, babam bunu saadetimiz uğrunda sarfedemedl. O para yüzünden feâkete uğradı.
— Baban öldüğü için demek kİ bu gır da böylece gizli kalacak. Bir daha sen kaatile nerede taslarsın? Peki söyle bakayım, kastili görsen tanır mısın?
— Nasıl tanımam?
— Peki, bu civarda şöyle bir dolaş. Birkaç ay kal. Şehir zaten büyük değildir. İhtimal r? ;larsın.
— Bakalım bu semtte mi oturuyor? Eğer otiTdu-.ur.a bilsem, M Jacgucs'a hizmet etmek İsterdim, doğrusu.
İkisi de düşünceli düşünceli böylece kalcılar. Etraflarında hiçbir gürültü yoktu. Uzaktan kuşlar ötüyor, arada sırada, karşıkl dağda, koyunlar meliyordu. Fakat, göl tarafına giden ve oradan da şehre uzanan patikada, ayak sesi duyuldu. Bir de çocuk arabasının tekerleğinin sesi işitildi,
Berllngot:
— Gelenler var. - diye hafifçe mırıldandı.
La Route, parmağını dudaklarına götürdü.
— Sus! Gürültü etme! — dedi. — Kocası da yanında geçsin, gitsin.
XVI
Sesler yaklaşıyordu. Hafif rüzgâr, konuşulan kelimeleri de İki oğlanın bulunduğu tarata doğru sürüklüyor-du. La Route, llâhe gibi tapındığı Loulse'in sesini duyduğu 1çln memnun memnun gülümsüyordu. GÖzleıi neşe ile pırıldıyordu.
Berlingot'ya alçak sesle İzahat verdi:
— Gelen. Madam Loulse Vcrguuls. Hani sana bahsetmiştim- Fakir çocuklara bekan o İyi kalbi! kadın. Para bile vermese, gözleriyle okşasa kâfi. Söylediği her söz kalbimizi ümitle doldurur. Nasıl öten, bizi burada far-kcdecektîr. Seninle de konuşur. Sana da iyilik eder.
.'■.^rlingot, İtimataizca başını sol-Lladı:
— Babam zenginleri hiç sevmezdi. - dedi.
— Bu kadın sevHmlyecek gibi değildir. Görürsün, Berlingot.
— Yanındaki kim?
Dallar yüzlerini şu âna kadar mas-kelemiştL Fakat bir erkek sesi vûzıh şekilde İşitiliyordu.
La Route, kaşlarını çatıp cevap verdi:
— Kocası Mösyö verguais.
Berlingot, alaycı sordu:
— O da karısı gibi meleklerden olacak, tabii!
— Nasıl bir İnsan olduğunu söyll-yemem. Kendisini az tanıyorum. Fakat Loulse'ln gözlerini çok defa kızarmış gördüğüm İçin, kocası yüzünden. ağlıyor, sanırım. Sırf bu ihtimal sebebiyle o adamı az severim.
Demek bu kadını o kadar seviyorsun?
— Hayatımda yalnız ondan şefkat gördüm, başkasından görmedim. Benim annem, kardeşim yalnız odur.
Şimdi artık, sesler daha vâzılılaş-mıştı. Dallar arasından, Loulsele Verguals'nln şekilleri görünüyordu.
La Route ayağa kalkmıştı. Berlin-got henüz oturuyordu. Küskün ve vahşi. İtimatsızlıkla sırtını öte yana dönmüştü. La Route'un şöyle konuştuğunu İşiterek hafifçe başım çevirdi:
— Bonjur, madam! Bonjur, mösyö!
Verguals’nln haşfa şeşi onun Kfünü kesti:
— Vay. sen misin, ciğeri b*4 para etmez?
Berlingot güldü; alaycı alaya dişleri arasından mırıldandı:
— Al sana melek gibi zenginleri!
Fakat, kadının sesini duydu. Tatlı, okşayıcı:
— Bonjur, La Route! Sen buradasın, demek? Şimdiye kadar nlçhı görünmedin?
Kocası:
— Niçin olacak? O sürtünmek ten başka ne bilir? Kim bilir ne haltlar karıştırmıştır. Dilencilikse öp de başuıa koy. Karakollara, düşecek, hainlikler yapmıştır.
La Route kızardı, Loutea"»
verdi:
— Henüz gelmiştim, madam. Sizi görmek fırsatını bulamadım. Acaba r aslar mıyım, diye bora d*, boklıyordum.
Vcrgualr
— Senin gibi Mr hergele hayır İçin bclkemes. - dedi.
Berllngot, arkadaşının titremeğe başladığını hlssedlnee, ayağa kalktı La Route:
— Beni ne hakla tahkir ediyorsunuz? — dedi. - Ben sizden bir şey istiyor muyum?
(Arkası w’
Sahih 7
Tarihten
Çeşitli et kebapları

(Baş taralı 0 ncı nhlfede) ta’M genişler ve idrar yolunu kapar Vaktinde (Hormon) tedavisi yapılmazsa idrar yolu takamı, önem verilmezse idrar torbasını, böbreği .tarar ve ihtiyarı öldürür. Böyle ağır hastalara İM defa ameliyat yapılır (100) de doksan ölüm tehlikeli w-
Bu Cihetle (prostat) lan büyümeğe ; başlıyan er kiklerin (Hormon) ka- ; «anmaları lâzımdır. Haftada (3-4) defa koyun yumurtası yemet çok ' faydalıdır.
Koyunun ayaklarından güzel paça BİUT. Ayaklar pişirildikten sonra haş- • lanmış nohut İlâve edilir. Ve yağda taraz sağan kavrulur. Buna taze do- • mates ve yahut salça konulup no-butla beraber tekrar kaynatılır.
