28 Şubat 1950
Salı
SİYASİ
k
fKTİSADf
A
1/1





Soyı 90
10 Kuru$
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8 Posta Kutusu 2100 Beyoğlu
Abone: Türkiye için seneliği 32. altı aylığı 17. üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler İki mislidir.
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Tesis eden: HABİS EDİB TÖREHAN
İlânlar: 6 ncı sahifede santimetresi 2 liradır. İlânlardan hiçbir met'uliyet kabul edilmez.
Telefon: 44756-44757 Santral
Telgraf Adresi: Hetlo. İstanbul

POLiTiKA
_ 27////1950 -
9
Churchill’in malûm
beyanatı ve Fransa
HURCHILL’in seçim müca. delesi esnasında Sovyetler ile üçlü bir müzakereye taraftar olduğunu söylemesi, Fransız-lan ziyadesiyle gücendirmiştir O kadar ki, birkaç gün bizzat Başvekil Bidault, yi ele alarak, Fransayı ziyadesiyle seven Churchill’in yani Fransasız bir konferansı nasıl tasavvur ettiğini pek anlayamadığını serzeniş yoliyle ifade ettikten sonra, kendi milletine dönerek. “Tabiî, eğer biz birbirimize düşersek, kimse bizi adam yerine koymaz.” mealinde şiddetli tarizlerde bulunmuştur,
Beyanatın birinci tepkisi
sonra hâdise-
onsuz
O sıralarda, Fransız rıhtım amelesi, Vietnam'a gönderilecek silâhlan vapurlara yerleştirmekten imtina ediyor, diğer işçi kütleleri arasında da “kollektif mukaveleler” i öne sürmek suretiyle grev hazırlıkları yapılıyordu.
Binaenaleyh Bidault, Chur chill'in Fransayı kaale almaması meselesini siyasî bir girizgâh gibi kullanarak ve silâhların tahmil edilmemesini teşvik eden komünistleri kasdederek, “Devlet içinde devlete müsaade edemeyiz: Hükümet, Fransanın yüksek menfaatlerini korumasını bilecektir” diyordu.
Bugün hem grevler almış yürümüş, hem de komünistlerin tahrikâtı bambaşka ebad almıştır. Paris Büromuzun verdiği haberlere göre, bunların tâbiyesi bir yandan işbaşında bulunan partileri birbirine düşürmek, bir yandan da, başta Devlet Pveisi olmak üzere, ön plânda duran şahsiyetlerin üzerine çamur atmaktır.
Anlaşılıyor ki, Fransada normal siyasî yollardan yürüyemi-yen ve klâsik obstrüksyon yahut siyasi grev tâbiyelerinden bir netice çıkaramıyan Komünist Partisi, şimdi artık bütün faaliyetlerini fesat ve iftiraya istinat ettirmektedir. Çünkü “kollektif mukavele” ler etrafında yapılan mücadele, büyük bir ölçü dahilinde olarak Sosyalist Partisinin kontrolundadır ve şimdilik, siyasî bir mahiyet taşımamaktadır.
Beyanatın ikinci tepkini
Paris Hususî Büromuz bildiriyor
Bu anlaşmanın esasları, 7 martta Kahirede toplanacak Amerikan diplomatları konferansında tesbit edilecek
Paris, 27 (Hususi Büromuzdan) — Salâhiyetti kaynaklardan bize verilen malûmata göre, Amerika ve İngiltere Hükümetleri, Ortadoğuda ve bütün Arap memleketlerinde komünizme karşı mücadele açmak üzere gayretlerini birleştirmeye karar vermiş ve bir anlaşmaya varmışlardır. Arap Birliğine dahil memleketler mahfilleri, esasen son zamanlarda Amerikanın ve İngilterenin, Ortadoğuyu alâkadar eden meselelerdeki görüşlerinin birbirine çok yaklaştığını belirtmekteydiler.
Bu faaliyetleri yakından takip eden Fransız siyasi çevreleri, Amerikalı ve İngiliz diplomatların, bu bölgelere ait tetkik ve tahkikat neticesinde noktai nazarlarını telif ettiklerini söylemektedirler. Bu yüzdendir ki, Amerikanın Mısır elçisi Jefferson Caffery, son günlerde, Amerika ve İngilterenin Ortadoğu meseleleri hakkında-ki siyasetlerinde bir ihtilâf mevcut olmadığını beyan etmiş ve Arap Devletlerinin de kendi iç vaziyetlerini dü-
ParİMe grev münasebeti.YİT edilenlerin akrabaları tahliye emri bekliyorlar
zeltmeieri ve aralarındaki münasebetleri sağlamlaştırmaları lâzım geldiğini ilâve etmiştir.
Washington ve Londra Hükümetlerinin, Ortadoğu memleketlerinde istikran ve refahı emniyet altına almak üzere, buralara muhtelif sahalarda yardımlar yapmaya hazır bulundukları anlaşılıyor. Bu mevzuun, 7 ile 11 mart arasında, Amerika Hükümeti Asya ve Afrika İşleri Şefi McGhee’nın başkanlığı altında A-merlkalı diplomatların Kahirede yapacakları toplantıda inceden inceye tetkik edileceği muhakkaktır. Bu arada Amerikanın Kahire Elçisi Jef-fersoh Caıfery’nln de. Amerikan siyasetinde en mühim vazifelerden birini üzerine aldığı cihetle, Amerikanın Ortadoğuda daimi temsilcisi sıfatını kazanacağı sanılmaktadır. Böylecc Caffery, bütün Arap memleketlerindeki Amerikan elçilerini kendi kontrolü altına almış olacaktır.
Afrikada alıııuçak tedbirler


Umumî seçimler ve
parti propagandaları
Seçimler arifesinde partilerin radyodan istifadesi mevzuunda müşküller çıkıyor
Propaganda metinlerinin Savcılıkça görülmesi hükmünün tatbiki icap edip etmiyeceği noktasında muhalefet çevreleri de müttefik değil
Seçimi maddesine göre, çevresinde aday Uç büyük parti, müddetle ikişer
İÇ SAYFALARDA
1(K î N C 1
Hastalıklara karşı dünya ölçüsünde mücadele açıldı Dr. Etienne Berthet
ÜÇÜNCÜ
İsviçre ve seyyah celbi işleri
“Yeni İstanbul” un iktisadi anketi
Sulh için çareler
Fransada grevler gittikçe büyüyor
Fakat Churchill tarafından söylenen sözün, Fransada bir başka bakımdan da tepkileri görülmüştür. Şöyle ki, Ingiliz seçimleri neticelenip Muhafazakârlar kazanamayınca, Fransız matbuatı, bu hâdiseyi sükûn ve ihtiyatla karşılamıştır. Mevcut ekseriyetin znvıf olması dolayı-siyle yeni seçimlere gidilmesi lüzumunu îma etmek yahut İşçi Partisinin bir hezimete uğradığını ve bu sebeple iktidarda tutu-namıyacağını iddia etmek yollarına gitmemiştir. Bilâkis, neticeden, zayıf da olsa, memnun görünmüştür.
Paris Büromuza göre. İngiliz seçimleri hâdisesinin Fransada bu şekilde karşılanması. Chur-chill'in Sovyetler ile, üçlü yani Fransasız bir anlaşmanın
mundan bahsetmesi yiizünden-dir. öyle ki, seçimleri Muhafazakârlar kazanamayınca, tâli bir plâna atılmak tehlikesi, Fransa için zail olmuş farzedilmekte-dir.
Mevcut haber ve tefsirlere göre şunu da kaydedelim ki, Chur-chill’in Sovyetlerle Fransasız bir görüşmeyi terviç etmiş olması, Fransanın Sovyetlerle şu sıralarda ihtilaflı olmasına hamle-dilmektedir. Bilindiği gibi, iki de vlet arasında, birinin Bao-Dai'ı, diğerinin de Hoşi-Min’j tutması dolayi8İyle ziyadesiyle şiddetli notalar teati edilmiş, ayrıca Fransanın, Polonya ile de büyük ihtilâfları
llizu-
Amerikan gazeteleri, hürriyeti feda etmeden sulhun nasıl temin edilebileceği üzerinde yorumlarda bulunuyorlar
NVfishington. 27 A A. (USİS1 — Başlıca Amerikan gazeteleri hürriyet ten vazgeçrnedpn ve Sovyet nüfuzuna girmeden ttulhün nasıl temin edileceği meselesi üzerinde yorumlarda bulunmakta devam ediyorlar.
Bir çok gazeteler Başkan Tru-man ve Dışişleri Bakanı Ache-son'un takip ettikleri siyasetin, uzak görüşlü olduğu için, sağlam olduğu kanaatindedirler. Bunlar hür dünyayı desteklemek üzere Amerika Birleşik Devletlerinin takip ettiği usullerin devamına taraftardırlar ve yeniden müzakerelere girmek için Rusyavn yapılacak teşebbüslerin, eski teşebbüslerde Sovyet-lerin lakınmış oldukları tavır ve hareketlerde değişiklik olmadığı gözönüne alınarak, bir netice vermlyeceğl fikrini izhar etmektedirler.
Bazı yazarlar da ‘'menfi" veya "çok soğuk" olarak vasıflandırdıkları tebliğler İçin Amerikan idarecilerini tenkld etmektedirler. Bazıları ise yapılacak yeni bir teşebbüsten bir zarar gelml-yeceğı kanaatini izhar ediyorlar.
Başkan Truman ve Dtşişlerl Bakanı Acheson tarafından a-çıklannn Amerikan resmi siyasetini umumiyetle destekleyen New-York Herald Tribüne diyor kİ:
"Anlaşmaların ancak liderlerin bir masa etrafında toplanması 1-le mümkün olabileceği fikri 1914 den beri dünyayı İşgal edegel-mtş bir hayaldir.,,





Atom, dünyanın ahengini bozacak
Alimlere göre hu bomba, arzın hareketinde değişiklikler yapacak, günlerin sayısı çoğalacaktır !
olmuştur
Dr
Fuchs Londrada yargılanacak
27 iYİRS) — Ruslara a-
Londra,
tom sırlarını vermek suçu İle tevkif edilmiş olan 38 yaşında ve aslen Alman Doktor Klaus Fucha, çarşamba günü saat 10,30 da Lord Goddart’ın İdaresindeki Old Bailey mahkemeni tarafından yargılanacaktır, iddia makamı, İngilterenin Başsavcısı Sır Hart ley Shawcross tarafından deruhte edilecektir.
New-York 27, A.A. ( Afp) — Birçok atom bombasının ayni zamanda patlaması, arzın hareketine tesir ederek mevsimlerin ahengini değiştirebilir, günlerin sayısını arttırabilir.
Harpte atom çalışmalarına iştirak etmiş olan Amerikalı bilgin Paul Elliott, bu kanaattedir.
Elliott’nun nazari yefii, güneşin her saniye toprağa verdiği enerjinin iki kilo hidrojenin patlaması neticesinde elde edilen enerjiye eşit olması keyfiyetine dayanmaktadır.
Eillott’a göre böylcce muayyen kudrette bir hidrojen bombasının infilâkı arzın hareketinde değişiklik yapabilecektir.
Grev halindeki maden ve sanayi amelesinin sayısı 150 bini buldu
Londra 27 (YİRŞ) — Patisteki vesaiti nakliye işçileri, grev ilân etmek üzere hazırlıklara girişmişlerdir.
Lx>ndra 27 iYİRS) — Fransada kollektif pazarlık usulünün talbikın-dan beri başlayan grevler genişlemek ist.idadındadır.
Paris bölgesinde grev halinde olan maden ve sanayi işçilerinin sayısı 150.000 1 bulmuştur. Grev, bu sabahlan itibaren. Marsilya ve Lyon’a da intikal etmiştir.
naMtn 4Nwınf^RftvtiNiıtt
VYashington 27 A.A. (United Pressı -— Bıi hafta Batı Afrlkada Dışişleri Bakanlığının ileri gelen resmi şahsiyetlerinin de iştirak edecekleri Amerikan diplomatları konferansında Af-rikayı komünizme karşı destekleme programı müzakere edilecektir. Dışişleri Bakanlığının Yakındoğu ve Afrika İşleri Bakan Yardımcısı George McGhee Afrikadaki Amerikan konsolosları ve diğer diplomatik temsilcileriyle buluşmak üzere şimdiden müşavirler heyeti ile birlikte Wa-shingt.ondan ayrılmış bulunmaktadır. Dışişleri Bakanlığına mensup resmi şahsiyetler konferansın Batı Afrika limanlarından Laıırenzo’da toplanacağını bildirmişlerdir. Dışişleri Bakanlığına mensup resmi şahsiyetler Afrika kıtasının İktisadi ihtiyaçlarının gündemdeki başlıca mevzulardan birini teşkil edeceğini söylemişlerdir. Bundan başka komünizmin yayılmasının nasıl durdurulacağı da görüşülecektir.
Ankara 27 (Hususi muhabirimizden) — Umumi seçimlerin yaklaştığı şu sıralarda partilerin propaganda faaliyetleri artmış bulunmaktadır. Bu seçimlerde, radyo ile de propaganda yapılacağı için mesele büyük bir e-hemmiyet arzetmektedir.
Filhakika, Milletvekilleri Kanununun 45 inci 20 den fazla seçim gösterebilecek olan günde onar dakika
defa konuşabileceklerdir. Memleketimizde iki radyo olduğuna göre, bu konuşmalar, günde dörde çıkacaktır.
Konuşmalar, kanunun 47 inci maddesine göre oy verilmesinden on gün evvel başlayıp üç gün kala biteceğine göre bu müddet içinde her parti (28) er konuşma yapabilecektir.
Ancak, Milletvekilleri Seçimi Kanuniyle kabul edilmiş olan bu radyo konuşmaları, Basın, Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri hakkındaki Kanunun 23 üncü maddesi muvacehesinde bir güçlüğe saplanma k tadır.
Filhakika, bu maddede konuşmaların veriliş tarihi sırasına göre ve on beşer dakika olmak üzere dört defa yapılabileceği hükmü, Milletvekilleri Seçimi Kanununun 45-48 inci maddeleriyle sarahaten tadil edilmiş, fakat radyo ile yayın şeklini tespit e-den hususu, kanunun 23 üncü maddesinin ikinci fıkrasındaki: “Bu konuşmalarda suç unsuru bulunup bulunmadığını incelemek üzere metinler. cumhuriyet savcılığına gönderilir’’ hükmü meskût geçilmiştir.
Bu itibarla tatbik edilecek aynı maddenin dördüncü fıkrası: “Bu işlem. 24 saat içinde bitirilir’* hükmünü koymakla beraber bunun radyo ile propagandayı güçleştireceğine şüphe yoktur.
Mesele hakkında fikrini sorduğumuz muhalefet çevreleri metinlerin
savcılıkça görülmesi hükmünün tatbiki icap edip etmiyeeegi noktasında müttefik değildirler. Fakat her iki noktai nazarı müdafaa edenler de işin Meclisçe halledilmesi lüzumuna kani olduklarını ifade etmektedirler.
İktidar partisi çevreleri ve bilhassa Milletvekilleri Seçimi Kanununu tetkik eden Geçici Komisyon Başkanı Denizli Milletvekili Doktor Behçet Uz, meselenin icra kuvvetine taallûk ettiğini ifade etmekle beraber hükmün tatbik edilmesini zaruri bulmaktadır.
Meclisin çarşamba günü bavlıyacak olan fesih arifesi çalışmalarında bu cihetin müzakere konusunu teşkil edeceğine muhakkak nazariyle bakılmaktadır.
Öğrendiğime göre Afyon Milletvekili Haşan Dincer. bu vaziyet hakkında hükümetin noktai nazanpı soracak ve müspet bir netice alamadığı takdirde keyfiyeti B. M. Meclisinde bahis mevzuu edecektir.
Gene seçim tarihî etrafında
Ankara, 27 (Hususi muhabirimizden) — C.H.P. genel seçimler için hazırlıklarına hızla devam etmekledir. Bu cümleden olarak evvelce ısmarlanmış bulunan 30 kadar Jip o-tomobill bugün C.H.P. genel merkez binası bahçesini doldurmuş ve muayeneleri yapılarak tesellüm edilmiştir.
Bu jipler, seçim propagandasında kullanılmak üzere parti müfettişleri emrine tahsis edilecektir.
Diter taraftan. C H.P. genel mer-kez.ne mılAkiyvtB hsn ze-
vattan öğrendiğimize göre yın seçimlerden sonraya muhakkak gibidir.
Parti Tüzüğü gereğince
yın mayıs içinde toplanması lâzım geldiğine göre bu geri bırakılış, seçimlerin mayıs bidayetinde yapılacağını anlatmaktadır.
Kurulta-kalması
Kurutta-
İİH’tt il 1» ■
Bazı
yeni

Amerikan kaynaklarına göre, Churchill ve Attlee, bir centilmen anlaşması yaparak, bir seçimi, sonbahara kadar geciktirecekler
Londra,
Attlee, Türkiye saatiyle saat 20 de Kıral tarafından kabul edilmiştir. Attlee’nin Kıral ile yaptığı mülâkat
İMNe-tttı


Atina hususî muhabirimiz telgrafla bildiriyor
27 (YİRS) — Başbakan :
bir saat kadar sürmüştür. Bu mülâ-kat hususunda hiçbir tebliğ neşre-dilmemiştir.
Fener ve Moskova kiliseleri
arasında geçen mücadele
Ortodoks Kilisesinin kulisleri arasında neler cereyan ediyor ?
Bütün Ortodoksların Patriği Atheııagoras’in, dün, Ortodoks Alemine gönderdiği mesajı, hylAsaten meşret mistik» Majftmdur kı bu mesaj, Moskova Patrikhanesinin yaptığı tazyiktin, Doğu Avrupa Ortodoksların! haberdar etmek gayesiyle neşredilmişti, Yunanistandaki hususi muhabirimizin, mevzuda bize gönderdiği çok mühim bir telgrafı, aynen
Atina 27 (Hususi muhabirimiz bildiriyor» — Ortodoks kültesinde olan bitenlerle bu kilisenin, doğu ile batı arasındaki “soğuk harp’te aldığı vaziyet, her zamankinden ilaha karıcıktır. Aşikâr olan şudur ki, Fener ve Moskova patrikhaneleri arasında milyonlarca insanın dini akidelerine hâ-
kim olmak İçin, cereyan öden mücadele, yalnız dini değil, slya/ıi bakımdan hayati ehemmiyeti haizdir.
New-York Metropoliti Athenagor&e, Ortodoksluk tarihinde dalma hâkim tanınan Fenerdeki patriklik tahtına o-turalı bir sene oluyor. “Batı” cephesine mensup Athenagoras'ın, doğudaki ileri karakola İntihabı, vaktiyle büyük alâka ile takip edilmişti. Athona-goran Demirperde gerisindeki milyonlarca orlodokşun ruhani hâkimiyetini gittikçe daha sıkı bir inhisar altına almağa çalışan Moskova patrikhanesinin bu politikasını acaba nasıl k&r-şılıyacaktırPatriğin ilk hizmet yılında, hu çeşit manevralara karşı aldığı vaziyet, bir çok tefsirrilerin acele tahminlerine hiç uymadı. Athonagoras, Ortodoksluk İçin Papa 12 nci Pius rolünü oynamadı. Patrik ne komünistlere karşı hemen harekete geçti, ne de batı dünyası ile olan bağlılığına fazla ehemmiyet verir göründü.
Soğuk harbin bu cephesini dikkatle tetkik edenler, Moskovadakl “Kızıl” patrikhanenin. Fenere karşı takındığı çekingen durumdan da miitehayyir kaldılar. Moskova şimdiye kadar her İki kiline arasında bir ihtilâf çıkarmaktan âzami nispette çekindi. Patriklerin işbirliği
Her iki patrik, herhangi bir ihülâfın şimdilik kendilerine zarar vereceğini müdriktir. Athenagoras, bütün orto-
Vlşinski. Rus Ortodoks başpiskopos muavini ite görüşüyor
bit
vcriyorus.
Attlee, Kabine üyelerini toplantıya çağırdı
Londra, 27 A.A. (Reuter) — İngiliz Başbakanı element Attlee. bugün kabine üyelerini umumi seçimlerde kazanılan zayıf zaferden sonra takip edilecek siyaseti münakaşa etmek üzere Başbakanlıkta toplantıya çağırmıştır. ✓
Kabinenin tadili görüşülen meseleler arasındadır.
24 saat içinde neşredilecek bir tebliğde kabinenin tadilinin ilânı beklenmektedir.
Attlee - Churchill antaşnuMi
Berlin 27 (YtRS) — Bazı Amerikan haberler ajanslarının Londra-dan bildirdiklerine göre, Attlee ve Churchill bir centilmen yaparak yeni seçimleri kadar geciktireceklerdir.
anlaşması sonbahara
DÖRDÜNCÜ
Vakıflar - Güzel sanatlar
Refik Halici Karay
Sualtı köprüsü
Y. Müh. Metin Pusat
BEŞÎNCİ
Psikoloji (Hikâye)
Kadın

