1950 Kasım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
1950 Kasım etiketine sahip kayıtlar gösteriliyor. Tüm kayıtları göster
26 Kasım 1950
Pazar
- *
SİYASI İKTİSADİ MÜSTAKİL
• '
}eni İstanbul'un
KUPONU
V
W E;
TAHSİL KUPONU
4
►- 4
A
k
i
5
1
Beyoğlu - Müellif Caddesi 6-8. Telefon : 44756 - 44757 Santral
Tesis eden: Hablb Edlb . TÖREHAN
«LB.F. l KOtOohenOT'
F
Yıl 1 — Sayı 361
10 kuruş
Abone: Türkiye İçin seneliği 32, altı aylımı 17, üç aylığı 9 liradır. Hariç memleketler Lkl misildir.
Hânlar :
2 liradır.
6 ncı sayfada santimetresi Hânlardan hiçbir mesuliyet kabul edilmez.
Posta Kutusu : 447 . İstanbul. Telgraf
Adresi : Hetlo. İstanbul
Avrupa Birliği ve Avrpa Ordusu
COĞRAFYANIN bize anlattığı Avrupa İle. İnsanlık kültürü bakımından, düşünülen Avrupa arasında büyük hir fark vardır. Coğrafyanın Av-rupası dağlarla, denizlerle sınırlandırılmıştır. Yeryüzünü bölümlere ayırmak, bölgelendirmek İçin böyle yapmak zorundayız. Halbuki; öteki Avrupa, kültür Avrupası, bölgelendlrile-mez. çünkü; oıııın sınırları, dağ ve deniz engelleri yoktur. Bıı Avrupa,vı biz. Asyada da bulabiliriz, Afrlkada da, Avustrnlyoda da. Kültür Avrupacı, görünmeyen, fakat kudretini insan benliğinde duyuran manevî bir Ülkedir. Bclllbaşh bir ruh olgunluğuna kavuşan, yepyeni hayat ölçülerine göre düşünen ve hürriyete inanan insan. hangi soydan gelirse gelsin, hangi dili konuşursa konuşsun, AvrupalIdır, daha doğrusu zamanımızın İnsanıdır.
Toynbee, büyük tarihinde. Eski ve Ortaçağ kültürlerinin şekil ve yön değiştiricini incelerken Avrupalılığı, Avrupalılık zihniyetini yaratan sebepleri çok güzel anlatmaktadır: tn-canlığın, birleştirici bir hayat ve görüş anlayışına doğru gelişimi. Büyük İskender çağında başlamıştır. Türlü türlü güreş ve tarih konaklarından geçen bu özel ruh gelişmesi, bugün de, en son neticelerine henüz erişmiş sayılamaz. Fakat harp sonrası yıllarında atılan ehemmiyetli adımlar, insanlık kültüründe, artık, ümit verici yönelişlerin belirdiğini, mânevi ülkenin. daha t emel 11 bir ısrarla benimsendiğini göstermektedir.
Kant’ın ÖLÜMSÜZ BARIŞ adlı kitabı çıktıktan ve bir çok nesilleri kucaklayan yıllar aradan geçtikten sonra Churchill, Avrupalılık fikrini daha müspet politika imkânları çerçevesi içinde tekrar ele alınış ve bu fl-rln gerçekleşmesini en büyük hir İnsanlık borcu olarak İleriye sürmüştür. Her yeni fikir, insanlık tarihinde nasıl çeşit çeşit tepkiler uyandırmışsa, Churehill'in Avrupalılık tezi de öyle karşılanmış ve hu yüzden geniş tartışmalar başlamıştır. Labour . Part.v çevreleri bile, İlk zamanlarda, bu fikre karşı çekimser görünmüşlerse de. zaman, Avrupalılığın, yaratıcı bir anlayış haline geldiğini göstermiştir. Bu arada anlaşılan daha büyük bir hakikat varsa, o da, Avrupalılığın parti dışı bir gerçeklik oluşudur ve asıl ehemmiyetli olan şey de budur.
Marshall Yardımının, Atlantik Paktının en kudretli temeli Avrupalılık fikridir. Amerika politikası, hıı fikri İlk plâna almakla, emredici tarih ger- 1 çekliğine gereken rolü vermiştir. Bl- I llyorıız kı, yüksek politika, İlk Dünya Harbinden sonra da üniversel hir barış fikrine dayanarak Milletler Cemiyetini kurmuştu. Bu teşebbüs de gene A iner ikadan gelmişti MHletjcr Cemiyetinin neden işlemediğini, artik kapanmış ve unutulmuş bir dâva olduğu İçin, incelemeye lüzum görmû-\(»ruz. Son Duma Harbi de, görünürde. eski Milletler Derneğine benzeyen bir kurul yaratmıştır: BİRLEŞMİŞ MİLLETLER.
Amerika - Iran
münasebatı
Tapulama Kanununun fiilî neticesi alınıyor
süratle gelişiyor
Birliğimiz, merkez kesiminde Güney Kore hatları bir
çarpışıyor
bölgede 6 mil derinliğine yarıldı
..J
Birleşik Amerika Vzakşark Hava Kuvvetleri Komutanı Tümgeneral George E. Stratenıeyer, (solda) Kore Cumhuriyetinde hir hava meydanında Kore Cumhuriyeti onlusuna mensup General Kum Chııng-Ell İle görülüyor
Kore cephesinde bir yer, 25 A.A. (Reuter) — Koredekl Türk Birliği Karargâhını ziyaret eden Reuter A-jansı muhabiri ziyaret Intibalannı şu şekilde hulâsa etmektedir:
Gneral Tahsin Yazıcı, basın muhabirlerine verdiği bir mülâkatta geçenlerde kamyonlarının ârıza yapması üzerine yolda kalan iki Türk askerinin komünist Korelilerin taarruzuna uğradığını ve yalnız iki kişi olmalarına rağmen mukabil taarruzla bunlardan birini öldürdüklerini ve a-ğır surette yaralanan iki çeteciyi de Amerikan askeri polisine teslim ettiklerini eöylemiştir.
Türk Tugayının. tnjriJJz dDinl knnuş: mayan ve Birleşmiş Milletler kuvvetlerine dahil olan kuvvetler arasında cephede harekâta geçecek ilk birlik
bozuluyor
Amerikan radyolarının İranda naklen yayın yapmalarına müsaade edilmiyor
Tahran, 25 (YİRS) — Amerikanın Tahran Büyükelçisi Henry Grayds, bugün âni olarak Amorikaya hareket etmiştir. Bildirildiğine göre, Elçi Rusya ile Iran arasındaki mü-nasebatm gün geçtikçe daha dostane bir şekil aldığını ve buna mukabil, Amerika ile İran arasındaki bir veçhe tir.
Diğer gazeteleri Radyosunun Tahran Radyosundan naklen yapmakta olduğu neşriyata Iran Hükümetinin 1-zln vermemesinden esefle bahsetmektedirler. Bu hususla ilgili olmak üzere, Iran Hükümeti, bu hareketinin takip etmek-te olduğu dış siyasete tesir et-mlycceginl bir tebliğle açıklamıştır.
münasebahn aksi arzettiğini biiairecek-
taraftan Amerikan Amerikanın Sesi
Habeş - Eritre
Federal Devleti
kuruluyor
Cumhurbaşkanı tapu işi biten bir
vatandaşa tapusunu bizzat verdi
Celâl Bayar, tapulama işinde gayreti görülen bir memura dolma kalemini hediye etti
İÇİNDEKİLER
Üniversel kurullar, üniversel hayat hamleleri, tarihin her bölümünde, u-nivcrsel fikirlerin doğduğu, ce rey anlaştığı ve kudret haline geldiği zamanlarda başlar. İslâmlığın yayılması üzerine hasım dünyanın cephelen-mesl gibi, insanlık, bugün. Ortaçağda olduğu gibi, üniversel fikirlerle tekrar cephelenmlş bulunuyor. Proletarya devleti İdealiyle hür insan devleti ideali karşıkarşıyadır şimdi. Bundan da zamanımızın Ortaçağdan ne kadar uzaklaşmış olduğunu anlayabiliriz. Ortaçağ cephelenlşleri, Ölümden sonraki bayat için güdülen rekabetten doğduğu halde, çağımızın cephelenlşleri doğrudan doğruya İni dünya İle ilgilidir. Her cepheleniş; belIIbaşlı hir hayat görüşü, hayat anlayışı, kısacası, bir zihniyet ister. Böyle bir zihniyet olmazsa, hiçbir cephe kurulamaz. Eski Milletler Cemiyeti bu zihniyet eksikliğinden dağılmıştı. Birleşmiş Milletler Teşkilâtı İse, İlk önce, Avrupalılığı, hürriyet zihniyetini kendisine başlangıç noktası yapmıştır. Avrupalılık, daha doğrusu çağdaş İnsanlık; vicdan hürriyetine, politika hürriyetine. İnsan haklarına inanmadan başka blrşey değildir. Biz, bu prensiplerin, topluluk hayatımızda dile gelmesine, bütün sosyal teşkilâtımızda güdlicü bir kudret gibi belirmesine DEMOKRASİ a-dını veriyoruz. Vicdan hürriyetini, fi-Itr hürriyetini, bizi modern bir insan yapan bütün hürriyetleri, damla damla kaldırdınız rnı, cemiyet İster İstemez ortaçağladır ve fikir; dar görüşün. yobazlığın kölesi haline gelir.
Birleşmiş Milletler Kurulu gibi Avrupa Birliği de hür insanın, milletin kurduğu bir birliktir.
İarın yaşayabilmesi için hürriyet I-maııının boyuna kuvvetlenmesi ve teşkilâta katılan her ülkede yerleşmesi lâzımdır.
Dün uzak ve erişilmez bir hayal sanılan Avrupalılık, bugün, tam hir hakikat olmuş gibidir. Ağır ve güreşlerle dolu bir gelişim yolundan sonra Avrupa Birliği, kendi ordusunu yaratmaya karar vermiştir. Her ordu gibi, Avrupa ordusu da bir anlayışın, bir hayat görüşünün en büyük savunma teşkilâtı sayılabilir. Gazetemizin, dün müjdesini verdiği bu hâdise, insanlık gelişiminde, hiç şüphesiz en ehemmiyetli bir adımdır. Avnıpanın dağılmaz bir bütün haline gelişi, en güç İnsanlık dâvalarının çözülüşü yolunda girişilen teşebbüsleri yemlşlen-dlrmenin temel şartıdır. Bu büyük karar verilirken Türk delegesinin söylediği sözleri, gelecek kültür nesilleri tam bir saygı İle anacaktır. Bu sözler, çağının mânasını anlamış, ruhunu duymuş bir milletin, hürriyeti. İnsan haklarını, bilhassa vicdan hürriyetini benimsemiş Türklüğün sözleridir. Bu da gösteriyor kİ, biz, Avrupa Birliğini, yalnız, bir mukadderat birliği gibi değil aynı zamanda bir demokrasi ve kültür birliği gibi de düşünmekteyiz. Geçmiş yüzyılların büyük ve şerefli mirasını yeni bir kültür topluluğu olarak korumak ve insanlığın böyle bir olgunluğa eriştiğine şahit olmak, insan hayalinin yetişebileceği çok seyrek bahtiyarlıklardan biridir. Çağdaş kültürün bıı eşsiz zaferini selâmlamak borcumıızdur.
M. NERMİ
Fransızlar
karşı hücuma
geçtiler
Saygon, 25 (YİRS) — Fransız kuvvetleri bugün karşı hücuma geçerek bir müddet evvel terkettikleri Tanmai karakolunu geri almışlardır. Düşman şiddetle mukavemet etmişse de takviye edilen Fransız kuvvetleri uçaklar vasıtaslyle de destek-lendiginden hücum muvaffak olmuştur. Uç günden beri devam etmekte olan çarpışmalarda düşman büyük kayıplar vermiştir. Diğer taraftan HanoinJn kuzeybatısındaki Komünist Vietmin kuvvetleri topçu ateşi altında yıpratılmak tadır.
Hlndlçlnl harekâtı hakkında bir demeç veren General Carpentier. Komünist Çin kuvvetlerinin Hindiçlniye girdiklerine dair henüz sarih bir malûmatları bulunmadığını, mamafih «Çinlilerin ledjklerinin
söylemiştir. General, şayet Çin kuvvetleri Hindiçini İşine karışacak o-lurlarsa. buradaki Fransız kuvvetlerinin buna karşı koyabilip koya mu yacakları sualine cevap vermekten çekinmiştir.
Vietminlileri destek-muhakkak olduğunu
olması beklenmektedir. Ekim ortalarında Koreye gelmiş olan Türk Tugayı şimdiye kadar Kaesong bölgesinde komünist çetecilere karşı harekâtta bulunmuştur.
General Tahsin Yazıcı gazetecilere, gönüllü olarak müracaat eden askerlerden teşkil edilen topçunun himayesi altındaki dört Türk taburunun Birleşmiş Milletler kuvvetleriyle beraber dövüştüklerini söylemiştir.
Ankara, 25 (A.A.) “8 numaralı
resmi tebliğ”:
Milli Savunma Bakanlığından bildirilmiştir:
Çetelere karşı yapılan harekâtta başarı He vazife gÖrrrüF olan Savaş Birliğimiz hâlen merkez kesiminde ve sıklet merkezi bölgesinde 9 uncu A-merikajn Kolordusu kurbunda olarak taarruza katılmış bulunmaktadır.
Tokyo, 25 (YtRS) — Korode büyük taarruz muvaffakiyetle inkişaf etmektedir. Bugün kuzeybatı cephesinde ilerleyen müttefik kuvvetler Çin hududuna giden ana yol üstündeki Chongzu limanını işgal etmiştir.
Müttefik kuvvetleri merkez kesiminin bazı bölgelerinde düşman hücumlarını püskürterek ilerlemişlerdir. Bu arada müttefik öncülerinin Tok-şon'un 14 mil kuzeyinde bulunmakta oldukları uçak raporlarl.vle tesblt e-dilmiştJr. Aynı cephenin zayıf noktalarından birini müdafaa eden Güney Kore kuvvetleri düşman hücumları karşısında geri çekilmek zorunda kalmışlardır. Kızıllar güneylilerin hatlarına 6 mil kadar girmişlerdir.
Unsan civarında harekâtta bulunan 25 İnci Tümenin hücumlarına Türk topçusu da İştirak etmiştir. Bu tümen bazı mühim tepeleri işgal etmiştir. Düşman mukavemeti henüz kırılmamıştır.
Kuzeydoğu Korede İlerleyen Güney Kore kuvvetleri İse, Şongjln limanını İşgal etmişlerdir.
Tokyo. 25 (YİRS) — Çin Haberler Ajansının verdiği bir habere göre binlerce komünist Çinli bugün Yalu Nehrini geçerek Kore içlerine girmiştir. Radyo bu kafilelerin tamamen gönüllülerden müteşekkil olduklannı söylemiştir.
Diğer taraftan müttefik hatları gerisinde kalan çeteci gruplarının yeniden toplanarak Üç tümenllk bir kuvvet halinde kuzeye doğru İlerledikleri öğrenilmiştir.
Lake Success, 25 (YİRS) — Birleşmiş Milletler Siyasî Komitesi, 38 lehte, 14 aleyhte ve 8 müstenkif reyle Erltrenin Habeşlstanla birlikte bir federal devlet olarak kurulmasına karar vermiştir. Eski İtalyan kolonilerinden olan Eritre 15 eylül 1951 tarihine kadar Habeşlstanla federal bir devlet halinde birleşecektir.
Sosyal ve Ekonomik Komite. Koreye yapılacak olan 250.000.000 dolarlık yardımı tasvip etmiştir.
Bugün toplanacak olan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi havanın gayet fena olmasından dolayı, toplantı vapamıyacaktır. Bilindiği ü-zere» Komünist Çin delegeleri bugün dik defa Güvenlik» Konseri görüşme-lerind^ hazır bulunacaklardı; Güvenlik Konseyi pazartesi günü Formoza meselesini görüşmeye başlıyacak ve Komünist Çin delegeleri toplantılarda hazır bulunacaklardır.
hür Bun-
Ankara 25 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar, bugün saat 10 da otomobille Kızılcahamam ilçesine bağlı Yanık özbekier köyüne giderek tapulama İşi ikmal edilmiş olan köy sakinlerine tapularını bizzat verdi. Cumhurbaşkanına Adalet Bakanı, Milletvekilleri Kadastro Umum Müdürü ve gazeteciler refakat ediyordu. Celâl Bayar’a yol boyunca yer yer toplanmış halk tarafından sevgi tezahüratı yapıldı. Bu tezahürat Yanık özbekier köyünde çok şiddetli bir hal aldı. Cumhurbaşkanı ilk tapuyu kendi eliyle sahibine verdi ve hayırlı olmasının) temenni etti. Celâl Bayar tevzi merasimini müteakip bir köy sofrasında yemek yerken bir taraftan da tapu ve Kadastro Umum Müdüründen tapulama Kanununun ilk tatbik yeri olan bu köydeki çalışmalar hakkında izahat alıyordu. Umum Müdür İzahat esnasında bu köyün tapulama İşinin başarılmasında beşer kudretinin üstünde bir gayret sarfeden Osman Ayan-oğlunu bilhassa övüyordu. Cumhurbaşkanı bunun kim olduğunu sordu ve genç tapulama teknisyeni yanına getirildiği zaman onu vazifesini yapmakta gösterdiği gayret ve titizliğinden dolayı tebrik etti ve sonra binden çıkardığı dolma kalemini man Ayanoğluna uzatarak:
“— Sana verilen işi başarmak hususunda nasıl canla başla çalıştığını ve didindiğini öğrenerek çok mütehassis oldum. Bu muvaffakiyetin için küçük bir mükâfat olarak sana kullandığım kalemi hediye ediyorum. Senin şahsında vazifelerini yapmak için büyük hassasiyet gösteren vatandaşlarımı tebrik etmek isterim.,, dedi.
Cumhurbaşkanının bu hareketi hazır bulunanların alkışlariyle mukabele gördü. Herkes çalışanlara karşı gösterilen bu teşvikkâr hareketi büyük bir jest olarak tavsif ediyordu.
Bayar, bu defa yemekte bulunanlara hitaben ez cümle şunlan söyledi:
"D. P. İktidara geçtikten sonra Başbakanla birlikte yaptığımız seyahatte vataaâajşîarunıan nuıfctartp erj^n meselelerden birinin de tapu işi olduğuna bir kere daha kanaat getirdik ve kısa bir zaman içinde bu üzüntüyü bertaraf etmeyi kararlaştırdık. OsmanlI imparatorluğunun kurulduğu
günden beri halli mümkün görülmeyen mülkiyet hakkı gibi mukaddes bir mefhumu alâkadar eden bu dâvayı bugünkü iktidar halledecektir. Bu yolda 3 ay gibi kısa bir zamanda alman netice çok mühimdir. Şayet bu tempo ile hareket edilecek olursa yakın denecek bir zamanda toprak sahibinin huzurunu kaçıran bu mesele ortadan kalkacaktır.,,
Bayar, sözlerini şöyle bitirdi:
”Bu iş intaç edildiği zaman bir çok dâvaların elemle şahit olduğumuz cinayetlerin pek çoğunun önü alınacağını düşünerek seviniyorum.,,
Cumhurbaşkanı saat 14.30 da Ankaraya dönmüştür.
î Kî NCİ
Dernekçilik terbiyesi
Fındıkoğlu Z. Fahri ÜÇÜNCÜ
“Türk bebeği’’ Refik Halid Karay
DÖRDÜNCÜ
Ziraatimiz ve
ecnebi sermaye
Prof. Dr. K. ö. Çağlar
Edirneııin kurtuluşu heyecanla kutlandı
İçişleri Bakanı merasimde bulundu
ce-Os-
milis
ordu kuv-tçişle-
Bir Ermeni vatandaş oyunu kullanıyor
Gregoryen kilisesi umumî meclis seçimi dün yapıldı
flrslanyan taraftarları yetmiş dört âzalıktan ancak beşini kazanabildiler
Gregoryen Ermeni Patriğini intihap edecek olan umumî meclis seçimi dün şehrimizdeki 32 Ermeni kilisesinde yapılmıştır. Oyların atılması sabah 8 den 18 e kadar devam etmiş ve bazı mevziî küçük hâdiseler müstesna Ermeni vatandaşlarımızın oylarını serbestçe kullanabilmeleri İçin alınan emniyet tedbirleri sayesinde seçimler hemen hemen tam bir sükûn İçinde geçmiştir.
Gazetemizi makineye vereceğimiz «ırada aldığımız malûmata göre 74 Azalıktan 51 İni şehrimizin halk namzetleri, 5 İni Aralanyajı taraftarları kazanmış, semtlerin uzaklığı do-layıslyle 13 ünden de henüz netice
alınamamıştır. Seçime alt tafsilât 1-kinci sahifemlzdedir.
Koreden beklenen yaralılar gelmedi
Memlekette tedavi edilmek üzere dün hava yollyle Koreden gelmesi beklenen 3 yaralı erimiz Tokyodan gelen Panamerikan uçağından çıkmamışlardır. Sinema operatörleri, gazeteciler. Merkez Komutanlığı yük. sek subayları ve kalabalık bir halk kütlesi kendilerini karşılamaya gelmişti.
Yaralılar İçin Deniz hastahanesln-do yer hazırlanmıştır. Yaralı askerlerimizin salı günü gelecek olan uçaktan çıkmalan muhtemeldir.
r
2 nci yaşına 1 aralıkta giriyor
0 gün, memleketimizin tanınmış şahsiyetlerinin gazetemiz hakkmdaki düşüncelerini sizlere bildireceğiz
Edirne, 25 (Hususî muhabirimiz bildiriyor)— Edir-nenin kurtuluşu
münasebetiyle E-dime Belediye
Başkanı saat 9.30 la 10 arasında şe-hir adına Belediye binasında tebrikleri kabul etmiştir. Saat 10.30 da Ayşekadın mevkiinde Seyyid Celâli önünde Hacılar E-zanı istikametinden gelen ve
vetlerlni ri Bakanı Rükned-din Nasuhioglu. Belediye Başkam - Haşan Maksutoğ-lu, Vali ve bir çok kalabalık halk küt leşi karşılamış ve kurbanlar kesilmiştir-
Bîr üsteğmen Türk bayrağını başının üstünde taşıyarak Cumhuriyet alanına geldi. Saat kulesinden verilen işaret üzerine Selimiye minareleri arası ile Cumhuriyet alanına bayraklarımız çekildi ve hep bir ağızdan İstiklâl Marşı söylendi.
izciler ve okluların tertip ettiği istiklâl panoraması çok alâka u-
yandırdı ve bu suretle merasime nl hayet verildi.
... ~-.rx
A. Menderes diin
Ankaraya döndü
Cumhurbaşkanımızla Başbakan, diin Çankayada
2 saat süren bir görüşme yaptılar
Ankara 25 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Cumhurbaşkanı Celâl Bayar Kızılcahamam ilçesine bağlı Yanık özbekier köyünden dönerken Etlmesğut Hava Meydanına uğramış ve o dakikalarda uçakla lzmirden gelmekte olan Başbakan Adnan Menderesi karşılamıştır. Neşeli ve zinde görünen Başbakana Ticaret Bakanı refakat ediyordu. Başbakan uçaktan inince Cumhurbaşkanına yaklaşarak elini öpmüş. Celâl Bayar da Adnan Menderes'in yanağından öomüştür.
Hazır bulunanlar bu samimî sahneyi Cumhurbaşkanı ile Başbakan arasında İhtilâf çıktığı yolundaki şayiaları tekzip eden bir manzara olarak kabul etmişlerdir. Cumhurbaşkanı ve Başbakan doğruca Çankaya Köşküne gitmişlerdir. Başbakan Cumhurbaşkanı ile 2 saat kadar görüşmüştür.
Saat 17 de Çankaya Köşkünden ayrılan Başbakan, Başbakanlığa giderek Bakanlar Kurulu toplantısına ri-yasel etmiştir.
EZELÎ DERD :
DAHA İ/Ü-Z. FIRINI EKMEK YEMEMİZ LÂZIM!-
Y İ£ I I S T A N B » I L —
26 Kasım 1950
Soyla 2
■ MEMLEKET MESELELERİ ■
Dernekçilik terbiyesi
Yazan: Fındıkoğlu Z. Fahri %
İstanbul üniversitesi Profesörlerinden
BU sırada dikkatli bir kaç muharrir, 1945 ten sonra bizde esmeye bavlıyan demokrasi rüzgârının meydan verdiği bir harekete dikkatimizi çekmektedirler: Dernekçilik hareketi.
İçtimai tarihimizde 1903, 1919 ve 1945 tarihlerinin hususî bir ehemmiyeti vardır. Hapsedilmiş mektep çocuklarının binlen açık havaya kavuşunca oraya* buraya koşuşmaları nev'lnden bir kımıldama, bu üç tarihi takip eden yıllarda Tiirk cemiyetinin dernek kurma hareketlerinde görüldü. Fakat bu hareketler çok devam etmedi. 1908 do sayısız cemiyetlerin vücuda gelmesi 1014 (o nihayete erdi ve vücuda getirilenler de birer birer kapandılar veya kapatıldılar. 1019 dan sonraki dernekleri* meşhur “Takrlr-I sükun,. Kanunu kapattı. Bütün kültür demeklerinin devlet zoru İle, “Türkocngı,, da dahil olduğu halde MJ{alkf»vlerl,* İçinde erltildlgl malûmdur. Nihayet 1915 te cemiyet tesisi cereyanı yeniden belirdi ve hâlâ devam ediyor. Yalnız İstanbuldn yedi yüz kadar tevekkülün mevcut olduğu ileri sürülmektedir. Gerçekten doğru ise şaşırtıcı bir manzara!
tkl* evvelki tarihi bir tarafa bırakarak 1945 ten sonraki beş yıllık devreye göz atacak olursak demokratik zihniyet namına pek memnuniyel verici bir durumun bulunmadığını görürüz. Yalnız İntan bulu ele alalını: Bu 700 demek ve teşekkülün içyüzü hakkında muharrirlerimizden bazılarının yaptığı neşriyat cidden düşündürücüdür. Geçen sene genç muharrirlerimizden Metin Tokar, bu jıeıje Refik HulJd bıı düşündürücü noktaya parmak hastılar. Burhan Feleğin. Beden Terbiydi Kongresinde spor dernekleri vesilesiyle Hükümetin dernekleri takip hususundaki jrolüne İşaret eden, sözleri de bu kategoriye cl-rcbüir. “Yen! İstanbul., un “İstanbullu.. muharririnin 20 eylül 1950 tarihli "Yeni İstanbul» dakl şu sözleri ne kadar yerindedir: “Azası İki yüz olan bir cemiyet tanzmır ediniz, tlân e-dilen gün, içtimaa 100 kişi gelmiştir Toplantı yapılamaz. Muhnkkak 101 kişi olmak lazımdır. Ekseriyet nisabı ancak böyle elde edilir. Kongre I bir hatta sonraya tehir edilir. O zaman beş kişi de gelse, mü tak e re e-dillr, yenJ idare heyeti seçilir.
Ve hemen her zaman bu böyle o-luyor. Acaba Cemiyetler Kanununun şu maddesi yeniden tetkik edilemez mİ?» Hulâsa demokrasi terbiyemiz için düşünülmesi lâzım ve lâubalilikten kurtarılması zaruri bir “dernekçilik problemi» ile karşı karşıya bulunuyoruz.
— n _
fld ay kadar evvel Refik Hu lld •Yen! İstanbul» dakl “Dördüzler» başlıklı pek güzel bir fıkrasında «öyle diyordu: “Drvtr değişip cemiyetler kurulmaya başladı, yardımlaşma anonim bir hüviyet oldu Bu cemiyetler faydalı oldu mu? Fek sanmıyorum.. Cemiyetleri İyi İşletemiyoruz. Bunun püf noktasını öğrenemedik... Arkası sıra sosyal sahadaki hareketleri gözden kaçırmıyan dikkatli muharrirlerimizden Fikret Adil, yine “Yeni İstanbul» da nlsab komedisinden bahsetti. Cemiyetlerin kongreleri akte-dlürkea birinci defa topLananiar, toplantının olmıyacağını bilirler Zira “nisab» olmaz, ikinci defa toplantı muhakkak olacaktır* fakat hu defa da kimse gelmez. Ekseriya idare heyeti Azalan, bir kaç ahbap İle yâren- | İlk eder ve eözdo “kongre» yapdmış I olur.