Ve yahut ayaklar İyice piştikten ■ aonra dövülmüş sarmısağı sirke ile karıştırıp bunun İçine konur. Bir ta- ■ şım kaynadıktan sonra tabaklara konup dondurulur. Buna (pelte paçal ve yahut (dondurma paça) derler, İstenilirse böyle yenir. Ve yahut Mr tepsi İçine küçük dilimler halinde francala kesilir (dondurma paça) bunun üzerine boşaltılır. Hafif bir ateş üzerine konulur Burada kaynarken limon İR yumurta çalkanarak bu paçanın suyundan yumurta kabına kaşık kaşık konularak karış-ttrılır. Bunu az ateş üstünde karıştırılarak (boza) ve yahut (salep' gibi boyalandıktan sonra paçanm üstüne dökülür. Ateşten İndirilir.
Sadeyağ biraz kızdırılıp İçine biraz döğüımüş (kırmızı biber) atılır. Ve bu da paçanın üzerine gezdirilir. Buna (terbiyeli paça!) derleri Sirke yerine (limon) kullanmak daha iletir. Ayaklarda (Jelatin) vardn*. Tırnakları yapışkandır. Pişmeden çıkarılmalıdır.
Koyun kuyruğu — Hekimlikçe kuyruğun yağı önemsizdir. Fayda yerine tarar verir, Pek İyi anlaşılmıştır ki (kuyruk yağı) mide re barsak:an bozuyor. (Sempati) denilen (ruh veya muhabbet siniri!) ne dokunuyor. Birçok İnsanlara, hele sinirlilere yürek çarpıntısı veriyor. Nabzı, kesik kesik attırıyor.
Bu cihetle kuyruk yağı Ue karışmış sadeyağından bir kilo ylyeceği-nter (200) gram halis sadeyağı yemek daha doğrudur. Daha faydalı-
Bu kadar rar ar 11 olduğu halde memleketimizde çok kullanılmaktadır. Kuyruk eritilir, yağı alınır. Mklanır. Kuyruk eridikten sonra (kıkırdak) kalır. Bunu hamur ile karıştırarak fırına »erirler, (boğaça) yaparlar.
(Kıkırdak) 1ar, pirinç veya bulgur pilâvına karıştırılır. Güzel kokulu (kuyruk pilâvı) olur.
Kuyruk eritilir. Susam yatı veya ■ay tin yağı İle karıştırılarak saklanır. (Bıhhl değildir).
Kuyrukta »stearin) namında bir ytt vardır. Bu (mum kokusu gibi kokar. Bundan ötürü kuyruğun hazan çok güçtür.
Kınrcık kotanım kuyruğu nfa*tar Kasaplar bsrrta et Me beraber satarlar. istifada adRemez,
Kanman taynmmun kuyruğu çok Vnitayvıiır Ateşte eritip elde edilen yağı Trabeon, şuam, uytin ve hattâ pamuk yaâtariyte kanştvıtarak stitalnır. ,ı önem VKtnJyen
aileler ev yemeklerinde kullanırlar. Karaman kuyruğun on yağı ağırdır Dehşetli sinir yapar. Dağlıç soyunun kuyruğu daha hafiftir. Bu da eritilir, diğer yağlarla B.rıştırdır. Çok ta-mahk&r ahçılar, kadınlar her kavurma yemeğine tekrar kuyruk yağı korlar.
IKan — Koyun kasımdan birçok gübreler ve ilâçlar yapılmaktadır. Vaktlyl’ koyun kesilen yerlerde taze kanı fincan İle ılık ıhk İçen hastalar çokta. Anadoluda bası köylerde verem olmuş insana hşr gün bir fincan kan içirirlerdi. (40) gün bu tarzda kan içmeğe devam edenlerin bu belâlı hastalıktan knrtuldoklannı söylerler.
Avrupada bazı milletler taze ve ılık kanı yağ ve baharat 11c karıştırıp yerler. Buna (Bucün) derler.
İşkembeden neler yapılır. İyice temizlendikten sonra (işkembe çorbası) yapılır. İnsanın midesinde (Pepsin) eksikliğinden Heri gelen bir hastalık vardır. Böyle İnsanlara (işkembe çorban) Hâç gibi tesir eder.
(Nohutlu işkembe yahnisi!) ve (sarınısakh sirkeli işkembe yahnisi!) yııpdrlar.
Pirinç veya bulgur İle baharat karıştırarak işkembeye sararlar, Buna (işkembe- dolması) derler.
îşk embeye bitişik (şirdanı vardır. Bunun içi pirinç, Kıyma ve yahut akciğer kıymasiyle doldurup bahar ve su ilâve ederler. Ağzını dikerler 8u İçinde pişirirler. Soğuduktan sonra dilim dilim keserler, yumurtaya bulayıp yağda kızartırlar. Buna (şlr-dan dolması) derler. Sıhhî değildir.
Bumbar denilen kaim barsak temizlenir. (Şîrdan) da olduğu gibi yapılır, ve (bumbar dolması) olur. Sıhhi değildir.
Bucuklar nasü yapılır? El kesildikten sonra tuzlanır. Çok soğuk poyraza karşı bir yere (3) gün asılır. Sonra nfak ufak doğranır. Tekrar tuzlanır. Ve (7) türlü baharat katılır. Temiz barsaklara, (bumbar) lara sımsıkı doldurulur. Adamakıllı ağızları bağlanır. Şimal rüzgârlarnm çok estiği bir yere asılır. Burada kurur.
İnce barsekları tuzlarlar, ve daha bir takım maddeler karıştırılır. Fıçılara. tenekelere baslp (konserve) yaparlar. Bunlardan (kiriş) 1er ve daha bir çok şeyler yaparlar.
Koyun en bereketli ve feyizli bir hayvandır. Hiç bir maddeci atılmaz Gübresi en makbuldür, Yünlerinden neler yapılmaz. Sütlerinden neler olmaz. Boynuzlarından bile taraklar, düğmeler, ve bıçak saplan ve daha neler yapmazlar neler! Bu cihetle bol bol koyun yetiştirmeliyiz.
KIYMETLİ ARSALAR
1 — Bayezlt meydanına bir dakika, şerefli bir yerde (300) metre kare: 2 — Bakırköy İstasyonu, Hükümet Konağı yakını, asfalt piyasa caddesi (200) metrekare.
Sultanahmet Birinci Sulh Mahkem esinde 23 11 945 e um a günü saat (!4> de satılıyor.