Sekiz bin Amerikan bahriyelisi perşembe günü lstanbula geliyor
Altıncı Amerikan filosunun 15 gemisi, İstanbul ve İzmir limanlarını ziyaret edecek
Ankara. lUSİS) — Birleşik Amerika donanmasının 6. filosuna mensup 15 gemi mart 2-9 tarihlerinde İstanbul ile lzmiri ziyaret edeceklerdir.
ncı filo komutanı Via-Amiral John J. Ballentlne 17-000 tonluk ,,Newport NewaM kruvazörivle lstanbula gelecektir. Rear - Amiral J. H. Carson İse tamire gidecek birliklere komuta edecektir.
Istanbulu ziyaret edecek gemiler arasında 45.000 tonluk “Mldway” uçak gemisi, 14.200 tonluk “Arneb" yük gemisi. 2400 tonluk ,rLarson“, “Glennon ', ••Goddrlch”. “Vogclang”. “Ware“ ve “Ellison” isimli 6 destroyer vardır. Bahsi geçon gemiler tahminen 800ü kişilik mürettebata maliktir.
11.037 tonluk ,,Sierra“ destroyeri ve 1.570 tonluk “SplnaxM denızaltısı martta lzmirc gidecekler ve 9 mana kadar orada kalacaklardır. 2,020 tonluk gemisi ,,Chewancan” İzmire mart varacak. 9 da ayrılacaktır. İl,700 hık “Roanokc ' hafif kruvazörü
2.400 tonluk iki destroyer mart 7 de İzmir* geleceklin, mart 9 da İzmırden ayrılacaklardır. lzmiri ziyaret edecek gemicilerin adedi 20.000 civarındadır.
Amerikan denizcilerinin
yağ 2 de ton-ve
ziyaret programı
Amerikan filosu 2 mart perşembe sabahı saat 8.30 da Selimiye açıklarından şehri 21 pAre topla selâmlayacak ve 9 da Dolmabahçe - Kabataş arasında demirlemiş olacaktır. İstanbul Deniz Komutanı, misafir filo komutanına hoş geldiniz dedikten sonra misafir Amiral saat, 10.30 da karaya çıkacak ve Dolma-bahçede bir ihtiram kıtası Amirali se-lâmlıyacaktır.
Misafir Amiral Valiyi. Ordu müfettişini ve İstanbul Deniz Komutanını ziyaret edecek ve öğleden sonra ua bu zl-v aretler gemide Vali ve Ordu müfettişi tarafından iade edilecektir. Aynı gün saat 19 dn Deniz Komutanlığı tarafından 100 kişilik bir kokteyl verÜecekUr. Amerikalı denizciler 3 mart cuma günü âbideye çelenk koyacaklardır. Amerikan KonlosloshB.nesinde kabul tertip edilecektir.
4 mart cumartesi günü filo
beraberinde Amerikan Askeri yardım Heveti Deniz Başkanı Amiral Gmder olduğu halde bir muhribimizle Gölcüğe gidecek ve Donanma Komutanının misafiri olacaktır. Cumartesi günü halk gemileri ziyaret edebilecektir.
Türk donanmasından bir filo Amerikan deniz kuvvetlerini karşılamak Üzere yarın sabah tstanbula gelecektir. Misafirler şehirdeki umumi nakil vasıtalarında parasız seyahat. edeceklerdir. Filonun şehrimizde bulunduğu müddet içerisinde muhtelif spor temasları yapılacaktır.
Aynı gün bir resmi
komutum
SEÇİME HAZIRLIKLAR
C. H. P. Genel Başkan Vekili dün İstanbul Teşkilatı ilçe balkanlarını topladı
Şehrimizde bulunan C.H I Genel Başkan Vekili Hilmi Uran dün parti merkezine gelerek teşkilâtın ilçe kurulu başkanlarlylo bir toplantı yapmıştır. Toplantıda Genel Başkan Vekilinin, büyük seçimler hakkında bazı direktifler verdiği ve partisinin muhtelif semtlerdeki durumu hakkında izahat aldığı zannedilmektedir.
doks dünyasının a-sırlardan beri şüphe, hattâ husumetle reddettiği Vatl-kanla işbirliğine katiyen giremez. Çünkü bu takdirde, ortodoks âlemindeki bütün nüfuzunu kaybedeceği gibi “Kapitalistlerle İşbirliği” yaptığına dair, komünistlerin körüklediği propagandaya hizmet etmiş olacaktır. Fe-
ner Patriği, şimdilik, Demirperde gerisindeki nüfuzunu yeniden kazanmak I-çln. Moşkovadaki “kızıl” patrikle zoraki bir “İşbirliği” yapmayı daha muvafık bulmaktadır. Moskova için dr vaziyet aynıdır. “Kızıl” patrikhanenin, hâlâ işbirliği manevrasına sadık kalmasının tek sebebi, Jtatanbuldakl Fener Patrikhanesinin, bugün bile, Sov- , yetler de dahil olmak üzere bütün Ortodoks âleminde haiz olduğu mânevi Patrikhanesi İle çı-komiınıst dâvasına j olacaktır.
nüfutdıır. İstanbul kacak bir İhtilâf, muhakkak zararlı
Oizll tahrikler devam ediyor
Bununla beraber, bu vaziyet, Mos-kovanın, ortodoks âlemi üzerinde Fener Patrikhanesinin kurdumu hâkimiyeti ele geçirmek üzere giriştiği gizli mücadeleye mâni olmamakladır. Polonya ile Çekoslovakya ortndokaları, şimdiden latanbuldan ayrılarak, Mos-kovaya ba^lanmıylardır. Son günlerde Moskova gayretlerini İskenderiye, Antakya ve Kudüs patrikhaneleri üzerinde teksif ederek Ortado^nıdn cahşmajra hnHİamışt ır. Rus ortodöks kilisesinin, burada da dini gayelerden ziyade siyasi maksatlar peşinde koştuâu, kimsenin meçhulü değildir Zaten. Krem-lin in, kiliseye, Staviar üzerindeki eski itibarını, sırf Allah korkusu ile iade etmediğini de herkes biliyor
/J
t V' i 1' r /Y /
Sayfa 9
Yrvî t ? T A *7 T! T’U

Hastalıklara karşı dünya ölçüsünde mücadele açıldı
Rır/rşuıış Milletler Düujja Sıhhat Teşkilâtının milletler-artbfa drlcg^st Dr. Etinnnr Bnrthvt ııin, memleketimize ne-lerrk tetkikler ynphğını vr gfçcnbrdc bir brunn tıplantıei tertip edip mühim beyanatta bulunduğunu bildirmiş, bu be-yanatiu tam niFtninl eıUuıılanmua ıırçlnnlştlk. Bilhaetm ve-remle mücadele mevzuunda çok eHtereftan fikirler ileri ren Dr, Brrthet» Dünya Sıhhat Teşkilâtının htunbulda modern ve milkfmmel bir Veremle Savaş Merkezi kalacağını da haber vermişti, Krndtsınhı mimha^ran yazctemiz Ifln hazırladığı bu makaleyi de neşretmekten bilyilk bir zevk duymaktayız.
Kuşlar.) Bulgaristana iyice yerleşiyorlar
Sovyet Mareşali Konief in Bulgar ordusunun başına getirileceğine dair haberler dolaşıyor
V •
Yazan: Dr. Eflenne Berthet
Göçmen sayısı gün geçtikçe artmaktadır
Amerikan diplomatik heyetinin Bulgnrieduıiı terkedişi, hıınun sebebini hllmiyen halk arasında bir harp tehlikesinin mevcut olduğu mânasını doğurmuştur
Büyük Türk şairi FUZULÎ’yi anma hazırlıkları
Londra, 27 ıNftfon) — Balkan meseleleri ile yakından İlgilenen sivaal çevreler önümüzdeki haftalar içinde bütün nazarı dikkatin Bulgaristan ü-zerlnde toplanacağı tannaatlndedlrler. Bu kanaati destekleyen haberler şunlardır:
1 — Sovyet Mareşali Konief in Bulgar ordusunun başına getirileceği hakkındaki raporlar. Konief in aynı zamanda Bulgar Savunma Bakanlığını da deruhte edeceği zannedilmektedir.
2 — Birleşik Amerikanın Bulgaristan ile münaeebdtlerıni keameai üzerine Bulgar basını ile radyolarında Sovyet Rusya lehinde çıkmaya başlayan a/nrı derecede makale herler. Bunlarda şu hava inektedir:
“Ancak Sovyet Rusyanm
idaresi altında Bulgaristan mesut bir hayata kavuşabilecektir. Ancak Kı-zılordu emrine girdiği takdirde Bulgaristan hiçbir şeyden kormıyacaktır. Ancak Sovyet uzmanları resmen işe giriştikleri takdirde Bulgaristan ne iktisadi ve ne de zirai hiçbir buhran tanımıyacaktır.,,
ve hn-beUrtil-
mutlak
bir
ku-ol-
ikti-
22 temmuz 1916, inıuanlııcınııı mukadderatı için mühim bir tarih olarak kalacaktır. Zira o s ün, İnsanlımı sıhhatini korumak üzere milletlerarası geniş bir anlaşma iııızn edilmiş ve böyleoe Birlenmiş Milletler Teşkilâtına bağlı olup merkezi Crııevrede bulunan “Dünya Sıhhat Teşkilâtı., kurulmuştur.
Her ne kadar, bir çok senelerden beri büyük salgın luıstahkla-rın y ayılmacını önlemek üzere milletlerarası bir işbirliği doğmuş İse de, bunlar sadece müdafaa vaziyetinde kalmış olup mahdut bir faaliyete İnhisar ettiğinden “Dünya Sihh.it Teşkilâtı” nın imkânları, eski teşebbüsleri çok geride bırakmıştır. Hastalıklara karşı korunmak, 20 nel asırda artık yalnızca şahsî bir mesele değildir. Dünya yüzündeki bütün milletlerin \arlığı İçin daimî bir tehlike teşkil eden salgın hastalıkların yuvalarına karşı mücadele, -milletlerarası işbirliğini icap ettiren müşterek emniyet dâvasıdır.
Dünya Sıhhat Teşkilatının ruhnAM. İki fikirden mülhem muş bulunuyor:
1 — Irki, dini, siyasî, fikri,
sadİ ve içtimai şartları ne olursa olsun, her İnsanın erişmek İktidarında olduğu en mükemmel sıhhi duruma mâlik bulunması, onun en belli başlı haklunndan biridir.
2 — Bütün milletleri mümkün o-lan en iyi sıhhi vaziyet seviyesine yükseltmek için; modern tıbbın terakkilerinin bahşettiği bütün imkân ve kaynaklan hiı araya getirmek, bir merkezden İdare e-derek ve muhtelif milletlerin teknik bilgilerinden faydalanarak bunları her tarafta, blllıansn en kötü şartlar İçinde bulunan memleketlerde tatbik sahasına koymak lâzımdır.
13 haziran ile 2 temmuz 1949 a-rasında Komada 54 milletin İştirak ettiği İkinci “Dünya Sıhhat Birliği,, toplandı. Burada, insanların sıhhati ve iktisadi kabiliyetleri arasındaki çok sıkı bağlar bilhassa tetkik edildi. Norveç delegesi Dr. Evang, açış nutkunda bu noktayı çok güzel hulâsa ederek demişti ki: “Dünyanın sıhhi durumundan mesul olduğumuz İçin hiç yorulmaksızın şunları tekrar etmeliyiz: “Eğer bütün milletler, vücut ve kafaca aynı sıhhat »eviyesinden faydalanamazlarsa, bütün ekonomik plânlar beyhudedir ve bütün İktisadî programlar suya düşmeye mahkûmdur.”
Dünya Sıhhat Teşkilâtının giriştiği teşebbüslerin en mühimlerinden biri, sıhhi faaliyetler için bölge merkezleri tesis etmiş olması-
fnnllyotlcro lınkAn ver-
içln »itina, kuleni ve ve-hir çok yerlerdeki İnsan


Bu husustaki propaganda son hafta zarfında büsbütür şiddetlendiril* iniştir,
3 — Buigarlstandan ayrılmış olan Birleşik Amerika Elçisi Donald Heath’ln Bulgariatanın yakında Sovyet Rııayaya ilhak edilmesi ihtimalini kuvvetli buiınaaı.
4 — İlhaka hazırlık olmak Üzere Bulgar diktatörü Çervenkof’un yeni bir ‘casufjuk mahkemesi” hazırladığı hakkında Belgrada gelen haberler. Bu haberlere göre, Bulgar ordusunda vazife görmüş bir çok generaller ve yüksek rütbeli subaylar şiındl nezaret altındadırlar ve bunların “itiraf-naıneleri” hazırlanmaktadır
İlgili çevrelerde belirtildiğine göre, Kremlin ilhak yolunda ilk tedbiri Po-lonyada almıştır. Buna da sebep Po-İorıy&nm peykler arasında en kuvvetli orduya mâlik olmasıydı. Şimdi ise gayet tehlikeli bir iç duruma mâlik bulunan Bulgaristanm. Yugoslavya gibi bir tehlike mevcut iken, elden çıkarılmasını göze almayan Moskova ilhak yolunda ikinci adımı Bulgaris-tonda atmaya karar vermiştir.
I
Ifce *
hal almı^
Teşkilâtı, teh-kâfi ve fe-
böyle
Westerling
Ankarada siyasî bir alacak dâvası neticelendi
dır. Bu merkezlerde. İnsanlığı kemiren salgın hastalıklara ve büyük İçtimai felâketlere karşı hazırlanan mücadele programları aynı zamanda tatbik edilecektir. Buralardaki faaliyetler, yalnız tıh ilminin tekniğini yaymakla kıılını-yaenk. diğer itiraftan İni tekniğin inkişafına mâni olan içtimai sebepleri do bulup meydana çıkaracaktır.
Dünyanın bir çok ııoktahırında, o bölgelere mahsus han korkunç hastalıklar, halkın bütün gayretlerini boşa çıkarmış bulunuyor. Modern İlmin teknik kaynnklan İse, bu hastalıklara karşı tesirli ve şifa verici mistir.
Bugün ha, hâlâ
topluluklarının İktisadi ve İçtimai inkişaflarına mühim surette mâni olmaktadır. Yine bir çok memleketlerde çocukların ölüm nispeti, veremin ve zührevi hastalıkların yayılışları, korkunç bir tır.
İşte Dünya Sıhhat 1930 senesinde, bilhassa
dit altında bulunan bölgelere, gelecek kadar teknik eleman mütehassıs göndermek, sıhhi sisler kurmak, ilâç temin etmek
üzere hazırladığı faaliyet plânlarını tatbik mevkiine koyacaktır.
tik iş olarak, sıhhi durumları ve salgın hastalıkları bakımından dünyayı müteaddit bölgelere acırmış bulunuyoruz. Bunun için sıhhi mücadele merkezi olarak ultı bölge düşünülmüş olup üçü şimdiden faaliyete geçmiştir. Bu bölgeler şunlardır: Doğu Akdeniz, Amerika. Cenup Doğu Asya» Afrika, Batı Pasifik ve Avrupa.
içine Türklyeyl de olan Doğıı Akdeniz bölgesinin İdare merkezi tskrııderbededir. Bu merkezi, allı-hî teşkilât mevzuunda büyük salâhiyet sahihi olan Suşa Pıi!*a İdare etmektedir.
Dünyanın mühim bir kısmında hüküm süren sıhhat sahasındaki sefalet, teknik bilgi ve program noksanından değil, teşkilât ve faaliyet imkânları yokluğundan İleri gelmektedir. Dünya Sıhhat Teşkilâtı- Birleşmiş Milletler topluluğu tarafından kendisine tevdi edilen vazifeyi yerine getirmek ınaksa-dlyle, blltüıı bu hükümetlere sıhhat teşekküllerinin müspet programlarını tatbik hususunda her türlü yardımı yapmak kararında ve mecburiyetindedir.
Bize verilen vazife büyüktür ve şunu emreder: Bütün milletleri en mükemmel sıhhat seviyesine yükseltmek.

KISA HABERLER
Kömür grevi yatıştırılamadı
WaBhington 27. A A. (Afp) — Kömür işçileri grevi hakkında tahkikata memur Cumhurbaşkanlığı Komisyonu Başkanı Davld Cole. pazar akşamı “Hükümetin aracı o İn ra k iştirak ettiği İşçilerle maden sahipleri temsilcileri arasındaki görüşmeler dün yapılmış ve memnunluk verici olmuştur” demiştir.
Cole İki taraf aracında derhal değilse bile yakında bir anlaşmaya varılacağını ihsas etmiştir.
Maltadan manevra İçin ayrılan Ingiliz filosu
Londra 27. A.A. (Lps) — İngiliz A-mirallık Dairesinin bildirdiğine göre. Maltn’dn bulunan Ingiliz Akdeniz Otosuna menaup gemiler manevralar yapmak Üzere bugün Malta’dan ayrılmışlardır. Gemiler Cezayir, Cebcîüttarık ve Italyaya gideceklerdir.
Helikopter yolcu servisleri
Londra 27, A.A. (Lpa) — Ingiltere’de helikopter yolcu taşıma servisleri kurulmuştur. Servislere 1 haziranda başlanacak ve haftanın her günü Llver-pool İle Cardlff arasında günde İki defa servis yapılacaktır.
Mao-Tse-Tung’ıın StaUn’e teşekkür ve doatluk mesajı
Moskova 27. A.A. (Lps) — Moskova radyosunun bildirdiğine göre, memleketlerine dönen Çin Komünist Lideri Mao-Tae-Tung ve Dışişleri Bakanı Şu-En-Lay Rusyanm muhtelif bölgelerinde durmuşlar ve halka hitaben nutuklar vermişlerdir. Bundan başka Çin hududunu geçmeden evvel SLaline teşekkür ve donduk mesajı göndermişlerdir, lerine yenileri konulmamıştır.
Bir İngiliz filosu Toulon'u zly aret edecek
Paris 27 (YÎRS) -r Lord Mountbatten idaresinde bulunan bir Ingiliz filosu, Touion limanını ziyaret etmek yzere bugün Maltadan yola çıkmıştır. Sosyalistler Bidault kabinesinden çekilecek
Parla 27 (AP) — Fransız Sosyalist-leri dün, Başbakan BidauJt'nun koalisyon kabinesinden çekilmeyi kararlaştırmışlardır.
Amerika-ispanya diplomatik münasebetleri
Atina 27 (AP) — Chicago gazetesinin Bahibi Albay Mc.Cormick burada verdiği bir beyanatta, Amerikanın. İspanya ile tam diplomatik münasebetler tesis ötmesine taraftar olduğunu söylemiştir.
McCormiclu Rusya Ue siyasi münasebetlerimiz vıfr değil nıl. "Öyle ise neden Franko’yu tanımıyahm” demiş ve münasebetlerin kesilmesi hirf Stahnin arzusu üzerine olmuştur diye ilâve etmiştir.
Venedik üzerinde uçan daire
Venedik 27. (AP) — Bildirildiğine gö-dün Venedik üzerinde bir uçan daire üSmüştlir. Dairenin gümlhj renginde
ve hava teçhizatı
27 (AP) — Washington-çevrelerinden dün bildl-
İsrail’in urdu kuvvetlerinin
Woahingtnn un diplomatik
rlldlğıne göre. İsrail, ordu ve hava kuvvetlerinin teçhiz edilmesi İçin. Amerika ve Ingiltere nczdmde teşebbüslerde bulunmuştur.
Washlngton’dakl İsrail Büyük Elçisinin. Amerikan Dışişleri Bakanlığına ve Ingiliz Dışişleri Bakanlığına tafsilatlı plânlar tendlğlnln inektedir.
Ingiltere
yıllık rapor
Londra 27 (YİRSi ~ tngllterc ticaret filosu hakkında neşredilen yıllık rapora goro. İngiliz ticaret filosu, harpten evvelki seviyesine erişmiştir. Raporda belirtildiğine göre, durum yine memnunluk verici değildir, zira gemilerin çoğu yirmi yıllık veya daha eskidir ve ver-
verdiği ve bunlarda uiler is-muaarrAh olduğu ilâve edll-
ticaret filosu hakkında
Mil
firar etti
Hllversum 27 (YİRS) — Pasaportsuz olduğu için Slngapıırdaki Ingiliz makamları tarafından tevkif edilen ve Birleşik Endonezya Hükümeti tarafından âsi ilân edilen VVesterling. Singapur’da, St. Johna adasında nezaret altına alınmıştı.
Birleşik Endonezya Hükümeti makamları Westerling’in kendilerine teslimini istemişlerse de, Slngapur-daki İngiliz makamları, İngiltere ve Birleşik Endonezya arasında bir “İade! mücrimin” anlaşması.un mevcut olmadığını hatırlatmışlardır. Aynı zamanda Jakartada açıklandığına göre Westcrlingin bir Holânda uçağı ile kaçırıldığı ve bu hususta delil bulunduğu söylenmektedir.
Amerika Ordu Kurmay Başkanının demeci
New Orleans (Louisiana) 27 A.A. (US1S) — Amerika Birleşik Devletleri Ordu Kurmaybaşkanı Orgeneral J. Lasvton Collıns’e göre Amerika muhtemel mütecavizlerle birlikte silâhlanma yarışma girmek niyetinde değildir.
Ordu Kurmay Başkanı, “Eğer Amerika Birleşik Devletleri akıl ve parasını kullanırsa dünyadaki en büyük askeri kuvveti teşkil edebilir” demiş ve bu istihsal kabiliyetinin ikinci dünya harbinde gösterildiğini söyliyeıek harbe sarfedllen gayretlerin azametine rağmen bunların Amerikan istihsal kudretinin beşte ikisinden fazlasına ihtiyaç göstermediğini belirtmiştir.
Türkiye Garanti Bankası ikramiyesi çekildi
Ankara 27 (Hususi muhabirimizden) — Garanti Bankası aylık ikramiye çekilişi bugün noter huzurunda yapılarak biner liralık İki ikramiye tstanbulda 5303 ve Beykozda 1599 hesap numaraları sahiplerine beşer yüz liralık ikramiyelerden ikisi. Ankarada 5963 ve 7544 numaralarla. Sayrıyerde de 191 numaraya İsabet etmiştir. Bundan başka 250 lira ile 25 lira arasında 30 muhtelif ikramiyeler çıkmıştır.

ABDÜLHAK ŞİNASİ HİSAR
Bir Geçmiş Zaman
y e s ı
17
re, dün Venedik üzerinde bir uçan gor: alduftv Ve kolaylıkla görüldüğü ilnve «-dilmektedir. Daire tam öğle zamanından yarım «aat evvel görülmüştür, Daire. btsey batıdan, güney batı İstika-metine yol almaktaydı.
O zamanlarda, yemekten sonraları, hepimiz arasında, akide şekerlerT gibi mümkün mertebe tatlı sözler söylenmesi âdetti. Fakat, bunlar altında, canlan yakacak sözün dilimin ucunda hazırlandığını, toplandığını duyuyordum. Ve onu söylemek için, hizmetçüerin oturduğumuz odaya getirdikleri kahve fincanlarını toplayıp belki de, bütün gün hizmet ettikleri bizleri, bol bol çekiştirmeye gittikleri zamanı bekliyordum. Zira o vakitler, onlar böyle büsbütün çekildikten sonra başlıyan, daha ince düşüncelerin ifadesine daha uygun gelen, daha ziyade gece içine giren, daha mahrem bir nevi muhasebe ve itiraf faslı başlar, ve, gecesine göre, uzun veya kısa, yatmak zamanına kadar sürerdi. Hiç bir şey demek ol-mıyan lâkırdıların yani sesli. sözlU bir sükût faslının geçerek bir nevi fiil ve icra demek olan söz saatinin çalmasını bekliyordum.
68
la-gl-
an-
Edirne, 27 (Hususi muhabirimizden) — Svlllngıad’dan gelen trenlerle her nkşnm Bulgaristan Türklerinden yüzden fazla göçmen Karaağaca gelmektedir. Buradaki Göç-menevinde ve iyi şartlar altında barındırıldıktan sonra mürettep olduklar) mahallere aevkedilen göçmen* lerdon başka doğrudan doğruya tanbuldakl tanıdıklarının yanına denler de vardır.
Dün akşam buraya gelenlerin
İn Hıklarına göre, Amerikan diplomatik heyetinin ânl olarak Bulgarlsta-nı terketnıesı haberi kulaktan kulağa bütün Bulgaristan» yayılmış ve bunun hakiki sebebini bilmiyen halk arasında büyhk bir korku uyanmıştır. Herkes ânl bir harp tehlikesi varmış gibi telâş içindedir, By yüzden Türk iyeye gelmek üzere vize alanlar hareketlerini hızlandırmaktadırlar. Fakat. Bulgarlar, göçmenlere hudutta sonsuz müşkülât çıkarmak-


Adana Merkez İlçesi Seçim Kurulu teşekkül etti
ta gümrük muayenesini dıkları hAlde eşyalarını götürmelerine müaaade dir.
Göçmenlerin Edlrncdo ları yegâne müşkülât,
tamaınla-aynı trenle etmemokte-
kartfilaşlık-üzerlerindekl Bulgar paralarını elden çıkarmak imkânını bulamamalarıdır. Merkez Bankam, Bulgar param alımı yapmadığı için bu yüzden göçmenler çok zorluk çekmektedir.
Havalann düzelmesi üzerine Bul-garlardan da ilticalar vâki olmaya başlamıştır. Bulgar milis askerleri buraya gelen Türklere “Bizi de beraber götürünüz” demişlerdir. Kızılların askeri kuvvetleri bile bugünkü durumdan şikâyetçidirler. Bulgarls-tanda son hafUlarda. Pilevne, VI-din, Cuma-1 Bâlâ taraflarında ve Balkanların dağlık mmtakalarında milliyetçi komünist çetelerinin hareketleri artmıştır.