Bu noktalardan birincisi derin bir yaraya dokunuyor. Bu “püf nokta», I hakikatte 19töJ. 1919 dan sonraki dernekçilik hareketlerini de karakterlen-dlren bir has talik IdL Aynı hastalık I 1945 I takip eden yılların “dernek» le-1 rine de musallat olmaktadır Teşhis ve tedavisi çok güçtür. Sosyologlarımızın bu bakımdan İçtimai uzviyetimizin nabzım dinlemeleri gerektir. Fakat ikinci nokta öyle değil. Birinci toplantıda nisab olmazsa İkinciye bırakmak, ne gibi ince bir hukuki sebebe dayanıyor» pek bilmiyorum. Fakat bu sebep doğru İse ikinci, üçüncü... llh toplantı!jra da şâmil olması lâzım değil midir? Hakikat şu ki İlk toplantılara gelenler ne kadar ciddi bir alâka ile geliyorlarsa İkincilere katı Lanlar o nispette kayıtsız ekseriya maksatlı ve şüpheli davranıyorlar. Beş seneden beri yapageldiğlm müşahedeler, kültürel veya iktisadi bir çok cemiyetlerin aynı senedeki birinci kongrelerine. İkinci kongrelerinden çok daha fazla sayıda azanın katılmış olduğunu gösteriyor. Bu a-rada meselâ en hayati veya öyle olması gereken “İstanbul Memurlun İstihlâk Kooperatifi» nin 1948 ve 1949 senelerinde akdettiği birinci kongrelere sinisiyle 100, 135 âza İştirak etmişken, âza sayısının 14.000 olması ve nisabın elde edilmemesi dolayısly-le aynı senelerdeki İkinci kongrelere 23 ve 19 âza katılmıştı! Bu durumda ciddi bir dernekçilik terbiyesinin izlerine rastlamak imkânsızdır. Cemiyetler Kanununun 19 uncu maddesi, kongrelerin bir kaç yerde İlânını mecburi saydığına ve bu da yapıldığına göre nlsab İşini mâkul bir şekle sokmak ve ilk kongrelerin yapıi-
masını temin eylemek doğru, kanunlarımızı yeni baştan ele alnutk İşi ile alâkalı olanların Veya B.M.M. Anılarının dikkatini çekmek yerinde olur kanaatindeyiz.
— nı —
Böyle bir hareket şahsi, hasis menfaatlere dayanan bazı “dornck„lerln oyunlarına nihayet verecek mahiyettedir. Son beş sene zarfında birçok “dernek., ferin kongre llnâlannı âznhınn haberdar olmaması Içlıı yalnız yazıcı ve tertip edicileri üırafından okunan bazı gazetelere verdiklerini, ilk kongre gününe ıısla eheınmlvet atfet-madiklerini, ikinci toplantıya beş on partİzanla geldiklerini, ve hemen “el çabukluğu marifet., kabilinden rast-gcle kararlar aldıklarım, usulü veçhile bu kararları resmi makamlara pek ustaca bildirdiklerini, blıuuuıuleyh şekilce hiç bir eksiği unutmadıklarını hayretlerle gördüm. Bu hal. Cemiyetler Kanununun tatbikatını takip eden resmî bir makamın bu işi demokrasi terbiyesine yardım zaviyesinden ele almamasından İleri geliyor. Bazan “nlsab» olmadığı halde birinci kongrenin yapıldığına bile şahit oluyoruz. Her ne kadar kongrenin yapıldığı mahallin mülki makamına toplantı yeri hakkında bir istida veriliyor, bununla bir resmi kontrolcu-nıın gelmesi temin ediliyorsa da ekseriya bu gibi kontrollere ehemmiyet verilmemekte, nadiren gelen hükümet mümessilleri yalnız “kargaşalık,, ve “arbede» hallerinde müdahale etmektedir. Hakikatte İse Cemiyetler Kanununun ruhuna nüfuz etmiş, kültürlü Hükümet mümessillerine şiddetle İhtiyaç hânıl olduğu muhakkaktır. Son bir İki ay zarfında meselâ biri tstanbulda* diğeri Koyserlde olan iki dernek kongresi Cemiyetler Kanununun lâfzını ve ruhunu ciğnlye-rek yapıldığı halde her İkisi de kanun nazarında hatasız gibi görünüyor. îstanbııldukl dernek kongresine, o dernek İdare heyetince getirilen ve demek âzası olmıyan bir kafile, varım saattik bir zaman zarfında her şeyi bnn kimselerin arzusu dahilimle halletmiş, nizamnameden ve kanundan bahseden bir Ikl âzanın sesi İse gürültüye getirilmişti. Kayseri misaline İse İstanbul 51ualllmler Birliğim* muallim Veli Orhan. N’urrddln Ercin, Rüştü Ultav taraflarından verilen dikkate şayan bir rapordu sabit oluyoruz: Türkiyenin muhtelif yerlerinde bulunan altmışı mütecaviz “öğretmen demeği» nden müteşekkil bir federasyon. Kayserldekİ senelik kongresinin İlk toplantısını ancak on bee kadar demek mümessili ile hemen yapıvermiş, bu suretle nlsab esası bir vilâyet merkezinde Cemiyetler Kanununu takiple mükellef otoritenin gözü önünde ihlâl edilmiş, fukııt zahirde her şey kanuna uygun olarak cereyan etmiş! Kongre mevsimi olan bu aylarda etrafımızda sık sık rastladığımız bu gibi haller, milli ölçüde büyük demokrasi hayatinin küçük birer minyatürü olan demek kongrelerinin nasıl bir antiJemokrasi yarattığını, hazin bir surette göstermektedir,
— TV —
Şu halde mantıksız ve anti demokratik kanunların ele alınmasından bahsedildiği bir sırada Cemiyetler Kanununu da memleket şartlarına göre yeni boştan gözden geçirmek lâzımdır. Bundan sonra kanunun tatbiki hususunda Hükümetin salahiyetli memurlar vasıtasiyle hakiki dernekçilik terbiyesinin doğup Rolişmo-slne vasıtalık yapması lâzımdır. Aksi takdirde “kongre». “scçlın» ... gibi demokrasi tâbirlerinin gölgesine sığınarak bir nevi şorkvarl oyunlar oynamanın önüne geçiiemlyecektlr.
Beyoğlu Us BevaK%tt Aksaray ve Fatih semtlerini birbirine yaklaştıran Atatürk Bulvarından şüphesi* oeçmişeinitdir. Bu» mükemmel ve müstesna bir yoldur. Fakat şehrahtn etrafı ne feci bir manzara arzetmek^ tedir. Bilhassa ünkapanı tarafı!.. Viraneler ve teneke kulübeler, açık hava ahırlan, koyun, Jbîfl sürüleri, cadde boyunca pencerelerden dışan asdmış iş çamaşırlan ile burası insanda bir hüzün uyandırıyor.
Vaktiyle şehrin en kibar semtlerinden biri olan bu civar, sonralan ihmale uğramıştı. Atatürk Bt/fvarmın açılışı, ora* ya eski itibannı iade sanıyorduk. Ldkin lar geçti. Havası, şehrin muhtelif iş yerlerine yakınlığı
rağmen, Boğ as sırtlarının ve* ya Bakırköy bozkırlarının kuş uçma*, kervan geçme* yerleri dahi imar ve rağbet gördüğü halde, bu tarafa iltifat eden çıkmadı.
İnsanlar tuhaftır. Basan gösterinin önünde duran güseUih-leri görmezler.
(BİR İSTANBULLU)
edecek aradan yıl* manzaralı, ve eğlence olmasına
Patriği seçecek umumî heyet için
Ermeni vatandaşlarımız dün oylarını kullandılar
Seçimler, fehrîn her tarafında tam bir intizamla yapıldı Halk namzetleri büyük ekseriyet kazandı
Şehrimizde bulunan Gregoryan Ermeni vatandaşları, dün Patriği floço--cok umumi heyeti İntihap etmek ü-ıcre, hor killso mıntakasından iki üye İçin oylarını kullanmışlardır. Seçim nasıl oldu?
Hor bfrİHİ ayrı bir soçlm bölgen! olun şehrimizdeki 82 killoeye konulan sandıklara, eabah saat 8 den İtibaren oyların atılmasına başlanmıştır.
Vilâyet tarafından her sandık başında kuvvetli emniyet tedbirleri a-lındığından bazı mevzi! küçük hAdişeler müstesna, seçimler tam bir sükûnet içinde yapılmıştır.
Hor sandık başında bir noter ve 8 kişilik seçim heyeti bulunuyordu. Nüfus kâğıtlariyle müracaat eden seçmenler kilise kayıt defterlerine İşaret edildikten sonra kendilerine veri-
Talebelerin sigortası ve
Üniversite sitesi kurulması
Türkiye Millî Talebe Federasyonu İcra Komitesi, hazırladığı raporu Başbakanlık ve Millî Eğitim Bakanlığına gönderiyor
Türkiye Millî Talebe Federasyonu, Merkezi İcra Komitesi Federasyonu Başkanı Oğuz Altan'ın başkalığında toplanmıştır. Bu toplantıda Is-viçrede ve Fransada talebenin sigortalanması şekli incelenmiş ve hazırlanan talebe sigortası tasarısının bazı noktalan düzeltilmiştir. Bu tasa-nnın son rötuşlan yapıldıktan sonra Milli Eğitim Bakanlığına verilecektir. Talebe sigortası keyfiyeti tahakkuk ettiği takdirde, sömestr başında alınan ufak bir ücretle, talebe kendini sigorta ettirecek ve bazı hastalıklar
Athetıagoras iyileşti
Bir müddetten beri Heybeliada Rilhban Mektebinde İstirahat etmekte olan Ortodoks Rum Patriği Atiıenagoras tamamlyie iyileşmiş ve bu hafta toplanan Sen Sinod Meclisine başkanlık etmiştir.
Açık bulunan Laors ve İmroz met-ropolitliğine II nel Dlakos Isldoros, tmroz MetropoHtUğine de Patrik vekili MeUtan Hacı İttifakla seçilmiştir.
Diğer taraftan Patrik Athenagoras kiliselere gönderdiği bir tamimle ta-mamiyle iyileşmiş olduğunu bildirmiştir.
CEMİYET HAYATI
Kora
♦ İstanbul Muallimler Birliği tarafından 4 aralıkta faaliyete geçmek üzere Çemberli taş merkez binasında Muallimler için bir İngilizce kursu açılmalına karar verilmiştir.
Kongre
♦ "İstanbul Erkek Lisesi Mezunlan Cemiyeti,, nin yıllık kongresi bugün saat 10 da lisenin yanındaki lokalde yapılacaktır.
♦ İktisat Fakültesi Talebe Cemiyetinin yıllık kongresi önümüzdeki salı günü saat 14,30 da Marmara Lokalinde yapılacaktır.
Açılış Töreni
♦ İçel yüksek tahsil talebe yurdunun açılıp töreni 4 aralık 1950 pazartesi günü saat 15 te Mercan Fuat-paşa yokuşu Muradiye aokağınd&kl lokalinde yapılacaktır.
Konferans
♦ Milletlerarası tanınmış cerrahî Profesörü Bayan Dr. Noel tarafından yarın saat 13 te Tıp Fakültesinde estetik cerrahi mevzulu bir konferans verilecektir.
Suriye Konsolosu geldi
Bir müddet evvel mezunen Suri-veye gltmlf olan Suriyenln İstanbul Konsolosu Nezih Abdülhaklm dün uçakla Şamdan şehrimize gelmiş ve Hava Alanında Konsolosluk erkânı tarafından karşılanmıştır.
müstesna, derse devamını aksatan hastalıkları meccani tedavi edilecek, diğer ihtiyaçları da tazmin edilecektir. Bir çok garp memleketlerinde talebe sigortası 30 . 40 sene evvel halledilmiş bir dâvadır. Bu operasyonun yurdumuzda da tahakkuku için federasyon çalışmaktadır. Keza Federasyon îcra Komitesinin etüd ettiği mevzulardan biri de talebe yurdlan mevzuudur. Bilhassa. Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, diğer belediyelerin ve hamlyetperver vatandaşlarımızın yardımlarıyla İstanbul ve Ankaradia üniversite sitelerinin kurulması ve bunların ihtiva etmesi gereken şerait için bir rapor hazırlanmaktadır. Bu rapor ay sonunda Başbakanlığa ve Millî Eğitim Bakanlığına verilecektir. Ay sonunda Hükümetle temas etmek üzere An karaya gidecek İstanbul Valisi Fahreddin Kerim Gökay, Millî E-gitlm Bakanlığı İle îstanbulda kurulacak üniversite sitesi mevzuu üzerinde görüşecektir.
Talebe hayatı mevruta Hr fiîm yapılıyor
Basın . Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü tarafından yüksek oku) ve fakültelerde okuyan talebelerin günlük hayatı filme alınacaktır. Senaryosu Türkiye Millî Talebe Federasyonu tarafından hazırlanan bu filmde Üniversitelerimiz, anf! ve Jûboratuvarlar da filme alınacaktır. Bu film Türkiye Millî Talebe Fede-rasyonu tarafından bütün gençlik teşekküllerine gönderilecek ve bu suretle yabancı memleketlerde üniversite hayatımızın propagandası sağlanacaktır.
len zarflara oylarını koyarak sandığa atıyorlar (İl Yalnız bazı kiliselerde menedilmiş olmasına rağmen seçmenlerin eline oy pualaıu sıkıştıran propagandacılar görülmekte idi.
Vali, aandıldnn gezdi
Vali Fahreddin Kerim Gökay, bazı sandık başlarına bizzat giderek seçimi gözden geçirmiş ve kendisiyle görüşen bir arkadaşımıza, Ermeni vatandaşlarımızın tam bir sükûnet içinde oylarını kullandıklarını ve serbestçe rey verebilmeleri İçin her türlü tertibat alınmış olduğu cihetle seçimlerde hiç bir hâdise olmadığını söylemiştir.
Neticeler
Gazetemiz! makineye vereceğimiz sırada aldığımız haberlere göre son neticeler söyledir:
Beyoğlunda 2 kilise, Feriköy, Kadıköy, Üsküdarda 2 kilise, Kuzguncuk, Ortaköy, Büyükdere, Kartal. Kınalında, Beykoz. Hasköy, Galata. Balat, Kumkapı, Kumkapı surları dışındaki kilise ve Yeşilköy, Topkapı, Yedlkule, Narlıkapı, Gcdlkpaşa, Bakırköy, Eyüpte 2 kilise, Yenlkapı. Bütün bu kiliselerde halk namzetleri seçilmişlerdir.
Yeniköy. Beşiktaş Kandüll, Kuruçeşme
daha henüz netice belli değildir.
Samatya. 6 Mermer kiliselerinden 2 şer. Eyüp kiliselerinden 3 halk namzedine mukabil bir Aslanyan namzedi kazanmıştır. Neticede 74 âzalığın 51 İni hâlen muhalifler, 5 ini Aslan-yan taraftarları kazanmış, 13 ünden semtlerin uzak olması dolayısiylo henüz kati netice alınamamıştır.
Halkın ekseriyetinin çalışmakta olmasına rağmen İştirak nispeti çok fazladır. Bir çok kimseler 7 de dükkânlarını kapadıktan sonra oy vermeye geldikleri ZAjçan tasnif başlamış olduğundan reylerini kullan amanı- lardır.
13u vaziyete göre artık Asi ariyanın kazanmasına İmkân kalmamıştır. Seçilen Azalar gelecek cumartesi saat 15 de Patrikhanede toplanarak Patriği seçeceklerdir. Cemaatin mühim bir kısmı ister memleket dahilinden isterse yabancı diyardan olsun en kıymetli piskoposun Patrik olmasını arzu etmektedir.
Donanma suiistimali
tahkikatı tamamlandı
İstanbul Deniz Komutanı hâdise hakkında beyanatta bulundu
Rumelihisar. kiliselerinde
Millet Partisi Şile Ocağı açıldı
Millet Partisi İstanbul tl Başkanı Lûtfl Bomovalı dün beraberinde Genel idare Kurulu üyesi Avukat Fuat Ama, 11 İdare Kurulu âzası A-vukat Ertuğnıl Akça ve diğer partililer oluduğu halde yeni kurulan Şile ilçesine giderek açılma merasiminde hazır bulunmuşlardır.
D. P. Umumî Meclis Grupu dün toplandı
Demokrat Parti Şehir Meclisi ü-yelerl dün saat 15 te Osm an beyde Suna Kıraathanesinde bir toplantı yaparak şehre ait muhtelif mevzular etrafında konuşma yapmışlar ve Meclisin yapacağı fevkalâde toplantı gündemi etrafında fikir teati etmişlerdir.
Modem Yeşilköy Hava Alanının yeni uçuş pisti
Ye&llköy hava alanında yapılmakta olan 60 metre genişliğindeki 2300 metrelik pistin 1500 metreai tnmamİHnmıstır. Hâlen İniş lâmbaları tesisatı yapılmaktadır. Mevsimin derlemesi dolayı.Myie beton dökümüne fasıla verilmiştir. Ts-rnanılanan kivinin eakl piste bağlanması İçin yapılmakta olan 40 metre genişliğinde 250 metrelik muvnkkat IH inak yolunun yapılması 15 güne kadar tamamlanacak ve Işk^tmeye açılacaktır. Diğer taraftan meydan hfnaainm karkas inşaatı da hızla İlerlemektedir, önündeki apren kısmının tesviyesi tamamlanmıştır. Hangarlardan birisi tamamen bitmiş, diğeri de tamamlanmak Üzeredir. BUUln hava alanının İnşaatı 1951 yılı sonuna kadar bitecektir.
komünist baskısı son Vietnam’a sirayet etmiş hudut karakolları birer etmiştir.
halkı, muhtelif memle-
A syadan kaçanlar
Asyadakl zamanlarda ve Fransız birer sukut
Hindlçlnî
ketlere şimdiden hicret etmeğe başlamışlardır.
Dün gelen Panamerikan uçağlyle Yeşllkövden transit olarak geçen yolculardan resmini yukarıda gördüğünüz kadın çocuglyle birlikte şimalden kaçarak Saygon» gelmiştir. Londradaki ablasının yanına gitmektedir.
Tamamen mahallî kıyafetlere göre giyinmiş olan kadın orada âdet olduğu veçhile çocuğunu sırtma astığı bir torba içinde taşımaktadır. Bu kadının şehrimizde görmeye a-Iışmadığımız kıyafeti Hava Meydanındaki halk arasında alâka uyandırmıştır.
Tekel İşçileri satılacak fabrikalara hissedar olmak istiyor uiu]jon5S|
İstanbul Deniz Yollamasındaki suiistimal hâdisesinin tahkikatı İkmal edilmiş, hazırlanan dosya dün Gölcükteki Donanma Komutanlığına gönderilmiştir.
Bu münasebetle İstanbul Deniz Komutanı Amiral Fahri Koyutürk, gazetecilere aşağıdaki beyanatı vermiştir.'
'•— İstanbul Deniz sevkıyat memurunun, nakliye müteahhidi ile iştirak halinde sahte istihkak raporları tanzim etmek suretiyle 1 mart 1950 tarihinden 6 temmuz 1950 tarihine kadar yapılan nakliyat için deniz mü-esseseleri saymanlığından 551544.08 lira çekmesi mevzuunda Tümen Adlî Amirliği yetkisi içinde komutanlığı-mızca yapılmakta olan soruşturma nihayete ermiş ve suçla evvelce tevkif ve haklarında ilk tahkikat açılmış olan bir Binbaşı. Yüzbaşı, bir Hesap Memuru, iki sivil memurla iki sivilden maada Binbaşıdan yüksek rütbeli subayların da alâkalı bulunduğu anlaşılmakla dâva dosyası rütbe bakımından salâhiyetsizlik kara* riyle üst adi! âmir olan Donanma Komutanlığına arzedllmlştlr. Sevkıyat memurluğunun 1947 - 1948 ve 1949 yıllan hesap ve muamelâtı Denin Kuvvetleri Komutanlığınca tetkik ettirilmekte olup henüz neticesi alınmamıştır.,,
Diğer taraftan tahkikat neticesinde bazı yüksek rütbeli subaylar da muhtelif şekilde suçlu görülmüşlerdir. Yalnız İstanbul Deniz Komutanlığı Mahkemesinin salâhiyetsizliğin* binaen bunlar şimdilik gayri mevkuf bulunmaktadırlar.
Şayet Gölcük Donanma Komutanb-• ğı Mahkemesi de salâhiyetsizlik ka* ran verirse o zaman dosya Ankara* ya gönderilecektir. Buna göre muhtelif cezaevlerinde bulunan suçlular da muhakemenin görüleceği yere »ev-kedileceklerdir.
•jnx duğu 9 sendikanın temsilcileri Pa-şabahçede İspirto Fabrikasında mü-him bir toplantı yapmıştır.
Söz alan sendika temsilcileri, iş-yerlerindeki iç yönetmeliklerinin değiştirilmesini, hafta tatili ve milli bayramlarda ödenen yevmiyelerin mesai farklarım ve Tekel hususî idareye devredildiği zaman işçilerin durum ve istikballeri hakkında talep ve dileklerde bulunmuşlardır.
Bu arada. Tekel fabrikaları dev-rolunmadan Tekel maddelerinin serbest bırakılmamasını. fabrikaların şahıslara değil, şirketlere devredilmesini ve işçilerin, devletin de yardımı ile çıkarılacak hisse senetlerini alarak Tekele hissedar olabilmeleri dileklerinde bulunulmuş ve bunları ilgili makamlara arzetmek Ü-zere 9 kişilik bir heyetin Ankaraya gönderilmesine karar verilmiştir.
Anadolu hattında tren saatleri değişti
trenlerin Aaydarpaşaya va-kalktş saatleri değiştirilmiş, başından itibaren yürürlüğe bu değişikliğe göre, Ankara Ekspresi Haydarpa-
Soroptimlst Kulüpleri Federasyonu Başkanı bugün şehrimiz» geliyor
Bugün, Soroptlmls Kulüpleri Avro» pa Federasyonu Başkanı Madam Doktor Noel, refakatinde Norveç So* roptimlstlerl Başkanı Madam Clara Hemrldge olduğu halde Atlnadan tayyare ile şehrimize gelecektir.
Malûm olduğu üzere Soroptimlst Kulüpleri, çalışan kadınlara mahsus fikir cemiyetleridir ve dünyanın her tarafında şubeleri vardır.
Doktor Noel, hatırlarda olduğuna göre, geçen sene de şehrimize gelerek Türkiye Soroptimlst Kulübünün açılma merasiminde hazır bulunmuştu.
Madam Noel, Atinadakl Soropti-mist Kulübünün açılma merasimin, de bulunmuştu. Kendisi şehrimizde perşembe gününe kadar, misafir kalacak ve şerefine çarşamba günü bir akşam yemeği verilecektir.
Maruf cerrahi mütehassıslarından olan Madam Noel yarın saat 13 te Tıp Fakültesinde estetik cerrahî mevzulu bir konferans verecektir.
yerine 20.05 te
Bazı
rış ve tir. Ay girecek
12 N. şadan
SP.30
54 N. banliyö treni Haydarpaşa-dan
19.55 yerine 20.13 te
16 N. Adapazan treni Haydarpaşa-dan 7.10 yerine 7.20 de kalkacak ve 11 N. Ankara Ekspres! Haydarpaşa-ya 9.15 yerine 9 20 de varacaktır.
YOBGİ MtRTÎLOGLÜ
nun ruhu İçin Şişil Rum Ortodoks kilisesinde 26 kasım 1950 pazar günü ruhî ayin İcra edilecektir.
Yeğenleri, hemdertleri re arkadaştan
KISA HABERLER
( Vali ve Belediye Reisinin emriyle teşkil olunan motörlü temizlik ekipleri bir hafta zarfında şehir İçinde yaptıkları teftişlerde temizliğe riayet etmlyen 45 kişi hakkında ceza zaptı tutmuşlardır. Bunlara 150 liraya kadar para cezası verilecektir.
★ İstanbul rehberlerinin Türkçe nüshasının tamzlmi İşine Belediyece Burhan Toprak vazifelendlrilmlştlr. Rehberin Fransızca kısmı tarihçi Mamburi tarafından yapılmaktadır.
★ Vali ve Belediye Reisi Prof. Gökey dün sabah refakatinde Millî Eğitim Müdürü olduğu halde Edirne kapıya gitmiş ve orada boş bulunan ortaokul binasını gezmiştir. Bu bina sosyal yardım İşlerinde kullanılacaktır.
YENİ İSTANBUL
SİYASÎ İKTİSADÎ MÜSTAKİL GÜNLÜK GAZKTB
Sahibi:
YENt tSTANBUL NEŞRİYAT ----------------------
Müdürü: Kemal H. BARLIĞA
Yazı islerini fiilen tdire ed«a mesul müdür: Sacld ÖGET
Ncfredilmiyen yazHar iade edilme*.
Basıldığı yer ı
TENİ İSTANBUL MATBAACILIK LIMITED ŞİRKETİ MATBAASI
PEYAMİ SAFA
YALNIZIZ
— 75 —
“Biraz sinirlendiğimin farkında olmadan sordum:
°— Ne söylüyorlar T
“Fakat sesimin benim için hile yabancılaşan tonuna Renglnazın mavi gözlerindeki hayret karışınca heyecanınım süratle artmaya b&şladjğuu anladım. Cenabı merakla beK-Hy ordum.
“Renglnaz cevap verdi:
*— Bir gün biriyle, başka bir gün ötekiyle...
“Anlamamış gibi sordum:
Kim bu?
*— Meral
"Renginaz önüne baktı ve İçini çekerek başını iki yana salladı. Peşinden bir dana İçini çektL
Ah. dedi, dilim yok ki söyliyeylm,
“Ayağa kalktım ve ona doğru yürüdüm. Bu sefer onun içgüdülerim gıcıklamak niyetiyle tonunu ayarladığım hünerli bir yumuşaklıkla:
“— Söyle Renginaz, biliyorsun kİ benden çıkmaz.
“Biraz daha yaklaştım. Fakat Rengfnaz bu sır ticaretinin bedelini peşin istiyecek kadar açıkgöz davrandı- Sustu. Tekrar onun 367
•açlarını okşadım. Kâfi gelmedi. Arzudan kıpkırmızı kesilen yüzünü öpmek zorunda kaldım. Bu da kâfi gelmedi. Dudaklarımı o-nun dudaklarına kaptırdım. Sonra çektim, doğruldum ve öfkeye doğru kayan bir sesle: “— Haydi, dedim, söyle.
“Renglnaz etrafına bir göz attıksan sonra:
“— Anasına bak, kızını al. dedi.
“— Ne demek İstiyorsun? diye sordum. “Fakat serttim. Korktu. Hak verdim:
“— Doğru. Fakat ne olmuş? Anlat. Kimlerle dolaşıyormuş?
“Renginaz alnının üstüne düşen saçlarını, başını sükeliyerek arkaya alırken:
“— Ama...n! dedi, pek «yi yapıyor. Benim gibi aptal değil.
“Ayağa kalktı ve gidip divana oturdu. Sırrı daha pahalıya satmak İstediği anlaşılıyordu. Bu kadarına razı çlamazdım. Tecessüsümü gizlemeye karar verdim:
“— Peki, onu geç, dedim, Neclle geç mİ gelecek bu akşam?
“Renglnaz pencerelere doğru bakarak: rak:
“— Geç kalmaz her halde, dedi.
*— Çok oldu mu çıkalı T
“— Epey oldu.
‘'Merali kurtarmak ümidi kalmamışta. Nail Beyin hastalığından da bunların haberi olmadığı belliydi. Fakat hiç bir noktayı karanlıkta bırakmamak İçin sordum:
“— Nail Beyin hastalığından haberiniz var mıT
368
“Renglnaz dalgındı. Suali geç duymuş gibi uyandj:
“— Hayır, dedi, nesi var T
“Anlattım. Kızın mavi gözlerine kederli bir felsefe doldu. Merali düşündüğünü hissediyordum. Yine başını iki yana «alladı:
“— Artık büsbütün... dedi, kimse tutamaz o kızh Ferhat da nafile. Perişan olur onlar. Neclle de almaz yanına Merali. İstemez.
“— Niçin istemez? diye sordum.
“Rengjnazın başı mânasını anlamadığım bir hareket yaptı. Bir müddet sustuk. Bana Necllenin çok sıkıldığını anlattı. İki defa evlenecek olmuş, vazgeçmiş, lstiyenler varmış onu. Renglnaz anlatırken hep kapıya ve pencerelere bakıyordu. Sonra Çerkeş gevezeliği tuttu. Mevzudan mevzua atlıyarak, Necilenln günlük hayatından en uzak tanıdıkların bir sürü mânâsız hareket ve »özlerine kadar, bir çok şey anlattı. İkide bir duruyor, belki beni bugün karşılayışındaki gayri tabiiliğin utandırıcı anlarını hatırlıyarak susuyor ve kıza-.rıyordu. Saate baktım. Altıyı geçiyordu.