Millî Saraylar Müdürlüğünden:
1 — Dolmabahçe Sarayı Muayede salonunun Tramvay caddesi cihetindeki cephesinde bulunan pencerelerine yeni çerçeve inşası açık eksiltmeye konulmuştur.
2— Keşif bedeli (4021) Hra C20J kuruştur.
3 — Eksiltme 30,11.945 cuma günü saat (15) te Dolmabahçede Milli Saraylar müdürlüğünde toplanacak komlryon tarafından yapılacaktır.
4 — Bu onarım* dair olan keşif, resim ve şartname tatil günleri dışındaki günlerde Milli Saraylar müdürlüğünde görülecektir.
5 — Eksiltmeye girecek olanların 30 .11.945 günü saat 14 e kadar 301
lira 58 kuruşluk geçici teminatı gösteren makbuzla 1945 yılında Ticaret odasına kayıtlı buunduğuna dair belgeyi ve yukarıda adı geçen onarım gibi doğrama işleri yapmış olduğuna dair diğer belgeleri eksiltme komisyonuna vermeler! lâzımdır. (15115)
Emniyet Genel Müdürlüğünden:
Genel müdürlük teşkilâtında mevcut manyatolu telefonlar İçin satın alınacak (50,000) metre çelik kablo tel İle Erikson marka (20) fişli (6) adet manyatolu telefon santralı 20. 11. 945 perşembe günü saat 15 de kapalı larf usulü He eksiltmeye konulmuştur.
Muhammen bedeli (16200) lira olan santral ve tellerin şartnamesini görmek istiyenlerln genel müdürlük »atın alma komisyonuna müracaatları. İsteklilerin ilk teminat olarak 1216 liralık makbuz Veya banka mektubu ve 2490 sayılı kanunda yazılı belgeleri muhtevi teklif mektuplarını tayln£^lfın günde saat 14 dc kadar Icomfsyona vcrmc-lerl (14706)
BAKIRKÖY BÎÇKÎ ve DİKİŞ YURDU
ELENt 3. V AFİ A DI 3
Kiş devresi için Bakır köyde Sakızağacında Bostan (Korsan) sokağında 29 No. da gayet ucuz ve pratik Mr usulle BİÇKİ ve DİKİŞ dersi verilir. Diplomalar Milli Eğitim Bakanlığı tarafından tasdik olunur.
DERSLER 5 ARALIKTA BAŞLIYACAKTIR ^yı£eS2İ£EL^?£j^nba Cuma saat 13 - 18 e kadar.
(Baş tarafı 4 nncii sah it ede) ağızlarına lâyık taamlar, tatlılar hazırlamışlar!
şemseddin efendi ayılıp durumu anlayınca komşuya geçer, Veli efendi zadeye yanaşarak kulağına:
— Allah seni kahretsin! Sıkıntıdan bana nüzul isabet ettirecektin!
Der. Veli efendizade dostundan teşekkür sözleri işlllyormuş gibi başını sallıyarak gülümscmekle İktifa eder.
Bunlar zevk ve şevk ile yenilip içilen, safa İçinde geçirilen günler idi!
Amma madalyanın ters ~
var:
Kabakçı isyanı patlamıştı. Asiler Nlzamıcedit taraftan diye on bir ki- ’ şinln İdamını İstiyorlardı. Sadaret . kaymakamı Musa paşa bir taraftan fitne kazanını kaynatmakta devam ediyor, diğer traftan şeyhülislâm Ata-ullah efendi İle yanındaki Kazasker- _ feri, ulemayı BabıâMde gûya müzake- ‘ re için oyalıyordu.
(Devlet müsteşarı) makamında bu- , lunup mecliste, hazır bulunan araba-a başı zade İbrahim Nesim efendi — ki idamı istenilenlerden biri idi — . acele ve müessir bir hareket olmak ’ üzere:
— Asilere askerle müdafaa tedbirini edeyim! derken Kazasker Ahmet 1 Şemseddin efendi hemen atılıverdl: 1
— Bre kahpe, sefih, kâfir habisler! Devlet! berbadettinlz! Şimdi birim de ak sakalımızı kana mı boyamak ister- ■ siniz!
Diye söğüp saymağa başladı. O güne kadar İbrahim kâhyaya kimse eğri bakmağa bile cesaret edemez iken Şemseddin efendinin bu cüreti halin büsbütün değiştiğine delâlet ediyordu.
Kendisinden hayli nimetler görmüş Kazasker efendinin, bu sözlerini işitince durumu anladı ve meclisten savuştu. İsyan sultan Selimin hal i »le neticelenip Alemdar Mustafa paşa İstanbula gelince Nlzamıcedide ve sultan Selime muhalefet etmiş olanlar arasındaki ulema sırasında H. 1223 de Kazasker Ahmet Şemseddin efendi de Bur say a nef yolundu.
Fıtraten süfli olan Ahmet Şemsed-dln efendi pek nadir olarak yeni elbise giyerdi. Üstündeki kir pas İçinde köhne libası göstererek vaktin ricaline:
— Üstümdeki şu libastan başka giyecek bir şeyim yok!
Der, bu da «bohçalar cerrlne» bir başka bahane olurdu t
Esbak Derya kaptanı Hacı Mehmet paşa, Şemseddin efendi İle aynı zamanda Bursada menfi bulunuyordu. Paşa bir giin efendinin ziyaretine gelir. Efendiyi traş oluyor bulur. Başındaki fesinin eski bir Arnavut takye-sinden berbat, elbisesinin de dilenci esvabı gibi yırtık, pırtık ve kir pas içinde olduğunu görür, Efendi gûya mahcubolmuş gibi galiz yeminler ederek ve hüzün ile fakrını arzeyli-yerek:
— Gerek burada, gerek Istanbul-daki evimde bu bir kat giyecek ve serpuşumdan başkası yoktur. Tedarike kudretim de yok!