Türkiye Greko-Romen güreş birincilikleri bitti
Şairin manzum ve tıestelenmlf eserlerinin temail edileceği bir gece tertip olundu
Milli Türk Talebe Birliği Edebiyat Darnet! lir Intanbul Üniversite .1 Tâlabğ Birliği Edebiyat nklHlHl Talebe Câmı* mlyetl t mert cunısrtosl günü ftnst 15 ve 5 mari pazar günü sna» 21 de İki defa tekrarlanmak üaerr BÜx ah Ttırk »sİri (Ftızulb için Eminönü Helkevln» de bir gün V.» gece frrliplemislrrıllr.
IstAiıöul Vuli v(» Belediye Bnıksnı llo İstanbul Üniversitesi Rektörünün sçn- ( cağı bu toplantıda Prof. Dr, Ah Nihat Tarlan Şair hakkında konu^ıu nk vâ müteakiben Leylâ İle Mecnuııusn bir sahne o devrin kıyafetleriyle temsil e-dilrcck. şftlrin eri seçme (lirleri okunacaktır. Avncn şehrimizin en tsnınmıı ses ve saz rann(.kârlarının iştirakiyle Fuzullnln bestelenmiş bulunan eserlerinden müteşekkil bir konser verilecektir.
Her İki dernek mümessillerinin dâhil bulunduğu bir komisyon günün kusursuz olması İçin çalışmalara devam etmektedir.
Devlet Deniz ve Demiryolları memurlarının barem tasarımı
Devlet Deniş ve Demiryolları memurları aylıklarının devlet baremine tetabukunu temin eden kanun taaanst Maliye Bakanlığınca eon şeklini almış ve tasvip olunmuştur. Taftan, bugünlerde ka-nuniyet keabetmek Üzere Büyük Millet Meclisi Umumi heyetine sevkedllrcekttr.
Ankara, 27 (Hususi muhabirimizden) — Demokrat Parti Başkanı Celâl Bayarla Eskişehir Milletvekili Ahmet Oğuz arasındaki alacak dâvasına bugfln saat 10,45 de üçüncü Sulh Hukuk mahkemesinde başlanmıştır. Dâvâlı vekili yemini reddettiklerini bildirmiştir.
Dâvacı vekili de yemin reddinin 63 üncü maddeye uygun olmadığını söylemiştir. Müteakiben Ahmet Oğuza yemin tevcih edilmiştir. Ahmet Oğuz: “Dâvâlıdan dâva ettiğim milletvekilliği ödeneği olan dört çek tutarı 2288 lira 52 kuruşu Celâl Baya-ra Parti Başkanı aıfatiyle vermeyip çekin tahsili bilâhare tarafımdan tes-bit ve tayin edilmek üzere şahsen ve yediemin sıfatiyle vermiş olduğuma Allahım ve namusum üzerine yemin ederim.” demiştir.
Bunun üzerine taraflar vekilleri bir diyecekleri olmadığını söylemişlerdir. Mahkeme, bahis mevzuu 2288 hra 52 kuruşun Celal Boyardan tahsiline karar vermiştir.
Avukatljk Kanununa dair yeni bir teklif
Ankara 27 (Hususi muhabirimizden) — Bingöl milletvekili Feridun Fikri Düşünselin 4359 sayılı kanunla deglştlrilnuş olan 3499 sayılı avukatlık kanununun geçici üçüncü maddesinin tadili hakkında hazırladığı tasarı, Adalet Komisyonu gündemine alınmıştır. Tasarının birinci maddesi şudur:
“Avukatlık Kanununun neşri tarihinden İtibaren dâva vekillimi ımh-satnamesiylo 708 sayılı kanunun beşinci maddesine istinaden avukatlık ruhsatnamesi verilmez. Şu kadar ki, 2556 sayılı Hâkimler Kanununa tev* fikan yedinci derecede hâkimlik veya müddeiumumilik sınıfına geçmiş o-ianlardan İlse veya muadili mekteplerden mezun olduktan ve adliye mesleğine intisap ederek billmtıhan hâkimlik sınıfına geçmiş bulunanlardan bu sınıfta bilfiil en az 3 yıl başarı üe hizmet ettikten sonra 2556 sayılı kanunun geçici birinci maddesinin A ve B bentleri hükümleri dışında ve kendi arzularlyle hâkimlikten çekilerek 10 seneden fazla müstemirren ruhsatnameli dâva vekâleti yapmış olanlar birinci maddenin C ve D bentlerindeki kayıtten varestedirler
Bu “vakt-i merhun,. gelince, annelerime, fazla sıkılmasınlar diye, lâtife etmek ve gülmek taklidiyle, fakat, böyle zamanlarda olduğu gibi, teskin edemediğim bir heyecan perdesiyle çıktığını duyduğum bir sesle:
— Size tuhaf bir şey soy 1 iyece-ğim!..
Diye başladım,
— Bugün, Köprü üstünde bir bek-taşi şeyhi kıyafetiyle kimi görsem beğenirsiniz? Bir türlü tahmin edemezsiniz! Ali Nizami Beyi!..
Halbuki annelerim meğer herşeyi biliyorlarmış! Annem bana:
— Biz biliyorduk da sana söylemek istememiştik! Mektepte oğullarından sen hiç bir şey duymadın mı?
Dedi. O zaman annelerim, müteessir seslerle, ve en acı npktalara pek hafiften dokunarak, biribirlerinin söylediklerine ilâvelerle, macerayı anlattılar:
Son zamanlarda Nizam Caddesin-dekilerin başlarına cidden bir felâket silailesi çökmüştü. Meğer, ben, akrabalarının görüştükleri insanlarla kolayca bağlanan fakat görüşmediklerini de aynı kolaylıkla unutan çocukların kayıtsızlığiyle, onlardan habersiz kalmış olduğum o bir kaç sene içinde, Ali Nizamî Beyin en evvel, herkesin hürmetini kazanmış o-lan babası ölmüş! îsraf ettiği servet ise asıl kendisinin değil, beraber yaşadığı bu babasiyle annesinin imiş.
66
Diin kur’a çekilirken Kurul Başkanı Yargıç, herkesin Önünde dürüst ve kanuna hareket edeceğini belirtti
(Hususi muhabirimiz bıl-Adana Merkez ilçesi sedyelikleri seçimi bugün
uygun
Adana 27 diriyor) — çim kurulu Adalet sarayında yapılmıştır. Kurul
başkanı Yargıç Orhan Babaoğlu 8a-at 11 de kürsüye gelerek bir konuşma yapmış ve bu işin tam bir adalet işi olacağını belirterek görülen her dâvada doğruluk ve kanun adamı olmasının imtihanını her gün verdiğini ilâve etmiş, bu yeni vazifede de Türk adaletine olan halk inancını eksilticl şekilde değil, arttrıcı mahiyette çalışacağını söylemiş ve vazifelilerin kendisine yardımcı olmasını dileyerek sözlerini şöyle bitirmiştir:
Vazife emrim yalnızı kanundan almak terbiyesiyle ve bir adalet a-danu aıfatiyle kanununun bir yargıca yüklediği görevi sonuna kadar kanun dairesinde yapacağıma hepinizin önünde söz veriyorum”.
Bundan sonra kura ile kurul üyelikleri seçimine geçilmiş ve neticede seçim kurulu şu şekilde teşekkül etmiştir:
Belediye Şehir Meclisinden Bayan Aliye. Yerdelen 11 Genel Meclisinden Vehbi Necip Savaşan, Millet Partisinden Talip Taşçı, Millet Partisinden İbrahim Günay. Demokrat Partiden Kemal Pekün, Halk Partisinden Bekir Akata, Şehir Meclisiyle 11 Genel Meclisinden seçim kuruluna seçilenler Halk Partisine mensup olduklarından kurul üç muhalif üç muvafık şahıstan meydana gelmiş bulunmaktadır. Kurul Başkanı Orhan Babaoğ-lunun sözleri derin ve müşpet intibalar husule getirmiş, seçim kurulunun teşekkülü şekli samiın ve parti temsilcileri arasında memnunluk uyandırmıştır.
Takım tasnifinde AnkaralIlar birinci, Çorum ikinci oldu
Dört günden beri 18 bölge güreşçilerinin İştirakiyle Sergi ve Spor Sarayında yapılan Türkiye Greko-Romen güreş birincilikleri dün gece sona ermiştir. Bir çok yeni güreşçilerin tanınmasına vesile olan bu Türkiye blrincülklerlnde şu neticeler alınmıştır:
52 kilo: Birinci - Fehmi Büyukmutlu (Istanbul). İkinci - Ahmet Kozak (Aydın), üçüncü - Ahmet Bilek (İzmir).
57 kilo: Birinci - Mehmet Koç (Ankara), İkinci - Kemal Demlrsüren (İstanbul). Üçüncü - Abdullah Barış (Eskişehir).
62 kilo: Birinci - Cemal Öztürk (Ankara). İkinci - Ahmet Göker (Balıkesir), üçüncü - Ali Merdoğan (Eskişehir).
67 kilo: Birinci - Tevflk Yüce (Ankara), ikinci - Fazlı Arınç (İzmir), Üçüncü - Bekir Yolcu (İstanbul).
73 kilo: Birinci - Kâzım Demir (Çorum). İkinci - Osman Canbulat (Ankara», üçüncü - Nevzat Sözeri (İstanbul)
79 kilo: Birinci - Ali Özdcmlr (Ankara». İkinci • Memlş Aslan (Çorum), ü-çüncü - Mehmet Çakır ^Zonguldak)
R7 kilo: Birinci - Mahmut Çeterez (Ankara), tklncl - M. Ali Demirkava ıÇorum». Üçüncü - Mehmet Düzenli (KocaelU. :
Ağır sıklet: Birinci - Reşat Güler (Kocaeli).* İkinci - Kılıç önel (İstanbul), Üçüncü - tdrls (Zonguldak).
Takım tasnifinde Ankara birinci. Çorum ikinci oldu.
Toros Ekspresine rağbeti arttırmak için
Şark memleketleriyle Avrupa arazında yegâne seri münakale vaaıtaat iken deniz ve uçak neferleri rekabeti yüzünden yolcularından mühim bir kınmını kaybeden Toroa ekspresinin daha randımanlı bir şekilde işlemesini sağlamak üzere mart ayı İçinde Ankara veya I-rakta bir konferans toplanacaktır.
Görüşmeler 1S00 kilometresi hudutlarımız dahilinden geçen bu ekspresle seyahat edecek yolcuların gümrük ve polis kolaylıkları İle daha seri seyahat edebilmeleri mevzuu üzerinde olacak ve Lübnan. Suriye. Irak demiryolları tem-nilcilerlyle Yataklı Vagonlar Şirketinin Türkiye Şubesi Müdürü de bu toplantıya İştirak edeceklerdir.
Ayrıca Fllistlndckl durumun istikrar kcsbetmesl üzerine İstanbul ile Kahire arasında doğru muvasalayı sağlayacak Nll ekspresinin işletilmesi mevzuu üzerinde de durulması. İsrail, Mısır ve Ürdün mümessillerinin İştirakiyle bir ikine! konferansın toplantıya çağırılması muhtemeldir.
ANSALDO TEZGAHLARINDA Y ARILAN
Kaymakamlık kurslarını bitirenler
Ankara, 27 (Hususî muhabirimizden) — Kaymakamlık kursunun 14 üncü devresi müdavimleri cınna, cumartesi ve pazar günleri yapılan yoklamalar sonunda muvaffak olarak kursu bitirmişlerdir. Mektep idaresinden öğrendiğimize göre 13 maiyet memurunun iştirak ettiği bu kıırs, bugüne kadar geçmiş kursların en kuvvetlilerinden biri olmuştur.
•‘Zafer” gazetesi sahibi ve başmuharriri tevkif edildi
Ankara. 27 (Hususi muhabirimiz-den) — Zafer gazetesi sahip ve başmuharriri Mümtaz Faik Fenik tevkif edilmiş ve dört aylık hapis cezasını çekmek üzere bugünkü eks* presle İstanbula sevkedılmiştir.
Bilindiği gibi Mümtaz Faik Fenik. (Yedekçi) imzasiyle yazdığı bir fıkra dolayısiyle Ankara İkinci Asliye Ceza mahkemesince mahkûm edilmiş ve bu hüküm, Yargıtayca tasdik edilerek kesinleşmişti.
Muharririn hastalığı yüzünden bu cezanın geri bırakılması hakkında NÜmune hastahanesi Sağlık Kurulunca rapor verilmişti. Bu maksatla ve müddetin hitamında tekrar muayene kaydiyle verilen son 4 aylık raporun tarihi 30.11.1949 olduğuna göre bu müddet 2.4.1950 de bitecekti. Fakat savcılık, cezanın sağlık şartları müsait bir cezaevinde infazında, hayatı için kati bir tehlike mevcut olup olmadığını hastahaneden sormuş Ve aldığı cevap üzerine kendisini tevkif ederek cezaevindeki on yataklı verem koğuşuna yatırılmak ü-zere tslanbula aevketmiştir.
“Bandırma” gemimizin seyir tecrübesi iyi netice verdi An^aldo fabrikasında Devlet Denizyolları hesabına İnşa edilen Bandırma yük ve yolcu vapurunun nevir tecrübeleri yapılmış ve mukavele gereğince 19 mil RÜrat.1 haiz olması lâlım xrlen Keminin muitte 20,3 mil seyrettiği lelbit olunmuştur»
Ayrıca 6 saat devam eden mukavemet aayir tecrübe»! de mukaveledeki süratin fevkinde olarak 19,5 mil üzerinde yapılmış ve muvaffakiyetli netice vermiştir.
Geminin diğer tecrübelerine devam e-dllmektedlr.
Bandırmanın bir kınım mürettebatı evvelce ltaiyaya gönderilmişti. Geri kalanlar da bugünlerde giderek gemiyi teelim alacaklardır.
3 üncü "model uçak” müsabakaları -
Kanatlılar Birliğinin üçüncü "Modâl "uçak müftabakarin 12 mart pazar günü anal 14 te Tepcbajjı parkı arkacındaki gezi yerinde yapılacaktır.
3 kningorl üzerinden yapılacak olan bu rnüftnbnkatonn çok zengin mükâfatlan vardır.
Yarışlara katılacakların en geç 10 mart gününe kadar Kanatlılar Btrliğl Model Uçak Kolu Şefi Onman Kande-mire müracaatla isimlerini yazdırmaları ve müsabaka şartlarım öğrenmeleri lâzımdır.
Müracaat yeri: Kanatlılar Birliği Model Uçakevi Sultanahmet Dlvanyölu No. 136
s
başka bir varmış, o kadar evvelki çıkmış.
Babasının ayn vaşıyan oğlu, ve evli bir kızı daha Kendisinin zedelenmesine yardım etmiş olduğu miras bütün tahminlerin dûnunda Bu servet, kardeşleriyle taksim edilince, Ali Nizamî Bev kendisine dü-şen parayı az zaman içinde harcamış, bitirmiş. Zira meğer onun bir taraftan da yüksek mürekkep faiz hesaplariyle, bir yara gibi iş)iyen, gizli tutulmuş büyük borçlan da varmış! Zavallı Hadcanımefendi bu sıkıntılar arasında vefat etmiş! Uzak vilâyetlerdeki çiftlikler. Sirkecideki hanlar, Galatadaki dükkânlar, Bey-oğlundaki apartmanlar, Nizam Caddesindeki köşk, arka tarafındaki arsalar, serler, kuşlar, atlar, arabalar, eşyalar, tablolar, kolleksiyonlar, her şey hemen yok pahasına "haraç mezat., satılmış!
O zaman da bu arka arkaya gelen felâketler Ali Nizami Beyi hasta etmiş. Yaşlı hanımlar, doktorlardan daha yeni işiterek, ne olduğunu pek bilmeden itibar edip belledikleri bir kelime ile: "Artık siz anlarsınız!,, der gibi bakan bakışlarla: "Apoplek-si olmuş!,, diyorlar, annem bu izaha iştirak etmiyerek: "Ben paralizi olmuş biliyorum!,, diyor ve yabancı kelimeler, o zamanda bile, aramıza girerek aramızı açıyor ve Ali Nizamî Beyin hastalığı nüzul mü, değil mi, başka bir şey mi, anlaşılmamış kalıyordu.
67
Bunuıı üzerine de Ali Nizamî Beyin kafasındaki zaten bir kuş beyni kadar hafif olan beyni "sırra kadem basmış!,, Zavallının şimdi aklından zoru varmış! Mülkiyet hakkındaki fikirleri adamakıllı karışmış. Artık bu meselede etrafında gördüğü taassuba hiç iştirak etmiyormuş. Şimdi bellibaşlı bir evi olmadığı için sık sık gece yatısına gittiği akraba ve dost evlerinden ertesi sabahlan dönmek isterken misafirliğe geldiği lstanbu-lun bu karışık ve uzak mahallelerinden avdet için lâzım gelen masrafları — tıpkı gittikleri yerlere lâzım gelen benzini iyi hesap etmesini bile-mlyen şoförler gibi — yorgun zihninde iyice hesaplıyamamış olduğu için kendisine tahmininden fazla pahalıya malolacağını görür, ve ev sahibinden avdet parasını da istiyemi-yeceğini düşünerek müşkül mevkilerde kakımış.
Zaten onun vaktiyle bir gecede üç dört yüz altın kaybetmesi de. tıpkı şimdi gittiği yerlerden dönmek için yol parası bulamaması gibi, aynı bir hesapsızlığın netice ve tecellisi değil miydi? Şimdi de hislerine kapılarak ve isteklerine uyarak, kudretinden fazla bir masrafı göze alıp yola çıktığı zaman yaptığı eskiden beri devam eden aynı bir hesapsızlıktan ibaret sayılmaz mıydı?
— Devamı var —
68
D. P. tl Kongresi hazırlıkları
D.P. îl Kongresi 3 mart cuma güntl toplanacaktır.
Öğrendiğimize göre, Kongre hazırlıkları «ona ermiş, idare heyeti raporunu tamamlayıp bastırmıştır. Kongrenin Üç gün devam sanmaktadırlar.
Parti Genel Başkanı Celâl nında genel kurul Üyeleri olduğu halde bugün şehrimizde beklenmektedir. D.P. Başkanının aeçimier arifesindeki İlk propaganda nutkunu latanbulda vereceği zannedilmektedir.
AlAkalılsr edeceğini
Bayar, ya-
Cemal Nadirin mezarı yaptırılıyor
Gazeteciler Cemiyeti İdare Kurulu dünkü toplantısında rahmetli sanatkâr Cemal Nadlr’in mezarını yaptırmağa karar vermiştir. Bunun için bir k*mlte kurulmuş ve hazırlanan projeler bu komiteye tevdi edilmiştir.
Yedikule vereni hastalı a nesi martta açılacak
Yedlkulede yapılmakta olan 300 yalaklı verem haatahaneninln hazırlıkları bitmiştir. Dün kendisiyle konuştuğumuz Sağlık ve Sosyal Yardım Müdürü, haft-tuhanmin mart ayı İçerisinde açılacağını söylemiş ve şimdilik ÖOÛ yalaklı ol-maaına imkân olmadığını, 3OO yataklı o-larak faaliyete geçeceğini bildirmiştir.
Bakanlığa devredilen talebe yurtlan
Bilindiği gibi. yüksek öğretim yurtlarının bir kısmı Mlill Eğitim Bakanlığına İntikal ettirilmişti. 1 mart 1950 tarihin-ilen itibaren dr tıp öğretim yurtları İle Orman Fakültesi vr Yüksek Denizcilik Okulu yurtlan dı( Bakanlığa devredilecektir.
İktisat Fakültesi mezunlarının yıllık akşam yemeği iktisat FakUlleai Mezunlar Cemiyetinin mûtat yıllık akşam yemeği 1 man 1050 çarşamba günü naat 20,30 da Taksim Belediye Gazinocunda yenecektir.
Demokratların çaylı toplantısı
Demokrat Parti Beyoğlu nıcıkez bucağı 5 mart pazar günü Konak Otelinde çaylı bir toplantı tertip etmiştir.