•'Neclle altı buçuğa doğru geldi. Odadan İçeriye girdiği zaman şıklığına havrat atmaktan kendimi alamadım. Uzaktan tstanbu-lun güzel kadınlarından biri olmaya devam ediyordu. Yaklaşırken, geçkin kadınların en büyük dostu olan mesafeden mahrum kalmanın üzüntüsü İçinde imiş gibi, yürüdükçe artan bir telâşı var gibiydi. Elimi acele aılctı. Galiba avucumdan kaçırma* istediği bir hakikat vardı. Sonra çabuk arkasını döndü ve kapıya doğru yürüdü:
“— Şimdi gelirim, dedi.
369
“Karşı karşıya oturup yalnız kaldığımız zaman, göz göze gelmekten çekindiğini de hisse t tim. Halinde anlamadığım bir huzursuzluk vardı. Sinemaya gittiğini ve filmi beğenmediğini söyledi. Mevzuu anlattı. Canının sıkıntısından, rüyasından, beni aradığından hiç bahsetmedi. Benim böyle umulmadık bir zamanda kendisini ziyaretimin sebeoini de merak ettiği halde, sormuyordu. Yüzüne dikkatle baktığımı hissettiği raman sinirleniyor, yerinden kalkıp sigara veya mendil arama bahaneleriyle gözlerimden kurtulmaya çalışıyordu. “Yine karşıma bir mesele halinde çık-mak mı istiyor?,, diye düşündüm. Bu. onun hiç değişmlyen koketrlsidir. tki defa elini lüzumsuz yere boynuna götürmesinden anladığım şey hazindi. Saklamaya çalıştığı şeyi İlân etmiş oluyordu. Makyajın âciz kaldığı vücut bölgelerinden biri ve belki de birincisi üzerindeki hassasiyeti belliydi. Başının her parçasına yalan söylettiği halde boynunun gevezeliğine mâni olamamanın azabı içindeydi. Yaşı oradaydı. Ellerinin üstü de, en iyi kremlerin yardımına rağmen, her şeyi söylüyordu. Nüfus cüzdanı kadar açıktı. Ona ait her şeyi bildiğim halde, niçin be;ıiru karşımda kendi realitesine razı olmuyordu? Aramızdaki sıkıntılı hava İle mücadele etmektense gitmeyi düşündüm ve dedim ki:
“— Ben »eni çok bekledim. Nihayet gördüm işte. İyisin. Yine gelirim.
•*Ve kalktım. Hemen benimle oda kapısı arasındaki boşluğa doğru giderek:
“— Olmaz! dedi, bırakmam. Beraber bir çay İçelim. Akşam yemeğin» de kal.
870
“Benim itirazımı önlemek için İtiraf etti: “— Seni görmek istiyordum zaten. Otur. Rüyamda gördüm seni. Ben bugünlerde bir tuhafım. Doktora gitmeyi büe düşünüyorum. Halimden anlamıyorm usu a 7 Bende bir şey var, değil mi?
“Oturdum ve cevap verdim:
“— Sen her zaman kendinde anlaşılma» bir şey olmasını istersin.
“Eski his münakaşalarımızı hatırlıyarak gülümsedi:
“— Bu sefer o anlaşılmaz şeyi ben de anlamıyorum. dedi.
“— O halde ben hiç anlamam, dedim.
“Gözleri daldı ve bir kaşı yukarı kalktı.
“— Sinirliyim, dedi, canım sıkılıyor çok, sen söylerdin ya eskiden. Canımı sıkacak bir şey olmadığı için canım sıkılıyor. Ben hâdisesiz yaşıyamam, bilirsin. Demin sinemada onu düşündüm. Filmi de zaten beğenmedim bunun İçin. Onu düşündüm. Kendimi filimdeki kadının yerine koydum. Hiç bir heyecan duymadım. Mesele mİ bunlar? Zaten bana bu filimler, tiyatrolar filân çok suni görünür. Bilirsin. Sevmem. Aldanmam da onun İçin. En fena şey bu, değil mİ T İnsan romantik olmalı biraz. Bunun için ben kimseyi sevemedim. Tuhaf bir şey oluyor. Ya erkek beni seviyor, üstüme düşüyor, o zaman ben onu sevemiyorum. Ehemmiyet! kalmıyor onun. Yahut bana alâka göstermiyor, o zaman da gururum onu itiyor. Uzaklaşıyorum ondan tkislnln de ortası olmuyor. Anlamıyorum kendimi.
(Devamı rar)
371
26 Kasım 1950
— YENİ İSTANBUL -
Sayfa 3
r
Günler geçerken
M
//
Türk bebeği,,
Refik Halid KARAY
ve
ALÜMATFtRUŞLl’K olacak belki: Fransızcada “poupre., kelimesinin Neron’un karısı “Poppee.. den geldiğini çoğumuz bilmeyiz. Türkçedekl “bebek,, yine aynı asıklan nıı? Ortada bir müddettir öztürk-çecl görünmez olduğundan lisan bahisleri kesildi: sadece Mecliste gürültüsünü dinliyoruz. Bir “Dil Kurumu., vardı; şubatta toplanacak
dananın kuyruğunu koparacak kurultaya kadar köşesine sindi. Şeklini değiştirirler, tahsisatını keserler korkuslyle isminin geçtiğini istemiyor. En mahrem dairemiz orasıdır; İçerisine hâlâ girenle! mevrutsa insana Adeta kıyafetlerini tebdil ediyorlar hissini veriyor. îfrat ve tefrite daha parlak bir misal bulunamaz.
împaratorlçe Poppee yahııt Pnppea. bebek gibi hem güzel, hem süslü İmiş; falcat bebeklerde bıılıınmıyan bir bnssaya mâlikmiş: Zekâsı da varmış! Nihayet bir gün kocasından karnına bir telime yemiş; bebekler çocukların elinde nasıl kırılıp parçalanırsa Öylece ölüp ırltnılş ama bütün lisanlara İsmini bırakmış. . ismiyle beraber cisminin de küçültülmüş nümııneslni! Hâlâ kucaklarda geziyor, öpülüp okşanıyor; epeyce paramızı da çekiyor. Bebrkçillk eskiden beri ehemmiyetli bir sınant ve İhraç malıdır. Niimberg oyuncakçılık şehri olarak da tarihte nam almıştır.
İşte asıl geleceğim nokta burası: Geçen yaz İstanbul, sonra dn İzmir Fuarında tertiplenen Türk bebeklerine Avrupa memleketleri büyük alaka göstermiş; Sanayi ve Ticaret Odalarımıza müracaat edilerek bebek ya|>an ve satan müesseselerimizin adresleri soruluyormuş. Nerededir, bunlar? Oyuncakçı mağazaları ecnebi menşeli bebeklerle dolu. Hoş, tstanbulda tam evsafiyle oyuncak satılan yer yahut büyük mağazalarda oj’urıcak dairesi var mıdır? Benim bir oyuncak ve bebek atelyesi olduğundan da haberini yok. Gazete röportajlarında da yazısına ve fotoğraflarına rastlamıyoruz.
Fevkalâde rağbet kazanan Türk bebeklerini alnaat haline sokmak, yeni kâr ve kazanç kapısı açmak İçin ne bekliyoruz? Alınnnyn ve Fran-sada büyük bir oyuncakçılık endüstrisi mevcuttur; eski Japonya bu işi pek ilerletmiş, dünyayı oyuncağa boğmuştu. Türkiye, anlaşıldığına göre en İyi bir hebekçillk memleketi olacak. Zira — sergide de seyrettiğimiz, hayran kaldığımız gibi — esasta nakış, oya, örgü gibi ince Hislerini âleme beğendirmiş bir milletiz. Kadınlarımız hüner, zevk, hulus, yakıştırma itibariyle ciddî İstidat ve meziyetlere sahiptirler. Bu fıtrî kabiliyetten faydalanarak bebekçillğı teşvik etmeli, sınaatlaştırmalı. lerarası bir mahiyet vermeliyiz.
"Türk bebeği,, aranılan bir kalmaz; millî zevkimizi cihana ve zarifini de sağlamaya yarar, kazandırmamıştır; Çin fağfuru
onu mili» t-
getlrnıekle en nazik
marka olursa yalnız para tanıtmaya. propagandaların Japon yelpazesi bu millete az sempati orada İnce bir medeniyet bulunduğunu tarih okumayanlara bile öğretmiştir. Pek şirin, sevimli, mânalı ve hü-
ner mahsulü Türk bebekleri etrafa yayılınca, muhtelif memleket çocuklarının kucaklarında ve salonlarda yer alınca dünyanın dört köşesine neşe ve sevinç götüren sanat eserleri dağıtmış, yüz güldürücü ve zevk verici binlere/? sanat mümessilleri yollamış olacağız.
Oyuncakçı mağazalarında Türk bebeğinin aranddıgını, öbürlerine tercih edildiğini, miniminiler tarafından bağırlarına basılarak götürüldüğünü görmek çocuklar kadar beni de sevindirecek. Elbette sîzleri de, hepimizi del
7
Bakanlar Kurulu dün 4 saat
Toplantıda C. H. Partisinin memleketin siyası ve askeri durumu ile alâkalı istizah takriri görüşüldü ve
Dışişleri Bakanının son dış olaylar hakkındaki izahatı dinlendi
Ankara 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Başbakanın Ankaraya avdeti üzerine Bakanlar Kurulu bugün 4 saat süren bir toplantı yaparak saat 21 e kadar çalışmıştır. Ba-
Öldürülen mülteci haberini, Kars Valisi yalanladı
kanlar Kurulunun bu toplantısında P. tarafından Meclis Başkan-verilen memleketin siyasi ve durumu ile alâkalı takririn bahsedildiği ve pek muhtemel D. P. Grupunda bu takririn edilerek Mecliste müzakere
1950 olan mülhak-
gazetemi-şöyle de-
bir Rus
“Ankara Ajansı,, nm 28 ekim tarihli bülteniyle verilmiş (Türk-Rus hududunda bir Rus tecisl öldürüldü) başlıklı yazı
kında Kars Valisi Nureddin Akko-yunlu bu havadis üzerine ze gönderdiği mektupta mektedir:
(Türk-Rus hududunda
mültecisi öldürüldü, kafası koparılarak kaçırılan mültecinin tarafından öldürüldüğünün dilemediği) başlığı altında nın çıktığı görülmüştür.
Hudutlarımızda ne böyle ve ne de buna benzer bir
muştur. Hâdise tamamen yalandır.
Kam Valili v.
Nureddin Ak koyunlu
kimler tesbit e-bır yazı-
bir iltica ölüm ol-
Yüzbaşı mezun
Fethi Devresinden olan pilotlarımız
Eskişehir, kullarının sinden mezun olan pilot teğmenlerimize bugün saat 10 da Hava Okulunda yapılan özel bir törenle diplomaları tevzi edilmiştir.
Törende; Vali. Belediye Başkam. Generaller. Amerikalı uzman’ar, Demokrat Parti Î1 İdare Kurul* ı Başkan Vekili ve seçkin bir dâvetli gru-pu hazır bulunmuştur.
Okul Komutanı Cevat Göksu ve mezunlar adına da Salâhaddin Özkan bir konuşma yapmıştır.
Bunu müteakip mezunlara diplomaları verilmiştir.
edilmiş, hazırlanan dosya dün Göl-gazetecilere aşağıdaki beyanatı vermiştir:
25 (A.A.) — Uçuş o-"Yüzbaşı Fethi., devre-
Susuçta yakalanan kaçakçı
Suruç, 25 (A.A.) — Trabzonlu
Osman İsminde bir kaçakçı Suriye hududunda aımnmızı geçerken yakalanmış ve üzerinde 450 adet çakmak ve 1000 adet çakmak taşı bulunmuştur.
Aylık karneleri kaldırdık
Okuyucularımıza kolaylık olmak üzere gazetemizin çıktığı günden beri tatbik etmekte olduğumuz aylık karne usulünü 1 Aralıktan itibaren kaldırmış bulunuyoruz. Bu kararı almamızdaki sebep, bazı okuyucularımızın ve tevzi memurlarının karşılaşmakta oldukları müşkülâttır. Karneleri kaldırmamıza mukabil aylık karııe kapaklarından 8 tanesini bize getirerek tahsil kur’aMi İçin kur’a numarası almakta olan okuyucularımızın menfaatlerini korumak gayesiyle, bu okuyucularımızdan gazetemize üç aylık abone olanlara derhal bir tahsil kur'a numarası verilecektir.
» V •
4
r • •
• • •
Yugoslavyadakî Yunanlı çocuklar
memleketlerine iade
Bunlar, Yugoslavyanın, iadesini vâdetmiş olduğu
Belgrad. 25 (AP) — Yugoslavya bugün, doğrudan doğruya Yunanistan’a iade edilecek olan Yunanlı çocuklardan bir kafileyi yola çıkarmıştır.
Göçmenlerin iskânı için Adanada yapılan bağışlar
Adana. 25 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Bulgaristandan gelen göçmen ırkdaşlannuzdan 5000 kişilik bir kafilenin Adanada İskân edilmesi için faaliyete geçilmiş, bu mak. şatla birçok yerler göçmenlerimizin lstirahatine tahsis edilmiştir. Adananın ileri gelen zenginlerinden Nuri Has, İbrahim Tekin, Mustafa özgür, Bekir Sapmaz, Hasnn Atıl, İbrahim Burduroğlu ve Mehmet Sabuncu göçmenler için 100 bin lira vermeği vaadetmişlerdir. Ayrıca Asım özbllen 1000 lira vererek 10 ailenin laşesint de üzerine almıştır. Tüccar İsa Şakir de 500 lira vermiştir. Vali Ahmet Kınık bütün bu da sürekli bir faaliyet dir.
olunuyor
Birleşmiş Milletler Konseyinde 800 çocuktan bir kısmıdır
Bu çocukların, resmi çevrelerden bildirildiğine göre, bu gün. Yunan-Yugoslav hududunda bulunan Dave-geliç kasabasında Yunan makamlarına teslim edilmeleri icap etmektedir.
Bu çocuklar, Yugoslavyanın Birleşmiş Milletlerde miş dır.
nist lar yada yaşamışlardır.
iade edilmiş olan çocuklar, ebeveynleri Yunanistan dışında olanlardan ibaretti. Bu grupun daha kalabalık olması beklenmekte İdi. Fakat, çocuklardan bir kısmının, Yunanlsta-na dönmektense. Yugoslavyada kalmayı tercih ettikleri belirtilmektedir.
iadesini vaadet-olduğu 800 çocuktan bir kısım-Bunlar, Yunan harbinde Komü-çeteciler tarafından kaçırılmış-ve o zamandan beri Yııgosİav-Bundan evvel
Devlet Demiryollarının cer işlerini düzenlemek için
işlerin başın, göstermckte-
Emniyet Teşkilâtı bir sözlü soru
hakkında
Ankara, 25 (ANKA) — Zonguldak Milletvekili Abdurrahman Bo-yacıgiller tarafından Meclis Başkanlığına yeni bir sözlü soru önergesi verilmiştir.
önergede; modem cemiyetlerde emniyet teşkilâtının ileri bir seviyeye ulaştığı belirtilerek, bizie Cumhuriyet kurulalı 27 yıl olduğu halde emniyet teşkilâtının diğer sahalarda ulaşılan seviyeyi bulmadığı 1-leri sürülmektedir, önergede, bu sahadaki İhtiyaçlar şöyle belirtilmektedir:
Köy zabıtası, belediye zabıtası, jandarma, polis, milli emniyet, haricî istihbarat teşkilâtlarının personel ve teknik vasıtalarla ilmi araştırmaların yardımı sayesinde takviye edileceği, bu zaviyeden emniyet teşkilâtımızın bugünkü durumunun ne olduğunun içişleri Bakanı tarafından cevaplandırılması istenmektedir.
Ankara, 25 (ANKA) — Devlet Demiryollarının cer işlerini düzenlemek maksadiyle Marshall Yardımı İdaresi tarafından Türkiyeye gönderilmiş olan Cef Uzmanı L. H. Flynn, tetkiklerine devam etmektedir.
Amerikalı uzman raporlarında D. D. Yollarının eksik taraflarını belirtirken bilhassa kalifiye personel noksanlığı ile atelyelerin kifayetsizliğine, bakım İşlerinin iyi yapılmadığına temas etmektedir.
Ayrıca gene Marshall Yardımından temin edilmiş olan İki uzman tzmlrde istihsal kurslarını idare etmekte ve D.D.Y. İşletmesinde en iyi ve en ucuz randımanın nasıl temin edileceğini öğretmektedirler.
Kayseride göçmenlere yardım ekipi kuruldu
Kayseri, 25 (A.A.) — Bulgaristandan yurdumuza iltica eden göçmenlere yardım etmek İçin ilimizde bir komisyon kurulmuş ve derhal faaliyete geçilmiştir.
Destroyerlerimizin Akdeniz seyahati
t
Toulon Limanını ziyaret eden denizcilerimiz karşılıklı ziyaretlerde bulundular
Toulon 25 A.A. (A.F.P.) — Albay İlker’in komutasındaki Demlrhisar ve Sultanhisar Türk destroyerleri bu sabah mahalli saatle 10 da Toulon Limanına demirlemişlerdir. Gemilerin komutanı, Toulon Deniz Üssü Komutanı Amiral Sol ve onu müteakip Fransız Filosu Komutanı Amiral Josan'ı ziyaret etmiş, bundan sonra da Fransız Amııallcri Tü?k komutanının ziyaretini Demlrhisar gemisinde iade etmişlerdir.
Gemiler Toulon’da kaldığı müddetçe subay, küçük zabit ve Türk Deniz Hnrp Okuluna mensup talebeler bir ( k resmi kabullerde hazır bulunacaklardır.
Haristeki Türk ataşemilJteri de gemiler limana girerken Toulon’da bulunmakta İdi.
Nüfus sayımı neticeleri üzerinde çalışmalar
Ankara. 25 (Hususî muhabirimiz bildiriyor) — Geçenlerde yapılan nüfus sayımı neticeleri değerlendirmek ve elde edilen rakamları çeşitli bakımlardan tahlil etmek için İstatistik Genel Müdürlüğünde çalışmalara devam edilmektedir.
İstanbul Üniversitesi profesörlerinden Ömer Celâl Sarç ile Ahmet Ali özeken bu hususta düşüncelerinden fayladanılmak üzere Ankaraya davet edilerek gelmişlerdir.
Eskişehir Devlet Demiryolları mensuplarına teberrular
Ankara, 25 (ANKA) — Eskişehir sel felâketinde evleri yıkılmış olan D.D.Yoiları işçilerine yerli, yabancı bir çok büyük firmalar tcberruiar-da bulunmuşlardır.
Bu arada Westînghaus Şirketi de 1000 dolarlık malzeme göndermiştir. Şimdiye kadar Yapılan yardımların yekûnu 50 bin lirayı geçmiştir.
Gazetemiz hakkındaki
Sulh
Konferansı!
Varşovada toplanan Dünya Sulh Konferansından resimler
Yukarıda : Pekin Üniversitesi profesörlerinden üç fizik âlimi, Varşova Üniversitesinin profesörü İle bir meseleyi müzakere ediyorlar.
Yanda : Konferanstaki Amerikan delegeleri görülmektedir.
Yunan Komünist Partisinde
büyük bir suiistimal
Yunan Komünist Partisi Genel Sekreteri •‘tedavi” edilmek üzere Moskovaya davet
Atina. 24 (Hususi muhabirimiz bildiriyor) — Rezaletler moda oldu. Yu-
fikirleriniz nelerdir?
Ba-
Hü-tar-
h
Inkılâp ve itibar
ÎSTANBÜL’u tarih olmalıdır.
C. H. lığına askeri mevzu olarak kabul
açılması yolunda bir karara varılacağı düşünülerek bu takdirde kûmetçe takip olunacak hareket zı tesbit olunmuştur.
Bugünkü toplantıda Mardin
ğımsız Milletvekili K_*mal Türkoğlu He Kırşehir Milletvekili (M. P.ı Osman Bölükbaşınm rrfüştereken Meclis Başkanlığına verdikleri Koreye asker sevketme kararının Meclise danışılmadan alınmış olmasındaki usulsüzlükle alâkalı takriri görüşmüştür. Bu işde Anayasa bakımından yanlış bir hareket hattı takip edilmediğine kanaat getirmiş olan Bakanlar Kurulu bu takrir dolayısiyle İkinci bir gensoru açıldığı veya C. H. P. takriri ile birleştirildiği takdirde Hükümetçe verilecek cevap tesbit olunmuştur.
Diğer taraftan Bakanlar Kurulu bugünkü toplantısında Avrupadan dönen Dışişleri Bakanı Fuat Köprülünün İzahatını dinlemiş ve Türkiyeyi alâkadar eden dünya olaylarını gözden geçirmiştir. Bulgar hududunun tarafımızdan kapatılmış olması yüzünden Macaristan Hükümetinin bu hareketimizi protesto etmek maksadiyle gönderdiği nota henüz Dışişleri Bakanlığına gelmediği için bu hususta bir karara varılamamıştır. Bakanlar Kurulu sadece Bulgaristanın bize bir nota vermiş olması noktasında maJûmat edinmiştir.
ZahariadI» edilecek
Pire Limanı, beru
Büyük Millet Meclisinin pazartesi gündemi
Ankara. 25 (ANKA) — B.M.M pazartesi günü saat 15 te toplanacaktır. Meclisin gündeminde dokuz sual takriri vardır. Bu takrirlerin mühimleri şunlardır:
Seyhan Milletvekili Sinan Tekeli-oğlunun. Toprak Mahsulleri Ofisinin dış memleketlere sattığı hububat hakkında şimdiye kadar ne muamele yapıldığına dair Ekonomi Ticaret Bakanlığından; Afyon Milletvekili Ali İhsan Sabisin. Bursa ve Jtnegöl-de vukua gelen uçak kazalarına ve uçak kazalarını önleyici tedbirlere dair Milli Savunma Bakanlığından; Zonguldak Milletvekili Abdurrahman Boyacıgillerin, memlekette her gün biraz daha artan işsizlik hakkında Başbakanlıktan; yine Abdurrahman Boyacıgillerin, milli kalkınma programı hakkında Başbakanlıktan; Mardin Milletvekili Aziz Urasın, 15 mayıs 1950 tarihinden bugüne kadar yerleri değiştirilen vali, kaymakam. jandarma komutanı ve emniyet âmirleri İle bunlar için umumi muvazeneden harcanan yolluklar, nakil ve tahviller ve yeniden tâyinleri yapılan valilere dair Başbakanlıktan sözlü sorular.
Bundan başka gündemde Trabzon Milletvekilleri İle Kastamonu Millet vekili Tahsin Coşkanın, seçim tutanakları hakkında komisyon raporları bulunmaktadır.
her za-tfbl yük-halde A-lııkılûbı
cenazeler, işte....
İKİ fakülte kolu münazaraya tıı-1 tuşmuşlar: “Atatürk inkılâpları tehlikeye düşebilir ml?„ Edebiyatçılara sorarsanız, düşmüştür hile.. İşte İmam - hatifi kursları. İşte e-zan meselesi.. işte radyodaki Kur an. İşte sakal, İşte bere, İşte İlâhilerle kalkan
Fakat tipli gençler, bu fikirde değil. “Yok diyorlar, memleketin İtibarı mademki jnankl sek. o tatürk
yeril yerindedir!..
Pek kudretli bir Alman aktö- 2 rü. vardı. Con-
rad Vreldt!., Prusya - Fransa mücadelesine alt çevirdiği “Son Bölük,, namındaki bir film harikasında, bu temaşa dâhisi, bir değirmende Fransızlar tarafından sarılan bir PrusyalI yüzbaşıyı canlandırır... Frarısız ordusu müthiş bir bombardımanı müteakip, değirmeni âdeta kalbura çelrmiştlr. Bir a-rnlık ateşi keserek. Içerdekllere bağırırlar: “Teslim olunuz! Prus.vo-nın en küçük bir Ümidi kalmadığını görmüyor musunuz?,, Buna karşılık olarak, yüzbaşı (Conrad Veldt) değirmenin balkonuna çıkar. Üstü başı toz toprak içinde, fakat vücudu dimdiktir.
parmaklığa dayı.varak “Mademki biz yaşıyoruz, var demektir!,.
Kilerini bağırır: Prusya
Tahlî biraz sonra Fransız ateşi tekrar başlar ve bütün bölük hâk İle yeksan olur.
YENİ İSTANBUL’U
BEĞENİYOR MUSUNUZ?
BEĞENMİYOR MUSUNUZ?
Bunu öğrenmek İstiyoruz. Çünkü gayemiz elinize geçen gazetenin istediğiniz, aradığınız ve severek okuduğunuz gazete olması arzusudur. Bize fikirlerini dlrecek okuyuculardan 1000 tanesine
bil-
1.000 saat
edeceği
z
L
I K
1 9 5
O
YENİ ya cağın ız
dikkatle takip
etmeye başlı-
Gazetemizde bir kupon bulacaksınız. Bu kuponlar 90 gün devam edecektir. Sonuncu kuponla beraber onları yapıştıracağınız bir liste neşredeceğiz. Listede gazetemizi beğenip beğenmediğiniz sualine (EVET) veya (HAYIR)la cevap vereceksiniz. Bu emeğiniz mukabilinde alacağınız bir kıır’a numarası, talihiniz yardım ederse sizi kıymetli bir saat sahihi yapacaktır.
İnkılâp ve itibar - Şüphede haklıyız
Tıp Fakültesi münazara ekibinin, Atatürk inkılâplarının tehlikeye düşmediğini savunuşu karşısında bu sahneyi hatırladım. Tipli gençler de tıpkı o kahraman yüzbaşı gibi değiller mİ? İrtica kara şakulini yerlerde sürüyerek ve ağzından İlâhileri, tekbirleri eksik etmlye-rek, bereli başını sallıya sallıya, "değirmen”© yaklaşırken: “Mademki İtibarımız var. inkılâp da var demektir., diye balkona fırlamak, o yüzbaşının hareketinden pek ınl farklıdır!
Evet, İtibarla inkılâp, birbirlerinden ayrılamazlar. İnkılâbı bıraktığımız gün, dış ve İç İtibarı beyhude ararız. Anın Içlıı İçin ycneıı bir İnkılâptan, yabancının haberi, o İnkılâp yavaş yavaş erirken değil, yıkılıp gittiği sırada olur!.
Süleyman peygamberin yaptırdığı büyük rnftbet henüz bitmeden Azrail gelınlş. Süleyman telâş İçinde Allaha yalvarır: “Yarabbi ben ölürsem, bu ınâbet yarım kalır, hayvanat çalışmaz olur, bir çare bııl.„ Allah, Süleymanın duasını kabul eder ve Azralle emrederek oıııın canını aldırır aına, Süleyman âsâsına dayalı olduğu halde öyle ayakta kalacak! Böylece hayvanlar ve amele, başlarında Peygamber var diye harıl harıl çalışmaya devam ederler. Fakat llaktaalâ aynı zamanda, Süleynıanın âsâsına da bir kurt musallat etmeden dura-
Tozan:
Bediî F
İddia edenlere bile söyllyecek-
gün bir parça
maz. Kurt As Ayı hergüıı bir parça kemirmeye başlar ve tanı yetmiş sene sonra bir güıı ıımbet biteceği anda, kurt As Ayı tamamen ke -mirmiş olur. Ve İşte o zaman bütün rnuhlûkat, Süleymanın güm hür gümbür yuvarlandığını hayretle görürler!
Şimdi tıp e-klblııe soralım: Bizim InkılAbı-nıızı ve itibarımızı da buna
benzetmek nıüınküıı değil midir? Süleynıanın da yetmiş sene öyle ayakta, İtibarı vardı ama. kurt da âsâsındaydı. Bizim İnkılâbımızın âsâsındakl sakallar, bereler, din dersleri, hatip kursları, yobaz risaleleri kİ, müthiş birer kurtturlar; gövdeyi ne zaman devirecekler, kestirebilir miyiz?
Şüphede haklıyız
FAKAT bu bizim İnkılâba dair hikâyeler, anlatmakla biter nü?
MeselA Atatürk İnkılabının tehll-kede olmadığını Nnsrcddln Hocanın lerl vardır;
Hocanın evi her
harap olur, fakat hazret, tâmlr ettireceği yerde, duvarlara dönerek yalvarırmış: “Kuzum, yıkılacağın zaman bana haber ver!,, Ve gezer keyfine bakarmış. Bir gün sıvalar dökülür, hoca aldırmaz. Başka bir gün kapı fırlar, lld üç çiviyle İşi kapatır. Bir müddet sonra çerçeveler kopar, hoca sümmettedarlk yapıştırır.
Nihayet günün birinde hoca tam sokağa çıkıyor, daha eşiği henüz aşmışken bütün hane gümbür, gümbür yıkılmadın mı?
Hemen geriye dönerek bağırır:
— Behey İnsafsız hane! Hani bana hal>er verecektin?
işte o zaman, dayanamıyarak dile gelen ev ne cevap verse beğenirsiniz:
— Ah! Hoca, der. Ben sana haber veriyordum ama, ne zaman ağzımı açmaya kalksam sen hemen tıkadın!