Der. Pasa, evine dönünce zavallı fakir efendiye İki takım elbise gönderiri
Rumeli Kazaskeri Ahmet Şemseddin efendi hayat sıkıntısı ne olduğunu, menkûbiyet acısını Bursada öğrendi, tattı. Orada hastalandı. Bugünlerinde:
Dilimle uğradığım derde bu Alemde Ne bülbül uğradı, ne fut (t şeker hdrâf
Beytini Iradederek kendi kendisine çok levm etmiş olacaktır ki etbaı hastalığı esnasında (selftmetülinsan fl hıfzımsan)
Kelâmım dalma tekrar ettiğini naklederlermiş. 1224 muharreminin onunda öldü.
Elli senede o kadar miskinlik ve zilletle o kadar mal toplamış İken bfr kefeni bile bulunmadı da Bursada hayır sahipleri tarafından tedprik olundu. Diğer taraftan tsianbulda muhaüefatı yazılırken pek çok parası meydana çıktı. Konağında terekesi satılırken hiç açılmamış onar tanelik on dört deste fes bulunmuş kİ hediye edenlerin isimleri hâlâ üstlerinde ki varakalarda gösteri llyormuş. Müzayedeye arzolunan hediyelik kumaşlara, libaslara yalnız sargılı! olarak kullanılmış «sandal destarlar» o zamanda epey para demek olan bin dört yüz kuruşa satılmış.
Kazasker Ahmet Şemseddin efendinin hayat tarzını bilip bu hali görenler ölünün namını hiç de hayır İle yâdetmedller!
Süleyman Hâni Irtem
tarafı
| — iş ARIYANLAR
İNGİLİZCEDEN TERCÜME _ Ticari muhaberat yaparım, İthalât ihracat işlerinde tecrübem vardır. Tam gün veya yarım gün çalışabilirim. «Akşam »da «İngilizce» rüm uzuna.
976 —
FINDIKLIDA — Denize yakın telefonlu büyük bir depo Ue Gala tanın en işlek bir yerinde diğer bir depo devren kiralıktır, İsteklilerin 82856 ya müracaatları. 2 — 1
Bayındırlık Bakanlığından
1815 binmede taumm {İtamsan 5M0 Ura keUr
bedeli, Fatsa »e S50O Ura keçır MeUl Ünse kaaabalan Iraar plânının dü-»nlenmMİ l,lerl ayn ayrı re gölün! au ürerlnd™ na>trlıMa s, e7vcl. ta Hat ,e »artlarla eksiltmeye çıkarılmışta
-re*f,î'‘2“frtî 'H'JJ “’k1"'1'-1* «akanUtana mUracantla t» 1,1er kçln ÎTaldıktan ı:m ıs. M re «. n. Hs inleri «rat 1010 da ya e imar İşleri eksiltme komisyonuna başvurmaları Dftn oiunur.
(147011
Sümerbank-iplik ve dokuma fabrikaları müeasese-•* Defterdar fabrikası müdürlüğünden:
İhtiyaçları tesblt edilmek raretlle re münhasıran kendi fabrikalarında kullanılmak şartlyle fabrikamızdan kutlanılmış kart kileri safrla-Mklır.
isteklU-rin fabrikamız Ticaret •rrvlcJne başvurmaları.
>1*077»
ANKARA RADYOSU Bu akşamki program
18: M. S. ayan ve Radyo dans orkestrası, 10: M. S. ayarı ve haberler, 1&J20: Geçmişte bugün, 19,25: Fasıl, 20: Mandolin birliği, 20,£5: Pazar Gazetesi, 20,30: Radyo salon orkestrası, 21J5: “ ’ '
22,15: 2235: 22,45:
şarkı ve türküler, 21.45: Müzik, Konuşma, 22.30: Müzik Konuşma, 22,40: Müzik M. S. ayan ve haberler.
Yarın sabahki program
7,30: M. S. ayan ve müzik 7.45: Haberler, 8: Müzik (Pl.)_
12,30: M s. ayan ve müzik . .
12,45: Haberler. 18: Radyo salon or-keatrML
(Pl.l. (Fi.),
(Pl.),
(Pl.l,
DAKTİLO — Tecrübeli, Türkçe, Almanca, Fransızca llsanlarna vakıf,
muhesebe ve kâfi derecede İngilizce bilir. Yazıhanede İş arıyor. «FİJ4.» rumuzuna mektupla müracaat. 997 —
BİR ÖĞRETMEN — Üc yaşından büyük çocuklu aileler yanında mürebbiyelik arıyor, iyi Fransızca bilir, taşraya gider. Ecnebi ailelere de gider. Akşamda (Çocuk sever» rumuzuna mektupla müracaat. 996— 1
ÇOCUK BAKICISI İS ARIYOR — 4den 7 ye kadar çocuklara mürebbiyelik işi arıyor, Türkçe, Almanca lisanlarına aşına. Tophane Kadirler yokuşu Yağcı çıkmaz sokak 23 No. Arpine 4 —
ELEKTRİK, MOTÖR — ve telli, telsiz (radyo dahil) bilcümle cihazların tamir ve montaj İşlerinden anlar, teknik okul mezunu (yüksek tahsit). askeri i İde İlişiği olmıyan bir genç iş aramaktadır. İsteklilerin (Posta kutusu 28. Fatlfhi adresine yariyle müracaatları. . 7 —
2 - işçi ARIYANLAR
Emniyet Sandığı Müdürlüğünden: Yüksek TİCARET MEKTEBİ MEZUNU ARANIYOR — Askerliğin! bitirmiş olanların İstanbul Emniyet Sandığına müracaatları. 947 — 1
HASTABAKICI ARANIYOR — İstanbul Yercbatan Sağlık Yurduna müracaatları. 975 — 1