Söyfa ?
28 Şubat 1950 *
T E N î İSTANBUL
Zürich - Avrupa hususî muhabirimizden
İsviçre ve seyyah celbi işleri
Ham ve mamûl dokuma maddelerine dair haberler
Muhtelif piyasalardaki hususî muhabirlerimiz bildiriyor
SON zamanlarda bütün Avru-pada pek mühim bir mevki alan seyyah celbi işi, lavıçre-de büyük bir inkişaf gösterememektedir. Kış aylarında beyaz dağlan ve yazın güzel ve jj^şil vAdileriylc cennet gibi görünen bu memleket, belki seksen seneden beri memlekete gelen seyyahlar sayesinde iktisadiyatım terakki ettirmiş ve ecnebileri barındırmak için memlekette büyük bir sanat şubesi vücuda gelmiştir. Onun içindir kt, dağların tenha ve yüksek köşelerine İki yüz. hattâ dört yüz odalı büyük oteller yapılmış ve bunların, her noktadan mükellef ve muhteşem olması için hiçbir şevden sarfı nazar edilmemişti. Dünyanın her köşesinden gelen içkilerin bulunduğu barlar, muhtelif memleketlerden celbedilmiç musiki heyetleri, birer hakiki saray manzarası irac eden yemek salonları ile seyyaha istediğinin hepsini veren bu oteller» bilhassa bundan kırk, elli sene evvel âdeta birer mantar gibi artmış ve nihayet isviçrede büyük banka ve sermayedarların maddi fedakârlıkla-riyle giriştikleri bu İşın çok tehlikeli hır hareket olduğu 1914 harbi esnasında meydana çıkmıştı. Birinci Dünya Harbinden sonra bu durgunluğun önüne geçilmek istenilmiş. fııkat bütün gayretlere rağmen istenilen neticeler elde edilememişti. Çünkü enflâsyonlar, iktisadi buhranlar, vize mecburiyetleri ve daha birçok seyahat müşkülleri artık İsviçrede otelcilik sanayiinin kendisini tamamen toplatmasına mâni olmuştu. Bilhassa ikinci harp, İsviçrede otelciliği çok vahim bir hale koymuştur. Coğrafi vaziyeti icabı çok tehlikeli bir mevkii olan ve bütün azmiyle bu harbin dışın-dA kalmak isteyen lsviçreye gelebilen ecnebilerin adedi pek mahdut bir miktara baliğ oluyordu. Bunlar da dövizleri mahdut kimselerle alelekser siyasi mülteciler ve hududa iltica etmiş askerden ibaret bulunuyordu. Saklı altında bin kişiyi toplayabilen bu binaların manzaraları biç de ruha halAvet ve neşe verecek bir halde değildi.
Harp biter bitmez ilk turist hamle ve gayretleri İsviçre tarafından yapılmaya başladı. Resmi bir mahiyeti olmıyan otel, lokanta. tren, erkek, kadın ve çocuk eşyası satan mağazalar tarafından finanse edilmiş olan Turist Dairesi Müdürü, derhal Amerika ve lngil tereye giderek, beş sene hudutları içinde kalmış birçok gezici milleti kendilerini bek-liyen İsviçre otellerine davet etti. Bilhassa Ingilterede döviz müşkülâtı görülüyordu. Bu memleket, hem seyahat için döviz vermiyor, hem de verse bile bunu bütün üç haftalık bir seyahat için yüz. yetmiş beş ve nihayet elli stcrlıng gibi bir miktara indirmiş bulunuyordu. Seyahat etmek isteyenlerin çokluğu karşısında bu talebi de is af etmek kabil olmadığından İsviçre Hükümeti. İngiliz lirasının daimi sukutu ve devalüasyonu tehlikelerine rağmen îngilte-reye kredi açmak teklifinde bulundu. İsviçre Hükümeti, bu paranın ancak lsvlçreyi ziyaret edecek îngı-llzlere tahsis edilmesini şart koşuyordu.
Prof. R. Şükrü Suvla, Lausanne'da da konferans verdi
Pari6 Hususi Büromuz bildiriyor) — Geçen hafta Paris Üniversitesinin Tatbik! İktisat Enstitüsünde Prof. Dr. Kefil Şükrü Suvla’nın Türkiye ve Marshall Plânı hakkında münakaşalı bir konferans verdiğini bildirmiş ve bu konuşmanın hulâsasını vermiştik. Pariste büyük bir
Fransa. İtalya ve bilhassa yaz esnasında güzelliğiyle meşhur olan İskandinavya memleketleri de artık geçen harbin fena tesirleri zail olmaya başlarken ve bilhassa gıda meseleleri eski şekline avdet ederken bu işe büyük bir ehemmiyet vermeyi bir kazanç vazifesi telâkki etmişlerdir. Fakat ecnebi celbi demek, birkaç propaganda eseri neşretmek veya bunu herhangi resmi bir dairenin eline tevdi etmekle hallolunabilecek bir şey telâkki etmek demek değildir. Bu, doğrudan doğruya memleketin umumi iktisadi zihniyeti, hayat terziyle alâkadardır.
Bugün İsviçre otellerinin her gün bir köşesinde (Amir yapılır, odalar moderniz? edilir. Bilhassa Perisin her biri birer muazzam saray olan otelleri, müşterileri rahatsız etmiye-cek bir surette daima ve daha konforlu bir hale getirilirken, bizde senelerce hcşyüz odalık bir otel mevzuu görüşüldü ve zannedildi kı. otele gelecek bir ecnebi ve bilhassa Amerikalı, burada bir büyük otel gördüğü zaman, artık çok hoşlanacak ve belki günlerce orada kalacaktır. Halbuki dünyada birçok kayıtların ezintisi altında yaşamış olan insanların bugün seyahat etmekten en büyük gayesi hülyasında yaşattığı eski zamanları ihya etmek ve onunla daima hatıratım yAdettigi şeyleri bulmaktır. Bilhassa kendi memleketinde mevcut olan şeylerin fazlasının görmek, seyahat ruhiyatının esasını teşkil eder. Şimdi Ingiliz, memleketinde yiyemediği yemekleri bulmak; Amerikalı, kendi yurdunda görmediği serbest, eğlence tarzını yaşamak, hürriyete nail olmıyan memleket insanları. serbest ve hür bir hava teneffüs etmek için bu memleketlere gelirler. Bunlar için yapılacak ilk iş, muntazam bir pasaporta malik olmaktır ve bunu almaları için hiçbir müşkülât çekmezler. Ondan sonra hududa girerken alelusûl pasaportları görülür ve damgalanır. Fakat bundan sonra artık o ecnebinin ne arkasından koşan, ne onun hakkında tahkikat yapan hiçbir zabıta memuru yoktur, isviçrede polis, otellerde oturan ecnebilerin defterlerim görmek için sabahleyin güneş doğmazdan evvel ve herkesin derin bir uykuda bulunduğu zaman gelmekte ve kapıcı ile işini halletmektedir. Onun haricinde yolda polise tesadüf edildiği vakit, o, sırf bazı şeyler sirulmak için bir rehber telâkki edilir. Memleketimizde şimdi seyyah celbi İşi hakikaten iyi arzu besliyen mümtaz kimseler tarafından son zamanlarda ciddi bir surette tetkik edilmeye başlandığı vakit. bu işin daha çok derine giden ve ehemmiyetsiz ve kolay gibi görünen birçok cihetleri bulunduğunun nazarı dikkatten uzak tutulmaması lâzımdır. Burada benim gördüğüm mühim cihetlerden biri ve belki birincisi seyyah celbetmek isteyen memleketin iktisadi seviyesinin ve anlayış kabiliyetinin yüksek olmasıdır. Çünkü ancak bu sayededir ki, memleket mevzuaUmn bu işlere. mâni» plan engelleri ortadan kalk*-çak veşevvah celbi için nob>r yapılabileceği daha iyi anlaşılmış olacaktın -
alâka uyandıran bu konferans üzerine profesörümüzü Lausanne üniversitesi de davet etmiş ve Refil Şükrü Suvla dün mezkûr Üniversitede " Beynelmilel Muvazene Meselesi” mevzuunda alâka ile takip edilen bir konferans vermiştir.
Profesör, mart ayı içinde memlekete dönecektir.
Almanyada :
N?w-York, (Reuter - Hususî) — Bugün burada Almanyanm Marshall PIAjii delegelerinden birinin söylediğine göre, Almanyamn pamuk endüstrisi harpten önceki seviyesine erişmiştir, fakat ne Amerika, ne do diğer ecnebi piyasalarda rekabete girlşcccK durumda değildir.
Delege Alnuınyadan buraya "Amerikan pamuklu mensucat endüstrisini tetkik etmek" maksadiyle uçakla gelmiştir. Aynı zamanda yakında Wg. shingtoifda toplanacak olan Millet-leraraaı Standardizasyon Konferansına iştirak edecektir.
Bu delegenin bildirdiğine göre, Alman endüstrisi 1045 de 1936 istihsal seviyesinin ancak ff 20 si kapasite-tinde tdi.
Avustralyada :
Brlsbane. (Reuter - Hususi) — Yün piyasasında rekabet hararetlenmiş ve fintleı- Sidnry piyasasından yüzde beş kadar yüksek kapanmıştır. Arzedilen 15.137 balya yün tamamen satılmıştır. Başlıca alıcılar, Avrupa memleketleri, Ingiltere, Birleşik Amerika ve yerli fabrika mümessilleridir. Taranmış merinos yünleri, libresi 123 ilâ 163 peniden muamele görmüştür.
Perth. ı Reuter - Hususi ı — Piyasaya arzedilen 20.000 balya yünün (-( 96 sı satılmıştır. Alıcılar, Ingiltere, Avrupa ve Birleşik Amerlkadır. Rekabet şiddetlidir. Taranmış yünün fişti. libre başına 124 penidir.
Melbourne, tReuter - Hususi l Bugünkü yün açık arttırma satışında çetin rekabet neticesinde 9.800 balya yün satıldı.
Britanya, mahalli fabrikalar ve Avrupa, piyasada Amerika ile rekabette idiler. Satışa çıkarılan yünlerin vasat olarak kalite bakımından geçen haftaya nazaran 5 daha iyi bir derecede bulunduğu tesbit edilmiştir.
Çok ince merinos yapağı libre başına 140 peni ediyordu
Birleşik Amerikada :
Washingt«ın, (Reuter - Hususi» Milletlerarası pamuk mütehassısları bu senekl dünya pamuk mahsulü» '» 28,5 milyon balya IstihlAka karşılık 31 milyon balya olarak tahmin etmektedirler. Şimal yarımküresi memleketlerinin çoğunda mahsul artmıştır. Cenubi Amerikada, bilhassa Brezilyada mahsulün bir nıiktaı artacağı tahinin edilmektedir. Buna mukabil Doğu Afrikada mahsul biraz azdır.
Ham pamuk istihlâki, Amerika, Britanya, Batı Avrupa ve Japonya da dahil olmak üzere, ivi bir tarzda ilerlemektedir. Fakat Amerikada pamuklu mensucat istihlâki fazla artmamıştır ve pamuk mevcudunun az olması da Çin. Japon ve İspanyol istihsalini sekteye uğratmaktadır.
Amerika, Mısır ve Pakistamlan yapılan ihracat bu mevsim gecen sene kini geçmiştir.
New-York. ı Reuter Hususi ı Birleşik Amerika mühim miktarda suni ipek ipliği ithal etmiştir. Satıcı memleketler satış miktarları ehemini-
Portakallarımız reddedildi
Adana 27 (Hususi muhabin.oiz bildiriyor i — Soğuklardan fevkalâde zarar gören Mersin ve Hata} porta kallarımn Suriyeye şevki için hususi bir rejim tatbik edilmesine müsaade edilmiştir. Bununla alâkalı olarak Bakanlar Kurulunun tasdikından geçen bir kararname ile de Mersin ve Hatay portakallarının Suriyeye dövizsiz ihracı sağlanmıştır
Bu hususta aldığım tamamlayıcı malûmata göre, Mersin portakalları dondan fazla müteessir olduğundan Suriye tarafından kabul edilmemektedir. Hattâ, ilk sevkedılen portakallar Halepten geri çevrilmiştir.
yeti sinisiyle şunlardır: Belçika, Ho-lAnda, İngiltere ve İsviçre.
Devalüasyondan beri dış fiatler dahili istihsal rintlerinden düşük olduğundan, ithalât devam etmektedir. Diğer taraftan iç istihsal ihtiyacı karşılayacak miktarda değildir. ingilterede :
Bradfort (Reuter - Hususi) — Yün piyasası hareketlidir. Taranmış merinos fiatlcrl, İnce nevilerdc, altı peni kadar bir yükselme kaydetmiştir. Bazı satıcılar daha yüksek fiat talebinde bulunmuşlarsa da, umumiyetle mutedil telâkki edilebilecek bir fiat seviyesi tesis ederek mühim muameleler yapılmıştır,
Eliznbeth-Pört. ı Reuter - Hususi) — Yün piyasası canlı geçmiş ve flat-lerde yüzde ona yakın bir yükselme kaydedilmiştir. Rekabet kuşetlidir. Piyasaya arzedilen beş bin balya tamamen satılmıştır.
îtalyado :
Milâno, (Reuter - Hususi) — İtalyan ipek piyasası durgun geçmektedir. Fıntler müstakar görünmrkte-ise de, eının değildir. Mahalli fabrikalar atımlarım azaltmışlardır. Hin-distana ihracat da azalmaktadır. Ingiltere ve Almanya da taleplerini kısmışlardır.
MilAnn. (Renler - Hususi) — İtalyan Kendir Birliğinin bildirdiğine göre. Italyan kendirinin İç ve dış satış fiatleri arasındaki fark 31 aralık 1950 de kaldırılacaktır.
Bu sıralarda İtalyan kendir ihıa-• »ti vülısek fı.ılb’ • (izlinden sekteye uğramış bir vaziyettedir.
kalyanın baş kendir alıcısı olan Al-ınanvay a ithal edilen kendir Üstlerinde yüzde 15 inme müşahede olunmuşsa da Almanya daha esaslı bir tenzilât istemektedir.
Hindislanda :
Kalknta, »Reuter - Hususî) — Doğu Pakistıunn, Pakistan nehirlerinde devamlı surette işleyen Hint şilepleri Üzerindeki tahdidatı kaldırmasını müteakip ham jüt malzemesinin durumu iyileşmiştir. Şimdi Assam hanı jüth ri nehir yolu ile Kalkütaya gönderilmektedir.
Amerikan tenkidlerlne cevaben. Hindistan Fabrikaları Birliğinin reisi Hint endüstrisinin Amerikan müstehliklerini menimin edememesi sebebini endüstrinin karşılaştığı bir çok güçlüklere atfetmiştir Filhakika Hindistan 1949 yılında kanaviçe istihsalinin dörtte üçünü Birleşik Amerikaya satmıştı
Mısırda :
İskenderiye. (Reuter - Hususi) — Pamuk satışları ağırlaşmıştır Piyasa durgundur. Muamele «İnha ziyade uzun elyaftı pamuklar ve hususiyle karmık üzerinde yapılmış, fiat seyri aynı kalmıştır. Hükümet, stoklarından dolar mukabili 1.018 balya kar-nak satılmıştır. Dış talepler normaldir Hındistahdan, tngıltere ve Fransa uzun elyaftı pamuk İslemişler, Rusya ise bilâkis kısa elvaflı pamuk alıcısı olarak görünmüştür.
Yeni Fuar pulları
Ankafa 27 ı Hususi muhabirimiz den» îzmırde ekim ayında toplanacak olan Beynelmilel Fuariaı Kongresi münasebetiyle bir sen hususi hâtıra pulu çıkarılmasına karar verilmiştir
Ak Bank da, Sanayi Kredi Bankasına hissedar oluyor
Adana ı Hususi muhabirimiz blldı-diyorı — Yeni kurulacak Sanayi Kredi Bankasına, AdanalIların bankası olan Ak Bank da iştirake karar vermiştir. Bu maksatla bankanın umumi heyeti hır toplantı yapacaktır.
Orren R. McJunkins'in ı beyanatı
Türkiye ziraatının yarını
Türkiye, bir dalın "buğday sıkıntısı'' görmiyecektir
VVashington'daki Maıahall Plânı Genel Merkezinin, Türkiyoye Birleşik Amerika ile Kanadadan 3.210.000 dolarlık ziraat Aleti mübayaa etmesi hususunda müsaade verildiğini bildirmesi üzerine Ankarada açıklamada bulunan Marshall Plânı idaresinin Başkan Vekili Orren R, MeJunldna 1952 senesine kadar Türkıyenın mühim bir "toprak mahsulleri ihracatçısı memleket” halini alacağını kaydetmiş ve demiştir kİ:
"Marshall Plânı gereğince Türkiye-ye verilecek bu yeni ziraat aletlerinin sistemli bir şekilde tatbikat sahasında kullanılması sayesinde Türkiye, topraktan elde edeceği mahsul İle kıymetli yabancı para kazanan bir memleket olacak ve bir daha "buğday sıkıntısı” denilen şeyi tnnımıya-caktır. Türk çiftçiliğinin makineleş-UrUmesi İle istihsalin süratle artması beklenılmelidir.’’
MÜbayaa edilecek olan yeni ziraat âletleri hakkında da şu tafıcıât verilmektedir:
"1 temmuz 1949 dan 30 haziran 1950 ye kadar tesbit edilmiş olan ziraat programının ilk mübayaasını teşkil eden bu 3,210.000 dolarlık mil-baysa ile Türkiye şunları alacaktır:
200 adet tekerlekli traktör ve beher traktör için icap eden yedek aksam, komple sürme ve ekim tertibatı, bundan evvel alınmış traktörler için hususi tipte tırmıklar ve ayrıca traktör kombinaları.
Ayrıca belirtildiğine göre, 13,793.000 dolar yardımın 12,285.000 i direkt yardım olacak, genye kalan 1.508.000 dolar da Türkıyenın tiraj hakkı olacaktır Türkiye, Amerikan doları olarak eline geçecek bu para ılv de diğer Marshall Plânı memleketlerinden elverişli şartlar altında işine yarar malzemeyi satın alabilecektir.
Adanada Toprak Kanununun fatbikına geçildi
Adana 27 ı Hususi muhabirimizden» — Bakanlar Kurulu kararıylc Toprak Kanununun Adana bölgesinde tatbi-kına geçilmiş ve kadastro uzmanı bugün buraya gelmiştir tik tatbikat için Oğlu Köyü intihap edilmiştir.
Büyük Kapılı, Küçük Kapılı, Hcrek-11. Coltu. İkizce, Zıyametll köylerinin de gözden geçirileceği bildirilmektedir.
Serbest ticaret rejimi hakkında bir toplantı Tüccar Derneği 19 memleket arsasındaki iktisadi işbirliği ve serbest ithal rejiminin tatbiki etrafında tetkikler yapmaktadır. Dernek hafta içinde bu yolda bir toplantı yaparak, serbest ithal rejiminin ne suretle tatbik edileceği hakkında Azasıvle hasbıhaller yapacak, bıı arada Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı Dıs Ticaret Dairesi Reisi de İstanbul tüccarına Avrupa İktisadî işbirliğine ait meseleler hakkında izahat verecektir.
Pastörize süt fabrikası
Şehrimizde kurulması kararlaştırılan pastörize süt fabrikasının hazırlıkları ilerlemektedir. Bu maksatla Ankarada ki alâkalılarla temaslar yapmak için giden Şehir Meclisi A-zalan şehrimize dönmüşlerdir. Heyet Azalan bugün Belediyedeki makamlara temasları hakkında izahat vereceklerdir. öğrendiğimize göte, milli bankalar, bu fabrikanın kuruluş sermayesine iştiraki esas itibariyle kabul etmişlerdir. Belediye bu bankalarla temasa geçecek ve İşi bir neticeye bağlayacaktır.
"Yeni İstanbul,, un iktisadi anketi
Dünya Bankasının yardım teklifi ve devletçiliğimiz karşısında hususî sermayenin yeri
İstatistik Umıım Müdürü
1 — Bizdeki devletçilik tarihi bir zaruretten doğmuştur. Lozan Muahedesi ile kapitülasyonlar kalktıktan sonra memleketin bütün ekonomik
bünyesinin yeni bir kuruluş devresine girmesi mukad- s ilerdi. Ortada birik- ( rrüş sernınye. teknik ve işletme bilgisi İle bunların hepsinin üstünde o-bın iktisadi teşebbüs fikrinin hemen hemen bulunmayışı devleti bu yolda önderlik etmeğe şevket nıişt ir
Geçenlerde tanınmış Fransız iktisatçısı Prof. Per-roux*rıurı rı.lilileştir meler hakkında Siyasal Bilgiler Okulunda verdiği konferanslarda da belirttiği gibi bir çok memleketlerde sanayileşme hareketlerinin başlangıcında dalma hükümet - bizde olduğu gibi - önderlik etmiştir. Meselâ Ingilte-rede müstemleke ticaretinin kurulusunda fCompagnies des tndeslin himayesi. Frnnsada J. B. Colbert. zamanında devlet İmalâthanelerinin kurulmasında 'Mag-nlfication d’Etat) nın korunması, Jp-ponyada sanayiin, birkaç nesil İmparatora mensup aileler elinde temerküz ettirilmiş bulunma
sı, Alman kartellerinin uzun seneler hükümet himayesine mazhar olması
--------------------------------------
15 şubat çarşamba günkü gazetemizin ekonomi «nhlfnelndc, "Yabancı göziyle bugünkü Türk ekonomisinde hususi teşebbüsün yeri" mevzuunda, ı Wall Street Journal) gazetesinden iktibas edilen enteresan bir makale neşredilmişti»
Bu yazı el rafında açmış olduğumuz ankete bu^ün de devam ediyoruz.
Suallerimiz:
1. TÜrkiyede tatbik edilmekte olan devletçilikten anladığınız mâna nedir?
Bizdekl devletçiliğin ekonomik cepheni mi. s'oksa sosyal cephesi mi galiptir?
2. Bu makalede tebarüz ettirildiği gibi devletçilik, sadece C.H.P. nln mi bir umdesidir? Birinci Dünya Harbinden sonra Türkiye de bir devletçilik siyaseti gütmek mecburiyetinde miydi?
3. Makalede ima edildiği gibi, hususi «ermeyenin Devletten ço-klndiği doğru mudur?
4. Türkivede hususî şahıslar elinde birikmiş servet miktarı kaç milyon lira civarındadır?
5. Tatbik edilegelen devletçiliğin Türkiye için faydalan ve zararları ne olmuştur?
6. Dünya Bankasının yardım teklifini nasıl karşılıyorsunuz; tekliflerinin hançi noktalarına iştirak ediyorsunuz; bunlann faydalı ve zararlı taraftan sizce belerdir?