İşte o yobaz risaleleri, o sakallı derviş müsveddeleri, bizim İnkılâp evinin birer tehlike İşaretleridir. Ama vaktinde anlamak ve görmek gerek. Halbuki çoğumuzun vaziyeti hocanın aynı... Eve dönüp, “Ne
olur yıkılacağın zaman bana haber ver., demekten Meri gidemiyoruz.
Söyler misiniz hana: Atatürk inkılâbının tehlikede olup olmadığı Üzerinde niçin tartışıyoruz? Dört başı mamur, bir sistemin tehlikede olup olmadığı münakaşası nerede görülmüş? Ingiltere “demokrasim tehlikede ml„ diye bir münazara ve münakaşa mevzuunu ıılçln kucaklamak lüzumunu duymaz? Amerika “Cumhuriyetimin kaybolması, mahvolması tehlikesi var mıdır?., diye niçin kafa yormaz? çünkü şüphesi yoktur, emniyeti vardır. Fakat biz. İnkılâbın tehlikede olup olmadığını sık sık sorar olduk. Çünkü şüphemiz başladı, emniyetimiz törpüleniyor,
Şüphemizde haklıyız,
ba tedavi İçin gidecekler viz müşkülâtı çekerken, hacılar bir kalemde
seksen milyonluk dövizi eritirse; Ataürk İnkılâbından şüphe edilir. Tekblrll, İlâhin cenaze alayları tertip edilirse, Atatürk inkılâbından şüphe edilir. Şapka giymemek İçin, bereye “inadiyo,, adı verilip, A-rap’a benzemek için süpürge sakala sünnet denirse, Atatürk İnkılâbından şüphe edilir. Ve nihayet böylece bütün memleket aydınları iki taraflı ayrılıp, İnkılâbı, münazaralarına ve münakaşalarına konu yapar olurlar!
Shelley, Byrona şöyle yazıyordu: “Karım bana kendisini sevip sevmediğimi İkide bir soruyor dostum. Söyle hana, bu şüphe kadar, sevgimin azaldığını ispat edecek ne vardır?,,
nan Halkçı Partisi zin işleri, ticaret lisansları gibi bir çok şüpheli meseleler yüzünden ikiye bölündü. Bu rezalet selinden fena halde sarsılmış bulunan sağcı partiler kendilerini toplamaya ve geniş ölçüde bir temizlik yapmaya hazırlanıyorlar. Fakat burjuva zihniyetinin ÇİL rüklüğüne atfettikleri bu rezaletleri şişire şişire tenkid eden Komünist Partisinin başına da aynı felâket mi gelecekti? Herhalde son hâdiseler bu partinin de ötekilerinden aşağı kalmadığını ispat etmektedir.
o
Rivayete göre, Moskova Bükreşe, Yunan Komünist Partisinde yapılan bazı para suiistimaUerin.1 İncelemek ve açığa vurmak üzere bir komiser göndermiştir. Bazı şayialara İnanılırsa. ortadan yok olan sermayelerin bir kısmı bir İsviçre bankasında bulunmaktadır. Yunan Komünist Partisinin Sekreteri Zaharladis'in de bu işde parmağı olduğu ve yakında "tedavi görmek,, üzere Moskovaya çağırılacağı haberini Akropolls gazetesi nsalâ-hiyetli.» bir kaynaktan öğrendiğini yazmaktadır.
Rezaletin pek büyük olduğu ve Yunan Komünist Partisinin toptan bir temizlemeye tâbi tutulmasına sebep vereceği söylenmekte. Suiistimallerin, merkezi Bükreşte bulunan “Yunan Cumhuriyet Ordusuna Yardım Ko-mltesi’ne ait paralar üzerinde yapıldığı da tasrih olunmaktadır. Şimdilik Zaharladis'in en sadık muavini "Hel-las Presse” ajansının ve "Hür Yunanistan,, radyosunun başmuharriri Lefterls Apostolu isminde bir zat bu rezaletin müsebbibi olarak gösterilmektedir. Kominform ve peyk memleketlerinde toplanan paralarla meydana getirilen yardım sandığı başında bulunan bu zat 60 milyon ley, yani 2.400 milyon drahmi ihtllâs etmiş. Demek oluyor ki, komünistler Pire rezaletinin kahramanı Dendri-nells’ten de geri kalmamışlardır.
Bu işe karışmış olan bir çok kimseler tevkif edilmiştir.» îhtilâs edilen para o kadar mühimdir ki. suiistimale bir çok kimselerin karıştığı tahmin edilmektedir. Yunan Komünist Partisinin kadroları Kominform tarafından sıkı bir tetkike tâbi tutulmaktadır. Fakat bu rezalet ne kadar büyük olursa olsun, herhalde bastırılacak ve "burjuva., denilen rezaletler gibi geniş mikyasta propağanda gör-miyecektir. Zira Kominform kirli çamaşırını ailece yıkamasını bilir.
Gar-
dö-
Kupon getirecek “okuyucularımıza
Gazetemizin Tahsil Kuponla-rlyle, yakında vermeye haşhya-cağımız (1.000 Saat) kuponlarını kabul etmek, mukabilinde kur’a numaralarını vermek ve sonra da hediyelerini dağıtmak üzere yeni bir büro tesisine karar verdik. Bizi bu karara sevkeden sebep. okuyucularımızdan bize müracaat etmekte olan büyük kitlenin İşini süratle görmektir. Bu maksatla
Galatada, Bankalar Caddesinde, Adalet Hanının 2 nci katında bir daire küşat edilmiştir
1 Aralıktan itibaren
Kur'a numarası, kupon ve hediye İçin okuyucularımız mezkûr adrese müracaat edeceklerdir. Yurdun her tarafından gönderilmekte olan kupon mektuplarının üzerine de adresin
(YENİ İSTANBUL. Bankalar Caddesi, Adalet Hanı kat 2) şeklinde yazılmasını okuyucularımızdan bilhassa rica ederiz.
OM* .. . m, «»»«1HIH ■,ı.uııııınıııiH(Kim>IH«*HiMHMw>HiiiHıı.mmıu(U(»ınMiH>M4Uttumiuuaıuıu>uuuı>l.l.ı.uUıMIMUM.ll.»u..u.ı.»M.. t----------------nn—•
■
Sayfa 4
YENİ İSTANBUL
26 Kasını 1950
Ziraatimiz ve
arttırılma-
nkara
Fındık
Haber
Yeni tahsisler
neden fazladır t
Bafrado imar hareketleri
Hazine tahvili
İhracat hareketleri
NYA BORSA ve PİYASALARI
25/XI/1950 Cumartesi
fasulye
İstanbul Ticaret Banası
Londra Borsan
Bradford Piyasası
Şirket Hisse Senetleri
İskenderiye Borsası
zirai zemin
Zirai sayım fişleri Tarım Bakanlığına gönderilecek
Pakistandan kanaviçe geleceğinden bahsediliyor
«105
41.08
kredi acele m ey-tarun
Demiryolu Demiryolu Demiryolu Müdafaa Müdafaa Müdafaa Müdafaa
Milâsta tütün ve zeytin mahsulü
Eyltll ayı içinde de Ticaret Borsa-sı hakem komitesinde en ziyade fındık satışlarından İleri gelen ihtilâflarla meşgul olmuştur.
Fındık kabuklu sivri) .(
Fin İlk (İç tombul 1960)
Carla (kabuklu) ....
Cavla (îç na türel) w.
Japon Tekstil Heyeti şehrimizden geçti
Hububatı
Buğday yumuşak (Tüe.) Buğday Ofla ------....
arpa yemlik (dökme) .... Mısır «an (çuvalı) Faaulva uombui ...
Fasulye Çalı ssrt .....
j'/omı *«•
Mercimek tarnuaı kabuk. Mercimek yeşil
Nohut natürel
25 (Hususî muhabirimiz bil — Ekonomi ve Ticaret Ba
90 milyon Bunun 30 Şimalî
Türklyeye 32 milyon dolar ayrılıyor
Dünya kahve rekoltesi
Piyasada 8 onstuk ve 10 onsluk kanaviçe fiyatlarında yeniden yükselmeler görülmüştür. Buna sebep olarak Hindistan Hükümetinin ihraç resmini İki misli olarak arttırması İler sürülmektedir. Esasen ihraç resminin arttırılmasından evvel de. Hindistan Hükümeti kanaviçe İhracatını tahdit etmlştL
Vali Ahmet Kınık, kongrenin sona ermesi üzerine bir kapanış nutku söylemiş ve hazırlanmış olan çalışma programının tatbikatta baganlı olmasını temenni etmiştir.
Sanayi Kongresi toplanacak
Ticaret Borsacından hakem komitelerinin hangi maddelerle meşgul olduğu hakkında şu malûmatı vermiştir:
Adana 25 (Hususi) — Dört günden beri yıllık çalışmasını yapmakta olan Ziraat» Kongresi sona ermiştir. Kongrenin hazırladığı 1951 yılı faaliyet programında ziraat uzmanlarının köylünün emrinde, daha faydalı birer unsur olmasına pamukçuluğun daha fenni şekilde inkişafı He tohum ıslahına büyük bir ehemmiyet verilmesi sulama dâvam ve hayvancılığa geniş yer verilmektedir.
Raporda bildirildiğine göre bunun sebebi ne Amerikada üstün teknik vasıtaların bulunması, ne de daha mebzul malzeme olmasıdır. Amerikanın üstünlüğünü sağlayan sebeplerden en mühimleri şunlardır: Amerikan endüstrisi dahilindeki geniş rekabet, büyük pazarların mevcudiyeti, halkın İyi kalite eşyayı ucuza almak İçin gösterdiği gayretler, nıarnûl eşyanın basitleştirilmesi ve Standard hale getirilmesi. sıkı maliyet kontrolü ve A-merikan işçilerinin yüksek ahlâln.
(1) Peynirlerimiz ve dış pazarlara satılma İmkânları. 11/11/1950 YENİ İSTANBUL.
r.C Merkatı danaası Türkiye İş Bankası .. Türk Ticaret Bankası Arelan uımento . ...
Ekonomi ve Ticaret Bakanlığı bu hususta esaslı hazırlıklara girişmiş bulunmaktadır
VVashlngton, 25 (AP) — E. C. A. İktisadi îçbirllgi İdaresi aşağıdaki tahsisleri yapmıştır:
Türkiye: 32,000 dolar ile, A-merikadan sanayi maddeleri ve makine alacaktır. Avusturya 860,000 dolarla tütün alablle-tir. Yunanistan: 800,000 dolarla traktör ve ziraat âleti alacak, tir.
Kanaviçe fiyatları yükseliyor
diriyor)
kanlığından Sanayi Birliğine gelen bir yazıda,Bakanlığın bir sanayi kongresi toplanması için esaslı hazırlıklara giriştiği, bir sanayi politikası tâyini hususunda yapılacak tetkiklerin şubata kadar İkmal edileceği ve kongrenin ğınlacağı Odalar ve Danıştavın
Danıştay üyelerinden 11 kişinin münhal bulunması İtibariyle yakında seçimler yapılacağını, ondan sonra âzami 15 aralığa kadar nizam nam aain(w Damştaydan çıkarak ilâve edileceğini blldlrtL
*— Yol bakımından. şehireffik et* betinden Çukurovanın hayli gelişmeler kaydettiğini müşahede ettim. Bilhassa makineleşmeye doğru esasfe bir adım atıldığını ve pamuk ziraatı sahasında da değerli hamleler yapıldığım memnuniyetle gördüm. Bir pamuk bölgesi olan Çukurovada ziraat âletlerinin geniş ölçüde kullanılmam beni sevindirdi Bu havalide pamukçuluk eskisine nispetle daha modera usuller dairesinde ele alınmakla hera verim artmış, hem de kalite yükselmiştir. Pamuk rekoltesi vs Standard!* zasyon işlerinin iyi bir şekilde düzen* lenmesi üzerinde de mühim adımlat atıldığını öğrendim. Yakın bir âtide lsveçin Çukurovanın pamuk müştert** si olacağına itimadım vardır.»
Adanada toplanan Ziraat Kongresi sona erdi
Hurmanın İstihsaline nazaran istihlâki çok düşük olduğu İçin müstahsil memleketler İstihlâkin sına gayret etmektedirler.
Bilindiği gibi dünyada hurma ağacı mevcuttur, milyonu Irakta 13 milyonu Afrlkadadır.
Hurma istihlâkinin arttmlması için tedbirler
ilkbaharda toplantıya ça-blldirtlmlştir. Bakanlık. Borsalar nizamname sinin tetklkına arzedlldlğinl.
Pakistandan piyasamıza gelen mektuplarda yakın bir zamanda Fa-klstanda jüt mamûlleri İçin endüstri kurulacağından bahsedilerek, Türkiye piyasasına lüzumu kadar çuval ve kanaviçe verilebileceği ileri sürülmektedir. Fakat Pakistan Jüt endüstrisinin ne zaman ihracat yapacağı hakkında knti malûmat mevcut delildir.
Yunanls tandan mercimek, yumurta İstekleri devam etmektedir. Son defa olarak Yunanîs-tana 7500 sandık yumurta sevkeb m ek İçin hazırlıklar başlamıştır.
Fransamn Uyon şehrinde toplanacak olan Milletlerarası Tekstil Sanayii Kongresine iştirak edecek olan 5 kişilik Japon heyeti dün uçakla Tokyodan şehrimize gelmiştir.
doğruya küçük müstahsilin kalkınmasına hizmet edecek mevzuların İçine girer. Nitekim geçen hafta YENİ tSTANBLLDA (1) yayınladığımız bir yanda Almanla nn bizim İçin tamamen bakir bir mevıu olan ezme peynir İmaline teşne olduklarını belirtmiştik. On milyonların gelmesini beklemeden bu İkinci kategorideki müracaatları destekleyip teşkilâtını kurabilirsek ziraat İm İzin muhtaç olduğu İşletme sermayesini her türlü kaygıdan Azade bir şekilde genişletmeye muvaffak oluruz. MarshnJ! Plânlyle gördüğümüz rewn1 yardımların yazıma hususi sermayenin kileri de katmaya çalışmalıyız.
Rns . Belçika ticareti
Bafra, 25 (Hususi) — Bu yıl Bafra köylerinden on tanesi, daha güzel ve büyük birer binaya kavuşmaktadır. Bunlardan beşi köy okulu ve diğer beşi de Tarım Kredi Kooperatifleri binasıdır.
Bunlardan başka Cırıklar. Hot-rnaşa, KocahÜseyinderesi köy yollan güzergâhındaki dere ve çaylar üzerine de Uç tane 4-9 metre açıklığında kârgir ve beton köprüler yapıl, maktadır. Gerek binaların ve gerekse köprülerin inşaatı bitmek üzere olup hepsi de yakında hizmete açılacaklardır.
r.C. Ziraat Bankam ....
Anadolu D. T Tertip A/B.
%60-------
,, Mümoı Senet
Washington 25 (Hususî) — Tanm dairesi 1950 - 51 sezonu kahve rekoltesinin, geçen sene-kinden % 2 nispetinde az olacağını tahmin etmektedir. 1950-51 rekoltesinin 28,400,000 torba olacağı hesap edilmektedir. 1949 - 50 mahsulü ise 29.100.000 torba İdi. Bu azalışa sebep olarak Brezilya’daki kuraklık gösterilmektedir. Geçen senek! ihracatı 14.950.000 torba olan ve dünya kahve ihtiyacının yansından fazlasını temin eden BrezLlya, bu senekl mahsulden ancak 13.600,000 torba ihraç edebilecektir.
Brüksel, 25 (Hususî) — Rusya fle Belçika • Lüksemburg ekonomi birliği arasında bir ticaret anlaşması İmza edilmiştir.
Henıen meriyete giren anlaşmanın metni bilâhare neşredilecektir.
Milâs 24 (Hususî) — Bir taraftan muhtelif firmalara mensup tütün eksperleri, bu senekl tütün mahsulünü tesblt etmeye gelirlerken, diğer taraftan fabrikalar ve yağhaneler toplanan zeytinleri sıkmak için bu senekl faaliyet devresine girmeye çalışmak tadı riar.
Zeytin ağaçlarının Selimiye ve Ba-fa köyleri civarında çok yüklü olduğu
Ikl
Tunus 25 (Hususi) — Dünyanın belllbaşlı hurma müstahsil ve müstehliki memleketlerinin murahhasları TunusU toplanarak bu meyvenin dünya pazarlarında istihlâkinin art-tınlması için çareler aramışlardır.
Ticaret Borsasında fasulye fiyatları
Ticaret Borsasında fasulye Hacrine hararetli muameleler devam etmektedir. DUn Borsada Dermason fasul-yeal 85 kuruntu, battal çalı 62 kuru? ile 72 kuruj arasında, barbunya 40 kuruttan muamele görmUstllr.
Dünyanın bellibaşlı hurma müstahsili memleketleri Tunusta yaptıkları konferansta bu meyvanın istihlâkinin arttırılması çarelerini aradılar
Yazan :
Prof. Dr.
Kerim Ömer Çağlar
"TÜRK Ydkeek Ziraat Mühendisleri I Birliği., zlraatin milli ekonomimizdeki önemini gözünün do tutarak bir tanm programına pjulh olmak üzere memleket zlraatçllcrl ve aydınlan arasında bir "Ziraî kalkııınıa^ anketi açmaya karar vermiştir. Anket konulan arasında ziraat sermayesi mevzuuna da yer verilmekte ve Türkiye ilrnatlnln sermaye durumunun noMil olduğu, topraklanmışın ve zirai İş gücümüzün rasyonel bir şekilde kıymet* lendlrllmealnde yeter derecede sermayenin çal ıştın! ip çalıştınlmadığı, fazla sermayeye ihtiyaç varsa bunıın zl-rante akıcının nasıl temin edileceği, resmi ve hususi yabancı sermayeden İstifade Imkânlannın neler olduğu ve yurda ziraat İçin yabancı sermaye so-kulmuaı politikasına taraftar olunup olunmadığı sorulmaktadır.
Türk topraklannı rasyonel bir işletmeye götürebilmek İçin zirai kaynaklanmışın kuvvetle ve takviyesine ihtiyaç bulunduğu dondadır. Çünkü kredilerimiz lmkânlanmrzın hacmına nispetle ihtiyaç lan mı za tatmin edecek ölçülerden bir hayli uzaktır. Sermayenin ziraat İstikametinde akışını sağlayacak emniyet yollan açılmadıkça da öze! sermayeden m II ra baha harici tek kumsun köye gitmesini beklemek doğru değildir. Çünkü sermaye gideceği yerde kâr ve emniyet İster. Aynca sermayenin köye doğru gidişini önleyen mân Lala nn da kaldırılması lâzımdır. Bu husnsta sermayenin yeril veya ecnebi olmasının farkı yoktur. Bittabi bu noktalarda yabancı sermaye milli sermayeden çok daha hassastır.
• 1M9 temmoz oy m da An karada A-1 merlkalılarla yaptığımız “Şehirlerarsın münazaralar» esnasında dostlarımızın. bir çok vesilelerle Heri sürdükleri sualler hep, Türk İktisadi mev-ruJanna yatırılacak Amerikan sermayesi için garanti müeyyidelerini öğrenmek hedefini gütmüştü. Mamafih yabancı sermaye mevzuunda bu endişe bir taraflı değildir. Kapitülâsyonların uzun müddet ızürabını çekmiş bir millet olarak bizim de kuşkulanacağımız cihetler vardır.
Ziraat Mühendisleri Birliğinin anketindeki resmî ve husus! yabana sermayeden İstifade etmek imkânları nelerdir ve högte bir politikayı tasvip eder misiniz suali ile bu endişeye a-çıkça temas edilmektedir.
İhtiyatlı davranmakta haklı olmakla beraber Türkiye Cumhuriyeti ile OsmanlI İmparatorluğu İdarelerini, İki devir arasındaki zihniyet farklarını, bunlara ilâveten yeni bir dünya görüşü etrafında birleşmiş bulunan milletlerin, sermayeyi ilim ve kültür gibi faydalı ve normal bir mübadele mevzun haline getirme azimlerini gözünün de bulundurunca İfrat endişelere kapılmamak lüzum geldiği anlaşılır. Ecnebi sermayenin Türklyede aradığı emniyete gelince: Mevcut kanuni garantilerden sarfınazar, bunun en büyük müeyyidesi Türk Milletinin namusu, ahi d ve borcuna olan sadakatidir. Bunu biz, OsmanlI İmparatorluğunun pek âlâ tanımamazlıktan gelebileceğimiz çoğu insaf hudntianna sığmayan borçlarını ödeme taahhüdünü üzerimize almakla ispat etmişizdir.
Kalkınmak ihtiyacında bulunan Türkiye, samimi maksatlarla gelmek İsteyen d o* t sermayesine kapılan nı açık bulunduran bir politikaya her raman taraftar olmuştur. Bu sermaye devlteln himayesine güvenebileceğini bilmeli, fakat murakabeye tâbi olacağını da takdir etmelidir.
Yabana sermayenin memlekete süratle akışını İstiyorsak bunu engelleyen bazı lüzumsuz formıdİtelerden kaçınmaya mecburuz. Bundan sekiz on ay önce bir tngîllz şirketinin Türklyede 12 milyon Hra sermaye ile bir mîlyon dönümlük bir ziraî İşletme kurmak üzere müracaat ettiği hatır-lardadır. Bu şirket hâlen işletilmeyen ve hattâ uzun müddet İskân sahası dışında kalacak bir yerde ziraat yapmayı. bunun İçin memleketimize lüzumu kadar ziraat âletleri ve sermaye getirmeyi, bu İşi Türk mütehassısla-1 nn İdaresinde çevirmeyi taahhüt İle yurdumuza sokacağı 12 milyon liralık I peşin dövizi İstihsal olunacak mah-1 ■uHin fhracly le kapatmayı teklif edl-1 yordu. îşln verimine göre bu borç, I muayyen bir müddet sonunda kapatı-1 tınca mallar şirketin Türk İyedeki teş-1 kllâtına kalacaktı. Şirket şart olarak borcun İtfasına kadar hükümetin bn İşletmede İstihsal olunacak malların İhracına müsaade etmesini, şayet bu mahmullere İç plvasnda ihtiyaç görülürse banların mubayaa bedelinin dövîso-larak transferine İmkân verilmenin! ts-temekte İdi. Maliye Bakanlığı Türk parasını koruma kararnamesi dahilinde bu işi müsbet olarak mütalâa etmiş, fakat Tıınm Bakanlığının formaliteleri şirketin teşebbüsten vazgeçmesine sebep olmuştur. Tanm Bakanının mesebye yeniden müspet bir lotlkamçı vermeye çalıştığını haber aldık. Doğru İse bundan memnun olmamak mümkün değildir.
İster yeril ister ecnebi sermayeye dayansın bütün teşebbüslerin topraklarımızdan geniş ölçüde faydalanmamıza İmkân açacağı muhakkak İse de öte taraftan küçük müstahsil bakı-! mından bizi yeni buzı tedbirler almaya zorlaması da mümkündür. Çünkü aynı İstikamette aşın bir istihsalin buhranlara yol açması tabiidir. O takdirde iklim ve toprağımızın müsaade ettiği yerlerde köylüyü çeşitli zi-raate doğru götürecek bir plânla çalışmaya mecbur olacağrrz. Bu memleketimiz Imkânlannı geliştirmek ve onlardan hakklyle faydalanmak bakımından hiç de aykırı bir iş olmaz.
Yabancı sermaye yurdumuza bizim bugüne kudur İhmal ettiğimiz bazı ziraat ürünlerin! elde edebilmek mak-aadlyle de gelmek arzusunu göstermektedir. Harptan evvel. Almanlar, Türk İyedeki temsilcileri vasıtasiyle köylüye peşin para dağıtarak yonca tohumu yetiştirmesini teşvik ediyor ve bu tohumları memleketlerine götürüyorlardı. Şimdi yine bazı Alman ve İngiliz teşebbüs heyetlerinin soya fasulyesi için bizimle çalışmak İstediklerini Öğrendik. Bu İşler doğrudan
1951 yılı faaliyet programında pamukçuluğun inkişafını ♦emin edecek işlere geniş mikyasta yer verildi
lsveçin
B.Elçisi Adanada
Mısır pamuk rekoltesi
İskenderiye, 23 (Hususî) — Mısır Pamuk Komisyonunun neşrettiği bir tebliğe göre, 1950-1951 pamuk istihsali 8.894,000 kental olarak tahmin e-dilmektedir. Bu tahmine 162.000 kentalilk ıskarta pamuklar dâhil demlidir. Komisyon 1950-51 mahsulünün daha «lyade orta ve düşük kaliteli pamuklar bakımından yüksek olacakını açıklamıştır.
Son beş ay zarfında ham madde piyasası, buhranlı bir vaziyet göstermektedir. Bu kısa zaman İçinde, evvelce İleri «örülen ümit verici tahminler. müphem bir hayal halini almış ve nihayet ortadan kaybolup gitmiştir. Şimdi, bütün serbest dünya, ham maddolorde İstihsal azlığı tehlikesine karşı, ümitsiz bir mücadele halindedir. Bu iktisadi değişiklik, sürat ve hacim itibariyle o kadar şaşırtıcı olmuştur kl, alınan tedbirler daima tesirsiz kalmıştır. (Avrupa İktisadi İşbirliği Organizasyonu) ile (Atlantik Paktı Organizasyonu) ö-nemli, ham maddelerin milletlerarası tevziini ve bunlann nâzım bir şekilde stoklandırılmalan hususunda Azami gayretler sarf etmişlerdir.
Bir taraftan bu gayretler devam ederken diğer tarafta ham maddeler fiyatları dik bir şekilde yükselmeye dovam etmiştir. Meselâ kalayın tonu 1.280 sterüng’e çıktığı gibi, kauçuğun libresi de 70 peniyi bulmuştur.
Bir ay evvel yün fiyatlarını, muayyen bir noktadan aşağı döşemekten men için tngtllz İmparatorluğu devletleri, Milletlerarası Yön Teşkilâtına müracaat etmişlerdi. Şimdi ise bunun aksi istikamette çalışıldığı gibi, Cenovada toplanan bir konferansta kalay üzerine istihsal tahdidi ve ihraç kontenjanları koymak csaslan özerinde müzakereler cereyan etmektedir. Gelecek ay Londrada toplanacak Milletlerarası Şeker Konseyi, şimdiden tahmin edilen fazla İstihsal, karşısında tedbirler almaya çalışacaklardır.
Beş ay evvelki tahminler, son iktisadi buhranın dünyayı nasıl hazırlıksız yakalamış olduğunu göstermektedir. Bu buhran, bilhassa son derece lüzumlu ham maddeler üzerindedir. Bir hâdise teşkil edecek kadar mühim fiyat yükselişleri hem müstehlikleri, hem de müstahsilleri düşündürmektedir.
Son beş ay zarfında kalay, kauçuk ve yün fiyatlarının böyle kabarmasını mucip olan taleplerin, hâlen piyasada olan maddeler ürerine değil stok haline getirilecek mallar üzerine olması, meselenin ehemmiyetini bir kat daha arttırmaktadır- I
Hem Birleşik Amerikada hem de
Kambiyo. Esham ve Tahvilât Bordasında % 6 faizli 1947 Hazine Tahvili 98 liradan muamele görmüştü?. Aylardan beri Hazine Tahvili Borsada muamele görmemişti.
Diğer tahvillere gelince. T faizli 1934 Sivas . Erzurum 2-7 Tahvili 21.50 kuruştan. % 8 faizi! Kalkınma Tahvili İse 97.35 kuruştan muamele görmüştür.
Büyükelçi, Adana pamukçuluğunun kaydettiği terakkilerden bahisle, lsveçin yakında Çukurova pamuklarının müfterisi olacağını söyledi
Adana 25 (Hususî) — tsveçtn An* kara Büyükelçisi Ekselans Erte V(m Post Adanaya gelmiştir. îskenderona hareketinden evvel kendisiyle görüştüğüm elçi. YENİ İSTANBUL için şunlan söyledi:
KAMBİYO ve ESHAM
Ekonomi ve Ticaret Bakanı Eilhttt Veli Beşe, îzmlrde yabancı Mr kaç firmaya yapılan pamuk satışlarından dolayı çıkan ticarî İhtilâfları halletmiştir. Yakandaki resim, ihtilâfların halli hakkında yapılan görüşmelerden sonra Ekonomi ve Ticaret Bakanım bir grup arasında göstermektedir.
söylenmektedir.
kl seneden beri tecrübeten ekilen pamuk mahsulü de, kendisinden beklenen neticeyi vermiş olduğundan gelecek sene mühim miktarca ekilecektir. Hattâ, İstanbul ve İzmir gibi şehirlerde oturan zengin Milâslılann dahi gelecek sene için pamuk ektirmek üzere şimdiden tarla kiraladıkları görülmektedir.