İKİ BAYAN ALINACAK — İdaremizde çalışacak iki bayan alınacaktır. Her gün öğleden sonra (Babıâl! caddesi 1)5. Reşit Ef Hsn Oğan) adresine müracaat. (Makinede yazabilenler tercih edilir.) 995 — 1
ÖĞRETMEN ARANIYOR — Orta ikinci sınıftaki talebeye haftada 2 defa matematik ve geometri dersi verecek orta, okul öğretmenine ihtiyaç var. Müracaat telefon 22089 1 —
ARTİST ARANIYOR — Burhanet-tln Tepsi istiyor. Genç bayanlara İhtiyaç vardır. Acele Tel: 81446 fl — 2
q - SATILIK EŞYA
SATILIK ALMAN KONSER PİYANO — Yeni vaziyette az kullanılmış çapraz telli demir İçi büyük forma Beyoğlu Galatasaray Yenlçarşı caddesi Erden apartmanı 51/5 saat 12 -2. 16 - 21. S94 —
SATILIK SOBA _ Belçika lüks demir emaye sobası, tekmil daire, ev ısınmağa kuvvetli, satılıktır. Büyûk-adada. Nizam caddesinde Şâir Celâ arka sokak No. 4 müracaat. 5 — :
— Kiralık — Satılık
SATILIK KÖŞK — Suadlytde asfalt üzeninde ve denize nazır modern bir köşk satılıktır 12,30 13.30 da 43721 No. ya müracaat. 936 —
4000 LİRA — Göztepe tren hattına 100 ra. mesafede istasyona 2 dakika 20 M. yüz, 920 M. mesaha ilk oku karşısında. Kadıköy Yeldeğirmenl Akif Bey sokağı Valpredo apartmanı No. 2 - 11 Telefbo «7057. 988 — 3
ACELE BATİLIK BOŞ TESLİM EV — Çengelköy Gölgeç sokak 12 No üç katlı, yedi odalı, bahçe, tulumbası suyu vardır. Evdeki sahibine müracaat. 987 —
BÜYÜKDEREDE KELEPİR İKİ BÜYÜK YALI _ Büyfikdere piyasasının fn güzel bir yerinde İki yalı, bir köşk büyük bahçe vc orman, Pek ucuz bir flatle ve acele satılıktır. 80988 numaraya telefon edilmesi. 989 — 1
BÜYÜKADA — İskelesofne Çok yakın Jk! kârgir evlerimi boş olarak acele satacağım. Bir tanesi 4 odalı 7000 lira. Diğeri 5 oda ve altında 2 mağazasile 17000 lira. Müracaat: Her gün öğleden sonra 24131 992 -
AZİMET DOLAY1SİLE HAVA PARASIZ DEVREN SATILIK A TEL YE— Mahmutpaşa Yeşildtrek Bakkal sokak Kalmazlı han 21/22 numaralarda bobin sarma mahalli satılıktır. Taliplerin saat ikiden dörde kadar müracaatları./ 959 — 11
ŞATLIK APARTMAN - Nişan-taşta yirmi bir metre cepheli daireleri altı ve yediş-r odalı mi iki daireli nesaretll mükemmel betonarme aparmanın yarısı satılıktır Bir dairesi bos verilecek tavassut kabul edilmez müracaat telefon 40455. oao — a
BEYOĞLUNDA — İstiklâl caddesinin en mutana yerinde iki katlı dükkân satılıktır Mutavassıt kabul olunmaz Galata posta kutusu 1531 No. ya yazılması. 100 (i
SATILIK — şişli Koca Mansur sokak W No. 3 katlı bahçeli gömme banyolu ufak apartman her gün öğleye kadar 3 üncü kata müracaat.
993 — 1
35000 LİRAYA SATILIK APARTI-MAN — Bomon’i Bulgar çarşlsBmda beş kat beş daireli betonarme inşaattı fevkalâde nezaretli Tel; 41571 Beyoğlu İstiklâl caddesi 98 kat 1 Atlantik rahanesl karcında.________18 — 3
27000 LİRAYA SATIL IK APARTT-MAN — Tariabaşında yedi katlı altı daire ve iki dükkanlı beşer odalı betonarme Inşaat'l. Tel: 41571 Beyoğlu İstiklâl caddesi 98 kat 1 Atlantik ol-rahesl karşısında________18 — 3
MEMLEKETİN İMARINA DOĞRU _ İki oda ve bir salondan banyo vc asri matbahtan ibaret küçük evlerin İnşaatına devam olunuyor. Arsan olanlara İnşaat bedeli 5000 liradır. Mevsim sebebiyle acele edlnlz. Galata. Altıncı vakıf han 33 - 34 No Bengü Küçük Evler Yapı re Satış şirketi.___________980 ~
BEYOĞLU - İstiklâl caddesinin en İşlek mevkiinde iyi ve tamunuş bir şapkacı yanında bir bayatı terzisine saloniyle bir oda acele kiralanacaktır. Müracaat: Balo sokak 28/1 büroya._______________________983 ,
şişlide — Bir dönüm bahçeli ka:o riferli fevklâde müzeyyen bir villâ, Mecidiye köyünde 70 bin. Sı) bin, *5 bin liraya villâlar. Galata Ömerabit han 23/2 Ferdi Selek Türk Emlâk Telefon: 42368 3______________— 12
BÜYÜKDEREDE — 55 bin liraya mükemmel yalı 15 odalı, Heybellada-da 20 dönüm 15 odalı mükemmel köşk ve müteaddit müfrez arsalar Ferdi Selek Türk Emlâk Galata Öffier Ab! t han 23/2 Telefon 42368 8—2
|j-MUTEFERRIK
FRANSIZCA ve PLÂKLA İNGİLİZCE ÖĞRENMEK İSTİ YENLERE -1 — Lise öğretmeni Fransızca öğretir. İlk ders bedavadır. 2 — İngilizce öğrenmek istlyenlere İngilterede yapılmış (16) plâktan mürekkep 32 dersli bir metodu satıyorum. Akşamda «Ders» rumuzuna müracaat.