gibi.
Devletçiliğimizdeki ekonomik veya, sosyal cephelerden hangisinin dahâ bariz olduğunu kestirmek kola}' değildir. Belirli ekonomik ihtiyaçlar karşısında ortaya çıkan müdahalelerin. zamanla ekonomik zaruret azaldığı hallerde dahi sosyal ihtiyaçlar gozönünde tutularak devanı ettirilmekte olduğunu tahmin etmekteyim. Maamafih memlekette hiçbir işsiz bırakmamak gibi esaslı bir sosyal politika güden bir devletçilik tatbikatı henüz görülmediğine göre devletçiliğimizin bir iktisat sistemi değil bir İktisadi siyaset olduğunu kabul etmek zarureti vardır.
2 — Kanaatimce hangi parti iktidara gelirse gelsin memleketimizde devletçilik yapmak zorunda kalacaktır. Fakat İyi hazırlanmış, şamil, iktisadi kalkınma plânları tanzim edilince iktidarın da devletçilikten ne anladığı ve bunu hangi şümulde tatbik edeceği meydana çıkacaktır.
Birinci Dünya Harbinden sonra devletçilik siyaseti gütmekten başka çıkar yolu olmıyan memleketimizin daha uzun zaman hakkı ile bu yolda gideceğini kabul etmek lâzımdır. Ancak bugünkü şartlara göre evvelce devletleştirilmiş bir çok istihlâk maddeleri sanayiinin artık kâr getiren bir faaliyet sektörü olduğuna göre hususi teşebbüse devredilmesi ve bundan tasarruf edilecek imkânların devletin büyük bir ölçüde ve hızla girişmek zorunda olduğu enerji, yol ve emsali çalışma sektörlerine aktarması gerekecektir.
3 — Hususi sermayenin çekingen o-luşunu mahzur telâkki etmek müm-
Türkiyede sanayi hareketi üzerine bir konferans
İstanbul Üniversitesi iktisat Fakültesi işletme iktisadı Profesörü Dr. Ahmet Ali Özeken, iktisat Fakültesi Mezunlar Cemiyeti adına 10 ınart 1950 cuma günü saat 18 de Ticaret ve Sanayi Oda^ı Meclis salonunda "Türkiyede sanayii teşvik rejimleri üzerinde düşünceler" mevzuunda bir konferans verecektir.
Şefik Bilkur'ıın cevabı

kün olabildiği gibi bunu bir laikıyet olarak kabul etmek kabildir. Hususi sermaye, milletlerarası rekabetten, dünya politikasından çekindiği gibi devletin. İleriye ait iktisadi görüş, müdahale siyaseti ve vergi politikasının belirsiz bulunuşundan da çekingendir.
4 — Hususi şahıslar elinde biriken serveti tahmin etmeğe çalışmak vergi sistemimizin ve istatistiklerimizin bugünkü durumu karşısında çok tehlikeli bir hesaba girmek olur. Bununla beraber yarı yarıya hata kaldırabilecek şöyle bir tahmin ileri sürmek mümkündür.
Memleketimizde son on sene zarfında bankalardaki mevduat ile halk e-lindeki Devlet Tahvilleri mevcudunun takriben 800 milyon Ura kadar artmış olması hususi ellerdeki senelik sermaye terakümünün ortalama bir hesapla 70-80 milyon lira olduğu his-cini vermektedir. Diğer taraftan yine son seneleşdd mem-leketş ith^l çdilen makine, demir ve çelik nakil t*asitaları gibi istihsal vasıtaları ile memlekette imal edilen çe
«itli istihsal vasıtaları, inşa edilen fai> rikaJar ve her türlü mesken ve gay-rimenkullerin takriben 300 milyon lirayı bulduğu ve bunun dörtte üçünün devlet sektörüne, dörtte birinin de hususi sektöre taallûk ettiği tahmin e-dilmektedir. 7.500 milyon civarında o-lan milli gelirimizin ancak binde dördünü teşkil eden bu tasarrufların batı Avrupa memleketlerindeki nispetlere göre az olmasına rağmen hususi teşebbüsün bugünkünden çok daha geniş Ölçüde faaliyet göstermesine imkân verecek nispette olduğu da muhakkaktır.
5 — Tatbik edilegelen devletçiliğin faydaları, memleketimizde kendi kendine teessüs edemiyecek olan ileri teknikle çalışan mensucat, şeker ve maden endüstrileri gibi iftihar edilecek birçok ünitelerin kurulmasını sağlamak ve aynı zamanda bugünkünden birkaç misli geniş bir endüstriyi yürütmeğe imkân verecek Türk teknisyenlerin yetişebilmesini temin etmek olmuştur.
Devlet elinde olan birçok işlerin zamanı geldiği halde hususi teşebbüsa devredilmemesi ve birçoklarının tekel şeklinde yürütülmesi dünya piyasalarında muvaffakiyetle rekabet e-decek bir endüstri kurmamıza mâni olmakta ve belki de hayatı ucuzlatma gayretlerimizi engellemektedir.
6 — Dünya Bankasının yardımı memleketimize herhalde hayırlı olacaktır. Fakat bunun dışında kalan ve bu Jmnk&dan sağlanabilecek olan yardımları kat kat akabilecek seviyedeki Amerikan iş piyasasının memleketimizle ilgilenmesini temin etmek lâzımdır. Ancak bu temin edildiği takdirdedir ki, İleri Amerikan tekniğini ve işletme bilgisini memlekete büyük ölçüde getirmek ve İktisadî kalkınmamızı süratlendirmek kolaylaşmış olacaktır.
Milletlerarası Ticaret Odasının Türkiye Komitesi
Merkezi Pariste olan Milletlerarası Ticaret Odasının Türkiye Komitesi dün Ticaret Odasında bir toplantı yapmıştır. Bıı toplantıda senelerden beri faal olmıyan bu komitenin, yeni Cemiyetler Kanunu Nizamnamesine intibak etmesi görüşülmüştür. Bu yolda seçilen bir heyet nizamnamede icap eden tAdilAtı yaparak umumi heyete verecektir.
İstanbul Ticaret Borsası
Devlet Tahvilleri
Bugün
Bugün
u:ski Kapanış
Pamuk ya ûı (rafine) Pamuk çekirdeği ...
İzmir Ticaret Borsası
İstanbul :
Ticaret Borsacında /ıııdığ fiatleri geçen haftaya nispetle gerileme kaydetmiştir. Dün piyasa gevşekti. Ancak 70 ton kadar satış olmuştur. Çoktan beri durgun bir devre geçiren den piyasasında ise canlılık görülmüş, koinuı ke-çi, 8îfi!T derilerinin muhtelif kaliteleri üzerine «alışlar cereyan etmiştir.
Kambiyo ve Esham Borsacında ise kayda değer bir şey yoktur. Her zaman olduğu gibi, devlet Hihvilhrı üzerine mahdut miktarda ış olmuştur. Alt:n piyasasında ise durgunluk hüküm sürmektedir,
İzmir: 4
Hafta başında Izııur Ticaret Borsa-sında çekirdeksiz kum Üzihn, sakin ve fakat ümitli idi, İncir piyasasının müstakar durumunda bir değişiklik olmamıştır. Borsada ptınıuk, hareketli durumunu muhafaza etmekle berattı muamelelerde geçen hafta ortalarında görülen hararet azalmıştır. Pumuk yağı piyasasında kayda değer bir yenilik olmamıştır. Pamuk çrkirdeğinhı durumu sakindir.
Adona :
^Ümerbankın piyasadan ufak miktarlarda pamuk satın siması fiatler üzerinde bir tesir yapmamıştır, Birinci akala pamuğu eski seviyesini muhafaza ettiği halde ikhıcı akalada gerileme müşahede edilmiştir.
KAMBİYO
Ecnebi Tahviller
YABANCI BORSALAR
New-York Borsası
Londra Borsası
Bradford Piyasası
Borsalardâ vaziyet
İstanbul Borsası
ı Stcrlıng
100 Dolar .......
100 Fr, Frangı...
Kio İsviçre Fr...
100 Belç Fr......
100 İsveç rCr.....
100 Florin ......
100 Liret .........
100 Drahmi ......
1C»O Escoudoa
Altınlar
Gümüş Gr. Plâtln „
Zürich Borsası (Serbest)
Şirket Hisse Senetleri
T C Merkez Banlcaaı Türkiye Irç Bnnkn/u . Türk Ticaret Hnnknnı . Aralan Çimento ........
Şark Değirmencilik .... Milli Reagürana .......
131 — 25 10 â—
17.
23.25
1Ö.25
Muor Kredi fantiye 1903
m ... 13.11
32,—
43.—
50.—
82.—
75 —
77.— 105 200
16 — 152.—
370,—
350 —
210.—
Nrbııtl 1 ıığlıır :
Zeytinyağı (Kk*(lrn ekstra» Suıinmynğı ıR.ıflnr» ıfenci Ayçiçeği (R«f*ne lenekch)
Î40 —
190 —
164 —
140.— 100.—
170.—
270.— 215.
155 —
10O
İskenderiye Borsası
Açılış
7.90.50 281,-0.80
04.03.-
5.60.—
M 12.50
f3.68.4f' 0.14.12/»
0.01.876
9.73.3*>
Kapanıi;
7.91 2AI 10
0.80
64.03.
5,60,-
M 12.50 73.68.41 0.44 128
0.01.867
9.73 90
Hindin
ERKİ kur
Eıı ayACr
En yukarı
Şirket Tahvilleri
109.—
59 -
67 50
Anadolu
• •
• •
’07.-
60.-
67.50
131.50
25.10
5.-
17.-
23.50
Yağlt lohıımlar :
Ayçiçeği tohumu ..........
Ketentnhuınu ...»....«...
Kcndlrtohumıı ............
Susam (Bandırma) .........
Yer liAtığı knbuklu ......
43.20
hoLıının Koni Maddeleri:
Sıûtr fuılnınut H (kiı imp) kİ
Keçi tuzlu kuru KIIobu..........
Kovun httvıı kurusu kilosu
Eskişehir Ticaret Borsası
Lira
Külçe terli Gr.
Külçe Dcgufifta,
Cumhuriyet ...
Reşat ........
H a mit
Gulden .......
İngiliz ......
Frnnaız kok ... NnpoMon III...
İsviçre
Mew»Y o r k 'i m
Gumuş,
Plâtin
20.00 2a, (0
20.95
21.85 21.2u 21 20
21.1(1
20.60
20.66
Kıtrıı Mryvnlıır :
Fındık (kabuklu sivri)
Fındık ı İç toınbulı ....
Ceviz (kabuklu) .......
Ceviz (İç nathrel) ....
103/197
l'lftlk mm» ınnl) .........
Tiftik ıNatürelı ............
Yapak Anadolu (Kırkım)
Adana Ticaret Borsası
Pamuk Akalıı 1.........
Pamuk Akalıı II. ...... Pamuk Akala III. ...... Pamuk yerli I ........
Pamuk yerli II .......
190-170-142 — 145.— 150.—
Ilıını
deriler ;
30. —
31. —
Pamuk (Kantan=Tailan ......
Aahmounl Kısa clyaflı F/G. Karnak Uzun elyaflı F/G.
80.85
93l9O I
Lira
Tr.5 1933 Ergani ...........
9r5 1938 lk ra iniydi ......
rr5 Milli Müdafaa 1 ......... rr5 194 1 Demiryolu IV ... %5 1911 Demiryolu V ........
«T( l 1/2 1919 Ikramlyrii ....
Diğerleri
TıO 1941 Demiryolu VI.......
Kalkınma I.............
Tr6 .. II ....
(*6 .. III........
%6 1946 İMtikrazı 1........
%0 1943 II.......
Tc6 Milli Müdafaa I .......
IfHK — 163 — 152.25
Buğday yumuşak
Buğday sert ..
4 35
5.85
5.98
40.—
14.20
40.50
30.20 52,6(1 45.10
41.50
II 10
97 70
97.75
97.6*1
97.25
96.35
96.35
21 »110
20.40
20.95
41.—
21.20
21.15
21.60
20.55
20.78
5.82
5 90
40 —
14.10
40.30
39 25
52.50
43.50
11.25
il 25
onsu
I 27/11/1950 Pazartesi
(*) Gününde Borsada muamelesi tescil edilmemiş tahvilât ve eshamın arz ve taleplere göre taayyün eden takribi piyasa değerlen.
MEMLEKET ve DÜNYA BORSA ve PİYASALARI
1949 I
«rf7 1934 Slvas-Erzurum I.
°r7 1034 ■ • aı II.-VII.
1941 Dnmirvnltı 1.
^7 1941 ■ 1
r(7 (941 • 1 111
Tf7 Milli Müdafaa I • ••«•••
%7 IX
%7 1M • > • • II III.
?r7 M İt
D.Y. Tertip A/B. c
• • •»
.♦Mt ...
., MOıncH. Senet.

M.-
26.11.1950 Iftviçre Frangı
Durumu En aşuğı En yukarı
Türk ilraaı 0.95 1.03
I.^olnr «•«>••••••••••• 1.29 4,30
SlcrMng 10 ('• 10 60
Fransız Frangı... 1.11 1.13
Üzüm çekirdeksiz No.ft
İncir A serisi No. S«»e •
B serisi No. 108
Pa muk Akala I.
Pamuk Akala 11.
Pamuk Akala 1II.
Pamuk veril .
Dün Eski kur
Buğday ((Buşclİ—Sent)
Sert Kış mahsulü No. 2 ... 267 1 4 265.50
Kırmızı No. 2 ... 236 3/8 233 7 8
Pamuk Mlddilng (Lıbresi=Sent)
Mart S2.62 32.75
Mnvîs 29.84 32.26
1 c nr nıuz «••••••••••••••••«••••••••• 32.04 31.75
Ekim 29.73 20.40
Tiftik ( Llbrest=Sent)
Teksaa No 1 56.— 58/60
Fındık (Llhre«l~Sent)
Büyük Baradon (Kabuklu 21.— 22.50
Domeat ic ı
.. orta 22.50 22.50
ucvant iç itli al nı&h 86.— 36 —
Elcdra ırı ıç ithn.1 malı 30 — 39.—
Kuru üzlinı tLtbreat—Sent)
Thompson çekirdeksiz seçme
Keten tohumu • Buşd1= Dolar) 3.75 3.80
Mlnm-apnlls 3.80 3.80
Kalay (Libresi =^Sent» 74.25 74 53
Levha*teiM'ke (UM» libre dolar» 7.30 7.30
Keten tohıımu (Tünıı = Stv» lıng > Bombay 1 61 — 64.—
Kalküta 62 50 62.50
Yer fıstığı Hindistan 64 3 4 •' 64.50
Tiftik İyi mnl (Libresi = P(*nt) 34.—No m
• 1 Sıra malı — 30.— ,,
Yün Anadolu 20 21 20 21 ..
13 Trakya .. 18/21 18/21 .,
85 17
99.50
Sayfa 4
TİNİ İSTANBUL
2R Suhat 1M0