Görülüyor ki, Milâsta artık pamuk da, zeytin ve tütün kadar kıymet bulacaktır.
Yirmi yedi »«neden bert ilk defa olmak üzere bu ay içinde, memleketimizde genel ziraat »ayımı mıştır.
Gayesi, ilerde hazırlanacak plânlara eaas teşkil edecek bir hazırlamaktır.
Bunun için Marahall Plânından 800.000 liralık bir masraf yapılmıştır.
Vali F. Kerim Göka/m riyasetinde toplanan bir heyet, şehrimizin sayım işleriyle meşgul olmuştur.
İstanbul Vilâyeti bölgesinde ziraî sayımı Tanm Bakanlığına bağlı, kontrolör ziraatçı, veteriner ve orman mühendislerinden müteşekkil 12 kişilik ekip şefi bir grup ve sayım İçin açılan özel bir kurstan yetişen 98 ilkokul öğretmeni sayımda vazl-fe almışlardır.
Görevli »ayım memurları, aile reisinin ve muhtarın ayn ayn doldurduktan beyannameleri, alâkalı olduktan Bakanlığa göndereceklerdir.
İm İde. bun derece art ilk yansın azalt
W»8hlngton, 25 (Hususî) — Ge-Îenlerde Amerlkavı ziyaret eden nglllz pamuk mütehassislan, 100 Amerikalı işçinin istihsal ettiği pamuklu dokurnayı elde edebilmek için 250 Ingiliz işçisinin çalışması İcap ettiğini söylüyorlardı. Bu Ingiliz mütehassıs heyetinin verdiği bir raporu hakkında iktisadi işbirliği Teşkilâtı şu ra kam lan tebliğ etmiştir: Amerikada saat başına beher şahsın istihsali ingllte-redeklnden yüzde 50 fazladır.
HCylül İçinde alâkadar fîrmalarm müracaatı an üzerine 51 fındık. 11 pirinç, 4 mercimek, 3 fasulye, 3 katan tohumu» 2 deri» 1 Ayçiçeği tohumu, 1 çavdar, 1 susam, 1 ceviz beyannamesi iptal edilmiştir. 40 buğday (Ofisin), 2 yapağı» 1 keten tohumu. 1 mercimek, 1 arpa beyannamesi de tashihe uğramıştır. Borsa heyetine alâkadarlar tarafından 8 fındık, 4 mercimek. 1 sadeyağ, 1 fasulye ihtilâfı tevdi edilmiş, 6 fındık, 1 yapak muamelesi de Hakem heyetince karara bağlanarak netice taraftara tebliğ olunmuştur.^
Dünyanın İçinde bulunduğu siyasî durum, ham maddt müstahsillerini iyi kaliteli fail a mal istihsal etmeye teşvik edecek mahiyette değil mi ?
Derllyon: tngilteredekl bazı esnalı ham mnddo-lerln Istlldâld, son bir kaç ay içinde az miktarda «rttığı lıınn stokları »on mıştır. Bıı senenin da ham maddeler »tokunda rnntar yapılmıştı. Çünkü senenin son yansında flyattanıı düşeceği tahmin rdilnılştlr. Fakat Kore harbi, malların yükseltilmesindeki gecikmeler ihtimali, silâhlanmanın hıztandınlma-sı ve nihayet «tok yapma programı, şimdiki gayritabit vaziyeti meydana getirmiştir,
Hâlen Avrupada ve Amerikada endüstri» kendisini Amerikan harp silâhlan Bürosu İle rekabet halinde bulmuştur. Büro, stratejik stoklarını makul bir hadde çıkarmak için, hâlen hummalı bir faaliyet göstermektedir.
Ham maddelerin istihsallerini fazlalaştı nnak ihtimali kuvvetli görünmemektedir. Meselâ Rhode61a*dakt bakır istihsali, fazla mahrukat temin edilirse çoğaltılabilecektir. Fakat hâlen mahrukat azlığı hissedilmektedir.
Ham madde pazarlan bugün Ikl mühim meeele karşısında bulunmaktadır. Bunlann en mühlmml eldeki ham maddelerin. Bati devletleri müdafaa programında en İyi bir şekilde kullanılmasının temini, İkincisi de ham madde müstahsillerine, mallan-ru daha geniş hacimde ve daha mükemmel bir surette tatihsal etmek İçin, emniyet temin etmektir. Halbu-ki dünyanın içinde bulunduğu bugünkü siyasî buhran bunu İmkânsız kılmaktadır.
şiarından an ticarî ihtilâflar
Nebati rağlar 1 6oytioy«tğı (E. E. Can akait) Suaamy&ğı (RaJ tıra) ...-Ayçiçeği (Rafine çıplak) .. Fındık vrğı (Çürük) reeaa •»»*
•lam dertler 1
Sığır Müamııra (kasap) Ki Koç! tuzlu kuru kilosu ....
(ovun tuıve kuruau kilosu
Ticaret Banası Hakem Komitesi, bugünlerde toplanarak, alivre fındık satışlarından İleri gelen ihtilâfları halledecek tzmlrde olduğu gibi şehrimiz piyasasında da ticarî ihtilâflar günün mevzuu şeklini almıştır. Esasen her sene bu mevsimde fındık, pamuk gibi malların teslim zamanı, ticaret ihtilâfların zuhur ettiği çok görülen bir vakıadır.
İstanbul piyasasında ticari ihtilâflar en ziyade alivre fındık satışları yüzünden meydana gelmektedir. Bilindiği gibi aJivde fındık satışlarının teslim zamanı, en ziyade ekim ayıdır. Yaz aylarında alivre bağlantılara giren tacirler, ucuz fiyata mal teslim etmeyi taahhüt etmişlerdir. Halbuki fındık fiyatları İse 300 kuruştan aşağı düşmemiştir.
öğrendiğimize göre. Ticaret Bor-sası hakem komitesi, fındık satışlarından İleri gelen ticari İhtilâfları halletmek için bir toplantı yapacaktır. Şimdiye kadar alıcı üe satıcı, ihtilâflar hakkındakî fikirlerin! hakem komitelerine bildirmişlerdir.
Yatb tohumları
Ayçlçoğl lûhumu ..... Katan tohumu ......—.
Kendir tohumu ...«^ 8uum .«•••w*
Yer fıstığı kabuklu «,
Son haftalar içinde îtalyaya 8008 küo fazla kuru fasulye. Çekoslovak-yaya 38 bin kilo küçük baş hayvan derisi, A iman ya ya 10 bin kilo kuzu derisi, Hollandaya da 180 ton fındık sevkedllmlştlr.
1938 İkramlyell ........
Milli Müdafaa 1
1941 Demiryolu İV eeoM 1941 Demiryolu V 1/2 1949 îkramlyell
1941 Demiryolu VI .....
Kalkınma 1 w...
Kalkınma U
Kalkınma LU
L948 UtikraSâ 1 M....
1948 İstikrası II ....
1040 İstikrası 1 .
Milli Müdafaa IV 1934 8lvaa-Er»urum 1 1934 ” ” 1I-VU
ttterttng
Dolar
Fr, Frangı • İsviçre Fr. . Belçika Fr.
İsveç Kr.
Florin
Liret ......
Drahmi ...— tJflcoudoe ....
Kapanm
7.85JX) 7.84
280.30 ^60.30
0,80 0,8t
64.03 64.03
5.60 8.60
5412.50 54.12.50
73.68.40 73.68.40
0.44.128 0.44.128
o.ouffe 0.0L87S
0.73.90 0.78.00
İzmir Ticaret Borsası
Bugün Kon Kapanış
üıürn çekivdeksis No.0 7K— TA—
İncir A eerlst N0.8 ..... -a 47.—
tacir M serisi No. 106 ev
Pamuk Akala 1 a> 600.— 400.—
Pamuk Akala H — —
Pamuk Akala, IH... * —
Pamuk eril —
Pamuk ragı (rafine) . — —
Pam ık reklrdeğl 18.- 10.—
Adano Ticaret Boneni
Blrlnol Akala »0.- «7/390
tkinOİ *W»aeeeaeee»ee ISO.—
airino Akala vAdall ... —, —
—
tktnc! Ahuda rafınur — —
Altınlor
Bugün iûek) Ruj
Lire Lir»
A82 ■ I. »
Külce Terli Gr. A00
Külçe ttagassa. — —
Cumhuriyet w —
27.40 87.60
Hamil —n-r-- — 82.-
Gulden 26.25 28.30
Inglll* . 41.80 41.80
Franms kok M —.
N&polâon HX . *— *
İsviçre —
Keton «ahum» (Tea»=8torUng) Tl.-
Bombay
Kalküta eee »ee •••»♦( re» ••••»•»«••M TL- TO.-
Ter tutağı Hindistan •••ee«e•«••>••• 78.- 76.-
Tlftllı İyi mal Ubr»*1=Flya8J _
M i?ıra mab " ••
Tün Anadolu *• *• *
" frakya 0 — —
Pamuk (KûnUrırTaHiri) ... Ashmounl Kıda Uyaflı F/G Karnak Usun elvaflı F/G.
Seyahat notları:
26 Kasım 1950
Turkoda gördüklerim ve dinlediklerim
Yazan : Ahmet Halil
Bir keşif dolayısiyle günün mevzuları
nEJYAZ Şimal vapurunun beni' D Finlandiya sahillerine bıraktığı günden beri bir Abide ö-nündc bir kaç defa duraklıyorum. Niçin? Zira “Beyaz zan-haklar memleketi., nl eski halinden yeni haline çeviren büyük adamlardan biri ile karşı karşıya bulunuyorsunuz: Portem, Her senenin eylülünde açılan Türko Üniversitesinde üç binden fazla talebesi,önce bu âbid* etrafında toplanıyor, hitabelerden ve halk şiirlerinin okunmasından sonra tedrisat başlıyor» Yazık ki, şehre gelişimden bir hafta evvel bu merasim olmuş. Bana şehirdeki gezintilerde refakat eden bir gazeteci ve lifr muallim:
— Gerçekten yazık oldu. Bir başka yıl haberleşelim, öyle geliniz! dedi. Kaçı olan fırsatı telâfi için Bira ile merasimi tasvir ediyorlar. Evvelâ bu Portan kim? Yine bir Fin mlman elinden çıkan heykel üzerindeki yazının tercümesi şu:
Genç Arkeolog Rüstem
Duyaranla konuşma
Yazan : Mehmet BENEK
H iristi-
Efes Şehri harabeleri, yan dininin mühim bir efsanesi, memleketimizde günün oldu, Hıristiyanlık âlemi bu rivayetler üzerinde ciddiyetle duruyor: Efeste Hazreti Meryemln e-vi, mez&n bulundu, bulunacak deniliyor. ele geçen Roma stili bir heykelin Meryeme ait olduğu söyleniyor. Arkeologlar, Katolik dili mensuplan, tarihseverler, tu. tzm uzmanlan hep Efes ile meş-»ul.
Bu esnada Efesin tarihi vaziyetini bugün bir daha gözden geçirmek faydalı olur. Bizi rivayetlerden uzaklaştırır, hakikate yaklaştırabilir. Bunun için İzmir ve havalisini çok iyi büen kıymetli genç arkeolog. İstanbul Arkeoloji Müzesi Müdürü Aziz O ganin muavini ve en yakın mesai arkadaşı Rüstem Duyaranı aradım. Kendisi bundan dört sene evvelisine^ kadar İzmir Müzesi Müdürü İdi. Aynı zamanaa esaslı bir etüd mahsulü olan Efes Kılavuzunun müellifidir.
Rüstem Duyaranı makamında ziyaret ettim:
— Tabii, dedim, her şeyden evvel Hazreti Meryem in evi, meza-n Efeste midir, diye bir sual soracağım size. Fakat evvelâ Efesi tarihi istihaleleriyle izahınızı rica edeceğim.
— öyle ise size anlatacaklarım arasında sorduğunuz sualin cevabı çıkacaktır, dedL Efes bu şehrin fransızca telâffuzudur, biz aslı gibi bu şehre Efezos diyoruz. Bu şehir İlk çağlarda adı çok geçen pek eski bir şehirdir. KZaryahlar, Selekler zamanında vardı. İlk kumluğundan beri zengin bir ticaret şehri, din ve kültür merkezi oldu Küçük Menderes Nehrinin denize döküldüğü yerde bir körfez kenarındadır. Milâttan evvel 2 nel bin yıllarında mevcut idi.
Bu devirde Anadolunun en eski Ana Tannçesi Ki bele ait bir mâ-bet bulunmaktadır. Daha sonraları 2 nd bin yılın nihayetine dog-m bu çehlr tyon’larm eline geçti O zaman Tanrıça Ki belin yerini meşhur ilâhe Artemis alda. Onun mâbedi devrin en namlı mabedi oldu ı D i yan a mâbedl ). Eski meşhur •muharrirlerden Plllnlos bu mâbedin yedi defa yandığını, fakat yine yedi defa da daha muazzam bir şekilde yeniden yapıldığını yazar. Lidya Kıralı Krei-«us Milâttan evvel 6 ncı asır orta-lannda bu mâbede alt kısımları kabartmalarla süslü cesim sütunlar hediye etmiştir. Ve Büyük Is-kenderm doğduğu gece Erostra-tos adında bir meczup adım tarihe geçsin diye yakmıştır. Yine kaydedildiğine göre devrin en kıymetli mimar ve sanatkârları tarafından ihya edilmiştir. Her yıl bağ bozumunda halk her yer-len akın eder gelir, büyük şenlikler yapılırdı. Artemisin hizmetinde hadım bir başrahip olan Mega Bizos He bir çok rahip ve hâk ire rahibeler bulunurdu. Bu putperest devrin tradisyonunu Hıristiyanlık devresi yine muhafaza etmiştir.
Hıristiyanlık ilk gizil mücadele karargâhını Efesusta kurdu Hazreti îsenın en yakın arkadaş» büyük mücadeleci aziz Sen Pol bu
mevzuu
şehirde yıllarca kaldı. Hıristiyanlığı neşretti Incil’de geçen meşhur mektuplarından birinde Efe-suslara hitap eder. Yine Isanın yakınlarından H&variyun ve İncil muharriri Juannes de Efesu-sa geldi. Hattâ tnelli burada yazdı. Hıristiyan anane ve efsanelerine göre, Hazreti tsa anası Meryem! Juannese emanet etmişti, beraber bu şehre gelmişlerdir. Tarih ve İncilde böyle bir kayıt yoktur. Aziz Jııannes ise Efesus-ta ölmüş ve oraya gömülmüştür.
Sonraları Juannesin mezarı bulunmuştur. Milâttan sonra 6 ncı asırda Ayasofyayı yaptıran Jüs-ttnien bu mezarın üzerine bir kilise İnşa ettirmiştir. Bu kilise Ortaçağ Hırlstiyanlanna mukaddes bir ziyaretgâh olmuş, adı Sen Jean Kilisesidir. Yine Efesusta bir de Meryem Kilisesi vardır. Milâttan sonra 431 de Meryem Kilisesinde meşhur Üçüncü Genel Konsil Ruhani Meclisi Hazreti Meryem i yalnız İnsan olan Haz-reti îsanın anası olarak tanıyan Patrik Nastorios mezhebini mahkûm etti. Aksine bir karar aldır Meryemi Tanrının anası, laayı Tanrısal tanıdı, bu görüşü taam-müm ettiler.
Efesusta bir de Eshabı Kehf efsaneleri vardır. Bunlar mağaralar, yeraltı odalan ve mezarlardır. Hıristiyanların toplantılarını mahzenleridir.
gizli ibadet ve yaptıkları yeraltı
★
— Efesusta bu tarihî devrelerden arkeolojiye neler kalmıştır, bugün elimizde mevcut Asar ne kadardır?
— Artemi.s mâbedin 1 geçen yüz yılda garplı âlimler aradılar. İngiliz mühendislerinden J. T. Wood uzun araştırmalardan sonra beş altı metre mili ve çakı) tabakası altında onun izlerini keşfetti. Kazıya 1904 te British Huseum namına Dr. Hoghart devam etti. Elde edilen kısımlar incelendi, kabartma sütunlar, adak eşyalar bulunmuştu. Bunların bir kısmı Londra. bir kısmı da İstanbul müzele-rindedlr. Mâbedin duvarlarından eser yoktur. Burası taş deposu o-larak uzun müddet kullanılmıştır. Hattâ Ayasofyanın yeşil direkleri de buradadır.
Aztz Juannesin kabn Üzerindeki kilise 1921 de profesör So-tirln tarafından, daha sonraları da 1927 de Avusturya Arkeoloji Enstitüsü uzmanlan tarafından yapılan kazı neticesinde meydana çıktı. Bu kazı esnasında o zaman beraberlerinde As&natika Müfettişi Umumisi olarak Aziz O-gan da bulunuyordu. Kilise meydana çıktı, azizin odası bulundu.
431 Ruhani Konsilinln toplandığı Meryem Kilisesi Arkeoloji Literatüründe Çifte Kiliseler diye anılır. Bunu da AvusturyalI uzmanlar buldular. Bizans mimarisi yapısını göstermektedir.
1926 da Panayir Dağının kuzeydoğu yamacında yapılan kazıda birçok yeraltı mezarlarına, kayalara oyulmuş odalara rastlandı. Bazılarının üzerlerine İdilseler oturtulmuştu. Bu mezar odalarının duvarlarında görülen yazılara göre, buralar Ortaçağlarda bir çok Hıristlyanlara âdeta haç olmuş, birer Eshabı Kehf mağara-tan y di— Hattâ en son ziyaretler
H
I
Çarıklı diplomatlar
Yazan : Reşad Nuri Giintekin
15 inci asır ortalarına tesadüf e-der. Bunlar E fes ustaki harabelerin em şayanı dikkat olan noktalandır. Bu mağaralann etrafını yüzlerce mezar ve mezar odaları çevrelemektedir.
Efesusta bu dini Asanatlkadan başka pek çok sosyal, kültürel müessese harabelerinin izleri vardır. Bu hususta da bu şehir mühim bir merkezdir. Sıcak, soğuk su hamamları, merasim salonlun, spor sahaları bulunuyor. Vediu-sun yaptırdığı jimnaslann umumî helâl an görülmeğe değer. Bilhassa tiyatro harabesi Efeşusun en empozan harabesidir. Bu muazzam yapının 24 bin kişiden fazla insanı alacağı hesaplanmıştır. A-kustik bakımdan bugün bile fevkalâdedir. Sahne olduğu gibi durmaktadır. Bir de Selsus Kütüphanesi vardır. Kitap rulolarım rutubetten korumak için iki duvar arasında hava boşlukları bırakılmıştır. Salonun altında duran Selsusun lâhdi nefis bir sanat eseridir.
Bunlardan başka dikkati çeken Serapla, mâbedi.1100 kişilik küçük bir odeon tiyatrosu, bir çok çeşme harabeleri vardır.
Aziz Juannesin mezar ve kilisesi etrafında küçük bir iskân mınta kası meydana gelmiştir. Ortaçağlarda yavaş yavaş şehir buraya naklolun muştur. Şehrin adına da Juannes adını İfade eden (Haglos Tehelogs) dan kinaye A-yasluğ denilmeğe başlanmıştır.
14 üncü asrın başlarında Ayna, lug Aydın oğulların m eline geçti. Beyliğin merkezi oldu. Aydınoğul-larından Tvfehmet Beyin büyük mahdumu Hızır ve İsa Beyler zamanında mühim bir İslâm şehri haline geldi. Camiler, mescitler, hamamlar, türbeler vücuda getirildi. İçlerinde sanal azameti büyük olan İsa Bey Camiıdir. Camiin arapça kitabesi 1375 te inşa edildiğini gösteriyor. Batı cihetindeki pencere kenarlan, giriş kapısının üzeri pek sanatkârane işlenmiştir, iki minarelidir, bugün yalnız batıdaki minaresi durmaktadır. Orta kısımda dört büyük siyah granit sütunun taşıdığı kemerler üzerinde iki kubbe bulunmaktadır. Evvelce çatlak olan bu kemerlerin yaptınldığını üç hafta evvel gördüm. Bu suretle binanın hayatiyeti muhafaza edilmiş oldu.
★
— Tekrar mevzuumuza gelelim. Acaba Hazreti Meryem bu şehirde mi öldü?
— Tarih bunu söylemiyor. Ama Aziz Juannes te anın doğumundan 54 sene sonra buraya geldi, burada öldü. tsanın annesini ona e-manet ettiği kuvvetlt bir Hıristiyan tradlsyonudur, bu kuvvetle iddia ediliyor. Yakın tarihlerde
1891 de ÎZmirde Lazarist rahipler Efesusun iki saatlik kuzeyindeki Ala Dağda fevkalâde güzel manzarası olan bir mahalde küçük bir ev harabesi buldular. Onlar bu evi aradılar mı, yoksa tesadüfen mi rastladılar, bilemeyiz. Yalnız şöyle bir vaka olmuştu: 18 inci asrın başlarında Bavyeralı İstik ma tiz rahibelerden Anna Katherina Emerlch adında bir kadm rüyasında Hazreti Meryem in evini, mezarını görmüştü. O kadının rüyasında tarif ettiği yer ve ev bu idi. O kadar benziyordu ki, buna kuvvetle kani oldular. Kadının hulûsiyettne inanıyorlardı. îstik-matiz demek Isanın elindeki a-vağındaki çivi yaralandır. Bazı Hıristiyanların anadan doğma bu yaralara sahip olduğu görülmüştür. El ve ayaktaki İşaretlere bu mâna verilmiştir. Bu rahibe de anasından bu yaralarla doğmuş ve rahibe olmuştur... Papasların keç-fi üzerine Avrupa Hıristiyan âlemi Efesus ile ciddi alâkalandı. Buraya ziyaretler başladı. Fakat Katolik olan Roma Kilisesi o zaman bu keşfe ehemmiyet atfetmede Bununla beraber bu hususta bir çok kitaplar almanca, fran-sızca yazıldı. Ama hiç biri ortaya esaslı bir delil koyamadı, rivayet ve tahminler üzerinde durdular.
— Bu vaziyet karşısında ne dersiniz? '
— Herhalde bulunan e evde ciddi bir kazıya ihtiyaç vardır Bundan evvel müspet veya menfi bir şey söylenemez. Eski rivayetlerden ileri bir tahmin yapmak mümkün değildir.
★
Rüstem Duya randan aldığım bu malûmat karşısında Hazreti Mer-yemin mezarı Efesustadır denilebilir. Anadoludaki Hıristiyan halkın da ağzında dalma Meryemln mezarınuı burada olduğu hikâye edilir. Davud adındaki biri tarafından cesedinin Efesusa getirildiği. buranın mukaddes bir yer olduğu söylenir. Esasen Bizans ve Bizans imparatorları da bu şehirle çok alâkadar olmuşlardır. Hıristiyanlığı Efesustaki gizil mücadele safhasından çıkarıp bütün dünyaya açıkça bir kuvvet halinde yayan Birinci Bizans İmparatoru Büyük Konstantin ve onıı takip eden imparatorlar bu dini himaye etmişler ve Büyük Şark Kilisesini vücuda getirmişlerdi. Belki de bu, Blzansa, Efesus Hıristiyanlarının bir cemilesi oldu. Büyük Romalı kumandana Mr Bizans İmparatorluğu kurdurmuşlar, onun arkasında muazzam bir kütle halinde Rom aya karşı koymuşlar» putperestliği yıkmışlardı. J
Fin yıırdtnru yükselten
Büyük adama
FTn halkı frıı âbideyi dikti!
Eğer imparatorluk devirlerinde uyuyan ve bir insan külçesi halinde yabancı hâkimiyet çevresi içinde kendinden habersiz yaşayan halkları uyandıran kuvvetin bir veya bir kaç İnsan ka-fa>ı olduğu doğru İse, Portan'ı da bu uyandırıcı kuvvetlerden biri olarak selâmlamak lâzım. On yedinci asır sonlannda Tür-ko Üniversitesinin ilmi felsefe ve tarih profesörü. Fin folklor ve etnografyasının ilk kâşifi. hulâsa üniversite içi ve dışı yaratı-
olmamasına rağmen îstanbuldan gelen bir ziyaretçi karşısında kapıyı açmak mecburiyetinde kalan müze memuru, ilk defa bir Türk gördüğünü anlatmış, yalnız kılık kıyafetçe başka türlü olmam lâzımgeldiğinl söylemiş! Gülüştükten sonra ortaçağ ekonomisini teşhir eden salonları geziyoruz. On yedinci asırdan s(/nra, bütün Avrupayı takip e-derek yavaş yavaş büyük sanayie doğra adım atan Fİnlan-ı diysnin bu çok İşlek sahil şehrinin bütün zanaatları, bu müzede ayn dairelerde Adeta canlı bir surette gösterilmekte. Pazar ve bayram günleri, bu zanaattan tıpkı ortaçağda olduğu gibi icra eden İnsanlar burada çalışırmış. Meselâ el işi ile ayakkabıcı dükkânında, ortaçağdaki ve 16, 17 inci asırlardaki kıya-; feti ile giyinmiş bir usta çalışıyor. Keza demircilik, saattçlllk ve bütün zanaat kollan için ay-j n daireler var. Daireleri dola-J şırken bir Anadolu şehrinin çar-j şı ve pazarını geziyormuşum gibi geliyor. Bu hissimi rehberlerime naklettim:
— Ne saadet! Ne bahtiyarlık! Demesinler mi? O zaman In-sanlann bir geçen şeyin hâtıra-! lariyle, bir de gelecek şeylerin] hülyaları ile mesut olabileceklerini söyleyenlere hak verdim I Ben Anadolu şehirlerinde de fabrika bacalanyı görmek İster-j ken FinlandiyalI, bütün AvrupalIlar gibi, ortaçağa hasret çekiyor!
Müzenin bir tarafında eski] aile hayatını temsil eden bir hücre var. Ahşap bir kaç karyola, eski mensucat nümuneleri ve
hâtıra
Turko HaJk Sanatları Müzesi ziyaretçilerine verilim bir (17 nci asır burjuva tiplerinin Fin kUşeclğilindeki şekilleri)
cx tesir edici bir büyük İnsan nümunesi. Kitaplarının adlarını sayan rehberlerim, arada bir bütün bunlardan habersiz bir Türk karşısında olduklarını unutarak coşuyorlar. Artık ben Portan'ı ve vaptıklaruu değil, bir büyük adamın nasıl sevildiğini ve nasıl takdir edildiğini düşünüyorum. Dostlarımın anlattıklarından aklımda yegAne kalan şey. meşhur Kalevala destanının kâşifi olan Fin Şairi Lönnort’un Porrtan tarafından açılan yolda yürüyen yolculardan biri olmasıdır.
Portan’m heykelini temaşadan sonra “Türko Halk Sanatları Müzesi,, ni gezdik. Ziyaret vakti
Amerikan askeri tarihini tetkik ederek olursak, her harM müteakip Amerikalı lana çektikleri sıkıntıları unutarak silâhsızlanıp, rahat ve huzur İçinde yaşamaya başladıklarını fakat Mr müddet sonra tekrar çarpışmaya icbar edilerek silâhlandıklarını giU’ürÜz. Aşağıdaki karikatür, tarih boyunca olagelen hâdiseleri canlı bir şekilde ifade etmektedir.
bir kaç beşik. Muallim dostumun hanımı Madam Kuuskoski] kendiliğinden yere çömeldl ve beşiği sollayarak terennüme baş. iadı. B|r an yabancı bir dilin an-| taşılmayan kelimelerinden te-cerrüt ederek melodiye dikkat ettim. Bu dikkat, bana Niğde veya Erzurum ve bütün Türkiye kadınlarının söyledikleri ninnileri hatırlattı. Ne kadar da bir-, birinin aynı! diye kendi kendi-l me düşünürken rehberlerim siz de bir ninni söyler inisiniz diye teklifte bulundular. Rastgele hatırladıklarımdan bir İkisini naklettim. I
Türkleri sarıklı ve şalvarlı1 görmek istediği için beni süz-i^ mekte devam eden müze memurundan ayrıldıktan sonra, Türko’nun parklarında rehberle-] rimle gezinirken onlar bana, ben onlara “Ninni,, lerin güftelerini naklediyoruz. Helsinki liselerinden birinde musiki muallimi olan Madam Kuuskoski, melodiler arasındaki benzerliği mânalı bulduğunu söylerken söz g eli ini Turan fikrinden de bahsediyoruz. Çocuk ile ana münasebetinin tabiaatln her tarafındaki birliği mi, yoksa on asır ve dahn önceki aynı ırki kaynak beraberliği mi bu “Ninni,, terdeki melodi ve ifade vahdetine meydan veriyor? Bereket versin, yaşanan müşahhas zevkleri bozan bu pek derin “Alimane,, meselelerden bizi karşılaştığımız bir müessese kurtarıyor: Yılo-plsto. Bu kelimenin tam tercümesi (Yüksek Bilgi Yurdu! demekmiş. Yani Turko Üniversitesine giriyoruz.