3 —
YENİKÖYDE — 15 bin liraya iki ev, tfeniköyde 200 bin liraya 120 dönüm mükemmel çlfllk arsası. Ferdi Selek Türk Emlâk. Galata Ömerabit han 2372 telefon: 42368 10 — 2
BEYOĞLUNDA TOZKOPARANDA — 80 ve 50 bin i İraya iki aportı-man. Nlşnntaşinda 250 bin liraya emsali görülmemiş mükemmel villâ. Ferdi Selek Türk Emlâk. Galata Ömer Abit han 23/2 Telefon 42368 11 —2
BALTALİMANI ÜZERİNDE — 4 ve 10 dönüm arsa 3000 liraya. Kadıkö-yünde Bahariye tarafında 35 bin liraya 8 odalı 32 bin liraya büyük ve sekiz odalı kagir mükemmel ve manzaralı evler, Ffrdl Selek Türk Emlâk Ömerabit han 23/2 Telefon 42368
13 —2
400 BİN LİRAYA — İzmlrde denize ve trene çok yakm 2178 metre kare tamamlle kârgir muazzam satılık depo. Ferdi Selek Türk Emlâk Galata Ömerabit han 23/2 Telefon- 4'!368
16 —2
25000 LİRAYA SATILIK EV — Lâlelide üç kat 9 odalı tamamen beton boş teslim Tel. 41571 Beyoğlu İstiklâl caddesi 98 kat 1 Atlantik birahanesi karşısında 14 —3
SATILIK KÖŞK VE ARSALAR — Göztepcde Bağdat caddesi tramvay yolu üzerinde İki kat iki daire altışar oda tamamen beton ve aynı yerde 1400 er metre parselli arsalar. Toptan ve ayrı ayrı satılıktır. Tel: 41571 15 — 3
27000 LİRAYA SATILIK AFAR-TIMAN — Şişlide Âbide! Hürriyet caddesi dört kat dört daireli 3 ve dörder oda birer hollu bahçeli dört odalı daireden biri boş teslim Tel: 41571 Beyoğlu İstiklâl caddesi 98 kat 1 Atlantik birahanesi karşısında.
16 —3
tzz
Tahmin İlk bedeli teminatı
4720,75
4200.00
2572.40
1848.32
15000 LİRAYA SATILIK — Kâgir köşk ve müştemilâtı 33 dönüm arazi bir kısım bostan 40 kadar dut ve diğer meyva ağaçlan Haydarpaşa Ko-şuyolu' Dinlenme evi civan müracaat Göztepe Blrtaclorta sokak No. 18.
087 —
■ Dr. A. Asım Onur ■
Ortaköy Şifa Yurdu Şelıiı gürültülünden uzak biı yerde büyük biı parkın içinde ve çamların ortasında fevkalâde güze) manzaralı, çok temiz . c iyi bakımlı. kadın, erkek her türlü hastalara açık hususî hastane. Sinirlerini ve yorgunluğunu dinlendirmek ve neka-hat devrini geçirmek isliyen lere mahsus yegâne müessese
Telefon: 84421

2
f Halke/er. ve Kurum arj^
* Fatih 18 inci ilkokul başeğret-menliğlnden: Fatih 62 ve 18 inci İlkokul himaye kolunun yoksul yavruları İçin erzak alınmak üzere iki yüz lira bağışla bulunan Ealıkp azarında No. 9 da balıkçı bay Necati Yavaşa okut yavruları adına teşekkür-enml-z! sunarız.
* Bale kış kursları; Eminönü Halkevi Bale kış kuşları 28'11/1945 tarihinde bağlıyacaktır. Yeniden kay-dolaeallann bu tarihe kadar kayıtlarını yaptırmaları, kayıtlılarının da saat (17) de kursa gelmeleri gerekmektedir.
İstanbul Belediyesi İlânları
İİbale gıin vc saati
354.05
315,00
192^3
138.57
Keşif bedeli
Beyazıt Tavşantaşı sokağında 1 kapı numaralı ev enkazının satışı. Karaağaç mfieseselerl İçin alınacak 2000 kilo beyaz sabun.
Hastanelerle sıhhi müesseseler tansiyonlu oku-Iar ve diğer teşkllürin 945 yılı lhtiyçı için alınacak beyaz ve kaşar peyniri.
Hastanelerle sıhhi müsstseier pansiyonlu okullar ve diğer teşkillerin *45 yılı ihtiyacı için almacak makarna. nişasta, şehriye
Karaağaç müesseseler! ihrak fırınına baca İnşası.
Şehir tiyatrosu dram kısmı sahnesinde yaptnlacak inşaat
20468.16 1535.11 Cerrahpaşa hastanesi bahçesinde
inşa edilecek m deposu motör dairesi ve tesisatı.
Keşif ve tahmin bedelleri!e Dk teminat miktarları lerLn İhale günleri bayram tatiline rastladığı cihetle 2490 sayılı kanunun 13 üncü maddesine tevfikan ti.
90800
72.00
1550.50
1İ8.M
18'11 '945 çııma
Saat 14
15711/946 Per-
şembe jaat 14
yı) kanda yazılı lş-
___________,_______ _ _ mezkûr İhalelerin
~ °........... "___2 .... bayramı takip eden
19/11/945 Pazartesi günü aynı saatte ve aynı şartlar altında yapılacağı
alâkalıların malûmu olmak üzere İlân olunur.____________________________15230__
Ankara Tıp Fakültesi Dekanlığından
I. İsveç Stille Fabrikası mamûlAtı 424 muhtelif parça çelik alâtı cerrahiye alınacaktır,
H. Kapalı zarf usulile eksiltme 29 Kasım 1945 tarihine Taslayan Perşembe günü saat 15 te Okullar Saymanlığında teşekkül eden komisyonda yapılacaktır.
ni. Bu işin tahmin edilen fiat bedeli 10,270 lira 86 kuruştur.
IV. Eksiltmeye gireceklerin bir gün evvel 770 lira 82 kuruş muvakkat teminatı Okullar Saymanlığı veznesine yatırmış olmaları lâzımdır.
V. Teklif mektuplarına yukarıda ikinci maddede yazılı saat-
te Komisyona getirilerek komisyon reisliğine makbuz mukabilinde verilmelidir, (15263)


BchlFe B
Alili
II Kanm İM*
I
O antiseptik nezle mendilleri
NEZLEDEN KORUR ve KURTARIR
BUGÜN
Sayın Halkın Dikkat Nazarlarına
Sttmerbank
Yerli Mallar Pazarları
r(ı
Hepsinden üstün
YARIN
Daha Mükemmel


1 A,
Tllrkiye Umumi Vekili: TÜRK - AMERİKAN TİCARET Ltd. §t.