A1 manyada hayat ve kitap
- - - -- - - - — • - - - —
Almanya, bilgi lüzumunu şimdi, her zamankinden fazla hissetmektedir
Frankfurt (Al* manyada tetkik seyahati yapan hususi muhabirimİE-den) — ZekAdan alyada damla damla elde edilen bil-(1 sayesinde dalma ileri gitmiş cilan Almanyada, bunun en büyük sekteye uğradığı devir, Nasyonal Sosyalistler zamanı ile
tüller zamanında, hiç tahsili olmıyan bir adamın bu kadar büyük İşlerin bağında bulunması, herkeste yavaş yavaş bilgi lüzumunda bir tereddüt uyandırmaya başlamıştı. Üniversite ziyaretçileri azalmış, İlim adamları geri çekilmiş, muhtelif ilim ve fen mecmualarının Imakı adetleri düşmüştü. Bedbaht bir harpten kurtulan Alınan Milleti, şimdi, o zamanın hatasını tamire, bilgiyi arttırmak İçin teşebbüslere girişmiştir.
mecmua, kitap ve gazeteler, mideleri hoş olan insanların kafalarını doldurmaya hayli yardım etmiştir. Çünkü bütün bu o-kuyucular, kafalarının dolması sayesinde midelerine de hizmet edeceklerini biliyor ve her
Vakıflar - Güzel sanatlar
Tarihimiz tetkik edilirse görülür kİ, müverrih Aşık Paşa zadeden başlayarak Koçi Beye kadar münevverler daima Evkafın fena İdaresinden şikâyet etmişlerdir
Sualtı köprüsü
Yazan: Yüksek Mühendis Metin PVSAT
harp devri ve onu takip eden «cneler olmuştur.
Her şeyi bilgiden fııal a kendi şahsi kuvvetleri ile yapabileceklerini zanneden o Ramanın parti adamları, sırf öğrenmek sayesinde yükselmiş olan Almanya için bilgi ve ihtisasın büyük ehemmiyetini pek takdir edememişler, memleket idaresinde, tahsil âleminde ve hayatın her şubesinde bilgiden ziyade »Dianı neticesinde verilen kamrlar İle her şeyin halledilebileceğini zannetmişlerdi. Zaten totaliter sistemlerin en büyük hataları da hep bu noktada tecelli eder. Çünkü, ortada, artık mesuliyet deni* len şeyin hakiki mânası kalmadığı ve bütün mesuliyetler tok bir kişide toplandığı içindir kİ kanaat ve bilgi •aJilbl olan kimseler iatlycrck veya iatemlyerek sahadan çekilir ve 'bunların yerini ancak o tek kişiye yalanmayı bilen şahıslar alırlar. Birinci harpten evvel Kalser zamanında bile bütün gazetelerin mevcudiyetine ve Rcichstag'ın oldukça hâktin bir vasiyette millet iradesini temsil eylemesine rağmen, Kaisor bir manevra münasebetiyle Goblıç’te irat ettiği bir nutukta Allaha karsı olan mesuliyetten bahsetmiş ve milleti hiç hatırlamak İstememişti. Hitler daha Heri giderek bu Reichstag’ı da ortadan kaldırmış ve kendisinin milletten doğan bir fert olarak insanüstü bir mahlûk olduğunu göstermeye çalı* mıştı. Hiç bir tahsili olmıyan bir a-damın bu kadar büyük işlerin başında bulunması herkeste yavaş yavaş bilgi lüzumunda bir tereddüt uyandırmaya başlamış, Üniversite ziyaretçileri azalmış, ilim adamları geri çekilmiş, muhtelif ilim ve fen mec-
► f —
mualan ile galetaların basılış adetleri düşmüş ve bilhassa ilim kitaplarının basılması gerilemişti.
Uzun ve zavallı bir İdareden ve onu takip eden bedbaht bir harpten kurtulan Alınan milleti, bütün bu hatalardaki en büyük sebebin bilgiye ayrılan hissenin Azlığımla olduğunu görmüş ve harbin hitamını müteakip bütün mahrumiyetlere rağmen, İlk iş olarak memlekette bilgiyi arttırmak içm teşebbüslere gitmiştir. Hitler samanında hor gün sokaklarda nümayiş yapan gençler, sonradan muharebe esnasında da fazla bir şey Öğrenmemiş olduklarından, muharebenin sonunda is sahasına atılacak bir yaşta olmalarına rağmen bilgi İle mücehhez bulunmuyorlardı. Bundan başka boş senelik bir harp, bir çok kimselerde de mevcut bilgilerinin oldukça kaybolmasına sebep olmuştu. Onun içindir kı Almanyanın hemen her yerinde mektep ve kurslar açılmış, bir taraftan tahsilde çok geç kalan gençlik yetiştirilmeye çalışılırken diğer cihetten de malûmat ve tecrübeleri azalmış olanlara yeni bilgi verebilmek İçin imkânlar teminine gayret edilmiştir. Her yaşta ve hor sınıftan olan insanlar için bunun yegâne vasıtası mecmua, kitap ve gazeteler olduğundan. Almanya harpten kurtulduktan sonra denilebilir kl ekmeğini düşünmezden evvel bu fikir gıdasını nazarı İtibar o almış ve memleketin her tarafında her şeye dair meslek mecmuaları, kitaplar ve gazeteler çıkmaya başlamıştır.
İlk zamanlar intişar odcıı bütün bu matbu şeyler, görünüş bakımından çok sefil bir manzara gösteriyorlardı. Adi bir kâğıt üzerine «olgun bir tab ile basılmış olan bütün bu
| Parit Büromuz bildiriyor |
Batı ile doğu arasında kalan Fransa, Avrupayı mı seçecek?
Fransızlar, muhtemel Rus - Amerikan görüşmelerinde yer alamamaktan korkuyorlar
Paris — Bundan evvel bildirdiğimiz gibi, bir Fransız gazetesi, Avru* panm tarafsız bir mıntaka haline getirilmesini teklif etmişti. Bahsi geçen gazeteye göre, Atlantik Paktı yardı-miyle dahi Avrupa, bir Rus taarru* zuna karşı koyacak duruma gelmemiştir.
Fransız hâriciyesi, Avrupanın ta-rafsızlaştırümaaı bahsine şimdiye kadar temas etmemişti. Fransız Başbakanı Bidault. Saint-Etienne şehrinde verdiği son nutku ile Avrupa ve A-merika umumi efkânnı yakından alâkadar eden bu bahis üzerinde kendi şahsi düşüncelerini açıklamıştır, Fransız Başbakanı, Avrupanın kalkınması lüzumunu Deri aUrmÜş, bunun için ise, Avrupanın her şeyden önce taraf «uzlaşması lâzım geldiğine İşaret etmiştir,
“Asyanm tarafının tutabileceğimizi zannedenler yanılıyorlar. Amerika-ya iltihak etmemiz ihtimalini düşünenler de yanılıyorlar.*' Hidrojen bombasının tahrip kabiliyetini düşünerek telâşa düşenler gibi, Fransız Hükümet Başkanı (la taraf tutmaktan çekinmektedir. Bidault. Amerika-yı veya Sovyet Rusyayı iltizam etmiyor, fakat Avrupanın tarafını tutuyor. Her halde Fransız Başbakanı, birleşmiş bir Avrupanın evvelâ mevcudiyetini muhafaza edebileceğine, sonra da kendini müdafaaya imkân bulacağına İnanmaktadır. Her neka-dar Bidault, bu fikri açıkça ifade etmemişse de kullandığı lisandan Öyle anlaşılıyor.
Gerek atom bombacının gerekse dünya meselelerinin büyük devletler arasında konuşulması lehinde İngiltere ve Amerikada beliren cereyanlar karşısında. Bidault, Fransanın sesini işittirmek lüzumunu hissetmiştir. Bu arada Churchlll’in, Amerika, İngiltere ve Rusya arasında bir konuşma yapılmasını teklif edip Fran-sadan hiç bahsetrneyişinl. Fransız Başbakanı hayretle karşılamaktadır. Bidault, Fransasız dünya meselelerini halletmenin imkânı olmadığını belirtiyor ve Stahn’le konuşmanın lüzumunu kabul ediyor. Nihayet, Ruslarla konuşabilmek ihtimalinin gayet zayıf olduğunu itiraf etmekle beraber bu zayıf ihtimalin tahakkuku halinde çok katı neticeler alınacağını da ilâve ediyor.
Böylece, Moskova ile görüşme imkânlarının araştırılması lüzumunu Churchill ve Connaly'ntn katiyetle; Acheaon ve Trumajı’ın ise, ihtiyatla belirttikleri bir zamanda, Fransa Başbakanının ağziyle meseleye bigâne kalamıyacağım hissettirmek istemiştir.
Amerikalı sözcülerin birbirini tutmayan beyanatına rağmen. Amerikanın Rusya ile konuşmak istediğini kabul edebiliriz. Ancak, konuşmalar ne şekilde olacaktır? Üçlü mü, dörtlü mü, Birleşmiş Milletler kanallyle mi? V’ashlngton bu suallere cevap verecek durumda değildir.
Eğer Churchill, muhafazakâr bir kabinenin başında yer alırsa, tek başına Moskovaya gidip Stalin'le görüş-mek İsteyecektir, işçiler ise acele etmeyip dikkatli davranmayı ve Birleşmiş Milletler vasıtasiyle teşebbüse geçmeyi makul görüyorlar.
Fransa, tıpkı Amerika gibi, hangi yolu tercih ettiğini daha açıklamamıştır. Şimdilik yegâne istediği şey unutulmamaktadır. Belki neticede. Fransız Hükümeti, Leon un ileri sürdüğü gibi en kıs» manda Birleşmiş Milletlerde aliyet göstermesini istiyebilir.
Fransa gayet iyi biliyor kl, heyetler, fevkalâde mümessiller v.s. işin İçine girerse kendisi unutulacaktır.
Blum’-blr zahir fa-Çünkil
şeyden evvel bilgi ile mücehhez ol-maya gayret ediyorlardı. İşte bu sayededir kl dört beş sene zarfında memlekette yeniden bir fikir hayatı başlamış, ilmi eserler ve münakaşalar çoğalmış, malûmatlarını arttıran adamlara iş imkânları bulunmuş ve bilhassa ilmi mecmualar ile kitap ve günlük gazetelerin tab adetleri şaşılacak bir dereceye yükselmiştir. Meslek mecmualarını almak İçin o meslek erbabına hiç bir mecburiyet tahmil edilmez, kitapların intişarı hiç bir yerden himaye görmez olduğu halde şimdi bunların intişarından hem tâbi ve hem de eserin muharriri oldukça memnun olmakta ve maddi bir istifade temin etmek İmkânı bulmaktadırlar. Bilhassa günlük gazetelerin miktarı muhtelif şehirlerde ve muhtelif gazetelere göre sayılamıyacak kadar çoğalmıştır. Bunların hepsinde günün politika havadislerinden maada cemiyet hayatını alâkadar eden ve İnsanı daima biraz, yükselmeye sovkeden bir çok bahisler vardır, öyle kı bir gazete her hangi bir mektep kürsüsü-nün Adeta bir tamamlayıcısı addolunur ve bütün hayat pahalılığına ve gelirlerin azlığına rağmen, her Alman başka şeylerden kısmak kitap ve gazeteye parasının bir kısmını vermekten zevk alır. Okuma zevkinin artmaya başladığını memnuniyetle gördüğümüz memleketimizde dc buna mümasil bir kitap ve gazete faaliyetinin teessüsünü ve halkın da buna daha fazla rağbetini, bilgi lüzumunun her gün biraz daha fazla hissedildiği şu zamanda, candan temenni etmemiz her halde yerinde olur zannındayız.
r*sena »- w- — —n M—Hlı
Bayan Roosevelt’e Prince Cari madalyası verildi tVashington, 27 A.A. (USİS) — İsveç Kıralı Güstav, bu yılkı Prince Cari madalyasını ’ Milli ve milletlerarası insanlık sahalarındaki çalışmalarının bir takdiri olarak” Mrs. Franklin D. Ruosevelt'e tevcih etmiştir.
Bu haberi bugün açıklayan İsveç Büyükelçiliği Mrs. Roosevelt’ln harp malûllerine yardım için büyük bjr alâka ile çalıştığını ve avm zamanda da “Büyük miktarda harp muhacirlerine yardım İşini bütün kalbiyle ve kuvvetle desteklediğini” söylemiş ve "Mra. Roosevelt’ln, Birleşmiş Milletler Ekonomik ve Sosyal Konseyi tarafından kurulan İnsan Hakları Komisyonu Başkanı sıfatiyle umumi olarak, insan haklarına gayet büyük mikyasta hizmet ettiği muhakkaktır” demiştir.
Prince Cari madalyası Kıral Güs-tav tarafından 1945 senesinde kardeşi Prense Carl'ın 84 yaşında İsveç Kızılhaçı Başkanlığından istifa etmesi münasebetiyle tesis edilmiştir. 1949 senesi mükâfatı Filiatinde katledilen Birleşmiş Milletler arabulucusu Kont Folke Bcrnadotte’a ölümünden sonra verilmişti.
VAKIFLAR Genel Müdürlüğü bütçesi müzakere edilirken her zaman olduğu gibi birkaç mebus bazı tenkıd ve irşatlarda bulundu; fakat dâvanın esasına temas eden yine çıkmadı. Çok keder edilir ki Cumhuriyet devrinde bıın»:a yıldır, evkaf teşküâtınıız memleket lehine bir gelişme gösterememiştir; hattâ denilebilir ki işi kimse ınühiınaeme-mlştlr.
Eski devirlerden beri köhne bir idare diye tanıdığımız bu devlet mü-essesesi yakın zamana kadar hemen hemen aynı köhneliğini muhafaza etti. Malûmdur kl güldürücü piyeslerle romanlarda köhneliği temsil c-den tipler, ekseriya evkaf şubelerinin birinde memurdur. Hattâ büyük sahne Üstadı Sadi’nin yarattığı gülünç MBlcan Efendi.,. — aklımda
doğru kaldıysa — o idarenin ruh ve zihniyetini temsil eden şekil ve şemailde bir evkaf kâtibidir.
Daha önceleri bile, evlenme çağına erişmiş kızların evkaf memuruna rağbet etmediklerini pekâlâ natırla* mnktayım. Zira Tanzlmattan sonra her devlet dairesi şöyle böyle teceddüdü kabul ettiği halde Evkaf Nezaretinde köhnelik ananesi sürüp gidiyordu. AbdÜlhamld zamanında bıı nezaretin başında bulunan zat, dünyanın en namuslu, en dürüst ricalinden Galip Paşa idi; fakat o derece yaşlı idi ki — hele son yıllarında — yürümekten âciz, tam mâna-kivle bir “pir-i-salhurdc,. olmuştu. Vefat edince yerine Turhan Taşa tâyin edildi; herkes hayrete düştü. Şaşkınlık şuradan geliyordu: Yeni nazır büyükelçiliklerde bulunmuş a-lafrangameşrep. Serkl Doryan müdavimi, şık giyinir, dinç yapılı bir vezirdi.
Evkaf nazırları, devrin teşrifatı İcabı cuma selâmlığında bulundukları ve Hamldiye Camiinde hünkârla beraber namaz kıldıkları için Turhan Paşa ilk günü, namaz usullerine vukufsuzluğundan gûya rükün varılacak yerde secdeye kapanma yahut aksini yapmış, etrafındakilere bakarak hatasını anlayınca da yanındaki ne “Ah. pardon!,, demı^. Bu, gerçekliği şüphe götüren rivayet, halkın evkaf idaresi başına, evkafın köhneliğine uymaz bir nazırın getirilmesine karşı uydurduğu tuhaflık olsa gerektir.
Meşrutiyetin ilk günlerinde Recai Zade Ekrem Bey merhum hıı aralık evkaf nazırlığı etmişti. Yeıu fikirliliği ve giyim zarafetiyle tanınmış bu edebiyat üstadını da halk efkârı, bilhassa nezaret erkânı yadırgadı, üstat da çok durmadan maarif nazırı oldu, toz topraktan kurtuldu .
İşte bundan sonradır ki ı İttihat ve Terakki) Hükümeti ıslahat yapmak lüzumunu duyarak o makama evvelâ Mamada Paşayı, arkasından Hayri Efendiyi getirmişti. Evkaf I-
Londra Radyosunda
Londra radyosu, dün saat 18.30 dakı Türkçe neşriyatında, büyük Türk şairi Rıza Tevfik ln hatırasına hürmeten ufak bir program ayırmış bulunuyordu
Rıza Tevlık’in 19 uncu asır sonlarında yetişen büyük mütefekkirlerden biri olduğu ve felsefesinde Huxlep ve Spencer’in akisleri bıılun-
— 30 —
■t
bu veledi götürüp teslim etsem.
geldiğimiz için dostum, son ve çekerek şikâyetlerine son verdi, daha şimdiden müşterilerle
Hulâsa, anhyacağın, bıktım, usandım. Bir dakika olsun peşimden ayrıldığı yok. Bu yetmiyormuş gibi, harp hâtıralarını, er meydanında şehit oluşunun hikâyesini sabahtan akşama kadar dinleyip duruyorum. Eğer böyle devam ederse çıldıracağım. Ah bir darlılâceze yapsalar da Ah.. Ah!.,
Salona derin bir ah
Muazzam salon dolu idi. Hem de ne müşteriler! Yeğpn Marsel salonuna (Meşhur Sakallar» ismini koymakla, ömründe bir defacık mübalâğa etmiş olmuyordu.
İçeri girerken Napolâon’u. üçüncü vc Dördüncü Henri’leri, Kıral Klovis’i görüyoruz. Oturmuşlar, traş oluyorlar. Sandalyelerde sıralarını iıekliyenlcr arasında Louis-Phı-llppâ. On dördüncü Louıs, La Fontaine ve daha bir çok meşhur “sakallar”, tarih! simalar var.
I^oıııs-Phiiıppe ile I^a. Fontaine arasında kim var beğenirsiniz? Bay Rikiki ile oğlu Daniyel.
Klovis’i traş etmekte olan yeğen Marsel beni görür görmez
— Geldin mi, küçük? diye sesleniyor, eh, artık açılma töreni için güzel bir makale yazarsın.
Kulağıma eğilerek fısıldıyor:
— Meleklerle ahbap olmak ne iyi, bak, “Fransa tarihi,, nın en tanınmış kimselerini buraya gönderdiler.
Jüi Anflör bu fevkalâde peıukâr salonundaki müşterilerden çoğunun resimlerini çekti bile! Ben de. gazetem için şu mükâle-meleri not ediyorum:
Marsel (Klovis'e) — Golua biçiminde bıyıkların artık modası geçti. Bir tavsiyede bulunmama müsaade ederseniz, amerıkanvarı bir Şarlo bıyığı size daha yakışacak, hem de sizi bu kadar terletmez.
Klovis — Sakın golua bıyıklarıma dokunayım demeyiniz. Oteldeki bütün kadınlar I deli divane oluyorlar. Bu akşam birisiyle randevum da var. Domuz yogiyle kozmetik leyin. En sevdiğim koku odur, Vaktiyle Kıraliçe V________________________ --
MUHARRİRİ : CAMİ
Yazan: Refik Halid KARAY
daıcsl, İşleri kavramış İki ehil ve mütehassıs adama bunlarla kavuştu. Birincisi yeni esasları kurmuş, İkincisi İcraata girişmişti.
Tarihimiz tetkik edilirse görülür İd müverrih Aşık Paşazadeden bavlıyarak Koçl Bey’e kadar münevverler daima evkafın fena idaresinden şikâyet etmişlerdir. Dağınık evkaf umurunun nüfuzlu bir tek elde toplanması maksadlyle bir “evkaf nezareti,. tesisi ve bu nezareti temsil eden zatın kabinede yer alınlısı, sanıldığı gibi dini bir zaruretle değil, iktisadi bir görüşle düşünülmüştür. Evkaf, memleketin iktisadiyatı kadar güzel sanatlarına, eski eserlerine. içtimai yardım teşkilâtına, maarifine, hulâsa her tarafına kol budak salmış alâkalariylc nezaret yahut bakanlık olmaya değer bir idare idi.
Onu — galiba modern ve lâik zihniyete uymuyor diye — kabineden kapıdışarı ettik. Etmekle kalmadık: zaten bin bir işi başından taşkın olan başvekâlet makamına üstünkörü bağlamak suretiyle ihmale uğrattık. Daha fenasını da yaptık: Başına yüksek şahsiyette âmirler koymadık. zYncak çok yakın günlerden beridir ki bu idarede hayat eseri görülmeye başladı. Yetmez.
Yetmediğini bereket hükümet de anlamış kı bütçe müzakeresinin sonunda başbakan yardımcısı, görülen aksaklıkların giderilmesi için vakıflar teşkilâtı için yeni kanunlar hazırlandığım ve bir (vakıflar bankası) kurulması için çalışmalarda bulunulduğunu söyledi. (Bunu bildiren gazete “çalışmalar yapıldığı,, sözlerini kullanmaktadır ki türkçe-nin evkafımız kadar açıklı bir hale düştüğünü ispata, o acayiplik bali-gan ma belağ kâfidir!)
Fikrimce bize bir (vakıflar bankası) d^gıl. banka mekanizm asiyle işliyen, tam mânasıyla bankalaşnu.ş, banka hüviyeti alınış bir vakıflar idaresi lâzımdır. Otuz senelik sav-sakbğımızı ve kadirbllmf'zJIğimizi ancak böyle bir hamle yapmak suretiyle affettircbilirlz.
Hattâ görüşüm odur ki yıkılıp büsbütün yenisi, yeni sistemde kurulmadıkça vakıflarımız baş belâsı olmakta devam edecektir. Kurulduğu takdirde ise hem imar, hem güzel sanatlar, hem de turizm hâmisi bir müessese mahiyetine yükselir, tyi eser, fazilet, kültür ve içtimai muavenet mükâfatlarını bile düşünmüş vakıfnamelerimiz yok muydu? Ben, sonenin en faydalı kitaplarına vc en güzel sanat eserlerine mükâfat ayırmış vakıfnamelere rastladım.
Ölüyü diriltmek mûcizesini göstermemiz lâzım. Bu da kifayet etmez. ÖlUnün yaşadığı zamandaki kusurlu tarallarını düzeltip ona daha mütekâmil bir bünye vermemiz icap ediyor. Güç iş... Fakat bir gün mümkün!
Rıza Tevfik gecesi
duğu belirtildikten sonra şiirlerine geçilmiş ve sanatkârın hece vezniyle yazdığı şiirlerde ve bilhassa âşık tarzında lirizmin en güzel numunelerini verdiği açıklanmıştır.
Nihayet, büyük şairin “Şâm-ı Gariban”, “Uçun Kuşlar” ve “Fikretin Aziz Rııhuna” isimli şiirleri okunarak programa son verilmiştir.
KIYAMET GUNU
TÜRKÇESİ : REFİK HALİD KARAY
ı Ay-
Klotıld'le sevişirken onu kullanırdım hep. Birinci berber çırağı (Napoiâona) — Saç mi, sakal mı?
Napol^on — Hem saç, hem sakal!
.naya bakarak) Şu mel’un kıyamet gününden beri traş olamadım, sakalım
mış»
Birinci berber çırağı — yapayım ?
Napolâon — Keçi sakalı
mı ediyorsun benimle? Bu...
Marsel (koşarak) — Haşmetpenûh,
bir
Keçi
karış uza-
sakalı nu
Keçi! Alay
mı?
bu kadarı fazla, af buyurunuz. Bu çırak On üçüncü Louifl zamanında yaşıyordu, onun için sizi ve ne biçim traş olduğunuzu bilmiyor. Ne yapayım? Dirildiğimizden beri kinişe çalışmak istemiyor kl... Onun İçin berber çırağı olarak ancak bunları, eski devirlerden kalanları bulabildim. Fakat dutunuz, aklıma bir şey geldi. Bir lügat kitabiyle meseleyi hallederiz. ‘Berber çırağına bir lügat vererek:) N. harfim ara. orada Napol^onu bulacaksın Resmi «le var. Haşmetpenahı kitaptaki modele göre traş e-dersin. Bizzat size hizmet edemediğimden zür dilerim haşmetpenah! meşgulüm.
Kapıdan Romalıları rıkı kostüm giymiş, »açlan Hile rafından sarkan bir kadın giriyor:
Karim — Bayanlar salonu nerede? diyor, Ben Kıraliçe Brünho'yum!
Marsel — Dipteki kapı. Altı aylık per-manant mı yaptıracaksınız?
Brünho — Hayır. Saçlarımı “a la garson” İstiyorum.
Marsel — Yazık değil mİ? Ne güzel saçlarınız var.
Kıral Klovis
gibi tarihi lüle yüzünün
ö-ile
bir et-
Brünlıo — Hayır, diyorum size, “a la garson,, istiyorum. Artık kimse saçlarımdan azgın bir atın kuyruğuna bağlatıp beni sürü-yemez. İkinci Kloter de, bir daha beyle bir teşebbüste bulunmak isterse, ettiği ile kalır. Ala garson istiyorum, hem de mümkün olduğu kadar kısa ve dipten! (Bayanlar kısmına girer.)
IV. Henri (birden haykırarak) — Hay Allahın belâsı! Ne görüyorum! Şöyle dalmışım. berber sakalımı traş etmiş!
İkinci berber çırağı — Tabii bayım! Traş ettim amma favorileri bıraktım,
IV Henri — Favori mi? Bu da nesi! Güzel Gabriyel beni tanımıyacak şimdi.
Marsel (koşarak) — Çok üzüldüm hıış-motlû! Bu çırak, favorilerin moda olduğu 1830 tarihinde yaşıyordu. Eh. alışkanlık şevkiyle...
Napnlâon ıBıı sefer de o haykırır/ — Bu berber amma da aptal şey! Nedir şu sivri sakal.. Nedir bu sivri uçlu bıyık?! Ya bu saçlarımdaki poradalar?. Alçak! Seni toceğiın; ne hallere soktun suratımı?
Marsel (Koşarak, berber çırağına ı yaptın? Sana lügat kitabından model dim mi?
Birinci berber çırağı — Verdiniz, aynım yaptım (lügati gösterir),
Marsel Vay canına! Yanlış yapmışsın. Üçüncü Napolöon’ıı model almışsın.
Birinci berber çırağı — Ne bileyim ben! Napolâon’u aradım, karşıma bu çıktı, Sürü ile Napol^on olacağı aklıma gelir miydi? Rlchelieu zamanında yaşıyordum,
nıız “üç Silâhşorlar., ı ben traş ederdim, söz aramızda, bu müşteri kadar müşkülpesent de-
geber-
— Ne verme-
ben de
Ben bıliyorsu*
Sunili Köprülünün
Kt yakanın münakale nizamı hakkında muhtelif yazarlar, kıymetli
1 mütalâalar İleri sürmektedir. Memleketimizin iktisadi hayatında mühim roller oynayacak olan bu ha- | yatı köprünün çok ucuz ve yeni bir tarzda halli İçin “Sualtı Tünel Köprü” ismi ile patentledlglm bir tipi arzetmiştim. Bu defa bu köprünün boğazı geçmek için en münasip inşa yeri ile iki baş istimlâk mıntakala-rının durumu ve diğer hususiyetlerinden bahsedeceğim:
tik nazarda bu münasip mevkiin mesafesinin kısalığından ucuza çıkacağı düşüncesiyle Hisarlar arası olması hatıra gelir. Fakat huıaya gerek demiryol ve gerek şose yollarının getirilmesi, maliyeti bilâkis arttıracaktır. Kaldı kl halkın hıı uzak yere göstereceği rağbet de o nispette azdır.
Köprünün en rantabl mevkiinin Sarayburnu ile Üsküdar arasında olduğu görülmektedir.
Bu rmntaknda diğer klâsik tip köprülerde İstimlâk milyonları aşan büyük kıymetler alır. Misâl olaınk söyleyelim ki, Eminönü İle Unkapanı a-rasmda açılacak bir yol için istimlâk masrafının 10 milyona yakın olduğunu geçenlerde gazeteler yazmışlardı. Halbuki bizim tarzı inşamızda İstimlâk sıfıra yakın kıymettedir.
Yukarıda boğazın derinliklerini gösteren kotlu krokisinde görüldüğü Üzere 0 - 25 metre derinlikler, Üsküdar cihetinde 800 - 900 metredir. Sa-rayburhu cihetinde bu miktar 150 metre kadardır. Sualtı tünelinin a-yaklannın oturacağı taban mevkii deniz sathından 30 metre civarındaki i derinliklerde olacağından, köprünün su İçindeki muallâkta kalan kısmı 500-600 metre olacaktır. Diğer açıklıklar sağda solda 600 er metresi toprağa oturmuş (bağlama) vazfi’etln-dedir. Bu iltisak yolu kısmına normal meyli vererek sahile sıfır veya karadan itibaren geçit kabarisi râ-kımında çıkmak İmkânı aşikârdır. Bu vaziyette bir sahilden hemen girilerek diğer sahilden yine İstenilen noktadan kolayca çıkabilmek, istimlâk mevzuunun pek az kısımlara In-
• hisar edeceğini göstermektedir.
Gerek en rantabl mevkide, gerek diğer klâsik tiplerin hepsinden ucuzluğu, istimlâk masrafının hiç yok denecek kadar azlığı dolayısivle Sualtı Tünelinin Boğazı geçmek için diğer tiplerin üstünde en İktisadî olduğu görülmektedir.
Teknik tarihle ilgilenenler bilirler ki, her yeni şey mümasil, evvelkileri ortadan kaldıracak durumda değildir.
ğildller. Beğenmiyor mu? Nesi var? Hiç de fena değil. Eğer başında bir peruka olsa, biraz Portos’a benziVecck.
Marsel — Senden fikir soran yok. Ben şimdi git. Klovis’in bıyıklarını yağla, imparator hazretleri He bizzat ben meşgul olacağım. ıNapolöon’aı Merak etmeyiniz, tarihi simanızı şimdi iade ederim. ıTraşa başlar) Sağlığımda. müşterilerim hep zamanın politika kodamanları idi. Poincarr^, Barlhou, Herriot bende traş olurlardı. Bu itibarla meşhur şahsiyetlerin hususiyetlerin! bilirim, demek istiyorum. (Traş biter) Tarihi kâkülünüze biraz briyantin ister misiniz?
Üçüncü berber çırağı (Marsele yaklaşarak) — Patron, benim müşterinin Öyle gür saçları var ki şimdiye kadar allı tarak kırıldı. ensesini alayını derken dört makinenin ağzı bozuldu; sekiz makas, kullanılmaz hale geldi.
Marsel (bakarak) — Ona “saçlı Clodion” derler. Bir tırmık kullan, ancak öyle saçlarını tarıyabllirsinî
İkinci berber çırağı — Sırada ulan buyursun.
XIV. LoulS (Rıkiki'yeı — Sız benden önce geldiniz galiba, asilzadem?
Rikiki — Rica ederim haşmetpenah. acelem yok benim. Buyrun sıramı size bırakıyorum.
tkınci berber çırağı (On dördüncü Loııis-nin kocaman perukasına bakarak) — Eğer saçlarınızı kıvırtmak istiyorsanız Bayanlar, salonuna teşrif ediniz.
XIV. Louls (perukasını çıkararak) —Hayır, bunu içeriye gönderin, beni de traş edin. Yalnız dikkatli ol. tepemde pertavsız şeklinde iki ur vardır. Zaten onları örtmek için bu peruka modasını ortaya attım!
İkinci berber çırağı (espri yapmak arzu-siyle) — Pertavsız mı? Perukanızı parlatmasından korkmuyor musunuz?
XIV. Lotus — Neden?
İkinci berber çırağı ıespriyi yapıştırır)— Size “Güneş-Kıral,, demezler mıydı? Güneş pertavsızdan geçince yaktır! (Aptal aptal bir kahkaha atar)
Devamı var —