Türko Üniversitesi deyip geç. meyellm. Avrupanın eski Üniversitelerinden biri Uc, bilhassa Fin halkının bugünkü F|n milleti olmasında bir lâboratuvarlık yapmış eski bir bilgi evi İle kar-şıkarşıya bulunuyoruz. Gelecek mektubumda bu evden bahsedeceğim.
( 4 l
^Bir sanatoryumun kâtip o-daaı... Kâtip. İki misafiri, baa-tabanedekl kocasına çamaşır getirmiş yaşlıca bir kadın.)
Kâtip (Misafirlerine kahve getiren Anadolulu bir hademeye) — Yolculuk yakın mı Hti-t-eyin ?
Hüseyin — Allah kınmet ederse yarın sabah erken.
Kâtip — Sana çok alıştıktı Hüseyin... Hepimiz mahzun olacakız.
Hüseyin — Ney delim Bey? Ben de hepinizden hoşnuttum ille nasip bu Kadermiş ? Daha bir dört, beş, altı yıl çalışalım, aıe.lmeketc beş, on ıruraş götürelim dedik emme olmadı.
Misafirlerden biri — Memlekette haxtan filân mı var ?
Kâtip — Kendi bir parça hastalandı^.
Misafir — Yok canım— Aralan gibi adamsın maşallah—
Hademe — Zararı yok çc şükür.-, ille biraz ösgürüy rum,- Canım yor.,„ Az bir merdiven çıksam gücüm kesiliyor-. (Mahzun bir gülümseme İle) Kâtip Bey bilir... Aha hastaların gar-yolelerinl sökmeden sırtıma vurur, davşan gibi çıkardım o merdivenleri.
Kâtip — Gene çıkarırın inşa aJlah_ Hele sen memleketinde birkaç ay aırtüstii yat dinlen^. Sizin o meşhur petek balların!
, filân ye.^ Altı aya kalmaz gene buradasın inşaaüah. (Misafire mânalı bir işaretle) Hüseyin bir soğuk algınlığı geçirdi; bronşit gibi bir şey_ Tam iyi olacağı zaman da hamama girmiş. kendini üşütmüş^. Hâsılı hastalık biraz sürüklendik. (Gülerek) Eb ne olsa memleket» çoluk çocuk hasreti de var-. Doktor beyler de Hüseyin! çok severler- Biraz hava tebdil! r₺-sln: eskisinden iyi olur gelir, diyorlar—
Hüseyin (Rikkatle) — Allah cümlesinden razı ohran_ Çok İyiliklerini gördüm-. (Kâtibe) Senin de öyle— îüe bir ricam var senden— Su benim oğlanı geri çevirme... Sayanda adam olsun— Eli bir gaç guruş görsün—
(Hüseyin aralık kapıdan dışarıyla el eder; ondört on beş yaşlarında yumuk kırmızı yüzlü topaç gibi bir köy çocuğu girer):
Hüseyin (çocuğa kurnaz bir işaretle) — Ne bakarsın yüzüme— öpeene kâtip beyin elini— Seni benim yerime hademe zacak.
(Çocuk, beceriksiz bir raketle kâtibin elini mek ister):
Kâtip (elini kaçırarak gülerek) — Dur, dur- Daha vakti var— (misafirlerine) Dehşettir bu çanklı diplomatların kurnazlığı— Aliyi hastahaneye bademe yazdırmak istiyor— Yer yok: sonra da çocuk- Koca adamların Lşinl parmak kadar çocuk nasıl görür?
Hüseyin (heyecanla) — Yallah daha iyi görür bey— Ser
I Anadolu I Alışıktır ı Hem ne bahıon onun boyunu poşuna— iki yaş eksik yazdu muşlar, nüfus kâğıdını anladın mı efendim.
Kâtip — iyi ama biz nüfus kâğıdlyle iş görürüz- Sonra benim yerim boşalıyor diyorsun ama kaç kişi de sıra bek llyor— Göz göre nasıl haksızlık ederim?
Hüseyin — Sen bllüsün... Kim ne d iye bilil sana? (Misafirlere) Siz de şefaat edin beyler... Sevaptır^. Bu Ali, benim emmim oğludur— Babası bu yıl o-dun keserken üstüne ağaç yı-kuMu; anası rocaya gitti.. Bir tee goy diye bana gönderdiler (Gülümsiyerek) Beni kim işe goymm bu halda?
Kâtip — Hüseyin seni ne kadar sevdiğimizi bilirsin. Has-ta hanenin emektarısın., fakat yerim yok-
Hüseyln — Neydeyim, onu da sıraya koy.. Hiç değilse boğazı doyar... (misafirlere) bizim hastanede ylmek boldur Allaha şükür... Guş güdünden oksik... Hastaların da eştahı yok... Bankaları bulmaz yimez... Onlara "yi deyi yalvar
ok
yiyecek alma-
• •
çocuğunu bilmemin? çalışmağa o fakirler
yakar oluruz yimezler.. Ha beyte gızarmış tavuğun budunu bir iki ağzıma götürür; agu varmış 1 içinde gibi bır&hır tabagıu.. (gülerek) Ben beyle olmadan çoh I boğazlıydım— Benim yidlğlm ta-1 vugu, eti, datlıyı paşalar ylme- I mistir agnadın mı efendim!^ O da yır. içer, sana duva eder-1 Sen babamızdın bizim—
Kâtip — Hadi bakalım Hü-1 sevin... Dediğim gibi çabuk İyi I olup geri dönmeğe bak... Ne zaman gelirsem yerin hazır.
11
Aynı oda ertesi yılın ajpjğıı yu kan aynı günlerinde... Kâtibin etrafında yine bir iki I misafir; karşısında beyaz had e-I me gömleğiyle Ali. Boyunun ( sivrilmesi nispetinde vücudu İncelmiş, yanakları renksiz, o-muzlan biraz öne eğilmiş).
Kâtip — Yolculuk ne zaman AU?
Ali — Allah kısmet ederse yarın sabah irken bey—
Kâtip — Vah Ali vah... Tam maaşa geçtin; cün beş on lira para görecekti... Çok aksi oldu bu İş... Ne kadar da memnunduk senden... Doktor beyler bütün hastalar.
Ali — Ben de eyle AJJab cüm- i leşinden razı olsun.
Kâtip (Misafirlere) — Ali ge-f çen yıl parmak kadar çocuktu. Burada güzel hava, bol yemek bir şene içinde serpti, aralan gibi delikanlı oldu... Otuz şında koca adamtardan iyi hşırdı. Geceleri hastabakıcılara ynrdım eder, ağır hastaların başından ayrılmazda Alırken çocuk diye biraz tereddüt ettimdi ama, sonradan amcası Hüseyine rahmet okudum.
Misafirlerden biri — Neden gidiyor Ali?.
Kâtip — Cahi iliğinden. dik kafalılığından— Kış günü sırtında gömlekle kaloriferli binadan bahçeye; karın, yağmurun İçine yürüyüverlr— Halbuki bizim verdiğimizden başka üç tane de paltosu var— Kibar hastalar verdiler— Hâsılı büyük lâkırdısı dinlemediğinden Nr grip, arkasından müzmin bronşit-
Misafir — Bunun için memlekete gitmeğe lüzum var mı?
Kâtip — Yok ama öyle İstiyor. (Şaka ederek) Kim bilir köydeki Ayşecikten mektup mu geldi nedir? Malûm ya, bunlan çocuk yaşta başgöz olmaya alıştırın ış lar dır.
Ali (Utanarak) — Yok val-laha bey— Biz kim, evlenmek kim?. (Boynunu bükerek) Takatim yok- îş görürken dizlerim kesil! kesilivertyor. öksürük d utuyor. Aha beyle elimde süpürge ile yere çömelip galı-yorum.
Kâtip — Geçecek tnşaallah, hepsi geçecek— Doktor beyler de öyle diyorlar, sen hele biraz dinlen— Sizin memleketin petek balını bol ye— Seneye kalmaz buradasm.. Ben sana sıra falan da bekletmem— Hemen alırım— Hakikaten herkes senden memnundu burada— Hele hastalar— Hiç bir şey olmasa Alinin güler yüzü yeterdi diyorlar. (Çekmecesini çekerek) Senin İçin aralarında para toplamışlar... Biliyor musun ne kadar? Üç aylıktan fazla.
AH (Memnun, müteessir, gözlerinde yaşlarla ellerini açarak) — Ne deyim? Allah hepsine şifa verein.
Kâtip — Ayın haftası olduğu halde ben de aylığını tam veriyorum.
A1İ (Elini öpmek Jstiyerek)— AFlah sana da çok ömür versin— İlle bir ricam var senden?
Kâtip (Gülerek)
Anladım... Ah bu çarıklı diplomatlar— insanın zayıf zamanını nasıl da avlarlar. Geçen hafta köyden gelen emmi oğlunu senin yerine hademe yazayım diye yalvaracaksın değil mİ? Pek! Ali— Seni iizmiyeceğim. A-1 iyonun—
(Ah, aralık kapının gölgesinde yaşında yanaklı elinden ker).
Alt — Gel Haşan... öp K&tip Beyin elini- O. bizim babamızdın
bekliyen kendi yumuk yüzlü, al bir köy çocuğunu tutup içeriye co-
2
sinema Aleminde ^Adîseler yaratan ve takriben on yedi milyon lira aarfiyle meydana getirilen renkli şaheser JAN D ARK bugüne kadar yapılan filmlerin en masraf-lıaı olmuştur. Fllnlin çekilişinde büyük aktrisi ÎNGRÎD Bergman dört defa bayılmış ve filmde rol alan figüranlar çok defa hıçkırıklarını tutamamışlardır, iki senedir her tarafta JAN DARK tan bahsediliyor. Jan DARK’ın sarı ve elbiseleri moda oldu. Hakiki JAN D ARK çok evvel ölmüştü. Fakat yaratılan bu eser senelerce dünyayı meşgul edecektir.
Dünden itibaren bütün
salonlarını halka açmıştır
1) ihtilâl ve zafer, 2) Asude hayat 3) 1812 Harbi, 4) Yeniden silâhlanmak ve zafer, 5) Asude hayat 6) Amerika dahilî harbi, 7) Zafer, 8) Asude hayat, 9) Birinci Cihan Harbi, 10) Zafer ve dostluk, 11) Asude hayat, 12) Pcarl Ilarbour Buşkun, 13) Zafer, 14) Asude hayat, 15) Kore harbi. 14) Zafer
l\0REJen Son rası
Cumartesi ve pazar günü sinemamıza gelecek küçüklerin ■■imb filmi çekilip haftasına gösterilecektir, mhhbhi
Yeryüzünün en güzel
TÜRK ÇOCUKLARINA
filmleriyle
HİZMET
SÜMER Sineması Salonlarında
ÇOCUK SİNEMASI
Her cumartesi saat 11. pazar 9.30 ve çarşamba 12.30 da
DUHULİYE 35 KURUŞTUR
KERVANSARAY
İsveç’te hiç kimsenin tufeyli
olarak yaşama imkânı yoktur
Kendisiyle görüşen bir gazeteci şöyle diyor
Gülümsüyor ve az konuşuyordu”
4
Amerikada ise
(16232)
Şirketinin yap-filminin fran-beğennıediğin-
lirizmine tesiri nl-
za-için pa-gün
askerleri teselli Amerikan as-
beni bibinde Holly-Dranna'dan geldim. „
sahnele-ile çene Rnvane'a ağzından şiirler o-
sergilerini ziyaret ediyor
Ingrid Bergman Pariste köpek
* Deanna Durbin
Pariste
Yeni filmlerden Cyrano de Bergerac
Parlsc gelip de zengin ttırlst-Irrc has bir lokanta olan Totır cTArgcnTa yahııt Mon Selgneur kabaresine uğramayan ilk Ame* riknn artisti galiba Deanna Dur-hln’dlr. Ne'V-York Herald Tribüne muharrirlerinden Snın U’hlte geçenlerde onuıı İzini keşfetmiş Deanna, Parlsln güzel bir yerinde ayda 80.000 frank kirası olan bir apartman kiralayarak küçük kızı I yaşındaki Jessica ile beraber sakin bir hayat «Ürüyor. Miss Durbin 8 ay evvel nişanlısı 41 yaşındaki bir Fransız film direktörü olan C. Daired İle beraber Parise gelmiştir. 1951 senesinin İlk gününde evlenmeye karar vermişlerdir. Hâlen 27 yaşında olan artistin ba üçüncü izdivacı olacaktır. Genç artist filmlerini görmeyenden beri bir hayli toplamıştır.
Acaba Deanna HollyM’ood’u çevirdiği rollerden bıktığı İçin mi terketti? Genç artiste hu sn» aJI soranlar şu cevabı almışlardır: “Bıkmak da lııf mı, boğuluyordum. Hollyivood mek istemedi, ben woo’on yarattığı kaçmak İçin haraya
Hollywood, Edmnnd Roatand’ın Cyrano dr Bergerac isimli manzum komedisini filme almıştır. Gayet uzıın burunlu bir allâlı-şör-şairiıı tuhaflıklarını draıne-tize eden eser. Stanley Kraıner’ln gayretiyle mükemmel hir şekilde çevrilmiştir. Başrolde Cyrano de Bcrgerae’ı Jos6 Ferrer oynamaktadır. Sesinin ahengi, kılığı ve hareketleriyle seyircilerin İlgisini toplamaktadır.
Eser filme alınmadan evvel haz» değişiklikler yapılmıştır, bu arada bazı sahneler kısaltılmış ve karakterlerden iklslı çıkanl-nı ıştır. Bu, filme bir canlılık ve hareket vermiş, eserin ve mizahına hiçbir aksi mam ıştır.
Filmin en hoşa giden rl, Cyrano’nun düellosu Cyrano’nun sevgilisi Chrlstian'ın
kuduğu kısımlardır. Şİİr okuduğu sahnede. Cyrano, arkadaşı Clırlstlan ın yerine geçmekte ve hu şekilde çirkinliğini gizlemektedir. Bu sırada Christian ise karşı balkondan sadece ağzını oynatarak Rovane’a konuşuyormuş hissini vermektedir.
I’arİM* varan Roberto Roaarîlnl ro îngrld Ikrrmiin Mr bn^ın toplantım yapmışlardır. Reslmdo, karı kocayı bu toplantı sınunnda görüyorsunuz.
"İpek saçları ve mavi gözleriyle bütün kalbleri fethetti
Ki rai İçe takdim merasimi esnasında İren ne Dunnr
ile görüşüyor
Londrada senelik
“Film Galası”
Irenne Dürme
göze çarpan
HEK »ene oınugu
do 1 /ındrnr
ve Gloria Svcnson, gecenin en simaları arasında bulunuyorlardı
Yazan : Engin İSEN
SENENtN meşhur kadını In-grld Rosselinl şimdi Pariste. Rosselinl. R.K.O. tığı “Stromboll" sızca nüshasını
den, yukarıda adı geçen şirketi dâva etmiştir. Kocası bu dâva İle meşgulken Ingrid, köpek sergileri ile sinemaları ziyaret ediyor. Geçenlerde bir gün gazetecileri kabul ederek onlarla tl-zun uzun konuşmuş, kocası ve S t rom böl i filmi hakkında malûmat vermiştir. Le Monde gazetesi muhbirlerinden Christine de Rivayre Ingrid’t şöyle tarif e-diyor: “3 kasım cuma günü blz-feri kabul ettiği zaman üzerinde çok güzel dikilmiş bir siyah tayör vardı. ipek saçları ve mavi gözleriyle bütün kalbleri fethetti... Gülümsüyor ve az konuşuyordu, Cumartesi günü gazetecileri tekrar kabul ettiği zaman daha fnr.la gülümsedi, biraz daha fazla konuştu, üzerinde de gri bir tayör vardı. Sakin yüzünde bir tek hat olmadığı gibi, makyajdan da c-ser yoktu. Amerlkayı terkettl-ğinden beri çok zayıflamasına rağmen, jestleri* ve bakışlarında ıstırap emarelerine rastlamadım. Fransızcayı ltslyanlar gibi “r” leri basarak konuşuyor.
Oğlu hakkında: “Bana çok benziyor. mavi gözleri var. öyle gürbüz ki...” dedi.
Ingrid Bergman’ın Amerika-ya ayak basışı, Fransanın seferberlik ilân ettiği seneye ras-iar. Fransa kurtarıldıktan ve Amerikalılar Parise girdikten sonra Paris halkı Ingrid Berg-man’ı tanıdı.
harp sırasında cepheden cepheye koşarak etmeye çalıştı.
kerteri, hayatlarında bu kadar güzel ve sade bir kadına rastlamamışlardı. Hem de onda Hollyvvood’un yapmacık tavırları yoktu. Greta Garbo gibi. £n-grid Bergman’m İsveçli olduğunu öğrenince, askerler onu daha çok benimsediler ve sevdiler. Az zaman sonra, onun için senaryolar hazırlandı, yazıldı ve en iyi karakter aktörleri ona partö’nör oldu. Leslie Hovvard’la “Intermezzo" şaheserini yarattı. Charles Boyer ile “GaslighL, Humphrey Bogart’la “Casablan-ka” vc Gary Cooper’le “Çanlar Kimin için çalıyor,, ilimlerini yarattıktan sonra. İngrid Bergman, Amerikanın en çok sevilen artistleri arasına girdi.
Halbuki Amerika hakkında ne düşündüğünü soramara îs-
2G Ka.um 1960
I 1 İçt i m a î mesel le 1 e r
Hastalanan İsveçli işçiler (S ju k K a s s sandıklarının yardımiyle muayene ve
Çalışan insanlar çalıştığının semeresini çalıştıkları zaman aldıkları ücretle görmektedir. Fakat esas meşale çnlışamıyacak halde bulunan şahıslara kimin tarafından bakılacağıdır.
Vücut makinesinin herhangi bir Arıza neticesi işleycrrıcmesi dolayıslyle hâsıl olan vaziyet karşısında geçimini temin edebilme imkânları ortadan kalkmış bulunur.
tşte meşhur ata sözüne göre “Ak AKÇE KARA GÜN İÇİNDİR», sözü burada kendini göstermektedir.
Çalışamayacak olan hasta işçiler no yapmaktadırlar ? Ya hastahane hasta ha ne dolaşarak hastalıklarının tedavisi için rica ve istirhamlarda bulunacak veyahut hastahaneye yatabilmek için hastalığını unutup iltimas dilenciliğine çıkacaktır. Bu man zarfında çalışmadığı para alamamakta olup hail rasızlıktan ve hastalıktan
geçtikçe feci âkı bete daha fazla yaklaşmaya bağlıyacaktır, hayet fakat sizliği kısım
için sıra
Hasta açlık, parasızlık, yoksulluk ve üstelik hastalığın kemirici hamlelerine karşı kendini müdafaadan âciz bir halde ellerini açıp Allaha dua ederek canının bir an evvel bu işkencelerden kurtulmasını dilemektedir.
Cemiyet fertleri tyl günlerinde bu vaziyeti düşünerek ona göre tatbik edilecek çareleri aramalıdırlar.
Ni-hastahk teşhis edilmişnj tedavisine geçmek imkân-j başgöstermlştir. Zira bir hastahanelere girebilmek beklemek lâzımdır.
Yukarıda anlattığım trajediyi tsveçte görmek mümkün değildir Zira çalışan fertler çalıştıktan zaman zarfında kazançlarının muayyen bir kısmını (SJUI( KASSA) dedikleri bu hasta sandıklarına yatırmaktadırlar. Bu para mukabili herhangi hastalık ânında sandık onun ImdadınA koşar. Bu kasaya dahil olmak mecburiyeti yoktur, fakat bilâlstiana herkes bu kasaya yazılmış bulunmaktadır
En ufak bir ‘ânza hisseden şahıs hastahaneye gelerek esaslı bir muayeneden geçer. Hasta-hanede yapılan muayene, tahliller röntgert filimler! ve hattâ yatmak İçin alınan parayı hasta kasası öder.
Keza dişlerin tedavisi dahi yine hasta kasalan tarafından yaptırılmaktadır.
Îsveçte hiç kimse cemiyet ü-zerinde parazit olarak yaşama fırsatını bulamaz. Çalışmaya muktedir olup da çalışmıyania-ra acımak denen şey yoktur. Keza kendim açındırarak para dilenen cemiyetlerin yüz karası durumu burada yoktur.
Hükümet çalışanların ihtiyacı olan her türlü konforu temi ı etmekte olup bunun karşılığı olarak fertlerden istediği vazifeler de vaıdır.
îsveçte parasız hiç bir şey yoktur. Hükümet hastahaneie-rinde yatma*, tedavi olmak hattâ muayene olmak dAht para mukabilidir. Hastalar her Ötıü-ne gelen hastahaneye yalamazlar.
a) denilen hasta tedavi edilirler
Şehir muayyen gruplara taksim edilmiş ohıp o grupta oturan şahıslar muhakkak oranın hasta hanesi ne müracaat etmek mecburiyetindedir. Keza şehir haricinde herhangi bir vilâyetten gelen bir hasta kendisinin oturmadığı muhitin hastahane-«ine yalamaz. İşte bu suretle nüfusun muayyen miktarına göre hastahaneler yapılmış olup hasta olanlar evvelâ bu hasta-hnnelcre müracaat etmek mecburiyetindedir.
Eğer o hastahar.ede tedavi etmek imkânı olmıyacak ulursa doktorun tavsiyeni üzerine diğer büyük hastahanelere yatırılabilir.
Bu kaidenin de istisnası vardır, her büyük hasta harede hususi kısımlar olup, oldukça fazla bir para mukabili burada yatılır, hasta kasalan burada yatıldjğı zaman buranın ücretini ödemez.
Küçük şehirlerden her hususta büyük şehirlere doğru bir akın vardır. (Bilhassa AnAdo-ludaki bütün ahalinin hastalıklarını tedavi ettirmek maksa-diyle tstanbula akın ettiği malûmdur).
Bu suretle İstanbul hastaha-nclennin yatak adedi bu kabarık yekûna kâfi gelmediği için hastaların bir kısmı otel köşelerinde perişan bir vaziyete düşmektedir.
tşte îsveçte de aym halin meydana gelmemesi için hastalar ilk olarak bağlı bulundukları muhitin hastahanesine başvurmaya mecbur tutulmuşlardır. Bu suretle organize olan sağlık teşkilâtı aksamadan çalışmaktadır.
veçli artist şöyle demiştir:
— Amerikan halkı acalptir. Yalnız aktörlerin hususi hayatlarına karışmakla kalmazlar, aynı zamanda dja onlann hayatlarını İdare etmeğe kalkarlar. Buna rağmen, Amcrikayı çok severim. Hem de o memleket hakkında öyle güzel hâtıralarım var kİ. Fakat şimdi, îtalyayı çok seviyorum. Zaten benim doğru dürüst bir vatanım yok. Sevdiğim arkad.aşlar arasında olduktan sonra her yer, benim için bir vatandır.
“Katiyen acaip huylarım, â-dctlerim yoktur. Ne şarkı söyler ne de koleksiyon yaparım. Hâdiselere karşı gelmem, çünkü hiç plân yapmasını sevmem.
Hakikaten Ingrid’ln şimdilik yeni projeleri yoktur. Yaşadığı hayat hakkında şunları söylüyor:
— Romayı çok seviyorum. Roma sakin bir şehirdir, halkı o kadar samimi ve arkadaştır ki. • Parisl de sevmem değil. Tiyatroya gidip Maurice Che-valier ile Louis Jouvet'yl aJkış-lamaktan hoşlanırım.
İNŞAAT İLÂNI
SÜMERBANK
Bursa Merinos ve Hereke Yünlü ve Halı Dokuma Sanayii Müessesesi Hereke Fabrikasından :
1 — Fabrikamız apre dairesi arkasında yeni sapılacak pres binası ve pres temelleri inşaatı birim fiyatı esasiyle ve kapak zarf usuliyle eksiltmeye konulmuştur.
2 — Yapılacak inşaatın keşif bedeli 23378 lira ve geçici teminatı 1754 liradır.
3 — Eksiltme evrakı Herekede fabrikamız ticaret servisinden 4 liraya alınabilir.
4 — Eksiltme 4 aralık pazartesi günü saat 15 te Herekede fabrikamız Müdürlüğünde toplanacak komisyon marifetiyle yapılacaktır.
5 — İsteklilerin teklif evrakı arasına bir defada yapmış oldukları 50.000 liralık bir inşaata ait vesaik ile diğer kanuni evrakı zarfa koymuş vc ihale evrakının da her nüshasını pullayarak imza etmiş olmalan lâzımdır.
6 — Fabrika ihaleyi icrada serbesttir.
ukk »ene oınugu veçnıyıe »— ■•sene de Londrada sinema sanatkârları yararına Kiralın huzurunda 1950 senesi film galası yapıldı.
Ekim ayının 30 uncu günü. Londranın en büyük sineması cilan Empire’in önü öğleden sonra saat dörtten itibaren hıncahınç dolmaya başlamıştı. Londra polisi, bilhassa o gece sinemanın bulunduğu Leicester Square civarında çok meşguldü.
Meydanı dolduran kalabalık 7.30 a doğru on bini bulmuştu. Yağmur altında bekleşen bu binlerce insanın görmek istediği şey Majeste Kıral vc Kıraliçe, bir de o gece için HoHywood’dan gelen otuza yakın yıldızdı.
Saat sekize doğru yıldızlar gelmeye başladı. Bunlar arasında o gece oynatılan film Mudlark’ta Kıraliçe Victoria rolünü oynayan İrene Dımne vardı. Üstü incilerle mlş dantel bir gece tuvaleti giymişti. Üstünde de hermin kap vardı. Ondan başka sessiz sinema dünyasının meşhur yıldızlarından olan Gloria Svanson kapıdan girerken ahali tarafından çok alkışlandı.
Gloria birdenbire kendisinin defa sesli den’le Sunset Boulcvard adlı filmi çevirmesidir. Bu filmin memleketimize gelip gelmediğini bilmiyorum. Fakat dört aya yakın Londrada oynamaktadır. Çok büyük bir rağbet görmüştür.
Muhakkak ki, senenin en iyi filmlerinden biridir. Memleketimize gelirse görmenizi bilhassa tavsiye ederim. Gala gecesi. Gloria Svanson siyah bir gece tuvaleti giymişti.
Emplre Sinemasının, büyük holünde aktör ve aktrLstler karşılıklı iki sıra halinde sıralanmışlardı. Majeste Kıral ve Kıra-Hçe refakatlerinde prensesler olduğu halde saat 8.30 a doğru sinemanın kapısında protokol şefi tarafından karşılandı. İsveç Kiralının ölümü dolayıslyle kıra-llyet ailesi siyah ve siyah beyaz
garnill gece tuvaletleri giymişlerdi. Kıraliçe, siyah kadifeden yapılmış gayet muhteşem bir tuvalet giymişti. Üstünde beyaz hermlndcn bir kap vardı.
Kıraliçenin taşıdığı mücevheratın ışık altındaki akisleri insanın gözünü alıyordu. Prenses E-lizabeth, siyah tülden yapılmış bir gece tuvaleti giyiyordu. Prenses Margaret ise beyaz benekleri olan gene siyah tülden yapılmış bir tuvalet giymişti.
süslen-
Svanson’un. bu sene parlamasına sebep yirmi sene «onm ilk olarak WilHam Hol-
Mudlark İsimli filmde çocuk rolünü oynayan Andrew Roy Kıraliçeye orkideden bir buket takdim etti. Bütün yıldızlar Kı-ral ve Kıraliçeye takdim edildi Takdim merasiminden sonra herkes yerlerini aldı. İlk önce N Karson'un hazırladığı müzikli bir temsil verildi. Bu şimdiye k ı-dar Londrada verilen en zengin temsildi,
Temsil lark adlı mevzuu son günlerine aitti. Filmde, makyajın asrımızın filmciliğinde ne önemli bir yer tuttuğu anlaşılıyordu.
İrene Dunne’un yüzü makı-yaz suretiyle tamamen Kıraliçe Victoria’ya benzetilmişti. Film, umumi olarak çok durgundu. An-dreu Roy çocuk aktör olarak rolünde muhakkak çok muvaffak olmuştu, 20 Century-Fox'un yaptığı ve Mr. Jean Ncgulesco’nun idare ettiği bu filmin bütün sahneleri îngiltercde çevrilmişti.
Film, bittikten sonra Majeste Kıral ve ailesi ve sırnsiyle yıldızlar kapıda bekllycn büyük Li-mosin arabalariyle Empire Sinemasından ayrıldı. Havanın yağmurlu olmasına rağmen, ahali kapıda bekleşiyordu. O gece, sinema sanatkârları yararına 25-30 bin İngiliz lirası, yan1 200 ilâ 250 bin Türk Lirası kâr temin edildi. Yıldızların bazıları sırf o gece için Hollywood‘dan gelmişlerdi. Kendi sanat arkadaşlarına yardım İçin yıldızların yaptığı bu cömertçe hareket. İngiliz halkı üzerinde çok İyi bir İntiba bıraktL
bittlkten sonra Mııd-film oynatıldı Filmiıı Kıraliçe Victoria’nın
KASIM
Runru
19 5 0
Pazar
VAKİT
VASATI
KZA M
Dâ-
Es-
Ki-
— Bufalobil Şarkım.