Sirkeci, Nur Han
rFa,u 5İS~«-W“ *“*
KJlBYOkUBOH
lURffil
kokHfffimalgfi
tublatla^
(
C(r Mide, barsak ve vücutta birikmiş yağlara, gazlara, toksinlere karşı kullanılır.
Denizden motörle yağ sabun naklettirilecek
İzmir incir ve üzüm Tarım satış kooperatifleri birliğinden:
1 — 945 İlâ 946 kumpanyasında birliğimize» «Gemlik, Mudanya, Çanakkale. İmroz, Küçiikkuyu, Akçay, Burhaniye, Ayvalık sahili, Reşadiye, Foça, Karaburun, Kuşadası. Kulluk, Bodrum Datça» sahil İskelelerinden İzmlre veya Kaşarlasın» Beykoz mıntakasından doğruca İstanbul» motörle yaptırılacak yağ ve sabun nakliyatı açık eksiltme He talibine verilecektir.
2 — Bu eksiltmeye lştirâk edecekler ihale gününden öne» öûOO lira nakit veya banka teminat mektubunu Birlik merke* veeneslne yatırarak mukabilinde makbuz almış bulunacaklardır.
3 — Açık eksiltme 20/11'945 »ah günü saat 10 da Birliğin Alsan -caktakl Umum Müdürlük bina.~ın da yapılacaktır.
4 — Birliğimiz bu Ihaityi yapıp yapmamakta serbesttir. (15101)
Gömlekiş H
■ BİRİNCİ SINIF GÖMLEK Çi |
I j Sirkeci Hamldlye cad, 27 ■ '
Tel: 20096 ■■■■Bil
DÜŞÜNMEYİNİZ!
^Dokumacıların nazarı dikkatine:^.
Milessesesi Toptan Satış Mağazası Müdilrlüğilnden ı
Değişmez gelirlilere Müessescmizce kupon mukabili tevzi edilen kumaşların Defterdar fabrikası cinsleri; dağıtımını kolaylaştırmak için aşağıda İsim ve adresleri yazılı kumaşçı ve manifaturacı esnaf marîfetile dağıtılacaktır.
Elinde Defterdar fantazl ve Defterdar serj kuponu bulunanların bu ihtiyacını mezkûr bayi Terimizden temin edebilecekleri lifin olunur.
Her istediğinizi AKŞAM Küçük ilanları ile size kolayca temin eder.
AKŞAM
Abone bedeli
Türkiye Ecnebi
^Snü, ARMÜRLER
kadar yapılmaktadır. İki yıldan beri Bursa nuzda çok rağbet kazanan bu armürlerden 200 adedi burada bj görmekti ve kullananlar* Avru-pamnklnl aratmama ktadır.
Sipariş verirseniz en çok on gün sonra teslim edilir. Mektupla sorulan hususlar derhal cevaplandırılır.
1ORNACI SALİH TUNÇÖVEN, Bakırcılar çarşısı No. 32, Bursa
Senelik.. 2800 kuruş 6400 kuruş
6 Ayhj 1500 » 2900 »
3 Aylık 800 • 1600 •
Adres tebdili için elli kuruşluk pul gönderilmelidir. Aksi takdirde Rdres değiştirilmez.
Telefonlarımız Başmuharrir: 20505
Yası İşleri: 20765 — İdare: 20081
Müdür: 20497
Teknik üniversite rektörlüğünden:
Son yapılan giriş İmtihanlarımızda aşağıdaki numaralarla, kayıtlı olan öğrencilerin üniversitemize kabul İmkânı hasıl olduğundan en geç 19. İt. 1945 tarihine kadar şalisen ve yahut telgrafla rektörlüğe müracaat etmeleri İlân olunur.
5, 63, 70, 73, 290, 348, 452. 461. 511,569, 601, 620. 704. 736. 172. 780. 790. 279 (15110)
Zilhicce 13 _ Kasım 11
İmsak Güneş öğle İkindi Ak. Yatsı E. 12.19 2.02 7.10 9.44 12.00 1,35. V. 5,08 6.51 11.59 14 33 10.48 18.24
İdarehane BabIâli elvan
Acımuslug sokak No. 13
AŞIREFENDİ CADDESİ SEMTİ
ANKARA PAZARI BURHAN ÜÇER
AşırfencÛ caddesi No. 26
NACİ KARATAYLIOĞLU
Aşırefendl cadded No. 20/3
KÂZIM DEMET
Aşırefendl caddesi No. 54
MUSTAFA ve SAMİ HUMANİZLİ
AşLre fendi caddesi No. 20
FAHRİ ve AVNl KİĞILI
Aşırefendl caddesi İstanbul han No. ■ SÜLEYMAN ERYENEN ve ŞERİKİ Aşırefendl cad. No. 58
FAHRİ TAŞANLI Aşırefendl cad. No. 47
FİNCANCILAR SEMTİ
HALİL BİLGİN
Fincancılar No. S
ASIM UZUN
Fincancılar No. 6
CEMİL VE HAKKI KABAKÇI
Flncancular cad. No. 12
YARAM GÜNELÎ KÂMİL HALEFLHRÎ Fincancılar Mahmudlyo» han No. 22 NECİP ÖZEL NASIRKAZAK Fincancılar cad. No. 19
BULDAN PAZARI
Fincancılar No. 4o
HALİL ERALP VE OÖLU ETHEM
Fincancılar Mahmutpaşa’ han N. 18/M
ASIM GENAL
Fincancılar No. 42
İBRAHİM ZADE BİRADERLER
Fincancılar No, 39
MEHMET NAZIM
Fincancılar No. 16