r
vaziyetini gösterir kroki
Ancak evvelkilerin pek yüklü olan fonksiyonlarında hafiflemeler yapar. Tren, otomobil, tayyare hepsi nakil vasıtaları olduğu hâlde hiç biri diğerinin yerini alacak dürümda değildir.
Sualtı Tünel Köprünün de iktisadi olduğu veya olmadığı gaye hudutları vardır. 150 metre civarında» kl açıklıklarda bu köprü iktisadi değildir. Yukarıdan Demir Köprü ile geçmek daha uygundur. Bu gaye hududunun dışında Sualtı Tüneli diğerlerinin hepsinden ucuz maliyet verir. Bir de geçitlerin fonksiyonuna tâ-bl olarak tiplerden birini seçmek lâzımdır.
İki yakanın birleştirilmesinin tatlı bir hayal olduğu ve feribot arabalı vapurlarla şimdilik münakale sistemini takviye gerektiği fikrinde olan sayın yazarlarımız vardır. Bugün gerek ferihot için yeniden yapılacak masraflar, gerek arabalı vapurlar için yeni mübayaalar ve bunların İşletme masraf ve külfetleri teklif ettiğimiz tarzda devamlı kalacak bir köprünün İnşası İçin gereken paranın hiç olmazsa yarısını aşan kıymettedir. Böyle bir köprünün rantabl mıntakada senelik geliri 6 milyon civarındadır. Daha evvelki bir yazımızda arzettiğlmiz gibi arabalı vapurlarda otomobillerden bir gidiş için 2,5 lira, kamyonlardan boş ve dolu olduğuna göre 10-20 lira, silindir, gibi ağır vasıtalardan 100 liraya yakın para alınmaktadır. Her gün vapurlarla dolup tasan halkın her sefer İçin 20 kuruş ödediği ve demiryol geçeceği gözönüne alınarak onun da getireceği varidat hesaba ithal edilirse yukarıdaki 6 milyon senelik varidatın asgari Mr rakam olduğu anlaşılır. Bu vaziyette 30 milyon liraya diğer klâsik tiplerin 1 3 maliyetine bu köprüyü inşa edebileceğimize göre 5 sene gibi kısa bir zamanda parasını amorti edecek ve '*1-ğer seneler için belediyeye 6 ml.’von gibi büyük bir varidat getirecektir
Bana öyle geliyor kl. üç sebep n bu köprüyü muhakkak yapmak zımdır. Birinci sebep; memleketin iktisadi hayatında mühim roller oynayacağıdır, Aynı zamanda gün bogün mühim bir dâva şeklinde şehrimizde kendini hissettiren İşsizliği kısmen ortadan kaldıracak ve büyük bir iş mevzuu açacaktır.
İkinci sebep; yukarıda bahsettiğim rantabliteden dolayı belediyeye her sene 6 milyon gibi büyük varidat temin edeceğidir.
Üçüncü sebep de memleketimizin teknik sempatisini para ile satın alın, mayacak cinsinden çok arttıracağıdır.
Devrin baş tacı ı TURİST
Atina gazetelerine göre, Maliye Müsteşarı B. Sotronopulos, gümrük makamlarına bir tamim yollıyarak, Yunnnistana gelecek olan yabancılara karşı iyi muamele etmelerini tavsiye etmiştir.
Sofronopulos. bu tamiminde bilhassa aşağıdaki noktaları belirtmektedir:
“Yunanistan bir turist memleketidir. Kadim Yunan medeniyetinden kalma bir çok eski eserlerimiz vardır. Biraz gayret sarfedersek. memleketimiz mühim bir turizm merkezi haline gelebilir. Turistlerin getirecekleri dövizler sayesinde İktisadi muvazenemizin açığım kapayabiliriz.
“Turistlerle ilk karşılaşacak olanlar gümrük meni urları m izdir. Bunlar, yabancıların üzerinde ilk İyi intibaı bırakacak kimselerdir. Medeniyetimizi yabancılara ilk defa gümrükçüler göstereceklerdir. Binaenaleyh, bunlar turistleri son derece nezaketle karşılamalıdırlAr.
“Turistlerden beklenen menfaatleri gözönünde tutarak gümrük mevzuatımızı geniş bir düşünce ile kavramak ve bunların arasındaki inceliği takdir etmeliyiz.
“Gümrük memurları bilmelidirler ki. bir yabancı Üzerinde bırakacağımız iyi intibalar, gümrük resmi olarak tahsil edeceğimiz birkaç drahmiden çok üstündür. Nezaketimizle yabancıların memleketimizde daha fazla kalmalarını temine çalışmalıyız.
“Gümrük memurları her halde bir yabancı dil de öğrenmeli ve İngilizceyi tercih etmelidirler. Milletler arasında geniş sahada yayılmış olan dil. İngilizcedir.,,
flnyfn 5
î« JiııMt 1050
HİKÂYE |
PSİKOLOJİ
KAPPY1 açıp da onu görünce hiç bu kadar- mesut olmamıştı. O (ln.. içeri girerken, geldiğine pek. ninnin pek memnundu.
— İsiniz, yok mu?
— Yok. Çay içecektim.
— Kimseyi bekliyor musunuz?
— HİÇ kıniRr\ I.
— Oh. ııo âlıu
Şapkası İle paltosunu sakin ve ağır bir hareketle yerleştirdikten sonra ocağa yaklaşarak ellerini a-trşe doğru uzattı.
Bir aralık ses çıktırmadılar. Sanki tekrar görüşmenin, buluşmanın sevkını tatmakla nicşculdülor. Kendi kendilerine:
“Koııusnuıya ne lüzum var? Beraber bulunmak yetmez ini?., diyor gibiydiler.
Sonra erkek döndü, baktı; kadın da yerinden kalkarak:
— Bir sigara vereyim mİ? «İrdi. Ben çay suyunu ısıtayım. Canını* çay İstiyor mu?
— Hayır.
— Benim İstiyor.
— Zııtrıı sİ* tam bir Çinli kadın gibisiniz.
Öteki gülerek cevap verdi:
— Doğru. Sağlam erkeklerin canı nasıl şarap İsterse benim de canını çay istiyor.
Kadın lâmbayı yakıp perdeleri örttü, çay masasını ortaya çekti. Bu çay içme merasimi ııe tatlı bir şeydi; ama bir engeldi de: erkek bunun çabuk bitmesini istiyordu; xlra bitince, çay masası köşesine İtilecek, koltuklar birbirine yaklaşacak, o da piposunu yakarak:
— Geçen sefer anlattıklarınızı düşündüm. Bana Öyle geliyor kİ diye bağlıyacaktı. İşte beklediği bu İdi. Kadın da onu bekliyordu.
Erkek otıız birinde» kndııı otuzunda idi; zengin ve değişik tecrübeler edinmişler. Erkek romancı idi. Kadına gelince, İngiliz tiyatro sanatını ondan İyi hisseden yoktu.
Ev sahibesi:
— Şu pastaları dikkatle yeyiniz, dedi. Bütün letafetini slndlre »indirt...
— Hiç merak etmeyin. Zatım yalnız burada ne yediğimin farkına varırım. Başka yerde haberim bile olmaz. Yalnız yaşıyorum, ye* nıck yerken okuyorum, ondnıı o-larak... Hem bende dış hayatı yaşamak hassası yoktur. Hiç bir şeyin adını bilmem; gittiğim yerlere, gördüğüm İnsanlara dikkat etmem, bakmam bile..
Yeniden sustular. Fakat bu seferki sükût, deminki tatlı sükûta benzemiyordu. Az sonra kadın:
— Ateş sönecek... diye kalktı, a-teşl bira* canlandırdı; çay masasını İtli ve mavi koltuğu çekerek içine büzüldü. Yine böyle bir sükûta meydan vermem eliydi..
— Geçen sefer getirdiğiniz kitabı okudum.
— Nasıl buluyorsunuz?
Şimdi eskisi gibi konuşmaya koyulmuştular. Hakikaten eskisi gibi miydi ama? Konuşmakta çok acele etmemiş miydller? Erkeğin kalbi çarpıyor, kadın da kendi kendim* düşünüyordu: Bize bir şey o-luyor aıııa nedir?
Kendilerini zorlamamalar, tamamen açılmalar daha İyi olmaz mıydı? Hiç değilse ne olacağı anlaşılırdı. Kararsızlıkları içinde bile görüyorlardı kİ. o kıymetli dostlukları tehllkeıle idi. . İşte buna meydan vemıiyecektilcr.
Erkek ayağa kalkarak:
— Son zamanlarda zihnimi kurcalayan bir sınıl var, dedi. Yarınki roman ruhî roman mı olacak diye düşünüyorum. Siz. edebiyatla • psikoloji arasında münasebet bulunmadığına erniıı misiniz?
— Bugünkü geııç muharrirler psikanalizcilerin iddialarını benimsediler mi demek İstiyorsunuz?
— Bana öyle geliyor. Çünkü bence, o neslin hasta olduğunu görecek kadar aklı var.
Yazan: Katilerine Mansftelfl
Ve konuşma böyle «levanı etti. Kadın bir aralık ona: “Tehlikeyi uzaklaştırdık,, demek istercesine gülümsedi: “muhakkak** demek İstiyormuş gibi erkek de gıilüniscdl*
Fakat hu gülüııiscnır uzun sürdü. nihayet bir sırıtma şeklini aldı. Erkek kendi kendine:
— Ne konuşuyorduk? diye sordu. tç »ıkıntısından Inllyoeok hale gelmişti. Bu m ferkl sükût, yek ve ümitsizlik sükûtu oldu.
Saat, ııcşıdi rm.şcll altıyı çaldı; ateş tatlı bir hışırtı neşrediyor. Sessizlik şimdi güzel bir musiki gibi onları zevkleııd İrmekte, Erkek onun devam etmesini İstiyorsa da nihayet vermeyi de arzu ediyor. Anuı sözle değil; yııııl o her zamanki sıkıcı gevezelikle değil. Başka bir yol arıyor; işte o yolda konuşmayı dilemekte. * si/ do bunu hissediyor musunuz?,, demeğe hazır. Amma tam bunu diyecek yerde şunu söylüyor;
— Bana müsaade. Braııd la saat altıda randevumuz var.
Bu sözleri hangi şeytan söyletti ona? Fakat kadın da cevap veriyor şiıiKİi:
— öyle ise çabuk olun. Braml g( • knhnmııktan hoşlanmaz. Niçin daha önce söylemediniz?
Ve gülümslyerek sapkaslyle bastonunu uzatırken:
“Olmadı, yapamadık. Beni incittiniz,, der gibi oluyor içinden.
Böyle ayrılmaları doğru mu? “Beni incittiniz; niçin gitmiyorsunuz? Yok. gitmeyin... Kalınız.,. Yok gidin „ içinden bu »özler geçerken öteki gidiyor.
Evet» erkeğin hakkı vardı: Hiç bir şeyin farkında değildi. Fırsatı kaçırmıştı artık. îş İşlen geçmişti «leğll mİ şimdi? Kadın küçük salona döndü, bir aşağı bir yukarı boyladı, sonra kendini sedirin üstüne attı. Her şey bitmişti. Biten ne İdi anuı? Hiç,’sadece bir şey... Onu bir daha gÖrmiyecektl.
Az sonra kapı hızla çalındı. Her halde o idi. Açmamalı, istediği kadar çalsın... Fakat koşup kapıyı açta-
Eşikte karşılaştığı kimse, onu çok seven ihtiyar kızdı. Birdenbire çıkagelir, kapıdan “İşiniz varsa glnniyey iın„ dedikten sonra girer, evin İçimle ne varsa hepsine hayran hayran bakar, getirdiği çiçek demetini uzatırdı. Fakat bugün:
— Kusura bakmayın, dedi; yanımda biri var. Birlikte gravür yapıyoruz. Her akşam çalışıyorum.
Ve kapalı şemsiyesinin derinliklerinden çıkardığı menekşe demeli- aV(art1ı.
Kadın çiçekleri lıemen almadı; bir sual şeklinde yayılan sükûtu yine hissetmişti; ama bu defa kararsızlık ve tereddüt geçlrmiyorek İlerledi ve ihtiyar kızı kucaklndı. Öteki, bu sevginin verdiği heyecan içinde mırıldandı:
— Aman, lıiç bir kıymeti olmayan çiçekler...
Fakat genç kadın misafirini kolları arasında daha büyük bir hararetle tutmaya koyulmuştu. O kadar kİ, hafif bir sesle sordu:
— Sahiden rahatsız etmiyor muyum sizi?
Fakat aldığı cevap:
— Güle güle canım, yine bek-lerim, sözleri oblıı.
— Olur, yine gelirim...
Kadın yine küçük salona girince bu sefer kendini pek hafif, pek rahat hissetti. Sanki uykudan u-yanmış bir çocuktu.
Sedirin üstündeki yastıklar karmakarışıktı; onları düzeltti ve sonra yazı masasına oturup acele acele yazdı:
“Ruhi romanlar hakkında söylediklerinizi İyice düşündüm. Cidden meraklı bir bahis.. ,, Ye mektubun sonuna şunları İlâve etti: “Hoşça kalınız dostum. Sizi pek yakında bekliyorum...,,
Nakleden: N. K.
TlCNt İSTANBUL
A
ediyor...
Schubert zamanını ya§ı
Camla, eliıırfe bir kostüm tarihi albümü, içinde devirlerin kıyafetleri reıiffdrenk... Araba eskiden daha mı putel yi yitiliyorduk ■■ Araba buyiltkii halimizle memnun olabilirini ytz, yoksa insanlar eski devirlerde daha »nı mesut ıdilerf. diye düşü t (irken rüyaya dalıyor....
I
• •
Bu da 1914 yılı! Burjuvazi devrinin so
3 — Bilmem, Lucretia kıyafetinde nasıl olacağım? Herhalde bu iki yüz sene sonraki urönesans” daha İyi... Çok debdebeli, mutantan bir devir!... Kadınlar roman bile okuyor.. Petrarca, Boccaccio, Rablais’lerin eserleri var... Ziynet eşyası hakiki ve çok güzel; hele lüle lüle saçların altın fileleri çok cazip!.. Fakat bunlara rağmen, Lucretia Borgla bile pek huzur bulamıyor bu devirde... Belki bir kadeh şarabın içindeki bir parçacık zehir, her zaman insanı öbür dünyaya götürebiliyor...
1 — Biraz sonra, Carola ‘rokoko” tuvaletleri içinde... Bu güzellerin güzeli bir tuvalet amma, biraz fazla pudralı, fazla makiyajlı bir giyim kuşam!.. Saç tuvaletleri saatlerce berberin önünde oturmayı icap ettiriyor... Sarayın suvarelerinde bu devrin büyük, güzel kadınlan göze çarpıyor... Pompadour’lar, Maintenon’lar, Madam Dubarry’ler.. Mozart’ın menuet’leri bu havaya sihirler katıyor... Fakat, bu sihirli hava içinde giyotinler de çalışıyor!... Ne fena!
5 — Directolre!.. Bu da her güzel devir gibi kısa; hırçın ve yorgun!... Bu devirde galiba, erkeklerin ekserisi sade asker rolünde!.. Tevekkeli Napolöon: “Erkeklerimiz harp aralarında mutlaka neşeli kadınlara kavuşmalı! Böylece doğum eksilmemelidir!,, dememiş. Lâkin böyle, erkekler daima harp sahnelerinde oldukça buna nasıl tahammül edilir?..
6 — îklnci Cambraire devri... Saçlar, schlller bukleleri içinde çiçeklerle süslü... Jobann Strauss’un, Offcn-bach’ın musikisi devri!... Bütün yıllar, “Kııaliçe Eugâ-nle”nin saray baloları devam
7 — Biraz sonra, Carola
yakası yüksek, balinelerle tutturulmuş... Bu sonra, saçlar kesildi ve "alagarson” başlar çıktı. Elbiseler tahammülfersa bir sakalet, gibi bir hırpanilik arzediyordu!..
Nihayet, işte benim 1949 dakl son halim!.. Uzun harp yılları, sonsuz dehşet ve felâketler İçinde geçtikten sonra, yine büyük bir Ümit İle İleriye bakabiliyorum!.. Uyandım, geçen devirleri de aramıyorum... Belki, bu “Avrupa Kalkınma Plânı” Almanvaya da bir çok imkânlar verecek ve ben de kendime istediğim gibi yeni bir elbise alabileceğim.
yor... Biedermier devrinin başlangıcı olan bu sıralarda, krinolin etekler, şoten şapkalar çok güzel!.. Fakat, bunların hepsi birazcık fazla sıcak... Hep kadifeler, kürkler içinde, elde manşonlar... Carola: Hayatımda bir maskeli baloda böyle krinolin kıyafetine girmiştim.. Aman ne kadar bunaldım tarif edemem!., diyor...
8 — îşte, 1860 yılında! Richard Wagner’in sevgilisi Wcsendonk da böyle saç tuvaleti yaptırıyordu. Wag-ner, büyük aşkına ithafen “Tristan” operasını yazmıştı. Bu devirde pek xjok operalar var: Fllegender Hollaen-der, Tannhaeuser, Lohengrln...
9 — Şimdi, 1900 senesi!.. Denilebilir ki, artık kadınların daha modern, daha müspet, daha realist olmaya başladıkları bir devir!.. Erkeğin yanından ayrılan, hayata atılan; koşan ve çalışan bir hayat içine katılan kadın! Fakat, bu da neye yarıyordu sanki?.. İnsanın saçları ağarıyor, ancak bir çok hayır cemiyetlerinde âza olabiliyordu
10 mı! Harp dulları, âdeta koca bir ordu teşkil ediyordu Elbisenin modadan meydana enflâsyon
11 —
Bir genç kız ikibin seneyi yaşıyor...
1 — Carola kendini, Yunan medeniyetinin içinde buluyor... Kolları çıplak, yalnız omuzlardan “draperili” bir elbise içinde... O zaman erkeklerinki de buna benziyor... Çok rahat, çok pratik bir kostüm... Fakat, insanın e-vinde pek huzuru yok! Bu devirde de birazcık fazla harp ve darp oluyor.. Bahusus doğudan. îranlılar mütemadiyen rahatsız ediyor...
2 — Derken, Carola şövalye devrinde... Çok sert, çok ciddi bir âlem bu amma, herhalde şövalyesine göre!... İnsanın adımları tutuk bir halde,.. Ortaçağın. “Kemenate” adını taşıyan ocaklı, ekseriyetle az ışık alan ufacık odaları da pek yürek açıcı değil...

M

Hicri 1950 Rumi
C. Evvel ŞUBAT Şubat
11 28 15
1869 Salı 1365
ÖĞRENME K i HTİ Y ACI N D A OLDUĞUMUZ HERŞEY
0F’
F A
V akit VttMtttı Ezan»
Güneş 6.36 12.30
öfcle 12 27 6.30
İkindi 15.34 9.36
Akşam 17.59 12.00
Yatsı 19.29 1.31
lmsâk 5.00 31.03
Beyoğlu 44644 Kadıköy 60872
İstanbul 24222 Üsküdar 60945
Ankara 00. İzmir 2222, K. yaka 15055
TİYATROLAR
İBTANBVL
Atatürk İnkılAp Müzesi: Perşembeden maada her gün 10-12 ve 14-17.
Topkapı Sarayı: Pnzartest-Çar-şamba - C umar te al. 8aat 13.30-17 Telf. (21090).
Ayasofyn: Pazarteal - Sah - Çarşamba - Perşembe - Cuma - Pazar. Saat 10 - 16. Telf. (21750).
Arkeoloji: Çarşamba -Cuma • Pazar günleri 13 ten 16 ya İcatlar.
Enkl Çark Enerleri Şubesi: Çarşamba - Cuma - Pazar 10 dan 12 ye kadar. Telf, (21682).
Türk ve l*IAm Enerleri: balı—
Perşembe - Pazar. Saat 13.30-16.30 Dolmabulıçc DenizxMüzeni: Cu-
İSTANBUL
8EHİR TİYATROLARI:
DRAM KISMİ 142157) 20.30 da Katil
KOMEDİ KISMI (10109) Bu akşam loııısÜ yoldur.
Ml A MMER KARACA OPERETİ: 20.30 da Oamıın Blkes.
YENİ SES OPERETİ: 20.45 te DUBARA.'
TAKSİM BELEDİYE PAVYONüx (Tel: 82904) Parisli Şantöz Roso AyrlL
ANKARA
OPERA; Köylü Namusu U perde). Palyaço (2 perde). Çarşamba, Cuma ve Pazar 2 opera birden 20 de
BCyCK TİYATRO (10370ı Snut, 20 de Peeı- Gynt.
KIÇt'K TİYATRO (11169) Snat: 20 de 1 — Dünya GÖzIyle. 2 — Tüccar.
İZMİR
martcfll saat 13-17. Pazpır 9-18.
Telf. (81284).
Belediye Müzesi: Atatürk Bui-
van. Perşembeden nuuıdo her
gün 10-12 ve 14.17.
Tevflk rikret Aylyan Müzesi :
Bebek. Perşembe.don maada her gün 10-12 vo 14-17.
iŞEHtR TÎTATIIOSÜ (23M) Katil.
SİNEMA
İZMİR
Arkeoloji Müzesi (3321) Her gün
9-12, 13.30-17. Cumartesi: 14-17 a-çıktır.
sihhî İmdat
İstanbul Beyoğlu 41998
Anadolu yakası 60536
An kura 91
lımır 8251
1IKYO6LU CİHETİ
AKIN (60716) 1 — Dile Düşen Kadın. 2 — Alı Baba Hlııtılatanda.
ATLAS (40885) Demir Perde.
,11 KAZAR (12562) 1 - Suffalo
Bili in İntikamı. 2 — Yaramaz Çocukların Mrırlfetl.
AR (44394) Hnvunn/ia Festival. (İkinci hafta;.
ÇİÇEK: 1 — Gizil Emir, 2 - Kıskanç Kadın( renkli).
ELHA.MRA (43595) Kutup Kâşifleri,
İNCİ (85505) 1 - Aptal Aşık.
2 — Fedailer Kalesi.
İPEK (44280) Mdsvö Maçi Amerika (la.
LÂLE (43595) Kutup Kâşifleri.
MELEK (40868) Balalayka (2 nci HafLa).
SARAY (11656) Sen Bcnhıınln.
SLATPARK (83143) 1 — İstiklâl Fed/ıileri. 2 — Şehrâzadm Doğuşu.
Sl’MER (42851) Şeytan Ruhlu A-«lam.
SARK (40380) Kanlı DÖğüş.
SIK (43726) 1 — Bir Hizmetçi Kızın Hâtıraları. 2 — Aşk ve Para.
TAK8İM (43191) l’yumuvan adam
TAN: 1 — Mağlûp Edllnılyenler.
2 — Bal Arılım (îkİHİ do renkli).
YENİ (84137) 1 — Kırmızı Güller. 2 — Çaırı Sakızı Polis Ha-flyeel;
('NAL (49308) 1 — Kanlı Döşek.
2 — Cici Berber.
YILDIZ (42847) Akdeniz Korsanları.
İSTANBUL CİHET]
ALEMDAR (23683) 1 — Kara Olc. 2 — Tabancalar Patlarken.
AY8U (21917) 1 — Knıamazof
Kardeşler. 2 — Şöhret ve Para.
AZA İv (23542) 1 — Yılmayan Aslan. 2 — Damgalı Doktor.
ÇEMBERLİTA8 (22513) 1 — Filipin Ashınt. 2 — Tarzan Ormanlar PrcnHİ.
FERAH: 1 — Kiralın Gözdesi, 2 — Mrkniknlı Kardeşler,
HALK (21994) 1 — Adalar Perisi, 2 — Bir Sipahinin Romanı.
l.STANBI L (22367) I — Harman Kaya. 2 — Akıncılar.
KISMET (219ÖI) 1 - Harman
Koyu. 2 — Duvakaız Gelin.
MARMARA (23860) T — İhtira» Kurbanları. 2 — Truvlyetta.
MİLLİ (22962) 1 — Tabancalar Patlarken. 2 — Kuru Ok,
Tl’RAN (22127) 1 — Damgalı Doktor. 2 — Yılmayan Anlan.
YENİ (Bakırköy 16-126). 1 -
Korsanlar. 2 — Mücrim Gönüller.
KADIKÖY CİHETİ
HALE (60112) 1 — Aşkaız Yıllar. 2 — Damgalı Doktor,
OPERA (6Û82J) 1 — Büyük Günah. 2 — Ormanlar Hâkimi.
SCREYYA (60682) 1 — Yaban
Gülü. 2 — Yaylâ Kaplanl&n.
YELDEÖİRMENÎ 1 — Yıkılan Saadet. 2 — Aslan Ahmet 3 — Esrarengiz gohir.
ÜSKtDAR CİHETİ
HALE (60062) 1 — Seven No
Yapmaz. 2 — Avşcnin Duası.
ANKARA
ANKARA (23432) Çiftçinin kızı BÜYÜK (15031ı Petrol Kırallçosl CEBECİ (13846) KrlMof Kolomb PARK (11131» Kara Olc s( MER (14072) Casus Kıran sl s (11071) Kara Olc
ULUS (22291) Krintof Kolomb YENİ (I tUlO) Aşk Oyunları
İZMİR
ELHAMRA: Büyük Vals.
LALE: 1 — Uluyan Kurt. 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri.
TAN: 1. — Uluyan Kurt. 2 — Yeşil Cehennem Fedaileri,
TAYYARE: Modern VeıHm.
YENİ: 1 — Efauncu Baba, 2 —
Ay/jcnin Duanı.
KARŞIYAKA CİHETİ MELEK: Dağ ÇİÇCiği.
Sİ M ER: Alevden Gönüller.
* A D Y OLA»
••YENİ İSTANBUL,, un bUfcHn için tııv*iyo ettiği programları DAHİLDE;
19.20 hıtnnbal: Radyo Scııfonl Oıkcnlrası konnerl. Beethoven, Senfoni N. 4. — 20.30 Ankara: İnce Saz (Suzidil laali) — 21,15 tstanbul; Fasıl heyeti konseri, — 22.0ü İstanbul: Oda müziği. Schubert. Kentet la Mnj. Op. 151 ‘Ala balık’ Çalanlar; Art hur Schnabel ve Pro. Arto Yaylı Sazlar kuarteti (Pl.)
II \Rİ(. I E:
11.30 Londra: BBC Opera or-kentraaıı konseri. — 14.15 Londra: BBC Revü Orkestrası -Müzik hatıraları ı; ı.s
Londra: Kendall Taylor piyano resitali. Beethoven, Chopin.