'» •
d c
Tarzan
KAKACA
R
D
Y
A
0
L
A
R
Öğrenmek ihtiyacında olduğumuz herşcy
SIHHÎ İMDAT
UÇAK-TREN-VAPUR
TİYATROLAR
6..V 12.01 14.39 16 U J8.21
5.16
2.14
7.17
0.45 12.00
1.37 12.32
vft Bruhıns Erondor
Güneş öğle I kindi
Akşam Yata» îmsAk
1 — Kon Yıllar Ncw-Yurk
Nealmaçl Amerikada. Yolcuları,
122367 ı 1 — Yuvamı
2 — Fedakâr Ana
Snğlık (Gn-(Galata) — — Kurtuluş (Hıuıkdy) —
44998
60536
91
2251
— Korkunç (21017) 1 -
— İhanet.
(23542) 1 — Ormanlar
İntikamı, 2 — Kanun Kar-
Telf, : 42157 liumedl kiMnıı TEKSİN E R.
(Hor İki
ANKARA
ANKARA (23234) Yanlış Hüküm Bt’rtİK (150311 Tuna Afclıyor.
İSTANBUL BELEDİYESİ Sohlr Tiyatrolar» 20 30 da DRAM Ihtlran Tramvay»
20.30 Genç müzlkçlnin nesi. — (pl). — 21.15 Müzikle gezi ıpl). Spor saati “günün haberleri,;.
HÂLE (Kadıköy) menin co.
OPERA (68714) 1 — Cennetin A-nnhtarlnn. 2 — Cehennem Geçidi SIÎNAR 1 — ÇnkırcAİı Mehmet Efe. 2 — Hürriyet A ktüalltcsl.
SC'REYYA (60862) 1 - Korlenk
Kahraman. 2 — Suçlu Benim. YEl.DEÛtRMENf 1
Ncw-York'ta. 2 - Cnnııvnr Tohumu.
CEBECİ (13846) 1 — Üvey Kardeş 2 — öldüren Para.
PARK (11131) İstanbul Geceleri. SUS (14071) İstanbul Geceleri.
St'.MEK 1 — Batı Çöllerinde 2 -Çöl Kahramanı.
ULUS (22291) Aşk ve Ölüm Vadisi YENİ (14010) Eğlenceler Perisi. IlUl'ÜK Rİgoletto.
Kl'Çt’K Melekler vc Şeytanlar, ÇOCUK TİYATROSU Kata Boncuk (Saat 14 de).
İZMİR
ELlIAMR/l Madam BovarL LÂLE Çnkırcalı Mehmet Efe MELEK 1 — Kanun Harici. 2 -Bu Gece Sonlnle.
TAN Çakırcalı Mehmet Efo. TAYYARE Kahraman Yüzbaşı YENİ 1 — Tarzan Maymunadam 2
G
Operet 3 perde Eser: Salgltgetl Müzik: Kalman TÜrkçeai: Esa t
MFAMMER TİYATROSU BEL A M t
Çavuşlar E İmar (Türkçe)
DÜNYA Nuri Korda# tiyatroda da matine 15.30 dndır)
YENİ SES TİYATROSU Pazartesiden başka her gün Saat 20 45 te Umumi Irıtck üzerine pazar nkşnmıı.n
• kadar ü V E R C ı N
22 45 M.S Ayarı ve
Beyoğlu 44644 Ankara 00 tatanbul *^4222 İzmir 2222 Üsküdar 60945 K.köy 60872 Karşıyaka 15055
Firar. 2 — Mnnon Leıtko HA DIKÖY
1 — BU Yetl-
Romunı, 2 — San-Francla-
Hicri
Snfer
15
1370
T.Sanl
13
186*
SIK (43726) 1 — Korkunç Gece.
2 — ölümden ^irar. 3 - Korkunç Vadi.
TAKSÎM (43101) Nam-ı diğer ParnıakaiF. Salih.
TAN (80710) 1 — Benden Kaçamazsın. 2 — Mckolka Haydutları. ÜNAL (49306) 1 — Çanlar Niçin
Çalıyor. 2 — İstırap Çocuğu. YENİ (84137) I — Istırap Kurban lan 2 — Znmbo, t II.DİZ (42847) Lady Hnmllton.
İSTANBUL
ALEMDAR (23863) vaaı. 2 AYSU nırı. 2 AZAK ralının şısında.
ÇE.MBERLİTAS (22513) Apoka-lipa.
EMRE 1 — Frankcştaynın intikamı. 2 — Haşine Peşinde.
IIAI.K (21004) I — Kahraman Kılavuz. 2 —
3 - Felâket İSTANBUL Yıkamazsın.
KISMET (26654) 1 — Vahşi Koşu 2 — AtlanUt. 3 — ÖHlm Yolu, MARMARA (23860) Apoknllpa. MİLLİ (22962 ı I — Rcbeka. 2 — Vadiler Hû kimi,
TURAN (22127) 1 - Ormanlar Kiralının İntikamı. 2 — Kanun Kargınında.
YENİ (Bakırköy 16-1261 1 — ö İtimden
GELECEK OLAN UÇAKLAR;
11.20 K.L M. ÇHallanda) Tahran dan. — 11.40 tzmirden. — »4 25 A F (Frnnfliz) Paris, Roma. Atlnadnn — 14.50 Anknrndan. — 10 25 P.A A (Amerikan) No* - York, Londra. Brükseldcn.
GİDECEK OLAN UÇAKLAR
8.30 Anknra. Adana ya. — 0.(M’
r.A E.1 AtlnaVa. — 12 15 K.L.M.
(Hollanda) Roma. Münlch, Ama-tardnm'a. — 42.30 Ank ıraya. —
14.2ü tamire. — 20.40 P A A, (Amerikan) Beyrut Basra. Karaşi, Delhi. K/ılküta. Bangkok’a.
GELECEK OLAN YAPI RLAR
16 30 EtrUsk. lzmlrden. — 21.35 öıs, Mudıınvııdnn.
Gtl>E(‘EK OLAN VAPURLAR
0.00 Sus. Mudanyaya. — 14.00
İskenderun, Akdrnlze. — 18 00 Annfarta, Çannkkalcye.
GELECEK OLAN TRENLER
8.30 Ankara — 9.15 Ankara.
22 20 Somplon (Avrupa).
G1DE( EK OLAN TRENLER
8.20 Scmplon. —- 10 00 Ankara (Mo-törlü) — 18.10 Ankara. — 20.30 Ankara.
(Tarifelerin habersiz değişmelerinden dolayı mesuliyet kabul edilmez).
bbyoğdd
Al.KAZAK '42062) Zamba
AK (44301ı Devler Ateşi
ATLAS (40835) Üç Silâhşorlar. ELIIAMKA (42235) 1 — Yalnız
Gidenler. 2 — Bir Yctlmenln Ro ninni.
GÜREL 1 — Gant üterler Çembori 2 — Üç Ahbap
Peşinde
İNCİ (44595) Apokalips.
İPEK (442X0) Üç Silûhşörleı LALE (43305) Devler Ateşi MELEK (40868) Üç StiAhşörieı SARAY 18 30 Yunan Opereti.
HIATPARK (83143) 1 — Mnnon
2 — Esrarengiz Al
SÜMEK (42851) Bir Vatan Doğu yor.
ŞARK (40380) Apokalipu.
tstanbul Bej oğlu Anadolu yakası Ankara İzmir
Ankara Valiliğinden
1 — Ankara Arkeoloji Müzesinde yapılacak 20368 (yirmi bin Üç yüz altmış sekiz) lira (41) kuruş keşif bedelli onarım işleri açık eksiltmeye konulmuştur.
2 — Geçici güvenlik akçesi (1527) lira (63) kuruştur.
3 — Bu işe ait fennî ve özel şartnameler her gün mesai saatleri dahilinde Ankara Arkeoloji Müzesi Müdürlüğünde görülebilir.
4 — 2490 sayılı kanun hükümlerine göre isteklilerin bu İşe
alt Müzeler Genel Müdürlüğünden alacakları yeterlik belgeleri, teminat makbuzları ve 1950 yılı Ticaret Odası vesikadan ile birlikte 12.12.1950 salı günü saat 15 te Arkeoloji Müzesinde toplanacak komisyona başvurmaları bildirilir. (16177)
EMİNÖNÜ: Eminönü (Eminönü ı
— Bcnsnson (Küçükpazar) —Ali Rıza (Alemdar) —. Cemil (Beyazıt).
BEYOĞLU: Cemal Ataeoy (Merkez) — Llmoner (Taksim) — Cihangir (Taksim» — lata» — Ziya Boyer Şark Merkez (Şişli) (Şişli) — Hniîctoğlu Merkez (Kasımpaşa).
FATİH: İbrahim Halil (Şehzade-başı) — Sarım Çltçl (Aksaray)-Samatya (Samatya) — N’Üzbcl Onat (Şehremini) — Ulupınar ( KaragUmrük).
EYÜP: Arif Poşer,
BEŞİKTAŞ: S. Recep (Beşiktaş»
— Orta koy — Gıyaaed.dln Divan-lıoğlu (Arnavutköy) — Merkez (Bebek >.
KADIKÖY: Kadıköy — Fener-yolu — Erenköy — A. Cafer Çağatay (Bostancı) — Ömer Kenan (Üsküdar).
HEY BELİ ADA : Hcvbolinda. BÜYÜK A DA: Merkez.
ANKARA: t * met paşa — Erenköy
— Derman.
İZMİR: Yani İzmir (BaAn.ahnnei
— Millet (Kempraltı) — Tnr.nn (Alsancak» — Eşrcfpaşa (Eşref-paşa) — GUzelvalı (Yalılar),
BULMACA
A
Rüveyde Genç ve
Mersin Sulh Hukuk Mahkemesi
Dosya No. 948/817 Karar No. 950 707 AH Erköse tarafından:
Mari Madlen. Stemer, Lodit, Kisavren Jorj. Hanri Scrsuk, Nahli Sorsuk, Necip Sorsuk, Abdulhalim Cabir, Dernek. Şerafcddin
Şevket Sümer aleyhlerine açılan taksim ve ş uyu un izalesi dâvası sonunda:
Mersin Sulh Hukuk Yargıçlığının 27.10.1960 tarih vc 918/817 707 sayılı karariyle, Mersin Ca-mlişerif Mahallesinde 76 ada. gayrimenkulun takisimt kabil olmadığından satış suretiyle şuyu-un izalesine;
Dâvâlılardan: Hanri Sorsuk, Nahli Sorsuk ve Abdülhalim Ca-birin yokluklarında karar verilmiştir.
Mumaileyhlerin adresleri mahkemece meçhûl olduğundan gıyaplarında verilen mezkûr yargıçlığın satış kararı, taraflarına başkâtip ihbarnamesi göndermek suretiyle tebliği mümkün olamamış bulunmakla tebliğin llâncn yapılması vc işbu ilânın neşir tarihinden itibaren sekiz gün İçinde temyiz etme haklarının bulunduğu, edilmediği takdirde hükmün katileşeceği ilân olunur.
J n
■
r
■
■
■ L
1
■
SOLDAN SAĞAt
1 — Şann bileti (iki kelime). 2 — Fazla terlemekten hâsıl olan vücut kabarıklığı - Bir vilâyetimiz. 3 — Merhum bir muharlrimlain ikinci a-dı - Meşhur Hintli bir artist. 4 — Çocuklu kadın - trfan yeri. 5 — Bir nota - îki ayrı cümleyi birbirine bağlar. 6 — Spor muharirlmizlu soyadı - Kısa zaman. 7 — Bir e-dat • Derinleştirme. S — Süt çocuklarını avutan - lstanbulda bir semt. 0 — C. H. Partisinin umdelerinden biri - Marangoz dan biri. 10 — Hatırlat ine» - EdaL
YUKARDAN AŞAÖI:
1 — İcar karşılığı. 2 —
gözlülük. 3 — Küçük kitap - Aksi. I — Bir İsim - Eski eser. 5 — Kapı çalındığı zaman sorulan sual tiki kelime) - Kadın giyeceklerinden. 6 — Dükümün bir yarısı - Cilde sürülen - Tersi HAve. 7 — Ma - Avrupa devletlerinden birinin parası. 8 — Ovuştur - Adale. 9 — Saf -Su - Tersi kötü. 10 — Dalgın Madde bakımından olağandan daha hacimli.
araç! an n-(iki keli-
Bık - Aç-
Yeni neşriyat
AN KARA:
8.28 Açıliş vc program. — 8 30 M.S.Ayarı haberler ve hava raporu - 15 GUnıı.vdın (pl). — 9:10 Günün program — 0 15 Radyo ile İngilizce. — 9.30 Sevilmiş parçalar (pl). — 10.10 Konuşma — 10.25 Makamlardan bir demet. — 11 15 Hep beraber SÖy-llycllm (Yurttan Sesler Korosu» — 11.15 Telden
tele — 12.15-13. ı5 Asker Saati: (16 m 83 - 17840 Kc/b TAV. kıaa dalga postaalylc beraber yayın» 12.15 Memleketten selâm. — 12.30 Temsil: Pazar «keçi.
— 13.00 M.S.Ayarı ve haberler. — 13.15 Jfyıdyo salon orkestrası. — 13.30 öğle Gazetesi. — 13.45 Radyo Salon Orkestrasının devamı. — 14 00 Hava raporu, akşam programı ve kapanış.
17.58 Açılış ve program. — 18.00 M.S.Ayarı. 18.00 İncesaz (Hicaz faslı). — 19.00 M.S.Ayarı vc haberler. — 19.J5 Tarihten bir yaprak. — 10.20 Akşamın kArma müziği (pli, — 20.00 Şarkılar. — 20 15 Radyo Gazetesi. _ —- —
20.45 Hafif şarkılar
— ?2.00 Konuşma:
— 22 15 Dana müziği (pli. haberler. — 23 00 Program ve kapanış.
İSTANBU L:
12.57 Açılış ve programlar. — 1300 Haberler.
13.15 Küçük Orkestradan melodiler. — 13.45 Morino Atjantln Orkestrasından tangolar (pl-). — 14 00 Saz eserleri (Enine Can, Fulya A kaydın). — 14.20 Pepe Lulz, Vlctor ŞHvoster Orkcsiralnrından rumba vc sambalar ıpl). — 14.40 İnönü* Stadından naklen karma takım Elfsborg maçı. — 16.45 Şarkılar. — I7.3O Çocuk köşesi: Bir masal. — 17.45 Şarkılar
(Cemal Kâmil). — 18.15 Haftanın bestekârı : Schu-bert »pl). — 18 30 Dans müziği ve türkçe tangotar
— 10.00 Haberler. — 10.15 Kum şehir habetlcrl. — 10.20 Ftyul heyeti konseri "Uşşak,.. — 20.00 Louls Carylc'den şarkılar (pl). — 20.15 Radyo Gazetesi
— 20.30 Şarkılar (PcrlhAn Altındağ). — 2100 Ser-
best saat. — 21 45 Haftanın spor haberleri. — 22.00 Senfonik ‘müzik (pl) (Liszt - Schumnn). — 22 45
Haberler. — 23.00 Programlar vc dana müziği (pl)
— 23.30 Kapanış.
COĞRAFYA DÜNYASI
TÜrklyede çıkan bu ilk cogral-ya dergtsi zengin münderecatla şatışft çıkarılmıştır. Prof. Ha. mit Sadi Selenin (Kore), Prof. Süheyl Ünverin (Fatihin coğrafya merakı), Dr. Danyel Bedizin (Pakistan). Dr. Osman Şevki Uludağ'ın (Olem - Keşlşdağı -Uludağ), Nazmi Sevgenln (Van-Hakkâri-Hoşapkalesi) gibi yazı, görülmemiş resim ve haritalar vardır. Coğrafya Dünyası 100 büyük sayfadır ve 100 den fazla resimle süslenmektedir. Nefis bir kâğıda basılmıştır. Bütün coğrafya meraklılarını alâkadar edecek olgunluktadır.
EVVELKİ GÜNKÜ BULMACANIN HALLİ
SOLDAN S.AÛA:
1 — Saeit öget. 2 — Avek:Ca;Ak. 3 — Vefa Takımı, t — Aram; La-zar. 5 — Sa: Eza; AlA. 6 — ht; Mavin. 7 — Ser; İkna 8 - Amale; Ba - ba. 9 — man; trfan.
YUKARDAN
1 — Savaş; Mam. 3 — 1 met eden. 5 7 — Tam olan; Ta. 10
C&ket; Ta.
10 — L
M
AŞAĞI:
Naci. 2 —
Ceta; Saka. 4 — Ret. 6 —
Averaj;
— tka-Ö çalan
Caka .* Rcbii. 8 — Akyazı ) —
Kıramayan.
•
26 K&sım 1950
YENÎ İSTANBUL
DİŞ ÇÜRÜMELERİNİ ZAMANINDA ÖNLEMEK İÇİN AĞIZDA GÜZEL BİR KOKU BIRAKAN VE DİŞLERİ MÜKEMMELEN TEMİZLEYEN Mçaju NANE ESANSLI
RADYOLİN
KULLANINIZ Q
Doktorun
Tavsiyesi
Sayın Doktorlara
TROPONTVERKE r» Dr. GEORG HENNİNİG müstahzarlarından CALCÎPOT D. Tab.
(Calcium Vitamine D.) M A P Ampoulee MYOSTON Gouttea ÎNTESTINOL Dragees gelmiş ve eczaneler* damıtılmıştır. Literatür ve nümune için : Zaman Ecza Depoeuna Müracaat
Esnaf arkadaşlarıma I
Bursada M. Kemalpaşada bakkal Eşref Gören ismindeki dükkânımı tfletemlyerek veresiye yüzünden İflâs ettim. • Başımda yedi nüfus vardır. Hiçbir sanatım yoktur. Esnaf arkadaşlarımdan yardım istiyorum.
Eşref Gören, İstanbul Fatih Kemalpaşa Sokak No. 2
ZAYİ — Galata Nüfus Memurluğundan almış olduğum, 1-çinde Galata As. Şubesine ait askerlik muamelem bulunan nüfus cüzdanımı zayi ettim. Yenisini alacağımdan eskisinin hükmü yoktur.
1333 doğumla Mamolaid oğlu DimltraJd Danada
Mc. CORMİCK INTERNATIONAL
Traktör Sahiplerinin Nazarı Dikkatine:
dİk. İS için.
(Adanada yeni acılan TÜRK tNTER MAKİNELERİ A. O. Servis Atölyesi)
TÜRK tNTER MAKİNELERİ A. 0
Adanada çılan tamir ve ecrvla atölyemizde fabrikamız müte harsısı tarafından traktör ve makine bakım kumlarına başlamış bulunuyoruz. Traktör sahiplerinin hu fırsattan istifade etmelerini tavsiye ederiz.
Kurslara kaydolmak için aşağıdaki adrese müracaat edilmesi!
MINERVA
el ot
son model
A
Tababeti Cihazlarımızın
Yeni gelen
CHIRANA ve TESL
Marka Tıbbî ve Diş
GALATA, RIHTIM CADDESİ, TAHİR HAN
altındaki yeni mağazamızda teşhir ve satışına başladığımızı SAYIN DOKTORLARIMIZA arzederiz.
Muhtelif Röntgenler (15 - 800 mA.)
(Radyoskopi ve
Metabolizma cihazı
ültravİyole Galvanofaradlk
Steriliza tör
Ameliyat masam
Ameliyat lâmbaaı Pnömotoraks
vesair
Radyografi için) Diaterml Enfraruj Elektroşok Termostat Narkoz Kuvöz İnhaJatör tıbbi cihazlar
Ünit komple Muhtelif fotöyler
Diş röntgenleri Tur Elektrikler vesair diş tababeti cihazları
türkîye genel mümessili :
MEHMET KAVALn
TAHİR HAN - GALATA
Tel t 49449 Telgraf : Lamet - İst.
İstanbul Beşinci İcra Memurluğundan :
950/2386
Mehmet oğlu Mümtazın birinci derecede ipotekli olan alacağından ötürü borçlu namına mukayyet bulunan Emlnönünde Yalı Mahallesinin eski Hamam Sokak, eski 9, yeni 11 kapı sayılı; ada 827, parsel 12 sayılı ve aşağıda evsafı yazılı gayrimenkul 20004 sayılı kanunun hükümlerine tevfikan açık arttırma suretiyle paraya çevrilmesine Karar verilmiştir.
Gayrimenkulün evsafı:
Eminönü Yalı Mahallesinin eski Hamam.’yenl Mahraman Sokağında, eski 9, yeni 11 kapı nu-numaralı, 327 ada, 12 parsel sayılı. 46 metrekare miktarındaki arsanın tamamıdır.
Gayrimenkul Yenikapıda kâin olup Çorvaışı ve Mahraman sokaklarının birleştiği köşededir. Cepheleri bir taraftan sekiz metre 76 santim, diğer tarafı beş metre olmak üzere 46 metrekareden ibaret bulunduğu birlirkişl raporundan anlaşılmaktadır.
Gayrimenkulün mevkii ve vaziyeti ve emsaline nazaran halihazır piyasaya göre emlâk alım sayım rayicine nazaran bilirkişi tarafından tamamına 2300 Hra değer konulmuştur.
Yukarıda evsafı yazılı gayri-menkule alt şartname 27.11.1950 pazartesi tarihinden itibaren herkesin görebilmesi için dairemizin muayyen yerinde açık bulundurulacaktır.
Birinci arttırması: 27.12.1950 tarihine rastlayan çarşamba günü saat 11 den 12 ye kadar icra daireleri satış salonunda yapılacak ve muhammen kıymetinin yüzde 75 ini bulduğu takdirde en çok artırana ihale edilecektir. O gün böyle bir bedel elde edilemezse arttırma 10 gün uzatılacak ve 6.1.1951 tarihine raslayan cumartesi günü aynı saatte ve aynı yerde icra o-lunacak. İkinci arttırmada % 75 ini geçmek şartiyle en çok bedelle talip olana ihale edilecektir. Yine böyle bir bedel elde edilemezse (2280 sayılı kanun hükümleri cereyan etmek üzere satış geri bırakılacaktır.)
Arttırma bedeli hemen veya verilen mehil içinde ödenmezse icra ve İflâs Kanunun 133 üncü maddesi tatbik olunur.
Arttırmaya İştirak edeceklerin pey olarak muhammen kıymetin yüzde yedi buçuk nispetinde nakit veya miiU bir bankanın teminat mektubunu ibraz etmeleri lâzımdır.
ipotek sahibi alacaklılarla diğer alâkadarların ve irtifak hakkı sahiplerinin gayrimenkul ü-zerlndekl haklarını ve hususu İle fad^ve masrafa dair olan iddialarını ilân tarihinden itibaren on 5 gün içinde evrakı müsbiteleriy-le daireye bildirmeleri ve aksi halde haklan tapuda kayıtlı olmayanların paranın paylaştırıl-masından hariç olacakları ve arttırmaya İştirak edenlerin şartnameyi okumuş ve mündereca^ tını tamamen kabul ve müzayede salonunu terkedenlerln kefflyet addedilmiş olacakları ve daha fazla malûmat almak isteyenlerin her zaman dairemizin 950-2386 sayılı dosyamıza müracaatları İlân olunur. (16236)
Karşıyaka — Adana
Sayın müşterilerinin ısrarlı İstekleri üzerine hususi İtina 11e İmal etmiş olduğu fevkalâde nefte
YAYLA Tarhanalarını
Satışa başladığım ve bllûmum BAKKALİYE Mağazalarının siparişlerini kabul etmekte olduğunu arzeder.
ANKARADA Toptan Sofış Yeri :
Yayla İrmik ve Makama
Fabrikaları
İSTANBULDA Toptan Satış Yeri :
75
Eminönü - Balıkpazan No. 73 -
YAYLA Fabrikaları SATIŞ DEPOSU
Telefon : 24079
S. B. Kayseri Pamuklu Sanayii Müessesesi Müdürlüğünden
Müessesemlz ambannda mevcut aşağıda cins ve mlktan yazılı tâli hasılât 5.12JL950 salı günü saat 10 da şartname dahilinde satışa arzedüecektlr,
İsteklilerin belirli günde hizalarında yazılı geçici teminatları yatırarak müessesemlze müracaatları.
Mallar her gün öğleden sonra müessesemiz ambannda görülebilir. L
Şartname: İstanbul Alım-Satım Müessesesinde, Ankara Mağazası Müdürlüğünde ve müessese-mlzde mevcuttur. Müessesemlz satışı yapıp yapmamakta serbesttir.
C î X M _________ kilo Teminat
U.D.
U.E.
U.D.Ü. ÜJD.K. Ü.G.
Ü.H.
Ü.Y.K.
Ü.Y.Ü.
Ü.C.
Ü.C.
ܱ
Ü.D.T.
Ü.Y.
ee ee
ili lll>îıM|*ll HhHHiIRMIUH lıtfilıjl&uiîlrttoıllû'frl
• e _ ae
YÜZÜNÜZ
!! odu" ı.HWf ıftnfefldıll
;jıMteillllMıUIÜIIWPAllıı|!.|l
ÇAMAŞIR DEĞİLDİR...
Birçok bayanlar yüz-• g
terine beyaz saoun kullanmakla, kendi güzelliklerini kendi elleriyle bozmaktadır-lar. Kirli çamaşıra ve bulaşığa kullanılan beyaz sabunla yüzü-r nüzü yıkamamalısınız.
,Günlük tuvaletiniz için hususi surette imol edilen (
Bol köpüklü • Nefis kokulu
PURO
Üsttipü beyaz
M 91
tnd sınıf pamuk nel sınıf pamuk CncO «nıf pamuk tlncO sınıf pamuk
renkli
M
ha#ıllı
M hasıl sız haçı Ilı n haşılsız
6 metreden uzun
S
5
B
5
5
R
6
kısa uzun kısa uzun kısa uzun kısa
** açılmamış
kiril ve
Kankanı renkli
temiz kiril yağı»
haşılsın açılmamış
1.800
2.000
800
250
8.000
1.800
1.000
400 7.000 1.000 3.000
300
1.200
750.-300.-300..
30z
1.350/ 190. 350.
50.
650.-
40.-
25,
15. 150.-
telefi telefi telefi telefi
1
2
8
4
D.7 pamuk telefi
D. 15-16 pamuk telefi
12 No. lpltk
16 No. İplik 0- 25 parça bea 25- 70 parça bea 70-150 Ham parça 70-150 ” *
70-150 Boyalı parça 70-150 70-150 70-150
150-300 150-300 150-300 150-300 150-300 150-300 150-300
Top baçı püsküllü
Muhtelif cins parça bez
Paket
Ham
boyalı
H
Ham
bes
I»
bez
101 /M 110/H
Drtl kazallna Diya(onal
101/M
110/H 116/H
Drll kazallna Diyagonal
80.000
15.000
12.000
«.000
400
9.000
200
276
1.200
1.800
450
800
500
200
400
800
500
350
400
700
500
200
400
750
250
8.800.—
1.375.—
1.120.—
«40—
50—
1.000—
700—
1.050—
«00—
1.220—
110—
80—
150—
«5—
290—
200—
450—
850—
400—
700—
380—
90—
150— 60 —
100—
(15879)
TEKEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ İLÂNLARI
Nam ve Hesaba
HUBLON
Satın Alınacak
SATILIK KELEPİR VİLLÂ
Fiyatlara dikkat!...
AYAKLI, ÎKÎ ÇEKMECELÎ, GÖMME
DİKİŞ ve NAKIŞ MAKİNESİ
T.L. 440.-: Perakende peşin fiyat.
T.L. 460.-: • 160.- peşin, 100.— liradan 3 ay vade
T.L. 480.-: 120.- peşin. 60.— liradan 6 ”
T.L. 500.-: 95.- peşin, 45.— liradan
T.L 520.-: 70.- peşin, 37.50 liradan 12” ”
Diğer el ve ayak tiplerimiz yoldadır.
TÜRKİYE GENEL MÜMESSİLİ :
MEHMET KAVALA
Toptan satış yeri:
Tahir Han, Galata
Telefon: 40430
Perakende satış yeri: Tepe başı Alp Oteli altında Telgraf: Lamet İstanbul
4 saat ara ile günde 3 adat alınabilir.
Kavak Fidanı Satışı
Siimerbank Selüloz Sanayii
Müessesesi Müdürlüğünden:
İZMÎT
rek buk dan
1 — Müteahhit nam ve hesabına mevcut şartnamesi mucibince 35 ton • Hoch Primat - Hublan pazarlıkla satın alınacaktır.