REFİK çullu
Fincancılar Nasuhiye sokak No. 6
MAHMUTPAŞA SEMTİ
DELÂLETTİN TARAKÇIOĞLU
Mahmutpaşa Çorapçı han karşısı No. 266/258 AHMET ATA KÖSEOĞLU
Mahmutpaşa No. 195
HUSEP KARAKAŞ
Mahmutpaşa cad. No. 188 - 199 YAKUTİ MULİNE8
Mahmutpaşa caddesi No' 157
BULDANLI MİTHAT SÜREN ALİBALCIOĞLU ve OTAKLARI Mahmutpaşa caddesi No. 29
YEŞİL BULDAN PAZARI
Mahmutpaşa caddesi No. 193
BODOS YUSUFİDİS
Mahmutpaşa cad. No. 238-240
ERAM ANASAL
Mahmutpaşa cad. No. 83
M. HULUSİ GÜVENÇ
Mahmutpaşa cad. No. 82
ŞAHAN ALYANAK
Mahmutpaşa cad. Çorapçı hnn No. a OHANES KABAKÇIOĞLU
Mahmutpaşa cad' 79
AHMET KOÇAK
Mahmutpaşa cad. No. 89
MUSTAFA ŞEVİ BAŞAYVAZ
Mahmutpaşa cad. No. 109
HAYİK A.'AREVYAN
Mahmutpaşa cad.. No' 6/8
BERC HAZAR
Mahmutpaşa cad. trfanlye çarşısı No. 3 SALİH YAZGAN
Mahmutpaşa Mercan Tı&cilar NO.12
SULTANHAMAM SEMTİ
PAZAR KAYA
Sultanhamam No. 81
MUSTAFA YAŞAR
Sultanhamam Rizapaşa cad. No. 3
EŞREF ŞENEL
Sultanhamam Vasıf Çınar cad. No. 1
OSMAN TOKAT
Sultanhamam Balcı han altında 114/1
ASADUR KARAGÖZLÜ
Sultanhamam Hacopulo han No. 3 HAŞAN ÇİZMECİOGLU
Sultanhamam Hacopulo han No. 83
ALİM UĞUR MUSTAFA GÜVEN Sultanhamam Hacopulo han No. t
UĞUR MAĞAZASI
Sultanhamam Rizapaşa cadf No. İM
EMİN KANDEL
Sultanhamam cad.1 No. 18
MUHTAR YEN AL
Sultanhamam cad. Kendroe han yanında 50 HÜSEYİN ÖZDEMÎR
Sultanhamam oad' Vasıf Çınar cad. No. 119
ALİ CEVAT COŞAR
Sultanhamam Kaputçular sokak No. 2/3 ZEKÂt VURAL
Sultanhamam Camcı başı han No. 15 MUSTAFA DALYAN
Sultanhamam Saka çeşme No. 42
VAHAN MAZLUM
Sultanhamam Kefeli han altı No. 13
SAKIP KUTLU
Sultanhamam cad. No 9
ARİF HİKMET EKŞİ OÖLU
Sultanhamam Roza han altında No. 5
ARON ve NESİM KAN ETİ
Sultanhamam Kaputçular sokak No. 7 AHMET UZEL
Sultanhamam meydanı 1/6
YERVANT ve RAFAEL
Sultanhamam No. 8
NİYAZİ HAMZAOĞLU
Sultanhamam Büyükcarşı han No. 27 ANKARA PAZARI
Sultanhamam Büyükçarşı Kalpakçılar No. 59 FARUK ATA
Sultanhamam Marpuççular No. 34
İSMET ve FİKRET ÇAKIR
Sultanhamam Büyükçarşı han No 28 MUSTAFA SALİH OOlU
Sultanhamam Katırcoft'u han No. 8
LÜTFÜ GÜNGÖR
Sultanhamam Katırcı >ğlu han zemin kat 16 ŞAHİN GÜROL
Sııh-nhamam Cami sokak No. 38 SÜLEYMAN PİR
Sultanhamam cad. 13
İHSAN KARADENİZ
Sultanhamam Hacopulo han No, 1
KARABET İLK
Sultanhamam Hamdlbey geçidi 35
HAÇIK DAMLAMAYAN
Sultanhamam Rizapaşa cad 83
ŞENOL GİYİMEVİ
Sultanhamam Suıaski karşısı Roza han 10 MEHMET AYDIN
Sultanhamam Hamdlbey geçidi No. 4
GALATA SEMTİ
ŞEVKET SEVENCAN
Galata Ankara han No. 9
HAŞAN SALMAN
Galata ömerablt ban kat 2 No. 8
ÇAKMAKÇILAR SEMTİ
GİĞEMES H. KANBUR v* OÖLU
Çakmakçılar No. 88
BALIKESİR PAZARI
Çakmakçılar No. 82
TAHİR SUNGU
Çakmakçılar No. 01
ALİ CAVİT SÖNMEZLER
Çakmakçılar Büyük yeni han No. 43 NAZMI ALTULU ve ORTALARI
Çakmakçılar Sabri Safa han 20
HAŞAN TECİMER
Çakmakçılar No. 86
NURETTİN TUCATAY çakmakçılar Sandalyacılor No. 7
İSMAİL KABAKÇI
Çakmakçılarda Sabri Safa han No. 80
EVLİYAZADE MUSTAFA
Çakmakçılar Sandalyacılar »okakNo, • HÜSEYİN ÇINAR
Çakmakçılar Zümbüllü han No. 10
MUSTAFA EVLİYAZADE
4. ett Vakıf han No. 70
SALİH TAVTL OĞLU
4. cü Vakıf han No. 66/14
RİZAPAŞA YOKUŞU SEMTİ
MEHMET HAMAMCI
Rizapaşa yokuşu Fincancılar çıkmazı No. • KARA HALLİ MENSUCAT PAZARI
Rizapaşa yokuşu No. 114 - 115 - 118/3 MUSTAFA MUTLU ve ŞERİKLERİ
Yenlcaml Ayanoğlu han altında No. 11
ÜSKÜDAR SEMTİ
SÜLEYMAN SARGIN
Üsküdar Hâkimiyeti Milliye cad. No, 187/1
LÂLELİ SEMTİ
AHMET SEPET OÖLU
Beynzlt Lâleli Ordu oaddeal No.. 163
ŞEHZADEBAŞİ SEMTİ
VEHBİ ÇELİK
Şehzadebaşı cad. No. 101
BEYOĞLU SEMTİ
YORGİ NİKÖLAİDİS
Beyoğlu Rezlkar çıkmazı No. 3
ÖMER BİÇEREL
Beyoğlu İstiklâl cad' 278

Comments (0)