Tl RK MCZİC.İ:
Saat: 8.00 Ankara: Şarkılar (Pl.)
— lî,30 Ankara: Karışık şarkılar. — 13.15 İrtUıııbııl: Şarkı vo türküler (PL) — 13.50 htanbıU: Şarkı ve türküler. — IS.00 Ankara: Şarkılar. — 16.80 Jslıınbul: Sadi Yaver Ataman memleket havaları aca ve birliği konseri. — BM0 Ankara: rurttan eceler. — 20.0(1 İstanbul: Mom-leket türküleri. — 20,80 Ankara; İnce saz (Suzidil taslı) - 21.00 İstanbul: Şarkı ve»türküler. —
21.15 İstanbul: Fasıl heyeti konseri.
KLASİK BATİ MÜZİĞİ;
Saat: H.30 Londra: BBC Opera orkestram konseri. — 17.16 Londra: Kendnll Taylor piyano re-eltnlL — 10.20 İstanbul. Radyo ecııfonl orkestrası konseri, Beethoven Senfoni N 4 — Ju.ift İstanbul; Operalardan tmlırielcr ve Orkestra eserleri (Pl.) — *40.80 Londra: Operada bir e anı — 32>üi» Utanhul: Odu müziği. Sehuburt. ’Alnbulık* kenteti, Çalan: Arthnr Sehnnbvll ve Pro Arte Yaylı Sazlar kuarteti (Pl.)
HAI IF bati MÜZİĞİ;
Saat: 7,30 Ankara: Marşlar (PL)
— 8.15 Londra: Film müziği. —
8.30 Ankara: Hafif ınü/IL (PL)
— 12.30 Londra: Melodiler. —
13.15 Arıktım: Melodiler. (PL)
— 13.30 İstanbul: Çeşidi hafif müzik (Pl.) — 13.15 Londra: BBC İskoç Varyete OrlccNtnıın.
— 11.15 Londra: BBC ROVÜ «>ı-kestraaı - Müzik hâtiralan. —
18.30 Anjcnm: Radyo urdorı or-tcastraaı. — 19.30 L«»n(lra. John Rııll orkestrası, — 3J.30 Londra: Şarkı resmlgeçldl» — 23.no İstanbul: Çeşidi hallt müzik.
DANS Mt'ZİGI:
Saat; 8.15 Ankara: Tangolar (PL) — 18.45 Ankara; Piyano ile Caz parçaları (PL) — Il.io İstanbul: (PL) — 18,00 İstanbul: ıPI > — 18.30 Londra: Huftunm şarkıları. — 23.15 Ankara: Cnz orkestraları geçidi (PL) — 22.85 İstanbul ı (Pİ.)
HUSUSİ PROGRAMLAR:
Konuşma:
Saat : 11.30 İstanbul: Ev Kadını. Snnti - LokccHik. Konuşan: Me« diba Güven. — 83,00 Ankara: BMM saati.
Temsil:
21 00 Ankara.
Müzik:
7.15. il.ûO Londra: Dinleyici istekleri. — 20.00 Ankara: Bestekâr elmaları (Pl.)
T( RKÇE HABERLER:
Ankunt v(* tstıınhııl Radyoları t
Saat 7.45; 13.00; 19.00: 22.15, 13.30 Ankara; Öğle gazetesi.
20.15 Ankara: Radyo garctcsL “Anıerikııııın iicM": Saat 19.15 (13. 16 vo 19 ınotre).
Londra Radyosu: Saat 7.15;
18.15 ve 23.00 (19.01, 25.64 ve
31.32 metro).
UÇAK - TflEN - VAPUR
DİKKAT: Ilımı mııhıılcrctlyle
seferh rd»' değişiklik olabilir.
GELECEK O LA N U ÇA KI. AR
12.50 DHY. (Türk) Anknradan. İL— T.H.K. (Türk) Izmlrdon. 15.10 L,A î. (İtalya) Roma, Atlımdan.
15.10 C.Y. (Kıbrıs) Lefkoşe, A-tlımdan.
16.20 D H.Y. (Türk) İskenderun, Adana, Malatya, D. Bakır. Elâzığ. Anknradan.
10.80 P.A.A. (Amerikan) Hong-Knng, Bangkok. Kalküta. Delhi, Karaşl, Basra. Şamamı.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR 0.— D.H.Y. (Türk) Ankara. A-dnııaya.
13.50 D.H.Y. (Türk) lzmlro. 11.30 D. H.Y. (Türk) Ankara ya. 22.— P.A.A, (Amerikan) Brüksel, Londra, Ganiler. New-York'a.
GELECEK OLAN VAPURLAR
16. — Anafarta. İneboludan. 18.— Antaha. Çanakkalcden.
GİDECEK OLAN VAPURLAR 0.— Sus. Mudanyava.
17, — Bakır. İskenderun»*
Eminönü:
Haydar (Yeni LAlell) Beyazıt. Saduliah. Eminönü .
Yorgl (Unkp.) Küçükpazar. Arif Neşet, Alemdar.
Bej oğlu:
Kinvol. Tepebnşı C. 7 Sıhhat, Böstanbaşı C. 136 IC. Rebul, İstiklâl C. 9»
Fındıklı, Fındıklı C. 31
Tunu, Arapcaml 170 Asım ŞlşUı Helılskûrg. C. 292 Nişantaşı. Teşvikiye C 139-1
Hnhcıoğlu. Haakoy
Yont Turan, Kasımpaşa.
Ful Ih:
1. Bnlıınııncu. Şehtadeb. mınt. Ziya Nuri. Aksaray,
Yed i kule. Sn mu t ya,
N Malkoç, Şehremini, Giındoğdu. Karagümrük
Glıl»ovon. Fenor.
Eyüp;
Eyüp.
Beslktıi):
Vidın, Hasfırın C.
Kaili köy :
SÖğÜtlÜçcşme.
Feneryolu .
Erenköy.
A. Cafer. Bostancı. Üsküdar:
Selimiye.
Heybelimin:
Halk.
BÜ> iıkudıı:
Halk.
ANK&R4
Vnlıversite.
Sağlık 23(tf6
Yeni 115-H
İZMİR
10.— Seyyar. Karablgaya.
GEI.ECEK OI.AN EKSPRESLER
8.30 An karadan.
GİDECEK OLAN EKSPRESLER 18.10 An karaya.
Soldan sıtğn:

z
3

5
c
7
9
î
F 1 k 4

ir
k 4 ¥
k; ♦ r k 4
L
b. 4 t
F L A

J J &
1 — Bir hastalık — Bolluk.
2 — Örf ve âdot — lotanbulda
bir semt.
3 — Tekrar — Taze olmayan.
4 — Ödeme — Arzu — Kabaca
“İşte”
5 — Dokunacak »öz söyleme.
6 — Başka bir mânâya tefsir
etme. — Bir harfin okunuşu
7 — Yiyeceklerimizden biri —
Tersi bir oyun vasıtası — Bir çiçek.
8 — Bir iç uzuv. — Bilgiç.
9 — Kadın mecmuu lavımızdan
biri — Devam ettirme.
10 — Durgun — Kıymetli bir taş.
Yukardan aşağı :
1 — Bakkam — Üzünttı.
2 — Ansızın — Mutfak âlullcrin-
don.
3 — Bir kadın İsmi — Tersi, bir
nevi toprak.
4 —• Fransızca ••sene'* — Tersli
bir şeyi göstermek.
5 — Bir ağaç.
6 — Belli.
7 — Dul kadınlar — Etrafı de-
nizle çevrili kara parçası.
8 — Bir İpekli kumaş larnl — Se-
si muhafazaya yarar.
0 — İmdat talebi — Ebedi olan. 10 — Söz söylemek.
Sağlık
Sıhhat
Karantina
A. Hayreddin, AftN
Ahancak Kemcraltı Yalılar Basmahane
Eşrefpaşa
DÜNKÜ BULMACANIN IIARlıt
Soldan sağa:
1 — Lüfer. 6 — Murat. 10 — Sene. U — İlik. 12 — Sim. 13 — Laf. 14 — Sisam. 16 — LuL
Yukardan atağı:
2 - üs, 3 — Fes, 4 — Enis. 5 — Remil. 6 — Milât. 7 — Ulam. S Rlf. 0 — Ak 15 — Su.
.■* i
be*
e
ı1IPnm,'iııiff^ııı^iijııı.r'mııııı;wiQ!C!!iınt:ır.i|j’ni!’i.'iniH'TJonıij?ii(iı.’!i
SÎYASl tKTfSADÎ
YENİ İSTANBUL
MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZETE
Sahibi:
YENİ İSTANBUL NEŞRİYAT LIMITED ŞİRKETİ MÜDÜRUs FARUK A, SÜNTER Bu sayıda yazı İşlerini fiilen İdaro eden : SACİT OGET
Basıldığı yer: TENİ İSTANBUL MATBAACILIK LÎMİTED StRKETf MATBAASI

28 Şubat 1950



ScAHDt HAVLAH A irli\[S System
ISKARDISAVYA HAVA YOLLAR/

ikinci sayfamızdaki siyasî, üçüncü sayfamızdaki iktisadi, dördüncü sayfamızdaki kültürel başmakalelerde ileri sürülecek fikirler tamamen yazarlarına aittir.

TEŞEKKÜR
Muhterem babamla
HACI MI STAFA AMMED İSLÂM m vefatında, cenaze merasimine İştirak eden, çalışan ziyaretimize gelerek ve Türkiye. Mısır, Suudi Arabistan ve Paklalandan mektup ve telgraflarlyle tseasOrÜmüsü paylaşan dostlarımıza derhı şükranlarımızı gazeteniz vnaitasiyle nrzederlz.
t «lAm ailesi
ı :ı:ırı jııımdHiDnLiiliıiEiıb’aiDiıinilönııIlHiıınnnnırı.ı'nfijıuTırinıirıüliİjLiJİıIliij^
DEVLET DENİZYOLIARI, AKDENİZ DE TÜRK GEMİlERİYLE SEYAHAT EDİNİZ
Edtl AkdenİZ Hâili Islanhul-Pire-Napoli • Marsilya Canova
WENI I5TANBUI"'AT£IYE5I
Doğu Güney Akdeniz Hdlll İstanbul.lımlr-hre-Limasol-Bıyrul
Marsilya-Canova- İskenderiye - Napoli
BIJZ DOLAPLARININ KIRALI
PHILCO
Dünyaca Şöhret Kazanmıştır
Beş sene garantilidir
Yeni gelen modellerimizi görmeden başka bir dolap almayınız.
Satış Deposu: Marpuççulaı*. Barnatan Han No: 37 — 18
Telefon: 21571 — Telgraf: N A T E S K
ünlvcraltolilcr Havacılık Derneğinin
HAVACILAR ÇAYI
4 mart 1950 cumartesi günü saat 15 İle 19.80 arası Park otel pavyonunda
Üyeler ve davetlileri dĞvctiyelerl aynı yiın Parkotelden temin edebilirler
HASTALIKLARDAN
ı^e t&cCavi et/njeZz


GÖZ HEKİMİ
Dr. Murad Rami AYDIN
Beyoğlu Pnrmakkapı, İmam »okngı No. 2 Tel: 41553
Hudion 1947
Radyolu kaloriferli az kullanılmış iyi vaziyette lüks taksi müsait fiyatla acele satılıktır. İş saatlerinde 29266 ya telefon.


Soğuk algınlığı hallerinde: İki ASPRO tabletini ■ıcak bir ıhlamur veya çay ile alınız, lüzumunu hinse-derseniz gece yatarken bunu tekrar ediniz. Ertesi sabah iyileştiğinizin farkına varırsınız.
Hararetiniz varsa : ASPRO’nun harareti düşürdüğü bir hakikattir. Her iki saatte bir, ikişer tablet emniyetle alınabilir
Romatizma ağrıları: Ağrının şiddetine göre her iki saatte bir ikişer tablet alabilirsiniz. Böylece ayrılarınızın zail olduğunu müşahede edersiniz.
Nevralji ve LumbagO : Tercihan yemeklerden sonra ikişer tablet alınız Elde edeceğiniz netice sizi memnun edecektir
Boğaz ağrısı : İki ASPRO tabletini bir bardak su içinde eriterek gargara ediniz. Adi boğaz ağrıları böylelikle zail olur
x '/ t t x rûQKivfe Mt
C.*c^nctect
mÂu ÇOlUMi^Tie
YENİ İSTANBUL Abonman karneleri
Mart ayının
Aşağıdaki dükkân ve gazete bayilerinden başka gazctemizce hususi surette teçhiz edilmiş ve kasketlerinde (YENİ İSTANBUL) yazılı bulunan öze) mü-vezzilerimizden ve Bej oğlu Kaymakamlığı karşısındaki gazetemiz idarehanesinden de bu karneler temin olunabilir.
Karne satacak bayilerin isim ve adreslerini gösterir liste
İSTANBULDA x
KÖPRÜDE:
Bay Kemal. Köprü Kltabevl
Bay Osman Kazak, Kadıköy iskelesinde.
Bay İhsan. Üsküdar iskelesi, gazete bayü
Bay Sıtkı, Boğaziçi iskelesi, gazete bayii.
Bay Horon, Nimet Abla gişesi karşısında
I gazete bayii
SİRKECİDE:
Bay Esat, Gazete ve mecmua bayii
Bayan Atiye. İstasyonda gazete bayii
TÜRBEDE:
Bay Arif, Türbe kitap ve gazete bayii
BEYAZITTA:
Bay Bahri, Eczahane yanında tütüncü
SARAÇHANEBAŞINDA:
Bay Mehmet, fınn önünde gazete bayii
AKS AR AYDA: ? •
Bay Âdem, gazete bayii
Bay Kemal, Piyango ve gazete bayü
CAGAEOÖLÜNDA;
Bay Ahmet, tütüncü ve gazeteci
Bay Niyazi, Eminönü Halkevi karşısında
gazete bayii.
KARAKÖYDE:
Bay Kemal, Tünelde gazete bayii
Bay Niko, Bahtiyar şişesi
BEYOÖLUNDA:
Bay Esat, İngiliz Sarayı karşısı, tütüncü
Bay Torkonl, Galatasaray Lisesi karşısı
Bay Ferit, Taksim Abide karşısında ga-
zete ve tütün bayü
Bay Mehmet, Taksimde Krlstr» Mtmds
. gazete bayü
Bay Dikran, Konak oteli karşısı, tütüncü
Bay Haşan, Harbiye, Bizim Haşan gişesi
Zeki, Tütün ve gazete bayii Avni, Tütün ve gazete bayü Haşan. Tütün ve gazete bayü Mustafa. Tütün ve gazete nayp
Bay Garbi®, Osmanbeyde fırın yanında gazete baytı
Bay Remzi. Nişan taşında gaz-4 bayii
BEŞIKTAŞTA:
Bay
Bay
Bay
Bay
TOPHANEDE:
Bay Şükrü, Tramvay durağında Savaş Sakatı zlşesl t ‘
KADIKÖYÜNDE.
Bay Ethem. Gazete bayii.
ÜSKÜDARDA:
Bay Hikmet Kitap ve gazete bayü
Bay Cevat Kitap ve kırtasiyeci
SAMATYADAt
Bav Konan Tütüncü ve gazeteci
BAKIRKÖYDE:
Bay Ali, Uçak Gişesi.
YEŞtLKÖYDE:
Bav Şaban Gazete bayii.
ADALARDA:
Bav Nlkn BüyükRda iskelesinde kitapçı Bav Süleyman. Heybelladada tütün gazete bayii.
ANKARADA:
A S KAR \ Ht ROMUZ:
K. Özalp haddesi Ilgar Apartmanı 1/9. Yenişehir. Telefon: 16112 Akba Ki ta be vl.
ve
No
Sine kadar satılacaktır
GAietemlı. Ankarayt uçakla gönderilmekte ve abonelerin verdikleri adrese husue! müvezBilerle derhal ulaştırılmaktadır. Ankara Büromuzda nbone kavdı yapılmaktadır
Tel. No. 16112 — KAzım-Özalp caddesi No. 1 Ilgar Apartmanı.
Bal Ali Tümen, Ulus leydanı tütüncü.
Bay Yakup K arak aş, Uluş Meydanı Cebeci durağı.
8ay Cevdet. Ulus Meydanı Hı . Fotoğrafhanesi karşısında
8ay Hayrı Öztürk tstanhu) Paatahanesi karşısında
Bay Salt özer. İstasyonda gazete bayii
Bay Dural! Dalkılıç. Sanıanpazan Mey* dam gazete bayii
Bay
Bay
Bav
Bay
Ba^’ Osman. Yenişehir, Bakanlıklıu durağı
Bay Yaşar Çetin. Sağlık Bakanlığı civarında gazete havil
Bay Ali Çetin, Maltepe polia noktası Karşısında gazete bayii.
İZMİRDE :
Mehmet Altıntaş. Saflık Kaknolıjh İslâm Glinok Yenişehir iş Bankası Mustafa Erten Kızılay gazete hayli. Tevfik Meşrutiyet Caddesi
İkinci Kordon. EmlAkbank yanında Anadolu hanındaki VENİ tSTANBUl Bürosunda
Fnt»»
Bay
Bay
Bav
Hükümet Konağı katkısında nnfartaJar Cg IstiklAl gişesi Anafartaiar Cd Zengin gişesi
’hn
Halil.
Cahit.
Xbdurrahınan Cerralıogiü Kltübevi
Tilkilik
Mustafa. Asım TÜrker Kardeşler, AlaancaJc vapur iskelesinde
GAZİANTEP'TE :
Bay
Bay Necip Bahri Gönenç

ScAHDIHAVlAH A/RLLHES SySTEM^

Matbuat hayatımızda bir yenilik olan karneli abonman usulümüz her tarafta büyük bir alâka görmektedir. Bu alâkayı gözönünde tutarak ve okuyucularımıza kolaylık olsun diye, yanda, mart ayından itibaren her ay muntazaman karne tedarik edilebilecek bayilerin listesini veriyoruz. Bayiden almak istemiyenler veya alamıyanların, posta havalesiyle doğrudan doğruya, Beyoğlu, posta kutusu 2100, YENİ İSTANBUL adresine 280 kuruş göndermeleri kâfidir. YENİ İSTANBUL abonman karnesi, taahhütlü olarak adresinize gönderilir.
Geçen aylar karne alamadıklarından müsabakaya girme haklarını kaybetme endişesine düşen okuyucularımız için şu kolaylığı yapmayı uygun bulduk :
Birbirini takip eden üç aya ait karne kabını veren her okuyucuya bir kur’o numarası, altı kap verenlere 2, dokuz kap yerenlere 3, on iki kap verenlere de 4 kur’o numarası verilecektir Bu şekilae okuyucularımız, karnelerini ne zaman alırlarsa alsınlar, üç aylık aboneler 1; altı aylıklar 2; dokuz aylıklar 3 ve senelik abonelerimiz de 4 numara ile kur'amıza katılabileceklerdir
Bilindiği gibi VENI İSTANBUL, devamlı okuyucuları arasında Noter önünde çekeceği kur'ada, meccani tahsil ve başka hediyeleı vermeyi taahhüt etmiştir
Her yıl çekilecek kur'ada birinci gelen 10.000 lira masrafla Avrupada. kinci gelen de (5.000 lira sarfiyle Tiirkiyede üç yıllık bir tahsil yapacak iardır. Kendisine tahsil kur’ası dtışen VKNİ İSTANBUL abonesi, hak kını bizzat kullanacağı gibi, herhangi bir kimseye de devredebilecektir Böyle bir tahsile imkân ve arzusu olnnyanlara, gazetemiz, bu işe ayırdığı tahsisatı 20 noksaniyle defaten ödeyecektir
Ayrıca : Üçiincii gelenden itibaren 3 aboneye, meşhur markalı birer altın kol saati. 3 aboneye, meşhur markalı birer gümüş kol saati, 3 aboneye meşhur markalı birer çelik kol saati verilecektir •



? İSKAH Dİ HAVYA HAVA YOLLAR!

C V“(TF
KÂM-

Comments (0)