2 — Pazarlık 14.12.1950 perşembe günü saat 10 da Kabataş Genel Müdürlük Satmalnıa Komisyonunda yapılacaktır.
3 — Şartnamesi her rün sözü geçen komisyonda ve Ankara, İzmir başmüdürlüklerinde görülebilir.
4 — isteklilerin belirli gün ve saatte 30.00 liralık güvenme paralan ve kanuni vesaiki ile birlikte mezkûr komisyona müracaatları İlân olunur.
5 — idare kısmen veya tamamen Ihele edip etmemekte veya kısım kısım, ayn ayn taliplere ihale etmekte serbesttir. (16184)
Suadiyenln deniz cihetinde bir dönüm muntazam bahçe içersinde, güzel bir plâna istinaden, 120.000 lira earfiyle özenilerek yapılmış, yaz-kış oturmaya elverişli, kalorifer, sıcak su, telefon, bütün konforu haiz, adalara nazır iki buçuk katlı, 15 odalı, eşi olmayan harlkulâde bir villâ seyahat dolayı-siyle 80.000 liraya boş tealim satılıktır, içindeki yeni ve kıymetli salon ve yatak odaları takımı da arzu edildiği takdirde binayı alana satılabilir,
Beyoğlu posta kutusu 2272 ye mektupla müracaat
ttalyanm kavak ıslah ve deney enstitülerinden getirtfle-müessesemlz fldanlıklannda çoğaltılan ıslâh edilmiş ça-büyüyen ve hastalıklara karşı mukavim olan kavak fl-ve çeliklerinin satışına başlanmıştır.
8atış şartlarını öğrenmek isteyenlerin Müessesemlz Fi-
danlık Şefliğine müracaatları rica olunur. (16139)
SAYIN DOKTORLARA
ADEMİ tKTÎDAR ve BELGEVŞEKLÎĞÎNE KARŞI I Almanyada M. WOELM Fahrikası mamulatından I
PROKOPİN Drajeleri I
■hhb Gelmiş ve eczanelere tevzi edilmiştir.
80 Ton Donyağı Alınacak
Sümerbank Deri ve Kundura Sanayii Müessesesi
80 ton don yağı alınacaktır. Şartnamesi müessesemlzin Bey-kozdaki merkezinden veya Sirkecide Köprülü Han 3 No.dakl büromuzdan temin edilebilir.
Teminat 11500,— Uradır, tarihine kadar müessesemizin
ziraat mütehassisi
ARANIYOR
Teklifler kapalı zarfla 11.12.1950 Beykozdaki merkezine verilebilir.
(15826)
a
Büyük bir müessese bir veya Hd ztraat mütehassısı aramaktadır. İngilizce veya başka bîr ecnebi lisana vakıf olanlar tercih edileceklerdir. Talip olanların mufassal tercüme! hallerini fotoğraflarıyla birlikte "Ziraat Mütehassısı” Posta Kutusu 176, İstanbul adresine bildirmeleri.
Sanatoryum Proje Müsabakası
işçi Sigortalan Kurumu
Genel Müdürlüğünden :
1 — Sayın Süreyya Uman Ue eşinin işçi sanatoryumu yapılmak üzere bağışladıkları Istanbulda Narlı Çiftliği arazisi İçinde yapılacak 300 yataklı sanatoryumun avan projesi müsabakaya çıkarılmıştır.
2 — Müsabakaya Türk vatandaşı bulunan yüksek mimar, yüksek mühendis, mimar ve mühendisler girebilirler.
3 — ikinci maddedeki durumda olup da müsabakaya katılmak isteyenler bir dilekçe İle müracaat ederek müsabaka şartnamesi ile eklerini Ankarada Bayındır sokak No, 21 deki işçi Sigortalan Kurumu Genel Müdürlüğünden. Istanbulda Mahmut-paşa Sururl Mahallesi Öultan Mektep Sokak 5-7 deki işçi Sigortalan Kurumu İstanbul Şubesinden (15) lira bedel mukabilinde alabüirler.
4 — Jüri tarafından seçilecek 3 projeden birinciye 6.000 lira, İkinciye 3000 lira, üçüncüye 1.500 lira, aynca 5 mansiyon beherine 500 lira net olarak verilecektir.
5 — Müsabaka projelerinin 20 şubat 1951 salı günü en geç saat 17.80 a kadar Ankarada Bayındır Sokak No. 21 deki işçi Sigortalan Kurumu Genel Müdürlüğüne teslim edilmiş olması lâzımdır.
6 — Müsabaka müddeti kesin olup hiçbir suretle uzatılmayacaktır. (15889)}i'
i
Kıymetli bir spor idarecisi
Yusuf Ziya Oniş
hazarı : Sadî KARSAN
Dünya güreş şampiyonluğu rövanş (!) müsabakaları
• |
BU haftA içinde Galatasaray Müessesan Heyetinin toplanarak Kulüp Başkanlığına Yusuf Ziya önişi seçmiş olmaları, sadece memleketimizin en eski bir spor teşekkülü olan Galatasaray Kulübü çevresinde değil fakat memleket spor âleminde de büyük bir memnuniyetle karşılanmıştır. Çünkü Yusuf Ziya, meslek ve iş hayatında olduğu kadar spor işlerinde de, yapıcı, teşkilâtçı, kıymetli bir idare adamıdır Bugünkü nesil, ismini işitmiş olmakla beraber onu pek İyi tanımaz. Esasen o, tevazuıyle daima arka plânda kalarak iş görür vc kendini tanıtmaktan da pek zevk almaz. İşte biz bu yazımızİA genç sporcularımıza, memleketimizde su katılmamış amatörlüğün tatbik edildiği devrelerde hakikî amatörlük vasfını taşıyan bir sporcunun ibret teşkil edecek bir örneğini vermek istiyoruz.
Galatasaray futbol takımında Birinci Dünya Harbi Sıralarında bir müddet oynamış ve ondan sonra da kurulmasında âmil olduğu spor teşkilâtımızda Önemli vazifeler almış, bu mevanda Futbol Federasyonu Başkanlığını da deruhte etmiş olan Yusuf Ziya Önişin memleketimiz futboluna büyük hizmetleri dokunmuştur. Denilebilir kİ futbolumuzun terakki ve inkişafı yolunda ilk hamleleri yapan o olmuş vc onun ektiği tohumların feyizli mahsulü zaman ile peyderpey elde edilmiştir.
V
Birinci Cihan Savaşından sonra futbolumuzun bir buhran geçirdiğini ve futbol sistemimizin ıslaha muhtaç olduğunu gören ve her şeyde olduğu gibi futbolda da tekâmülün ancak ileri gitmiş memleketlerin .oyunlarını görmek vc onlarla karşılaşmakla mümkün olabileceği hakikatini ortaya koyan Yusuf Ziya öniş 1921 yılında Galatasaray namı altında o zamanın cn kıymetli oyuncularından teşkil ettiği bir karma tikimi, cebinden para sarfederek Qrta Avrupada bir turneye çıkarmıştır.
1 kSi İV sStab. l
Dün yapılan Galatasaray - Elfsborg maçından iki görünüş: Kornerden gelen topu, dün güzel bir oyun çıkaran Gündüz, kafa ile İsveç kalesine çevirirken, diğer resimde de Elfsborg kalecisi bir Galatasaray hücumunu yumrukla uzaklaştırırken görülüyor
Bilâhare n tarihlerde Avrupanın en kuvvetli futbol tA-kımı olan îslavyayı yine maddi fedakârlıklara katlanarak memleketimize davet etmiştir.
Gerek bu turnenin ve gerekse îslâvya maçlarının memleketimiz futboluna ne büjük faydaları olduğunu burada uzun uzadıya izaha lüzum yoktur. Bunu herkes bilir Oyuncularımız futbolun nasıl oynanması lâzım geleceğini, işte bu ve bun-dan sonra vinç Yusuf Ziya önlşin şahsî teşebbüsleri ile memleketimize getirilen takımlarla yaptıkları temaslarla öğrenmişler ve aldıkları derslerden faydalanarak bir zamanlar İ0-1; 7-0 gibi büyük farklarla yenildikleri lslâvyayı kısa bir zaman içinde yenmeğe muvaffak olmuşlardır.
Yusuf Ziya önişin spor idareciliğindeki b&şansının bir misalini de Güneş Kulübünün tesisinde görmek mümkündür. Bir prensip anlaşmazlığı yüzünden, kalbi tamamen Sarı-Kır-mızıya bağlı kaldığı halde Galatasaray Kulübünden bir müddet ayrılmış olan öniş. yine aynı renk altında kurduğu Güneş Kulübünün futbol takımını anlayışlı ve kuvvetli idaresiyle bir sene içinde İstanbul şampiyonluğuna ulaştırmıştır.
• Kulüp kongrelerinde salim bir karara varılması İçin o zaman ortaya attığı ve fakat bir türlü kabul ettiremediği fikir nihayet seneler geçtikten sonra takdir edilmiş ve Kulüpte Müessesan Heyetinin teşkiliyle bugün tatbik mevkiini bulmuştur. Bu da Yusuf Ziya önişin spor idareciliğinde içinde bulunan vaziyeti ve ileriyi ne kadar vukuf ve isabetle gördüğünün bir delilidir. - - - -
Memleketimizde futbolun gelişmesine hizmeti Aşikâr o-lan millî küme maçlarının tertibini o düşünmüş, profesyonelliğin futbol seviyesinin nasıl yükseleceğinin bir örneğini o göstermiştir. Prensip anlaşmazlığında kendisinin en büyük muanzı olan Musllh Peykoğlunun. bugün Galatasarayuı yüksek menfaati karşısında Yusuf Ziya ile fikir birliği etmesi ve onun başkanlığına seçilmesinde en har bir müdafii olması temiz syorculuk zihniyetinin genç nesiller için ibret alınacak bir misalidir.
Yusuf Ziya Önişe evvelâ memleket sporu, ondan sonra da Galatasaray namına samimiyetle başarılar dileriz.
t
İngilter
Galatasaray Isveçin Elfsborg
Takımını dün 2-1 mağlûp etti
Sarı-Kırmızılılar, ikinci devrede baştan sona kadar hâkim oynadılar. Galibiyette Muzaffer, Naci ve Gündüzün güzel oyunları başlıca âmil oldu
Zaman zaman güzel fAkat neticesiz bir oyun çıkaran Elfsborg Takımının Fenerbahçe ve Beşiktaşa karşı birer savı farkla mağlûbiyetinden sonra bu hafta Galatasarayla yapacağı maç alâkasını kaybetmiş olduğundan dün İnönü Stadı âdeta tenha denecek kadar boştu.
İsveç Takımı şehrimizde bulunduğu bu bir hafta içinde yorgunluğunu almış, sahamıza ve iklimimize alışmış olarak çok müsait ve kurak bir havada Galatasarayın karşısına çıkmış bulunuyordu. Maça saat 14.45 te hakem Mustafa Güven-türkün idaresinde latasaray sahaya çıktı:
Samim . Naci,
sa, Muzaffer. Rober - Hikmet, Recep, Gündüz, Reha, Bülend.
isveçliler ise geçen haftaki takımlarında sol iç ile sol açıklarını değiştirmiş bulunuyorlardı.
Oyuna İsveçliler başladı. Top
başlandı Ga-şu kadro İle
Necmi - Mu-
Yugoslavya maçından resim (2-2)
20 kaiM ’ L’HUÎHMİn oynanan ve 2-2 bembere bi teıı ingİHz-YugoHİuv milli ınuçmılan hlr görünüp. XM*iİU aaııtrfuru (No. 9) Nnt Loltlıoube, topu iiAsmı kaleye Hokıımyıı çalışıyor.
bir müddet ortalarda dolaştıktan sonra İlk muntazam akını Galatasaray yaptı. Gündüz ortalardan kaptığı topu aşırtma, ca güzel bir pasla Rehaya geçirdi. Reha da kaleye kadar sokularak plâse bir vuruşla kalecinin müdahalesine rağmen topu beşinci dakikada ağlara tak. tı. Bu gol üzerine İsveçlilerin Üstüste yaptığı birkaç tehlikeli akını Galatasaray müdafaan güçlükle kesebildi- İsveçlilerin beraberliği sağlamak içLn büyük bir gayretle oynadıkları görülüyor. Top daha ziyade İsveç ojnınculannjn kontrol ve 1-daresi altında- Güzel paslaşmalar ile kaleye kadar iniyorlar fakat kale ağzında isabetli şut çekemediklerinden ellerine geçirdikleri avantajdan istifade edemiyorlar.
isveçlilerin uzun boylu olmaları daima havadan gelen toplarda hâkimiyetin kendilerinde kalmasını temin ediyor. Yalnız Gündüzün bilârdo vuruşu gibi hesaplı kafa paslan tevziatı Galatasaray hücum hattının şimdilik yegâne muvaffak olan tarafı gibi görünüyor, isveçlilerin bir hafta dinlenmiş olarak sahaya çıktıkları bugünkü o-yunlariyle belit Galatasaray hücum hattının dağınık akınla-nna karşı isveçlilerin hücumla-n daha toplu ve İnsicamlı oluyor. 30 uncu dakikada Reha çıkarak yerine Muhtar girdi. Ga-laüısarayın bir türlü kendini bulamayan bozuk oyununun nihayet mukadder Akıbeti görüldü. 35 inci dakikada Samimin lüzumsuz yere boş bıraktığı kaleye hafif bir vuruşla sağ iç topu sokarak beraberliği temin etmeğe muvaffak oldu. Hücum hattının vazifesini
başaramaması oyunun bütün a-ğırhğını müdafaanın yüklüyor. Devrenin son dakika-İah Galatasarayın mütemadi’, yen sıkışması ile geçti ve birinci devre 1-1 sona erdi.
lâyıklyle
Uzerino
Galatasaray ikinci devreye takımında ufak bir değişiklik yaparak çıktı. Rehanın takım-da tekrar yerini aldığı, Bölendin yerine de Recebin oynadığı görülüyordu. Devre başlar başlamaz top Recebin ayağına geldi. o da topu durdurmadan daha İlk dakikada Galatasnrayın ikinci sayısını çıkardı. Bunu takibe dne Nacinin 25 metreden çektiği bomba gibi bir frikik kale direğine çarparak kurtuldu. İkinci devrede oyun daha hızlı ve heyecanlı oluyor. Galatasaray muhacim hattının canlı oyunu dikkat nazan çekiyor. Hâkimiyet devrenin başından beri Sarı-Kırmızıhlarda. İsveçliler mütemadiyen gol tehlikesi geçiriyorlar. Muhacim hattının sağ tarafının süratli vc çevik oyunu İsveç müdafaasını bir hayli müşkülâta uğratıyor Ortada, yalnız bu devrede değil, oyunun başından ben başa-nlı bir oyun çıkaran Gündüzün İsveç müdafaası için Damokle-sln kılıcı gibi daimi bir tehlike oluyor.
I
35 inci dakikada top uzun müddet İsveç kalesinin Önünde gol oldu, oluyor vazıyetinde dolaştıktan sonra nihayet kalenin yanından dışarı çıktı. 39 undu dakikada hakem Galata-sarayın yaptığı üçüncü golü İsveçlilerin el kaldırması üzerine saymadı. Oyun Galatasaray baskısı altında devam e-derken nihayet 2-1 San-Kımıı-zıhların galibiyeti ile sona erdi. İkinci devrede Galatasaray canlı ve güzel bir oyun çıkardı.
Elfsborg kalecisi Svcnsson Gündüzün bir hücumunu enlerken
Müsabakaya katılan güreşçilerin milletlerarası sahadaki kıymet ve şöhretleri, böyle uydurma bir takdime ihtiyaç hissettirmiyecek kadar kuvvetlidir
Gelecek hafta, İstanbul, Dünya Güreş Şampiyonluğu rövanş maçlarına sahne olacakmış!
Hayretler içinde kaldık- Dünya Güreş Şampiyonluğu rövanş maçı diye bir şey var mıdırT Bizim bildiğimiz, muayyen zamanlarda serbest veya Grrko -Romen güreş şampiyonlukları yapılır. Kazananlar, fert veya takım İtibariyle İlân edilir. Sonra, yine muayyen müddeti geldiği vakit bir daha yapılır ve bu böylece devanı eder. İntikam maçı diye resmi veya yarı resmi maç yapılmaz.
Burada, 2, 3 ve 5 aralıkta yapılacak karşılaşmalar, hususi mahiyettedir, m aç La ra muhtelif milletlerin şampiyon unvanını ka/anmış güreşçileri, kimi serbest güreşte kimi Greko - Ro-nıende İştirak edeceklerdir, içlerinden dünya şampiyonu unvanını haiz birisi yenilse dahi, unvanını kaybedecek değildir.
Bu gibi karşılaşruniar, her zjıman. her yerde yapılır, fakat hiç bir zaman ‘‘Dünya şampiyonluğa İntikam maçı., diye takdim edilmez, ve hiç bir federasyon böyle bir tedahüle mahal verecek bir takdime cevaz vermez. Nerede kaldı kİ, hakikati olduğu gibi söylemek, yani, îstanbulda yapılacak karşılaşmalara. şampiyonların iştirak edeceklerini bildirmek, bu müsabakaların kıymetinden ve heyecanından hiç de bir şey kaybettirmez, fakat sporcular ve sporsevenler arasında beyhude sına, olur.
blr İtimatsızlığın d ağmayan i iş telâkkilere mani
Bu
★
noktayı tebellür ettirdik*
ten sonra, bir başka bnhsn gelelim :
Karşılaşmaların biletleri, dün sabah. Sirkeci. Taksim ve Galatasaray'ında olmak üzere şehrin üç yerinde satışa çıkarıldı. Her İki maçın biletleri bir arada satılıyordu. Fiyatlar 2.5, 7.5, ve 10 lira olmak Üzere üç sınıf üzerine tertip edilmiş bulunuyordu. Oldukça mühim bir para! Fakat saat yarım olmadan ortada bir tek bilet kalmamıştı
Satılan biletlerin dört bin küsur olduğunu düşünürsek, bu kadar kısa bir zamanda, üç gişeden bu kadar biletin satıla» bilmeslne hayret etmemek elden gelmiyor.
Acaba biletleri alanların hepsi değilse de. ekseriyeti meraklılar mı yoksa karaborsacılar mı 7 Eğer meraklılar İse. binlerce kişinin cumartesi gibi yarım bir günde, işlerini, güçlerini bırakarak erkenden bilet almaya koşuşmaları spor lehine kaydedilecek bir noktadır. De-ğil de biletleri kaldıranlar karaborsacılar ise umumi ahlâk namına yazık. Zira, vergisiz, yazıhane vesalr masrafsız üstelik de kârlı olan bu iş, bir çok gencin aklını çelmektedir. Ban a bu satırları yazdıran, dün akşam, bn gençlerden birinin 23 liralık bileti 5 liradan teklif etmesi oldu, ve yakandaki İzahatı da kendisinden aldım.
Memleketimizde, henüz gangster yok. lâkin bu bDet karaborsacılığı. korkarnn ona götüren yol olarak.— fa.
Etenlerle yapılan dün
geceki boks maçları
Gecenin en heyecanlı maçını Türkiye profesyonel şampiyonluğu için dövüşen Adnan ile Alp yaptılar
Boks organizatörleri tarafından Yunanistandan şehrimize davet edilen 5 boksör dün gece Spor ve Sergi Sarayında ilk karşılaşmalarını yaptılar. Saat 21 de başlıyan müsabakalarda İlk maçı 51 kiloda Yunan boksörlerinden Hasakos ile Boks ihtisastan Yorgo yaptılar. Yunanlı hakemLn idare ettiği bu maç beraberlikle sona erdi.
kem maçı berabere ilân etti.
67 kiloda Türkiye profesyonel dömifinal maçında da Necatı Korkut rakibi Yorgoyu sayı hesabiyle yenmeye muvaffak oldu.
Gecenin son maçını 67 kiloda Garblsle, Elen boksörlerinden Papadopulos yaptılar ve berabere kaldınar.
Fenerbahçe,
4-3 mağlûp etti
İzmir. 25 (TH A.) — Fener-bahçe ilk karşılaşmasını bugün Altay Takımiyle yapmıştır. Fenerbahçe esas kadrosundan beş altı oyuncu noksan olarak yeden oyuncularla ve zayıf bir takımla sahaya çıkmıştır. Feneri tam kadroşlyle görmeye hazırlanmış olan İzmirliler bu vaziyetten ü-züntü duymuşlardır.
, Ankarada Demirspora 2 - I yenildi
İkinci müsabaka 62 kiloda E-len boksörü Psoros ile îstavridifl arasında oldu. Psoros. rakibi İs-tavridise nazaran daha hâkim ve yumruklarında fazla isabet olduğu için maçı sayı ile kazandı.
Üçüncü maç Yunanlıların en iyi boksörü Çaldarisle bizim boksörlerden Koço arasında oldu. Acemi ve ringe hiç çıkmamış bir manzara arzeden Koço rakibinin yumruklarından daima kaçtığı için hakem tarafından bir kaç kere ihtar aldı. Koço tekrar maça girmeyince daha ilk raund bitmeden hakem tarafından durduruldu ve Çaldaris galip İlân edildi.
Boksörlerimiz
Viyanada dün de mağlûp oldular
Doğan Karaca ve Kâmil İçli nakavtla yenildiler
Maç hâdiseslz geçmiş vc mil-cadcleli bir oyundan sonra Fenerbahçe 4-3 galip gelmiştir.
Yarınki maç Fener ile Göztepe arasında yapılacaktır.
BuffilnM rna-ç
M. Takım Namzetleri Elfsborg’la oynuyor
Beden Terbiyesi Genci Md.lüğü Futbol Federasyonundan:
1 — Milli Fut bal Takımımızın yapacağı maçlara hazırlık olmak Üzere 26.11.1950 pazar günü saat 14.30 da İnönü Stadında yapılacak Elfsborg maçı için aşağıda adları yazılı futbolcular seçilmişlerdir.
2 — Secilen futbolcuların pa-zar günü saat 10.30 da Bölge merkezinde bütün futbol malzemeleri ile hHZir bulunmaları lüzumu ehemmiyetle tebliğ olunur.
Beşik t aştan: Ali Ihsan, Kâmil, Vedii. Fahreddin. Recep, Şevket.
Fenerbahçeden: Lefter, Erol, Mehmet Ali, Salâhaddln.
Ankara. 25 (Hususi muhabirimiz bildiriyor! — İki maç yapmak üzere şehrimize gelen Vefa Takımı, bugün ilk karşılaşmasını Dcmirsporla yapmıştır.
Vefa: Şükrü — Mustafa. Rahmi — Zeki, Melih. Salâhaddln — Isfendlyor. Galip. Garbis. Kâzim. İsmet.
Demirspor: Emin İskender. Kemal — Salih, Süleyman, Muzaffer — İsmail, Mehmet. Naci. Niyazi, Rıdvan.
Hakem: Muzaffer Ertuğ.
Oyun. Vefanın ortadan akınla-rivle başladı. Beşinci ve sekizinci dakikalarda Demi raporun İki tehlikeli akınım Mehmet topu avta atarak neticesiz bıraktı Demirspor müdafaasının mütereddit hareketleri ve kalecinin yersiz çıkışları Vefa lehine tehlikeler yaratıyordu.
15 inci dakikada Mehmedm verdiği topu Naci sürerek yerden Demirsporun ilk golünü attı. Buna otuz saniye sonra Vefalılar mukabele ederek beraberliği snğlndılar ve devre berabere bitti.
İkinci devre ağır bir tempo İle başladı. Vefa nispeten ağır basıyordu. Her iki takım da fena bir oyun oynuyor.
ikinci devrenin otuzuncu dakikasında Demirspor sağaçığı Vefanın sol beki Rahmiyl atlatarak şahsî bir akınla kale önüne geldi ve Demirsporun galibiyet golünü yaptı. Bundan sonra Demirspor biraz açıldı ve daha emin oynamaya başladı. Maçın son dakikalarında Vefa biraz ağır bastı ise de vaziyet değişmedi vc maç 2-1 Demirsporun galibiyetiyle sonA erdi.
Viyana. 25 (AP) — Viyana Fuar Salonunun Usfa salonunda dün gece yapılmış olan maçta. Türk Amatör Boks Takımı, A-vusturya Takımına 9-7 mağlûp olmuştur.
54 kiloda Halit Ergönül güzel bir boks yaparak Elenli rakibi Panayotidisi sayı hesabiyle mağlûp etti. Halit rakibi Panayotidi-st 4 üncü raundda yere düşürmesine rağmen Panayotidls altıncı saniyede yerden kalktı. Bütün raundlarda hâkim dövüşen Halit maçı galibiyetle bitirdi.
Bundan sonra 58 kilo Türkiye profesyonel şampiyonluğu İçin Adnan inanla Alp dövüştüler. 3 er dakikadan 10 raund üzerine dövüşen Adnanla Alpın maçı çok heyecanlı geçti. İlk 4 raundda Adnan hâkim dövüşmesine rağmen 5 inci raunddan itibaren hâkimiyeti Alpe kaptırdığı için ha-
Dünkü ikinci küme maçları
ikinci küme lik maçlarına dün Şeref Stadında devam edilml«. ilk maçta Elektrik - Sümerspo-ru 1-0 yenmiştir.
Elektrik: Fecri — Yaşar. Sa-lâhaddin — Ali Rıza. Selim, Kemal — Orhan, Hayati. Recep. Mecdi, Necip.
AvusturyalIlar iki nakavt kazanmışlardır. Bunlardan biri Ma-zurkievitsch tarafından üçüncü raundda Doğan Karacaya karşı, diğeri de Kâmil içliye karşı Oschgan tarafından kazanılmıştır. Neticeler şöyledir:
Sinek sıklet: Sevindik Erciş. Passler’l savı hesabiyle mağlûp etmiştir. Horoz sıklet: Ernst Ma-zurkievitsch. Doğan Karacayı ü-çüncü raundda nakavt etmiştir. Tüy sıklet* Frans Dyma ile Hüsnü özarı berabere kalmışlardır. Hafif sıklet: Vural İnan. Edi Kerscbuher’i savı üe mağlûp etmiştir. Yanorta: Ali Melek, Wil-helm Krazner’l sayı hesabiyle mağlûp etmiştir. Orta sıklet: Kari Weningcr, Ayhan Eryılma-zı sayı hesabiyle yenmiştir Hatif ağır sıklet: Oschgan. Kâmil İçliyi birinci raundda nakavt etmiştir. Ağır sıklet: Kari Ameis-bicher. Suphi Okuru sayı İle mağlûp etmiştir.
Dünya Boks Şampiyonu
Joe Walcotte mağlûp oldu
Galatasaraydan: Turgay, Naci. Muzaffer. Reha.
Vefadan: Şükrü. Melih. İsfen-diyar.
Emniyetten: İbrahim Sumru, Muammer Tokgöz.
Adaletten; Bülent Esel.
Demlrspordan; Abdülkadlr.
Beden Terbiyesi G. Md. Vekili Valiyi ziyaret etti
Beden Terbiyesi Genel Müdür Vekili Danyal Akbel ile Futbol Federasyonu Başkanı Ulvi Ye-nal ve İstanbul Bölgesi Müdür Vekili Sait Salâhaddln Cihanoğ-lu $ün sabah vilâyette Vali ve Belediye Başkanı Prof. Gökayı ziyaret ederek Beden Terbiyesi işleri halikında görüşmüşlerdir.
Sümernjıor: Mehmet — Celâl. Necmi — Mahir. Osman, Feridun — Mehmet. Ahmet, Adnan. Sabri, Ayhan.
ikinci maç. Adalet - Demirspor arasındaydı, ilk devreyi 1-0 galip bitiren Demlrsporlular, i-kinci devrede üst üste üç gol yiyerek maçı 3-1 kaybetmiştir.
Adalet: Tahir — Cemal. Salim — Lûtfi, Haydar. Halil — Erdoğan. Haşan, Bülent. Orhan. Necmi.
New-York, 25 (AP) — Gene bir Utah çiftçisi olan Rex Layne. dün gece, mevsimin büyük heyecan yaratmış olan maçını, Jersev Joe VVaJcott’a karşı sayı hesabiyle ve ittifakla kazanmıştır. Maç on raund üzerine yapılmıştır.
Demirspor Nevzat — Mahmut. Şevket Rıdvan. Bedri. Burhan 'an, Enver, Mustafa.
Ratıl» Zcku
22 yaşında olan Layne. profesyonel müsabakalarına bundan yalnız 18 ay evvel başlamıştır.
Layne'in bu 20 uncu müsabakasıdır ve bunlardan yalnız birisinde mağlûp olmuştur. Şimdi Layne, en meşhur ağır sıkletler arasına girmiştir. Sol gözü kan içinde olmasına rağmen. 4 üncü raunddan maç sonuna kadar Joe VValcott’u hırpalamaktan geri kalmamıştır.